prof.dr. muzaffer aksoy

Transkript

prof.dr. muzaffer aksoy
PROF.DR. MUZAFFER
AKSOY
1915 - 2001
Prof. Dr. Duran Canatan
24.09.2012
İbradı-Antalya
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
 Muzaffer Aksoy
1915'de Antalya
IBRADI 'da doğdu.
 Babası Avukat
sonradan
milletvekili olan
Numan Bey,
 Annesi Nadire
Hanımdır.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
yılında
İstanbul Erkek
Lisesi’nden mezun
olduktan sonra
eğitimine İstanbul
Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nde
devam eder.
 1934
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
 1940
yılında
Istanbul Tıp
Fakültesinden
mezun olur.
 Deniz ve Kara
kuvetlerinde dört yıl
askerlik yapar.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
 Şişli
Çocuk ve Vakıf
Gureba
Hastanelerinde iç
hastalıkları
uzmanlığı eğitimini
tamamlar.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
1947 Mersin
Memleket
Hastanesine tayin olur,
1952 yılına kadar bu
hastanede çalışır.

Mersin talasemi ve
orak hücreli anemi
bölgesiydi.
Bu nedenle, Aksoy
çalışmalarında bu
konulara ağırlık vermeye
başlar.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY

1952-1953 yılları
arasında uzmanlık için
ABD'ye giderek
Boston'da 'Blood'
dergisinin kurucusu ve
başyazarı Prof. Dr.
William Dameshek' in
klinik ve
laboratuvarında kan
alanında çalışmalar
yapar.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
 1957'de
Beyoğlu İlk Yardım Hastanesi’ne
transfer olan Aksoy, sonra İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesi II. İç Hastalıkları
Kliniği’nde ve hematoloji grubu ile tekrar
çalışmaya başladı.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
 1959'da
İstanbul
Tıp Fakültesi İç
Hastalıkları
Kliniği'nde doçent
oldu.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
1960 yılından itibaren benzenin sebep olduğu kan
hastalıkları ve özellikle lösemi sorunu üzerinde
çalışmaya başlayan Prof. Dr. Muzaffer Aksoy'un
bulguları, birçok ülkede yayınlandı.
 1966 yılında Profesör olan Aksoy çalışmalarını
benzen-lösemi ilişkisi üzerine, talasemi ve anormal
hemoglobinler üzerine sürdürür.

PROF.DR. MUZAFFER AKSOY

1984 emekli olmasına
karşın Istanbul Tıp F
Çapa hematoloji
kliniğinde ve Esnaf
Hastanesinde haftada
birer gün giderek
çalışmalarına devam
eder.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY

Nedime Aksoy ile evli
olan ve uzun yıllar her
konuda eşinden destek
gören Aksoy, üç çocuk
babası idi.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
Aksoy’un çalışmalarını 3 grupta
sınıflandırabiliriz:
a. Talasemi çalışmaları, klinik tanı ve farklı
anormal hemoglobinlerin kombinasyonları.
 Akdeniz anemisi üzerine araştırmalar yaparken yeni
bir hemoglobin türü bularak buna Hemoglobin
İstanbul adını verdi. Yeni bir anormal Hb “Hbİstanbul”

PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
b. Orak hücre anemisi ve HbS, klinik ve laboratuar
değerlendirmeleri ve kombinasyonları.
 Bu çalışmalar, en büyük HbS grubunun beyaz ırkta
olduğunu gösterdi.

PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
c. Benzene bağlı ortaya çıkan toksik hemopatilerin
aplastik anemiye ve özellikle lösemiye neden
olduğunu göstermesi
 Bu mücadelesiyle, benzen intoksikasyonu bir
meslek hastalığı olarak kabul edildi.

PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
Prof. Aksoy’un Türkçe ve İngilizce 150’den fazla
bilimsel makalesi yayımlandı.
 Aksoy’un en önemli özelliklerinden birisi de
çalışmalarını İngilizce’nin yanı sıra Türkçe olarak
yayımlamaya çalışmasındaki üstün çabaları idi.
Onun Türkçe konusundaki bu ısrarlı çabaları
Atatürk’ün dilediği gibi Türkçe’nin bir bilimsel dil
olması yönünde gelişmişti.

PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
Prof. Aksoy’un Türkçe ve İngilizce 150’den fazla
bilimsel makalesi yayımlandı.
 Aksoy’un en önemli özelliklerinden birisi de
çalışmalarını İngilizce’nin yanı sıra Türkçe olarak
yayımlamaya çalışmasındaki üstün çabaları idi.
Onun Türkçe konusundaki bu ısrarlı çabaları
Atatürk’ün dilediği gibi Türkçe’nin bir bilimsel dil
olması yönünde gelişmişti.

PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY

Kendi adına yazılmış,
"Bilime Adanmış Bir
Ömür: Muzaffer
Aksoy" adlı bir kitap
bulunmaktadır.
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY


Bazı ödülleri
TÜBİTAK'ın ilk tıp ödülü: Anormal hemoglobinler ve
anormal hemoglobinler patolojisi araştırması, 1969

Sedat Simavi Ödülü; Sağlık Bilimleri, 1981

Eczacıbaşı Ödülü

Dr. Ramazzini Bilim Onur Ödülü, 1984

Sedat Simavi Sağlık Bilimleri Ödülü, 1981
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY






Bazı eserleri
Antitefal Hemoglobin Serum İstihsali ve Orak
Hücre Anemi Vakalarında Kullanılması, 1959
Homozigot Hemoglobin S-alfa Thalassemi
Hastalığının İlk Müşahedesi, 1965
Benzen (Benzol) Zehirlenmesi ve Hematopoietik
Sisteme Etkileri, 1965
Hematoloji I, Eritrosit Hastalıkları, Anemiler ve
Polisitemiler, 1975
Benzen, Sağlığa Etkileri ve Önleme Yolları, 1980
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY

Basından

21-12-2001 tarihli Radikal Gazetesi'nden:
Kunduralardaki lösemi
Prof. Dr. Aksoy'un benzenin lösemiye yol açtığını saptaması da
ayakkabıcılar üzerindeki istatistiki çalışmaları sonucu ortaya çıktı.
Aksoy'un dikkatleri 1960'lı yılların başında kullanımı yaygınlaşan
benzene yönelmişti. Nitekim, kullanılmaya başlandıktan beş, altı yıl
sonra kan hastalıklarının ortaya çıkması dikkatini çekti. İçeriğinde 30
ile 650ppm (1 ppm=milyonda 1) oranında benzen bulunan kauçuk,
lastik, boya ve organik çözeltilerin kullanımından birkaç yıl sonra
apilastik anemi ve akut lösemi görülmeye başlandığını belirledi.
Türkiye'de kunduracılarda kan kanserine yakalanlanların çokluğu,
Aksoy'un dikkatlerini yapıştırıcılarda bulunan benzene çekti. Terlik ve
ayakkabıcılar üzerinde yaptığı istatistiki çalışmaları, 1974'te ABD'deki
Blood dergisinde yayımlandı.
21.12.2001
SON DAKİKA
EDİTÖR
YAZARLAR
HABER İNDEKS
EKONOMİ
FİNANS
MARKET
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
GALOP
MAGAZİN
SAĞLIK
KAMPÜS
İSTANBUL
NET YORUM
HYDEPARK
ANKETLER
Löseminin umut ışığını kaybettik
Tıp dünyasında yaptığı birbirinden
başarılı çalışmalarla "Lösemi'de umut
ışığı Türk hekim" olarak tanınan Prof. Dr.
Muzaffer Aksoy, 86 yaşında hayata veda
etti
Tıp dünyası, yaptığı çalışmalarla dünya
çapında yankı uyandıran büyük bir
duayenini kaybetti. Adı tıp literatürüne
'Lösemi'de umut ışığı Türk hekim'i olarak
geçen Prof. Dr. Muzaffer Aksoy dün
İstanbul'da 86 yaşında hayata veda etti. Özellikle ayakkabı yapıştırıcılarının
içinde bulunan 'benzen' maddesinin lösemiye yol açtığını dünyada ilk kez
kanıtlayan Prof. Aksoy, "Anormal hemoglobinler" konusundaki çalışmaları
ile uluslararası tıp dünyasında büyük yankı uyandırmıştı.
Ekibiyle bulduğu hemoglobin türüne 'Hemoglobin İstanbul' adını veren Prof.
Dr. Muzaffer Aksoy bu çalışmasıyla hep akıllarda kalmıştı.
AĞABEYİ ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ
Milletvekili Numan Aksoy'un oğlu, reklam dünyasının duayeni Atilla
Aksoy'un babası, Ankara'da suikaste kurban giden öğretim üyesi Muammer
Aksoy'un ise ağabeyi olan Muzaffer Aksoy, 1940 yılında İstanbul Tıp
Fakültesi'nden mezun oldu. 1986 yılında emekli olan, iki kez askerlik yapan
ve pek çok hastanede görev alan Prof. Muzaffer Aksoy, lösemi hastalığına
karşı sürdürdüğü çalışmalar ile Batılı ülkeler tarafından dikkatle takip
ediliyordu.
60'LI YILLARDA TANINDI
1994 yılının Ekim ayında Bilim ve Teknik dergisinde dönemin TÜBA
Başkanı Ayhan Çavdar, Muzaffer Aksoy hakkında şunları yazıyordu:
EDİTÖR'e mail
23 Aralık 2001 Pazar
BİZE ULAŞIN
·
SON DAKİKA
·
ANA SAYFA
·
GÜNCEL
·
SİYASET
·
EKONOMİ
·
YAZARLAR
·
SPOR
·
DÜNYA
·
YAŞAM
·
MAGAZİN
·
SAĞLIK
·
KADIN & MODA
·
ASTROLOJİ
·
OTOMOBİL
HABER
İNDEKSİ
ARŞiV
YARDIM
KÜNYE
Bir insan, bir bilim adamı: Muzaffer Aksoy...
Gözlerimin içi kırık jiletlerle dolu. Gözünü bir an kırptın mı, yandın. İğneli
fıçıya düşüyorsun. Kafamın içinde Afrika tam tamları. Öylesine güm güm
vuruyorlar ki, beynim her an dışarı fırlayabilir. Çelikten kalemlerin ipince
sivriltilmiş uçları etimin bir orasına, bir burasına sokuluyor.
Ateş, dalga dalga yükseliyor. Üşüme, titreme, terleme. Düşle gerçek
birbirine karışıyor. Hoş geldin ürkütücü kabuslar dünyasına...
Bir Yalnız Adam!
Kendime geldikçe, Mario Levi'nin Jacques Brel kitabını okuyorum.
"Kendisini Paris'e, yeni bir yazgıya götürecek bir trendedir şimdi. Gitarını
almıştır yanına, umudunu ve birkaç kuruşunu almıştır. Evler, ayrılıklar, ıslak
sokaklar. Bir bir geride bırakır ülkesinin duraklarını, kasabalarını..."
Telefon:


Dr. Muzaffer Aksoy'un
14 Mart 1940 Tarihinde
Mezunlar Adına Yaptığı Konuşma
19 Aralık 2001 tarihinde bilim ve hekimlik ortamının bir büyük değerini, Prof. Dr. Muzaffer Aksoy'u yitirdik. Tıp Dünyası'nın
ikinci sayısında (Nisan 1991) yer alan bir yazısını tekrarlayarak saygıyla anıyoruz.
"Senelerden beri tıp bayramı bu salonda en gösterişsiz ve alaysız bir merasimle kutlanır. Eğer yüzyıllardan beri tıbbın
insanlığa yaptığı sayısız hizmetler hatırlanırsa, ona İstanbul Üniversitesi'nde bir gün ayrılması çok görülmez.
Tıp öyle bir bilim dalı ki, konusu doğanın en eksiksiz eseri olan insanın maddi ve manevi acılarını dindirmek ve ona çare
bulmaktır. Tıp bu asil amaca yaklaşabilmek ve hatta erişebilmek için, onun evlatları doktorlar yalnız akıllarıyla değil, hayatları
pahasına çalıştılar. Bu uğurda vatan ve hürriyet için ölenler kadar takdis edilmeye layik şehitler verdiler. Fakat asil olduğu
kadar, çok tehlikeli bu yoldan vazgeçmediler.
Başlarında Hipokrat, İbni Sina, Harvey, Pastör, Virchow gibi dev insanların bulunduğu tıp öncüleri çok daha cehaletin,
taassubun egemen olduğu cemiyet ve çevrelerde, esatiri kahramanları bile gölgede bırakacak cesaretle, doğanın binbir sırrını
çözmek için savaştılar.
Ünlü İngiliz düşünürü Thomas Carlyle'ın "Kahramanlar ve Kahramanları Takdis" eserinde, "Allahın insanlara en büyük
hediyesi diye isimlendirdiği hakiki kahramanlar, ilahi kudreti sinesinde taşıyan insanların maddi ve manevi eserlerinin seyri
bile, fanilerin hiçliğini ve küçüklüğünü hissettiren üstün insanlar". İşte bu vasıfta binlerce kahraman, nice yüzlerce yıl zekadan,
akıldan, azimden ve iradeden yoğrulmuş çekiçlerini bu uğurda salladılar ve insan zekasının ve hayret verici ürünlerinden biri
olan tıp ilmini meydana getirdiler.
Acılı insanlığın ona ebedi minnet ve şükranlarından örnekler mi istiyorsun. Git biraz önce ızdırap ve ağrıların en can
alıcısından kıvranan annenin, serumuyla çocuğunu kurtaran köy hekimine duygusunu ilkel fakat içli sözlerle anlatırken dinle.
Git, yarım saat önce ameliyat masasına yarı ölü terk ettiği babasının operatörün ameliyatıyla tekrar hayata döndüğünü
görerek saadetlerin en yücesini duymakta olan oğlun sözlerini dinle.
Sayısız başarılarına ve emsalsiz ilerlemelerine rağmen tıp bugün hala ulaşmak istediği hedeften uzaktır. Uzun sözlere ne
lüzum var. Bunu bir buçuk sene önce, insanlık tarihinin en övülecek şahsı, hastalandığı zaman bütün bir millet bu gerçeği en
acık bir biçimde duymadı mı? Kendilerini milletlerinin kurtarıcısı diye ilan eden yalancı peygamberlerin insanlığı uçurumlara
sürüklediği şu anlarda, bu duygular derecesini buluyor ve onun sınırsız değeri belirli bir biçimde anlaşılmıyor mu?
14 Mart, burada tıp kafilesine her sene katılanların günüdür. Bugün yaşam gayesini çalışmada görenler ve sorumlu
bulunduğu görevleri yerine getirenler içindir. Demek ki bizim de hakiki hayatımız, top ve uçak gürültülerinin dünyaya eğemen
olduğu şu günlerde başlıyor demektir. Nasıl ki varlığımızı belli eden ilk ağlayışımızın Birinci Cihan Savaşı'nın bomba ve silah
seslerinin gürültüsünde gayp olduğu gibi."
TUBA
Bir Yıldız Kaydı
Çalışmaları dünya capında yankı uyandıran TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Aksoy 19 Aralık 2001'de vefat
etti.
Benzenin lösemiye yol açtığını kanıtlayarak ABD'de bu kimyasal maddenin yasal değerinin 1 ppm'e düşürülmesini
sağlayan Prof. Dr. Aksoy, thalessemia ve anormal hemoglobinler konusundaki çalışmaları ile uluslararası tıp
