Okullarda Türkçe`ye kısıtlama

Transkript

Okullarda Türkçe`ye kısıtlama
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 1
Gün­dem
oku,­
gün­de­mi­
ya­ka­la...
8 N isa n 2016
GÜN­DEM
Y›l: 19
Haftalık Siyasi ve Aktüel Gazete
Sayı: 973 Fiyatı: 0.80 Euro
“Lozan’ın
aşındırılmasına
izin veremeyiz”
»12, 13
TÜRKİYE’nin Atina
Büyükelçisi Kerim Uras, 1 – 2
Nisan tarihleri arasında Batı
Trakya’yı ziyaret etti. Uras, iki
günlük gezisi sırasında resmi
makamlarla görüştü, azınlık
kuluşlarını ziyaret etti ve azınlık
temsilcileriyle biraraya geldi.
Kerim Uras’ın ziyaretine,
geçtiğimiz günlerde Batı Trakya
Türk azınlık okullarına
gönderilen ve okullarda
Türkçe’nin kullanımına
kısıtlama getiren kararla ilgili
açıklamalar damgasını vurdu.
Büyükselçi Uras, Lozan
antlaşması ve ikili anlaşmaların
azınlığa eğitim alanında haklar
verdiğini hatırlatarak, Lozan
antlaşmasının aşırındırılmasına
izin vermeyeceklerini, bunda
ısrar edilmesi halinde iki ülke
arasında sorun olacağını
vurguladı. »6, 7
Azınlık
takımına karşı
Yunanistan
milli forması...
Okullarda Türkçe’ye kısıtlama
BATI Trakya Türk
Azınlık Eğitimi’ni
baltalamaya yönelik bir
uygulama daha hayata
geçirilmek isteniyor. Batı
Trakya genelindeki azınlık
okullarında öğretmenler
tarafından öğrencilere
yapılan tüm duyuru, ilan
ve açıklamalarda
Türkçe’nin kullanılmaması
istendi. Genelge, 1 Nisan
Cuma günü okullara
gönderildi. Karar azınlıkta
tepki yaratırken azınlık
kurumları genelgenin geri
çekilmesini istiyor. » 8
DOKSA Gratinis futbol
takımının, Rodop ilindeki
önde gelen azınlık futbol
takımlarından biri olan
Bulatköy – Yaka Birlik
takımıyla oynadıkları maça
Yunan Milli Takım
formasıyla çıkması farklı
yorumlara neden oldu. »5
dünya
19’da
Trump Meksika
sınırına duvar
konusunda ısrarlı
bilim
11’de
ekonomi
Çift ekranlı
LG V10’u
inceleyelim
spor
Genç çiftçilere
22 bin euro
15’te
23’te
FIFA’dan
Yunanistan’a
10 gün süre
Mustafçova’da
“temizlik”
seferberliği...
MUSTAFÇOVA Belediyesi ‘Temizlik
Kampanyasına Çağrı’ adı altında bir
kampanya başlattı.
Kampanyayla ilgili olarak Mustafçova
Belediye Başkanı Cemil Kabza,
“Günümüzün en önemli sorunlarından
biri olan çevre kirliliği bütün dünyayı,
ülkemizi ve ilimizi olduğu gibi
belediyemizi de yakından
ilgilendirmektedir” dedi. »4
ABTTF azınlık
sorunlarını
BM’de anlattı
AVRUPA Batı Trakya Türk
Federasyonu (ABTTF), 31 Mart
Perşembe günü Evrensel Periyodik
İnceleme (UPR) Info isimli sivil
toplum kuruluşu tarafından
düzenlenen Yunanistan ön
oturumuna katıldı.. »15
Emin ailesinin
acılı günü...
GAZETEMİZİN genel yayın yönetmeni
Hülya Emin ve çocuk doktoru Dilek
Emin’in annesi Feriha Emin 78 yaşında
vefat etti. Feriha Emin, Selanik Agios
Lukas hastanesinde geçirdiği kalp
ameliyatından sonra meydana gelen
komplikasyonlar sonucunda 4 Nisan
Pazartesi sabahı hayatını kaybetti.
1938 yılında Gümülcine’de doğan
Feriha Emin, merhum öğretmen Hilmi
Emin’le evli olup, iki kız annesiydi. » 2
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 2
2
GÜN­DEM­haber
18
68 Kasım
Eylül
23
Ekim 2015
Nisan
2016
Büyük Derbent köyü
kermes düzenledi
MERİÇ iline bağlı Büyük Derbent
köyü halkı 3 Nisan Pazar günü kermes
düzenledi. Köy halkı tarafından
gerçekleştirilen kermese bölge halkının
yanı sıra, civar köylerden çok sayıda
vatandaş katıldı.
Kermeste yöresel yemek ve tatlı
çeşitleri, ekmek arası köfte, el sanatları
kursunda eğitim gören bayanların ve
diğer bayanların ürettiği el emeği nakış
ve süs eşyaları satışa sunuldu. Bugüne
kadar bir çok etkinliğe imza atan
Derbent köyü halkının, kermesten elde
edilecek geliri köy yararına kullanacağı
kaydedildi.
Köy meydanında düzenlenen
kermese Türkiye’nin Gümülcine
Başkonsolosu Ali Rıza Akıncı ve eşi
Hülya Akıncı, Gümülcine Seçilmiş
Müftüsü İbrahim Şerif, Dostluk Eşitlik
Barış Partisi Başkanı Mustafa Ali Çavuş,
GTGB Başkanı Koray Hasan, BAKEŞ
Genel Müdürü Pervin Hayrullah,
Mehrikoz Yerel Meclis Başkanı Ali
Öğrenciler mülteciler için
yardım topladı...
GÜMÜLCİNE Hayriye Medresesi
öğrencileri, ülke genelinde bulunan
mülteciler için 1 Nisan Cuma günü
yardım kermesi düzenledi.
Gümülcine Türk Gençler Birliği
bahçesinde düzenlenen kermese
Gümülcine halkı yoğun ilgi gösterdi.
Gümülcine Hayriye Medresesi’ndeki lise
1. ve 2. sınıf öğrencilerinin biraraya
gelerek düzendikleri kermeste çocuk
giyim eşyaları ve yiyecekler satışa
Haseki, Çilingir Mahalle Muhtarı
Mehmet Bostancı, Seyyid Ali Sultan
Dergahı Vakfı Başkanı Ahmet Kara
Hüseyin, Dimetoka Müslümanları
Derneği Başkanı Süleyman Macur ve
yönetim kurulu üyeleri katıldılar.
Kermese katılan misafirleri
geleneksel kıyafetlerle köy gençleri
karşıladılar. Daha sonra köy temsilcileri,
misafirlere stantları gezdirdi.
sunuldu.
“İnsanlık İçin El Ele” adı altındaki
kermesi düzenlemekten büyük
memnuniyet duydularını ifade eden
öğrenciler, ülke genelinde bulunan ve
mülteci kamplarında yaşanan insanlık
dramına seyirci kalınmaması
gerektiğinin altını çizdiler.
GTGB’deki kermes akşam saatlerine
kadar devam etti.
Kozlukebir kermesine
halktan yoğun ilgi...
KOZLUKEBİR Kadınları
Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği, 6
Nisan Çarşamba günü
Kozlukebir köyünde
kermes düzenledi.
Kermese katılan
konuklar Kozlukebir
Belediye Başkanı Rıdvan
Ahmet ve Belediye Başkan
Yardımcısı Halit Mehmet
tarafından kermes
alanında karşılandı. Köy
halkının destek verdiği
kermeste, el yapımı
ürünler, çeşitli yiyecek ve
giyecek eşyaları satışa
sunuldu. Bölge halkının
yoğun ilgi gösterdiği
kermesten elde edilecek
gelirin, bölgede sosyal
yardımlaşma amacıyla
kullanılacağı belirtildi.
Kermeste ayrıca kan
bağışı kampanyası da
düzenlendi. Katılımcıların
kan bağışına yoğun ilgi
gösterdiği görülürken,
yetkililer tarafından da
kan bağışının faydaları
hakkında bilgi verildi.
Kozlukebir Kadınları
Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği
yaptığı açıklamada
kermesin
düzenlenmesinde emeği
geçen dernek üyelerine,
köy halkına ve tüm
katılımcılara teşekkür etti.
Kozlukebir belediye
binası bahçesinde
düzenlenen kermese
Türkiye’nin Gümülcine
Başkonsolosu Ali Rıza
Akıncı ve eşi Hülya
Akıncı, Gümülcine
Seçilmiş Müftüsü İbrahim
Şerif, Batı Trakya Kadın
Platformu Sözcüsü ve
Kırköy Eğitim ve Kültür
Derneği Ova Kadınlar Kolu
Başkanı Fatma Saliemin,
DEB Partisi Genel Başkanı
Mustafa Ali Çavuş, Trakya
Tütün Üreticileri
Kooperatifi Başkanı
Hüseyin Esat, BTAYTD
Kadınlar Kolu Başkanı
Belgin Molla Ahmet,
BİHLİMDER Başkanı
Mehmet Emin, BAKEŞ
Genel Müdürü Pervin
Hayrullah ve civar
köylerden çok sayıda
soydaş katıldı.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 3
GÜN­DEM­haber
8 Nisan 2016
3
Emin ailesinin acılı günü ...
GAZETEMİZİN genel yayın
yönetmeni Hülya Emin ve çocuk
doktoru Dilek Emin’in annesi
Feriha Emin 78 yaşında vefat
etti.
Feriha Emin, Selanik Agios
Lukas hastanesinde geçirdiği
kalp ameliyatından sonra
meydana gelen komplikasyonlar
sonucunda 4 Nisan Pazartesi
sabahı hayatını kaybetti. 1938
yılında Gümülcine’de doğan
Feriha Emin, merhum öğretmen
Hilmi Emin’le evli olup, iki kız
annesiydi.
Feriha Emin, 5 Nisan Salı
günü ikindi namazını müteakip
yapılan cenaze töreniyle
Yenimahalle Mezarlığı’nda
toprağa verildi. Feriha Emin’in
cenazesi Gümülcine’de
Halkokondili sokağındaki
(Mahkeme binası yanında)
evinden kaldırıldı. 78 yaşında
vefat eden Feriha Emin’in cenaze
namazını Gümülcine Müftüsü
İbrahim Şerif kıldırdı.
Cenaze törenine Türkiye’nin
Gümülcine Başkonsolosu Ali
Rıza Akıncı, Muavin Konsolos
Canay Kavuncu, Gümülcine
Müftüsü İbrahim Şerif, Rodop
milletvekilleri Mustafa Mustafa
ve İlhan Ahmet, Eyalet Başkan
Yardımcısı Mustafa Katrancı,
DEB Partisi Genel Başkanı
Mustafa Ali Çavuş, Mustafçova
Belediye Başkanı Cemil Kabza,
BAKEŞ Başkanı Galip Galip, Batı
Trakya Türk Öğretmenler Birliği
Başkanı Sami Toraman, Batı
Trakya Azınlığı Yüksek
Tahsilliler Derneği Başkanı
Ahmet Kara, Encümenler Birliği
Başkanı Ercan Ahmet, Celal
Bayar Azınlık Lisesi Encümen
Heyeti Başkanı Ahmet Arif Emin
ve çok sayıda soydaş katıldı.
TEŞEKKÜR
04.04.2016 tarihinde sevgili annemiz
Feriha Emin’in ani kaybı dolayısıyla
acımızı paylaşan, desteklerini
esirgemeyen, ziyaretimize gelen,
gelemese de bize bir yolla ulaşarak
taziyelerini belirten tüm dost, akraba
ve komşularımıza teşekkürü bir borç
biliriz.
Güzel yüzün, temiz kalbin hep
bizimle birlikte olacak...
AİLESİ
İTB kongresi 10 Nisan’da
İSKEÇE Türk Birliği
(İTB) yıllık olağan genel
kurulu 10 Nisan Pazar
günü gerçekleştirilecek.
İskeçe Türk Birliği Yönetim
ve Denetim Kurulu
seçimlerinin de yapılacağı
kongre 10 Nisan Pazar
günü saat 11:00’de
başlayacak.
İTB Kongresinde
üyelerin oy
kullanabilmeleri son bir
yılın aidatının ödenmesinin yeterli olduğu ifade edildi. Kongreye
tüm üyelerin davetli olduğu belirtildi.
SAHİBİ: HüLYA EmİN
Genel müdür ve Yay›n Yönetmeni: Hülya Emin
Yaz› ‹şleri: Ozan Ahmetoğlu
Adres: P. mavromihali 4-6 Komotini 69100
Tel-Fax: 2531070929
email: [email protected]
web sitesi: www.gundemgazetesi.com
ABONE ŞARTLARI
Y›ll›k (52 say›) 40 Euro. Kuruluşlar: 100 Euro.
Belediyeler:150 Euro. Resmi Daireler:200 Euro.
Yurtd›ş›:100 Euro.
Ιδιοκτὴτρια-Εκδὸτρια: Χουλγιὰ Εμὶν
Γενικὴ Διευθὺντρια: Χουλγιὰ Εμὶν
Συντὰκτης: Οζὰν Αχμὲτογλου
Π. Μαυρομιχὰλη 4-6 ΚΟΜΟΤΗΝΗ 69100
Τηλ - φαξ: 25310 70929
Κωδικὸς: 2764
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 4
4
GÜN­DEM­haber
8 Nisan 2016
Mustafçova Belediyesi’nden
“temizlik” seferberliği...
MUSTAFÇOVA Belediyesi ‘Temizlik
Kampanyasına Çağrı’ adı altında bir
kampanya başlattı.
Kampanyayla ilgili olarak Mustafçova
Belediye Başkanı Cemil Kabza,
“Günümüzün en önemli sorunlarında
biri olan çevre kirliliği bütün dünyayı,
ülkemizi ve ilimizi olduğu gibi
belediyemizi de yakından
ilgilendirmektedir. Çevreyi kirleten biz
insanlar olduğumuz için, çevrenin
temizlenmesi ve daha da önemlisi daima
temiz tutulması hepimizin başlıca
sorumluluğudur. Hepimiz etrafımızdaki
çöplerden rahatsız oluyoruz.
Unutulmamalıdır ki bu çöpleri yerlere
insanlar atıyor. Çevremizin temiz
olmasını istiyorsak, öncelikle
üzerimizdeki insanlık görevimizi yerine
getirmemiz lazım” açıklamasında
bulundu.
“Çevremizi temiz tutmak bizim
elimizde” diyen Cemil Kabza
açıklamasının devamında şu ifadelere
yer verdi: “Nasıl ki evimizin içinde
yerlere çöp atmıyorsak, evimizin
bahçesinde, evimizin etrafında,
okulumuzda, okulumuzun bahçesinde,
okulumuzun etrafında, sokaklarda,
doğada, ormanda kısacası çevreyi
kirletecek hiçbir yerde çöp atmayalım.
Bölgemiz doğal güzellikleriyle,
ormanlarıyla, nehirleriyle, sularıyla,
çayırlarıyla çok güzel bir coğrafyada yer
almaktadır. Unutmayalım ki, yakın
zamana kadar dedelerimiz, babalarımız
akarsulardan su içebilmekteydi. Bugün
için ise maalesef aynı şeyi söylemek
mümkün değil. Bunun en büyük
sorumlusu ise insanların doğaya,
çevreye ve temizliğe olan duyarsızlığıdır.
Doğamızı, doğal kaynaklarımızı tehdit
eden, çirkin ve tehlikeli görüntülerden
kurtulmanın tek yolu, el ele vererek
etrafımızı paklamak, temizlemek ve bir
daha kirletmemeye özen göstermektir.
Bizler, belediye yönetimi olarak bu
konuda üzerimize düşen görevi yerine
getirme gayreti içerisindeyiz.”
TEMİZLİK İÇİN 350 BİN EURO
Mustafçova belediyesinin temizlik için
çok yüksek miktarda para harcağını
ifade eden Kabza, “Unutmayalım ki,
belediye bütçesinden yılda 350.000 euro
temizliğe ayrılmaktadır. Bu paralar
hepimizin cebinden çıkmaktadır.
Çevremizin temizlenmesi, çevre
temizliğine ve geri dönüşüme olan
duyarlılığımızın artması ve bunun daim
olması için belediye yönetimi en son
meclis toplantısında 5 Nisan tarihini
temizlik günü olarak ilan eden kararı
oybirliğiyle aldı. Aynı karar
doğrultusunda ve ilkokullarımızın
müdürleriyle yapılan istişare
toplantısıyla 5 Nisan Salı günü ilk
temizlik kampanyamızı
gerçekleştireceğiz. El ele vererek,
çevremizin temizlenmesi için ilk adımı
yarın atıyoruz. Bu gayretimize bütün
öğrenci velilerine ve duyarlı halkımıza
destek verme çağrısında bulunmak
istiyorum” diye konuştu .
Belediyenin yakın zamanda geri
dönüşüm sistemine geçeceğine değinen
Cemil Kabza, “Çevremizin
temizlenmesine ve çöp yığınlarının
azalmasına büyük katkı sağlayacak olan
‘geri dönüşüm’ sistemine de kısmetse
çok yakında başlayacağız. Sadece cam,
metal, kağıt ve plastik ürünlerinin
toplanacağı mavi çöp bidonları çok
yakında devreye girecek. Konuyla ilgili
bilgilendirme broşürleri bütün belediye
sakinlerimize ulaştırılacak. Çevremizin
temiz tutulması için biz belediye
yönetimi olarak üzerimize düşen görevi
yerine getiriyor ve getirmeye devam
edeceğiz” dedi.
Müftü Mete: “Musevi Cemaatini
rencide eden ifadelerimdem
dolayı özrü erdem bilirim”
İSKEÇE Müftüsü Ahmet Mete, 2014
yılında İskeçe’nin Gökçepınar köyünde
Filistin halkı için gerçekleştirilen
kermeste yaptığı konuşmada Musevi
Cemaati’ne yönelik ifadelerinden dolayı
özür diledi.
2014 yılında İsrail’in Gazze bölgesine
düzenlediği operasyonlar sırasında
Gökçepınar köyünde düzenlenen
Filistin’e yönelik yardım kermesinde
yaptığı konuşmayla ilgili olarak bir
açıklama yayınladı.
Müftü Ahmet Mete’nin açıklaması
şöyle: “Takriben iki sene önce Filistin
halkı için yapılan bir kermeste, İsrail’in
Filistin halkına yaptığı zulümlerin
yarattığı duygusal yoğunlaşma
neticesinde yapmış olduğum halka açık
konuşmada, İsrail’e eleştirel bazı
ifadelerim olduğunu, konunun tekrar
gündeme gelmesiyle tespit etmiş
bulunmaktayım.
Kullandığım ifadeler, İsrail’in yaptığı
haksızlık ve soykırımı eleştiren
ifadelerdir. Musevi Cemaatinin tümünü
kastetmek yanlış bir düşüncedir. Lakin
Musevi Cemaatini rencide eden
istemeden kullandığım o ifadelerimdem
dolayı, özrü bir erdem bilirim.”
Müftü Ahmet Mete’nin 2014 yılında
Gökçepınar köyünde yaptığı İsrail ve
Yahudiler’le ilgili konuşmanın videosu
geçtiğimiz günlerde basında yer almıştı.
Bunun üzerine Yunanistan Yahudi
Konseyi yayınladığı açıklama ile Ahmet
Mete’yi yaptığı konuşmada Yahudileri
hedef alan ifadelerinden dolayı
kınamıştı.
Gazetecilere disiplin
cezası tartışma yarattı
ATİNA Gazeteciler Cemiyeti (ESİEA),
2015 yılında kreditörlerin nakit akışının
yeniden sağlanması karşılığında öne
sürdüğü koşulları hükümetin kabul edip
etmemesine karar vermek için yapılan
referandumda, etik dışı yayın yaptıkları
gerekçesiyle, yedi gazeteciye disiplin
cezası verilmesini kararlaştırdı.
ESİEA Disiplin Kurulu, referandum
öncesinde ve seçim günü televizyon
programları ve yayımladıkları
makaleleriyle halkın iradesini
yanıltmaya ve etkilemeye yönelik
faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle,
özel SKY televizyonu Haber Müdürü
Stamatis Malelis’i 18 ay, gazeteci Aris
Portosalte’yi 12 ay ve Nikos Kondopulos
ile Konstantinos Bogdanos’u 6 ay süreyle
geçici olarak Cemiyet üyeliğinden
çıkarılması kararı aldı.
Disiplin Kurulu ayrıca, MEGA
televizyonu haber spikeri Olga Tremi ile
gazeteci Maria Sarafoğlu, Manolis Kapsis
ve Maria Hukli’ye de referandum öncesi
yayınları nedeniyle, yazılı uyarı cezası
verilmesini kararlaştırdı.
ESİEA’nın bu kararı, Yunanistan’da
basın ve siyasi çevrelerin sert tepkilerine
neden olurken, söz konusu karar
referandumda “Evet” oyunu savunan
gazetecilerin cezalandırıldığı yönünde
değerlendirildi.
“GAZETECİLER
SUSTURULDUĞUNDA
DEMOKRASİ TEHLİKEYE GİRER”
Anamuhalefet Yeni Demokrasi Partisi
lideri Kiriakos Miçotakis, ESİEA’nın
kararının kabul edilemez olduğunu
belirterek, “Gazeteciler susturulduğunda
demokrasi tehlikeye girer.” açıklamasını
yaptı.
POTAMİ Partisi Sözcüsü Dimitris
Çiodras, ESİEA’nın ifade özgürlüğünü
destekleyeceğine kendi üyelerini
susturmaya çalıştığını ifade ederek, “Bir
basın kuruluşunun kendi üyelerine
sansür uygulaması görülmemiş bir şey.
Kabul edilemez.” dedi.
PASOK lideri Fofi Gennimatas da
açıklamasında, gazetecilerin
cezalandırılmasıyla ifade özgürlüğünün
ortadan kalktığını ve adaletin baskı
altında bulunduğunu kaydetti.
Aleksis Çipras başkanlığındaki
koalisyon hükümeti, 2015’te kreditörlerin
nakit akışının yeniden sağlanması
karşılığında öne sürdüğü koşulları
hükümetin kabul edip etmemesine karar
verilmesi için referanduma gitmişti.
Hükümetinin “Hayır”ı savunduğu
referandumda, yüzde 61 oranında
“Hayır” oyu çıkmıştı.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 5
5
GÜN­DEM­haber
8 Nisan 2016
HAYATIN İÇİNDEN
Ozan AHMETOĞLU
[email protected]
Azınlık okulu ve Türkçe’ye kısıtlama!
A
zınlık eğitimi en önemli
sorunumuz. Batı Trakya Türk
azınlığı olarak çözüme kavuşmasını
istediğimiz sorunların başında da eğitim
geliyor. Hem diğer sorunlarımızın çözümünün
nispeten daha zor olduğunu bildiğimiz hem
de eğitim alanındaki problemlerin dağ misali
önümüzde yığılı olduğundan olsa gerek,
azınlık eğitimiyle ilgili ciddi beklentilerimizin
olduğunu söylemek gerekir. Bu beklenti
yıllardan beri sürüp gidiyor.
Batı Trakya Müslüman Türk toplumu her
seçimden sonra, her yeni hükümetin göreve
başlamasından sonra, her yeni eğitim
bakanının yemininden sonra bu beklentisini
bu ümidini yeniliyor. SİRİZA iktidarında da
öyle oldu. bir önceki hükümette yer alan
Eğitim Bakanı da, şimdiki hükümette Eğitim
Bakanı olarak görev yapan Nikos Filis de
azınlığın bu beklentilerine ve taleplerine
olumlu yanıt verecek nitelikle insanlar. En
azından biz öyle inanıyoruz.
