Dergi özetini görmek için tıklayınız.

Transkript

Dergi özetini görmek için tıklayınız.
ISSN: 1303-9210
LEGAL
Hukuk Dergisi
LEGAL JOURNAL OF LAW
Cilt: 14/Sayı: 162
Volume: 14/Issue: 162
Yıl/Year: 2016
YARGITAY, DANIŞTAY VE DİĞER YÜKSEK
MAHKEME KARARLARI, HUKUK HABERLERİ,
HUKUKÎ MAKALELER, GÜNCEL MEVZUAT,
RESMÎ GAZETE ÖZETLERİ, ÖNEMLİ BİLGİLER
DECISION OF THE COURT OF CASSATION, THE COUNCIL OF
STATE, AND OTHER COURTS OF APPEALS' DECISIONS, LEGAL
NEWS, LEGAL ARTICLES, CURRENT LEGISLATION, ABSTRACTS OF
THE OFFICIAL GAZETTE, MAJOR INFORMATION
TR Dizin Hukuk Veri Tabanında Dizinlenmektedir
Legal Hukuk Dergisi
Legal Journal of Law
“Hakemli Dergidir”/“Peer reviewed Journal”
Cilt: 14/Sayı: 162
Volume: 14/Issue: 162
Yıl/Year: 2016
Yayın Sahibi/Publisher: Legal Yayıncılık A. Ş. adına Sahibi ve Genel
Yayın Yönetmeni/On Behalf of Legal Yayıncılık
INC. Publisher and Executive Editor
Av./Aal. Lütfürrahman BAŞÖZ
(Sertifika No./Certificate No.27563)
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Responsible Manager: Av./Atty. Ramazan ÇAKMAKCI
Yayımcının Adı/Name of Publishing Legal Yayıncılık A.Ş.
Company: (Sertifika No./Certificate No. 27563)
Tel.: 0 216 449 04 86
Basım ve Cilt/Printing and Volume: Mimoza Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.
(Sertifika No./Certificate No.: 33198)
Tel.: 0212 482 99 10 Faks/Fax: 0212 482 99 78
Basıldığı Yer/Place of Publication: Davutpaşa Cad. No: 123, Kat:1-3
Topkapı/İstanbul
Basıldığı Tarih/Publication Date: Haziran/June 2016
Yönetim Yeri/Place of Management: Bahariye Cad. No: 63/5 Kadıköy/İstanbul
Tel.0216 449 04 86 Faks/Fax: 0216 449 04 87
E-posta/E-mail: [email protected]
URL: www.legal.com.tr
Yayın Dili/Published on Language: Türkçe/İngilizce
Yayın Türü/Type of Publication: Uluslararası, Süreli, Aylık Hukuk Dergisi/This
journal is a peer reviewed international law
journal published per month
Yurt Dışı Temsilciliği
Legal Publishing Albania Shpk
Rruga Sami Frasheri, pallati 14, hyrja 11, ap. 8 ne
Tirane/Albania
www.legalalbania.com
[email protected]
ISSN: 1303-9210
Dergiye yapılan atıflarda “LHD” kısaltması kullanılmalıdır.
For citations please use the abbreviation: “LHD”
Katkıda bulunmak isteyenler için iletişim bilgileri/
All correspondence concerning articles and other submissions should be
addressed to:
E-mail: akademi@legal. com. tr
Telefon/Phone: 0 216 449 04 85
Faks/Fax: 0 216 449 04 87
Posta Adresi/Postal Address:
Bahariye Cad. Çam Apt. No: 63 D.5 Kadıköy – İstanbul
Bu dergide yayımlanan yazılarda ileri sürülen görüşler yazarlara aittir.
Articles published in this journal represent only the views of the contributors.
Copyright © 2016
Bu derginin tüm yayın hakları LEGAL YAYINCILIK A. Ş. ’ye aittir.
Yayınevinin izni alınmadan eğitim ve tanıtım amaçlı kısmi alıntılar hariç
olmak üzere hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve
yayınlanamaz.
All rights reserved. No part of this publication may be copied,
reproduced, stored in a retrieval system, or transmitted, in any form or
by means, without the prior expressed permission in writing of the
LEGAL YAYINCILIK A. S.
LEGAL HUKUK DERGİSİ
Bahariye Cad. Çam Apt. No: 63 D.5 Kadıköy – İstanbul
Tel: (216) 449 04 85 – 449 04 86 Faks: (216) 449 04 87
İnternet adresi: www. legal. com. tr
E-mail: legal@legal. com. tr
EDİTÖRLER KURULU/EDITORIAL BOARD
Prof. Dr. Ali Cem BUDAK
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Muharrem KILIÇ
Akdeniz Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Saba ÖZMEN
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı
Prof. Dr. Hasan PULAŞLI
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Sultan ÜZELTÜRK
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Ahmet Caner YENİDÜNYA
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Doç. Dr. Özlem YENERER ÇAKMUT
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı
Doç. Dr. Ebru CEYLAN
İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Medeni Hukuk
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
TEMSİLCİ/REPRESENTATIVE
Mersin Temsilcisi/
Mersin Representative
Av. H. Hulki ÖZEL
YAYIN ve DANIŞMA KURULU
EDITORIAL and ADVISORY BOARD
Prof. Dr. Faruk ACAR
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı
Prof. Dr. Pınar AKAN
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Murat ALIŞKAN
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Gökhan ANTALYA
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı
Prof. Dr. Abdülkadir ARPACI
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Mehmet Emin ARTUK
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı (Eski)
Prof. Dr. Oğuz ATALAY
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflâs Hukuku
Anabilim Dalı
Prof. Dr. Cevdet ATAY
Prof. Dr. Mehmet BAHTİYAR
Yeditepe Üniv. Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Süheyl BATUM
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku
Prof. Dr. Ali Cem BUDAK
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Erdoğan BÜLBÜL
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Osman CAN
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Özlem YENERER ÇAKMUT
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Mustafa ÇEKER
Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Gürsel ÇETİN
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adlî Tıp Anabilim Dalı
Prof. Dr. Osman DOĞRU
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Ömer EKMEKÇİ
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Nuray EKŞİ
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Nüvit GEREK
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Tevfik GÜLSOY
Gaziantep Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Alper GÜMÜŞ
İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anabilim Dalı
Prof. Dr. Pelin GÜVEN
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Özel Hukuku Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Sibel İNCEOĞLU
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Turgut KALPSÜZ
Prof. Dr. Eser KARAKAŞ
Bahçeşehir Üniversitesi AB İlişkileri Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Işıl KARAKAŞ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Üyesi - Devletler Umumi Hukuku
Prof. Dr. Mahmut KOCA
İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku
Prof. Dr. Mustafa KOÇAK
Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı – Anayasa Hukuku
Prof. Dr. Muharrem KILIÇ
Akdeniz Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Serap Keskin KİZİROĞLU
Okan Üniversitesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Tekin MEMİŞ
İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Ali Necip ORTAN
İstanbul Kültür Üniversitesi Fikri Haklar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü
Prof. Dr. Hayrettin ÖKÇESİZ
Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı
Prof. Dr. Ayhan ÖNDER
Ceza ve Ceza Usul Hukuku
Prof. Dr. Selçuk ÖZTEK
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Ömer ÖZKAN
İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı
Prof. Dr. Saba ÖZMEN
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı
Prof. Dr. Bahri ÖZTÜRK
İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü
Prof. Dr. Hasan PULAŞLI
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Adem SÖZÜER
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Cumhur ŞAHİN
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Şükran ŞIPKA
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Kürşat Turanboy
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Güzin ÜÇIŞIK
Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Samim ÜNAN
Galatasaray Üniversitesi Ticaret Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Hakan ÜZELTÜRK
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Vergi Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Sultan ÜZELTÜRK
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Serap YAZICI
Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Ahmet Caner YENİDÜNYA
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Hamdi YILMAZ
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı
Prof. Dr. Sevtap YOKUŞ
Kocaeli Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı
Doç. Dr. Müslüm AKINCI
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Çetin ARSLAN
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Doç. Dr. Mustafa Erdem CAN
Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı
Doç. Dr. Ebru CEYLAN
İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Medeni Hukuk
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Mehmet ERDEM
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ
Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Doç. Dr. Şafak NARBAY
Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Doç. Dr. İlhan YILMAZ
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Özel Hukuku Anabilim Dalı
Yard. Doç. Dr. Taner AYANOĞLU
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı
Yard. Doç. Dr. Sinan BAYINDIR
Doğuş Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Yard. Doç. Dr. Sevi BAKIM
Okan Üniversitesi Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Yard. Doç. Dr. Nuri ERDEM
TC. İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı, Ticaret Hukuku
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Yard. Doç. Dr. Muzaffer EROĞLU
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı
Yard. Doç. Dr. Birgül SOPACI
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı
Yard. Doç. Dr. Varol KARAASLAN
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra İflasHukuku Anabilim Dalı
Yard. Doç. Dr. Nur KAMAN
Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku
Yard. Doç. Dr. A. Kürşat TANGÜN
Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Ticareti Hukuku Anabilim Dalı
Dr. İsmet Nezih ABANOZ
Uludağ Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Dr. Cengiz APAYDIN
İstanbul Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Savcısı
Haşmet Sırrı AKŞENER
İstanbul 10. Ticaret Mahkemesi E. Başkanı
Hasan ÖZKAN
Em. İstanbul Hukuk Hâkimi
İzzet DOĞAN
Em. İstanbul Hukuk Hâkimi
Araş. Gör. Mustafa ÜNLÜTEPE
Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı
Av. Atilla COŞKUN, Av. Süleyman ÇETİN,
Av. İbrahim Murat HAZNEDAR, Av. Recep KAHRAMAN, Av. Dr. Filiz KESKİN,
Av. Fikret İLKİZ, Av. Hasan KÖROĞLU, Av. Mehmet UÇUM, Av. Talih UYAR
HAKEMLER/REFEREES
Prof. Dr. Ali Cem BUDAK
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Seyithan DELİDUMAN
Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Ömer EKMEKÇİ
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Nuray EKŞİ
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Mahmut KOCA
İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku
Prof. Dr. Muharrem KILIÇ
Akdeniz Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Saba ÖZMEN
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı
Prof. Dr. Hasan PULAŞLI
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Kürşat TURANBOY
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Güzin ÜÇIŞIK
Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Sultan ÜZELTÜRK
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı
Prof. Dr. Ahmet Caner YENİDÜNYA
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Doç. Dr. Müslüm AKINCI
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Özlem YENERER ÇAKMUT
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı
Doç. Dr. Ebru CEYLAN
İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Medeni Hukuk
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Şafak NARBAY
Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Yard. Doç. Dr. Sinan BAYINDIR
İstanbul Aydın Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi
Yard. Doç. Dr. Sevi BAKIM
Okan Üniversitesi Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Yard. Doç. Dr. Muzaffer EROĞLU
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı
Dr. Cengiz APAYDIN
İstanbul Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Savcısı
LEGAL HUKUK DERGİSİ YAYIN İLKELERİ
PUBLICATION AND SUBMISSION REQUIREMENTS OF LEGAL
JOURNAL OF LAW
1. Legal Hukuk Dergisi (LHD), ayda bir yayımlanan hakemli bir
dergidir.
Legal Journal of Law is a peer reviewed journal published per
month.
2. Dergi’de yayımlanabilecek yazılar, hukuk alanını ilgilendiren
içerikte her türlü makale, karar incelemesi ve kitap incelemesi ile çevirilerdir. Yazıların dili, Türkçe veya diğer Avrupa dilleridir.
This is a journal of law focusing on legal issues concerning law.
Articles, case notes and comments, discussions of legislative development,
book reviews and other similar type of papers which are written in Turkish and in other European languages are welcome.
3. Dergi’de yayımlanmak üzere gönderilen yazılar başka bir yerde
yayımlanmamış ya da yayımlanmak üzere gönderilmemiş olmalıdır.
Articles that will be sent to the editor should not be published elsewhere, nor be submitted to other journals simultaneously.
4. Yazılar Microsoft Word (Microsoft Office 98 ve üzeri versiyonlar) formatında (. doc veya. docx dosya uzantılı olarak) yazılmış olmalıdır. Ayrıca yazılar, aşağıdaki şekil şartlarına uygun olarak kaleme
alınmış olmalıdır:
Kağıt boyutu: A4
Üst: 2, 5 cm; Alt: 2, 5 cm; Sol: 2 cm; Sağ: 2 cm
Metin: Times New Roman, 12 punto, 1.5 satır aralığı, iki yana yaslı
Dipnotlar: Sayfa altında, Times New Roman, 10 punto, 1 satır aralığı, iki yana yaslı
Articles should be submitted as Microsoft Word (either with. doc
or. docx file extensions) documents (Microsoft Office 1998 or higher
versions). Articles should be written according to the following style
guidelines:
Paper size: A4
Top: 2.5 cm; Bottom: 2.5 cm; Left: 2 cm; Right: 2 cm
Text body: Times New Roman, 12 points, at 1.5 line spacing, justified
Footnotes: Times New Roman, 10 points, at 1 line spacing, justified
5. Her yazı, kaydedildiği bir CD ile ya da elektronik posta yolu ile
Microsoft Word formatında editöre teslim edilmelidir. Yazının basılı
olarak teslimi gerekmemektedir.
Softcopy of the article either on a CD or as an attached Microsoft
Word Document via e-mail should be submitted to the editor. There is no
need to submit any hardcopy of the article.
6. Yazıyla birlikte yazarın (veya yazarların) adına, unvanına, çalıştığı kuruma, açık adresine, kolay ulaşım sağlanabilecek telefon numaralarına ve elektronik posta adreslerine ilişkin bilgiler de editöre ulaştırılmalıdır.
The name (s), formal position (s), institutional affiliation (s) and
contact details (especially e-mail (s)) of the author (s) must be clearly
included with the submission to the editor.
7. Dergi’ye gönderilen makaleler Türkçe ve İngilizce başlık ile
hem İngilizce hem de Türkçe özet kısmı içermelidir.
Each submission should contain a Turkish and an English Title, as
well as an Abstract part in Turkish and English.
8. Dergi’ye gönderilen makalelerde, ilgili makaledeki konuyu tanımlayan Türkçe ve İngilizce uygun anahtar kelimeler bulunmalıdır.
All articles should be accompanied by a sufficient number of keywords in Turkish and English that reflect the content of the article.
9. Dergi’ye gönderilen makalelerde kullanılan kaynaklar, makale
sonunda kaynakça olarak alfabetik sırada verilmiş olmalı ve kullanılan
kaynaklar dipnotunda veya metin içerisinde kısa olarak yer almalıdır.
All references cited in the text should be numbered in the order of
mention in the text and should be given in abbreviated form in footnotes.
They should be listed in full form at the end of the article in an alphabetically arranged bibliography as well.
10. Dergi’ye gönderilen makalelerin yazım bakımından son denetimlerinin yapılmış olduğu ve basılmaya hazır olarak verildiği kabul
edilir.
All submissions are regarded as ready to publish and already
proofread by the author himself.
11. Yayım Kurulu’nda ilk değerlendirilmesi yapılan makaleler,
anonim olarak hakeme gönderilecek, hakemden gelen rapor doğrultusunda makalenin yayımlanmasına, hakemden gelen rapor çerçevesinde
düzeltme istenmesine ya da yayımlanmamasına karar verilecek ve yazar
durumdan en kısa zamanda ve genellikle e-posta yolu ile haberdar edilecektir. Tamamlanmış veya düzeltilmiş yazı, Yayım Kurulu’nca, tekrar
hakeme gönderilebilir.
Initial assessment of the articles will be done by the editorial board.
After the assessment is completed, the articles will be sent to an anonymous
peer reviewer. In accordance with reviewer’s report, amendments may be
done or the article may be decided not to be published. After the amendments are completed, the article may be sent to peer reviewer again, by the
editorial board.
12. Dergi, hakemin yazarı bilmemesi esasına (kör hakemlik) dayanır. Hakeme gönderilecek makalelerde de yazarın kimliğine ilişkin bilgilerin gizliliği sağlanır.
All articles submitted are subject to a blind peer review. The identity of the author (s) and reviewer (s) will not be revealed to the other party.
13. Tüm Hakem Raporları, ULAKBİM (Ulusal Akademik Ağ ve
Bilgi Merkezi) Hukuk Veri Tabanı Komitesi tarafından denetlenmesine olanak verecek şekilde 5 yıl saklanır.
All reviewers’ evaluation reports will be kept for at least five years after publication and copies of these reports will be sent to the ULAKBİM
(Turkish Akademic Network and Information Center) Law Database
Committee whenever required.
14. Dergi’ye ait yeni sayı yayımlandıkça, bu sayı tek bir PDF kopyası şeklinde ULAKBİM Online Dergi Takip Sistemine (ODİS) yüklenir. Ayrıca Dergi’nin 2 adet basılı kopyası da ULAKBİM’e kargo ile
ulaştırılır.
Each Publisher issue of the Journal will be uplouded as a PDF file
to the Online Journal Watch System of ULAKBİM (ODİS). Also two
copies of the published issue will be delivered to ULAKBİM by cargo.
15. Dergi basıldıktan sonra ilgili sayının yazarlarına ve bu sayıda
hakemlik yapmış olanlara ücretsiz olarak gönderilir.
Free copies of the published issue will be sent both to the author
(s) and to the reviewer (s).
Dergimiz Hakkında/About Our Journal
Legal Hukuk Dergisi (LHD), ayda bir yayımlanan hakemli bir dergidir.2003 yılından beri yayın hayatını sürdürmekte olan dergide hakem
denetiminden geçmiş makaleler, karar tahlilleri, içtihat ve mevzuat kronikleri ile eser incelemelerine yer verilmektedir. Her sayıda Türk ve yabancı akademisyenler ve hukuk uygulamacıları tarafından kaleme alınan,
hukuk ile ilgili değerli eserler yayımlanmaktadır.
Okuyucularımızın göndereceği hukuk alanına ilişkin makaleler ve
diğer türdeki eserlerle (karar tahlilleri, eser incelemeleri vb.), dergimizin
daha da zenginleşeceğine inanıyoruz.
Legal Journal of Law (LHD) is a peer reviewed journal published per
month, concentrating on issues of law and considers for publication articles,
case notes and comments, discussions of legislative developments and book
reviews. It has been in publication since 2003. Each issue contains scholarly
works concerning law bulletin/journal, authored by scholars and practitioners around the globe.
We welcome your contributions in the form of articles, notes,
comments or reviews on topics reflecting a broad range of perspectives
on law; with your contributions and support our journal will progress.
EDİTÖRDEN…/FROM THE EDITOR…
Değerli abonelerimiz, 2016 yılının altıncı sayısıyla sizlerle birlikte olmanın mutluluğu içindeyiz.
Dergimizin makaleler kısmında Doç. Dr. Azra ARKAN SERİM’in
“Vasiyetnameden Dönme”, Yard. Doç. Dr. Hediye Bahar SAYIN’ın “Tüzel Kişiler
ve Yönetim Kurulu Üyeleri Ticari Temsilci Olarak Atanabilir mi?”, Dr. Özge
AKIN’ın “Avrupa Birliği, Topluluk Markalarına Reform Getirebildi mi?” ve Öğr.
Gör. Ferhat YILDIRIM’ın “Arabuluculuk Eğitimine İlişkin Türk ve Mukayeseli
Hukuk Düzenlemeleri” isimli makaleleri yer almaktadır.
Dergimizin uzman görüşleri kısmında Av. Talih UYAR’ın “Bir Eşin, Diğer
Eşin Onayı Olmadan “Aile Konutunu Başkasına Devredemeyeceği”ne ya da “Aile
Konutu Üzerinde İpotek Kuramayacağı”na Dair TMK. m.194/I’deki Kısıtlama
(Yasak), Cebri İcra Yolu ile (İİK. m.148 vd.) Yapılan İhaleleri (İİK.m.134) de
Kapsar mı? (TMK m.194/I)”, Soner ALTAŞ’ın “Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ile Bağlı Oda ve Borsaları Şirketler Topluluğu Hükümlerine Tabi midir?”
ve Yavuz AKBULAK’ın “Şirketlerde Tür Değiştirme” isimli yazıları yer almaktadır.
Uygulamaya İlişkin Bilgiler kısmında “Gerçek Kişiler (Şahıs Firması)” ve
“Kollektif Şirketler” başlıklı yazılar yer almaktadır.
Dergilerimizin 2016 yılı abonelik yenileme dönemi devam etmektedir. Her
biri alanında uzman hukukçulardan oluşan yayın ve danışma kurullarının hukuka
katkı amacıyla gönüllü olarak çalıştığı zengin içeriğe sahip hukuk dergilerimiz
sadece sizlerin abonelikleri ile yayın hayatına devam etmektedir. Dergilerimize
abone olarak verdiğiniz destek ile hukukun gelişmesine ve yaygınlaşmasına
yapmış olduğunuz katkıların bu yıl da devam etmesini beklemekteyiz.
Legalbank elektronik hukuk programımız sizlerin değerli desteği ile güçlenerek ve abone sayısını hızla arttırarak yoluna devam etmektedir. Legalbank
sitemizden ücretsiz 3 günlük tam kullanım imkanı devam etmektedir. Programımızı denememiş abonelerimizin www.legalbank.net internet adresinden
sitemizi ziyaret etmelerini beklemekteyiz.
Legal Yayıncılık tarafından hazırlanan online kitap, online dergi, e-dergi
ve e-kitaplar satışa sunulmuştur. Online Kitap/Dergi aboneliği ile hukuk kitap
ve dergilerine, internetin olduğu her yerden anında erişebilme imkanı sağlanmıştır. Online kitap ve dergilerle online kütüphanenizi oluşturabilir, kütüphaneniz içinde yer alan tüm dökümanlar içinde istediğiniz konularda kolay ve
hızlı arama yapma imkanına sahip olabilirsiniz. Ayrıca e-kitap ve e-dergilere
elektronik cihazlarınıza indirerek her an ulaşma imkanı sağlanmıştır. Online ve
elektronik dergi ve kitaplara www.legal.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
Editör/Editor
LEGAL HUKUK DERGİSİ
Cilt: 14/Sayı: 162
Yıl: 2016
İÇİNDEKİLER
Yüksek Mahkeme Kararları Kısa Özetleri .......................................................... 2977
Hukukî Makaleler ................................................................................................... 2991
Vasiyetnameden Dönme
Doç. Dr. Azra ARKAN SERİM ..................................................................... 2993
Tüzel Kişiler ve Yönetim Kurulu Üyeleri Ticari Temsilci Olarak Atanabilir mi?
Yard. Doç. Dr. Hediye Bahar SAYIN ............................................................ 3005
Avrupa Birliği, Topluluk Markalarına Reform Getirebildi mi?
Dr. Özge AKIN .............................................................................................. 3033
Arabuluculuk Eğitimine İlişkin Türk ve Mukayeseli Hukuk Düzenlemeleri
Öğr. Gör. Ferhat YILDIRIM .......................................................................... 3059
Uzman Görüşleri ..................................................................................................... 3087
Bir Eşin, Diğer Eşin Onayı Olmadan “Aile Konutunu Başkasına
Devredemeyeceği”ne ya da “Aile Konutu Üzerinde İpotek Kuramayacağı”na Dair
TMK. m.194/I’deki Kısıtlama (Yasak), Cebri İcra Yolu ile (İİK. m.148 vd.)
