Dosyayı İndir - Borsa Uzmanları Derneği

Transkript

Dosyayı İndir - Borsa Uzmanları Derneği
^BUD HABERLERİ]
www.bud.org.tr
TARİH: Şubat 2007
SAYI: 59
İÇİNDEKİLER
¾ Başkan’dan
¾Lisans Yenileme
Eğitimleri Hk. Duyuru
¾20-21 Ocak Tarihlerinde
Yapılan Lisanslama Sınav
Sonuçları Belli Oldu!!!
¾ Oscar’da Favori Filmler
¾ Kanser En Çok Neyi
Sever
¾ Ev ve Mutfak Püf
Noktaları, Giysi Temizlik
Pratik Bilgileri – Bölüm 3¾ BUD İletişim Bilgileri
AYLIK BÜLTEN
BAŞKAN’DAN
Sevgili Dostlar,
ABD FED kararı ile faiz oranlarında herhangi bir değişiklik olmadığı
gibi kararla birlikte gelen iyimser açıklamalar piyasaları olumlu etkiledi.
Yabancı fon akışının gelişmekte olan ülkelere yöneleceği beklentisi,
Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülke borsalarında
yükselişi destekledi.
Haftanın son işlem gününde, piyasaların açıklanacak olan Ocak ayı
enflasyon rakamlarına odaklanmasını bekliyoruz.
20-21 Ocak tarihlerinde düzenlenen Lisanslama Sınavlarında başarılı
olan arkadaşlarımı kutluyorum.
23-24 Ocak tarihlerinde düzenlediğimiz Teknik Analiz Eğitimi’ne
gösterdiğiniz yoğun ilgi nedeniyle teşekkür ediyor, sağlık,
mutluluk ve esenlik dolu günler diliyorum..
İsmail TAVLI
BUD Başkanı
LİSANS YENİLEME EĞİTİMLERİ HAKKINDA DUYURU
Lisanslama sınavlarını kazanmış olmakla birlikte, son iki yıldır;
-Lisans belgesi başvurusunda bulunmayan veya
-Sermaye piyasası kurumlarında lisansa tabi bir görevde çalışmayan
kişilerin lisans durumları sermaye piyasası mevzuatı uyarınca “lisans yenileme eğitim ihtiyacı”na
dönüştürülmüştür.
Bu kişilerin Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşlar Birliği tarafından düzenlenen lisans
yenilme eğitimine katılmaları gerekmektedir.
Lisans yenileme eğitimleri ile ilgili sorularınız ile Lisans yenileme eğitim tarihlerine ve başvuruda yapılması
gereken işlemlere http://www.tspakb.org.tr/index_tur.htm adresinden ulaşabilirsiniz.
Eğitim Türü
SPF Temel Düzey Lisans Yenileme Eğitimi
SPF İleri Düzey Lisans Yenileme Eğitimi
Değerleme Uzmanlığı Lisans Yenileme Eğitimi
Türev Araçlar Lisans Yenileme Eğitimi
SPF Takas Ve Operasyon İşlemleri Lisans Yenileme Eğitimi
Eğitim Ücreti Eğitim Süresi
100,00.-YTL
1 Gün
150,00.-YTL
1 Gün
150,00.-YTL
1 Gün
150,00.-YTL
1 Gün
25,00.-YTL
2 Saat
Ocak 2007 Dönemi Lisanslama Eğitim Programı
Eğitim Tarihi
9-11 Ocak 2007
13-14 Ocak 2007
Eğitim Adı
Temel Finans Matematiği, Değerleme
Yöntemleri, Muhasebe ve Mali Analiz
Genel Ekonomi ve Mali Sistem
Lisans Türü
Temel Düzey
Süre
3 Gün
Temel/İleri Düzey
2 Gün
EĞİTİM YERİ: TSPAKB Eğitim Salonu, 1.Levent Plaza, A Blok Kat:4, Büyükdere Cd. No:173 Levent-İstanbul
Tel: 0212 280 85 67
Derneğimizin www.bud.org.tr adresindeki web sitesini ziyaret ettiniz mi?
