bir daha artmaz

Transkript

bir daha artmaz
EDiTÖR
Merhaba
“
Market dergisi olarak ilk günden beri sektöre bilgi verme, sektörü geliştime misyonumuzu koruyoruz. Yine bu minvalde bir haberle karşınızdayız. Biliyorsunuz, çoğu marketin sütlük dolapları açıktır. Elimizi uzatırız, alırız peynirimizi, yoğurdumuzu, yağımızı. Hafif
serindir bu dolaplar ancak bu serinlik ürünler için yeterli midir? Hem ürünlerin performansı etkilenir bu dolapların kapısız olmasından
hem de ciddi bir enerji sarfiyatı söz konusudur. Konunun ayrıntılarını bu dolapların kapılarını ülkemizde üreten Teknodor’dan, dolap
raflarında ürünü bulunan Ekici ve Murtabey’den, yeni mağazalarında bu kapıları kullanan Beğendik ve CarrefourSA’dan aldık.
Bu ay dergimizde iki ‘Perakendeci’ röportajımız var. Geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye’de yeniden yapılanan Praktiker’in Genel Müdürü
Tayfun Kutlu ve Özhan Marketler Zinciri Genel Müdürü İbrahim Özhan ile yatırımları, iş planları, gelecek hedefleri ve sektör üzerine
konuştuk.
Sohbetleriyle sayfalarımıza diğer konuk olan isimlerse şöyle: Hakmar Gıda İnsan Kaynakları Müdürü Ali Söğüt, Kızılcahamam Maden
Suyu Genel Müdürü İ. Selçuk Tülek, Ufo Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Yeşil, İkbal Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Evren, Milli
Pazar Pazarlama Direktörü Osman Kılıç.
“
Keyifli okumalar!
Öte yandan, bu, Market dergisinden sizlere ulaşan son ‘merhaba’mdı. 6 yılı aşkın bir zamandır devam eden Perakende Bilgi Evi’ndeki görevimden ayrılmak durumundayım. Şimdiye kadarki tüm işbirlikleriniz, destekleriniz, dostluklarınız için teşekkür ederim. Yine
karşılaşmak dileğiyle,
Market Dergisi Yazı İşleri Müdürü
Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU
6 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
iÇiNDEKiLER
Yönetim&Yayın Danışmanı
Okan ARAS
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU
Haber Merkezi
Onur KAYA
Murat KÜÇÜK
Sevgi YALÇIN
Görsel Yönetmen
Yaren ÖZ
Reklam Satış ve Pazarlama
Yönetmenleri
Duygu TEZEL ÇOBAN
Asiye KARADEMİR
Şenay KIZIL
Mali İşler
Özgür ÖRK
Yazarlar
Berrin YANGINÖZÜ
Dilara KIZILÇAY
Gürkan SEKMEN
Okan ARAS
Özcan YAZICI
Sinan ASILYAZICI
Tevfik DİNÇER
Vedat DİRİKER
Yılmaz PEKMEZCAN
Hukuk
Hasan İÇÖZ
Sahibi: Ekonomi Yayınları AŞ
Adına Gökçin ARAS
içindekiler
OCAK 2015 • 203
Alışveriş dünyası
20-24
Altunbilekler dinlenmiyor
Sosyal Sorumluluk
60
Sistemli AVM’den yeni mağaza
Başkent’in 25’inci TeknoSA’sı açıldı
Haber / Röportaj
İkbal’den et sektöründe bir ilk
Biçen’de zirve toplantısı
Üçge PAS ekibi büyüyor
Perakendede ürün kayıpları 128 milyar...
CarrefourSA, İsmar’ı satın aldı
Alman devi Bizerba EuroCIS’e katılacak
Lila Kağıt ihracatta liderliği hedefliyor
Barilla’ya 2014’te 4 ödül birden
Yönetim Yeri: İçerenköy Mah.
Değirmenyolu Sok. Kutay İş Merkezi
A Blok Ataşehir/İstanbul
T. +90.216. 575 44 20 (pbx)
F. +90.216. 575 44 24
Perakendede 5 yeni trend
Baskı
İhlas Gazetecilik. AŞ
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi
İhlas Plaza No:11 A/41
Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL
Tel: +90 0212 454 30 00
Gençlerin yüzde 85’i Türk noodle’ını sevdi
Stok nasıl azaltılır ve bir daha artmaz
Adese’de “Hızlı Kasa” dönemi başladı
Aralık ayının zam şampiyonları belli oldu
HİÇ Ödülleri uluşallaşıyor
28
30
32
36
44
44
47
52
54
62
63
66
67
69
Kürsü
Farkında olmak / Berrin Yangınözü
Sosyal medya / Özcan Yazıcı
Danışman / Sinan Asılyazıcı
Strateji, teknoloji, iş geliştirme / İzzet Gülşen
Raf arkası / Yılmaz Attila
26
38
46
58
68
Yayın Dili / Konusu
Türkçe / Perakende sektörü
İletişim:
Yazı İşleri: [email protected]
Reklam: [email protected]
Abonelik: [email protected]
www.marketdergisi.com
Market dergisi yerel süreli yayındır. Aylık
yayımlanan dergimiz, Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir. Market
dergisinin içerik ve tasarımı Ekonomi
Yayınları AŞ tarafından yaptırılmış olup,
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. Market
dergisinde yer alan yazı ve fotoğrafları
yayma hakkı ile Market markası ve logosu Ekonomi Yayınları AŞ’ye aittir. Kaynak
gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni
olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz.
Dergide yer alan yazılar, yazarların kişisel
görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir. Ekonomi Yayınları AŞ, yazılarda yer
alan bilgi, görüş ve tavsiyeler nedeniyle
doğabilecek maddi manevi zararlardan
hiçbir şekilde sorumlu değildir.
10
16
34
Perakendeci
Perakendeci
Röportaj
Zarar etmesi nedeniyle 2013 yılı
başlarında Türkiye’den çekilme
kararı alan ancak geçtiğimiz
yılsonunda Practical Retail
Holding bünyesinde yeniden
yapılanan Praktiker, ilk ‘Praktiker Pratik’i İstanbul Gayrettepe’de açtı.
“Bizim mağaza açmak konusunda bir hedefimiz yok. Bu
sene 10 mağaza açacağız
diye yola çıkmıyoruz. Çünkü
bir yerden sonra bu durum
hataları da yanında getiriyor”
diyen Özhan Marketler Zinciri
Genel Müdürü İbrahim Özhan,
sektöre yönelik çok önemli
açıklamalar yaptı.
Türkiye’nin en eski sucuk markalarından olan ve ismi Mustafa
Kemal Atatürk tarafından verilen
İkbal, geçmişten gelen lezzetini
günümüzün modern koşullarıyla
birleştirerek sofralardaki yerini
almaya devam ediyor.
Praktiker Genel Müdürü
Tayfun Kutlu
Özhan Genel Müdürü
İbrahim Özhan
İkbal Yönetim Kurulu Başkanı
İbrahim Evren
Soğutma sistemlerinde
‘cam kapı’ kazancı
Marketler duvar reyonlarında; perakendede bilinen adıyla sütlüklerde, enerji
tasarrufu için cam kapı sistemi uygulamasını daha çok önemsemeye başladı.
Bununla ilgili bilinç yaratmak ve daha çok marketin daha çok şubesinde bu
sistemin kullanılmasını sağlamak adına konuya mercek tuttuk
40
50
56
64
70
Röportaj
Röportaj
Röportaj
Röportaj
Geçtiğimiz yıl hava şartlarının
mevsim normallerinde seyretmemesi nedeniyle 45 milyon
TL’lik ürünü stokta kalan Ufo,
bu yılı yeniden toparlanma
dönemi olarak belirledi.
“Milli Pazar’da her zaman kalite, müşteri güveni ve en uygun fiyat politikası geçerlidir.”
diyen Milli Pazar Pazarlama
Direktörü Osman Kılıç, hem
müşterilerin hem de çalışanların kendileri için vazgeçilmez
iki unsur olduğunu ifade etti.
Sektöründe ‘doğal’ ürünleriyle
öne çıkan Kızılcahamam Maden
Suyu, Sade, Meyveli ve Vitamin
Aromalı Maden Suyu ürünlerinin
yanı sıra yüzde 100 sıvı pancar
şekeri ile üretimine başladığı
Kızılcahamam Çamlık Gazozu
ile yurt içi ve dışında tüm tüketicilere ulaşmayı hedefliyor.
Perakende sektöründen insan
manzaraları sunduğumuz röportajlar dizimizin bu ayki konuğu
Hakmar Gıda İnsan Kaynakları Müdürü Ali Söğüt. “Bir İK
Müdürü’nün öncelikli olarak işini
çok sevmesi, pozitif ve çözüm
odaklı olması gerektiğini düşünüyorum...”
Ufo Yönetim Kurulu
Başkanı Abdullah Yeşil
Milli Pazar Pazarlama
Direktörü Osman Kılıç
Kızılcahamam Genel
Müdürü Selçuk Tülek
Hakmar Gıda İnsan
Kaynakları Müdürü Ali Söğüt
PERAKENDECi
Praktiker,
franchise ile
büyüyecek
Zarar etmesi nedeniyle 2013 yılı başlarında Türkiye’den çekilme kararı alan ancak
geçtiğimiz yılsonunda Practical Retail Holding bünyesinde yeniden yapılanan Praktiker, ilk ‘Praktiker Pratik’i İstanbul Gayrettepe’de açtı. Praktiker’in Genel Müdürlük
görevine getirilen, perakende ve ev geliştirme sektörünün deneyimli ismi Tayfun Kutlu, franchise ile büyümeyi planladıkları iş modeliyle 2015 yılında Türkiye’nin farklı
şehirlerinde 40 mağaza açmayı ve geleneksel perakendecilerle birleşmeyi hedeflediklerini anlattı
Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU
P
Tayfun Kutlu
10 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
raktiker’i Türkiye’de yeniden
yapılandırmanızın ardından, ilk
mağazanızı geçtiğimiz günlerde
Gayrettepe’de açtınız. Nasıl gidiyor?
Tüm eksiklerimizi tamamlayıp, kendi bünyemizde soft bir açılış yaptık. Yeni ürünlerin gelmesinde, müşterinin ürüne kolay
ulaşmasında, etiketleri, teşhirleri tamamlamada tam olarak hazır olmak istedik.
Açılışı yapacağımız gün, açılış saatinden
önce insanlar mağazayı gezmeye başladı.
Talep o kadar arttı ki, belirlenen saatten
önce açılışı yapmak durumunda kaldık.
Bu dönemi iyi atlattığımızı düşünüyorum.
Bulunduğumuz ana caddenin alt tarafındaki ilk kısımlar ofis, diğer kısımlar konut.
Yalnızca konut değil, ofis ihtiyaçları için de
alışverişe geliyorlar. Özellikle iş yerleri için
acil ihtiyaç olabilen tesisat araç gereçleri,
boya, raf, dübel, matkap için de bize geliyorlar, bu çok güzel bir şey. Nihai müşteri
dediğimiz aileler, onların gelmesi de benim için çok önemli. Onlarla birlikte rutin
gelmeler de başladı. Mesela bazı emekli
müşterilerimiz oluyor, 2-3 günde bir gelen,
yeni ürün geldi mi diye soruyorlar. Onların
mağaza içindeki turları daha uzun sürüyor
mesela. 40-45 dakika geziyor, özellikle
teknik ürünleri inceliyorlar. Bizi de geliştiriyorlar, onların talepleri ve önerileri bizim
için çok önemli. Bu işin özünde zaten
müşterinin ne istediğinden yola çıkılıyor
biliyorsunuz. Ama bizim genel konsepti-
miz, müşterinin ulaşabileceği en yakın konumda, temel ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde
çözebileceği ve önümüzdeki dönem ihtiyaçlarını doğru ve güvenilir bir şekilde giderebileceği bir mağaza konsepti. Bunun
araştırmasını uzun süre yaptığımız için,
bununla ilgili birçok girdi var; doğru yer,
ürün gamı, fiyat, ürün çeşitliliği gibi. Bunları da çok güzel toparladığımızı düşünüyorum. Şu anda 300 metrekare net satış
alanı olan bir mağazamız ve 450 metrekareye yakın bir depo alanımız var. Bu depo
yeni açacağımız mağazamıza da hizmet
edecek aynı zamanda. Günde ortalama
100-150 arasında bir fiş sayımız var ve
bu çok güzel bir veri bizim için. Genelde
küçük küçük parçalar; elektrik, hırdavat,
nalburiye, aydınlatmadan geliyor bu satışlar. Özellikle aydınlatma, en çok sattığımız
ürün grubu şu anda.
Bu yeni yapılanma sürecinde yapılan
yatırım miktarı nedir?
Lansmanda yatırım miktarımızı ve sayımızı ilk yıl için 30 mağaza ve buna bağlı
olarak franchise’larımızla beraber yatırım
hedefimizi 40 milyon dolar olarak belirledik. Ancak lansmandan sonra gelen talep
doğrultusunda bunu biraz değiştirmek zorunda kaldık. Özellikle Anadolu’dan gelen
çok ciddi talepler var ve biz de bu taleplere bağlı olarak mağaza sayımızı 40, yatırım
hedefimizi ise franchise’larımızla beraber
60 milyon dolara yükselttik. Bu çok güzel
bir rakam ve Türkiye ekonomisi için de
katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Belli bölgelerde yoğunlaşmaktan ziyade birçok şehirde bulunmak istiyorsunuz sanırım?
Orta vadede her ilde olmayı planladık. Her
ilin demografik yapısını masaya yatırdık.
Uzun uzun üzerinde çalıştık ve hedefimizi her ilde bir mağaza açmak olarak belirledik. Tabii aynı zamanda bu illerimizin
büyük ilçelerinde de yine bir mağazamızın
bulunması istiyoruz. Zaten Türkiye’nin her
ilinden talepler o kadar homojen ki, o yüzden belli bir bölgeye odaklanmamız çok
doğru değil. Orta vadede 240 mağaza hedefimiz var.
Bir sonraki açılış Datça’da
Şu andaki franchise talepleri ne seviyede? Belli anlaşmalar ya da açılması
planlanan mağazalar var mı?
Tabii var. Hatta bugün itibarıyla da ilk
franchise mağazamızın açılış çalışmalarına başladık. İlk sözleşmemizi Batman ile
yaptık. O bölgede nüfuzlu, yerel anlamda
tecrübesi çok olan ve esas işleri ticaret
olan bir aile ile iş birliğine giriştik. Onlar da
Praktiker mağazasını çok önemsedi. O
kadar güzel bir iletişim kurduk ki, beraber
mekânı gidip gördük, ürün gamı ile ilgili bir
çalışma yaptık. Ayrıca bölgeyi genel anlamda inceledik. Bunlar çok önemli şeyler
çünkü ürün gamımızın Batman’a uyması
çok önemliydi. İkinci olarak da Datça’da
bir mağaza açacağız. Sözleşmemizi yaptık, bitirdik. Ayrıca Etimesgut ve Maraş
mağazalarımızın sözleşmeleri de bitti.
Ne kadar zamanda hazırlıklar bitiyor
ve mağaza açılışa hazır hale geliyor?
Franchise ile ilk görüşme safhası çok
önemli. Önemli olan doğru adayı bulmak… Kişinin bulunduğu yer, bu işi gerçekten yapmak istemesi çok elzem. Bütün
bunlar franchise anlayışımızı destekliyorsa,
biz şirket olarak proje, ürün geliştirmeyi ve
açılış safhasını çok hızlı bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Bir mağazanın ilk görüşmesinden sözleşmeye kadar olan süresini 6 hafta; sözleşmeden sonra açılışa kadar olan
süreyi de yaklaşık olarak hazırlık ve uygulaması dâhil olmak üzere 8 hafta olarak
belirliyoruz. Önemli olan sözleşme dönemi
çünkü bu dönem daha fazla uzayabilir ya
da birden bitebilir. Mesela şu anda sözleşme imzaladığımız ilk ilimiz Batman olsa da
ilk açılışı bir terslik çıkmadıkça şubat ayı
ortasında Datça’da yapacağız.
Sözleşme imzalanan diğer franchiselarınız da arka arkaya mı açılacak?
Bu bahsetmiş olduğum sözleşmesini imzaladığımız 4 yeri de Şubat ve Mart ayı ortalarında açmayı hedefledik.
Franchise dışında kendi mağazalarınız da olacak mı?
Şu anda Anadolu ve Avrupa Yakası’nda
Gayrettepe mağazamız dışında yer arayışlarımız devam ediyor. Nisan – mayıs gibi
kendi mağazalarımızı da açmayı sürdüreceğiz. Hem Avrupa hem de Anadolu Yakası’nda birer mağaza açacağız.
Yer olarak özel bir tercihiniz var mı?
Önemli olan buradaki müşterilerin talepleri ve tabii ki nüfus yoğunluğunun, yaya
trafiğinin olması. Doğru yeri bulmak için
uğraşıyoruz. Bu yüzden İstanbul sınırları
içinde bizim için her nokta bir potansiyel
ve doğru noktayı bulduktan sonra her yer
bizim için geçerli. Tabii burada kiralar da
çok önemli çünkü bu şekilde devam etmek için iyi bir işletme modeli kurmanız lazım. Kirası uygun olacak, beklenti cironuzu karşılıyor olacak ki hizmet de ona göre
doğru verilebilsin.
PERAKENDECi
Konsepte göre biraz daha konut bölgelerinden olmasına dikkat ediyorsunuz sanırım?
Bizim için insanların mağazaya rahat ulaşabilmesi önemli. Bu yüzden bu bazen
ofis bölgesi olabilir, bazen konut bölgesi
olabilir ama çoğunluğu konut bölgesinde
oluyor.
“Geleneksel perakendecilerle
birleşmeyi hedefliyoruz”
Türk yapı market müşeri profili hakkında neler söylersiniz?
Türkiye’de inşaat sektörünün geçmişi 50’li
yıllara kadar dayanıyor ama organize perakende sektörü 90’lı yılların başında oluştu.
Baktığınız zaman 20 yıllık geçmişi olan çok
yeni bir sektör. Sektördeki işlem hacmine
bakarsanız perakendecilik yüzde 10 civarında ve 20 yılda bu rakamlara gelinmişse, alınacak daha çok yol var. Türkiye’de
şu anda konut stoğu yaklaşık 20 milyon
üzerinde ve önümüzdeki 10 yıl içinde bu
20 milyon konutun yaklaşık 5 - 6 milyonu
kentsel dönüşümle yıkılıp tekrar yapılacak.
Aynı zamanda da bu 20 milyonun konutun
haricinde yeni yapılacak konutlar var. Bu
çok büyük bir potansiyel ve doğal olarak
konutla beraber konutun içinde kullanılacak aksesuardan tutun diğer tüm ev eşyalarına kadar daha da yükseğe ulaştıracak
bir potansiyel yaratmış oluyor. Biz de bu
potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmeyi düşünüyoruz. İnsanlar artık Türkiye’de
özellikle büyük şehirlerde kısıtlı vakitlerini
kendilerine ayırmak istiyor. Öte yandan
küçük ihtiyaçlarını kendileri karşılamak istiyor. Örneğin evinizde musluk değiştirmeniz gerekirse, bunu kendiniz yapabilirsiniz.
Çerçeve asmak dübel, matkap ve çivi edinip kendiniz asabilirsiniz. Bir de artık hobi
geliştirmekle ilgili bazı ürünler var, küçük
el aletleri, seramik için boya kalmeleri vs.
Eskiden müşterlerimiz ürün alırken montaj
talebinde de bulunurlardı. Artık müşterilerimiz aldıkları ürünleri kendileri kurmak
istiyor. Bununla birlikte bu işleri yapabilecekleri aksesuarlar, küçük el aletleri de
gelişiyor. Ellerinde takım çantaları, içinde
birçok ekstra malzeme bulunan aksesuar
setleri var artık insanların. Ben bunun daha
da gelişeceğine inanıyorum. Çünkü yüzde
10 dediğimiz organize perakende payı
esasında olması gereken rakamlardan
daha az. Bunu neden çok önemsediğimi
de şöyle ekleyebilirim. Öncelikle organize
perakende sektörünün ekonomiye dirlik
kattığını düşünüyorum. Bir sürü faturalı fiş
alınması, ekonomiye katkısı, buna bağlı olarak tedarikçinin gelişmesi, istihdam
sağlanması gibi birçok avantajı var. Organize perakende aynı zamanda müşteriye
çok rahatlıkla fiyatlarını sunabildiği, rahat
alışveriş yapabildiği bir ortam sağlıyor. Yani
müşteri şeffaflık politikasında ne görüyor12 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
sa, fiyat uygunsa kalitesine dokunabiliyor,
alabiliyor, iade edebiliyor doğal olarak bu
durumda o eski kapalı kutu perakendecilikten biraz daha şeffaf perakendeciliğe
geçişi sağlıyor. Ben bunların hepsini organize perakendenin faydaları olarak görüyorum. Müşteri bunu artık anladı. Müşteri
artık tüketici haklarını biliyor, takip ediyor,
memnuniyeti ve memnuniyetsizliğini dile
getiriyor, mutlaka sosyal medyada paylaşıyor. Bunu da iyi değerlendirmek, bu durumu avantaja çevirmek lazım... Organize
perakende kendisi gelişirken müşterisini
de ülke ekonomisini de geliştiriyor. Bunların hepsi bir parça gibi birbiriyle bağlantılı
ama bunları söylerken geleneksel perakendeciliği göz ardı ettiğimi sanmayın.
Çünkü sistemli, düzgün çalışan, hatta aileden gelen bir sürü geleneksel perakendecinin de sektöre çok faydası olduğunu
düşünüyorum. Bu şekilde ciddi çalışan ve
hedefleri olan geleneksel perakendecilerle birleşmek gibi bir hedefimiz var. Mesela
bize gelen taleplerden şuna dikkat ediyorum, 2 - 3 kuşak ev ve eşya marketçiliği
yapmışlar, kendi bölgelerinde uzman ve
liderler, artık yıllardır yapmış oldukları bu
işi bir üst sınıfa taşımak istiyorlar. Bununla
beraber bizimle modeli geliştirmek, güncel
trendleri takip etmek hem yurt içi hem yurt
dışı sektörlerindeki inovatif ürünleri geliştirmek ve perakendeciliğin gittiği yönde
öncü olmak isteyen birçok franchise adayı
var. Biz onlarla çalışarak aslında organize
perakende gibi gözükse de aslında genel
olarak sektöre katkıda bulunmuş oluyoruz. Onları dışlamadan onların da organize olmalarını sağlıyoruz. Çünkü onlar da
özellikle lokal bölgelerde kendi uzmanlıklarını geliştirmek istiyor. Aynı zamanda
birkaç tane daha mağaza açmak istiyorlar.
Biz onlarla beraber şu anda dirsek temasındayız ve güzel diyaloglarımız var. Yakın
zamanda onlarla da iş ortaklığı yaparak
beraber çalışmak istiyoruz ve bunu da
franchise vererek yapmaya çalışıyoruz.
Eskiden yapı market denince daha
çok erkeklerin ziyaret ettiği reyonlar,
mağazalar akla geliyordu ama son
zamanlarda bu profil değişti galiba.
Bunu ölçebiliyor musunuz?
Ölçebiliyoruz. Mağazamız hem ürün gamı
hem konsept olarak herkese hitap ediyor.
Ben müşteri profilimizi bir bütün olarak
görüyorum. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı,
öğrenci, kısacası herkes rahat rahat gelip
alışveriş yapabiliyor. Tabii bununla birlikte
raflar da değişti. Eskiden daha çok ağır
yük taşıyıcılı, daha sert metallerden oluşan
raflar vardı, şimdi biraz daha dekoratif,
ürünün öne çıktığı, stokların mağazanın
her yerinde değil de daha çok satılacak
ürünlerin olduğu daha güzel, aydınlık, ferah, temiz mağazalara geçiş var. Biz de
mağazamızı buna göre kurguladık. Ev geliştirme mağazacılığı konseptini biraz daha
öne çıkardık ve ürün gamı da bu tarafa
yöneldi. Yapı market grubumuzu da ikinci
plana attığımız yok ama ben ev geliştirme mağazacılığı söylemiyle revize etmek
istiyorum. Çünkü evde her şeyi değiştirebilirsiniz, yani evinizdeki bir tadilat işi yapı
marketle ilgili bir iş olsa da ben konsept
olarak ev geliştirme olarak görüyorum.
Mağazalarımızda da ürün gamımızın yüzde 60 civarı hep tekstil, ayna, aydınlatma,
dekorasyon gibi soft ürünler, Geriye kalan
yüzde 40 civarı da hırdavat, nalburiye, inşaat, ahşap ürünleri dediğimiz gruplardan
oluşuyor. Bu oranlar, mağazanın bulunduğu lokasyona göre değişkenlik gösterebilir.
Biz bu bölge için bu konsepti yaptık. Dönem dönem gelen franchise taleplerinde
de bu oranlar yine lokasyona değişkenlik
gösterebiliyor. Son olarak müşteri profilimizden çıkardığımız sonuç, herkese hitap
eden bir mağaza konseptine sahip olduğumuz. Büyük hacimli ürünler yerine daha
küçük ama çok sattığımız mallar şu anda
mağazalarımızda daha ön planda. Ampul,
fiş, uzatma kablosu, musluk, cıvata, hırdavat, el aletleri, bütün bu ürünler şu anda
o kadar hızlı gidiyor ki, ben de açıkçası
müşterinin küçük küçük ama sık aralıklarla alışveriş yapmasını tercih ediyorum.
Bunun avantajı da şu, müşteri mağazaya
gelip alışverişini yaptığı zaman onun frekansı büyük mağazacılıkta 2 – 3 ayda birdir. Bizde bu biraz daha kısalmış durumda
ve bu şekilde olunca müşterinin mağazaya sık gelmesi sizin gelişmenize, ne tarafa
yönlenmeniz gerektiğini görmeye çok yardımcı oluyor. Müşterinin istediği herhangi
bir yeni ürün, eğer konseptimize uygunsa,
hemen raflarda yerini almalı.
Mağazanızda kaç adet ürün var?
Şu anda Gayrettepe mağazamızda 4 bin
500 tane ürün listeledik. 300 metrekareye
4 bin 500 ürün sığdırabilmek hem büyük
maharet hem de bunu organize edebilmek için iyi bir planlama gerektiriyor. Bin
metrekarede 10 bine kadar çıkacağız. İlk
etabı başardık ancak bu her geçen gün
müşteriden gelen taleplerle daha da artıyor. Çünkü müşterilerin bazen öyle enteresan talepleri oluyor ki, bizim bunları en
iyi şekilde değerlendirip hem fiyat hem de
konsept olarak uygun bir şekilde müşteriye sunmamız gerekiyor. Bu da bizim
gelişmemize yardımcı oluyor. Müşterinin
talebine çok hızlı karşılık vermek bizim için
çok önemli. Zaten şu anda şirketimizin en
önemli özelliği çok hızlı hareket edebiliyor
olması. Hem kendi mağazamız hem de
sayımız az olduğu için daha kolay oluyor
bu. Daha sonraki dönemlerde tabii ki de
ürün gamımız oturacak, ürün değiştirme
ve geliştirme süreçlerimiz buna bağlı olarak prosedürlere bağlanacak. Devamlılık
için müşterinin ne istediğini bilmek, müşteriyi anlamak çok önemli. Eğer müşteriyle
iletişimi iyi kurarsanız başarılı olacağınıza
inanıyorum. Perakandecilik değişiyor ve
gelişen yeni ürünlerle alışkanlıklarımız da
değişiyor. Örnek olarak plazmaların artık
duvara monte edilmesiyle birlikte ister istemez TV üniteleri kendiliğinden mobilya
grubundan çıkmaya başlıyor ve bununla
birlikte duvara monte ürünleri gelişiyor. Bu
tamamen ihtiyaca göre konumlanmakla
alakalı. Bir de artık İstanbul’da ve büyük
şehirlerde metrekareler küçüldü. Doğal
olarak küçük alanda verimli mobilya kullanmak zorundasınız. Bunlar da mesela
açılabilir sehpalar, katlanabilir tabureler,
küçük ama fonksiyonel mutfaklar, pratik
banyolar, aksesuarlar oluyor çoğu zaman.
Ben bu durumun daha da değişip gelişeceğine inanıyorum. Şu anda gördüğüm
kadarıyla müşterilerin en basit şekliyle hayatlarını kolaylaştıracak ürünleri seçiyor ve
o ürünleri almaya devam ederek o ürünün
gelişmesini sağlıyor. Artık yer çok değerli
ve insanlar da evlerini ona göre düzenliyor.
İşin güzel tarafı biz bu pratikliği alıp markamızın yanına koyduk, ‘Praktiker Pratik’
diye. İsmimizin bizi çok iyi şekilde ifade ettiğini düşünüyorum.
Tedarikçilerinizin ne kadarı yerli?
Buna önem veriyor musunuz?
Şu anda bizim kurulum aşamasındaki tedarikçilerimizin hepsi yerli. Yurt dışından,
distribütör aracılığıyla alınan ürünlerimiz de
var, onlar da tedarikçi olabilir. Ancak bizim
hedefimiz yüzde 80 yerli tedarikçilere iş
yapmak. Geri kalan yüzde 20’de de özellikle ihtiyaç doğrultusunda müşteriyi memnun edecek ürünleri ithal etmek istiyoruz.
Şu anda bu hedefe doğru gidiyoruz.
