Segment #4 - Borusan Contemporary

Transkript

Segment #4 - Borusan Contemporary
Borusan Contemporary ana
sayfasına ulaşmak için kodu
cihazınıza okutun.
Hafta sonları 10.00–20.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Open only on weekends between 10.00 am–8.00 pm
Borusan Contemporary - Rumeli Hisarı Mah. Baltalimanı Hisar Cad. No: 5 Perili Köşk 34470 Sarıyer-İstanbul
www.borusancontemporary.com
©Jesse Fleming, SALYANGOZ VE JİLET / THE SNAIL AND THE RAZOR, 2012
Segment #4
Segment #4
Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan Seçki
A Selection from the Borusan Contemporary Art Collection
14 Eylül / 14 September 2013 - 16 Şubat / 16 February 2014
Metinler / Texts: Dr. Necmi Sönmez
Fotoğraflar / Photography: Hadiye Cangökçe, Emin Yeniacun
Diğer imaj hakları Borusan Contemporary’de saklıdır. / Other image copyrights are reserved by
Borusan Contemporary.
Yayın hakları sanatçılara ve Borusan Contemporary’ye aittir.
Copyright belongs to the respective artists and Borusan Contemporary.
Sanatçılar / Artists:
Lars Arrhenius
Eelco Brand
Monika Bravo
Edward Burtynsky
Boredomresearch
Elif Boyner
Daniel Canogar
James Clar
Peter Coffin
David Drebin
Thierry Dreyfus
Ulrich Erben
Ayşe Erkmen
Jesse Fleming
Liam Gillick
Claudia Hart
Ray Harris
Chen Jiagang
Hannu Karjalainen
Alex Katz
Ali Kazma
Miru Kim
Brigitte Kowanz
Robert Mapplethorpe
José María Mellado
Abdurrahman Öztoprak
Pawel Pomorski
Erwin Redl
Gerwald Rockenschaub
Roman Signer
Björn Schülke
Paul Schwer
Markus Weggenmann
José María Yturralde
Beat Zoderer
Marina Zurkow
Küratör / Curator: Dr. Necmi Sönmez
3
Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan Seçki
A Selection from the Borusan Contemporary Art Collection
Sürekli olarak yeni alımlarla gelişen, sanatçılara verilen özel siparişlerle büyüyen ve çerçevesini
genişleten bir koleksiyonun sergilemesi nasıl yapılabilir? Hedefi yeni medya sanatını geniş çerçevede
izleyicilere sunmak olan bir müze koleksiyonunda, geçiçi sergiler ile var olan koleksiyon eserleri
arasında nasıl bir diyalog kurulabilir? Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan hazırlanan ve “Segment”
başlığıyla izleyiciye sunulan seçkiler, bu soruya ışık tutan bir sergileme modelini oluşturmaktadır.
Bu sergileme modelini bildik anlamda klasik müze sunumlarından farklı kılan temel öğe, Borusan
Contemporary’nin farklı katlarında homojen güncel sanat yorumlarının gündeme gelmesidir. Yılda
iki kez düzenlenen “Segment” sergileri, müze koleksiyonundan seçkilerle farklı çalışmalar arasında
kurulabilecek birlikteliklere dair yorumlar getirir. Türkçeye de yerleşmiş olan “segment” sözcüğü
parça ile bütün arasındaki ilişkiyi tanımlamaktadır. Bu doğrultuda “Segment” sergileri, Borusan
Contemporary bünyesindeki farklı yatay ve dikey ilişkileri Perili Köşk’ün mimarisinden kaynaklanan
özellikleri de gözeterek sunmayı amaçlar.
How to exhibit a collection growing with constant new acquisitions and works commissioned by artists
and pushing its boundaries further? How to establish a dialog between the temporary exhibitions and the
existing works in a museum collection which aims to foster New Media Art and present it to the public? The
selections titled “Segment” call upon works from the Borusan Contemporary Art Collection that serve as
means of offering an alternative model for these questions. What makes this exhibition model different from
those of traditional museums is that they present opportunities for homogenous readings on different floors
of Borusan Contemporary? Held semi-annually, the “Segment” exhibitions offer the viewer an opportunity
to establish links between the selections from the collection and other works. In this manner, the “Segment”
exhibitions present different vertical and horizontal relationships within Borusan Contemporary in a way to
observe and reflect the characteristics of Perili Köşk’s architecture.
Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu, ağırlıklı olarak 1990 sonrasına ait farklı tekniklerde
gerçekleştirilmiş çalışmalara yer veren homojen bir yapıya sahiptir. Donald Judd, François Morellet,
Sol LeWitt, Thomas Ruff, Keith Sonnier, Liam Gillick, Tatsuo Miyajima, Roman Signer gibi uluslararası
çağdaş sanatın önde gelen temsilcilerinin yanı sıra Çağdaş Türk Sanatı’nın farklı kuşakları da
(Kutluğ Ataman, Sarkis, Gülsün Karamustafa, Bülent Evren, Burak Arıkan, Cevdet Erek, Lale Delibaş,
Ergin Çavuşoğlu, Bengü Karaduman gibi) bu kurumsal koleksiyonda temsil edilmektedir. Robert
Mapplethorpe, Sebastião Salgado, Ahmet Ertuğ, Ola Kolehmainen, Edward Burtynsky, Lynn Davis ve
Thomas Ruff gibi sanatçıların temsil edildiği fotoğraf koleksiyonu da izleyiciye farklı bir perspektif
sunmaktadır.
2007 Şubat’ından itibaren Borusan Holding’in yönetim merkezi olarak kullanılmaya başlayan Perili
Köşk, Boğaziçi’nin en ilgi çeken sivil mimari yapılarından biridir. Hafta içinde aktif bir ofis, hafta
sonunda ise halka açık bir sergileme alanı olan Borusan Contemporary, çağdaş sanatla birlikte
yaşamanın ve üretmenin “sıra dışı” bir modeli olarak dikkati çeker.
The Borusan Contemporary Art Collection has a homogenous structure, mostly comprising works produced
after 1990s with different techniques. The collection features works of eminent figures of international
contemporary art such as Donald Judd, François Morellet, Sol LeWitt, Thomas Ruff, Keith Sonnier, Liam
Gillick, Tatsuo Miyajima and Roman Signer as well as works of contemporary Turkish artists from different
generations such as Kutluğ Ataman, Sarkis, Gülsün Karamustafa, Bülent Evren, Burak Arıkan, Cevdet Erek,
Lale Delibaş, Ergin Çavuşoğlu and Bengü Karaduman. The photography section represented by seminal
artists like Robert Mapplethorpe, Sebastião Salgado, Ahmet Ertuğ, Ola Kolehmainen, Edward Burtynsky,
Lynn Davis and Thomas Ruff offer the viewer a different perspective.
Perili Köşk, the home of Borusan Contemporary, which came into operation as Borusan Holding’s
headquarters as of February 2007, is one of the most interesting and exquisite civic architecture along
the Bosphorus. The building is used as an office during the week and as a museum open to public in the
weekend and stands as a striking example of living with contemporary art.
