Sofra Takımları Koleksiyonu

Transkript

Sofra Takımları Koleksiyonu
TBMM Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığı • Aylık Bülten • Şubat 2012, Sayı 31
TBMM BAŞKANLIK DİVANI DOLMABAHÇE SARAYI'NDA TOPLANDI
T
ürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı 24. dönem ilk toplantısını, 6 Ocak 2012 Cuma günü
Dolmabahçe Sarayı Genel Sekreter
Yardımcılığı binası toplantı salonunda gerçekleştirdi. Meclis Başkanı
Cemil Çiçek başkanlığında gerçekleşen kurul toplantısında; TBMM Başkanvekilleri, Meclis İdare Amirleri ve
Kâtip Üyeler hazır bulundular.
Yoğun bir gündemle toplanan
Divan Kurulu'nda, ağırlıklı olarak
TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı
kadrolarında istihdam edilecek
personelin durumu ve norm kadro
çalışmalarının tamamlanarak bir an
önce idarî yapılanmanın tamamlanması ele alındı.
Toplantıda, 18 Aralık itibariyle
Muhafız ve Tören Tabur Komutanlığı tarafından boşaltılan tabur binası
ve çevresinin, yeni bir düzenlemeyle kullanıma sunulması, Muhafız
ve Tören Tabur Komutanlığı'nın
gazino olarak kullandığı bina ve
çevresinin yeniden düzenlenerek,
milletvekili ve personelin yemek
hizmeti alabilmesi doğrultusunda
kullanıma sunulması için çalışmaların başlatılmasına karar verildi.
Toplantıda ele alınan bir diğer
konu ise, TBMM’de yemek üretimi
ve sunum hizmetlerinin daha etkin,
verimli, nitelikli çalışanlarla ekonomik olarak yerine getirilmesi amacıyla, ihtiyaç duyulan personelin
hizmet alımı yoluyla karşılanmasına
dair öneri oldu. Toplantı, basına
kapalı olarak gerçekleştirildi.
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
Haber
Milli Saraylar Yayınlarına Türkiye Yazarlar Birliği'nden Ödül
T
ürkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından fikir, sanat ve yayıncılık
alanında geleneksel olarak her yıl
verilen ödüllerden “kamu yayıncılığı” alanındaki ödüle, bu yıl Milli
Saraylar layık görüldü. 1987 yılından
itibaren yayın numarası verilmek suretiyle Milli Saraylar tarafından üretimi gerçekleştirilen yayınların sayısı
2011 yılı sonunda 75’e ulaştı. Son
yıllarda yayın sayısındaki artış ise,
bu yıl rekor düzeyde gerçekleşerek,
yıl içinde toplam 16 çalışma basıldı.
Kurumumuz, koleksiyon, sergi ve
tanıtım kitapları dışında, Cumhurbaşkanlığı Makamı Olarak Dolmabahçe Sarayı ve Atatürk, Sultan Aziz,
Harem ve Cariyelik, İstanbul Sarayları, Tarihi Odalar gibi Milli Saraylar’ın
çalışma sahası ile doğrudan ilgili
çeşitli konularda eserler yayınlayarak
kültür hayatına katkıda bulunmaya
çalıştı. Yine saray-müzecilik misyonu
gereği yayına hazırladığımız Milli
Saraylar dergisi, bu yıl da periyodik
olarak iki sayı şeklinde basıldı.
2
TYB tarafından 31 yıldır verilen
ödüllerde diğer dallardaki ödüller
şu şekilde verildi; Üstün Hizmet
Ödülleri'nin sahipleri Nuri Pakdil, Prof. Dr. Süleyman Uludağ ve
Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak oldu.
