Kitap İncelemesi

Transkript

Kitap İncelemesi
The GLOBAL
A Journal of Policy and Strategy
Volume: 1, Issue: 2, pp. 115-120, 2015
Kitap İncelemesi
Avrupa Birliğine Giriş: Tarih, Kurumlar ve Politikalar
Ayhan Kaya, Senem Aydın-Düzgit, Yaprak Gürsoy, Özge Onursal
Beşgül (Der.) (2013). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
2. Baskı ss: 300 ISBN: 6053992226
Fatih Çelebi
Avrupa Birliği, küreselleşme ile birlikte büyük bir artış gösteren uluslararası örgütler içerisinde günümüz itibariyle en başarılı uluslararası örgütlenme modelini sergilemektedir. Türkiye’nin adaylık başvurusunun kabul edildiği 1999’daki
Helsinki Zirvesi ve 2005 yılında müzakerelerin başlamasıyla birlikte Avrupa ile
bütünleşme süreci, Türkiye’deki toplumun tüm kesimlerinin ilgi odağı haline
gelmiş durumdadır. Türkiye ve Avrupa ülkelerinin farklı kültürel ve toplumsal
yapılara sahip olması ilk bakışta bir olumsuzluk olarak düşünülse de, farklılıklara saygının ortak bir değer haline geldiği Avrupa’da Türkiye özgün bir aktör olma potansiyeline sahiptir. Nitekim Avrupa bütünleşmesi, -Habermas ve
Derrida’nın ifadesiyle- aynılığın değil, ötekine saygının ortak değer olduğu bir
Avrupa’yı ifade etmektedir. Ortak para birimi Euro üzerindeki köprü motifi,
AB’nin farklı kültürlerle olan iletişimine ve işbirliğine işaret etmektedir.
Ayhan Kaya, Senem Aydın-Düzgit, Yaprak Gürsoy ve Özge Onursal Beşgül tarafından derlenen “Avrupa Birliği’ne Giriş-Tarih, Kurumlar ve Politikalar” kitabı, AB’nin bütünleşme tarihini, kurumlarını ve politikalarını çok yönlü
bir biçimde ele alan, temel kaynak niteliğinde bir eserdir. Kitap temel olarak iki
kısımdan oluşmaktadır, bu kısımlarda on yedi yazar tarafından kaleme alınan
toplam on beş bölüm yer almaktadır. Her bölümde Türkiye’nin AB standartlarına ne ölçüde uyum sağladığı konusunda bir perspektif sunulmaktadır.
İlk yedi bölüm Avrupa Birliği entegrasyonu, derinleşme, genişlemesi ve
dış ilişkiler başlığında kitabın ilk kısmını oluştururken, Kitabın ikinci kısmında
AB’nin rekabet politikası, bölgesel politikası, çevre politikası, sosyal politika,
ulaşım, eğitim, enerji, güvenlik ve savunma politikaları ele alındığı sekiz bölüm
yer almaktadır.
Birinci bölümde AB’nin kurumları ile ilgili bilgiler sunulmaktadır. Öncelikle “karar alma üçgeni” olarak adlandırılan Bakanlar Konseyi, Avrupa Komis115
Fatih Çelebi
yonu ve Avrupa Parlamentosu ele alınmaktadır. Konsey, temel olarak yasama
işlevini yerine getirmekle birlikte AB’nin nihai karar organıdır. Avrupa Birliği adına, uluslararası düzeyde diğer ülkelerle ya da uluslararası kuruluşlarla
antlaşma yapma yetkisine sahiptir. AB üyesi her ülke, Bakanlar Konseyi’nin
çalışmalarına ve karar alma sürecine katılmaktadır. Merkezi Brüksel’de olan
Konsey, üye ülkelerin bakanlarından oluşmaktadır. Üye ülkelerin hangi bakanlarının toplanacağı, ele alınan konulara göre değişiklik göstermektedir.
Avrupa Komisyonu, AB içindeki en özgün yapıya sahip olan kurumdur.
