Bir usta Men ü Ertel

Transkript

Bir usta Men ü Ertel
Sayı Sonbahar
Bir usta Men ü Ertel
Minyatürlerle Beşiktaş
Yurdun esimleri Yurdun essamları
Sporda Kadın Devrimi
Kazanım Beşiktaş ın Vahaları
Nasuh Mahruki Kentim İçin Kendim İçin
Kapak18.indd 2
4/25/13 4:50 PM
02 B+ SONBAHAR
baskan sayfaSON1.indd 2
4/25/13 4:50 PM
Cumhuriyet
Türkiye’dir
En yüce varlığımız olan Cumhuriyet Bayramı’nın 89. yılı
kutlamaları kolay unutulmayacak
Resmi kutlamaların kuruluğuna itibar etmeyen halk,
Cumhuriyet Bayramı’nı alanlarda inanılmaz bir coşku ve
katılımla kutladı.
Cumhuriyet kutlamalarını engellemeye çalışanların tutarsız
siyasal demeçleri de bu “anti demokratik” uygulamaların
tuzu-biberi olarak belleklerimize kazındı.
Beşiktaş yaşayanları ise, 29 Ekim 2012 akşamı, yaklaşık
250-300 bin kişinin katılımıyla muhteşem bir kutlama
gerçekleştirdi.
Değil kaldırımlara, Barbaros Bulvarı’na ve Beşiktaş
Meydanı’na sığmayan kalabalıklar yeri göğü Cumhuriyet
sevdasıyla inletti.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği burada,
Atatürkçü Düşünce Derneği burada,
Siyasi parti temsilcileri burada,
Üniversite öğrencileri burada,
Yollarda yürüyüp meydanlara sığmayanlar burada,
Çağdaş insanlar burada,
Mustafa Kemal’in laik temsilcileri burada,
Mustafa Kemal’in devrimcileri burada,
Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet’e
sahip çıkanlar burada,
Mustafa Kemal sevdalıları burada,
Beşiktaş kentlisi burada
İşte
İşte
İşte
İşte
Beşiktaş,
İstanbul,
yollara sığmayanlar
meydanlara sığmayanlar
Bizim sloganımızı hep birlikte tekrarlayalım mı?
“Cumhuriyet’in ve Atatürk Devrimleri’nin kalesi Beşiktaş”ın
Belediye Başkanı İsmail Ünal ise şunları söyledi;
“AKUT burada,
Kabataş Lisesi burada,
Beşiktaş Çarşı burada,
Devrimler için sonuna kadar
Çağdaş çizgimiz için sonuna kadar
Mustafa Kemal için sonuna kadar
Cumhuriyet için sonuna kadar
Ben de sizinle sonuna kadar varım ”
B+ SONBAHAR 03
baskan sayfaSON1.indd 3
4/25/13 4:50 PM
Nasuh Mahruki
AKUT ile “Kentim İçin
Kendim İçin”
28
BEŞİKTAŞ KENTLİSİ NİN DERGİSİ Sonbahar
İMTİYA SA İBİ
Beşiktaş Belediyesi adına
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal
Y NETİM YE İ
Beşiktaş Belediyesi
Nisbetiye Mahallesi Aytar Caddesi
Başlık Sokak No: 1
34340 Beşiktaş, İstanbul
www.besiktas.bel.tr - 444 44 55
Kapak: Mengü Ertel
Başkan ın Beşiktaşlılara
Mesa ı
Yaz Kampları
Öğrenciler yaz kamplarında
buluştular.
Kazanım Park Kafeleri
Kente kazandırılan “vahalar”
YAY N T
Dergi/Yaygın
YAY N KU ULU
Hasan Özgen, Yüksel Türkili,
Görkem Kızılkayak
Cumhuriyet Bayramı
Cumhuriyetimizi
yüz binlerle kutladık.
P O E Y NETMENİ
Hasan Özgen
EDİT
Görkem Kızılkayak
Albüm Sabine Buchmann
Minyatürlerle Beşiktaş
GENEL YAY N Y NETMENİ
Cengiz Erdil
G SEL Y NETMEN
Nadir Mutluer
SO UMLU YA
Ayla Çiringel
İ LE İ M D
YA İ LE İ
Cengiz Erdil, Ayla Çiringel, Melis Baydur,
Nazan Ortaç, Aybüke Sakaoğlu
KOO DİNAT
Melis Baydur
06
Cumhuriyet Kazanımları
Yurdu gezen ressamlar ve
“Yurt Sergileri”.
OTO A LA
Alaattin Timur, Erdem Aydın, Burak Kara, Şenol
Kaşıkçı, Burak Görgün, Hayri Doğan, Mesut Tufan,
Levent Özer, Berkay Tezcan
YAP M
NDR Tasarım ve Reklamcılık Tic. A.Ş.
Nisbetiye Mahallesi, Birlik Sokak
Akyıldız Sitesi. C Blok No: 22/6
Beşiktaş / İstanbul
Tel: 0212 284 99 22
46
İçimizden biri
“Kor ve Ateş Yılları” ile
Tülay German
SAY A YAP M
Merve Selvi, Engin Ak
KATK DA BULUNANLA
Etem Çalışkan, Cengiz Kahraman, Kıymet Giray,
Nesli Yalçın, Funda Demir, Ferda Çağlayan,
Şenol Durmuş, Sabine Buchmann, Levent Özer,
Mustafa Taha, Didem Pekün, Yalçın Çiringel,
Elif Şengün, Rahim Gökmen Tezer,
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ali Murat Hamarat
40
14
Spor da Kadın Devrimi
Kadın atletlerimizin Olimpiyat
başarıları Türkiye’yi
coşkulandırdı.
52
Portre Metin Erksan
Türk sinemasının düşünürü.
BASK
Promat Matbaacılık 0212 622 63 63
BASK TA İ İ
Ekim 2012
22
56
04 B+ SONBAHAR
Icindekiler-sonbahar.indd 4
4/25/13 4:51 PM
Levent Duvar esimleri
4. Levent’in duvarlarındaki
hazineler korunacak.
rt
Sporun ve sanatın coşkusu
60
Semt Muradiye ve Türkali
Nüzhetiye Caddesi’nin iki
kanadındaki komşu mahalleler.
66
Bu yaz çok sıcak geçti. Güneş ve
Bu sergilerin serüvenini de
nem adeta kavurdu. Bu yaz içimiz
sayfalarımızda bulacaksınız.
ayrıca Olimpiyat meşalesiyle ısındı.
Kadın atletlerimizin Olimpiyatlar’daki
Bu sayımızda ayrıca, “Burçak Tarlası”
başarılarıyla gururlandık. Önlerine
türküsüyle yüreğimizde yer edinen,
çıkarılan engellere rağmen
Türkiye’nin ilk siyasi mültecilerinden
kadınlarımız aldıkları madalyalarla
Tülay German’ın hayatına yer veriyoruz;
hepimizi duygulandırdı. Bu sayımızda,
Didem Pekün ve Barış Doğrusöz’ün
kadınlarımızın 1936’ya uzanan
“Kor ve Ateş Yılları” belgeseli
Olimpiyat serüvenini bulacaksınız.
üzerinden
İki milli sporcumuz Esra Gümüş
Bir Usta Ethem alışkan ın
kaleminden Men ü Ertel
“Grafiker desek de yapıtları
resimdir”
72
ve Yasemin Horasan da bizler için
İstanbul’un bazı semtleri kentin büyük
kadın sporcularımızın başarılarını
uğultusu, 24 saate sığmayan hay huyu
değerlendirdi.
içinde kaybolmuş görünse de, sadece
mahalle sakinlerine değil, günübirlik
Nasuh Mahruki’yle AKUT üzerine
ziyaretçilerine de geçmişten kalan o
gerçekleştirdiğimiz bir söyleşiyi de
kent ruhunu hissettirebilir. Beşiktaş
bu sayımızda bulacaksınız. Beşiktaş
kentinin Muradiye ve Türkali semtleri
Belediyesi’nin afet bilinci ve eğitimini
böyle yerleşimlerdendir. Semtlerin
genç nesillere aktarabilmek için AKUT
kıyıda köşede kalan bazı tarihi yapılarının
ile birlikte düzenlediği yaz kampı da
öykülerini okuyunca biraz şaşıracaksınız.
sayfalarımızda olacak.
Hoşça kalın...
“Cumhuriyet Kazanımları”
Park Buluşmaları
Beşiktaş Parkları yine
İstanbulluların nefes alma
noktaları oldu.
bölümümüzde ise, yurdu ve
yurt insanını resmetmek üzere
tüm Türkiye’de görevlendirilen
ressamlarımızın hikâyesini aktarıyoruz.
Cumhuriyet’in kurucusu devrimci
kadro, kalkınma hamlesini tüm hızla
sürdürürken sanatı da ihmal etmiyordu.
Kapımızda duyulan savaş seslerine
78
[email protected]
rağmen 1938-1944 yılları arasında
sanatçılar Anadolu’yu resmetmek için
yüreklendiriliyor ve harcamaları devlet
aberler
Beşiktaş’ta gerçekleşen etkin
liklerden özetler.
ehber
saat
tarafından karşılanarak farklı kentlerde
görevlendiriyorlardı. Yapılan eserler
Düzeltme Geçen sayımızın 26. sayfasında
sol üst köşede bulunan fotoğraf altı bilgisinde,
Vecihi Hürkuş’un “tayyare mühendisliği”
ise “Yurt Sergileri” başlığı altında
eğitimi için Almanya’ya gönderilme tarihini
sergilenmekteydi.
1937 olarak düzeltir, özür dileriz.
B+ SONBAHAR 05
Icindekiler-sonbahar.indd 5
4/25/13 4:51 PM
mh ri et Ba ram
Sonuna kadar
Cumhuriyet
Fotoğraf ERDEM AYDIN, ŞENOL KAŞIKÇI, LEVENT ÖZER
Cumhuriyet Bayramı’nda Balmumcu’da
buluşan yüz binler, ellerinde meşalelerle
Beşiktaş’a aktı. Beşiktaş kenti için çok özel
olan bu günü yazıyla anlatmak yerine bir
fotoğraf albümüyle sizlerle paylaşmak istedik.
6 B+ SONBAHAR
cumhuriyetBayram.indd 6
4/25/13 4:52 PM
a aş i imi i i
sonuna kadar!
cumhuriyetBayram.indd 7
4/25/13 4:52 PM
sta a ema i i
sonuna kadar!
cumhuriyetBayram.indd 8
4/25/13 4:52 PM
cumhuriyetBayram.indd 9
4/25/13 4:53 PM
cumhuriyetBayram.indd 10
4/25/13 4:53 PM
e rim er i i
sonuna kadar!
cumhuriyetBayram.indd 11
4/25/13 4:53 PM
mh ri et i i
sonuna kadar!
12 B+ SONBAHAR
cumhuriyetBayram.indd 12
4/25/13 4:53 PM
Be
e si i e s
ka ar ar m
cumhuriyetBayram.indd 13
a
4/25/13 4:53 PM
mh ri et ka a m ar
Gaziantep Tabakhane Köprüsü - Feyhaman Duran, 1938
Y r
r
ressam ar
resim eri
Yazı KIYMET GİRAY Fotoğraf KIYMET GİRAY VE CENGİZ KAHRAMAN ARŞİVLERİ
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro, 1938 yılından başlayarak ressamlarını yurdun
çeşitli kentlerinde görevlendirdi. Ressamlar Anadolu’yla, tablolarsa büyük kentlerde
yaşayan yurttaşlarla buluştu.
14 B+ SONBAHAR
m
i
Kazanım a i.indd 14
4/25/13 4:56 PM
T
ürkiye Cumhuriyeti’nin 1930’lu yılları, tarih, sosyoloji, politika, ekonomi ve sanat dallarında kapsamlı araştırmalarla
incelenip bilimsel yayınlar, kitaplar ve makalelerle ele alınması gereken bir dönemdir. Bu dönemde Avrupa, siyasi
ve ideolojik kamplaşmaların ortaya çıktığı yılları yaşamakta; Almanya nasyonal sosyalizm, İtalya faşizm, Rusya
Stalin döneminin komünizmiyle, İkinci Dünya Savaşı’nı hazırlayan yönetim
biçimleriyle idare edilmektedir.
Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlubiyetlerle çıkan Türk ulusu ise, savaş sonrasının yenidünya düzeni içinde kazandığı Kurtuluş Savaşı ile bu düzende
var olmayı başarmış ve ulusun yönetim biçimi “cumhuriyet” olarak belirlenmişti. 1930’ların söylemiyle bu dönemin “ülkü”sü bilimsel düşünce biçiminin benimsenmesi, toplumsal yaşama yerleşmesi ve bilim dallarında çağdaş medeniyetler düzeyine ulaşılmasıdır. Ülkünün ana fikri hümanizmadır.
Üzerinde sistemli olarak çalışılan ve programlar geliştirilen bu düşüncenin
temeline eğitim, öğretim ve sanat yerleştirilir.
Cumhuriyet henüz ilan edilmeden, 1923 yılının Ocak ayında 1. Ankara Resim Sergisi ile başlayan sanat etkinlikleri, 1926 yılında Bakanlar Kurulu
kararıyla Ankara’da açılmasına karar verilen Galatasaray Sergileri ile ivme
kazanır. Cumhuriyet’in 1. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde Türk ressamlarının yurt dışına gönderilmelerine yönelik projelere başlatılması da, özellikle Türk resim ve heykel sanatının gelişmesine olanak sağlayan programların planlandığını ve uygulandığını kanıtlar.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. yılı kutlamalarıyla ise yeni bir dönem başlar. 1930’larda Türk sanatına modernizm ve çağdaş sanat kavramlarının
yerleşmesi bu program kapsamında ortaya çıkar. Reformlar, üniversiteden sanata kadar uzanan tüm alanlarda 20. yüzyılın bilime dayalı düşünce
sistemiyle desteklenmektedir. Bu bağlamda, sanat dallarında da yeni ve
büyük organizasyonlar hedeflenir ve uygulamaya konulur. 1933 yılının 29
Ekim’inde Ankara’da açılan İnkılâp Sergileri ile başlayan bu program Devlet Resim ve Heykel Sergisi ve Yurdu Gezen Türk Ressamları Sergileri’ni
de kapsar. 1930’lu yılların programlarının bu iki büyük etkinliğinin kararları
Atatürk tarafından alınır ancak Devlet Resim ve Heykel Sergisi gibi Yurt
Sergileri de Mustafa Kemal’in ölümünden sonra gerçekleşir ve 1940’lı yılları kapsayan en önemli sanat faaliyetleri olur 1 .
Mahmut Cûda
1938 yılının Temmuz ayı gazeteleri Türk resim sanatı ve ressamlarını yakından ilgilendirecek olan bir sanat programını halka duyurmaktadır
Duyurulmakta olan, “mühim mevzu” ve “müspet karar”; Yurt Resimleri ve
Sergileri’nin amaçlarının, hedeflerinin belirlenmiş, programlanmış olarak
yapılmasıdır. 27 Temmuz 1938 tarihli CHP toplantısında “Yurt içinde sanat
tetkik seyahati tertiplenmesi” kararı alınmıştır. Amaç ise; “yurdun güzelliklerini yerinde tespit ettirmek ve sanatkârlarımızın memleket mevzuları üzerinde çalışmalarını kolaylaştırmak” olarak açıklanmıştır. Katılacak olan sanatçıların seçimi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne bırakılır. Süre sonunda,
illerde yapılacak olan resimlerin, seçici bir jüri incelemesine toplu olarak katılmasına karar verilir. Sanatçıların yol masraflarının ve zorunlu giderlerinin
parti tarafından ödeneceği, üretecekleri yapıtlar için ise Cumhuriyet Halk
Partisi Pirisi verileceği açıklanır.
“CHP Yönetim Kurulu, dün öğleden önce toplanarak bazı kararlar vermiştir. Bu arada memleket sanat hayatını alakadar eden mühim mevzular,
müspet kararlara varılmıştır 2 .”