5
BEKLENİLMEYEN BİRLİKTELİKLER - MANYETİK ALANLAR
unexpected JUXTAPOSITIONS – MAGNETIC FIELDS
Gerçeküstücülük akımının ilk ürünlerinden biri olarak değerlendirilen metin, “Les Champs
magnétiques” (Manyetik Alanlar) ismiyle şair André Breton ve Philippe Soupault tarafından 1919’da
yayınlanmıştır. Farklı çağrışımlar ve anlamlar taşıyan cümleleri yan yana getirerek adeta yeni
bir “dil üreten” Fransız şairler, kısa bir süre sonra, 21. yüzyılın en etkili evrensel sanat akımı olan
Gerçeküstücülüğün temellerini atıyordu. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan derlenen seçki için,
yaklaşık yüz yıl önce yazılmış bir şiirsel metni çıkış noktası olarak almak ilk bakışta yadırganabilir. Ama
Yeni Medya Sanatı üzerine yoğunlaşan bir koleksiyondan derlenen Segment sergi dizisi, özellikle farklı
sanatçılar arasında “beklenilmeyen birliktelikler” kurmaktadır.
Considered to be one of the first products of the surrealist movement, “Les Champs magnétiques”
(Magnetic Fields) by André Breton and Philippe Soupault was published in 1919. The two French
poets, who produced a seemingly new “language” by bringing together sentences with different
associations and meanings, would soon lay the foundations of Surrealism, the most influential
universal art movement of the 21st century. It may seem unusual to adopt a poetic text dating back to
nearly one hundred years ago as the departure point for a selection from the Borusan Contemporary
Art Collection, yet the Segment exhibition series selected from a collection focusing on New Media Art
builds “unexpected juxtapositions” among different artists.
Bu sergileme modelini klasik müze sunumlarından ayıran, Borusan Contemporary’nin farklı
katlarındaki mimari çerçeve içinde, farklı tekniklerle üretilmiş çalışmaları yan yana getirirken, değişik
“manyetik alanlara” girme mecburiyetidir. Manyetik alan derken, her çalışmanın kendi etrafında
oluşturduğu imgesel çerçevelerden, “görsel örgülerden” yola çıkıyoruz. Yılda iki kez düzenlenen
“Segment” sergileri, bu çerçeve içinde klasik müze mimarisinin “beyaz duvar” mantığını taşımaz.
Çünkü haftanın beş günü beyaz yaka çalışanlarının ofis olarak kullandığı alanlar, hafta sonu “müze
karakterine” büründüğünde, bir çırpıda kendi karakterlerini değiştiremezler. Bu açıdan bakıldığında,
hem haftanın farklı günleri arasında, hem Borusan Contemporary’nin farklı katlarında, hem de farklı
eserlerin arasında “beklenilmeyen birliktelikler” ortaya çıkar. Tüm bunlara Boğaziçi manzarasını da
eklediğimizde, Perili Köşk’ün çok katmanlı bir yapıda olduğu ortaya çıkar. Manyetik alanlar, Yeni Medya
Sanatı çalışmalarını görmek için mecburen “karanlık bir alan” girmesiyle adeta otomatik olarak
kurgulanır.
The distinctive feature of this exhibition model setting it apart from more conventional museum
displays is the need to enter “magnetic fields”, as works resulting from different techniques are brought
together in the architectural framework of the different floors of Borusan Contemporary. Magnetic
fields are based on “visual patterns” formed by image-laden frames created by individual works.
“Segment” exhibitions shown twice annually refutes the “white wall” logic of conventional museum
architecture because the venue used by white collar workers as an office space for five days a week
cannot immediately transform its character when it adopts a museum character during the weekend.
This leads to “unexpected juxtapositions” between the different days of the week, among different
floors of Borusan Contemporary and among different works. Add to these the Bosphorus landscape
and you end up with the multi-layered structure of Perili Köşk. Magnetic fields are constructed almost
automatically as you have to enter a “dark field” in order to see New Media Artworks.
Segment #4 Sergİsİnİn Kavramsal Çerçevesİ
Segment #4 sergisi, alabildiğince farklı açılımları olan çalışmaları bir araya getirirken, onları “zoraki”
bir ortak paydada toplamaz. Çünkü serginin çıkış noktası olan kurumsal koleksiyon, 2000’lerden
itibaren farklı tekniklerde üretilmiş çalışmaların yer aldığı “homojen” bir yapıya sahiptir. Segment
#4 sergisi, koleksiyona yeni katılmış çalışmalar için alan açmayı hedeflerken, Erwin Redl ve Thierry
Dreyfus gerçekleştirmiş oldukları mekâna özgü yeni çalışmalar (site-specific) için de en uygun yorum
çerçevesini izleyicilere sunmayı hedefler.
The conceptual framework of the Segment #4 Exhibition
Segment #4 exhibition brings together works with radically different perspectives but does not
“impose” a common ground on them. This is because the corporate collection which serves as a point
of departure for the exhibition has a “homogeneous” structure including works produced by using
different techniques since 2000s. Segment #4 exhibition aims to open up a new field for new works
in the collection, while Erwin Redl and Thierry Dreyfus set out to present the most suitable interpretive
frame for their new site-specific works.
7
PAUL SCHWER SPOT ON #6
PAUL SCHWER SPOT ON #6
Spot On sergileri, Borusan Contemporary koleksiyonunda ağırlıklı olarak temsil edilen sanatçıların
çalışmalarını izleyicilere sunmak için geliştirilmiş bir sunum modelidir. Çalışmalarını Düsseldorf’ta
sürdüren Paul Schwer, 2007 yılında Borusan Contemporary için büyük bir duvar resmi gerçekleştirmişti.
Bu tarihten itibaren birçok kez İstanbul’a gelerek çalışmalarını sürdüren sanatçı, her ziyaretinde
çekmiş olduğu fotoğraflar ve yaptığı desenlerle görsel bir bellek oluşturmuştu. Spot On #6, Paul
Schwer’in İstanbul’dan esinlenerek oluşturduğu ve daha önce hiçbir yerde sergilenmemiş olan yeni
çalışmalarını kapsamaktadır.
Spot On exhibition is a presentation model developed in order to showcase the works of artists
represented in the Borusan Contemporary Art Collection. Based in Dusseldorf, Paul Schwer did a large
mural painting for Borusan Contemporary in 2007. Since then, he visited Istanbul many times and
formed a visual memory with the photos he took and the designs he made during his visits. Spot On
#6 features new work inspired by Istanbul by Paul Schwer, which have never been displayed before.
İstanbul Güncesi: Tour-Retour
Paul Schwer’in bir “ışık heykeli” ve altı adet deneysel özgün baskı çalışmasından oluşan Spot on
#6, sanatçının öncelikle İstanbul’la kurmuş olduğu görsel diyaloga gönderme yapıyor. “İstanbul
Güncesi: Tour-Retour” isminden de anlaşılacağı gibi sanatçı, 2007-2013 yılları arasında düzenli olarak
İstanbul’a yaptığı yolculuklarda gördüklerinden etkilenerek bu kente olan saygısını ve hayranlığını
dile getiren bir dizi çalışma gerçekleştirdi. Spot On #6; ışık, fotoğraf, özgün baskı gibi oldukça farklı
tekniklerin bir araya gelmesiyle üretilmiş olan işleri izleyicilere sunuyor. Schwer’in Galata (2013) adlı
eseri pleksiglas, neon ve naylon folyolar üzerine basılmış ve boyanmış İstanbul görüntülerini bir araya
getiriyor. Sanatçının kolaj mantığına dayanarak gerçekleştirdiği bu çalışma, soyut formlara dayalı
öğeleri anlatımcı olmadan bir araya getirmeyi başarıyor.
