Kitap Sayfa 162_195

Transkript

Kitap Sayfa 162_195
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
GELENEKSEL
AVLANMA
YÖNTEMLERİ
5
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
Y I RT I C I
K U ŞL A R L A
AV L A NM A
5.1
Ali Baycın
Yırtıcı Kuşlar Uzmanı
164
Alıcı kuşlar daima insanların ilgisini çekmiştir. Altın kartalın (Aquila
chrysaetus) beş kiloluk gövdesiyle gökyüzünde süzülüşüne, gökdoğanın
(Falco peregrinus) saatte üç yüz kilometreye ulaşan hızla avına dalmasına
ya da çakır kuşunun (Accipiter gentilis) sprinterleri kıskandıran bir atakla
sülün yakalar. Kim, doğanın bu usta avcılarının kendisine av arkadaşlığı
yapmasını istemez ki!
Tari h çe
Yırtıcı kuşlarla insanoğlunun ilişkisi 4000 yıllık geçmişe sahiptir. İlk olarak
Çin, Japonya, Ortadoğu, İran’da bu kuşlar eğitilerek av yakalamada kullanılmıştır. En eski buluntular İran’ın Korsabad kentinde bulunan doğancı freski
(MÖ 1700’ler) ve Kahramanmaraş’ta bulunan çakır kuşu taşıyan atmaca freskidir (MÖ 800’ler).
Osmanlı Sultanları da bir dönem saraya bağlı, sayıları binlerle ifade edilen geniş bir kadro bulundurmakta idiler. Tarih Sultan Bayezit’in 7000
kuşu olduğunu yazar. Atmacacıbaşı, çakırcıbaşı, doğancıbaşı gibi görevlilerin emrindeki kalabalık kadro, İmparatorluğun değişik bölgelerine gidip,
gerek yuvalardan yavru alarak gerekse geçit kuşlarını yakalayarak saraya
getirir, eğitimlerini yapar, av partilerinde padişaha eşlik ederlerdi.
Ülkemizde de kökleri çok eskiye dayanan, özellikle Doğu Karadeniz, Marmara ve Akdeniz bölgelerinin bir bölümünde yapılan geleneksel atmacacılık, son yıllarda mevzuattaki değişikliklerle ve kurulan derneklerle legal bir
zemine oturtulmuştur. Doğancılıkla ilgilenmek isteyenler için 2008 yılında
kurulan Anadolu Doğancılar Derneği de bu kültür mirasımızın yaşatılmasına
hizmet vermektedir.
165
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
At m aca ve
At m aca ile Avla nma
Ülkemizde geleneksel olarak, atmaca yakalamaya ve atmaca
ile avlanmaya izin verilmektedir. En çok tercih edilen ve ülkemizde de geleneksel atmacacılıkta kullanılan tür atmaca (Accipiter nisus) ve onun büyük boy akrabası olan çakır kuşudur
(Accipiter gentilis). Bu kuşlar ormanlık alanlarda yaşadıklarından, anatomik olarak bu çevreye uygun özellikler geliştirmişlerdir. Kısa ve geniş kanatları, uzun kuyrukları ağaçlar arasında
rahatça manevra yapabilme imkanı verir.
Accipiter ailesi kuşları başlıca iki şekilde avlanırlar. Uçuş sırasında uzaktan avını seçme, mümkün olduğunca kendini saklayarak yaklaşma, ardından sürpriz bir atakla avını yakalama. Diğeri
ise bir ağaç dalına tüneyerek avının menziline girmesini bekleme,
yine ani bir atakla kurbanını yakalama.
Atmaca ailesi kuşları yakaladıkları avlarını uzun bacakları, güçlü pençeleriyle etkisiz hale getirdikten sonra tüylerini yolarak daha
canlı olan kurbanının ölmesini beklemeden yemeye başlar. Ertesi
gün hazmedilmemiş tüy ve kemik parçalarını yumak şeklinde kusar.
Na sıl Temin
Ed ilir ?
Karadeniz Bölgesi’nde geleneksel atmacacılık avcılığına izin
verilmiş, yerel atmacacılık dernekleri kurulmuş, Bakanlıkça
açılan kurslarla atmacacılara usta
atmacacı sertifikası verilmiştir.
Türk geleneksel atmacacılığı kendine has ritüelleriyle usta-çırak
166
ilişkisi içinde babadan oğula devam etmektedir. Atmacacı, sezon öncesi ağlarını örer, tuzaklarını hazırlar, ayak bağlarının zillerini temin eder, temmuz
sonuna doğru da ğaço denilen kızıl sırtlı örümcek kuşlarının (Lanius collurio)
yuvadan uçup çalı üstlerinde yerlerini aldığında sezonu açar.
Atmacacılık üç seri adımdan oluşur. İlk adım, gaço denilen danaburunlarını (Gryllotalpa gryllotalpa) yakalamakla başlar. Danaburunları, gübrelik ve sulak
alanlarda toprağın içinde kanallar açarak yaşayan, ot kökleriyle beslenen bir böcektir. Bulunmaları mümkün bölgeler çapa ile altüst edilerek toplanırlar, gübreli
toprakla dolu kaplarda saklanırlar. Böcekleri yakalamanın daha yanıltıcı bir yolu
da yaşadıkları tünellere sabunlu su akıtarak dışarı çıkmaya zorlamaktır.
Gaçoların toplanmasının ardından gelen adım ğaçoların yakalanmasıdır. Danaburunları iplikle, ayakları yere ancak değecek şekilde kuş kapanlarına bağlanır,
çalı üzerinde av bekleyen ğaçoların görebileceği yerlere bırakılır. Sürekli hareket
eden danaburunları örümcek kuşunun dikkatini çeker, yemek için geldiğinde de
tuzağa yakalanır. Yakalanan o yılın yavrusu olan kuşlar, fındık dalından değneklere bağlanarak eğitim sürecine alınır. Amaç ğaçonun uçup, bağlı olduğu ipin izin
verdiği kadar, havada bir tur attıktan sonra değneğine geri dönmesidir. Bu hareketi yapmaya alışan kuşların gözleri, yarım kapak denen, alt taraftaki aralıktan
sadece değneğin üzerindeki eti görüp beslenebileceği, buna karşın gelen atmacayı
göremeyeceği bir deri parçası ile kapatılır.
Üçüncü adım atmacanın yakalanmasıdır. İki şekilde yapılır. Yavru atmacalar avlanmayı öğrenip bağımsız olduklarında yuva bölgelerini terk ederler.
Göç yolları üzerindeki ağaçlık alanlar, dere boyları barındırdıkları küçük kuş
çeşitliliği ile iyi av alanlarıdır. Atmacacılar dere boylarında, genç atmacaların avlarını kovalarken geçmeleri mümkün bölgelere kapı denilen
ağlarını kurarlar. Bu
ağların sayısı birkaç
tane olabilir. Günde
bir kaç kere kontrol
edilen ağlara yakalanan atmacalar donatılarak eğitime alınır.
Arzu edilen kuşların
olabildiğince erken yakalanmasıdır. Ağustos
167
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
atmacaları hem kolay eğitilir hem de eylül ayındaki bıldırcın göçüne hazırlanmak için yeterli zaman kalır.
