Barış Kitabı - TPD Yayınları
Transkript
Barış Kitabı - TPD Yayınları
İ nsan neden savaşır? Ya barış! Sadece savaşlardan geriye kalan zamandan mı ibarettir? Savaşın ve barışın ruh halleri üzerine düşünmek isteyen tüm okuyuculara yönelik hazırlanan Barış Kitabı bu sorulara yanıtlar bulmayı amaçlıyor. Freud ve Einstein’ın mektuplarından, hiç savaşmayan Bonobo’lara; milliyetçiliğin ruh halinden, vicdanın kökenlerine; göç yollarındaki kadınların ruhsal hastalıklarından, LGBT’lerin savaştan nasıl etkilendiğine; futbol sahasında savaşanlardan, kolektif belleğin güvenilemezliğine; savaş filmlerinden, dünyadaki barış süreçlerinin yol haritalarına kadar bir çok konuda düşünme olanağı vaat ediyor. Psikiyatristlerden psikologlara, siyaset bilimcilerden şairlere kadar pek çok farklı disiplinden uzmanın savaşın ve barışın ruh hallerine dair görüşleri içeren bu kitabın barışı arzulayan insanların başucu kaynaklarından biri olacağına inanıyoruz. Ayşe Devrim Başterzi 1973 Ankara doğumlu. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde psikiyatri uzmanlık eğitimini tamamladı. Son 10 yıldır Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi. Türkiye Psikiyatri Derneği’nin bir çok kurulunda görev aldı ve halen Kadın Ruh Sağlığı Çalışma Birimi Koordinatörü. TPD Yayınları’nda daha önce basılan Kadınların Yaşamı ve Kadın Ruh Sağlığı kitabının editörlerinden. Kadın ruh sağlığı, duygudurum bozuklukları, psikiyatri eğitimi ve son yıllarda özellikle ruhsal travma, savaş ve barış konularında çalışmaya devam ediyor. A. Tamer Aker 1966 Konya doğumlu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitimini tamamladı. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uzmanlığını aldı. On iki yıldır Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda görev yapmakta. Aynı Üniversite’de Halk Sağlığı uzmanlığını da tamamladı. Mevcut görevine ek olarak Sağlık Bilimleri Enstitüsü Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Anabilim Dalı’nda çalışmakta. Türkiye Psikiyatri Derneği ve Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği’nin kurucu üyesi. Yirmi yılı aşkın bir süredir travmanın savaş, işkence, tecavüz, göç, deprem, tsunami, kaza, katliam gibi farklı yönleri ve travmaların yarattığı ruhsal etkilerin onarılması ile ilgilenmekte ve çalışmaktadır. ISBN 978-605-65673-1-5 Barış Kitabı Bireyden Topluma Savaşın ve Barışın Ruh Hali Ülkemizin içinde ve dışında silah seslerinin susmadığı, Halep’ten Paris’e, Kabil’den Madrid’e, Silvan’dan Bağdat’a hemen her gün bombaların patladığı, caddelerde tankların dolaştığı bugünlerde, savaşın yıkımıyla insanlar nasıl baş edebilir? Savaşın kötülükleri, göç yolları insanları nasıl etkiler? Nasıl olur da silahlar susar ve barış inşa edilebilir? Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları Çalışma Birimleri Dizisi 20 Barış Kitabı Bireyden Topluma Savaşın ve Barışın Ruh Hali Editörler Ayşe Devrim Başterzi A. Tamer Aker Ayşe Devrim BAŞTERZİ 1973 Ankara doğumlu. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde psikiyatri uzmanlık eğitimini tamamladı. Son 10 yıldır Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi. Türkiye Psikiyatri Derneği’nin bir çok kurulunda görev aldı ve halen Kadın Ruh Sağlığı Çalışma Birimi Koordinatörü. TPD Yayınları’nda daha önce basılan Kadınların Yaşamı ve Kadın Ruh Sağlığı kitabının editörlerinden. Kadın ruh sağlığı, duygudurum bozuklukları, psikiyatri eğitimi ve son yıllarda özellikle ruhsal travma, savaş ve barış konularında çalışmaya devam ediyor. A. Tamer AKER 1966 Konya doğumlu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitimini tamamladı. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uzmanlığını aldı. On iki yıldır Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda görev yapmakta. Aynı Üniversite’de Halk Sağlığı uzmanlığını da tamamladı. Mevcut görevine ek olarak Sağlık Bilimleri Enstitüsü Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Anabilim Dalı’nda çalışmakta. Türkiye Psikiyatri Derneği ve Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği’nin kurucu üyesi. Yirmi yılı aşkın bir süredir travmanın savaş, işkence, tecavüz, göç, deprem, tsunami, kaza, katliam gibi farklı yönleri ve travmaların yarattığı ruhsal etkilerin onarılması ile ilgilenmekte ve çalışmaktadır. i BARIŞ KİTABI Bireyden Topluma Savaşın ve Barışın Ruh Hali © Türkiye Psikiyatri Derneği (Tanıtım için yapılacak alıntılar dışında Türkiye Psikiyatri Derneği’nin izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.) ISBN: 978-605-65673-1-5 1. Baskı: Kasım 2015, Ankara Baskı Adedi: 500 Editörler Ayşe Devrim Başterzi A. Tamer Aker Son Okuma Tolga Binbay Taner Yılmaz Türkiye Psikiyatri Derneği Yayıncılık Kurulu Tasarım ve Uygulama BAYT Bilimsel Araştırmalar Basın Yayın ve Tanıtım Ltd. Şti., Ziya Gökalp Cad. 30/31, 06420 Kızılay, Ankara Tel: (0.312) 431 30 62 www.bayt.com.tr Baskı Pelin Ofset Matbaacılık Ltd. Şti. İvedik O.S.B Matbaacılar Sitesi 1514. Sk. No: 28 Yenimahalle / Ankara Tel: (0.312) 395 25 80 Baskı Tarihi Kasım 2015 ii BARIŞ KİTABI Bireyden Topluma Savaşın ve Barışın Ruh Hali Editörler Ayşe Devrim Başterzi A. Tamer Aker TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ iii iv İçindekiler Yazarlar............................................................................................................................. vii Sunuş................................................................................................................................ ix I. BÖLÜM: NEDEN SAVAŞIYORUZ? 1. Evrimsel Psikolojik Açıdan Savaş.............................................................................. 3 İlker Küçükparlak 2. Alemdar Sineması Vakıası ve Sıradan İnsanın Saldırganlığı Üzerine Sosyal Psikolojik ve Nöroevrimsel Tezler................................................................... 13 Ejder Akgün Yıldırım 3. Öldürme ve Yıkıcılık................................................................................................. 41 Hakan Karaş 4. Uygarlığın Yıkımla ve Yapımla Sınavı........................................................................ 51 Hakan Atalay 5. Sol Memenin Altındaki............................................................................................. 65 Hakan Kızıltan 6. Milliyetçiliğin Ruhu.................................................................................................. 83 Selçuk Candansayar 7. Ayrımcılığın Ruh Hali............................................................................................... 103 Nur Engindeniz 8. Savaşın Öznel ve Toplumsal Kökenleri...................................................................... 107 Cem Kaptanoğlu II. BÖLÜM: SAVAŞ ORTAMI İNSANLARA NE YAPAR? 9. Savaşlar ve Halk Sağlığı............................................................................................. 121 Mehmet Zencir 10. Savaş Ortamı Akıl Sağlığını Nasıl Etkiler? Epidemiyolojik Bulgular......................... 145 Nedim Özak, Tolga Binbay 11. Savaş Alanında Psikiyatri: Askerler ve Ruhsal Travma............................................... 159 M. Alper Çınar 12. Bir Afet Olarak Savaş ve Ruh Sağlığı......................................................................... 165 Mehmet Hamid Boztaş 13. Çocuklar ve Savaş...................................................................................................... 175 Özgür Öner 14. Göç, Yerinden Edilme ve Ruh Sağlığı........................................................................ 183 Eda Aslan Üçkardeş, Esra Işık, A. Tamer Aker III. BÖLÜM: SAVAŞIN CİNSİYETİ 15. Bir Erkeklik Mücadelesi Olarak Savaş....................................................................... 197 H. Bahadır Türk 16. Savaş ve Kadın Ruh Sağlığı........................................................................................ 211 Leyla Gülseren v 17. Savaşın Görünmeyen Cinsiyeti.................................................................................. 227 Lale Tırtıl, Senem Doğanoğlu 18. LGBT Olmak: Barışta ve Savaşta............................................................................... 247 Koray Başar IV. BÖLÜM: YERYÜZÜNE DAYANABİLMEK, SAVAŞA KATLANABİLMEK İÇİN 19. Savaşın Ruh Halleri................................................................................................... 265 Burhanettin Kaya 20. Cephede Yeni Bir Şey Yok: Gösteri Sinemasından Karşıt Çözümler.......................... 