Erdal DAĞTAŞ DAĞTAŞ - Eğitim Bilim Toplum

Transkript

Erdal DAĞTAŞ DAĞTAŞ - Eğitim Bilim Toplum
Erdal DAĞTAŞ
DAĞTAŞ
Özet
Bu çalışmada, kapitalizmin temel kültürel formlarından biri olan tüketim
talizmin ortaya çıkışından günümüze kadar olan dönemlerde, ne tür yaşam tarzlarıyla
örtüştüğü, boş zamanlan nasıl
yeniden
ve tüm bunların kapitalizmi kültürel olarak nasıl
literatür
ve
tüketimle
dönemle
Bu amaçla, kapitalizmin başlangıç dönemi
görüşleri özetlenmiştir.
dönemini kapsayan
taylorizm ve kitlesel tüketim dinamikleri
sonrasını
eden post-fordist dönemle
post-fordist üretim tarzı,
yeni kültür aracıları, birikim kaynağı olarak boş zaman kavramları
medyanın tüketimi teşvik edici rolü
dönemlerde tüketim
kültürünün, kapitalizmin kültürel olarak yeniden üretimine katkısının yanı sıra, fordist ve
post-fordist dönemlerde kapitalizmin krizlerini aşmasına yardımcı olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.
Abstract
study reviewed the
about the consumer culture as a cultural form of cap­
type of lifestyles are presented by the consumer culture and
how consumer culture affects the use of free
capitalism culturally
beginning era of capitalism the
of fordism, taylorism and
this purpose, for the
of VVeber and
For the fordist era of capitalism
vvhich
and how this fact reproduces the
the beginning of
on consumption are
covers the years of
the
consumption are discussed. For the era of post-fordism
the concepts of
production
new cultural mediators, free time as a new source of accumulation and the role of
*
Üniversitesi.
* Anadolu
Fakültesi.
İletişim Bilimleri Fakültesi. Basın ve,
Bölümü,
Doç. Dr.
Bölümü.
Doç. Dr.
A
on the consumption are discussed.
reached the conclusion that
addition
to the effect of consumer culture on the cultural reproduction of capitalism, consumer
culture
to overcome the crisis of capitalism
the era of fordism and
Giriş
Kapitalizmin, yirminci yüzyılın
yarısından
girmiş olduğu küresel yapılanma
siyasal, ekonomik ve kültürel alanda önemli dönüşümlere yol açmıştır. Özellikle kültürel
yapıyı oluşturan farklı kaynaklardan biri olan tüketim olgusu, kültürel yeniden yapılanma
sürecinde giderek önem
Bu çalışmada,
olarak nitelendirilen
merkezinde
umlanan kapitalizmin geçirmiş olduğu değişim gözardı edilmeyerek; kültürel alanda
yaşanan dönüşümler, kapitalizmin
çelişkileri ve buhranlarını ortadan kaldırma
yönünde girişilmiş faaliyetler olarak değerlendirilmektedir. Vurgulanan dönemde, bir
yandan tüketim endüstrisi toplumun her kesitinde kendi mekanizmalarını yerleştirmeye
başlarken, diğer yandan tüketim endüstrisi
ele geçirmenin
görülmektedir.
Sözü edilen boş zaman olgusunun tüketim endüstrisi tarafından ele geçirilmesi, kapital­
izmin ve onun yaklaşımıyla bağdaşır bir nitelik taşımaktadır. Çünkü
fordist topluma geçişi başlatan süreç, sadece kültürel bir
değil; beraberinde
kapitalizmin
düştüğü krizden çıkmak amacıyla yapılandırdığı ve kendi bünyesinde
oluşturduğu ekonomik dinamiklerle açıklanabilecek bir dönüşümdür. Kapitalizm, "boş
z a m a n " süreçlerini paraya/sermayeye dönüştürebilir hale geldikçe, "çalışma dışı
zamanı" da değerli bir yaşam alanı olarak görmeye başlamıştır. Bu anlamda, tüketim
olgusunun bir yaşam biçimine dönüşmesi ve yeni yaşam tarzlarının bireylere sunularak,
boş zamanların ele geçirilmesinde kitle
araçlarının merkezi bir rol oynaması
çalışmanın sorunsalını oluşturmaktadır.
Günümüzde medya, göstergelerin
tüketilmesine yönelik öncü rolü
tüketime sunulan ürünlerin gerçek
çok, toplumsal bir
taşıyor
gibi gözükmesine ve bir
gösterilmesine yol
Üretilen
lerin çok çeşitliliği ve bireye yönelik farklılığı getirmeleri karşısında, seçim yapmanın
hale gelmesi de söz konusudur. Medya tarafından ürünlerin seçimi bir yaşam
tarzı haline getirilmekte, böylece seçkin bir yaşam tarzı sürekli
Türkiye gibi sanayileşmesini gerçekleştirememiş ve beraberinde Batılı anlamda burjuva
tanışık olmayan ülkelerde, reklam yoluyla geniş kitleler mümkün
tüketici olmaya
edilmekte ve tüketim alışkanlıkları kazandırılmaktadır. Medyanın
buradaki temel amacı,
temel gereksinimlerini karşılayacak ürünleri sağlamak­
tan öte; onlara tüketim ürünleriyle birlikte verilen değerlerle özdeşleşecekleri kimlikler sun­
mak ve bu yapay kimliklerin satın alınmasını sağlamaktır.
Kitle
araçlarıyla dolayımlanan tüketim kültürü ve yaşam tarzlarının toplumsallaşma
sürecine etkisi,
(hazcı) ve bencil bireyselliğin"
katkıda bulunarak
gerçekleşmektedir. Bu katkı, geleneksel toplumun çözülmeye başladığı kapitalizmin
başlangıcından, bugüne değin
Ancak, kapitalizmin fordist ve özellikle
post-fordist evrelerinde, kitle
araçlarıyla sunulan tüketim kültürü ve yaşam tar­
zlarının toplumsallaşma sürecine katkıları, kapitalizmin krizlerini aşmaya yardımcı nitelikte­
dir. Bu bağlamda, çalışmada, sırasıyla tüketim kültürünün tarihsel evrelerine değinilerek,
post-fordist dönemde başat bir konuma yükselen tüketim
ve yaşam tarzlarına,
medya ve boş zamanlar ekseninde vurgu
2. Tüketim Kültürü Kavramı ve Tarihsel Evreleri
Tüketim toplumu ya da tüketim kültürü olguları, özellikle
yıllardan başlayarak
adından sıkça söz edilen kavramlar olmuştur. Tüketici, tüketen birey anlamına gelir ve
tüketmek
yemek, giymek, nesneleri kullanmak ve ayrıca gereksinimlerin ya da arzu­
ların herhangi bir biçimde tatmin edilmesini sağlamaktır (Zeldin, 1998: 289;
39).
Bocock'un (1997)
toplumsal olarak oluşturulan, tarihsel bir değişim sürecidir"
tezini destekler şekilde, David Chaney (1999: 24) Yaşam Tarzları adlı çalışmasında,
timi,
para kazanmak ve harcamak
neler yapabiliyor olabileceklerinden
çok,
özelliklerini sıralarken ya da kendilerini konumlandırırken yararlandığı her
türlü toplumsal etkinlik" olarak tanımlamaktadır.
Tüketim kültürü kimi araştırmacılara göre,
orta sınıflar açısından on sekizinci
yüzyıla;
sınıfı açısından da reklamın, büyük mağazaların, tatil
gezintilerin, kitlesel
boş zamanın
on dokuzuncu yüzyıla değin götürülebileceği
edilmektedir
Kimi araştırmacılara göre
tüketim kültürünün
başlangıç aşamasının, post-modern döneme ait olduğu vurgulanmaktadır
ve
Jacques, 1995; Baudrillard, 1997),
Lyon (1994: 56), "tüketimin ve yaşam tarzlarının, gündelik yaşam pratiklerinde egemen
hale
bir dönemi post-modern olarak
Baudrillard (1997) da,
modernden
geçişi, tüketim talebinin üretimin merkezi haline dönüşmesi
Slater (1997)
son yıllarda tüketim ve kültür olgularının toplumsal
yaşamda merkezi bir rol oynamasını kabul etmekle birlikte, tüketim kültürünü Aydınlanma
döneminden bugüne
özgü bir olgu olarak
Bu bağlamda tüketim kültürünün, kapitalizmin hangi evresinden başlayarak analiz
edilmesi konusunda görüş
uzak bir tablo ortaya çıkmaktadır, Ne var ki,
tim kültürünün, kapitalist toplumların kültürü olduğu gerçeği de tartışmasız onaylanan bir
olgudur.
yıllarla birlikte
tüketim ve kültürün sanayileşmesini tamamlamış hatta,
sanayi sonrası dönemi yaşayan toplumlarda merkezileşmesi genel kabul gören bir tespit­
tir
ve
Featherstone,
Baudrillard,
On dokuzuncu yüzyılın
bulvarlarını, galerilerini, kafelerini, salonlarını gezen
(Benjamin,
yirmi birinci yüzyılın tüketim
dev alışveriş
merkezlerine, eğlence komplekslerine,
türü yiyecek salonlarına uğrayan
galeri yürüyüşçüleri (Fiske,
ve 2000), Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve
Avrupa'da kendilerini sürekli bir tüketim ortamı ve pratiği
bulmuşlardır,
Tüketim kültürüne kapitalizmin gelişim aşamalarında atfedilen anlamın, yirmi birinci
yüzyılda dönüşerek yeni
bürünmesini
kapitalizmin tar-
evreler olarak sınıflandırılması gerekmektedir. Dolayısıyla, kapitalist ekonominin
temel özelliği olan üretim-tüketim
tarihsel gelişim sürecinde
yapılacak
vurguyla ve "yaşam tarzları"
başlıca üç dönem çerçevesinde ele
alınmıştır.
3. Birinci Dönem: Kapitalizmin Gelişim Sürecinde Tüketim Kültürü ve Yaşam Tarzları
Bu evrede,
burjuvaların Kalvenizm ve Püriten etik anlayışıyla
şekillenen
sermaye birikimini arttırmaya yönelik mütavazi ve çileci yaşam tarzları, sanayileşme, kent­
leşme, reklam, moda ve kitlesel
gelişmeleri
tüketim devri­
miyle değişim sürecine girmiştir. Özellikle ABD'de,
ve ticaret yoluyla zenginleşen
yeni orta sınıf, Avrupa'daki aristokrat kesimlerin yaşam tarzını taklit eden
bir
tüketim sürecine yönelmiştir (Bocock,
(1997:
Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eserinin
başlangıcında,
sahiplerinin, burjuvazinin, eğitimli
sınıfının, özellikle de mo­
dern dönemin kapitalist düzeninin
teknik ve ticari düzeylerde
eğitim almış, çalışan toplumsal katmanların Protestanlık özellikleri taşıdığını belirtmekte­
kapitalizmin kökenleri ya da VVeber'in
ve Calvin'in öğretilerine
özellikle Kalvenizm hatta
lemesine
Max VVeber yapmıştır."
gibi "kapitalizmin ruhu", Luther
(1997: 34) göre de, "Hıristiyanlık,
kapitalizmin gelişimi arasındaki
derin­
Çalışmayı bir ödev sayarak meslek haline getiren Protestan
bir yandan kapital­
izm
gereken üretkenlik artışını
öte yandan burjuva sınıfının para kazan­
masını da meslek olarak göstererek kazancın ve sermaye birikiminin yasallaşmasını
sağlamıştır (Weber, 1997:
Ayrıca, zenginliğin
üzerinde güç kazanmasını
sağlayan bu ahlak anlayışı, burjuva sınıfının kazancını arttırabilmek
çalışan,
çalışmaya
tek yaşam tarzı olarak bakan geleceğin
sınıfını da
hazırlamıştır. Protestan ahlakı daha da
giderek,
ve zanaatkarların yoksul
kalarak,
hizmet ettiklerini sıkça vurgulamıştır (Aydoğan, 2000a: 74).
VVeber'in modern kapitalizmin gelişiminde kültürel değerlerin önemi
ekonomik analizlerine eklenebilecek bir çalışma olarak görülebilir. Bununla birlik­
te, VVeber, Marx gibi kapitalizmle
olsa da, kapitalizmi Batı'ya özgü çeşitli
gelişmelerden yalnızca biri olarak değerlendirmiştir.
kapitalizmin çok sayıda
toplumsal
yarattığına
gibi,
de
olduğu
kurum­
ların olumlu katkılarını belirtmiştir
2000: 88).
