OGA S MURG

Transkript

OGA S MURG
Y
A S MUR
G
OG
Sayı 4 2012
BABAJÝ
SWAMÝ SRÝ YUKTESWAR’DAN
BABAJÝ
Ocak 1894'te Allahabad kentindeki Kumbha Mela'yý (Hinduizm'de Ganj nehrine
yapýlan toplu hac) ziyaretim sýrasýnda Ganj nehri kýyýsýnda yürürken bir adam bana
bir aziz tarafýndan çaðýrýldýðýmý söyledi. Bu çaðrýyý yapan Kutsal Kiþi, gurum
Varanasi'li Lahiri Mahayasa'nýn da gurusu olan Babaji idi. Böylece Kumbha
Mela'da benim paramguru maharajým (ruhsal öðrencinin gurusunun gurusu) ile bir
görüþme yapma onuruna eriþtim. Babaji ile sohbetimizde bu tür hac yerlerine
sýklýkla gelen ziyaretçilerin özelliklerinden bahsettik. Ben alçakgönüllülükle,
dünyanýn uzak köþelerinde, Avrupa ve Amerika'da, bambaþka iþler yapan ve
Kumbha Mela'nýn gerçek öneminden habersiz olan, ancak buradaki katýlýmcýlarýn
çoðundan çok daha akýllý kiþiler bulunduðunu söyledim. Akýl söz konusu
olduðunda, Avrupa ve Amerika'da yaþayan bu kiþiler ruhsal yola adanmýþlarla bir
tutulabilirdi, ancak uzak diyarlardaki bu akýllý kiþiler çoðu zaman statüye ya da
maddeye baðlanmýþ durumdaydýlar. Bunlardan bazýlarý bilim ve felsefe
alanlarýndaki incelemeleriyle ünlü olsalar da dinin birleþtiriciliðinin farkýnda
deðillerdi. Ýman edilen dinler ve inanýþlar insanlýðý sonsuza dek birbirinden ayýran
aþýlmasý neredeyse imkânsýz engeller haline gelmiþlerdi.
“Görüyorum ki Doðu'yla olduðu kadar, Batý'yla da ilgileniyorsun.” Babaji'nin
ýþýldayan yüzünden bana katýldýðý belliydi. “Tüm insanlýðý alacak kadar geniþ olan
kalbindeki sancýlarý hissettim. Bu yüzden seni buraya çaðýrdým.”
“Doðu ve Batý, eylem ve ruhsallýðýn birleþtirildiði altýn bir ara yol oluþturmalýdýr,”
diye devam etti. “Hindistan'ýn, maddi geliþme konusunda Batý'dan öðreneceði çok
þey vardýr; ayný þekilde Hindistan, Batý'nýn dini inançlarýný yoga biliminin sarsýlmaz
temellerine oturtabilmesi için, ona evrensel yöntemleri öðretebilir.”
Paramgurum maharaj Babaji gülümsedi ve bana Swami unvanýný vererek, beni
Atmajnanam (Kutsal Bilim) kitabýný yazmakla görevlendirdi. Nedenini bilmiyorum,
fakat engelleri kaldýrmak ve tüm dinlerdeki temel gerçekleri bir araya getirmek için
seçilmiþtim.
“Sen Svamji, Doðu'yla Batý arasýnda, gelecekteki uyumlu alýþ veriþte oynanacak
bir role sahipsin. Bundan birkaç sene sonra sana, yoganýn Batý'da yayýlmasý için
eðitebileceðin bir mürit göndereceðim. Batý'da ruhsal açýdan arayýþ içinde bulunan
birçok ruhun titreþimleri, bana bir sel gibi ulaþýyor. Amerika ve Avrupa'da,
uyandýrýlmayý bekleyen muhtemel azizler fark ediyorum.”
1
1
“Hareket, deðiþim, akýþ; iþte hayat bundan ibarettir.” sf.11
“Her þey ebediyen hareket halindedir ve titreþir; hem de inanýlmaz bir
hýzla.” sf.58
“Ýnsan da titreþimdir ve her birey kendi benzersiz frekansýnda titreþir.
