Ocak Şubat Mart

Transkript

Ocak Şubat Mart
Sayı 08
ocak şubat mart
2011
Sofra Grup kurumsal yayınıdır.
Para ile satılmaz.
Yönetim
Abdurrahim
Albayrak
Mekan
X İstanbul
Eğitim
Akasya Koleji
Haber
Sevgililer Günü
Yöre
Karadeniz
Mutfağı
02 İçindekiler
Dergi adı
Sofra Grup
04
Yönetim
Abdurrahim
Albayrak
İmtiyaz Sahibi
Yaşar Büyükçetin
İçerenköy Mah. Yeşilvadi Sok. STFA İş Merkezi No: 3
Kat: 11 Ataşehir 34752 İstanbul
Sorumlu Müdür
Burcu Güvenç
İçerenköy Mah. Yeşilvadi Sok. STFA İş Merkezi No: 3
Kat: 11 Ataşehir 34752 İstanbul
Yayın türü
Yaygın - süreli
10
İçerik ve Tasarım Uygulama
içerik fabrikası
iletişim danışmanlık ve tic. ltd. şti.
Mekan
X İstanbul
14
Eğitim
Akasya Koleji
Kore Şehitleri Caddesi, Atılım İş Merkezi No: 28
Kat:4 Daire: 4 Zincirlikuyu/ İstanbul
Tel: 0212 356 2663
e-mail: [email protected]
web: www.icerikfabrikasi.com
Dergi yönetim yeri
İçerenköy Mah. Yeşilvadi Sok. STFA İş Merkezi No: 3
Kat: 11 Ataşehir 34752 İstanbul
Tel: 0216 578 97 14 Faks: 0216 578 98 46
e-posta: [email protected]
Renk Ayrımı ve Basım
Ömür Matbaacılık A.Ş.
Beysan Sanayi Sitesi Birlik Caddesi No:20 34524
Haramidere / İstanbul
Tel: 0212 422 76 00
18
Haber
Sevgililer Günü
”Sofra Grup” Dergisi’nin içerik ve tasarımı içerik
fabrikası iletişim danışmanlık ve tic. ltd. şti. tarafından
yaratılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası
kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Sofra
Grup” Dergisi’nde yayınlanan yazı ve fotoğrafları
yayma hakkı ve “Sofra Grup” markası ve logosu Sofra
Yemek Üretim ve Hizmet A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari
amaçlarla kullanılamaz.
28
Sağlık
Kışın formda kalın
Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş,
yorum ve tavsiyelerini içermektedir, içerik fabrikası
iletişim danışmanlık ve tic. ltd. şti. veya Sofra Yemek
Üretim ve Hizmet A.Ş., yazılarda yer alan bilgi, görüş
ve tavsiyeler nedeniyle doğabilecek maddi veya
manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir.
03
“İşimizi çok seviyoruz”
Yaşar Büyükçetin
Sofra Grup CEO
“Sofra Grup
olarak şu
anda istihdam
anlamında
Türkiye’deki
ilk 10 şirket
arasında yer
alıyoruz. Çalışan
sayımız 15 bine
yaklaştı. Bu
ülkenin yetiştirdiği
insanlar olarak,
bizim için en
büyük mutluluk
budur.”
Değerli okurlar,
Geride bıraktığımız 2010 yılında
sına girdik. Compass Group’un her
geniş çaplı kullanan tek ülkeyiz.
tüm sektörler global krizden ciddi an-
yıl düzenlediği yıllık finansal rapora
Bunu çok önemsiyoruz. Çünkü altya-
lamda etkilendi. Sofra Grup olarak
Türkiye olarak ilk defa bu yıl girdik.
pınız zayıfsa, bir yere kadar büyürsü-
çok zor ve riskli bir sektörün içinde
Bunun için tüm Sofra çalışanlarına ve
nüz. 2011’de en büyük hedefimiz,
yer aldığımızın farkındayız.
bizlerden desteklerini esirgemeyen
SAP’nin şirket içerisinde herkes tara-
tüm müşterilerimize ve tedarikçilerimi-
fından kullanılmasını sağlamak ola-
ze teşekkür ediyorum.
cak. En iyisi olmak istiyorsak bunu
İnsan hayatına direkt etki edebilecek
ender sektörlerin birinde, o kadar
başarmak zorundayız.
hassas bir iş yapıyoruz ki bunu “Canlı
Sofra olarak şu anda istihdam anla-
yayın” sözleriyle tanımlıyorum. Canlı
mında Türkiye’deki ilk 10 şirket ara-
Her zaman özveriyle çalışıyoruz ve
yayında kesinlikle hataları telafi et-
sında yer alıyoruz. Çalışan sayımız
işimizi çok seviyoruz. Yeni yılda, al-
mek mümkün olmadığından, her şey
15 bine yaklaştı. Sadece geride bı-
dığımız büyük projelerle büyümeye
titizlikle yapılıyor. Bu nedenle yaptı-
raktığımız iki yıl içerisinde 4000 ci-
ve başarılı işlere imza atmaya devam
ğımız işin ehemmiyetini iyi biliyoruz.
varında kişiyi istihdam ettik. Bu ülke-
edeceğiz. Kendimizi her gün daha
nin yetiştirdiği insanlar olarak, bizim
ileriye götürecek şekilde çalışacağız.
için en büyük mutluluk budur.
Yeni yılda sadece organik değil inor-
Geriye dönüp baktığımızda ortaya
çok güzel bir tablo çıkıyor. Sofra ola-
ganik şekilde de büyüyeceğiz.
rak geçen yıl tüm dünyada şirketler
2009 - 2010 yılı içerisinde sadece
çok zor bir süreçten geçerken biz
ekonomik anlamda büyümedik, tek-
2011 yılının hepimize sağlık, huzur
ciddi bir aşama kaydettik.
nik altyapımızı da ciddi anlamda
ve refah getirmesini en derin duygu-
güçlendirdik.
larımla dilerim.
Öncelikle
Hyperion
Compass Group’un faaliyet gösterdi-
ve SAP programlarını başarıyla uy-
ği 50 ülke arasında kalite standartla-
gulamaya koyduk. Compass Group
rını en iyi uygulayan ilk beş ülke ara-
içerisinde şu anda SAP’yi bu kadar
Saygılarımla.
04 Yönetim Abdurrahim Albayrak
İş dünyasının ve
spor camiasının
yakından
tanıdığı bir
isim olan
Abdurrahim
Albayrak’la
başarısının sırrını
ve Galatasaray
aşkını konuştuk.
2010’da
satış rekoru
kırdıklarını
söyleyen
Albayrak; konu
Galatasaray
olunca da yeni
statla birlikte
her şeyin çok
güzel olacağını
söyledi.
“Geçmişi unutma, geleceğe
yatırım yap”
S
empatikliği, heyecanı, hareketliliği, güler yüzlülüğü, başarı hikayesi ve Galatasaray sevgisiyle iş dünyasında ve spor camiasında herkesin
yakından tanıdığı Altur İcra Kurulu Başkanı Abdurrahim Albayrak’la geride
bıraktığımız yılı, yeni yıl planlarını ve
Galatasaray aşkını konuştuk.
Geride bıraktığımız 2010 yılını çok
bereketli geçirdiklerini ve otomobil
satışıyla rekor kırdıklarını belirten Albayrak, 2011’de filo araç sayısını
ve personel taşıma araç sayısını hızla
artıracaklarına dikkat çekti. Yeni yılda
ayrıca herkesin iftihar duyacağı bir
projeyle İstanbul’a güzel bir otel kazandıracaklarını da belirten Albayrak,
“Bu inşaat işine giriyoruz anlamına
gelmesin, sadece kendi bünyemizde
bir otel yapıyoruz” dedi.
İş hayatındaki gelişmelerin ardından
konu Galatasaray’a gelince gözleri daha da parlayan Albayrak, yeni
statla birlikte her şeyin çok daha güzel
olacağını söyledi ve şunları kaydetti:
“Galatasaray’da bu sezon işler pek
iyi gitmedi ama inşallah yeni statla
birlikte, 2011-2012 yılında bütün Galatasaray taraftarlarının beklediği; yeri
göğü inleten patlama olacak. İnanıyorum ki yeni statla birlikte, çok güzel bir
başlangıç olacak.”
Altur olarak geride bıraktığımız 2010 yılını nasıl geçirdiniz?
2010 yılı bizim için bereketli bir yıl
oldu ve hedeflerimize ulaştık. 4 bin
500 adet otomobil satışı gerçekleştirerek birinci olduk ve rekor kırdık.
05
Abdurrahim Albayrak
“Galatasaray’a aşığım”
Hayranı olduğunuz Galatasaray sizin için ne ifade ediyor?
Hayranı değil, aşığıyım. Eğer mutlu görünüyorsam bilin ki Galatasaray’da işler iyi
gitmiştir, mutsuzsam takımda bir sorun var
demektir. Bu kadar iç içeyim ve bu kadar
aşığım Galatasaray’a. Bu sezon işler pek
iyi gitmedi ama inşallah yeni statla birlikte, 2011-2012 yılında bütün Galatasaray
taraftarlarının beklediği; yeri göğü inleten
patlama olacak. İnanıyorum ki yeni statla
birlikte, çok güzel bir başlangıç olacak.
Bu kadar yoğun bir iş adamı olarak futbola her zaman vakit ayırabiliyor musunuz?
Tabii ki, bu benim için çok önemli. Çünkü bu
bir hobi değil, işim gibi görüyorum ve ciddi
anlamda vakit ayırıyorum.
Sizin için futbolda en büyük keyif
nedir?
Benim için futbolda en büyük keyif şampiyon
olmaktır. Bundan daha da büyük bir keyif
olamaz.
Galatasaraylı olmak sizinle çalışmak için bir ayrıcalık yaratıyor
mu?
Ben bütün takım taraftarlarını çok seviyorum.
İş hayatında hiçbir takıma ayrıcalık tanımıyorum. Çünkü her taraftar, en az benim kadar takımına gönül veriyor. Hepsine saygı
duyuyorum ve takımlarını bu kadar sahiplenmeleri çok hoşuma gidiyor. Şunu da çok iyi
biliyorum ki, bütün takımların taraftarları beni
seviyor. Bu yüzden böyle bir ayrıcalık söz
konusu değil.
06 Yönetim Abdurrahim Albayrak
“Çok fazla iş
yeri değiştirmiş
insanları tercih
etmiyorum.
Çünkü böyle
insanlar bana
çok fazla güven
vermiyor. Ben
işini seven,
hemen pes
etmeyen, hırslı
ve azimli,
sevgisi ve
saygısı olan,
yüzünden nur
akan insanları
severim.”
Personel taşımacılığında da filo olarak
8000 araca ulaştık. Bu da 90 bin kişi
taşıyoruz demek oluyor. Hiç kimse ağlamasın, halimize şükretmesini bilelim.
Şükretmesini bilirseniz, Allah daha çok
verir. Ben 2010 için şükrediyorum ve
çok güzel bir yıl oldu diyorum.
Yeni yılda öncelikli hedefleriniz neler olacak?
2011 yılında kısmet olursa, hedeflediğimiz bir arsa var; onun üzerine
İstanbul’a yakışan bir eser bırakmak
istiyoruz. Bu, güzel bir otel olacak.
Ülkemize gelen yabancı konukların
ve bütün Türklerin iftihar edebileceği
bir otel olsun istiyoruz. Bu inşaat işine
giriyoruz anlamına gelmesin, sadece
kendi bünyemizde bir otel yapacağız,
o kadar.
Otomotiv ve personel taşımacılığında yeni yıl planlarınız
nelerdir?
Filo kiralamada şu anda 5 bin 500
aracımız var, 2011’de bunu 10 bine
çıkarmayı hedefliyoruz. 8 bin olan
personel taşıma araç sayısını da 10
bine de çıkarmayı düşünüyoruz.
Sizin hikayeniz aslında tam
bir başarı öyküsü. 30 m2 dükkanla başladınız ve buralara
kadar geldiniz…
Dükkan 30 m2’den de küçük bir yerdi.
Azim ve sabırla buralara geldik diyebilirim. Yanımda çalışan bir elemanla
geçen gece bir törende karşılaştık ve
bana “Patronum, söylediklerinizi yapıyorum ve her ay biraz para biriktiriyorum” dedi. Benim o zamanlar da hep
para biriktirme hevesim vardı. Hem
çalışıyordum hem de biraz para biriktiriyordum. Maalesef iş hayatına giren
bazı insanlar, para her zaman gelir
düşüncesiyle lüks hayata dalıyorlar,
sonra çok üzülüyorlar. Ben bugün bile