Hikâye dalında "Asla Pes Etme" ile
Mukadder Gemici, şiirde "Şiirimin
Şehirleri"yle Arif Ay, romanda "Kış
Bahçesi"yle Güray Süngü, denemede "Güzün Son Konuğu"yla
Reşit Güngör Kalkan, fikir dalında
"Işık İmiş Her Ne Var Alemde" kitabıyla İhsan Fazlıoğlu, araştırmada
"Türkiye'de Popüler Tarihçilik"le
Ahmet Özcan, incelemede "Selçuklu Türklerinin İslam Tasavvuru"
kitabıyla Fatih Şeker, tenkit dalında
"Modern Öykü Kuramı"yla Necip
Tosun, gezi dalında "Dost Şehirler
Âşina Yüzler"le Ülkü Özel Akagündüz, biyografide "Aydınlanma Çağında Bir Osmanlı Katibi Ebubekir
Ratib Efendi"yle Fatih Yeşil, çocuk
edebiyatında "Atlar Geliyor"la Bülent Ata, basın fikir dalında Star
Gazetesi'nden Nasuhi Güngör,
basın fıkra dalında Yeni Şafak'tan
Salih Tuna, basın röportajda Star
Gazetesi'nden Gülcan Tezcan, dergi
yayıncılığında Aksiyon, elektronik
yayıncılıkta Dünyabizim internet sitesi, televizyon-kültür programında
Derkenar programıyla TRT, sinemada "Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı
Hikâyesi" filmiyle yönetmen Onur
Ünlü ödüllendirildi. Halk kültüründe, Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü,
özel yayıncılıkta Profil Yayınları,
Ahmet Hatipoğlu'nun "Beste Külliyatı'' kitabıyla Türkiye Diyanet Vakfı, Türk müziği alanında ''Safahattan
Şarkılar'' albümüyle Ertuğrul Erkişi,
şehir kitaplarında ''Aynalı Kavak''
yazılarıyla Fahri Tuna, televizyon
dizisi dalında ''Yamak Ahmet'' yapımıyla TRT, radyo programı dalında
Seyr FM'de ''Yaşayan Hatıralar''
programıyla Mahmut Bıyıklı 2011
yılı çalışmaları dolayısıyla ödülle
layık görüldü.
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
Haber
Milli Saraylar 2011 Yılında Ziyaretçi Akınına Uğradı
TBMM Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığı’na bağlı bulunan saray, köşk
ve kasırlara, yerli ve yabancı ziyaretçiler yoğun ilgi gösterdiler.
2
011 yılında tarihî mekânlarımızı
yerli ve yabancı toplam 1
milyon 269 bin 596 (1.269.596)
ziyaretçi gezdi ve bu ziyaretçilerden 13 milyon 523 bin 844.-TL
(13.523.844,00.-TL) gelir elde edildi.
Dolmabahçe Sarayı, 83 bin
688’i (83.688) yerli, 554 bin 737’si
(554.737) yabancı, 171 bin 860’ı
(171.860) öğrenci olmak üzere toplam 810 bin 285 (810.285) kişiyle
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
Milli Saraylar arasında en çok ziyaretçi çeken mekân olurken, Beylerbeyi Sarayı geçtiğimiz yıl içinde 102
bin 659’u (102.659) yabancı ve 27
bin 85’i (25.085) yerli olmak üzere
toplam 129 bin 744 (129.744) ziyaretçiyi ağırladı. Yıldız Şale, Küçüksu, Maslak, Aynalıkavak, Ihlamur
Kasırları ile Florya Atatürk Köşkü
ise, 2011 yılı genelinde toplamda
85 bin 276 (85.276) yerli ve yabancı
ziyaretçiye ev sahipliği yaptı.
Geçtiğimiz yıl içinde toplamda 413 bin 855 (413.855) yerli,
663 bin 410’u (663.410) yabancı
ziyaretçinin ziyaret ettiği Milli
Saraylar'da, 11 milyon 723 bin
78.-TL’si (11.723.078,00.-TL) Dolmabahçe Sarayı’ndan olmak üzere
toplam 13 milyon 523 bin 844.-TL
(13.523.844,00.-TL) ziyaret gelir
elde edildi.
3
Haber
Dolmabahçe Sarayı'nda Asker Nöbeti Polise Devretti
M
eclis'te alınan karar gereği Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nden sonra, Dolmabahçe
Sarayı'nda nöbet tutan askerler
de görevlerini polislere devretti.
Muhafız Bölük Komutanlığı'nca
ifa edilmekte olan Çevre Koruma
ve Saygı nöbetleri, 18 Aralık Pazar
günü itibarıyla Milli Saraylar Koruma Şube Müdürlüğü tarafından
4
yürütülmeye başlandı. Dolmabahçe Sarayı Saltanat Kapısı'nda
özellikle yerli ve yabancı turistlerin
büyük ilgi gösterdiği cam kulübelerde iki askerin tuttukları nöbetler
ve her yıl 10 Kasım'da Mustafa
Kemal Atatürk'ün hayatını kaybettiği odada yapılan saygı nöbeti
de bundan böyle polis tarafından
tutulacak.
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
Eğitim
Emniyet Personelimize Eğitim Seminerleri
"Aile İçi İletişim" Konulu Seminer
M
illi Saraylar Koruma Şube
Müdürlüğü'nün Hizmet İçi Eğitim faaliyetleri çerçevesinde, Yıldız
Şale Konferans Salonu'nda 17 Ocak
2012 Çarşamba günü "Aile İçi İletişim" konulu seminer düzenlendi.
Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Efkan Yeşildağ
tarafından verilen seminere, Koruma
Şube Müdürlüğü'nde görevli 200
personel, eşleriyle birlikte katıldı.