Birinci yurt gezisi kapsamında gezilecek ve resimlenecek olan iller; Antalya, Antep, Bursa, Edirne, Erzurum, İzmir, Konya, Malatya, Rize ve Trabzon
olarak belirlenir. 19 Ağustos 1938 tarihli gazeteler; “CHP’nin güzel kararı
Bursa’dan - Cevat Hamit Dereli
Trabzon’dan - Mahmut Cûda, 1938
B+ SONBAHAR 15
m
i
Kazanım a i.indd 15
4/25/13 4:56 PM
Anadolu obanları - Cemal Tollu
On ressamımız tablolar yapmak üzere yurt içinde dağılıyor” başlıklı yazılarla
çıkar. Seçimleri akademi tarafından yapılan sanatçıların adları ve gönderildikleri iller de belirtilerek Ulus Gazetesi’nden duyurulur
“Trabzon Lisesi Resim Muallimi Saim Özeren Konya’ya, Cibali Orta Mektebi Resim Muallimi Hamit Görele Erzurum’a, Güzel Sanatlar Akademisi “D”
Grubu muallimlerinden Bedri Rahmi Eyüboğlu Edirne’ye, Güzel Sanatlar
Akademisi “D” Grubu muallimlerinden Cemil Tolo Antalya’ya, Güzel Sanatlar Akademisi birliğinden ressam Sami Yetik İzmir’e, Güzel Sanatlar Akademisi muallimlerindenHikmet Onat Bursa’ya, Feyhaman Duran Antep’e,
RessamMahmut C da Trabzon’a, Güzel Sanatlar Akademisi Müstakil
Ressamlar Birliği’nden Muallim Ali Avni Çelebi Malatya’ya, Güzel Sanatlar
Müstakil Ressamlar Birliği’nden Zeki Kocamemi Rize’ye gidecektir (3).”
Sanatçıların, “memleket güzelliklerini ve enteresan tipleri” konu alan yapıtlarının, jüri seçimi sonrasında önce Ankara sonra da İstanbul’da sergilenecekleri de duyurulmaktadır. Ressamlara yol masrafları dışında “300” er lira
ödenek verileceği ve jürinin seçtiği resimlerin parti tarafından satın alınacağı
net olarak açıklanır 4 .
men, Muradiye’de Eski Sokak, Saat Kulesi, Gazi Mihal’de Minaresiz Cami;
Cemal Tollu Şehirden Bir Manzara, Akköprü Ziraat İstasyonu’nda Fidanlı
Bir Yol, Limanda Fırtına, Antalya Limanı, Alanya Kale İçi, Manavgat Şelalesi; Feyhaman Duran Nalbant Hasan Çavuş, Tabakhane Köprüsü, Antep’te
Bir Sokak; Hikmet Onat Yeşil Türbe, Çelik Palas, Yeni Kaplıca; Mahmut
C da Park, Eski Tabakhanede Bir Sokak; Saim Özeren Beyşehir, Eski
Konya’da Bir Sokak; Sami Yetik Kapalı Havada Karataş’ta Güzel Yalılar,
Eşrefpaşa; Zeki Kocamemi İslampaşa Camii, Müftü Cami, Müftü Mahallesinden, Çarşı İçi, Rize’den Kompozisyon ve Kavaklardan Taşlıdere resimleri satın alınır 7 . Maarif Vekâleti tarafından ise, Ali Çelebi Hezenek Yolu,
Şehir Harici; B. Rahmi Kirişhaneden Manzara, Tunca Köprüsü; Cemal Tollu Tophane Bahçesinden Akşam, Antalya’da Ağaçlı Bir Köşe; Feyhaman
Duran Gaziantep Ömeriye Camii; Hamit Görele Kümbetler, Mescit Camii;
Hikmet Onat Irganda Köprüsü; Mahmut C da Kanita, Çarşı Camii; Saim
Özeren Alâeddin Camii, Beyşehir Bademli Köyü; Sami Yetik Bir Sokak
Bergama; Zeki Kocamemi Çay Ziraati, Küçük Ziraat adlı resimleri satın alır
8 . Böylece birinci sergiden hükümet adına 60 resim satın alınmış olur. Satın alınan bu resimler, bakanlık binalarına ve Halkevi’ne asılır. Yurdu Gezen
Türk Ressamları etkinliğinin ikincisi, Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamına alınır ve hemen aynı yıl içinde gerçekleştirilir. Yapılacak olan resimlerin
Ressamlar, mesleklerinin ilk kez hükümet tarafından kabul görmesi ve kendilerine sanat üretimi için olanaklar sağlanması olarak değerlendirdikleri bu
etkinliği benimserler ve övgüyle karşılarlar 5 . Eylül sonunda bitmesi hedeflenen 1. Yurt Resimleri çalışmaları, Atatürk’ün hastalığının ilerlemesi ve
ölümü, ardından yeni cumhurbaşkanının belirlenme süreci nedenleriyle ertelenir.
29 Ekim 1938 tarihinde açılması hedeflenen sergi ancak 1939 yılının Şubat
ayında karara bağlanır ve ilki, on ressamın on ilden yaptığı 116 resimle, 23
Mart 1939 tarihinde, Ankara Halkevi Sergi Salonu’nda açılır 6 . Ertesi gün,
Cevdet Kerim İncedayı başkanlığında, Nafi Atıf Kansu, Reşat Nuri Güntekin,
Burhan Toprak, S.Kemal Yetkin, Refik Epikman ve Malik Aksel’den oluşan
jüri 43 resmin satın alınmasına karar verir Ali Avni Çelebi Malatya Harici,
Kerkes Dağı, Arapkir Civarı, Arapkir İçinden, Şehir İçinden, Arapkir Herzende Civarı. B. Rahmi Tunca Boyu, Arda Boyu, Arda Boyunda Eskideğir-
Kemah - eref Kamil Akdik
16 B+ SONBAHAR
m
i
Kazanım a i.indd 16
4/25/13 4:56 PM
Yurdu Gezen Türk Ressamları ve Devlet Resim Heykel Sergileri.... İlki vatanın kentlerini, kasabalarını, köylerini ve yaşayan insanlarını konu alan bir
resimli yurt tanıtma programı; ikincisi Türk ressam ve heykeltıraşlarının ilerlemesine olanak tanıyan ve topluma tanıtılmasına önayak olan iki büyük
etkinlik... Basın yayın ve toplum Cumhuriyet sergilerini gezmekte; resimleri
yapılan illerin halkı kendi kentlerini, kasabalarını, köylerini ve yerel giysili halk
kahramanlarını, kent sokaklarında akıp giden yaşamın izlerini görmek için
başkent Ankara’ya koşmakta ve sergi salonlarını doldurmaktadır. Belirlenen hedefe ulaşılmıştır. Ressamların gittikleri kentlerin meydanları, sokakları, evleri ve kahveleri resimlere yansımaya başlar ve bu resimleri yapmak
için kaldıkları kentlerde kurdukları dostluklar da sergilere ziyaret olarak geri
döner. Sanat-toplum-sanat eseri bağı sıkı ilişkilerle perçinlenmiş olur. Sanat
eserlerinin satın alınması için hazırlanan yasalar ve yapılan teşviklerle bu sergilerde önce devlet kurumları sonra bankalar ve ardından da özel teşebbüs
ve şahıslar koleksiyon yapma kazanımları elde ederler.
Erciş - Tur ut aim
29 Ekim 1939’da Ankara’da açılacak büyük resim sergisinde sergilenmelerine karar verilir 9 . Aynı yıl Başbakan Dr. Refik Saydam’ın açılış konuşmasıyla
ve Maarif Vekili Hasan Ali Yücel’in katılımıyla, Birinci Devlet Resim Sergisi ile
aynı gün ve aynı mekânda fakat farklı bölümlerde açılmış olur.
II. Yurt Sergisi kapsamında Abidin Dino Balıkesir’e, Ali Karsan Bolu’ya,
Ayetullah Sümer Afyon’a, Cevat Dereli Sinop’a, Malik Aksel Sivas’a, Refik
Epikman Hatay’a, Sabiha Bozcalı Zonguldak’a, Seyfi Toray Diyarbakır’a,
Turgut Zaim Kayseri’ye, Zeki Faik İzer Eskişehir’e gönderilir. Bu sanatçıların yaptığı 101 resim, kent görünümleri, yerel yaşam, yerel giysiler ve önemlisi hükümet programı çerçevesinde gelişen sanayileşmeyi konu olarak
seçer. II. Yurt Sergisi resimleri, CHP ve Maarif Vekâleti jürisi tarafından elemeye alınır. Sonuçta; Cevat Dereli birinci, Refik Epikman ikinci, Malik Aksel üçüncülüğe değimli bulunur. Yurt gezilerine katılan sanatçılara bu sergi
ile birlikte derecelendirme uyarlanırken bu derecelere göre de nakit ödül
verilmeye başlanır 10 . 1940 yılının ağustos ayında III. Yurt Gezisi’ne gönderilen Arif Kaptan Kastamonu, Eşref Üren Yozgat, Elif Naci Samsun,
Melahat Ekinci Aydın, Nurettin Ergüven Isparta, Nurullah Berk Amasya,
Saip Tuna Maraş, Şeref Akdik İçel’den olmak üzere toplam 87 resimle
dönerler. Yapılan resim sayısı yurt gezilerinin resim üretimine ne denli hız
kazandırdığını kanıtlar. III. Yurt Gezisi Sergisi 29 Ekim 1940 tarihinde, II.
Devlet Resim ve Heykel Sergisi ile birarada Ankara Sergievi’nde açılır.
Bir ay sonra, Sergievi salonunda, İstanbul Mebusu Salah Cimcoz, Gire-
Peyzaj - Malik Aksel
B+ SONBAHAR 17
m
i
Kazanım a i.indd 17
4/25/13 4:56 PM
sun Mebusu Nafi Kansu, Çoruh Mebusu Ali Rıza Eren, Maarif Vekâleti
Talim ve Terbiye Azası Enver Ziya Karal, Güzel Sanatlar Umum Müdürü
S. Kemal Yetkin, Matbuat Umum Müdürlüğü Turizm Müdürü Vedat Nedim Tör, Ressam Turgut Zaim ve Cevat Dereli’den oluşan jüri toplanır ve
gizli oyla seçim yapar. Sonuçta Halil Dikmen birinci, Arif Kaptan ikinci,
Edip H. Köseoğlu üçüncü seçilir 11 . Bu sergi sırasında Parti Genel Sekreterliği 3 sene içinde geziye katılan sanatçıların kendi yaptıkları krokileri
ve özgeçmişleri ve resimleri ile düzenlenecek olan bir katalogun hazırlandığını duyurur.
1941 yılında IV.Yurt Resimleri gezisi kapsamında görevlendirilen; Ahmet Hakkı Anlı Kütahya’dan, Ali R.Beyazıt Elazığ’dan, Refia Erden
Ordu’dan, Fahri Arkunlar Çoruh’tan, Kemal Zeren Van’dan, M. Selim Turan Muğla’dan 12 , Nusret Karaca Urfa’dan (13), Sadık Göktuna
Tokat’tan, Sami Lim Kars’tan, Salih Urallı Manisa’dan yaptıkları 102
resimle dönerler. Fakat bu yıl Yurt Sergileri, Cumhuriyet bayramı kutlamaları programından çıkartılır. 31 Ekim 1941’de açılan Devlet Resim
ve Heykel Sergisi’nin yanında Yurdu Gezen Türk Ressamları Sergisi
yoktur ve bu tarihten başlayarak da hiç olmayacaktır. Nedeni, iki sergi
arasında var olduğu sayılan rekabet olarak gösterilse de, Cumhuriyet’in
kutlama yıldönümlerinden Anadolu kent gezilerinin yansımaları çıkartılmış ve kutlama etkinlikleri zayıflatılmış olur.
IV. Yurt Gezileri Sergisi, Halkevleri’nin kuruluşunun onuncu yıldönümü kutlamaları kapsamına taşınarak ve eklemlenerek 22 Şubat 1942 tarihinde
açılır 14 . Yurt Sergileri’nin en görkemli gösterimi bu kapsam içinde gerçekleşir; yalnızca 1941 çalışmaları değil, dört yıl boyunca yapılan resimler
toplu halde sergilenir. Ankara Halkevi salonları, etkinliğe katılmış olan 40
ressamı 393 resmi ile tanıtır. Düzenlenen büyük etkinlik, basının dikkatieref Kamil Akdik
Erzurum’dan Kümbetler - Hamit Görele
18 B+ SONBAHAR
m
i
Kazanım a i.indd 18
4/25/13 4:56 PM
nin tekrar Yurt Sergileri üzerinde yoğunlaşmasına neden olur. Etkinliğin
ve ressamların övgü dolu eleştirilerle tanıtımlarının yapılmasının yanında,
yazarların eleştirilerinde -gerçekçi ve doğru yaklaşımlarla- yergiler de bulunmaktadır.
Bu sergilere gösterilen büyük ilginin, halkın resimlerde kendilerini ve
anılarını bulmalarından kaynaklandığı söylenir. Ressamların atölyenin
sıcak ve rahat ortamında, natürmort ve görünüm resimleri yerine; Karabük işçileriyle birlikte ateş karşısında resim yapmaları, kent ve kasabalarda gezmelerinin anlamlı olduğu savlanır. Sanatçıların çalışma gücü
ve isteği içinde oldukları ve meslekleri ile ilgili olan işlere koştukları
belirtilir. Resim ve özellikle karikatürlerde izlenen yabancı etkilerin terk
edilmesinin bu yolla gerçekleşeceği görüşüne, “halk resmi yaratmak”,
“benliğimize dönmek” gibi savlar hedef gösterilecek ve bu yolla evrenselleşme yerine yerelleşme görüşleri filizlenmeye başlayacaktır 15 . Bu
övgülerin yanında, ressamların çalışma sürelerinin yetersizliği nedeniyle yaptıkları resimlerin de yetersiz oldukları eleştirilmeye başlanır. Kısa
çalışma süreleri içinde yapılan resimlerde, etüt nitelikleri taşıyanlarla,
gerçek resimlerin birbirlerine karışmaya başladığı vurgulanır. Ressamların iyi resim yerine, çok resim yapmayı yeğlemelerinin yanlış olduğu
belirtilir
“Eğer maksat yalnız mahalli kıyafetleri, abideleri bir müzeci gözüyle tespit etmek olsaydı bu iş için ressam değil, fotoğrafçı göndermek
daha doğru olurdu 16 .”
Ahmet Muhip Dranas Güzel Sanatlar Dergisi’ndeki uzun yazısında sanatçıları, katıldıkları yılları ve şehirleri belirler ve tek tek olumlu ve olumsuz yönleriyle eleştirir
“Sanatına bir yenilik katıp katmadığı kendisince bilinecektir; boyayı palette
karıştırıp ezmeye bile üşeniyor, tabiatı ihmal ediyor; az hislidir; güneş ışıklarına fazla yer verilmiş; yeni buluşlar göstermez; birbirinin kopyası denecek
kadar birbirlerine benzerler; daha fazla alın teri ve hislilik isterdi; baştan savma yapılmış mecmua resimlerini düşündürmektedirler; boyalarla tutulmuş
notlar gibidir; minyatür dünyasından bir türlü ayrılmazlar; son zamanlarda
resimlerine perspektifi ve derinliği koydu; fakat o yassılık bir türlü gitmiyor;
en güzel peyzajının bir tanesinin ortasına koyduğu mavi leke; tabloya kazara mavi mürekkep dökülmüş hissini veriyor; kırık dökük gibi duran desen bu
eserlere düşünülmüş ihmalin zarifliğini verir; ne dereceye kadar kendisini
gayeye ulaştırdığını Allah bilir; hassasiyeti tek cepheli midir diye bir tereddüdün mevsimi henüz gelmemiştir; iptidai bir atmosfer denemesidir; özenti
hissi vermesine rağmen; ince çizgiler onları biraz tezyini kılar; maksatsız bir
karanlık içindedir; bu eserler ona şahsiyet verecek kudrete erişememiştir.”
Yurt ezileri
kapsamında
resim üretilmiş
ve halkla
buluşturulmuştu
Yeni Gelin - Nusret Karaca
anlıurfa
Ressamlar bu telaş dolu çalışmaya iş bulma sevinci içinde katlanırlar. Kendi
deyişleriyle “Bu geziler ressamlarımızın senenin yalnız birkaç ayını olsun
tam bir ressam gibi yaşamalarına imkân verecektir 17 .” Buna karşın, o günün zor koşullarında buldukları işi kaybetmeme heyecanı içinde ödünler
veren sanatçılar, acı eleştirilerle, gerçeklerle yüz yüze getirilirler. Bu cesur
eleştiriler, yol gösterici ve toplumu aydınlatan açıklamalarıyla, günümüzün
salt övgülere yer veren eleştirilerine yol gösterecek bir doğruluk belgesi
olarak dikkatle incelenmelidir. Bu sert ve doğru eleştiriler V. Yurt Resimleri Sergisi’nin gündemini hazırlar. Beşinci sergi sanatsal bir güvenceye
alınacak ve bu sergiye daha önce ödül alan sanatçıların katılmaları tasarlanacaktır. Bu aşamada sanatçıların çalışmaları da yeni bir sisteme bağlanır.
Geziye katılan ressamlar, en az on etüt ve boyu iki metreden fazla ve bir
buçuk metreden az olmayacak kompozisyonlar üretmek zorundadırlar.
