bakırköy`de nevruz (yenigün) şenliği
Transkript
bakırköy`de nevruz (yenigün) şenliği
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN ÇOCUKLAR +.-V 8@A3;A&2'-=B2@!53AB7?*=0@BA=2?B %)+.%V" )-.2VV &UDTKTJSDSVDSLURTKVTMTPV1UNORN<LV1TQTMSLTHSV,T6QSHVLTHS %IR9UPVTKSPNULUV>TQSBKSRMS@SVCSRV:RETLSV9ULUKUV>T5SRJTN GDTRTVEQMI@IPI7V,ULOHVULOPMUPVSKSCURTPV1UNORN<L0GPVKGJ JU9UQQTQTRSPMTV1UNORN<LQGQTR0TVLUDQONVHSPTJUVNTL/S LUBUKU6UNQUROPOVU5ONQUMO=V -UDOHOV=VHUL/UMU +008B?"<4%:B8)()1164"B%6B761/6"6/9B@:9B<,<:9:'4<4B@"<1(B7<9:9'4619B94<<":</B9:6B9:9:9B</,,B<,1:< <:</ B0=+;=5?AB7@?5B8@*-3*3BA=*-?B8@=5=;?B?8?B&7+=;0=AB+$A=+??2?B2@*35+0@A+3; DLUDO6OQURV8TV4IDIV)PBUUK===V1IV9TRVSNSV/SRJUVLU:KONQUROVLUDOQOV8TV><RHTQ SQUPQURMUVMTPSDTVHO/ORVMUSRTQTRVMSLER=V2IRSDJVUQUPQUROPMUVMUSRTVEQIRVJI'V1I URUMUVLINUROMUNSV/EKE@RU/KUV><RGQMG@GV>SCSV9TRVSNSV:RETMTVMTV"VJTKRTQSNVHU9SQ BTRSMSVNTPMSVURUDSQTRSLJSBV>SCSV><HKTRSQSLER=V$LHUVNSV"VJTKRTVLUPSVNOLOVNTPUR /03!0)!13,220(*1+++ A=0=;8.;@!B$*?=;7?+=7?B8@A3;A&2'-= .5OQMO@OV>GPMTPVCIVLUPUVSHKTMS@SVCUBUROLOVLUNUQULUJULUPV2EPV#TPKTRV.QOB8TRSB ,TRNTDS0PSPVNU:UKOQU6U@O7VEKTQVEQU6U@OVH<LQTPKSQTRSVMEQUBOLERMI=V2EPV#TPKTR HU9S:QTRSV4TJTRCIR>UDVPS8TRHSKTHSVSQTVUPQUBKOV8TV4TJTRCIR>UDV1UNORN<L -TRQTBNTHS 5UQOBJUQURO CUBQUKOQMO= )HKUPCIQ 4TJTRCIR>UD PS8TRHSKTHSV2O:V8T 6DU6OQON UNGQKTQTRS0PMTP HEPRUV3SB *TNSJQS@S UNGQKTHSVMTVMU9SQ EQJUNVGDTRT 1UNORN<L0MTVHU@QON CSQSJQTRSPMTV LTPSV:RE>RUJ U5OLER= -UDOHOV=VHUL/UMU 5SD>SHSV9UQNUVU5ONKOR=V1IVMIRIJMUV9TRVSNSV:RETPSPVCSPUVMI8URQUROPMUPVCUBQULUP URUDS7VNOLOVNTPURV5SD>SHSVS5SPMTVNUQMO@OPUV><RTVLU:OQUPVCIVHUKOBQURV2GNTKS6S -UHUHO0PUV><RTVMTVHI5VMT@SQVJSMSR'V-U:OQUPVCIVRTNQUJQUROPVMIRMIRIQJUHO >TRTNJSLERVJI'V 2(2,.),-*20421((42(/,2!2,214+2&247568*3 8@A3;A&2B0$!?AB@A@-=0?7?BA.;.5-. 5DROV3DFSAS<QTVKFKQVMNPPURV6SFJTIVTIJSBVSHSJPTRVESRVURUMUV=TPTRTOV;UONRO?M 3DFSOV.OULTJSOV#UPNBJUPURNV-TRQTAS<QSVOKRLK8 ;UONRO?MV3DFSOV.OULTJSOV#UPNBJUPURNV-TRQTAS<QSQVOKRK4KPURNVURUHNQLU $;UONRO?M<DQV.AUETMS&VGPURUOVULPUQLNRNPUQV/TP7KOV1KRI9V"KJ6KREUBOUQPNAN 1PUHSOV5DRO 3DFSAS 1GRGHKVT2S ,UIS6V/UP=UR9 5 5 /UQUI7NHN ,URKOV/UP=UR :TV5DRO 3DFSAS<QT TJTOPTRS =T7TQ SHSJPTRVMTR UPNMGR8 +UFNHNV8V HUM2ULUV 3 Kaybolan Bakırköy’ün büyülü geçmişi, yıllarını bu semte vermiş bir Bakırköylü’nün kaleminden… “BİR ZAMANLAR BAKIRKÖY” Bakırköy’lü tarihçi-yazar Turgay Tuna’nın “Bir Zamanlar Bakırköy” isimli kitabı çıktı. Turgay Tuna, “Bir Zamanlar Bakırköy” kitabını ilk defa 1996 yılında yayımladı. Aradan yıllar gelip geçti, kaleme almış olduğu ilk kitabını yaptığı eklemelerle daha da geniş bir hale getirdi. İstanbul’un en hızlı değişen semtlerinden biri olan Bakırköy’de yaşayanlar acaba semtlerinde akıp giden ve hızla değişen zamana tanık olabiliyorlar mı? Doğma büyüme Bakırköylü olan Turgay Tuna, kaybolup giden eski Bakırköy’e bakarak, “Bir Zamanlar Bakırköy” diyor… Tuna, çocukluğundan günümüze uzanan anılarının ördüğü çerçeve içinde Bizans’tan kalma bu eski İstanbul köyünü anlatıyor. Kimi zaman Zuhuratbaba’dan İncirli’ye uzanan mekânlarda dolaşıyor, Kartaltepe’den Yenimahalle’ye koşuyor, mezarlıklarda oyun oynuyor; kimi zaman da henüz Sahilyolu’ nun geçmediği kıyılarda denize giriyor, Viyana Gazinosu’ndan Miltiyadi’ye uzanıyor, Lambo’dan dondurma alıyor, Mihran’da fotoğraf çektiriyor, Turşucu Şükrü’nün önünde sıraya giriyor. Turgay Tuna Kimdir? 1951 Yılında İstanbul Bakırköy’de doğdu. Galatasaray Lisesi yıllarından sonra Turizm Otelcilik eğitimi gördü ve Hacettepe Üniversitesi Turizm bölümüne devam etti. 1970’li yılların başlarından bu yana profesyonel tercümanrehberlik mesleğini sürdüren Turgay Tuna, aynı yıllarda profesyonel olarak yazmaya ve fotoğraf çekmeye başladı. Hayat Mecmuası’ndan Cumhuriyet Gazetesi’ne, Arkeoloji ve Sanat Dergisi’nden Popüler Tarih Dergisi’ne birçok dergi ve gazetede 600’den fazla makale yazdı, konferans ve dia sunumları yaptı, kitaplar yayımladı, TRT İstanbul Radyosu’nun değişik programlarında İstanbul üzerine sunumlar gerçekleştirdi. İstanbul Collection Club’ün kurucu üyelerinden olan Turgay Tuna, ayrıca İstanbul ve Bakırköy temalı sergilerde yer aldı, kişisel sergiler açtı, Bakırköy Belediyesi Kent Müzesi’nin küratörlüğünü yaptı. Halen, yeni kitabı “Eski Bakırköy ve Yeşliköy’den Portreler” adlı kitabını yayıma hazırlamakta bunun yanı sıra çeşitli kurumlarda konferanslar, sunumlar ve dersler vermektedir. Tuna’nın yayımlanmış olduğu bazı kitapları: Bir Zamanlar Bakırköy (İletişim Yayınları), Hebdomon’dan Bakırköy’ e (Bakırköy Belediyesi Kültür Yayınları), Bakırköy Rehberi (Pera Ajans Yayınları), Minyatür ve Fotoğraflarla MakriHori’den Bakırköy’e, Ayastefanos’tan Yeşilköy’e (Sabriye Şeker ile ortak çalışma -Mimarlar Odası Kültür yayınları), Kıyı Köşe İstanbul (e-yayınları), Tarihçi - Yazar Turgay Tuna Eski Bakırköy’ü Anlattı. ATAKÖYLÜLER ESKİ BAKIRKÖY’Ü DİNLEDİLER “Bir Zamanlar Bakırköy” kitabının yazarı Turgay Tuna, Ataköy 7-8 Kısım’da bulunan Gazi Sitesi içinde yer alan Taşlık Sahaf Kahve’de Ataköylüler’le buluşarak, eski Bakırköy’ü anlattı. Söyleşide Bakırköy’ün tarihini, Bakırköy’deki yaşanmışlıkları slayt gösterisi eşliğinde fotoğraflarla anlatan Turgay Tuna, Bakırköy’deki bir çok tarihi yapıların ve kalıntıların yok olmasından dolayı büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Söyleşi sonunda ise Ataköylüler, Turgay Tuna’ya verdiği tarihi bilgiler için teşekkür ettiler. AYIN YAZISI HALKI YOK SAYARSANIZ SONUÇ BU OLUR Bakırköy Belediyesi, Bakırköy’ün 7 mahallesinde Kentsel Dönüşüm ile ilgili bir karar almıştı. Alınan bu karara göre bu mahallelerdeki tüm binalar yok sayılıyordu. Yani anlayacağınız dille, bu mahallelerin tamamını arsa olarak görüyorlardı. Yapılacak plan ve projelere göre tüm binalar yeniden inşa Özcan Atamer edilecekti. Aylarca bu konuşuldu. Her kafadan bir ses çıktı. Bu arada inşaat ruhsatları verilmedi. Tüm söylemlere karşı belediyeden hiçbir açıklama gelmedi. Gazetemizi baskıya gönderdiğimiz şu ana kadar da herhangi bir açıklama yapılmadı. Sonuç ne oldu? Konu ile ilgili yaptığımız yayınlar üzerine bu mahallelerde oturan yüzlerce kişi gazetemizi aradı. Çok sayıda Bakırköylü gazetemize gelerek tepkilerini dile getirdiler. Geçtiğimiz günlerde TMMOB Yenimahalle’deki Cem Karaca Kültür Merkezi’nde “Bakırköy’de Kentsel Dönüşüm Gerçeği” konulu bir panel düzenledi. Panele binlerce Bakırköylü katıldı. Toplantıya katılanlar belediyeyi çok ağır dille eleştirdi. Çok uzun süredir Bakırköylüler’in meselelerine bu kadar yoğun katılımla destek verdiğini görmemiştik. Sonuç ne mi oldu? Kentsel Dönüşüm şimdilik rafa kaldırıldı. Verilmeyen inşaat ruhsatları verilmeye başlandı. Böylece toplumun tamamını ilgilendiren bir konunun kapalı kapılar ardında alınan kararlarla yapılamayacağı gerçeği bir kez daha kanıtlanmış oldu. Ataköy Sahilleri’ndeki inşaat karmaşası devam ediyor. Ataköy Konakları’nın tam karşısına düşen, sahilde Kuzu İnşaat lansman yaparak inşai çalışmalarına hız verdi. Bu konu ile ilgili TMMOB İstanbul Büyükşehir Şube Sekreteri Ali Hacıalioğlu ile yaptığımız söyleşiyi okuduğunuzda hukukun nasıl ayaklar altına alındığını, birçok şeyin nasıl kılıfına uydurulduğunu göreceksiniz. Bu arada hani Ataköy Sahili halka açık olacaktı? Gazetemizin birinci sayfasındaki fotoğraflara bakın, Kıyı Kenar Kanunu’nun yok sayıldığını göreceksiniz. Denizden itibaren 50 metrenin halka açık olması gerekirken 50 metre binaların duvarlarına kadar geldiği, ancak bu alanlarda yaptıkları çevre düzenlemesine bakıldığında kendi arsalarıymış gibi gösterildiğini göreceksiniz. Biz bu alana giremedik. Tarihi binalardan birisi olan Köşk-ü Humayün’ün resmini çekmek istedik. Ancak demir kapı ve duvarları aşamadık. Kapıyı kırmaya kalkmadık. Görevliye hakaret etmedik ama oradaki görevlinin polis çağırdığını gördük. Aracımıza binmek üzereyken polis ile birlikte yanımıza gelen kişiler bağırıp çağırarak konuşmaya başlayınca biz de aynı tonla cevap verdik. Polislerden birisi, onları susturacağına bizi susturmaya çalıştı. Kendilerini uyardık. Aracımıza binip oradan ayrıldık. Gelen polislerin yapması gereken kendilerini çağıranlara “Zorlama yok, darp yok, hakaret yok, siz bizi niye çağırdınız?“ diyerek, çağıranlar hakkında gerekli işlemi yapması gerekmez miydi? Bana göre Mart ayının en önemli haberi Japon mühendisin intihar etmesiydi. Kim di bu Japon Mühendis? İzmit Körfezi’nde yapımı süren asma köprüde görevliydi. Köprünün taşıyıcı halatı koptu. Ne ölen ne yaralanan vardı. Japon mühendis, sorumluluk bende idi diyerek intihar etti. Japon ahlak ve sorumluluk seviyesinin ne olduğunu bir kez daha gördük. Bizde öyle mi? Sorumluluk taşıyanların bırakın intihar etmeyi (ki böyle bir şeyi arzu etmiyoruz) istifa ettiğini gördünüz mü? Bizde insanlar ölür, hayatlar söner, tek kişi bile sorumluluğu üzerine almaz. Ölen öldüğüyle, hayatı kararan, hayatının karardığı ile kalır. O sorumlular TV’lere çıkar, bir de gözlerimizin içine bakarak pişmiş kelle gibi sırıtırlar. Çünkü bizde para ve siyasi güç her şeyin başında gelir. Asma köprüde yerli firmaların üretimi olan halat kopuyor, sadece körfez geçişinde bazı aksamalar oluyor ama Japon Mühendis Ryoichi Kishi kendini bu olaydan sorumlu hissediyor, gururuna yediremiyor ve Yalova Altınova’da bir mezarlık yanında maket bıçağıyla boğazını keserek intihar ediyor. Bu olayı değerlendirin. Bizi yönetenlerin büyük bölümünün yaptıklarını düşünün, Soma olayında olduğu gibi yüzlerce kişinin ölümüne davetiye çıkaranları, sahte belgelerle yüzlerce kişinin hayatlarını karartanları düşünün... Hala aramızda hangi yüzle dolaşabildiklerini düşünün... Bırakın intihar etmeyi hatalarını kabul edip istifa edene veya en azından “hatalıydım” özür dilerim diyene rastladınız mı? İşte Japonya ile ülkemiz arasındaki fark... e-mail: [email protected] Gerçek bir Pazar Brunch’ına hazır mısınız? Bu Hyatt sizin Uluslararası şeflerimiz sizleri zengin Türk peynir çeşitlerinden, gurme soğuk et köşesine, salata barından, odun ateşinde ızgara et ve balık çeşitlerine, deniz mahsüllerinden, ceviche istasyonuna, Asya usulü noodle barından, ev yapımı dondurmalar da içeren tatlı büfesine kadar uzanan geniş menüsüyle yöresel tatlar eşliğinde benzersiz bir lezzet yolculuğuna davet ediyor. Her Pazar saat 12:30 – 16:00 arasında Brizo Restoran’ımızda düzenlenen Pazar Brunch’ında bu benzersiz lezzet şölenini kaçırmayın! Detaylı bilgi ve rezervasyon için bizlere 0212 463 1330 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. 5 5 BAKIRKÖY’DE NEVRUZ (YENİGÜN) ŞENLİĞİ Türk Dünyası’nın bütün coğrafyasında kutlanan, geleceğe olan ortak inancın paylaşıldığı Nevruz (Yenigün) Şenliği Bakırköy’de kutlandı. Türk Ocakları Bakırköy Şubesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen etkinlikler kapsamında Cumhuriyet Meydanı ve Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen programlar çerçevesinde müzik dinletileri, dans gösterileri yapıldı. Nevruz etkinlikleri ilk olarak Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’nda Nevruz Duası ve Nevruz Ateşi’nin yakılması ile başladı. Ardından protokol konuşmaları yapıldı. Protokol konuşmalarının ardından da Türk Dünyası ve Akraba Toplulukları Halk Dansları ve Müziği gösterileri gerçekleştirildi. Etkinlikler kapsamında diğer bir program da Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Buradaki törende de katılım yoğundu. Programda, Kazakistan Cumhuriyeti Halk Dansları ve Müziği, Kırgızistan Cumhuriyeti Halk Dansları ve Müziği, Tataristan Cumhuriyeti (RF) Halk Dansları ve Müziği, Karaçay Cumhuriyeti Ocağı, Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu, Nogay Türkleri Derneği İstanbul Şubesi, Gagauz Dostluk Kültür ve Dayanışma Derneği, Kazak Türkleri Eğitim ve Araştırma Derneği, Kırgız Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, İstanbul Azerbaycan Kültür Evi, Türkistanlılar Kültür ve Sosyal (RF) Halk Dansları ve Müziği, Kafkas Yıldızları Halk Dansları Topluluğu gösterileri izleyenleri büyüledi. Bakırköy Türk Ocağı’nın öncülüğünde gerçekleştirilen Nevruz Şenliği’ne İstanbul Türk Yardımlaşma Derneği, Afganistan Türkmenleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Afganistan Türkleri Uluslararası Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği, Suriye Türkleri Eğitim ve Yardımlaşma Derneği, Doğu Türkistan Göçmenler Derneği, Türkmeneli İnsan Hakları Derneği, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Karapapak Tenekeme Türkleri Kültür Derneği, Türk Uygur Dostluk Derneği, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi, Şanlıurfa Özbekler Sosyal Yardımlaşma Kültür ve Dayanışma Derneği, Kafkas Yıldızları Halk Dansları Topluluğu, Sultanmurat Halk Oyunları Gençlik ve Spor Derneği ve Moldova Dostluk Kültür ve Dayanışma Derneği de destek verdi. (Yavuz ARPACIK) 7 BAKIRKÖY MÜZİK AKADEMİSİ KURULDU Türk Müziği’ne uzun yıllar hizmet etmiş isimler bir araya gelerek Bakırköy Müzik Akademik Çalışmaları Derneği’ni kurdu. Bakırköy Müzik Akademik Çalışmaları Derneği kurucuları arasında “Bakırköy’ün Ağabeyi” olarak adlandırılan Selçuk Kurt, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Şefi Fatih Salgar, TRT Sanatçısı Faruk Salgar ve Türk Müziği’ne emekleri geçen isimler yer alıyor. Yeni kurulan Bakırköy Müzik Akademik Çalışmaları Derneği’nin yönetim kurulu üyeleri gazetemizi ziyaret ederek, derneğin kuruluş aşaması ve amaçları hakkında bilgiler verdiler. Uzun yıllar Bakırköy Musiki Konservatuarı Vakfı’nda Türk Müziği’ne hizmet ettiklerini fakat son yıllarda ve özellikle de son aylarda vakıfta yaşanan olumsuzluklar nedeniyle kendisi ile birlikte Fatih Salgar ve Faruk Salgar’ın vakıftan istifa ettiklerini ve yeni bir oluşum içine girdiklerini belirten Bakırköy Müzik Akademik Çalışmaları Derneği Başkanı Selçuk Kurt, “Bizim konservatuardan istifa edişimizin nedeni tamamen iletişim ve üslup anlaşmazlığıdır. Birkaç yıldır bu devam ediyordu ama biz sabırla, bilhassa kursiyerlere olan saygımız ve onlara olan sevgimizden buna sabrettik. Ama artık yürütemeyeceğimizi anladık. Ve istifa ettik Musiki Vakfı’ndan biz çok zor ayrıldık. Orada yaşanmışlıklarımız vardı. Ama ayrılmamız gerekiyordu” dedi. “KURSİYERLERİN TEVECCÜHÜ BİZİ DERNEK KURMAYA YÖNELTTİ” Bakırköy Musiki Konsevartuarı’ndan istifa etmelerinin ardından özellikle kursiyerlerden çok büyük bir ilgi ve baskı gördüklerini ve bu nedenle dernek kurduklarını dile getiren Kurt, “Kursiyerlerimizin bize olan teveccühü bizi çok mutlu etti. Biz Musiki Vakfı’ndan ayrıldığımız zaman kursiyerlerimize bizimle gelmek zorunda olmadıklarını söyledik. Ama onların bize olan sevgisi o kadar fazlaymış ki, bizimle geldiler. Bu bizi çok mutlu etti. Bize ”Hocalarımızı sevdiğimiz için sizinle geliyoruz. Ve onlara büyük bir saygımız var. Öğretimlerinden fevkalade memnunuz. Hiçbir yerde olmayan şekilde bizlere bilgilerini aktarıyorlar” dediler. Bakırköy Müzik Akademik Çalışmaları Derneği’ni kısaca Bakırköy Müzik Akademisi’ni kurmamızın nedeni de bu arkadaşların, oradaki kusiyerlerin bir an önce bir şahsiyet kazanalım, bir dernek kuralım demeleridir. Ve bu şekilde bir uğraşının içine girdik. Ve kısa zamanda bu derneği kurduk. Derneğin kurulmasında da üyemiz Emekli Kurmay Albay Yahya Bacak beyefendinin çok büyük çabaları oldu. Kendisine teşekkür ediyoruz.” diye konuştu. Derneğin yapısı hakkında bilgiler veren Selçuk Kurt şunları söyledi; “Derneğimizin tam adı Bakırköy Müzik Akademik Çalışmaları Derneği, Derneğimizin kurucuları ben, Fatih Salgar, Yahya Bacak, Canan Salgar, Nalan Ayışık, Hüya Kocabalkan, Mine Bilgi, Neşe Tokuşoğlu ve Bülent Köseahmetoğlu. Tabiki derneğimizin eğitim bölümünde rol üstlenen Faruk Salgar Hocamız da bizimle her zaman beraber. Derneğimizi kurduktan sonra geçici yönetim kurulunu oluşturduk ve görev dağılımı yaptık. Dernek Başkanlığı’na arkadaşlarımız beni layık gördü. Başkan Yardımcısı Fatih Salgar, Genel Sekreter Yahya Bacak, Sayman Canan Salgar ve üye Hülya Kocabalkan derneğimizin geçici yönetim kurulunu oluşturan isimler.” Kurt, amaçlarının ise bin yılı kapsayan Türk Kültürü’nü akademik bir şekilde her yaştan insanlara öğretebilmek, aktarabilmek ve icrasını yapabilmek olduğunu da söyledi. “BELEDİYE BAŞKANI KERİMOĞLU’NA TEŞEKKÜR EDİYORUZ” Bakırköy Müzik Akademisi’nin şu anda çalışmalarını İspirtohane Kültür Merkezi’ne sürdürdüğünü fakat Musiki Vakfı’nın kendilerinin İspirtohane’de çalışmamaları için belediyeye dilekçe verdiğini söyleyen Kurt, “Başta ben olmak üzere Fatih ve Faruk hocam, 3 kişiyi İspirtohane’de görmek istemiyoruz diyorlar. Bu konuda da belediyeye dilekçe vermişler. Tabi ben bunları Musiki Vakfı’nın yeni yönetiminin bilgisizliğine, acemiliğine veriyorum. Bu, saygılı bir ifade değil. Yetkileri de yok. Üstelik biz aynı zamanda o kurumun Mütevelli Heyeti üyesiyiz. Ben 6 yıl orada başkanvekilliği yaptım. Fatih ve Faruk Hocam binbir ricalarla üye yapılmış, orada çok büyük emekleri var, hepimizin emekleri var. Ben ve yönetim kurulumuz belediyeye verilen bu dilekçeyi dikkate almayıp, İspirtohane’de çalışmalarımızı sürdürmemize izin veren Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’na teşekkür ediyoruz.” dedi. Bakırköy Müzik Akademisi Başkan Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Şefi Fatih Salgar da, “Bugüne kadar biz Bakırköy Musiki Vakfı’nda 15 senedir canla başla, birçok şeyi göz ardı ederek hizmet ettik. Ve büyük bir sonuca ulaştığımızı düşünüyorum. Hakikaten bizim dönemimizde vakıf bir yıldız gibi parladı. Bunda tabi Selçuk Bey’in, Nevzat Atlığ’ın, son iki yılını hariç tutarak eski Başkan Hikmet Özkahraman’ın emekleri var. Burada biz Selçuk Bey’in dediği gibi çok sabrettik. Ama artık geçmişte yaptığımız görevleri yapamayacağımız kanaati doğdu ve ayrıldık. Bu kanaat oluşunca hiçbir yerde durmayız. Çünkü ilkelerimiz var. Ayrıldıktan sonra ise orada bulunan kursiyerlerimizin yoğun isteği ve talebi sonucunda Bakırköy Müzik Akademisi’ni kurduk. Ve çok başarılı olacağımıza da inanıyoruz” diye konuştu. Derneğin eğitim alanında görevler üstlenen TRT Sanatçısı Faruk Salgar ise, Bakırköy Muzik Akademisi’nde çok başarılı çalışmalar yapacaklarını ve Türk Müziği’ne hizmet etmeye devam edeceklerini söyledi. İLK KONSER MUHTEŞEMDİ Bakırköy Müzik Akademisi Bergüzar Korosu ilk konkonserini Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde verdi. Yüzlerce müzik severin katıldığı konserde Şef Faruk Salgar yönetimindeyönetimindeki koro Kürdilihicazkar ve Hicaz şarkılar seslendirdi. Konserde Dernek Başkanı Selçuk Kurt da bir konuşma yaparken, konserin sunuculuğunu Abbas Evvel yaptı. Konser sonunda salonda bulunan dinleyiciler koroyu uzun süre ayakta alkışladı. 