Batı'da teknolojinin sağladığı yenilikler bir yandan üretimde
arttırmış;
yan­
dan da verimliliğin yaratacağı refahtan çalışan kitlelerin yararlandırılması
"Tüketimin demokratikleştirilmesi" sayesinde, yüzyıllardır yalnızca egemen konumdaki
kesimlerin sahip olduğu bir hak olan, alt kesimlere karşı bir ayrıcalık ve üstünlük gösterge­
si olarak kullanılan tüketimin bağımlı konumdaki kesimlerden esirgenmesi anlayışı
değişmeye başlamıştır. Paul
Tembellik Hakkında da vurguladığı gibi,
yıllardan
sanayi burjuvazisi, bu yeni kültürü toplumda yaygınlaştırmak
düzenlemelere
dayalı Protestan ahlakı öğretisi, yerini çalışmadan
meye ya da çalışarak bir üst konuma geçmek, yerini çeşitli entrikalarla yükselmek gibi
yeni bir anlayışa, hedonist/hazcı etik anlayışına bırakmıştır. "Tüketimin
alt sınıflara açılmasıyla, bu kitlelerde ekonomik ve toplumsal konum bakımından üst
konumdakilerin kimliğini kazanabilecekleri yanılsaması yaratılarak, gerçek yaşamda
kendilerinden esirgenen doyumların acısının hafifletilmesi sağlanmış, böylelikle tüketim
kültürü bir yaşam felsefesi haline getirilmiştir" (Oskay, 1983: 177-178).
Marx
bir üretim modeli olarak kapitalizmin en ayırt edici
tüketimi
değil, üretimi
Bununla birlikte, Marx ve Engelsin
ve topluma
sorunların
anlaşılmasında yaptıkları en önemli katkı, altyapı ile üstyapı arasında karşılıklı bir
etkileşimin bulunduğunu ortaya koymaları olmuştur (Oskay, 1982: 304).
çerçevesinde,
konumdaki
egemen konumdaki
karşısındaki toplumsal konumunu
giz,
üretim süreci
yerindeki değişimleri
çalışmaları sonucunda meta fetişizminin
açıklığa kavuşturulması
anlaşılması olanaksız bir giz olmaktan çıkarılabilmiştir (Oskay,
305),
Marx'ın yaşadığı dönemde, kapitalist üretimin önemli yanı
üretim araçlarından
Günümüzde
bu durum,
kesimlerin, üretime ve
kendilerini türetme araçlarından yabancılaşması şekline bürünmüştür (Alemdar ve
270),
ve Engels
birlikte kaleme aldıkları Alman
jisi adlı eserlerinde, üretim analizi kapsamında değinilen yabancılaşma, uzaklaşma ve
nesneleşme (şeyleşme) kavramları, yabancılaşma analizini üretimden tüketim boyut­
larına kadar genişletme
sağlayan kavramlar olarak değerlendirilebilir,
Yabancılaşma kavramının birkaç tanımlayıcı öğesi
Bunlar, (1)
Nesneleşme, (2) Uzaklaşma ve (3) Türüne yabancılaşma (yaratıcı etkinliğin kaybı) olarak
edilmektedir (Marx,
Marx ve Engels,
Çalışanlar üretim gücü ve genişliğini ne kadar
çalışan kesimlerin de o kadar yok­
belirten
73-74),
sınıfının
meta miktarındaki artışın, bir
meta olarak kendi
eder. Dolayısıyla emek yalnızca meta
üretmekle kalmayıp, birer meta olarak kendisini de üretmektedir, Böylece birey
tarafından üretilen meta, karşısına yabancı birşey olarak
Sözü edilen bu durum,
çalışması sırasında
ken­
dini gerçekleştirmesi
ortaya çıkan nesnelerin meta niteliği taşıması, emeğin hangi
alanda gerçekleştirilecek oluşu, bu meta ürünlerin toplumsal sınıflarca nasıl
gibi konularda karar verme yetkisi
dışında şekillenir. Bu yetki, emeğin dışında ve
onun karşısındaki bir başka toplumsal sınıfın elinde bulunduğu
emeğin
şeklinde gerçekleşen çalışma etkinliği çalışan
mutluluk vermemektedir (Oskay,
olarak, Marx'ın yabancılaşma kavramına
anlam
üretim
aşamasında yaşadıkları "uzaklaşma" duygusu olmuştur, Sanayi toplumuna geçişle birlik-
AKA
te
bir gereksinimin doyurulmasından çok, çalışma dışındaki gereksinimlerin
giderilmesi
bir araç durumuna gelmiştir. Bu nedenle çalışma, kendisine ait bir etkinlik
olmaktan çıkmıştır. Çalışma
yalnızca bedensel enerjisini harcadığı, zihin ener­
jisini geliştirmesine
vermeyen;
kendisini
bir etkinlik durumuna
gelmiştir, Dolayısıyla, çalışmak gönüllü olarak
zorla yapılan bir etkinliğe
bürünmüştür. Ayrıca, çalışmanın ve
başka bir toplumsal kesite ait olması ve
çalışma
çalışanın
olmaktan çıkması, çalışanı çalışmaya
yabancılaştırmıştır (Marx, 1986: 76-78),
Yabancılaşmanın üçüncü bir
türünün kendine yabancılaşması" ve "yaratıcı
etkinliğini kaybetmesi" olarak tanımlanmaktadır, Nesneleşmenin sonuçlarından biri
kendilerinin ya da diğer
üretime katkıda bulundukları malları, ücret­
lerinden ayırdıkları paraları kullanarak satın almak zorunda
Bu durum, dünya
tarihinin kapitalist döneminde ortaya çıkan toplumsal ve tarihsel bir oluşumdur. Böylece
tüketim de, yabancılaşmanın bir parçası haline gelir
ve
Yabancılaşma süreci, "tüketim kültürü" olarak adlandırılan ve hayatın anlamının,
tüketilen şeylerde
süren kapitalist
tarafından desteklenmekte­
dir. Bu sayede, kapitalizmin kâr elde etme amacına yönelik
(Storey, 2000: 137),
Kısacası gerek sanayi kapitalizmi dönemine gerekse
bulunulan yüzyıla damgasını
vuran tüketici kapitalizmini yaşayan toplumların, çalışma süreçlerindeki yabancılaşma
tüketim aşamasına da
Çünkü tüketim artık,
sürdüğü yeme,
ve neslini sürdürmeden
hayvansal fonksiyonların egemenliği altında değildir.
Modern tüketim sembolik anlam sistemleri üzerinde kuruludur (Bourdieu,
Baudrillard,
Kellner, 1992), Bu sistemler modern tüketim mallarının tasarımlarında ve
onlarla
medya metinlerinde ve reklamlarda görülebileceği gibi, yaratıcılık olgusunun
yabancılaşmış şekilleri üzerinde de kurulmuştur (Bocock,
66). Bir başka deyişle, tüke­
tim sürecinde yaşanan yabancılaşmanın en önemli etkenlerinden biri olarak, kitle
araçları aracılığıyla sunulan sembolik anlam sistemleri gösterilmektedir.
4. İkinci Dönem: Fordist Dönemde Tüketim Kültürü ve Yaşam Tarzları
Fordist Üretim Tarzı ve Kitlesel Tüketim
Fordist
evresi,
Taylor'un bilimsel
temellerini attığı
ve sanayi alanındaki gelişmenin yoğunlaşmasıyla seri üretim yöntemleri sonucu kitlesel
üretime ulaşıldığı dönem olarak adlandırılmaktadır.
etkisini gösteren
fordizmde üretimin hedeflerinden biri de, standart tüketim kalıplarının oluşmasını, bir
başka deyişle, benzer mallardan oluşan toplu
tüketicilerini şekillendirmek
olmuştur" (Harvey, 1997: 158).
Fordizm kavramı genel olarak, ABD'de Henry Ford tarafından geliştirilen ve çoğunlukla
kapitalist endüstriyel üretim sürecinde uygulanan
tanımlamak
kullanılmıştır.
Amerikalı otomobil üreticisi Henry Ford, sıradan aile
seri üretim yoluyla ürettiği
oto­
mobiller aracılığıyla, Batı kapitalizminin gelişiminde önemli bir değişim olarak nite­
lendirilebilecek bir başarı kazanmıştır, Ford, çalışanlarına yüksek ücretler ödemiş ve üret­
otomobilleri çalışan kesimdeki ailelere satmayı amaçlamıştır, Bu durum, yirminci
A
yüzyılın
on yılında ABD'de kitlesel üretim ve tüketim yönünde bir
vermiştir. Sözü edilen süreci tanımlayan "fordizm" kavramı, Gramsci (1997) tarafından
Amerikan endüstriyel yaşam biçimini belirtirken kullanılmış, daha sonra kapitalist
endüstrileşmenin
Dünya Savaşı sonrası başlayıp
kadar süren dönemini
tanımlamak
literatürdeki yerini almıştır (Murray,
47; Harvey,
Üretimin standartlaştırılması, fabrikalarda bu standartlaşmaya uygun olarak kitlesel üreti­
mi kolaylaştıran yeni bir mekanizasyona gidilmesi, önünde akan bir bant üzerinde
çalışmaya başlayan
gözetiminde giderek daha verimli hale
getirilmesi fordist üretim teknolojisi ve mantığını oluşturmaktadır (Murray,
47;
Öte yandan bu teknolojik sıçrama, ekonomik faaliyetin örgütlenme, pazarlama, tüketim
aşamalarında ve özellikle ücretli emeğin
neden
değişikliklerle birlik­
te önemli sorunları da beraberinde getirmiştir. Kitlesel üretim, üretim fazlası tehlikesine
karşı tüketim
sürekli manipüle etmeyi gerektirmiş, sermaye şirketlerini
devleştirmiş, zihinsel ve kol emeğinin birbirinden ayrılmasına, ücretli emeğin kalifiye
olmaktan çıkmasına ve ucuzlamasına,
yaklaşımına göre bir yandan
diğer yandan da kârı fazlalaştırmak
de
çoklaşmasına neden olmuştur. Bu durum, beraberinde grevler dalgasıyla birlikte, bırak­
malarına
direnişlerine yol açmıştır (Murray,
Fordist üretim, aynı zamanda üretimin merkezi olarak planlanmasını ve ulusal düzeyde
korumacı bir ekonomiyi savunmuştur. Bu arada modern dünya, bütünüyle fordizm ve
karşısına çıkmaları gerekenlerin (eski
Avrupa'nın sosyal demokrat
partilerinin) bile
etkilerle, siyasetten mimariye, sanattan
kadar
pek çok alanda bu yeni teknolojik sıçramanın
taşımaya başlamıştır (Murray, 1995:
50;
1995: 75).
Bu dönemde toplumsal farklılıklar, standart demografik bilgiler, farklı meslekler, cinsiyetler
ve farklı coğrafik kesitler önem kazanmıştır (Slater, 1997: 191), Tüketicilerin farklı beğeni ve
satın alma güçleri, klasik toplumsal yapıların
açığa çıkarılmıştır.
4.2. Fordist Dönemde Yaşam Tarzları
Fordist dönemde, toplam talebi arttırıcı Keynesci politikalara dayalı, sosyal demokrasinin
yükselişiyle çakışan ve ücretleri yüksek tutan refah devleti anlayışıyla
sonra
"kitlesel tüketim" başlamıştır.
temel olarak vasıfsız
ölçekli
temelinde bir endüstriyel
örgütleniş olması, beraberinde
gelişimi
de olumlu bir zemin
oluşturmuştur. Urry
96-98) bu nedenle, sözü edilen dönemi
örgütlenmesi
bağlamında "örgütlü kapitalizm" olarak nitelendirmiştir.
Bu dönemde, yeni tüketici grupları türemiştir. Bu gruplar, satın aldıkları
seçim
yapmaya başlamıştır. Reklamlar
tanınmamış sabun tozlarından otomobillere,
sigara, giyim eşyaları ve mutfak araç gereçlerine kadar her şeyde marka
önem kazanmıştır. Ayrıcalıklı hedef kitle
henüz
yaşamakta olup,
oldukça yüksek ücretli
çalışan genç kadın ve erkeklerdi. Onları takiben, yenilikleri
deneyebilmek amacıyla ücretli çalışmaya başlamış kadınlar
töründe ya da ağır sanayide çalışan evli kişilerden çok,
genç olan bu gruplar
arasında, daha ayrıcalıklı bir tüketici grubu doğmuştur, Bu yeni tip tüketiciler,
sahibi sınıflar" olarak tanımlanmıştır, Dolayısıyla bu durum, fordist dönemi
den çok, modern olarak belirleyen bir özellik olarak öne çıkmaktadır (Bocock,
Meslek sahibi sınıfın
açıdan tüketimi etkilediği görülmüştür, Birincisi, gelir düzeyinin
önemi kabul edilmiştir. Öte yandan,
sistemi sadece gelir seviyesi üzerine
kurulu bir sistem
Çünkü bazı mesleklerin, diğerlerine göre daha yüksek sosyal
statüye sahip oldukları gözlenmiştir, Dolayısıyla
düzeyleri, tüketim kalıplarını
etkilemiştir (Bocock,
Fordist dönemin etkisiyle tüketim
geçişe paralel olarak (Aydoğan, 2000b:
reklamcılık, kitle
araçları ve genel olarak eğlence endüstrisi, tüketim pazarını
geliştirme yolunda kullanılmaya
Eğlence endüstrisi, fordist üretim siste­
minden esinlenerek ucuz ve geleneksel yöntemleri azaltacak şekilde
üretmeye
girişmiştir. Reklamcılar fordist dönemde, malların kitlesel üretiminin
hızda
satışını sağlamak amacıyla
ve düşlerine seslenerek, satın alma
etmişlerdir (Ewen, 1976: 33-34).