“AVM’ler sosyalleşme mekanı”
Çok taze bir haber aldım, size doğru
yoldayken. Perakende Yasası ile ilgili 5 madde onaylandı. Bu haberi nasıl
değerlendiriyorsunuz? Bunun yanı
sıra, uzun zamandır sektörde yer alan
biri olarak, yapı market ve genel olarak perakendeyle ilgili neler söylersiniz?
Türkiye’de perakende sektörünün çok büyük bir işlem hacmi var. 300 milyar dolarlık bir hacimden bahsediyoruz. Baktığınız
zaman finans ve otomotivden sonra gelen
3’üncü büyük sektör. Müşteri ihtiyaçlarına
yönelik gelişiyor. Yıllar geçtikçe daha da
büyüyecek. Hem sokak mağazacılığında
hem de AVM mağazacılığında perakende
her geçen gün daha iyiye gidiyor. AVM’ler
alışverişin haricinde insanların güzelce
vakit geçirebildiği eğlence alanları, ben
bu gözle bakıyorum. Tabii bu büyümeler
esnasında bazı elemeler, seleksiyonlar
olacak ama sonunda gelişen nüfusla ve
ekonomiyle beraber perakende sektörü
de hedeflenen daha üst rakamlara doğru büyüyecek. Organize perakendecilik
yüzde 40-45 civarlarından daha büyük
oranlara ulaşacak. Çünkü artık sektörde
hızlı hareket edebilmek, doğru lokasyonlarda bulunmak, sektörün doğru yönetilmesi, istihdam sağlaması gibi özellikleriyle
daha da fazla büyüyecek. Bizim bu büyüme içinde müşteriye doğru ürün sunmak,
doğru lokasyonda bulunup hizmet etmek
ve onların hayatlarını kolaylaştırmamız gerekiyor. Teknolojiyle birlikte gelen aplikasyonlar, elektronik, e-ticaretin de çok gelişeceğini düşünüyorum. Sektör de tüm bu
gelişmelerle birlikte daha hızlı yol alacak.
Yakın bir zamanda internet üzerinden satışa da başlayacağız. Mobil aplikasyonla
satış yapma oranı şu an ülkemizde çok
düşük olsa da, dünyada bir trend halinde.
Türkiye elektronik ve iletişim konusunda o
kadar canlı ve dinamik bir ülke ki, yetişen
yeni kuşak ileride bizim müşterimiz olacağı için, gerekli atılımları bugünden yapmak
zorundayız. Yakın zamanda e-ticaret hizmetimize de buradaki ürün gamımızdan
daha geniş bir ürün yelpazesi koyacağız.
“AVM’leri eğlence alanı olarak görü-
yorum” cümlenizden, Perakende Yasası’nın kimi maddeleri hakkında ne
düşündüğünüzü de anlayabiliriz sanırım.
AVM’lerin hafta sonu açık olması gerektiğini düşünüyorum. Elbette, alışveriş bir
şekilde her yerden yapılabilir ama ben
AVM’leri insanların sosyalleştiği mekânlar
olarak görüyorum. Türkiye’de çok fazla
AVM olduğu söyleniyor, doğrudur ama
bunlar belli lokasyonlarda yoğunlaştı. Hâlbuki Anadolu’da bazı şehirlerde hiçbir alışveriş merkezi yok. Orada sadece cadde
ve sokak mağazaları var. Daha buralara
da yatırımlar yapılacak, inanıyorum çünkü o bölgedeki insanların da, markaların
da buna ihtiyacı var. Ben Perakende Yasası’nın özellikle yok olan el sanatları ve
zanaatkârları koruması taraftarıyım. Bunlar
bizim için çok önemli kültür varlıkları ama
bunun yanında önemli olan diğer bir şey ticareti de desteklememiz. Bu ikisinin beraber yürümesi lazım... Bir tarafı yok ederek
ya da görmezden gelerek değil, beraber
gelişmemiz lazım. Bu yasa direkt olarak
bizimle ilgili olduğu için, bizim de şirket
olarak fikrimizi açıklıkla ifade etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden de bu
yasayı yakından takip ediyoruz.
AVM’lerde de olacak mısınız? Yoksa
daha çok cadde mağazacılığını mı hedefliyorsunuz?
AVM’lerde de olacağız, görüşmelerimiz devam ediyor. Burada önemli olan,
AVM’nin doğru yerde olması. Ancak son
dönemlerde mağaza açma potansiyelimizin olduğu yerler daha çok cadde, sokak
ve ana arterler üzerinde gördüğümüz yerler. Mağazanın konumu ve sürdürülebilir
olması her şeyden önemli. Bu iş modelinde zaten başarı budur. Açtığınız günden
itibaren her gün üstüne koyarak, büyüyerek, gelişerek çeşitliğinizi ürünlerinizi geliştirerek devam edebiliyor ve bunda süreklilik sağlıyorsanız başarı kaçınılmazdır.
Sektöre katkı sağlayacak yeni bir de
haberiniz var…
Ev geliştirme sektörüne yön verecek, bu
konuda liderlik yapacak bir dergi çıkarıyoruz: “Praktiker Pratik Ev Geliştirme Dergisi”. Kurumsal dergimiz 20 bin adet basıldı
ve yakın zamanda satışa sunulacak. Sadece dekorasyon içerikli bir dergi olmayacak, içerisinde hem sektörle ilgili bilgiler
hem de ‘lifestyle’ içeriklerin olduğu bir dergi olacak. Hem böyle iddialı bir marka olup
hem de sektörle ilgili dergi çıkarıp bunda
süreklilik sağlamanın çok önemli olduğunu
düşünüyorum ve bu konuyu çok önemsiyorum. Olaya sadece mağaza açmak
ya da ticaret gözüyle bakmamak gerek.
Sektöre farklı mecralarda da katkı sağlayacağımızı düşünüyorum. Bizim için çok
heyecan verici bir durum. Bu şekilde, bu
konseptte yayın yapan ilk firma olacağız.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 13
PERAKENDECi
Özhan’da
veri madenciliği
dönemi başladı
“Bizim mağaza açmak konusunda bir hedefimiz yok. Bu sene 10 mağaza açacağız
diye yola çıkmıyoruz. Çünkü bir yerden sonra bu durum hataları da yanında getiriyor” diyen Özhan Marketler Zinciri Genel Müdürü İbrahim Özhan, sektöre yönelik
çok önemli açıklamalar yaptı. Müşteri kartları, doğru lokasyon, verimlilik, lojistik, kar
marjı, çalışma şartları, discount gibi birçok konuyu değerlendiren İbrahim Özhan,
veri madenciliği üzerine yaptıkları çalışmaları da anlattı
Röportaj / Murat KÜÇÜK
İbrahim Özhan
2
014 yılı Özhan Market için nasıl
geçti?
2014’ün ilk 3 çeyreğine baktığımızda, 2 senedir uyguladığımız verimlilik
çalışmalarının meyvelerini aldığımızı görüyoruz. Eski mağazacılıkta önemli olan
market sayısı günümüzde yerini market
verimliliğine bıraktı. 2014 yılı içerisinde
16 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
daha verimli olmak için 4 tane mağaza
kapattık. Fakat bu mağazaların yerine
daha büyük 2 mağaza açtık. Metrekare
bazında bir düşüş olmasına rağmen ciro
bazında önemli bir büyüme yaşadık. Bu
da aldığımız kararın doğru olduğunu gösteriyor. Verimlilik üzerine çalışmalarımız
devam ediyor.
2014 için belirlenen bir ciro ve mağaza hedefi var mıydı?
Bizim mağaza açmak konusunda bir hedefimiz yok. Bu sene 10 mağaza açacağız diye yola çıkmıyoruz. Çünkü bir yerden sonra bu durum hataları da yanında
getiriyor. Biz fırsatlara ve imkanlara bakıyoruz. Eğer imkanlar uygunsa ve fırsat
varsa 30 tane de açabiliriz. Altyapımız en
azından 10 şubeye kadar çok hızlı bir şekilde kanalize olabilir.
Verimlilik adına başka hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?
Son olarak Özhan Kart’ı müşterilerimizle
buluşturduk. Müşteri kartları konusunda
sektörümüzde çok fazla çalışma var. Özhan olarak biz bir fark yaratmak istedik
ve Dominos firmasıyla bir anlaşma yaptık.
Buna göre; Özhan Kart’la yapılan her 20
TL’lik alışverişe 30 liralık pizza müşterilerimize 14.90’a sunuluyor. Bunun haricinde Özhan Kart, başka yerlerde de kullanıcılarına önemli avantajlar sağlayacak.
Önemli firmalarla görüşmelerimiz sürüyor.
Bu kartla ilgili verilerimiz 2 seneye yakın
olduğundan artık bu verilerden müşterilerimizin bazı davranışlarını anlıyoruz. Bununla ilgili “veri madenciliği” isimli online
bir eğitim aldık. Bu konu önem verdiğimiz
bir alan. Şu an sektörde bunu kullanan
bir şirket var. İkincisi biz olacağız. Eğitimi yayınlayan firmayla sepet analizleri ve
kategori yönetimi gibi birçok alanda çalışıyoruz. Biz bu durumun bizi farklı yerlere
getirebileceğine inanıyoruz. Business to
Business (B2B) yazılımımızı da tedarikçilerimizle buluşturduk. Tüm tedarikçilerimiz;
bizimle olan iş kapasitesini, kendi şirketlerinin çok kapsamlı bilgilerini ve raporları bu
platform üzerinden görebiliyor. Bu hızlı veri
akışı sayesinde firmalar artık görüşmelerini
daha verimli geçirmeye başladı. Firma elemanları, internet olan her ortamda kendi
sorumlu oldukları alanda rapor alabiliyor.
2 yeni şube geliyor
Tedarikçiler sistem üzerinden hangi
ürünlerin daha hızlı satıldığını görebiliyor mu?
Bu sistem tedarikçilerimiz için çok önemli bir bilgi kaynağı. Sisteme dahil olanlar;
yıllara göre en iyi satılan ürünleri, kategori
bazlı satış hızını hem cirosal olarak hem de
miktar olarak görebiliyor. Aynı zamanda
Touch Board özelliği sayesinde katılımcı
şeklinde kendileri de grafikleri değiştirebiliyor. Bize gelmeden önce, satacakları ürünün bizdeki satış hızını ve yarattığı ciroyu
görüyorlar. Bu onlar için ve bizim için ciddi
zaman tasarrufu demek.
Özhan, hızlı büyüyen bir marka. Şu
anda kaç tane mağazanız var? Kaç
kişiyle hizmet veriyorsunuz?
Şu anda 32 şubemiz var. Anlaştığımız 2
tane yer daha var. Onları da 2015’in başında hizmete sokacağız. Yeni şubelerimiz
Alacahöyük ve Üçevler’in üst kısmında
bulunan Kültür Mahallesi’nde açılacak.
675 kişi Özhan adına çalışıyor. Bir de manav, unlu mamuller ve kuruyemiş bölüm-
lerimizde bizden bağımsız çalışanlar var.
Eğer o kişileri de sayarsak 750 kişiye yakın
bir çalışma grubumuz var.
Düşük kar marjlarıyla çalışmak bu işin
doğasında mı var?
Kar durumu nereden baktığınıza bağlı.
Ulusal zincirler düşük kar ile çalışıyor fakat
ulaştıkları yüksek cirolardan durumu kurtarıyorlar. Çok karlı değiller ama ciroları büyük olduğu için çok karlı gibi görünüyorlar.
Riskleri çok büyük olmasına rağmen fazla dağıttıkları için kısa vadede etkilenme
oranları da bir o kadar düşük.
“Biz kendi mesleğimizi meslek
olarak görmedik”
Siz dernekte de yer alıyorsunuz. Türkiye Perakendeciler Federasyonu, yerel zincirler için bir büyüme standardı
belirliyor mu?
Biz verileri analiz ederek iyi niyet ya da sektöre bilgi vermek amaçlı rakamları söyleriz.
Bir hedef koyamayız çünkü federasyona
bağlı üyelerin hepsinin kendi yönetimi var.
Onları da çok etkilememek gerekir. Biz
neye göre ciro ya da kategori büyümesi
hedef vereceğiz? Ülke büyümesi ortada...
Ülke ortalamasının altında büyüyen bir firma için sıkıntı var demektir. Özhan olarak
biz de sabit rakamlar üzerinde durmuyoruz. Hedef karlılık olmalıdır.
personel sorununu nasıl çözecek?
Bu sıkıntıda en büyük hata biz perakendecilerde… Biz kendi mesleğimizi meslek
olarak görmedik. Çalışanlarımızı meslek
sahibi olarak gösteremedik. Oryantasyon
sürecinden geçirmeden, personele ne yapacağını anlatmadan, gönderdiğiniz mağazada o kişiyi kimin karşılayacağını söylemeden kısacası standart olmadan bu işe
yaklaşım olursa kimse bu iş için kariyerini
planlamaz. Bu işi sadece bir geçici iş olarak görür ve ilk bulduğu fırsatta da gider.
2015 hararetli bir sene olacak gibi duruyor. 2015’e nasıl bakıyorsunuz?
Her sene bir önceki seneye oranla daha
zorlu geçiyor. Sektörün tamamı bütün gücüyle, yeni projelerle, yeni hedeflerle geliyor. Bu bir yarış. Bu yarışta dinamik olmak
gerekiyor. Bu yarışta biz de Özhan olarak
dinamiklerimizi hayata geçirmek amacıyla
çalışıyoruz. Türkiye’de çok az kullanılan
veri madenciliğiyle 2015 yılında fark yaratacağımızı düşünüyoruz.
Çalışma saatleri, sosyal haklar ve
başka konularda düzenlemeler olursa
bu sıkıntı biter mi?
Öyle olmak zorunda ve artık öyle de oluyor. Bu sektörün meslek olduğunu anlatabilmemiz için bir kere bizim bu işi sevdirmemiz gerekiyor. Bu da düzenlemelerden
geçiyor. Avrupa’da durum çok farklı...
Bizde de bu tip uygulamalar konuşuluyor.
Bekleyip göreceğiz.
Perakende sektöründe personel değişim hızı çok fazla. Perakende sektörü
“Discount bir trend, mevcut iki
rakibi geçmek zor”
Birçok firma son zamanlarda ekspres,
discount gibi uzantılarla yeni şubeler
de açıyor. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir?
Biz bu formatların hepsini inceledik. Hangisinin bizim için uyumlu olup olmayacağını konuştuk. Şimdi bizim de Özhan dışında bir format çalışmamız var. Discount
formatında sadece indirimin ön planda olduğu değil daha bize özel bir şey üzerine
çalışıyoruz. Herkes discount açmaya çalışıyor ama ben pek mantıklı bulmuyorum.
Bu alanda hâlihazırda çok fazla yol almış,
çok fazla emek harcamış iki tane ciddi
rakibimiz var. Şu an bu yarışa girip onları yakalamak oldukça zor. Mevcut haliyle
discount marketlerin bir eğilim olduğunu
düşünüyorum. Bir trend. Ben her zaman
süpermarketçiliğin ayakta kalacağına inanıyorum. Önemli olan lokasyon ve insanların size daha rahat ulaşması.
Sizce doğru lokasyon nedir?
Şans. Fakat belli kıstasların da olması gerekiyor. Otopark, marketin iç dizaynı, erişilebilirlik gibi. Herkese göre bir kıstas vardır.
Ama insan yoğunluğunun fazla olduğu,
hareketliliğin, yaya potansiyelinin yüksek
olduğu ve araç yoğunluğunun yüksek olduğu, otopark imkânları olabilecek noktalar lokasyon olarak doğru noktalardır.
Bir taraftan merkez depolar artarken
diğer yandan cep depo tercih edenler
de çok fazla. Market için doğru lojistik
ve depolama nedir?
Lojistik ve depolama bir türlü çözülemedi.
Herkes şu anda merkez depo yapıyor. Malın gönderimi doğru planlandıktan sonra
haftada bir gitse ne fark edecek? Lojistik
çok önemli bir konu... Satışları artıracak,
giderleri düşürecek önemli noktalardan
biri. Perakendeciler için bir ev ödevi. Belirli
büyüklüğe ulaşanların mutlaka lojistik departmanı kurması gerekiyor.
18 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
ALIŞVERiŞ DÜNYASI haberler
Altunbilekler dinlenmiyor
Mağazalarını sürekli yenilemeye ve tadilata almanın yanı sıra
verimsiz mağazaları kapatarak, ihtiyaç duyulan noktalara
yeni mağazalar açan Altunbilekler’de çalışmalar durmadan devam ediyor. Ankara’da
70 mağaza ile hizmet veren
marketler zinciri markası Altunbilekler, şimdi de 71’inci
mağazasını Etimesgut Alsancak mahallesinde açtı. Şehit
Hikmet Özer Caddesi’ndeki
mağazanın da açılmasıyla birlikte Altunbilekler, Etimesgut’ta
toplam 4 mağaza ile hizmet
vermeye başladı.
Altunbilekler’de
mağazalar
09.00 – 22.00 saatleri arasında açık. Bu haliyle Altunbilek-
ler’in mağaza çalışma saati
13, üretim ve tedarik çalışma
saati ise 24. Çünkü İtalyan
ekolünden gelen unlu mamüller markası Mirabelle tesislerinde üretim için, sebze-meyve bölümünde ise tedarik için
24 saati vardiyalı olarak hummalı bir çalışma gerçekleştiriliyor. Altunbilekler, unlu mamuller reyonunda sunduğu tüm
ürünleri Mirabelle markasıyla
kendi unlu mamuller tesislerinde üretiyor; ekmekten bazlamaya, kuru pastadan yaş
pastaya, baklavadan şekerpareye çok geniş yelpazedeki
ürün çeşitleri günlük ve taze
olarak müşterilerinin beğenisine sunuyor.
Doğan Market
10 şubeye ulaştı
İstanbul PERDER üyesi Doğan Market, Sefaköy, Kemalpaşa Mahallesi’nde yeni bir
mağaza açarak toplam şube
sayısını 10’a yükseltti. Firmanın kurucusu Hacı Şükrü Do-
ğan tarafından açılan mağaza,
600 metrekarelik bir satış alanında 3 kasa ve 22 çalışanla
hizmet veriyor. Doğan Market
yetkilileri, yılsonuna kadar 5
şube daha açmayı planlıyor.
Esenlik, Malatya’da
30’uncu şubeyi açtı
Esenlik, ihtiyaç duyulan bölgelere süpermarket şubesi
açmaya devam ediyor. Malatya’da 30’uncu şubesini
Samanlı’ya açan Esenlik,
bölgede perakende sektörünün lideri olmaya devam
ediyor. Açılış programına,
Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Arif
Emecen, Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, Hacı Bektaşı Veli Kültür
Vakfı Başkanı Hasan Meşeli,
Esenlik Genel Müdürü Hulusi Boyraz, Genel Müdür Yardımcıları Yusuf Orhan, Kadir
Çelik, Erhan Soylu, Ahmet
Faik Yıldız, Erhan Soylu, te-
Hakmar AVM’nin 23’üncü
mağazası Pendik Esenler’e
Yüzlerce marka, binlerce
çeşit ürünü uygun fiyat politikasıyla müşterilerine sunan Hakmar AVM, 23’üncü
mağazasını bölge halkının
yoğun ilgisi ile Pendik Esenler’de, törenle hizmete açtı.
Müşterisine sene boyunca
20 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
darikçi firma ve basın temsilcileri, Esenlik birim müdürleri
ve birçok müşteri katıldı.
Esenlik Genel Müdürü Hulusi Boyraz; “Yakın zamanda
Malatya-Orduzu yol ayrımı
ve Adıyaman Gölbaşı’nda
birer şube daha açacağız.
Her gün bir adım daha ileri
gitmeye devam ediyoruz.
Çünkü Esenlik’in gelişmesi ve büyümesi gerekiyor.
Hizmet çizgisinde kalite anlayışıyla bölgesel teveccüh
gören bir şirketiz. Yeni üretimlerimiz ve markalarımızla
daha güzel ve iyi hizmetler
yapmaya devam edeceğiz”
dedi.
en uygun fiyatı veren Hakmar
AVM; mağazalarında temizlik
malzemesinden elektroniğe,
yiyecek ve içecekten mefruşata, giyecekten her türlü
mutfak malzemesi, oyuncak
ve kitaba kadar geniş hizmet
yelpazesi sunuyor.
ALIŞVERiŞ DÜNYASI haberler
Başdaş Market’ten
Gaziemir’e yeni şube
Başdaş Market, 20’nci yılında
12’nci mağazasının açılışını
geçtiğimiz günlerde Gaziemir’de yaptı.
Başdaş Market’in Gaziemir’deki 3’üncü mağazasının
açılışını Gaziemir Kaymakamı Yaşar Dömez, Belediye
Başkanı Halil İbrahim Şenol
birlikte yaptı. Açılışa Gaziemir halkı yoğun ilgi gösterdi.
Başdaş Market Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Feyzi
Başdaş “Gaziemir halkı bizi
çok sevdi bizde onları çok
sevdik. Bu kapsamda onlara
kaliteli, ucuz, sağlıklı market
anlayışımızla 3’üncü şubemizi sunduk. İnşallah bu sevgi
başka şubelerle artarak devam edecektir” diye konuştu.
Ayrıca yeni açılacak Ayrancılar
şubesinin de müjdesini veren
Başdaş “Perakende sektörüne çekirdekten başlayan
Başdaş ailesi ‘Samimi Market
Anlayışı’nı, müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutarak
sağlamış ve 20’nci yılında da
bu anlayış çerçevesinde yoluna emin adımlarla devam edecektir” dedi.
26’ncı Şehzade Talas’ta açıldı
Şehzade market 26’ncı şubesini Talas Mevlana mahallesinde açtı. 400 metrekare satış
alanı, 2 kasa ve 15 personeliyle bölge halkına hizmet veren mağaza, mehteran töreni
ve bölge halkının yoğun katılımıyla gerçekleşti. 5 bin kalem
ürün ile bölge halkına hizmet
veren Melikşah şubesinde
bölge halkının ihtiyaçlarına
cevap vermek hedefleniyor.
Geri dönüşüm özelliğine sahip
malzemeler kullanılarak yenileme çalışmaları yapılan, led
gün ışığı aydınlatma sistemleri
kullanılarak aydınlatılan mağazada enerji tüketimi de yüzde
10 oranında azaltıldı. Şehzade
market yönetim kurulu başkanı Selahattin Kılıç, Şehzade
marketin 2014 yılında rakiplerine karşı önemli bir büyüme
elde ettiğini 2015 ve 2016
yılları için büyüme planlarının
hazır olduğunu bildirdi. Ayrıca
“Önümüzdeki yıllarda Kayseri ve civarında süper market
ve discount tarzında yatırım
planlarına hazırız” diye konuşan Kılıç, 2016 yılında Şehzade ve discount markası olan
Dip10 mağazalarının Kayseri
ve çevresinde yeni projeler ile
büyümeye devam edeceğini
iletti.
22 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
Sistemli AVM’den
yeni mağaza
Gaziantepli Sistemli AVM,
geçtiğimiz günlerde açtığı
yeni mağazayla toplam şube
sayısını 10’a yükseltti. 20142015 yılları arasında 15 satış
mağazası hedefleyen firma,
2014 yılı başında 1 adet çok
katlı alışveriş merkezi ve 5
şubesi ile Gaziantep iline hizmet verirken sene ortasında
açtığı 3 şube ile satış noktasını 9’a, 12 bin metrekare
olan satış alanını ise 14 bin
metrekareye taşımıştı. Aralık sonu itibari ile açtığı son
nokta ile planlanan büyüme
hedeflerinin yaklaşık yüzde
50’lik kısmını gerçekleştirdiklerini, 2015 yılı içerisinde de
en az 4 şube daha planlandığını söyleyen firma Genel
Koordinatörü Adem Sarıkaya, Gaziantep de perakende şirketlerinin kar marjlarını
geliştirme ve sürdürme yeteneklerini geliştirmeleri gerektiğini, rekabetçi çalışma
ortamı, pazarın bölünmesi,
nüfus artışı, daha bilinçli ancak daha az sadık müşteriler sonucunda baskı altında
olduğunu belirtti. Sarıkaya
ayrıca, “Yerel zincirler olarak
yönetimin inisiyatifini ve hesap verebilirliğini sağlamak.
Mali sonuçların raporlanmasını ve doğru okunmasını,
yapılan yeni şube yatırımlarında kuruluş ve işletme giderlerinin asgariye çekilmesi,
daha güçlü iç kontrol dokümantasyonunu ve sürekliliğinin oluşturulması, kurumun
ilişkilerine yön vermek ve
yönetmek için gerekli uygunluğu ivedilikle kurarak yerel
zincirlerin evrimlerini tamamlaması gerekiyor” dedi.
Tekzen’in hedefi
1 yılda 10 yeni mağaza
Türkiye’nin yüzde 100 yerli
sermayeli ilk yapı marketi Tekzen, 2015’i yeni mağazasıyla
karşıladı. Türkiye’nin her iline
ulaşma politikasıyla yola çıkan
Tekzen, İstanbul Sultanbeyli’deki mağazasıyla yeni yıla
hızlı bir başlangıç yaptı. Türkiye’nin 50 ilinde var olma başarısını yakalayan Tekzen, İstanbul’daki 9’uncu mağazasını
Sultanbeyli Plato AVM’de açtı.
Sultanbeyli Plato AVM içerisinde bin 700 metrekarelik bir
alana yayılan yeni mağazasıyla yapı market sektörünün lider markaları arasındaki yerini
pekiştiren Tekzen, yıl içerisinde büyümesini sürdürmeye
devam edeceğinin sinyallerini
verdi. Tekzen Yapı Marketleri
Genel Müdürü Onur Mertoğlu, Tekzen’in 2015 yılı içerisinde açacağı mağaza sayısının
10’u bulacağını belirterek yılsonu beklentilerine illişkin de
açıklamalarda bulundu. Mertoğlu, 2014 yılını 500 milyon
TL ciroyla kaptan Tekzen’in
2015 yılı hedefinin 650 milyon
TL olduğunu belirtti. Anadolu’nun en yaygın yapı market
zinciri olma özelliği taşıyan
Tekzen, İstanbul ve büyük
şehirlerde yaygınlaşmaya devam ederek yeni mağazasını
açılışa özel fırsat ve indirimlerle kutlayacak.
ALIŞVERiŞ DÜNYASI haberler
Peynirci Baba
57’nci şubesiyle Sakarya’da
Peynirci Baba Yöresel Kahvaltılık
Mağazaları Zinciri, 57’nci şubesini Sakarya Erenler’de açtı. Peynirci Baba, Sakarya halkına artık
üç mağaza ile hizmet veriyor.
Açıldığı her noktada halkın büyük
beğenisini kazandıklarını belirten
Peynirci Baba Kahvaltılık Market-
Başkent’in 25’inci
TeknoSA’sı açıldı
leri Genel Müdürü Mehmet Keskin, “Sakarya halkı Peynirci Baba’ya büyük teveccüh gösterdi.
Sakarya halkının marketlerimize
büyük bir ilgisi var. O nedenle Sakarya’daki üçüncü şubemizi faaliyete geçirmeye ihtiyaç duyduk.
Bölge halkına hayırlı olsun” dedi.
Praktiker, ilk ‘Praktiker
Pratik’i açtı
Türkiye’nin 81 ilinde tüketicilerine kaliteli hizmet
sunmak için mağaza ağını
genişleten TeknoSA, Başkent’in 25’inci mağazasını
Ankara Park Vera’da açtı.
‘Herkes için Teknoloji’ felsefesi ile tüketicilere değer
katan yatırımlarını sürdüren şirket, Türkiye genelinde büyümeye devam
ediyor.
Ankara Park Vera içerisinde toplam 405 metreka-
relik alana sahip TeknoSA
mağazasında, elektronikten bilgisayara, telekomdan küçük ev aletlerine ve
beyaz eşyaya kadar birçok
ürün Başkentli tüketicilerin
beğenisine sunulacak.
TeknoSA, 81 ilde yaygın
mağaza ağı, teknosa.com
ve mobil aplikasyonları ile
teknolojiyi kesintisiz ve her
kanaldan erişilebilir kılmak
için yatırımlarına devam
ediyor.
Yunus Marketler
Zinciri’nden yeni şube
Türkiye’de yeniden yapılanan
Praktiker, ilk ‘Praktiker Pratik’
mağazasını İstanbul Gayrettepe’de açtı. 300 metrekare
büyüklüğündeki mağazada ev,
bahçe ve işyeri için gereken
4 bin farklı ürün çeşidi bulunuyor. Praktiker, 2015 yılında
Türkiye’nin farklı şehirlerinde
40 ‘Praktiker’ ve ‘Praktiker Pratik’ mağazası açmayı planlıyor.
Kolay ulaşılabilir yapı marketi konsepti ile sektöre yeni bir
bakış açısı getirdiklerini belirten
Praktiker Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Yalçın şunları
söyledi:
“Franchise ile büyümeyi planladığımız iş modelindeki yoğun ilgi
nedeniyle hedeflerimizi revize
ettik. 2015 yılı için 30 olan mağaza hedefimizi 40’a, 40 milyon
dolar olan yatırım bedelini de
60 milyon dolara çıkardık. Türkiye’nin dört bir yanından yatırımcılar bu akıllı yatırım fırsatından yararlanarak, sisteme dahil
olmak istiyor. Türkiye’de her
ilde ve büyük ilçelerde yer alma
hedeflerimize beklediğimizden
daha hızlı bir sürede ulaşacağımızı düşünüyoruz” dedi.