Diğer atmaca yakalama şekli bu kuşların göçleri sırasında
geçmeleri olası bölgelere kurulan kavye ve ağ sistemidir. Atmacacının kendini gizlemek için ağaç dallarından yaptığı saklanma yerine kavye denir. Onun yanına yerleştirilen 2x2m’lik bir
ağ da atmacanın yakalanmasını sağlar. Atmacayı tuzağa çekmek
için gözleri kapatılan ğaço kuşu kullanılır. İşin püf tarafı küçük
kuşu ustalıkla oynatmaktır. Atmaca ağa çarparken, örümcek
kuşunu tam zamanında geri çekmek gerekir. Erken davranılırsa yakalanmak istenen kuş bir manevra ile ağın üzerinden
geçer gider, geç kalınırsa da atmaca ağa çarparken küçük kuşu
da öldürür. Bazen de atmaca üstünden geçtikten sonra ani bir
dönüşle kuşa saldırır. Tersten gelme durumunda ğaçoyu kaptırmamak için kuşu ağın gözlerinden diğer tarafa kaydırmak
gerekir. Tuzak kuşunu kullanmak maharet ve tecrübe ister.
Donanım
Türk
geleneksel
atmacacılığı
kendine has
ritüelleri ile
usta çırak
ilişkisi içinde
babadan
oğula devam
etmektedir.
168
Hangi yırtıcı kuş olursa olsun, eve getirilmeden önce hayatını rahatça sürdürebileceği sağlıklı ortamın ve donanımların
hazırlanmış olması gerekir. Rutubetli ortam, yanlış tünek ve
ekipman seçimi, kuşun ölümüne sebep olacak sonuçlar doğurur.
Yeni yakalanan atmacalar “donatılır’’. İlk olarak ayak bağları
bağlanır. Geleneksel atmacacılıkta kullanılan ayak bağı kuşun
ayak bileklerini saran, ortada çaprazlanarak arkaya doğru 20
cm kadar uzanan deri bağcıkların sonuna, araya fırdöndü konularak eklenen 50 cm’lik iki kat pamuk iğinden oluşur. Atmaca uçarken de ayağında kalan bu iple serene bağlanır. Yine
bel bağı denilen, pamuklu bezden ince şerit kesilerek kuşun
omzundan ve karşı kanadın altından geçecek şekilde, fişeklik
gibi, göğsü ve sırtı çaprazlama kat eden bir halka takılır. Bu
halka iple ayak bağının orta kısmına bağlanır. Bel bağı tüyle-
rin altında kaldığından kuşa bakıldığında sadece göğüs tüyleri arasından
çıkan bir ip görünür. Bunda amaç, atmaca atladığında normal şartlarda
kalça eklemine binecek yükün sırta aktarılarak eklemlerin zarar görmesini
önlemektir. Bu tip ayak bağlarının en büyük dezavantajı, kaçak kuşların
kondukları dallara takıldığında bulunamazlarsa ölmeleridir. Modern atmacacılıkta böylesi riskleri asgariye indiren, Aylmeri denen, kaçan kuşların
doğada yaşamasına olanak tanıyan ayak bağı sistemi kullanılmaktadır.
İkinci olarak her iki ayakta, ayak bağlarının üstüne ve kuyruk tüylerinin
ortadaki iki tanesine toplam üç adet zil takılır. Arazide, görüş alanı dışındaki
kuşları zil seslerini dinleyerek bulmak daha kolay olur. Ziller yanında olunmasa dahi, kuşunuzun ne yaptığını takip etmeye de yarar. Kaşınmasını, tüyünü
düzeltmesini, banyo yapmasını ya da tüneğinde asılı kalmasını, başının dertte
olduğunu zil sesini dinleyerek anlayabilirsiniz.
Yırtıcı bir kuşu serbest uçurduğumuzda onun üzerindeki tek hakimiyetimiz verdiğimiz lür eğitiminden geriye kalanlardır. Lür (lure), çoğunlukla
deriden veya kuş kanatlarından yapılmış, üzerine et bağlanmış sahte kuştur.
Atmacalar gerçek kuşla deriden taklidinin farkını gayet iyi bilmelerine rağmen, doğru eğitimden sonra bu sahte kuşu gerçek avmış gibi kovalar. Atmacacılar çoğunlukla leş tabir ettikleri bıldırcın ölüsünü lür olarak kullanırlar. Her
zaman ölü bıldırcını el altında bulundurmanın zorluğuna karşın lür eğitimi
vermek daha akılcıdır.
Eği t im
Atmacalar ufak yapılarından
dolayı kilo kontrolünün zor olması, ayrıca sinirli ve vahşi doğalarıyla en zor kuş kabul edilir.
Eğitimlerinde kestirme yol yoktur, yapılan her hata merada kaybedilmiş kuş demektir.
Atmaca yakalanıp eve getirildiğinde aynı gün ayak bağları, zilleri ve bel bağı takılarak
sessiz ve sakin köşedeki tüneğine bırakılır. Takip eden günlerde
sırasıyla elden yemek yemesi ar169
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
dından ayak bağı kadar mesafeden ele atlaması sağlanır. Zamanla
eğiticisinin yanına gelmesini tolere eden, elinden yemek yiyip kısa
mesafeden uçup gelen kuş daha uzaktan kola gelmeye alıştırılır. 5-10
metre mesafeden kola gelen atmacaya kolaylıkla 30-50 metrelerden
gelmesi öğretilir. Burada önemli olan geldiği uzaklıktan çok çağrıya
anında cevap vermesi, kola gelmekteki istekliliğidir.
Çağrıldığında gelmeye alıştırılan atmacaya lür eğitimi vermek
gerekir. Atmacalar doğaları gereği, davranışlarındaki günlük dalgalanmalar sonucu zaman zaman ele gelmekte isteksiz davranabilirler. Oysa kola gelmekte tereddüt eden hayvan lüre çok daha
istekle gelir. Böyle durumlarda kilo düşürülerek kolda ısrar etmek
yerine daha yüksek kondisyonda lüre gelen kuş tercih etmelidir.
Eğitim ilerledikçe atmacaya elde gezdirme eğitimi verilir. Bazı
atmacacılar kollarına oturttukları kuşlarını saatlerce orada durmaya zorlarlar. Oysa sahibinin kolu atmacanın hapishanesi değil,
hoşça vakit geçireceği, isteyerek oturacağı bir yer olmalıdır. İlk
etapta atmaca yemek yediği sürece kolda tutulur, ardından tüneğine bırakılır. Ertesi gün ele alınan kuşa yemeği bir dakikalık
gecikmeyle verilir. İlerleyen günlerde bekleme süresi yavaş yavaş
arttırılarak 1-1,5 saate kadar uzatılır. Böylece atmaca sonunda
karnının doyacağını bildiğinden, sahibinin kolunda isteyerek ve kanat
çırpmadan oturur. Bu şekilde eğitilen atmacayı avda, avuç içinde değil
kol üzerinde gezdirmek mümkündür.
Böylece, refleksleri insanlara oranla
çok daha gelişmiş olan kuş, bıldırcının
hareketine anında reaksiyon gösterme
şansına sahip olur.
Bütün bu eğitimleri tamamlayan ele
ve lüre anında cevap veren atmacanın
eğitimi canlı bıldırcın gösterilip üstünden beslenmesiyle tamamlanır.
170
Be s le nm e
Elde edilen yırtıcı kuşları elden geldiğince doğal ortamdakine benzer bir
diyetle beslemek gerekir. Besinlerin, damak tadına, gıda değerine, bulunabilir
olmasına ve sağlıklı olmalarına dikkat edilir.
Ülkemizde atmacaları av yapana kadar yumurta ile besleme eğilimi vardır.