Ancak azınlığın ve toplumumuzdaki eğitim
camiasının beklenti ve umutlarını frenleyen bir
olay yaşandı geçen yıl. Hükümetin küçük
ortağı olan Bağımsız Yunanlılar Partisi (ANEL)
Batı Trakya’yı ve azınlık meselelerini “milli
mesele” olarak görüyor. Ülke genelinde 13
eyaletteki eğitim müdürleri değişirken “Biz
Doğu Makedonya Trakya Eyaletini isteriz”
dedi. Hükümetin büyük ortağı SİRİZA da bunu
kabul etti. ANEL Partisi üyesi olan sayın
Panayotis Keramaris bu göreve getirildi.
Azınlık çekincelerini ve endişelerini dile
getirdi. Sayın Keramaris ise “Ben sadece
kanunları uygulayacağım” diyerek bir art
niyeti olmadığını ispatlamaya çalışmıştı.
Ancak, sayın Keramaris göreve geldiği
2014 Nisan ayından bu yana icraatlarıyla Batı
Trakya Türk azınlığının endişeli olmasını haklı
çıkardı. Ne yazık ki haklı çıkardı. Sadece iki
olayı hatırlatmak istiyorum. Birincisi yıllar
sonra azınlık ortaokullarına kurayla kayıt
sisteminin getirilmeye çalışılması. Bu karar
güç bela son anda durduruldu. İkincisi ise 1
Nisan 2016 tarihli genelde. 1 Nisan 2016 Cuma
günü Batı Trakya’daki azınlık okullarına
gönderilen ancak herkesin çok istemesine
rağmen “1 Nisan şakası” olmayan genelge.
Peki eyalet eğitim müdürü Keramaris’in
talimatıyla ilköğretim ve ortaöğretim
müdürlükleri tarafından gönderilen bu
genelge diyor? Şunu diyor; “Bundan sonra
öğrencilere yapılan açıklamalar – duyurular
ülkenin resmi dilinde yapılacaktır.” Peki bu ne
DEB Partisi,
EFA’nın
kongresine katıldı
AVRUPA Parlamentosu’nda
temsil edilen Avrupa Hür İttifakı’nın
(EFA) kongresi 31 Mart – 3 Nisan
tarihlerinde Fransa’ya bağlı Korsika
adasının Aiacciu şehrinde
gerçekleştirildi. Dostluk Eşitlik Barış
(DEB) Partisi’nin de üye olduğu
EFA’nın kongresine, DEB Partisi’ni
temsilen Uluslararası İlişkiler
Direktörü Leyla Salihoğlu temsil
etti.
DEB Partisi Uluslararası İlişkiler
Direktörü Leyla Salihoğlu’nun
kongrede lobi çalışması
yürütüldüğü ve bir yıl boyunca Batı
Trakya Türk azınlığını hedef alan
nefret temelli saldırılar, azınlık
okullarında Türkçe’ye getirilmek
istenen kısıtlamalar ve kronikleşmiş
azınlık sorunları hakkında bilgi
verdiği ifade edildi.
demek? “Bundan sonra azınlık okullarında
Türkçe veya Yunanca öğretmeni çocuklara
toplu bir şekilde açıklama veya duyuru
yapacaksa bunu sadece Yunanca yapacak.
Türkçe yapmayacak.” Bu genelgeyle azınlık
okullarına getirilmek istenen “yenilik” bu.
Peki daha ne demek istiyor bu genelge? Şunu
demek istiyor; “Eğer bu genelge geri çekilmez
ve yürürlüğe girerse, öğrencilere toplu olarak
açıklama yaparkan veya bir şey duyururken
Türkçe konuşan bir öğretmen olursa, o
öğretmen disipline sevk edilebilir.” Çünkü o
öğretmen azınlık okulunun işleyişi konusunda
kanunlara, kurallara, genelgelere uymamış
olacak. Ve dolayısıyla suç işlemiş olacak.
Peki şu ana kadar okullarımızda açıklama –
duyuru ve ilanlar nasıl yapılıyordu? Okullarda
öğrencilere toplu olarak yapılan açıklama ve
duyurular Türkçe öğretmeni yani azınlık
mensubu öğretmen tarafınan yapıldığı zaman
Türkçe yapılıyordu. Yunanca öğretmeni
tarafından yapıldığı zaman da Yunanca
yapılıyordu. Veya bakanlıktan herhangi resmi
bir yazı geldiği zaman bu yazı doğal olarak
Yunanca olduğu için Yunanca okunur, eğer
ihtiyaç hissedilirse Türk öğretmen tarafından
da öğrencilere Türkçe izahat yapılırdı. Yani
azınlık okulu çift dilli okul olduğu için her şey
hem Türkçe hem Yunanca yapılırdı. Dersler
de, öğrencilere yapılan açıkalama ve
duyurular da. Azınlık okullarında konuşulan
Türkçe anlaşılan “rahatsız” etmeye başladı.
Türkçe’ye sınırlandırma getirme gibi bir amaç
var ortada.
1 Nisan 2016 tarihli genelge azınlık
okullarında Türkçe’nin kullanımına
sınırlandırma getirmeyi amaçlayan, hukuk dışı
ve azınlık eğitiminin belirlendiği uluslararası
anlaşmalara son derece ters bir hareket. Bu
genelgenin kesinlikle kabul edilebilir bir tarafı
yok. Azınlık öğretmenlerine “Sabahları
çocuklara Türkçe değil, Yunanca
konuşacaksınız” yönünde bazı telkinlerin
yapıldığı iddialarını bir süredir duyuyorduk.
Türkçe’yi sadece sınıflarda yapılan derslerle
sınırlandırmayı düşünen ve isteyen uygulama
resmi yazıyla hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Bu karar, azınlık okulunu fiilen ortadan
kaldırmaya yönelik sürecin başlangıcıdır.
Azınlıktaki yaygın kanı budur. Özetle; Türkçe
sadece sınıflarda yapılan ders saatlerine
hapsedilmek isteniyor!
Bu karar, demokrasiye, azınlık eğitimine ve
eğitim hakkına vurulmak istenen büyük bir
darbedir. Okullara gönderilen bu talimat iptal
edilmelidir. Bu kararın iptal edilme yöntemi de
bellidir. 1 Nisan 2016 tarihli genelge, başka bir
genelgeyle iptal edilebilir. Aksi takdirde bir
“oldu bittiyle” karşı karşıya kalacağız
demektir. Bu da şimdi uygulanmasa bile, bu
genelge önümüzdeki yıllarda uygulanacaktır
anlamına gelmektedir.
Azınlığın verdiği tepkiyi biraz yatıştırmak
için Eyalet Eğitim Müdürülüğü tarafından
yapılan basın açıklaması, azınlık eğitimini
hedef alan, en başta Lozan antlaşmasına
aykırı genelgeyi ortadan kaldırmamaktadır.
Kaldı ki; bu basın açıklamasında dile getirilen
“Bazı okullarda iki dilden biri (söylenmiyor
ama Yunanca kastediliyor) hiç duyulmuyordu.
Biz bu durum üzerine böyle bir karar aldık”
tezi, genelgeyi haklı çıkarmayacağı gibi,
genelgeyle getirilmek istenen “değişikliği” de
ortadan kaldırmaz.
Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının en
önemli kurumu olan, en önemli meselesi olan
azınlık eğitimini, azınlık okulunu ve bu okulda
görev yapan azınlık öğretmenini ve
öğrencisini hedef alan, onların demokratik
haklarına müdahale eden bu genelgenin geri
alınmasını sağlamak tüm azınlık kurumlarının,
tüm azınlık temsilcilerinin en başta da azınlık
milletvekillerinin yükümlülüğüdür.
Azınlık takımına karşı
Yunanistan milli forması...
DOKSA Gratinis futbol
takımının, Rodop ilindeki
önde gelen azınlık futbol
takımlarından biri olan
Bulatköy – Yaka Birlik
takımıyla oynadıkları maça
Yunan Milli Takım formasıyla
çıkması farklı yorumlara
neden oldu.
Rodop ilinde tüm
futbolcuları Türk azınlık
mensubu olan Bulatköy –
Yaka Birlik (Enosi Asomaton)
futbol takımıyla karşılaşan
İrcanhisar (Doksa Gratinis)
ekibi maça kendi formasıyla
çıkmak yerine, Yunan Milli
Takım formasıyla çıktı.
Ağırlıklı olarak Türk azınlık
köylerinin olduğu bir bölgede
bulunan ve tamamıyla
Hristiyan vatandaşlardan
oluşan Ircanhisar (Gratini)
köyü futbol takımının bir
azınlık futbol takımına karşı
Yunan Milli Formasıyla
çıkması farklı yorumlara yol
açtı. Olay sosyal medyada
geniş yer bulurken, “Batı
Trakya ve azınlık farklı bir
ülke mi?” yorumlarına
sebebiyet verdi.
Rodop ili A2 amatör
kümenin ilk play – off maçı
Bulatköy stadında yapıldı.
Evsahibi ekip, Ircanhisar
ekibine 2 – 1 yenildi. Normal
lig karşılaşmalarında ise her
iki maçta da Bulatköy ekibi
karşılaşmalardan galip
ayrılmıştı.
KENDİ FORMASI
YERİNE MİLLİ TAKIM
FORMASIYLA ÇIKTI
Bu arada maçtan çok,
Ircanhirar takımının giydiği
forma tartışma yarattı. Doksa
Gratinis, azınlık takımına
karşı normal renkleri olan
yeşil formayla değil, Yunan
Milli Takımı’nın renkleriyle
çıktı. Doksa Gratinis ekibi
tepeden tırnağa milli takımın
renkleri ve şeklini taşıyan
formayla sahada yerini aldı.
FORMALARDA TAKIMIN
AMBLEMİ DE YOKTU
Futbolcuların giydiği formada
yasal olarak zorunluluk olsa
da Doksa Gratinis takımının
ableminin de yer almadığı
belirtildi. Basında yer alan
haberlere göre Bulatköy
stadında konuk edilen ve
karşılaşmadan galip ayrılan
Ircanhisar ekibinin bu
hareketinin hangi amaçla
yapıldığının araştırıldığı ifade
edildi. Yapılan bu hareketin
yasallığının da kontrol
edileceği kaydedildi.
Karşılaşmada evsahibi
ekip Bulatköy Yaka Birliğinin
iki futbolcusu ise kırmızı kart
gördü.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 6
6
GÜN­DEM­haber
8 Nisan 2016
Kerim Uras: “Lozan antlaşmasının
aşındırılmasına izin veremeyiz”
Türkiye’nin Atina
Büyükelçisi Kerim
Uras, 1 – 2 Nisan
tarihleri arasında
Batı Trakya’yı
ziyaret etti. Uras, iki
günlük gezisi
sırasında resmi
makamlarla
görüştü, azınlık
kuluşlarını ziyaret
etti ve azınlık
temsilcileriyle
biraraya geldi.
Kerim Uras’ın
ziyaretine,
geçtiğimiz günlerde
Batı Trakya Türk
azınlık okullarına
gönderilen ve
okullarda
Türkçe’nin
kullanımına
kısıtlama getiren
kararla ilgili
açıklamalar
damgasını vurdu.
Büyükselçi Uras,
Lozan antlaşması ve
ikili anlaşmaların
azınlıklara eğitim
alanında bazı haklar
verdiğini
hatırlatarak, Lozan
antlaşmasının
aşırındırılmasına
izin
vermeyeceklerini,
bunda ısrar
edilmesi halinde iki
ülke arasında sorun
olacağını vurguladı.
BELEDİYE VE EYALET ZİYARETİ
Büyükelçi Uras’ın ilk durağı Gümülcine
oldu. Uras temaslarına 1 Nisan Cuma
günü Gümülcine Belediyesi’ni ziyaret
ederek başladı. Kerim Uras ilk olarak
Gümülcine Belediyesini ziyaret ederek
Belediye Başkanı Yorgos Petridis’le
görüştü. Görüşmede belediye başkan
yardımcısı Sibel Mustafaoğlu da hazır
bulundu.
Daha sonra Büyükelçi Kerim Uras
Doğu Makedonya - Trakya Eyalet Başkanı
Yorgos Pavlidis’i ziyaret etti. Görüşmede
Eyalet Başkan Yardımcısı Mustafa
Katrancı da hazır bulundu. Görüşmede
ağırlıklı olarak göçmen ve mülteci sorunu
ile ekonomik işbirligi ve kalkınma
konularının ele alındığı ifade edildi.
Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Kerim
Uras, 1 Nisan Cuma akşamı Gümülcine’de
işadamlarıyla akşam yemeğinde biraraya
geldi.
ZİYARETİN İKİNCİ GÜNÜ
Büyükelçi Uras Batı Trakya ziyaretinin
ikinci günü olan 2 Nisan Cumartesi günü
ilk olarak TOÇEK tiyatro evini ziyaret etti.
CELAL BAYAR AZINLIK LİSESİ
Uras daha sonra Gümülcine Celal Bayar
Azınlık Ortaokul ve Lisesi’ne geçti.
Burada okul müdürü, öğretmenler ve
encümenler heyeti tarafından karşılanan
Kerim Uras okulun çalışmaları hakkında
bilgi aldı. Büyükelçi Kerim Uras, Celal
Bayar Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’nin son
dönemde elde ettiği başarılardan ötürü
öğrenci ve öğretmenleri tebrik etti.
“TÜRKÇE’NİN KISITLANMASI KABUL
EDİLEMEZ, BUNU NET OLARAK
SÖYLEMEK LAZIM”
Celal Bayar Lisesi gibi tarihi bir eğitim
kurumun ziyaret etmekten duyduğu
memnuniyeti dile getiren Uras
konuşmasında azınlık okullarındaki
Türkçe’nin kullanımına kısıtlama
getirmeyi amaçlayan eyalet eğitim
müdürünün kararına da değindi. Kararı
eleştiren büyükelçi Kerim Uras, Batı
Trakya’da Türk azınlık okullarında
öğretmenlerin öğrencilere yönelik Türkçe
konuşmalarına kısıtlama veya yasak
getirilmesinin Avrupa standartlarıyla
bağdaşmayan ilkel bir yaklaşım
olduğunu söyleyerek tepki gösterdi.
Lozan antlaşmasının eğitim ve dil
konusunda bazı haklar tanıdığını
hatırlatan Türkiye’nin Atina Büyükelçisi
Kerim Uras, “Bunun aşırındırılması bizi
rahatsız eder. Bu iyi bir şey değil. Bu
genelgeyi kim yaptıysa bunu bir kez daha
düşünür. Toplumsal dayanışmaya ve
toplumsal dokuya olumlu katkı yapmak
gerekir diye düşünüyoruz. Yerel düzeyde
bir makamın karar verebileceği bir şey
değil bu. İki devlet arasında yapılmış
anlaşmalar var. İki ülke arasında, Kıbrıs
konusunda olumlu gelişmeler varken
burada sizlerin okullarınızda Türkçe’ye
sınırlandırma getirmek yanlış olur. Bu
kabul edilemez. Bunu net bir şekilde
söylemek lazım. İki ülke arasında sorun
olur.” diye konuştu.
“CELAL BAYAR LİSESİ’NE
EK BİNA GEREKİYOR”
Gümülcine Celal Bayar Azınlık Ortaokulu
ve Lisesi Encümen Heyeti Başkanı Ahmet
Arif Emin de okula olağanüstü bir ilgi
olduğunu belirterek, ek binaya ihtiyaç
olduğunu söyledi. Arif Emin, azınlık
mensubu öğrencilerin, azınlık okulunda
eğitim görmelerinin anayasal hak
olduğunu ifade ederek, bu taleplerinin
yerine getirilmesini beklediklerini
kaydetti.
GÜMÜLCİNE MÜFTÜLÜĞÜ
Uras ve beraberindeki heyet Celal Bayar
Azınlık Lisesi ziyaretinin ardından
Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif’le
görüşmek üzere müftülüğe geçti.
Büyükelçi Uras burada Müftü İbrahim
Şerif ve Gümülcine’deki din görevlileri
tarafından karşılandı. Büyükelçi Uras,
burada bir süre müftü İbrahim Şerif ile
azınlık konuları üzerinde karşılıklı görüş
alışverişinde bulundu.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 7
Daha sonra Gümülcine Türk Gençler
Birliği’ni (GTGB) ziyaret eden büyükelçi
burada GTGB Başkanı Koray Hasan,
yönetim kurulu üyeleri ve Gümülcine
Türk Gençler Birliği Foklor ekibinin
yanısıra kalabalık bir soydaş topluluğu
tarafından karşılandı.
GTGB Başkanı Koray Hasan yaptığı
konuşmada derneğin faaliyetleri ve
tarihçesi hakkında bilgi verdi. Koray
Hasan, GTGB’nin 1984 yılında diğer
kardeş dernekler gibi isminde Türk
kelimesi bulunduğu için mahkeme
kararıyla kapatıldığını söyledi. Buna
rağmen derneğin faaliyetlerine devam
ettiğini kaydeden başkan Hasan,
gençlerin dernek bünyesinde sosyal
faaliyetleri yaşamaya devam ettiğini
sözlerine ekledi.
diğer çalışmaları görmek büyük
memnuniyet verici. Çünkü bunlar, bir
toplumun var olabilmesi ve ayakta
kalabilmesi için şart olan unsurlardır. AB
içinde de bunlara olanak veriliyor ve
teşvik ediliyor. Bu düşüncelerle sizin bu
örgütlenmelerinizden rahatsızlık duyan,
belki de endişelenen hatta Türkiye’ye
baktığında kaygı duyan çevrelere de
seslenmek istiyorum. Onların da aslında
endişe etmelerini gerektirecek bir şey
yok. Sizlerin burada örgütlenmeniz,
mutlu olmanız, her şeyden önce içinde
bulunduğunuz Yunan tolumunun da
selameti bakımından en doğru yoldur.
Onların bir takım anlamsız, sizleri
frenleyici davranışları, sizlerin Türk
sıfatını kullanmanızdan ve Türkçeyi
konuşmanızdan rahatsızlık duymalarını
gerektirecek hiç bir şey yok.”
“TARİHİ BİR MEKANDA
DEĞERLİ BÜYÜĞÜMÜZ SAYIN
BÜYÜKELÇİMİZİ AĞIRLIYORUZ”
“BÖYLE BİR AZINLIK HER ÜLKEYE
NASİP OLMAZ, KIYMETİNİ
BİLMELERİ GEREKİR”
Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Ali
Rıza Akıncı da sözlerine, “Baharın böyle
güzel bir gününde, Gümülcine Türk
Gençler Birliği gibi son derece sembolik,
tarihi bir mekanda değerli büyüğümüz
sayın büyükelçimizi ağırlıyoruz” diyerek
başladı. Büyükelçi’nin ziyaretin ilk
gününden beri azınlık toplumunun
temsilcileriyle, kurumlarıyla ve iş
dünyasının temsilcileriyle biraraya
geldiğini söyleyen Akıncı, “Sizlerin
Türkiye’den gelen her devlet büyüğünü,
her bir temsilciyi karşılarken ne kadar
büyük heyecan duyduğunuzu, ne kadar
büyük anlamlar yüklediğinizi görev
sürem boyunca bizzat görüyorum.
Dolayısıyla bugün de anlamlı bir gündür.
Böylesine önemli bir mekanda biraraya
gelmenin hazzını yaşıyoruz” diye
konuştu.
Batı Trakya Türk azınlığının barışçıl bir
toplum olduğunu vurgulayan Uras
sözlerini şöyle sürdürdü: “Her şeyden
önce sizlerin kıymetini bilmeleri gerekir.
Çünkü buradaki azınlığımız barışçıl,
kanunlara saygılı, medeni ve eğitime
önem veren insanlardır. Böyle bir azınlık
her ülkeye nasip olmaz. Yunanistan’ın
sizlerin kıymetini bilmesi gerekir. Bizler
tabiiki biliyoruz ve gönlümüz burada.
Sizlerin de önem verdiğiniz gibi eğitim
çok önemli ve bunun sonu yok. Uzaktan
eğitim çalışmalarını öğrendim. Bu
çocuklarımızın yetişmesi ve formasyonu
açısından son derece önemli bir
gelişmedir. Çünkü teknolojiyi kullanmak
lazım ve bu bizlere yeni ufuklar açıyor.
Ziyaretlerim sırasında TOÇEK’e gittim,
çocuklarla ilgili yapmış oldukları
çalışmaları çok güzel buldum. Sahne
sanatları ve kitap okuma grupları
yapıyorlar. Bunlar çok önemli” diye
konuştu.
GTGB ZİYARETİ
“GÖNLÜMÜZ SİZLERLE BİRLİKTE”
Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Kerim Uras
GTGB’de yaptığı konuşmada önemli
mesajlar verdi. Büyükleçi Kerim Uras
sözlerine, “Aranızda bulunmak
gerçekten çok güzel. Buraya geldiğimde
kendimi evimde gibi
hissediyorum.Sizlere anavatanın
selamlarını getirdim. Sizler de
biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde
buradan Yunanistan Başbakanı ve 12
bakanı İzmir’e götürdük. Sayın
başbakanımız ve iki ülkenin bakanları
toplandılar ve ikili görüşmeler yaptılar.
Bu vesileyle biliyorum ki, tüm
bakanlarımızın ve milletvekillerimizin
hepimizin aklı fikri sizlerle birlikte,
gönüllerimiz sizlerle birlikte. Sizlerin
iyiliğinizi, mutluluğunuzu istiyorlar ve
sizlerin ne yaptıklarınızı düşünüyorlar.
İlk fırsatta da buraya gelmek istiyorlar.
Sizlere onların selamlarını iletiyorum”
diyerek başladı.
“TÜRK SIFATINI KULLANMANIZDAN
VE TÜRKÇEYİ KONUŞMANIZDAN
RAHATSIZLIK DUYMALARINI
GEREKTİRECEK HİÇ BİR ŞEY YOK”
Gümülcine’ye altıncı kez geldiğini
hatırlatan büyükelçi Uras, her geldiğinde
yeniden heyecanlandığını ve o güzel
duyguları bir kez daha yaşadığını
söyledi. Ziyareti sırasında yapmış olduğu
temaslardan büyük bir mutluluk
duyduğunu ifade eden Uras sözlerine
şöyle devam etti: “Yaptığım temaslarda
kurulan kuruluşları, yeni oluşumları
görmekten büyük mutluluk duyuyorum.
Bunların arasında eğitim, tarımhayvancılık, AB ve hukuk konuları ve
7
GÜN­DEM­haber
8 Nisan 2016
“KİTAPLARA SATIR SATIR
BAKMAK LAKAYT DÜŞÜNCENİN
BİR ÜRÜNÜDÜR”
Celal Bayar Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’ni
ziyareti sırasında kitap raflarını boş
bulduğunu söyleyen Uras, bunun
nedenini sorduğunda kitapların kontrol
edildikten sonra raflarda yer alacağını
öğrendiğini belirterek o andaki
duygularını şu sözlerle ifade etti: “Hangi
çağda yaşıyoruz? Hangi kitaplar
kontrolden geçecek. İkinci dünya
savaşındaki totaliter rejimlerde miyiz?
Burada Avrupa Birliği’nde miyiz,
doğrusu benim kafam karıştı. Tabii ki
okullara uygun kitap koyacağız. Bunun
ötesinde bu kitaplara satır satır bakmak
lakayt düşüncenin bir ürünüdür. Bunlar
gereksiz çekincelerdir. Çünkü bugün bir
bilgisayardan istediğiniz kitabı
indiriyorsunuz. Hal böyle iken
çocukların böyle şeylerle kafalarını
karıştırmak yakışmıyor. İnşallah hepimiz
çok daha güzel günler göreceğiz ve çok
daha ileriye gideceğiz. Gençlerimiz
bugün attığımız temeller üzerine
geleceklerini inşa edecekler. Bunun
herkesin menfaatine olduğunu
düşünüyorum. Bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”
İSKEÇE TEMASLARI
Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Kerim
Uras, Batı Trakya gezisi sırasında
Gümülcine’deki temaslarından sonra
İskeçe’ye geçerek azınlık kuruluşlarını
ziyaret etti.