271 Hakan Erkılıç 21. Barışın ve Şiirin İmkânı............................................................................................ 283 Celâl Soycan 22. Direniş Alanından Terapist Koltuğuna Genç Psikiyatristin Deneyim ve Çelişkileri............................................................... 299 İbrahim Fuat Akgül 23. Ayak Topu Yuvarlar; Adalet ve Hakikat..................................................................... 307 A. Tamer Aker 24. Guernica.................................................................................................................... 313 Taner Yılmaz V. BÖLÜM: TEK UMUDUMUZ BARIŞ 25. Psikanalitik Uğraş: İçdünyadan Dışdünyaya Barışı Kurmak..................................... 323 Gamze Özçürümez Bilgili 26. Travmaların Aşılmasında Toplumsal Mutabakat....................................................... 337 Ayşe Betül Çelik 27. Bellek ve Ötesi; Hatırlama, Unutma ve Hesaplaşma Üzerine..................................... 347 Ayşe Devrim Başterzi 28. Barışa Giden Yolda Hakikat ve Hafıza: Güney Afrika ve Arjantin Deneyimleri......... 361 Esin Gülsen 29. Adalet ve Onarım...................................................................................................... 377 Altan Eşsizoğlu 30. “Ölülerimizi Kendi Ellerimizle Gömebilmek İstiyoruz...”........................................ 385 Ümit Biçer 31. Savaş, Barış ve Toplumsal Travmalar......................................................................... 407 Şahika Yüksel, Neşe Direk 32. Türkiye’de Kürtlerin Yas Süreçleri.............................................................................. 419 Ayla Yazıcı 33. Barış için Umut Var Mı?............................................................................................ 435 Levent Küey DİZİN............................................................................................................................... 457 vi Yazarlar A. Tamer AKER, Prof. Dr. M. Alper ÇINAR, Uzm. Dr. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı / SBE Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Anabilim Dalı, Kocaeli Psikiyatrist, Bursa Askeri Hastanesi, Bursa İbrahim Fuat AKGÜN, Asist. Dr. Neşe DİREK, Uzm. Dr. Psikiyatrist, Erasmus Üniversitesi Tıp Fakültesi Epidemiyoloji Departmanı, Psikiyatrik Epidemiyoloji Bölümü, Rotterdam Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, İstanbul Senem DOĞANOĞLU, Avukat Hakan ATALAY, Doç. Dr. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul Nur ENGİNDENİZ, Uzm. Dr. Psikiyatrist, Serbest Hekim, İzmir Koray BAŞAR, Yrd. Doç. Dr. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara Hakan ERKILIÇ, Yrd. Doç. Dr. Ayşe Devrim BAŞTERZİ, Doç. Dr. Altan EŞSİZOĞLU, Doç. Dr. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Mersin Ümit BİÇER, Prof. Dr. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, Kocaeli Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi, Mersin Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Eskişehir Esin GÜLSEN, Araştırma Görevlisi Mersin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü, ODTÜ Siyaset Bilimi Doktora Öğrencisi, Mersin Gamze ÖZÇÜRÜMEZ BİLGİLİ, Doç. Dr. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Mersin Leyla GÜLSEREN, Doç. Dr. Tolga BİNBAY, Öğr. Gör., Uzm. Dr. Esra IŞIK, Uzman Psikolog Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir Hamid BOZTAŞ, Doç. Dr. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Bolu Selçuk CANDANSAYAR, Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara Ayşe Betül ÇELİK, Doç. Dr. Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi, İstanbul Psikiyatrist, Serbest Hekim, İzmir Kocaeli Üniversitesi SBE Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Cem KAPTANOĞLU, Prof. Dr. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Eskişehir Hakan KARAŞ, Uzm. Dr. Psikiyatrist, Us Psikiyatri Enstitüsü, İstanbul Burhanettin KAYA, Doç. Dr. Psikiyatrist, Terapi Tıp Merkezi, Antalya vii Hakan KIZILTAN, Klinik PsikologPsikoterapist İstanbul Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul H. Bahadır TÜRK, Doç. Dr. Çankaya Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Ankara Eda ASLAN ÜÇKARDEŞ, Yrd. Doç. Dr. İlker KÜÇÜKPARLAK, Uzm. Dr. Psikiyatrist, Serbest Hekim, İstanbul Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Mersin Levent KÜEY, Doç. Dr. Ayla YAZICI, Uzm. Dr. Psikiyatrist, İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü, İstanbul. Psikiyatrist, Psikanalist,Serbest Hekim, İstanbul Ejder Akgün YILDIRIM, Doç. Dr. Özgür ÖNER, Prof. Dr Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Taner YILMAZ, Uzm. Dr. Nedim ÖZAK, Asist. Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir Psikiyatrist, Silvan Dr. Yusuf Azizoğlu Devlet Hastanesi, Diyarbakır Şahika YÜKSEL, Prof. Dr. Celal SOYCAN Psikiyatrist, Serbest Hekim, İstanbul Şair-Yazar, Mersin Mehmet ZENCİR, Prof. Dr. Lale TIRTIL, Adli Tıp Uzmanı Adli Tıp Kurumu, Büyükçekmece Şube Müdürlüğü, İstanbul viii Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Denizli Sunuş Hoş geldiniz. Dünya Habil ile Kabil’den bu yana savaş ve barışın gerçeği ve bu gerçeğin yarattığı efsanelerle tarihini yazmıştır. Savaş ve barış; insanın birey olarak kendi iç dünyasında yaşadığı savaş ve barış halinden toplumların yaşadığı hallere kadar değişen iki farklı yüzdür. İnsanın tarihi yıkıcı ve yapıcı, yok edici ve yaratıcı, yoksunlaştırıcı ve çoğaltıcı bir ikilemler döngüsüdür. Kadim tarihimiz boyunca hiç savaşsız olmadık belki ama, barışsız da yapamadık. Yıkımlar tüm kötülükleri ile geldi, insanı bir bütün olarak yaraladı, örseledi ama yeniden ve ısrarla tekrar insan yaralarını elinden geldiğince onardı ve barışı hayal ettiği yeni bir uygarlık kurdu. Dünyanın öyküsünü Habil ve Kabil’den de başlatabiliriz, geri dönmeyi umduğumuz ve dünya üzerindeki çatışmaların son bulacağını düşlediğimiz cennetten de.. İnsanoğlunun yüzyıllar boyunca arzusu, çatışma olmaksızın ve barış içinde yaşayacağı cennete ulaşmaktı. İnsanların kökenlerinin dayandığına inandığı cennete, ölünce de olsa kavuşma arzusu yüzyıllardır sürmekte. Tıpkı barışma süreçlerindeki gibi; geçmişin öyküsünün geleceğimizi şekillendirir. Bu kitabın öyküsü 2011 yılının bahar aylarında, ülkemizde 30 yıl süren çatışmaların durduğu bir dönemde başladı. Tunç Alkın, Simavi Vahip, Tamer Aker, Gamze Özçürümez, Meram Can Saka, Taner Yılmaz ve Ayşe Devrim Başterzi’den oluşan Türkiye Psikiyatri Derneği 2011-2014 Merkez Yönetim Kurulu, ‘Psikiyatristler olarak barış için neler yapabiliriz?’ sorusunu beraber düşünmek üzere ulusal kongrede bir sempozyum düzenlemeyi planladı. O günlerde güzel ve hüzünlü ülkemizin her yerinde yaşayan insanların içinde barış umudu parlarken, silahlar susmuşken, ‘psikiyatristler bu sürece nasıl destek olur?’ sorusunun peşine düşüp, çalışmaya başladık. Bu kitabın iki editörü olarak düzenleme görevini üzerimize aldığımız bu sempozyumun hazırlıkları sırasında; ucu bucağı olmayan bir teorik alana girdiğimizi fark ettik. Bu alanın uzun zamandır çok sayıda disiplinin etkileşimiyle dünyadaki barış girişimlerine destek verdiğini ve kendi disiplinimizin yani bireyden topluma, insanların duygulanımlarını, düşüncelerini ve davranışlarını nelerin yönlendirdiğini ve nasıl yönlendirdiğini anlama çabasının, yani savaşın altındaki ruhsal dinamikleri kavramaya çalışmanın barışı sağlamak için bir yol açabileceğini görmüş olduk. Dünya tarihinin herkesçe bilinen dahi adamı Einstein’ın bu soruyu Sigmund Freud’a sorması çok yerinde ve manidardı. 49. Ulusal Psikiyatri Kongresi sırasında ‘Savaş, Barış ve Psikiyatri’ oturumları boyunca konuşmalar, tartışmalar devam etti ve sempozyumun sonuç oturumu sırasındaki dileklerden birisi bu sempozyum notlarını içeren bir kitap oluşturmamızdı. MYK kararıyla 2014 yılı başında kitap için çalışmaya başladık. Öncelikle sempozyumun konuşmalarından başlayan barışın kitabını yazma yolculuğumuz, giderek genişleyen bir yazar listesi ile devam etti. Barışı şiddetle arzu ettiğimiz bu dönemde, karşılaştığımız en büyük güçlük konuları ve yazarları belirlemek ya da bir diğer deyişle sınırlamaktı. Kitap oluştukça fark ettik ki, bir ciltlik bir barış kitabı ne içerse eksik kalacak.. Eskiden olsa barışın ansiklopedisini yazmak gerekir diye düşünürdük. Ancak dünyanın ünlü akademik yayınevleri Springer’in barış psikolojisi, Taylor&Francis’in barış ve çatışma çözümü ile ilgili serilerine baktıkça, bizim hazırladığımız kitabın da eksik ve gedikleriyle bir öncü kitap olarak düşünülmesini arzularız. ix Gelelim kitabımızın bölümlerine. İnsanların duygulanım, düşünce ve davranışlarının altından yatan nedenleri keşfederken nörobiyolojik, psikolojik, antropolojik, sosyolojik ve felsefi bilgiyle beslenen, zengin bir disiplinin - psikiyatrinin – mesleki uzmanları olarak ilk sorumuz; ‘Neden Savaşıyoruz?’ oldu ve bu bölümde bir çok değerli ruh sağlığı uzmanı farklı bakış açılarıyla konuyu ele aldılar, evrimsel psikolojiden, sosyal psikolojiye, psikanalizden, sosyal bilime bir çok pencereden bu soru ele alındı. Birinci Dünya Savaşı’ndaki sınırlı sivil ölümlere karşın, günümüzde savaş ve çatışmalardan kaynaklanan her askeri ölüme doğrudan savaşın etkileriyle ortaya çıkan açlık, hastalık ve yoksunluk kaynaklı onlarca sivil ölüm eşlik etmekte... Ülkemizde de yakından şahitlik ettiğimiz gibi, savaşlar savaş meydanlarından çıkmış ve artık kentleri, kasabaları ve sivil insanları hedef almıştır. Savaş ve çatışmalar sırasında insanlar sevdiklerini kaybetmekte, tecavüz ve işkence görmekte, açlık ve susuzluk yaşamakta ve yaşadıkları yerleri zorla terk etmek zorunda bırakılmaktadır. Savaş tüm bu özellikleri nedeniyle insan ve toplum sağlığı için günümüzde belki de en önemli tehdittir. Bu nedenle takip eden iki bölümde savaşın ruhsal etkilerini ele almaya çalıştık. ‘Savaş Ortamı İnsanlara Ne Yapar?’ diye sorduk ama bu konuyu çalışmaya başladığımızda, ‘Savaşın Cinsiyeti’ olduğunu fark ettik ve ona ayrı bir yer açtık. Her iki bölümde de bir çok farklı disiplinin bakış açısıyla insanların savaş sırasında ve sonrasında yaşadıklarını, farklı düzlemlerde ele almaya çalıştık. İnsan evladının dirayeti, her türlü zorluğa, zorbalığa, kıyıma ve katliama dayanma gücü savaş meydanında da eksilmiyor. ‘Ruhsal dayanıklılık’ kavramının travma çalışmalarının göbeğine oturduğu bir dönemde edebiyatımızın hüzünlü yazarı Tezer Özlü -yaşam ve ölümle hesaplaşabilmek için yazıyorum- deyip ekliyordu; ‘Neden edebiyat? Yeryüzüne dayanabilmek için.’ Onun sözünden aldığımız ilhamla kitabın dördüncü bölümünü ‘Yeryüzüne Dayanabilmek, Savaşa Katlanabilmek’ olarak isimlendirdik. Bu bölüm insanın direngenliğine bir övgü olarak düşünülebilir. Sinemadan şiire, Picasso’nun meşhur Guernika’sından futbola, savaşın ruh hali hakkındaki yazılar hem kendi disiplinimizin sonsuz zenginliğini ortaya koyuyor ve belki de savaşı nedenlerini, etkilerini ele aldığımız üç bölümün ardından okuyuculara bir nefes aldırıp barış dalı uzatıyor. Kitabımızın son bölümü; ‘Tek Umudumuz Barış’. Barış için neler yapılabileceğinin ele alındığı bu bölümde, siyaset bilimcilerden kamu yönetimi uzmanlarına çeşitli disiplinlerden akademisyenlerin yanında psikiyatristler olarak da barışın yolunu, istikametini çizmeye çalıştık. İnsan var olduğu sürece savaşa karşı hep ayakta kalacak, barış umudunu hep koruyacak ve barış hep var olacaktır. Barış bir anlamıyla her türden farklılıklarımıza rağmen bir diğerinin gerçekliğine varmak, saygı duymak ve bir arada yaşamaktır. Birbirimize gidebilmektir barış... Bizi umutlu kılan budur: insan birbirine gider, bir hoş bulduk için… Okuduğunuz her satır bizi birbirimize götürecektir, umarız hoş bulursunuz… Bu kitabı yazma sürecinde bize destek olan ailelerimize, dostlarımıza, her biri ince dokunmuş, ihtimamla hazırlanmış yazıları ile kitabımızın asıl mimarı yazarlarımıza ve yayınlanma sürecindeki yoğun emek ve çabalarından dolayı TPD Yayıncılık Kurulu’na, Tolga Binbay ve Taner Yılmaz’a ve gelecek tahayyülümüzü güzel günler üzerine kurdukları için Ozan’a, Ege’ye ve Melis’e şükranlarımızla... Kasım-2015 Ayşe Devrim BAŞTERZİ A. Tamer AKER x I. BÖLÜM: NEDEN SAVAŞIYORUZ? 