Makroglobulinemi ilişkili hiperviskozite

Transkript

Makroglobulinemi ilişkili hiperviskozite
Makroglobulinemi ilişkili
hiperviskozite; Semptomatik
hastada yönetim
Prof. Dr. Mahmut Bayık
Waldenström Macroglobulinemia (WM)
• Kemik iliğinin ve lenfatik dokuların
lenfoplazmositik infiltrasyonu ve serumda IgM
tipi monoclonal gamopati ile seyreden bir B
hücreli lenfoproliferatif hastalıktır
• Waldenström Macroglobulinemia’nın insidansı
senede 1 milyon kişide 5 olgudur
• Hematolojik kanserlerin %1-2 sini oluşturur
• Beyazlarda diğer ırklara göre daha fazladır
• Ortalama olarak 63-68 yaşları arasında görülür
Waldenström Macroglobulinemia (WM)
• Yeni tanı konulan olguların %55-70’i erkektir
• Hastaların %18.7’sinde birinci derece
akrabaların arasında bir B hücreli
lenfoproliferatif hastalık görülür
• Hastalarda kemik iliği ve lenfatik bölgelerin
infiltrasyonu ve kanda IgM yüksekliği
sonucunda hastalarda pansitopeni,
organomegali, nöropati veya hiperviskozite
sendromu olabilir
• Hastaların %25’i asemptomatiktir ve hastalık
tesadüfen yakalanır
Waldenström Macroglobulinemia (WM)
• Hastaların bazısında IgM, Myelin Associated
Glycoprotein’e (MAG) karşıdır ve demyelinizan
periferal nöropatiye neden olur
• Hastaların %5-10’unda periferal nöropati olur
• Bazan makroglobulin cryoglobulin özellikleri
taşır WM hastalarının %15’inde tip I
cryoglobulinemi vardır
• Bazan da IgM makroglobulini hem
cryoglobulin, hem de cryoaglutinin özellikleri
taşır ve bazan soğukla karşılaşınca ağır
hemolize neden olur
Hiperviskozite sendromu (HVS)
• 1930’larda MM hastalarında, 1940’larda WM’da
tanımlanmıştır
• Hiperviskozite sendromu cryoglobulinemi ile
beraber olan veya olmayan romatoid artrit,
sistemik lupus eritematosus ve diğer
kollagenozlarda da görülebilir
• Bu hastalıklarda hiperviskoziteden “solubl
kompleksler” sorumludur
• WM hastalarının %10-40’ında hiperviskozite
sendromu olur. Bunların IgM seviyeleri
genellikle 5g/dL den fazladır
Hiperviskozite sendromu (HVS)
• Büyük molekül hacımlı, elonge yapılı ve pozitif
elektrik yüklü makromoleküller hiperviskoziteye
neden olabilir
• Bu makromoleküller 900.000 dalton ağırlıklı
IgM, 300.000 dalton ağırlıklı IgG polimerleri
veya çok miktardaki cryoroteinler veya cryo
fibrinogen olabilir
• Nadir de olsa hafif zincir MM hastalarında da
kappa hafif zincirlerinin agregasyonuna bağlı
olarak hiperviskozite olabilir
Hiperviskozite sendromu (HVS)
• Tanı serum viskozitesinin Ostwald viskometresi
ile ölçümü ile konulur.
• Normal serum viskozitesi 1.4 ile 1.8 arasıdır
(hastanın serumunun viskometre içindeki akış
hızının suyun veya serum fizyolojikin akış hızına
oranı ile ölçülür).
