Urantia`nın Kitabı

Transkript

Urantia`nın Kitabı
Urantia’nın Kitabı
134. Makale
Geçiş Yılları
134:0.1 (1483.1)
AKDENİZ seyahati boyunca, İsa dikkatli bir biçimde, karşılaştığı insanları ve
üzerinden geçtiği ülkeleri incelemişti; ve, yaklaşık olarak bu zaman zarfında, dünya üzerindeki
yaşamının geri kalan kısmı hakkında nihai bir karara varmıştı. O, Filistin’de Musevi
ebeveynlerinden doğmuş olduğu ve bunun için de gerçekliğin bir halk öğretmeni olarak
yaşam görevine başlamayı beklemek amacıyla Celile’ye bilinçli bir biçimde geri dönmeyi içine
alan tasarımı bütünüyle düşünmüş konumdaydı; ve, şimdi onu nihai olarak onaylamıştı; o,
babası Yusuf’un insanlarının topraklarında bir kamu sürecini gerçekleştirmek için
tasarımlarda bulunmaya başladı; ve, o, bunu kendi özgür iradesiyle gerçekleştirmişti.
134:0.2 (1483.2)
İsa, kişisel ve insani olan deneyimi vasıtasıyla, Filistin’in; üzerinde, açılmış ara
sahne perdelerini sonlandırmaya başlamak, ve, yeryüzü içindeki yaşamına ait, son sahneleri
sergilemek için, tüm Roma dünyası üzerindeki en iyi yer olduğunu keşfetmişti. İlk defa o
bütünüyle, gerçek doğasını açık bir biçimde dışa vurmanın ve kendisinin gelmiş olduğu
Filistin’e ait Museviler ve Musevi-olmayanlar arasında kutsal kimliğini açığa çıkarmanın
tasarlanmış izlencesinden tatmin olmuştu. O kesin bir biçimde; dünya üzerindeki yaşamını
sonlandırmaya, ve, fani mevcudiyetinden olan bu sürecini, yardıma muhtaç bir bebek olarak
insan deneyimine girmiş olduğu bu aynı topraklarda tamamlamaya karar vermişti. Onun
Urantia süreci Filistin’de Museviler arasında başlamıştı; ve, o, yaşamını Filistin’de ve
Museviler arasında sonlandırmayı tercih etmişti.
1. Otuzuncu Yaş (M.S. 24.yıl)
134:1.1 (1483.3)
Çaraks’da Gonod ve Ganid’e (M.S. 23.yılın Aralık ayında) elveda ettikten sonra,
İsa, Şam’a gitmekte olan bir çöl kervanına katıldığı yer olan, Babil’e Ur üzerinden geri
dönmüştü. Şam’dan o, yalnızca, Zübeyde’nin ailesi ile görüşmek için yoluna ara vermiş
olduğu, Kapernaum’da bir kaç saat durarak, Nasıra’ya gitmişti. Burada o, Zübeyde’nin tekne
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
1
atölyesinde İsa’nın yerine çalışmak için yakın bir zaman önce gelmiş olan kardeşi Yakob ile
buluşmuştu. Yakob ve (şans eseri Kapernaum’da bu zaman zarfında bulunmakta olan) Yude
ile konuştuktan ve Yahya Zübeyde’nin kendi çabalarıyla almış olduğu küçük evi Yakob’a
devrettikten sonra, İsa Nasıra’ya gitti.
134:1.2 (1483.4)
Akdeniz seyahatinin sonunda İsa, nerdeyse kamu hizmetinin başlangıcına kadar
kendisini karşılayacak miktarda yeterli para almıştı. Ancak, Kapernaumlu Zübeyde’den ve bu
olağandışı seyahatte tanışmış olduğu insanlar dışında, tüm dünya böyle bir ziyareti hiçbir
zaman bilmemişti. Onun ailesi her zaman, İsa’nın bu zaman zarfını İskenderiye’de çalışarak
geçirmiş olduğuna inandı. İsa hiçbir zaman bu inanışları onaylamadı; ne de, bu tür yanlış
anlaşılmaları açık bir biçimde yalanlamadı.
134:1.3 (1483.5)
Nasıra’daki bir kaç haftalık ikameti boyunca İsa, vaktinin belirli bir kısmını
kardeşi Yusuf ile tamir atölyesinde geçirerek, aile ve arkadaşlarını görmüştü; ancak, ilgisinin
büyük bir kısmını Meryem ve Ruth’a ayırmıştı. Ruth bu zamanlar neredeyse on beş
yaşındaydı; ve, bu İsa’nın, genç bir kadın haline gelişinden beri onunla uzun konuşmalarda
bulunmak için yakaladığı ilk fırsattı.
134:1.4 (1484.1)
Hem Şimon hem de Yude, belirli bir süredir evlenmek istemekteydiler; ancak,
onlar bunu, İsa’nın rızası olmadan gerçekleştirme düşüncesinden hoşlanmamaktaydılar;
bunun uyarınca, onlar, en büyük ağabeylerinin geri dönüşünü umarak bu mutlu etkinliği
ertelemişlerdi. Her ne kadar onların hepsi Yakob’u birçok konuda ailenin başı olarak
görmüşlerse de, konu evlenmeye geldiğinde onlar, İsa’nın iyi dileklerini almak istediler.
Böylece Şimon ve Yude, M.S. 24.yıl olarak bu yılın Mart başında bir çifte düğün ile evlendi.
Tüm büyük çocuklar bu aşamada evlenmiş haldeydiler; yalnızca, en gençleri olan, Ruth,
Meryem ile evde kalmayı sürdürmüştü.
134:1.5 (1484.2)
İsa, ailesinin bireysel üyelerini oldukça normal ve her zamanki doğallıkta ziyaret
etmişti; ancak, onların hepsi bir araya geldiğinde, İsa o kadar az konuşmuştu ki, diğerleri
kendi aralarında bunun yorumunda bulunmuşlardı. Meryem özellikle, en büyük oğlunun bu
olağandışı düzeydeki tuhaf davranışı karşısında şaşkınlık içerisine düşmüştü.
134:1.6 (1484.3)
İsa’nın Nasıra’dan ayrılma hazırlıklarında bulunduğu bir dönemde, şehir içinden
geçmekte olan büyük bir kervanın kervancı-başı, çok şiddetli bir biçimde hasta düşmüştü; ve,
İsa, çok dilli bir kişi olarak, onun yerini almaya gönüllü olmuştu. Bu seyahat onun bir yıllık
yokluğunu gerektirdiği için, ve erkek kardeşlerinin tümü evlendiği ve annesinin evde Ruth ile
birlikte yaşıyor olması nedeniyle, İsa; annesi ve Ruth’un Kapernaum’a, oldukça yakın bir süre
önce Yakob’a vermiş olduğu evde yaşamak için gitmesini önerdiği bir aile görüşmesi
düzenledi. Bunun uyarınca, İsa’nın kervan ile ayrılmasından bir kaç gün sonra, Meryem ve
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
2
Ruth, beraberce İsa’nın sağlamış olduğu evde Meryem’in yaşamının sonuna kadar yaşamış
olduğu, Kapernaum’a taşınmışlardı.
134:1.7 (1484.4)
Bu, İnsan Evladı’nın içsel deneyiminde daha olağanüstü olan yıllardan bir
tanesiydi; insan aklı ile ikamet eden Düzenleyici arasında uyumlu çalışmayı gerçekleştirmede
büyük ilerleme sağlanmıştı. Düzenleyici, bu zamanlarda çok daha uzak geçmişte bulunmayan
büyük olaylar için düşünceyi yeniden düzenlemeye ve aklı hazırlamaya etkin bir biçimde
katılmış haldeydi. İsa’nın kişiliği, dünyaya olan tutumundaki büyük değişim için hazır hale
gelmekteydi. Bu süreçler; yaşama insan-halinde-görünmekte-olan Tanrı olarak adım atmış, ve
bu aşamada, dünya sürecini, Tanrı-halinde-görünmekte-olan insan olarak tamamlamaya
hazırlanmaktaki varlığın geçiş aşaması olarak, ara dönemlerdi.
2. Hazar Denizi’ne olan Kervan Yolculuğu
134:2.1 (1484.5)
İsa Nasıra’dan, Hazar Denizi bölgesine olan kervan yolculuğu için ayrıldığında,
tarih, M.S. 24.yılın Nisan ayının birini göstermekteydi. İsa’nın Kervancı-başı olarak katılmış
olduğu kervan; Şam ve Urmiye Gölü yolu üzerinden, Asuriye, Med ve Aşkani sınırları içinden
güneydoğu Hazar Denizi bölgesine gitmekteydi. Bu yolculuktan geri dönmeden önce tam bir
yıl geçmişti.
