document

Transkript

document
© Greenpeace/Newman
Akdeniz ‹çin Deniz Rezervleri
Akdeniz’i Koruyoruz
3
Rapor Özeti:
Greenpeace'in bu raporu; Akdeniz'in verimini, deniz yaflam›n› ve ekosistemini,
sa¤l›klar› ve yaflamlar› ona ba¤›ml› olan milyonlarca insan için - flimdi ve gelecektekorumak ad›na acilen bir deniz rezervleri a¤›n›n (network) oluflturulmas› üzerine bir
tart›flma zemini oluflturmaktad›r.
Akdeniz, pekçok canl› türüne ve önemli ekosistemlere evsahipli¤i yapan, zengin ve
çeflitlili¤i olan bir çevredir. Akdeniz, kapalı ve büyük çogunlugu herhangi bir
ülkenin kontrolü altında olmayan bir deniz oldugundan, tüm bölge için gerçek
anlamda paylafl›lan bir kayna¤› ve paylafl›lan bir sorumlulu¤u temsil eder.
Akdeniz, afl›r› avlanmadan tahrip edici bal›kç›l›k yöntemlerine, kirlilik ve iklim
de¤iflikli¤ine kadar insan faaliyetlerine dayal› pekçok tehditin etkisi alt›ndad›r.
Süreklili¤ini koruyan bu durum Akdeniz'in sundu¤u, paylafl›lan bir kayna¤›n ve
hazinenin yokolmas›na neden olmaktad›r.
Büyük ölçekli bir deniz rezervleri a¤›, insan eliyle gerçeklefltirilen zarar ve tahribat›n uzun vadeli bir korunmaya dönüfltürülmesini sa¤layacakt›r. Böyle bir a¤, hem
aç›k denizlerde hem de k›y›sal sularda genifl ölçekli ve temsil edebilecek çeflitlilikte
deniz ekosistemini kapsamal›d›r. Greenpeace, Akdeniz'e bugüne kadar verilmifl
olan zarar düflünüldü¤ünde, söz konusu flekilde bir deniz rezervleri a¤›n›n,
Akdeniz'in gelecek nesiller için korunabilmesi için, toplamda yaklafl›k %40'l›k
yüzeyini kapsamas› gerekti¤ine inanmaktad›r.
Akdeniz, göreceli olarak kapal› bir deniz olmas›ndan ve içindeki tüm habitatlar›n
birbirleri ile ba¤lant›l› olmas›ndan dolay›, deniz yaflam› yönetiminde neden tek tek
canl›lar›n ve alanlar›n de¤il de tüm ekosistemlerin hesaba kat›lmas› gerekti¤ine çok
güzel ve aç›k bir örnek teflkil etmektedir. Bir deniz rezervleri a¤›, Akdeniz'de
sürdürülebilir, tedbirli ve ekosisteme dayal› bir deniz kaynaklar› yönetiminin kurulmas›na yönelik bir ad›m yaratacakt›r.
Dünyadaki deniz rezervleri örneklerindeki tecrübeler, korunan alanlar içindeki
canl›lar›n çeflitlilik, say› ve boyut olarak artt›¤›n› göstermifltir. Dolay›s›yla bu rezervler, biyoçeflitlili¤in korunmas› ve ekosistemlerin de¤ifltirilmesi veya zarara
u¤ramas›na karfl› daha dayan›kl› - resilient- olmalar›n› sa¤layabilmek için elimizdeki
en de¤erli araç olduklar›n› göstermektedir. Bu durum ayn› zamanda, sürdürülebilir
bir yönetim ile birlefltirildi¤inde, tedbirli yaklafl›mdan fayda sa¤lanmas›n› ve civar
sularda da bal›kç›l›k yönetiminin garantilenmesini de beraberinde getirir. Deniz rezervleri ayn› zamanda bilim, e¤itim ve e¤lence - rekreasyon alanlar› gibi baflka
olumlu yararlar da sa¤lar.
Akdeniz'in korunmas›na yönelik, uluslararas›, bölgesel ve ulusal anlamda pek çok
anlaflma ve taahhütün varl›¤›na karfl›n hala bir deniz rezervleri a¤› oluflturmaya
yönelik herhangi bir geliflme yoktur. Anlaflmalar ve taahhütler eyleme dökülmedikçe
anlams›zd›r ve bir deniz rezervleri a¤› oluflturmaya yönelik eylem ise politik iste¤e
ba¤l›d›r. Akdeniz ülkeleri, ortak kayna¤›m›z ve hazinemiz olan Akdeniz'in korunmas› için birlikte çal›flmak zorundad›rlar!
Bu bizim denizimiz- Onu koruyal›m!
5
© Greenpeace/Aragón
© Greenpeace/Ismail
© Greenpeace/Newman
6
Girifl:
‹ngilizce'deki kelime anlam› dünyan›n ortas›ndaki deniz (Mediterranean Sea) olan
Akdeniz'in kendisini çevreleyen uluslar›n kültürlerini etkilemifl olmas› flafl›rt›c›
de¤ildir. Üç k›tay›- Avrupa, Asya ve Afrika-birlefltiren; Akdeniz'in kaynaklar› k›y›
s›n›r› olan 21 ülke aras›nda paylafl›lmaktad›r. Binlerce y›l boyunca Akdeniz bölgenin çeflitli halklar› aras›nda ticareti ve kültür al›flveriflini kolaylaflt›rm›flt›r
Akdeniz, Atlantik Okyanusu'nun bir kolu olmas›na karfl›n Cebelitar›k Bo¤az› ile
Atlantik Okyanusu sular›ndan neredeyse tamamen ayr›lmaktad›r. En dar
noktas›nda ‹spanya ile Fas aras›nda sadece 13 kilometre mesafe bulunmaktad›r.
Yaklafl›k 5,9 milyon y›l önce flimdiki Cebelitar›k Bo¤az›'n›n prekursörleri kapanarak Akdeniz'i tecrit etmifl ve Akdeniz buharlaflarak dünya okyanus seviyelerinin
iki mil alt›na kadar düflmüfl ve derin, kuru bir havza halini alm›fl, son derece tuzlu,
bir dizi göle dönüflmüfltür. Yaklafl›k 5,4 milyon y›l önce Bo¤az tekrar aç›ld›¤›nda
bu havza tekrar daimi olarak tamam›yla suyla dolmufltur
Atlantik ve Akdeniz Havzalar›n›n ayr›lmas›n›n bir sonucu olarak Akdeniz, baflka
yerlerde bulunmayan birçok canl› türünü bar›nd›rmaktad›r - Akdeniz'de yaflayan
canl›lar›n dörtte birinden fazlas› Akdeniz'e özgüdür.
Akdeniz’in, Atlantik Okyanusu'ndan daha s›cak, daha tuzlu ve besin bak›m›ndan
daha fakir olmas›n›n sonucu olarak- özellikle de Do¤u Havzas›nda- verimi
düflüktür. Bu durum, Akdeniz'in afl›r› kullan›ma karfl› savunmas›z kalmas›na neden
olmaktad›r.
Ancak görece düflük verimlili¤ine ra¤men Akdeniz'deki biyolojik çeflitlilik düzeyi
yüksektir ve 46.000 kilometrelik sahil fleridinin alt›ndaki k›ta sahanl›¤› baz› zengin
ve önemli yaflam alanlar› içermektedir. Akdeniz k›y› alanlar›, deniz çay›rlar›,
intertidal alanlar ve haliçleri birçok tür için önemli yaflam alanlar› olup temel bal›k
türlerinden baz›lar› için yumurtlama ve geliflme alanlar› sa¤lamaktad›r. Ortalama
derinlik 1.500 metre civar›nda olmas›na ra¤men Akdeniz'in en derin yeri ‹yon
Denizi'ndeki Calypso Çukuru 5.267 metreye ulaflmaktad›r. Bu derin sular›n
büyük k›sm› henüz keflfedilmemifltir. Buralarda denizda¤lar›, so¤uk ak›nt›lar (deniz
yata¤›ndan metan gazlar› s›zan alanlar ) ve denizalt› çukurlar› bulunmaktad›r bunlar son derece özel ve hassas ekosistemlerle ba¤daflt›r›labilecek özelliklerdir .
Akdeniz k›y›lar›nda yaflayan veya 3 k›ta boyunca ziyaret eden milyonlarca insan
ve bunun sonucu olarak denizin yo¤un bir biçimde kullan›lmas› deniz yaflam›
üzerinde çok büyük bir bask› oluflturmaktad›r.
Ak›nt› a¤lar› (driftnets), kullan›mlar› sonucu -hedefd›fl› (by-catch)- türlerin de
yakalanmas›ndan dolay› hem bölgesel hem de Avrupa Birli¤i N mevzuat› ile
yasaklanm›fl olmas›na ra¤men Akdeniz'de hala kullan›lmaktad›r. Muhtemelen tüm
bal›kç›l›k yöntemlerinin en çok zarar vereni olan dip trolü , Akdeniz'de 1000
N Resmi olarak mevzuat› ç›karan ve uluslararas› anlaflmalara taraf olan kurum Avrupa Toplulu¤u
(AT)'dir. Ancak bu raporda AB terimi kullan›lm›flt›r.
© Greenpeace/Newman
© Greenpeace/Newman
7
metre derinli¤in alt›nda yasaklanm›flt›r. Ancak ormanlar›n toptan kesilmesine eflde¤er
zarar› olan trol avc›l›¤›na s›¤ sularda hala yo¤un flekilde devam edilmektedir.
Bal›k avlar›na ek olarak su ürünleri yetifltiricili¤i faaliyetleri de deniz ortam›na a¤›r bir fatura getirmektedir . Yerel düzeyde, kimyasallar›n kullan›m› ve yüksek stoklu çevrili yerlerin
konumu büyük zarara neden olmaktad›r. Daha genifl olarak, su ürünleri yetifltiricili¤i,
baflka deniz türlerinden elde edilen yeme büyük bir talep yaratmaktad›r. Stoklar›n afl›r›
avlanmas›na bir çözüm olmaktan uzak olarak, su ürünleri yetifltiricili¤i esas›nda yem üretimi için kullan›lan türlerin afl›r› avlanmas›n› teflvik edebilir.
Akdeniz ayr›ca karadan at›lan kanalizasyon at›klar› ve kimyasal at›klarla günden güne kirlenmektedir. Sahil gelifliminin iyi düzenlenmemesi nedeniyle bu sorunlar›n çap› daha da
artmaktad›r. Gemicilik faaliyetleri de petrol kirlenmesine neden olmaktad›r. K›sacas›,
“aram›zda uzanan deniz” herkesten taraf›ndan zarar görmekte, ancak hiçkimse
taraf›ndan korunmamaktad›r.
Akdeniz'in, zengin biyoçeflitlili¤inin devam› ve yaflam› ona ba¤›ml› olan insan
topluluklar›na hayat damar› olmay› - flimdi ve gelecekte- sürdürebilmesi için koruma alt›na
al›nmas›n›n gereklili¤i çok aç›kt›r. Akdeniz'in toplam 2,5 milyon kilometrekarelik alan› ile
karfl›laflt›r›ld›¤›nda Avrupa Birli¤i Natura 2000 a¤› ve Akdeniz bölgesi özel koruma alanlar› a¤› (SPAMI) gibi koruma anlaflmalar› göreceli olarak ancak küçük bir alan› kapsamaktad›r. Halihaz›rda Akdeniz'de tam koruma alt›ndaki alanlar Akdeniz'in yüzde
birinden daha az›n› teflkil etmektedir. Bilim insanlar›n›n tavsiye ettikleri yüzde yirmi ila
yüzde elli aras›ndaki orana göre bu rakam idealden çok uzakt›r. Bu, ayn› zamanda
Greenpeace'in de önerisi ile örtüflmektedir; Karadaki ulusal parklar gibi, deniz ekosistemlerini kapsayan tam koruma alt›na al›nm›fl, büyük ölçekli bir deniz rezervleri a¤›d›r.
Bu anlamda kaybedecek zaman›m›z yok. Akdeniz'i kurtarmak için acil eyleme geçmek
gerekmektedir. Bunu sa¤laman›n yolu, aç›k denizlerde büyük ölçekli deniz rezervlerini
içeren bir a¤ ile birlikte k›y› bölgelerinde daha küçük bir deniz rezervleri mozai¤i
anlam›na gelmektedir. Bunlar›n d›fl›ndaki alanlar ise , sürdürülebilirlik ilkelerine uygun
olarak iyi bir flekilde yönetilmelidir.
© Greenpeace/Giannì
8
1. Akdeniz'in De¤erleri
Kültürel de¤er
Akdeniz, masmavi sahillerinde geliflen ve yok olan medeniyetler kadar çok isme
sahiptir. 46.000 kilometrelik Akdeniz sahil fleridi dünyan›n en eski medeniyetlerinden baz›lar›na ev sahipli¤i yapm›fl ve din, inanç ve geleneksel hikayecilik ile
günümüze iletilen birçok mitolojik hikayeye sahne olmufltur.
Akdeniz flu anki kuzey ve güney sahilleri aras›ndaki derin çatlak görünümüne
ra¤men ayn› zamanda da tüm bölge için bir ticaret merkezi vazifesi görmüfltür.
S›ras›yla Kartacal›lar, Yunanl›lar, Sicilyal›lar ve Romal›lar ticaret yollar›n› ve zengin k›y›lar›n› kontrolleri alt›na almaya çal›flm›fllard›r. Daha sonra Bizans ‹mparatorlu¤u ve Araplar, Barselona ve Venedik ve Cenova gibi ‹talyan flehir ticaret devletleri Akdeniz'e hakim olmufllard›r. Her iki Dünya Savafl› s›ras›nda da Akdeniz
adalar›, sahilleri ve ticaret yollar› üzerinde ayn› hakimeyet mücadelesi ile hayati
bir önem kazanm›fl, bu savafllardan sonra da, bu stratejik önemini sürdürmüfltür.
Bölgenin tarihi ve kültürünü flekillendirmede merkezi bir rol oynayan ayn› deniz,
flimdi ciddi ve yak›n, geri dönüflü olmayan bir y›k›m›n tehdidi alt›ndad›r. Bu
durum ise k›y›lar›nda yaflayan birçok toplulu¤unun yaflam kaynaklar›n› tehdit
etmektedir.
Biyolojik çeflitlilik
Akdeniz, zengin deniz çay›rlar› ve sahil bölgesinin kayal›k resiflerinden
denizda¤lar›na, so¤uk ak›nt›lara ve deniz dibi çukurlar›na kadar birçok ekosistemi desteklemektedir. Akdeniz'in en derin noktas› befl bin metreyi bulmaktad›r.
Akdeniz. dünya deniz alanlar›n›n %0,7'sini kaplamas›na ra¤men Akdeniz'de on
binden fazla tür saptanm›fl olup bu rakam dünya denizlerindeki biyolojik
çeflitlili¤in %8-9' una denk gelmektedir. Akdeniz'in derin sular›n›n ekolojisi, özellikle 5 milyon y›l kadar önce Atlantik Okyanusu'ndan ayr›l›p büyük oranda kurumas›3 gibi olaylarla oldukça geliflmifltir.
Akdeniz'de yirmiden fazla deniz memelisi türü (balina, yunus ve domuz bal›¤›)
bulunmaktad›r. Bunlar›n yar›s› yerleflik popülasyonlard›r. Sekiz deniz memelisi türü
yayg›nd›r; uzun balina (Balaenoptera physalus); kaflalot balinas› (Physeter macrocephalus); çizgili yunus (Stenella coeruleoalba); risso yunus (Grampus griseus);
pilot balina (Globicephala melas), Afalina (Tursiops truncatus); T›rtak (Delphinus
delphis) ve gagal› balina (Ziphius cavirostris). Uzun balina ve kaflalot balinas› ,
IUCN'nin tehdit alt›ndaki türlerin bulundu¤u k›rm›z› listesinde yer almaktad›r4.
© Greenpeace/Newman
© Greenpeace/Gianni
9
© Greenpeace/Gianni
© Greenpeace/Gianni
© Greenpeace/Esteban
10
Akdeniz'in en özgün ve en fazla tehdit alt›ndaki türlerinden biri Akdeniz fokudur
(Monachus monachus). Akdeniz foku, Akdeniz'deki tek fok türüdür. fiu an çok
nadir bulunan bu tür, 1996'dan bu yana IUCN'nin yok olma tehlikesi ile karfl›
karfl›ya olan türler listesinde yer almaktad›r5. Bern Sözleflmesi, Bonn Sözleflmesi,
Yok Olma Tehlikesi ile Karfl› Karfl›ya Olan Türlerin Uluslararas› Ticareti ile ilgili
Sözleflme, AB Yaflam Alanlar› Direktifi6 ve Akdeniz Fokunun Yönetimi için Eylem
Plan›7 gibi ilgili anlaflmalar ile koruma alt›na al›nm›fl olmas›na ra¤men
say›lar›ndaki azalma durdurulamam›flt›r. IUCN'nin 2004 y›l› de¤erlendirmesinde
bu tür, yokolman›n bir alt seviyesi olan kritik yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya
olan türler aras›nda s›ralanm›flt›r8.
Akdeniz'de üç tür deniz kaplumba¤as› görülmektedir. Bunlar›n ikisi (iribafll› deniz
kaplumba¤as› -Caretta caretta ve yeflil deniz kaplumba¤as› - Chelonia mydas)
yerlefliktir. Üçüncüsü olan deri s›rtl› kaplumba¤a (Dermochelys coriacea), Atlantik
Okyanusu'ndan gelmektedir9. Akdeniz yeflil kaplumba¤alar› ayr› bir alt popülasyon olarak kabul edilmekte ve IUCN'nin kritik tehdit alt›ndaki türler listesinde de
yer almaktad›r. Deri s›rtl› kaplumba¤alar kritik yok olma tehlikesi alt›nda, iribafl
kaplumba¤alar da yok olma tehlikesi alt›ndaki türler listesindedir10. Akdeniz'deki
deniz kaplumba¤alar› için tehdit unsurlar› afl›r› kullan›m, avlanma faaliyetleri,
sahillerin geliflimi ve turizm, denizcilik ve kirliliktir.11
Akdeniz'in birçok önemli yaflam alan› ayr›ca befleri faaliyetlere karfl› çok
hassast›r. Posidonia oceanica- deniz çay›rlar›, çeflitli ve zengin bir ekosistem için
hayati yumurtlama, geliflme ve beslenme alanlar› sa¤lamaktad›r. Akdeniz'in
birçok yerinde deniz çay›rlar› kirlili¤in, sahillerin gelifliminin, avlanma faaliyetlerinin ve katil yosun olarak bilinen Caulerpa taxifolia'n›n istilas› nedeniyle azalmaktad›r.12
Akdeniz'in derin su yaflam alanlar› hem de¤erli hem de hassast›r. Akdeniz'deki
derin su yaflam alanlar›n›n incelendi¤i yak›n tarihli bir raporda, buralar›n korunmas› için iki bölümden oluflan bir tavsiyede bulunulmaktad›r13. Bunun birinci
bölümü olan 1000 metrenin alt›ndaki derinliklerde dip trolü ile avlanman›n tedbir olarak yasaklanmas›, 2005 y›l›nda Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu
taraf›ndan kabul edilmifltir. ‹kinci olarak, bir deniz koruma alanlar› sisteminin
gelifltirilmesi, Greenpeace'in mevcut kampanyas› da dahil olmak üzere eflzamanl›
bir dizi giriflim ile gelifltirilmektedir.
Ekonomik de¤erler
Akdeniz, do¤al çevresinden son derece etkilenen bir geliflim çizgisi gösterir, bir
yandan farkli ekonomik ve sosyal düzeydeki ülkeleri biraraya getirirken bir yandan da ortak bir miras çevresinde birlefltirir. Ekolojik sa¤l›k ve Akdeniz'in k›y›
alanlar›n›n bütünlü¤ü, bölgede sürdürülebilir bir gelece¤in gelifltirilebilmesi için bir
anahtard›r. Ancak e¤er do¤al yaflam›n devam› isteniyorsa, riskler ve eflitsizlik
azalt›lacaksa, ve uzun vadeli sürdürülebilirli¤e ulaflabilmek için geliflme isteniyorsa, devlet politikalar›n›n ve sosyal uygulamalar›n büyük bir de¤iflime ihtiyac›
vard›r.
Bugün, iklim, güzel k›y› fleridi, zengin tarih, farkl› kültürler her y›l milyonlarca turisti Akdeniz'in k›y› alanlar›na çekmektedir. Dünyada uluslararas› seyahat eden turistlerin yaklafl›k üçte biri Akdeniz sahilllerini tercih etmektedir14. Buna göre turizm,
istisnas›z tüm Akdeniz ülkeleri için, turist ak›fl›n›n miktar›, harcad›klar› para,
yaratt›¤› istihdam (bölge genelinde milyonlarca insan) ve sektörün yaratt›¤›
11
GDP'ye sa¤lad›¤› ve ileriye dönük sa¤layaca¤› kat›l›m nedeniyle, çok önemli ve
gerekli bir ekonomik sektör oluflturmaktad›r15.
Binlerce y›ld›r sömürülmüfl Akdeniz'in yaflamsal kaynaklar›, 280,000'i ço¤unlu¤u
küçük çapl› bal›kç› olmak üzere yaklafl›k 420,000 kifliye ifl sa¤lamaktad›r. Turizm
kadar olmasa bile bal›kç›l›k, Akdeniz kimli¤inin önemli bir parças› olarak
görülmekte ve bölgedeki teknelerin yaklafl›k %85'i küçük ölçekli bal›kç›l›k
yapt›¤›ndan özellikle k›y›sal kesim için oldukça önemli bir yer tutmaktad›r.
Sürdürülebilir bal›kç›l›k, deniz ekosistemlerinin korunmas› ve varl›¤›n›n sürdürülmesine önemli ölçüde ba¤›ml›d›r, ve bundan dolay› bal›kç›l›k sektröründeki flu anki
faaliyetlerin kaynaklar› giderek daha da azaltmas› ciddi endifleler
yaratmaktad›r16.
2. Akdeniz'e yönelik tehditler
Afl›r› avlanma ve di¤er bal›kç›l›k etkileri
Tüm dünyada afl›r› avlanma, okyanuslar için en büyük tehdit olarak görülmektedir.
sürülerden birço¤u afl›r› avlanm›fl ve baz›lar›, örne¤in Kanada cod morina bal›¤›
stoklar›, müthifl oranda yok olmufltur. Yak›n geçmiflte bile türlerin benzer flekilde
yokolmas›na imkans›z gözüyle bak›lmaktayd›. Yak›n zamanda yap›lan
çal›flmalar, endüstriyel bal›kç›l›k bafllamadan önceki bollukla karfl›laflt›r›ld›¤›nda,
büyük avc›lar baflta olmak üzere birçok bal›k türünde büyük bir azalma oldu¤unu
göstermifltir17. Akdeniz'deki durum da dünyadaki bu genel trendden farkl›
de¤ildir.
Azalan avlanma oranlar›
Akdeniz ve Karadeniz'deki toplam avlanma geçen y›llarda 1.500.000 ton
civar›nda idi. Bu rakam, 1950'deki 700.000 tonun iki kat›ndan daha fazla,
ancak 1982 ve 1988 aras›nda ulafl›lan en yüksek rakam olan 2 milyon tonun çok
daha alt›ndad›r. Birçok türün avlanma rakamlar› 80'lerin sonlar›nda ve 90'lar›n
bafllar›nda en yüksek rakamlara ulaflm›fl, ancak daha sonra bir düflüfl trendine
girmifltir18.
Akdeniz'in ticari aç›dan önem arzeden sürüleri mavi yüzgeçli orkinos, uzun
kanatl› orkinos, barlam, k›l›ç bal›¤›, marlin, barbunya, tekir ve karagözdür . G›da
ve Tar›m Örgütü (FAO) verilerine göre Akdeniz ve Karadeniz'de kaynaklar›n
yaklafl›k %20'si tükenmifl, %15'i afl›r›, %50'si de tamamen kullan›lm›flt›r19. Avrupa
Çevre Kurumu (EEA) de¤erlendirmesi ise Akdeniz bölgesi için daha da kötü bir
tablo çizmektedir20. Akdeniz'de ticari olan stoklar›n ço¤unlu¤u (%80) için bun-
12
© Innerspace Visions
lar›n durumlar›na dair sa¤l›kl› bir de¤erlendirme bulunmamaktad›r. Stoklar›n
durumlar›n›n de¤erlendirildi¤i hallerde ise ticari önem arzeden stoklar›n yaklafl›k
%60'›n›n güvenli biyolojik s›n›rlar d›fl›nda avland›klar› ortaya ç›kmaktad›r. Daha
eski tarihli EEA verilerine göre stoklar›n, bölgeye ba¤l› olarak, %65 ila %79'u
güvenli biyolojik s›n›rlar›n d›fl›ndad›r21.