Praktiker, Türkiye’de iki mağaza
konseptiyle bulunuyor. 300-bin
metrekare arasında büyüklüğe
sahip ‘Praktiker Pratik’ adıyla
yeni bir konsept yaratan Praktiker, bin ve üzeri metrekarelerde
ise ‘Praktiker’ mağazalarıyla faaliyet gösteriyor.
24 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
Yunus Marketler Zinciri,
Ankara’da 51, Türkiye’de
74’üncü şubesini geçtiğimiz günlerde Ankara’nın
Altındağ İlçesi Doğantepe
semtinde hayata geçirdi.
Altındağ Belediye Başkanı
Veysel Tiryaki, Yunus Marketler Zinciri Genel Müdürü
Fatih Ayhan ve davetlilerin
katılımıyla Doğantepe şu-
besinin açılışı gerçekleştirildi. Şube bin metrekarelik
satış alanı, 4 kasası ve 30
çalışanıyla kasap reyonundan şarküteriye, manav reyonundan unlu mamullere,
zücaciyeden kişisel bakım
ürünlerine kadar geniş
ürün yelpazesini Doğantepe halkının beğenisine
sundu.
KÜRSÜ / FARKINDA OLMAK
Berrin Yangınözü
[email protected]
Bu oyunu takım halinde
oynamak şart
E
ğitimli personel, standart
süreçler, raporlama ile desteklenen sistemler, hızlı karar
ve aksiyon alma mekanizmalarının dışında farklılaşmayan, hantal
sistemlerin, çok yakında bölgesel
ve global rekabetin dışında kalacakları ya da yerinde sayacakları
kaçınılmaz. Satışı konsept yapar
ve konseptin en önemli parçası
da markanın tüketici nezdindeki
algısıdır, yani ürün ve kategori yönetimidir.
Satış operasyonunun ana
görevi, satıştan
daha çok personel seçimi,
vardiya planlaması, mağaza
standartlarının
korunması, çalışan ve müşteri
memnuniyetinin
sağlanması, rakip farkındalığı,
merkez taleplerinin mağazaya
uygulanması,
sahanın kontrolü firma standartlarına ve
merkez taleplerine uyumu ile
ürün yerleşim
standartlarının
uygulanması
ve devamlılığın
sağlanmasıdır.
İşte bu yüzden
perakende bireysel bir oyun
değildir.
Doğru ürün, doğru zamanda,
doğru fiyata, doğru lokasyonda,
doğru adette kuralını bilmeyenimiz yok. Fakat bu da satış için
yeterli değil, bu kurallarla sadece
satış potansiyelinizi realize etmiş
olursunuz. Aksiyona dönüşmesi
için planlama, dizayn ve pazarlama faaliyetleri, bunun da ötesinde
stok kontrolü, lojistik, envanter
yönetimi, satış operasyon ve satış
sonrası hizmetlerinizi de rekabetçi
seviyelere getirmek gerekiyor.
Ayrıca markaların müşterilerine yakınlaşmak için üç noktaya dikkat
etmesi gerekiyor; İlk kural insanlara kendilerini özel hissettirmek.
Tüketiciler eğlenceli, dikkat çekici
ve güzel tasarımlı, duygularına,
duyularına hitap eden alanlarda
daha uzun kalıyor ve daha rahat
alışveriş yapıyor. İkinci kural akılda
kalıcı mekanlar ve deneyimler sunabilmek. Mağazalar müşterilerine arkadaşlarına anlatabilecekleri,
sosyal ağlarda paylaşabilecekleri
eşsiz deneyimler sunmanın yollarını aramalı. 3’üncü kuralsa insanlar alışveriş mekanlarına zaman
geçirmek için, hayattan bir mola
alabilmek için gidiyor. Onların bu
zamanını çok keyifli geçirmesini
sağlayan markalara sadık oluyor.
Yani hayatı yavaşlatacak, insanlara keyifli anlar yaşatacak formüller
aranmalı.
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki
26 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
satışa kadar olan süreçleri uygulamaya geçirdiğinizde satışın yüzde
70’i bitmiş sayılıyor. Yüzde 30’luk
kısmı ise satış ve satış sonrası hizmetlerden geçiyor. Hem dünyada
hem de Türkiye’de geleneksel-üreticilik-toptancılık
modelinden
mağazacılık serüvenine geçişte
satışın üzerindeki sorumluluk ve
baskılarının artmasıyla ürün yok,
ürün var ama satan ürün yok, ürün
var ama pahalı, tanıtım/pazarlama
faaliyetleri yetersiz cümleleri artmaya başladı. Sahanın geri bildirimi çok önemlidir fakat perakendede yüzde 80 sayılar konuşur.
Sayıların konuştuğu ortamda sadece ürün satışı değil, ek satışların
önemi ve çalışanlardaki farkındalık
seviyesi artırılmalıdır.
Müşterinin zaten alacağı bir ürünün yanında ekstra ürün satabilen
satıcı (sayısal adı sepet ortalaması)
iyi satıcıdır. Niyeti sadece bakmak
olan ziyaretçiyi müşteriye dönüştüren ( close rate/dönüşüm oranını artırdığı için) müşteriye yaşattığı
alışveriş deneyimi ile onu mutlu
eden ve sadık müşteri yaratabilen
satıcı da iyi satıcıdır. Bu memnuniyet hayalet/gizli müşteri anketleri
ile ölçülür, iade oranı ile değil. Perakendede bir diğer kuralın need
(ihtiyaç), attention (dikkat), interest (ilgi), demand (talep), action
(aksiyon) ve satisfaction (tatmin)
olduğu düşünüldüğünde satış, bu
döngünün sadece aksiyon ve bir
parça tatmin kısmında rol oynar.
Bu nedenle satış operasyonunun
ana görevi, satıştan daha çok personel seçimi, vardiya planlaması,
mağaza standartlarının korunması, çalışan ve müşteri memnuniyetinin sağlanması, rakip farkındalığı, merkez taleplerinin mağazaya
uygulanması, sahanın kontrolü
firma standartlarına ve merkez
taleplerine uyumu ile ürün yerleşim standartlarının uygulanması ve devamlılığın sağlanmasıdır.
İşte bu yüzden perakende birey-
sel bir oyun değildir. Bu takımda
dinamik, heyecanlı, çıtası yüksek
hedefleri olan, müşteriyi tanıyan,
trendleri takip eden ve perakendeyi bir alışkanlık haline getirmiş
kişiler mutlu ve başarılı olur. Çok
yönlü düşünebilmek, düşünürken
sürekli fiziksel hareket halinde olabilmek, proaktif düşünmek, süreçlerini koymak ve hızla uygulamak,
her gün yeni hedefler koymak,
hep enerjik olmak, gülmeyi eksik
etmemek ve buna benzeyen pek
çok aksiyonda takım halinde hareket etmek, yeri geldiğinde takdir etmek/eleştirmek ve bunu en
önemli değer kılmak önemlidir.
Sektörde güç birliği sıkıntısı olduğunu bir kurumun içinde çalışırken
değil yeni yeni kendi işimi yapmaya ve değişik kişi ve kurumlarla
çalışmaya başlayınca daha fazla
anladım. Fakat bunun yanında
Türkiye’de çok güzel gelişmelerin
olduğunu da yine yerel perakendeyi tanıdıkça ve onlarla çalıştıkça
görüyorum. Firmalar küresel krizden daha az etkilenmek, birçok
alanda tasarruf sağlamak ve takım olmanın sinerjisini elde etmek
için birleşiyor ve devlet KOBİ’lere
avantajlar sunuyor. Böylece yerel perakende, dağınık ve azınlık
kimliğinden, güçlü ve sistematik
bir oluşuma hızla geçiş gösteriyor.
70’in üzerinde Türk market grubunun gönül birlikteliği ile bir araya
gelerek isimlerini değiştirmeden,
güçlerini birleştirerek ve ortaya çıkan Fayda, bu konunun en güzel
örneklerinden biri değil mi? Perakende sektörü için verdiğim danışmanlıklarda, eğitimlerde, üniversite öğrencileriyle konuştuğumda
ve sektör arasında köprü rolü oynarken, bu örnekleri gururla paylaşacağım. Birincil hedefim de bu
farkındalığı sürekli yaymak olacak.
2015 yılında daha mutlu ve güçlü
bir perakende için, Her zamanki
gibi her zaman sevgiyle...
HABER
ikbal’den et sektöründe bir ilk
93 yıllık gıda firması İkbal, Türkiye’de et sektöründe bir ilke imza attı. İkbal, Afyon’da bulunan üretim tesislerini Türkiye ve dünyanın kontrolüne açtı
1922 yılında Afyon’da kurulan, dededen
toruna nesiller boyu devam eden işleyişi,
tüketicilerine duyduğu saygı ve şeffaflık politikasıyla İkbal Gıda tesislerindeki
üretim aşamalarını izlenebilir hale getirdi.
Tüketicilerin üretimin her anına erişimini
sağlamak ve dileyen herkesin canlı olarak
üretimi izleyebilmesi için İkbal, fabrikasında kurduğu kamera sistemi ile tüm dünyaya internet üzerinden www.ikbalgida.
com adresinden canlı yayın yapıyor.
Et sektöründe bir ilke imza atarak üretimini tüketicilerinin kontrolüne açan İkbal
Gıda Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim
Evren konuyla ilgili olarak “İkbal olarak
kurulduğumuz günden bugüne dedelerimizden bize kalan en önemli miras şeffaflığımız, güvenilirliğimiz ve müşterilerimiz
için kaliteli ürün üretmektir. Yıllardır bu anlayışı benimseyerek, İkbal müşterilerine
hak ettikleri en iyi, en kaliteli ürünü sunmak için çalışıyoruz. 93 yıllık tecrübemizi
işimize yansıtıyoruz, her gün markamızı
geliştirmek için neler yapmamız gerektiğini düşünerek hız kesmeden ilerliyoruz.
Bu doğrultuda sektörümüzde bir ilki gerçekleştirdik. Fabrikamızda kurduğumuz
kamera sistemi ile tüketicilerimiz üretim
aşamalarımızı tüm şeffaflığı ile izleyebilmektedirler. Bu sistem sayesinde müşterilerimiz sofralarına getirdikleri tüm İkbal
ürünlerini gönül rahatlığı ile tüketebilirler”
şeklinde açıklama yaptı.
2015 yılında yüzde 15’lik bir büyüme hedeflediklerini vurgulayan İbrahim Evren,
üretim tesislerinde yılda 20 bin ton işlenmiş et ürünü üretebildiklerini, İkbal Gıda
olarak tüketicileri, çalışanları ve et sektörü
için yatırımlarına devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Sucuk ürünlerinin yanında sosis, salam
ve diğer işlenmiş et ürünleri de üreten İkbal, 5 Bölge Müdürlüğü, lojistik alt yapısı
ve birlikte çalıştığı 50’nin üzerinde bayisi
ile hizmet sektöründe yer alıyor.
HABER
Biçen’de zirve
toplantısı
Biçen, geçtğimiz günlerde “Yarın için şimdi harekete geç” temasıyla zirve toplantısı
yaptı. NG Güral Sapanca Wellness Otel’de
gerçekleştirilen toplantıya Biçen kurucuları,
bölge müdürleri, mağaza müdürleri ve genel
merkez ekibi toplam 75 kişi katıldı. İletişim
Danışmanı Yasemin Sungur liderliğinde gerçekleştirilen zirvede 23 yıllık şirketin, sonraki
23 yıllık vizyonu ve bakış acısı üzerinde duruldu
‘Onur’un kazananları
belli oluyor
1997 yılında İstanbul 4.
Levent’te açtığı ilk mağazasıyla gıda perakende sektörüne adım atan
Onur Market, düzenlediği
‘Onur’la Renkli Bir Dünya
Çiz’ resim yarışmasının
kazananlarını belirliyor.
Gıda perakendeciliğinde
faaliyet gösteren Özen
Grup’un üyesi olan Onur
Market, çocuklar için dü-
zenlediği resim yarışmasının kazananlarını ödüllendirecek. 36 okuldan 850
resmin katıldığı ‘Onur’la
Renk Bir Dünya Çiz’ resim
yarışmasının kazananları
19 Şubat günü belli olacak. Tören, Halkalı Kültür
ve Sanat Merkezi’nde
13.00-16.00 saatleri arasında gerçekleşecek.
Sultan Market’ten
satın alma
Kütahya’nın en büyük yerel
market zinciri Sultan, şehir
merkezinde hizmet veren
Kerem Market’in şubesini
satın aldı. Sultan Market bu
mağazada 550 metrekarelik
alanda 3 kasa ve 11 çalışan-
la hizmet verilecek. 2015 yılı
içerisinde de yeni yatırımlarla
büyümeye devam edeceğinin sinyallerini veren Sultan
Market’in şube sayısı böylece 25’e yükseldi.
Yayla Maya’yla
“Evde yapmak çok kolay”
30 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
yeni ürünler
Toplantıda takım olmanın ve takım kalmanın önemi, takımın
büyüsü; birlik beraberliğin gücü, bereketi, mutluluğu anlatıldı
ve yaşandı. Şirket kuruluşundan bugüne kadar geçen yıllar
ekranlara yansırken tüm katılımcılar hem gülümsedi hem de
duygusal anlar yaşadı. Şirket kurucularından İhsan Biçen,
Biçen’in gelecek dönem için ilkelerini açıklarken Sinan Biçen tazelik, hijyen, davranış ve insan ilişkileri üzerinde durdu.
2015 hedeflerinin açıklamasının ardından Biçen ekibinin yönetim kurulu için hazırladıkları sürpriz video seyredildi. Toplantı ilk gün saat 18.00’e kadar sürdü. Akşam yemeği ardından ekip bu sefer eğlence için tekrar bir aradaydı. Müzik
eşliğinde oyunlar oynandı, halaylar çekildi.
2’nci gün sabah kahvaltısının ardından Biçen ekibi hep birlikte sabah yürüyüşüne çıktı. Temiz havada marşlar eşliğinde yapılan yürüyüşün ardından toplantıya geçildi. Toplantı
SWOT analizi ile başladı. Biçen ekibi şirketin güçlü ve zayıf
yönleri kendi açılarından değerlendirdikten sonra birde İhsan ve Sinan Biçen maskeleri takarak kurucuların gözünden
şirketi değerlendirdi. Konular çeşitli oyunlar eşliğinde tüm
katılımcıların aktif katılımıyla daha akılda kalıcı bir şekilde işlendi. Biçen ekibi hep bir ağızdan “Yarın için şimdi Harekete
Geçmeye Hazırız” sözü vererek otelden ayrıldı.
Son dönemdeki tüketici eğilimleri tespit ederek, beklentileri ve talepleri doğru okuyarak bir proje üzerinde
çalışan Yayla Maya, “Evde yapmak çok kolay” koseptiyle yeni ürünler geliştirdi. Evde yoğurt, probiyotik yoğurt ve kefir yapmak için kişisel tüketime yönelik
mayaları gündeme getiren firma, bu girişimiyle Türkiye’de bilenen ezberleri bozacak bir dönemi başlatmayı hedefliyor, bir toplumsal ihtiyaç olan mayaları
Yayla markasıyla tüm marketlerde satarak 2015 yılında çok büyük bir çıkış yapmak istiyor. Bu projeyi
yıllardan beri hazırladıklarını belirten firma yetkilileri,
geçmişteki tüm birikimleriyle ortaya çıkan ürünlerine
yenilerini ekleyerek Türkiye’de ‘sağlıklı gıda kulvarı’
oluşturduklarını belirtiyor.
Yayla Maya markalı ev yapımı yoğurt, probiyotik
yoğurt ve kefir mayaları, Türkiye’nin en büyük yerli
maya üreticilerinden biri olan Maysa Gıda Tuzla tesislerinde üretilip paketleniyor. Yayla ev yapımı yoğurt
mayası ile 1 litreden 5 litreye kadar süt, Yayla probiyotik yoğurt mayası ile 1 litreden 3 litreye kadar süt,
Yayla kefir mayası ile 1 litreden 3 litreye kadar sütü
mayalamak mümkün. Yayla Maya, tüm market raflarında yer alıyor.
HABER
Üçge PAS ekibi büyüyor
Üçge, 2014 yılında müşteri portföyünün ulusal ve uluslararası pazarda daha da genişlemesiyle birlikte Pazarlama Satış (PAS) Bölümü’nü daha verimli ve etkin kılacak
bir yapılanma gerçekleştirdi
Konuyla ilgili açıklama yapan Üçge Pazarlama Satış Yönetmeni Esra Güven
Altınkaya “Yeni yapılanmamızda bölümleri
Kurumsal, Distribütör, Butik, Satış Sonrası Hizmetler, Pazar Geliştirme, İç Pazar ve
Bayi Geliştirme olarak uzmanlık alanlarına
göre gruplandırdık. Bunun yanı sıra nitelikli insan kaynağına da yatırım yaparak,
farklı dillerde uzmanlığı olan yeni proje yöneticisi ve satış sorumlusu arkadaşlarımı-
zı Üçge bünyesine kattık” dedi.
Bu kapsamda, 2015 yılı itibarıyla Üçge
bünyesinde göreve başlayan Pazarlama
Satış Ekibi’ne Üçge BOSB ana fabrikasında bir oryantasyon programı da gerçekleştirdiklerini belirten Altınkaya “Programı
Üçge Kurumsal Satış Yöneticisi Tolga
Yıldız liderliğinde yürüttük. Oryantasyon
kapsamında Üçge’nin üretim süreçleri, ArGe çalışmaları ve showroom’da yer alan
mağaza ekipmanları ürünleriyle ilgili bilgileri Türkçe ve İngilizce olarak tüm detaylarıyla aktardık. Amacımız bölümümüzün
performansını daha verimli kılarak, müşteri memnuniyetinin sürekliliğini sağlamak.
Üçge PAS ekibi olarak 2015 yılında da,
mevcut uzman arkadaşlarımız ve aramıza
yeni katılan arkadaşlarımızla birlikte Üçge
markasını daha da ileriye götürecek projelere imza atmaya devam edeceğiz” dedi.
Yeni yılın ilk satın alması Şaypa’dan
2015 yılının ilk satın alması Şaypa Market tarafından gerçekleşti. Yılın ilk günlerinde
arka arkaya iki satın alma birden yapan Şaypa, Bursa Merkezli Sultan Marketler Zinciri’nin 10 şubesini ve Bursa Ağaoğlu Market’i satın aldı ve toplam mağaza sayısını
75’e çıkardı
Şaypa Marketler Zinciri, 2015’in ilk günlerinde iki satın
almaya imza attı. Şaypa, Sultan Marketler Zinciri’nin 10
şubesini, ardından da Bursa Ağaoğlu Market’i satın aldı.
Şaypa’nın toplam şube sayısı böylece 75’e ulaştı.
Satın almalarla ilgili açıklama yapan Şaypa Ticari Operasyonlar Koordinatörü Bülent Mertyürek, Bursa’nın önemli
noktasında hizmet eden Sultan Marketler Zinciri ve Ağaoğlu Market’i bünyelerine katarak 75 şubeye ulaştıklarını
ve hizmet ağlarını daha da genişlettiklerini söyledi. Şaypa, bu satın almalarla 60 bini aşkın satış alanına ve 2 bin
300 çalışana ulaştı.
Organik büyümenin yanında inorganik satın almalar da
yaparak büyüme hedefi olduğunu söyleyen Mertyürek,
2015 yılında inorganik satın alma yapmak için halen görüştükleri market zincirleri olduğunu da belirtti.
32 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
RÖPORTAJ
Geçmişten günümüze
sucuğun “ikbal”i
Türkiye’nin en eski sucuk markalarından olan ve ismi Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilen İkbal, geçmişten gelen lezzetini günümüzün modern koşullarıyla birleştirerek sofralardaki yerini almaya
devam ediyor. 7 bin 500 metrekare üretim hattında Avrupa’yla aynı
düzeyde teknoloji kullandıklarını söyleyen Yönetim Kurulu Başkanı
İbrahim Evren, hem İkbal’in geldiği son noktayı hem de sektörün sorunlarını Market dergisine anlattı
Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU, Murat KÜÇÜK
İbrahim Evren
İ
kbal’in bu ismi almasının çok özel
bir hikayesi var. Bilmeyenler için
anlatabilir misiniz?
İkbal’in kurucusu Salim Usta, yemek sanatını 1900’lü yılların başında Yıldız Sarayı’nda aşçı yardımcılığı yaptığı sıralarda
öğrenmiş. 1922’de kardeşleriyle beraber
memleketi Afyon’da “Zümrüt” adıyla küçük bir lokanta açarak kendi işini kurmuş.
Dışarıda yeme alışkanlığının pek olmadığı; hatta ayıp karşılandığı bu dönemlerde
Salim Usta’nın yemeklerinin şöhreti, her
geçen gün daha da artmaya başlamış.
1934 yılında Atatürk’ün Afyon’u ziyaret
edeceği haberi geldiğinde, ağırlamanın
34 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
nasıl yapılacağı konusu gündeme gelmiş. Şehrin ileri gelenlerinin kafasında
Atatürk’ün nerede, nasıl, ne ile ağırlanacağı sorusu hakimken dönemin Afyon
Valisi Ahmet Evrendilek, konuyu vilayet
başkâtibi Bekir Evrenkaya ile konuşmuş. Evrenkaya, Ata’yı Belkaracaören
köyündeki bağ evinde ağırlayabileceğini
ve yemeklerin hazırlığı için de, Kabaklı Mahallesi Muhtarı Mustafa Pancar’ın
oğlu aşçı Salim Usta’yı çağırabileceğini
söylemiş. Haberi alan Salim Usta, Atatürk’ün yemeği için hazırlıklara fevkalade
özenle girişir ve ortaya büyük bir itinayla
hazırlanmış, gösterişli bir menü çıkarır.
Yemeği ve sofrayı çok beğenen Atatürk,
Salim Usta’yı çağırır, hikâyesini öğrenir
ve lokantasının adını sorar. “Sen böyle
gidersen bahtın çok açık olur. Lokantanın adını da bahtı açık anlamına gelen İkbal olarak değiştir.” der. Paşa Afyon’dan
ayrılmadan İkbal tabelası çoktan yerine
takılmıştır.
Böyle özel bir hikayesi olan İkbal’in
üretim tesisleri, kapasitesi, çalışan
sayısı ve bu alandaki teknolojik yatırımlarından bahseder misiniz?
Geleneksel Afyon usulü sucuğunu 1990
yılından beri standart yöntemlerle yapıyo-
ruz. Bu yöntemlere sosis ve salamda kullanılan, son teknoloji Almanya, Danimarka
ve İsviçre de üretilen mikserler, kuterler ve
emülsifierler de katılıyor. Bilgisayar kontrollü fırın ve klimatik odalar kullanılarak
olgunlaştırılan ürünler son teknoloji thermo form vakum paketleme makinelerinde
paketleniyor. 2013 yılında bitirilen son yatırımlar sonucu üretim hattı kapalı alanımız
7 bin 500 metrekareye ulaştı. Fabrikamızda ve bölgelerimizde toplamda 120 kişi
çalışıyor. İşlenmiş et ürünü olarak yıllık fiili
kapasitemiz yıllık 20 bin ton.
Ürünlerinizi tanıyabilir miyiz?
İkbal Gıda olarak ana işimiz sucuk üretmek. Ancak piyasanın gelişen talepleri
sonucunda ürün gamımıza salam, sosis,
jambon, pastırma, kavurma, döner ve
köfte de eklendi.
Önceleri yerel bir markayken, şimdi
tüm Türkiye’ye yayıldınız. Nasıl bir
yapılanmanız var?
2003 yılından itibaren İkbal Gıda olarak,
Türkiye markası olma yolunda işlerimizi
geliştirerek bugün Türkiye’nin hemen her
ilinde müşterilerimize ulaşabilir hale geldik. Tüm Türkiye’de 6 ayrı bölge müdürlüğü ve 50’nin üzerinde bayimizle tüketicilerimize ulaşıyoruz.
Yüksek et fiyatları, kapasitenin
düşmesine neden oluyor
Kendi tabirinizle et sektöründe bir ilki
gerçekleştirdiniz ve üretim alanlarınızı kamera izleme sistemiyle tüketicilerin kontrol ve denetimine açtınız.
Bu gelişme tüketicilere ne sağlayacak? Neden böyle bir adım atma ihtiyacı duydunuz?
İkbal olarak temel misyonumuz tüketicilerin beklentilerini karşılayacak sağlıklı ve
lezzetli ürünler üretmek. Bu çerçevede
kendimize olan güvenimiz ve tüketicilerimize duyduğumuz saygıdan dolayı tüm
üretim alanlarımızı web sitemiz üzerinden
canlı olarak yayınlıyoruz. İşlenmiş kırmızı
et sektöründe bu bir ilk. İkbal markasına
güvenen tüketiciler bu şekilde güvenlerinin karşılıksız olmadığını görebiliyor.
Sektörün genel değerlendirmesini
yapar mısınız?
İşlenmiş et ürünleri pazarında Mart 2013
tarihindeki yeni Et Tebliği ile birlikte gerek
tüketicilerin reel gelir seviyelerinin düşmesi
gerekse geçen süreçte kırmızı et fiyatlarının yüzde 50 civarında artış göstermesi
nedeniyle tüketim alışkanlıkları fiyat seviyeleri sebebiyle daha çok beyaz et ürünlerine
kaymış durumda. Bu durum yüksek üretim
kapasitelerine sahip kırmızı et üreticilerinin
düşük üretim kapasiteleriyle çalışmalarına ve istihdam kayıplarına neden oluyor.
2014 yılında da arz miktarları talebin çok
üstünde olduğu için yoğun rekabet oluştu.
Bu dönemde Hemen hemen tüm üreticiler
düşük karlılıklarla çalışmak zorunda kaldı.
2014 yılı değerlendirmelerinizi ve
2015 yılı hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
Yoğun rekabet ve verimsiz geçen 2014
yılı sonrası 2015 yılına et fiyatlarındaki artışla girildi. Bu aslında kırmızı et pazarında beklenen konjonktürel bir olay. Ancak
2014 yılında beklentilerin üstünde olan
fiyat artışları da eklendiğinde aslında işin
doğası olan bu fiyat artışları sektöre olumsuz etki yaptı. Tüm bu olumsuzluklara
rağmen 2015 yılında tonaj bazında yüzde
15 büyüme hedefleliyoruz.
İhracat çalışmalarınız var mı?
İşlenmiş et sektöründe ihracat fırsatları
yok denecek kadar az. Türkiye’deki kırmızı et fiyatları dünya fiyatlarının neredeyse iki katı. Bu sebeple ihracatta rekabet
şansımız yok. Avrupa Birliği ülkelerine de
yasal mevzuatlardan dolayı ihracat yapılamıyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen
birkaç Orta Doğu ülkesi ve Türki Cumhuriyetlerine ihracat gerçekleştirebildik.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 35
HABER
Perakendede
ürün kayıpları 128
milyar dolara ulaştı
Küresel Perakende Hırsızlık Barometresi’ne göre, 2013 yılında global perakende
sektörünün 9,9 trilyon dolar olan cirosu, mağaza hırsızlığı ve kötü niyetli personel
gibi nedenlerle yüzde 1,29 (128 milyar dolar) kayba uğradı. Türkiye, gıda perakendeciliğinde, yüzde 0,99 (bin 626 milyon dolar) fire ile en iyiler arasında
4
coğrafi bölgedeki 24 ülkede, toplam
744 milyar dolar ciroya sahip 222
perakendeciyle gerçekleştirilen “Küresel Perakende Hırsızlık Barometresi”ne
göre, 2013 yılında perakende endüstrisi,
mağaza ve personel hırsızlığı, tedarikçi
hataları ve idari hatalar nedeniyle, 128
milyar dolarlık (satışların yüzde 1,29’u)
kayıp yaşadı. Fire yönetimi, ürün bulunurluğu ve tekstil etiketleme çözümleri
alanında dünya lideri olan Checkpoint’in
desteğiyle, bu yıl 13’üncüsü hazırlanan
rapora göre, satışlardaki yüzde 1,29’lik
fire oranı, bir önceki yıla oranla yüzde
4,8’lik düşüş sergiledi.
Ocak - Aralık 2013 dönemini kapsayan
çalışmaya göre en düşük fire oranları sırasıyla, Norveç (yüzde 0,83), Japonya ile
İngiltere (yüzde 0,97) ve Türkiye’de (yüzde 0,99) kaydedildi. Türkiye, bin 626 milyon dolarlık ürün kaybı maliyeti ile en iyi
ülkeler arasında gösterilirken, en yüksek
fire oranına sahip ülkeler, Meksika (yüzde
1,70), Çin (yüzde 1,53) ve ABD (yüzde
1,48) oldu. 2013 yılında birçok ülkede fire
oranlarında yaşanan azalmanın nedeni
olarak, ürün güvenlik sistemlerine yapılan
harcamalar gösterildi. Kayıp önlemede
en etkili yöntem olan kaynakta etiketleme
çözümlerinin kullanımı global olarak artışa
geçerken, özellikle ABD’deki perakendeciler satışların yüksek olduğu yılbaşı, bayram, okula dönüş dönemlerinde bu yöntemi kullanarak maksimum kayıp önledi.
