Sayfa 21 - Ayrıntı Dergisi

Transkript

Sayfa 21 - Ayrıntı Dergisi
ÖZET
Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizma (GDO) veya
transgenik kavramı, biyoteknolojik metotlarla bir türden
başka bir türe gen aktarılarak elde edilen “yeni ürünleri”
tanımlamak için kullanılmaktadır. Bir diğer ifadeyle
GDO, bir organizmanın DNA kodunun insan eliyle
değiştirilmesidir. 1990’lı yıllarda popülaritesini artıran bu
yeni ürünlerin özellikle tarım, sağlık ve endüstri alanında
fazla miktarda ve yüksek kalitede ürün elde edilmesi,
hastalıkların tedavisi, zararlılara karşı dayanıklılık,
açlıkla mücadele, çevreye katkı gibi konularda avantajlar
getireceği iddia edilmiştir. Buna karşılık birçok üretici ve
sivil toplum örgütü GDO’ları sağlığı, ekonomiyi, sosyal
hayatı, çevreyi ve ekolojik dengeyi tehdit eden ajanlar
olarak görmekte ve kullanımına karşı çıkmaktadır.
Transgenik ürünlerin önemli bir oranını soya fasulyesi
teşkil etmekte olup, onu mısır, pamuk, kolza, balkabağı,
papaya, yonca, şeker pancarı gibi ürünler takip etmektedir. ISAAA verilerine göre 1996 yılında 1.7 milyon hektar
olan transgenik bitki ekim alanı, 2011 yılında 160 milyon
hektara ulaşmıştır. Transgenik ürünlerin doğal ürünlere
oranla çok daha pahalı olması, belli başlı şirketlerin bu
pazarda büyük pay sahibi olması, her geçen gün bu ürünlerin ticaretinden elde edilen gelirin katlanarak artması,
bu teknolojiye sahip olmayan ülkeler açısından tarımsal
üretimde dışa bağımlılığı getirme ve tarımsal üretimin
kontrolünün belli başlı merkezlerin eline geçme riski
transgenik ürünleri “stratejik önemi olan araçlar” haline
getirmektedir.
Anahtar Kelimeler: GDO, Svalbard, terminatör,
transgenik, tohum
Doç.Dr. Mehmet YARDIMCI
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Veteriner Fakültesi
Zootekni Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi
Stratejik Bir
Araç Olarak
ABSTRACT
Genetically Modified Organisms (GMO) or transgenic
terms are used to define the new products obtained by gen
transfers from one species to another by biotechnological
methods. In other words GMO refers the change in the
DNA of an organism via human hand. Popularity of these
new products increased in 1990s and it was claimed that
they would enable to get more and quality products in
agriculture, health and industry sectors as well as provide
advantages in terms of disease treatment, resistance to
pests, fight against famine and protection for environment. On the other hand many farmer and nongovernmental organisations are against the usage of
GMOs indicating that they are harmful agents for health,
economy, social life, environment and ecological balance.
Soybeans constitutes a great deal of the transgenic
products followed by corn, cotton, colza, pumpkin, papaw,
clover, sugar beet. According to the ISAA data, 1.7 million
hectar cultivation area of GMOs in 1996 increased to 160
million hectar in 2011. Transgenic products becomes
strategically important tools due to several reasons such
as transgenic products are more expensive than natural
products, certain companies have larger market share, the
income from these products increases exponentially, the
countries those not have the required technology might
become dependent to marketing coompanies and there is a
risk in leaving the control of the agricultural production
to certain centers.
Key words: GMO, seed, Svalbard, terminator, trasgenic,
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 21
Giriş
Gıda, su ve enerji kaynakları günümüzün
stratejik araçları arasında en üst sıraya yerleşmiş
durumdadır. Kimi yaklaşımlara göre bu unsurlar