bu varlığımla, çocuklarıma belli uyarılarda bulunuyorum. Çalışanlarıma
bile para biriktirin diyorum ki, ileride
pişman olmasınlar. Bu röportajımı okuyan herkese şunu söylemek istiyorum,
mutlaka bir kenara 50 ya da 100 lira
da olsa para biriktirin. Az deyip geç-
mesinler, yılsonu geldiğinde bankada
az da olsa para olduğunu görecekler.
Bunlar çok önemli şeyler.
Bunlar sizin başarınızın sırrı
mı?
Aynen öyle, ben başarımı buna borçluyum. Küçük birikimler yaparak buralara kadar geldim. Her gün 1000 lira
koyardım ve yılsonu belli bir birikmişim
olurdu. O zamanlar dolmuş şoförlüğü, servis şoförlüğü yapıyordum. Bu
yüzden bazı şeylerin kıymetini çok iyi
biliyorum. Doyasıya yemek yiyemiyorduk, eti ancak Kurban bayramında
görüyorduk. Bunları söylerken asla
utanmıyorum, aksine her zaman gurur
duyuyorum. Kimse bir yerlere kolay
gelmiyor; geldikten sonra geçmişinizi
unutmamanız gerekiyor ki kıymet bilesiniz.
İşler hızla büyürken kontrol
mekanizmasını neye göre şekillendirdiniz?
Ben Allah’ın çok sevgili kullarından biriyim ki, bana hep temiz süt emmiş in-
07
“Yemekleri Sofra’ya emanet ettik”
sanlar denk geldi. Kendi işlerinde çalışır gibi,
gece gündüz demeden çalışıyorlar. Çok iyi bir
ekibim var, hepsine çok teşekkür ediyorum. İş
benim değil, iş onların işi. Hepsi bu bilinçle
çalıştığı için kendimi şanslı hissediyorum.
İş hayatında olmazsa olmaz kurallarınız nelerdir?
Olmazsa olmaz kuralım işe geç gelmemektir.
Sabah pencereyi açıp da, telefonda “Bugün
işe gelemiyorum” denmesine çok kızarım.
Buna kendi çocuklarım da dahil. Ayrıca iş disiplinini çok önemserim. Bazen bu yüzden çok
çabuk kızabiliyorum ama sonra gidip, personelin yanağını sıkıp gönlünü alıyorum.
Altur’da şu anda toplam kaç kişi çalışıyor?
Sadece genel merkezimizde yaklaşık 400 kişi
çalışıyor. Taşeronlarımızla birlikte çalışan sayımız 8 bin 500’ü buluyor.
Personel seçiminde nelere dikkat
ediyorsunuz?
Çok fazla iş yeri değiştirmiş insanları tercih etmiyorum. Çünkü böyle insanlar bana çok fazla
güven vermiyor. Bir de sabah işe gelip, bir
yandan gazetede ilan bakan insanlardan nefret ederim. Böyle insanlardan kimseye fayda
gelmez. Ben işini seven, hemen pes etmeyen,
hırslı ve azimli, sevgisi ve saygısı olan, yüzünden nur akan insanları severim. Zaten bizimle
çalışanlar insanlar 10 ya da 20 yıldır burada
çalışıyor. Ben de insan sarrafı oldum artık, ilk
gördüğümde anlıyorum kiminle çalışıp çalışamayacağımızı. Bizimle çalışan insan burayı
benimser ve emekliliğine kadar devam eder;
hatta emekli olsa bile devam edenler var.
Şoför seçimi oldukça önemli... Bu
konuda öncelikleriniz nelerdir?
Fenerbahçeli, Beşiktaşlı ya da Galatasaraylı
olsun hiç fark etmez. İyi şoförü bulursam mutlaka alırım. Bu konuda çok titiz davranıyoruz.
Sizin bir de çok meşhur “Karadeniz
Günü” uygulamanız var… Nedir bu?
Her çarşamba aksatmadan “Karadeniz Günü”
düzenlerim. Karadeniz Bölgesi’ne özgü yemekler yaparız ve misafirlerimi davet ederim.
Yemeğe her defasında 50-60 kişi katılır; servisi bizzat ben ve asistanım yapıyoruz. Bu
benim için büyük bir mutluluk, Allah herkese
böyle güzel günler nasip etsin.
Sofra ile işbirliğiniz ne zaman başladı?
Yaklaşık ki yıldır birlikte çalışıyoruz. Her zaman şunu söylerim; her şeyi sahibinden, profesyonelinden alacaksın. Biz de öyle yaptık
ve işin profesyoneli olan Sofra ile çalışmaya
başladık. Personelimiz mutlu, biz mutluyuz.
Bu kadar güzel bir ekip oluşturdukları için
şahsım ve personelim adıma Sofra yöneticilerine çok teşekkür ediyorum.
Çalışanlarınızdan ne gibi geribildirimler alıyorsunuz?
Her insanı aynı anda mutlu etmek mümkün
değil. Biz de 90 bin insan taşıyoruz, her
gün hepsini mutlu etmek kolay değil. 500
kişi aynı anda yemek yiyorsa, herkesi aynı
anda mutlu edemezsiniz ama hizmetin geneline baktığınız zaman her şey yolunda
gidiyor. Çalışma arkadaşlarımın yüzde 99’u
Sofra’dan memnun.
Bu tür hizmetleri dışarıdan almanın ne gibi katkıları oluyor?
Günümüzde insanlar artık araba almıyor kiralıyor, fotokopi makinesi almıyor kiralıyor,
yemek yapmıyor dışarıdan alıyor, güvenlik
ya da temizlik elemanı dışarıdan geliyor…
Herkes kendi işini yapacak ki, ortaya güzel
işler çıksın. Bu şekilde şirketlerin külfeti de
azalacağı için enerjisini kendi alanına harcayacak. Şirketler çarşı pazar gezip sebze
meyve bakacağına, bu işi Sofra’ya emanet
edip; enerjilerini kendi işlerine harcasınlar.
Biz öyle yaptık ve çok memnunuz.
08 Sohbet Ahmet Örs
“Yemek lezzet işidir”
Yıllardır farklı
coğrafyaları
ve lezzetleri
keşfederek
bizlerle
paylaşan
Türkiye’nin
en ünlü
gurmelerinden
Ahmet Örs’le
mutfak kültürünü
konuştuk.
Örs, “Yemek
evvela lezzet
işidir” diyerek
yemeklerde
lezzetin
önemine dikkat
çekiyor.
T
ürkiye’nin en ünlü gurmelerinden
biri olan Ahmet Örs, yıllardır
gezdiği yerleri ve tattığı lezzetleri bizlerle paylaşıyor. Haftanın dört günü
mutlaka yeni yerler keşfeden Örs, iki
gün evde olmaya çalışıyor bir gününü ise sadece davetlere ayırıyor…
Türkiye’deki yemek kültürünü konuşmak için bir araya geldiğimiz Örs,
“Yemek evvela lezzet işidir” diyerek
yemeklerde lezzetin ne kadar önemli
olduğuna dikkat çekiyor. Dünya mutfakları arasında yer almak için de öncelikle kendi mutfağımızdan utanmamayı öğrenmeliyiz diyen Örs, İtalya
örneğiyle duruma açıklık getiriyor.
Gastronominin yükselişini
neye bağlıyorsunuz?
Gastronominin yükselen trend olması
gelir düzeyiyle orantılıdır. Karnını doyuracak parası olmayan birinin gastronomi üzerine kafa yormasına imkan
yok. İnsanlar asgari ihtiyaçlarını tatmin ettikten sonra, daha fazla keyif
almak için gastronomi dediğimiz yemek kültürü ciddi anlamda ortaya çıkıyor. Türkiye’de de son zamanlarda
böyle bir trend var. Bu da ülkemizde
gelir düzeyinin ve sunum çeşitliliğinin
09
artmasından kaynaklanıyor. Bu oldukça güzel. Çünkü birçok ünlü marka Türkiye’yi tercih
ediyor ve böylece çeşit artıyor. Mesela 15 yıl
önce İstanbul’da bile sadece Çin, İtalyan ve
Rus mutfağı bulunurken bugün çok sayıda mutfak bulabilirsiniz.
Ahmet Örs
Hangi konularda ciddi sorunlar yaşanıyor?
İki büyük handikap var, ilki fiyatlar. Biz de
hala yemek fiyatları çok yüksek. Bu da mekanların hala lüks semtlerde iş yapabiliyor olması.
Kiralar fazla olunca yemek fiyatları da arttıkça
artıyor. Diğer handikap ise içki fiyatları. Bu iki
nedenden dolayı ciddi sorunlar yaşanıyor.
Bunun şehirlere de ciddi katkısı oluyor mu?
İstanbul hariç Türkiye olarak hiçbir yerde değiliz. Anadolu mutfağı diyorlar ama zaten
Anadolu’ya gittiğinizde öyle bir mutfak kalmamış. Yöre lokantalarına karı koca gidemiyor.
Çünkü gidilirse dedikodu olur, kadın yemek
yapmayı bilmiyor derler. Bir de yöre yemekleri
evde yapıldığı için kimseye lokantaya yöresel
yemekler için gitmiyor. Bunun özel idareler ve
belediyeler tarafından teşvik edilmesi gerekiyor. Van’da güzel bir uygulaması vardı. Alaçatı ve Beypazarı da bunun için güzel örnekler. Bunların sayısı hızla artmalı.
Türk mutfağını tanıtmak için ne tür
hatalar yapıldı?
Biz Türk mutfağından utandık hala da utanıyoruz. Yöresel yemeklerin yapıldığı lokantalara
kimse gitmiyor. Örneği tersten vereyim. İtalyan
mutfağı neden başarılı? Çünkü İtalya bizim
gibi yoksul bir ülkeydi ve bizim gibi erkenden
gurbete çıktılar ama mutlaka kendi yemeklerini
tükettiler. Asla utanmadılar ve kendi lokantalarına gitmekten vazgeçmediler. Bu şekilde İtalyan mutfağı yayıldıkça gelişti. Biz en büyük hatayı kendi yemeklerimizden utanmakla yaptık.
Bunu değiştirmek için neler yapılmalı?
Öncelikle oteller çağdaş mutfaklarda modern
ekipmanlar kullanmalı. Çünkü mutfaklarda
genellikle Batı tarzı tariflere göre aletler kullanılıyor. Aşçıların çoğu Türk yemeklerini o tür
aletlerde yapma alışkanlığı kazanmıyor. Bizim
aşçılarımız makineleri doğru şekilde kullanmadığından özellikle toplu yemek sistemine Türk
mutfağı bir türlü giremiyor. Ben her zaman
bunu öneriyorum ve Türk mutfağının modern
fırınlarda pişirilmesi için yarışmalar düzenlen-
sin dedim. Türk yemekleri ancak bu şekilde
yaygınlaşabilir.
En çok hangi mutfakları beğeniyorsunuz?
Kendi yöresel mutfağımızı çok beğeniyorum.
Özellikle Ege ve Güneydoğu mutfağının baş
döndürücü olduğunu düşünüyorum. Bu mutfakların inanılmaz bir zenginliği var.
Sizce yemekte en önemli şey nedir?
Yemek evvela lezzet işidir. Çünkü yemeği
yersiniz. Resim gibi yapılmış pek çok yemek
ilk lokmadan sonra kötü bir tat verir. Bugün
özellikle genç, tecrübesiz aşçılar bu modaya
uygun olarak eklektik bir tarzla bir araya hiç
gelmeyecek malzemeleri kullanarak çok kötü
yemekler yapıyorlar. Sonra da çağdaş Türk
mutfağı yarattık diyorlar ama olmuyor. Tabii
şunu da söylemek istiyorum, esnaf lokantasının
kepçeyle doldurma dönemi geçti. Lezzetle birlikte güzel bir sunum da gerekiyor.
“Yemek yemekten bıkmadım”
Sağlıklı beslenme konusunda neler yapıyorsunuz?
Bu konuda özel hiçbir çabam yok. Birçok kişi kızıyor bana ama ben abartmadığımız sürece mutlulukla yediğimiz her yemeğin sağlıklı olduğunu
düşünüyorum. Keyifle yenen bir yemeğin sonunda
pişmanlık duyup, hemen diyete başlamanın doğru
olduğunu düşünmüyorum. Yemek yiyeceksek, suçluluk duymadan yemeliyiz.
En sevdiğiniz öğün hangisi?
Akşam yemeği benim için çok özeldir. Çünkü akşam yemeği, bütün ailenin bir arada olduğu tek
öğündür. Evde de buna çok özen gösteririm.
Yemek yemekten sıkıldığınız oluyor
mu?
Yok, henüz bıkma noktasına gelmedim. O hale
gelirsem yemek işini bırakırım.