Yapılan İhaleleri (İİK.m.134) de Kapsar mı? (TMK m.194/I)
Av. Talih UYAR ............................................................................................ 3089
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Bağlı Oda ve Borsaları Şirketler Topluluğu
Hükümlerine Tabi midir?
Soner ALTAŞ (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi) ............ 3099
Şirketlerde Tür Değiştirme
Yavuz AKBULAK (SPK Başuzmanı) ........................................................... 3111
Hukuk Haberleri ..................................................................................................... 3135
Yargıtay Hukuk Kararları ..................................................................................... 3179
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları ........................................................ 3181
Yargıtay Hukuk Daire Kararları..................................................................... 3206
Yargıtay Ceza Kararları ........................................................................................ 3287
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı ............................................................... 3289
Yargıtay Ceza Daire Kararları........................................................................ 3293
Danıştay Kararları.................................................................................................. 3333
Danıştay Daire Kararları ................................................................................ 3335
Anayasa Mahkemesi Kararları ............................................................................. 3341
2974
Uygulamaya İlişkin Bilgiler ................................................................................... 3355
Gerçek Kişiler (Şahıs Firması) ....................................................................... 3357
Kollektif Şirketler .......................................................................................... 3371
Güncel Mevzuat ...................................................................................................... 3385
Kanunlar ......................................................................................................... 3387
Resmî Gazete Özetleri.................................................................................... 3423
Önemli Bilgiler ........................................................................................................ 3433
Yüksek Mahkeme Kararları Arama Dizinleri ..................................................... 3489
Kavramlara Göre Arama Dizini..................................................................... 3491
Kanun Maddelerine Göre Arama Dizini ........................................................ 3497
LEGAL YAYINCILIK TÜM YILLAR DERGİ FİYAT LİSTESİ (BASILI,
ONLINE SÜRELİ-SÜRESİZ VE E-DERGİ) ............................................... 3501
LEGAL HUKUK DERGİLERİ SİPARİŞ FORMU ...................................... 3505
LEGALBANK ABONELİK FORMU .......................................................... 3507
LEGAL JOURNAL OF LAW
Volume: 14/Issue: 162
Year: 2016
CONTENTS
Plot Summary of Supreme Court Decisions ......................................................... 2977
Legal Articles .......................................................................................................... 2991
Revocation of the Testament
Assoc. Prof. Dr. Azra ARKAN SERİM ........................................................ 2993
Is that Legal Persons and the Board of Directors can be Appointed as Commercial
Representatives?
Asst. Prof. Dr. Hediye Bahar SAYIN ............................................................ 3005
Could the European Union Introduce Reform in Community Trademarks?
Dr. Özge AKIN ............................................................................................. 3033
Turkish and Comparative Law Regulations on the Mediatorship Training
Assoc. Member Ferhat YILDIRIM ............................................................... 3059
Expert Opinions ...................................................................................................... 3087
Would a Restriction (A Prohibition) under the Turkish Civil Code Art. 194/1 on
“The Assignment of a Homestead, or the Establishment of a Lien on a Homestead
Without a Spousal Approval”, be Also Applicable (TCiv.C Art. 194/1) to
Foreclosed Property (Execution and Bankruptcy Code Art. 148, and the
Following) Auctions (Execution and Bankruptcy Code Art. 134)?
Atty. Talih UYAR ......................................................................................... 3089
Are Conglomerate Clauses Enforceable upon the Union of Chambers &
Commodity Exchanges of Turkey and Its Affiliated Trade Chambers and
Commodity Exchanges?
Soner ALTAŞ
(Ministry of Science, Industry and Technology Chief Inspector).................. 3099
Changing the Type of Company
Yavuz AKBULAK (Chief Expert of Capital Markets Board of Turkey) ...... 3111
Legal News............................................................................................................... 3135
Court of Cassation Civil Chamber Decisions ....................................................... 3179
Court of Cassation Assembly of Civil Chambers Decisions ......................... 3181
Court of Cassation Civil Chambers Decisions .............................................. 3206
Court of Cassation Criminal Chamber Decisions ................................................ 3287
Court of Appeal Assembly of Criminal Chambers Decision ......................... 3289
Court of Appeal Criminal Chamber Decisions .............................................. 3293
2976
Council of State Decisions ...................................................................................... 3333
Council of State Chamber Decisions ............................................................. 3335
Turkish Constitutional Court Decisions ............................................................... 3341
Practical Informations ............................................................................................ 3355
Natural Persons (Sole Proprietorship) ........................................................... 3357
General Partnerships) .................................................................................... 3371
Current Legislation................................................................................................. 3385
Law Codes ..................................................................................................... 3387
Abstracts of Official Gazette ......................................................................... 3423
Major Informations ................................................................................................ 3433
Index of Supreme Court Decisions ........................................................................ 3489
Index of Related Legal Terms ....................................................................... 3491
Index of Related Law Code Articles ............................................................. 3497
LEGAL PUBLISHING'S PRICE LIST COVERING ALL THE YEARS
(PRINTED-ON LINE-PERIODIC- NON-PERIODIC, AND E-JOURNAL 3501
ORDERING FORM FOR THE LEGAL LAW JOURNALS ....................... 3505
SUBSCRIPTION FORM FOR THE LEGALBANK LEGAL DATABASE 3506
YÜKSEK MAHKEME KARARLARI KISA ÖZETLERİ
PLOT SUMMARY OF SUPREME COURT DECISIONS
AİLE HUKUKU
Velayette Görevli Mahkeme- Velayet altında bırakılmalarına karar
verilen çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda velayet
hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme
ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca aile mahkemesidir........................... 3263
AVUKATLIK HUKUKU
Dava Dilekçesinde Gösterilen Değer Üzerinden Vekalet Ücreti- İptal ve
tescile konu taşınmazların keşfen belirlenen değerleri üzerinden
tamamlama harcı alınmamış olması sebebi ile dava dilekçesinde
gösterilen değer üzerinden davacı taraf yararına vekalet ücretinin hüküm
altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile keşfen belirlenen
değer üzerinden fazla vekalet ücretine karar verilmiş olması doğru
değildir. ....................................................................................................................... 3206
Hakkın Kötüye Kullanılması- Kötüniyetli olmasa da alacaklı tarafından
yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip
başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan
avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır ve hukuk
düzeni tarafından korunamaz..................................................................................... 3181
BANKACILIK HUKUKU
Dövizle Kredi Kullanma- Kredi sözleşmesinden dolayı 11 taksit
ödenmesinden sonra kredinin erken kapamasının yapılmış olması da
nazara alındığında, sözleşmenin davacı tarafından benimsendiğinin
kabulü gerektiği dava konusu olayda uyarlama ve sözleşmeye müdahale
koşullarının bulunmadığı, sözleşme gereğince ödeme anındaki döviz kuru
üzerinden hesaplama yapılması gerekir. ................................................................... 3248
Genel Kredi Sözleşmesinde Asıl Borçlu Ve Kefile Rücu İstemiDavacının ödeme yaptığı genel kredi sözleşmesiyle ilgili alacaklı
bankadan kullandırılan kredi, varsa icra takip dosyası, banka kayıt ve
belgeleri getirtilerek, ayrıca bankacılık konusunda uzman bilirkişi
aracılığıyla banka kayıt ve defterleri yerinde incelenmek suretiyle,
davalıların rapora karşı yaptığı itirazlar da dikkate alınarak düzenlenecek
bilirkişi raporuna göre bir karar verilmesi gerekir.................................................... 3266
Bütün kararlar bu şekilde özetli olarak dergimizin
Haziran 2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
HUKUKÎ MAKALELER
LEGAL ARTICLES
* Vasiyetnameden Dönme
Revocation of the Testament
Doç. Dr./Assoc. Prof. Dr. Azra ARKAN SERİM
* Tüzel Kişiler ve Yönetim Kurulu Üyeleri Ticari Temsilci Olarak Atanabilir mi?
Is that Legal Persons and the Board of Directors can be Appointed as Commercial
Representatives?
Yard. Doç. Dr./Asst. Prof. Dr. Hediye Bahar SAYIN
* Avrupa Birliği, Topluluk Markalarına Reform Getirebildi mi?
Could the European Union Introduce Reform in Community Trademarks?
Dr. Özge AKIN
* Arabuluculuk Eğitimine İlişkin Türk ve Mukayeseli Hukuk Düzenlemeleri
Turkish and Comparative Law Regulations on the Mediatorship Training
Öğr. Gör./Assoc. Member Ferhat YILDIRIM
H
VASİYETNAMEDEN DÖNME*
(REVOCATION OF THE TESTAMENT)
Doç. Dr./Assoc. Prof. Dr. Azra ARKAN SERİM**
ÖZ
Vasiyetname tek taraflı ölüme bağlı bir tasarruf olup, mirasbırakanın son arzularını içerir. Vasiyetçinin ölümüne kadar geçecek sürede bu
konudaki arzuları her zaman değişebilir. Bu kapsamda vasiyetname,
vasiyetçi tarafından onun ölümüne kadar her zaman geri alınabilir. Türk
Medeni Kanunu m. 542 vd. hükümlerinde düzenlenen “Vasiyetnameden
Dönme” çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.
Vasiyetnameden dönme, vasiyetçinin yeni ölüme bağlı tasarruf
yapmasıyla veya vasiyetnemeyi yok etmesiyle ya da vasiyet konusu şeyde sağlararası tasarrufta bulunmasıyla mümkün olabilir.
Türk Medeni Kanunu m. 542 kapsamında vasiyetçi yeni bir ölüme
bağlı tasarruf ile önceki vasiyetnamesinden dönebilir. Bu ölüme bağlı
tasarrufun mutlaka dönülen (geri alınan) vasiyetname ile aynı şekilde
yapılmış olmasına gerek bulunmamaktadır. Dönme, Türk Medeni Kanunu m. 542/2’de ifade edildiği üzere tamamen veya kısmen olabilir. Yine
vasiyetname açık şekilde geri alınabileceği gibi örtülü olarak da geri
alınmış olabilir. Türk Medeni Kanunu m. 544/1’de mirasbırakanın önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir vasiyetname yapması
durumunda, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde önceki vasiyetnameyi
tamamlamadığı anlaşılmadıkça, sonraki vasiyetnamenin onun yerini
alacağı hükme bağlanmıştır.
Türk Medeni Kanunu m.543/1’e göre vasiyetnamenin yok edilerek
geri alınması mümkündür. Bunun için vasiyetçinin kastının bu yönde
olması gerekir.
H
Hakem denetiminden geçmiştir.
Bu makale 10.05.2016 tarihinde Yayınevimize ulaşmış olup, 24.05.2016 tarihinde
hakem onayından geçmiştir.
**
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.
*
2982
Vasiyetnameden Dönme
Son olarak Türk Medeni Kanunu m. 544/2 kapsamında, vasiyetçi,
vasiyet konusunda, sağlararası tasarrufta bulunmak suretiyle de vasiyetten dönebilir. Bu bakımdan sağlararası tasarrufun ivazlı ya da ivazsız
olmasının bir önemi bulunmamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Vasiyetnameden dönme, vasiyetname, vasiyetçi, dönme, ölüme bağlı tasarruf
ABSTRACT
The testament is a kind of testamentary disposition that contains
the last desires of the testator. The desires of the testator may show
changes at any time on the subject matter pertaining thereto within the
period of time that may elapse until the death of the testator. Within this
scope, the testament may always be revoked by a testator until his/her
death. “Revocation of the Testament” that is regulated in the provisions
of Article 542 and subsequent articles of the Turkish Civil Code constitutes the subject matter of our study.
The revocation of the testament may be possible by the disposition
of subject to a new death of the testator or destruction of the testament
or making a disposition between the alive ones on the matter forming the
subject matter of the testament.
The testator may always revoke his/her former testament by a new
disposition subject to a new death within the scope of Article 542 of the
Turkish Civil Code. There is not any requirement to make such disposition depending on death to be made in the same way with the revoked
testament. The revocation may either be partially or totally as is indicated in Article 542/2 of the Turkish Civil Code. Likewise, it is possible for
the testament to be revoked clearly. It is adjudged in Article 544/1 of the
Turkish Civil Code that in case the testator issues or makes a new testament without revocation of his/her previous testament, the subsequent
testament shall replace it unless she/he does not complete his/her previous testament.
It is also possible to revoke a testament by the destruction of it according to the provision of Article 543/1 of the Turkish Civil Code. For
this, the intention of the testator has to be in this direction.
Finally, the testator may revoke the testament by making disposition between the alive parties on the testament within the scope of Article 544/2 of the Turkish Civil Code. In this respect, there is not any imLHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Doç. Dr. Azra ARKAN SERİM
2983
portance whether the disposition between the alive parties is onerous or
gratuitous.
Keywords: Revocation of the testament, testament, testator, revocation, testamentary disposition
***
…
Vasiyetname tek taraflı ölüme bağlı bir tasarruf olup, mirasbırakanın son arzularını içerir. Vasiyetçinin ölümüne kadar geçecek sürede bu
konudaki arzuları her zaman değişebilir. Bu kapsamda vasiyetname,
vasiyetçi tarafından onun ölümüne kadar her zaman geri alınabilir.
TMK. m. 542 vd. hükümlerinde düzenlenen “Vasiyetnameden Dönme”
çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.
…
Mirasbırakanın son arzularını içeren vasiyetname yapıldıktan sonra, vasiyetçinin son isteklerinin, ölümüne kadar her zaman değişebileceğini kabul eden yasakoyucu, vasiyetnameden dönülmesine cevaz vermiştir.
Vasiyetnameden dönme, vasiyetçinin yeni ölüme bağlı tasarruf
yapmasıyla veya vasiyetnemeyi yok etmesiyle ya da vasiyet konusu şeyde sağlararası tasarrufta bulunmasıyla mümkün olabilir.
Gerçekten de vasiyetçi yeni bir ölüme bağlı tasarruf ile önceki vasiyetnamesini geri alabilir. Bu ölüme bağlı tasarrufun mutlaka geri alınan
vasiyetname ile aynı şekilde yapılmış olmasına gerek bulunmamaktadır.
Geri alma TMK. m. 542/2’de ifade edildiği üzere tamamen veya
kısmen olabilir. Yine vasiyetname açık şekilde geri alınabileceği gibi
örtülü olarak da geri alınmış olabilir. TMK. m. 544/1’de mirasbırakanın
önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yeni bir vasiyetname
yaparsa, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde önceki vasiyetnameyi tamamlamadıkça sonraki vasiyetnamenin onun yerini alacağı hükme bağlanmıştır. Vasiyetnamelerin birlikte uygulanabilmesi sonrakinin öncekini
tamamladığının açıkça anlaşılmasına bağlıdır
TMK. m.543/1’e göre “Mirasbırakan, yok etmek suretiyle de vasiyetnameden dönebilir”. Bu hüküm 4721 sayılı TMK ile yürürlüğe girmiştir. 743 sayılı MK zamanında bu yönde açık bir düzenleme bulunmamasına rağmen gerek doktrin gerekse Yargıtay’ın bu imkanın mevcudiyetini kabul ettiği ifade edilmelidir.
Vasiyetnamenin yok edilerek geri alınması için vasiyetçinin kastının bu yönde olması gerekir. Bir başka deyişle vasiyetçi, vasiyetnamesiLHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
Vasiyetnameden Dönme
2984
ni kazara yok ederse TMK. m. 543’ün birinci değil ikinci fıkrası hükmü
uygulama alanı bulacaktır.
Son olarak, TMK. m. 544/2 kapsamında, vasiyetçi, vasiyet konusunda, sağlararası tasarrufta bulunmak suretiyle de vasiyetten dönebilir.
Bu bakımdan sağlararası tasarrufun ivazlı ya da ivazsız olmasının bir
önemi bulunmamaktadır.
Makalenin devamına, dergimizin dergimizin
Haziran 2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
H
TÜZEL KİŞİLER VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİ TİCARİ
TEMSİLCİ OLARAK ATANABİLİR Mİ? *
(IS THAT LEGAL PERSONS AND THE BOARD OF DIRECTORS CAN BE
APPOINTED AS COMMERCIAL REPRESENTATIVES?)
Yard. Doç. Dr./Asst. Prof. Dr. Hediye Bahar SAYIN**
ÖZ
Tacirin ticari iş ve işlemlerini tek başına yapması, ticari işlemlerin
çeşitliliği ve ticari yaşamın dinamizmi gereği mümkün olamamaktadır.
Bu nedenle tacir, ticari işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerde başka kişilerin
- ki bu kişilere tacir yardımcısı adı verilir- emek ve mesaisine ihtiyaç
duyar. Tacir yardımcıları tacire bağlı olanlar (ticari temsilci, ticari vekil,
pazarlamacı) ve olmayanlar (acente, komisyoncu, simsar) olmak üzere
ikiye ayrılabilir. Tacirin emir, talimat ve denetimi doğrultusunda hareket
eden yardımcılara bağımlı tacir yardımcısı adı verilir. Bağımlı tacir yardımcıları taciri temsil yetkisine sahip olup, bu yardımcılara ilişkin hükümler BK’da yer almaktadır. Taciri temsil konusunda en geniş yetkilere
sahip olan bağımlı tacir yardımcısı ticari temsilci olup, konu BK 547 vd.
maddelerinde düzenlenmiştir.
Anonim şirketler ise tüzel kişi tacir olup, iradelerini organları aracılığı ile dışarı aktarmaktadır. Anonim şirketlerin genel kurul ve yönetim
kurulu olmak üzere iki zorunlu organı vardır. Yönetim kurulu, anonim
şirketin yönetim ve temsil organıdır. Bu organ kural olarak kurul halinde
şirketi yönetir ve temsil eder. Yönetim kurulu belirli sayıda üyeden oluşup, sürekli faaliyet gösteren bir organdır. Şirketi temsil açısından yönetim kurulu üyeleri ticari temsilci ile benzerlik göstermektedir.
Hem ticari temsilcilerin hem de yönetim kurulu üyelerinin kişilikleri, anonim şirketin ticari faaliyetlerini sürdürmesinde, üçüncü kişilerle
H
Hakem denetiminden geçmiştir.
Bu makale tarihinde 18.05.2016 Yayınevimize ulaşmış olup, 31.06.2016 tarihinde
hakem onayından geçmiştir.
**
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi
*
2986
Tüzel Kişiler ve Yönetim Kurulu Üyeleri Ticari Temsilci Olarak Atanabilir mi?
iş ve işlemlerin gerçekleştirilmesinde büyük önem arz etmektedir. Ticari
temsilcinin yetkileri oldukça geniş olup, birlikte temsil ve şube işleri
haricinde yetkinin sınırlandırılması mümkün değildir. Yönetim kurulu
üyeleri ise sahip oldukları temsil yetkisi nedeni ile işletme sahibine benzer konumdadırlar. Yetkileri de ancak ticari temsilcilere benzer şekilde
sınırlandırılabilir.
Bu çalışmada bir yönetim kurulu üyesinin/ticari temsilcinin aynı
zamanda ticari temsilci/yönetim kululu üyesi olarak şirkette faaliyette
bulunup bulunamayacağı hususunun incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu
çerçevede öncelikle ticari temsilci ve yönetim kurulu üyelerinin özellikleri çalışma kapsamı açısından incelenecek; ardından bir şahsın aynı
zamanda söz konusu iki sıfatı kendi şahsında taşımasına fiili bir ihtiyaç
olup olmadığı değerlendirilecek, daha sonra bir şahsın söz konusu sıfatları aynı anda taşımasında hukuki bir engel olup olmadığı tartışılacaktır.
Bu tartışmalar anonim şirketin iş ve işlem yaptığı üçüncü şahısların ticari
temsilci/yönetim kurulu üyesi şahısla girdiği hukuki ilişkilerde yetki
karmaşası yaşanması riski nedeniyle önem arz etmektedir. Ayrıca tüzel
kişilerin ticari temsilci olarak atanmasının mümkün olup olmadığı hususu da değerlendirilecektir. Bu değerlendirmelerde konuya ilişkin mehaz
İsviçre Borçlar Kanunu kapsamındaki doktrinsel tartışmalara ve EBKeTK hükümlerine de yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Tüzel Kişi, Yönetim Kurulu, Ticari Temsilci
ABSTRACT
It’s not possible for a merchant to carry out all commercial business and transactions on his own because of the variety of commercial
transactions and dynamism of the commercial life. So, the merchant needs labour and work of other individuals regarding the transactions of
his commercial enterprise – these individuals are called as deputy merchants. Deputy merchants can be divided into two as affiliated to the
merchant (Commercial representative, commercial agent, marketing
staff) and not affiliated to the merchant (agent, commission merchant,
broker). Dependent deputy merchants are the assistants who act in accordance with the orders, instructions and audit of the merchants. Dependent deputy merchants have the authority of representation and the
relevant provisions are available in Turkish Code of Obligations (TBK).
Commercial representative is a dependent deputy merchant having the
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Yard. Doç. Dr. Hediye Bahar SAYIN
2987
largest area of authority in terms of representing the merchant and this
issue was arranged in accordance with the 547th Article of Code of Obligations.
Incorporated companies are legal entity merchants and they transfer their wills outside through their bodies. Incorporated companies have two compulsory bodies as general assembly and board of directors.
Board of directors is the management and representative body of an
incorporated company. This body manages and represents the company
in a plenum as a rule. Board of directors is a body which constantly
operates and is composed of a specific number of members. Board members have similarities with the commercial representative in terms of
representing the company.
Personalities of both commercial representatives and board members are of high importance for an incorporated company to carry out
its commercial activities as well as transactions with third parties.
Commercial representative have very broad authorities, but it is not
possible to limit this authority except for representation and branch
works. Board members are in a position which is similar to the employer
because of their authority of representation.
In this study, it is aimed to analyze whether or not a board member/commercial representative can also carry out activities under the
title of commercial representative/board member in a company. Within
this framework, characteristics of commercial representatives and board
members will firstly be analyzed within the scope of this study and then
it will be evaluated whether or not there is an actual need for an individual to have both titles at the same time, and finally it will be evaluated
whether or not there is a legal obstacle for an individual to have these
titles at the same time. These discussions are of high importance for an
incorporated company not to have any authority convergence in legal
relationships between the third parties and commercial representatives/board members with whom it carries out transactions. The issue of
whether it is possible appointment as commercial representative of separate legal entities will be assessed Doctrinal discussions which are
within Switzerland Code of Obligations and PTOL, PTTL provisions will
also be referred in these evaluations.
Keywords: Legal Person, Board Of Director, Commercial Representative
***
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
2988
Tüzel Kişiler ve Yönetim Kurulu Üyeleri Ticari Temsilci Olarak Atanabilir mi?
