Araştırma Tarihçesi - Küllüoba Kazısı

Transkript

Araştırma Tarihçesi - Küllüoba Kazısı
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
1
2007
I. ESKİŞEHİR BÖLGESİ TARİHÖNCESİ DÖNEM ARAŞTIRMALARI VE
ÖNASYA ARKEOLOJİSİ İÇİNDEKİ YERİ
Prof. Dr. Turan EFE
Bilecik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü
IA. Eskişehir Bölgesi ve Yakın Çevresine Ait Araştırma Tarihçesi
Bölgede yapılan araştırmalar 19. Yüzyıl'ın başlarında başlamıştır. W.M.Leake,
1800 yılında gezdiği Seyitgazi'nin güneyindeki anıtlarla ilgili notlarını, 1824 yılında
yayımlamış ve pek çok kişinin dikkatini bu bölgeye, özellikle Frigya yaylası üzerine
çekmiştir (Leake 1824:121). Bu tarihten itibaren bölgede gerçekleştirilen arkeolojik
araştırmalar, daha çok Frig kaya anıtları ile klasik dönem eserleri ve yazıtlarına
yöneliktir; prehistorik yerleşme yerlerini saptamak amacıyla yapılmış çalışmalar
değildir. Ancak 1881,1884,1887 ve 1907 yıllarında bölgede incelemeler yapan W. M.
Ramsey, saptadığı höyüklerden yayınlarında söz etmiştir (Ramsey 1890 ve 1895).
Böylece 19.yy'da yapılan araştırmalarla bölgedeki kaya anıtları, Roma, Bizans
eserleri ve bunların yanında az da olsa bazı höyükler saptanmış ve kaydedilmiştir.
Bugünkü Bozüyük kasabasında yer alan ve kasabaya adını veren höyüğün
toprağı, 1895-1896 yıllarında, İstanbul-Ankara demiryolunun yapımı sırasında
yakındaki bataklık alanı doldurmak üzere taşınmış ve höyük ortadan kaldırılmıştır. Bu
çalışmalar esnasında Koerte tarafından söz konusu höyükten ele geçirilen ve bir
kısmı yurt dışına çıkarılan buluntular, 1899 yılında yayımlanmıştır (A.Koerte 1909:1
v.d.d). Koerte, höyükte yapılan çalışmaları ve ele geçirilen prehistorik buluntuları bu
şekilde bilim dünyasına tanıtmıştır.
19.yy'da yapılan araştırmaların benzerleri 20.y.y. başlarında da devam etmiştir.
W.M.Calder, 1925 yılında Frig ve klasik dönem eserlerinin saptanmasına yönelik
olarak bölgede yaptığı araştırmalar sırasında ziyaret ettiği prehistorik yerleşmeleri bir
harita üzerine işaretlemiştir (Calder 1928:harita XXIX, XXXI).
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2
2007
Bölgede bilimsel anlamda ilk kazı, eski Bursa-Eskişehir karayolunun yapımı
sırasında güney eteği tahrip edilen Demircihüyük'te 1937 yılında K.Bittel ve H.Otto
tarafından üç hafta süreyle gerçekleştirilmiştir. Bu kazıdan iki yıl sonra, kazı sonuçları
bilim dünyasına bir kitapçıkla tanıtılmıştır (Bittel ve Otto 1939). Bittel, kazıda ele
geçirilen çanak çömleğin, Eskişehir bölgesi ve çevresine özgü bir kültür grubunun
temsilcisi olduğuna işaret etmiş ve bu grubun yayılım alanının batıda İznik/İnegöl
ovalarından, doğuda Çifteler'e ve Porsuk vadisinin doğu ucuna kadar uzandığını ileri
sürmüştür. Anadolu'yu kültür bölgelerine ayırarak inceleyen Bittel, ayrıca İznik-İnegöl
ovalarından Eskişehir'e kadar olan bölgede yer alan höyüklerden malzeme
toplamıştır. Bu malzemenin bir kısmı, daha sonra J. Mellaart tarafından
yayımlanmıştır (Bittel’in yayınladığı araştırma sonuçları için bkz. ay.es,186; Bittel
1942:160 ve Mellaart’ın yayını için bkz. Mellaart 1955:55-88).
Bu arada Frigya yaylasında, Fransız Arkeoloji Enstitüsü adına 1936 yılında
A.Gabriel tarafından Midas Şehri'nde kazı çalışmalarına başlanmıştır. Burada
saptanmış olan İlk Tunç Çağı mezarlığı H. Çambel tarafından, 1948-1951 yıllarında
kazılmıştır (Çambel 1952:228-229; Haspels 1971:3,285 v.d). Kendisi, bölgede
yapmış olduğu yüzey araştırmalarında da prehistorik yerleşme yerleri saptamış ve
üzerlerinden malzeme toplamıştır (Mezarlık kazısı buluntularının bir kısmı, Afyon
Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir). Midas'ın Şehri'nde yapılan kazı sonuçlarını ve
bölgede yapılan çalışmaları yayımlayan C. W. M. Cox ve A. Cameron, Eskişehir ve
civarındaki höyüklerden topladıkları prehistorik çanak çömleğe de kısaca değinmişler
ve yerleşme yerlerini bir harita üzerine işaretlemişlerdir (Cox ve Cameron
1937:XLV,XLVII).
Frigya Yaylası’nda, C.H.E. Haspels de 1946-1958 yıllarında aralıklarla yaptığı
araştırmalarda, Frig eserlerini saptamıştır. Bu çalışmalarında kendisine 1946'da
H.Çambel, 1950'de A.Akarca, 1953 ve 1958'de J.M.Hemelrijk eşlik etmiştir. Haspels,
gezisi sırasında prehistorik yerleşme yerlerini de incelemiş ve bölgenin Kalkolitik
Çağ'dan 2.binyıla kadar iskan edilmiş olduğunu vurgulamıştır (Haspels 1971:285).
Frigya yaylasında, R.O. Arık da 1941 yılında araştırmalar yapmıştır. Arık,
Yazılıkaya yaylasını, Seyit suyu kenarında ve Eskişehir-Ankara arasında yer alan
bazı höyükleri gezmiştir. Bu gezi sırasında tuttuğu notlar, kendisinin vefatından sonra
meslektaşları tarafından yayımlanmıştır. Yerleşme yerleri hakkında kısa bilgiler
içeren bu yayında, çanak çömlek hakkında ayrıntılı bilgi yoktur (Arık et al 1956). Bu
arada E. Chaput Yukarı Porsuk Vadisi'nde ele geçirdiği iki yüzlü bir el baltasını 1941
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
3
yılında
yayınlamıştır (Chaput 1941, lev. V). Daha sonra ise Kılıç Kökten, 1944
yılında
prehistorik yerleşme yerlerinin saptanmasını amaçlayan gezisi sırasında,
bölgenin kuzeyinde, Bilecik ve kısmen Eskişehir illerinin sınırları içinde incelemeler
yapmıştır (Kökten 1948:198,202).
Bölgedeki prehistorik yerleşme yerlerini saptamak amacıyla yapılan diğer bir
yüzey araştırması da, 1954 yılında C.A. Burney tarafından gerçekleştirilmiştir
(Burney 1956). Burney, Samsun'dan Bolu'ya kadar olan tüm batı karadeniz
bölgesinde ve Eskişehir'de araştırmalar yapmıştır; Eskişehir ili sınırları içerisinde
özellikle Eskişehir ve Alpu ovalarındaki yerleşme yerlerini gezmiş ve üzerlerinden
malzeme toplamıştır. Burney, bu malzemenin Demircihöyük çanak çömlek grubuna
dahil olduğunu belirtmiş ve Bittel'ın daha önce bu grup için çizdiği sınırları aynen
kabul etmiştir (ay.es 187).
1959-61 yıllarında Altıntaş bölgesinde; 1961-65 yıllarında İznik, Eskişehir,
Afyon ve Akşehir'de yüzey araştırmaları yapan D. French de bölgeyi gezmiş ve
prehistorik yerleşme yerlerinden topladığı malzemenin bir kısmını makaleler halinde
yayımlamıştır.
Troya,
Beycesultan,
Demircihüyük
ve
İnegöl-Cuma
tepe
stratigrafilerinden yararlanarak Batı Anadolu Neolitik, Kalkolitik, İlk Tunç Çağı ve 2.
binyıl çanak çömleğini ele aldığı bu makaleleriyle French, yukarıda sözkonusu edilen
Batı Anadolu çanak çömlek gruplarının sınırlarını daha ayrıntılı bir şekilde çizmiştir
(Neolitik malzeme için bkz. French 1965; Kalkolitik için bkz. French 1961; İTÇ ve 2.
Binyıl için bkz. French 1967, 1969a ve 1969b). D. French, yayımlanmayan doktora
tezinde ise, Batı Anadolu İlk Tunç Çağı çanak çömlek gruplarını ayrıntılı bir şekilde
incelemiştir (French 1969b).
M. Korfmann başkanlığında 1975-1978 yılları arasında gerçekleştirilen ikinci
dönem Demircihüyük kazıları, bölgede ilk defa İlk Tunç Çağı 1-2 ve Orta Tunç Çağı
stratigrafilerini açık bir şekilde gözler önüne sermiştir.
Neolitik ve Kalkolitik
dönemlere ait malzeme, taban suyu sebebiyle stratigrafik olarak saptanamamış
olmasına rağmen, bu kazı sayesinde bölgede ele geçirilen
malzeme gruplarının
kronolojideki yerlerinin belirlenmesi yönünde önemli bir adım atılmıştır (Korfmann
1983; Seeher 1987 ;Efe 1988).
Bu arada, 1975-1979 yıllarında Eskişehir Arkeoloji Müze Müdürü D. Tokgöz
tarafından da Eskişehir ili sınırları içindeki yerleşme yerlerini saptamaya yönelik
yüzey araştırmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar sırasında saptanan yerleşme yerleri
harita üzerine işaretlenmiş, toplanan çanak çömlek, müze deposuna kaldırılmıştır;
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
4
ancak üzeri yazılmamış olduğundan, malzeme bugün büyük oranda
birbirine
karışmıştır.
1983 yılında, Bozüyük'te, Toprak Seramik'e ait fabrika sahasında, yeni
binaların inşaatı sırasında tesadüfen arkeolojik malzemeye rastlanmıştır. Bu durum
üzerine Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü, burada iki sene süreyle kurtarma
kazısı yapmıştır. Adını 400 metre batısındaki Küçükhüyük'ten alan bu mezarlıkta,
küp
ve
sandık
mezarlar
ortaya
çıkarılmıştır.
Özellikle
çanak
çömleğin
değerlendirilmesiyle bu mezarlığın, geç İlk Tunç Çağı 2 dönemine ait olduğu
anlaşılmıştır ( Gürkan ve Seeher 1991:39-96).
O zamanki Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürü G. Gürkan tarafından 19851986
yıllarında
gerçekleştirilen
bir
diğer
mezarlık
kazısı
da
Eskişehir'in
güneybatısında Porsuk nehrinin kenarında yer alan Uluçayır kazısıdır. Burada
küçük çapta yapılan kazı çalışmasında, M.Ö. 2.binyıla ait mezarlar açılmış olup ele
geçirilen buluntular Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde muhafaza edilmektedir.
Bölgede yapılan en son prehistorik yüzey araştırmaları T. Efe tarafından 19881995 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. T. Efe, bir kısmı daha önceki araştırmalarda
saptanmış bulunan, bir kısmı ise ilk defa saptanan 224 yerleşme yerini ziyaret etmiş
ve üzerlerinden malzeme toplanmıştır. Paleolitik devirden 1. binyıla kadar uzanan
dönemleri kapsayan bu yerleşme yerleri ile ilgili ön raporlar yayımlandığı gibi değişik
dönemlere ait bazı kapsamlı yayınlar da yapılmıştır (Efe 1989-90, 1990a, 1990b,
1990c, 1991, 1992, 1993a, 1993b, 1994a, 1994b, 1994c, 1995a, 1995b, 1996a,
1996b,1997,1998, Efe et al 1995). Bu araştırmalar sırasında Alt ve Orta Paleolitik’e
tarihlendirilebilecek yontmataş aletler, özellikle Tavşanlı yakınlarındaki Beyköy’de ve
Domaniç-Kocahüyük’ün batısındaki tarlalarda ele geçirilmiştir (Efe 1990b, Res. 4).