Avrupa Komisyonu, birliğin “sekreteryası” olarak nitelendirilebilir; ancak fonksiyonu açısından bir sekreteryadan çok daha fazla işleve ve inisiyatif alabilme
yetisine sahiptir. Ayrıca Komisyon, AB kurumları arasındaki ilişkilerde ortaya
çıkan anlaşmazlıklarda arabuluculuk işlevi görmektedir. Her üye devletin bir
kişi ile temsil edildiği 28 üyeden oluşan komisyon, AB müktesebatının geliştirilmesi ya da AB’nin işleyişindeki eksikliklerin giderilmesi gibi amaçlarla yasa
tasarısı hazırlamakla görevlidir.
Avrupa Parlamentosu ise, AB üyesi ülke vatandaşlarının doğrudan oyları
ile seçilen temsilcilerden oluşmaktadır. Parlamento seçimleri beş yılda bir yapılır ve her AB vatandaşı aday olma ve oy kullanma hakkına sahiptir. 1970’li
yıllara kadar Parlamentonun yetkileri sembolik bir düzeyde kalsa da, 1986’da
yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi ile birlikte parlamentoya karar alma sürecinde yetki verilmiştir. AP’nin yetkileri ve Avrupa Birliği üzerindeki ağırlığı
günümüzde de artış göstermektedir. Bu bölümde karar organlarının yanı sıra
Avrupa Toplulukları Adalet Divanı, Ekonomik ve Sosyal Komite ve Sayıştay
gibi AB’nin diğer denetim ve destek mekanizmaları da incelenmektedir.
İkinci bölümde Avrupa Birliği’nin genişlemesini ve komşuluk politikasının
incelenmektedir. Başlangıçta Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) adıyla kurulan birliğin günümüze kadar geçirdiği genişleme dalgaları, sonuçları ile birlikte
değerlendirilmektedir. AB’nin günümüzdeki genişleme politikası ve bu politika
çerçevesinde Türkiye’nin durumu dönemsel olarak ele alınmaktadır. Avrupa
Komşuluk Politikası ise, genişleme politikasının dışında kalan komşulara yönelik olarak yürütülen politikaları ifade etmektedir. Temel amacı, AB’nin bu
ülkelerle olan ilişkilerin derinleştirilmesi, ortak değerler ışığında insan hakları
ve demokrasi ilkelerinin geliştirilmesini sağlamaktır. Avrupa Komşuluk Politikası ayrıca komşu ülkelerle kalkınma, çevre, silahsızlanma ve terörizm gibi
konularda işbirliği yaparak istikrar ve barışı sağlamayı amaçlamaktadır.
Avrupa Birliği ve demokratikleşmenin ele alındığı üçüncü bölümde; Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de AB’nin demokratikleşmeye etkisi değerlendirilmektedir. AB gerek adaylık sürecindeki ülkelere, gerekse komşuluk politikasının bir gereği olarak Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Karadeniz’deki komşu
ülkelerde demokrasiyi ve insan haklarına saygıyı teşvik etmektedir. Bu bölümde
116
Kitap İncelemesi
demokrasi temelde üç aşamalı bir süreç olarak ele alınmaktadır. Demokrasinin
ilk aşaması, otoriter rejimlerde liberalleşmeyi, temel hak ve özgürlüklerin rejim
tarafından tanınmasını ifade eder. İkinci aşama ise, etkin siyasal makamların
hür bir ortamda yapılan seçimlerle iş başına geldiği demokrasiye geçişi ifade
eder. Üçüncü ve en belki de en önemli aşamada “demokrasinin konsolidasyonu” yer alır. Demokrasinin kurumsallaşması, toplumda ve siyasi elitler arasında
tüm kesimlerinin demokrasiye olan bağlılıkların pekiştirilmesi anlamına gelir.
AB’ye giriş süreci, özellikle Doğu Avrupa ve Akdeniz ülkelerinde demokrasinin
benimsenmesinde büyük rol oynamıştır. AB’nin Türkiye’de demokratikleşmeye olan etkileri incelendiğinde ise Türkiye’nin de belli aşamalar kaydettiği söylenebilir. Ancak, Türkiye AB’ye kabul edilen ülkelerin birçoğundan daha önce
demokrasiye geçmesine karşın, temel sorun demokrasinin konsolidasyonunun
sağlanmasıdır.