…
Ticari yaşamın hızlanması, gün geçtikçe büyümesi ve karmaşıklaşması ticari işletmelerin yönetiminde tacire yardımcı olacak şahıslara
ihtiyacı artırmıştır. Ticari yaşamın bu hızı nedeni ile yardımcı şahısların
her an tacirden talimat alma imkanı bazen mümkün olamayacağından,
tacir yardımcısı şahsın işletmenin yararına olan kararların alınmasında
geniş hareket serbestisinin olması ihtiyacı gündeme gelmektedir1.
Ticaret hukuku alanında meydana gelen sosyal ve ekonomik gelişmeler ticari işletmelerin bu hukuk dalında ön plana çıkmasına sebep
olmuştur. Ticari işletmelerin verimli şekilde işletilmesi için ilgili konularda uzman sevk ve idarecilere ihtiyaç vardır. Bu uzmanlık ihtiyacı ticari temsilcinin önemini azaltmamakta, aksine üçüncü kişilere karşı kapsamı kural olarak sınırlandırılamayan bir temsil yetkisine olan ihtiyaç
günümüz ticari yaşamında giderek artmaktadır2. Ticaret şirketlerinde de
ticari temsilci atanmasında bir artış söz konusudur. Özellikle anonim
şirketlerde her ne kadar yönetim kurulu şirketin yasal temsilcisi ise de
şirkete sınırları kanunla çizilmiş iradi temsilci atanması sıklıkla gündeme
gelir. Bu durumda yönetim kurulu üyelerinin de ticari temsilci olarak
atanması söz konusu olabilir. Aynı şahsın aynı zamanda ticari temsilci
ve yönetim kurulu üyeliği sıfatına sahip olması bazen tacir tarafından
çeşitli sebeplerle tercih edilmek istenebilir. Bu çalışmada bir şahsın bünyesinde bu iki kurumun varlığının mümkün olup olmadığı İsviçre hukuku da dikkate alınarak incelenmesi ve ayrıca tüzel kişillerin ticari temsilci olup olamayacağı hususunun incelenmesi amaçlanmıştır. Konuya ilişkin eTK döneminde elbetteki tartışmalar mevcuttur. TTK’nın çalışma
konularına ilişkin getirmiş olduğu yeni bir düzenleme olup olmadığı
hususu bu kapsamda değerlendirilecektir.
…
TTK ve BK’nın getirdiği yeni sistemde eTK ve eBK döneminde
tartışmalı olan tüzel kişilerin ve yönetim kurulu üyelerinin ticari temsilci
olarak atanması hususunda bir açıklık yoktur. Getirilen yeni sistemde
yönetim kuruluna tüzel kişi üyenin atanabilmesi eTTK ile karşılaştırıldığında ilgili kurumlara ilişkin en önemli yeniliktir. Mevcut durum karşısında tüzel kişilerin ve yönetim kurulu üyelerinin ticari temsilci olarak
atanıp atanamayacağı konusu farklı görüşler ileri sürülerek yeni TTK ve
BK döneminde de tartışmalı olmayı sürdürecek gibi gözükmektedir.
Makalenin devamına, dergimizin dergimizin
Haziran 2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
1
2
İsmail Kırca, Ticari Mümessillik, Ankara 1996, s. 36.
İlhan Ulusan, “İsviçre Hukuku ile Karşılaştırmalı Olarak Alman Hukukunda Prokurist”, Halil Arslanlı’nın Anısına Armağan, İstanbul 1978, s. 632 vd.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
H
AVRUPA BİRLİĞİ, TOPLULUK MARKALARINA REFORM
GETİREBİLDİ Mİ? *
(COULD THE EUROPEAN UNION INTRODUCE REFORM IN COMMUNITY
TRADEMARKS?)
Dr. Özge AKIN**
ÖZ
Kurucu antlaşmaların malların serbest dolaşımı ilkesini öngörmesi
ve bu ilkenin markanın sahibine verdiği tekel hakkı ile çatışması nedeniyle, AB’de marka hukuku konusunda müdahalede bulunmak gerekli
görülmüştür. Bu doğrultuda, ulusal marka düzenlemelerinin maddî hukuk hükümlerinin uyumlaştırılması için Marka Direktifi kabul edilmiştir.
Ancak, bu düzenlemenin markanın ülkeselliği ilkesini tamamen bertaraf
edememesi, Topluluk Markası Tüzüğü’nün kabulünü zorunlu kılmıştır.
Bir Konsey Tüzüğü’nden kaynaklanan Topluluk Markası, yeknesak bir
sınai mülkiyet türüdür. Bu nedenle, günümüze kadar kabul edilmiş uluslararası sözleşmeleri aşarak üniter etkisiyle dikkat çekmektedir. Böylece,
tek dil kullanılarak, tek merkezden (OHIM) yapılan tek başvuru ile Üye
Devletlerin tümünde geçerli olan tek bir hak elde edilmektedir. Aradan
geçen 22 yıl sonra, AB’nin iki bileşenli marka mevzuatında reform niteliğinde değişiklikler yapılması gerekmiş, bu nedenle Aralık 2015’te Tadil Tüzüğü ve Tadil Direktifi kabul edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, Topluluk Markası, Tadil Tüzüğü, Marka Direktifi, üniter hak, serbest dolaşım
ABSTRACT
In the EU, it was deemed necessary to intervene with respect to
trademark law, owing to the principle of free movement of goods stipuH
Hakem denetiminden geçmiştir.
Bu makale 13.05.2016 tarihinde Yayınevimize ulaşmış olup,28.065.2016 tarihinde
hakem onayından geçmiştir.
**
Öğr. Gör. Dr., Atılım Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Mütercim-Tercümanlık
Bölümü Öğretim Görevlisi, [email protected]
*
2990
Avrupa Birliği, Topluluk Markalarına Reform Getirebildi mi?
lated in the founding treaties and the conflict of this principle with the
monopoly right granted to the proprietor of the trademark. Therefore, the
Trademark Directive was adopted for the harmonization of the substantive law provisions of the national trademark legislation. However, the
failure of the Directive to succeed to totally eliminate the principle of
territoriality necessitated the adoption of the Community Trademark
Regulation. The Community Trademark, which is based on a Council
Regulation, is a uniform type of industrial property right. Thus, it attracts
attention with its unitary effect by going beyond the international agreements adopted up-to-date. Accordingly, a single right effective in all of
the Member States can be obtained through a single application to a
single Office (OHIM), using a single language. After 22 years, reformatory amendments were essential for the EU’s two-component trademark
legislation, thus the Amending Regulation and the Amending Directive
were adopted in December 2015.
Keywords: European Union, Community Trademark, Amending
Regulation, Trademark Directive, unitary right, free movement
***
…
Marka hukuku, bir iç hukuk dalı gibi gözükse de, ülkesellik ilkesinin yol açtığı farklı koruma kapsamlarının ve usulî işlemlerin uyumlaştırılması için akdedilen uluslararası düzenlemeler sonucunda bir uluslararası hukuk dalı haline de dönüşmüştür. Bunun yanında, düzenlemelerin
hiçbiri, taraf devletlerde yeknesak şekilde korunan tek bir marka hakkının doğumunu öngörmemektedir. Böylece, bir ülkede tescilli marka ile
aynı veya benzer markası olan kişi, paralel ithalatı durdurarak bulunduğu
ülkede markadan yararlanılmasını yasaklayabilecektir. Oysaki AB’de
kurucu antlaşmalarda öngörülen temel hedef, iç pazarın gerçekleştirilmesi ve üretim faktörlerinin bu iç pazarda hiçbir engelle karşılaşmaksızın serbestçe dolaşabilmesidir. Dolayısıyla, sahibine inhisarî haklar tanıyarak iç pazarı bölmeyi sağlayan marka hakkı, kural olarak malların
serbest dolaşımı ilkesi ve iç pazarın gerçekleştirilmesi hedefi ile uyuşmamaktadır. Bir başka deyişle, ülkesellik ilkesi ile malların serbest dolaşımı arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekmektedir.
Üye Devletlerinin ve kendisinin örgüt olarak taraf olduğu uluslararası düzenlemelere karşın, Avrupa Topluluğu ülkesellik ilkesini AB hukukundaki malların serbest dolaşımı ilkesi ile uyumlu hale getirebilmek
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Dr. Özge AKIN
2991
için birtakım müdahalelerde bulunmuştur. Bunlardan ilki, Marka Direktifi’dir. Ancak, Marka Direktifi’ne rağmen ülkesellik ilkesi devam ettiği
için, söz konusu müdahale Üye Devletlerde yeknesak bir hukukun ve
marka hakkının yaratılmasını sağlayamamıştır. Üye Devletlerin tümünde
korumadan yararlanan bir Topluluk Markası’nın yaratılması amacı, Topluluk Markası Tüzüğü ile gerçekleştirilmiştir. Bu müdahale, kurucu antlaşmalara uygun olarak iç pazarın gerçekleştirilmesi ve malların serbest
dolaşımı hedeflerine hizmet etmiştir. Kendi hukukunu yaratan hak itibariyle dünyada eşine rastlanmayan Topluluk Markası, AB’nin tümünde
geçerli olan, maddî hukuk ve usul hukuku bakımından ulusal hukuk hükümlerinden ziyade AB düzenlemelerine tabi olan ve Üye Devletlerin
markaları ile bir arada bulunan bir sınaî mülkiyet hakkıdır.
Topluluk Markası Tüzüğü’nün yürürlüğe girmesinden tam 22 yıl
sonra yeni kabul edilen Tadil Tüzüğü, ücretler konusundaki eleştirilere
cevap niteliğinde olacak şekilde tek sınıf için başvuru yapan küçük ve
orta büyüklükte işletmeler için daha avantajlı hükümler getirerek, sınıf
başlıkları ile ilgili kafa karışıklıklarını gidererek, işaretin çizimle ifade
edilmesi şartını ortadan kaldırıp geleneksel olmayan markaların yolunu
açarak ve bazı ülkelerde mevcut olan sertifikasyon markasını AB Markası’nın yeni bir türü olarak öngörerek ve terminolojiyi Lizbon Antlaşması ile tutarlı hale getirerek kuşkusuz esaslı değişiklikler yapmıştır.
Terminoloji haricinde, bu değişikliklerin 1994’te yürürlüğe giren tüzüğe
daha önce getirilen değişikliklere kıyasla reform niteliğinde olduğu söylenebilir. Ancak, bu hükümlerin faydaları ve sakıncaları, EUIPO’nun
Tadil Tüzüğü ile uyumlu olarak kabul edeceği yeni Komisyon tüzüğünden ve Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın kararlarından sonra anlaşılacaktır.
Makalenin devamına, dergimizin dergimizin
Haziran 2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
H
ARABULUCULUK EĞİTİMİNE İLİŞKİN
TÜRK VE MUKAYESELİ HUKUK DÜZENLEMELERİ*
(TURKISH AND COMPARATIVE LAW REGULATIONS ON THE
MEDIATORSHIP TRAINING)
Öğr. Gör./Assoc. Member Ferhat YILDIRIM**
ÖZ
Arabuluculuk, 2012 yılında 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu ile hayatımıza girmiş, kısa sürede geniş kitlelere
yayılarak, uygulamada da kendisini göstermeye başlamıştır. Her ne kadar arabuluculuğun amaçlarından biri yargı üzerindeki yükü azaltmak
olsa da, bunun dışında en önemli misyonu farkındalık yaratmak, taraflara üzerlerine sorumluluk alarak çözümlerini kendilerinin bulmalarını
sağlamak ve tüm bunların yanında barışçıl bir ortamı tesis etmektir.
Bu denli önemli bir kurum için yetişecek arabuluculara yönelik verilen eğitimin, hedeflenen amaca hizmet edecek kalitede olması kaçınılmazdır. İş bu çalışma ile Türkiye’de gerçekleştirilen arabuluculuk sertifika eğitimlerine mukayeseli hukuk –özellikle Avusturya Hukuku- açısından bakılacak, eleştiri ve öneriler sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Arabuluculuk eğitimi, sertifika, 6325 sayılı
kanun, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu
ABSTRACT
Mediation has entered our lives in 2012 with the Law of Mediation
in Legal Disputes numbered 6325, and has gained wide publicity in
short time and has also started to manifest itself in practice. Although
H
Hakem denetiminden geçmiştir.
Bu makale tarihinde 11.05.2016 Yayınevimize ulaşmış olup, 23.05.2016 tarihinde
hakem onayından geçmiştir.
**
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Özyeğin Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Öğretim Görevlisi, Viyana Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Doktora Öğrencisi, [email protected]
*
2994
Arabuluculuk Eğitimine İlişkin Türk ve Mukayeseli Hukuk Düzenlemeleri
one of the purposes of mediation is to lower the burden on the litigation,
the most important mission thereof apart from this is to raise awareness,
and procure that the parties assume responsibility and find their own
solutions by themselves, and moreover to establish an amicable setting.
It is essential that the training to be given to mediators who will be
trained to work for such an important institution is of a quality that will
serve the aimed purpose. With this study, the mediatorship certificate
trainings held in Turkey will be evaluated according to comparative law
–especially Austrian Law, and critics and proposals will be presented.
Keywords: Mediatorship training, certificate, Law of Mediation in
Legal Disputes numbered 6325
***
…
Çalışma genelinde ele aldığımız ve vurguladığımız üzere, arabuluculuk sisteminin iyi işleyebilmesi için donanımlı arabulucuların faaliyet
göstermesi gerekmektedir. Belirli kalitede ve donanımda arabulucuların
yetişmesi de kuşkusuz iyi, kaliteli bir eğitimden geçecektir. Yasanın
getirdiği düzenlemeler ile bu sağlanmaya çalışılsa da, mevcut eksikliklerin varlığı gözden kaçmamaktadır. Çalışmada Türkiye’deki arabuluculuk
kurumları, kurumların işleyişleri, yükümlülükleri, müfredatları ile birlikte, mukayeseli hukuktaki sistem ele alınmış, karşılaştırılmıştır. Bu kıyaslama, bizlere mevcut sistemin aksayan yönelerinin neler olduğunu daha
iyi farkedebilme, eleştirebilme ve bu eksikliklere karşın öneride bulunma imkanı da sağlamaktadır. Çalışma genelinde kaleme alınan açıklamalar neticesinde varılan öneri, eleştiri ve tespitlerden birkaçı şöyledir;
• Öncelikle iyi bir arabuluculuk sisteminin varlığı için iyi arabuluculara ihtiyaç bulunmakta, bunun için de iyi işleyen bir eğitim sisteminin
varlığı aranmaktadır. İyi bir arabulucu alacağı eğitimin yanında deneyimleri ile de bu özelliğini perçinleyeceğinden, bu noktada eğitim kadar
kişisel beceri ve yetenekler de önem arz etmektedir.
• Arabuluculuk eğitimine dair yapılabilecek en yoğun eleştiri, eğitim süresinin yetersizliğidir. HUAK, HUAKY’da da ele alındığı üzere,
arabuluculuk eğitimi hali hazırda 48 saat olup, bunun 36 saati teorik, 12
saati ise uygulamaya yöneliktir. Mukayeseli sistemlerde ise, eğitim sürelerinin çok daha uzun olduğu, neredeyse yüksek lisans eğitimi seviyesinde verildiği görülmektedir. Bu bağlamda eğitim süresinin uzatılması,
hatta uygulamaya yönelik saatlerin de teorik süreye yakın bir süre şekLHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Öğr. Gör. Ferhat YILDIRIM
2995
linde uzatılması gerekmektedir. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, iyi bir
arabulucu olmak teorik bilginin alınmasının yanında, pratik yaparak kazanılacak deneyimle mümkün olabilecektir.
• Eğitime yönelik bir diğer dikkat çeken husus, eğitim verecek kuruluşların sayısının gün geçtikçe artması. Bu olumlu bir durum olarak
değerlendirilebilir. Nitekim Türkiye’nin her bölgesine bu eğitimin yaygınlaşması, eğitim izni olan kurumların sayısının artması ile mümkün
olabilmektedir. Ancak burada eğitim kurumlarının ücret konusundaki
politikalarının belirlenmesinde (belirli bir fiyat aralığı gibi) ve bir standartizasyona gidilmesi eğitim kalitesi anlamında yarar getireceği tartışmasızdır.
• Yurt dışında özellikle Almanya’da olduğu gibi eğitmenlerin de
ister akademisyen ister avukat ister başka bir meslekten olsun, arabulucu
olması verilen eğitimin kalitesini arttırabilecek bir diğer unsudur. Özellikle uygulamadan gelen arabulucuların pratik/uygulamalı dersleri üstlenmeleri, edindikleri deneyimleri aktarmaları, arabulucu adayları için
oldukça yararlı olacaktır.
• Önem taşıyan ve uygulama da sıkça rastlanılan arabuluculuk eğitimi sonrasında alınan belgenin geçerlilik süresi hakkında sorunun çözülmesi, yasadaki boşluğun, getirilecek bir hüküm ile doldurulması gerektiği kanısındayız.
• Bir diğer önem arz eden husus ise, arabuluculuk eğitiminin hukuk fakültelerinde zorunlu bir ders olması ve müfredatlarına dahil edilmesi kanımızca isabetli olacaktır1. Fakülte öğrencisi, henüz mezun olmadan uyuşmazlık çözümü, toplantı teknikleri, analiz kabiliyeti gibi
donanımlarla mezun olabilecek, meslek hayatında bu edinimleri kullanabilecektir.
Makalenin devamına, dergimizin dergimizin
Haziran 2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
1
“Arabuluculuk Hukuku” dersi 2014/2015 Eğitim-Öğretim döneminden bu yana Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesinde ve İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinde seçimlik ders olarak okutulmaktadır.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
UZMAN GÖRÜŞLERİ
EXPERT OPINIONS
* Bir Eşin, Diğer Eşin Onayı Olmadan “Aile Konutunu Başkasına Devredemeyeceği”ne ya da
“Aile Konutu Üzerinde İpotek Kuramayacağı”na Dair TMK. m.194/I’deki Kısıtlama (Yasak),
Cebri İcra Yolu ile (İİK. m.148 vd.) Yapılan İhaleleri (İİK.m.134) de Kapsar mı? (TMK m.194/I)
Would a Restriction (A Prohibition) under the Turkish Civil Code Art. 194/1 on “The Assignment
of a Homestead, or the Establishment of a Lien on a Homestead Without a Spousal Approval”,
be Also Applicable (TCiv.C Art. 194/1) to Foreclosed Property (Execution and Bankruptcy Code
Art. 148, and the Following) Auctions (Execution and Bankruptcy Code Art. 134)?
Av./Atty. Talih UYAR
* Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Bağlı Oda ve Borsaları Şirketler Topluluğu Hükümlerine
Tabi midir?
Are Conglomerate Clauses Enforceable upon the Union of Chambers & Commodity Exchanges
of Turkey and Its Affiliated Trade Chambers and Commodity Exchanges?
Soner ALTAŞ
(Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi/
Ministry of Science, Industry and Technology Chief Inspector)
* Şirketlerde Tür Değiştirme
Changing the Type of Company
Yavuz AKBULAK
(SPK Başuzmanı/Chief Expert of Capital Markets Board of Turkey)
BİR EŞİN, DİĞER EŞİN ONAYI OLMADAN “AİLE KONUTUNU
BAŞKASINA DEVREDEMEYECEĞİ”NE YA DA “AİLE
KONUTU ÜZERİNDE İPOTEK KURAMAYACAĞI”NA DAİR
TMK. m.194/I’DEKİ KISITLAMA (YASAK), CEBRİ İCRA YOLU
İLE (İİK. m.148 vd.) YAPILAN İHALELERİ (İİK.m.134) DE
KAPSAR MI? (TMK m.194/I)
(WOULD A RESTRICTION (A PROHIBITION) UNDER THE TURKISH CIVIL CODE
Art. 194/1 ON “THE ASSIGNMENT OF A HOMESTEAD, OR THE ESTABLISHMENT
OF A LIEN ON A HOMESTEAD WITHOUT A SPOUSAL APPROVAL”, BE ALSO
APPLICABLE (TCiv.C Art. 194/1) TO FORECLOSED PROPERTY (EXECUTION
AND BANKRUPTCY CODE Art. 148, AND THE FOLLOWING) AUCTIONS
(EXECUTION AND BANKRUPTCY CODE Art. 134)?)
Av./Atty. Talih UYAR*
Bilindiği gibi; 743 sayılı -önceki- Türk Kanunu Medenisinde yer
almayan aile konutu kavramı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile yaşantımıza girmiş bulunmaktadır.
“Aile konutu”na ilişkin TMK. m.194 hükmü emredici bir kuraldır.1
…
Dosyanın incelenmesinde;
a) 17.03.2016 tarihli “Adli Tıp ve Belge İnceleme Uzmanı” tarafından düzenlenmiş BİLİRKİŞİ RAPORU’nda; “13.05.2008 ve
06.01.2010 tarihli D… A.Ş. İzmir Şube Müdürlüğüne hitaben düzenlenmiş ‘Muvafakatname’ başlıklı belge altındaki imzaların davacı S. A.’nun
eli ürünü olmadığı”nın belirtilmiş olduğu görülmüştür.
b) Bu dosyada bahsedilen dava konusu “aile konutu”nun … 2. İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyasından 24.02.2014 tarihinde
yapılan ihalenin feshi hakkında, davacılar S. A. ve N. A. tarafından
*
İzmir Barosu Avukatlarından.(Dokuz Eylül Ünv. Huk. Fak. E. Ögr. Görv.)
Bu yazı, bir dosyaya “hukuki mütalâa” olarak sunulmuştur.
1
GENÇCAN,Ö.U. Aile Konutu; Kavramı, Şerhi ve Üzerindeki Haklar (İstanbul Barosu Dergisi Aile Hukuku Özel Sayısı, s.19) “Mart/2007”- GENÇCAN,Ö.U. Türk Medeni Kanunu Yorumu, Cilt:2, 2015, s.1122 vd.
3000
Bir Eşin, Diğer Eşin Onayı Olmadan “Aile Konutunu Başkasına
Devredemeyeceği”ne ya da “Aile Konutu Üzerinde İpotek Kuramayacağı”na
Dair TMK. m.194/I’deki Kısıtlama(Yasak), Cebri İcra Yolu ile (İİK. m.148 vd.)
Yapılan İhaleleri (İİK.m.134) de Kapsar mı? (TMK m.194/I)
03.03.2014 tarihinde açılan ‘ihalenin feshi’ davasının, fesih sebeplerini
yerinde görmeyen … 2. İcra Hukuk Mahkemesince 10.04.2014 tarihinde
E:.., K:.. sayılı kararla ret edildiği, bu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 16.10.2014 tarih ve E:…, K:… sayılı kararla yerinde görülerek
onandığı ve daha sonra da davacıların “karar düzeltme” taleplerinin,
aynı Dairece 21.04.2015 tarih ve E: …, K: … sayılı kararla ret edilerek
“ihalenin feshi” konusunda verilmiş kararın kesinleştiği görülmüştür.