Son senelerde, Anadolu Üniversitesi, Arkeoloji bölümünden T. Sivas Eskişehir ve
Afyon illerini içine alan bölgede daha çok Frig ve Klasik dönemler odaklı yüzey
araştırmaları yapmaktadır (Sivas 2003; Sivas ve Sivas 2003, 2004a, 2004b, 2005a,
2005b, 2006).
Demircihüyük/Sarıket mezarlığında, J.Seeher başkanlığında 1990 ve 1991
yıllarında çalışılmıştır. Burada, İlk Tunç Çağı'nın ikinci yarısı, 2. binyıl ve Hellenistik
döneme tarihlenen basit, küp ve sandık mezarlar açılmıştır (Seeher 1991:97-124 ve
1992:5-19, Seeher 1992). Ele geçirilen malzeme Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde
muhafaza edilmektedir. Böylece, Uluçayır, Sarıket ve Küçükhüyük mezarlık kazıları
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
5
2007
sayesinde, bölgenin ölü gömme gelenekleri ve çanak çömleği hakkında önemli
bilgiler elde edilmiştir.
Bu arada T. Efe, yüzey araştırmaları sırasında Orman Fidanlığı yerleşme
yerinde, Anadolu'da daha önceden bilinmeyen bir çanak çömlek grubu ele geçirmiş
ve bunu bir makale ile bilim dünyasına tanıtmıştır (Efe 1990a:67-113). Daha sonra,
1992-1994 yıllarında gerçekleştirilen Orman Fidanlığı kazılarında da bu malzeme,
stratigrafik olarak ele geçirilmiştir (Efe 1996b:95-107). Hollanda Arkeoloji Enstitüsü
adına J.J. Roodenberg tarafından gerçekleştirilen Ilıpınar kazılarında da aynı tip
malzemenin saptanması ile Anadolu-Balkan ilişkileri yeni boyutlar kazanmaya
başlamıştır (Roodenberg ve diğerleri,1989-90:61-144). Orman Fidanlığı ve Ilıpınar
kazılarında ele geçirilen malzeme, bölgede Kalkolitik Çağ'a ait mevcut boşluğun bir
kısmını doldurmuştur. Ilıpınar kazıları ayrıca Neolitik dönem ve yakınındaki
Hacılartepe ise erken İlk Tunç Çağı 1 ile ilgili önemli bilgiler vermiştir (ay.es. 7488,94-102. Hacılartepe için bkz. Roodenberg 1994:171 ve Eimermann 2004) .
Önemli bilimsel sonuçların elde edildiği bir diğer kazı ise Eskişehir Arkeoloji
Müzesi tarafından başlanan, daha sonra Afyon Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü
tarafından yürütülen Seyitömer Höyük kazılarıdır (Topbaş 1992:11-34;1993:130,Topbaş 1994:297-310, İlaslı 1996:1-20). Seyitömer yerleşme yerinde, İlk Tunç
Çağı başlarından Roma dönemi içlerine kadar uzanan yerleşim katları saptanmıştır.
Burada ele geçirilen İlk Tunç Çağı 2 sonuna ait buluntular, İlk Tunç Çağı 2'den İlk
Tunç Çağı 3'e geçişi aydınlatmaya büyük ölçüde yardımcı olacak nitelikte
görünmektedir. Bu höyükte uzun bir aradan sonra kazı çalışmalarına 2006 yılında N.
Bilgen tarafından tekrar başlanmıştır.
Eskişehir'in hemen kuzeydoğu kenarında yer alan Şarhüyük' te, 1989 yılında
M. Darga tarafından başlanan ve son senelerde T. Sivas tarafından devam edilen
kazı çalışmalarında, Bizans döneminden 3.binyıla kadar kesintisiz yerleşildiğini
kanıtlayan veriler ele geçirilmiştir (Darga 1994:481-502, Darga,M-T.Sivas 2000
Darga,M-T.Sivas ve H.Sivas 2002).
Seyitgazi/Küllüoba Höyüğü'nde, 1996 yılında T. Efe tarafından başlatılan
kazı çalışmaları ile de öncelikle bölge stratigrafisindeki mevcut boşlukların
doldurulması amaçlanmaktadır. Diğer taraftan Alpu Ovasının batı kesiminde yer alan
Çavlum’da N. Bilgen tarafından 1999-2002 yılları arasında Orta Tunç Çağı’na
tarihlenen bir mezarlık kazılmıştır (Bilgen 2005b).
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
6
2007
Son olarak Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nün başkanlığında ve T.
Efe’nin bilimsel danışmanlığında Doğu Frigya Yaylası’nda, Bardakçı yakınlarındaki
Keçiçayırı’nda 2006 yılında kurtarma kazılarına başlanmıştır.
Kısaca değinildiği gibi bölgede 19 y.y.'da ve 20 y.y. başlarında çeşitli eserlerin
ve yerleşme yerlerinin saptanması şeklinde başlayan araştırmalar, daha sonra
gerçekleştirilen sistemli yüzey araştırmaları ve kazılarla devam etmiştir. Bu şekilde İç
kuzeybatı Anadolu'da paleolitik dönemlerden M.Ö.1. bin yıla kadar yoğun ve
kesintisiz yerleşildiğini kanıtlayan veriler ele geçirilebilmiştir. Bu veriler ışığında
özellikle bölgenin Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı stratigrafileri, çanak çömlek grupları ve
bunların yayılım alanları hakkında önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu şekilde son
senelerde yapılan önemli araştırmalarla, iç kuzeybatı Anadolu bugün Batı ve Orta
Anadolu’da tarihöncesi dönem kronolojisi en iyi bilinen bölge konumuna gelmiştir.
İç Kuzey Batı Anadolu’da bilinen önemli prehistorik yerleşmeler
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
7
IB. Eskişehir Bölgesinin Tarihöncesi Dönemlerine Mezopotamya ile
Karşılaştırmalı Olarak Genel bir Bakış
IB.1. En Eski Dönemler (M.Ö. 6000.000- 12000)
Günümüzde gökdelenler inşa edebilen; otomobil, tren ve uçak gibi hızlı ulaşım
araçları ile seyahat eden; dünyanın her bölgesi ile anında iletişim kurabilen, karmaşık
teknolojilerden yararlanan ve hatta yerküreden ayağını keserek uzayda dolaşabilen
insanoğlu, bu düzeye ancak bir milyon yıllık bir serüvenin ve çabanın
ulaşabilmiştir.
sonunda
Bu uzun zaman diliminin hemen tamamına yakınını içine alan ve
“Paleolitik” olarak adlandırılan dönemde avcı ve toplayıcı olarak yaşamını sürdüren,
kışın mağaralarda yaşayan ve yazın da açık havada basit kulübelerden oluşan
mevsimlik kamp yerleri kuran insan, yukarıda sözü edilen atılımı büyük oranda son
10-15 bin yıl içinde gerçekleştirebilmiştir. Yakın Doğu’da bu dönem hakkındaki
bilgilerimiz
özellikle
Filistin,
Zagroslar
ve
Anadolu’nun
Göller
Bölgesi’nden
gelmektedir.
Eskişehir Bölgesinde Pelolitik Dönem
Eskişehir bölgesinde Paleolitik dönem henüz yeterince araştırılamamıştır. Bu
döneme ait olabilecek çakmak taşından iki yüzlü bir el baltası E. Chaput tarafından
Yukarı Porsuk Vadisi'nde ele geçirilmiştir (Chaput 1941). Eskişehir Bölgesi ve
çevresinde sekiz yıl boyunca T. Efe başkanlığında yapılan yüzey araştırmalarında
bazı paleolitik merkezler saptanmıştır. Ancak bu döneme ait bugüne kadar herhangi
bir mağara veya kayasığınağı yerleşmesi ortaya çıkarılamamıştır. Söz konusu yüzey
araştırmalarında,
Tavşanlı-Beyköy
yakınlarında
Alt
Paleolitik'e
ve
Domaniç
yakınlarında yer alan Kocahüyük'ün batısındaki tarlalarda da Alt/Orta Paleolitik'e
tarihlendirilebilecek yontmataş aletler ele geçirilmiştir (Efe 1990b, Res. 4).
Kocahöyük-batı tarlaları Alt/Orta Paleolitik satırlar ve bir el baltası
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
8
2007
IB.2. Mezolitik ve Neolitik Dönem (M.Ö. 12000-6000)
Kabaca M.Ö. 12.000-10.000 yılları arasında, bugünküne çok yakın son önemli
iklim değişiklikleri ile başlayan ve halen devam eden “Holosen” dediğimiz çağa
girilmiştir.
Bu iklim değişiklikleri doğal bitki örtüsü ve buna bağlı olarak hayvan
türlerinin dağılımında etkili olmuştur. İşte, onbinlerce yıl avcı-toplayıcı ve göçebe
olarak yaşayan insan, bu yeni doğal ortama uyum sağlamıştır. Şöyleki, bütün sene
boyunca yeterli yağış almasının sonucu olarak dağ yamaçlarında, vadi ve ovalarda
yabani hububat türlerinin yetişmesi, gümrah ormanlarında çeşitli yabani hayvan
türlerini barındırması sebebiyle, ilk olarak batıda doğu Akdeniz kıyılarından
başlayarak Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu üzerinden Orta Zagroslar'a kadar
uzanan ve tarihci H.J. Breasted tarafından "Bereketli Hilal" olarak adlandırılan yay
şeklideki bu geniş coğrafyada, insan toplulukları yabani tahılları önce bulundukları
doğal ortamda biçerek bunlardan yararlanmaya, zamanla da ekip biçmeye
başlamıştır; yabani hayvan türlerinden de önce köpek, keçi ve zamanla da koyun,
domuz ve sığırı ehlileştirmiştir. İnsanlığın tarihi gelişim sürecinde ilk önemli kırılma
noktasını oluşturan bu yeni yaşam şekli, bölgedeki toplayıcı ve avcı toplumları
giderek üretici konumuna getirmiş, göçebeliği terk etmelerine ve dolayısıyla bütün
sene boyunca yaşanan ilk sürekli yerleşmeler kurmalarına zemin hazırlamıştır. Son
senelerde Anadolu'nun kabaca güney yarısı da -Konya Ovası ve yakın çevresindeki
araştırmalara göre- Bereketli Hilal'in bir parçası olarak mütalaa edilmektedir.
Eskiden ortaokul ve liselerde "Cilalı Taş Devri" olarak tanıtılan Neolitik
Dönem, çanak çömlek öncesi (M.Ö. 9000- 7500) ve çanak çömlekli dönem (M.Ö.
7500-5500) olmak üzere iki ana başlık altında incelenir. Neolitik yaşam şekli yukarıda
söz konusu edilen çekirdek bölgeden komşu bölgelere ihraç edilmiş ve zamanla
Anadolu üzerinden Güneydoğu Avrupa’ya kadar yayılmıştır.
İlk evler, sezonluk Paleolitik Dönem kulübelerinden esinlenerek yuvarlak
planlı inşa edilmiştir; daha sonraki aşamada dörtgen planlı evler ortaya çıkmıştır.
