Sofra Takımları Koleksiyonu
Transkript
Sofra Takımları Koleksiyonu
TBMM Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığı • Aylık Bülten • Şubat 2012, Sayı 31 TBMM BAŞKANLIK DİVANI DOLMABAHÇE SARAYI'NDA TOPLANDI T ürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı 24. dönem ilk toplantısını, 6 Ocak 2012 Cuma günü Dolmabahçe Sarayı Genel Sekreter Yardımcılığı binası toplantı salonunda gerçekleştirdi. Meclis Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında gerçekleşen kurul toplantısında; TBMM Başkanvekilleri, Meclis İdare Amirleri ve Kâtip Üyeler hazır bulundular. Yoğun bir gündemle toplanan Divan Kurulu'nda, ağırlıklı olarak TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı kadrolarında istihdam edilecek personelin durumu ve norm kadro çalışmalarının tamamlanarak bir an önce idarî yapılanmanın tamamlanması ele alındı. Toplantıda, 18 Aralık itibariyle Muhafız ve Tören Tabur Komutanlığı tarafından boşaltılan tabur binası ve çevresinin, yeni bir düzenlemeyle kullanıma sunulması, Muhafız ve Tören Tabur Komutanlığı'nın gazino olarak kullandığı bina ve çevresinin yeniden düzenlenerek, milletvekili ve personelin yemek hizmeti alabilmesi doğrultusunda kullanıma sunulması için çalışmaların başlatılmasına karar verildi. Toplantıda ele alınan bir diğer konu ise, TBMM’de yemek üretimi ve sunum hizmetlerinin daha etkin, verimli, nitelikli çalışanlarla ekonomik olarak yerine getirilmesi amacıyla, ihtiyaç duyulan personelin hizmet alımı yoluyla karşılanmasına dair öneri oldu. Toplantı, basına kapalı olarak gerçekleştirildi. İletişim: www.millisaraylar.gov.tr Haber Milli Saraylar Yayınlarına Türkiye Yazarlar Birliği'nden Ödül T ürkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından fikir, sanat ve yayıncılık alanında geleneksel olarak her yıl verilen ödüllerden “kamu yayıncılığı” alanındaki ödüle, bu yıl Milli Saraylar layık görüldü. 1987 yılından itibaren yayın numarası verilmek suretiyle Milli Saraylar tarafından üretimi gerçekleştirilen yayınların sayısı 2011 yılı sonunda 75’e ulaştı. Son yıllarda yayın sayısındaki artış ise, bu yıl rekor düzeyde gerçekleşerek, yıl içinde toplam 16 çalışma basıldı. Kurumumuz, koleksiyon, sergi ve tanıtım kitapları dışında, Cumhurbaşkanlığı Makamı Olarak Dolmabahçe Sarayı ve Atatürk, Sultan Aziz, Harem ve Cariyelik, İstanbul Sarayları, Tarihi Odalar gibi Milli Saraylar’ın çalışma sahası ile doğrudan ilgili çeşitli konularda eserler yayınlayarak kültür hayatına katkıda bulunmaya çalıştı. Yine saray-müzecilik misyonu gereği yayına hazırladığımız Milli Saraylar dergisi, bu yıl da periyodik olarak iki sayı şeklinde basıldı. 2 TYB tarafından 31 yıldır verilen ödüllerde diğer dallardaki ödüller şu şekilde verildi; Üstün Hizmet Ödülleri'nin sahipleri Nuri Pakdil, Prof. Dr. Süleyman Uludağ ve Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak oldu. Hikâye dalında "Asla Pes Etme" ile Mukadder Gemici, şiirde "Şiirimin Şehirleri"yle Arif Ay, romanda "Kış Bahçesi"yle Güray Süngü, denemede "Güzün Son Konuğu"yla Reşit Güngör Kalkan, fikir dalında "Işık İmiş Her Ne Var Alemde" kitabıyla İhsan Fazlıoğlu, araştırmada "Türkiye'de Popüler Tarihçilik"le Ahmet Özcan, incelemede "Selçuklu Türklerinin İslam Tasavvuru" kitabıyla Fatih Şeker, tenkit dalında "Modern Öykü Kuramı"yla Necip Tosun, gezi dalında "Dost Şehirler Âşina Yüzler"le Ülkü Özel Akagündüz, biyografide "Aydınlanma Çağında Bir Osmanlı Katibi Ebubekir Ratib Efendi"yle Fatih Yeşil, çocuk edebiyatında "Atlar Geliyor"la Bülent