9 5 Günün G ünün farklı saatlerinde misafirlerini ağırlayabilen Alaçatı Muhallebicisi’nde sabahın erken saatlerinde el yapımı poğaçaların eşlik ettiği enfes Ege kahvaltısıyla güne başlayabilir, öğlen ve akşam saatlerinde Ege’nin kendine özgü lezzetli ve sağlıklı yemeklerinden yiyebilir ve doğal meyve tanecikleri ile üretilen dondurmalarla damağınızda unutulmaz bir deneyim yaşatabilir ya da Alaçatı’nın eşsiz süt tatlılarıyla kendinizi şımartabilirsiniz. Ataköy Marina Park’ta açılan Alaçatı Muhallebicisi’ni ziyaret ederek, İşletme Müdürü Ersin Yılmaz ile Alaçatı Muhallebicisi hakkında konuştuk. Mönüleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Biz sadece bir muhallebici değiliz. Misafirlerin 3 öğün yemek yiyebileceği mönülerimiz mevcut. Ve tüm mönülerimizde çok iddialıyız. El yapımı böreklerin ve poğaçaların da içinde olduğu çok zengin ve ekonomik olarak uygun sabah kahvaltımız var. Ana yemeklerimiz çok zengin. Ana yemeklerimizde kullandığımız tüm otlarımız Alaçatı’dan, etlerimiz kendi üretim tesislerimizden, Kumru ekmeğimiz de İzmir’den geliyor. Özellikle yaz aylarında daha mevsimsel deniz börülcesine, kabak çiçeği dolması gibi zeytinyağlılara yer veriyoruz. Soğuk ve sıcak içeceklerimiz ve tabi ki tatlılarımız. Tatlılarımız da doğal meyvelerden, konusunda uzman aşçılarımız tarafından yapılıyor. En iddialı olduğunuz mönünüz nedir? Tüm yemeklerimizde iddialıyız. Etlerde çok iddialıyız. Bu ara en çok sattığımız ürünlerimiz ise sakızlı muhallebimiz, dondurmamız ile İzmir Kumru ve el yapımı limonatamız... Ataköy Alaçatı Muhallebicisi’nde özel günler, grup yemekleri, toplantı yemekleri gibi organizasyonlar yapılabiliyor mu? Evet, mekanımız bu tür organizasyonlar için çok uygun. Açık alanda 120 kapalı alanda 100 kişi olmak üzere 220 kişilik bir mekanımız var. Özellikle kahvaltılar düzenliyoruz. Bunun dışında özel günlerde, doğum günü ve babyshower organizasyonları ile grup yemekleri ve toplantı yemeklerine de mekanımızda yer veriyoruz. Son olarak neler söylemek istersiniz? Alaçatı Muhallebicisi Ege’nin kendine has doğasından ilham alır. Alaçatı, doğallığı temel değer olarak benimsemiştir. Biz de Alaçatı’nın Avrupa Yakası’ndaki ilk şubesi olan Ataköy’de Ege’nin eşsiz lezzetlerini Bakırköylüler’e sunuyoruz. Ve tüm Bakırköylüler’i İstanbul’un keşmekeşinden biraz uzaklaşıp, Ege’nin lezzet rüzgarından almaya davet ediyoruz. Ayrıca Bakırköy ve Ataköy civarına da paket servisi yapıyoruz. Paket servis numaramız 0212 560 70 03... ATAKÖY’DE ATAKÖY’DE Alaçatı Muhallebicisi hakkında bilgi verir misiniz? Alaçatı Muhallebicisi Tatlı Bereket firmasının markalarından birisidir. Ülkenin en iyi restoran işletmecisi şirketlerinden birisi olan Özsar tarafından kurulmuştur. Özsar Şirketler ailesinin kurucusu Mehmet Ali Sarı tarafından 3,5 yıl önce kurulan bir işletme. Merkez fabrikamız ve üretim tesislerimiz İzmit’te. İzmit’te iki şubemiz, İzmir Çeşme’de bir şubemiz ve İstanbul’da da Pendik, Bahçeşehir Akbatı AVM, Zorlu Center ve Ataköy Marina’da olmak üzere 4 şubemiz var. İstanbul’da Avrupa Yakası’ndaki ilk şubemiz de Ataköy Marina içinde açtığımız şubemiz. Ataköy şubeniz ne zaman açıldı ve Avrupa Yakası’ndaki ilk şubenizi Ataköy’de açmanızın nedenleri nedir? Ataköy Marina Park içindeki şubemiz 01 Ocak 2015 tarihinde açıldı. Alaçatı Muhallebicisi konsept olarak marinalarda açılıyor ve Ataköy gerçekten Alaçatı konusunda çok bilinçli bir kesim. Bizim ne anlatmak istediğimizi anlayabilecek, kendimizi çok iyi anlatabileceğimiz bir nokta. Avrupa yakasında ilk girdiğimiz lokasyon. Ve o yüzden doğru noktalardan ilerlememiz gerekiyordu. Hem konseptimize uyması hem de insanlara beklentilerimizi sunabilmek adına Ataköy ile başladık. Çok da güzel oldu. Çok iyi talepler var. Çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. Ataköy Alaçatı Muhallebicisi konseptini nasıl belirlediniz, nelere dikkat ettiniz? Her şubemizde olduğu gibi Ataköy’deki mekanımızda da Alaçatı ortamını yaratmaya çalıştık. Birebir Alaçatı resimlerini kullandık. Biz, mekanın kapısından içeriye giren insanlara İstanbul’dan uzaklaşıp, Alaçatı’da tatlı yemeye gelmiş hissini vermeye çalışıyoruz. İnsanlara tatilde havası yaratmayı amaçlıyoruz. Bunun için özellikle Alaçatı’nın renkleri ana temamızı oluşturuyor. Masalar ve sandalyelerimiz de aynı tarzda. Ve yerdeki çinilerimiz bile Alaçatı’dan geliyor. ALAÇATI’NIN HİKAYESİ Özsar şirketler ailesinin kurucusu Mehmet Ali Sarı, tatil için Çeşme Alaçatı’ya gider ve buranın dünyaca ünlü şöhretine şahit olur. Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda maviye boyanmış fesleğen kokulu tahta bir masaya oturup sakızlı muhallebi sipariş eder. Taş duvarlardan sarkan sardunyalar, hanımeller arasında tatlısını kaşıklarken aklına yıllardır hayalinde olan, yapmak istediği dondurma fikri gelir. Keçi sütünden ve tamamen doğal şeker, meyve, yerli sahlep ve çikolatadan üretilmiş dondurma ve süt tatlılarına “Alaçatı’’ ismini koyacaktır ve böylece Alaçatı’yı hiç unutmayacaktır. Arzu Girit yüzünüzü gözlüğe uydurmayın... g¨oö zl¨uügg̃˜¨uün¨uüz¨uü g¨oö e ANLAŞMALIDIR Gözlük & Lens Bakırköy Bağcılar Zeytinlik Mh. Fişekhane Cd. Merkez Mh. Esenler Cd. 6. Sk. N:32/A Bakırköy İstanbul N:70/B Bağcılar İstanbul "Capacity AVM karşısı" "Bağcılar Eğitim Araştırma Has.Karşısı" T: 0 212 660 88 51 T: 0 212 410 60 70 Gaziosmanpaşa Hürriyet Mh. Eski Edirne Asfaltı N:142 Beşyüzevler İstanbul "Avrupa Göz Merkezi Çaprazı” T: 0 212 497 37 10 Öneriyoruz Yapıyoruz Sunuyoruz Sağlıyoruz İzliyoruz Yüzünüzün yapısına en uygun gözlük. Bakım ve temizlik. Yeni trendler. Yüksek kalite, düşük fiyat. Göz sağlığınıza dair yeni gelişmeler. 0 212 410 6070 | www.mayoptik.com.tr Mağazalarımızda ücretsiz gözlük bakımı ve ayarını yapıyoruz, üstüne gözlük temizleme bezi hediye ediyoruz. 11 TOWN CENTER, KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BAKIRKÖY YERLEŞKESİ OLUYOR Açıldığı günden bu yana istediği başarıyı yakalayamayan Town Center Alışveriş Merkezi’nin kapatılacağı, otel olacağı söylentileri dolaşıyordu. Town Center sahipleri Kemerburgaz Üniversitesi ile anlaştı ve Kemerburgaz Bakırköy Yerleşkesi çalışmaları başlatıldı. Kemerburgaz Üniversitesi Kurumsal İletişim Direktörü Sibel Kahraman’nın gazetemize gönderdiği açıklamayı aynen yayınlıyoruz. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, sağlık bilimlerinde atılım yaptıklarını belirterek, “Tıp, eczacılık, diş hekimliği fakültelerimiz ile Sağlık Hizmetleri MYO Bakırköy yerleşkemizde eğitim verecek. Ayrıca diş hekimliği hastanesi de hayata geçiyor. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulumuzda da halen eğitim verilen ilk ve acil yardım, odyometri ve optisyenlik programlarına ek olarak ağız ve diş sağlığı, ameliyathane hizmetleri, anestezi, fizyoterapi, radyoterapi ve tıbbi görüntüleme teknikleri programları yer alacak” dedi. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mehmet Kıldır, gelişen teknolojinin sağlık alanına uygulanmasının bu alandaki çalışmaların ekipler tarafından yürütülmesi gereğini doğurduğunu söyledi. Prof. Dr. Kıldır, “Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, üniversiteli gençlerimizin mezuniyet sonrası iyi bir iş sahibi olabilme beklentisine insan sağlığı alanında elde edeceği bilgi ve beceriler yoluyla kavuşmasını sağlamak amacıyla kuruldu.” diye konuştu. TOWN CENTER FİZİKSEL İMKÂNLAR Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Bakırköy’ün en merkezi bölgesinde olan Kartaltepe Mah. İncirli Cad. No: 11’de toplamda 39.600 m² alanlı birbiri ile bağlantısı olan iki bloktan oluşmaktadır. Tıp, Eczacılık, Diş Hekimliği ve Sağlık Bilimleri Fakülteleri ile beraber faaliyetini sürdürmektedir. Bloklardan biri iki bodrum, zemin + üç kattan oluşmaktadır. Toplam: 14.700 m² alana sahip. Diğer blok ise iki bodrum kat, zemin + 7 kattan oluşmaktadır. Toplam: 8.400 m²’den oluşmaktadır. Bina içerisinde 4 kat kapalı otopark bulunmaktadır. Toplam: 16.500 m², Otopark harici kullanılan alan 23.100 m²’dir. 1 adet 250 kişilik konferans salonu, 7 adet 120 kişilik amfi, 80-100 kişi kapasiteli 6 derslik, 28 adet 50-60 kişilik derslik, 12 adet 25-30 kişilik derslik, 4400 m² laboratuvar, 2000 m²’lik diş kliniği bulunmaktadır. Derslik, amfi, konferans salonu ve laboratuvarlarda internet erişimi sağlanabilmekte olup dersler projeksiyon cihazları ile anlatılmaktadır. 60 adet bilgisayara sahip laboratuvarı, 1000 m²’lik kütüphanesi, 250 kişi kapasiteli yemekhanesi, bina içerisinde 150 kişilik ve bina girişinde de 3 adet toplam 150 kişilik kafeteryası bulunmaktadır. Toplam kafeterya sayısı 4 olmaktadır. Kütüphanesi, kitap ve veri tabanı hizmeti açısından üniversite kütüphanesinin devamı niteliğindedir. Yerleşkeye en yakın sağlık tesisi 125 metre uzaklıktadır. Tıp fakültemizin afiliye hastanesi ise 2 km mesafede bulunmaktadır. Yerleşke ile D 100 karayolu arası 2 km olduğu için ulaşımı son derece kolaydır. Yerleşkeye ulaşım; toplu taşıma, şahsi araçlar ve deniz yolu ile yapılabilmektedir. Tüm alanlara ait havalandırma, ısıtma ve soğutma sistemleri mevcuttur. Isıtma fan coil ve VRV ve klimalar ile yapılmaktadır. Bina içi iklimlendirmelidir. Alanlardaki soğutma Chiller grubu ve klima santrali ile yapılmaktadır. Sürekli olarak sıcak su bulunmaktadır. Toplam 3220 kVA kapasiteli 4 adet jeneratör ve trafosu bulunmaktadır. Bina içerisinde toplam 4 adet servis, 6 adet yolcu asansörü ile beraber 15 adet de yürüyen merdiven bulunmaktadır. 24 saat vardiya usulü ile özel güvenlik ile güvenlik sağlanmaktadır. Kapalı devre kamera ile tüm bina gözetlenmektedir. Bakırköy Belediyesi’ne bağlı BYUAŞ’ta çalışan taşeron işçilerin grevi devam ediyor. ANLAŞMA SAĞLANAMADI GREVE DEVAM... Bakırköy Belediyesi’ne bağlı BYUAŞ’ta çalışan taşeron işçiler, 21 Mart’ta başlattıkları süresiz grevi Bakırköy Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’nda açtıkları direniş çadırında sürdürüyor. Bakırköy Belediyesi’ne bağlı Bakırköy Yapı İnşaat ve sözleşmelerine aykırı olarak, başka birimlere gönderilen ve içlerinden biri sendika iş yeri temsilcisi olan dört arkadaşımızın eski birimlerine iade edilmesini, 2014 yılına ait olan ödenmemiş tüm alacakların ve hakların verilmesini, İş güvencesine olarak verilmesini istiyoruz. Bunların dışında söylenen, söyletilen ve dedikodu yapılmak suretiyle bize mal edilmeye çalışılan düşünce ve söylemler, iftiradan ibarettir ve tamamen haklılığımızı karalamaya yöneliktir.” KERİMOĞLU GREV ÇADIRINI ZİYARET ETTİ (!) Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu da Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan grev çadırını ziyaret ederek, Bakırköy Belediyesi tarafından işten atılan işçilerle bir süre sohbet etti. Kerimoğlu grev çadırını ziyareti sonunda, sosyal medya hesabından “Demokratik haklarını kullanarak greve çıkan Belediye-İş Sendikası'nı grev çadırında ziyaret ettim.” diye yazdı. İŞÇİLERE DESTEK ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR Ulaşım Hizmeti A.Ş.’de (BYUAŞ) çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecinde yaşanan anlaşmazlık, sendikaya üye olmalarının engellenmesi ve üye olanların da işten atılmalarına karşı 21 Mart’ta aldıkları süresiz grev kararını Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda kurdukları direniş çadırında sürdürüyor. Bakırköy Belediyesi’ne grev pankartını asan, Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda direniş çadırında bekleyen işçiler, geri adım atmayacaklarını ifade ediyorlar. İŞÇİLER TALEPLERİNİ SIRLADILAR Greve çıkan işçiler taleplerini ise şu şekilde belirttiler: “Evrakları eksik bahanesi ile işten çıkartılan arkadaşlarımızın işe iade edilmesini, (evraklar belediyenin ilgili şirketindedir), Haksız, gerekçesiz ve insanca yaşam standartlarına kavuşmak için Toplu İş Sözleşmesi’nin yapılmasını, İş yerlerimizde Mobbing uygulamalarının olmamasını, Tiyatro işçilerinin ve İşçi kadrosunun T.İ.S 'den kaynaklı haklarının tam Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’nda çadır kurarak grevlerini sürdüren BYUAŞ işçilerine ise Bakırköylüler’in, sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin ve bazı forumların da desteği her geçen gün artarak devam ediyor. Çok sayıda vatandaşın ziyaret ederek desteklediği işçiler, “Vatandaşların desteği bizi çok mutlu ediyor. Politikacısından, emeklisine, esnafına kadar tüm insanlar bize destek verdiklerini, emekten, işçiden yana olduklarını söylüyorlar. Bu da bizi mutlu ediyor.” diyorlar. (Yavuz ARPACIK) 12 yaşatan ruh neydi? Milli bilinç ve beraberlik değil miydi? Büyük lider asrın siyasetçisi M. Kemal ATATÜRK, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” diyerek bu zaferlere baş koymadı mı? Bize bu yolun daha demokratik ve insanlığa faydalı olduğunu anlatmadı mı? Yoksa biz bu bütün bilinçleri unutmaya mı başladık. İstediğmiz tekrar Lozanlar’ı yaratmak mıdır? Sonuç olarak dünyanın en güzel coğrafya parçası olan Türkiyemiz’de “ÜNİTER, DEMOKRAT, SOYAL DEVLET” ve bağımsız biçimde yaşayaİSTANBUL’DAKİ İMAR YAĞMALARI bilmek için birlik ve beraberliğe, sevgiye, saygıya, değer vermek zorunda olduğumuzu Hepinizin bildiği bu konuyu burada bir kez görmek zorunda değil miyiz? Onun için bu daha dile getirmek suretiyle özellikle “MEGA kargaşayı yaratmayacak, bizleri gerçek ŞEHİR” diye sunulan İstanbul’un Pür-i perişan bağımsız ve demokratik yaşamaya kavuşturahaline bir bakalım birlikte. Zira İstanbul tüm cak yeni bir yönetime ihtiyacımız var. O özelliğini beton bloklar sayesinde 50 katlı binalar içinde kaybetmiş durumdadır. nedenle bu coğrafya çizgileri içinde Türkiye Demokrasiyle yönetilen tüm ülkelerde “ŞehirCumhuriyeti insanlarının kendilerini uluscilik planları” diye bir kavram vardır. Önceliklararası arenada ayakta tutabilmek, geleceği le her şehrin veya beldenin kuruluş düzeyinde çocuklarımıza, torunlarımıza, Atamız’ın isteko yörenin ulusal normlara uygun şehir planlaleri doğrultusunda ortak akıl ve ortak çıkar ması hazırlanır, onaylanır ve bu plan ve probilinci içinde birleşmekte ve yaşamakta jeler en az 40-50 yıl değiştirilemez, yok edilehakkımız yok mudur? Bunu bizi yönetenlerin mez olarak düzenlenir. Oysa bildiğiniz ve her de çok iyi düşünmesi ve bu noktada artık gün ot biter gibi her köşede yükselen 30-40 sağlam bir sonuca ulaşması gerekmektedir. katlı kulelerin yok ettiği İstanbulumuz’un Aksi taktirde leş kargaları parçalanmamızı, halen bir onaylı “mevzi imar planı”nın bulundağılmamızı, birbirimizi yememizi bekliyorlar. madığını söylersem bu ot misali beton blokTarih okuyanlar İstiklal Savaşı’nı, Osmanlı larının nasıl ve neden bu kadar kolay ortaya İmparatorluğu’nun ne iken ne olduğunu Fikret TORAMAN çıkabildiği anlaşılmış olur. bilenler bunları hatırlamak Aslında değerli okuyucuzorundadırlar. larım, anlattığım bu imar İSTANBUL’DAKİ İMAR REZALETİ - MİLLETİMİZİN BİRLİK Biz bu konuda birlik ve gelişmelerini, şartlarını bizi beraberlik mecburiyetinden BERABERLİĞİ - VEKİL ADAYLIKLARI yönetenlerin bilmemesi bahsederken bu beraberliğe mümkün değildir. Ancak, ters düşmeyecek şekilde örnek vererek noktalıyorum. işlerine çıkarlarına böylesi daha uygun yaşamak zorunda iken aynı safta bulundukBoğaz’da tüm İstanbullular’ın senelerdir düştüğünden bu onaylı proje bilerek hazırlanları bilinen koskoca T.C. hükümeti üyesi ile nefes aldıkları piknik ve mesire alanlarından maz, böylece İstanbul’daki karmaşa sürer Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın olan meşhur “SEVDA TEPESİ” arazisi Suudilgider. dalaşmalarına baktınız mı? 20 yıldır beraber er’e ve yine Üsküdar’da Boğaz’a nazır çok Çünkü düzenlenecek şehir planlarında yergötürdükleri yönetimlerde her ikisinin atışdeğerli bir arazinin (146,147,148 parseller) İş leşim, dinlence, sanayi, eğitim, parklar, spor maları, suçlamaları, beraberlik tablosu Adamı Halis Toprak’tan TMSF’ye geçen bu çok alanları, ormanlar gibi yerlerin projede sabit yaratabiliyor mu? değerli yer inanılmaz imar ve kotlama oyunyerleşmeleri düzenlenmiştir, değiştirilemez, Onun için bu iki muhtereme buradan sorları ile meşhur Dubai Şeyhi “EL MAKTUM”a oralara kimse saldıramaz. mak lazım; satılmıştır. Ve oraya tasarlanan 198 bin Oysa bizde son 10 yıldır Türkiyemiz’in yalnız 1- Sen Sayın hükümet sözcüsü 20 yıldır metrekare inşaat alanlı yere yandaşlara İstanbul’da değil hazineye ait tüm yeşil alanAnkara parsellenirken bu yönetimin kuruhediye olsun diye 600 bin metrekareye ları, boş alanlar, yağma edilmiştir, edilmeye cusu dürüst bir insan olarak bildiklerinizi çıkarılarak hediye edilmiştir. Yani yağma devam etmektedir. TOKİ gibi devlet içinde yargıya neden taşımadınız ve seçimleri neden Hasan’ın böreği, yiyin beyler, yiyin, afiyet devlet olan bir kuruluş tarafından ne bir projbeklersiniz? Merak konusudur. şeker olsun. Tabi haram da olsun bu arada... eye ne de bir onaya lüzum göstermeksizin bu 2- Sen ey Ankara’yı perişan eden hile ile işi organize etmektedir. Oysa sabitleşmiş, yönetimini devam ettiren muhterem, madem ÜLKEMİZDEKİ İNSANLARIN onaylı projelerde bu yerlere imar verilmesi söz ki muhatabın cemaat ile aşna-fişna içinde idi, konusu olamazdı. İşte işin püf noktası budur BİRLİK BERABERLİĞİ neden sustun, neden gereğini yapmadın? değerli okuyucularım. Plansız projesiz bu Çok değerli okuyucularım yukarıda Bence ikinize de esef etmek lazım. Çocuk mu şehirde doğa katliamı devam etmektedir. andığımız Türkiye’nin kurtuluşu olan kandırıyorsunuz?. Dünyanın gelişmiş modern şehirlerinde bu ve “ÇANAKKALE SAVAŞI”nın sonrası ve onunla - Çok değerli okuyucularım; Milletimizin yeniden varoluşu ile ülkemizde demokrasiyi taşıyan geçtiğimiz 18 Mart’taki Çanakkale Savaşı’nın 100. yılını da andıktan ve bu büyük varoluşu sağlayan asrın lideri ve silah arkadaşlarına saygıyla rahmet sunduktan sonra; yukarıdaki başlıkları birlikte paylaşarak bizleri uyutarak, hipnotize ederek, sürü gibi yönetenlerin marifetlerini de görmeye çalışalım. YA Ş A M I N İÇİNDEN benzeri projeler hazırlanırken insan varlığı ve onun yaşam düzenine en iyi hizmeti sunmak düşünceleri öne çıkmaktadır. Bizde ise sadece yandaşlara ve belirli kesimlere menfaat sağlamak amacı esastır. Planlanan çalışmanın ve verilen imarların hedefleri tektir, o da menfaat elde etmektir. Onun için ülkemizin her köşesindeki millet malı (Hazine arazileri) tarım alanları olsa da kişisel çıkarlar doğrultusunda birilerine rant sağlamak ona göre imar tanzim edip TOKİ tarafından paylaşılmak suretiyle yapılmaktadır. Dolayısıyla her Türk vatandaşının santimetrekaresinin ortağı bulunduğu bu yerler talan edilir, yağmalanır. Örneğin, dünya şehri tarihi İstanbul Boğazları, sahil şeritleri, yeşil alanlar, tarihi ormanlar, parklar, Çamlıca Belgesi, Maslak, Zincirlikuyu, Boğaz Köprü çevreleri, İstanbul’a su temin eden oksijen kaynağı Istranca Dağları katledilerek yandaşlara peşkeş çekildi. Ve de kim bu işle ilgili ise köşeyi döndü, bu en güzel tabiat köşeleri yabancılara özellikle Körfez ülkelerine hediye dağıtır gibi satıldı. Yazıktır, günahtır, bu güzel memleketimize, güzel insanlarımıza da ihanettir. Bu büyük utanç verici yağmalamaya somut iki ilgili söyleşi ve bazı çok bilmişlerin atıp tutmaları çerçevesinde milletimizin Çanakkale’de kurulan üniter devletlik temeli sarsılmaya başlamış durumdadır. Çünkü ülkemizde sizlerin de bildiği gibi son zamanlarda büyük bir kimlik sorunu yaşanmakta, istikamet karanlığa doğru yürümektedir. Çanakkale ve diğer cephelerde omuz omuza hiçbir etnik ayrım yapmaksızın, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni ve Rum’u canları pahasına birlikte kazandıkları ve ulusumuza bağışladıkları bu zaferler hepimizin müşterek kıvancı ve müşterek şerefidir. Kimsenin bu birlik beraberliği bozmak adına adım atmaması gerekmektedir. Bu ayrışımın neden olduğunu inanınız anlamakta zorluk çekiyorum. Ülkeyi yöneten iktidar ve muhalefeti temsil eden siyasilerimizin parlak nutuklar yerine bütün bu olanları ve olacakları çok açık bir şekilde görmeleri gerekmiyor mu? Onları sadece milli çıkarlar çerçevesinde toplamak, insanları birleştirmek ve yüzbinlerin canı ve kanlarıyla kazanılan bu ulusal zaferi korumak, yaşatmak adına makul düzeyli demokratik ve yurtsever olmaları gerekmiyor mu? Neyi paylaşamıyoruz? Çanakkale’yi ve diğer cephe zaferlerini SEÇİM ÇALIŞMALARI Yarım asra yakın süreç içinde bulunduğum, ilgi duyduğum ve şimdiye kadar hiçbir kişisel çıkar adına hareket etmediğim, aksine sırf cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk ilkeleri doğrultusunda halen devam ettiğim siyaset arenasında böyle bir manzara görmedim. CHP içinde devrim kabul edilebilecek “önseçim” isabetli bir ilktir, doğrudur, kutluyorum. Bu arada aday adaylarının da bu doğrultuda çalışmaları partiye biraz katkı yapmış, harekete geçirmiştir. Ancak önseçim sistemi içinde seçmenlerin adaylara aynı hakkı tanıyabilmek, ona göre kendilerine görev vermek bu sistemde mümkün değildir. Dolayısıyla biz seçmenler başka bir ilçede çok değerli aday adaylarına da haksızlık etmiş onlara oy vermemiş olmaktayız. Oysa günümüzde meclise en değerli genç, bayan ve büyük meziyetlere sahip insanları sokmak zorundayız. O nedenle siyasi partilerin bu konuyu gözden geçirmelerini dilerken, tüm adaylara yeniden başarılar, sizlere de esenlikler diliyorum. 13 ADD İstanbul Cumhuriyet Korosu’ndan MUHTEŞEM TÜRK MÜZİĞİ KONSERİ Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) İstanbul Cumhuriyet Korosu, muhteşem bir Suzidil-Türk Müziği Konseri verdi. Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen konserin başında Koro’nun Sanat Danışmanı Kadriye Şahin, bir açılış konuşması yaptı. Şahin, dinleyicilere güzel bir konser vereceklerini ifade ederek, “Çalışmalarına aralıksız devam eden koromuz Türk Müziği’nin en seçkin eserlerini icra edecek. Bugün burada toplanan Türk Müziği sevenler güzel bir konser dinleyecekler. Bize her zaman destek olan Bakırköy’ün Ağabeyi Selçuk Kurt ve diğer destekçilerimize de huzurlarınızda çok teşekkür ederim. Umarım konserimizi beğenirsiniz. Tüm konuklarımızın güzel bir müzik ziyafeti yaşamalarını diliyor ve katılımlarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum.” dedi. Şahin’in açılış konuşmasının ardından konsere geçildi. Konserin ilk bölümünde Şef Hüseyin Sert yöne- timindeki koro, Suzidil makamında eserlerden oluşan Suzidil faslını icra etti. Konserin ikinci bölümüne geçilmeden önce ise Türk Müziği’ne uzun yıllar hizmet eden Selçuk Kurt sahneye çıkarak bir konuşma yaptı. Kurt konuşmasında öncelikle 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni anarak, gerek siyasi gerekse askeri neticeleri ile ilgili bilgiler verdi. Konuşmasında Atatürk’ün bu savaşlardaki başarılarının gelecekte ulusun kurtuluşuna da katkıda bulunduğunu anlatan Kurt, “Bazı televizyon kanalarında bu savaşlar anlatılırken her nasılsa Mustafa Kemal Atatürk’ün isminden ve onun başarılarından hiç bahsedilmiyor oysa o devrin İngiliz Donanmalar Bakanı Winston Curcil’in “Çanakkale Savaşları Mustafa Kemal’siz anlatılamaz, çünkü her anında o vardı” sözünü hatırlatmak isterim. Bugün cumhuriyetin kuruluşundan bu zamana kadar olan 10 mislini çok kısa dönemde yaptık diye övünenlere de şunu söylemek isterim. Sizlere 1919 Türkiye’sini verelim ve ondan bir ulus devlet yaratın. İşte o zaman övgüye hak kazanırsınız” diye konuştu. Kurt ayrıca, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin bu korosunu ayakta tutan büyük fedekarlıklar yapan Sanat Danışmanı Kadriye Şahin’i de kutladı. Konserin ikinci bölümünde ise Atatürk’ün sevdiği şarkılar ve türküler seslendirildi. Konser sonunda salonda bulunan dinleyiciler koroyu uzun süre alkışladılar. Bakırköy Adalet Anaokulu’nda okuyan MİNİKLERİN İLKOKUL HEYECANI Bakırköy Adalet Anaokulu beş-altı yaş çocukları ilkokula geçiş projesi kapsamında Şenlikköy İlkokulu’nda bir dizi okula hazırlık etkinliğine katıldı. Çocukların ilkokula geçişlerini yumuşak bir şekilde yapmalarını sağlamak için bölgedeki ilkokul okullarıyla entegre eğitim çalışmaları ve belirlenen okullarla ortaklaşa çalışmalar yapmak amacıyla yürütülen projede miniklerin heyecanı gözlerinden okunuyordu. Uygulanan proje kapsamında; Adalet Anaokulu çocukları, sınıf ortamında çizgi çalışmaları yaptılar, teneffüste oyunlar oynadılar, okul yemekhanesinde yemek yediler. Şenlikköy İlkokul öğrencileri kardeşlerine çizgi çalışmalarında yardım ederken, Adalet Anaokulu çocukları da büyük abi ve ablalarına şarkı ve oyun öğrettiler. Şenlikköy İlkokulu ile başlayan ilkokula geçiş projesi, her iki okulun da çocukları eğitim dolu bir gün geçirdiler. Yaklaşık on hafta sürecek proje kapsamında yedi ilkokul ziyaret edilerek, çocuklar ilkokula geçiş sürecine, ilkokul ortamları ve ilkokul öğretmenleri ile hazırlanacaklar. Kaymakamlık ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü onayı alınarak yapılan projede; Şenlikköy İlkokulu, Muhittin Üstündağ İlkokulu, Halil Vedat Fıratlı İlkokulu, Medeni Berk İlkokulu, Mimar Sinan İlkokulu, Hamdi Akverdi ilkokulu ve Zeynep Bedia Kılıçlıoğlu İlkokulu projeye ev sahipliği yapacaklar. Projede anaokulu çocukları her hafta farklı bir ilkokula giderek değişik ilkokul ortamları tanıyacak ve ilkokula öğretmenleri rehberliğinde okuma yazmaya hazırlık çalışmaları yapacaklar. Adalet Anaokulu Müdürü Arzu Arslan da proje ile ilgili gazetemize yaptığı açıklamada, “Bu çocuklarımız maalesef hayata 1-0 yenik başlıyorlar. Eğitimde, sağlıkta, sosyal hayatta her zaman bu çocuklarımıza destek olmalıyız. Ve olmaya devam etmeliyiz. Biliyorsunuz, bu çocuklarımız Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalan mahkumların çocukları. Bu çocuklarımıza anaokulu eğitimi veriyoruz. Anaokulu eğitimi tamamlanacak olan çocuklarımızı ilkokula şimdiden alıştırmak için böyle bir proje hazırladık ve hayata geçirdik. Çok da başarılı şekilde devam ediyor. Projeye emeği geçenlere, destek verenlere çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bizleri okullarında ağırlayarak hizmetlerde bulunan okulların tüm yönetici ve çalışan kadrolarına da şükranlarımı sunuyorum” dedi. Arslan, ayrıca Adalet Anaokulu’nda bir çok etkinlik yaparak, çocukları hayata hazırladıklarını da söyledi. 14 Saygıdeğer Bakırköylüler, değerli okurlar, Anlaşılan o ki önceki yazmış olduğum yazılarımdan sayın Belediye Başkanı ve yöneticileri fazla rahatsız olmamış fakat rahatsız olan bazı kraldan çok kralcılar var. Tahmin ediyorum ki Sayın Başkan ve yöneticiler yazılanlarda haklılık var diye rahatsız olmamışlar. Peki ya kralcılar bize yazılarında Büyükşehir Belediyesi’nin yaptıklarını hükümetimiz döneminde yapılanları yazıp bunun üstünden yinede yalan yanlış çamur atıyor. Tabii ki yapacaksınız diyorlar, duble yolları, Hızlı Trenleri, Marmara’yı, Havalimanını bunları da söylüyor. Kralcı arkadaş ben de gülüyorum hah hah hah... Kralcı kardeş bak biz anlarız da sen anlamıyorsun biz bu millete hizmet etmeyi kendimize borç bildik tabi ki biz yapacağız fakat sizin anlamadığınız, biz size soruyoruz siz 10 yıl Bakırköy Belediyesi’nde ne yaptınız? Hadi biz bunları yaptık size beğendiremedik ya siz? Ne yaptınız? Sizin yaptığınızı ben söyleyeyim isterseniz; 1. İBB’ye gittik bize yaptırmadılar. 2. İBB’ye gittik bize yaptırmadılar. 3. İBB’ye gittik bize yaptırmadılar. 4. İBB’ye gittik bize yaptırmadılar. 5. İBB’ye gittik bize yaptırmadılar. 6. Hükümete söyledik yaptırmadılar. 7. Hükümete söyledik yaptırmadılar. 8. Hükümete söyledik yaptırmadılar. 9. Hükümete söyledik yaptırmadılar. 10. Hükümete söyledik yaptırmadılar. İşte siz koca 10 yıl sadece algı operasyonu yapıp algı yaratıp vatandaşı yanılttınız yaptıgınız bir iki icraat var, hakkınızı yemeyelim Sayın Ahmet Bahadırlı döneminde biten, açılışı yapılan Atatürk Yaşam Köyü’nü Genel Başkanınıza tekrar açtırdınız, Genel Başkanınıza Avcılar’da bir taksi durağı açtırdınız, bol bol kaldırım taşı değiştirdiniz parasını misli, misli vatandaşa ödettirdiniz. Sayın başkan da sizi örnek almış olmalı ki geçenlerde sizin döneminizde açılan Kadın Danışma Evi’nin yerini değiştirip Özgecan Kadın Danışma Evi’ni yeni bir proje gibi tekrar açılışını yaptı. Yardım sandığını parka taşıdı, yakında buranın da açılışı yapılır. Ohh siz müdürlüklerin ismini, yerini değiştirdikçe açılış yaparsınız. Yer değiştiriyorsunuz fakat ezbere ve acele ile... Şimdi yeni taşınan Kadın Danışma Evi’ne engelli bir bayan nasıl girer onu da siz düşünün. Kralcı bey yazında yazdığın şu satırı da kınamadan geçemeyeceğim Tarihi Maraş Dondurmacısı kılıklı fesli biri diye yazdığın insanlarımız eski İstanbul beyefendisi ve bizim atalarımız hatırlatırım sana. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk bile fes takardı. Evet biz Osmanlı ecdadımızla, başı örtülü nene hatunlarımızla, Çanakkale’de başında fesiyle şehit düşmüş atalarımızla Mustafa Kemal Atatürk ile her zaman gurur duyduk, gurur duyuyoruz, hepsinin mekanı cennet olsun. Bak değerli dostum; senin Eyüp’teki ataların da fesliydi biz onlarla da gurur duyuyoruz. Ve senin rahatça temiz havasıyla seçim çalışması yaptığın Eyüp’ün kenarındaki Haliç’in balçığının, kokusunun değişmesiyle de gurur duyuyoruz lakin biz olmasaydık sen Haliç’in kokusundan seçim çalışması yapamazdın. Değerli okurlar; bu arkadaşlara söyleyecek tek bir sözüm var onu da atalarımız söylemiş ‘’Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır.” Bizim ülkemize yaptıklarımızı; seçimlerde MUHALEFET GÖZÜYLE olarak bu mümkün gözükkitapçık halinde parti memektedir. Benim de teşkilatımdaki arkadaşlarım yıllardan bu yana ikamet dağıtacaklar, benim etmekte olduğum buraya yazmam herBakırköyümüz’ün mevhalde bir on sayılık yer cut imar durumu tutar diye Konut+Ticaret Alanı düşünüyorum, fakat şeklindedir. Bu sizin on yılda mevcut imar duruyaptıklarınızı biraz munda sadece yazdım bir sonraki konuta dönüşecektir. sayıda biraz daha Böyle bir devasa yazarım, toplamı iki siteye dönüşmesi satıra sığar. halinde buralarda Gelelim şimdi esnafın ve küçük Bakırköyümüz’ün Kentsel sanatkarların yeri Dönüşüm fiyaskosuna... olmayacaktır. Korkarım Bakın dostlar hani bir Mimarlar Odası diye dilMehmet Emin ERTEKİN ki siz bir ciklet almak için bile AVM‘lere gitlerinden düşürmedikleri mek zorunda oda var ya her kalacaksınız. fırsatta Halkalı toplu methiyeler konut böldüzdükleri gesinden oda... vereceğimiz örnek; kat yüksekliği 20 m., işte bu odanın Genel Sekreteri Yüksek Mimar Ali Hacıalioğlu’nun, 05.03.2015 tar- emsal= 1.6, arsa alanı 19,300 m², 2300 konutluk, bloklar arası 9-10 m, ortasında ihinde Hürriyet Gazetesi’nde Ali Dağlar ile havuzu olan bir site. Site aidatları 2+1 röportajında Bakırköy Belediyesi’nin odalı konut için 550 TL civarındadır yani Başkan ve yöneticilerine RANT bulunduğunuz binada 50-100 TL ortak PEŞİNDESİNİZ diye bir röportajı var, gider aidatı ödüyorsanız bu en az 5 ila 10 bilmem okudunuz mu? Birde aynı oda katına çıkacağı anlamına geliyor. yöneticileri 22.03.2015 günü Kentsel Tren yolu altı emsal=3.0, % 30 imar artışı Dönüşüm ile ilgili Cem Karaca Kültür verildiğini varsayalım bu emsalin 5.2’ye Merkezi’nde bir konferans düzenlemişler çıkması demektir. Tren yolu üstü yani Karhalktan da bayağı bir rağbet varmış. Sayın taltepe ve Zuhuratbaba için emsal=4.0 oda yöneticileri önceki sayılarda benim olup bu da % 30 imar artışıyla 4.0‘a yazdıklarımı haklı kılarcasına bu işin neden çıkacak demektir. Bu artışlar inşaatın olamayacağını ve bu belediyenin ne yapmaliyetini yükleniciye yükletmeyi düşünüp mak istediğini vatandaşlarımıza açıklamış cebinden 5 kuruş dahi çıkmadan sıfır konut ve soruları yanıtlamışlar. Şimdi müsaade yapmayı düşünenlere maliyetin ederseniz ben size bu konferansta söylekarşılamayacağını ispatlamaktadır. nenlerin bir bölümünü yazmak isterim ki 1,000 m² arsamız olsun % 30 iskan yapılmak istenin ne olduğu kendi alanında ve emsalde 4.0 olsun. yandaşlarının dilinden bilinsin. 300×4=1200 m² demektir. 5 kata İmar artışı için bu konuda Çevre ve böldüğümüzde 240 m² demektir. Ortak Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş firmalara arsa sahibi olarak alanları düştüğünüzde 200 m²’ye düşecektir. Bu da her katta 2 adet 100 yetki vereceksiniz. 6306/13. Maddesi’ne m²’den 10 daire demektir. Verilecek %30 göre yetkilendirilmiş bu firmalardan biri imar artışı 300×5.2=1560m²/6 =260m² arsa değer tespitine gelecek. Sonra Belediye yeni imar planları yapacak, benim net 105m² 2 daire demektir. 2 dairenin almış olduğum duyumlara göre % 32 nüfus ederinin 5,000 TL/m²’den 500,000 TLx 2 artışı senaryosuna göre hazırlanmış olduğu =1,000,000 TL olduğunu düşünelim. Yükleniciye inşaat maliyeti harçlar hariç 1,500 şeklindedir. TL/m²’den x 1,560 m²=2,340,000 TL yani Ardından gelen aşama, yüklenicilerin müteahhit 1,340,000 TL zarar etmektedir. maket üzerinden yapacağı satış şeklinde İşte bu fark apartman sakinlerinin cebinden olacaktır. Konutunuzun bulunmuş olduğu daha önce belirlenmiş arsa değer tespiti ile çıkacaktır. Yani yukarıda söylemiş olduğumuz üzere daire başına 100-150,000 yeni yapılacak inşaat maliyetinin TL maliyetleri karşılamadan kim aksini arasındaki farkı siz ödemekle yükümsöylerse yalan söylemiş olacaktır. lüsünüz. Bakırköy Belediyesi’nin hazırlayıp 2015 Bugün için inşaat cari fiyatları m² başına şubat ayında Çevre ve Şehircilik 1000-1500 TL/m² civarındadır. Ancak siz Bakanlığı’na göndermiş olduğu Kentsel Kentsel Dönüşüm için karar aldığınızda bu Dönüşüm planında bahse konu 8,000 adet fiyatın en az birkaç misli bedeli ödemekle binanın % 73 oranının çürük olduğu savına karşılaşacaksınız. dayanmaktadır. Bu raporlar 1999 depreBilimin ışığında akılcı bakış açısıyla minden sonra yani 2000 yılında inşaat bakıldığında Bakırköy Belediyesi’nin mühendisliği öğrencilerine hazırlattırılan göndermiş olduğu Kentsel Dönüşüm‘ün binanın dış görünümüne bakarak hızlı taracebinizden tek kuruş çıkmadan yapılacağı ma yöntemiyle yapılmış olduğu kişi başına yeşil alan miktarı, yol ve ana incelemelere dayanmaktadır. Size şimdi arterlerin ve sosyal donatı alanlarının arsa sormak isterim; geçmiş olan 15 yılda üretmeden arttırılacağı gerçeklerle belediye, 300 adet yüksek riskli, riskli örtüşmemektedir. binalar için ne yapmıştır? Son 15 yılda bu Kentsel Dönüşüm planlarında sözkonusu binalardan ancak 1,500 adedi son deprem 358 Ha (3,580,000 m²) alanda yeralan 7 yönetmeliğine göre yenilenmiştir. Geriye mahalle %32 nüfus artışı projeksiyonuyla yenilenmeyi bekleyen 6,500 adet bina Kentsel Dönüşüm planının hazırlanmış kalmıştır. Başka bir iyi haber de daha olduğu söylenmektedir. 1100 imar adası önceki kanunda bina yenilenmiş olsa dahi 130‘a düşürülmektedir. Matematiksel KRALCI KARDEŞ Kral’dan çok Kralcı bölge veya ada için Kentsel Dönüşüm kararı alındığında o yenilenmiş bina bile yıkılmaktan kurtulamıyordu. İşte AYM bu kanun maddesini iptal etmiştir. Şimdi Bakırköy Belediyesi’nin yapmış olduğu hesabın akılcı olmadığını size ispatlayalım: Bildiğiniz gibi sözkonusu 7 mahallede 358 Ha Kentsel Dönüşüm alanımız mevcut. Yeni imar yasasına göre kamu ve hazine binaları için asgari % 15; yola ve otoparklara en az % 15; sağlık ibadet eğitim alanları için en az % 10 ayırmanızı şart koşmaktadır. Geriye % 60 yani 215 Ha kalmaktadır. Kişi başı yeşil alanı 0.9 m²’den 12 m²’ye çıkaracağı iddiasındasınız. Bu da en az 200,000 kişiden 2,400,000 m² yani 240 Ha demektir. Yani en az 25 Ha borçlu çıkıyorsunuz açık veriyorsunuz. Pratik olarak mümkün değil. Değerli okurlar, Mimarlar Odası’nın konferansından bir alıntıyı yazdım. Yazıda kesinlikle benim bir söylemim yoktur, değerlendirmesini vatandaşlarımız yaparlar. Şimdi gelelim bir başka fiyaskoya değerli okurlarımız İBB’nin Chp’li birkaç meclis üyesi geçenlerde Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında Koşuyolu’nda kendi şirketine ait bir araziyi, Kentsel Dönüşüm kapsamına alıp devleti zarara uğrattı diye Anadolu Adalet Sarayı’na suç duyurusunda bulunmuşlar. Bu konu da yine Hürriyet Gazetesi’nin 10.03.2015 günkü Fatma Aksu hanımefendinin köşe yazısına konu olmuş. Peki ağalar paşalar, hey sen kralcı kardeş NEF ve SELENIUM projelerini ne yapacaksınız? Biz aynı şeyleri söylemedik mi? Sizin Belediye Başkanınız başka bir devlette mi başkanlık yapıyor? Bu yasalar size işlemiyor mu? Yoksa siz bu suçları işlerken bizlerin susması mı lazım? Neden siz suç işlendiğini bildiğiniz konuları Belediye Başkanınız’a anlatmıyorsunuz? Nef ve Selenium projelerinde devlete kazık atılmadı mı, devlete ödenecek paralar kimin cebine girdi, devlete ödeneceğine başka yerlere mi ödendi; vergiler? Fakat siz de haklısınız bizim sizin gibi gazete köşelerine çıkıp adliyeye gidecek, Bakırköy’e sahip çıkacak ne STK yöneticilerimiz ne de siyaset yapan şanlı dostlarımız var. Olan garip yetimimize ve vatandaşımıza oluyor. Her kim bu işlerden çıkar sağlayıp devleti zarara uğratıyorsa yargılanmalı ve yargı da bu konuya el atıp incelemelidir. Koşuyolu’nda yapılana suç diyenler Bakırköy’de yapılana da suç demelidir. Saygıdeğer okurlar, değerli Bakırköylüler size bir müjde verip bir de kutlamam var, kimi mi? Sayın Belediye Başkanımızı... Neden mi? Çünkü magazinciler.com diye bir site Sayın Başkanı en başarılı Belediye Başkanı seçmiş, kendisini kutluyorum. Kralcı kardeş hemen sevinme icraatlarıyla seçilmemiş başkan bu arkadaşlara sponsor olan tek belediye Bakırköy Belediyesi ve Belediye Başkanı da en başarılı başkan... Yazıklar olsun, gülüyorsun değil mi kralcı kardeş? Yetimin, fakir fukaranın, Bakırköylü’nün parasıyla sponsorluk yapıp, paralarını har vurup harman savuracak kendinizi başarılı ilan edeceksiniz, eh size de bu yakışır... Değerli okurlar tüm çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlar, sizlere sağlık, mutluluk dolu günler dilerim. 15 Basınköy Karaağaç ve Çınar Sokak sakinlerinin tepkileri sonuç verdi. BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GERİ ADIM ATTI Basınköy E-5 kenarında başlatılan yol genişletme çalışmalarından zarar göreceklerini aynı zamanda da onlarca ağacın katledileceğini savunan istemediği çalışmaların yapılmayacağını ve zarara uğrayan vatandaşların da tüm zararlarının Büyükşehir tarafından karşılanacağını söyledi. ZÜLKANÝ SÝRMEN ÇANAKKALE GEÇİLEMEDİ Çanakkale Zaferi’nin 100. Yıldönümü’nde şehitlerimizin ruhu şad olsun. Bu topraklarda kadınları ile çocukları ile savaşın en şiddetli anlarında bile topraklarını savundular ve Çanakkale geçilmez dediler. Ve canlarını seve seve verdiler. Bu topraklara basarken çok iyi düşünmek gerekir. Çanakkale Belediyesi’nin 100. Yıl anısına düzenlediği törenler harikulade idi. Çanakkale Belediyesi’ni bu örnek davranışından dolayı tebrik ediyoruz. Çanakkale halkının burada yaşamanın ve burayı yönetmenin anlamını herhalde kendileri çok iyi bilirler diye düşünüyorum. Seçimler yaklaştıkça AKP içinde kazan kaynamaya başladı bile. yıllardır su yüzüne çıkmayan gerçekler artık su yüzüne çıktı. Ankara’nın parsel parsel satıldığı deklare edildi. Peki İstanbul’da satılacak yer var mı? diye soruyoruz Büyükşehir Belediyesi’ne. Kendi içlerinde birbirlerinin hırsızlıklarını anlatmaya başladılar. Eee menfaat dünyası bu, daha önce bazı bakanlarının çocukları ve yandaşlarının evlerinde tomarlarca dolar, ayakkabı kutularında eurolar ve paralar hesaptaki paraları sıfırlayın sözleri kulağımızdan hiç çıkmadı. Bu ülke ne hale geldi oturup düşünmemiz gerekiyor. Seçimler bu ülkenin son kaderi. Ya kaderine razı olacaksın ya da oturup kara kara düşüneceksin. Kararını ona göre ver, sandığa iradeni ona göre yansıt. İnsanları yıpratan yıllar değildir, erişemediği arzularıdır… CHP içindeki bütünlülük ve ön seçim kararı çok doğru bir karardır. Aday adaylarının titizlikle seçilmesinin, partiye + 3 puan getireceğine eminim. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkabakan olduğu taktirde emeklilere verdiği sözü de destekliyoruz ve onun arkasındayız. Büyük ustamız edebiyatçı Yaşar Kemal’i saygıyla uğurladık, ailesine, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz… Bakırköy eski Kaymakamı Kadri Öner ile ilgili bir hatırası var ustamızın... Kadri abiyi çok sever, onu görmeden veyahut telefon etmeden duramazdı. Büyük ustanın bir dileği vardı ki Kadri Öner’i Milletvekili veya Belediye Başkanı olarak görmek ve bir gün gelecek o da olacak derdi… Ömrü vefa etmedi ama Kaymakam Kadri Öner bey bir gün gelecek Milletvekili de olacak, belediye bünyesinde de görev alacak… Her şey gönlünüzce olsun… Karaağaç ve Çınar Sokak sakinlerinin çabaları sonuç verdi ve Büyükşehir Belediyesi yetkilileri yol genişletme çalışmasının mahalle sakinlerinin istekleri doğrultusunda yapılacağını söylediler. Basınköy’de E-5’e bağlantısı olan Karaağaç ve Çınar Sokak’ta yapılacak yol genişletme çalışmasından olumsuz etkileneceklerini ve trafiğin çekilmez hale geleceğini savunan mahalle sakinleri, yol çalışmasının yapıldığı alanda bir protesto yürüyüşü yaptılar. Protesto yürüyüşüne Bakırköy’deki bazı sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsil- cileri de katıldı. Mahalle sakinleri yürüyüş sırasında yaptıkları açıklamalarda, yapılan projenin Koru Florya Evleri ve Koru Florya AVM’ye giriş çıkışların rahatlatılması için yapılmak istendiğini savunarak, “Koru Florya Evleri rahat edecek diye bizim rahatımızı bozmaya hakları yok. Bu yol genişlemesi bizim istediğimiz şekilde olmaz ise, E-5’in bütün yoğunluğu Basınköy’ün içine girecek ve bizler mağdur olacağız. Aynı zamanda burada onlarca ağaç da katledilecek.” dediler. Mahalle sakinlerinin protestolarını dikkate alan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Adil Karaismailoğlu, vatandaşlarla Basınköy Muhtarlığı’nda bir araya gelerek, yol genişletme çalışmasının projelerini vatandaşlara gösterdi. Vatandaşların karşı çıktığı konuları tek tek not alan Karaismailoğlu, vatandaşların Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Florya Atatürk Ormanı’nı Koruma ve Güzelleştirme Derneği (FLODER) Başkanı Taner Dayı, “Buradaki konu E5’teki yolun genişlenmesi. Bu yol genişlemesi yapılırken Basınköy’deki evlerin, ağaçların olduğu bölümün bir kısmının yola gitmesiydi. Ve 7-8 ağacın kesilmesiydi. Şimdi kesmeyecekler, taşıyacaklar. Oradan bir evin de 100 metrekaresi yola gidecek ve onu da Büyükşehir istimlak ederek parasını vatandaşa ödeyecek. Koru Florya AVM’ye giden yan yolda iptal edilecek ve kesinlikle kullanılmayacak. İnsanlarımızın talebi Koru Florya’ya giden yan yolun kesinlikle kullanıma kapatılması ve bu sayede trafiğin rahatlamasıydı. Oda kabul edildi.” dedi. Toplantı sonunda Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ile mahalle sakinleri anlaşma sağladılar ve hep ( Yavuz ARPACIK ) birlikte fotoğraf çektirdiler. 