document
Transkript
document
© Greenpeace/Newman Akdeniz ‹çin Deniz Rezervleri Akdeniz’i Koruyoruz 3 Rapor Özeti: Greenpeace'in bu raporu; Akdeniz'in verimini, deniz yaflam›n› ve ekosistemini, sa¤l›klar› ve yaflamlar› ona ba¤›ml› olan milyonlarca insan için - flimdi ve gelecektekorumak ad›na acilen bir deniz rezervleri a¤›n›n (network) oluflturulmas› üzerine bir tart›flma zemini oluflturmaktad›r. Akdeniz, pekçok canl› türüne ve önemli ekosistemlere evsahipli¤i yapan, zengin ve çeflitlili¤i olan bir çevredir. Akdeniz, kapalı ve büyük çogunlugu herhangi bir ülkenin kontrolü altında olmayan bir deniz oldugundan, tüm bölge için gerçek anlamda paylafl›lan bir kayna¤› ve paylafl›lan bir sorumlulu¤u temsil eder. Akdeniz, afl›r› avlanmadan tahrip edici bal›kç›l›k yöntemlerine, kirlilik ve iklim de¤iflikli¤ine kadar insan faaliyetlerine dayal› pekçok tehditin etkisi alt›ndad›r. Süreklili¤ini koruyan bu durum Akdeniz'in sundu¤u, paylafl›lan bir kayna¤›n ve hazinenin yokolmas›na neden olmaktad›r. Büyük ölçekli bir deniz rezervleri a¤›, insan eliyle gerçeklefltirilen zarar ve tahribat›n uzun vadeli bir korunmaya dönüfltürülmesini sa¤layacakt›r. Böyle bir a¤, hem aç›k denizlerde hem de k›y›sal sularda genifl ölçekli ve temsil edebilecek çeflitlilikte deniz ekosistemini kapsamal›d›r. Greenpeace, Akdeniz'e bugüne kadar verilmifl olan zarar düflünüldü¤ünde, söz konusu flekilde bir deniz rezervleri a¤›n›n, Akdeniz'in gelecek nesiller için korunabilmesi için, toplamda yaklafl›k %40'l›k yüzeyini kapsamas› gerekti¤ine inanmaktad›r. Akdeniz, göreceli olarak kapal› bir deniz olmas›ndan ve içindeki tüm habitatlar›n birbirleri ile ba¤lant›l› olmas›ndan dolay›, deniz yaflam› yönetiminde neden tek tek canl›lar›n ve alanlar›n de¤il de tüm ekosistemlerin hesaba kat›lmas› gerekti¤ine çok güzel ve aç›k bir örnek teflkil etmektedir. Bir deniz rezervleri a¤›, Akdeniz'de sürdürülebilir, tedbirli ve ekosisteme dayal› bir deniz kaynaklar› yönetiminin kurulmas›na yönelik bir ad›m yaratacakt›r. Dünyadaki deniz rezervleri örneklerindeki tecrübeler, korunan alanlar içindeki canl›lar›n çeflitlilik, say› ve boyut olarak artt›¤›n› göstermifltir. Dolay›s›yla bu rezervler, biyoçeflitlili¤in korunmas› ve ekosistemlerin de¤ifltirilmesi veya zarara u¤ramas›na karfl› daha dayan›kl› - resilient- olmalar›n› sa¤layabilmek için elimizdeki en de¤erli araç olduklar›n› göstermektedir. Bu durum ayn› zamanda, sürdürülebilir bir yönetim ile birlefltirildi¤inde, tedbirli yaklafl›mdan fayda sa¤lanmas›n› ve civar sularda da bal›kç›l›k yönetiminin garantilenmesini de beraberinde getirir. Deniz rezervleri ayn› zamanda bilim, e¤itim ve e¤lence - rekreasyon alanlar› gibi baflka olumlu yararlar da sa¤lar. Akdeniz'in korunmas›na yönelik, uluslararas›, bölgesel ve ulusal anlamda pek çok anlaflma ve taahhütün varl›¤›na karfl›n hala bir deniz rezervleri a¤› oluflturmaya yönelik herhangi bir geliflme yoktur. Anlaflmalar ve taahhütler eyleme dökülmedikçe anlams›zd›r ve bir deniz rezervleri a¤› oluflturmaya yönelik eylem ise politik iste¤e ba¤l›d›r. Akdeniz ülkeleri, ortak kayna¤›m›z ve hazinemiz olan Akdeniz'in korunmas› için birlikte çal›flmak zorundad›rlar! Bu bizim denizimiz- Onu koruyal›m! 5 © Greenpeace/Aragón © Greenpeace/Ismail © Greenpeace/Newman 6 Girifl: ‹ngilizce'deki kelime anlam› dünyan›n ortas›ndaki deniz (Mediterranean Sea) olan Akdeniz'in kendisini çevreleyen uluslar›n kültürlerini etkilemifl olmas› flafl›rt›c› de¤ildir. Üç k›tay›- Avrupa, Asya ve Afrika-birlefltiren; Akdeniz'in kaynaklar› k›y› s›n›r› olan 21 ülke aras›nda paylafl›lmaktad›r. Binlerce y›l boyunca Akdeniz bölgenin çeflitli halklar› aras›nda ticareti ve kültür al›flveriflini kolaylaflt›rm›flt›r Akdeniz, Atlantik Okyanusu'nun bir kolu olmas›na karfl›n Cebelitar›k Bo¤az› ile Atlantik Okyanusu sular›ndan neredeyse tamamen ayr›lmaktad›r. En dar noktas›nda ‹spanya ile Fas aras›nda sadece 13 kilometre mesafe bulunmaktad›r. Yaklafl›k 5,9 milyon y›l önce flimdiki Cebelitar›k Bo¤az›'n›n prekursörleri kapanarak Akdeniz'i tecrit etmifl ve Akdeniz buharlaflarak dünya okyanus seviyelerinin iki mil alt›na kadar düflmüfl ve derin, kuru bir havza halini alm›fl, son derece tuzlu, bir dizi göle dönüflmüfltür. Yaklafl›k 5,4 milyon y›l önce Bo¤az tekrar aç›ld›¤›nda bu havza tekrar daimi olarak tamam›yla suyla dolmufltur Atlantik ve Akdeniz Havzalar›n›n ayr›lmas›n›n bir sonucu olarak Akdeniz, baflka yerlerde bulunmayan birçok canl› türünü bar›nd›rmaktad›r - Akdeniz'de yaflayan canl›lar›n dörtte birinden fazlas› Akdeniz'e özgüdür. Akdeniz’in, Atlantik Okyanusu'ndan daha s›cak, daha tuzlu ve besin bak›m›ndan daha fakir olmas›n›n sonucu olarak- özellikle de Do¤u Havzas›nda- verimi düflüktür. Bu durum, Akdeniz'in afl›r› kullan›ma karfl› savunmas›z kalmas›na neden olmaktad›r. Ancak görece düflük verimlili¤ine ra¤men Akdeniz'deki biyolojik çeflitlilik düzeyi yüksektir ve 46.000 kilometrelik sahil fleridinin alt›ndaki k›ta sahanl›¤› baz› zengin ve önemli yaflam alanlar› içermektedir. Akdeniz k›y› alanlar›, deniz çay›rlar›, intertidal alanlar ve haliçleri birçok tür için önemli yaflam alanlar› olup temel bal›k türlerinden baz›lar› için yumurtlama ve geliflme alanlar› sa¤lamaktad›r. Ortalama derinlik 1.500 metre civar›nda olmas›na ra¤men Akdeniz'in en derin yeri ‹yon Denizi'ndeki Calypso Çukuru 5.267 metreye ulaflmaktad›r. Bu derin sular›n büyük k›sm› henüz keflfedilmemifltir. Buralarda denizda¤lar›, so¤uk ak›nt›lar (deniz yata¤›ndan metan gazlar› s›zan alanlar ) ve denizalt› çukurlar› bulunmaktad›r bunlar son derece özel ve hassas ekosistemlerle ba¤daflt›r›labilecek özelliklerdir . Akdeniz k›y›lar›nda yaflayan veya 3 k›ta boyunca ziyaret eden milyonlarca insan ve bunun sonucu olarak denizin yo¤un bir biçimde kullan›lmas› deniz yaflam› üzerinde çok büyük bir bask› oluflturmaktad›r. Ak›nt› a¤lar› (driftnets), kullan›mlar› sonucu -hedefd›fl› (by-catch)- türlerin de yakalanmas›ndan dolay› hem bölgesel hem de Avrupa Birli¤i N mevzuat› ile yasaklanm›fl olmas›na ra¤men Akdeniz'de hala kullan›lmaktad›r. Muhtemelen tüm bal›kç›l›k yöntemlerinin en çok zarar vereni olan dip trolü , Akdeniz'de 1000 N Resmi olarak mevzuat› ç›karan ve uluslararas› anlaflmalara taraf olan kurum Avrupa Toplulu¤u (AT)'dir. Ancak bu raporda AB terimi kullan›lm›flt›r. © Greenpeace/Newman © Greenpeace/Newman 7 metre derinli¤in alt›nda yasaklanm›flt›r. Ancak ormanlar›n toptan kesilmesine eflde¤er zarar› olan trol avc›l›¤›na s›¤ sularda hala yo¤un flekilde devam edilmektedir. Bal›k avlar›na ek olarak su ürünleri yetifltiricili¤i faaliyetleri de deniz ortam›na a¤›r bir fatura getirmektedir . Yerel düzeyde, kimyasallar›n kullan›m› ve yüksek stoklu çevrili yerlerin konumu büyük zarara neden olmaktad›r. Daha genifl olarak, su ürünleri yetifltiricili¤i, baflka deniz türlerinden elde edilen yeme büyük bir talep yaratmaktad›r. Stoklar›n afl›r› avlanmas›na bir çözüm olmaktan uzak olarak, su ürünleri yetifltiricili¤i esas›nda yem üretimi için kullan›lan türlerin afl›r› avlanmas›n› teflvik edebilir. Akdeniz ayr›ca karadan at›lan kanalizasyon at›klar› ve kimyasal at›klarla günden güne kirlenmektedir. Sahil gelifliminin iyi düzenlenmemesi nedeniyle bu sorunlar›n çap› daha da artmaktad›r. Gemicilik faaliyetleri de petrol kirlenmesine neden olmaktad›r. K›sacas›, “aram›zda uzanan deniz” herkesten taraf›ndan zarar görmekte, ancak hiçkimse taraf›ndan korunmamaktad›r. Akdeniz'in, zengin biyoçeflitlili¤inin devam› ve yaflam› ona ba¤›ml› olan insan topluluklar›na hayat damar› olmay› - flimdi ve gelecekte- sürdürebilmesi için koruma alt›na al›nmas›n›n gereklili¤i çok aç›kt›r. Akdeniz'in toplam 2,5 milyon kilometrekarelik alan› ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda Avrupa Birli¤i Natura 2000 a¤› ve Akdeniz bölgesi özel koruma alanlar› a¤› (SPAMI) gibi koruma anlaflmalar› göreceli olarak ancak küçük bir alan› kapsamaktad›r. Halihaz›rda Akdeniz'de tam koruma alt›ndaki alanlar Akdeniz'in yüzde birinden daha az›n› teflkil etmektedir. Bilim insanlar›n›n tavsiye ettikleri yüzde yirmi ila yüzde elli aras›ndaki orana göre bu rakam idealden çok uzakt›r. Bu, ayn› zamanda Greenpeace'in de önerisi ile örtüflmektedir; Karadaki ulusal parklar gibi, deniz ekosistemlerini kapsayan tam koruma alt›na al›nm›fl, büyük ölçekli bir deniz rezervleri a¤›d›r. Bu anlamda kaybedecek zaman›m›z yok. Akdeniz'i kurtarmak için acil eyleme geçmek gerekmektedir. Bunu sa¤laman›n yolu, aç›k denizlerde büyük ölçekli deniz rezervlerini içeren bir a¤ ile birlikte k›y› bölgelerinde daha küçük bir deniz rezervleri mozai¤i anlam›na gelmektedir. Bunlar›n d›fl›ndaki alanlar ise , sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olarak iyi bir flekilde yönetilmelidir. © Greenpeace/Giannì 8 1. Akdeniz'in De¤erleri Kültürel de¤er Akdeniz, masmavi sahillerinde geliflen ve yok olan medeniyetler kadar çok isme sahiptir. 46.000 kilometrelik Akdeniz sahil fleridi dünyan›n en eski medeniyetlerinden baz›lar›na ev sahipli¤i yapm›fl ve din, inanç ve geleneksel hikayecilik ile günümüze iletilen birçok mitolojik hikayeye sahne olmufltur. Akdeniz flu anki kuzey ve güney sahilleri aras›ndaki derin çatlak görünümüne ra¤men ayn› zamanda da tüm bölge için bir ticaret merkezi vazifesi görmüfltür. S›ras›yla Kartacal›lar, Yunanl›lar, Sicilyal›lar ve Romal›lar ticaret yollar›n› ve zengin k›y›lar›n› kontrolleri alt›na almaya çal›flm›fllard›r. Daha sonra Bizans ‹mparatorlu¤u ve Araplar, Barselona ve Venedik ve Cenova gibi ‹talyan flehir ticaret devletleri Akdeniz'e hakim olmufllard›r. Her iki Dünya Savafl› s›ras›nda da Akdeniz adalar›, sahilleri ve ticaret yollar› üzerinde ayn› hakimeyet mücadelesi ile hayati bir önem kazanm›fl, bu savafllardan sonra da, bu stratejik önemini sürdürmüfltür. Bölgenin tarihi ve kültürünü flekillendirmede merkezi bir rol oynayan ayn› deniz, flimdi ciddi ve yak›n, geri dönüflü olmayan bir y›k›m›n tehdidi alt›ndad›r. Bu durum ise k›y›lar›nda yaflayan birçok toplulu¤unun yaflam kaynaklar›n› tehdit etmektedir. Biyolojik çeflitlilik Akdeniz, zengin deniz çay›rlar› ve sahil bölgesinin kayal›k resiflerinden denizda¤lar›na, so¤uk ak›nt›lara ve deniz dibi çukurlar›na kadar birçok ekosistemi desteklemektedir. Akdeniz'in en derin noktas› befl bin metreyi bulmaktad›r. Akdeniz. dünya deniz alanlar›n›n %0,7'sini kaplamas›na ra¤men Akdeniz'de on binden fazla tür saptanm›fl olup bu rakam dünya denizlerindeki biyolojik çeflitlili¤in %8-9' una denk gelmektedir. Akdeniz'in derin sular›n›n ekolojisi, özellikle 5 milyon y›l kadar önce Atlantik Okyanusu'ndan ayr›l›p büyük oranda kurumas›3 gibi olaylarla oldukça geliflmifltir. Akdeniz'de yirmiden fazla deniz memelisi türü (balina, yunus ve domuz bal›¤›) bulunmaktad›r. Bunlar›n yar›s› yerleflik popülasyonlard›r. Sekiz deniz memelisi türü yayg›nd›r; uzun balina (Balaenoptera physalus); kaflalot balinas› (Physeter macrocephalus); çizgili yunus (Stenella coeruleoalba); risso yunus (Grampus griseus); pilot balina (Globicephala melas), Afalina (Tursiops truncatus); T›rtak (Delphinus delphis) ve gagal› balina (Ziphius cavirostris). Uzun balina ve kaflalot balinas› , IUCN'nin tehdit alt›ndaki türlerin bulundu¤u k›rm›z› listesinde yer almaktad›r4. © Greenpeace/Newman © Greenpeace/Gianni 9 © Greenpeace/Gianni © Greenpeace/Gianni © Greenpeace/Esteban 10 Akdeniz'in en özgün ve en fazla tehdit alt›ndaki türlerinden biri Akdeniz fokudur (Monachus monachus). Akdeniz foku, Akdeniz'deki tek fok türüdür. fiu an çok nadir bulunan bu tür, 1996'dan bu yana IUCN'nin yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya olan türler listesinde yer almaktad›r5. Bern Sözleflmesi, Bonn Sözleflmesi, Yok Olma Tehlikesi ile Karfl› Karfl›ya Olan Türlerin Uluslararas› Ticareti ile ilgili Sözleflme, AB Yaflam Alanlar› Direktifi6 ve Akdeniz Fokunun Yönetimi için Eylem Plan›7 gibi ilgili anlaflmalar ile koruma alt›na al›nm›fl olmas›na ra¤men say›lar›ndaki azalma durdurulamam›flt›r. IUCN'nin 2004 y›l› de¤erlendirmesinde bu tür, yokolman›n bir alt seviyesi olan kritik yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya olan türler aras›nda s›ralanm›flt›r8. Akdeniz'de üç tür deniz kaplumba¤as› görülmektedir. Bunlar›n ikisi (iribafll› deniz kaplumba¤as› -Caretta caretta ve yeflil deniz kaplumba¤as› - Chelonia mydas) yerlefliktir. Üçüncüsü olan deri s›rtl› kaplumba¤a (Dermochelys coriacea), Atlantik Okyanusu'ndan gelmektedir9. Akdeniz yeflil kaplumba¤alar› ayr› bir alt popülasyon olarak kabul edilmekte ve IUCN'nin kritik tehdit alt›ndaki türler listesinde de yer almaktad›r. Deri s›rtl› kaplumba¤alar kritik yok olma tehlikesi alt›nda, iribafl kaplumba¤alar da yok olma tehlikesi alt›ndaki türler listesindedir10. Akdeniz'deki deniz kaplumba¤alar› için tehdit unsurlar› afl›r› kullan›m, avlanma faaliyetleri, sahillerin geliflimi ve turizm, denizcilik ve kirliliktir.11 Akdeniz'in birçok önemli yaflam alan› ayr›ca befleri faaliyetlere karfl› çok hassast›r. Posidonia oceanica- deniz çay›rlar›, çeflitli ve zengin bir ekosistem için hayati yumurtlama, geliflme ve beslenme alanlar› sa¤lamaktad›r. Akdeniz'in birçok yerinde deniz çay›rlar› kirlili¤in, sahillerin gelifliminin, avlanma faaliyetlerinin ve katil yosun olarak bilinen Caulerpa taxifolia'n›n istilas› nedeniyle azalmaktad›r.12 Akdeniz'in derin su yaflam alanlar› hem de¤erli hem de hassast›r. Akdeniz'deki derin su yaflam alanlar›n›n incelendi¤i yak›n tarihli bir raporda, buralar›n korunmas› için iki bölümden oluflan bir tavsiyede bulunulmaktad›r13. Bunun birinci bölümü olan 1000 metrenin alt›ndaki derinliklerde dip trolü ile avlanman›n tedbir olarak yasaklanmas›, 2005 y›l›nda Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu taraf›ndan kabul edilmifltir. ‹kinci olarak, bir deniz koruma alanlar› sisteminin gelifltirilmesi, Greenpeace'in mevcut kampanyas› da dahil olmak üzere eflzamanl› bir dizi giriflim ile gelifltirilmektedir. Ekonomik de¤erler Akdeniz, do¤al çevresinden son derece etkilenen bir geliflim çizgisi gösterir, bir yandan farkli ekonomik ve sosyal düzeydeki ülkeleri biraraya getirirken bir yandan da ortak bir miras çevresinde birlefltirir. Ekolojik sa¤l›k ve Akdeniz'in k›y› alanlar›n›n bütünlü¤ü, bölgede sürdürülebilir bir gelece¤in gelifltirilebilmesi için bir anahtard›r. Ancak e¤er do¤al yaflam›n devam› isteniyorsa, riskler ve eflitsizlik azalt›lacaksa, ve uzun vadeli sürdürülebilirli¤e ulaflabilmek için geliflme isteniyorsa, devlet politikalar›n›n ve sosyal uygulamalar›n büyük bir de¤iflime ihtiyac› vard›r. Bugün, iklim, güzel k›y› fleridi, zengin tarih, farkl› kültürler her y›l milyonlarca turisti Akdeniz'in k›y› alanlar›na çekmektedir. Dünyada uluslararas› seyahat eden turistlerin yaklafl›k üçte biri Akdeniz sahilllerini tercih etmektedir14. Buna göre turizm, istisnas›z tüm Akdeniz ülkeleri için, turist ak›fl›n›n miktar›, harcad›klar› para, yaratt›¤› istihdam (bölge genelinde milyonlarca insan) ve sektörün yaratt›¤› 11 GDP'ye sa¤lad›¤› ve ileriye dönük sa¤layaca¤› kat›l›m nedeniyle, çok önemli ve gerekli bir ekonomik sektör oluflturmaktad›r15. Binlerce y›ld›r sömürülmüfl Akdeniz'in yaflamsal kaynaklar›, 280,000'i ço¤unlu¤u küçük çapl› bal›kç› olmak üzere yaklafl›k 420,000 kifliye ifl sa¤lamaktad›r. Turizm kadar olmasa bile bal›kç›l›k, Akdeniz kimli¤inin önemli bir parças› olarak görülmekte ve bölgedeki teknelerin yaklafl›k %85'i küçük ölçekli bal›kç›l›k yapt›¤›ndan özellikle k›y›sal kesim için oldukça önemli bir yer tutmaktad›r. Sürdürülebilir bal›kç›l›k, deniz ekosistemlerinin korunmas› ve varl›¤›n›n sürdürülmesine önemli ölçüde ba¤›ml›d›r, ve bundan dolay› bal›kç›l›k sektröründeki flu anki faaliyetlerin kaynaklar› giderek daha da azaltmas› ciddi endifleler yaratmaktad›r16. 2. Akdeniz'e yönelik tehditler Afl›r› avlanma ve di¤er bal›kç›l›k etkileri Tüm dünyada afl›r› avlanma, okyanuslar için en büyük tehdit olarak görülmektedir. sürülerden birço¤u afl›r› avlanm›fl ve baz›lar›, örne¤in Kanada cod morina bal›¤› stoklar›, müthifl oranda yok olmufltur. Yak›n geçmiflte bile türlerin benzer flekilde yokolmas›na imkans›z gözüyle bak›lmaktayd›. Yak›n zamanda yap›lan çal›flmalar, endüstriyel bal›kç›l›k bafllamadan önceki bollukla karfl›laflt›r›ld›¤›nda, büyük avc›lar baflta olmak üzere birçok bal›k türünde büyük bir azalma oldu¤unu göstermifltir17. Akdeniz'deki durum da dünyadaki bu genel trendden farkl› de¤ildir. Azalan avlanma oranlar› Akdeniz ve Karadeniz'deki toplam avlanma geçen y›llarda 1.500.000 ton civar›nda idi. Bu rakam, 1950'deki 700.000 tonun iki kat›ndan daha fazla, ancak 1982 ve 1988 aras›nda ulafl›lan en yüksek rakam olan 2 milyon tonun çok daha alt›ndad›r. Birçok türün avlanma rakamlar› 80'lerin sonlar›nda ve 90'lar›n bafllar›nda en yüksek rakamlara ulaflm›fl, ancak daha sonra bir düflüfl trendine girmifltir18. Akdeniz'in ticari aç›dan önem arzeden sürüleri mavi yüzgeçli orkinos, uzun kanatl› orkinos, barlam, k›l›ç bal›¤›, marlin, barbunya, tekir ve karagözdür . G›da ve Tar›m Örgütü (FAO) verilerine göre Akdeniz ve Karadeniz'de kaynaklar›n yaklafl›k %20'si tükenmifl, %15'i afl›r›, %50'si de tamamen kullan›lm›flt›r19. Avrupa Çevre Kurumu (EEA) de¤erlendirmesi ise Akdeniz bölgesi için daha da kötü bir tablo çizmektedir20. Akdeniz'de ticari olan stoklar›n ço¤unlu¤u (%80) için bun- 12 © Innerspace Visions lar›n durumlar›na dair sa¤l›kl› bir de¤erlendirme bulunmamaktad›r. Stoklar›n durumlar›n›n de¤erlendirildi¤i hallerde ise ticari önem arzeden stoklar›n yaklafl›k %60'›n›n güvenli biyolojik s›n›rlar d›fl›nda avland›klar› ortaya ç›kmaktad›r. Daha eski tarihli EEA verilerine göre stoklar›n, bölgeye ba¤l› olarak, %65 ila %79'u güvenli biyolojik s›n›rlar›n d›fl›ndad›r21. Bölgede bal›kç›l›k yönetimi Bölgedeki birçok bal›k sto¤unun durumu endifle vericidir. Bu belgedeki amac›m›z, bu stoklara bütünsel bir bak›fl olmasa da baz› genel e¤ilimleri çok aç›k bir flekilde ortaya ç›karmaktad›r. Hem türlerin bileflimi hem de yakalanan bal›klar›n büyüklü¤ü aç›s›ndan av kalitesi genelde düflmüfltür. Uzun yaflayan ve yavafl büyüyen türler ve hedeflenen bal›klar›n büyük olanlar› bir dizi alandaki çeflitli avlarda art›k hemen hemen rastlanmamaktad›r. Birim çaba bafl›na av (belli bir çaba düzeyinde yakalanan bal›k miktar›), ayn› zaman içinde bal›kç›l›k gemilerinin gücünün oldukça artmas›na ra¤men, önceki ony›llar›n av oranlar›na göre, büyük ölçüde düflmüfltür.22 Afl›r› avlanma, baz› durumlarda, boyut s›n›rlamalar›n›n varl›¤›na ra¤men, say›lar› artan küçük bal›klar›n hedeflenmesi ve yakalanmas› ile sonuçlanmaktad›r . Trol avc›l›¤› ile hedeflenen popülasyonlardaki yavru bal›klar›n korunmas›, bu bal›k stoklar›n›n sürdürülebilir yönetimi için kritik önem tafl›maktad›r. Ancak yak›n zamanda Greenpeace taraf›ndan Yunanistan'da pazarlanan bal›klarla ilgili olarak yap›lan bir araflt›rmada, k›s›tlamalar›n kesinlikle dikkate al›nmad›¤› ortaya ç›km›flt›r. (www.greenpeace.org/mediterranean/size-matters) Baflka bal›k avlama alanlar›nda ilgili düzenlemeler mevcut de¤ildir. K›l›ç bal›¤› avlama alanlar›nda ise asgari avlanma boyu düzenlemelerine de uyulmamaktad›r. Sonuç olarak av›n ço¤unlu¤u olgunlaflmam›fl