Bu dönemden
tıpkı reklamlar gibi, "malların sergilendiği dükkânlar ve vitrinler de,
tüketicilerin düşlerinin yaşama geçirilmesi arzusunu kışkırtmak
üstlenmiştir. Böylece
kapitalist açık pazarda ortaya çıkan sergileme yöntemlerinin hemen hepsi, yerleştirilen
metanın
baştan çıkarmasını sağlayarak yeni gereksinimler yaratma amacını
taşımaktadır"
104-105).
yıllarla birlikte, radyo ve televizyonda gece yayınlarına geçilmiş, ticari reklamların
sızmasına uygun olmayan zaman ve mekân kavramı ortadan kalkmıştır, Sözü edilen
dönemde, televizyon programlarında ve yayınlanan reklamlarda tüketimle tanımlanan
orta sınıf yaşam biçimleri öne
yasallaşması bağlamında, yarışma
programları
birlikte pek çok televizyon programı, malların böl ve kolayca ulaşılabilir
olduğu yanılsamasını
Televizyonda bedava verilen mallar ve hizmetler, ev
kadınları tarafından sevinç çığlıkları atılarak
Tekelleşmiş bir kültür ortamını
evlerin
taşıyan televizyon, tüketim mallarını gündelik yaşamı
tutan
ve hayal nesneleri olarak sunmaya başlamıştır (Ewen,
Kitle
araçları aracılığıyla sunulan yaşam biçiminde, erkeklerden metalaşmış
dünyanın emirlerini çalışarak yerine getirmeleri beklenirken; kadınlar ve çocuklar
döneminin gözde müşterileri haline getirilmiştir. Tanımlanan bu dünyada, "ev
yaşamı, erkekler
çalışma dünyasından uzaklaşmayı gösterirken; kadınlar ve çocuklar
ev, tüketim kurallarına göre yaşanması gereken bir yerdir, Toplumsal yaşamın
tekelleşmiş çeşitlemesini dolayımlayan rekabet ve
türünden unsurlar,
kültür endüstrisine teslim
bireyler arasında birer araç olarak kullanılmıştır"
Özetle fordist dönemin tüketimi eğilimlerine bakıldığında, öncelikle tüketim kitleseldir ve
otomobil, dayanıklı tüketim malları gibi oldukça maddi şeyler tüketilmektedir, Sosyolojik
olarak fordist dönemin tüketim grupları sınıf, cinsiyet, yaş gibi geniş demografik değişken-
edilmiş ve temel tüketim birimi
aile olmuştur (Slater,
5. Üçüncü Dönem: Post-fordist Dönemde Tüketim Kültürü ve Yaşam Tarzları
Post-fordist Üretim Tarzı ve Yeni Bir Toplum Modeli
Savaş sonrası düzen,
ekonomik yeniden yapılanmasıyla tam
refah
devletinin kurumlarını pekiştiren sosyal demokrat reformlara popüler yönelişin ortak etk­
isiyle yaratılmıştı, 1980'li yıllar
fordist üretim tarzından, post-fordist üretime geçişle yeni
gelişmeleri beraberinde getirmiştir"
ve Jacques,
39).
Savaş sonrası kapitalizmin büyük bir kesimi, sanayisinin merkezinde yatan seri
temlerini
Yeni dünya
ekonominin sınai kalbi post-fordizm adı
verilen üretim biçimini
Bu durum
seri üretimin yok
anlamına
gelmemektedir
ve Jacques,
43).
yıllarla beraber fordist üretim sisteminin özellikle yaygın olarak uygulandığı gelişmiş
kapitalist ülkelerde kitlesel üretim
ve dış pazarlarda meydana gelen ani değişikliklere
yanıt verememiş, bu durumun petrol fiyatlarındaki dalgalanmalarla birleşmesiyle de sis­
tem
tıkanıklıklar yaşanmaya başlamıştır (Piore ve
aktaran Suğur,
Kitlesel olarak üretilen mallara talebin doyması, taleplerde meydana gelen
farklılaşma, kullanılan teknolojik donanımın farklı türden üretim yapabilecek bir esnekliğe
sahip olmaması ve artan krize bağlı olarak endüstri
bozulması gibi nedenlerin
fordist sistemi olumsuz etkilediği kabul edilmektedir (Suğur,
Post-fordizm, kapitalizmin ekonomik örgütlenme ve yapılanma sorunlarıyla
bir
değişime
etmekle birlikte, daha geniş bir toplumsal, politik ve kültürel önemi
sosyal devlet anlayışının düşüşü, aynı dönemde gerçekleşmiştir.
Devletin düzenleyici güç olması düşüncesi yerini; piyasanın kendi kendini, sınır
tanımadan ve denetlenmeden düzenlemesi görüşüne
Ulus devletin küçülme­
s i , tüm dünyada bütünleşmiş tek pazar anlayışı ve bu pazarın kontrolünün artık, çokulus­
lu dev şirketlerin eline geçmesi,
olarak tanımlanan dönemin en önemli
ekonomik ve siyasal gelişmesidir,
Şayian (1995: 130-136), ulus devletin küçülerek, çokuluslu şirketlerin öne çıkmasında
sosyal refah devleti anlayışından vazgeçilmesinin yanı sıra,
teknolojileri sayesinde
artan
de sermaye lehine eşitsiz bir biçimde dağıtımından" söz etmektedir.
Dolayısıyla, post-fordist üretim tarzı, sosyal refah devleti
çöküşü, piyasanın
koşulsuz
ve çokuluslu şirketlerin yükselişini bir bütün olarak değerlendirmek
gerekmektedir,
Post-fordist üretim sisteminin egemen olduğu ve post-modern olarak nitelendirilen döne­
min (Lyon, 1994; Baudrillard,
Featherstone,
temel özellikleri
şöyledir:
"a) Enformasyon ve
sayısal
ve bilgisayar teknolojisine dayalı yeni bir
evreye girilmesi, b) Emek süreci ve yönetiminde merkezin gücünün zayıflatılması ve
esnek bir uzmanlaşmaya gidilmesi, c) Üretimin sektörler arası
ilecek şekilde düzenlenmesi ve hizmet sektörünün genişlemesi, d) Standart üretim yer­
ine, çok farklı tüketici kategorilerine göre çeşitlenmiş bir üretime geçilmesi, e)
kalifiye nitelikli ve de erkek
ağırlıklı
hizmet sektörü ve de beyaz yakalı
artmasına
olarak değişmesi, f) Özellikle esnek zamanlı ve
çalışma esasına dayalı sektörlerde
büyük ölçüde
olması ve
(göçmen
ya da yerli ancak
sınıf etnik grup üyelerinden
meydana gelmesi), g) Yeni
piyasalarının küreselleşmesi, h) Tüketimin giderek
artan bir biçimde özel
gelmesi ve bireyselleştirilmesi, i) Kültürel alanda
artması ve
alanında düzenlemenin
Morley
ve
50-56;
94).
Kısaca, vurgulanan bu yeni dönemin ekonomik karakteristikleri
olarak
Post-fordist örgütlenme biçimi,
bu özellikleriyle
ucuz, farklılaşmış ve bunun peşi sıra gelen aşırı bir tüketim olgusunu da beraberinde
getirmektedir. Aşırı üretimin kaçınılmaz olarak aşırı tüketimi
ve bunun da bir
endüstri halini
belirtmek yanlış olmayacaktır (Konyar, 2000:
Post-fordist üretim
birlikte aşırı boyutlara ulaşan üretim, aşırı bir tüketimi de
zorunlu kılarken, bu aşırı tüketimin gerçekleşebilmesi
belli
bir mekaniz­
manın varlığı zorunlu hale gelmiştir (Konyar, 2000). Her ne kadar Ritzer
Amerika
Birleşik Devletleri'nden yola çıkarak kaleme aldığı Toplumun
adlı
çalışmasında, bu mekanizmayı oluşturan
verimlilik, öngörülebilirlik,
denetim
olarak sıralasa da; bu özelliklerin
edildiği gibi
ya da
post-fordist üretim sistemini nitelemediğini vurgulamaktadır.
Ritzer'e (1998:
göre günümüz post-modern toplumu, modern atasından büyük
ölçüde farklı olmasına karşın, önemli bir sürekliliği de beraberinde taşımaktadır. Toplumun
McDonaldlaştırılması, hiçbir şekilde yok olma ve yerini yeni, post-modern biçimlere
bırakma belirtisi göstermemektedir.
diğer şeylerin yanı sıra aşırı katı
yapılar üreten, son derece akılcı, modern bir olgudur. Dolayısıyla McDonaldlaştırma, bu
tür modern olguların hızla yok
post-modern bir topluma geçildiği savının
Bununla birlikte,
sistemler modern öğelerin yanı sıra,
çok postmodern özellik de sergilemektedir. Bir başka deyişle,
dünya hem
hem de post-moderniteyi göstermektedir
Bu konuda, Ritzer
arasında hiçbir ayrı dönem olmadığı yo­
lunda Fredric Jameson'un düşüncelerine başvurmaktadır. Jameson
şimdi
aşamasında olan kapitalizmin modern bir olgu olarak günümüz dünyasına egemen
olduğunu
sürmektedir. Marksist tavrını sürdüren Jameson, bir yandan da kapitalizmin
yeni bir kültürel mantık
geliştirdiğini vurgulamaktadır, Bir başka deyişle,
kültürel mantığın değişmiş olmasına karşın, temel ekonomik yapı kapitalizmin erken
biçimleriyle tutarlıdır,
hâlâ moderndir. Kapitalizmin son aşaması, "sermayenin
şimdiye kadar
alanlara şaşılacak derecede yayılmasını"
Jameson bu yayılmayı, Marksist kuramla tutarlı bulmakta ve daha da saf bir kapitalizm
biçimi yaratan bir yayılma olarak görmektedir. Jameson'a göre modern kapitalizmin
anahtarı, çokuluslu karakteri ve çokuluslu şirketlerin
dönüştürülen ürün yelpazesi­
ni büyük oranda genişletmiş olmasıdır,
kültürle
estetik öğeler
bile kapitalist pazarda alınıp satılabilecek metalara dönüştürülmüştür.
Bu noktada Ritzer
Jameson'un ortaya attığı düşüncelerle paralellikler kurarak
modern dönemin özelliklerini
sürerek, geç
hakemli
kültürel
ortaya çıkan dönüşümlerin (post-modern özelliklerin) toplumun
uygun
belirtmektedir.
Bununla birlikte, bürokrasiler, bilimsel yönetim ve montaj bandı gibi öncellerden oluşan
seri üretim biçiminin özelliklerini oluşturan bu
(verimlilik, öngörülebilirlik, hesapla­
ve denetim) günümüzde giderek toplumun her alanına yayılmakta; tüketimin
bürokrasi, eğitim,
ve özellikle
dünyası gibi toplumun
alanlarında da
bu
uygulanmaktadır (Ritzer,
Jameson'un (1990)
kapitalizmin kültürel mantığı" olarak nitelendirdiği sözü edilen
dönemde, kapitalizmin
krizi tüketimi merkeze alarak
kabul gören bir
tespittir.
yıllardan
Keynesci politikalar terk edilmiş,
sağ" politikalara
geçilmiştir. Urry
bu süreci, örgütlü kapitalizmden örgütsüz kapitalizme geçiş olarak
nitelendirmektedir. Aynı süreç,
ve Jacques (1995) tarafından radikal bir dönüşüm
olarak görülüp yeni zamanlar olarak
Daha genel olarak, postfordist dönem, post-modern kültürle
geçen bir olgu olarak düşünülmektedir.
Enformasyonun, medya ve göstergelerin hâkim
toplumsal yapının açıklan­
masında yaşam tarzlarının belirleyici hale
ve yeni orta sınıfların
günde­
lik yaşam pratiklerinde
tüketimin üretim karşısında ayrıcalıklı hale geldiği post-modern
kültür post-fordist üretim tarzı
yakından
(Slater,
5.2. Post-fordist Dönemde Yaşam Tarzları ve Yükselen Yeni Orta Sınıf
Kapitalizm, dünyada egemen üretim ve tüketim modeli olmaya devam etmektedir.
Kapitalizmin
oluşan değişimlere bakılırsa, yirminci yüzyılın son
yılında
oluşmuş önemli değişiklikleri saptamak
Bu değişimler, yeni bir evreye -postmodernizme- geçişi oluşturmak şeklinde özetlenmektedir. Jameson (1983:
bu yeni
evreye
şu tespitlerde bulunmaktadır:
kavramıdır,
kere modernizasyon, postendüstriyel toplum,
toplumu, medya toplumu, görüntü toplumu veya çoku­
luslu kapitalizm olarak adlandırılan toplumlarda görevi, yeni resmi kültür özelliklerinin
ortaya çıkışını, yeni bir sosyal yaşam tarzı ve ekonomik düzenin ortaya çıkışı
Bu yeni kapitalizm döneminin ABD'de
sonu
başında yaşanan, savaş sonrası patlama
Post-modernite kavramı, kapitalizmin dönemselleştirilmesi
bir evreyi çağrıştırmak­
Bu yeni evrenin en önemli
ekonomik, toplumsal ve kültürel süreç olarak
tüketime
bir hareketlenmeyi kapsaması ve kapitalizmin etkisinin, çokuluslu şirketler
aracılığıyla küreselleşme çerçevesinde giderek daha evrensel bir hale
(Bocock,
84). Artık, endüstriyel ve ticari süreçler küresel bir boyutta
maddi kültürün tüm sonuçları
sınırlarını aşmaktadır. Böylece lüks tüketim
malları çok uzaklara ulaşabilmekte ve tüketim küresel bir boyut kazanmaktadır.