Dikkatli izleyiciler, sanatçının İstanbul’da çekmiş olduğu fotoğraflarından yola çıkarak oluşturduğu
deneysel özgün baskılarında, tıpkı “ışık heykeli”nde olduğu gibi, farklı renk detaylarıyla karşılaşacaklar.
Öteden beri renk ögesine özel bir önem vererek araştırmalarını sürdüren Schwer, bu çalışmalarında
birbirinden çarpıcı tonları bir araya getirirken “soyut bir kurgunun” peşinde ilerliyor. Serigrafi tekniğiyle
basılmış olan özgün baskı çalışmalarını sanatçının görsel bir “İstanbul güncesi” olarak yorumlamak da
mümkün. Çünkü burada izleyicilerin karşılaştıkları motifler, turistik İstanbul imgelerinden uzaklaşarak,
normal yaşama gönderme yapan bir özelliğe sahipler.
“İstanbul Güncesi: Tour-Retour” sergisinin, açık pembe renkle boyanmış duvarlar üzerinde izleyicilere
sunulması bir rastlantı değildir. Günümüzde çok yaygın olmasa da bu renk, hem Bizans mozaiklerinde,
hem de Osmanlı sivil mimarisinde sıkça kullanılmıştı. Sanatçı kentin belleğinde artık unutulmuş olan
açık pembe tonunu seçerek, farklı kültürel yorumlamaların da kapılarını aralıyor.
The Istanbul Diary: Tour-Retour
Constituting one “light sculpture” and six experimental original prints, Spot On #6 primarily refers
to the visual dialogue Paul Schwer built with Istanbul. As the title “The Istanbul Diary: Tour-Retour”
implies, the artist did a series of works expressing his respect for and admiration of Istanbul under the
influence of his experiences in Istanbul between 2007-2013. Spot On #6 presents the visitors works
that are produced using different techniques such as light, photography and original print. Schwer’s
Galata (2013) brings together colored images of Istanbul printed on plexiglas, neon and nylon folios.
Relying on a collage style, the work succeeds in compiling elements based on abstract forms that
avoid an expressionist tone.
Careful visitors will notice different colour details in the experimental original prints Schwer designed
based on the photos he took in Istanbul, just like his “light sculpture”. Continuing his studies with a
focus on the element of colour, Schwer pursues an “abstract construct” as he combines striking hues
in these works. It is possible to interpret the artist’s original silk-screen prints as a visual “Istanbul
Diary” because the motifs seen by visitors distance themselves from touristic images of Istanbul and
refer to daily life.
It is no coincidence that “The Istanbul Diary: Tour-Retour” exhibition is displayed on light pink walls.
Although not that widespread today, this colour was used abundantly on Byzantine mosaics and in
Ottoman civil architecture. The artist opens up possibilities for different cultural interpretations by
choosing a light shade of pink, forgotten in the city’s memory by now.
9
11
Paul Schwer, GALATA, 2013
Valbuena
Site specific intervention
2
1
KAT
FLOOR
1
13
1. Thierry Dreyfus, HAYALLERİMİZ HAYAL KALACAK / OUR DREAMS REMAIN OUR DREAMS, 2013*
2. Daniel Canogar, KAVŞAK / CROSSROAD, 2012
2
*Günbatımından sonra izlenebilmektedir / This work only can be seen after the sunset
6
5
4
Geçtiğimiz yıl Borusan Contemporary’de kişisel sergisi açılan Brigitte Kowanz’ın neon heykeli,
“Segment #4” sergisinin başlangıç noktasını oluşturuyor. Sanatçı, geometrik formlar üzerine
kurguladığı çalışmasında, kavramsal olarak “sayı” olgusu üzerine yoğunlaşıyor. Sayılar, her kültür ve
gelenekte anlamı “aynı” olan evrensel değerlere gönderme yapar.
İzleyiciler bu katta, Rafael Lozano-Hemmer’in sergisinin yanı sıra; Daniel Canogar, Ayşe Erkmen ve
Björn Schülke’nin Borusan Contemporary için yapmış oldukları mekâna özgü kalıcı (site-specific)
çalışmalarla karşılaştıkları gibi, Perili Köşk’ün ana merdiven alanı etrafına Erwin Redl’in tasarlamış
olduğu ışık yerleştirmesini de izleyebilirler. Teknik olarak neon, LED ve dijital deneylerle geliştirilen bu
çalışmalar kurumsal koleksiyonun yönünü belirleyen bir karaktere sahiptir.
Ana merdivenlerin başladığı noktaya yerleştirilmiş olan Roman Signer’e ait video çalışması da, “akan
imge” (moving image) kavramının koleksiyon içindeki önemine vurgu yapar. Bu nokta aynı zamanda
“Segment #4” sergisinin başlangıç noktasıdır.
2
3
1
KAT
FLOOR
2
The neon sculpture by Brigitte Kowanz, who opened a solo exhibition at Borusan Contemporary last year,
forms the starting point of “Segment #4”. The artist conceptually focuses on the phenomenon of “number”
in her work that is based on geometrical forms. Numbers refer to universal values that carry the “same”
meaning in all cultures and traditions.
On this floor, viewers can see Rafael Lozano-Hemmer’s exhibition in addition to site-specific works by Daniel
Canogar, Ayşe Erkmen and Björn Schülke produced for Borusan Contemporary, while the light installation
designed by Erwin Redl will be on display around the main staircase of Perili Köşk. These works technically
developed through neon, LED and digital experiments define the direction of the corporate collection.
The video work by Roman Signer at the beginning of the main staircase puts emphasis on the importance
of the “moving image” concept in the collection. This is also the beginning of “Segment #4”.
1. Ayşe Erkmen, RENGÂRENK / COLOURFUL, 2009
2. Daniel Canogar, 250 K, Ed. 2/3, 2011
3. Björn Schülke, SV1, 2011
4. Erwin Redl, MEANDERING, 2013
5. Brigitte Kowanz, 1234567890, 2012
6. Roman Signer, 56 KÜÇÜK HELİKOPTER / 56 KLEINE HELIKOPTER, Ed. 3/10 + 3 AP, 2008
5
15
10
2
8
1
3
4
5
9
3
3
3
3
3
7
6
KAT
FLOOR
3
1. Monika Bravo, DOZENFIELDS, Ed. 1/6 + 1 AP, 2005
2. Eelco Brand, X.movi, Ed. 1/6, 2012
Perili Köşk’ün ana merdiven boşluğu ve çevresi, “Segment #4” sergisi nedeniyle Borusan Çağdaş
Sanat Koleksiyonu’nda yer alan video çalışmalarıyla “sarmal bir etki” oluşturmak için tasarlanmıştır.