Bazı bölgelerde bu gelişim süreci 2000-3000 sene kadar sürmüştür. İlk başlarda
çamurla sıvanmış ahşap ve sazlardan inşa edilmiş evlerin yerini zamanla bugün hala
Yakın Doğu’da görülen düz damlı, kerpiç evler almıştır. Taşın bol bulunduğu
bölgelerde, temellerde taş kullanıldığı gibi duvarlarının tamamen taştan inşa edildiği
evlere de rastlanır.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
9
Bereketli Hilal'in batı ucunda,
kabaca doğu
Akdeniz kıyıları boyunca
Neolitikleşme Mezolitik Dönem'de Natufiyen ile başlar ve Çanak Çömleksiz Neolitik
(PPN) kültürlerle devam eder. Bereketli Hilal'in orta kesimini oluşturan Kuzey Suriye
ve Güneydoğu Anadolu'da ise Toros veya Çayönü gibi adlarla anılan diğer bir kültür
bölgesi yer alır. Ergani yakınlarındaki Çayönü yanında, son senelerde Urfa'nın yakın
çevresinde Nevali Çori ve Göbekli Tepe, kuzey Suriye'de de Jarf el-Ahmar ve
Jade gibi yerleşmelerde yapılan kazılarda, Olivier Ouranche tarafından son
zamanlarda "Altın Üçgen" olarak isimlendirilmiş bu kültür bölgesi ile ilgili şaşırtıcı yeni
bilgilere ulaşılmıştır. Özellikle Çayönü, Nevali Çori ve Göbekli Tepe'de, yerleşme
içinde bu dönem için oldukça şaşırtıcı olan anıtsal nitelikli kült binaları ele geçirilmiştir.
Bu binalarda yekpare taştan, boyları dört metreye kadar ulaşılabilen dikmeler ele
geçirilmiştir. Bunların üzerinde
insan ve çeşitli hayvan türlerine ait oldukça
naturalistik üslupta yapılmış kabartmalar yer alır. Ayrıca taştan şekillendirilmiş insan
ve hayvan heykelleri de söz konusudur. Diğer önemli bir husus da bu yerleşmelerde
henüz tam anlamıyla tarıma geçilmemiş olmasıdır. Bu durum, Yakın Doğu'da
üretimciliğe geçiş aşaması ile ilgili bazı bilgilerimizin kökten değişmesine yol açmıştır.
En erken evreleri “Mezolitik” (M.Ö. 12000-9000) ve gelişen evreleri “Neolitik
döneme (M.Ö.9000-5500) denk gelen ve insanlık tarihi açısından büyük önem
taşıyan ve etkilerinin halen günümüzde de devam ettiği bu neolitikleşme süreci,
Endüstri Devrimi’nden esinlenilerek G. V. Childe tarafından “Neolitik Devrim” olarak
tanımlanır. Bu dönemde değişen yaşam koşullarına paralel olarak insanoğlu yeni
çeşit aletlere gereksinim duymuş ve bunları büyük oranda ahşap, taş ve kemikten
şekillendirmiştir; Güneydoğu Anadolu’da bakırdan ısıtma ve dövme suretiyle, Çanak
Çömleksiz Neolitik dönemde (özellikle Çayönü yerleşmesinde) Yakın Doğu'nun en
eski basit aletlerini şekillendirmeyi başarabilmiştir. Üretimcilikle ilişkili olduğu
söylenen ve bereket sembolleri olarak tanımlanan kilden ve taştan küçük kadın
heykelcikleri ortaya çıkar ve bunların bazıları sanat eseri özelliği taşır. Faaliyet
alanlarının çeşitlenmesi, giderek iş bölümünün de ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Uygarlık tarihi açısından bu dönemin bir diğer önemi de günümüz toplumlarını
ayakta tutan din, hukuk, aile, ekonomi ve mülkiyet ile ilgili kurumların ilk bu süreçte
şekillenmeye başlamalarıdır. Dolayısıyla, bu kurumlara geleceğe yönelik olarak daha
sağlıklı işlerlik kazandırabilmemiz için, bunların ortaya çıkışlarından günümüze kadar
ulaşan süreçte gösterdikleri değişim ve gelişimleri iyi analiz etmemiz gerekmektedir
(Çambel 1973). Paleolitik Çağ’ın çok uzun bir zaman dilimini içerdiği göz önüne
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
10
alınırsa, yukarıda vurgulanan onbin yıl gibi kısa bir zaman diliminde insanoğlunun
kültürel, sosyal, ekonomik ve teknolojik yönden ne kadar çok mesafe kaydetmiş
olduğu kolayca anlaşılabilir.
Eskişehir Bölgesinde Neolitikleşme süreci
Can Hasan, Aşıklı Höyük ve Musular gibi yerleşmelerde yapılan
kazılar,
önceleri sadece Bereketli Hilal üzerinde saptanan ‘üretimciliğe geçiş
aşaması’nın erken evrelerinin Konya Ovası ve doğusundaki dağlık bölgede de büyük
oranda temsil edildiğini göstermiştir. Özellikle, U. Esin başkanlığında kazılan Aksaray
yakınlarındaki Aşıklı Höyük’te üst üste tabakalanmış olarak Akeramik Neolitik
döneme ait birçok yerleşim evresi saptanmıştır. Bu neolitikleşme süreci, Çumra
yakınlarında yer alan Çatal Höyük’te, yine üst üste birçok yerleşmeyle temsil edilen
İlk Neolitik dönemle gelişerek devam eder.
Konya Ovası’nın batısında ise İlk Neolitik öncesi üretimciliğe geçiş aşamasının,
diğer bir deyişle Akeramik Neolitik veya Çanak Çömleksiz Neolitik’in (PPN) gerçek
anlamda temsil edilip edilmediği henüz tam açıklık kazanmamıştır. Antalya’nın
kuzeyinde yer alan ve R. Duru başkanlığında kazılmakta olan Bademağacı
yerleşmesinde ana toprak üzerinde en erken İlk Neolitik yerleşmeler saptanabilmiştir.
R. Duru,
J. Mellart tarafından Hacılar’da Akeramik
olarak tanımlanan katların
aslında Keramikli Neolitik döneme tarihlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İç kuzeybatı Anadolu’da ise J. J. Roodenberg başkanlığında özellikle Ilıpınar
(İznik) ve Menteşe’de (Yenişehir) yapılan kazılar, Son Neolitik’te bölgede üretimciliğe
tamamen geçilmiş olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla bu durum, Neolitikleşme’nin
bölgeye daha önceki bir dönemde girmiş olabileceğini göstermektedir. Bölgede bir
önceki İlk Neolitik dönemin varlığı, Demircihüyük ve Keçiçayırı kazılarında az
miktarda ele geçirilmiş olan çanak çömlek parçalarından anlaşılmaktadır.
İlk olarak 2006 yılında Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü ve T. Efe
başkanlığında Seyitgazi-Bardakçı köyü yakınlarında yer alan Keçiçayırı’nda yapılan
kurtarma kazıları, burada İlk Neolitik haricinde, Çanak Çömleksiz Neolitik’in de (PPN)
temsil edilmiş olabileceğini göstermiştir. İ. Gatsov ve P. Nadelceva höyük olarak
tanımladığımız doğal yükselti üzerinden gelen parçaların önemli bir kısmının Yakın
Doğu Çanak Çömleksiz Neolitik’inin özelliklerini taşıdığını belirtmişlerdir. Dolayısıyla,
Keçiçayırı, kuzeybatı Anadolu’nun neolitikleşme sürecinin aydınlatılmasına önemli
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
11
katkılarda bulunabilecek bir yerleşmedir. Burada 2007 yılında da kazılara devam
edilecektir.
Havuzlupınar
Mevkii
Höyük
Cıbırada
Tepesi
Keçiçayırı, güneybatıdan
Keçiçayırı kazı çalışmaları
Keçiçayırı’nın yüzeyinde bulunmuş olan
çakmak taşı kazıyıcılar ve uçlar.
Sürekli yerleşmelerin kurulmaya başlanması ile birlikte, Eskişehir bölgesinde yavaş
yavaş bu dönemden itibaren höyükleşme de başlar. Daha iyi araştırılmış olan Çanak
çömlekli Neolitik dönemde ise
doğuda Sivrihisar Dağları’ndan batıda Marmara
Denizi’ne kadar olan bölgede, adını İstanbul-Fikirtepe’deki bu dönem yerleşmesinden
alan Fikirtepe Neolitik Kültürü ortaya çıkar. Bu kültüre ait yerleşmeler Eskişehir
civarında özellikle Frigya Yaylası ve Yukarı Porsuk Vadisi’nden bilinir. Çukurhisar
beldesinin batısında, Söğüt yol ayrımında yer alan ve M. Korfmann başkanlığında
1975-78 yılları arasında kazılan Demircihüyük’te, Neolitik yerleşmeler taban suyu
seviyesi altında
kaldığından
yeterince araştırılamamıştır. Ancak bu dönem
yerleşmesine ait kültür dolgusundan daha sonra İlk Tunç Çağı’nda toprak alınması
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
12
2007
sonucu bir miktar malzeme –özellikle çanak çömlek- üstteki söz konusu döneme ait
yerleşim katlarında ele geçirilebilmiş ve değerlendirilmiştir.
Fikirtepe kültürünün tabakalanması, özellikleri ve zaman içindeki gelişimi en iyi, İznik
Gölü’nün batı kıyısında yer alan ve J. J. Roodenberg başkanlığında son senelerde
kazılan Ilıpınar höyüğünden bilinir. Burada üst üste küçük köyler kurulmuş olup
genellikle beşik çatılı tek odalı evler, ahşap direk ve dallardan inşa edilmiş, aralarda
kalan boşluklar ve duvarın iki yüzü çamurla sıvanmıştır. Evlerde ocak, fırın ve depo
yerleri yer alır.
İznik Gölü kıyısındaki Ilıpınar’da bir Neolitik dönemevinin tümleme çalışması
(M. Özdoğan-N. Başgelen, Neolithic in Turkey yayınından)
Eskişehir bölgesinde de aynı durum söz konusu olmalıdır. Fikirtepe Kültürü M.
Özdoğan tarafından üç ana evre altında incelenir: Arkaik Fikirtepe (Geç Neolitik),
Klasik Fikirtepe (Geç Neolitik) ve Gelişkin Fikirtepe (Erken Kalkolitik).
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
13
Fikirtepe karakteristik çanak çömlek formları (Özdoğan 1983: Abb. 3)
2007
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
14
2007
Pendik ve Fikirtepe’den kemik kaşıklar (Özdoğan 1999 Fig. 20)
Pendik’ten bir figürin (Özdoğan 1999: Fig. 27 )
Fikirtepe çanak çömleği (Özdoğan 1999 Fig. 28, 29)
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
15
2007
Demircihüyük’te ele geçirilmiş olan Klasik Fikirtepe Çanak Çömleğinden
örnekler (Seeher 1987: Levha 17)
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
16
IB.3. Kalkolitik Dönem (M.Ö. 5500-3000)
Mezopotamya uygarlığının temelleri gerçek anlamda Bakır-Taş Devri”
anlamına gelen Kalkolitik dönemde atılır.
Önce Halaf ve Obeyd kültürleri ile
başlayan ve Uruk’la devam eden süreçte Mezopotamya’da önce gelişkin köyler ve
sonra da ilk şehirler ortaya çıkar. Taş aletler eski önemini giderek kaybeder; bunun
yerine şimdi, madencilik ve özellikle buna bağlı olarak bölgeler arası ticaret giderek
daha da önem kazanır; bakırın yanında altın ve gümüş gibi değerli madenler de ilk
defa işlenmeye başlanır. Şehirciliğe doğru giden bu gelişimin gerisinde yatan en
önemli nedenin, o zamanki köylerde birikmeye başlayan “artı ürün” olduğu, artık tüm
bilim adamlarınca kabul edilmektedir. Artı ürün, tarımla uğraşması gerekmeyen
tüccarlık, zanaatkarlık, askerlik gibi çeşitli iş kollarının doğmasına, bu şekilde
toplumlarda iş bölümünün giderek daha da yaygınlaşmasına ve daha da önemlisi,
bunların tümünü denetleyecek bir yönetici sınıfının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Tabi
ki tüm bu gelişmeler aniden olmamış, yavaş yavaş ihtiyaçlar doğrultusunda
şekillenmiş ve zamanla karmaşık toplum düzeninin, diğer bir deyişle, şehirlerin ortaya
çıkmasına yol açmıştır. Dönemin sonlarında (Son Uruk Dönemi) halen okunamamış
olan ilk resim yazısı ve ticaretin önemini vurgulayan ve siyasal gücü simgeleyen
silindir
mühürler
ortaya
çıkar.
Bu
dönemde,
Nil
Deltası
boyunca
ise
Mezopotamya’nınkine koşut Mısır Uygarlığı yeşermeye başlar.
