Untitled - Ruhsal Travma ve Afet Çalışmaları Birimi | Kocaeli

Transkript

Untitled - Ruhsal Travma ve Afet Çalışmaları Birimi | Kocaeli
TEMEL SAĞLIK HİZMETLERİNDE
RUHSAL TRAVMAYA YAKLAŞIM
A. Tamer Aker
Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Merkezi
Tunus Caddesi No: 59/5 Kavaklıdere/ANKARA
Tel : +90.312 468 74 97
Faks : +90.312 426 04 53
Basım Yılı
Ankara - 2012
ISBN 978-605-62537-2-0
Grafik Tasarım & Baskı
Uzerler Matbaası ve Tanıtım Sanayi Tic. Ltd.
Turan Güneş Bulvarı 22/8 Çankaya/ANKARA
Tel : +90.312 441 90 15
Faks : +90.312 441 90 17
© Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi yayınıdır.
Tanıtım için yapılacak alıntılar dışında Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yazılı izni olmaksızın
hiçbir yolla çoğaltılamaz. Bilimsel amaçla kaynak gösterilerek kısa alıntılar yapılabilir.
TEMEL SAĞLIK HİZMETLERİNDE
RUHSAL TRAVMAYA YAKLAŞIM
Yazan
A.Tamer Aker
Katkıda Bulunanlar
Banu Yılmaz, Feyza Çelik, Ilgın Gökler Danışman, Belkıs Şeniz,
Hatice Sodan Turan, Emrah Güleş, Elif Kırmızı Alsan
Destekleyen Kurum ve Kuruluşlar
T.C. Sağlık Bakanlığı
Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği
Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi
Türkiye Psikiyatri Derneği
Bu kitap Temel Sağlık Hizmetlerinde Ruhsal Travmaya Yaklaşım Eğitimi (TREP) yardımcı
kitabı olarak hazırlanmış, Van Depremi’nden Etkilenen Kişilere Psikososyal Destek Projesi
kapsamında Merkezi Acil Yanıt Fonu (CERF) aracılığı ile Dünya Sağlık Örgütü’nün desteği
ile basılmıştır.
Kitabın hazırlanmasında TUBİTAK 107K538 numaralı proje sonuçlarından yararlanılmıştır.
A. Tamer Aker
Prof. Dr., Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD,
Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikiyatri AD
Ruhsal Travma Yüksek Lisans Programı,
Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu
Banu Yılmaz
Yrd. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Psikoloji Bölümü,
Türk Psikologlar Derneği Travma Birimi Üyesi
Feyza Çelik
Dr, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültasi Psikiyatri AD,
Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi
Ilgın Gökler Danışman
Yrd. Doç. Dr., Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü,
Türk Psikologlar Derneği Travma Birimi Üyesi
Belkıs Şeniz
Dr, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD
Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi
Hatice Sodan Turan
Dr, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD
Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi
Emrah Güleş
Dr, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD
Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi
Elif Kırmızı Alsan
Dr, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD
Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi
İÇİNDEKİLER
Önsöz.................................................................................................................................................................7
Ruhsal Travma ve Afet Kavramı .................................................................................................... 11
Travmatik Olay / Travma............................................................................................................ 11
Afet Tanımı.......................................................................................................................................... 12
Ruhsal Travma ve Afetlerin Epidemiyolojik Özellikleri.................................................. 13
Travmatik Olayların Sınıflanması.............................................................................................. 12
Afetlerin Sınflanması....................................................................................................................... 12
Ruhsal Travma ve Psikiyatrik Hastalıklar............................................................................... 13
Travmatik Stres ve Diğer Tıbbi Durumlar............................................................................... 14
Risk Etkenleri............................................................................................................................................ 14
Ruhsal Travma ile İlişkili Hastalıklar......................................................................................... 16
Travma Sonrası Stres Bozukluğu............................................................................................... 16
Dissosiyatif Belirtiler...................................................................................................................... 22
Akut Stres Bozukluğu..................................................................................................................... 20
Travmatik Yas.................................................................................................................................... 23
Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu.......................................................................... 26
Majör Depresyon.............................................................................................................................. 26
TSSB ve Travmatik Stresle İlişkili Bozukluklarda Ayırıcı Tanı..................................... 28
Ruhsal Travma ile İlişkili Diğer Travmatik Stres Hastalıkları....................................... 30
Ruhsal Travma ve Kuramlar............................................................................................................ 31
Hazır ve Kültürel Korkular........................................................................................................... 31
Temel Varsayımlar........................................................................................................................... 32
Stres-Tepki Kuramı.......................................................................................................................... 32
Korku Koşullanması........................................................................................................................ 32
Bilişsel / Düşünsel Hatalar........................................................................................................... 34
Ruhsal Travma ve Travmatik Stres Hastalıklarını Değerlendirme........................... 35
1. Yaşanılan Travmanın Öğrenilmesi....................................................................................... 35
2. Ruhsal Belirti ve Bulguların Araştırılması........................................................................ 36
Travmatik Strese Psikolojik Yaklaşım....................................................................................... 40
A. Genel İlkeler................................................................................................................................... 40
C. Normalleştirme / Olağanlaştırma........................................................................................ 41
E. Sorun Çözmeye Yönelik Öneriler.......................................................................................... 41
G. Gün İçindeki Sıkıntının Azaltılmasına Yönelik Öneriler............................................. 42
B. Psikolojik Eğitim.......................................................................................................................... 40
D. Başa Çıkma Yöntemleri............................................................................................................. 41
F. Toplumsal Paylaşımı Desteklemek...................................................................................... 42
H. Korkulan Durumun veya Düşüncenin Üzerine Gitme................................................. 43
I. Etkinlikleri Belirleme.................................................................................................................. 44
J. Genel Tıbbi Sağlığın Sürdürülmesi........................................................................................ 44
K. İntihar / Özkıyım Riskine Yaklaşım.................................................................................... 45
Psikofarmakoloji..................................................................................................................................... 45
Tedavinin Amaçları.......................................................................................................................... 45
Tedavi Süreci...................................................................................................................................... 47
İlaca Uyum........................................................................................................................................... 46
Travma Sonrası Karşılaşılan Ruhsal Sorunlara Yaklaşım.............................................. 49
Travmatik Olaylarda Yardım Çalışanları.................................................................................. 51
Olaya Bağlı Stres Kaynakları........................................................................................................ 51
Çevresel Stres Kaynakları............................................................................................................. 53
Mesleki Stres Kaynakları............................................................................................................... 52
Yardım Çalışanlarında Görülen Stres Belirtileri................................................................. 53
Stres Tepkilerini Azaltmaya / Önlemeye Yönelik Öneriler............................................ 55
Ekler
Ek-1 Başvuru Formu (Örnek)............................................................................................................... 58
Ek-2 Tarama Formu (Örnek)................................................................................................................ 68
Yararlanılan Kaynaklar....................................................................................................................... 72
ÖNSÖZ
Ruhsal travmatik yaşantılar ve afetler sıklıkla ülke gündeminde yer alan önemli
olaylardır. Doğal, insan kaynaklı veya kaza gibi etkenlerle ortaya çıkabilen bu olaylar,
önemli toplum sağlığı sorunlarına yol açmaktadır. Afetler insan sağlığını olumsuz
etkilemektedir. Türkiye ise, ne yazık ki ruhsal travmatik olay ve afetlere çok açık
bir coğrafyada yer almaktadır. Bununla birlikte, ruhsal travmatik olay ve afetle ilgili
toplum ruh sağlığı çalışmaları son yıllarda yoğunlaşmıştır.
17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Marmara Depremleri, depremlerin yaşandığı
bölgeler dışında, Türkiye genelinde de önemli etkiler yaratmıştır. Depremin ilk
aylarından bugüne kadar yapılan çalışmalar özellikle deprem sonrası gelişen ruhsal
sorunların yaygınlığına dikkat çekmektedir. Bu sarsıcı etki çok çeşitli olumsuzlukları
beraberinde getirmekle birlikte toplumun ruh sağlığına, ruh sağlığı uzmanları
ve sağlık çalışanlarının da mesleklerine bakışını olumlu yönde değiştirmiştir. 17
Ağustos’tan sonra ruhsal travma ve afet çalışmalarında önemli bir bilgi ve deneyim
artışı sağlanmıştır. Pek çok eksiğine karşın, bu bilgi ve deneyim birikimi artan bir
duyarlılıkla sürmektedir. 1999 Marmara Depremleri’nden pek çok acının yanı sıra pek çok dersle çıkıldı.
Bunlardan birkaçı,
i. Sağlık ve psikososyal hizmetlerin dağınık, karışık ve düzensiz olması,
müdahalelerde tekrarlar veya boşluklar belirmesi,
ii. Psikososyal alanda oluşturulan hizmetlerin sürekliliğinin sağlanamaması,
iii.Hizmetlerin sürekliliğini sağlayacak bilgi ve deneyim yeterliliğinin
oluşturulamamasıydı. Bu eksiklikleri gidermeye yönelik çalışmalar ilgili kurumlar, Türkiye Psikiyatri
Derneği de (TPD) dahil çeşitli dernek ve STK’lar, üniversite ve eğitim hastaneleri
tarafından yürütülmeye çalışılırken, yüzyılın en büyük felaketlerinden birisi olan
Güney Asya Deprem ve Tsunamisi (2004) Türkiye’de gelişmekte olan duyarlılığı
harekete geçirdi.
Aynı zaman diliminde Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Tabipler Birliği (TTB),
Türk Psikologlar Derneği ve Türk Kızılayı’nın yolları hem ülke içinde hem de Aceh/
Endonezya ve Sri Lanka’da kesişti. Bu kesişim birlikte çalışmayla, birlikte çalışma da
2005 yılı haziran ayında ilk işbirliği protokolünün imzalanmasıyla sonuçlandı. Bu
7
protokol ile ilk kez TPD, Türk Psikologlar Derneği, Türk Kızılayı ve TTB’nin açık bir
bağlantısı kurulmuş oldu.
Çalışmaları psikososyal alanda yoğunlaştırmak için gerekli olan daha odaklanmış,
ancak daha geniş katılımlı ikinci protokolün imzalanması ise Ağustos 2006 yılında
gerçekleşti. Böylece sadece psikososyal alanda hizmet verecek olan Afetlerde Psikososyal
Hizmetler Birliği (APHB); Türk Kızılayı, Türk Psikologlar Derneği, Sosyal Hizmet
Uzmanları Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Derneği,
Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği’nin katılımlarıyla kuruldu.
APHB, toplum ruh sağlığını olumsuz etkileyen afetler ve kriz durumlarında
psikososyal müdahalelerin yürütülmesinde tarafların sorumluluklarını ve işbirliği ile
ilgili esaslarını düzenlemeyi amaç edindi.
APHB protokolü, afetlerin psikososyal etkilerinin azaltılması konusunda
afet öncesi, sırası ve sonrasında yürütülecek psikososyal faaliyetler ile ilgili işbirliği
konularını, birlikte çalışma esas ve usullerini içerir. Afetlerde ve olağan dönemlerde
psikososyal hizmetlere gereksinim duyan kişi ve grupların ihtiyaçlarının en etkili
biçimde ve işbirliği halinde karşılanmasını, ulusal ve uluslar arası alanda meydana
gelen afetlere birlik üyesi tüm meslek örgütleriyle daha etkili müdahale edebilmek
amacıyla gerekli alt yapının kurulmasını amaçlar.
Kuruluşundan bu yana birçok afet ve acil durumda APHB uygulamaları
gerçekleştirilmiş, birliğe üye derneklerin temsilcilerinin yeterliliklerinin arttırılmasıyla
ilgili hazırlık ve eğitim çalışmaları yapılmış, birliğin çalışmalarını nasıl yürüteceğini
tanımlayan “İşleyiş Yönergesi” oluşturulmuş ve ülke genelinde APHB çalışmalarını
yürütecek yapılanma belirlenmiştir. Birlik çalışmaları kapsamında çalıştaylar, bilimsel
toplantılar ve olağan toplantılar düzenlenmeye devam edilmektedir.
Son olarak, Van ve Erciş Depremleri’nden çok az önce Ankara Kızılay’da
gerçekleşen patlamaya yönelik müdahale de dahil olmak üzere, APHB’nin müdahale
ettiği bazı kitlesel travmatik olaylar ve afetler aşağıda listelenmiştir: - Güney Asya Deprem ve Tsunamisi
- Pakistan Depremi
- İzmir Zafer İlköğretim Okulu Kazası
- Konya Bina Çökmesi
- Ankara Anafartalar Çarşısı Bombalama Olayı
- Antalya Serik Yangını
8
- Ankara Bala Depremi
- İzmir Aliağa Trafik Kazası
- Mersin Gülnar Yangını
- İstanbul Güngören Bombalama Olayı
- Batı Marmara Sel Felaketi
- Mardin Bilge Köyü Katliamı
- Bursa Mustafa Kemal Paşa Maden Ocağı Göçüğü
- Bandırma Gemi Kazası
- Zonguldak Maden Ocağı Göçüğü
- Çorum Seydim Depremi
Tüm bu olaylarda APHB mutlaka yerel yönetim, yönetici, ilgili kurum ve STK’larla
işbirliği içinde çalışmayı hedeflemiştir. Ülkemiz dahilindeki tüm çalışmalarda öncelikli
amaçlardan biri Sağlık Bakanlığı ve ilgili diğer bakanlıklarla işbirliğidir.
Ayrıca bu süreçte APHB, Union of Disaster Psychosocial Services (UDPS)
adıyla çok sayıda ülkeden farklı travma uzmanlarıyla ve kurumlarıyla da etkileşime
girerek, uluslararası işbirliklerine ve karşılıklı deneyim paylaşımlarına aracı olmuştur.
APHB müdahale gücünü dernek gönüllülerinden almaktadır. Ruh sağlığı
alanında çalışan bu gönüllülerin yeterliliğini artırmak için çalıştaylar ve sempozyumlar
düzenlemiş ya da düzenlenmesine katkıda bulunmuştur. Beklenen Marmara Depremi
Sempozyumu, Türkiye’nin Afeti; 10. Yıl Sempozyumu bu anlamda örnek verilebilir.
Ayrıca iki yılda bir düzenlenen Uluslarası Ruhsal Travma Toplantıları’nın en önemli
destekçilerinden biridir.
APHB üyeleri tarafından hazırlanan ve 10 yıllık bir zaman diliminde Türkiye’de
meydana gelen afetler konusunda yapılmış bilimsel araştırmaların incelendiği iki
derlemede, 2000 yılından sonra yıllar içinde Afet Ruh Sağlığı’na ilginin gittikçe ve
belirgin bir şekilde azaldığı vurgulanmıştır. Bu azalma Van ve Erciş Depremleri’ne
kadar devam etmiştir. Van ve Erciş Depremleri yol açtıkları tüm olumsuzluklara karşın,
ruhsal travma ve afet duyarlılığını tekrar canlandırmıştır.
Depremlerin yıkımlar kadar yeniden oluşumlara, gelişmelere de yol açabildiği
bilinmektedir. Bu bağlamda, Van ve Erciş Depremleri’nin ülkemiz ruh sağlığı camiasında
kalıcı ve geri dönüşümsüz olumlu bir farkındalık artışı yaratmasını, bu artışın özellikle
sağlık çalışanlarına yansımasını ve bu yansımanın kalıcı ve güçlü bir oluşum olarak
varlığını sürdürmesini dileriz.
9
Tüm bu çabalar içinde sağlık çalışanının kendi sağlığını da koruması gerektiğini
hatırlatmak isteriz.
A.Tamer Aker
Prof. Dr, Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi
Feyza Çelik
Dr, Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve
Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi Koordinatörü
10
RUHSAL TRAVMA VE AFET KAVRAMI
Travmatik Olay
Travmatik olaylar kişinin yaşamsal bütünlüğünü tehdit eden / bozan olaylardır.
Deprem, sel gibi doğal afetler, savaşlar, cinsel ya da fiziksel saldırıya uğrama, çocuklukta
yaşanan cinsel taciz ve tecavüzler, işkence görme, zorla kaçırılma, trafik kazaları, yaşamı
tehdit eden bir hastalık tanısının konması, ölü bir vücudu ya da vücut parçasını görme,
sevilen bir yakının kaybolması/ ölümü gibi zorlayıcı ve kişinin başa çıkma yeteneğini
aşan olaylar travmatik olaylara örnek verilebilir.
Örneğin; depremi yaşamış olmak, arama - kurtarma çalışmalarına katılmak, ilk
günlerden beri sağlık yardımında bulunarak ölü ve yaralılarla uğraşmak, depremde
sevdiği birini kaybetmek veya böyle bir haber almak gibi olaylar yaşadığımız deprem
felaketinin travmatik yönlerindendir.
Kişiler bu tür olayları üç şekilde yaşayabilirler;
i. Olay doğrudan kişinin başına gelir.
ii. Kişi, bu tür olaylara tanık olur, olayı yaşayan insanlara yardım eder.
iii.Bu tür bir travmatik olayın sevdiği bir kişinin başına geldiğini öğrenir.
Bir travmatik olay sırasında veya sonrasında kişiler korku, dehşet, çaresizlik,
utanç ve suçluluk gibi tepkiler verdiyse bu tür olaylar artık ruhsal açıdan travmatik
olaylar ya da ruhsal travmatik olaylar olarak adlandırılır.
Tablo 1: Ruhsal Travma Tanımı (DSM-IV, APA)
(1) Kişi, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya da kendisinin
veya başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmiştir.
(2) Kişinin tepkileri arasında aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme vardır.
Not: Çocuklar bunların yerine dağınık (dezorganize) ya da ajite davranışla tepkilerini dışa vurabilirler.
11
Travmatik Olayların Sınıflanması
Ruhsal travmaya yol açabilecek olayları çeşitli şekillerde sınıflamak
mümkündür. En yaygın olarak kullanılan sınıflamalarda bu tür olaylar üç başlık
altında toplanır;
i. İnsan elinden kasıtlı olarak çıkan olaylar
ii. Doğal afetler / olaylar
iii.Kazalar
Travmatik olayları bireysel (örn. trafik kazası) ya da toplumsal (örn. deprem),
tekil (örn. saldırıya uğramak) veya süreğen (örn. eş şiddeti) olarak sınıflamak da
mümkündür.
Afet Tanımı
Afetleri çeşitli şekillerde tanımlamak mümkündür;
i. Belirli bir zaman dilimi içerisinde, tıp mesleğinin kapasite ve kaynakları ile
olağandışı durumdan etkilenen veya sağlığı tehdit altında olan insanların gereksinimleri
arasında akut ve öngörülemeyen bir dengesizlikliğin ortaya çıktığı olaylardır.
ii. İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı
ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen,
etkilenen topluluğun kendi imkân ve kaynaklarını kullanarak üstesinden gelemeyeceği
doğal, teknolojik veya insan kökenli olaylardır. Afet olayın kendisi değil, doğurduğu
sonuçlardır.
Acil durum ise; insan hayatı, refahı, mülk ve çevre açısından doğrudan tehdit
oluşturan her tür durumu ifade eder. Bu kapsamda çok sayıda insanda olumsuz ruhsal
sonuçlar doğuran trafik kazaları gibi olaylar düşünülebilir.
Afetlerin Sınıflanması
Afetler kökenleri veya ortaya çıkma hızlarına göre sınıflandırılabilir.
Kökenlerine göre afetler:
i. Doğal afetler (örn. deprem, sel, heyelan)
ii. Teknolojik afetler (örn. nükleer patlamalar)
iii. İnsan kökenli afetler (örn. savaşlar, terör olayları)
12
Ortaya çıkma hızlarına göre afetler:
i. Ani gelişen afetler (örn. deprem, çığ, hortum)
ii. Yavaş gelişen afetler (örn. kuraklık, erozyon, küresel ısınma)
Afetlerin büyüklüğünü saptamak için; can kaybı, etkilenen nüfus, etkilenen
coğrafi alan, yapısal hasarlar, sosyal ve ekonomik kayıplar ölçüt olarak kullanılır.
Ruhsal Travma ve Afetlerin Epidemiyolojik Özellikleri
• Travmatik olaylar oldukça yaygın yaşanır.
• Afetler yıllar geçtikçe daha fazla sayıda insanı, dünyanın daha yoksul
bölgelerinde etkilemektedir.
• Kadın ve erkeklerin karşılaştıkları travmatik olaylar ve bu olaylara verdikleri
yanıtlar farklıdır. Çeşitli kültürlerde yapılan çalışmalarda erkeklerin
kadınlara göre daha fazla sayıda travmatik olayla karşılaştıkları saptanmıştır.