bireylerden oluflmaktad›r.23 Önemli sorunlardan bir di¤eri de hedef d›fl› avlanmad›r. Eldeki verilerin büyük ço¤unlu¤u karidesleri hedefleyen derin su trolleri ile ilgili çal›flmalardan ve derin deniz (orta suda ) galsama a¤› faaliyetlerinden toplanm›flt›r. Akdeniz ve Karadeniz için haz›rlanan FAO'nun at›lan bal›klar ile ilgili veritaban›nda bölgedeki 1,5 milyon tonluk nominal (rapor edilen) av›n dörtte birinden daha az› ile ilgili veri bulunmaktad›r; bu da eldeki verilerde büyük boflluk bulundu¤unu göstermektedir. Trol bal›kç›l›¤›, avlan›lan derinli¤e ba¤l› olarak av›n %20 ila 70'ini ›skartaya ç›karmakta yani ziyan etmektedir.24 Genel olarak Akdeniz'de bal›kç›l›kla ilgili fazla veri olmamas› büyük bir problemdir. Yukar›da belirtildi¤i gibi Avrupa Çevre Kurumu verilerine göre sürülerin stoklar›n %80'i için elimizde bir stok durum de¤erlendirmesi mevcut de¤ildir. Buna © Greenpeace/Forcada 13 ek olarak, birçok avlanma alan›nda yakalanan miktarlar az bildiriliyor olabilir. Dahas›, yasad›fl› avlanman›n ne ölçek ve derecede oldu¤u da çok iyi bilinmemektedir. Akdeniz'deki bal›k av› alanlar› ile ilgili etkili izleme, kontrol ve gözetim verileri eksikli¤i oldu¤u art›k yayg›n bir flekilde kabul edilmektedir. Bu da bal›k av› alanlar›n› düzenlemek için tasarlanm›fl bilimsel tavsiyelerin dayand›r›labilece¤i kaliteli veriler olmad›¤› anlam›na gelir. Bu hususlar bölgedeki büyük derin su bal›kç›l›¤› için ibret verici bir flekilde ispatlanmaktad›r. Büyük göçmen türler: tehdit alt›ndaki ortak bir kaynak Orkinos ve k›l›ç bal›¤› gibi büyük göçmen bal›klar, Akdeniz'i boydan boya katetmekte ve binlerce y›ld›r bölgedeki bal›kç› halklar taraf›ndan ortak bir kaynak olarak paylafl›lagelmektedir. Mavi yüzgeçli orkinos bal›¤›n›n durumu iyi bilinmektedir: May›s 1999'da Greenpeace bu popülasyonun Akdeniz'de tükenmekte oldu¤unu kamuoyuna duyuran bir rapor yay›nlam›flt›r25. Son 20 y›l içinde yetiflkin mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› say›s› %80 azalm›flt›r. Her mevsim büyük rakamlarda genç orkinos bal›¤› avlanmas›, türün flu ana kadarki en düflük popülasyon rakamlar›ndan tekrar eski haline gelecek flekilde yenilenmesini de engellemifltir. Bu bal›klar›n tükenifline neden olan unsurlardan biri de korsan bal›kç› tekneleridir. Greenpeace raporunu yay›nlad›¤›nda mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› popülasyonunun kendisi toparlayabilmesi için sert tedbirler al›nmas› gere¤i aflikard›. Ancak o zamandan bu yana durum daha da kötüleflmifltir (bkz. Sayfa 18, Mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› üretme çiftçilikleri: felaketin tarifi). K›l›ç bal›¤›nda ise stok durumunun bilinmemesi, afl›r› kullan›m oran›, çok küçük bal›klar›n muhtemelen çok fazla avlanmas› ve bal›kç›l›k endüstrisinin kendisinden gelen uyar› iflaretlerinin hepsi de ciddi endifle kayna¤›d›r26. Bu bal›k avlama alanlar›n›n yönetiminden sorumlu olmas› gereken Atlantik Orkinos Bal›klar›n›n Korunmas›na iliflkin Uluslararas› Komisyon'a (ICCAT) göre yakalanan olgunlaflmam›fl bal›k say›s› toplam av›n %50-70'ini oluflturabilir27. K›sacas›, elde herhangi bir veri bulunmamas› ve bulunan verilerin de düflük kalitede olmas›, bölgedeki orkinos bal›¤› ve billfish türlerinin durumunu de¤erlendirmeyi zorlaflt›rmaktad›r.28 Yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›k Tüm dünyada yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›k, etkili yönetim sistemlerinin bulunmay›fl› ve azalan bal›kç›l›k kaynaklar› üzerindeki artan ticari bask› ile birlikte en önemli problemlerden biridir. Akdeniz'de de durum bundan farkl› de¤ildir. Buna iyi bir örnek, Akdeniz'de kullan›m› yasaklanmas›na ra¤men ak›nt› ak›nt› a¤lar›n›n (driftnets) yo¤un olarak kullan›lmaya devam edilmesidir (bkz. Sayfa 16, A¤lar› ak›nt› a¤lar›: ölüm duvarlar›). Yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›¤›n, anlaml› bir flekilde ele al›nmas› ile ilgili s›k›nt›lar da az de¤ildir. Denetim ifllemlerinin s›kl›¤›n› ve yo¤unlu¤unu s›n›rlayan mali k›s›tlamalar, örne¤in devriye araçlar›n›n kullan›m›, e¤itim programlar›n›n yeterlili¤i, bal›kç›l›k izleme, kontrol ve gözetim (monitoring, control and surveillance -CMS) araçlar›n›n bulunabilirli¤i ve aç›k denizlerde uygulanabilir yasal bir rejimin olmay›fl›, hepsi de çok önemli k›s›tlay›c› faktörlerdir. 14 © Greenpeace/Newman © Greenpeace/Newman Buna ilave olarak bal›kç›l›k ve ilgili endüstrilerde (en az›ndan k›sa vadede) bal›k avlanmas›n› azaltmak için yasalar ç›kar›lmas› ve uygulanmas› sonucu do¤acak iflsizlik gibi toplumsal maliyetler de gösterilebilir. Bu s›k›nt›lara ra¤men deniz kaynaklar›nn yasad›fl›, düzenleme alt›na al›nmam›fl ve rapor edilmeyen bal›kç› gemilerince talan edilmesini önlemek üzere aç›k denizlerde avlanmay› düzenleyici, yasal olarak ba¤lay›c› tedbirlerin al›nmas› hayati önem tafl›maktad›r. Uluslararas› anlamda bu tedbirler aç›k denizlerde avlanmay› düzenleyecek merkezi bir izleme, kontrol ve uygunluk denetimi kurumunun kurulmas›n› ve küresel bir gemi izleme sisteminin gelifltirilmesini içermelidir. Aç›k denizlerde avlanma izni olan gemilerin listesinin ve koruma tedbirlerine uymayan gemiler ve flirketler için de bir k›rm›z› listenin haz›rlanmas› için iflbirli¤i yap›lmas› gerekmektedir. Bölgesel olarak, Akdeniz'de yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›k ile mücadele için at›lmas› gereken ad›mlar bal›kç› gemileri için bölgesel bir kay›t sisteminin gelifltirilmesini ve denizde denetim gibi tedbirlerin etkin bir flekilde al›nabilmesini ve verimli bir flekilde uygulanabilmesini teminen Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu'nun (GFCM) bir inceleme yapmas›n› içerir. Birleflmifl Milletler G›da ve Tar›m Örgütü Uluslararas› Eylem Plan›'n›n da öngördü¤ü gibi, Akdeniz ülkelerinin de yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›k ile mücadele için ulusal eylem planlar› haz›rlamas› ve uygulamas› gerekmektedir. Bugüne kadar bu sorun ile mücadele için bir Ulusal Eylem Plan› kabul eden tek Akdeniz ülkesi ‹spanya'd›r. Ekosistem üzerindeki daha büyük etkiler Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu (GFCM) 2004 y›l›nda deniz ekosistemleri üzerinde bal›kç›l›k faaliyetlerinin etkilerini inceleyen bir inceleme yay›nlam›flt›r29. Bu incelemeye göre tüm dünyada bal›kç›l›k faaliyeti ile ilgili ortaya ç›kan bütün sorunlar Akdeniz'de bafl göstermektedir. Bunun sebebi olarak çeflitli faktörler say›labilir. Akdenizde çeflitli ekipman tipleri kullan›larak yap›lan yo¤un bal›kç›l›k faaliyetleri yap›lmaktad›r. Bu faaliyetler s›ras›nda s›¤ sulardan derin su ortamlar›na önemli biyolojik çeflitlilik unsurlar›n› bar›nd›ran çok çeflitli yaflam alanlar› hedeflenmektedir. © Greenpeace/Morgan GFCM raporuna göre etkiler, sadece hedef türlerin avland›¤› bal›kç›l›k olarak tan›mlanabilecek basit bal›kç›l›¤› aflmaktad›r. Akdeniz'de bal›kç›l›ktan kaynaklanan muazzam bir ekolojik etki söz konusudur ve bu da tüm ekosistem de¤iflikliklerine ve besin a¤› yap›s› de¤iflikliklerine yans›maktad›r. Ticari avlanma ile beraber vatos ve köpekbal›klar›n›n hedef-d›fl› avlanmas› baz› türlerin varl›¤›n› tehdit etmektedir. Parakede avc›l›¤›, zaten gitgide artan bir tehdit alt›nda olan çok say›da deniz kuflu ve deniz kaplumba¤as›n›n ölümüne veya yaralanmas›na neden olmaktad›r. Bu anlamda ak›nt› a¤lar› en büyük sorun olarak kabul edilmesine ra¤men, Akdeniz'de kullan›lan her tür büyük av ekipman›n›n deniz memelisi türlerini etkiledi¤i rapor edilmektedir. K›y›sal bal›kç›l›k ve g›da kaynaklar›n›n afl›r› avlanma nedeniyle gittikçe azalmas›, büyük tehdit alt›ndaki Akdeniz foklar› için bask› yaratmaya devam etmektedir. Son olarak, dinamitle avlama da baz› alanlarda sorun olmaya devam ederken, dip tortusunun bozulmas› ve bitki örtüsüne do¤rudan hasar vermesi nedeniyle trolle bal›k avlaman›n deniz çay›r› yataklar› üzerinde çok büyük etkisi oldu¤u rapor edilmifltir. 16 Ak›nt› a¤lar›: ölüm duvarlar› Kas›m 2003'te Atlantik Orkinosunun Korunmas›na iliflkin Uluslararas› Komisyon (ICCAT) Akdeniz'deki orkinos bal›¤› ve k›l›ç bal›¤› gibi büyük derin su bal›klar› için av alanlar›nda ak›nt› a¤lar›n›n kullan›m›n› yasaklayan ba¤lay›c› bir tavsiye karar› alm›flt›r. Bu tavsiye karar›n› Genel Kurul taraf›ndan 1989 ve 1991'de kabul edilen Birleflmifl Milletler Kararlar› ile bafllayan bir dizi uluslararas› anlaflma izlemifltir30. Bu anlaflmalarda Temmuz 1992 sonuna kadar tüm ak›nt› a¤› bal›kç›l›¤› ile ilgili olarak moratoryum tavsiye edilmifltir. Bunlar› da Avrupa Komisyonu teknelerince ak›nt› a¤lar› n›n kullan›m›n› tamamen yasaklayan31, Avrupa32 ve Akdeniz33 düzeyinde ba¤lay›c› düzenlemeler takip etmifltir. Peki bu ba¤lay›c› anlaflmalar›n ve düzenlemelerin Akdeniz'deki “ölüm duvar›” bal›kç›l›¤›na etkisi ne oldu? Entrikal› siyasi süreç s›ras›nda baz› ak›nt› a¤› filolar› yeniden yap›land›r›l›rken di¤erleri h›zla geniflledi. Türkiye ile birlikte Kuzey Afrika ülkeleri bunun tipik örnekleridir. Teorik olarak ak›nt› a¤lar› ile avlanmay› yasaklayan ulusal yasalar bulunmas›na ra¤men, filolar operasyonlar›n› yeniden yap›land›ran Yunan ve ‹talyanlar'dan malzeme alarak büyümeye devam ettiler. 34 Yak›n zamanda elde edilen bilgilere göre Fas filosu (Fas 300'den fazla ak›nt› a¤› kullan›lan tekne iflletildi¤ini kabul etmesine ra¤men) 177 tekneden oluflmaktad›r. Di¤er önemli filolar aras›nda 90-100 tekneden oluflan ‹talyan filosu, 45-100 tekneden oluflan Türk filosu ve 45-75 tekneden oluflan Frans›z filosu bulunmaktad›r. Eldeki di¤er veriler, bunu destekleyici kesin kan›tlar bulunmamas›na ra¤men, di¤er Kuzey Afrika ülkelerinden Cezayir'in de önemli bir iflletici olabilece¤i yolundad›r.35 Genelde 10-12 kilometre uzunlu¤undaki ak›nt› a¤lar›n›n etkisi, beraberinde yol açt›¤› hedef d›fl› avlanma dolay›s›yla uzun süredir mercek alt›ndad›r. Ak›nt› a¤› ile avlanman›n Akdeniz üzerindeki büyük etkisinin devam etti¤ine flüphe yoktur. Alboran Denizi'nde ak›nt› a¤lar› Akdeniz'deki son sa¤l›kl› t›rtak yunus popülasyonunu tehdit etmektedir. Belarik Adalar› bölgesindeki çizgili yunuslar›n ölüm oran› da bir sorundur. Ak›nt› a¤lar›n›n bir bütün olarak deniz memelileri üzerindeki olumsuz etkileri konusunda fikir birli¤i mevcuttur. Fas ak›nt› a¤› filosu, Alboran Denizi'nde, Cebelitar›k Bo¤az›nda ve Atlantik çevresinde Tanca filosunun avlak alanlar›nda vatos ve köpekbal›klar›n›n büyük rakamlarda hedef d›fl› avlanmas›ndan sorumludur. Mavi, 'thresher' ve k›sa yüzgeçli mako'nun y›ll›k hedef d›fl› avlanmas›, Alboran Denizi'nde her bir tür için 7-8 bin olarak tahmin edilmifltir; Atlantik filosu ise y›ll›k her tür için 27 bine kadar ulaflmaktad›r.36 fiüphesiz ak›nt› a¤lar› Akdeniz'de devam eden bir problemdir. Bu son derece tahrip edici bal›kç›l›k yöntemine çözüm bulmak için sa¤lam yasal belgeler © Greenpeace/Newman 17 oldu¤una göre, AB, GFCM ve ICCAT, Akdeniz'de ak›nt› a¤› ile avlanmaya geç kalm›fl bir son vermek için uygulamada önceliklerini buna göre belirlemelidir. Deniz kaplumba¤alar›yla ilgili tehditler ‹lk kaplumba¤alar yaklafl›k 200 milyon y›l öncesi, dinazorlar ça¤›nda yaflam›flt›r. Deniz kaplumba¤alar›n›n mevcut yedi türü de tehdit alt›ndad›r. Akdeniz'de üç kaplumba¤a türü bulunmakla birlikte bunlar›n ancak ikisi burada üremektedir.37 ‹ribafl kaplumba¤a (Caretta caretta) en yayg›n tür olup en çok do¤u havzas›nda olmak üzere Akdeniz'de çeflitli noktalarda yuva yapmaktad›r. Yeflil deniz kaplumba¤as› (Chelonia mydas) en çok Do¤u Akdeniz sular›nda bulunmakta ve Güneydo¤u Anadolu ve K›br›s'ta baz› yuva alanlar› bulunmaktad›r. Deri s›rtl› kaplumba¤a (Dermochelys coriacea), Akdeniz'de pek fazla görülmemektedir. Kaplumba¤alar, Akdeniz'deki yüzey ve dip paraketesi, ak›nt› a¤lar›, troller gibi pekçok bal›kç›l›k yöntemi nedeniyle can çekiflmektedirler. Kaplumba¤alar›n yaralanmas› veya öldürülmesini engellemek için yumurtlama alan› olan sahillerin korunmas› flartt›r. Akdeniz'de ak›nt› a¤lar›n kullan›m›n›n tamamen durdurulmas›n›n gecikmesi ve özellikle Kuzey Afrika ve Türkiye sahillerindeki önemli kaplumba¤a koruma alanlar›nda kullan›mlar›n›n artmas› bir endifle kayna¤›d›r. Kaplumba¤alar ayr›ca Akdeniz'in toksik maddeler ve çöpler ile kirlenmesinden dolay› da zarar görmektedir. Malta'da incelenen iribafl kaplumba¤alar›n yüzde yirmiden fazlas›nda plastik veya metal döküntü ve/veya hidrokarbon kirlenmesine rastlanm›flt›r.38 Kaplumba¤alar özellikle petrol kirlenmesine karfl› hassas durumda, endüstriyel ve belediye deflarjlar›na karfl› ise savunmas›zd›r. Bal›k avlama alanlar› ve kirliklikten kaynaklanan problemlere ek olarak deniz kaplumba¤alar›n›n yuva yapma davran›fl›, yuva yapma alanlar›nda yap›lan de¤iflikliklerden de olumsuz etkilenebilir. Sahillerin geliflimi ile iliflkili de¤ifliklikler bu alanlar› yuva yapmaya uygun olmayan hale getirebilir. Ifl›k kirlili¤i ve uçak sesleri kaplumba¤alar› k›y›lara gelmekten vazgeçirebilmektedir. ‹nsanlar ve köpekler de difli kaplumba¤alar› sahile gelmekten vazgeçirebilir. Bunun yan›nda plaj mobilyalar›n›n ve di¤er cisimlerin yerlefltirilmesi bile kumun s›cakl›k aral›¤›n› de¤ifltirebilir ve yavrunun cinsiyet oran›n› etkileyebilir. Genç kaplumba¤alar plajlardaki tekerlek izlerine tak›larak denize ulaflamayabilirler. Kesin tedbirler al›nmad›kça artan kalk›nma ve turizmin sonucu olarak bu etkilerin artmas› olas›d›r.39 Mavi yüzgeçli orkinos semirtme çiftlikleri: Felaketin tarifi 2000 y›ldan daha fazla bir süre önce Yunan filozof Aristo “hayvanlar›n tarihi” adl› bilimsel incelemesinde Akdeniz'deki mavi yüzgeçli orkinos bal›klar›n›n göçleri ve üremeleri hakk›nda bilgiler vermifltir. Roma ‹mparatorlu¤u'nda da orkinos bal›kç›l›¤› en istikrarl› endüstrilerden biri idi40. Dünyada en çok kar getiren bal›kç›l›k türlerinden biri olan orkinos bal›kç›l›¤›, flimdilerde endüstriyel uygulamalar›n ve korumas›zl›¤›n tehdidi alt›ndad›r. 1999 y›l›nda Greenpeace, Akdeniz'de mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› popülasyonunun yok olmakta oldu¤una dikkati çeken bir rapor yay›mlam›flt›r41. Yetiflkin mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› biyokütlesi - yumurtlayan sürülerin biyokütlesi - son yirmi y›lda %80 azalm›flt›r. Her y›l, çok say›da genç orkinos bal›¤› avlanmakta ve korsan filolar bu türü tüketmekteydi. Mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› popülasyonunun eski say›s›na ulaflt›r›lmas› için kat› tedbirler al›nmas› gerekti¤i aç›kt›. O zamandan bu yana afl›r› avlanma artmakla kalmam›fl, Akdeniz'deki orkinos varl›¤› aç›s›ndan yeni bir tehdit teflkil eden, orkinos bal›klar›n› hedef alan yeni bir endüstriyel 19 © Greenpeace/Thomas faaliyet ortaya ç›km›flt›r. “Orkinos bal›¤› üretme çiftlikleri” olarak bilinen bu faaliyet, tüm Akdeniz sahili boyunca orkinos bal›klar›n›n avlanmas›, tafl›nmas› ve kafeslerde semirtilmesi ifllemidir. Hava araçlar› ve küçük helikopter filolar›n›n deste¤iyle endüstriyel g›rg›r tekneleri ve römorkörler tüm bölgeyi taramakta, say›lar› giderek azalan orkinos bal›¤› sürülerinin yerlerini tespit etmektedir. Orkinos bal›¤› semirtme çiftlikleri, Japonya pazar›na hitap eden, son derece karl› bir faaliyettir. Orkinos bal›klar›n›n Akdeniz'de kendilerine gelebilmeleri için bal›kç›l›¤›n azalt›lmas› yerine, çabuk gelen karlar sektöre daha fazla para getirmifltir. Bu da yeni ve daha büyük bal›kç› tekneleri, depolama tesisleri ve hatta orkinos bal›¤› ihrac› için yeni havaalanlar› anlam›na gelmektedir. Hükümetler de bu genifllemeye büyük katk›da bulunmufltur: 1997 y›l›ndan bu yana 34 milyon dolara varan Avrupa Birli¤i sübvansiyonlar› ile Japonya ve Avustralya'n›n büyük yat›r›mlar› daha fazla avlanmay› teflvik etmifltir42. Bu uygulama genç orkinos bal›¤› avc›l›¤›n›n artmas› ile sonuçlanm›fl ve Atlantik ve Akdeniz'deki orkinos bal›¤› popülasyonlar›n›n yönetiminden sorumlu çok tarafl› bir organ olan ICCAT43'nin yönetimle ilgili olarak yaflad›¤› zorluklar› daha da art›rm›flt›r. Akdeniz'de avlanan gerçek mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› say›s› bilinmemekle birlikte bu say›n›n avlan›lmas›na izin verilen toplam rakamdan (total allowable catch, TAC) daha fazla oldu¤u aç›kt›r. Do¤u Atlantik ve Akdeniz için avlan›lmas›na izin verilen rakam olan 32.000 ton, sürdürülebilirli¤i olmayan ve bilimsel tavsiyeleri aflan bir rakamd›r.44 2003 y›l›nda yakalanm›fl yaklafl›k 21.000 ton mavi yüzgeçli orkinos bal›¤›n›n Akdeniz'deki kafeslere al›nd›¤› tahmin edilmektedir.45 Çiftliklerdeki orkinos bal›klar›n beslenmesi için muazzam miktardaki bal›k ihtiyac› da ayr› bir sorundur. Sadece bir kilogram orkinos bal›¤› üretimi için gerekli bal›ktan yap›lan yem miktar› 20 kilogram› bulmaktad›r46. Her y›l Akdeniz'e tahmini olarak 225.000 ton yem at›lmakta, bu yemin büyük k›sm› Bat› Afrika, Kuzey Atlantik ve Amerika'dan gelmektedir47. Yak›n zamanda yay›mlanan bir raporda, daha önce Avustralya'da orkinos bal›¤› semirtme iflletmelerinde meydana geldi¤i gibi, kullan›lan bal›k yeminden yerel bal›k türlerine çeflitli hastal›klar›n bulaflmas› riski vurgulanm›flt›r48. Hastal›¤›n hamsi ve sardalya gibi önemli yerel bal›k sürülerine bulaflmas›, yerel bal›kç›lar için felakete varan sonuçlar do¤urabilir. Tedbirli düflünüldü¤ünde, bu kabul edilemez bir risktir. Bal›k yemine olan talep, ayn› zamanda bal›kç›lar›n daha önce ticari olarak avlanmayan türleri avlamas›na neden olmaktad›r. Alboran Denizi'nde avlanan yuvarlak sardalyeler buna bir örnektir. Bu durumda bu türün avlanmas›n›n art›r›lmas›, Akdeniz'deki en sa¤l›kl› 20 O Su ürünleri yetifltiricili¤i teriminin çeflitli tan›mlar› mevcuttur. Ço¤u durumda vurgu yak›n zamanda Akdeniz havzas› çevresinde oldukça büyüyen etobur türlerin yo¤un yetifltiricili¤ine yap›lmaktad›r. Raporun büyük bir k›sm›nda su ürünleri yetifltiricili¤inin bu biçiminin geliflimi ifllenmektedir. normal yunus popülasyonlar›ndan birisini tehdit alt›nda b›rakabilir.49 Akdeniz'de orkinos bal›¤› üretme çiftlikleri demek, tüm Akdeniz'de daha önce bal›kç›l›k kültürlerince ortak olarak paylafl›lan bir kayna¤›n flu an birkaç yat›r›mc›n›n kontrolünde olmas› demektir. Sadece mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› özellefltirilip afl›r› avlanmakla kalmay›p, bölgenin di¤er dalyanlar› da tehlikeye at›lmaktad›r. Bir endüstri raporunda 2004 y›l›ndaki en büyük av›n, daha önce orkinos bal›klar› için bir s›¤›nak olan Libya karasular›nda, K›br›s civar›nda ve Türk karasular› içindeki Antalya Körfezi'nde gerçeklefltirildi¤i belirtilmifltir50. Akdeniz'de tükenen mavi yüzgeçli orkinos bal›¤›n›n türünün tekrar kendine gelebilmesi için at›lacak önemli bir ad›m, bu bal›¤› avlanmaya karfl› koruyarak güvenli üreme ve beslenme alanlar›n›n eski haline getirilmesi olacakt›r. Su ürünleri yetifltiricili¤i Su ürünleri yetifltiricili¤i -deniz hayvanlar› ve bitkileri yetifltiricili¤i- tüm dünyada büyümekte olan bir endüstridir. Akdeniz'de de bu durum ayn›d›r. ODünyan›n birçok yerinde oldu¤u gibi bu büyüme s›ras›nda büyümenin deniz ortam› üzerindeki etkisi ve bir bütün olarak bu endüstrinin sürdürülebilirli¤i yeterince de¤erlendirilmemektedir. Su ürünleri yetifltiricili¤i kamuoyuna bal›kç›l›k sektöründe mevcut krizler için bir çözüm olarak lanse edilmektedir. Bizlere yaban bal›k sürüleri üzerindeki bask›y› azaltmak için yedi¤imiz deniz ürünlerini daha fazla oranda yetifltiricilik faaliyetlerinden elde etmemiz gerekti¤i söylenmektedir. Gerçek ise çok daha farkl›d›r. Bu flekilde yetifltirilen türlerin ço¤u bu süreç içerisinde büyük miktarlarda bal›k tüketen etobur türlerdir.51 Akdeniz'in sahil alanlar› halihaz›rda insan bask›s› at›ndad›r ve bozulmam›fl alan bulmak her gün daha da zorlaflmaktad›r. Su ürünleri yetifltiricili¤i sektörü de ço¤u durumda çiftlilklerini kurmak için kaliteli suyun bulundu¤u yerler ararken bu bask›y› daha da art›rmaktad›r. Bal›k çiftliklerin deniz çay›rlar› gibi hassas ve önemli yaflam alanlar›n›n yak›n›na kurulmas› özellikle endifle vericidir. Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu ülkelerinin (Japonya hariç) toplam su ürünleri üretimi 1992 ve 2002 y›llar› aras›nda art›fl göstermifl, 2000 y›l›nda en yüksek rakama ulaflm›flt›r.52 GFCM'ye göre ‹talya 146.000 ton ile aç›k arayla en büyük üretici konumundad›r. ‹talya'y› Yunanistan, M›s›r, Fransa ve Türkiye izlemektedir . Bölgede üretilen bafll›ca türler Akdeniz midyesi (Mytilus galloprovincialis), çipura (Sparus aurata), Manila kum midyesi (Ruditapes philippinarum), levrek (Dicentrarchus labrax) ve kefaldir (Mugil cephalus)53. Akdeniz su ürünleri yetifltiricili¤i üretimi ile ilgili çeflitli endifleler dile getirilmifltir. Bunlar›n aras›nda hastal›klarla ilgili sorunlar, yeni türlerin tan›t›lmas›ndan kaynaklanan biyolojik çeflitlilikle ilgili endifleler, çiftliklerin at›k sular›n›n yak›n çevreye etkisi, kaliteli sahil alanlar› için yap›lan rekabet ve di¤er sahil kullan›c›lar› ile yap›lan rekabet bulunmaktad›r. Yunanistan'›n Astakos Körfezi'ndeki bir örnekte bal›k çiftlikleriyle ilgili olarak yükselmifl düzeyde besin ve toksik kal›nt›l› metaller ve deniz yata¤›nda art›k g›da ve bal›k d›flk›s› birikintileri bulunmufltur. Bu da seagrass deniz çay›r› ve di¤er deniz yata¤› topluluklar›na zarar vermifltir.54 © Greenpeace/Vaccari 21 Petrol, gaz ve mineraller Akdeniz, petrol endüstrisinin son derece aktif oldu¤u alanlardan biridir. Bölgede çeflitli önemli üreticiler bulunmaktad›r. ‹talya'n›n Adriyatik sahili ve Ege'nin Yunanistan taraf›nda k›y› ötesi petrol ve gaz rezervleri bulunmaktad›r. Ancak en önemli k›y› ötesi alanlar Tunus ve Libya'da bulunmaktad›r. ‹srail, Türkiye ve Fas k›y›lar›n›n ötesinde de aramalar yap›lmaktad›r. 1990'lar›n bafllar›nda Akdeniz'de 116 k›y›ötesi platform iflletilmekteydi. Petrol rafinerileri Akdeniz Havzas›'n›n her taraf›na yay›lm›flt›r. Ancak en çok kuzey ülkelerinde petrol rafineleri iflletilmektedir. Y›ll›k toplam yaklafl›k 458 milyon ton kapasiteye sahip (2000 y›l› rakamlar›na göre) 40'tan fazla rafineri bulunmaktad›r. Bu nedenle bölgede deniz kaynakl› büyük bir petrol ticareti söz konusudur55. En büyük petrol ihracatç›lar› Libya, Cezayir, M›s›r ve Suriye, en büyük ithalatç›lar ise Fransa, ‹talya, ‹spanya ve Türkiye'dir. Akdeniz'de herhangi bir anda yaklasık iki bin gemi hareket halinde bulunmaktad›r. Bunlar›n yaklafl›k 200 ila 300 adedi petrol ve petrol ürünleri tafl›maktad›r. Bölge üzerinden y›lda yaklafl›k 370 milyon ton petrol (dünya petrol üretiminin %20'si) tafl›nmaktad›r56. Bu da petrol kirlenmesine yol açacak olaylar›n ortaya ç›kma riskini art›rmaktad›r. Ortalama olarak y›lda yaklafl›k 60 olay meydana gelmekte, bunlar›n 15'inde gemiler yer almakta ve %60'› petrokimyasal tesislere yak›n yerlerde meydana gelmektedir. 1987 ve 1996 y›llar› aras›nda tahminen 22.000 ton petrol Akdeniz'e kazalar sonucu boflalm›fl bulunmaktad›r57. Birleflmifl Milletler Çevre Program›'n›n (UNEP) 2002 tahminine göre geçti¤imiz on befl y›l içinde 55.000 ton petrol kaza sonucu Akdeniz'e dökülmüfltür. Bu miktar›n %75'ini üç büyük kaza oluflturmaktad›r58. Birçok ülke petrol kirlili¤i olaylar›na karfl› haz›rl›kl›l›klar›n› ve müdahale kabiliyetlerini art›rmas›na ra¤men bu, dökülmeden kaynaklanan hasar riskini tamamen ortadan kald›rmamaktad›r. Kimyasal seyrelticilerin kullan›m› gibi temizleme prosedürleri de deniz ortam›na zarar verebilir. Aç›k denizdeki bir petrol dökülmesi olay›nda petrolün sahile ulaflmamas› için yetkililerin tepkisi çok h›zl› olmal›d›r. Ancak ço¤u zaman sahillerin petrolle kirlenmesinin önüne geçmek pratik olarak mümkün de¤ildir. Petrolden zarar gören deniz popülasyonlar›n eski hallerine dönmesi için gereken zaman çok de¤iflken olup bir yaflam alan›n›n biyolojik iyileflmesini h›zland›rma imkan› da son derece s›n›rl›d›r. Kum ve Çak›l ç›kar›lmas› Son birkaç ony›lda inflaat sanayiindeki büyüme beton agregalar›na olan talebi de art›rm›flt›r. Deniz dibini tarama aleti kullanarak tarama faaliyetleri çevre üzerinde © Greenpeace/Morgan 22 © Greenpeace/Newman uzun vadeli etkilere neden olmakta, deniz hayat›n›, bal›kç›l›k faaliyetlerini ve denizin di¤er meflru kullan›c›lar›n› etkilemektedir. Verilen zarar kendisini do¤al kaynaklar›n ve turizm gelirlerinin kaybedilmesi gibi ekonomik zararlar fleklinde göstermekte ve tamiri imkans›z ekonomik zararlara neden olmaktad›r. S›¤ alanlardan kum ve çak›l ç›kar›lmas›, sahile yak›n dalgalar›n durumunu de¤ifltirmekte, erozyon ve çökme oranlar›n› etkilemekte ve deniz yata¤› yaflam alan›n› farkl›laflt›rmaktad›r.59 Deniz kumu ve çak›l›n›n ç›kar›lmas›n›n deniz yata¤› türleri üzerindeki etkileri, deniz dibinin tarama aleti kullan›larak taranmas›n›n son bulmas›ndan itibaren en az 6 y›l süreyle devam etmektedir.60 Bat› Akdeniz'de sahil deniz yata¤› yaflam› özellikle etkilenmektedir. Deniz yata¤› toplulu¤u üzerindeki etki, deniz taban› üzerindeki fiziki etki ile iliflkili görünmektedir. Deniz dibinin tarama aleti ile taranmas›n›n neden oldu¤u rahats›zl›klar özellikle Akdeniz'dekiler gibi düflük dinamikli sistemler üzerinde uzun süreli etkiye sahiptir. Kum ve çak›l›n deniz dibinde tarama aleti kullanarak taranmas› bir bölgedeki deniz hayat›n›n bilefliminde de¤iflikliklere neden olabilir. Taramadan sonra baz› türlerin say›lar› kesin bir flekilde azalmaktad›r. Örne¤in Katalan Bat› Akdeniz'de tarama sonras›nda çift kabuklu yumuflakçalar›n (örne¤in midye, deniz tara¤› ve istiridye) resmi avlanma verilerinde bir azalma görülmüfltür.61 Deniz Ticareti Dünyan›n en yo¤un deniz ticaret yollar›ndan baz›lar› Akdeniz'de yer almaktad›r. Y›ll›k olarak, Akdeniz'de 200.000 geminin iflledi¤i ve bunlar›n büyük k›sm›n›n 305 Akdeniz liman›ndan birini ya da daha fazlas›n› ziyaret etti¤i tahmin edilmektedir (sahil hatt› üzerindeki 150 kilometrede bir). Akdeniz'in dünyan›n toplam deniz ticaretinin yaklafl›k üçte birini oluflturdu¤u tahmin edilmektedir.63 Gemilerle tafl›nan mallar›n birço¤u tehlikeli maddelerdir ve tehlikeli yüklerin kayb› deniz ortam›na ciddi zararlar verebilir. Kaza potansiyeli bir yana b›rak›lsa dahi kimyasal tanklar›n y›kama art›klar›n›n ve kirlenmifl balast ve y›kama sular› dahil ya¤l› at›klar›n denize boflalt›lmas› bile önemli bir deniz kirlili¤i kayna¤›d›r. Petrol dökülmelerinin daha önce bahsedilen etkilerine ek olarak Akdeniz gemilerden kaynaklanan kasti kirlilikten de zarar görmektedir. MARPOL 73/78 Sözleflmesi (Ek 1 Düzenleme 10) çerçevesinde “Özel Deniz Alan›” olarak tan›mlanan Akdeniz'e gemilerden petrol ve petrol içerikli kar›fl›mlar›n boflalt›lmas› çok küçük ve iyi tan›mlanm›fl istisnalar d›fl›nda kesinlikle yasaklanm›flt›r. Ancak Sözleflme'nin düzenli olarak ihlal edildi¤i görülmektedir ve gemilerden kaynaklanan operasyonel deflarjlar bu bölgesel denize boflalt›lan hidrokarbon girdisinin büyük k›sm›n› oluflturmaktad›r. Avrupa Toplulu¤u himayesinde gerçeklefltirilen, uzaktan alg›lama verilerinin kulland›¤› bir çal›flmada64 sadece 1999'da 1600'den fazla dökülme olay› tespit edilmifltir. Bunlar›n hepsi de rapor edilmemifl dökülme ve kazalard›r. Tespit edilen olaylarda dökülen petrol hacmi tahminen 13.000 ton civar›ndad›r. Bu, balast boflaltma, tank y›kama ve makine dairesi ve sintine deflarjlar› yoluyla gemi operasyonlar›n›n girdisinin çok düflük bir tahminidir. Gemilerden Akdeniz'e yasad›fl› olarak yap›lan petrol boflalt›mlar›n›n gerçek miktar› hakk›ndaki tahminler farkl›l›k göstermektedir. UNEP'e (2002) göre y›ll›k yaklafl›k 250.000 ton girdi miktar› söz konusudur, ancak daha önceki 500.000 ton tahminlerinin Uluslararas› Denizcilik Örgütü (IMO) taraf›ndan inand›r›c› bulundu¤u da kaydedilmelidir. 1,2 milyon ton kadar bir düzey ifade edilmifl olsa da65, son tahminlere göre gerçek rakam y›ll›k 100.000 ila 150.000 ton aras›ndad›r66. Aç›k olan fludur ki, gemilerden yap›lan yasad›fl› operasyonel boflalt›mlar Akdeniz'de önemli kronik kirlili¤e neden olmaktad›r. Bu da tam olarak de¤erlendirilmeli ve kontrol alt›na al›nmal›d›r. Buna ilave olarak Akdeniz'de potansiyel kirletici enkaz olarak belirlenmifl muhtemelen bir milyon ton kadar petrol ve petrol ürünü içeren 361 civar› gemi enkaz› bulundu¤u tahmin edilmifltir67. 23 © Greenpeace/Culley © Greenpeace/Dorreboom © Greenpeace/Beltr·a 24 Balinalar ve yunuslara yönelik tehditler Akdeniz sular›nda bulundu¤u rapor edilen balina ve yunus türlerinden on sekiz tanesi, Özel Koruma Alanlar› ve Biyolojik Çeflitlilik ile ilgili Protokol ile yok olma tehlikesi alt›ndaki veya tehdit alt›ndaki türler listesine al›nm›fl68, ve bunlar›n korunmas› için özel tedbirler al›nmas› savunulmufltur. Akdeniz'deki deniz memelisi (balina, yunus ve domuz bal›¤›) popülasyonlar›n› bir dizi insan faaliyeti tehdit etmektedir. En büyük tehdidini ise baz› bal›kç›l›k yöntemleri oluflturmaktad›r. Seçici olmayan av ekipman›, tehdit alt›ndaki türlerin düzenli olarak bal›k a¤lar›na tak›l›p bo¤ulmalar› anlam›na gelir. Bu kurbanlara “hedef d›fl› av” denir. Akdeniz k›l›ç bal›¤› dalyanlar›nda ak›nt› a¤lar› kullan›m› ile yüksek düzeyde hedef d›fl› avlanma konusunda yayg›n bir endifle mevcuttur69, örne¤in ‹talyan ak›nt› a¤› dalyan›nca hedef d›fl› olarak 1991 y›l›nda 1.682 deniz memelisinin avland›¤› tahmin edilmektedir.70 Ak›nt› a¤lar› Akdeniz'de teknik olarak yasaklanm›fl olmas›na ra¤men (bkz., Ak›nt› a¤lar›: ölüm duvarlar›) yürürlükteki mevzuata uymay› reddeden Frans›z ve ‹talyan gemileri de dahil olmak üzere faaliyetine devam edenler önemli bir say› teflkil etmektedir. Ak›nt› a¤lar›, özellikle soyu tehlikede olan sperm balinalar› için ciddi bir tehdit oluflturmaktad›r. 90'lar›n sonunda Greenpeace, tek bir av sezonunda ak›nt› a¤› yüzünden ölen 30 sperm balina kaydetmiflti. Fas ak›nt› a¤› filosu da tüm Akdeniz'deki son sa¤l›kl› T›rtak yunus (Delphinus delphis) popülasyonunun hayatta kalmas› konusunda büyük tehdit arzetmektedir.71 Deniz memelisi popülasyonlar›n› baflka tür av ekipman› da etkilemesine ra¤men, onlar›n etkileri daha küçük ölçüdedir.72 Bölgede bu konudaki bir di¤er endifle ise bu memelilerin gemiler ile çarp›flmas›d›r. Akdeniz'de 6 farkl› memeli türünün gemi çarpmas›na maruz kald›¤› kay›tlara geçmifltir. Ençok zarar görenlerin büyük uzun balinalar ve sperm balinalar oldu¤u, en fazla zarar verenlerin de h›zl› feribotlar oldu¤u tespit edilmifltir. Bu canl›lar›n say›ca az olmalar› ve genetik olarak Atlantik Okyanusu'ndaki türdafllar›ndan farkl› özellik göstermeleri özellikle endifle vericidir. Fransa ile Korsika aras›nda seyir yapan bir feribotun kaptan›, tahminen y›lda en az bir kez balinalara çarpt›klar›n› kaydetmifltir.73 Kirlilik Akdeniz sanayi, ziraat ve flehir merkezlerinden kaynaklanan kirlili¤e maruz kalmakta ve bu kirlilik kaynaklar› bölgedeki ülkelerin büyük ço¤unlu¤unda bafll›ca çevresel sorunlar olarak kabul edilmektedir.74 Su de¤ifliminin s›n›rl› olmas› Akdeniz'i kirleticilerin birikmesine karfl› son derece hassas bir hale getirmektedir. Sahildeki nokta kaynaklara ek olarak, içeri k›s›mlarda baflka kaynaklar da bulunmakta ve kirleticiler denize boflalan birçok nehir yoluyla Akdeniz'e tafl›nmaktad›r. Plastikler, plastiklefltiriciler, ambalaj malzemeleri, böcek ilaçlar›, gübreler, çözücüler dahil çeflitli ev ürünleri ve endüstriyel ürünler oluflturmak için kullan›lan birçok kimyasal ve yine baflka birçok tehlikeli ürün bölge için ciddi bir tehdit oluflturmaktad›r. Sahil boyunca yer alan birçok endüstri düzenli olarak binlerce ton toksik at›¤› do¤rudan suya pompalamaktad›r. Sonuç olarak Akdeniz havzas› art›k muhtemelen dünyan›n en kirli yar› kapal› havzalar›ndan biri haline gelmifltir. Sahil flehirlerindeki kanalizasyon at›klar›n›n ar›t›lmadan ya da k›smen ar›t›larak denize deflarj edilmesi Akdeniz sahillerinin bafll›ca problemlerindendir. fiehirlerin %70'inde pis su ar›tma tesisi bulunmakta, ancak bunlar›n hiçbirinde at›k sular ikinci düzeyin ötesinde ar›t›lmamaktad›r. Bu yüzden bu deflarjlar önemli besin kaynaklar› olmakla birlikte ayn› zamanda metal ve organik kimyasallar kayna¤›d›r. Akdeniz bölgesindeki devaml› organik kirleticiler (persistent organic pollutants (POP) ile ilgili eldeki bilgiler yetersizdir. Çünkü izleme çabalar› tüm ülkelerde tutarl› bir seyir göstermemekte ve izleme yo¤unlu¤u da yetersiz bulunmaktad›r. Örne¤in Avrupa Çevre Kurumu'nun yak›n zamandaki bir de¤erlendirmesinde 25 (EEA 2005) dioksin sal›n›mlar› ile ilgili olarak sadece dört Kuzey Akdeniz ülkesinden al›nan tahmini veriler yer almaktad›r. Toksik a¤›r metaller ile ilgili veriler de yetersizdir. Hayfa Koyu ve ‹zmir Körfezi gibi baz› “s›cak noktalar ” tespit edilmifltir. Orta ve Kuzey Akdeniz'deki nüfusun ço¤unlu¤unun aksine Akdeniz sahil bölgelerindeki ço¤u kifli, ihtiyati azami güvenli doz olan ABD Referans Dozuna çok yak›n bir düzeyde c›va almaktad›r. Akdeniz bal›kç› topluluklar›nda çok say›da insan referans dozun 10 kat› kadar c›va almaktad›r ve bu düzeydeki al›mlar›n aç›k nörolojik etkileri oldu¤u bilinmektedir. Tar›m ilac› lindane gibi kal›c› organik kirleticiler, üretim at›klar›, stok edilmifl mallar ve tarihsel kullan›m gibi nedenlerden dolay› bir dizi sorunlu noktada bulunmaktad›r. Baflka organoklorin böcek ilaçlar› ile birlikte 200 tonun üzerinde DDT hala çeflitli ülkelerde stoklanmaktad›r. Elektrikli ekipman için kullan›lan poliklorlu bifeniller (PCB'ler), bir dizi ülkede devam eden kullan›mlar› ve uygun olmayan flekilde bertaraflar› nedeniyle bir tehdit teflkil etmektedir. ‹malat süreçlerinden kaynaklanan düzenleme alt›na al›nmam›fl ve ar›t›lmam›fl büyük say›daki deflarjlar ile birlikte tehlikeli at›k stoklar› da bölgedeki birçok ülkede belgelenmifltir. K›sacas› Akdeniz'deki deniz hayat› çok say›da kaynak taraf›ndan potansiyel olarak kirletilmektedir. Bu, sadece deniz ekosistemlerinin kendilerini tehdit etmekle kalmamakta, ayr›ca bal›¤›n sofralar›n ayr›lmaz bir parças› oldu¤u ve birçok insan›n hayat›n› denizden kazand›¤› bir bölgede ciddi bir sa¤l›k riski oluflturmaktad›r. Turizm Bölgeye ekonomik faydalar sa¤lamas›na ra¤men turizm, sahil ve deniz ortam›n›n bozulmas›nda önemli bir rol oynam›flt›r. Bölgeyi her y›l ziyaret eden büyük say›lardaki turistleri desteklemek üzere Akdeniz ülkelerinin hükümetleri h›zl› geliflimi ve bununla ilgili altyap›n›n inflas›n› teflvik etmifllerdir. Bu h›zl› ve s›n›rlanmam›fl flehirsel geliflim Akdeniz sahilleri boyunca birçok yerde ciddi erozyon problemlerine neden olmufltur. Avrupa Komisyonu için yap›lan kapsaml› bir çal›flmaya göre, erozyondan etkilenen sahil uzunlu¤u Yunanistan'da 4.368 kilometre, Fransa'da ise 2.803 kilometredir.75 Akdeniz turizmi büyük oranda sezonluk olup ziyaretçilerin ço¤unlu¤u yaz aylar›nda gelir ve büyük miktarlarda kat› at›k ve at›k su üretirler. Oysa bu at›klar, bölgede yerleflik olan küçük nüfuslara göre yap›lm›fl olan küçük sahil kasaba ve köylerinin yetersiz altyap›lar› gere¤ince ar›t›lamamaktad›r. Turizm ço¤unlukla yüksek do¤al zenginli¤e sahip alanlarda yo¤unlaflmakta, bu da deniz kaplumba¤alar› ve Akdeniz foklar› gibi yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya olan Akdeniz türlerinin do¤al yaflam alanlar› için ciddi bir tehdit teflkil etmektedir. Buna bir örnek olarak Yunanistan'daki Zakynthos adas›ndaki iribafl deniz kaplumba¤alar› verilebilir. Turizm ve turistik tesislerin inflas›, baz› önemli yuvalama alanlar›ndda düzeltilemez zararlar vermifltir76. Turizm ayr›ca Akdeniz foklar›n›n önemli yaflam alanlar›n› elinden almaktad›r ki bu da türün hayatta kalmas› ile ilgili bafll›ca tehditlerden biridir.77 ‹klim de¤iflikli¤i Avrupa'n›n bölgelerindeki iklim de¤iflikliklerinin potansiyel etkileri yak›n zamanda de¤erlendirilmifltir.78 Ancak deniz sistemlerindeki potansiyel de¤ifliklikler hakk›nda henüz çok az fley bilinmektedir. ‹klim de¤iflikli¤inin bir etkisi, bölgeler aras›nda 26 © Greenpeace/ Aragón farkl›l›klarla birlikte, hem su s›cakl›¤›n›n hem de tuzlulu¤unun tüm Akdeniz'de artmas› fleklinde olabilir. Bu gibi de¤iflikliklerin modellenmesi ile Akdeniz'deki derin su devirdaim süreçlerinin bozulabilece¤i ve k›fl ›s› döngüsünün azalabilece¤i gibi sonuçlara var›lm›flt›r.79 Bu de¤iflikliklerin biyolojik sistemler üzerindeki etkileri son derece spekülatif kalmaktad›r. Ancak son derece büyük olmas› da muhtemeldir. Akdeniz havzas› neredeyse kapal› bir havza oldu¤u için mevcut deniz flora ve faunas›n›n kuzeye göçünün ve bunlar›n güneyden tipik olarak daha s›cak su da¤›l›m›na sahip türler ile ikamesinin kapsam› da k›s›tl›d›r. Do¤u Akdeniz'deki tarihi bir derin su so¤umas› olay›n›n analizine dayanarak, 0.05-0.1°C s›cakl›k de¤iflikli¤inin bölgedeki derin deniz yata¤› ekosistemi bileflenlerinde genifl kapsaml› de¤iflikliklere neden olmas› mümkündür.80 Yukar›dakilere ek olarak baflka do¤rudan fiziki etkiler de beklenebilir. Yaklafl›k 1 metre civar›ndaki düflük gelgit aral›¤› Akdeniz'i deniz seviyesi kaynakl› de¤iflikliklere çok hassas k›lmaktad›r. 1960'lardan bu yana Akdeniz'in Atlantik'e göre ortalama seviyesi, buharlaflma ve daha düflük tatl› su girifli nedeniyle yaklafl›k 2 cm azalm›flt›r. Bu, bafll› bafl›na iklim de¤iflikli¤inin bir yans›mas› olabilir. Yine de 2050'ler itibar› ile deniz seviyesindeki 13-68 cm'lik öngörülen küresel yükselme ile, Akdeniz'in büyük sahil sulak alanlar›n› ve alçak arazilerini kaybedece¤i öngörülmektedir (2080'ler itibar› ile %31-100). ‹lave olarak, deniz seviyesinin yükselmesinin f›rt›na dalgalar›nda ve sellerde art›fla neden olmas› da muhtemeldir. Sahil erozyonunun artmas› muhtemel olup haliçlerin ve sahil yeralt› sular›n›n tuzlanmas› da mümkündür. Sahil sular›n›n seviyeleri yükselebilir ve bu karasal alanlar›n drenaj› engelleyecektir. 