İSKEÇE MÜFTÜLÜĞÜ
Büyükelçi Uras ve beraberindekiler ilk
olarak Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma
Kurulu Başkanı ve İskeçe Müftüsü Ahmet
Mete’yi makamında ziyaret etti. Kerim
Uras burada İskeçe Müftüsü Ahmet
Mete, İskeçe SİRİZA Milletvekili Hüseyin
Zeybek, Mustafçova Belediye Başkanı
Cemil Kabza ve İskeçe Müftülüğü’ne
bağlı din adamları tarafından karşılandı.
Büyükelçi Uras burada müftü Mete ve
diğer azınlık temsilcileriyle bir süre
görüştü.
İSKEÇE TÜRK BİRLİĞİ
Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Kerim Uras
daha sonra İskeçe Türk Birliği’ne geçti.
Devamı 8. sayfada
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 8
8
GÜN­DEM­haber
7. sayfanın devamı
Büyükelçi Uras, İskeçe Türk Birliği girişinde
birlik başkanı Ahmet Kurt ve diğer
yöneticiler tarafından çiçeklerle karşılandı.
İTB Başkanı Ahmet Kurt yaptığı
konuşmada İskeçe Türk Birliği’nin
faaliyetleri, tarihçesi ve hukuki süreciyle
ilgili bilgi verdi. Ahmet Kurt, son günlerde
azınlığın gündemini meşgul eden azınlık
okullarında Türkçe’nin kullanımına
getirilmek istenen kısıtlamaya değinerek,
bunun kabul edilir bir şey olmadığını
söyledi. İTB Başkanı Kurt, “Okulda
çocuklara istediğimiz gibi Türkçe
konuşamayacaksak azınlık okulunun ne
anlamı olabilir. Böyle bir karar hiç bir
şekilde kabul edilemez” dedi.
URAS: “KİMLİK SORUNUNUN
YILLAR SONRA AYNI NOKTADA
OLMASI ÜZÜCÜ”
Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Kerim Uras,
İskeçe Türk Birliği’nde yaptığı konuşmada,
kendisini samimi bir şekilde karşılayan
soydaşlara teşekkür etti. Dört yıl önce de
buraya geldiğinde aynı sorunların
konuşulduğunu ifade eden Uras,
konuşmasında Türk azınlığın kimlik
sorununa değinerek, Yunanistan’da değişen
hükümetlerin farklı yaklaşımları olsa da
soydaşlara bakış açısının değişmediğini
söyledi.
“LOZAN ANTLAŞMASININ
AŞIRINDIRILMASINA İZİN VEREMEYİZ”
Azınlığın kimlik sorununun yıllar sonra
yine aynı noktada olmasını görmekten
üzüntü duyduğunu ifade eden Uras,
“Bunların son olduğunu ümit etmek
istiyorum. Lozan’dan doğan hak ve
yükümlülükler var. Bunların
aşındırılmasına bizim müsaade etmemiz
mümkün değil. Eğer bunda ısrar ederlerse,
iki ülke arasında sorun olur. Bu, hassas bir
mesele. İnsanların dinine, diline, kendini
nasıl gördüğüne karışmamak lazım. Avrupa
Birliği’nin ortasında bu tür yaklaşımlar
kabul edilemez. İnşallah mantık galebe
çalar ve bu tür aşırı kararlar geri çekilir ve
uygulanmaz.” diye konuştu.
“AVRUPA BİRLİĞİ’NDE SİVİL
TOPLUM DEMOKRASİSİ VAR”
İskeçe Türk Birliği’nin 1927 yılında
kurulduğuna dikkat çeken büyükelçi Kerim
Uras şöyle devam etti: “İskeçe Türk Birliği
kurulduğunda ortada ne Avrupa Birliği var
ne başka bir oluşum var. Şu anda Avrupa
Birliği’nde sivil toplum demokrasisi var. Bu
tür kurumlar ve kuruluşlar çok önemli. Bu
tür sivil toplum kuruluşları teşvik ediliyor.
Ancak ne yazık ki burada tehdit olarak
görülüyor. Bu anlaşıyışın bir an önce
değişmesi hepimizin yararına olacaktır.
Yunansitan’ın buradan tehdit görmesi çok
yanlış. Bunlar paranoik düşünceler ve
değişmesi lazım.”
MİLLETVEKİLİ ZEYBEK:
“EN KISA ZAMANDA OKULLARA BİLGİ
NOTU GELECEK”
Büyükelçi Uras’ın İTB ziyaretinde söz alan
İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek yaptığı
konuşmada okullara gönderilen Türkçe
yasağı ile ilgili konuda, bakanlık nezdinde
gerekli girişimleri yaptığını ve bunun geri
çekildiğini, en kısa zamanda okullara
bununla ilgili bilgi notu geleceğini ifade etti.
Büyükelçi Kerim Uras İskeçe
temaslarının ardından tekrar Gümülcine’ye
geçerek akşam yemeğinde Batı Trakya Türk
Azınlığı Danışma Kurulu üyeleriyle bir araya
geldi. Büyükelçi Uras daha sonra Batı
Trakya’dan ayrıldı.
8 Nisan 2016
Azınlık okullarında Türkçe
kullanımına büyük kısıtlama!..
BATI Trakya Türk Azınlık
Eğitimi’ni baltalamaya
yönelik bir uygulama daha
hayata geçirilmek isteniyor.
Batı Trakya genelindeki
azınlık okullarında
öğretmenler tarafından
öğrencilere yapılan tüm
duyuru, ilan ve
açıklamalarda Türkçe’nin
kullanılmaması istendi.
Karar, 1 Nisan Cuma günü
okullara gönderildi. Doğu
Makedonya Trakya Eyalet
Eğitim Müdürü Panayotis
Keramaris’in talimatı üzerine
ilköğretim müdürlükleri
tarafından azınlık okullarına
gönderilen karar uyarınca
okullarda görev yapan
öğretmenler öğrecilere
yaptıkları açıklama, duyuru
ve bildirilerde sadece
Yunanca konuşabilecek. Söz
konusu karar, azınlık
ilkokullarında Türkçe
öğretmeni olarak görev
yapan Batı Trakya
Müslüman Türk Azınlığı
mensubu öğretmenlerin,
yine azınlık mensubu olan
öğrencilere Türkçe
konuşmalarını çok büyük
ölçüde kısıtlıyor. Bu
durumda okullardaki Türkçe
kullanımı deslerin dışında
fiilen yasaklanmış olacak.
Söz konusu karar, Batı
Trakya’daki azınlık
okullarına yapılmış büyük
bir darbe niteliğinde. Kararın
uygulamaya geçmesi halinde
Türk azınlık okullarındaki
Türkçe kullanımı derslerle
sınırlandırılmış olacak. Bu
da azınlık okullarının
işleyişine ve yapısına büyük
bir darbe niteliğini taşıyacak.
Okullara gönderilen ve
Türkçe’ye büyük ölçüde
kısıtlama getiren karar,
azınlık mensubu
öğretmenler arasında şok
etkisi yaptı. Eyalet eğitim
müdürünün kararı üzerine
okullara gönderilen yazı,
azınlık eğitim camiasında ve
toplumda büyük rahatsızlık
ve tepki yarattı.
Bugüne kadar geçerli olan
uygulama; okullardaki
Yunanlı öğretmenlerin
Yunanca, Türk azınlık üyesi
öğretmenlerin de öğrencilere
açıklama ve duyuru
yaparken Türkçe
konuşuyordu.
Hatırlanacağı üzere eyalet
eğitim müdürü Keramaris
geçtiğimiz günlerde de,
öğretmenlerin sendikal bir
organı olan Bölge İdari
Komisyonu’na (PİSPE)
seçilen bazı azınlık üyesi
öğretmenlerin,
meslektaşlarına Türkçe
mektup göndermesi üzerine
bir talimat yayınlamış ve
bundan sonra azınlık üyesi
PİSPE temsilcisi
öğretmenlerin azınlık
mensubu meslektaşlarıyla
yazışmalarında sadece
Yunanca’yı kullanmalarını
istemişti.
“Cuntavari kararları kabul etmiyoruz”
DOSTLUK Eşitlik Barış (DEB) Partisi, Eyalet
Eğitim Müdürü Panayotis Keramaris’in
talimatıyla azınlık okullarındaki
Türkçe kullanımına kısıtlama
getiren kararı “cuntavari bir
karar” olarak tanımlayarak bu
kararın kabul edilemez
olduğunu vurguladı. DEB
Partisi sözkonusu kararın
derhal geri çekilmesini
talep etti.
“KARAR KABUL
EDİLEMEZ VE
EDİLMEYECEKTİR”
DEB Partisi’nin
açıklamasında şu ifadelere yer
verildi: “Doğu MakedonyaTrakya Eyalet Eğitim Müdürü
Panayotis Keramaris’in talimatı
üzerine, ilköğretim müdürlükleri
tarafından 1 Nisan 2016 Cuma günü azınlık
okullarına gönderilen kararda okullarda görev yapan Türkçe
öğretmenlerinin öğrencilerine yapacakları açıklamalarda,
duyurularda ve bildirilerde sadece Yunanca dilini
kullanmaları emrediliyor. Söz konusu karar Batı Trakya
Müslüman Türk Azınlığı mensubu öğretmenlerin, yine azınlık
mensubu olan öğrencilere Türkçe konuşmalarını çok büyük
ölçüde yasaklıyor.
Bu karar ne öğretmenlerimiz ne öğrencilerimiz ne
velilerimiz ne de azınlığımız tarafından kabul edilemez ve
edilmeyecektir. Lozan Antlaşması’nın azınlığımıza tanıdığı
eğitim ve inanç özerkliğini alicingöz oyunlarıyla,
sulandırılmış ucu açık yasalarla ve cuntavari kararla
elimizden almaya çalışan zihniyete artık ‘dur’ deme zamanı
gelmiştir.”
“DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR”
Kararın ana dilde eğitime büyük darbe vuracağı
belirtilen DEB Partisi açıklamasında, kararın
uygulanması durumunda Türkçe
kullanımı derslerle sınırlı kalacağı
vurgulandı. Açıklamada şöyle denildi:
“Bu vaziyet çocuklarımız ve
öğretmenlerimiz için incitici ve
özgüveni zedeleyicidir. Bugün bu
kararı boyun eğerek kabul edersek,
yarınlarda özümüzün sahip olduğu
bu okullarda Türkçe konuşmanın
hayal olacağını bilmemiz gerekir.
Hükümeti acilen müdahil olmaya
ve bu keyfi uygulamaları
sonlandırmaya davet ediyoruz.
Hükümetin hiçbir mantıkla
açıklanamayacak bu tür kararlara seyirci
kalmasını ve sineye çekmesini anlamakta
zorlanıyoruz. Antlaşmalarla, eğitim
protokolleri ile belirlenmiş hakların bu denli keyfi
uygulamalarla elimizden alınmasına hiç kimse seyirci
kalmamalıdır.
Birileri de bu cuntavari kararın okullara gönderilmesi
talimatını veren arkadaşa, bu okulların ‘azınlık okulu’
olduğu, aynı zamanda bu okulların özerk olduğu ve burada
Yunanca kadar Türkçenin de hakim olduğu ve her daim
hakim olacağını anlatmalıdır.
Azınlık okullarında eğitim kalitesinin yükseltilmesi,
çocuklarımızın çağdaş bir eğitim alması için çaba harcanması
beklenirken, ipe sapa gelmez kararlarla enerjimizin
alınmasının, beynimizin meşgul edilmesinin altında planlı
oyunlar olduğunun farkındayız.
DEB Partisi olarak bu oyunu gördüğümüzü ve bu oyuna
azınlık olarak boyun eğmeyeceğimizi, bu hiçbir dayanağı
olmayan kararın derhal geri çekilmesini talep ettiğimizi tüm
kamuoyu ile paylaşırız.”
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 9
9
GÜN­DEM­haber
8 Nisan 2016
Encümenler Birliği
Türkçe’ye kısıtlama
getiren karara tepki gösterdi
AZINLIK Okulları Encümenler Birliği, eyalet
eğitim müdürünün talimatı üzerine azınlık
okullarına gönderilen ve Türkçe’nin
kullanımına ciddi kısıtlama getirmeyi
amaçlayan karara tepki gösterdi. Encümenler
Birliği, eyalet eğitim müdürünün azınlık
okullarında yapılan duyuruların Türkçe
yapılmamasına yasak getiren, Lozan
antlaşması ve Türkiye ile Yunanistan arasında
imzalanan protokollere aykırı olan bir kararı
azınlık okullarına göndermekten
çekinmediğini belirtti.
Azınlık Okulları Encümenler Birliği Başkanı
Ercan Ahmet, konuyla ilgili olarak eyalet
eğitim müdürü, Rodop ili ilköğretim ve
ortaöğretim müdürlerine yazı gönderdi.
Okullara gönderilen yazıyla Türkçe’nin pratikte
ortadan kaldırıldığını belirten Ercan Ahmet,
bunun Lozan antlaşması ve Türkiye ile
Yunanistan arasında imzalanan protokollere
aykırı olduğunu ifade etti.
Azınlık eğitimindeki sorunların devam
ettiği, kitap sorunu, öğretmen sorunu, azınlık
öğretmenlerinin nerede ve nasıl bir eğitimden
geçeceği gibi sorunların çözüm beklediği
ortamda azınlık ile istişare edilmeden alınan
kararların dayatıldığı vurgulandı. Lozan
antlaşması ve kültür protokollerinin
geçerliliğini koruduğunu ve Yunan hukuk
sisteminin bir parçası olduğunu hatırlatan
Ercan Ahmet, hukuki temel ve mantıktan uzak
sözkonusu kararın öğretmenler ve veliler
arasında endişeye neden olduğunu dile getirdi.
Azınlık eğitimini ilgilendiren çok daha ciddi
sorunların olduğuna dikkat çekilen yazıda,
azınlık okullarının Türkçe ve Yunanca olmak
üzere iki dilli olduğunu ve bu şekilde
çalıştıkları vurgulandı.
Azınlık Okulları Encümenler Birliği
tarafından eyalet eğitim müdürü ve ilköğretim
ile ortaöğretim müdürlerine gönderilen yazıda,
azınlık okullarına gönderilen ve Türkçe’nin
kullanımına ciddi kısıtlama getirmeyi öngören
kararın hangi hukuki temele dayandığı ve neyi
amaçladığı soruldu.
BTTÖB: “Bu genelge
derhal geri alınmalıdır”
BATI Trakya Türk Öğretmenler Birliği
(BTTÖB) azınlık okullarında öğrencilere
yapılan duyuru, ilan ve açıklamaların Türkçe
dilinde yapılmasına yasak getiren son
düzenlemelere ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’nin
açıklamasında, “Azınlık Okullarına gönderilen
1 Nisan 2016 tarih, F.2.4./1224 protokol
numaralı genelge ile azınlık okullarında
öğrencilere bundan böyle duyuruların
‘devletin resmi dilinde’ yapılması
istenmektedir. Bu genelgenin hemen geri
alınması gerektiği inancında olduğumuzu
belirtiriz. Bu durumun azınlık okullarında
uygulanması mümkün değildir” ifadelerine yer
verildi.
İlhan Ahmet Türkçe’ye
getirilen kısıtlamayı
meclise taşıdı
RODOP ili POTAMİ Partisi
Milletvekili İlhan Ahmet, azınlık
okullarında öğrencilere yapılan
duyuru, ilan ve açıklamaların
Türkçe dilinde yapılmasına yasak
getiren kararı meclise taşıdı.
Milletvekili İlhan Ahmet, konuyla
ilgili olarak Eğitim Bakanı Nikos
Filis’e yönelik meclise soru sundu.
İlhan Ahmet, bakanlık olarak,
Doğu Makedonya Trakya Eyalet
Eğitim Müdürü’nün azınlık
okullarda Türkçe’nin kullanımına
sınırlandırma getiren kararının
geri alınması için müdahalede
bulunup bulunmayacağını sordu.
Eyalet Eğitim Müdürü Panayotis
Keramaris’in talimatıyla azınlık
okullarında öğretmenlerin
öğrencilere yaptıkları
açıklamaların sadece Yunanca
yapılmasını öngören kararı
“olumsuz gelişme” olarak
nitelendiren milletvekili İlhan
Ahmet, eyalet eğitim müdürünün
bir süre önce Bölge İdari Kurul
üyesi olan Türkçe müfredatı
öğretmenlerinin meslektaşlarıyla
yazışmalarında Türkçe’yi
kullanmalarını yasakladığını
hatırlattı.
Türkçe’nin kullanımının azınlık
okullarının doğası gereği ve aynı
zamanda Lozan antlaşması ile
Türkiye – Yunanistan arasındaki
kültür protokolleri uyarınca bir
hak olduğunu belirten milletvekili
Ahmet, öteden beri Türkçe
öğretmeni olan okul müdürünün
duyuruları Türkçe yaptığını,
Yunanca öğretmeni olan müdür
yardımcısının da duyuruları
Yunanca dilinde yaptığını
hatırlattı. İlhan Ahmet söz konusu
genelgeyle bunun ortadan
kaldırılmaya çalışıldığını
vurguladı.
Genelgede yer alan
“talimatımızın ivedilikle ve
titizlikle derhal uygulanması
doğrultusunda sizleri uyarıyoruz”
şeklindeki emrivari cümlenin yetki
ve sorumluluğu aşan ve sınırları
zorlayan bir ifade olduğunun
altını çizen milletvekili Ahmet,
ikidilli azınlık okullarında, Türk
dilini kullanma hakkının açıkça
belirtildiği Lozan Barış Antlaşması
ile 1968 Türk - Yunan Kültür
Protokolü’nün ilgili maddelerine
atıfta bulundu.
Anadilleri ülkenin resmi dili
olmayan insanlar için azınlık
eğitim hakkının önemini
vurgulayan İlhan Ahmet,
demokratik, insan ve azınlık
haklarına saygılı bir devlette
eğitim ve dil özgürlüğünün şart
olduğunu kaydetti.
Rodop milletvekili İlhan Ahmet,
Doğu Makedonya Trakya Eyalet
Eğitim Müdürü’nün Türkçe
müfredat öğretmenlerine yönelik
kararının geri alınması için
bakanlık olarak müdahalede
bulunup bulunmayacağını sordu.
Eyalet Eğitim Müdürlüğü oyalama taktiği mi güdüyor?
DOĞU Makedonya Trakya Eyalet Eğitim Müdürlüğü,
azınlık okullarına gönderilen ve Türkçe’nin kullanımına
kısıtlama getiren karara gösterilen tepkiler üzerine bir
basın açıklaması yayınladı. Açıklamada; 1 Nisan
tarihinde azınlık okullarına gönderilen kararın geri
alınacağı veya sözkonusu kararın geçersiz olup
olmamasına atıfta bulunulmaması dikkat çekiyor.
Eyalet Eğitim Müdürlüğü’nün 6 Nisan 2016 Çarşamba
tarihli yazılı açıklamasında Lozan antlaşmasına göre
azınlık okullarının çift dilli olduğu ve Eğitim
Bakanlığı’nın politikasının eğitim programlarında ve
buna bağlı faaliyet ve çalışmalarda iki dilin de özgürce
kullanılmasından yana olduğu belirtildi.
“BAZI ÖĞRETMENLER İKİ DİLDEN BİRİNİ
KULLANMIYOR” İDDİASI
Bazı okullarda, okulun çalışmasıyla ilgili bir takım
faaliyetlerde (öğrencilere yapılan açıklamalar, v.s) ve
bazı öğretmenlerin sendikal organlarda iki dilden birini
kullanmadıklarının görüldüğü ifade edilen açıklamada,
bu durumun eğitim camiası içinde sorunlara yol açtığı
iddia edildi. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak
bazı kararların yayınlandığını ifade eden Eyalet Eğitim
Müdürlüğü, aksi takdirde bu davranışların
kişiselleştirilmesi gerektiği, bunun da eğitim camiası
içinde işbirliği ve diyalog ilişkilerine katkıda
bulunmayacağı öne sürüldü.
Açıklamanın sonunda Doğu Makedonya Trakya
Eyalet Eğitim Müdürlüğü ve tüm personelinin okulların
hiç bir ayrım yapılmadan daha iyi çalışması amacına
sadık kaldığı iddia edilidi.
TÜRKÇE’YE KISITLAMA GETİREN GENELGE İPTAL
EDİLECEK Mİ?
Yapılan yazılı açıklamada azınlık okullarının iki dilli
olduğu belirtilirken, açıklamanın hiç bir yerinde
“Türkçe” ve “Yunanca” sözcüklerinin kullanılmaması
dikkat çekti. Eyalet Eğitim Müdürlüğü’nün beklenen
açıklamasında, 1 Nisan 2016 tarihli genelgenin
geçerliliğiyle ilgili herhangi bir bilgiye yer verilmemesi
de yeni soru işaretleri doğurdu. Konuyla ilgili olarak
azınlık okullarına yeni bir genelgenin gönderilip
gönderilmeyeceği merakla bekleniyor.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 10
10
GÜN­DEM­haber
VETERİNER BAKIŞI
Cevat ABDURRAHMAN
VETERİNER HEKİMİ
[email protected]@hotmail.gr
Hayvanlarda bitki zehirlenmeleri
u haftaki konumuzu,
özellikle sıcakların ani
artışa geçtiği bir
dönem olması ve bu dönemde
bitkilerin hızlı büyümesinden
dolayı, hayvanlarca
tüketildiklerinde ölümlere
neden olan bitkisel
zehirlenmelere ayırdık.
Genelde bitkiler çok çeşitli
zehir içerirler. Özellikle zehirsiz
olarak bilinen bitkiler bu
dönemde hızlı bir büyüme
gösterdiğinden zehirlenmelere
sebebiyet verebilir. Bu nedenle
hayvanların bitki türlerine göre
ne gibi belirtiler göstereceği
hakkında kesin bir şey
söylemek olası değildir.
Bununla birlikte zehirlenme
belirtileri olarak aşağıdaki
noktaları sayabiliriz. Özellikle
bu dönemde merada otlayan
koyunlarda;
- Görünür hiçbir neden
olmadan ani ve anlaşılmaz
hastalık durumları,
- Ateşli durum görülmeden
merkezi sinir sistemi ya da
sindirim organlarında ani
rahatsızlık görülmesi ve sürü
içinde birçok hayvanın aynı
durumda olması,
- Kalbin hızlı atışı, mide ve
bağırsaklarda bozukluk,
- Takatsizlik, koma durumu
ve nefes alma zorluğu,
- Ani ishaller ve ölümler
gözlenebilir.
Bitki zehirlenmesinde
koruma
Bitki zehirlenmesinde tedavi
zordur. Korunma daha önemli
ve daha kolaydır. Korunma,
öncelikle, zehirli bitkinin
tanınmasına, o çevrenin funda,
çalılık, çayır-mera ve
ağaçlarının bilinmesine
bağlıdır.
Bitki zehirlenmelerine karşı
aşağıdaki önlemler
B
düşünülebilir:
- Koyunların su içmesi ve
yürümesi zehirlenme
belirtilerini hızlandırabilir. Bu
yüzden zehirli bitki yedikleri
şüphelenen hayvanlar sudan
uzak tutulur ve yürütülmezler.
- Aç koyunlar zehirli bitkilere
karşı daha duyarlıdırlar. Bu
nedenle aç koyunların meraya
gönderilmeden önce ot ve
samanla açlıklarının
giderilmesi sağlanmalıdır.