Tek tip beslenmeler birçok hayati maddenin alınamaması dolayısıyla kuşun
düşük kondisyonlu olmasına yol açar. Bıldırcın ve güvercin ideal gıdadır.
171
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
OK VE Y AY İLE
AV L A NM A
5.2
Rıdvan Uzuntaş
Milli Okçuluk Antrenörü
Ta nımı, Ta r ihi
ve Kulla nımı
Okçuluk,
günümüzde
son derece
modern
malzemeler
ve kurallar
çerçevesinde
yapılan
olimpik bir
spor dalıdır.
172
Ok ve yay, tarihin en etkili ilk silahı olup okçuluk ilk aletli spordur. Uygun kalınlıkta ve uzunlukta düz bir ağaç dalını hafif eğip, iki ucundan
bir sicimle gergin olarak bağlanan kısmına yay
denir. Daha ince ucu sivriltilmiş uygun uzunluktaki düz bir dala da ok denir. Sicimin üstüne oku
yerleştirip, sicimi çekerek dalı gerip esneme gücü
sayesinde sivri uçlu dal parçasını uzağa fırlatmaya, ok atmak denir.
Arkeolojik kazılarda binlerce yıllık geçmişinin görüldüğü ok ve yay; insanlığın varoluşuyla
eş zamanlı olarak insanla birlikte gelişmiştir. Ok ve yay; insanın silahı, arkadaşı, güvencesi olmuş ve bunları her uygarlık biraz daha geliştirmiştir.
Okçuluk Türk Milletinin ata sporu olup, günümüzde kullanılan ok ve yayların kökeni Osmanlıların yaptığı mühendislik harikası ok ve yaylardır.
Okçuluk; insan, yay ve oktan oluşur, amaç hedefi vurmaktır. Okçuluk
günümüzde son derece modern malzemeler ve kurallar çerçevesinde yapılan
olimpik bir spor dalıdır. Ok atan kişi ruhunu eğitip, bedenini maksimum
düzeyde kullanmasını öğrenir. Okçuluk yapılırken ilk önce emniyet tedbirleri mutlaka alınmalı, kimseye zarar vermeyecek bir mekanda okçuluk
çalışmaları yapılmalıdır.
Günümüzde okçuluk açık hava okçuluğu ve salon okçuluğu olarak yaz
kış yapılabilmektedir. Açık hava okçuluk mesafeleri 30-90 m arasında değişmektedir. Salonda 18 m’den ok atışı yapılır.
Ok ve yay spor olmadan önce savunma ve avlanma için kullanılmıştır.
Günümüzde ok ve yayla avcılık yapılmaktadır. Herkesin bildiği kara avcılığının yanı sıra, balık avcılığında da ok ve yay yoğun bir biçimde kullanılmaktadır.
Amerika kıtasında milyonlarca insan ok ve yayla avcılık yapmaktadır. 2007 yılında sadece ok
ve yayla avlanan avcılar tarafından
300 bin geyik avlanmıştır. Özellikle 1970’li yılların başında bulunan makaralı yay sistemiyle, ok
ve yayla avcılık hızla artmaya başlamıştır. Recurve yay denilen klasik yayları gerdiğimiz zaman yayın
173
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
tüm gücünü (avcılık için yay çekiş sertliği ortalama 25 kg’dır.)
bedenimizde hissettiğimiz için uzun süre nişan almak çok zordur. Fakat makaralı yayı (compound yay) çektiğimizde yayın
çekiş gücünün çoğu eksantrik (dış merkezli) çalışan makaralara
bindiği için yay yükünün üçte birini hissederiz, özellikle avcılık için hareketli hedeflere nişan almak çok kolaylaşır.
Crossbow (tatar yayı) tipi yaylarla iyi ayarlanmış bir nişangahla 60 m’den sabit haldeki bir kibrit kutusunu vurmak
mümkündür. Bu tür yaylarda mandallı tetik mekanizması
mevcuttur. Crossbow dediğimiz bu yaylarda da avlanma mesafesi maksimum 60-80 m civarındadır. Bu tip yayların avcılar
açısından en büyük avantajı, av esnasında çok ses çıkartmadığı
için hayvanların ürküp kaçma riskinin daha az olmasıdır. Dezavantajı, tek ok atışı yapıldığı için seri değildir, ikinci bir ok
atmak için 10 sn’den daha fazla zaman gerekir. Ayrıca yağmur
ve rüzgarı da iyi hesaplayarak nişan almak gerekir.
Avlanmak için ok ve yayın tercih edilmesinin en önemli sebebi çok sessiz olmasıdır. Tüfekle avlanırken tüfeğin çıkarttığı
ses ve kokudan hayvanların o yöreden hızla kaçması her zaman
olağandır. Ancak yay çok sessiz ok attığı için defalarca ok atma
şansımız vardır. Ayrıca okun çıkarttığı sesi hayvanlar kolay kolay algılayamamaktadır, o yüzden menzilimizden çok uzağa da
gitmezler. Tüfeğin yaptığı kurşun atıkları, kovanlar ve çıkarttığı ses vb kirliliğini ok ve yay yapmaz, bu nedenle doğayla
uyum içerisindedir.
Ok vurduğu yere ortalama 200-250 kg’lık bir basınç yapar.
Bu yüzden kuş avcılığında hayvana gelen ok, kuşu parçalamasın
sadece darbeyle avlanılsın diye okun ucuna papatya şeklinde kıvrılmış telden ok uçları takılır.
Yayın sertliğine ve kullanılan oklara göre makaralı yaylar
oku ortalama 600 m’ye kadar fırlatabilir. Avlanma mesafesi
60-80 m arasıdır. Makaralı yaylar ve arbaletlerde (kundaklı
yay) tetik, dürbün vb aksesurlar kullanıldığı için hedefi vurma
yüzdesi çok yüksektir. Okun ilk çıkış hızı makaralı yaylarda
174
320 fps ye kadar çıkmıştır. Makaralı yayla atılan bir ok 80-90 m’yi bir
saniye civarında kat eder. Kaliteli yayın ömrü 20 yıl civarındadır. Ok ve
yay takımlarının fiyatları da kalitesine göre değişir. Daha temiz bir doğa
için, daha sessiz bir av için, av hayvanına daha çok şans vermek için, ananevi avcılığa sahip çıkmak için ve de sağlık için ok ve yay ile avcılık büyük
önem taşımaktadır.
Ok ve Yay ile Avlanmak
Avcılık belgesi ve avlanma izin kartı ile izin belgesi almak şartıyla, eğitilmiş
hayvanlarla ve okla avlanma yapılabilmektedir.
Avcılık tutkusu olanlarda, her zaman farklı bir yöntemle avlanma isteği
vardır. Ok ve yayla avcılık beceri isteyen alternatif bir avlanma metodudur.
Ses çıkarmayan, koku yapmayan, sizin yerinizi doğal olarak kamufle eden,
kendi gücünüzü kullanarak avlanmanın zevkini yaşayabileceğiniz, beceri sanatıdır okçuluk.
Yayı tam anlamıyla çekip nişan aldıktan sonra bırakışı net yapabilmek gerekir. Günümüzde artık okun takılı olduğu kirişi bırakmak tetikle yapılmaktadır. Tüfekle atış yaparken tam anlamıyla nişan alınabilirse istenilen hedef
vurulur. Yay tutulan kolu da tüfek namlusu gibi çok sıkmadan dümdüz tutmak, okun yaydan aynı merminin namludan çıktığı gibi düz çıkmasını sağlar.