Kadınlar daha sıklıkla cinsel travmalar ve çocukluk çağı kötüye kullanımı ile
karşılaşırken; erkekler yangın, kaza, fiziksel saldırı, kaçırılma, tehdit ve savaş
gibi olaylar yaşamaktadır. Ruhsal travmalardan sonra gelişen hastalıklardan
biri olan travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) kadınlarda daha sık görülür.
• Farklı travmatik olaylar değişik yoğunluk ve şiddette sorunlara yol açabilirler.
• Ruhsal travmalardan sonra ortaya çıkan hastalıklar çok yaygın olmaları
nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunudur.
• Marmara depremlerinden sonra bölgede yaygın oranda TSSB ve diğer ruhsal
sorunlara rastlanmıştır.
RUHSAL TRAVMA VE PSİKİYATRİK HASTALIKLAR
Travmaya verilen yanıtlar tekil bir bozukluktan çok bir durumlar yelpazesidir. Bir
ucunda yeniden yaşantılama, kaçınma ve artmış uyarılmışlık belirtilerinin olduğu akut
stres bozukluğu (ASB) ve TSSB gibi genellikle tek bir olaya verilen yanıt, diğer ucunda
ise tekrarlayan, çoğu kez insan eliyle oluşturulmuş tecavüz, işkence, çocukluk çağı
istismarı gibi travmatik olaylara maruz kalma sonucu kendilikte ve kişilerarası ilişkilerde
bozulmalarla ortaya çıkan daha karmaşık sendromlar yer alır. Tüm bu yelpazeyi travmatik
stresle ilişkili sorunlar / bozukluklar başlığı altında toplamak mümkündür.
Travmatik stres dışında ruhsal travmalar çeşitli psikiyatrik ve diğer tıbbi
hastalıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırırlar. Bazı hastalıkların ortaya çıkması için
gerekli, diğerlerinin ortaya çıkması için tetikleyici bir rol oynarlar.
13
1. Ruhsal travmanın gerekli ama yeterli olmadığı durumlar;
Akut stres tepkileri, ASB, Eşik altı TSSB, Akut TSSB, Kronik TSSB, Geç başlangıçlı
TSSB, DESNOS / Felaket sonrası kalıcı kişilik değişikliği / Karmaşık TSSB, Travmatik yas
2. Ruhsal travma yaşamanın gerekli olmadığı ama tetikleyici olabildiği
durumlar;
Kişilik bozuklukları, Majör depresyon (MD), Diğer anksiyete bozuklukları, Diğer
duygudurum bozuklukları, Somatoform bozukluklar, Dissosiyatif bozukluklar, Cinsel
işlev bozuklukları, Uyku bozuklukları, Ağrı bozuklukları, Psikotik bozukluklar
Unutulmaması gereken önemli noktalar ise;
i. Bu hastalıklar yaşanılan ruhsal travma veya afetten önce de var olabilirler.
ii. Ruhsal travma veya afet bu hastalıklara ilişkin belirtilerin ortaya çıkmasını
kolaylaştırmış olabilir.
iii.Ruhsal travma veya afet bu hastalıkların kendilerinin ortaya çıkmasını
kolaylaştırmış olabilir.
TRAVMATİK STRES VE DİĞER TIBBİ DURUMLAR
Travmatik stres ve fiziksel hastalıklar arasında yakın bir ilişki olduğu bilinmektedir.
Kronik ağrı, spastik kolon sendromu ve fibromiyalji bu tür örneklerdendir. Ayrıca
kronik pelvik ağrı yakınmalarıyla başvuran kadın hastalarda çocukluk ve erişkinlikte
travmaya maruz kalma oranı yüksek bulunmuştur. Travmatik stres kalp krizi, erken
doğum riskinin artmasına ve mensturel düzensizliklere yol açabilir. Bu hastalıkların
bir kısmının kendilerinin de bir ruhsal travmatik olay olabileceğini hatırlatmak yararlı
olacaktır.
RİSK ETKENLERİ
(HASTALIKLARIN ORTAYA ÇIKMASINI KOLAYLAŞTIRAN ETKENLER)
Travmatik olaylar ve ruhsal travmatik olaylar çok yaygın yaşanmasına karşın
ilişkili hastalıkları aynı yaygınlıkta saptamak mümkün değildir. Aksine, başta TSSB
olmak üzere ortaya çıkan hastalıklar ruhsal travmatik olay yaygınlığına göre oldukça
düşüktür. Risk etkenleri kimlerde daha kolay hastalık ortaya çıkabildiğini açıklamaya
yarayan durumlardır. Bu etkenler aynı zamanda hastalıkların süreğenleşmesini de
kolaylaştırabilirler. Risk etkenlerinin tanınması, öncelik verilecek kişi veya toplulukların
saptanması ve engellenebilecek etkenler varsa önlem alınması açısından önemlidir. Bir
14
anlamda risk etkenlerini saptamak, verilecek psikososyal hizmetler anlamında hangi
olgu veya topluluklara öncelik verilmesinin gerekliliği konusunda yol göstericidir.
Risk etkenleri
Travma ve stres
•
•
•
•
•
•
•
•
Travmatik olayın şiddeti, özellikle yaşamı tehdit etmesi, fiziksel yaralan-
ma ve kayıpların yoğunluğu
Travmatik olayın süreğen olması
Basın yayın aracılığıyla travmatik görüntülere maruz kalmak
İnsan eliyle yaratılan travmatik olaylar
Travma sırasında yaşanılan belirtilerin niteliği ve şiddeti
Travmaya karşı verilen öznel yanıtın şiddeti
Travmatize olmuş bir toplumun üyesi olmak
Akut veya süreğen ikincil stresler
Kişisel özellikler
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Kadın cinsiyet
Bekar, dul ya da boşanmış olmak
Çocuk ya da yaşlı olmak
Azınlık üyesi olmak
Yoksulluk veya düşük sosyoekonomik düzey
Düşük eğitim düzeyi
Kişisel veya ailesel psikiyatrik hastalık öyküsü
Çocukluk çağı ruhsal travmaları
Dayanıklılıkta (resilience) yetersizlik
Bazı kişilik özellikleri (içe dönüklük ve dışsal kontrol odağının yüksek
olması gibi)
Öfke, suçluluk gibi psikolojik etkenler
İşlevsel olmayan başa çıkma çabaları
Çevresel etkenler/kaynaklar
•
•
•
•
Tıbbi, psikolojik ve sosyal yardım servislerine ulaşımın yetersizliği
Sosyal kaynakların ve desteğin azlığı
Az gelişmiş / gelişmekte olan bir ülkede yaşamak
Göçmen veya mülteci olmak
15
Başta TSSB olmak üzere hastalıkların seyrine ilişkin aşağıdaki özelliklerin
bilinmesi de önemlidir:
• TSSB uzun sürebilen ve yeti yitimine yol açabilen bir hastalıktır.
• Çeşitli çalışmalar TSSB yaygınlığının ruhsal travmatik olay veya afetten sonra,
zamanla azaldığını göstermiştir.
• İnsan elinden bilerek ve kasıtlı çıkan travmalara bağlı TSSB daha uzun sürme
eğilimindedir.
• Travmatik
olay
sırasında
verilen
süreğenleşmesini kolaylaştırabilir.
tepkinin
yoğunluğu
TSSB’nin
• Hastalığın uzun sürmesi, belirtilerin niteliği ve şiddeti, eşlik eden diğer
psikiyatrik ve tıbbi hastalıklar, öncesinde ASB’nin varlığı TSSB’nin
süreğenleşmesini kolaylaştırır.
• Travmatik olay öncesinde ruhsal yapıdaki olumsuzluklar, sosyal destek
eksikliği, kayıplar hastalığın süreğenleşmesini kolaylaştırabilir.
• Travmatik yaşantının öncesinde ve sonrasında yaşanan travmatik olaylar ve
diğer yaşam olayları hastalığın süreğenleşmesini etkiler.
RUHSAL TRAVMA İLE İLİŞKİLİ HASTALIKLAR
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Öncelikle ruhsal travmatik olaylar ve ilişkili sorunları TSSB başlığı ile
sınırlamanın hatalı ve eksik olacağını vurgulamak gerekir. Farklı bir söylem ile, travma
eşittir TSSB değildir. Ancak, uygulamaya ve anlamaya dönük faydası olması nedeniyle
burada ilk ve en geniş hastalık olarak yer alacaktır. TSSB, travmatik stres ve ilişkili
sorun veya hastalıkları en iyi ifade eden durumların başında gelir. Bu nedenle TSSB
belirtileri bazı tanım ve özellikleri ile birlikte aktarılacaktır.
TSSB tanısı koyabilmek için ilk ölçüt ruhsal açıdan travmatik bir olay yaşamanın
gerekliliğidir. TSSB belirtilerini 3 ana kümede toplamak mümkündür:
1. Travmatik olayı yeniden yaşama
2. Travmaya eşlik etmiş uyaranlardan kaçınma ve genel tepki verme
düzeyinde azalma (küntleşme)
3. Uyarılmışlık belirtileri
16
Travmatik yaşantıdan sonra bu belirtilerin görülmesi TSSB tanısı koymak için
yeterli olmamaktadır. Belirtilerin bir aydan daha fazla sürmesi, belirgin bir rahatsızlığa
yol açması ve işlevsellikte bozulmaya neden olması halinde TSSB tanısı konulabilir.
TSSB’nin alt tipleri: Akut TSSB (belirtiler 3 aydan daha kısa süre devam ederse),
kronik TSSB (belirtiler 3 aydan uzun süre devam ederse), geç başlangıçlı TSSB’dir
(belirtiler travmadan 6 ay sonra ortaya çıkarsa).
BELİRTİLER
A. TRAVMATİK OLAYI YENİDEN YAŞAMA / YENİDEN YAŞANTILAMA
Bu belirtiler içerikleri ile doğrudan, yaşanılan ruhsal travmatik olaya işaret
ederler.
1. Olayı elinde olmadan tekrar tekrar rahatsız edici bir şekilde anımsama
Yaşanılmış olan travmatik olayla ilişkili imge veya düşünce düzeyinde olabilir.
Zamansız ve birden ortaya çıkarlar. Rahatsız edici, sıkıntı verici ve zorlayıcıdırlar.
2. Olayla ilgili kabus veya sıkıntılı rüyalar görme
Travmatik olayla ilişkilidirler. Uyku ile ilgili sorunlara yol açabilirler.
3. Geriye dönüşler (flashback’ler)
Birkaç saniyeden günlere dek sürebilen dissosiyatif durumlarda o olayın bazı ya
da tüm öğe ve özelliklerini sanki yeniden yaşanıyormuşçasına hissetme ve bu
doğrultuda davranmadır.
4 ve 5. Yaşanılan travmayı hatırlatan / andıran uyaranlar karşısında ciddi bir
sıkıntı (korku, çaresizlik vb.) ve fizyolojik tepkiler yaşama
Tetikleyici olaylarla yoğun bir psikolojik sıkıntı ve fizyolojik tepki hali (çarpıntı,
sıkışma hissi, titreme, terleme vb.) yaşama.
B. KAÇINMA – KÜNTLEŞME BELİRTİLERİ
İlk üç maddeyi kaçınma, son dört maddeyi ise küntleşme başlığı altında
kavramak anlamayı kolaylaştıracaktır. Kaçınma belirtileri doğrudan travmatik olayla
ilgili uyaranlarla ilişkiliyken (içerik olarak benziyorken), küntleşme belirtileri ise
zamansal bir birliktelik özelliği gösterir. Yani ruhsal travmatik olaydan sonra ortaya
çıkmıştır veya var olan durum yaşanılan ruhsal travmatik olay ile daha da artmıştır.
17
1. Travmatik olay ile ilgili düşünce ve duygulardan kaçınmak için özel bir çaba
harcama
Bu düşünce ya da duyguların yarattığı sıkıntı, korku, çaresizlik gibi nedenlerle
travmatik olayların anlatımı kişiler için oldukça zor olabilir.
2. Travmatik olayı hatırlatan, bu olaya veya olayın herhangi bir özelliğine
benzeyen etkinlik, yer, durum, kişi, zaman gibi uyaranlardan kaçınma
3. Travmatik olayın önemli bir bölümünü veya özelliğini hatırlayamama
Bu belirti saptandığında kafa travması gibi diğer tıbbi bir etkenin varlığı da
araştırılmalıdır.
4. ‘Duygularını hissedememe, yaşayamama”, “taşlaşma”, “psişik uyuşma”,
“duygusal anestezi”, dostluk, sevecenlik, cinsellik gibi bazı duyguları
duyumsayabilme yetisinde azalma
5. Daha önceden sevilen etkinliklere karşı ilgi kaybı ya da bunlara katılımın
belirgin olarak azalması
Yaşanılan travmatik olaydan sonra ortaya çıkması veya varolan ilgi eksikliğinin
travmatik olaydan sonra daha da belirgin hale gelmesi anlamlıdır. Bu özelliği,
diğer belirtiler için de genelleştirmek mümkündür.
6. İnsanlardan uzaklaşma ya da yabancılık duyma
Bu belirtinin temelinde yatan bilişlerden biri ‘onlar benim yaşadıklarımı,
çektiklerimi anlayamazlar’ inancıdır. Kişi yavaş yavaş çevresinden ve
yakınlarından kopmaya başlar.
7. Mesleği, evliliği, çocukları ya da yaşam süresi ile ilişkili olumsuz duygular ya
da geleceği kalmadığı duygusunu yaşama
Kişilerin yaşam sürelerinin kısalığına ilişkin belirgin beklentileri olabilir.
C. UYARILMIŞLIK
Bu belirti kümesini anlamanın en iyi yollarından biri ‘kafasına küçüklü, büyüklü
iğneler batan insan’ resmidir. Bu iğneler travmatik olayla ilişkili hatırlatıcı uyaranlar
veya travmatik olayın beyinde ve bedende yarattığı genel uyarılmışlık halidir. Böylece
bu kişi;
1. Uykuya dalmak veya uykuyu sürdürmekte güçlük çeker.
18
2. Sürekli tetiktedir, adeta bıçak sırtında yaşar. Çevresini sürekli yaşamış olduğu
travmanın gözü ile süzer. Oturduğu yer, bulunduğu durum hep bu süzgeçten
geçer.
3. Çabuk irkilir.
Kapı çarpması, telefonun çalması kişide irkilme tepkisi ve çarpıntı, titreme, nefes
darlığı gibi fizyolojik tepkilere yol açabilir.
4. Çabuk sinirlenme ya da öfke patlamaları yaşar.
5. Yoğunlaşma güçlüğü veya işlerini bitirmekte güçlük yaşar.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu DSM-IV Tanı Ölçütleri (DSM-IV, APA)
A. Aşağıdakilerden her ikisinin de bulunduğu bir biçimde kişi travmatik bir olayla
karşılaşmıştır:
1. kişi, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya da kendisinin
veya başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olaya
tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmiştir.
2. kişinin tepkileri arasında aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme vardır.
Not: Çocuklar bunların yerine dağınık (dezorganize) ya da ajite davranışla
tepkilerini dışa vurabilirler
B. Travmatik olay aşağıdakilerden biri (ya da daha fazlası) yoluyla sürekli olarak
yeniden yaşanır:
(1)olayın, elde olmadan tekrar tekrar anımsanan sıkıntı veren anıları;
bunların arasında düşlemler, düşünceler ya da algılar vardır. Not: Küçük
çocuklar, travmanın kendisini ya da değişik yönlerini konu alan oyunları
tekrar tekrar oynayabilirler
(2)olayı, sık sık, sıkıntı veren bir biçimde rüyada görme. Not: Çocuklar,
içeriğini tam anlamaksızın korkunç rüyalar görebilirler
(3)travmatik olay sanki yeniden oluyormuş gibi davranma ya da
hissetme (uyanmak üzereyken ya da sarhoşken ortaya çıkıyor olsa
bile, o yaşantıyı yeniden yaşıyor gibi olma duygusunu, illüzyonları,
hallüsinasyonları ve dissosiyatif geriye dönüş epizodlarını kapsar)
(4)travmatik olayın bir yönünü çağrıştıran ya da andıran iç ya da dış
olaylarla karşılaşma üzerine yoğun bir psikolojik sıkıntı duyma
(5)travmatik olayın bir yönünü çağrıştıran ya da andıran iç ya da dış
olaylarla karşılaşma üzerine fizyolojik tepki gösterme
19
C. Aşağıdakilerden üçünün (ya da daha fazlasının) bulunması ile belirli, travmaya
eşlik etmiş olan uyaranlardan sürekli kaçınma ve genel tepki gösterme düzeyinde azalma (travmadan önce olmayan)
(1)travmaya eşlik etmiş olan düşünce, duygu ya da konuşmalardan kaçınma çabaları
(2)travma ile ilgili anıları uyandıran etkinlikler, yerler ya da kişilerden
uzak durma çabaları
(3)travmanın önemli bir yönünü anımsayamama
(4)önemli etkinliklere karşı ilginin ya da bunlara katılımın belirgin olarak azalması
(5)insanlardan uzaklaşma ya da insanlara yabancılaştığı duyguları
(6)duygulanımda kısıtlılık (örn. sevme duygusunu yaşayamama)
(7)bir geleceği kalmadığı duygusunu taşıma (örn. bir mesleği, evliliği, çocukları ya da olağan bir yaşam süresi olacağı beklentisi içinde olmama)
D. Aşağıdakilerden ikisinin (ya da daha fazlasının) bulunması ile belirli, artmış
uyarılmışlık belirtilerinin sürekli olması:
(1)uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük
(2)tahammülsüzlük (irritabilite) ya da öfke patlamaları
(3)düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırmada zorluk çekme
(4)tetikte olma hali (hipervijilans)
(5)aşırı irkilme tepkisi gösterme
E. Bu bozukluk (B, C ve D Tanı Ölçütlerindeki belirtiler) bir aydan daha uzun
sürer.
F. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki
alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur.
Ayrıca, suçluluk duyguları, kişilerarası ilişkilerde bozulma (evlilikle ilgili çatışmalar,
boşanma, işini kaybetme), duygusal iniş çıkışlar, kendi kendine zarar veren davranışlar,
dürtüsel davranışlar, dissosiyatif belirtiler, somatik yakınmalar, utanç, umutsuzluk,
değersizlik duyguları ve önceden taşıdığı inançları yitirme, ümitsizlik ve çaresizlik
hissi gibi belirtiler travmatik stres sorunlarına eşlik edebilir.
AKUT STRES BOZUKLUĞU
Akut stres bozukluğu, iki ile 30 gün arasında ortaya çıkıp kaybolan stres belirtileri
ile tanımlanmıştır ve ASB tanısı koyabilmek için travma sonrasında beş dissosiyasyon
belirtisinden en az üçünün bulunması gerekmektedir. Bununla birlikte, her stres
20
tepkisini bozukluk ya da hastalık olarak adlandırmamak gerektiğini ve bozukluk ya
da hastalığın yaşanılan travmatik olayların yaygınlığına göre daha nadir olduğunu da
tekrar vurgulamak yararlı olacaktır.
Akut Stres Bozukluğu DSM-IV Tanı Ölçütleri (DSM-IV, APA)
A. Aşağıdakilerden her ikisinin de bulunduğu bir biçimde kişi travmatik bir olayla
karşılaşmıştır:
(1) kişi, gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya da kendisinin
ya da başkalarının fiziksel bütünlüğüne bir tehdit olayı yaşamış, böyle bir
olaya tanık olmuş ya da böyle bir olayla karşı karşıya gelmiştir.
(2) kişinin tepkileri arasında aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme vardır.
B. Sıkıntı doğuran olayı yaşarken ya da bu olayı yaşadıktan sonra kişide aşağıdaki
dissosiyatif belirtilerden üçü (ya da daha fazlası) bulunur:
(1) öznel uyuşukluk, dalgınlık duyumları ya da duygusal tepkisizlik
(2) çevrede olup bitenlerin farkına varma düzeyinde azalma (örn. “afallama”)
(3) derealizasyon
(4) depersonalizasyon
(5) dissosiyatif amnezi (yani, travmanın önemli bir yanını anımsayamama)
C. Travmatik olay şunlardan en az biri yoluyla sürekli olarak yeniden yaşanır:
göz önüne tekrar tekrar gelen görüntüler, tekrarlayan düşünceler, rüyalar, yanılsamalar, geriye dönüş epizodları, o yaşantıyı yeniden yaşar gibi olma ya da
travmatik olayı anımsatan şeylerle karşılaşınca sıkıntı duyma
D. Travma ile ilgili anıları uyandıran uyaranlardan belirgin kaçınma (örn. düşünceler, duygular, konuşmalar, etkinlikler, yerler, insanlar)
E. Belirgin anksiyete ya da artmış uyarılmışlık belirtileri (örn. uyumakta zorluk
çekme, irritabilite, düşüncelerini yoğunlaştırma güçlüğü, tetikte olma hali, aşırı
irkilme tepkisi gösterme, motor huzursuzluk)
F. Bu bozukluk klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur ya da bireyin travmatik yaşantısını aile bireylerine anlatarak kişisel destek kaynaklarını
harekete geçirmek ya da yardım almak şeklinde yapılması gerekenler peşinde
koşma yetisini bozar.
