seyit harun nurdede ocağı

Transkript

seyit harun nurdede ocağı
KIZILBAŞLIK
HAZIRLAYAN: BAKİ GÜNGÖR
SEYİT HARUN NURDEDE OCAĞI
1
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR
KIZILBAŞLIĞIN TANIMI: Allah, Resul, Ehl-i Beyt, Oniki İmam ve yol uğruna
kendini adamış ve bu uğurda, yolda ölmek var dönmek yok şiarıyla başına kızıl
sarık sararak ilan eden kişidir.
ALEVİ TARİHİNDE İLK KIZILBAŞLIK OLAYI
625 Tarihinde hicretin üçüncü yılında Ebu Süfyan ve Mekke’nin putperestleri
büyük bir orduyla Medine’de İslam devletini kuran, Hakk’ın ilahi yasasını
insanlara tebliğ eden, iki cihan Serveri âlemin güneşi güzel Muhammed’in
üzerine yürür.
Gönüller Sultanı Hz. Muhammed müşrik ordusunu Uhud’da karşılar. Her zaman
olduğu gibi keremler sultanı, velayet şahı yanındadır.
(Teberi, Rauza, İbni Esir şöyle anlatırlar.)
Kureyşlilerden kim bayrağı aldıysa öldürüldü. Kureyş bayraktarlarının arka
arkaya ölümü kendilerinde yılgınlığa neden olmuştu. Bu sebepten dolayı bir
durgunluk görünüyordu.
Hakk’ın tebliğcisi, hakikat yolunun göstericisi, rahmet kapısı Hz. Peygamberin
elinde bir kılıç vardı. Peygamber bu kılıcı ordusuna göstererek:
— İçinizden bu kılıcın hakkını verecek birisi var mıdır? Diye ordusuna sordu.
İslam ordusunun saflarından birkaç kişi çıktıysa da güzel Resul kılıcı hiç birine
vermedi.
Kahramanlığıyla tanınmış iyi bir pehlivan olan Ebu Deccane bir adım ileri
gelerek
— Ey iki gözümün nuru, yüce Yaradan’ın Resulü, bu kılıcın hakkı nedir? Diye
sordu.
2
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR
Güzel Muhammed:
—Ağzı eğilinceye kadar müşriklerle savaşmaktır, dedi.
Ebu Deccane:
—Ya Resulallah! Bu kılıcı bana veriniz onunla Hakk’ın yolunda çarpışayım, taki
hakkını verinceye kadar.
— Allah’ın Resulü kılıcı Ebu Deccane’ye verdi.
Hakk sevdalısı, Allah’ın yolunun yiğit savaşçısı Ebu Deccane başına kırmızı
sarık sardı ve gururlu bir şekilde yürüdü.
Oradakiler ya Allah’ın Resulü bunun anlamı nedir? Diye sorarlar
Güzel Peygamber, Allah gururu sevmez ama bu sarık ve bu yürüyüş Allah ve
Resulü’nün uğrunda ölmek var dönmek yok demek harekâtıdır.
—Ebu Deccane kılıcın hakkını fazlasıyla verir. Güzel Peygamberimizin bu
savaşta dişi kırılır ve bir çukura düşer, bunu gören Ebu Deccane kendisini
Hazreti Peygamberin üzerine atar bütün oklar, mızraklar bedenine saplanır ve
şehit olur. Canını Hazreti Peygamberin uğruna feda eder.
İslam tarihinde ilk Kızılbaşlık olayı budur.
Bu savaşta başına kırmızı sarık saranlardan biri Hazreti Hamza, Ebu Süfyan’ın
karısı Hinde’nin Vahşi’ye şehit ettirdiği Hazreti Peygamberin yiğit amcası birde
Keremler Sultanı Ali’yyel Murteza idi. Hazreti Peygamber çukurda Allah’a
niyazda bulundu.
Cebrail gelip ya Muhammed Ali’yi çağır dedi.
3
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR
Hazreti Muhammed:
—Ali benden çok uzaktadır, beni duymaz
Cebrail:
—Ya Muhammed sen Ali’yi çağır, o seni duyar onun işleri acayiptir
Hz. Muhammed:
—Ya Ali yetiş carıma der
Keremler Sultanı yetişir
—Yetiştim Ya iki gözümün nuru
Hz. Peygamberi çukurdan çıkarırken dişinden akan kanlar elini kana boyar.
Güzel Muhammed’in kanını başındaki kırmızı sarığa sürer ve tekrar savaşa
başlar. Müşrikleri geri püskürtür. Yüksekçe bir yerde duran Ebu Süfyan’ın karısı
Hinde
—Bu Kızılbaş da kimdir ordumuzu püskürtüyor, perişan ediyor? Diye sorar.