20-21 OCAK 2007 TARİHLERİNDE YAPILAN LİSANSLAMA SINAV SONUÇLARI BELLİ OLDU!!
2007 YILI 1.DÖNEM LİSANSLAMA SINAVI SONUÇLARINA GÖRE MODÜL BAZINDA BAŞARI DURUMU
SINAV KONULARI (MODÜL)
SINAVA GiREN
ADAY SAYISI
BAŞARILI OLAN
ADAY SAYISI
BAŞARI %
GENEL EKONOMİ
6.360
2.134
33,55
SERM. PİY. MEVZUATI, İLGİLİ MEVZUAT VE ETİK K.
6.192
1.372
22,16
MENK. KIYM. VE DİĞ.SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI
7.189
2.518
35,03
HİSSE SENEDİ PİYASALARI
7.081
2.553
36,05
TAHVİL VE BONO PİYASALARI
6.614
2.741
41,44
DİĞER TEŞKİLATLANMIŞ PİYASA VE BORSALAR
7.547
2.111
27,97
İLGİLİ VERGİ MEVZUATI
7.393
1.724
23,32
TEMEL FİN. MAT. DEĞ.YÖNTEM.,MUH. M.ANALİZ
6.035
1.762
29,20
TAKAS VE OPERASYON İŞLEMLERİ
6.332
2.396
37,84
GENEL EKONOMİ VE MALİ SİSTEM
2.024
606
29,94
SERMAYE PİYASASI MEVZUATI VE İLGİLİ MEVZUAT
1.795
377
21,00
MENKUL KIYMETLER VE DİĞER SERM. PİY. ARAÇLARI
1.851
690
37,28
ULUSAL VE ULUSLARARASI PİYASALAR
1.696
584
34,43
FİNANSAL YÖNETİM
1.798
489
27,20
ANALİZ YÖNTEMLERİ
1.815
752
41,43
MUHASEBE DENETİM VE ETİK KURALLAR
1.649
444
26,93
İLGİLİ VERGİ MEVZUATI
2.094
769
36,72
TÜREV ARAÇLAR
397
209
52,64
VADELİ İŞLEM VE OPSİYON PİYASALARININ İŞLEYİŞİ
521
206
39,54
TÜREV ARAÇLARLA ARBİTRAJ VE KORUNMA
541
211
39,00
MUHASEBE, TAKAS VE OPERASYON İŞLEMLERİ
481
190
39,50
GAYRİMENKUL DEĞERLEME ESASLARI
1.303
209
16,04
MESLEKİ MEVZUAT VE ETİK KURALLAR
1.316
338
25,68
İNŞAAT VE GAYRİMENKUL MUHASEBESİ
1.204
281
23,34
TEMEL FİNANS MATEMATİĞİ
1.336
354
26,50
İLGİLİ VERGİ MEVZUATI
1.381
432
31,28
KREDİ DERECELENDİRMESİ VE FİNANS
333
87
26,13
MUHASEBE VE FİNANSAL RAPORLAMA
353
103
29,18
SERM. PİY. HUKUKU VE ANONİM ŞİRKET HUKUKU
369
78
21,14
KURUMSAL YÖNETİM
59
38
64,41
ORTALAMA BAŞARI
31,46
LİSANS ALMAYA HAK KAZANAN ADAYLARIN PROGRAM BAZINDA DAĞILIMI
SINAVLAR
SINAVA GİREN
ADAY SAYISI
SERTİFİKA ALAN
BAŞARI %
ADAY SAYISI
SERM. PİY. FAALİYETLERİ TEMEL DÜZEY SINAVI
12.081
912
7,55
SERM. PİY. FAALİYETLERİ İLERİ DÜZEY SINAVI
3.169
290
9,15
TÜREV ARAÇLAR SINAVI
837
117
13,98
DEĞERLEME UZMANLIĞI SINAVI
2.114
97
4,59
SER.PİY.FAAL.TEMEL DÜZ(TAKAS VE OPER. MODÜLÜ)
36
20
55,56
KREDİ DERECELENDİRME UZMANLIĞI SINAVI
491
21
4,28
KURUMSAL YÖN. DERECELENDİRME UZM. SINAVI
87
17
19,54
TOPLAM
18.815
1.474
7,83
OSCAR’DA DA FAVORİ TARİH FİLMLERİ ..