- Koyun otlaklarının
bakımına ve iyileştirilmesine
özen gösterilmelidir.
- Koyunlar yeteri kadar
yararlı bitkiler bulunursa zehirli
bitkileri yemezler. Zehirli
bitkiler aslında daha az
lezzetlidir ya da lezzetsizdirler.
- Koyun otladıkları çevre ve
meralarda zehirli bitkiler
çobanlar tarafından tanınması
gerekir. Zehirli bitki tanınırsa
bunlardan mera temizlenir ya
da bunlara karşı alınacak
önlemler bilinir.
Kimi bitkilerde belirli
devrelerde zehirlidir. Bu gibi
devrelerde koyunlar meraya
gönderilmez.
- Zehirli bitkiler, çoğunlukla
yararlı bitkilerden daha önce
gelişirler. Bu yüzden merada
yararlı ve zararsız bitkiler tam
olarak gelişmeden koyunları
buraya salmamak gerekir.
- Hayvanlar arasında
zehirlenme belirtileri görülür
görülmez, sürü hızla o
bölgeden uzaklaştırılmalıdır.
Özet olarak, koyunlar
özellikle meradaki bitkiler, ince
yağmurlarla ıslandığı ya da çiğ
ile nemlendiği zaman aç olarak
meraya gönderilmemelidir. Bu
durumda zehirli bitkilerin etkisi
fazla olmakta ve
zehirlenmelere neden
olmaktadırlar.
ABO­NE­LE­R‹­M‹­Z‹N­D‹K­KA­T‹­NE
Y›l­l›k­abo­ne­üc­ret­le­ri­ni­öde­me­yen­
abo­ne­le­ri­mi­zin,­Gü­mül­ci­ne’de­ki­
P.­Mavromihali­(İdadiye­Sokağı)­4-6­
ad­resin­de­bu­lu­nan­bü­ro­muz­a­gelerek­abone­
üc­ret­le­ri­ni­öde­me­le­ri­önem­le­ri­ca­olu­nur.
GÜN­DEM­
8 Nisan 2016
ABTTF azınlık
sorunlarını
BM’de anlattı
AVRUPA Batı Trakya Türk
Federasyonu (ABTTF), 31 Mart
Perşembe günü Evrensel
Periyodik İnceleme (UPR) Info
isimli sivil toplum kuruluşu
tarafından düzenlenen
Yunanistan ön oturumuna
katıldı. 2-13 Mayıs 2016
tarihlerinde Birleşmiş Milletler
(BM) Cenevre Evi’nde
gerçekleştirilecek Birleşmiş
Milletler UPR 25. toplantısında
ele alınacak Yunanistan
oturumu öncesinde sivil toplum
kuruluşları ve ülke
temsilciliklerini biraraya getiren
ön oturuma ABTTF Başkan
Yardımcısı Mesut Küçükhasan
ile ABTTF Uluslararası İlişkiler
Direktörü Melek Kırmacı Arık
katıldılar. ABTTF Uluslararası
İlişkiler Direktörü, Cenevre
Uluslararası Konferans
Merkezi’nde gerçekleştirilen ön
oturumda Batı Trakya Türk
Azınlığı’nın sorunları ile ilgili
bir sunum gerçekleştirdi.
Surinam ve Yunanistan’ın
aynı oturumda görüşüldüğü
toplantıda Yunanistan hakkında
üç sivil toplum kuruluşu sunum
gerçekleştirdi. İlk olarak Yunan
Ulusal İnsan Hakları
Komisyonu’ndan Ilia Maria
Siatitsa, ikinci olarak ise çocuk
hakları alanında çalışan bir sivil
toplum örgütü olan LUMOS’tan
Yorgos Nikolaidis konuştu.
Yunan Ulusal İnsan Hakları
Komisyonu, ağır bir finansal ve
dış borç krizinde olan
Yunanistan’a mülteci ve göçmen
akınının olduğu bir dönemde
insan haklarının da bu
durumdan etkilendiğini ifade
etti, mülteci ve göçmen krizine
ilişkin olarak insan hakları
koruması ile ilgili tüm ulusal
eylem planlarının etkin şekilde
uygulanması gerektiğini belirtti.
Özellikle refakatsiz çocuklar
hakkında konuşma yapan
LUMOS, Yunanistan’da
çocukların korunması
sisteminin bulunmadığını ifade
ederek yaklaşık 300 bin
çocuğun kurumsal bakıma
ihtiyacı olduğunu belirtti.
Özellikle refakatsiz mülteci
çocukların Yunanistan’a
vardıklarında pekçok sorunla
karşılaştıklarını belirten
LUMOS, bu çocukların vatansız
olarak bırakılmayıp tüm
küçüklere gerekli yardımların
yapılması tavsiyesinde bulundu.
MELEK KIRMACI ARIK
ABTTF Uluslararası İlişkiler
Direktörü Melek Kırmacı Arık,
2011 yılında gerçekleştirilen ilk
toplantıda Yunanistan’ın kabul
ettiği tavsiyelere ilişkin olarak
kadın hakları ve Yunanistan’da
Şer’i hukuk uygulaması ve
dernek kurma özgürlüğü
alanında yaşanan gelişmelerin
yanı sıra 2014-2016 İnsan
Hakları Ulusal Eylem Planı ve
Batı Trakya Türk Azınlığı’nın
eğitimde yaşadığı diğer sorunlar
konusunda bir sunum
gerçekleştirdi. Şer’i hukuk
uygulaması çerçevesinde müftü
sorunu ve 4115/2013 sayı ve
tarihli “240 İmam Yasası”
sorunu kapsamındaki
gelişmeleri aktaran Kırmacı,
dernek kurma özgürlüğü
alanında ise Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi’nin
Yunanistan’ı mahkum eden üç
kararına ilişkin gelişmeleri
aktardı. Yunan Hükümeti’ne
azınlığın kendi dini liderlerini
ve dini kadrosunu seçme hakkı
tanıması gerektiğini söyleyen
Kırmacı, Yunanistan’ın AİHM
kararlarını bir an önce
uygulamasını istedi. 2014-2016
yılında kabul edilen İnsan
Hakları Ulusal Eylem Planı’nda
Batı Trakya Türk Azınlığı’na
mensup çocukların eğitimi ile
Batı Trakya’da din adamlarını
dini eğitimi konusunda
eylemler tanımlandığını
belirterek bu iki eylemin bugüne
dek ne şekilde uygulandığını ve
azınlık kuruluşlarının bu iki
eylemin gerçekleştirilmesine
nasıl dahil edileceklerini sordu.
Kırmacı, eğitimin her
alanında Yunan hükümetinin
kontrolüne dikkat çekerek
bunun eğitimdeki özerklikle
bağdaşmadığını belirtti. İki dilli
azınlık anaokulları, ilkokul
sayısının azlığı ve ilkokul
düzeyinde azınlık eğitiminin
kalitesi, orta düzeyde okul
sayısının azlığı olmak üzere
mevcut sorunları aktaran
Kırmacı, yeni gelişme olarak
2014 yılında kabul edilen
4310/2014 sayı ve tarihli
yasadaki sorunları aktardı.
Azınlık Programı Öğretmen
Okulu’na yalnızca
Yunanistan’daki pedagoji
bölümlerinden mezun olanların
alınacak olması sorununu dile
getiren Kırmacı, ayrıca azınlık
okullarındaki Yunanca
programında bundan böyle
azınlık mensupların görev
yapamayacak olmasını eleştirdi.
Eğitimdeki özerk yapının iade
edilmesi gerektiğini belirten
Kırmacı, eğitimdeki talepleri
sıraladı.
Kapanış konuşmasında
Kırmacı, öncelikli olarak ilk
döngüde dile getirilen pekçok
tavsiyenin Yunanistan
tarafından kabul edilmemesi
nedeniyle diğer sorunların
aktarılamadığını ifade ederek
Yunanistan’ın Batı Trakya Türk
Azınlığı’nı Türk olarak
tanımadığını ve tüm iletişim
yollarını kapattığını belirtti.
Buna örnek olarak 2 Mart
2016’da Brüksel’deki Avrupa
Parlamentosu’nda
gerçekleştirdikleri panele Altın
Şafak üyesi iki milletvekilinin
baskın yapmasının yanı sıra
diğer ana akım siyasi partilerin
de AP Başkanı Martin Schulz’a
protesto mektubu
gönderdiklerini belirtti. Kırmacı,
hükümet makamları ile azınlık
arasında kurumsal bir iletişim
mekanizması bulunmamasını
eleştirdi.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 11
11
GÜN­DEM­bilim-teknik
8 Nisan 2016
Çift ekranlı LG V10’u inceleyelim
LG’nin yeni amirali çift
ekranı ve çift selfie kamerasıyla
dikkat çekiyor.
Önce söze tasarımla
başlayalım. LG, V10’da
tasarımla güzel bir işe imza
atmış. Dura Skin ve Dura Guard
olarak isimlendirdiği iki farklı
zemini telefonda kullanan LG,
arka yüzde silikon bir zemini
bizlere sunarken, kenarlarda da
paslanmaz çelikten oluşan Dura
Guard’ı kullanıyor. Telefonun
oldukça sağlam yapıda
olduğunu görmek hiç de zor
değil. Zaten telefonun
dayanıklılığı askeri şartlara
karşı ölçümlenmiş ve buna
karşılık da ona MIL 810G
sertifikası verilmiş.
LG V10, büyük bir telefon.
Ekran boyutuyla 5.7 inç
boyutunda olan telefon, kasa
yapısıyla da oldukça geniş.
Aslında net olarak LG V10’un şu
an Asus ZenFone Max ile
piyasanın en kalın iki akıllı
telefon modeli olduğunu
rahatlıkla söyleyebiliriz. Öte
yandan 192 gramlık ağırlığıyla
da yine ZenFone Max’ın 202
gramlık ağırlığıyla limitleri
zorluyor. Tasarım biçimi olarak
hoş bulsak da bu, telefonun
ağır ve hantal olduğu gerçeğini
değiştirmiyor.
Telefonun arka kısmında
yine LG’nin G serisinden aşina
olduğumuz gibi kapasitif ses ve
güç butonlarını görüyoruz.
Burada yer alan güç butonu,
aynı zamanda G4’te karşımıza
çıkmayan parmak izi sensörü.
V10’u özel yapan noktalardan
biri de LG’nin amiral
seviyesinde ilk kez parmak izi
sensörü kullanmış olması.
LG V10’un arka kapağı
açılıyor. Bataryayı da
değiştirebildiğiniz telefonda,
nano SIM kart girişi ile microSD
kart slotu kapağın altında
bulunuyor. Bunların dışında
kulaklık girişi, microUSB
bağlantısı ve hoparlörü
telefonun alt kenarında
görüyoruz. V10’un en önemli
özelliği kuşkusuz üzerinde çift
ekrana yer veriyor olması. Ana
ekranı 5.7 inç boyutunda olan
telefonun ikinci ekranı ise,
hemen ana ekranın üzerinde
yer alan 2.1 inç boyutunda bir
alandan oluşuyor. Bu ekranıyla
160x1040 piksel
çözünürlüğünde görüntü sunan
telefon, bu alanda bize
bildirimleri bir arada sunuyor.
Öte yandan her zaman açık olan
bu ekran yoluyla son açık olan
uygulamalara hızlıca
erişebiliyorsunuz. Ayrıca
özelleştirmeye de açık olan bu
ekrana, imzanızı da
ekleyebiliyorsunuz.
Telefonun ana ekranıysa, 2K
çözünürlüğünde görüntü üreten
5.7 inç boyutunda IPS LCD
panel. 515 ppi piksel
yoğunluğunda olan ekran,
Gorilla Glass 4’le korunuyor.
LG V10’da işletim sistemi
olarak Android 5.1.1 bulunuyor.
Arayüz olaraksa LG UX 4.0’ı
görüyoruz. B arabirim bazı
kullanıcılar tarafından çok
kolay ve işlevsel bulunurken,
kimileri tarafından ise karmaşık
olarak değerlendirilebiliyor.
LG V10’un özel olduğu
yönlerden bir diğeri ise elbette
çift selfie kamerası. Telefonun
ön yüzünde çift kamera
bulunuyor. Bunların her ikisi de
5 megapiksel çözünürlüğünde,
fakat farklı açıları kullanan
lenslerden oluşuyor. Bunlardan
biri 80 derece, bir diğeri ise 120
derece. Böylece bireysel veya
arkadaşlarla selfie için farklı
kameraları kullanabiliyorsunuz.
Bunu kullanmak da gayet
kolay. Kamera arabiriminde üst
kenarda yer alan küçük
karecikleri kullanarak iki
kamera arasında geçiş
yapabiliyorsunuz. Telefon selfie
noktasında iyi sonuçlar
almanızı da sağlıyor.
Yüz güzelliğini manüel
olarak kendiniz ayarlayabiliyor,
öte yandan fiziksel bir ön flaş
yer almamasına karşın,
selfie’lerde flaşı
kullanabiliyorsunuz. Yine
arabirimde yer alan flaş
ikonuna tıkladığınızda, telefon
selfie karesini daraltarak
çevreyi beyaz fonla dolduruyor.
Böylece nispeten gece çekilen
selfie’lerde iyi sonuç almanız
mümkün hale geliyor.
Ön kameralara ilişkin bir
diğer detaysa Çoklu
Görüntü modu. Ayarlar
sekmesinden Çoklu
Görüntü’ye geçtiğinizde,
telefonda yer alan tüm
kameralar devreye giriyor.
Böylece arka kamera ile dar
ve geniş açılı selfie
kameralarıyla aynı anda
çekim yapabiliyorsunuz.
LG V10’un arka kamerasına
gelecek olursak, burada 16
megapiksellik bir sensörün
karşımıza çıktığını
söyleyebiliriz. Burada en önemli
detaylardan biri lensin f/1.8
diyafram açıklığı sunması.
Böylece düşük ışık koşullarında
iyi sonuçlar üreten telefon,
optik imaj sabitleyici ve lazer
otofokusun da sahibi.
Çeşitli kamera modlarıyla da
kullanılabilirliğini arttıran V10,
ağır çekim ve hızlandırılmış
çekim gibi özellikleri bize
sunuyor. Öte yandan manüel
fotoğraf yeteneklerinin yanı sıra
manüel video olanağını sunan
ilk cep telefonu olma unvanını
da elinde bulunduran telefon,
bu noktada geniş seçenekler
sunuyor.
LG V10, teknik altyapı olarak
LG’nin selef amirali G4’e
oldukça yakın seyrediyor.
LG V10’da Qualcomm’un 6
çekirdekli işlemcisi Snapdragon
808 kullanılıyor. 4 çekirdekli ve
1.44 GHz frekansında çalışan
Cortex-A53 ile 2 çekirdekli ve
1.82 GHz saat hızında çalışan
Cortex-A57 yonga setlerini
hanesinde ise 4 GB görüyoruz.
Geniş RAM kapasitesinin
yanında geniş de bir depolama
kapasitesi sunan telefon,
elimizdeki modeliyle 64 GB
hafızaya sahip. Buna bir de 200
GB’a kadar microSD kart
takviyesi yaptığınızda, elinizde
adeta tükenmek bilmeyen bir
depolama kapasitesi oluyor.
LG V10’un batarya kapasitesi
ise 3000 mAh seviyesinde.
Bataryadan ayrıca az sonra
bahsedeceğiz. Grafik ve işlem
performansına dönecek
olursak, genel çalışma
performansıyla G4 ile yakın
seyreden telefon, oyunlarda ise
gayet akıcı bir performans
sergiliyor. Adreno 418 grafik
yongası halen iyi durumda.
Elbette artık Snapdragon 820 ile
beraber Adreno 530 karşımızda.
Onu da LG’nin yeni amirali
G5’te görüyoruz zaten. Ancak
V10 özelinden bahsedecek
olursak, telefonda oynadığımız
FIFA 16 ve Mortal Kombat X
performansından memnun
kaldığımızı
söyleyebiliriz.
barındıran telefon, Adreno 418
grafik birimiyle entegre. RAM
BTAYTD: “Türkçe’nin yasaklanması anlamını
taşıyacak her türlü eylemden kaçınılmalıdır”
BATI Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği
(BTAYTD) azınlık okullarında öğrencilere yapılan
duyuru, ilan ve açıklamaların Türkçe dilinde
yapılmasına kısıtlama getiren genelgeyle ilgili olarak
yazılı açıklama yayınladı.
Azınlık eğitiminin ve okullarda Türkçe kullanımının
uluslararası anlaşma ve protokollerce korunan bir hak
olduğu hatırlatılan açıklamada “Devlet idaresini bu
hakkın ihlali ve azınlık okullarında Türkçe’nin
yasaklanması anlamını taşıyacak her türlü eylemden
kaçınmaya davet ederiz” ifadesine yer verildi.
BTAYTD’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Toplumumuzun her alanda derin ekonomik krizin
sonuçlarına maruz kaldığı son dönemde, devletimizin
birçok alanda zamanın ihtiyaç ve taleplerine tatmin
edici şekilde karşılık veremediği şüphe götürmez bir
husustur. Bilinçli vatandaşlar olarak, devletimizin
faaliyet gösterdiği her alanda kriz sebebiyle büyüyen
sorunların ortak şekilde çözüme kavuşması için yardım
etmenin hepimizin görevi olduğunu düşünmekteyiz.
Krizin sonuçlarından doğrudan etkilenen böyle bir alan
da eğitimdir.
Büyük öneme haiz olan bu alanın düzenli ve engelsiz
faaliyet gösterebilmesi adına yetkililere destek ve
yardımda bulunulması hepimiz tarafından kabul gören
bir husustur. Lakin, bu noktada, azınlığımız tarafından
sergilenen iyi niyet ve hoşgörüye rağmen kanımızca,
yetkililerin yaklaşımının sebep olmaksızın her gün
daha düşmanca tavırlarla ortaya konduğu azınlık
eğitimi konusuna özellikle değinmek isteriz. Son
dönemin karar ve uygulamaları, azınlık eğitiminin
bilinçli bir şekilde devlet idaresi tarafından saldırıya
maruz kaldığı ve tam durağanlık içinde, yanlış işleyen
ve azınlığın Uluslararası Antlaşmalar ve Protokoller’den
doğan haklarından tam istifade etme talebine saygı
duymayan bir eğitim mekanizmasının oluşturulmak
istendiği düşüncemizi her gün daha fazla
güçlendirmektedir.”
Derneğin açıklamasında Türk dilinin okullarda
kullanımının uluslararası anlaşma ve protokollerle
tanınan ve koruma altında olan bir hak olduğu
vurgulandı. Açıklama şöyle devam etti: “Yakın
zamanda azınlık okullarına gönderilen ve azınlık
eğitimcilerine yaptıkları duyuruları Yunan dilinde
gerçekleştirmeleri konusunda şiddetli telkinlerde
bulunulmasını öngören ve hukuki statüsü belli
olmayan yazılar da ancak, böylesi bir müdahelenin, tek
taraflı devletçi yaklaşımın ve azınlık eğitimi
konularında değişmez tavrın sonucu olarak ele
alınabilir. Eğitimle doğrudan ilgili kişiler olan,
eğitimciler, öğrenciler ve velilerinin anadilleri olan
Türkçe’yi kullanma hakları, Lozan Antlaşmasının 41. ve
42. Maddeleri ve Yunanistan ile Türkiye arasında
imzalanan Eğitim Protokolleri uyarınca teminat altına
alınmıştır. Sonuç olarak, eğitimciler tarafından
öğrenciler ve velilerine Türkçe dilde duyuru yapılması,
suç teşkil eden bir durum olmamakla birlikte, tasdik
edilerek Yunan hukuk sisteminin ayrılmaz parçası
haline gelmiş uluslararası antlaşma ve protokollerce
tanınmış geri alınamaz bir haktır. Bu durumda, böyle
bir telkin ve müdahalenin azınlık okullarında Türkçe
dilinin yasaklanması anlamına gelen kabul edilemez ve
kınanması gereken bir durum olduğunu beyan ederiz.
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği olarak,
Türk dilinin kullanılmasının azınlık okullarında
yerleşmiş ve Uluslararası Antlaşma ve Protokollerce
korunan bir hak olduğunu hatırlatır, devlet idaresini bu
hakkın ihlali ve azınlık okullarında Türkçe’nin
yasaklanması anlamını taşıyacak her türlü eylemden
kaçınmaya davet ederiz.”
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 12
12
GÜN­DEM­boncuk
8 Nisan 2016
Sevgili kardeşlerim
Dünyada tam 15 farklı akbaba türü olduğunu biliyor muydunuz?
Bunların en büyüğü kara akbabadır. Kanat açıklığı üç metreye varan,
ağırlığı yaklaşık 14 kilogram olan, boyu da bir metreyi aşan dev gibi bir
kuştur.
Kara akbabalar yükseklerderi ormanlık arazilerde yaşar. Ölmüş
hayvanlarla beslenirler. Besin kaynaklarının başında tavşan, koyun,
geyik ve yaban domuzu gelir. Ancak böcek, kertenkele ve kaplumbağa
yedikleri de bilinir. Ölmüş hayvanlarla beslenerek organic maddelerin
doğaya geri dönüşünü hızlandırırlar.
Kara akbabaların gözleri çok keskindir. Bu kuşlar besinleri olan
ölmüş hayvanları bir kilometre uzaktan bile fark edebilir. Yiyecek
arayan bir kara akbaba, diğer akbaba türlerini ve kuzgunları da izler.
Çünkü bu hayvanların bulunduğu yerlerde mutlaka yiyecek bir şeyler
vardır.
Kara akbabalar uçarken fazla enerji harcamaz. Çünkü uçmak için
genellikle sıcak hava akımlarından yararlanırlar. Bunu, geniş ve uzun
kanatları sayesinde yaparlar. Sabah güneşin doğmasıyla birlikte hava
ısınmaya başlar. Isınan hava, yoğunluğu azaldığı için yukarı doğru
yükselir ve termal denilen sıcak hava akımları oluşur. Kara akbabalar
bu hava akımlarının kullanarak neredeyse hiç enerji harcamadan
yükseklere çıkabilir.
Sonbaharın gelmesiyle birlikte dişi ve erkek kara akbabalar yuva
yapma çalışmalarına başlar. Yuva olarak genellikle önceki yıllarda
yapılmış yuvaları kullansalar da bu eski yuvalara yeni malzemeler
eklemeleri gerekir. Yuva için en iyi malzeme, kuru ağaç dalları ve
otlardır. Bu malzemeleri genellikle erkek kara akbabalar toplayıp
getirir. Dişi kara akbaba da bunları yuvaya yerleştirir. Kara akbaba
yuvalarının çapı üç metre, yüksekliği de iki metre civarında olur. Bu
büyüklükteki bir yuvayı ancak büyük ağaçlar taşıyabilir. Bu nedenle
yuva yeri olarak genellikle yaşlı ağaçların bulunduğu ormanları
seçerler. Yuva aynı zamanda genç kuşların uçuş denemeleri yapmasına
uygun, korunaklı bir vadide yer alır. Kara akbaba çiftleri bazen birden
fazla yuva hazırlar. Yumurtlamadan hemen önce bu yuvalardan
hangisini kullanacaklarına karar verirler. Yuvayı seçtikten sonra da
çevresinde uzun uçuşlar yaparak bölgeyi sahiplendiklerini diğer
kuşlara belli ederler.
Yılda yalnızca bir kez yumurtlayan kara akbabalar Şubat sonu ya da
Mart başı gibi bir yumurta bırakır. Dişi ve erkek kara akbaba sırayla
yumurtayı korur ve üzerine oturarak sıcak kalmasını sağlar. Kara
akbaba yumurtası özellikle kuzgunlar için önemli bir besin kaynağıdır.
Bu nedenle yumurtanın dikkatle korunması gerekir.