Gezilere katılan ressamların etütlerini geliştirmeleri için yapacakları atölye
çalışmaları için Ankara, İstanbul ve İzmir halkevleri atölyeleri hazırlanır.
Serginin açılışı sırasında yayınlanacak katalog için, sanatçılar kendi çizgileri
olan desenlerini ve özgeçmişlerini yapıtları ile birlikte bırakacaklardır. Refik
Epikman, Malik Aksel, Cevat Dereli, Eşref Üren, Turgut Zaim, Ali Çelebi ve
Cemal Tollu’nun desenleri, bu haberle birlikte Ülkü dergisinde de yayınlanır. Refik Epikman bu bilgileri belirttiği yazısına şu ilginç açıklama ile devam
eder
“Konuyu seçmekte ressam serbesttir. Ancak hangi cereyana mensup olursa olsun, sanatçının vereceği eserler, çalıştığı çevrenin özelliklerini belirten
yerli ve öz motiflerimizle zenginleştirilecektir (18).”
Bu açıklama ressamların çok da özgür olmadıklarını belgeler. Memleket
resimleri düşüncesi ile belirlenen istek; yerellik, geleneksel kaynakların yinelenmesi ve partinin yurt içinde gerçekleştirdiği gelişme programlarının
vurgulanması ereğini taşır. Bu kez, sık sık yetersizliği vurgulanan çalışma
süresi de uzatılacaktır. Ressamlar 1942 yılında gittikleri gezilerde üç ay çalışma şansını yakalayacaktır 19 .
B+ SONBAHAR 19
m
i
Kazanım a i.indd 19
4/25/13 4:56 PM
essamlar
Türkiye çapında
varlıklarını ilk kez
Yurt Ser ileri yle
duyurdular
İbrahim allı Sami Yetik
eyhaman Duran
evket Dağ
ikmet Onat
Kuşağı
esim
1942 Yurt Resimleri gezisine 12 ressam gönderilmesi ve serginin Mayıs
1943’de açılması düşünülür 20 . Sonuçta bu geziye 14 ressam katılır ve
166 resimle dönerler. Abit Elder Muş; Ali Avni Çelebi, Avni Arbaş, Bedri
Rahmi Eyüboğlu, Cemal Tollu, Cevat Dereli, Hamit Görel, İbrahim Çallı
İstanbul’dan, İlhami Demirci, Malik Aksel Denizli; Refik Epikman, Şefik
Bursalı Kocaeli; Turgut Zaim Kırşehir’den yaptığı resimlerle 1943 sergisine katılırlar 21 . Sanatçı sayısı ile birlikte resim sayısı da artar. 6 yıl içinde 63
ile 63 ressam gönderilmesi tasarlanan etkinlik bu ereğe, 1943 Eylül ayında açılan sergide ulaşır 22 . Aynı yıl, VI. Yurt Resimleri gezisine gönderilen Arif Kaptan Çanakkale, Cemal Bingöl, Halil Dikmen Erzurum, Hulusi
Mercan, Mahmut C da Bitlis, Melehat Ekinci Bilecik, Nurullah Berk Tekirdağ, Saim Özeren Hakkari, Saip Tuna Kırklareli, Şeref Akdik Erzincan
resimleri ile dönerler.
1944 yılında bir katalog ile sanatçılar ve resimleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Resim Sergisi adı altında toplu bir sergide bir araya getirilir. Bu 6 yıllık çalışmaların genel değerlendirmesi olarak önem kazanır. Eylül ayında 675
resim Ankara Sergievi salonlarında sergilenir. Sergiden seçilen resimlerin, Ekim ayında, Manisa ve Konya halkevlerinde sergilenmeleri, Ankara
ve İstanbul dışında açılan büyük sergilere örnek olması nedeniyle, çok
önemlidir 23 . 1945 yılında çok partili sisteme geçiş hazırlıkları politik yarışı
gündeme getirmesi nedeniyle bu etkinlik ilgi alanından çıkar, illerin resimlenerek belgelenmeleri yeni bir alanda ele alınır.
1 Ekim 1945 tarihli Ülkü Dergisi bu yeni uygulamanın sonucunu duyurur.
Bu uygulamayla, mimarlar kentlerin tarihi dokusunu inceleyen projeleriyle
eyhaman Duran
yarışacaktır. Mimarlık Sergisi adlı bu etkinlik, 15 Eylül 1945 tarihinde, Ankara Sergievi salonlarında yapılan törenle sergilenmeye açılır
“Mimarlarımızın yurdun tarihini ve milli özelliklerini, sanat değerlerini açıkça
belirten bu sergisi takdirle karşılanmış” açıklamasını birinci seçilen çalışmayı tanıtan şu satırlar izler “ Sergide Anadolu Türk Mimarlığının en eski
eserlerinin önemli bir kısmını bağrında saklayan Erzurum şehrinin anıtları
gösterilmektedir. 37 parça eserde Erzurum şehri, büyük tarihi anıtları ve
eserleri gösterilir 24 .”
Yurt Sergileri’nin amacı olan kent tanıtımları yeni bir boyut kazanırken resim çalışmaları ne olmuştur? Yeni sorular ve bakış açıları burada gündeme gelir. Sabancı Koleksiyonu resimleri arasında tarafımızdan belgelenen
1945 tarihli Konya resmi, bu yıl içinde yurt gezilerinin yapıldığını kanıtlamakta ve Ferruh Başağa’nın bu gezilere katıldığını göstermektedir. Ancak
ne yazık ki o yılların basınında bu konuya ayrılan yazılara rastlanmaz. Büyük umutlarla başlanan ve yedi yıl gibi uzun bir zaman dilimi içinde birçok
resmin üretimine önayak olan bu etkinlik sessizce biraz da ihmal edilerek
son bulur. Bu arada etkinlik, parti adına eleştiriler alır ve bu eleştirilerde
ressamlara baskıcı tutumda bulunulduğu söylenir.
“Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan totaliter ve tek partili devletlerde
olduğu gibi, bizde de devlet, sanat ve fikir hayatına müdahale ederek, her
çeşit kültür çalışmasını kendi sabit ve dar görüşlü prensipleriyle hemahenk
olarak yürütmek istemiştir. Halk Partisi, Anadolu’ya gönderdiği ressamlara
verdiği direktiflerle memleketi gerçekler ile değil, iyi taraflar ile görmelerini
20 B+ SONBAHAR
m
i
Kazanım a i.indd 20
4/25/13 4:56 PM
emrettiğinden bu ısmarlama resimlerle resim sanatı fonksiyonunu ifa etmekten uzak bırakılmıştır. Parti himayesine girmeyen müstakil ressamların
çalışma imkanları her bakımdan tahdit edilip sergi açmaları güçleştirildiği,
anlayışsız tenkitçilere bu ileri eserleri kötüleyici yazılar yazdırdığı için halk
hizmetinde realist bir resim çığırının açılması gecikmiştir 25 .”
Bir partinin belli komutlarla ressamlara görev vermesi elbette ki demokratik değildir; ancak bu etkinliklerin ressamların varlıklarını kabul
ettirme şanslarının çok zayıf olduğu yıllarda yakaladıkları büyük bir şans
olduğu yadsınamaz. Sanatçı olarak ressamlar Türkiye çapında varlıklarını ilk kez bu etkinlikler çerçevesinde yaygınlaştırır. İl il gezen sanatçılar
devlet adına gönderilmiş olmanın ayrıcalığı ile gittikleri illerde dikkati
çekerler ve kabul görürler. Bu arada kendi ülkelerinin gerçekleri ile yüz
yüze gelirler. Bu etkinlik ressamlara, ressamca yaşama şansı verdiği
için önemlidir. Folklor araştırmaları, yurt türküleri, yurt hikâyeleri ve gezi
notları gibi yurt resimleri de ülkenin kentleri içinde sanat etkinliklerinin
yoğun bir şekilde yaşanmasını sağlar. 1944 yılı etkinlikleri kapsamı içinde; Sinekli Bakkal romanının birinci ve Yaban romanının ikinci seçilmesi de bu çalışmaların sonucudur. Hakkâri’den Edirne’ye uzanan topraklar üzerinde ressamlar, araştırmacılar ve yazarlar, halkla iç içe, köy köy
kendi ülkelerini rahatça gezip dolaşarak çalışmışlardır. Bu güzel işbirliği
ve uyum, sanatı etkin kılar.
Günümüzde ise bu konuda bir başka gerçekle yüz yüze gelmekteyiz.
Bu resimler nerededir? Yapıldıkları kentlerin doğal ve tarihi dokuları
gibi bu resimler de kaybolmuş ya da dağılmıştır. Halkevlerinin kapatılması ile kayıtları kaybolan koleksiyon ne olmuştur? Bu makale, konu
hakkında yeni tartışmalar açılmasına ve somut sonuçlara ulaşılmasına
hizmet etmelidir. B+
Kaynakça
1 Kıymet Giray, “Yurdu Gezen Türk Ressamları-2” 1939-1944 Yurt Sergileri,
Türkiye’de Sanat, Mayıs-Ağustos, Sayı 19, s.38-46; Kıymet Giray, “Yurdu Gezen Türk
Ressamları-1” 1939-1944 Yurt Sergileri, Türkiye’de Sanat Mart Nisan 1995, Sayı 18,
s.34-38. 2 Kıymet Giray, “Yurdu Gezen Türk Ressamları-2” 1939-1944 Yurt Sergileri, Türkiye’de Sanat, Mayıs-Ağustos, Sayı 19, s.38-46; Kıymet Giray, “Yurdu Gezen Türk Ressamları-1” 1939-1944 Yurt Sergileri, Türkiye’de Sanat Mart Nisan 1995,
Sayı 18, s.34-38. 3 Anonim, “CHP’nin Güzel Kararı Ulus” 19 Ağustos l938; harf
hataları yazının özgünlüğüne dokunulmamak için aynen bırakılmıştır. , 4 Anonim,
“CHP’nin Güzel Kararı”, Ulus, 19 Ağustos 1938. 5 Anonim, “Ressamların CHP’sine
Teşekkürleri”, Ulus 14 10, İkinci teşrin Kasım , 1938. 6 Anonim, Ankara Halkevindeki Resim Sergisi, Ülkü, Cilt 13, Sayı 75, 1939, s.277. 7 Anonim, “CHP 43 Parça
Tablo Satın Alacak”, Ulus, 25 Mart 1939. 8 Refik Epikman, Yurdu Gezen Türk Ressamları, Güzel Sanatlar I. İlkteşrin Ekim . 1939, s.137. 9 Refik Epikman, Cumhuriyet
Halk Partisi’nin Türk Ressamları Arasında Tertip Ettiği Yurt Gezisi, Ülkü, Eylül, l939,
Cilt. XIV. Sayı 79, s.73-79, 2. Yurt Sergisi, Ankara Sergievi Salonları’nda. 10 Refik
Epikman, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Tertip Ettiği II. Yurt Gezisi. Güzel Sanatlar. 11
Anonim, “CHP Genel Sekreterliğinin Güzel Sanatlara Yaptığı Büyük Hizmet”, Ulus,
28 Kasım l940. 12 Kıymet Giray, “Türk Resim ve Heykel Sanatının Paris Elçisi Selim
Turan” T.İş Bankası Kültür ve Sanat, Sayı 20 Aralık 1993, s.28-35. 13 Kıymet Giray, Kaybolan Resimler Unutulan Görünümler ve İsimlerle Şanlıurfa, Kültür ve Sanat,
Sayı 14, Haziran 1992, s.63-65. 14 Anonim, CHP Resim Sergisi, Ülkü, Cilt 2. Sayı 12.
l Nisan 1942, s.9; Eşref Üren, Bir Sanat Hesaplaşması, Ülkü, Sayı 35, 1942, s.24. 15
M.A, Memleket Resimleri, Ülkü. 1 Nisan 1942, sayı 13, s.12-13. 16 Nusret Suman, Resim Sergisi Dolayısıyla, Ülkü, Cilt 2, 1 Nisan 1942, Sayı 13, s.14. 17 Nusret Suman, Resim Sergisi Dolayısıyla, Ülkü, 1942, Sayı 35, s. 14. 18 Refik Epikman, C.H.Partisi’nin
Yurt İçi Ressamlar Gezisi, Ülkü, Cilt 3, Sayı 35, 1943, s.10. 19 Malik Aksel. 20 Yıllık
Sanat Hareketleri, Ülkü, Sayı 51, 1943, s.25. 20 Eşref Üren,1942, s.24. 21 Cumhuriyet Halk Partisi Resim Sergisi Kataloğu, 1944. 22 Arif Kaptan, “Yirmi Yılda Resim”,
Ulus, 30 Ekim l943. 23 Anonim, C.H.Partisi’nin Manisa ve Konya Halkevlerinde açtığı Seyyar Yurt Sergisi. Ülkü, Sayı 97, Cilt 9, s.20. 24 Anonim, Ülkü, Sayı 97, Cilt 9,
s.20. 25 S.Hakkı Esatoğlu, C.H.P ve Kültür Hayatı, Fikir ve Sanat, Sayı 4, Haziran1950, s.1, Burada sözü edilen müstakiller, yurt gezilerine katılmak istemeyen ressamlardır. Grup olarak bilinen Müstakiller değildir. Onlar sergi kapsamında yer almışlar
ve bu etkinlik için övgü dolu yazılar bile yazmışlardır.
İlk eçen treni seyreden köylüler - Bedri ahmi Eyüboğlu
B+ SONBAHAR 21
m
i
Kazanım a i.indd 21
4/25/13 4:56 PM
Spor
r a ka
devrimi
Yazı MUSTAFA TAHA Söyleşiler B Fotoğraf CENGİZ KAHRAMAN, GENÇLİK VE SPOR BAKANLI I ARŞİVİ
Bir yanda kocaları tarafından dövülen, öldürülen kadınlarımız, diğer yandan olimpiyatlara damga vuran kadınlarımız. Spordaki kadın devriminden
çıkarmamız gereken dersler var.
T
ürkiye gibi kadınların devamlı şiddet gördüğü, hakkını
talep ettiği için dayak yediği, haklarını büyük ölçüde
elde edemediği bir ülkede, önce Olimpiyat’ta erkek
sporcudan daha fazla sayıda kadın sporcuyla temsil
edildik. Sadece temsil edilmedik, judodan atletizme,
basketboldan voleybola kadın sporcularımız ve takımlarımız göğsümüzü kabartan başarılar elde ettiler. Biz onlara gereken desteği, gereken ilgiyi zamanında göstermesek de
Kadın sporcularımızın Olimpiyat yolculuğu Berlin 1936’ya kadar dayanıyor. Tarihin en siyasi Yaz Oyunları’nda, eskrimde mücadele eden
Suat Aşani ve Halet Çambel ilk kadın sporcularımızdı. İlk madalya kazanan kadın sporcumuzu görmek için Barcelona 1992’yi beklemek
gerekiyordu. Judoda 48 kiloda mücadele eden Hülya Şenyurt bronz
madalyayı boynuna takarak spor tarihimize geçiyordu. Podyumun en
üst basamağına çıkan ilk kadın sporcumuz ise Atina 2004’te halterde
48 kiloda şampiyon olan Nurcan Taylan’dı.
22 B+ SONBAHAR
Sporda kadin devrimi.indd 22
4/25/13 4:56 PM
Her geçen Olimpiyat oyunlarında kadın sporcularımız, performanslarının
üstüne eklemeye devam ediyor, Pekin’de elde ettiğimiz sekiz madalyadan dördü onlardan geliyordu. Kadın sporcularımızın başarıları Londra
2012’de de devam etti. Önce katılımcı sayısı olarak, ardından da sportif
başarı açısından...
Olimpiyat’ın belkemiği atletizm, Türkiye’nin çok sayıda podyum gördüğü
bir spor dalı değildi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ulusları tekrar biraraya getiren 1948 Londra Yaz Oyunları’nda Ruhi Sarıalp’ın üç adım atlamada kazandığı bronz, masal gibi anlatılmıştı.
Münih’te düzenlenen 2003 Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda Süreyya
Ayhan’ın elde ettiği şampiyonluğun ardından bir rüzgâr yakalanacağına
inansak da atlamak istediğimiz eşiğin kıyısından dönüyor gibiydik.
Pistteki fırtına
Olimpiyatlarda
kazandığımız
madalyanın
ü kadın
sporcularımıza ait
2008 Pekin Yaz Oyunları’nda Elvan Abeylegesse’nin “on bin”de kazandığı gümüşü, bir hafta sonra “beş bin”de yine ikincilikle süslemesi; 2010
Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda elde edilen başarılar umut vericiydi.
Elvan “on bin” metrede altın madalya alırken, “beş bin” metrede iki Türk
atlet duble yapıyordu. 100 metre engellide Nevin Yanıt’ın elde ettiği Avrupa şampiyonluğu ise bu başarıyı taçlandırıyordu.