134:2.2 (1484.6)
İsa için bu kervan yolculuğu, başka bir keşif macerası ve kişisel hizmetti. O;
yolcular, muhafızlar ve kervan sürücüleri olarak — kervan ailesi ile ilgi çekici bir deneyim
yaşamıştı. Kervanın takip etmiş olduğu istikamet boyunca ikamet etmekte olan çok sayıdaki
erkek, kadın ve çocuk; kendilerine göre olağan bir karavanın olağandışı kervancı-başı olarak,
İsa ile olan iletişimlerinin bir sonucu olarak daha zengin yaşama sahip olmuşlardı. Kişisel
hizmetinin bu yarattığı olanakları memnuniyetle deneyimlemiş olanların hepsi ondan
faydalanmamıştı; ancak, kendisiyle karşılaşmış ve konuşmuş olanların çok büyük bir
çoğunluğu, doğal yaşamlarının geride kalan kısımlarında daha iyi hale gelmişlerdi.
134:2.3 (1484.7)
Dünya seyahatlerinin içinde bu Hazar Denizi ziyareti İsa’yı, Doğu’ya en yakın
olan konuma getirmiş ve onun Uzak-Doğu insan topluluklarına dair daha iyi bir anlayışı elde
etmesini sağlamıştı. O, kırmızı ırk dışında, Urantia’nın varlığını sürdürmüş olan ırklarının her
biri ile yakından ve kişisel iletişimde bulunmuştu. O eşit bir biçimde, bu çeşitlilik gösteren
ırkların ve birbirine karışmış insan topluluklarının her birine olan kişisel hizmeti
memnuniyetle deneyimlemişti; ve, onların hepsi, kendisinin onlara getirmiş olduğu yaşayan
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
3
gerçekliğe açık konumdaydı. Uzak Batılı Avrupalılar ve Uzak Doğulu Asyalılar, birbirine
tıpatıp aynı biçimde, İsa’nın ümit ve ebedi yaşam sözcüklerine eşit ilgi göstermişti; ve, onlar
eşit bir biçimde, aralarında oldukça şükran dolu bir biçimde gerçekleştirmiş olduğu sevgi dolu
yardım ve ruhsal hizmetin yaşamı karşısında etkilenmişlerdi.
134:2.4 (1485.1)
Kervan yolculuğu her açıdan başarılıydı. Bu, İsa’nın insan yaşamında en ilgi
çekici bir kısımdı; zira, bu yıl boyunca İsa, idaresine emanet edilmiş maddi şeylerden ve
kervan kafilesini oluşturan yolcuların güvenliğinden sorumlu olarak, yönetici bir yetki ile
faaliyet göstermişti. Ve, o çok çeşitli olan sorumluluklarını, olabilecek en sadık, verimli ve
bilge bir biçimde yerine getirmişti.
134:2.5 (1485.2)
Hazar bölgesinden geri dönüşte, iki haftadan biraz daha fazla herhangi bir
sorumluluktan uzak vakit geçirmiş olduğu yer olan, Urmiye Gölü’nde karavanının yönetimini
teslim etmişti. O, deve sahiplerinin kendisinden verdiği hizmetini sürdürmesini çok güçlü bir
biçimde talep ettiği yer olan Şam’a, daha sonraki bir kervan ile yolcu olarak geri dönmüştü.
Bu teklifi reddederek İsa, M.S. 25.yılında, Nisan ayının birinde varan bir biçimde, kervan
kafilesi ile Kapernaum’a seyahat etti. Artık o Nasıra’yı evi olarak görmemekteydi.
Kapernaum; İsa’nın, Yakob’un, Meryem’in ve Ruth’un evi haline gelmişti. Ancak, İsa, bir
daha tekrar ailesi ile birlikte yaşamadı; Kapernaum’da iken evini Zübeydeleri’ninki yapmıştı.
3. Urmiye Dersleri
134:3.1 (1485.3)
Hazar Gölü’ne olan yolculuk üzerinde İsa, Urmiye Gölü’nün batı kıyıları
üzerinde bulunan eski Fars şehri Urmiye’de dinlenmek ve gücünü tekrar depolamak için
birkaç günlüğüne durmuştu. Urmiye şehrinin yakınında hemen kıyıdan görülebilen bir
uzaklıkta konumlanmış bir adalar topluluğunun en büyüğünde, “dinin ruhaniyetine” adanmış
olan — bir derslik amfi-tiyatrosu olarak — büyük bir bina bulunmaktaydı. Bu yapı gerçekten
de, dinlerin felsefesine ait bir tapınaktı.
134:3.2 (1485.4)
Dinin bu tapınağı, Urmiye vatandaşı olan varlıklı bir tüccar ve onun üç oğlu
tarafından inşa edilmişti. Bu kişi Kimboyton olup, çok çeşitli insan topluluklardan gelmekte
olan atalarının soyuydu.
134:3.3 (1485.5)
Bu din okulundaki dersler ve karşılıklı görüş alışverişleri, hafta içi her sabah saat
onda başlamaktaydı. Öğleden sonraki oturumlar saat üçte başlamış olup, akşam münazaraları
saat sekizde açılmıştı. Kimboyton veya onun üç oğlundan biri her zaman, bu eğitim, söyleşi
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
4
ve münazara oturumlarına başkanlık etmekteydi. Dinlerin bu benzeri olmayan okulunun
kurucusu, sahip olduğu dini inanışları bir kez olsun açıklamamış halde yaşadı ve öldü.
134:3.4 (1485.6)
Birkaç sefer İsa bu söyleşilere katılmıştı; ve, İsa’nın Urmiye’den ayrılışından önce,
Kimboyton, onun buraya tekrar dönüşünde iki hafta boyunca kendileriyle konaklayıp,
“İnsanların Kardeşliği” üzerine yirmi dört oturumdan oluşan bir dersi vermesini, ve, verdiği
ders hususunda özel olarak ve insanların kardeşliği üzerine genel olarak sorulardan,
tartışmalardan ve münazaralardan meydana gelen on iki akşam oturumunu idare etmesini
tertiplemişti.
134:3.5 (1485.7)
Bu düzenleme uyarınca İsa, geri dönüş yolculuğunda buraya uğrayıp, bu dersleri
vermişti. Bu, Urantia üzerinde Üstün’ün öğretilerinin tümü içinde en düzenli ve resmi
olanıydı. Bunun öncesinde veya sonrasında hiçbir kez, insanların kardeşliği üzerine olan bu
dersler ve söyleşilerde barındığı haliyle, bir konu hakkında bu kadar şey söylememişti.
Gerçekte bu dersler, “Tanrı’nın Krallığı” ve “İnsanların Krallıkları” üzerineydi.
134:3.6
(1486.1)
Dini felsefenin bu fakültesinde, otuzdan fazla din ve dini inanış temsil
edilmekteydi. Bu öğretmenler kendilerinin ilgili dini toplulukları tarafından seçilmekte,
desteklenmekte ve bütüncül bir biçimde tescillenmekteydi. Bu zaman zarfında fakültede,
yaklaşık olarak yetmiş beş öğretmen bulunmaktaydı; ve, bu öğretmenler, her biri bir düzine
kişiyi alan küçük müstakil evlerde yaşamaktaydılar. Ay takvimine göre her yeni ayda, bu
topluluklar zar atarak değişmekteydiler. Hoşgörüsüzlük, münakaşacı bir tutum veya özel
topluluğun huzurlu işleyişini sekteye uğratacak başka her türlü eğilim, bu yanlışı işlemiş
öğretmenin derhal ve ivedilikle gerçekleştirilen kovuluşuna yol açardı. O törensiz bir biçimde
uzaklaştırılır, bekler haldeki onun yedeği hiç vakit kaybetmeden kendi yerine getirilirdi.
134:3.7 (1486.2)
Çeşitli dinlerin bu öğretmenleri, dinlerinin, bu yaşama ve bir sonrakine dair temel
şeylerde ne kadar benzerliğe sahip olduğuna dair büyük bir çabada bulunmaktalardı. Bu
fakültede bir koltuğa sahip olmak için; orada, her öğretmenin Tanrı’yı tanımakta olan bir dini
temsil edişi biçiminde — en yüce İlahiyat’ın bir türü olarak, kabul edilmesi gereken yalnızca
tek bir inanış savı bulunmaktaydı. Fakültede, herhangi bir düzenlenmiş dini temsil etmemiş
olan beş bağımsız öğretmen bulunmaktaydı; ve, İsa, onların karşısına bu türden bağımsız bir
öğretmen olarak çıkmıştı.