2080'ler itibar› ile Akdeniz sahil alanlar›nda yaflay›p sellerden etkilenen insan say›s›n›n dramatik bir flekilde artaca¤› öngörülmüfltür.81 Yabanc› türler Yeni tan›fl›lan ya da “yabanc›” türlerin deniz ortam›nda ciddi etkileri olabilmekte, bu türler besin ve yer için yerli türlerle mücadele etmekte ve topluluklar›n ve yaflam alanlar›n›n yap›s›n› de¤ifltirmektedir. Yabanc› türler bir deniz alan›ndan di¤erine bilerek veya kazara tafl›nabilir . Bugüne kadar Akdeniz'de 600'den fazla egzotik tür kaydedilmifl ve takdim oran› 1970'ler ve 1980'lerde tavan yapm›flt›r. 2005'e kadar olan befl y›ll›k dönemde Akdeniz'e dört haftada bir yeni bir türün girifl yapt›¤› tahmin edilmektedir.82 Ortaya ç›k›fl biçiminde ise farkl›l›klar göze çarpmaktad›r. Do¤u havzas›nda en yo¤un tan›flma Süveyfl Kanal› yoluyla olmaktad›r. Bat› havzas›nda en önemli sebepler deniz tafl›mac›l›¤› ve su ürünleri yetifltiricili¤i faaliyetleridir. Kuzey Adriyatik ve Güney Fransa, özellikle lagün ekosistemlerinde, toplam bilinen 166 tan›flma ile bu konudaki “sorunlu bölgeler” olarak kabul edilmektedir.83 Yabanc› türlerin deniz ortam› üzerinde yaflam alan› türünü de¤ifltirmek gibi ciddi etkileri olabilir. Örne¤in birçok bal›k türü için önemli yumurtlama ve yetifltirme alan› olan Posidonia çay›rlar›n›n yerini tamam›yla s›k Caulerpa ormanlar› alabilir. Bu deniz yosununun baflka türlerin büyümesini engelledi¤i düflünülen bir toksin içermektedir.84 Türlerin ekosistem ifllevi üzerindeki olumsuz etkileri, dalyanlar, su ürünleri yetifltiricili¤i, deniz ticareti, turizm ve insan sa¤l›¤› ile ilgili olumsuz etkilere de neden olabilir.85 Bölgenin her taraf›ndan spesifik örnekler rapor edilmifltir. ‹srail sular›nda deniz y›ld›z› Asterina gibbosa, deniz tekesi Melicertus kerathurus ve denizanas› Rhizostoma pulmo popülasyonlar›ndaki h›zl› düflüfl, egzotik türlerin popülasyonlar›ndaki art›flla ba¤daflt›r›lm›flt›r. Barbunya (Mullus barbatus) ve bakalyaro (Merluccius merluccius), egzotik rakiplerince daha derin sularda yaflamaya zorlanm›flt›r. Manila kum midyesi (Ruditapes philippinarum) yerel türlere galip gelmekte ve onlar›n yerini almaktad›r. 27 Do¤u Akdeniz'de denizanas› (Rhopilema nomadica) nüfusunun patlamas› sonucu turizm, gemilerin ifllemesi ve elektrik santralleri etkilenmifltir. Bu egzotik takdimlerin olumsuz etkileri, genelde bunlar›n pazarlanabilir bir kaynak olarak kullan›m› ile dengelenememektedir. Deniz rezervleri, Akdeniz için yabanc› türlerin olumsuz etkilerine karfl› bir derece koruma sa¤layacakt›r. Genifl anlamda bozulan yaflam alanlar› sa¤l›kl› ekosistemlere göre yeni türlerin yerleflmesine daha aç›kt›r. Yeni bir türün bir alana fiziki olarak takdim edilmesi yeterli olmay›p yerleflmek için hayatta kalmas›, üremesi ve yay›lmas› gerekir ve bu da birçok faktörden etkilenebilmektedir.86 ‹flgalci türlerin baflar›s›n› art›rmak için yüksek düzeyde befleri müdahale gösterilmifltir.87 3. Deniz rezervleri Tan›mlama Deniz Koruma Alan› [Marine Protected Area (MPA)], biyolojik çeflitlili¤in korunmas›, yaflam alanlar›n›n korunmas› ve bal›kç›l›k yönetimi ba¤lamlar›nda gittikçe daha fazla kullan›lan bir terimdir. Terim, bu statünün verdi¤i faydalarda eflit genifllikte bir de¤iflkenlik ile genifl kapsaml› bir dizi koruma tedbirini kapsar. Deniz koruma alanlar›, bir ürün korunmas›ndan bütün bir yaflam alan›n›n veya ekosistemin ya da küçük ölçekli bal›kç›l›k veya hobi bal›kç›l›¤› gibi belli ç›karlar›n korunmas›na kadar birçok amaçla oluflturulabilir. Deniz rezervleri de bir tür deniz koruma alanlar›d›r ve deniz yaflam›n›n en yüksek düzeyde korunmas›n› sa¤larlar. Deniz rezervleri, denizin zararl› befleri faaliyetlerden tam olarak korunmufl alanlar›d›r - bir nevi deniz üzerindeki ulusal parklard›r. Kuzey ve Balt›k Denizleri'nin Kurtar›lmas› konulu 2004 y›l› raporunda, Greenpeace deniz rezervlerinin afla¤›daki tan›m›n› benimsemifltir: Büyük ölçekli deniz rezervleri, tüm bertaraf faaliyetlerinin yan›s›ra bal›kç›l›k ve madencilik gibi tüm zarar verici faaliyet kullan›mlar›na kapat›lm›fl alanlard›r. Bu alanlar içerisinde hiçbir befleri faaliyete izin verilmeyen çekirdek alanlar (core zones) bulunabilir. Bu çekirdek alanlara örnek olarak bilimsel referans alan› olarak ifllev gören alanlar ve hassas yaflam alanlar›n›n veya türlerin bulundu¤u alanlar verilebilir.A Sahil bölgesi içerisindeki baz› alanlar, sürdürülebilir olmalar›, ekolojik s›n›rlar içinde olmalar› ve etkilenen yerel topluluklar›n tam kat›l›m› ile karara ba¤lanm›fl olmalar› kayd›yla küçük ölçekli, tahribats›z bal›kç›l›¤a aç›labilir.B Deniz Koruma Alanlar› oluflturma ihtiyac›, Birleflmifl Milletler Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirvesi gibi deniz koruma alanlar› oluflturulmas› ihtiyac›n› dile getiren ve bunun için hedefler ve süreler belirleyen forumlarla, ulusal ve uluslararas› düzeyde kabul edilmektedir.88 Tam koruma alt›na al›nm›fl deniz rezervlerin›n dünya denizlerinin ve okyanuslar›n›n sa¤l›k ve üretkenli¤inin eski haline getirilmesi ve idame ettirilmesi için gerekli korumay› sa¤layacak bir Deniz Koruma Alan› kategorisi oldu¤u gittikçe daha fazla kabul görmektedir. Deniz rezervlerinin faydalar› hakk›ndaki bir fikir birli¤i beyan›nda Amerikan Bilimsel Terakki Cemiyeti (American Association for the Advancement of Science) “bu faydalar›n tümünü elde edebilmek için (genellikle yeterli uygulama ve kamu kat›l›m› gerektiren) tam A Akdeniz içerisinde bu çekirdek alanlar›n Barselona Sözleflmesi çerçevesinde Akdeniz bölgesi alt›nda Özel Koruma Alanlar›n› ve AB içerisinde, Yaflam Alanlar› Direktifi çerçevesinde Özel Koruma Alanlar› ve Kufllar Direktifi çerçevesinde Özel Koruma Alanlar› gibi Natura 2000 alanlar›n› içermesi muhtemeldir. B Akdeniz'de bu genelde 12 veya 6 deniz mili karasal s›n›r içerisindeki alan› kapsayacakt›r; ancak deniz rezervlerin›n tasarlanmas›nda siyasi s›n›rlardan ziyade biyolojik s›n›rlar›n kullan›lmas› gerekir - örne¤in sahil sahanl›¤›n›n d›fl ucuna kadar uzanan bir deniz miras› alan›, 12 deniz milinden daha genifl derinlikleri ve yaflam alan› türlerini ihtiva edebilir. 28 © Greenpeace/Kawaguchi © Greenpeace/Aragón © Greenpeace/Åslund 29 koruma çok önemlidir. Deniz koruma alanlar›, deniz rezervleri ile ayn› faydalar› sa¤lamaz.” fleklinde görüfl beyan etmifltir.89 Dünya Parklar Kongresi'nde ise 2012'ye kadar etkin bir flekilde yönetilen, temsili bir deniz koruma alanlar› a¤›ndan oluflan küresel bir sistem oluflturulmas› tavsiye edilmifltir. Bu a¤›n temelini kat› bir flekilde korunan alanların oluflturaca¤› bu sistemde Kongre, dünya denizlerinin ve okyanuslar›n›n en az %20-30'unun tam koruma alt›na al›nmas›n› tavsiye etmektedir. Bir koruma arac› olarak deniz rezervleri Korumadan kas›t, dünya üzerindeki yaflam›n çeflitlili¤i ve bollu¤unu korumakt›r. Bu sadece belli bir türü korumak de¤il, bir ekosistemi olufluran türlerin aras›ndaki karmafl›k etkileflimleri koruman›n yan›s›ra bütün türlerin ve bu türlerin yaflam alanlar›n›n korunmas›d›r. Bunun için her hususun dikkate al›nd›¤› bir yaklafl›m benimsemek gerekir. Bütün alanlar› bir dizi insan etkisinden koruyan deniz rezervleri de tam olarak bunu yaparlar, bu da deniz rezervlerini koruma konusunda eflsiz bir araç haline getirir. Ayr›ca bir ekosistem yaklafl›m› deniz rezervleri d›fl›ndaki faaliyetleri de içermelidir. Örne¤in bal›kç›l›¤›n sadece bir hedef tür üzerindeki do¤rudan etkileri de¤il, avlanan di¤er türler üzerindeki etkileri, yaflam alan› üzerindeki etkileri ve türler aras›ndaki dengedeki de¤ifliklikler de düflünülmelidir. Deniz rezervleri öncelikli olarak bir koruma arac›d›r ve bal›kç›l›k, , dinlence ve deniz yaflam›na yönelik di¤er kullan›mlar› ile ilgili getirdi¤i ek yararlar›na ra¤men, yaln›zca koruma ile ilgili yararlar› bile küresel bir a¤›n oluflturulmas›n› gerektirecek kadar önemlidir. Karada do¤al ekosistemlerin varl›¤›n› sürdürecek yaban›l alanlar ayr›lmadan bütün bir bölgenin flehirsel geliflime, sanayiye ve tar›ma ayr›lmas› düflünülemez. Okyanuslar için de ayn› mant›k yürütülmelidir. Ancak karada ulusal parklar ve vahfli yaflam alanlar› oluflturuldu¤u zaman bunun okyanuslar için de gerekece¤i düflünülmemifl, okyanuslar›n kaynaklar›n›n s›n›rs›z oldu¤u düflünülmüfltür. fiüphesiz geçmiflte deniz canl›lar› için ulafl›lman›n mümkün olmad›¤› alanlarda birçok do¤al s›¤›nak mevcuttu. Ancak sahil ortamlar› ve canl› türleri o zaman da tehdit alt›ndayd› ve art›k yeni teknolojiler ile bu s›¤›naklar›n en uzakta olan›n›n bile kullan›m› mümkün hale geldi. Dünya hükümetleri yeni nesillere sa¤l›kl› ve yaflanabilir bir dünya b›rakman›n ve dünyan›n ekolojik temelini idame ettirmenin önemini kabul etmifllerdir. Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi çerçevesinde biyolojik çeflitlili¤in kaybolmas›n› önlemeyi ve istihraç amaçl› kullan›mlar›n d›flland›¤› alanlar› içeren, kapsaml›, etkili yönetilen ve ekolojik olarak temsili bir ulusal ve bölgesel koruma alanlar› a¤› kurmay› taahhüt etmifllerdir. Deniz ortam›nda bu, küresel bir deniz rezervleri a¤› kurma taahhüdü demektir. Deniz rezervlerinin kurulmas›n›n deniz organizmalar›n›n bollu¤u, çeflitlili¤i ve üretkenli¤i aç›s›ndan uzun vadeli ve genellikle h›zl› art›fllarla sonuçlanacakt›r90. Koruman›n yararlar› flüphesiz zamanlar›n›n ço¤unu veya tümünü deniz miras› alan› içinde geçiren türler için daha fazla olacakt›r. Bununla birlikte, yumurtlama ve yetifltirme alanlar› gibi hassas aflamalarda korunmalar› halinde, deniz rezervleri göçmen türler için de koruma sa¤layabilir.91 Denizlerdeki bütün biyolojik çeflitlili¤i korumak için tüm önemli yaflam alanlar›n›n bölgesel bir a¤ içinde temsil edilmesi hayati önem tafl›maktad›r. Biliminsanlar› en büyük etkiyi elde etmek için deniz ortam›n›n öncelikli olarak korunmas› gereken alanlar›n›n tespitine yard›mc› faydal› kriterler gelifltirmifllerdir92. Bunlar: • Hassas yaflam alanlar›n› ihtiva eden alanlar (örne¤in denizda¤lar›) • Hassas yaflam aflamalar›n› içeren alanlar (örne¤in bal›k yumurtlama ve geliflme alanlar›) • Kullan›lan veya nadir türleri destekleyebilecek alanlar • Ekolojik hizmetler sunan alanlar 30 Deniz rezervleri ayr›ca insan faaliyetlerinden dolay› kaybolan ekosistem dengesini de sa¤layabilir. Örne¤in hedef türlerin avlanmas› avc›/av iliflkisini bozabilir ve yaflam alan› de¤iflikli¤i ile sonuçlanabilir. Bu de¤ifliklikler sürdürülemez düzeylerde uzun süreli bal›kç›l›k sonucu oluflabilece¤i için de¤iflen yaflam alan›, buras› deniz miras› alan› olarak ilan edilene ve büyük bal›klar geri dönene ve dengeyi tekrar tesis edene kadar, bazen gayri tabii olarak kabul edilmez. Örne¤in deniz kestanelerinin otlanmas› sonucu yüzde elliden fazlas› ç›plak kayalardan oluflan bir alanda yarat›lan bir deniz rezervi alan›, büyük bal›k ve kerevit (deniz kestanesi avc›lar›) popülasyonlar›n›n kendini toparlamas› ile deniz yosunu yataklar›yla kaplanarak yeniden canlanm›flt›r.93 Bir bal›kç›l›k yönetimi arac› olarak deniz rezervleri Deniz rezervleri tan›mlama olarak bak›ld›¤›nda bal›kç›l›¤a kapal›d›r, ancak bir deniz rezervleri a¤›n›n oluflturulmas›nın bal›kç›l›¤a pekçok yarar› vard›r. Deniz rezervleri, tüketilmifl popülasyonlar›n kendilerine gelmelerine ve bal›kç›l›k ile de¤iflen yaflam alanlar›n›n iyileflmesine olanak sa¤lar. Kullan›lmam›fl alanlar olarak deniz rezervlerinin d›fl›ndaki bal›kç›l›¤›n da etkilerini anlamak ve yönetim kararlar› için bilgi sa¤lamak ve böylece ekosistem yaklafl›m›n› desteklemek için kullan›labilecek çok de¤erli referans alanlar› vazifesi görürler. Ayr›ca ek olarak , bir deniz rezervleri a¤› kurman›n bitiflik bal›kç›l›k alanlar›nda verim art›fl›na neden olabilece¤ine dair eldeki kan›tlar artmaktad›r. Bu, yetiflkin ve genç bal›klar›n, rezerv olan alan›n s›n›rlar› d›fl›na ç›kmas› ya da deniz rezervlerinden avlanma alanlar›na larva veya yumurta ihrac› sonucu olabilir. Afl›r› avlanma ile tükenmifl bal›k stoklar›yla ilgili en önemli problemlerden biri, popülasyonda çok az büyük bal›k kalmas›d›r. Büyük difliler elzemdir, zira büyük difliler daha kaliteli çok say›da yumurta üretir. Genelde bir diflinin uzunlu¤u iki kat›na ç›kt›¤›nda sekiz kat daha fazla yumurta yumurtlar94. Bu yumurtalar daha yüksek düzeyde döllenme ve daha yüksek hayatta kalma oranlar› gösterir. Bunun için, birkaç olgun difli, üremeye çok say›daki ilk kez yumurtalayan difliden daha fazla katk›da bulunabilir. Deniz rezervlerinde baz› difli bal›klar zaman içinde büyüyecek ve alan d›fl›na ihraç edilebilecek yumurtalara ve larvalara çok önemli katk›larda bulunabileceklerdir. Akdeniz'deki deniz rezervlerinin etkileri hakk›nda çok az bilgi mevcuttur. Ancak elimizde varolan veriler, iyi yönetilen deniz rezervlerinin koruma alt›nda olmayan bölgeler ile karfl›laflt›r›ld›¤›ndaki müthifl baflar›s›na dikkat çekmektedir. Bunun aç›k bir belirtisi deniz rezervlerindeki bal›k boyutlar›ndaki art›fld›r95, ve gayet iyi bilinir ki büyük bal›klar›n üreme oran› çok daha fazlad›r. Genel olarak, bal›kç›l›k , hem bal›k popülasyonlar›n›n yafl yap›lanmalar›n› (yetiflkin say›s› azal›r) ve hem de bal›k topluluklar›n›n genel yap›s›n› de¤iflikli¤e u¤rat›r (ticari anlamda ilgi artt›kça etobur canl› oran› da azal›r).96 Korsika ve Sardunya'daki deniz rezervlerinin içinde ve d›fl›ndaki bal›k popülasyonlar›n›n karfl›laflt›rmas›, iyi yönetilen rezervlerin © Greenpeace/Kefrig 31 önemini göstermektedir. Korsika'daki deniz rezervinde, ticari türlerin biyokütlesinde 4 y›lda 2.3 kat, 10 y›lda 4 kat, ve yaklafl›k 20 y›lda 6 kat art›fl görülmüfltür. Özelllikle baz› türler (orfoz, lahoz, eflkine-kaya levre¤i- gibi) için, sonuçlar daha da yüksektir: eflkinelerde 20 y›ll›k bir koruman›n ard›ndan biyokütle 70 kat artm›flt›r. Ancak Sardunya'daki deniz rezervinde ise 10 y›l› aflk›n bir sürede bile art›fl yaln›zca 0.2 kat olmufltur. Yap›lan çal›flmada bu durum, Sardunya'daki rezervdeki kontrolsüz kaçak avc›l›k ile ba¤daflt›r›lm›flt›r.97 Deniz rezervleri, yumurtlama ve geliflme alanlar›, göç yollar› ve beslenme alanlar› gibi hedef türlerin önemli yaflamsal aflamalar› için gerekli olan özel alanlar› koruyacak flekilde konumland›r›labilir. Deniz rezervleri, y›ll›k av oranlar›n›n öngörülebilmesine yard›mc› olabilir ve böylece bal›kç›l›¤›n istikrar›n› art›rabilir. Ayr›ca belirsizlik karfl›s›nda bir sigorta vazifesi görürler ve afl›r› avlanma ve bal›kç›l›¤›n çökmesi olas›l›¤›n› azalt›rlar. Deniz rezervleri - di¤er faydalar› ‹stihraç faaliyetlerine karfl› korunan deniz ekosistemlerindeki, biyolojik çeflitlili¤inin izlenmesi e¤itim ad›na büyük de¤ere sahiptir ve yerel topluluklara kendi bölgelerindeki deniz rezervlerini sahiplenmeleri için bir f›rsat sa¤lar. Okullardan üniversitelere ve araflt›rma kurumlar›na, deniz rezervleri araflt›rma ve keflif imkanlar› sa¤lar. Halihaz›rda çok az Akdeniz sahil toplulu¤unun böyle bir kayna¤a eriflimi vard›r. Deniz rezervleri, bilimsel araflt›rmalar için paha biçilmez bilgiler sa¤layabilecek, rahats›z edilmeyen bir yaflam alan› sa¤larlar. Deniz yaflam›n›n karmafl›kl›klar›n› daha iyi anlamak için zarar gören ekosistemlerin kendine gelmesi s›ras›nda meydana gelen çevresel de¤iflikli¤in de¤erlendirilmesi gerekir. Deniz rezervleri uzun vadeli veri kayna¤› olarak eflsiz bir veri kayna¤›d›r ve araflt›rmac›lara türleri ve yaflam alanlar›n› izleme f›rsat› verir - bu da gelecekteki koruma ve yönetim politikalar› için güvenilir bilgi tedari¤i bak›m›ndan önemlidir. Deniz rezervleri, denizin nas›l olmas› gerekti¤i konusunda bir örnektir. Bunun bilimsel yararlar› olabilir - deniz rezervleri d›fl›ndaki bal›kç›l›k ve di¤er faaliyetlerin etkisini karfl›laflt›rmak için gerekli “kontrol” grubunu sa¤lar. Ayr›ca çevre bozuldukça do¤an›n da kademeli olarak y›llar içinde ve nesiller aras›nda de¤iflmesi kavram›na dayal› “ de¤iflen referans hatlar› ” etkisini önlemeye de yard›mc› olabilir. Denizin istihraç d›fl› kullan›mlar› da deniz rezervlerinden fayda görebilir. Çeflitli ve bol deniz hayat›ndan dalma, flnorkelli dal›fl, sualt› foto¤rafç›l›¤› ve balina seyri gibi faaliyetlerin tümü faydalanmaktad›r. Bu gibi faaliyetler sahil topluluklar› için alternatif ekonomik f›rsatlar sa¤layabilir ve deniz yaflam›na da zarar vermez. Deniz rezervlerinin olumlu etkileri, bu konuda çok az sistematik çal›flma gerçeklefltirilmifl olmas›na ra¤men, büyük ekonomik yararlar da içerebilir. Bal›k popülasyonlar›ndaki art›fllar, kilit bir ekonomik avantaj olabilir, ancak bu konuda daha fazla çal›flmaya ihtiyaç vard›r. Bugüne kadar yap›lan de¤erlendirmeler, modeller ve öngörülerin kullan›m›na dayanmaktad›r.98 99 100 Turizm (ve ekoturizm) alan›nda yap›lan çal›flmalarda Turks ve Caicos Adalar›'nda deniz rezervlerinde beslenen bal›k say›lar›ndaki art›fl ve boyutlar›ndaki büyümenin bu alanlar›n ekonomik yaflama kabiliyetini art›raca¤› öngörülmüfltür.101 Great Barrier Reef Deniz Park›nda ekonomik olarak en de¤erli endüstri turizmdir. Park, büyük say›da avlanma veya di¤er kullan›m faaliyetlerinin geçici veya sürekli olarak yasakland›¤› bölgeler (no take zones) dahil farkl› bölgelere ayr›lm›flt›r. 1999 y›l›ndaki turizm harcamas› 4269 milyon AU $ olup bu rakam hobi bal›kç›l›¤› (240 milyon AU $) ve ticari bal›kç›l›¤›n (119 milyon AU $) brüt de¤erlerinden çok daha yüksektir.102 Baflka bir örnek olarak, Filipinler'deki Apo Adas› deniz rezervi verilebilir. Burada alana yap›lan ilk yat›r›m olan 75.000 32 Amerikan Dolar›'n›n flu anki y›ll›k getirisinin deniz rezervi d›fl›ndaki bal›k verimindeki art›fl ve yerel dal›fl turizmi gibi di¤er alan kaynakl› gelirler de dikkate al›nd›¤›nda 31.900-113.000 Amerikan Dolar› civar›nda oldu¤u tahmin edilmektedir.103 Deniz rezervlerinin büyüklü¤ü, ölçe¤i ve birbiriyle ba¤lant›s› Deniz rezervleri ile ilgili modelleme çal›flmalar›, büyüklükleri ne kadar olursa olsun bu alanlar›n kurulmas›n›n yo¤unluk, biyokütle, balıkların büyüklü¤ü ve çeflitlilik bak›m›ndan art›fllara neden olabilece¤ini göstermifltir.104 Asl›nda , varolan iyi korunmakta olan ço¤u deniz rezervi ölçek olarak küçüktür ve olumlu etkiler do¤urdu¤u görülmüfltür. Örne¤in Filipinler'de Apo Adas› ve Belize'deki Hol Chan gibi küçük deniz rezervleri ola¤anüstü etkili olmufltur. Ancak küçük ölçekli rezerv alanlar›n›n kendi kendine yetmesi pek olas› de¤ildir ve hayati ekosistem ifllevlerini korumak ve yaflam alan› karmafl›kl›¤›n› idame etirmek için yeterli olamayacaklard›r . Büyüklük artt›kça kendini yenileme yetene¤i gibi ekolojik yaflama kabiliyeti de artar. Tüm ekosistemleri korumak için, tüm yaflam alanlar›n›n bir deniz rezervleri a¤› içinde temsil edilmesini ve bu a¤ içinde yaflam alanlar›n›n yinelenmesini temin etmek önemlidir. Durban'da gerçeklefltirilen 2003 Dünya Parklar Kongresi'nde “a¤lar›n kapsaml› olmas› ve her yaflam alan›n›n en az %20-30'u düzeyinde kat› bir flekilde korunan alanlara sahip olmas›” yönünde bir tavsiye karar› al›nm›flt›r.105 'En az' terimi önemlidir, çünkü Dünya Parklar Kongresi'nde baz› yaflam alanlar›n›n di¤erlerinden daha yüksek oranda korumaya ihtiyac› olaca¤› kesin bir flekilde kabul edilmifltir. ‹zole ve bölgesel olarak nadir olan yaflam alanlar› için, kendi kendine yetebilir olmalar› gerekti¤inden, alanlar›ndaha büyük bir oran›n›n koruma alt›na al›nmas› gerekecektir. Tüm deniz rezervi büyüklüklerinde nispi art›fllar meydana gelmesine ra¤men,106 rakam ve çeflitlilik aç›s›ndan mutlak art›fllar›n önemi aç›kt›r. Örne¤in küçük bir deniz rezervi alan›ndaki bal›k say›s›n› 10'dan 20'ye yükselterek iki kat›na ç›karmak, büyük bir deniz rezervi alan›ndaki bal›k say›s›n› 1000'den 2000'e yükselterek iki kat›na ç›karmaktan çok daha farkl›d›r. Küçük ve büyük deniz rezervleri aras›ndaki biyolojik önlemlerdeki eflit nispi farklar hemen her zaman büyük deniz rezervleri için daha büyük mutlak farklar anlam›na gelir ve bunun için koruma hedeflerine ulaflmak için daha büyük deniz rezerv alanlar›na gerek olacakt›r. Tam koruma alt›na al›nm›fl deniz rezervleri biliminde iki önde gelen uzman olan BK, York Üniversitesi'nden Callum Roberts ve Julie Hawkins 'tüm tart›flmalar›n büyük ölçekli koruman›n önemi üzerinde birleflti¤i, en fazla faydan›n genelde deniz rezervleri için, denizin %20 ila 40'› aral›¤›nda oldu¤u' sonucuna varm›fllard›r.107 Mevcut deniz rezervlerinin ço¤u küçük olmas›na karfl›n baz› ülkeler daha büyük alanlar belirlemeye bafllam›flt›r. 2004 y›l›nda Avustralya Great Barrier Reef deniz park›n›n %34'ünü yüksek korumal› deniz rezervi olarak belirlemifltir. Deniz rezervlerinin bal›kç›l›k ile ilgili yararlar›n› konu alan çal›flmalar, büyük alanlarda avlanmayla ilgili s›n›rlamalar›n ertelenmesi durumunda azami faydan›n elde edilece¤ini savunmaktad›r. Yak›n tarihli modellere göre deniz kestanesi veya birçok resif bal›¤› gibi yerleflik türlerin afl›r› düzeyde erken avlanmas›n› önlemek için toplam alan›n %35'inden fazlas›nda avlanman›n yasaklanmas› gerekmektedir, ancak farkl› biyolojilerinden dolay› alan gereklilikleri türden türe farkedecektir108. Kuzey Denizi'nde deniz rezervi alan› büyüklü¤ü ve yeri ile ilgili bir modele dayal› bir analize göre, ekosistem içinde kayg› verici bir tür için yararl› olacak deniz koruma alan› azami büyüklü¤ü toplam Kuzey Denizi alan›n›n %25 ila 40'› düzeyindedir.109 Birleflik Krall›ktaki Çevre Koruma Kraliyet Komisyonu'nun [Royal Commission on Environmental Pollution (RCEP)] bal›kç›l›¤›n 33 Önneerriilleenn DDeenniizz RReezzeerrvvlleerrii Ö 4 8 9 3 6 2 1 5 7 Figure 1. Greenpeace proposed marine reserve network Coastal area, requiring a marine reserve network 1.. AAllbboorraann DDeenniizzii Alboran Denizi, Akdeniz'in s›cak sular› ile Atlas Okyanusu'nun so¤uk sular›n›n buluflma noktas›d›r ve bir çok bal›k, balina ve yunusun göç rotas› üzerinde yer al›r. Alboran Denizi, deniz yükseltilerinin bulundu¤u bir çok bölge içermekte ve bu yükseltiler deniz yaflam›n›nn daha çabuk geliflmesine neden olmaktad›r. Bu yükseltiler, sardalya ve hamsi bal›klari için yumurtalama alan› olmas›n›n yan› s›ra bir çok balina ve yunus ceflidi için de önem tafl›maktad›r. Bu deniz, ayn› zamanda aralar›nda deniz da¤lar›n›n ve derin deniz mercanlar›n›n da bulundu¤u bir çok hassas derin deniz özelli¤i içermektedir. 