Perakende hırsızlığı Türkiye’de
geriledi
Türkiye’de 2011 yılında 2 bin 20 milyar
dolar (satışların yüzde 1,63) olan
fire maliyetinin, 2013 yılında bin
626 milyon dolara (yüzde 0,99)
gerilediği saptandı. Türkiye’de
ürün kayıplarında yaşanan azalma en çok gıda perakendeciliğinde görülürken, bu düzelmenin
en büyük nedeni olarak yine ürün
güvenlik sistemlerine yapılan yatırımlar gösterildi. Checkpoint’in
36 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
1998’den beri Türkiye temsilciliğini yürüten Detay Güvenlik AŞ Kurucusu ve Genel Müdürü Murat Keklik, “Fire yönetiminde etkin bir yöntem olan EAS (Elektronik
Ürün Gözetleme) sistemleri ile müşterilerimizin kayıplarını önleyen çözümler sunarak, karlılıklarını artırıyoruz” dedi.
En çok çalınan ürünler
Rapora göre en çok çalınan ürünler arasında; tekstil ürünleri, mobil aksesuarları
gibi kolay saklanabilecek/satılabilecek
ürünler yer alıyor. Diğer sık çalınan ürünler
ise, elektrikli el aletleri, akıllı telefonlar, mücevherler, kozmetik ve cilt bakım ürünleri,
alkollü içecekler ve gurme gıda ürünleri.
Rapora göre, hacklenme ve gizlilik ihlalleri
gibi hırsızlık dışı faktörler nedeniyle oluşan
kayıplar da bu yıl arttı. EFT güvenlik protokollerinin ihlali ile tüketicilerin kredi kartı
verilerinin elde edilmesi için hedef seçilen
perakende sektörü, bu gibi dış hırsızlık
faktörleri nedeniyle de büyük kayıp maliyetleri yaşadı.
En çok hırsızlık yılbaşı ve
bayramlarda oluyor
Global perakende firesinin yüzde 67’si
mağaza hırsızlığı ve kötü niyetli personel
kaynaklı... Türkiye’de ise kayıpların yüzde
42,6’sı mağaza hırsızlığı, yüzde 33,7’si ise
personel hırsızlığı olarak ölçüldü. Diğer bir
faktör ise, idari hatalardan kaynaklanan
(fiyatlandırma hataları, muhasebe hataları ve hatalı işlemler vb.) kayıplar. Ürün
kayıpları en çok yılbaşı ve bayram gibi
yoğun satış dönemlerinde yaşanırken,
hırsızlığın en yüksek olduğu mağazalar,
İndirim Marketleri (yüzde 2,65) ve Kırtasiyeler/Ofis Store’lar (yüzde 1,60) oldu. En
düşük fire oranları ise Elektronik/Elektrikli
Eşya Mağazaları (yüzde 0,50) ile Oyuncak Mağazaları’nda (yüzde 0,65) görüldü. Global gıda perakendeciliğinde ise,
Süpermarketler/Marketler’de yüzde 1,20,
Hipermarketler/Büyük Perakende Mağazalarında ise yüzde 0,85 oranında kayıp
yaşandı.
Detay Güvenlik: “Ürün kayıpları,
kar marjlarını yüzde 40 oranında
düşürüyor”
Türkiye’nin 81 ilinde, yıllık toplam 25 milyar TL ciroya sahip 3 binin üzerinde farklı
noktadaki müşterilerine hizmet veren Detay Güvenlik AŞ, gıda perakendeciliğinde
fire yönetimi alanında Türkiye’de sektör
liderliğini üstlenmiş durumda. Fire yönetiminde müşterilerinin ihtiyaçlarına teknolojik ve yaratıcı çözümler sunduklarını
belirten Detay Güvenlik Genel Müdürü
Murat Keklik, “Perakendeciler uzun vadeli
stratejilere odaklanırken, günün ‘kayıp’larını da en iyi şekilde idare etmeliler. Fire
yönetimi, hırsızlığı önlemenin çok ötesinde, elektronik cihazlar ve know-how
ile kayıpları azaltarak, karlılığı artıran bir
sistem. Bu noktada doğru yöntemlerin
uygulanması için öncelikle kayıpların nereden kaynaklandığının belirlenmesi gerekiyor. Böylelikle, kayıp maliyetlerinde ciddi
düşüşler sağlanabiliyor. Detay Güvenlik
olarak EAS sistemlerinin verimli şekilde
kullanılması için uygulamalı eğitimler vererek, müşterilerimizin envanterlerini ve
firelerini en iyi şekilde yönetmelerine katkıda bulunuyoruz. 1998 yılından
bu yana, fire yönetiminde dünya
lideri olan Checkpoint’in Türkiye’deki temsilciliğini yürütüyoruz.
Bu sayede Checkpoint’in uluslararası standartlardaki kalitesini,
uzman teknik ve hizmet ağımızla,
Türkiye’nin her yerine 365 gün,
24 saat hizmet vererek ulaştırabiliyoruz” dedi.
KÜRSÜ / SOSYAL MEDYA
Özcan Yazıcı
[email protected]
Sosyal medyayı etkin
kullanmanın 5 adımı
S
osyal medya platformları
kişisel ve kurumsal iletişimimizde bugün çok önemli
kanallar haline geldi. Her gün, her
an binlerce bilginin akıp gittiği ve
bu bilgi ağının her gün katlanarak
arttığı gerçeğini göz önüne alacak
olursak bu kanalları ne kadar etkin
ve işlevsel kullanıyoruz? Her gün
Facebook, Twitter, Linkedin gibi
platformları kullanırken dijital zekanızı ve yeteneklerinizi artırmak,
zamanınızı daha etkin yönetmek,
doğru ve istediğiniz bilgiye ulaşmak sizin elinizde. Peki, neler yapmanız gerekiyor?
Eğer yalnızca
içerik paylaşıyorsanız ya da
yalnızca paylaşılan içerikleri
takip ediyor ve
başka da bir
şey yapmıyorsanız, sosyal
medyayı gerçek anlamda
kullanmıyorsunuz demektir.
Sosyal medyanın gücü
etkileşimdedir.
1- Hedef kitleyi belirleyin:
Facebook, Twitter, Linkedin, Instagram gibi kanalları artık milyonlarca insan kullanıyor. Topluluğunuzu kontrolsüz biçimde ve
rastgele büyütürseniz, kiminle,
nasıl bir iletişim kuracaksınız? Facebook’ta kişisel profiliniz altında
arkadaşlık bağı kurarken, her gelen arkadaşlık teklifini kabul ediyor
musunuz, ya da rastgele arkadaşlık teklifleri mi gönderiyorsunuz; bir
daha düşünün. Bağınızın olmadığı,
karşılıklı paylaşımlarınızla bir değer
elde etmeyeceğinizi düşündüğünüz arkadaşlıklarınızı sona erdirmekte tereddüt etmeyin. Unutmayın zaman sizin için çok değerli ve
duvarınızda akan mesajları takip
ederken harcayacağınız ekstra
zamanınız yok. Ayrıca hedef kitlenizi belirlerken kişisel ve iş olarak
hedef kitlenizi dengeli biçimde belirleyin. Şeffaflık dünyasında sosyal
medya hesaplarınızı ne tek başına
özel tutabilirsiniz ne de tek başına
iş hedefli kullanabilirsiniz. Aile ve
arkadaş çevrenizi topluluğunuza
katarken, iş ilişkisi içinde bulunduğunuz profesyonelleri, mevcut
ya da potansiyel müşterilerinizi de
topluluğunuza dahil etmeyi ihmal
etmeyin.
2- Araçları kullanın, listeleyin,
kaydedin:
Facebook, Twitter gibi platform-
38 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
lar kullanıcılarına sürekli yenilikler
sunarak etkin ve verimli kullanım
imkanları sunuyor. Örneğin, Twitter’ın “Listeler” özelliğini kullanarak, takip listenizi işlevsel hale getirebilirsiniz. Özellikle iş hedefleriniz
kapsamında listeler size mükemmel bir imkan sunar. “Müşteriler”,
“Potansiyel Müşteriler”, “Rakipler”, “İş Arkadaşlarım” gibi ilgi ve
planlamanıza göre çok sayıda liste
oluşturabilir ve mutlaka paylaşımlarını takip etmek istediğiniz kaynakları takip altına almış olur, işinizi
şansa bırakmamış olursunuz. Gün
sonunda bu listelerinize bir tık ile
ulaşabilir ve her paylaşıma kolayca ulaşabilirsiniz. Facebook’ta da
bunun için topluluk sayfalarında
“Beğen/Beğendin” ya da kişisel
profil sayfalarında “Arkadaşı Ekle/
Arkadaşsınız” butonlarını tıkladığınızda karşınıza çıkan “İlgi Alanları
Listesine Ekle” bağlantısını kullanarak mevcut bir listenize ya da
yeni bir liste oluşturarak bu sayfa
ya da arkadaşınızın paylaşımlarına
istediğiniz zaman kolayca ulaşabilirsiniz. Ayrıca Facebook’ta paylaşılan içerikleri daha sonra okumak
için her paylaşımın sağ üst köşesinde yer alan oku tıkladığınızda
karşınıza çıkan “Kaydedin” bağlantısını kullanarak kaydedebilir ve
daha sonra bu önemli bulduğunuz
paylaşımları okuyabilirsiniz.
3- Etkileşim yaratın:
Sosyal medyanın en önemli eşiklerinden birisi olan hedefli/planlı bir
topluluk oluştursanız da kritik eşiklerden birisi de topluluğunuzla “etkileşim” içinde olmaktır. Eğer yalnızca içerik paylaşıyorsanız ya da
yalnızca paylaşılan içerikleri takip
ediyor ve başka da bir şey yapmıyorsanız, sosyal medyayı gerçek
anlamda kullanmıyorsunuz demektir. Sosyal medyanın gücü etkileşimdedir. Yani topluluğunuzun
paylaştıkları içerikleri beğenmeniz,
yorum yazmanız, retweet yapmanız çok kıymetlidir. Bu etkileşimler
sırasında yardımcı olun, yol göste-
rin, bilgilendirin, farklı bir bakış açısı katın, sürpriz yapın. İnançlara,
farklı görüşlere saygı göstererek
güncel ve uzmanlık alanınızla ilgili tartışmalara katılın; ama asla ve
asla sinir harbi içerisinde tartışmalara katılmayın, uygun bir üslupla
olay mahallinden uzaklaşın!
4- Değerli içerikler paylaşın:
Sosyal medyada sizi kıymetli
hale getiren ve dikkat çekici kılan
paylaştığınız içeriklerin değeridir.
“Paylaş” butonuna basmadan
önce, her zaman empati kurarak,
başkalarının gözünden içeriğinizi
bir kez daha değerlendirin. Bilgilendirici, sorun çözen, eğlendirici
içeriklere topluluğunuz bayılacaktır. İçerikleriniz de fotoğraf, video
gibi görsel içerikleri mutlaka kullanmaya özen gösterin. Fotoğraf
ve video kalitesini gözetin. Uzun
metinleri çoğu insanlar hem sevmez hem de zaten vakitleri yok.
Eğer önemsediğiniz metinler varsa bunlar için link verin. Facebook
ve Twitter’da başkalarının paylaşımlarını kendi topluluğunuzla
paylaşırken dikkatli olun; spekülatif, doğruluğundan şüphe duyduğunuz içerikleri paylaşmaktan
kaçının. Gerçek hayatta olduğu
gibi dijital kanallar üzerinde de itibarınızı koruyun.
5- İstikrarlı olun:
Sosyal medya yönetiminizde
önemli noktalardan birisi de istikrarlı olmaktır. Yani hesaplarınızı
düzenli takip etmeniz önemlidir.
Facebook’ta, Twitter’da hem düzenli içerik paylaşmalısınız, hem
de paylaşılan içerikleri düzenli takip etmelisiniz. Potansiyel bir müşterinizin yeni yatırım heyecanıyla
ilgili paylaşmanı bir hafta sonra
görmek sizi üzebilir. Keza düzenli
takip yapan rakibiniz çoktan rakibinizle bağlantı kurmuş olabilir. Ayrıca her bilgi bugün çok kıymetli.
Sizi farklılaştıracak unsur doğru
bilgiyi zamanında almak ve sunmak olacaktır.
KAPAK HABERi
M
arketler duvar reyonlarında; perakendede bilinen adıyla sütlüklerde, enerji
tasarrufu için cam kapı sistemi uygulamasını daha çok önemsemeye başladı. Bununla ilgili bilinç yaratmak ve daha çok marketin daha çok şubesinde
bu sistemin kullanılmasını sağlamak adına konuya mercek tuttuk
Haber / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU
Dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından
ısıtılıyor, küresel ısınmanın etkileri gün
geçtikçe daha çok hissediliyor. Üstelik artık geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşılıyor. Hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyıl
sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2
derece artacağı tahmin ediliyor. Dünya
iklim sisteminde değişikliklere neden olan
küresel ısınmanın etkileri en yüksek zirvelerden, okyanus derinliklerine, ekvatordan
kutuplara kadar dünyanın her yerinde
hissediliyor. Kutuplardaki buzullar eriyor,
deniz suyu seviyesi yükseliyor ve kıyı kesimlerde toprak kayıpları artıyor. Dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve
taşkınların şiddeti ve sıklığı artarken bazı
bölgelerde uzun süreli, şiddetli kuraklıklar
ve çölleşme etkili oluyor. İklimler değişiyor,
40 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
buna bağlı olarak bitki ve hayvan türleri
de ya azalıyor ya da tamamen yok oluyor.
İklim değişikliklerinin kalp, solunum yolu,
bulaşıcı, alerjik ve bazı diğer hastalıkları
tetikleyebileceği de belirtiliyor.
Tüm bunlar karşısında insanlık olarak
elbette bizim de yapabileceklerimiz var.
Enerji dostu ürünler kullanmak, bunlardan yalnızca bir tanesi. Enerji sarfiyatının
oldukça yüksek olduğu marketler özelinde bakacak olursak konuya, enerji tasarruflu soğutucu dolap kullanımının önemi
ortaya çıkıyor. Peki, bu dolaplar, yalnızca
tasarruf yapmayı mı gözetmeli? Örneğin
sütlük dolapları, raflarında sergilediği süt
ve süt ürünlerini olması gereken sıcaklıkta muhafaza edebiliyor mu? Raflardaki
ürünleri üreten firmalar, bu konuda ne gibi
sorunlar yaşıyor?
Soğutma sistemlerinde cam kapak kullanımı, Avrupa’da bazı ülkelerde yasal zorunluluk haline getirildi. Yüzde 65’e varan
enerji tasarrufu sağlayan bu kapaklar, ayrıca pratik olması ve ürün sergilenmesine
engel teşkil etmemesi nedeniyle de tercih
edilir olmaya başlamış durumda. Ülkemizde de ulusal ve bazı yerel marketler
bu konunun üzerinde duruyor ve son dönemlerde açılan birçok market şubesinde cam kapı bu sistemlerine yer veriyor.
Ancak bakıldığında marketlerin büyük bir
kısmının bu sistemleri kullanmadığını görüyoruz. Bizler de belki üzerinde düşünülmeyen, belki de maliyeti nedeniyle tercih
edilmeyen bu sistemlere dikkat çekmek
istedik.
yaz aylarında çok sık karşılaşılan arızaların
Yüzde 65’e varan tasarruf
sağlıyor, kendini 1 yılda amorti neredeyse hiç yaşanmamasını sağlayacağından, işletme ve işletme malzemelerinin
ediyor
Soğutucu reyon çerçeve ve kapılarının üretimini yapan Teknodor’un Genel Müdürü
Ahmet Çakırca ile cam kapı sistemlerinin
kazanımları hakkında konuştuk. Özellikle sütlük kapılarının, marketler ve sütlükte
ürünü bulunan firmalar açısında nasıl fayda
ve kazanç sağladığını sorduğumuz Çakırca, şunları söyledi: “Sürdürülebilir kalkınma hamlelerini yetersiz enerji kaynakları ile
beslemek durumunda olan ülkemiz için,
enerji verimliliği ayrı bir önem taşıyor, işte
bizim ürünlerimiz de öncelikli olarak bu bakış açısına hizmet veriyor. Burada öncelikli
hedefimiz enerji tasarrufu oluşturmak ve
aynı zamanda son kullanıcıya yani bizlere
de kolay, rahat ve güvenilir alışveriş imkânı
sunmak. Reyonların ön kısmından kaçan
soğuk hava mağaza ortamını etkilediğinden, özellikle kış aylarında klima sistemlerinin daha çok çalışarak ek bir maliyet
getirdiği göz önünde bulundurulduğunda
cam kapı sistemi bu dezavantajı da ortadan kaldırıyor. Cam kapı ve çerçeve sisteminin uygulanması aynı zamanda bizlere
daha sağlıklı ürünlerin de ulaşmasına yol
açıyor, çünkü olması gereken ısılarda muhafaza edilemeyen ürünlerin tüketimi de
son derece riskli. Reyonların soğutma sistemlerinde yatırım maliyetleri, kapı ve çerçeve ile birlikte soğutma kapasitenizi bağlı
olarak ciddi anlamda düşüyor. Ürünlerin
teşhiri kapalı bir ortamda yapılacağından,
reyon aynı zamanda muhafaza özelliği de
kazanır; ürünlerdeki fireler azalır ve daha
uzun süre saklanabilir. İlaveten reyonların
ön kısmının kapatılması, mağaza içindeki
tozun reyon içerisine girmesini engelleyerek hijyenik bir satış alanı oluşturur. Reyonların üfleme peteklerinin tıkanarak soğutma performansının düşmesini engeller.
Soğutma sisteminde arıza çıkması durumunda reyonlar kapalı olacağı için, soğuk
hava reyon içinde daha uzun süre kalır. Bu
da olası servis gecikmelerinde zaman kazandırır. Soğutma sistemlerinde, özellikle
maliyetleri büyük ölçüde azalır.”
Kapakların ne kadarlık enerji tasarrufu sağladığı ve sistemin kendini ne kadar zamanda amorti ettiğini de sorduğımız Çakırca,
“Enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki
yükünün hafifletilmesine ve iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik çalışmalar tüm
dünyada olduğu gibi ülkemizde de enerjinin ve enerji kaynaklarının verimli kullanımının önemini artırdı. Bu sebeple enerji
üretiminde ve tüketiminde çevre dostu
yöntemleri uygulamak; israftan kaçınarak,
verimliliği ve etkinliği gözetmek, üzerinde
hassasiyetle durmamız gereken bir politika. Yüksek enerji tüketmek durumunda
olan market ve mağazalarda ise bu tasarrufun önemi daha da artıyor. Mağazalarda
kullanılan elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde
60’lık bölümünün soğutma sistemleri tarafından tüketildiği biliniyor. Yeni teknolojiler
ile toplamda yüzde 20-25 enerji tasarrufu
sağlansa da ısı yalıtımı halen en çok tasarruf sağlayan yöntem olmayı sürdürüyor. Bu
düşünceden hareketle piyasaya sürülen
teknolojik cam kapı sistemi, soğutma sistemindeki en büyük kaybı yaratan dik dolapları izole ediyor ve yüzde 50 ile 65’lere
varan tasarruf sağlıyor. Yaklaşık amortisman süresi de 12 ay civarında” dedi.
Müşterilerin kullanım kolaylığı veya zorluğu açısından değerlendirmelerini de aldığımız Çakırca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kapı ve çerçeve sistemleri nihai müşteriler
tarafından son derece yoğun bir şekilde
kullanılan ürünler. Bu sebeple ürün tasarım aşamasından başlayarak, satın alma,
projelendirme, üretim ve bazı projelerde
montaj proseslerini içeren bir zincir kümesinden bahsediyoruz, dolayısı ile tüm bu
adımlarda sorunsuz bir şekilde çalışacak
ve nihai kullanıcının önünde bir engel değil,
alacağı ürünün tam anlamıyla her şeyinden
emin olmasını sağlayacağı sağlıklı, hijyenik
ve görselliğin ön planda tutulduğu bir ürünü kendilerine sunuyoruz.”
Marka imajı zarar görüyor
de tutulması gereken ürünleri üreten tüm
firmalar için açık sütlük reyonları önemli bir
problem. Ulusal marketlerde ve büyük yerel marketler sütlük dolaplarını kapaklı hale
getirerek, dolapları 24 saat çalışır halde ve
istenen sıcaklıkta tutarak, bu sorunu büyük
bir oranda aşmış durumdalar. Ancak bazı
küçük çaplı marketler sütlük dolaplarını olması gerektiği gibi çalıştırılmıyor ya da ısı
kaybına yol açmayacak kapaklı dolapları
bulundurmuyor. Hatta maliyetlerini düşürmek istedikleri için marketlerin çalışmadığı
gün ve saatlerde (akşamdan sabaha kadar) dolapların fişini çekebiliyorlar. Bu durum peynir gibi soğuk zincirinin asla bozul-
Marketlerin açık sütlük reyonlarının ürünlerine etkilerini sorduğumuz Ekici Peynir
Satış Direktörü Burçin Ekici, “Ekici Peynir
olarak 1957 yılından bu yana sürdürdüğümüz peynir üretiminin her aşamasında
titiz bir çalışma gösteriyoruz. Ancak peynir, üretimden sofraya ulaşıncaya kadar
her aşamasında aynı hassasiyeti bekleyen, yaşayan bir ürün... Biz her ne kadar
en iyi koşullarda üretip, en doğru şekilde
marketlere ulaştırsak da, marketlerde aynı
hassasiyet gösterilmediği ya da bir nedenle aksadığı durumda ürün ne yazık ki zarar
görür. Bu nedenle bizim gibi soğuk zincir-
Ahmet Çakırca
Teknodor Genel Müdürü
Burçin Ekici
Ekici Peynir Satış Direktörü
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 41
KAPAK HABERi
maması gereken hassas ve yaşayan tüm
ürünler için tehdit oluşturuyor. Peynirlerde
meydana gelen ekşime, şişme ve benzeri
sıkıntılar, tüketici gözünde ürünü muhafaza etmesi gereken marketlere değil, üretici
firmaya mal edilebiliyor. Tabii ürün şikâyeti
olarak bize geri dönüyor. Elbette, üretimin
her aşamasında gösterdiğimiz emek ve
özene rağmen, bizden kaynaklı olmasa da
ürünlerin zarar görmesi marka imajına zarar veren, istenmeyen bir durum. Bunu aş-
mak için Türkiye’nin her yerinde bulunan
ekibimiz ile çalıştığımız büyüklü-küçüklü
tüm noktalar her gün kontrol edilerek ısı
ölçümleri yapıyor. Herhangi bir sorun fark
edilirse anında müdahale edilerek problemli ürünlerin kaldırılması ve imha edilmesi sağlanıyor. Market yetkilileriyle görüşerek tekrarlanmaması için çözüm bulmaya
çalışılıyor. Çözüm yollarını tıkayan ve aynı
sorunun tekrarlandığı marketlerle ise yolumuzu ayırıyoruz” dedi.
“Sütlük dolap kapakları
kesinlikle olmalı”
ketici farkında olmadan aldığı bu ürün
dolayısıyla marketten satın aldığı ürünün
bozuk olduğunu düşünür. Süt toplamadan
üretime, oradan markete, sevkiyata kadar
titizlikle yürütülen ‘soğuk taşıma zinciri’ bir
anda kırılmış ve ürün deforme olmuştur. Bu
küçük gibi görünen ihmalle müşterinin ağız
tadı, belki sağlığıyla birlikte üretici firmanın
imajı bozulmuştur.
3) Üçüncü olarak ise kapaksız dolaplarda
kötü muhafaza şartlarından dolayı ürün fireleri ve iadeleri artar. Bu da üreticinin maliyetlerini artırır. Her ticari kurumun yaptığı
gibi artan fire ve iadelerde maliyetlere eklenir. Sonuç olarak bu ihmal tüketiciye daha
yüksek fiyat olarak geri döner.
4) Kötü teşhir şartlarından kaynaklanan
sağlık problemleri de ayrı bir konu. İlgili kurumlar sıkı sıkıya denetlemeli ve tüketiciyi
korumalıdır.
5) Diğer bir önemli boyut da ürünün kalitesinin bozulması tüketimi de olumsuz
etkiler. İnsanlar sofralarında bu ürünleri
bulundursalar bile tükettikleri miktar azalır. Zira kötü teşhir edilen ürünün raf ömrü
azalmıştır.
İfade ettiğimiz bu nedenlerden dolayı ısıcamlı sütlük dolap kapaklarının kesinlikle
olması gerekir. Artık imar mevzuatında bile
binalara yapılacak mantolamanın mecburi
olduğu, elektrikli aletlerin az enerji tüketen
çevreci cihazlar olmasının önemsendiği
günümüzde sütlüklerde kesinlikle enerji
verimliliği açısından denetimden geçmelidir. Sadece kapaklarda değil buzdolabı
gövdelerin izolasyonunda muhakkak bu
standardın sağlanması gerekir. Soğutma
sistemleri kurulurken mühendislikten daha
fazla faydalanılması gerekir. Bu konuda ortaya çıkacak ek maliyet çok kısa bir sürede
amorti edebilecek durumdadır.”
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol
ise şunları söyledi: “Bilindiği gibi süt ve
süt ürünleri insan sağlığı için son derece
önemli ve gerekli olan pek çok besin öğesini içinde barındırır. Bu makro ve mikro
öğelerin insan sağlığına yararlı olarak saklanması ve tüketiciye ulaşması için market
raflarının ideal sıcaklığı (+) 4 derece olmalıdır. Bu sıcaklık değeri (+4) sadece bakteri
gelişimine engeldir. Ürünün tadını ve yapısını değiştiren bir de enzimatik değişiklikler
söz konusudur ki bunu ancak eksi sıcaklıklarda durdurmak mümkündür. Bazı satış
noktalarında var olan kapaksız sütlüklerde
bunu sağlamak mümkün değildir. Bu tarz
kapaksız soğutuculu dolaplar hem işletme
sahibi hem de ürünü orada sergilenen kurumlar için ideal ve efektif bir ortam oluşturmazlar.
Sakıncaları şöyle özetleyebiliriz:
1) Kapaksız soğutucu dolaplarda ön yüz
tamamen açık olduğu için kapaklı dolaplara göre çok daha fazla enerji tüketilir. Bu
dolaplar ürünü soğutmaya çalışırken ortamı soğuturlar ve çok fazla enerji tüketir.
Enerjinin ülke ve işletmeler için ne büyük
bir maliyet olduğunu uzun uzun anlatmaya
gerek yok. Zaten enerjide ülke olarak dışa
bağımlıyız ve yüksek maliyet ödüyoruz.
Kapaksız bir dolabın ekonomik maliyeti
hem işletme hem de ülke için küçümsenmeyecek oranda önemli.
2) Diğer bir konu ise kapaksız dolaplarda
saklanmaya çalışılan süt ve süt ürünü sürekli ısı dalgalanmasına maruz kaldığı için
rafta deforme olur. Teşhir şartlarına uygun
ortamda gerektiği gibi sergilenmediği için
ya görüntüsü ya da tadı bozulur. Son tü-
42 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
Necmi Erol
Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı
Yüzde 60 enerji verimi
sine ek yük getirdiğini de kaydeden Kara,
“Kapaklı sütlüklerde bu sorunları yaşamıyoruz. Bunların hepsi kapı kullanılmasının
artıları... Eksi olarak söyleyebileceğim tek
şey ise maksimum enerji tasarrufu sağlayan çerçeveli bir model seçtiğimiz için görsellikten biraz ödün vermemiz. Ama genel
kazanımları düşününce işlev mi, estetik mi
diye baktığınızda bu konuda işlevin galip
gelmesi gerektiğine inanıyorum” dedi.
Kapakların ne kadarlık bir enerji tasarrufu sağladığının, kullanılan kapak çeşidine
göre değişiklik gösteren bir değer olduğunu anlatan Kara, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz seçimimizi firmalardan aldığımız test
odası verilerine göre yaptık. Buna göre
seçtiğimiz 4 milimetre çift camlı, arada argon gazı dolgusu ve low e kaplaması olan
kapak, test odalarındaki ideal şartlarda
(maksimum sıcaklık 25 derece, maksimum bağıl nem yüzde 60) yüzde 60 enerji
verimi sağlıyor. Ancak mağazalarımızdaki
pratik uygulamada bu durum sütlüğün
kullanım yoğunluğuna, yani kapak açıp
kapama sıklığı ve süresine bağlı olarak
yüzde 40 - 50 arasında değişiyor. Amorti
süresi içinse yaklaşık 1 yıl diyebiliriz.
Müşteri kitlemizin bilinçli yaklaşımı, sütlük camlarındaki yazılar ve mağaza içinde
yaptığımız bilgilendirmeler sayesinde kapakların kullanımıyla ilgili olumsuz bir geri
dönüş yaşamadık. Pazarlama bölümümüzün yaptığı araştırma sonucu da satışlarda
bir kayıp olmadığını gösterdi. Ayrıca ürün
yerleştirmede ya da müşteri kullanımında
yaşadığımız bir zorluk da olmadı.”