Yukarıda ayrıntılı olarak araz ve izah ettiğimiz gibi; “kamu düzeni” ile ilgili ve “emredici” bir hüküm olan TMK. m.194/I uyarınca “eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira
sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu
üzerindeki hakları sınırlayamaz” ise de, bu hüküm ancak ve ancak cebri
icra satışları dışında uygulanabileceğinden2; mütalâa (ve dava) konusu
uyuşmazlıkta ise … ili, … ilçesi, … mahallesi, … sokak, … blok, …
nolu bağımsız bölümde bulunan ve tapuda … ili, … ilçesi, … mahallesi
… ada,. parsel, … cilt no ve … sayfa’da kayıtlı bulunan “aile konutu”
niteliğindeki taşınmaz davalı-borçlu N. A.’nun diğer davalı-alacaklı …
A.Ş.’ye olan ipotekli borcundan dolayı … 10.İcra Müdürlüğünün …
sayılı icra dosyasından yapılan takip sonucunda yazılan talimat üzerine
… 1.İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyasından 24.02.2014 tarihinde yapılan ihale ile fer’i müdahil G. Y. PAZ. SAN. ve TİC LTD.
ŞTİ.’ne satılmış olduğundan, yukarıda fotokopilerini sunduğumuz içtihatlar doğrultusunda –TMK. m.194/I’deki kısıtlamanın cebri icra yolu
ile yapılan satışları kapsamaması nedeniyle- mahkemece “açılmış olan
davanın konusu kalmadığından, karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerekecektir.
Yazının devamına, dergimizin dergimizin
Haziran 2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
2
Bknz: Yuk. Dipn. 15 civarı
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ İLE BAĞLI ODA
VE BORSALARI ŞİRKETLER TOPLULUĞU HÜKÜMLERİNE
TABİ MİDİR?∗
(ARE CONGLOMERATE CLAUSES ENFORCEABLE UPON THE UNION OF
CHAMBERS & COMMODITY EXCHANGES OF TURKEY AND ITS AFFILIATED
TRADE CHAMBERS AND COMMODITY EXCHANGES?)
Soner ALTAŞ
(Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi/
Ministry of Science, Industry and Technology Chief Inspector)
…
Şirketler topluluğuna dair kurallar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Kanunda şirketler topluluğunun genel kural olarak ticaret şirketleri arasında kurulabileceği öngörülmüş olmakla birlikte,
bu konuda bir istisnaya da yer verilmiş ve şirketler topluluğunun tepesinde bir teşebbüsün yer alması halinde de topluluğa ilişkin kuralların
uygulanacağı belirtilmiştir. Bu açıdan bakıldığında, ticaret odaları ve borsaları ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin şirketleri ile birlikte şirketler topluluğu oluşturup oluşturmadığı, uygulamada üzerinde durulmayan bir konudur. İşte bu çalışmada, TTK’nın şirketler topluluğuna ilişkin
hükümlerinin ticaret odaları ve borsaları ile Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği’nin iştirak ettikleri şirketleri uygulanıp uygulanamayacağı ele
alınmaktadır.
Yazının devamına, dergimizin dergimizin
Haziran 2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
∗
Bu çalışmada belirtilen görüşler yazarına ait olup, çalıştığı Kurumunu bağlamaz.
ŞİRKETLERDE TÜR DEĞİŞTİRME∗
(CHANGING THE TYPE OF COMPANY)
Yavuz AKBULAK
(SPK Başuzmanı/Chief Expert of Capital Markets Board of Turkey)
…
İşletmelerin ekonomik, örgütsel ve sermaye yapısına bağlı olarak
tür değiştirmeleri hep gündemde olmuştur. İlk kuruluşta kolaylıklar nedeniyle basit şirket türleri yeğlenirken, ilerleyen zamanlarda daha komplike olan, ancak güven veren ve karşılaştırıldığı zaman daha avantajlı
şirket türleri tercih edilmektedir. Bu tercih mevcut hukuki türden başka
bir hukuki türe dönüşmeyi gerektirmektedir.
Bir ticari organizasyonun başka bir ticari organizasyona dönüşmesi
tür değişikliği olarak tanımlanmaktadır. Ticaret şirketleri sermaye şirketlerine dönüştürülürken sermaye şirketlerinin de birbirine dönüşmesi söz
konusu olmaktadır. Şirketlerin tür değiştirmesi kanunda gösterilen bir
hukuki yapıdan başka bir hukuki yapıya dönüştürülmesi şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Yazının devamına, dergimizin dergimizin
Haziran 2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
∗
Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın
çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Yazıdaki tüm
hatalar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir. İşbu yazı, 21.03.2016 tarihi itibariyle geçerli mevzuat hükümleri dikkate alınarak hazırlanmıştır.
HUKUK HABERLERİ
LEGAL NEWS
* Tüketici Ürünlerinin Güvenlik Risklerinin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ Değiştirildi
* Bazı Tüketici Ürünlerinde Uygunluk Denetimi Tebliği Yayınlandı
* Karayolu Taşıma Yönetmeliği Değiştirildi
* Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesine Ek
Denetleyici Makamlar ve Sınıraşan Veri Akışına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Yayınlandı
* Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu Yayınlandı
* Velayet Sorumluluğu ve Çocukların Korunması Hakkında Tedbirler Yönünden Yetki, Uygulanacak
Hukuk, Tanıma, Tenfiz ve İşbirliğine Dair Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Yayınlandı
* Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Sözleşmeye Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Yayınlandı
* Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesine Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Yayınlandı
* Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesine İkinci Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Yayınlandı
* Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesine Ek Üçüncü Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Yayınlandı
* Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesine Ek Dördüncü Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Yayınlandı
* Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında
Yönetmelik Değiştirildi
* Orman Kanununun 17/3 ve 18 İnci Maddelerinin Uygulama Yönetmeliği Değiştirildi
* Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Yayınlandı
* Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği Arasında İzinsiz İkamet Eden Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin
Anlaşma ile Oluşturulan Ortak Geri Kabul Komitesinin 2/2016 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Yayınlandı
* İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu Değiştirildi
* Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belçika Fransız Toplumu Hükümeti, Valonya Hükümeti ve BrükselBaşkent Bölgesi Fransız Toplumu Komisyonu Heyeti Arasında Kültür, Eğitim ve Bilimsel Araştırma
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Yayınlandı
* Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi Arasında Türkiyede Bir
Ülke Ofisi Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Yayınlandı
* Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her Türlü İstihkakın Bankalar Aracılığıyla Ödenmesine Dair
Yönetmelik Değiştirildi
* Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği Değiştirildi
* Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatı Yürürlükten Kaldırıldı
* Sosyal Güvenlik Kurumu Asgari İşçilik Tespit Komisyonunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında
Yönetmelik Değiştirildi
* Sigorta ve Reasürans Şirketleri ile Emeklilik Şirketlerinin Finansal Raporlamaları Hakkında Yönetmelik
Değiştirildi
* Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği Değiştirildi
Hukuk haberlerinin tamamına
Haziran 2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
YARGITAY
HUKUK KARARLARI
COURT OF CASSATION CIVIL CHAMBER
DECISIONS
* Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları
Court of Cassation Assembly of Civil Chambers Decisions
* Yargıtay Hukuk Daire Kararları
Court of Cassation Civil Chambers Decisions
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARLARI
COURT OF CASSATION ASSEMBLY OF CIVIL CHAMBERS DECISIONS
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
2014/611
Karar No. 2016/492
Tarihi:
06.04.2016
İlgili Kanun/Madde
2709 s. AY/36
6098 s. TBK/77
• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME
• HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI
• DÜRÜSTLÜK KURALINA AYKIRILIK
ÖZETİ: Kötüniyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan
yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan
avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır
ve hukuk düzeni tarafından korunamaz. İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının
ayrı ayrı takip başlatması yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymamaktadır.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
2015/532
Karar No. 2016/135
Tarihi:
10.02.2016
İlgili Kanun/Madde
4721 s. TMK/6, 19, 26
5510 s. SSGSSK/56
• YETİM AYLIĞI
ÖZETİ: Davalı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına
ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli,
ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri
ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı,
adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı,
seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle
resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan
adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı
belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler
yönünden kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, görev yapan anılan mahalle/köy
muhtar ve azalarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar
ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca
göre hüküm kurulmalıdır gerekçesiyle bozulmuştur.
Yargıtay Hukuk Kararları
3008
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
2015/58
Karar No. 2016/134
Tarihi:
10.02.2016
İlgili Kanun/Madde
4721 s. TMK/6, 19, 20
5510 s. SSGSSK/56
• BOŞANMA DAVASI SONUCU BAĞLANAN ÖLÜM
AYLIĞININ TAHSİLİ İSTEMİ
• BOŞANILAN EŞLE EYLEMLİ OLARAK BİRLİKTE
YAŞAMA OLGUSU
• GELİR VE AYLIK BAĞLANMAYACAK HALLER
ÖZETİ: Hak sahibi ile boşandığı eşinin fiili beraberliğinin ortaya konulmasına ilişkin olarak yargılamada ortaya çıkan çelişki ve
belirsizliğin giderilmesi için, davacı ve eski eşinin boşandıkları
tarihten sonra ve düzenlenen Kurum Rapor’u öncesi dönem
yönünden adreslerle ilgili gerekli kolluk araştırması yapılmalı,
anılan yerlerde görev yapmış/yapmakta olan, mahalle/köy
muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarının
tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davalı ve
boşandığı eşinin talep konusu dönemde verdikleri medula
sisteminde kayıtlarda görülen adresleri ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, Nüfus Müdürlüğünden adres hareketleri
tarihleriyle birlikte sorulmalı, kontrol memuru raporunun
aksinin ispat edilip edilmediği hususu araştırılmalı, böylelikle
boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
2015/5-3627
Karar No. 2016/21
Tarihi:
20.01.2016
İlgili Kanun/Madde
2709 s. AY/46
2942 s. KamulaştırmaK/2, 3
4721 s. TMK/999
• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ
BEDELİNİN TAHSİLİ
• TAŞINMAZIN KISMEN İŞGALİ
• HUSUMET
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3009
ÖZETİ: Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili
istemine ilişkindir. Davalı Belediyenin Kamulaştırma Kanunu'na uygun hareket etmeden, taşınmazı kısmen işgal ederek
hukuka aykırı, kanunsuz bir harekette bulunduğu açıktır.
Davacılara ait olan taşınmaza dava tarihi itibariyle kamulaştırmasız el atma eylemi davalı Belediye tarafından gerçekleştirildiğine göre, taşınmazın cephe aldığı yol ana arter iken yargılama sırasında ana arter olmaktan çıkartılmış olsa bile bu
durum davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz; aksi halde yargılama sırasında taşınmazın cephesinin bulunduğu yolun ana arter olup olmadığı hakkında alınacak kararlar ile
husumet yine değişecek, bu durum keyfilik ve istikrarsızlık
yaratacaktır. Bu bakımdan davalı Belediyeye husumet yöneltilebileceğine ilişkin, Yerel Mahkemenin belirlemesi yerindedir.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
2014/13-104
Karar No. 2016/15
Tarihi:
20.01.2016
İlgili Kanun/Madde
6100 s. HMK/17
• SATIN ALMA SÖZLEŞMESİ
• CEZA TAYİNİ
• SAĞLIK HİZMETLERİ SÖZLEŞMESİNDEN
DOĞACAK UYUŞMAZLIKLAR
• YETKİSİZLİK KARARI
ÖZETİ: Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki 15.01.2009 tarihli
sağlık hizmetleri sözleşmesinin 8. maddesinde sözleşmeden
doğan uyuşmazlıklarda Ankara mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 17. maddesinde tacirler veya kamu tüzel kişilerinin
aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında
sözleşme ile mahkemeleri yetkili kılabilecekleri aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirtilen mahkemede
açılacağı, aynı Kanun'un 448. maddesi gereğince kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı belirtildiğinden Yerel Mahkemece bir tarafın kamu tüzel kişisi diğer tarafın tacir olduğu, sözleşme ile
yetkili mahkeme olarak Ankara mahkemelerini yetkili kıldıkları, genel yetkili mahkemeyi kararlaştırmadıkları gerekçesiyle
mahkemenin yetkisizliğine dair verilen kararda isabetsizlik
bulunmamaktadır.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3010
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
2014/12-187
Karar No. 2016/14
Tarihi:
20.01.2016
Yargıtay Hukuk Kararları
İlgili Kanun/Madde
7201 s. TebligatK/10, 35
• USULSÜZ TEBLİGAT
• ŞİRKETİN ADRESİNİ DEĞİŞTİRMESİ HALİNDE
ADRES DEĞİŞİKLİĞİNİ TİCARET SİCİL
MEMURLUĞUNA BİLDİRMESİ GEREĞİ
ÖZETİ: Alacaklı tarafından şikayet eden borçlu aleyhine takip başlatıldığı, takip talebindeki adrese gönderilen tebligatın bila tebliğ
dönmesi üzerine borçlu taraf şirket olduğundan Ticaret Sicil
Memurluğuna müzekkere yazılarak şirketin son sicil adresinin
bildirilmesinin istendiği, Ticaret Sicil Memurluğunun bildirdiği adresin bila tebliğ dönen adres olduğunun anlaşılması
üzerine aynı adrese tebligat yapıldığı, şirketin adresini değiştirmesi halinde adres değişikliğini Ticaret Sicil Memurluğuna
bildirmesi gerektiği, böyle bir değişiklik bildirimi de olmadığından ticaret sicilinde kayıtlı adrese yapılan tebligatın usul ve
yasaya uygun olduğu anlaşılmakla şikayetin reddine karar
verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
2014/4-110
Karar No. 2015/2600
Tarihi:
11.11.2015
İlgili Kanun/Madde
2709 s. AY/129, 137
657 s. DevletMemurlarıK/13
• KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI NEDENİ İLE MANEVİ
TAZMİNAT
• KAMU GÖREVLİLERİNİN YETKİLERİNİ
KULLANIRKEN MEYDANA GELEN ZARARLARA
DAİR DAVALAR
ÖZETİ: Dava, psikolojik baskı ve bezdiri uygulandığı gerekçesi ile
kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın
ödetilmesi istemine ilişkindir. Davacı, kendisine karşı psikolojik baskı ve bezdiri uygulandığı gerekçesi ile manevi tazminat
isteminde bulunduğundan davacının istemini dayandırdığı bu
maddi olgulardan, davalı dekanın göreviyle ilgili bir eylemine
değil, salt kişisel kusuruna dayanıldığı anlaşılmaktadır. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken
meydana gelen zararlara dair davaların idare aleyhine dava
açılabilmesinin, eylemin hizmet kusurundan kaynaklanmış
olması koşuluna bağlı bulunması karşısında; dava dilekçesinde sıralanan maddi olgularda davalının salt kişisel kusuruna
dayanılması sebebiyle davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
2014/224
Karar No. 2015/2354
Tarihi:
23.10.2015
3011
İlgili Kanun/Madde
6098 s. TBK/350
• REŞİT OLAN BİR KİMSENİN AYRI MESKENDE
OTURMA HAKKI
• KONUT İHTİYACI NEDENİYLE KİRALANANIN
TAHLİYESİ
ÖZETİ: Dava, konut ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak
ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere
göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire
bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı
bozulmalıdır.
Kararların tamamuna dergimizin Haziran 2016 tarihli
162. sayısından ulaşabilirsiniz
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
YARGITAY HUKUK DAİRE KARARLARI
COURT OF CASSATION CIVIL CHAMBERS DECISIONS
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/11626
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/15280
1136 s. AvK/164
Tarihi:
30.12.2015
• İPTAL VE TESCİLE KONU TAŞINMAZLARIN
KEŞFEN BELİRLENEN DEĞERLERİ ÜZERİNDEN
TAMAMLAMA HARCI ALINMAMIŞ OLMASI
• DAVA DİLEKÇESİNDE GÖSTERİLEN DEĞER
ÜZERİNDEN VEKALET ÜCRETİNİN HÜKÜM ALTINA
ALINMASI GEREĞİ
• TAPU İPTAL VE TESCİL TALEBİ
• TENKİS TALEBİ
ÖZETİ: Dava, tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkin olup,
mahkemece, iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
İptal ve tescile konu taşınmazların keşfen belirlenen değerleri
üzerinden tamamlama harcı alınmamış olması sebebi ile dava
dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davacı taraf yararına
vekalet ücretinin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı
değerlendirme ile keşfen belirlenen değer üzerinden fazla vekalet ücretine karar verilmiş olması doğru değildir.Ancak;
anılan bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden,
hükmün sekizinci maddesinde yeralan Davacılar kendilerini
vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 5.526,26 TL'nin
davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine; Davacılar kendilerini
vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 1.200,00- TL'nin
vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine
ibaresinin eklenmesine, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca
hükmün bu şekliyle düzeltilerek onanması gerekmiştir.
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2014/12994
Karar No. 2015/15266
Tarihi:
29.12.2015
3013
İlgili Kanun/Madde
4721 s. TMK/718
7201 s. TebligatK/21
• ÇAPLI TAŞINMAZA DİREK DİKMEK VE ELEKTRİK
NAKİL HATTI GEÇİRMEK
• ELATMANIN ÖNLENMESİ VE YIKIM DAVASI
ÖZETİ: Dava, çaplı taşınmaza direk dikmek ve elektrik nakil hattı geçirmek suretiyle yapılan elatmanın önlenmesi ve yıkım istemlerine ilişkindir. Davacı taşınmazlarına direk dikilip, enerji
nakil hattı geçirildiği sabittir. Bilirkişi raporunda hattın........
tarafından geçirildiği bildirilmiş, davalının da temyizinde bu
hususu dile getirmiştir. Ancak mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamıştır. Hâl böyle olunca, davacı taşınmazlarındaki elektrik direklerinin kim tarafından dikildiği, enerji nakil
hattının kim tarafından geçirildiğinin saptanması; gerçekten
direkler ve havai hat şirkete aitse, davalı İsmail'in şirket müdürü olduğu, kişisel olarak sorumlu olamayacağının gözetilmesi, yıkım konusunda da bu belirleme doğrultusunda bir
karar verilmesi gerekir.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/17220
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/14654
4721 s. TMK/1027
Tarihi:
15.12.2015
6100 s. HMK/382
• TAPU KAYDINA YANLIŞ YAZILAN KİMLİK
BİLGİLERİNİN DÜZELTİLMESİ İSTEĞİ
• ÖNCELİKLE TAPU MÜDÜRLÜĞÜNE BAŞVURMA
ZORUNLULUĞU
ÖZETİ: Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Yeni Tapu Sicili Tüzüğünün Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihinden sonra, davacının, mahkemeye müracaat etmeden, öncelikle ilgili tapu müdürlüğüne yukarıda açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması, eğer bu talebinde istediği sonucu
alamazsa daha sonra mahkemeye başvurması gerekir. Hâl
böyle olunca, Tapu Sicili Tüzüğü gereğince öncelikle tapu
müdürlüğüne başvurma zorunluluğu getiren yasal prosedür
izlenmeden doğrudan dava açıldığından, davanın usulden
reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3014
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/12460
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2831
4721 s. TMK/4, 166, 174
Tarihi:
17.02.2016
• BOŞANMA DAVASI
• MANEVİ TAZMİNATIN AMACI
• BOŞANMA DAVASINDA MANEVİ TAZMİNATIN
BELİRLENMESİ
• KUSUR DERECESİ
ÖZETİ: Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan
olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden
fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması
gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan
kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa
kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davacı erkek yararına takdir edilen
manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp
fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde
yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda
tazminat takdiri gerekir.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/12193
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2789
4721 s. TMK/174
Tarihi:
17.02.2016
4787 s. AileMahK/5
• BOŞANMA DAVASINDA MADDİ VE MANEVİ
TAZMİNAT İSTEMİ
• ERKEĞİN DAVACI KADINA ORANLA DAHA FAZLA
KUSURLU OLMASI
• VELAYET HAKKINDA İDRAK ÇAĞINDA BULUNAN
ÇOCUKLARIN DİNLENİLMESİ GEREĞİ
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3015
ÖZETİ: Müşterek çocuklardan 2000,. 2002 doğumlu olup idrak çağındadırlar. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin
12, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddelerine göre idrak çağında bulunan çocukların dinlenilmesi ve onların ifade edeceği görüşlere de önem
verilip gerekirse 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş,
Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanununun 5.maddesi
uyarınca uzman veya uzmanlardan rapor alınıp, delillerin
birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/19441
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1191
4721 s. TMK/182, 330, 331
Tarihi:
08.02.2016
• İŞTİRAK NAFAKASININ ARTTIRILMASI DAVASI
ÖZETİ: Somut olayda; davalı tarafından hali hazırda 340 TL iştirak
nafakası ödendiği tarafların kabulünde olmakla birlikte, Cide
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2011/377 Esas ve
2012/116 Karar sayılı ilamı ile müşterek çocuk için 290 TL
iştirak nafakasına hükmolunduğu, çocuğun yaşının büyümesi,
eğitiminin devam etmesi, ihtiyaçlarının artması dikkate alınarak, babayı ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine
göre annenin katkısı da düşünülerek dengeyi sağlayacak bir
miktar iştirak nafakası artışına karar verilmesi gerekir iken
yasal bağlayıcılığı olmayan davalı tarafından ödenen 340 TL
nafaka üzerinden yanılgılı değerlendirme ile iştirak nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/16169
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/539
4721 s. TMK/331
Tarihi:
25.01.2016
• YOKSULLUK NAFAKASININ ARTTIRIMI İSTEMİ
• NAFAKANIN TAKDİR EDİLDİĞİ TARİHE GÖRE
OLAĞANÜSTÜ BİR DEĞİŞİKLİK OLMADIĞI
TAKDİRDE YOKSULLUK NAFAKASI TÜİK’İN
YAYINLADIĞI ÜFE ORANINDA ARTIRILMALIDIR
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3016
Yargıtay Hukuk Kararları
ÖZETİ: Dava; yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir.