G. Bu bozukluk en az 2 gün, en fazla 4 hafta sürer ve travmatik olaydan sonraki 4
hafta içinde ortaya çıkar.
H. Bu bozukluk bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine
bağlı değildir, Kısa Psikotik Bozukluk olarak açıklanamaz ve daha önceden var
olan bir Eksen I ya da Eksen II bozukluğunun sadece bir alevlenmesi değildir.
21
TRAVMATİK OLAYI YAŞARKEN YA DA OLAYDAN SONRA
KİŞİDE GELİŞEBİLEN DİSSOSİYATİF BELİRTİLER
İlginç, zor tanınan, tanındığı zaman da hekim tarafından anlamlandırılmakta
güçlük çekilen belirtilerdir. Dissosiasyon, çoğu kez bütünleşmiş bilinç, bellek, kimlik
ya da çevrenin algılanması işlevlerinde bozulmaya işaret eder. Bozukluk ani ya da
yavaş, geçici ya da süreğen olabilir. Bir anlamda insan beyninin yoğun strese (akıma)
karşı ‘sigorta şalterini indirerek’ kendini korumaya alması, stresle baş etme çabasıdır.
Travmatik olaya maruziyet sonrasında ‘sonuç olarak’ ortaya çıkan bir durumdur.
1. Uyuşukluk, dalgınlık ya da duygusal tepkisizlik
Kişiler dalgın, kayıtsız, garip bir şekilde tepkisiz ve şaşkındır. Yaşadıkları olayı
kavramakta güçlük çekmektedirler. Duygulanımlarına da yansıyan bu durum nedeniyle
acı bir olaydan bahsederken tebessüm edebilirler.
2. Çevrede olan bitenin farkına varmanın azalması
Bir farkındalık azlığından dalıp gitme ve çevreden tamamen kopmayı da içeren
bir durumdur.
3. Derealizasyon
Dış dünya algısında ya da yaşantısında garip ya da gerçek dışı olacak şekilde
değişiklik (örn: kişiler yabancı ya da mekanik görünebilir). Çevrenin gerçekliğinden
bir kopuşu ifade eder. Kişi kendi çevresinden ayrılmış gibidir veya çevresi artık ona
yabancı gelmektedir. 4. Depersonalizasyon
Kişinin ruhsal süreçlerinin ya da bedeninin kişiden ayrılmış ya da kişinin sanki
dışarıdan bir gözlemci gibi hissettiği, benlik algısında ya da yaşantısında değişiklik
(örn: kişinin kendini rüyada gibi hissetmesi). Kişi kendisini sanki kendisi değilmiş veya
dışarıdan kendisini gözleyen bir kişi olarak algılamaya başlar. Bir rüyadaymış hissi
taşıyabilir veya bedeninden sıyrılmış kendisini ve çevresini izliyormuş gibi bir duygu
içine girebilir.
5. Dissosiyatif amnezi
Psikojenik amnezi olarak da adlandırmak mümkündür. Kişi travmanın belli
bölümlerini ya da tamamını hatırlamakta ciddi bir güçlük içindedir. Kafa travmasının
yarattığı bilinç kaybından ayrılması gerekir.
22
TRAVMATİK YAS
Mutlaka normal yas sürecinden ayırt edilmesi gerekir.
Normal Yas
Kişilerin ölüme karşı verdikleri bazı ortak tepkiler, ölümden sonra geçilen bazı
dönemler vardır. Kişiler bu dönemleri çoğu zaman birlikte yaşarlar. Bunları 5 başlık
altında toplayabiliriz.
•İnkar dönemi
•Öfke dönemi
•Pazarlık dönemi
•Çökkünlük / Depresyon dönemi
•Kabullenme dönemi
İlk dönemlerde yer alan şok ve inkarın yerini daha sonra öfke alır. Sonrasında
başlayan pazarlık döneminde ise “şu şekilde yapsaydım hayatta olacaktı” gibi
düşünceler ortaya çıkabilir. Sonrasında ise kişi ölümü yavaş yavaş kabullenmeye ve
normal düzenine dönmeye başlar.
Travmatik Yas
Yoğunluğunun bireyi aştığı, kişide uyum sağlamayı güçleştiren davranışların
ortaya çıkmasına ve sonu gelmez bir matem havasının sürdürülmesine neden olan bir
yas varlığında artık normal yastan söz etmek mümkün değildir. Yasın normal gidişinin
değişmesine komplike yas, patolojik yas, uzamış yas, çözülmemiş yas, kronik yas,
abartılı yas gibi pek çok farklı isim verilmekte olup araştırmacıların üzerinde uzlaştığı
bir terim ya da tanım henüz bulunmamaktadır.
“Travmatik yas” terimi, deprem, saldırı gibi travmatik yaşantılar sonucunda
ölümün gerçekleşmesini takiben, travmatik stres fenomeni ile yas fenomeni arasındaki
etkileşimden doğan kliniği tarif etmek için kullanılmaya başlanmıştır.
Travmatik yasta; birey bir yandan özlem duygusuyla kaybına ve kaybıyla ilgili
anılara doğru çekilirken, diğer yandan, kaybın travma bileşeniyle ilişkili korku ve
sıkıntı hissiyle kaybından ve anılarından uzaklaşma ihtiyacı hisseder. Böylelikle bu iki
kuvvet arasında sıkışan birey, yasını tamamlamasını sağlayacak yas ödevlerini yerine
getirememekte ve yas hali normal seyrini izleyemediği için sonlanamamakta ve devam
etmektedir. Dahası, travmaya maruz kalmış olan bireyde yastan bağımsız olarak da
TSSB tablosu gelişebilmekte ve yasın çözümlenmesini güçleştirebilmektedir.
23
Travmatik Yasta Ayırıcı Tanı
Birçok belirtisi TSSB’yi anımsatmakla birlikte travmatik yas, TSSB’den ve yastan
farklı bir fenomendir.
Travmatik yasta bir “ayrılık travması” söz konusu olduğu için öleni görmeye can
atma veya arama gibi ayrılıkla ilişkili belirtiler gözlenir. Kaçınma ve aşırı uyarılmışlık
çok baskın belirtiler değildir. Travmatik yasta travmatik olayın yeniden yaşanmasından
çok ölenin olmaması sıkıntının kaynağıdır. Aşırı uyarılmışlık belirtileri özellikle ölüyle
ilişkili durumlarda ortaya çıkar (Tablo 7).
Tablo 7. Travmatik Yasın Yas ve Travma Bileşenleri
Biliş
Duygudurum
Yas
Travma
Odak ölende, ölenin görüntüsü
Odak ölümde, dehşetin görüntüsü
Ölene hasret, ayrılma
anksiyetesi, öfke (inkar),
üzüntü
Davranış / Yönelim Öleni arama
Güvene hasret, tehlikenin
anksiyetesi, öfke ,tahammülsüzlük, hissizlik
Tehlikeden korunma
Bazı yas tutan bireyler kayba tepkilerinin bir parçası olarak üzüntü ve uykusuzluk,
iştahsızlık ve kilo kaybı gibi MD’ye özgü belirtiler sergilerler. “Olağan” yasın süresi ve
dışavurumu değişik kültürel gruplar arasında oldukça değişkenlik gösterir. Belirtiler
kayıptan sonra iki ay sürmedikçe genellikle MD tanısı konmaz. Aşağıdaki belirtilerin
varlığında iki aylık süre geçmese bile uyanık ve dikkatli olmak gerekir. Bu belirtiler
büyük oranda MD varlığını gösterir;
1)Sağ kalanın, ölüm sırasında yaptığı ya da yapmadığı şeylerin dışında kalan
suçluluk duygularının olması,
2) Sağ kalanın, ölmüş olsaydı daha iyi olurdu ya da keşke ölenle birlikte ölseydi
duygularının dışında kalan ölüm düşünceleri,
3) Değersizlik düşünceleriyle hastalık derecesinde uğraşıp durma,
4) Belirgin psikomotor retardasyon,
5) İşlevsellikte uzun süreli ve belirgin bir bozulma olması ve
6) Ölmüş olanın sesini duyuyor olma düşüncesi ya da gelip geçici olarak
görüntüsünü görme dışında kalan varsanısal yaşantılar vardır.
24
DSM V ve ICD 11 için Önerilen Travmatik Yas Tanı Ölçütleri
A ÖLÇÜTÜ
Olay: Birey kendisi için önemli bir yakınını kaybetmiştir
B ÖLÇÜTÜ
Ayrılık anksiyetesi: Her gün ya da yeti yitimine neden olacak düzeyde kaybedilen kişiye özlem duyulur (örn: ölen kişiye hasret duymak, ölen kişinin burnunda tütmesi, ölen kişi ile istenen ancak gerçekleştirilemeyen yeniden buluşma
isteği sonucunda hissedilen fiziksel ya da duygusal acı).
C ÖLÇÜTÜ
Bilişsel, emosyonel ve davranışsal semptomlar: yaslı bireyde aşağıdaki
semptomlardan beşi (ya da daha fazlası) her gün bulunmalı ya da yeti yitimine
neden olmalı:
1. Kişinin hayattaki rolü hakkında kafa karışıklığı ya da kendilik algısında azalma (yani, kişinin bir parçasının öldüğünü hissetmesi)
2. Kaybı kabullenmekte güçlük
3. Kayıp gerçeğinin hatırlatıcılarından kaçınma
4. Kayıptan sonra başkalarına güvenememe
5. Kayıp ile ilişkili burukluk ya da öfke
6. Hayata devam etmekte güçlük (örn: yeni arkadaşlar edinmek, ilgilerini devam ettirmek)
7. Kayıptan sonra küntlük (emosyon yokluğu)
8. Hayatın kayıptan sonra tatminsiz, boş ya da anlamsız olduğu hissi
9. Afallama, sersemleme ya da şoke olma hissi
D ÖLÇÜTÜ
Süre: tanı kaybın üzerinden en az altı ay geçmeden konulmamalıdır.
E ÖLÇÜTÜ
Bozukluk: Rahatsızlık sosyal, mesleki ya da işlevselliğin diğer alanlarında anlamlı bozulmaya yol açmaktadır.
F ÖLÇÜTÜ
Diğer ruhsal hastalıklar ile olan ilişkisi: Rahatsızlık majör depresif bozukluk,
yaygın anksiyete bozukluğu ya da travma sonrası stres bozukluğu ile açıklanamamaktadır.
25
KARMAŞIK TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Uzayan ya da süregiden travmalar, travmatik stres belirtilerinden daha farklı
sorunların ortaya çıkmasına yol açar. Bu tür travmatik yaşantıların oluşturduğu belirti
kümesi “Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu” (kTSSB) (Complex Traumatic
Stress Disorder), “Yoğun Stres Bozuklukları” (Disorders of Extreme Stress - DES) ya
da “Başka Türlü Adlandırılamayan Yoğun Stres Bozuklukları” (Disorders of Extreme
Stress Not Otherwise Specified-DESNOS) olarak adlandırılmıştır. Çocukluk çağında
fiziksel ve cinsel istismar, işkence, ev içi şiddet, ensest, tecavüz, tutsaklık gibi süreğen
ve insan eliyle oluşturulan travmatik olaylar sonucu ortaya çıkan kTSSB’nin kapsadığı belirtiler altı başlık altında toplanmıştır : 1. Öfke kontrolünde zorluk ve kendini yaralama davranışı ile sonuçlanabilen
duygusal patlama ya da dengesizlikler
2. Amnezi, dissosiyasyon ve depersonalizasyona neden olan bilinç ve dikkat
değişiklikleri
3. Süreğen sorumluluk ve suçluluk duygusu, utanç gibi kişinin kendisini
değerlendirmesinde değişiklikler
4. Güvensizlik, yakınlık kuramama, toplumdan uzaklaşma, yabancılaşma gibi
başkalarıyla olan ilişkilerde değişiklikler
5. Tıbbi bir nedenle açıklanamayan somatik yakınmalar
6. Yaşamını ve dünyayı anlamlandırmada değişiklikler
Ayrıca düşmanlık, boşluk hissi, umutsuzluk duygusu ve sürekli sinirlilik hali gibi
belirtiler de gözlenebilir.
MAJÖR DEPRESYON
Majör depresyon belirtileri ruhsal bozuklukların hemen hepsinde görülebildiği
gibi travmalardan sonra da sık olarak ortaya çıkar. Ayrıca, TSSB’ye de en sık eşlik eden
psikiyatrik durum MD’dir. Diğer bir ruhsal hastalığa eşlik eden depresyon belirtileri,
depresyon tanı ölçütlerini karşılayacak düzeyde şiddetli ve sürekliyse, MD ikinci ruhsal
hastalık tanısı olarak var olan tanıya eklenir.
Majör depresyon en az iki hafta süren depresif (çökkün) duygudurum ya da
ilgi kaybının yanı sıra diğer depresif belirtilerin en az dördünün bulunması şeklinde
tanımlanır.
26
Tablo 10. Majör Depresif Epizod için Tanı Ölçütleri
A. İki haftalık bir dönem sırasında, hemen her gün yaklaşık gün boyu süren,
daha önceki işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olması ile birlikte aşağıdaki
semptomlardan beşinin (ya da daha fazlasının) bulunmuş olması; semptomlardan en az birinin ya (1) depresif duygudurum ya da (2) ilgi kaybı ya da artık
zevk alamama olması gerekir:
1. Ya hastanın kendisinin bildirmesi ya da başkalarının gözlemesi ile belirli depresif duygudurum
2. Tüm etkinliklere karşı ya da bu etkinliklerin çoğuna karşı ilgide belirgin azalma ya da artık bunlardan eskisi gibi zevk alamıyor olma
3. Perhizde değilken önemli derecede kilo kaybı ya da kilo alımının olması (örneğin ayda vücut kilosunun %5’inden fazlası olmak üzere)
4. İnsomnia (uykusuzluk) ya da hipersomnianın (aşırı uyku) olması
5. Psikomotor ajitasyon ya da retardasyonun olması (Sadece huzursuzluk
ya da ağırlaştığı duygularının olduğunun bildirilmesi yeterli değildir,
bunların başkalarınca da gözleniyor olması gerekir.)
6. Yorgunluk-bitkinlik ya da enerji kaybının olması
7. Değersizlik, aşırı ya da uygun olmayan suçluluk duygularının olması
(Hezeyan düzeyinde olabilir. Sadece hasta olmaktan dolayı kendini kınama ya da suçluluk duyma olarak değil)
8. Düşünme ya da düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırma
yetisinde azalma ya da kararsızlık
9. Yineleyen ölüm düşünceleri (sadece ölmekten korkma olarak değil),
özgül bir tasarı kurmaksızın yineleyen intihar etme düşünceleri, intihar girişimi ya da intihar etmek üzere özgül bir tasarının olması
B. Bu belirtiler bir karma epizodun tanı ölçütlerini karşılamamaktadır.
C. Bu belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
D. Bu belirtiler bir madde kullanımının ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan
fizyolojik etkilerine bağlı değildir.
E. Bu belirtiler yasla daha iyi açıklanamaz, yani sevilen birinin yitirilmesinden
sonra bu belirtiler iki aydan daha uzun sürer ya da bu belirtiler, belirgin bir
işlevsel bozulma, değersizlik düşünceleriyle hastalık düzeyinde uğraşıp durma,
intihar düşünceleri, psikotik belirtiler ya da psikomotor retardasyonla belirlidir.
27
TSSB ve Travmatik Stresle İlişkili Bozukluklarda Ayırıcı Tanı
Ayırıcı tanı özellikle TSSB özelinde tartışılacaktır. TSSB tanısını koyarken
en önemli konulardan birisi travmatik stres ve belirtilerini diğer hastalıklardaki
belirtilerden ayırabilmektir. TSSB tanı ölçütlerindeki pek çok belirti, anksiyete ve
duygudurum bozuklukları tanı ölçütlerindeki belirtiler ile örtüşmektedir. Rahatsız
edici anı ve düşünceler obsesif kompulsif bozukluk; korku veren özgül bir uyaran
karşısındaki fiziksel ve davranışsal tepkiler özgül fobi; insanlardan kaçınma sosyal
fobi; tahammülsüzlük, aşırı uyarılmışlık ve artmış irkilme tepkisi yaygın anksiyete
bozukluğu ile karışabilen belirtilerdir. TSSB ile panik bozukluğunun örtüşen belirtileri
korku veya kaçınma davranışlarıdır. Ayrıca, TSSB’nin bazı belirtileri majör depresyon
belirtileri ile de benzeşmektedir; uyku sorunları, duyguları yeterince yaşayamamak,
geleceğe ilişkin beklentisizlik, yoğunlaşma sorunları ve daha önceden zevk veren
etkinliklere karşı ilgisizlik bu benzeşmeye örnek olarak verilebilir.
Ayırıcı tanı amacıyla yapılan değerlendirmede temel ölçüt, belirtilerin travmatik
olay ile ilişkili olmasıdır. Değerlendirme yapılırken TSSB’nin en önemli göstergelerinden
olan yeniden yaşantılama belirtilerinin sorgulanması ve kaçınma davranışlarının
travmatik olay ile ilişkisinin araştırılması önemlidir.
Burada ayırıcı tanı bağlamında MDB ve diğer anksiyete (kaygı) bozukluklarına
küçük bir bölüm açılacaktır.
Panik Atağı: Panik atağında çarpıntı, terleme, titreme ya da sarsılma, nefes darlığı
ya da boğuluyor gibi olma hissi, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı
hissi, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi ya da sersemlik hissi, derealizasyon ya da
depersonalizasyon, kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu, ölüm korkusu,
paresteziler, üşüme, ürperme ya da ateş basmaları gibi somatik ve bilişsel belirtiler
ortaya çıkabilir. Panik atağı bir hastalık değildir. Panik atakları, panik bozukluğu, TSSB,
ASB gibi anksiyete bozukluklarının yanı sıra herhangi bir ruhsal bozuklukta veya diğer
tıbbi durumlarda da (örneğin, kardiyak, respiratuar, gastrointestinal) görülebilir.
Panik Bozukluğu: Panik bozukluğunda beklenmedik ve yineleyen özellikteki panik
atakları ve bu ataklardan en az birini, en az bir ay süre ile izleyen;
i. başka atakların da olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma,
ii. kontrolünü kaybetme, kalp krizi geçirme veya çıldırma gibi atağın yol
açabilecekleri ya da sonuçları ile ilgili olarak sıkıntı, kaygı veya
iii.ataklarla ilişkili olarak belli kaçınma davranışları gösterme belirtilerinden en
az biri bulunur.
28
Panik bozukluğunda görülen panik atakları beklenmedik iken, akut stres tepkileri ya
da TSSB sırasında görülebilen panik atakları durumsal (travmatik olayla ilişkili) ya da
durumsal yatkınlık gösteren panik ataklarıdır. Ataklar, travmatik olayla ilişkilidir ve
travmatik olayın hatırlatıcıları ile karşı karşıya gelindiğinde ortaya çıkar (örn. enkaz
altında kalan depremzedenin kapalı bir ortamda bulunması sonucu enkaz altında
yaşadığı süreci hatırlaması). Panik bozukluğunda korkunun kaynağı yeni bir atak
yaşama ve bu atağın olası sonuçları iken, TSSB’de travmatik olayın yeniden yaşanması
endişesi ya da olayın hatırlanmasından duyulan kaygıdır. Panik bozukluğunda kaçınma
davranışları panik atağının ortaya çıkmasını veya sonuçlarını engellemeye yönelik
iken, TSSB’de travmatik olayın hatırlatan uyaranlardan kaçınmaya ve travmatik olayın
yeniden meydana gelmesini engellemeye yöneliktir.
Özgül Fobi: Üç özelliği vardır. Bunlar; fobik uyaranla karşı karşıya gelme olasılığının
neden olduğu beklenti anksiyetesi, yaşanan korkunun kendisi ve hastanın anksiyetesini
azaltmak için geliştirdiği kaçınma davranışlarıdır. TSSB’de de benzer belirtiler
bulunmaktadır. Ancak özgül fobideki uyaranlar daha çok hayvan, kan görmek ya da
yükseklik gibi özgül uyaranlar iken, TSSB’de uyaran travmatik olay ile ilişkilidir.