Bu sayede, daha önceki sergilerde de gösterilen video işleri “beklenilmeyen birliktelikler” kurmak
amacıyla diğer çalışmalarla bir araya gelir. Monika Bravo ve Eelco Brand’e ait olan videolarda,
animasyon tekniğinin farklı yorumları ön alana çıkmaktadır. Dijital üretime dayalı olan bu çalışmalarda
karşılaşılan “anlatım” izleyiciyi farklı bir dünya görüşüyle baş başa bırakır. Hareketlilik ve sürekli
değişim, her iki videonun ortak paydaları arasındadır.
Üçüncü katın ana mekânı ise, koleksiyonda farklı çalışmalarıyla (resim, heykel, deneysel kağıt
işleri) temsil edilen Paul Schwer’in Spot On #6 sergisine ayırılmıştır. Mekânın tamamını etkisi altına
alan Galata sanatçının yeni bir çalışmasıdır. Ofis bölümlerinde sunulan farklı sanatçılara ait işlerde,
“renk öğesinin” farklı yorumlarını ortaya çıkaracak bir yol izlenilmiştir. 1980’li yıllarda uluslararası
etkinliklerde isimlerini duyuran Gerwald Rockenschaub, Alex Katz ve Beat Zoderer’e ait resimlerde,
hem figüratif, hem de soyut temalarla, farklı farklı renk yorumları ortaya çıkar.
The main staircase and the surrounding space in Perili Köşk have been designed to create a “spiraling
effect” with the video works from the Borusan Contemporary Art Collection. Therefore video works shown
in previous shows are brought together with other works to create “unlikely juxtapositions”. Different
interpretations of the animation technique are foregrounded in the videos by Monika Bravo and Eelco Brand.
The expression encountered in these digitally produced works offers the visitors a different worldview.
Mobility and continuous change are at the center of both videos.
The main space of the third floor has been allocated to Paul Schwer’s Spot On #6 exhibition and the variety
of his works in the collection (including paintings, sculpture and experimental paper work). Leaving its
impression on the whole space, Galata is a new work by the artist. Paintings by Gerwald Rockenschaub,
Alex Katz and Beat Zoderer, who became known in international shows in the 1980s offer different
interpretations of colour through both figurative and abstract themes.
3. Paul Schwer, İSTANBUL SERİSİ / ISTANBUL SERIES (6 parça / 6 pieces), Ed. 3/20, 2013
4. Paul Schwer, GALATA, 2013
5. Gerwald Rockenschaub, İSİMSİZ / UNTITLED, 2006
6. Pawel Pomorski, MULTİKÜP / MULTICUBE, 2008
7. Beat Zoderer, NAGELSCHERENSCHNITT, 2011
8. Alex Katz, KUZEYLİ MANZARA SERİSİ / NORTHERN LANDSCAPE SERIES I,II, III, Ed. 37/100
9. Paul Schwer, BORUSAN İÇİN DUVAR RESMİ / WALL PAINTING FOR BORUSAN, 2007
10.Marina Zurkow, ELIXIR I, Ed. 4/7, 2009
10
17
Bu katta, Vicious Circular Breathing sergisinde bulunan eserler yer almaktadır.
Borusan Contemporary’de Rafael Lozano-Hemmer’in yeni ve son dönem eserlerinden oluşan bu
sergi, sanatçının kişisel ve duygusal çağrışımlar yaratan sanatının, yaşamsal belirtileri içeren ve
onları harekete geçiren doğasını keşfediyor. Yerleştirmelerin tümü, atan bir kalp, nefes alan bir beden
ve insan iletişiminin temel taşı olan ses gibi ana fiziksel edimlere odaklanıyor. Müze ziyaretçisinin
nefesi, konuşması ve nabzı, sergideki yerleştirmelerin içeriğini oluşturuyor; bu, sadece yapayalnız
benliğimizin önemini değil, aynı zamanda bireyin karmaşık kolektif hayattaki konumunu da hatırlatıyor.
Dördüncü kattaki ofislerde bulunan ve Lozano-Hemmer’in daha küçük işlerinden oluşan seçki,
galerilerdeki sergiyi bir bağlama yerleştirmeyi amaçlıyor.
1
This floor exclusively includes artworks from the Vicious Circular Breathing exhibition.
The focus of the Rafael Lozano Hemmer exhibition on view at Borusan Contemporary is a particular
thread of his practice that explores the very personal, emotionally evocative nature of his art that
embodies and activates signs of life. All of the installations in the 2nd and 4th floor galleries are
conceptually rooted in decidedly core human physical labors that include the beating heart, the
breathing body and the keystone of human communication, the voice.
The exhibition in the galleries is contextualized by a special selection of smaller works by LozanoHemmer that can be found in the fourth floor office space.
KAT
FLOOR
4
1. Hannu Karjalainen, BİR MİMARA DOĞRU / TOWARDS AN ARCHITECT, Ed. 2/5, 2010
19
3
2
7
4
1
6
ASMA KAT
MEZZANINE
4A asma katın girişinde, James Clar’ın bir videosu ve bir neon işi birbirine yakın alanlarda sergilenerek,
sanatçının iki çalışması arasında bir ortaklık kurmaya çalışılmaktadır. İzleyicilerin kavrayabileceği gibi,
video çalışmasında (Daima En İyi Dostlar) birbirine yakın duran iki asker figürünü gösterir. Serbest
Düşüş ismini taşıyan neon heykeli de düşen bir figürü temsil etmektedir. Bu çalışma, 11 Eylül
saldırıları sırasında New York’ta gökdelenlerden atlayan trajik insan figürlerini anımsattığı gibi, Yunan
mitolojisindeki Ikarus temasına da gönderme yapar. Askerler ve düşen insan figürleri imgesel olarak
günümüzün politik ve ekonomik gelişmelerine atıfta bulunurlar.
5
4A
1. James Clar, DAİMA EN İYİ DOSTLAR / BEST FRIENDS FOREVER (BFF), Ed. 1/1 + 1AP, 2010
2. James Clar, SERBEST DÜŞÜŞ / FREEFALL V2, Tek / Unique, 2011
3. Chen Jiagang, TEMPTATION #22, BEAUTY, 2008
4. Edward Burtynsky, GEMİ İMHA 2 / SHIPBREAKING 2, Chittadong, Bangladesh, 2000
Çalışmalarında genellikle insan figürünü farklı çağrışımlara açık yapısıyla kullanan fotoğraf sanatçısı
Chen Jiagang, Çin’deki bir endüstri bölgesinde, tozun toprağın içindeki genç kızları gösteren işinde
(Beauty), sanayileşmenin ağır bedelini, gündeme gelmeyen sorulara gönderme yapar. Endüstriyel
üretimi ve sonuçlarını sorgulayan ve günümüz Amerikan fotoğrafının en güçlü temsilcilerinden biri
olarak değerlendirilen Edward Burtynsky’nin çalışması Gemi İmha 2 ise Bangladeş’ten bir görüntü
sunmaktadır.
José María Mellado ve José María Yturallde’nin çalışmalarında ise soyut formların ön plana çıktığı
gözlemlenmektedir.