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı
kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve
giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir
değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Taraflar Tavas Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/64 Esas ve
2011/187 Karar sayılı, 16.05.2011 tarihli ilamıyla boşanmışlar,
boşanma ilamı 20.03.2013 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 100,00 TL yoksulluk nafakasına ve velayeti davacıya bırakılan müşterek çocuk için 100,00 TL iştirak
nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 28.01.2015
tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları,
önceki nafaka tarihinden itibaren 4 yıl geçmiş olması, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE
artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen
yoksulluk nafakası miktarı fazladır.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/2705
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2287
3095 s. FaizK/3
Tarihi:
23.02.2016
• KURUM ZARARININ ÖDETİLMESİ İSTEMİ
• KURUM ALACAĞINDA FAİZ BORCU
• FAİZ BORCUNA FAİZ YÜRÜTÜLEMEYECEĞİ
ÖZETİ: Dava, kurum zararının ödetilmesi istemine ilişkindir. Dava ve
olay tarihinde yürürlükte bulunan kanununda, hiçbir tereddüte yer vermeyecek bir açıklıkla, geçmiş günler faizinin ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı, faiz borcuna ayrıca
faiz yürütülemeyeceğini öngörmektedir. Bu hükmün anlamı,
para borcunu ödemede temerrüde düşen borçlunun, geçmiş
günler faizine mahkum olduktan sonra, geçmiş günler faizini
ödemekte de temerrüde düşmesi halinde, bunlar için tekrar
temerrüt faizi yürütülemeyeceğidir. Yasal faiz ve temerrüt
faizinin hesaplanmasında mürekkep faiz yürütülemeyeceğine
ilişkin kural da, hükmüne paralel ve bir bakıma onu açıklayıcı
niteliktedir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3017
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/3141
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1917
6098 s. TBK/58
Tarihi:
18.02.2016
• SADAKAT YÜKÜMLÜĞÜNÜN İHLALİ SEBEBİYLE
BOŞANMA DAVASI
• ALDATILAN EŞİN ALDATAN DİĞER KİŞİDEN
MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ
ÖZETİ: Müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma
imkanı bulunmamaktadır. Zira, söz konusu haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal duruma göre, davalı zararın
meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine
yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de söz konusu
olamaz. Zira iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul
edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve
belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye
iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz
hale getirecektir. Açıklanan nedenlerle, davalının eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir
eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler
gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekir.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/25713
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/5257
3402 s. KadastroK/16
Tarihi:
16.03.2016
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ VE
KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN HAZİNE ADINA
TESCİLİ
• KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZLARIN BARAJ GÖLÜ
İÇİNDE KALMASI
• MAKTU VEKALET ÜCRETİ
ÖZETİ: Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanununun 10.maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin
tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili istemine ilişkindir. Kamulaştırılan taşınmazlar baraj gölü içinde
kaldığından, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi
uyarınca tapudan terkinine karar verilmesi gerekir.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3018
Yargıtay Hukuk Kararları
Esas No.
Karar No.
Tarihi:
2015/15367
İlgili Kanun/Madde
2016/4858
2942 s. KamulaştırmaK/10
10.03.2016
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ VE
KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN DAVACI İDARE
ADINA TESCİLİ
• TAŞINMAZIN DAVACI İDARE ADINA TESCİLİ İLE
YETİNİLMESİ GEREĞİ
ÖZETİ: Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin
tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili
istemine ilişkindir. Taraflara, dava konusu taşınmaza yakın
bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce yakın zaman
içinde satışı yapılan benzer yüz ölçümlü satışları bildirmeleri
için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas
alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve
oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu
değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak
bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yapılarak, alınacak rapor
sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, kabule göre de; dava konusu taşınmazda bulunan 30 m2 lik
dükkanın asansörlü ya da kaloriferli olmadığının tespiti halinde 3/A grubu yapı sınıfına dahil olacağından, bu husus
araştırılıp bilirkişi kurulundan ek rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması, Faiz başlangıç tarihi 11.05.2015
olması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, dava konusu
taşınmazın davacı idare adına tescili ile yetinilmesi gerekir.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/2654
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/894
2004 s. İİK/67
Tarihi:
11.02.2016
6098 s. TBK/343
• KİRA BORCUNUN TAHSİLİNDE İTİRAZIN İPTALİ
İSTEMİ
• TAKİP TARİHİNDEN SONRA YAPILAN ÖDEME
NEDENİYLE TAKİP MASRAFLARI, VEKALET
ÜCRETLERİ VE FERİ ALACAKLARININ TAHSİLİ
YÖNÜNDEN İTİRAZIN İPTALİ
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3019
ÖZETİ: Dava, kira borcunun ödenmemesi sebebiyle başlatılan icra
takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yazılı
kira sözleşmesine dayanarak davalı hakkında 16.02.2012 tarihinde üç ayrı icra takibi başlatarak toplam 91.575,88-TL nin
tahsilini istemiş, davalı 17.02.2012 tarihinde davacı hesabına
toplam 91.743-TL ödemede bulunmuştur. Her üç takipte de
ödeme emri davalıya 23.02.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı 27.02.2012 tarihinde her üç takip için ayrı ayrı borcu kabul
etmediğini, alacaklının banka hesabına ödendiğini belirterek
itiraz etmiştir. Davacı vekili tarafından itirazların iptali istemiyle açılan davada her ne kadar Mahkemece, davalının takibe konu alacağı ödediği gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiş ise de; davalı borçlu tarafından takip tarihinden sonra yapılan ödeme nedeniyle takip masrafları, vekalet ücretleri
ve feri alacaklarının tahsili yönünden itirazın iptaline karar
vermek gerekir.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/8495
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/885
4721 s. TMK/994, 995
Tarihi:
11.02.2016
• KİRACILIK SIFATININ KANITLANMASI
• FUZULİ ŞAGİL OLARAK TAŞINMAZDA
BULUNDUĞUNUN VE İYİNİYETLİ
SAYILAMAYACAĞININ KABULÜ
ÖZETİ: Dava; haksız fiil nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacının taşınmazda hangi nedenle bina yaparak ticari faaliyette
bulunduğu belirlenerek buna göre davalıdan TMK’nun 994 ve
995. maddeleri uyarınca talep edebileceği hakları olup olmadığı, varsa davacının neleri talep edip neleri edemeyeceği belirlenip hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi
gerekirken, bozma kararı gerekleri yerine getirilmeden yazılı
şekilde karar verilmesi doğru değildir gerekçesiyle hükmün
tekrar bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyan
mahkemece bu defa davacının beyanı alınmakla yetinilerek,
davacının faaliyetini önceki maliklerin bilgileri ve rızaları
doğrultusunda sürdürdüğü dolayısıyla da iyiniyetli olduğu
gerekçesiyle bir önceki hüküm doğrultusunda dolgu bedeli
düşülerek davanın kısmen kabulü ile 18.319,34 TL nin yasal
faizi ile tahsiline karar verilmiştir. Her ne kadar davacı bozma
ilamı sonrası alınan beyanında ısrarla kira ilişkisine dayanarak taşınmazda bulunduğunu belirtmiş ise de; gerek mahkemenin gerekçesinde gerek bozma ilamında davacının kira
ilişkisini ispatlayamadığı açıkça kabul edilmiştir. Bu durumda
taşınmazda bulunma nedenini kanıtlayamayan davacının fuzuli şagil olarak taşınmazda bulunduğunun ve TMK’nun
994.maddesi gereği iyiniyetli sayılamayacağının kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi
gerekir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3020
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/5342
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/587
4857 s. İşK/32
Tarihi:
21.01.2016
• İŞÇİNİN ÜCRET ALACAĞININ TESPİTİ
• BAKİYE ÜCRET ALACAĞININ HESAPLANMASI
GEREĞİ
ÖZETİ: Somut olayda, alınan hesap raporunda davacının talep edilenden daha fazla ücret alacağı olduğu anlaşılmıştır. Ancak bu
belirlemeye rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunda,
davacının banka hesabına yatırılan ücret alacağı hesaplanan
ücret alacağından değil talep edilen ücret alacağından mahsup edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu
usule aykırıdır. Mahkemece davacının bankaya yatırılan ücret
alacağının hesap edilen toplam ücret alacağından mahsup
edilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın kısmen
kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Davacı dava
dilekçesinde ücretinin 2500,00 TL olduğunu ileri sürmüştür.
Dosya içinde bulunan imzalı ücret bordrolarında ise Mart ve
Nisan 2010 ayları için asgari ücret ödemesi bulunmaktadır.
Davacıya ait banka hesap dökümünde ücret olarak davacının
talebinden daha yüksek bir miktarda ödeme yapıldığı görülmektedir. Uzmanlığına başvurulan bilirkişi davacının talebi ve
asgari ücret alması durumları için ayrı ayrı hesaplama yapmış, ancak imzalı bordrolar ile ödendiği kanıtlanan iki ay ücretini hesaplama dışı bırakmıştır. Mahkemece davacının
2.500,00 TL ücret aldığı kabul edilerek bakiye ücret alacağına
hükmedilmiştir. Bu durumda davacının imzalı 2010 MartNisan aylarına ait bordrolar ile ücretinin bir kısmını aldığının
kabulü ile bu aylara ait bakiye ücret alacağının da hesaplanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. O
halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul
edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/5217
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/99
6100 s. HMK/26
Tarihi:
18.01.2016
• FAZLA ÇALIŞMA TESPİTİ VE ÜCRET
ALACAKLARININ HÜKÜM ALTINA ALINMASI
• TALEPLE BAĞLILIK
• FAZLA ÇALIŞMA ÜCRET ALACAĞINDAN YAPILAN
İNDİRİM
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3021
ÖZETİ: Olağan dışı fazla çalışma iddiası yönünden davacı taraf tanıklarından B. H. E. çalışma saatleri hakkında net bir beyanda
bulunmamış, diğer tanık ise 06:00-02:00 saatleri arasında
çalıştığını beyan etmiştir. Tanık beyanları dışında başkaca bir
delil sunulmamıştır. Ağır vasıta şoförlerinin günlük fiili araç
kullanma süresinin 9 saati geçemeyeceği yönündeki düzenlemesi göz önüne alınarak fazla çalışma ücretinin hesaplanması
gerekirken soyut tanık beyanlarına göre hesaplama yapan
bilirkişi raporuna itibarla ilgili alacağın hüküm altına alınmasının hatalı olduğu, Fazla çalışma ücreti tanık beyanlarına
göre hesaplanmış olup hükmedilen alacak miktarları gözetilerek makul oranda hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken
bu husus dikkate alınmadan fazla çalışma ücreti alacağından
2/3 oranında indirime gidilmesinin hatalı olduğu, Davacı vekili dava dilekçesinde tahsilini talep ettiği alacaklara faiz yürütülmesini istemediği, ıslah dilekçesinde ise ilgili alacakların
yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği halde, talep aşılarak
fazla mesai ve ücret alacaklarının dava ve ıslah tarihinden
itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile tahsiline karar
verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2014/20592
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/3443
4721 s. TMK/684, 722, 724, 729
Tarihi:
26.02.2016
6100 s. HMK/106, 114, 115
• MUHDESAT AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVASI
• HUKUKİ YARAR
• DAVA ŞARTI
ÖZETİ: Muhdesatın tespiti istenen dava konusu... parsel sayılı taşınmaz, orman niteliği ile... adına tescillidir. Bu tür taşınmazlar
üzerinde muhdesatın tespitini istemekte davacının hukuki
yararı bulunmamaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca bir dava şartı olarak kabul edilen hukuki yararın varlığı
mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gereken bir husustur. Söz konusu bu maddeler gereğince davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar
verilmesi gerekir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3022
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/23669
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2579
3095 s. FaizK/4
Tarihi:
18.02.2016
• YABANCI PARA BORCUNDA FAİZ
• ÖDEME EMRİNDEKİ ALACAĞA İTİRAZ
ÖZETİ: Takip dayanağı... 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin... tarih,...
sayılı ilamında "36.900 EURO'nun 30/11/2009 tarihinden
itibaren Merkez Bankası'nca dövize uygulanan faiz oranı ile
davalıdan tahsiline" şeklinde hüküm kurulmuştur. Takip konusu ilamda açıkça Merkez Bankası'nca bu yabancı para alacağına uygulanan faizin uygulanmasına karar verilmiştir.
Yabancı para borcunun faizinde, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği
en yüksek faizin esas alınması gerekmektedir. Ancak Merkez
Bankası'nın da bizzat mevduat kabulü söz konusu olmayıp,
böylece yabancı para alacağına uyguladığı bir faiz oranı bulunmadığından, hükmün aynen infazı ilkesi gereği, ilamın faiz
yönünden infazının kabil olmadığının kabulü gerekir. Bu durumda icra takibinin, yabancı para alacağının faizine ilişkin
kısmının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile
şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2016/3861
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/4687
4857 s. İşK/18, 20, 21
Tarihi:
03.03.2016
• İŞE BAŞLATMAMA TAZMİNATI
• İŞE İADE DAVASI
• SENDİKAL NEDENLE İŞE BAŞLATMAMA
ÖZETİ: Davacı işçinin davalıya ait işyerinde 5 yıldan fazla çalıştığı,
işverence gerçekleştirilen feshin geçerli nedene dayanmadığı
anlaşıldığından feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine
karar verilmesi isabetlidir. Ancak davacı işçinin kıdemine ve
fesih nedenine göre mahkemece işe başlatmama tazminatının
davacının 4 aylık ücreti tutarında belirlenmesi doğru bulunmamıştır. Bu tazminatın davacının 6 aylık ücreti oranında
belirlenmesi dosya içeriğine uygun düşecektir. Davacının yasal süre içerisinde başvurusuna rağmen işverenin süresi içerisinde işe başlatmaması halinde, ödenmesi gereken tazminat
miktarının takdiren davacının 6 aylık brüt ücreti tutarı olarak
belirlenmesi, Davacının işe iadesi için işverene süre içerisinde
müracaatı halinde kazanacak olduğu, ve kararın kesinleştiği
tarihe kadar gerçekleşen en çok 4 aya kadar ki ücretin ve diğer
hakların davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi gerektiğinin
tespiti gerekir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3023
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/34359
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2011
4857 s. İşK/32
Tarihi:
26.01.2016
• EMEKLİLİK NEDENİ İLE İŞ AKDİNİN SONA ERMESİ
• KIDEM TAZMİNATI VE YILLIK İZİN ÜCRETİ
• DİNİ BAYRAMLAR HARİCİNDE KALAN GENEL
TATİLLERDE ÇALIŞMA
ÖZETİ: Bir kısım işyeri kayıtlarında davacının fazla mesai ve hafta
tatili çalışması gözlenmekte olup işyeri kayıtlarında gözlemlenen tahakkukların ödenip ödenmediği araştırılarak, bu tahakkukların karşılığının davacıya ödendiğinin kanıtlanamaması
halinde, anılan tahakkukların karşılığının hüküm altına
alınması gerekirken hatalı rapora göre hüküm tesisi ve ayrıca,
Bölge Çalışma Müdürlüğü raporu ve bir kısım davalı şahidi
beyanı ile davacının dini bayramlar haricinde kalan genel
tatillerde çalıştığı sabit olup, hesaplamanın bu sübut bulan
duruma göre yapılması gerektiğinin ve bordrolar da gözetilerek, genel tatil tahakkuku yapılan bordrodaki meblağın ödendiğinin ispatı halinde, bu ödeme miktarının mahsup edilmesi
gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olup, hükmün bu yönlerden bozulmasına karar vermek gerekmiştir
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2016/429
Karar No. 2016/2021
Tarihi:
16.02.2016
İlgili Kanun/Madde
5502 s. SGKK/36
5521 s. İşMahK/7
6100 s. HMK/323, 326, 332, Gç3
• HİZMET TESPİTİ İSTEMİ
• YARGILANMANIN YENİLENMESİ
ÖZETİ: Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Hizmet tespiti davalarında Kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe
yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, ayrıca ve özellikle yukarıda değinilen 448. madde kapsamında, Kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden
önce açılan davalarda uygulanamayacağı açık olmakla inceleme konusu davada, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu gerekçeli karar başlığında, Fer'i Müdahil olarak belirtilen Kurumun, ‘davalı’ olarak gösterilmesi gerektiği hususunun, mahkemece göz önünde bulundurulmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3024
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2016/2077
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2270
2004 s. İİK/45, 257
Tarihi:
02.03.2016
• İHTİYATİ HACİZ İSTEMİ
• REHİNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP
ÖZETİ: Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK'nın 257/1. maddesi
gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para
borcunun alacaklısı borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta
olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK'nın 45. maddesi hükmüne
göre, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi
şahıslardan olsa bile alacaklı, yalnız rehinin paraya çevrilmesi
yoluyla takip yapabilir. Ancak rehnin tutarı borcu ödemeye
yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip
edebilir. Belirtilen yasa maddeleri uyarınca ihtiyati hacze karar verilebilmesi için gerekli koşullardan biri de alacağın rehinle temin edilmemiş olması ise de, rehin tutarının borcu
ödemeye yetmediği durumlarda bu kısım için ihtiyati haciz
talebinde bulunulabilmesi de mümkündür.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2016/1291
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1787
2004 s. İİK/265
Tarihi:
22.02.2016
• ÇEK HAKKINDA ÖDEME YASAĞI KONULMASI
• MENFİ TESPİT DAVASI
ÖZETİ: İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin İİK'nın 265. maddesinde tahdidi olarak gösterildiğini,
itiraz eden borçlu tarafından ileri sürülen sebeplerin bunlar
arasında olmadığını, müvekkilinin temlik cirosu yoluyla çeki
devralan iyi niyetli hamil konumunda bulunduğunu, çekin
üzerinde rehin veya tahsil amacıyla devrolunduğuna dair bir
kaydın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre,
İİK'nın 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin tahdidi olarak sayıldığı, çek hakkında ödeme yasağı konulması ve
menfi tespit davası açılmasının ihtiyati hacze engel teşkil etmediği, itiraz eden borçlu şirket tarafından keşide edilen çekte
yer alan ciroda rehin cirosu olduğuna dair bir kaydın bulunmadığı, cironun temlik cirosu mahiyetinde olduğu, yetkili ve
meşru hamil olan alacaklı bankanın çeke dayalı tüm hakları
kullanabileceği, itiraz eden borçlu vekilince ileri sürülen sebeplerin yargılamayı gerektirir nitelikte olduğu gerekçesiyle
itirazın reddine karar verilmiştir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3025
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/34445
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/6278
2004 s. İİK/126
Tarihi:
03.03.2016
• TAŞINMAZ İHALELERİNDE ARTIRMA İLAMI
• İHALENİN GEÇERSİZLİĞİ
ÖZETİ: Şikayete konu taşınmaz ile ilgili olarak satış kararında I. artırmanın 04.05.2015 tarihinde, 10.30-10.35 saatleri arasında,
2. artırmanın da 04.06.2015 tarihinde aynı saatler arasında
yapılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İhale tutanağında
ise, ihale tarihine ilişkin herhangi bir kayıt yer almamakta
olup, ihalenin yukarıda açıklanan yasal koşullara uygun yapılmadığı, varlığı şekli koşul olan ihale tarihinin ihale tutanağında bulunmadığı açıktır ve sonuçta bu durum ihalenin geçersizliği sonucunu doğurmaktadır. O halde mahkemece, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekir.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/5334
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2721
4721 s. TMK/2
Tarihi:
03.02.2016
6098 s. TBK/138
• SÖZLEŞMEYE BAĞLILIK İLKESİ
• SERBEST İRADE İLE KREDİ TÜRÜNÜN
BELİRLENMESİ
• İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ
• DÖVİZLE KREDİ KULLANMA
ÖZETİ: Dava konusu olayda, davacının başlangıçta seçme özgürlüğü
varken TL yerine döviz bazında kredi kullandığı, bir başka
deyişle serbest iradesiyle kredi türünü belirlediği, ülkemizde
zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve bu bağlamda dövizle borçlanmanın risk taşıdığı da toplumun büyük
bir çoğunluğu tarafından bilinen bir olgu olduğu, davacının,
bu riski önceden öngörebilecek durumda olmasına rağmen
dövizle kredi kullanma yolunu tercih etmiş bulunduğu, buna
göre işlem temelinin çökmesinden bahsetmenin olanaklı olmadığı, bununla birlikte kredi sözleşmesinden dolayı 11 taksit
ödenmesinden sonra kredinin erken kapamasının yapılmış
olması da nazara alındığında, sözleşmenin davacı tarafından
benimsendiğinin kabulü gerektiği, yukarıda belirtilen tüm
hususlar birlikte değerlendirildiğinde dava konusu olayda
uyarlama ve sözleşmeye müdahale koşullarının bulunmadığı,
sözleşme gereğince ödeme anındaki döviz kuru üzerinden hesaplama yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi gerekir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3026
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/37038
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/35353
6100 s. HMK/107, 297
Tarihi:
03.12.2015
• BELİRSİZ ALACAK DAVASI
• TÜKETİCİ HAKEM HEYETİ KARARININ İPTALİ
ÖZETİ: Mahkemece, alacak miktarının 4.016,17 TL olduğu, bu nedenle tüketici hakem heyetinin görevli olmadığı, tüketici hakem
heyeti kararının sonucu itibariyle doğru olduğu gerekçesiyle
davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı tüketici hakem
heyeti kararının iptali ile birlikte alacağın tespiti ile alacak
miktarı belirlendiğinde artırılmak üzere 1 TL'nin tahsilini de
istemiştir. Davacının tüketici hakem heyetine başvuru dilekçesinde asgari bir miktarı belirtmemesi nedeniyle tüketici hakem
heyeti kararının iptaline yönelik istemin reddine karar verilmesi doğru ise de, davacının yapılan kesintilerin tespit edilerek
davalıdan tahsiline yönelik istemi hakkında olumlu ya da
olumsuz bir karar verilmesi gerekirken alacak istemine yönelik olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması
usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/204
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/10986
6100 s. HMK/307, 308, 309, 310
Tarihi:
30.11.2015
• PAYDAŞLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA
FERAGAT
• İZALE-İ ŞUYU DAVASINDA FERAGAT
ÖZETİ: Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Feragat, kati
bir hükmün hukuki neticelerini doğurur. Hem davadan hem
temyiz isteminden feragat edilmesi halinde öncelikle davadan
feragat hususunun değerlendirilmesi gerekir. Paydaşlığın
giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar
doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı
haklara sahiptir. Bu nedenle davacının paydaşlığın satış suretiyle giderilmesini istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez. Davacı davasından feragat etse bile
davalının davaya devam etmek istemesi halinde mahkemece
davaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmelidir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3027
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/13232
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/10860
4721 s. TMK/698
Tarihi:
26.11.2015
6100 s. HMK/27
• PAYDAŞLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI
• SATIŞIN GENEL AÇIK ARTTIRMA YOLUYLA
YAPILMASI GEREĞİ
ÖZETİ: Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Paydaşlığın
giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine
konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete
geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları içi benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. Davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya
ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Paydaşlığın giderilmesi
davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır
veya taşınmaz mallarda paydaşlar arasında mevcut birlikte
mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/2245
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/4246
6098 s. TBK/470
Tarihi:
09.09.2015
• ESER SÖZLEŞMESİ
• SÖZLEŞMENİN FESHİ
• MENFİ ZARAR KAPSAMINDA TAZMİNAT TALEBİ
ÖZETİ: 11.02.2013 tarihinde imzalanan eser sözleşmesi davacı tarafından gönderilen 27.03.2013 tarihli ihtarname ile feshedilmiştir. Sözleşmenin feshi halinde iş sahibi ancak menfi zarar
kapsamında tazminat isteminde bulunabilir. İş sahibiyle yüklenici arasındaki inşaat sözleşmesinin 4. maddesinde yer alan
bütün işlerin 20.03.2013 tarihinde bitirileceği, gecikilen her
gün için 250,00 TL gecikme cezası ödeneceğine dair düzenleme uyarınca öngörülen ifaya ekli olup müspet zarar kapsamında olduğundan, sözleşmede de aksine düzenleme olmadığından, karar altına alınması mümkün değildir. Mahkemece
bu konuda yanılgıya düşülerek gecikme cezasına ilişkin
1.750,00 TL'lik istemin reddine karar verilmesi gerekir
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3028
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/20831
Karar No. 2016/122
Tarihi:
25.01.2016
İlgili Kanun/Madde
3402 s. KadastroK/Ek2
6292 s. OrmanKöylüKalK/9
6831 s. OrmanK/2
• KULLANIM ŞERHİNİN İPTALİ
• HUKUKA AYKIRILIK
ÖZETİ: Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davalıların kullanımında
olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de;
varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir.