TSSB’deki kaçınma özgül fobideki kaçınmanın tersine, yaşamı tehdit eden bir stres
kaynağından sonra ortaya çıkar, korku ve kaçınma davranışlarına travmayı yeniden
yaşantılama ve aşırı uyarılmışlık gibi diğer belirtiler de eşlik eder.
Sosyal Fobi: Sosyal fobide ise başkalarının önünde konuşmak, yemek yemek, yazı
yazmak, çeşitli toplantılara katılmak ciddi bir fobik uyaran haline gelmiştir. Burada
kişi küçük duruma düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde davranacağından
korkar. Korkulan toplumsal durumla karşılaşma hemen hemen her zaman anksiyete
yaratacağı için kişi ya anksiyeteyi hissederek buna katlanır ya da bu durumdan
kaçınır. Sosyal fobide kişi davranışlarının sonucu olarak küçük düşeceğinden ya da
utanç duyacağından dolayı toplu / toplumsal ortamlardan kaçınırken, TSSB’de kişi
yaşadığı travmatik olaya bağlı olarak utanç duyma, insanlara karşı güvensizlik, toplum
tarafından dışlanacağı düşüncesi ile toplu ya da toplumsal ortamlardan kaçınır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk: Obsesif kompulsif bozuklukta ise bulaşma, kuşku,
simetri obsesyonları olabilir. Tekrarlayan düşünce, dürtü ve düşlemler anksiyeteye yol
açar. Bunlar gerçek yaşam sorunları hakkında duyulan aşırı üzüntüler değildir ve kişi
bunları bastırmaya çalışır. Kişiler bu obsesyonlara tepki olarak yapmaktan kendilerini
alıkoyamadıkları el yıkama, düzene koyma gibi yineleyici davranışlar ya da dua etme,
sayı sayma gibi zihinsel eylemler yaparlar. Bunlar sıkıntıyı azaltmaya yöneliktir.
TSSB’de kişi istenmeden gelen ve obsesyonları andıran yineleyici düşüncelere sahiptir;
ancak bu düşünceler OKB’den farklı olarak kişi tarafından saçma ve anlamsız olarak
değerlendirilmez ve yaşanılan travmatik olayla ilişkilidir. 29
Yaygın Anksiyete Bozukluğu: Yaygın anksiyete bozukluğunda ise birçok olay ya
da işte, okulda başarı gibi etkinliklerle ilgili olarak aşırı anksiyete, üzüntü ve endişe
duyma ortaya çıkar. Kişi bu duygularını kontrol etmekte güçlük çeker. Huzursuzluk,
aşırı heyecan duyma, endişe, kolay yorulma, düşüncelerini yoğunlaştırmada güçlük
çekme, zihnin durmuş gibi olması, irritabilite (çabuk öfkelenme, tahammülsüz olma),
kas gerginliği ve uyku bozukluğu gibi belirtiler yaşar. Yaygın anksiyete bozukluğunda
kişi birçok alanda anksiyete yaşarken TSSB’de anksiyete travmatik uyaranlar ile
tetiklenmekte, yeniden yaşantılama ve kaçınma belirtileri de eşlik etmektedir.
Majör Depresif Bozukluk: Majör depresif bozuklukta mutsuzluk ya da ilgisizlikhayattan eskisi kadar zevk almama belirtilerinden en az birine iştah ve uyku bozukluğu,
halsizlik, aşırı durgunluk ya da huzursuzluk, değersizlik veya suçluluk düşünceleri,
kararsızlık, dikkatini toplayamama, ölüm ve intihar düşünceleri eşlik eder. Yakınını
kaybeden kişilerde de benzer belirtiler görülebilir. Ancak yasta bu belirtiler kişi
tarafından olağan karşılanırken, ölenle ilgili olmayan yoğun suçluluk düşünceleri ve
ölene kavuşma isteği dışındaki intihar düşüncelerinin olması MDB’yi düşündürmelidir.
TSSB’de de benzer belirtiler görülebilirken bu belirtilere yeniden yaşantılama ve
kaçınma belirtileri eşlik eder.
Ruhsal Travma ile İlişkili Diğer Travmatik Stres Hastalıkları
Travmatik stresle ilişkili hastalıklarda, karmaşık TSSB’nin, TSSB’den daha farklı
ele alınması gereken bir yönü bulunmaktadır. Karmaşık TSSB, kişilik bozukluklarına
daha yakın bir yerde durmaktadır. Karmaşık TSSB, yeniden yaşantılama belirtilerini
kapsamaz; kaçınma ve aşırı uyarılmışlık belirtilerine yapılan vurgu daha azdır.
Karmaşık TSSB’de çocuk istismarı ve aile içi şiddet gibi uzamış ve süreğen bir travma
yaşantısı vardır ve genellikle insan eliyle yapılmış travmalar söz konusudur. Özellikle
dürtüsellik, saldırganlık, kendine zarar verici davranışlar, geçici dissosiyatif ataklar,
depersonalizasyon ve ilişkilerde güçlük yaşama gibi belirtilerle kendini gösterir.
Travmatik yasta bir “ayrılık travması” söz konusu olduğu için öleni görmeye can
atma veya arama gibi ayrılıkla ilişkili belirtiler gözlenir. Kaçınma ve aşırı uyarılmışlık
çok baskın belirtiler değildir. Travmatik yasta TSSB’den farklı olarak travmatik olayın
yeniden yaşanmasından çok ölenin olmaması sıkıntının kaynağıdır.
Ayırıcı tanı travmatik stres ve ilişkili sendromlar için önemli bir sorundur. TSSB
vakalarının bir kısmına yanlış tanı konulmakta ve yanlış tedavi uygulanmaktadır.
Belirtilerin travmatik bir olaydan sonra başlaması kadar alınan öyküdeki belirti ve
bulguların travmatik olayla benzeşmesi TSSB’yi diğer hastalıklardan ayırt etmeye
yardımcı olabilir.
30
RUHSAL TRAVMA VE KURAMLAR*
Banu Yılmaz / Tamer Aker
Travmatik bir olaya maruz kalan herkes travmaya bağlı bir psikopatoloji
geliştirmez. Dolayısıyla, travmaya bağlı psikopatolojilerden biri olan TSSB’yi geliştiren
kişilerde bir çeşit yatkınlıktan söz edilebilir. Bu yatkınlık genetik ya da sonradan
edinilmiş olabilir. Bu nedenle, TSSB’nin ortaya çıkışını açıklamaya yönelik çok sayıda
psikolojik kuram ileri sürülmüştür. İlgili yazın incelendiğinde, TSSB’nin anlaşılmasında
en kapsamlı açıklamaları, bilişsel yaklaşıma dayanan kuramların önerdiği
görülmektedir. Travmatik bir yaşantının ardından neden bazı insanlar psikopatoloji
geliştirmezken bazılarının geliştirdiğini açıklamanın yanı sıra, hastalığın belirtileri ve
gidişini anlamada bu kuramların tümünün katkısı vardır.
Uygulamaya dönük olabilmesi için bazı kuramsal açıklamalara bu bölümde
kısaca değinilecektir. Travmatik stresi açıklayan biyolojik ve ruhsal süreçlerle ilgili pek
çok model olmasına karşın, çoğunluğu bu bölümün dışında tutulacaktır. Bu bilgileri,
travmaya uğramış kişiye yönelik psikoeğitimde kullanmak yararlı olabilir. İnsanlar
yaşadıkları ruhsal sorunların nedenlerini bilmek isterler. Olası nedenleri uzman bir
kişinin, örneğin bir hekimin, ağzından duymak kişinin, yaşadığı belirtileri daha kolay
anlamasını sağlayarak rahatlamasına yol açabilir.
Hazır ve Kültürel Korkular
İnsanların evrimsel ya da genetik olarak “hazırlandığı” bazı korkular vardır.
Köpek balığı, yılan, örümcek, karanlık, yükseklik gibi nesne ve durumlara ilişkin
korkular bu türdendir. Depremler gibi büyük doğal afetler de taşıdıkları özellikler
nedeniyle bu temel korkuları canlandırabilir.
Toprak, tüm kültürlerde insanın temel güven duygusunu oluşturan en önemli
yapılardan birisidir. Birçok kültürde bir “ana” özelliğindedir. “Yerin yarılması” insanın
güven duygusunu sarsan en önemli olaylardandır.
Farklı ve kültürel boyutu olan bir diğer öğe ise, kıyametle ilgili düşüncelerdir.
Dini öğretilerde yer alan kıyamet tasvirlerinde depremi andıran pek çok özellik
bulunmaktadır. Belki de bu nedenlerle, birçok kişi için deprem yaşantısı bir
—————————————————
* Bu bölümde, aşağıda künyesi verilen çalışmadan yararlanılmıştır:
Yılmaz, B. (baskıda). Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na İlişkin Psikolojik Kuramlar. Ruhsal Travma Yazıları
(Ed. Tamer Aker ve Ufuk Sezgin). Kocaeli
31
“kıyamet” olarak algılanmaktadır. Tüm bunlar afete ilişkin korkularının hazırlayıcı
etkenlerindendir. İnsanın afet ve travma karşısında korkusuz olmadığının
göstergesidirler.
Stres-Tepki Kuramı
İnsan beyni, yaşadığı travmatik olay ve ilişkili özellikleri, var olan bilişsel
şemaları ile bütünleştirme eğilimindedir. Bir başka deyişle, yaşadığı bir olayı bir
anlamda sindirmek ister. Travmatik olayın ardından başlangıçta ortaya çıkan şaşkınlık
tepkisini, bu sindirim süreci izler. Daha önceden bildiği, sindirdiği, uyum gösterdiği her
türlü yapı veya şemanın dışında kalan bu olayı kendi dışında tutmak için savunmaya
geçer. Böylece kişi bir duygu kısırlılığı ya da yadsıma yaşayabilir. Diğer taraftan, beyin
özümseme ve sindirmeye çalıştıkça kaygısı, korkusu artar; sindirme süreci sekteye uğrar.
Bu sindirme - sindirememe mücadelesi içinde travmatik yaşantıyla ilgili görüntüler
yeniden göz önüne gelir, kâbuslar ve istenmeyen düşünceler şeklinde yeniden bilince
çıkar. Sindirme veya özümseme eğilimi ve savunma mekanizmaları arasındaki gerilim
sonucunda kişi, şemaları ile travmatik olaya ilişkin bilgiyi bütünleştirmeye çalıştıkça
ısrarlı düşünceler ve duygu kısırlığı-yadsıma arasında gidip gelir. Böylece, travmatik
stres tepkileri (travma sonrası tepkiler) ortaya çıkar.
Temel Varsayımlar
Bireyin sahip olduğu temel varsayımlar üç ana grupta ele alınmaktadır: dünyanın
iyiliği, dünyanın anlamlılığı, benlik değeri. Travmatik olaylar bireyin bu varsayımlarını
sarsarak, dünya ve kendisiyle ilgili olumlu inançlarını sorgulamasına, kendi
incinebilirliğini fark etmesine neden olmaktadır. Travma mağdurları, yaşadıkları şeyin
kendilerine olabileceğini hiç düşünmediklerini, olaydan sonra incinebilir, güvensiz ve
korunmasız hissettiklerini belirtmektedir. Travma mağdurlarının bu tepkisi, travmaya
maruz kalmamış bireyin genellikle bir “incinmezlik yanılsaması (‘bu bana olmaz’
düşüncesi)” temelinde yaşamını sürdürdüğü konusunda bilgi vermektedir. Kişiler,
travmatik yaşantının kendi varsayımlarını sarsması sonucunda, yanılsamalarıyla
yüzleşmeye; bir başka deyişle, kötü şeylerin kendisine ve sevdiklerine de olabileceğini
anlamaya başlar. Travma ve afetler bu temel inanç ve varsayımları yıkar. Böylece, ruhsal
travma yaşantısı olan kişi için dünya güvenilmez ve tehditlerle dolu bir yer haline gelir.
Korku Koşullanması
Davranışsal modelde anksiyetenin kazanılması, kaçınmanın öğrenilmesine
vurgu yapan Mowrer’ın iki etkenli kuramı ile açıklanır. Bu kurama göre korku klasik
koşullanma yolu ile kazanılır ve edimsel koşullanma yolu ile sürdürülür. Travmatik
32
yaşantı sırasında bulunan iç ve dış uyaranlar travmaya verilen aşırı yanıtın etkisiyle
koşullu uyaranlar haline gelirler. Koşullu uyaranlarla karşılaşmak ise korku tepkisinin
koşullandırılmasına neden olur. Buna göre, yansız (neutral) bir uyaran klasik
koşullanma süreçleri sonucunda endişe ve korku veren itici (aversive) bir uyaran
haline gelir ve anksiyeteyi ortaya çıkarır. Kişi zamanla koşullu uyaran tarafından
ortaya çıkan anksiyetesinin, yaptığı veya yapamadığı bazı davranışlarla azaldığını
keşfeder. Anksiyeteyi azaltan bu davranış (bir anlamıyla kaçınma davranışı) ise
zamanla pekiştirilir. Kaçınma davranışı öğrenildiğinde ise sönmeye karşı oldukça
dirençli olur. Sönmeden kastedilen, koşulsuz uyaranın olmadığı durumlarda koşullu
uyaranın sürekli olarak bulunmasıyla koşullu tepkinin azalmasıdır. İki etken kuramı
TSSB’nin aşırı uyarılmışlık ve kaçınma belirtilerinin sürmesini açıklamaya yardımcıdır
(Şekil 1). Özellikle, travmadan etkilenmiş olan kişilere korku ve kaçınmayı açıklarken
kullanılabilecek yararlı bir modeldir.
Şekil 1.Mowrer’ın İki Etkenli Kuramının TSSB’ye Uyarlanması
EDİMSEL KOŞULLANMA
Koşulsuz Uyaran
Deprem sarsıntısı
Koşullu Uyaran A
Yatak odası
Yanıt
Sonuç
Korku, dehşet
çaresizlik
Yatak odasına
girmekten kaçınma
karanlıkta yalnız kalamama
Koşullu Uyaran B
Karanlık
C, D, E gibi
diğer koşullu uyaranlar
KLASİK KOŞULLANMA
33
Bilişsel / Düşünsel Hatalar
Bilişsel modele göre, anksiyete ve benzeri duygusal sorunlara uyumsuz ve gerçekci
olmayan düşünme biçimleri neden olur. Tehdidin nasıl algılandığı, kestirilebilirliği ve
kontrol edilebilirliği gibi bilişsel değişkenlerin TSSB’nin gelişimi ve sürmesinde etkili
olduğu düşünülür. Stres etkeninin özellikleri de yanıtın ortaya çıkmasında önemlidir.
Model, bilişsel algılama kadar tekrar yaşama, rüyalar ve uyarılmışlık tepkilerini ortaya
çıkaran travmatik bellek içindeki yanıt elemanlarına da önem verir. Ayrıca sosyal
destek, yaşam olayları, başa çıkma yetenekleri, aile öyküsü ve psikopatolojik öykü gibi
çeşitli etmenlerin koruyucu ya da ortaya çıkarıcı rolleri vardır.
Anksiyete bozukluğu olan kişiler tehlikeyi olduğundan fazla abartıp,
kendi kaynaklarını ve stres etkeniyle ilgili başa çıkma yeteneklerini küçümseme
eğilimindedirler. Travmalardan sonra kişilerde “ya hep ya hiç” tarzı düşünme,
aşırı genelleştirme, olumsuzlukları büyütüp olumlu olayları görmezden gelme,
kişiselleştirme ve kendini suçlama, olduğundan güçlü görünmeye çalışma gibi düşünce
hataları ve tutumlar öne çıkar. Bu tür düşünce, inanç ve tutumlar kişinin psikolojisini
olumsuz yönde etkiler.
Kişinin travmanın nedenine yaptığı atıf ve travmatik yaşantıya verdiği anlam da
bir diğer önemli noktadır. Tehlike veya tehditle ilgili inançlar anksiyete ve korkunun
gelişmesinde temel bir role sahiptir. Yaşanılan felaketin boyutlarını sonradan öğrenmek
bile, “nasıl bir felaketten kurtulmuşum, herşeyimi kaybedebilirdim”, travmanın
anlamının değişmesine ve kişinin psikolojisinin değişmesine yol açabilir. Çeşitli
“güvenlik nesneleri”nin koruyuculuklarına ilişkin inançlar da anksiyetenin azalmasını
sağlamakla birlikte psikopatolojinin sürmesine zemin hazırlar.
Travmatik stresörlerin kestirilemez ve kontrol edilemez olması korkuya
ilişkin yanıtların oluşması ve sürmesinde oldukça önemli bir role sahiptir. İnsanlar
kestirilebilir ve kontrol edilebilir stresörleri kestirilemez ve kontrol edilemez olanlara
tercih ederler. Stresörün kestirilebilirliğinin travmatizasyona karşı koruyucu bir rolü
olduğu gösterilmiştir.
Kontrol edilemez stresörlere eşlik eden koşullu ve yansız uyaranlar genellikle daha
fazla korku yaratırlar. Bu duruma hazırlıklı olmak ve durumun kontrol edilebilirliğinin
bilinmesi uyaranın yarattığı stresi azaltır. Bunun tersinde ise öğrenilmiş çaresizlik, yani
süreğenleşmiş korku, yanıt vermekte ve yanıtların etkili olduğunu görmekte güçlük ve
ilişkili bozukluklar ortaya çıkar.
Kontrol kaybına ilişkin inanç veya kontrol kaybı travma sırasında ortaya
çıkabileceği gibi sonrasında da gözlenir. Travma sonrasında karşılaşılan güçlükler
34
ve yaşam olaylarının olumsuz sonuçlarını veya etkilerini değiştirmek için yapılan
eylemler kontrol edebilirlik duygusuyla ilişkilidir. Bu durumun psikopatolojiye karşı
koruyucu bir işlevinin bulunduğu düşünülmektedir.
RUHSAL TRAVMA VE TRAVMATİK STRES
HASTALIKLARINI DEĞERLENDİRME
Değerlendirme sırasında öyküyü ayrıntılandırma ve belirtileri araştırmada
bazı ‘tarama sorularını’ kullanmak yararlı olacaktır. Bu bağlamda kullanılan bazı soru
tipleri aşağıda verilmiştir.
1. Genel bilgi soruları (Açık uçlu sorular)
Başlangıçta açık uçlu sorularla yaklaşmak daha geniş bir bilgiye ulaşmamızı
sağlayacaktır.
• Eskiden yaparken sorun olmadığı halde yaşadığınız olayın yarattığı korku
nedeniyle halen neleri yapamıyorsunuz veya yapmakta güçlük çekiyorsunuz?
• Uykunuz nasıl?
• Gelecekle ilgili neler düşünüyorsunuz?
• Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
• Yaşadığınız olaya ilişkin neler hissediyorsunuz?
2. Özgül bilgi soruları (Kapalı uçlu sorular)
Bazı yerlerde ise konuyu biraz daha somutlaştırmak veya özgülleştirmek
gerekebilir. Bu gibi durumlarda kapalı uçlu sorular yardımcı olacaktır.
• Evinize rahat girebiliyor musunuz? Girdiğiniz zaman ne kadar kalıyorsunuz?
İçeride ne yapıyorsunuz? Bu size ne derece kaygı / korku veriyor?
• Yatağınıza yattıktan ne kadar süre sonra uyuyabiliyorsunuz?
• Böyle yaşamaktansa ölsem de kurtulsam türü düşünceleriniz oluyor mu? Değerlendirmede belirli bir sırayı izlemek her zaman mümkün olmasa bile
hekimin öğrenmesi ve anlaması gereken çeşitli basamaklara aşağıda yer verilmiştir.
1. YAŞANILAN TRAVMANIN ÖĞRENİLMESİ
Öncelikle kişinin yaşadığı travmaya ilişkin bilgileri özenli bir şekilde almak
yerinde olur. Kişiler kolaylıkla yaşadıkları travmalardan bahsedemeyebilirler.
35
Çeşitli somatik ve psikolojik yakınmalarla başvuran kişilerde travma öyküsüne
rastlanabilir. Kişiler genellikle kendilerine sorulmadan bu tür yaşantılarını anlatmama
eğilimindedirler.