“Müşterilerimiz destekledi”
haline getirildi ve bu şekilde sürekliliği
kontrol altına alındı. Uygulamamız sayesinde, hijyen standartlarımızı kontrol altına
alarak müşterilerimize kaliteli ve güvenilir
ürünler sunuyoruz. Bu da müşterilerimizin
markamıza olan güvenini artırıyor” diyen
yetkili, sözlerini şöyle sürdürüdü: “Kapakların üzerinde bulunduğu sistemin ömrü,
kapasitesi, büyüklüğü, dolaplara yüklenen ürünlerin oran ve düzenleri gibi parametrelere bağlı olarak sistemin harcadığı
enerji üzerinden yüzde 40-60 civarında
tasarruf sağlandığı gözlemlendi. Bu doğrudan para birimi olarak değil cihazların
çalışma süreleri üzerinden de hesaplana-
bilir. Uygulamaya geçmeden önce ekibimiz ve tedarikçilerimizle, enerji tasarrufu
ve maksimum dolap içi görünürlüğü sağlamak için yaptığımız teknik çalışmaların
sonucunda reyonlarımızda cam kapı modeline geçtik. Böylece hem doğayı koruduk hem de müşterilerimize konfor ve
görsel uygunluk sağladık. Bu uygulama,
müşterilerimizin alışveriş alışkanlıklarını
negatif yönde etkilememiş aksine doğaya karşı bilinçli müşterilerimiz tarafından
desteklendi. Cam kapılarımız üzerine yapıştırdığımız doğanın korunması konulu
bilinçlendirici etiketlerimiz ile bu alanda
farkındalığı artırmayı hedefliyoruz.”
Beğendik’in son dönemde açılan Çayyolu,
Bursa, Park Vera ve Bahçen mağazalarında sütlük reyonlarında kapı kullanılıyor.
Söz konusu kapıların enerji kullanımını düşürmesi nedeniyle hem çevresel hem de
enerji maliyetleri açısından fayda sağladığını belirten Mimar Yeşim Kara, ayrıca ürünlerin kapalı ortamda oluşunun, son kullanım tarihine kadar gerekli ısı değerlerinde
korunmalarını ve hijyenik koşullarda saklanmalarını sağladığını dile getirdi. Bununla birlikte kapaksız sütlük önlerinin soğuk
olması, müşterilerin kışın üşümesine, yazın
ise sıcaktan çok soğuk bir ortama geçtikleri için konfor ortamlarının bozulmasına yol
açtığını ve mağazanın genel iklimlendirme-
CarrefourSA, mevcutta olan ve yeni açılan Mini-Süper-Gurme formatlarının tamamında sütlük dolaplarını cam kapaklı
olarak uyguluyor. Bu uygulama, CarrefourSA’nın Maltepe Park ve Marmara
Forum gibi marketlerinde de mevcut.
Görüşlerini aldığımız CarrefourSA yetkilisi, önümüzdeki dönemde tüm hipermarketlerine taşımayı hedeflediklerini söyledi.
“Enerji verimliliği alanında yapılan çalışmaların bir parçası olan cam kapak uygulaması şirketimizin operasyonel, iç denetim ve hijyen denetimleri için bir norm
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 43
HABER
CarrefourSA, iSMAR’ı satın aldı
CarrefourSA, önemli bir hamle yaparak İsmar Marketler Zinciri ile Türkiye genelindeki 26 İsmar süpermarketini bünyesine katmak üzere anlaşmaya vardı
CarrefourSA, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yaptığı açıklama ile İsmar Marketler Zinciri’nin Türkiye genelinde bulunan 26 süpermarketini bünyesine katmak
üzere Akyürek Holding ile anlaşmaya vardığını duyurdu. İsmar Marketler Zinciri’ne
ait 26 süpermarketin CarrefourSA tarafından devralınmasını değerlendiren CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet T. Nane,
2014 yılının CarrefourSA adına bir sıçrama yılı olduğunu ve market konseptinden
IT alt yapısına, tedarik sürecinden insan
kaynaklarına kadar birçok alanda yatırıma imza attıklarını belirterek şunları dile
getirdi: “CarrefourSA olarak 2015 yılında
da yatırımlarımıza ve büyümeye devam
edeceğiz. Bugüne kadar sektörün satın
alma veya birleşmelere açık olduğunu
dile getirmiştik. Burada önemli olan atılacak adımların markaya olacak katkısıdır.
CarrefourSA bünyesine katılan 26 yeni
marketle organize perakende sektöründe
hedeflediğimiz ve hak ettiğimiz konuma
doğru bir adım daha yaklaştık.”
2003 yılında Akyürek Holding bünyesinde faaliyetlerine başlayan ve 2012 yılında
değişen perakende dinamikleri doğrultusunda da yeniden yapılanan İsmar Marketler Zinciri’nin Türkiye genelindeki 26
marketi, Rekabet Kurumu’nun onayını
takiben hâlihazırda Türkiye genelinde 333
mağazası bulunan CarrefourSA’nın bayrağı altında tüketicilerine hizmet sunacak.
Alman devi Bizerba EuroCIS’e
katılacak
149 yıllık bir geçmişe sahip Alman teknoloji devi Bizerba, Almanya’nın Düsseldorf
kentinde gerçekleşecek olan EuroCIS Fuarı’na katılacak. Türkiye temsilciliğini perakendenin önemli tedarikçisi ve destekçisi olan Üçge’nin yaptığı Bizerba, 24 Şubat
günü başlayacak olan fuarda ziyaretçileriyle buluşacak
Teknoloji devi Bizerba, 24-26 Şubat
günleri arasında Almanya Düsseldorf’ta EuroCIS Fuarı’na katılacak.
Messe-Düsseldorf organizasyonuyla
gerçekleşen fuarda Bizerba, EuroCIS’te 9’uncu salonda ziyaretçilerini
44 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
ağırlayacak.
Bizerba standında “KH II 800 eğik yüzeyde doğru tartım”, “XC 100 PC Terazi”, “Validoline - K-flex II (tartım entegreli dilimleyici)”, “GLP 80” başta olmak
üzere pek çok yenilik sergilenecek ve
workshoplar düzenlenecek.
Sektörde ilklerin öncüsü olan Alman
teknoloji devi Bizerba’yı Türkiye’de perakendeye sunduğu çözümlerle adından söz ettiren Üçge Elektronik temsil
ediyor.
EuroCIS’te bu yıl öne çıkacak konu
başlıkları ise şu şekilde sıralanıyor;
• Multichannel-omnichannel yönetimi
• İş analitiği/Büyük veri
• Ödeme sistemleri
• E-ticaret /E-iş çözümleri
• ERP/Destek zinciri yönetimi
• Mobil çözümler&teknolojiler
• POS yazılım-donanım
• Ödeme yönetimi
• Dijital pazarlama/Dijital tabela
• İş gücü yönetimi
• Kayıp önleme
• Nakit yönetimi
• Ürün güvenliği
• Tartım tekniği ve gıda hizmeti
KÜRSÜ / DANIŞMAN
Sinan Asılyazıcı
[email protected]
inisiyatif kullanma ve
kullandırma
“İnisiyatif, doğrunun söylenmeden
yapılmasıdır.”
Irving Mack
İ
Alınan kararlar
ister inisiyatif kullanarak
olsun, isterse
de belirli yetki
ve süreçleri
kapsayarak
alınsın, doğru
olmak zorunda.
Ancak özellikle
inisiyatif alarak
uygulanan
kararlardaki
doğruluk ve
çabukluk her
zaman önemli
olmakta. Bu
nedenle kullandırmamak,
kullanmaktan
kaçınmak yerine bu durumda
ne yapılacağını
öğretmek ve
bunu yapabilecek kişilerle çalışmak
önemli.
stanbul’un herhangi bir yerinde.
Amiral gemisinin ve yönetim
merkezinin bulunduğu binanın
girişi.
Depoya yanaşmış kamyonlar.
Mesleğinde yeni ve işe başlamak
için gelen satın alma müdür yardımcısı, her zamanki gibi mağazayı gezerek genel müdürlüğe çıkmak üzeredir.
Bir mağaza çalışanı yanına gelerek şöyle der.
“ X firmasından gelen iki kamyon
mal var ve hepsi de zamlıymış.
Bize fiyat değişikliği bildirimi gelmedi! Ne yapmamı önerirsiniz? ”
Müdür yardımcısı gelirken bağlı
olduğu müdürünün arabasını kapıda görmüştür. Ama cevabı kısa
ve nettir.
“ Geri gönderin ” der ve mal kabulün olduğu bölüme doğru ilerler.
İlgili şefe de ürünlerin geri gönderilmesini söyler. Asansörle yukarı
çıkarken verdiği talimatın bilgisi
bağlı olduğu müdüre iletilmiştir.
Bölüme girdiğinde müdürünün
odasına yönelir. Aralarında özetle
şöyle bir konuşma geçer;
“Depodan beni aradılar, ürünleri
geri göndermişsiniz”
“Evet, arabanızı gördüm yani burada olduğunuzu biliyordum. Ancak zammı bu şekilde öğrenmek
bana doğru gelmedi ve habersizdik. Habersiz olmamız yanlış, ayrıca iki nokta daha var bu durumda
değinmek istediğim. Ya firma bizi
ciddiye almıyor ya da ben işi yapamıyorum.”
Bu arada ilgili firmanın bölge yöneticisi satın alma müdürünü arar.
Ve aralarındaki telefon konuşması
şöyle özetlenebilir.
“ Evet, Bay Y ürünlerin geri çevrildiğini biliyorum. Geri çevrilme sebebi de, habersiz olduğumuz fiyat
değişikliği. Yalnız konu ile yardım-
46 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
cım Sinan Bey ilgileniyor, size iletiyorum onunla konuşmaya devam
edin lütfen ”
Baypas edilmeden, firmayla yeni
anlaşmayla biten bir inisiyatif kullanma anısı ile başladım. Doğru
zamanda ve doğru olarak kullanımı elbette çok önemlidir! Bazen
inisiyatif yetkilendirme içerdiği gibi
çoğu zamanda kişinin bir şekilde
kendi kendini yetkilendirmesi neticesinde kullanılabilir ve bu durumda olası olumsuz bazı sonuçların
etkisi daha da farklı olabilir. Ancak
bu önemli nokta bazı soruları da
barındırmalıdır.
Bu sorular arasında hemen akla
gelenler ise;
• İnisiyatif kullanan kişi bu konuda
yetkili veya yetkin mi?
• Kullanan kişiye üst amiri bu konuda bilgi ve / veya yetki verdimi?
• Dahası olası bazı durumlarda
kullanan kişiye sahip çıkar mı veya
çıkabilecek mi?
• Daha da kötüsü inisiyatif kullanma konusunda yetkin kişiler bu
yetkiden yoksun olarak mı görevlendirilmiştirler?
“ Sakın şefinizi size arka çıkmak
için kendi politik sermayesini kullanmak zorunda bırakmayın.” der
Jack Welch.
Bazı durumlarda da astlar sorumluluk almak istemez. Üst yöneticilerinin şöyle dediklerini duyarız,
“Ben ona bu konuda inisiyatif
veriyorum ama kullanmıyor, hatta
beni aramadan bir şey yapmıyor.”
Astların sorumluluk alma isteğinin
işe ve kuruma sahip çıkma ile ilgili
önemi de yadsınamaz elbette.
Doğallıkla her yönetici inisiyatif alabilendir, almalıdır da. Ancak astlardan gelen başka bir yakınmada
bazı yöneticiler için söylenen “Başarıyı kendine başarısızlığı ise bize
mal ediyor” tanımlamasıdır.
Bu tip durumlarda aday olmayı,
bu konunun sağlanıp sağlanmamasına bağlayan yönetici adayları olduğunu da unutmamalıyız.
Her iki durumda da bir genelleme
yapmak yerine, gerek işletmenin
gerekse de yöneticinin yaklaşımlarının belirleyici olduğunu da anımsatmak isterim.
İster inisiyatif olsun ister alınması
gereken bir karar olsun, her iki durumda da işin gerekliliği ve doğruluğu önemlidir.
Peter Drucker ve Joseph Maciariello şöyle der;
“Gerçekten Bir Karar Gerekli mi?
Her karar bir ameliyat gibidir. Sisteme bir müdahaledir ve o yüzden
şok riskini de birlikte getirir.
Nasıl iyi bir cerrah gereksiz ameliyat yapmazsa, iyi bir yönetici de
gereksiz kararlar almaz.
Tekil karar alıcılar, tıpkı tekil cerrahlar gibi farklı tarzlara sahiptir. Bazıları diğerlerine kıyasla daha radikal
ya da daha muhafazakârdır. Ama
en genelinde kurallarda anlaşırlar.
Eğer bir şey yapılmadığında durum dejenere olacaksa bir karar
almak gerekir. Aynı şey fırsat için
de geçerlidir. Eğer fırsat önemliyse ve hızla eyleme geçilmediğinde muhtemelen kaybolacaksa
eyleme geçmek gerekir, radikal
değişim böyle gerçekleşir. ” (Etkin
Yöneticinin Seyir Defteri, Optimist
Yayınları, s.181)
Alınan kararlar ister inisiyatif kullanarak olsun, isterse de belirli
yetki ve süreçleri kapsayarak alınsın, doğru olmak zorunda. Ancak
özellikle inisiyatif alarak uygulanan
kararlardaki doğruluk ve çabukluk
her zaman önemli olmakta. Bu
nedenle kullandırmamak, kullanmaktan kaçınmak yerine bu durumda ne yapılacağını öğretmek
ve bunu yapabilecek kişilerle çalışmak önemli.
Belki de bu kişilerin seçiminde de
kullanılan bir inisiyatif vardır...
HABER
Lila Kâğıt ihracatta
liderliği hedefliyor
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği tarafından Lila Kâğıt, 2014 yılında “Kâğıt, Karton, Ambalaj ve Kırtasiye Ürünleri” kategorisinde en fazla ihracat
yapan ikinci şirket ödülünü aldı
L
ila Kâğıt, bu güne kadar gerçekleştirdiği 150 milyon doları aşan ihracatı
ile “Kâğıt, Karton, Ambalaj ve Kırtasiye Ürünleri” kategorisinde İstanbul Tekstil
ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTKİB) üyeleri arasında kurulduğu yıldan bu
yana hep ilk 10 firma arasında yer aldı.
Her yıl sıralamadaki yerini yükselten ve
bir önceki yıl üçüncülük ödülünü alan Lila
Kâğıt, 2014 yılında da İTKİB tarafından
düzenlenen yılın en başarılı ihracatçıları
arasında kendi sektöründe ikincilik ödülüne layık görüldü.
İhracatta giderek artan başarı grafiğiyle
ilgili konuşan Lila Kâğıt Genel Müdürü Alp
Öğücü; “Kurulduğumuz yıldan bu yana
İTKİB’in en fazla ihracat yapan firmalar
listesinde üst sıralarda yer alıyoruz. Bu yıl
ihracat rakamlarımızı en üst seviyeye taşıyarak ikinciliğe yükseldik, hedefimiz ihracatta lider olmak. Ülkemizi yurt dışında
başarılı bir şekilde temsil ettiğimiz için son
derece gururluyuz ve bu yıl aldığımız ikincilik ödülü bizi çok mutlu etti. 2014 yılı Lila
Kâğıt olarak çok başarılı geçirdiğimiz bir
yıl oldu. 2013 ile kıyasladığımızda 2014
yılında bobin ve hızlı tüketim ürünlerimizle toplamda yüzde 35 büyüme sağladık.
2015 yılında da ciromuzu yüzde 30 artırmayı hedefliyoruz” dedi.
“Sadece ihracatta değil, Türkiye pazarında da liderliği hedefliyoruz”
Firma olarak, 100 bin metrekare alanda
üretim yaptıklarına değinen Alp Öğücü,
yılda 150 bin ton kâğıt üretim kapasitesine sahip olduklarını belirtti. Sadece Türkiye’nin değil, Doğu Avrupa, Orta Doğu,
Kafkaslar ve Afrika bölgelerinde tek kampüs altındaki en büyük kâğıt üretim tesisine sahip olduklarını belirten Öğücü, “Son
teknolojiyle ürettiğimiz yenilikçi, kaliteli ve
iddialı ürünlerimizle Türkiye temizlik kâğıdı
pazarında lider olmayı hedefliyoruz” dedi.
Dış pazarda, müşteri sayılarını, cirolarını ve işbirliği içinde oldukları ülke sayısını artırdıklarının altını çizen Alp Öğücü,
“2014’te çalıştığımız ülkelere Kongo’yu
da ekleyerek 48’inci ülkeye satışımızı gerçekleştirdik. 100 milyon doların üzerinde
Selva Gıda
İttifak Holding bünyesinde faaliyet gösteren sektörünün yenilikçi markası Selva
Gıda, bünyesinde iki yeni görevlendirme
gerçekleştirdi. Selva Gıda’nın, Dış Piyasa
Satış Direktörlüğü görevine, Ali Küçükçolak atanırken, İç Piyasa Satış Direktörlüğü
görevine ise, Selva ailesine yeni katılan
Mustafa Bayram Aksoylu getirildi.
Mustafa Bayram Aksoylu ilk, orta ve lise
öğrenimini Rize’de, lisans eğitimini 1988
yılında Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü’nde tamamladı. Çalışma hayatına, 1988 yılında Uzertaş AŞ’de Satış
Yöneticiliği göreviyle başlayan Aksoylu,
1990-2013 yılları arasında Evpaş Evyap
Pazarlama Tic. AŞ’nin satış kadrosunda
çeşitli kademelerde görev aldı. Aksoylu,
2013-2014 yılları arasında da Aykim Te-
ihracat gerçekleştirdik. İthalattan fazla ihracat gerçekleştiren sektördeki tek firma
olduk. 2014 yılında kapasite kullanımımızı artırma yönünde mevcut tesislerimize
ilave olarak 20 milyon TL civarında bir
yatırım gerçekleştirdik. Bu yatırımların da
katkısıyla firmamıza 60 kişi daha katıldı.
Şirketimizin bugünkü durumuna baktığımda bu kesinlikle bir tesadüf değil hepsi hedeflediğimiz şekilde gerçekleşiyor”
şeklinde konuştu.
mizlik Ltd. Şti’de Satış ve Pazarlamadan
Sorumlu Koordinatör olarak görev yaptı. Ocak 2015 tarihi itibarıyla Selva Gıda
İç Piyasa Satış Direktörü olarak atanan
Mustafa Bayram Aksoylu, evli ve 1 çocuk
babası.
Ali Küçükçolak ise Çumra’da başladığı
eğitim hayatını 1984 yılında Fransa’da
Lyon Üniversitesi’nde tamamladı. Çalışma hayatına, 1986 yılında Fransa’da
başlayan Küçükçolak, 2002 yılında katıldığı Selva ailesinde sırasıyla, Afrika İhracat Sorumluluğu, Dış Ticaret Müdür
Yardımcılığı, Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevlerini yürüttü. Ocak 2015 itibarıyla Selva
Gıda’nın Dış Piyasa Satış Direktörlüğü
görevine atanan Ali Küçükçolak evli ve 3
çocuk babası.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 47
RÖPORTAJ
Ufo, yeniden
yapılanıyor
Geçtiğimiz yıl hava şartlarının mevsim normallerinde seyretmemesi nedeniyle 45
milyon TL’lik ürünü stokta kalan Ufo, bu yılı yeniden toparlanma dönemi olarak belirledi. Stokta bulunan ürünleri eritmeye ve bu sezon yeni projeler üzerinde çalışmaya başladıklarını anlatan Ufo Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Yeşil, bunların yanı
sıra bayilik sistemlerindeki değişiklik ve dünyada ilk defa Türkiye’de üretilecek yeni
teknolojilerle birlikte şu an için yıllık 100 milyon TL olan cirolarını 5 yıl içinde 3’e katlayacaklarını söyledi
Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU
2013-2014 sezonunda önceki yıllara nazaran ısıtıcı satışlarında düşüş
yaşadınız ve bu da bir finans daralmasına yol açtı. Geçen sezonda tam
olarak neler yaşandı? Bu sezonu nasıl geçiriyorsunuz?
Geçtiğimiz yıl hem kış hem de yaz döneminde hava şartlarının beklediğimiz şekilde seyretmemesi nedeniyle tüm sektörle
birlikte biz de satışlarda ciddi bir durgunluk yaşadık. Bu sebeple yılsonunda yaklaşık 45 milyon TL’lik ürünümüz stokta
kaldı. İnovatif çalışmalara yaptığımız yatırımlara ek olarak böyle bir sorunla karşılaşmamız ise likidite sorunu yaşamamıza
sebep oldu. Likit akışımızın önünü kesen
bu duruma Türk Barter ile yaptığımız anlaşmayla çözüm bulmuş olduk. Karşılıklı
anlaşmamız sayesinde şu an stokta bulunan ürünlerimizin 20 milyonluk kısmını
eritmiş durumdayız. Bu sezon elde ettiğimiz kazanç ile hammadde alımı sağlayarak yeniden üretime ve yeni projeler
üzerinde çalışmaya başladık. Stoklarımızın erimesi, yeni üretim çalışmalarımız
ve dünyada ilk defa Türkiye’de üretilecek
yeni teknolojiler ile birlikte şu an için yıllık
100 milyon TL olan ciromuzu 5 yıl içinde
3’e katlayacağız.
Bayilik sisteminizde yaptığınız değişikliklerden bahsedebilir miyiz?
Yeni dönem çalışmalarımızda bayilik sistemimizle ilgili de köklü değişikliklere gidiyoruz. Daha önce 13 ana bayi üzerinden
yürüttüğümüz çalışmaları yeni dönemde
81 ilde atadığımız İl Bayilikleri üzerinden
yürüteceğiz. Ana bayilere bağlı olan il sayısını ve iller arası mesafeyi düşündüğü50 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
müzde maliyet ve hizmet kalitesi noktasında aksaklıklar yaşayabileceğimizi fark
ettik. Ana bayilik sisteminde gördüğümüz
aksamaları il bayilik sistemi ile çözebileceğimizi gördük. Yeni yapılanmamızda
Türkiye genelinde 81 ilde il bayiliklerimiz
ile müşterilerimize hızlı ve kaliteli bir şekilde hizmet sunmaya devam edeceğiz.
Öte yandan il bayilerimize toptan satışın
yanında perakende satış hakkı da vereceğiz. Böylelikle il bayilerimiz yüzde 40’a
varan kar marjı elde edecek.
Bir süredir ısıtıcı ve vantilatörler dışında farklı projelere de yoğunlaşmaya başladınız. Nelerdir bunlar, anlatır
mısınız?
Yeni yapılanma dönemimizde tüketicilerin
dört mevsim kullanacağı ürünleri pazara
sunacağız. Ufo markası olarak bugüne
kadar fason üretimimiz yoktu. Bundan
sonra hem Infrared ısıtıcıları hem de yeni
inovatif ürünleri Ufo markası ve diğer markalar içinde üretme kararı aldık. Böylece
gerek iç pazar gerekse dünya pazarı için
birçok markada üretim yapıyor olacağız.
Yurt dışı pazarlama ağı güçlü olan firmalarla da anlaştığımız ürünleri üreterek yurt
dışı pazar payımızı da yükselteceğiz. Bu
projelerden ilki sayesinde çamaşır ve bulaşık makinelerinde devrim niteliğinde bir
yeniliğe imza atacağız. Çamaşır ve bulaşık makinelerinin sofra tuzuyla çalışabilmesini sağlayan bir reaktör geliştirdik.
Deterjan yerine kullanılan tuz önce bir
elektrokimyasal reaktörden geçerek ayrıştırılıyor daha sonra yağ, protein ve kir
çözücü sodyum hidroksite (Na0H) çevrilerek deterjan yerine kullanılıyor. Aynı
Abdullah Yeşil
zamanda 70 derecenin altında düşük ısıda yapılan yıkamalarda tam sterilizasyon
sağlanıyor. Geleceğin teknolojisi olarak
görülen bu sistemin patent süreci bitmek
üzere… Bu sisteme sahip makinelerin üretilmesi için Türkiye’nin en büyük üreticileri
ile görüşmelerimiz sürüyor. Yakın zamanda
ürünün uluslararası alanda satışa sunulmasını planlıyoruz. Uluslararası arenada
ses getirecek bir diğer ürünümüz ise bitki
çayı demleme makinesi. Dünya genelinde
her geçen gün artan bitki çayı tüketiminin
yanı sıra yanlış demleme sebebiyle bitkilerden yeteri kadar fayda sağlanamadığını da gözlemledik. Özellikle kokulu bitkiler
içlerinde uçucu yağlar ihtiva ederler. Bu
bitkilerden en fazla faydayı elde etmek için
ise 70 derecenin altında suda demlenmeleri gerekmektedir. Bu şekilde her bitkinin,
ancak farklı demleme ısılarında en faydalı
haliyle içilebildiğini gördük. Ürünümüz ise
her bitki için farklı demleme şartlarını hafızasında tutarak tüketicilerin kolaylıkla doğru şekilde bitki çayı hazırlamasını mümkün
kılıyor. Aynı zamanda sesli uyarı özelliğine
sahip olacak ürünümüz, bitki çayları ve
birlikte uluslararası patente haiz 17 projemiz daha mevcut. Her yıl iki inovatif projeyi
piyasaya sunmayı hedefliyoruz. Ultrasonik
özel programlı nemlendirme cihazlarıyla
insana zarar vermeyen steril solisyonla havadaki ve yüzeylerdeki mikropları yok eden
özel bir nemilizatör üzerinde çalışıyoruz.
Ürün hastaneler ve yoğun bakım ünitelerinde tercih edileceği gibi sinema, tiyatro
gibi kalabalık ortamlarda ve evde de rahatlıkla kullanılabilecek. Öte yandan biyolojik
su arıtma sistemleri üzerinde de çalışıyoruz. Elektrokimyasal yöntemle suyu mikroplardan arındırdığımız sistem sayesinde
binaların ana su giriş borusuna bağlanacak
bir cihazla şebeke suyu ve su tanklarının
biyolojik temizliği yapılabilecek.
Üretim, pazarlama ve satış şirketleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Toplamda kaç kişiye istihdam sağlıyorsunuz?
Şu an için organik tarım, akıllı bahçecilik
ve ilaç sektörlerinde teknoloji geliştiriyoruz.
Alanında uzman ekibimiz, nitelikli iş birliklerimiz ve sahip olduğumuz know-how ile
inovatif çalışmalarımıza hız kesmeden
devam
ediyoruz.
Yeni yapılanma dönemimizde 300 kişilik bir ekip ile yola
devam ediyoruz.
Zincir mağazalarda da ürün
ayrıştırarak satışa başlayacak
karışımları ile hazırlanış biçimleri hakkında
sesli bilgilendirme de yapabilecek. Yaklaşık 52 bitki üzerindeki çalışmalarımızı neticelendirdiğimiz ürünümüzü Prof. Dr. Gülçin
Saltan danışmanlığında Ankara Üniversitesi ile yaptığımız ortak çalışma sayesinde
tüketicilerle buluşturacağız. Öte yandan
uzun yıllar süren araştırmaların ardından
dünyada ilk defa havayı kurutmayan ve
nem dengesini koruyan klimanın da üzerinde çalışıyoruz. Mevcut klimalar zaman
içerinde ortamdaki nemi kurutarak halı,
koltuk gibi yüzeylerde bulunan tozların çok
daha rahat uçuşmasına sebep oluyor ve
solunum yollarımızı kurutuyor. Yeni geliştirdiğimiz teknoloji bu rahatsızlıkları ortadan
kaldırarak daha sağlıklı konfor sağlıyor.
Dünyada ilk defa bu teknolojiye sahip bir
klima proje ortaklığı ile üretilecek ürünün
sektöre ve ülkemize büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum. Bu projelerle
Ürünleriniz hangi
perakende
satış
noktalarında
yer
alıyor?
Tüm
bayilerimizde
ürünlerimiz satışa sunuluyor. Öte yandan bu yıl
aldığımız bir karar ile ilk defa
zincir mağazalarda da ürün
ayrıştırarak satışa başlayacağız. Böylelikle tüketicilere ulaşma noktasında artık
çok daha hızlı ve yaygın bir
ağa kavuşmuş oluyoruz.
Ürünlerinizi benzerlerinden ayıran özellikler neler?
Ufo markası olarak üstlendiğimiz yenilikçi misyonumuz ve sektördeki “jenerik
marka” konumumuz itibarıyla her zaman tüketicilerin
ihtiyaçlarını en iyi şekilde
karşılama gayreti içinde
olduk. Hayat kalitemizi artıran birinci öncelikte
ürünler dayanıklı tüketim ürünleri. Bu ürünler güvenlik sağladıkları gibi aynı zamanda
ev ekonomisini de düzeltiyor. Ufo ürünlerinin tamamının bu niteliklere sahip olması birinci önceliğimiz. Kalite standartlarına
uygun olarak ürettiğimiz güvenilir ürünleri
estetik tasarımlarla birleştirerek tüketicilerimizle buluşturuyoruz. Artık uzun ömürlü
olmayan ürünler tüketicilerin ilgisi çekmiyor. Bu ürünleri satın almanın kullanım süreleri ve dayanıklılıkları değerlendirildiğinde
daha fazla maliyetli olduğu açıkça görülüyor. Nihayetinde tüketiciler dayanıklı olan,
kaliteli olan ve aynı zamanda ekonomik
olan ürünleri tercih ediyor ve aradaki fiyat
farkının onların zararına olmadığını fark ediyor. Eninde sonunda kazanan iyi markayı
seçen tüketici oluyor. Bir Ufo ürününden
tüketicinin beklentisi ne ise onu en ekonomik, en şık ve en uzun süre karşılamaya
çalışıyoruz. Bu özelliğimiz sadece marka
olarak bizi ileriye taşımıyor; aynı zamanda
sektöre yepyeni bir bakış açısı getirerek
tüketicinin taleplerini ve beklentilerini de
bir üst seviyeye taşıyoruz. Bu süreç ise tümüyle sektörün gidişatını, bizlerin hayatını
olumlu etkiliyor.