geleceğin
savaşlarının
asıl
nedenini
oluşturacaktır. Bir ülkenin doğal kaynaklarına
yönelik planlı bir müdahalenin, füzeyle yapılacak
saldırıdan daha etkili hale geldiği söylenebilir.
Örnek olarak modern teknoloji kullanılarak tarım
alanlarını hedefleyen bir mikrobiyel-viral bulaşma
veya tohumlarda oluşturulacak kısırlık, o ülkenin
tarımının geleceğini doğrudan etkileyebilme
gücündedir. Herhangi bir tarımsal ürünün ana
mahsül olduğu bölgelerde bu etkinin katlanarak
artması da muhtemeldir. Benzer şekilde hayvanlar üzerinde sağlığı tehdit eden bir manüplasyon
hayvancılık sektörünün alt üst olmasına neden
olabilir.
Son yıllarda biyoteknolojinin gelişmesine
paralel olarak tarim ve hayvancılık faaliyetlerinin
ekonomik önemi, ulusal ve uluslararası düzeyde
kayda değer şekilde artış göstermiştir. Biyoteknolojik ürünlerin büyük sermayelerle yoğun
olarak üretilmesi, pazar arayışlarını da beraberinde getirmiştir.
Gelişmiş ülkeler için tarım ve hayvancılık
ürünleri önemli ihracat kalemleri arasına girmiş
ve büyük parasal hareketlerin olduğu bu
alanlarda profesyonel aktörler rol almaya
başlamıştır.
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 22
Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizma
(GDO) veya transgenik kavramı, biyoteknolojik
metotlarla bir türden başka bir türe gen
aktarılarak elde edilen “yeni ürünleri”
tanımlamak için kullanılmaktadır. Söz konusu
teknolojiye sahip olan ülkelerin ürettiği bu
yeni ürünler bir taraftan verimliliği artırdığı,
kârlı ve besin değerinin yüksek olduğu gibi
iddialarla piyasaya sürülürken, diğer taraftan
bu teknolojiye sahip olmayan pazar
konumundaki ülkelerin kıt kaynaklarının yok
olması ve bağımlı duruma gelmeleri gibi
riskleri de içermektedir.
Gen teknolojisi alanındaki gelişmeler,
tarım ve hayvancılık ürünlerinin sadece
ekonomik değeri olan unsurlar olarak
kullanılmayacağı, aynı zamanda stratejik bir
araç olarak da değerlendirileceğine işaret
etmektedir.
Bu çalışmada GDO’lu ürünlerin
hayatımızdaki yeri ve önemi ile bu ürünlerin
stratejik bir araç olarak kullanımının
değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
GDO’lu
Ürünlerin
Kullanımını
Destekleyen Görüşler
GDO’lu
ürünlerin
kullanımını
destekleyen görüşler, ekilebilir alanların
marjinal sınırına gelinmesi, verim artışı, temel
gıda ihtiyaçlarının karşılanamaması, açlık
sorununa çare bulunması, besinlerin besleyici
değerinin arttırılması, bazı besinlerin alerjik
özelliklerinin ortadan kaldırılacağı, besinlere
eklenecek öğelerle hastalıklara karşı kolayca
bağışıklık sağlanacağı ve üretim maliyetlerinin
düşürülerek toplumda birçok kesimin besine
kolayca ulaşabilmesinin sağlanacağı yönünde
beklentileri kapsamaktadır. Sağlık sektöründe,
şeker hastalarının kullandığı insülinin tamamı,
test kitlerinin, kanser ilaçlarının, aşıların ve
antibiyotiklerin önemli bir bölümünün GDO’lu
organizmalardan üretilmesi, kök hücre
araştırmalarındaki kısıtlamaların azalması, gen
tedavisi yöntemlerindeki hızlı gelişmeler bu
yöndeki olumlu sonuçlara örnek gösterilmektedir (1, 3).
GDO’lu Ürünlerin Kullanımına Karşı
Çıkan Görüşler
GDO’lu ürünlerin kullanımına karşı çıkan
görüşler temel olarak sağlık, çevre ve sosyoekonomik
konular
üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Bunlar arasında sağlık
bakımından alerjik ve toksik etki, kanser,
insanların bağışlılık ve merkezi sinir sisteminde
oluşacak tahribatlar, antibiyotiğe dayanıklı
mikroorganizmaların oluşumu, gıda güvenliği
ve kalitesine olumsuz etkiler; çevre
bakımından zaman içinde dünyadaki
biyolojik/genetik çeşitliliğin azaltacağı, GDO’lu
