TÜRK DİLİNİN BALKAN DİLLERİNE ETKİSİ

Transkript

TÜRK DİLİNİN BALKAN DİLLERİNE ETKİSİ
TÜRK DÝLÝNÝN
BALKAN DÝLLERÝNE ETKÝSÝ
Dr. Selçuk KIRBAÇ
Amra DEDEÝC KIRBAÇ
48 TÜRK DÝLÝNÝN BALKAN DÝLLERÝNE ETKÝSÝ
Viel entlehnt, viel gelernt
‘Çok kelime aldý, çok þey öðrendi.’
Türk diliyle Balkan dilleri arasýndaki yakýnlýklarýn kökü Balkan yarýmadasýnýn
uzak geçmiþine gider. Avrupa tarihinde önemli bir yeri olan bu coðrafyada yerleþen
milletler, eski çaðlardan beri dil ve kültür iliþkisi içinde olmuþlardýr. Ýlk Türk akýnlarý
buraya Hunlarla baþlamýþ, ardýndan gelen Bulgarlar, Avarlar, Peçenekler, Uzlar,
Kuman-Kýpçaklarla devam etmiþtir. Bütün bunlardan sonra bölgedeki Osmanlý
hâkimiyeti ile de Balkan milletlerinin diliyle Türk dili arasýndaki iliþkiler en üst seviyeye çýkmýþtýr. Türk topluluklarýnýn Balkan yarýmadasýna deðiþik dönemlerdeki bu
geliþleri þüphesiz Balkan milletlerinin de tarihlerini büyük ölçüde þekillendirmiþtir.
Böylece Türk tarihi ile Balkan milletlerinin tarihi paralel olarak yaþanmýþ, siyasî
etkinin yanýnda görülen kültürel etki de kesintisiz olarak sürmüþtür.
Þimdiki hâlde Türk dilinin Balkan dilleri ile iliþkilerini anlayabilmek için
Türklerin Balkanlara geliþlerinin tarihî altyapýsýný çözmemiz gerekir.
Hunlar, 350 tarihinden sonra Alanlarý yenip Hazar denizi çevresini kendilerine
baðladýktan sonra güneye doðru ilerleyerek bugünkü Türkiye arazisini istilâ
etmiþlerdir. 378’de Edirne’ye ulaþan Hunlar, 380 yýllarýnda Tuna civarýnda görülürler. Roma imparatorluðunun doðu ve batý diye ikiye ayrýlmasýný kolaylaþtýrýrlar.
Hun imparatoru Attila 452’de Roma duvarlarý önündedir. 453’te Attila’nýn
ölümünden sonra Hun devleti parçalanmaya baþlar.1 Bu parçalanma, kendilerinden sonra Doðu ve Orta Avrupa’ya gelecek Türk topluluklarýna yollar ve
hatýralar býrakýlmasýna mani olmaz. Hun adý uzun zaman Avrupalý ve Bizanslý
yazarlarýn eserlerinde yaþamaya devam eder.2
5. yüzyýlda Tuna ötesinde görülen Batý Ogurlarýndan sonra Orta Avrupa’da
kudretli bir devlet kurarak çeþitli Germen ve özellikle Slâv kabilelerini hâkimiyetleri
altýna alarak 250 sene kadar Avrupa siyeset ve kültürüne yön veren Avarlarý3
Balkanlarda görüyoruz. Avarlar, VI. yüzyýldan itibaren Slâvlarýn Doðu Avrupa ve
Balkanlara yerleþmesini saðlamýþlardýr. Avar hakanlýðýnca ihtiyaç duyulan toprak
mahsüllerini elde etmek için Slâvlara, tarým iþleri, ayný zamanda sýnýr bekçiliði yaptýrýlmýþ ve deðiþik Slâv kabileleri, bugünkü Çekoslavakya’ya, Elbe nehri boyuna,
Dalmaçya kýyýlarýna, Balkanlara Avarlar tarafýndan sevk edilmiþlerdir.4 Böylece
Avarlar, Balkanlarda Slâvlarýn yol açýcýlarý olmuþlardýr. Slâvlarýn IV. Yüzyýla kadar
Gotlarýn tesiri altýnda olduðunu, Hunlarýn Got hâkimiyetine son verince Slâvlarýn
Hunlara tâbi olduklarýný biliyoruz.5 Daha sonra da Slâv tarihinin Orta Avrupa ve
Balkanlarda Avar tarihinin ayrýlmaz bir parçasý olduðu görülür. Bu devir,
Güneydoðu Avrupa kavimlerinin tarihi açýsýndan çok önemlidir.