Ok atarken kendimiz tüfek olmalıyız ki, sağlam ve dinamik olan vücudumuzdan ok hedefe dosdoğru gitsin.
Günümüzde ok ve yayla avcılık genellikle makaralı yay
(compound yay) dediğimiz eksantrik makara sistemine sahip yaylarla yapılmaktadır. Bu nedenle makaralı yaylarda
malzeme seçimi ve montajı ile ilk ayarlarının yapılıp atışa
başlama süreci aşağıda açıklanmaktadır.
Yay Seçimi
Makaralı yayın özelliği gereği, ilk çekiş esnasında yayın
tam sertliği hissedilirken, çekişin yarısından sonra ve nişan
alma esnasında yumuşamasıdır. Bu yaylarda, makaralar sayesinde yayın sertliğinin %65-80’i giderilir. Örneğin; ilk
çekiş sertliği 70 pound (0,453992237 kg) yani 31,78 kg
olan yayın tam çekiş sertliği, yani nişan alındığında sertliği
5,5-9,5 kg aralığına düşmektedir. Bu sayede nişan alma pozisyonunu uzun süre korumak mümkün olur. Bu özelliği
175
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
sayesinde makaralı yaylar, avcılıkta en çok kullanılan yay türüdür.
Günümüzde makaralı yaylar makaraları (cam) sayesinde bir kaç
inch (2.54 cm) arasında uzayıp kısalabilmektedir. Türkiye’ de 40
yaş civarı erkeklerin boy ortalamaları 170-180 cm arasındadır.
Yani alacağımız yayın çekiş boyu 26-28,5 inch aralığı olabilir.
Makaraları tam orta çekişinde kullanmak idealdir.
Kol Boyu
(Draw Length)
Avuçların açılıp iki kolu tam yana
açıp çok gerilmeden doğal durarak,
iki orta parmağın uç noktalarından
işaretleyip, ölçülen cm cinsinden değeri 2.54 cm’ye (1 inch) bölümü sonucu çıkan değer inch cinsinden ortalama yay çekiş uzunluğunu, yani kol
boyunu verecektir. Ölçme işlemini
birkaç kere tekrarlayıp ortalaması da
alınabilir. Kol boyu önemlidir, çünkü makaralı yaylarda çekiş
duvarı mevcuttur. Klasik yaylardaki gibi çekilince sürekli esnemez, çekiş makaranın duvarına dayanarak sabitlenir. Örneğin,
yay 28 inch çekiş boyuna göre ayarlanmışsa, en fazla 28 inch
çekilebilir, daha fazla çekilemez.
Yay Germe Sertliği (Draw Weight)
Yaya esnekliği sağlayan, genelde fiber malzemeden yapılmış
olan yay kanatlarıdır (limbler). Alt ve üst kanat, metal (genelde
sertleştirilmiş alüminyum) kabzaya birer
vida yardımıyla sabitlenebilirler. Bu vidalar sıkıldığında yay sertleşir, gevşetildiğinde yumuşar (Vidaları dört turdan fazla
açmak tehlikeli olabilir, kanatlar yaydan
kurtulup hızla fırlayabilir, buna dikkat
etmek gerekir). Bu özellik sayesinde her
176
yayın bir alt ve bir üst sertlik sınırı vardır. Avcılıkta kullanılan yayların 60-70
libre (yarım kg’lık ağırlık ölçüsü birimi) arasında olması en doğru yaklaşımdır.
Ancak günümüzde çok kaliteli ve hızlı kapanan makaralar sayesinde yayın fırlattığı ok çok hızlı çıkış yapabilmektedir. Bu nedenle 50-60 libre yaylar artık
avcılıkta rahatlıkla kullanılmaktadır.
Yumuşama Oranı (Let-off)
Makaralar sayesinde, yay nişan alma pozisyonunda yumuşamaktadır. Bu
oran %50-85 arasında olabilir. Örneğin yay 60 libre, let-off ise %75 olsun. Yay
nişan pozisyonunda 60 librenin %75 değeri olan 45 libre yumuşayacak, yani
nişan alırken yayın sertliği 15 libre (~6,8 kg) hissedilecektir. Let-off değerinin
büyük olması tabii ki avantajdır. Ancak yay seçimi yaparken bu sayıya çok fazla dikkat edilmez. Ok boyu ve yay sertliğinin yanında son derece önemsizdir.
%60’ın üzerinde bir let–off değeri yeterlidir. Diğer özellikler eşitse, bu sayının
büyük olması avantajdır. Ancak let-off değeri yüksek bir yay almak için ok boyu
ya da yay sertliğinden kesinlikle feragat edilmemelidir veya let-off değeri yüksek
diye pahalı bir yay tercih etmek pek de doğru değildir.
Hız (IBO Speed AMO Speed)
Hız önemlidir. Ok ne kadar hızlı olursa ava etkisi o derece büyük olur.
Daha da önemlisi, hızlı okların uçuş yörüngeleri daha düz olur. Ancak kataloglarda verilen fps cinsinden hız değerleri, sizin son hızınız olmayacaktır.
Kullandığınız okun ağırlığına, yay sertliğine ve ok boyuna bağlı olarak sizin
hızınız farklı olacaktır. Kataloglarda verilen değerler ise IBO hızları 70 libre
sertlik, 350 grain (0,064 gr) ok ve 30 inch ok boyunu; AMO hızları 60 libre
sertlik, 540 grain ok ağırlığı ve 30 inch ok boyunu temsil eder.
280-320 fps arasındaki tüm IBO hızları avcılık için uygundur. Daha hızlıyı seçmekte fayda vardır, ancak yine de Let-off’taki gibi hız kazanmak için yay
sertliğinden ve özellikle de ok boyundan fedakarlık edilmemelidir.
Yay uzunluğu kataloglarda genelde, akstan aksa mesafe anlamına gelen,
axle to axle, üst makara aksından alt makara aksına kadar yayın uzunluğunun
inch cinsinden değeridir. Kısa yayların manevra kabiliyeti her zaman daha
fazladır. Ancak kısa yayların kontrolü de biraz zordur.
Kullanılan yayın makara cinsine, sertiğine ve ok boyuna göre tablodan istenilen ok kalınlığı ve cinsi rahatlıkla belirlenebilir. Günümüzde alüminyum
oklar, karbon oklar ve alüminyum karbon oklar vb gibi birçok ok çeşidi mevcuttur. Bu oklar tablonun içinde yer almaktadır.
177
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
Tablodaki dört rakamlı sayılar alüminyum okun kesit cinsini
tanımlar. Bu sayının ilk iki hanesi, okun dış çap kalınlığı; son iki
hanesi ise boru çeper kalınlığıdır. Örneğin 2514 kodlu okun dış
çapı, 25/64 inch = 9.922 mm, boru çeper kalınlığı ise 14/1000
inch = 0.3556 mm’dir. Dış çapın 64’e, çeperin ise 1000’e bölündüğüne dikkat ediniz.
Tüyler plastik (vane) ya da hindi tüyü (feather) olmak üzere iki çeşittir. Hindi tüyleri daha çok tek parça recurve yaylarda
kullanılır. Plastik tüyler ise son derece sağlam ve bakım gerektirmezler. İyi ayarlanmış yaylarda kullanılmalıdır, çünkü ok yaydan
çıkmadan tüylerin yay üzerinde herhangi bir yere değmesi anında
okun yönünü değiştirebilirler. Her iki tüy cinsi de kullanılabilir.