İki ay sonra, yaklaşık Nisan sonunda yavru yumurtadan çıkar. Dişi
ve erkek kara akbaba yavrunun bakımını sürdürür. Dişi kara akbaba
yumurtadan yeni çıkmış yavrusunu beslemek için önce yediklerini
kursağında bekletir. Besinler sindirilebilir hale geldiğinde de kusarak
yavrusuna yedirir. Yumurtadan çıkışından dört ay sonra kanat
gelişimi tamamlanan yavru, uçma denemeleri yapmaya başlar.
Uçmaya başladıktan iki üç ay sonra da yuvadan ayrılır ve yaklaşık 40
yıl sürecek yaşamına doğru kanat açar.
Kara akbabalar için en büyük tehlike, yaşam alanları olan
ormanların yok edilmesidir.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 13
8 Nisan 2016
GÜN­DEM­boncuk
13
Kralın Rüyası
onu kaçırmalarını, sonra da
zindana kapatmalarını
söylemiş. Askerler, kızı kaçırıp
zindana atmışlar.
Kral, kızı zindana attırınca,
zindancıya emir vermiş: “O
kıza yiyecek hiçbir şey
vermeyin! Orada ölsün.”
demiş.
Zindancı bu duruma çok
üzülmüş. İlk iki gün kralı
dinleyip kıza yemek vermemiş.
Ama üçüncü gün buna
dayanamamış. Kıza yardım
ederek onu zindandan gizlice
çıkarmış. Kız, zindandan çıkar
çıkmaz, sarayın kocaman
bahçesinde koşmaya
başlamış. Ama o kadar açmış
ki, çok geçmeden bayılıp yere
düşüvermiş.
Tam o sırada kralın oğlu
avdan dönüyormuş. Kızı yerde
görünce yardım etmek için
yanına gelmiş.
Baygın olduğunu anlayınca
saraydaki askerleri çağırmış.
Kızı saraya taşıtmış. Onu en
güzel odalardan birine
aldırmış. Saray doktorlarını
çağırtmış. Kızı tedavi edip
uyandırmalarını emretmiş.
Doktorlar kızın açlıktan
bayıldığını anlamışlar. Ona
yemek vererek kızı
iyileştirmişler.
Kral saraydaki telaşı fark
edince neler olduğunu
öğrenmek istemiş. Doktorların
girip çıktığı odaya girmiş ki
bir de ne görsün? Zindana
attırdığı kız, ipek yorganlar
içinde yatmıyor mu? Hem de
sarayın en güzel odasında!
Kral, çılgına dönmüş. “Bu kız
burada ne arıyor?” diye
bağırmış.
Oğlu babasının sesinin
duymuş. Koşarak yanına
gelmiş. “Babacığım, o kızı çok
sevdim. Ne olur beni onunla
evlendir.” diye yalvarmış.
Baba yüreği bu ya, oğlunun
yalvarmasına dayanamamış.
Kral, oğlunu, yoksul kadının
kızıyla evlendirmiş. Prens ile
güzel kız ömür boyu mutlu
mutlu yaşamışlar.
Bir Davul
Bir zamanlar, hizmetçilik
yaparak para kazanan genç bir
hanım yaşarmış. Genç hanım,
bir gün işe giderken oğlu ondan
bir davul almasını istemiş.
Genç hanımın davul alacak
parası yokmuş, ama oğluna bir
şey diyememiş.
O gün, akşama dek çalışmış.
Akşam olunca da üzülerek eve
dönmüş. Kapıdan içeri gireceği
sırada, bahçede bir çıra
görmüş. Onu alıp oğluna
vermiş. Eli boş gitmek
istemiyormuş.
Oğlu onu neşe içinde
karşılamış. Kadın, elindeki
çırayı oğluna uzatmış. “Kusura
bakma oğlum, sana davul
alamadım. Şimdilik bununla
oyna.” demiş.
Çocuk, annesini üzmek
istememiş. Çıra için annesine
teşekkür etmiş. Ertesi gün
çırayı alıp dışarı çıkmış.
Dışarıda dolaşırken ateş
yakmaya çalışan birini görmüş.
Çırayı ona verip, “Bununla o
büyük odunları
tutuşturabilirsiniz.” demiş.
Kadın çok mutlu olmuş; çıra
ile büyük odunları tutuşturmuş.
Ateşte ekmek pişirip bir tane de
çocuğa vermiş.
Çocuk ekmeği alıp gezinmeye
devam etmiş. Yolda ağlayan bir
kız çocuğu görmüş. Kızın
yanında duran annesine:
“Kızınız neden ağlıyor?” diye
sormuş.
Kadın, “Çünkü karnı çok aç.”
diye cevap vermiş. Çocuk buna
üzülmüş ve elindeki ekmeği
küçük kıza vermiş. Kadın buna
çok sevinmiş. Heybesinden bir
hırka çıkarmış, “Bu hırkayı
satmak için pazara
götürüyordum. Sana hediyem
Sizin köşeniz
olsun.” demiş. Çocuk sevinerek
hırkayı almış, yoluna devam
etmiş. Bir süre sonra
karşısından çıplak bir atlı
gelmiş. Zavallı, soğuktan tir tir
titriyormuş.
Çocuk bunu görünce, “Size ne
oldu?” diye sormuş. Adam,
“Hırsızlar elbiselerimi, atlarımı
ve altınlarımı çaldılar. İki atımı
zor kurtardım.” diye cevap
vermiş. Çocuk elindeki hırkayı
adama vermiş. Adam da
atlarından birini çocuğa…
Çocuk ata binmiş, dağlar
tepeler aşmış. Derken bir düğün
yerine varmış. Oradaki insanlar
üzgün üzgün oturuyorlarmış.
Çocuk onlara yaklaşıp, ne
olduğunu sormuş.
Damadın babası, “Ah, sorma
evlat.” demiş. “Bugün oğlumun
düğünü var. Hazırlıklar yaptık.
Ama bugün atı getirecek olan
kişi hastalanmış. Bu yüzden
gelini alıp getiremiyoruz.”
Bunun üzerine çocuk,
“Üzülmeyin, ben size atımı
veririm. Kabul eder misiniz?”
diye sormuş.
Damat buna çok sevinmiş.
“Olur ama biz de
sana bir şey
vermek isteriz.”
diye atılmış.
Çocuk, az ötede
oturan davulcuları
göstermiş:
“Onlardan biri bana
davulunu verse yeter.” demiş.
Damat sevinerek, davulcuya
parasını verip, davulu almış ve
çocuğa hediye etmiş.
Sonra da atlayıp, gelini
almaya gitmiş.
Çocuk da davulu almış,
gümbürdete gümbürdete evine
yollanmış.
Bir
varmış, bir
yokmuş.
Evvel zaman
içinde kalbur saman
içinde, çok uzak bir ülkede bir
kral yaşarmış. Bu kralın
yakışıklı mı yakışıklı, zeki mi
zeki, cesur mu cesur bir oğlu
varmış. Kral oğlunu çok
severmiş.
Bir gece, kral rüyasından
çığlık atarak uyanmış. Kraliçe
merakla ne olduğunu sormuş.
Kral kan ter içinde konuşmuş:
“Hiç sorma! Rüyamda
yoksul bir kadın gördüm. Bu
kadının genç bir kızı varmış.
İşte oğlum rüyamda o kız ile
evleniyordu. Korkudan
yüreğim ağzıma geldi.” demiş.
Kraliçe şaşırmış: “Bunda
endişelenecek ne var?” diye
sormuş.
Kral kaşlarını çatmış:
“Olamaz. Benim oğlum yoksul
bir kız ile evlenemez! O bir
prensesle evlenecek.” diye
kızmış.
Kral o kadar kızgınmış ki,
kraliçe krala hiçbir şey
diyememiş.
Kral, o gece sabaha kadar
uyuyamamış. Sabah olur
olmaz, rüyasında gördüğü
yoksul kadını aratmış.
Sonunda onu da, kızını da
bulmuş.
Askerlerine kızı gösterip
Kerem İmam - 6 yaş
Gümülcine
Konu:­
Sahil­çizdim,
deniz­altı
çizdim­ve­
deniz­
yıldızları
çizdim.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 14
14
GÜN­DEM­sağlık
8 Nisan 2016
Kalp krizinizi yok edin!
yapılan klinik çalışmalarla damar
KALP damar hastalıklarına bağlı
sertliği taramasında
ölümler, tüm dünyadaki ölümler içerisinde
kullanımının güvenilir
birinci sırada yer alıyor.
Bu nedenle kalp damar hastalığı riskinin olduğu kanıtlanmış
yöntemlerden temel
belirlenmesinde sigara, yüksek kolesterol
olarak iki
düzeyleri,
tanesi
hipertansiyon ve
Damar
SHAPE
diyabet gibi risk
faktörlerinin
görüntülemesi tarama
sisteminde
taranması ve bu risk
yapılması,
kullanılıyor.
faktörlerinin
gerçekte kalp Bunlardan ilki ve daha
önlenmeye çalışılması
kullanılanı hasta
oldukça önemli. Ancak
damarlarının damar sıklıkla
için hiçbir riski ve yan etkisi
tek başına risk
sertliği açısından
bulunmayan, bir damar
faktörlerinin
ultrasonografi yöntemi olan
belirlenmesi
durumu
karotis Doppler incelemesi
üzerinden yapılan risk
hakkında
ile boyun atar damarının
hesaplamaları
duvar kalınlığının ve damar
özellikle genç yaştaki
önemli
duvarında mevcut
kişilerde ve kadın
bilgiler
verir.
olabilecek damar sertliğine
hastalarda doğru
yol açan plakların görüntülenmesidir. Diğer
sonuç vermeyebilir.
bir yaklaşım ise koroner damarların
SHAPE İLERİ KALP
bilgisayarlı tomografi ile kireçlenme
TARAMA PROGRAMI
düzeyinin incelenmesidir. Bu yöntemle bir
SHAPE tarama sistemi gizli kalp damar
miktar radyasyon maruziyeti söz konusu
hastalığının ortaya konulmasını ve böylece
olsa da, günümüzde bu amaçla kullanılan
kalp krizine bağlı ani ölümlerin önlenmesini yüksek teknolojili cihazlar ile bu en alt
hedefliyor. Günümüzde kalp damar
seviyeye indirilmiştir.
hastalığı taramasındaki genel yaklaşım,
risk faktörlerinin belirlenmesi ve tedavi
KALP KRİZİ GELİŞİMİ İLE İLGİLİ
BİLİNMESİ GEREKEN GERÇEKLER
edilmesiyken, SHAPE tarama sistemi bir
adım ileri giderek damar sertliğinin
Kalp krizi ve buna bağlı ölümler tüm
tanınması ve tedavi edilmesi prensibini
dünyadaki ölümler içerisinde birinci sırada
benimsiyor. Böylece tıpkı kanser
yer alır.
hastalığının erken tanısında kullanılan
• Kalp damar hastalığına sahip kişilerin
tarama testlerinde olduğu gibi, henüz
yüzde 50’sinde ilk başvuru kalp krizi veya
kliniğe yansımadan, damar sertliğinin
ani kalp ölümü ile olmaktadır.
erken dönemde damar görüntüleme
• Hipertansiyon, diyabet, obezite ve
testleri ile ortaya konulması ve tedavi
yüksek kolesterol düzeyleri gibi kalp damar
edilmesi, damar sertliğine bağlı gelişen
hastalıklarına ait risk faktörleri, kalp
kalp krizi ve inme gibi ölümcül hastalıkların krizinin önceden tahmin edilmesinde
gelişme sıklığını da azaltacaktır.
yeterli değildir.
• Normal kolesterol düzeyi, sağlıklı bir
yaşam için oldukça önemlidir. Ancak yine
HANGİ DAMAR GÖRÜNTÜLEME
TESTLERİ KULLANILIYOR?
de normal kolesterol düzeylerine sahip
olmak kalp krizi geçirmeyeceğiniz anlamına
Damar sertliğinin tayininde mevcut tarama
gelmez. Yapılan çalışmalarda, kalp krizi
testlerine ek olarak, damar görüntülemesi
geçiren hastalarda, kalp krizi sırasında
yapılması, kişi sağlıklı veya kalp damar
ölçülen kolesterol düzeyleri incelendiğinde
hastalığı açısından düşük riskli görünse
hastaların yüzde 77’sinin normal kolesterol
bile, gerçekte kalp damarlarının damar
düzeylerine sahip oldukları görülmüştür.
sertliği açısından durumu hakkında önemli
bilgiler verir. Bu amaçla tüm dünyada
“
“
KOÇ (21 Mart-20
Nisan) Kendinizi hassas
hissedeceğiniz ikili
ilişkilere ayrı bir önem vermeli,
sorunları büyütmemelisiniz. Kazançlı bir
iş imkanı sizi bekliyor.
YENGEÇ (22 Haziran22 Temmuz) Aile içi
ilişkilerde gereksiz alınganlık
gösterebilirsiniz. Destek
bulmakta şanslı bir dönemdesiniz.
Kronik sinüzitin tek
belirtisi baş ağrısı değil
ÇOĞU zaman baş ağrısıyla
özdeşleşmiş olarak bilinen kronik
sinüzitin aslında pek
çok belirtisi olduğunu
biliyor muydunuz?
•Burun
tıkanıklığınız varsa,
• Koku
alamıyorsanız,
• Son dönemlerde
sürekli yorgunsanız,
• Ağız kokunuz
varsa,
• Kuru öksürüyorsanız,
• Sesiniz değişmeye başladıysa,
• Geniz akıntınız varsa,
• Boğazınızda batma gibi bir
rahatsızlık hissi oluşuyorsa,
• Kış enfeksiyonlarını 10 günden
çok daha fazla bir sürede
atlatıyorsanız; hastalıklarınız kısa
aralıklarla tekrarlıyorsa ve en önemlisi
bu şikayetleriniz 3 aydan fazla süredir
varsa kronik sinüzit hastası
TERAZİ (23Eylül23Ekim) Kişisel
projelerin hız
kazanacağı bu dönem
eve odaklı planlarınız üzerinde
durabilirsiniz.
olabilirsiniz.
Burun kıkırdak-kemik eğriliği ve
burun eti büyümesi
probleminiz varsa kış
mevsimi sizin için çok
daha sıkıntılı geçer;
burun tıkanıklığı
belirginleşir, sinüzit
atakları sık gerçekleşir.
Basit viral
enfeksiyonlarda
antibiyotik kullanmak
gerekmezken; kıkırdak-kemik eğriliği
ve burun eti büyümesi probleminiz
varsa doğal direnç mekanizmalarınız
bozulduğu için sıklıkla antibiyotik
kullanımı ile sonuçlanan bakteriyel
enfeksiyonlar yaşayabilirsiniz.
Ayrıca uykuda nefes alma
probleminin artması alınan oksijen
miktarını düşürdüğünden yorgunluk
ve baş ağrısı şikayetleriniz
belirginleşir.
OĞLAK (22 Aralık-20 Ocak)
Sosyal statüde yaşanan
değişiklikler sizi ortak bir
hedefe götürürken,
mesleğinizde yeni bir yol ayrımı
söz konusu.
ASLAN (23 Temmuz-23
burçlar...
BOĞA (21 Nisan-21
Mayıs) Daha fazla düzen
ihtiyacı içinde olduğunuz bu
günlerde akıcı sonuçlar almak
adına dengede kalmalısınız.
Dikkatinizi toparlamalısınız.
İKİZLER (22 Mayıs-21
Haziran) Yeni ilişkilere ve
heyecanlara açık olacağınız
söylenebilir. Hatta
bulunacağınız ortamlarda
aniden ortaya çıkan aşk ilişkileri içine
çekilebilirsiniz.
Ağustos) Kendinizi
geliştirmeye yönelik her
adımınızı başkalarıyla
paylaşmaya açık durun. Maddi
kaynaklarınızı ise daha idareli ve
kontrollü kullanın.
AKREP (24 Ekim-22
Kasım) Pek çok konuda
kontrol sizin elinizde.
Ancak uzun vadeli planlara
yöneldiğiniz bu dönem kısa bir
süreliğine içe dönebilirsiniz.
İlişkiler konusunda dikkatli olun.
BAŞAK (24 Ağustos-22 Eylül)
Kazandığınız tecrübelerle yol
alıyorsunuz. Parasal konulara
odaklı olduğunuz bu dönem
yeteneklerinizi başkalarıyla
paylaşarak yeni kazançlar elde
edebilirsiniz.
KOVA (21 Ocak-18 Şubat)
Akla yönelik yatırım ve gelişim
süreci içinde olduğunuz bu
dönem çok şey başaracaksınız.
Yabancılarla ilgili temalar size yeni
kişiler kazandırabilir.
BALIK (19 Şubat-20
YAY (23 Kasım-21 Aralık) Bu
günlerde sosyal ortamlar ve
ilişkiler canlılık kazanıyor.
Hayattan keyif almaya bakın.
Zira sizin kontrolünüz dışında
gelişen olaylar karamsarlık
yaratmakta.
Mart) Para
kaynaklarınızda
yaşanan yenilenmelere
rağmen giderlerde
artışlar söz konusu. Kaynaklarınızı
daha akılcı kullanmaya bakın.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 15
8
2016
19Nisan
Haziran
2015
15
GÜN­DEM­haber
İskeçe Müftülüğü yardım
kampanyasına destek
verenlere teşekkür etti
Genç çiftçilere
22 bin euro
İSKEÇE Müftülüğü Suriyeli mültecilere
yönelik başlatmış olduğu yardım
kampanyasına destek verenlere teşekkür
etti.
“İskeçe Müftülüğü öncülüğünde Batı
Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın göçmen
kardeşlerimize yaptığı yardım kampanyası,
çok geniş kitleye ulaşmıştır” ifadelerine yer
verilen açıklamada, “İdomeni bölgesi en
çok ihtiyacın olduğu bir bölge olması
hasebiyle, İskeçe azınlık mensuplarının
yardımları bu bölgedeki mülteci
kardeşlerimize yapılmıştır. Yardımlar daha
çok gıda cinsinden olmuş, az miktarda
giyecek yardımı da yapılmıştır. Toplanan
diğer giyim eşyası ise ihtiyaca göre bilahare
gönderilecektir” denildi.
İskeçe Müftüsü Ahmet Mete imzalı
açıklamada, 10 binin üzerinde göçmen ve
mültecinin bulunduğu İdomeni kampına 6
kez gidildiği ve 5 kamyon (tır) ve 22
kamyonet yardım ulaştırıldığı ifade edildi.
Mete açıklamasında “Bu yardımı organize
eden imam ve mütevelli heyetleri başta
olmak üzere, asıl bu işin kahramanları
değerli Müslüman Türk kardeşlerimize çok
teşekkür ederim. Bu vesileyle Yüce
Allah’tan yaptığınız yardımlarınızın
kabulünü niyaz eder, sıhhat, afiyet, bol ve
hayırlı rızık temenni ederim” görüşlerine
yer verdi.
Açıklamanın son bölümünde, bundan
sonra toplanan yardımların bilahare
ulaştırılacağı ifade edildi.
HÜKÜMET üretim sektörünün
kalkınmasına yönelik tarım
sektörüyle ilgili yeni ESPA
programlarını hayata geçirmeye
hazırlanıyır.
Genç çiftçilere yönelik yedi yıllık
program için Avrupa Birliği
kaynaklarından 4,7 milyar euro
aktarılacak.
Yeni girişimcilik programı kırsal
kesimdeki genç çiftçilere yeni şirket
kurma imkanı veriyor. Genç çiftçilerin
yeni programa dahil olabilmeleri için
gerekli kriterler ise belirlenme
aşamasında.
Öncelikli üç kriter arasında genç
çiftçilerin diploma sahibi olmaları,
toprak sahibi olmaları ve tarım
işlerinden ettiği gelir yer alıyor.
Dil ve konuşma terapi
uzmanı Gamze Berber
hizmete başladı
İngiltere Derneği’nden
“Batı Trakya’yı anlamak”
konulu seminer
İNGİLTERE Batı Trakya Türkleri
Dayanışma Derneği’nin (İBTTDD) Eğitim
ve Kültür Kolu 10 Nisan Pazar günü “Batı
Trakya’yı anlamak” başlığı altında bir
seminer düzenliyor.
Southwark Kıbrıs Türk Derneği’nde
gerçekleştirilecek seminere konuşmacı
olarak İngiltere Batı Trakya Türleri
Dayanışma Derneği’nin eski
başkanlarından Dr. Sebahattin
Abdurrahman katılacak. Seminerde ayrıca
bir ilk de gerçekliştirilerek. Almanya’da
bulunan Lippstadt Batı Trakya Eğitim ve
Kültür Derneği ile canlı yayın bağlantısı
kurularak dernek üyelerinin Almanya’dan
semineri takip etmeleri ve soru sormaları
sağlanacak.
Etkinlik Southwark Kıbrıs Türk
Derneği’nde 10 Nisan Pazar günü saat
15:30’da başlayacak.
DİL ve konuşma terapi uzmanı
Gamze Berber, kendi işyerini açtı.
Kalamata’daki Logoterapi
Bölümü’nden mezun olan Gamze
Berber geçtiğimiz günlerde
Gümülcine’deki işyerini açarak
hizmete başladı.
Çocuk ve yetişkinlerde konuşma ve
ses bozukluklarının değerlendirme,
tanı ve tedavisi alanında uzman olan
Gamze Berber, gecikmiş konuşma,
artikülasyon bozuklukları, ses
bozuklukları, kekemelik, inme veya
travma sonrası dil ve konuşma kaybı
ve motor konuşma bozukluklarıyla
ilgili konularda hizmet veriyor.
“Konuşma ve anlama sorunları
bizim uzmanlık alanımıza giriyor”
diye konuşan logoterapist Gamze
Berber, “Konuşma ve ses bozuklukları
ve bu alanda yaşanan sorunların daha
çok çocuklarda görüldüğü şeklinde
yaygın bir kanı var. Tabii ki bu
sorunlar ve rahatsızlıklar çocuklarla
sınırlı değil. Daha önceden sorunu
olmayan, ancak geçirdiği rahatsızlık
nedeniyle konuşma ve ses bozukluğu
yaşayan yetişkinler de olabiliyor. Biz
çocukların yanı sıra bu gibi kişilere de
hizmet veriyoruz” dedi. Gamze Berber,
açtığı Dil ve Konuşma Terapi
Merkezi’nde tüm sigortaların geçerli
olduğunu ve verdiği hizmetin
tümünün veya bir bölümünün
sigortadan karşılandığını söyledi.
Rodop iline bağlı Şapçı’da dünyaya
gelen Gamze Berber, ilkokulu Şapçı
Türk Azınlık İlkokulu’ndan okuduktan
sonra Şapçı Ortaokul ve Lisesi’nden
mezun oldu. Gamze Berber,
üniversiteyi ise Kalamata’daki dört
yıllık logoterapi bölümünde okudu.
Bu bölümden mezun olan Gamze
Berber, geçtiğimiz günlerde
Gümülcine’de Dil ve Konuşma Terapi
Merkezi’ni hizmete açtı. Gamze
Berber’in işyeri, Gümülcine’de
Stilponos Kiriakidi 3 numarada,
Rodop Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın
yanında bulunuyor.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:35 Page 16
16
İskeçe Müftüsü
Ahmet Mete’den
Üç Aylar mesajı
GÜN­DEM­haber
İSKEÇE Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete, Üç
Aylar ve Regaib Kandili nedeniyle yazılı bir
mesaj yayınladı.