Elimizdeki bilgilere göre Hýrvatlarýn atalarýnýn kuzeyden Adriyatik denizine olan
göçlerinde aþaðýdaki reisleri bulunuyordu: Külük (Türkçe meþhur), Mugel, Alpel
GORA ABÝDESÝ 49
(Türkçe kahraman), Buga (Türkçe boða). Dalmaçya ile ilgili belgelerde Türkçe ve
Moðolca ‘okçu’ demek olan Mergen adýnýn da sýkça geçtiði görülür. Bu þahýs adý
XIII. yüzyýla kadar Hýrvatlar tarafýndan kullanýlmýþtýr.6 Yine Macar krallarý adýna
Hýrvatistan’ý idare eden vali anlamýndaki bân unvaný da Avarca bagan veya bayan
kelimesinden gelmektedir. ‘Bayan’ zengin, kudretli kelimesi ile bir ve aynýdýr.
‘Bayan’ kelimesinin büzülmesi ile kelime bân þeklini almýþtýr. Altay kavimlerinde
daha çok kiþi adý olarak kullanýlan bayan kelimesi BOGYAN þeklinde Eski Rusçaya
geþmiþtir. Bu kelime daha sonra Macarcaya da geçmiþtir.7
375’ten sonra Hunlar, 558’lerde Avarlarýn hareketlerine benzer göç hareketleri
860 yýllarýnda tekrarlanmýþ, Peçenekler bu tarihlerde Ýdil nehrini geçip batýya doðru
ilerlemiþlerdi. Bu hareketlenme Doðu ve Orta Avrupa ile Balkanlarýn siyasî ve etnik
geliþmelerine, bu bölgedeki halklarýn kaynaþmalarýna yol açacaktýr.8 Peçeneklerin
Tuna-Don arasýndaki yurtlarýnda bulunan diðer Balkan milletlerine olan tesirleri de
gün geçtikçe artacaktýr. 1091 tarihine kadar devam eden bu Peçenek gücü Uzlarýn
baskýsýyla 1036’dan itibaren Balkanlara inmiþti. 1048’den sonra birçok Peçenek
zümresinin Bizans’ýn hizmetine girdiði ve Anadolu’ya da götürüldükleri bilinmektedir. Bu yüzden bugün Anadolu’da Peçeneklerle ilgili yer adlarý mevcuttur.9
XI. Yüzyýlda Peçenekler, bugünkü Bulgaristan ve Makedonya’da Bizans
imparatorlarý tarafýndan toplu olarak yerleþtirmiþlerdir. 29 Nisan 1091 tarihinde
Kumanlar tarafýndan yenilgiye uðratýlan Peçeneklerin bazý kalýntýlarý da Vardar
nehri boyunda, Bosna’da ve diðer yerlerde iskân edilmiþlerdir.10 Onlarýn hatýralarý
ise bugün Balkanlarda Sýrbistan’daki, Romanya’daki, Macaristan’daki pekçok yer
adýnda görülmektedir.11
Kumanlar, Karadeniz’den kuzeye uzanan bozkýrda Uz ve Doðu Peçenek kalýntýlarýný da kendi içlerinde eritmiþler, 1080 sýralarýnda Aþaðý Tuna ve Karpatlara
kadar ulaþmýþlardýr. Kumanlar, Balkanlara gelmeleriyle burada kesin bir rol oynamaya baþlamýþlar ve gelecek yüzyýllarýn tarihî geliþmelerini çizmiþlerdir.12 XI. Yüzyýl
sonlarýnda Karadeniz’in kuzeyindeki bozkýrlar tamamýyla Kýpçak-Kumanlarýn eline
geçmiþ bulunuyordu. Buralarý Doðu kaynaklarýnda Deþt-i Kýpçak adýyla anýlmaya
baþlanmýþ ve bu ad Moðol istilâsýndan sonra genelleþmiþtir.13
Kumanlar, 1239-1240 yýllarýnda müstakil hayatlarýnýn sona ermesine kadar
geniþ bir sahada rol oynamýþlardýr. Daha sonra birçoðunun Balkanlarda faaliyette
bulunduklarý ve oralarda yerleþtikleri de malûmdur. Kumanlardan Balkanlara
birçok yer, nehir, dað, tepe, göl, köy, þehir ve kiþi adý kalmýþtýr. XIV. Yüzyýl Macar
kaynaklarýnda yaklaþýk 160 Kuman þahýs adý yerleþme adlarýndadýr.
Macaristan’daki Kuman menþeli yer adlarý arasýnda Debretsen (Tepresin), Kartsag
(Karsak), Bagdaþ, Bogaz bulunur. XV. ve XVI. Yüzyýl arþiv belgelerinde zikrolunan
Romen devlet büyüklerinin adlarý arasýnda Akbaþ, Aslan, Bars, Buga, Kara, Kazan,
50 TÜRK DÝLÝNÝN BALKAN DÝLLERÝNE ETKÝSÝ
Kuman, Temirtaþ, Togrul, Tonguz vardýr.14 Bugün Makedonya’da bulunan
Kumanova þehir adýný da bunlara eklemek gerekir.