134:3.8 (1486.3)
[Yarı-ölümlüler olarak bizler, İsa’nın Urmiye’deki öğretilerinin özetini ilk kez
düzenlediğimizde, Urantia Açığa Çıkarılışı içine bu öğretileri dâhil etmenin bilgeliği
hususunda din kurumları yüksek melekleri ile ilerleyiş yüksek melekleri arasında bir görüş
ayrılığı ortaya çıktı. Hem din ve hem de insan yönetimlerinde mevcut konumda bulunanlar
olarak yirminci yüzyılın koşulları İsa’nın gününde hâkim olanlardan o kadar farklı bir nitelikte
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
5
bulunmaktadır ki, Üstün’ün Urmiye’deki öğretilerini, bu dünyaların işlevlerinin yirminci
yüzyılda mevcut olduğu haliyle Tanrı’nın krallığına ve insanların krallıklarına uyarlamak
gerçekten de zor haldeydi. Bizler hiçbir zaman, gezegensel hükümetin bu yüksek melek
topluluklarının her ikisi içinde kabul edilebilir nitelikte bulunan Üstün’ün öğretilerinin bir
ifadesini oluşturmaya muktedir olamadık. Nihai olarak, açığa çıkarılış heyetinin Melçizedek
başkanı; Urantia üzerindeki yirminci-yüzyıl din ve toplumsal koşullarına uyarlanmış haldeki,
Üstün’ün Urmiye öğretilerine dair kendi bakışımızı hazırlamak için düzeyimizden olan üç
kişilik bir kurul atadı. Bunun uyarınca, üç ikinci-düzey yarı-ölümlü olarak bizler; mevcut
andaki dünya koşullarına uygular halde onun duyurularını yeniden ifade eden bir biçimde
İsa’nın öğretilerinin bu türden bir uyarlamasını tamamlamış olup, şimdi, açığa çıkarılış
heyetinin Melçizedek başkanı tarafından metinsel düzenlemesinde bulunduktan sonra olduğu
haliyle bu ifadeleri sunacağız.]
4. Kutsal ve İnsani olarak — Egemenlik
134:4.1 (1486.4)
İnsanların krallığı, Tanrı’nın babalığı üzerine kuruludur. Tanrı’nın ailesi kökenini,
Tanrı’nın derin sevgi oluşu haliyle — Tanrı’nın derin sevgisinden almaktadır. Baba olarak
Tanrı kutsal bir biçimde, çocuklarını derinden sevmektedir, her birini.
134:4.2 (1486.5)
Kutsal yönetim olarak, cennetin krallığı, Tanrı’nın ruhaniyet oluşu haliyle —
kutsal egemenliğin gerçeği üzerine kuruludur. Tanrı ruhaniyet olduğu için, bu krallık
ruhsaldır. Cennetin krallığı ne maddidir, ne de yalnızca ussaldır; o, Tanrı ve insan arasındaki
ruhsal bir ilişkidir.
134:4.3 (1486.6)
Eğer farklı dinler Baba olarak Tanrı’nın ruhaniyet egemenliğini tanırlarsa, bunun
sonucunda, bu tür dinlerin tümü huzur içinde bulunacaktır. Sadece, bir din tüm diğerlerine
kıyasla bir biçimde üstün olduğunun ve diğer dinler üzerinde ayrıcalıklı bir yönetim yetkisine
sahip olduğunun varsayımında bulunduğu zaman, bu türden bir din; diğer dinlere tahammül
edememe cüreti göstermekte veya gerçekte hakkı olmayan başka din inananlarını yargılama
işine kalkışmaktadır.
134:4.4 (1487.1)
Dini huzur — kardeşlik olarak; dinlerin tümü iradede dâhilinde, tüm din-
kurumsal yönetim güçlerini kendilerinden arındırıp, ruhsal egemenliğin bütüncül
kavramsallaşmasına tamamiyle teslim olmadıkça, hiçbir zaman var olamaz. Tek başına Tanrı
ruhaniyet egemenidir.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
6
134:4.5 (1487.2)
Sizler; dinlerin tümü tüm dini egemenliği, Tanrı’nın kendisi olarak belli bir insan-
ötesi düzeyine aktarmaya razı olmadıkça, din savaşları yaşamadan dinler arasında (dini
özgürlük niteliğindeki) eşitliğe sahip olamazsınız.
İnsanların kalplerinde olan cennetin krallığı, dini birlikteliği yaratacaktır (bu
134:4.6 (1487.3)
oluşum
doğrudan
bir
biçimde
dini
tek
tiplilik
ile
sonuçlanma
zorunluluğunda
bulunmamaktadır); çünkü, bu tür din inananlarından meydana gelen dini toplulukların her
biri, dini egemenlik halindeki — din-kurumsal yönetim gücüne dair tüm mefhumlardan uzak
olacaklardır.
134:4.7 (1487.4)
Tanrı ruhaniyettir; ve Tanrı, insanın kalbinde ikamet etmesi için kendi ruhani
benliğine ait bir nüve vermektedir. Ruhsal olarak insanların tümü eşittir. Cennetin krallığı;
toplumsal kastlardan, sınıflardan, tabakalardan ve ekonomik topluluklardan uzaktır. Sizlerin
hepsi, birbirinizin kardeşidir.
134:4.8 (1487.5)
Ancak, Baba olarak Tanrı’nın ruhaniyet egemenliğinizi gözden kaçırdığınız an,
belli bir din, diğer dinlerin üzerinde üstünlüğünü kendinden emin bir biçimde öne sürmeye
başlayacaktır; ve, bunun sonrasında, dünya üzerinde huzurun ve insanlar arasında iyi niyetin
yerine, ihtilaflar, karşılıklı suçlamalar, en azından dindarlar arasında gerçekleşen bir biçimde,
dini savaşlar bile ortaya çıkmaya başlayacaktır.
134:4.9 (1487.6)
Birbirlerini eşit olarak değerlendiren özgür-irade-varlıkları; karşılıklı bir biçimde
kendilerini, üzerlerinde ve ötelerinde bir yönetim gücü olarak belirli bir egemenlik-ötesi
unsura tabi halde tanımadıklarında, er ya da geç, diğer bireyler ve topluluklar üzerinde güç ve
yönetim yetkisi elde etmeye olan yetkinliklerini deneme cazibesine düşmektedirler. Eşitliğin
kavramsallaşması hiçbir zaman, egemenlik-ötesindeki bütünlüğe ait bir üst-denetim etkisinin
karşılıklı olarak tanınışı dışında, barış getirmemektedir.
134:4.10 (1487.7)
Urmiye dindarları beraberce, dini egemenliğe dair tüm mefhumlarını bütüncül
bir biçimde teslim ettikleri için, görece barış ve huzur içinde yaşamışlardı. Ruhsal olarak,
onların tümü egemen bir Tanrı’ya inanmıştı; toplumsal olarak, bütüncül ve karşı gelinemez
yönetim yetkisi — Kimboyton olarak — onlara başkanlık eden başkişide toplanmıştı. Onlar
çok iyi bir biçimde, kendi akran öğretmenleri üzerinde üstünlükte bulunmaya kalkışan
herhangi bir öğretmenin başına neyin gelebilecek olduğunu bilmekteydi. Urantia üzerinde,
dini toplulukların tümü özgür irade dâhilinde kutsal iltimasa, seçilmiş insanlara ve dini
egemenliğe dair tüm mefhumlarını teslim etmedikçe, hiçbir kalıcı barış mevcut olamaz.
Yalnızca Baba olan Tanrı en yüce haline geldiği zaman, insanlar dini kardeşler konumuna
gelip, dünya üzerinde dini barış içerisinde beraber yaşayacaklardır.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
7
5. Siyasal Egemenlik
134:5.1 (1487.8)
[Her ne kadar Üstün’ün Tanrı’nın egemenliğine dair öğretisi — yalnızca dünya
dinleri arasında kendisi hakkındaki dinin daha sonraki ortaya çıkışı tarafından karmaşıksal bir
bütünlüğe girmiş olarak — bir gerçeklik olsa da, onun siyasi egemenliğe dair sunumları çok
fazlasıyla, son bin dokuz yüz yıl öncesi ve daha fazlası boyunca gerçekleşmiş milli yaşamın
siyasal evrimi tarafından çetrefilli hale gelmiştir. İsa’nın dönemlerinde yalnızca, Batı’da Roma
İmparatorluğu ve Doğu’da Hun İmparatorluğu olarak — iki büyük dünya gücü
bulunmaktaydı; ve, bu imparatorluklar geniş bir biçimde, Aşkani krallığı ve Hazar ve
Türkistan bölgeleri arasındaki diğer araziler tarafından ayrılmıştı. Bizler, bu nedenle, bir
sonraki sunumda; siyasal egemenliğe dair Üstün’ün Urmiye’deki öğretilerinin özünden daha
geniş bir ölçüde ayrılmış bulunmakta olup, aynı zamanda da, Mesih’den sonraki yirminci
yüzyıl içinde siyasal egemenliğin evriminin sahip olduğu bu özellikle görülmemiş aşamaya
uygulanabilir halde bu tür öğretilerin içerdiği anlamı tasvir etmeye girişmiş bulunmaktayız.]