AB’nin ekonomik bütünleşmesinin ele alındığı dördüncü bölümde ekonomik bütünleşmenin çeşitli aşamaları tanımlanarak AB’nin bütünleşme süreci
değerlendirilmektedir. Bütünleşme, birden fazla ekonomi arasındaki engellerin
kaldırılması anlamında gelir. Bütünleşen ekonomilerde, engellerin kalkmasıyla birlikte yaşam standartlarında artış gözlemlenmektedir. AB politikalarında
bütünleşmenin temel özelliği; ticaret, rekabet, çevre ve sosyal politikaların bir
uyum içerisinde yürütülmesidir.
AB’nin finansal sisteminin ve entegrasyonunun incelendiği beşinci bölümde, AB’de finansal entegrasyon süreci, AB finansal piyasalarının gelişimi ve finansal krizin entegrasyona etkisi incelenmektedir. AB’nin finansal entegrasyona yönelik temel politikası; fiziki, teknik ve mali kısıtlamaların kaldırılması ve
ortak ticaret politikası oluşturulmasıdır. 2008 krizi ile birlikte AB’nin finansal
politikası ciddi bir biçimde eleştirilir hale gelmiştir. Global krizle birlikte AB
finansal sisteminin mevcut durumdan daha fazla reforma gereksinim duyduğu
ifade edilmektedir. AB’ye üyelik sürecindeki Türkiye’nin AB finansal sistemine
uyumu üyelik için bir koşul olmasa da üyeliği sağlayacak bir katalizör görevi
göreceği ifade edilmektedir.
Avrupa Birliği hukuku başlıklı altıncı bölümde, AB’nin hukuksal yapısının,
birliği uluslararası hukukta söz sahibi yapması ve üye devletlerin egemenliklerini sınırlaması açısından uluslararası hukuku ve üye devletlerin ulusal hukuklarını etkilediği ifade edilmektedir. AB’nin hukuki alandaki başarısı, farklı
hukuki yapılara sahip 28 ülkeyi bir araya getirmesinin yanı sıra; siyasi, sosyal ve
ekonomik konulara bağlayıcı bir hukuki perspektifle bakabilmesidir. Ayrıca bu
bölümde AB hukukunun kaynakları, AB hukukunun topluluk üyelerinin ulusal
hukuklarına üstünlüğü ve AB hukuk kurallarının doğrudan uygulanabilirlik ilkesi anlatılmaktadır.
Yedinci bölümde, Avrupa Birliği yurttaşlığı konusu incelenmektedir. AB’de
yurttaşlık kurumunun tarihsel gelişiminden ve yurttaşların sahip olacağı hak117
Fatih Çelebi
lar açısından çeşitli sınıflandırmalardan bahsedilmektedir. AB yurttaşlığı,
ulus-devlet yurttaşlığının bir alt kategorisini oluşturmaktadır. Diğer bir ifadeyle AB yurttaşı olabilmek için bir üye ülkenin yurttaşı olmak gerekir. 2010
yılında yürürlüğe giren Lizbon Antlaşmasıyla Avrupa yurttaşlığı belirgin bir
kurumsal yapıya kavuşturulsa da, bazı konularda belirsizlikler sürmektedir. AB
yurttaşlığının temel eksikliklerinden birisi, AB ülkelerinde uzun yıllar bulunduğu ülkenin yurttaşlığını edinmeyen toplulukları yurttaşlık haklarından yoksun bırakmasıdır. Bu topluluklarda özellikle Türk nüfusun çoğunlukta olduğu
görülmektedir. 28 AB ülkesinde 2,5 milyon civarında AB üyesi olmayan Türk
vatandaşı yaşamaktadır.
Sekizinci bölümden itibaren AB’nin çeşitli alanlardaki politikaları değerlendirilmektedir. İlk olarak AB rekabet politikası ele alınmıştır. AB rekabet politikasının temel amacının tüketici refahını yükselmek olduğu vurgulanmaktadır. Avrupa Birliğinin siyasi ve sosyal boyutundan daha çok ekonomi eksenli
bir yapı olarak kurulduğu göz önünde bulundurulduğunda; rekabet kuralları,
AB’nin ekonomik hedeflerine ulaşılmasında temel araçlarından biri olarak görülmüştür. AB rekabet hukuku; rekabeti sınırlayıcı anlaşmaları yasaklamakta,
piyasada tekel ve hakim durumdaki teşebbüslerin davranışlarını kontrol etmekte ve birleşmeleri denetlemektedir. AB rekabet hukukunu uygulamakla
yetkili kurum, AB Komisyonu’dur. Yargılama benzeri süreç ile karar alan komisyonun rekabet hukuku politikasının oluşturulmasında merkezi role sahip
olduğu ifade edilmektedir. Bu bölümde aynı zamanda AB rekabet hukuku ve
Türk rekabet hukuku arasındaki yakın ilişkiye değinilmektedir.