Bu gelişmeler, Anadolu Yarımadası’nın (Küçük Asya) batısında ise daha uzun
bir süre söz konusu olmayacaktır.
Doğudan yüksek dağ sıraları ve üç taraftan
denizlerle çevrili Orta ve Batı Anadolu’nun bu konumu, dışarıdan bölgeye insan
topluluklarının ve kültürel etkilerin girmesini zorlaştırmıştır ve giderek bu bölgede
“Anadolu Uygarlığı” tanımına uygun bir kültürel birliğin doğmasına zemin
hazırlamıştır. Ancak bu kültürel birlik , önceki dönemlerin itici gücüyle varlıklarını
sürdüren birtakım yerel kültür gruplarının oluşturduğu bir bütündür. Bu dönemde
nüfusta büyük bir patlama yaşandığı,
yerleşme yerlerinin sayısındaki ani artıştan
anlaşılmaktadır; şimdi artık yerleşmeler büyük oranda verimli toprakların yer aldığı
ovalarda kümelenmektedir;
ancak, Yarımada’da
gerçek anlamda şehirciliğin
başladığına dair herhangi bir somut ipucu ele geçirilememiştir.
Erken Kalkolitik’te Neolitik gelenek kesintisiz, gelişerek devam eder.
Orta
Kalkolitik ise Neolitik’ten Son Kalkolitik döneme geçişi simgeler. Bu geçiş özellikle
çanak çömlekte kendini hissettirir. Şöyleki, bej astarlı ve kırmızı boyalı çanak çömlek
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
17
2007
yapımından koyu veya siyah astarlı açkılı, yivli veya beyaz boyalı çanak çömleğe
geçilir.
Eskişehir Bölgesinde Erken Kalkolitik'te, bir önceki Fikirtepe Kültürü’nden dış
etkilerle gelişen Porsuk Kültürü ortaya çıkar. Bu kültürün özellikleri ve gelişimi Turan
Efe ve Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nün ortak başkanlığında 1992-1994
yılları arasında kazısı yapılan Orman Fidanlığı yerleşmesinde saptanmıştır. İsmini
aldığı Eskişehir Orman Fidanlığı’nın karşısında, Karabayırlar olarak adlandırılan
tepelerin güney yamacında yer olan bu yerleşme çanak çömleğinin az bir kısmı boya
bezemelidir; koyu yüzlü çanak çömlek ise çizi, yiv ve baskı bezeklidir. Boyalı grup
üst katlara doğru giderek azalır ve yerini koyu yüzlü açkılılara bırakır.
Orman Fidanlığı, güneyden
Orman Fidanlığı baskı bezekli ve incrusteli
çanak çömlek parçaları
Orman Fidanlığı ondule ve baskı bezekli çanak çömlek parçaları
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
18
Bu dönemede 'Gelişkin Fikirtepe Evresi'nin devamı olarak, kültürde benzeri
değişikliler Ilıpınar kazılarından anlaşıldığı üzere, doğu Maramara bölgesinde de
ortaya çıkar (Ilıpınar VI. ve V. Evreler).
Sözkonusu bu Porsuk Kültürü çanak
çömleğinin bazı özellikleri, Balkanlar'da geniş bir alana yayılmış olarak uzun bir süre
varlığını sürdüren Vinça Kültürü çanak çömleğinin öncüsü olabilir. Benzeri çanak
çömleğin Bursa'nın batısında yer alan ve N. Karul tarafından kazılmakta olan
Aktopraklık Mevkii'nde de ortaya çıkarılması, bu kültür özelliklerinin Eskişehir
bölgesi'nden Balkanlar'a doğru yayıldığı görüşünü desteklemektedir. Bundan sonra,
Vinça bağlantısını daha da somutlaştırmak için, bu malzemenin ve Orta Kalkolitik
içlerine doğru olan gelişiminin Çanakkale ve Gelibolu yarımadası'na doğru olan
Marmara'nın güney ve kuzey sahilleri boyunca ve Batı Trakya'da da ortaya
çıkarılması büyük önem taşımaktadır.
Ilıpınar’da bu kültürün devamı niteliğinde olan ve Orta KalkolitikE tarihlenen 5 A ve
5B evrelerinin çanak çömleği, Viça’nınkiyle daha fazla benzerlikler göstermektedir.
Her iki bölge figürinleri arasında da bu dönemde bazı çarpıcı benzerlikler vardır.
Orta Kalkolitik dönem Neolitik gelenekli kültür özelliklerinin giderek ortadan kalktığı ve
Geç Kalkolitik kültür ögelerinin şekillenmeye başladığı bir ‘geçiş evresi’ niteliğindedir.
Orman Fidanlığı’nın 15 km güneyinde, Göçekısık yakınlarında yer alan Kes Kaya,da
tahribat sonucu ortaya çıkan çöp çukurundan toplanan malzeme de bu dönem
özelliklerini yansıtır. Burada önceki dönem boyalıları giderek dejenere olur; ayrıca
Konya Orta Kalkolitik boyalıları ve sokma bezekli çanak çömleği ortaya çıkar.
Orman Fidanlığı’nın en üst katında ise Geç Kalkolitik’i karakterize eden siyah
açkılı ve beyaz boyalı çanak çömlek ele geçirilmiştir. Benzeri malzeme Kes Kaya’nın
yüzeyinde de ele geçirilmiştir. Geç Kalkolitik’e ait yerleşmeler özellikle Yukarı Porsuk
Vadisi’nde , Mihalıççık ve Sivrihisar bölgelerinde saptanmıştır. Ancak höyüklerin
altında
kilitlenmiş
olduğundan,
bu
dönem
malzemesi
çoğunlukla
ele
geçirilememektedir. Demircihüyük’te de Geç Kalkolitik dönem, çok küçük bir alanda
kazılabilmiştir. Aynı şekilde Küllüoba’da da Geç Kalkolitik döneme ait yerleşim katları
henüz sınırlı bir alanda kazılabilmiştir. Burada da çanak çömleğin esasını siyah açkılı
grup oluşturur. Geç Kalkolitik Dönem Anadolu Yarımadası’nın tümünde maalesef
henüz çok az araştırılabilmiştir.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
Kes Kaya, kuzeybatıdan
2007
19
Kes Kaya çöp çukuru
Kes Kaya yiv-sokma bezemeli çanak çömlek parçaları
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
20
Kes Kaya Orta Kalkolitik Konya ovası boyalıları
Kes Kaya Geç Kalkolitik beyaz boyalı çanak çömlek parçaları
2007
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
21
2007
İlk Tunç Çağı'na Geçiş Dönemi
Geç Kalkolitik dönem sonunda Anadolu Yarımadası’nda “İlk Tunç Çağı’na
Geçiş Evresi” olarak adlandırabileceğimiz; Mezopotamya’da Uruk Dönemi’nin
sonlarına denk gelen ve İlk Tunç Çağı kültür özelliklerinin şekillenmesinde belirleyici
olan bir kültürel değişim süreci başlar. M. Korfmann tarafından“Anadolu yerleşim
planı” olarak adlandırılan Batı Anadolu’ya özgü yerleşim planı, karakteristik
özelliklerini ilk bu evrede kazanmaya başlar. Küllüoba’nın batı yamacında küçük bir
kısmı kazılabilmiş olan bu dönem yerleşmesi, bu planın öncü özelliklerini taşır.
Koyu yüzlü veya siyah açkılı çanak çömlek giderek yerini kırmızı astarlı ve
açkılı çanak çömleğe bırakır; beyaz boyamanın yerini, büyük oranda yiv ve kabartma
bezekler alır. İlk Tunç Çağı’nı en fazla karakterize eden gaga ağızlı testilerin basit
örnekleri ilk bu evrede ortaya çıkar.
Küllüoba İlk Tunç Çağına Geçiş Dönemine ait mimari plan
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
22
IB.4. İlk Tunç Çağı (M.Ö. 3000-1800) ve Küllüoba Kazıları
İlk maden alaşımı bu dönemde gerçekleştirilir ve bu döneme adını verir: Bakırı
sertleştirmek için, içine önceleri arsenik, daha sonraları ise kalay ilave edilmek
suretiyle tunç (bronz) elde edilmiştir.
Mezopotamya’da, İlk Tunç Çağı I ve II’ye denk gelen Er-Hanedanlar
döneminde, güneyde Sumer, orta kesimde Akkad etnik/politik bölgeleri oluşur. Bu
dönemde şehir devletlerinden oluşan siyasal bir yapılanma ve hayatın her alanında
çok önemli gelişmeler söz konusudur. Anıtsal saraylar ve
tapınaklar inşa edilir;
kabartma ve heykeltıraşlık sanatı giderek önem kazanır. Özellikle dönemin sonlarına
ait yazılı belgeler bize bu konuda önemli bilgiler vermektedir. Çok daha önceleri,
Obeyd döneminde kültürel birliğe kavuşan Mezopotamya’da, İlk Tunç Çağı III
başında ortaya çıkan Akkad Krallığı ile ilk defa siyasal birlik de sağlanmış olur.
Büyük bir siyasal gücü elinde tutan Akkad Krallığı’nın, yazılı kaynaklarda, Anadolu
içlerine kadar askeri seferler düzenlediğinden söz edilmektedir. Bu krallığın ortadan
kalkmasından sonra, Mezopotamya’da M.Ö. 2.binyıl başlarına kadar idareyi III. UrHanedanlığı alır. Bu Hanedanlık zamanında Mezopotamya’da ilk Ziguratlar inşa
edilir.
“Yukarı Mezopotamya” olarak da adlandırılan bugünkü Güneydoğu Anadolu
bölgesi, coğrafi olduğu kadar kültürel/siyasal olarak da, çok eski dönemlerden
itibaren her zaman Mezopotamya’nın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Ancak, İlk Tunç
Çağı’nda, Mezopotamya’da bu gelişmeler olurken, Doğu Anadolu’ya, güney
Kafkaslar’dan yayıldığı tahmin edilen Karaz Kültürü egemen olur.
Güneydoğu
Toroslar güneyde Mezopotamya kültür bölgesi ile bu kültür arasındaki sınırı oluşturur;
batıda ise kabaca Kahramanmaraş ve Sivas arasındaki dağlık bölge bu kültürü
batıdan sınırlandırır. Ancak Karaz kültürü doğuda Zagroslar boyunca İran'ın Luristan
bölgesine, batıda da Filistin’e kadar nüfuz edebilmiştir. Tarihte “Küçük Asya” olarak
da adlandırılmış olan
Anadolu Yarımadası’nda ise geleneksel kültür varlığını
sürdürür. Bu dönemde Batı Anadolu’da bir nüfus patlamasının yaşandığından söz
edilebilir.
Örneğin: Kütahya,
Bilecik ve Eskişehir illerini içine
alan
yüzey
araştırmalarımızda saptanan toplam 220 höyüğün hemen hemen tamamında bu
dönem yerleşmeleri söz konusudur ve bu höyüklerden bazılarının çapları 400 m’yi
aşmaktadır.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
23
Porsuk Höyük (Çap: 650 m.)
Karapazar (Çap: 200 m.)
İlk Tunç Çağı Anadolu'da üç alt evrede incelenir:
İlk Tunç Çağı I (M.Ö. 3000-2700)
İlk Tunç Çağı II (M.Ö. 2700-2400)
İlk Tunç Çağı III(M.Ö. 2400-1800)
İlk Tunç Çağı I
İTÇ I dönemi de Anadolu Yarımadası'nda en az araştırılmış dönemlerden
biridir. Özellikle Orta Anadolu'nun bu dönemle ilgili kültür grupları ve kronolojisi ise
hemen
hemen
hiç
bilinmemektedir.
Batı
Anadolu'da
bir
önceki
dönemde
şekillenmeye başlayan kültür bölgelerinin sınırları daha belirgin bir hale gelir.
Bunlardan Beycesultan İTÇ I Kültür Bölgesi, kabaca Denizli, Uşak, Afyon Kütahya
ve Akşehir bölgelerini içine alan geniş bir alanda, kendine özgü çanak çömlek
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
24
2007
özellikleri ile ortaya çıkar. Bu arada Kuzeybatı Anadolu'da da Troya I-Yortan Kültür
Bölgesi şekillenir.