A video and a neon work by James Clar are displayed in adjacent areas in the entrance of the 4A
mezzanine floor with the aim of establishing commonalities between the two works. As the visitors
will see, the video work (Best Friends Forever) shows two soldier figures standing next to each other.
The neon sculpture titled Free Fall represents a falling figure. While the work recalls the tragic human
figures who jumped out of skyscrapers in New York during the 9/11 attacks, it also refers to the Icarus
theme in Greek mythology. The images of soldiers and falling people are references to current political
and economic developments.
Photographer Chen Jiagang, who often uses free associations of the human figure in his works, refers
to the big cost of industrialization and unaddressed questions in his Beauty, showing young girls
immersed in dust and soil in an industrial area in China. Considered to be one of the strongest voices
in current American photography, Edward Burtynsky continues to question industrial production and
its consequences in his Shipwreck 2, offering an image from Bangladesh.
Abstract forms are in the foreground in the works by José María Mellado and José María Yturallde.
5. José María Mellado, TEQUENDAMA ŞELALERİ / TEQUENDAMA FALLS, Medellin, Colombia, Ed. 1/5, 2008
6. José María Yturralde, KAPANIŞ PARÇASI (KIRMIZI VE MAVİ-KIRMIZI) / POSTLUDE (RED & BLUE-RED), Tek / Unique,
2006
7. Eelco Brand, SB.movi, Ed. 5/6, 2006
3
21
Bu katın merdivenlerinde sunulan Marina Zurkow (Elixir IV) ve Jesse Fleming’in videoları (The Snail
and the Razor) arasında beklenilmeyen birliktelikler kurulabilir. Her iki sanatçı da, güncel yaşamda pek
farkına varılmayan özelliklerden yola çıkarak etkileyici bir anlatım geliştirmiştir. Fleming’in çalışmasında
ön plana çıkan “gerilim” her yönüyle dikkat çekicidir. Çünkü bu videodaki küçük salyangoz, aslında
kesici bir alet olan tıraş bıçağını bir tür oyun aracı olarak görür. Onun üzerine çıktığında kendisine
zarar geleceğini düşünmez. Fleming, Gerçeküstücü sanatçıların 20. yüzyıl başında giriştiği deneyleri
günümüze taşırken, “sıradan” olguların ve kavramların sınırlarını araştırır.
9
2
1
8
4
8
3
7
6
KAT
FLOOR
5
4
4
4
4
5
1. Eelco Brand, T.movi, Ed. 3/6, 2011
2. Jesse Fleming, SALYANGOZ VE JİLET / THE SNAIL AND THE RAZOR, 2012
3. Paul Schwer, ŞANGAY SERİSİ / SHANGHAI SERIES, 2010
4. Robert Mapplethorpe, LISA LYON, (5 parça / 5 pieces), 1980-82
5. Miru Kim, RICHMOND ENERJİ SANTRALİ 2 / RICHMOND POWER STATION 2, 5 edisyondan sanatçı kopyası / AP 1/1 from
Ed. Of 5, 2008
6. Miru Kim, ZEYREK SARNICI / ZEYREK CISTERN, Ed. 2/5, 2010
7. Liam Gillick, YAŞANMIŞ BİR KIRILMANIN YOKLUĞUNDAN GELEN / DERIVED FROM THE ABSENCE OF A LEGISLATED
BREAK, 2007
8. Ali Kazma, WRITTEN, 2011
9. Marina Zurkow, ELIXIR IV, 2008
Robert Mapplethorpe’un etkileyici fotoğraflarının sergilendiği bölüm, ister kadın ister erkek olsun
“insan figürünü” farklı perspektiflerden yorumlayan sanatçının farklı imgelerini bir araya getirmektedir.
Mapplethorpe, fotoğrafı belgeleyici karakterinden sıyırıp estetik bir araştırma alanına dönüştürdüğünde
erotik çağrışımları devreye sokarak izleyiciyi gördüğünün ötesine sürükler. Bu gerçeküstücü taktik,
hem yeni anlatım olanakları açar, hem de tehlikeli oyunları başlatır. Ali Kazma’nın kendi atölyesinde
çekmiş olduğu videosunda da (Written) bu tehlikeli oyunlara benzer eğilimler dikkat çeker. Yanan kağıt
imgesinin çağrışımları kültür tarihinde önemli bir yere sahipken sanatçı, nasıl bir gönderme yaptığı
hakkında izleyiciye ipucu vermez. Bu bakımdan, etkileyici renkleriyle mekâna damgasını vuran Liam
Gillick’in duvar çalışmasında da “gösterilenin” arkasındaki kavramlara vurgu yapar.
5. katta sergilenen bir başka eser ise Miru Kim’in kendisini model olarak kullandığı fotoğraf
çalışmalarıdır. Sanatçı (çıplak) vücudunu farklı tarihi, tanınmış mekanlarda bir tür performans olarak
kullandığında değişik bağlamlar oluşturmaktadır. Bunların arasında Feminizm, kadın vücudunun obje
olarak kullanılması önemli bir yer tutar.
An unexpected alliance can be built between the videos by Marina Zurkow (Elixir IV) and Jesse
Fleming (The Snail and the Razor) on display in the staircase of this floor. Both artists have developed
a striking form of expression by taking departure from features which are hardly noticed in daily life.
The “tension” emerging out of Fleming’s work is truly overwhelming. In this particular video a small
snail makes a toy out of a sharp razor. It does not see any risk in climbing on top of the razor. Fleming
carries the early 20th century surrealist experiments to our day and explores the borders of “ordinary”
phenomena and concepts.
The section where Robert Mapplethorpe’s impressive photos are displayed brings together different
images by the artist who interprets male or female “human figures” from a variety of perspectives.
When he purges photography from its documentary character and turns it into a field of aesthetic
exploration, Mapplethorpe takes the viewers beyond what they see by mobilizing erotic associations.
This surrealist tactic not only opens up new possibilities for expression but also initiates dangerous
games. The video shot by Ali Kazma in his studio (Written) is also marked by similar tendencies.
While the associations created by the burning paper have an important place in cultural history, the
visitors are not offered any clues about the references the artist makes. In the same manner, Liam
Gillick’s mural work which leaves its imprint in
the whole space with its imposing colours places
emphasis on the concepts that underlie what is
being shown.
Photos by Miru Kim, where the artist is her
own model, are also displayed on the 5th floor.
The artist uses her (naked) body as a form of
performance in various well-known historical
sites and builds different contexts. Among these
Feminism is one where the female body is used
as an object.
23
Ana merdiven kısmında yer alan Elif Boyner, Ray Harris ve Lars Arrhenius’a ait videolarda
farklı animasyon teknikleri kullanılarak güncel yaşamın değişik özelliklerine göndermeler
yapılmaktadır. Gerçeküstücü motiflerin bazen eleştirel, bazen ironik anlatım biçimleriyle ele
alınması, bu bölümdeki çalışmaların farklı perspektiflerden değerlendirilmesine olanak tanır. Ama
izleyiciler burada belli bir “neden-sonuç” ilişkisi aramadan kendi hislerine göre hareket ederek
farklı yorumlara ulaşabilirler.