Romen etnik zümresinin oluþmasýnda da Kumanlarýn rolü son derece büyük
olmuþtur. Zira önce Peçenekler ardýndan Kumanlarýn 350 sene boyunca Romen
nüfusuyla onlarýn efendileri olarak birlikte yaþadýklarý düþünüldüðünde bu durumun hiç de þaþýrtýcý olmadýðý görülür. Bu birliktelik pek çok kiþi ve yer adýný böylelikle hatýra olarak býrakmýþtýr. Hatta daha sonralarý Osmanlýlarýn bu bölgeye
gelmeleriyle birlikte onlardan yer adý hatýralarýnýn fazla kalmayýþýný da bununla
açýklamak mümkündür. Çünkü Osmanlý Türklerinin kelime hazinesinin büyük
kýsmý Kumancada da mevcuttu. Romen millî sülalesinin kurucusu olan
Basaraba’nýn adýnýn da Türk dili kökenli olabileceðini hatýrlatmak gerekir.
XIV. yüzyýlýn sonlarýnda ve XV. yüzyýlýn ilk yarýsýnda Türkler, Balkanlara gelince
yeni bir din, yeni sosyal düzen ve devlet idaresi, yeni kurumlar ve yeni bir dil getirmiþlerdir. Türklerin Balkanlardaki bu egemenlik yýllarý, Balkan milletlerinin maddî
ve manevî hayatlarýnda önemli izler býrakmýþtýr. Yeni kurumlar ve yeni kavramlar
yeni kelimeleri de beraberinde getirmiþ böylece en güçlü etki Balkan milletlerinin
dillerine olmuþtur.
Yeni idarenin baþýnda bulunan Türk memurlarýnýn halkla temasý, bazý bölgelerin
Türklerle iskâný, Ýslâmiyetin kabulüyle Ýslâm kültürünün yerleþmesi, bununla birlikte dinî kelimelerin kullanýlmaya baþlamasý, Türklerin getirmiþ olduklarý yeni zanaatlar, bazý öðrencilerin Ýstanbul’a eðitim için gitmeleri ve Türkçe eðitim görmeleri;
kendi memleketlerine dönünce Türkçe kelimeleri kullanmalarý ve yaymalarý
Balkan dillerine binlerce kelimenin girmesine sebep olmuþtur. Bunlara ilâve olarak
Osmanlý yönetiminin buradaki milletlerin dillerini rahatça kullanmalarýna izin vermeleri ve aslâ baský yapmamalarýnýn Türkçe kelimelerin bu dillere girmesine sebep
olmuþ ve insanlarýn bu kelimeleri kolaylýkla benimsemesini saðlamýþtýr.15
Bugün Sýrpça, Hýrvatça, Boþnakça, Makedonca, Arnavutça, Romence,
Bulgarca ve Yunanca’da Türk dilinden bu dillere geçmiþ kelimeleri görüyoruz.
Dilbilim çalýþmalarýnda ‘superstratum’ olarak adlandýrýlan üsttabaka etkisi Balkan
dillerinde gerçekleþmiþ, maddî kültür öðelerinden baþlayarak buradaki diller Türk
dilinden etkilenmiþtir.
Balkan dillerine Türk dilinden geçen kelimelerden anladýðýmýz hem Türk dili
kökenli hem de Türk dili aracýlýðýyla bu dillere geçen Arapça, Farsça, Lâtince,
Grekçe kökenli kelimelerdir. Bu kelimeler Türk dili vasýtasýyla, Türk dilinin
fonetiðiyle bu dillere geçmiþtir. Tabiî bu ödünçlemeleri deðerlendirirken yalnýz Türk
yazý dilini göz önünde tutmak hatalý olacaktýr. Zira bu kelimeleri izah ederken
Balkan yarýmadasýnda konuþulan Türk aðýzlarýný da hesaba katmak gerekir. Diðer
taraftan Balkan dillerinde kullanýlan Türk ödünç kelimeleri arasýnda ortak
GORA ABÝDESÝ 51
kelimelerin olduðu da ilgi çekici bir durum olarak kaydedilmelidir.
Balkan dillerine Tük dilinden geçen kelimelerin incelenmesi konusu XIX.