Bu nedenle “Başınızdan unutmak istediğiniz çok acı verici bir olay geçti mi?”
gibi yol gösterici veya çoğu zamanda “Başınızdan deprem, yangın, fiziksel veya cinsel
saldırı, şiddete maruz kalma, çatışmaya katılma, bir kişinin öldürüldüğüne veya
yaralandığına tanık olmak gibi çok acı verici bir olay geçti mi?” şeklinde doğrudan
sorularla yaşadığı travmayı paylaşabilmesi için kişiyi teşvik etmek gerekir. Bunu
güven veren, kişiyi rahatsız etmeyen ve anlaşıldığını hissettiren bir ortam içinde
yapmak yararlı olacaktır.
2. RUHSAL BELİRTİ VE BULGULARIN ARAŞTIRILMASI
1. Travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin kısaca taranması
Aşağıdaki sorular kişinin ruhsal durumuyla ilgili bilgi verir. Her belirtiyi
değerlendirirken sorunun ne derece rahatsızlık yarattığı; kişinin iş, aile yaşantısı ve
insanlarla ilişkileri üzerindeki etkileri; zamanının ne kadarını aldığı veya söz konusu
belirtinin ne kadar sürdüğü de araştırılmalıdır.
• Bu olayla (yaşanılan travma; deprem, yangın, ölümler gibi) ilgili kabuslarınız
veya sıkıntılı rüyalarınız oluyor mu?
• İstemediğiniz halde ya da bulunduğunuz ortamda olayı size hatırlatacak
herhangi bir neden yokken olayla ilgili düşünceler, görüntüler, hayaller
aklınıza takılıyor mu?
• Bunları düşünmemeye çalışıyor musunuz?
• Size olayı hatırlatan durumlarla karşılaştığınızda bunlardan uzaklaşmaya,
kaçınmaya çalışıyor musunuz?
• Kendinizi duygularını yaşayamayan biri gibi taşlaşmış, künt, donuk veya
başkalarından, çevrenizden, çeşitli etkinliklerden uzak ve ayrı hissediyor
musunuz?
Başlangıçtaki bu tür sorular görüşmenin seyri açısından yol gösterici olacaktır. Bu
sorulardan sonra travmatik stresle ilgili çeşitli sorunların varlığından kuşkulanılıyorsa
aşağıdaki belirtiler de araştırılmalıdır.
36
2. Travma sonrası ortaya çıkabilecek olan diğer belirtilerin araştırılması
• Travmatik olay sırasındaki düşünce ve duyguları yeniden yaşıyor gibi olma
• Kaçınma davranışları
• Yaşama karşı olan ilgi azlığı, uyku sorunları, çabuk sinirlenme veya öfkelenme
ile ilgili sorunlar
• Unutkanlık ve dikkatini toplama güçlüğü
• Her an kaygıyla tetikte beklemesi
• Suçluluk düşünceleri, üzüntü, keder, hayattan zevk alamama ve geleceğe
karşı umutsuzluk
• İntihar düşüncesi
3. Travma öncesinde, sırasında ve sonrasındaki yatkınlık yaratıcı ya da risk
etkenlerinin araştırılması
Değerlendirme bir anlamda çıkabilecek olası sorunları kestirebilmek ya
da risk etkenlerini öğrenebilmek amacıyla da yapılır. Bu amaçla travmaya ilişkin
etkenlerin araştırılması değerlendirmenin önemli bir parçasıdır. Elde edeceğimiz
bilgiler psikiyatrik bir sorun geliştirme olasılığı yüksek olan kişilerin tanınmasını
kolaylaştıracak, erken müdahale şansını artıracak ve müdahale yöntemlerini (sevk,
danışmanlık, ilaç tedavisi vb.) belirlememizi kolaylaştıracaktır.
Risk etkenlerini (yatkınlık yaratıcı etkenler) başka bir sınıflama ile tekrar
hatırlatmak gerekirse;
• Yaşanılan travma öncesine ilişkin risk etkenleri: demografik özellikler (kadın cinsiyet, yoksulluk, eğitim düzeyinin düşük olması vb.), kişide
psikiyatrik hastalık öyküsü, kişinin birinci derece yakınlarında psikiyatrik
hastalık öyküsü, yalnız yaşama, işsiz kalma, adli bir sorun gibi yaşam
olaylarının olması, başka bir travmatik olay yaşamış olma (doğal afet, kaza,
yangın, çatışmaya katılmak, fiziksel veya cinsel saldırıya uğramak vb.)
• Travmaya ilişkin risk etkenleri: travmanın şiddeti, süresi, yakınlığı, sıklığı,
travma sırasında veya hemen sonrasında yaşanılan korku, çaresizlik gibi
tepkilerin şiddeti
• Travma sonrası risk etkenleri: temel ihtiyaçların kaybı, olumsuz yaşam
olayları, yaralanma, sakat kalma, tıbbi sorunların varlığı, olumsuz baş etme
yöntemleri (örn. uyumak için alkol almak, korkular nedeniyle eve kapanmak
gibi), toplumsal destek eksikliği ya da yokluğu gibi durumlar
37
Değerlendirmelerde bu etkenlerin araştırılmasına da zaman ayırmak yararlı
olacaktır. Travmatik yaşantı sonrasında sadece travmatik stres tepkisi ve travmatik
stres ile ilişkili bozuklukların görülmediği, kişilerde farklı belirtilerin ve tanıların da
gözlenebileceği bilinmektedir. Bu tanı grupları TSSB’ye de eşlik edebilmektedir.
Değerlendirmenin daha iyi kavranması, önemli noktaların tekrar vurgulanması
ve uygulamaya dönük bazı ölçütlerin aktarabilmesi amacı ile Ek 1 ve Ek 2’ye bu alanda
kullanılan bir görüşme formu ve kısa bir tarama ölçeği eklenmiştir.
38
DEĞERLENDİRME KILAVUZU
Yaşanılan travmanın öğrenilmesi
Belirli bazı travma sonrası stres belirtilerinin kısaca taranması
-
-
-
-
-
kabus veya sıkıntılı rüyalar
elde olmadan, davetsiz bir şekilde akla gelen düşünceler
bu düşünceleri bastırmaya, yok saymaya çalışma
travmayı hatırlatan durum, yer ve olaylardan kaçınma
küntleşmiş veya duygusuz hissetme
Travma sonrası ortaya çıkabilecek diğer belirtilerin araştırılması
Travma öncesi, travma sırası ve travma sonrası öykünün derinleştirilmesi
ve risk etkenlerinin saptanması
-
-
Değerlendirmede başlangıçta açık, öykünün derinleşmesi gerekiyorsa kapalı
uçlu sorulardan yararlanılabilir.
Her belirtinin niteliği kadar, ne kadar sıkıntı veya rahatsızlık verici olduğu,
ne kadar sürdüğü, işlevselliği ve günlük etkinlikleri ne oranda etkilediği de
araştırılmalıdır.
39
TRAVMATİK STRESE PSİKOLOJİK YAKLAŞIM
Tamer Aker / Banu Yılmaz / Ilgın Gökler Danışman
Psikolojik yaklaşımların uygulanmasına zemin oluşturmanın ön koşulu, travmatik
olaydan etkilenen bireylerin fiziksel ve tıbbi gereksinimlerinin karşılanmasıdır.
A. Genel İlkeler
Ciddi travmalardan etkilenen kişiler genellikle tedavi için başvurmak istemezler.
Bunun iyileşmeye karşı inançsızlık, yaşadıklarından söz etmek istememe, güvensizlik,
kişinin psikolojik sorunları bir eksiklik ya da zayıflık olarak algılaması gibi nedenleri
olabilir. Toplumun eğitilmesi bu tür güçlükleri aşmada önemli bir araçtır.
Travmatik yaşantıların ardından mağdurla görüşmede hasta-hekim ilişkisinin
temel ilkelerini uygulamak önemlidir. Kişiye sorunlarının anlaşıldığını, paylaşıldığını
ve yargılanmadığını hissettirmek, göz temasını kişinin rahat edeceği bir düzeyde
kurmak, hastanın yüz ifadelerini ve duygusal dışavurumunu dikkate almak, çok sayıda
açık uçlu soru sormak ve gerektiğinde kapalı uçlu sorularla konuya açıklık getirmesini
istemek yararlıdır. İyi ve etkin bir şekilde dinleme, yaşadıklarını, hissettiklerini ve
düşüncelerini anlatmalarına olanak tanıma, anlamaya çalışma ve sorunlarını paylaşma
kaybettikleri güven duygusunun pekiştirilmesi ve sağlıklı bir ilişki kurulabilmesi için
temeldir. Bu yaklaşım travma öyküsünün ve travmayla ilişkili belirtilerin ayrıntılı
olarak alınmasına da olanak sağlayacaktır.
Tedavi ya da danışmanlık sürecinde travmatik yaşantılar, yaklaşımın temel
odağı olacağı için başlangıçta belirtilerin kötüleşmesi oldukça beklenen bir durumdur.
Bu konuda kişiye bilgi verilmesi, destek olunması ve kendisine yakın kişilerden yardım
alınması yararlı ve ilişkiyi pekiştirci olacaktır.
B. Psikolojik Eğitim
Travmaya maruz kalan bireyler ve aileleri için travmayla ilişkili belirtileri
ve tedavilerini öğrenmek çok önemlidir. Kişide uzun süredir bu sorunlar olsa bile
öğrenmek istediği ilk şey sorununu anlamak ve ne yapılacağını bilebilmektir. Bu
nedenle ruhsal eğitim psikolojik yaklaşımların temelidir. Zaman zaman bu eğitimin
aileye de verilmesi ve ailenin durum hakkında bilgilendirilmesi gerekebilir.
Belirti ve hastalığı tanıdığımızı belirtmek, bunları anlatmak ve açıklamak kişiye
anlaşıldığını ifade etmenin en etkili yollarından biridir. Belirtilerin neden-sonuç
40
ilişkilerini açıklamak, kişinin belirtiyi ve yaşadıklarını tanıması açısından da önemlidir.
Bu eğitim sırasında, ‘Ruhsal Travma ve Kuramlar’ bölümündeki bilgiler kullanılarak,
travmadan etkilenenlere bir takım örnekler verilebilir. Ayrıca bu bireyleri ‘travmanın
nedeni ve sonuçları’ gibi konulardaki bilimsel gelişmelerden haberdar etmek gerekir.
Amaç, kişileri mağdur konumundan kurtarıp bir felaket sonrası yaşamlarını yeni
baştan düzenlemeye çalışan insanlar durumuna getirmektir.
C. Normalleştirme / Olağanlaştırma
Ruhsal sorunlarının “olağanüstü bir duruma verilen olağan, anlaşılabilir tepkiler”
olduğunu, birçok kişide görülebildiğini açıklamak, yalnız ve tek olmadığını belirtmek
yararlıdır. Bunun bir zayıflık ya da eksiklikten kaynaklanmadığı, bu durumdaki
insanlara yardım edilebildiği söylenebilir. Bu yolla travma mağduru, “delirmekte”
olduğu, “iyileşemeyeceği” “zayıf ve eksik” olduğu şeklindeki hatalı yorumlarını
değiştirme şansına sahip olur; böylece önerilen doğrultuda başa çıkma yöntemlerini
kullanabilmesinin yolu açılır.
D. Başa Çıkma Yöntemleri
Bugüne kadar sorunlarıyla nasıl başa çıktığını öğrenmek doktora, yapacağı
öneriler konusunda yardımcı olabilir. İşlevsel başa çıkma yöntemlerini desteklemek,
bazı yöntemlerle ilgili rehberlik yapmak gerekebilir. Travma mağduru, yaşadığı
sıkıntıyı azaltmak için ev işi yapmak, sevdiği bir şarkıyı mırıldanmak, dua etmek, bir
takım işlerle uğraşmak, başkalarına yardımcı olmak, sorunları üzerine düşünüp bunları
paylaşmak gibi son derece basit olmasına karşın işlevsel yollar geliştirebileceği gibi,
evden ya da yaşadığı mekândan çıkmamak, alkol ya da madde kullanmak gibi işlevsel
olmayan yöntemler de uygulayabilir. Kendisini toplumdan uzaklaştıran ve sıkıntılarını
uzun dönemde daha da artıracak yöntemlerin değiştirilmesi yönünde, kişi yeniden
değerlendirilmelidir.
E. Sorun Çözmeye Yönelik Öneriler
Travmatik olaya (örn. afete) bağlı olarak ortaya çıkan evdeki hasar, yaşanılan
mekandaki (örn. çadırkentteki) güçlükler, çocukların eğitimi gibi pek çok konuda
travma mağdurlarının yaşadığı sorunlarla sağlıklı bir şekilde başa çıkabilmeleri için
sorun çözmeye yönelik öneriler verilebilir.
Bunun için, bu kişilere destek veren uzmanın, sorunların çözümlerine ilişkin bilgi
sahibi olması önemlidir. Örneğin, hasar gören evi için nasıl bir başvuruda bulunulacağı,
çadır alabilmek için ne yapılacağı, kesintiye uğrayan eğitimin ne şekilde telafi edileceği
41
gibi konularda gerçeğe dayanan bilgilere sahip olmak, bu bireylerin, yaşamlarını yeniden
yapılandırmak için adım atmalarını kolaylaştıracaktır. Burada önemli olan bu işleri onlar
için yapmamak, yalnızca izlenecek yol konusunda bilgi vermektir.
F. Toplumsal Paylaşımı Desteklemek
Kişiyi sorunlarını anlatmasına teşvik etmek, çok yakın olduğu kişilerle
paylaşmasını önermek yararlıdır. Böylece yaşadığı acıyı, travmayı daha kolay
kavraması ve sıkıntılarını belli bir miktar azaltması mümkün olabilecektir. Topluca
yaşanan travmalarda, bu yolla, gösterilen tepkilerin evrenselliğini kavramak da
mümkün olacaktır. Aile üyeleri kendi aralarında da, çocuklar da dahil, yaşadıkları
korkuları, kaygıları, sıkıntıları açık yüreklilikle paylaşabilmelidirler. Duyguların açığa
çıkarılması, örneğin travmalar sonrası sık karşılaşılan suçluluk duyguları gibi, doğal
ama hayatı kolaylaştırmayan duyguların değişmesini, olanların kişilerin kendi hataları
olmadığını görmelerini sağlayabilir. Bu şekilde kişi olay öncesi yaşam düzenine daha
kolay dönme olanağı bulacaktır.
G. Gün İçindeki Sıkıntının Azaltılmasına Yönelik Öneriler
Gevşeme: Kişiye majör kas gruplarını sistemli bir şekilde ve sırayla, örneğin
ayaklardan başa doğru, kısa bir süre kasıp yavaş yavaş gevşetmesi önerilir. Gün içinde
kullanılabileceği gibi uyumaya yakın gerginlik hisseden kişilerde de kullanılabilir.
Uygulamaya geçmeden önce kısa bir açıklama yaparak başlanır:
“Vereceğim yönerge ile bedeninizdeki kasları tek tek gerip gevşeteceksiniz.
Söylediğim kası germenizi ve gevşetmenizi söylediğimde, dikkatinizi bu kasa
odaklayın. Şimdi rahatça oturun. Ayaklarınızdan başınıza doğru çıkarak, germe
ve gevşetme sırasındaki hislerinizi izleyin.”
“Lütfen, ayaklarınızdaki kasları gerin. Tüm dikkatinizi bu gerginliğe odaklayın.
Bir süre tutun. ….. Şimdi ayağınızı gevşetin. Tekrar gerin….. Gevşetin.”
Aynı yönerge, sırasıyla bacağın alt bölümü, üst bölümü, karın, göğüs, omuzlar,
kolların üst kısmı, alt kısmı, gözler, burun, alın, tüm yüz için verilir ve egzersiz
sonlandırılır.
Nefes egzersizi: Hiperventilasyonu engellemek için abdominal solunumun yavaş
olarak uygulanması amaçlanır. Böylece hiperventilasyona bağlı çarpıntı, baş dönmesi,
ürperme gibi fiziksel duyumlar engellenmiş olur.
“Rahatça oturun. Burnunuzdan ve yavaşça aldığınız havayı diyaframınıza/ karın
bölgenize doldurup iki saniye tutun. Ardından ağzınızdan daha yavaş bir şekilde
geri verin.”
42
Olumlu düşünme / telkin: Stresörle karşılaşıldığında “çaresizim, kontrolümü
kaybedeceğim, çok korkacağım, başaramayacağım” gibi olumsuz düşünceler yerine
“daha önce de başardım, yine başarabilirim” veya “başarabileceğimi biliyorum,
yapabilirim” türü olumlu düşünceleri yerleştirmek ve kişinin kendisine bu tür telkinler
vermesi yararlı olabilir.
Girişkenlik eğitimi: Kişiye düşünce, duygu ve isteklerini ifade edebilmesi yönünde
destek olunur. Bunları nasıl yapabileceğine dair çeşitli uygulamalar yapılabilir.
Düşünce durdurma: Kişinin aklına takılan rahatsız edici, sıkıntı verici düşüncelere
karşı uygulayabileceği bir yöntemdir. Böyle bir düşünce akla geldiği zaman zihinsel bir
sembolle, örneğin üzerinde dur yazan bir trafik işareti ya da kişinin kültürel durumuna
uygun herhangi bir şeyle, düşünce durdurulmaya çalışılır.
H. Korkulan Durumun veya Düşüncenin Üzerine Gitme
Korkulan duruma alıştırma egzersizleri, travmayı hatırlatan uyaranların (ev,
oda, karanlık, yalnız kalmak, bazı sesler, kokular gibi) yarattığı anksiyete ve korkuyu
azaltmayı amaçlar. Bunun için, aynı uyaranın üzerine yavaş yavaş gidilerek kişi
korktuğu duruma alıştırılır.
Öncelikle kişinin yapmakta güçlük çektiği, yaparken yoğun sıkıntı hissettiği ya da
yapamadığı davranışlar araştırılmalıdır. Bunlar travmatik olayı hatırlamak, konuşmak,
düşünmek olabileceği gibi, evlere ya da yatak odalarına girmek, binaların yakınından
geçmek veya kendisine depremi hatırlatan herhangi bir eşya, nesne vb. şeylere bakmak
gibi eylemler de olabilir. Kişiler çoğunlukla travmayla ilgili düşüncelerini bastırmaya,
durdurmaya çalışırlar. Gün içinde zaman zaman bu çaba rahatsız edici düşüncelerin
bizi engellememesi açısından yararlı olabilir. Oysa bu çabanın sık kullanılıyor olması,
bu düşünceleri engelleyemeyeceği gibi daha da artırabilir. Kişinin bunları çok yakın
bulduğu kişilere açması veya uygun bir zamanda belli bir süre, örneğin 20 dakika ya da
sıkıntısı azalıncaya kadar, özellikle düşünmesi, hayal etmesi önerilebilir. Bu uygulamanın
başlangıçta kişinin sıkıntısını artıracağı ama her gün düzenli bir şekilde yapmaya devam
ederse fayda görebileceği belirtilmelidir. Bu tür uygulamalarının kişiyle uyum içinde
ve uzlaşarak yapılması gerekir. Benzer uygulamalar kişinin korkusunu artıran yer ve
durumlar için de yapılabilir. Örneğin, depremden sonra yaşadığı koşullanma nedeniyle
yatak odasında yatamayan kişilere gerekli eğitim verilerek ve üzerinde uzlaşarak her gün
artan sürelerle yatak odalarına girip kalmaları önerilebilir. Bu uygulamaların mutlaka
güvenli ortamlarda, örneğin sağlam evler gibi, yapılması gerekir.
43
I. Etkinlikleri Belirleme
Kişinin amaca yönelik etkinliklerini yaşadığı ortamın şartlarına göre belirlemek
ve özgül bazı hedefler koymak işlevselliğini artırmak açısından yararlı olabilir. Bu
durum, kişinin var olan destek sistemlerine katılımına ve toplumsal birlik duygusunun
oluşumuna da katkıda bulunacaktır. Bu tür etkinlikleri her fırsatta desteklemek
ise gerek etkinliklere katılımını sürdürmek gerekse öz güven-yeterlilik hislerini
geliştirebilmek açısından yardımcı olacaktır.