Ata, basın fikir dalında Star Gazetesi'nden Nasuhi Güngör, basın fıkra dalında Yeni Şafak'tan Salih Tuna, basın röportajda Star Gazetesi'nden Gülcan Tezcan, dergi yayıncılığında Aksiyon, elektronik yayıncılıkta Dünyabizim internet sitesi, televizyon-kültür programında Derkenar programıyla TRT, sinemada "Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi" filmiyle yönetmen Onur Ünlü ödüllendirildi. Halk kültüründe, Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü, özel yayıncılıkta Profil Yayınları, Ahmet Hatipoğlu'nun "Beste Külliyatı'' kitabıyla Türkiye Diyanet Vakfı, Türk müziği alanında ''Safahattan Şarkılar'' albümüyle Ertuğrul Erkişi, şehir kitaplarında ''Aynalı Kavak'' yazılarıyla Fahri Tuna, televizyon dizisi dalında ''Yamak Ahmet'' yapımıyla TRT, radyo programı dalında Seyr FM'de ''Yaşayan Hatıralar'' programıyla Mahmut Bıyıklı 2011 yılı çalışmaları dolayısıyla ödülle layık görüldü. İletişim: www.millisaraylar.gov.tr Haber Milli Saraylar 2011 Yılında Ziyaretçi Akınına Uğradı TBMM Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığı’na bağlı bulunan saray, köşk ve kasırlara, yerli ve yabancı ziyaretçiler yoğun ilgi gösterdiler. 2 011 yılında tarihî mekânlarımızı yerli ve yabancı toplam 1 milyon 269 bin 596 (1.269.596) ziyaretçi gezdi ve bu ziyaretçilerden 13 milyon 523 bin 844.-TL (13.523.844,00.-TL) gelir elde edildi. Dolmabahçe Sarayı, 83 bin 688’i (83.688) yerli, 554 bin 737’si (554.737) yabancı, 171 bin 860’ı (171.860) öğrenci olmak üzere toplam 810 bin 285 (810.285) kişiyle İletişim: www.millisaraylar.gov.tr Milli Saraylar arasında en çok ziyaretçi çeken mekân olurken, Beylerbeyi Sarayı geçtiğimiz yıl içinde 102 bin 659’u (102.659) yabancı ve 27 bin 85’i (25.085) yerli olmak üzere toplam 129 bin 744 (129.744) ziyaretçiyi ağırladı. Yıldız Şale, Küçüksu, Maslak, Aynalıkavak, Ihlamur Kasırları ile Florya Atatürk Köşkü ise, 2011 yılı genelinde toplamda 85 bin 276 (85.276) yerli ve yabancı ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Geçtiğimiz yıl içinde toplamda 413 bin 855 (413.855) yerli, 663 bin 410’u (663.410) yabancı ziyaretçinin ziyaret ettiği Milli Saraylar'da, 11 milyon 723 bin 78.-TL’si (11.723.078,00.-TL) Dolmabahçe Sarayı’ndan olmak üzere toplam 13 milyon 523 bin 844.-TL (13.523.844,00.-TL) ziyaret gelir elde edildi. 3 Haber Dolmabahçe Sarayı'nda Asker Nöbeti Polise Devretti M eclis'te alınan karar gereği Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden sonra, Dolmabahçe Sarayı'nda nöbet tutan askerler de görevlerini polislere devretti. Muhafız Bölük Komutanlığı'nca ifa edilmekte olan Çevre Koruma ve Saygı nöbetleri, 18 Aralık Pazar günü itibarıyla Milli Saraylar Koruma Şube Müdürlüğü tarafından 4 yürütülmeye başlandı. Dolmabahçe Sarayı Saltanat Kapısı'nda özellikle yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiği cam kulübelerde iki askerin tuttukları nöbetler ve her yıl 10 Kasım'da Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını kaybettiği odada yapılan saygı nöbeti de bundan böyle polis tarafından tutulacak. İletişim: www.millisaraylar.gov.tr Eğitim Emniyet Personelimize Eğitim Seminerleri "Aile İçi İletişim" Konulu Seminer M illi Saraylar Koruma Şube Müdürlüğü'nün Hizmet İçi Eğitim faaliyetleri çerçevesinde, Yıldız Şale Konferans Salonu'nda 17 Ocak 2012 Çarşamba günü "Aile İçi İletişim" konulu seminer düzenlendi. Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Efkan Yeşildağ tarafından verilen seminere, Koruma Şube Müdürlüğü'nde görevli 200 personel, eşleriyle birlikte katıldı. "Aile Danışmanlığı", "Gelişim Psikolojisi", "Eğitim Psikolojisi", "Kurumsal Danışmanlık" konularında uzman olan Efkan Yeşildağ, eşler arası ilişkilerden, çocukların eğitimine kadar birçok konuda anlattığı öykülerle pratik çözümler aktardı. Günümüzde aile içerisinde yaşanan problemlerin temelinde iletişimsizliğin yattığını söyleyen Yeşildağ, anne ve babanın çocuklarla olan iletişiminin, kişiliklerinin gelişimi konusunda büyük rol oynadığını vurguladı. "Osmanlı'da Harem ve Cariyelik" Konulu Seminer Y ıldız Şale Konferans Salonu'nda 27 Ocak 2012 Cuma günü, Beylerbeyi Sarayı eski Müdür Yardımcısı, tarihçi Cengiz Göncü tarafından “Osmanlı'da Harem ve Cariyelik" konulu seminer verildi. “Harem ve Cariyelik” kitabının yazarı olan Göncü, "korunan, mukaddes ve muhterem olan yer" anlamına gelen harem kelimesinin, "Osmanlı geleneğinde padişahın, valide sultan ve şehzadelerin yaşadığı yer"in karşılığı olduğunu belirtti. Cariyelik ise, sadece saraya özgü bir sistem değil. Göncü'nün ifadesine göre, o dönem toplumunda hali vakti yerinde olan herkesin sahip olduğu cariyeler, ev hizmetinde ve mutfak işlerinde de görevlendiriliyorlardı. İletişim: www.millisaraylar.gov.tr 5 Birimlerimizden Sofra Takımları Koleksiyonu S ofra Takımları Koleksiyonu; Porselen Sofra Takımları, Kristal ve Cam Sofra Takımları ve Gümüş Sofra Takımları olmak üzere üç alt birimden oluşuyor. Müze Araştırmacıları Nurten Öztürk, Ceylan Aydın ve Ayşe Bozkurt'un sorumluluğunu üstlendiği Sofra Takımları Koleksiyonu’nda yer alan eserlerin, çağdaş müzecilik kurallarına uygun olarak depolanarak korunması, sergilenmesi, akademik çalışmalarının yapılarak en iyi şekilde tanıtılması ve gelecek kuşaklara aktarılması hedefleniyor. Porselen Sofra Takımları Koleksiyonu P orselen Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu Nurten Öztürk'ten alınan bilgilere göre koleksiyon; porselen yemek takımları, çay ve kahve takımları, kupalar, sahanlar, sefer tasları, aşurelikler gibi öğelerden oluşuyor. Koleksiyon sorumlusunun temel görev ve işlevleri arasında saray, köşk ve kasırlarda bulunan sofra takımları ile ilgili araştırma yapmak, dijital ortamda envanter kayıtlarını oluşturmak, restorasyon gerektiren eserlere onarım formu hazırlayarak onarım sürecini takip etmek, koleksiyonda bulunan eserlerle ilgili yayınlar ve sergiler hazırlamak yer alıyor. Büyük çoğunluğu 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başına tarihlenen ve porselen tarihimizin gelişim çizgisine ışık tutan porselen sofra takımları, Türk, Avrupa ve Uzakdoğu porselenleri olmak üzere üç gruba ayrılıyor. Milli Saraylar Koleksiyonu’nda zarafet ve kalitesiyle önemli bir yere sahip olan porselen sofra takımlarının önemli bir kısmını Avrupa’nın Limoges, Sévres, Meissen gibi seçkin markalarının Türk beğenisine uygun, Osmanlı pazarı için ürettiği 6 porselenler oluşturuyor. Bu eserler, elçiler vasıtasıyla hediye olarak veya Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasî, kültürel, ekonomik ilişki içinde olduğu Fransa, Almanya ve İngiltere gibi Avrupa ülkelerinden özel siparişle satın alınma yoluyla Saray’a girmiş. 