Yüzyýldan itibaren araþtýrmacýlar tarafýndan ilgi görmüþtür. Genellikle her bir
Balkan dili için ayrý olarak yapýlan bu çalýþmalar bugün büyük mesafe katetmiþlerdir. Sýrpça-Hýrvatçaya geçen Türk dili unsurlarýna ilk ilgiyi Otto Blau uyandýrmýþtýr.16 F. Miklošix ise ilk defa bu konuyu bilimsel bir þekilde ele almýþtýr. O, SýrpçaHýrvatçadan baþka diðer Balkan ve Slâv dillerine geçen Türkçe unsurlarý da
iþlemiþtir.17
Sýrpça-Hýrvratçaya Türk dilinden geçen kelimeleri ayrýntýlý olarak inceleyip diller
arasý ödünçlemeler konusunda dünyanýn en ilgi çekici eseri olarak kabul edilen
‘Turcizmi u srpskohrvatskom jeziku’ adlý sözlük, Abdulah Škaljid’e aittir.18 Bu eserden önce ve sonra da bu konuda pek çok çalýþma yapýlmýþ, bu dile Türk dilinden
geçen unsurlar deðiþik yönleriyle deðerlendirilmiþlerdir.19
Türkçenin Bulgarcaya etkisi hakkýnda da birçok çalýþma yapýlmýþtýr: Stefan
Mladenov (1880-1963), Bulgarca’daki eski ve yeni Türkçe alýntýlarla uðraþmýþtýr.
Verojatni i mnimi ostat’ci ot ezika na Arparu bulgari v novobulgarska rex. Godišnik
na Sofijskija Universitet. Ýstoriko-filologixeski fakultet 17, 1921, 201-288; Prof.
B.Conev, Turski dumi v bulgarski ezik, Godišnik na Sofijskija univerzitet, Ýstoriskofilologixeski fakultet XXV, 4; Kiril Mirxev, Za sudbata na turcizmite v bulgarski ezik,
Ýzvestija na Ýntituta za Bulgarski ezik, kn. II (1952), 117-127.
Türk dilinden Makedoncaya geçen unsurlar hakkýnda Olivera Jašar
Nasteva’nýn çalýþmalarýný öncelikle kaydetmek gerekir: Makedonskite kalki od
turskiot jazik, Makedonski Jazik 13-14, 1962-3, 109-172; Tursko-makedonski leksixki vkrstuvanja i mešanja. Godišen zbornik na Filološkiot Fakultet na
Univerzitetot vo Skopje 15, 1963, 349-384. Romen dilindeki Türkçe unsurlar
hakkýnda L. Þaineanu’nun önemli eseri anýlmaya deðerdir: Ýnfluenta orientala
asupra limbei si culturei romaneþti I-II, Bucureþti 1910. Arnavutluk’ta Ekrem
Çabej, Türkçeden Arnavutçaya geçen alýntýlar üzerinde durmuþ ancak bu konuda
toplu bir eser yayýmlamamýþtýr. Daha sonra bu konu üzerinde Norbert Boretzky’nin
bu konuyu iþlediðini görüyoruz: Der türkische Einfluss auf das Albanische. Teil 1:
Phonologie und Morphologie der albanischen Turzismen. Wiesbaden, 1975.
C.Coukidis, ‘Türkçeden Geçme Yunanca Kelimeler Sözlüðü’ adlý eserinde hem
Türkçeden Yunancaya hem de Yunancadan Türkçeye geçmiþ unsurlarý ele alýr:
Leksilogion Ellinikon Lekseon Paragomenon ek tis Tourkisis, Atina, 1960.
Türk dilinden Sýrpça, Hýrvatça ve Boþnakça’ya pek çok unsur geçmiþtir. Burada
öncelikle Sýrpça, Hýrvatça ve Boþnakça’dan ne kastedildiðini açýklamak gerekir.