Çekişmeli taşınmaz üzerinde, Kadastro Müdürlüğünce 3402
sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesi gereği kullanım kadastrosu
yapılmıştır. Dava tarihinden önce 26.04.2012 tarihli 28275
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6292
sayılı Kanun'un 9. maddesinin 2. bendi ile; "bu kanuna göre
yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur" hükmü getirilmiştir. Somut olayda; davacı Hazine, 6292 sayılı
Kanun'un yürürlüğünden sonra 10.07.2014 tarihinde taşınmazın davalı yanın kullanımında olmadığını, bu nedenle davalı lehine kullanım şerhi verilmesinin hukuka aykırı olduğunu
öne sürerek kullanım şerhinin iptali istemiyle dava açmış olduğuna göre Mahkemece 6292 sayılı Kanun'un 9/2. maddesi
uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/9067
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/77
2918 s. KTK/3, 20, 85
Tarihi:
11.01.2016
• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE OLUŞAN MADDİ
ZARAR
• RÜCUEN TAZMİNAT DAVASI
• ARAÇ ÜZERİNDE FİİLİ HAKİMİYET VE EKONOMİK
YARARLANMA UNSURLARI
• FİİLİ HAKİMİYETİN UZUN SÜRELİ OLMASI
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3029
ÖZETİ: Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan maddi zararı sigortalısına
ödeyen sigortacının, araç sürücüsü ve araç işleteninden rücuen tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, dava konusu
trafik kazasına karışan ve dahili davalıların murisi...'nın işleteni olduğu aracın, kazadan önce diğer davalı sürücü...'a haricen satılmış olması nedeniyle, dahili davalılar ile murislerinin işleten sıfatının kalmadığı gerekçesiyle dahili davalılar
hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Yukarıda anılan 2918 sayılı KTK'nun 3. maddesi ve 20/d maddesi birlikte göz önünde bulundurulduğunda, kazaya karışan
aracın dahili davalıların murisi... adına tescilli bulunması,
aracın maliki olan bu kişi tarafından aracın kanunen aranan
resmi şekle uygun olarak diğer davalıya satışının yapıldığını
gösterir herhangi bir kaydın bulunmaması, dahili davalıların
da bu yönde herhangi bir savunmalarının bulunmaması, haricen satım hususunu kabulün 3. kişi konumunda bulunan davacı sigortacıya karşı ileri sürülmesinin mümkün olmaması
gözetilerek; araç işleteni sıfatı devam eden...'nın mirasçısı
olan dahili davalıların da zarardan sorumlu olduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirmeyle husumetten red kararı
verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/14562
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/15067
4721 s. TMK/4, 599
Tarihi:
25.12.2015
6098 s. TBK/47, 56
• TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN ÖLÜM
NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT
• MİRASÇILARIN MURİSİN ÖLMEDEN ÖNCE AÇMIŞ
OLDUĞU DAVALARA DEVAM ETMESİ
ÖZETİ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle manevi
tazminat istemine ilişkindir. Mirasbırakanın alacakları, hakları ve malları mirasçılara geçtiğinden mirasçıların mirasbırakanın açmış olduğu davalara devam edebilmelerinin mümkün
olmasına; hükmolunan manevi tazminatın takdirinde kanundaki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacı için hükmolunan manevi tazminata ilişkin sair temyiz itirazlarının
reddi gerekmiştir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz
önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir
sonuca varılmalıdır. Zira, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3030
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/5774
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1096
4721 s. TMK/335, 342, 363, 419, 462
Tarihi:
25.01.2016
4787 s. AileMahK/4
• ÖZÜRLÜ ÇOCUĞU ADINA ÖTV’DEN MUAFİYET
KAPSAMINDA OTOMOBİL ALINMASI
• VASİ TARAFINDAN KISITLI ADINA ARAÇ ALINMASI
İÇİN İZİN VERİLMESİ TALEBİ
• VELAYETTE GÖREVLİ MAHKEME
ÖZETİ: Velayet altında bırakılmalarına karar verilen çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca aile mahkemesidir. Görev kuralları kamu düzeniyle ilgili olduğundan
yargılamanın her aşamasında tüm mahkemelerce kendiliğinden uygulanmak zorundadır. Bu nedenle görevsizlik kararı
verilmesi gerekir.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/19653
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/19060
2942 s. KamulaştırmaK/10, 11
Tarihi:
23.12.2015
• TAŞINMAZIN KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA
NEDENİNE DAYALI OLARAK BEDELİNİN TAHSİLİ
• EMLAK VERGİ DEĞERLERİNİN DE DAVA KONUSU
TAŞINMAZIN EMSALLE KARŞILAŞTIRILMASINDA
GÖZÖNÜNDE TUTULMASI GEREĞİ
ÖZETİ: 2942 sayılı Yasa'nın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereği emlak vergi değerlerinin de
dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Buna göre dava konusu taşınmaz ve
emsallerin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin
ilgili belediye başkanlığından 2012 yılı itibarıyla getirtilerek
karşılaştırılması ve değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş
ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmiş
olması gerekir. Dava konusu taşınmazda el atılan kısım dışında kalan 112,20 metrekarelik kısmın inşaat yapılması için
yeterli olup olmadığının belediyeden sorulup alınacak cevaptan sonra değerlendirme yapılması gerektiğinin düşünülmemesi Doğru görülmemiştir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3031
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/9831
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/17391
6100 s. HMK/266
Tarihi:
22.12.2015
• GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNDE ASIL BORÇLU VE
KEFİLE RÜCU İSTEMİ
• BANKA KAYIT VE DEFTERLERİNİN YERİNDE
İNCELENMESİ GEREKTİĞİ
ÖZETİ: Dava, genel kredi sözleşmesinde kefil olan davacının alacaklıya yaptığı ödeme nedeniyle yapılan ödemelerle ilgili asıl borçlu
ve kefile rücu istemine ilişkindir. Davacının, davadışı alacaklı
bankaya hangi kredi borcuna ilişkin ödeme yaptığı, bankanın
alacak miktarı ve davalıların sorumlu olduğu miktarlar araştırılmaksızın, bankacılık konusunda uzman olmayan bir bilirkişi tarafından verilen rapor esas alınarak hüküm kurulması
doğru değildir. Mahkemece, davacının ödeme yaptığı genel
kredi sözleşmesiyle ilgili alacaklı bankadan kullandırılan kredi, varsa icra takip dosyası, banka kayıt ve belgeleri getirtilerek, ayrıca bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla
banka kayıt ve defterleri yerinde incelenmek suretiyle, davalıların rapora karşı yaptığı itirazlar da dikkate alınarak düzenlenecek bilirkişi raporuna göre bir karar verilmesi gerekir.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/5405
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/16508
6098 s. TBK/581
Tarihi:
09.12.2015
6102 s. TTK/7
• ÇERÇEVE SÖZLEŞME
• GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİ
• KEFALET LİMİTİ
ÖZETİ: Davacı banka ile davalı borçlu U.E.E.T. Ltd Şti arasında düzenlenen 04.10.2005 tarihli sözleşmenin kefilleri K.U., İ.U. ve
L.R.U. olup kefalet limiti 165.000 TL’dir. Çerçeve sözleşme
niteliğinde olan genel kredi sözleşmesinin 02.06.2006,
18.09.2008, 25.11.2008 tarihlerinde limit artışları yapıldığı
görülmektedir. Limit artışları ayrı bir sözleşme niteliğinde
olmayıp mevcut çerçeve sözleşme kapsamındadır. Bu durumda
davalı kefillerin limit artışında imzaları mevcut ise sözleşmedeki limitin arttığının kabulü gerekir. Bu durumda Mahkemece açıklanan husus ve davacı vekilinin bilirkişi raporuna yapmış olduğu itirazlar dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak bir karar verilmek gerekirken,
eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle hükmün davacı banka yararına bozulmasına karar verilmiştir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3032
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
20. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/17169
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2841
6100 s. HMK/21, 22, 23
Tarihi:
08.03.2016
• TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI
• BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
• GÖREVLİ VEYA YETKİLİ MAHKEME
ÖZETİ: Dava,... adına orman niteliğiyle tespit edilen 127 ada 1 parsel
ile ham toprak olarak... adına tespit edilen 500 ada 41 sayılı
parselin kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 23/2. maddesinde "Bölge adliye
mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi
ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya
yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar." hükmüne yer verilmiştir.Aynı dosyayla ilgili
olarak daha önce Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.04.2014
tarih ve... E. -... K. sayılı kararı ile kadastro mahkemesinin
görevli olduğu gerekçesiyle bozma kararı verildiğinden ve
HMK m. 23/2. gereği Yargıtayca verilen kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar,
davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlayacağından
uyuşmazlığın Elazığ Kadastro Mahkemesinde çözümlenmesi
gerekmektedir.
YARGITAY
20. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/5654
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2437
3402 s. KadastroK/12, Gç10
Tarihi:
29.02.2016
• KADASTRO TESPİTİ
ÖZETİ: Dava, 2859 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan paftanın
yenilenmesi çalışması ile oluşan tapu kaydının iptaline ve tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1953
yılında... Devlet Ormanının sınırlaması seri usûlüyle yapılıp,
ilân edilip, dava tarihinden önce kesinleşmiştir. Mahkemece,
çekişmeli parselin kadastro tespitinin askı suretiyle ilânını
takiben, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın
reddine karar verilmiş ve çekişmeli parselin kadastro tespitlerinin kesinleşmesinden sonra hak düşürücü süreler geçmişse
de, 14/03/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun
2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen "Bu hüküm, iddianın ve taşınmazın niteliği ile devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa
dahi, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ve
5841 sayılı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10. maddesindeki hükmü, Anayasa
Mahkemesinin kararı ile iptal edildiği, gerekçeli iptal kararının 23 Temmuz 2011 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girdiğine göre, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3033
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/8940
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/3087
6098 s. TBK/56
Tarihi:
29.02.2016
• İŞ KAZASINDA MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ
• İŞ KAZASINDA MALULİYETİN BULUNMAMASI
ÖZETİ: Dava, 16.06.2006 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine
ilişkindir. Maluliyet oranı % “0” olsa dahi, davacının iş kazası
neticesinde yaralandığı ve vücut bütünlüğünün zarara uğramış olduğu anlaşılmakla B.K.'nun 56.maddesinde belirtilen
bedensel bütünlüğünün zedelenmesi koşulunun somut olayda
gerçekleştiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, sigortalının manevi yönden zarara uğradığı kanıtlanamadığı gerekçesi ile
eldeki manevi tazminat davasının reddolunmasının hatalı olduğu açıktır. Yapılacak iş, davacının yaralanmasının niteliğine, olay tarihine, tarafların kusur derecelerine ve sosyal ekonomik durumlarına göre davacı lehine uygun bir miktarda
manevi tazminata karar verilmesinden ibarettir.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/9018
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/3065
5510 s. SSGSSK/4, 32
Tarihi:
29.02.2016
• ÖLÜM AYLIĞINA HAK KAZANMA
• ASKERLİK HİZMETİNİ BORÇLANARAK ÖLÜM
AYLIĞI BAĞLANMASI İSTEMİ
ÖZETİ: Dava, davacıya vefat eden eşinden dolayı askerlik hizmetini
borçlanarak ölüm aylığı bağlanması istemine ilişkindir. Davacının eşi 07/05/2010 tarihinde vefat etmiş olup, bu tarihte 5510
sayılı Yasa yürürlüktedir. 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra artık askerlik borçlanmasının prim gün sayısına dahil edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla her türlü
borçlanma süreleri hariç 900 gün prim ödeme şartı gerçekleşmediği halde, davacının ölüm aylığına hak kazandığının
tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3034
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2016/4616
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/5779
2429 s. TatilK/2
Tarihi:
29.02.2016
6356 s. SendikalarTopluİşK/41, 42, 43
• OLUMLU YETKİ TESPİTİNİN İPTALİ İSTEMİ
ÖZETİ: Dava, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan olumlu yetki tespitinin iptali istemine ilişkindir. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan olumlu yetki
tespiti, davacıya 18.09.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise
29.09.2015 tarihinde açılmıştır. 19 ve 20 Eylül 2015 tarihleri
hafta tatili günleri, 24-25-26-27 Eylül 2015 günleri ise Kurban
Bayramı tatili olması sebebiyle iş günü olarak hesaba katılamaz. Bu itibarla, altı iş günlük kanuni süre içerisinde olmak
üzere ve itiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirilerek usulüne uygun olarak dava açılmıştır. Şu halde, mahkemece işin
esasının incelenmesi gerekirken, davanın süresinde açılmadığı
gerekçesiyle reddi hatalıdır.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/33820
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/3291
6100 s. HMK/114, 124
Tarihi:
09.02.2016
• İNTİBAK ÜCRETİ, HAFTA TATİLİ, İKRAMİYE İLE
ÜCRET KESİNTİSİ ALACAKLARI
• HUSUMET
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Civil Chamber Decisions
3035
ÖZETİ: Dava intibak ücreti, hafta tatili, ikramiye ile ücret kesintisi
alacaklarının ödetilmesine karar verilmesine ilişkindir. Somut
olayda, yargılama devam ederken 6360 sayılı Kanun gereğince
Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonraki ilk yerel seçimlere kadar tüzel kişiliği devam eden davalı İl Özel İdaresinin
tüzel kişiliği sona ermiştir. Diğer taraftan 6360 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrasına göre, “...Söz konusu il özel
idarelerinin mahkemelerde süren davaları ile il özel idaresi
olarak faaliyet gösterdikleri dönem ve yapılan işlemlere ilişkin
olarak açılacak davalarda muhatap, devir işleminin yapıldığı
ilgili kurum ve kuruluştur” denilerek yeni açılacak veya devam eden davalarda valilik devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kararı uyarınca devir işleminin yapıldığı kurum ve kuruluşun taraf olacağı hükme bağlanmıştır. Dosya içerisinde bulunan komisyon kararına göre tüzel kişiliği sona eren Malatya
İl Özel İdaresi işçilerinin açıkça davalı kuruma devredildiğine
dair bir düzenlemeye rastlanmamaktadır. Bu durumda husumetin İçişleri Bakanlığına yöneltilmesi gerekmektedir. Mahkemece, 6100 sayılı Kanun'un 124. maddesi gereğince husumetin doğru tarafa yöneltilmesi için davacıya mehil verilerek,
İçişleri Bakanlığına dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ
edilip davaya iştiraki sağlanmalı, bu davalının göstereceği
deliller de gözetilerek, sonucuna göre karar verilmelidir.
YARGITAY
23. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/2185
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/8333
2004 s. İİK/67, 150
Tarihi:
21.12.2015
• İCRA İNKAR TAZMİNATI
• HİZMET BEDELİNİN TAHSİLİ İÇİN BAŞLATILAN
İCRA TAKİBİNE VAKİ İTİRAZIN İPTALİ
• ELEKTRİK İŞÇİLİĞİ HİZMETLERİ İÇİN İŞÇİLİK
TEMİNİ HİZMET SÖZLEŞMESİ
• LİKİD OLMAYAN ALACAK TAKİBİ
ÖZETİ: Dava, hizmet bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki
itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece taraflara dosyadaki operasyon raporları hakkında açıklama yaptırılıp, raporlarda belirtilen çalışma saatlerinin neye istinaden düzenlendiğinin tespit edilmesi, bu arada raporlar altındaki davalı yetkilisi olarak ismi yazılı olan ve imzası bulunan kişilerin firma
yetkilisi olup olmadıkları ve mevcut belegelerle veya daha önceden düzenlenmiş başka belgelerle davalı şirketi temsil edip
etmedikleri araştırılıp, buna göre dosyadaki faturalarla iritbatın tespit edilmesi zorunludur. Keza, yanlar arasındaki sözleşmede vade farkına ilişkin herhangi bir madde bulunmadığı
gözden kaçırılmadan, aralarında uygulama haline gelmiş bir
vade farkı anlaşması bulunup bulunmadığı denetlenerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3036
Yargıtay Hukuk Kararları
YARGITAY
23. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2015/1286
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/8341
6098 s. TBK/125
Tarihi:
22.12.2015
• GECİKME TAZMİNATI TALEBİ
• SEÇİMLİK HAK
• ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDEN
DOĞAN UYUŞMAZLIKLAR
ÖZETİ: Arsa sahipleri kanunda ifade edilen seçimlik haklarından, ifa
yerine geçen olumlu zararları kapsamında kendilerine ait
olacağı kararlaştırılan 2 adet bağımsız bölüm bedelinin ödetilmesini talep etmişlerdir. Bu durumda davacı arsa sahiplerinin bu zararların tazminini istemeleri halinde, bunun yanında
ayrıca gecikme tazminatı talep etmeleri mümkün değildir.
Mahkemece daire bedellerinin yanında ayrıca gecikme tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, bunun
yanında dairelerin değerlerinin arsa sahiplerine ödetme kararı
karşısında, arsa sahipleri sözleşme ile bekledikleri yararı bedel
olarak elde etmiş olduklarından, dosyada mevcut tapu kayıtlarından anlaşıldığı üzere 17 parsel sayılı taşınmazda halen
davacı arsa sahiplerine ait tüm payların da bu hususta bir
talep olmasa bile mahkemece re'sen dikkate alınarak yüklenici
davalı adına tescili gerekirken, bu yön gözden kaçırılarak davalı aleyhine sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde karar
verilmesinde de ayrıca isabet görülmemiştir.
Kararların tamamuna dergimizin Haziran 2016 tarihli
162. sayısından ulaşabilirsiniz
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
YARGITAY
CEZA KARARLARI
COURT OF CASSATION CRIMINAL CHAMBER
DECISIONS
* Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı
Court of Appeal Assembly of Criminal Chambers Decision
* Yargıtay Ceza Daire Kararları
Court of Appeal Criminal Chamber Decisions
YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI
COURT OF APPEAL ASSEMBLY OF CRIMINAL CHAMBERS DECISION
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
Esas No.
2015/1-827
Karar No. 2016/44
Tarihi:
09.02.2016
İlgili Kanun/Madde
5237 s. TCK/37, 53, 62, 63, 81
• KASTEN ADAM ÖLDÜRME SUÇU
• DNA PROFİLİ
ÖZETİ: Yapılan tespitte maktule ait DNA profilinin tespit edildiği,...'ın
sol el yüzük parmağı tırnak numunesinde maktule ait DNA
profili bulunduğu,...'ın da sağ el serçe parmak arasında maktule ait DNA profili bulunduğu, Sanık...'ın yer göstermesi
üzerine ele geçirilen suç aleti bıçak üzerinde maktul...'ye ait
DNA profilinin bulunduğu, belirtilmiş olduğundan, sanık...'ın
TCK 37. madde kapsamında sanık H. U. ile birlikte kasten
adam öldürme suçunu işlediği açıkça delillerle ve beyanlarla
anlatılmış olduğu" biçiminde, bozma ilamında tartışılması
istenen, ilk hükümde yer almayan ve Özel Daire denetiminden
geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçeyle beraat kararı verilmiştir. Bu itibarla, mahalli mahkemenin son kararı, direnme
niteliğinde bulunmayıp, bozma ilamında tartışılması gerektiği
belirtilen hususlar tartışıldıktan sonra "eylemli uyma neticesi
verilen yeni hüküm" olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi
yapılmak üzere Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmesine
karar verilmelidir.
Kararların tamamuna dergimizin Haziran 2016 tarihli
162. sayısından ulaşabilirsiniz
YARGITAY CEZA DAİRE KARARLARI
COURT OF APPEAL CRIMINAL CHAMBER DECISIONS
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/2712
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1155
5271 s. CMK/150
Tarihi:
10.03.2016
• ZORUNLU MÜDAFİİ YARDIMINDAN ÜCRETSİZ
OLARAK FAYDALANMA HAKKI
• VEKALET ÜCRET
• KASTEN YARALAMA SUÇU
• HAKSIZ FİİL
ÖZETİ: 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. ve 2015/85 K. sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 90. maddesinin delaleti ile
Ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-c. maddesi gereğince, ayrıca Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin, anılan maddede yer alan ücretsiz müdafii
yardımından yararlanma koşullarından “adaletin selametinin
gerektirmesi” kıstası ile ilgili yerleşmiş içtihatları dikkate alınarak; mali durumunun iyi olmadığı dosyaya yansıyan sanık.5271 sayılı CMK'nun 150/3. maddesi gereğince kendisine
atanan zorunlu müdafii yardımından ücretsiz olarak faydalanma hakkı bulunduğu halde, müdafii ücretinin yargılama
giderleri arasında gösterilmesi duruşmalarda kendilerini vekilleri ile temsil ettiren katılanlar.,.,.,., ile katılan sıfatı bulunan.,., lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin, sanıklar.,.,., müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanık. yönünden CMUK'nun 326/son. maddesi
saklı kalmak kaydıyla hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye
uygun olarak bozulmasına karar verildi.
YARGITAY
2. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2014/20459
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/385
5271 s. CMK/231
Tarihi:
14.01.2016
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
• DENETİM SÜRESİ İÇİNDE DAVA ZAMANAŞIMININ
DURACAĞI
• DURAN ZAMANAŞIMININ YENİDEN İŞLEMEYE
BAŞLAMASI
3042
Yargıtay Ceza Kararları
ÖZETİ: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim
süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve denetim süresi
içinde kasten yeni suç işlenmesi halinde mahkemece hükmün
açıklanacağı düzenlenmiş olup, duran zamanaşımının, denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük
kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı kabul edilerek yapılan incelemede;
suça sürüklenen çocuk hakkında 08/04/2009 tarihli karar ile
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş
olup, hükmün 19/06/2009 tarihinde kesinleşmesinden sonra
denetim süresi içerisinde 02/05/2010 tarihinde yeni suç işlendiği ve bu suçtan mahkumiyetinin kesinleştiği belirlenerek;Suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı
TCK'nın 142/1-b maddesinde belirtilen suç için öngörülen
cezanın türü ve yukarı sınırına göre, aynı Yasanın 66/1-e,
66/2, 67/4 maddelerinde öngörülen 7 yıl 12 aylık zamanaşımının suç tarihi olan 23/01/2007 tarihinden inceleme tarihine
kadar geçmiş bulunduğu Bozmayı gerektirir.