Yurt dışında hangi pazarlarda varsınız? Pazar payınız hakkında neler söylersiniz?
Değişik ürün gruplarımızla dünya ikliminin
hemen her noktasına hizmet verebilmekteyiz. Distribitörlük şartlarımızın oldukça ağır
olduğunu söyleyebilirim. Tüm şartlarımızı
yerine getiren dünya ülkelerindeki firmalarla
çalışmayı tercih ediyoruz. Bu konuda son
derece seçiciyiz. Bugün dünya genelinde
60 ülkeye Ufo markasını götürdük. Birçok
ülke ile görüşmelerimiz devam ediyor ve
onlardan bizim kriterlerimize uymasını bekliyor ve ancak bu şekilde anlaşmanın olabileceğini belirtiyoruz. Bu ancak markana
inanmaktan, kalitene güvenmekten geçer.
Amacımız UFO bayrağını dünyanın en ücra
köşelerinde dalgalandırmaktır.
2015 yılı ciro beklentiniz, hedefleriniz
nedir?
Bu yılı yeniden toparlanma dönemi olarak
görüyoruz. Yılsonu ciro hedefimiz 120 milyon TL civarında. Ufo Türkiye’de olduğu
gibi artık tüm dünyada da kaliteli ürün grubu ile tüketicisine verdiği hizmetten dolayı hak ettiği yere geldi ve dünyanın henüz
ulaşamadığımız noktalarında önümüzdeki
süreçte aynı başarıyı göstereceğiz. Tüm
çalışmalarımız ve yatırımlarımız bu çerçevede devam ediyor. Ufo olarak en büyük
yatırımı Ar-Ge ve inovasyon konusuna yapıyoruz. Amacımız müşteri memnuniyetini
ve sağlığını ön planda tutarak yenilikçi olmak, bilgiyi ve teknolojiyi en doğru şekilde
kullanmak. Aynı doğrultuda tüketicilerimizin de kaliteye önem veren, güvenlik ve dayanıklılığın değerini bilen bilinçli bir tüketici
kitlesi olması bizleri mutlu ediyor.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 51
HABER
Barilla’ya 2014’te
4 ödül birden
Barilla, 2014 yılını ödüllerle kapattı. Barilla Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Güneş
Karababa, İtalya ve Yunanistan’dan alınan ödüllerin, Barilla’nın, Türkiye dahil, üretim yaptığı her ülkede yerel kalkınmayı destekleyen anlayışı ve çevre dostu uygulamalarının başarısı olduğunu söyledi
Y
önetim Kurulu Başkanı Güneş Karababa,
Barilla’nın,
Türkiye dâhil üretim yaptığı
ülkelerde, yerel kalkınmayı desteklediğini, tarladan
sofraya
sürdürülebilirlik
esaslı yaklaşımıyla ve ülkeye değer katmak felsefesiyle hareket ettiğini vurguladı.
Karababa, “Sürdürülebilirlik
odaklı iş modelimizin, iş
sonuçlarımıza ve çevreye
olumlu katkılarının yanında,
iş dünyası ve sivil toplum
tarafından da takdir edilmesinden gurur duyuyoruz.
Tüm dünyada olduğu gibi
Türkiye’de de çalışmalarımızda bu modeli uyguluyoruz. Kaynak kullanımındaki
hassasiyetimizle, Enerji Bakanlığı’mızdan
yakın zaman önce aldığımız takdirin yanı
sıra dünyada aldığımız ödüller de doğru
yolda olduğumuzu gösteriyor” dedi.
Barilla, 10 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de
de yürüttüğü ‘Sürdürülebilir Tarım’ projesiyle, Yunanistan’da Kalkınma Bakanlığı,
Çevre, Enerji ve İklim Değişikliği Bakanlığı desteğiyle, Plant Management Dergisi
tarafından verilen Ulusal Çevre Ödülü’ne
Azda Group
Turgut
Akgün,
Azda
Group’ta Genel Müdürlüğe Atandı. Kırklareli doğumlu olan Akgün, Münih
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezunu oldu,
İş Hukuku üzerine ihtisas
yaptı. Münih İş Mahkemeleri’nde ve Alman DAG sendikasında fahri avukat ve bilirkişi olarak uzun
yıllar görev aldı. Almanya’nın en büyük
süpermarket zincir grubu olan Tengel-
52 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
layık görüldü. Barilla Yunanistan’da, sağladığı ürün ve hizmetlerde, çevre sorunlarını dikkate alan yaklaşımı ve karbon
ayak izini azaltma çalışmaları nedeniyle
ödüllendirildi. Barilla, Thessaly Üniversitesi işbirliği ile Sürdürülebilir Tarım Projesi’ni
2012’den bu yana yürütüyor ve makarnalık buğday ekimi için, faaliyet gösterdiği
ülkelerde yerel çiftliklere yönelik proje ve
eğitimlerle, ‘iyi tarım’ teknikleri kullanılarak
üretim yapılmasını sağlıyor.
Barilla, İtalya’da ise Sette Dergisi tarafından verilen Sevengreen-Yeşil Ambalaj
mann
Süpermarketleri’nde,
discount zincir grubu Aldi Discount mağazalarında Satış Direktörlüğü görevlerini üstlendi.
Türkiye’ye kesin dönüş yaptıktan sonra yarı yabancı sermayeli olan Premdor Çelikler
AŞ’de Fabrika Müdürü olarak
görev yapan Akgün, Avcılar
Belediyesi’nde Başkan Danışmanlığı ve Avcılar Belediyesi ile Avrupa
Komisyonu arasında gerçekleştirilen
Merp Projesi’nde İdari Koordinatör,
afet yönetim merkezi projesinde Genel
Ödülü’nü almaya hak kazandı.
Ambalaj üreticisi FAVINI ile birlikte
Cartacrusca ismiyle, doğal malzemeler kullanarak ürettiği ambalajla ödül alan Barilla, her yıl çevre
ambalajında en yenilikçi çözüm
sunan şirkete verilen bu ödüle layık görüldü. Ödül alan kutu,
Academia Barilla tarafından özel
olarak hazırlandı.
Şirket, yine İtalya’da, bu yıl üçüncüsü verilen News Business Media ödüllerinde ‘Yenilikçi Çözüm’
kategorisinde “Yılın İnovasyon
Ödülü”ne de layık görüldü. Her
yıl, yenilikleri takip eden hizmet ve
yöneticilerin ödüllendirildiği News
Business Media Ödülleri’nde bu
yıl, “Yenilikçi Çözüm” kategorisinde 90
yeni ürün, üretim süreçleri, verim artışı ve
kullanışlılığı kriterleri ile değerlendirmeye
alındı. Değerlendirme sonucunda Barilla,
ev dışı tüketime yönelik olarak sunduğu
“Nuovi Pesti Barilla Gıda Servisi” hizmeti
ile ödül aldı.
Şirket, İtalyan İyilik Hareketi tarafından
ise, beslenme ve çevre alanına yaptığı
katkılar ve yürüttüğü kültürel araştırma faaliyetleri nedeniyle “Ulusal İyilik Ödülü”ne
layık görüldü.
Koordinatör olarak görev yaptı. Özen
Grup Şirketleri’nde İstanbul ve Trakya
Bölge Müdürlüğü, Genel Merkez ve
tüm zincir mağazaların idari ve kamu
işlerinin yönetimi ve denetiminden sorumlu İdari Koordinatörlüğü’ne getirildi.
1 Ekim 2013 tarihinde Özen Grup’tan
emekli olarak ayrıldı. 1 Ocak 2014 tarihi
itibarıyla Azda Group’ta Genel Müdür
Yardımcısı olarak işe başlayan Akgün,
1 Ocak itibarıyla Genel Müdür ve İcra
Kurulu Başkanı olarak atandı. Başarılı
çalışmalarını Azda Group’ta sürdüren
Akgün, evli ve üç çocuk babası.
HABER
Perakendede
5 yeni trend
Dünyanın en büyük 250 perakende şirketinin gelirleri 4,4 trilyon dolara ulaşırken,
listenin tek Türk temsilcisi BİM oldu. Raporda bu sene ilk defa geleceğe yönelik
perakende sektörü trendlerine de yer verildi
D
eloitte, 2015 Perakende Sektörünün Küresel Güçleri raporunu yayınladı. Rapora göre, 2013 mali yılında dünyanın en büyük 250 perakende
şirketi toplamda yaklaşık 4,4 trilyon dolar
gelir elde etti. Listede bulunan şirketlerin
yıllık ortalama geliri ise 17,4 milyar dolar
oldu. Bu yıl 18’incisi yayınlanan raporda, dünyanın en büyük 50 e-perakende
şirketi bilgileri ve geçen senelerden farklı
olarak sektördeki yenilikçi trendlere de
yer verildi.
Deloitte Türkiye Tüketim Endüstrisi Lideri Özgür Yalta “Perakende sektörü yeni
teknolojiler, bilgiye erişim hızı ve değişen
tüketicinin etkisiyle hızla dönüşmeye devam ediyor. Perakende sektörüne bu
sene özellikle beş yeni trend damgasını
vuracak. Seyahat perakendeciliği, mobil
perakendecilik, deneyim perakendeciliği,
‘daha hızlı’ perakende ve yenilikçi perakendecilik adını verdiğimiz bu trendlere
uyum sağlayabilmek için perakendecilerin pazar verisini kullanarak ürün/hizmet
sunumlarını, iş modellerini ve sundukları
müşteri deneyimini gözden geçirmeleri;
büyük veri ve teknolojiden faydalanarak
kendi yenilikçi uygulamalarını hızlı bir şekilde hayata geçiriyor olmaları gerekecek.
Bu anlamda, daha çevik, kolay uyum
sağlayan ve yenilikçi olan perakendeciler
diğerlerine göre bu değişimi adapte olmada bir adım önde olacaklar” diye konuştu.
Deloitte Küresel Baş Ekonomisti Dr.Ira
Kalish ise 2014 yılında durgun geçen ekonominin, pek çok tüketiciyi ve dolayısıyla
perakende satışlarını da finansal olarak
sınırladığını ifade etti. Kalish
ayrıca “2015 yılında küresel
perakende sektörünün ne
yöne gideceği, özellikle büyük devletlerin ekonomik istikrarlarına bağlı olacak. Çin
ve Euro Bölgesi kadar pek
çok gelişmekte olan ekonomi zorlu bir 2014 geçirdi.
Buna karşılık, ABD ve İngiltere ekonomileri iyi performanslarını devam ettirmekle
kalmıyor, geleceğe yönelik
güçlü sinyaller vermeye de
devam ediyor” dedi.
54 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
Zorlu bir yıla rağmen perakendeciler
net gelir ve kârını artırdı
Avrupa’daki durgunluk ile Amerika ve
Çin’deki büyümenin yavaş seyretmesi
gibi sebepler, hem tüketicilerin finansal
hareket kabiliyetlerini sınırladı hem de
perakende satışlarının düşmesine sebep
oldu. Buradan hareketle, dünyanın en
büyük 250 perakendecisinin 2011 yılında
aşağı yönlü harekete geçen cirosal büyüme oranları, 2013 mali yılında da yavaşlamaya devam etti. Rapora göre, satışa
göre ağırlıklandırılmış, kur farkı dikkate
alınarak hesaplanmış perakende cirosu
2012 mali yılında yüzde 4,9 artarken, bu
seneki artış oranı yüzde 4,1 oldu. Düşük
büyümeye rağmen listede yer alan perakendecilerin yaklaşık yüzde 80’i (199 şirket) 2013 mali yılında kâr açıkladı.
Büyükler liginde Türkiye’yi
BİM temsil ediyor
Son yıllarda listede bulunan BİM Birleşik Mağazalar AŞ bu sene 16 basamak
yukarı çıkarak 151’inci sıraya yükseldi.
Geçtiğimiz sene 5,8 milyar dolar olan gelirini bu sene 6,2 milyar dolara yükselten
BİM, 2008-2013 arası yüzde 22,8 büyüme sağlamış oldu ve en hızlı büyüyen 50
perakendeci arasında 17’nci sırada yerini
aldı. Ekonomi dalında sıkça kullanılan Q
oranı analizine göre ise BİM (4.76), H&M
(6.46) ve Tractor Supply (5.18) şirketlerinden sonra tüm dünyada üçüncü sırada
yer alıyor. Bu oran sıralamasında BİM,
geçtiğimiz sene dördüncü sırada bulunuyordu.
Raporda bu sene ilk defa geleceğe yönelik perakende sektörü trendlerine de yer
verildi:
• Seyahat perakendeciliği: Küresel jeopolitik ve ekonomik sıkıntılara rağmen
uluslararası turizm, beklentilerin ötesinde
büyümeye devam ediyor. Gelişen pazarlarda büyüyen orta sınıf metropollere seyahat ediyor ve alışveriş yapıyor. Örneğin
Fransa’nın 16 milyar euro değerindeki
lüks endüstrisinin neredeyse yarısı turistlere ait. Dolayısıyla 2015 yılında turistlerin
büyümeye katkı sağlayacağı öngörülüyor.
Havaalanları bu kitleye ulaşabilmek için
perakendeciler için önemli bir destinasyon haline dönüşüyor ve havaalanı perakende tasarımı diye bir kavram oluşuyor.
Havaalanlarındaki satış noktalarında en iyi
hizmeti sunabilmek için havaalanlarındaki
turist verilerini analiz etmek markalar için
kritik hale geliyor.
• Mobil perakendecilik: Önümüzdeki dönem mobil perakendeciliğin agresif büyümeye devam etmesi bekleniyor.
2015 yılında dünya nüfusunun yüzde 65’i
akıllı- mobil telefon kullanacak ve internet
kullanımının yüzde 83’ü bu mobil cihazlarla olacak. Perakendecilerin bu duruma,
mağaza içinde ücretsiz Wi-Fi sunarak ve
mobil dostu web sitelerini optimize ederek
cevap vermeleri bekleniyor. Bunun yanında, mahremiyet ve güvenliğin önemi giderek artacak; güven, şeffaflık ve müşterilerin
özel bilgilerini koruma, sadakati sağlamak
adına kritik faktörler haline gelecek.
• Daha hızlı perakende: Hız, perakendede önemli bir trend olarak önemini
koruyor. Modanın hızlı değişimi,
sadece belirli bir süre için satışta
olan ürünler ve sürpriz indirimler,
ürünlere ve hizmetlere hızlı bir şekilde ulaşılmasını sağlayacak pop-up
satış noktaları, self-servis kiosklarla
ödeme sırası beklemenin önlenmesi, aynı gün teslimat ve bilgiye
anında erişim gibi uygulamalar bu
kapsamda karşılaşacağımız trendlerden sadece birkaçı…
• Deneyim perakendeciliği: Perakende artık sadece ürün değil, aynı
zamanda deneyim ile de doğrudan
alakalı. Perakendeciler müşterileri
HABER
için sosyal medya kampanyaları, müzik
festivalleri, moda gösterileri ve interaktif
ekranlar gibi satın alma tecrübesini geliştiren yenilikçi çözümler sunmaya devam
edecek. Müşteriler ise ister mağazada olsunlar ister online, ister evlerinde olsunlar
ister sokakta, tüm kanallarda kesintisiz ve
tutarlı bir müşteri deneyimi beklemekteler. Perakendecilerin müşterilere özelleştirilmiş mesajlar, bilgiler, teklifler sunabilmek için bir yandan büyük veriye yatırım
yaparken, diğer yandan da müşterilerde
bağlılık yaratabilmek için bilgi güvenliği/
Gelir düzeyine göre
sıralama (FY13)
gizliliği ve
bu verilerin
ne
amaçla
kullanılacağı
gibi konularda
müşterileri eğitmeleri ve şeffaflık sağlayarak güven yaratmaları gerekiyor.
• Yenilikçi perakendecilik: 2015 yılında perakende sektörü, yeni teknolojiler
ve yenilikçi rakipler ile değişmeye devam
edecek. 3 boyutlu baskı, nesnelerin inÜlkesi
Şirket adı
2013 yılı perakende geliri
(mil ABD $)
1
Wal-Mart
ABD
476.294
2
Costco
ABD
105.156
3
Carrefour S.A.
Fransa
98.688
4
Schwarz
Almanya
98.662
5
Tesco
İngiltere
98.631
6
The Kroger
ABD
98.375
7
Metro
Almanya
86.393
8
Aldi
Almanya
81.090
9
The Home Depot
ABD
78.812
10
Target
ABD
72.596
E-perakende
sıralaması
Perakende
sıralaması
Şirket adı
terneti vb. yeni uygulamaların hayatımıza
girmesi ile perakendecilerin pazar verisini
de kullanarak yeniliklere hızlıca cevap vermesi ve üründe, müşteri deneyiminde, iş
modelinde kendi yeni uygulamalarını yaratması gerekiyor.
Menşei
E-perakende
satışları
(mil ABD $)
1
15
Amazon.com
ABD
60.903
2
92
JD.com
Çin
10.826
3
1
Wal-Mart
ABD
10.000
4
46
Apple
ABD
9.000
5
70
Otto
Almanya
8.188
6
5
Tesco
İngiltere
5.250
7
99
Liberty Interactive Corp.
ABD
4.884
8
13
Casino Guichard-Perrachon
Fransa
3,952
9
59
Sunning Commerce Group
Çin
3.536
10
34
Macy’s Inc
ABD
3.100
E-perakendeye
bu yıl da Amazon
damgasını vurdu
Dünyaca ünlü perakendeci Amazon, e-perakende alanında en yakın
rakibinin altı katı gelir elde ederek
ilk sırayı kaptırmadı. İkinci sıraya ise
geçtiğimiz sene beşinci olan JD.
com otururken, Wal-Mart üçüncülüğünü korudu. Dünyanın en değerli
markalarından kabul edilen Apple
ise geçen sene ikinci sıradayken bu
sene dördüncü sıraya geriledi.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 55
RÖPORTAJ
Milli Pazar ’ın
hedefi Türkiye’de
marka olmak
“Milli Pazar’da her zaman kalite, müşteri güveni ve en uygun
fiyat politikası geçerlidir.” diyen Milli Pazar Pazarlama Direktörü Osman Kılıç, hem müşterilerin hem de çalışanların kendileri için vazgeçilmez iki unsur olduğunu ifade etti. Büyüme
konusunda sağlam ve dengeli olmaya özen gösterdiklerini
belirten Osman Kılıç, çok yüksek mağaza açma hedefleri koyarak kaliteyi düşürmek istemediklerinin de altını çizdi
Röportaj / Murat KÜÇÜK, Onur KAYA
Ö
ncelikle sizi biraz tanıyabilir
miyiz? Osman Kılıç kimdir?
Ben Kılıç ailesinin genç kuşak
fertlerinden biriyim. Çocuk yaştan itibaren
perakende gıda işinin içerisinde oldum.
Çekirdekten yetişmeyim diyebilirim. Zaten ailemizde iş hayatı çok erken yaşlarda
başlar ve o şekilde devam eder. Biz de
işimizin ilk aşamalarından başladık ve bu
günlere geldik.
Milli Pazar’ın doğuş hikayesini anlatabilir misiniz?
Bu sektörde yer alma hikayemiz dedelerimizden itibaren başladı. Perakende sektörünün içerisinde çok uzun yıllardır yer
alıyoruz. Ancak Milli Pazar’ın kuruluş zamanı bundan 24 yıl öncesine dayanıyor.
Hürriyet Mahallesi’nde ilk mağazamızı açtık. Bugün 25’e varan mağaza sayımız ile
Bursa’nın önemli markası olduk.
Milli Pazar’ın sektördeki yeri ve kalite
anlayışı hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?
Milli Pazar’da her zaman kalite, müşteri
güveni ve en uygun fiyat politikası geçerlidir. Biz de ilk kural budur. Eğer kalitesiz
bir ürünü uygun fiyata satarsanız; müşteri güveni diye bir olgudan söz etmeniz
mümkün olmaz. Bizim için olmazsa olmaz
şeylerin başında bu 3 temel ilke vardır. 24
yıl içerisinde 25 mağaza açmış olmamızın
da ana sebebi budur. Bursalı artık bizim
marketlerimize geldiğinde uygun fiyat, güler yüz ve kaliteli ürün bulabileceğini biliyor.
Kentin dört bir yanında bulunan her ma56 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
ğazamızda aynı hizmeti görebilirsiniz. İşte
bu da bizi diğerlerinden farklı bir noktaya
taşıyor. Belki her yıl yüzde 25-30 büyüme
oranları yakalayamıyoruz. Ancak biz böyle
dengesiz büyümek yerine sağlam ve emin
adımlarla ilerlemeyi daha doğru buluyoruz.
Çalışanlarınız sizin için neyi ifade ediyor? Toplam personel sayınızı öğrenebilir miyiz?
Burada çalışan herkesi ailenin bir parçası olarak görüyoruz. O yüzden de biz
burada çalışan personelimize Milli Pazar
ailesi diyoruz. Eğer çalıştığınız işyerinde
kendinizi sadece bir eleman olarak görüyorsanız ne siz mutlu olursunuz ne de
firmanızın yöneticileri. Ayrıca gelecek kariyer planlarınızın içerisinde şu anda çalıştığınız yer bulunmuyorsa, o şirkete herhangi bir katkıda bulunmanız da söz konusu
olamaz. Sorunuza gelince şu anda 25
mağazamızda 300 çalışanımız var. Açacağımız yeni mağazalar ile ailemiz önümüzdeki yıllarda daha da genişleyecek.
Sektörde geçirdiğiniz 24 yıl içerisinde
ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Az önce de sizlere söylediğim gibi, Milli Pazar ailesi olarak biz hızlı büyüme ve
yanlış adımlar atmamak için çok dengeli
bir çalışma stratejisi belirledik. Yüzde 25
büyümek yerine bazı yıllar yüzde 5 büyümenin daha karlı olacağını düşündük.
Nitekim 2001 yılında yaşanan ekonomik
krizde en ufak bir sarsıntı dahi geçirmedik.
Çünkü attığımız sağlam adımlar sayesinde
ne kalitemizden ödün verdik ne de müşte-
rimize yüksek fiyatlar sunduk. Her yıl 10
adet mağaza açmaktansa bazen yılda 3
mağaza açarak daha kaliteli ve yüksek
standartlarda hizmet sunmayı amaçladık.
Hedef yakın gelecekte 40 mağazaya ulaşmak
Gelecek dönem hedeflerinizde neler
var?
Milli Pazar, Bursa’nın aynı zamanda geleceğe açılan bir penceresi olmayı hedefliyor. Biz geçmiş 24 yılda önemli mesafeler
kat ettik. Bursalı hemşerilerimizle birlikte
büyümemizi de sürdüreceğiz. Yatırımlarımız devam ediyor. Yakın zamanda hayata
geçirmeyi planladığımız Milli Pazar Lojistik
Merkezi ile Bursa’nın ve bölgenin en büyük depolama ve dağıtım ağını oluşturmayı planlıyoruz. Sadece bizim için değil,
perakende market sektörünün de hizmet
anlayışını değiştirecek bir atılım olacağına
inanıyoruz. Milli Pazar, sadece geleneksel
market hizmetleri vermekle kalmıyor. Geleceğin çalışma ortamı ve hizmet anlayışı
ile de yenilikçi bir sektör yaratmayı hedefliyoruz. Yakın gelecekte mağaza sayımızı
40’ın üstüne çıkarmayı planlıyoruz. Ancak
daha önce de söylediğim gibi; bizim hızlı büyümek gibi bir derdimiz yok. Yavaş
ama kaliteli bir büyüme istiyoruz. Tek hedefimiz Milli Pazar ailesini gelecekte Bursa markaları arasında görebilmek.
Tüketici Milli Pazar’a nasıl bakıyor?
Anket çalışmaları yaptırıyor musunuz?
Osman Kılıç
Müşterimizin gözünde nasıl göründüğümüz
konusunda çalışmalarımız oldu. Eksik kalan
yönlerimiz var mı? Müşterinin cevap veremediğimiz beklentileri nelerdir? Anket çalışmaları ve istek formları ile bu konuyu da belli
bir dereceye kadar düzeltebiliyoruz. Tabii
istek ve değişim hiçbir zaman bitmeyecektir. Bizler de gelişmemizi ve kalite çıtamızı
hep daha yükseklere çıkarmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Ancak şunu
belirtmek isterim ki; Milli Pazar, müşterisinin
gözünde gerçekten bir numara. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Rakamlar da bizimle aynı görüşte. Her gün yaklaşık 250 bin
müşterimiz bizi ziyaret ediyor ve bu rakam-
lar gün geçtikçe artıyor. Bizim müşterimiz
hem sadıktır hem de gerçekten parasının
karşılığını aldığını bilir. En uygun fiyat, en iyi
kalitenin adresi olduğumuz hiç kimsenin
şüphesi olmasın. Satın alma gücümüzü her
zaman için müşterimiz lehine kullanıyoruz.
Son olarak Bursalılara vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Milli Pazar
ailesi olarak bizlere neler aktarmak istersiniz?
Milli Pazar ailesi olarak tüm okurlarınızı sizin aracılığınız ile selamlamak istiyorum.
Bugünlere Bursalılarla birlikte geldik. Milli
Pazar, yıllar içerisinde kentlinin gözünde
farklı bir konumlandırma seviyesini yakaladı. Aileden biri sıfatını da tam da bizim için
kullanan müşterilerimiz oldu. En iyi kaliteyi,
en uygun fiyata alabilen müşterilerimizin
yanı sıra bizim için her zaman özel olan
çalışanlarımızla geleceğe daha güvenle
bakıyoruz. Yatırımlarımız da hiç hız kesmeden devam ediyor. Sadece Bursa’nın
değil, Türkiye’nin yerel perakende mağaza
zincirleri arasında ilk sıralara yerleşebilmek
için çaba harcıyoruz. Hep birlikte başaracağımıza yürekten inanıyorum. Çeyrek
asırlık serüvenimizde bizimle birlikte olan
ve bundan sonra aramıza katılacak olan
herkese en içten selamlarımızı iletiyorum.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 57
KÜRSÜ / STRATEJi, TEKNOLOJi, iŞ GELiŞTiRME
İzzet Gülşen
[email protected]
Başarının somut örneği
Wal-Mart
“Başarının hiç bir sırrı yoktur. Sadece, inanmanın, iyi hazırlanmanın, çok çalışmanın ve hatalardan
doğruları öğrenmenin sonucudur.”
General Colin Powell
V
izyon, gayret ve çabanın
başlangıç noktasıdır. Christopher Columbus, diğerlerinin dünyayı çentikli, sivri uçlu
görürken, o batı ufkunun ötesinde o büyük kıtayı görmüştü. Yine,
NASA bilim adamlarının ayda insan ayak izlerini tassavur ederken
diğer bilim adamları matematiksel
olarak aya yolculuğun mümkün olmadığını savunmuşlardır. Ama bugüne baktığımızda dünyanın şekli
ortada ve ayda bırakın ayak izlerini
tassavur etmeyi artık turistik seyahatler düzenleniyor.
Vizyon, yarının nasıl görünmesini arzu ettiğimizin resmidir, ya da
diğer bir anlayışla yarın nasıl görünmek istediğimizin resmidir. Pek
çok başarılı lider, vizyon oluşturmayı en büyük sorumluluk kılmıştır.
Peki, sizin durumunuz nedir? Kişisel ve şirketinizin vizyonunu
oluşturmak ve paylaşmak için ne
kadar zaman ve enerji harcadınız
ya da harcıyorsunuz?
Öyle bir vizyona sahip olmalısınız ki, sizi gelecekte daha büyük,
daha iyi, daha güçlü sağlarken
aynı zamanda gözünüzü ne olduğunuzdan ve bugün ne yaptığınızdan ayırmamalı.
Vizyon, yarının
nasıl görünmesini arzu ettiğimizin resmidir,
ya da diğer bir
anlayışla yarın
nasıl görünmek
istediğimizin
resmidir. Pek
çok başarılı
lider, vizyon
oluşturmayı en
büyük sorumluluk kılmıştır.
İşte buradan yola çıkarak sizlere
hepimizin bildiği Amerika Birleşik
Devletleri’nin ve dünyanın en büyük perakende devi Wal-Mart’ın
kurucusu Sam Walton’nın vizyonundan biraz bahsedeceğim.
Wal-Mart macerası, Sam Walton’ın yıllar önce bankada eşiyle
biriktirdiği altı bin dolar paraları
ve yakınlarından aldıkları borç
parayla küçük bir iş kurmalarıyla
başlıyor. Marka bugün perakende
sektörünün liderliğini yapıyor ve
her yönde, sektörünün trendlerini
58 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
belirleyebiliyor.
Sam Walton’nun basit bir hayali
vardı, kendi mağazasını açmak ve
kendi vizyonu doğrultusunda işletmek. Fakat onun vizyonu diğerleri
için, yani rakipleri tarafından çok
önemsenmiyordu. Rakipleri bu vizyonun işlemeyeceğine inanıyorlardı. Hatta onun vizyonu o zamanlar
arzu edilen sonuçları verirken bile
işin uzmanları kısa bir zaman için
şansa bağlı gerçekleştiğini ve organizasyonun uzun ömürlü olmayacağına inanmışlardı.
kende işletmesi yeriyle, 4 bin 364
Walmart U.S., 645 Sam’s Club ve
6 bin 193 Walmart uluslararası şubesiyle hizmet veriyor. Her hafta
250 milyon müşterisi ziyaret ederken, 2014 itibariyle yaklaşık olarak
279 milyar dolar gelir, ve 2.2 milyon çalışanı oluşmuştur. Bugünde
hızını kesmeden Asya, Avrupa,
Kuzey Amerika ve Güney Amerika’da farklı konseptlerle ve teknolojik yeniliklerden faydalanarak
daha da büyümeye devam ediyor.