Peki bu sefer başarıların devamı gelecek miydi? Bu sorunun cevabı için
2012’yi beklememiz gerekiyordu. Önce mart ayında İstanbul’daki Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nda Aslı Çakır Alptekin 1500 metrede
mükemmel bir performans gösterip bronz madalyayı boynuna takıyordu,
ki şampiyona için yapılan salona kadar ülkemiz sınırları içerisinde dünya
standartlarında bir atletizm salonu bulunmuyordu, yani atletlerimiz rakipleriyle ya aynı koşullarda hazırlanamıyordu ya da hazırlanmak için yurt dışına gitmek zorunda kalıyordu.
Haziran ayıyla birlikte atletizme dair beklentilerimiz artıyordu. Helsinki’de
düzenlenen Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda Nevin Yanıt üst üste ikinci
kez Avrupa şampiyonu oluyor; kadınlar 1500 metrede ise iki Türk atlet
birden ilk iki sırada yer alıyordu. Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut’a sevinirken, onların bunu 40 gün sonra Londra’da bir kere daha tekrarlayabileceklerini hayal bile edemiyorduk.
Olimpiyat’ta ise hiçbirimizin beklemediğini gerçekleştirdi bu üç kadın.
Nevin finalde koşarken, yarışı dördüncü sırada bitiren Birleşik Amerikalı Lolo Jones ile aynı dereceyi yaparak beşinci oldu. Aslı Çakır Alptekin
ile Gamze Bulut ise altın ve gümüş dublesi yaparken sadece biz değil,
dünyanın geri kalanı da şaşırıyordu. Şaşırmamak imkânsızdı gerçekten
de. Bireysel sporlar ve sporcular yerine takım sporlarına sponsor olmaya
daha önem veren şirketlerin olduğu, atletlerimizin uluslararası organizasyonlara katılma şansını çok fazla bulamadığı ülkemizden aynı yarışta hem
Olimpiyat şampiyonu hem de Olimpiyat ikincisi çıkarmanın mucizesine
imza atmıştık.
Peki, aynı yıl içerisinde hem Dünya, hem Avrupa şampiyonalarında hem
de Olimpiyat’ta podyuma çıkmış bir sporcunun ne yapmasını beklersiniz?
Bu başarıların ardından yeni sponsorlarla anlaşmalar imzalamasını, Elmas Ligi gibi uluslararası organizasyonlarda koşmasını, daha iyi koşullarda antrenman yapmasını değil mi? Halbuki Aslı bambaşka bir karedeydi;
yeni öğretim yılı açılırken öğrencileriyle birlikte beden eğitimi öğretmeni
olduğu okulun bahçesinde poz vermişti. Halbuki elde edilen bu başarı, bir
futbol kulübü tarafından kazanılsaydı el üstünde tutulur, günlerce kendilerini yüceltirdik
Yıkıntılar arasından tarih yazmaya
Jimnastikte yarışan Göksu Üçtaş, aslında bu ülkede birçok şeyin mümkün olabileceğini anlatıyordu. Bu toprakların Olimpiyat’a ilk yolladığı sporcu olan Aleko Mulos’tan tam 104 yıl sonra aynı branşta ikinci bir isim, Yaz
Oyunları’nın yolunu tutuyordu.
Avrupa ampiyonu Süreyya Ayhan
Gaziantep’te komşularının kızının jimnastik kursuna gittiğini gören Üçtaş’ın
annesi, kendi çocuğunu da salona götürüyor; Göksu’nun yeteneğini fark
eden antrenör Yalçın Titiz’in ısrarı, Türkiye’nin bir asır sonra bir başka olimpik branşta sporcu çıkarmasına sebep oluyordu. Bolu’da daha iyi bir eğitim
merkezine gönderilen kızlarını, sonradan ailesi takip etmişti. Memur olan
babasının tayini çıkmış ancak 1999’daki deprem felaketi on binleri olduğu
gibi Üçtaşları da derinden etkilemişti. Aile uzun süre çadırda kalırken, Göksu
antrenmanlarına sokaklarda, parklarda yıkıntılar arasında devam etmek zorunda kalmıştı. Hiçbir şekilde vazgeçmeyen sporcu, ulusal şampiyonalardaki başarılarını, uluslararası alana taşıyordu. Akdeniz Oyunları’ndaki ikinciliği,
başka dereceler kovalıyordu. Seçmelerde 23. olarak Olimpiyat vizesi alan
jimnastikçi hazırlıklarını sürdürürken denge aletinden düşüyor, kırık bilekle
yoluna devam ediyordu. Bileği Londra’da sadece bir branşta yarışmasına
izin verse de o denge aletinin üstüne çıktığında tarihi yeniden yazmıştı.
B+ SONBAHAR 23
Sporda kadin devrimi.indd 23
4/25/13 4:56 PM
Sabrın sonu selamet
Son Yaz Oyunları’nın en fazla ilgi çeken konularından biri de voleybol ve
basketbol kadın takımlarının Londra seferleriydi. Evet, belki de birçokları onları Olimpiyat sayesinde keşfetse de aslında on yıllık bir planlama
meyvelerini vermişti.
2003 Avrupa Şampiyonası’na evsahipliği yapan Türkiye, finale kadar
yükselmiş, finalde ise Polonya’ya 3-0 yenilmişti. O turnuva, aslında
Londra’daki başarının tohumlarının atıldığı organizasyondu. O takımda
görev yapanlardan Gülden Kayalar, Neslihan Darnel ve Esra Gümüş,
Olimpiyat’ın yolunu tutmuştu.
2003’e kadar, en son 1995’te bir Avrupa Şampiyonası’nda mücadele
eden Türkiye, o tarihten sonra ise iki yılda bir düzenlenen bu organizasyonda yer almaya başladı. Her ne kadar 2003 ile 2011 yılları arasında
kalan üç turnuvada da yarı finale kalamasak da oyuncuların elde ettikleri tecrübenin meyvelerini geçen yıl İtalya ve Sırbistan’da düzenlenen
Avrupa Şampiyonası’nda aldık. O turnuvada, çeyrek finalde Rusya gibi
dünyanın en güçlü ülkelerinden birini set vermeden yenmek, üçüncülük
maçında da setlerde 2-1 yenikken, geriden gelip İtalya’yı 3-2 mağlup
ederek Avrupa üçüncüsü olmak kadın voleybolumuzun geldiği noktayı
göstermesi açısından önemli örnekleri oluşturuyor.
Geçen yıl eylül ayında Avrupa Şampiyonası’nda başlayan ivme, bu yaz
Dünya Grand Pri ’inde de devam etti. Farklı bir formatta dünyanın dört
bir yanında oynanan bu organizasyonda, önce final grubuna kalan Türkiye, Olimpiyat finalini oynayan Birleşik Devletler ve Brezilya’nın ardından
üçüncü sırada yer aldı.
kadınlar voleybolunda en üst düzeyde. Bunu anlamak için 2007 yılına
gitmek gerekli. O Yıl Meksika’da düzenlenen Dünya Yıldız Kızlar Voleybol Turnuvası’nda mücadele eden Türkiye, finale kadar yükselmeyi
başarmış; Çin’e 3-1 yenilerek dünya ikinciliğiyle yetinmişti. O jenerasyon
dünya şampiyonu olamasa da dört yıl sonra mutlu bir son bizi bekliyordu.
2011’de önce Avrupa şampiyonluğu elde edilirken, bu sefer ülkemizde
düzenlenen Dünya Yıldız Kızlar Voleybol Turnuvası’nda mücadele edip,
finalde de dört yıl önce olduğu gibi Çin ile karşılaştık ve sahadan 3-0’lık
galibiyetle, yani dünya şampiyonu olarak ayrıldık.
Kadın voleybolcularımızın başarısında üstyapı ve altyapının yanı sıra kulüplerin de etkisinden bahsetmemek olmaz. Son 20 yılda Türk takımları,
Avrupa kupalarında neredeyse her sene final ya da yarı final oynuyor.
Kadın voleybolundaki
elişme sadece
üstyapıda değil
altyapıda da kendini
österiyor
Kadın voleybolundaki gelişme sadece üstyapıda değil altyapıda da
kendi gösteriyor. Ağustos ayı içerisinde Genç Kız Voleybol Milli Takımı, Ankara’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda finalde Sırbistan’ı
set vermeden yenerek şampiyon oldu. Yıldızlar seviyesinde de Türkiye,
24 B+ SONBAHAR
Sporda kadin devrimi.indd 24
4/25/13 4:56 PM
Bununla birlikte kulüp ve müessese takımlarının ayırdıkları bütçelerin
her geçen sene büyümesiyle dünyanın önde gelen, üst düzey voleybolcularını da Türkiye’de izlemeye başladık. Bu voleybolcularla birlikte
oynamak da çıtayı yükseltmiş oldu.
Bu arada erkek voleybol milli takımının katıldığı son üç Avrupa
Şampiyonası’nda aldığı en iyi derecenin 11.’lik olması da kadın voleybolcuların elde ettiği başarının önemini daha iyi anlamamızı sağlıyor.
Londra 2012’nin en başarılı performanslarından bir diğeri de kadın basketbol milli takımımızdan geldi. Grubunda oynadığı maçlarda sadece
üst üste beşinci kez Olimpiyatı alan Amerika Birleşik Devletleri’ne yenilen kadın basketbolcularımız, çeyrek finalde de Rusya’ya son topta
kaybettiler. Bu, onların başarısını anlamlandırmak açısından önemliydi.
Olimpiyat gibi sporun en üst seviyesi olarak kabul edilen bir turnuvada yenildiğiniz takımlar son Dünya, Olimpiyat ve Avrupa şampiyonu. Ki
daha önce mücadele ettiğiniz en üst düzey turnuva ise Avrupa Şampiyonası.
Milli takımlar düzeyinde kadın basketbolunun son beş yıldaki atılımı oldukça önemli. 2005 yılından beri üst üste katılarak elde edilen Avrupa
Şampiyonası tecrübesi, 2011’de elde edilen kıta ikinciliğinin zeminini
oluşturdu. Daha önce değil yarı final, çeyrek finalden ötesini görmeyen
milli takım, finalde Rusya’ya yenilirken bile beklentilerimizi aşmış, çok
büyük bir işe imza atmıştı. Londra 2012’de kadın basketbolcularımızın
gösterdiği performansı görünce, iki yıl sonra Türkiye’de düzenlenecek
olan Dünya Basketbol Şampiyonası’nda daha önemli işlere imza atacağımızdan şüphe duymuyoruz. B
Londra Olimpiyatları
metre en elli koşuda Avrupa ampiyonu Olimpiyat beşincisi Nevin Yanıt
metre birincisi Aslı akır Alptekin ve ikincisi Gamze Bulut
Kırık bileğiyle Londra da imnastik dalında ülkemizi temsil eden Göksu çtaş
B+ SONBAHAR 25
Sporda kadin devrimi.indd 25
4/25/13 4:56 PM
Bir s ta
sra
m ş
Genç Milli Takım hakkında ne düşünüyorsunuz Onlar da
Avrupa şampiyonu oldular
Onlar zaten çok iyi bir grup, takımdan önce bir grup olmayı başardılar.
Yıldızlar’da Avrupa ve Dünya şampiyonu oldular. Şimdi de Gençler’de Avrupa şampiyonu oldular. Seneye bu jenerasyon Dünya Şampiyonası’nda
oynayacak. Orada da bence madalya alacak bu takım; şampiyonluk da gelebilir Çok yetenekli, istekli ve çalışkan bir grup. Aralarından mutlaka 4-5
kişi elit sporcu olacak. Bizim aramıza gelecekler. Bir sonraki olimpiyatlarda
onları da izlersiniz.
Voleybol ve basketbol kadın takımlarının erkek takımlarına
öre özle örülebilir yükselişini neye bağlıyorsunuz
yıldır Ulus ta yaşayan Voleybol Kadınlar Milli Takım Kaptanı Esra Gümüş le Beşiktaş Belediyesi nin yeni hizmete açtığı Kültür Cafe de buluştuk Voleybol hayatını kadın sporcuların olimpiyatlardaki başarısını konuştuk
Esra Gümüş nerede doğdu spora nasıl başladı
1982 yılında Ankara’da doğdum. Son 12 senedir İstanbul’dayım, 8 senedir
de Ulus’ta oturuyorum. Voleybola Vakıfbank Spor Kulübü’nde 13 yaşında
başladım. Çok sevdim voleybolu. Antrenörüm de yetenekli buldu ki oradaki elemelerden geçtim. Ondan sonra başlayış o başlayış Küçük takım,
yıldız takım, genç takım derken bir baktım ki A takıma çıkmışım. Aslında, ailem Lise 1’i bitirdiğimde voleybolu bırakmamı istemişti. Bütün arkadaşlarım
üniversite için kursa giderken ben hep antrenmanlara gidiyordum. Annemler de “Artık yeter, biraz voleybolu yavaşlat, okula ağırlık ver” dedi. Sonra
şans eseri, o yaz genç milli takıma çağrıldığımı öğrendim. Annem “Tamam
artık, sporda önün açık, ne istiyorsan onu yap” dedi.
Sporu bıraksaydınız üniversitede tercihiniz ne olacaktı
Kadınlar daha duygusal, bir şeyi kafalarına koydukları zaman ve bir hedefe
kilitlendikten sonra gerçekten çok iyi işler yapıyor. Biz olimpiyat öncesinde
kimin ne sakatlığı var, ne ağrısı sızısı var, dinlemedik; hiçbir şey düşünmedik. Sadece kafamıza koyduk, biz oraya gideceğiz, dedik. Aramızda ufak
bir huzursuzluk bile çıksa herkes alttan alıyordu. Bence bu kadınların bir
özelliği. Duygusallık bize itici bir güç oluyor. Bunun dezavantajları da olmuyor mu? Saha içinde bazen inişlerimiz çıkışlarımız oluyor. Yüreğimizi koyup oynuyoruz. Bazen Türk insanı mantığıyla değil yüreğini ortaya koyarak
başarılı oluyor. Federasyonumuz da yatırım yapıyor, Brezilyalı veya İtalyan
antrenörler getiriyorlar. Gençler bu hocalarla çok erken yaşta çalışma fırsatı
yakaladıkları için başarılı oluyorlar. Biz Olimpiyatlara giderken açıkçası önceki performansımıza göre kendimize çok şans veriyorduk. Olimpiyat elemelerini geçtikten sonra, tüm Türkiye’nin gözü üstümüzdeydi, herkes madalya umuduyla gönderdi bizi Olimpiyatlara. İlk defa katılmıştık Oradaki
ortamda ilk defa bulunuyor olmak bizim konsantrasyonumuzu çok etkiledi
elbette ki. Bir kez daha gitsek çok daha başarılı olacağımızı düşünüyorum.
Son olarak da oturduğunuz mahalleyi soralım Ulus ta
yaşamaktan mutlu musunuz
Ben İstanbul’da ilk Yeşilyurt’a geldim. Orada bir aile ortamımız vardı.
Eczacıbaşı’na transfer olduğumda ise Ulus’ta kulübün evi vardı. Yeşilyurt’taki mahalle havasını burada yine yakaladım. Evden çıkıyorsunuz esnaf sizi tanıyor, mahalle muhtarı sizi tanıyor. Bu çok hoşuma gitti. Ulaşım
olarak da her yere yakın. İstanbul’da olduğum sürece burada yaşarım diye
düşünüyorum. Belediye başkanımız da bizi unutmadı. Evden çıkıyorum,
muhtarlığın olduğu ışıklarda, tam karşıda yazı asılmış “Olimpiyatlar’da Esra
Gümüş’e başarılar.” Hakikaten insan mutlu oluyor.
Mühendisliğe yönelecektim büyük ihtimalle. Milli takıma seçilmem bir
dönüm noktası oldu. 2000 yılında genç yaşım bittiğinde tam bir A takım
oyuncusu olacaktım. Yeşilyurt Spor Kulübü’ne transfer oldum. Ve İstanbul
maceram başladı. İlk defa İstanbul’a gelmiştim. Dört sene orada oynadım.
2003’te Avrupa Şampiyonası oynadık. Bu şampiyonada gerçekten çok
iyi performans gösterdim, takım olarak da çok iyiydik, Avrupa ikincisi olduk. “Filenin Sultanları” orada çıktı. O yıldan sonra voleybola ilgi de artmaya başladı. Bir sene sonra da Eczacıbaşı’na transfer oldum. Bu sezon 9.
sezonum olacak ve 7 senedir de kaptanım.