1 Evrimsel Psikolojik Açıdan Savaş İlker Küçükparlak Evrimsel psikoloji şaşırtıcı biçimde basit bir önermeye dayanmaktadır: Evrim anatomik ve fizyolojik boyutlarda hangi prensiplerle işliyorsa psikolojik boyutta da aynı prensiplerle işleyecektir; Bireysel varyasyonlar, adaptasyon ve en uyumlu olanın sağkalımı. Evrimsel psikoloji doğası itibariyle psikolojinin beslendiği ana akım pek çok kaynağın yanı sıra antropoloji, sosyoloji, dilbilim, matematik, etoloji, tarih gibi alanlardan da katkı almaktadır. Kendine özgü sayılabilecek araştırma stratejileri arasında çeşitli özellikler için kültürlerarası tutarlılıklara (Ekman’ın birincil emosyonları gibi) ve çeşitli özelliklerin karşılığı olan nörolojik modüllere odaklanmak sayılabilir (Buss 2004). Dilerseniz Ernst Haeckel’n ikonik “Ontojeni filojeninin özetidir” vecizini benimseyerek yazıda da filojenik bir sıralama takip edebilmek adına ortak atalarla başlayalım ve karşılaştırmalı psikoloji alanına göz atalım. İnsan Dışı Primatlarda Gruplararası Çatışma Şempanzelerin güç birliği ederek başka grup bireylerine saldırabildikleri gözlenmektedir. Bu saldırıların özellikle iki grubun egemenlik alanları arasındaki sınır bölgelerinde yoğunlaşması temel amacının daha fazla yiyecek ve kaynağa ulaşmak olduğuna işaret ediyor olabilir (Mitani ve ark. 2010). Ancak kurtların aksine şempanzelerin bazı baskınlarda yiyecek kaynaklarının bulunduğu bölgeyi ele geçirmekle yetinmeyip doğrudan diğer erkek ve yavru şempanzeleri öldürme amaçlı uzun mesafeler boyunca kovalamaları, bu baskınların gruptaki dişi oranının azaldığı dönemlerde sıklaşması, baskıların ardından diğer gruplardaki dişileri kendi gruplarına katmaları ve baskınları daima erkek şempanzelerin yapması gibi gözlemler baskınların başka bir amacının da diğer grubun dişilerini elde etmek olabileceği şeklinde yorumlanmıştır (Aureli ve ark. 2006). Wrangham ve arkadaşları (2006) yaptıkları kapsamlı analizde, şempanzeler için gruplararası çatışmalarda ölüm hızını yılda 69–287/100,000 olarak saptamışlar ve bu bulgunun avcıtoplayıcı olarak yaşamını sürdüren preendüstriyel insan topluluklarına özdeş olduğunu hesaplamışlar. Tarımla uğraşan preendüstriyel topluluklarda ise gruplararası çatışmada ölüm oranları daha yüksek saptanmıştır. Bu durum tarıma geçiş ile birlikte topluluğun eşitlikçi (egaliteryan) niteliğini yitirmesinin bir sonucu olduğu şeklinde yorumlanmıştır 3 4 BARIŞ KİTABI (dileyenler bu bulguyu toprak mahsülü sunan Kabil’in et sunan Habil’i öldürmesine de bağlayabilir). Steven Pinker (2011) yaptığı kapsamlı derlemede; 1400-2000 yılları arasında Avrupa Kıtasında yıllık çatışma sayısının ve nüfus başına ölüm oranının, 19502000 yılları arasında ise hem devletler arası hem de sivil savaşlarda nüfus başına ölüm oranının giderek düşmekte olduğunu göstermiştir. Yine Aureli ve arkadaşlarının (2006) vurguladıkları üzere, şempanze haricinde örümcek maymununda dahi gözlemlenen bu baskın fenomeninin filogenetik olarak insanın yakın akrabaları olan bonobolarda gözlemlenemiyor oluşu da not edilmesi gereken başka bir bulgudur. Pinker’ın yaptığı analizlerde gruplararası çatışmalarda giderek azalan ölüm oranlarına karşın, Wrangham ve Glowacki (2012) insanı şempanzelerden daha tehlikeli kılan başka bir özelliğe dikkat çekiyor: Risk alma davranışı. Aslında fiziksel kavgadan kaçınma davranışı konusunda insan ve şempanze arasında büyük farklılıkların bulunmamasına karşın konu gruplararası çatışmaya geldiğinde göçebe avcı-toplayıcı insan grupları ile şempanzeler arasında ciddi bir fark göze çarpmakta. Şempanzeler baskın için 3’e 1 gibi avantajlı grup büyüklüğü oranlarını kollarken, avcı toplayıcılar hemen hemen simetrik gruplarda bile saldırıya geçmeyi tercih edebiliyorlar. Yazarlar pek de rasyonel görünmeyen bu davranışı biyolojik etkilerden çok şehitlik ve gazilik gibi kavramların üretimiyle bireyi grup için özveride bulunmaya teşvik eden kültürün bir etkisi olarak yorumluyorlar. Dolayısıyla en azından yüzyılın son yarısında ve en azından Avrupa’da savaş nedenli ölüm oranları azalması bu kültürel etkinin azalmasıyla da, kadın ve diğer kaynakların sömürülmesinin savaş dışındaki yollarının giderek gelişmesiyle de açıklanabilir. Şu ana kadar karşılaştırmalı psikoloji başlığı altında ilerlediğimiz için savaş olgusunu “gruplararası şiddet” kavramına indirgemiş bulunmaktayız. Lorenz ve Wilson (2002) bir canlıyı şiddet davranışından alıkoyan etkenlerin en önemlilerinden birinin şiddetin Evrimsel Psikolojik Açıdan Savaş 5 doğuracağı sonuçların büyüklüğü olduğunu öne sürmüşlerdir. Bir kuzgunun bir hamlede çiftleşmekte olduğu eşinin gözünü çıkarması ya da yuvasındaki yavrusunu öldürmesi mümkündür, böyle doğal silahlarla kuşatılmıştır. Tam da bu yüzden bir kuzgun bir güvercine göre