19. yüzyılda Sanayi Devrimi’yle ortaya çıkan yeni teknolojilerin Osmanlı İmparatorluğu’na getirilmesinde etkili olan Yıldız Fabrika-ı Hümâyûnu’nun kurulmasıyla yerli üretim porselenler de Osmanlı saray sofralarında kullanılmaya başlamış. Sultan II. Abdülhamid’in emriyle 1890-1892 yılları arasında Yıldız Sarayı’nın dış bahçesine inşa edilen Yıldız Fabrika-ı Hümâyûnu Avrupa’daki porselen sanayiinin ülkeye getirilmesi ve Türk çini ve porselen geleneğinin yeniden canlandırılmasında önemli rol oynamış. Fabrika'nın üretimleri arasında daha çok vazo ve duvar tabağı gibi dekoratif amaçlı eserlerin yanı sıra, yemek, çay ve kahve takımları ve sahanlar da bulunuyor. Saray’da günlük yaşamda ve ziyafet sofralarında kullanılmak üzere tasarlanmış ve üretilmiş porselen sofra takımları süsleme ve yapım özellikleri açısından Koleksiyon’un en zengin örneklerinden. Kristal ve Cam Sofra Takımları Koleksiyonu K ristal ve Cam Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu Ceylan Aydın'ın verdiği bilgilere göre birimin görevleri arasında, eserlerin envanter kayıtlarını dijital ortama aktarmak, onarım gerektiren eserlerin restorasyonunu sağlamak, eserlerin ve eser hakkında bilgilerin kitlelere ulaşmasını sağlamak amacıyla yayınlar ve sergiler hazırlamak, mekânların özgün tefrişlerini belirlemek için araştırmalar yapmak ve kurum dışı bilimsel çalışma yapanlara danışmanlık yapmak yer alıyor. Sarayda verilen ziyafetlerde ve günlük yaşamda kullanılmak üzere tasarlanmış ve üretilmiş, zarafetleri ve parlaklıklarıyla göz kamaştıran Kristal ve Cam Sofra Takımları Porselen Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu, Müze Araştırmacısı Nurten Öztürk İletişim: www.millisaraylar.gov.tr Birimlerimizden bezemelerin, birbirine geçmeli geometrik formların ve çoğunlukla kuşlardan oluşan hayvan figürlerinin kullanıldığı kristal eserlerin bazılarında Sultan II. Abdülhamid ve Sultan Abdülaziz’in tuğraları da yer alıyor. Gümüş Sofra Takımları Koleksiyonu G Kristal ve Cam Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu, Müze Araştırmacısı Ceylan Aydın Koleksiyonu’nda sürahiler, şarap ve şampanya kadehleri, likör, limonata ve su bardakları, salata tabakları ve kâselerin yanı sıra, dondurma bardakları ve şerbet kupaları yer alıyor. 19. yüzyılda kristal objelerin bir prestij unsuru olarak kabul edilmesi, Padişahların Avrupa’nın en gözde fabrikalarına kristal takımlar sipariş etmesiyle sonuçlanmış. Çoğunlukla Fransa’daki “Baccarat” ve "Bohemia" Bölgesi’ndeki Moser Fabrikaları’ndan satın alınan bu eserler Osmanlı saray sofralarında altın yaldızlı ve armalı süslemeleri ve cam işinde hüner gerektiren, kesme, kazıma, boyama tekniğindeki incelikleriyle göz doldurmuşlar. Süsleme olarak, bitkisel Gümüş Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu, Müze Araştırmacısı Ayşe Bozkurt İletişim: www.millisaraylar.gov.tr ümüş Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu Ayşe Bozkurt, parlaklığı, paslanmazlığı ve değerli metal grubundan olması nedeniyle, hemen her dönem lüks bir tüketim maddesi olarak ilgi görmüş olan gümüş objelerin, Osmanlı saray mutfağı içinde -en azından 19. yüzyıl için- ayrı bir kategori oluşturduğunu söylüyor. Bugün elimizde bulunan sofra takımlarına ilişkin koleksiyon, 19. yüzyılda Osmanlı sofra adabının ve sofra malzemelerinin nasıl değiştiğine, Osmanlı elitinin yeme içme kültürünün zenginliğine, çeşitliliğine ve estetik anlayışına dair ipuçları vermesi açısından önemli. Gümüş, gümüş kaplama, gümüş üzerine altın kaplama, ve diğer metal alaşımları gibi yapım teknikleri açısından çeşitlilik arz eden koleksiyon, sofra malzemeleri açısından da çeşitlilik gösteriyor. (Kapaklı sahan, fincan zarfı, sitil ve güğüm, leğen ibrik gibi geleneksel Osmanlı sofra evanisinin yanında sonradan edinilmiş çatal, bıçak takımı, yemek takımı, çay takımı gibi) gümüş takımlar, özellikle 19. yüzyılda ziyareti sıklaşan yabancı hanedan üyeleri ve üst düzey devlet görevlileri için verilen resmî ziyafetlerde kullanılmış. Gümüş sofra takımları birimi, envanter çalışmasıyla objenin tanınması, yani her bir objenin metalinin, üretim yerinin, formel özeliklerinin tanınması yanında, muhtemel kültürel anlamlarına dair araştırmalar yapılması, rutin kontrollerle objenin kondisyon açısından değerlendirilmesi, bakımının yapılması ve uygun koşullarda depolanmasıyla ilgileniyor. 