Atışa başlayabilmek için gerekli olan diğer malzemede ok uçlarıdır. Uç çapı, seçilen ok çapına bağlıdır. 2018 ve 2117 oklar
ince olduğundan bunlara 20/64” = 10/32” = 5/16” çapında uç
gerekir. 22 veya daha yüksek bir çap değeriyle başlayan diğer oklar içinse 22/64” = 11/32” çapında uç temin edilmelidir. Uç ağırlığı olarak 100-125 grain arasında seçilebilir. Av uçları olarak jilet
Yay sertliği
(libre, pound)
52 -- 57
57 -- 62
62 -- 67
67 -- 73
178
Ok boyu (“, inch)
27”
28”
29”
30”
31”
2213
2215
2314
2413
2315
2018
2117
2216
2315
2219
2215
2314
2413
2315
2315
2117
2216
2315
2219
2314
2413
2315
2315
2216
2315
2219
2413
2315
2315
2315
2219
2514
2317
2514
2514
2317
2317
uçlar kullanılır. Birçok çeşidi mevcuttur. Sabit bıçaklı olanlar daha sağlamdır. 3 bıçaklı olanları tavsiye edilir. Ağırlık konusunda dikkat edilecek unsur,
antrenman uçları ile av uçlarının aynı olmasıdır. Aksi taktirde av esnasında
nişangah değişir.
Diğer gerekli malzeme tetiktir. Avda en kullanışlı olanı, bilekten kayışla bağlamalı, metal çeneli tetik cinsidir. Bu tetik sayesinde çekme işlemi, parmaklardan
güç almadan sadece bilekle yapılır. Tetik kirişe karşılıklı iki metal çene sayesinde
kilitlenir. Tetiğe basıldığında bu çeneler açılarak okun çıkışına izin verir.
Yayın önüne takılan stabilizörün görevi dengeyi sağlamak ve bir miktar titreşimi üzerine çekerek yayın salınımını absorbe etmektir.
7HWLNOHNLULüWXWXüX
Yay ve Okun Uyum Ayarı
Kullanılan rest (ok yatağı) okun av esnasında düşmemesi için oku tutabilmelidir. Resti, yayın center shoot (kapalı merkez) ayarını yapıp kabzanın
hemen üstüne yay penceresinde bulunan vida deliğinin hizasına özel vidasıyla bağlamak gerekir. Kirişin ortasında bulunan ok takma yeri (arkalık
noktası) yay penceresindeki rest vidasının karşısına gelir. Oku kirişe takıp
tetikle hedefe atış yapıldığında okun yaya değmeden çıkması gerekir. Arkalık noktasından yaklaşık 15 cm yukarı kirişi aralayıp takılan göz yerinden
yaya takılan nişangaha bakıldığında, nişangahın yuvarlak kasnağının tam
ortada tutulup içindeki arpacıklardan birini hedefin üstüne getirildiğinde
atış yapılır.
179
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
*|]\HUL$UNDO×NQRNWDV×(QoRNNXOODQ×ODQUHVWYHQLüDQJDKWU
Nişangah kasnağının içinde üstü üste dizilmiş farklı renklerde arpacıklar (pin) mevcut olup arpacıklar yapılan atış mesafesine
göre seçilir, diyelim ki bunlardan en üstte olanı 25 m, onun altındaki 35 m ve en alttaki de 50 m ayarlanmış olsun, siz de avınızın
o anki uzaklığına göre bu arpacıklardan birini seçip atışınızı ona
göre gerçekleştirebilirsiniz.
Gece atışı için şimdi üretilen arpacıklar fiber optik kablolar ile
donatılmış olduğundan parlama yapar ve rahatlıkla hedefe oturtulabilir. Ayrıca gece karışıklığa meydan vermemek için pinler,
kırmızı sarı ve turuncu olarak sıralanmıştır.
Recurve yaylarda etkili avlanma mesafesi 35 m civari iken, makaralı yayla (compound) etkili avlanma mesafesi 60 m olabilir, ayarlanmış bir makaralı yayla bu mesafeden atılan ok hedefe ortalama
200-250 kg’lık bir basınç yapar. Bu şiddetteki basınç, üçgen jiletli
ok ucuyla yapılınca hedefte son derece tahribat yapmaktadır.
180
Dönerek hedefe giren ok, 10-15 sn’den sonra hayvanı öldürmektedir. Okla
atış yapılan av hayvanına hemen yaklaşılmamalıdır.
181
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
AVDA
KULLANILAN
SİLAHLAR
VE ARAÇLAR
6
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
AV
S İ L A H L AR ININ
TA R İ H İ
Mehmet Arpaz
Yaban Hayatı ve Avcılık Uzmanı
Çeşitli uzunlukta namlusu (borusu), kundağı (dipçiği), tetik ve horoz
tertibatının yerleştirildiği gövdesi (kubuz) olan mermi veya fişek atabilen düzeneğe silah denir.
Av silahlarının yapımı ve kullanımı insanlık tarihiyle aynı zamanda başlar. Beslenme zorunluluğu hayvan olsun insan olsun tüm
avcı canlıları avlanmaya zorlamıştır. İnsanda
bulunan düşünme yeteneğiyle taşlar yontularak
kesici ve delici aletler haline getirilmiş ve silahların yapımı başlamıştır. Av silahları dönemler
içerisinde toplumların medeniyetini ve teknolojilerini yansıtmıştır.
Tarih öncesi mağara duvarlarına veya taşlara
yapılan resimler, hangi silahla, hangi hayvanın avlandığını bizlere anlatmaktadır. Yapılan silahların
avlanma amaçlı oldukları da yine bu resimlerden
184
anlaşılmaktadır. İlk silahlar taştan yapılmasına karşın, bronz çağında metalden
yapılmış balta, ok, mızrak uçları ortaya çıkmaktadır. Bu çağda yavaş yavaş sanatsal faaliyetler de görülmeye başlanmıştır.
Orta çağa gelindiğinde ok ve yayların yaygın olarak kullanıldığı görülür. Farklı toplumların medeniyetlerine göre bu silahların malzemeleri, okların kısalık ve
uzunlukları değişiklik göstermektedir. Ok uçlarının avlanılacak hayvana göre
değişiklik göstermesi bu çağa aittir. Atlı avcıların kovalayıp yordukları geyikleri
uzun keskin kılıçlarla avladıkları tarihe geçmiştir. Hafif mızraklar hayvana uzaktan atılarak avlanılırdı. Uzun mızraklarla hayvanların geçit yerinde beklenerek
avcılık yapılırdı.
Avcıların tercih ettiği bir başka silah ise arbalet idi. Daha keskin ve güçlü
atış sağlayan arbalet, yayın değişik bir biçimidir. Esas olarak tahta, kemik veya
çelikten yapılan bir yay ile bu yayı taşıyan ahşap bir kundaktan oluşmaktaydı.
Kav (fitil) ateşlemeli (Matchlock) ağzından dolmalı silahlar, askeri hizmette uzun
185
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
süre kalmış olmalarına rağmen bunların av silahı olarak kullanımları çok kısa sürmüştür. Bunun ana nedeni silahın ateşleme sisteminde kullanılan ve yavaşça yanan kibritin uzak mesafelerden hayvanı
ürkütebileceği endişesi değil, pahalı olmasına rağmen daha gelişmiş
Wheellock (Çarklı ateşleme düzeni) silahların icadıdır.