134:5.2 (1487.9)
Urantia üzerinde savaş, milletler sınırsız milli egemenliğin aldatıcı mefhumlarına
tutunmayı sürdürdükçe, hiçbir zaman sona ermeyecektir. Yerleşik bir dünya üzerinde görece
egemenliğin yalnızca iki düzeyi bulunmaktadır: bireysel faninin sahip olduğu özgür irade ve
bir bütün olarak insanlığın sahip olduğu ortak egemenlik. Bireysel insan varlığın düzeyi ile
insanlığın bütününün düzeyi arasında tüm topluluklar ve birliktelikler; geçici nitelikte göreceli
bulunup, yalnızca — insan ve insanlık olarak — bireysel ve geleneksel büyük bütünlüğün
refahı, iyi hali ve ilerleyişini geliştirmesi bakımından bir değere sahiptir.
134:5.3 (1488.1)
Dini öğretmenler her zaman; Tanrı’nın ruhsal egemenliğinin, arada bulunan ve
aracısal tüm ruhsal sadakatlerin üstünde olduğunu hatırlamak zorundadır. Bir gün toplum
yöneticileri,
En
Yüksek
Unsurlar’ın
insanların
krallıklarını
yönetmekte
olduğunu
öğreneceklerdir.
134:5.4 (1488.2)
İnsanların krallıklarındaki En Yüksek Unsurlar’ın sahip olduğu bu yönetim,
fanilerin özellikle gözetilmiş herhangi bir topluluğunun ayrıcalıklı bir yararı için
gerçekleşmemektedir. “Seçilmiş insanlar” gibi bir şey bulunmamaktadır. Siyasi evrimin üstdenetimcileri olarak En Yüksek Uusurlar’ın bu yönetimi, tüm insanların olabilecek en fazla
sayıdaki bireyinin yararına en fazla olacak şekilde ve zamanın olabilecek en uzun süreci için
hizmet etmek amacıyla tasarlanmış bir yönetimdir.
134:5.5 (1488.3)
Egemenlik güç olup, örgütlenme ile büyümektedir. Siyasi gücün örgütlenişindeki
bu büyüme iyi niteliğe sahip olup, yerindedir; zira, o, insanlığın tümünün sürekli genişlemekte
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
8
olan birimlerini kapsama eğilimi göstermektedir. Ancak, siyasi örgütlenmelerin bu aynı
büyümesi; aile olarak — siyasi gücün başlangıçsal ve doğal örgütlenişi ile tüm insanlığın sahip
olduğu, onun tarafından gerçekleştirilen ve onun için yerine getirilen hükümet olarak — siyasi
büyümenin nihai tamamlanışı arasındaki her ara aşamada bir sorun yaratmaktadır.
134:5.6 (1488.4)
Aile topluluğu içindeki ebeveynsel güçten başlayarak, siyasi egemenlik; aileler,
aynı kökenden gelen siyasi toplulukların ötesindekiler olarak — birçok nedenden dolayı
kabilesel birimlere doğru bütünleşmiş hale gelen aynı kökenden gelen kavimler ile
karşılaştıkça, örgütlenme ile evirilmeye uğramaktadır. Ve, bunun sonrasında, ticaret, alışveriş
ve fetihler ile kabileler bir millete doğru bütünleşirken, milletlerin kendileri zaman zaman
imparatorluk çatısı altında bütünleşir.
134:5.7
(1488.5)
Egemenlik küçük topluluklardan büyük topluluklara geçtikçe, savaşlar
azalmaktadır. Bu, küçük milletler arasındaki küçük çaplı savaşların azalmakta olduğu
anlamına gelir; ancak, milletlerin sahip olduğu egemenlik artış gösteren bir biçimde
genişlediğinde, daha büyük savaşların potansiyeli artmaktadır. Yakın bir zaman içinde,
dünyanın tümü keşfedildiğinde ve tümünde ikamet edildiğinde, milletler az, kuvvetli ve güçlü
olduğunda, bu büyük ve varsayıldığı haliyle egemen milletlerin sınırları birbirine komşu hale
geldiğinde, yalnızca okyanuslar onları ayırdığında, bunun sonrasında, koşullar, dünyasal
boyutlu çatışmalar olarak büyük çaplı savaşlar için hazır hale gelecektir. Tarafınızdan egemen
olarak adlandırılan milletler, çatışmalar yaratmadan ve savaşlara neden olmadan barışçıl
iletişimlerde bulanamamaktadır.
134:5.8 (1488.6)
Aileden tüm insanlığa kadar uzanan bir biçimde siyasi egemenliğin evrimindeki
zorluk, arada kalan tüm aşamalarda görülmekte olan eylemsizliksel-direniş içinde
yatmaktadır. Aileler, zaman zaman, kavimlerine karşı çıkmışlardır; bunun karşısında ise,
kavimler ve kabileler sıklıkla, sınırsal devletin egemenliğini ortadan kaldırabilen nitelikte
bulunmuştur. Siyasal egemenliğin her yeni ve ileri evrimi, siyasi örgütlenme içindeki öncül
gelişmelerin sahip olduğu “iskele aşamaları” tarafından zor duruma düşürülmekte ve kesintiye
uğratılmakta olup, bu her zaman böyle süregelmiştir. Ve, bu, bir kez harekete geçirildiği
zaman, insani bağlılıklarının değiştirilmesinin zor oluşu nedeniyle gerçeklik göstermektedir.
Kabilenin evrimini mümkün kılan bu aynı bağlılık, sınırsal devlet olarak — kabile-ötesi
bütünlüğün evrimini güç kılmaktadır. Ve, sınırsal devletin evrimini mümkün kılan bu aynı
bağlılık (vatanperverlik), tüm insanlığın hükümetinin evrimsel bir biçimde gelişimini çok
fazlasıyla çetrefilli hale getirmektedir.
134:5.9 (1488.7)
Siyasi egemenlik; ilk önce aile içindeki birey tarafından ve daha sonra ise kabile ve
daha büyük topluluklara kıyasla aileler ve kavimler tarafından gerçekleştirilen bir biçimde,
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
9
bireysel özerkliğin teslimi ile yaratılmıştır. Daha küçük siyasi örgütlenmelerden sürekli
genişleyenlere uzanan bir biçimde özerliğin bu ilerleyici aktarımı, Ming ve Moğol
hanedanlarının kuruluşundan beri tüm hızıyla bu şekilde ilerlemiştir. Batıda bu ilerleme, bin
yıldan daha fazla bir süre boyunca; talihsiz gerici bir hareket geçici bir süreliğine bu olağan
akışı, Avrupa içinde çok fazla sayıdaki küçük topluluğun, bir zamanlar ortadan kalkmış siyasi
egemenliğinin yeniden kuruluşu ile tersine çevirdiği an olan ta Birinci Dünya Savaşı’nın
sonuna kadar yol almıştı.
134:5.10 (1489.1)
Urantia; tarafınızdan adlandırıldığı haliyle bu egemen milletler, sahip oldukları
egemen güçleri, insanlık hükümeti olarak — insanların kardeşliğinin ellerine ussal ve bütüncül
bir biçimde bırakmadıkça kalıcı barışı memnuniyetle deneyimleyemeyecektir. Milletler
Cemiyeti olarak —milletlerarası ilişkide bulunma tutumu, hiçbir zaman kalıcı barışı insanlığa
getiremez. Milletlerin dünya çapındaki konfederasyonu, etkin bir biçimde küçük savaşları
engelleyecek ve kabul edebilir düzeyde küçük milletleri deneyleyecektir; ancak, onlar, ne
dünya savaşlarını engelleyecek, ne de, üç, dört veya beş tane güçlü hükümeti denetim altında
bulundurabilecektir. Gerçek çatışmalar karşısında, bu dünya güçlerinden biri Cemiyet’den
çekilip, savaş ilan edecektir. Sizler milletlerin, onlar milli egemenliğin aldatıcı salgın
hastalığına yakalanır halde bulunduğu müddetçe, savaşa gitmelerini engelleyemezsiniz.
Milletlerarası ilişkide bulunma tutumu, doğru yolda bir adımdır. Uluslararası bir polis
kuvveti, birçok küçük çaplı savaşı önleyebilir; ancak, dünya üzerinde büyük askeri hükümetler
arasındaki çatışmalar olarak, büyük savaşları engellemede etkili olamayacaktır.
134:5.11 (1489.2)
(Büyük güçler olarak) gerçek anlamıyla egemen milletlerin sayısı azaldıkça,
insanlık hükümetinin hem olanağı hem de ona olan ihtiyaç artmaktadır. Orada (büyük
olarak) gerçekten egemen yalnızca birkaç güç bulundukça; ya milli (emperyal) üstünlük için
ölüm ve kalım mücadelesine atılmak zorunda olacaklar, ya da, egemenliğin belirli
ayrıcalıklarını gönüllü bir biçimde teslim ederek, tüm insanlığın asıl egemenliğinin
başlangıcını oluşturacak millet-ötesi gücün olmazsa olmaz çekirdeğini yaratmak durumunda
kalacaklar.