25 Şubat’ta sahiplerini bulacak olan Oscar ödüllerinde, tarihî olayları ya da tarihî kişilikleri
konu edinen filmlerin öne çıktığını görüyoruz. Sonuçlar ne olursa olsun, anlaşılan, yapımcı
ve yönetmenler, seyircilerine ‘tarih dersi’ vermek istiyorlar.
Iwo Jima Savaşı, II.Elizabeth, İdi Amin ve Diana Ross… 20.Yüzyılın farklı zamanlarında yaşayan bu
üç insanın ve bir savaşın ne gibi bir ortak noktası var dersiniz?..
Cevap olarak, ‘Oscar’ diyebiliriz. Malum, Şubat ayındayız ve bu ayın 25’inde sinema dünyasının en
popüler ödülü olan Oscar’lar dağıtılacak…
Clint Eastwood’un II.Dünya Savaşı’nın en kanlı çatışmalarının yaşandığı Iwo Jima Savaşı’nı anlattığı
iki filmi ‘Atalarımızın Bayrakları / Flags of Our Fathers’ ile “Iwo Jima’dan Mektuplar / Letters from
Iwo Jima”nın; Stephen Frears’ın Prenses Diana’nın ölümünden sonra İngiltere’nin son 25 yıllık
kraliçesi II.Elizabeth’in yaşadıklarını konu alan ‘Kraliçe / The Queen’in; Uganda’nın eski diktatörü
İdi Amin’in yaşamından bir kesit sunan, Kevin Macdonald imzalı ‘Son Kral / The Last King of
Scotland’ın ve pop müziğin önemli şarkıcılarından Dieana Ross’un müzik dünyasında zirveye
ulaşmasının ele alındığı, Bill Condon’un yönettiği ‘Rüya Kızlar / Dreamgirls’ün; oyuncu, yönetmen
ya da film dallarında Oscar alabilecekleri düşünülüyor. Düşünülüyor, diyoruz; çünkü bu yazı kaleme
alındığında, Oscar adayları bile açıklanmamıştı. Ama malum, Oscar söylentileri taa 2005 Ekim’inden
beri dillendiriliyor. Oscar’ın ön habercisi olarak belirtilen ‘Altın Küre’ ödülleri de, geçen ayın 15’inde
açıklandı ve bu beş film, farklı dallarda Altın Küre heykelciği ile törenden ayrıldı. Altın Küre ödülleri
de, bu filmlerin Oscar yolunda bir adım önde olduğunun bir göstergesi…
Bu filmlerin Oscar dışındaki ortak noktası ise, tarihi bir dönemi ya da kişiliği konu edinmesi.
Yani bu yıl, yakın tarih, Oscar’a, Oscar ödülleri de yakın tarihe göz kırpıyor: Oscar yarışında tarihi
filmlerin bir ‘çıkarma’ yaptıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ortaya çıkan tablo bunu gösteriyor bize…
Sadece bu beş filmle sınırlı değil tarihi yapımlar… Ekim ayından beri, belirli tarihsel olaylardan ya da
kişiliklerden feyiz alınarak çekilen birçok filmin, farklı kategorilerde, Oscar için adı geçiyor. Sadece
bu beş yapımın Oscar şansı da, diğerlerine göre daha fazla… Öyle ya da böyle, tarihe ‘bulaşmak’ ve
tarihin koridorlarında dolaşmak, sinemacılara yarıyor bu aralar. Ama yaşadığımız dünyada, tarihe
sinemanın gözünden bakmak, en çok, seyirci olarak bizlere fayda sağlıyor. Çünkü bu vesileyle, seyirci
olarak bizler, yakın tarihimizin kimi olaylarını farklı açılardan görme ve yorumlama, kimi önemli
kişiliklerin bilinmeyen yönlerini öğrenme şansı buluyoruz.