"Aile Danışmanlığı", "Gelişim
Psikolojisi", "Eğitim Psikolojisi", "Kurumsal Danışmanlık" konularında
uzman olan Efkan Yeşildağ, eşler
arası ilişkilerden, çocukların eğitimine kadar birçok konuda anlattığı
öykülerle pratik çözümler aktardı.
Günümüzde aile içerisinde yaşanan
problemlerin temelinde iletişimsizliğin yattığını söyleyen Yeşildağ, anne
ve babanın çocuklarla olan iletişiminin, kişiliklerinin gelişimi konusunda
büyük rol oynadığını vurguladı.
"Osmanlı'da Harem ve Cariyelik"
Konulu Seminer
Y
ıldız Şale Konferans Salonu'nda
27 Ocak 2012 Cuma günü, Beylerbeyi Sarayı eski Müdür Yardımcısı, tarihçi Cengiz Göncü tarafından
“Osmanlı'da Harem ve Cariyelik"
konulu seminer verildi. “Harem
ve Cariyelik” kitabının yazarı olan
Göncü, "korunan, mukaddes ve
muhterem olan yer" anlamına gelen harem kelimesinin, "Osmanlı
geleneğinde padişahın, valide sultan ve şehzadelerin yaşadığı yer"in
karşılığı olduğunu belirtti. Cariyelik
ise, sadece saraya özgü bir sistem
değil. Göncü'nün ifadesine göre, o
dönem toplumunda hali vakti yerinde olan herkesin sahip olduğu
cariyeler, ev hizmetinde ve mutfak
işlerinde de görevlendiriliyorlardı.
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
5
Birimlerimizden
Sofra Takımları Koleksiyonu
S
ofra Takımları Koleksiyonu; Porselen Sofra Takımları, Kristal ve
Cam Sofra Takımları ve Gümüş Sofra
Takımları olmak üzere üç alt birimden oluşuyor.
Müze Araştırmacıları Nurten
Öztürk, Ceylan Aydın ve Ayşe Bozkurt'un sorumluluğunu üstlendiği
Sofra Takımları Koleksiyonu’nda yer
alan eserlerin, çağdaş müzecilik kurallarına uygun olarak depolanarak
korunması, sergilenmesi, akademik
çalışmalarının yapılarak en iyi şekilde
tanıtılması ve gelecek kuşaklara aktarılması hedefleniyor.
Porselen Sofra Takımları
Koleksiyonu
P
orselen Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu Nurten
Öztürk'ten alınan bilgilere göre
koleksiyon; porselen yemek takımları, çay ve kahve takımları, kupalar,
sahanlar, sefer tasları, aşurelikler gibi
öğelerden oluşuyor. Koleksiyon sorumlusunun temel görev ve işlevleri
arasında saray, köşk ve kasırlarda
bulunan sofra takımları ile ilgili
araştırma yapmak, dijital ortamda
envanter kayıtlarını oluşturmak, restorasyon gerektiren eserlere onarım
formu hazırlayarak onarım sürecini
takip etmek, koleksiyonda bulunan
eserlerle ilgili yayınlar ve sergiler
hazırlamak yer alıyor.
Büyük çoğunluğu 19. yüzyıl sonu
ve 20. yüzyıl başına tarihlenen ve
porselen tarihimizin gelişim çizgisine
ışık tutan porselen sofra takımları,
Türk, Avrupa ve Uzakdoğu porselenleri olmak üzere üç gruba ayrılıyor. Milli Saraylar Koleksiyonu’nda
zarafet ve kalitesiyle önemli bir yere
sahip olan porselen sofra takımlarının önemli bir kısmını Avrupa’nın
Limoges, Sévres, Meissen gibi seçkin markalarının Türk beğenisine
uygun, Osmanlı pazarı için ürettiği
6
porselenler oluşturuyor. Bu eserler,
elçiler vasıtasıyla hediye olarak veya
Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasî,
kültürel, ekonomik ilişki içinde olduğu Fransa, Almanya ve İngiltere gibi
Avrupa ülkelerinden özel siparişle
satın alınma yoluyla Saray’a girmiş.
19. yüzyılda Sanayi Devrimi’yle
ortaya çıkan yeni teknolojilerin
Osmanlı İmparatorluğu’na getirilmesinde etkili olan Yıldız Fabrika-ı
Hümâyûnu’nun kurulmasıyla yerli
üretim porselenler de Osmanlı saray
sofralarında kullanılmaya başlamış.