"Geç kapitalist dönem" ya da "yeni tüketici toplumu" gibi kavramlarla
edilen
zaman dilimindeki toplumlarda yaşam tarzları ön plandadır (Featherstone, 1996).
Davidson'a
66) göre, yaşam tarzı bir meta haline gelmiştir. Chaney (1999:
yaşam tarzı kavramını şu şekilde açıklamaktadır:
tarzları,
birbirinden farklı kılan davranış
tarzları,
neler yaptıklarını ve bunu yapmanın kendileri ve başkaları için ne anlama
anlatmaya yardımcı
yaşam tarzları kültürel yapılara
olmakla birlikte, her biri bir biçim, bir tavır ve bir gruba ait bazı eşyaları, yerleri ve
zamanları kullanış şeklidir."
Öte yandan, Featherstone
41)
yaşam tarzı kavramını,
kimsenin bedeni,
giysileri, konuşması, boş zamanı kullanma şekli, yiyecek-içecek tercihleri, ev, otomobil,
tatil seçimleri vb. gibi tüketicinin beğeni üslubunun bireysel
Yaşam tarzı,
bireyselliğini ve
tüketim tarzları olan gruplar,
tarzı
olarak
temsil etmektedir. Ancak
olarak da
Bu gruplar-
daki bireyler bazen bir toplumsal sınıfa aidiyet duyarken, bazen de başka bir toplumsal
sınıfa aidiyet duyabilmektedir" (Leiss
304).
Post-fordist dönemde sosyolojik anlamda
belirlenmesinde sınıf,
gibi fordist
dönemdeki yapısal belirleyicilerin gerilediği öne sürülmektedir. Bu yeni dönemde,
tim kitlesel değildir ve pazar
Temel tüketim birimi
bireydir. Sosyolojik olarak
tüketim grupları sınıf, cinsiyet, yaş gibi demografik değişkenlerle değil, "yaşam tarzı" grup­
ları tarafından
Post-fordizm
edilmektedir (Slater,
birlikte büyüyen hizmet sektörü -bugün dünyada çalışan nüfusun üçte
oluşturmaktadır- (Zeldin,
289)
özel sektöre bağlı hizmetliler sınıfı,
le de çokuluslu şirketlerin bünyesinde çok büyük ücretlerle çalışan "yeni orta sınıfı"
oluşturmuştur. Böylece, "beyaz yakalıların fordizmde ulusal kalkınmacı politikalarına
hizmet eden kesimi alt orta sınıf haline gelirken, uluslararası sermaye
hareket eden
kesim yeni üst orta sınıf olarak belirmektedir" (Konyar, 2000: 22). Fordist ekonomik poli­
tikaların oluşturduğu orta sınıf, bu yeni politikalar
hızla yoksullaşırken; yeni politikalar
uyumlu olan yeni orta sınıf hızla yükselmekte ve kendi kültürünü de oluşturmaya
başlamaktadır.
Bourdieu, bu yeni üst orta sınıfa yeni kültür aracıları adını vermektedir. Bourdieu'ya
370) göre toplumda yeniliklerin yayılması, yeni kültür aracıları tarafından gerçekleşti­
rilmektedir. Yeni kültür aracıları, simgesel mallar ve hizmetlerin sağlanmasıyla
Pazarlama, reklamcılık, halkla
radyo ve televizyonlardaki program
yapımcıları, sunucular, magazin muhabirleri, moda yazarları ve yardıma yönelik meslek­
ler (sosyal hizmet çalışanları, evlilik danışmanları, cinsel terapistler, diyetisyenler, oyun
önderleri vb.) yaşam karşısında bilgilendirmeye yönelik tutum gösteren yeni
tüellerdir.
63)
yeni kültür aracılarını seyredilen
avuç yıldız olarak nite­
lendirmektedir. Bu yıldızlar politika, spor, bilim ve şov dünyasından gelmekte ya da
sadece ünlü enformasyon uzmanları olarak gözlemlenmektedir. Sözü edilen yıldızların
tümü "yıldızların dünyası"nı, bir başka deyişle, dünyanın her bir köşesinde kitleler
tarafından seyredilen dünyayı, seyrediliyor olma
küresel olan dünyayı vit­
rine çıkarmaktadır. Onlar yayındayken ne söylerlerse söylesinler, bütüncül bir yaşam
tarzının mesajını, kendi yaşamlarına, kendi yaşam tarzlarına dair mesajları vermektedir.
es
KA
Yeni kültür aracıları ayrıca, arzulanan yaşam
geniş kitlelere ulaşacak tarzda
popülerleştirilmesini
Bu gruplar spor, moda, müzik ve popüler kültür gibi
yeni alanları, geçerli düşünsel analiz alanları olarak meşrulaştırmak konusunda entelekortaklık kurarlar. Bu kültür aracıları popüler kültür/yüksek kültür ekseni etrafında
dönen eski ayırımların ve simgesel hiyerarşilerin ortadan kaldırılmasına etkin bir şekilde
yardımcı olurlar, Ayrıca, post-modern toplumun getirdiği yeni kültürel yapılanmayı da
meşrulaştırarak, birer kültür girişimcisi olarak hareket ederler (Featherstone,
Öte yandan, bu üst orta sınıfın önemli
biri de, tüketici olarak yeni politika ve
değerlerin taşıyıcıları
Entelektüellerin yaşam tarzıyla özdeşleşmiş olan
toplumun bu kesiminin, çok az
ya da kültürel sermayeye sahip olmasından ötürü
bu sermayeyi edinmesi gerekir. Bundan dolayı da, yaşam karşısında
açık bir
pozisyonu vardır, Kendisini beğeni, üslup ve yaşam tarzı alanlarında bilinçli olarak
eğitmektedir (Featherstone, 1996: 153),
yandan, yeni dönemin bu üst orta sınıfı,
tüketim kültürünün hem üreticisi ya da taşıyanı olarak hem de tüketicisi olarak kapita­
lizmin toplumsal yeniden üretimini ve
yerine getirmektedir.
Özet olarak, yükselmekte olan yeni orta sınıf, küresel bir eğitim seviyesinden geçmiş
olarak küresel değerleri paylaşan, çokuluslu şirketlerin hizmet sektöründe çalışıp, bol
kazanca sahip bir yapılanma oluştururlar. Kapitalist ekonomik
temel
meydana gelen aşırı üretimin bir yandan tüketilmesini sağlamak olurken, diğer yandan
da bü tüketimin bir kültür olarak devam etmesini mümkün
Tüketim kültürünün
yaratıcısı ve uygulayıcısı olan bu kesim, kültürel değerlerin küreselleşmesinde başlıca rolü
oynayan bir aktördür (Konyar, 2000: 23). Bu anlamda, yeni üst orta sınıfın tüketici olarak
tüketim kültürünü teşvik etmesiyle ortaya çıkmaktadır (Betz,
5.3. Post-fordist Dönemde Tüketim Kültürü, Medya ve Boş Zamanlar
Post-fordist dönemde, yeni
teknolojilerinin sağladığı
çokuluslu şirketler
birbirinden farklı bölgelerde gerçekleşen üretim, yönetim
pazarlamayı bütünleştirmek­
tedir.
talepler karşısında teknolojinin de yardımıyla esnek üretim yapan
uluslu şirketler, üretim sürecinde de birden fazla
yerine getirebilen vasıflı
tercih
bu esneklik merkez, çevre ve
ortaya çıkarmıştır (Suğur,
43),
Vasıflarına göre merkezden çevreye, vasıflıdan vasıfsıza doğru sıralanan bu
çevre
az olması şirketlere, önemli bir esneklik sağlamak­
Sözü edilen
hem ücretleri düşüktür hem de
yoktur. Azgelişmiş
ülkelerde özellikle ekonomik durgunluk dönemlerinde krizin faturası çevre
bu şekilde
sınıfını bölmekte ve sermayenin
emek üzerindeki kontrolünü
Bu kontrol doğrudan değil, göreceli
özerklik stratejisine göre,
arasında beceri kutuplaşması
kurulmakta ve
sınıfının
atomizasyonunu hızlandırmaktadır (Argın, 1992a: 26),
(1989: 89) çağdaş kapitalizmin
emek süreçlerinden başlayıp hızla
toplumsal alanlara yayılan, genelde kültürün ademî merkezileşmesi özelde de bireylerin
yaşadıkları sosyal dünyaya
deneyimlerinin parçalanması olarak tanımla­
nabilecek bu
sürecine borçlu olduğunu söylemektedir,
Bireyler kendilerini ve
yaşadıkları sosyal dünyayı üretimdeki
piyasadaki
numlarından ve bu konumun atomize edici prizmasından algılamaktadırlar. Sonuçta
hem sermayenin başlattığı yeni
düzenlemeleriyle üretim sürecinde hem de tüketim
kültürünün yeni ve baskın yüzüyle piyasada tahakküm altına alınmayı gönüllü bir şekilde
kabul ederler. Bir başka deyişle,
süreci toplumda özgürleşme süreci olarak
yaşanmaktadır (Argın,
Bir parçalanma ve yabancılaşma süreci olan
özgürleşme süreci olarak
yaşanması, tüketim kültürünün 1980'li yıllarda üstlendiği yeni
oldukça
betimle­
mektedir. Dolayısıyla bugün, boş zaman kapitalizm
sadece kültürel bir hegemonya
alanı olarak değil, aynı zamanda bir birikim kaynağı olarak da gereklidir. Öncelikle,
günümüz ekonomilerinin her zaman olduğundan daha fazla tüketime
vardır ve
tüketimin artması
de boş zamana
vardır.
olarak, gelişmiş
toplumlarda bir
sürecinden bahsetmeyi haklı çıkaracak oranda
gelişen hizmet sektörünün önemli bir bölümü, giderek artan oranda boş zaman endüstrisi
haline gelmektedir (Argın,
27),
Kapitalizm günümüzde, gerçek yaşamın
saatleri dışındaki boş zamanda olduğu
gerçeğini topluma yayarak, emek süreci üzerindeki kontrolünü, boş zaman süreçleri
üzerindeki kontrolüyle tamamlamaya
Bu süreçte en önemli rolü de,
Frankfurt Okulu düşünürlerinden Adorno'nun
üzere
endüstrisi üstlen­
mektedir, Ona göre, kültür endüstrisi
gündelik yaşamın sorumluluk ve rutin­
lerinden geçici bir kurtuluş sunmakla birlikte,
kurtulmaya çalıştıkları bu dünyanın
yapısını aslında daha da güçlendirmektedir
1989: 91),
ettiği gibi, artık, boş zaman tüketim toplumunda
alma
özdeş
hale gelmiştir" ve "boş zamanlarında
yöneten mekanizmalar, aynı
çalışırken yöneten
bir ve
(Jay, 1989: 308-309), Dolayısıyla
yabancılaşma süreci, günümüzde sadece emek süreçleri
değil, aynı zamanda ve
belki de daha yoğun olarak boş zaman süreçlerinde yaşanıyor denilebilir, Üstelik buralar­
da gerçekleşen yabancılaşma bireysel düzeyde,
aksine "sıkıntılara" yol açan
sıkıntıları gideren bir süreç olarak yaşanmaktadır
Schiller, 1993),
Frankfurt Okulu üyelerinden
Marcuse (1990), tüketim kültürünün, bireyleri tüke­
time dayalı yaşam tarzlarını satın almaya zorlayan "yapay
ürettiğini ve bun­
ların bir toplumsal kontrol şekli olarak
sürmektedir.