• Viskozite 4 – 5 arasına geldiğinde hiperviskozite
semptomları görülür
Hiperviskozite sendromu (HVS)
• Buna denk gelen IgG değerleri en az 4g/dL, IgA
değerleri en az 6 g/dL ve IgM değerleri en az
3 g/dL genellikle 4-8 g/dL arasındadır
• Ancak IgM seviyeleri ile hiperviskozite
görülmesi arasındaki korelasyon lineer değildir
• Bunda, paraproteine ait reolojik özellikler ve
paraproteinemi sırasında artan plazma
hacmının ve bu hastalarda oluşan aneminin
hiperviskoziteye karşı koruyucu etkisinin de
rolü vardır
HVS’na tesir eden faktörler
• Myelomada paraproteinler, eritrosit
agregasyonunu artırarak ve eritrositlerin
deformasyon yeteneğini bozarak kanın
viskozitesinin daha da artmasına sebep olurlar
• Pratik olarak paraproteini yüksek hastalara
plazmaferez yapmadan kan transfüzyonu
yapılmamalıdır
• Anemi viskoziteyi azaltır
• Hipoalbüminemi eritrositlerin deformasyon
kabiliyetini azaltarak, serum fibrinogen ve
trigliserid seviyelerini artırarak viskoziteyi artırır
• Bazı myeloma hastalarında masif proteinüri
hiperlipidemiye yol açarak serum viskozitesini
artırır
Hiperviskozitenin klinik semptomları
• Genel semptomlar: yorgunluk, iştahsızlık, zayıflama
• Vasküler semptomlar: trombozlar (retinal ven
trombozu veya retinal kanamalara bağlı, bulanık
görme, görme kaybı) ve pıhtılaşma bozuklukları
(yüksek miktardaki paraproteinler pıhtılaşma
faktörlerini inhibe ederek ve trombosit yüzeyini
kaplayarak pıhtılaşma fonksiyonunu bozarlar) Bu
hastalarda PT ve aPTT uzar trombosit fonksiyon
testleri bozulur
• Santral sinir sistemi ile ilgili semptomlar: baş ağrısı,
baş dönmesi, kulak çınlaması, işitme azlığı, komaya
kadar gidebilen mental bozukluklar, konvülsiyonlar,
periferal nöropati
Hiperviskozite sendromunun tedavisi
• Paraproteinler plazmadan uzaklaştırılmalıdır
– Hastanın plazmasının dışarıya alınarak
yerine aynı miktarda albumin veya albuminserum fizyolojik solusyonu konulmasıyla
(plazma değişimi)
– Plazmanın bir membran sisteminden
geçirilmesi bu membran yardımı ile
paraproteinlerin tutularak, paraproteinden
arınmış plazmanın tekrar geri verilmesidir
(kaskad filtrasyon)
Hiperviskozite sendromunun tedavisi
• Waldenström Macroglobulinemisinde
konvansiyonel plazma değişimi kaskad
filtrasyona göre daha basarılıdır
• WM’a bağlı hiperviskozite sendromlarında
konvansiyonel plazma değişimi ile plazma
değişimi viskoziteyi %48 oranında düşürürken
kaskad filtrasyonla bu düşüş %26 kadardır
• IgM seviyesindeki düşüş ise konvansiyonel
plazma değişimi ile %42, kaskad filtrasyonla
%27 kadardır
Hiperviskozite sendromunun tedavisi
• Plazma değişiminde cevap, 3 ana faktöre bağlıdır:
Paraproteinin intravasküler seviyesine, değişim
yapılan plazma hacmına ve paraproteinin sentez
hızına
• Monoklonal paraprotein IgM ise %70-80 oranda
intravasküler alanda bulunur. Bir tek plazmaferez
işlemi ile serum viskozitesinde %50 den fazla
azalma sağlanarak önemli iyileşme sağlanır. IgM
sentez hızı da diğer paraproteinlere göre yavaştır
Hiperviskozite sendromunun tedavisi
• IgG ve IgA monoklonal gamopatisi ile seyreden
MM’da paraproteinin %40’ı intravaskülerdir
• Bu hastalarda tekrar tekrar plazmaferez
yapmak gerekebilir
• Bu nedenle plazmaferez ile tedavi WM’da
MM’a göre daha başarılıdır
Hiperviskozite sendromunun tedavisi
• Stupor veya koma gibi ağır nörolojik tutulum
olan hastalarda acilen plazmaferez tedavisi
yapılmalıdır
• Bu tedavi her seferinde bir total plazma hacmi
kadar plazmanın değiştirilmesi ve alınan
plazmanın yerine albümin verilmesi yoluyla
yapılır
• Değiştirilecek total plazma hacmı (litre olarak)
= 0.07 x kg cinsinden vücut ağırlığı x (1 –
hematokrit) formülü ile hesaplanır
Hiperviskozite sendromunun tedavisi
• Değişim için kullanılacak sıvılar albümin veya
albümin + serum fizyolojik karışımıdır
• Albümin solüsyonlarında viral hastalık geçişi
riski minimaldir ve anaflaktik reaksiyon
görülme riski de çok azdır
• Albümin-serum fizyolojik karışımı
kullanılacaksa kolloid miktarı %50 den az
olmamalıdır
• Uygun bir karışımda %60-80 albümin ve %2040 serum fizyolojik bulunmalıdır
WM tedavisi
• WM’da şifa yoktur
• Semptomatik hastalarda ortalama yaşam
süresi 5-6 senedir
• Asemptomatik hastalar tedavisiz izlenmelidir
• Tedavide en cok kullanılan ilaçlar alkilleyici
ajanlar, nükleosid analogları ve rituximab’dır