16 Ferzan ÖZER Selanikli Bir Yetim Çocuk ... Çok küçük yaşta yetim kalmıştı… Üstelik çok yoksuldu… Okudu, vatanını sevmeyi öğrendi… Ve onun için gerekirse can vermeyi… Dünyayı anlamaya gayret etti… Tek sevdası olan halkının gücüne inandı… Halkının o günlerdeki sefaletten kurtulabilecek gücüne çok güvendi… Halkı ve vatanı için “… hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin bir şarkı söyler gibi ölebilirdi…” Yılmadan savaştı, mücadele etti… Anlattı… Savaşırken bile gücünü sultanlardan, şeyhlerden, ağalardan değil halkından aldığını göstermek için; imzasını hep “Heyet-i Temsiliye Namına…” attı. Kazandı… Bu coğrafyanın binlerce yıllık zift karanlığından çekti çıkardı ülkesini… Ve bir daha ortadoğunun o kapkara bataklığına girmesin diye ülkesi; çağının çok ilerisinde bir devlet kurdu… Türk, Kürt, Arnavut, Boşnak, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni demedi… “Yurttaşlarım” dedi… Onun kurduğu devlette hiç kimse “kul” değildi… Yurttaştı… O kadar ki… Isparta İslamköy’den çıkan bir köylü çocuğu, Ya da Kayserili bir tornacının oğlu, Veya, Rizeli bir denizcinin, Kasımpaşa’da doğan oğlu, Bu ülkenin okullarında okudular… Yükseldiler… Bakan, Başbakan ve hatta Cumhurbaşkanı oldular… Ve onlar gibi binlercesi… Hiç kimsenin hiçbir imtiyazı olmadan… Tam da onun istediği gibi… Sırf bunun için bile bunların, her gün beş vakit kıldıklarını söyledikleri namazlarında bu insana bir “Fatiha” okumak yerine, onun kurduğu cumhuriyeti yıpratmaya çalıştıklarını söylemeye dilim varmıyor… Bunların hepsi geçecek elbette… Geleceksiniz Mustafa Kemal’in sözüne, öngörüsüne, vizyonuna… Nasıl mı geleceksiniz? Döneceksiniz, çabalayacaksınız, çabalayacaksınız, döneceksiniz… Yine geleceksiniz… Radyoda bir Rumeli türküsü çalıyor: “Vardar Ovası, Vardar Ovası…” Gözlerim dolu dolu… Selanikli o yetim çocuğu düşünüyorum… Dünyayı yerinden oynatan o yetim çocuğu… Öldüğünde elliyedi yaşındaydı… …Ve o kadar yalnızdı ki… Bakırköylüler Belediye’ye tepkili “BAKIRKÖY’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM GERÇEĞİ” Bakırköy’ün gündeminde ilk sırayı oluşturan Kentsel Dönüşüm ile ilgili Mimarlar Odası Trakya Büyükkent Bölge Temsilciliği, “Bakırköy’de Kentsel Dönüşüm Gerçeği” adı altında bir panel düzenledi. Yenimahalle’de bulunan Cem Karaca Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele Bakırköylüler yoğun ilgi gösterdi. Vatandaşlar salonu tıka basa doldururken, onlarca vatandaş da salonun dışına kurulan ses sistemi ile paneli dinledi. Bu arada panele hiçbir belediye yetkilisi katılmazken, sadece CHP Bakırköy Belediye Meclis Üyesi İsmail Taş bir süre paneli izleyerek, salondan ayrıldı. Mimarlar Odası Trakya Büyükkent Bölge Temsilciliği Başkanı Mürsel Selçuk ve Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu’nun konuşmacı olarak katıldığı panelde, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Hacıalioğlu, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi, İnşaat Mühendisi Doç. Dr. Ali Koçak, Şehir Planları Odası İst. Şb. Yk. Üyesi Nuray Çolak ve İmar Hukukçusu Avukat Can Atalay panelist olarak katıldı. Mimarlar Odası Trakya Büyükkent Bölge Temsilciliği Başkanı Mürsel Selçuk, Yönetim Kurulu adına yaptığı konuşmada Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nu konuşmacılar arasına davet ettiklerini ancak olumlu ya da olumsuz bir cevap alamadıklarını ifade etti. Kentsel Dönüşüm ile ilgili karşılıklı bir paylaşımlarının olmadığını belirten Mürsel, duyumlarla hareket edebildiklerini, belediyenin Bakırköy halkının yüzde 70’inin yaşadığı 7 mahallede yapacağı dönüşüme dair kanun kapsamında çalışmalara başladığını fakat, konu hakkında net bilgileri olmadığından dolayı bu güne kadar bir açıklama yapmadıklarını söyledi. Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu “Kenti yöneten kişileri protesto etmek için burada değiliz. Yanlışların durdurulması için ve doğru şeylerin yapılması için biraradayız” diyerek Bakırköylü yerel yöneticileri ve merkezi yönetimi, Bakırköy’le ilgili alacağı kararlarda duyarlı olmaya davet ederek, yalana, dolana, diktatörlüğe her zaman olduğu gibi, bugün de direnmeye devam edeceklerini söyledi. “BAKIRKÖY’DE NE OLACAĞINI BİLMİYORUZ” Kentsel Dönüşümle ilgili konuşulan söylemler ne anlama geliyor? Yasa ne diyor? Vaadlerde bulunmanın yasal dayanağı var mıdır? gibi sorulara cevap vermek üzere bir araya geldiklerini ifade eden Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Hacıalioğlu, sözü Şehir Plancıları Odası İst. Şb. Yk. Üyesi Nuray Çolak’a verdi. Çolak, Bakırköy’ün İstanbul’un diğer ilçelerine nazaran, yeşil alan, sosyal donatı alanları, otopark, yoğunluk, spor alanları, sahile ulaşım imkanlarıyla daha şanlı bir ilçe olduğunu fakat Bakırköy’de ne olacağını bilmediklerini, ellerinde bir belge ve plan olmadığını belirtti. “NEDEN YEŞİLKÖY DEĞİL? PEKİ BU DEPREM ODAKLI BİR DÖNÜŞÜM MÜDÜR? 80 yılından beri depremle ilgili konutlarla ilgilendiğini belirterek açıklamalarına başlayan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi, İnşaat Mühendisi Doç. Dr. Ali Koçak da, Bakırköy’de deprem odaklı dönüşüm yapılacaksa Yeşiköy, Yeşilyurt, Florya’da da 99 yılı depreminde hasarın az olmadığını, Yeşilköy’ün ise daha fazla hasar gördüğünü belirterek “Neden Yeşilköy değil. Peki bu deprem odaklı bir dönüşümüdür?” diye sordu. “BAKIRKÖY BİRLİKTE HAREKET ETMELİ” İmar Hukukçusu Avukat Can Atalay da, “Bakırköy, apartmanca, mahallece birlikte hareket edemezse tıpkı Fikirtepe’deki gibi çantacı müteahhitlerin cirit attığı bir alan haline gelir” diyen Atalay, “6306 sayılı yasa çok karışıktır. Ben dahil kimsenin sözlerine itibar etmeyin çünkü çok ağır bir durumla karşı karşıyasınız. Çok büyük rantlar elde ediliyor. Bakırköy bu rantların çok yüksek olduğu bir yer. Yeni torba Kanunu yürürlüğe girerse durum daha da ağırlaşır. Umut yok mudur? derseniz, İstanbul’da Fener Balat ve Tozkoparan’da birlikte hareket eden vatandaşlar kazandı” diyerek açıklamalarını bitirdi. Toplantının son konuşmasını yapan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Yönetim Kurulu Sekreteri Ali Hacıalioğlu, cep telefonlarınıza Belediye Başkanından gelen “Hiçbir binadan bir kuruş almadan, aynı büyüklükte daireyi teslim edeceğiz” şeklinde atılan mesajların hiçbir yasal dayanağı yoktur” diyerek vatandaşları uyardı. Hacıalioğlu daha sonra Bakırköy’deki kentsel dönüşüm ile ilgili uzun bir sunum yaparak, Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun yazılı ve görsel basında kentsel dönüşüm konusunda yaptığı açıklamalardan yola çıkarak, belediyenin öngördüğü kentsel dönüşüm çalışmasının mümkün olmadığını söyledi. “BELEDİYE BAŞKANI KERİMOĞLU’NDAN BAKIRKÖYLÜ’YÜ DİREKT İLGİLENDİREN BU KONUYU AÇIKLAMASINI BEKLERDİK” Hacıalioğlu’nun konuşmasının ardından soru-cevap kısmına geçildi. Vatandaşlar akıllarında soru işareti kalan tüm konular hakkında panelistlere sorularını yönelttiler. Soru-cevap kısmında bir vatandaşın söz alarak, belediye başkanının söylemlerini aktarması üzerine Hacıalioğlu, “Hanımefendi adeta belediye başkanının sözcüsü gibi konuştu” diyerek, “Bakın hanımefendi adeta belediye başkanının burada sözcülüğünü yaptığı için bir konuya değinmek isterim. Bakırköy Belediye Başkanı bu toplantılara gelmek istemeyebilir. Kendisi hekimdir. Teknik konularda cevap vermekten imtina etmiş olabilir. Bakırköy Belediyesi’nin işi bu olan teknik başkan yardımcısı var. İmar Müdürü var. İmar Komisyonunda olan Meclis Üyeleri var. Bunlara belediye adına cevap verilmesi lazım. Küçük toplantılarda, kendi iradesinde yönlendirdiği Kent Konseyi’nde veya farklı yerlerde bunların açıklamasını yapma cesareti olan politikacının, Bakırköylü’yü direkt ilgilendiren bu konuyu açıklamasını beklerdik. Bunun için daveti sözlü değil, yazılı olarak yaptık. Sekreteri arayıp konuşmacı olarak mı, yoksa konuk olarak mı istiyorsunuz dedi. Tabiiki konuşmacı olarak talebimizi dile getirdik. Bize olumlu dönüş yapılmadı. Bunlarında bilinmesinde fayda var. Benim sizden ricam şudur, lütfen 6306 sayılı yasayı iyi okuyun. Anlamadığınız bir şey varsa, biz Mimarlar Odası olarak her zaman toplumun hizmetindeyiz. İhtiyaç duydunuz yerlerde de bütün bunlara biz cevap vermeye hazırız. 17 Bakırköy Belediye Meclis Üyesi Nurhan Çetinkaya’nın girişimleri sonucu YAZLIK SİNEMA KEYFİ BAŞLIYOR PIN AR KUMSAL PINAR MUCİZE Mucize nedir? “Şaşırtıcı, insan aklının alamayacağı olay.” Bu sözlük anlamı ama yaşamda inanır mıydım mucizelere? Hiç yanından geçmezdim, inanmazdım. Ta iki yıl önce hayatımda bir mucize gerçekleşene kadar. Mart ayı o gün bugündür benim mucize ayım. Öyle bir mucize ki bu, bilim bile bazen kifayetsiz kalıyor. Bu mucizenin adı; Aşk, sevgi, sonsuzluk, sevgili, arkadaş, dost, nefes, hayatın anlamı, bir kadının yaşaması gereken nadide mucize…. Ve o gün bugündür karar verdim ki, her yıl mucize ayımda yazılarımda hep O olacak. Gözüne baktığımda aşkın yansımasını gördüğüm, ellerini tuttuğumda hayata korkusuzca göğüs gerebileceğimi anladığım, başını göğsüme yatırdığımda her daim güçlü ayakta kalmam gerektiğini öğreten mucizem… Mucizem, senin hayatıma girmen benim seçimimdi ama dokuz ay on gün sonra bana ilk elini verdiğinde hayat senin seçimindi. Çünkü gözlerin asla bebek gibi değil ben de varım bu hayatta kenara çekilin diyordu. Gururumsun ilk andan itibaren çünkü üç aylıkken babanın elinde tuttuğu kirazı, kayısıyı damaklarının arasına sıkıştırıp güçlü bir şekilde emdiğinde, sekiz aylık yürümeye başladığında, bir yaşına gelmeden kaşığı tutup ilk lokmanı ağzına almaya çalıştığında, sen özel olduğunu bana belli etmiştin. Ve sen ne yaparsan yap, ne karar alırsan al ben seninle hep gurur duyup, elini tutacağım. Sen en dokunulmaz mahremimsin çünkü dünyanın diğer ucunda sen olsan senin için dünyayı karşıma alacak gücümü senden alıyorum. Beni güçlü kılansın, çünkü senin gururun olmak için hep ileriye hedefler koyup, ileriye doğru yürümeye çalışıyorum. Biliyorum ki ben anneyim ve ben güçlü oldukça sen gücünü benim kanatlarımdan alacaksın. Sana sıradan bir cümle olan, hayat sana hep güzellikler sunsun, hep mutlu ol demeyeceğim. Çünkü hayatın gerçekleri var mucizem, kötülükler seni bulmasın ama sana teğet geçerken ben hep senin yanında olacağım, güzellikler ay yüzün gibi senin peşinde olsun ama çirkinlikler, çirkeflikler olacak lakin hiç yılma ben senin yanındayım, dik durmayı bileceğiz beraber. Çok hem de çok sağlıklı bir insan ol, ülkene, çevrene faydalı, vicdanlı insan ol. Sakın ama sakın erkek gibi kız olma, erkeklik kadar (ki bu toplumda şiddet yanlısı erkekler olduğunu düşünecek olursak) yürekte kadın olmak da gurur duyulacak vasıftır. Sen hür iradesi olan, sözünün piri, dik durmak için ekonomik özgürlüğü olan, eyvallahı, el pençeyi sevmeyen harika bir genç birey ol. Mucizemin ismi Ilgınım benim, ılık esen rüzgarım iyi ki senin annenim. Bana tattırdığın bu mucize adına iyi ki doğdun, iyi ki varsın meleğim… SON SÖZ: İmza ANNEN… Bakırköy Belediyesi CHP’li Meclis Üyesi Nurhan Çetinkaya, Bakırköy’de yazlık sinema kültürünü geri getirerek, komşuluk ilişkilerini, mahalle kültürünü geri kazandırmayı amaçladıklarını söyledi. Bakırköy Belediyesi’nde bulunan ve atıl durumda olan bir su tankerinin tankeri sökülerek tankerin seyyar bir sinema platformuna dönüştürüleceğini ve bu seyyar sinemada her hafta bir mahallede film gösterimi yapacaklarını kaydeden Çetinkaya, gösterimlerin mayıs sonu-haziran başı gibi başlayıp kasım ayı sonuna kadar devam edeceğini belirtti. Bakırköy’ün İstanbul’un en eski ve sahne kültürü olarak en duyarlı ilçelerinden birisi olduğunu belirten Çetinkaya, “Biz de belediye olarak bir proje düşündük arkadaşlarla. Belediyemizde bulunan atıl bir su tankerinin tankerini sökerek bir sinema platformu haline getirip, içinde bir sinema perdesi, ses ve ışık sistemi olan bir seyyar sinema haline getiriyoruz. Bununla da yaz boyunca her gün ilçemizdeki parklarda, muhtarlıklarda dolayısıyla Bakırköy’deki tüm mahallelerde halkımıza yazlık sinema keyfini yaşatacağız. Bir hafta vizyon gösterimi, bir hafta siyah-beyaz filmler, bir hafta Bakırköy’de çekilen filmler veya Bakırköy sinemacılarının oynadığı filmleri koyacağız. Mayıs sonu haziran başı gibi buna başlayacağız ve kasım sonuna kadar havalar güzel olduğu müddetçe Bakırköy’ün tüm mahallelerinde bu sinema gösterimini devam edeceğiz.” dedi. Proje ile yazlık sinema kültürünü yeniden canlandırmayı hedeflediklerini kaydeden Meclis Üyesi Nurhan Çetinkaya, “Komplike bir çalışma olacak. Sandalyesi, minderi her şeyi içinde. Gittiğimiz mahallede 10 dakika içinde bütün kurulumu yapıyoruz. Halkımız da oturup bu filmleri izleyecekler. Bu şekilde eski mahalle kültürünü, komşuluk ilişkilerini geri kazandıracağız.” diye konuştu. Çetinkaya ayrıca merkezi hükümetin insanları eve sokmaya çalıştığını ama sosyal demokraside insanların dışarıda olması gerektiğini de belirterek, Bakırköylüler’in bu projeden keyif alacaklarını umduklarını da söyledi. KAHVALTIDA ÇAY SİMİT Yeşilköy Mahalle Muhtarı Bülent Yurtsever, her Salı muhtarlık binasında Bakırköylü vatandaşların bir araya geldiği sabah kahvaltısı düzenliyor. Kahvaltıya vatandaşların yanı sıra Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu ile belediye meclis üyeleri ve sivil toplum kuruluşları yöneticileri de katılıyor. Kahvaltıda, vatandaşlar Bakırköy ile ilgili sorunlarını paylaşıyor ve belediye yetkililerine iletiyor. Yeşilköy Mahalle Muhtarı Bülent Yurtsever, her Salı düzenlenen ve Haziran ayında yapılacak Genel Seçimlere kadar sürecek olan kahvaltıyla ilgili olarak, “Vatandaşlarımızın bir araya geldiği, birbirleriyle daha çok kaynaştığı ve yaşadıkları sorunları, problemleri ve görüşlerini birbirleriyle paylaştığı çok verimli toplantılar oluyor. Kahvaltımıza Belediye Başkanımız Bülent Yurtsever, Belediye Meclis Üyelerimiz ve belediye yetkililerimiz de katılıyor. Vatandaşlarımız bu kahvaltıda sorunlarını belediye yetkililerine aktarma fırsatı da buluyor.” dedi. NELER KONUŞULDU? Bakırköylüler’in bir araya geldiği kahvaltıda Bakırköy ile ilgili bir çok konuda sorun ve görüşlerini belirten vatandaşlar, Bakırköy’de ve özellikle Yeşilköy bölgesinde çok sayıda başı boş köpek olduğunu ve bu köpeklerin insanlara saldırdığını belirterek, belediyenin bu konuya nasıl bir çözüm getirebileceği konusunda fikir alışverişinde bulundular. Bakırköy’ü ilgilendiren konuların başında gelen Kentsel Dönüşüm konusunda da sorularını Bakırköy Belediye Meclis Üyesi Nurhan Çetinkaya’ya ileten vatandaşlara, Meclis Üyesi Nurhan Çetinkaya, belediyenin hazırladığı kentsel dönüşüm projesinin bakanlık tarafından onaylanmadığını belirtti. Kahvaltıya katılan bazı vatandaşlar ise, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu ile görüşemediklerini, bazı vatandaşlar ise başkan ile bazı konularda görüştüklerini fakat Kerimoğlu’nun tutumlarından hoşnut olmadıklarını belirttiler. Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun katıldığı sabah kahvaltısında ise vatandaşlar, Yeşilköy’deki kaldırım işgallerinden dert yakındı. Kahvaltıya katılan bazı işletme sahipleri de ruhsat konularında belediyenin daha bilgilendirici olması gerektiğini söylediler. Başkan Kerimoğlu kahvaltı sonrasında Zabıta Müdürü Şevki Akşahin’e özellikle kaldırım işgalleri konusunda ilgilenmelerini ve sorunların çözüme kavuşturulmasını söyledi. 18 Tarihçi - Yazar Turgay TUNA ile birlikte gittiğimiz Ataköy Sahili’ndeki tarihi eserlerin bulunduğu yere giriş maceramızın Tarihçi - Yazar Turgay Tuna ile yaptığımız görüşmede geçtiğimiz yıllarda Ayamama Deresi üzerinde bulunan ve yok olmaya terk edilen tarihi köprüyü, yaptığımız haber ve görüşmelerimiz sonucu kayıt altına aldırmıştık. Ancak o günden bu yana herhangi bir iyileştirme ve koruma altına alma yapılmadığı için yerinde görüp bir haber yapalım dedik. Belki yetkilileri harakete geçirebiliriz diyerek Tuna ile randevulaştık. 20 Mart Cuma günü Ayamama Deresi üzerindeki tarihi köprü Saç kapıya vurduk, şu hapishane koğuşlarında olur ya, mahkumlar gardiyanı çağırmak için saç kapıya vururlar. Bir süre sonra gardiyanın başını uzattığı, saç kapı üzerinde insanın kafasını dahi dışarı çıkaramayacağı, pencere gibi bir delik açıldı. İçeride duran kişiye; “Sahildeki tarihi kulenin kitabımızda kullanmak üzere bir resmini çekmemiz gerekiyor, girebilir miyiz? dediğimizde, yasak giremezsiniz cevabını aldık. O zaman sizden ricamız burada yetkili birisi varsa onunla görüşelim veya telefonunu verin dediğimizde; TOKİ Başkanı ile görüşeceksiniz cevabını aldık. Turgay Tuna ile birlikte aracımıza geri döndük. FOTOROMANI önünde buluştuk. Yapacağımız haber ile ilgili son durumu belgeleyen fotoğraflar çekildi. Turgay Tuna, Baruthane’nin devamı olan Ataköy sahilinde bulunan tarihi binaların önündeki Köşk-ü Kapıya yaklaştıkça sonradan ikinci kişi, daha sonra üçüncü kişi içeri kaçtı. Humayün kulesindeki denize bakan tarafta bulunan çok değerli tuğradan bahsedince gidip ona da bakalım dedik ve sahildeki binaların bulunduğu yere geldik. Aracımızı park ettik. Karşımızda içerisinin görülmesi mümkün olmayan saç kapılarla kapatılmıştı. Bu duvarlar ve kapı sahil görüşünü tamamen kapatmıştı. Turgay Tuna ile birlikte kapının önüne geldik. Bakın sonra neler oldu?.. Bu arada gazetemizin son sayfasında da kullandık. Makrıköy Baruthanesi’nin Köşk-ü Humayün’nun resmini işte bu kapıdaki pencereden, pardon ‘delikten’ çektik. Ancak deniz tarafında bulunan çok değerli olduğu bilinen ve söylenen Tuğra’nın yerinde durup durmadığını fotoğraflayamadık. İnşallah yerinde duruyordur. FOTOROMANIN SONU Kendi ülkemizde kendi topraklarımızda, Anayasa ve yasaların vermiş olduğu sahilde dolaşabilme hakkımızı kullanamadık. Diyeceksiniz ki yasaların yerlerde süründüğü, güçlülerin güçsüzleri ezdiği, haram yemeyin deyip haram yiyenlerin ortalarda dolaştığı günümüzde bu fotoromanı da böylece sonlandırdık. Şimdi aklınızdan şunu geçirdiğinizi duyar gibi oluyorum. ”Sizin gibi birisi oraya nasıl girip sahile inemez?” Çok doğru söylüyorsunuz. Ben oraya girer sahilde dolaşırım. Ama bu gün ama yarın... Sonra kapıyı kapattılar. Birkaç kez çalmama rağmen açan olmadı. Ancak içeridekiler buradan gitmezsek polis çağıracaklarını söylüyorlardı. Ben de “hadi çağırın bekliyoruz” dedim ve aracın yanına gittim. YAPAY OLANI DEĞİŞTİRMEK KOLAY Olay son derece canımı sıktı. Hani sahiller halka açıktı? Şansımı bir kez daha deneyeyim dedim. Kapıya doğru yöneldim. Kapı açık ve dışarıda üç kişi vardı. Belli ki bize içeri giremezsiniz diyen, arkadaşlarını çağırmıştı. Kapıya doğru yaklaşırken acele ile önce birisi içeri girdi. Bir süre sonra polis geldi. “Niye geldiniz?” dedim. “Şikayet var” dediler. Bu arada kaçacak delik arayan o üç kişi polislerin yanına geldiler. İçlerinden birisi yüksek sesle bağırarak konuşunca benden gerekli cevabı aldı. Polislere “O zaman ortada bir suç varsa, kapı kırma, darp, mala zarar verme gibi... gereken ne ise yapın” dedim. Yapacak bir şeyleri yoktu. Aslında yapmaları gereken; polisi gereksiz yere meşgul etmekten dolayı çağıranlar hakkında işlem yapmaktı. Ama yapmadılar... Geldikleri gibi gittiler.. Yeşilyurt’ta Polat Otel’in önünde göğe yükselen bir palmiye ağacı vardı. Yemyeşil yapraklarını gören ağacı hayranlıkla seyrediyordu. Halbuki o palmiye ağacı yapay idi. Yapraklarının arasında GSM operatörlerinin birisine ait baz istasyonu gizlenmişti. Nasılsa halkımız her konuda aldatılmaya alışıktı. Bu baz istasyonu gizlenmiş ağaçlar sadece orada değil Bakırköy’ün pekçok yerinde var. Bu ağacın yenisini yapmak çok kolay. Yapay yaprakları takarsınız, gövdeyi yapay malzemeyle kaplarsınız olur, biter. Peki tabiatta yetişen ağaçlar öyle mi? Gazetemizin son sayfasına şöyle bir bakın. Kesilen ağaçların yerine yenisini nasıl koyacaksınız? Bir de bu ağaçları rant uğruna kesenleri ne yapmalı? 