dürtüsel agresyonu oldukça gelişkin biçimde baskılayacak şekilde evrim geçirmiştir. İnsan da şempanzeyle karşılaştırıldığında aslında güvercini andırmaktadır. Bir şempanze üst düzey bir sporcunun yaklaşık 2 katı kas gücüne sahiptir (Gillis 2007). İlk alet olduğu düşünülen taş balta ile birlikte milyonlarca yıldır gerekmediği için agresyonu kontrol etme yönünde evrimsel bir baskı yaşamamış olan türümüz silahlanmaya başlamıştır. Nitekim antropolojik buluntular paleolitik ve mezolitik dönemlerden başlamak üzere insan eliyle kitlesel kıyımların gerçekleştiğine işaret etmektedir (Thorpe 2003). Günümüzde halen teknolojinin lokomotifinin silah sektörü oluşu ayrı bir endişe kaynağı olabilir. Ayrıca modern silahların, saldırgan ile kurban arasına mesafe koyarak kurbanın sergilediği boyun eğici davranışların (Lorenz ve Wilson 2002) saldırgan tarafından algılanmasını olanaksız hale getirmesi yoluyla saldırganlığın ketlenmesini engellediğini de hatırlamamız gerekir. Ağlayan, inleyen, çığlık atan ya da yalvaran birini darp etmeye devam etmek (psikopati yokluğunda) olanaksız olabilir, bıçaklamak oldukça zor olabilir, tetiği çekmenin ise görece kolay olabileceğini tahmin edebiliriz. Yüzbinlerin hayatına mal olacak bombayı gönderen bir düğmeye basmak ise ironik biçimde yalvaran sadece tek bir insanı darp etmeye devam etmekten daha mümkün olabilir. Baskını yapanlardan bahsettik, bir de baskına uğrayanları değerlendirirken de akraba seçilimi kavramını hatırlamakta yarar olabilir. Akraba seçilimi ile bireyin kendi zindeliğinin (fitness) azalması pahasına genetik ortaklığı olan diğerlerinin zindeliğini arttırmaya yönelik davranışlar göstermeyi tercih edebileceği açıklanmaktadır. Bu bağlamda akraba seçilimi özgeciliğin (alturizm) de temellerini oluşturuyor olabilir (Agrawal 2001). Darwin Türlerin Kökeni’nde üreyemeyen işçi karıncaların davranışlarının zindelik barındırmadığını düşünüp durumu kavramakta zorlanmış olabilir (Ratnick ve ark. 2011), DNA’nın keşfinden ve dahi Hamilton’un (1964) akraba seçilimi kavramını şekillendirmesinden de önce matematikçi Haldane durumu son derece basit bir espri ile açıklıyordu: “Sizin için canımı veremem ama 2 kardeşim ya da 8 kuzenim için seve seve feda edebilirim.” Haldane’in ağzından espri olarak çıkan bu cümle belki aynı Hamilton Kuralınca geniş kitlelerin zihinlerinde vatan (grubun kaynaklarının bulunduğu bölge) ya da millet (genetik ortaklık-akrabalık barındırılan en geniş grup) uğruna can verme arzusu olarak şekilleniyor. Belki de öyle değil çünkü kültür yukarıdaki parantez içlerine sıkıştırabilecek kadar hafife alınabilecek bir kavram değil. Kültüre değinmeksizin insan dışı primatların savaştığını öne sürmek, hemcinsi karşısında ön ayağını yere sürtüp kafasını eğerek saldırı pozisyonu alan bir boğa ile beyaz eldivenini çıkarıp hasmının suratına çarparak düelloya davet eden asilzadenin tamamen aynı şeyi yaptıklarını iddia etmek gibi olurdu… Bu cümleyi bir daha okuyunca büyük ölçüde aynı şeyi yapıyorlarmış gibi geldi, yine de kültüre değinmeden esas konuyu atlamış oluruz. 6 BARIŞ KİTABI Şimdiye kadarki kısmı saldırganlığı ketleyici mekanizmaları yeterince gelişmemiş bir tür olarak biyolojimizin sağladığından çok daha güçlü silahlar üretebilen bir teknolojiye kavuşmamızla birlikte gruplararası çatışmaların daha ölümcülleştiği, buna karşın özellikle son 50 yılda ve özellikle Avrupa’da gruplararası çatışma nedenli ölüm hızlarının dramatik biçimde azaldığı şeklinde özetleyebiliriz. Kültürel Bir Varlık Olan İnsanın Savaşı Jane Goodall’ın dünyaya duyurduğu (1986) Gombe Şempanze Savaşı (ya da Dört Yıl Harbi) gerçekten bir savaş mıydı? Goodall’ın tabiriyle oldukça nazik görünen şempanze grubu içinde çıkan bir çatışma sonrasında iki gruba ayrılmış, sonraki 4 yıl boyunca da kuzeye yerleşen grup süreğen saldırılar sonucu güneydeki erkeklerin hepsini öldürmüş ve dişilerini de almışlardır. Uzaylı bir antropolog için bu durumun Yugoslavya iç savaşı sırasındaki toplu katliam ve toplu tecavüzlerden ne kadar farkı olurdu acaba? Neyse ki uzaylı bir antropolog değiliz ve farkı anlamaya gayret edebiliriz. İnsanın savaşa meyleden doğası evrimsel olarak dört dayanakla açıklanabilir (Tooby ve Cosmides 1988): 1. Uzun