134:5.12 (1489.3)
Barış Urantia’ya; tarafınızdan adlandırıldığı haliyle her egemen milletin, sahip
olduğu savaşta bulunma gücünü tüm insanlığın temsili bir hükümetinin ellerine teslim
etmeden gelmeyecektir. Siyasi egemenlik, dünyanın insan toplulukları içinde içkin bir
niteliktedir. Urantia’nın insan topluluklarının tümü bir dünya hükümeti yarattığında, onlar
bu türden bir hükümeti EGEMEN kılma hakkı ve gücüne sahiptir; ve, bu türden bir temsili
veya demokratik dünya gücü dünyanın kara, hava ve deniz kuvvetlerini denetimi altında
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
10
bulundurduğu zaman, dünya üzerindeki barış ve insanlar arasındaki iyi niyet hüküm
sürecektir — ama bu gerçekleşene kadar değil.
On dokuzuncu ve yirminci yüzyılın önemli bir temsilini kullanmak gerekirse:
134:5.13 (1489.4)
Amerika Federal Birliği’nin kırk sekiz eyaleti uzun bir süreden beri huzuru keyifle
deneyimlemektedir. Onlar, kendileri arasında artık hiçbir savaşta bulunmamaktadır. Sahip
oldukları egemenliği federal hükümete teslim etmiş olup, savaşa karar verme hakkını
deneyimlemenin sonucunda, özerkliğin aldanışlarına ait tüm hak iddialarını terk etmişlerdir.
Her devlet kendi iç olaylarını düzenlerken, uluslararası ilişkilerle, gümrüklerle, göçle, askeri
hususlarla veya eyaletler arası ticaret ile ilgilenmemektedirler. Ne de bireysel eyaletler
kendilerini, vatandaşlık hususları ile sorumlu görmektedirler. Kırk sekiz eyalet savaşın yıkıcı
etkilerinden, yalnızca federal hükümetin egemenliği bir biçimde tehlikeye düştüğü zaman
muzdarip olmaktadır.
Egemenlik ve özerkliğin gerçekte doğru temeli bulunmayan ikiz kardeşsel
134:5.14 (1489.5)
kavramını terk etmiş olarak, bu kırk sekiz eyalet, eyaletler arası huzur ve barışı keyifle
deneyimlemektedir. Böyle bir şekilde, Urantia’nın milletleri, ilgili egemenliklerini dünyanın
tümü ölçeğindeki bir hükümetin ellerine özgür bir biçimde teslim ettiklerinde, barışı keyifle
yaşamaya başlayacaktır. Böyle bir dünya halinde, her nasıl küçük bir eyalet olan Rhode
Island Amerika Kongresi’nde tıpkı çok nüfuslu New York eyaleti veya geniş Texas gibi iki
senatöre sahipse, küçük milletler büyükler kadar güçlü olacaktır.
Bu kırk sekiz eyaletin (yerel devletsel olarak) sınırlı egemenliği, insanlar
134:5.15 (1490.1)
tarafından ve insanlar için yaratılmıştı. Amerika Federal Birliği’nin (tüm ülke çapında milli
olarak) eyalet-ötesi egemenliği, bu eyaletlerin ilk baştaki on üçü tarafından kendi çıkarları ve
insanları için yaratılmıştı. Gelecekte belirli bir zaman zarfında, insanlığın gezegensel
hükümetinin millet-ötesi egemenliği benzer bir biçimde, milletler tarafından kendilerinin
yararına ve tüm insanların yararına oluşturulacaktır.
Vatandaşlar, hükümetlerin yararına doğmamaktadır; hükümetler, insanların
134:5.16 (1490.2)
yararı için oluşturulmuş ve onun için düzenlenmiş örgütlenmelerdir. İnsanların tümünün
egemenliğine
ait
hükümet
ortaya
çıkmadan,
siyasi
egemenliğin
evriminin
sonu
bulunmamaktadır. Tüm diğer egemenlikler; değeri bakımından göreceli, anlamı bakımından
araçsal ve düzeyi bakımından bağımlı konumdadır.
134:5.17 (1490.3)
Bilimsel ilerleme ile savaşlar, neredeyse ırksal olarak intiharsı hale gelene kadar
gittikçe artan bir biçimde yıkıcı hale gelecektir. Daha kaç fazla dünya savaşında bulunulmalı
ve daha kaç milletlerin cemiyetleri başarısız olmalı ki, insanlar, insanlığın hükümetini
kurmaya gönüllü olup, kalıcı barışın nimetlerini memnuniyetle deneyimlemeye ve —
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
11
dünyanın tamamındaki iyi niyet olarak — insanlar arasında iyi niyetin huzurunda gelişmeye
başlasın?
6. Yasa, Bağımsızlık ve Egemenlik
134:6.1 (1490.4)
Eğer bir insan — bağımsızlık olarak — özgürlüğü derinden arzularsa, bu kişi, tüm
diğer insanların aynı bağımsızlığın arzusunu duymakta olduğunu hatırlamak zorundadır. Bu
türden bağımsızlık-aşığı fanilerin toplulukları; her bireye aynı düzeyde özgürlüğü hak olarak
verirken, aynı zamanda da, akran fanilerinin tümü için eşit derecede bir özgürlüğün
gözetiminde bulunacak böyle yasalara, kurallara ve yönergelere tabi hale gelmeden barış
içerisinde beraberce yaşayamaz. Eğer bir insan mutlak bir biçimde özgür olacaksa, bunun
sonucunda, diğeri, bir mutlak köle haline gelmek zorundadır. Ve, özgürlüğün göreceli doğası;
toplumsal, ekonomik ve siyasi olarak gerçeklik göstermektedir. Özgürlük, KANUN’un
uygulanması ile mümkün kılınmış olarak, medeniyetin bir hediyesidir.
134:6.2 (1490.5)
Din, insanların kardeşliğini gerçekleştirmeyi ruhsal olarak mümkün kılmaktadır;
ancak, insan mutluluğunun ve verimliliğinin bu türden bir hedefi ile ilgili toplumsal,
ekonomik ve siyasi olan sorunları düzenlemek insanlık hükümetini gerektirmektedir.
134:6.3 (1490.6)
Tam da, dünyanın siyasal egemenliği bölünmüş halde bulunduğu ve adil olmayan
bir biçimde ulus devletlerinin bir topluluğu tarafından elinde bulundurulduğu müddetçe,
orada savaşlar ve — bir ulusun diğerine karşı durduğu biçimde — savaş söylentileri mevcut
olacaktır. İngiltere, İskoçya ve Galler her zaman, Birleşik Krallık’a emanet eden bir biçimde
ilgili egemenliklerini bırakana kadar birbirleriyle savaşmaktaydı.
134:6.4 (1490.7)
Bir başka dünya savaşı; belirli bir türde federasyonu oluşturmayı, ve böylece, daha
mütevazı milletler arasındaki savaşlar olarak küçük savaşları önlemek için araçsal düzeni
yaratmayı, tarafınızdan adlandırılmakta olan egemen milletlere öğretecektir. Ancak, küresel
savaşlar, insanlığın hükümeti yaratılana kadar mevcut hale gelmeye devam edecektir. Küresel
egemenlik, küresel savaşları engelleyecektir — başka hiçbir şey buna mani olamaz.
134:6.5 (1490.8)
Kırk sekiz Amerikalı özgür eyalet, barış içinde beraberce yaşamaktadır. Bu kırk
sekiz eyaletin vatandaşları arasında, Avrupa’nın sürekli savaşan milletleri içinde yaşamakta
olan çeşitli millet ve ırkın her bireyi bulunmaktadır. Bu Amerikalılar; neredeyse tüm dinleri,
dini mezhepleri ve koca dünyanın tamamına ait inanışları temsil etmektedir; ancak yine de,
burada Kuzey Amerika’da onlar, barış içerisinde beraberce yaşamaktadır. Ve, tüm bunların
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
12
hepsi, kırk sekiz eyalet sahip oldukları egemenliği teslim edip, özerkliğin varsayılmakta olan
haklarına dair tüm mefhumları geride bıraktıkları için mümkün hale gelebilmiştir.
Bu bir silahlanmaya veya silahsızlanma meselesi değildir. Ne de, askerlik
134:6.6 (1490.9)
zorunluluğu veya gönüllü askeri hizmet meselesi, dünya çapındaki barışı sağlamaya ait bu
sorunlar ile ilişkilidir. Eğer siz güçlü milletlerden; çağdaş mekanik silahlanmanın her türünü
ve patlayıcıların her çeşidini alacak olursanız, milli egemenliğin sahip olduğu kutsal hakka
dair aldanmalarına bağlı kaldıkları müddetçe, yumruklarla, taşlarla ve sopalarla
savaşacaklardır.
Savaş, insanın büyük ve vahim hastalığı değildir; savaş, bir sonuç olarak bir
134:6.7 (1491.1)
hastalık belirtisidir. Gerçek hastalık, milli egemenlik virüsüdür.