Bölgede bal›kç›l›k yönetimi
Bölgedeki birçok bal›k sto¤unun durumu endifle vericidir. Bu belgedeki amac›m›z,
bu stoklara bütünsel bir bak›fl olmasa da baz› genel e¤ilimleri çok aç›k bir flekilde
ortaya ç›karmaktad›r. Hem türlerin bileflimi hem de yakalanan bal›klar›n büyüklü¤ü aç›s›ndan av kalitesi genelde düflmüfltür. Uzun yaflayan ve yavafl büyüyen
türler ve hedeflenen bal›klar›n büyük olanlar› bir dizi alandaki çeflitli avlarda art›k
hemen hemen rastlanmamaktad›r. Birim çaba bafl›na av (belli bir çaba düzeyinde
yakalanan bal›k miktar›), ayn› zaman içinde bal›kç›l›k gemilerinin gücünün
oldukça artmas›na ra¤men, önceki ony›llar›n av oranlar›na göre, büyük ölçüde
düflmüfltür.22
Afl›r› avlanma, baz› durumlarda, boyut s›n›rlamalar›n›n varl›¤›na ra¤men, say›lar›
artan küçük bal›klar›n hedeflenmesi ve yakalanmas› ile sonuçlanmaktad›r . Trol
avc›l›¤› ile hedeflenen popülasyonlardaki yavru bal›klar›n korunmas›, bu bal›k
stoklar›n›n sürdürülebilir yönetimi için kritik önem tafl›maktad›r. Ancak yak›n
zamanda Greenpeace taraf›ndan Yunanistan'da pazarlanan bal›klarla ilgili
olarak yap›lan bir araflt›rmada, k›s›tlamalar›n kesinlikle dikkate al›nmad›¤› ortaya
ç›km›flt›r. (www.greenpeace.org/mediterranean/size-matters) Baflka bal›k avlama
alanlar›nda ilgili düzenlemeler mevcut de¤ildir. K›l›ç bal›¤› avlama alanlar›nda ise
asgari avlanma boyu düzenlemelerine de uyulmamaktad›r. Sonuç olarak av›n
ço¤unlu¤u olgunlaflmam›fl bireylerden oluflmaktad›r.23
Önemli sorunlardan bir di¤eri de hedef d›fl› avlanmad›r. Eldeki verilerin büyük
ço¤unlu¤u karidesleri hedefleyen derin su trolleri ile ilgili çal›flmalardan ve derin
deniz (orta suda ) galsama a¤› faaliyetlerinden toplanm›flt›r. Akdeniz ve
Karadeniz için haz›rlanan FAO'nun at›lan bal›klar ile ilgili veritaban›nda
bölgedeki 1,5 milyon tonluk nominal (rapor edilen) av›n dörtte birinden daha az›
ile ilgili veri bulunmaktad›r; bu da eldeki verilerde büyük boflluk bulundu¤unu
göstermektedir. Trol bal›kç›l›¤›, avlan›lan derinli¤e ba¤l› olarak av›n %20 ila
70'ini ›skartaya ç›karmakta yani ziyan etmektedir.24
Genel olarak Akdeniz'de bal›kç›l›kla ilgili fazla veri olmamas› büyük bir problemdir. Yukar›da belirtildi¤i gibi Avrupa Çevre Kurumu verilerine göre sürülerin
stoklar›n %80'i için elimizde bir stok durum de¤erlendirmesi mevcut de¤ildir. Buna
© Greenpeace/Forcada
13
ek olarak, birçok avlanma alan›nda yakalanan miktarlar az bildiriliyor olabilir.
Dahas›, yasad›fl› avlanman›n ne ölçek ve derecede oldu¤u da çok iyi bilinmemektedir. Akdeniz'deki bal›k av› alanlar› ile ilgili etkili izleme, kontrol ve gözetim
verileri eksikli¤i oldu¤u art›k yayg›n bir flekilde kabul edilmektedir. Bu da bal›k av›
alanlar›n› düzenlemek için tasarlanm›fl bilimsel tavsiyelerin dayand›r›labilece¤i
kaliteli veriler olmad›¤› anlam›na gelir. Bu hususlar bölgedeki büyük derin su
bal›kç›l›¤› için ibret verici bir flekilde ispatlanmaktad›r.
Büyük göçmen türler: tehdit alt›ndaki ortak bir kaynak
Orkinos ve k›l›ç bal›¤› gibi büyük göçmen bal›klar, Akdeniz'i boydan boya katetmekte ve binlerce y›ld›r bölgedeki bal›kç› halklar taraf›ndan ortak bir kaynak
olarak paylafl›lagelmektedir.
Mavi yüzgeçli orkinos bal›¤›n›n durumu iyi bilinmektedir: May›s 1999'da
Greenpeace bu popülasyonun Akdeniz'de tükenmekte oldu¤unu kamuoyuna duyuran bir rapor yay›nlam›flt›r25. Son 20 y›l içinde yetiflkin mavi yüzgeçli orkinos
bal›¤› say›s› %80 azalm›flt›r. Her mevsim büyük rakamlarda genç orkinos bal›¤›
avlanmas›, türün flu ana kadarki en düflük popülasyon rakamlar›ndan tekrar eski
haline gelecek flekilde yenilenmesini de engellemifltir. Bu bal›klar›n tükenifline
neden olan unsurlardan biri de korsan bal›kç› tekneleridir. Greenpeace raporunu
yay›nlad›¤›nda mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› popülasyonunun kendisi toparlayabilmesi için sert tedbirler al›nmas› gere¤i aflikard›. Ancak o zamandan bu yana
durum daha da kötüleflmifltir (bkz. Sayfa 18, Mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› üretme
çiftçilikleri: felaketin tarifi).
K›l›ç bal›¤›nda ise stok durumunun bilinmemesi, afl›r› kullan›m oran›, çok küçük
bal›klar›n muhtemelen çok fazla avlanmas› ve bal›kç›l›k endüstrisinin kendisinden
gelen uyar› iflaretlerinin hepsi de ciddi endifle kayna¤›d›r26. Bu bal›k avlama alanlar›n›n yönetiminden sorumlu olmas› gereken Atlantik Orkinos Bal›klar›n›n
Korunmas›na iliflkin Uluslararas› Komisyon'a (ICCAT) göre yakalanan
olgunlaflmam›fl bal›k say›s› toplam av›n %50-70'ini oluflturabilir27. K›sacas›, elde
herhangi bir veri bulunmamas› ve bulunan verilerin de düflük kalitede olmas›,
bölgedeki orkinos bal›¤› ve billfish türlerinin durumunu de¤erlendirmeyi
zorlaflt›rmaktad›r.28
Yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›k
Tüm dünyada yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›k, etkili yönetim sistemlerinin bulunmay›fl› ve azalan bal›kç›l›k kaynaklar› üzerindeki artan ticari
bask› ile birlikte en önemli problemlerden biridir. Akdeniz'de de durum bundan
farkl› de¤ildir. Buna iyi bir örnek, Akdeniz'de kullan›m› yasaklanmas›na ra¤men
ak›nt› ak›nt› a¤lar›n›n (driftnets) yo¤un olarak kullan›lmaya devam edilmesidir
(bkz. Sayfa 16, A¤lar› ak›nt› a¤lar›: ölüm duvarlar›).
Yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›¤›n, anlaml› bir flekilde ele
al›nmas› ile ilgili s›k›nt›lar da az de¤ildir. Denetim ifllemlerinin s›kl›¤›n› ve
yo¤unlu¤unu s›n›rlayan mali k›s›tlamalar, örne¤in devriye araçlar›n›n kullan›m›,
e¤itim programlar›n›n yeterlili¤i, bal›kç›l›k izleme, kontrol ve gözetim (monitoring,
control and surveillance -CMS) araçlar›n›n bulunabilirli¤i ve aç›k denizlerde uygulanabilir yasal bir rejimin olmay›fl›, hepsi de çok önemli k›s›tlay›c› faktörlerdir.
14
© Greenpeace/Newman
© Greenpeace/Newman
Buna ilave olarak bal›kç›l›k ve ilgili endüstrilerde (en az›ndan k›sa vadede) bal›k
avlanmas›n› azaltmak için yasalar ç›kar›lmas› ve uygulanmas› sonucu do¤acak
iflsizlik gibi toplumsal maliyetler de gösterilebilir.
Bu s›k›nt›lara ra¤men deniz kaynaklar›nn yasad›fl›, düzenleme alt›na al›nmam›fl ve
rapor edilmeyen bal›kç› gemilerince talan edilmesini önlemek üzere aç›k denizlerde avlanmay› düzenleyici, yasal olarak ba¤lay›c› tedbirlerin al›nmas› hayati
önem tafl›maktad›r. Uluslararas› anlamda bu tedbirler aç›k denizlerde avlanmay›
düzenleyecek merkezi bir izleme, kontrol ve uygunluk denetimi kurumunun kurulmas›n› ve küresel bir gemi izleme sisteminin gelifltirilmesini içermelidir. Aç›k denizlerde avlanma izni olan gemilerin listesinin ve koruma tedbirlerine uymayan
gemiler ve flirketler için de bir k›rm›z› listenin haz›rlanmas› için iflbirli¤i yap›lmas›
gerekmektedir.
Bölgesel olarak, Akdeniz'de yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen
bal›kç›l›k ile mücadele için at›lmas› gereken ad›mlar bal›kç› gemileri için bölgesel
bir kay›t sisteminin gelifltirilmesini ve denizde denetim gibi tedbirlerin etkin bir
flekilde al›nabilmesini ve verimli bir flekilde uygulanabilmesini teminen Akdeniz
Genel Bal›kç›l›k Komisyonu'nun (GFCM) bir inceleme yapmas›n› içerir. Birleflmifl
Milletler G›da ve Tar›m Örgütü Uluslararas› Eylem Plan›'n›n da öngördü¤ü gibi,
Akdeniz ülkelerinin de yasad›fl›, düzenlenmemifl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›k ile
mücadele için ulusal eylem planlar› haz›rlamas› ve uygulamas› gerekmektedir.
Bugüne kadar bu sorun ile mücadele için bir Ulusal Eylem Plan› kabul eden tek
Akdeniz ülkesi ‹spanya'd›r.
Ekosistem üzerindeki daha büyük etkiler
Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu (GFCM) 2004 y›l›nda deniz ekosistemleri
üzerinde bal›kç›l›k faaliyetlerinin etkilerini inceleyen bir inceleme yay›nlam›flt›r29.
Bu incelemeye göre tüm dünyada bal›kç›l›k faaliyeti ile ilgili ortaya ç›kan bütün
sorunlar Akdeniz'de bafl göstermektedir. Bunun sebebi olarak çeflitli faktörler
say›labilir. Akdenizde çeflitli ekipman tipleri kullan›larak yap›lan yo¤un bal›kç›l›k
faaliyetleri yap›lmaktad›r. Bu faaliyetler s›ras›nda s›¤ sulardan derin su
ortamlar›na önemli biyolojik çeflitlilik unsurlar›n› bar›nd›ran çok çeflitli yaflam alanlar› hedeflenmektedir.
© Greenpeace/Morgan
GFCM raporuna göre etkiler, sadece hedef türlerin avland›¤› bal›kç›l›k olarak
tan›mlanabilecek basit bal›kç›l›¤› aflmaktad›r. Akdeniz'de bal›kç›l›ktan kaynaklanan muazzam bir ekolojik etki söz konusudur ve bu da tüm ekosistem
de¤iflikliklerine ve besin a¤› yap›s› de¤iflikliklerine yans›maktad›r.
Ticari avlanma ile beraber vatos ve köpekbal›klar›n›n hedef-d›fl›
avlanmas› baz› türlerin varl›¤›n› tehdit etmektedir. Parakede
avc›l›¤›, zaten gitgide artan bir tehdit alt›nda olan çok say›da
deniz kuflu ve deniz kaplumba¤as›n›n ölümüne veya yaralanmas›na neden olmaktad›r. Bu anlamda ak›nt› a¤lar› en büyük
sorun olarak kabul edilmesine ra¤men, Akdeniz'de kullan›lan her
tür büyük av ekipman›n›n deniz memelisi türlerini etkiledi¤i rapor
edilmektedir. K›y›sal bal›kç›l›k ve g›da kaynaklar›n›n afl›r› avlanma nedeniyle gittikçe azalmas›, büyük tehdit alt›ndaki Akdeniz foklar› için bask› yaratmaya devam etmektedir. Son olarak, dinamitle
avlama da baz› alanlarda sorun olmaya devam ederken, dip tortusunun bozulmas› ve bitki örtüsüne do¤rudan hasar vermesi
nedeniyle trolle bal›k avlaman›n deniz çay›r› yataklar› üzerinde
çok büyük etkisi oldu¤u rapor edilmifltir.
16
Ak›nt› a¤lar›: ölüm duvarlar›
Kas›m 2003'te Atlantik Orkinosunun Korunmas›na iliflkin Uluslararas› Komisyon
(ICCAT) Akdeniz'deki orkinos bal›¤› ve k›l›ç bal›¤› gibi büyük derin su bal›klar›
için av alanlar›nda ak›nt› a¤lar›n›n kullan›m›n› yasaklayan ba¤lay›c› bir tavsiye
karar› alm›flt›r. Bu tavsiye karar›n› Genel Kurul taraf›ndan 1989 ve 1991'de kabul
edilen Birleflmifl Milletler Kararlar› ile bafllayan bir dizi uluslararas› anlaflma izlemifltir30. Bu anlaflmalarda Temmuz 1992 sonuna kadar tüm ak›nt› a¤› bal›kç›l›¤›
ile ilgili olarak moratoryum tavsiye edilmifltir. Bunlar› da Avrupa Komisyonu
teknelerince ak›nt› a¤lar› n›n kullan›m›n› tamamen yasaklayan31, Avrupa32 ve
Akdeniz33 düzeyinde ba¤lay›c› düzenlemeler takip etmifltir.
Peki bu ba¤lay›c› anlaflmalar›n ve düzenlemelerin Akdeniz'deki “ölüm duvar›”
bal›kç›l›¤›na etkisi ne oldu? Entrikal› siyasi süreç s›ras›nda baz› ak›nt› a¤› filolar›
yeniden yap›land›r›l›rken di¤erleri h›zla geniflledi. Türkiye ile birlikte Kuzey Afrika
ülkeleri bunun tipik örnekleridir. Teorik olarak ak›nt› a¤lar› ile avlanmay› yasaklayan ulusal yasalar bulunmas›na ra¤men, filolar operasyonlar›n› yeniden
yap›land›ran Yunan ve ‹talyanlar'dan malzeme alarak büyümeye devam ettiler.
34
Yak›n zamanda elde edilen bilgilere göre Fas filosu (Fas 300'den fazla ak›nt› a¤›
kullan›lan tekne iflletildi¤ini kabul etmesine ra¤men) 177 tekneden oluflmaktad›r.
Di¤er önemli filolar aras›nda 90-100 tekneden oluflan ‹talyan filosu, 45-100
tekneden oluflan Türk filosu ve 45-75 tekneden oluflan Frans›z filosu
bulunmaktad›r. Eldeki di¤er veriler, bunu destekleyici kesin kan›tlar
bulunmamas›na ra¤men, di¤er Kuzey Afrika ülkelerinden Cezayir'in de önemli bir
iflletici olabilece¤i yolundad›r.35
Genelde 10-12 kilometre uzunlu¤undaki ak›nt› a¤lar›n›n etkisi, beraberinde yol
açt›¤› hedef d›fl› avlanma dolay›s›yla uzun süredir mercek alt›ndad›r. Ak›nt› a¤› ile
avlanman›n Akdeniz üzerindeki büyük etkisinin devam etti¤ine flüphe yoktur.
Alboran Denizi'nde ak›nt› a¤lar› Akdeniz'deki son sa¤l›kl› t›rtak yunus popülasyonunu tehdit etmektedir. Belarik Adalar› bölgesindeki çizgili yunuslar›n ölüm
oran› da bir sorundur. Ak›nt› a¤lar›n›n bir bütün olarak deniz memelileri üzerindeki olumsuz etkileri konusunda fikir birli¤i mevcuttur.
Fas ak›nt› a¤› filosu, Alboran Denizi'nde, Cebelitar›k Bo¤az›nda ve Atlantik
çevresinde Tanca filosunun avlak alanlar›nda vatos ve köpekbal›klar›n›n büyük
rakamlarda hedef d›fl› avlanmas›ndan sorumludur. Mavi, 'thresher' ve k›sa
yüzgeçli mako'nun y›ll›k hedef d›fl› avlanmas›, Alboran Denizi'nde her bir tür için
7-8 bin olarak tahmin edilmifltir; Atlantik filosu ise y›ll›k her tür için 27 bine kadar
ulaflmaktad›r.36
fiüphesiz ak›nt› a¤lar› Akdeniz'de devam eden bir problemdir. Bu son derece
tahrip edici bal›kç›l›k yöntemine çözüm bulmak için sa¤lam yasal belgeler
© Greenpeace/Newman
17
oldu¤una göre, AB, GFCM ve ICCAT, Akdeniz'de ak›nt› a¤› ile avlanmaya geç
kalm›fl bir son vermek için uygulamada önceliklerini buna göre belirlemelidir.
Deniz kaplumba¤alar›yla ilgili tehditler
‹lk kaplumba¤alar yaklafl›k 200 milyon y›l öncesi, dinazorlar ça¤›nda yaflam›flt›r.
Deniz kaplumba¤alar›n›n mevcut yedi türü de tehdit alt›ndad›r. Akdeniz'de üç
kaplumba¤a türü bulunmakla birlikte bunlar›n ancak ikisi burada üremektedir.37
‹ribafl kaplumba¤a (Caretta caretta) en yayg›n tür olup en çok do¤u havzas›nda
olmak üzere Akdeniz'de çeflitli noktalarda yuva yapmaktad›r. Yeflil deniz kaplumba¤as› (Chelonia mydas) en çok Do¤u Akdeniz sular›nda bulunmakta ve
Güneydo¤u Anadolu ve K›br›s'ta baz› yuva alanlar› bulunmaktad›r. Deri s›rtl›
kaplumba¤a (Dermochelys coriacea), Akdeniz'de pek fazla görülmemektedir.
Kaplumba¤alar, Akdeniz'deki yüzey ve dip paraketesi, ak›nt› a¤lar›, troller gibi
pekçok bal›kç›l›k yöntemi nedeniyle can çekiflmektedirler. Kaplumba¤alar›n
yaralanmas› veya öldürülmesini engellemek için yumurtlama alan› olan sahillerin
korunmas› flartt›r. Akdeniz'de ak›nt› a¤lar›n kullan›m›n›n tamamen durdurulmas›n›n
gecikmesi ve özellikle Kuzey Afrika ve Türkiye sahillerindeki önemli kaplumba¤a
koruma alanlar›nda kullan›mlar›n›n artmas› bir endifle kayna¤›d›r.
Kaplumba¤alar ayr›ca Akdeniz'in toksik maddeler ve çöpler ile kirlenmesinden
dolay› da zarar görmektedir. Malta'da incelenen iribafl kaplumba¤alar›n yüzde
yirmiden fazlas›nda plastik veya metal döküntü ve/veya hidrokarbon kirlenmesine
rastlanm›flt›r.38 Kaplumba¤alar özellikle petrol kirlenmesine karfl› hassas durumda,
endüstriyel ve belediye deflarjlar›na karfl› ise savunmas›zd›r.
Bal›k avlama alanlar› ve kirliklikten kaynaklanan problemlere ek olarak deniz
kaplumba¤alar›n›n yuva yapma davran›fl›, yuva yapma alanlar›nda yap›lan
de¤iflikliklerden de olumsuz etkilenebilir. Sahillerin geliflimi ile iliflkili de¤ifliklikler
bu alanlar› yuva yapmaya uygun olmayan hale getirebilir. Ifl›k kirlili¤i ve uçak sesleri kaplumba¤alar› k›y›lara gelmekten vazgeçirebilmektedir.
‹nsanlar ve köpekler de difli kaplumba¤alar› sahile gelmekten vazgeçirebilir.
Bunun yan›nda plaj mobilyalar›n›n ve di¤er cisimlerin yerlefltirilmesi bile kumun
s›cakl›k aral›¤›n› de¤ifltirebilir ve yavrunun cinsiyet oran›n› etkileyebilir. Genç
kaplumba¤alar plajlardaki tekerlek izlerine tak›larak denize ulaflamayabilirler.
Kesin tedbirler al›nmad›kça artan kalk›nma ve turizmin sonucu olarak bu etkilerin
artmas› olas›d›r.39
Mavi yüzgeçli orkinos semirtme çiftlikleri: Felaketin
tarifi
2000 y›ldan daha fazla bir süre önce Yunan filozof Aristo “hayvanlar›n tarihi”
adl› bilimsel incelemesinde Akdeniz'deki mavi yüzgeçli orkinos bal›klar›n›n göçleri
ve üremeleri hakk›nda bilgiler vermifltir. Roma ‹mparatorlu¤u'nda da orkinos
bal›kç›l›¤› en istikrarl› endüstrilerden biri idi40. Dünyada en çok kar getiren
bal›kç›l›k türlerinden biri olan orkinos bal›kç›l›¤›, flimdilerde endüstriyel uygulamalar›n ve korumas›zl›¤›n tehdidi alt›ndad›r.
1999 y›l›nda Greenpeace, Akdeniz'de mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› popülasyonunun yok olmakta oldu¤una dikkati çeken bir rapor yay›mlam›flt›r41. Yetiflkin
mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› biyokütlesi - yumurtlayan sürülerin biyokütlesi - son
yirmi y›lda %80 azalm›flt›r. Her y›l, çok say›da genç orkinos bal›¤› avlanmakta ve
korsan filolar bu türü tüketmekteydi. Mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› popülasyonunun
eski say›s›na ulaflt›r›lmas› için kat› tedbirler al›nmas› gerekti¤i aç›kt›. O zamandan
bu yana afl›r› avlanma artmakla kalmam›fl, Akdeniz'deki orkinos varl›¤› aç›s›ndan
yeni bir tehdit teflkil eden, orkinos bal›klar›n› hedef alan yeni bir endüstriyel
19
© Greenpeace/Thomas
faaliyet ortaya ç›km›flt›r. “Orkinos bal›¤› üretme çiftlikleri” olarak bilinen bu
faaliyet, tüm Akdeniz sahili boyunca orkinos bal›klar›n›n avlanmas›, tafl›nmas› ve
kafeslerde semirtilmesi ifllemidir. Hava araçlar› ve küçük helikopter filolar›n›n
deste¤iyle endüstriyel g›rg›r tekneleri ve römorkörler tüm bölgeyi taramakta,
say›lar› giderek azalan orkinos bal›¤› sürülerinin yerlerini tespit etmektedir.
Orkinos bal›¤› semirtme çiftlikleri, Japonya pazar›na hitap eden, son derece karl›
bir faaliyettir. Orkinos bal›klar›n›n Akdeniz'de kendilerine gelebilmeleri için
bal›kç›l›¤›n azalt›lmas› yerine, çabuk gelen karlar sektöre daha fazla para getirmifltir. Bu da yeni ve daha büyük bal›kç› tekneleri, depolama tesisleri ve hatta
orkinos bal›¤› ihrac› için yeni havaalanlar› anlam›na gelmektedir. Hükümetler de
bu genifllemeye büyük katk›da bulunmufltur: 1997 y›l›ndan bu yana 34 milyon
dolara varan Avrupa Birli¤i sübvansiyonlar› ile Japonya ve Avustralya'n›n büyük
yat›r›mlar› daha fazla avlanmay› teflvik etmifltir42. Bu uygulama genç orkinos
bal›¤› avc›l›¤›n›n artmas› ile sonuçlanm›fl ve Atlantik ve Akdeniz'deki orkinos
bal›¤› popülasyonlar›n›n yönetiminden sorumlu çok tarafl› bir organ olan
ICCAT43'nin yönetimle ilgili olarak yaflad›¤› zorluklar› daha da art›rm›flt›r.
Akdeniz'de avlanan gerçek mavi yüzgeçli orkinos bal›¤› say›s› bilinmemekle birlikte bu say›n›n avlan›lmas›na izin verilen toplam rakamdan (total allowable catch,
TAC) daha fazla oldu¤u aç›kt›r. Do¤u Atlantik ve Akdeniz için avlan›lmas›na izin
verilen rakam olan 32.000 ton, sürdürülebilirli¤i olmayan ve bilimsel tavsiyeleri
aflan bir rakamd›r.44 2003 y›l›nda yakalanm›fl yaklafl›k 21.000 ton mavi yüzgeçli
orkinos bal›¤›n›n Akdeniz'deki kafeslere al›nd›¤› tahmin edilmektedir.45
Çiftliklerdeki orkinos bal›klar›n beslenmesi için muazzam miktardaki bal›k ihtiyac›
da ayr› bir sorundur. Sadece bir kilogram orkinos bal›¤› üretimi için gerekli
bal›ktan yap›lan yem miktar› 20 kilogram› bulmaktad›r46. Her y›l Akdeniz'e tahmini olarak 225.000 ton yem at›lmakta, bu yemin büyük k›sm› Bat› Afrika, Kuzey
Atlantik ve Amerika'dan gelmektedir47. Yak›n zamanda yay›mlanan bir raporda,
daha önce Avustralya'da orkinos bal›¤› semirtme iflletmelerinde meydana geldi¤i
gibi, kullan›lan bal›k yeminden yerel bal›k türlerine çeflitli hastal›klar›n bulaflmas›
riski vurgulanm›flt›r48. Hastal›¤›n hamsi ve sardalya gibi önemli yerel bal›k sürülerine bulaflmas›, yerel bal›kç›lar için felakete varan sonuçlar do¤urabilir. Tedbirli
düflünüldü¤ünde, bu kabul edilemez bir risktir. Bal›k yemine olan talep, ayn›
zamanda bal›kç›lar›n daha önce ticari olarak avlanmayan türleri avlamas›na
neden olmaktad›r. Alboran Denizi'nde avlanan yuvarlak sardalyeler buna bir
örnektir. Bu durumda bu türün avlanmas›n›n art›r›lmas›, Akdeniz'deki en sa¤l›kl›
20
O Su ürünleri yetifltiricili¤i teriminin çeflitli tan›mlar› mevcuttur. Ço¤u durumda vurgu yak›n zamanda Akdeniz
havzas› çevresinde oldukça büyüyen etobur türlerin yo¤un yetifltiricili¤ine yap›lmaktad›r. Raporun büyük bir
k›sm›nda su ürünleri yetifltiricili¤inin bu biçiminin geliflimi ifllenmektedir.
normal yunus popülasyonlar›ndan birisini tehdit alt›nda b›rakabilir.49
Akdeniz'de orkinos bal›¤› üretme çiftlikleri demek, tüm Akdeniz'de daha önce
bal›kç›l›k kültürlerince ortak olarak paylafl›lan bir kayna¤›n flu an birkaç
yat›r›mc›n›n kontrolünde olmas› demektir. Sadece mavi yüzgeçli orkinos bal›¤›
özellefltirilip afl›r› avlanmakla kalmay›p, bölgenin di¤er dalyanlar› da tehlikeye
at›lmaktad›r.