dönemde ortalama olarak kazançlı oluşu (ganimet) 2. Kişinin kendi grubunun başarılı olacağına dair inancı (kararlılık) 3. Savaşta gösterilen fedakarlık ve katkı oranında kazançlı olacağı düşüncesi (kahramanlık) 4. Hangi grup üyelerinin yaşayıp hangilerinin öleceğini öngörememe (risk alma) Tooby ve Cosmides’in yaklaşımları kültürel perspektiften yoksun olduğundan kanının son damlasına kadar ülkesini korumaya kararlı kişileri, samimi biçimde ölme arzusuyla askere giden gençleri açıklamakta yetersiz kalıyor. Dehşet Yönetimi Kuramı “Ben giderim, adım kalır. Dostlar beni hatırlasın” “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.” “Beni görmek demek, behemahal yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu kâfîdir.” İnsanın savaşmaya meyleden tarafı paradoksal olarak ölümlülük kaygısı tarafından tetikleniyor olabilir mi? İnsan zihnini diğer canlılarınkinden ayıran en önemli özelliklerden birisi kendi üzerine katlanabilme özelliğidir. İnsan evriminde muhtemelen diğerinin zihni ile ilgili bir temsil oluşturabilme yeteneği (Zihin Kuramı- Theory of Mind) ile kendi zihni hakkında bir temsil oluşturabilme yeteneği (metakognisyon) eş zamanlı olarak gelişti (Heyes 2012). Metakognisyon tam olarak kişinin bir şeyi düşünüyor olma halini düşünme hali olarak özetlenebilir. Hatta bir düşüncenin dilinizin ucuna geldiğinde oluşan İ nsan neden savaşır? Ya barış! Sadece savaşlardan geriye kalan zamandan mı ibarettir? Savaşın ve barışın ruh halleri üzerine düşünmek isteyen tüm okuyuculara yönelik hazırlanan Barış Kitabı bu sorulara yanıtlar bulmayı amaçlıyor. Freud ve Einstein’ın mektuplarından, hiç savaşmayan Bonobo’lara; milliyetçiliğin ruh halinden, vicdanın kökenlerine; göç yollarındaki kadınların ruhsal hastalıklarından, LGBT’lerin savaştan nasıl etkilendiğine; futbol sahasında savaşanlardan, kolektif belleğin güvenilemezliğine; savaş filmlerinden, dünyadaki barış süreçlerinin yol haritalarına kadar bir çok konuda düşünme olanağı vaat ediyor. Psikiyatristlerden psikologlara, siyaset bilimcilerden şairlere kadar pek çok farklı disiplinden uzmanın savaşın ve barışın ruh hallerine dair görüşleri içeren bu kitabın barışı arzulayan insanların başucu kaynaklarından biri olacağına inanıyoruz. Ayşe Devrim Başterzi 1973 Ankara doğumlu. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde psikiyatri uzmanlık eğitimini tamamladı. Son 10 yıldır Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi. Türkiye Psikiyatri Derneği’nin bir çok kurulunda görev aldı ve halen Kadın Ruh Sağlığı Çalışma Birimi Koordinatörü. TPD Yayınları’nda daha önce basılan Kadınların Yaşamı ve Kadın Ruh Sağlığı kitabının editörlerinden. Kadın ruh sağlığı, duygudurum bozuklukları, psikiyatri eğitimi ve son yıllarda özellikle ruhsal travma, savaş ve barış konularında çalışmaya devam ediyor. A. Tamer Aker 1966 Konya doğumlu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitimini tamamladı. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uzmanlığını aldı. On iki yıldır Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda görev yapmakta. Aynı Üniversite’de Halk Sağlığı uzmanlığını da tamamladı. Mevcut görevine ek olarak Sağlık Bilimleri Enstitüsü Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Anabilim Dalı’nda çalışmakta. Türkiye Psikiyatri Derneği ve Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği’nin kurucu üyesi. Yirmi yılı aşkın bir süredir travmanın savaş, işkence, tecavüz, göç, deprem, tsunami, kaza, katliam gibi farklı yönleri ve travmaların yarattığı ruhsal etkilerin onarılması ile ilgilenmekte ve çalışmaktadır. ISBN 978-605-65673-1-5 Barış Kitabı Bireyden Topluma Savaşın ve Barışın Ruh Hali Ülkemizin içinde ve dışında silah seslerinin susmadığı, Halep’ten Paris’e, Kabil’den Madrid’e, Silvan’dan Bağdat’a hemen her gün bombaların patladığı, caddelerde tankların dolaştığı bugünlerde, savaşın yıkımıyla insanlar nasıl baş edebilir? Savaşın kötülükleri, göç yolları insanları nasıl etkiler? Nasıl olur da silahlar susar ve barış inşa edilebilir? Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları Çalışma Birimleri Dizisi 20 Barış Kitabı Bireyden Topluma Savaşın ve Barışın Ruh Hali Editörler Ayşe Devrim Başterzi A. Tamer Aker