7 Restorasyon Beykoz Kasrı'nın Restorasyonu Tamamlandı Y apımı 1865 yılında tamamlanan Beykoz Kasrı, beş set bahçeden oluşan yaklaşık 70.000 m² alana sahip bir koru içerisinde yer almaktadır. Zengin bitki türlerinin bulunduğu bahçe içinde bir de hava hamamı vardır. Restorasyon ve Teknik Uygulamalar Başkanlığı'nda görev yapan Yüksek Mimar İshak Umut Kukaracı'dan alınan bilgilere göre, toplam 1700 m² kullanım alanına sahip Beykoz Kasrı’nın restorasyonuna 2006 yılı Nisan ayında, çatı ahşap strüktürünün onarımıyla başlandı. Çatı onarımı, ahşap taşıyıcı onarımlarının ardından yüzey kaplaması, yalıtım yapılması ve kurşun kaplanmasıyla tamamlandı. Birinci katın 340 m² alanlı salon zemininde 12x50x1250 cm. ölçülerinde 44 adet taşıyıcı ahşap kiriş, zemin kat tavan sıvasına zarar verilmeden özel teknik ve malzeme kullanılarak aşılandı ve döşeme kalasları çakılarak kapatıldı. Aynı şekilde birinci katın bütün mekânlarının döşeme onarımları tamamlandı. Birinci kat salon döşeme parkeleri yapıldığı dönemin orijinal deseninde üç renkli ağaçtan imal edilerek montajı yapıldı. Diğer mekânların parke kaplamaları da yine orijinal şekliyle balıksırtı parke olarak imal edilerek yerine monte edildi. Beykoz Kasrı restorasyon çalışmalarında en çok hassasiyet gerektiren işlerden biri olan balkonların çatlak mermer kirişlerinin onarımı, birinci kat salon döşeme onarımında olduğu gibi akademik düzeyde uzun araştırma ve istişareler sonucunda hazırlanan projeyle yine özel malzeme ve teknikler kullanılarak tamamlandı. Dış cephe duvar yüzeyleri ve sütun başlarındaki eksik mermer süsleme elemanlarının imalatı, 8 şantiye bünyesinde oluşturulan taşçı atölyesinde yapıldı ve yerine monte edildi. Birinci set bahçe duvar yüzeylerinde bulunan dört adet mermer çeşmenin onarımı da yapılarak kullanıma hazır hale getirildi. Eylül 2010 tarihinden başlamak üzere kalemkâr, boyacı, cilacı ve marangoz ekiplerinin sayısı artırılarak restorasyonun tamamlanmasına yönelik yoğun çalışma temposuna girildi. Haziran 2010 başında taş atölyesi ustalarının da büyük bir bölümü Beykoz Kasrı şantiyesinde görev alarak bütün dış ve iç cephe duvar onarımları ve temizliği tamamlandı. 4 Ocak 2010 tarihinde 25-30 arasında değişen çalışan sayısı, Haziran başında katılan taşçılar, Eylül başında katılan kalemkârlar, Eylül sonunda katılan boyacılar ve Ekim ortasında katılan marangozların katılımıyla 120-125’e ulaştı. Ocak 2011 başında ise restorasyon tamamlandı. Bugün itibariyle Beykoz Kasrı'nın bütün duvar ve tavan onarımları, kalemişi süslemeleri, döşeme parke kaplamaları ve doğrama onarım, imalat ve montajı tamamlanmış durumdadır. Kasrın konumlandığı birinci set üzerindeki yürüyüş yolları aslına uygun olarak onarıldı ve duvarının kemer gözlerinde sıva onarımları tamamlanarak boyandı. Park-Bahçe ekiplerince de ağaç budama ve çimlendirme çalışmaları yapıldı. Kasrın restorasyonu devam ederken eş zamanlı olarak bahçe set duvarlarında yıkılan kısımlar yeniden yapılarak bozuk kısımlar onarıldı ve 3000 m² yüzeyde derz dolgu çalışması tamamlandı. Bahçe duvarlarının