Zira iki dünya savaþý arasýndaki dönemde Sýrpça-Hýrvatça veya Hýrvatça-Sýrpça,
Sýrplarýn, Hýrvatlarýn, Boþnaklarýn ve Karadaðlýlarýn ortak diliydi. Yugoslavya’nýn
52 TÜRK DÝLÝNÝN BALKAN DÝLLERÝNE ETKÝSÝ
daðýlmasý ve son savaþla (1992-1995) birlikte adýný andýðýmýz bölgelerde üç ayrý
standart dil ortaya çýkýyor: Boþnakça, Sýrpça, Hýrvatça. Türk dilinden Boþnakça,
Sýrpça ve Hýrvatça’ya geçen kelimeler için ‘Turcizmi’ tabiri kullanýlýr. Bu tabir, Türk
dilinden geçmiþ bütün kelimeler için yani hem Türkçe hem de Arapça, Farsça,
Lâtin ve Grek kökenli kelimeler için geniþ anlamda kullanýlýr Bundan hareketle de
son yýllarda Turcizmi yerine Orientalizm kelimesinin de tercih edildiði görülüyor.20
Turcizmi konusunun en kapsamlý olarak incelendiði eser olarak bilinen ‘Turcizmi
u srpskohrvatskom jeziku’ adlý eserinde Abdulah Škalji, bu dile Türk dili aracýlýðýyla giren 8742 kelime ve kavram incelemiþtir.21 Askerlikten bürokrasiye, sanattan
týbba, yemek kültüründen atçýlýða kadar tespit ettiði 38 alandan derlediði ‘turcizmi’
kelimeleri inceleyen Škaljid, Türkçe unsurlarýn anlaþýlmadan Halk edebiyatý ürünlerini anlayabilmenin mümkün olmadýðýný belirtiyor. Çünkü halk edebiyatýndaki
kelimeler toplayýcýlar tarafýndan orijinal þekilleriyle korunmuþlardýr. Diðer taraftan
Osmanlýlar Balkanlardaki dilleri serbest býrakmýþlar ve bu konuda hiçbir baský yapmamýþlar, Turcizmi kelimeleri de plânlý olarak ve baskýya dayalý olarak bu dillere
girmediðinden tepki almamýþlardýr. Sadeleþme dönemlerinde de hoþgörüyle
karþýlanmýþlardýr. Germen kelimelerine daha sert yaklaþýlmýþtýr. Bugün dilde
karþýlýklarý olduðu hâlde Turcizmi’nin tercih edildiðini görüyoruz. Gazetelerdeki ‘dor
sokak’ kör sokak yani çýkmaz sokak, ‘ortakluk’ ortaklýk, ‘yavaþluk’ yavaþlýk, dikkatsizlik, kararsýzlýk bunun örnekleridirler.22 Ayrýca þu kelimelerin daha çok Türkçeleri
tercih edilir: alat (âlet)-oruve, barut-eksplosiv, xaršaf (çarþaf)-plahta, peškir (peþkir)ruxnik, sanduk (sandýk)-kovxeg, pamuk-vata.23
Bazý Turcizmi kelimelerin Boþnakçada baþka karþýlýklarý yoktur: Boja (boya,
renk), bubreg (böbrek), xekid (çekiç), limun (limon), majmun (maymun), šeder
(þeker).24 Ayný þekilde bazý yemek isimlerinin de Türk kelimelerden baþka karþýlýklarý yoktur: Boza, salep, šerbe (þerbet, aðda), burek (börek), bamja (bamya).
Ev kültürüyle ilgili de Türk dilinden Boþnakçaya geçmiþ pek çok kelime vardýr:
Ýbrik, cezva (cezve), tepsija (tepsi), minder, postedija (posteki), pendzer (pencere),
bakrax (bakraç), bešika (beþik), xaršaf (çarþaf), xekid (çekiç), dušek (döþek), halija
(halý), havlija (avlija) (avlu), jastuk (yastýk), jatak (yatak), jorgan (yorgan), kapija
(kapý), kazan, kašika (kaþýk), leven (leðen), musafir (misafir), sofra (sofra), tendzera
(tencere), tepsija (tepsi), testija (testi) ve diðerleri.
Pek çok dinî kelime de yine Türk dilinden Boþnakçaya geçmiþtir: Pejgamber
(peygamber), abdest, serdzada (seccade), dzamija (cami), tespih, hutba (hutbe),
dova (dua), ikindija (ikindi namazý), jacija (yatsý namazý), mezar, nidah (dinî nikâh).