Kitle
araçları tarafından sunulan tüketim kültürünün bireyselliği, demokrasiyi ve
toplumu tehdit etmesi Frankfurt Okulu'na mensup eleştirel toplum kuramcılarının başlıca
noktasını oluşturmaktadır, Frankfurt
tarafından yapılan
araştırmalarda; gerek reklamcılıkta gerekse medya aracılığıyla üretilen kültür
endüstrisinde saptanan standartlar çarpıcı ama bilinen, kolay ama çekici, belli bir beceri
ve ustalığın ürünü ama sade özelliklere sahiptir. Hedef, aptal ve
olarak nite­
lendirilen tüketiciye tahakküm edecek güce ulaşmak, onu dize getirmektir
Sözü edilen dönemde, tüketim endüstrisi
görülmektedir. Boş zamanın satın alınması,
boş zamanı satın almanın
alışverişten sonra
popüler konu
olmuştur, Spor tüketimlerinin görüntüleri
Tüketim endüstrisi
alışverişin
farklı biçimlerinin görüntüleri de
Postayla yapılan alışverişler, sanal
marketler, elektronik alışverişler vb,
alışveriş
çok fazla
söz edilebilir. Tüketimi arttırma yönünde olanak
mekânlarda
da
vardır, Boş zaman geçirmek amacıyla konulu parklar
Tüketim ürünlerinin satılmasını sağlayan reklamlar artmakta, ürünlerin biçiminin ve görün­
tülerinin düzenlenmesinde aşırı bir titizlik görülmektedir (Lury,
29-36; Ritzer,
165), Boş zaman olgusunun tüketim endüstrisi tarafından ele geçirilmesi, kapitalizmin ve
onun kâr etme anlayışıyla bağdaşır bir nitelik
Çünkü post-fordist topluma
geçişi başlatan süreç sadece kültürel bir dönüşüm değil; bununla birlikte, kapitalizmin
düştüğü krizden çıkmak amacıyla yapılandırdığı ve kendi bünyesinde oluşturduğu
ekonomik dinamiklerle açıklanabilecek bir gelişmedir (Mattelart,
1993).
Modern kapitalizm artık,
süreçler yerine yabancılaşmış yaşantıların
yeniden-üretim süreçlerine yönelmiştir.
bireysel düzeyde bazı olumsuz yaşantılara yol
açarken ve bu yüzden belli oranda aktif tepkinin ortaya çıkmasına neden olurken;
cisi bunları olumlu yaşantılara çevirebilmekte ve bu yüzden de pasif bir bir
yol
açmaktadır, Böylece, kapitalizm Deleuze ve Guattari'nin vurguladığı gibi, çelişki ve
bunalımları sayesinde kendini yenilemekte ve aşmaktadır (Argın, 1992a: 27; Argın, 1998:
89). Kısacası, her şeyi pazarlayan kapitalizm, şimdi artık kendi krizini de
pazarlamaktadır, Bir başka deyişle, kapitalizm bir taraftan bunalım üretirken,
taraftan da bunlara geçici çözümler
Kapitalizm boş zaman süreçlerini sermayeye dönüştürülebilir hale getirdikçe, eşdeyişle,
sermaye
yeni bir birikim kaynağı haline geldikçe, kapitalizm ve onun kültürü
zamanı da en azından çalışma kadar değerli bir yaşam alanı olarak görmeye
başlamıştır (Argın, 1992b: 36), Kapitalizm, tüm toplumsal yaşam alanlarının yaygın bir
biçimde
birlikte ortaya çıkan yoğun birikim rejimi döneminde,
emek süreçlerinden, emeğin yeniden üretim süreçlerine doğru
Aslında bu
durum, kapitalizmin başlatmış olduğu zamanın
sürecinin yeni bir evresi
olarak görülebilir, Bu evrede, boş zaman ekonomik perspektiften giderek artan oranda
bir meta olarak görülmeye başlanmıştır, Günümüzde,
donanımlar gerektiren
birçok boş zaman etkinliği, tüketicilerin sadece parası
aynı anda zamanı
de
rekabet halinde olan boş
ve kültür endüstrileri tarafından
(Goaverts,
Bir başka deyişle, kapitalizm artık,
şeyden önce kendi ekonomik
çıkarları nedeniyle herkes
daha fazla boş
noktasındadır, Ancak yine
aynı nedenlerle, bu zamanı boş bırakmaya da niyetli
Bugün kapitalist sistemin
temel hedeflerinden biri,
toplumsal mücadeleler
doğrudan teknolojik
lemeler yoluyla yaratılmış olsun her türlü boş zamanı ele
Günümüz
boş zaman süreçlerinin
altına alınmasının,
ekonomik ve siyasal olmak üzere aslında
geçmiş
temel anlamı olduğunu vurgu­
layan Argın'a
36) göre ekonomik açıdan boş zaman, kapitalizmin kesinlikle
bir zaman dilimidir. Birinci olarak, ekonomi günümüzde tüketime her
zamankinden daha fazla
duymakta ve tüketim de
daha
serbest
zamana
sahip olmasını gerektiren bir yaşam tarzı yaratmaktadır, Ya metaları satın
almak ve tüketmek ya da sadece seyretmek
boş zamana
tadır.
olarak yaratılan her toplumsal boş zaman, ekonominin özellikle hizmet ve
sektörüne ve bunu
kitle
araçlarına yeni kazanç alanları
Siyasal açıdan
boş zaman süreçleri kitleleri her türlü toplumsal sorun
karşısında kayıtsızlaştırmanın, apolitikleştirmenin ve
süreçlerinin
bir siyasal
davranış modeli üretme yönünde en önemli ve etkili araçlardan biri olarak görülmekte­
dir (Argın,
36; Schiller,
Bu anlamda, birçok boş zaman
toplumsal katılımdan çok, bir kaçış yolu haline
gelmektedir. Özetle, boş zamanın ekonomik ve siyasal anlamı, birbirlerini karşılıklı olarak
üreten bir yapı
ortaya çıkmaktadır.
Öte yandan tüketici kapitalizmi, dünyevi
(VVeber,
öneren geçmişine karşı
çıkarak, bugün artık,
tüketimi bir yaşam tarzı olarak önermektedir.
dünya nimetlerinden el etek çekip, gelecek kuşakların refahı
çalışmayı en yüce
erdem olarak sunan kapitalizmin bugünkü sloganı,
zevkleri ve konfor"dur.
Kapitalizm artık,
yakalamayı", bir başka deyişle, piyasaya sunulan meta­
lar
arzu duymayı ve elde etmeyi önermektedir (Argın,
36-37),
Kapitalizmin erken dönemlerine ait olan katı "çalışma ahlakı"
zorunlu
onun tek
ve alternatifsiz yaklaşımı olarak görülmemelidir. Bir başka deyişle, çalışmanın faydacı
boş zamanın varoluşsal
uzlaştırmaya çalışan, hatta giderek
cileri daha fazla vurgulayan yeni bir esnek "çalışma
kapitalizm
bir
düşünmek günümüz koşulları açısından yanıltıcıdır, Çünkü, mevcut
kapitalizmin artık, eski "çalışma ahlakı" yaklaşımıyla egemenliğini sürdürme şansı
kalmamıştır (Argın,
36),
(1999a: 52) da zaten, fordizmden post-fordizme geçişi "çalışma
"tüketim
geçiş olarak yorumlamaktadır,
(1999a: 133-134) göre,
kapitalizmin yeni endüstriyel örgütlenmesi ve buna eşlik eden politikalar, "yeni
ortaya çıkarmıştır, Endüstri alanında kullanılan teknolojiler sayesinde emek arzının
düşmesinin yol açtığı
emeğin örgütsüz olmasının ücretler üzerindeki olumsuz etkisi,
gelişmiş ülke
coğrafi sınırları aşarak yatırımlarını özellikle gelişmekte olan
ülkelerdeki ucuz
yöneltmeleri, sosyal refah devleti uygulamalarının kaldırılarak
sağlık, eğitim vb. hizmetlerin özelleştirilmesi gibi politikalar toplumlardaki sınıflararası uçu­
rumun büyümesine neden olmuştur. Bu durum
tüketim kültürü tarafından sunulan
ürünleri "(sadece) arzulayanla, arzularını doyuran arasındaki uçurumu derinleştirmekte­
dir. Arzularını doyuramayanlar da her gün, arzularını doyuranların
göz kamaştırıcı
manzaraya
bırakılmaktadır" (Bauman,
60).
Bugünün tüketim toplumlarında medya kanalları, oluşturulan tüketim kültürünün geniş
aktarılmasında önemli unsurların başında gelmektedir, Tüketim kültürünün
yayılmasını sağlayan pek çok yeni oluşum söz konusu olmakla birlikte, medya, tüketim
en temel yaratıcısı konumundadır (Schiller,
Konyar, 2000: 25).
Baudrillard
geç kapitalist toplumda, elektronik kitle
araçlarının oynadıkları
role dikkat çekmektedir. Televizyon,
gerçeklik duygusunu tehdit eden bir
ve enformasyon
üretmektedir. Anlamlandırma kültürünün zaferi, göstergelerin ve
dallanıp budaklanmasının gerçek ve hayali arasındaki ayırımı
bir
dünyasına yol açmaktadır.
göre bu durum,
her
yerde, estetik bir gerçeklik sanrısında yaşamakta
anlamına gelmektedir.
"Toplumsalın ölümü,
yitirilişi,
duyulan bir nostaljiye neden olmaktadır:
Gerçek
gerçek
gerçek seksten büyülenme ve vahim bir
şekilde bunların peşinden koşma" (Featherstone,
Benzer şekilde, Gianni Vattimo da günümüzde
ve
dünyasının, kitle
araçlarının fantazmagoryasının hüküm sürdüğünü ve dünyanın
çoğalmasının
"gerçeklik duygumuzu" yitirmemize neden olduğunu söylemektedir.
göre
yitirilmesi ve gerçeklik
erozyona uğraması post-modern dünyayı belir­
leyici özelliklerdir
195). Robins'e
göre
bu durum, modern
dünyanın şok edici ve yıpratıcı
kaçıp bir yerlere sığınma arzusunu
yansıtmaktadır,
Robins
leştirilenin,
"medya tüketimiyle ve özellikle televizyon program türleriyle gerçek­
açısından sanal bir gerçeklik olduğunu
Sanal
eğlence ve gerilimi, rahatlık ve güvenlik
biraraya
getirmesinden
Bu zevk, tüketimle ortak yüzeyde olmanın,
le karşılıklı etkileşim
olmanın zevkidir. Bir anlamda, sınırsız tüketimin zevkidir.
Günümüzde medya bu anlamda göstergelerin tüketilmesine yönelik öncü rolü
üstlenirken; tüketime sunulan ürünlerin gerçek
çok sosyal bir
taşıyor gibi
gözükmesine, bir simülasyon
gösterilmesine yol açmaktadır. Artık, ürünler farklı bir
zaman ve mekân boyutunu simgeler hale gelmiştir. Üretilen ürünlerin çok
ve bi­
reye yönelik farklılığı getirmeleri karşısında, seçim yapmanın
hale gelmesi de söz
konusudur. Ürünlerin seçimi, bir yaşam tarzı haline getirilmekte ve seçkin bir yaşam tarzı
sürekli vurgulanmaktadır (Lury,
29-36).
Yapılan pek çok
hemen hemen bütün toplumlarda, boş zaman etkinliklerinin
artan bir biçimde "ev merkezli" hale
ve başta televizyon olmak üzere medyanın
güdümüne girdiğini göstermektedir. Kapitalizmin
böylece boş zamanlarında
evde oturup, ellerindeki alet
kanalı seçme olanağı sunarak, "uzaktan
kumandalı bir özgürlük alanı" yaratmış
söz edilebilir. Bu nedenle,
günümüzde kapitalizme karşı mücadele, emek süreçlerinin radikal eleştirisi kadar, belki
de daha fazla "boş zaman" süreçlerinin ve tüketim kültürünün radikal eleştirisini de
mek zorundadır. Dolayısıyla eleştirel kuram, kapitalizmin
boşaltarak kendi kültürel
hegemonyasını kurduğu ya da kurmaya çalıştığı
süreçlerine, alternatif ola­
bilecek "serbest zaman" süreçleri tasarlamak
(Argın, 1992a: 27-28).
Öte yandan, medyanın güçlü bir örgütlenme
topluma girdiği ve geleneksel kültüre
göre çok daha etkin
bir yapılanma
bulunduğu düşünülürse, tüketim
ve kabulünün kitleler tarafından
denli kolay ve çabuk olacağı
görülmektedir. Bu kültürün temelinde, bireysel yeteneklerin serbestçe gelişmesi, geliştir­
ilmesi, kişisel tercih ortamının yaratılması gibi sürekli bireyi yücelten söylemler vardır. Bu
söylemlerin gerisinde yatan olgu
kitlelerin satın aldıkları ürünlerin arkasında gösterilen
sembollere, olduğu varsayılan değerlere ya da bu ürünle birlikte oluşturulan kimliklere
bağımlı hale getirmektir
155).