Sam Walton, ilk zamanlarda vizyonu doğrultusunda geleceğe
bakarken Wal-Mart’ın dünyanın
en büyük perakendecisi olacağını
görmüyordu, sadece küçük bir kasabada daha iyi bir alışveriş ortamı
ve imkânı oluşturmak istiyordu. O
sadece orda yaşayanların yaşam
standartlarına sunacağı kaliteli,
rakiplerinden çok daha ucuz ve
geniş ürün kategorisiyle yükseltip
daha iyi bir alışveriş mekânı oluşturmak istiyordu. Bunu başarmak
için de kaliteli bir ekip çalışmasına
ihtiyaç olduğuna inanmıştı. Walton, elemanlarını seçerken eğitim
durumlarına bakmadan önce elemanın güler yüzlü olup olmadığına
bakardı. O, şuna inanmıştı, eğer
çalışanlar kendilerini ailenin bir
parçası olarak kabul ederlerse işte
o zaman onun vizyonu keyifli ve
başarılı olacaktı. Çok zeki, başarılı
ve vizyon sahibi olan Walton, şunu
gördü; eğer bu ilk mağazası başarılı olursa eninde sonunda çok
daha geniş müşteri kitlesine ulaşacak ve şirketini sürekli büyütecekti. Bahsedilen bu vizyonun sahibi
bugün bir dünya perakende lideri
olan Wal-Mart’ı doğurdu.
Günümüzde dinamik ve hızlı rekabetin yaşandığı perakende
sektöründe farklılık yaratmak ve
Wal-Mart benzeri başarı hikâyeleri
yazdırmak için aşağıdaki hususların her organizasyon lideri tarafından belirlenmesi ve önemsenmesi
gerekir;
1. Öncelikle ne yapmak ve ne olmak istediğinizi ortaya koyun.
2. Bunun gerçekçiliğini kendinize
inandırın.
3. Daha sonra vizyonunuzu çalışanlarınızla, hedef müşterilerinizle,
ilişkili olduğunuz tüm insanlarla
paylaşın, motive edin ve sürekli
tekrarlayın.
4. Her şeyin en iyisini yapmaya
karar verin ve inanın.
5. Çizginizden ve sözünüzden hiç
bir şekilde ödün vermeyin.
6. Rakiplerinizi çok yakından tarayın ve hep takipçisi olun.
7. Mevcut ve hedeflediğiniz müşteri kitlesine her zaman en iyi servisi, kalitelisini ve ucuzunu verin.
8. Vizyon, liderin en büyük tutkusu
olmalıdır.
9. Vizyon, öyle olmalı ki zor ve
meydan okumalı aynı zamanda
erişilmelidir.
10. Vizyon, eninde sonunda liderin tüm kararlarını etkilemelidir.
Wal-Mart, Sam Walton’ın geniş
vizyonu doğrultusunda yıllardır
Fortune dergisinin her yıl düzenlediği dünyanın ilk 500 şirketleri sıralamasında hep ilk sırasını almayı
ve korumayı başarıyor. Bugün
Wal-Mart yaklaşık 71 farklı amblemle 27 ülkede 11 bin 200 pera-
Böylece liderin rolü, vizyonun resmini öyle boyamalı ki inandıklarını
içermeli ve tüm organizasyon bireyleri tarafından kabul görmeli ve
sıkı bir bağ kurulmalıdır. Bu şekilde, organizasyonun tüm enerjisi
aynı amaca yönelir ve vizyon gerçekleşir.
SOSYAL SORUMLULUK
Perakende ve
hızlı tüketim
sektörünün topluma
sağladığı katkı
sadece istihdam ve
kazandırdığı yüksek
vergiyle sınırlı
kalmıyor. Sektör,
sosyal sorumluluk
çalışmalarıyla
da topluma katkı
sağlıyor
Sosyal
İpana
İpana & Oral-B Araştırma merkezinin diş
hekimlerine yönelik düzenlediği 3X paneline Türkiye’nin ve dünyanın önemli diş
sağlığı uzmanları katıldı. Panelde Türkiye’de ağız ve diş sağlığı konusunda hayata geçirilecek iki yeni proje lanse edildi. Projeler arasında bir Ağız Diş Sağlığı
Mobil Kliniği gezici bir mobil klinik olarak
6 büyük il gezecek ve gezdiği illerde ağız
ve diş sağlığı konusunda farkındalık yaratacak. Diğer bir proje ise P&G markası
İpana ile Türk Dişhekimleri Birliği (TDB)
birlikteliğinde gerçekleşecek olan Koruyucu Ağız Diş Sağlığı Araştırmaları Teşvik Ödülü. Ödül, Türkiye’de koruyucu diş
hekimliği konusunda yapılan araştırmaları
sorumluluk
ödüllendirecek.
İlk projede 6 büyük şehirde dolaşacak
olan Ağız Diş Sağlığı Mobil Kliniği, ağız ve
diş sağlığı konusunda farkındalık yaratıp
bireylerin ağız içi muayeneleri gerçekleştirecek. 3X panelinde bir araya gelen ve
projelerin gerçekleşmesine katkıda bulunacak P&G Türkiye ve Kafkasya Yönetim
Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, Türk
Dişhekimleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr.
Taner Yücel ve İpana’nın marka yüzü olan
oyuncu Ezgi Mola da, Türkiye çapında
ağız ve diş bakımının daha üst seviyelere taşınmasına yarar sağlayacak. Projenin
gerçekleştirileceği Mobil Klinik, İstanbul,
Ankara, İzmir, Bursa, Adana ve Gaziantep
illerini gezecek.
İpana ve TDB’nin hayata geçireceği bir
diğer proje ise, Koruyucu Ağız Diş Sağlığı Araştırmaları Teşvik Ödülü. Düzenlenen
bu ödül, koruyucu diş hekimliği alanında
yapılan araştırmaları destekleyecek. Türkiye’de Koruyucu Ağız Diş Sağlığı alanında yapılan bilimsel araştırmalar TDB ve
İpana’nın ortaklaşa oluşturduğu bilimsel
bir kurul tarafından değerlendirilecek ve
ödüllendirilecek. Türkiye çapındaki araştırma yapacak olan tüm diş hekimlerine
açık olan yarışmaya www.tdb.org.tr veya
http://www.agizbakimuzmani.com/ adreslerinden başvuruda bulunulabilecek.
Ödül kazananlar Mayıs 2016’da yapılacak
TDB Uluslararası Dişhekimliği Kongresi’nde açıklanacak.
Kipa
Kipa (Kitle Pazarlama AŞ), işbirliği içinde
olduğu Türk Kızılayı’na, çalışanlarının desteğiyle hediye ettiği kan bağış otobüsü ile
20 Ocak gününden beri yollarda kan bağışı topluyor. Ülkenin en modern kan bağışı
otobüsü, Ege Bölge Kan Merkezi sorumluluk sahasında bulunan 6 ilde, 108 farklı
noktada faaliyet gösterdi, 330 kan bağışı
kampanyası düzenledi. Böylece bir yılda
Ege Bölgesi genelinde ortalama 50 bin
kişi, otobüsün topladığı kanlarla yeniden
hayat buldu. Kipa Kan Bağışı Otobüsü,
Ege Bölgesi’nde 16 bin 578 ünite bağış
toplayarak, yılda 400 bin ünite kana ihti-
60 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
yacı olan bölgeden, 49 bin 734 kişinin kan
ihtiyacını karşıladı. Kipa’nın Ege bölgesinde topladığı kan, Ege’nin en büyük kenti
İzmir’in toplam kan ihtiyacının 10’da biri.
Ege Bölge Kan Merkezi Müdürü Dr. Gökay Gök konuyla ilgili şöyle konuştu: “Ege
Bölgesi ve İzmir’in kan ihtiyacını karşılayabilmek için, toplumda farkındalık yaratarak
gönüllü ve bilinçli bağışçıları ulaşmamız
gerek. Kipa’nın Kızılay’a kazandırdığı, Türkiye’nin en modern kan bağış otobüsü,
faaliyete geçtiği Ocak ayından bu yana
Ege’deki farklı şehirleri gezdi ve halkın yoğun olarak bulunduğu yerlere ulaştı. Bu
gönüllüler arasında Kipa çalışanları da büyük yer tutuyor.”
Koç Holding
Koç Holding’in Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı (UNDP) ve Alternatif Yaşam Derneği (AYDER) işbirliğiyle başlattığı ‘Ülkem
İçin Engel Tanımıyorum’ projesi, 3’üncü
yılında Türkiye’de farkındalık yaratmayı
sürdürüyor. Koç Topluluğu Şirketleri, çalışanları ve Ülkem İçin Elçisi olan bayilerinin
desteği ile sürdürülen proje kapsamında
bugüne kadar 36 şehirde toplam 125 bin
982 kişiye “Engelliliğe Doğru Yaklaşım”
eğitimleri verilirken, bin 361 işletmenin fiziki şartları ‘engelli dostu’ haline getirildi
ve engellilere yönelik çok sayıda ürün ve
hizmet geliştirildi.
Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi’nin
hem Topluluk şirketleri, çalışan ve bayileri, hem de toplumda yarattığı etkiden büyük mutluluk duyduklarını dile getiren Koç
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa
V. Koç, “Çalışmalarımızla hem zihinlerde
hem de sahada yani hayatın içindeki engelleri kaldırmaya odaklandık. Bunu hedeflediğimiz oranda başarmış olmaktan
son derece memnunuz” dedi. Mustafa V.
Koç sözlerine şöyle devam etti, “Projeye
başlarken süreyi diğer Ülkem İçin temaları
gibi iki yıl olarak belirlemiştik. Ancak hem
çalışanlarımızda hem de başta çocuklar
ve geleceğimizin teminatı olan gençler
üzerinde yarattığı etkiyi görünce bu süreyi
üç yıla uzattık. Bugün hem Topluluk şirketlerimizde hem de ülkemizde bu proje ile
engellilik konusunda önemli bir farkındalık
yarattığımızı görüyoruz” dedi. Koç, proje
kapsamında gerçekleşen çalışmalarla ilgili şu bilgileri verdi, “Projemizin ilk adımı
olan eğitimlerle çok sayıda sivil toplum
kuruluşu ve yerel yönetim temsilcilerine
ulaştık. Ülkem İçin Elçileri olan bayilerimizin liderliğinde toplam 36 ilde “Engelliliğe
Doğru Yaklaşım” eğitimleri düzenledik.
Bu eğitimlere Koç Topluluğu çalışanları,
paydaşlarımız ve yan sanayicilerimizin bulunduğu 103 bin 482 kişi ile 22 bin 500
öğrencinin katılımını sağladık. Projemizle,
faaliyet gösterdiğimiz alanlarda fiziki şartların iyileştirilmesinin yanı sıra şirketlerimizin bayi ve mağaza prosedürlerine ‘Engelli
Dostu Olma’ şartı da ekleyerek toplam bin
361 işletmenin fiziki şartlarını engelli dostu
hale getirdik. Koç Topluluğu Şirketlerimiz
aracılığıyla 19 okulun fiziki şartlarını yeniledik. Bu çalışmaların yanı sıra yarattığımız
algı değişikliği iş süreçlerimize de yansıdı.
‘Herkes İçin Tasarım’ konseptini benimseyerek engelli bireyleri ötekileştirmeden hizmet ve ürünlerimizi geliştirdik” dedi.
Philips
Aydınlatmada dünya lideri, Royal Philips
(NYSE: PHG, AEX: PHIA), Birleşmiş Milletler Uluslararası Işık Yılı lansmanında
karanlıktan kaynaklanan ölümlere dikkat
çekti. Philips’in toplantıda yaptığı açıklamaya göre dünya nüfusunun beşte birinin
ışığa erişimi olmaması sebebiyle, her yıl
milyonlarca kişi hayatını kaybediyor. 1.3
milyardan fazla kişi ise, elektriğe erişimi olmaması sebebiyle ışık yoksulluğu çekiyor.
Bu durumdan etkilenenlerin çoğu, evlerini
ve işyerlerini aydınlatmak için gaz lambaları ve mumlara başvuruyor. Ancak, bu ilkel
ışık kaynakları, solunum yolu rahatsızlıkları
ve yangınlar yoluyla, her yıl 1,5 milyon kişinin hayatına mal oluyor. Bu rakam, her
yıl HIV ile ilişkili hastalıklardan ölen kişilerin
sayısına eşit. Philips, bu yaşananlardan
yola çıkarak güneş enerjisiyle çalışan LED
aydınlatmalar üretti. Philips’in amacı, bu
aydınlatmalar sayesinde karanlıkta kalan
tüm insanları karanlıktan kurtarmak. Maliyetinin de çok düşük olduğu bu sistem,
bir kereye mahsus olarak 10-20 dolarlık
bir maliyete mal oluyor.
Philips Aydınlatma CEO’su, Eric Rondolat, 21. yüzyılda, insanların bu boyutta
acı çekmesinin kabul edilemeyeceğini
söyledi ve şunları ekledi, “Güneş enerjisiyle çalışan LED aydınlatma sistemleri, kırsal alanda yaşayan topluluklar için
bir dönüşüm sağlayıp, milyonlarca hayat
kurtarabilir. Ayrıca söz konusu teknolojinin yeniden icat edilmesi gerekmiyor; şu
anda elimizde var ve etkinliği ispat edilmiş
durumda. Bu konuda birlikte bir tutum almaları ve 2030’a kadar ışık yoksulluğunu
sona erdirmeleri için, ilgili herkese buradan
çağrıda bulunuyorum. Aksiyon almak için
sunulan ekonomik argümanlar son derece güçlü – insanların refahı için ışık şart.
1.3 milyar kişiyi, ışık yoksulluğundan kurtarmak, sadece ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimin önündeki engelleri ortadan
kaldırmakla kalmayacak, aynı zamanda
global GSYH’yi da artıracaktır.”
Üçge
Üçge Kızılay işbirliği ile yılda iki kez düzenlenen Kan Bağışı Kampanyası geçtiğimiz
günlerde Üçge BOSB ana fabrikasında
gerçekleştirildi.
Üçge İcra Kurulu Üyesi Seçkin Yüksel “Her
yıl Bursa Kızılay Kan Merkezi ile birlikte kurumumuzda Kan Bağışı Kampanyası düzenliyoruz. Yıl içerisinde farklı periyotlarla
kampanyayı firmamızda tekrarlayacağız.
Kan, kaynağı insan olan ve elde edilmesi için başka alternatifi olmayan bir tedavi
aracıdır. Bu sebeple gönüllü kan bağışı için
gerekli hassasiyeti göstermemiz gerekiyor.
Üçge olarak elimizden geleni her zaman
yapmaya hazırız. Bir çok hastaya hayat
veren kan bağışı için firmalara aynı duyarlılıkla yaklaşmaları için örnek olmak istiyoruz” dedi.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 61
ÖZEL HABER
Stok nasıl azaltılır ve
bir daha artmaz?
Yalınlaşma, tedarik zinciri yönetimi, stratejik planlama ve pazarlama gibi konularda
seminer ve workshop’lar düzenleyen Cengiz Pak, yeni kitabında şirketlerin stoklarını bir daha artmayacak şekilde nasıl azaltacağını anlatıyor
Haber / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU
C
engiz Pak’ın uzun yıllardır verdiği “Stok nasıl
azaltılır ve bir daha artmaz?” isimli seminerinin genişletilmiş içeriğine sahip olan yeni
kitabında hem izlenecek yol
hem de bu yolun üzerinde kullanılması gerekecen 15 yöntemi anlatılıyor. Kitap, şirketlerin
stok azaltma projesinde yol haritası hazırlamak veya el kitabı
olarak kullanılabilecek şekilde
ve sadelikte hazırlanmış. E-Kitap (105 Sayfa PDF) olarak yayınlanan kitap, cengizpak.com.
tr sitesinden satın alınabiliyor.
1976’da Kadıköy Anadolu Lisesini, 1980’de Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği
bölümünü tamamlayan Cengiz
Pak, mezun olduğu yılın Eylül
ayında, Oğuz Değirmencioğlu
ile beraber Türkiye’nin ilk ticari yazılım üreticisi olan Sİ-TA
Sistem Tasarım şirketini kurdu.
1985 – 1994 yılları arasında
yazılım ve donanım işi ile ilgili
olarak Tekno Data şirketinde
yönetici ortak olarak çalıştı ve
1994 yılında yazılım işine geri
döndü. O yıl başlayan ERP ya-
zılımları işim halen Temel Teknoloji şirketi ve Freedom ERP
ile devam ediyor. Bu sayede
yüzlerce ERP projesinin içinde
bulundu. 2000’li yıllarda başlayan seminerlerine halen devam
ediyor. Başlangıçta Endüstri
Mühendisliği konuları ile başlayan bu çalışmanın içinde daha
sonra yalınlaşma, tedarik zinciri
yönetimi, stratejik planlama ve
pazarlama konuları eklendi.
Pak, halen 19 başlık altında
seminer veya workshop düzenliyor.
2009’da
cengizpak.com.tr
isimli bir blog açan Pak, sunumlarını, çeşitli konularda
görüşlerini veya analizlerini bu
sitede yayınlamaya devam
ediyor. Son yıllarda şirketlerin
nasıl sürdürülebilir – uzaktan
yönetilebilir – devredilebilir veya
satılabilir bir şirket haline gelebilecekleri, bunun için yapılabilecek operasyonel iyileştirmeler
(ERP, yalınlaşma, süreç iyileştirme, maliyet azaltma gibi) ile
stratejik planlama / yönetim
eksenlerinde neler yapılması
gerektiği üzerine çalışıyor.
Yıldız Holding
Yıldız Holding, Türkiye Pazarlama Başkanlığı’na
Lale Saral Develioğlu’nu getirdi. Develioğlu, yeni
görevine 1 Mart tarihi itibarıyla başlayacak. Develioğlu’nun Yıldız Holding’deki ana sorumluluğu, mevcut Ülker ve alt kategori markalarının
globalleştirilmesinde pazarlama organizasyonunu muhafaza etmek, gözetmek ve organizasyona yol göstermek olacak.
1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun olan Lale Saral Develioğlu, 1991 yılında Rensselear Polytechnic Üniversitesi’nde Yüksek Lisans yaptı. Profesyonel
62 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
kariyerine 1992 yılında Unilever’de Marka Müdürü olarak başlayan Develioğlu, 1998 – 2003 yılları arasında bu kurumda Pazarlama Direktörlüğü
görevini yürüttü.
2004 başında Turkcell’de Bireysel Müşteriler
Pazarlama Direktörü olarak çalışmaya başlayan
Develioğlu, 2006 – 2011 yılları arasında aynı
kurumda Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı, 2011 – 2014 yılları arasında da Uluslararası İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev üstlendi. Develioğlu, geçtiğimiz yıl
Yıldız Holding şirketlerinden Kerevitaş’a Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanmıştı.
HABER
Adese’de “Hızlı Kasa”
dönemi başladı
Adese, müşterilerinin alışverişlerini daha hızlı bir şekilde tamamlayabilmeleri için
“Hızlı Kasa” uygulamasını hayata geçirdi
İ
ttifak Holding’in ulusal perakende markası Adese, Doğa Dostu Verimli Market Projesi kapsamında gerçekleştirdiği
mağaza modernizasyonlarının ardından
bu kez de ödeme sistemlerinde bir yenilik
yaparak müşterilerinin alışverişlerini kolaylaştırıyor. Dünya standartlarında hizmet
vermek için teknolojik gelişmeleri ve yenilikleri yakından takip eden Adese, hızlı
kasa uygulamasıyla müşterilerinin alışverişlerini daha hızlı bir şekilde tamamlamalarına olanak sağlıyor.
Adese müşterileri, satın almayı düşündükleri ürünlerin barkotlarını kasiyersiz
kasalarda okutarak, ödemelerini nakit
veya kredi kartıyla yapabiliyorlar. Alışverişini tamamlayan ve ödemeyi hızlı kasalardan yapmak isteyen Adese müşterileri,
ihtiyaç duyduğu takdirde Hızlı Kasa Asistanları’ndan yardım alabiliyor.
Kulesite Adese mağazasında uygulamaya geçirilen kasiyersiz hızlı kasa teknolojisi sayesinde ödeme işlemini bir an önce
tamamlamak isteyen müşterilerine çok
önemli bir kolaylık sağladıklarını belirten
Adese Genel Müdürü Sıtkı Erben: “Biz, her
zaman yenilikçi hizmet anlayışıyla müşterilerimize daha iyi bir alışveriş deneyimi
yaşatmak için çalışıyoruz. Yeni uygulamaya koyduğumuz ‘hızlı kasa’ teknolojisi de
bu deneyimin önemli bir parçası. Zama-
Kliksa
Sabancı
Topluluğu’nun
online alışveriş platformu
Kliksa’nın Pazarlama Direktörlüğü görevine Özberk Ölçer getirildi. Performans pazarlaması, web
analitiği, dönüşüm optimizasyonu, arama motoru
optimizasyonu (SEO) ve arama motoru
pazarlamacılığı (SEM) alanlarında uzmanlığı bulunan Ölçer, Kliksa’nın dijital
ve offline pazarlama, CRM ve iş zekası
departmanlarının yönetiminden sorumlu
olacak.
nın çok değerli olduğu günümüzde, hızlı
kasa uygulaması müşterilerimizin ödeme
işlemlerini daha da kolaylaştıran dünya
standartlarında bir uygulama. Biz, hizmet
kalitemizi daha da yukarılara taşımak için
bu tür yenilikleri yakından takip eden ve
hızla müşterilerine sunan öncü bir perakende markasıyız. Bu amaçla ilk olarak
Kulesite Adese mağazamızda 4 kasayla
başlattığımız uygulamamızı zamanla diğer
mağazalarda da müşterilerimizin hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Müşterilerimizi
önümüzdeki günlerde de yeni teknolojilerle buluşturarak alışverişlerine değer katmaya devam edeceğiz” dedi.
Profesyonel kariyerine 2003
yılında Siberlig’de Turnuva Koordinatörü olarak başlayan Ölçer, 4’ü büyük ve ulusal olmak
üzere 10’un üzerinde profesyonel oyun turnuvasının organizasyonunu ve başhakemliğini
yaptı. Kariyerine devam ederken, 2004-2014 yılları arasında
World Cyber Games’de turnuva hakemi olarak da görev aldı. Siberlig’in ardından Quinta Travel’da E-ticaret
Müdürü olarak çalışan Ölçer, büyük otel
zincirlerinin e-ticaret dönüşümlerinin
başlatılmasına ve Expedia gibi önemli
seyahat sitelerine entegrasyonların ya-
pılmasına dair projeleri yürüttü. 2008’de
SEM AŞ’ye Yazılım Mühendisi olarak
transfer olan Ölçer, burada sırasıyla Web
Analitik Direktörlüğü ve Performans Pazarlama Direktörlüğü görevlerini üstlenerek, Türkiye’nin kendi alanlarında en
büyük şirketlerine dijital pazarlama ve
e-ticaret konularında danışmanlık verdi.
Galatasaray Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi ve Google Akademi’de “Analytics
ve Dijital Pazarlama” eğitimleri veren
Ölçer’in, performans pazarlaması, web
analitiği, dönüşüm optimizasyonu, arama motoru optimizasyonu (SEO) ve
arama motoru pazarlamacılığı (SEM)
alanlarında uzmanlığı bulunuyor.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 63
RÖPORTAJ
Kızılcahamam
Maden Suyu,
‘doğallık’
peşinde
Sektöründe ‘doğal’ ürünleriyle öne çıkan Kızılcahamam Maden Suyu, Sade, Meyveli ve
Vitamin Aromalı Maden Suyu ürünlerinin yanı
sıra yüzde 100 sıvı pancar şekeri ile üretimine başladığı Kızılcahamam Çamlık Gazozu
ile yurt içi ve dışında tüm tüketicilere ulaşmayı hedefliyor. Genel Müdür İ.Selçuk Tülek,
önümüzdeki dönemde makine ve üretim tesisi adına yeni yatırımlarını sürdüreceklerinin
bilgisini veriyor
Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU
2
014 yılını nasıl geçirdiniz?
2014 yılını, hedeflediğimiz
başarı ile tamamladık. Yapmış olduğumuz yatırımların meyvelerini topladığımız 2014 yılında,
artan üretim kapasitemizle beraber, hem ciromuzu hem de pazar
payımızı büyüttük. Öncelikli hedef olarak belirlediğimiz Marmara
64 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
Bölgesi’nde de ciddi ivme ve başarı kazandık.
Üretim tesisiniz, kapasiteniz,
çalışan sayınız ve bu alandaki yatırımlarınızdan bahseder
misiniz?
Tesislerimizde en son teknoloji ile
dünya standartlarında üretim ya-
İ. Selçuk Tülek
pılıyor. Üç tam dolum hattı ve 120 bin şişe
/ saatlik üretim kapasitesi ile ülkenin sayılı
şişeleme tesislerinden biriyiz. Bünyemizde 49 çalışanımız mevcut. 2015 yılı içerisinde üretim ve depolama alanlarına yeni
eklemeler yaparak kapasite ve verimlilik
artışı sağlayacağız.
Ürün çeşitleriniz neler?
Ürünlerimiz dört ana kategoriden oluşuyor. Öncelikli amacımız “doğallık” olduğu
için, ürün çeşitliliğimizi bu amaca uygun
belirliyoruz. Sade Maden Suyu, yüzde
100 doğal ve çeşitli ambalajlarda (16’lı,
20’li ve 24’lü), Meyveli Aromalı Maden
Suyu yüzde 100 doğal maden suyundan
imal (Limon, Elma, Vişne, Çilek, Şeftali
ve Portakal), C ve B Plus Vitamin Aromalı Maden Suyu yüzde 100 doğal maden
suyundan imal (C Plus Limon, B Plus
Elma ve B Plus Nar) ve yüzde 100 sıvı
pancar şekeri ile ürettiğimiz Sade Gazoz. Tüm bunlara ilave olarak, yeni ürün
çeşitleri için Ar-Ge çalışmalarımız devam
ediyor.
İhracat pazarı büyüyor
Ürettiğiniz maden suyunu hangi ülkelere ihraç ediyorsunuz? Yıllık üretiminizin yüzde kaçını ihraç ediyorsunuz?
İhracat pazarımız her geçen yıl büyüyerek devam ediyor. Ağırlıklı olarak Orta
Doğu pazarını kapsıyor. 2015 yılında ise
anlaşmalarımız tamamlandı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne de bayilik verilmiş durumda.
Türkiye’de maden suyu tüketimi ve
sektörünüzün genel durumu hakkında neler söylersiniz?
Türkiye’de maden suyu tüketimi, Avrupa ülkelerinin oldukça gerisinde yer
alıyor. Gerek sağlık araştırmacılarının
çabaları, gerekse sektördeki oyuncuların azimli çalışmaları ile toplumumuzun tüketim alışkanlıkları katkı maddeli
ürünlerden, doğal ürünlere doğru ka-
yıyor. Bu sayede sektörümüzde önümüzdeki yıllarda çok ciddi bir büyüme ve çeşitlilik yaşanacak.
Önümüzdeki dönemde farklı üretim &
yatırım planlarınız var mı?
Önümüzdeki dönemde gerek makine ve
gerekse üretim tesisi adına yeni yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Öncelikli hedef pazar
olarak belirlediğimiz Marmara Bölgesi’nde
güçlü bayi yapılanmamızla ilerlemeye ve
pazarda büyümeye devam edeceğiz. Hızla büyümeye devam eden doğal içecek
sektöründe, gerek yatırımlarımız gerekse
ürün çeşitliliğimizle en ön sıralarda olmak
için doğallıktan vazgeçmeden üretimlerimizi sürdüreceğiz. En önemlisi de yüzde
100 sıvı pancar şekeri ile üretimine başladığımız Kızılcahamam Çamlık Gazozu ile
hem yurt içinde hem de yurt dışında tüm
tüketicilerimize ulaşabilmek için elimizden
gelen gayreti göstereceğiz.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 65
HABER
Aralık ayının zam
şampiyonları belli oldu
Akademetre Research&Strategic Planning tarafından Türkiye’nin 29 ilinde sürdürülen fiyat araştırmasının Aralık ayı sonuçları açıklandı. Araştırma sonuçlarına göre, 2
bin 500 gram kırmızı mercimek ürünlerinin fiyatları bir önceki aya göre yüzde 10,74
oranında arttı
A
kademetre
Research&Strategic
Planning tarafından Türkiye’de
29 il ve ilçe merkezinde 800’ün
üzerinde satış noktasında, gıda ürünleri
kapsamında yapılan Aralık Ayı Fiyat Araştırması sonuçları açıklandı. Akademetre
Pricing Panel Direktörü Güler Kaya tarafından yapılan açıklamada, Aralık ayında
Kasım ayına göre ortalama fiyatı en çok
yükselen ürün yüzde 10,74 ile 2 bin 500
gram kırmızı mercimek olduğu bildirildi.
2013 yılının Aralık ayı ortalama fiyatları
baz alındığında da fiyatı en çok yükselen
ürün yüzde 47,63 ile 2 bin 500 gram Osmancık pirinç olduğu belirtildi.