onarımı ile peyzaj düzenlemesi için proje çalışmaları ve iklimlendirme ile ilgili montaj çalışmaları ise devam etmektedir. İletişim: www.millisaraylar.gov.tr Restorasyon Saray Bahçelerindeki Tarihî Ağaçlar Restorasyonla Yaşatılıyor Milli Saraylar'da restorasyon sadece mimarî yapılarla sınırlı kalmıyor, ağaçların da restorasyonu yapılıyor. Özellikle yaşlı ağaçların, zararlı böcekler, mantar, insanların verdiği zarar ya da şiddetli rüzgârların etkisiyle zarar gören yerlerinin onarım işlemleri, Restorasyon ve Teknik Uygulamalar Başkanlığı'na bağlı olarak 2000 yılından bu yana yapılıyor. İ lk olarak, Beylerbeyi Sarayı bahçesinde bulunan ıhlamur ağacının gövdesinde mantarlar sonucu meydana gelen çürüğün temizlenmesiyle başlanan çalışmalar, 2008'den bu yana yoğunluk kazandı. Ağaç restorasyonu ekibinde çalışan Ziraat Yüksek Mühendisi Ayşenur Çelebican'ın verdiği bilgilere göre, manolya, ıhlamur, erguvan gibi geniş yapraklı ağaçlar, hem yapraklarını döktüğü için hem de dış etkenler sebebiyle daha sık hastalık görülen, bu sebeple de diğer türlere göre daha fazla bakıma ihtiyaç duyan ağaç türlerinden. Özellikle saray bahçelerindeki ağaçlar yaşlı olduğu için daha çok bakıma ihtiyaçları var. Bazılarının bakımı üç-dört gün sürerken bazılarınınki birkaç haftayı bulabiliyor. Çelebican, dışarıdan sağlıklı gibi görünen ağacın içinin çürümüş olabileceğini söylüyor. Bu sebeple sık sık kontrol edilmeli. Restorasyon işlemleri sırasında, önce ağaçtaki yaranın nerede olduğu tespit ediliyor, canlı tabakaya ulaşana kadar yara kazınıyor. Temizlendikten sonra da doğal reçineyle yara kapanıyor ve tarım ilacı veriliyor. Böylelikle hem ağacın kurumasının önüne geçiliyor, hem de hastalığın diğer ağaçlara yayılması önleniyor. Normal şartlar altında yaralar, tabii ortamında belirli bir iyileşme süreciyle kapanabiliyor. Ağaçların türü, gelişme durumu, yaş ve beslenmelerine bağlı olarak yara, yılda 1-2 cm kadar büyüme gösteriyor. Toprağın yeterli miktarda hava, su ve gerekli besin maddelerini bulundurmaması, sulamanın yüzeysel yapılması, don çatlakları ve elverişİletişim: www.millisaraylar.gov.tr siz hava koşullarına bağlı çürümeler de süreci doğrudan etkiliyor. Böyle bir durumda ağaç üzerindeki yara kapatılmadığı takdirde hastalık gelişiyor, ağaç şekil bozukluğuna uğruyor sonra da kuruyor. Yarayı kapatacak asıl malzemenin doğal reçine olduğunu anlatan Çelebican, hiçbir şekilde yapı malzemesi kullanılmadığını söylüyor. Burada esas amaç, mikrop giriş çıkışını engellemek. Ağaç, kendi özüyle uyumlu reçineyi zamanla emiyor ve kendisini koruyor. Ayrıca, ağaç yetersiz beslenmişse besin takviyesi de yapılıyor. Yaralanma veya hasara uğramış bitkilerin tedavisi için mevsim önemli. İlkbahar, bakım için asla tercih edilmemeli. Çelebican sebebini şöyle açıklıyor: "Yarayı temizlerken önce ölü dokuyu kesici aletlerle alıyoruz. Sonra eğim veriyoruz. Bunun amacı yağmur suyunun oyuk içinde birikmemesi. Sular birikirse ağaçta mantar oluşuyor. Ayrıca, kabuk ile odun birbirinden kolaylıkla ayrıldığı için ağaç tedaviye istenilen ölçüde cevap vermiyor. Kar ya da yağmur suyu durmadan akmalı ki ağaç hava alsın." Ağaç restorasyonu Türkiye genelinde yaygın bir uygulama değil. Üniversitelerle işbirliği içinde çalışılan restorasyonda, tedavisi yapılan ağaçlar en az iki yılda bir kontrol ediliyor. Amaç, ağacın iyileşme sürecini artırarak ömrünü uzatmak. 