Ahmet Mete imzalı yazılı mesaj şöyle:
Çok kıymetli Müslüman Türk Kardeşlerim,
Rahmet hazinesinden damlayan yağmur
misali yine mağfiret deryasına ulaşmanın
ümidiyle mübarek üç aylara ve bu aylar
içerisinde Rabbimizin ihsan buyurduğu
mübarek kandil gecelerine kavuşmuş
bulunmaktayız. Bu özel ayları ve günleri, biz
insanlara armağan eden Yüce Rabbimize hamd
ediyor ve Efendimiz (s.a.v)’in şu duasıyla bu
mübarek günlerin manevi zenginliklerine
kavuşmayı arzuluyoruz: “Allahım Recep ve
Şaban’ı bizim için mübarek kıl! Ve bizi
Ramazan’a kavuştur.” (Ahmed b. Hanbel,
Müsned, 1/259)
Bildiğiniz gibi üç aylar, kameri ayların
yedincisi olan Recep’le başlayan, Şaban’la
devam eden ve nihayetinde Ramazan’la son
bulan ayların genel adıdır. Peygamber
Efendimiz (s.a.v)’in, her zamankinden daha
fazla ibadet ettiği üç aylar, ‘keşke’lerin yerine
bilinçili olarak yapılan ibadetlerin zirve yapması
ve diğer aylara yön vermesi gereken mübarek
aylardır.
Aziz Kardeşlerim!
Recep ayının ilk Cuma gecesi, 7/8 Nisan
Perşembe’yi Cuma’ya balayan gece olan Regaib
Kandili, Cenab-ı Hakk’ın kullarına lütfuyla
merhamet ettiği, az ibadetlerine karşılık çok ecir
verdiği rağbet gecesidir. “Regaib” kelime olarak
rağbet olunan şey, büyük ikram, rahmet,
bereket ve bağışlanma anlamına gelmektedir.
Regaib gecesi, Rabbimizin mağfiretinin, lütuf ve
ihsanının, kendisine samimiyetle yönelen
Müslümanlar üzerine bol bol tecelli ettiği bir
gecedir. Bu gece kulun Mevlâ’ya yalvarış ve
yakarışlarını sunacağı ve onun sonsuz affından,
merhametinden faydalanacağı mübarek bir
gecedir.
İdrak edeceğimiz Üç Aylar ve mübarek
geceler, öncelikle Rabbimize, ailemize,
milletimize ve toplumumuza karşı görev ve
sorumluluklarımızı hatırlamalı, hatalarımızdan
ve günahlarımızdan tevbe etmemize vesile
olmalıdır. Nitekim yüce Allah, engin rahmetine
sığınıp, tevbe etmemizle ilgili olarak şöyle
buyurmaktadır: “(Ey Muhammed) De ki: Ey
kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım;
Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin,
doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar.
Çünkü O bağışlayandır. Merhamet edendir.”
(Zümer 39/53) Ayrıca namaz, oruç ve sadaka gibi
amellerimizi fazlalaştırmalı, büyüklerin
gönülleri alınmalı, eş ve dostlarımızın hatırları
sorulmalı, garipler aranmalı, sofralarımıza
davet edilmeli, yetimler gözetilmeli, yardıma
muhtaç kimselere yardım edilmelidir.
Aramızdaki kırgınlıklar, dargınlıklar, şahsi çıkar
hesapları bir tarafa bırakılmalı, hoşgörü,
kardeşlik ve birlik içerisinde olunmalıdır.
Sevgili Kardeşlerim,
İnsanın ömründe inişli çıkışlı devreler
olmaktadır. Rabbimiz bu iniş ve çıkışların
olacağını bildiği için, maneviyatımızı
kurtaracak veya yanlışlarımızı gözden
geçirmeye vesile olacak anlar, mevsimler
bahşetmiştir.
Manevi olarak arınmanın fırsatı olan üç
aylar, bu güzel mevsimin başlangıcıdır. Üç aylar
içersinde Regaib ve Mirac kandilleri, Ramazan
ve Kadir Gecesi mevcuttur. Üç aylar tekrar
dirilmeye, yenilenmeye büyük fırsattır.
İçinde yaşadığımız dünyanın bu son
döneminde ateşler içersinde kavrulması insanın
ne kadar zalim olacağını göstermektedir. Bu
sıkıntıları insan; iman, amel ve güzel ahlakla
aşabilir. Ona göre bu hususların tam bilinerek
yaşanması çok önem arzetmektedir.
Değerli Kardeşlerim,
Batı Trakya’da varlığımızın devamı için birlik
olmak çok önemlidir. Ama bu birlik sözde değil,
özde olmalıdır. Yunan devleti bizleri önce
Yunanlı Müslümanı, daha sonra da Yunanlı
hristiyan yapmak çalışmalarına devam
etmektedir. 240 İmam Yasası, okullarda
Türkçenin konuşulmaması, cami izinlerindeki
zorluklar, minarelerin boylarından rahatsızlık,
ezanların sesinden rahatsız olmak, okulların
kapanması, vakıf sorunu, müftülük sorunu,
kitap – öğretmen sorunu hep bunun
hedeflenmesinin neticesidir. Son zamanlarda
Selânik’te İlâhiyat kısmının açılması da hep
aynı hedefin çalışmalardır.
Amaçlanan şudur: Okullarda olduğu gibi,
camileri de kontrolü altına almaktır. Camilere
gelecek olan “240 İmam” da Selânik’te
eğitilecek. Gazetelerde yer aldığına göre bu
okulun baş hocası da Arnavutluk’taki Hristiyan
Başpapazı olacaktır.
Aziz Soydaşlarım,
Batı Trakya Müslüman Türk’ünü asimile
etmeye yönelik olan bütün bu olumsuzlukları
bizler nasıl karşı koyacağız? Bunun için
yukarıda da değindiğim gibi birlik çok
önemlidir. Biz devletle boğuşacak değiliz. Biz
haklarımızı demokratik yollardan ararız. Birlik
ve beraberlik içinde olursak, birlikte hareket
edersek ancak bunun üstesinden gelebiliriz. Bu
da ancak, çocuğumuzu Medreseye
göndermezsek, daha sonrası için açılacak olan
Yüksek İslâm okuluna çocuklarımızı
göndermezsek, devlet hiçbir şey yapamaz. Ama
herzamanki gibi biz gevşek olursak, buradaki
varlığımız birilerinin istediği gibi olur.
Sevgili Kardeşlerim,
Dünya fani, ömür bitiyor. Büyük bir fırsat
olan bu üç ayları, çok iyi değerlendirelim.
Kendimiz için, çocuklarımız için, toplum için,
tüm insanlığın huzur ve barışı için dua edelim.
Günahlarımızın affı için tövbe edelim.
Etrafımızdaki insanlarla helallaşalım. Bir daha
günah işlememek üzere Allah’a söz verelim.
Ahiretimizi kurtarmak için sonumuzun hayırlı
olmasını Cenâb-ı Hak’tan dileyelim. Ahirette
cenneti kazanmak için de yaşadığımız bu
dünyamızı güzelleştirerek cennete çevirelim.
Bu vesileyle Üç Ayları ve Regaip Kandilinizi
tebrik eder, Yüce Mevlâ’dan, bizleri Regaiple
kendisine rağbet eden, Miraç ile yücelen, Berat
ile kurtuluşa eren, Kadrini idrak ederek
Ramazanın sonunda cenneti hak eden
kullarından eylemesini niyâz ederim.
8 Nisan 2016
Gümülcine Müftüsü
İbrahim Şerif’ten
Üç Aylar mesajı
GÜMÜLCİNE Seçilmiş Müftüsü
İbrahim Şerif, Üç Aylar ve Regaib
Kandili nedeniyle yazılı bir mesaj
yayınladı.
İbrahim Şerif imzalı yazılı mesaj
şöyle:
ÜÇ AYLAR VE REGAİB
KANDİLİ MESAJI
Çok Değerli Batı Trakya Müslüman
Türk Kardeşlerim,
Yüce Rabbimiz’in rahmet, af ve
mağfiretinin sağanak sağanak
yağdığı, feyiz ve bereketin
yoğunlaştığı mübarek üç aylar
mevsimine yaklaşmış bulunuyoruz. 8
Nisan Cuma günü üç ayların
başlangıcıdır. Yüce Rabbimiz’e
hamdediyor ve Peygamber Efendimiz
(s.a.s.)’in duasıyla bu mübarek günleri
karşılıyoruz: “Allah’ım Recep ve Şaban
aylarını hakkımızda hayırlı kıl ve bizi
Ramazan Ayı’na kavuştur.”
Üç ayların ilki olan, Recep Ayı’nın
ilk Cuma gecesi Regaib Kandili’dir. 7
Nisan Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan
gece Regaip Kandili’ni idrak edeceğiz.
Bu geceler birlik ve beraberliğimizin
pekiştiği, sevgi ve muhabbetin
aramızda yayıldığı, Yüce Rabbimiz’in
“Toplu bir şekilde Allah’ın ipine
(Kur’an’a) sımsıkı sarılın ve parçalanıp
bölünmeyin.” ayetine uygun bir
yaşam şekli benimsediğimiz anlardır.
Kıymetli Müslüman Kardeşlerim,
Regaip çok rağbet edilen, bol bol
rahmet ve bereket, çok lütuf ve ihsan
demektir. Bu sebeple Regaip Kandili
Allah’ın rahmet ve mağfiretinin
kendisine samimiyetle dua ve niyaz
eden Mü’minleri kuşattığı bir gecedir.
Yüce Rabbimiz bu mübarek gecenin
hürmetine kullarının tövbelerini ve
dualarını kabul eder, pek çok günah
işleyenlerin günahlarını ilâhi rahmet
ve mağfiretiyle bağışlar. Cenab-ı Allah
(c.c.) Kur’an-ı Kerim’de “Bana dua
edin, duanıza cevap vereyim.”
buyurmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s.)
de: “5 gece vardır ki bu gecelerde
yapılan dualar geri çevrilmez. Recep
Ayı’nın ilk Cuma gecesi (Regaip),
Şaban Ayı’nın 15.gecesi (Beraat),
Cuma geceleri, Ramazan ve Kurban
Bayramı geceleri.”buyurmuştur.
Sevgili Kardeşlerim,
Hayat su gibi akıp gitmektedir.
Dün, hatası ve sevabı ile geçmiştir.
Geçen günleri geri getirmek mümkün
değildir. Gelecek günleri
yaşayacağımıza dair hiçbir garantimiz
de yoktur. Bugünün değerlendirilmesi
ise bizim elimizdedir. Mübarek gün ve
gecelerin manevî ikliminden
yararlanarak içinde bulunduğumuz
zamanın kıymetini bilip, üzerimize
düşen kulluk görevlerini hakkıyla
yerine getirmeye çalışmalıyız. Bu
mübarek gün ve geceler, kendimizi
toparlamak, sorgulamak,
davranışlarımıza çeki düzen vermek
için bulunmaz fırsatlardır.
Üç aylarda ve kandil gecelerinde
Rabbimiz’i daha çok anmaya ve
Sevgili Peygamberimiz’e salât-ü
selamlar getirmeye özen gösterelim.
Geçen yıl bizimle birlikte olan eş, dost,
akraba ve arkadaşlarımızdan bu
geceye ulaşamayanlar var. Bu kandilin
bizim için de son kandil olabileceğini
düşünerek, görevlerimizi Yüce Allah’ın
istediği şekilde yerine getirmeye
gayret gösterelim.
Muhterem Kardeşlerim,
İdrak edeceğimiz üç aylar ve
mübarek geceler, öncelikle
Rabbimiz’e, ailemize, toplumumuza
karşı görev ve sorumluluklarımızı
hatırlatmalı, hatalarımızdan ve
günahlarımızdan tövbe etmemize
vesile olmalıdır. Ayrıca böyle zaman
dilimlerinde büyüklerin gönülleri
alınmalı, eş ve dostlarımızın hatırları
sorulmalı, garipler ve yetimler
gözetilmeli, yardıma muhtaç kişilere
yardım edilmelidir. Aramızda
kırgınlıklar, dargınlıklar, şahsi çıkar
hesapları bir tarafa bırakılmalı,
hoşgörü kardeşlik ve birlik beraberlik
içerisinde olunmalıdır.
Değerli Kardeşlerim,
Batı Trakya’mızda üç aylar ve
kandil geceleriyle ilgili güzel
etkinlikler düzenlenmektedir. İşte üç
ayların başlamasıyla birlikte yine
kandil gecelerinde düzenlenecek olan
mevlid-i şeriflerle, birlik ve
beraberliğimizi pekiştireceğiz. Bu
vesileyle özellikle gençlerimizin
düzenledikleri bu güzel etkinliklere
katılmaya gayret gösterelim.
Yüce Rabbim Receb ve Şaban
Ayları’nı bizlere mübarek kılsın ve
bizleri Ramazan Ayı’na kavuştursun.
Bu vesile ile Batı Trakya Müslüman
Türk Azınlığı’nın mübarek üç aylarını
ve idrak edeceğimiz Regaib Kandilini
tebrik ediyor, tüm İslâm Âlemi’nin ve
insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını
Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:36 Page 17
17
GÜN­DEM­haber
8 Nisan 2016
DİN VE TOPLUM
Gümülcine Müftülüğü
Ahmet HRALOĞLU
Kuran Kursları
bilgi yarışmaları
Ölümü çokça anmak
tamamlandı
D
İSKEÇE MÜFTÜ YARDIMCISI
GÜMÜLCİNE Seçilmiş
Müftülüğü’nün düzenlediği
bilgi yarışmalarının finalleri
yapıldı.
Müftülük tarafından
gerçekleştirilen “İkinci İtikad –
Ahlak Dersi Bilgi Yarışması” ile
“İkinci İbadet Dersi Bilgi
Yarışması”nın finalleri yapıldı.
İTİKAD – AHLAK DERSİ
BİLGİ YARIŞMASI
Gümülcine Seçilmiş
Müftülüğü’ne bağlı faaliyet
gösteren Kur’an kursları
arasında 2 Nisan Cumartesi
günü “II. İtikat-Ahlak Dersi
Bilgi Yarışması”nın finali
düzenlendi.
İlköğretim çağındaki
çocuklara yönelik devam eden
Kur’an kursları arasında
düzenlenen “II. İtikad-Ahlak
Dersi Bilgi Yarışması”
Gümülcine Kır Mahalle
Camii’nde gerçekleşen finalle
tamamlandı.
8 bölge birincilerinin
yarıştığı final çekişmeli ve
heyecanlı geçti. Yarışmanın
sonucunda dereceye giren
Kur’an kursları şu şekilde
oluştu:
1. Hacıören Kur’an Kursu
2. Kır Vakıf Kur’an Kursu
3. Değirmendere Kur’an
Kursu
Hatırlanacağı üzere 26 Mart
Cumartesi günü “II. İtikat-
Ahlak Dersi Bilgi Yarışması”nın
elemeleri yapılmıştı.
İBADET DERSİ BİLGİ
YARIŞMASI
Bu arada Gümülcine Seçilmiş
Müftülüğü’ne bağlı faaliyet
gösteren Kur’an kursları
arasında 4 Nisan Pazartesi
günü “II. İbadet Dersi Bilgi
Yarışması”nın finali
düzenlendi.
Yetişkin bayan kursları
arasında düzenlenen “II.
İbadet Dersi Bilgi Yarışması”
Gümülcine Bağlar Mahalle
Camii’nde gerçekleşen finalle
tamamlandı. 7 bölge
birincilerinin yarıştığı final
çekişmeli ve heyecanlı geçti.
Yarışmanın sonucunda
dereceye giren Kur’an kursları
şu şekilde oluştu:
1. Bekirli Yetişkin Bayan
Kur’an Kursu
2. Işıklar Yetişkin Bayan
Kur’an Kursu
3. Menetler Yetişkin Bayan
Kur’an Kursu
Yarışma programının
açılışında Gümülcine Seçilmiş
Müftüsü İbrahim Şerif bir
konuşma yaparak yarışmacıları
tebrik etti ve başarılar diledi.
Yarışmaya onur konuğu olarak
Türkiye’nin Gümülcine
Başkonsolosluğu’ndan Muavin
Konsolos Derya Ocak katıldılar.
Yarışmanın sonunda duygu ve
düşüncelerini ifade eden Derya
Ocak, yarışmacıları iyi
hazırlandıklarından ve
gösterdikleri başarıdan dolayı
tebrik etti.
Yarışma ödül töreni ile sona
erdi.
12 yaşındaki Mustafa trafik kazasında hayatını kaybetti
RODOP iline bağlı Delinasufköy ile Büyük Sirkeli
köyü arasında meydana gelen trafik kazasında Sınırdere
köyünden 12 yaşında bir çocuk yaşamını yitirdi.
Olay 1 Nisan Cuma günü saat 11:30 sularında meydana
geldi. Sirkeli köyü girişinde bulunan bir benzin
istasyonundan bisikletiyle hareket eden genç Mustafa
Selahattin, ana yola aniden çıkması sonucunda aynı
yönden gelen bir aracın kendisine çarpması sonucunda
ağır bir şekilde yaralandı. Kaza sonrası 12 yaşındaki
Mustafa Selahattin’e ilk müdahale Kozlukebir Belediyesi sağlık ekipleri tarafından yapıldı. Daha
sonra Gümülcine Devlet Hastanesi’ne ait bir ambulans olay yerine gelerek müdahalede bulundu.
Ancak Mustafa’nın kaza sonrası aşırı kan kaybetmesi ve vücudundaki yaralar nedeniyle hayatını
kaybettiği öğrenildi.
ünya hayatına hırsla
sarılan, onun süsüne
aldanan ve şehvetlerine
aşırı derecede muhabbet eden
kimsenin kalbi, hiç şüphesiz
ölümü zikretmekten gafil kalır.
Hatırlatıldığı zaman da
hoşlanmayıp ondan tiksinir. Onlar,
Allah’ın (c.c) haklarında şöyle
buyurduğu kimselerdir:
“De ki: Sizin kendisinden
kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi
bulacaktır. Sonra da görüleni ve
görülmeyeni bilen Allah’a
döndürüleceksiniz de O size bütün
yaptıklarınızı haber verecektir..”
(Cuma Suresi, 8)
Peygamber Efendimiz (s.a.s.)
de bu konuda şöyle
buyurmaktadır: “Ölümü çokça
anın; zira o, günahları temizler ve
gönlü dünyadan uzaklaştırır.”
Başka bir hadisinde de “Dünyada
bir yabancı ya da hemen gelip
geçen bir yolcu gibi ol!”
buyurmuştur.
Unutmayın; ne genç ne yaşlı, ne
güzel ne çirkin, ne zengin ne de
fakir olmaları, ne ünleri, ne de
mevkiileri bugüne kadar yaşayan
insanları ölümden
koruyamamıştır. Tüm bunları çok
iyi bilmelerine rağmen insanların
çoğu ölümü pek düşünmemeye
hatta mümkün olduğunca
unutmaya çalışarak bu gerçeği
gözardı ederler. Halbuki bu, kişinin
kendini kandırmasından başka bir
şey değildir. O düşünse de
düşünmese de bu kaçınılmaz
olayları, hiçbir aşaması eksik
kalmaksızın bizzat yaşayacaktır:
“Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir
de, “İşte (ey insan) bu, senin
öteden beri kaçtığın şeydir” denir.
(Kaf Suresi, 19)
Tüm bu gerçeklere rağmen
insanların çoğu dünyayla ilgili her
konuda kendi çıkar ve
menfaatlerini en ince ayrıntılarıyla
hesaplarken, kendileriyle ilgili en
büyük hakikat olan ölümü hesaba
katmazlar. Ama bu büyük bir
yanılgıdır; bu yanılgı sebebiyle
ölümden sonrası için hazırlık
yapmamaları onlar için sonsuz bir
azaba neden olur. O halde insanın
yapması gereken, öleceğini asla
aklından çıkarmamak ve dünyada
Rabbini razı edecek işler
yapmaktır. İçinde bulunduğumuz
bu üç aylar, insanın Allah’a
yönelmesi, ibadetlere sarılması
için açılmış en büyük fırsat
kapısıdır.
Sonsuz adaletli ve şefkatli olan
Allah; herkese, öğüt alabileceği
kadar bir zaman tanımıştır. Ancak
bu süre dünya hayatıyla sınırlıdır.
Yani hataların telafisi samimiyetle
yapıldığı takdirde ancak dünyada
mümkündür. Bu da yapılacak
samimi bir tövbeyle ve ibadetlere
yönelmekle gerçeleşebilir. Ölümle
birlikte ise artık telafi imkanı
ortadan kalkacak, tövbe kapısı
kapanacak, sonsuz bir pişmanlık
başlayacaktır: “İçinde onlar (şöyle)
çığlık atarlar: “Rabbimiz, bizi çıkar,
yaptığımızdan başka salih bir
amelde bulunalım.” Size
düşünecek kimsenin
düşünebileceği, öğüt alabileceği
kadar bir ömür vermedik mi? Size
uyarıcı da gelmemiş miydi? Öyle
ise tadın azabı, zâlimlerin
yardımcısı yoktur.” (Fatır Suresi,
37)
Unutmayın ki, ölüm asla bir
yokoluş değildir, ölümle sanıldığı
gibi herşey bitmez. Cahiliye
insanlarının birçoğunun
düşündüğü gibi sonsuza kadar
sürecek tatlı bir uyku ise hiç
değildir. Ölümle kişinin asıl ve
sonsuz hayatı başlar ki bu,
dünyadaki hayatını nasıl
geçirdiğine göre şekillenen ve asla
değiştirilemeyecek olan bir
yaşamdır. Ölüm, hayatını Allah’ın
rızasına uygun olarak
değerlendirenler için mutluluk ve
kurtuluşa açılır. Allah’tan yüz
çevirmiş olanlar içinse, kesin bir
yıkım ve felaketin başlangıcıdır.
Allah, insana dünyadayken
ölümü ve ahireti düşündürecek
pek çok mesaj gönderir.
Hastalıklar, yakınlarının ölümü,
başına gelen musibetler hep bu
türden hatırlatmalardır. Öğüt
alabilecek kimse için bu
hatırlatmalar, yaşamını,
etrafındaki olayları ciddiyetle
düşünmesine, bakış açısını tekrar
tekrar gözden geçirmesine neden
olacaktır. Ama Allah’ın bu
uyarılarını görmezden gelen büyük
bir ziyandadır. Unutmamalıdır ki
kendisinden önce ölenler de; aynı
şimdi tüm insanların yaptığı gibi
belki az sonra yiyeceği yemeği
veya yarın gideceği yeri
planlarlarken hiç beklemedikleri
bir zamanda ölümle
karşılaşmışlardır.
Öyleyse siz, dünyada tek bir iyi
işi bile yapma imkanınızın
kalmayacağı ölüm anına
ulaşmadan evvel gücünüzün
yettiğinin en fazlasıyla ahiretiniz
için çaba göstermeyi unutmayın. Allah Kuran’da ölümün
ertelenmeyeceğini ve ölüm anı
gelen birinin pişmanlığını bize
şöyle bildirir: “Herhangi birinize
ölüm gelip de “Rabbim! Beni yakın
bir süreye kadar geciktirsen de
sadaka verip iyilerden olsam!”
demesinden önce, size verdiğimiz
rızıktan harcayın. Allah, eceli
gelince hiçbir nefsi geri bırakmaz.
Allah, yaptıklarınızdan haberi
olandır.” (Münafıkun Suresi, 10-11)
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:36 Page 18
GÜN­DEM­yorum
18
Καλημέρ - Χαμπα
Δάμων ΔΑΜΙΑΝΟΣ
[email protected]
ΕΡΧΟΝΤΑΙ ΑΥΞΗΣΕΙΣ ΠΑΝΤΟΥ
ε «πακέτο» αυξήσεων σε
εννέα έμμεσους φόρους
αλλά και αύξηση του
ΕΝΦΙΑ για ατομική περιουσία άνω των
300.000 ευρώ η κυβέρνηση κάνει ένα
ακόμη βήμα προσέγγισης με τους
δανειστές προκειμένου να γεφυρωθούν
οι διαφορές στο δημοσιονομικό κενό των
επόμενων ετών και να κλείσει η
αξιολόγηση.