KRALİÇE
Orijinal adı: The Queen
Yönetmen: Stephen Frears
Oyuncular: Helen Mirren, Michael Sheen, James Cromwell, Sylvia Syms, Alex Jennings, Helen
McCrory
Konu: ‘Benim Güzel Çamaşırhanem’ ve ‘Tehlikeli İlişkiler’ filmlerinin muhalif İngiliz yönetmeni
Stephen Frears, 20.Yüzyıl’da Buckhingham Sarayı’nın kapalı kapıları ardında yaşanılan gerilim dolu
anlara çeviriyor kamerasını.
İngiliz halkının sevgilisi Prenses Diana bir trafik kazası sonucu hayatını kaybedince, İngiltere
Kraliçesi II. Elizabeth’in yaşadıklarından hareket eden yönetmen, monarşiyle halk arasındaki
çatışmaya odaklanmaktansa, bir insan olarak Elizabeth’in portresini ve kişiliğindeki çelişkilerini
yansıtmayı tercih ediyor. Diana’nın ölümünden sonra, tüm İngiliz halkı yas tutarken, Kraliçe Elizabeth
kayıtsız kalmaktadır. İngiltere’nin yeni başbakanı Tony Blair ise, saray ile halk arasında bir iletişim
kurmak için, kraliçeyi, resmi bir cenaze töreni düzenlemeye ikna eder.
Notlar: Televizyonda I. Elizabeth, beyaz perdede ise II. Elizabeth performanslarıyla yıla damgasını
vuran Helen Mirren, Venedik ve Toronto’nun ardından, Altın Küre’de de iki ödül birden alarak Oscar
yolunda rakipsiz olduğunu kanıtladı. Ancak filmin tek kayda değer performansı ona ait değil. Blair
rolündeki Michael Sheen de oldukça iyi. Ne var ki filmin bağımsız bir İngiliz yapımı olmasından
dolayı, Helen Mirren dışında, ancak en iyi yönetmen ve senaryo dallarında Oscar şansı olabilir.
ATALARIMIZIN BAYRAKLARI
Orijinal adı: Flags of Our Fathers
Yönetmen: Clint Eastwood
Oyuncular: Ryan Phillippe, Jesse Bradford, Adam Beach, Jamie Bell, John Benjamen Hickey
Konu: Çifte Oscarlı yönetmen Clint Eastwood, bu kez de II. Dünya Savaşını anlatıyor. Savaşın
anlamsızlığını yansıtmak için, hem Amerikan hem de Japon askerlerinin gözünden, peş peşe iki ayrı
film birden çeken Eastwood, filmlerini anı kitaplarına ve mektuplara dayandırıyor.
Mekân olarak savaşın en ateşli günlerinin geçtiği Pasifik adası Iwo Jima’yı seçmiş yönetmen. Bu ilk
filmi ‘Atalarımızın Bayrakları’nda, adaya çıkartma yapan Amerikan askerlerinden birkaçının adaya
bayrak diktikleri sırada çekilen bir fotoğrafla ‘kahraman’lık sembolüne dönüşmelerini anlatıyor.
Bayrağı diken altı askerden ancak üçü hayatta kalır ve Amerika’ya geri dönerler. Bu üç insan, devlet
tarafından savaş için para ve bono toplamak amacıyla reklâm aracı olarak kullanılmaya başlanır.
Eastwood, milliyetçilik ya da vatanseverlik sorgulamaları gibi ucuzluklara sapmadan, gerçek
kahramanlığın ne olduğunu sorguluyor.
Notlar: Eastwood’un filmi tamamen gerçek olaylara dayanıyor, Joe Rosenthal’in meşhur ‘bayrak
diken askerler’ fotoğrafı ile James Bradley ve Ron Powers’ın yazdıkları ve filmle aynı adı taşıyan
kitap, esin kaynakları… Filmi yapma teklifini, 2004 Oscar Ödül Töreni’nde, Steven Spielberg
getirmiş. Filmin yapımcılığını üstlenen Spielberg, Eastwood’un harika yönetmenliği sayesinde, bu
filmle bir kez daha Oscar kazanacağına inanıyor.