İç kuzeybatı Anadolu'da ise doğu Marmara'da İznik; Eskişehir bölgesinde de
Frigya Kültür Bölgesi ortaya çıkar. Frigya Kültür Bölgesi içinde başından itibaren
Demircihüyük ve Yukarı Sakarya çanak çömlek grupları söz konusudur.
'Demircihüyük yerleşim planı' Demircihüyük'ten çok iyi bildiğimiz gibi klasik
özelliklerini bu dönemin başında kazanır. Burada dışta zikzaklar yapan bir sur ve bu
sura arkadan birleşen radyal açılımlı, birbirlerine bitişik, yan yana megaronumsu veya
magaron planlı, çoğunlukla iki odalı trapez şeklindeki uzun evler yer alır. Evlerde
odaların köşelerinde fırınlar, ortalarında ise ocaklar vardır. Yerleşmenin ortasında ise
bu evlerin açıldığı bir avlu bulunmaktadır. Avluda yere oyulmuş dörtgen planlı silolar
vardır. Küllüoba'da da benzeri plan anlayışı hakimdir; ancak burada plan başından
itibaren radyal değil, daha ziyade linear özellikler gösterir.
Demircihöyük, doğudan
Demircihüyük yerleşim planı (M. Korfmann, Demircihüyük I,Yayınından
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
25
2007
Demircihüyük yerleşim planı tümleme denemesi (M. Korfmann, Demircihüyük I, Yayınından)
Demircihüyük karakteristik İTÇ I çanak çömlek formları (ölçeksiz)
(Seher 1987: Levha 43: 23, 36: 4, 40: 3, 37: 11, 39: 5)
İznik Kültür Bölgesi daha ziyade kültürel olarak Troya I-Yortan Kültür
Bölgesi ile daha yakın ilişki içindedir. Bu kültür bölgesinin özellikleri İznik Gölü'nün
batısında yer alan ve R. Roodenberg başkanlığında kazılan Hacılartepe'den
bilinmektedir. Ancak, kazı sonuçları bugüne kadar yeterince yayınlanmamıştır.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
26
2007
İlk Tunç Çağı II Dönemi
Kültür bölgelerinin ve çanak çömlek gruplarının yayılım alanları- Orta Anadolu
da dahil olmak üzere- şimdi çok daha iyi bilinmektedir. Frigya Kültür Bölgesi'nin
bazı özellikleri İznik Kültür bölgesi'ne nüfuz eder ve böylece İT II'de İznik,
Demircihüyük ve Yukarı Sakarya çanak çömlek gruplarından oluşan ve bizim
Bithinya-Frigya olarak tanımladığımız kültür bölgesi ortaya çıkar.
Batı ve Orta Anadolu İlk Tunç II dönemi kültür bölgeleri ve çanak çömlek grupları
Bithinya-Frigya Kültür Bölgesi’nin en karakteristik kültür özellikleri arasında
çanak çömlekte siyah ağız kenarlı kaseler ile ilmik kulplu kaseler başta gelir. Ancak
siyah ağız kenarlı çanak çömlek, Yukarı Sakarya grubunda fazla temsil edilmez. Bu
bölgede ayrıca, başlarının arka kısımlarında polos denilen çıkıntılar bulunan, kilden
şekillendirilmiş disk yüzlü kadın heykelcikleri de vardır.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
27
2007
Demircihüyük İTÇ II dönemi çanak çömleği (Efe 1986: Levha 28: 4, 42: 4, 5: 1; 34: 2, 4: 6)
Demircihüyük İTÇ II figürinlerinden örnekler. Ölçeksiz (Obladen-Kauder 1996: Levha 120: 7, 118: 5, 8)
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
28
2007
Kültür bölgeleri bize kökleri daha eski dönemlere inen etnik/kültürel devamlılığı,
yerel çanak çanak çömlek grupları ise bu bölgeler içinde oluşan ve birbirlerine etnik
bağlarla bağlı siyasal güçlerin nüfuz alanlarını dolaylı olarak göstermiş olabilir.
Dolayısıyla,
feodal bir yapılanmaya işaret eden bu durum, bugün Anadolu’nun
doğusunda halen geçerli olan “ağalık” sistemi ile karşılaştırılabilir.
İşte halen kazmakta olduğumuz Küllüoba, Yukarı Sakarya Ovaları’nın batı
kesimini elinde tutan böyle bir beyin oturduğu bir merkez olabilir. Küllüoba’nın ovada
hem merkezi bir konumu vardır; hem de bölgedeki bu dönem yerleşmelerinin en
büyüğüdür. Eskişehir ve Yukarı Sakarya ovaları, prehistorik çağlarda bu bölgenin
hem uygun yaşam koşullarını sunması, hem de bölgelerarası ilişkileri sağlayan doğal
ulaşım yollarının kesişme noktasında bulunması nedeniyle, daha da önemli hale
gelen tarım ve giderek artan ticari ilişkilere paralel olarak yoğun yerleşime sahne
olmuştur.
İlk Tunç II döneminin sonlarına doğru, özellikle Orta Anadolu’nun güneyi ve
Batı Anadolu’nun iç kesimleri ile, Mezopotamya bağlantılı ticaret gelişmeye başlar.
Özellikle ana ulaşım yolları üzerinde yer alan Küllüoba gibi siyasal erki barındıran
merkezler, ticaret sayesinde giderek zenginleşir ve bu gelişme batı Anadolu’da
yönetici kadronun giderek güçlendiği, işbölümünün giderek yoğunlaştığı gerçek
anlamda ilk şehir merkezlerinin ortaya çıkmasına yol açar. Bu şekilde, yöneticilerin
oturduğu ve yerleşmenin daha yüksek bir yerinde bulunan ve barındırdığı zenginliği
koruma kaygısıyla da surlarla çevrili, korunaklı yukarışehirler (kaleler) ile halkın
oturduğu aşağışehirler ortaya çıkmış olur. Buna paralel olarak da ortaya çıkmaya
başlayan elit tabakanın lüks ihtiyaçlarını karşılamak için, özellikle değerli veya yarı
değerli taşlarla, altın, gümüş gibi değerli madenlerin ticaretinde artış olmuştur.
Bunlardan özellikle Lapis Lazuli (lacivert taşı) ve kalayın Mezopotamya üzerinden
Doğu İran ve Afganistan’dan ithal edildiği söylenmektedir.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
29
2007
Küllüoba Siyah ağız kenarlı (Black-topped) kaselerinden örnekler (Sari 2007: Res 3. a-h)
İşte bu anlamda, Kale ve Aşağışehir'den oluşan ve kalede umuma ait
olabilecek bağımsız yapılar içeren Küllüoba İT II yerleşmesi bize, -Mezopotamya’ya
göre oldukça gecikmiş olan- Batı Anadolu’da gerçek anlamda şehirciliğe geçişin
başlangıç aşamaları ile ilgili bazı önemli ipuçları vermektedir. Küllüoba ile ilgili
ayrıntılı bilgi için Anasayfa'ya bakınız. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
İlk Tunç Çağı III (M.Ö. 2400-1800): Batı Anadolu’da Yerel Krallıklar Dönemi
İşte bir önceki dönemin kültürel ve siyasal gelişmelerinin itici gücüyle, tüm batı
ve orta Anadolu sathında “yerel krallıklar” veya “hanedanlıklar” dan oluşan bir
siyasal yapılanmanın ortaya çıktığını varsayabiliriz. Yerleşmelerin sayısında azalma
gözlenirken, bunların birçoğu şimdi normalden büyük şehir yerleşmeleridir. Bu durum,
bazı insanların topraktan koparak, iş olanaklarının arttığı şehirlerde toplandığının
delilidir ve dolayısıyla günümüze kadar devam eden köyden kente göç sürecinin
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
başlangıcıdır.
Özellikle
2007
30
Troya
hazine
buluntuları
Alacahöyük
ve
Kral
Mezarları’nda ele geçirilen eserler, bu krallıkların sahip oldukları zenginlikler
hakkında bir fikir vermektedir. Benzeri buluntuların ileride yapılacak çalışmalarla
Eskişehir bölgesinde de bulunacağına hiç şüphe yoktur.
Madencilikte telkari, lehimleme, granulasyon gibi yeni teknikler, artan ticaret
sayesinde, Mezopotamya’dan Ege’ye kadar geniş bir coğrafyada birde bire ortaya
çıkar.
Bu dönemde, daha önce Orta Anadolu’nun doğusunda, Konya Ovası ve
İçbatı Anadolu’da hissedilen Mezopotamya etkileri, şimdi Troya’ya, kuzey Ege
Adaları'na ve hatta Trakya içlerine kadar ulaşmıştır. M. Özdoğan başkanlığında
Kırklareli yakınlarındaki Kanlıgeçit'te yapılan kazılar, bu doğrultuda çok önemli bilgiler
vermiştir. Bu şekilde, Kuzey Suriye ve Çukurova yönünden, birbiri arkasına yer alan
Konya-Akşehir, Yukarı Sakarya-Eskişehir-İzink/İngöl ovaları ve aralarındaki geçitlerin
oluşturduğu doğal ulaşım yolu sayesinde, Mezopotamya ve Troya arasında önemli
bir kervan yolunun ortaya çıktığını söyleyebiliriz. İşte Küllüoba’nın önemi, bu yol
üzerinde yer almasından gelir. Bu sayede Troya da giderek gelişmiş ve
zenginleşmiştir. Burada yerleşme şimdi gayet anıtsal bir sur ile çevrili bir kale ve
aşağışehirden oluşur. Kale içinde yan yana dizili, bağımsız
megaronlar yer alır.
Bunlardan en büyüğünün (Megaron IIA) uzunluğu 30 m.nin üzerindedir.
İzmir’in
güneyinde, Urla kasabası içinde yer alan Liman Tepe’de İT III’te aşağı yukarı
banzeri özellikleri sergiler. Burada H. Erkanal başkanlığında halen kazılar
yapılmaktadır.
Doğudan bir etki olarak batıda
‘Çömlekçi Çarkı’nın ilk kullanımı, bu kervan
yolu üzerinde gerçekleştiği gibi bu dönemi karakterize eden kültür özelliklerinin de
önemli bir kısmı bu hat üzerinde şekillenmiş olmalıdır. Bunlar arasında özellikle özel
törenlerde kullanıldığı tahmin edilen; altın veya gümüşten tankard ve depas gibi
kapların çanak çömlek taklitleri, yine bu bölgede yoğun olarak bulunur. Çömlekçi
çarkı, çanak çömlekte giderek standardizasyonu gündeme getirmiştir. Mezopotamya
etkileri, hiçbir zaman Batı Anadolu İlk Tunç Çağı Uygarlığı’nın kültürel, siyasal
yapısını kökten değiştirebilecek nitelikte olmamıştır.
Eskişehir bölgesinde hemen hemen hiç araştırılmamış olan bu dönemde,
Küllüoba’da yerleşmenin eski önemini kaybettiği anlaşılmaktadır; bu durum, merkezi
yerleşmenin
bir başka
höyüğe
taşındığını
göstermektedir.
Ancak
yine
de
Küllüoba’da, üst üste dört yerleşmenin kurulduğu bu döneme ait önemli buluntular
ele geçirilmiştir. Bunlar arasında tankard ve depas’ların gayet zarif örnekleri, Suriye
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
31
şişeleri’nin taklitleri ve tunçtan “toggle pin” denilen delikli süs iğneleri ile ayak
şeklindeki mühürler gelir. Suriye şişeleri, özellikle Kuzey Suriye ve Güneydoğu
Anadolu’da kullanılmış olan çarkta yapılmış, boyunlu ve kulpsuz, gri renkli, özel
kaplardır. Bunlar Orta Anadolu’da ve Çukurova’da bu bölgelerden ithal olarak ele
geçirilmiştir. Anadolu’nun daha batısında ise bugüne kadar bunların kırmızı astarlı
taklitleri ele geçirilmiştir. (Küllüoba, Troya).