2 & 6. Deniz Da€¤lar› Bu alanlar, Akdeniz'deki tekil deniz da¤lar›n› simgelemektedir. Deniz da¤lar› ayn› zamanda önerilen bir çok deniz koruma alan› bölgesini içermektedir. Deniz da¤lar›, birçok türe ev sahipli¤i yapmaktad›r. Bu bölgeler ayn› zamanda birçok türün üreme ve beslenme alan›d›r. 3. Balear Adalar› Balear Adalar›'n› çevreleyen sular sardalya ve hamsinin de içinde bulundu¤u bir çok türün yan› s›ra afl›r› tüketilen göçmen türlerden tuna bal›¤› ve k›l›çbal›¤› için önemli bir yumurtlama bölgesidir. Bu bölgede derin deniz mercanlar› ve so¤uk su kaynaklar› bulunmaktad›r ve ispermeçet balinas› için önemli bir aland›r. Bölgede nesli tükenmekte bir tür olan büyük beyaz köpek bal›klar›n›n da görüldü¤ü kaydedilmifltir. 4. Lion Körfezi Körfez, Rhone Deltas› taraf›ndan etkilenmifltir. Bu bölge UNESCO taraf›ndan Biosfer Koruma Alan› ve Ramsar Alan› olarak belirlenmifltir. Bu deniz bölgesi sardalya, hamsi ve karides için çok önemli bir üreme noktas›d›r. Bölge ayn› zamanda ispermeçet balinas›, so¤uk su kaynaklar› ve mercan kayal›klar› içermektedir. 5. Cezayir Uzant›s› Bölge, hamsiler için üreme noktas› olup ispermeçet balinas› için de çok önemlidir. Bölgede ayn› zamanda derin deniz mercanlar› bulunmaktad›r. 34 35 7. Kartaca Uzant›s› Bölge, hamsiler için üreme noktas› olup ispermeçet balinas› için de çok önemlidir. Bölgede ayn› zamanda sardalya, mavi ve k›rm›z› karides ve flifle burunlu yunuslar bulunmaktad›r. K›y› fleridi deniz kaplumba¤alar›n›n göç rotas› üzerindedir ve yuvalama alan›d›r. 8. Ligurya Denizi Lingurya Denizi, besleyici maddeleri deniz dibinden yukar›ya ç›karacak bir sisteme sahiptir. Bu özelli¤i ile bölge bir çok türü bar›nd›ran verimli bir aland›r. Bölge 13 türü bulunan balina ve yunuslar için önemli bir beslenme alan›d›r. Akdeniz'de bulunan yüzgeçli balinalar farkl› ve yeni bir tür olabilir. Bölgede ayn› zamanda deniz da¤lar› ve derin deniz mercanlar› bulunmaktad›r. Ligurya Denizi, yunuslar ve balinalar için tafl›d›¤› önemden dolay› SPAMI sistemi ile kontrol edilen bir koruma alan› olarak belirlenmifltir. Ancak bir deniz rezervinin deniz yaflam›n›n çeflitlili¤ini ve alanlar›n› tam olarak korumas› gerekir. 9. Orta Tiren Denizi ‹talya ile Sardunya Adas› aras›nda bulunan bu deniz, yüzgeçli balina ve ispermeçet balinas› ile yunus gibi bir çok memeli deniz türü için çok önemli bir aland›r. Bölgenin, balina ve yunuslar için deniz koruma alan› ilan edilmesi önerilmifltir. Bölge hamsi için üreme noktas› olup berlam ve sardalya gibi bir çok aç›k deniz bal›¤› türü için önemli bir aland›r. Bölge orkinosun göç rotas› üzerindedir ve göçmen kufllar için de önemlidir. Bölgede, aralar›nda Vavilov Deniz Da¤› da olmak üzere bir çok deniz da¤› bulunmaktad›r. 10 &11. Messina Bo€¤az› Bölge büyük bir ak›nt› sistemini içerdi¤i ve aç›k deniz bal›klar›, yunuslar ve balinalar›n göç rotas› üzerinde bulundu¤u için çok önemlidir. Bölgede, aralar›nda deniz taban›ndan 3000 metre yükselen Akdeniz'in en büyük volkanik yap›lar›ndan biri olan Marsili Deniz Da¤›'n›n da bulundu¤u bir çok deniz da¤› bulunmaktad›r. Bölge yüzgeçli balina ve ispermeçet balinas› için önemli bir aland›r ve orkinos ve k›l›çbal›¤›n›n yumurtlama alan›d›r. 12. Sicilya Kanal› Tunus ve Sicilya aras›nda yer alan Sicilya Kanal›, do¤u ve bat› Akdeniz deniz yataklar›n› birlefltirir ve her iki bölgeden bir çok türe ev sahipli¤i yapar. Akdeniz'deki canl› çeflitli¤ili¤inin en belirgin oldu¤u çok verimli bir aland›r. Bölge, yüzgeçli baliana, ispermeçet balinas› ve büyük beyaz köpekbal›klar› için çok önemlidir. Sicilya yak›nlar›nda birçok deniz da¤› ve derin deniz mercan› bulunur. Tunus k›y›lar›nda ise kaplumba¤a yuvalar›, sünger ve yosunlar bulunmaktad›r. 13. Malta E€¤imi Bölge, Malta'n›n etraf›n› saran sular› da kapsayacak flekilde Sicilya'n›n güneyine de¤in uzan›r ve Akdeniz içinde canl› çeflitlili¤inin yüksek oldu¤unu alanlardan biridir. Bölge olgunlaflmam›fl hamsiler için önemli bir alan içermektedir. Bölge yunuslar için çok önemlidir ve ACCOBAMS taraf›ndan deniz koruma bölgesi olmas› önerilmifltir. Malta çevresindeki sular›n büyük beyaz köpekbal›klar›n›n üreme alan› oldu¤u düflünülmektedir. 14. Medina S›rt› Bölge, bir çok derin deniz yaflam biçiminin yan› s›ra Medina (Malta) S›rt› ile Epichamos ve Arflimed Deniz Da¤lar›'n› içeren önemli bir aland›r. 15. Sirte Körfezi Bölge, orkinoslar›n önemli bir beslenme alan›d›r. Çevredeki k›y›lar kaplumba¤a yuvalar›na ve yosunlara ev sahipli¤i yapmaktad›r. 16. Libya Burnu Do¤u Libya'n›n k›y› ve deniz alanlar›, Akdeniz'de kalan son 10 cennet bölgesinden biri olarak tan›mlanmaktad›r. K›y›larda bulunan deniz yosunlar› bölgeyi bal›klar için önemli bir beslenme alan› haline getirmektedir. Kaplumba¤alar, çevredeki kumsallarda yuva yaparlar ve k›y›n›n aç›klar›nda, aralar›nda Herodot Deniz Da¤›'n›n da bulundu¤u deniz da¤lar› ve so¤uk su kaynaklar› bulunur. 17. Yukar› Adriya Kuzey Adriya, sardalya ve hamsiler için çok önemli bir üreme alan›d›r. H›rvatistan k›y›lar›, Tethys Araflt›rma Enstitüsü taras›ndan flifle burunlu yunuslar için koruma alan› olarak önerilmifltir. ‹talya ve H›rvatistan k›y›lar› aralar›nda orkinos, k›l›çbal›¤› ve köpek bal›klar›n›n da bulundu¤u çok çeflitli bal›k türüne ev sahipli¤i yapar. 18. Pomo Çukuru Bölge, Akdeniz berlam›, hamsi ve di¤er türler için önemli bir üreme alan›d›r ve Adriya bal›k popülasyonlar› için hayati bir öneme sahiptir. Bu önemi sebebiyle bölgede trolle avlanma 1998 y›l›ndan beri yasakt›r. Bölgede ayr›ca so¤uk su kaynaklar› bulunur. 19. Otranto Kanal› ‹talya'n›n “topu¤unda” yer alan bu deniz alan›, aralar›nda nadir bir tür olan beyaz mercan Lophelia'n›n da bulundu¤u derin deniz mercanlar› için önemli bir bölgedir. WWF ve IUCN, bölgenin koruma alan› ilan edilmesini önermifltir ve 2006 y›l›nda trolle avlanma yasa¤›n›n getirilmesiyle bölge k›smen korunmaya al›nm›flt›r. 36 20. Helen Çukuru Bölge, ispermeçet balinas› ve Cuvier gagal› balinas› için önemli bir aland›r ve bir deniz STK's› olan Pelagos taraf›ndan korunmas› önerilmifltir. ACCOBAMS, Girit'in güneybat›s›ndaki alan›n ispermeçet balinalar› için deniz koruma alan› olmas›n› önermifltir. Bölge Akdeniz'in en derin bölümünü oluflturan Calypso Çukuru da dahil olmak üzere derin deniz özelli¤i gösteren alanlar›, so¤uk su kaynaklar›n› ve deniz da¤lar›n› içerir. 21. Olimpi Girit'in güneyindeki Olimpi çamur alan› önemli derin deniz özelliklerine sahiptir. Bunlar aras›nda çamur volkanlar›, so¤uk su kaynaklar›, tuzlu su havuzlar› say›labilir. Ayr›ca bölge mikrobik topluluklara ev sahipli¤i yapar. 22. Saronikos Körfezi Yunuslar için önemli bir bölgedir, ACCOBAMS taraf›ndan koruma alt›na al›nmas› önerilen daha genifl bir yunus koruma bölgesinin parças›d›r. Akdeniz'de ticari de¤eri en yüksek olan türlerden berlam›n (Merluccius merluccius) büyüme alan›d›r. 23. Sporades Adalar› Bu alan, rahip fok bal›klar› için çok önemlidir ve IUCN koruma alan› ve Yunan Do¤a 2000 sitesi olarak belirlenmifltir. ACCOBAMS taraf›ndan yunus koruma alan› olarak önerilmifltir. 24. Thrakiko Pelagos Bu bölge aralar›nda hamsi, karides ve berlam›n bulundu¤u bir çok türün büyüme alan›d›r. Kuzey Ege, Akdeniz'de domuzbal›¤›n›n hala bulundu¤u son aland›r. Akdeniz rahip fok bal›¤› ve yunuslar da bu bölgede bulunmaktad›r. Bölgenin k›y›lar› Yunan Do¤a 2000 a¤›na dahildir. 25. Limnos- Gökçeada Kuzey Ege, Akdeniz'de domuzbal›¤›n›n hala bulundu¤u son aland›r. Kuzeydo¤u Ege'de önerilen koruma alan› yunuslar için çok önemlidir ve ACCOBAMS tarf›ndan önerilen yunus koruma bölgesinin bir parças›d›r. Bölgenin k›y›lar› Yunan Do¤a 2000 a¤›na dahildir. 26. Girit-Türkiye Aras› Bölge, deniz da¤lar›na temas eder ve yunuslar için önemli bir aland›r. (ACCOBAMS tarf›ndan önerilen yunus koruma bölgesinin bir parças›d›r) Bölgenin k›y›lar› Yunan Do¤a 2000 a¤›na dahildir. Türkiye k›ylar›nda kaplumba¤alar yuva yapar. 27. Orta Levanten Denizi Bir çok deniz da¤› ve soguk su kayna¤› içeren önemli bir derin deniz bölgesidir. Akdeniz'in ticari de¤eri yüksek türlerinden k›l›çbal›¤›n›n yumurtlama alan›d›r. 28. Amanos Da€¤lar› Türkiye'nin güneyindeki bu bölge, Amanos Da¤lar›'n›, deniz da¤lar›n›, çamur volkanlar›n› ve metan so¤uk su kaynaklar›n› içerir. Çevredeki k›y›larda kaplumba¤a yuvalar› bulunur. 29. K›br›s Kanal› K›br›s ile Türkiye aras›nda bulunan sular ve mavi yuzgeçli tuna (Thunnus thynnus), uzun kanatl› orkinos (Auxis rochei) ve siyah Atlantik uçan bal›¤›n›n (Euthynnus alleteratus) yumurtlama alan›d›r. Türkiye ve K›br›s k›y›lar›nda nesli tükenmekte olan caretta carettalar›n ve yeflil deniz kaplumba¤alar›n›n (Chelonia mydas) yuvalar› bulunur. 30. Eratosthenes Deniz Da€¤lar› Bu da¤lar K›br›s'›n güneyi ile Nil Deltas›'n›n kuzeyi aras›nda yer al›r ve deniz taban›ndan 800 metre yükselir. Bu bölgede (Caryophyllia calveri, Desmophyllum cristagalli) gibi nadir bulunan mercan türlerine rastlan›r. Bu bölge, ispermeçet balinas› ve yüzgeçli balina ile flifle burunlu yunus ve çizgili yunus gibi bir çok yunus ve balina türü için çok önemlidir. K›br›s k›y›lar›nda yo¤un olarak kaplumba¤a yuvalar› içeren kumsallar bulunur. 31. Fenike K›y›lar› Bölge tuna bal›klar›n›n göç rotas›nda yer al›r ve caretta caretta, yeflil deniz kaplumba¤alar› ve köpekbal›klar›n›n üreme alan›d›r. Nesli tükenmekte olan kum kaplan› köpekbal›¤› (Carcharias taurus), yutucu köpek bal›¤› Centrophorus granulosus) ve melek köpekbal›¤› (Squatina squatina) bu bölgede bulunur. Çevredeki k›y›larda, s›cak su kaynaklar› ve buna ba¤l› canl› türleri bulunur. 32. Nil Fan› Nil Fan›'n›n derin sular›, deniz alt› kanyonlar› ve so¤uk su kaynaklar› ile yüksek bir canl› çeflitlili¤ine sahiptir. So¤uk su kaynaklar› çamur, gaz, ve s›v› salarak mikrobik çeflitlili¤e katk›da bulunur. Bu hassas deniz yata¤› özellikleri GFCM'i harekete geçirerek trolle avlanman›n yasak oldu¤u bir koruma alan›n› oluflturulmas›n› sa¤lad›. Bu bölge, aralar›nda orkinosun da bulundu¤u bir çok bal›k türü için önemli bir beslenme alan›d›r. 37 © Greenpeace/Newman © Greenpeace/Morgan © Greenpeace/Esteban 38 deniz ortam› üzerindeki etkilerinin ele al›nmas› ile ilgili 2004 raporundaki en önemli tavsiye, BK'›n EEZ'inin (Özel Ekonomik Bölge - Exclusive Economic Zone) %30'unun avlanma veya di¤er istihraç faaliyetlerinin geçici veya sürekli olarak yasakland›¤› bölge (no-take zone) olarak ayr›lmas›d›r.110 Deniz rezervlerinin d›fl›ndaki insan etkisinin derecesi artt›kça koruma gerektiren toplam deniz alan› da muhtemelen artacakt›r. Bunun nedeni, deniz rezervleri d›fl›ndaki bal›kç›l›¤›n , korunan popülasyonlar›n döllenmesi ile stoklar› yenilemesine daha ba¤›ml› hale gelirken, deniz rezervleri içindeki popülasyonlar›n da ço¤almas› için baflka deniz rezervlerindekilere daha ba¤›ml› olmas›d›r .111 Temsili bir çeflitlilikte yaflam alan› ve türü korumak için bir dizi deniz rezervinin oluflturulmas› gerekecektir ve bunlar›n ba¤lant›s›n› temin eden bir a¤ içinde konumland›r›lmalar› önemlidir. Birçok deniz canl›s› türünün aç›k deniz da¤›t›m aflamalar› bulunmaktad›r ve yumurtalar ve larvalar ço¤u zaman ilk yumurtland›klar› yerlerden çok uzaklara tafl›nmaktad›r. Bir bölgenin deniz rezerv alan›n›n kaplad›¤› alan miktar› artt›kça birbirlerine ba¤lant›lar› da artacakt›r. Bir a¤ içindeki deniz rezervlerinin say›s› artt›kça ba¤lant› da artacakt›r, ancak daha h›zl› bir oranda.112 Baz› uzmanlar deniz rezervlerinin farkl› büyüklüklerdeki bir a¤ içinde tesis edilmesinin önemini vurgulam›fllard›r113. Deniz rezervlerinin büyüklü¤ü tipik olarak k›y›dan uzaklaflt›kça artmal›d›r. K›y›ötesi alanlarda küçük deniz rezervlerinin tan›mlanmas›, bal›kç›lar›n bunlara uymas› ve uygulama daha zor olacakt›r114. Ayr›ca, pratik bir kural olarak, koruma alt›ndaki alanlar›n k›y› ötesi bölgelerde daha büyük olmas› gerekir, zira k›y›ötesi hayvan hareketleri daha büyük ölçüde olmaktad›r.115 K›y› fleridinde daha küçük ölçekte deniz rezervlerinden oluflan bir a¤ oluflturmak, rezerv alanlar›n bal›kç›l›k aç›s›ndan getirece¤i faydalar›n k›y› boyunca tüm k›y› bal›kç›lar›na eflit oranda yay›lmas›n› sa¤lar. Aksi takdirde büyük ölçekli deniz rezervleri etraf›nda yaln›zca belli bir grup bal›kç›n›n yo¤unlaflmas› sonucu k›y› bal›kç›lar›n›n tümü birden avlak alanlar›n› kaybederler.116 Greenpeace'in önerisi Greenpeace, temiz ve sa¤l›kl› okyanuslara ve denizlere sahip olabilmek için, dünya okyanuslar›n›n yüzde k›rk›n› kaplayan küresel bir deniz rezervleri a¤› kurulmas› için kampanya yürütmektedir. Akdeniz ba¤lam›nda bu, aç›k denizlerde temsili bir büyük ölçekli deniz rezervleri a¤› ve sahil bölgelerinde iyi yönetilen, sürdürülebilir bal›kç›l›k alanlar› ile birlikte daha küçük deniz rezervleri mozai¤i kurulmas› anlam›na gelir. Bölgenin biyolojik çeflitlili¤indeki düflüflü durdurmak ve tersine çevirmek için böyle bir a¤ elzemdir ve bunun bal›kç›l›¤a da çeflitli yararlar› olaca¤› konusundaki kan›tlar gitikçe artmaktad›r. Bir Akdeniz a¤› kurman›n ilk ad›m› olarak Greenpeace, deniz rezervleri olabilecek bir dizi kilit alan› gösteren bir harita haz›rlam›flt›r. Önerilen a¤, ekosistemin düzgün iflleyifli için gerekli olan, önemli yumurtlama ve geliflme alanlar› olarak bilinen alanlar›n yan›s›ra, bölgede bulunan farkl› yaflam alanlar›n›n örneklerini de içermektedir. Bölgenin baz› k›s›mlar› (özellikle do¤u havzas›) ve baz› türler ve yaflam alanlar› ile ilgili ayr›nt›l› verilerin azl›¤›, bir a¤ tasarlanmas› için engel teflkil etmez. Bir koruma arac› olarak bir deniz rezervleri a¤›n›n güzel taraflar›ndan biri, a¤ yeterli ölçekte oldu¤u ve bölgeye yay›lm›fl yaflam alanlar›n›n kapsaml› bir seçimini içerdi¤i müddetçe hedeflerine ulaflabilece¤idir. Bu alanlar›n seçiminde kullan›lan metodoloji ile ilgili ayr›nt›l› bilgiyi ilgili kutucukda bulabilirsiniz. Greenpeace, Akdeniz'in kaynaklar› ile alakal› tüm faaliyetlerin sürdürülebilirli¤inin sa¤lanmas› için, bu önerilerin daha genifl anlamda bir önlemler zinciri ile de desteklenmesi ve birlefltirilmesi gerekti¤ini do¤rulamaktad›r. E¤er, 39 deniz rezervleri tüm paydafllar› dahil eden bir geçifl sürecini sa¤layacak birlefltirici bir strateji dahilinde oluflturulmazsa, Akdeniz topluluklar› için ekonomik getirileri k›sa vadeli olur. Di¤er taraftan, Greenpeace, günümüzde süregelen kaynak kullan›m oran› ve yöntemleri devam etti¤i takdirde, de¤erli do¤al kaynaklar tahrip edilece¤i ve kaybedilece¤inden, çok büyük ekonomik ve sosyal etkiler yaflanaca¤›na dikkat çekmektedir. Greenpeace, do¤al kaynaklar›n korunmas›, Akdeniz'deki pekçok ekonomik faaliyet için sürdürülebilir bir gelecek sa¤lanmas› ve Akdeniz k›y›lar›nda yaflayan insanlar›n yaflam kalitelerinin yüksek olabilmesi için, bir deniz rezervleri a¤›n›n oluflturulmas›n›n mutlak bir gereklilik oldu¤una inanmaktad›r. Greenpeace önerilen deniz rezervlerinin seçiminde eldeki en iyi bilgiyi kullanmak için elinden gelen çabay› göstermifltir. Bir yandan da bu süreçte farkl› paydafllar›n ve de özellikle k›y› topluluklar›n›n verimli kat›l›m› ve hassasiyetinin mutlak öneminin fark›ndad›r. Metodoloji Greenpeace'in bölgesel deniz rezervleri önerisi, Akdeniz'in biyolojik çeflitlili¤i ve fiziki oflinografisi ile ilgili olarak aylar boyunca toplanan kapsaml› verilere dayanmaktad›r. Gerekli veriler topland›ktan sonra (veriler genelde mekansald›r, ancak baz› nicel veriler de toplanm›flt›r) bu veriler say›sallaflt›r›lm›fl ve bir Co¤rafi Bilgi Sistemi [Geographical Information System (GIS)] veritaban›na girilmifltir. Bu haritalama yaz›l›m›, farkl› veri kümelerini paylaflt›rma imkan›na sahip olup ortaya ç›kan 'sandviç'e bakarak yüksek ekolojik öneme sahip alanlar› belirlemek ve her yaflam alan›n›n %40'›n›n kapsanmas›n› temin ederek, birlikte temsili bir bölgesel a¤ teflkil edebilecek alanlar› seçmek mümkün olmaktad›r. Haz›rlad›¤›m›z A¤›n haritalanmas›nda kullan›lan veri katmanlar› flöyledir: • Türlerin da¤›l›m› (balinalar, yunuslar, fok bal›klar› ve bal›klar dahil) • Deniz türleri için önemli alanlar (yumurtlama alanlar›, yetifltirme alanlar› ve yuvalama kumsallar› gibi) • Önemli yaflam alanlar› (denizda¤lar› ve deniz çay›rlar› gibi) • Daha önce korumada öncelikli ilan edilmifl alanlar (SPAMI ve Natura 2000 alanlar› gibi) Süreci daha da iyilefltirmek için bölgede yaflayan biliminsanlar›ndan da uzman tavsiyesi al›nm›flt›r. Greenpeace taraf›ndan önerilen a¤, eldeki en iyi bilgilere dayand›r›lm›flt›r. Bundan sonraki aflama, tüm bölgesel paydafllar›n bu öneriyi de¤erlendirmesi ve haritalar› yeni bilgiler ve pratik yaklafl›mlar ›fl›¤›nda daha da mükemmellefltirmesidir. K›y›sal alanlar Greenpeace'in deniz rezervleri tan›m›, Akdeniz'in aç›k denizleri için burada önerdi¤imiz gibi, büyük ölçekli deniz rezervleri ile ilgilidir. Sahil bölgesinde de bir deniz rezervleri a¤› kurulmas› ayn› derecede önemlidir, ancak türlerin hareketi ve avlanma türü nedeniyle bunun farkl› bir ölçekte tasarlanmas› gerekmektedir. Aç›k denizlerin özellikleri daha büyük ölçekte ifllemektedir - derin denizlerde yaflayan türlerin göçü; derin deniz bay›rlar› ve da¤lar› ve okyanus koflullar›ndaki de¤iflkenlik. Ayn› flekilde, aç›k denizlerdeki bal›kç›l›k filolar› daha uzun mesafeler katetmek üzere