IWO JIMA’DAN MEKTUPLAR
Orijinal adı: Letters from Iwo Jima
Yönetmen: Clint Eastwood
Oyuncular: Ken Watanabe, Kazunari Ninomiya, Tsuyoshi Ihara, Ryo Kase, Shido Nakamura
Konu: Film, Iwo Jima adasına yapılan Amerikan çıkartmasını Japon askerlerin gözünden anlatıyor.
Japon kuvvetlerinin komutanı General Kuribayashi’nin anılarından yola çıkarak, güç, onur, cesaret ve
korku kavramlarının eşliğinde, savaşın insan ruhunda açtığı yaraları taşıyor beyazperdeye.
Eastwood, Japonca çektiği filmde, katı geleneksel kurallarla ayakta kalmaya çalışan Japon askerlerini
oldukça insani bir biçimde yansıtıyor seyirciye. Bu yüzden de film, Amerika’da tepkiyle karşılanmış
‘eski düşman’ Japonları sempatik gösterdiği için eleştirilmişti.
Notlar: Film Japonca çekildiği için, en iyi yabancı film dalında yarışacak. Altın Küre’de, bu dalda
heykelciği kucaklayan Clint Eastwood’un, en yakın rakipleri Almodovar’ın ‘Dönüş’ü ve Guillermo
del Toro’nun “Pan’ın Labirenti” filmlerini geçerek, Oscar heykelciğine kavuşması bekleniyor.
SON KRAL
Orijinal adı: The Last King of Scotland
Yönetmen: Kevin Macdonald
Oyuncular:Forest Whitaker, James McAvoy, Kerry Washington, Gillian Anderson, Simon McBurney
Konu: Uganda’da uyguladığı dikta rejimiyle çağımızın en korkunç figürleri arasına giren İdi Amin’in
ülkesinde yarattığı katliamı gözler önüne seren film bir roman uyarlaması.
Film, idealist genç bir İskoçyalı doktorun Uganda’ya yaptığı ziyaret sırasında, tesadüfen İdi Amin ile
tanışması ve onun kişisel doktoru olmasıyla gelişen olayları ele alıyor.
Genç doktor, başlangıçta Amin’in çarpıcı kişiliğinin etkisinde kalıyor. Ancak zamanla ülkede yaptığı
kıyımı ve nedenli ruh sağlığı bozuk bir insan olduğunu anlıyor. Ancak İdi Amin, doktorun görevinden
istifa edip ülkesine dönmesine izin vermiyor.
Notlar: Daha ziyade televizyon filmleriyle tanınan yönetmen Macdonald’ın amacı, biyografik bir film
çekmek olduğu için, ‘Son Kral’, bir ülkeye monarşiyi getiren bir diktatörün ne tür buhranlar
geçirebileceğini anlatmaya odaklanıyor.
Tüm eleştirmenlerden ‘yıldızlı pekiyi’ alan ve şimdiye kadar ne kadar ödül varsa silip süpüren aktör
Forest Whitaker’ın Altın Küre’den sonra Oscar’ı da almasına garanti gözüyle bakılıyor.
RÜYA KIZLAR
Orijinal adı: Dreamgirls
Yönetmen: Bill Condon
Oyuncular: Jamie Foxx, Beyonce Knowles, Danny Glover, Eddie Murphy, Jennifer Hudson
Konu: 1960’ların ve 70’lerin çalkantılı Amerikan müzik piyasasını ele alan bu müzikal yapım, ünlü
pop şarkıcısı Diana Ross’un kariyerinin ilk yıllarından esinlenmiş.
Bol ödüllü bir Broadway müzikalinden uyarlanan ‘Rüya Kızlar’, işbilir bir menajerin bir yetenek
yarışmasında keşfettiği üç kızı, ünlü bir şarkıcının arkasındaki vokaller olarak sahneye sürmesiyle
başlıyor. Üç kızdan oluşan ‘Rüya Kızlar’ adlı grubun elemanlarından biri, zamanla ön plana çıkınca,
diğerleri arasında gerginlik yaşanıyor ve ihtişamlı müzik dünyasının acımasız yüzü ortaya çıkıyor.