Orta Tunç Çağı'na Geçiş Dönemi(2100-1800)
M.Ö.
3.binyıl'ın
kültürel/siyasal
sonlarına
doğru,
Anadolu
Yarımadası’nda
yeni
bir
oluşumun temelleri atılmıştır: iç batı Anadolu, orta Anadolu ile
bütünleşirken , batı Anadolu sahilleri de giderek daha fazla Ege Dünyası’nın bir
parçası olmuştur. Orta Anadolu’daki bu yeni oluşum, daha sonra ortaya çıkacak olan
Hitit Uygarlığı’nın temelini oluşturmuştur. Küllüoba, dört yerleşim katı ile temsil
edilen bu dönemin sonunda terkedilmiştir.
Orta Anadolu’da “Orta Tunç Çağı’na Geçiş Dönemi” olarak adlandırılan bu
dönem kalıntıları, Küllüoba haricinde, T. Sivas başkanlığında
kazılmakta olan
Eskişehir’in kuzey kenarındaki Şarhöyük’te de saptanmıştır (kazının ilk başkanı M.
Darga'dır); ayrıca Kütahya-Bilecik-Eskişehir illeri yüzey araştırmaları sırasında da
birçok höyüğün yüzeyinden de bu dönem çanak çömleği toplanmıştır.
IB.5. Orta ve Son Tunç Çağ (1800-1100)
Mezopotamya’da
M.Ö.
3100-3000
yıllarında
ilk
resim
yazısı
olarak
kullanılmaya başlanan yazı, Sümerler tarafından M.Ö. 3.binyıl'da geliştirilerek çivi
yazısı şekline dönüştürülmüştür. Çivi yazısı Orta Anadolu’ya ilk olarak Assur Ticaret
Kolonileri vasıtasıyla,
ancak ortaya çıkışından en az 1200 sene sonra, diğer bir
deyişle, Orta Tunç Çağı'nın başlarında (M.Ö. 1800) ulaşabilmiştir.
M.Ö. 2.binyıl Mezopotamya'da Eski Babil, Assur, Huri-Mitanni, Kassit gibi
güçlü krallıkların hüküm sürdüğü bir dönemdir.
Orta Anadolu'da ise Orta Tunç
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2007
32
Çağı'nda Hitit Krallığı çok önemli bir siyasal güç olarak tarih sahnesine çıkar ve tüm
2.binyıl boyunca güçlenerek ve sınırlarını da genişleterek
bölgedeki varlığını
sürdürür. Hitit çekirdek bölgesinin batıdaki sınırının, Sivrihisar dağlarından mı, yoksa
bugünkü Eskişehir-Afyon-Kütahya illerini de içine alacak şekilde biraz daha batıdan
mı geçtiği sorununa, bugüne kadar tatmin edici bir cevap bulunamamıştır. Bunun
gerisinde yatan en önemli neden araştırma eksikliğidir. İç kuzeybatı Anadolu'da T.
Efe başkanlığında yapılan yüzey araştırmalarında M.Ö. 2.binyıl'a ait, oldukça büyük
yerleşmelerin varlığına işaret eden höyükler saptanmıştır. Bu höyüklerin dağılımı ve
içerdikleri malzemeler üzerine, Anabilim Dalımız öğretim üyelerinden Ş. Dönmez
kapsamlı bir makale hazırlamaktadır.
Orta
Tunç
Çağı'na
ait
yerleşme
evreleri
bugüne
kadar
sadece
Demircihüyük'te kazılabilmiştir. Alpu Ovası’nın batısında yer alan Çavlum’da ise N.
Bilgen tarafından bu döneme ait bir mezarlık kazısı yapılmıştır.
En azından150’nin üzerinde höyüğün bulunduğu Eskişehir bölgesinde bugüne
kadar bunlardan sadece dördünde kazı yapılmıştır veya yapılmaktadır; dolayısıyla bu
durum bize, Eskişehir tarihöncesi araştırmalarının henüz daha çok başında
olduğumuzu açıkça göstermektedir. Bu bakımdan, araştırmalar ilerledikçe, bölgede
insanlık tarihine ışık tutacak önemli arkeolojik bulgulara ulaşılacağına hiç şüphe
yoktur.
Eskişehir Bölgesi Araştırma Tarihcesi ile İlgili Kaynakça
Ardos, M.
1985
Arık, R.O. et al 1956
Ay, D.Ş.M.
2001
Türkiye Ovalarının Jeomorfolojisi,Cilt II,İstanbul.
Ankara-Konya, Eskişehir-Yazılıkaya Gezileri.
Türk Tarih Kurumu. Ankara.
“Die Frühbronzezeitlichen Siedlungsbefunde in Aizanoi. Die
Frühbronzezeitliche Keramik”, Archaologischer Anzeiger.
Pp.:280-294.
Ay Efe,D.ŞM.,
2001
"The Small Finds of Orman Fidanlığı", (yay.haz. T.
Efe)The Salvage Excavations at Orman Fidanlığı. A
Chalcolithic Site in lnland Northwestern Anatolia. TASK
Vakfı Yayınları. İstanbul. s. 127-155.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2006
33
2007
“Küllüoba’da Bulunmuş Olan Pişmiş Toprak Figürinlerden
Birkaç Örnek”,(yay.haz. A.Erkanal-Öktü et.al.)Hayat
Erkanal’a Armağan.Kültürlerin Yansıması :90-94.
Baykal-Seeher, A.., Obladen-Kauder J.
1996
Demircihüyük. Die Ergebnisse der Ausgrabungen
1975-1978. Vol. VI. Die Kleinfunde. Mainz.
Bilgen, A. N.
2002a
“Eskişehir’de Bir Erken Hitit Mezarlığı/ Çavlum Köyü
Pişmiş Toprak Eserleri- An Early Hittite Cemetery in
Eskişehir/ Çavlum Village Terra Cotta Finds”, II.
Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu.
Eskişehir. s.9-18.
2002b
“2000 Yılı Çavlum Köyü Mezarlık Kazısı”, 23. Kazı
Sonuçları Toplantısı. s. 351–360.
2002c
“Çavlum Köyü Mezarlığı Eskişehir/Alpu Ovası’nda Yeni Bir
Orta Tunç Çağı Mezarlığı”, Anadolu Üniversitesi, Edebiyat
Fakültesi Dergisi 3:39–102.
2003a
“Çavlum Köyü Kurtarma Kazısında Ele Geçen Pişmiş
Toprak Kapların Restorasyonu", III. Uluslararası Eskişehir
Pişmiş Toprak Sempozyumu - IIIrd International Eskişehir
Terra Cotta Symposium. s. 274–280.
2003b
“2001 Yılı Çavlum Köyü Mezarlık Kazısı”, 24. Kazı
Sonuçları Toplantısı. s. 389–396.
2004
“2002 Yılı Çavlum Köyü Mezarlık Kazısı”, 25. Kazı
Sonuçları Toplantısı. s.139–146,
2005a
“Frigya’da Ninhursag İnancının İpuçları", Anadolu
Üniversitesi I. Uluslararası Dünden Bugüne Eskişehir
Sempozyumu, Siyasal, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Yapı.
s. 357–361.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2005b
2006a
Bittel, K.
34
2007
Çavlum, Eskişehir/Alpu Ovası’nda Bir Orta Tunç Çağı
Nekropolü, Anadolu Üniversitesi Yayınları, no:1668,
Eskişehir.
“2004 Yılı Midaion/Karahöyük Yüzey Araştırması”, 23.
Araştırma Sonuçları Toplantısı. s. 403–408.
2006b
“Çavlum Orta Tunç Çağı Nekropolü’nde Ele Geçen
Lületaşı Mühür”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.com, ISSN: 1304–0278 Bahar 2006, c.5 s.16 (17–
21).
2006c
“Midaion/Karahöyük’de Tunç Çağı Bulguları”, Prof. Dr.
Coşkun Özgünel’e Armağan Kitabı, Ankara Üniversitesi,
Ankara, (Basımda)
2006d
“Uzaktaki Mezarlık, Eskişehir Alpu Ovası’nda Yerleşim
Yeri Bulunmayan Yeni Bir Mezarlık”, ArkeoAtlas 5:184,
İstanbul
1942
Kleinasiatische Studien,İstanbuler Mitteilungen, V.
1950
Grundzüge der vor-und frühgeschichte
Kleinasiens,Tübingen.
Bittel, K., K.Otto 1939
Demirci Hüyük, Berlin.
Burney, C.A.
"Northern Anatolia Before Classical Times",
Anatolian Studies 6: 179-193.
1956
Calder,W.M.
1928
"Exploration Archeologique de la Phrigie",
Monumenta Asiae Minoris Antiqua I,harita.XXIX,XXXI.
Chaput, E.
1941
Phrygie, Exploration archeologique I,Geologie et
geographie physique,Paris.
Cox,C.W.M., A.Cameron.
1937
"Exploration Archeologique de la Phrigie",
Monumenta Asiae Minoris Antiqua V : XLV,XLVII.
Çambel, H.
1952
"Frikya' da Midas Şehri Yakınında Bulunan Prehistorik
Mezar", IV. Türk Tarih Kongresi Kongresi 1948. s. 228229.
Çambel. H.
1973
“Güneydoğu Tarihöncesi Araştırmalarının Kültür Tarihi
Bakımından Önemi”, Atatürk Konferansları IV. TTK
Ankara. s. 25-40.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
Darga, M.
35
2007
1992
“Şarhöyük-Dorylaion Kazıları (1989-1992)”, XV. Kazı
Sonuçları Toplantısı I:481-502.
1993
“Quelques remarques sur les fouilles de ŞarhöyükDorylaion”,İstanbuler Mitteilungen, Deutsches
Archäologisches Instıtut Abteilung İstanbul, Band 43: 313329
1995
“1993 Yılı Şarhöyük-Dorylaion (Eskişehir) Kazıları”, XVI.
Kazı Sonuçları Toplantısı I: 351-368.
2000
“Şarhöyük-Dorylaion Kazı Çalışmaları 1997–1998”,
Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi C.1/Sayı 2:
97–127. (T. Sivas ile birlikte)
2001
Şarhöyük-Dorylaion 1999 Yılı Kazı Çalışmaları”, 22. Kazı
Sonuçları Toplantısı 2: 51-62. (T. Sivas ile birlikte).
2003a
“Eine Tonbulle mit Hieroglyphen Luwischem
Siegelabdruck aus Şarhöyük-Dorylaion”, Studia Trioca XIII:
161-164. (F. Strake ile birlikte).
2003b
“Dorylaion Kazısı, Hititler’in En Batıdaki Yerleşmesini
Ortaya Çıkardı”, Bilim ve Ütopya 2003/108:65-71
2004
“Şarhöyük-Dorylaion (Eskişehir) Kazılarında Hitit
Buluntuları (1989-2003)”, (Yay. Haz. T. Korkut), 60.
Yaşında Fahri Işık’a Armağan. Anadolu’da
Doğdu/Festschrift für Fahri Işık zum 60. Geburtstag,
İstanbul: 269-283.
2005
“Şarhöyük/Dorylaion Kazısı 2003 Yılı Çalışmaları”, 26.
Kazı Sonuçları Toplantısı, 2: 53-57. (T. Sivas, H. Sivas)
2006
“Şarhöyük-Dorylaion Kazılarından İlk Buluntu: Dikdötgen
Kerpiç Ocaklar ve Damgalı Amphora Kulpları”, Hayat
Erkanal’a Armağan; Kültürlerin Yansıması/ Studies in
Honor of Hayat Erkanal; Cultural Reflections, İstanbul.
Darga,M.,T.Sivas
2000
“Şarhöyük-Dorylaion Kazı Çalışmaları 1997-1998”,
Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi I/2:97-128.
Darga,M.,T.Sivas ve H.Sivas
2002
“2000 yılı Şarhöyük-Dorylaion Kazıları”, 23. Kazı Sonuçları
Toplantısı. s.207-218.
Darkot, B., M. Tuncel
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
36
2007
1995
Ege Bölgesi Coğrafyası (3.Baskı), İstanbul.
Easton, D.F.