Olimpiyatları ördükten sonra kariyeriniz hakkında şunu da
yapmak istiyorum dediniz mi
Beş sene önce yurt dışını düşünüyordum. Ama Türkiye’de o kadar farklı yatırımlar oldu ki, voleybolun NBA’i diye tabir edeceğim İtalya ligi şu an
bizim ligden daha zayıf. Oyuncular bizim ülkemizi tercih ediyor. Genelde
Türkiye ve Azerbaycan’da bir hareketlilik var, bir de Rusya’da
26 B+ SONBAHAR
Sporda kadin devrimi.indd 26
4/25/13 4:56 PM
Bir
Yasemi
eri
rasa
geçtiğimiz sene Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda aldığımız madalya,
ardından Olimpiyatlar’a katılma hakkı kazanmamız ve daha sonra ilk kez
katıldığımız Londra 2012 Olimpiyatları’nda grup maçlarında çok başarılı bir
grafik çizip çeyrek finale kalmamız Türk kadın basketbolu adına yazılmış bir
tarihtir. Rusya maçında maalesef 3 sayıyla yenilerek yarı finale kalma şansını yitirdik. Umuyorum ki bundan sonraki turnuvalarda burada edindiğimiz
tecrübeleri kullanıp bayrağımızı daha yukarılara taşıyabiliriz.
Milli takımımızın bundan sonraki hedefi, öncelikle 2013 yılındaki Avrupa
Basketbol Şampiyonası’nda madalya almak. Ardından 2014 yılında ülkemizde yapılacak olan Dünya Basketbol Şampiyonası’nda başarılı olmayı
ve 2016’da Rio’da yapılacak olan Olimpiyatlar’da madalya şansını zorlamayı hedefliyoruz.
Olimpiyatlar ı ördükten sonra elecek hedeflerinizde
bir değişiklik oldu mu Yeniden yurtdışında oynamayı
planlıyor musunuz
Galatasaray Beşiktaş enerbahçe ve İtalya Li i ampiyonu
Phard Napoli de forma iyen milli basketçimiz Yasemin orasan da bizler için Olimpiyatlar ı değerlendirdi Basketbol
kadınlar milli takımı nın hedeflerini paylaştı
Şu anda Türkiye Basketbol Ligi Avrupa’nın en kaliteli liglerinden bir
tanesi. Gerek basketbol seviyesi olarak gerek imkânlar olarak Türkiye
çok cazip şartlara sahip. Benim de şu andaki kariyer planlarım içerisinde yurt dışında oynamak yok. Çünkü bu tecrübeyi yıllar önce yaşadım
ve elbette ki hem oyunculuğuma hem de karakterime çok fazla şey
kattığını düşünüyorum. Dediğim gibi; şimdilik Türkiye’den ayrılmayı düşünmüyorum fakat tabii ki zamanın ne getireceği belli olmaz.
Sizi tanıyabilir miyiz Nerelisiniz Basketbola nasıl
başladınız an i takımlarda oynadınız
1983 İstanbul doğumluyum, basketbola yaklaşık 15 sene önce Beşiktaş
altyapısında başladım, uzun bir süre burada oynadıktan sonra İtalya Ligi
Şampiyonu Phard Napoli takımına transfer oldum. Bir sezon orada oynadıktan sonra iki sezon Galatasaray’da oynadım, ardından tekrar iki senelik
bir Beşiktaş serüveninden sonra bu sezon kariyerime Fenerbahçe takımında devam edeceğim
Bu yıl ilk defa takımlar düzeyinde Olimpiyatlar da temsil
edildik lkemizde erkek takımlarına daha fazla yatırım
yapılmasına karşılık kadın takımlarının uluslararası
arenada daha başarılı olmasını neye bağlıyorsunuz
Dediğiniz gibi ülkemizde erkek sporlarına gerek yazılı ve gerekse de görsel
basında çok daha fazla yer ve destek veriliyor. Kadın basketbolunun son
yıllarda yaşamış olduğu yükseliş medyanın da ilgisinin artmasına neden
oldu ancak hâlâ olması gereken düzeyde olduğunu düşünmüyorum. Gerek bizim, gerek diğer kadın spor branşlarının olimpiyatlarda aldığı başarılar
beni çok mutlu etti ve gururlandırdı. Gelecekte kadın sporculara yapılacak
yatırımın ve verilecek olan desteğin artması ve erkeklere verilen desteğe
biraz olsun yaklaşılması durumunda çok daha büyük başarılara imza atılacağını düşünüyorum. Umarım gerek basın gerek sponsorlar bu konuda
daha çok destek olurlar ve ülkemizin bu tip organizasyonlara katılımı, kazandığı madalyalar üst düzeylere ulaşır.
Basketbol takımımızın elecekteki yeri hakkında neler düşünüyorsunuz io da yapılacak Olimpiyatlar da
takımımızın hedefi ne olmalıdır
Basketbol takımımızın şu anda altın çağını yaşadığını düşünüyorum, gerek
B+ SONBAHAR 27
Sporda kadin devrimi.indd 27
4/25/13 4:57 PM
Be im Beşiktaş m
e tim i
e im i
Söyleşi NESLİ YALÇIN Fotoğraf ALAATTİN TİMUR, AKUT ARŞİVİ
Nasuh Mahruki farklı alanlarda faaliyet
gösterip başarıyı yakalamış nadir
insanlardan biri. Mahrukilerin Etiler’deki
aile yadigârı, huzur dolu evlerinde, bu
başarılarından belki de en önemlisi
olan AKUT’la ilgili keyifli bir sohbet
gerçekleştirdik.
A
li Nasuh Mahruki’nin unvanları saymakla bitmiyor. Profesyonel dağcı,
yazar, fotoğrafçı, motivasyon konuşmacısı ve Türkiye’nin en başarılı
sivil toplum kuruluşlarından biri olan
AKUT’un yönetim kurulu başkanı
Başta dağcılık olmak üzere doğa sporlarına olan ilgisini
ve deneyimlerini, arama kurtarma çalışmalarına aktaran
Mahruki, 16 yıl önce kurdukları AKUT ile binlerce insanın
hayatına dokundu, hayata tutunmasını sağladı. AKUT
aralıksız sürdürdüğü çalışmalarla ülke çapında “gönüllülük bilincini” uyandırmak için bir an boş durmuyor.
İstanbul’un köklü ailelerinden, gerçek bir Beşiktaş kentlisi olan Mahruki, AKUT ve AKUT’un birbiri ardına hayata geçirdiği projeler hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
da kurulmasından bu yana AKUT un nasıl
bir elişim österdiğini özetleyebilir misiniz
AKUT’un derneği, vakfı, spor kulübü, iktisadi işletmesi,
yayınevi, üniversite toplulukları, enstitüsü, çocuk akademisi, kent gönüllüleri gibi birçok kurumsal yapılanması ve projeleri var. Çalışmalarımızı gerçekleştirirken
yeri geldikçe hangisi bizim için daha avantajlıysa onun
üzerinden ilerliyoruz. 15. yılında AKUT Vakfı’nı kurduk.
Vakıf bu çerçevede çok önemli bir yapılanma. AKUT’un
arama kurtarmayla ilgili tüm faaliyetlerini dernek üzerinden, tüm sosyal sorumluluk projelerini de vakıf üzerinden yapmayı planlıyoruz.
28 B+ SONBAHAR
nasuh.indd 28
4/25/13 5:02 PM
Kamu yararına çalışan dernek statüsüne nasıl eçildi
AKUT’un ilk gerçek deprem deneyimi 1998 Adana Ceyhan depreminde
oldu. O gün biz Hatice Öğretmen ve 11 yaşındaki Sercen’i kurtardık. Bu
olay sonrasında AKUT’un bilinilirliği hayli arttı. Bülent Ecevit hükümeti de,
gösterdiği yararlılıklar sonucu Bakanlar Kurulu kararıyla AKUT’a “kamu yararına çalışan dernek” statüsü verdi. Türkiye’de arama kurtarma alanında
faaliyet gösteren ve bu statüyü alan tek dernek AKUT’tur.
ayata Devam Türkiye pro eniz nasıl ortaya çıktı
Bu deprem, sel ve yangını kapsayan afet eğitimi projemizdi. Afetlerle ilgili
öncesi ve sonrasında neler yapılmalı neler yapılmamalı, bunları detaylandıran bir eğitim sistemi uyguladık. Bunlarla birlikte çağdaş ülkelerin en önemli
unsurlarından biri olan, “riski transfer etme bilinci”ni de Türkiye’de yaygınlaştırmaya çalıştık.
Eğitim tır ı ile Türkiye yi dolaşıyorsunuz bu pro enin
kapsamı hakkında bil i verir misiniz
Bu proje illeri dolaştığımız bir projeydi. Üç boyutlu bir deprem simülatörüne
sahibiz ve bunu tamamen biz oluşturduk. Son 100 yılın tüm deprem verilerini sisteme işledik ve yaşanılan depremleri birebir deneyimlenebilir hale
getirdik. Bu simülatörün de bulunduğu eğitim tırıyla birlikte 81 ili dolaştık,
ekipte bir tiyatro grubu da vardı, gittiğimiz yerlerde çok çeşitli unsurlardan
faydalanarak eğitimler, seminerler verdik. İlkini 2004’te yapmıştık, tüm illeri iki kere dolaşmış olduk. Şimdi farklı bir sponsorla ilçeleri dolaşmaktayız.
Toplamda 8 yıl süreceğini tahmin ettiğimiz bir proje, şimdi 4. yılındayız.
Bir de
de başlattığınız Liselere Yönelik Afet
Bilinçlendirme Eğitim Pro esi var Onun hik yesi nedir
Biz çok yaygın seminerler veriyoruz, bir seminer ekibimiz var ve hemen her
gün farklı yerlerde, hatta bazen 4-5 yerde seminerler vermekteler. Genellikle ilköğretim öğrencilerine yönelik çalışmalar yapılırken, Zeynep Mutlu Eğitim Vakfı’ndaki bir yabancı öğretmenle görüşmelerimiz sonucunda kendini
geliştiren bir süreç gerçekleşti aslında. Ancak bunu liselere dönük bir afet
bilinçlendirme eğitimine yoğunlaştırma fikri, AKUT Spor Kulübü’nün sporcularından olan genç bir arkadaşımızın, eğitim gördüğü lisede de bir eğitim
yapılmasını önermesiyle başladı. Lise düzeyindeki gençlerin afet konusunda bilinçlenmiş olması gerçekten çok önemliydi. Gençlerin bu eğitimde
verilen bilgilerin önemini, daha doğrusu olası bir felakette nasıl hayati önem
arz ettiğini kavramaları, bu sebeple gerçekten gönüllü bir ilgiyle katılmaları
çok önemliydi. Başarılı çalışmalar yapıldı, zaman içerisinde de kendimizi ve
projeyi oldukça geliştirdik.
Beşiktaş Belediyesi ile birlikte yürüttüğünüz Afetlere
azırlık Yaz Kampı fikri nasıl elişti
Öncelikle söylemeliyim ki belediyelerden çok talep görüyoruz. AKUT’la çalışmak, çok çeşitli zeminlerde projeler geliştirmek istiyorlar. Bu projeyi de
Beşiktaş Belediyesi’nden gelen ihtiyaca göre tasarladık. Onlar ne istediklerini gerçekten çok iyi biliyorlardı. Zaten Çocuk Akademisi, Genç AKUT
AKUT un deprem tırı eçtiğimiz nisan ayında Beşiktaş a uğradı
AKUT Kent
Gönüllüleri
pro esiyle yaşadığı
kente artı değer
kazandırmak isteyen
kentlileri biraraya
etiriyor
gibi çocuklara yönelik çalışmalarımız vardı. Bu çalışmada, eğitimi bir haftalık daha kapsamlı bir sürece yaydık, çadır kamp, ateş yakmak gibi birtakım
“outdoor” becerilerin yanı sıra güvenli yaşam kültürü, arama ve kurtarma bilinci, sosyal sorumluluk, gönüllülük benzeri, çocukların hem kişiliklerine hem
de fiziksel kabiliyetlerine yönelik eğitimlerin beraber yürütüldüğü bir kamp
oldu. Beşiktaş Belediyesi ile birlikte bizim de isteyerek yaptığımız çok keyifli
bir çalışma çıktı ortaya. Başkanımız İsmail Bey de geldi, ilk iki kampa 190
öğrenci katıldı, şimdi 100 öğrencilik yeni bir grupla devam ediliyor.
AKUT un en önemli pro elerinden biri de Kent Gönüllüleri
Pro esi Bu pro e nasıl şekillendi
Kent Gönüllüleri’nin hazırlıklarıyla 6 aydır uğraşıyoruz, sonbaharda uygulamaya geçeceğiz. AKUT, 99 depremiyle birlikte bir sivil toplum kuruluşu
olarak çok ön plana çıktı. Gönüllülüğün ne kadar etkili bir araç olduğunu,
sivil toplum kuruluşlarının ne kadar kuvvetli olduğunu ve sonucu nasıl değiştirebileceğini herkes gördü. Sonuçta Türkiye’de ciddi bir sivil toplum
kuruluşları gerçeği konuşuluyor. AKUT’un 99 depremindeki yararlılıklarından, ciddi disiplinle sonucu değiştiren çalışmalarından dolayıdır bu ilginin
ve bilincin artması. Şu anda da geldiğimiz yerde insanlar bir şeyler yapmak
istiyorlar, gönüllü olarak birtakım STK’lara girmek istiyorlar. Bu isteğe rağmen yeterli zamanlarının olmadıklarını ya da yeteneklerinin elvermeyeceğini düşünüyorlar. Halbuki işin operasyon kısmında, mutfak kısmında çalışan
pek çok arkadaşımız var. İnsanlar meseleyi sahada çalışmakmış gibi algılıyor ve kendi kendilerini engelliyorlar. Bu sorunu aşmak, süreci organize
etmek gerekiyordu. AKUT Kent Gönüllüleri organizasyonuyla, mesela
“Haftada 5 saatimi ayırabilirim” diyen bir gönüllünün hem o ayırdığı 5 saatin
verimliliğini sağlıyor, hem de bunu hangi alanda hangi noktada yapabileceği konusunda destekleyici oluyoruz.
Beşiktaşlı çocuklar yaz tatillerini Beşiktaş Belediyesi nin AKUT la erçekleştirdiği
yaz kamplarında eçirdiler
B+ SONBAHAR 29
nasuh.indd 29
4/25/13 5:02 PM
Van depremi arama kurtarma operasyonu sırasında
Eğitimlerden de kısaca bahsedebilir misiniz
Projede çok çeşitli dersler var. Başlangıçta bir gün içerisinde birkaç saat
süren, gönüllülük bilincini ve bu bilinçle yaşadığımız kente sahip çıkmayı
vurgulayan bir eğitim verilmesi planlandı. Gönüllüler daha sonrasında ilgi
ve yetenekleri doğrultusunda diğer eğitimlere devam edebilecekler.
Gönüllülük bilincinin kazanılması kazandırılması
pro enin temelini oluşturuyor diyebilir miyiz
Artık öyle bir çağda yaşıyoruz ki hepimizin enerjisine ihtiyaç var ve ne
yazık ki bizi yönetenler olan bitenin bizim kadar farkında değil. Ülkenin
neresinde bir taşı kaldırsanız hangi işe baksanız, fırsat maliyetleri ve kayıplar yatıyor. Bu da hepimizin hayatını, doğrudan birinci dereceden etkiliyor. Dolayısıyla bu meseleye hepimizin sahip çıkması gerekmektedir.
Bu sahip çıkmada da en etkin araç sivil toplum kuruluşlarıdır. Burada
Türkiye’yi kurtarmaktan bahsetmiyorum, birtakım eksikleri ve yanlışları kendi gönül çabalarımızla gidermekten bahsediyorum. Aslında bunu
gösteriyoruz insanlara ve gönüllü olarak bir şeyler yapmalarına fırsat tanıyoruz. AKUT Kent Gönüllüleri’nin sloganlarından bir tanesi “Kentim
İçin Kendim İçin ” Aslında biz kent için, İstanbul için bir şeyler yapıyoruz.
İstanbul’da yaşayanların hayatlarındaki sıkıntılı konulara değmeye ve rahatlatmaya çalışıyoruz ama bunu aynı zamanda kendi yaşamımız için de
ize sel arama kurtarma operasyonu sırasında
yapıyoruz, çünkü biz burada yaşıyoruz. Bu kent bizim, nasıl bu ülke bizimse bu kent de bizim. Kente sahip çıkarsak aslında kendimize sahip
çıkmış oluyoruz, kendi yaşam kalitemizi yükseltiyor ve geleceği garanti
altına alıyoruz. Bu bir bilinç, hem insanlara bu bilinci aşılamak hem de onların o atıl kalan enerjisini doğru projelere yönlendirip, hepimiz için daha
kaliteli bir yaşam sağlamaya çalışıyoruz.