Notlar: Filmin asları, ünlü şarkıcı Beyonce ve ‘Ray’ portresiyle bizi kendine hayran bırakanOscarlı
Jamie Foxx gibi görünüyor. Ama dikkat çekici performanslar, yan rollerdeki Eddie Murphy ve
Amerikan popstar yarışmasının yıldızlarından olan ‘taze’ oyuncu Jennifer Hudson’dan geliyor.
Zaten bu iki isim de, Altın Küre’lerden elleri boş ayrılmadı. Diğer yandan filmin, senaristinden
yapımcısına kadar, tüm ekibinin Oscar tecrübesi olan isimler olduğuna bakılırsa, sadece oyunculuk
değil, diğer dallarda da heykelciğe yakın durduğu söylenebilir.
(Oklan Özyurt - Popüler Tarih)
KANSER EN ÇOK NEYİ SEVER??
Her doktor öğrenciliği sırasında Otto Warburg'un buluşunu öğrenir. 1930'lu yıllarda Warburg kanserin
en temel biyokimyasal sebebini, yani sağlıklı bir hücreyi kanser hücresinden ayıran şeyin ne olduğunu
bulmuştur. Bu, o kadar önemli bir buluştur ki, Otto Warburg'a Nobel Ödülü kazandırmıştır.
Otto Warburg'a göre kanserin bir temel sebebi vardır. Bu da, vücudun normal hücrelerinin oksijenli
solunumunun, oksijensiz - anaerobik- hücre solunumuyla yer değiştirmesidir. Warburg'un buluşu bize
başka neleri anlatmaktadır? Birincisi, kanser, normal hücrelerden çok farklı bir biçimde metabolize
olmaktadır. Normal hücreler oksijene ihtiyaç duyar; kanser hücreleri oksijenden kaçınır. Hiperbarik
oksijen terapisi alternatif kanser tedavisi uygulayan kliniklerde kullanılan bir yöntemdir.,
Bu buluşun bize anlattığı başka bir şey de, kanserin bir mayalanma (fermantasyon) süreciyle
metabolize olduğudur.
Kanserin metabolizması normal hücre metabolizmasından 8 kat daha büyüktür.
Yukarıda söylediğimiz her şeyi birleştirirsek ortaya şu tablo çıkıyor: Vücut, kanseri beslemeye
çalışırken mütemadiyen kapasitesinin üstünde çalışır. Kanser devamlı açlıktan ölmenin eşiğindedir ve
vücuttan kendisini beslemesini talep etmektedir. Besin alımı kesilirse kanser açlıktan ölmeye başlar.
Tabii kendisini beslemek için vücudun şeker üretmesini sağlayamazsa...
Proteinlerden şeker
Bu ziyan sendromuna kaşeksia (cachexia) denir. Kaşeksia vücudun proteinlerden (evet, doğru
duydunuz, karbonhidratlardan veya yağlardan değil de, proteinlerden) "glükoneogenez" (yeniden
glükoz yapımı) işlemiyle, şeker elde etmesidir. Bu şeker kanseri besler. Vücut sonunda, kanser
hücresini beslemeye çalışırken kendisi açlık çeker.
Şimdi, kanserin şekerle beslendiğini öğrenmişken, onu şekerle beslemek mantıklı geliyor mu size?
Yani karbonhidratlardan zengin bir diyet uygulamak?
Bugün, kansere karşı uygulanan birçok besin terapisi mevcuttur (işe de yaramaktadırlar) çünkü günün
birinde birisi şeker ve kanser arasındaki bağlantıyı görmüştür. Bu terapilerde, karbonhidratlar
bakımından zengin gıdalara izin verilmez. Terapilerin hiçbirinde şekere de izin verilmez çünkü şeker
kanseri beslemektedir.
Peki doktorunuz bu gerçekleri size neden söylemez? Kim bilir? Belki doktorunuz kanseri tedavi edecek
kişinin siz değil, kendisi olduğunu düşünmektedir. Belki Otto Warburg'un buluşunu duymuştur ama
geri kalan parçaları tamamlayamamıştır. Belki de beslenmeyle ilgili hiçbir şey öğrenmemiştir. Aslında
1978'e kadar ABD'nin resmi kuruluşlarından biri, beslenmenin kanserle bir ilgisi olmadığını iddia
etmekteydi!!!!