1976
"Towards a Chronology for the Anatolian Early Bronze
Age", Anatolian Studies 26:145-173.
Efe, T.
1988
Demircihüyük.Die Ergebnisse der Ausgrabungen 19751978, Band III,2 Die Keramik 2C. Die frühbronzezeitliche
Keramik der jüngeren Phasen(ab Phase H), Mainz.
1989-1990
"Three Early Sites in the Vicinity of Eskişehir:
Asmainler,Kanlıtaş,and Kes Kaya", Anatolica 16 :3160.
1990a
"An Inland Anatolian Site with Pre-Vinça Elements",
Orman Fidanlığı, Eskişehir", Germania 68 :67-113.
1990b
"1988 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde
Yapılan Yüzey Araştırmaları", Anadolu Araştırmaları 12:119.
1990c
"1988 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir
İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 7.
Araştırma SonuçlarıToplantısı. s.405-424.
1990-91 “Yukarı Porsuk Vadisi’nde Günümüzden Yedibin Yıl
öncesine ait Önemli Bir Kültürün Varlığı Saptandı”, Müze 4:
25-31.
1991
"1989 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde
Yapılan Yüzey Araştırmaları", 7. Araştırma Sonuçları
Toplantısı. s.163-177.
1992
"1990 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde
Yapılan Yüzey Araştırmaları", 9. Araştırma
SonuçlarıToplantısı. s.561-583.
1993a
"1991 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde
Yapılan Yüzey Araştırmaları", 10. Araştırma Sonuçları
Toplantısı. s. 345-364.
1993b
"Chalcolithic Pottery from the Mounds Aslanapa(Kütahya)
and Kınık (Bilecik)",Anatolica 19:19-31.
1994a
"Eskişehir Yöresindeki Bazı Höyüklerde Saptanmış Olan
İlk Tunç Çağı'na Geçiş Evresi Çanak Çömleği",
Anadolu Araştırmaları 13 :17-41.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
37
2007
1994b
"1992 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir
İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 11.
Araştırma Sonuçları Toplantısı. s.571-592.
1994c
"Early Bronze Age III Pottery from Bahçehisar: The
Significance of the Pre-Hittite Sequence in the Eskişehir
Plain,Northwestern Anatolia", American Journal of
Archaeology 98 :5-34.
1995a
"1993 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde
Yapılan Yüzey Araştırmaları", 12. Araştırma Sonuçları
Toplantısı. s.245-266.
1995b
"İçbatı Anadolu' da İki Neolitik Yerleşme:Fındık Kayabaşı
ve Akmakça," (yay.haz. A.Erkanal ve diğerleri) İ.Metin
Akyurt ve Bahattin Devam Anı Kitabı.İstanbul. s.105-114.
1996a
"1994 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde
Yapılan Yüzey Araştırmaları", 13. Araştırma Sonuçları
Toplantısı. s.131-153.
1996b
"Orman Fidanlığı' nda 1992-1994 Yılları Arasında Yapılan
Kurtarma Kazıları",17.Kazı Sonuçları Toplantısı.s.95- 108.
1996c
“The Excavations at Orman Fidanlığı, an lnland Anatolian
Site With Pre-Vinça Elements”, The Vinça Culture: lts Role
and Cultural Connections. Timisoara. s.41-58.
1997
"1995 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde
Yapılan Yüzey Araştırmaları", 14.. Araştırma
Sonuçları Toplantısı. s. 215-232.
1998a
"Seyitgazi/Küllüoba1996 Yılı Kazısı", 19. Kazı Sonuçları
Toplantısı. s.151-172.
1998b
“New Concepts on Tarsus-Troy Relations at the
Beginning of the EB 3 Period”, XXXIV ème Rencontre
Assyriologique Internationale (Istanbul 1987).
T.T.K.
Ankara. s. 297-304.
1999a
“Orman Fidanlığı Kurtarma Kazıları: 1992-1994 Yılları
Arasında Yapılan Çalışmalar”, Anadolu Araştırmaları. 15:
73-104
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
38
2007
1999b
“Küllüoba 1997 Yılı Kazısı”, 20. Kazı Sonuçları Toplantısı.
Ankara. s.165-182.
2000a
“Recent Investigation in Inland Northwest Anatolia and Its
Contribution to Early Balkan-Anatolian Connections”,
(yay.haz. S. Hiller and V. Nikolov) Das Neolitikum in
Südosteuropa. s.171-184.
2000b
“Küllüoba 1998 Yılı Kazısı”, 11. Kazı Sonuçları Toplantısı.
Ankara. s.117-128.
2000c
“Seyitgazi/Küllüoba Kazısı”, (yay. haz. O. Belli) Türkiye
Arkeolojisi ve İstanbul Üniversitesi. İstanbul. s.118-122.
2000d
“Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İlleri Yüzey Araştırmaları ve
Orman Fidanlığı Kurtarma Kazıları”, (yay. haz. O. Belli)
Türkiye Arkeolojisi ve İstanbul Üniversitesi. İstanbul. s.
103-109.
2001a
“Küllüoba 1999 Yılı Kazısı”, 22. Kazı Sonuçları Toplantısı.
Ankara. s. 105-118.
2001b
The Salvage Excavations at Orman Fidanlığı. A
Chalcolithic Site in lnland Northwestern Anatolia. TASK
Vakfı Yayınları. İstanbul.
2001c
“Die Frühbronzezeitlichen Siedlungsbefunda in Aizanoi.
Die
Frühbronzezeitliche
Keramik”,
Archaologischer
Anzeiger :280-294.
2002a
‘’Yassıkaya: Kdz Ereğli (Heraclea Pontica) Yakınlarında
bir İlk Tunç Çağı Yerleşmesi’’, 23. Kazı Sonuçları
Toplantısı. Ankara. s. 361-374.
2002b
“Küllüoba 2000 Yılı Kazısı”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı.
Ankara. s. 315-326.
2002c
“The Interaction Between Cultural/Political Entities and
Metalworking in Western Anatolia during the Chalcolithic
and Early Bronze Ages”, (yay.haz. Ü. Yalçın) Anatolian
Metal II. Der Anschnitt. Bochum. s. 49-65.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
39
2007
2002a
“Working with Manfred Korfmann at Demircihüyük and
Afterwards: Remarks and Remembrances”, (yay.haz. R.
Aslan, S. Blum, G. Kastl, F. Schweitzer, D. Thumm)
Mauer Schau. Festshrift für Manfred Korfmann. Tübingen.
s. 3-12.
2003a
“Küllüoba and the Initial Stages of Urbanism in Western
Anatolia”, (yay.haz. M. Özdoğan,H. Hauptmann ve N.
Başgelen) From Primary Villages to Cities. Essays in
Honour of U. Esin. Arkeoloji ve Sanat Yayınları. s. 265282.
2003b
“Pottery Distribution Within the Bronze Age of Western
Anatolia and its Implications upon Cultural, Political (and
Ethnic?) Entities”, (yay haz. M. Özbaşaran, O. Tanındı ve
A. Boratav) Archaeological Essays in Honour of Homo
amatus: Güven Arsebük İçin Armağan
Yazılar. s. 87104
2003c
“Batı Anadolu Tunç Çağı Uygarlığının Doğuşu”, Tunç
Bakışlar. ArkeoAtlas 2: 92-129.
2003d
“Küllüoba 2001 Yılı Kazısı”, 24. Kazı Sonuçları Toplantısı.
s. 461-466.
2004a
“Küllüoba Kazısı 2002 Yılı Çalışmaları”, 25. Kazı Sonuçları
Toplantısı. s. 19-28.
2004b
"Kültür Gruplarından Krallıklara: Batı Anadolu'nun
Tarihöncesi Kültürel ve Siyasal Gelişim Profili," Colloquium
Anatolicum 3: 15-29.
2004c
“Yassıkaya, an Early Bronze Age Site near Heraclea
Pontica (Kdz Ereğli) on the Black Sea Coast”, (yay.haz. B.
Hänsel) Festschrift für Nĕmejcová Pavùková. Berlin. s.2738.
2005a
“Küllüoba 2003 Yılı Kazı Çalışmaları”, 26. Kazı Sonuçları
Toplantısı. s. 29-44.
2005b
"The Neolithization in Inland Northwestern Anatolia",
(yay.haz. C. Lichter) How did Farming Reach Europe?
(Proceedings of the International Workshop İstanbul. s.
107-116.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
2006
2007
40
"A Trinket Mould from Küllüoba Near Seyitgazi/Eskişehir",
(yay.haz. A.Erkanal, S. Günel) Hayat Erkanal'a Armağan.
Kültürlerin Yanısması. s. 301-304.
(baskıda)
"Küllüoba
Kazıları
ve
Anadolu
Araştırmalarına Katkısı", (yay.haz. G.
Dönmez) Refik Duru'ya Armağan.
Tarihöncesi
Umurtak, Ş.
(baskıda)
Keçiçayırı'nda Ölü Hediyesi Olarak Bulunmuş Olan İki Geç
Kalkolitik
Kap",
(yay.haz.Tarhan,T-Tibet,A-E.Konyar)
Muhibbe Darga Armağanı
(baskıda)
"Demircihüyük ve Küllüoba İTÇ I-II Katlarında Ele
Geçirilmiş Olan Bir Grup Boyunlu Çömlek", (yay.haz.
Delemen,İ-Çokay-Kepçe,S-A.Özdizbay)
H.Abbasoğlu
Armağanı
Efe, T- D.Ş.M.,Ay Efe
2000
“Early Bronze Age 1 Pottery from Küllüoba near
“Seyitgazi, Eskişehir”, Anatolia Antiqua 8, 2000:1-87.
2001
“Küllüoba: İç Kuzeybatı Anadolu’da bir İlk Tunç Çağı Kenti;
1996-2000 Yılları Arasında Yapılan Kazı Çalışmalarının
Genel Değerlendirmesi”, Tüba-Ar 4: 44-78.
2007
“The Küllüoba Excavations and the Cultural/Political
Development of Western Anatolia Before the Second
Millennium B.C", (yay.haz. Doğan-Alparslan M., Alparslan,
M.,H.Peker) VİTA/HAYAT. Belkıs Dinçol ve Ali Dinçol' a
Armağan, s. 251-268
(baskıda)
Efe,T.,-E. Fidan,
2006
"Eskişehir Bölgesinin İlk Tunç Çağı'na özgü geriye yatık
boyunlu gaga ağızlı testileri", Mehmet Özsait Anı Kitabı
(yay.haz. H.Şahin-E.Konyar)
“ Pre-Middle Bronze Age Metal Objects from Inland
Western Anatolia: A Typological and Chronological
Evaluation”, Anatolia Antiqua 14: 15-43.
Efe,T., A. İlaslı, A. Topbaş.
1995
"Salvage Excavations of the Afyon Archaeological
Museum, Part 1: Kaklık Mevkii, A Site Transitional to the
Early Bronze Age", Studia Troica 5: 357-399.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
Efe, T., A. İlaslı 1997
41
2007
"Pottery Links between the Troad and Inland
Northwestern Anatolia during the Trojan Second
Settlement", Poliochni,e l'Antica eta del Bronzo nell'Egeo
Settentrionale, Atina. s.596-609.
Efe, T., Türkteki, M.,
2005
Eimermann, E., 2004
“The Stratigraphy and pottery of the period transitional
into the Middle Bronze Age at Küllüoba (SeyitgaziEskişehir)’’, Anatolia Antiqua 13:119-144.
"Soundings at Early Bronze Age Hacılartepe in the İznik
Region", Anatolica 30: 16-36.
Ertekin, G.
1992
Eskişehir Kentinde Yerleşmenin Evrimi, İ.Ü.Deniz
Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü (basılmamış doktora
tezi). İstanbul.
Fidan, M.E.,
2006
‘’Waffen aus Metall vor der Mittleren Bronzezeit im Inland
Westanatoliens’’, Colloquium Anatolicum V: 91-106.
French, D.
1961
"Late Chalcolithic Pottery in Northwest Turkey and the
Eagean" , Anatolian Studies 21:99-14.
1965
"Early Pottery Sites from Western Anatolia",
Bulletin of the Institute of Archaeology 5 :15-24.