Bir endüstri raporunda 2004 y›l›ndaki en büyük av›n, daha önce orkinos bal›klar›
için bir s›¤›nak olan Libya karasular›nda, K›br›s civar›nda ve Türk karasular› içindeki Antalya Körfezi'nde gerçeklefltirildi¤i belirtilmifltir50. Akdeniz'de tükenen mavi
yüzgeçli orkinos bal›¤›n›n türünün tekrar kendine gelebilmesi için at›lacak önemli
bir ad›m, bu bal›¤› avlanmaya karfl› koruyarak güvenli üreme ve beslenme alanlar›n›n eski haline getirilmesi olacakt›r.
Su ürünleri yetifltiricili¤i
Su ürünleri yetifltiricili¤i -deniz hayvanlar› ve bitkileri yetifltiricili¤i- tüm dünyada
büyümekte olan bir endüstridir. Akdeniz'de de bu durum ayn›d›r. ODünyan›n
birçok yerinde oldu¤u gibi bu büyüme s›ras›nda büyümenin deniz ortam›
üzerindeki etkisi ve bir bütün olarak bu endüstrinin sürdürülebilirli¤i yeterince
de¤erlendirilmemektedir. Su ürünleri yetifltiricili¤i kamuoyuna bal›kç›l›k sektöründe
mevcut krizler için bir çözüm olarak lanse edilmektedir. Bizlere yaban bal›k sürüleri üzerindeki bask›y› azaltmak için yedi¤imiz deniz ürünlerini daha fazla oranda yetifltiricilik faaliyetlerinden elde etmemiz gerekti¤i söylenmektedir. Gerçek ise
çok daha farkl›d›r. Bu flekilde yetifltirilen türlerin ço¤u bu süreç içerisinde büyük
miktarlarda bal›k tüketen etobur türlerdir.51 Akdeniz'in sahil alanlar› halihaz›rda
insan bask›s› at›ndad›r ve bozulmam›fl alan bulmak her gün daha da zorlaflmaktad›r. Su ürünleri yetifltiricili¤i sektörü de ço¤u durumda çiftlilklerini kurmak için
kaliteli suyun bulundu¤u yerler ararken bu bask›y› daha da art›rmaktad›r. Bal›k
çiftliklerin deniz çay›rlar› gibi hassas ve önemli yaflam alanlar›n›n yak›n›na kurulmas› özellikle endifle vericidir. Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu ülkelerinin
(Japonya hariç) toplam su ürünleri üretimi 1992 ve 2002 y›llar› aras›nda art›fl
göstermifl, 2000 y›l›nda en yüksek rakama ulaflm›flt›r.52 GFCM'ye göre ‹talya
146.000 ton ile aç›k arayla en büyük üretici konumundad›r. ‹talya'y› Yunanistan,
M›s›r, Fransa ve Türkiye izlemektedir . Bölgede üretilen bafll›ca türler Akdeniz
midyesi (Mytilus galloprovincialis), çipura (Sparus aurata), Manila kum midyesi
(Ruditapes philippinarum), levrek (Dicentrarchus labrax) ve kefaldir (Mugil
cephalus)53. Akdeniz su ürünleri yetifltiricili¤i üretimi ile ilgili çeflitli endifleler dile
getirilmifltir. Bunlar›n aras›nda hastal›klarla ilgili sorunlar, yeni türlerin
tan›t›lmas›ndan kaynaklanan biyolojik çeflitlilikle ilgili endifleler, çiftliklerin at›k
sular›n›n yak›n çevreye etkisi, kaliteli sahil alanlar› için yap›lan rekabet ve di¤er
sahil kullan›c›lar› ile yap›lan rekabet bulunmaktad›r. Yunanistan'›n Astakos
Körfezi'ndeki bir örnekte bal›k çiftlikleriyle ilgili olarak yükselmifl düzeyde besin ve
toksik kal›nt›l› metaller ve deniz yata¤›nda art›k g›da ve bal›k d›flk›s› birikintileri
bulunmufltur. Bu da seagrass deniz çay›r› ve di¤er deniz yata¤› topluluklar›na
zarar vermifltir.54
© Greenpeace/Vaccari
21
Petrol, gaz ve mineraller
Akdeniz, petrol endüstrisinin son derece aktif oldu¤u alanlardan biridir. Bölgede
çeflitli önemli üreticiler bulunmaktad›r. ‹talya'n›n Adriyatik sahili ve Ege'nin
Yunanistan taraf›nda k›y› ötesi petrol ve gaz rezervleri bulunmaktad›r. Ancak en
önemli k›y› ötesi alanlar Tunus ve Libya'da bulunmaktad›r. ‹srail, Türkiye ve Fas
k›y›lar›n›n ötesinde de aramalar yap›lmaktad›r. 1990'lar›n bafllar›nda Akdeniz'de
116 k›y›ötesi platform iflletilmekteydi. Petrol rafinerileri Akdeniz Havzas›'n›n her
taraf›na yay›lm›flt›r. Ancak en çok kuzey ülkelerinde petrol rafineleri iflletilmektedir.
Y›ll›k toplam yaklafl›k 458 milyon ton kapasiteye sahip (2000 y›l› rakamlar›na
göre) 40'tan fazla rafineri bulunmaktad›r. Bu nedenle bölgede deniz kaynakl›
büyük bir petrol ticareti söz konusudur55. En büyük petrol ihracatç›lar› Libya,
Cezayir, M›s›r ve Suriye, en büyük ithalatç›lar ise Fransa, ‹talya, ‹spanya ve
Türkiye'dir. Akdeniz'de herhangi bir anda yaklasık iki bin gemi hareket halinde
bulunmaktad›r. Bunlar›n yaklafl›k 200 ila 300 adedi petrol ve petrol ürünleri
tafl›maktad›r. Bölge üzerinden y›lda yaklafl›k 370 milyon ton petrol (dünya petrol
üretiminin %20'si) tafl›nmaktad›r56. Bu da petrol kirlenmesine yol açacak olaylar›n
ortaya ç›kma riskini art›rmaktad›r. Ortalama olarak y›lda yaklafl›k 60 olay meydana gelmekte, bunlar›n 15'inde gemiler yer almakta ve %60'› petrokimyasal
tesislere yak›n yerlerde meydana gelmektedir. 1987 ve 1996 y›llar› aras›nda tahminen 22.000 ton petrol Akdeniz'e kazalar sonucu boflalm›fl bulunmaktad›r57.
Birleflmifl Milletler Çevre Program›'n›n (UNEP) 2002 tahminine göre geçti¤imiz on
befl y›l içinde 55.000 ton petrol kaza sonucu Akdeniz'e dökülmüfltür. Bu miktar›n
%75'ini üç büyük kaza oluflturmaktad›r58.
Birçok ülke petrol kirlili¤i olaylar›na karfl› haz›rl›kl›l›klar›n› ve müdahale kabiliyetlerini art›rmas›na ra¤men bu, dökülmeden kaynaklanan hasar riskini tamamen
ortadan kald›rmamaktad›r. Kimyasal seyrelticilerin kullan›m› gibi temizleme
prosedürleri de deniz ortam›na zarar verebilir. Aç›k denizdeki bir petrol dökülmesi olay›nda petrolün sahile ulaflmamas› için yetkililerin tepkisi çok h›zl› olmal›d›r.
Ancak ço¤u zaman sahillerin petrolle kirlenmesinin önüne geçmek pratik olarak
mümkün de¤ildir. Petrolden zarar gören deniz popülasyonlar›n eski hallerine dönmesi için gereken zaman çok de¤iflken olup bir yaflam alan›n›n biyolojik
iyileflmesini h›zland›rma imkan› da son derece s›n›rl›d›r.
Kum ve Çak›l ç›kar›lmas›
Son birkaç ony›lda inflaat sanayiindeki büyüme beton agregalar›na olan talebi de
art›rm›flt›r. Deniz dibini tarama aleti kullanarak tarama faaliyetleri çevre üzerinde
© Greenpeace/Morgan
22
© Greenpeace/Newman
uzun vadeli etkilere neden olmakta, deniz hayat›n›, bal›kç›l›k faaliyetlerini ve
denizin di¤er meflru kullan›c›lar›n› etkilemektedir. Verilen zarar kendisini do¤al
kaynaklar›n ve turizm gelirlerinin kaybedilmesi gibi ekonomik zararlar fleklinde
göstermekte ve tamiri imkans›z ekonomik zararlara neden olmaktad›r. S›¤ alanlardan kum ve çak›l ç›kar›lmas›, sahile yak›n dalgalar›n durumunu de¤ifltirmekte,
erozyon ve çökme oranlar›n› etkilemekte ve deniz yata¤› yaflam alan›n›
farkl›laflt›rmaktad›r.59 Deniz kumu ve çak›l›n›n ç›kar›lmas›n›n deniz yata¤› türleri
üzerindeki etkileri, deniz dibinin tarama aleti kullan›larak taranmas›n›n son bulmas›ndan itibaren en az 6 y›l süreyle devam etmektedir.60
Bat› Akdeniz'de sahil deniz yata¤› yaflam› özellikle etkilenmektedir. Deniz yata¤›
toplulu¤u üzerindeki etki, deniz taban› üzerindeki fiziki etki ile iliflkili görünmektedir. Deniz dibinin tarama aleti ile taranmas›n›n neden oldu¤u rahats›zl›klar özellikle Akdeniz'dekiler gibi düflük dinamikli sistemler üzerinde uzun süreli etkiye sahiptir. Kum ve çak›l›n deniz dibinde tarama aleti kullanarak taranmas› bir bölgedeki
deniz hayat›n›n bilefliminde de¤iflikliklere neden olabilir. Taramadan sonra baz›
türlerin say›lar› kesin bir flekilde azalmaktad›r. Örne¤in Katalan Bat› Akdeniz'de
tarama sonras›nda çift kabuklu yumuflakçalar›n (örne¤in midye, deniz tara¤› ve
istiridye) resmi avlanma verilerinde bir azalma görülmüfltür.61
Deniz Ticareti
Dünyan›n en yo¤un deniz ticaret yollar›ndan baz›lar› Akdeniz'de yer almaktad›r.
Y›ll›k olarak, Akdeniz'de 200.000 geminin iflledi¤i ve bunlar›n büyük k›sm›n›n
305 Akdeniz liman›ndan birini ya da daha fazlas›n› ziyaret etti¤i tahmin edilmektedir (sahil hatt› üzerindeki 150 kilometrede bir). Akdeniz'in dünyan›n toplam
deniz ticaretinin yaklafl›k üçte birini oluflturdu¤u tahmin edilmektedir.63 Gemilerle
tafl›nan mallar›n birço¤u tehlikeli maddelerdir ve tehlikeli yüklerin kayb› deniz
ortam›na ciddi zararlar verebilir. Kaza potansiyeli bir yana b›rak›lsa dahi
kimyasal tanklar›n y›kama art›klar›n›n ve kirlenmifl balast ve y›kama sular› dahil
ya¤l› at›klar›n denize boflalt›lmas› bile önemli bir deniz kirlili¤i kayna¤›d›r.
Petrol dökülmelerinin daha önce bahsedilen etkilerine ek olarak Akdeniz gemilerden kaynaklanan kasti kirlilikten de zarar görmektedir. MARPOL 73/78
Sözleflmesi (Ek 1 Düzenleme 10) çerçevesinde “Özel Deniz Alan›” olarak
tan›mlanan Akdeniz'e gemilerden petrol ve petrol içerikli kar›fl›mlar›n boflalt›lmas›
çok küçük ve iyi tan›mlanm›fl istisnalar d›fl›nda kesinlikle yasaklanm›flt›r. Ancak
Sözleflme'nin düzenli olarak ihlal edildi¤i görülmektedir ve gemilerden kaynaklanan operasyonel deflarjlar bu bölgesel denize boflalt›lan hidrokarbon girdisinin büyük k›sm›n› oluflturmaktad›r. Avrupa Toplulu¤u himayesinde gerçeklefltirilen, uzaktan alg›lama verilerinin kulland›¤› bir çal›flmada64 sadece 1999'da
1600'den fazla dökülme olay› tespit edilmifltir. Bunlar›n hepsi de rapor edilmemifl
dökülme ve kazalard›r. Tespit edilen olaylarda dökülen petrol hacmi tahminen
13.000 ton civar›ndad›r. Bu, balast boflaltma, tank y›kama ve makine dairesi ve
sintine deflarjlar› yoluyla gemi operasyonlar›n›n girdisinin çok düflük bir tahminidir. Gemilerden Akdeniz'e yasad›fl› olarak yap›lan petrol boflalt›mlar›n›n gerçek
miktar› hakk›ndaki tahminler farkl›l›k göstermektedir. UNEP'e (2002) göre y›ll›k
yaklafl›k 250.000 ton girdi miktar› söz konusudur, ancak daha önceki 500.000
ton tahminlerinin Uluslararas› Denizcilik Örgütü (IMO) taraf›ndan inand›r›c› bulundu¤u da kaydedilmelidir. 1,2 milyon ton kadar bir düzey ifade edilmifl olsa da65,
son tahminlere göre gerçek rakam y›ll›k 100.000 ila 150.000 ton aras›ndad›r66.
Aç›k olan fludur ki, gemilerden yap›lan yasad›fl› operasyonel boflalt›mlar
Akdeniz'de önemli kronik kirlili¤e neden olmaktad›r. Bu da tam olarak
de¤erlendirilmeli ve kontrol alt›na al›nmal›d›r. Buna ilave olarak Akdeniz'de
potansiyel kirletici enkaz olarak belirlenmifl muhtemelen bir milyon ton kadar
petrol ve petrol ürünü içeren 361 civar› gemi enkaz› bulundu¤u tahmin
edilmifltir67.
23
© Greenpeace/Culley
© Greenpeace/Dorreboom
© Greenpeace/Beltr·a
24
Balinalar ve yunuslara yönelik tehditler
Akdeniz sular›nda bulundu¤u rapor edilen balina ve yunus türlerinden on sekiz
tanesi, Özel Koruma Alanlar› ve Biyolojik Çeflitlilik ile ilgili Protokol ile yok olma
tehlikesi alt›ndaki veya tehdit alt›ndaki türler listesine al›nm›fl68, ve bunlar›n korunmas› için özel tedbirler al›nmas› savunulmufltur.
Akdeniz'deki deniz memelisi (balina, yunus ve domuz bal›¤›) popülasyonlar›n› bir
dizi insan faaliyeti tehdit etmektedir. En büyük tehdidini ise baz› bal›kç›l›k yöntemleri oluflturmaktad›r. Seçici olmayan av ekipman›, tehdit alt›ndaki türlerin düzenli
olarak bal›k a¤lar›na tak›l›p bo¤ulmalar› anlam›na gelir. Bu kurbanlara “hedef
d›fl› av” denir. Akdeniz k›l›ç bal›¤› dalyanlar›nda ak›nt› a¤lar› kullan›m› ile yüksek düzeyde hedef d›fl› avlanma konusunda yayg›n bir endifle mevcuttur69,
örne¤in ‹talyan ak›nt› a¤› dalyan›nca hedef d›fl› olarak 1991 y›l›nda 1.682
deniz memelisinin avland›¤› tahmin edilmektedir.70 Ak›nt› a¤lar› Akdeniz'de
teknik olarak yasaklanm›fl olmas›na ra¤men (bkz., Ak›nt› a¤lar›: ölüm duvarlar›)
yürürlükteki mevzuata uymay› reddeden Frans›z ve ‹talyan gemileri de dahil olmak
üzere faaliyetine devam edenler önemli bir say› teflkil etmektedir. Ak›nt› a¤lar›,
özellikle soyu tehlikede olan sperm balinalar› için ciddi bir tehdit oluflturmaktad›r.
90'lar›n sonunda Greenpeace, tek bir av sezonunda ak›nt› a¤› yüzünden ölen 30
sperm balina kaydetmiflti. Fas ak›nt› a¤› filosu da tüm Akdeniz'deki son sa¤l›kl›
T›rtak yunus (Delphinus delphis) popülasyonunun hayatta kalmas› konusunda
büyük tehdit arzetmektedir.71 Deniz memelisi popülasyonlar›n› baflka tür av ekipman› da etkilemesine ra¤men, onlar›n etkileri daha küçük ölçüdedir.72
Bölgede bu konudaki bir di¤er endifle ise bu memelilerin gemiler ile
çarp›flmas›d›r. Akdeniz'de 6 farkl› memeli türünün gemi çarpmas›na maruz kald›¤›
kay›tlara geçmifltir. Ençok zarar görenlerin büyük uzun balinalar ve sperm balinalar oldu¤u, en fazla zarar verenlerin de h›zl› feribotlar oldu¤u tespit edilmifltir.
Bu canl›lar›n say›ca az olmalar› ve genetik olarak Atlantik Okyanusu'ndaki
türdafllar›ndan farkl› özellik göstermeleri özellikle endifle vericidir. Fransa ile
Korsika aras›nda seyir yapan bir feribotun kaptan›, tahminen y›lda en az bir kez
balinalara çarpt›klar›n› kaydetmifltir.73
Kirlilik
Akdeniz sanayi, ziraat ve flehir merkezlerinden kaynaklanan kirlili¤e maruz
kalmakta ve bu kirlilik kaynaklar› bölgedeki ülkelerin büyük ço¤unlu¤unda bafll›ca
çevresel sorunlar olarak kabul edilmektedir.74 Su de¤ifliminin s›n›rl› olmas›
Akdeniz'i kirleticilerin birikmesine karfl› son derece hassas bir hale getirmektedir.
Sahildeki nokta kaynaklara ek olarak, içeri k›s›mlarda baflka kaynaklar da bulunmakta ve kirleticiler denize boflalan birçok nehir yoluyla Akdeniz'e tafl›nmaktad›r.
Plastikler, plastiklefltiriciler, ambalaj malzemeleri, böcek ilaçlar›, gübreler,
çözücüler dahil çeflitli ev ürünleri ve endüstriyel ürünler oluflturmak için kullan›lan
birçok kimyasal ve yine baflka birçok tehlikeli ürün bölge için ciddi bir tehdit
oluflturmaktad›r. Sahil boyunca yer alan birçok endüstri düzenli olarak binlerce
ton toksik at›¤› do¤rudan suya pompalamaktad›r. Sonuç olarak Akdeniz havzas›
art›k muhtemelen dünyan›n en kirli yar› kapal› havzalar›ndan biri haline gelmifltir.
Sahil flehirlerindeki kanalizasyon at›klar›n›n ar›t›lmadan ya da k›smen ar›t›larak
denize deflarj edilmesi Akdeniz sahillerinin bafll›ca problemlerindendir. fiehirlerin
%70'inde pis su ar›tma tesisi bulunmakta, ancak bunlar›n hiçbirinde at›k sular ikinci düzeyin ötesinde ar›t›lmamaktad›r. Bu yüzden bu deflarjlar önemli besin kaynaklar› olmakla birlikte ayn› zamanda metal ve organik kimyasallar kayna¤›d›r.
Akdeniz bölgesindeki devaml› organik kirleticiler (persistent organic pollutants
(POP) ile ilgili eldeki bilgiler yetersizdir. Çünkü izleme çabalar› tüm ülkelerde
tutarl› bir seyir göstermemekte ve izleme yo¤unlu¤u da yetersiz bulunmaktad›r.
Örne¤in Avrupa Çevre Kurumu'nun yak›n zamandaki bir de¤erlendirmesinde
25
(EEA 2005) dioksin sal›n›mlar› ile ilgili olarak sadece dört Kuzey Akdeniz ülkesinden al›nan tahmini veriler yer almaktad›r.
Toksik a¤›r metaller ile ilgili veriler de yetersizdir. Hayfa Koyu ve ‹zmir Körfezi
gibi baz› “s›cak noktalar ” tespit edilmifltir. Orta ve Kuzey Akdeniz'deki nüfusun
ço¤unlu¤unun aksine Akdeniz sahil bölgelerindeki ço¤u kifli, ihtiyati azami
güvenli doz olan ABD Referans Dozuna çok yak›n bir düzeyde c›va almaktad›r.
Akdeniz bal›kç› topluluklar›nda çok say›da insan referans dozun 10 kat› kadar
c›va almaktad›r ve bu düzeydeki al›mlar›n aç›k nörolojik etkileri oldu¤u bilinmektedir.
Tar›m ilac› lindane gibi kal›c› organik kirleticiler, üretim at›klar›, stok edilmifl mallar ve tarihsel kullan›m gibi nedenlerden dolay› bir dizi sorunlu noktada bulunmaktad›r. Baflka organoklorin böcek ilaçlar› ile birlikte 200 tonun üzerinde DDT hala
çeflitli ülkelerde stoklanmaktad›r. Elektrikli ekipman için kullan›lan poliklorlu bifeniller (PCB'ler), bir dizi ülkede devam eden kullan›mlar› ve uygun olmayan flekilde
bertaraflar› nedeniyle bir tehdit teflkil etmektedir. ‹malat süreçlerinden kaynaklanan düzenleme alt›na al›nmam›fl ve ar›t›lmam›fl büyük say›daki deflarjlar ile
birlikte tehlikeli at›k stoklar› da bölgedeki birçok ülkede belgelenmifltir. K›sacas›
Akdeniz'deki deniz hayat› çok say›da kaynak taraf›ndan potansiyel olarak kirletilmektedir. Bu, sadece deniz ekosistemlerinin kendilerini tehdit etmekle kalmamakta, ayr›ca bal›¤›n sofralar›n ayr›lmaz bir parças› oldu¤u ve birçok insan›n
hayat›n› denizden kazand›¤› bir bölgede ciddi bir sa¤l›k riski oluflturmaktad›r.
Turizm
Bölgeye ekonomik faydalar sa¤lamas›na ra¤men turizm, sahil ve deniz ortam›n›n
bozulmas›nda önemli bir rol oynam›flt›r. Bölgeyi her y›l ziyaret eden büyük say›lardaki turistleri desteklemek üzere Akdeniz ülkelerinin hükümetleri h›zl› geliflimi ve
bununla ilgili altyap›n›n inflas›n› teflvik etmifllerdir. Bu h›zl› ve s›n›rlanmam›fl
flehirsel geliflim Akdeniz sahilleri boyunca birçok yerde ciddi erozyon problemlerine neden olmufltur. Avrupa Komisyonu için yap›lan kapsaml› bir çal›flmaya göre,
erozyondan etkilenen sahil uzunlu¤u Yunanistan'da 4.368 kilometre, Fransa'da
ise 2.803 kilometredir.75 Akdeniz turizmi büyük oranda sezonluk olup ziyaretçilerin ço¤unlu¤u yaz aylar›nda gelir ve büyük
miktarlarda kat› at›k ve at›k su üretirler. Oysa bu at›klar,
bölgede yerleflik olan küçük nüfuslara göre yap›lm›fl olan
küçük sahil kasaba ve köylerinin yetersiz altyap›lar› gere¤ince
ar›t›lamamaktad›r.
Turizm ço¤unlukla yüksek do¤al zenginli¤e sahip alanlarda
yo¤unlaflmakta, bu da deniz kaplumba¤alar› ve Akdeniz foklar› gibi yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya olan Akdeniz türlerinin do¤al yaflam alanlar› için ciddi bir tehdit teflkil etmektedir. Buna bir örnek olarak Yunanistan'daki Zakynthos
adas›ndaki iribafl deniz kaplumba¤alar› verilebilir. Turizm ve
turistik tesislerin inflas›, baz› önemli yuvalama alanlar›ndda
düzeltilemez zararlar vermifltir76. Turizm ayr›ca Akdeniz foklar›n›n önemli yaflam alanlar›n› elinden almaktad›r ki bu da
türün hayatta kalmas› ile ilgili bafll›ca tehditlerden biridir.77
‹klim de¤iflikli¤i
Avrupa'n›n bölgelerindeki iklim de¤iflikliklerinin potansiyel etkileri yak›n zamanda de¤erlendirilmifltir.78 Ancak deniz sistemlerindeki potansiyel de¤ifliklikler hakk›nda henüz çok az fley
bilinmektedir. ‹klim de¤iflikli¤inin bir etkisi, bölgeler aras›nda
26
© Greenpeace/ Aragón
farkl›l›klarla birlikte, hem su s›cakl›¤›n›n hem de tuzlulu¤unun tüm Akdeniz'de artmas› fleklinde olabilir. Bu gibi de¤iflikliklerin modellenmesi ile Akdeniz'deki derin
su devirdaim süreçlerinin bozulabilece¤i ve k›fl ›s› döngüsünün azalabilece¤i gibi
sonuçlara var›lm›flt›r.79 Bu de¤iflikliklerin biyolojik sistemler üzerindeki etkileri son
derece spekülatif kalmaktad›r. Ancak son derece büyük olmas› da muhtemeldir.