tasarlanm›flt›r. Öte yandan, sahil bölgesinin özellikleri, örne¤in kayal›k resifler, deniz çay›rlar›, haliçler veya kaplumba¤a yuvalama kumsallar›, daha küçük ölçeklidir. K›y›sal bal›kç›l›k filolar› yüzlerce kilometre de¤il belli bir kilometrede ifllemektedir. Bunu oluflturmak için aç›k denizlerdeki büyük ölçekli deniz rezervleri sahile kadar getirilemez. Sahillerdeki deniz rezervleri a¤lar›n›n yerel topluluklar ile dan›flma suretiyle kurulmas› gerekmektedir. Böylece küçük 40 ölçekli özellikler korunabilecek ve bal›kç›l›k kaynaklar›na eflit eriflim devam ettirilecektir. Deniz rezervlerinin e¤itim, araflt›rma, hobi ve turizm yönünden faydalar› da sahil topluluk aras›nda paylafl›lacakt›r. Ölçek farkl›l›klar›na ra¤men, sahil bölgesinde bir deniz rezervleri a¤› kurulmas› konusunda da ayn› ekolojik prensipler geçerlidir. Bunlar: • Deniz alan›n›n yeterli bir oran›n› kaplayan bir a¤. Yeterli oran›n ne oldu¤u konusu raporumuzun önceki sayfalar›nda belirtilmifltir. • Her yaflam alan› türünün korunmas›; sadece nadir, eflsiz veya bozulmam›fl alanlar›n de¤il, ayr›ca ço¤u zaman bozulmufl, ancak ayn› zamanda deniz türleri için çok önemli bir yaflam alan› olan s›radan yaflam alan› örneklerinin de korunmas›. • Her yaflam alan› türünün korunmas› bu yaflam alan›n›n yeterli bir oran›n› kaplamal›d›r ve çok say›da alan› içermelidir. Do¤ru bir flekilde uyguland›¤›nda bir sahil deniz rezervleri a¤› yerel topluluk taraf›ndan desteklenecek ve uygulanacak, alanlar içinde yararlar sa¤layacak (e¤itim, araflt›rma, dinlence ve turizm f›rsatlar› gibi) ve çevredeki alanlardaki küçük ölçekli dalyanlara da yararlar sa¤layabilecektir. Karayipler'de St Lucia'da kurulan küçük ölçekli sahil deniz rezervleri a¤›nda bu gösterilmifltir. St Lucia'da resifin yaklafl›k %35'ini kapsayan bir deniz rezervleri a¤› kurulmufltur117. Üç y›l koruma sonras› deniz rezervleri içindeki ticari bal›k türlerinin biyokütlesi üç kat›na, resifin geri kalan›nda ise iki kat›na ç›km›flt›r. Befl y›l koruma sonras› ise deniz rezervleri d›fl›ndaki av %46-90 artm›flt›r118. Daha yak›n bir örnek vermek gerekirse, 1995 y›l›nda M›s›r'da, K›z›ldeniz'de bir dizi deniz miras› alan› kurulmufl ve sadece befl y›l koruma sonunda çevredeki bir birim çaba bafl›na av rakamlar›nda %60'tan fazla art›fl görülmüfltür.119 Deniz rezervlerinin yararlar›n›n ve bal›kç›l›k alanlar›na eriflimin sahil fleridi boyunca adil bir flekilde da¤›lmas› için, yap›lacak bir a¤ tasar›m›nda biyolojik faktörlerin yan›s›ra sosyal faktörler de dikkate al›nmal›d›r. 41 © Greenpeace/Newman © Greenpeace/Newman © Greenpeace/Newman 42 Denizin geri kalan›na gösterilecek özen Deniz rezervlerinin, bitkilerin, hayvanlar›n ve denizdeki yaflam alanlar›n›n korunmas› ve bal›kç›l›¤›n bu alanlar›n s›n›rlar› d›fl›nda da sürdürülebilirli¤i aç›s›ndan aç›k yararlar› oldu¤u görülmüfltür. Ancak deniz rezervlerinin yararlar›, çevresindeki denizin ekolojik aç›dan akla uygun yönetimine ayn› oranda ba¤›ml›d›r veya artmaktad›r. Bu önerimiz ile Akdeniz'in yüzde k›rk›n›n deniz rezervleri ile korunmas› tavsiye edilmektedir. Ayr›ca denizin ço¤unlu¤unun - deniz rezervleri d›fl›ndaki yüzde altm›fl›n- sürdürülebilir ve adil bir flekilde yönetilmesini sa¤lamak için yönetim tarz› ile ilgili baz› esasl› de¤iflikliklerin yap›lmas› gerekmektedir. Yürürlükteki okyanuslar›n yönetimi rejimi, aç›k denizlerden (ki Akdeniz'in büyük k›sm› aç›k denizdir) tüm uluslar›n özgürce yararlanmas› gibi miyad› dolmufl bir kavram olan “denizlerin özgürlü¤ü” prensibine dayanmaktad›r. Bu kavram, okyanus kaynaklar›n›n tükenmez oldu¤unun düflünüldü¤ü zamanlarda ortaya at›lm›fl olup bugün durumun böyle olmad›¤› aç›kt›r. Modern okyanus yönetiminde okyanuslar›m›z›n kaynaklar›n›n s›n›rl› oldu¤unu ve çabalar›m›z›n ''denizlere özgürlük'' için olmas› gerekti¤ini kabul edecek köklü de¤ifliklikler yap›lmal›d›r. Denizlere özgürlük kavram›, Akdeniz'de Maltal› devlet adam› Arvid Pardo taraf›ndan ortaya at›lm›flt›r. Neredeyse k›rk y›l kadar önce zaman›n Birleflmifl Milletler Malta Büyükelçisi olan Pardo, okyanus kaynaklar›yla ilgili olarak insano¤lunun ortak miras› kavram›n› gelifltirmifltir. 1971 tarihli 'Taslak Okyanus Alan› Antlaflmas›'nda Pardo, ulusal etki alan› d›fl›ndaki bütün okyanus alanlar›n›n su sütunundan deniz yata¤›na- kaynaklar›n›n insano¤lunun ortak miras›n›n bir parças› olarak görülmesini ve faydalar›n›n sürdürülebilir ve eflit bir flekilde paylafl›lmas›n› temin edecek bir flekilde yönetilmesini savunmufltur. Bunun için denizlere özgürlük kavram›, okyanuslar›m›z›n neyi içine alabilece¤i ve okyanuslar›m›zdan neyin al›nabilece¤i ile ilgili s›n›rlar oldu¤unu kabul eder ve günümüz ve gelece¤imiz için, tüm insano¤lunun yarar› için, aç›k denizlerin sürdürülebilir ve adil yönetimini öngörür. Denizlere özgürlük kavram› ayr›ca herhangi bir faaliyete izin verilmeden önce bütün ekosistem üzerindeki etkilerin dikkate al›nmas› ve yönetim rejiminin temelini tedbirin teflkil etmesi - yani bu küresel ortak kayna¤› kullanmak isteyenlerin sebep olabilecekleri zararlardan sorumlu olduklar› ve planlanm›fl faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkilerini en aza indirmeleri gerekti¤i - anlam›na gelir. Ayr›ca flu anlamlara da gelir: Ekosistem esasl› yönetimin benimsenmesi Hiçbir tür tek bafl›na bulunmaz ve çevredeki yaflam alanlar›n› hesaba katmayan bal›kç›l›k yönetimi temelde hatal›d›r. Örne¤in dipte trolle bal›k avlama yoluyla bal›klar›n kritik üreme alanlar›n› tahrip edecek bal›kç›l›k yönetiminin felakete varan sonuçlar› salt stoklar›n veya türlerin de¤il, ekosistemlerin yönetimi ihtiyac›n› gösterir. Tedbirli yaklafl›m ilkesinin uygulanmas› Tedbir bilgi eksikli¤inden dolay› karar vericilerin birfleyler yapmamas›n›n mazur görülmemesi, hata yapsalar da tedbirleri nedeniyle hata yapmalar› anlam›na gelir. Bunun için bal›kç›l›k veya sahil geliflimi ile ilgili faaliyetler gerçeklefltirmek isteyenlere, bu konuda kendilerine izin verilmeden önce deniz ortam›na zarar vermeyeceklerine dair kan›tlama yükümlülü¤ü getirilmesi gerekir. Bu, sürdürülebilir kalk›nmay› ve bal›kç›l›¤› teflvik edecek ve tahrip edici uygulamalar› sona erdirecektir. 43 Tahrip edici bal›kç›l›k uygulamalar›n›n ortadan kald›r›lmas› Sürdürülebilirli¤i olmayan bal›kç›l›k uygulamalar› yasaklanmal›d›r. Buna bir örnek kabul edilemeyecek yüksek düzeylerde hedef d›fl› avlanmaya neden olan ve bunun sonucu olarak Akdeniz'de yasaklanm›fl bulunan ak›nt› a¤lar› n›n kullan›m›d›r. ak›nt› a¤lar› ile ilgili yasak art›k uygulanmal›d›r. (bkz. sayfa, ak›nt› a¤lar› : ölüm duvarlar›) Korsan bal›kç›l›¤›n ortadan kald›r›lmas› Bal›kç›l¤›n ve deniz yaflam›n›n yönetimi uyguland›¤› derecede iyidir. Yasad›fl›, düzenleme alt›na al›nmam›fl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›k, deniz ortam›n› ve meflru yoldan avlananlar›n geçimlerini tehdit etmektedir. Bal›kç›l›k yönetimindeki yasal boflluklar, mali nedenlerden ötürü gemilerin yabanc› bayrak tafl›mas›n›n artmas›na izin veren gevflek tutumlar ve düzenlemelerin yeterli bir flekilde uygulanmamas›, ele al›nmas› gereken meselelerdir. Kapasitenin üzerinde avlanman›n azalt›lmas› Avlanma kapasitesinin devaml› art›r›lmas›, deniz kaynaklar›n›n eflit ve sürdürülebilir kullan›m› önünde bir engel teflkil etmektedir. Avlanma kapasitesi denizin sürdürebilece¤i bir düzeyde tutulmal› ve kapasite üzerinde avlanmay› teflvik eden sübvansiyonlar ortadan kald›r›lmal›d›r. Kirlili¤in son bulmas› Deniz çöplük de¤ildir. Di¤er ço¤u deniz ve okyanus gibi maalesef Akdeniz de ayn› muameleyi görmüfltür. Akdeniz'in kirlenmeden korunmas› için birçok anlaflma yap›lm›fl, birçok taahhütte bulunulmufltur. Ancak olmas› gereken, bak›fl aç›lar›n›n kökten de¤iflmesidir. Gözden ›rak demek, gönülden ›rak demek de¤ildir ve denizin kanalizasyon, çöplük veya toksik at›k boflalt›m alan› gibi kullan›lmas› asla kabul edilemez. 4. Akdeniz - özel bir siyasi deniz Antik dünyan›n merkezi ve bat› medeniyetinin befli¤i olan Akdeniz bir karfl›tl›klar, çat›flmalar ve ayr›l›klar bölgesi oldu¤u kadar bir çeflitlilik ve kültürel kimlik bölgesidir. Arada uzanan deniz böldü¤ü kadar köprüler de kurar ve sahilleri bir miras› -ola¤anüstü çeflitlilikte diller, adetler, zanaatlar, paralar, gelenekler, inançlar, halklar ve siyasetler- tafl›r. Siyasi olarak bölge Bat› Avrupa, Balkanlar, Ortado¤u ve Kuzey Afrika'n›n kavfla¤›nda uzanmaktad›r - siyasi Do¤u ile Bat›, küresel Kuzey ve Güney, Bat› ve Arap dünyalar›, Musevilik, ‹slamiyet ve Hristiyanl›k, Avrupa Birli¤i (AB) ve komflular› aras›nda bir köprüdür. Akdeniz'e k›y›s› olan ülkelerin neredeyse yüzde k›rk› için Avrupa'n›n bütünleflmesi siyasi bir gerçektir.. Avrupa'n›n bütünleflmesi, sosyal Avrupa gibi daha güçlü 44 © Greenpeace/Aragón © Greenpeace/Newman Avrupal› kimli¤i gibi güçlü kavramlarla el ele olagelmifl, ancak ayn› zamanda Akdeniz'de kaynak kullan›m› için aç›k sonuçlar ile önemli ekonomik büyümeyi teflvik etmifltir. Avrupa Toplulu¤u (AT) 1978 y›l›nda yürürlü¤e giren, Akdeniz'in deniz ve sahil alanlar›n›n korunmas›yla ilgili bölgesel bir sözleflme olan Barselona Sözleflmesi'nin Taraflar›ndan biridir. AT ülkeleri bu Sözleflme'nin çal›flmalar›na önemli bir katk›da bulunmaktad›r ve Sözleflme'yi ve ilgili protokollerinin baz›lar›n› kabul için çeflitli AT Konsey Kararlar› al›nm›flt›r. AT'ye (Bir kurum olarak) ek olarak, di¤er Taraflar; Arnavutluk, Cezayir, Bosna Hersek, H›rvatistan, K›br›s, M›s›r, Fransa, Yunanistan, ‹srail, ‹talya, Lübnan, Libya, Malta, Monaco, Fas, S›rbistan Karada¤, Slovenya, ‹spanya, Suriye, Tunus ve Türkiye'dir. Bu yüzden Sözleflme, Ortado¤u'dan Kuzey Afrika ve Güney Avrupa'ya bölgesel karakteri tan›mlayan tüm co¤rafi ve kültürel yelpazeyi içine almaktad›r. Barselona Sözleflmesi'nin yap›s›, Sözleflme'yi Rio Deklarasyonu ve Birleflmifl Milletler Deniz Hukuku Sözleflmesi (UNCLOS) ilkeleri ile uyumlaflt›rma amaçl› 2002 tarihli istekli bir revizyon sonras›, revize edilmifl Sözleflme ile birlikte hususi olarak denize at›k boflalt›lmas›, denizdeki acil durumlar, kara merkezli kirlilik kaynaklar›, biyolojik çeflitlilik, tehlikeli at›klar›n s›n›rötesi hareketi and petrol arama ve kullan›m›n› ele alan Protokollerden oluflmaktad›r. Bu belgeler Avrupa-Akdeniz Ortakl›¤› (Euro-Med) gibi K›sa ve Orta Vadeli Çevre Eylem Program›'n› (SMAP) yürürlü¤e koyan bir dizi iflbirli¤i anlaflmas› ile tamamlanmaktad›r. Bölge çap›ndaki giriflimlere ek olarak AB Euro-Med himayesinde birçok ortak ülke ile çift tarafl› ortakl›k anlaflmalar› yapm›flt›r. Bölgede ulusal ve uluslararas› çevre mevzuat›n›n uygulanmas› ihtiyac› üst düzeydedir. Farkl› sosyoekonomik koflullar›n ve jeopolitik gerçeklerin bir yans›mas› olarak bir bütün olarak bölgede uygulaman›n flekli konusunda hat›r› say›l›r farkl›l›klar bulunmaktad›r. Buna ilaveten, sa¤l›kl› ve tam ifller ekosistemlerinin kaynak yönetiminin temelini teflkil etmesini teminen bütünleflik, ekosistem merkezli yönetim yaklafl›mlar›n›n benimsenmesi hususu da acil bir ihtiyaçt›r. Akdeniz'in büyük k›sm›n›n tek bir ülkenin yetkisinin d›fl›nda olmas›, Denizin yönetimi ve korunmas› için uluslararas› iflbirli¤inin flart oldu¤u anlam›na gelir. Bölge içindeki siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik faktörlerin çeflitlili¤inin getirdi¤i zorluklara ra¤men Akdeniz ülkeleri sahil sular› ve aç›k denizleri ile birlikte bir bütün olarak Akdeniz'i korumak için birlikte çal›flmal›d›rlar. 5. Koruma siyaseti Hükümetler imzalad›klar› anlaflmalara uyma konusunda yasalara sayg›l› vatandafllar› kadar hassas olsalard›, Akdeniz daha sa¤l›kl›, daha çeflitli ve daha baflar›l› bir deniz olurdu. Politikac›lar›n›n alt›na imzalar›n› att›klar› birçok taahhüdün çoktan uygulamaya geçirilmesi gerekirdi, ancak uygulamada çok az fley yap›lm›fl ya da hiçbir fley yap›lmam›flt›r. F Mutad oldu¤u üzere, belirtilen tarihler anlaflman›n yürürlü¤e girdi¤i tarih de¤il, kabul edilme tarihidir. Örne¤in ACCOBAMS örne¤inde anlaflma 1996 y›l›nda haz›rlanm›fl, ancak 2001'de yürürlü¤e girebilmifltir. 45 Yüzmeyi ö¤renmek -Barselona'dan Jakarta'ya ve gerisin geriye Çeyrek yüzy›ldan daha uzun bir zaman önce, 1976 y›l›nda, Akdeniz hükümetleri, Akdeniz deniz ortam›n›n ekonomik, sosyal, s›hhi ve kültürel de¤erini resmen kabul etmifllerdir. Barselona'da toplanan hükümetler, Akdeniz'in kirlenmesini önlemeye, azaltmaya, bununla mücadele etmeye ve mümkün oldu¤unca ortadan kald›rmaya ve deniz ortam›n› korumaya ve gelifltirmeye söz vermifllerdir (1976 Barselona Sözleflmesi). O zamanlar birçok karizmatik türe zulüm edilmesi ve ekosistem hizmetlerinin dramatik bir flekilde afl›r› kullan›m› konusundaki kamuoyu endiflesi artmaktayd›.120 Üç y›l sonra, flora ve faunan›n korunmas› ile ilgili 1979 Avrupa Sözleflmesi (Bern Sözleflmesi) çerçevesinde, Akdeniz ortam›n› koruma sözü, estetik, bilimsel, kültürel, rekreasyonel, ekonomik ve içkin de¤erini kabul ederek genel olarak Avrupa türleri ve yaflam alanlar›n› kapsayacak flekilde geniflletilmifltir. Ayn› y›l içerisinde, ancak uluslararas› bir düzeyde, Göçmen Türler Sözleflmesi (Bonn Sözleflmesi), deniz memelileri ve su kufllar› gibi Göçmen türler için kat› koruma flartlar› getirmifltir. Ço¤u Akdeniz sahil devleti, ço¤unlukla gecikmeli de olsa, Sözleflmeleri benimsemifltir. 1979'da tekrar kamuoyunun kayg›lar›na yan›t olarak, Avrupa Ekonomik Toplulu¤u (flimdi Avrupa Toplulu¤u) ülkeleri, Avrupa Toplulu¤u düzeyinde ilk do¤a koruma mevzuat› olan ve kufllar için özel koruma alanlar›n›n korunmas›n› öngören AB Kufllar Direktifini kabul etmifllerdir. Neredeyse on befl y›l sonra ve türler ve yaflam alanlar›ndaki düflüfl artarak devam ederken121, uluslararas› camia, bütün Akdeniz sahil devletleri dahil, biyolojik çeflitlili¤in korunmas› ile ilgili taahhüdünü geniflletmifl, biyolojik kaynaklar›n korunmas›n› ve sürdürülebilir kullan›m›n› temin amac›yla bunlar› nerede olursa olsun desteklemeye ve kullan›m›n› yönetmeye karar vermifltir (1992 Birleflmifl Milletler Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi). Üç y›l sonra bu defa Jakarta, Endonezya'da yap›lan toplant›da Sözleflme'nin Taraflar› deniz ortam›n›n korunmas› amaçl› özel bir program olan Jakarta Deniz ve Sahillerin Biyolojik Çeflitlili¤i Muht›ras›'n› kabul etmifllerdir (Karar VII/5). Barselona'daki ilk taahhütlerden Jakarta'da imzalananlara kadar olan süreç uzun bir süreçtir. Önemli bir husus olarak, Biyolojik Çeflitlilik Konvansiyonu koruma alt›na al›nm›fl alanlardan oluflan ulusal a¤lar›n kurulmas› ve bunlar›n seçimi ve alanlar›n kurulmas› ve yönetimi ile ilgili ilk uluslararas› taahhüdü içermekteydi. Avrupa Toplulu¤u 1992 AB Yaflam Alanlar› Direktifi ile Natura 2000 olarak bilinen AB çap›nda bir koruma alt›ndaki alanlar a¤› oluflturulmas› için yasal temelleri atarak bu önemli geliflmeyi ilerletmifltir. Alanlar›n karada ve denizde belirlenmesi gerekmektedir. 46 © Greenpeace/Aragón © Greenpeace/Gianni Taahhütlerin listesi uzun Geçen y›llar boyunca taahhütlerin listesi de artm›flt›r. Akdeniz sahil devletleri, ilgili anlaflmalar› imzalam›fl iseler, flu an afla¤›daki taahhütleri yerine getirmek durumundad›rlar:F • 1989'dan bu yana, EMERALD a¤› olarak bilinen koruma alt›na al›nm›fl alanlardan oluflan Avrupa a¤›n› kurmak için Özel Koruma Durumu Olan Alanlar [Areas of Special Conservation Interest (ASCI)] oluflturmak üzere Bern Sözleflmesi'ne uygun ad›mlar atmak ve her bölge için gerekli ve uygun koruma tedbirlerinin al›nmas›n› temin etmek;122 • 1992'den bu yana, Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi'ne uygun olarak bir koruma alt›na al›nm›fl alanlar veya biyolojik çeflitlili¤i korumak için özel tedbirlerin al›nmas› gerekti¤i alanlar sistemi kurmak; • 1995'ten bu yana, Barselona Sözleflmesi'nin ilgili SPA Protokolüne uygun olarak uzun vadeli yaflama kabiliyetlerini sa¤layabilmek ve biyolojik çeflitliliklerini sürdürebilmek için yeterli büyüklükte temsili sahil ve deniz ekosistemleri türleri seçerek, özellikle Akdeniz için Önemi Olan Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl Alanlar kurulmas› suretiyle özel do¤al ve kültürel de¤eri olan alanlar› korumak, muhafaza etmek ve sürdürülebilir ve çevresel olarak uygun bir flekilde yönetmek; • 1996'dan bu yana, Karadeniz, Akdeniz ve Bitiflik Atlantik Alan›n›n Deniz Memelilerinin Korunmas› ile ilgili Anlaflma'ya (ACCOBAMS) uygun olarak deniz memelilerinin korunmas› için deniz memelisi yaflam alan› olarak vazife gören ve/veya bu memeliler için önemli g›da kaynaklar› sa¤layan alanlar içeren bir özel koruma alt›na al›nm›fl alanlar a¤› oluflturmak ve idame ettirmek için iflbirli¤i yapmak; • 2002'den bu yana ve Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirvesi Uygulama Plan›'na uygun olarak, 2012'ye kadar temsili a¤lar›n kurulmas› ve yetifltirme alanlar›n›n ve sürelerinin korunmas› için zaman/alan kapan›fllar› dahil uluslaras› yasalara uyumlu ve bilimsel bilgilere dayal› deniz koruma alanlar› kurulmas› ve • 2004'ten bu yana, Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirvesi'nin hedefini yineleyerek, CBD Karar› VII/28'e uygun olarak, mevcut biyolojik çeflitlilik kayb› oran›n› önemli ölçüde azaltmak yönündeki 2010 hedefine hep birlikte katk›da bulunarak 2012'ye kadar kapsaml›, etkili yönetilen ve ekolojik olarak temsil niteli¤i olan koruma alt›na al›nm›fl alanlardan oluflan ulusal ve bölgesel sistemlerden oluflan küresel bir a¤ kurmak. Bunlara ilave olarak K›br›s, Fransa, Yunanistan, ‹talya, Malta, Slovenya ve ‹spanya, 1979 Kufllar Direktifine uygun olarak korunan yaban›l kufllar için Özel Koruma Alanlar›ndan ve 1992 Yaflam Alanlar› Direktifine uygun olarak korunan Özel Koruma Alanlar›ndan oluflan Natura 2000 a¤›n› kurma yükümlülü¤üne sahiptir. AB Üye Devletleri ayr›ca çevresel etkileri azaltmak ve zor durumdaki bal›k stoklar› için iyileflme ve yönetim planlar› benimsemek için özel tedbirlerin yan›s›ra 'yumurtlama ve geliflme alanlar›n›n korunmas› da dahil bal›kç›l›k faaliyetlerinin yasakland›¤› veya k›s›tland›¤› alanlar ve/veya dönemler' (Düzenleme 2371/2002) tesisini öngören AB Ortak Bal›kç›l›k Politikas›na uymak zorundad›r. Ortak Bal›kç›l›k Politikas› tebdirleri nerede ifllerlerse ifllesinler AB sular› ve AB gemileri için geçerlidir. Onun için bal›kç›l›k, Üye Devletlerin sular›nda ve AB sular› d›fl›nda kalan alanlarda, yani AB üyesi olmayan ülkelerin aç›k deniz alanlar›nda ve bal›kç›l›k alanlar›ndaki bölgelerde veya dönemlerde koruma amaçlar›yla kontrol edilebilir veya yasaklanabilir. 47 O zaman biz hayali parklar m› yap›yoruz? Deniz ortam›ndaki alanlar› korumak için verilen ilk sözden bu yana geçen yaklafl›k on alt› y›la karfl›n, Akdeniz ülkeleri bugüne kadar deniz yüzeyinin %5'inden az›n› korumufllard›r. Maalesef, bu alan›n büyük ço¤unlu¤unda çok az bir koruma sa¤lanabilmifltir - örne¤in Akdeniz içinde korunan mevcut alan›n yar›s›ndan fazlas›n› teflkil eden Ligurian Sea Sanctuary (Deniz S›¤›na¤›) deniz memelilerinin korunmas› için kurulmufltur, ancak bunlar› avlanma gibi tehditlere karfl› korumamaktad›r. Belki de k›y›ya yak›n yaflam alanlar›n›n da¤›l›m›n›n ve durumunun en kapsaml› de¤erlendirmesi AB Kufllar ve Yaflam Alanlar› Direktifleri çerçevesinde Natura 2000 alanlar› seçme yükümlülü¤ü ile h›zland›r›lm›flt›r. Baz› Natura 2000 alanlar› için yönetim planlar› haz›rlanmakta ise de tam korunmalar› henüz temin edilmemifltir. Esas›nda AB Üye Devletleri a¤› yasal sürenin sonu olan 1998 y›l› itibariyle, yani sekiz y›l önce, tamamlamay› kesin bir flekilde baflaramam›fllard›r. Uluslararas› anlaflmalar›n aksine AB yasas›na göre yükümlülüklerini yerine getirmeyen Üye Devletleri dava etmek mümkündür. 