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/21814
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1311
5237 s. TCK/29
Tarihi:
21.01.2016
• KASTEN YARALAMA SUÇU
• LEHİNE HAKSIZ TAHRİK HÜKÜMLERİNİN
UYGULANMASI GEREĞİ
ÖZETİ: Olayda sanıkların da yaralandığının anlaşılması karşısında ilk
haksız hareketin hangi taraftan geldiği hususunda taraflar
arasında farklı beyanlar bulunduğu, Yargıtay Ceza Genel
Kurulu'nun Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul
edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli
kalan bu halin sanıklar lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını
gerektirdiği halde bu hususun karar yerinde tartışılmaması
bozmayı gerektirmiştir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Criminal Chamber Decisions
3043
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2013/36482
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1907
5237 s. TCK/32, 53
Tarihi:
08.02.2016
• AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE İŞLENEN FİİLİN
HUKUKÎ ANLAM VE SONUÇLARINI ALGILAYIP
ALGILAYAMADIĞI
• BELLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN
BIRAKILMA
ÖZETİ: Sanığın, psikolojik sorunları olduğunu, geçmişte buna yönelik
tedavi gördüğünü savunması, mağdurların da beyanlarında
sanığın tedavi görmesini istediklerini belirtmeleri karşısında,
suç tarihi itibariyle TCK'nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını
yönlendirme yeteneğinin azalmış ya da önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda usulünce sağlık kurulu raporu
alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik kovuşturmayla hüküm kurulması,
Hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan TCK’nın
53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiş.
YARGITAY
5. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/11064
Karar No. 2015/17944
Tarihi:
29.12.2015
•
•
•
•
İlgili Kanun/Madde
1163 s. KooperatiflerK/Ek2
5237 s. TCK/7
5320 s. CMKYürK/8
DENETİM GÖREVİNİN İHMALİ
1163 SAYILI KANUNA MUHALEFET
GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA VE GÖREVİ İHMAL
SUÇLARI
YENİDEN YARGILAMAYI GEREKTİRMEYEN
DURUMLAR
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3044
Yargıtay Ceza Kararları
ÖZETİ: Sanıklar F.. B.., Ş.. O.., Ş.. M.., Ş.. B.., İ.. Ö.., R.. A.. ve T.. B..
hakkında denetim görevinin ihmali, 1163 sayılı Kanuna muhalefet, görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlarından
kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelemesinde ise;
Sanıklar F.. B.., Ş.. O.., Ş.. M.., Ş.. B.., İ.. Ö.., R.. A.. ve T..
B..'nın işlediği iddia edilen suçların; 765 sayılı TCK'nın 203,
230, 240 ve 1163 sayılı Kanunun Ek 2. maddesinde öngörülen
cezalarının üst sınırı itibariyle aynı TCK'nın 102/4 ve 104/2.
maddelerinde belirtilen yedi yıl altı aylık asli ve ilave zamanaşımına tabi olduğu, F.. B.. ve İ.. Ö.. için Kooperatifte görevlerinin sona erdiği 2003 yılı, Ş.. M.., Ş.. B.., T.. B.., R.. A.., Ş..
O.. için ise son suç tarihi olan 2004 yılı ile inceleme günü arasında zamanaşımı sürelerinin gerçekleştiği anlaşıldığından,
hükümlerin 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı
Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321.
maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden
yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271
sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca davaların zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE, karar verilmiştir.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2014/6021
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2625
5237 s. TCK/50
Tarihi:
29.02.2016
• TOPLU KAÇAKÇILIK SUÇU
• LEHE OLAN YASANIN UYGULANMASI GEREĞİ
• KAÇAKÇILIĞA KONU EŞYANIN DEĞERİNİN FAHİŞ
OLMASI
ÖZETİ: Suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu ile suç tarihinden sonra yürürlüğe giren
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun ilgili bütün
hükümleri uygulanarak elde edilecek sonuçların birbiriyle
karşılaştırılması, tartışılması suretiyle lehe olan yasanın belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı
şekilde hüküm tesisi, Toplu kaçakçılık suçunu işlediği anlaşılan sanıklar hakkında dava konusu eşyanın gümrüklenmiş
değerinin 4,5 katı üzerinden müteselsilen sorumlu olmak üzere tek bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden sanıkların ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesi, Sanıklar hakkında belirlenen temel cezanın önce suçun toplu olarak işlenmesi nedeniyle arttırıma tabi tutulması, sonrasında bulunan
cezanın eşyanın değerinin pek fahiş olması nedeniyle arttırılması gerektiği gözetilmeden yazılı yekilde uygulama yapılması
bozmayı gerektirmiştir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Criminal Chamber Decisions
3045
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/4455
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1071
5237 s. TCK/53, 231, 288
Tarihi:
03.02.2016
5271 s. CMK/231
• SEÇME VE SEÇİLME EHLİYETİNDEN VE DİĞER
SİYASİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN
BIRAKILMA
• ADLİ PARA CEZASI VEYA SEÇENEK
TEDBİRLERDEN BİRİNE ÇEVRİLMESİ
ZORUNLULUĞU
• SANIĞIN YENİDEN SUÇ İŞLEYİP İŞLEMEYECEĞİ
HUSUSUNUN TARTIŞILMASI GEREĞİ
ÖZETİ: Sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararı mahkumiyet hükmü niteliğinde olmayıp, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına CMK.nun
231/6-a maddesinin (b) bendi uyarınca sanığın kişilik özellikleri ile duruşmalardaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususu tartışılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, şartları oluşmadığından bahisle yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle
CMK.nun 231. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına
hükmolunması, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş
olan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK.nun 228/1. maddesi
uyarınca verilen 30 gün erteli hapis cezasının TCK.nun 50/3.
maddesi uyarınca, TCK.nun 50/1. maddesinde belirtilen adli
para cezası veya seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi, Kabul ve uygulamaya göre de; 5237
sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunlukları ile ilgili
olarak, Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015 tarih ve 29542
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal
kararı gözetilerek yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması yasaya aykırıdır.
YARGITAY
9. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/9714
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/327
5237 s. TCK/191
Tarihi:
25.01.2016
• ERTELEME SÜRESİ
• KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU MADDE
BULUNDURMA SUÇU
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
KARARININ AÇIKLANIP AÇIKLANMAYACAĞI
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3046
Yargıtay Ceza Kararları
ÖZETİ: Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanmasına sebebiyet veren mahkumiyet hükmü,
TCK'nın 191/1. maddesi gereğince kullanmak için uyuşturucu
madde bulundurma suçundan 21.11.2013 tarihinde verilen 6
bin TL para cezasına ilişkin olup, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında, erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak
için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul
etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı
madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz
şeklinde düzenleme getirmesi ayrıca aynı Kanunla 5320 sayılı
Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddesi uyarınca koşulları oluştuğu takdirde davanın düşmesi ve hükmün açıklanmasının
geri bırakılması seçeneklerine de yer verilmesi nedeniyle, lehe
olan bu düzenleme ve TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca sözü
edilen karar hakkında uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı belirlenerek sonucuna göre; sanık hakkındaki hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanıp açıklanmayacağının belirlenmesinde zorunluluk bulunması bozmayı
gerektirmiştir.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/4093
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/33491
5237 s. TCK/31
Tarihi:
29.12.2015
• KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU MADDE
BULUNDURMA SUÇU
• TEDAVİ VE DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİNE
UYULMAMASI
ÖZETİ: Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kurulan 06.06.2014 tarihli tedavi ve denetimli
serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın 15.07.2014
tarihinde kesinleşmesinden sonra, infaz için gönderildiği Konya Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü'nce tedbirin yerine getirilmesi için sanığa gönderilen çağrı
davetiyesine ilişkin tebligatın Denetimli Serbestlik Hizmetleri
Yönetmeliğinin 40. maddesi meşruhatını içermediği anlaşıldığından, sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine
yönelik kararın infazının devamına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, kabule göre; sanığın tekerrüre esas alınan
Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10.01.2012 gün 2011/329
esas ve 2012/3 karar sayılı ilamı ile verilen hükümlülüğünün,
suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğu için 5237 sayılı
TCK'nın 31/3. maddesinin uygulanması nedeniyle tekerrür
oluşturmadığı gözetilmesi gerekir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Criminal Chamber Decisions
3047
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2014/10939
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/979
5237 s. TCK/53, 206
Tarihi:
11.02.2016
• YALAN BEYAN SUÇU
• SUÇ VASFININ TAYİNİNDE HATAYA DÜŞÜLMESİ
• RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU
ÖZETİ: Sanığın, idari para cezası yaptırımı gerektiren kabahat niteliğinde olan eylemi nedeniyle 12.07.2012 tarihli Trafik İdari
Para Cezası Karar Tutanağının düzenlemesi sırasında E.. K..
kimlik bilgilerini verip, bu bilgiler ile tutanağı imzalamaktan
ibaret eyleminin, 5237 sayılı TCK'nun 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu
oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının tayininde hataya düşülerek, yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm
kurulması,5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının
(c) bendinde yer alan haklardan yoksunluğunun sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması
gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin
08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile
birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
yasaya aykırıdır.
YARGITAY
12. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/6105
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2833
5237 s. TCK/50, 53
Tarihi:
24.02.2016
5271 s. CMK/231
• TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE SOKMA
• ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMA
• ADLİ SİCİL KAYDI
• LEHE OLAN YASA HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI
ÖZETİ: Sanığın, “...Beraatimi talep ediyorum, eğer cezalandırılacaksam lehe olan haklarımdan yararlanmayı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılma müessesesinin de uygulanmasını
istiyorum.” şeklindeki savunmasına göre, mahkumiyet kararı
verilmesi halinde, lehe olan yasa hükümlerinin uygulanmasını
talep ettiği halde, hükmedilen kısa süreli hapis cezasının adli
para cezasına veya seçenek tedbirlere çevrilmesi talebini de
kapsayan bu istek hakkında bir karar verilmemesi, kanuna
aykırı, Sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi tatbik edilirken,
iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı
gerektirmiştir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3048
YARGITAY
13. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/2589
Karar No. 2016/3823
Tarihi:
08.03.2016
Yargıtay Ceza Kararları
İlgili Kanun/Madde
2709 s. AY/141
5271 s. CMK/34, 116, 142, 143, 230, 289
6183 s. AATUHK/106
• KONUT DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ SUÇU
• HIRSIZLIK SUÇU
• KARARIN ÇELİŞKİLİ OLMASI
ÖZETİ: Anayasanın 141 ve 5271 sayılı CMK'nın 34, 230 ve 289 maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetimine imkan verecek şekilde açık ve gerekçeli olması, gerekçe bölümünde
mevcut delillerin tartışılması, değerlendirilmesi, reddedilen
veya kanıtlama yönünden üstün tutulan delilerin neler olduğu
ve nedenlerinin gösterilmesi, delillerle sonuç arasında bağ
kurulması, bir başka deyişle eldeki delillerle neden bu sonuca
varıldığının anlatılması gerektiği, tüm bunların ışığında ulaşılan kanaat, sanıkların suç oluşturduğu kabul edilen eylemleri,
bunun yasal unsurları ve nitelendirmesi, uygulanacak kanun
maddesi ve CMK’nın 230. maddesinde belirtilen diğer unsurların bulunması gerektiği gözetilmeden gerekçesiz hüküm
kurulması, 2-Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre; müstakilen barınaklarda, sürüde veya açık yerlerde bulunan büyük
veya küçükbaş hayvanlar hakkında işlenen hırsızlık suçunun
TCK'nın 142/2-g maddesine uyduğu, suçun bina ya da eklentilerinden işlenmesi halinde ise TCK'nın 142/1-b maddesinde
düzenlenen hırsızlık suçu ile birlikte aynı kanunun 116. maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığının ihlali suçunun
da oluştuğu gözetilerek, bu açıklamalar ışığında somut olaya
baktığımızda; müştekinin hazırlık aşamasında alınan
31.10.2011 tarihli ifadesinde, suça konu evinde kurbanlık
olarak beslediğini, keçinin evinden çalındığını söylediği, ancak mahkemede alınan 22.05.2012 tarihli beyanında, keçinin
kapısı kilitli olmayan ahırından çalındığını belirttiğinin anlaşılması karşısında, hırsızlığın nereden yapıldığı dahi belirlenmeden eylemin ne suretle 5237 sayılı TCK'nın 142/2-g maddesine uyduğunun karar yerinde tartışılmaması bozmayı gerektirmiştir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Criminal Chamber Decisions
3049
YARGITAY
13. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/2588
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/3935
3213 s. MadenK/12
Tarihi:
08.03.2016
5271 s. CMK/223
• MÜHÜR BOZMA SUÇU
• HIRSIZLIĞA TEŞEBBÜS SUÇU
ÖZETİ: Sanık...... hakkında hırsızlığa teşebbüs suçundan kurulan
hükmün incelenmesinde Sanık hakkında hırsızlığa teşebbüs
suçundan mahkumiyet kararı verilmiş ise de; 10.06.20105995/6 sayılı Kanun'la değişik 3213 sayılı Maden Kanunu'nun
12/5. maddesi uyarınca, sanığın eyleminin suç olmaktan çıkıp
sadece idari yaptırımı gerektirir nitelikte kabahat fiilini oluşturduğunun anlaşılması karşısında; YCGK'nın Dairemizce de
benimsenen 21.01.2014 günlü, 2012/1516 esas ve 2014/21
sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı CMK'nın
223/2-a ve 5236 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 27/7. maddeleri uyarınca sanık hakkında hırsızlık suçundan açılan dava ile
ilgili beraat kararı verilip, 10.06.2010-5995/6 sayılı Kanun'la
değişik 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 12/5. maddesi uyarınca idari para cezası gerektiren ve bir kabahat olan fiilinden
dolayı idari para cezası verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı
şekilde sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi bozmayı
gerektirmiştir.
YARGITAY
14. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2014/1794
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/12299
5237 s. TCK/234
Tarihi:
30.12.2015
• ÇOCUĞUN KAÇIRILMASI VE ALIKONULMASI SUÇU
• ÖN KOŞUL
• VELAYET KONUSUNDA KESİNLEŞMİŞ BİR
MAHKEME İLAMI BULUNMAMASI
ÖZETİ: 5237 sayılı TCK'nın 234/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi
için velâyet yetkisi bulunan sanığın bu yetkisinin mahkeme
kararıyla elinden alınmış olmasının ön koşul niteliği taşıması
karşısında, sanık ile katılan arasında boşanma davası açıldığı,
dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtaya gittiği, taraflar arasında velayet konusunda kesinleşmiş bir mahkeme ilamı bulunmadığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, sanığın
velâyet yetkisi elinden alınan kişi sayılmadığı göz önüne alındığında, atılı suçun kanuni unsurlarının oluşmadığı nazara
alınarak beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde
mahkûmiyet hükmü kurulması kanuna aykırıdır.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3050
Yargıtay Ceza Kararları
YARGITAY
15. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2013/30965
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2183
5237 s. TCK/43, 52, 168
Tarihi:
29.02.2016
• NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇU
• HER İKİ KREDİ İÇİN TEK BİR İPOTEK KONULMASI
• ZİNCİRLEME SUÇ
• BANKANIN ARAŞTIRMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN OLUP
OLMADIĞI
ÖZETİ: İpotek konulan taşınmaz ve bu taşınmazlara komşu parsellere
ait kayıtların tamamının getirtilmesinden sonra; refakate ziraat, fen ve banka bilirkişisinin alınarak, ipotek konulan taşınmazın, gerçek değerinin ne olduğu, emsallere göre, değerinin bariz bir şekilde düşük belirlenip belirlenmediği, eksperin
ihmal veya kastının bulunup bulunmadığı hususlarında rapor
tanzim ettirilmesi, ipotek konulan taşınmazın kime ait olduğu,
taşınmaz, başkasına aitse, başkasına ait bir taşınmazın, ipotek
konusu olup olamayacağı, bankaya sunulan çap örneğinin
fotokopi olup olmadığı, ne şekilde sahte olduğu ve eksper olan
sanık M. Y.'in, kasten mi suça iştirak ettiği, yoksa yeterli araştırma yapmadan mı, rapor tanzim ettiği hususunun kesin olarak belirlenmesi suretiyle ne şekilde diğer sanıklarla birlikte
hareket ettiğinin karar yerinde tartışılması, söz konusu mahalde, daha önce düzenlenen eksper raporlarının bulunup
bulunmadığının belirlenmesi, bankanın kredi tahsisi sırasında
söz konusu taşınmazın nerede olduğu, değerinin ne olduğu
hususlarında araştırma yapmasının gerekip gerekmediği, eksper raporuyla mutlak bağlı olup olmadığı, somut olayda, bankanın araştırma yükümlülüğünün olup olmadığı ve ne şekilde
yanıltıldığı hususlarının araştırılmasından sonra sonucuna
göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.
YARGITAY
16. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/6270
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/243
5275 s. CezaİnfazK/106
Tarihi:
21.01.2016
• ADLİ PARA CEZALARININ ÖDENMEMESİ
• İNFAZ YETKİSİNİ KISITLAYACAK ŞEKİLDE PARA
CEZASININ ÖDENMEMESİ
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Criminal Chamber Decisions
3051
ÖZETİ: Sanığın, katılan banka ile imzalanan kredi sözleşmesinde
borçlu şirket ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu,
borç nedeniyle haczedilen ve sanığa yediemin sıfatıyla teslim
edilen makinelerin bir kısmının daha sonra gidildiğinde fabrikada bulunmadığı; sanığın aşamalarda, borcun kendisine ait
olduğu, sel nedeniyle haczedilen makinelerin zarar gördüğü,
tamir ettirmek için gönderdiği ancak bir kısım makineyi geri
alamadığını, temyiz dilekçesinde ise fabrikayı tahliye ederken
makinelerin bir kısmını tahliye ücreti olarak verdiğini beyan
etmesi karşısında, bu hususların araştırılıp hacze konu malların sanığa mı, ortağı olduğu şirkete mi ait olup olmadıklarının
belirlenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun
tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde
karar verilmesi, kabul ve uygulamaya göre de 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 81. maddesi ile
değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi uyarınca adli
para cezalarının ödenmemesi halinde kamuya yararlı bir işte
çalışma kararı verilebileceği de gözetilerek hükümde infaz
yetkisini kısıtlayacak şekilde para cezasının ödenmemesi halinde kalan cezanın hapse çevrilmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı bozulması
gerekir.
YARGITAY
17. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/25716
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1121
5237 s. TCK/53, 150
Tarihi:
28.01.2016
• HIRSIZLIK SUÇU
• HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK KESİN VE
İNANDIRICI DELİL
• ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ
• HIRSIZLIK EYLEMİNİN TEŞEBBÜS AŞAMASINDA
KALMASI
• KONUT DOKUNULMAZLIĞINI İHLAL SUÇU
• MALA ZARAR VERME SUÇU
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3052
Yargıtay Ceza Kararları
ÖZETİ: Olayın öncesinde yapılan bu iki görüşmenin sanığın atılı suça
iştirak ettiğinin kesin delili olmadığı, zira görüşmelerin gerçekleştirilmesi planlanan başka olay veya olaylara ilişkin olabileceği, söz konusu tape kayıtlarının suçu sübut bulan diğer
sanıklarda olduğu gibi başkaca delillerle desteklenmediği anlaşılmakla; 26/12/2014 tarihli eyleme iştirak ettiğine dair şüpheden uzak delil bulunmayan sanığın üzerine atılı hırsızlık ve
mala zarar verme suçlarını işlediği yönünde sanığın savunmasının aksini ispat edecek şekilde yüklenen suçtan mahkumiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil
elde edilemediğinden ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraat kararı verilerek aynı mağdura karşı işlediği
sabit olan 22/12/2014 tarihinde işlenen hırsızlık suçu açısından 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinin uygulanamayacağının ve hırsızlık eyleminin teşebbüs aşamasında kalmasından
dolayı aynı Yasanın 35. maddesinin uygulanması gerektiğinin
gözetilmemesi yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
17. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/8328
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1099
5237 s. TCK/141, 155
Tarihi:
28.01.2016
• SUÇ VASFINDA YANILGIYA DÜŞÜLMESİ
• HIRSIZLIK SUÇU
• GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU
ÖZETİ: Suça konu cep telefonunun sanığa teslim edildiğine veya zilyetliğinin devredildiğine dair herhangi bir bilgi veya belgeye
rastlanılmadığı, katılan kurum tarafından sunulan bilgilere
göre telefonun Kayseri iline vardığı ancak sonrasında nerede
ve ne şekilde kaybolduğunun belirlenemediğinin anlaşılması
karşısında, sanığın eyleminin kamu kurum veya kuruluşlarında bulunan eşya hakkında hırsızlık suçunu oluşturduğu halde,
suç vasfında yanılgıya düşülerek hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Criminal Chamber Decisions
3053
YARGITAY
18. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/13240
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/12242
5237 s. TCK/53
Tarihi:
30.11.2015
5271 s. CMK/230
• ŞİKAYET ŞARTI
• İŞ VE ÇALIŞMA HÜRRİYETİNİN İHLALİ
• HAK YOKSUNLUĞU
• TARTIŞMA SIRASINDA ÇIKAN KAVGADA
YARALANILMASI
ÖZETİ: TCK'nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun
uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin
08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan
kalkmış olması, Bozmayı gerektirmiş ise de bu aykırılık yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, TCK'nın 53/1-b maddesinde yer alan hak
yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılması
suretiyle hükümlerin düzeltilerek onanmasına, sanık Ş.. Y..
hakkında kurulan hükme yönelik temyize gelince, Ancak;
oluşa göre, sanığın, birkaç kez ücret ödememesi nedeniyle,
yemek yediği yeri işleten mağdurlarla tartıştığı ve bu tartışma
sırasında çıkan kavgada yaralandığı, o günün ardından mağdurlarla diğer sanıklar arasında yaşanan olaylara katılmaması
karşısında, diğer sanıkların gerçekleştirdikleri eylemlere ne
şekilde katkısı bulunduğuna ilişkin kanıtların nelerden ibaret
olduğu açıklanmadan hükümlülük kararı verilerek, CMK'nın
230/1-b maddesinin ihlal edilmesi, Kabule göre ise, TCK'nın
53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararıyla iptal
edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış
olması, Bozmayı gerektirmiş ve sanık Ş.. Y..'ın temyiz nedenleri yerinde olduğundan, tebliğnameye uygun olarak hükmün
bozulmasına karar verilmiştir.