Türk dilinden Boþnakçaya geçmiþ kelimelerde kullanýlan yapým eklerinin Slâv
kökenli kelimelere de geldiði ve yeni kelimeler türetildiði görülür: Bezobrazluk
(yüzsüzlük), lopovluk (hýrsýzlýk), bombonddija (þekerci), govorddija (konuþmacý),
GORA ABÝDESÝ 53
Mostarlija (Mostarlý). Diðer taraftan Türkçe kelimelerin Slâv fiil þekilleriyle kullanýldýðý görülür: Anlaisati (anlamak), begenisati (beðenmek), bajramovati (bayram
yapmak), ašikovati (âþýk olmak).25
Türk dilinin Makedonca’ya da etkisi büyüktür. Bazý Türkçe unsurlar Sýrpça,
Hýrvatça ve Boþnakça’ya Makedonca vasýtasýyla girmiþtir. Yüz sene önce
Türkçenin burada resmî dil olarak kullanýlmasý Makedonca’ya pek çok Türkçe
unsurun girmesine sebep olmuþtur. Bugün Makedonca’nýn hem konuþma hem de
yazý dilinde kelime kadrosunun büyük bir kýsmýný Türkçe kelimeler meydana
getirmektedir. Türkçenin Makedonca üzerindeki bu etkisini Ýkinci Dünya
Savaþý’ndan sonra Yugoslavya dâhilinde kurulan Makedon devletinde
Makedoncanýn baðýmsýzlaþmasýyla baþlayan dil tasfiyeciliði de durduramamýþtýr.26
Bugün Makedoncada Türkçe kelimelerin kullanýlmasýndan bilinçli olarak kaçýnýlmakta, Türkçe kelimelerin sayýsýnýn en aza indirilmesine çalýþýlmaktadýr. Bütün bu
çabalara raðmen Makedonca’daki Türkçe kelimelerin sayýsý çok fazladýr. Makedon
dilinin 1994 baskýlý yeni sözlüðünde 3404 Türk dilinden geçmiþ kelimenin varlýðý
tespit edilmiþtir.27 Sýfatlar, fiiller, zarflar, ünlemler gibi türlere ait kelimeler
Makedonca’da kullanýlmaktadýr: Bol (bol), eksik (eksik), karaman (kahraman),
kurnaz (kurnaz), uygun (uygun), sabayle (sabahleyin), karþi (karþý), iç (hiç),
badiyava (bedava, boþuna), maksus (mahsus), aferim (aferin), yazak (yazýk), sakan
(sakýn), batisa (batmak), bitisuvanye (bitmek), kazandisuvanye (kazanmak). Þu
ikilemeler ilgi çekicidir: tek-tuk (tek tük), karþi karþiya (karþý karþýya), çat-pat
(zaman zaman, çat pat).
Petko Saljakov adýndaki bir Bulgar bilim adamý 1880-1890 yýllarýnda içinde
10.000 Türkçe kelimenin bulunduðu bir Bulgarca sözlük hazýrladý. Bulgarca’da bu
derecede büyük oranda Türkçe kelimenin bulunduðunu açýða çýkaran Saljakov’un
sözlüðü milliyetçi gruplar tarafýndan büyük bir tepki ile karþýlandý.28 Ancak bu
sözlükle de Bulgarca üzerindeki Türk dili etkisi görüldü. Bulgar Köken Bilgisi
Sözlüðü29, Bulgarca’ya Türk dilinden geçmiþ pek çok kelime vermektedir: Bardak,
djušek (döþek), iorgan (yorgan), musaka (musakka), atmaca (atmaca), armagan
(armaðan), acemija (acemi), veresija (veresiye).30
Türk topluluklarýnýn Balkanlara gelmesiyle Romenlerin de tarihleri deðiþmiþ ve
uzun süren Türk hâkimiyetiyle birçok Türkçe kelime, yer ve kiþi adlarý Romenceye
girmiþtir. Türk dilinden Romenceye giren Türkçe unsurlar hakkýnda klâsikleþen
eserin sahibi Þuineanu’nun tespitleri bu durumu açýkça göstermektedir.31 Romen
kavminin Peçenek ve Kumanlarla birlikte yaþamasýyla bu dönemden itibaren
Romenceye girmeye baþlayan Türkçe unsurlar Osmanlýnýn bu bölgeye hâkim
olmasýyla bir kat daha artmýþtýr. Bugün Romencede aschér (asker), bucán (bakkal),
eled (yelek), boiá (boya), baþ (baþ, önce, þef) kelimeleri kullanýlýr. Ayrýca
54 TÜRK DÝLÝNÝN BALKAN DÝLLERÝNE ETKÝSÝ
Romencedeki adám babadam deyiminin de Türkçe ‘Âdem Babadan’ geldiðini
biliyoruz. Bu deyim Romencede ‘her zaman, Âdem Babadan beri’ anlamýnda kullanýlmaktadýr.32
Arnavut Araþtýrmacý Tahir Dizdari halk aðzýndaki Türkçe kelimeleri ve deyimleri
derlemiþ ve 4000 kelimeyi aþan bu unsurlarý dikkatle incelemiþtir.33 Bu da Türk
dilinin Arnavutça üzerindeki etkisini göstermesi bakýmýndan dikkate deðerdir.
Arnavutçadaki Türkçe unsurlarla ilgili birkaç örnek: agallarë (aðalar), kapixhik
(kapýcýk), jerli (yerli), izinli (izinli), bahçevanxhi (bahçivan), pashallëk (paþa), beshllëk (madenî beþ para).