9 Konser "Saray Konserleri"nin Yeni Yıldaki İlk Konuğu Doğan Dikmen'di Klasik Türk musikîsini dinleyicileriyle buluşturan ve bir gelenek halini alan "Saray Konserleri" programında bu ay, ağırlıklı olarak dinî formda eserlere yer verildi. S aray Konserleri etkinliğimizin Ocak ayı konuğu olan Mustafa Doğan Dikmen konseri yoğun bir izleyici kitlesinin katılımıyla gerçekleşti. Dolmabahçe Sarayı Medhal Salon’da 9 Ocak 2012 Pazartesi akşamı saat 20.00'de başlayan konserde sanatçıya eşlik eden ses sanatçıları, Aytaç Ergen, Abdurrahman Düzcan, Muhammed Tâha Aras, Alper Akaryıldız, Erdem Alpsoy, Tâhir Çağman, Adem Tay; saz sanatçıları ise, Sine Kemânı: Hasan Esen, Kemençe: Erhan Bayram, Ney: Ali Tan, Kanun: Şener Altınbaş, Tanbur: Gökalp Yüzlüer, Ud: Caner Altınbaş, Kudüm: Engin Baykal, ve Bendir: Erhan Bahçı ve Eren Ergen’di. Sanatçılar, güftesi Yûnus'tan Âşık Veysel'e, bestesi Dede Efendi'den Zekâî Efendi'ye kadar pek çok eseri seslendirdiler. 10 İletişim: www.millisaraylar.gov.tr Personel Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde Haftalık Klasik Müzik Dinletileri T BMM Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığı’nca düzenlenen kültürel etkinliklere bir yenisi daha eklendi: Klasik Müzik Dinletileri. Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde, ilki 2 Kasım 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te sunulan dinletiyi, her çarşamba aynı saatte, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın, farklı bölümlerinden sanatçıların, değişik enstrümanlarla katıldığı mini kon- serler takip ediyor. Galeri, periyodik aralıklarla düzenlenen sergi ve konserlerle, sanat severlerin hem gözüne, hem ruhuna hitap ediyor. Klasik müzik tutkunları için randevu saati 14.00. Milli Saraylar Daire Başkanlığı Saray Koleksiyonları Müzesi KLASİK MÜZİK DİNLETİLERİ Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Ana Sanat Dalı Toplu Konseri 23 Kasım 2011 - saat 14:15 Dolmabahçe Sanat Galerisi, Beşiktaş-İSTANBUL www.millisaraylar.gov.tr Personel Haberleri Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığı Özel Kalem'inde görevli Birsen Akkan'ın bir kız çocuğu olmuştur. Kendisini tebrik eder, Nil bebeğe sağlıklı ve uzun bir ömür dileriz. Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı, İletişim biriminde görevli Nesrin Taşer'in babası Celal Taşer vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileriz. İdari ve Mali İşler Başkanlığı, Satın Alma biriminde görev yapan Sami Çelik'in bir kız çocuğu olmuştur. Kendisini tebrik eder, Zeynep bebeğe sağlıklı ve uzun bir ömür dileriz. Sivil Savunma Uzmanlığı, İtfaiye Koruma Memuru Yüksel Çolak’ın babası Mustafa Çolak vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileriz. TBMM Milli Saraylar Adına Yayınlayan: Dr. Yasin YILDIZ Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcısı İletişim: www.millisaraylar.gov.tr Yayın Kurulu Adına Editör: İlhan KOCAMAN Yayına Hazırlayan: Nesrin TAŞER İletişim: Tel: +90 212 236 90 00 - 1116 Faks: +90 212 227 66 73 İletişim Koordinatörü: Mehmet Ali GÜVELİ Fotoğraf : Suat ALKAN Aktif Matbaa ve Reklâm Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. Tel: +90 212 698 93 54 Baskı: 11 Tarihten Notlar Bir Dîvânhâneye Ait Eski Yeni Hâtıralar* D olmabahçe Sarayı Mâbeyn Dairesi’nin orta katındaki büyük sofa, yüz senelik tarihimizin birçok hâtıraları ile doludur. Medhal Salon diye de anılan bu büyük dîvanhâne, birçok tarihî şahsiyetlerin geçtiği, bazı toplantıların ve görüşmelerin yapıldığı Salon'dur. İmparatoriçe Eugénie seksen beş sene evvel (günümüzden 143 yıl önce, 1869'da) uzun eteklerini bu sofada sürümüş, Veliahd olarak İstanbul’a gelen