19 TMMOB İstanbul Büyükkent Şube Sekreteri Ali Hacıalioğlu’ndan Ataköy Sahili’ndeki inşaatlar ile ilgili çarpıcı açıklamalar 50 METRELİK SAHİL BANDINI KENDİ BAHÇELERİ GİBİ GÖSTERMEK TÜKETİCİYİ YANILTMAKTIR Sayın Hacıalioğlu size bazı sorularım olacak. Birincisi Ataköy Sahil’de Kuzu İnşaat “Sea Pearl” diye bir yapılaşma yapıyor. Alınmış olan mahkeme kararları da var. En son mahkeme bilirkişi incelemesi istemişti. Bilirkişiye gitmişti. Bilirkişi ciddi bir rapor hazırladı bu konuda. Öncelikli sorum Turizm lejantı alanında ne yapılır? “TURİZM TESİSİ ADI ALTINDA LÜKS DAİRE YAPIP SATIYORSANIZ BU YASAYA KARŞI HİLE YAPIYORSUNUZ, SUÇ İŞLİYORSUNUZ DEMEKTİR” İmar Kanunu ve kentleşme ile ilgili tüm kanunlarda temel kural, planda fonksiyon tanımı ne ise o alanda o fonksiyona uygun yapı yapılır. Yani turizm alanında otel, motel ve benzeri konaklama turizm tesisi alanı yapılır. Sağlık alanında sağlık tesisi alanı yapılır, eğitim alanında eğitim tesisi alanı yapılır. Bu hem planda hem de plan notlarında çok net bir şekilde tanımlıdır. Turizm Bakanlığı, turizm ihtiyacını, yatak kapasitesini karşılamak amacıyla olsa gerek bu bölgeyi geçmiş yıllarda turizm alanı ilan etmiş. Dolayısıyla eğer burada turizme ihtiyaç yoksa buranın turizm alanından çıkartılması lazım. Var ise mutlaka turizm tesisi, asgari otel, motel yapılması lazım. Siz turizm tesisi adı altında adeta konaklama, bildiğimiz lüks daire yapıp satıyorsanız bu yasaya karşı hile yapıyorsunuz, suç işliyorsunuz demektir. Buradaki projelere ruhsat veren Bakırköy Belediyesi de, biz bunu maddi hatalı diye tanımlıyoruz, ruhsatın ekleri, mimari projeler verilen ruhsatla uyumlu değildir. Yani siz konut olarak çizilmiş mimari bir projeyi, apart otel adı altında da olsa otel fonksiyonlu ruhsatlandırılıp, bağımsız bölüm numaralarıyla da kat irtifakı kurdurup, 3. şahıslara, son tüketicilere satamazsınız. Satarsanız da suç işliyorsunuz. Şu an reklamları da var. Tüketici Hakları açısından da alıcılar adeta yanıltılmaktadır. Çünkü, alıcılar şunu bilmelidir; Oradan daire alan herkes Vergi Dairesi’ne kayıt yaptırıp, o bağımsız bölümle ilgili mali kaydını Vergi Dairesi ile ilişiklendirip her yıl o dairenin üzerinden gelir-gider beyan etmek zorundadır. Çünkü orada ticari fonksiyonlu bir işletme satın aldığını her alıcı bilmelidir. Ve bu anlamda da kamuoyunu bizim bilgilendirmemiz lazım. Reklamlar da bu açıdan, Tüketici Hakları açısından yanıltıcı reklamlardır. Biz meslek odası olarak bu konuda suç duyurusunda bulunacağız. RTÜK’e müracaat edeceğiz. Çünkü reklam yanıltıcı reklamdır. Tüketici Hakları’na müracaat edeceğiz. Kültür Bakanlığı’na müracaat edeceğiz. Yani burası sizin turizm ihtiyacı için belirlediğiniz turizm alanı ise burada daire yapılıp, satılmasına nasıl göz yumuyorsunuz? “İLGİLİ PARSEL İÇİN VERİLEN RUHSATIN EKİ OLAN MİMARİ PROJELER PLANA UYGUN PROJELER DEĞİLDİR. BU RUHSAT İŞİNDE İMZASI OLAN HERKES GÖREVİNİ YANLIŞ YAPMIŞTIR” Turizm alanındaki projeleri Turizm Bakanlığı onaylıyor. İlçe belediyesinin vermiş olduğu ruhsatın planlara uygun olması gerekmiyor mu? Planları Turizm Bakanlığı onaylıyor. Tüm inşaat ruhsatlarını ilçe belediyesi veriyor. İlçe belediyesinin vermiş olduğu ruhsatların da planlara uygun olması gerekiyor. İlçe belediyesinde o ilgili parsel için verilen ruhsatın eki olan mimari projeler plana uygun projeler değildir. Bu kadar net. Tamemen konut olarak çizilmiştir. Oranın konut olacağı çok bellidir. Siz buna nasıl ruhsat veriyorsunuz. Bu ruhsat işinde imzası olan herkes görevini yanlış yapmıştır. “KİM HANGİ ŞEKİLDE BÖYLE BİR RUHSAT DÜZENLİYORSA, BU MADDİ HATALIDIR, İPTALİ İÇİN YETERLİDİR” Sorulduğu zaman belediye; “Biz ruhsatı vermezsek belli süre sonra zaten bakanlık ruhsatı veriyor. Dolayısıyla belediye bu durumda ruhsat harcı da almamış oluyor. Zarara uğruyor.” diyor. Böyle bir gerekçe ikna edici değil. Çünkü, 644 sayılı kanun hükmündeki kararnamede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, belediyelerin ruhsat vermemesi halinde iki aylık süreden sonra girişimcinin talebi bulunması halinde inşaat ruhsatı verebileceğine dair bir hüküm var. Ama bu ruhsat anlamında bugüne kadar hiç verilmedi. Bakanlık ağırlıklı olarak planlama anlamında bu yetkisini kullanıyor. Bakanlık bile verse burada bu şekilde projeye inşaat ruhsatı vermemelidir. Otel ruhsatı olsa o tartışılır, ayrı bir konudur. Ama konut ruhsatı bakanlık dahi olsa vermemelidir. Veremez. Kim hangi şekilde böyle bir ruhsat düzenliyorsa, bu maddi hatalıdır, iptali için yeterlidir. kamu sorumluluğu ciddiyetiyle yapıldığını düşünerek dikkate alıyor. Ancak birçok benzeri açıklamaların özü itibariyle gerçeğe dönük bir yansımasının olmadığını çok gördük. Yine Ataköy Sahili ile ilgili Sayın Erdoğan Bayraktar, Çevre ve Şehircilik Bakanı iken buradaki imarın çok yoğun olduğunu, bunun en az yüzde 50 oranında indirileceğini televizyondan söylemişti, vaat etmişti. Hatta bize o zaman sorduklarında demiştik ki, bu tür açıklamalar burada bu uygulamaları yapmak için yetmez. Çünkü kentleşmeye ilişkin bir çok yasa, kanun var. Bu kanunlara bağlı olarak planlamada, fiiliyatta bunu görmemiz lazım” dedik. Eğer bunu söylüyorlarsa bu bir niyettir, bu niyetin planlara yansıması lazım. Dolayısıyla TOKİ Başkanı’nın bu açıklamasını biz bir niyetin ötesinde algılayamayız. Geçerliliği ancak planda işlendiğinde, bir plan revizyonu olduğunda gerçekleştiği anlamına gelir. Eğer idari bir işlem olarak bütün bu söylenenler plana yansımıyorsa hiçbir anlam ifade etmez. Geçmişte de böyle açıklamalar oldu, hiçbiri yapılmadı. Bu açıklamanın ben çok ciddi bir açıklama olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki, ilgili parsele verilmiş 213 bin metrekarelik inşaat ruhsatı var. “DERENİN ÜSTÜNÜ BİLE PARSEL YAPTILAR” Sizin bu konuda açtığınız davalar sürüyor değil mi? Bizim orada bu inşaatlarla ilgili davalarımız sürüyor. Sadece bu inşaatların fonksiyon açısından değil, bu inşaat kütlesinin ve oradaki o yoğunluğun o şekilde imara açılmasından dolayı bizim ciddi çekincelerimiz var. Şunu ifade edeyim, sadece otel olsaydı bizim için ordaki sorun, sorun olmaktan çıkmayacaktı. “SAHİLİN KAMUYA AÇIK OLARAK İFADE EDİLMESİ BÜTÜNÜYLE YANILTICIDIR” Kıyı kenar kanunu 50 metre deniyor. Ancak halk şu anda o sahile giremiyor. Bu 50 metreyi de şu an şantiye olarak kullanıyorlar. Kullanım zamanında da peyzaj alanı olarak kullanacaklar. Onun için de biz kıyı kenar çizgisine ilişkin davayı açarken bütün bu düzenlemelerden sonra buraların fiiliyatta tamamen kapatıldığını söylüyoruz. Bu bakımdan buranın kamuya açık olarak ifade edilmesi bütünüyle yanıltıcıdır. “BÜTÜN BU SÖYLENENLER EĞER İDARİ BİR İŞLEM OLARAK PLANA YANSIMIYORSA HİÇBİR ANLAM İFADE ETMEZ” Biz 2010 yılında bir öneri getirmiştik ve “Bu tarihi binaların yanında inşaat olmaz. Çünkü, tarihi binaların yanındaki inşaatların yüksekliği tarihi binanın yüksekliğini geçemez. Burasını en azından ister Bakırköy Belediyesi’ne ister Büyükşehir Belediyesi’ne kime veriyorsanız verin. Burası kültür hizmetlerinde kullanılsın ve halk en azından buradan sahile ulaşsın" demiştik. Bu yapılmadı. Ancak, siz de hatırlarsınız Özyazıcı İnşaat geçtiğimiz yaz aylarında mühürlenmişti. Ve o mühürleme sırasında oraya gelen TOKİ İstanbul Emlak Daire Başkanı Ali Seydi Karaoğlu, açıklamasında buranın yanlış mühürlendiğini söyledi ve akabinde de bir açıklama yaparak, “TOKİ Başkanımız Ergün Bey’in bize bir talimatı var; Ataköy Sahili’nde bulunan 60 bin metrekare yüzölçümlü Baruthane'nin sadece rekreasyon alanı olarak düzenlenmesine ilişkin yasal mevzuat çerçevesinde bir çalışma yapın” dedi. Bunu burada ilk defa açıklıyoruz. Baruthane arazisi TOKİ'ye ait, mülkiyeti 70 milyona aittir, sadece Ataköylüler’e ait değildir. Biz bu alanın rekreasyon alanı olarak düzenlenmesi için çalışma yapıyoruz” dedi. Aradan bunca zaman geçti. Bu da askıda kaldı. Bunun için neler yapılmalı? Kamu görevlilerinin açıklamalarını toplum tabiki Evet ama bir taraftan da tarihi eserlerin yanına yapılacak inşaatlarla ilgili yönetmelikler var? Zaten orası tek bir parseldi. Oradaki eski eser binalarla bir bütünlük içindeki parseldi. O parseller bir bütünden ayrılmadır. Ayrılan parsellerin eski eserlerin içinde olduğu 60 dönümlük parseli ikinci derecede etkileşim alanına sokmak için derenin üstünü bile parsel yaptılar. Diğer tarafta da yine yol terkini gibi çizim yaptılar planda. Özyazıcı’nın ve Kuzu’nun yaptığı parseller buradan etkilenmesin diye. Oysa ki sahildeki tüm uygulamalar bir parselden ifraz edilerek ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan hepsi eski eser etkileşim alanındadır. Bu parselin parselasyonunu yapan 7. Kurul görevini yapmış olmalı ki, daha sonra lağvedildi. “KIYI KENAR KANUNU’NDA BELİRLENEN ALANLARDA HİÇBİR ŞEKİLDE İNŞAİ FAALİYETLERDE BULUNULAMAZ. GEÇİCİ OLARAK KULLANILAMAZ. TAMAMEN KAMUYA AİTTİR” Geçenlerde Tarihçi Turgay Tuna ile bu tarihi eserlerin oraya gitmek istedik. Orada Köşk-ü Humayün Kulesi var. Bu kulenin denize bakan kısmında da 2. Mahmut’un tuğrası var. Oranın bir kaç resmini çekmek istedik. İçeriye giremedik. Eğer Kıyı Kenar Kanunu’na göre sahil de 50 metre halka açıksa vatandaşların şu anda bile orada dolaşması lazım. İkincisi halka açık olan 50 metre alanı şantiye olarak kullanamazlar. Kullanırlarsa bir bedel ödemeleri gerekmiyor mu? Bu konuda neler söylersiniz? Kıyı Kenar Kanunu’nda belirlenen alanlarda hiçbir şekilde inşai faaliyetlerde bulunulamaz. Geçici olarak kullanılamaz. Tamamen kamuya aittir. Çok özel durumlarda, stratejik bir önemi olursa geçici olarak kullanılabilir. Bu tür inşai faaliyetlerde, şantiye binası ve benzeri şekilde kullanılması mümkün değildir. Her daim kamuya açık olması gerekir. Burada bir şey daha var. Emlak Bankası’nın TOKİ’ye mülkiyet devrinden sonra TOKİ bu sahillerin tamamı üzerinde bir tasarruf kullandı. TOKİ burayı pazarlamak için tüm pazarlama yöntemlerini kullandı, bunu biliyoruz. Sonuç itibariyle tüm parsellerde inşaata açılması suretiyle pazarlamasını gerçekleştirdi. Şimdi burada kamu zararı açısından baktığımızda enteresan bir durum var. Buranın tamamı turizm alanı ve imarı turizm fonksiyonlu, 2 emsal vesaire hepsi eşit şartlarda. Şimdi bu parsellerden bir tanesini direkt satıyor, bir tanesini kar paylaşım usulü ile yaptırıyor, bir tanesini de 49 yıllığına kiralıyor. Bu tamamen rekabet ortamını zedeleyici ve kamuyu bu anlamda zarara sokan bir girişimdir. Firmalar açısından düşünüldüğünde de çok büyük haksız rekabettir. SAYFAYI ÇEVİRİN 20 “CAPACİTY OLAYINDA KAMU GÖREVLİLERİ SERMAYEYE TESLİM OLMUŞLARDIR” Son bir sorumuz var. Biliyorsunuz medyaya da yansıdı. Büyükşehir Belediyesi Zabıtaları Marmara Forum AVM’nin otoparklarını kapadı. Bunu şunun için soruyorum, Bakırköy’de Capacity AVM, otopark çıkışında Halit Ziya Uşaklıgil Caddesi’ni ortadan bölerek kendilerine katmıştı. İki sene evvel 3091 sayılı yasayı kullanarak Kaymakamlık vasıtasıyla işgali önledik. Şimdi ise bundan bir kaç ay evvel aynı yol yeniden ortadan bölündü. Bunun üzerine Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Daire Başkanı Adil Bey ile görüştüm. 2 yıl önce UKOME’nin görüşü var. UKOME, “Yapılamaz, kaldırın” diyor ama 3-4 ay evvel Büyükşehir Belediyesi kendi imkanlarıyla orasını bölüyor. Biz tekrar müracaat ettik. Kaymakamlık yeniden kaldırdı. Ancak bu sefer plastik babalarla kapatıyorlar. Biz şunu soruyoruz; “Siz Büyükşehir olarak onanmış projeyi mi yaptıracaksınız, yoksa kamuya ait bu yeri Capacity’e peşkeş mi çekeceksiniz?” Bu sorumuza net cevap veremiyorlar. Bu nasıl oluyor sizce. Marmara Forum’un otoparkını kapatırken Capacity’e uygulama yapmamak çifte standart değil midir? Bunu belediyeye sormak lazım. Niye olduğunu siz gayet iyi açıklamışsınız. Yani bu teslimiyettir. Ama neye teslimeyettir. Bu sermeyeye teslim olmak demek. Kamu görevlisinin de sermaye gücüne tes- lim olması demektir. Siz eğer kamu görevlisi iseniz kamusal alanların korunmasından, yaşatılmasından sorumluysanız karşınızda kim olursa olsun buralara ilişkin tasarrufu yasal yönetmeliklere göre yapmak zorundasınız. Orada Capacity değil başka bir kuruluş olsaydı maalesef bunu konuşuyor olmayacaktık. Maalesef ülkenin topluma, kamuya açık alanlarından birinci derecede sorumlu olan bütün bu suçlara girişimciler kadar ortaktırlar. Son olarak neler söylersiniz? Biz her şeye rağmen umutluyuz. Durmak yok mücadeleye devam. (Özcan ATAMER) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Ulaşım Koordinasyon Merkezi başındaki kişiye soruyoruz; MARMARA FORUM OTOPARKINI KAPATTINIZ, CAPACİTY’E NEDEN DOKUNAMIYORSUNUZ? 25 Mart Çarşamba günü İstanbul Büyükşehir Zabıta ekiplerinin Marmara Forum otoparkını kapattığı haberini aldığımızda ilk tepkimiz, Büyükşehir Zabıta ekiplerinin neden çifte standart şuydu; “Zabıta, Marmara Forum AVM'nin otoparkını girişlere kapattı. Bakırköy’de bulunan Marmara Forum AVM’nin kamuoyu ile paylaşmak yerine suskun kalmayı tercih ettiler. Bu arada aynı yetkililer Bakırköy’deki Capacity AVM otoparkının çıkışı ile ilgili soruları hala uyguladığı oldu. Marmara Forum otoparkı ücretsiz hizmet veriyor. UKOME’nin 2007 yılında aldığı otopark ücretleri ile ilgili kararını uygulamadılar diye otoparkı kapatmadıklarına göre, otoparkın caddeye çıkış yolları bağlantısı sorunu nedeniyle kapatılmış olabilir şeklindeki düşüncelerimizde bir süre sonra haklı olduğumuz ortaya çıktı. Otoparkların kapatılması ile ilgili ilk gelen haber otopark girişleri, İBB’ye bağlı zabıta ekipleri tarafından kapatıldı. 4 yıl önce açılışı yapılan dev AVM’nin otoparkına girişlere uzun süre izin verilmedi.” şeklindeydi. Sonra ne mi oldu? İşte haberin devamı... AVM yetkilileri ile Zabıta arasında yapılan görüşmeler sonrası sorun çözüldü. Yetkililer yaptıkları bu uygulamanın gerekçelerini yanıtsız bırakmaya devam ediyorlar. Capacity AVM, kamuya ait yolu kapatmaya devam ederken Bakırköy Belediyesi de tıpkı Anakent Belediyesi gibi seyirci kalmaya devam ediyor. Gazetemizi arayan okuyucularımız soruyorlar; “Capacity otopark ücretini kendi tarifesi üzerinden almaya devam ediyor. Bunu Büyükşehir Zabıtası da, UKOME yetkilileri de biliyorlar. Neden gerekeni yapmıyorlar? Güçleri yetmiyor. Bu suskunluk neyin karşılığı?” Kendi kurallarını kendileri koyuyorlar... AYNI YASADIŞI UYGULAMA AQUA FLORYA AVM’DE DE BAŞLATILDI Otopark ücretleri konusunda yasa tanımamazlık kervanına Florya Sahili’ndeki Aqua Florya AVM de katıldı. Geçtiğimiz günlerden itibaren otoparkı ücretli yapan AVM, otopark ücreti tarifesini de kendi kafalarına göre belirledi. AVM Otoparkları ile ilgili Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı karar çok açık. Bu karara uymayanlar ile ilgili yaptırımları kim yapacak? Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediyeleri. Onlar ne yapıyor? Adamına göre muamele. Vatandaşın, alınan bu kararın uygulanmasını istemek suç mu? İşte o karar; İLGİ: Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü'nün 29/01/2007 tarihli raporu. TEKLİF: Alışveriş Merkezlerinin hizmet otoparkları ve ücretlendiriminin görüşülmesi teklifi. RAPOR: İlgi Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü raporunda; "İstanbul genelinde ulaşım ve trafiğin yoğun olduğu otopark sorununun yaşandığı bölgelerdeki, merkezi iş alanları, alışveriş merkezleri, ticaret merkezlerine ait hizmet otoparkı olarak düzenlenen otoparkların, ücretsiz hizmet vermesi gerekirken bazı otoparklara bariyer konularak ücret alındığı görülmüştür. Yapılan araştırmada bazı alışveriş merkezlerinde aracın otoparka girdiği andan itibaren ücret alınırken, bazılarında ise belli bir süre için (1-2 Saat) ya da bir ürün alındığının belgelenmesi koşuluyla ücret alınmadığı tespit edilmiştir. Bu otoparkların hizmet otoparkı olduğu, ücret alınmaması gerektiği bildirildiğinde ise müşteri olmayan bazı kişilerin araçlarını otoparka bırakarak 1-2 ay gibi uzun zaman almadıklarını ve kendi müşterilerine yer kalmadığını, bu nedenle yaşanan kötü tecrübe ile bariyerli ücret sistemi oluşturduklarını bildirmişlerdir. Bu nedenle; İstanbul genelindeki Alışveriş Merkezi, Ticaret Merkezi gibi yerlerin binaya ait hizmet otoparklarından, gelen müşterilerden ilk 3 saate kadar ücret alınmaması, bu nedenle İstanbul sınırları içinde bulunan her tür Alışveriş Merkezi-Ticaret Merkezi gibi binalara ait hizmet otoparklarındaki keyfi uygulamanın önüne geçilmesi, şayet ücret alınacaksa bile ilk 3 saat müşteri olarak gelenlerden ücret alınmamasının UKOME'de görüşülmesi" teklif edilmektedir. UKOME'NİN KARARI: İlgi rapor doğrultusunda, ilk üç saate (0-3 saat) kadar ücret alınmamasına, ilk üç saat dışında alınabilecek ücretin ise İBB'nin tarife komisyonunca belirlenen ücret oranında olmasına, bu hususta hazırlanacak bil- gilendirme levhalarının otopark girişlerine, otoparkın boş/dolu olup olmadığını belirten bilgi sistemi ile beraber konulmasına karar verilmiştir. İMZALAR Başkan: Kadir TOPBAŞ (Belediye Başkanı) AQUA FLORYA OTOPARK Üyeler: Mesut PEKTAŞ (Genel Sekreter), Doç.Dr. ÜCRET TARİFESİ Rafet BOZDOĞAN (Genel Sekreter Yrd), Muzaffer HACIMUSTAFAOĞLU (Ulaşım Daire Başkanı), H. Ümit YÜKSEL (İst. Emn. Mdl. Tem), İsmail DEMİRÖS (MSB 1. Ordu Kom. Loj. Bşk. Tem), C. Mahmut SOLAK (İl. Jan. Kom. Tem), Yavuz GEÇİM (Sahil Güv. Kom. Tem), Ali KARAASLAN (1. Hukuk Müş), Abdurrahman UÇAK (Fen. İşl. Daire Bşk), Hikmet ERKUT (TCK Gen. Mdl. Tem), Ender KURT (Denizcilik Müs. Tem), Erdoğan BOZKURT (DHMİ Gen. Mdl. Tem), Metin AKBAŞ (TCDD 1. Bölge Mdl.Tem), Veli ATILGAN (ist. Kara Ulaş. Böl. Mdl. Tem), M. Ziya ERDEM (DLH Gen. Mdl. Tem), Fahrettin AK (İETT Gen. MDl. Tem), Ufuk TUĞCU (İDO San ve Tic. A.Ş. Gn. Mdl), Süleyman PEKTAŞ (İst Ulş. A.Ş. Gen. Mdl), Özkan EKER (Ulaşım Koord. Md), Ali ARSLAN (Top. Ulş. Hiz. Md). 21 KONUK YAZAR Bir tek Çivi Çaktırmam Zaman zaman Bakırköy Belediye Başkanı’nın yanlış kadrolarını eleştirmiştim. Ne kadar haklı olduğumu kanıtlar derecede bir olayı aktarayım sizlere. Yeşilköy’de yaşayan dostlarımdan biri telefonla arayarak Yılmaz bir kahve içelim sana anlatacaklarım var dedi. Buluştuk kahvelerimizi açılmış. Bir cemaate ait bölgeyi ve camiyi de işin içine katıp binaları dikmiş… Eee zaman para ve siyasi güç zamanı sende de para var neden başaramayasın ki Tanrıverdi. 2,5 Dakika Vaktim Var YILMAZ BACACI Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılı’nda SUNAY AKIN’DAN BAKIRKÖYLÜLER’E MUHTEŞEM BİR DİNLETİ Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılı Anma Etkinlikleri kapsamında Bakırköy Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde Bakırköylüler’le buluşan Sunay Akın, Çanakkale Zaferi’nin gizli kalmış tarihsel hikayelerini Bakırköylüler’le paylaştı. Yüzlerce Bakırköylü’nün dikkatle dinlediği ve gösteri sonunda ayakta alkışladığı Sunay Akın, Bakırköylüler’le buluşmaktan dolayı mutluluk duyduğunu belirterek, tüm dinleyicilere teşekkür etti. Çanakkale Savaşları’nın tarihimizdeki öneminden bahseden Akın, 100. yılını andığımız Çanakkale Zaferi’nin Anma Etkinlikleri kapsamında Bakırköy’de yapılan programların çok güzel olduğunu ifade ederek, “Şehitlerimizi, gazilerimizi, zaferlerimizi her zaman anmalıyız. Bakırköy’de Seçimler öncesinde halkla beraber belediyeyi yönetmekten söz eden Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Sayın Kerimoğlu, göreve getirdiğin kişilerin nelerle uğraştığının farkında mısın? Hayali kentsel dönüşüm projesinden sonra neler yaşanıyor bilgin var mı? yudumlarken başladı anlatmaya. Kendisinin de dairesinin olduğu bölgede yedi parsel birleşerek bir firmayla anlaşmaya varmışlar. Hiç para harcamadan tüm işlemler anlaştıkları firma tarafından yapılacak ve herkese mevcut daireleri ölçüsünde daire verilecekmiş. Konuyu nerden duymuşsa Belediye Başkan Yardımcısı Erkan Kılıç, ilgili kişiyi cep telefonundan aratmış ve kendisiyle görüşmek istemiş. Siyasi terbiyesi ve belediye deneyimi de bulunan M… davete icabet edip Erkan Kılıç’ın yanına gitmiş. O esnada Kılıç’ın yanında Bakırköy Belediyesi İmar Müdürlüğü’nde geçmiş dönemlerde önemli görev yapan S… ve iki kişi daha varmış. Erkan Kılıç, hemen konuya girerek, duydum ki binalarınızı yıkıp yeniden yaptıracakmışsınız. Yanındakileri işaret ederek bu arkadaşların sizin orayla ilgili çok güzel bir projesi var ben de beğendim, siz işi bunlara verin bunlar yapsın, yoksa oraya bir çivi çaktırmam dediğinde M… çok fazla konuşmadan odadan ayrılmış. İşin sonucunu ben de merakla bekliyorum. Söz konusu işi M….’nin anlaştığı firma mı yapacak yoksa Erkan Kılıç’ın dediği gibi oraya çivi çakamayacaklar mı? Tanrıverdi Neyin Peşinde? Bayram Tanrıverdi’nin (Bayramoğlu Holding) Belediye başkanlığı seçimleri öncesinde CHP’ye destek verdiği dedikodularını duymayan yoktur. Hatta bu desteğin dünürü olan, şimdilerde Belediye Meclis Üyesi Yahya Göktaş aracılığıyla yapıldığı da kulaktan kulağa yayılmıştı. Meğer Tanrıverdi’nin hesabı; Florya Menekşe bölgesinde kendisine ait yaklaşık 13 dönümlük arazinin imara açılmasıyla bağlantılıymış. Ancak evdeki hesap çarşıya uymamış tabi. Söz konusu arazi riskli ve rezerve bölge, hal böyle olunca işin Bakırköy Belediyesi’nden yapılamayacağını anlayan Tanrıverdi, kolları sıvayıp işin içinden çıkmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kapısını aşındırmaya başlamış. 2-3 senedir işin çözüm noktasını bulmak için Ankara’yı mesken tutmuş. Bildiğim kadarıyla siyasi bir gücü olmayan Tanrıverdi, kendi başına işin içinden çıkamayacak. Ancak birilerini araya sokup işi bitirirse de şaşmam. Bir bakmışsın 13 dönüm arazi imara Kerimoğlu, halkla o kadar iç içe ki proje üretip iş yapmaktan vatandaşa ayıracak vakit bulamıyor. Bir restoran da kendisine sanatsal anlamda bir şikayetleri olduğunu söyleyen vatandaşlara, derdiniz neyse çabuk olun 2,5 dakika vaktim var diyebiliyor. Vatandaş, halk eğitimle bağlantılarının koparıldığını, Yeşilköy’de belediyeye ait olan mekanda kirasını vererek faaliyetlerini sürdürmek istediklerini 2,5 dakikada nasıl anlatacaklarsa… Derdini başkana anlatamayan vatandaş ne yapsın Yeşilköy muhtarının rutin Salı kahvaltılarında konuyu gündeme getirip bize anlatıyor. Eee görevden aldığı bir doktorun araya millet vekillerini koymasına sinirlenip, makamında sana kim otur dedi ki oturuyorsun diyebiliyorsa, vatandaşlara da 2.5 dakika vaktim var deme yetkisi de vardır. Meclis Üyeleri Ne iş Yapar? Bakırköy Belediyesi Meclis Üyeleri’nden belli bir grup neredeyse mesailerini meclis binasında geçiriyor. Meclis binasında çok fazla zaman geçirilmesinin yanlış olduğu zaman zaman diğer meclis üyeleri arasında da rahatsızlıklara neden oluyor. Bir ay içinde üç kez toplanan meclis toplantılarında komisyona gönderilen önerge ve tekliflerin raporunu yazmak bu kadar uzun mu sürüyor, yoksa yeni projeler var da bizim mi haberimiz yok? Ya da ballandıra ballandıra anlattığınız kapı kolu değişimi, klozet değişimi ve parke döşeme gibi çok önemli projeler mi üretiyorsunuz? Yok yok herhalde çok fazla dosya var ki dosya takip etmekten başınızı kaşıyacak vakit bulamıyorsunuz.. Belediye Başkanlığı’na Hazırlanan Meclis Üyesi Kim? Aldığım duyumlara göre meclis üyesi arkadaşlardan biri şimdiden kendisini 2019 yılında yapılacak olan belediye başkanlığı seçimlerine başkan adayı olarak hazırlamaya başlamış. Bakırköy Belediyesi’nin bir yıllık icraatlarından memnun olmamış ki böyle bir düşüncesi var. Ne diyelim aklın yolu birdir derler şimdiden hayırlı olsun. Erken kalkan yol alırmış. güzel anma etkinlikleri oluyor. Bu etkinliklerde yer almaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Tarihimizin en önemli destanlarından, zaferlerinden biri olan ve belki de en önde gelenlerinden Çanakkale Zaferi’nin 100. yılında tüm ülkemizin birlik ve beraberlik içinde olmasını diliyorum.” dedi. Etkinlikte ayrıca, koleksiyoner Yavuz Balkan’ın Çanakkale Objeleri Sergisi’ne de yer verildi. Programın sonunda Bakırköylüler’e Çanakkale Savaşları’nın sembollerinden buğday çorbası ikram edildi. Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu ile “İNSAN İNSANA YAŞAM ÜSTÜNE BİR SOHBET” Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nin düzenlediği etkinlikte “İnsan İnsana Yaşam Üstüne Bir Sohbet” yapabileceklerini görmeleri açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bugün engellilerin hayatta neler yapabileceğini, asıl başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşinin ardından ise son çıkan Gerçek Özgürlük isimli kitabını okurları için imzaladı. Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşi imza gününün ardından TOFD Sanat Atölyesi’nin hazırlamış olduğu “Rüya ve Maskeler” isimli tiyatral gösterisi sahnelendi. Katılımın yoğun olduğu etkinlikte ayrıca TOFD Başkanı Ramazan Baş da bir konuşma yaparak Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’na kendilerine gösterdiği ilgi ve desteklerden dolayı teşekkür etti. Baş, TOFD yararına düzenlenen söyleşi ve dans gösterisinin kendileri ve engellilerin engellerin fiziki değil zihinlerde olduğunu değerli hocamız Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu bize çok güzel bir şekilde anlattı. Ardından da engelli ve engelsiz dansçlıların muhteşem gösterisini izledik. Bu gösterilerde emeği geçen bize destek olan herkese teşekkür ediyorum.” dedi. Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu da kendisine gösterilen ilgiden dolayı çok memnun olduğunu belirterek, her zaman engelli vatandaşlara destek olmaya devam edeceğini söyledi. Etkinliğin sonunda ise TOFD Başkanı Ramazan Baş, Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’na çiçek takdiminde bulundu. 22 Wings for Life Omurilik Araştırmaları Vakfı ve Christopher & Dana Reeve Vakfı, omurilik yaralanması için tedavi bulmak üzere güçlerini birleştirdi. OMURİLİK FELÇLİLERİ İÇİN BÜYÜK UMUT Omurilik araştırmalarında katedilen mesafeyle birlikte Wings for Live Omurilik Araştırmaları Vakfı ve Christopher & Dana Reeve Vakfı, Dr. Harkema’nın çığır açan çalışmasını genişletmek üzere güçlerini birleştirdiklerini duyurdular. İş birliği sonucunda, 2015 yılının ortalarında çığır açacak klinik araştırmalara başlanacak. “Büyük Fikir” adı verilen çalışma, omurilik yaralanması yaşayan 36 kişide, otonom kontrolün önemli ölçüde geri sağlanması amacıyla epidural stimülasyon kullanma tezini test edecek. Sekiz hastadan oluşan özel bir grup için, 2014 yılında gerçekleştirilen ilk Wings for Life World Run’dan sağlanan gelirin önemli bir kısmı aktarılacak. Dünya üzerinde 34 ayrı konumda aynı anda koşmaya başlayan binlerce sporcunun yer aldığı global koşu etkinliği, umut vadeden omurilik yaralanması araştırma projelerine verilmek üzere 3,2 milyon Avro (3,6 milyon ABD Doları) tutarında bir yardım toplandı. Christopher & Dana Reeve Vakfı CEO’su Peter Wilderotter, birleşme ile ilgili şunları söyledi: “Hedefimiz bitiş çizgisine hızla ulaşmak. Reeve Vakfı olarak araştırmalara destek konusunda Wings for Life Vakfı ile aynı felsefeyi ve aynı misy- bu araştırmayı desteklemek üzere seferber ederek hedefe daha hızlı ulaşabileceğimize inanıyoruz.” Wings for Life Bilim Yöneticisi Jan Schwab ise, “Dr. Harkema’nın çalışması, omurilik yaralanması yaşamış hastalar için fark yaratmayı hedefleyen, son 30 yılın deneyimini önde gelen bir çalışmada zirveye ulaştıracak işaretlere sahip benzersiz bir örnek” dedi. “Büyük Fikir” araştırmasında hâlâ yapılacak çok şey var diyen Dr. Susan Harkema da, “Wings for Life Vakfı ve Christopher & Dana Reeve Vakfı’nın güçlerini birleştirmesi inanılmaz. Bu sayede çalışmamızı çok daha hızlı bir şekilde ilerletebileceğiz. Wings for Life World Run’ın tüm katılımcılarına ve koşucularına teşekkür ediyorum. Herkesi 3 Mayıs 2015 tarihinde tekrar bir araya gelmeye davet ediyorum” diye konuştu. 3 MAYIS’TA ALANYA’DA onu paylaşıyoruz. İnsanların hayatını değiştirmek üzere iki sivil toplum örgütünün güçlerini birleştirmesi ender rastlanan bir durum. Kaynaklarımızı dünya çapında milyonlarca felçliye umut olmak için birleştiriyoruz. Birlikte, insanları Wings for Life World Run ise 3 Mayıs 2015 tarihinde ikinci kez koşulacak. Koşuya katılanlar altı kıtada ve 35’ten fazla lokasyonda Türkiye saatiyle 14:00’da Wings for Life World Run’a başlayacak. Türkiye ayağı ise 2014’te olduğu gibi 2015’te de Alanya’da koşulacak. Kayıt olmak için www.wingsforlifeworldrun.com adresine tıklamak yeterli. Mutfağım Yeşilköy A T A K ÖY E M L A K 30 YILLIK TECRÜBE İLE SATILIK - KİRALIK GAYRİMENKULLERİNİZDE HİZMETİNİZDEYİZ (212) 559 80 80 - 661 20 20 0532 236 47 07 Adres: Ataköy 4. Kısım Çarşısı No:2 Ataköy 3-4-11 Mahalle BAKIRKÖY / İSTANBUL ONUR EMLAK EMLAK VE GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK OFİSİ (212) 559 36 37 - 559 64 26 Adres: Ataköy 4. Kısım Çarşısı No:8 Ataköy 3-4-11 Mahalle BAKIRKÖY / İSTANBUL Mutfağım Yeşilköy evinizin mutfağında pişen yemekler kadar doğal ve sağlıklı lezzetler sunuyor. Ev ve işyerlerine yemek siparişi alınır. Adres: Şevketiye Mah. Hatboyu Cad. Canik Pasajı No:8 Yeşilköy / İstanbul 0212 663 39 19 ÖRNEK EMLAK DAHİLİ TİCARET Real Estate İsmet DURMAZ 0532 272 64 47 Vahap ÜTEBAY 0532 467 10 52 Satılık, kiralık ev - işyeri, arsa ilanları ile hizmetindeyiz. Ataköy 4. Kısım Çarşısı No:34 İstanbul e-mail: [email protected] Tel: (212) 661 00 90 (212) 559 54 94 Fax:(212) 559 75 99 23 HANDAN Hayat romandır, izleyici kitlesi varsa eğer. Sonuçta kendi hikayesiyle başbaşa kalır herkes, ya da bir romanda bulur kendini... Ayşe Kulin'in "Handan" romanında her kadının kendi romanı yaşatılır. Hayata kafa tutan, tuttuğunu koparan, ele avuca sığmayan hayat dolu Handan ile aradığını bulamayıp kadere boyun eğen, hüsrana uğramış, bahtının rüzgarıyla savrulan Handan'ı buluruz. Sözlük anlamı şen, neşeli, gülendir. Zaten Halide Edip Adıvar da romanının baş karekterine bu adı o nedenle vermiştir. Üvey anne himayesinde büyüyen, ama zarif, akıllı, neşeli kızın, öksüzlük sendromu sonucunda ezik, biçare, zavallı, kanadı kırık karaktere dönüşümü kurgulanmaktadır. Ayşe Kulin'in Handan'ı çekirdek bir ailede büyümüştür. Başlangıçta inatçı, aynı zamanda azimlidir. Zamanla hatalı kararları sonucu dağılmış, savrulmuş, paramparça bir Handan'a dönüşmüştür. "Ele geçer" endişesiyle yazılmış mesafeli ve duygudan yoksun mektupların soğukluğu; gözden ve gönülden uzak oluşun bitirdiği çocukluk ve ilk gençlik aşkı Nedim... Etiler sosyetesinin cazibeli ve cafcaflı yaşantısından etkilenerek zorunlu hale gelen, evlilikle sonuçlanan Hoca- KocaHaşim... Ve daha, daha ilşkiler. Merhamet mi, şevkat mi bilinmez ama, bezginliğe varan bir hayal kırıklığı ile kendinden kaçan, unutmak isteyip beceremeyen, o dışa yansıyan "tuttuğunu koparır" görüntüsüne rağmen, kendini kahreden bir yalnızlığın içinde bulan bir Handan. Aşklarını zaafa uğratıp, hüsranına ağlayan haliyle toplumun her kesiminden özgün izler taşıyan bir Handan. Kendisini sevenlere asla ısınamamış, kendisinin sevdiklerinden ise en ufak ilgi görmemiştir. Annelik özlemiyle yanıp tutuştuğu halde, kader biyolojik anneliğe izin vermemiştir. Ancak "Handan" karakteriyle kasınların doğal olarak zaten anne oldukları, yaşadıkları toplumları çağdaş uygarlığa onların taşıması gerektiği sorumluluğu yüklenmiştir. Handan Amerika'da ölen erkek kardeşinin kızı Defne'ye hem hala ama en çok da anne olup, özlemlerini tatlıya bağlamayı planlamıştır artık. Aşk, aldatma, aldanma, ölüm ve entrikalar sonrasında Defne ile İstanbul'da yaşamayı planlayan Handan, garip bir tesadüfle kendini "Gezi Parkı Olayları" içinde buluverir. Her güçlüğe, her koşulda göğüs gerebilen, asla pes etmeyen, sıradışı, şakrak ve capcanlı mücadelelerini, şimdi de "Gezi Parkı Olayları"nda sürdürecektir. Karakola düşmek, tutuklanmak, mahkemeye çıkmak, terör örgütü üyesi olmakla suçlanmak vs gibi... Bu stresli günlerin ruhunda yarattığı travma ile mücadeleden galip çıkmanın, yaşadıklarıyla yüzleşme sonucu gerçekleşebileceğini bilir. Çünkü hukuk, özgürlükler ve vicdan yoktur. Hiçbir iyilik güç meleği değildir ki... Yine de kendisine küçümseyen gözlerle bakan Halide Edip Adıvar'ın roman kahramanı Handan'dan ilham gelir. Gaipteki Handan, birkaç gecelik o meydanlardaki mücadelenin bin mislini savaş meydanlarında, Sakarya'da, Dumlupınar'da, Kocatepe'de kendilerinin yaşadığını ima ederek "Sen sokaklarda koşuşturmuş, polislerle dalaşmış olabilirsin; oysa ki hakiki savaş cephelerinde sahici düşmanla savaşmanın ne olduğundan haberin var mı?" diye seslenmektedir. Dahası var; bir kadının erkekle eşit olması, seyahat özgürlüğü, tek başına konaklama hürriyetine sahip olmasının özünde de o Handan'ı yaratan kalem bulunmaktadır. Mücadelesinde aşık olduğu üç erkek birer semboldür aslında. İlk aşkı Nazım, kadında karakter ve zeka arayan batılı erkeği; sefil kocası Ferhan KILIÇ Hüsnü Paşa, kadını sadece cinsel nesne olarak telakki eden Osmanlı erkeğini; kollarında öldüğü kuzeninin kocası olan yasak aşkı, ondaki zekayı, ruhu ve kadınlığı aynı anda görebilen tek kişidir. Bir kadının içini hissedip görebilen bir erkek ortaya çıkarsa, kadın daha da büyütür kendini. Ayşe Kulin'in Handan'ı bu üç karakterin sentezidir. Modern, akıllı, tahsilli, çalışkan ama cinsel ihtiyaçlarının ve öfkesinin esiridir. Oysa aklını, ruhunu kadınlığı ile bütünleştirebilmenin yolu gösterilmiştir kendisine. "İyi" ile "kötü" birlikte sunularak "doğru" gösterilmeye çalışılmıştır. Önemli ayrıntılardan birisinin de geçmişten günümüze kadınlarımızın da cinsel ihtiraslarının erkeklerinki kadar güçlü ve yakıcı olduğunun ispatıdır. Geçmişte evlilik dışı münasebetlerin hoş karşılanmaz, hatta yalnızca his ve hayaller bile ölümle cezalandırılırdı. Aynı parçalanış günümüzde yok mu sanki? Handan güya hür ama bu hürriyet, bu kimseye bağlanamayış saadet getirmiyor. Hatta kederler içinde bile bırakıyor. Defne'ye bir anne sevgisiyle yapışması onu da geçmişle aynı insiyetin esiri haline getiriyor. Aile... aile... aile... Ne kadar modernleşirsek modernleşelim fark etmiyor. Bu coğrafyanın kadınları, hep aynı parçalanışı ve kafa karışıklığını yaşıyor. Hür olmaya evet ama aileye sadakat elini, kolunu sımsıkı bağlamaktadır. Bu yüzden eşitlik hayal mi diyelim? Asla... Handan'ın doğduğunda çok uzun zamandır erkeklerle eşit yasal haklara sahiptiler elbette. Cinselliklerini de idrak ediyorlardı çok şükür. En azından, büyük şehirlerde ve batı bölgelerinde yaşayan kadınlar eğitimli, özgür ve eşitti. Her şey mükemmelse, neye baş kaldırıyordu Gezi'deki çocuklar? Demek ki her şey mükemmel değilmiş. Kazanılmış haklarını kaybetmekten, daha da ileri evrensel haklara ulaşmaktan vazgeçip geriye dönmekten korkuyoruz o halde. İlkel bir Ortadoğu ülkesine dönüşmekten korkuyoruz belli ki... Şunu anlıyoruz ki, var olan haklar kağıt üzerinde kalmış, adalet sistemi dağılmış, eğitim sistemi altüst olmuş, sanat geri plana itilmiş, tiyatrolar kapanmış, kadına evinde oturup çocuk doğurması ve sadece çocuğuna bakması için teşvikler verilmiştir. Gibi... gibi... gibi... Bu bakış açısına göreceli de diyebilirsiniz elbette. Bakış açıma yenilikler katan Ayşe Kulin'e teşekkürler... Okuduğum her romanında kendimi biraz daha büyüttüğüm için, bu kadar güzel yazdığı için, korkusuzluğu için, Gezi olaylarına kadın gözüyle farklı bakış getirdiği için, Handan romanını yazdığı için, yazdığı tüm romanlar için, her şey için... Türk kadınları ve kendi adıma koskocaman teşekkürler... Sevgilerimle... TOFD-İSPARK İŞBİRLİĞİ İLE ENGELLER AŞILACAK İSPARK Genel Müdürü Mehmet Çevik, Genel Müdür Yardımcısı Nurettin Korkut ve beraberinde kurum yetkilileri Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ni (TOFD) ziyaret etti. TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş ve gönüllüler tarafından karşılanan İSPARK heyeti dernek çalışmaları hakkında bilgi aldı ve birlikte yapılabilecek ortak projeler ile ilgili görüş alışverişinde bulundu. Genel Müdür Mehmet Çevik ve beraberindeki heyet, omurilik felçli üyeler ile yakından ilgilenirken dernek bünyesinde oluşturulan Grafik-Tasarım ve Tekstil Atölyeleri’ni gezdi. El emeği çalışmaları ve ortaya çıkartılan ürünleri inceleyen yetkililer yapılan çalışmaları takdir ederken, İSPARK’ın sipariş ettiği ve her araçta bulunması gereken boyunlukları hazırlayan engelli çalışanlara teşekkür etti. Dernek Genel Başkanı Ramazan Baş ve dernek yetkilileri ile yapılan toplantı sonrasında İSPARK otoparklarında plastik kapak toplama üniteleri oluşturulmasına, ”Derinliğini Bilmediğiniz Sığ Sulara Balıklama Atlamayın!” projesinin tanıtımı için ortak çalışmalar yapılmasına ve İSPARK otoparklarındaki engelli alanlarının doğru kullanılması için ortak çalışmaları yapılması hususunda görüş birliğine varıldı. Geliştirdiği sosyal projeler ile kent hayatına ve sosyal yaşama katkı sağlamayı hedeflediklerini belirten Çevik; “Omurilik Felçlileri Derneği’ne yapmış olduğumuz ziyaret ile birlikte yapabileceğimiz birçok proje için önemli adımlar attık. İSPARK olarak otoparklarımızda ve geliştirdiğimiz projelerde engelli vatandaşlarımızın önceliklerine her zaman hassasiyet gösterdik bundan sonra daha da önemli adımları birlikte atacağız.” dedi. 24 02 MART 2015 PAZARTESİ Ekseriyetin bulunmadığı belirlenerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Mahir Çelik tarafından 03 Mart Salı günü saat 15:00’te toplanmak üzere kapatıldı. 03 MART 2015 SALI Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim Meclis 1. Başkan Vekili Mahir Çelik tarafından açıldı. Süleyman Nadir Ataman’ın izinli sayılmasına oybirliğiyle karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt özeti okundu, oybirliğiyle kabul edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nün mahalli idari birlikleri norm kadro ilke ve standartlarına dair yönetmelik gereği 25 adet memur kadrolarına ait dolu derece değişikliği hakkındaki başkanlık teklifinin oybirliğiyle norm kadro ilke ve standartlarına dair yönetmelik gereği 25 adet memur kadrolarına ait dolu derece değişikliği hakkındaki başkanlık teklifinin oybirliğiyle kabulüne, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün Şevketiye Mahallesi 30 pafta 1221 ada 198 parselin bir kısmına ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planı teklifine dair evrakın İmar ve Bayındırlık Komisyonu’na havalesinin oybirliğiyle kabulüne karar verilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Mahir Çelik tarafından 06 Şubat 2015 günü saat 15:00’de toplanmak üzere kapatıldı. 04 MART 2015 ÇARŞAMBA Ekseriyetin bulunduğpu tespt edilerek birleşim, MART 2015 BELEDÝYE MECLÝSÝ’NDE NELER GÖRÜÞÜLDÜ? Meclis 1. Başkan Vekili Mahir Çelik tarafından açıldı. Mustafa Harputluoğlu, Yahya Göktaş, İbrahim Gündüz ve Selim Malgaz’ın izinli sayılmasına oybirliğiyle karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt özeti okundu, oybirliğiyle kabul edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde, Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün Basınköy Mahallesi’nde bulunan Bilgili Sokak Parkı’na Yaşar Kemal isminin verilmesine dair başkanlık teklifinin oybirliğiyle kabulüne karar verilerek birleşim, meclis 1. Başkan Vekili Mahir Çelik tarafından 06 Mart 2015 Cuma günü saat 15:00 de toplanmak üzere kapatıldı. 06 MART 2015 CUMA Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Mahir Çelik tarafından açıldı. Taner Kazanoğlu, Baki Gövtepe, Muzaffer Şahin ve Nurhan Çetinkaya’nın izinli sayılmalarına oybirliğiyle karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt özeti okundu, oybirliğiyle kabul edildi.Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu’nun ortaklaşa vermiş olduğu Bakırköy’de bir sokak veya parka Hemşire Safiye Hüseyin isminin verilmesi önergesinin gündeme eklenerek Hukuk Komisyonu’na havalesi oybirliğiyle kabul edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde Özel Kalem Müdürlüğü’nün Bakırköy Kültür ve Sanat Festivali hakkındaki evrakınıın Sanat Komisyonu ile Bütçe Plan Komisyonu’na havalesinin oybirliğiyle kabulüne, Emlak ve İstimlak Müdürlüğü’nün Yeşilköy Mahallesi 406 ada 21 parselin satışına dair başkanlık teklifinin 5 ret oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, Emlak İstimlak Müdürlüğü’nün Yeşilköy Mahallesi 1031 ada 122 parselin satışına dair başkanlık teklifinin 5 ret oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nün Çalışma ve Görev Yönetmeliği’ne dair Hukuk Komisyonu raporunun 5 ret oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, Sağlık İşleri Müdürlüğü’nün Çalışma ve Görev Yönetmeliği’ne dair Hukuk Komisyonu ve Çevre Sağlık Komisyonu ortak raporunun 5 ret oya karşın, ouçokluğuyla kabulüne, İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nün Disiplin Amirleri Yönetmeliği’ne dair Hukuk Komisyonu raporunun 5 ret oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, Mali Hizmetler Müdürlüğü’nün ilan ve reklam ücretlendirilmesine dair Tarife Komisyonu raporunun oybirliğiyle kabulüne, Şevketiye Mahallesi, 30 pafta 1221 ada 198 parselin bir kısmına ait 1/1000 ölçekli İmar ve Bayındırlık Komisyonu raporunun oybirliğiuyle kabulüne karar verilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Mahir Çelik tarafından kapatıldı. Meclis oturumlarýnýn tamamýný gazetemizin www.atakoygazete.com.tr sitesini ziyaret ederek okuyabilir ve sesli olarak dinleyebilirsiniz. Bakırköy Belediye Meclisi ve İBB Meclisi CHP’li Üyesi TANER KAZANOĞLU’DAN İBB BAŞKANI KADİR TOPBAŞ’A SUÇ DUYURUSU Bakırköy Belediyesi ve İBB Meclisi’nin CHP’li Üyesi Av. Taner Kazanoğlu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe vererek “Şüpheli” sıfatı ile İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş hakkında suç duyurusunda bulundu. CHP Bakırköy ve İBB Meclis Üyesi Taner Kazanoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2014 yılı Ekim ayı toplantılarında Maslak Towers ve Çiftçi Towers ile ilgili Kadir Topbaş’ın cevaplaması isteği ile Meclis Başkanlığı’na sunduğu ve Başkan Kadir Topbaş tarafından 6 ay geçmesine rağmen cevaplanmayan soru önergeleri hakkında Başsavcılığa dilekçe vererek; görevi kötüye kullandığını, kamuyu zarara uğrattığını ve suç işlediği iddiası ile “Şüpheli” sıfatı ile Kadir Topbaş hakkında suç duyurusunda bulundu. Hazırladığı suç duyurusunda, “Anayasa 74. Maddeye Muhalefet, 5237 Sayılı T.C.K. 121, 257 ve 204/2 Maddeye Muhalefet, 4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanunu’na Muhalefet, 3071 Sayılı Kanun’a Muhalefet” maddelerine yer veren Kazanoğlu suç duyurusunda şu açıklamalara yer verdi: ”1) İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2014 yılı Ekim ayı toplantılarında Maslak Towers 2014/151 İBB sayı no ile ve Çiftçi Towers 2014/138 sayı no ile soru önergesi verdim ve gereğinin yapılmasını istedim. (Ek; Soru Önergesi Dilekçeleri) 2) İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 2014 yılı Kasım ayı toplantısında soru önergelerime neden cevap verilmediği ve bu işlemleri savsaklayan ilgililerin isimlerinin tarafıma verilmesini talep ettim. Ayrıca bu soru önergelerini geciktirerek kamuyu zarara uğratıldığını ve suç işlediklerini de ayrıca belirttim. 3) Daha önceki tarihlerde vermiş olduğum soru önergelerine cevap vermeyip sadece hukuki olarak neden soru önergelerimize cevap vermiyorsun dediğimiz soru önergesine baştan savma bir cevap verilmiştir. 4) Ancak, asıl olarak vermiş bulunduğumuz soru önergelerime bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmadığı gibi cevap da verilmemiştir. Bahse konu soru önergelerinde Beşiktaş sınırları içerisinde bulunan Çiftci Towers isimli proje ve Sarıyer sınırları içerisinde bulunan Maslak 42 isimli projelerde kaçak yapılanmaya müsaade edilip haksız bir kazanç yaratılıp yaratılmadığı sorulmuştur. 6 ay gibi bir süredir cevap verilmemesi de bu düşüncelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu göstermektedir. 5) 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu Büyükşehir’e denetleme yetkisi vermiş ve ilçe belediyelerinin 15 gün içerisinde Büyükşehir Belediyesi’ne cevap zorunluluğu getirmiştir. Buna rağmen savsaklayarak yok ilçe belediyesi cevap vermedi gibi bahaneler üretmek hukuka aykırıdır. Eğer böyle bir durum da varsa oradaki ilgililer aleyhinde de suç duyurusu yapılabilir. 