J. Genel Tıbbi Sağlığın Sürdürülmesi
Bütün bunlarla birlikte kişilerin fiziksel sağlıkları da çok önemlidir. İyi
beslenmeleri, bedensel olarak hareketli olmaları ve düzenli uyumaları gerekir. Bu
konuda önerilerde bulunurken travma sonrası aşamayı göz önünde bulundurmak
çok önemlidir. Örneğin, bir afetin ardından henüz yaşamsal koşulların sağlanamamış
olduğu bir aşamada kişilere “iyi beslenin”, “düzenli uyumaya çalışın” ya da “egzersiz
yapın” gibi önerilerde bulunmak, öfke uyandırabilir. Ancak, yaşamsal gereksinimler
karşılandıktan ve travmaya uğrayan kişiler yakınlarının güvenliğinden emin olduktan
sonra uygun beslenme, egzersiz ve düzenli uykunun, stresin etkilerini azaltmadaki rolü
konusunda bilgilendirme yapmak yararlı olabilir. Bu yapılırken de, kişinin yaşadığı
koşullar, sosyokültürel yapı, maddi olanaklar göz önünde bulundurulmalıdır (örneğin,
fiziksel egzersizi “bir yakınınızla her gün yarım saatlik bir yürüyüş yapabilirsiniz”
şeklinde somutlaştırmak gerekebilir).
Uyku sorunu olanlara, uykunun düzenlenmesine yönelik bir takım önlemlerin
anlatılması yararlı olabilir. Ancak bu genel önerileri de travmaya uğramış kişilerin
ortam koşullarına göre düzenlemek gerekir:
1. Davranışların değiştirilmesi
Amaç, uyuyamama ile yatak odası ve yatağın eşleştirilmesi sonunda ortaya çıkan
olumsuzluğu değiştirerek yeni bir davranış modeli oluşturmaktır.
-
-
-
-
-
-
-
Uyku gelmeden yatağa girmemek
Yatak odasını sadece uyumak ve cinsel ilişki için kullanmak
Uyunamadığında yatak ve yatak odasından çıkarak başka bir yerde zaman
geçirip uyku gelince yatağa dönmek
Ne kadar uyunursa uyunsun sabah belirli bir saatte kalkmak
Gündüzleri uyumamak
Yatağa uyumak için pijamayla girmek
Uyuduğu kadar olan süreyi yatakta geçirmek
44
Bunun için, ilk aşamada, kişi tutacağı bir günlüğe göre muhtemel uyku saatlerini
ve süresini belirleyerek bunun dışında yatağa girmemeye çalışmalıdır. Örneğin, gecede
5 saat kadar uyuduğu halde 8-10 saat kadar yatakta kalan birisi için yatakta 5 saat
yatmakla işe başlanabilir. Böylece yatakta geçen süre ile uyku süresindeki ilişki birbirine uydurulmaya çalışılır. Bu yolla yatakta geçen sürenin uykuda geçmesi
sağlandıkça süre uzatılarak kişinin gereksinimi kadar uyuması sağlanır. 2. Uyku hijyenine yönelik düzenlemeler
-
-
-
-
-
-
-
Sabahları uyanınca yataktan çıkmak (Biraz daha dinlenmek amacıyla
uyumaya devam etmek dinlendirici olmadığı gibi uyku ritmini de
bozabilmektedir)
Her zaman aynı saatte kalkmak
Düzenli egzersiz yapmak
Akşam saatlerinde heyecan oluşturacak aktivitelerden kaçınmak
Yatak odasında uygun şartlar sağlamak (ses, ışık ve ısı açısından)
Çok aç ya da tok olmamak
Kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden (çay, kahve) ve sigara kullanımından
kaçınmak
K. İntihar / Özkıyım Riskine Yaklaşım
Yaşama karşı bir bıkkınlıktan, böyle yaşamaktansa ölüp kurtulmaktan bahseden
kişilerde intihar riskinin değerlendirilmesi açıkça sorularak yapılmalıdır. Bu amaçla
intiharı düşünüp düşünmediği araştırılmalıdır. Eğer kişinin böyle bir düşüncesi
varsa planı, ne yapacağı, böyle bir plan üzerinde nereye kadar harekete geçtiği, son
zamanlarda bu yönde ne gibi hareketler yaptığı ve planı hakkında şu anki düşüncesi
konuşulmalıdır. Beş veya altı adet ağrı kesici almak gibi en küçük girişimler bile ciddiye
alınmalı ve durum değerlendirilmelidir.
PSİKOFARMAKOLOJİ
İlaç tedavisinin etkisi doğru tanıyı koymaya, doğru ilacı kullanmaya ve ilacı
uygun dozda yeterli süre kullanmaya bağlıdır.
Tedavinin Amaçları
Travma sonrası ortaya çıkan ruhsal sorunlar için çeşitli amaçlarla ilaç
tedavisinden yararlanılmaktadır;
45
•
•
•
•
•
•
•
Hastalığın uzun süre devam etmesini, ilerleyerek kötüleşmesini ve kronik
sorunların ortaya çıkmasını engellemek
Belirtilerin uzun sürmesi ve şiddetli olması durumunda kişinin uyumunu,
anlama ve kavrama yeteneğini artırmak
Kişide, belirtileri yenebileceği ve baş edebileceği düşüncesini uyandırmak
Uykusuzluk, kâbus görme gibi belirtilere karşı semptomatik tedaviyi
kolaylaştırmak
Nüksü önlemek, mevcut tedaviyi sürdürmek
Eşlik edebilecek başka bir psikiyatrik hastalığa karşı önlem almak
Yaşanılan yoğun kaygıyı azaltmak ve bu kaygının işlevselliği etkilemesinin
önüne geçmek
İlaca Uyum
Ruhsal travmaya maruz kalmış veya afet yaşamış kişilerde ilaç tedavisine uyum
zaman zaman ciddi bir sorun olabilmektedir. Bu güçlüğü aşmak için çeşitli yöntemler
denenebilir;
•
•
•
•
•
•
Tedaviyi seçerken hastanın tercihini de öğrenmek yararlıdır.
Kişiler ilaç kullanımını bir zayıflık ya da delilik belirtisi olarak kabul
edebilirler. İlacın bağımlılık yapması, sağlığa zarar vermesi gibi endişeler ve
yüksek maliyetli olması gibi nedenlerle ilaç kullanmak istemeyebilirler. İlacın
kendilerini uyutacağı ve uykuda depreme yakalanıp uyanamayacakları kaygısı
nedeniyle ilaçlarını almak istemeyebilirler. Bu nedenlerle; ilacın veriliş nedeni,
beklentilerimiz ve yan etkileri hakkında kişiyi bilgilendirmek ve ruhsal eğitim
vermek önemlidir.
Tedavinin mantığını ve gidişini sık sık gözden geçirmek, tedavi konusunda
hasta yakınından destek almak gerekebilir.
Hekime güvenin olmaması, ilaç kullanım şeklinin karmaşıklığı, sosyal destek ve
eğitim eksikliği, alkol - madde kullanımı ilaç uyumunu bozan diğer etkenlerdir;
değerlendirmede göz önüne alınmalıdırlar.
Kişinin genel tıbbi durumu, mesleği, yaşı, daha önceki psikiyatrik hastalık
öyküsü, daha önce kullandığı ilaçlar ve ilacın yan etkileri ilaç seçimini etkiler.
Daha az yan etkili ilaçları seçerek, düşük dozda başlamak ve dozu yavaş yavaş
artırmak tedaviye uyumu kolaylaştıracaktır.
46
Tedavi Süreci
TSSB göreceli olarak yaygın ancak tanısı sıklıkla atlanan bir hastalıktır. Bu
hasta grubu yüksek oranda eş tanıya (komorbidite) sahiptir. Hem psikoterapi hem de
farmakoterapi hastalığın tedavisinde etkilidir. Hastalık belirtilerinin ortadan kalkması
2-3 ayı alabilmektedir. Sürdürüm tedavisinin ne kadar devam edeceği konusunda
fikir birliği olmamasına rağmen, ortalama 12 ay sürdürülmelidir. TSSB tedavisinde
öncelikle tercih edilecek ilaç grubu seçici serotonin geri alım engelleyicileri (SSGE)
grubudur (fluoksetin 10-20 mg/gün, sertralin 25-50 mg/gün, paroksetin 10-20 mg/
gün). SSGE’lere yanıt vermeyen hastalarda venlafaksin, trisiklik antidepresanlar (TSA)
ve geri dönüşümlü MAO engelleyicileri (GMAE) düşünülmelidir.
Bazı durumlarda ise hastayı çok fazla etkileyen belirtilere yönelik tedavi
başlanır. Hastanın en belirgin yakınması uykusuzluk ise tedaviye trazadon ile
başlanması önerilmektedir. Trazadon ve mianserin gibi antidepresanlar TSSB’ye bağlı
uyku sorunlarında sıkça kulanılmaktadır. Trazadon’u erkeklerdeki priapizm riski
nedeniyle kadınlarda tercih etmek gerekir. Amitriptilin ve imipramin gibi trisiklik
antidepresanlar da uyku bozukluklarına etkilidir. Ancak, trisiklik ilaçların yüksek
dozlarda alındıklarında ölümcül olabilecekleri unutulmamalıdır. Özkıyım riski olan
kişilerde kullanılmamalıdır. Yaşlılarda veya kronik hastalığı olanlarda daha düşük
dozlar (1/2, 2/3) uygulanır.
Herhangi bir antidepresan (SSGE, venlafaksin, TSA, GMAE, tianeptin) ile başlanan
tedavi sürecine 6 hafta içerisinde yanıt görülmez ise (belirtilerde %25’den az azalma)
ilaç değişimi veya tedaviye başka bir ilacın eklenmesi düşünülebilir. Bundan sonra ilk
denenen ilaçtan farklı bir gruba geçilerek tedavinin sürdürülmesi önerilmektedir. Hasta
hiçbir tedavi biçimine yanıt vermiyor ise madde kötüye kullanımı, başka bir psikiyatrik
hastalığın varlığı (psikiyatrik eş tanı), ikincil kazançlar ve tanının tekrar gözden
geçirilmesi gereklidir. Eğer ilk başlanan ilaca hastanın kısmi yanıtı (belirtilerde %25-
50 düzelme) var ise genel olarak valproat eklenmesi önerilmektedir. Bu birlikteliklere
yanıt alınamaz ise antidepresan ve antipsikotik veya antidepresan, antipsikotik
ve duygudurum dengeleyicilerinin eklenmesi gibi birliktelikler düşünülebilir. Bir
antidepresana kısmi yanıt olduğunun söylenebilmesi için tedaviye en az 8 hafta devam
edilmelidir.
Tedaviye iyi yanıt veren (belirtilerde %75’in üzerinde düzelme) akut TSSB
(TSSB belirtileri 3 ayı geçmemiştir) hastalarında ilaç tedavisi 6-12 ay, kronik TSSB
(TSSB belirtileri 3 ayı geçmiştir) hastalarında 12-24 ay sürdürülür. İlaç, doz azaltılarak
4-12 hafta içerisinde kesilir. Burada amaç tekrarlama ve ilaç kesilme belirtisi oluşma
47
riskini azaltmaktır. İlaç izlem görüşmeleri ilk 6 ay içerisinde ayda bir, 6-12 arasında
bir-iki ayda bir, 12 aydan sonra üç ayda bir yapılabilir.
Travma sonrası stres bozukluğunun tedavi süreci, belirtileri durdurma,
sürdürüm ve sonlandırma evrelerini içermektedir. Belirtileri durdurma evresi
genellikle 8-10 hafta sürmektedir. Bu evrede ilaç tedavisi ve psikoterapi yanı sıra
toplumsal desteğin önemi fazla olmaktadır. Sürdürüm evresi bir yıl kadar sürmektedir.
Psikoterapinin de ağırlıklı olarak sürdürüldüğü bu dönemde uykusuzluk, anksiyete
ve depresif belirtiler nedeniyle ilaç kullanılması uygun olabilir. Hastanın belirtileri
kontrol altına alınmış ve olumlu kazanımlar elde edilmiş ise tedavi sonlandırılır.
Tablo: Antidepresan İlaçlar
İlaç grubu
Etken Madde
Ticari Şekli
(mg)
Başlangıç dozu
(mg/gün)
Günlük Ortalama
Doz (mg)
Trisiklik
Antidepresanlar
İmipramin Klomipramin
Amitriptilin
Opipramol
10-25
10-25-75
10-25
50
25-50
25-50
25-50
25-50
150-200
150-200
150-200
150-200
Seçici
Serotonin
Geri Alım
Engelleyicileri
Fluoksetin
Fluvoksamin
Paroksetin
Sertralin
Sitalopram
Essitalopram
20
50-100
20
50-100
20-40
10-20
20
50
20
50
20
10
20-60
150-300
20-60
50-100
20-40
10-20
Venlafaksin
Milnasipran
Mianserin
Mirtazapin
Maprotilin
Reboksetin
Tiyaneptin
Trazodon
Bupropion
Moklobemid
37.5-75-150
25-50
10-30
30
25-75
4
12.5
50-100
150-300
150-300
75
50
10-30
30
25-50
4
25
50
150
150
75-150
50-200
60-120
30-60
100-150
8
25-37.5
200-300
225-450
300-600
Diğer
Antidepresanlar
48
TRAVMA SONRASI KARŞILAŞILAN RUHSAL SORUNLARA YAKLAŞIM
• Ruhsal travmanın özelliklerini (niteliği, yakınlığı, şiddeti, süresi vb.) belirleme
• Belirtileri ve işlevsellik üzerine olan etkilerini araştırma
• Yatkınlık yaratıcı etkenleri araştırma (risk altındaki kişileri saptama; bireysel,
toplumsal ya da travmaya ilişkin etkenler)
• Ayırıcı tanı, ön tanı ve müdahale
1. Kişinin önceki psikiyatrik hastalığı nedeniyle sürdürdüğü tedavi travma
sonrası kesintiye uğradıysa tedavisini sürdürün, yakın aralıklarla izleyin ve uzmana sevk edin.
2. Önceki psikiyatrik hastalığı travma sonrası tekrarladıysa mevcut tedaviye
başlayın ve uzmana sevk edin.
3. Travma sonrası ortaya çıkabilecek başka bir ruhsal bozukluk varsa (major
depresyon, diğer anksyete bozuklukları gibi) tedavilerine başlayın ve uzmana
sevk edin.
4. Yatkınlık yaratıcı etkenleri belirginse (risk altındaysa) yakın zaman aralıkları
ile izleyin, destekleyici görüşmeler yapın.
5. Travmadan sonraki ilk görüşmeden itibaren ruhsal yardım yaklaşımı uygulayın;
•
•
•
•
•
•
•
•
Ruhsal eğitim verin.
Sorunları olağanlaştırmaya çalışın.
Sorun çözmeye yönelik öneriler geliştirmesine yardımcı
olun.
Başa çıkma yöntemlerini geliştirin.
Toplumsal paylaşımı destekleyin.
Etkinlik belirleyin, kişiyi toplumsalllaştırmaya çalışın.
Geçici olarak kaygısının azaltılmasına yönelik önerilerde
bulunun.
Eğer kişinin durumu uygunsa, korkulan durumun veya
düşüncenin üzerine gitmesi yönünde bilgilendirin
(alıştırma önerileri).
6. Uyku sorunu belirginse uykunun düzenlenmesine yönelik öneriler belirleyin
ve ortalama bir ay gibi kısa süreli düşük doz ilaç tedavisi başlayın.
49
7. Eğer belirtiler herhangi bir düzelme göstermeksizin en az bir ay sürerse
(çoğunlukla, bunun dışında kalan ve ilk ay içinde ilaç tedavisi gerektirebilecek
durumların da belirgin olduğunu unutmayın);
•
•
Antidepresan ilaç tedavisi başlayın.
Kişiyi, haftada bir veya iki haftada bir değerlendirilerek
8 hafta boyunca izleyin (genellikle, izlemin daha erken
kesildiği belirgin durumlar olduğunu da unutmayın).
Bu süre içinde belirgin bir uykusuzluk varsa trazadon,
mianserin, maprotilin veya trisiklik antidepresanları düşük
dozda ekleyin. Bu süre içinde belirgin bir anksiyete varsa
birkaç hafta gibi kısa süreli bir benzodiazepin ekleyin.
8. Psikopatolojide herhangi bir değişiklik yoksa uzmana danışın veya sevk edin.
Ruhsal travmanın özelliklerini belirleyin
Belirtileri ve işlevselliği araştırın
Risk etkenlerini saptayın
Tanı ve tedavi
Diğer psikiyatrik hastalıklar
Diğer psikiyatrik hastalıklar
Risk etkenleri belirginse izleyin, destekleyin
Mevcut hastalığın
tedavisini sürdürün
Ruhsal eğitim verin, olağanlaştırın
Sorun çözme, başa çıkma ve paylaşımı
destekleyin
Etkinlik belirleyin, kaygıyı azaltın,
alıştırma önerileri verin
Tekrarlayan hastalığın
tedavisine başlayın
Uyku sorunu belirginse ilaç tedavisine
başlayın ve sağlıklı uyku önerilerinde bulunun
Belirtiler bir aydır sürüyorsa antidepresan
tedavisine başlayın
Travma sonrası ortaya çıkan
hastalığın tedavisine
başlayın
İki ay boyunca düzelme yoksa
uzmana sevk edin
50
TRAVMATİK OLAYLARDA YARDIM ÇALIŞANLARI
Ilgın Gökler Danışman/ Banu Yılmaz / A. Tamer Aker
Travma sonrası stres tepkileri yalnızca olaya doğrudan maruz kalanlarla
sınırlı değildir. Bir olaya tanık olmak, travmatik bir olayın ayrıntılarını dinlemek ya
da yalnızca olayla ilgili haberi duymanın bile çeşitli düzeylerde kaygı yaratabileceğine
yönelik bulgular vardır. Bu bulgulardan yola çıkılarak, travmatik olayların ardından
olayı birebir yaşamış olan kişilere yardım amaçlı çalışmalara gerek gönüllü gerekse
resmi olarak katılanların da (örneğin, olayın hemen ardından arama-kurtarma
çalışmalarında görev yapan profesyoneller ve gönüllüler, ilk tıbbi müdahaleyi yapan
sağlık çalışanları, olayın psikolojik etkilerini önlemek ve gerekli psikolojik desteği
vermek üzere müdahalede bulunan ruh sağlığı çalışanları) yaşayabilecekleri bir takım
sorunlar olabileceği gerçeğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Olası stres
belirtilerini bilmek, bu tür görevlerde yer alanların da, gerektiğinde önlem alabilmeleri
ve bu süreci zarar görmeden atlatabilmeleri açısından önemlidir. Bu nedenle bu
bölümde, yaptıkları iş nedeniyle travmatik stres açısından risk grubunda olan yardım
çalışanlarında travmatik stresin belirtileri ve baş etme yollarına ilişkin bilgiler
aktarılacaktır. Belirtilere geçmeden önce, bu grupların gösterdiği tepkileri tanımlamak
üzere kullanılan kavramlar ve karşı karşıya kalabilecekleri stres kaynaklarını gözden
geçirmek yararlı olacaktır.
Konuyla ilgili araştırmalarda, yardım çalışanlarının karşılaştığı yaşantılar,
yaşamı tehdit eden olaya doğrudan maruz kalmadıkları için, dolaylı travma
(vicarious trauma) ya da ikincil travmatik stres kavramlarıyla ifade edilmektedir.
İlgili yazındaki çeşitli açıklamalardan yola çıkarak, Lerias ve Byrne (2003) dolaylı
travma ya da ikincil travmatik stres kavramlarını; ciddi biçimde strese yol açan ya da
trajik bir olaya tanık olan, bu olaya ilişkin bilgiye sahip olan ya da olay sonrası yardım
çalışmalarında bulunanların tepkisi olarak tanımlamışlardır. Bazı kaynaklarda ise, bu
grupların gösterdiği belirtiler tükenme, karşıt aktarım ya da eşduyum yorgunluğu
(compassion fatigue) kavramlarıyla ifade edilmektedir.
Dolaylı travma konusunda yapılan ve travmatik olaylar sonrası yardım
çalışmalarında yer alan profesyonellerin ve gönüllülerin kendi bildirimlerini de içeren
araştırmalar, ikincil travmatik stresin çeşitli kaynakları olabileceğini göstermektedir.