10 Mekan X İstanbul
Romantik yemeğin adresi
Şişhane’deki
tarihi Deniz
Palas’ın teras
katında yer
alan X İstanbul,
muhteşem Haliç
manzarası
ve çok özel
menüsüyle
büyük ilgi
görüyor. Kısa
zamanda
romantik
yemeğin adresi
olarak ön plana
çıkan mekan,
Türk mutfağını
Batı mutfağıyla
buluşturuyor.
İ
stanbul’un tarihi semtlerinden biri
olan Şişhane, İstanbul Kültür Sanat
Vakfı’nın (İKSV) Deniz Palas’a taşınmasıyla daha da renklendi. Art Nouveau
tarzında inşa edilen tarihi Deniz Palas
binası, Refik Saydam Bulvarı ile Şişhane ayırımına geldiğinizde hemen karşınıza çıkıyor.
İnsanda her zaman garip bir yaşanmışlık hissi uyandıran ve pek çok farklı
hikayeyi bir arada barındıran bu ihtişamlı bina, dönemin mimari özellikle-
rini bugün bile en güzel haliyle yansıtmaya devam ediyor.
Günbatımında yemek keyfi
1920’li yıllarda inşa edilen ve özellikli bir Pera yapısı olan Deniz Palas,
ihtişamlı mimarisiyle bugün kültür sanat
meraklıklarıyla birlikte yeme içme müdavimlerini de en iyi şekilde ağırlıyor.
Geçtiğimiz yıl açılan ve açıldığı günden beri İstanbul’un en gözde mekanlarından biri olan X İstanbul Restoran,
İKSV’nin yeni binasının teras katında
yer alıyor. Muhteşem haliç manzarasıyla konuklarını kendine hayran bırakan mekan, çok özel menüsü ve kendine has lezzetiyle büyük ilgi görüyor.
Özel menü, sade tasarım
Restoranın menüsü İKSV’nin kurucusu Şakir Eczacıbaşı ve Borsa
Lokantaları’nın sahibi Rasim Özkanca
tarafından özel olarak hazırlanmış.
Günün her saatinde güler yüzlü ve
hızlı servis ekibiyle hizmet veren X İs-
11
tanbul, özellikle günbatımında ayrı bir keyfe
bürünüyor. Eşsiz tatlarla günü uğurlarken, bir
yandan da Haliç manzarasının büyüsüne kapılıyorsunuz. Yaz aylarında misafirlerini terasında da ağırlayacak olan X İstanbul, uzun süre
popüler kalacak gibi görünüyor.
Tarihi bina içerisinde yer alan mekanların en
son gözdesi olan X İstanbul, kısa zaman içerisinde romantik yemeğin adresi haline gelmiş.
Şu anda romantik yemek denilince akla ilk
gelen en iyi 10 mekan arasında gösteriliyor.
Mimar Nazlı Gönensay’ın Circus ve Loft’tan
sonra İstanbul’a kazandırdığı X İstanbul’da kırmızı bordo karışımı deri koltuklar, beyaz sade
masalar ve Philippe Starck tasarımı siyah pleksiglas Kartell ghost sandalyeler en sade halleriyle konuklarını ağırlıyor.
Türk ve Batı mutfağı bir arada
85 kişilik restoranın mutfağında,12 yıl Michelin Yıldızlı restoranlarda çalışan ve harikalar yaratan Şef Murat Karaduman var. Türk
mutfağını Batı mutfağıyla buluşturan bu çok
özel mekanda 10 başlangıç, 10 ana yemek
ve sekiz farklı tatlı çeşidi bulunuyor. Yemekler
Güngör Taner imzalı şık tabaklarda servise
sunuluyor.
Lezzetli öneriler
X İstanbul’un özenle hazırlanan menüsü, farklı
tatları bir araya getiriyor. Mekana gittiğinizde
başlangıç olarak zeytinyağlı enginar, karides
ve deniz tarağı alabilirsiniz. Ana yemek olarak
da kerevizli mantı ve haşlanmış kereviz eşliğinde levrek ızgara, adaçayı ve pesto ile lezzetlendirilmiş küşleme veya sarı kız mantarlı risottoyu deneyebilirsiniz. Tatlı sevenler için de en
çok tercih edilen kestaneli sufleyi öneriyoruz.
12 Haber Antalya Kampı
“Hepimizin bu sofra”
Sofra Grup
çalışanları
Antalya’da bir
araya geldi. 150
kişinin katıldığı
toplantıda; Sofra
Grup CEO’su
Yaşar Büyükçetin
yıl sonu
değerlendirmesini
yaptıktan sonra,
geleceğe dönük
planlarını da ekip
arkadaşlarıyla
paylaştı.
S
ofra Grup Yönetim Ekibi 26-28
Kasım tarihleri arasında Antalya
Limak Limra Hotel’de bir araya geldi.
Üst düzey yöneticilerin yanı sıra tüm
bölge müdürleri, bölge direktörleri ve
satış müdürlerinin dahil olduğu organizasyona toplam 150 kişi katıldı.
Toplantının ilk gününde ekip arkadaşlarına seslenen Sofra Grup CEO’su
Yaşar Büyükçetin, yıl sonu değerlendirmesini ve gelecek döneme ilişkin planlarını anlattı. Güzel bir yıl geçirdiklerini
ve sektör içerisinde önemli başarılara
imza attıklarını kaydeden Büyükçetin,
gelecek dönemde bu başarıların devam edeceğini söyledi. 15 bin çalışanıyla istihdam açısından Türkiye’de
ilk 10 şirket arasına girdiklerine dikkat
çeken Büyükçetin, “Sadece geride
bıraktığımız iki yıl içerisinde 4000
civarında kişiyi istihdam ettik. Ülkenin
yetiştirdiği insanlar olarak bu, bizim
için inanılmaz bir haz” dedi.
“Her gün canlı yayın
yapıyoruz”
Sektör olarak çok zor bir sektörde hizmet verdiklerini belirten Büyükçetin,
insan hayatına direkt etki edebilecek
ender sektörlerden biri olduklarını
söyledikten sonra şunları kaydetti: “O
kadar hassas bir iş yapıyoruz ki, ben
bunu ‘Canlı yayın yapıyoruz, banttan
yayın değil’ sözleriyle tanımlıyorum.
Bant yayınında hataları telafi etme
şansınız vardır ama canlı yayında kesinlikle böyle bir şey mümkün değil.
Ne kadar dikkat edersek edelim, en
ufak bir şeyi atladığımızda sonucu çok
ciddi olabiliyor. Bu nedenle yaptığımız işin ehemmiyetini çok iyi biliyoruz.” Sofra Grup olarak büyüme anlamında da ortaya çok güzel bir tablo
çıkardıklarını söyleyen Büyükçetin,
Compass Group’un her yıl düzenlediği yıllık finansal rapora Türkiye olarak
ilk defa bu yıl girdiklerini özellikle vurguladı. Bu gelişmenin Sofra Grup açı-
sından son derece önemli olduğunun
altını çizen Büyükçetin, “Bu başarıda
hepimizin imzası var. Bu nedenle tüm
Sofra çalışanlarını alkışlıyorum” dedi.
Pozitif psikolojide mutluluğun
formülü
Büyükçetin’in konuşmasının ardından
Psikolog Özge Koca çalışanlarla
buluştu. Psikolojide mutlu olmanın
yöntemlerini anlatan Koca, özellikle
“Pozitif Psikolojide Mutluluğun Formülü” başlıklı sunumuyla tüm çalışanlara
mutlu olmak için tüyolar verdi. Konuşmanın ardından tüm çalışanlara “Gerçek Mutluluk” adlı kitap hediye edildi.
Büyük ödül
Değerlendirme toplantılarının ardından bir hafta önce İstanbul’da sekiz
takımın oynadığı futbol karşılaşmasında finale kalan Real Security (İzmir) ve
Güven (İstanbul) takımları, final maçını oynadı. Sofra çalışanlarının zevkle
13
ve büyük bir coşkuyla izlediği maçın galibi
İstanbul’dan katılan Güven takımı oldu ve 10
bin TL’lik büyük ödülü kazandı. Akşam saatlerinde düzenlenen kokteylin ardından gala yemeğine geçildi. Tüm Sofra Grup çalışanlarının
katıldığı eğlenceli geceye ünlü sanatçı Sinan
Erkoç şarkılarıyla, özel dansçılar da gösterileriyle renk kattı. Gecenin sonunda, Güven ve
Real Security takımları sahneye davet edildi ve
kazanan takıma temsili çekle para ödülü verildi. Gecede ayrıca birinci olan takıma altın,
ikinciye de gümüş madalya verildi.
14 Eğitim Akasya Koleji
25 yıllık eğitim maratonu
1985 yılında
kurulan Akasya
Koleji, okulun
genel müdürü
Nurullah Dal’ın
tanımlamasıyla
butik bir okul
olarak dengeli
bir otorite
ve disiplinle
sundukları
eğitimle
özgüvenli,
kendini doğru
ifade edebilen,
saygılı ve soru
sormayı çok iyi
bilen öğrenciler
yetiştiriyor.
Nurullah Dal
ile eğitim
politikalarını ve
başarılarının
sırrını konuştuk.
A
kasya Koleji, 1985 yılında Hasan Yeşil tarafından dönemin
Başbakanı Turgut Özal’ın teşvikiyle
kuruluyor ve Hasan Yeşil’in vefatının
ardından torunu Nurullah Dal’a emanet ediliyor. Bugün Akasya Koleji’nin
Genel Müdürü olan Dal; aynı zamanda Türkiye Özel Okullar Birliği Genel
Sekreterliği ve Sınav Yürütme Kurulu
Başkanlığı görevlerini de yürütüyor.
Dal ile Akasya Koleji’nin kuruluş hikayesini, eğitim felsefelerini ve başarılarının sırrını konuştuk. Butik okul olarak
tanımladığı Akasya Koleji’nde eğitim
felsefelerini öğrenci odaklı şekillendiren ve öğrencilerinin huzurlu, mutlu bir
gelecek kurmaları için çabaladıklarına
dikkat çeken Dal, “Dengeli bir otorite
ve disiplinle öğrencilerimizi eğitiyoruz.
Bu şekilde kendine güvenen, kendini
doğru ifade edebilen, saygılı ve soru
sormayı çok iyi bilen öğrenciler yetiştiriyoruz” diyor.
Akasya Koleji’nin kuruluş hikayesini kısaca sizden dinleyebilir miyiz?
Akasya Koleji’ni rahmetli dedem Hasan Yeşil 1985 yılında kurdu. Dedemi böyle bir yatırım yapmasına teşvik
eden kişi de rahmetli Turgut Özal olmuştu. Okul binası sekiz ay gibi kısa
bir sürede inşa edildi. İlk üç yıl içinde
1150 öğrenciye ulaştık. Çok ciddi
bir talep almıştık. O günden bugüne en önemli özelliğimiz yabancı dil
konusundaki başarımız olmuştur. Öğrencilerimiz, yer aldıkları her sektörde
bunun ayrıcalığını yaşıyorlar. Üniversiteye yerleştirme konusunda da başarı
oranımız yüzde 90’ları buluyor.
Eğitim hayatında sizi en çok
tatmin eden nedir?
En büyük sevincimiz ve mutluluğumuz
mezunlarınızın bir yerlere geldiğini
görmek ve başarılarına tanıklık etmektir. Yurtiçi ve yurtdışında önemli görevlerde bulunan çok sayıda öğrencimiz
var. En büyük arzumuz ve emelimiz bu
ülkede tüm çocukların eğitimle birlikte
yükselmeleridir.
Eğitim felsefenizi neye göre
şekillendiriyorsunuz?
Temel felsefemiz öğrencilerimize huzurlu ve mutlu bir hayat sağlamak. Bunun için de öğrencilerin kendilerini ve
çevrelerini doğru tanımalarına yardımcı olacak donanımları sağlıyoruz. Ayrıca ailesine, yaşadığı ülkeye, fayda
sağlayacak, değerini bilecek, idealleri
uğruna savaşarak bu sayede başarılı
ve huzurlu hayatlar yaşayacak öğrenciler yetiştirmek için ilerliyoruz. Değişime ayak uydurarak; gerekli donanımları sağlayıp, öğrencilerimizi en iyi
şekilde mutlu bir gelecekle buluşturmayı hedefliyoruz. 25 yıllık tecrübemizle,
kendimize uygun oluşturduğumuz bir
sistemle ilerliyoruz.
Size göre Akasya Koleji’ni
farklı kılan nedir?
Eğitimde inovasyon çok önemlidir..
Günümüzde 20 yıl öncesinin eğitim