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 12. Maddesi hükmü gereğince de; “Bilgi edinme başvurularının değerlendirilerek başvuru sahiplerine cevap verilmesi başvurunun yapıldığı kurum veya kuruluşa ait bir yükümlülüktür.” 6) Devlet yönetiminde bulunan kişilerin kanunların belirlediği çerçevenin dışına çıkıp Anayasanın 74. maddesinde hüküm altına alınan vatandaşlık hakkını kullanan insanlara hiçbir işlem yapmama gibi hakları olmadığı gibi vatandaşa cahil cühela muamelesi de yapamaz. Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi olarak seçilmiş bulunan ve vatandaşın hakkını korumak ve denetleme yetkisi yapmak vazifesinde bulunan İBB meclis üyesinin soru önergesine cevap vermemek suça daha da ağırlaştırıcı bir nitelik kazandırmaktadır. Bu yöneticilerin durumları gizlemeye çalışması ve dilekçe hakkının kullanılmasını engellemesi; görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi gerçeğe aykırı düzenleyen kamu görevlisinin cezai sorumluluğunu (görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma vs.) gerektirdiği kanaatini taşımaktayım. Şüphelinin eylemi suç teşkil ettiğinden gerekli kovuşturmanın yapılarak şüphelinin cezalandırılması için Savcılığınıza müracaat zorunluluğu doğmuştur. Yukarıda kısaca arz ve izahına çalışılan sebepler ile nazara alınacak diğer sebeplerle; Şüpheli hakkında gerekli kovuşturmanın yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.” 25 İncirli Lions Kulübü tarafından Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü’ne layık görülen İSTANBUL BAROSU BAŞKANI KOCASAKAL’DAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR İncirli Lions Kulübü tarafından “Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü” alan İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, ödül töreninde yaptığı konuşmada çarpıcı ifadeler kullandı. Kocasakal, Türkiye’de dini kullananlar kadar Atatürkçülüğü kullananların da olduğunu belirterek, “Benim asıl mücadelem sahte Atatürkçüler’le” dedi. “BENİM İLK MÜCADELEM SAHTE ATATÜRKÇÜLER’LE” Esra ERDOĞAN Düşündüğünü düşünmek… Aklından geçirdiklerini okuyorum bak şimdi böyle yapacak diye düşünmek ve arada da o dediklerinizin çıkıyor olması, bu şimdiye kadar olan her şey için bir genelleme yapmamıza sebep olur. Oysa her bireyin dünyası eşsiz ve ayrıdır. Ortak bilinçdışımız bize her şeyin kontrolümüzde olduğu bir dünya isteği ile gelir. Hal böyle olunca biz her şeyi anlamlandırmak isteriz, doğa boşluk tanımaz derler ya aslında beyin de düşünce sisteminde boşluğu tanımaz. Mesela anılar arasında ki boşlukları kendisi dolduruverir. İşte tam da böyle bir şeydir karşımızdakinin beynini okuduğumuzu zannetmek. Orada ki belirsizlik bizi son derece rahatsız eder ve tamamlayıveririz boşlukları J Oysa biraz dayanabilsek sadece kendi zihnimizi kandırmak adına değil de gerçekten anlamak adına dinleyip, izleyebilsek, binlerce alternatif arasında her olayın kendine özgü olgusu çıkıverecek karşımıza. Burada ki durum şu; beynin çalışma sistemi basit günlük aktiviteleri kolayca uygulayabilecek durumda iken daha karmaşık olanlar ise beyini yorar. Beyin her olay da bu kadar çok dinleyerek karşı tarafın gözünden bakabilme ve dahi kendini onun yerine koyabilme işlemi ile ilgilenirse yorulur. Bu nedenle beynimiz anlamak değil ikna edilmek ister. Olaylar arasında ki bağlantıları kurmak yerine birinin söylemesi ve onun da yerine getirmesi daha kolaydır. İşte bu ve benzeri nedenlerle kolaya alışan beyin hayal gücü, yorumlama, çözüm üretme, farklı alternatifleri görebilme, bir olgu, olay ya da nesneyi bir diğeri ile linkleşebilme özelliklerini geliştirememiş olur. Tabi 80 yaşına kadar süren plastisitesi sayesinde stabil kaldığı söylenemese de bu nöronal yolaklar çocukluktan başlayarak eğitim ile oluşur. 30 yaşında bir danışanım… Bayan A şöyle demekteydi Yatılı okuldan çıktıktan sonra insan arasına karışınca nasıl davranacağımı bilemez oldum. Oradayken her şey belliydi. Sınırlar belliydi. Ders çalışma saatleri, yemek, uyku ve ben son derece başarılı bir talebeydim. Oysa şimdi aynı başarıyı gündelik hayatta bile gösteremiyorum. Öğrenemediği insan ilişkileri, gerçek hayat, gerçek duygulanımlar bunların hiç biri yok, öğretilmemiş, işlenmemiş ve beyin tarafından işlemleşmemiş. Hayat sadece yatılı okul olmadığına göre kendi tabiri ile sudan çıkmış balığa dönen bu danışan nereye gider? Ben size söyleyeyim, bir üst akıla –üst akıl yerine koyduğu biri, kurum ya da topluluk- gider. Okulda ki düzen böylece devam eder ve kişi hayatı böyle sanmaya devam ederek mutlu mesut yaşar. Aslında tam olarak da böyle olmaz tabi. Mutsuzdur ve uyumsuzdur ama nedenini bilemez ve bu da onu bir üst akıla daha çok yaklaştırır. Kısır bir çevre, güvenli ve bilindik bir alan ona diğerlerine olduğundan daha çok huzur verir çünkü beyin yeni nöronal ağlar oluşturmak zorunda kalmaz. Bildiği şekilde çalışmaya devam eden beyin ve beyinler üst akıl tarafından tek iple oynatılan kuklalar gibidirler. KUKLA BURADA, KUKLACI NEREDE? Kuklacı ise eğitim sistemi ile onları bu hale getirendir. “Bizler Atatürkümüz’ü ne kadar tanıyoruz, cumhuriyeti ne kadar anlayıp, içselleştirebiliyoruz?” diyerek konuşmasını sürdüren Kocasakal, “Ben açık söylüyorum, maalesef bizlere Atatürk’ü hiç anlatmamışlar. Bize cumhuriyetin mucizesini hiç anlatmamışlar. Bize sadece şu tarihte şuraya çıktı, kongreler vesaire anlatmışlar. Biz Atatürk’ü tanıdığımız kanaatinde değilim. Biz yakın tarihimizi de tam olarak bilmiyoruz. Zaten bizim bu yakın tarihle olan bilgisizliğimizden yararlanarak laboratuvarlarda derin tarih adı altında sahte bir tarih üretiyorlar. Korkunç bir yalan bombardımanı. Neler neler söylüyorlar. Bakın ben size samimi bir şey söyleyeyim. Birileri bugüne kadar ve halen bu toplumun kutsal din duygularıyla Allah’la aldattı ve aldatmaya devam ediyor. Ama ondan daha vahim olmak üzere birileri de Atatürk ile aldattı ve aldatmaya devam ediyor. Benim ilk mücadelem sahte Atatürkçüler’le. Bunu herkesin bilmesini isterim. Yani, her Atatürkçüyüm diyeni Atatürkçü olarak kabul etmiyorum. Yani bir takım yetersizliklerine, yolsuzluğuna, uğursuzluğuna, hırsızlığına ulu önderi kalkan ve paratoner yapmaya çalışan da önemli bir kesim var. Bir kere bu sahte Atatürkçüler’i ayıklamadığımız sürece başarılı olamayız.” diye konuştu. “TÜRKİYE’NİN BU NOKTAYA GELMESİNİN KIRILMA NOKTALARI VAR” Türkiye’de insanların 20-30 sene önceye göre mutsuz olduğunu da kaydeden Kocasakal, “İnsanlar 20-30 sene öncesine göre daha mutsuz. Herkes pimi çekilmiş bomba gibi. Peki nasıl oldu da bu toplum bu hale geldi. Bunun kırılma noktaları var. Türkiye’de karşı devrim ne zaman başladı. Bu konuda bir takım düşünceler var. Bu kırılma noktalarından birincisi 10 Kasım 1938 Ulu Önder’in ölümüdür. İkinci kırılma noktası Türkiye’nin çok partili siyasi hayata çok erken geçmesidir. Üçüncü kırılma noktası ise köy enstitülerinin ve halk evlerinin kapatılmasıdır. Dördüncü kırılma noktası 1952’de Türkiye’nin NATO’ya girmesidir. Hiç kimse kendini kandırmasın. Türkiye NATO’ya girdiği andan itibaren tam bağımsızlığı ile vedalaşmıştır. “12 EYLÜL YARGILAMASI BİR TİYATRODUR” Ve 5. kırılma 12 Eylül 1980 ihtilalidir. Onun ne olduğunu iyi anlamak gerekir. Niye yapıldı ihtilal, yani kardeş kardeşi vuruyordu, anarşi vardı!. Bu işin hikayesi. Birinci Dünya Savaşı ne kadar Macaristan-Sırp veliahtının öldürülmesi ile çıkmışsa bu da o kadar öyle. İşin gerçeği şudur. Darbenin olma sebebi, darbeden 9 ay önceki bir gelişmedir. Ünlü 24 Ocak kararları. 24 Ocak kararları Türkiye’nin son milli direniş noktalarının yok edilip, uluslararası kapitalizme tam olarak entegre edilmesi operasyonudur ama o kararları 61 Anayasası’nın özgürlükçü normları içinde uygulama şansı sıfırdır. 12 Eylül, 24 Ocak kararlarının uygulanabilmesinin, anayasal, siyasi ve hukuki altyapısını oluşturmak için yapılmıştır, bugün de aynen devam etmektedir 12 Eylül. O yüzden bana kimse “efendim 12 Eylül yargılaması” demesin. O nedir biliyor musunuz?, O bir tiyatrodur.” diye konuştı. “TOPLUMA 3 TANE VİRÜS ATILDI” Bu topluma 3 tane virüs attılar. Ve bu virüsler Ebola’dan da, Sars’tan da daha tehlikelidir. Çok hızlı yayılırlar ve toplumu sarıp kemirirler. Birincisi etnisite virüsü. Şu an geldiğimiz noktada herkes kendini önce Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım diye değil, önce etnisitesi ile önce mezhebi ile tanımlıyor. O zaman paramparça olursunuz zaten şimdi olduğu gibi. İkinci virüs, mezhep virüsüdür. Yani Alevi, Sünni. Ben bir hukukçu olarak inanamıyorum. Bir HSYK seçimi yapılıyor. HSYK’ya 2 Alevi, 3 Sünni, 2 sosyal demokrat, 1 muhafazakar, bir ülkücü girdi deniyor. Yahu bir hakimin siz etnik kimliğini, siyasi görüşünü, mezhebini nasıl zikredersiniz. Ondan sonra da o yargıdan ne bekleyebilirsiniz. İşte ikinci tehlikeli virüs de bu mezhep virüsüdür. Ve bakın bu ülkede Amerikan İslam’ını, vahabiliği, İslam diye yutturuyorlar insanlara. İslam bu değil. Ben açık söylüyorum. Bu siyasi görüşün İslam’a ve Müslümanlar’a verdiği zararı hiçbir haçlı seferi verememiştir. Üçüncü virüs inanç sömürüsü virüsüdür. Bir de böyle böldüler. İnanan, inanmayan, başı açık, başı kapalı. Ben bir canlı yayında bunlardan bir tanesine, sen insanları iyi Müslüman, kötü Müslüman, cennetlik, cehennemlik diye ayırarak aslında sadece Allah’a ait olan takdir yetkisini gasp edip, kendi üstüne alıyorsun yani Allah’a şirk koşuyorsun, sen müşfiksin dedim. Tabi canlı yayın kapandı. TÜRKİYE TARİHİNDE GÖRMEDİĞİ KADAR AYDIN İHANETİ YAŞIYOR. BEN BUNLARA GDA DİYORUM” Ve bakın bu günlere gelinmesinde halkımızın tek bir kabahati yok. Bu ülkenin sözde okumuşundan, sözde aydınından ne hayır gördünüz ki, karnını doyuramadığınız, eğitemediğiniz halka kabahat buluyorsunuz bu ayıp bir şey. Bugün Türkiye tarihinde görmediği kadar büyükçe bir aydın ihaneti yaşıyor. Bunu herkesin bilmesini isterim. Ben aydınları ikiye ayırırım organik aydın, hormonlu aydın, veya genetiği değiştirilmiş aydın diyorum GDA. GDO yerine GDA. Şu anda Türkiye 1919 koşullarından daha büyük bir tehlike altında. Çünkü 1919 koşullarında hiç olmazsa belirgin bir düşman var. Yunan’ın İzmir’e çıkıldığı duyulduğundan itibaren ülkede isyan ateşleri yanmıştı zaten. Ama günümüzde düşman belirgin değil, daha sinsi. “İKİNCİ BİR MİLLİ MÜCADELE VERMEK GEREKİYOR. ŞİMDİ HERKESİN BİR MUSTAFA KEMAL OLMA ZAMANI GELDİ” O zaman ikinci bir milli mücadele vermek gerekiyor. Ve bunu yaparken de bize emperyalizmin dayattığı bütün aydınları etnik, mezhepsel, az önce söylediğim inanç vesaire şeyleri reddedip, kol kola vermek gerekiyor. Asıl şimdi bugünlerde herkesin cumhuriyete ve Atatürk’e olan borcunu ödeme zamanı. Şimdi geldi o borcu ödeme zamanı. Artık sadece biz varız. Mustafa Kemal’in en güzel sözlerinden bir tanesi, “İki Mustafa Kemal var. Biri ben, etten kemikten ve ölümlü. Ama diğeri onu ben bile ifade edemem, o her birinizsiniz.” sözüdür. Şimdi herkesin bir Mustafa Kemal olma zamanı gelmiş bulunuyor. “BEN KENDİMİ BU MÜCADELEYE ADADIM. AİLEMLE DE VEDALAŞMIŞ BİR İNSANIM” O yüzden açık söylüyorum ben şahsım adına kendimi bu mücadeleye adamış bir insanım. Bir tane hayatım var. Öyle de gidecek, böyle de gidecek, daha uzun yaşamak adına onursuzca susup, oturamam. Benim temel düşüncem budur. Atatürk’ün askeri olmak belli zamanlarda belli şeyleri göze almaktır. Eğer Çanakkale’de 12 yaşındaki o çocuk toprağı göze alabilmişse bizim için hapisler, ölüm mölüm bunların hiçbir şey ifade etmiyor olması gerekir. Atatürk’ü iyi anlamak, mücadelesini, cumhuriyetin mucizesini iyi görmek ve ona göre davranmak. Bu herkesin bireysel olarak yapacağı bir şeydir. Ben hepinize sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Saatlerce söylenecek çok şey var. Ama zamanınızı da daha fazla almamak için sözlerimi burada kesiyorum. Hepinize iyi akşamlar diliyorum.” TEKNOLOJÝ DÜNYA SI GÖKHAN ATAMER [email protected] #.)'(/-"+''+/%.'.,* >[Y[QA^:]Z]P[^H\^=\VZSYS-[^>]V]ZW^&[VX[^$NWVA^M[X^USZ T\Q[X[Z^ M[X^ [(BSZ\^ \UQ\T[C[Z[A^ MO^ U]MYSZOZ^ ;X75\A [ZSH]RPSZ^ H\^ V]UQ]^ T\C\X[^ PLVR\V^ LXLZY\X ]Y]ZWZT]^ K\Y[NQ\V^ K\X\VU[C[Z[^ KDRU\XT[C[Z[ M\Y[XU\X\VA^>O^]Q]FY]^[YV^]TWQWQWJW^]UUWVI^=>=;) >]NV]ZYWCWQWJ^ P\XY[^ E\G^ U\Y\@SZO^ K\Y[NU[X[YQ\R[ ]Q]EWPY]^ F]CXWP]^ FWVUWI^ >O^ F]CXWPY]^ T\RU\V H\XT[C[Q[J^ DJ\Y^ R\VUDX^ @[XQ]Y]XW^ U]X]@WZT]Z^ ULQ^ ]YU M[Y\N\ZY\X[^ P\XY[^ SY]Z^ ]VWYYW^ U\Y\@SZ^ K\Y[NU[X[YQ\R[ F]YWNQ]RWZ]^ M]NY]TWV^ T\T[I^ !Y\VUX[V7!Y\VUXSZ[V :\VUDXL^]YWNU]PW<ZWZ^]XTWZT]Z^^RSXOY]XW^P]ZWUY]P]Z $NWVA^ K\Q[A^ OJ]PA^ QSUSXYO^ ]X]FA^ Q]V[Z\A^ R]CYWV^ H\ V[QP]^ R\VUDXY\X[PY\^ P]VWZT]Z^ [YK[Y[^ SY]ZA^ MO^ R\VUDX7 Y\X\^ K[XT[^ R]CY]P]Z^ H\^ P\Z[^ U\VZSYS-[Y\XY\^ T\^ T[C\X R\VUDXY\X[Z^ K\Y[NQ\R[Z\^ V]UVW^ ROZ]Z^ \Y\VUX[V^ H\ \Y\VUXSZ[V^ R\VUDXLZLZ^ T]B]^ @]JY]^ K\Y[NQ\R[Z[ ]XJOY]TWVY]XWZW^RDPY\T[I^X\U[Q[Z^U]R]XWQA^;X75\^H\ [ZSH]RPSZ]^ T]P]YW^ SYQ]RW^ H\^ M[YK[^ U\VZSYS-[Y\X[Z\ K[XT[^ R]CY]Q]RW^ TSY]PWRWPY]^ \VSZSQ[Z[Z^ \Z^ DZ\QY[ R\VUDXY\XT\Z^M[X[^SYTOCOZO^V]PT\T\Z^$NWVA^U\^P]Z7 T]Z^ R\VUDXLZ^ 4?4/<U\^ /0^ UX[YPSZ]^ OY]NQ]RW DZKDXLY\Z^ TLZP]^ U[E]X\U^ B]EQ[Z[Z^ PLJT\^ 49<[Z[ SYONUOXQ]RW^ M\VY\Z[PSXI^ >O^ FSV^ E[TT[^ M[X^ X]V]QI 1]JWXYWVY]XWQWJW^ \VR[VR[J^ H\^ H]V[U^ V]PM\UQ\VR[J[Z^ U]Q]QY]Q]YWPWJ^T[P\^VSZONUOI %+!/,,"/&.).%(*(/ -+'+#,) ;GGY\^N[XV\U[Z[Z^6\S<RO^=[Q^6SSVA^R\XH\U[Z[^P]XTWQ VOXOYONY]XWZ]^MWX]V]E]CWZW^]FWVY]P]Z^RLG\X^J\ZK[Z7 Y\X^ Y[RU\R[Z\^ V]UWYTWI^ 4?99^ PWYWZT]^ N[XV\U[Z^ M]NWZ] K\F\Z^ 6SSVA^ &SXUOZ\^ T\XK[R[Z\^ 9?^ P]NWZT]V[ P\C\Z[Z[Z^ \C[U[Q^ Q]RX]@Y]XWZW^ V]XNWY]TWVU]Z^ RSZX] ULQ^ R\XH\U[Z[^ M]CWNY]P]E]CWZW^ RDPY\T[I^ 6SSV<OZ Q]]NW^ NOM]U^ 4?90<U\^ PLJT\^ 0/^ ]XU]X]V^ PWYYWV^ I4 Q[YPSZ^TSY]X]^FWVQWNUWI^6SSV<OZ^R\XH\U[Z[Z^P]VY]NWV *??^ Q[YPSZ^ TSY]X^ SYTOCO^ U]BQ[Z^ \T[Y[PSXI^ >\N^ PWY DZE\^ ;Q\X[V]YW^ Q[YP]XT\X^ P]UWXWQEW^ "]XX\Z^ >O@@\UU H\^ P]JWYWQ^ T\H[^ 3[EXSRS@U<OZ^ VOXOEORO^ >[YY^ 5]U\RA J\ZK[ZY\X^ ]X]RWZT]^ R\XH\U^ M]CWNY]Q]^ V]QG]ZP]RW M]NY]UQWNUWI^)]QG]ZP]A^J\ZK[ZY\X[Z^R\XH\UY\X[Z[Z^\Z ]J^ P]XWRWZW^ P]XTWQ^ VOXOYONY]XWZ]^ M]CWNY]Q]RWZW DZKDXLPSXI^ [QT[P\^ V]T]X^ 9??<T\Z^ @]JY]^ J\ZK[ZA V]QG]ZP]P]^T\RU\V^H\XT[I -. ,,"/!.$#-/$.(/,'#,) 9I0^ Q[YP]X^ ]VU[@^ VOYY]ZWEWRW^ [Y\^ RSRP]Y^ Q\TP]ZWZ^ \Z MLPLCL^SYQ]^LZH]ZWZ]^R]B[G^SY]Z^&]E\MSSVA^P\Z[ GXS-\R[PY\^ Q\TP]^ ]Y]ZWZT]^ T]^ QSZSGSY^ B]Y[Z\ K\Y\M[Y[XI^[XV\U\^P]VWZ^V]PZ]VY]XT]Z^\YT\^\T[Y\Z^M[Y7 K[Y\X\^ KDX\A^ ;>,^ Q\XV\JY[^ N[XV\U^ M[X^ RLX\T[X ]X]Y]XWZT]^ =B\^ .\'^ #SXV^ =[Q\RA^ .]U[SZ]Y^ 5\S7 KX]GB[EA^1O@@[ZKUSZ^(SRUA^O]XUJA^=B\^5O]XT[]Z^H\ >OJJ@\\T[Z^T\^SYTOCO^Q\TP]^VOXOYONY]XW^[Y\^T[XR\V ATAKÖY AYLIK BÖLGE GAZETESÝ Aylýk Süreli Yayýn YIL: 23 Sayý: 247 NİSAN 2015 [email protected] Köþe yazýlarýndaki sorumluluk, yazarlarýna aittir. Gazetemizde yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahibine aittir. U\Q]RW^ B]Y[ZT\I^ :DJ^ VSZORO^ KDXLNQ\Y\X[Z^ R\M\M[ [R\^MO^VOXOYONY]XWZ^B]M\XY\X[Z[Z^T[X\VU^SY]X]V^&]E\7 MSSV^ GY]U@SXQO^ [F\X[R[ZT\^ P\X^ ]YQ]RWZ]^ [QV]Z H\X\Z^M[X^OJY]NQ]P]^H]XQ]VI^;ZY]NWY]Z^S^V[^RSRP]Y Q\TP]^ T\H[^ ]PZW^ J]Q]ZT]^ M[X^ Q\TP]^ T\H[Z\ TDZLN\E\VI^(XS-\Z[Z^B]P]UU]^K\FQ\R[Z[Z^]XTWZT]Z &]E\MSSV<OZ^ 5SSKY\^ .\'R^ H\^ #]BSS^ .\'R^ K[M[ Q\TP]^ G]RU]RWZT]Z^ B]UWXW^ R]UWYWX^ M[X^ G]PWZ^ R]B[M[ SYQ]RW^ M\VY\Z[PSXI^ &]E\MSSV<OZ^ ]TW^ K\F\Z^ Q\TP] VOXOYONY]XW^ [Y\^ K\Y[X^ G]PY]NWQWZ]^ K[T\E\C[A^ B]M\X7 Y\X[Z^ P\X^ ]YTWCW^ R]P@]Y]XT]Z^ \YT\^ \T[Y\Z^ X\VY]Q K\Y[X[Z[Z^ [F\X[V^ LX\U[E[R[^ N[XV\UY\X^ [Y\^ G]PY]NWY]E]CWZW^M\Y[XU[Y[PSXI /% /&&$/%."*,',(&(/#-"+*$(!.%(!($. SV^P]VWZ^M[X^TDZ\QT\^::,^H\^T[C\X^@Y]RB^M\YY\V7 Y\X^FSV^T]B]^OPKOZ^@[P]UYW^H\^FSV^T]B]^K\Z[N^T\GS7 Y]Q]^ ]Y]ZWZ]^ R]B[G^ SY]E]VI^ =SRB[M]<ZWZ^ P]GUWCW TOPOXOP]^KDX\A^B]@WJ]^F[GY\X[Z[Z^V]UQ]ZY]X]^T[J[YT[C[ P\Z[^ M[X^ R[RU\Q^ R]P\R[ZT\^ FSV^ T]B]^ @]JY]^ ]Y]Z] V]HON]E]CWJI^ /,^ .;.,^ ]TW^ H\X[Y\Z^ B]@WJ]^ F[GY\X[A =SRB[M]<ZWZ^ T\T[C[Z\^ KDX\^ TLZP]ZWZ^ T]^ [YV^ 0* V]UQ]ZYW^.;.,^DXZ\C[^SY]E]VA^95><YWV^F[G^U\Q\Y[ [Y\^ T]B]^ PLVR\V^ BWJ^ H\^ G\X@SXQ]ZR^ H]]U^ \T\E\VI 2]GSZ^ Q]XV]RW^ SY]Z^ =SRB[M]^ N[QT[T\Z^ LX\U[E[Y\X\ K\Y[NU[XQ\^ DXZ\VY\X[Z[^ ROZQON^ ]ZE]V^ RDPY\Z\Z\ KDX\^P\Z[^F[GY\X^MO^PWY^R]UWN]^FWVQ]P]E]VI^U\^P]Z7 T]Z^ $ZU\Y^ H\^ G]XUZ\X[^ 3[EXSZ<OZ^ P\Z[^ F]YWNQ]RW^ T] SXU]P]^FWVUWI^V[Y[^NO^]X]Y]X^/4^V]UQ]ZYW^.;.,^F[GY\X[ LJ\X[ZT\^ F]YWNWPSX^ H\^ MOZY]XW^ VOYY]Z]E]VI^ ::, DXZ\VY\X[^MO^R\Z\^[F\X[R[ZT\^R]UWNU]^SY]E]VI^RU\Y[V MO^ LXLZY\X^ =SRB[M]<ZWZ^ ]VR[Z\^ 0*5><YWV^ F[GY\X^ [Y\ K\Y\E\VI^3[EXSZ^[R\^4I^[ZF<Y[V^::,^[Y\^U]Q^U]QWZ] 9?=>^ T\GSY]Q]^ ]Y]ZW^ ROZOPSXI^ >O^ K\Y[NQ\Y\X^ [Y\ M[XY[VU\^=SRB[M]A^$ZU\Y^H\^3[EXSZ^[Y\^SZY]XWZ^F[GY\X[Z[ VOYY]Z]Z^ N[XV\UY\X^ :]QROZK^ K[M[^ X]V[GY\X[Z V]XNWRWZT]^ \Y[Z[^ KLFY\ZT[XQ[N^ SY]E]VI^ >O^ R]P\T\ RSZ^ VOYY]ZWEW^ M]JWZT]^ [R\^ T]B]^ BWJYWA^ T]B]^ MLPLV ]Y]Z]^ R]B[G^ H\^ FSV^ T]B]^ OPKOZ^ @[P]UYW^ LXLZY\X G[P]R]P]^FWV]E]VI +*$,&//"/*)'. $.&%."/.)(#,) VOYY]ZWYQ]P]^ M]NY]TWI^ ;ZY]UWY]Z^ ULQ^ KLH\ZY[V DZY\QY\X[ZT\ZA^T]B]^VSY]PA^T]B]^BWJYW^H\^9???^V]U T]B]^KLH\ZY[^SYTOCO^RDPY\Z\Z^P\Z[^M[X^FDJLQ^:]Q7 ROZK^ U]X]@WZT]Z^ K\Y[PSXI^ 1]UWXY]UQ]VU]^ @]PT]^ H]XA :]QROZK^ MO^ ]Y]ZT]^ [YV^ T\C[YA^ J]U\Z^ K\FU[C[Q[J ]PY]XT]^KDJ^U]X]Q]^R\ZRDXYL^M[X^U\Y\@SZ^U]ZWUWYQWNUWI &]V]U^ MO^ U\Y\@SZ^ GSGLY\X^ M[X^ Q]XV]^ U]X]@WZT]Z LX\U[YQ\T[C[^[F[Z^T[VV]U^F\VQ\Q[NU[I^[QT[PR\^:]Q7 ROZKA^:U]Z@SXT^;X]NUWXQ]^!ZRU[ULRL^[Y\^SXU]VY]N]^$X[R +Z^=B\^3SH\^]TYW^K\Y[NQ[N^KDJ^U]X]Q]^R\ZRDXLZLZ F]YWNQ]Y]XWZ]^ M]NY]TWI^ 5DJ^ U]X]Q]^ R\ZRDXLZLZ^ [YV SY]X]V^ :]QROZK^ 5]Y]P^ =]M^ (XS^ *I0^ QST\Y[ZT\ SY]E]CW^ RDPY\Z[PSXI^ #]Z[^ F]YWNQ]^ M]N]XWYW^ SYOXR]A :]QROZK<OZ^ M[X^ RSZX]V[^ ]Q[X]Y^ K\Q[R[^ 5]Y]P :<T\A^KDJ^U]X]Q]^R\ZRDXL^KDX\M[Y[X[JI^ %/%-&-)+!+&+/('./#,''-)+/-#+)$+ 4?9/^PWYWZT]^U]ZWUUWCW^+Z\^38T\^U]R]XWQR]Y^]FWT]Z MLPLV^ M[X^ P\Z[Y[V^ P]G]Z^ =]PH]ZYW^ U\Y\@SZ^ LX\U[E[R[ 1=6^ MO^ M]N]XWRWZW^ [Y\XY\P\Z^ PWYY]XT]^ Q]]Y\R\@^ V[ T\H]Q^\UU[X\Q\T[I^+Z\^3*^H\^\Z^RSZ^U]ZWUWY]Z^+Z\ 3 8T]^ U]R]XWQR]Y^ P\Z[Y[V^ P]GQ]V^ P\X[Z\^ VLFLV XDUONY]X^ P]G]X]V^ ]T\U]^ ]PZW^ P\Q\C[^ WRWUWG^ WRWUWG VOYY]ZWEWY]XWZWZ^DZLZ\^VSP]Z^1=68T\^[NY\X^PSYOZT] K[UQ[PSXI^ 1=6A^ OJOZ^ M[X^ RLX\^ KDX\H^ ]Y]Z^ U]R]XWQ N\@[^ :ESUU^ 6XSPY\^ [Y\^ MOZT]Z^ 99^ ]P^ DZE\^ PSYY]XWZW ]PWXQWN^ H\^ GSJ[RPSZOZ^ M]NWZ]^ 2SZ]B^ >\EV\X K\U[X[YQ[NU[I^ 2SZ]B^ >\EV\X^ [Y\^ T\^ OQTOCOZO^ MOY]7 Q]P]Z^ 1=6A^ K\FU[C[Q[J^ KLZ^ RLXGX[J^ M[X^ N\V[YT\ VSYUOCO^P\Z[T\Z^MSN]YUQ]^V]X]XW^]YTWI^^>O^]PXWYWNWZ ]XTWZT]Z^ 1=68Z[Z^ P\Z[^ U]R]XWQ^ N\@[^ GSJ[RPSZOZ] ,]Z[\Y^ 1OZTU^ K\U[X[YT[I^ 2SZ]B^ >\EV\X8WZ^ @[XQ]T]Z ]PXWYWN^ Z\T\Z[Z[Z^ +Z\^ 3 8OZ^ P\Z[Y[V^ ROZQ]P]Z U]R]XWQW^ SY]X]V^ KDRU\X[Y[PSXI^ ;RYWZT]^ +Z\^ R\X[R[Z[Z U]R]XWQWZ]^ M]N]XWRWJ^ T\Q\V^ FSV^ P]ZYWN^ SYOXI^ +Z\ 3 8OZ^ FSV^ M]N]XWYW^ M[X^ U]R]XWQW^ H\^ (X\Q[OQ B[RR[P]UW^H\X\Z^M[X^Q\U]Y^V]R]RW^H]XI^;ZE]V^1=68Z[Z RSZ^4^PWYTWX^U]R]XWQ^T\C[NU[XQ\Q\R[^U\GV[Y\X\^Z\T\Z^ SYOPSXI &-)// (*/-'+-*+*+*/((*. &,*/.).." 2]GSZ^U\VZSYS-[^T\H[^:B]XG8U]^[NY\X^PSYOZT]^K[UQ[PSXI [XV\U\^ P]VWZ^ M[X^ V]PZ]VU]Z^ P]GWY]Z^ ]FWVY]Q]P] KDX\^ N[XV\U^ TLZP]^ F]GWZT]^ P]VY]NWV^ ^ M[Z F]YWN]ZWZWZ^ [N[Z\^ RSZ^ H\XQ\P[^ GY]ZYWPSXI^ >O FWV]XQ]Y]XY]^ M[XY[VU\^ P\Z[T\Z^ P]GWY]ZQ]^ RLX\E[Z\ K[X\E\V^SY]Z^N[XV\U^9I^Q[YP]X^TSY]X^B]XE]P]E]VI^YV \U]GU]^ FWV]XQ]^ [NY\Q[^ Q\XV\J^ 2]GSZP]^ T] M]NY]P]E]VI^ )]PZ]VY]X]^ KDX\^ [NU\Z^ FWV]XQ]ZWZ /???8[^ \XV\Z^ \Q\VY[Y[V^ PSYOPY]^ 2]GSZP]8T]A^ /???8[ [R\^T\Z[J]NWXW^SG\X]RPSZY]XT]Z^P]GWY]E]VI^:B]XG8WZ 4?90^ RSZO^ [U[M]X[PY\^ ?^ M[Z^ F]YWN]ZW^ MOYOZOPSXI 3[EXSRS@UA^ B\XV\R[Z^ "[ZTS'R^ 8O^ TOPOXQ]RWZW M\VY\T[C[^ \UV[ZY[C[ZT\^ RLXGX[J^ M[X^ N\V[YT\^ "[ZTS'R 9?8O^ TOPOX]X]V^ Q]R]LRUL^ H\^ QSM[Y^ FDJLQLZL^ U\V M[X^ GY]U@SXQT]^ USGY]QWNUWI^ #]H]N^ P]H]N^ @[Z]Y RLXLQLZ\^ ]TWQ^ ]U]Z^ "[ZTS'R^ 9?^ [Y\^ [YK[Y[^ P\Z[ T\U]PY]X^ \Z^ RSZ^ ROZOY]Z^ U\VZ[V^ DZ[JY\Q\ RLXLQLZT\^ SXU]P]^ FWVUWI^ "[Z1!6^ VSZ@\X]ZRWZT] "[ZTS'R^ 9?8OZ^ U\VZ[V^ DZ[JY\Q\^ RLXLQLZT\^ R[R7 U\Q[Z^ *)^ \VX]Z^ FDJLZLXYLCLZ\^ T\RU\V^ H\X\E\C[ RDPY\ZT[I^ *)^ P]Z[^ /?0/4?^ G[VR\Y^ FDJLZLXYLV T\C\X[Z[Z^ 4^ [ZF^ H\^ LJ\X[^ QSZ[UDXY\XT\^ F]YWN]E]CW ,,'.$-*/-!.'(#-%/), ,%'-)+ RDPY\Z[PSXI^ 0)^ U\VZSYS-[R[^ T]B]^ P]H]N^ P]H]N^ SUOX7 ;Q\X[V]Z^ U\VZSYS-[^ H\^ [ZU\XZ\U^ T\H[^ 5SSKY\A^ R]CYWV Q]P]^ M]NY]QWNV\Z^ 3[EXSRS@UA^ *)^ FDJLZLXYLV^ [Y\^ H\^ VSJQ\U[V^ R\VUDXL^ @[XQ]RW^ 2SBZRSZ^ [Y\X[P\^TDZLV^M[X^P]UWXWQ^P]GWPSXI 2SBZRSZ%Y]A^ ]Q\Y[P]U^ XSMSUO%^ LX\UQ\V^ LJ\X\^ M[X \V[G^ SYONUOXTOI^ 2SBZRSZ^ ^ 2SBZRSZ^ N[XV\UY\X &-!&*%-*//%-)-!-/&.*&) KXOMOZT]Z^ P]GWY]Z^ ]FWVY]Q]T]A^ KXOM]^ M]CYW^ UWMM[ #WYY]XTWX^QSM[Y^KLH\ZY[V^]Y]ZWZT]^FSV^F\N[UY[^]TWQY]X E[B]JY]X^ @[XQ]RW^ !UB[ESZ8OZ^ 5SSKY\8Y]^ RUX]U\-[V^ [N ]UWYTWI^ XZ\C[Z^ [YV^ J]Q]ZY]XT]^ R]T\E\^ X]V]QY]XY] M[XY[C[Z\^ K[XQ\^ VSZOROZT]^ V\R[Z^ M[X^ ]ZY]NQ] R]CY]Z]Z^ G[Z^ VSTO^ KLH\ZY[C[^ H]XTWI^ ([Z^ VSTOZT]Z [QJ]Y]TWCW^ V]PT\T[YT[I^ ;FWVY]Q]T]A^ [V[^ @[XQ]ZWZ RSZX]^B]X@Y\X^T\^KLH\ZY[C\^\VY\ZT[I^+ZT]Z^VWR]^M[X ]Q\Y[P]UY]XT]A^ E\XX]BY]X]A^ B]RU]^ H\^ R]CYWV^ M]VWQ RLX\^ RSZX]^ [R\^ ;ZTXS[T^ [Y\^ N\V[Y^ F[J\X\V^ KLH\ZY[V R[RU\QY\X[Z\^ P]XTWQEW^ SY]E]V^ ]Q\Y[P]U^ XSMSUY]XW% ]TWQW^ ]UWYTWI^ ;XTWZT]Z^ 5<Z[Z^ )ZSEV^ 6ST\^ V[Y[U LX\U[Y\M[YQ\R[^ [F[Z^ %^ #]N]Q^ >[Y[QY\X[%^ \V[M[ \VX]ZW^ H\^ @]XVYW^ LX\U[E[Y\X[Z^ \VX]Z^ LJ\X[ZT\^ P]GUWCW SYONUOXTOVY]XW^ M\Y[XU[YT[I^ SMSU^ T\RU\VY[^ ]Q\Y[P]UY]XA [YK[ZF^ KLH\ZY[V^ DZY\QY\X[^ SXU]P]^ FWVQ]P]^ M]NY]TWI E\XX]BY]X]^ SG\X]RPSZO^ VSZUXSY^ \UQ\R[^ VSZOROZT] ;ZE]V^ K\FU[C[Q[J^ TDZ\QT\^ ]UWY]Z^ \Z^ DZ\QY[^ ]TWQ MLPLV^ M[X^ T\RU\V^ R]CY]XV\Z^ B]RU]Y]X]^ T]^ ]Q\Y[P]U G]XQ]V^ [J[^ SVOPOEO^ [Y\^ R]CY]Z]Z^ KLH\ZY[V^ SYTOI RSZX]RW^ UX]HQ]^ H\^ P]X]^ [J[Z[Z^ \Z^ ]J]^ [ZT[X[YQ\R[ ;GGY\^[(BSZ\^^[Y\^B]P]UWQWJ]^K[X\Z^USOEB^R\ZRSX% VSZOROZT]^@]PT]^R]CYWPSXI F\N[UY[^ PDZU\QY\XY\^ T[C\X^ Q]XV]Y]X^ U]X]@WZT]Z^ T] Yurtgün İç ve Dış Ticaret A.