Hepimizde bir baþkasýnýn titreþimlerini duyumsamamýz için gerekli algý
becerisi vardýr.” sf.58
Her þeyin denge halinde olduðu doðanýn olaðanüstü tasarýmýnda
bütün frekanslarý duyabilen usta bir dinleyici vardýr: Su.” sf.59
“1989 yýlýnda, Amerikan 21.yy. Bilim ve Teknik dergisinin Mart-Nisan
sayýsýnda Warren J.Hammerman, insan varlýðýný oluþturan organik
malzemenin, do notasýnýn üzerinde yaklaþýk olarak kýrk iki oktavlýk bir
frekans çizdiðini belirtiyordu. Do notasý için modern standart yaklaþýk
olarak 262 Hertz olarak belirlenmiþti; bu da söz konusu sesin kabaca
570 trilyon Hertz'e ulaþtýðý anlamýna gelir. Hertz, saniyedeki titreþim
sayýsýný gösteren birim olduðuna göre, bu çýkarsama insan denen
varlýðýn saniyede 570 trilyon kez titreþtiði anlamýna gelmektedir ki bu,
havsalanýn alamayacaðý, hayal gücünün de ötesinde muazzam bir
sayýdýr ve mucizevî bir potansiyele iþaret eder. Kýrk iki oktavý idrak
etmek zordur; ancak insan varlýðýnýn frekansýnýn adamakýllý farklý ve
emsalsiz olduðu ortadadýr. Ýnsan varlýðý, evreni içinde barýndýrýr; üst
üste bindirmeli frekanslarla doludur ve sonuçta ortaya çýkan kozmik
orantýlarýn senfonisidir.” sf.62
“Doðada bulunan diðer bütün varlýklarla ve nesnelerle rezonansa
girme kapasitesi olan tek canlý insandýr. Bizler evrende var olan her
þeyle konuþabiliriz. Bizler dýþarýya enerji verebilir ve karþýlýðýnda da
dýþarýdan enerji alabiliriz. Ne ki bu beceri iki ucu keskin bir býçak
gibidir. Ýnsan salt kendi açgözlülüðünün peþinden gidip, sýrf oburca
hýrslarýný beslemek üzere hareket ettiðinde doðadaki uyumu yakýp
yýkan bir enerji yayar.” sf.65
“Ýnsan bedeni esasen þuurdur ve þuurda ruhtur. Suyun bedende
yumuþak biçimde akýþýný saðlayan yöntemler, gelmiþ geçmiþ bütün
týbbi yöntemlerden daha üstün bir konumdadýr. Bütün mesele ruhu
kirlenmemiþ halde tutabilmektedir. Bedeninizde sirkülasyonda olan
suyun harikulade güzel kristaller oluþturma becerisine sahip olduðunu
bir düþünün. Siz izin verdiðiniz takdirde bu mucize gerçekleþecektir.”
sf.84
“Artýk baðýþýklýk sistemini güçlendirenin sadece sevgi olmadýðýný,
sevginin yanýsýra þükran duygusunun da elzem olduðunu biliyorum.”
sf.84
“Su basitçe
dan ibaret deðildir.Ýçtiðiniz suyun ne kadar doðal yada
saf olduðunun hiçbir önemi yoktur; ruhunuz katýþýksýz olmadýkça
içtiðiniz suyun tadýný alamazsýnýz.” sf.87
MASARU EMOTO
Bu örneðe bakarak, bizler acaba 3000 yýl sonrasýný hayal edebilir miyiz? Abartýnýn
abartýsýný bile hayal etsek, bu gelecekteki zamanýn gerçekliðini kavramamýza
yetmeyecektir. Daha öz bir ifadeyle, hayallerimizin ötesinde bir þeyler “gerçek”
olacaktýr. Bu hükmü biraz açarsak þöyle diyebiliriz:
“Ýnsanlýk tarihi boyunca, insan neyi hayal ettiyse bunlar aynen gerçek olmuþtur ve
olacaktýr”. Bu olgu bilimsel bir kuraldýr ve bilim insanlarý bunu hedefleyerek
buluþlarýn peþinden korkmadan giderler.
Günümüzde yapýlan bilimsel deneyler, tümüyle bu gerçeðin peþine
düþüldüðünü göstermektedir:
Büyük Hadron Çarpýþtýrýcýsý ile “ýþýktan hýzlý giden atom altý parçacýklarý”nýn
keþfi, beynimizin çalýþma düzeneðinin görüntülenmesi, parapsikolojik olaylarýn
anlaþýlmasý, varlýðý kabul edilen 9 boyutun adým adým peþine düþülmesi (þu anda
ancak üçünü biliyoruz), bu boyutlar arasýndaki paralel yaþamlarýn ve geçiþlerin
araþtýrýlmasý, ýþýnlanma, görünmezlik kumaþý, hayalet uçaklar gibi keþifler, bizleri
gelecekte ne gibi mucizelerin beklediðini haberlemektedir.
Bu bilgiler, “mucize” dediðimiz olgularýn
gerçekliðini bize göstermektedir ve bunun
örneðini yaþadýðým yöreden vermek isterim.
Kazdaðý/Ýda'ya Romalýlar “Mater Deum
Magna Ýdaea”demiþlerdir, yani “Tanrýlarýn
Büyük Anasý”. Bu sýfatýn sahibi ise “Kybele
Ana”dýr ve Roma'da “Cubaba” adýyla
kutsanmýþtýr. Yöremizin Türkmenleri,
Kazdaðý/Ýda'nýn zirvesinde bir “Yeþimtaþ”ýn
*Antandros kazýlarýnda ele geçen “Kazlý Kýz” var olduðuna inanýrlar ve daðýn zirvesini bu
figürinleri, Sarýkýz inancýnýn eskiye.giden “Yeþimtaþ”ýn sahibi olan “Sarýkýzana”
köklerini bizlere sunmaktadýr.
adýna kutsarlar.
Daðýn zirvesinin adý “Karataþ”dýr ve bu, “Kybeleana”nýn simgesi olan
“yontulmamýþ, el deðmemiþ göktaþý” olan “Baityl”un adýdýr. Bu adý, yine
“Kybel/Hybel”in evi olan Kâbe'de “Beytullah” ve Kudüs'de “Beytullahm”olarak
bulmaktayýz.