Olaya Bağlı Stres Kaynakları
Travmatik olaya verilen tepkinin boyutu; olayın aniliğine, şiddetine ve süresine
bağlıdır. Örneğin, bir otomobil kazası insanda bir travmaya ve strese yol açabilir. Bu,
51
ani ve beklenmedik bir deneyimdir; dolayısıyla da birey üzerindeki etkisi şiddetli
olabilir. Kazada ölen ya da yaralanan bir kimse varsa bu, bireyin kayıptan ötürü üzüntü
duymasına, yas tutmasına da neden olur. Birey olayın ne kadar içinde yer aldıysa ya
da olayı ne kadar yakından gözlemlediyse / yaşadıysa, olayın birey üzerindeki etkileri
o kadar fazla olacaktır. Otomobil kazası sürüp giden bir deneyim değildir; dolayısıyla
süresi kısadır. Bireyin geçmişteki kişisel deneyimlerine ve bu türden deneyimlerle baş
edebilme becerisine bağlı olarak, kazanın birey üzerindeki etkisi hafifleyebilir. Büyük
afetler ise çok sayıda ölüm ve ciddi yaralanmalarla sonuçlanabilir ve bunlar yardım
çalışanlarını fiziksel ve duygusal stres altında bırakır. Olaya bağlı stres kaynakları
şunlardır:
• Topluca yaşanan krizin bir parçası olmak
• Uzun süre afet durumuna maruz kalmak
• Ölüm tehlikesi yaşamak
• Şiddete maruz kalmak
• Dolaylı/dolaysız tehdit altında kalmak
• Kurtarma çalışmaları sırasında bir iş arkadaşının ölümüne ya da
yaralanmasına tanık olmak
• Bir çocuğun ya da yetişkinin ölümüne ya da fiziksel zarar görmesine tanık
olmak
• Uzun süren kurtarma çabalarından sonra bir afetzedenin hayatını
kaybetmesine tanık olmak
• Duygu yükü ağır olan olayların içinde yer almak
• Afetzedeler ya da içinde bulundukları koşullarla özdeşim kurmak
• Görsel ve işitsel olarak çok rahatsız edici sahnelere tanık olmak
Mesleki Stres Kaynakları
Acil duruma yönelik meslekler, yapılması gereken işlerin içerikleri nedeniyle de
strese yol açabilir. İş yükünün ağır olması, uzun çalışma saatleri ve oldukça zor olan
bir takım görevleri hızla yerine getirme gerekliliği bu mesleklerin doğasında vardır.
Mesleki stres kaynakları şu boyutlarda ele alınabilir:
• Hazırlıksız yakalanmak
• Zaman baskısı yaşamak
• Aşırı sorumluluk hissetmek
52
• Fiziksel olarak zorlu, çok yorucu ve tehlikeli görevler almak
• Kronik yorgunluk yaşamak
• Duygusal olarak zorlayıcı koşullar altında bulunmak
• Görevle baş edemeyeceği hissini yaşamak
• Ahlaki ya da manevi ikilemler yaşamak
• Ev / aile gibi destek sisteminden uzak kalmak
• Çalışma ortamında desteklenmediğini hissetmek
• Açık olmayan, yetersiz ya da tutarsız bir yönetim anlayışı içinde olmak
• Kaynakların sınırlılığını yaşamak
• Yüksek beklentiler içinde bulunmak
Çevresel Stres Kaynakları
Afet çalışanları olumsuz çevresel koşullar altında çalışmalarını sürdürmek
durumunda kalabilirler.
• Elverişsiz hava durumu
• Yangın
• Kimyasal zehirlenme olasılığının olduğu ortamlar vb.
Yardım Çalışanlarında Görülen Stres Belirtileri
Yukarıda belirtilen stres kaynakları, afet çalışanlarında bir takım stres
tepkilerine yol açabilmektedir. Olası stres tepkilerini bilmek, afet çalışanlarının bu
konuda gerektiğinde önlem alabilmeleri ve bu süreci zarar görmeden atlatabilmeleri
açısından önemlidir. Stresli olaylara maruz kalmak dört ayrı boyutta tepkilerin ortaya
çıkmasına neden olabilir:
53
1. Duygusal Belirtiler
• Kahramanca, incinmez ve aşırı enerjik hissetme
• Kaygı ve korku
• Kendisinin ve başkalarının güvenliği konusunda endişelenme
• Öfke, sinirlilik, huzursuzluk
• Üzüntü, depresyon, umutsuzluk
• Suçluluk
• Yalnız kalmış, kaybolmuş, tükenmiş hissetme
2. Bilişsel Belirtiler
• Bellek ve dikkat sorunları
• Kafa karışıklığı
• Düşünme ve kavramada yavaşlık
• Nesnelliğin zayıflaması
• Sürekli olarak afet hakkında düşünme
• Rahatsız edici rüyalar
• Afetzedelerle özdeşleşme
3. Davranışsal Belirtiler
• Etkinliklerin azalması ya da artması
• İletişim güçlükleri
• Mizah duygusunun artması
• Sık sık tartışmalara girme
• Dinlenememe
• Yeme ve uyku alışkanlıklarının değişmesi
• İş başarısında azalma
• Alkol, sigara ya da ilaç kullanımında artış
• Sosyal içe çekilme
• Anıları canlandıran yerlerden ya da etkinliklerden kaçınma
4. Fiziksel Belirtiler
• Kalp atışlarında ve soluk almada hızlanma
• Tansiyonun yükselmesi
• Sindirim sistemi sorunları
• İştahta değişim, kilo kaybı ya da artması
• Titreme
• Terleme ya da üşüme
• Kas seğirmeleri
• Eşgüdüm, uyumlu hareket (koordinasyon) bozukluğu
• Sırt ve bel ağrıları
• Boğazda yumru hissi
• Aşırı irkilme tepkisi
• Yorgunluk
• Bağışıklık sisteminin zayıflaması
• Baş ağrıları
• Kas ağrıları
54
Fiziksel, toplumsal, davranışsal, zihinsel ve duygusal tepkiler zorlu yaşam
olaylarına maruz kalındığında kaçınılmaz ve olağan tepkilerdir. Bu tepkilerin çoğu, bir
kaç hafta ya da ay sürebilir ve zamanla, paylaşımla ve destekle giderek azalır. Ancak
bazen olay o kadar zorlayıcı olur ki, bu belirtiler kendiliğinden ortadan kalkmayabilir.
Yardım çalışanının,
• Ailesinden ve çevresinden giderek uzaklaşmaya başlaması ve içine kapanması
• Başkalarıyla ilişkilerinde ciddi sıkıntılar yaşaması
• İş yerinde hatalara, kazalara ve yaralanmalara yol açacak şekilde dikkatinin
azalması
• Daha önce keyif aldığı etkinlikleri artık yapmak istememesi
• Çökkün, mutsuz, tedirgin, umutsuz hissetmeye başlaması
gibi durumlar, giderek gündelik yaşamını etkiler hale geliyorsa bir uzmanla
görüşmesinde yarar olduğu konusunda bilgilendirilmelidir.
Stres Tepkilerini Azaltmaya / Önlemeye Yönelik Öneriler
Bu tür görevlerde çalışanlar için uygulanabilecek bazı yöntemlerin, koruyucu
ve önleyici olduğunu gösteren araştırma bulguları mevcuttur. Bu bulgulardan yola
çıkarak yardım çalışanlarının hem kişisel olarak uygulayabilecekleri hem de bağlı
bulundukları kurum tarafından sağlanabilecek bazı önlemler vardır:
55
1. Bireysel yöntemler
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Afet çalışanı olarak yapılacak işin güçlükleri konusunda zihinsel hazırlık
Kişisel yaşam ve iş yaşamı arasında denge kurma
Stres yönetimi konusunda bilgilenme
Kendi stres tepkilerini izleme
Kendi tepkilerinin farkına varma
Gevşeme yolları geliştirme
Mantıklı kişisel beklentiler
Olayla ilişkili kendine yardım yöntemleri
Kişisel bakım
a. Olabildiğince dinlenme
b. Dengeli ve sağlıklı beslenme
c. Fiziksel egzersiz
d. İlaç ve madde kullanımından kaçınma
e. Çalışma arkadaşlarıyla sohbet
f. Başkalarını dinleme ve destek olma
g. Beklentileri gerçekçi düzeyde tutma
h. Arkadaşlar ve aileyle bağlantıyı koparmama
i.
Destek ve danışmanlık hizmeti alma
2. Kurumsal destek
•
•
•
•
•
•
•
Görevlerin, çalışanlar için en az düzeyde stres içerecek biçimde
planlanması
Zorlu yaşantılara sürekli olarak maruz kalmanın olası etkilerini bilerek ve bunlara dikkat ederek çalışmaların yürütülmesi
Stres kaynakları ve stres tepkileri, stresle başa çıkma becerileri ve
teknikleri konularında hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimler
Ekiplerin dönüşümlü çalıştırılması
Fiziksel sağlamlığı arttırmaya yönelik çalışmalar
Destekleyici kişiler arası ilişkiler ve sosyal etkinliklere önem verilmesi
Çalışanların duygularını tanımlama ve ifade etme ve bu duyguları
iş arkadaşlarıyla paylaşabilmelerini kolaylaştıracak paylaşım
grupları düzenlenmesi
Çalışanların
bir
araya
gelerek
günlük
deneyimlerini
paylaşabilecekleri küçük gruplar kurulması için olanak sağlanması
56
Travmatik olaylar sonrası yardım çalışmalarına ister gönüllü ister görevli olarak
katılmak, son derece özverili bir davranıştır. Ancak, bu çalışmalarda bulunan kişilerin,
kendilerini de yaptıkları işin olası olumsuz psikolojik etkilerinden korumaları gerekir.
Her şeyden önce, travmaya kendisi maruz kalmış olan ya da yakın geçmişte travmatik
bir yaşantısı olan kişilerin bu tür çalışmalara çok zorunlu kalmadıkça katılmamalarında
yarar vardır. Travmanın ardından tüm toplumda çok büyük bir yardım etme duygusu
ortaya çıkar. Yardım çalışanlarında genellikle kendini adama, kendi sağlığı pahasına
zor durumdakilere destek sağlama sıklıkla gözlenen bir eğilimdir. Böyle durumlarda
çalışanların kendilerinden beklentileri çok yüksek olabilir. Her şeyi eksiksiz yapmak
isteyebilirler. Bunu gerçekleştiremediklerinde de, kimi zaman kendilerine yönelik öfke,
suçluluk, çaresizlik duyguları yaşayabilirler. Unutulmamalıdır ki, böyle durumlarda hiç
kimse herkesi ve her şeyi kurtaramaz; ama bir işin ucundan tutmak bile pek çok insana
yardım edecektir. Bu nedenle afet çalışanlarının kendilerinden beklentilerini gerçekçi
düzeylerde tutmaları ve yapamadıklarından çok yapabildiklerini kendilerine sık sık
hatırlatmaları yararlıdır. Ayrıca, çalışmaların ardından bir araya gelip yaşadıklarını ve
bunlarla ilgili duygularını paylaşmaları da ruhsal açıdan koruyucudur ve tükenmişliği
önler.
Yardım çalışanlarının pek çoğu afetzedelere yardım etmenin son derece güzel
duygular yaşattığını belirtmişlerdir. Ruh sağlığı çalışanları bir yandan yaşanan
acı ve yasa tanık olurken, diğer yandan da insanoğlunun dayanabilme ve yaşamı
sürdürebilme gücünü görürler. İnsanlara yaşamlarını yeniden kurma çabalarında
yardımcı olabilmek son derece anlamlıdır. Travmatik olayların ardından düzenlenen
ruh sağlığı konusundaki uzun süreli programların kapanışında, çalışanlar sıklıkla bu
çalışmanın meslek yaşamlarının en doyurucu işi olduğunu vurgularlar. 57
EK 1
KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
PSİKİYATRİ AD
RUHSAL TRAVMA VE AFET ÇALIŞMALARI BİRİMİ
KLİNİK DEĞERLENDİRME FORMU
A. SOSYODEMOGRAFİK BİLGİLER
1. Adı – Soyadı : ...............................................................
2. Protokol No : ...............................................................
3. Başvuru Tarihi: ............ / .............. / 20.......
4. Yaşı: ...................................... / ................... 5. Cinsiyeti:
1. Erkek 2. Kadın
6. Doğum Yeri: ...............................................................
7. Yaşadığı Yer: ..............................................................
8. Ne Zamandır Burada Yaşadığı: ..................................
9. Medeni Durumu:
1. Bekar 3. Ayrı yaşıyor 5. Dul
2. Evli 4. Boşanmış 6. Birlikte yaşıyor
Varsa çocukların;
1. Çocuk
2. Çocuk
3. Çocuk
4. Çocuk
Cinsiyeti
Yaşı
10. Kiminle Yaşadığı:
1. Eş ve çocuklar 3. Anne-baba 5. Arkadaş / akraba
2. Eş 4. Yalnız 6. Diğer (belirtiniz) ......................
11. Öğrenimi:
1. Okuma-yazma bilmiyor 3. İlkokul 5. Lise
2. Okuma-yazma biliyor 4. Ortaokul 6. Üniversite / Yüksekokul
12. Mesleği;
1. Ücretli çalışıyor 4. Öğrenci 7. İşsiz (sağlık nedenleriyle)
2. Kendi işi 5. Ev Kadını 8. İşsiz (diğer nedenlerle)
3. Ücret almadan çalışıyor (gönüllü) 6. Emekli 9. Diğer (belirtiniz) .............. 13. Eve Giren Toplam Aylık Gelir: ...............................................
58
B. RUHSAL DURUM MUAYENESİ
Yakınma ve Öykü
(Kişinin temel yakınmalarını, yakınmalarını başlatan ve sürdüren nedenleri, hazırlayıcı
etmenleri, tedavi girişimlerini vb. öğrenmeye çalışın)
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
59
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
...............................................................................................................................................................................................................
1. T
edavi gerektiren ruhsal bir hastalık geçirdiniz mi? 0 = Hayır 1 = Evet (açıklayın.................................................................................................)
2. K
endinize zarar verici davranışlarınız oldu mu (bedeninize, kollarınıza kesiler
atmak gibi)
0 = Hayır 1 = Evet (açıklayın.................................................................................................)
3. İ ntihar girişiminiz oldu mu?
0 = Hayır 1 = Evet (zamanını ve yöntemini belirtin, ilgilendiğiniz travmadan
önce ya da sonra olduğunu kaydedin......................................................)
4. A
lkol veya sigara da dahil bağımlılık yapan başka bir madde kullanıyor
musunuz? 0 = Hayır 1 = Evet (açıklayın...................................................................................................)
5. Alkol veya sigara gibi bağımlılık yapan maddeleri bırakmak amacıyla herhangi
bir tedavi girişiminiz oldu mu?
0=Hayır 1=Evet
6. A
ilenizde tedavi gerektiren ruhsal bir hastalık geçiren yakınınız var mı? 0=Hayır 1=Evet (açıklayın….............................................................................................…)
60
C. RUHSAL TRAVMA BÖLÜMÜ
İnsanları ruhsal olarak etkileyen önemli yaşam olayları travma olarak
adlandırılır. Şimdi yaşamış olabileceğiniz bu tür olaylara bağlı gelişebilecek
ruhsal tepkilerinizi değerlendirmeyi amaçlıyorum.
Travma Yaşantısı
şağıdaki olaylardan herhangi birini yaşadınız ya da bir başkasının başına
A
gelmesine tanık oldunuz mu?
Ne kadar
süre önce
olduğunu
ay olarak
kaydedin
Hayır
Evet
Çocukluktaki kötü ve olumsuz olaylar
(ihmal, istismar, aşırı şiddet, cinsel taciz ve ilişkiyi kapsar)
Doğal felaket (sel, deprem, kasırga)
Yangın veya patlama
Trafik kazası (araba, gemi, tren, uçak)
Fiziksel saldırı ( saldırıya uğrama, dövülme, tekmelenme,
yumruklanma)
Cinsel saldırı ( vurulma, bıçaklanma, bıçakla tehdit edilme)
Çatışma veya savaş bölgesinde bulunma (asker veya sivil
olarak bulunma)
İşkence veya benzeri bir kötü muamele
Cinayet ve intihar gibi ölüm olayları
Sevdiğiniz birinin ani ve beklenmeyen ölümü
Sevdiğiniz birinin ani ve beklenmeyen ciddi hastalığı
Sevdiğiniz birinden ani ve beklenmeyen bir şekilde ayrılma
Aile içi şiddet
Ani ve beklenmeyen bir iş kaybı, ciddi ekonomik güçlük
İş kazası
Diğer herhangi çok stresli olay veya yaşantı.......................
61
Kaç kez
olduğunu
kaydedin
1. Sizin için en kötü olan hangisiydi? (EN FAZLA KORKU, DEHŞET VEYA ÇARESİZLİK
YARATAN YA DA BAŞETMESİ EN ZOR OLAN OLAYI BELİRLEYİN)
(...........................................................................................................................................................................................................)
2. Sizi en çok etkileyen olay karşısında ne kadar korku, dehşet ya da çaresizlik
hissettiniz? (KİŞİNİN KENDİSİ İÇİN EN KÖTÜ OLAN BİR OLAYI DÜŞÜNEREK
YANITLAMASINA YARDIM EDİN)
1= Hiç 2= Az 3= Orta
4= Şiddetli
5= Çok şiddetli
3. Bu olaylar nedeniyle herhangi bir fiziksel yaralanma ya da sakatlanmanız
oldu mu?
0=Hayır 1=Evet (açıklayın .........................................................................................................)
4. Bu olaylar nedeniyle bir yakınınızı kaybettiniz mi?
0=Hayır 1=Evet (açıklayın .........................................................................................................)
5. Travmalar nedeniyle ciddi bir maddi kaybınız oldu mu? (KAYNAK KAYBINI; EV,
BİNA, ARAÇ, PARA GİBİ KAYIPLARINI DEĞERLENDİRİN)
0= Hayır
1= Evet
6. Travma nedeniyle işinizde bir değişiklik oldu mu?
0= Hayır 1= Evet, işimi kaybettim
2= Evet, daha kötü bir işim oldu
3= Evet, çalışmaya başladım
4= Evet, daha iyi bir işim oldu
7. Travma sonrasında çeşitli kuruluşlarından (devlet, gönüllü yardım kuruluşları
vb.) ne kadar destek gördünüz?
0= Hiç 1= Biraz 2= Orta 3= Oldukça 4= Çok
8. Travma sonrasında korku, sıkıntı ve benzeri ruhsal / sinirsel şikayetler
nedeniyle yardım aradınız mı? (hacı, hoca vb. diğer seçenekler, folklorik
tedaviler gibi bioenerji, reiki gibi uygulamaları da göz önüne alın)
0= Hayır
1= Evet
9. Evet ise kimden yardım aldınız?
1. Hacı-hoca
2. Psikolog
3. Pratisyen hekim
4. Psikiyatri uzmanı
5. Psikiyatri dışı uzman hekim
6. Diğer
62
10. Ne tür bir tedavi hizmeti aldınız?
1. Hiçbir tedavi vermediler
2. Psikolojik tedavi
3. İlaç tedavisi /ilaç isimleri
4. İki tedavi yöntemi birlikte
5. Diğer yöntemler
11. Bu tedaviden sonra durumunuzda nasıl bir değişiklik oldu?
1= İyi oldum 2= Değişiklik olmadı 3= Kötü oldum
12. Halen tedavi görüyor musunuz, ilaç kullanıyor musunuz?
0= Hayır 1= Evet (açıklayın .........................................................................................................)
63
D. DEPRESYON
Şimdi size ruhsal durumunuz hakkında bazı sorular soracağım.
A. Aşağıdaki belirtiler aynı iki haftalık süre boyunca olmalı ve önceki işlevsellikte
kayıp belirlenmelidir.
(1) ya hastanın kendisinin bildirmesi (örn. kendisini üzgün ya da boşlukta hisseder) ya da başkalarının gözlemesi (örn. ağlamaklı bir görünümü vardır) ile belirli,
hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren depresif duygudurum.
(2) hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren, tüm etkinliklere karşı ya da bu
etkinliklerin çoğuna karşı ilgide belirgin azalma ya da artık bunlardan eskisi gibi
zevk almıyor olma (ya kişinin kendisinin bildirmesi ya da başkalarınca gözleniyor
olması ile belirlendiği üzere)
(3) perhizde değilken önemli derecede kilo alımının olması (örn. ayda, vücut kilosunun %5’inden fazlası olmak üzere) ya da hemen her gün iştahın azalmış ya da
artmış olması.
İşaretleyiniz:
______Kilo kaybı ya da iştahta azalma
1
2
3
1
2
3
1
2
3
1
2
3
1
2
3
1
2
3
1
2
3
______Kilo alma ya da iştahta artma
(4) hemen her gün insomnia (uykusuzluk) ya da hipersomnia (aşırı uyku) olması.
İşaretleyiniz:
___________ Uykusuzluk
(1 yok, 2 eşikaltı, 3 var)
___________ Aşırı uyuma
(5) hemen her gün, psikomotor ajitasyonun ya da retardasyonun olması (Sadece
huzursuzluk ya da ağırlaştığı duygularının olması yeterli değildir, bunların başkalarınca da gözleniyor olması gerekir.)
NOT: GÖRÜŞME ESNASINDAKİ DAVRANIŞLARI DA GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURUNUZ.