literatürüne geçmişti.
TÜBİTAK Tıp Ödülü, Sedat Simavi, Eczacıbaşı, Devlet ve Ramazzini ödüllerine layık görülen Prof. Dr. Aksoy,
İstanbul Tıp Fakültesi Hematoloji Dalı'nın da kurucusuydu.
Hemotoloji uzmanlığını ABD'de, Prof. Dr. William Dameshek'in klinik ve laboratuvarında yapan Prof. Dr. Muzaffer
Aksoy, burada "anti-fetal serum üretimi" yaparak Beta-thalassemia ve orak hücre sendromlarında saptanan fetal
hemoglobini incelemeyi amaçlamıştı. Deney hayvanı olarak da tavşanları seçmisti. Ürettiği serumu 6 Cooley
anemisi olgusunda kullanan Aksoy, bu deneyle olgulardaki alkali ezistan hemoglobinin fetal hemoglobini olduğunu
kanıtladı. Bu araştırmayla ilgili makalesi 1955'te İsviçre'de "Acta Haematologica" dergisinde yayınlandığında
uluslararası tıp camiasında büyük yankı yaratmıştı.
Türkiye'ye döndükten sonra yaptığı çalışmalarla Eti-Türkleri'nde %13.5 oranında orak hücre taşıyıcılığı saptayan
Prof. Dr. Aksoy'un bu buluşu ünlü Lancet dergisinde yayınlandı. Prof. Dr. Aksoy, Prof. W.Dameshek'in önerisi ile
iki kez araştırmaları için toplam 6.500 dolarlık yardım oldu. Bu yardımlarla Güney-Doğu Anadolu, Lübnan ve
Türkiye'nin bazı bölgelerinde anormal hemoglobinler, thalassemik sendromlar ve G-6 fosfat eksikliği ile ilgili
araştırmalarda bulundu ve bu kan hastalıklarını sıklıkla tayin etti.
1960 yılından itibaren "Benzen"in sebep olduğu kan hastalıkları ve özellikle lösemi sorunu üzerinde çalışmaya
başlayan Prof. Dr. Muzaffer Aksoy'un bulguları, birçok ülkede yayınlandı. 1974'de ünlü Blood dergisinde çıkan
"Leukemia in Shoeworkers Exposed Chronically to Benzene" isimli yazısı ABD'de bu kimyasal maddenin yasal
değerinin 1 ppm'e düşürülmesini sağladı. Bununla ilgili olarak Washington'da bir bilimsel mahkeme kuruldu ve
Prof. Dr. Muzaffer Aksoy, bilimsel tanık olarak çağrıldı.
Uzun tartışmalar sonucu 1977'de ABD'de benzenin yasal değeri 1 ppm'e düşürüldü. 1987 yılında ABD'deki CRC
Press adlı yayınevi Prof. Dr. Aksoy'dan benzenin karsinogenetisi ile ilgili bir kitap yazmasını istedi. Bu eser
1988'de CRC Benzene Carcinogenecity adıyla yayınlandı. 158 sayfalık bu yapıtın 3/2'si Prof. Dr. Muzaffer Aksoy
tarafından yazıldı. Diğer bölümleri M. İkada, T.T. Okino ve C.A. Cnyder tarafından tamamlandı.
Prof. Dr. Aksoy'un Türkiye'de de benzenle ilgili yayınlanmış 2 kitabı bulunuyor.
Prof. Dr. Muzaffer Aksoy'un Hayat Hikayesi
Muzaffer Aksoy 1915'de Antalya'da doğdu. 1934'te İstanbul Erkek Lisesi'ni ve 1940'ta İstanbul Tıp Fakültesi'ni
bitirdi. İkinci İç Hastalıkları Kliniği'nde uzman oldu ve Mersin Devlet Hastanesi'nde uzman doktor olarak çalıştı.
1952-53 yılları arasında Boston'da ünlü Prof. Dr. W. Dameshek'in kliniğinde araştırma asistanı olarak bulunan
Prof. Dr. Aksoy, bu klinikte tavşanlarda "Anti-fetal hemoglobin serum" üretti. Bunun fetal ve adult hemoglobinlerle
olan ilişkisini saptadı.
Türkiye'ye döndükten sonra Mersin Devlet Hastanesi'nde çalıştı. 1957'de İlk Yardım Hastanesi'ne atandı. 1959'da
doçentlik sınavını tamamlayan Aksoy, İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Kliniği'nde eylemli doçent oldu.
1986'da emekli olan Muzaffer Aksoy, 3 çocuk babası idi
PROF.DR. MUZAFFER AKSOY




Ben doktorluğun bir
menfaat kapısı haline
gelmesine katiyyen
taraftar değilim.
Bu meslek belki de para
üzerine kurulmayacak
tek meslektir.
Bu nedenle bizler
paradan çok bilimin
kendisi ile uğraşmayı
seçtik…
Prof. Dr. Muzaffer Aksoy

Benzer belgeler