Binlerce yýl önce, Olympos'dan havalanan üç güzel tanrýça, þimþek hýzýyla
ýþýnlanarak Kazdaðý/Ýda'nýn zirvesinde ve çoban Paris'in yanýnda “zuhur”
etmiþlerdir. Ayný zirve 1000 yýl boyunca “Meryemana” mekâný olarak kutsanmýþ
ve bu tanrýsallýðý ardýndan gelen “Sarýkýzana”ya býrakmýþtýr. Bunlar gösterdikleri
“mucizeler” ile insanoðluna hizmet etmiþler, onlara huzur vermiþlerdir.
Her iki “Tanrýsal Varlýðý” buluþturan olay ise, Portekiz'in“Fatima” kentinde
meydana gelmiþtir.
1917 yýlýnda, üç genç çoban Hz.Meryem'i 6 kez gördüklerini ve burada doðaüstü
olaylara tanýk olduklarýný söylemiþlerdir. Hz.Meryem'in 5. görünüþünde yanlarýna
30.000 kiþi toplanmýþ, 6. görünüþünde bu sayý 70.000 olmuþtur. 13 Ekim 1917
günü vuku bulan 6. görünüþte, Güneþ döne döne Dünya'ya doðru inmiþtir. O
zamandan günümüze bu kentin yanýndaki “Fatima Tapýnaðý”, dini bir ziyaret yeri
olmuþ, Papa VI.Paulus 1967'de burayý ziyaret ederek anma törenine baþkanlýk
etmiþtir.
Hz.Muhammed'in kýzý Hz.Fatýma'nýn pek çok meziyeti olduðu anlatýlýr. Amcaoðlu
Hz.Ali ile evlenmiþ, ancak Hz.Muhammed'in hemen ardýndan ve yaklaþýk 24
yaþýnda ölmüþtür. Onun kültü adýna “Fatýmîler” devleti kurulmuþ ve Mýsýr'da 250
yýl hüküm sürmüþtür. Hýristiyan ile Musevi dünyasý da onu kutsamýþ ve
Hz.Meryem'den sonra “ikinci kadýn” olduðunu kabul etmiþtir.
*Davut Yýdýzý içinde Fatmaana Eli
“Sarýkýzana” öyküsünde, onun “Hz.Fatýma” olduðu
gerçeði kabul görmektedir. Hz.Muhammed'in yakýn
danýþmaný olan Selman-I Farisî ile birlikte uçarak,
Ýda'nýn tanrýsal doruðu “Karataþ”a konuþlanmýþ, kýsa
yaþamý içinde sayýsýz “mucize” yaratarak, buranýn
Kybele, Meryemana ile süren kutsallýðýný
devralmýþtýr. Görüldüðü gibi, “Tanrýsal Varlýklar”
arasýnda “halef-selef” iliþkisi daima vardýr ve
olacaktýr.
Ýnsanoðlu, boyutlar arasýndaki “paralel yaþamlar” kavramý ile yeni yeni
tanýþmaktadýr.
Eski öyküler; Çeþme/Urla Yarýmadasý'nda bir maðarada yaþayan Erythreia
Kâhinesi'nin, her biri 110 yýl süren 9 insan ömrü boyunca yaþadýðýný anlatýr ve
insanlar da buna inanýrdý. Ancak “inanç” yoluyla kabul edebileceðimiz bu bilgiyi,
günümüzde bilim ele almakta ve “Doða/Evren Yasalarý”ný keþfederek
doðrulamaya çalýþmaktadýr.
Tüm bu yazýlanlarý toparlarsak bana göre;
- “Mucize” olarak nitelenen olgular, aslýnda “Doða/Evren Yasalarý”nýn bir
sonucudur.
- Bu olgularý, “inanç” dediðimiz ve beynimiz ile tüm bedenimizin ortak faaliyeti olan
tanrýsal güç ile algýlayabilir, anlayabiliriz.
- “Ýnanç”, insanlarý boyutlar arasýnda gezdirebilen bir “karadelik” olmalýdýr. Bu
yetimiz sayesinde yüzlerce/binlerce yýl öncesine/sonrasýna giden yolu
kestirmeden bulabiliriz. Çünkü “Doða/Evren Yasalarý” aslýnca çok basit ve yalýn
olmalýdýrlar.
Bu kestirme yolu inancýyla keþfeden Sevgili Büyük Guru “Mahavatar Babaji” de,
diðer tüm selefleri gibi bizlerle paralel bir yaþam sürdürmekte, çok sevdiði dünya
insanlarýyla baðýný koparmamaktadýr. Bizler de “inanarak”, onu daima yanýmýzda
hissedebiliriz.
Ayrýca, bu gücümüzü sýnýrsýz anlamda çoðaltmalý, diðer boyutlara geçmenin ve
sonunda “Büyük Varlýða” ermenin yollarýný geliþtirmeliyiz.
Sevgiyle kalýn.
Ýskender Azatoðlu