bitki tarafından üretilen toksinlere böceklerin
direnç kazanması, topraktaki mikroorganizmalarda değişim, toprak ve su kirliliği; sosyo
ekonomik bakımdan ise bu tür ürünlerin
tohumunun üretkenliğini kaybetmesinden
dolayı tohumluğun her yıl yenilenmesi
gerektiğinden tohum yönünden dışa
bağımlılık, bu tür ürünlerin ithalatı nedeniyle
tüketici ve küçük çiftçilerin zarar görmesi, ilaç
bakımından dışa bağımlılık, yerel ürün
çeşitliliğinde azalma ve tek tipleşme, organik
tarım ürünlerine zarar verilmesi, tüketici
haklarının
ksıstlanması
başlıklarında
yoğunlaşmaktadır. Buna ilaveten çeşitli
Buna ilaveten çeşitli grupların kaygıları ile
dini, kültürel ve etik sorunların olduğu/olacağı
da dile getirilmektedir. Bu görüşleri savunan
çevreler, Avrupa Birliği Ülkeleri gibi birçok
ülkede transgenik ürünlerin kullanımına sıcak
bakılmadığını, başlangıçta iddia edildiği gibi
genetiği değiştirilmiş ürünlerde pestisid
kullanımında ilk üç yılda (1996-1998) %1.2,
%2.3 ve %2.3’lük azalma olduğunu ancak ilk
üç yıldan sonra artış başladığını ve pestisid
tüketiminde 2007’de %20, 2008’de ise
%27’lik artış olduğunu; herbisid toleranslı
ürünlerde herbisid kullanımının 2008 yılında
bir önceki yıla göre %31.4 arttığını
vurgulamaktadırlar. Ayrıca doğal olmayan
gıdalarda şimdiden öngörülemeyen tehditlerin
ortaya çıkma riskinin bulunduğu, türler
arasında var olan hastalık bariyerlerinin
kırılabileceği, ekolojik dengenin zarar göreceği
de dile getirilmektedir (1, 4, 9, 10).
Kimi yayınlarda konunun olumlu ve olumsuz boyutları birlikte ele alınmakta ve kesin bir
yargıya varılabilmesi için henüz erken olduğu
kanaati de dile getirilmektedir (11, 12).
GDO’ların Stratejik Önemi
Tarımsal Biyoteknoloji Uygulamaları için
Uluslararası Hizmetler Enstitüsü (ISAAA)’nün
bildirişlerine göre 1996-2008 yılları arasında
GDO sektörü Dünya ekonomisine yaklaşık 50
milyar dolarlık kümülatif bir katkı sağlamıştır.
GDO’lu ürünlerin ekim alanının %50’si sadece
ABD’de bulunmaktadır. Tarım ve çevre
uzmanları 25 yıl önce Dünyada 7.000 tohum
üreticisi bulunduğunu ve bunların her birinin
piyasadaki payının %1’den fazla olmadığını
bildirmektedirler. Bugün ise çok uluslu 10 büyük
biyokimya şirketinin GDO’suz tohumluk
piyasasının %50’den fazlasını kontrol ettiği ifade
edilmektedir. Küresel ölçekte GDO’lu tohum
sektöründe Monsanto, Du Pont/Pioneer,
Sygenta ve Dow/Mycogen olmak üzere başlıca
dört firmanın adı geçmekte ve bu pazarın
%90’ının tek başına Monsanto’nun elinde
bulunduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca GDO’lu
tohum satan firmaların pazarlamalarında
sattıkları ürün ile ilgili ilaç, gübreleme ve sulama
tekniklerini de paket halinde sundukları dile
getirilmektedir. Fiyat açısından ise transgenik
tohumların bitki türüne, genin özelliğine, gen
sayısına bağlı olarak, transgenik olmayanlara
göre %25 ile %100 arasında daha pahalı
olmasına dikkat çekilmektedir (8).
Diğer taraftan GDO’ların biyolojik
çeşitliliğe ve çevreye olabilecek etkilerinin tarım
yapan ülkeleri ekonomik boyutta etkileyebilecek düzeyde olduğundan söz edilmektedir.
Terminatör teknolojisi adı verilen bir teknik ile
üretilen GDO’lu tohumların ertesi yıl tohum
vermemek üzere tasarlanabildiği; tohumdan
ekildiği yıl mahsul alıdığı ancak ertesi yıl tohum-
mektedir. Bu da bitkinin
genomunda bulunan bitkiye
özel gen ile değiştirilmiş olan
gen arasında korelasyon
kurarak belirlenmektedir. AB'de
onaylı ürünlerde %0.9 eşik değer
uygulanmaktadır.
Japonya'da
etiketleme için GDO eşik değeri
%5, Kore’de %3, Rusya’da
%0.9’dur. Onaylanmış GDO
ürünleriyle
üretilen
gıda
maddelerinin sağlığı tehdit