Pro eleriniz ittikçe daha kapsamlı bir sosyal sorumluluk
bütünlüğüne ulaşıyor Bunun altında nasıl bir temel yatıyor
Türkiye, ekonomik büyüklük olarak dünyada 17. sırada. Ancak insani gelişmişlik endeksine bakıldığında 92. sıradayız. Korkunç bir fark var burada ve
bu fark maalesef yönetimden, kaynakların adil dağıtılmamasından kaynaklanıyor. Vatandaş aslında daha iyi şartlarda yaşama imkânı varken maalesef dünya sıralamasında 92. sıra layığında bir hayat sürdürüyor. Bu fotoğrafın değişmesi, bu farkın azalması lazım, kaybedilecek zamanımız da yok.
Biz yola bir arama kurtarma derneği olarak çıktık ama sonrasında
Türkiye’nin en etkili ve güçlü sivil toplum kuruluşlarından birine evrildik.
Şimdi de bir harekete doğru evriliyoruz. AKUT sonuçta Türkiye’ye hizmet etmek isteyen, daha iyi bir Türkiye’de yaşamayı isteyip bunun kendiliğinden olmayacağını bilen, bilinçli insanlarla birlikte projeler üretiyor.
Everest e tırmanış
30 B+ SONBAHAR
nasuh.indd 30
4/25/13 5:02 PM
Arama kurtarma çalışmalarının nasıl yürütüldüğünden
bahsedebilir misiniz
Geçtiğimiz yıl uluslararası ölçekte bir başarıya imza
attınız neler yaşadığınızı paylaşabilir misiniz
Arama kurtarma iki aşamalı bir süreç ve en önemli bileşkeni arama sürecidir. Çünkü önce kazazedeyi ivedilikle bulmamız lazım. Burada da
iletişim ve ulaşım ön plana çıkıyor. İhbarı almak, bölgeye ulaşmak, kazazedeyi bulmak sonra da gerekli kurtarma çalışmasını yapıp sağlık birimlerine teslim etmek gibi bir akışı var sürecin. Burada da kullandığımız
çeşitli araçlar var. Öncelikle bölgedeki yerel insanlardan bilgi alınıyor,
sonra eğer depremse binanın şekline göre öncelikle kazazedenin nerede olduğunu belirlemek gerekiyor. Bunu da dediğim gibi aldığımız bilgiyle, çağrıyla değerlendiriyoruz. Arama kurtarma çalışmalarında eğitimli
köpeklerle birlikte bir de ses yükseltici cihazlar ve arama kameraları dediğimiz yüksek teknoloji ürünü cihazlar kullanıyoruz.
Birleşmiş Milletler’e bağlı çalışan INSARAG International Search
Rescue Advisery Group Uluslararası Arama
Kurtarma Danışma
Grubu tarafından akredite edilen tek kurtarma ekibiyiz. 6 ay kadar süren çok ciddi bir hazırlığın yanı sıra 2 -3 sene kadar tüm AKUT üyelerini
ilgilendiren ön zihinsel hazırlık gerektirdi. Bunların sonucunda İzlanda,
Fransa, Litvanya, İngiltere, Amerika ve Avustralya’dan gelen 8 uzman
denetçi ve 5 gözlemcinin gözetiminde zorlu bir tatbikata girdik. Epey
zordu ama çok başarılı geçti. Eğitmenler özellikle teşekkür ederek ayrıldılar yanımızdan. Bu sertifikasyonla birlikte AKUT, dünyanın en yetenekli ve en iyi arama kurtarma ekipleri arasına kabul edilirken, meydana
gelebilecek afetlerde, maksimum faydayla çalışabilecek kapasitede olduğunu gösterdi. B+
Kurtarma çalışmalarının önemli unsurlarından olan
köpekler de merak edilen bir konu Nasıl eğitiliyorlar
nasıl katılıyorlar
İstanbul, Kocaeli ve Ankara’da eğitim birimlerimiz var, gönüllüler köpeklerine burada uluslararası sertifikalı eğitimler aldırıyor ve olası bir afet durumunda birlikte arama kurtarma çalışmalarına geliyorlar.
Afet sonrası sendrom konusunda ne ibi çalışmalar
yürütüyorsunuz
99 depreminden sonra ortaya çıkan bir şey “afet sonrası sendrom”.
Türkiye’de pek bilinmiyordu ancak o korkunç afet sonrasında çok sayıda insanın hayatında aylar hatta yıllarca devam eden travmalar oldu.
AKUT’un o dönemdeki gönüllülerinden 20-25 arkadaşımız da uzunca
bir süre yalnız kalamadılar. Sonra tabii yavaş yavaş normale döndü hayat. AKUT bünyesinde psikolojik destek konusunda çalışmalar yapan
gönüllülerimiz var. Eğitim odaklı da destek veriyorlar.
Mahruki nin evinin bir duvarını seyahatlerinde çektiği fotoğraflar süslüyor
Nasuh Mahruki eşi Mine Mahruki ile Etiler deki aile yadi
rı evlerinin önünde
B+ SONBAHAR 31
nasuh.indd 31
4/25/13 5:02 PM
Ya kam ar
AKUT’la Afetlere
a r k Ya am
Yazı AYBÜKE SAKAO LU Fotoğraf BARIŞ GÖRGÜN
Beşiktaş Belediyesi, bu yaz, yaz okullarına ek olarak, öğrencilere yönelik doğayla iç
içe kamplar düzenledi. Kamplardan ilki AKUT işbirliği ile düzenlenen “Doğada Hayatı
İdame ve Afetlere Hazırlık Kampı”ydı.
32 B+ SONBAHAR
Yaz_Kampı.indd 32
4/25/13 5:03 PM
Çocuklar,
afet eğitiminin
yanında çeşitli
sanat ve spor
aktiviteleriyle
renkli deneyimler
yaşadılar
B
eşiktaş Belediyesi, AKUT’la işbirliği içerisinde kentlilere deprem seminerleri düzenliyor ve afetlere hazırlık
programları uyguluyordu. Bunun yanı sıra AKUT ekibi
tarafından “Hayata Devam Türkiye” deprem tırı doğal
afetlerden korunma eğitimini Beşiktaş kentlilerine uygulamalı olarak göstermişti. Bu kez de Beşiktaş Belediyesi AKUT işbirliği ile Beşiktaş kentinde yaşayan ya da okuyan başarılı öğrencilere yönelik Doğada Hayatı İdame ve Afetlere Hazırlık kampı
düzenledi. Böylelikle afet eğitimlerinin çocuklara eğlenebilecekleri bir
ortamda yani kampta verilmesi planlandı. Bu plan çerçevesinde harekete geçen Beşiktaş Belediyesi, hem eğitim hem de eğlence için ideal bir
kamp yeri olan Antalya ilinin Kemer ilçesindeki “Naturland Ekolojik Tatil
Köyü”nü kamp yeri olarak seçti.
Beşiktaş kentinde farklı okullarda okuyan yüzlerce öğrenci kamp sayesinde biraraya geldi. Kampın sağladığı eğitimlerin dışında öğrenciler arasında
sosyal açıdan da bir birliktelik sağlanmış oldu. Naturland’daki kampta birer
hafta süreyle iki grup öğrenci eğitim gördü. Birinci grup 1-7 Temmuz, ikinci
grup ise 8-14 Temmuz 2012 tarihleri arasında eğitim aldı.
Yaz kampına katılan öğrenciler altışar ve sekizer gruplara ayrıldı ve her
grubun başına birer eğitmen verildi. Eğitmenlerin gözetiminde güvenli bir
ortamda yapılan yaz kampı ile öğrenciler, birçok detayı yerinde öğrenme
fırsatı yakalamış oldu. Ekolojik Tatil Köyü’nde yüzlerce öğrenci hem bilgilerini pekiştirdi hem de eğitimlerin dışında oyunlar oynayarak güzel bir
yaz tatili geçirmiş oldu.
Öğrencilere kaya tırmanışı, ip-düğüm eğitimi, kampçılık, pusula-yön bulma eğitimi, deprem semineri ve güvenli yaşam; dans, tiyatro, yaşayan
değerler eğitimleri verildi. Bu eğitimlerin yanı sıra yüzme bilmeyen öğrencilere havuzda yüzme öğretildi. Voleybol, basketbol havuz oyunları ise
kamp eğlencelerinin başında yer alıyordu. Akşamları kamp ateşi yakarak
kampı tüm güzelliğiyle yaşayan çocuklar, oynadıkları skeçlerle de sanatçı
yönlerini keşfetme fırsatı buldular. B+
B+ SONBAHAR 33
Yaz_Kampı.indd 33
4/25/13 5:03 PM
34 B+ SONBAHAR
Yaz_Kampı.indd 34
4/25/13 5:03 PM
Mustafa olakoğlu
Şair Behçet Kemal Çağlar İlköğretim Okulu’nda okuyorum. 13 yaşındayım. Beşiktaş altyapısında basketbol oynuyorum. Kampa gitmeyi ben
istedim. Okulda, beden öğretmenimiz bize, ortalamaları yüksek olanların
Beşiktaş Belediyesi tarafından tatil programına gönderileceğini söyledi.
Birinci dönemde kampa katıldım. Daha önce hiç kampa katılmamıştım.
Kampı görünce çok mutlu oldum, kendi okulumdan gidenlerin dışında çok
arkadaş edindim. Ailemden uzakta geçireceğim kampta hiç korkmadım.
Hatta daha rahattı. 6 kişilik ağaç evlerde kaldık. Başımıza öğretmen verdiler, ağabeylerimiz ablalarımız vardı. Çeşitli eğitimler verdiler, dağcılık gibi.
Hatta hepimiz yapay dağlara tırmandık. İp düğüm eğitimlerimiz oldu. Deprem semineri verdiler. Deprem öncesi, deprem anı ve sonrası için alabileceğimiz önlemleri anlattılar ve sonrasında bu önlemleri uyguladık. Sağlık
seminerleri de düzenlediler. Küçük arkadaşlarımız vardı. Onlara diş ve el
temizliği öğretildi. Yüzme bilmeyen arkadaşlarımız vardı aramızda, onlara
yüzme öğretildi. Spor aktivitelerimiz vardı. Basketbol, voleybol oynadık.
Her günümüzü dolu dolu geçirdik. Sosyal bir ortamımız oluştu. Arkadaşlarımız arasında da hiçbir zorluk çekmedik, uyum içindeydik. Öğretmenlerimiz bizim yaşımıza göre ağabeyler ablalar seçmiş. Çok da iyi yapmışlar.
Eğitimlerin dışında havuza girip yüzdük, akşamları dans gösterilerimiz vardı. Öğretmenimiz Emre ağabey AKUT’tandı; çok iyi vakit geçirdik onlarla
beraber. En güzel günümüz kampın son günüydü. Buraya geldiğimde arkadaşlarıma da anlattım kampı. Beşiktaş Belediyesi yaz kampından başka
sportif faaliyetlere de önem versin, öğrenciler spora teşvik edilsin. Altyapı
faaliyetleri artsın. Zaten olimpiyatlarda da görüyoruz, diğer ülkelere göre
daha zayıfız.
mer olakoğlu
13 yaşındayım. Şair Behçet Kemal Çağlar İlköğretim Okulu’nda okuyorum. İkiz kardeşimle aynı sınıftayız. Kampa beraber gitmek istedik,
anne ve babamızı ikna ettik. Kardeşimle kampa katıldığım için daha
rahattık. Bir de sınıf arkadaşlarımızla aynı odada kaldığımız için birbirimize yabancılık çekmedik. Ama ailemi çok özledim. Ben kampta tatil
yapacağımızı sanıyordum. Bu kadar disiplinli olacağını tahmin etmiyordum. Kamp yerimiz harikaydı, doğayla iç içeydik. Ağaç evlerimiz
vardı. Kalabalık bir gruptuk. Onlarla birlikte havuza girme şansı yakaladık. Denize girmemize izin verilmedi çünkü öğrenciler açılabilirdi. Havuz çok eğlenceliydi. Kaydırak vardı bir kere ve tren yapıp kayıyorduk.
Hocalarımızla yarışıyorduk. Aslında kampta eğlence ve disiplin biraradaydı. Yapay kaya tırmanışı, ip düğüm, pusulayla doğada yön bulma,
afetlere karşı korunma eğitimlerimiz oldu. İzcilerin işaret dillerini öğrendik. AKUT’taki eğitmenlerimiz de bize deprem öncesi, anı ve sonrasını anlattı. Deneyim kazandık. Kampta çadır gibi büyük bir sahnemiz
vardı. Orada dans ettik, ateş yaktık. Son gün zaten çok eğlenceliydi.
Yine kamp olsa yine giderim. Zaten ders notlarımı daha yüksek tutacağım bundan sonra. Yemekler çok güzeldi, açık büfemiz vardı. Son gün
zaten Belediye Başkanımız İsmail Ünal geldi; “Ne istersiniz benden?”
dedi. Biz de topluca “Yemek olarak hamburger istiyoruz” dedik. Mutfağa girdi ve bize hamburger yaptırttı. O kadar çok hamburger yaptırdı
ki hepimiz üçer dörder tane yedik. Akşam öğretmenlerimiz bize skeç
düzenletti. Hayatımda ilk defa skeçte oynadım, ağa rolündeydim. Daha
sonra komik haber bülteni sunduk. Herkes çok eğlendi.
Elmas Gün ör
Beşiktaş İlköğretim Okulu’ndan mezun oldum. Liseye hazırlanıyorum.
Öğretmenlerim beni başarılı buldukları için adımı yazmışlar. Kampın
1. dönemine katıldım. Daha önce hiç kampa gitmemiştim. Kampı görünce hayran kaldım. İlk başta yalnız olduğum için korkmuştum fakat
otobüse bindiğimiz anda herkes birbiriyle kaynaştı ve arkadaşlarıma
alıştım. 7 kız bir evde kaldık biz. Başımızda AKUT’tan öğretmenimiz
de bulunuyordu. Her bir gruba zaten bir öğretmen verilmişti. Çok eğlenceliydi, öğretmenlerimizle oyunlar oynadık. Yüzme yarışı düzenledik. Eğlencenin dışında ip düğüm eğitimi aldık, kaya tırmanışı yaptık.
AKUT’taki öğretmenlerimiz bize deprem öncesi, anı ve sonrası için
yapabileceğimiz şeyleri seminer halinde anlattılar. İlk önce deprem
semineri düzenlediler, sonra hepsini tek tek anlattılar; heyelan, yangın,
sel her şeyi öğrendik. Artık öğrendiklerimizi de evde uyguluyoruz. Biz
sabah eğitim alıp yüzmeye gittikten sonra, akşamları eğitmenlerimiz
eşliğinde dans ettik. Kamptan geldikten sonra doğaya karşı daha duyarlı oldum. Arkadaşlarımızla birbirimizden kopamadık. Buraya geldiğimizde de buluşma kararı aldık. Keşke ben de gitseydim, diyen arkadaşlarımız oldu.
B+ SONBAHAR 35
Yaz_Kampı.indd 35
4/25/13 5:03 PM
Beşiktaş i i er
a a a kt
Yazı B Fotoğraf Burak Görgün
Kemer’deki Naturland yaz kampından sonra Antalya’da, Akseki
Süleymaniye’deki Hadım Yaylası’nda kurulan izci kampı da büyük ilgi gördü.
A
ntalya’nın Kemer ilçesinde bulunan Naturland tatil köyünde düzenlenen kampın ardından yine
Antalya’da, Akseki Süleymaniye’de bulunan Hadım
Yaylası’nda Beşiktaş Belediyesi, ilçede ikamet eden
ve okuyan başarılı öğrencilere yönelik izci kampı düzenledi. 28 Ağustos’ta Beşiktaş Belediyesi önünden yola çıkan yaklaşık 200 öğrenci 2 Eylül’e kadar izci kampında farklı,
eğlenceli ve eğitici bir hafta geçirdi. İki kişilik çadırlarda kalan öğrenciler,
başlarında bulunan eğitmenler ile birlikte izcilik ruhunu yaşadı.
Süleymaniye’nin merkezine on dakikalık mesafede bulunan Hadım
Yaylası’nda, izci kampına katılan öğrencilerin herhangi bir sorunla karşılaşmamaları için 7 24 ambulans hazır bulundu. Beşiktaş Belediyesi kamp
yerine çadırlar, revir, yemekhane, seyyar tuvalet ve banyolar kurarak öğrencilerin her türlü ihtiyaçlarını karşıladı.