SONUÇ VE DEÐERLENDÝRME
Türk dilinin Balkan dilleri üzerindeki etkisini anlayabilmek için Türk topluluklarýnýn Balkanlardaki tarihini bilmemiz gerekir. Bu tarih, bize, Türklerin Balkanlarda
en eski çaðlardan itibaren yaþadýklarýný gösterir. Hunlarla baþlayan Türk akýnlarý
onlarýn ardýndan gelen birçok Türk topluluðuyla devam etmiþ, Osmanlýlarýn bu
bölgeye gelmeleriyle Balkanlardaki Türk izleri âdeta perçinlenmiþtir. Bu izlerden en
kalýcý olaný dilde olmuþ, Türk dilinden yüzyýllar boyunca Balkan dillerine geçen
Türk unsurlarý bu dillerde yerleþmiþtir. Ýlk Türk topluluklarýnýn dillerinden Balkan
milletlerinin dillerine geçen kelimeler yerli ve yabancý bilim adamlarýnýn ilgisini çekmiþ ve bu sahada yapýlan araþtýrmalar Türk dilinin Osmanlýdan önce de Balkan dillerine etkisini göstermiþtir. Osmanlýlarýn Balkanlara gelmeleriyle bu etki daha da
artmýþ, Balkan coðrafyasýnda Türk dilinin etkisinin görülmediði yer kalmamýþtýr.
Binlerce kelime bu dillerde hâlâ varlýðýný korumaktadýr. Binlerce yer adý hâlâ
Balkanlarda Türkçe olarak yaþamaktadýr. Maddî ve manevî kültürün her alanýndaki kelimelerden, yer adlarýnadan kiþi adlarýna kadar Türk dilinin malý olan bu
kelimeler Balkan dillerinde kullanýlmaktadýr.
Balkanlara tarih boyunca pek çok millet göç etmiþ ve buraya göç eden milletlerin tarihi Türk tarihiyle daima beraber olmuþtur. Bu yüzden de Balkan milletleri
hakkýnda yapýlan çalýþmalar her Balkan milletini ayrý ayrý ilgilendirmektedir. Bu
baðlamda anýlan saha ile ilgili yapýlan çalýþmalarý dikkatlice deðerlendirmek, yeni
çalýþmalarý Balkan milletlerinin yüzyýllarca paralel olarak devam eden tarihî
altyapýsýný düþünerek yapmak gerekir.
Türkler, Balkan coðrafyasýnýn en eski halklarýndandýr, bu topraklarýn yerli
halkýdýr. Yapýlan dil çalýþmalarý bu durumu net olarak bize göstermektedir.
GORA ABÝDESÝ 55
DÝPNOTLAR
1- L.Rasonyi, Tuna Köprüleri, Ankara, 1974, s.1-3.
2- Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyýllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve
Devletleri, Ankara, 1972, s. 23.
3- Ýbrahim Kafesoðlu, Türk Millî Kültürü, Ýstanbul, 1988, s.151.
4- Age. s.156.
5- L.Rasonyi, Tarihte Türklük, Ankara, 1988, s.82.
6- L.Rasonyi, Tuna Köprüleri, Ankara, 1974, s.11.
7- Talât Tekin, Tuna Bulgarlarý ve Dilleri, Ankara, 1987, s. 47; L.Rasonyi, Tuna Köprüleri,
Ankara, 1974, s.12.
8- Kurat, age. s.46.
9- Kurat, age, s.63.
10- Kurat, age. s.64.
11- L.Rasonyi, Tuna Köprüleri, Ankara, 1974, s.59-67.
12- Age. s.88.
13- Kurat, age. s.73.
14- L. Rasonyi, Tarihte Türklük, Ankara, 1988, s.144, 151.
15- Abdulah Škalji, Turcizmi u srpskohrvatskom jeziku, Sarajevo, 1989, s.12-14; H.Kaleši,
Arnavut Dilinde Kullanýlan Osmanlýca-Türkçe Ekler, Bilimsel Bildiriler 1972, s.141.
16- Dr. Otto Blau, Bosnich-türkische Sprachdenkmäler, Leipzig, 1868.
17- F. Miklošix, Die türkischen Elemente in den südost-und osteuropaischen Sprachen,
1884, 1885, 1889, 1890.
18- Abdulah Škaljid, Turcizmi u srpskohrvatskom jeziku, Sarajevo, 1989.
19- Bu konuda yapýlan çalýþmalar burada yazýlamayacak kadar çoktur ve bu konu ayrýca
çalýþmaya deðerdir. Burada sadece bu konuda yapýlmýþ önemli çalýþmalardan birinin adýný
yazmakla yetineceðiz: Dr. Hanka Vajzovid, Orijentalizmi u Knjizevnom Djelu, Sarajevo,
1999.
20- Dr. Hanka Vajzovid, Orijentalizmi u Knjizevnom Djelu, Sarajevo, 1999, s.11.
21- Abdulah Škaljid, Turcizmi u srpskohrvatskom jeziku, Sarajevo, 1989.
22- Škaljid, age. s.12-14
23- Senahid Halilovid, Bosanski Jezik, Sarajevo, 1991, s.36.
24- Age. s.36.
25- Škaljid, age. s.41-43.