134:6.8 (1491.2)
Urantia milletleri, gerçek egemenliği ellerinde bulundurmamışlardır; onlar hiçbir
zaman, dünya savaşlarının felaketlerinden ve yıkımlarından kendilerini koruyabilecek bir
egemenliğe sahip olmamıştır. İnsanlığa ait küresel hükümetin yaratımında, milletler;
oluşumundan sonraki her türlü savaştan kendileri korumaya bütünüyle yetkin olabilecek,
özbeöz olarak, gerçek ve kalıcı bir dünya egemenliğini mevcut bir biçimde yaratacak kadar
sahip oldukları egemenliklerini bırakmamaktadırlar. Yerel hususlar yerel hükümetler
tarafından idare edilecek; milli hususlar, milli hükümetler tarafından; uluslararası hususlar,
küresel hükümet tarafından yönetilecektir.
134:6.9 (1491.3)
Dünya barışı; antlaşmalarla, diplomasiyle, dış politikalarla, ittifaklarla, güç
dengeleriyle veya milliyetçiliğe ait egemenlikler ile geçici bir süreliğine cambazlıkta
bulunmakla korunamaz. Dünya kanunu oluşturulmalı ve — tüm insanlığa ait egemenlik
olarak — dünya hükümeti tarafından uygulanmalıdır.
134:6.10 (1491.4)
Birey, dünya hükümeti altında kıyasa gelmeyecek düzeydeki bağımsızlığa keyifle
sahip olacaktır. Bugün, büyük güçlerin vatandaşları, neredeyse baskıcı bir biçimde
vergilendirilmekte, düzenlenmekte ve denetlenmektedir; ve, bireysel özgürlüklere yapılmakta
olan bu mevcut müdahalenin çoğu, milli hükümetler, uluslararası hususlar ile ilgili sahip
oldukları egemenliği küresel hükümetin ellerine emanet etmeye gönüllü olduklarında ortadan
kalkacaktır.
134:6.11 (1491.5)
Global hükümet altında, milli topluluklara, asli demokrasinin sunduğu kişisel
özgürlükleri gerçekleştirmenin ve onlara keyifle sahip olmanın gerçek bir olanağı
sağlanacaktır. Özerkliğin yanlış olan savı sona erecektir. Para ve ticaretin küresel düzenlenişi
ile, dünya çapındaki barışın yeni bir dönemi ortaya çıkacaktır. Yakın bir zaman içinde küresel
bir dil evirilebilir; ve, orada en azından, gelecekte bir gün küresel bir dine — veya küresel bir
bakış açısına sahip dinlere — sahip olmanın bir umudu ortaya çıkacaktır.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
13
Ortaklaşa gerçekleştirilen güvenlik, ortaklık tüm insanlığı içine dâhil etmedikçe
134:6.12 (1491.6)
barışı hiçbir zaman hiçbir zaman sağlayamaz.
Temsili insanlık hükümetinin sahip olduğu siyasi egemenlik, dünyaya kalıcı barışı
134:6.13 (1491.7)
getirecektir; ve, insanlığın ruhsal kardeşliği sonsuza kadar, insanların tümü arasında iyi niyeti
teminat altına alacaktır. Ve, aracılığı ile dünya üzerinde barışın ve insanlar arasında iyi
niyetin gerçekleştirilebileceği başka hiçbir yol bulunmamaktadır.
~~~~~
134:6.15 (1491.8)
Kimboyton’un ölümünden sonra oğulları, huzurlu bir fakülteyi idare etmede
büyük zorluklarla karşılaşmıştı. İsa’nın öğretilerinin sonuçsal etkileri, eğer Urmiye fakültesine
katılmış olan daha sonraki Hıristiyan öğretmenleri daha fazla bilgelik ve daha fazla hoşgörü
göstermiş olsalardı, çok daha büyük olurdu.
134:6.16
(1491.9)
Kimboyton’un en büyük oğlu, Philadelphia’daki Abner’e yardım için
başvurmuştu; ancak, Abner’in tercih ettiği öğretmenler o kadar talihsiz olmuştu ki, esneklik
göstermez ve tavizde bulunmaz çıkmışlardı. Onlar hiçbir zaman, sıklıkla kervancı başının
dersleri olarak adlandırdıkları anlatımların İsa’nın kendisi tarafından verilmiş olduğunu
akıllarının ucundan geçirmemişlerdi.
134:6.17 (1491.10)
Kafa karışıklığı fakülte içinde artınca, üç kardeş mali desteklerini geri çekti; ve,
beş yıl sonra okul kapandı. Daha sonra, o, bir Mitraik mabet olarak tekrar açılmış olup, nihai
olarak, kendinden geçici kutlamalarının bir tanesi ile ilişkili biçimde ortaya çıkmış halde
tamamiyle yandı.
7. Otuz Birinci Yaş (M.S. 25.yıl)
134:7.1 (1492.1)
İsa Hazar Denizi’ne olan yolculuğundan geri döndüğünde, dünya seyahatlerinin
yakın bir süre içinde tamamlanacak oluşunu bilmekteydi. O Filistin’in dışına yalnızca bir ilave
ziyarette bulunmuştu, ve bunu ise Suriye’ye gerçekleştirmişti. Kapernaum’a kısa bir
yolculukta bulunduktan sonra, ziyaret etmek için birkaç günlüğüne uğrayarak Nasıra’ya
gitmişti. Nisan ayının ortasında, o, Nasıra’dan Sur için ayrılmıştı. Buradan, Sidon’da birkaç
günlüğüne vakit geçiren bir biçimde, kuzeye seyahat etmişti; ancak, onun nihai istikameti
Antakya’idi.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
14
Bu sene, İsa’nın Filistin ve Suriye boyunca yalnız başına dolaşımının yılıydı. Bu
134:7.2 (1492.2)
yolculuk yılı boyunca o, ülkenin farklı kısımlarında şu çeşitli isimler ile tanınmıştı: Nasıralı
marangoz, Kapernaumlu gemi ustası, Şamlı kâtip ve İskenderiyeli öğretmen.
134:7.3 (1492.3)
Antakya’da İnsan Evladı, iki aydan daha fazla bir süreyi; çalışarak, gözlemleyerek,
inceleyerek, ziyaretlerde bulunarak, hizmet vererek ve bunları gerçekleştirirken de bir
yandan, insanın nasıl yaşadığını, düşündüğünü, hissettiğini ve insan mevcudiyetine ait çevreye
nasıl tepkide bulunduğunu öğrenerek geçirmişti. Bu sürecin üç haftası boyunca o, bir çadır
ustası olarak çalışmıştı. İsa Antakya’da, bu yolculukta ziyaret etmiş olduğu herhangi bir
yerden daha fazla kalmıştı. On yıl sonra, Havari Pavlus Antakya’da duyurusunu
gerçekleştirdiğinde ve takipçilerinin Şamlı kâtibin inanış savları hakkındaki konuşmalarını
duyduğunda, öğrencilerinin Üstün’ün kendisine ait olan sesi duymuş ve onun öğretileri
dinlemiş olduğunu hiç de bilmemekteydi.
134:7.4 (1492.4)
Antakya’dan, İsa, birkaç haftalığına durmuş olduğu Kayserya sahili boyunca
Yafa’ya kadar inen bir biçimde güneye hareket etmişti. Yafa’dan o; Yavne, Aşdod ve
Gazze’ye giden bir biçimde içerilere seyahat etmişti. Gazze’den, iç yolu kullanarak bir hafta
kalmış olduğu yer olan Beerşeba’ya gitmişti.
134:7.5 (1492.5)
İsa daha sonra, güneydeki Beerşeba’dan kuzeyde bulunan Dan’a giderek
Filistin’in kabine doğru hareket eden bir biçimde, bireysel bir şahıs niteliğinde son gezisine
başlamıştı. Bu kuzeye doğru olan seyahatte Hebron’da, (doğumunu yaşadığı yer olan)
Beytüllahim’de, Kudüs’de (ki bu sefer Bethani’ye uğramamıştır), Beeroth’da, Lebonah’da,
Sychar’da, Shechem’de, Samarya’da, Geba’da, En-Gannim’de, Endor’da ve Madon’da
durmuştu; Mecdel ve Kapernaum’dan geçerek kuzeye hareket etmişti; ve, Hula Vadisi’nin
doğusundan geçerek Karahta üzerinden Dan’a, veya bir diğer ismiyle Kayserya-Philippi’ye
gitmişti.
134:7.6 (1492.6)
İkamet eden Düşünce Düzenleyicisi bu aşamada İsa’yı; insanların yerleşim
bölgelerinden kaçınıp, sahip olduğu insani aklı üzerindeki üstünleşimini bitirmesine ve dünya
üzerindeki hayat görevinin geride kalan kısmına bütüncül bir biçimde adanmayı
gerçekleştirme sorumluluğunu tamamlayabilmesi için Hermon Dağı’na kendisini götürmesine
yönlendirmişti.