Tüketim
sahip
yaşamın olumlu yanlarından biri olmasına karşın,
günümüz modern toplumlarında bu durum, tüketimde geri kalmamanın,
ve
başarının ölçütü olarak kullanılmaktadır. Böylece, yönlendirilmiş tüketime açılma daha
mutlu, daha eşit ve daha özgür bir toplum yaşamının oluşturulabilmesi amacıyla
kullanılamamaktadır. Aksine modern toplumlarda tüketim, siyasal yaşama etkin bireyler
olarak katılabilme
kültürel alanda zenginleşmeyi engelleyen bir araç olarak
olanı
tüketimin bu yeni anlamının bireyin çalışma ve tüketim
çemberinden kurtulamamasına, bir başka deyişle, tükettiği ölçüde yabancılaşmış
çalışma koşullan altında çalışmasına yol açmasıdır (Aydoğan, 2000b:
eskiden boş zamanlarında bile
sorunlarını düşünürken; günümüzde özel­
likle gelişmiş kapitalist toplumlarda, çalışırken bile boş zamanlarında kendilerine sunulan
olanakların hayalini kurar olmuşlardır (Argın,
27),
Bununla birlikte, tüketim mallarına sahip olma durumu
dayanışma kırıcı ve
(Baudrillard, 1997: 96), Tüketim toplumunda bireycilik,
kendi
kendilerine yeterli olabilecekleri ve olmaları gerektiği mitini güçlendirmektedir,
sadece kendine güvenmelidir, Bu durum
her zaman
koşulların
dışında kalmaya zorlamaktadır (Leadbeater,
Günümüzde üretim
tüketim eylemi arasında dikkate değer bir farklılık bulunmaktadır,
Üretim kolektif bir çaba olup,
üreticilerin
ve eylemcilerin koordiTüketim
tamamen bireysel,
her zaman özel ve hiç
de ortak olmayan bir duyum olan arzuyu dindirerek ve tahrik ederek yerine getirilen bir
faaliyettir
1999a: 49).
Tüketim kültürü
artık,
boyu sürecekleri kolektif bir projenin parçası
olma ya da
peşinde koşmak yerine; kısa dönemli bir tür hesaplı hedonizm avan­
tajından yararlanma peşinde koştukları, görece sığ bir dünyanın verilmesi söz konusu
olmaktadır"
1995: 102),
biricik yaşam tarzı olarak önererek narsist bir
kışkırtan
tüketim kültürü, toplumsal sınıfların yapısal temellerini yok edememiştir. Ancak,
gündelik yaşamlarını ve kendilerini algılayış biçimlerini önemli ölçüde değiştirmiştir, Doğal
olarak bu durum,
sorunlarını
merkezli olmaktan çıkararak, çok daha geniş
bir toplumsal alana
Bu konuda, kitle
araçları
merkezi bir rol oyna­
maktadır,
Günümüzde küreselleşen medya ve reklamcılık sektörleri, tüketim kültürünün en etkin
aktarıcısı
Medya kurumları küreselleştikçe ve medya mülkiyetinde artan
yoğunlaşma küresel sermayeye dayandıkça, medya
olarak çokuluslu ser­
mayenin çıkarlarını yeniden üreten bir yayıncılık anlayışına yönelmiştir. Morley ve Robins
küresel medya şirketleri
ulusal toplulukların eski sınırlarının ve engellerinin
yıkılmasının zorunlu olduğunu belirterek; görsel-işitsel alanların, uluslararası tüketim
kültürünün daha küresel
temelinde yeniden düzenlendiğini belirtmektedir.
Ne var ki, Morley ve
göre, uluslararası şirketler bir ülkenin
tama­
men yok edemeyeceklerini bildikleri
yerel ve özgün olandan seslenir. Dolayısıyla,
küreselleşme olgusu, tüketim kültürünün Batı dışı toplumlarda hızla yaygınlaşmasına ve
"yerel"
eklemlenerek benimsenmesine neden olmuştur.
(2002) gelişmekte
olan ülkelerde, tüketim kültürünün "Batılılaşma", "çağdaşlaşma" gibi değerlerle sunul­
duğunu ve
bu şekilde
etmektedir. Yoo (2003:
da,
Güney Kore'de tüketim kültürüyle gelen yaşam tarzlarının Konfüçyusculuk değerlerinden
çok,
yaşam tarzlarını sunduğunu belirtmektedir.
Çin'de,
kentlerde
Batı tarzı lüks
tüketiminin hızla artış
vurgulamaktadır (Sklair,
aktaran Erol, 2004: 48).
Özetle, Batı dışı toplumlardaki tüketim kültürünün ve onun
tarzlarının
yaygınlaşmasında, daha önce
gibi, küresel medya şirketleri ve küresel ser­
mayeye eklemlenmiş yerel sermayelerin sahip oldukları kitle
araçlarının önemli bir
yeniden üretim rolüne sahip olduğu düşünülmektedir.
6. Türkiye'de Tüketim Kültürü ve Yaşam Tarzlarının Medyadaki Yansımaları
Türkiye'de bugünkü medya ortamı, magazinleşen söylemiyle ve
sürekli olarak
tüketime yönlendiren bir çerçeve sunmaktadır. Tüketimi kültürel dizgelere otur­
tan kitle
araçları, kendi kültürünün de tüketime bağlı olarak kavranmasını
mümkün kılmada önemli bir role sahiptir. Büyük çoğunluğunun, varlığını tüketim kültürü
dizgelerine borçlu
kitle
araçları, ekonominin genel
ekseninde hareket etmeyi tercih etmektedir.
Medyanın bu anlamda
misyon, magazinleşen program
önplana
çıkarılan reklamlar aracılığıyla ürün
müşteriyi buluşturarak, sermaye sahibine satış
sağlamaktır.
Kitle
alanında yaşanan mülkiyet yoğunlaşması, tekelleşme ve ticarileşme
medyanın toplumdaki yeri açısından yeni sorgulamaları da beraberinde getirmiştir.
Kaya'ya
28) göre, kitle
alanında yaşanan ticarileşme süreci, bir taraftan
"sansasyonalizm" olarak adlandırılan olguyu pekiştirirken;
yandan da medya
ortamında zaten varolan magazinleşme olgusunun yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bu
durum da doğal olarak, medyanın "kamusal yarar", "toplumsal sorumluluk" anlayışı ve
"gazetecilik meslek
önemli tartışmaların
yol açmıştır.
Kapitalizmin temel dinamikleri göz önünde
ekonomik açıdan boş
zaman, kapitalizmin kesinlikle vazgeçemeyeceği bir zaman dilimi haline gelmiştir. Siyasal
açıdan
boş zaman süreci, kitleleri her türlü toplumsal sorun karşısında
ve
süreçlerinin yaşandığı bir siyasal davranış
modeli üretme yönünde en önemli ve etkili araçlardan biri olarak görülmektedir (Argın,
1992b: 36;
30-31). Bu çerçevede, birçok boş zaman
toplumsal
katılımdan çok, bir kaçış yolu haline
Kısacası, boş zamanın ekonomik ve
siyasal anlamı birbirlerini karşılıklı olarak üreten bir yapı
ortaya çıkmaktadır.
Bu anlamda kapitalist sistem, kendi özendirme mekanizmalarını kullanarak, krize
düşmeden gelişmesini sürdürebilmek ve belli zamanlarda yaşadığı çelişkilerden kurtula­
bilmek
tüketim kalıplarını etkileyerek gündelik yaşam üzerinde sürekli bir değişim
yaratmaya çalışmıştır (Tekeli, 2000: 56-57),
Tüketim olgusunun bir yaşam tarzına dönüşmesinde ve yeni yaşam tarzlarının "geç ka­
pitalizmin kültürel mantığı" çerçevesinde bireylere sunulmasında kitle
araçları
merkezi bir rol
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde medya
geniş kitleler mümkün olduğunca tüketici olmaya
edilmekte ve tüketim alışkanlıkları
kazandırılmaktadır. Medyanın buradaki temel amacı,
temel gereksinimlerini
karşılayacak ürünleri sağlamaktan öte; onlara tüketim ürünleri
birlikte verilen
le
kimlikler sunmak ve bu yapay kimliklerin satın alınmasını sağlamaktır.
Betz'e
göre medya, özellikle orta ve yeni orta-üst sınıfa yönelik yayınlarında yer
verdikleri yıldızların ya da yıldızlaşma yolunda çaba harcayan kişilerin (şarkıcılar, manken­
ler, artistler, futbolcular vb.) tüketime yönelik yaşam tarzlarının sunumuyla, tüketim
kültürünü teşvik etmektedir.
Kaldı ki, ticari medya,
bir tüketici/müşteri gibi görme eğiliminde
başka alanlarda tüketim değerlerini benimseme fırsatı bulamamış olan
medya
karşısında bu şansı
Türkiye'deki
bir yandan kültürel açıdan dünya
uyum sağlarken; diğer yandan yaşadığı mekânlar, kazandığı para, çalıştığı
ve tükete­
bildiği mallar açısından bu kadar esnek ve zengin bir dünyanın
(Aksoy, 1993: 14).
Türkiye'deki medya ortamına ve
tüketim kültürüne yönelik motifler
sadece reklamlar aracılığıyla değil, çapraz tekelleşme sonucunda
birbirine
benzeşen popüler televizyon
yazılı basın yayıncılığı aracılığıyla da kitlelere aktarılmak­
tadır. Popüler yayıncılık anlayışını benimsemiş medya
homojenleşme ve
magazinleşmenin en önemli nedenlerinden biri, çapraz promosyona
veren ve
kâr maksimizasyonunu öncelikli hedef kılan medya mülkiyetine
yeni sahiplik
yapısıdır, Medya ortamını şekillendiren bu tablo, kapitalist kültürü toplumda etkin hale
getirmekte ve medya
yaşanan magazinleşme eğilimlerinin gösterenlerini de
Bu durum
hem
toplumsal sorunlara olan kayıtsızlığını, bir
başka deyişle,
katılımının azalmasını gündeme getirmekte hem
de toplumsal sorumluluk ve kamu yararı nosyonunu gereğince yerine getirip/getirmediği
yönünde bir tartışmaya yol açmaktadır.
Bu bağlamda haftalık ve aylık magazin dergileri, tirajı yüksek gazetelerin hafta
sonlarında
olarak yayımladıkları ücret
satışa sunulan magazin ekleri,
habere benzer
özellikler taşıyan ve hatta haber kavramı
bu tür
dahil edilebilecek tartışma ve aktüalite programları, reality showlar ve paparazzi
programları belli konuları gündemde tutmaları, tartışma biçimlerini kurma ve
sınırlandırmaları, hangi tür davranışların suç ve kültürel olarak sorunlu davranışlar
olduğuna
getirdikleri tanımlama biçimleri
siyasi kültür
ele alınabilecek
metinlere dönüşmektedir
14),
Türkiye'de bürokratik mekanizmaların haberdan
yansıdığı TRT'nin yayıncılık anlayışının karşısına yeni tür ve
kanalları,
kadar bütün programlara
çıkan ticari televizyon
edildiğinin aksine çoğulcu ve demokratik bir alterhatif yayıncılığı oluştura­
Pek çok Amerikan televizyonundan alınarak yerelleştirilen soap opera, real­
ity show,
(durum komedileri) vb. formatlar
kültürel çeşitlenmenin
değil, egemen tüketim kültürünün ve yaşam tarzlarının yeniden üretilmesinin araçları
olmuşlardır (Adaklı,
Ayrıca,
kavramı genişletilerek
ve ekonomik çıkarlarla bütünleşen
siyasal söylemler sorgulanmaya başlandığında reklamlardan magazin dergilerine,
pembe ve polisiye dizilerden
yarışmalardan paparazzi programlarına
uzanan farklı medya
toplumsal
yeniden kurulduğu ve egemen
söylemlerin önplana çıktığı gözlemlenmektedir.
Sözü edilen bu programlar ve reklamlar, bir yandan
tüketim kültürü alışkanlıkları
konumlandırırken, diğer yandan tüm medya metinlerinde egemen söylemlerin
temsili önplana çıkmaktadır. Bu söylemler, kimi zaman modern bir tüketim kültürünün
söylemleri; kimi zaman da daha geleneksel ataerkil söylemler
Medyanın
çoğunlukta olanı temsil ettiği, bu
farklılıkları törpüleyip, azınlıkta kalan
görüşleri dışlayarak,
medyası olmaktan
Bir anlamda, medya
azınlığın çıkarlarını çoğunluğun çıkarlarına dönüştürürken, çoğunluğu temsil
yanılsaması yaratmaktadır
1999:
Farklılıklara seslenmek, farklı beğenilere televizyon programlarıyla ya da gazete
yönelmek yerine, her program türünde ya da gazete
ortak payda
mümkün olduğu kadar çok
ekran başına çekmek ya da okura gazeteyi satın
aldırtmak olmaktadır. Son aşamada belirleyici olan reklam gelirlerini düşürmeme kaygısı
taşıyan ticari televizyon kanalları ve gazeteler, varolan tekelleşme ortamının da getirdiği
avantajla reklam pastasından alınan payı arttırmaya yönelmektedir. Bu durum, bir yan­
dan kısa dönem kârlılığı korumak açısından
yandan bu tarz bir yayın
politikası, pazarda özel bir girişim olarak varlığını meşrulaştıran medyanın uzun dönem
çıkarlarına da hizmet etmektedir. Bu sürecin sonunda, medya metinlerinde çeşitlilik ve
farklılığın yerine bir benzeşme ve homojenleşme ortaya çıkmaktadır. Benzer programlar,
farklı kanallarda hemen hemen aynı zaman diliminde yayınlanırken, benzer
haberler de farklı gazetelerin sayfalarında kendilerine yer bulmaktadır.
Özetle, 1980'li yıllarla birlikte Türkiye'de -küreselleşme sürecinin de etkisiyle- yaşanan
dönüşüm ve yeni sağ politikaların kitle
alanındaki yansımaları, medya
ekonomi politiği ve medya
şekillenmesi üzerinde önemli etkileri olmuştur.