Sultan II. Abdülhamid’in emriyle
1890-1892 yılları arasında Yıldız
Sarayı’nın dış bahçesine inşa edilen
Yıldız Fabrika-ı Hümâyûnu Avrupa’daki porselen sanayiinin ülkeye
getirilmesi ve Türk çini ve porselen
geleneğinin yeniden canlandırılmasında önemli rol oynamış. Fabrika'nın
üretimleri arasında daha çok vazo ve
duvar tabağı gibi dekoratif amaçlı
eserlerin yanı sıra, yemek, çay ve
kahve takımları ve sahanlar da bulunuyor. Saray’da günlük yaşamda
ve ziyafet sofralarında kullanılmak
üzere tasarlanmış ve üretilmiş porselen sofra takımları süsleme ve yapım
özellikleri açısından Koleksiyon’un
en zengin örneklerinden.
Kristal ve Cam Sofra Takımları
Koleksiyonu
K
ristal ve Cam Sofra Takımları
Koleksiyonu sorumlusu Ceylan
Aydın'ın verdiği bilgilere göre birimin görevleri arasında, eserlerin
envanter kayıtlarını dijital ortama
aktarmak, onarım gerektiren eserlerin restorasyonunu sağlamak,
eserlerin ve eser hakkında bilgilerin
kitlelere ulaşmasını sağlamak amacıyla yayınlar ve sergiler hazırlamak,
mekânların özgün tefrişlerini belirlemek için araştırmalar yapmak ve
kurum dışı bilimsel çalışma yapanlara danışmanlık yapmak yer alıyor.
Sarayda verilen ziyafetlerde ve
günlük yaşamda kullanılmak üzere
tasarlanmış ve üretilmiş, zarafetleri
ve parlaklıklarıyla göz kamaştıran Kristal ve Cam Sofra Takımları
Porselen Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu, Müze Araştırmacısı Nurten Öztürk
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
Birimlerimizden
bezemelerin, birbirine geçmeli
geometrik formların ve çoğunlukla
kuşlardan oluşan hayvan figürlerinin
kullanıldığı kristal eserlerin bazılarında Sultan II. Abdülhamid ve Sultan
Abdülaziz’in tuğraları da yer alıyor.
Gümüş Sofra Takımları
Koleksiyonu
G
Kristal ve Cam Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu, Müze Araştırmacısı Ceylan Aydın
Koleksiyonu’nda sürahiler, şarap ve
şampanya kadehleri, likör, limonata
ve su bardakları, salata tabakları
ve kâselerin yanı sıra, dondurma
bardakları ve şerbet kupaları yer alıyor. 19. yüzyılda kristal objelerin bir
prestij unsuru olarak kabul edilmesi,
Padişahların Avrupa’nın en gözde
fabrikalarına kristal takımlar sipariş
etmesiyle sonuçlanmış. Çoğunlukla
Fransa’daki “Baccarat” ve "Bohemia"
Bölgesi’ndeki Moser Fabrikaları’ndan
satın alınan bu eserler Osmanlı saray
sofralarında altın yaldızlı ve armalı
süslemeleri ve cam işinde hüner
gerektiren, kesme, kazıma, boyama
tekniğindeki incelikleriyle göz doldurmuşlar. Süsleme olarak, bitkisel
Gümüş Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu, Müze Araştırmacısı Ayşe Bozkurt
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
ümüş Sofra Takımları Koleksiyonu sorumlusu Ayşe Bozkurt,
parlaklığı, paslanmazlığı ve değerli
metal grubundan olması nedeniyle,
hemen her dönem lüks bir tüketim
maddesi olarak ilgi görmüş olan
gümüş objelerin, Osmanlı saray
mutfağı içinde -en azından 19. yüzyıl
için- ayrı bir kategori oluşturduğunu
söylüyor. Bugün elimizde bulunan
sofra takımlarına ilişkin koleksiyon,
19. yüzyılda Osmanlı sofra adabının
ve sofra malzemelerinin nasıl değiştiğine, Osmanlı elitinin yeme
içme kültürünün zenginliğine,
çeşitliliğine ve estetik anlayışına dair
ipuçları vermesi açısından önemli.
Gümüş, gümüş kaplama, gümüş
üzerine altın kaplama, ve diğer
metal alaşımları gibi yapım teknikleri
açısından çeşitlilik arz eden koleksiyon, sofra malzemeleri açısından
da çeşitlilik gösteriyor. (Kapaklı
sahan, fincan zarfı, sitil ve güğüm,
leğen ibrik gibi geleneksel Osmanlı
sofra evanisinin yanında sonradan
edinilmiş çatal, bıçak takımı, yemek
takımı, çay takımı gibi) gümüş takımlar, özellikle 19. yüzyılda ziyareti sıklaşan yabancı hanedan üyeleri ve üst
düzey devlet görevlileri için verilen
resmî ziyafetlerde kullanılmış. Gümüş sofra takımları birimi, envanter
çalışmasıyla objenin tanınması, yani
her bir objenin metalinin, üretim yerinin, formel özeliklerinin tanınması
yanında, muhtemel kültürel anlamlarına dair araştırmalar yapılması,
rutin kontrollerle objenin kondisyon
açısından değerlendirilmesi, bakımının yapılması ve uygun koşullarda
depolanmasıyla ilgileniyor.