Akdeniz havzas› neredeyse kapal› bir havza oldu¤u için mevcut deniz flora ve
faunas›n›n kuzeye göçünün ve bunlar›n güneyden tipik olarak daha s›cak su
da¤›l›m›na sahip türler ile ikamesinin kapsam› da k›s›tl›d›r. Do¤u Akdeniz'deki
tarihi bir derin su so¤umas› olay›n›n analizine dayanarak, 0.05-0.1°C s›cakl›k
de¤iflikli¤inin bölgedeki derin deniz yata¤› ekosistemi bileflenlerinde genifl kapsaml› de¤iflikliklere neden olmas› mümkündür.80
Yukar›dakilere ek olarak baflka do¤rudan fiziki etkiler de beklenebilir. Yaklafl›k 1
metre civar›ndaki düflük gelgit aral›¤› Akdeniz'i deniz seviyesi kaynakl› de¤iflikliklere çok hassas k›lmaktad›r. 1960'lardan bu yana Akdeniz'in Atlantik'e göre ortalama seviyesi, buharlaflma ve daha düflük tatl› su girifli nedeniyle yaklafl›k 2 cm
azalm›flt›r. Bu, bafll› bafl›na iklim de¤iflikli¤inin bir yans›mas› olabilir. Yine de
2050'ler itibar› ile deniz seviyesindeki 13-68 cm'lik öngörülen küresel yükselme
ile, Akdeniz'in büyük sahil sulak alanlar›n› ve alçak arazilerini kaybedece¤i
öngörülmektedir (2080'ler itibar› ile %31-100). ‹lave olarak, deniz seviyesinin
yükselmesinin f›rt›na dalgalar›nda ve sellerde art›fla neden olmas› da muhtemeldir.
Sahil erozyonunun artmas› muhtemel olup haliçlerin ve sahil yeralt› sular›n›n
tuzlanmas› da mümkündür. Sahil sular›n›n seviyeleri yükselebilir ve bu karasal
alanlar›n drenaj› engelleyecektir. 2080'ler itibar› ile Akdeniz sahil alanlar›nda
yaflay›p sellerden etkilenen insan say›s›n›n dramatik bir flekilde artaca¤›
öngörülmüfltür.81
Yabanc› türler
Yeni tan›fl›lan ya da “yabanc›” türlerin deniz ortam›nda ciddi etkileri olabilmekte,
bu türler besin ve yer için yerli türlerle mücadele etmekte ve topluluklar›n ve yaflam
alanlar›n›n yap›s›n› de¤ifltirmektedir. Yabanc› türler bir deniz alan›ndan di¤erine
bilerek veya kazara tafl›nabilir . Bugüne kadar Akdeniz'de 600'den fazla egzotik
tür kaydedilmifl ve takdim oran› 1970'ler ve 1980'lerde tavan yapm›flt›r. 2005'e
kadar olan befl y›ll›k dönemde Akdeniz'e dört haftada bir yeni bir türün girifl
yapt›¤› tahmin edilmektedir.82
Ortaya ç›k›fl biçiminde ise farkl›l›klar göze çarpmaktad›r. Do¤u havzas›nda en
yo¤un tan›flma Süveyfl Kanal› yoluyla olmaktad›r. Bat› havzas›nda en önemli
sebepler deniz tafl›mac›l›¤› ve su ürünleri yetifltiricili¤i faaliyetleridir. Kuzey
Adriyatik ve Güney Fransa, özellikle lagün ekosistemlerinde, toplam bilinen 166
tan›flma ile bu konudaki “sorunlu bölgeler” olarak kabul edilmektedir.83
Yabanc› türlerin deniz ortam› üzerinde yaflam alan› türünü de¤ifltirmek gibi ciddi
etkileri olabilir. Örne¤in birçok bal›k türü için önemli yumurtlama ve yetifltirme
alan› olan Posidonia çay›rlar›n›n yerini tamam›yla s›k Caulerpa ormanlar› alabilir.
Bu deniz yosununun baflka türlerin büyümesini engelledi¤i düflünülen bir toksin
içermektedir.84 Türlerin ekosistem ifllevi üzerindeki olumsuz etkileri, dalyanlar, su
ürünleri yetifltiricili¤i, deniz ticareti, turizm ve insan sa¤l›¤› ile ilgili olumsuz etkilere de neden olabilir.85 Bölgenin her taraf›ndan spesifik örnekler rapor edilmifltir.
‹srail sular›nda deniz y›ld›z› Asterina gibbosa, deniz tekesi Melicertus kerathurus
ve denizanas› Rhizostoma pulmo popülasyonlar›ndaki h›zl› düflüfl, egzotik türlerin
popülasyonlar›ndaki art›flla ba¤daflt›r›lm›flt›r. Barbunya (Mullus barbatus) ve
bakalyaro (Merluccius merluccius), egzotik rakiplerince daha derin sularda
yaflamaya zorlanm›flt›r. Manila kum midyesi (Ruditapes philippinarum) yerel türlere galip gelmekte ve onlar›n yerini almaktad›r.
27
Do¤u Akdeniz'de denizanas› (Rhopilema nomadica) nüfusunun patlamas› sonucu
turizm, gemilerin ifllemesi ve elektrik santralleri etkilenmifltir. Bu egzotik takdimlerin
olumsuz etkileri, genelde bunlar›n pazarlanabilir bir kaynak olarak kullan›m› ile
dengelenememektedir. Deniz rezervleri, Akdeniz için yabanc› türlerin olumsuz etkilerine karfl› bir derece koruma sa¤layacakt›r. Genifl anlamda bozulan yaflam
alanlar› sa¤l›kl› ekosistemlere göre yeni türlerin yerleflmesine daha aç›kt›r. Yeni bir
türün bir alana fiziki olarak takdim edilmesi yeterli olmay›p yerleflmek için hayatta
kalmas›, üremesi ve yay›lmas› gerekir ve bu da birçok faktörden etkilenebilmektedir.86 ‹flgalci türlerin baflar›s›n› art›rmak için yüksek düzeyde befleri müdahale gösterilmifltir.87
3. Deniz rezervleri
Tan›mlama
Deniz Koruma Alan› [Marine Protected Area (MPA)], biyolojik çeflitlili¤in korunmas›, yaflam alanlar›n›n korunmas› ve bal›kç›l›k yönetimi ba¤lamlar›nda gittikçe
daha fazla kullan›lan bir terimdir. Terim, bu statünün verdi¤i faydalarda eflit
genifllikte bir de¤iflkenlik ile genifl kapsaml› bir dizi koruma tedbirini kapsar.
Deniz koruma alanlar›, bir ürün korunmas›ndan bütün bir yaflam alan›n›n veya
ekosistemin ya da küçük ölçekli bal›kç›l›k veya hobi bal›kç›l›¤› gibi belli ç›karlar›n
korunmas›na kadar birçok amaçla oluflturulabilir.
Deniz rezervleri de bir tür deniz koruma alanlar›d›r ve deniz yaflam›n›n en yüksek düzeyde korunmas›n› sa¤larlar. Deniz rezervleri, denizin zararl› befleri
faaliyetlerden tam olarak korunmufl alanlar›d›r - bir nevi deniz üzerindeki ulusal
parklard›r. Kuzey ve Balt›k Denizleri'nin Kurtar›lmas› konulu 2004 y›l› raporunda,
Greenpeace deniz rezervlerinin afla¤›daki tan›m›n› benimsemifltir:
Büyük ölçekli deniz rezervleri, tüm bertaraf faaliyetlerinin yan›s›ra bal›kç›l›k ve
madencilik gibi tüm zarar verici faaliyet kullan›mlar›na kapat›lm›fl alanlard›r. Bu
alanlar içerisinde hiçbir befleri faaliyete izin verilmeyen çekirdek alanlar (core
zones) bulunabilir. Bu çekirdek alanlara örnek olarak bilimsel referans alan›
olarak ifllev gören alanlar ve hassas yaflam alanlar›n›n veya türlerin bulundu¤u
alanlar verilebilir.A
Sahil bölgesi içerisindeki baz› alanlar, sürdürülebilir olmalar›, ekolojik s›n›rlar
içinde olmalar› ve etkilenen yerel topluluklar›n tam kat›l›m› ile karara ba¤lanm›fl
olmalar› kayd›yla küçük ölçekli, tahribats›z bal›kç›l›¤a aç›labilir.B
Deniz Koruma Alanlar› oluflturma ihtiyac›, Birleflmifl Milletler Dünya Sürdürülebilir
Kalk›nma Zirvesi gibi deniz koruma alanlar› oluflturulmas› ihtiyac›n› dile getiren
ve bunun için hedefler ve süreler belirleyen forumlarla, ulusal ve uluslararas›
düzeyde kabul edilmektedir.88 Tam koruma alt›na al›nm›fl deniz rezervlerin›n
dünya denizlerinin ve okyanuslar›n›n sa¤l›k ve üretkenli¤inin eski haline getirilmesi
ve idame ettirilmesi için gerekli korumay› sa¤layacak bir Deniz Koruma Alan› kategorisi oldu¤u gittikçe daha fazla kabul görmektedir. Deniz rezervlerinin faydalar›
hakk›ndaki bir fikir birli¤i beyan›nda Amerikan Bilimsel Terakki Cemiyeti
(American Association for the Advancement of Science) “bu faydalar›n tümünü
elde edebilmek için (genellikle yeterli uygulama ve kamu kat›l›m› gerektiren) tam
A Akdeniz içerisinde bu çekirdek alanlar›n Barselona Sözleflmesi çerçevesinde Akdeniz bölgesi alt›nda Özel
Koruma Alanlar›n› ve AB içerisinde, Yaflam Alanlar› Direktifi çerçevesinde Özel Koruma Alanlar› ve Kufllar
Direktifi çerçevesinde Özel Koruma Alanlar› gibi Natura 2000 alanlar›n› içermesi muhtemeldir.
B Akdeniz'de bu genelde 12 veya 6 deniz mili karasal s›n›r içerisindeki alan› kapsayacakt›r; ancak deniz rezervlerin›n tasarlanmas›nda siyasi s›n›rlardan ziyade biyolojik s›n›rlar›n kullan›lmas› gerekir - örne¤in sahil
sahanl›¤›n›n d›fl ucuna kadar uzanan bir deniz miras› alan›, 12 deniz milinden daha genifl derinlikleri ve yaflam
alan› türlerini ihtiva edebilir.
28
© Greenpeace/Kawaguchi
© Greenpeace/Aragón
© Greenpeace/Åslund
29
koruma çok önemlidir. Deniz koruma alanlar›, deniz rezervleri ile ayn› faydalar›
sa¤lamaz.” fleklinde görüfl beyan etmifltir.89 Dünya Parklar Kongresi'nde ise
2012'ye kadar etkin bir flekilde yönetilen, temsili bir deniz koruma alanlar›
a¤›ndan oluflan küresel bir sistem oluflturulmas› tavsiye edilmifltir. Bu a¤›n temelini
kat› bir flekilde korunan alanların oluflturaca¤› bu sistemde Kongre, dünya denizlerinin ve okyanuslar›n›n en az %20-30'unun tam koruma alt›na al›nmas›n› tavsiye
etmektedir.
Bir koruma arac› olarak deniz rezervleri
Korumadan kas›t, dünya üzerindeki yaflam›n çeflitlili¤i ve bollu¤unu korumakt›r. Bu
sadece belli bir türü korumak de¤il, bir ekosistemi olufluran türlerin aras›ndaki
karmafl›k etkileflimleri koruman›n yan›s›ra bütün türlerin ve bu türlerin yaflam alanlar›n›n korunmas›d›r. Bunun için her hususun dikkate al›nd›¤› bir yaklafl›m benimsemek gerekir. Bütün alanlar› bir dizi insan etkisinden koruyan deniz rezervleri de
tam olarak bunu yaparlar, bu da deniz rezervlerini koruma konusunda eflsiz bir
araç haline getirir. Ayr›ca bir ekosistem yaklafl›m› deniz rezervleri d›fl›ndaki
faaliyetleri de içermelidir. Örne¤in bal›kç›l›¤›n sadece bir hedef tür üzerindeki
do¤rudan etkileri de¤il, avlanan di¤er türler üzerindeki etkileri, yaflam alan›
üzerindeki etkileri ve türler aras›ndaki dengedeki de¤ifliklikler de düflünülmelidir.
Deniz rezervleri öncelikli olarak bir koruma arac›d›r ve bal›kç›l›k, , dinlence ve
deniz yaflam›na yönelik di¤er kullan›mlar› ile ilgili getirdi¤i ek yararlar›na
ra¤men, yaln›zca koruma ile ilgili yararlar› bile küresel bir a¤›n oluflturulmas›n›
gerektirecek kadar önemlidir. Karada do¤al ekosistemlerin varl›¤›n› sürdürecek
yaban›l alanlar ayr›lmadan bütün bir bölgenin flehirsel geliflime, sanayiye ve
tar›ma ayr›lmas› düflünülemez. Okyanuslar için de ayn› mant›k yürütülmelidir.
Ancak karada ulusal parklar ve vahfli yaflam alanlar› oluflturuldu¤u zaman bunun
okyanuslar için de gerekece¤i düflünülmemifl, okyanuslar›n kaynaklar›n›n s›n›rs›z
oldu¤u düflünülmüfltür. fiüphesiz geçmiflte deniz canl›lar› için ulafl›lman›n mümkün
olmad›¤› alanlarda birçok do¤al s›¤›nak mevcuttu. Ancak sahil ortamlar› ve canl›
türleri o zaman da tehdit alt›ndayd› ve art›k yeni teknolojiler ile bu s›¤›naklar›n en
uzakta olan›n›n bile kullan›m› mümkün hale geldi.
Dünya hükümetleri yeni nesillere sa¤l›kl› ve yaflanabilir bir dünya b›rakman›n ve
dünyan›n ekolojik temelini idame ettirmenin önemini kabul etmifllerdir. Biyolojik
Çeflitlilik Sözleflmesi çerçevesinde biyolojik çeflitlili¤in kaybolmas›n› önlemeyi ve
istihraç amaçl› kullan›mlar›n d›flland›¤› alanlar› içeren, kapsaml›, etkili yönetilen ve
ekolojik olarak temsili bir ulusal ve bölgesel koruma alanlar› a¤› kurmay› taahhüt
etmifllerdir. Deniz ortam›nda bu, küresel bir deniz rezervleri a¤› kurma taahhüdü
demektir. Deniz rezervlerinin kurulmas›n›n deniz organizmalar›n›n bollu¤u,
çeflitlili¤i ve üretkenli¤i aç›s›ndan uzun vadeli ve genellikle h›zl› art›fllarla
sonuçlanacakt›r90. Koruman›n yararlar› flüphesiz zamanlar›n›n ço¤unu veya
tümünü deniz miras› alan› içinde geçiren türler için daha fazla olacakt›r. Bununla
birlikte, yumurtlama ve yetifltirme alanlar› gibi hassas aflamalarda korunmalar›
halinde, deniz rezervleri göçmen türler için de koruma sa¤layabilir.91
Denizlerdeki bütün biyolojik çeflitlili¤i korumak için tüm önemli yaflam alanlar›n›n
bölgesel bir a¤ içinde temsil edilmesi hayati önem tafl›maktad›r. Biliminsanlar› en
büyük etkiyi elde etmek için deniz ortam›n›n öncelikli olarak korunmas› gereken
alanlar›n›n tespitine yard›mc› faydal› kriterler gelifltirmifllerdir92.
Bunlar:
• Hassas yaflam alanlar›n› ihtiva eden alanlar (örne¤in denizda¤lar›)
• Hassas yaflam aflamalar›n› içeren alanlar (örne¤in bal›k yumurtlama ve geliflme
alanlar›)
• Kullan›lan veya nadir türleri destekleyebilecek alanlar
• Ekolojik hizmetler sunan alanlar
30
Deniz rezervleri ayr›ca insan faaliyetlerinden dolay› kaybolan ekosistem dengesini
de sa¤layabilir. Örne¤in hedef türlerin avlanmas› avc›/av iliflkisini bozabilir ve
yaflam alan› de¤iflikli¤i ile sonuçlanabilir. Bu de¤ifliklikler sürdürülemez
düzeylerde uzun süreli bal›kç›l›k sonucu oluflabilece¤i için de¤iflen yaflam alan›,
buras› deniz miras› alan› olarak ilan edilene ve büyük bal›klar geri dönene ve
dengeyi tekrar tesis edene kadar, bazen gayri tabii olarak kabul edilmez.
Örne¤in deniz kestanelerinin otlanmas› sonucu yüzde elliden fazlas› ç›plak kayalardan oluflan bir alanda yarat›lan bir deniz rezervi alan›, büyük bal›k ve kerevit (deniz kestanesi avc›lar›) popülasyonlar›n›n kendini toparlamas› ile deniz
yosunu yataklar›yla kaplanarak yeniden canlanm›flt›r.93
Bir bal›kç›l›k yönetimi arac› olarak deniz rezervleri
Deniz rezervleri tan›mlama olarak bak›ld›¤›nda bal›kç›l›¤a kapal›d›r, ancak bir
deniz rezervleri a¤›n›n oluflturulmas›nın bal›kç›l›¤a pekçok yarar› vard›r. Deniz
rezervleri, tüketilmifl popülasyonlar›n kendilerine gelmelerine ve bal›kç›l›k ile
de¤iflen yaflam alanlar›n›n iyileflmesine olanak sa¤lar. Kullan›lmam›fl alanlar
olarak deniz rezervlerinin d›fl›ndaki bal›kç›l›¤›n da etkilerini anlamak ve yönetim
kararlar› için bilgi sa¤lamak ve böylece ekosistem yaklafl›m›n› desteklemek için
kullan›labilecek çok de¤erli referans alanlar› vazifesi görürler. Ayr›ca ek olarak ,
bir deniz rezervleri a¤› kurman›n bitiflik bal›kç›l›k alanlar›nda verim art›fl›na
neden olabilece¤ine dair eldeki kan›tlar artmaktad›r. Bu, yetiflkin ve genç
bal›klar›n, rezerv olan alan›n s›n›rlar› d›fl›na ç›kmas› ya da deniz rezervlerinden avlanma alanlar›na larva veya yumurta ihrac› sonucu olabilir.
Afl›r› avlanma ile tükenmifl bal›k stoklar›yla ilgili en önemli problemlerden biri,
popülasyonda çok az büyük bal›k kalmas›d›r. Büyük difliler elzemdir, zira büyük
difliler daha kaliteli çok say›da yumurta üretir. Genelde bir diflinin uzunlu¤u iki
kat›na ç›kt›¤›nda sekiz kat daha fazla yumurta yumurtlar94. Bu yumurtalar daha
yüksek düzeyde döllenme ve daha yüksek hayatta kalma oranlar› gösterir. Bunun
için, birkaç olgun difli, üremeye çok say›daki ilk kez yumurtalayan difliden daha
fazla katk›da bulunabilir. Deniz rezervlerinde baz› difli bal›klar zaman içinde
büyüyecek ve alan d›fl›na ihraç edilebilecek yumurtalara ve larvalara çok önemli
katk›larda bulunabileceklerdir.
Akdeniz'deki deniz rezervlerinin etkileri hakk›nda çok az bilgi mevcuttur. Ancak
elimizde varolan veriler, iyi yönetilen deniz rezervlerinin koruma alt›nda olmayan
bölgeler ile karfl›laflt›r›ld›¤›ndaki müthifl baflar›s›na dikkat çekmektedir. Bunun aç›k
bir belirtisi deniz rezervlerindeki bal›k boyutlar›ndaki art›fld›r95, ve gayet iyi bilinir
ki büyük bal›klar›n üreme oran› çok daha fazlad›r. Genel olarak, bal›kç›l›k , hem
bal›k popülasyonlar›n›n yafl yap›lanmalar›n› (yetiflkin say›s› azal›r) ve hem de
bal›k topluluklar›n›n genel yap›s›n› de¤iflikli¤e u¤rat›r (ticari anlamda ilgi artt›kça
etobur canl› oran› da azal›r).96 Korsika ve Sardunya'daki deniz rezervlerinin
içinde ve d›fl›ndaki bal›k popülasyonlar›n›n karfl›laflt›rmas›, iyi yönetilen rezervlerin
© Greenpeace/Kefrig
31
önemini göstermektedir. Korsika'daki deniz rezervinde, ticari türlerin
biyokütlesinde 4 y›lda 2.3 kat, 10 y›lda 4 kat, ve yaklafl›k 20 y›lda 6 kat art›fl
görülmüfltür. Özelllikle baz› türler (orfoz, lahoz, eflkine-kaya levre¤i- gibi) için,
sonuçlar daha da yüksektir: eflkinelerde 20 y›ll›k bir koruman›n ard›ndan biyokütle
70 kat artm›flt›r. Ancak Sardunya'daki deniz rezervinde ise 10 y›l› aflk›n bir
sürede bile art›fl yaln›zca 0.2 kat olmufltur. Yap›lan çal›flmada bu durum,
Sardunya'daki rezervdeki kontrolsüz kaçak avc›l›k ile ba¤daflt›r›lm›flt›r.97 Deniz
rezervleri, yumurtlama ve geliflme alanlar›, göç yollar› ve beslenme alanlar› gibi
hedef türlerin önemli yaflamsal aflamalar› için gerekli olan özel alanlar› koruyacak
flekilde konumland›r›labilir.
Deniz rezervleri, y›ll›k av oranlar›n›n öngörülebilmesine yard›mc› olabilir ve
böylece bal›kç›l›¤›n istikrar›n› art›rabilir. Ayr›ca belirsizlik karfl›s›nda bir sigorta
vazifesi görürler ve afl›r› avlanma ve bal›kç›l›¤›n çökmesi olas›l›¤›n› azalt›rlar.
Deniz rezervleri - di¤er faydalar›
‹stihraç faaliyetlerine karfl› korunan deniz ekosistemlerindeki, biyolojik çeflitlili¤inin
izlenmesi e¤itim ad›na büyük de¤ere sahiptir ve yerel topluluklara kendi bölgelerindeki deniz rezervlerini sahiplenmeleri için bir f›rsat sa¤lar. Okullardan
üniversitelere ve araflt›rma kurumlar›na, deniz rezervleri araflt›rma ve keflif imkanlar› sa¤lar. Halihaz›rda çok az Akdeniz sahil toplulu¤unun böyle bir kayna¤a
eriflimi vard›r.
Deniz rezervleri, bilimsel araflt›rmalar için paha biçilmez bilgiler sa¤layabilecek,
rahats›z edilmeyen bir yaflam alan› sa¤larlar. Deniz yaflam›n›n karmafl›kl›klar›n›
daha iyi anlamak için zarar gören ekosistemlerin kendine gelmesi s›ras›nda meydana gelen çevresel de¤iflikli¤in de¤erlendirilmesi gerekir. Deniz rezervleri uzun
vadeli veri kayna¤› olarak eflsiz bir veri kayna¤›d›r ve araflt›rmac›lara türleri ve
yaflam alanlar›n› izleme f›rsat› verir - bu da gelecekteki koruma ve yönetim politikalar› için güvenilir bilgi tedari¤i bak›m›ndan önemlidir.
Deniz rezervleri, denizin nas›l olmas› gerekti¤i konusunda bir örnektir. Bunun bilimsel yararlar› olabilir - deniz rezervleri d›fl›ndaki bal›kç›l›k ve di¤er faaliyetlerin
etkisini karfl›laflt›rmak için gerekli “kontrol” grubunu sa¤lar. Ayr›ca çevre bozuldukça do¤an›n da kademeli olarak y›llar içinde ve nesiller aras›nda de¤iflmesi
kavram›na dayal› “ de¤iflen referans hatlar› ” etkisini önlemeye de yard›mc› olabilir. Denizin istihraç d›fl› kullan›mlar› da deniz rezervlerinden fayda görebilir.
Çeflitli ve bol deniz hayat›ndan dalma, flnorkelli dal›fl, sualt› foto¤rafç›l›¤› ve balina seyri gibi faaliyetlerin tümü faydalanmaktad›r. Bu gibi faaliyetler sahil topluluklar› için alternatif ekonomik f›rsatlar sa¤layabilir ve deniz yaflam›na da zarar vermez. Deniz rezervlerinin olumlu etkileri, bu konuda çok az sistematik çal›flma
gerçeklefltirilmifl olmas›na ra¤men, büyük ekonomik yararlar da içerebilir. Bal›k
popülasyonlar›ndaki art›fllar, kilit bir ekonomik avantaj olabilir, ancak bu konuda
daha fazla çal›flmaya ihtiyaç vard›r. Bugüne kadar yap›lan de¤erlendirmeler,
modeller ve öngörülerin kullan›m›na dayanmaktad›r.98 99 100
Turizm (ve ekoturizm) alan›nda yap›lan çal›flmalarda Turks ve Caicos Adalar›'nda
deniz rezervlerinde beslenen bal›k say›lar›ndaki art›fl ve boyutlar›ndaki büyümenin bu alanlar›n ekonomik yaflama kabiliyetini art›raca¤› öngörülmüfltür.101
Great Barrier Reef Deniz Park›nda ekonomik olarak en de¤erli endüstri turizmdir. Park, büyük say›da avlanma veya di¤er kullan›m faaliyetlerinin geçici
veya sürekli olarak yasakland›¤› bölgeler (no take zones) dahil farkl› bölgelere
ayr›lm›flt›r. 1999 y›l›ndaki turizm harcamas› 4269 milyon AU $ olup bu rakam
hobi bal›kç›l›¤› (240 milyon AU $) ve ticari bal›kç›l›¤›n (119 milyon AU $) brüt
de¤erlerinden çok daha yüksektir.102 Baflka bir örnek olarak, Filipinler'deki Apo
Adas› deniz rezervi verilebilir. Burada alana yap›lan ilk yat›r›m olan 75.000
32
Amerikan Dolar›'n›n flu anki y›ll›k getirisinin deniz rezervi d›fl›ndaki bal›k verimindeki art›fl ve yerel dal›fl turizmi gibi di¤er alan kaynakl› gelirler de dikkate
al›nd›¤›nda 31.900-113.000 Amerikan Dolar› civar›nda oldu¤u tahmin edilmektedir.103
Deniz rezervlerinin büyüklü¤ü, ölçe¤i ve birbiriyle
ba¤lant›s›
Deniz rezervleri ile ilgili modelleme çal›flmalar›, büyüklükleri ne kadar olursa olsun
bu alanlar›n kurulmas›n›n yo¤unluk, biyokütle, balıkların büyüklü¤ü ve çeflitlilik
bak›m›ndan art›fllara neden olabilece¤ini göstermifltir.104 Asl›nda , varolan iyi
korunmakta olan ço¤u deniz rezervi ölçek olarak küçüktür ve olumlu etkiler
do¤urdu¤u görülmüfltür. Örne¤in Filipinler'de Apo Adas› ve Belize'deki Hol
Chan gibi küçük deniz rezervleri ola¤anüstü etkili olmufltur. Ancak küçük ölçekli
rezerv alanlar›n›n kendi kendine yetmesi pek olas› de¤ildir ve hayati ekosistem
ifllevlerini korumak ve yaflam alan› karmafl›kl›¤›n› idame etirmek için yeterli olamayacaklard›r . Büyüklük artt›kça kendini yenileme yetene¤i gibi ekolojik
yaflama kabiliyeti de artar.