tekniklerini kullanamazsınız, çağa
ayak uydurmak zorundasınız. Uygulamalarınızda eskiden olduğu gibi kaş
çatıp, sert konuşamazsınız. Bugün
bunu uygulamaya kalkarsanız çok kötü
çocuklar yetiştirirsiniz. Ya çok isyankar
ya da çok sessiz içine kapanık çocuklar yetiştirirsiniz. Çocuğun gerçek karakterini ve yapısını ortaya çıkarmanız
gerekiyor. Biz bunu yapıyoruz ve bu
şekilde fark yaratıyoruz.
Bunun için neler yapıyorsunuz?
Akasya Koleji olarak dengeli bir otorite ve disiplinle öğrencilerimizi eği-
15
“Açık yönetim modeli uyguluyoruz”
Nurullah Dal
tiyoruz. Bu şekilde kendine güvenen, kendini
doğru ifade edebilen, saygılı ve soru sormayı
çok iyi bilen öğrenciler yetiştiriyoruz. Bu konuda oldukça iyi olduğumuzu söyleyebilirim.
Çocukları özellikle soru sorma ve fikrini açıkça
söyleme konusunda ciddi bir şekilde eğitiyoruz. Bizim için bu son derece önemlidir.
Öğrencilerinizin genelde hangi bölgelerden geliyor?
Fatih’te olduğumuz için öğrencilerimizin
yüzde 45’i buradan oluyor. Geri kalanıysa
Bayrampaşa, Zeytinburnu, Bahçelievler ve
Bakırköy’den geliyor. Avcılar’dan bile öğrencimiz var ama dediğim gibi kendi bölgemizde
yoğunlaşıyoruz.
Eğitim kadrosunu neye göre belirliyorsunuz?
Toplam öğretmen sayımız 50. Eğitim felsefe-
mizin devamlılığı ve başarısı açısından eğitim kadrosunu çok fazla önemsiyoruz. Çünkü
öğrencilerle baş başa kalan öğretmenin, öğrencilere neyi nasıl öğrettiği çok önemlidir.
Bu yüzden öğretmen seçimlerinde çok iyi bir
değerlendirme yapıyoruz ve her şeyi yakından
takip ediyoruz. İnsan kaynaklarıyla ilgili tüm
süreçleri titizlikle uyguluyoruz. Başarımızın devamı için bu çok önemli.
Kişisel olarak çalışma prensipleriniz
nelerdir?
Her zaman şeffaflık ve doğruluk ilk sırada gelir.
Açık bir eğitim ve yönetim modeli uyguluyoruz,
hiçbir gizlimiz saklımız yoktur. Yöneticinin karakteri, mutlaka kuruma yansır. Kapım her zaman
açıktır ve bütün arkadaşlar günün her saatinde
rahatlıkla girebilir. Dört yaşındaki öğrenciden,
60 yaşındaki çalışana kadar durum aynıdır. Bu
yüzden 450 öğrencinin tamamını tanıyorum ve yakından ilgileniyorum. Okulumuzun yapısı da buna
uygun olduğundan, büyük bir aile gibiyiz. Butik
otelden yola çıkarak, butik bir okul olduğumuzu
söylüyoruz ve tüm çalışmalarımızı buna göre yapıyoruz. Öğrencilerin tamamını müdürlerimiz de
dahil olmak üzere, kapıda karşılıyoruz ve kapıdan
uğurluyoruz. Başarımızdaki en büyük sırrın bu olduğunu söyleyebilirim.
Sizin Türkiye Özel Okullar Birliği Genel
Sekreterliği ve Sınav Yürütme Kurulu
Başkanlığı gibi farklı görevleriniz de
var. Yaptığınız işe ne gibi katkıları var?
Okul işletmeciliğinin yanında sektörün sorunlarını
da yakından takip ettiğimiz için farklı alanlarda
da çalışmalarımız oluyor. Sektörün dertlerini, sorunlarını ve neler yapılabileceğini anlatmak için işi
dernekçiliğe döktük. Arkadaşlarla çalışmalarımızı
dernek çatısı altında yürütüyoruz ve güzel işlere
imza atmaya çalışıyoruz. Bu arada Türkiye’de
özel okulların lise kısımları sınavla öğrenci aldıkları
için bu tür sınavlar hem okullar hem öğrenciler açısından son derece önemlidir. Sınav Yürütme Kurulu
ile de bu tür çalışmaları yapıyoruz ve yaklaşık 100
tane özel okulun bu tür çalışmalarını yürütüyoruz.
İki yıldır bu görevdeyim ve sınav konusunda artık
uzmanlaştığımızı söyleyebilirim.
16 Beslenme Çocuk Beslenmesi
Okul çağında beslenme
Çocukların
beslenmesi
gelişim, yüksek
zeka ve başarı
açısından büyük
önem taşıyor.
Okul çağındaki
çocuklara
doğru beslenme
alışkanlıklarının
kazandırılması,
onların
daha sağlıklı
ve kaliteli
bir yaşam
sürmelerinin
temelini
oluşturuyor.
Ç
ocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin yaşlarına uygun olarak
tamamlamaları için okul döneminde
edindikleri sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarının önemi yadsınamaz. Bu alışkanlıklar gelişim, yüksek zeka ve başarı açısından büyük
önem taşıyor.
Bu nedenle erken yaşta çocuklara
sağlıklı beslenmeyi öğretmek onların
daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmelerinin temelini oluşturuyor. Ayrıca
gelecekte ortaya çıkabilecek kalp,
tansiyon, şeker, kanser ve obezite
gibi hastalık riskleri de anlamda azalır. Çocukların sağlıklı gelişimi, büyümeleri, derslerindeki başarı, dikkat ve
konsantrasyonlarının artması için uzun
süre aç kalmamaları gerekiyor. Bu
konuda anne babalara büyük iş düşüyor. Evde gösterdikleri özeni, aynı
şekilde okulda da devam ettirmeleri
gerekiyor.
Öncelikle yemek saatleri, okul saatlerine göre belirlenmeli. Kahvaltı; öğle
ve akşam yemeklerinin yanı sıra ara
öğünler de ders aralarına ve teneffüslere göre planlanmalı.
Güne kahvaltıyla başlayın
Okul çağındaki çocuklar güne güzel
bir kahvaltıyla başlamalı. Çoğunlukla atlanan veya geçiştirilen ama
beslenmemizdeki en önemli öğün
olan kahvaltı alışkanlığı bu yaşlarda
edinilmeli. Kahvaltıyı atlamak kadar,
sabah öğününü pastane ürünleri veya
bir bardak süt ya da meyve suyuyla
ile geçiştirmek de son derece yanlış.
Çocuklar kahvaltıyı mutlaka evden
çıkmadan önce yapmalı ve besleyici bir kahvaltı için en az 15 dakika
ayrılmalı.
İdeal bir kahvaltı için bir bardak süt
ya da taze sıkılmış meyve suyu, bir
yumurta, peynir, zeytin, bal ve ekmek
yeterli. Bunun dışında domatesli peynirli omlet, iki dilim ekmek ve yine bir
bardak taze sıkılmış meyve suyu hazırlanabilir.
Pembe hileler yapın
Annelerin en büyük sorunlarından
biri çocukların yemek yememesidir.
17
Bunun için farklı yöntemler kullanın. Yemek
eğlenceli hale geldikçe, çocuğunuzun iştahı
artacaktır.
Örneğin çocukların sevmediği yiyeceklerin görünümünü, sunumunu ve şekillerini değiştirerek
yenmesini zevkli hale getirin. Kullanılan çatal,
kaşık ve tabakların renkli seçilmesi de çocuklarınızın yemek yemesini kolaylaştırabilir.
Sevmedikleri yiyecekler konusunda ise küçük
hilelere başvurabilirsiniz. Örneğin genellikle
çok sevdikleri makarna, börek ve çorbaların
içine bol sebze katarak tüketimlerini artırılabilir, veya meyveleri süte veya yoğurda katarak
yedirebilirsiniz.
Yemek deneyimini eğlenceli hale getirmek
için okul dönüşü çocuğunuzla birlikte mutfağa
girip; domates, salatalık ve havuç gibi farklı renklerdeki besinleri kullanarak kendisine
sandviç ya da kanepe hazırlamasına da yardımcı olabilirsiniz.
İştahını kıyaslamayın
Konu çocukların iştahı olunca ortaya bir başka sorun daha çıkıyor. Ailelerin yaptığı en
büyük hatalardan biri de başka çocuklarla
kendi çocuklarının iştahını kıyaslayarak çocuklara zorla yemek yedirmek. Oysa ki çocukların boy ve kiloları yaş aralıklarına uygun
gelişiyorsa burada sorun yok demektir.
Ancak çocuk tek tip besleniyor veya günde
bir iki öğün yemek yiyor veya yemek yerine abur cuburlarla geçiştiriyorsa o zaman
ilgilenmek gerekir. Bunun dışında aileler
çocuklarına zorla yemek yedirmekten vazgeçmeli.
Abur cuburu kısıtlayın
Aileler öncelikle abur cubur yeme konusunda çocuklara yiyeceklerin faydalarını ısrarcı
olmadan anlatmalı, evde ve okuldaki yemek
saatleri planlanmalı. Abur cuburlar sınırlandırılmalı, sadece haftada bir iki kez belli
ölçülerde yenmesine izin verilmeli. Atıştırmak
için aşırı yağlı ve tuzlu cipsler ya da gazlı
içecekler yerine ekmek üzerine eritilmiş kaşar
peyniri, taze meyve veya sebze suları tercih
edilmeli.
Sofra, çocukları önemsiyor
İştahsızlık kadar aşırı yemek tüketimi ve şişmanlık
da son yıllarda okul çağında artan bir durum. Şişman olan çocukların beslenmelerinin düzenlenmesi, fiziksel aktivitelerinin artırılması ve şişmanlığın
altında yatan psikolojik veya fiziksel bir neden
olup olmadığının araştırılması, ilerde karşılaşılabilecek sağlık sorunlarının önüne geçilmesi için oldukça önemli. Şişman çocukların beslenmesi için
ev halkının da düzenli beslenmesi, evdeki pişirme
yöntemlerinin ve yemek tercihlerinin uygun şekilde
olması gerekiyor.
Çocuğun gelişimini ve büyümesini engellenmeden,
yanlış beslenme tarzının düzeltilmesi için mutlaka
bir beslenme uzmanından yardım alınmalı. Eğer
okulda yemek çıkıyorsa; aylık menü mutlaka alınmalı, neleri tercih edeceği beslenme uzmanıyla
birlikte belirlenmeli ve öğlen yediği yemeğe uygun
olarak akşam öğünü planlanmalı. Sofra Grup,
hizmet verdiği tüm okullarda çocukların sağlıklı ve
düzenli beslenmesi için titizlikle çalışıyor. Uzman
kadrosu, diyetisyenleri ve aylık olarak okul yöneti-
Örnek olması açısından evdeki yemek alışkanlıkları da buna göre düzenlenmeli, en az bir
öğün mutlaka sebzeye yer verilmeli. Akşam
yemeği ise kesinlikle geç saatlere kalmamalı.
miyle birlikte hazırladığı sağlıklı menülerle öğrencilerin düzenli beslenmesini sağlarken, velilerden de
yemekler konusunda olumlu tepkiler alıyor.
18 Haber Sevgililer Günü
14 Şubat
Sevgililer
Günü’nü aşk
tatlıları eşliğinde
kutlamaya ne
dersiniz? “Tatlı
görüntüsüyle
iştahınızı
kabartır, tadıyla
aklınızda yer
eder” diyen
Sofra’nın tatlı ve
pasta konusunda
uzman aşçısı
Hüseyin
Kum’un özel
tatlı tariflerini
uygulayarak,
sevgilinizin
aklından asla
çıkmayacaksınız.
Tatlı kıvamında
Sevgililer Günü
H
er yıl şubat ayı geldiğinde sevgilileri tatlı bir telaş alır. Çünkü 14
Şubat, tüm dünyada Sevgililer Günü
olarak kutlanıyor. Bu özel günde sevgililer bir araya gelerek; baş başa yedikleri yemek ve hediyelerle aşklarını
tazeliyorlar.
14 Şubat Sevgililer Günü’nün tarihçesi
aslında çok eskilere uzanıyor. Milattan sonra ilk yüzyıllardan beri kutlanan