6
Markus Weggenmann’a ait soyut çalışmalarda, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nda ağırlıklı
olarak ortaya çıkan “renkçi” yaklaşım ilk bakışta dikkati çeker. Sanatçı, dış dünyaya gönderme
yapmaksızın kendi form dünyasını ortaya çıkarır.
2
1
3
4
5
Videos by Elif Boyner, Ray Harris and Lars Arrhenius in the main staircase use different animation
techniques to refer to different features of our daily lives. The critical and at times ironic expressions
of surrealist motifs enable the works in this section to be tackled from various perspectives. However,
visitors can also use their intuition to arrive at different interpretations without looking for any causal
relationships.
Mainly “colourist” approach that emerges from the Borusan Contemporary Art Collection makes itself
felt in the abstract works by Markus Weggenmann. The artist produces his own form without any
reference to the external world.
KAT
FLOOR
6
25
1. Elif Boyner, EBEDİ TEKERRÜR / ETERNAL RECURRENCE, 2012
2. Lars Arrhenius, HABITAT, Ed. 5/5, 2006
3. Paul Schwer, ŞANGAY SERİSİ / SHANGHAI SERIES, 2010
4. Markus Weggenmann, UNTITLED NR. 363, 2007
5. Markus Weggenmann, UNTITLED NR. 338, 2007
6. Ray Harris, BENİ BIRAK / LET ME GO, Ed. 1/6 + 1AP, 2011
4
Boredomresearch ve Claudia Hart’a ait video çalışmalarının yer aldığı merdiven kısmının buradaki
en önemli işlevi, izleyicileri mekânın değişik ışık ve mimari özelliklerine hazırlamaktır. Perili Köşk’ün
en etkileyici Boğaz manzarasına sahip olan bu katındaki çalışmaların tamamı Borusan Çağdaş Sanat
Koleksiyonu’ndaki farklı eğilimleri temsil ederek, kurumsal çizginin ön plana çıkması hedefiyle bir
araya getirilmiştir.
2
5
1
4
3
9
10
KAT
FLOOR
8
Bu katın diğer bölümlerinde yer alan David Drebin ve Peter Coffin’e ait çalışmalar ise, dijital
tekniklerle üretilmiş olan farklı bir estetik yaklaşımı öne çıkarır. Drebin’in müdahale edilmiş renkli
fotoğraflarıyla, Coffin’in manipüle edilmiş renklerle bilgisayar kullanarak tasarladığı çalışması, Borusan
Contemporary’nin dijital tekniklerle üretilmiş olan deneysel yaklaşımlara olan ilgisine vurgu yapar.
7
6
7
1. Boredomresearch, LOST CALLS OF CLOUD MOUNTAIN WHIRLIGIGS, 2009-10
2. Claudia Hart, MEVSİMLER / THE SEASONS, Ed. 2/6+2 AP, 2009
3. Sarkis, KARANLIĞIN IŞIĞI / THE LIGHT OF THE DARKNESS, 2010
4. Ulrich Erben, PAESAGIO VARIABLE, 2004
5. Abdurrahman Öztoprak, RESİM 461 / PAINTING 461, 2007
6. David Drebin, NEW YORK’TA YAĞMUR / RAIN IN NYC, Ed. 1/10, 2009
7. David Drebin, DENİZ / THE SEA, Ed. 1/7, 2010
8. Peter Coffin, İSİMSİZ (COLBY POSTER COMPANY İÇİN TASARIM) / UNTITLED (DESIGN FOR COLBY POSTER
COMPANY), Ed. 4/5, 2008
9. Beat Zoderer, TAVAN FRESKİ NO.2 / CEILING FRESCO NO.2, 2011
10.Paul Schwer, RED BAOZI, 2007
Soyut sanatın yaşayan en önemli Alman temsilcilerinden biri olarak değerlendirilen Ulrich Erben’e
ait anıtsal nitelikli tuval çalışması (Paesagio Variable), yedinci katı etkisi altına alan etkileyici renk
bütünlüklerine sahiptir. Geometrik ve soyut formları gündeme getiren bu çalışma, “yalın” karakterini
ve gücünü kurgusundaki kavramsal bütünlükten alır.
The primary function of the staircase hosting
video works by Boredomresearch and Claudia
Hart is to prepare the viewers for the different
light and architectural characteristics of this
space. This floor boasts the best views of the
Bosphorus in Perili Köşk and all the works
featured here are brought together in order
to represent the different tendencies in the
Borusan Contemporary Art Collection and to
foreground the institutional attitude.
27
Monumental canvas work (Paesagio Variable)
by Ulrich Erben, who is considered to be
one of the most important living German
representatives of abstract art, has an
impressive color coherence that affects the
whole seventh floor. Reviving geometrical
and abstract forms, this work takes its plain
character and power from its conceptual
unity.
Works by David Drebin and Peter Coffin,
placed in different sections of this floor,
present a distinctive aesthetic approach.
Drebin’s colour photos reflecting the
artist’s intervention and Coffin’s computerdesigned work featuring manipulated colours
emphasize Borusan Contemporary’s interest
in experimental approaches produced by
digital techniques.
8
Perili Köşk’te kapsamlı toplantıların yapıldığı bu katta, Jerry Zeniuk’un mekân için özel olarak
gerçekleştirdiği bir duvar resmi ve Keith Sonnier’in neon heykeli yer almaktadır. Zeniuk, Boğaziçi’nin en
etkileyici manzalarından birinin yer aldığı bu mekânda, son derece dikkatli bir şekilde, bu manzarada
görünmeyen sarı, turuncu, turkuaz renklerinden hareket ederek mekânın tamamını adeta kuşatan bir
çalışma gerçekleştirmiştir. Birbirinden farklı nüansları olan renklerin ön plana çıktığı bu duvar çalışmasındaki
dingin atmosfer Sonnier’nin çalışmasında yer alan neon renklerin de katılımıyla desteklenir. İdeal bir çalışma
mekânı olmasının ötesinde renklerin bütünleyici özellikleri izleyiciyi sanat hakkında düşünmeye davet eder.
1
2
KAT
FLOOR
The eighth floor where grand meetings are held houses the wall painting specially made for the
space by Jerry Zeniuk and Keith Sonnier’s neon sculpture. Zeniuk’s work enveloping the entire space
uses colors like yellow, orange and turquoise which do not exist in the immaculate landscape of the
Bosphorus seen from the room. Each and every color used have their own nuances and altogether
they create a still atmosphere supported by the neon colors in Sonnier’s work. In addition to being an
ideal working environment, this space invites the viewer to ponder about art with the complementary
effect of colors.
8
29
1. Keith Sonnier, BALO SALONU AVİZE YERLEŞTİRMESİ / BALLROOM CHANDELIER INSTALLATION, 2007, 600 x 100 x 100
cm, Argon ve neonlu cam tüpler / Glass tubes with argon and neon
2. Jerry Zeniuk, İSTANBUL DUVAR RESMİ / ISTANBUL WALL PAINTING, 2007, 240 x 1500 cm, Duvar üzerine akrilik / Acrylic
on wall
1 2
İkinci Boğaz köprüsüne yakın duran, iki farklı büyüklükteki teras bu katta izleyiciye kelimenin tam
anlamıyla büyüleyici bir panoramik manzara sunar. Doğudan batıya İstanbul’un siluetini ortaya
koyan iki terasta, Ekrem Yalçındağ, Andrew Rogers ve Beat Zoderer’in çalışmaları yer almaktadır.