Kanser ve şeker bağlantısından haberdar olanlar ise, dikkate değer terapilerle ortaya çıktılar. Bunlardan
biri 'Laetrile'dir. Kaşeksialı hastaların yüzde 50'den fazlasında glükoneogenez sürecini durduran hidrazin
sülfat bunlardan bir diğeridir.
Bugün, Minnesota Üniversitesi kemoterapi alanında bir "akıllı bomba" üzerinde çalışmaktadır. Akıllı
bomba diyebileceğimiz ilacın üzerinde bir kaplama vardır. İlaç, vücutta oksijensiz bir bölge ile karşı
karşıya geldiğinde bu kaplamayı üzerinden atar. Kanseri yok etmek için kemoterapiyi serbest bırakır.
Çünkü vücutta oksijensiz tek alan, kanserli bölgedir.
Kanser hücresini aç bırakmaya çalışan besin terapileri de vardır. Kanserin ne sevdiğini bilen hasta,
bunları yemekten kaçınır. Kanser, çiğ yiyeceklerdense, pişmiş yiyecekleri sever. Pişirme işlemi,
besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok etmektedir. Bir de, kanserin şeker sevdiğini aklınızdan
çıkarmayın. Kanserinizi sevmiyorsanız, onu beslemeyin!
Şeker yerine tatlandırıcı kullanmak çözüm değil
Şeker yerine tatlandırıcı kullanmayı düşünüyorsanız, başka bir tuzağa düşmüş olursunuz.
Tatlandırıcıların da vücuda ciddi zararları olduğu, yapılan araştırmalarla kanıtlandı. Örneğin, Amerikan
Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), sakarin içeren her türlü gıda maddesinin üzerine "Sağlığa zararlıdır.
Hayvanlar üzerinde yapılan testlerde kansere yol açmıştır." ibaresinin konmasını şart koştu. Aspartam
ve sükraloz gibi diğer tatlandırıcılar da yan etkileri nedeniyle uzak durulması gereken gıdalar arasında.
(Editörün
notu:
Ama
maalesef
hiç
birinin
üzerinde
böyle
bir
ibare
yok).
Kaynak: International Wellness Directory
Son iki yüzyıldır şeker tüketimi nasıl arttı?
İngiltere'de 1815'de 5 kg civarında olan kişi başına yıllık çay şekeri tüketimi 1970'de 50 kg'ın üzerine
çıkmıştır. 1970–2000 yılları arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla
şekerli meşrubat tüketmişlerdir.
Türkiye'deki durum da artık çok farklı değildir. Çocuğu ile büyüğü ile çılgınca şeker ve beyaz un
kullanılmaktadır. Bütün bu bilgiler kanserlerin niçin arttığını göz önüne açıkça sermektedir.
Aşağıdaki tedbirlerle kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir;
* Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
* Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren 'light' hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.
* Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin. Taş devri diyetini uygulayın.
* Bol taze sebze ve meyve yiyin.
* Yeterli omega-3 alın; ayçiçeği, mısır, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın.
Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin.
* Kefir, yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden(faydalı mikroplar) zengin gıdalarla
beslenin.
* Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
* Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse manda sütü kullanın.
Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
* Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.
* Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
* Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz!!!!).
* Stresten uzak durun.
* İyi uyuyun.
* Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak durun.
* D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.
* Yeteri derecede egzersiz yapın!!!!
* Aşırı alkol kullanmayın.
* İşlenmiş soya ürünü yemeyin.
* Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.
* Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler!!!!
* Daha çok toprak(güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki
tercihlerdir.
* Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın.
Prof. Dr. Ahmet AYDIN
(İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı)
BUD GÜNCESİ
Ev ve Mutfak Püf Noktaları, Giysi Temizlik Pratik Bilgileri
– Bölüm 3- Karnabahar pişirirken eve yayılan kokudan kurtulmak için pişirme suyuna bir parça tuz ve iki kaşık
sirke ilave edip, suyun üzerinde köpük oluşumunu bekledikten sonra, içine sebzeleri atmayı deneyin.