1999'un bafl›ndan bu yana Kufllar ve Yaflam Alanlar› Direktifleri ile ilgili verilen en az 23 Mahkeme karar›na ra¤men (CELEX), di¤erleri aras›nda Fransa, ‹talya, ‹spanya ve Yunanistan da dahil olmak üzere uygulama az çok iyileflmifltir, ancak tamamlanmas› için katedilecek daha uzun bir yol vard›r. Ço¤u karar Direktiflerin karasal ortamda yetersiz uygulan›fl› davalar› ile ilgili olsa da deniz ortam›nda uygulaman›n durumu program›n daha da gerisindedir. Toplamda suçlar›n say›s› hükümetlerin siyasi anlaflmalardan kaçma rahatl›¤›n›n bir göstergesidir. Tekrar bir ivme kazanmak - ve belki de siyasi eylem eksikli¤ini meflrulaflt›rmaya çal›flmak - için AB Üye Devletleri yak›n zamanda deniz ortam›nda Natura 2000'i tamamlamak için kendilerine 2008 gibi gerçekçi olmayan yeni bir tarih koymufllard›r. Koruma alanlar›n›n belirlenmesinde kaydedilen yetersiz ilerlemenin sebebi olarak ço¤u zaman bilimsel veri eksikli¤i belirtilmektedir. Ancak siyasi irade eksikli¤i ve denizlerimizin öneminin anlafl›lmamas›n›n bu cehaletin devam etmesine izin verdi¤i aflikard›r. Dahas› alan koruma uygulamas› ço¤u zaman çok gevflektir ve deniz ortam›ndaki yetki kargaflas› yetkili mercileri sorumlulu¤u sapt›rmaya ve eylemi ertelemeye teflvik etmektedir. Sorumlu kim? Denizlerin korunmas› ile ilgili taahhütlerinin yerine getirilmesinden nihai sorumlu olan organlar, Akdeniz k›y› devletlerinin hükümetleridir. Tüm bu hükümetler yetki alanlar›ndaki sular› koruma yetkisine sahiptirler. Aç›k denizlerin büyük bölümü için hükümetler Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu, Barselona Sözleflmesi ve Birleflmifl Milletler Deniz Hukuku Sözleflmesi (UNCLOS) ba¤lam›nda birlikte sorumluluk alabilirler ve almal›d›rlar. Halihaz›rda Avrupa Toplulu¤u sular› içindeki alanlar› bal›kç›l›k etkilerinden korumak için Üye Devletlerin, Avrupa Komisyonu'nun ve AB Bal›kç›l›k Bakanlar› Konseyi'nin eyleme geçmesi gerekti¤i görünmektedir. Zira Avrupa Toplulu¤u bal›kç›l›k yönetimi ile ilgili eylem hususunda münhas›r yetki üstlenmifltir. Sonuç olarak bir Üye Devlet sadece 0-12 deniz millik k›y›ya yak›n sularda veya bu AB Ortak Bal›kç›l›k Politikas› çerçevesinde aç›kça öngörüldü¤ünde tüm ve belirli bal›kç›l›k türlerini yasaklay›c› tek tarafl› tedbirler alabilir. Bu tedbirler AB tedbirleri ile uyumlu ve onlar kadar kat› olmal›d›r. 48 Tedbirlerin baflka bir Üye Devletin gemilerini (yani 6-12 deniz millik alandakileri) etkilemesi muhtemel oldu¤unda, Üye Devlet önce tedbirleri Avrupa Komisyonu, di¤er Üye Devletler ile Bölgesel Dan›flma Konseylerine bildirmelidir. Komisyon daha sonra tedbiri teyit, iptal veya tadil edebilir. Akdeniz'in daha genifl alanlar›nda bal›kç›l›k yönetimi 1949 y›l›nda kurulan Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu (GFCM) taraf›ndan denetlenmektedir. GFCM paylafl›lan stoklar›n de¤erlendirilmesini ve yönetimini koordine etmektedir ve afla¤›daki hususlarda gittikçe büyüyen bir rol alm›flt›r: i) yaflayan deniz kaynaklar›n›n gelifltirilmesini, muhafaza edilmesini ve yönetimini daha genifl bir flekilde desteklemek; ii) koruma tedbirlerinin haz›rlanmas› ve tavsiye edilmesi ve iii) ortak e¤itim ve araflt›rma projelerinin teflvik edilmesi. Tüm Akdeniz sahil devletleri GFCM'nin üyeleridir ve Komisyon'un ve Komitelerinin karar verme sürecine kat›lmaktad›rlar. Bir umut ›fl›¤›? Daha 1975'te Akdeniz'i koruma konusundaki bölgesel iflbirli¤i 21 sahil devleti ve Avrupa Toplulu¤u (o zamanlar Avrupa Ekonomik Toplulu¤u), Birleflmifl Milletler Çevre Program› (UNEP/MAP) çerçevesinde haz›rlanan Akdeniz Eylem Plan›n› imzalad›¤›nda bir ivme kazanm›flt›r. Belirtilen hedef “sürdürülebilir kalk›nmay› gerçeklefltirmek için bölgesel ve ulusal planlar› art›r›rken deniz ve sahil ortam›n› koruma zorluklar›yla yüzleflmek” idi. MAP bugün yasal kuvvetini Barselona Sözleflmesi'nden almakta ve uygulama konusunda büyük oranda Sözleflme'nin alt› Protokolüne dayanmaktad›r. Baz›lar› henüz yürürlü¤e girmemifl olan Protokoller i) Özel Olarak Korunan Alanlar›n ve biyolojik çeflitlili¤in korunmas›n›, ii) at›klar›n boflalt›lmas›n›, iii) acil durumlarda tehlikeli maddelerin yol açt›¤› kirlenmenin önlenmesini, iv) kara merkezli kirlilik kaynaklar›n›, v) K›ta Sahanl›¤› ve deniz yata¤› ve yüzey alt› toprak katman›n›n keflfi ve kullan›m›ndan kaynaklanan kirlili¤i ve vi) tehlikeli at›klar›n s›n›rötesi hareketini ve bunlar›n bertaraf›n› kapsamaktad›r. MAP, 1996 y›l›nda gözden geçirilmifl ve güncellenmifltir ve deniz ortam›n› korumak için ortak eylem programlamas› ve finansman›n› destekleyerek Barselona Sözleflmesi'nin uygulanmas›n› kolaylaflt›rmaya ve güçlendirmeye devam etmektedir. 1975'ten bu yana MAP örne¤in ilk hedefi olan de¤erlendirmeyi aflamal› olarak kara merkezli kaynaklardan do¤an deniz kirlili¤inin azalt›lmas› için eyleme geçmeye kayd›ran, Akdeniz Bölgesi'ndeki kirlili¤in de¤erlendirilmesi ve kontrolüne yönelik bir program› (MED POL) kolaylaflt›rm›flt›r. Gelecekte MAP ve Barselona Sözleflmesi çerçevesinde kurulan ilgili organlar Avrupa Toplulu¤u taraf›nda kabul edilebilecek belgeler de dahil yeni uluslararas› ve bölgesel hukuki belgelerin bölgesel uygulamas›n› kolaylaflt›rabilir. Bölgedeki - ya da en az›ndan Avrupa Birli¤i üyesi yedi sahil devleti aras›ndaki iflbirli¤i ve koordinasyon Avrupa Toplulu¤u'nun çal›flmalar› ile de büyük ölçüde gelifltirilmektedir. Toplulu¤un ortak bal›kç›l›k ve do¤a koruma politikalar› ortak standartlar› ve ortak ve s›n›rötesi uygulamay› desteklemektedir. Bu, bir bütün olarak, çevre standartlar›n›n uygulanmas› aç›s›ndan yararlara sahiptir, ancak Ortak Bal›kç›l›k Politikas› ile ilgili olarak olumsuz piyasa bask›lar›na ve bal›kç›l›k sektöründe rekabete de neden olmufltur. 49 © Greenpeace/Quinta © Greenpeace/Grace © Greenpeace/Newman 50 Akdeniz dalyanlar›n›n ayr›l›¤›n› ve yürürlükteki bal›kç›l›k yönetimi rejiminin yetersizli¤ini dikkate alarak Avrupa Komisyonu Akdeniz'deki bal›kç›l›k kaynaklar›n›n sürdürülebilir kullan›m› için yeni bir teklif sunmufltur (COM(2003)589). Bu, bal›kç›l›kla ilgili çeflitli teknik hususlar› (örne¤in ekipman büyüklü¤ü) Ortak Bal›kç›l›k Politikas› ile uyumlu hale getirme ve daha da önemlisi Akdeniz'deki stoklardaki düflüflün özel nedenlerini daha etkili bir flekilde ele alma amaçl› bir çabad›r. AB Üye Ülkeleri aras›ndaki görüflmelerin ayn› do¤rultuda devam etmesi halinde Üye Ülkeler özellikle geliflme alanlar› gibi bal›klar için önemli olan alanlar›n korunmas› için bal›kç›l›k koruma alanlar›n›n kurulmas›n› flart koflacak hükümler benimsemeye haz›r görünmektedir. Akdeniz Düzenlemesi'nin orijinal teklifinde yer alan, Akdeniz'in korunmas› için Komisyon'un muhafaza vas›talar›n›n kalan›n›n ço¤u Akdeniz Bal›kç›l›k Bakanlar›nca ortadan kald›r›lm›fl oldu¤u için bu, do¤ru yönde at›lm›fl önemli ancak görünüflte izole bir ad›m olacakt›r. Müzakereleri takip edenler için cevaplanmayan soru fludur: Bakanlar›m›z›n 'bal›kç›l›k kaynaklar›n›n sürdürülebilir kullan›m›'ndan anlad›¤› nedir? Tutumlarda ulusal korumac›l›ktan ve bal›kç›l›k sektörü ile gizli siyasi anlaflmalardan uzak bir de¤ifliklik olmad›kça Akdeniz için bir umut ›fl›¤› olmayacakt›r. Farkl› bir giriflim çerçevesinde Avrupa Komisyonu deniz ortam›n›n korunmas› için bir Avrupa Stratejisi ve ilgili yeni bir AB yasas› teklifi benimsemifltir. Bu yeni deniz direktifi, Akdeniz'in hukuki korunmas›n›n güçlendirilmesi için umut vadetmektdir. Ancak tüm deniz sanayilerinin etkilerini kontrol etmek üzere ilk kez tek bir AB mekanizmas› oluflturma hedefine ulaflmak için Avrupa Komisyonu'nun tasla¤›n› de¤ifltirme ve iyilefltirme sorumlulu¤una ve f›rsat›na sahip olan Avrupa Parlamentosu ve Bakanlar Konseyi taraf›ndan oldukça kuvvetlendirilmesi gerekir. Baflka bir ifadeyle, AB Akdeniz sahil devletlerinin hükümetleri, kuzeydeki muhataplar› ile birlikte, bu f›rsat› Akdeniz'in ve di¤er Avrupa denizlerinin korunmas›na yönelik güçlü AB mevzuat›n›n görüflülmesi için kullanarak bölgesel denizlerin korunmas›na olan sadakatlerini kan›tlamal›d›rlar. Mevcut teklifin gelifltirilmesinde Akdenizli liderler koruma alt›ndaki alanlar için mevcut hükümlerin ötesine geçme ve tam koruma alt›nda bir deniz rezervleri a¤›na yönelik hükümler oluflturma konusunda büyük bir flansa sahiptir.Direktif kabul edildi¤inde, Akdeniz havzas› içerisinde bir dizi ekolojik yönetim alt bölgesi belirleyerek ve koruma tedbirlerinin koordinasyonunda ve uygulanmas›nda muhtemelen Barselona Sözleflmesi çerçevesinde kurulmufl organlar gibi mevcut organlar› sürece dahil ederek bölgesel bir düzeyde uygulanacakt›r. MAP (Mediterranean Action Plan-Akdeniz Eylem Plan›) ve Avrupa Toplulu¤u taraf›ndan bafllat›lan faaliyetlere ek olarak baflka bir siyasi süreç çevre konular› da dahil olmak üzere bölgede daha iyi iflbirli¤i için bir platform oluflturmufltur. Avrupa-Akdeniz Ortakl›¤› 1995 y›l›nda AB Üye Devletleri ile Güney ve Do¤u Akdeniz'den ülkeler aras›nda kurulmufltur. Anlaflman›n temel amac› 2010 y›l›na kadar bir serbest ticaret bölgesinin kurulmas› olmas›na ra¤men çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili bir husus da içermektedir. Bu amaçla, ülkeler, bütünleflik su yönetimi, at›k yönetimi, kirlenme ve tehdit edilen biyolojik çeflitlilik ile ilgili sorunlu bölgelerin belirlenmesi ve korunmas›, Bütünleflik Sahil Bölgesi Yönetimi [Integrated Coastal Zone Management (ICZM)] ve çölleflme ile mücadele alanlar›nda eylem ve finansman öngören bir K›sa ve Orta Vadeli Öncelikli Çevresel Eylem Plan›'n› [Short and Medium-term Priority Environmental Action Programme (SMAP)] kabul etmifllerdir. 2005 y›l›nda onuncu y›l›n› kutlayan Avrupa-Akdeniz Ortakl›¤›, halen gelecekle ilgili önceliklerini gözden geçirmektedir. 51 6. Sonuçlar Bir deniz rezervleri a¤› kurulmas› ihtiyac›n› seslendiren uluslararas› ve bölgesel taahhütler ve anlaflmalar ve bilimsel tavsiyeler konusunda hiçbir s›k›nt› yoktur Eksik olan bunu gerçe¤e dönüfltürecek olan siyasi iradedir. . De¤iflmesi gereken budur ve Greenpeace, Akdeniz halklar›n›n bunun gerçekleflmesinde çok önemli bir rol oynayaca¤›na inanmaktad›r. . Hayat dolu, temiz, sa¤l›kl› ve üretken bir Akdeniz düflünün! Çocuklar›n›z›n ve çocuklar›n›z›n çocuklar›n›n denizi olmas› gerekti¤i gibi en güzel ve bereketli haliyle görebilece¤i deniz rezerv alanlar›. Art›k Akdeniz'in afl›r› kullan›lmas›n› ve bir çöplük muamelesi görmesini kabul etmemeliyiz. Harekete geçmek için çok geç de¤il ve harekete geçmemenin de hiçbir mazereti olamaz . . Yerel, bölgesel ve uluslararas› politikac›lar›m›za Akdeniz'in Bizim Denizimiz oldu¤unu ve onu korumam›z gerekti¤ini anlatmal›y›z. Akdeniz'in aç›k denizlerinde büyük ölçekli deniz rezervlerin›n kurulabilmesi için yasalara ihtiyac›m›z vardeniz rezervleri. Ve yar›ndan de¤il, bugünden bafllayarak bir deniz rezervleri a¤› oluflturulmas›na ihtiyac›m›z vardeniz rezervleri. Tüm Akdeniz ülkeleri karada, denizlerde ve okyanuslarda biyolojik çeflitlili¤in kayb›n› durdurmay› amaçlayan Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi'ne taraft›rlar. Greenpeace Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi'nin denizlerdeki biyolojik çeflitlili¤i koruma amac›n› gerçeklefltirmek için en iyi yolun Birleflmifl Milletler Deniz Hukuku Sözleflmesi (UNCLOS) çerçevesinde bir uygulama sistemi oluflturulmas› oldu¤una inanmaktad›r. Yap›lan yasalar zararl› faaliyetlere karfl› tam korumaya izin vermeli ve uygulama mekanizmalar› sa¤lamal›d›r. Akdeniz'de bir deniz rezervleri a¤› için umut verici ad›mlar at›lm›fl durumdad›r; Barselona Konvansiyonu deniz koruma alanlar›n›n ulusal yetkiler içinde ve ötesinde kurulabilece¤i bölgesel bir mutabakat oluflturmufltur. Yedi Akdeniz ülkesi üyeye sahip olan ve üye olmayan ülkeler ile de bölgesel ortakl›klar› olan Avrupa Birli¤i, bir deniz koruma alanlar› a¤› oluflturma hususunda ilerleme kaydetmifltir. Ancak bugüne kadar at›lan ad›mlar ihtiyaca tam anlam›yla yan›t vermemektedir. Barselona Sözleflmesi çerçevesinde oluflturulan, Aç›k Denizdeki ilk “Akdeniz için Önemi Olan Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl Alan” olan Ligurian Sea Sanctuary, Akdeniz'in sular›n›n sadece %3'ünden fazlas›n› kaplamaktad›r, ancak sadece balinalar› ve yunuslar› korumak üzere tasarlanm›flt›r ve ak›nt› a¤lar› yasa¤› gibi önceden mevcut olan tedbirler d›fl›nda bal›kç›l›¤› herhangi bir flekilde k›s›tlamamaktad›rak›nt› a¤lar›. Avrupa Birli¤i ülkelerinde oluflturulmakta olan Natura 2000 a¤› Akdeniz'in sular›n›n %1'inden az›n› kaplamaktad›r. Uluslararas› platformda Avrupa Birli¤i aç›k denizlerde bir deniz koruma alanlar› a¤› oluflturma konulu görüflmelerde öncü bir rol üstlenmifltir. Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi süreci çerçevesinde yap›lan yak›n zamandaki bir toplant›da AB, 2008 y›l›na kadar 510 aç›k deniz deniz koruma alan› oluflturma gibi bir ara hedef belirlenmesini talep etmifltir. Bu sürece kendi denizlerinden bafllamak gibi bir siyasi iradeleri olmad›kça bu taleplerin bir anlam› olmayacakt›r - Akdeniz buna bafllamak için mükemmel bir yerdir. Akdeniz ülkeleri ortak kaynak ve hazinemiz olan Akdeniz'i korumak için birlikte çal›flmak zorundad›rlar. Akdeniz, bizim denizimiz - onu koruyal›m. 52 K›saltmalar ACCOBAMS Karadeniz, Akdeniz ve Bitiflik Atlantik Alan›ndaki Deniz Memelilerinin Korunmas› ile ilgili Anlaflma (Agreement on the Conservation of Cetaceans of the Black Sea, Akdeniz Sea and Contiguous Atlantic Area) www.accobams.org ASCI Avrupa'daki Yaban›l Hayat›n ve Do¤al Yaflam Alanlar›n›n Korunmas› ile ilgili Bern Sözleflmesi çerçevesinde Özel Koruma Durumu Olan Alanlar (Areas of Special Conservation Interest). CBD Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi (Convention on Biological Diversity) www.biodiv.org CFP Avrupa Birli¤i Ortak Bal›kç›l›k Politikas› (Common Fisheries Policy of the European Union) AT Avrupa Toplulu¤u EEA Avrupa Çevre Kurumu www.eea.eu.int AB Avrupa Birli¤i www.europa.eu.int Euro-Med AB ile di¤er Akdeniz ülkeleri aras›ndaki Avrupa-Akdeniz Ortakl›¤› (Barselona Süreci). http://europa.eu.int/comm/external_relations/euromed © Greenpeace/Newman 53 FAO Birleflmifl Milletler G›da ve Tar›m Örgütü (Food and Agriculture Organization of the United Nations) www.fao.org GFCM Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu (General Fisheries Commission for the Mediterranean) www.fao.org/fi/body/rfb/GFCM/gfcm_home.htm IMO Uluslararas› Denizcilik Örgütü (International Maritime Organisation) www.imo.org ICCAT Atlantik Orkinos Bal›klar›n›n Korunmas›na iliflkin Uluslararas› Komisyon (International Commission for the Conservation of Atlantic Tunas) www.iccat.es IPCC ‹klim De¤iflikli¤i ile ilgili Hükümetleraras› Panel (Intergovernmental Panel on Climate Change) www.ipcc.ch IUCN Dünya Koruma Örgütü (World Conservation Union) www.iucn.org IUU Yasad›fl›, düzenleme alt›na al›nmam›fl ve rapor edilmeyen avlanma (Illegal, unregulated and unreported fishing) MAP (UNEP/MAP) Birleflmifl Milletler Çevre Program› çerçevesinde gelifltirilen Akdeniz Eylem Plan› (Mediterranean Action Plan) www.unepmap.org MARPOL 54 Gemilerden Kaynaklanan Kirlili¤in Önlenmesi Sözleflmesi (International © Greenpeace/Newman MCS MED POL Convention for the Prevention of Marine Pollution from Ships) ‹zleme, kontrol ve gözetim (monitoring, control and surveillance) MPA Akdeniz bölgesindeki Kirlili¤in De¤erlendirilmesi ve Kontrolü ile ilgili Program (The Programme for the Assessment and Control of Pollution in the Akdeniz region) Deniz Koruma Alan› (Marine Protected Area) PCB Poliklor bifenil (Polychlorinated biphenyl) POP evaml› organik kirleticiler (persistent organic pollutant) RCEP Çevre Koruma Kraliyet Komisyonu (Royal Commission on Environmental Pollution) (BK) www.rcep.org.uk SMAP K›sa ve Orta Vadeli Çevresel Eylem Program› (Short and Medium Term Environmental Action Programme) (Euro-Med bünyesinde) SPA Biyolojik Barselona Sözleflmesi “Akdeniz'deki Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl Alanlar ve SPAMI Önemi Çeflitlilik ile ilgili Protokol” çerçevesinde Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl alanlar (Specially Protected areas) Barselona Sözleflmesi'nin yukar›daki protokolü alt›nda s›ralanan Akdeniz için Olan Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl Alanlar (Specially Protected Areas of Akdeniz Importance) TAC BK Avlanmas›na izin verilen toplam rakam (total allowable catch) Birleflik Krall›k BM Birleflmifl Milletler www.un.org UNCLOS Birleflmifl Milletler Deniz Hukuku Sözleflmesi (United Nations Convention on the Law of the Sea) www.un.org/depts/los Birleflmifl Milletler Çevre Program› (United Nations Environment Programme) www.unep.org UNEP ABD Amerika Birleflik Devletleri WSSD Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirvesi (World Summit on Sustainable Development) www.johannesburgsummit.org WTO Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organisation) www.wto.org WWF Do¤al Hayat› Koruma Vakf› (World Wide Fund for Nature, daha önceden World Wildlife Fund) www.panda.org 55 Referanslar 1 Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean Sea-blue oxygen-rich, nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European Environment Agency. 2 Occhipinti-Ambrogi, A. and Savini, D. 2003. Biological invasions as a component of environmental change in stressed marine ecosystems. Marine Pollution Bulletin 46. 3 Emig, C.C. and Geistdoerfer, P. 2004. The Mediterranean deep-sea fauna: historical evolution, bathymetric varia- tions and geographical changes. Carnets de Géologie/Notebooks on Geology Maintenon, Article 2004/01 4 IUCN Species Survival Commission. 2004. IUCN Red List of threatened species. 5 Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean Sea-blue oxygen-rich, 6 Seal Conservation Society. 2005. Mediterranean Monk Seal (Monachus monachus). nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European Environment Agency. www.pinnipeds.org/species/medmonk 7 UNEP - MAP. 1987. Action Plan for the Management of the Mediterranean Monk Seal. Adopted September 1987, Barcelona, Spain. 8 IUCN Species Survival Commission. 2004. IUCN Red List of threatened species. 9 Margaritoulis, D. 2003. The status of marine turtles in the Mediterranean. In Proceedings of the First Mediterranean Conference on Marine Turtles. (eds. D. Margaritoulis and A. Demetropoulos). Pp 51-61.Nicosia, Cyprus. 10 IUCN Species Survival Commission. 2004. IUCN Red List of threatened species. 11 Margaritoulis, D. 2003. The status of marine turtles in the Mediterranean. In Proceedings of the First Mediterranean Conference on Marine Turtles. (eds. D. Margaritoulis and A. Demetropoulos). Pp 51-61.Nicosia, Cyprus. 