134:7.7 (1492.7)
Bu, Urantia üzerindeki Üstün’ün dünya yaşamında en olağandışı ve olağanüstü
dönemlerden bir tanesiydi. Bir diğer ve oldukça benzer olanı, vaftizinin hemen sonrasında
Pella yakınındaki tepelerde tek başına olduğunda yaşadığı deneyimdi. Bu Hermon Dağı’ndaki
tecrit dönemi, onun tamamiyle insani olan sürecinin sonlanışını simgelemişti; bu insani süreç,
fani bahşedilişin teknik sonlanışı anlamına gelirken, daha sonraki tecrit ise, bahşedilişinin
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
15
daha kutsal olan fazının başlangıcını simgelemektedir. Ve, İsa, Hermon Dağı’nın eteklerinde
altı hafta boyunca Tanrı ile beraber yaşadı.
8. Hermon Dağı’ndaki Konukluk
134:8.1 (1492.8)
Kayserya-Philippi’nin yakınında belirli bir vakit harcadıktan sonra İsa erzaklarını
hazırlamıştı; bir yük hayvanı ayarlayıp ve Tiglat isminde bir ufaklığı ile anlaşarak o, Şam yolu
boyunca, Hermon Dağı’nın eteklerinde zaman zaman Beit Jenn olarak da adlandırılmış
bulunan bir köye ilerledi. Burada, M.S. 25.yılda, Ağustos ayının ortasına yakın bir zamanda,
kendisine ait merkezi oluşturdu; ve, erzaklarını Tiglat’ın gözetimine bırakarak, dağın ıssız
yamaçlarına çıkışını gerçekleştirdi. Tiglat İsa’ya bu ilk gün; deniz seviyesinden yaklaşık 1850
metre yukarına bulunan, içine Tiglat’ın iki haftada bir yiyecek bırakacağı bir taş kileri inşa
ettikleri yer olan belirlenmiş bir noktaya kadar dağda eşlik etmişti.
134:8.2 (1493.1)
Tiglat’dan ayrıldıktan sonraki ilk gün, İsa dua etmek için durduğunda, dağda
yukarı doğru ancak küçük bir yol ilerlemişti. Babası’ndan rica ettiği diğer şeyler arasında,
koruyucu yüksek meleğin “Tiglat ile beraber” durması için kendisinden uzaklaştırılışı
bulunmaktaydı. O, fani mevcudiyetin gerçeklikleriyle olan son mücadelesine yalnız başına
yüzleşmesine izin verilmesini istedi. Ve, onun talebi kabul edildi. O bu büyük sınava, yalnızca
ikamet eden Düzenleyicisi’nin rehberliğinde ve yardımında girdi.
134:8.3 (1493.2)
İsa, dağda iken kaynaklarının sınırlılığını bilen bir biçimde yemek yemişti; o, her
türlü yiyecekten her seferinde yalnızca bir veya iki gün uzak durmuştu. Bu dağ üzerinde
kendisi ile yüzleşmiş, ve ruhaniyet içinde kendisinin mücadele etmiş, ve güçle yenik uğratmış
olduğu insan-ötesi varlıklar gerçek idi; onlar, Satania sistemi içinde kendilerinin baş
düşmanlarıydı; onlar, düzenini yitirmiş bir aklın, gördüğü hayallerden gerçeği ayırt
edemeyen, halsizleşmiş ve açlık içindeki bir faninin ussal gelgitlerinden doğan hayal ürünü
şeyler değildi.
134:8.4 (1493.3)
İsa, Ağustos’un son üç haftasını ve Eylül’ün ilk üç haftasını Hermon Dağı’nda
geçirdi. Bu haftalar boyunca, o, akıl-anlama ve kişilik-deneyim aşamalarını kaydetmenin fani
görevini tamamladı. Cennetsel Babası ile olan bütünlüğün bu süreci boyunca, ikamet eden
Düzenleyici aynı zamanda, kendisine atanmış olan hizmetleri yerine getirmişti. Bu dünya
yaratılmışın fani gayesi orada erişilmişti. Geriye yalnızca, akıl ve Düzenleyici uyumunun nihai
fazının tamamlanması kalmıştı.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
16
134:8.5 (1493.4)
Cennet Babası ile beş haftadan fazla olan kesintisiz bütünlükten sonra, İsa mutlak
bir biçimde, sahip olduğu doğasından ve zaman-mekân kişilik dışavurumunun maddi
düzeyleri üzerindeki üstünlüğünün kesinliğinden emin hale gelmişti. O, sahip olduğu kutsal
doğasının insan doğasının üzerinde bulunduğuna bütünüyle inanmış olup, bunu kendine
güvenen bir biçimde ifade etmede çekince göstermedi.
134:8.6 (1493.5)
Dağ konukluğunun sonuna doğru, İsa Babası’na; Yeşu bin Yusuf olarak İnsan
Evladı konumunda, Satania düşmanları ile bir görüşmede bulunmasına izin verilip
verilemeyeceğini sordu. Bu talep kabul edildi. Hermon Dağı’ndaki son hafta boyunca, evren
sınavı olarak, büyük cezp ediş yaşandı. Şeytan (Lucifer’i temsil eden konumda) ve isyankâr
Gezegensel Prens, Caligastia İsa’nın yanında mevcut olup, ona bütünüyle görünür kılındılar.
Ve, isyankâr kişiliklerin aslına uygun olmayan temsilleri karşısında insan sadakatinin bu nihai
sınavı olarak, bu “cezp ediş”; yiyecekle, mabet tepeleri veya haddini bilmez eylemler ile ilgili
değildi. Bu dünyanın krallıklarıyla ilişkili değildi; ancak o, çok büyük ve ihtişamlı bir evrenin
egemenliği ile ilgiliydi. Kayıtlarınızın içerdiği simgesel anlatım, dünyanın çocuksu
düşüncesinin geri kalmış çağları için tasarlanmıştı. Ve, ilerleyen nesiller, İnsan Evladı’nın
Hermon Dağı’ndaki büyük öneme sahip o günde ne tür bir büyük mücadeleden geçmiş
olduğunu anlamalıdır.
134:8.7 (1493.6)
Lucifer’in elçilerinin teklif ve karşı tekliflerinin çoğuna, İsa yalnızda şu cevabı
vermişti: “Dilerim Cennet Babam’ın iradesi üstün gelir, ve sana gelince, benim isyankâr
evladım, dilerim Zamanın Ataları seni kutsal bir biçimde yargılar. Ben senin Yaratanbabanım; ben seni neredeyse hiçbir biçimde adil olarak yargılayamam, ve benim bağışlamamı
sen çoktan elinin tersiyle reddettin. Ben seni, daha büyük bir evrene ait Hakimler’in yargısına
havale ediyorum.”
134:8.8 (1494.1)
Lucifer’in vücutlaşım bahşedilişi hakkındaki başta güzel görünen tüm teklifleri
olarak, tavsiye etmiş olduğu tüm tavizlere ve geçici çözümlere, İsa yalnızca tek bir cevapta
bulunmuştu: “Cennet içindeki Babam’ın iradesi gerçekleştirilecektir.” Ve, bu zorlu sınav
tamamlandığında, ayrılmış olan koruyucu yüksek melek İsa’nın yanına geri dönmüş olup, ona
hizmet etmeye devam etmişti.
134:8.9 (1494.2)
Yazın sonlarına doğru bir öğleden sonrası, ağaçlar ve doğanın sessizliği içinde,
Nebadon’un Mikaili, kendi evreninin sorgulanamaz egemenliğini kazanmış oldu. Bu gün o;
Yaratan Evlatlar için hazırlanmış olan, zaman ve mekânın evrimsel dünyaları üzerinde fani
bedenin suretinde vücutlaşmış yaşamı bütüncül olarak yaşama sorumluluğu yerine getirmiş
oldu. Bu çok önemli kazanımın evren duyurusu, aylar sonrasında olmak üzere, vaftizinin
yapıldığı güne kadar gerçekleştirilmemişti; ancak, bu kazanım, gerçekten de dağdaki o gün
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
17
elde edilmişti. Ve, İsa, Hermon Dağı’ndaki ikametinden aşağıya indiğinde, Satania’daki
Lucifer isyanı ve Urantia üzerindeki Caligastia ayrılıkçığı neredeyse tamamen kesinliğe
kavuşmuştu. İsa; kendi içinde tüm isyankârların düzeyini belirlemekte ve (eğer gerçekleşirse)
bu türden tüm gelecek isyanlarla kısa süre içinde ve etkin bir biçimde yüzleşilmesini
kesinleştirmekte olan, sahip olduğu evrenin egemenliğine erişmek için geriye kalmış son bedeli
de ödemiş haldeydi. Bunun uyarınca, sizler tarafından İsa’nın “büyük cezp edilişi” olarak
adlandırılmakta olan olayın, vaftizinden önceki bir zaman aralığında gerçekleşmiş olduğu, bu
olaydan hemen sonra yaşanmadığı, görülebilir.