7
Restorasyon
Beykoz Kasrı'nın Restorasyonu Tamamlandı
Y
apımı 1865 yılında tamamlanan
Beykoz Kasrı, beş set bahçeden
oluşan yaklaşık 70.000 m² alana
sahip bir koru içerisinde yer almaktadır. Zengin bitki türlerinin bulunduğu bahçe içinde bir de hava
hamamı vardır.
Restorasyon ve Teknik Uygulamalar Başkanlığı'nda görev
yapan Yüksek Mimar İshak Umut
Kukaracı'dan alınan bilgilere göre,
toplam 1700 m² kullanım alanına
sahip Beykoz Kasrı’nın restorasyonuna 2006 yılı Nisan ayında, çatı
ahşap strüktürünün onarımıyla
başlandı. Çatı onarımı, ahşap taşıyıcı onarımlarının ardından yüzey
kaplaması, yalıtım yapılması ve kurşun kaplanmasıyla tamamlandı.
Birinci katın 340 m² alanlı salon
zemininde 12x50x1250 cm. ölçülerinde 44 adet taşıyıcı ahşap kiriş,
zemin kat tavan sıvasına zarar verilmeden özel teknik ve malzeme
kullanılarak aşılandı ve döşeme kalasları çakılarak kapatıldı. Aynı şekilde birinci katın bütün mekânlarının
döşeme onarımları tamamlandı.
Birinci kat salon döşeme parkeleri
yapıldığı dönemin orijinal deseninde üç renkli ağaçtan imal edilerek
montajı yapıldı. Diğer mekânların
parke kaplamaları da yine orijinal
şekliyle balıksırtı parke olarak imal
edilerek yerine monte edildi.
Beykoz Kasrı restorasyon çalışmalarında en çok hassasiyet gerektiren işlerden biri olan balkonların
çatlak mermer kirişlerinin onarımı,
birinci kat salon döşeme onarımında olduğu gibi akademik düzeyde
uzun araştırma ve istişareler sonucunda hazırlanan projeyle yine özel
malzeme ve teknikler kullanılarak
tamamlandı.
Dış cephe duvar yüzeyleri ve
sütun başlarındaki eksik mermer
süsleme elemanlarının imalatı,
8
şantiye bünyesinde oluşturulan
taşçı atölyesinde yapıldı ve yerine
monte edildi. Birinci set bahçe duvar yüzeylerinde bulunan dört adet
mermer çeşmenin onarımı da yapılarak kullanıma hazır hale getirildi.
Eylül 2010 tarihinden başlamak
üzere kalemkâr, boyacı, cilacı ve marangoz ekiplerinin sayısı artırılarak
restorasyonun tamamlanmasına
yönelik yoğun çalışma temposuna
girildi. Haziran 2010 başında taş atölyesi ustalarının da büyük bir bölümü
Beykoz Kasrı şantiyesinde görev
alarak bütün dış ve iç cephe duvar
onarımları ve temizliği tamamlandı.
4 Ocak 2010 tarihinde 25-30 arasında değişen çalışan sayısı, Haziran
başında katılan taşçılar, Eylül başında katılan kalemkârlar, Eylül sonunda katılan boyacılar ve Ekim ortasında katılan marangozların katılımıyla
120-125’e ulaştı. Ocak 2011 başında
ise restorasyon tamamlandı.
Bugün itibariyle Beykoz Kasrı'nın
bütün duvar ve tavan onarımları,
kalemişi süslemeleri, döşeme parke
kaplamaları ve doğrama onarım,
imalat ve montajı tamamlanmış
durumdadır. Kasrın konumlandığı
birinci set üzerindeki yürüyüş yolları aslına uygun olarak onarıldı ve
duvarının kemer gözlerinde sıva
onarımları tamamlanarak boyandı.
Park-Bahçe ekiplerince de ağaç
budama ve çimlendirme çalışmaları yapıldı.
Kasrın restorasyonu devam
ederken eş zamanlı olarak bahçe
set duvarlarında yıkılan kısımlar
yeniden yapılarak bozuk kısımlar
onarıldı ve 3000 m² yüzeyde derz
dolgu çalışması tamamlandı.
Bahçe duvarlarının onarımı
ile peyzaj düzenlemesi için proje
çalışmaları ve iklimlendirme ile
ilgili montaj çalışmaları ise devam
etmektedir.
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
Restorasyon
Saray Bahçelerindeki Tarihî Ağaçlar Restorasyonla Yaşatılıyor
Milli Saraylar'da restorasyon sadece mimarî yapılarla sınırlı kalmıyor, ağaçların da restorasyonu yapılıyor.