YARGITAY
19. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/21109
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/9702
213 s. VUK/367
Tarihi:
30.12.2015
• VERGİ CEZASININ KESİLMESİ, ÖDENMESİ VE
KALKMASI
• KAÇAKÇILIK SUÇLARI
• VERGİ RAPORU
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3054
Yargıtay Ceza Kararları
ÖZETİ: 01.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2010 gün ve 6009
sayılı Kanun'un 13. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu'nun 367. maddesinin 1. fıkrasında bulunan Yaptıkları inceleme sırasında 359 uncu maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun
mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili
olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme
komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet Başsavcılığına
bildirilmesi mecburidir hükmü karşısında; sanıkla ilgili olarak
Vergi Dairesi Başkanlığının 19.10.2011 gün ve 8931 sayılı
yazısı ile düzenlendiği anlaşılan 09.10.2011 tarih ve VDKI/689 sayılı Rapor Değerlendirme Komisyonu mütalaası dosya
içine konulmadan, Vergi Dairesi Başkanlığının 19.10.2011
tarihli mütalaası ile yetinilerek davaya devamla yazılı şekilde
karar verilmesi, Yargıtay denetimine esas olması ve defter ile
belgelerin hangi amaçla istendiğinin tespiti bakımından, sanık
hakkında, düzenlenen vergi raporuna dayanak teşkil eden ve
var olduğu anlaşılan defter ve belge isteme yazısının dosya
içine konulması gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı ve
katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden,
tebliğnameye uygun olarak hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
YARGITAY
20. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/5885
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1383
5237 s. TCK/191
Tarihi:
08.03.2016
5271 s. CMK/223
• KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU VEYA UYARICI
MADDE BULUNDURMA SUÇU
• KOVUŞTURMA ŞARTININ ORTADAN KALKMASI
NEDENİYLE DAVANIN DÜŞMESİ
ÖZETİ: Sanık işlediği suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan
kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli
serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı
Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen erteleme süresi zarfında kişinin
kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın
alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu
veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl
nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu
yapılmaz hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın
kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın
223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca davanın düşmesine karar
verilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiştir
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
Court of Cassation Criminal Chamber Decisions
3055
YARGITAY
21. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/13222
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/2537
5237 s. TCK/7, 9, 53
Tarihi:
17.03.2016
5320 s. CMKYürK/8
• DOLANDIRICILIK SUÇU
• OLAĞANÜSTÜ DAVA ZAMANAŞIMI
• LEHE OLAN HÜKMÜN UYGULANMASI
• SAHTE ÇEK DÜZENLEMEK SURETİYLE RESMİ
BELGEDE SAHTECİLİK
ÖZETİ: Sahte çek düzenlemek suçundan cezalandırılması istemi ile
kamu davası açılan sanık hakkında UYAP sistemi üzerinden
yapılan inceleme ve dosya kapsamından, benzer suçlardan
başka dosyalarının bulunduğunun anlaşılması karşısında,
ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararında açıklandığı üzere, belgelerde sahtecilik suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu ve fiil tarihleri de dikkate alınarak;
sanığın eylemlerinin her biri yenilenen kasıtla işlenmiş ayrı
suçları mı, yoksa bir suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünü kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek
suretiyle zincirleme biçimde işlenmiş tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi açısından, sanık hakkında sahte çek
düzenlemek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçlarından
açılan ilgili diğer dava dosyalarının araştırılıp celbi sağlanarak, mümkünse davaların birleştirilmeleri, aksi halde bu davayı ilgilendiren kısımlarının onaylı örnekleri dosya içerisine
konulup sonucuna göre diğer sahtecilik suçlarının tarihleri de
nazara alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması ve sonucuna göre
sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekir.
YARGITAY
22. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/10765
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2016/1495
5237 s. TCK/31, 66, 142
Tarihi:
10.02.2016
• MALA ZARAR VERME SUÇU
• 12-15 YAŞ GRUBUNDA OLAN SUÇA SÜRÜKLENEN
ÇOCUK
• HIRSIZLIK SUÇU
• DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ
ÖZETİ: Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan TCK’nın 142/1-b, 31/2. maddelerinde düzenlenen hırsızlık suçu için öngörülen cezanın üst sınırına
göre aynı Kanunun 66/1-e ve 66/2. maddelerinde öngörülen 4
yıllık dava zamanaşımı süresinin karar tarihi olan 05/10/2011
tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması bozmayı
gerektirmiştir.
LHD - Volume: 14/Issue: 162/Year: 2016
3056
Yargıtay Ceza Kararları
YARGITAY
23. CEZA DAİRESİ
Esas No.
2015/19174
İlgili Kanun/Madde
Karar No. 2015/7358
5237 s. TCK/53
Tarihi:
30.11.2015
• ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK VE DOLANDIRICILIK
SUÇU
• 5237 SAYILI TCK'NIN 53/1. MADDESİNDE
DÜZENLENEN HAK YOKSUNLUKLARI
ÖZETİ: 5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının, Anayasa Mahkemesi'nin 24.11.2015 tarih ve
29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmekle
beraber, maddenin (b) fıkrasında yer alan "ve diğer siyasi
hakları kullanmaktan" şeklindeki ibarenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle bu husus, bozmayı
gerektirmiştir. Ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca
düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, TCK'nın 53/1. maddesinin (b) bendinin uygulanmasına ilişkin hüküm fıkrasında
yer alan "ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin
tamamen çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya
uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
Kararların tamamuna dergimizin Haziran 2016 tarihli
162. sayısından ulaşabilirsiniz
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
DANIŞTAY KARARLARI
COUNCIL OF STATE DECISIONS
* Danıştay Daire Kararları
Council of State Chamber Decisions
DANIŞTAY DAİRE KARARLARI
COUNCIL OF STATE CHAMBER DECISIONS
DANIŞTAY
5. DAİRE
Esas No.
2013/3576
İlgili Kanun/Madde
2577 s. İYUK/49
Karar No. 2016/1095
Tarihi:
02.03.2016
• İDARE VE VERGİ MAHKEMELERİ TARAFINDAN
VERİLEN KARARLARIN TEMYİZİ
• DENGE TAZMİNATI
ÖZETİ: İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlıdır. İzmir 2. İdare Mahkemesince
verilen 14/11/2012 günlü, E:2012/972; K:2012/2008 sayılı
karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, temyiz
isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına; temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına,
02.03.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
3060
Danıştay Kararları
DANIŞTAY
14. DAİRE
Esas No.
2015/3716
İlgili Kanun/Madde
2577 s. İYUK/8
Karar No. 2016/669
Tarihi:
04.02.2016
2872 s. ÇevreK/25
• ÖZEL DAVA AÇMA SÜRESİ
• 2872 SAYILI ÇEVRE KANUNUNUN 20/F MADDESİNE
MUHALEFET ETME SUÇU
ÖZETİ: Dava; taş kırma, eleme, yıkama faaliyetiyle iştigal eden davacı
şirkete, 2872 sayılı Çevre Kanununun 20/f maddesine muhalefet ettiğinden bahisle, 101.595,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkindir. Uyuşmazlıkta; dava konusu işlemin, davacı
şirkete 30.05.2013 tarihinde tebliğ edildiği, söz konusu işlemde, 2872 sayılı Kanunun 25. maddesinde düzenlenmiş olan
özel dava açma süresinin, yani işlemin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde İdare Mahkemesinde dava açılabileceğinin
açıkça belirtildiği, anılan Yasa hükmünde, 2577 sayılı Kanunun 8. maddesinde yer verilen genel kuralın aksine, dava açma süresinin, işlemin tebliğ tarihini izleyen günden itibaren
işlemeye başladığı yönünde bir düzenlemeye ise yer verilmediği dikkate alındığında, otuz günlük özel dava açma süresinin
hesabında, işlemin tebliğ edildiği günün de dikkate alınması
gerekmektedir. Bu durumda; davacı şirkete 30.05.2013 tarihinde tebliğ edilen ve içeriğinde özel dava açma süresi de
açıkça belirtilmiş olan dava konusu işleme karşı, bu tarihten
başlamak üzere 30 gün içinde ve en son 28.06.2013 (Cuma)
tarihi mesai bitimine kadar dava açılması gerekirken, bu süre
dolduktan sonra, 01.07.2013 (Pazartesi) tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğundan, davanın süre aşımı nedeniyle
reddi yolunda verilen Mahkeme kararında sonucu itibarıyla
hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
Kararların tamamuna dergimizin Haziran 2016 tarihli
162. sayısından ulaşabilirsiniz
LHD - Cilt: 14/Sayı: 162/Yıl: 2016
ANAYASA MAHKEMESİ
KARARLARI
TURKISH CONSTITUTIONAL COURT
DECISIONS
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
TURKISH CONSTITUTIONAL COURT DECISIONS
Resmi Gazete Tarihi: 31.05.2016
Resmi Gazete Sayısı: 29728
Esas Numarası: 2015/98
Karar Numarası: 2016/35
Karar Tarihi: 05.05.2016
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1- Erzurum 2. İdare Mahkemesi (E.2015/98)
2- Tokat İdare Mahkemesi (E.2015/99)
İTİRAZLARIN KONUSU: 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’na, 12.7.2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle eklenen geçici 41.
maddenin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinin, Anayasa’nın 13. ve 41. maddelerine
aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talepleridir.
V-HÜKÜM
14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na, 12.7.2013 tarihli
ve 6495 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle eklenen geçici 41. maddenin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Serdar
ÖZGÜLDÜR ile Serruh KALELİ’nin karşıoyları ve OYÇOKLUGUYLA, 5.5.2016
tarihinde karar verildi.
Resmi Gazete Tarihi: 24.05.2016
Resmi Gazete Sayısı: 29721
Esas Numarası: 2016/35
Karar Numarası: 2016/31
Karar Tarihi: 05.05.2016
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay Onbirinci Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 27.6.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye 11.10.2011 tarihli ve 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesiyle eklenen ek 9. maddenin dokuzuncu fıkrasında yer alan “...çeşitli statülerde
istihdam edilen sözleşmeli personele,...’’ ibaresinin, 5393 sayılı Kanun’un 49. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca çalışan sözleşmeli personel yönünden Anayasa’nın 91.
maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
Anayasa Mahkemesi kararlarının tam metinlerine
dergimizin Haziran 2016 tarihli 162. sayısından
ulaşabilirsiniz
UYGULAMAYA İLİŞKİN
BİLGİLER
PRACTICAL INFORMATIONS
GERÇEK KİŞİLER*
(ŞAHIS FİRMASI)
(NATURAL PERSONS
(SOLE PROPRIETORSHIP))
Tacir; bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye
denir. (TTK m.12)
Gerçek kişi tacirin ticaret unvanı kısaltılmadan yazılan ad ve soyadından
meydana gelir. Ad ve soyadına TTK.nın 46. maddesine uygun ekler yapılabilir.
Unvanda; ortaklık bulunduğu izlenimini yaratacak çoğul ekler, başka kişilerin
adları ve yabancı kelimeler kullanılmamalıdır.
İşletme sahibinin velayet veya vesayet altında bulunması veyahut kendisine bir yasal danışman atanmış olması gibi ehliyeti ilgilendiren hallerde bu
durum ve veli, vasi veya yasal danışmanın kimler olduğu tescil edilir. Bu durumların sonradan meydana gelmesi halinde de aynı hüküm uygulanır.
A- KAYIT
1- Yeni Kayıt Talep Dilekçesi1
2- Tescil talepnamesi (Ünvan Talepnamesi)
Tescil talepnamesi (Ünvan Talepnamesi) ile Mersis üzerinden doldurulan taahhütnamenin bilgileri aynı olmalıdır.
Mersisten doldurulan taahhütnamenin çıktısı noter tarafından ilgilinin
üç imzası alınarak tasdik edilebilir VEYA aynı bilgileri içeren işletme ünvanı
altında düzenlenmiş tescil talepnamesi (unvan talepnamesi) de Tasdik edilmiş
olarak müdürlüğe verilebilir.
Tescil talepnamesi (unvan talepnamesi) noter onaylı ibraz edildiği durumda ayrıca noter onayı olmaksızın MERSİS sisteminde hazırlanan taahhütnamenin de çıktısı yetkili tarafından imzalı şekilde Müdürlüğümüze ibraz edilecektir.
Uygulamaya İlişkin Bilgilerin devamına dergimizin Haziran
2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
*
Gerçek kişilerin ticaret sicile kayıt ve tescil prosedürleri ile ilgili bu çalışma İTO (İstanbul
Ticaret Odası)’nın usulü ve yayınları temel alınarak derlenmiştir.
1
Gerçek Kişiler Dilekçe – Ek 1’e bakınız.
KOLLEKTİF ŞİRKETLER*
(GENERAL PARTNERSHIPS)
Kollektif şirket; ticari işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirisinin sorumluluğu
şirket alacaklılarına karşı sınırlandırılmamış şirkettir.
Kollektif şirket sözleşmesi yazılı şekle tabidir, sözleşmedeki imzaların
noterce tasdiki şarttır.
Kollektif şirket sözleşmesinde bulunması zorunlu hususlar şunlardır;
• Ortakların ad ve soyadları, ikametgah ve uyrukları ile T.C. Kimlik
numaraları (yabancı uyrukluların vergi numarası veya yabancılara mahsus kimlik numarası) belirtilecek
• Şirketin kollektif olduğu
• Ticaret unvanı ve merkezi
• Çalışma konusu
• Her ortağın sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği sermaye türü, tutarı
• Şirketi temsile yetkililer ve temsil şekli
* Kollektif şirketin ticaret unvanı bütün ortakların veya ortaklardan birinin ad ve soyadıyla şirket nevini gösterecek bir ibareyi ihtiva etmelidir.
** Vergi numarası bulunmayan firmaların vergi levhası fotokopisini tescil evrakı ekinde verilmesi zorunludur, verilmemesi halinde tescil başvurusu
kabul edilmeyecektir.
A- KURULUŞ
Kuruluş işlemlerinde potansiyel vergi numarası Mersis sistemi üzerinden
otomatik olarak oluşturulmaktadır. Bu doğrultuda; Müracaat evrakları arasına
Potansiyel Vergi numarasını gösteren Mersis ekran çıktısının veya İnternet
vergi dairesinden potansiyel vergi numarasını gösteren ekran çıktısının ibraz
edilmesi gerekmektedir.
Uygulamaya İlişkin Bilgilerin devamına dergimizin Haziran
2016 tarihli 162. sayısından ulaşabilirsiniz
*
Kollektif Şirketlerin ticaret sicile kayıt ve tescil prosedürleri ile ilgili bu çalışma İTO
(İstanbul Ticaret Odası)’nın usulü ve yayınları temel alınarak derlenmiştir.
GÜNCEL MEVZUAT
CURRENT LEGISLATION
* Kanunlar
Law Codes
* Resmî Gazete Özetleri
Abstracts of Official Gazette
KANUNLAR
LAW CODES
* KİŞİSEL VERİLERİN OTOMATİK İŞLEME TABİ TUTULMASI
KARŞISINDA BİREYLERİN KORUNMASI SÖZLEŞMESİNE EK
DENETLEYİCİ MAKAMLAR VE SINIRAŞAN VERİ AKIŞINA İLİŞKİN
PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN
* CEZAÎ KONULARDA ULUSLARARASI ADLÎ İŞ BİRLİĞİ KANUNU
* VELAYET SORUMLULUĞU VE ÇOCUKLARIN KORUNMASI HAKKINDA
TEDBİRLER YÖNÜNDEN YETKİ, UYGULANACAK HUKUK, TANIMA,
TENFİZ VE İŞBİRLİĞİNE DAİR SÖZLEŞMEYE KATILMAMIZIN UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
* ÇOCUK NAFAKASI VE DİĞER AİLE NAFAKA TÜRLERİNİN
ULUSLARARASI TAHSİLİNE İLİŞKİN SÖZLEŞMEYE KATILMAMIZIN
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
* SUÇLULARIN İADESİNE İLİŞKİN AVRUPA SÖZLEŞMESİNE EK
PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN
* CEZA İŞLERİNDE KARŞILIKLI ADLİ YARDIM AVRUPA
SÖZLEŞMESİNE İKİNCİ EK PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
* SUÇLULARIN İADESİNE İLİŞKİN AVRUPA SÖZLEŞMESİNE EK
ÜÇÜNCÜ PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN
* SUÇLULARIN İADESİNE İLİŞKİN AVRUPA SÖZLEŞMESİNE EK
DÖRDÜNCÜ PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN
* TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BELÇİKA FRANSIZ
TOPLUMU HÜKÜMETİ, VALONYA HÜKÜMETİ VE BRÜKSEL-BAŞKENT
BÖLGESİ FRANSIZ TOPLUMU KOMİSYONU HEYETİ ARASINDA
KÜLTÜR, EĞİTİM VE BİLİMSEL ARAŞTIRMA ALANINDA İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA
KANUN
* İŞ KANUNU İLE TÜRKİYE İŞ KURUMU KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN
* KOLLUK GÖZETİM KOMİSYONU KURULMASI HAKKINDA KANUN
* TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE AVRUPA BİRLİĞİ ARASINDA İZİNSİZ
İKAMET EDEN KİŞİLERİN GERİ KABULÜNE İLİŞKİN ANLAŞMA İLE
OLUŞTURULAN ORTAK GERİ KABUL KOMİTESİNİN 2/2016 SAYILI
KARARININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
İNSANİ İŞLER EŞGÜDÜM OFİSİ ARASINDA TÜRKİYEDE BİR ÜLKE OFİSİ
KURULMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
Kanunların tam metinlerine dergimizin Haziran 2016 tarihli
162. sayısından ulaşabilirsiniz
RESMÎ GAZETE ÖZETLERİ
ABSTRACTS OF OFFICIAL GAZETTE
KANUNLAR
No
Adı
6705
Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesine Ek Denetleyici
Makamlar ve Sınıraşan Veri Akışına İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu
6706
6707
6708
6709
6710
6711
Velayet Sorumluluğu ve Çocukların Korunması Hakkında
Tedbirler Yönünden Yetki, Uygulanacak Hukuk, Tanıma,
Tenfiz ve İşbirliğine Dair Sözleşmeye Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun
Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Sözleşmeye Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun
Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesine Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesine
İkinci Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun
Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesine Ek Üçüncü
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun
R.G.
Tarih - Sayı
05.05.2016
29703
05.05.2016
29703
05.05.2016
29703
05.05.2016
29703
05.05.2016
29703
05.05.2016
29703
05.05.2016
29703
Resmi gazetelerin tamamına dergimizin Haziran 2016 tarihli
162. sayısından ulaşabilirsiniz
ÖNEMLİ BİLGİLER
MAJOR INFORMATIONS
KIDEM TAZMİNATI TAVANI
ASGARİ ÜCRET
YILLIK ÜCRETLİ İZİN SÜRELERİ
İHBAR TAZMİNATI
(AKDİN FESHİNDE BİLDİRİM SÜRELERİ)
İŞSİZLİK SİGORTASI PRİMİ
2016 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ
2015 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ
2014 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ
2013 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ
2012 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ
2011 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ
2010 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ
2009 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ
KURUMLAR VERGİSİ ORANI
GEÇİCİ VERGİ ORANLARI
KATMA DEĞER VERGİSİ ORANLARI
YENİDEN DEĞERLEME ORANI
DEĞERLİ KÂĞITLAR (2016)
YASAL FAİZLER VE YÜRÜRLÜK SÜRELERİ
TİCARİ TEMERRÜT (AVANS) FAİZ ORANLARI
AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN’A GÖRE
GECİKME ZAMMI ORANLARI
DAMGA VERGİSİ (2016)
HARÇ TARİFESİ (2016)
Yargı Harçları (2016)
Noter Harçları (2016)
Vergi Yargısı Harçları (2016)
Tapu ve Kadastro Harçları (2016)
KİRA ARTIŞINA YARGITAY’CA UYGULANAN ENDEKSLER
ENFLASYON ORANLARI (%) (TUİK Verilerine Göre)
AVUKATLIK ASGARÎ ÜCRET TARİFESİ
HMK BİLİRKİŞİ ÜCRET TARİFESİ
HMK GİDER AVANSI TARİFESİ
HMK HAKEM ÜCRET TARİFESİ
HMK TANIK ÜCRET TARİFESİ
PARASAL SINIRLAR (2005 - 2014)
TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI
DÖVİZ KURLARI
Önemli Bilgilerin tamamına dergimizin Haziran 2016 tarihli
162. sayısından ulaşabilirsiniz
YÜKSEK MAHKEME
KARARLARI
ARAMA DİZİNLERİ
INDEX OF SUPREME COURT
DECISIONS
* Kavramlara Göre Arama Dizini
Index of Related Legal Terms
* Kanun Maddelerine Göre Arama Dizini
Index of Related Law Code Articles
KAVRAMLARA GÖRE ARAMA DİZİNİ
INDEX OF RELATED LEGAL TERMS
1163 Sayılı Kanuna Muhalefet ..................................................................... 3299
12-15 Yaş Grubunda Olan Suça Sürüklenen Çocuk..................................... 3329
2872 Sayılı Çevre Kanununun 20/F Maddesine Muhalefet Etme Suçu ....... 3337
5237 Sayılı Tck'nın 53/1. Maddesinde Düzenlenen Hak
Yoksunlukları ............................................................................................... 3330
A
Adli Para Cezalarının Ödenmemesi ............................................................. 3316
Adli Para Cezası veya Seçenek Tedbirlerden Birine Çevrilmesi
Zorunluluğu .................................................................................................. 3303
Adli Sicil Kaydı ............................................................................................ 3308
Akıl Hastalığı Nedeniyle İşlenen Fiilin Hukukî Anlam ve Sonuçlarını
Algılayıp Algılayamadığı ............................................................................. 3298
Aldatılan Eşin Aldatan Diğer Kişiden Manevi Tazminat İstemi .................. 3219
Alkollü Araç Kullanma ................................................................................ 3308
Araç Üzerinde Fiili Hakimiyet ve Ekonomik Yararlanma Unsurları ........... 3258
Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Doğan Uyuşmazlıklar .............. 3283
Askerlik Hizmetini Borçlanarak Ölüm Aylığı Bağlanması İstemi ............... 3276
Yüksek Mahkeme Kararları arama dizinlerini tamamına
dergimizin Haziran 2016 tarihli 162. sayısından
ulaşabilirsiniz
KANUN MADDELERİNE GÖRE ARAMA DİZİNİ
INDEX OF RELATED LAW CODE ARTICLES
Aile Mahkemelerinin Kuruluş,
Görev ve Yargılama Usullerine Dair
Kanun (4787)
Madde
Sayfa
4 ........................................................ 3263
5 ........................................................ 3213
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun (6183)
Madde
Sayfa
106 ....................................................3309
Yüksek Mahkeme Kararları arama dizinlerini tamamına
dergimizin Haziran 2016 tarihli 162. sayısından
ulaşabilirsiniz
LEGAL YAYINCILIK TÜM YILLAR DERGİ FİYAT LİSTESİ
(BASILI, ONLINE SÜRELİ-SÜRESİZ VE E-DERGİ)
LEGAL PUBLISHING'S PRICE LIST COVERING ALL THE YEARS
(PRINTED-ON LINE-PERIODIC- NON-PERIODIC, AND E-JOURNAL
LEGAL HUKUK DERGİLERİ SİPARİŞ FORMU
ORDERING FORM FOR THE LEGAL LAW JOURNALS
LEGALBANK ABONELİK FORMU
SUBSCRIPTION FORM FOR THE LEGALBANK LEGAL DATABASE

Benzer belgeler

Dergi özetini görmek için tıklayınız.

Dergi özetini görmek için tıklayınız. Mersin Temsilcisi/ Mersin Representative Av./Aal. H. Hulki ÖZEL

Detaylı

Dergi özetini görmek için tıklayınız.

Dergi özetini görmek için tıklayınız. kaynaklar dipnotunda veya metin içerisinde kısa olarak yer almalıdır. All references cited in the text should be numbered in the order of mention in the text and should be given in abbreviated form...

Detaylı