Tüm ekosistemleri korumak için, tüm yaflam alanlar›n›n bir deniz rezervleri a¤›
içinde temsil edilmesini ve bu a¤ içinde yaflam alanlar›n›n yinelenmesini temin
etmek önemlidir. Durban'da gerçeklefltirilen 2003 Dünya Parklar Kongresi'nde
“a¤lar›n kapsaml› olmas› ve her yaflam alan›n›n en az %20-30'u düzeyinde kat›
bir flekilde korunan alanlara sahip olmas›” yönünde bir tavsiye karar›
al›nm›flt›r.105 'En az' terimi önemlidir, çünkü Dünya Parklar Kongresi'nde baz›
yaflam alanlar›n›n di¤erlerinden daha yüksek oranda korumaya ihtiyac› olaca¤›
kesin bir flekilde kabul edilmifltir. ‹zole ve bölgesel olarak nadir olan yaflam alanlar› için, kendi kendine yetebilir olmalar› gerekti¤inden, alanlar›ndaha büyük bir
oran›n›n koruma alt›na al›nmas› gerekecektir. Tüm deniz rezervi büyüklüklerinde
nispi art›fllar meydana gelmesine ra¤men,106 rakam ve çeflitlilik aç›s›ndan mutlak
art›fllar›n önemi aç›kt›r. Örne¤in küçük bir deniz rezervi alan›ndaki bal›k say›s›n›
10'dan 20'ye yükselterek iki kat›na ç›karmak, büyük bir deniz rezervi alan›ndaki
bal›k say›s›n› 1000'den 2000'e yükselterek iki kat›na ç›karmaktan çok daha
farkl›d›r. Küçük ve büyük deniz rezervleri aras›ndaki biyolojik önlemlerdeki eflit
nispi farklar hemen her zaman büyük deniz rezervleri için daha büyük mutlak
farklar anlam›na gelir ve bunun için koruma hedeflerine ulaflmak için daha büyük
deniz rezerv alanlar›na gerek olacakt›r.
Tam koruma alt›na al›nm›fl deniz rezervleri biliminde iki önde gelen uzman olan
BK, York Üniversitesi'nden Callum Roberts ve Julie Hawkins 'tüm tart›flmalar›n
büyük ölçekli koruman›n önemi üzerinde birleflti¤i, en fazla faydan›n genelde
deniz rezervleri için, denizin %20 ila 40'› aral›¤›nda oldu¤u' sonucuna
varm›fllard›r.107 Mevcut deniz rezervlerinin ço¤u küçük olmas›na karfl›n baz›
ülkeler daha büyük alanlar belirlemeye bafllam›flt›r. 2004 y›l›nda Avustralya Great
Barrier Reef deniz park›n›n %34'ünü yüksek korumal› deniz rezervi olarak belirlemifltir. Deniz rezervlerinin bal›kç›l›k ile ilgili yararlar›n› konu alan çal›flmalar,
büyük alanlarda avlanmayla ilgili s›n›rlamalar›n ertelenmesi durumunda azami
faydan›n elde edilece¤ini savunmaktad›r. Yak›n tarihli modellere göre deniz
kestanesi veya birçok resif bal›¤› gibi yerleflik türlerin afl›r› düzeyde erken avlanmas›n› önlemek için toplam alan›n %35'inden fazlas›nda avlanman›n yasaklanmas› gerekmektedir, ancak farkl› biyolojilerinden dolay› alan gereklilikleri türden
türe farkedecektir108. Kuzey Denizi'nde deniz rezervi alan› büyüklü¤ü ve yeri ile
ilgili bir modele dayal› bir analize göre, ekosistem içinde kayg› verici bir tür için
yararl› olacak deniz koruma alan› azami büyüklü¤ü toplam Kuzey Denizi alan›n›n
%25 ila 40'› düzeyindedir.109 Birleflik Krall›ktaki Çevre Koruma Kraliyet
Komisyonu'nun [Royal Commission on Environmental Pollution (RCEP)] bal›kç›l›¤›n
33
Önneerriilleenn DDeenniizz RReezzeerrvvlleerrii
Ö
4
8
9
3
6
2
1
5
7
Figure 1.
Greenpeace proposed marine reserve network
Coastal area, requiring a marine reserve network
1.. AAllbboorraann DDeenniizzii
Alboran Denizi, Akdeniz'in s›cak sular› ile Atlas Okyanusu'nun so¤uk sular›n›n buluflma noktas›d›r ve bir çok
bal›k, balina ve yunusun göç rotas› üzerinde yer al›r. Alboran Denizi, deniz yükseltilerinin bulundu¤u bir çok
bölge içermekte ve bu yükseltiler deniz yaflam›n›nn daha çabuk geliflmesine neden olmaktad›r. Bu yükseltiler,
sardalya ve hamsi bal›klari için yumurtalama alan› olmas›n›n yan› s›ra bir çok balina ve yunus ceflidi için de
önem tafl›maktad›r. Bu deniz, ayn› zamanda aralar›nda deniz da¤lar›n›n ve derin deniz mercanlar›n›n da
bulundu¤u bir çok hassas derin deniz özelli¤i içermektedir.
2 & 6. Deniz Da€¤lar›
Bu alanlar, Akdeniz'deki tekil deniz da¤lar›n› simgelemektedir. Deniz da¤lar› ayn› zamanda önerilen bir çok
deniz koruma alan› bölgesini içermektedir. Deniz da¤lar›, birçok türe ev sahipli¤i yapmaktad›r. Bu bölgeler
ayn› zamanda birçok türün üreme ve beslenme alan›d›r.
3. Balear Adalar›
Balear Adalar›'n› çevreleyen sular sardalya ve hamsinin de içinde bulundu¤u bir çok türün yan› s›ra afl›r›
tüketilen göçmen türlerden tuna bal›¤› ve k›l›çbal›¤› için önemli bir yumurtlama bölgesidir. Bu bölgede derin
deniz mercanlar› ve so¤uk su kaynaklar› bulunmaktad›r ve ispermeçet balinas› için önemli bir aland›r. Bölgede
nesli tükenmekte bir tür olan büyük beyaz köpek bal›klar›n›n da görüldü¤ü kaydedilmifltir.
4. Lion Körfezi
Körfez, Rhone Deltas› taraf›ndan etkilenmifltir. Bu bölge UNESCO taraf›ndan Biosfer Koruma Alan› ve Ramsar
Alan› olarak belirlenmifltir. Bu deniz bölgesi sardalya, hamsi ve karides için çok önemli bir üreme noktas›d›r.
Bölge ayn› zamanda ispermeçet balinas›, so¤uk su kaynaklar› ve mercan kayal›klar› içermektedir.
5. Cezayir Uzant›s›
Bölge, hamsiler için üreme noktas› olup ispermeçet balinas› için de çok önemlidir. Bölgede ayn› zamanda derin
deniz mercanlar› bulunmaktad›r.
34
35
7. Kartaca Uzant›s›
Bölge, hamsiler için üreme noktas› olup ispermeçet balinas› için de çok önemlidir. Bölgede ayn› zamanda
sardalya, mavi ve k›rm›z› karides ve flifle burunlu yunuslar bulunmaktad›r. K›y› fleridi deniz kaplumba¤alar›n›n
göç rotas› üzerindedir ve yuvalama alan›d›r.
8. Ligurya Denizi
Lingurya Denizi, besleyici maddeleri deniz dibinden yukar›ya ç›karacak bir sisteme sahiptir. Bu özelli¤i ile
bölge bir çok türü bar›nd›ran verimli bir aland›r. Bölge 13 türü bulunan balina ve yunuslar için önemli bir
beslenme alan›d›r. Akdeniz'de bulunan yüzgeçli balinalar farkl› ve yeni bir tür olabilir. Bölgede ayn› zamanda
deniz da¤lar› ve derin deniz mercanlar› bulunmaktad›r. Ligurya Denizi, yunuslar ve balinalar için tafl›d›¤› önemden dolay› SPAMI sistemi ile kontrol edilen bir koruma alan› olarak belirlenmifltir. Ancak bir deniz rezervinin
deniz yaflam›n›n çeflitlili¤ini ve alanlar›n› tam olarak korumas› gerekir.
9. Orta Tiren Denizi
‹talya ile Sardunya Adas› aras›nda bulunan bu deniz, yüzgeçli balina ve ispermeçet balinas› ile yunus gibi bir
çok memeli deniz türü için çok önemli bir aland›r. Bölgenin, balina ve yunuslar için deniz koruma alan› ilan
edilmesi önerilmifltir. Bölge hamsi için üreme noktas› olup berlam ve sardalya gibi bir çok aç›k deniz bal›¤›
türü için önemli bir aland›r. Bölge orkinosun göç rotas› üzerindedir ve göçmen kufllar için de önemlidir.
Bölgede, aralar›nda Vavilov Deniz Da¤› da olmak üzere bir çok deniz da¤› bulunmaktad›r.
10 &11. Messina Bo€¤az›
Bölge büyük bir ak›nt› sistemini içerdi¤i ve aç›k deniz bal›klar›, yunuslar ve balinalar›n göç rotas› üzerinde
bulundu¤u için çok önemlidir. Bölgede, aralar›nda deniz taban›ndan 3000 metre yükselen Akdeniz'in en büyük
volkanik yap›lar›ndan biri olan Marsili Deniz Da¤›'n›n da bulundu¤u bir çok deniz da¤› bulunmaktad›r. Bölge
yüzgeçli balina ve ispermeçet balinas› için önemli bir aland›r ve orkinos ve k›l›çbal›¤›n›n yumurtlama alan›d›r.
12. Sicilya Kanal›
Tunus ve Sicilya aras›nda yer alan Sicilya Kanal›, do¤u ve bat› Akdeniz deniz yataklar›n› birlefltirir ve her iki
bölgeden bir çok türe ev sahipli¤i yapar. Akdeniz'deki canl› çeflitli¤ili¤inin en belirgin oldu¤u çok verimli bir
aland›r. Bölge, yüzgeçli baliana, ispermeçet balinas› ve büyük beyaz köpekbal›klar› için çok önemlidir. Sicilya
yak›nlar›nda birçok deniz da¤› ve derin deniz mercan› bulunur. Tunus k›y›lar›nda ise kaplumba¤a yuvalar›,
sünger ve yosunlar bulunmaktad›r.
13. Malta E€¤imi
Bölge, Malta'n›n etraf›n› saran sular› da kapsayacak flekilde Sicilya'n›n güneyine de¤in uzan›r ve Akdeniz
içinde canl› çeflitlili¤inin yüksek oldu¤unu alanlardan biridir. Bölge olgunlaflmam›fl hamsiler için önemli bir alan
içermektedir. Bölge yunuslar için çok önemlidir ve ACCOBAMS taraf›ndan deniz koruma bölgesi olmas› önerilmifltir. Malta çevresindeki sular›n büyük beyaz köpekbal›klar›n›n üreme alan› oldu¤u düflünülmektedir.
14. Medina S›rt›
Bölge, bir çok derin deniz yaflam biçiminin yan› s›ra Medina (Malta) S›rt› ile Epichamos ve Arflimed Deniz
Da¤lar›'n› içeren önemli bir aland›r.
15. Sirte Körfezi
Bölge, orkinoslar›n önemli bir beslenme alan›d›r. Çevredeki k›y›lar kaplumba¤a yuvalar›na ve yosunlara ev
sahipli¤i yapmaktad›r.
16. Libya Burnu
Do¤u Libya'n›n k›y› ve deniz alanlar›, Akdeniz'de kalan son 10 cennet bölgesinden biri olarak tan›mlanmaktad›r. K›y›larda bulunan deniz yosunlar› bölgeyi bal›klar için önemli bir beslenme alan› haline getirmektedir.
Kaplumba¤alar, çevredeki kumsallarda yuva yaparlar ve k›y›n›n aç›klar›nda, aralar›nda Herodot Deniz
Da¤›'n›n da bulundu¤u deniz da¤lar› ve so¤uk su kaynaklar› bulunur.
17. Yukar› Adriya
Kuzey Adriya, sardalya ve hamsiler için çok önemli bir üreme alan›d›r. H›rvatistan k›y›lar›, Tethys Araflt›rma
Enstitüsü taras›ndan flifle burunlu yunuslar için koruma alan› olarak önerilmifltir. ‹talya ve H›rvatistan k›y›lar›
aralar›nda orkinos, k›l›çbal›¤› ve köpek bal›klar›n›n da bulundu¤u çok çeflitli bal›k türüne ev sahipli¤i yapar.
18. Pomo Çukuru
Bölge, Akdeniz berlam›, hamsi ve di¤er türler için önemli bir üreme alan›d›r ve Adriya bal›k popülasyonlar› için
hayati bir öneme sahiptir. Bu önemi sebebiyle bölgede trolle avlanma 1998 y›l›ndan beri yasakt›r. Bölgede
ayr›ca so¤uk su kaynaklar› bulunur.
19. Otranto Kanal›
‹talya'n›n “topu¤unda” yer alan bu deniz alan›, aralar›nda nadir bir tür olan beyaz mercan Lophelia'n›n da
bulundu¤u derin deniz mercanlar› için önemli bir bölgedir. WWF ve IUCN, bölgenin koruma alan› ilan
edilmesini önermifltir ve 2006 y›l›nda trolle avlanma yasa¤›n›n getirilmesiyle bölge k›smen korunmaya
al›nm›flt›r.
36
20. Helen Çukuru
Bölge, ispermeçet balinas› ve Cuvier gagal› balinas› için önemli bir aland›r ve bir deniz STK's› olan Pelagos
taraf›ndan korunmas› önerilmifltir. ACCOBAMS, Girit'in güneybat›s›ndaki alan›n ispermeçet balinalar› için
deniz koruma alan› olmas›n› önermifltir. Bölge Akdeniz'in en derin bölümünü oluflturan Calypso Çukuru da
dahil olmak üzere derin deniz özelli¤i gösteren alanlar›, so¤uk su kaynaklar›n› ve deniz da¤lar›n› içerir.
21. Olimpi
Girit'in güneyindeki Olimpi çamur alan› önemli derin deniz özelliklerine sahiptir. Bunlar aras›nda çamur volkanlar›, so¤uk su kaynaklar›, tuzlu su havuzlar› say›labilir. Ayr›ca bölge mikrobik topluluklara ev sahipli¤i yapar.
22. Saronikos Körfezi
Yunuslar için önemli bir bölgedir, ACCOBAMS taraf›ndan koruma alt›na al›nmas› önerilen daha genifl bir
yunus koruma bölgesinin parças›d›r. Akdeniz'de ticari de¤eri en yüksek olan türlerden berlam›n (Merluccius
merluccius) büyüme alan›d›r.
23. Sporades Adalar›
Bu alan, rahip fok bal›klar› için çok önemlidir ve IUCN koruma alan› ve Yunan Do¤a 2000 sitesi olarak belirlenmifltir. ACCOBAMS taraf›ndan yunus koruma alan› olarak önerilmifltir.
24. Thrakiko Pelagos
Bu bölge aralar›nda hamsi, karides ve berlam›n bulundu¤u bir çok türün büyüme alan›d›r. Kuzey Ege,
Akdeniz'de domuzbal›¤›n›n hala bulundu¤u son aland›r. Akdeniz rahip fok bal›¤› ve yunuslar da bu bölgede
bulunmaktad›r. Bölgenin k›y›lar› Yunan Do¤a 2000 a¤›na dahildir.
25. Limnos- Gökçeada
Kuzey Ege, Akdeniz'de domuzbal›¤›n›n hala bulundu¤u son aland›r. Kuzeydo¤u Ege'de önerilen koruma alan›
yunuslar için çok önemlidir ve ACCOBAMS tarf›ndan önerilen yunus koruma bölgesinin bir parças›d›r. Bölgenin
k›y›lar› Yunan Do¤a 2000 a¤›na dahildir.
26. Girit-Türkiye Aras›
Bölge, deniz da¤lar›na temas eder ve yunuslar için önemli bir aland›r. (ACCOBAMS tarf›ndan önerilen yunus
koruma bölgesinin bir parças›d›r) Bölgenin k›y›lar› Yunan Do¤a 2000 a¤›na dahildir. Türkiye k›ylar›nda
kaplumba¤alar yuva yapar.
27. Orta Levanten Denizi
Bir çok deniz da¤› ve soguk su kayna¤› içeren önemli bir derin deniz bölgesidir. Akdeniz'in ticari de¤eri yüksek türlerinden k›l›çbal›¤›n›n yumurtlama alan›d›r.
28. Amanos Da€¤lar›
Türkiye'nin güneyindeki bu bölge, Amanos Da¤lar›'n›, deniz da¤lar›n›, çamur volkanlar›n› ve metan so¤uk su
kaynaklar›n› içerir. Çevredeki k›y›larda kaplumba¤a yuvalar› bulunur.
29. K›br›s Kanal›
K›br›s ile Türkiye aras›nda bulunan sular ve mavi yuzgeçli tuna (Thunnus thynnus), uzun kanatl› orkinos (Auxis
rochei) ve siyah Atlantik uçan bal›¤›n›n (Euthynnus alleteratus) yumurtlama alan›d›r. Türkiye ve K›br›s
k›y›lar›nda nesli tükenmekte olan caretta carettalar›n ve yeflil deniz kaplumba¤alar›n›n (Chelonia mydas)
yuvalar› bulunur.
30. Eratosthenes Deniz Da€¤lar›
Bu da¤lar K›br›s'›n güneyi ile Nil Deltas›'n›n kuzeyi aras›nda yer al›r ve deniz taban›ndan 800 metre yükselir.
Bu bölgede (Caryophyllia calveri, Desmophyllum cristagalli) gibi nadir bulunan mercan türlerine rastlan›r. Bu
bölge, ispermeçet balinas› ve yüzgeçli balina ile flifle burunlu yunus ve çizgili yunus gibi bir çok yunus ve balina türü için çok önemlidir. K›br›s k›y›lar›nda yo¤un olarak kaplumba¤a yuvalar› içeren kumsallar bulunur.
31. Fenike K›y›lar›
Bölge tuna bal›klar›n›n göç rotas›nda yer al›r ve caretta caretta, yeflil deniz kaplumba¤alar› ve
köpekbal›klar›n›n üreme alan›d›r. Nesli tükenmekte olan kum kaplan› köpekbal›¤› (Carcharias taurus), yutucu
köpek bal›¤› Centrophorus granulosus) ve melek köpekbal›¤› (Squatina squatina) bu bölgede bulunur.
Çevredeki k›y›larda, s›cak su kaynaklar› ve buna ba¤l› canl› türleri bulunur.
32. Nil Fan›
Nil Fan›'n›n derin sular›, deniz alt› kanyonlar› ve so¤uk su kaynaklar› ile yüksek bir canl› çeflitlili¤ine sahiptir.
So¤uk su kaynaklar› çamur, gaz, ve s›v› salarak mikrobik çeflitlili¤e katk›da bulunur. Bu hassas deniz yata¤›
özellikleri GFCM'i harekete geçirerek trolle avlanman›n yasak oldu¤u bir koruma alan›n› oluflturulmas›n›
sa¤lad›. Bu bölge, aralar›nda orkinosun da bulundu¤u bir çok bal›k türü için önemli bir beslenme alan›d›r.
37
© Greenpeace/Newman
© Greenpeace/Morgan
© Greenpeace/Esteban
38
deniz ortam› üzerindeki etkilerinin ele al›nmas› ile ilgili 2004 raporundaki en
önemli tavsiye, BK'›n EEZ'inin (Özel Ekonomik Bölge - Exclusive Economic Zone)
%30'unun avlanma veya di¤er istihraç faaliyetlerinin geçici veya sürekli olarak
yasakland›¤› bölge (no-take zone) olarak ayr›lmas›d›r.110
Deniz rezervlerinin d›fl›ndaki insan etkisinin derecesi artt›kça koruma gerektiren
toplam deniz alan› da muhtemelen artacakt›r. Bunun nedeni, deniz rezervleri
d›fl›ndaki bal›kç›l›¤›n , korunan popülasyonlar›n döllenmesi ile stoklar› yenilemesine daha ba¤›ml› hale gelirken, deniz rezervleri içindeki popülasyonlar›n da
ço¤almas› için baflka deniz rezervlerindekilere daha ba¤›ml› olmas›d›r .111
Temsili bir çeflitlilikte yaflam alan› ve türü korumak için bir dizi deniz rezervinin
oluflturulmas› gerekecektir ve bunlar›n ba¤lant›s›n› temin eden bir a¤ içinde konumland›r›lmalar› önemlidir. Birçok deniz canl›s› türünün aç›k deniz da¤›t›m
aflamalar› bulunmaktad›r ve yumurtalar ve larvalar ço¤u zaman ilk
yumurtland›klar› yerlerden çok uzaklara tafl›nmaktad›r. Bir bölgenin deniz rezerv
alan›n›n kaplad›¤› alan miktar› artt›kça birbirlerine ba¤lant›lar› da artacakt›r.
Bir a¤ içindeki deniz rezervlerinin say›s› artt›kça ba¤lant› da artacakt›r, ancak
daha h›zl› bir oranda.112
Baz› uzmanlar deniz rezervlerinin farkl› büyüklüklerdeki bir a¤ içinde tesis
edilmesinin önemini vurgulam›fllard›r113. Deniz rezervlerinin büyüklü¤ü tipik olarak
k›y›dan uzaklaflt›kça artmal›d›r. K›y›ötesi alanlarda küçük deniz rezervlerinin
tan›mlanmas›, bal›kç›lar›n bunlara uymas› ve uygulama daha zor olacakt›r114.
Ayr›ca, pratik bir kural olarak, koruma alt›ndaki alanlar›n k›y› ötesi bölgelerde
daha büyük olmas› gerekir, zira k›y›ötesi hayvan hareketleri daha büyük ölçüde
olmaktad›r.115
K›y› fleridinde daha küçük ölçekte deniz rezervlerinden oluflan bir a¤ oluflturmak, rezerv alanlar›n bal›kç›l›k aç›s›ndan getirece¤i faydalar›n k›y› boyunca tüm
k›y› bal›kç›lar›na eflit oranda yay›lmas›n› sa¤lar. Aksi takdirde büyük ölçekli deniz
rezervleri etraf›nda yaln›zca belli bir grup bal›kç›n›n yo¤unlaflmas› sonucu k›y›
bal›kç›lar›n›n tümü birden avlak alanlar›n› kaybederler.116
Greenpeace'in önerisi
Greenpeace, temiz ve sa¤l›kl› okyanuslara ve denizlere sahip olabilmek için,
dünya okyanuslar›n›n yüzde k›rk›n› kaplayan küresel bir deniz rezervleri a¤›
kurulmas› için kampanya yürütmektedir. Akdeniz ba¤lam›nda bu, aç›k denizlerde
temsili bir büyük ölçekli deniz rezervleri a¤› ve sahil bölgelerinde iyi yönetilen,
sürdürülebilir bal›kç›l›k alanlar› ile birlikte daha küçük deniz rezervleri mozai¤i
kurulmas› anlam›na gelir. Bölgenin biyolojik çeflitlili¤indeki düflüflü durdurmak ve
tersine çevirmek için böyle bir a¤ elzemdir ve bunun bal›kç›l›¤a da çeflitli yararlar› olaca¤› konusundaki kan›tlar gitikçe artmaktad›r.
Bir Akdeniz a¤› kurman›n ilk ad›m› olarak Greenpeace, deniz rezervleri olabilecek bir dizi kilit alan› gösteren bir harita haz›rlam›flt›r. Önerilen a¤, ekosistemin
düzgün iflleyifli için gerekli olan, önemli yumurtlama ve geliflme alanlar› olarak
bilinen alanlar›n yan›s›ra, bölgede bulunan farkl› yaflam alanlar›n›n örneklerini de
içermektedir. Bölgenin baz› k›s›mlar› (özellikle do¤u havzas›) ve baz› türler ve
yaflam alanlar› ile ilgili ayr›nt›l› verilerin azl›¤›, bir a¤ tasarlanmas› için engel
teflkil etmez. Bir koruma arac› olarak bir deniz rezervleri a¤›n›n güzel
taraflar›ndan biri, a¤ yeterli ölçekte oldu¤u ve bölgeye yay›lm›fl yaflam alanlar›n›n
kapsaml› bir seçimini içerdi¤i müddetçe hedeflerine ulaflabilece¤idir. Bu alanlar›n
seçiminde kullan›lan metodoloji ile ilgili ayr›nt›l› bilgiyi ilgili kutucukda bulabilirsiniz. Greenpeace, Akdeniz'in kaynaklar› ile alakal› tüm faaliyetlerin
sürdürülebilirli¤inin sa¤lanmas› için, bu önerilerin daha genifl anlamda bir önlemler zinciri ile de desteklenmesi ve birlefltirilmesi gerekti¤ini do¤rulamaktad›r. E¤er,
39
deniz rezervleri tüm paydafllar› dahil eden bir geçifl sürecini sa¤layacak birlefltirici
bir strateji dahilinde oluflturulmazsa, Akdeniz topluluklar› için ekonomik getirileri
k›sa vadeli olur. Di¤er taraftan, Greenpeace, günümüzde süregelen kaynak kullan›m oran› ve yöntemleri devam etti¤i takdirde, de¤erli do¤al kaynaklar tahrip
edilece¤i ve kaybedilece¤inden, çok büyük ekonomik ve sosyal etkiler
yaflanaca¤›na dikkat çekmektedir.