VII. Edward, Avusturya-Macaristan İmparatoru F. Joseph, Muzaffereddin Şah, Grandük Konstantin, Grandük Nikola, Kayser II. Wilhelm, Bulgar Kralı Ferdinand, Sırp Kralı Petro, Avusturya-Macaristan İmparatoru Charles, Rıza Şah Pehlevi, Kral Faysal, Kral Abdullah, VIII. Edward hep bu muhteşem dîvanhâneden geçmişlerdir. Mâbeyn Dairesi’nin orta kat sofasında yaşanan en heyecanlı zamanları, şüphe yok ki Sultan Abdülaziz’in hal’i ve V. Murad’ın cülûsu günleri teşkil etmişti. O günlerde bu büyük salonu vezirlerin, kumandanların, ulemanın kalabalığı doldurmuş, kulaklarda fısıltılar dolaşmış, bazen memnun bazen mahzun yüzler görülmüştü. O gün akşam saatlerine kadar saray halkı, vükelâ ve memurlarla dolu olan bu sofada Rüşdü Paşa, Yusuf Kâmil Paşa’yı kemâl-i hürmetle karşılamış ve Paşa burada, Sadrazam’ı, Sultan Abdülaziz’i indirdiklerinden dolayı sert bir sesle tekdir etmişti. O günlerde Midhat Paşa, hazırladığı Kanûn-i Esâsi müsveddesini belki bu sofanın bir köşesinde Sadrazama ve Serasker'e göstermiş, Hüseyin Avni Paşa, dîvanhâneye bir koltuk atıp “Kimse beni görmeden, yeni padişahın huzuruna çıkamaz” tehdidini burada savurmuştu. Günler süratle geçmiş, üç ay sonra bu sofada yeni bir maiyet kalabalığı ile II. Abdülhamid mem- nun bir eda ile görünmüştü. Midhat Paşa’ya, sadâretten azledildiği ve sürgüne gideceği iradesi tebliğ olunurken Abdülhamid, bu dîvanhâneden bahçeye çıkan taş merdivenin sahanlığına gitmiş ve saray feriki neticeyi bildirinceye kadar o sahanlıkta sinirli adımlarla dolaşmıştı. II. Abdülhamid, Dolmabahçe’yi terk edip Yıldız’a nakledince artık hal’lerin hâtırası ile kendisine meş’um gelen bu büyük Sâhilsaray'ın üst katlarına çıkılmaz, odalarına, salonlarına uğranılmaz olmuştu. Yalnız bazı yabancı hükümdarların, büyük misafirlerin ziyaretlerinde Saray’ın rıhtımı ve alt kat salonlarından bir ikisi kullanılıyordu. 1908 yılı Ekim ayında II. Abdülhamid’i ziyaret eden Alman İmparatoru, Yıldız’da Merâsim Kasrı’nda ağırlanmış, İstanbul’dan ayrılacağı gün kendisine Dolmabahçe Sarayı’nın orta kat sofasında verilen bir ziyafet esnasında Saray’ın mızıkası, billûr merdivenlerin üstünde meşhur parçalar çalmıştı. 1927 yılının 1 Temmuz’undan itibaren Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ün tarihî başlamıştı. O gün Saray’a Gâzi Mustafa Kemâl ile beraber zaferlerden ve muvaffaki yetlerden gelen bir neşeli hava girmişti. Dîvanhânede bu defa yeni devrin simaları görünüyordu. Bazen istirahatların bazen mülâkatların yapıldığı dîvanhânenin bu devirde en mühim tarihini şüphe yok ki kurultayların toplantıları (Türk Dil ve Türk Tarih Kongreleri) teşkil etmişti. * Halûk Y. Şehsuvaroğlu, Tarihî Odalar, TBMM Milli Saraylar Yayınları, İstanbul 2011, s. 15-21. İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
Benzer belgeler
Milli Saraylar Bülteni
alanında geleneksel olarak her yıl verilen ödüllerden “kamu yayıncılığı” alanındaki ödüle, bu yıl Milli Saraylar layık görüldü. 1987 yılından itibaren yayın numarası verilmek suretiyle Milli Sarayl...
DetaylıMilli Saraylar Bülteni
itibaren yayın numarası verilmek suretiyle Milli Saraylar tarafından üretimi gerçekleştirilen yayınların sayısı 2011 yılı sonunda 75’e ulaştı. Son yıllarda yayın sayısındaki artış ise, bu yıl rekor...
DetaylıMeclis Baükan×ndan Japon Konuùuna Yemek
yürütülmeye başlandı. Dolmabahçe Sarayı Saltanat Kapısı'nda özellikle yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiği cam kulübelerde iki askerin tuttukları nöbetler ve her yıl 10 Kasım'da Musta...
Detaylı