etmediği kabul ediliyor. Eşik
değerin üzerinde GDO bulunduran
ürünlerde GDO olarak etiketleme
zorunluluğu vardır. ABD'de ise
herhangi bir etiketleme kuralı yoktur. Bu
ürünleri etiketlemek zorunluluğu yoktur.
(6).
luk olarak kullanılan ekinin içinde
çekirdek oluşmadığı veya kısırlaştırılabildiği dile
getirilmektedir (6).
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde
GDO tohumlarının kullanımının teşvik edilmesine karşılık, Norveç'in kuzeyindeki Spitsbergen
adasında "Svalbard Küresel Tohum Deposu" adı
verilen bir ambarda Dünyanın dört bir yanından
yaklaşık 3 milyon farklı tohumun özel ambalajlarda saklandığı ifade edilmektedir. Donmuş bir
dağın 130 metre altına inşa edilen bu ambarın,
Kuzey Kutbu'na 1100 kilometre uzaklıkta olan
bir buzdağı ambarı olduğu ve bazı dayanıklı
tohumların 1000 yıl kadar bozulmadan
kalabileceği hesaplarının yapıldığı da dile
getirilmektedir. Her türlü nükleer saldırıya,
patlamaya ve depreme dayanıklı olduğu iddia
edilen bu tohum deposuna "kıyamet tohum
deposu" da denildiği ve ambarın amacının
gelecekte Dünyanın başına gelebilecek nükleer
savaş, meteor düşmesi veya iklim değişimi gibi
bir felaket durumunda, tohum çeşitliliğinin
korunmasını sağlamak olduğu iddia edilmektedir (5).
GDO'lu Ürünlerle İlgili Eşik Değer
Uygulamaları
AB, GDO konusunda diğer ülkelere kıyasla
daha katı kurallar uygulamaktadır. Onay
almamış GDO’lar için sıfır tolerans kuralı
uygulanmakta olup, bir çeşitte GDO oranını
tespit etmek için miktar tayini yapılması gerek-
Avrupa topluluğu mevzuatı GDO
kullanılarak elde edilen ürünlerin piyasada
yer almadan önce onaylanmış olmasını
gerektirmektedir.
Onaylanmış
GDO
ürünleriyle üretilen gıda maddelerinin
sağlığı tehdit etmediği kabul edilmektedir. Herhangi bir GDO’dan meydana
gelen bir gıdanın genetik değişiklik
miktarının %0.9’dan fazla olduğu durumlarda ise etiketleme talep edilmektedir.
GDO kullanılarak elde edilen ürünler ve
bunlardan üretilen gıdaların marketlerde yer
alması, yasalara uygunluğu sağlamak için
analitik yöntemlere talep doğurmuştur. Bu
durum GDO etiketlemesinin zorunlu olduğu
ülkelerde ve aynı zamanda bu ürünlerin
ihracatının sınırlamaları olan ülkelere ithalatının
yapılması söz konusu olduğu durumlarda da
geçerlidir. Bu nedenle GDO kullanılarak elde
edilen tarım ürünlerinde ve bu ürünler
kullanılarak üretilen gıdalarda GDO’nun
varlığının ve miktarının izlenmesine ve
doğrulanmasına gerek duyulmaktadır. GDO
kullanılarak elde edilen ürünlerin analizlerinde
transkriptomik, proteomik ve metabolomik
teknolojileri de önemli bir yer tutmaktadır (7).
Türkiye’de GDO mevzuatı
Kısa tarihçesiyle Türkiye’de GDO mevzuatı,
1998 tarihinli “Transgenik Kültür Bitkilerinin
Alan Denemeleri Hakkında Talimatı”, 17 Haziran
2003 tarihinde TBMM tarafından onaylanan
“Cartagena Biyogüvenlik Protokolü” ve
GDO’ların ithalat ve kullanımını düzenlemek
üzere Ekim 2009’da çıkarılan “Gıda ve Yem
Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı,
Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik” başlıklı
yönetmeliğe dayanmaktadır. Bu yönetmeliğin
daha sonra iptal edilmesiyle konu nihai halini 26
Eylül 2010’da yürürlüğe giren “Biyogüvenlik
Kanunu” ile almıştır.
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 23
Yürürlükteki kanun şu düzenlemeleri
getirmektedir:
1. Türkiye’de GD ürünlerin yetiştirilmesi
yasaklanmaktadır;
2. GDO’ların Türkiye’de kullanılması için
onay alınması şart koşulmakta ve potansiyel
olarak GDO içeren ürünler hakkında katı bir
analiz uygulaması öngörülmektedir;
3. Yem amaçlı olarak soyada 3 ve mısırda
13 değiştirilmiş gene onay verilmiştir. Türkiye’de