Sevgililer Günü’nün doğuşuna dair çeşitli efsaneler var.
Bazı kaynaklara göre 14 Şubat’ın
kutlanması ilk kez Romalı papaz Aziz
Valentine’ın İmparator Claudius’a baş
kaldırdığı için öldürülmesinden 226
yıl sonra Roma Katolik klisesi tarafından ölüm günü 14 Şubat’ın Aziz
Valentine’ı anma günü olarak ilan edilmesiyle başlıyor. Kelime olarak hoşlanılan kişi veya sevgili anlamına gelen
Valentine için başlatılan anma günü
aşıkların sevgilerini kutladığı bir güne
dönüşüyor. 1800’lü yıllarda Amerikalı
Esther Howland’ın ilk tebrik kartını yollamasıyla Sevgililer Günü tüm dünyada kutlanır hale geliyor.
Sofra Grup dergisi olarak bu yıl sevgilinizle tadını çıkaracağınız lezzetli bir
tatlı hazırlamanız için önerilerde bulunuyoruz. Bu özel tarifleri Gebze’deki
Akbank Operasyon Merkezi’nin baş
aşçısı ve Sofra’nın tatlı ve pasta konusunda ödüllü aşçılarından biri olan
Hüseyin Kum’dan alıyoruz.
Sevgililer Gününe özel “Kırmızı kalp
pasta” ve “Egzotik meyve sepeti” hazırlayan Kum’un özel tatlı tariflerini
19
Sevgililer Günü için özel tarifler
Hüseyin Kum
Frambuazlı kalp pasta
Malzemeler
100 gr. tereyağı, 120 gr. pudra şekeri, 2 adet
yumurta sarısı, 180 gr. un, 20 gr. toz kakao, 40
gr. toz badem, biraz tuz ve vanilya.
Hazırlanışı
Hepsini karıştırıp hamur haline getirdikten sonra, 180
derece ısıtılan fırında 15 dakika pişir. Daha sonra kalp
şeklindeki kalıplarla keserek arasına kremayı ekleyin.
Krema için malzemeler
6 adet yumurta sarısı, 100 gr. toz şeker, 150 gr.
frambuaz ve 100 gr. tereyağı
Hazırlanışı
Öncelikle yumurta sarısını şekerli frambuaz suyunu
kaynatın. Piştikten sonra ocaktan alın ve daha sonra tereyağı ilave ederek, dolapta soğutun. Dolaptan aldıktan sonra, pastanın arasına ekleyin.
Sos için malzemeler
300 gr. donuk frambuaz, 100 gr. toz şeker ve 15
gr. nişasta.
Hazırlanışı
Frambuaz ve şeker birlikte kaynatılır ve daha sonra
nişasta eklenerek pişirilir. En sonunda pasta resimdeki gibi hazırlanarak servise sunulur.
Panna cotta
Malzemeler
15 gr. yaprak jelatin, 300 gr. süt, 125 gr. toz
şeker, 2 çay kaşığı Hindistan cevizi sütü, 300 gr.
krema, 250 gr. kivi, çilek, böğürtlen ve frambuaz.
uygulayarak, sevgilinizin kalbini yeniden fethedebilirsiniz.
Çıraklıktan ustalığa giden yol
Mesleğe dönemin en ünlü otelinde, büyük
bir ustadan aşçılık eğitimi alarak başlayan
Hüseyin Kum, 1971 yılında çırak olarak işe
başladığı Büyük Tarabya Oteli’nde Necip
Usta’dan çok şey öğrenmiş ve otelin önce
yazlık kadrosuna daha sonra da daimi kadrosuna geçmiş.
1980 yılında Hilton Hotel’in sınavını kazanan
Kum, yaklaşık 18 yıl çalıştığı Hilton’da tatlı
ve pasta konusunda uzmanlaşmış. İngiltere,
Fransa,, Almanya ve İsviçre gibi birçok ülkede
eğitim alan Kum bu sayede çok farklı mutfakları da keşfetme imkanı yakalamış.
En çok Fransız tatlılarını beğenen Kum, Türk
mutfağını tatlı çeşitleri açısından oldukça
zengin buluyor ama sunum açısından iyi olmadığını söylüyor. “Sütlü ve hamurlu tatlılarda
oldukça başarılıyız. Baklavamız dünyada bir
numara” diyen Kum, kendimize has bu lezzetleri dünyaya tanıtmak konusunda başarılı
olmadığımızdan yakınıyor“.
“Tatlıda sunum önemlidir”
“Tatlıda önce göze hitap edeceksiniz, sonra
mideye” diyen Kum, “Tatlı görüntüsüyle iştahınızı kabartır, tadıyla aklınızda yer eder. Bu
yüzden tatlının sunumu ve görüntüsü çok önemlidir” diyerek işin sırrını açıklıyor. Kum ayrıca,
hamur tatlılarında öncelikle pişmesine ve kabarmasına, sütlü tatlılarda ise şeker oranına
ve pastada krema miktarına dikkat etmeliyiz
diyor.
3 bin 500 kişinin çalıştığı Gebze’deki Akbank
Operasyon Merkezi’nde, 79 kişilik Sofra ekibiyle hizmet veren Kum, tatlı ve pasta dışında hazırlanan tüm yemeklerden de sorumlu.
Genç kuşaktan başarılı aşçılar da yetiştiren
Kum, özelikle yaş pasta, kuru pasta, düğün
pastası, çikolata ve sütlü tatlılarda kendine çok
güveniyor ve bu konuda oldakça iddialı olduğunu söylüyor.
Hazırlanışı
Önce yaprak jelatinleri soğuk suda ıslatın. Ayrı bir
kapta Hindistan cevizi sütünü, toz şekeri ve sütü
ocakta bir miktar kaynatın ve kremayı ilave ederek
karıştırın. Daha sonra bir miktar daha kaynatarak
ve önceden ıslatılmış jelatinleri ilave ederek karıştırıp; süzün ve kalıplara dökün. Yaklaşık 4-5 saat
dolapta bekletin ve çıkardıktan sonra meyveyle birlikte servis edin. Dilerseniz beyaz çikolata mus veya
frambuaz mus da kullanabilirsiniz.
Beyaz çikolata mus için malzemeler
3 adet yaprak jelatin, 100 gr. erimiş fildişi çikolata, 1 adet bütün yumurta, 2 adet yumurta sarısı, 15
gr. şeker ve 250 gr. çırpılmış krema.
Hazırlanışı
Önce yumurta, yumurta sarısı ve şekeri karıştırın.
Daha sonra da çırpılmış krema ile erimiş fildişi çikolatayı jelatinle sırasıyla karıştırın.
Frambuaz mus için malzemeler
300 gr. frambuaz, 4 adet yaprak jelatin, 2 adet
yumurta beyazı, 250 gr. toz şeker ve 330 gr. çırpılmış krema.
Hazırlanışı
Yumurta beyazı, şeker, frambuaz, çırpılmış krema
ve erimiş jelatini sırasıyla karıştırın. Sonra yukarıdaki iki karışımı yarı yarıya porsiyonluk çembere
koyarak; 4 derecelik dolapta 45 dakika bekletin.
20 Röportaj Sedat Şenol
Entegre Tesis
Yönetiminde
Türkiye’nin
önde gelen
firmalarına
hizmet sunan
Euroserve,
yaklaşık 3500
kişilik ekibiyle
başarılı işlere
imza atıyor.
2010 yılında
yüzde 45’lik
büyüme
gösteren
Euroserve’ün
sırrını ve gelecek
planlarını Tesis
Yönetimi ve
İşletimi Direktörü
Sedat Şenol ile
konuştuk.
“Entegre Tesis Yönetiminde
fark yaratıyoruz”
S
on yıllarda dünyada olduğu gibi
ülkemizde de hızla yaygınlaşan
Entegre Tesis Yönetimi (IFMS), giderek daha büyük önem kazanıyor.
Uzun süreli ortaklık modeli olan ve
tüm hizmetleri bir arada sunan Entegre Tesis Yönetimi; organizasyonun
ana faaliyetlerini yürütebilmek için
ihtiyaç duyulan iş süreçleri ve destek
hizmetlerini hayatı kolaylaştıracak
şekilde etkin ve kapsamlı şekilde bir
arada sunuyor. İşgücü ve zaman başta olmak üzere tüm kaynakları makro
hedeflere uygun, en doğru şekilde organize ediyor.
Sedat Şenol
Euroserve, bu alanda Türkiye’nin
önde gelen firmaları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Hizmet kalitesi ve
müşteri potansiyeliyle fark yaratan
Euroserve’ün yenilikçi hizmet anlayışını Euroserve Tesis Yönetimi ve İşletimi
Direktörü Sedat Şenol ile konuştuk.
22 yıl deniz kuvvetlerinde çalıştıktan
sonra, özel sektöre giren ve entegre
tesis yönetimi konusunda uzmanlaşan
Şenol; öncesinde Toprak Holding, İş
Kuleleri, Kemer Country ve CNR Uluslararası Fuarcılık’ta kapsamlı projelerde yer almış.
Altı yıl önce Euroserve ile yolları kesişen Şenol, yaklaşık 3500 kişilik güçlü
ekibiyle birlikte sürekli başarılı işlere
imza atıyor. 2010 yılında yüzde
45’lik büyüme gösteren Euroserve’ün
bu alanda nasıl bir fark yarattığını
ve gelecek döneme ilişkin planlarını
Şenol’dan dinledik.
Euroserve geride bıraktığımız
yılı nasıl kapattı?
Euroserve, 2010 yılında yüzde 45’e
yakın bir büyüme kaydetti ve bu büyümenin büyük bir kısmını IFMS dediğimiz Entegre Tesis Yönetimi alanında
yaşadı. Dünyada bu alanda yaşanan
gelişmeler de büyümemize ciddi katkılar sağladı.
Euroserve, Entegre Tesis Yönetiminde nasıl bir fark yaratıyor?
Öncelikle işini seven, işini takip eden
ve bunu başarıyla yapan bir ekip yaratmaya çalıştık. Bu konuda oldukça
başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Zaten önemli olan verdiğiniz hizmeti farklı bir yaklaşımla sunabilmektir. Bunun
için de müşteri odaklı çalışarak; müşterinin ihtiyaçlarını ve taleplerini doğru
anlayarak, en uygun hizmeti vermek
gerekiyor. Biz bu şekilde davrandık
ve başarılı olduk. Tecrübelerimizi yeni
kuşak temsilcilerimize de aktarıyoruz.
Böylece hep birlikte çok daha güzel
işlere imza atmaya devam edeceğiz.
Bu işte en temel kural nedir?
Entegre tesis yönetimi ve işletiminde
en önemli şey detayı en iyi şekilde takip etmek ve detayda var olmaktır. Bu
her iş için geçerli olabilir ama bizim
için yüzde 100 geçerlidir. Ayrıca iş
kapsamının doğru tanımlanması gerekiyor. Yani bu işi entegre bir şekilde
yapacaksanız her şey çok net olmalı.
İkinci bir netlik de servis seviyelerinde
olmalı. Hangi işin, ne düzeyde olacağı netleştirilmeli. Hangi bölüm günde
21
kaç defa temizlenecek, gün içerisinde neler
yapılacaksa tek tek belirlenmeli.
Süreçlerde neleri çok iyi analiz etmek gerekiyor?
Bunun için öncelikle her şeyin aynı gemide olması gerekiyor. Çünkü Entegre Tesis Yönetiminde proje yönetim, idari ofis destek, teknik işletim
ve bakım onarım, temizlik, iç taşıma ve lojistik,
açık alan, güvenlik, yemek ve ikram hizmetleri
tek bir kalıp içerisinde, aynı geminin içerisinde
olmalı. Herhangi bir bölüm hataları halının altına süpürürse, asla başarılı olamazsınız. Entegre
tesis yönetiminde en önemli kriter budur. Eğer
müşteri tüm bu işler için karşısında tek bir muhatap görüyorsa, almış olduğu hizmetlere dair bütün soruları sorabiliyorsa ve tatmin edici yanıtlar
alabiliyorsa başarılı olma şansınız yüksek olur.
Bu nedenle yönetim ve işletim bir arada olmalı.
Biz bunu başarıyla yapıyoruz.
Bu hizmet için Euroserve’ün belli kriterleri var mı?
Öncelikle işin kapsamını ve servisin seviyesini
belirliyoruz. Yönetemediğimiz hiçbir yere bu
hizmeti vermiyoruz. Yönetmek bizim için son
derece önemli. Zaten yönetmediğimiz yere
entegre tesis yönetimi hizmeti veriyoruz demiyoruz. Çünkü yönetmezseniz kendi ekibinizi
sürekli kontrol altında tutamazsınız.
Personel seçiminde nelere dikkat
ediyorsunuz?