12 Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean Sea-blue oxygen-rich, 13 Tudela, S. and Simard, F. 2004. The Mediterranean deep-sea ecosystems. An overview of their diversity, structure, nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European Environment Agency. functioning and anthropogenic impacts, with a proposal for their conservation. IUCN Centre for Mediterranean 56 © Greenpeace/Newman Cooperation, Malaga, Spain and WWF Rome, Italy. 14 UNEP. 2005. Tourism Expansion: Increasing Threats, or Conservation Opportunities? Early Warning on Emerging Environmental Threats. 6. 15 Benoit, G., Comeau, A. (Eds) 2005. A Sustainable Future for the Mediterranean: The Blue Plan's Environment and Development Outlook. Earthscan, London. 16 Benoit, G., Comeau, A. (Eds) 2005. A Sustainable Future for the Mediterranean: The Blue Plan's Environment and Development Outlook. Earthscan, London. 17 “Recent estimates indicate that exploitation has depleted large predatory fish communities worldwide by at least 90% over the past 50-100 years. We demonstrate that these declines are general, independent of methodology, and even higher for sensitive species such as sharks”. Myers, R.A. and Worm, B. 2005. Extinction, survival or recovery of large predatory fishes. The Royal Society. 18 FAO Newsroom. July 2005. Mediterranean fisheries: as stocks decline, management improves. 19 FAO. 2004. The State of World Aquaculture and Fisheries 2004. United Nations Food and Agriculture Organisation, Rome. 20 Streftaris, N. 2004. Fish stocks outside Safe Biological Limits in 2002. Indicator Fact Sheet: FISH1a, European Environment Agency, Copenhagen, 11pp. 21 EEA. 2003. Fisheries and Aquaculture. In Europe's Environment: The Third Assessment. Environmental Assessment 22 UNEP/MAP. 2004. Transboundary Diagnostic Analysis (TDA) for the Mediterranean Sea. UNEP/MAP, Report (10). European Environment Agency Chapter 2.5, pp 61-70. Athens, 2004. 23 ICCAT. 2005. Report for Biennial Period, 2004-05. Part 1 Volume 2. Madrid, Spain. 24 Kelleher, K. 2005. Discards in the world's marine fisheries: an update. United Nations Food and Agriculture organi- zation, Rome. 25 Gual, A. 1999. The bluefin tuna in the Eastern Atlantic and Mediterranean: Chronicle of a death foretold. 26 European Commission. 2001. Green Paper on the future of the Common Fisheries Policy. 27 ICCAT. 2005. Report for Biennial Period, 2004-05. Part 1 Volume 2. Madrid, Spain. 28 GFCM. 2004. Report of the seventh session of the Scientific Advisory Committee, General Fisheries Commission for the Mediterranean. Rome, 19-22 October 2004. FAO Fisheries Report No. 763. 29 Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear and practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and Reviews, Number 74. Rome. 30 Birleflmifl Milletler Genel Meclisi'nin s›ras›yla 1989 ve 1991 tarihli ve 44/255 ve 46/215 say›l› Kararlar›. 31 AT Düzenlemesi 1239/98 32 AT Düzenlemesi 345/92 33 GFCM Düzenlemesi 97/1 34 Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear and practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and Reviews, Number 74. Rome. 35 Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear and practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and Reviews, Number 74. Rome. 57 36 Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear and practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and Reviews, Number 74. Rome. 37 Margaritoulis, D. 2003. The status of marine turtles in the Mediterranean. In Proceedings of the First Mediterranean Conference on Marine Turtles. (eds. D. Margaritoulis and A. Demetropoulos). Pp 51-61.Nicosia, Cyprus. 38 Gramentz, D. 1998. Involvement of Loggerhead turtle with the plastic, metal and hydrocarbon pollution in the cen- tral Mediterranean. Marine Pollution Bulletin Vol. 19, No.1, January 1998. 39 Mortimer, J.A., Donnelly, M. and Plotkin, P.T. 2000. Sea Turtles In: Seas at the Millennium: An Environmental Evaluation. (ed. C. Sheppard) Ch. 111. Elsevier Science, Oxford, UK. 40 López Linage, J. and Arbex, J.C. 1991. Traditional fisheries and ecological conflicts 1681-1794. Ministry of Agriculture, Fisheries and Food. General Secretariat of Marine Fisheries. Lundwerg Editors, Madrid. 41 Gual, A. 1999. The bluefin tuna in the Eastern Atlantic and Mediterranean: Chronicle of a death foretold. 42 WWF briefing on ATRT's “The Tuna Ranching Intelligence Unit”, issued 21 September 2004. 43 Uluslararas› Atlantik Bal›klar›n› Koruma Komisyonu (International Commission for the Conservation of Atlantic Tuna) (ICCAT), Atlantik Okyanusu ve Akdeniz'deki orkinos bal›¤› popülasyonlar›n›n yönetiminden sorumlu çok tarafl› organd›r. 44 NOAA Fisheries. 2004. Stock Assessment and Fishery Evaluation (SAFE) Report for Atlantic Highly Migratory Species. U.S. National Oceanic and Atmospheric Administration (NOAA) National Marine Fisheries Service - Highly Migratory Species Management Division. 45 Tudela, S. and García, R. 2004. Tuna Farming in the Mediterranean: the bluefin tuna stock at stake. WWF Mediterranean Program. 46 Lovatelli, A. 2005. Summary report on the status of bluefin tuna aquaculture in the Mediterranean.. In: Report of the third meeting of the Ad Hoc GFCM/ICCAT Working Group On Sustainable Bluefin Tuna Farming/ Fattening Practices In The Mediterranean, Rome, March 2005. FAO Fisheries Report No. 779 - FIRI/R779 47 Tudela, S. 2005. Risk on local fish populations and ecosystems posed by the use of imported feed fish by the tuna farming industry in the Mediterranean. WWF Mediterranean Program. 48 Tudela, S. 2005. Risk on local fish populations and ecosystems posed by the use of imported feed fish by the tuna farming industry in the Mediterranean. WWF Mediterranean Program. 49 Spanish Society of Cetaceans. 2005. Alarming decline of the common dolphin in Eastern Andalucia. 50 WWF. 2004. WWF Briefing on ATRT's “The Tuna Ranching Intelligence Unit”, issued 21 September 2004. 51 Goldburg, R. and Naylor, R. 2005. Future seascapes, fishing, and fish farming. Frontiers in Ecology and the Environment. 3 (1). 52 GFCM. 2004.Progress of Mediterranean Aquaculture since the Third Session of the Committee on Aquaculture. 4th Session of the General Fisheries Commission for the Mediterranean Committee on Aquaculture, Alexandria, Egypt, June 2004. 53 GFCM. 2004. Report of the seventh session of the Scientific Advisory Committee, General Fisheries Commission for the Mediterranean. Rome, Italy, October 2004. FAO Fisheries Reports R763. 54 Belias, C.V., Bikas, V.G., Dassenakis, M.J. & Scoullos, M.J. 2003. Environmental Impacts of Coastal Aquaculture in Eastern Mediterranean bays. The Case of Astakos Gulf, Greece. Environmental Science and Pollution Research 10 (5) 287-295. 55 58 UNEP. 2002. Regionally Based Assessment of Persistent Toxic Substances; Mediterranean Regional Report. United Nations Environment Program, Chemicals. Chatelaine, Switzerland. 56 MAP and REMPEC. 1996. An Overview of Maritime Transport in the Mediterranean. Athens, United Nations Environment Programme. 57 EEA. 1999. State and Pressures of the Marine and Coastal Mediterranean Environment. Environmental Issues Series (5). European Environment Agency, Copenhagen. 58 UNEP. 2002. Regionally Based Assessment of Persistent Toxic Substances; Mediterranean Regional Report. United Nations Environment Program, Chemicals. Chatelaine, Switzerland. 59 Otay E.N., Work P.A. Börekçi O. S. Effects of marine sand exploitation on coastal erosion and development of rational sand production criteria. www.ce.boun.edu.tr/otay/Kilyos/pdf/MarineSand.pdf. 2005. 60 Boyd S.E., Limpenny D.S., Rees H.L. and Cooper K.M. 2005. The effect of marine sand and gravel extraction on the macrobenthos at a commercial dredging site (results 6 years post-dredging). Ices Journal of Marine Science 62 (2): 145-162. 61 Sarda R., Pinedo S., Gremare A. and Taboada S. 2000. Changes in the dynamics of shallow sandy-bottom assemblages due to sand extraction in the Catalan Western Mediterranean Sea. Ices Journal of Marine Science 57 (5): 1446-1453. 62 Sarda R., Pinedo S., Gremare A. and Taboada S. 2000. Changes in the dynamics of shallow sandy-bottom assemblages due to sand extraction in the Catalan Western Mediterranean Sea. Ices Journal of Marine Science 57 (5): 1446-1453. 63 EEA. 1999. State and Pressures of the Marine and Coastal Mediterranean Environment. Environmental Issues Series (5). European Environment Agency, Copenhagen. 64 Pavlakis, P. Tarchi, D. and Sieber, A.J. 2001. On the Monitoring of Illicit Vessel Discharges: A Reconnaissance Study in the Mediterranean Sea. European Commission EC DG Joint Research Centre/EC DG Environment. Report EUR 199906 EN. 65 Pavlakis, P. Tarchi, D. and Sieber, A.J. 2001. On the Monitoring of Illicit Vessel Discharges: A Reconnaissance Study in the Mediterranean Sea. European Commission EC DG Joint Research Centre/EC DG Environment. Report EUR 199906 EN. 66 REMPEC (undated) Protecting the Mediterranean against Accidents and illegal discharges from Ships. Regional Marine Pollution Emergency Response Centre for the Mediterranean Sea. Malta. http://www.rempec.org/admin/upload/publications/WS%20BROCHURE%20(low%20res).pdf 67 Michel, M., Gilbert, G., Waldron, J., Blocksidge, C.T., Etkin, D.S. and Urban,R. 2005. Potentially Polluting Wrecks in Marine Waters. Issue Paper Prepared for the 2005 International Oil Spill Conference. May 2005 , Miami Beach. 68 UNEP. 2000. The Conservation of the Marine Mammals within the framework of the Mediterranean Action Plan. The third global meeting of Regional Seas Conventions and Actions Plans, Monaco, November 2000. 69 Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear and 4 practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and Reviews, Number 74. Rome. 70 Di Natale, A. 1995. Driftnet impact on protected species: observers' data from the Italian fleet and proposal for a model to assess the number of cetaeans in the by-catch. ICCAT Collective Volume of Scientific Papers 44: 255-263. 71 Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear and practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and Reviews, Number 74. Rome. 72 Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear and practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and Reviews, Number 74. Rome. 73 Laist, D.W., Knowlton, A.R., Mead, J.G., Collett, A.S. and Podesta, M. 2001. Collisions between ships and whales. Marine Mammal Science 17 (1) 35-75 74 EEA. 2005. Priority issues in the Mediterranean environment. European Environment Agency Report 5/2005. Copenhagen. 75 European Communities. 2004. Living with coastal erosion in Europe: Sediment and Space for Sustainability - Results from the Eurosion Study. PART II - Maps and statistics. May 2004. National Institute for Coastal and Marine Management of the Netherlands (RIKZ) 76 Schofield, G., Katselidis, K. and Hoff, S. 2001. Eastern Mediterranean 'Holiday Hotspots' versus Sea Turtle 'Nesting Hotspots'. Marine Turtle Newsletter 92: 12-13. ARCHELON - the Sea Turtle Protection Society of Greece. 77 Johnson, W.M. and Lavigne, D.M. 1999. Mass tourism and the Mediterranean Monk Seal. The role of mass tourism in the decline and possible future extinction of Europe's most endangered marine mammal, Monachus monachus. The Monachus Guardian 2 (2). 78 Schröter, D. et al. 2005. Ecosystem Service Supply and Vulnerability to Global Change in Europe. Science, 310 (25): 1333-1337. 79 Somot, S., Sevault, F. and Déqué, M. 2004. Climate change scenario for the Mediterranean Sea. Geophysical Research Abstracts 6: 02447. 80 Danovara, R., Dell'Anno, A. and Pusceddu, A. 2004. Biodiversity response to climate change in a warm deep sea. Ecology Letters, 7: 821-828. 81 IPCC. 2001. Climate Change 2001: Impacts Adaptation and Vulnerability. Contribution of Working Groupt II to the Third Assessment report of the Intergovernmental panel on Climate Change. Cambridge University Press, UK. 82 4 EEA. 2005. Priority issues in the Mediterranean environment. European Environment Agency Report 5/2005. Copenhagen. 83 EEA. 2005. Priority issues in the Mediterranean environment. European Environment Agency Report 5/2005. Copenhagen. 84 Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean Sea-blue oxygen-rich, nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European Environment Agency. 85 Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean Sea-blue oxygen-rich, nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European Environment Agency. 86 Carlton, J.T. 2001. Introduced Species in US coastal waters. Pew Oceans Commission. 87 Occhipinti-Ambrogi, A. and Savini, D. 2003. Biological invasions as a component of environ- mental change in stressed marine ecosystems. Marine Pollution Bulletin 46 (5): 542-51. 88 United Nations. 2002. World Summit on Sustainable Development - Johannesburg plan of imple- mentation. 89 American Association for the Advancement of Science (2001) Scientific Consensus Statement on Marine Reserves and Marine Protected Areas. 90 American Association For the Advancement of the Sciences. 2001. Scientific consensus state- ment on marine reserves and marine protected areas. www.nceas.ucsb.edu/Consensus/Consensus_Statement.doc 91 Partnership for Interdisciplinary Studies of Coastal Oceans. 2002. The science of deniz rezervler- imarine reserves. 92 Roberts, C.M. et al. 2003. Ecological criteria for evaluating candidate sites for deniz rezervleri- marine reserves. Ecological applications 13 (1, suppl): 5199-5215 93 Department of Conservation. 2005. Protecting our Seas - Tiakina a Tangaroa. An overview of New Zealand's marine biodiversity conservation and the role of marine protected areas. 94 Roberts, C.M. and Hawkins, J.P. 2000. Fully-Protected deniz rezervleriMarine Reserves: A Guide. WWF Endangered Seas Campaign, Washington DC, USA and Environment Department, University of York, York, UK. 95 Harmelin-Vivien, M. 2000. Influence of fishing on the trophic structure of fish assemblages in Mediterranean seagrass beds. In: Fishing down the Mediterranean food webs? CIESM Workshop Series No. 12, 96 Macpherson, E. 2000. Fishing effects on trophic structure of rocky littoral fish assemblages. In: Fishing down the Mediterranean food webs? CIESM Workshop Series No. 12, 97 Natural Reserve of Bouches de Bonifacio. 2003. Quantitative and qualitative evaluation of target species between 10 and 20 m within the border of the International Marine Park (missions 2001, 2202 and 2003). 98 Ami, D., Cartigny, P. and Rapaport, A. 2005. Can marine protected areas enhance both eco- nomic and biological situations. Comptes Rendus Biologies 328: 357-366. 99 Pezzey, J.C.V., Roberts, C.M. and Urdal, B.T. 2000. A simple bioeconomic model of a marine reserve. Ecological 4 Economics 33: 77-91. 100 Royal Commission on Environmental Pollution. 2004. Turning the Tide: Addressing the Impact of Fisheries on the Marine Environment. 25th Report, December 2004. 101 Rudd, M.A. and Tupper, M.H. 2002. The impact of Nassau grouper size and abundance on scuba diver site selection and MPA economics. Coastal management 30 (2): 133-151 102 Commonwealth of Australia. 2003. The benefits of marine protected areas. A discussion paper prepared for the Vth IUCN World Parks Congress Durban, South Africa 2003. ISBN 0 624 54949 4 103 White,A.T., Vogt,H.P. and Arin, T. 2000. Philippine coral reefs under threat: The economic loss- es caused by reef desruction. Marine Pollution Bulletin 40 (7):598-605 104 Halpern, B.S. 2003. The impact of deniz rezervlerimarine reserves: do reserves work and does reserve size matter? Ecological Applications 13 (1): 117-137 105 World Parks Congress. 2003. Building a Global System of Marine and Coastal Protected Area Networks. Recommendation 5.22 (approved) of the World Parks Congress, Durban, South Africa. 106 Halpern, B.S. 2003. The impact of deniz rezervlerimarine reserves: do reserves work and does reserve size matter? Ecological Applications 13 (1): 117-137 107 Roberts, C.M. and Hawkins, J.P. 2000. Fully-Protected Marine Reserves: A Guide. WWF Endangered Seas Campaign, Washington DC, USA and Environment Department, University of York, York, UK. 108 Sale, P.F. et al. 2005. Critical science gaps impede use of no-take fishery reserves. Trends in Ecology and Evolution. 20 (2) February 2005. 109 Beattie A. et al. 2002. Ecological and economic aspects of size and placement of marine pro- tected areas: A spatial modelling approach. Natural Resource Modelling 15 (4), 413-437 110 Royal Commission on Environmental Pollution 25th Report. Turning the Tide: Addressing the Impact of Fisheries on the Marine Environment. December 2004. Royal Commission on Environmental Pollution. 2004. Turning the Tide: Addressing the Impact of Fisheries on the Marine Environment. 25th Report, December 2004. 111 Roberts, C.M. and Hawkins, J.P. 2000. Fully-Protected : A Guide. WWF Endangered Seas Campaign, Washington DC, USA and Environment Department, University of York, York, UK. 112 Ballantine, W.J. 1997. Design principles for systems of 'no-take' marine reserves. The design and monitoring of marine reserves, Fisheries Centre, University of British Columbia, Canada. 113 Roberts, C.M., Halpern, B., Palumbi, S.R. and Warner, R.R. 2001 Reserve networks: why small, 114 Roberts, C.M., Halpern, B., Palumbi, S.R. and Warner, R.R. 2001 Reserve networks: why small, isolated protected areas are not enough. Conservation Biology in Practice.2 (3) isolated protected areas are not enough. Conservation Biology in Practice.2 (3) 115 Roberts C.M. and Mason, L. Design of marine protected area networks in the North Sea and Irish Sea. 116 Roberts C.M. and Mason, L. Design of marine protected area networks in the North Sea and Irish Sea. 117 4 Roberts, C.M. and Hawkins, J.P. 2000. Fully-Protected Marine Reserves: A Guide. WWF Endangered Seas Campaign, Washington DC, USA and Environment Department, University of York, York, UK. 118 Roberts, et al. 2001. Effects of Marine Reserves on Adjacent Fisheries. Science Vol.294. Gell, F.R. and Roberts, C.M. 2003. Benefits beyond boundaries: the fishery effects of marine reserves. Trends in Ecology and Evolution. 18 (9). 119 Galal, N., Ormond, R. and Hassan, O. 2002. Effect of a network of no-take reserves in increas- ing catch per unit effort and stocks of exploited reef fish at Nabq, South Sinai, Egypt. Marine and Freshwater Research 53(2) 120 Çevre ile ilgili bir Avrupa Toplulu¤u politikas›n›n ve eylem program›n›n devam› ve uygulanmas› ile ile 17 May›s 1977 tarihli Konsey toplant›s› çerçeesinde Avrupa Topluluklar› Konseyi ve Üye Devletlerin Hükümetlerinin Temsilcilerinin Karar› (OJ C139, 13/06/1977) 121 Kayg›l› biliminsanlar› Birli¤i'nin (Union of Concerned Scientists) bir beyan›nda da aflikar oldu¤u gibi, http://www.ucsusa.org/ucs/about/page.cfm?pageID=1009 122 4 Bern Sözleflmesi Tavsiye Kararlar› 14, 15 ve 16 (1989) ile Karar No. 3'e (1996) uygun olarak