Ş. Adına İmtiyaz Sahibi Hukuk Danýþmaný: Av. Öner AYBEK Göksenin ATAMER İLERİ Ofset Baský : ÜNÝFORM GENEL YÖNETMEN VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ Renk Ayýrým : FÝLMEVÝ Özcan ATAMER Haber Koordinatörü Ýdare Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1 Ferhat Apt. Kat:1 D:4 Bakýrköy / Ýstanbul Gökhan ATAMER Tel: (0212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16 Haber Merkezi Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret A.Þ. tarafýndan yayýnlanmaktadýr. Gazetemizde yayýnlanan yazý ve fotoðraflar kaynak gösterilmeden kullanýlamaz. Yavuz ARPACIK Arzu GİRİT 27 5 İstanbul İncirli Lions Kulübü, her yıl geleneksel olarak verdiği “Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü’nü” bu yıl Ümit Kocasakal’a verdi. Ataköy’de bulunan özel bir üniversitenin konferans salonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları anısına yapılan 1 dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan gecede ilk olarak kürsüye çıkan İncirli Lions Kulübü Dönem Başkanı Hüseyin Avni Durmuşoğlu, “Atatürk ilke ve inkılaplarına yemin eden, bu yeminle Lions kulüplerimize üye olan arkadaşlarımızla beraber karşıklıksız olarak insanlığa hizmet etmeye çalışıyoruz. Bundan gurur duyuyoruz” dedi. Konuşmaların ardından ödül merasimine geçildi. İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal’a plaketi İncirli Lions Kulübü Dönem Başkanı Hüseyin Avni Durmuşoğlu, Konsey Başkanı Sedat Toktürk ve 118-E Genel Yönetmeni Şima Soner birlikte verdiler. Ödülü aldıktan sonra bir konuşma yapan İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, ödül almaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, “Dikensiz gül bahçesinde Atatürkçü olmak kolay, Atatürk’ü, laikliği savunmak kolay ama vakti zamanı gelince esas bir takım şeyleri gösterebilmek lazım. Bunu isteyen olmaz, Marksizm olur, Lenincilik diye bir şey olmaz, Leninizm olur. Kabul edersiniz ya da etmezsiniz ama akım böyle bir şey. Bu yüzden Atatürkçü değil, bana göre Kemalist. Çünkü Kemalizm Atatürk’ün düşüncelerinin ideolojik adıdır. Yani Kemalist bir insan 6 Ok’un 6’sına da sahip çıkmak zorundadır. Bu 6 Ok’u hepimiz biliyoruz. Onun düşüncelerine sahip çıkmak demektir. O yüzden benim kendim ile ilgili nitelemem Kemalist’tir. Ben sonuna kadar Kemalist bir insanım. Tabiki, Atatürkçülüğün de sonuç itibariyle o anlama geldiğini ve hissedenlerin de öyle hissettiğini biliyorum. Ama bazen sözcüklere de gerekli anlamı yüklemek gerektiğine inanıyorum. Bu ülkede zaten belki zorunluluktan, belki öyle veya böyle bir Atatürkçü Düşünce Derneği kurulmuş olması bile; kötülemiyorum iyi ki kurulmuş, ama bu bile durumun vehametini gösteriyor. Yani Atatürk’ün kurduğu bir cumhuriyette Atatürkçü Düşünce Derneği olmasına gerek hissedilmiş olması zaten durumun vehametini bana göre gösteriyor” diye konuştu. Kocasakal’ın ödül töreninde yaptığı konuşmanın tamamı 25. sayfada... İs tan bu l İ nc ir l i Li o ns Ku l üb ü ta r af ı nd an he r yı l ve r i le n “ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCEYE HİZMET ÖDÜLÜ” ÜMİT KOCASAKAL’A VERİLDİ istediği şekilde anlayabilir. Tabi bu hiçbir şekilde sizlerin bu yaklaşımını, bu ödülün değerini azaltmaz ve değiştirmez. İnanın bana şuradaki İstiklal Marşı, bayrağımız ve şu Atatürk heykeli her şeyi bir yana bırakın benim sizlerle beraber olmam için yeter sebeptir” dedi. “Ben kendimi hiçbir zaman Atatürkçü görmedim” diyen Kocasakal, “Hiçbir zaman Atatürkçüyüm demedim. Çünkü, bu ülkenin kurucusuna herkesin asgari düzeyde saygı göstermesi zorunlu. Ben kendimi hep Kemalist olarak gördüm. Ben Atatürkçü değilim, ben Kemalist’im. Etimoloji açısından da bana Atatürkçülük çok doğru gelmiyor. Mesela Marksçı diye bir şey TÜRKİYE YARDIM SEVENLER DERNEĞİ 87. YILINI KUTLUYOR Türkiye Yardım Sevenler Derneği’nin 87. yılı çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Kutlamalar çerçevesinde derneğin Bakırköy Şubesi de düzenlediği etkinlikle üyeleriyle bir araya geldi. Ataköy Sheraton Hotel’de düzenlenen etkinlikte hep birlikte yemek yiyen dernek üyeleri aynı zamanda önümüzdeki dönemde yapacakları çalışmalar hakkında bilgi alışverişinde bulundular. Türkiye Yardım Sevenler Derneği Bakırköy Şube Başkanı Türkan Alper ve dernek üyelerinin katıldığı etkinlikte derneğe emeği geçen üyelere de birer çiçek takdim edildi. Etkinlikte konuşan Bakırköy Şube Başkanı Türkan Alper, Türkiye’nin ilk derneklerinden olan derneğin 87. yılını kutlamaktan dolayı büyük gurur ve onur yaşadıklarını belirterek, “Türkiye’nin en önemli derneklerinden birisiyiz. 87. yılımızı kutlamanın onur ve gururunu hep birlikte yaşıyoruz. 87 yıldır derneğimiz ihtiyacı olan insanlarımıza yardımlarını aralıksız yapıyor. Kamu yararına yaptığımız çalışmalar toplumun her kesiminde takdirle karşılanıyor. Bundan sonraki süreçte de kamu yararına olan çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Tüm üyelerimizle birlikte yaptığımız güzel çalışmalarımız sonucunda insanlığa hizmetimiz sürecek. Bugün aramızda derneğimizin ilk üyeleri de var. Onları da saygıyla selamlıyorum. Onların derneğimize ve topluma olan katkılarından dolayı şükranlarımı iletiyorum. Eski ve yeni üyelerimiz hep birlikte ülkemizin ve insanlarımızın yararına olan çalışmalarımızı aksatmadan, yorulmadan yapmaya devam edeceğiz. Bu özel günümüzde bizi yalnız bırakmayan tüm üyelerimize ve misafirlerimize teşekkür ediyorum” dedi. Alper’in konuşmasının ardından ise, derneğe emeği geçen üyelere ve Bakırköy Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürü Ruhsan Tezkan’a birer çiçek verildi. ATAKÖY A PLUS AVM’DE ÇOCUKLAR EĞLENİRKEN ÖĞRENİYOR Ataköy A Plus AVM’de Mart ayında başlayan Nisan ve Mayıs aylarında da devam edecek olan çocuk kulübü atölye çalışmalarında çocuklar eğlenirken öğrenmenin tadını çıkartıyor. Çocuklar her atölye çalışmasında birbirinden farklı yaratıcı uygulamalar ile hem birlikte vakit geçiriyorlar hem de çok eğleniyorlar. A Plus Ataköy AVM’de Cumartesi Pazar günleri 14:00 – 18:00 saatleri arasında çocuk kulübünde gerçekleşen etkinlikleri minikler sabırsızlıkla bekliyor. Atölye programı içinde yer alan 23 Nisan’da Türk Bayrağı yapım atölyesinde çocuklar bir araya gelerek günün anlam ve önemine uygun bir program gerçekleştirecekler. Atölye Programı 11 Nisan Cumartesi: Anahtarlık Yapım Atölyesi 12 Nisan Pazar: Strafor Ördek Atölyesi 23 Nisan Cumartesi: Türk Bayrağı Atölyesi 24 Nisan Pazar: Süslü Şapkalar Atölyesi 9 Mayıs Cumartesi: Mutfak Önlüğü Boyama Atölyesi 10 Mayıs Pazar: Anneme Çicek Dikiyorum Atölyesi 23 Mayıs Cumartesi: Pul Mozaik Atölyesi 24 Mayıs Pazar: Cd'den Balık Atölyesi 29 5 Türk Çocuk Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinden Yalvaç Ural B A K I R K Ö Y L Ü Ö Ğ R E N C İ L E R L E B U LU Ş T U Muhittin Üstündağ İlkokulu öğrencileri, kitaplarıyla çocukların gönüllerinde taht kuran, Türk Çocuk Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinden olan gazeteci, yazar Yalvaç Ural ile bir araya geldi. 2 grup halinde 200 öğrenci ile bir araya gelen Yazar Yalvaç Ural, çocukların ilgisini çekecek oyunlar ve tekerlemelerle keyifli bir öğrenme ortamı yarattı. Çocuklar da etkinliklere dahil edilerek aktif bir öğrenme ortamı oluşturuldu. Etkinlik ile ilgili bilgi veren Muhittin Üstündağ İlkokulu Müdürü Gülseren Hızarcıoğlu, “Öğrencilerimizin Yazar Yalvaç Ural ile buluşmadan önce almış oldukları kitapları okuması için Papatya sınıfında kitap okuma saatleri düzenlendi. Okunan kitaplar sınıf ortamında tartışıldı, kitabın değerlendirmesi, kritiği yapıldı. Bu değerlendirmeler; çocuklar için özgüven, fikir üretme hem de düşündüğünü ifade etme becerisi kazandırma anlamında fırsat yarattı. Öğrenciler kendi değerlendirmelerini sınıf arkadaşlarıyla paylaştı” dedi. Hızarcıoğlu ayrıca, öğrencilerin aktif bir öğrenme süreci yaşamaları için ilerleyen dönemlerde de bu tür etkinlikleri sık sık düzenleyeceklerini de belirtti. KÜÇÜCÜK YÜREKLERDEN BÜYÜK DAVRANIŞ Emlak Kredi Bankası Ortaokulu öğrencileri aralarında topladıkları yüzlerce kırtasiye malzemesinden oluşan kolileri, Niğde Aksaray Oğuz Ata İlk ve Ortaokulu’na yolladı. 3 aşamalı projenin ilk aşaması olan kırtasiye malzemesi yardımları tamamlanırken, projenin 2. aşamasında 23 Nisan’da Niğde Aksaray Oğuz Ata İlk ve Ortaokulu’ndan öğrenciler İstanbul’da misafir edilecekler. Projenin 3. aşamasında ise kardeş okul öğrencilerine kıyafet yardımları yapılacak. Proje ile ilgili gazetemize bilgi veren Emlak Kredi Bankası Okul Aile Birliği Başkan Yardımcısı Hatice Yerdeyatar, “İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün değerler eğitimi kapsamında oluşturduğu “Kardeş Okul” projesinin altına biz de Emlak Kredi Bankası Ortaokulu olarak imzamızı attık. Çocuklarımız burada gördüğünüz kolilerin içine küçücük yüreklerini koydular. Kimisi bir kalemle, kimisi en sevdiği kitabıyla kardeş okullarındaki öğrencilere destekte bulundular. Buradaki amacımız uzaklardaki kardeşlerini görmeden, bilmeden paylaşmanın mutluluğunu yaşatmak onlara. Bu projeyi ilerleyen zamanlarda geliştirmeyi düşünüyoruz. Projede emeği geçen Zuhal Aktepe, Okul Müdürümüz Kadir Daloğlu ve İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Emrullah Aydın’a çok teşekkür ederiz.” dedi. 31 5 HYATT REGENCY’DEN SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ Hyatt Regency İstanbul Ataköy, sosyal sorumluluk projelerini başlattı ve ilk etkinliğini Darüşşafaka işbirliği ile gerçekleştirdi. Modern kuruluşların faaliyet alanları içinde giderek üst sıralara yükselen sosyal sorumluluk faaliyetlerini henüz otel açılmadan planlamaya başladıklarını belirten Hyatt Regency İstanbul Ataköy Oteli Genel Müdürü Stefan Radstrom, Darüşşafaka’da okuyan 12 öğrenciyle otelde gerçekleşen cup cake atölyesinin daha büyük çapta ve uzun soluklu pekçok projenin ilk adımı olması nedeniyle kendileri için özel bir yeri olduğunu dile getirdi. “Hyatt Thrive” Projeleri kapsamında gerçekleştirdiğimiz bu faaliyette amacımız, çalışmaya katılan küçüklerin sektörümüze ait kısa bir deneyim edinmelerinin yanısıra hayatlarına biraz renk katmak ve yaratıcılıklarını desteklemekti. Otel mutfağımızın ilk konukları olmaları nedeniyle bizim için daha da özel bir yere sahip olan bu ziyarette, eğlenceli bir ortamda birlikte zaman geçirmekten ve bir iki saatliğine de olsa gerçek hayatın ritminden uzaklaşmaktan çok keyif aldık. Aynı etkinliğin devamlılığı için Darüşşafaka ile işbirliğimizin devam ettiğini de memnuniyetle belirtmek isterim.” dedi. Pastacılık konusuna ilgi duyan öğrencilerin mesleği yerinde deneyimleyebilmeleri adına gerçekleştirilen etkinlikte konuşan otel Genel Müdürü Radstrom “Sosyal Sorumluluk projelerimizin ilki olarak iş birliği yapmayı seçtiğimiz Darüşşafaka Cemiyeti, bugüne kadar sayısız çocuğun hayatını eğitimle değiştirdi ve değiştirmeye devam ediyor. Mutfağımızı ziyaret eden meraklı öğrenciler bir yandan otelin en önemli departmanlarından Yeme- İçme departmanı ve mutfak ekibinin faaliyet alanları hakkında bilgi alırken diğer yandan uzman şeflerimizin önderliğinde gerçekleştirdikleri cup cake atölyesinde çok eğlendiler. Her iki taraf için de değerli ve keyifli bir paylaşımdı” diye konuştu. Hyatt Thrive Projeleri: Hyatt Thrive Projeleri, sosyal sorumluluk, çevreyi koruma ve destek programlarını kapsıyor. Otel, bu kapsamda ilk çalışmasını Darüşşafaka ile gerçekleştirdi. Otel çalışanları, Darülaceze’de yaşayan büyüklerini de ziyaret etti. Hyatt Thrive Projeleri kapsamında, Karanlıkta Diyalog sergi ziyaretleri başlatıldı. Otelin bu projesi ile çalışanların, görme engelli kişilerin dünyalarını tanıma ve zorluklarını kavrayarak konuya duyarlılığının artırılması hedefleniyor. Kimsesiz çocuklar için erzak ve kıyafet bağışı ile ilgili çalışmaları devam eden otel, ayrıca hayvan barınaklarıyla birlikte yapılabilecek ortak projeleri değerlendiriliyor. Bakırköy bölgesinde çeşitli proje fikirleri üzerinde çalıştıklarını belirten Radstrom, çoğu Bakırköy ilçesi ve komşu ilçelerde ikamet eden 280 Hyatt Regency İstanbul Ataköy çalışanının sosyal sorumluluk projelerine gönüllü olarak tam katılım sağlama isteği ve çabasında olduklarını ve böyle bir ekiple pekçok başarılı projeye imza atacaklarına inançlarının tam olduğunu belirtti. CAROCARD BAHAR KAMPANYASI‘NDA MALTA TATİLİ KAZANDIRIYOR… Carousel Alışveriş Merkezi, Carocard ile sunduğu 1-30 Nisan tarihleri arasındaki kampanyasında bir şanslı çifte 3 gece 4 günlük Malta tatili hediye ediyor. Carousel, şansllı çifte, Akdeniz’in tam ortasında bulunan ve 3 adadan oluşan Malta’da unutulmaz bir tatil fırsatı yaşatacak. Talihliler, dev bir açık hava müzesi olarak anılan Malta Adası’nın arkeolojik kalıntıları ve kültürel anıtlarını da gezebilecek. AVM yetkilileri kampanya ile ilgili olarak, “AVM müşterilerimizin bu muhteşem tatili kazanmak için yapması gereken tek şey Carousel’e gelip Carocard çıkartarak nisan ayında üye mağazalarda en çok alışverişi gerçekleştirmeleri” dedi. Avm yetkilileri Carousel’in önümüzdeki dönemde yeni kampanyalarla müşterilerine çeşitli fırsatlar da sunacağını söylediler. E S K İ D O S T L A R B İ R A R AYA G E L D İ İzzet Ünver Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’nin düzenlediği dayanışma yemeğinde yıllarca birbirini görmemiş eski arkadaşlar bir araya geldi. Bakırköy Spor Vakfı Tesisleri’nde düzenlenen dayanışma yemeğinde eski günleri ve hatıraları yad eden dostlar bol bol sohbet ettiler ve çalınan müzikler eşliğinde gönüllerince eğlendiler. Gecede konuşan İzzet Ünver Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği Başkanı Ali Demirbaş, geçtiğimiz yıl kurulan dernek vasıtasıyla Türkiye’nin her yerine dağılmış İzzet Ünver Lisesi mezunlarını bir araya topladıklarını belirterek, “Uzun zamandır böyle bir gece düzenlemeyi planlıyorduk. Eski dostlarla biraraya geldik. Yıllardır birbirini görmeyen arkadaşlarımız buluştu. Bunlar çok güzel şeyler. Aynı zamanda yeni mezunlar da gecemize katıldı. Onlarla da tanışma fırsatı bulduk. Çok güzel bir gece oldu” dedi. Demirbaş, ayrıca İzzet Ünver Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’nin, eski ve yeni mezunları daha çok bir araya getirmek için yeni çalışmalarda yapacağını söyledi. 33 5 MUTLU GÜNLER Yusuf Y usuf Umut Yücel & Serap ASLANOĞLU EVLENDİLER CHP Bakırköy Eski İlçe Başkanı M. SAİT YÜCEL OĞLUNU EVLENDİRDİ CHP Bakırköy eski İlçe Başkanı Mehmet Sait Yücel, Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yapılan nikah töreni ile oğlu Yusuf Umut'u evlendirdi. Eczacı olan M. Sait Yücel'in oğlunun nikah töreninde Yücel’i eczacı ve siyasetçi dostları yalnız bırakmadı. Büyük bir katılımın olduğu nikah töreni ile dünya evine giren Serap ve Umut çiftinin nikahını Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan Bakırköy’de Rumelili vatandaşlarla kahvaltılı bir toplantıda bir araya geldi. İstanbul Sheraton Ataköy Otel’de düzenlenen kahvaltıya Emine Ülker Tarhan’ın yanı sıra, parti kurucularından Meltem Ünal Erzen ve Bakırköy eski Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Anadolu Partisi Kurucu Üyesi Meltem Ünal Erzen, tüm katılımcılara teşekkür ederek, kendilerine gösterilen ilgiden dolayı memnuniyetini dile getirdi. Rumeliler adına bir konuşma yapan Bakırköy Bizim Rumeli Derneği Başkanı Muharrem Çınar, ise, “Toplum tarafından çok sevilen, bu ülkenin en büyük mertebesine, Cumhurbaşkanlığı’na layık görülen Sayın Emine Ülker Tarhan’a ve yöneticilerine bizi bir araya getirdiği için teşekkür ederim” diyerek başladığı konuşmasında, Bakırköy’de Rumeli insanının gelenek ve göreneklerini yaşatmak amacıyla kurdukları Bizim Rumeli Derneği’nin kuruluşunda emeği geçen, dönemin Belediye başkanı Ateş Ünal Erzen’e ve eşi Meltem Ünal Erzen’e teşekkür ederek, dernek açılışlarında gazetelerde yapılan haberleri ve fotoğrafları gösterdi. Çınar “Biz Rumeli insanı Atatürk ilke ve inkılapları ile yetişmiş, milletini, vatanını ve bu ülkenin askerini seven insanlarız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tedirginiz. Ülkede çok büyük bir kaos var ve inanıyorum ki Anadolu Partisi bu ilke ve Kerimoğlu kıydı. Törene CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, geçmiş dönem Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in yanı sıra çok sayıda siyasetçi katıldı. Gelin ve damadın nikah şahitliğini ise Kemal Naci Ekşi, Mehmet Ali Özpolat, Sacit Yıldız, Yakup Akyüz, Halil Akyüz, Ahmet Gürbüz Ketenci ve Benan Baykal yaptı. yargının sadece basit uzlaşmazlıklara baktığını, devletin asli olarak ceza vermesi gereken gasp, cinayet ve tecavüz gibi konulara ise KCK’nın baktığını ifade etti. Tarhan, “Vergi onlar tarafından toplanıyor. Güvenlik onlar tarafından sağlanıyor. Şu anda sadece “….MIŞ” gibi yapan bir devlet var karşımızda” diye konuştu. Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan BAKIRKÖY’DE RUMELİLER’LE BULUŞTU inkılaplara sahip çıkacak, bizlerinde içi rahat edecektir” diyerek konuşmasını tamamladı. Kahvaltı da konuşan Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan, “Türkiye, 13 yıldır bir zalimin elinde oyuncak oldu diyerek, ekonomiden, siyasal olaylara, kadın haklarından eğitime, komşu ülkelerle ilişkilerden daha pek çok konuya kadar her alanda çökmüş durumdayız. Siyasetimiz tıkandı.” dedi. “YARGI, KANUN VE HUKUK HAKİMİYETİ KALMADI” Yargı, kanun ve hukuk hâkimiyetinin kalmadığını kaydeden Tarhan, yargıcı arkadaşlarının da söylediklerinden yola çıkarak, “CHP’NİN 6 OK’U KIRILMIŞTIR” Muhalefeti ve özellikle CHP üst yönetimini de eleştiren Tarhan, “CHP her şeyden önce Ulu Önderimiz Mustafa Kemal’in partisidir. Kuruluş amacı çok kıymetlidir. Tabanı kıymetlidir. Hepsine saygı duyuyorum ama CHP’nin üst yönetimi 6 okunu kırmış atmıştır” dedi. “CUMHURİYET’E SADAKAT BORCUMUZ VAR” Tarhan ayrıca, “Ya siyahı, ya griyi seçeceksiniz, tıpış tıpış oy vereceksiniz dediler. Bize siyaha veya griye oy verin diye dayatıldı. Biz siyah ya da gri değil kırmızıydık ve bu kırmızının doğuşudur Anadolu Partisi. Gezi ruhunda canını veren gençler ne dedi. Bana dayatamazsın dedi. Bana dayatamazsının ruhudur Anadolu Partisi” diyerek konuşmasını sonlandırdı. Konuşmasının ardından tek tek masaları gezen ve katılımcılarla sohbet eden Emine Ülker Tarhan, gösterilen ilgiden ve sıcaklıktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Cumhuriyete sadakat borcumuz var ve bunu hep birlikte ödeyeceğiz” dedi. (Yavuz ARPACIK) S A H İ L E G E Ç M E K YA S A K 25 HAZİRAN 2010 MERAK EDİYORUZ (!) Ataköy Sahili’ni bu hale getirenler, fotoğraflara baktığınızda yüzünüz kızarıyor mu? 25 MART 2015 TOKİ İstanbul Emlak Daire Başkanı Ali Seydi Karaoğlu’na soruyoruz; ÇALIŞMANIZ NE ZAMAN SONUÇLANACAK? 11 Temmuz 2014 günü Bakırköy Belediyesi Ataköy Sahili’nde Özyazıcılar’a ait inşaatları mühürlemişti. Mühür işlemi sonunda TOKİ İstanbul Emlak Daire Başkanı Ali Seydi Karaoğlu, yapılan mühürleme işleminin yanlış olduğunu belirtmiş ve tarihi eserlerin bulunduğu parsel için şu konuşmayı yapmıştı. TOKİ'nin Ataköy Sahili için halkın lehine projeler planladığını belirterek: “TOKİ Başkanımız Ergün Turan Bey'in bize bir talimatı var. ‘Ataköy Sahili’nde bulunan 60 bin metrekare yüzölçümlü Baruthane'nin sadece rekreasyon alanı olarak düzenlenmesine ilişkin yasal mevzuat çerçevesinde bir çalışma yapın’ dedi. Bunu burada ilk defa açıklıyoruz. Baruthane arazisi TOKİ'ye ait, mülkiyeti 70 milyona aittir, sadece Ataköylüler’e ait değildir. Biz bu alanın rekreasyon alanı olarak düzenlenmesi için çalışma yapıyoruz.” Aradan 10 ay geçmesine rağmen çalışmaların sonucu hakkında hiçbir açıklama yapılmadı. Karaoğlu’dan, tüm aramalarımıza rağmen geri dönüş alamadık. ÖNERİDE BULUNMUŞTUK Gazetemiz Haziran 2010 tarihinde üstteki resmi bir öneri başlığı ile yayınlayarak, tarihi binaların bulunduğu bu parseli kültür hizmetlerinde kullanılmak üzere Bakırköy Belediyesi’ne verilmesini önermiştik. Böyle yapılsaydı ağaçlar kesilmeyecek halk bu parselde denize ulaşabilecekti. Geçtiğimiz günlerde Tarihçi - Yazar Turgay Tuna ile birlikte; Köşk-ü Humayün’ün deniz tarafında bulunan Osmanlı Tuğrası’nın durumunu öğrenmek için oraya gittiğimizde bakın neler oldu? Sahile giriş maceramızın fotoromanı... (Sayfa 18.’de) Ataköy Sahili’ndeki K ö ş k - ü H u m a y ü n kulesini ancak buradan böyle görebilirsiniz.