Yaptığımızın işin ne kadar önemli olduğunu ve
çok ciddi bir titizlik gerektirdiğini çok iyi biliyoruz. Bu nedenle işini seven, işini takip eden
ve bunu başarıyla yapan elemana öncelik veriyoruz.
Bu hizmeti Türkiye’de ne kadar yaygınlaştırabildiniz?
Bu alanda çok fazla müşterimiz var. Philsa,
Shell, İskenderun Su Gözü Termik Santrali ve
Akdeniz Kimya gibi birçok firmaya hizmet veriyoruz. Benzer yapıda hizmet verdiğimiz yerler
olarak da JTI ve BTI var. Philsa bu alandaki en
üst noktadır. Yaklaşık 400 kişilik ekiple, güvenlik dışındaki her türlü hizmeti biz sağlıyoruz. Bu
konuda uluslararası ödüller de kazandık.
“Uygulama hızla yaygınlaşacak”
Bu hizmetin giderek yaygınlaşacağını düşünüyor musunuz?
Bu alanda Türkiye’nin en önde gelen firmasıyız. Tesis yönetiminde entegre bir hizmet
sunarak ciddi bir fark yaratıyoruz. Aynı zamanda müşteriye büyük bir fayda sağlarken,
tesis yönetiminde de ciddi kolaylıklar sağlıyoruz. Bu nedenle uygulamanın ülkemizde hızla
yaygınlaşacağını düşünüyorum.
Müşteriyi böyle kapsamlı bir hizmete ikna etmek zor olmuyor mu?
Dünyada yaklaşık 10 yıldır bu uygulama devam ediyor. Türkiye’de dört beş yıldır bu işi
anlatmaya çalışıyoruz. Tabii ki ikna etmek çok
kolay olmadı ama geldiğimiz şu aşamada
ciddi anlamda yol kat ettik. Personel, malzeme ve lojistik konusunda ciddi kolaylıklar sağladığımız için müşteriyi artık daha kolay ikna
edebiliyoruz. Ayrıca Sofra Grup çatısı altında
hizmet verdiğimiz için satın alma gücümüz
çok yüksek. Bu anlamda da fark yaratarak;
daha ucuza daha kapsamlı ve güvenli bir hizmet sunuyoruz.
Herhangi bir sorun çıkarsa nasıl bir
çözüm buluyorsunuz?
Her iki taraf da iyi niyetli ise sorunlar kolaylıkla çözülebiliyor. Bu konuda hiçbir sorun yaşamıyoruz. Her şeyi kayıt altında olan bir iş
yaptığımız için müşteriyle birlikte son derece
rahat ilerliyoruz.
22 Lezzet Meyve
Meyveden gelen sağlık
Her biri birer
vitamin deposu
olan meyveler,
insan sağlığı
için önemli
rol oynuyor.
Uzmanlara göre
meyvelerden en
fazla faydayı
sağlamak için
yemeklerden
sonra ya da
ara öğünlerde
tüketmek
gerekiyor.
D
oğada insanoğluna sunulmuş
birbirinden farklı lezzette sayısız
meyve bulunuyor. Her biri birer vitamin
deposu olan meyveler, sağlıklı beslenmenin de vazgeçilmezi… İşte mangodan portakala, greyfurttan elmaya
meyvelerin sağlığımıza faydaları…
Hangi meyve neye iyi geliyor?
Portakal
C vitamini açısından oldukça zengin
olan portakal ve diğer turunçgiller
içerdikleri flavonoid adlı antioksidan
sayesinde kalp ve damarların zarar
görmesini önlüyor. Portakal ayrıca
kolesterolü düşürüyor, mide ve yemek
borusunda kanser riskini azaltıyor; bağışıklık sistemini güçlendirerek kansızlığa iyi geliyor.
Mandalina
Uzmanlar mandalinada bulunan karoten maddesinin sağlık üzerinde pek
çok olumlu etkisinin bulunduğunu belirtiyor. Mandalina kanser riskini azalttı-
ğı gibi diyabet, karaciğer hastalıkları,
ve damar sertliğine karşı koruyor.
Nar
İçerdiği antioksidan miktarı yeşil çay,
kızılcık ve portakal suyuna göre üç kat
daha fazla olan nar, kalp ve damar
rahatsızlıkları ile kansere karşı koruyucu rol oynuyor. Nar ayrıca bol miktarda C vitamini, demir ve potasyum
içeriyor.
Greyfurt
C vitamini bakımından çok zengin
olan greyfurtun bir adedi günlük C vitamini ihtiyacının yüzde altmışını karşılıyor. Kolesterol oranını düşüren pektin
maddesi içeren greyfurt, kansere karşı
koruyucu özellik taşıyor.
Mango
Tropikal bir meyve olan mango, özellikle gözlere ve cilde iyi geliyor. Kansere karşı koruyucu etkisinin de olduğu
bilinen mango, serbest radikalleri yok
eden beta karoten açısından oldukça
zengin. Beta karoten insan vücudunda
A vitamini üretimi için de kullanıyor.
A vitamini cilt, göz ve akciğer sağlığı
için son derece önemli.
Ananas
Ananas içerdiği zengin B vitamini ile
cildi etkili bir şekilde nemlendiriyor ve
saçların daha parlak olmasını sağlıyor. Bunun yanı sıra stresin giderilmesi
ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
için de yardımcı oluyor. Kan dolaşımını hızlandırarak hem tansiyonu hem de
kandaki yağ oranını düşürmede etkili
olan bu tropikal meyve; vücuttaki yağ
oranını azaltarak kanser riskini ve kroner kalp hastalıkları riskinide azaltıyor.
Kivi
Vitamin, mineral, antioksidan ve lif
içerikleri ile eşsiz bir meyve olan kivi,
içerdiği antimutagenik bileşikleri sayesinde kanser oluşumunu önlüyor. Kivi
ayrıca kanı sulandırarak kalp ve damar hastalıklarına karşı da insan vücudunu koruyor.
23
Ahududu
İştah açıcı, kuvvet verici ve idrar söktürücü olan
ahududu, dişlerdeki tartar tabakalarının çözülmesine de yardımcı oluyor. Kadın sağlığı için
ayrı bir öneme sahip olan ahududu hamilelik
döneminin son aylarında rahim ve kasık adalelerinin güçlenmesine yardımcı oluyor.
Elma
Kalbi koruyan flavonoidlerden bol miktarda
içeren elmada, portakaldaki C vitaminin üçte
birini içeriyor. Elmada enerjinin yavaş bir şekilde açığa çıkmasını sağlayan fraktoz şekerinden de bolca bulunur. Ancak bebeklerin ve
küçük çocukların midesini rahatsız etme riski
olduğundan, bu yaş grubundan çocuklara verilirken dikkat etmekte fayda var.
bir meyvedir. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak
sorunları için de sıkça kullanılıyor. Çilek ayrıca
diş etlerini güçlendiriyor, dişlerdeki tartarı önlüyor, ağız kokusunu ve boğaz ağrısını gideriyor. Çilekte yüksek oranda C vitamini ayrıca,
yüksek tansiyon ve kolesterolü de düşürüyor.
Vişne
A vitamini ve potasyum içeren vişnenin ferahlatıcı ve serinletici etki yapıyor. İdrar söktürücü
özelliği de olan vişne; ateş düşürüyor, susuzluğu gideriyor, mide ve karaciğerin düzenli
çalışmasına yardımcı oluyor.
Ayva
Sarı meyvelerden olan ayva, ishal ve dizanteriyi keser; mide ve bağırsakları kuvvetlendirir.
Ayva ayrıca ince bağırsak iltihabını gideriyor,
kanı temizliyor ve kalp çarpıntısını dindiriyor.
Şeftali
Kalp hastalıkları ve kansere karşı vücudu koruyor. Hazmı kolaylaştırarak
sindirim sistemine yardımcı olan şeftali; böbreklerin ve safra kesesinin
düzenli çalışmasını sağlıyor, gribe
karşı vücudun savunma mekanizmasını güçlendiriyor, uykusuzluğu gideriyor
ve sinir sisteminde olumlu etki yaratıyor.
Çilek
Çilek, cilt sorunları olanlar için oldukça faydalı
Kayısı
Sarı meyvelerden olan kayısı A,B,C vitaminle-
ri ile protein, bol miktarda şeker ve madensel
tuz içeriyor. Kayısı ayrıca iştah açıyor, kan yapıyor, bedensel ve ruhsal yorgunluğu alıyor.
Sinirleri de güçlendiren bu lezzetli meyve uykusuzluğa ve kabızlığa iyi geliyor. Sağlıklı ve
güzel bir cilt için de birebir.
24 Spor İsmail Çakıt
Sofra’dan spora tam destek
Sofra Grup,
İstanbul Bilgi
Üniversitesi
Erkek Hentbol
Takımı ve
Bayan Voleybol
Takımı’na
sponsor
oldu. Her iki
takım, 2012
yılına kadar
oynayacakları
tüm maçlarda
Sofra ve Eurest
formalarıyla boy
gösterecek.
Cevahir Deniz Oralkan, İsmail Çakıt
S
ofra Grup, İstanbul Bilgi Üniversitesi Erkek Hentbol Takımı ve Bayan Voleybol Takımı’na sponsor oldu.
Her iki takımla çok güzel başarılara
imza atan İstanbul Bilgi Üniversitesi,
öğrencilerin sporda başarılı olması
için birçok kolaylık sağlıyor.
Şimdiye kadar her alanda dereceye
giren iki takımın en büyük hedefi ise
bu yıl şampiyon olmak.
Sofra ve Eurest formalarıyla maçlarda
boy gösterecek takımların hedeflerini,
çalışmalarını ve sponsorluk çalışmalarının takımlara etkisini İstanbul Bilgi
Üniversitesi Spor Koordinatörü İsmail
Çakıt ile konuştuk.
Sofra’dan sonra takımlarının şirketler
nezdinde büyük ilgi gördüğünü söyleyen Çakıt, “Bu tür anlaşmalar hem
maddi hem manevi anlamda takımlara büyük bir güç veriyor. Kendimizi
her alanda daha iyi hissediyoruz.
Bunun için Sofra’ya çok teşekkür ediyoruz” dedi.
Bilgi Üniversitesi Spor
Kulübü’nün yolu Sofra ile
nasıl kesişti?
Sofra ile yolumuz Bayan Voleybol Takımı Antrenörü Cevahir Deniz Oralkan
vasıtasıyla kesişti. Biz zaten sponsor
arayışı içerisindeydik, Deniz Hanım
aracı olunca Sofra ile görüştük. Yaşar
Beye bir sunum yaptık; sunum çok beğenildi ve iki yıllık sponsorluk anlaşması yaptık.
Sofra ile yaptığınız anlaşma
neleri kapsıyor?
Bayan voleybol takımımız ve erkek
hentbol takımımız tüm maçlarda Sofra
ve Eurest logolarının yer aldığı forma
ve eşofmanları giyecek. Her iki tarafın yöneticilerinin de onayladığı bu anlaşma 2012 Mayıs ayına kadar devam edecek.
Takım olarak öncelikli hedefleriniz nelerdir?
Bizim iki takımımız da Türkiye’de final
oynamayı hedefleyen takımlardan. Şu
anda toplam 138 tane üniversite var,
yüksek okulları da eklediğimiz zaman
bu sayı 183’ü buluyor. Bilgi Üniversi-
tesi olarak bu takımlar içerisinde hem
hentbol hem voleybol takımı olarak
ikinci sıradayız. İki takımımızla öncelikle final oynayıp üniversiteler arası
kategoride şampiyon olmak istiyoruz.
Önünüzde hangi önemli maçlar var?
Mayıs ayında Konya’da Türkiye’deki
tüm üniversitelerin bir araya geleceği bir turnuva olacak. Yaklaşık 6 bin
sporcu Konya’ya gelecek ve çeşitli
branşlarda yarışacak. Biz de Sofra’nın
desteğiyle orada olacağız ve çok güzel bir sonuç almak için yarışacağız.
Ayrıca yine iki takımımızla yurtdışında birtakım turnuvalara katılacağız.
Her iki takımımız da finale kaldığı
için, Avrupa Şampiyonalarına katılma
hakkı kazandık. Önce 9-17 Temmuz
tarihlerinde bayan voleybol takımı
Sırbistan’a; daha sonra erkek hentbol takımı 17-24 Temmuz tarihlerinde
Hırvatistan’a gidecek.
Üniversiteler dışında da maçlarınız olacak mı?