AB bölgesel politikasının incelendiği dokuzuncu bölümde, AB’nin bölgesel
politikasının temel hedefinin geri kalmış bölgelerin modernleştirilmesi ve birliğin farklı bölgelerindeki üyeler arasındaki kalkınma seviyelerindeki eşitsizliğin
azaltılması, ekonomik ve sosyal uyumun sağlanması olduğu ifade edilmektedir.
Uyum politikası olarak da adlandırılan bölgesel politika, iktisadi ve sosyal bütünleşmenin bir aracı olarak görülmektedir. Bu bölümde AB bölgesel politikasının Türkiye’yi kapsayan kısmına da değinilmektedir. 2007 yılında AB Türkiye
ve diğer aday ülkeler için “katılım öncesi destek” programı hazırlanmıştır. Bu
programın amacı, aday ülkeleri, AB’nin bölgesel politikalarına hazırlamaktır.
Onuncu bölüm, AB’nin çevre politikası hakkındadır. AB’nin ortak bir çevre politikası oluşturma ihtiyacının çevre sorunlarının sınır tanımaması ve çevre konusunun ekonomiyle olan yakın ilişkisinden kaynaklandığı ifade edilmektedir. Bu bölümde; 1973’den bu yana belli aralıklarla hazırlanan Çevre Eylem
Programları, AB Çevre Politikasının temel ilkeleri ile birlikte AB Sürdürülebilir
Kalkınma Politikası ele alınmaktadır. Türkiye’nin AB çevre politikasına mevzuat ve uygulama açısından uyum süreci ele alınmakla birlikte, Türkiye’nin katılım sürecinde en çok zorlanacağı konunun çevre olduğu ifade edilmektedir.
118
Kitap İncelemesi
Türkiye’de çevre alanında yatay sektörler, su, atık, hava, sanayi ve kimyasallar
gibi alanlarda yaklaşık 70 milyar Euro katılım maliyeti tespit edildiği ifade edilmektedir.
AB sosyal politikalarının ele alındığı on birinci bölümde AB’nin küreselleşen dünyada sosyal adaleti göz ardı etmeyen bir küreselleşmenin ilk uygulayıcı
olma görüntüsünde olduğu ifade edilmektedir. AB üyesi ülkeler arasında sosyal
politikalar bağlamında belli bir oranda ortaklık söz konusudur. AB’de sosyal
güvence ve istihdam politikası üye ülkeler arasında farklılık göstermekle birlikte; çalışma şartları, emeklilik, yoksullukla mücadele, sosyal güvenlik ve sağlık
gibi alanlarda belli standartlara uyulmaktadır. Türkiye’nin üyelik müzakereleri
çerçevesinde; Sosyal Politika ve Güvenlik faslının henüz açılmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca bu bölümde sosyal politikalar açısından 2009 Türkiye İlerleme Raporu’nun değerlendirilmesi sunulmaktadır.
On ikinci bölümde AB ulaşım politikası ele alınmaktadır. Ortak ulaşım politikasının temellerinin 1957 Roma Antlaşması’na kadar uzandığı belirtilmektedir. AB’de ulaşım politikasının tarihsel gelişimi ve “sürdürülebilir gelişme”
açısından ulaşım sektörünün değerlendirmesi yapılmaktadır. Türkiye’nin ulaşım sektöründeki durumu incelendiğinde temel sorun ulaştırma sektörünün
karayoluna bağlı bir şekilde gelişmesi olarak ifade edilmektedir. AB’de yük taşımacılığında karayolunun payı %44 olup politika belgelerinde bu oranın çok
yüksek olduğu tartışılırken, Türkiye’de yük taşımacılığı %91 oranında karayollarında gerçekleşmektedir.