Oradakiler
Ebu Talip oğlu Ali’dir, derler.
Selam olsun Allah’ın, Resulün, Ehl-i Beyt’in, Oniki İmamların yolunda mücadele
eden Kızılbaşlara.
4
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR
İKİNCİ KIZILBAŞLIK OLAYI HAYBERİN FETHİ
Güzel Muhammed’in getirdiği İslam’a zarar veren putperestlerle sürekli ilişkide
bulunan Yahudilerin üzerine bir sefer hazırlığı yapılır. Tarih 628’dir.
Hazırlıklar yapıldıktan sonra hazırlanan orduyla Hayber’in önüne gelinir.
Günlerce süren kuşatmada ordu komutanlıkları Ebu Bekir’e, Ömer’e, Osman’a
verilir, hiç biri bu zafere Muaffak olamazlar. Her saldırıda Müslüman
ordusundan yüzlerce şehit ve yaralıya neden oluyordu. Savaşın uzaması,
zaferin elde edilemeyişi hem umutları kesiyor, hem de yılgınlığa neden
oluyordu. Savaşın uzaması, zaferin elde edilemeyişi orduda bazılarının daha
ileri gitmesine sebebiyet vermişti. Bu kişiler Hz. Muhammed’in yalan
söylediğini Hayber’in feth edilemeyeceğinin dedikodusunu yaymaya
başlamışlardı.
Hazreti Peygamber cenabı Allah’ın zafer ettiği müjdenin olması için yüce
yaradana niyazda bulundu. Dua ve niyazdan sonra Cebrail Aleyhisselam
gelerek, Hayber’in kim tarafından feth edilebileceğini güzel Muhammed’e
bildirdi. İki cihan serveri âlemlerin rahmeti Muhammed Mustafa İslam ordusunu
bir araya toplayarak, Hayber’in artık feth edileceğinin müjdesini verirken şunları
söyler;
—Bayrağı yarın öyle birisine vereceğim ki, bu güne kadar hiçbir savaşta
yenilmedi. Hiçbir savaşta geri durmadı. Allahın kudreti onun elinde tecelli
etmiştir. O öyle biri ki Allah’ı ve Resulü sever, Allah ve Resulü de onu severler.
Hayber kalesi yarın onun eliyle feth olunacaktır.
Ordunun içine bir heyecan düşmüştü. Âlemlerin güneşi gönüller sultanı hazreti
Peygamberin bayrağı yarın kime vereceği bilinmiyordu. Orda bulunan
komutanların hepsi teker teker sınanmış, ama başarılı olamamışlardı. Bundan
dolayı İslam ordusu büyük bir merak içine girmişti.
5
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR
Güneş aydınlatmıştı dört bir yanı, sabahın gelişiyle gönüller sultanı âlemin nuru
güzel Muhammed çadırından çıkarak Hz. Ali’yi çağırtır.
Keremler Sultanı Şahı Merdan Ali savaş süresince gözlerinden şiddetli bir
ağrıya tutulmuş ve Savaşın içinde bulunamamıştı. Gözleri ağrıyan Kerem Kani,
Lâhut âleminin sırrı Hz. Ali, Hz. Peygamberin huzuruna gelir. İyiliği emreden,
kötülüğü yasaklayan, cehalet karanlığını ilmin ışığıyla aydınlatan Hz.
Peygamber Şahın başını bağrına basar, gözlerine ellerini sürerek dua eder. Hz.
Peygamberin duası üzerine gözlerinin ağrısı geçer ve sağlığına kavuşur.
Yolu yol eyleyen, hali yüksek ahlak olan güzel Muhammed sırtındaki zırhını
çıkararak Hz. Ali’ye giydirir. Zırhı giyen şah başına kırmızı bir sarık sarar. Güzel
Muhammed’in bu sarığı sardığı da söylenir. Bayrak kendisine verilir. Allah’ın
Resulü, beline eliyle kuşatır kılıcı, ata bindirir. Duayla yollar savaşa…
Savaş alanına gitmeden sorar ya Ali kırmızı sarığı niye sardın başına, Keremler
Sultanı;
— Allah, Resulü uğruna ölmek var, kaleyi feth etmeden dönmek yoktur, Sözünü
söyler.
Başında kırmızı sarık, elinde Zülfikar, altında düldül, yüreği Allah ve Peygamber
sevgisiyle savaş alanına girer kaleye hücum eder.