İzci kampına katılan öğrencilere doğada haritayla ve pusulayla yön
bulma, afet bilinçlendirme eğitimleri verildi. Kampta öğrenciler gece
yürüyüşlerine çıkarak çevreyi keşfettiler, yön bulma becerilerini uygulamalı olarak geliştirdiler. Bunların yanı sıra perküsyon ve her sabah
düzenli olarak aktif spor eğitimleri alan öğrenciler spor ve sanatla iç
içe bir tatil geçirdiler. Her gece yakılan kamp ateşlerinin etrafında oturarak şarkılar söyleyen ve gitar çalan öğrenciler birlikte olmanın ve doğal hayatta özgürce hareket edebilmenin keyfini sürdüler.
Uygulamalı eğitimlerin dışında Süleymaniye’yi gezme şansı yakalayan
öğrenciler daha sonra Süleymaniye Müzesi’ni de ziyaret ederek müze
içerisindeki eserleri tek tek incelediler. Müze ziyareti ve Süleymaniye
gezisinin ardından Konya Seydişehir’de bulunan Tınaztepe Mağarasına da giden öğrenciler astım hastalığı için doğal bir tedavi ortamı olan
mağarayı da eğitmenleri eşliğinde gezdiler. B+
36 B+ SONBAHAR
Yaz_Kampı.indd 36
4/25/13 5:03 PM
İzci kampında
eğlence ve eğitim
biraradaydı
B+ SONBAHAR 37
Yaz_Kampı.indd 37
4/25/13 5:03 PM
38 B+ SONBAHAR
Yaz_Kampı.indd 38
4/25/13 5:04 PM
B+ SONBAHAR 39
Yaz_Kampı.indd 39
4/25/13 5:04 PM
a a m
Beşiktaş
aha ar
NESLİ YALÇIN
Yazı NESLİ YALÇIN Fotoğraf ŞENOL KAŞIKÇI, MESUT TUFAN, LEVENT ÖZER
Beşiktaş Belediyesi’nin kısa sürede büyük ilgi gören park kafeleri,
gündelik hayatın koşuşturmasından uzaklaşmak isteyenlerin uğrağı haline geldi.
K
ent içinde kenttir Beşiktaş. İş, yaşam ve ziyaret yoğunluğu açısından özel bir dengeye sahiptir. Aranılan hemen her şey ayaklarınızın altındadır; deniz, alışveriş, kültür, eğitim ve daha pek çok şey... Tüm bunların yanında
köklü bir yaşam alanıdır da. Bir zamanlar karşılaştıklarında selamlarını esirgemeyen, komşusunun sevincinden,
sıkıntısından haberdar olan, yaşadığı yerin sınırı kendi dış kapısıyla sınırlı
olmayan insanların olduğu, sokaklarında birliğin ve paylaşımın huzurunu
hissedebileceğiniz bir yaşam alanıydı Ne zaman kapılar onlarca noktasından kilitlenmeye, komşunun kapısı bir fincan şeker için tıklatılmamaya, merdivenlerden selamsız sabahsız geçilmeye başlandı belli değil.
Yaşam hızlı, zorlu, yorucu olmaya başladıkça, bir bir kayboldu mahallelilik duygusu, kapı komşusunun adı, bir selamın kıymeti Bu bir sorundu,
bu bir özlemdi ve birileri bir şeyleri değiştirmeliydi. Ancak bu, insanların
kendi istekleriyle ve iradeleriyle olmalıydı.Beşiktaş Belediyesi, böyle bir
fikrin peşine düştü. Kamusal alanda bu eski, yitik duyguyu hatırlamamıza
faydası dokunacak noktalar oluşturmak istedi ve Beşiktaş parklarındaki
mekânları, tekrar tasarlayarak kendi eliyle ve işletmesiyle Beşiktaşlıların
hizmetine sunmaya karar verdi. Bu doğrultuda, Başkan İsmail Ünal’ın da
katılımıyla haziran ayında Prof. Dr. Aykut Barka Deprem Parkı’ndaki “Kültür Cafe”nin, temmuz ayında Etiler Mahallesi Sanatçılar Parkı’ndaki “Sanatçılar Cafe”nin ve Konaklar Mahallesi Sporcular Parkı’ndaki “Sporcular
Cafe”nin açılışı yapıldı.
Bunaltıcı sıcaklardaki huzur ve serinliği, keyifli iftar buluşmalarında da doyasıya yaşamak mümkün oldu.Yenilenmiş halleriyle Beşiktaşlılarla buluşturulan bu mekânların açılışlarının kısa bir süre önce gerçeklemiş olmasına
rağmen bu üç mekânda da huzur, memnuniyet ve o yitirilen aidiyet duygusu hâkim durumda. Bu kafelerde artık daha çok selamlaşılıyor. Peki, siz
en son ne zaman selam verdiniz? B+
40 B+ SONBAHAR
Park_Cafeleri.indd 40
4/25/13 5:05 PM
ÇIN
Sanatçılar Cafe aşağıda ve yukarıda
B+ SONBAHAR 41
Park_Cafeleri.indd 41
4/25/13 5:05 PM
Kentlikart
sahipleri park
kafelerinde
indirimden
faydalanabiliyor
Ni ar azim -Ev hanımı
Komşularımızla tanışma fırsatı buluyoruz
Ben buraya hemen hemen her gün geliyorum. Çok beğeniyorum, servisleri
çok iyi, yemekleri güzel. Burada hava da çok ferah. Tanıdıklarımızla, arkadaşlarımızla karşılaştığımız gibi burada tanışma fırsatı bulduğumuz komşularımız da oluyor.
Sporcular Cafe aşağıda ve yukarıda
42 B+ SONBAHAR
Park_Cafeleri.indd 42
4/25/13 5:05 PM
Kutlay ve İbrahim Ba atur - essam
İstanbul un özbebeği Beşiktaş
40 yıllık Beşiktaşlıyız, evimiz yakın olduğu için zaman zaman yürüyüşe geliyorduk. Burası kapalıyken ölü bir doğaydı, güzel fakat yaşanmayan bir yerdi. Bir eksikliği vardı, neyse ki belediyemiz böyle bir uygulama ile buraya da
hayat getirdi. Parkın tasarımı olağanüstü, rahmetli Aykut Barka’nın adını taşıyor, biz hemen bitişik sitedeki insanlar olarak hem amacına hem de aldığı
biçime çok sevindik. Neticede böyle fonksiyonel bir park oluşu hakikaten
bizi çok mutlu etti. Bir ara burası kiraya verildi ama kaliteli ve yeterli olmadı
sanırım, sonra uzunca bir süre boş kaldı. İçimiz burkuluyordu buraya baktıkça. “Kültür Cafe” açıldı sonra, bizler servisten, çalışanlarından, kullanılan
malzemelerden, yemeklerden çok memnunuz. Fiyatlar için söyleyecek bir
şey yok, indirimler var. Bu da çok daha cazip hale getiriyor burayı. Fiyatlar
öyle makul durumda ki bazen evde yenilen yemek daha pahalıya gelebiliyor. Kart sahibi ederek semtli insanını kazanmak da çok iyi bir buluş. Asansörde selam vermeyen insan burada selamlaşıyor, insan ilişkisini sıcak kıldı,
komşuluk ilişkisini canlandırması da çok hoş.
Türkiye’nin gözbebeği nasıl İzmir ise İstanbul’un gözbebeği de Beşiktaş’tır.
Gerek dünya görüşü, kültür çizgisi ve gerek varlıklarıyla çok kıymetli. Böylesi değerlere sahip bir ilçenin yönetiminin de doğru yatırımlar yapması önemli. Beşiktaş Belediyesi’nin bu ve benzeri projelerinin devamını diliyoruz.
Kültür Cafe aşağıda ve yukarıda
B+ SONBAHAR 43
Park_Cafeleri.indd 43
4/25/13 5:05 PM
Mustafa Necip Kumbaracıbaşı -Mimar ehir Plancısı
ehrin içindeki vahalar
Sanatçılar Parkı’na sık sık gelirdik, bir ara nedense orası terk edilmiş duruma düştü. Üzülmemize sebep oldu, neyse ki arkasından açıldı. Tekrar
geldiğimizde belediyenin afişlerinden gördük ve sırasıyla kafeleri ziyaret ediyoruz. Oturduğumuz yere yakın olduğu için Sanatçılar Parkı’na
gidiyoruz; çok da seviyoruz. İşletmesinin de belediye tarafından yürütülmesinden çok memnunuz. Başkanımızın zaten arkasındayız ama bu
tarz işlerden dolayı özellikle kutluyoruz. Bu kafelere “şehrin içindeki vahalar” demek lazım bence. Yeşiliyle, doğallığıyla, fiziksel ve insani ortamıyla yenileniyor insan. Çünkü hiç tanımadığınız bir insana bile merhaba
diyebiliyorsunuz. Bizim komşuculuk dediğimiz eski mahalle ortamımız
yaşatılıyor. Mahalle ölçeği, şehir planlamanın içinde de çok önemli, yani
abuk sabuk kuleler dikmek yerine insanın ayağının yere basacağı, daha
insani boyutta bir ölçütün içinde yaşamak bambaşka bir şey.
ülya Karatamu - Eczacı
Misafir ağırlıyoruz
Öncesinde sık sık yürüyüşe gelen arkadaşlarımız, kafeler açılınca buraya
gelmeye başladılar. Onlar vasıtasıyla haberdar olduk ve artık biz de sürekli
geliyoruz. Özellikle yazın sıcak akşamlarında çok keyifli oluyor.
Ziyadesiyle Beşiktaş insanları geldiği için çok kaliteli, çok nezih bir müşteri
profili var. Kalabalık gruplar halinde gelebiliyoruz ve bunalmadan çok keyifli
akşamlar geçirebiliyoruz. Evlerde misafir ağırlamak bir hayli güçleşti, burada
görüşebiliyoruz rahatlıkla.
Diğer kafelerin de tavsiyeleri geliyor ama biz buradan ayrılıp da diğerlerine
gidemedik henüz. Bu akşam misafirlerimiz var, onlara burada iftar yemeği
vereceğiz. Çalışanlar, özel olarak isteklerimizle de yakından ilgileniyorlar.
Beşiktaş Belediyesi’ne çok teşekkür ediyoruz.
Sanatçılar Cafe aşağıda ve yukarıda
44 B+ SONBAHAR
Park_Cafeleri.indd 44
4/25/13 5:05 PM
Mek nlar
kaliteli lezzetli
ve ekonomik
menüleriyle de
Beşiktaşlıları
memnun ediyor
B+ SONBAHAR 45
Park_Cafeleri.indd 45
4/25/13 5:06 PM
Albüm
Minyatürlerle
Beşiktaş
Bir İstanbul sevdalısı Sabine Buchmann Beşiktaş temalı minyatürlerini
B dergisiyle paylaştı.
Sabine Buchmann
Fransa Strasbourg doğumlu olan sanatçı, eğitimini Montpellier Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladı; 1986’da Türkiye’ye yerleşerek 1996 yılından itibaren aralıksız düzenlediği yurt içi ve yurt dışı
sergileriyle sanatseverlerle buluşmuştu. Osmanlı tarihine olan yakın ilgisi Türk minyatür sanatı ile tanışmasına vesile oldu, bu ilgi daha sonra
coğrafi zemine de kayarak Türkiye’nin çok farklı köşelerine, özellikle
Istanbul’a odaklandı. “Minyatür, okunması gereken bir resim türüdür”
diyen Sabine Buchmann 2004 ve 2005’te yazdığı ve resimlediği
“Nina’nın Vapurları” ve “Nina’nın İstanbul’u” çocuk kitaplarını özgün
minyatürleriyle bezeyerek minyatürü ve metni yeniden birbirleriyle kavuşturdu. Ayrıca sanatçının İstanbul temalı akrilik ve gravür üzerine çalışmaları da mevcut. B+
46 B+ SONBAHAR
albüm_minyatur.indd 46
4/25/13 5:06 PM
Amande
Beşiktaş vapuru eski sebze pazarı
B+ SONBAHAR 47
albüm_minyatur.indd 47
4/25/13 5:07 PM
albüm_minyatur.indd 48
4/25/13 5:07 PM
albüm_minyatur.indd 49
4/25/13 5:07 PM
50 B+ SONBAHAR
albüm_minyatur.indd 50
4/25/13 5:07 PM
B+ SONBAHAR 51
albüm_minyatur.indd 51
4/25/13 5:07 PM
imi
e biri
a
erma
r e teş Y ar
Söyleşi NAZAN ORTAÇ Fotoğraf DİDEM PEKÜN ARŞİVİ
Türkiye’nin en önemli kadın seslerinden Tülay German’ın hayatı belgesel oldu.
Didem Pekün’ün, Barış Doğrusöz ile birlikte hayata geçirdiği “Tülay German Kor ve
Ateş Yılları” birçok uluslararası festivalde ilgiyle karşılandı.
N
âzım Hikmet’e Saygı plağımı doldurdum. Radyo ve
televizyon programları yaptım. Festivallere katıldım.
Fransa’da ve diğer Avrupa ülkelerinde durmaksızın
sayısız konser verdim. Şarkıcılık hayatımın en iyi, en
yetkin dönemiydi. Yıllar sesimi de, beni de olgunlaştırdı. Tam zamanı
Dünya çapında bir caz vokaliyken, sanatsal yönünü tamamen değiştirip,
siyasi çalkantıların ortasındaki Türkiye’de, Ruhi Su’dan ders alıp, yasaklı
türküleri söylemeye başlayan bir kadın, nasıl biri olmalı?
Sesim bozulmaya, nefesim tükenmeye, coşkum azalmaya, içimde yanan
alev sönmeye yüztutmadan, eskimeden, yıpranmadan, gürültüsüz, sessiz, sedasız çekilmek, kaybolmak Bu gece Hollanda’da konserim var.
Kimse bilmiyor, son konserim olduğunu Erdem dahil
Didem Pekün, bu soruların izinden gitmiş ve Tülay German’ın kendisine
ulaşmış German’la onlarca kez biraraya gelerek de, ortaya sinema filmi tadında bir belgesel çıkartmış “Tülay German Kor ve Ateş Yılları”
Belgeselin gösterimi, geçtiğimiz sene Beşiktaş Belediyesi’nin Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti ve Belgesel Sinemacılar Birliği ile düzenlendiği Bir
Belgesel, Bir Gazeteci, Çay ve Simit etkinliğinde gerçekleştirilmiş,Tülay
German’ın ismini hafızamızda tazelemiş, “Burçak Tarlası” şarkısını tekrar
dilimize dolamıştı. Biz de, Didem Pekün ve belgeselin yapım yönetmeni
Barış Doğrusöz ile filmin hikâyesini konuşmak istedik
Tülay German’ın otobiyografik kitabı “Düşmemiş Bir Uçağın Karakutusu”nu okuyan genç sinemacı Didem Pekün’ü, en fazla çarpan bu
cümleler olmuştu herhalde Şöhretinin, güzelliğinin, sanatının zirvesinde
bu kararı veren bir kadın, nasıl biri olmalı?
Ve ülkenin en önemli sanatçılarından biriyken, sevdiği adam uğruna vatanını terk ederek Paris’e yerleşen bir kadın, nasıl biri olmalı?
52 B+ SONBAHAR
tülay german.indd 52
4/25/13 5:07 PM
Neden Tülay German?
Didem Pekün Kişiliği, müziği, hayatı beni çok etkiledi. Zor aslında üç
beş kelimede açıklamak, içimden bir ses yap’ dedi, ben de olabilecek
her türlü zorluğa rağmen karşı koyamadım.
Bel esel fikrini kendisine söylediğinizde tepkisi
nasıl oldu
“Tabii yap, ama ben gözükmem” dedi.
Kendisiyle yüz yüze de örüştünüz İnziva hayatı
yaşadığı için son yıllarına dair bir kayıt yok
onu nasıl tarif edersiniz
Gururlu, politik ve güzel.
“Sosyo-politik olaylar Tülay German’ın müziğini ve yaşamını nasıl etkilemiş? Bugün için hâlâ nasıl bir anlam taşıyor?”u düşündük.
Erdem Buri ile ilişkisine dair nasıl bir izlenim edindiniz
ve bunu nasıl aktardınız
Minimumda
kişiselleştirerek,
otobiyografik
kitabında,
Çınar
Yayınları’ndan çıkan “Düşmemiş Bir Uçağın Kara Kutusu” isimli kitabında yazdığı şekilde aktardık. Filmin ekseni ne sadece ilişkisi, ne de
sadece müziğiydi, elimizden geldiğince her şeyiyle bir kadını ele aldık.
İzledikten sonra tepkisi nasıl oldu Beğendi mi eleştirdiği
yerler oldu mu
Sessizce izledi, ardından beni ve Barış’ı alnımızdan öptü ve yalnız kalmak istedi.
Neden kamera önüne eçmedi
Kendisince sebepleri vardı. Bana düşmez onları açıklamak.