Avrupa Birliği eğitim politikasının incelendiği on üçüncü bölümde ise eğitim politikasının, birliğin geç gelişen politikalarından bir olduğu ifade edilmektedir. Ulaşım politikaları 1957 Roma Antlaşmasında yer alırken genel eğitim ilk
kez 1993 Maastricht Antlaşması’nda yer almıştır. Avrupa Birliği’nin fikir babası
olarak kabul edilen Jean Monnet’e atfedilen “Tekrar başlasaydım, eğitim ile başlardım” sözü, eğitimin birlik açısından önemini ve bu alandaki eksikliği ifade
etmektedir. Türkiye’nin AB ile eğitim alanında kurumsal bağlarının temelleri
1990’larda Jean Monnet yüksek lisans bursları programı ile atılmıştır. Türkiye
Jean Monnet Programı’na ise 2001 yılında dahil olmuştur. 2010 yılı itibariyle Türkiye’de 50’den fazla Jean Monnet projesi mevcuttur. Ayrıca bu bölümde
Türkiye’nin eğitim alanında AB ile olan işbirliği ve imzalanan antlaşmalar ile
birlikte Türkiye’nin AB eğitim alanına dâhil olmasıyla birlikte yükseköğretim
sisteminde yaşanan değişiklikler ele alınmaktadır.
On dördüncü bölümde Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası ele alınmaktadır. Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) ilk olarak Maastricht
Antlaşması ile gündeme gelmiştir. Birliği oluşturan Avrupa ülkelerinin güvenlik ve savunma konularında ortak hareket etme fikri daha eskilere dayansa da
ilk dönemlerde ortak güvenlik genelde soğuk savaş eksenli olmuştur. AGSP,
119
Fatih Çelebi
AB’nin güvenlik alanında ABD’ye olan bağlılığını azaltmayı hedeflemektedir.
Ayrıca ülkelerin savunma için harcadıkları kaynakları tek bir havuzda toplayarak daha verimli kullanılmasını amaçlamaktadır. AGSP’nin dönemsel olarak
gelişimi, günümüzde AGSP’nin ulaştığı nokta ve çeşitli ülkelerdeki faaliyetleri
bu bölümde ele alınan diğer konulardır.
Kitabın on beşinci ve son bölümünde Avrupa Birliği enerji politikaları değerlendirilmiştir. İlk olarak Lizbon Antlaşması çerçevesinde ülkelerin uymaları
gereken kurallar ele alınmıştır. AB enerji politikasının temel hedefleri ve AB
üyesi ülkeler arasındaki enerji politikası alanındaki farklılıklar anlatılmaktadır.
AB ülkeleri ve bazı büyük ülkelerin enerji tüketim miktarları kıyaslamaları yapılarak AB’nin enerji alanındaki durumu ortaya konmaktadır.
“Avrupa Birliği’ne Giriş-Tarih, Kurumlar ve Politikalar” kitabı AB’nin kurumlarını, tarihsel süreç içeresindeki bütünleşmeyi ve çeşitli alanlardaki AB
politikalarını geniş bir çerçevede ele almaktadır. AB’nin dış ilişkileri üzerinde
ise çok fazla durulmamaktadır. Aday ülkeler ve Avrupa Komşuluk Politikası
çerçevesinde komşu ülkelerle olan ilişkiler ele alınsa da ABD, Rusya ve Çin gibi
olan ülkelerle olan ilişkileri yansıtma noktasında eksik kalmaktadır.
Kitap, sade ve anlaşılır bir dille kaleme alınmıştır. Bilgi Üniversitesi
Yayınları’nın baskılarında son dönemde sıkça rastladığımız geniş ene sahip 19
x 24 cm ebatlarında bir baskı tercih edilmiştir. Bazı konuların grafiklerle ve
istatistiksel verilerle desteklenmesi, konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Kitap, AB’nin kurumları ve politikaları hakkında ve Türkiye’nin üyelik
sürecinin durumu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için önerilmektedir.
120

Benzer belgeler

avrupa birliği komşuluk politikası

avrupa birliği komşuluk politikası gibi AB’nin diğer denetim ve destek mekanizmaları da incelenmektedir. İkinci bölümde Avrupa Birliği’nin genişlemesini ve komşuluk politikasının incelenmektedir. Başlangıçta Avrupa Ekonomik Topluluğ...

Detaylı