Greenpeace, do¤al kaynaklar›n korunmas›, Akdeniz'deki pekçok ekonomik
faaliyet için sürdürülebilir bir gelecek sa¤lanmas› ve Akdeniz k›y›lar›nda yaflayan
insanlar›n yaflam kalitelerinin yüksek olabilmesi için, bir deniz rezervleri a¤›n›n
oluflturulmas›n›n mutlak bir gereklilik oldu¤una inanmaktad›r.
Greenpeace önerilen deniz rezervlerinin seçiminde eldeki en iyi bilgiyi kullanmak
için elinden gelen çabay› göstermifltir. Bir yandan da bu süreçte farkl› paydafllar›n
ve de özellikle k›y› topluluklar›n›n verimli kat›l›m› ve hassasiyetinin mutlak öneminin fark›ndad›r.
Metodoloji
Greenpeace'in bölgesel deniz rezervleri önerisi, Akdeniz'in biyolojik çeflitlili¤i
ve fiziki oflinografisi ile ilgili olarak aylar boyunca toplanan kapsaml› verilere
dayanmaktad›r.
Gerekli veriler topland›ktan sonra (veriler genelde mekansald›r, ancak baz› nicel
veriler de toplanm›flt›r) bu veriler say›sallaflt›r›lm›fl ve bir Co¤rafi Bilgi Sistemi
[Geographical Information System (GIS)] veritaban›na girilmifltir. Bu haritalama
yaz›l›m›, farkl› veri kümelerini paylaflt›rma imkan›na sahip olup ortaya ç›kan
'sandviç'e bakarak yüksek ekolojik öneme sahip alanlar› belirlemek ve her yaflam
alan›n›n %40'›n›n kapsanmas›n› temin ederek, birlikte temsili bir bölgesel a¤ teflkil
edebilecek alanlar› seçmek mümkün olmaktad›r.
Haz›rlad›¤›m›z A¤›n haritalanmas›nda kullan›lan veri katmanlar› flöyledir:
• Türlerin da¤›l›m› (balinalar, yunuslar, fok bal›klar› ve bal›klar dahil)
• Deniz türleri için önemli alanlar (yumurtlama alanlar›,
yetifltirme alanlar› ve yuvalama kumsallar› gibi)
• Önemli yaflam alanlar› (denizda¤lar› ve deniz çay›rlar› gibi)
• Daha önce korumada öncelikli ilan edilmifl alanlar
(SPAMI ve Natura 2000 alanlar› gibi)
Süreci daha da iyilefltirmek için bölgede yaflayan biliminsanlar›ndan da uzman
tavsiyesi al›nm›flt›r. Greenpeace taraf›ndan önerilen a¤, eldeki en iyi bilgilere
dayand›r›lm›flt›r. Bundan sonraki aflama, tüm bölgesel paydafllar›n bu öneriyi
de¤erlendirmesi ve haritalar› yeni bilgiler ve pratik yaklafl›mlar ›fl›¤›nda daha da
mükemmellefltirmesidir.
K›y›sal alanlar
Greenpeace'in deniz rezervleri tan›m›, Akdeniz'in aç›k denizleri için burada önerdi¤imiz gibi, büyük ölçekli deniz rezervleri ile ilgilidir. Sahil bölgesinde de bir
deniz rezervleri a¤› kurulmas› ayn› derecede önemlidir, ancak türlerin hareketi ve
avlanma türü nedeniyle bunun farkl› bir ölçekte tasarlanmas› gerekmektedir.
Aç›k denizlerin özellikleri daha büyük ölçekte ifllemektedir - derin denizlerde
yaflayan türlerin göçü; derin deniz bay›rlar› ve da¤lar› ve okyanus koflullar›ndaki
de¤iflkenlik. Ayn› flekilde, aç›k denizlerdeki bal›kç›l›k filolar› daha uzun mesafeler
katetmek üzere tasarlanm›flt›r. Öte yandan, sahil bölgesinin özellikleri, örne¤in
kayal›k resifler, deniz çay›rlar›, haliçler veya kaplumba¤a yuvalama kumsallar›,
daha küçük ölçeklidir. K›y›sal bal›kç›l›k filolar› yüzlerce kilometre de¤il belli bir
kilometrede ifllemektedir. Bunu oluflturmak için aç›k denizlerdeki büyük ölçekli
deniz rezervleri sahile kadar getirilemez. Sahillerdeki deniz rezervleri a¤lar›n›n
yerel topluluklar ile dan›flma suretiyle kurulmas› gerekmektedir. Böylece küçük
40
ölçekli özellikler korunabilecek ve bal›kç›l›k kaynaklar›na eflit eriflim devam ettirilecektir. Deniz rezervlerinin e¤itim, araflt›rma, hobi ve turizm yönünden faydalar› da
sahil topluluk aras›nda paylafl›lacakt›r.
Ölçek farkl›l›klar›na ra¤men, sahil bölgesinde bir deniz rezervleri a¤› kurulmas›
konusunda da ayn› ekolojik prensipler geçerlidir. Bunlar:
• Deniz alan›n›n yeterli bir oran›n› kaplayan bir a¤. Yeterli oran›n ne oldu¤u
konusu
raporumuzun önceki sayfalar›nda belirtilmifltir.
• Her yaflam alan› türünün korunmas›; sadece nadir, eflsiz veya bozulmam›fl
alanlar›n de¤il, ayr›ca ço¤u zaman bozulmufl, ancak ayn› zamanda deniz
türleri için çok önemli bir yaflam alan› olan s›radan yaflam alan› örneklerinin
de
korunmas›.
• Her yaflam alan› türünün korunmas› bu yaflam alan›n›n yeterli bir oran›n›
kaplamal›d›r ve çok say›da alan› içermelidir.
Do¤ru bir flekilde uyguland›¤›nda bir sahil deniz rezervleri a¤› yerel topluluk
taraf›ndan desteklenecek ve uygulanacak, alanlar içinde yararlar sa¤layacak
(e¤itim, araflt›rma, dinlence ve turizm f›rsatlar› gibi) ve çevredeki alanlardaki
küçük ölçekli dalyanlara da yararlar sa¤layabilecektir. Karayipler'de St Lucia'da
kurulan küçük ölçekli sahil deniz rezervleri a¤›nda bu gösterilmifltir. St Lucia'da
resifin yaklafl›k %35'ini kapsayan bir deniz rezervleri a¤› kurulmufltur117. Üç y›l
koruma sonras› deniz rezervleri içindeki ticari bal›k türlerinin biyokütlesi üç kat›na,
resifin geri kalan›nda ise iki kat›na ç›km›flt›r. Befl y›l koruma sonras› ise deniz rezervleri d›fl›ndaki av %46-90 artm›flt›r118. Daha yak›n bir örnek vermek gerekirse,
1995 y›l›nda M›s›r'da, K›z›ldeniz'de bir dizi deniz miras› alan› kurulmufl ve
sadece befl y›l koruma sonunda çevredeki bir birim çaba bafl›na av rakamlar›nda
%60'tan fazla art›fl görülmüfltür.119
Deniz rezervlerinin yararlar›n›n ve bal›kç›l›k alanlar›na eriflimin sahil fleridi boyunca adil bir flekilde da¤›lmas› için, yap›lacak bir a¤ tasar›m›nda biyolojik faktörlerin yan›s›ra sosyal faktörler de dikkate al›nmal›d›r.
41
© Greenpeace/Newman
© Greenpeace/Newman
© Greenpeace/Newman
42
Denizin geri kalan›na gösterilecek özen
Deniz rezervlerinin, bitkilerin, hayvanlar›n ve denizdeki yaflam alanlar›n›n korunmas› ve bal›kç›l›¤›n bu alanlar›n s›n›rlar› d›fl›nda da sürdürülebilirli¤i aç›s›ndan
aç›k yararlar› oldu¤u görülmüfltür. Ancak deniz rezervlerinin yararlar›, çevresindeki denizin ekolojik aç›dan akla uygun yönetimine ayn› oranda ba¤›ml›d›r veya
artmaktad›r.
Bu önerimiz ile Akdeniz'in yüzde k›rk›n›n deniz rezervleri ile korunmas› tavsiye
edilmektedir. Ayr›ca denizin ço¤unlu¤unun - deniz rezervleri d›fl›ndaki yüzde
altm›fl›n- sürdürülebilir ve adil bir flekilde yönetilmesini sa¤lamak için yönetim
tarz› ile ilgili baz› esasl› de¤iflikliklerin yap›lmas› gerekmektedir.
Yürürlükteki okyanuslar›n yönetimi rejimi, aç›k denizlerden (ki Akdeniz'in büyük
k›sm› aç›k denizdir) tüm uluslar›n özgürce yararlanmas› gibi miyad› dolmufl bir
kavram olan “denizlerin özgürlü¤ü” prensibine dayanmaktad›r. Bu kavram,
okyanus kaynaklar›n›n tükenmez oldu¤unun düflünüldü¤ü zamanlarda ortaya
at›lm›fl olup bugün durumun böyle olmad›¤› aç›kt›r. Modern okyanus yönetiminde
okyanuslar›m›z›n kaynaklar›n›n s›n›rl› oldu¤unu ve çabalar›m›z›n ''denizlere
özgürlük'' için olmas› gerekti¤ini kabul edecek köklü de¤ifliklikler yap›lmal›d›r.
Denizlere özgürlük kavram›, Akdeniz'de Maltal› devlet adam› Arvid Pardo
taraf›ndan ortaya at›lm›flt›r. Neredeyse k›rk y›l kadar önce zaman›n Birleflmifl
Milletler Malta Büyükelçisi olan Pardo, okyanus kaynaklar›yla ilgili olarak
insano¤lunun ortak miras› kavram›n› gelifltirmifltir. 1971 tarihli 'Taslak Okyanus
Alan› Antlaflmas›'nda Pardo, ulusal etki alan› d›fl›ndaki bütün okyanus alanlar›n›n su sütunundan deniz yata¤›na- kaynaklar›n›n insano¤lunun ortak miras›n›n bir
parças› olarak görülmesini ve faydalar›n›n sürdürülebilir ve eflit bir flekilde
paylafl›lmas›n› temin edecek bir flekilde yönetilmesini savunmufltur. Bunun için
denizlere özgürlük kavram›, okyanuslar›m›z›n neyi içine alabilece¤i ve okyanuslar›m›zdan neyin al›nabilece¤i ile ilgili s›n›rlar oldu¤unu kabul eder ve günümüz
ve gelece¤imiz için, tüm insano¤lunun yarar› için, aç›k denizlerin sürdürülebilir ve
adil yönetimini öngörür.
Denizlere özgürlük kavram› ayr›ca herhangi bir faaliyete izin verilmeden önce
bütün ekosistem üzerindeki etkilerin dikkate al›nmas› ve yönetim rejiminin temelini
tedbirin teflkil etmesi - yani bu küresel ortak kayna¤› kullanmak isteyenlerin sebep
olabilecekleri zararlardan sorumlu olduklar› ve planlanm›fl faaliyetlerinin çevre
üzerindeki etkilerini en aza indirmeleri gerekti¤i - anlam›na gelir. Ayr›ca flu
anlamlara da gelir:
Ekosistem esasl› yönetimin benimsenmesi
Hiçbir tür tek bafl›na bulunmaz ve çevredeki yaflam alanlar›n› hesaba katmayan
bal›kç›l›k yönetimi temelde hatal›d›r. Örne¤in dipte trolle bal›k avlama yoluyla
bal›klar›n kritik üreme alanlar›n› tahrip edecek bal›kç›l›k yönetiminin felakete
varan sonuçlar› salt stoklar›n veya türlerin de¤il, ekosistemlerin yönetimi ihtiyac›n›
gösterir.
Tedbirli yaklafl›m ilkesinin uygulanmas›
Tedbir bilgi eksikli¤inden dolay› karar vericilerin birfleyler yapmamas›n›n mazur
görülmemesi, hata yapsalar da tedbirleri nedeniyle hata yapmalar› anlam›na
gelir. Bunun için bal›kç›l›k veya sahil geliflimi ile ilgili faaliyetler gerçeklefltirmek
isteyenlere, bu konuda kendilerine izin verilmeden önce deniz ortam›na zarar vermeyeceklerine dair kan›tlama yükümlülü¤ü getirilmesi gerekir. Bu, sürdürülebilir
kalk›nmay› ve bal›kç›l›¤› teflvik edecek ve tahrip edici uygulamalar› sona erdirecektir.
43
Tahrip edici bal›kç›l›k uygulamalar›n›n ortadan kald›r›lmas›
Sürdürülebilirli¤i olmayan bal›kç›l›k uygulamalar› yasaklanmal›d›r. Buna bir örnek
kabul edilemeyecek yüksek düzeylerde hedef d›fl› avlanmaya neden olan ve
bunun sonucu olarak Akdeniz'de yasaklanm›fl bulunan ak›nt› a¤lar› n›n
kullan›m›d›r. ak›nt› a¤lar› ile ilgili yasak art›k uygulanmal›d›r. (bkz. sayfa, ak›nt›
a¤lar› : ölüm duvarlar›)
Korsan bal›kç›l›¤›n ortadan kald›r›lmas›
Bal›kç›l¤›n ve deniz yaflam›n›n yönetimi uyguland›¤› derecede iyidir. Yasad›fl›,
düzenleme alt›na al›nmam›fl ve rapor edilmeyen bal›kç›l›k, deniz ortam›n› ve
meflru yoldan avlananlar›n geçimlerini tehdit etmektedir. Bal›kç›l›k yönetimindeki
yasal boflluklar, mali nedenlerden ötürü gemilerin yabanc› bayrak tafl›mas›n›n artmas›na izin veren gevflek tutumlar ve düzenlemelerin yeterli bir flekilde uygulanmamas›, ele al›nmas› gereken meselelerdir.
Kapasitenin üzerinde avlanman›n azalt›lmas›
Avlanma kapasitesinin devaml› art›r›lmas›, deniz kaynaklar›n›n eflit ve
sürdürülebilir kullan›m› önünde bir engel teflkil etmektedir. Avlanma kapasitesi
denizin sürdürebilece¤i bir düzeyde tutulmal› ve kapasite üzerinde avlanmay›
teflvik eden sübvansiyonlar ortadan kald›r›lmal›d›r.
Kirlili¤in son bulmas›
Deniz çöplük de¤ildir. Di¤er ço¤u deniz ve okyanus gibi maalesef Akdeniz de
ayn› muameleyi görmüfltür. Akdeniz'in kirlenmeden korunmas› için birçok anlaflma
yap›lm›fl, birçok taahhütte bulunulmufltur. Ancak olmas› gereken, bak›fl aç›lar›n›n
kökten de¤iflmesidir. Gözden ›rak demek, gönülden ›rak demek de¤ildir ve
denizin kanalizasyon, çöplük veya toksik at›k boflalt›m alan› gibi kullan›lmas› asla
kabul edilemez.
4. Akdeniz - özel bir siyasi deniz
Antik dünyan›n merkezi ve bat› medeniyetinin befli¤i olan Akdeniz bir karfl›tl›klar,
çat›flmalar ve ayr›l›klar bölgesi oldu¤u kadar bir çeflitlilik ve kültürel kimlik bölgesidir. Arada uzanan deniz böldü¤ü kadar köprüler de kurar ve sahilleri bir miras›
-ola¤anüstü çeflitlilikte diller, adetler, zanaatlar, paralar, gelenekler, inançlar, halklar ve siyasetler- tafl›r.
Siyasi olarak bölge Bat› Avrupa, Balkanlar, Ortado¤u ve Kuzey Afrika'n›n
kavfla¤›nda uzanmaktad›r - siyasi Do¤u ile Bat›, küresel Kuzey ve Güney, Bat› ve
Arap dünyalar›, Musevilik, ‹slamiyet ve Hristiyanl›k, Avrupa Birli¤i (AB) ve
komflular› aras›nda bir köprüdür.
Akdeniz'e k›y›s› olan ülkelerin neredeyse yüzde k›rk› için Avrupa'n›n bütünleflmesi
siyasi bir gerçektir.. Avrupa'n›n bütünleflmesi, sosyal Avrupa gibi daha güçlü
44
© Greenpeace/Aragón
© Greenpeace/Newman
Avrupal› kimli¤i gibi güçlü kavramlarla el ele olagelmifl, ancak ayn› zamanda
Akdeniz'de kaynak kullan›m› için aç›k sonuçlar ile önemli ekonomik büyümeyi
teflvik etmifltir.
Avrupa Toplulu¤u (AT) 1978 y›l›nda yürürlü¤e giren, Akdeniz'in deniz ve sahil
alanlar›n›n korunmas›yla ilgili bölgesel bir sözleflme olan Barselona
Sözleflmesi'nin Taraflar›ndan biridir. AT ülkeleri bu Sözleflme'nin çal›flmalar›na
önemli bir katk›da bulunmaktad›r ve Sözleflme'yi ve ilgili protokollerinin baz›lar›n›
kabul için çeflitli AT Konsey Kararlar› al›nm›flt›r.
AT'ye (Bir kurum olarak) ek olarak, di¤er Taraflar; Arnavutluk, Cezayir, Bosna
Hersek, H›rvatistan, K›br›s, M›s›r, Fransa, Yunanistan, ‹srail, ‹talya, Lübnan, Libya,
Malta, Monaco, Fas, S›rbistan Karada¤, Slovenya, ‹spanya, Suriye, Tunus ve
Türkiye'dir. Bu yüzden Sözleflme, Ortado¤u'dan Kuzey Afrika ve Güney
Avrupa'ya bölgesel karakteri tan›mlayan tüm co¤rafi ve kültürel yelpazeyi içine
almaktad›r.
Barselona Sözleflmesi'nin yap›s›, Sözleflme'yi Rio Deklarasyonu ve Birleflmifl
Milletler Deniz Hukuku Sözleflmesi (UNCLOS) ilkeleri ile uyumlaflt›rma amaçl›
2002 tarihli istekli bir revizyon sonras›, revize edilmifl Sözleflme ile birlikte hususi
olarak denize at›k boflalt›lmas›, denizdeki acil durumlar, kara merkezli kirlilik kaynaklar›, biyolojik çeflitlilik, tehlikeli at›klar›n s›n›rötesi hareketi and petrol arama ve
kullan›m›n› ele alan Protokollerden oluflmaktad›r.
Bu belgeler Avrupa-Akdeniz Ortakl›¤› (Euro-Med) gibi K›sa ve Orta Vadeli Çevre
Eylem Program›'n› (SMAP) yürürlü¤e koyan bir dizi iflbirli¤i anlaflmas› ile tamamlanmaktad›r. Bölge çap›ndaki giriflimlere ek olarak AB Euro-Med himayesinde
birçok ortak ülke ile çift tarafl› ortakl›k anlaflmalar› yapm›flt›r.
Bölgede ulusal ve uluslararas› çevre mevzuat›n›n uygulanmas› ihtiyac› üst
düzeydedir. Farkl› sosyoekonomik koflullar›n ve jeopolitik gerçeklerin bir yans›mas›
olarak bir bütün olarak bölgede uygulaman›n flekli konusunda hat›r› say›l›r
farkl›l›klar bulunmaktad›r. Buna ilaveten, sa¤l›kl› ve tam ifller ekosistemlerinin kaynak yönetiminin temelini teflkil etmesini teminen bütünleflik, ekosistem merkezli
yönetim yaklafl›mlar›n›n benimsenmesi hususu da acil bir ihtiyaçt›r.
Akdeniz'in büyük k›sm›n›n tek bir ülkenin yetkisinin d›fl›nda olmas›, Denizin yönetimi ve korunmas› için uluslararas› iflbirli¤inin flart oldu¤u anlam›na gelir. Bölge
içindeki siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik faktörlerin çeflitlili¤inin getirdi¤i zorluklara ra¤men Akdeniz ülkeleri sahil sular› ve aç›k denizleri ile birlikte bir bütün
olarak Akdeniz'i korumak için birlikte çal›flmal›d›rlar.
5. Koruma siyaseti
Hükümetler imzalad›klar› anlaflmalara uyma konusunda yasalara sayg›l›
vatandafllar› kadar hassas olsalard›, Akdeniz daha sa¤l›kl›, daha çeflitli ve daha
baflar›l› bir deniz olurdu. Politikac›lar›n›n alt›na imzalar›n› att›klar› birçok taahhüdün çoktan uygulamaya geçirilmesi gerekirdi, ancak uygulamada çok az fley
yap›lm›fl ya da hiçbir fley yap›lmam›flt›r.
F Mutad oldu¤u üzere, belirtilen tarihler anlaflman›n yürürlü¤e girdi¤i tarih de¤il, kabul edilme tarihidir. Örne¤in
ACCOBAMS örne¤inde anlaflma 1996 y›l›nda haz›rlanm›fl, ancak 2001'de yürürlü¤e girebilmifltir.
45
Yüzmeyi ö¤renmek -Barselona'dan Jakarta'ya ve
gerisin geriye
Çeyrek yüzy›ldan daha uzun bir zaman önce, 1976 y›l›nda, Akdeniz hükümetleri,
Akdeniz deniz ortam›n›n ekonomik, sosyal, s›hhi ve kültürel de¤erini resmen kabul
etmifllerdir. Barselona'da toplanan hükümetler, Akdeniz'in kirlenmesini önlemeye,
azaltmaya, bununla mücadele etmeye ve mümkün oldu¤unca ortadan kald›rmaya
ve deniz ortam›n› korumaya ve gelifltirmeye söz vermifllerdir (1976 Barselona
Sözleflmesi). O zamanlar birçok karizmatik türe zulüm edilmesi ve ekosistem
hizmetlerinin dramatik bir flekilde afl›r› kullan›m› konusundaki kamuoyu endiflesi
artmaktayd›.120
Üç y›l sonra, flora ve faunan›n korunmas› ile ilgili 1979 Avrupa Sözleflmesi (Bern
Sözleflmesi) çerçevesinde, Akdeniz ortam›n› koruma sözü, estetik, bilimsel,
kültürel, rekreasyonel, ekonomik ve içkin de¤erini kabul ederek genel olarak
Avrupa türleri ve yaflam alanlar›n› kapsayacak flekilde geniflletilmifltir. Ayn› y›l
içerisinde, ancak uluslararas› bir düzeyde, Göçmen Türler Sözleflmesi (Bonn
Sözleflmesi), deniz memelileri ve su kufllar› gibi Göçmen türler için kat› koruma
flartlar› getirmifltir. Ço¤u Akdeniz sahil devleti, ço¤unlukla gecikmeli de olsa,
Sözleflmeleri benimsemifltir.
1979'da tekrar kamuoyunun kayg›lar›na yan›t olarak, Avrupa Ekonomik
Toplulu¤u (flimdi Avrupa Toplulu¤u) ülkeleri, Avrupa Toplulu¤u düzeyinde ilk do¤a
koruma mevzuat› olan ve kufllar için özel koruma alanlar›n›n korunmas›n› öngören
AB Kufllar Direktifini kabul etmifllerdir.
Neredeyse on befl y›l sonra ve türler ve yaflam alanlar›ndaki düflüfl artarak devam
ederken121, uluslararas› camia, bütün Akdeniz sahil devletleri dahil, biyolojik
çeflitlili¤in korunmas› ile ilgili taahhüdünü geniflletmifl, biyolojik kaynaklar›n korunmas›n› ve sürdürülebilir kullan›m›n› temin amac›yla bunlar› nerede olursa olsun
desteklemeye ve kullan›m›n› yönetmeye karar vermifltir (1992 Birleflmifl Milletler
Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi). Üç y›l sonra bu defa Jakarta, Endonezya'da
yap›lan toplant›da Sözleflme'nin Taraflar› deniz ortam›n›n korunmas› amaçl› özel
bir program olan Jakarta Deniz ve Sahillerin Biyolojik Çeflitlili¤i Muht›ras›'n› kabul
etmifllerdir (Karar VII/5).
Barselona'daki ilk taahhütlerden Jakarta'da imzalananlara kadar olan süreç uzun
bir süreçtir. Önemli bir husus olarak, Biyolojik Çeflitlilik Konvansiyonu koruma
alt›na al›nm›fl alanlardan oluflan ulusal a¤lar›n kurulmas› ve bunlar›n seçimi ve
alanlar›n kurulmas› ve yönetimi ile ilgili ilk uluslararas› taahhüdü içermekteydi.
Avrupa Toplulu¤u 1992 AB Yaflam Alanlar› Direktifi ile Natura 2000 olarak bilinen AB çap›nda bir koruma alt›ndaki alanlar a¤› oluflturulmas› için yasal temelleri
atarak bu önemli geliflmeyi ilerletmifltir. Alanlar›n karada ve denizde belirlenmesi
gerekmektedir.