134:8.10 (1494.3)
Dağ üzerindeki bu konukluğun sonunda, İsa aşağıya inişini gerçekleştirirken,
Tiglat ile, o buluşma yerine yiyecek ile gelirken karşılaştı. Ona tekrar dönüp, yalnızca şunu
söylemişti: “Dinlenme dönemi bitti; Babam’ın görevine geri dönmek zorundayım.” İsa, eşeği
kendisine vererek ufaklıktan ayrıldığı yer olan Dan’a geri dönerlerken sessiz ve fazlasıyla
değişmiş bir kişiydi. O bunun sonrasında, gelmiş olduğu aynı yoldan güneye, Kapernaum’a
ilerledi.
9. Bekleme Dönemi
Vakit bu aşamada, yaklaşık olarak günahlardan arınma döneminin ve mişkan
134:9.1 (1494.4)
festivallerinin zamanı olarak, yazın sonuna yakındı. İsa’nın Şabat zamanı Kapernaum’da bir
aile buluşması olup, bir sonraki gün, gölün doğusuna giden ve Gerasa üzerinden ilerleyip
Ürdün vadisinden aşağıya inen bir biçimde, Zübeyde’nin oğlu Yahya ile Kudüs yoluna çıktı.
Yol üzerinde dostu ile bir süre vakit geçirirken Yahya, İsa’da büyük bir değişikliğin olduğunu
fark etti.
134:9.2 (1494.5)
İsa ve Yahya, bir sonraki sabah erkenden Kudüs’e giden bir biçimde, Lazarus ve
onun kız kardeşleri ile beraber Bethani’de geceledi. Onlar şehir içinde ve etrafında neredeyse
üç hafta geçirdi, en azından Yahya bunu yaptı. Günlerin birçoğunda Yahya Kudüs’e yalnız
bir biçimde giderken, İsa yakın tepelerde yürümüş olup cennetteki Babası ile ruhsal
bütünlüğün birçok sürecine katıldı.
134:9.3
(1494.6)
Onların her ikisi de, günahlardan arınma gününün tüm ciddiyetiyle
gerçekleştirilen ayinlerinde hazır bulunmuştu. Yahya, Musevilerin dini adetlerinden oluşan
tüm günler içinde bu günün törenlerinden fazlasıyla etkilenmişti; ancak, İsa, düşünceli ve
sessiz bir izleyici olarak kaldı. İnsan Evladı için bu sergilenenler acınası ve üzücüydü. O tüm
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
18
bu olanları, cennet içindeki Babası’na ait kişiliğin ve niteliklerin yanlış temsili olarak
görmekteydi. O bu günde yapılanları, kutsal adaletin gerçekleri ve sınırsız bağışlamanın
gerçeklikleri üzerine bir karikatür olarak görmüştü. O, evren içinde Babası’nın derin sevgi
dolu kişiliği ve bağışlayıcı tutumu hakkında asli gerçekliği duyurmayı bir an önce kendisinden
çıkarmak için yanıp tutuşmaktaydı; ancak, onun aslına uygun hareket eden Görüntüleyicisi,
kendi saatinin henüz gelmemiş olduğuna dair onu uyardı. Ancak, o gece, Bethani’de, İsa,
Yahya’yı fazlasıyla rahatsız etmiş sayısız yorumu arkadaşçıl bir biçimde ifade etmişti; ve,
Yahya, kendilerinin paylaştıkları bu ortamda İsa’nın söylemiş olduğu şeyin asli önemi hiçbir
zaman bütünüyle anlamamıştı.
134:9.4 (1495.1)
İsa, mişkan festivallerinin haftası boyunca Yahya ile beraber kalmayı tasarlamıştı.
Bu festival, tüm Filistin’in her yıl tekrar eden tatiliydi; o, Musevilerin dinlenme dönemiydi.
Her ne kadar İsa bu olayın coşkusuna bizzat katılmamış olsa da, gencin ve yaşlının rahat ve
neşeli bir biçimde işlerine ara verişlerine bakarken keyif alıp, tatmin oluşu bariz bir biçimde
görülmekteydi.
134:9.5 (1495.2)
Kutlama haftasının ortasında ve festivaller bitmeden, İsa Yahya’dan, Cennet
Babası ile daha iyi bütüncül hale gelebileceği yer olan tepelere çekilme arzusunu duymakta
olduğunu söyleyerek ayrıldı. Yahya ona eşlik edecekti, ancak İsa şunu söyleyerek, kendisinin
festivaller boyunca kalmasında ısrarcı oldu: “İnsan Evladı’nın yükünü taşımak senin için
gerekli olan bir şey değildir; şehir huzur içinde uyurken yalnızca bekçi gece nöbetinde
beklemelidir.” İsa, Kudüs’e geri dönmedi. Bethani yakınındaki tepelerde neredeyse bir hafta
yalnız başına kaldıktan sonra, Kapernaum için ayrıldı. Eve olan yolda o, Kral Şaul’un canına
kıydığı yer olan Gilboa’nın eteklerinde bir gün ve bir gece geçirdi; ve, Kapernaum’a
ulaştığında, Kudüs’de Yahya’dan ayrıldığı zamana kıyasla çok daha neşeli göründü.
134:9.6 (1495.3)
Bir sonraki sabah, İsa; Zübeyde’nin atölyesinde bulunmaya devam etmiş olan,
içinde kişisel eşyalarının olduğu sandığa gitti, iş elbisesini giydi ve şunu söyleyerek, çalışmaya
hazır halde kendisini sundu: “Vaktimin gelmesini beklerken, meşgul olmam herkesin
yararınadır.” Ve, o, ertesi yılın Ocak ayına kadar olmak üzere, birkaç ay boyunca, tekne
atölyesinde kardeşi Yakub’un yanı başında çalıştı. İsa ile birlikte çalışmanın bu sürecinden
sonra, Yakub’un, İnsan Evladı’nın yaşam görevine dair anlayışını gölgeleyecek hangi şüphe
gelmiş olursa olsun, o bir daha gerçek anlamıyla ve bütüncül bir biçimde, İsa’nın görevine
beslediği inançtan vazgeçmemişti.
134:9.7 (1495.4)
Tekne atölyesinde çalışmasının bu son dönemi boyunca, İsa vaktinin çoğunu,
daha büyük bir deniz aracının iş dekorasyonu ile geçirmişti. O, kendisine ait tüm zanaat
işlerinde fazlasıyla titiz olup, alkışlanacak düzeyde bir el işini tamamladığında, insan
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
19
başarısından duyulan tatmini deneyimler halde görünmüştü. Her ne kadar o küçük düzeydeki
önemsiz şeylere az zaman ayırırken, mesele herhangi bir girişimin temel niteliklerine
geldiğinde titiz bir ustaydı.
134:9.8 (1495.5)
Zaman ilerledikçe, Kapernaum’a, Ürdün vadisinde tövbekârları vaftiz ederken
duyuruda bulunan Yahya isminde birinin olduğu haberi gelmişti; ve, Yahya şunu
duyurmuştu: “Cennetin krallığı yakında; tövbe et ve vaftiz ol.” İsa; Yahya yavaşça, Kudüs’e
olan en yakın ırmağın sığ geçidinden Ürdün vadisine olan yolunu açıp gelirken, bu
söylenenlere kulak kabartmaktaydı. Ancak, İsa; aletlerini elinden bırakıp, “Vaktim geldi”
diyerek bekleyişinin tamamlandığını duyurduğu ve yakın bir zaman içerisinde kendisini vaftiz
edilmek için Yahya’ya sunduğu an olan, Yahya, M.S. 26.yıl olarak, ertesi yılın Ocak ayında,
nehir boyunca yukarı doğru seyahat ederek Pella yakınındaki bir noktaya gelinceye kadar,
tekne inşa eden bir biçimde işine devam etmişti.
134:9.9 (1495.6)
Ancak, İsa’da büyük bir değişim yaşanmaktaydı. Yöre çevresinde gerçekleştirmiş
olduğu ziyaretlerden ve hizmetlerden büyük keyif almış insanların az bir kısmı, daha
sonrasında sürekli olarak; İsa’nın kamu öğretmeni bünyesinde, önceki yıllarda özel bir şahıs
olarak tanımış ve sevmiş oldukları aynı insanı ayırt etmişti. Ve, kendisinin öncül olarak
yardımının dokunduğu bireylerin, daha sonraki kamu ve yetki sahibi öğretmen konumunda
İsa’yı tanımadaki başarısızlıklarının bir nedeni bulunmaktaydı. Uzun yıllar boyunca, aklın ve
ruhaniyetin bu dönüşümü gelişim içerisindeydi; ve, bu gelişim, Hermon Dağı üzerindeki o
büyük öneme sahip konuklukta tamamlanmıştı.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
20

Benzer belgeler