Aralık ayında fiyatı en çok artan ürünler sırasıyla, kırmızı mercimek 2 bin 500 gram
yüzde 10,74, yumuşatıcı 6 litre yüzde
5,91, bulgur bin gram yüzde 5,29, tereyağ bin gram yüzde 5,29.
Akademetre tarafından yürütülen fiyat
araştırmasını değerlendiren Akademetre Pricing Panel Direktörü Güler Kaya,
“2013 Ocak ayı başından bu yana ortalama fiyat trendlerini değerlendirdiğimizde,
en yüksek fiyat artışının yüzde 78,68 ile
bin gram kırmızı mercimekte olduğunu
gördük, ortalama fiyat artışında bin gram
kırmızı mercimeki, yüzde 77,20 ile 2 bin
500 gram Osmancık pirinç, yüzde 73,37
ile 2 bin 500 gram baldo pirinç izledi”
dedi. Kaya, araştırma kapsamında takip
edilen ürünlerden, 1 litre mısır yağı ortala-
ma fiyatının geçen yılın Ocak ayından bu
yana yüzde 16,59 düştüğünü iletti.
Araştırmanın 2014 yılı verileri değerlendirildiğinde fiyatı en çok artan ürün grubunun, yüzde 48,28 ile 2 bin 500 gram
Osmancık pirinç olduğu görüldü. Fiyat artışında 2 bin 500 gram Osmancık pirinçi,
yüzde 31,86 ile bin gram tereyağ, yüzde
31,52 ile 250 gram tereyağ izledi. 2014
yılı Ocak ayından Aralık ayı sonuna kadar ortalama fiyatları en çok düşen ürün
grupları ise, yüzde 6,4 ile 2 bin 500 gram
bulgur, yüzde 4,92 ile 1 litre ayran ve yüzde 0,62 ile 2 litre mısır yağı oldu.
Metro Toptancı Market
2008 yılından bu yana Metro Group bünyesinde
Kurumsal İletişim Müdür Yardımcısı olarak görev
yapan Bilge Ceylan, Metro Toptancı Market’te
aynı departmanın yönetim sorumluluğunu üstlendi.
Şirketin tüm iletişim çalışmalarını yönetecek olan
Bilge Ceylan, marka değerinin güçlendirilmesinden ve medya iletişim stratejilerinin planlanmasından da sorumlu olacak.
66 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
Fiyat araştırmasının Aralık ayı sonuçlarına
göre bin gram Osmancık pirinç ortalama
fiyatının yüzde 5,81 oranında düştüğü
belirtildi. Araştırma kapsamında yer alan
ürün gruplarının Aralık ayı ortalama fiyatları incelendiğinde, fiyatı en çok düşen
ürün grupları; Osmancık pirinç bin gram
yüzde 5,81, bulgur 2 bin 500 gram yüzde 5,07, margarin 500 gram yüzde 3,76.
Araştırmanın 2013 yılı verileri baz alındığında, 2013 Aralık ayına göre fiyatı en
çok düşen ürünler, yüzde 5,19 ile 2 bin
500 gram bulgur ve yüzde 3,49 ile 1 litre
ayran oldu.
Elif Bilge Ceylan, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi’nde, yüksek lisans eğitimini ise Bahçeşehir
Üniversitesi’nde tamamladı. Çalışma hayatına
öğrencilik yıllarında başlayan Ceylan, lisans eğitiminin ardından 2006 yılında Metro Group Türkiye
Temsilcilik Ofisi’nde uzman olarak göreve başladı. 2008 yılında Kurumsal İletişim Müdür Yardımcısı olarak atandı. Görevi süresince şirketin ulusal
ve uluslararası platformlarda çok sayıda ödül kazanmasında önemli rol oynadı.
HABER
Gençlerin yüzde 85’i
Türk noodle’ını sevdi
Türkiye’nin yüzde 100 yerli sermayeli ilk noodle markası Nudo, pazara hızlı girdi.
Erişler Gıda, Nudo markasını tüketiciyle buluşturduğu 2014 yılını yüzde 25 pazar
payına ulaşarak kapattı. Yapılan bir tat araştırmasında ise Türk damak tadına uygun
noodle’ın en çok gençler tarafından tüketildiği ortaya çıktı
T
ürkiye’nin önde gelen un üreticilerinden Erişler Gıda, perakende alanındaki amiral gemisi Nudo ile 2014
yılında hedeflerini tutturdu. 3.5 yıllık Ar-Ge
çalışmalarının ardından Türk damak zevkine uygun noodle üretimine başlayan ve
Türkiye’nin ilk yerli noodle’ını Türk mutfağıyla tanıştıran Erişler Gıda, 2014 yılında
Nudo hedeflerine ulaştı.
Türkiye’de noodle pazarı büyüklüğünün
giderek arttığını belirten Erişler Gıda Perakande Grubu Genel Müdürü Abdullah
Eriş, hedeflerinin iki yıl içerisinde pazarın yüzde 50’sine sahip olmak olduğunu
açıkladı. Eriş, Nudo markasını tüketiciyle
buluşturdukları yıl olan 2014’ü yüzde 25
pazar payına ulaşarak kapattıklarını ifade
etti. Günlük hayatın koşuşturmalı temposu içinde lezzetten ödün vermeden
sağlıklı ve pratik yemek isteyenlerin tercihi olan Nudo’nun Türk tüketiciler tarafından beğenildiğini dile getiren Abdullah
Eriş, gençler arasında Nudo’yu beğenme
oranının yüzde 85 seviyelerinde olduğunu
vurguladı.
Nudo’nun bardak, sofra ve poşet çeşitleriyle farklı ihtiyaçlara cevap verdiğini ve
ağırlıklı olarak gençler ve çalışan profesyoneller tarafından tercih edildiğini ifade
eden Erişler Gıda Perakende Grubu Genel Müdürü Eriş, “Bu ilgi pazarın büyüklüğünü neredeyse bir yılda ikiye katladı”
diye konuştu.
Erişler Gıda Perakende Grubu Genel Müdürü Eriş, şu bilgileri verdi: “3,5 yıllık Ar-Ge
çalışmalarının sonucunda piyasaya sunulan Nudo, halkımızın alışık olduğu erişte
lezzetine en yakın tattaki noodle olarak
gençler arasında da popüler yiyeceklerden biri haline geldi. 7 bin 300 kişiyle 6
şehirde yapılan bir tat-panel araştırmasında Nudo’nun gençler arasındaki minumum beğeni oranı yüzde 85 çıktı. Araştırmaya katılanların yüzde 60’ı ise Nudo’yu
ayda dört ve üzeri adette tüketebileceğini
söyledi.”
Katkı ve koruyucu madde içermiyor
Nudo, ofiste yemeğe çıkacak vakti olmayanlara, ders arasında karnı acıkan öğrencilere, trafik çilesi yüzünden eve yorgun gelen genç çiftlere, özetle günün her
saatinde hızlı, pratik ama sağlıklı bir lezzet
arayanlara hitap ediyor. Nudo’nun bardak
formu pratik hazırlanışıyla zamanı olmayanlar için de hızlı bir çözüm getiriyor.
Nudo bardak, içine sıcak su eklenip 3 dakika beklendikten sonra yemek için hazır
Praktiker Türkiye
Hollanda merkezli Practical Retail Holding çatısı altındaki Praktiker Türkiye’nin Genel Müdürlük görevine Tayfun Kutlu atandı. Perakende ve
ev geliştirme sektörünün deneyimli isimlerinden
Tayfun Kutlu, Praktiker’in Türkiye’deki yeniden
yapılanmasında ve ‘Praktiker Pratik’ konseptinin
uygulanmasında rol oynayacak. Anadolu Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olan Tayfun
Kutlu, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde de Mimari
Tasarım alanında yüksek lisans yaptı. İş hayatına mimari projeler sorumlusu olarak başlayan
Kutlu, 1997-2013 yılları arasında Koçtaş’ta çeşitli görevlerde bulundu. Kutlu, 2013-2014 yılları
arasında SB Özel Group’un World Trade Center
hale geliyor. Doyurucu ve lezzetli Nudo
bardak, bulaşık derdine de son veriyor.
Bardağın içinden çıkan kendi çatalıyla
Nudo’yu bulunduğunuz her ortamda yemeniz mümkün. Nudo’nun poşet formu
domatesli, soğanlı, körili ve sebzeli çeşitleriyle aynı lezzete daha ekonomik bir
şekilde tüketicinin ulaşmasını sağlıyor.
Nudo’nun sofralık çeşitleri ise ev ve ofis
ortamında geniş ailelerin besin ihtiyacını
karşılıyor. Nudo, herhangi bir katkı ya da
koruyucu madde içermiyor. Nudo Poşet’in içinde sadece un, bitkisel yağ, tuz,
su ve garnitür bulunuyor.
– Gulan Park Projesi’nde Genel Koordinatörlük
görevini yürüttü. İyi derecede İngilice bilen Kutlu,
evli ve bir erkek çocuk sahibi.
Öte yandan, Zozan Avcı da Praktiker Türkiye’nin
Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevine getirildi. Avcı, Praktiker Türkiye’nin kurumsal iletişim,
reklam ve medya satın alma çalışmalarını yönetecek. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Avcı, Akşam ve Dünya gazetelerinde
muhabir olarak görev yaptı. Kariyerine halkla
ilişkiler sektöründe devam eden Avcı, Zarakol
İletişim, Effect Halkla İlişkiler, Ogilvy PR’da çeşitli görevlerde bulundu. Avcı, son olarak Amazon
İletişim’de direktör olarak görev yapıyordu.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 67
KÜRSÜ / RAF ARKASI
Yılmaz Attila
[email protected]
iletişimi yönetmek tepe
yöneticisinin asli görevidir
H
Dinleme özürlüyüz...
ürriyet gazetesinin 25 Ocak
İnsan Kaynakları ekinde yer
alan “Dinlemeyi bilmiyoruz”
makalesi iletişimin zamanımızın
yüzde 70 ila 80’ini aldığını ve bunun da yüzde 45’ini dinlemeye
ayırdığımızı vurguluyordu. Makale
devamla dinlediklerimizin yüzde 70
ila 90’ının yanlış anladığımıza, değiştirdiğimize veya yanlış yorumladığımıza işaret ediyordu. Esasında yanlış anlamıyoruz. Sadece
inançlarımız veya düşüncelerimizle
çelişen mesajları filtre ediyoruz;
duymak istediğimizi duyuyor, anlamak istediğimizi anlıyoruz. Tepe
yöneticilerin çoğu fikir ve bilgi
transferini engelleyen yaklaşımları
görmezlikten geliyor. “Şikayet ve
önerileri dinlemek istiyorlar ama
zaman bulamıyorlar, ne de olsa
çok meşguller!” Sonuçta çalışanlar
fikir üretmekten veya taşımaktan
vaz geçiyor. Sorunlar karşısında
omuz silkip geçiyorlar. Müşteriler
seçenek varsa ki artık çok var, bir
başka mağazanın yolunu tutuyor.
Başarılı bir
perakendecinin
görüntüsünü
kopyalamak
ilk akla gelen
çözümlerden
bir başkasıdır.
Kopya asıl değildir. Görüntünün ardındaki
özü yakalanıp
kurum DNA’sına kazınmadığı
sürece yelkenleri dolduracak
rüzgarı yaratmaz.
Perakendenin özü iletişimdir
Perakende insanlardan insanlara
dokunan bir dizi iletişim zinciridir:
Müşterilerin karar setinde markanın tepeye taşınmasından, mağazanın vitrininden, ürün yerleşiminden indirimlerin duyurulmasına,
müşteri şikayetlerini adreslemeye
kadar her aşamada iletişimim doğru kurgulanması önem kazanıyor.
En iyi fikirler müşterilerden ve onlara yakın çalışanlardan ürer, toplantı masalarından değil
Duyurular, kampanyalar, rekabet
silahları benzeşiyor. Mağazaların
cephelerindeki tabelalar olmasa
perakendecileri ayrıştırmak artık
zor. Çözümün adı farklılaşmaktır.
Nasıl farklılaşacaksınız? Mağazanın görünümü değiştirmek, yüz
68 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
gerdirmek ilk akla gelen çözüm
oluyor. İlk günlerde müşterilerin
dikkatlerini çekeceğinden şüphe yok. Ama kısa sürede zaman
aşımına uğraması kaçınılmazdır.
Üstelik yeniye alışma döneminde
aradıklarını bulamamanın yarattığı sıkıntı da müşteriler için ciddi
bir memnuniyetsizlik kaynağıdır.
Başarılı bir perakendecinin görüntüsünü kopyalamak ilk akla gelen
çözümlerden bir başkasıdır. Kopya asıl değildir. Görüntünün ardındaki özü yakalanıp kurum DNA’sına kazınmadığı sürece yelkenleri
dolduracak rüzgarı yaratmaz. Sokağa atılacak para ve kaybedilecek zaman varsa denenebilir.
Kipa müşterilerle yüz yüze yapılan
Kipa Dinliyor seanslarından çok
şey kazandı. Müşteriler sadece
şikayetlerini değil, memnuniyetleri
yanında önerilerini de iletti. Bedava danışmanlık alındı. Müşterilerin
size gelmelerini beklemeyin, onlar
gidin, birlikte alışveriş yapın. Siz
sorun, onlar söylesinler. İnsanlar
kendilerine önem verildiğini hissettikleri oranda samimi duygu ve
düşüncelerini sıralamaktan kaçınmazlar. Sosyal medya, insanların
serbestçe kullandıkları ve memnuniyetlerinden çok şikayetlerini dile
getirdikleri iletişim platformu oldu.
Sosyal medyadaki imajınızı hafife
almayın, takip edin.
Müşterilere yakın çalışanlar
çözüme de yakındırlar
Çalışanların çoğu yeni kuşağın
temsilcileridir. Görüşlerine değer
verilmesi konusunda aşırı hassastırlar. Eğer değer verildiklerini
hissetmezlerse, çok çabuk kabuklarına çekilirler, tekrarlaması
halinde gemiyi terk ederler. İletişim
kanallarının işlediğine inandıklarında ise çözüm ve yenilik üreten dinamoya dönüşürler. Yeni kuşağın
raporladıkları yöneticileri ile ilişkileri
çoğu zaman gergindir. Durumdan
vazife çıkaran yöneticiler yeni gelenlerin söylenenleri yapmak için
işe alındıkları inancındadır, fikir
üretmek için değil. Diğer bir filtreleme kademesi de ilk günlerden
itibaren patronun yanında olmuş,
elde edilen başarıda katkısı olmuş
ama enerjisi ve bilgisi kurumu ileriye götüremeyecek patronun kader
arkadaşı yöneticilerdir. Bunlar statükonun bekçileridir; yeni fikirlere
kapalı oldukları kadar yeni yüzlere
de kapalıdırlar. Patronlar bu kişileri
sistem dışına itemezler, vefa duyguları yolu tıkar. Aşağıda ise gelen
gidene karışır.
İşleyen iletişim kanalları oluşturmak tepe yöneticinin asli görevidir
Herkesin aklına geleni istediği zaman telaffuz etmesi iletişim değildir, kakofonidir. Tepe yönetici
iletişim sürecinin net olarak tanımlamalı ve sürece uygun işlemesi
için kaliteli zaman ayırmalıdır.
Tepe yönetici iletişim kanallarını oya işlemeli, sistem tarafından
hazmedilmesine zaman tanımalı
ve süreçle ilgili endişeleri atlamadan adreslemelidir. Müşteriler ve
çalışanlar iletişim kanallarını hemen benimsemezler. Zamanla ki
bu tepe yöneticinin enerjisi ne samimiyetine bağlıdır, kanaat oluşur
ve görüş akışı başlar.
Başarıya giden yol, iletişim kanallarını oluşturmak, açık tutmak,
aktif dinlemeye zaman ayırmak,
aykırı fikirlerin dahi telaffuz edilmesine fırsat aralığı yaratmaktan
geçiyor. Müşteriler ve çalışanlarla
iletişim kanallarına işlerlik kazandırıldığı, aşağıdan gelen fikirler İcra
Kurulu masasında mayalandırılıp
pişirilebildiği oranda, rakiplerle fark
açılması, Z-raporlarının uzaması
ve işletme hesabını son satırının
kabarması kaçınılmazdır.
HABER
HiÇ Ödülleri ulusallaşıyor
Bursa Halkla İlişkiler Derneği’nin 2013 yılında başlattığı ve bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilecek olan “HİÇ” (Halkla İlişkiler Çalışmaları) Ödülleri, Bursa sınırlarını aşarak
ulusal bir organizasyona dönüşüyor. Son başvuru tarihi 10 Nisan olan HİÇ Ödülleri,
21 Mayıs’ta sahiplerini bulacak
B
ursa Halkla İlişkiler Derneği (BHİD)
Bursa’nın seçkin kuruluşlarının iletişim uzmanlarından oluşan üye
profili ile Türkiye’nin iletişim alanındaki
en önemli sivil toplum kuruluşlarından
birisi haline geldi. BHİD sahip olduğu bu
önemli role karşılık, sesini Türkiye’ye duyuracak birbirinden önemli etkinliklerle
Anadolu’da iletişim sektörünün misyonerliğini yapma hedefini önüne koydu.
Bu doğrultu da ilk adım HİÇ Ödülleri’nin
ulusala açılmasıyla atıldı.
Almira Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan BHİD Başkanı Serdar
Ömeroğulları, “2013 yılında ilki gerçekleştirilen HİÇ Ödülleri’ne gösterilen ilginin,
ikinci yılında da artarak sürmesi yarışmanın ulusala taşınması için ihtiyaç duyulan
motivasyonu sağladı. Bu yıl amacımız
Bursa’dan hareketle iletişim profesyonellerinin taşıdığı bayrağı, Türkiye’nin tüm
kentlerine ulaştırmak. HİÇ Ödülleri’nin
önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin iletişim
alanındaki en önemli etkinliklerden biri
haline geleceğine inancımız tam” dedi.
Ömeroğulları, 2013 yılında 18 proje ile
Nestlé Türkiye
başvuru yapılan HİÇ
Ödülleri’ne 2014 yılında 23 projenin başvurduğunu belirterek,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Kentimizde iletişim alanında bir sinerji
oluşturduk, şimdi bu
sinerjiyi Türkiye’ye yayacağız. İletişim yönetimi de uzmanlık isteyen
bir alan, amatör kişler
tarafından yapılan iletişimin ne tür olumsuz
sonuçlar doğurduğuna
zaman zaman hepimiz
şahit oluyoruz. Nasıl
sağlık söz konusu olduğunda doktora
gitmemiz gerekiyorsa, konu iletişim yönetimi olduğunda da iletişim uzmanlarına
başvurmak gerekiyor.”
HİÇ Ödülleri’ni ulusala açarak Bursa’nın
önümüzdeki dönemlerde Türkiye’nin iletişim merkezlerinden biri olmasını sağlamayı amaçladıklarını bildiren Ömeroğulları, bu hedefin gerçekleşmesinin kent
Nestlé Türkiye’nin yeni CEO’su, bir süredir
Nestlé Arjantin’de Arjantin, Uruguay ve Paraguay Bölgeleri’nin Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak
görev yapan Felix Allemann oldu. Allemann,
1 Şubat 2014 itibarıyla Nestlé Türkiye’nin
başına geçmeden önce, 27 yıl Nestlé bünyesinde İsviçre Genel Merkez’de ve çeşitli Güney Amerika ülkelerinde yönetici konumunda
bulundu. Nestlé’deki kariyerinin yaklaşık 20
senesini Güney Amerika’nın farklı ülkelerinde
geçiren Alleman, gelişmekte olan ülkelerde
derin bir deneyime sahip oldu.
İsviçre’nin Zürich kentinde 1958 yılında doğan Felix Allemann, Zürich Üniversitesi İşletme Yönetimi (HWV)’nde okudu; profesyonel
hayata geçtikten sonra İsviçre’nin Lausanne
kentinde bulunan İşletme Yönetimi Geliştirme
(IMD)’ de Üst Düzey Yönetici Geliştirme Programı’nı tamamladı.
1987 yılında Nestlé’ye katılan Allemann,
Nestlé’deki uluslararası kariyerine Vevey’deki
adına önemli da faydalar sağlayacağına
inandıklarını sözlerine ekledi.
Yarışmaya başvuran projeler, Bursa ve
Bursa dışından oluşan 7 kişilik profesyonel bir jüri tarafından, tarafsız olarak değerlendirilecek.
Son başvuru tarihi 10 Nisan olan HİÇ
Ödülleri, 21 Mayıs’ta sahiplerine törenle
teslim edilece. Başvurular www.hicodulleri.org sitesinden yapılabilir.
merkezde başladı. Kısa bir süre sonra Nestlé Brezilya’ya atanan Alleman, Pazarlama ve
Satış alanında farklı pozisyonlarda görev aldı.
1993 -1996 yılları arasında Nestlé Şili’de çikolata, şekerleme ve bisküvi işinden sorumlu
Pazarlama Müdürü olarak görev yapan Felix
Alleman, 1996 ‘da bu kategori ile birlikte Evcil Hayvan Maması İşi’nden sorumlu Satış ve
Pazarlama Müdürü oldu.
1999 yılında, İsviçre’ye dönen Allemann, Vevey’deki merkezde Amerika Bölgesi’nden sorumlu Operasyon Müdürü olarak görev yaptı.
2001-2005 yılları arasında GLOBE (Küresel
İş Mükemmeliyeti) Ekibi’nde Nestlé Amerika Bölgesi için Talep Yaratma ve Küresel İş
Mükemmeliyet Merkezi’nin oluşumundan ve
liderliğinden sorumlu olarak çalıştı.
Son olarak; 2005 yılında Nestlé Venezuela’nın
CEO’su olarak atanan Felix Allemann yaklaşık 6 yıl sonra Arjantin, Paraguay ve Uruguay’ı içeren PLATA Bölgesi’nin sorumluluğunu
da alarak aynı pozisyonda Nestlé Arjantin’e
transfer oldu.
MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi 69
RÖPORTAJ
“iK, yoğun empati ve
sabır gerektiriyor”
Perakende sektöründen insan manzaraları sunduğumuz röportajlar dizimizin bu
ayki konuğu Hakmar Gıda İnsan Kaynakları Müdürü Ali Söğüt. “Bir İK Müdürü’nün
öncelikli olarak işini çok sevmesi, pozitif ve çözüm odaklı olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü İK, yoğun empati ve sabır gerektiren bir iş” diyen Söğüt, perakende
sektöründeki en önemli problemlerden birinin, sektörün meslek olarak görülmesine
ilişkin yapılan çalışmaların yavaş ilerlemesi olduğunu dile getiriyor
Röportaj / Özlem ELGÜN HARPUTLUOĞLU
H
akmar İnsan Kaynakları (İK)
Müdürü olarak, görev tanımınız nedir? Neler yapıyorsunuz?
İK Müdürü olarak temel görev tanımımızı, şirketin en kıymetli sermayesi olan
insanın işe alınıp kuruma kazandırılması,
bünyede tutulmasına yönelik çalışmalar
yapılması ve eğitimlerle verimliliğinin artırılarak kurumun gelişimine katma değer
üretmesinin sağlanması şeklinde özetleyebiliriz. Fakat birçok kurumsal yapıda
olduğu gibi Hakmar’da da İK’nın sorumlulukları sadece kendi iş alanı ile sınırlı
kalmayıp, şirketin temel fonksiyonlarıyla
iç içe çalışan, şirket olarak yaptığımız işin
tam ortasında konumlandırılan bir yapıya
dönüşmüş durumda. Hipermarket gurubunda yaklaşık bin 500 çalışana sahip
bir şirketin İK departmanı olarak bizim de
oldukça tempolu, yoğun ve dinamik bir
çalışma sürecimiz var. İşe alımlarda, Hakmar ana yetkinliklerini ölçebilecek şekilde
hazırladığımız genel yetenek testi ve kişilik envanteri sonuçlarını da sistemimizden
görerek değerlendirme yapabiliyoruz. İşe
aldığımız personeli pozisyon bazlı eğitimlerden geçirerek mesleki ve kişisel gelişimini sağlamaya çalışıyoruz. Her pozisyon
için tasarladığımız, iş süreçlerinin tümünü
kapsayan zengin içerikli eğitim paketlerimiz var. İK olarak en çok üzerinde durmaya çalıştığımız iş süreçlerimizden biri
de, tüm mağaza çalışanlarımıza yönelik
kurguladığımız, hedef bazlı performans
değerlendirme sistemimiz. Bu sistemin
sonuçları, diğer süreçlerimize çok önemli
bir kaynak oluşturuyor ve objektif veriler sağlıyor. Eğitim ihtiyaç analizi, terfi ve
kariyer yönetimi, ücret yönetimi ve ücret
artışları gibi tüm önemli süreçlerimizde
performans değerlendirme sistemi sonuçlarından aktif olarak yararlanıyoruz.
İşinizin incelikleri nedir? İyi bir İK Müdürü’nde olması gereken özellikler
neler sizce?
Bir İK Müdürü’nün öncelikli olarak işi-
70 MARKET Alışveriş Dünyasının Sesi
Ali Söğüt
ni çok sevmesi, pozitif ve çözüm odaklı
olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü
İK, yoğun empati ve sabır gerektiren bir
iş. Bunun dışında vizyon sahibi olmalı ve
tercih edilen bir işveren markası oluşturma yönünde çalışmalar yapmalı. Güçlü
bir iletişimi olmalı ve başkalarını etkileyerek ikna edip yönlendirebilmeli. Bütünsel
bir bakış açısına sahip olmalı ve şirketin
işleyen tüm çarklarıyla ilgili gerekli bilgi ve
donanıma sahip olmalı. Yeniliğe ve değişime açık olmalı, hatta öncülük yapmalı.
Personel seçiminde hangi kriterler
devreye giriyor?
Yapmış olduğumuz işin temelinde müşteri
memnuniyetini sağlamak var. Bu yüzden
tercih ettiğimiz adayların öncelikle işini seven, olumlu ve pozitif düşünce yapısına
sahip, müşteri odaklı ve güler yüzlü insanlar olmasına dikkat ediyoruz. Ayrıca perakende, takım çalışmasının da çok önemli
olduğu bir sektör. Bu nedenle adaylarımızda paylaşımcılık, işbirliği ve dayanışma
kültürünün de olması gerekiyor. Hakmar
Ailesi’ne katılan, kurum kültürüne uygun
her adayda aradığımız bu temel yetkinliklerin yanı sıra görevlere özgü istediğimiz
yetkinliklerimiz de var.
İşinizin zorluklarından ve güzel yönlerinden bahseder misiniz?
İK olarak işimizin en zor yanlarından biri
sabırlı ve dirençli olmamızı gerektiren birçok durumla karşılaşmamız ve bunları çözüme ulaştırmaya çalışmamız. En güzel
yanı ise insanların işe alımında, eğitiminde, gelişiminde, kariyerinde, mutluluğunda; kısacası insana dokunduğunuz her
alanda görülen değişimden almış olduğunuz manevi haz.
Genel olarak perakende sektörüyle ve sektörün insan kaynağı problemiyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Önerileriniz var mı?
Perakende sektöründeki en önemli problemlerden biri sektörün meslek olarak
görülmesine ilişkin yapılan çalışmaların
yavaş ilerlemesi. Yetkinlik ve yetenek
seviyesi daha yüksek ve daha birikimli
iş gücünün sektöre gelmesini sağlamak
gerekiyor. Üniversitelerde perakendeye
yönelik bölümlerin yaygınlaştırılması ve
çoğaltılması lazım… Bu konuda bizlere
de önemli ölçüde işler düşüyor. Kurumlar
eğitime, gelişime önem vermeli ve bunu
standart, önemli bir iş süreci haline getirmeli.
KOLAY TEMİZLİK
DAHA HIZLI YAZICI
•Çerçevesiz ekran
• Uzun süreli kusursuz görünüm
•Yenilenmiş yazıcı mekanizma ile
daha kolay rulo değişimi
• 80mm etiket genişliği, 80m rulo
uzunluğu, yüksek hızlı yazıcı
•Linerless etiket ile tek ruloda
%40 tasarruf
ÇEVRECİ
YAZILIM
•Düşük enerji tüketimi ile yüksek
performans (%30’a kadar)
• Ekonomik bileşenler
SSD, LED arka ışık)
• Yüksek verimli güç ünitesi
• Wake on LAN
Programlar:
• .RetailPowerScale
• .RetailControl
• .RetailConnect
• .RetailImpact
• .RetailApps
• .RetailIntegratorsKit
• Öğrenen yazılım
• Self servis
• Eğitim modu
• Ürün ve personele hedef
verebilme
• Müşteri yönlendirme
DONANIM
EASY LEVEL
•Modern çift çekirdek işlemci
• Hızlı SSD sabit disk, DDR 3 RAM
• Mükemmel grafikler
• Yüksek hızda iletişim
• Terazi eğik yüzeyi algılar
• Kire, parmak izine, darbelere ve
etiket yapışmasına karşı dayanıklı
• Otomatik olarak yanlış tartım
değerini düzeltir;
Böylece zarar etmemiş olursunuz.
Etiket ötesi çözümler...
ÜÇGE ELEKTRONİK A.Ş.
Değirmen Yolu Sok. Kutay İş Merkezi A Blok No:9 34752 Ataşehir / İSTANBUL
Tel: 0 216 575 42 00 • Fax: 0 216 575 60 08
www.ucgeelektronik.com.tr | [email protected]

Benzer belgeler