Türkiye'de artık,
yarar" fikri
edilmekte
medya büyük bir hızla tüketim
ekonomisinin kalıplarına göre küresel düzeyde
Bu yeni düzende
ciler birer yurttaştan çok, tüketici konumuna
Bir başka deyişle, medya,
pazar kurallarının gücüne teslim edilirken; kültürel ve birleştirici endişeler yerini, artık,
sadi kaygılara bırakmaktadır.
7. Sonuç
Tüketim kültürünün kapitalizmin kültürü olduğu, bütün tartışmaların önkabulüdür.
Kapitalist sistem, sermaye birikim
modeline uygun olarak her
dönemde farklı özellikleri
barındıran bir tüketim kültürü yaratmıştır.
Tüketim kültürünün
aşaması olarak değerlendirilen çağdaş kapitalizmin kökenlerinin
oluştuğu dönemde, sistem
gerekli olan sermaye birikiminin tamamlanması
üre­
timin artışına uygun olarak
çerçevesinde bir tüketim, tasarruf ve
bir
yaşam hâkim olmuştur.
Modern dönemin başında
tüketim kültürü ve yaşam tarzlarının,
temel
gereksinimlerinin ötesinde; yaşamları
önemli bir rol oynadığı, toplumsal kimlik
ve sosyal grubu ayırt etme açısından bir gösterge olarak ortdya
gözlemlenmekte­
dir. Bu dönemde fabrikalarda üretilen mallar orta sınıfın evlerine girmeye başlamış, üst
sınıfların yaşam biçimi olan bazı göstergeler, kentli orta sınıfın kendisini
göstergelere dönüşmüştür.
yıllardaki kapitalist üretim modeli, üretimin standartlaşması, kitlesel üretim ve buna
olarak kitlesel tüketimi
fordist üretim tarzı olarak belirginlik kazanmıştır. Bu
dönemde kitlesel üretim, üretim fazlası tehlikesine karşı sürekli tüketimi yüksek tutmuş ve
böylece kitlesel tüketimi yönlendirmiştir. Fordist üretim modeli,
zihinsel ve kol emeğini birbirinden ayırmıştır.
Fordist dönemde sosyal devlet anlayışı uygulanıp ücretler yüksek tutularak, kitlesel tüke­
tim
Bu dönem, aynı zamanda tüketim
geçişe de
tedir. Buna paralel olarak da reklamcılığın, kitle
etmek­
araçlarının ve genel olarak
endüstrisinin tüketim pazarını geliştirme yönünde kullanıldığı bir dönem olarak
önem kazanmıştır.
Yirminci yüzyılın
birlikte
tüketim yapmaktır.
amacı gereksinimlerini gidermenin ötesinde
kimlikleri, tüketicilik ve daha çok tüketmek üzerine kurul­
muştur. Reklamı yapılan her tüketim malzemesi alınmasa bile, ona sahip olabilmek
çalışılmaktadır. Buradaki güdü gereksinim değil, anlık tatmindir. Bir başka deyişle, arzu­
ların tatminine yönelik geçici bir çözümdür. Tüketim gerçekleştikten sonra bu anlık/geçi­
ci tatmin ortadan kalkıp, yeni bir tatmin
bu dönemde
yeni bir tüketim yapmak,
çalışmasının amacını oluşturmaktadır.
Post-fordist dönem, eşdeyişle, finans piyasalarının
özel hale
tüketimin artan biçimde
hizmet sektörünün genişlediği, farklı tüketici gruplarına yönelik üretimin
gerçekleştirildiği bir evredir. Bu dönemde, küresel eğitim süzgecinden geçmiş, yüksek
gelirli yeni orta sınıf şekillenmiş ve bunlar aşırı tüketimi hedefleyen kültürün küreselleşmesi­
ni sağlayan aktörler olmuştur.
Bu dönemde temel gereksinim bir nesneye duyulan
Tüketimin,
koymak
değil, farklılaşma
belirlediği bu toplumsal yapıda;
kendi farklılıklarını ortaya
medya tarafından sunulan göstergeleri ve
tüketme yolunu be­
nimsemektedir, Bir anlamda, tüketim yapma beklentisi, tüketimden daha önemli bir hale
gelmiştir. Bu tespit, sadece gelişmiş Batı
değil, Türkiye gibi azgelişmiş ya da gelişmekte
olan ülkelerdeki toplumsal yapı ve medya
medyanın, tüketim kültürü ve yeni yaşam tarzlarının
gin
Bu
de
Türkiye'de
sunulması yönünde zen­
sahip olduğundan söz edilebilir.
kapitalist toplumlarda boş zamanın
ni karşılıklı olarak üreten bir yapı
ve siyasal anlamı, birbirleri­
ortaya çıkmaktadır diyebiliriz, Yaratılan her
toplumsal boş zaman, ekonominin özellikle hizmet ve eğlence sektörüne ve bunu
dolayımlayan kitle
araçlarına yeni kazanç alanları
Siyasal açıdan
da, boş zaman süreçleri kitleleri her türlü toplumsal sorun karşısında
ve
süreçlerinin
bir siyasal davranış modeli
üretme yönünde önemli ve etkili araçlardan biri olarak görülmektedir.
A
A
1 Fransızca'da
(düşünen gezgin) anlamını taşıyan sözcük,
(1993: 81) temel bir
kavram
ve kalabalıklar
yalnız dolaşırken, aynı zamanda çevre
düşünce üreten kişi anlamındadır, Flâneur, ayrıca
ve kentleşmeye dair eleştirel yazının
anahtar figürüdür. Yazındc flâneur, hızla
kamusal alanın ve büyüyen on dokuzuncu yüzyıl Avrupa
kentlerini dolduranların tipik bir örneği olarak
Hayatın gelişme olarak görülen tamamen yeni
biçimlerinin temsilcisi olarak da görülebilir
5 5 ) . Kavram hakkında ayrıntılı bilgi
bakınız
1993:
(VVİlson, 1992: 54-65); (Oskay, 1982: 52-101).
2
Yeni tüketim araçları, Ritzer (2000:
tarafından tüketim katedralleri olarak tanımlanmaktadır. Tüketim
katedralleri fikri, bu ortamların tüketicileri çekmek
büyüyle karakterize edildiği, ancak
sürecinin sonucu olarak büyünün bozulmasının her z a m a n varolan bir olasılık
vurgu­
3
ortaya çıkan
tarikatından olanlara
adı verilmektedir, Bu
bin
düşünceye göre, bir Hıristiyan'ın sade ve
bir yaşantısı olmalıdır, Öte yandan,
Püriten, zenginleşmenin Tanrı
Genellikle
ve bu öğretinin
esinlenen Püritanizm,
burjuvazinin oluşmasına ve parlamentoya dayalı
rejimlerin ve liberal Protestanlığın gelişmesine katkıda bulunmuştur (Gramsci,
36).
4
Protestan
lüksün,
tem
ve
aslında kapitalist girişim ruhunun bir aynasıdır.
bu yaklaşım, servet birikimini ve
taşımaktadır
1991: 190-191).
ve
savunulduğu;
gerektiren kapitalist sis­
5
Tüketim
geçişi gösteren çarpıcı örneklerden biri de
fuarlarıdır. Bu fuarların başlangıçtaki
amacı, zamanın popüler amaçlarla kullanılması
gerekli "şeyler"i öğretecek dersler vermekti, Bu der­
slerle amaçlanan
benzeri görülmemiş bu maddi ve entelektüel gelişmenin toplumsal yararlarını
kitlelere öğretmekti.
başlayarak bu fuarlarda baskın
olmaktan çıkmış modern bil­
imin ve teknolojinin eğlendiriciliğini gösterme çabasına dönüşmüştür. Üretken araçların sergilenmesi, yerini
gittikçe artan bir biçimde
özendirmeye yönelik
bırakmıştır. Böylelikle tüketilecek meta­
lar, tüketicinin
seslenmesi bağlamında onların hayal dünyalarının birer parçası/gösterisi haline
gelmiştir
6
Meta fetişizmi, belirli nesnelerin doğa üstü özel güçler
ve bu nesnelerin
Kapitalist üretim süreci
toplumsal
nesneler arasındaki
biçiminde ortaya
çıkmasından ve
nesneler olan metaların sanki duyumlar üstü, doğa üstü özellikleri varmış
gibi bir
bırakmasıdır (Buhr ve Kosing,
Bir başka deyişle,
emeğinin ürünü olan
ların adeta özerk bir nitelik kazanarak
bir güç haline gelmesi ve
egemen olması;
metanın
etmesi gerekirken tersine,
tanrısal bir nitelik kazanan kendi ürününe
eder
hale gelmesi; eşyaya kölelik,
tapma durumudur (Demir ve Acar,
246).
7
Fordist üretim sürecini tanımlayan kitlesel üretim ve tüketim, ABD'de
arasında ortaya
çıkmış, Avrupa'da modern kapitalizm
önem kazanması
yirminci yüzyılın ortalarından önce gerçek­
leşmemiştir, Bu konuda ayrıntılı bilgi
bakınız (Bocock,
30-36). Ayrıca fordist üretim sürecinin
ve çevre ülkelerdeki gelişimi hakkında ayrıntılı bilgi
bakınız
20-33).
8
Taylorizm ve fordizm, birbirleriyle yakından
örgütlenmesi
amacı, zanaat bilgisi­
ni sistematize edip,
özgül görevlere dağıtarak emek gücünün en etkili kullanımını
Taylorizm, üretim süreçlerini
Fordizm
Taylor'un kısmen yönetim aracılığıyla yapmak
lerini mekanik araçlarla tamamlayarak, becerileri makinelere aktarmayı amaçlar. Dolayısıyla, taylorizm
fordizmi öngerektirirken; fordizm de taylorizmi
örgütlenmesi tarzlarıdır (Argın, 1992a:
Bir başka
deyişle,
bilimsel organizasyonu olarak da tanımlanabilen
veriminin arttırılması ve kâr
maksimizasyonunun sağlanması
çalışma ve dinlenme saatlerinin,
düzeni ve
bilimsel
ölçütlere göre
savunan görüştür (Demir ve Acar,
56).
9
Post-fordist ekonomik üretim sisteminin özellikle
sonrasında netleşmeye başlayan önemli ve global
ölçekli bazı siyasal ve kültürel sonuçları olmuştur, Bunlardan birisi, kapitalist dünyanın ABD
tan çıkarak, çok merkezli bir hale gelmesidir. Bu merkezler; A B D , Avrupa
üyeleri, Japonya ve Güney
Pasifik ülkeleridir (Özkan, 1991: 24-30). Yeni dünya düzeninin şekillenmesinde önemli rol oynayan bu
ülkelerin benimsedikleri bir
nokta da şu olmuştur: Yeni dönemin ekonomik zorunlulukları mal ve
hizmetler ile sermayenin serbestçe dolaşımını
uluslararası kapitalizmin artık
sınırlarına, dolayısıyla siyasal bir form olarak
büyük ölçüde kalmamıştır
1995).
Yeni dünya düzenine
son bir özellik
yirminci yüzyılın
yarısıyla birlikte başlayan,
sonra özellikle de "Sosyalist Blok" dağıldıktan sonra hızlanan süreç, dünyanın ekonomik, politik ve kültürel
olarak küreselleşme sürecidir
78).
10 Verimlilik, tüketiciye tüketmesi gereken ürünü elde etmenin "kendisine
en
söylenmesi; öngörülebilirlik, ürün ve hizmetlerin her zaman ve her yerde aynı
A KA
edilmesi
tüketicinin elde
ürünün uluslararası standardından emin olarak,
güvenle o ürünü satın alabilmesi;
ürünlerin miktarı ve sunulan
kastedilmektedir.
Eşdeyişle, tüketici elde
ürüne ne kadar hızlı ve ne miktarda sahip olabilecektir.
unsuru
ine
teknolojiyi geçirerek yapılan
tüketimin eksiksiz yapılabilmesi
uygulanan
Bu konuda daha ayrıntılı bilgi
bakınız (Ritzer, 1998: 69-178).
Bu konudaki ortaklıklara
daha ayrıntılı bilgi
(Jameson,
(Argın,
bakınız (Ritzer, 1998: 226-232 ve
12 Post-fordist üretim tarzının temel özelliklerine ve gelişim çizgisine yönelik daha ayrıntılı bilgi
1997:
(Murray, 1995: 46-62); (Argın, 1992a: 16-29),
2000);
bakınız
Kültür endüstrileri, esas olarak kültürel alan
etkinlik gösteren kitap, gazete ve dergi
film,
müzik, televizyon,
reklam endüstrileri veya ticari organizasyonlar çerçevesinde sponsorluklar gibi
kurumlardan
14 Daha ayrıntılı bilgi
bakınız (Goaverts,
Serbest zaman (leisure time), zamanın boş kalışı ya da düzenli çalışmadan arta kalan zaman değil; çok
çalışmanın ve
geçirilen zamanın dışında kalan zamandır, Boş zaman (free time)
kazanç
getiren çalışma bağlamındaki diğer etkinlikler kadar, serbest zamanı da
Serbest
sadece bireyin kendisi
kendisi adına
etkinlikleri
alan zamandır (Aydoğan, 2000a: 183).
bilimsel literatürde daha çok
zaman" kavramı
bu araştırmada da
serbest zaman kavramı
zaman kavramı kullanılması uygun görülmüştür.