Evi saran kötü kokudan eser kalmadığını göreceksiniz.
-Mutfağınıza sinmiş kızartma kokusunu yok etmek için ızgaranın üzerine defne yaprağı, ada çayı
yaprağı ve kekik yaprağı koyun.
- Sosislerin patlamasını önlemek için fırın ya da ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanız yeterli.
- Meyvelerin arasına serpiştireceğiniz herhangi bir türden yapraklar onları uzun süre taze tutacaktır.
- Nane, adaçayı ve çekilmiş cevizin pek çok yemekte kullandığınız beşamel sosa çok hoş lezzet
kattığını biliyor muydunuz ? Fakat bu aromalı otları, sos pişip ateşin söndürülmesine yakın tencerenin
içine ilave etmeye dikkat edin.
- Bayat ekmeği ince ince dilimleyin üzerine az miktarda süt serpin ve kızgın yağda bir yüzünü kızartın.
Ters çevirip üzerine domates ve taze kaşar peyniri koyun. Peynirler erimeye başlayınca üzerlerine
kekik ve karabiber serpip sıcak sıcak servis yapın.
- Tavuk etinizin daha yumuşak, daha güzel kokulu ve daha lezzetli olması için pişirmeden önce tavuğu
yarım limon ile iyice ovalayın ve sonra tavuğun üzerine ve içine rendelenmiş limon kabuğu koyun.
- Portakalları sıkmadan önce yarım saat soğuk suda bekletirseniz sıktığınızda daha çok portakal suyu
elde edersiniz.
- Sarımsakların daha çabuk ezilmesi için cam bir kavanozda ve buzdolabında saklamanız yeterli olur.
- Patlıcan kabuklarını soyduktan sonra içine sirke ve çok az zeytinyağı konmuş suda bir süre haşlayın.
Daha sonra istediğiniz küçüklükte dilimleyin ve pilav yaparken içine karıştırın. Göreceksiniz pilavınız
çok leziz olacak.
- Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokularını temizleyip yerine güzel kokular bıraksın diye satın aldığımız
o pahalı ürünler istediğiniz gibi ferah bir koku bırakmıyorsa, size daha pratik ve ucuz bir önerimiz var.
Yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun.
Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın. Daha sonra soğumaya bırakın. Fırınınız çok güzel kokacak.
- Eskilerin yöntemleri her zaman en iyi, en doğrudur. Bisküvilerin ve kurabiyelerin taze kalması için,
teneke bir kaba koyun ve yanına bir avuç pirinç bırakın; bayatlama sorunu ortadan kalkacaktır.
- Elmanın faydaları bitmez. Lahana yemeği yaptıktan sonra evinize sinen lahana kokusundan kurtulmak
artık çok kolay. Bir elmanın kabuğunu soyup lahananın pişme suyuna ekleyin. Hem koku çabucak yok
olacak, hem de lahananın hazmı daha kolay olacak.
BORSA UZMANLARI DERNEĞİ
BUD Başkan
BUD Başkan Yardımcısı
BUD Genel Sekreter-Web Editörü
BUD Sayman
BUD Yön.Kur.Üyesi
BUD Yön.Kur.Üyesi
BUD Yön.Kur.Üyesi
BUD Bülten Editörü
İsmail TAVLI
Sedat Ali ERATAÇ
Zeynep Gül AKTAŞ
Bülent KURTULUŞ
Uğur DOĞAN
Murat ÖZKAYA
Şefik KEZER
Meliha DEMİRKOL
İletişim için;
Tel:
Faks:
Web:
E-Posta:
0212 298 22 59
0212 298 26 01
www.bud.org.tr
[email protected]
[email protected]

Benzer belgeler

Dosyayı İndir

Dosyayı İndir gösterdiğiniz yoğun ilgi nedeniyle teşekkür ediyor, sağlık, mutluluk ve esenlik dolu günler diliyorum.. İsmail TAVLI BUD Başkanı

Detaylı