Şu anda hazırlık aşamasındayız ve bu
organizasyonlar sadece üniversitele-
25
“Sofra ile daha güçlüyüz”
Sponsorluk faaliyetleri takımlara
nasıl bir güç katıyor?
Sponsorluğun takımlar için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Biz Sofra ile anlaştıktan
sonra, rakip birçok firmanın yoğun ilgisiyle
karşılaştık. Bu tür gelişmeler takımlar açısından son derece önemli, çünkü kendinizi
maddi ve manevi açıdan daha güçlü hissediyorsunuz. Takımınızın şirketler nezdinde
tanınması, büyük kolaylıklar sağlıyor. Bunun
için tabii ki Sofra’ya teşekkür ediyoruz.
Sonrası için hedefte yeni projeler
var mı?
Proje olarak en büyük hedefimiz Sofra Spor
Kulübü’nü kurmak. Sofra yöneticileriyle bu
projeyi konuştuk, umarım hayata geçirebiliriz.
Kurabilirsek spor kulübüyle çok güzel işlere
imza atacağız. Sofra çalışanlarının çocukları da bu kulüpten faydalanabilecek ve spora
meraklı çocuklar burada eğitim görebilecek.
Dediğim gibi şu anda bu sadece bir proje,
umarım bir an önce hayata geçirebiliriz.
ri kapsıyor. Bunun dışında üniversiteler arası
olmayan organizasyonlar da var. Mesela bu
yaz Köyceğiz’deki ve Antalya’daki plaj hentbolü turnuvalarına katılacağız.
Takım oyuncularını neye göre seçiyorsunuz?
Üniversite olarak federasyonlarla sürekli işbirliği halindeyiz. Ben de 13 yıldır Bilgi
Üniversitesi’nde çalışıyorum. Sportif organizasyonların tamamını ben yürütüyorum. Öğrenciler üniversite tercihi yapmadan önce
bize başvuruda bulunuyor. Hangi alanla il-
gileniyorsalar bize iletiyorlar ve biz de ona
göre kolaylık sağlıyoruz. Mevcut branşlarımız
içerisinde yıldız genç takımı ya da A kategoride milli olma şansına sahip olmuşsa; okulumuz bu öğrencilere burs hakkı tanıyor ve
yüzde 50 ile 75 arasında sporcu bursu veriyor. Bu burslarla sporcularımızı belirliyoruz
ve takımları kuruyoruz. Öğrencilerimiz hem
istedikleri bölümde okuyorlar hem de sevdikleri branşta sporcu olarak uzmanlaşıyorlar. Şu
anda mevcut dört fakültemizde 13 bine yakın öğrencimiz arasında bu uygulama başarıyla devam ediyor. Kariyerini sporcu olarak
devam ettirmek isteyen öğrencilere her türlü
kolaylığı sağlıyoruz.
Öğrencilerin voleybol ve hentbola
ilgisi nasıl?
Voleybola ilgi çok fazla, hentbola olan ilgi ise
hızla artıyor. Çünkü hentbol Türkiye’de yeni tanınan bir spor olduğundan, ilgi zamanla artacak. Bilgi Üniversitesi olarak hentbolda çok
iyiyiz, şimdiye kadar her dereceyi aldık. Bir
tek şampiyonluk kaldı, inşallah Bilgi Üniversitesi Spor Kulübü olarak en kısa zamanda onu
da alacağız.
26 Yöre Karadeniz Mutfağı
Kuzeyin özgün sofraları
Hamsiden
pideye, laz
böreğinden
muhlamaya
Karadeniz
mutfağının ünü
çoktan ülke
sınırlarını aşmış
olsa da özgün
lezzetleriyle
özünü korumaya
devam ediyor.
Y
emyeşil doğası ve büyüleyici
manzarasıyla dikkat çeken Karadeniz Bölgesi, birbirinden lezzetli
tatlar sunan mutfağıyla da büyük ilgi
görüyor. Özellikle hamsiyle adını
duyuran Karadeniz mutfağı; pidesi,
mısırı, laz böreği, muhlaması, karalahanası, pazısı, kabağı ve fasulye turşusuyla oldukça popüler. Bu yöresel
mutfağımız özünü korumayı başaran
ender mutfakların başında geliyor.
Hemen hemen hiçbir mutfak kültüründen etkilenmeden varlığını sürdüren
Karadeniz mutfağı özgün sofraları ile
damak tadını bilenleri bir araya toplamaya devam ediyor.
Türkiye’nin diğer kıyı bölgelerinin sahip olduğu bereketli ovalar ile cömert
iklimden mahrum kalan Karadeniz’de
mutfak kültürü de bölgelere göre çeşitlilik gösteriyor. Balığın, özellikle de
hamsinin hakimiyetinde bulunan kıyı
şeridi ile dağların arkasında kalan karasal coğrafyada yemekler birbirinden
oldukça farklılaşıyor.
Hamsi baş tacı
Dünyanın en lezzetli balıklarına sahip
olan Karadeniz’de yöre mutfağına
damgasını vuran balık hamsi oluyor. Rivayet o ki ,1970’li yıllara dek
Karadeniz’de hamsi öyle çok bulunuyordu ki, halk “hapsi” adını verdiği bu
balığın fazlasını tenekelerle tarlalara
gübre niyetine döküyordu. O günden
bugüne bolluğunda azalma olsa da
hamsi hala Karadeniz mutfağının baş
tacı. Hamsi, ızgarasından tavasına,
ekmeğinden çorbasına ve pilavından
baklavasına kadar her zamanki gibi
sofraları süslemeye devam ediyor.
yöreye has bir yemek olan “diple” yapımında kullanılıyor.
Karalahana ve sebze turşusu
Hamsiden sonra Karadeniz mutfağının vazgeçilmezlerinden bir diğeri ise
karalahana... Lahana ailesinin 450
çeşidinden biri olan karalahananın
çorbası, kavurması, turşusu ve dolması
yapılıyor. Sebze turşularından yapılan
yemekler de Karadeniz mutfağının
simgelerinden. Özellikle fasulye turşusu tuzu alındıktan sonra kavrularak,
Karadeniz mutfağı tereyağı, peynir
çeşitleri gibi mandıra ürünleri ile kavurmada da oldukça iddialı. Muhlama olarak bilinen peynir eritmesi
yöre halkının yaratıcılığının en güzel
örneklerinden. Mısır ekmeğiyle birlikte
eşsiz bir tat yaratan muhlamanın ünü
kahvaltıların vazgeçilmezlerinden biri
olarak Karadeniz’i aşarak yurdun dört
bir yanına yayılmış durumda.
Karadeniz Fondüsü: Muhlama
Güney Amerika kökenli bir bitki olan
mısır, 17. yüzyıldan sonra Karadeniz’e
gelmiş ve bölgenin mutfağında neredeyse başköşeye oturmuş. Tarıma elverişli olmayan tepeliklerde yetiştirilen
mısır, taze, kurutulmuş, haşlanmış veya
öğütülmüş olarak pek çok şekilde değerlendiriliyor. Mısır ekmeği ile mısır
unundan yapılan yiyecekler Karadeniz
mutfağının en önemli besin kaynaklarının arasında yer almaya devam ediyor.
27
Karadeniz mutfağından tarifler
Hamsili pilav (6 kişilik)
Malzemeler
750 gr hamsi
1,5 su bardağı pirinç
2 tane kuru soğan
1 yemek kaşığı tereyağı
2 su bardağı su
1 yemek kaşığı kuş üzümü
1 yemek kaşığı dolmalık fıstık,
Yenibahar, tuz ve pul biber
Hazırlanışı
Öncelikle hamsilerin kılçıklarını çıkarıp ayıklayarak
yıkayın ve süzmeye bırakın. Daha sonra tencerede
tereyağını eritin, dolmalık fıstıkları ve incecik kıyılmış soğanları kavurun. İyice yıkadığınız pirinçleri
ekleyin ve biraz daha kavurun. Üzerine iki bardak
sıcak su koyup tuz, yenibahar, kuş üzümü ve pul
biberi ekleyin. Kaynamaya başlayınca ateşi kısın
ve pilav pişmeye devam etsin. O arada suyu iyice
süzülen hamsilerin yarısını yağlanmış tepsiye sırtları tepsiye gelecek şekilde sıra sıra dizin. Dizerken
ortadan başlayın ki hamsiler güneş gibi dizilsin ve
görüntü güzel olsun. Pilav pişince iyice karıştırın,
hamsilerin üzerine yayın. Kalan hamsileri de aynı
şekilde pilavın üzerine dizin. Önceden ısıtılmış fırında hamsiler pembeleşene kadar kızartın. Sıcak
bir şekilde servis yapın.
Muhlama
Malzemeler
2 yemek kaşığı mısır unu
Yarım çay bardağı su
2 yemek kaşığı margarin veya tereyağı
2 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
Hazırlanışı
Önce yağı tavada eritiyoruz ve üzerine mısır ununu ekleyip hafif kavuruyoruz. Suyu ekleyip karıştırdıktan sonra kaşar peynirini ekliyoruz ve eriyene
kadar hızlıca karıştırıyoruz. Tavadakilerin tamamı
eridikten sonra, altını kapatıp sıcak sıcak servis
ediyoruz.
28 Sağlık
Kışın formda kalın
Yaz aylarında
kilomuza
daha fazla
dikkat ediyor,
teraziden mutlu
inmek için
daha özenli
besleniyoruz.
Soğuk havalarla
birlikte bu
alışkanlıklarımız
yerini tembelliğe
dolayısıyla
hastalıklara ve
gereksiz kilolara
bırakıyor. Birkaç
küçük noktaya
dikkat ederek
kışın da formda
kalmak mümkün.
K
ışın çevre ısısı düştüğü için vücudumuz standart sıcaklığını korumak için daha fazla enerjiye ihtiyaç
duyuyor. Bu enerji açığını gidermek
için de bize daha fazla enerji verecek karbonhidrat ve yağ gruplarını
istemeye başlıyoruz. Bunlar da kilo
alımına neden oluyor.
Soğuk havalarla birlikte grip, soğuk
algınlığı, bronşit gibi pek çok bulaşıcı hastalık da yaygınlaşıyor. Kış mevsimini sağlıklı geçirmek için bağışıklık
sistemini güçlendirmek gerekiyor.
Güçlü bir savunma mekanizmasının
temelinde ise sağlıklı ve dengeli beslenme yer alıyor.
Beslenirken bunlara dikkat
Kış aylarında hem bağışıklığımızı
güçlendirmek hem de kilo almamak
için her zaman olduğu gibi sık sık
ve azar azar yemeliyiz. Kışın soğuk
havada yürüme isteğinin azalması,
mevsimsel şartların getirdiği zorluklar
vb faktörler nedeniyle azalan fiziksel
aktiviteler de hesaba katılırsa, kilo
almamak için günlük yağ ve şeker
tüketimi azaltılmalı. Yağ miktarına da
dikkat etmeliyiz. Et, süt, yoğurt, peynir, yumurta ve diğer yiyeceklerle birlikte tükettiğimiz tohumların içerisinde
de yağ bulunduğu için, kızartma ve
kavurma işlemlerinden kaçınmak,
ekmeğe yağ sürmemek, zeytinyağı
dahil tüm yağları ihtiyacımız kadar
almak ve günlük tüketilen besinlerin
bileşimlerindeki yağ miktarını düşünerek dengeli miktarda kullanmak
gerekiyor.
Sözkonusu şeker olunca da durum
değişmiyor. Bazı besinlerde şeker
doğal olarak bulunur. Meyvelerdeki fruktoz, sütteki laktoz, tahıllardaki
nişasta gibi… Dengeli beslenmek
istiyorsak tüm şeker ihtiyacımızı besinlerden doğal olarak karşılamalı,
çayımıza attığımız şekerler, gazlı içecekler, hazır meyve suları gibi ekstra şeker tüketiminden kaçınmalıyız.
Tatlıları tüketirken tüketim sıklığına ve
miktarına dikkat etmeli, lokma ve tulumba gibi ağır tatlılar yerine sütlü ve
meyveli tatlıları tercih etmeliyiz..
Sofranızdan eksik etmeyin
Grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi
kış hastalıklarından korunmak için
özellikle C vitamini açısından zengin sebze ve meyvelerin tüketimine
29
de ağırlık vermeliyiz. Bunun yanı sıra günde
ortalama 12 bardak su içilmesi tavsiye ediliyor. Kuşburnu, ıhlamur, adaçayı, zencefil,