gıda amaçlı olarak onay verilmiş hiçbir GDO
yoktur;
4. Onaylanmamış GDO’ların tesadüfi
mevcudiyeti için Türkiye’deki tolerans eşiği
sıfırdır. Türkiye’de herhangi bir şekilde onay
almamış bütün GD çeşitler ile onaylı olsalar dahi
bunları içeren veya bunların türevi olan ürünler
yem dışı amaçlara kullanılan GDO’lar fiilen bu
uygulamaya tabidir;
5. GDO içeren ürünlerin etiketlenmesi
zorunlu hale getirilmiştir. Zorunlu GDO
etiketlemesini gerektiren eşik değer %0.9’dur.;
6. GDO
hammaddelerin,
bebek
mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları
ve küçük çocuk formülleri ile bebek ve küçük
çocuk besin takviyelerinde kullanılması
yasaklanmıştır (2).
Bu gelişmelere ilaveten Nisan 2013’te
toplanan Biyogüvenlik Kurulu, genetiği
değiştirilmiş 26 GDO’lu ürünün Türkiye’ye giriş
yapmasına yönelik izin taleplerini oybirliği ile
reddetti.
Sonuç
GDO’lu ürünlerin sağlığa, çevreye,
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 24
ekonomiye yönelik yararları veya zararları
hakkında derin görüş ayrılıkları bulunmakta,
konu medyatik bir yapı da kazanarak toplumun
zihninde daha karmaşık hale gelmektedir.
Oluşan bilgi kirliliği, yetersiz bilimsel çalışmalar,
fanatik destekçi ve karşıt görüşler, konunun
sağlıklı değerlendirilmesi için henüz erken
olduğunu göstermektedir.
Diğer taraftan genetik çeşitliliğin, kültür
bitki ve tohumların, ülke ve bölgelere özgü
doğal ürünlerin tehdit altında olduğu ve bu
ürünlerin belli başlı büyük şirketlerin tekelinde
olduğu iddiaları, GDO’lu ürünlerin stratejik ve
biyoekonomik bir araç olarak kullanılabileceğini
akla getirmektedir.
Kaynaklar
1. Akgönül B, Erem C, Çınar D, Halimoğlu
G. 2000 Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar.
http://okul.selyam.net/docs/index-2591.html
2. Brookes
G.
2012 Türkiye’deki
Biyogüvenlik Kanunu ve uygulama yönetmeliklerinin ülkedeki ithalatçı ve kullanıcı sektörler
üzerindeki ekonomik etkileri, Bilgilendirme
Raporu, PG Economics Ltd, Birleşik Krallık, Mayıs
2012.
3. Çetiner S. 2009 Enine Boyuna GDO
Gerçeği, Ankara Sanayi Odası Yayın Organı,
Kasım-Aralık 2009.
4. Dona A. ve Arvanitoyannis IS. 2009
Health Risks of Genetically Modified Foods.
Critical Reviews in Food Science and Nutrition,
49:164–175.
5. Engdahl, F. W. (2008) The Seed Barons.
How Big Ag, Big Oil & Big Government Are
Hijacking the World’s Food Supply (Interview).
Acres, 38, 6
6. Gürakan C. 2010 Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar Analiz Yöntemleri. Ankara Tabip
Odası, Farklı Boyutlarıyla Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar Kitabı, 23-25, Mart 2010, Ankara
7. Kıran F, Osmanağaoğlu Ö. 2011
Gıdalarda
Genetik Yapısı
Değiştirilmiş
Organizmaların (GDO) Belirlenmesi, Gıda, 36 (5):
295-302.
8. Olhan E. 2010 Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik
Yönden Değerlendirilmesi. Ankara Tabip Odası
Farklı Boyutlarıyla Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Kitabı, 9-14, Mart 2010, Ankara.
9. Özkan AY. 2007 Tohumculuk Yasası ve
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar, İstanbul
Barosu Dergisi, 81 (6): 2593-2600.
10. Saltık A. 2010 Genetiği Değiştirilmiş
Gıdalar ve Halk Sağlığı. Ankara Tabip Odası
Farklı Boyutlarıyla Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Kitabı, 33-40, Mart 2010, Ankara
11. Uzogara S.G. 2000 The impact of
genetic modification of human foods in the
21st century: A review. Biotechnology
Advances, 18 : 179–206.
12. Verma C., Nanda S., Singh R.K., Singh R.
B. ve Mishra S. 2011 A Review on Impacts of
Genetically Modified Food on Human Health.
The Open Nutraceuticals Journal, 4, 3-11.