Onun akıllara durgunluk veren hücumu karşısında Haybeliler hayret ve şok
içinde kalırlar. Kalenin kapısını kopararak ilkin kalkan daha sonrada hendeğin
üzerine koyarak köprü yapar.
Savaş kazanılır Keremler Sultanının yüce kahramanlığı herkes tarafından bir
daha görülür…
6
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR
SIFFIN SAVAŞI (657)
Bu savaş Keremler Sultanı Şahı Merdan Ali ile zalimlerin zalimi, Ehl-i Beyt
hanedanının düşmanı Ebu Süfyan’ın oğlu Şam valisi Muaviye arasında
olmuştur.
Güzel Muhammed’in getirdiği rahmet ve sevgi dini olan İslam dinini ortadan
kaldırmak için babası Ebu Süfyan’la birlikte Müslümanlarla savaşan Muaviye
bunu başaramazlar.
Ölüm korkusuyla ailece Müslüman olurlar, fakat geçmişin ezikliğini ve bu
ezikliğin intikamını almak için fırsat kollamaya başlarlar. Bilakis savaş
alanlarında kahramanların kahramanı, zalimlerin, sömürenlerin, batılların
karşısında yenilmez elinde Hakk’ın kudret gücüne sahip olan Velilerin Şahı,
yolun Piri Hz. Ali’nin öldürmüş olduğu akrabalarının intikam kini Muaviye’nin
yüreğinde tüm sıcaklığıyla duruyordu.
Akrabası olan Osman tarafından Muaviye Şam Valiliğine atanır. Emevîlerin
intikam ve İslam Dinini yıkma planları uygulama alanına girmiştir. Yine diğer bir
akrabası olan hile, hurda, yalan, iftira, çirkeflerin çirkefi özü çürük kişiliğiyle
fitnenin babası şeytanın yol arkadaşı Mervan’la işleri kendi lehlerine
döndürmek için büyük bir çalışma başlatırlar.
Muaviye’nin düşüncesini çok iyi bilen Şahı Merdan Ali Muaviye’nin bu planını
bertaraf etmek için onun üzerine yürür.
Kerem Sultanı, gönüllerin Piri, Osman’ın yardımcısı olan Mervan’ın bütün
emirleri Muaviye’den aldığını çok iyi biliyordu. Emeviler dışındaki Müslümanları
tahrik eden ve İslam’ın gerçeği ile çelişen düşüncelerin, kararların ustası
Mervan idi. Mervan bu düşünceyle, bu oyunlarla Müslümanları tahrik ettirmiş
onlara Osman’ı öldürtmeyi başarmıştır. Amaç beni Ümeyye oğullarının
liderliğinin Muaviye’ye geçmesini sağlamaktı. Bu sağlandıktan sonra iş İslam
dinini yok etmeye gelecekti. Bunu başarmanın ilk yolu güzel Muhammed’in
7
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR
Ehl-i Beyt’ini yani soyunu ortadan kaldırmaktı. Hem intikamını almış olacaktı,
hem de İslam Dinini ortadan kaldırıp eski batıl inançlarını geri getirecekti.
Muaviye’nin, Mervan’ın bu kötü emellerini durdurmak ve ortadan kaldırmak için
Hz. Ali Muaviye’yle Sıffında karşılaşır.
Zalimlerin bayrağını taşıyan, soysuzluğun sembolü olan Muaviye, Osman’ın
intikamını simgelemek için ordusuna siyah başlık giydirir.
Lâhut âleminin sırrı, cömertlerin cömerdi, mazlumların dayanağı, ilim şehrinin
kapısı, Hak dininin temel direği Haydar-ı Kerrar İslam ordusunu Muaviye’nin
ordusundan ayırmak için ordusundaki askerlere kırmızı başlık giydirir. İşte
karabaşlar ordusuyla Kızılbaşlar ordusunun çıkışı burada olmuştur.
Bu başlığın anlamı Allah’ın, Güzel Muhammed’in getirdiği İslam dini ve onun
halifesi, vasisi, Hakkın gerçek İmamı Hz. Ali’nin uğrunda ölmek var dönmek yok
anlamını taşıyordu.
Savaşta Muaviye’nin ordusu dağılır ve barış ister. Keremler Sultanı Muaviye’nin
tamamen ortadan kaldırılmadıkça İslam’ın ve Müslümanların esenlik, barış
huzur içinde yaşayamayacağını bildiğinden savaşın devam etmesini ister.
Muaviye’nin ve yanındakilerin korkunç planlarından habersiz olan bazılarının
itirazları sonunda barışı kabul eder.
Hakem olayıyla Muaviye, Amr İbni As’ın hilesiyle amacına ulaşır.