• Tedaviye başlamaya en fazla neden olan faktör
anemidir
WM’da prognoz kriterleri
• WM’da kötü prognoz kriterleri: İleri yaş (> 65),
yüksek β2-microglobulin seviyesi (> 3mg/dL),
sitopeniler (Hb <11,5 g/dL ve trombosit < 100
x 109/µL), düşük albümin seviyesi, monoklonal
protein > 7 g/dL ve organomegalidir
• Diğer faktörler: hiperviskozite sendromu,
sitopeniler, hastalığın başka lenfoproliferatif
hastalıklara transformasyonu, nöropati,
adenopati veya hepatosplenomegalidir
Tedaviye başlama kriterleri
• IgM MGUS hastalarında (Serum IgM monoklonal
proteini <3 g/dL , kemik iliğinde lenfositik infiltrasyon
< %10 ve anemi, konstitüsyonel semptomlar,
hiperviskozite, lenfadenopati, hepatosplenomegali’nin
olmaması)
• Asemptomatik (smoldering) Waldenström
Macroglobulinemia hastalarında (Serum IgM
monoklonal protein seviyesi ≥3 g/dL ve/veya kemik
iliğinde lenfoplazmositik infiltrasyon ≥ %10 ve anemi,
konstitüsyonel semptomlar, hiperviskozite,
lenfadenopati veya hepatosplenomegali olmaması) ve
hematolojik tablo normalse (Hemoglobin ≥11 g/dL,
trombositler ≥120 x 109/µL) tedavi verilmeden
beklenir
Tedaviye başlama kriterleri
• Semptomatik Waldenström Macroglobulinemia
hastalarında [ne miktarda olduğuna bakmaksızın
IgM monoklonal gamopatisi ile beraber kemik
iliğinde genellikle intertrabeküler alanda ≥ %10
oranında plasmositoid veya plazma hücresi
diferansiyasyonu ve atipik immunofenotipik
özellikler (yüzey IgM+, CD19+, CD20+, CD22+, CD5-,
CD10-, CD38-, CD23-) gösteren ve böylece kronik
lenfositik lösemi ve mantle hücreli lenfoma gibi
diğer lenfoproliferatif hastalıkların elenebildiği
lenfoplasmositik infiltrasyon] standart doz
rituximab (375 mg/m2/hafta x 4 IV) verilmelidir
Tedaviye başlama kriterleri
• Hematolojik baskılanma orta derecede
(Hemoglobin <11 g/dL, trombositler <120 x 109/µL)
ise, IgM ile ilişkili nöropati varsa veya
kortikosteroidlerle düzelmeyen hemolitik anemi
varsa standart doz rituximab (375 mg/m2/hafta x 4
IV) verilmelidir
• Rituximab tedavisine yanıt oranı %20-50
arasındadır
• Rituximab özellikle IgM otoantikoru ile oluşan
nöropatilerin tedavisinde en etkili ilaçtır
Tedaviye başlama kriterleri
• Ağır konstitüsyonel semptomları olan, ağır
hematolojik baskılanması olan (Hemoglobin ≤10
g/dL, trombositler <100 x 109/µL), kitle lezyonu
olan veya hiperviskozite sendromu olan
Waldenström Macroglobulinemia hastalarında
kombine tedaviye başlanmalıdır
• Tedavide alkilleyici ajanlar (chlorambucil,
cyclophosphamide ve melphalan gibi), nukleosid
analogları (fludarabine veya cladribine gibi),
rituximab gibi monoklonal antikorlar veya bunların
kombinasyonu [DRC (dexamethasone + rituximab +
cyclophosphamide) gibi] kullanılır
Tedaviye başlama kriterleri
• Bu tedavilerle yanıt oranı % 30-90 ve tam yanıt
oranı % 8-10 dur
• DRC tedavisine yanıt %70, tam yanıt ise %7’dir
• Rituximab + fludarabin’e yanıt %91, tam yanıt
%7’dir
• Fludarabin + Cyclophosphamide + Rituximab
(FCR) tedavisine yanıt %52, tam yanıt %5’dir
• Hiperviskozite semptomu olan hastalar önce
plazmaferez ile tedavi edilmelidir
Relaps yapan WM hastaları
• Klinik araştırma protokolleri uygulanabilir
• Otolog kök hücre destekli tedavilere aday olanlarda
başlangıç tedavisinde alkile ediciler ve nükleosid
analogları verilmez
• Remisyon durumları 2 seneden uzun sürenlerde ilk
tedavi tekrarlanabilir
• İlk tedaviye yanıtı iyi olmayanlarla remisyon süresi 2
seneden kısa olanlarda alternatif ajanlar kullanılır
veya kombinasyon tedavisine geçilir
• Bu hastalarda thalidomide tek başına veya
kombinasyon tedavisi olarak kullanılabilir
• Relaps yapan uygun hastalarda otolog kök hücre
destekli tedaviler uygulanır
WM tedavisinde yeni ilaçlar
• Proteasome inhibitörü Bortezomib tek başına
veya steroidler ve/veya rituximabla kombinasyon
halinde
• İmmunomodülatör ilaçlar (IMID’ler) thalidomide
ve lenalidomide tek başına veya rituximab
ve/veya dexamethasone ile beraber
• Alemtuzumab (monoklonal antikorlar)
• Perifosine (Akt inhibitoru), RAD001 (P13K/mTOR
yolağı inhibitorü), rapamisin (mTOR inhibitörü),
oblimersen sodyum (Bcl-2 inhibitörü) gibi sinyal
ileti inhibitörleri
• İmatinib mesilat (WM tümör hücreleri tarafından
taşınan CD117 üzerinden çalışan stem cell faktör
sinyal yolağını inhibe eder) (faz 1 ve faz 2)

Benzer belgeler