46
© Greenpeace/Aragón
© Greenpeace/Gianni
Taahhütlerin listesi uzun
Geçen y›llar boyunca taahhütlerin listesi de artm›flt›r. Akdeniz sahil devletleri, ilgili
anlaflmalar› imzalam›fl iseler, flu an afla¤›daki taahhütleri yerine getirmek durumundad›rlar:F
• 1989'dan bu yana, EMERALD a¤› olarak bilinen koruma alt›na al›nm›fl
alanlardan oluflan Avrupa a¤›n› kurmak için Özel Koruma Durumu Olan Alanlar
[Areas of Special Conservation Interest (ASCI)] oluflturmak üzere Bern
Sözleflmesi'ne uygun ad›mlar atmak ve her bölge için gerekli ve uygun koruma
tedbirlerinin al›nmas›n› temin etmek;122
• 1992'den bu yana, Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi'ne uygun olarak bir koruma alt›na al›nm›fl alanlar veya biyolojik çeflitlili¤i korumak için özel tedbirlerin
al›nmas› gerekti¤i alanlar sistemi kurmak;
• 1995'ten bu yana, Barselona Sözleflmesi'nin ilgili SPA Protokolüne uygun
olarak uzun vadeli yaflama kabiliyetlerini sa¤layabilmek ve biyolojik çeflitliliklerini
sürdürebilmek için yeterli büyüklükte temsili sahil ve deniz ekosistemleri türleri
seçerek, özellikle Akdeniz için Önemi Olan Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl Alanlar
kurulmas› suretiyle özel do¤al ve kültürel de¤eri olan alanlar› korumak, muhafaza
etmek ve sürdürülebilir ve çevresel olarak uygun bir flekilde yönetmek;
• 1996'dan bu yana, Karadeniz, Akdeniz ve Bitiflik Atlantik Alan›n›n Deniz
Memelilerinin Korunmas› ile ilgili Anlaflma'ya (ACCOBAMS) uygun olarak deniz
memelilerinin korunmas› için deniz memelisi yaflam alan› olarak vazife gören
ve/veya bu memeliler için önemli g›da kaynaklar› sa¤layan alanlar içeren bir
özel koruma alt›na al›nm›fl alanlar a¤› oluflturmak ve idame ettirmek için iflbirli¤i
yapmak;
• 2002'den bu yana ve Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirvesi Uygulama
Plan›'na uygun olarak, 2012'ye kadar temsili a¤lar›n kurulmas› ve yetifltirme alanlar›n›n ve sürelerinin korunmas› için zaman/alan kapan›fllar› dahil uluslaras›
yasalara uyumlu ve bilimsel bilgilere dayal› deniz koruma alanlar› kurulmas› ve
• 2004'ten bu yana, Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirvesi'nin hedefini
yineleyerek, CBD Karar› VII/28'e uygun olarak, mevcut biyolojik çeflitlilik kayb›
oran›n› önemli ölçüde azaltmak yönündeki 2010 hedefine hep birlikte katk›da
bulunarak 2012'ye kadar kapsaml›, etkili yönetilen ve ekolojik olarak temsil
niteli¤i olan koruma alt›na al›nm›fl alanlardan oluflan ulusal ve bölgesel sistemlerden oluflan küresel bir a¤ kurmak.
Bunlara ilave olarak K›br›s, Fransa, Yunanistan, ‹talya, Malta, Slovenya ve
‹spanya, 1979 Kufllar Direktifine uygun olarak korunan yaban›l kufllar için Özel
Koruma Alanlar›ndan ve 1992 Yaflam Alanlar› Direktifine uygun olarak korunan
Özel Koruma Alanlar›ndan oluflan Natura 2000 a¤›n› kurma yükümlülü¤üne
sahiptir.
AB Üye Devletleri ayr›ca çevresel etkileri azaltmak ve zor durumdaki bal›k stoklar›
için iyileflme ve yönetim planlar› benimsemek için özel tedbirlerin yan›s›ra 'yumurtlama ve geliflme alanlar›n›n korunmas› da dahil bal›kç›l›k faaliyetlerinin yasakland›¤› veya k›s›tland›¤› alanlar ve/veya dönemler' (Düzenleme 2371/2002)
tesisini öngören AB Ortak Bal›kç›l›k Politikas›na uymak zorundad›r. Ortak
Bal›kç›l›k Politikas› tebdirleri nerede ifllerlerse ifllesinler AB sular› ve AB gemileri
için geçerlidir. Onun için bal›kç›l›k, Üye Devletlerin sular›nda ve AB sular› d›fl›nda
kalan alanlarda, yani AB üyesi olmayan ülkelerin aç›k deniz alanlar›nda ve
bal›kç›l›k alanlar›ndaki bölgelerde veya dönemlerde koruma amaçlar›yla kontrol
edilebilir veya yasaklanabilir.
47
O zaman biz hayali parklar m› yap›yoruz?
Deniz ortam›ndaki alanlar› korumak için verilen ilk sözden bu yana geçen
yaklafl›k on alt› y›la karfl›n, Akdeniz ülkeleri bugüne kadar deniz yüzeyinin
%5'inden az›n› korumufllard›r. Maalesef, bu alan›n büyük ço¤unlu¤unda çok az
bir koruma sa¤lanabilmifltir - örne¤in Akdeniz içinde korunan mevcut alan›n
yar›s›ndan fazlas›n› teflkil eden Ligurian Sea Sanctuary (Deniz S›¤›na¤›) deniz
memelilerinin korunmas› için kurulmufltur, ancak bunlar› avlanma gibi tehditlere
karfl› korumamaktad›r.
Belki de k›y›ya yak›n yaflam alanlar›n›n da¤›l›m›n›n ve durumunun en kapsaml›
de¤erlendirmesi AB Kufllar ve Yaflam Alanlar› Direktifleri çerçevesinde Natura
2000 alanlar› seçme yükümlülü¤ü ile h›zland›r›lm›flt›r. Baz› Natura 2000 alanlar›
için yönetim planlar› haz›rlanmakta ise de tam korunmalar› henüz temin edilmemifltir.
Esas›nda AB Üye Devletleri a¤› yasal sürenin sonu olan 1998 y›l› itibariyle, yani
sekiz y›l önce, tamamlamay› kesin bir flekilde baflaramam›fllard›r. Uluslararas›
anlaflmalar›n aksine AB yasas›na göre yükümlülüklerini yerine getirmeyen Üye
Devletleri dava etmek mümkündür. 1999'un bafl›ndan bu yana Kufllar ve Yaflam
Alanlar› Direktifleri ile ilgili verilen en az 23 Mahkeme karar›na ra¤men (CELEX),
di¤erleri aras›nda Fransa, ‹talya, ‹spanya ve Yunanistan da dahil olmak üzere
uygulama az çok iyileflmifltir, ancak tamamlanmas› için katedilecek daha uzun bir
yol vard›r.
Ço¤u karar Direktiflerin karasal ortamda yetersiz uygulan›fl› davalar› ile ilgili olsa
da deniz ortam›nda uygulaman›n durumu program›n daha da gerisindedir.
Toplamda suçlar›n say›s› hükümetlerin siyasi anlaflmalardan kaçma rahatl›¤›n›n bir
göstergesidir. Tekrar bir ivme kazanmak - ve belki de siyasi eylem eksikli¤ini
meflrulaflt›rmaya çal›flmak - için AB Üye Devletleri yak›n zamanda deniz
ortam›nda Natura 2000'i tamamlamak için kendilerine 2008 gibi gerçekçi
olmayan yeni bir tarih koymufllard›r.
Koruma alanlar›n›n belirlenmesinde kaydedilen yetersiz ilerlemenin sebebi olarak
ço¤u zaman bilimsel veri eksikli¤i belirtilmektedir. Ancak siyasi irade eksikli¤i ve
denizlerimizin öneminin anlafl›lmamas›n›n bu cehaletin devam etmesine izin
verdi¤i aflikard›r. Dahas› alan koruma uygulamas› ço¤u zaman çok gevflektir ve
deniz ortam›ndaki yetki kargaflas› yetkili mercileri sorumlulu¤u sapt›rmaya ve eylemi ertelemeye teflvik etmektedir.
Sorumlu kim?
Denizlerin korunmas› ile ilgili taahhütlerinin yerine getirilmesinden nihai sorumlu
olan organlar, Akdeniz k›y› devletlerinin hükümetleridir. Tüm bu hükümetler yetki
alanlar›ndaki sular› koruma yetkisine sahiptirler. Aç›k denizlerin büyük bölümü için
hükümetler Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu, Barselona Sözleflmesi ve Birleflmifl
Milletler Deniz Hukuku Sözleflmesi (UNCLOS) ba¤lam›nda birlikte sorumluluk alabilirler ve almal›d›rlar.
Halihaz›rda Avrupa Toplulu¤u sular› içindeki alanlar› bal›kç›l›k etkilerinden korumak için Üye Devletlerin, Avrupa Komisyonu'nun ve AB Bal›kç›l›k Bakanlar›
Konseyi'nin eyleme geçmesi gerekti¤i görünmektedir.
Zira Avrupa Toplulu¤u bal›kç›l›k yönetimi ile ilgili eylem hususunda münhas›r yetki
üstlenmifltir. Sonuç olarak bir Üye Devlet sadece 0-12 deniz millik k›y›ya yak›n
sularda veya bu AB Ortak Bal›kç›l›k Politikas› çerçevesinde aç›kça
öngörüldü¤ünde tüm ve belirli bal›kç›l›k türlerini yasaklay›c› tek tarafl› tedbirler
alabilir. Bu tedbirler AB tedbirleri ile uyumlu ve onlar kadar kat› olmal›d›r.
48
Tedbirlerin baflka bir Üye Devletin gemilerini (yani 6-12 deniz millik alandakileri)
etkilemesi muhtemel oldu¤unda, Üye Devlet önce tedbirleri Avrupa Komisyonu,
di¤er Üye Devletler ile Bölgesel Dan›flma Konseylerine bildirmelidir. Komisyon
daha sonra tedbiri teyit, iptal veya tadil edebilir.
Akdeniz'in daha genifl alanlar›nda bal›kç›l›k yönetimi 1949 y›l›nda kurulan
Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu (GFCM) taraf›ndan denetlenmektedir. GFCM
paylafl›lan stoklar›n de¤erlendirilmesini ve yönetimini koordine etmektedir ve
afla¤›daki hususlarda gittikçe büyüyen bir rol alm›flt›r:
i)
yaflayan deniz kaynaklar›n›n gelifltirilmesini, muhafaza edilmesini ve
yönetimini daha genifl bir flekilde desteklemek;
ii) koruma tedbirlerinin haz›rlanmas› ve tavsiye edilmesi ve
iii) ortak e¤itim ve araflt›rma projelerinin teflvik edilmesi.
Tüm Akdeniz sahil devletleri GFCM'nin üyeleridir ve Komisyon'un ve Komitelerinin
karar verme sürecine kat›lmaktad›rlar.
Bir umut ›fl›¤›?
Daha 1975'te Akdeniz'i koruma konusundaki bölgesel iflbirli¤i 21 sahil devleti ve
Avrupa Toplulu¤u (o zamanlar Avrupa Ekonomik Toplulu¤u), Birleflmifl Milletler
Çevre Program› (UNEP/MAP) çerçevesinde haz›rlanan Akdeniz Eylem Plan›n›
imzalad›¤›nda bir ivme kazanm›flt›r. Belirtilen hedef “sürdürülebilir kalk›nmay›
gerçeklefltirmek için bölgesel ve ulusal planlar› art›r›rken deniz ve sahil ortam›n›
koruma zorluklar›yla yüzleflmek” idi.
MAP bugün yasal kuvvetini Barselona Sözleflmesi'nden almakta ve uygulama
konusunda büyük oranda Sözleflme'nin alt› Protokolüne dayanmaktad›r. Baz›lar›
henüz yürürlü¤e girmemifl olan Protokoller i) Özel Olarak Korunan Alanlar›n ve
biyolojik çeflitlili¤in korunmas›n›, ii) at›klar›n boflalt›lmas›n›, iii) acil durumlarda
tehlikeli maddelerin yol açt›¤› kirlenmenin önlenmesini, iv) kara merkezli kirlilik
kaynaklar›n›, v) K›ta Sahanl›¤› ve deniz yata¤› ve yüzey alt› toprak katman›n›n
keflfi ve kullan›m›ndan kaynaklanan kirlili¤i ve vi) tehlikeli at›klar›n s›n›rötesi
hareketini ve bunlar›n bertaraf›n› kapsamaktad›r. MAP, 1996 y›l›nda gözden
geçirilmifl ve güncellenmifltir ve deniz ortam›n› korumak için ortak eylem programlamas› ve finansman›n› destekleyerek Barselona Sözleflmesi'nin uygulanmas›n›
kolaylaflt›rmaya ve güçlendirmeye devam etmektedir.
1975'ten bu yana MAP örne¤in ilk hedefi olan de¤erlendirmeyi aflamal› olarak
kara merkezli kaynaklardan do¤an deniz kirlili¤inin azalt›lmas› için eyleme geçmeye kayd›ran, Akdeniz Bölgesi'ndeki kirlili¤in de¤erlendirilmesi ve kontrolüne
yönelik bir program› (MED POL) kolaylaflt›rm›flt›r. Gelecekte MAP ve Barselona
Sözleflmesi çerçevesinde kurulan ilgili organlar Avrupa Toplulu¤u taraf›nda kabul
edilebilecek belgeler de dahil yeni uluslararas› ve bölgesel hukuki belgelerin
bölgesel uygulamas›n› kolaylaflt›rabilir.
Bölgedeki - ya da en az›ndan Avrupa Birli¤i üyesi yedi sahil devleti aras›ndaki iflbirli¤i ve koordinasyon Avrupa Toplulu¤u'nun çal›flmalar› ile de büyük ölçüde
gelifltirilmektedir. Toplulu¤un ortak bal›kç›l›k ve do¤a koruma politikalar› ortak
standartlar› ve ortak ve s›n›rötesi uygulamay› desteklemektedir. Bu, bir bütün
olarak, çevre standartlar›n›n uygulanmas› aç›s›ndan yararlara sahiptir, ancak
Ortak Bal›kç›l›k Politikas› ile ilgili olarak olumsuz piyasa bask›lar›na ve bal›kç›l›k
sektöründe rekabete de neden olmufltur.
49
© Greenpeace/Quinta
© Greenpeace/Grace
© Greenpeace/Newman
50
Akdeniz dalyanlar›n›n ayr›l›¤›n› ve yürürlükteki bal›kç›l›k yönetimi rejiminin yetersizli¤ini dikkate alarak Avrupa Komisyonu Akdeniz'deki bal›kç›l›k kaynaklar›n›n
sürdürülebilir kullan›m› için yeni bir teklif sunmufltur (COM(2003)589). Bu,
bal›kç›l›kla ilgili çeflitli teknik hususlar› (örne¤in ekipman büyüklü¤ü) Ortak
Bal›kç›l›k Politikas› ile uyumlu hale getirme ve daha da önemlisi Akdeniz'deki stoklardaki düflüflün özel nedenlerini daha etkili bir flekilde ele alma amaçl› bir
çabad›r.
AB Üye Ülkeleri aras›ndaki görüflmelerin ayn› do¤rultuda devam etmesi halinde
Üye Ülkeler özellikle geliflme alanlar› gibi bal›klar için önemli olan alanlar›n
korunmas› için bal›kç›l›k koruma alanlar›n›n kurulmas›n› flart koflacak hükümler
benimsemeye haz›r görünmektedir. Akdeniz Düzenlemesi'nin orijinal teklifinde yer
alan, Akdeniz'in korunmas› için Komisyon'un muhafaza vas›talar›n›n kalan›n›n
ço¤u Akdeniz Bal›kç›l›k Bakanlar›nca ortadan kald›r›lm›fl oldu¤u için bu, do¤ru
yönde at›lm›fl önemli ancak görünüflte izole bir ad›m olacakt›r. Müzakereleri takip
edenler için cevaplanmayan soru fludur: Bakanlar›m›z›n 'bal›kç›l›k kaynaklar›n›n
sürdürülebilir kullan›m›'ndan anlad›¤› nedir? Tutumlarda ulusal korumac›l›ktan ve
bal›kç›l›k sektörü ile gizli siyasi anlaflmalardan uzak bir de¤ifliklik olmad›kça
Akdeniz için bir umut ›fl›¤› olmayacakt›r.
Farkl› bir giriflim çerçevesinde Avrupa Komisyonu deniz ortam›n›n korunmas› için
bir Avrupa Stratejisi ve ilgili yeni bir AB yasas› teklifi benimsemifltir. Bu yeni deniz
direktifi, Akdeniz'in hukuki korunmas›n›n güçlendirilmesi için umut vadetmektdir.
Ancak tüm deniz sanayilerinin etkilerini kontrol etmek üzere ilk kez tek bir AB
mekanizmas› oluflturma hedefine ulaflmak için Avrupa Komisyonu'nun tasla¤›n›
de¤ifltirme ve iyilefltirme sorumlulu¤una ve f›rsat›na sahip olan Avrupa
Parlamentosu ve Bakanlar Konseyi taraf›ndan oldukça kuvvetlendirilmesi gerekir.
Baflka bir ifadeyle, AB Akdeniz sahil devletlerinin hükümetleri, kuzeydeki muhataplar› ile birlikte, bu f›rsat› Akdeniz'in ve di¤er Avrupa denizlerinin korunmas›na
yönelik güçlü AB mevzuat›n›n görüflülmesi için kullanarak bölgesel denizlerin
korunmas›na olan sadakatlerini kan›tlamal›d›rlar. Mevcut teklifin gelifltirilmesinde
Akdenizli liderler koruma alt›ndaki alanlar için mevcut hükümlerin ötesine geçme
ve tam koruma alt›nda bir deniz rezervleri a¤›na yönelik hükümler oluflturma
konusunda büyük bir flansa sahiptir.Direktif kabul edildi¤inde, Akdeniz havzas›
içerisinde bir dizi ekolojik yönetim alt bölgesi belirleyerek ve koruma tedbirlerinin
koordinasyonunda ve uygulanmas›nda muhtemelen Barselona Sözleflmesi
çerçevesinde kurulmufl organlar gibi mevcut organlar› sürece dahil ederek bölgesel bir düzeyde uygulanacakt›r.
MAP (Mediterranean Action Plan-Akdeniz Eylem Plan›) ve Avrupa Toplulu¤u
taraf›ndan bafllat›lan faaliyetlere ek olarak baflka bir siyasi süreç çevre konular›
da dahil olmak üzere bölgede daha iyi iflbirli¤i için bir platform oluflturmufltur.
Avrupa-Akdeniz Ortakl›¤› 1995 y›l›nda AB Üye Devletleri ile Güney ve Do¤u
Akdeniz'den ülkeler aras›nda kurulmufltur. Anlaflman›n temel amac› 2010 y›l›na
kadar bir serbest ticaret bölgesinin kurulmas› olmas›na ra¤men çevresel
sürdürülebilirlik ile ilgili bir husus da içermektedir. Bu amaçla, ülkeler, bütünleflik
su yönetimi, at›k yönetimi, kirlenme ve tehdit edilen biyolojik çeflitlilik ile ilgili
sorunlu bölgelerin belirlenmesi ve korunmas›, Bütünleflik Sahil Bölgesi Yönetimi
[Integrated Coastal Zone Management (ICZM)] ve çölleflme ile mücadele
alanlar›nda eylem ve finansman öngören bir K›sa ve Orta Vadeli Öncelikli
Çevresel Eylem Plan›'n› [Short and Medium-term Priority Environmental Action
Programme (SMAP)] kabul etmifllerdir. 2005 y›l›nda onuncu y›l›n› kutlayan
Avrupa-Akdeniz Ortakl›¤›, halen gelecekle ilgili önceliklerini gözden geçirmektedir.
51
6. Sonuçlar
Bir deniz rezervleri a¤› kurulmas› ihtiyac›n› seslendiren uluslararas› ve bölgesel taahhütler ve anlaflmalar ve bilimsel tavsiyeler konusunda hiçbir s›k›nt› yoktur
Eksik olan bunu gerçe¤e dönüfltürecek olan siyasi iradedir. . De¤iflmesi gereken budur
ve Greenpeace, Akdeniz halklar›n›n bunun gerçekleflmesinde çok önemli bir rol oynayaca¤›na inanmaktad›r. .
Hayat dolu, temiz, sa¤l›kl› ve üretken bir Akdeniz düflünün! Çocuklar›n›z›n ve çocuklar›n›z›n çocuklar›n›n denizi olmas› gerekti¤i gibi en güzel ve bereketli haliyle görebilece¤i deniz rezerv alanlar›. Art›k Akdeniz'in afl›r› kullan›lmas›n› ve bir çöplük
muamelesi görmesini kabul etmemeliyiz. Harekete geçmek için çok geç de¤il ve
harekete geçmemenin de hiçbir mazereti olamaz . .
Yerel, bölgesel ve uluslararas› politikac›lar›m›za Akdeniz'in Bizim Denizimiz oldu¤unu
ve onu korumam›z gerekti¤ini anlatmal›y›z. Akdeniz'in aç›k denizlerinde büyük ölçekli
deniz rezervlerin›n kurulabilmesi için yasalara ihtiyac›m›z vardeniz rezervleri. Ve
yar›ndan de¤il, bugünden bafllayarak bir deniz rezervleri a¤› oluflturulmas›na
ihtiyac›m›z vardeniz rezervleri.
Tüm Akdeniz ülkeleri karada, denizlerde ve okyanuslarda biyolojik çeflitlili¤in kayb›n›
durdurmay› amaçlayan Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi'ne taraft›rlar. Greenpeace
Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi'nin denizlerdeki biyolojik çeflitlili¤i koruma amac›n›
gerçeklefltirmek için en iyi yolun Birleflmifl Milletler Deniz Hukuku Sözleflmesi (UNCLOS)
çerçevesinde bir uygulama sistemi oluflturulmas› oldu¤una inanmaktad›r. Yap›lan
yasalar zararl› faaliyetlere karfl› tam korumaya izin vermeli ve uygulama mekanizmalar› sa¤lamal›d›r.
Akdeniz'de bir deniz rezervleri a¤› için umut verici ad›mlar at›lm›fl durumdad›r;
Barselona Konvansiyonu deniz koruma alanlar›n›n ulusal yetkiler içinde ve ötesinde
kurulabilece¤i bölgesel bir mutabakat oluflturmufltur. Yedi Akdeniz ülkesi üyeye sahip
olan ve üye olmayan ülkeler ile de bölgesel ortakl›klar› olan Avrupa Birli¤i, bir deniz
koruma alanlar› a¤› oluflturma hususunda ilerleme kaydetmifltir.
Ancak bugüne kadar at›lan ad›mlar ihtiyaca tam anlam›yla yan›t vermemektedir.
Barselona Sözleflmesi çerçevesinde oluflturulan, Aç›k Denizdeki ilk “Akdeniz için
Önemi Olan Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl Alan” olan Ligurian Sea Sanctuary,
Akdeniz'in sular›n›n sadece %3'ünden fazlas›n› kaplamaktad›r, ancak sadece balinalar› ve yunuslar› korumak üzere tasarlanm›flt›r ve ak›nt› a¤lar› yasa¤› gibi önceden
mevcut olan tedbirler d›fl›nda bal›kç›l›¤› herhangi bir flekilde k›s›tlamamaktad›rak›nt›
a¤lar›. Avrupa Birli¤i ülkelerinde oluflturulmakta olan Natura 2000 a¤› Akdeniz'in
sular›n›n %1'inden az›n› kaplamaktad›r.
Uluslararas› platformda Avrupa Birli¤i aç›k denizlerde bir deniz koruma alanlar› a¤›
oluflturma konulu görüflmelerde öncü bir rol üstlenmifltir. Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi
süreci çerçevesinde yap›lan yak›n zamandaki bir toplant›da AB, 2008 y›l›na kadar 510 aç›k deniz deniz koruma alan› oluflturma gibi bir ara hedef belirlenmesini talep
etmifltir. Bu sürece kendi denizlerinden bafllamak gibi bir siyasi iradeleri olmad›kça bu
taleplerin bir anlam› olmayacakt›r - Akdeniz buna bafllamak için mükemmel bir yerdir.
Akdeniz ülkeleri ortak kaynak ve hazinemiz olan Akdeniz'i korumak için birlikte
çal›flmak zorundad›rlar.
Akdeniz, bizim denizimiz - onu koruyal›m.
52
K›saltmalar
ACCOBAMS Karadeniz, Akdeniz ve Bitiflik Atlantik Alan›ndaki Deniz Memelilerinin
Korunmas› ile ilgili Anlaflma (Agreement on the Conservation of Cetaceans
of the Black Sea, Akdeniz Sea and Contiguous Atlantic Area)
www.accobams.org
ASCI
Avrupa'daki Yaban›l Hayat›n ve Do¤al Yaflam Alanlar›n›n Korunmas› ile
ilgili Bern Sözleflmesi çerçevesinde Özel Koruma Durumu Olan Alanlar
(Areas of Special Conservation Interest).