Batı ve Güney Avrupa’da Wheellock silahların avcılara verdikleri hizmet, Flintlock (Çakmaklı ateşleme düzeni) silahlar ortaya
çıkana kadar oldukça kısa sürdü. Özellikle XVII. yüzyıldan itibaren Fransız Flintlocklar üstünlüklerini kanıtladılar.
Yeni avlanma biçimleri zaman içinde, farklı avlanma gelenekleri olan bölgelere de ulaştı. XVII. yüzyılın sonunda kuş
avcılığı Orta Avrupa’da da yaygınlaşmaya başlamıştı. Bunun
sonucunda XVIII. yüzyıl, temel Avrupa av silahı tiplerinin karışımına sebep oldu. Alman dipçikli Wheellock silahlar Orta
Avrupa’da halen kullanılmasına rağmen Flintlock zamanla
bunların yerini almaya başladı. Bununla birlikte Fransız dipçik
tipi de gittikçe yaygınlaştı.
186
Arkadan doldurulan av silahları, 1840’larda yaygınlaşmaya başlamış ve
1860’larda yaygın bir şekilde kullanılır hale gelmişti. XIX. yüzyılın ikinci yarısında av tüfeklerinde en yaygın olarak kullanılan merkezi ateşlemeli sistemdi. Yüzyılın sonuna doğru ise, ateşleme iğnelerini silahın iç kısmında barındıran horozsuz
silahlar yaygın bir şekilde kullanılır olmuştu. Yine bu dönemlerde gerek Amerika
gerekse Avrupa’da art arda atış yapabilen farklı ateşleme mekanizmalarına sahip
tüfekler üretilmeye başlandı. Kullanılan kovanların otomatik olarak boşaltılması
ve namludaki şok sisteminin icadı yine bu döneme rastlar.
Pek çok silah üreticisi üretim kapasitesini artırarak, ufak atölyelerini daha büyük tezgahlar haline getirdiler. Yine aynı dönemlerde diğer kıtalara olan gezi ve
keşif amaçlı av seyahatleri de yaygınlaşmıştı. Pek çok maceracı biraz da deri ve
fildişi ticaretinden paylarını alabilmek düşüncesiyle Afrika’ya bir kısmı da Asya
ve Amerika’ya gittiler. Aslan, kaplan, leopar, fil, gergedan, bufalo ve zebralar, peşinde en çok koşulan hayvanlardı. Bu durum beraberinde, bu türleri avlayabilecek güçlü mermileri atan güçlü silah ihtiyacını doğurdu. Bunun sonucunda en
tanınmış silah yapımcıları bu avcıların talebini karşılayacak tüfekler yapmak için
çalışmalara başladılar.
Ateşli silahların tarihsel gelişimi günümüzdeki yapımına kadar bu sıralama
içinde bir çizgi takip etmiştir.
187
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
Y İ VS İ Z
AV T Ü FEKLER İ
6.1
$ù×]GDQGROPD
\LYVL]DYWIHùL
Yivsiz av tüfekleri 2 gruba ayrılır:
1- Ağızdan Dolma Yivsiz Av Tüfekleri
2- Fişek Atan Yivsiz Av Tüfekleri
Ağızdan dolma yivsiz av silahları, barut ve
saçmanın namlu ağzından namlu içine dökülerek doldurulduğu silahlardır. Günümüzde hobi
amaçlı kullanım dışında artık kullanılmamaktadır. Fişek atan yivsiz av silahları, namluya fişek
veya mermi sürülerek kullanılan av silahlarıdır.
Genelde saçma atmak için imal edilen tüfeklerdir.
Namlu
Namlu; içerisinde fişeğin yerleşeceği fişek yatağı bulunan, uzunlukları av çeşitlerine göre kısa
veya uzun, atılacak fişeğe dayanıklı emniyetli olan
esneyebilen çelik borulardır.
Fişek yatağı, dolu fişeğin ateşlenmek amacıy188
la yerleştirildiği yuvadır. Namlu çeliğine göre et kalınlığı fazladır. Ayrı bir
parça olup namluya monte edildiği gibi namlu dökümünde daha kalın hesaplanarak torna edilir. Fişek yatakları 65, 70, 76 milimetre uzunlukta olur.
Silahlarda fişek yataklarının iç çapı, fişeğin dış çapına eşit olarak yapılırken,
namlunun iç çapı da fişeğin iç çapı ile aynı ölçüde olmalıdır. Patlama esnasında açılan fişek doğrudan namlu ağzına açıldığı için bu eşitlik gereklilikten
öte şarttır. Dolayısıyla fişek yatağı ile namlu iç kısmı arasında küçük bir çap
farkı oluşur. Bu çap farkı bir meyille birbirine bağlanır. Bu bölüme sıkıştırma
konisi denir. Bu bölümün amacı, kovandan çıkan saçmaların namluya geçişini sağlamaktır ki ne kadar uzun ve düz olursa silahın tepme ve saçmaların
deformasyona uğrama şansı o kadar az olur.
Uygun olmayan bir seçimle örneğin; 65 milimetrelik bir yatağa 70 milimetrelik bir fişek yerleştirdiğinizde silah ateşlenecek olursa, kovanın ağzı yeteri
kadar açılmayacak ve saçma ile tapanın burada sıkışmasına sebep olacaktır.
Bu sıkışma namlunun yarılarak patlamasına ve kullanıcısı ya da yakındaki
kişilerin yaralanmasına sebep olabilir. Fişek boyunun fişek yatağından kısa
olması halinde ise güvenlik açısından hiçbir sorun oluşmaz. Ancak performans açısından bazı balistik sorunların doğması kaçınılmazdır. Günümüz
silahlarının pek çoğunda, namlu üzerinde nişan almaya yarayan bir bant
vardır. Bunların bir kısmı hafif ve çabuk soğuyabilen metalden olup namlu
boyunca veya iki namlu arasında boydan boya uzanır. Diğer bir bant türü
ise namluya ayaklar ile tutturulmuş ince bir metal şeritten oluşur. Bundaki
amaç, ısınmadan doğan dalgalanmaların nişan hattını bozmasını havalandırma yoluyla engellemektir. Yivsiz av tüfeklerinde genel olarak tek arpacık
bulunur. Bunlar görünüm kolaylığı sağlamak için çoğu zaman pirinçten
yapılır. Kurşun atmak amacıyla yapılmış namlularda ise daha isabetli atış
yapabilmek için gez ilave edilir.
Saçma yerine tek kurşun atmak için silindir (Slug) namlular üretilmiştir.
Bunlar tüfeğin marka ve tipine göre 50-60 cm arasında değişir. Avcıların yivsiz silahlarla da büyük av yapabilme isteklerinin sonucunda “paradoks” adı
verilen çift namlulu tüfekler doğmuştur. Ne var ki uzun bir süre av silahlarında görülmeyen bu sistem son yıllarda bazı tüfeklerde tekrar kullanılmaya
başlanmıştır.
Namlu çaplarının değişkenliği gibi boylarının uzunlukları da birbirinden
farklılıklar gösterir. Namlu uzunlukları 50-81 cm arasında olur. Pek çok avcı,
namlu boyu uzadıkça menzilin de artacağını düşünür. Avcılar arasında yaygın
olan bu kanının doğru olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Günümüzün
189
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
modern dumansız barutlarıyla imal edilmiş dolular, namlu ağzındaki maksimum hızlarına 50-56 cm arasındaki uzunluklarda
ulaşırlar. Bunun tersine eğer namlu çok uzun ise, sürtünmeden
dolayı saçma veya mermi hızından kaybeder. 63 veya 66 cm namlunun aynı uzaklıktaki avı vurma şansı ne ise 81 cm namlununki
de odur. Ancak kısa namlulu silahları hedefe yöneltmek her zaman için daha hızlı ve kolay olmuştur.