Στο «πακέτο» των έμμεσων φόρων
προστέθηκε η επιβολή τέλους
διανυκτέρευσης στα ξενοδοχεία με
πρόσθεση να εφαρμοστεί από το 2018
ανάλογα με την πορεία των εσόδων του
προϋπολογισμού.
Επιβαρύνσεις λίγο για όλους
Οι αυξήσεις στην έμμεση φορολογία
κινούνται στην γραμμή «επιβαρύνσεις
λίγο για όλους» κάτι που αποδέχονται οι
δανειστές. Οι προτάσεις επί των οποίων
υπάρχει κατ’ αρχήν συμφωνία είναι οι
εξής:
Ειδικός φόρος κατανάλωσης
καυσίμων: Η ελληνική πρόταση
περιλαμβάνει αύξηση του ειδικού φόρου
κατανάλωσης στη βενζίνη περίπου κατά
4,5%, με στόχο την άντληση επιπλέον
εσόδων της τάξεως των 100 εκατ. ευρώ.
Αυτό στην πράξη σημαίνει ότι ο
ειδικός φόρος από τα 670 ευρώ ανά
1.000 λίτρα που είναι σήμερα θα
διαμορφωθεί στα 700 ευρώ.
Επί του ειδικού φόρου κατανάλωσης
επιβάλλεται και ΦΠΑ 23%, που σημαίνει
ότι η επιβάρυνση στην τιμή λιανικής θα
φτάσει στα 4-5 λεπτά ανά λίτρο.
Με βάση το ισχύον καθεστώς, από το
τελικό ποσό που πληρώνουμε για ένα
λίτρο βενζίνης, το 69,11% καταλήγει
στην Εφορία. Μετά την αύξηση του
ειδικού φόρου, ο φορολογικός
συντελεστής θα ανέβει ακόμη
περισσότερο, στο 70%.
Μ
Από τον ειδικό φόρο κατανάλωσης
στη βενζίνη το Δημόσιο εισπράττει
ετησίως περί τα 2,17 δισ. ευρώ (σ.σ.:
παρατηρήθηκε μείωση συγκριτικά με το
2014).
Σχεδιάζεται να μην υπάρξει αύξηση
στον ειδικό φόρο κατανάλωσης του
diesel (σ.σ.: αποδίδει εισπρακτικά περί το
1,3 δισ. ευρώ ετησίως) καθώς κάτι τέτοιο
θα επηρέαζε και το κόστος μεταφοράς
των προϊόντων.
Αύξηση του ειδικού τέλους στην
κινητή τηλεφωνία: Το ειδικό τέλος στην
κινητή τηλεφωνία (τόσο στη
συνδρομητική όσο και στα καρτοκινητά)
απέδωσε το 2015 περί τα 210 εκατ. ευρώ
(από 375 εκατ. ευρώ που ήταν η
απόδοση το 2010, με την πτώση να
αποδίδεται στη μείωση της χρήσης λόγω
ύφεσης και υπερφορολόγησης).
Με την αύξηση του ειδικού τέλους η
κυβέρνηση θέλει να αντλήσει επιπλέον
έσοδα της τάξεως των 50 εκατ. ευρώ,
ποσό που παραπέμπει σε αύξηση των
φορολογικών συντελεστών περίπου κατά
25%.
Σήμερα, ο συνδρομητής επιβαρύνεται
με ειδικό τέλος της τάξεως του 12% (για
λογαριασμούς έως 50 ευρώ που είναι και
συντριπτική πλειοψηφία) έως 20% (για
λογαριασμούς άνω των 150 ευρώ).
Αν οι συντελεστές αυξηθούν κατά
25%, τότε θα διαμορφωθούν ως εξής:
* Στο 15% για τους λογαριασμούς έως
50 ευρώ
* Στο 25% για τους μεγάλους
λογαριασμούς άνω των 150 ευρώ.
Στην καρτοκινητή τηλεφωνία
επιβάλλεται ειδικό τέλος 12%, το οποίο
επίσης θα αυξηθεί στο 15% αν
προχωρήσει η ελληνική πρόταση.
Αύξηση ειδικού φόρου κατανάλωσης
στα προϊόντα καπνού: Οπως προκύπτει
από τα στοιχεία του κρατικού
προϋπολογισμού, το Δημόσιο αντλεί
περί τα 2,36 δισ. ευρώ σε ετήσια βάση
από τον φόρο στα τσιγάρα ο οποίος
ακόμη και με τα σημερινά δεδομένα
φτάνει να αντιστοιχεί ακόμη και στο
82% επί της τιμής λιανικής.
Η ελληνική κυβέρνηση προτείνει
περαιτέρω αύξηση του ειδικού φόρου
ώστε στα κρατικά ταμεία να εισρεύσουν
επιπλέον 100 εκατ. ευρώ.
Οι καπνοβιομηχανίες έχουν ήδη
διαμαρτυρηθεί στην κυβέρνηση για τη
μεγάλη καθυστέρηση στη λήψη μέτρων
καταπολέμησης του λαθρεμπορίου το
οποίο έχει φτάσει στα ύψη μετά τις
αλλεπάλληλες αυξήσεις φόρων.
Η νέα αύξηση του ειδικού φόρου
είναι πιθανό να συνοδευτεί από τα
μέτρα για τον περιορισμό του
λαθρεμπορίου, καθώς το μερίδιο των
λαθραίων έχει ξεπεράσει πλέον το 25%.
Η επιβάρυνση ανά πακέτο
προκειμένου να συγκεντρωθεί το ποσό
των 100 εκατ. ευρώ εκτιμάται ότι θα
ξεπεράσει τα 50 λεπτά.
Αύξηση του τέλους ταξινόμησης στα
Ι.Χ.: Προγραμματίζονται επιβαρύνσεις
τόσο για την αγορά καινούργιων
οχημάτων όσο και για την εισαγωγή
μεταχειρισμένων.
Τα τέλη ταξινόμησης αποδίδουν
σήμερα ελάχιστα έσοδα στο Δημόσιο μόλις 100 εκατ. ευρώ ετησίως- λόγω της
κατακόρυφης πτώσης των πωλήσεων,
οπότε το συγκεκριμένο μέτρο δεν
αναμένεται να έχει σημαντική
εισπρακτική απόδοση.
Δεν αποκλείεται ο επανασχεδιασμός
του τρόπου υπολογισμού του φόρου
ώστε το τέλος ταξινόμησης να
προκύπτει με βάση την εμπορική αξία
του οχήματος.
Ούτως ή άλλως, με τα τέλη
ταξινόμησης έχουν προκύψει
σημαντικά προβλήματα τα τελευταία
χρόνια καθώς μεγάλες εταιρείες
εντοπίστηκαν να «πειράζουν» τις αξίες
στα έγγραφα με στόχο τη μείωση της
φορολογικής επιβάρυνσης.
Αύξηση του ειδικού φόρου στο
φυσικό αέριο: Παρά τις αντιδράσεις
που διατυπώθηκαν δημόσια από τον
Σύνδεσμο Ελληνικών Βιομηχανιών, το
«πακέτο» φαίνεται να περιλαμβάνει την
αύξηση του ειδικού φόρου
κατανάλωσης στο φυσικό αέριο με
στόχο την είσπραξη περίπου 25 εκατ.
ευρώ.
8 Nisan 2016
Σε ετήσια βάση ο ειδικός φόρος
κατανάλωσης στο φυσικό αέριο
αποδίδει εισπρακτικά περί τα 160 εκατ.
ευρώ, οπότε για να συγκεντρωθούν
επιπλέον 25 εκατ. ευρώ απαιτείται
αύξηση του ειδικού φόρου κατά
τουλάχιστον 15%.
Σήμερα, ο ειδικός φόρος
διαμορφώνεται στο 1,5 ευρώ ανά
gigajoule, με τον ΣΕΒ να ζητεί από χθες
τη μείωσή του στα ελάχιστα
επιτρεπόμενα επίπεδα της Ε.Ε. που
είναι το 0,54 ευρώ.
Τι αλλάζει στον ΕΝΦΙΑ
Η «τρύπα» που έχει προκύψει στα
έσοδα του ΕΝΦΙΑ εξαιτίας της μείωσης
των αντικειμενικών αξιών που ισχύουν
από τον Μάιο του 2015- υπολογίζεται
στα 270 εκατ. ευρώ.
Για να επανέλθει το ποσό της
βεβαίωσης του φόρου στα 3,2 δισ. ευρώ
(όπως έγινε και το 2015) και να
εισπραχθούν τα 2,65 δισ. ευρώ όπως
προβλέπει και το μνημόνιο, η
κυβέρνηση σχεδιάζει να αυξήσει τους
συντελεστές, ειδικά για τον
συμπληρωματικό φόρο.
Δεν αποκλείεται μάλιστα να μειωθεί
το «αφορολόγητο» του
συμπληρωματικού φόρου από τα
επίπεδα των 300.000 ευρώ που
βρίσκεται σήμερα, καθώς μετά τη
μείωση των αντικειμενικών αξιών θα
μειωθεί αισθητά ο αριθμός των
υπόχρεων σε καταβολή
συμπληρωματικού φόρου.
Με βάση τα στοιχεία από την
περσινή εκκαθάριση των δηλώσεων
ΕΝΦΙΑ, ατομική περιουσία άνω των
300.000 ευρώ (με βάση τις παλαιές
αντικειμενικές αξίες) εμφάνισαν 260.000
φυσικά πρόσωπα σε σύνολο 5,9
εκατομμυρίων φυσικών προσώπων.
Η συνολική περιουσία των 260.000
πλουσιότερων -σε όρους ΕΝΦΙΑιδιοκτητών έφτασε πέρυσι στα 180 δισ.
ευρώ, με το σύνολο της περιουσίας μόνο
των φυσικών προσώπων να ανέρχεται
στα 530 δισ. ευρώ.
Αυτά τα 260.000 φυσικά πρόσωπα
ναι μεν έχουν ελαφρυνθεί στα χαρτιά
από τη μείωση των αντικειμενικών
αξιών, η μείωση αυτή όμως δεν
πρόκειται να αποτυπωθεί στα φετινά
εκκαθαριστικά μετά την προωθούμενη
αλλαγή των συντελεστών υπολογισμού
και του αφορολόγητου.
İskeçe Gönüllü Kan Verenler Elektrik direğinde intihar girişimi!
Derneği’nden kan bağışı
kampanyası
İSKEÇE Gönüllü Kan Verenler
Derneği 13 Nisan Çarşamba günü
İskeçe ilinin ova köylerinden
Gencerli Türk İlkokulu’nda kan
bağışı kampanyası düzenliyor.
Kampanyayla ilgili olarak
yapılan duyuru şöyle:
“İskeçe Gönüllü Kan Verenler
Derneği ‘’İ Agapi’ ova
bölgemizde kan topluyor. 13
Nisan 2016, Çarşamba günü
Gencerli Türk İlkokulu’nda
gönüllü kan bağışı
organizasyonu saat 18:00 – 21:30
arası gerçekleştirilecek. Tüm
üyeler ile halk davetlidir.”
MİDİLLİ Adası’ndaki Moria
kampında Pakistan uyruklu
göçmenlerden biri elektrik direğine
çıkarak intihar girişiminde bulundu.
Midilli Adası’ndaki kampta
bulunan ve Türkiye’ye dönmek
istemediğini söyleyen Pakistan
uyruklu bir göçmen elektrik direğine
çıkarak intihar girişiminde bulundu.
Elektrik tellerine tutunan göçmen,
direğe bağladığı atkı ile kendini
asmaya kalkıştı.
Bir başka göçmen tarafından ikna
edilen Pakistanlı, “Ben hayvan
değilim, insanım. Bize sığınma talebi
için bir belge vermediler. Burası çok
kötü bir yer. Bize yardım edin” dedi.
Türkiye’ye geri dönmek istemeyen
Pakistanlı göçmenin yanı sıra diğer
göçmenler de protesto gösterileri
yaptı.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:36 Page 19
19
GÜN­DEM­dünya
8 Nisan 2016
Trump Meksika
sınırına duvar
konusunda
ısrarlı
ABD’deki başkanlık seçiminde
Cumhuriyetçi adaylar arasında
yarışı önde götüren Donald Trump,
ABD ile Meksika sınırına kaçak
göçmen geçişlerini durdurmak için
duvar örme önerisini tekrarladı ve
Meksika’yı duvarın finansmanını
sağlamaya zorlamak için Amerikan
terörle mücadele yasalarını devreye
sokmayı vadetti.
TRUMP, seçim kampanyası
ofisi aracılığıyla yaptığı
açıklamada, başkan olması
halinde Meksika sınırına duvar
örülmesini sağlamak üzere
alacağı ekonomik tedbirleri
açıkladı.
Milyarder iş adamı Trump,
duvarın yapımı amacıyla
Meksika’yı 5 ila 10 milyar dolar
arasında finansman sağlamaya
zorlayacağını, bunun için de 11
Eylül’den sonra çıkarılan terörle
mücadele yasaları kapsamında,
ABD’de kaçak olarak yaşayan
Meksikalıların ülkelerindeki
yakınlarına yapacağı para
transferlerini engelleyeceğini
taahhüdünde bulundu.
Trump, yeni yasal
düzenlemeler getirmeyi ve
böylece geçerli belgesi olmadan
ABD’de yaşayan kişilerin
Western Union gibi para
transferi yapan kuruluşlar
aracılığıyla havale yapmasını
engelleyeceği tehdidinde
bulundu.
Bunların dışında Trump’ın
uygulamayı vadettiği tedbirler
arasında Meksika’dan yapılacak
ithalatta gümrük tarifelerinin
yükseltilmesi, Meksika
Papa göçmenler için
Midilli Adası’na gidecek
KATOLİKLERİN ruhani lideri
Papa Francesco’nun,
göçmenlere destek olmak
amacıyla sığınmacı krizinin
sembolü haline gelen
Yunanistan’ın Midilli Adası’na
16 Nisan’da gideceği açıklandı.
Vatikan Basın Sözcüsü Peder
Federico Lombardi söz konusu
günübirlik ziyaretin, Yunanistan
Cumhurbaşkanı Prokopis
Pavlopoulos ve İstanbul Rum
Ortodoks Patriği
Bartholomeos’un daveti üzerine
gerçekleşeceğini belirtti.
Adayı ziyareti sırasında
Papa’ya Patrik Bartholomeos’un
yanı sıra, Atina Başepiskoposu
İeronimos da eşlik edecek.
Cumhurbaşkanı Pavlopoulos ve
Başbakan Alexis Çipras’ın da
Midilli’de dini liderlerle
buluşması bekleniyor.
Papa’nın ziyaretinin
amacının, göçmenlere destek ve
bu konuda yaşanan krize dikkat
çekmek olduğu bildirildi. Sık sık
sığınmacı krizine değinen Papa,
göçmenlere kucak açmaları için
ülkelere çağrıda bulunmuş,
onlara sınırlarını kapatanları da
eleştirmişti.
Papa, her bir Katolik
kurumundan da, bir göçmen
aileyi ağırlamalarını istemişti.
“ZİYARET, AB-TÜRKİYE
ANLAŞMASININ
UYGULAMAYA
BAŞLAMASINDAN SONRA
GERÇEKLEŞİYOR”
Papa, Mart 2013’te bu makama
seçilmesinden yaklaşık 4 ay
sonra ilk resmi ziyaretini, deniz
yoluyla Avrupa’ya ulaşmaya
çalışan sığınmacıların
İtalya’daki ilk duraklarından
biri olan Lampedusa Adası’na
gerçekleştirmişti.
Vatikan’a ait gazete
l’Osservatore Romano, Midilli’yi
“Ege’nin Lampedusası” olarak
nitelerken, Papa Francesco ve
Patrik Bartholomeos’un bu
ziyaretiyle, kimsenin kayıtsız
kalmaması gereken sığınmacı
krizine karşı bir “Hristiyan
duruşu” sergileyeceklerini
belirtti.
Gazete, bu ziyaretin özellikle
Türkiye-AB arasında
sığınmacılara ilişkin yapılan,
Avrupa’ya geçen mültecilerin
Türkiye’ye iadesini öngören Geri
Kabul Anlaşması’nın 4 Nisan’da
ilk kez uygulanmasının
ardından gerçekleşeceğine
dikkat çekti.
vatandaşlarının vizelerinin iptal
edilmesi ve vize ücretlerinin
yükseltilmesi gibi konular
bulunuyor.
OBAMA: “UYGULANABİLİR
DEĞİL ”
ABD Başkanı Barack Obama ise
Trump’ın vaatlerine tepki
gösterdi. Beyaz Saray’da
düzenlediği basın toplantısında
Trump’ın planı hakkındaki
görüşleri sorulan Obama, bu
vaatlerin “uygulanabilir”
olmadığını belirtti.
Obama, “Western Union
aracılığıyla Meksika’ya yapılan
her para havalesini takip etmek
konusunda iyi şanslar
diliyorum” diyerek bu planı
hayata geçirmenin zorluğunu
ima etti.
Almanya sınır
kontrollerini kaldıracak
ALMANYA İçişleri Bakanı
Thomas De Maiziere, sığınmacı
akını nedeniyle Avusturya
sınırında uygulanmakta olan
geçiş kontrollerini
kaldıracaklarını söyledi.
De Maiziere yaptığı
açıklamada, ‘’Sığınmacı sayısı
bu şekilde az bir rakamda
kalırsa 12 Mayıs’tan itibaren
sınır kontrolleri uygulaması
uzatılmayacak’’ dedi.
Bakan De Maiziere
sığınmacı politikaları
konusunda Viyana ile Berlin
arasında yaşanan krizin, AB ile
Türkiye arasında imzalanan
sığınmacı anlaşmasının
ardından artık geride kaldığını
vurguladı. Mart ayında Almanya’ya
gelen sığınmacı sayısı yaklaşık
20 binde kalmıştı. Almanya, Avusturya’dan
yoğun sığınmacı akını
karşısında geçen yılın Eylül
ayının ortasından itibaren
geçici olarak sınır
kontrolleri başlatmıştı.
Uygulanan sınır kontrolleri
uzayan araç kuyrukları
nedeniyle seyahat edenlerin
tepkisini çekiyordu.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:36 Page 20
20
GÜN­DEM­tarih
512
29
Haziran
8 Nisan
Şubat
Ocak 2016
2015
VAKIF veya CEMAAT
Haftanın Sohbeti
Riza KIRLIDÖKME
[email protected]
Muhterem hemşehrilerim;
Namı ibret için 1949 sonu 1950 yılı başı azınlık
hayatımızda gerçekleşen “CEMAAT HEYETLERİ
SEÇİMLERİ” faslını, hem bugünkü genç siyasi azınlık
Türk elemanlarının örnek almaları, hem de vatandaşı
olduğumuz devlet, hükümet ve bölgesel yöneticilere
sunduğumuz “CEMAAT HEYETLERİ SEÇİMLERİN” dar
kafalıların tersine hakikaten akıllı insanlar sayesinde,
azınlık ailesinin istediği cemaat seçimleri yapılmıştır.
bu örneği o zamanki katı sağ düşüncenin ne kadar
insafsız olduğunu açık açık sunmağa çalıştık.
Mantıklı, insancıl ve genişçe demokrat düşünce
sahiplerinin de istedikleri zaman ne kadar kolaylıkla
azınlık haklarının verilebileceğini burada açıkça
görüyoruz.
Çünkü bu gün vatanımız Yunanistanı yöneten
elemanların “BİZ SOLCUYUZ” demeleri bizi bu
geçmişte yani 1949 – 1950’de yaşanan önce hiç insancıl
olmayan tavır ve davranışlardan sonra, o demokrat
ruhlu insanlarında davranışlarını bir daha hatırlatmak
her halde bir insani vazifedir diyoruz.
Çok defa yazdık. Ama bir daha yazalım. “BATI
TRAKYA TÜRK AZINLIĞI DÜNYADA EŞİ AZ BİR
AZINLIKTIR” diyoruz.
Bunu bütün devlet, hükümet ve mahalli makamlar
lütfen unutmasınlar ve bize biraz daha insancıl, biraz
daha demokratça yaklaşmalarını hatırlatmayı bir
insanlık borcu olarak kendilerine aktarıyoruz.
Muhterem hemşehrilerim;
Geçen haftaki sohbetimizde geçen bir cümleyi bir
daha dünyada bütün insanlara ithaf ederek hep
beraber paylaşalım mı?
Cümle ne mi idi?
Malum 1949’da Batı Trakya Türklerine
“CEMAATLERİ YÖNETMEK” için bir yasa çıkıyor. O
zamanki dar kafalı sağ idareciler bu seçimin olmaması
için o koskoca seçim yasasının bütün koşulları mahalli
yönetim tarafından tamamlanmış olmasına rağmen o
dar kafalı yönetiçiler seçime üç kala ilan edilen yasanın
bir cümlesini beğenmediği için tekrar akıllı yöneticiler
yalnız ve yalnız bu dar düşüncenin keyfi olsun diye
beğenilmeyen o tek cümle için tekrar bir “KRAL
İRADESİ” çıkararak, “CEMAAT HEYETLERİ
SEÇİMLERİ” nin 22 OCAK 1950 yapılmasını temin
etmişlerdir.
Demek ki dar görüş ve düşünce dünde vardı belki
bugünde mevcuttur.
Biz, Batır Trakya Türkleri azınlık kitlesi olarak asla o
zaman oynanan kumpasın bugün veya yarın
oynanmayacağını unutmamalıyız.
Bu sizlere “TRAKYA” gazetesinden aktardığımız
incecik noktaları sakın unutmayınız diyoruz ve şunu
hatırlatıyoruz.
Batı Trakya Türklerine “CEMAAT SEÇİMLERİ
HEYETLERİ” için o kumpası oynayanlar bilirmisiniz “5
MART 1950 PAZAR” yapılan milletvekili seçimlerinde
siyasetten silindiler.
E ne demişler etme bulma dünyası işte buna denir.
***
Muhterem hemşehrilerim;
Büyük badirelerden sonra azınlık hayatımızda en
nihayet “TRAKYA” gazetesinden aynen aktardığımız
gibi 22 OCAK 1950 PAZAR günü “CEMAAT HEYETLERİ”
seçimi yapıldı.
Ümit ediyoruz “BÜTÜN BATI TRAKYA TÜRKLERİ” o
zaman oynanan namert oyunları yazıldığı şeklini
bugün en ince teferruatına kadar okur ve 1967’den beri
yapılmayan “CEMAAT HEYETLERİ SECİMİ” ni aynen
sola meyilli hükümetten isteyen ve şimdi bir avuç
toprak olan o muhterem “4 TÜRK” milletvekili “BATI
TRAKYA TÜRKLERİNİ” önümüzdeki “RAMAZAN
BAYRAMI” için bizi sevindirirler diyelim mi ?
Sabırlı olun efendim. Ümit kesilmez.
Gümülcine “CEMAAT HEYETİ adayların isim listesi
ve oyların atılacağı sandık yerleri
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:36 Page 21
8 Nisan 2016
GÜN­DEM­tarih
21
HEYETLERİ SEÇİMLERİ - 3
Dimetoka “CEMAAT HEYETİ” adaylarının
isim listesi ve oyların atılacağı sandık yerleri
İskeçe “CEMAAT HEYETİ” adaylarının isim
listesi ve oyların atılacağı sandık yerleri
22 OCAK 1950 “CEMAAT” seçimlerinden
sonra üstad NURİ efendinin yorumu
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:36 Page 22
22
GÜN­DEM­haber
EĞİTİMCİ GÖZÜYLE
Emine­Tabak­Ahmet
8 Nisan 2016
İdomeni’deki sığınmacıların
iadesi gündemde değil
Ergenlik döneminin özellikleri
rgenlik, çocukluktan
erişkinliğe geçiş
dönemidir. Bu
dönemde fiziksel, zihinsel ve
ruhsal gelişim çok hızlıdır. Bu
değişimler de hem ergeni, hem
de aileyi sıkıntıya sokabilir.