Yalçındağ, küçük kule mekânında, kahverenginin tonlarını kullanarak farklı bir mekânsal atmosfer
oluştururken, Rogers ve Zoderer’e ait heykeller renkli formlarıyla dikkati çekerler.
3
The two terraces of different size view the second Bosphorus Bridge and offer a fascinating spectacle
of Istanbul’s worldfamous silhouette in the east-west direction.
The two terraces are crowned with the works of Ekrem Yalçındağ, Andrew Rogers and Beat Zoderer.
While Yalçındağ creates a different spatial atmosphere using different shades of brown in the small
tower, sculptures of Rogers and Zoderer catch the viewer’s eye with their distinct forms.
2
1
KAT
FLOOR
9
31
1. Beat Zoderer, PATCH BALL NO. 3, 2009, Çap / Diameter 153 cm, Akrilik üzerine alüminyum / Acrylic on aluminum
2. Andrew Rogers, ÇÖZÜLEN / UNFURLING, 2007, 300 x 100 x 100 cm, Bronz, altın / Bronze, gold
3. Ekrem Yalçındağ, EV GİBİ / FEELS LIKE HOME, 2007, 2500 cm, Duvar üzerine sprey ve yağlıboya / Spray and oil on wall
1
SANATÇI ÖZGEÇMİŞİ
ARTIST BIOGRAPHY
PAUL SCHWER
PAUL SCHWER
1951 yılında Almanya Schwarzwald bölgesinin Schnonach şehrinde doğdu.
Düsseldorf’ta yaşıyor ve çalışıyor.
Paul Schwer was born in 1951, in Schnonach im Schwarzwald, Germany.
He lives and works in Dusseldorf.
Strasburg ve Heidelberg’de tıp eğitimi, çocuk ve ergen psikiyatrisi doktorluğu
1981-1986 Düsseldorf Sanat Akademisi’nde yüksek lisans eğitimi
1984 Essen, Almanya’da disiplinlerarası Sanat Projesi UNART
Medical education, child and adolescent psychiatry in Strasbourg and Heidelberg
1981-1986 at Düsseldorf Art Academy, Master’s degree
1984 Essen, Germany, Interdisciplinary Art Project UNART
2004 Bremerhaven Bursu
2006 Artist in Residence Degussa-Çin, Şanghay / Çin
2009 Arts Fund Bonn Bursu
2004 Bremerhaven Scholarship
2006 Artist in Residence Degussa, China / Shanghai, China
2009 Arts Fund Bonn Scholarship
2007-2011 Münster Sanat Akademisi misafir doçentlik
2011 Goethe Enstitüsü ile birlikte “open academy “ Sanat Akademisi Hue ve Ho Chi Minh / Vietnam
2011/2012 Münster Sanat Akademisi resim bölümü için misafir profesörlük
2007-2011 Munster Art Academy, Visiting Assistant Professor
2011 Together with Goethe Institut, “Open Academy” Art Academy Hue and Ho Chi Minh, Vietnam
2011/2012 Munster Art Academy, Department of Painting, Visiting Professor
Sergiler (Seçki)
2013 Borusan Contemporary / İstanbul, Türkiye
2013 Ruhr Sanat Derneği / Essen, Almanya
2012 Ulm Sanat Derneği / Ulm, Almanya
2011 Kunsthalle Bremerhaven
2011 Museum für gegenstandsfreie Kunst / Otterndorf, Almanya
2010 Neue Galerie Gladbeck / Gladbeck, Almanya
2010 “Open space” Art Cologne / Köln, Almanya
2009 “Skulpturenprojekt” Art Cologne / Köln, Almanya
2009” Neulicht am See” / Hannover, Almanya
2008 Moyland Şatosu / Bedburg-Hau, Almanya
2006 Goethe Enstitüsü / Şanghay, Çin
2004 “Blast” Resim Performansı, Hannover Sanat Derneği / Hannover, Almanya
2004 Morsbroich Şatosu Müzesi / Leverkusen, Almanya
2003 Donaueschingen Festivali
2002 Ülke temsili Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) / Brüksel, Belçika
2002 Goethe Enstitüsü / Paris, Fransa
Exhibitions (Selected)
2013 Borusan Contemporary / Istanbul, Turkey
2013 Ruhr Art Foundation / Essen, Germany
2012 Ulm Art Foundation / Ulm, Germany
2011 Kunsthalle Bremerhaven
2011 Museum für gegenstandsfreie Kunst / Otterndorf, Germany
2010 Neue Galerie Gladbeck / Gladbeck, Germany
2010 “Open space” Art Cologne / Cologne, Germany
2009 “Skulpturenprojekt” Art Cologne / Cologne, Germany
2009” Neulicht am See” / Hannover, Germany
2008 Moyland Castle / Bedburg-Hau, Germany
2006 Goethe Institut / Shanghai, China
2004 “Blast” Image Performance, Hannover Art / Hannover, Germany
2004 Morsbroich Castle Museum / Leverkusen, Germany
2003 Donaueschingen Festival
2002 Country representation Northern Rhein-Westphalia / Brussels, Belgium
2002 Goethe Institut / Paris, France
Sanatçının eserleri düzenli olarak Düsseldorf’ta Galeri Bugdahn und Kaimer, Köln’de Galeri Holtman ve
Münih’te Galeri Pfefferle‘de sergilenmektedir.
The artworks of the artist are exhibited regularly at Gallery Bugdahn und Kaimer, Dusseldorf; Gallery
Holtman, Cologne and Gallery Pfefferle, Munich.
33
İlk gerçeküstücü Türk şairi olarak değerlendirilen Ercümend Behzad Lav (1903-1984), 1931 yılında
“S.O.S.” ismini taşıyan şiir kitabını yayınladığında, edebiyat ortamı tarafından epeyce yadırganır. Çünkü
o zamana dek, Türk sanat ortamı Modernizm’i yaşayamamış, gelenekselle modern arasındaki yaşam
ve sanatsal üretim farklılığını kavrayamamıştı. Ercümend Behzad Lav, Paris’teki Gerçeküstücülük
akımıyla aynı ortak paydada toplanabilecek olan şiirlerini ortaya çıkardığında, belli oranda alışkanlıkları
bozuyor; yeni ve farklı, “beklenilmeyen birliktelikleri” ortaya çıkarıyordu. Şair üç yıl sonra, 1934’te,
Kaos isimli çalışmasını yayınladığında, ilk kitabını savunma ihtiyacıyla bir önsöz kaleme almıştı:
When he published his collection of poems “S.O.S” in 1931, Ercümend Behzad Lav (1903-1984),
who is considered to be one of the first surrealist Turkish poets, was not readily welcomed by literary
circles. Turkish art had not yet experienced Modernism by then and thus was not able to conceptualize
the difference between traditional and modern forms of life and artistic production. When Ercümend
Behzad Lav published his poems reflecting many things in common with the Surrealism movement
in Paris, he broke the routine and created “unexpected juxtapositions”. When he published “Kaos” in
1934, he wrote a preface in defense of his first book:
“S.O.S’e birkaç kişi, gariplik, cambazlık dediler. Bu kitaptaki ve S.O.S.’deki şiirlerin hiçbiri “sayıklama
ürünü” değildir. Akıl dışı (irrational) bir hava içinde yazılmamıştır. Aksine her sözcükte seslerin uyumu
(consonance), ağızdan çıkışı abartısız, doğal söyleyişle ayarlanmış; kısa-güçsüz-açık, uzun-güçlü-açık
vb. heceli sözcüklerle, kalın-ince harflerin sessizlerle olan “phonique” ilişkisi, çınlayış ve yankıları
(resonance) denenmiş; gözün, diziden diziye geçiş ve kayma içgüdüsü hesaplanmıştır... Açıkçası, esin
perisinin sihirli gücüne (!) bu işte görev bırakılmamıştır.” *
“A few people called S.O.S. aberrant and distortionary. None of the poems in this collection or in S.O.S.