rezene, anason, kekik otu gibi bitki çaylarının da yaygın görünen kış hastalıklarına karşı
olumlu etkileri olduğundan bol bol tüketmekte
fayda var.
Ayrıca lifli besinlerin tüketimindeki azalma,
hava koşullarıyla fiziksel aktivitemizdeki azalmalar nedeniyle bağırsak faaliyetleri yavaşlar ve kabızlık sorunu ortaya çıkar. Bu nedenle kurubaklagillerin, kepekli tahıllara (esmer
ekmek, bulgur, kepekli makarna, pirinç, erişte, un) soframızda daha fazla yer vermeliyiz.
Egzersiz
Kış mevsiminde günlerin kısalması ve havaların soğumasıyla birlikte fiziksel aktivitenin
azalması da kilo artışına neden olur. Haftanın dört ya da beş günü en az 30 ila 45 dakika kadar egzersiz yapmak sağlıklı yaşam
için yeterli olacaktır. Tempolu yürüme, bisiklete binme, dans, aerobik, pilates, jimnastik
gibi kalbi çalıştıran sporlar yapılabilir.
Kış mevsiminde D vitaminin en zengin kaynağı olan güneş ışınlarından da mahrum
kalıyoruz. Bunun için havanın güneşli olduğu
günlerde dışarı çıkmak, yaklaşık 20 dakika güneş ışığına maruz kalmak ve yürüyüş
yapmak hem sağlımızı hem de formumuzu
korumamıza yardımcı olur. D vitami eksikliğine karşı balık tüketimimize önem vermeliyiz. Haftada üç defa balık yemeye özen
göstermeliyiz ve tabi kızartma işlemlerinden
kaçınmalı; haşlama, ızgara, buğulama, buharda veya fırında pişirme yöntemlerini tercih
etmeliyiz.
Antioksidanlar
Antioksidanlar, hücrelerdeki oksitlenmeyi önlüyor, vücut direncimizi arttırıyor ve bağışıklık
sistemimizi güçlendiriyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kış aylarında antioksidan etkiye
sahip olan A, C, E vitaminleri, selenyum, çinko, magnezyum gibi mineralleri, Omega 3
ve Omega 9 yağ asitlerinin alımını artırmayı
öneriyor. Antioksidanlardan faydalanmanın
en doğru yolu ise besinlerden doğal olarak
almak... Özellikle kış aylarında tüketebileceğiniz antioksidan besinler; greyfurt, üzüm,
portakal, kivi, böğürtlen, ceviz, badem, fındık, yaban mersini, kuşburnu, zencefil, ıspanak, havuç, brokoli, lahana, maydanoz.
Metabolizmanızı hızlandırın
• Güne kahvaltısız başlamayın. Güzel bir
kahvaltı güne zinde başlamanıza yardımcı
olur. Geceden sabaha kadar açlık nedeniyle düşen şekerinize düzenleyici görevi görerek vucut direncinizin korunmasına, acıkma
ataklarınızı kontrol altına alarak kilo kontrolünüze yardımcı olur. Ayrıca metabolizma
hızınızın yavaşlamasını engeller.
• Asla öğün atlamayın. Az ve sık beslenmeyi
alışkanlık haline getirin.
• Günlük ortalama 12 bardak su için.
• Soğuk algınlığı, grip gibi pek çok hastalığa yakalanmamak içi bağışıklık sisteminin
güçlü olması gerekiyor. Bunun için her gün
mutlaka sebze ve meyve tüketin.
• Havanın güzel olduğu günleri fırsat bilin ve
bol bol yürüyün. Soğuk ve yağışlı günlerde
ise kapalı ortamda yapabileceğiniz aktiviteleri belirleyin.
• Gece atıştırmalarınızı kontrol altına alın.
Televizyon karşısında tüketilen abur cubur
yiyeceklerden uzak durun. Akşam yemeğinden sonra sağlıklı ara öğün için bir iki adet
meyve ve/ veya yarım yağlı veya yağsız süt
yada yoğurt tüketin.
30 Haberler
“Kulağımız sizde”
S
ofra Grup,
20-24 Aralık
2010 tarihleri arasında TSE
tarafından yapılan 10002 Müşteri
Memnuniyeti ve Şikayet Yönetim
Sistemi belgelendirme denetimleri
sonucunda, “Müşteri Memnuniyeti ve Şikayet Yönetim Sistemi
Belgesi”ni almaya hak kazandı.
Sistemin etkin bir şekilde uygulanmasıyla iş ortağımız olan
müşterilerimizin değerli görüşleri
doğrultusunda, hizmet kalitemizin
iyileştirmesi ve geliştirilmesinin sürekliliği sağlanacaktır.
Sistem dahilinde daha iyi hizmet
verebilmek için müşterilerimizden
gelen beklenti, öneri, teşekkür ve
şikayetleri alabilmek amacıyla
0800 261 63 26 numaralı ücretsiz müşteri bildirimleri hattı kuruldu.
Ayrıca web sayfamızda bildirimlerin alınması için gerekli hazırlıklar
tamamlandı. Müşterilerimizin bilgilendirilmesi için afiş bastırıldı ve
tüm bölgelere dağıtıldı.
Ücretsiz
Müşteri
Bildirimleri
Hattı’nda; yüz yüze, e-mail ya da
farklı kanallardan gelen bildirimler
her ne şekilde alınırsa alınsın (yazılı, sözlü vs.) müşteriye bildirimin
alındığına dair ilk geri dönüşler standart bir şekilde
yazılı ve sözlü olarak
hazırlanan standart
metinlerle yanıtlanacak.
19. Kalite Kongresi’ne sponsor olduk
S
ofra Grup, Türkiye Kalite
Derneği’nin düzenlendiği 19.
Kalite Kongresi’ne “Kongre Sponsoru” oldu. 08-10 Kasım 2010 tarihleri
arasında “Yenileşim Yönetimi” başlığı
altında toplanan kongre otomotiv, inşaat, sağlık, gıda ve lojistik gibi sektörel oturumların yer aldığı; 3 özel,
24 paralel oturum ve 14 çalıştay ile
tamamlandı. Yurtiçi ve yurtdışından
toplam 132 konuşmacı katkıda bu-
lunduğu organizasyona, 383 kuruluştan yaklaşık 2 bin 500 dinleyici katıldı.
Kongrede ülkemizin refahı, kurumların
rekabet gücü ve başarısı için yaşamsal
önemde olan yenileşim kapasitesinin
geliştirilmesi ve ilgili süreçlerin başarı ile
yönetilmesinin önemini vurgulandı; şirket
ve kurumlara cesaret verildi. Kongrede
üç gün boyunca yenileşimin değişik boyutları dünyadan ve Türkiye’den iyi örneklerle tartışıldı.
31
Sofra’dan 4 büyük proje daha
Philip Morris yine Sofra’yı tercih etti
Sofra Grup; Philip Morris Sabancı Pazarlama
ve Satış A.Ş.’nin İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Antalya, Bursa ve Samsun’daki 10 ayrı
tesisinde yemek ve tesis yönetimi hizmeti verecek. Bu hizmet kapsamında yemek, ikram,
kafeterya, kantin, teknik işletim ve bakım onarım, temizlik, ofis destek, bahçe bakımı - iç mekan bitki bakımı ve ilaçlama gibi tüm hizmetler Sofra’nın 100’den fazla deneyimli personeli tarafından verilecek.
İş Bankası Sofra’da karar kıldı
Eurest markasıyla; Türkiye’nin en köklü bankası olan Türkiye İş Bankası’nın Güneşli’deki
1 ve 2 numaralı Operasyon Merkezi’nde,
2.000’den fazla İş Bankası çalışanına yerinde yemek üretim hizmeti vermeye başladık.
JTI, destek hizmetlerde de Sofra’yı
tercih etti
Japan Tobacco International (JTI), İzmir tesislerinde toplu yemek hizmetlerinden sonra; temizlik, iç taşıma ve depolama hizmetleri için de
yine Sofra Grup markası olan Euroserve Hizmeti tercih etti.
ompass Group, her yıl düzenli olarak yayımladığı faaliyet raporunda 2010’a ilişkin verileri açıkladı. Grup adına açıklamada bulunan Compass Group Yönetim Kurulu Başkanı Richard Cousins, “Tüm dünyanın
ekonomik açıdan zorlu geçirdiği 2010 yılında, grup olarak
yine mükemmel
bir performans
sergilemeyi başardık” dedi.
Grup olarak yoğunlaştıkları operasyonel verimlilik anlayışının
geleceğe dönük büyüme hedeflerini gerçekleştirmelerine imkan verdiğine dikkat çeken Cousins, “2010 yılında 14,5 milyar Sterlin gelir
elde ettik ve organik gelirler de yüzde 3,2 oranında artış sağladık” dedi. 2010 yılında yüz-
S
ofra Grup’un sunduğu yüksek yiyecek kalitesinin yanında misafirlerinin günlük iş stresi içinde nefes alabilecekleri yemek molasını
da renkli bir hale getirebilmek için uyguladığı
“Temalı Günler” konsepti, “Geleneksel Latin
Lezzetleri” ile devam ediyor.
“Geleneksel Latin Lezzetleri” Sofra Grup’un
toplu yemek hizmeti verdiği müşterilerde sırasıyla uygulanmaya başlandı. Sofra Grup misafirlerinin Latin temasını yasayabilmeleri için
bugüne özel hizmet sunulan yemekhaneler
renk ve tarzı ile Latin konseptini yansıtan görsel
malzemelerle süsleniyor.
Praktiker, temizlikte Euroserve’ü
seçti
Yapı marketi sektöründeki öncü konumunu koruma vizyonuyla faaliyetini sürdüren
Praktiker’in Türkiye çapındaki 11 lokasyonunda, temizlik hizmeti ocak ayından itibaren Euroserve Hizmet tarafından verilmeye başlandı.
“Yine mükemmel bir performans
sergiledik”
C
“Temalı Günler”
yenilendi
de 11 artışla net 1,003 milyar Sterlin kar elde
ettiklerini söyleyen Cousins, “İleriye dönük ana
stratejimizde herhangi bir değişiklik olmayacak. Yine yemek servisine odaklanırken, destek hizmetlerde de hızlı büyümeye devam edeceğiz” diyerek
geleceğe dönük
planlar hakkında bilgi verdi.
Cousins
son
olarak, “Güçlü
bir performans
sergileyerek yılı
kapattık. Büyümemize imkan veren ve marjlarımızı genişleten operasyonel verimlilik konusuna odaklanmaya önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz” dedikten sonra grubun bu performansı sergilemesinde emeği geçen herkesi kutladı
ve teşekkürlerini iletti.
Latin ülkelerine özgü 16 çeşit yemeğin sunulduğu bu özel konsept, Sofra Grup müşterileri
tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Temalı günler farklı konseptlerle Sofra müşterilerine sunulmaya devam edecek.

Benzer belgeler

Ekim Kasım Aralık

Ekim Kasım Aralık ”Sofra Grup” Dergisi’nin içerik ve tasarımı içerik fabrikası iletişim danışmanlık ve tic. ltd. şti. tarafından yaratılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındad...

Detaylı

Sayı 18 - Sofra Grup

Sayı 18 - Sofra Grup olduğuna dikkat çekiyor. Dünya mutfakları arasında yer almak için de öncelikle kendi mutfağımızdan utanmamayı öğrenmeliyiz diyen Örs, İtalya

Detaylı

Nisan Mayıs Haziran

Nisan Mayıs Haziran fabrikası iletişim danışmanlık ve tic. ltd. şti. tarafından yaratılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Sofra Grup” Dergisi’nde yayınlanan yazı ve fot...

Detaylı

Sayı 19 - Sofra Grup

Sayı 19 - Sofra Grup web: www.icerikfabrikasi.com Dergi yönetim yeri İçerenköy Mah. Yeşilvadi Sok. STFA İş Merkezi No: 3 Kat: 11 Ataşehir 34752 İstanbul Tel: 0216 578 97 14 Faks: 0216 578 98 46 e-posta: sofra@sofragrup...

Detaylı