26- Hamdi Hasan, Bugünkü Makedonca Sözlükte Türkçe ve Türkçeleþmiþ Kelimeler, V.
Uluslar arasý Türk Dili Kurultayý Bildiriler I, 20-26 Eylül 2004, Ankara, 2004, s.1355-1366.
27- Age. s.1356.
28- Ýrfan Morina, Balkan Bilim Çevrelerinin Türkçe Kelimelere Karþý Aldýklarý Tavýr, V.
Uluslar arasý Türk Dili Kurultayý Bildiriler I, 20-26 Eylül 2004, Ankara, 2004, s.2137.
29- Býlgarski Etimologixen Rexnik, Sofia, 1962.
30- Doðan Aksan, Türkçenin Söz Varlýðý, Ankara, 1996, s.138
31- L.Þuineanu, Ýnfluenta orientala asupra limbei si culturei romaneþti I-II, Bucureþti 1910.
32- V.Buescu, Langue roumaine etymologies roumano turques: ORBÝS, XVI, 289-341 için
bk. Aksan age. s.140.
33- Ýrfan Morina, Balkan Bilim Çevrelerinin Türkçe Kelimelere Karþý Aldýklarý Tavýr, V.
Uluslar arasý Türk Dili Kurultayý Bildiriler I, 20-26 Eylül 2004, Ankara, 2004, s.2129.
56 TÜRK DÝLÝNÝN BALKAN DÝLLERÝNE ETKÝSÝ
KAYNAKLAR
Abdulah Škaljid, Turcizmi u srpskohrvatskom jeziku, Sarajevo, 1989.
Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyýllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve
Devletleri, Ankara, 1972.
Doðan Aksan, Türkçenin Söz Varlýðý, Ankara, 1996.
Günay Karaaðaç, Türkçenin Komþularýna Verdiði Beslenme Kültürüyle Ýlgili Kelimeler, Türk
Dili 564, Ankara, 1998, s.476-496.
-------, Türkçenin Komþu Dillere Verdiði Giyim-Kuþam Ýle Ýlgili Kelimeler, Türk Dünyasý Dil ve
Edebiyat Dergisi 5, Ankara, 1998, s.361-388.
Günday Kayaoðlu, Balkan Dillerine Türkçeden Geçen Bakýrcýlýk Terimleri ve Bakýr KapKacak Adlarý, III. Milletlerarasý Türk Folklor Kongresi Bildirileri V, 1987, s.183-221.
Hanka Vajzovid, Orijentalizmi u Knjizevnom Djelu, Sarajevo, 1999.
Hamdi Hasan, Bugünkü Makedonca Sözlükte Türkçe ve Türkçeleþmiþ Kelimeler, V. Uluslar
arasý Türk Dili Kurultayý Bildiriler I, 20-26 Eylül 2004, Ankara, 2004, s.1355-1366.
Hasan Eren, II. Uluslar arasý Güney-Doðu Avrupa Araþtýrmalarý Kongresi, TDAY-Belleten
1971, s. 263-266.
H.Kaleši, Arnavut Dilinde Kullanýlan Osmanlýca-Türkçe Ekler, Bilimsel Bildiriler 1972 s.141151.
Ýrfan Morina, Balkan Bilim Çevrelerinin Türkçe Kelimelere Karþý Aldýklarý Tavýr, V. Uluslar
arasý Türk Dili Kurultayý Bildiriler I, 20-26 Eylül 2004, Ankara, 2004, s.2129-2137.
Ýbrahim Kafesoðlu, Türk Millî Kültürü, Ýstanbul, 1988.
M.Guboðlu, Romence-Türkçe Ýki Dilli Tarih Belgeleri, Bilimsel Bildiriler 1972, s.237-255.
N. Poppe, Rusçadaki Türkçe Kelimelerle Ýlgili Çalýþmalara Bir Bakýþ (Çev.Günay Karaaðaç),
Türk Dünyasý Araþtýrmalarý 24, Haziran 1983, s.132-158.
L.Rasonyi, Tarihte Türklük, Ankara, 1988.
-------, Tuna Köprüleri, Ankara, 1974.
Milan Adamovic, Tanýtma- Abdulah Škaljid: Turcizmi u srpskohrvatskom jeziku, Sarajevo,
622 s, TDAY-Belleten 1969, s.289-292.
Senahid Halilovid, Bosanski Jezik, Sarajevo, 1991.
Süreyya Yusuf, Sýrp-Hýrvat Dilinde Türkçenin Etkisi ve Ivo Anrdiç’in Bir Öyküsünde
Kullanýlan Türkçe Sözcükler, TDAY-Belleten 1969, s.283-287.
Talât Tekin, Tuna Bulgarlarý ve Dilleri, Ankara, 1987.

Benzer belgeler