Bunun için de anne babanın
ergenlik dönemini iyi bilmesi,
çocuğa yardımcı olabilmek
açısından son derece önemlidir.
Ergenlik dönemini üçe
ayırabiliriz. Birinci dönem,
erkeklerde 11-12, kızlarda da 910 yaşlarında başlayan
“puberte” dönemidir. Bu
dönemde hızlı bir fiziksel
gelişme görülmektedir. Cinsiyet
hormonlarının fizyolojik olarak
olgunlaşmasıyla birlikte,
vücutta değişimler başlar. Bu
yaşlarda, düşünmeden hareket
etme ve dolayısıyla da hata
yapma olasılığı çok yüksektir.
Kızlarda da, erkeklerde de
karşı cinsin ilgisini çekebilme
arzusu başlar. Çocuk, kendi
bedeni ile ilgili kaygılar
yaşamaya, kendini görüntü
olarak yaşıtlarıyla kıyaslamaya
girişir. Arkadaş ilişkileri aileden
önce gelmektedir. Çabuk
sinirlenir. Ruh hali değişkendir.
Çoğu zaman yorgun, bıkkın,
dağınık ve isteksiz bir görüntüsü
vardır. Anne babayı dinlemez ve
onlarla sürekli bir çatışma
halindedir.
Puberteden yaklaşık iki sene
sonra, ergenliğin ikinci dönemi
başlar. Bu dönemde artık hızlı
bedensel gelişim ve bunun
verdiği sıkıntılar azalmıştır.
Soyut düşünce, kimlik gelişimi
ve zihinsel olgunlaşmayla ilgili
değişimler başlamıştır. Bu
dönemde ergenin din, felsefe,
siyaset konularına ilgisinin
arttığı, bu konularda
çevresindekilerle görüşlerini
paylaştığı, tartışmalara katıldığı
görülür. Anne babanın
görüşlerini beğenmeyerek
onlara karşı çıkar. Kendini ispat
etmeye ve özgürleşmeye çalışır.
Kendi bağımsızlığını ilan etmeye
çalışırken bir taraftan da aileye
hala bağlı olmak onu sıkar. Bu
kendine örnek bir model
aramaktadır. Bunun sonucunda
da çeşitli yanlış gruplara katılıp
yanlış arkadaşlıklar kurabilir.
Bunun için de ailenin çok
dikkatli olması gerekir. Ailenin
çocuğu ona iyi model olabilecek
kişilere yönlendirebilmesi çok
önemlidir.
Ergenliğin üçüncü ve son
döneminde artık 17-18 yaşlarına
E
gelmiş olan gençte, soyut
düşünme iyice yerleşmiştir.
Artık geleceğiyle ilgili planlar
yapmaya başlar. Mesleki
kaygıları vardır. Hangi
üniversitede okuyarak daha
başarılı olabilir, hangi meslek
kendisini daha çok tatmin
edebilir diye düşünmektedir.
Bağımsızlık duygusu gelişmiştir.
Artık kendi kararlarını
verebilecek olgunluktadır.
Toplumsal konulara ilgisi daha
da artmıştır.
Bu dönemlerde çocuğa
yardımcı olabilmek, onunla iyi
bir iletişim kurabilmek için
ailenin de dikkat etmesi
gereken bazı kurallar vardır. Her
şeyden önce anne baba ona iyi
örnek olabilmek için sağlıklı,
sevgi ve saygıya dayanan bir
ilişki içinde olmalıdır. Ergeni
dinlemeli, onun kendisini ifade
etmesine izin vermelidir. Çocuk
büyümüş olsa bile ona anne
baba her zaman sevgisini
gösterebilmeli, onun her zaman
yanında olduklarını kendisine
hissettirebilmelidir. Çocuğa
daima dürüst davranmalı, ona
yalan yanlış şeyler söylemeden,
aileyle ilgili sorunları anlatmalı,
onun da fikrini alarak aile içinde
kendisine söz hakkı
tanınmalıdır. Bu, gencin kendine
ve ailesine güven duyması
açısından çok önemlidir. Genç
için büyük önem taşıyan
odasını, özel eşyalarını onun izni
olmadan karıştırmak, onu
yaralayabileceği için ailenin
buna çok dikkat etmesi gerekir.
Çünkü onun özel hayatı ona
göre çok önemlidir ve
mahremdir. Böyle durumlarda
aileyle ergen arasında büyük
sorunlar yaşanabilir.
Unutmayalım ki çocuğumuza
saygı göstermezsek,
kendisinden
başarabileceğinden çok daha
fazla beklentilerimiz olursa,
çocuğumuz da bize karşı kin
besleyerek beklentilerimizin
tam tersini yaparak bizi mahçup
etmeyi hedefleyecektir. Bunun
için de çocuklarımıza ergenlik
döneminde de çok fazla sevgi ve
ilgi göstermeye devam ederek
her zaman onun yanında
olduğumuzu ve bize güven
duyabileceğini hissettirmeye
özen gösterelim.
Ergenlik dönemindeki
çocuklarınızla karşılıklı anlayış
ve sevgiyle dolu güzel günleriniz
olsun.
YUNANİSTAN’ın İdomeni
kasabasındaki mülteci
kampında bekleyen
sığınmacıların Türkiye’ye iadesi
gündeme gelmedi.
Türkiye-Avrupa Birliği (AB)
mutabakatı temelinde
gerçekleşen sığınmacı geri
kabulü ve değişimi
çerçevesinde, Yunanistan’ın
Makedonya (FYROM)
sınırındaki İdomeni
kasabasında bulunan kampta
bekleyen sığınmacıların
iadesinin gündeme gelmediği
bildirildi.
Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserliği (BMMYK)
İdomeni İletişim ve
Bilgilendirme Sorumlusu Liene
Veide, yaptığı açıklamada, 10
binden fazla sığınmacının
bulunduğu İdomeni’deki
kampta bekleyen sığınmacıların
Türkiye’ye iadesiyle ilgili
konunun henüz gündeme
gelmediğini söyledi.
Kamp koşullarında henüz
iyileşme olmadığını ve mevcut
sorunların daha da
büyümesinden endişe
duyduklarını belirten Veide,
havaların ısınmasıyla hijyen ve
sağlık konularında farklı
sorunlarla karşılaşma
ihtimaline işaret etti.
Veide, tüm sığınmacıların
sığınma talebinde bulunma
hakkı olduğuna dikkati çekerek
“BMMYK olarak burada, sahip
oldukları haklar konusunda
sığınmacıları bilgilendiriyoruz.
İlgili devlet kurumlarıyla
iletişime geçmelerini sağlıyoruz.
Sığınmacılar, Yunanistan’dan
veya başka bir AB ülkesinden
yeniden yerleştirilme talebine
bulunabilir.” ifadesini kullandı.
Sığınmacılar hakkında
başkalarının değil, kendilerinin
karar vermesinin insan hakları
açısından önemli olduğunu
vurgulayan Veide,
sığınmacıların tercih hakkının
olması ve herhangi bir şeye
zorlanmaması gerektiğinin
altını çizdi.
Veide ayrıca İdomeni’deki
kampta bekleyen sığınmacıların
Türkiye’ye iadesi konusunun
henüz konuşulmadığını
belirterek “Sürecin nasıl
gelişeceğini görmek için
bekliyoruz. Biz, her şeyin
uluslararası insan hakları ve AB
kanunları çerçevesinde
gerçekleşmesi için gereken
desteği vermeye devam
edeceğiz.” dedi.
Türkiye’nin Selanik
Başkonsolosu Okan
İdomeni kampını ziyaret etti
TÜRKİYE’nin Selanik
Başkonsolosu Orhan Yalman
Okan 10 binden fazla
sığınmacının bulunduğu
Kılkış’a bağlı İdomeni’deki
kampı ziyaret etti.
Kampın içini ve
sığınmacıların bulunduğu
civardaki alanları gezen Okan,
yetkililerden bilgi aldı.
Düzensiz göç ve insan
kaçakçılığı ile mücadele
amacıyla Türkiye ile AB
arasında 18 Mart’ta Brüksel’de
mutabakata varılmıştı. Buna
göre, Türkiye kendi
topraklarından Yunan adalarına
geçtiği kanıtlanan göçmenleri
geri kabul edecek. Suriyeli
olmayanların Türkiye
tarafından ülkelerine iade
edilmesi için işlem yapılacak.
Suriyeli olanlar ise Türkiye’deki
kamplara yerleştirilecek ve her
birine karşılık kayıtlı Suriyeli
sığınmacılardan biri AB
ülkelerine gönderilecek.
Değişimi yapılacak Suriyeli
sığınmacı sayısı ilk etapta 72 bin
kişi olarak öngörülüyor. Geri
kabul ve değişim işlemlerinin
masrafları AB tarafından
karşılanacak.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:36 Page 23
FIFA’dan Yunanistan’a
10 gün süre
FIFA, kupa maçlarının
iptaline ilişkin kararını
değiştirmesi için Yunanistan
Futbol Federasyonu’na
ültimatom verdi.
FIFA’nın internet sitesinden
yapılan açıklamada, FIFA Acil
Durum Komitesinin kupa
maçlarını iptal eden Yunanistan
Futbol Federasyonu’na, kararını
değiştirmesi için 15 Nisan’a
kadar süre tanıdığı bildirildi.
Kararın değiştirilmemesi
halinde Yunanistan‘ın
uluslararası turnuvalardan men
edilebileceği belirtildi.
UEFA ve FIFA yetkilileri,
geçen ay Yunanistan‘da
federasyon yetkilileri ve spor
bakanlığıyla görüşerek kararın
değiştirilmesi için 1 Nisan’a
kadar süre tanımıştı.
PAOK ile Olympiakos
arasında 2 Mart’ta oynanan
karşılaşmada çıkan olaylar
nedeniyle Yunanistan
Kupası’nın iptal edilmesine
karar verilmişti. Ev sahibi
PAOK’tan Robert Mak’ın 89.
dakikada kırmızı kart
görmesinin ardından taraftarlar
sahaya meşale ve bazı cisimler
atmış, hakem Andreas Pappas
da maçı tatil etmişti.
Galatasaray’dan Melo’ya açık kapı!
GALATASARAY
Futbol Direktörü Cenk
Ergün, Felipe Melo ve
Alex Telles hakkında
İtalyan basınına
açıklamalarda bulundu.
Ergün Telles’in
bonservisinde indirime
gitmeyeceklerini
söylerken, Melo
hakkında açık kapı
bıraktı.
23
GÜN­DEM­spor
8 Nisan 2016
Yaz transfer
sezonunda
Galatasaray’dan Inter’e
transfer olan Felipe
Melo ve Alex Telles’in
durumu İtalyan
basınında gündem
maddesi. Inter’e
yakınlığıyla bilinen
internews internet
sitesine konuşan
Galatasaray Futbol
Direktörü Cenk Ergün iki
oyuncunun geleceğiyle
ilgili bilgi verdi.
“Alex Telles’in
bonservisinde indirime
gitmemiz için Melo’nun
Galatasaray’a
döneceğine ilişkin
iddialar doğru değil.”
diyen Ergün, Telles için
konunun tamamen ayrı
olduğunu ve
oyuncunun 8.5 milyon
Euro opsiyon bedelinde
indirime
gitmeyeceklerini
açıkladı. Felipe
Melo’nun Galatasaray’a
dönme ihtimali ile ilgili
soruya ise açık kapı
bırakan Cenk Ergün,
“Bilmiyorum. Çünkü
gelecek planlarımızı
henüz yapmadık.” dedi.
Türk futbolu,
‘penaltı kralı’nı kaybetti
TÜRKİYE A Milli Futbol Takımı’nın eski
oyuncularından Yorgo “Koço” Kasapoğlu,
hayatını kaybetti.
İstanbulspor kulübünden yapılan
açıklamaya göre, geçen hafta İstanbul
Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
Hastanesi’nde ortopedik müdahale geçiren ve
taburcu edilen, Kostas Kasapoğlu olarak da
bilinen Rum asıllı Türk Eski Milli futbolcu 80
yaşında İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.
Futbola 1950 yılında, doğduğu Büyükada’nın
amatör kulübü Adalarspor’da başlayan ve
1956’da transfer olduğu İstanbulspor’da 15
sezon forma giyen Kasapoğlu, 1972-73
sezonunda Taksimspor’da oyunculuk ve teknik
direktörlük yaptı.
Hayatı boyunca kullandığı penaltılardan biri
hariç hepsini gole çevirdiği için “penaltı kralı”
unvanıyla anılan kasapoğlu, 25 kasım 1956’da
Çekoslovakya ile oynanan ve 1-1 berabere
sonuçlanan özel maçta ilk kez A Milli Takım
formasını giydi. Kadri Aytaç’ın yerine oyuna
dahil olan Kasapoğlu’nun, A Milli Formayı
giydiği tek maç bu oldu.
Conte için
hapis
istemi!
İtalyan futbolunda bahis
şikesi soruşturmasına
bakan Cremona
Cumhuriyet Savcısı
Roberto Di Martino,
gelecek sezondan itibaren
İngiltere Premier Lig
ekiplerinden Chelsea’yi
çalıştıracak İtalya Milli
Takım Teknik Direktörü
Conte için 6 ay tecilli hapis
ve 8 bin euro para cezası
istedi.
46 yaşındaki teknik
adamın, 2011 yılında
Siena’yı çalıştırdığı
dönemde deplasmanda
Albinoleffe ile oynadıkları
ve 1-0 yendiği maçta şike
faaliyetlerine karıştığı öne
sürülüyor.
İtalyan basınında çıkan
haberlerde, hakkındaki
suçlamaları ısrarla
reddeden Antonio
Conte’nin avukatlarının,
savcı Di Martino’nun
suçlamalarına pazartesi
yanıt vermesinin ve
mahkemenin kararını ise 21
Nisan’da açıklamasının
beklendiği ifade edildi.
Deneyimli teknik adam,
Chelsea’ye transfer olacağı
haberlerinin çıkmaya
başladığı geçen ay,
Cremona’daki savcılığa
başvurarak hızlı
yargılanma talebinde
bulunmuştu.
Conte, söz konusu
maçtan dolayı 10 ay
sahalardan men cezası
almış, ardından da bu
cezası 4 aya indirilmişti. O
dönem Juventus’u
çalıştıran teknik adam, 4
ay boyunca takımının
maçlarını uzaktan idare
etmek durumunda
kalmıştı. Conte, bu men
cezasına karşın Juventus’u
çalıştırdığı 3 sezonda Serie
A’da zirveye taşırken, 2012
ve 2013 yıllarında da Süper
Kupa zaferi yaşatmıştı.
gundem_son973_Layout 1 11.04.2016 14:36 Page 24
ΓΚΙΟΥΝΔΕΜ
8 Απριλιου 2016
ΕΒΔΟΜΑΔΙΑΙΑ ΕΦΗΜΕΡΙΔΑ
Τεύχος: 973 Τιμή: 0.80 Ευρώ
Meltem ile Hasan, Celal Bayar
Lisesi için pedal çevirecek
“HASAN BANA ÇOK İYİ
MOTİVASYON VEREN
BİR ARKADAŞIM”
Antremanlarda diğer bisiklet
sporcusu ve okul arkadaşı
Hasan Hafız Mustafa ile birlikte
çalıştıklarını söyleyen Meltem
Ahmet, “Hasan ile birlikte
bisiklet antremanlarını beraber
yapıyoruz, bana çok yardımcı
oluyor ve bana çok iyi
motivasyon veren bir
arkadaşım. Çok iyi de bir
sporcu” dedi.
“AİLEM YOLDA BAŞIMA
BİR ŞEY GELİR
KORKUSUYLA
BİRAZ KORUMACI
DAVRANIYOR”
GÜMÜLCİNE Celal Bayar
Azınlık Lisesi öğrencileri,
Yunanistan Liselerarası Bisiklet
Yarışmaları’na katılacak.
Kılkış’ta yapılacak
Yunanistan Liselerarası Bisiklet
yarışmalarında Gümülcine Celal
Bayar Azınlık Lisesi’ni, Meltem
Ahmet ile Hasan Hafız Mustafa
temsil edecek. İki bisikletçi bu
amaçla önümüzdeki günlerde
Kılkış’a gidecek.
Lise ikinci sınır öğrencisi
Meltem Ahmet ile lise birinci
sınıf öğrencisi Hasan Hafız
Mustafa yarışmalarda okullarını
en iyi şekilde temsil edebilmek
için ellerinden geleni
yapacaklarına ve başarıyla
döneceklerine inandıklarını dile
getirdiler.
13 Nisan Çarşamba günü
Kılkış’ta yapılacak bisiklet
yarışmalarına hazırlanan
Meltem ile Hasan GÜNDEM’e
konuştu.
“ÖMÜR BOYU SPOR
YAPMAYI HEDEFLİYORUM”
Spora koşuyla başladığını
yaptığını, daha sonra bisiklet
sporuna gönül verdiğini ve son
bir yıldan beri de
Gümülcine’deki ‘Thrakas
İppeas’ Kulübü’nün Bisiklet
Takımı’na katıldığını belirten
Meltem Ahmet, dört yıl boyunca
da voleybol takımında
oynadığını söyledi. Koşuda da
bir çok başarılarının olduğunu
kaydeden Meltem Ahmet, 10
kilometre dağ koşusunda
birincilik başarısının olduğunu,
kendisinin spor aşığı, hatta
ömrü yettiği sürece spor
yapmayı hedeflediğini söyledi.
“GÜMÜLCİNE’NİN TEMİZ
HAVASI VE SPOR
SAYESİNDE ASTIM
RAHATSIZLIĞIM YOK OLDU”
Küçük yaşta astım rahatsızlığı
geçirdiğini, bu yüzden
koşamadığını ve bazı fiziksel
aktiviteleri yapamadığını
anlatan Meltem Ahmet
sözlerine şöyle devam etti: “Ben
ilk olarak eğitimime Türkiye’de
başladım. Çünkü o yıllarda
ailemle Türkiye’de yaşıyordum.
Anaokul ve ilkokulun ilk iki
sınıfını Türkiye’de okudum.
Daha sonra buraya
Gümülcine’ye geldiğimde temiz
hava ve spor sayesinde bu
rahatsızlığımı atlattım. Ondan
sonra voleybol ile başlayarak,
spor aktivitelerime koşu ile
devam ettim. Koşuyu da
başardıktan sonra kendimi
durduramadım diyebilirim.
Yapmış olduğum spor sayesinde
ve hayvanlara karşı olan
sevgimle astım hastalığını
aştım. Şu anda rahatsızlığım
sadece alerjik olarak zaman
zaman devam ediyor. Ama bu
yaptığım spora kesinlikle engel
değil. Şu anda triatlon
yapıyorum. Yani yüzme, koşu ve
bisiklet sporu yapıyorum. Ve
bundan çok mutluyum”
Bireysel sporları ve özellikle
bisikleti çok sevdiğini kaydeden
Meltem, antremanlar sırasında
Portolagos’a, Fener sahiline,
İmaret sahiline, hatta İskeçe’ye
kadar bisikletle gidip
geldiklerini ve bu
güzergahlarda antreman
yaptıklarını belirterek, ilk
zamanlarda bir kız olarak
ailesinden izin alma konusunda
zorlandığını dile getirdi. Meltem
Ahmet bu konudaki
düşüncelerini şu sözlerle dile
getirdi: “Antreman yapacağım
güzergahı bile ailem belirliyor
diyebilirim. Ailem yolda başıma
bir şey gelir korkusuyla biraz
korumacı davranıyor. O yüzden
antremanlara ya takımla ya da
Hasan’la birlikte çıkıyoruz.”
başarılı olabileceğimi
düşünüyorum. Ve tabii ki
psikolojiyi de seviyorum.”
“BİSİKLET SPORUYLA
YAKINDAN İLGİLENİYORUM,
BU SPORA KARŞI ÖZEL
İLGİM VAR”
Gümülcine Celal Bayar Azınlık
Lisesi birinci sınıf
öğrencilerinden Hasan Hafız
Mustafa da önümüzdeki
günlerde yapılacak bisiklet
yarışmalarında kendi okulunu
temsil etmenin mutluluğunu ve
gururunu yaşadığını söyledi.
Hasan Hafız Mustafa, “Celal
Bayar Azınlık Lisesi’ni temsil
etmek bana göre çok büyük bir
görev. Üstelik de Yunanistan
çapında bir yarışmaya
katılacağız. Hem ben, hem
Meltem çok heyecanlıyız. Bizim
için oraya gidip yarışmaya
katılmak bile çok önemli ve çok
güzel bir duygu. Okulumuz son
dönemde çok büyük başarılara
imza attı. Biz de bu yarışmaya
katılarak bir başlangıç yapmış
olacağız. Bunun devamının
gelmesi gerekiyor.
İnşallah da gelir.”
diye konuştu.
“CELAL BAYAR
LİSESİ’Nİ
TEMSİL
ETMEK
BİZE
NASİP
OLDU”
Lise
birinci
sınıf
“ANNEMİN KİTAPLARIYLA
BÜYÜDÜĞÜM İÇİN
PSİKOLOJİ OKUMAK
İSTİYORUM”
Meltem Ahmet “Liseden sonra
eğitimine nerede devam etmek
istersin?” sorusuna şu cevabı
verdi: “Üniversite eğitimime
Türkiye’de devam etmek
istiyorum. Psikoloji okumak
istiyorum. Bu konuda yetenekli
olduğumu düşnüyorum. Annem
de bir psikolog. Ben de onun
kitaplarıyla büyüdüğümü
söyleyebilirim. Bu şekilde
annemin kitaplarıyla
büyüdüğüm için, kendimde bir
bilinç gelişmiş oldu ve bu
bölüme karşı bir yatkınlığım
oldu. Dolayısıyla bu bölümde
öğrencisi
Hasan, 12
yaşından
beri
bisiklet
sporuyla
yakından
ilgilendiğini ve bu
sporu düzenli olarak yaptığını
vurguladı. Şu an itibariyle
sadece bisikletle uğraştığını
belirten Hafız Mustafa, bundan
sonra da yüzme sporuna
başlamayı düşündüğünü
söyledi. Gümülcine Celal Bayar
Lisesi’nin ilk kez ülke genelinde
yapılacak bisiklet
yarışmalarında temsil
edileceğini kaydeden Hafız
Mustafa, “Bu da bize nasip
oldu. zaten bir süredir
çalışıyorduk. Son günlerde
çalışmalarımızı daha da
hızlandırdık. İyi bir sonuçla
Kılkış’tan döneceğimizi ümit
ediyoruz. Bize destek veren
herkese, özellikle de
hocalarımıza ve ailemize çok
teşekkür ediyoruz” dedi.
“SPOR ÖĞRETMENİ
OLMAK İSTİYORUM”
Hasan Hafız Mustafa lise
eğitimini tamamladığında
ünivesite hayatında spor
öğretmenliği ve buna benzer
branşlarda eğitim almak
istediğini söyleyerek, eğitim
hayatına da daha çok
Yunanistan’da devam etmeyi
düşündüğünü ifade etti. Hasan,
bu konudaki kesin kararını
önümüzdeki
yıllarda
vereceğini dile
getirdi.

Benzer belgeler

AİHM kararları neden uygulanmıyor?

AİHM kararları neden uygulanmıyor? yılın aidatının ödenmesinin yeterli olduğu ifade edildi. Kongreye tüm üyelerin davetli olduğu belirtildi.

Detaylı