CBD
Biyolojik Çeflitlilik Sözleflmesi (Convention on Biological Diversity)
www.biodiv.org
CFP
Avrupa Birli¤i Ortak Bal›kç›l›k Politikas› (Common Fisheries Policy of the
European Union)
AT
Avrupa Toplulu¤u
EEA
Avrupa Çevre Kurumu www.eea.eu.int
AB
Avrupa Birli¤i www.europa.eu.int
Euro-Med
AB ile di¤er Akdeniz ülkeleri aras›ndaki Avrupa-Akdeniz Ortakl›¤›
(Barselona Süreci). http://europa.eu.int/comm/external_relations/euromed
© Greenpeace/Newman
53
FAO
Birleflmifl Milletler G›da ve Tar›m Örgütü (Food and Agriculture
Organization of the United Nations) www.fao.org
GFCM
Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Komisyonu (General Fisheries Commission for the
Mediterranean) www.fao.org/fi/body/rfb/GFCM/gfcm_home.htm
IMO
Uluslararas› Denizcilik Örgütü (International Maritime Organisation)
www.imo.org
ICCAT
Atlantik Orkinos Bal›klar›n›n Korunmas›na iliflkin Uluslararas› Komisyon
(International Commission for the Conservation of Atlantic Tunas)
www.iccat.es
IPCC
‹klim De¤iflikli¤i ile ilgili Hükümetleraras› Panel (Intergovernmental Panel
on Climate Change) www.ipcc.ch
IUCN
Dünya Koruma Örgütü (World Conservation Union) www.iucn.org
IUU
Yasad›fl›, düzenleme alt›na al›nmam›fl ve rapor edilmeyen avlanma (Illegal,
unregulated and unreported fishing)
MAP (UNEP/MAP) Birleflmifl Milletler Çevre Program› çerçevesinde gelifltirilen Akdeniz Eylem
Plan› (Mediterranean Action Plan) www.unepmap.org
MARPOL
54
Gemilerden Kaynaklanan Kirlili¤in Önlenmesi Sözleflmesi (International
© Greenpeace/Newman
MCS
MED POL
Convention for the Prevention of Marine Pollution from Ships)
‹zleme, kontrol ve gözetim (monitoring, control and surveillance)
MPA
Akdeniz bölgesindeki Kirlili¤in De¤erlendirilmesi ve Kontrolü ile ilgili
Program (The Programme for the Assessment and Control of Pollution in
the Akdeniz region)
Deniz Koruma Alan› (Marine Protected Area)
PCB
Poliklor bifenil (Polychlorinated biphenyl)
POP
evaml› organik kirleticiler (persistent organic pollutant)
RCEP
Çevre Koruma Kraliyet Komisyonu (Royal Commission on Environmental Pollution)
(BK) www.rcep.org.uk
SMAP
K›sa ve Orta Vadeli Çevresel Eylem Program› (Short and Medium Term
Environmental Action Programme) (Euro-Med bünyesinde)
SPA
Biyolojik
Barselona Sözleflmesi “Akdeniz'deki Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl Alanlar ve
SPAMI
Önemi
Çeflitlilik ile ilgili Protokol” çerçevesinde Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl alanlar
(Specially Protected areas)
Barselona Sözleflmesi'nin yukar›daki protokolü alt›nda s›ralanan Akdeniz için
Olan Özel Koruma Alt›na Al›nm›fl Alanlar (Specially Protected Areas of Akdeniz
Importance)
TAC
BK
Avlanmas›na izin verilen toplam rakam (total allowable catch)
Birleflik Krall›k
BM
Birleflmifl Milletler www.un.org
UNCLOS
Birleflmifl Milletler Deniz Hukuku Sözleflmesi
(United Nations Convention on the Law of the Sea) www.un.org/depts/los
Birleflmifl Milletler Çevre Program› (United Nations Environment Programme)
www.unep.org
UNEP
ABD
Amerika Birleflik Devletleri
WSSD
Dünya Sürdürülebilir Kalk›nma Zirvesi (World Summit on Sustainable Development)
www.johannesburgsummit.org
WTO
Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organisation) www.wto.org
WWF
Do¤al Hayat› Koruma Vakf›
(World Wide Fund for Nature, daha önceden World Wildlife Fund)
www.panda.org
55
Referanslar
1
Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean Sea-blue
oxygen-rich, nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European
Environment Agency.
2
Occhipinti-Ambrogi, A. and Savini, D. 2003. Biological invasions as a component of environmental change in
stressed
marine ecosystems. Marine Pollution Bulletin 46.
3
Emig, C.C. and Geistdoerfer, P. 2004. The Mediterranean deep-sea fauna: historical evolution, bathymetric varia-
tions
and geographical changes. Carnets de Géologie/Notebooks on Geology Maintenon, Article 2004/01
4
IUCN Species Survival Commission. 2004. IUCN Red List of threatened species.
5
Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean Sea-blue oxygen-rich,
6
Seal Conservation Society. 2005. Mediterranean Monk Seal (Monachus monachus).
nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European Environment Agency.
www.pinnipeds.org/species/medmonk
7
UNEP - MAP. 1987. Action Plan for the Management of the Mediterranean Monk Seal. Adopted September 1987,
Barcelona, Spain.
8
IUCN Species Survival Commission. 2004. IUCN Red List of threatened species.
9
Margaritoulis, D. 2003. The status of marine turtles in the Mediterranean. In Proceedings of the First Mediterranean
Conference on Marine Turtles. (eds. D. Margaritoulis and A. Demetropoulos). Pp 51-61.Nicosia, Cyprus.
10
IUCN Species Survival Commission. 2004. IUCN Red List of threatened species.
11
Margaritoulis, D. 2003. The status of marine turtles in the Mediterranean. In Proceedings of the First Mediterranean
Conference on Marine Turtles. (eds. D. Margaritoulis and A. Demetropoulos). Pp 51-61.Nicosia, Cyprus.
12
Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean Sea-blue oxygen-rich,
13
Tudela, S. and Simard, F. 2004. The Mediterranean deep-sea ecosystems. An overview of their diversity, structure,
nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European Environment Agency.
functioning and anthropogenic impacts, with a proposal for their conservation. IUCN Centre for Mediterranean
56
© Greenpeace/Newman
Cooperation, Malaga, Spain and WWF Rome, Italy.
14
UNEP. 2005. Tourism Expansion: Increasing Threats, or Conservation Opportunities? Early Warning on Emerging
Environmental Threats. 6.
15
Benoit, G., Comeau, A. (Eds) 2005. A Sustainable Future for the Mediterranean: The Blue Plan's Environment and
Development Outlook. Earthscan, London.
16
Benoit, G., Comeau, A. (Eds) 2005. A Sustainable Future for the Mediterranean: The Blue Plan's Environment and
Development Outlook. Earthscan, London.
17
“Recent estimates indicate that exploitation has depleted large predatory fish communities worldwide by at least
90%
over the past 50-100 years. We demonstrate that these declines are general, independent of methodology, and
even higher
for sensitive species such as sharks”. Myers, R.A. and Worm, B. 2005. Extinction, survival or recovery of large
predatory
fishes. The Royal Society.
18
FAO Newsroom. July 2005. Mediterranean fisheries: as stocks decline, management improves.
19
FAO. 2004. The State of World Aquaculture and Fisheries 2004. United Nations Food and Agriculture
Organisation,
Rome.
20
Streftaris, N. 2004. Fish stocks outside Safe Biological Limits in 2002. Indicator Fact Sheet: FISH1a, European
Environment Agency, Copenhagen, 11pp.
21
EEA. 2003. Fisheries and Aquaculture. In Europe's Environment: The Third Assessment. Environmental Assessment
22
UNEP/MAP. 2004. Transboundary Diagnostic Analysis (TDA) for the Mediterranean Sea. UNEP/MAP,
Report (10). European Environment Agency Chapter 2.5, pp 61-70.
Athens, 2004.
23
ICCAT. 2005. Report for Biennial Period, 2004-05. Part 1 Volume 2. Madrid, Spain.
24
Kelleher, K. 2005. Discards in the world's marine fisheries: an update. United Nations Food and Agriculture organi-
zation,
Rome.
25
Gual, A. 1999. The bluefin tuna in the Eastern Atlantic and Mediterranean: Chronicle of a death foretold.
26
European Commission. 2001. Green Paper on the future of the Common Fisheries Policy.
27
ICCAT. 2005. Report for Biennial Period, 2004-05. Part 1 Volume 2. Madrid, Spain.
28
GFCM. 2004. Report of the seventh session of the Scientific Advisory Committee, General Fisheries Commission for
the
Mediterranean. Rome, 19-22 October 2004. FAO Fisheries Report No. 763.
29
Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear
and
practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and
Reviews,
Number 74. Rome.
30
Birleflmifl Milletler Genel Meclisi'nin s›ras›yla 1989 ve 1991 tarihli ve 44/255 ve 46/215 say›l› Kararlar›.
31
AT Düzenlemesi 1239/98
32
AT Düzenlemesi 345/92
33
GFCM Düzenlemesi 97/1
34
Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear
and
practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and
Reviews,
Number 74. Rome.
35
Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear
and
practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and
Reviews,
Number 74. Rome.
57
36
Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major threats of fishing gear
and
practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the Mediterranean. Studies and
Reviews,
Number 74. Rome.
37
Margaritoulis, D. 2003. The status of marine turtles in the Mediterranean. In Proceedings of the First Mediterranean
Conference on Marine Turtles. (eds. D. Margaritoulis and A. Demetropoulos). Pp 51-61.Nicosia, Cyprus.
38
Gramentz, D. 1998. Involvement of Loggerhead turtle with the plastic, metal and hydrocarbon pollution in the cen-
tral
Mediterranean. Marine Pollution Bulletin Vol. 19, No.1, January 1998.
39
Mortimer, J.A., Donnelly, M. and Plotkin, P.T. 2000. Sea Turtles In: Seas at the Millennium: An Environmental
Evaluation. (ed. C. Sheppard) Ch. 111. Elsevier Science, Oxford, UK.
40
López Linage, J. and Arbex, J.C. 1991. Traditional fisheries and ecological conflicts 1681-1794. Ministry of
Agriculture, Fisheries and Food. General Secretariat of Marine Fisheries. Lundwerg Editors, Madrid.
41
Gual, A. 1999. The bluefin tuna in the Eastern Atlantic and Mediterranean: Chronicle of a death foretold.
42
WWF briefing on ATRT's “The Tuna Ranching Intelligence Unit”, issued 21 September 2004.
43
Uluslararas› Atlantik Bal›klar›n› Koruma Komisyonu (International Commission for the Conservation of Atlantic Tuna)
(ICCAT), Atlantik Okyanusu ve Akdeniz'deki orkinos bal›¤› popülasyonlar›n›n yönetiminden sorumlu çok tarafl›
organd›r.
44
NOAA Fisheries. 2004. Stock Assessment and Fishery Evaluation (SAFE) Report for Atlantic Highly Migratory
Species.
U.S. National Oceanic and Atmospheric Administration (NOAA) National Marine Fisheries Service - Highly
Migratory
Species Management Division.
45
Tudela, S. and García, R. 2004. Tuna Farming in the Mediterranean: the bluefin tuna stock at stake. WWF
Mediterranean Program.
46
Lovatelli, A. 2005. Summary report on the status of bluefin tuna aquaculture in the Mediterranean.. In: Report of the
third meeting of the Ad Hoc GFCM/ICCAT Working Group On Sustainable Bluefin Tuna Farming/ Fattening
Practices In
The Mediterranean, Rome, March 2005. FAO Fisheries Report No. 779 - FIRI/R779
47
Tudela, S. 2005. Risk on local fish populations and ecosystems posed by the use of imported feed fish by the tuna
farming
industry in the Mediterranean. WWF Mediterranean Program.
48
Tudela, S. 2005. Risk on local fish populations and ecosystems posed by the use of imported feed fish by the tuna
farming
industry in the Mediterranean. WWF Mediterranean Program.
49
Spanish Society of Cetaceans. 2005. Alarming decline of the common dolphin in Eastern Andalucia.
50
WWF. 2004. WWF Briefing on ATRT's “The Tuna Ranching Intelligence Unit”, issued 21 September 2004.
51
Goldburg, R. and Naylor, R. 2005. Future seascapes, fishing, and fish farming. Frontiers in Ecology and the
Environment. 3 (1).
52
GFCM. 2004.Progress of Mediterranean Aquaculture since the Third Session of the Committee on Aquaculture. 4th
Session of the General Fisheries Commission for the Mediterranean Committee on Aquaculture, Alexandria, Egypt,
June 2004.
53
GFCM. 2004. Report of the seventh session of the Scientific Advisory Committee, General Fisheries Commission for
the
Mediterranean. Rome, Italy, October 2004. FAO Fisheries Reports R763.
54
Belias, C.V., Bikas, V.G., Dassenakis, M.J. & Scoullos, M.J. 2003. Environmental Impacts of Coastal Aquaculture in
Eastern Mediterranean bays. The Case of Astakos Gulf, Greece. Environmental Science and Pollution Research 10
(5)
287-295.
55
58
UNEP. 2002. Regionally Based Assessment of Persistent Toxic Substances; Mediterranean Regional Report. United
Nations Environment Program, Chemicals. Chatelaine, Switzerland.
56
MAP and REMPEC. 1996. An Overview of Maritime Transport in the Mediterranean. Athens,
United Nations
Environment Programme.
57
EEA. 1999. State and Pressures of the Marine and Coastal Mediterranean Environment.
Environmental Issues Series
(5). European Environment Agency, Copenhagen.
58
UNEP. 2002. Regionally Based Assessment of Persistent Toxic Substances; Mediterranean
Regional Report. United
Nations Environment Program, Chemicals. Chatelaine, Switzerland.
59
Otay E.N., Work P.A. Börekçi O. S. Effects of marine sand exploitation on coastal erosion and
development of rational
sand production criteria. www.ce.boun.edu.tr/otay/Kilyos/pdf/MarineSand.pdf. 2005.
60
Boyd S.E., Limpenny D.S., Rees H.L. and Cooper K.M. 2005. The effect of marine sand and
gravel extraction on the
macrobenthos at a commercial dredging site (results 6 years post-dredging). Ices Journal of
Marine Science 62 (2):
145-162.
61
Sarda R., Pinedo S., Gremare A. and Taboada S. 2000. Changes in the dynamics of shallow
sandy-bottom assemblages
due to sand extraction in the Catalan Western Mediterranean Sea. Ices Journal of Marine
Science 57 (5): 1446-1453.
62
Sarda R., Pinedo S., Gremare A. and Taboada S. 2000. Changes in the dynamics of shallow
sandy-bottom assemblages
due to sand extraction in the Catalan Western Mediterranean Sea. Ices Journal of Marine
Science 57 (5): 1446-1453.
63
EEA. 1999. State and Pressures of the Marine and Coastal Mediterranean Environment.
Environmental Issues Series
(5). European Environment Agency, Copenhagen.
64
Pavlakis, P. Tarchi, D. and Sieber, A.J. 2001. On the Monitoring of Illicit Vessel Discharges: A
Reconnaissance Study in
the Mediterranean Sea. European Commission EC DG Joint Research Centre/EC DG Environment.
Report EUR 199906 EN.
65
Pavlakis, P. Tarchi, D. and Sieber, A.J. 2001. On the Monitoring of Illicit Vessel Discharges: A
Reconnaissance Study in
the Mediterranean Sea. European Commission EC DG Joint Research Centre/EC DG Environment.
Report EUR 199906 EN.
66
REMPEC (undated) Protecting the Mediterranean against Accidents and illegal discharges from
Ships. Regional Marine
Pollution Emergency Response Centre for the Mediterranean Sea. Malta.
http://www.rempec.org/admin/upload/publications/WS%20BROCHURE%20(low%20res).pdf
67
Michel, M., Gilbert, G., Waldron, J., Blocksidge, C.T., Etkin, D.S. and Urban,R. 2005.
Potentially Polluting Wrecks in
Marine Waters. Issue Paper Prepared for the 2005 International Oil Spill Conference. May
2005 , Miami Beach.
68
UNEP. 2000. The Conservation of the Marine Mammals within the framework of the
Mediterranean Action Plan. The
third global meeting of Regional Seas Conventions and Actions Plans, Monaco, November
2000.
69
Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major
threats of fishing gear and
4
practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the
Mediterranean. Studies and Reviews,
Number 74. Rome.
70
Di Natale, A. 1995. Driftnet impact on protected species: observers' data from the Italian fleet
and proposal for a model
to assess the number of cetaeans in the by-catch. ICCAT Collective Volume of Scientific Papers
44: 255-263.
71
Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major
threats of fishing gear and
practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the
Mediterranean. Studies and Reviews,
Number 74. Rome.
72
Tudela, S. 2004. Ecosystem effects of fishing in the Mediterranean: an analysis of the major
threats of fishing gear and
practices to biodiversity and marine habitats. General Fisheries Commission for the
Mediterranean. Studies and Reviews,
Number 74. Rome.
73
Laist, D.W., Knowlton, A.R., Mead, J.G., Collett, A.S. and Podesta, M. 2001. Collisions
between ships and whales.
Marine Mammal Science 17 (1) 35-75
74
EEA. 2005. Priority issues in the Mediterranean environment. European Environment Agency
Report 5/2005.
Copenhagen.
75
European Communities. 2004. Living with coastal erosion in Europe: Sediment and Space for
Sustainability - Results
from the Eurosion Study. PART II - Maps and statistics. May 2004. National Institute for Coastal
and Marine
Management of the Netherlands (RIKZ)
76
Schofield, G., Katselidis, K. and Hoff, S. 2001. Eastern Mediterranean 'Holiday Hotspots' versus
Sea Turtle 'Nesting
Hotspots'. Marine Turtle Newsletter 92: 12-13. ARCHELON - the Sea Turtle Protection Society of
Greece.
77
Johnson, W.M. and Lavigne, D.M. 1999. Mass tourism and the Mediterranean Monk Seal. The
role of mass tourism in
the decline and possible future extinction of Europe's most endangered marine mammal,
Monachus monachus. The
Monachus Guardian 2 (2).
78
Schröter, D. et al. 2005. Ecosystem Service Supply and Vulnerability to Global Change in
Europe. Science, 310 (25):
1333-1337.
79
Somot, S., Sevault, F. and Déqué, M. 2004. Climate change scenario for the Mediterranean
Sea. Geophysical Research
Abstracts 6: 02447.
80
Danovara, R., Dell'Anno, A. and Pusceddu, A. 2004. Biodiversity response to climate change in
a warm deep sea. Ecology
Letters, 7: 821-828.
81
IPCC. 2001. Climate Change 2001: Impacts Adaptation and Vulnerability. Contribution of
Working Groupt II to the
Third Assessment report of the Intergovernmental panel on Climate Change. Cambridge
University Press, UK.
82
4
EEA. 2005. Priority issues in the Mediterranean environment. European Environment Agency
Report 5/2005.
Copenhagen.
83
EEA. 2005. Priority issues in the Mediterranean environment. European Environment Agency
Report 5/2005.
Copenhagen.
84
Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean
Sea-blue oxygen-rich,
nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European
Environment Agency.
85
Zenetos, A., Siokou-Frangou, I., Gotsis-Skretas, O. and Groom, S. 2002. The Mediterranean
Sea-blue oxygen-rich,
nutrient-poor waters. In Europe's Biodiversity - biogeographical regions and seas. European
Environment Agency.
86
Carlton, J.T. 2001. Introduced Species in US coastal waters. Pew Oceans Commission.
87
Occhipinti-Ambrogi, A. and Savini, D. 2003. Biological invasions as a component of environ-
mental change in stressed
marine ecosystems. Marine Pollution Bulletin 46 (5): 542-51.
88
United Nations. 2002. World Summit on Sustainable Development - Johannesburg plan of imple-
mentation.
89
American Association for the Advancement of Science (2001) Scientific Consensus Statement on
Marine Reserves and
Marine Protected Areas.
90
American Association For the Advancement of the Sciences. 2001. Scientific consensus state-
ment on marine reserves and
marine protected areas. www.nceas.ucsb.edu/Consensus/Consensus_Statement.doc
91
Partnership for Interdisciplinary Studies of Coastal Oceans. 2002. The science of deniz rezervler-
imarine reserves.
92
Roberts, C.M. et al. 2003. Ecological criteria for evaluating candidate sites for deniz rezervleri-
marine reserves.
Ecological applications 13 (1, suppl): 5199-5215
93
Department of Conservation. 2005. Protecting our Seas - Tiakina a Tangaroa. An overview of
New Zealand's marine
biodiversity conservation and the role of marine protected areas.
94
Roberts, C.M. and Hawkins, J.P. 2000. Fully-Protected deniz rezervleriMarine Reserves: A
Guide. WWF Endangered
Seas Campaign, Washington DC, USA and Environment Department, University of York, York,
UK.
95
Harmelin-Vivien, M. 2000. Influence of fishing on the trophic structure of fish assemblages in
Mediterranean seagrass
beds. In: Fishing down the Mediterranean food webs? CIESM Workshop Series No. 12,
96
Macpherson, E. 2000. Fishing effects on trophic structure of rocky littoral fish assemblages. In:
Fishing down the
Mediterranean food webs? CIESM Workshop Series No. 12,
97
Natural Reserve of Bouches de Bonifacio. 2003. Quantitative and qualitative evaluation of target
species between 10 and
20 m within the border of the International Marine Park (missions 2001, 2202 and 2003).
98
Ami, D., Cartigny, P. and Rapaport, A. 2005. Can marine protected areas enhance both eco-
nomic and biological
situations. Comptes Rendus Biologies 328: 357-366.
99
Pezzey, J.C.V., Roberts, C.M. and Urdal, B.T. 2000. A simple bioeconomic model of a marine
reserve. Ecological
4
Economics 33: 77-91.
100
Royal Commission on Environmental Pollution. 2004. Turning the Tide: Addressing the Impact of
Fisheries on the Marine
Environment. 25th Report, December 2004.
101
Rudd, M.A. and Tupper, M.H. 2002. The impact of Nassau grouper size and abundance on
scuba diver site selection and
MPA economics. Coastal management 30 (2): 133-151
102
Commonwealth of Australia. 2003. The benefits of marine protected areas. A discussion paper
prepared for the
Vth IUCN World Parks Congress Durban, South Africa 2003. ISBN 0 624 54949 4
103
White,A.T., Vogt,H.P. and Arin, T. 2000. Philippine coral reefs under threat: The economic loss-
es caused by reef
desruction. Marine Pollution Bulletin 40 (7):598-605
104
Halpern, B.S. 2003. The impact of deniz rezervlerimarine reserves: do reserves work and does
reserve size matter?
Ecological Applications 13 (1): 117-137
105
World Parks Congress. 2003. Building a Global System of Marine and Coastal Protected Area
Networks.
Recommendation 5.22 (approved) of the World Parks Congress, Durban, South Africa.
106
Halpern, B.S. 2003. The impact of deniz rezervlerimarine reserves: do reserves work and does
reserve size matter?
Ecological Applications 13 (1): 117-137
107
Roberts, C.M. and Hawkins, J.P. 2000. Fully-Protected Marine Reserves: A Guide. WWF
Endangered Seas Campaign,
Washington DC, USA and Environment Department, University of York, York, UK.
108
Sale, P.F. et al. 2005. Critical science gaps impede use of no-take fishery reserves. Trends in
Ecology and Evolution.
20 (2) February 2005.
109
Beattie A. et al. 2002. Ecological and economic aspects of size and placement of marine pro-
tected areas:
A spatial modelling approach. Natural Resource Modelling 15 (4), 413-437
110
Royal Commission on Environmental Pollution 25th Report. Turning the Tide: Addressing the
Impact of Fisheries on the
Marine Environment. December 2004. Royal Commission on Environmental Pollution. 2004.
Turning the Tide:
Addressing the Impact of Fisheries on the Marine Environment. 25th Report, December 2004.
111
Roberts, C.M. and Hawkins, J.P. 2000. Fully-Protected : A Guide. WWF Endangered Seas
Campaign, Washington DC,
USA and Environment Department, University of York, York, UK.
112
Ballantine, W.J. 1997. Design principles for systems of 'no-take' marine reserves. The design
and monitoring of marine
reserves, Fisheries Centre, University of British Columbia, Canada.
113
Roberts, C.M., Halpern, B., Palumbi, S.R. and Warner, R.R. 2001 Reserve networks: why small,
114
Roberts, C.M., Halpern, B., Palumbi, S.R. and Warner, R.R. 2001 Reserve networks: why small,
isolated protected areas are not enough. Conservation Biology in Practice.2 (3)
isolated protected areas are not enough. Conservation Biology in Practice.2 (3)
115
Roberts C.M. and Mason, L. Design of marine protected area networks in the North Sea and
Irish Sea.
116
Roberts C.M. and Mason, L. Design of marine protected area networks in the North Sea and
Irish Sea.
117
4
Roberts, C.M. and Hawkins, J.P. 2000. Fully-Protected Marine Reserves: A Guide. WWF
Endangered Seas Campaign,
Washington DC, USA and Environment Department, University of York, York, UK.
118
Roberts, et al. 2001. Effects of Marine Reserves on Adjacent Fisheries. Science Vol.294.
Gell, F.R. and Roberts, C.M. 2003. Benefits beyond boundaries: the fishery effects of marine
reserves.
Trends in Ecology and Evolution. 18 (9).
119
Galal, N., Ormond, R. and Hassan, O. 2002. Effect of a network of no-take reserves in increas-
ing catch per unit effort
and stocks of exploited reef fish at Nabq, South Sinai, Egypt. Marine and Freshwater Research
53(2)
120
Çevre ile ilgili bir Avrupa Toplulu¤u politikas›n›n ve eylem program›n›n devam› ve uygulanmas›
ile ile 17 May›s 1977
tarihli Konsey toplant›s› çerçeesinde Avrupa Topluluklar› Konseyi ve Üye Devletlerin
Hükümetlerinin Temsilcilerinin
Karar› (OJ C139, 13/06/1977)
121
Kayg›l› biliminsanlar› Birli¤i'nin (Union of Concerned Scientists) bir beyan›nda da aflikar oldu¤u
gibi,
http://www.ucsusa.org/ucs/about/page.cfm?pageID=1009
122
4
Bern Sözleflmesi Tavsiye Kararlar› 14, 15 ve 16 (1989) ile Karar No. 3'e (1996) uygun olarak

Benzer belgeler