Çap
Çap, yivsiz bir av tüfeğinde namlu iç genişliğidir. Ancak
yaygın olarak bilinen numaralandırma çok eski bir İngiliz sistemine göre yapılmıştır. Buna göre 453,6 gram (1 pound) saf
kurşun eşit parçalara bölündükten sonra meydana gelen yuvarlak bilyelerin ortaya çıkardığı sayı 12 adet ise o silahın çapı
12 olarak kabul edilmiştir. Aynı ağırlıktaki saf kurşun 16 eşit
parçaya bölünmek sureti ile 16 çap, 20 eşit parçaya bölünmek
sureti ile 20 çaplı silah elde edilmiştir. Çıkan sonuca göre, nümerik olarak rakam büyüdükçe tüfeğin çapı küçülmektedir.
Yivsiz av tüfeklerinde çaplar, en büyüğü olan 4’ten başlayarak
8, 10, 12, 16, 20, 28, 32 ve 36 şeklinde biter. Yivsiz av silahlarında terminoloji olarak çap kelimesi kullanılırken bu terim
yivli silahlarda kalibre olarak adlandırılır.
Bazı avcılar, çap büyüdükçe saçmanın hızının da artacağını,
bazıları da tersine çapın küçülmesinin hız üzerinde olumlu etki
yapacağını savunurlar. Ancak bu her iki düşünce de yanlıştır.
10,12, 16 ve 20 çapların namlu çıkış hızları çok ufak farklılıklarla hemen hemen aynıdır. Doğal olarak ulaştıkları mesafeler
de aynı olacaktır.
12 Çaplı Silahlar
Bu çap büyük ihtimalle yurdumuzda hatta dünyada en popüler ve kullanım alanı en geniş olanıdır. Ördek ve kaz avları
için vazgeçilmez bir çap olup her çeşit av hayvanının avında
kullanılabilir.
190
16 Çaplı Silahlar
Geçmişte bir dönem 16 çap, avcılar tarafından 12 çap kadar yaygın kullanılıyordu. 16’nın popülerliği, nerede ise 12’ye yakın olan performansı ile daha
hafif ve az hantal olan tüfeğin avantajından geliyordu. Yine de bazı avcılar
daha dar namluların silahın estetiğine katkısı olduğu görüşü ile 16 numaraya
sadık kaldılar.
20 Çaplı Silahlar
Süreç içinde 16 numaranın yaygınlığı giderek azalırken 20’ninki de bir
yandan artıyordu. Hafif ve estetik olduğundan tercih edilmektedir.
24 Çaplı Silahlar
Günümüzde pek çok avcının adını bile duymamış olabileceği bu çap özellikle 1930’lu yıllarda birkaç silah firması tarafından üretildi. Fakat ilgi görmedi.
28 Çaplı Silahlar
Bu çap özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra artan bir yaygınlıkla yaşamaya devam etti. Günümüzde pek çok firma, özellikle çift namlulu bazı modellerini bu çap ile üretmektedir.
32 Çaplı Silahlar
28 ve 36 çapın arasında kaldığından dolayı tutunamamıştır. 65 mm 36
çaplı fişekten bir parça daha etkili olmasına rağmen, 75 mm 36 çap ile karşılaştırıldığında çok değersiz olduğu görülür.
36 (.410) Çaplı Silahlar
Bu çap belki de günümüzün en popüler hafif çapı olarak kabul edilebilir.
Orijinal kovan boyu eskiden 50 veya 65 mm idi ve özellikle genç avcılar için
ideal bir av silahı olarak görülüyordu. Fakat 1934 yılında Winchester model
42 pompalı tüfeği için 76 milimetrelik fişeği çıkardığında 36 çap en azından
28 numara kadar etkili bir hale geldi. Hafif silah tutkunları ve gelişimini henüz
tamamlamamış genç avcılar için ideal bir çaptır.
Şok
Şok, namlu iç çapının namlu ağzının 8-10 cm içinden başlayarak çok hafif
daralmaya uğramasıdır. 12 çapta sıradan bir namlunun 0,729 inç (18,52 mm)
191
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
$ù×]GDQWDN×ODQ
üRNODU
7DPoDNPDN
olduğunu varsayarsak bu namlunun tam şok
olan ağız kısmı ortalama olarak 0,689 inç (17,5
mm) olabilir. Modern şok tüpleri de imalatçılarına göre farklılıklar gösterebilir. O yüzden her
avcının genel doğruları bilmek kadar kendi tüfeğinin doğrusunu da bilmesi şarttır.
Şoklar genelde 4/4 ful şok, ¾ şok, ½ şok,
silindir, şoksuz olarak 4 adettir. Ancak her iki
şok aralarına girecek şekilde şoklu namlular üretilmektedir.
Şoklarda, genel kural olarak daralma ne kadar fazla ise saçmaların merkezdeki dağılımı da o kadar yoğun olur. Şoksuz olarak imal
edilen silindir namlu ile en kapalı olanı arasında değişik ölçülerde
farklı şoklar vardır. Bunların hangi türün avında ve hangi şartlar
altında kullanılacağının avcılar tarafından bilinmesi, av sırasındaki
performansın artmasını büyük ölçüde etkiler.
Farklı şoklar yaratan bir sistem geliştirilmiştir. Polişok (Polychoke) adı verilen bu sistemin yerini zaman içinde pek çok denemelerden sonra, bugün invektör şok olarak bildiğimiz aparatlar aldı. İnvektör şok, kullanım esası namlu içine açılmış olan dişlere 5 değişik
şok olarak düşünülmüş bileziklerin, anahtarı aracılığla vidalanmasıdır. Böylece her av için değişik
şoklu olan bir tüfek elde edilmiş olur.
Gövde
+RUR]OXWIHN
192
Yivsiz av tüfeklerinde gövde genelde horoz, tetik tertibatı, iğnenin içerisinde bulunduğu yerdir.
Gövde kundağa bağlanır. Böyle tüfeklere “yarım
çakmak” tüfekler denir. Bazı iyi tüfek markaları
horozu harekete geçiren yay ve çark tertibatlarını bir kapak içinde toplayarak kundağın gövdeye
bağlantı yerlerinin yanlarına koymuşlardır. Böyle
tüfeklere “tam çakmak” veya “bütün çakmak” tüfekler denir (sidelock). Burada kullanılan helezon
veya maşa yay olabilir. Maşa yaylarda boşalma,
helezon yaylara göre daha hızlıdır ve bir avantaj olarak kabul edilir. Tam çakmak
tüfeklerde horoz, tetik ve iğne tertibatları gövde içindedir. Bazıları da estetik olarak bu kapakları yerleştirmişlerdir. Bunlara da “yalancı tam çakmak” denir.
Horoz: Bir yay tertibatıyla (maşa yay veya helezon yay) ateşleme tertibatı iğneye vuran kısımdır. Genellikle içeriden imal edilirler. Horozları dışarıda olan av
tüfeklerine “horozlu tüfek” denir.
Tetik Tertibatı: Horoz yayını boşaltarak horozun iğneye vurmasını sağlayan tertibattır.