Campbell (1989), VVeber'in kapitalizmin gelişiminde erken
merkezi rolle
temel argümanına karşı çıkmaz, ancak VVeber'in (1997) çözümlemesini yeterince
sürer. Campbell'e göre, erken Kalvenistler kurtulup kurtulamayacaklarını belirlemelerine yardımcı olacak
başarı (zengin olma)
duysa da, geç Kalvenistler zevklerinin kanıtını aradılar, Geç
Kalvenistler "modayı takip etme ve dolayısıyla lüks mallan heyecanla tüketmeye meraklı hale geldi"
(Campbell, 1989: 153). Geç Protestan ahlakı, bilinçsizce olsa da, modern tüketicilik ruhuna yol
Campbell bu ruhu, "özerk, kendi
hedonizm" olarak tanımladı, Bu hazcı ruh, modern
kapitalizm ruhunun yanı sıra; erken Protestanlar'ın
de belirgin bir çelişki halindeydi. Ayrıca biryanılsamalar, gündüz düşleri ve
akılcı kapitalizmde merkezi bir önem
kazanmışken, romantik kapitalizmde
öneme sahiptir. Campbell'e göre romantik kapitalizm
merkezi önem taşıyan şey tüketimdir. Geç Protestan ahlakına
ayrıntılı bilgi
bakınız
(Campbell,
Burada "çapraz
kastedilmek
bir kültür endüstrisi ürününün yeniden tüketimini
çok çeşitli yolların kullanılarak, kâr maksimizasyonunu
ya da en fazla kârı elde etm­
eye dönük faaliyetler dizisidir. Büyük medya gruplarına ait televizyon kanallarının haber programlarında ya
da reklam kuşaklarında, yine aynı gruba ait gazetelerin ya da dergilerin reklamları
magazinleşen televizyon haber bültenlerinde sunulan bir haberin "detaylarının ertesi günkü gazete ya da
magazin
türünden anonslara yer verilmektedir. Böylece yeniden
tüketim mekanizması, farklı kültürel meta biçimlerinin tüketiminin sağlanması
sürekli hale getirilmektedir.
A
KAYNAKÇA
— Adaklı, Gülseren
"Yayıncılık Alanında Mülkiyet ve
Çelenk ve
Ankara:
Adaklı, Medya
D.
Türkiye'de Televizyon Yayıncılığının Dinamikleri.
Yayınevi, ss.
— Aksoy, Asu (1993). "Türk medyasını anlamak. Bir çerçeve denemesi"
—
Birikim. 47 (Mart), ss.
Sevda (1995). "Temsili Kamuoyu, Kamusal Alan, Kamusal
Mekanlar". Yayımlanmamış Doçentlik
— Alemdar, Korkmaz ve
Fakültesi,
Erdoğan (1998). Başlangıcından Günümüze
Eleştirel Bir
—
Ankara:
Kamular ve Kamusal
Kuram ve
Ankara: MY
Alice (1991). "Üçüncü Dünyada Sanayileşme". Birikim.
Selin Yılmaz-Volkan
(28), s s . 20-
33.
— Argın, Şükrü (1992a). "Kapitalist toplumda
ve
kaderi: Fordizmden
Birikim. (41),
ss. 16-29.
— Argın, Şükrü (1992b). "Boş zamanın toplumsal anlamı üzerine notlar", Birikim, (43), ss,
— Argın, Şükrü
"Tüketicinin Üretimi ve Benlik Promosyonu". Birikim.
— Aydoğan, Filiz (2000a), Medya ve Serbest Zaman.
— Aydoğan, Filiz (2000b). "Tutumluluk
ss. 87-95.
Om
Tüketim
Maltepe Üniversitesi
Fakültesi Dergisi. (1), ss.
— Baudrillard, Jean
Selected Writings.
Press.
— Baudrillard, Jean (1991), Sessiz Yığınların Gölgesinde ya da Toplumsalın Sonu.
Ayrıntı
— Baudrillard, Jean
Amerika.
Ayrıntı
— Baudrillard, Jean (1997). Tüketim Toplumu.
—
Bauman,
Keskin.
(1999a), Çalışma,
ve yeni yoksullar.
— Bauman, Zygmunt (1999b). Küreselleşme, Toplumsal
Çev.
Ayrıntı Yayınları.
Ümit
Sarmal
Abdullah Yılmaz,
Ayrıntı
Yayınları.
—
Bauman, Zygmunt (2000).
—
(1993). Pasajlar.
— Betz,
—
—
ve
Türkmen.
Ahmet Cemal.
(1992).
Bocock,
Tüketim.
— Bourdieu, Pierre (1984),
Yapı Kredi
and the Middle
(1995). "Yeni Giysi, Aydınlatılmış Vitrin".
Ayrıntı
Olcay
Culture and
(5), ss. 103-105.
Kutluk. Ankara: Dost
A
of the
of
Richard Nice,
York: Routledge and Kegan Paul.
—
Buhr, Manfred ve Alfred Kosing (1999), Bilimsel Felsefe
Veysi Bildik, (2. Baskı),
Toplumsal Dönüşüm
— Campbell,
The
— Chaney, David (1999). Yaşam
— Davidson,
(1992), The
Ethic and the Spirit of Modern
Oxford: Basil Blackwell.
Kutluk. Ankara: Dost Yayınları.
Manifesto
Times.
Routledge.
Demir, Ömer ve Mustafa Acar
(1976).
Sosyal Bilimler Sözlüğü.
of
Ağaç Yayıncılık.
USA:
Featherstone, Mike (1996),
ve Tüketim Kültürü.
Fiske, John (1989),
Mehmet Küçük.
Ayrıntı
the Popular, USA, Boston:
Goaverts, France (1989).
Trends,
and
(Der.) A.
Antonio (1997), Hapishane Defterleri.
ve Martin Jacques
Zamanlar.
ve K.
A Comperative Analysis of Free Time. London:
(1995).
Adnan
David (1997).
(Der.)
Ayrıntı Yayınları, ss,
ve Martin Jacques, Yeni
Abdullah
Durumu.
David
Yeni
Abdullah Yılmaz,
(1995). "Yeni Zamanların Anlamı",
Çehresi,
Belge
Zamanlar. Yeni Zamanlar
Politikanın Değişen Çehresi,
Politikanın
(3,
Ayrıntı Yayınları, ss.
Sungur
Metis
Theory and the Modern State. Cambridge: Polity Press.
David (1995).
Çöküşü".
Politikanın Değişen Çehresi.
Huberman,
Stuart
Abdullah
Ayrıntı Yayınları, ss,
(1991). Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla,
Ayşe (1999). "Medya, Dil,
ve Martin Jacques. Yeni Zamanlar,
Sorunu:
Murat Belge.
Çalışmalarında Medya ve Siyaset
Nasıl
(3), ss. 13-36.
Jameson, Fredric (1983).
and consumer
Essays on
Culture.
(Der.) Hal
Jameson, Fredric (1990). "Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel
Zeka, Postmodernizm.
(Der.)
Erksan.
Jay, Martin (1989), Diyalektik
Oskay.
Kaya, Raşit (1999). "Medya, Toplum, Siyaset".
Kurumlar.
The
Washington: Bay Press.
Kıyı Yayınları, ss. 59-
Ara
(Der.) Korkmaz Alemdar. Medya Gücü ve Demokratik
Afa Yayıncılık ve TÜSES Vakfı, ss. 23-32,
Douglas (1991). "Reklam ve Tüketim Kültürü",
Devrimi ve Efsanesi.
(Der. ve
Yusuf Kaplan. Enformasyon
Rey Yayınları, ss,
Kellner, Douglas (1992), "Popular Culture and the Construction of
Lash and Jonathan Friedman. Modernity and
Oxford and Cambridge: Basil Blackwell, s s . 141-177,
Konyar, Hürriyet (2000). "Tüketim Kültürünün
Lafargue, Paul (1992). Tembellik Hakkı.
Leadbeater, Charlie (1995).
1990'larda Politikanın
Willam, Stephen
and
of
Lury,
Yeni Toplumsal Kimlikler".
Vedat Günyol.
Kişiye",
Çehresi.
ve
(Der.) Scott
(6), ss.
Yayınları.
(Der.) Stuart
Abdullah
ve Martin Jacques. Yeni Zamanlar.
Ayrıntı Yayınları, ss.
Shally (1990). Social
Advertising, Persons, Products
London: Routledge.
Consumer Culture. Cambridge: Polity Press.
Lyon, David (1994).
Marcuse, Herbert
(2.
London:
Tek Boyutlu
Press.
Toplumunun
Üzerine
Aziz
Marx,
Felsefe Yazıları.
(1993).
Marx,
Murat Belge. Ankara: V Yayınları.
El Yazmaları,
Kenan
Ankara: Sol
ve Friedrich Engels (1999). Alman
(Feurbach).
Sevim Belli. (4, Baskı), Ankara: Sol
Yayınları,
Marx, Kari
(Der.) Barışta
Kenan Somer, Ahmet
Sevim Belli
Ankara: Sol
Multinational Corporations and the Control of Culture. Sussex: Harvester Press,
Morley, David ve Kevin Robins (1995), Kimlik
Ayrıntı
Yayınları,
Murray, Robin (1995), "Fordizm ve
(Der.) Stuart
Politikanın Değişen Çehresi.
Oskay,
Abdullah Yılmaz.
ve Martin Jacques. Yeni Zamanlar,
Ayrıntı Yayınları, ss. 46-62.
(1982), XIX. Yüzyıldan Günümüze Kitle
Kültürel
Ankara:
Siyasal Bilgiler
Üniversitesi Yayınları, No: 495.
Oskay,
"Popüler Kültürün Toplumsal Ortamı ve
Alemdar ve
Kaya. Kitle
Özkan,
(1991). " K u z e y i n Yeni Düzeni". Birikim. (27
J. M. ve
Üzerine".
(Der.) Korkmaz
Temel Yaklaşımlar. Ankara: Savaş Yayınları, ss. 163-206.
Temmuz), ss. 24-30.
(1984). The Second
New York: Basic B o k s " , Nadir
(1999).
"Fordizm, Postfordizm ve Ötesi". Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1 (1): 134-153, s,
Ritzer, George (1998). Toplumun McDonaldlaştırılması.
ine Bir
Şen Süer Kaya,
Toplum Yaşamının
Ayrıntı
Ritzer, George (2000). Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek.
Robins, Kevin
Görmenin Kültür ve
Şen Süer Kaya.
Liberalizm, Devlet, Hegemonya.
Schiller,
(1993). Zihin Yönlendirenler,
Sklair, Leslie
Consumerism
ve
Türk
Cevdet Cerit.
Pınar
John
Hopkins University Press.
of Consumerism
Urban China". (Ed.)
Washington,
Ayrıntı Yayınları,
Everest Yayınları.
Sociology of the Global System. Baltimore: The
"Sklair, Leslie (1997). "The
R. Neva, Frank
and the
ve David
P r e s " , Erol, Devrim Deniz (2004).
Ekleriyle Sunulan Yaşam
Ayrıntı
Nurçay
Sarıbay, Ali Yaşar (2002). "Postmodern Kapitalizm Olarak
(Der.) Fuat
Karakteri Üzer­
of
The Consumer
Türk Medyasında Yazılı Basın
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü,
Slater, Don
Storey,
John
Consumer Culture and
(2000), Popüler Kültür
Cambridge:
Kuram ve
Press,
Koray
Yayınları,
(1999). "Fordizm, Postfordizm ve Ötesi". Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi. 1 (1), ss,
134-153.
Şayian, Gencay
Tekeli,
Küreselleşme ve Devletin Yeni
(2000).
"Tarih
Yazımında
Gündelik
Yaşam
Ankara:
Kavramsal
Çerçevesi
Nasıl
(Der.) Zeynel Abidin Kızılyaprak. Tarih Yazımında Yeni Yaklaşımlar. Küreselleşme ve
Yerelleşme.
Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, ss. 42-60.
John
"Örgütlü Kapitalizmin Sonu",
Politikanın
Çehresi.
(Der.) Stuart
Abdullah Yılmaz.
VVeber, Max (1997). Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu.
(1991).
Yoo, Dongju (2003).
Kültür ve
Zeldin, Theodore
Yeni Zamanlar.
Ayrıntı Yayınları, ss.
Zeynep
of Mass Consumption".
Schudson. Rethinking Popular Culture.
VVİlson, Elizabeth
ve Martin
Californla
(Der.) Chandra Mukerji ve
Press, ss.
"Görünmez Flâneur". Birikim. (43), ss. 54-65.
Confucianism to Consumerism:
Food and
Contemporary
ss. 47-74.
Mahrem Tarihi,
Elif
Ayrıntı Yayınları.