Özellikle yaşlı ağaçların, zararlı böcekler, mantar, insanların verdiği zarar ya da şiddetli rüzgârların etkisiyle
zarar gören yerlerinin onarım işlemleri, Restorasyon ve Teknik Uygulamalar Başkanlığı'na bağlı olarak
2000 yılından bu yana yapılıyor.
İ
lk olarak, Beylerbeyi Sarayı bahçesinde bulunan ıhlamur ağacının
gövdesinde mantarlar sonucu meydana gelen çürüğün temizlenmesiyle başlanan çalışmalar, 2008'den
bu yana yoğunluk kazandı.
Ağaç restorasyonu ekibinde
çalışan Ziraat Yüksek Mühendisi
Ayşenur Çelebican'ın verdiği bilgilere göre, manolya, ıhlamur, erguvan
gibi geniş yapraklı ağaçlar, hem yapraklarını döktüğü için hem de dış
etkenler sebebiyle daha sık hastalık
görülen, bu sebeple de diğer türlere
göre daha fazla bakıma ihtiyaç duyan ağaç türlerinden. Özellikle saray
bahçelerindeki ağaçlar yaşlı olduğu
için daha çok bakıma ihtiyaçları var.
Bazılarının bakımı üç-dört gün
sürerken bazılarınınki birkaç haftayı
bulabiliyor. Çelebican, dışarıdan
sağlıklı gibi görünen ağacın içinin
çürümüş olabileceğini söylüyor. Bu
sebeple sık sık kontrol edilmeli.
Restorasyon işlemleri sırasında,
önce ağaçtaki yaranın nerede olduğu tespit ediliyor, canlı tabakaya ulaşana kadar yara kazınıyor. Temizlendikten sonra da doğal reçineyle yara
kapanıyor ve tarım ilacı veriliyor.
Böylelikle hem ağacın kurumasının
önüne geçiliyor, hem de hastalığın
diğer ağaçlara yayılması önleniyor.
Normal şartlar altında yaralar,
tabii ortamında belirli bir iyileşme
süreciyle kapanabiliyor. Ağaçların
türü, gelişme durumu, yaş ve beslenmelerine bağlı olarak yara, yılda
1-2 cm kadar büyüme gösteriyor.
Toprağın yeterli miktarda hava, su
ve gerekli besin maddelerini bulundurmaması, sulamanın yüzeysel
yapılması, don çatlakları ve elverişİletişim: www.millisaraylar.gov.tr
siz hava koşullarına bağlı çürümeler
de süreci doğrudan etkiliyor. Böyle
bir durumda ağaç üzerindeki yara
kapatılmadığı takdirde hastalık
gelişiyor, ağaç şekil bozukluğuna
uğruyor sonra da kuruyor.
Yarayı kapatacak asıl malzemenin doğal reçine olduğunu anlatan
Çelebican, hiçbir şekilde yapı malzemesi kullanılmadığını söylüyor.
Burada esas amaç, mikrop giriş
çıkışını engellemek. Ağaç, kendi
özüyle uyumlu reçineyi zamanla
emiyor ve kendisini koruyor. Ayrıca,
ağaç yetersiz beslenmişse besin
takviyesi de yapılıyor.
Yaralanma veya hasara uğramış bitkilerin tedavisi için mevsim
önemli. İlkbahar, bakım için asla
tercih edilmemeli. Çelebican sebebini şöyle açıklıyor: "Yarayı temizlerken önce ölü dokuyu kesici
aletlerle alıyoruz. Sonra eğim veriyoruz. Bunun amacı yağmur suyunun oyuk içinde birikmemesi. Sular
birikirse ağaçta mantar oluşuyor.
Ayrıca, kabuk ile odun birbirinden
kolaylıkla ayrıldığı için ağaç tedaviye istenilen ölçüde cevap vermiyor.
Kar ya da yağmur suyu durmadan
akmalı ki ağaç hava alsın."
Ağaç restorasyonu Türkiye genelinde yaygın bir uygulama değil.
Üniversitelerle işbirliği içinde çalışılan restorasyonda, tedavisi yapılan
ağaçlar en az iki yılda bir kontrol
ediliyor. Amaç, ağacın iyileşme sürecini artırarak ömrünü uzatmak.
9
Konser
"Saray Konserleri"nin Yeni Yıldaki İlk Konuğu Doğan Dikmen'di
Klasik Türk musikîsini dinleyicileriyle buluşturan ve bir gelenek halini alan "Saray
Konserleri" programında bu ay, ağırlıklı olarak dinî formda eserlere yer verildi.
S
aray Konserleri etkinliğimizin
Ocak ayı konuğu olan Mustafa
Doğan Dikmen konseri yoğun bir izleyici kitlesinin katılımıyla gerçekleşti.