1967
"Prehistoric Sites in Northwest Anatolia, I.The İznik Area",
Anatolian Studies, 17:49-100.
1969a
"Prehistoric Sites in Northwest Anatolia, II.The Balıkesir
and Akhisar / Manisa Areas", Anatolian Studies 19: 4198.
1969b
Anatolia and the Aegean in the third Millennium B.C.,
University of Cambridge (basılmamış doktora tezi).
Gatsov, I., - Efe, T.,
2005
Goldman, H.
1956
“Some observations on the EB II chipped stone artifacts
from Küllüoba (near Eskişehir) in inland Northwestern
Anatolia”, Anatolia Antiqua 13:111-118.
Excavations at Gözlükule,Tarsus, Princeton.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
Gökcan, S.
1972
Gürkan, G.,J. Seeher.
1991
2007
42
Sakarya Nehri Rejimi, İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Coğrafya
Enstitüsü (mezuniyet tezi), İstanbul.
"Die Frühbronzezeitliche Nekropole von Küçükhüyük bei
Bozüyük",İstanbuler Mitteilungen 41:39-96.
Haspels, C.H.E 1971
The Highlands of Phrigia.The Sites and Monuments,
Cilt I, Princeton.
İlaslı, A.
1996
"Seyitömer Höyüğü 1993 Yılı Kurtarma Kazısı",
6.Müze Kurtarma Kazıları Semineri. s.1-20.
Kamil,T.
1982
Yortan Cemetery in the Early BronzeAge of Western
Anatolia, BAR International Series 145,Oxford
Koerte, A.
1909
"Ein Altphrygischer Tumulus bei Bos-Öjük",
Athenien Mitteilungen 24:1vdd.
Korfmann, M.
1983
Demircihüyük. Die Ergebnisse der Ausgrabungen
1975-1978.Vol.I. Demircihüyük I:Architektur, Stratigraphie
und Befunde, Mainz.
Korfmann, M.,B. Kromer.
1993
"Demircihüyük, Beşik-tepe, Troia-eine Zwischenbilanz zur
Chronologie Dreier Orte in Westanatolien",
Studia Troica 3: 35-171.
Kökten, K.
1948
"1944-1948 Yıllarında Prehistoryası Araştırılan Yerler",
IV.Türk Tarih Kongresi. s. 197-211.
Kökten, K.
1951
"Kuzeybatı Anadolu' nun Tarihöncesi Hakkında Yeni
Gözlemler", Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi 9, s.
201-209.
Kull, B.,
1988
Demircihüyük. Die Ergebnisse der Ausgrabungen
1975-1978.Vol.VI.Die Mittlere Bronzezeitliche Siedlung.
Mainz.
Leake, W. M.
1824
Journal of a Tour in Asia Minor with Comparative
Remarks on the Ancient and Modern Geography of that
Country, London.
Lloyd, S., N. Gökçe
1951
Lloyd, S., J. Mellaart
1962
"Excavations at Polatlı", Anatolian Studies 1: 21- 75.
Beycesultan I. The Chalcolithic and
Levels . London.
Early Bronze Age
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
Lamb, W.
Manning, S.W.
Mellink, M.J.
43
1937
"Excavations at Kusura near Afyon Karahisar",
Archaeologia 86:1-46.
1938
"Excavations at Kusura near AfyonKarahisar",
Archaeologia 87: 217-273.
2007
1997
"Troy,Radiocarbon,and the Chronology of the Northeast
Aegean in the Early Bronze Age", Poliochni, e l'Antica eta
del Bronzo nell'Egeo Settentrionale, Atina. s.498-521.
1955
"Some Pdehistoric Sites in Northwestern Anatolia",
İstanbuler Mitteilungen 6: 53-88.
1967
"Beycesultan:A Bronze Age Site in Southwestern Turkey"
Bibliotheca Orientalis.Jaargang 24:3-9.
1969
“Excavations at Karataş-Semayük in Lycia,1968”,
American Journal of Archaeology 73:319-331.
1986
"The Early Bronze Age in West Anatolia: Aegean and
Asiatic Correlations", (yay.haz. Cadogan,G.)The End of
the Early Bronze Age in the Aegean,Cincinnati
Studies 6. Leiden. s.139-152.
1989
"Anatolia and Foreign Relations of Tarsus in the Early
Bronze Age", (yay.haz. Emre, K., M.Mellink, B.Hruda ve
N. Özgüç), Anatolia and the Near East.Studies in the
Honor of Tahsin Özgüç. s.319-332.
1992
"Anatolian Chronology", (yay.haz. Ehrich, R. W.),
Anatolian Chronologies in Old World Archaeology, Cilt I-II,
Chicago. s.207-220 ve 171-184.
Classical
Müller-Karpe, H. 1974
Handbuch der Vorgecshichte III. Kupferzeit. München.
Orthmann, W.
Die Keramik der Frühen Bronzezeit aus Inneranatolien.
İstanbuler Forschungen 24, Berlin.
1963
Özdoğan, M.,
1983
"Pendik: A Neolithic Site of Fikirtepe Culture in the
Marmara Region", (yay.haz. R.M. Boehmer ve H.
Hauptmann) Biträge zur Altertumskunde Kleinasiens,
Festschrift für Kurt Bittel. s. 401-411.
Özdoğan, M.
1984
"1983 Yılı Doğu Marmara ve Trakya Araştırmaları", 2.
Araştırma Sonuçları Toplantısı. s.221-232.
Özdoğan, M.
1985
"1984 Yılı Doğu Marmara ve Trakya Araştırmaları", 3.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
44
2007
Araştırma Sonuçları Toplantısı. s.410-420.
Özdoğan, M.
1985b
"A Surface Survey for Prehistoric and Early Historian Sites
in Northwestern Turkey", National Geographic Society
Research Report 1979 Projects. s. 517-541.
Özdoğan, M.
1991
"Eastern Thrace before the Beginning of the Troy I- An
Archaeological Dilemma", (yay.haz. J. Lichardus). Die
Kupferzeit als historischeEpoche.Symposium Saarbrücken
und Otzenhausen 1988. Saarbrückener Beitrage zur
Altertumskunde 55 Bonn. s. 217-225.
Özdoğan, M. et al
1999
Özdoğan, M.
2002
Neolithic in Turkey. New Discoveries (yay.haz. M.
Özdoğan ve N. Başgelen). Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
"The Bronze Age in Thrace in Relation to the Emergence
of Complex Societies in Anatolia and in the Aegean’’,
Anatolian Metal II. Der Anschnitt. s. 67-76.
Özdoğan, M., Gatsov, İ.,
1998
"The Aceramic Neolithic Period in Western Turkey and in
the Aegean", Anatolica 24:209-232.
Parzinger, H.
1993
Studien zur Chronologie und Kulturgeschichte der
Junstein-, Kupfer- und Frühbronzezeit zwischen Karpaten
Und Mittlerem Taurus I,II. Mainz am Rhein.
Ramsey, W.M.
1890
Historical Geography of Asia Minor. London.
1895
Cities and Bishopries of Phrygia I, II. London.
Roodenberg, J.J., L. Thissen, H. Buitenhuis
1989-1990
"Preliminery Report on the Archaelogical Investigations
at Ilıpınar in the North West Anatolia", Anatolica 16: 61144.
Roodenberg, J.J.,
1993
Roodenberg, J.J. 1994
Ilıpnar X to VI: Links and Chronology", Anatolica 19:
251-267.
"1992 Ilıpınar Kazıları", XV. Kazı Sonuçları Toplantısı I.
s.171-176.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
Roodenberg, J.J.,
1999
Roodenberg, J.J. et al
1995
Roodenberg, J.J. et al
2001
2007
45
Investigations at Menteşe Höyük in the Yenişehir Basin
(1996-97)", Anatolica 25: 21-36.
The Ilıpınar Excavations I (yay.haz. J.J. Roodenberg).
The Ilıpınar Excavations II (yay.haz. J.J. Roodenberg ve
L.C. Thissen).
Sarı, D.,
Seeher, J.
Sivas, H.
2007
“Küllüoba’da Ele Geçirilen Siyah Ağız Kenarlı Kaselerden
(Black-Topped) Birkaç Örnek”, (yay.haz. Doğan-Alparslan
M., Alparslan, M.,H.Peker) VİTA/HAYAT Belkıs Dinçol ve
Ali Dinçol' a Armağan.s.647-656. Ege Yayınları.İstanbul.
1987
Demircihüyük. Die Ergebnisse der Ausgrabungen
1975-1978 Vol.III,I.Die Keramik A. neolitische und chalko
litische Keramik. B. Die frühbronzezeitliche Keramik der
alteren Phasen (bis Phase G). Mainz.
1991
"Die Nekropole von Demircihüyük-Sarıket"
İstanbuler Mitteilungen 41.97-124.
1992
"Die Nekropole von Demircihüyük-Sarıket"
İstanbuler Mitteilungen 42:5-19.
2004
“Eskişehir’den Tunç Çağı’na Ait İki Pişmiş Toprak Kadın
Figürini”, Anadolu
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Dergisi 2/1-2: 229-234.
Sivas, H. – T. Tüfekçi Sivas
2006
Sivas, T.
2003
“Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Arkeolojik
Envanteri 2005”, TÜBA Kültür Envanteri Dergisi V:
(Baskıda).
“Eskişehir- Kütahya-Afyonkarahisar İlleri 2001 Yılı Yüzey
Araştırması”, 20. Araştırma Sonuçları Toplantısı.s. 285298.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
46
2007
Tüfekçi Sivas, T.-H. Sivas
2003
“Eskişehir,
Kütahya
Afyonkarahisar
İlleri
Yüzey
Araştırması Arkeolojik Envanter Raporu”, TÜBA Kültür
Envanteri Dergisi 1: 2-32.
2004a
“2002 Yılı Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Yüzey
Araştırması”, 21. Araştıma SonuçlarıToplantısı. s. 155-166.
2004b
“Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Arkeolojik
Envanteri 2003”, TÜBA Kültür Envanteri Dergisi 2: 101119.
2005a
“ 2003 Yılı Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Yüzey
Araştırması”, 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s. 285298.
2005b
“ Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri 2004 Yılı
Arkeolojik Envanteri ve Yüzey Araştırması “, TÜBA Kültür
Envanteri Dergisi 4 : 33-57
2006
“2004 Yılı Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Yüzey
Araştırması”, 23. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s. 163174.
Temizer, R.
1960
"Yazır Höyük Buluntuları",
V.Türk Tarih Kurumu Kongresi. Ankara. s.156-162
Thissen, L.
1993
"New Insights in Balkan-Anatolian Connections in the
Late Chalcolithic: Old Evidence from the Turkish Black
Sea Littoral",Anatolian Studies 43:207-237.
Topbaş, A.
1992
"Kütahya Seyitömer Höyüğü 1990 Yılı Kurtarma Kazısı",
2. Müze Kurtarma Kazıları Semineri 1991. s.11-34.
Topbaş, A.
1993
"Seyitömer Höyüğü 1991 Yılı Kurtarma Kazısı" ,
3. Müze Kurtarma Kazıları Semineri 1992. s.1-30.
Topbaş, A.
1994
"Seyitömer Höyüğü 1992 Yılı Kurtarma Kazısı" ,
4. Müze Kurtarma Kazıları Semineri 1993. s.297-310.
Topbaş,A.,Efe,T.,A.İlaslı,
1998 “Salvage Excavations of the Afyon Archaeological
Museum, Part II: TheSettlement of Karaoğlan Mevkii and
the Early Bronze Age Cemetery of Kaklık Mevkii”,
Anatolia Antiqua 6: 21-94.
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr
Yakar, J.
1985
47
2007
The Later Prehistory of Anatolia:the Late Chalcolithic and
Early Bronze Age, British Archaeological Reports(BAR
International Series) 268, Oxford.

Benzer belgeler

Prof. Dr. Turan EFE - Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen

Prof. Dr. Turan EFE - Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen 1994 “1992 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları”, XI. Araştırma Sonuçları Toplantısı. Ankara. s.571-592. 1995 “1993 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İlle...

Detaylı