Şan olsun Şahın uğrunda savaşan Kızılbaşlara
Yılmadan yol sürenlere
8
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR
DÖRDÜNCÜ KIZILBAŞLIK OLAYI (ŞAH HATAY’İ)
Şah İsmail’in (Şah Hatayi) babası olan Şah Haydar’ın babası şah Cüneyt’i şehit
eden Şirvan hâkimi Ferruh Yaser’den intikam almak için kendisine bağlı
taliplerinden bir ordu oluşturur. Kendisine bağlı talipleri şah Cüneyt’in
intikamını almak ve o uğurda canlarını pirine ve yoluna feda etmek gayesi ile
başlarına kırmızı sarık sararlar.
Türkmen aşiretlerinden meydana gelen bu küçük ordu 1488 yılında Ferruh
Yaser’le karşılaşırlar. Onun kat kat üstün ordusuyla savaşa tutuşurlar.
Şah Haydar’ın kahraman talipleri, er meydanında yiğitçe savaşırlar.
Yapılan bu savaş sonunda Ferruh Yaser’in ordusu, başında Şah Haydarla
birlikte tamamen ordusunu şehit ederler.
Eğer ki inanırsan yoluna, Pirine, Rehberine, Mürşidine, ölüm bir tatlı şerbet olur
insana. Sarar başına kızıl sarığı ölüm var dönmek yok ikrarıyla çıkar meydana.
Korku korkar ikrarlı yürekten, korku sararır imanlı kalpten.
Biz Hakkın yolunda, Muhammed’in uğrunda Ehl-i Beyt’in nurlu yolunda sardık
kızıl sarığı ölüm var dönmek yok ikrarıyla.
Selam olsun Kızılbaş ordusuna
Selam olsun Hakk yolunda şehit olanlara.
9
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR
BEŞİNCİ KIZILBAŞLIK
Şah Haydar’ın şahadetinden sonra Safevilerin başına Şah İsmail geçer. Şah
İsmail babası Haydar’ın ve abisinin intikamını almak için hazırlıklara başlar.
Yedi Türkmen boyundan biner kişilik atlı katılır. Yedi bin kişilik bir ordu
hazırlanır. Bu kabilelerin isimleri şunlardır.
İstaçlu
Kaçer
Tekeli
Varsak
Zülkadiriye
Afşar
Kacer
Yolumuzun yedi ozanlarından biri olan Şah İsmail (Şah Hatayi) de ordusunun
başına babası ve ağabeyi gibi kırmızı sarık sardırır. Yürekleri Hakk aşkıyla dolu
pirlerinin önderliğinde korkusuz Kızılbaş ordusu yola çıkar. Ordunun başında
14 yaşında bir komutan vardır. Gözleri çakmak çakmak, bileği şahın kudret eli,
yüreği Hakk’ın güzergâhı, adını anacak tarih.
Şah İsmail’in kahraman yedi bin kişilik intikam ordusu ile Ferruh Yaser’in yirmi
bin kişilik kalabalık ordusu Şirvan topraklarında karşılaşır. İki ordunun
karşılaşmasıyla yapılan ilk çarpışmada Ferruh Yaser öldürülür, ordusu bozguna
uğrar dağılır. Şah İsmail’in yedi bin kişilik Türkmen taliplerinden oluşmuş
ordusu büyük bir zafer kazanır. Şah İsmail Şirvan topraklarını ele geçirir.
Karabağ’ı da başkent yapar. Tarih 1501’dir. Bu tarihten sonra Safevi Devletinin
resmi başlığı on iki dilimli kızıl başlıktır. Ve tarih sahnesinde genç yiğit, sazıyla,
sözüyle bir ehlibeyt piri artık her yerde tanınır.
Bu kahraman çekirdek ordu bir yıl sonra 1502 yılında Tebriz’i ele geçirir. Artık
Safevi devleti kurulmuştur.
Şah İsmail ordusundaki kırmızı başlıktan dolayı Osmanlı tarihçileri ve Osmanlı
devleti Safevileri Kızılbaş olarak adlandırırlar.
Alevi Safevilerde Sünnilere Muaviye’nin giydirdiği siyah başlıktan dolayı
Sünnilere karabaş ismini takmışlardır.
Diğer Kızılbaşlık olayları tarih içerisinde çok etkili olmamıştır. 1501 tarihinde
Kızılbaş Safevi devletinin resmi başlığı olan kırmızı sarık en etkili olanıdır. Bu
tarihten sonra Aleviler Kızılbaş ismi ile adlandırılmışlardır.
10
KIZILPİR
KIRKLAR CEMEVİ DEDESİ
BAKİ GÜNGÖR