are “products of ranting”. They were not written in an irrational tone. On the contrary, it was made
sure that the consonance and articulation of words were plain and natural; the “phonic” relationship
between words with short-weak-open and long-strong-open syllables, and thick-thin letters and
consonants and their resonances were painstakingly explored; the instinctive shifting of the eye from
line to line was also calculated... Frankly, nothing was left to the magical powers (!) of the muse.”*
Gerçeküstücülüğü savunmadan, kendi araştırmaları üzerinde yoğunlaşan şair, edebiyat çevrelerinin
eleştirilerine rağmen rotasını değiştirmeden çalışmalarını sürdürmüştür. Açıkça söylemek gerekirse,
günümüzde bile verdiği mücadele tam olarak anlaşılamamıştır.
The poet, who concentrated on his own works without offering a defense of Surrealism, remained
firmly on his path despite his critics. To be frank, the struggle he waged has not been fully understood
to this day.
Ercümend Behzad Lav’ın şiiri beklenilmeyen birlikteliklerden doğan farklı “manyetik alanlar”ı
devreye sokarak, sanatla hayat arasında farklı deneylere giriyordu. Bu eğilim, Segment #4 sergisinin
kurgusunda olduğu için, sergi broşürünün sonuna “S.O.S” kitabının bizzat şair tarafından tasarlanmış
sayfaları konularak, yerel olgulara gönderme yapan kavramsal bir çerçeve çizilmesi hedeflenmiştir.
Ercümend Behzad Lav’s poetry experimented between art and life through the “magnetic fields”
constructed by unexpected juxtapositions. This tendency is present in the structure of the Segment
#4 exhibition, so we included pages from the “S.O.S.” book, designed by the poet himself, in the
exhibition brochure and presented a conceptual framework which refers to local phenomena.
* Ercümend Behzad Lav, Kaos, Yeditepe Yayınları, İstanbul 1965, 2. Baskı, Sayfa 5.
* Ercümend Behzad Lav, Kaos, Yeditepe Yayınları, Istanbul 1965, 2. Edition, page 5.
35
PERİLİ KÖŞK
Borusan Holding’in ve koleksiyonun ev sahipliğini yapan Perili Köşk, köklü ve önemli bir tarihi
geçmişe sahip. Rumelihisarı’nın tarihsel açıdan en önemli binalarından ve İstanbul mimari
mirasının önde gelen örneklerinden olan Yusuf Ziya Paşa Köşkü’nün yapımına 1910’lu yıllarda
başlandı. Köşkün özgün yapısı teraslar hariç dört buçuk katlı olmakla birlikte, bitirilemeyen
inşaattan ötürü ikinci ve üçüncü katlar boş kaldı ve burada rüzgârın yarattığı uğultu, çevre
sakinleri tarafından binanın “Perili Köşk” diye anılmaya başlamasına neden oldu.
Diğer bir söylentiye göre ise, binada peri gibi güzel bir kız yaşadığı ve burada hayatını kaybettiği
için köşk bu ismi aldı.
Binanın inceleme, restorasyon ve yenileme çalışmaları mimar Hakan Kıran tarafından 1995 ve
2000 yılları arasında gerçekleştirildi. Borusan Holding 1 Mayıs 2002’de Perili Köşk’ü 25 yıllığına
kiralayarak 16 Şubat 2007’de binaya yerleşti ve 19 Şubat 2007’de yeni evinde faaliyete geçti.
17 Eylül 2011’den beri de hafta sonları halkın ziyaretine açık çağdaş sanat müzesi olarak
kullanılmakta.
Borusan Contemporary, Borusan çağdaş sanat koleksiyonundan beslenen, sergiler, etkinlikler,
eğitici aktiviteler, yeni eserler ve mekana özgü yerleştirmeler gibi çeşitli programlara yer veren
bir müzedir. Bu aktivitelerin ortak özelliği, en geniş tanımıyla ‘medya sanatları’na, yani zaman,
ışık, teknoloji, video, yazılım ve benzeri araçları kullanan sanatçılara odaklanmasıdır.
Etkinlikler Borusan Holding’in Perili Köşk İstanbul’daki ofisinde gerçekleşmektedir ve bu sayede,
ofis içinde benzersiz bir müze yaratarak yeni bir model oluşturmaktadır. Nefes kesen Boğaz
manzarasıyla sergi mekanları, ofisler, Müze Cafe, BC Shop ve teraslar dahil olmak üzere tüm bina
hafta sonları halka açıktır.
The building both home of Borusan Holding’s headquarters and a museum, has a long and important
history. The construction of Yusuf Ziya Paşa Pavilion, which is considered one of the foremost
examples of Istanbul’s architectural heritage and among the most significant and historic buildings
of Rumelihisarı, started in 1910s. The construction of the building had to be stopped due to the
World War I. The second and third stories remained empty and here the wind made a sinister noise.
Consequently, the building started to be called the “Haunted Mansion” by the local community.
According to another anecdote, a girl as beautiful as a fairy passed away here, and therefore the
premises took the name of “the kiosk with fairies”.
The building survey, restitution, restoration and renovation were performed by the architect Hakan
Kıran between 1995 and 2000. Borusan Holding hired out the Perili Köşk on May 1st 2002 and
moved its central offices into the building where it resumed its activities since February 2007. Since
September 17 2011, the building has been functioning as a contemporary art museum open to the
general public on the weekends.
Borusan Contemporary is a museum and a multi-platform program of exhibitions, events, educational
initiatives, new commissions and site specific installations rooted in Borusan contemporary art
collection. These activities are defined by their specific focus on media arts broadly defined, ie artists
who work with time, light, technology, video, software and beyond.
Most of the program takes place at the museum at Perili Köşk Istanbul, and co-exists with the offices
of Borusan Holding, in essence creating a unique museum in an office paradigm. The entire building
including the galleries, office space, café, BC Shop and outdoor terraces with breathtaking views of
the Bosphorus are open to the public on the weekends.
37
Katkıları için teşekkürlerimizle...
With special thanks to...
Sosyal medyada bizi takip edin!
Follow us on social media!

Benzer belgeler