Benzer belgeler

(GDO) Analizi - FoodLife International

(GDO) Analizi - FoodLife International GDO, bir organizmanın DNA kodunun insan eliyle değiştirilmesidir. 1990’lı yıllarda popülaritesini artıran bu yeni ürünlerin özellikle tarım, sağlık ve endüstri alanında fazla miktarda ve yüksek kal...

Detaylı

Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar ve Halk Sağlığı

Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar ve Halk Sağlığı tohum satan firmaların pazarlamalarında sattıkları ürün ile ilgili ilaç, gübreleme ve sulama tekniklerini de paket halinde sundukları dile getirilmektedir. Fiyat açısından ise transgenik tohumların...

Detaylı

Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi

Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi GDO, bir organizmanın DNA kodunun insan eliyle değiştirilmesidir. 1990’lı yıllarda popülaritesini artıran bu yeni ürünlerin özellikle tarım, sağlık ve endüstri alanında fazla miktarda ve yüksek kal...

Detaylı

(Gdo`ların) Etkilerinin Küreselleşme

(Gdo`ların) Etkilerinin Küreselleşme kar amaçlı yönde ve tekelci şekilde yönlendirebilmeleri; güney-kuzey, yoksul-zengin karşıtlığını derinleştirici yönde sosyal, ekonomik ve etik sorunların ortaya çıkması riskini getirmektedir. GDO p...

Detaylı

E-Kitabi indir - Halk Sagligi Okulu ve E

E-Kitabi indir - Halk Sagligi Okulu ve E GDO, bir organizmanın DNA kodunun insan eliyle değiştirilmesidir. 1990’lı yıllarda popülaritesini artıran bu yeni ürünlerin özellikle tarım, sağlık ve endüstri alanında fazla miktarda ve yüksek kal...

Detaylı