Dolmabahçe Sarayı Medhal
Salon’da 9 Ocak 2012 Pazartesi akşamı saat 20.00'de başlayan konserde
sanatçıya eşlik eden ses sanatçıları,
Aytaç Ergen, Abdurrahman Düzcan,
Muhammed Tâha Aras, Alper Akaryıldız, Erdem Alpsoy, Tâhir Çağman,
Adem Tay; saz sanatçıları ise, Sine
Kemânı: Hasan Esen, Kemençe:
Erhan Bayram, Ney: Ali Tan, Kanun:
Şener Altınbaş, Tanbur: Gökalp
Yüzlüer, Ud: Caner Altınbaş, Kudüm:
Engin Baykal, ve Bendir: Erhan Bahçı
ve Eren Ergen’di.
Sanatçılar, güftesi Yûnus'tan Âşık
Veysel'e, bestesi Dede Efendi'den
Zekâî Efendi'ye kadar pek çok eseri
seslendirdiler.
10
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
Personel
Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde Haftalık Klasik Müzik Dinletileri
T
BMM Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığı’nca düzenlenen
kültürel etkinliklere bir yenisi daha
eklendi: Klasik Müzik Dinletileri.
Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde,
ilki 2 Kasım 2011 Çarşamba günü
saat 14.00’te sunulan dinletiyi,
her çarşamba aynı saatte, Mimar
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Devlet Konservatuarı’nın, farklı
bölümlerinden sanatçıların, değişik
enstrümanlarla katıldığı mini kon-
serler takip ediyor. Galeri, periyodik
aralıklarla düzenlenen sergi ve
konserlerle, sanat severlerin hem
gözüne, hem ruhuna hitap ediyor.
Klasik müzik tutkunları için randevu
saati 14.00.
Milli Saraylar Daire Başkanlığı
Saray Koleksiyonları Müzesi
KLASİK MÜZİK
DİNLETİLERİ
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı
Opera Ana Sanat Dalı Toplu Konseri
23 Kasım 2011 - saat 14:15
Dolmabahçe Sanat Galerisi, Beşiktaş-İSTANBUL
www.millisaraylar.gov.tr
Personel Haberleri
Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığı Özel Kalem'inde görevli Birsen Akkan'ın bir kız çocuğu olmuştur. Kendisini tebrik eder, Nil bebeğe sağlıklı ve uzun bir ömür dileriz.
Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı, İletişim biriminde görevli Nesrin Taşer'in babası Celal Taşer vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileriz.
İdari ve Mali İşler Başkanlığı, Satın Alma biriminde
görev yapan Sami Çelik'in bir kız çocuğu olmuştur. Kendisini tebrik eder, Zeynep bebeğe sağlıklı ve uzun bir ömür
dileriz.
Sivil Savunma Uzmanlığı, İtfaiye Koruma Memuru Yüksel Çolak’ın babası Mustafa Çolak vefat etmiştir. Merhuma
Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileriz.
TBMM Milli Saraylar
Adına Yayınlayan:
Dr. Yasin YILDIZ
Milli Saraylar
Genel Sekreter Yardımcısı
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr
Yayın Kurulu
Adına Editör:
İlhan KOCAMAN
Yayına
Hazırlayan:
Nesrin TAŞER
İletişim:
Tel: +90 212 236 90 00 - 1116
Faks: +90 212 227 66 73
İletişim Koordinatörü:
Mehmet Ali GÜVELİ
Fotoğraf :
Suat ALKAN
Aktif Matbaa ve Reklâm
Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.
Tel: +90 212 698 93 54
Baskı:
11
Tarihten Notlar
Bir Dîvânhâneye Ait Eski Yeni Hâtıralar*
D
olmabahçe Sarayı Mâbeyn
Dairesi’nin orta katındaki büyük sofa, yüz senelik tarihimizin
birçok hâtıraları ile doludur.
Medhal Salon diye de anılan
bu büyük dîvanhâne, birçok tarihî
şahsiyetlerin geçtiği, bazı toplantıların ve görüşmelerin yapıldığı
Salon'dur.
İmparatoriçe Eugénie seksen
beş sene evvel (günümüzden 143
yıl önce, 1869'da) uzun eteklerini
bu sofada sürümüş, Veliahd olarak
İstanbul’a gelen VII. Edward, Avusturya-Macaristan İmparatoru F. Joseph, Muzaffereddin Şah, Grandük
Konstantin, Grandük Nikola, Kayser
II. Wilhelm, Bulgar Kralı Ferdinand,
Sırp Kralı Petro, Avusturya-Macaristan İmparatoru Charles, Rıza Şah
Pehlevi, Kral Faysal, Kral Abdullah,
VIII. Edward hep bu muhteşem
dîvanhâneden geçmişlerdir.