Kilit Tertibatı: Namlunun gövdeye bağlantı tertibatıdır. Her marka başka bir
kilit tertibatı geliştirmiştir. Kuyruk diye tabir edilen açma kollarına bağlıdır. Yarı
otomatik ve pompa hareketli av tüfeklerinde kundağa oturtulmuş fişek haznelerine bir kapak yardımıyla vidalanarak sağlanmıştır.
Kundak
Uzun namlulu silahlarda, namlu ve bazen de mekanizmaya yatak görevi yapan ahşap, plastik ve benzeri malzemeden yapılmış parçadır. Sürgü
mekanizmalı av tüfekleri haricinde dipçik ve el kundağı olmak üzere iki
parçadan meydana gelir. Dipçik kısmı, geri tepmenin omuzda emilmesini
sağlarken el kundağı da namlu ısısını yalıtarak, diğer elinizin silaha yön
vermesine aracılık eder. Av tüfeği kundaklarında da tıpkı tabancalarda olduğu gibi silahı kavramaya yarayan kabza kısmı bulunur.
Silahın bu kısımdan kavranarak dipçik gerisinin sıkıca omuza oturtulması,
nişan almayı kolaylaştıracağı gibi geri tepmenin avcı üzerindeki etkisini de azaltır.
Levye hareketli tiplerde ve bazı çift namlulu tüfeklerde sıkça görülen bir dipçik
biçimi ise bu kısımda düz olan yani kabzasız olanlardır. İngiliz kundak adı verilen
bu dipçiklerin yapımındaki amaç, çift tetikli silahlarda bir tetikten diğerine geçme eylemine kolaylık sağladığı görüşüdür. Normal olarak öndeki tetiği düşürüp,
arkadakine geçtiğinizde, kabzadaki kavramınızı bir parçadan olsa değiştirmeniz
gerekir. Ancak bunu tabanca kabzalı tüfeklerde yapmanız nispeten zor olabilir.
Bütün bunların yanında kundaklarla ilgili bilinmesi gereken en önemli
konu, onun avcının anatomik yapısına uygun
olup olmadığıdır. Bu omuz genişliğine, boyun
uzunluğuna ya da yüzün etli veya ince oluşuna göre farklılıklar gösterebilir. Silahınızla hangi noktada rahatsanız, o nokta sizin için doğru olanıdır. Yeni bir tüfekle nişan alındığında,
.XQGDNYHHONXQGDù×
çoğu zaman dipçiğin farklı bir noktaya oturdu193
Sürdürülebilir Avcılık için Temel Eğitim
úQJLOL]NXQGDN
ğu görülecektir. Av sırasında bir şeyler yanlış
gidiyorsa yapılacak en mantıklı şey silahınızdan şüphelenip ödünç bulacağınız başka
silahlarla denemeler yapıp, hatanın nerede
olduğunu bulmaktır.
Yapınıza uygun bir tüfek onu ilk omuzladığınız anda, gözünüz arpacık ile aynı
hatta bakar ve namlu da hedefi gösterir
durumda olmalıdır. Tüfek omzunuza doğal olarak ve konforlu bir biçimde oturmalı, yanak ve arpacık
anında olması gereken yerde olmalıdır. Tetik ise hiçbir bilinçli
düşünceye yer vermeksizin çekilebilmelidir. Yerine oturmayan
bir silah ise, bu refleksin oluşumuna sadece engel olur.
Silah terminolojisinde düşüş, namlu hattının geriye olan
uzantısının dipçik tabanının üst noktasına veya yanak burnu
(Comb) olarak adlandırılan noktaya olan dikey uzaklığıdır. Bunu
ölçmenin en kolay yolu, namluyu bir masanın kenarına arpacığı
boşa düşecek şekilde yaslayıp gerekli uzaklıkları almaktır. Düşüş
mesafesinin çok olması, silahın hedefte aşağı vurmasına, az olması ise yukarıyı vurmasına sebep olur. Bunun telafisi iyi bir kundak
ustasının elinde her zaman mümkündür.
Av silahlarında “eğim”, önemli olan başka bir konudur. Silahınızı, dipçik gerisi zemine oturacak biçimde yere oturtup gövde
duvara değene kadar itin. Namlu ağzı ile duvar arasındaki mesafe,
size silahınızın eğimi hakkında bir fikir verecektir. Farklı eğimlerin
nişan hattınızı nasıl etkileyeceğini görmek için, dipçik gerisini örten
kapağın vidalarını gevşeterek alt ya da üst kısmına kalınca parçalar
sıkıştırabilirsiniz. Bazen çapına oranla aşırı olarak tepen silahların
çözümü burada olabilir. Dipçik gerisinin belirli bir ölçü ve açıda kesilmesi, bu ağır silah tepmelerini önemli ölçüde hafifletebilir. Ama
bu işlemin de işi iyi bilen kişiler tarafından yapılması gerekir.
Av Tüfeklerinde El Kundağı
El kundağının tek kırmalarda asıl amacı, fişek atıldıktan sonra
194
sıcaklıklığın etkisiyle namluyu tutan elin yanmasını önlemektir. Yarı otomatik av tüfeklerinde fişek haznesini gizler, el için bir dayanak
sağlar. Pompa hareketli av tüfeklerinde kurma
koluna bağlıdır. Fişek değiştirmek ve tüfeği kurma görevi vardır. Çiftelerde ise tetik yaylarının
kurulmasına, yukarıda bahsedilen ekstraktör ve
ejektör sistemlerinin çalışmasını sağlar.
Av Tüfeklerinde Fişekler
dHüLWOLHONXQGDNODU×
Gerçek anlamda ilk fişek 1812 yılında J.S. Pauly
tarafından geliştirildi. İlk fişekler karton, genellikle
de pirinçten yapılıyordu. Kovanlar günümüzdeki plastik şekillerini alana kadar
karton, pirinç, çelik, alüminyum ve çinkodan yapılmışlardır. Günümüzde yivsiz
av tüfeklerinde kullanılacak av fişekleri; 65, 70, 76 ve 89 mm uzunluğunda olurlar. Bu ebatlar kovan boyunun kıvrılmamış uzunluklarıdır. 76 ve 89 mm’dekilerin
daha güçlü olan magnum fişek atabilecek nitelikte tüfeklerde kullanılması gerekir. Aksi takdirde hoş olmayan sonuçlarla karşılaşılabilir.
Av fişekleri genelde, normal ve yüksek hızlı olmak üzere iki kategoride üretilirler. Normal ya da standart hızlı olanların namlu çıkışı 575-625 metre/saniye
arasında değişir. Kesin rakamı kovan içine konulacak saçmanın ağırlığı belirler.
Ancak çok fazla farklılıklar oluşmaz. Yüksek hızlı fişeklerin namlu çıkışı hızı ise
760 m/sn civarındadır. Bunlardan başka bir de magnum yüksek hızlı fişekler
vardır ki bunlarda değişen sadece saçma miktarı olup hız yaklaşık olarak aynıdır.
En küçük saçma numarası 12, en büyüğü ise şevrotindir. Numara küçüldükçe
saçma büyür.
Yivsiz av tüfeklerinde saçmanın yanında, büyük av hayvanlarının avı için tek kurşun atmak
da mümkündür. Bu tür tüfeklerde
namlu yiv ve set esasına göre yapılmadığı için mermi üzerinde yivler
açılmıştır. Bunların da değişik türde olanları mevcuttur. Şu anda piyasada her çapta av tüfeği için çok
çeşitte imal edilmiş yerli ve ithal av
NDOLEUHÀüHNOHU
fişeği bulunmaktadır.
195

Benzer belgeler