İşaretleyiniz:
____ psikomotor retardasyon
____ psikomotor ajitasyon
(6) hemen her gün yorgunluk, bitkinlik ya da enerji kaybının olması
(7) hemen her gün, değersizlik, aşırı ya da uygun olmayan suçluluk duygularının
(sanrısal olabilir) olması (sadece hasta olmaktan ötürü kendini kınama ya da
suçluluk duyma olarak değil)
NOT: YALNIZCA DÜŞÜK BENLİK SAYGISI VARSA “1” YA DA “2” KODLAYIN.
İşaretleyiniz:
___ değersizlik
___ uygun olmayan suçluluk duyguları
64
(8) Hemen her gün, düşünme ya da düşüncelerini belirli bir konu üzerinde
yoğunlaştırma yetisinde azalma ya da kararsızlık (ya hastanın kendisi söyler ya
da başkaları bunu gözlemiştir)
1
2
3
1
2
3
C. Bu semptomlar klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki
alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
1
2
3
D. Bu semptomlar bir madde kullanımının (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç) ya
da genel tıbbi bir durumun (örn.hipotiroidizm) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı
değildir.
1
2
3
E. Belirtiler yasla açıklanıyor mu?
1
2
3
İşaretleyiniz:
____ düşünme yetisinde azalma
____ kararsızlık
(9) yineleyen ölüm düşünceleri (sadece ölmekten korkma olarak değil), özgül bir
tasarı kurmaksızın yineleyen intihar etme düşünceleri, intihar girişimi ya da intihar
etmek üzere özgül bir tasarının olması
NOT: İNTİHAR NİYETİ OLMAKSIZIN KENDİNE ZARAR VERMİŞSE “1” KODLAYINIZ.
İşaretleyin:
____ kendi ölümü ile ilgili düşünceler
____ intihar ile ilgili düşünceler
____ intihar planı
____ intihar girişimi
65
E. TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
A. Aşağıdakilerden her ikisinin de bulunduğu bir biçimde kişi travmatik bir olayla
karşılaşmıştır:
(1 yok, 2 eşikaltı, 3 var)
(1) Kişi, gerçek bir ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma ya da başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olayla karşı karşıya gelmiştir.
1
2
3
(2) Kişinin tepkileri arasında aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme vardır.
1
2
3
B. Travmatik olay aşağıdakiler yoluyla sürekli olarak yeniden yaşanır:
(1) olayın elde olmadan tekrar tekrar anımsanan sıkıntı veren anıları; bunların
arasında düşlemler, düşünceler ya da algılar vardır.
1
2
3
(2) olayı sık sık sıkıntı veren bir biçimde rüyada görme
1
2
3
(3) travmatik olay sanki yeniden oluyormuş gibi davranma ya da hissetme (uyanmak üzereyken ya da sarhoşken ortaya çıkıyor olsa bile, o yaşantıyı yeniden
yaşıyor olma duygusunu, yanılsama, varsanıları ve dissosiyatif “flashback” atakları
kapsar)
1
2
3
(4) travmatik olayın bir yönünü çağrıştıran ya da andıran iç ya da dış olaylarla
karşılaşma üzerine yoğun bir psikolojik sıkıntı duyma
1
2
3
(5) travmatik olayın bir yönünü çağrıştıran ya da andıran iç ya da dış olaylarla
karşılaşma üzerine fizyolojik tepki gösterme.
1
2
3
C. Aşağıdakilerden üçünün (ya da daha fazlasının) bulunması ile belirli, travmaya
eşlik etmiş olan uyaranlardan sürekli kaçınma ve genel tepki gösterme düzeyinde
azalma (travmadan önce olmayan).
(1) travmaya eşlik etmiş olan düşünce, duygu ya da konuşmalardan kaçınma
çabaları
1
2
3
(2) travma ile ilgili anıları uyandıran etkinlikler, yerler ya a kişilerden uzak durma
çabaları
1
2
3
(3) travmanın önemli bir yönünü anımsayamama
1
2
3
(4) önemli etkinliklere karşı ilginin ya da bunlara katılımın belirgin olarak azalması
1
2
3
(5) insanlardan uzaklaşma ya da insanlara yabancılaştığı duyguları
1
2
3
(6) duygulanımda kısıtlılık
1
2
3
(7) bir geleceği kalmadığı duygusunu taşıma (örn. Bir mesleği, evliliği, çocukları ya
da olağan bir yaşam süresi olacağı beklentisi içinde olmama)
1
2
3
D. Aşağıdakilerden ikisinin (ya da daha fazlasının) bulunması ile belirli, artmış
uyarılmışlık semptomlarının sürekli olması:
(1) Uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmede güçlük
1
2
3
(2) İrritabilite ya da öfke patlamaları
1
2
3
66
(3) dikkatini yoğunlaştırmada zorluk
1
2
3
(4) sürekli tetiktelik hali
1
2
3
(5) aşırı irkilme tepkisi gösterme
1
2
3
E. Bu bozukluk (B, C ve D tanı ölçütlerindeki belirtiler) 1 aydan daha uzun sürer.
1
2
3
F. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur.
1
2
3
F. TANI (5 Eksenli Sistem)
G. TEDAVİ PLANI
H. İZLEM:
67
EK 2
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD
Ruhsal Travma ve Afet Çalışmaları Birimi
Temel Sağlık Hizmetleri - Ruhsal Travma
Tarama ve Değerlendirme Formu
SİZE RUHSAL DURUMUNUZLA İLGİLİ BAZI SORULAR SORMAK İSTİYORUM. İZİN
VERİRSENİZ BAŞLAYABİLİR MİYİM?
A. SOSYODEMOGRAFİK BİLGİLER
1. Tarih
:.…………/…………………/20…….. 3. Adı – Soyadı
:..………………………............………………………..
5. Yaşı
:..……………………………………............…………..
2. Uygulanan Yer
4. Protokol No
6. Cinsiyeti
:..……………………………………............…………..
:..……………………………………............…………..
:
1. Erkek 2. Kadın
7. Medeni Durumu:
1. Bekar 2. Ayrı yaşıyor 3. Dul
4. Evli 5. Boşanmış 6. Birlikte yaşıyor
8. Kiminle Yaşadığı:
1. Eş ve çocuklar 2. Anne-baba 3. Arkadaş / akraba
4. Eş 5. Yalnız 6. Diğer (belirtiniz) ................................
9.Öğrenimi:
1. Okuma-yazma bilmiyor 2. İlkokul 3. Lise
4. Okuma-yazma biliyor 5. Ortaokul 6. Üniversite / Yüksekokul
10.
Mesleği;
1. Ücretli çalışıyor 2. Öğrenci 3. İşsiz (sağlık nedenleriyle)
4. Kendi işi 5. Ev Kadını 6. İşsiz (diğer nedenlerle)
7. Ücret almadan çalışıyor (gönüllü) 8. Emekli 9. Diğer (belirtiniz) .................... 68
11.Adres ve Telefon: ...................................................................................................................................
....................................................................................................................................
....................................................................................................................................
....................................................................................................................................
B1. Son bir aydır kendinizi ruhsal olarak nasıl hissediyorsunuz?
(AŞAĞIDAKİ SEÇENEKLERİ OKUYUN)
ÇOK KÖTÜ
KÖTÜ
NORMAL
İYİ
ÇOK İYİ
B2. Ruhsal sorunlarınız olduğunda kimden yardım alıyorsunuz?
a. Hiçbir yerden
b. Hacı – hocalardan
c. Yakınlarımdan
d. Eczacıdan
e. Pratisyen hekimden
f. Psikiyatri uzmanından
g. Dahiliyeci, nörolog gibi diğer uzmanlardan
h. Psikologlardan
i.
Başka (açıklayın …......................................………………………………………………………….)
B3a. Ruhsal sorunlarınız nedeniyle herhangi bir ilaç kullanıyor musunuz?
EVET
HAYIR
B3b. (EVETSE) ilacın adını söyler misiniz? …………...........................................…………………….
C. Hiç şimdi sayacağım olaylardan biri hayatınızın herhangi bir döneminde başınıza
geldi mi?
(KİŞİ A2’DE HERHANGİ BİR OLAY(LAR) BELİRTTİYSE AŞAĞIDA KAYDEDİN
VE O OLAY(LAR) DIŞINDA KALAN DİĞER SORULARI SORUN)
1. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerini yaşadınız mı?
EVET HAYIR
69
2. Başka depremler yaşadınız mı?
EVET HAYIR
3. Fiziksel bir saldırıya uğradınız mı? EVET HAYIR
4. Yangın, sel ya da başka bir afet yaşadınız mı? EVET HAYIR
5. Ciddi bir trafik kazası geçirdiniz mi? EVET HAYIR
6. Cinsel bir saldırı ya da tacize maruz kaldınız mı?
EVET HAYIR
7. Çok sevdiğiniz bir yakınınızı ani ve beklenmedik bir şekilde kaybettiniz mi?
EVET HAYIR
8. Silahlı çatışma altında kaldınız mı?
EVET HAYIR
9. Bir yakınınızı cinayet veya intihar gibi bir nedenle kaybettiniz mi?
EVET HAYIR
10. Siz veya çok sevdiğiniz bir yakınınız hayati tehlikesi olan bir hastalık geçirdi mi?
EVET HAYIR
11. Bir insanın yaralandığını veya öldüğünü gördünüz mü?
EVET HAYIR
12. Çocukluğunuzda başınızdan çok kötü ve katlanılması çok zor olaylar geçti mi?
EVET HAYIR
D. (AŞAĞIDAKİ SORULARI SON BİR AYA GÖRE VE KİŞİYİ EN FAZLA ETKİLEYEN
OLAY(LAR)A GÖRE DEĞERLENDİRİN)
SON BİR AYDIR……
1. Bu olayları hatırlatan düşünceler, duygular, kâbuslar, yerler veya kişiler nedeniyle
korku veya kaygı yaşadınız mı?
EVET HAYIR
2. Bu olayları düşünmemek, olayları hatırlatan şeylerden uzak durmak için çaba
harcadınız mı? EVET HAYIR
70
3. Kendinizi sürekli diken üstündeymişçesine veya tetikte hissettiniz mi?
EVET
HAYIR
4. Bu olaylardan sonra kendinizi duygusal olarak künt, taşlaşmış, yakın ilişkilerden
kopuk, uzak veya ilgisiz hissettiniz mi?
EVET
HAYIR
5. Bu sorunlar nedeniyle ruhsal bir tedavi veya danışmanlık ihtiyacı hissediyor
musunuz?
EVET
HAYIR
TEŞEKKÜR EDERİZ….
71
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği. (Basıma hazırlanıyor). Psikososyal Uygulamalar Eğitici Eğitimi Katılımcı Kitabı.
Aker, T. (2000). Temel sağlık Hizmetlerinde Psikososyal Travmaya Yaklaşım (TREP). İstanbul.
Aker, T. & Önder, E. (Eds.), (2003). Psikolojik travma ve sonuçları (s. 105-120). İstanbul:
5US Yayınları.
Aker, T. (2006). 1999 Marmara Depremleri: Epidemiyolojik bulgular ve toplum ruh
sağlığı uygulamaları üzerine bir gözden geçirme. Türk Psikiyatri Dergisi, 17(3):
204-212.
Aker, T. & Önen, P. (2006). Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Fenomenolojisi. R.
Tükel & T. Alkın (Eds.), Anksiyete Bozuklukları. (s. 385-404). Ankara:
Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları.
Aker, T. & Acicbe, Ö. & Öztep, S. (2006). Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Psikoterapisi. R Tükel & T. Alkın (Eds.), Anksiyete Bozuklukları. (s. 447-468). Ankara:
Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları.
Aker, T. & Sezgin, U. (eds.), (basıma hazırlanıyor). Ruhsal travma; kuramdan uygulamaya. Al-Naser, F. & Everly, GS. (1999). Prevalance of Posttraumatic Stres Disorder Among
Kuwaiti Fire Fighters. Int J Emerg Ment Health,1: 99-101.
Altındag, A., Ozen, S. & Sir, A. (2005). One year follow-up study of posttraumatic stress
disorder among earthquake survivors in Turkey. Comprehensive psychiatry, 46:
328-33. Amerikan Psikiyatri Birliği: Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve Sınıflandırılması Elkitabı, Yeniden Gözden Geçirilmiş Dördüncü Baskı (DSM-IV-TR), Amerikan
Psikiyatri Birliği, Washington DC, 2000’den çeviren Köroğlu, E., Hekimler Yayın
Birliği, Ankara, 2001: 288.
Başoğlu, M., Şalcıoğlu, E. & Livanou M. (2002). Traumatic Stress Responses in Earthquake Survivors in Turkey. Journal of Traumatic Stress, 15(4): 269-276.
Boelen, P.A., Bout, J., & Hout, M.A. (2003b). The role of cognitive variables in psychological functioning after the death of a first degree relative. Behaviour Research
and Therapy, Oct;41(10): 1123-36.
Bramsen, I., Dirkzwager, A. & Van-der-Poloeg, H. (2000). Predeployment personality
traits and exposure to trauma as predictors of posttraumatic symptoms: A prospective study of former peacekeepers. The American Journal of Psychiatry 157:
1115-9.
Breslau, N., Davis, GC., Andreski, P., Peterson, EL. & Schultz, LR. (1997). Sex differences
in post-traumatic stress disorder. Archives of General Psychiatry, 54: 1044-8. 72
Calhoun, LG. & Tedeschi, RG. (1999). Facilitating Posttraumatic Growth: A Clinician’s
Guide. NJ: Lawrance Erlbaum Associates Inc.
Carlson, EB. (1997). Trauma assessments: A clinician’s guide. New York: Guilford Press
Cloitre, M. & Koenen, KC. (2001). The impact of borderline personality disorder on process group outcome among women with posttraumatic stress disorder related to
childhood abuse. International Journal of Group Psychotherapy. Jul;51(3):379-98.
Davidson, JRT. (1995). Anxiety disorders. In. Kaplan, H. & Sadock, BJ. (ed.), Comprehensive Textbook of Psychiatry. (6th ed., pp. 1227-36). Baltimore; Lippincott Williams & Wilkins.
Dünya Afet Raporu (World Disaster Report). Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri
Federasyonu, 2004.
Erdoğan, S. (2010). Travma Sonrası Stres Bozukluğunun İlaçla Tedavisi. N. Yüksel
(Eds.), Temel Psikofarmakoloji. (s. 566-576). Ankara: Türkiye Psikiyatri Derneği
Yayınları.
Gil S. (2005). Pre traumatic personality as a predictor of post-traumatic stress disorder among undergraduate students exposed to a terrorist attack: A prospective
study in Israel. Personality and Individual Differences, 39: 819-27.
Herman, JL. (2007). Travma ve İyileşme. (T. Tosun, çeviri). İstanbul: Literatür Yayıncılık.
(Orgianal yayın tarihi: 1992).
Hobfoll, S.E. (1991). Traumatic stres: A theory based on rapid loss of resources. Anxiety
Research, 4: 187-197.
Jacobs, S. (1999). Traumatic Grief, Diagnosis, Treatment and Prevention. USA:Brunner/
Mazel Inc.
King, DW., Vogt, DS. & King, LA. (2004). Risk and resilience factors in the etiology of
chronic posttraumatic stress disorder. In BT. Litz. (ed.), Early Intervention for
Trauma and Traumatic Loss.( 1st ed., pp. 34-64). New York: Guilford Press.
Lerias, D. & Byrne, MK. (2003). Vicarious traumatization: Symptoms and predictors.
Stress Health, 19: 129-138.
Önder, E. & Tural, Ü. (2006). Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Farmakoterapisi.
R. Tükel & T. Alkın (Eds.) Anksiyete Bozuklukları. (s 423-447). Ankara: Türkiye
Psikiyatri Derneği Yayınları.
Özer, E., Best, S., Lipsey, T. & Weiss, D. (2003). Predictors of posttraumatic
stress disorder and symptoms in adults: A meta-analysis. Psychological Bulletin, 129: 52-73.
Öztürk, MO. & Uluşahin, A. (2008). Ruhsal Bozukluklarda İlaç Sağaltmı. MO Öztürk & A.
Uluşahin (Eds.), Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. (s. 824-939). Ankara
Perkonigg, A., Kessler, RC., Storz, S. & Wittchen, HU. (2000). Traumatic events and posttraumatic stress disorder in the community: prevalence, risk factors and comorbidity. Acta Psychıatrıca Scandınavıca 101(1): 46-59.
73
Prigerson, HG., Horowitz, MJ., Jacobs, SC., Parkers, CM., Aslan, M., Goodkin, K. et all.
Prolonged Grief Disorder:Psychometric Validation of Criteria Proposed for
DSM-V and ICD-11.PLoS Med.2009;6(8):e1000121. doi:10.1371/journal.
pmed.100012115)
Raphael, B. & Martinek, N. (1997). Assesing traumatic bereavement and posttraumatic
stres disorder. In J. Wilson & T. Keane (Eds). Assesing psychological trauma and
PTSD. (2nd ed., pp. 373-395). New York: Guilford Press.
Raphael, B., Stevens, G. & Dunsmore, J. (2006). Clinical Theories of Loss and Grief. In
EK. Rynearson. (ed.), Violent Death Resilience and Intervention Beyond the Crisis. (1st ed., pp. 3-29). NY: Routledge Press.
Taylor, SE. & Armor, DA. (1996). Positive illusions and coping with adversity. Journal of
Personality, 64: 873-898.
Tedeschi, RG. & Calhoun, LG. (1996). The Post-Traumatic Growth Inventory: Measuring
the positive legacy of trauma. Journal of Traumatic Stress, 9: 455-471.
Tedeschi, RG., Park, CL., & Calhoun, LG. (1998). Posttraumatic growth: Conceptual issues. Ed. R. G. Tedeschi, C. L. Park ve L. G. Calhoun. Posttraumatic growth: Positive
changes in the aftermath of crisis. Mahwah. NJ: Lawrence Erlbaum Associates.
Tedeschi, RG. & Calhoun, LG. (2004). Posttraumatic growth: Conceptual foundations
and empirical evidence. Psychological Inquiry, 15: 1-18.
Tennen, H. & Affleck, G. (1998). Personality and transformation in the face of adversity.
In RG. Tedeschi, CL. Park & LG. Calhoun (eds.), Posttraumatic growth: Positive
changes in the aftermath of crisis. (1st ed., pp. 65-98). Mahwah. NJ: Lawrence
Erlbaum Associates.
Tural, Ü., Aker, T. & Önder E. (2006). Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Patogenezi. R. Tükel & T. Alkın (Eds.), Anksiyete Bozuklukları. (s. 405-422). Ankara: Türkiye
Psikiyatri Derneği Yayınları
Van der Kolk, BA. (2001). The Assessment and Treatment of Complex PTSD. In R. Yehuda (Ed.), Treating Trauma Survivors with PTSD. (1st ed., pp. 127-156). Washington: American Psychiatric Press.
Wagner, D., Heinrichs, M. & Ehlert, U. (1998). Prevalance of symptoms of posttraumatic
stress disorder in German professional fire fighters. Am J Psychiatry, 155: 12-21.
Worden, JW. (2009). Attachment Loss and the Experience of Grief. In Grief Counseling
and Grief Therapy. (4th ed. pp. 13-36). New York: Springer Publishing Company.
Yılmaz, B. (2007). Yardım çalışanlarında travmatik stres. Klinik Psikiyatri, 10: 137-147.
Yüksel, N. & Aslan, S. (2007). Anksiyete Bozukluklarında İlaç Tedavileri. N. Yüksel
(Ed.), Psikofarmakoloji. (3. ed., s. 308). Ankara:NM Medikal & Nobel
Zayfert, C. & Backer B.C. (2007). Cognitive-behavioral therapy for PTSD: a case formulation approach. New York: The Guilford Press.
74

Benzer belgeler

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tanısının Gelişimi Üzerine Bir

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tanısının Gelişimi Üzerine Bir utanç ve suçluluk gibi tepkiler verdiyse bu tür olaylar artık ruhsal açıdan travmatik olaylar ya da ruhsal travmatik olaylar olarak adlandırılır. Tablo 1: Ruhsal Travma Tanımı (DSM-IV, APA)

Detaylı

Krizler ve Travmalar

Krizler ve Travmalar utanç ve suçluluk gibi tepkiler verdiyse bu tür olaylar artık ruhsal açıdan travmatik olaylar ya da ruhsal travmatik olaylar olarak adlandırılır. Tablo 1: Ruhsal Travma Tanımı (DSM-IV, APA)

Detaylı