Mâbeyn Dairesi’nin orta kat
sofasında yaşanan en heyecanlı
zamanları, şüphe yok ki Sultan
Abdülaziz’in hal’i ve V. Murad’ın
cülûsu günleri teşkil etmişti. O
günlerde bu büyük salonu vezirlerin, kumandanların, ulemanın
kalabalığı doldurmuş, kulaklarda
fısıltılar dolaşmış, bazen memnun
bazen mahzun yüzler görülmüştü.
O gün akşam saatlerine kadar
saray halkı, vükelâ ve memurlarla
dolu olan bu sofada Rüşdü Paşa,
Yusuf Kâmil Paşa’yı kemâl-i hürmetle karşılamış ve Paşa burada,
Sadrazam’ı, Sultan Abdülaziz’i indirdiklerinden dolayı sert bir sesle
tekdir etmişti.
O günlerde Midhat Paşa, hazırladığı Kanûn-i Esâsi müsveddesini
belki bu sofanın bir köşesinde
Sadrazama ve Serasker'e göstermiş,
Hüseyin Avni Paşa, dîvanhâneye bir
koltuk atıp “Kimse beni görmeden,
yeni padişahın huzuruna çıkamaz”
tehdidini burada savurmuştu.
Günler süratle geçmiş, üç ay
sonra bu sofada yeni bir maiyet
kalabalığı ile II. Abdülhamid mem-
nun bir eda ile görünmüştü.
Midhat Paşa’ya, sadâretten azledildiği ve sürgüne gideceği iradesi tebliğ olunurken Abdülhamid,
bu dîvanhâneden bahçeye çıkan
taş merdivenin sahanlığına gitmiş
ve saray feriki neticeyi bildirinceye
kadar o sahanlıkta sinirli adımlarla
dolaşmıştı.
II. Abdülhamid, Dolmabahçe’yi
terk edip Yıldız’a nakledince
artık hal’lerin hâtırası ile kendisine meş’um gelen bu büyük
Sâhilsaray'ın üst katlarına çıkılmaz,
odalarına, salonlarına uğranılmaz
olmuştu.
Yalnız bazı yabancı hükümdarların, büyük misafirlerin ziyaretlerinde Saray’ın rıhtımı ve alt
kat salonlarından bir ikisi kullanılıyordu. 1908 yılı Ekim ayında II.
Abdülhamid’i ziyaret eden Alman
İmparatoru, Yıldız’da Merâsim
Kasrı’nda ağırlanmış, İstanbul’dan
ayrılacağı gün kendisine Dolmabahçe Sarayı’nın orta kat sofasında verilen bir ziyafet esnasında
Saray’ın mızıkası, billûr merdivenlerin üstünde meşhur parçalar
çalmıştı.
1927 yılının 1 Temmuz’undan
itibaren Dolmabahçe Sarayı’nda
Atatürk’ün tarihî başlamıştı. O gün
Saray’a Gâzi Mustafa Kemâl ile beraber zaferlerden ve muvaffaki yetlerden gelen bir neşeli hava girmişti. Dîvanhânede bu defa yeni devrin simaları görünüyordu. Bazen
istirahatların bazen mülâkatların
yapıldığı dîvanhânenin bu devirde
en mühim tarihini şüphe yok ki kurultayların toplantıları (Türk Dil ve
Türk Tarih Kongreleri) teşkil etmişti.
* Halûk Y. Şehsuvaroğlu, Tarihî Odalar,
TBMM Milli Saraylar Yayınları, İstanbul
2011, s. 15-21.
İletişim: www.millisaraylar.gov.tr

Benzer belgeler

Milli Saraylar Bülteni

Milli Saraylar Bülteni alanında geleneksel olarak her yıl verilen ödüllerden “kamu yayıncılığı” alanındaki ödüle, bu yıl Milli Saraylar layık görüldü. 1987 yılından itibaren yayın numarası verilmek suretiyle Milli Sarayl...

Detaylı

Milli Saraylar Bülteni

Milli Saraylar Bülteni itibaren yayın numarası verilmek suretiyle Milli Saraylar tarafından üretimi gerçekleştirilen yayınların sayısı 2011 yılı sonunda 75’e ulaştı. Son yıllarda yayın sayısındaki artış ise, bu yıl rekor...

Detaylı

Meclis Baükan×ndan Japon Konuùuna Yemek

Meclis Baükan×ndan Japon Konuùuna Yemek yürütülmeye başlandı. Dolmabahçe Sarayı Saltanat Kapısı'nda özellikle yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiği cam kulübelerde iki askerin tuttukları nöbetler ve her yıl 10 Kasım'da Musta...

Detaylı