Birçok festivale ve etkinliğe katıldınız tepkiler nasıldı
Çok ilgi gördük, iyi tepkiler aldık, almaya da devam ediyoruz.
n hazırlık aşamaları ne kadar sürdü ve ne yaptınız
o süreçte
Ön hazırlık ve prodüksiyon paralel gelişti, herhangi bir film gibi yapmadık biz bu filmi. Sürekli devam eden bir araştırma, yazma ve “Tülay Hanım olmadan bu filmi nasıl yaparız”ı düşünme süreci vardı. Heykel gibi
adeta, sürekli fazlalıkları kazıyarak, eksikleri doldurarak, durup mesafe
alıp sonra geri gelerek...
Bel eselde sadece şarkıcı oluşu değil farklı kimlikleri de
mercek altına alınıyor değil mi Bu vur uları nasıl yaptınız
Sanatını tarihsel çerçeveye oturtup, bu çerçeveden bakmaya çalıştık,
ilmde siz de yer alıyorsunuz ve zaman anlatımı bu şekilde
yapılıyor Bu anlatımı seçmeniz nasıl oldu
Barış ve ben sıradan bir televizyon belgeseli yapmak istemiyorduk, her
şeyden önce bağımsız olmak istedik. Bu yolda benim bakış açımı dahil
ettik filme.
Sizden başka kadın öyküleri bekleyebilir miyiz
Pro eleriniz neler
Kadın öyküleri olması şart değil, ama olabilir de tabii. Şu an İngiltere’de
doktora yapıyorum ve tezime eşlik edecek videolar hazırlıyorum.
Didem Pekün
Barış Doğrusöz
B+ SONBAHAR 53
tülay german.indd 53
4/25/13 5:07 PM
Barış Doğrusöz ve Didem Pekün
Barış Bey siz pro eye nasıl dahil oldunuz Sizi çeken
ne oldu
Barış Doğrusöz 2008 yazında yeni tanıştığımızda kişisel projelerimizi
paylaşıyorduk, Didem bir yıldan beri bu projeyi hazırlamaktaydı, heyecanlı
bir şekilde bana Tülay German’ın müziklerini, kitabı “Düşmemiş Bir Uçağın Kara Kutusu”ndan alıntılarla projesini sunuyordu. Bir akşam Fransız
Televizyon Arşivi INA ve Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık’tan elde
ettiği arşivleri izlettirdi. Çok etkilendim, arşivin gücü beni benden aldı. Bir
şekilde zaman tüneli açılmıştı ve ilişkiler çarpışıyordu kafamda. Bir yandan bugün 30 yaşlarında bir genç kadın, öbür taraftan saygın ve dolu yaşanmış bir hayata sahip olan Tülay Hanım, değişik jenerasyonlar, değişik
siyasi konjonktürler ve bellek kaybından endişelenmeyen bir ortamda
yaşarken... Çok heyecan verici ve çağdaş bir projeye katılmaya pek direnemedim.
Tülay German ve Erdem Buri
Siz de ransa da yaşadınız ancak farklı bir kuşak olarak
Buna rağmen kendi yaşamınıza dair paralellikler
kurabildiniz mi
Ben göç yaşamış gibi hissetmiyorum, çünkü orada temellerim oluştu,
1980’lerin ve Mitterrand’ın Fransasında büyüdüm. O dönem sosyal gelişmeler için çok öncü bir ülke, kıskanacak kadar. Ve tabii bugün göçmenlik
ve mülteci açısından baktığımızda, hukuk devletini durmadan geliştirmek
için çok aktif bir yer hâlâ. Türkiye üzerinden bir paralellik kurmak zor, tabii ki
birinci şahıstan düşünürsek. Ama hafıza besleniyor durmadan, Fransa’da
veya herhangi ülkede yabancı uyruklu olmak çok zor. Becerikli ve iyi satranç oyuncusu olmak lazım. Filmde, Tülay Hanım, “Aksanınızı kaybetmek
için çalışıyor musunuz?” sorusuna, bence çok güzel ve heyecanlı bir şekilde cevap veriyor “Evet, evet, sizin gibi konuşmak istiyorum, herkes gibi...”
Yeni pro eleriniz neler
Malzeme sıkıntısı çektiğinizi biliyoruz kur uda monta da
zorlandınız mı
Kabul etmek lazım ki, inanılmaz bir durumdaydık, arşiv zaten çok azdı ve
Tülay Hanım’ın bir şekilde filmde gözükmek istememesi saygı duyduğumuz nedenlerden hareket alanımızı çok daralttı. Fakat baştan beri ve diğer
işlerimizdeki gibi, çok basit ve dominant imaj rejiminin anlatımlarından kaçındık her zaman. Daha serbest bir şekilde denemek istediğimiz yeni formları araştırmış ve yaratmış olduk kendimizce. “Essay” film yaptık kısacası.
İki senedir ve bu filmden sonra, video çalışmalarımı arşiv kullanımıyla yoğunlaştırdım. Fransız Devlet Televizyonu’nun arşivlerine girdim ve değişik
indeksler üzerinden Türkiye 1980’den bugüne hakkında çıkan televizyon
haber bültenlerini taramaktayım ve o arşivlerle dokular ve “pattern”ler çıkartmakla uğraşıyorum. B+
ilmin en sürpriz kısmı kendi sesiyle kitabından bölümler
okuması Bunu nasıl erçekleştirdiniz
Hasan Saltık sihirli değneği dokundu. O gece unutulmazdı, Paris’teki son
gecemizdi, çok zor koşullarda gelmiştik O gece yanımızda getirdiğimiz
tarayıcının başında fotoğraflar, afişler ve plakları dijitalleştiriyorduk. Bir ara
Didem’in telefonu çaldı; Tülay Hanım arıyordu. “Atlayın gelin” demiş, “Neyi
okumamı istiyorsanız bu gece yapalım” demiş. Hemen notları toparlayıp,
ses ekipmanımızı kapıp gittik. Ondan sonra odasına yerleştik, sahne öncesi gibi bir viski rica etti ve Didem’in seçtiği bölümleri okumaya başladı.
Heyecanımızı zor kontrol ediyorduk, ilk paragrafı okuduktan sonra, bizden
ses çıkmıyordu. Tülay Hanım bize bakıp “Nasıldı?” diye sordu, hâlâ dinliyorduk seyirci gibi, ancak o fark etti durumu ve, “Çocuklar, art direction
yapın” dedi. O şekilde kendimizi toparlayıp, eve sızan araba seslerinin arasında Tülay German’ın sesini kaydettik.
Burçak Tarlası
onun sesine
hasret
54 B+ SONBAHAR
tülay german.indd 54
4/25/13 5:07 PM
Kimdir?
İstanbul’da 1933 yılında doğan Tülay German, 1956 yılında Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ni bitirdi. Sahneye ilk olarak ailesinden gizli
Ankara’da çıkan German, 1960-1962 yılları arasında caz şarkıcısı
olarak isim yaptı ve İstanbul Radyosu’nda Salim Ağırbaş Beşlisi’nin
haftalık programlarında caz şarkıları söyledi.
1960’lı yıllarda hayat arkadaşı, caz sanatçısı Erdem Buri ile “Çoksesli Türk Popüler Müziği” çalışmaları yapan Tülay German, Ruhi
Su’dan ders alarak, türküleri “modern sound”larla yeniden yorumladı ve “Anadolu Pop” adını alan akımın öncüsü oldu. 1964 yılında
Milli Orkestra ile katıldığı Balkan Melodileri Festivali’nde, “eleştirmenlerin en beğendiği şarkıcı” seçilip, Arena dergisine kapak oldu.
German, bu sırada, Türk pop müziğinin “ilk hit parçası” kabul edilen
“Burçak Tarlası” plağını doldurdu. Caz müziğinde de sayısız çalışma yapan German, “Caz müziğinin dehası” sayılan Charles Mingus
gibi isimlerle de çalıştı.
Bir kitap çevirisi yüzünden Erdem Buri hakkında dava açılması,
çiftin hayatında bir dönüm noktası oldu. İkili, Paris’e taşınarak müzikal hayatını burada sürdürdü. German, Fransa, Belçika, Almanya,
Polonya, Tunus, Fas, Hollanda ve Brezilya’da radyo ve televizyon
programları, konserler gerçekleştirdi ve çeşitli festivallere katıldı.
Fransa’da Türkçe olarak yaptığı albüm, Charles Cros Akademisi 1981 Plak Büyük Ödülü’nü aldı. 1982 yılında çıkardığı “Nâzım
Hikmet’e Saygı” plağı, son albümü oldu. 1987 yılında ise son konserini vererek, müzik hayatına sessiz sedasız nokta koydu. 1993
yılında hayat arkadaşı Erdem Buri’yi kaybeden Tülay German, hâlâ
Paris’te yaşıyor. Sanatçının iki kitabı bulunuyor; “Erdemli Yıllar” ve
“Düşmemiş Bir Uçağın Kara Kutusu”.
B+ SONBAHAR 55
tülay german.indd 55
4/25/13 5:07 PM
Portre
rk si emas
a bir
Metin Erksan
ş
r
Yazı MEHMET ERYILMAZ Fotoğraf CENGİZ KAHRAMAN ARŞİVİ
Ağustos ayında kaybettiğimiz
Metin Erksan’ı bir başka
yönetmenin, Mehmet Eryılmaz’ın
kaleminden sizlerle
buluşturuyoruz.
M
etin Erksan, Türk sinemasının çığır açan, dönüşümler gerçekleştiren önemli bir yönetmeni.
Yönetmenliğinin yanı sıra kültür-sanat insanı olarak farklı bir yetkinliğin, orjinalliğin de simgesidir
Metin Erksan. 4 Ağustos 2012 tarihinde kaybettiğimiz bu ünlü sinema insanı farklı bir anlatımla
sayfalarımıza konuk olacak. Yetiştirdiği onlarca öğrencisinden biri olan ve
kendisi de yönetmen olan Mehmet Eryılmaz’ın farklı iki dönemde yazdığı iki
küçük yazı ile ünlü yönetmenimizi analım istedik.
Yazılardan ilki Metin Erksan yaşarken, ikincisi ise ölümün hemen ardından
kaleme alınmış. Mehmet Eryılmaz’ın duygu ve düşünce evreninden akıp
dile gelenler sinemamızdaki Metin Erksan gerçeğini ve boyutunu bizlere az
ve öz özetliyor. B+
1965
56
B+ SONBAHAR
metin_erksan.indd 56
4/25/13 5:08 PM
Metin Erksan önce bir düşünür, sonra da bir sinemacı-yönetmendir.
Yönetmenler vardır stilleriyle ve özgünlükleriyle varolurlar sinemada;
yönetmenler vardır anlattıkları konulara göre sosyal,siyasal vb. etiketlerle yaftalanırlar.
Bir de Metin Erksan gibi yönetmenler vardır ki,öncelikle onları düşünür
saymak gerekir. Hayatın her alanında kafa yorarken, o alana ait akademisyenlerle tatışacak kadar o konuya hakim insan ve sanatçı bulmak
da pek nasip olmaz her ülkeye, üstelik bu düşünür sinema alanında faaliyet gösteriyorsa...Türkiye insanı ve Türk sineması bu yönden şanslıdır ve her ülkeye nasip olmayacak Metin Erksan gibi bir büyük dehaya
sahiptir.
Metin Erksan’ı Türk sinemasının ilk “auteur” - yaratıcı yönetmeni saymak gerekir öncelikle. Daha ilk filmlerinden itibaren hem kurulu düzeni ve hem de kurulu düzenden beslenen sinema tacirlerini rahatsız
etmiştir yaptığı her iş. İnatla algı alışkanlıklarını zorlayan -ki sanatın en
önemli işlevlerinden biridir bence- sıradan tüketici izleme alışkanlığını
zedeleyen, bir tarzla filmler üreten Erksan’ın, neredeyse her filmi çok
değişik tepkilerle karşılaşmıştır.
“Sosyal konuların filmi olmaz” derken, sosyal konular içinde insanı
merkeze alarak anlatır derdini Erksan. Derdi insandır aslında, Anadolu
insanının değerlerini hiç yatsımadan temel meselelere insan merkezli
yaklaşarak bakar. “Yılanların Öcü” filminde toprak mülkiyetini ele alırken kadın erkek ve sosyal sınıf çelişkisinin de inceden inceye altını çizer. “Susuz Yaz” da ,elle tutulamayan suyun mülkiyetidir konu ve yine
su çevresinde Anadolu’nun bin yıllık ezen-ezilen draması vardır...
Sadece anlatım konuları değil anlatım biçimi ve ustalığı da çok önemlidir Metin Erksan eserlerinde... Her şeyden önce o, bir mizansen
ustasıdır. Zaman zaman yaptığı ticari filmlerde bile mizansen ustalığı hemen göze çarpar. Resim izleme zevkiyle bile izlenebilir bu ticari
filmler
“Susuz Yaz” filminin özgünlüğü ve güçlü etkisi uluslararası sinema
dünyasının da gözünden kaçmaz ve onu Berlin’de “Altın Ayı” ile ödüllendirirler. Ödül önemli değildir Erksan için, çoğu ödülleri reddettiği de
bilinir, başı dik alnı açık, onurlu ve biraz da kibirli bir sanatçıdır o. Anlaşılması zor, geçinmesi zor ama, bir o kadar da yanında bulunan herkesin engin bilgi deryasından nasiplendiği bir ustadır. Gerçek bir usta...
Tutku temel takıntısı gibi gözükür, kara sevda bir Anadolu masalıdır
aslında. Metin Erksan’ı ülkesine ve dünyaya tanıtan, yerelliğinden,
kendi kültüründen aldığı güçtür. “Kuyu” filminde sıra, bir kadının bir erkek tarafından “mal” edilişinin anlatımındadır ve aynı zamanda kadının
kendi özgürlüğü için varoluş savaşının da çok trajik öyküsüdür. Kuran-ı
Kerim’den kadınlarla ilgili yazılmış bir ayetle başlar filme
Türk
sinemasının
ilk “auteur”
yönetmeni
B+ SONBAHAR 57
metin_erksan.indd 57
4/25/13 5:08 PM
Metin Erksan tüm eserlerinde kendi coğrafyasının tüm girinti ve çıkıntılarını
sosyal, siyasal, kültürel anlamda ve tarihsel olarak içselleştirmiştir. “Sevmek Zamanı” bir dönemeç sayılmasa da gerek plastik ve gerekse dramatik
yapı olarak üstün vasıflarının yanında bir erkeğin bir kadının resmine aşık
olması bağlamından hareketle, mutlak güzellik-tanrısal teklik diyebileceğimiz tasavvufi bir gerçeklik kavramına el atar. Gerçek bir ustalık eseridir bu
filmi. Uzun diyaloglar beylik laflar ardında çok özel şifrelemeler gizlidir, bir
aşkı anlatırken altan alta, bir eseri klasik yapan unsurları da hatırlarız sanki.
Gününün sosyal gerçekliğini de tam damardan ortaya koyar filmlerinde
“Acı Hayat”da kira sorunundan, “Gecelerin Ötesi” filminde yoksul insanların çaresizliğinden dem vurur... Bu nedenle “Sevmek Zamanı” gibi kült
olmuş, bu kadar estetik ve biçimiyle öne çıkmış bir film için Fransız sinema
tarihçisi - eleştirmen Sadoul yazılarında, “sinemada sınıf çatışmasının en
net göründüğü bir film” olarak bahseder.
Metin Erksan klasik deyimle hem biçim ve hem de bir öz ustasıdır Kaynak
aldığı tüm kavramlar önce tarihsel anlamda insandan başlar, insanın hikayesinden insanlık hikayesine dönüşür ve kendi toprağında, Anadolu’da filiz
verip şekillenir ve yeniden bir üst kavram olarak dünyaya sunulur
Bizi hep düşünmeye ve tavır almaya çağırır Erksan filmleriyle; hep çok
okumalı, çok katmanlı anlam yapılarıyla filmlerinin anlaşılmadığından kendi kendine yakınması her büyük sanatçının kaderi sayılır. Yalnız ve gezgin
ozan kimliğinde yaşar; konuşur- yazar-kızar öfkelenir ama sevgisi hep derinlerde içindedir
Preveze Deniz Savaşı’nı kaptan köşkündeki sahnelerle anlatır ve “Hiç
savaş sahnesi görmedik” diyenleri hazırcevaplığı ile karşılar. “Onun için
savaşlar masada kazanılır, sahada değil.” der. Onun için sanat üretimi de
yeteneğin yanında önce düşünceyle üretilir. Ben yaptım oldu benzeri hazır, tembel kaçak sanat teorilerine pas vermez. Çektiği her karesinin hesabı-kitabı vardır, vardır ama; o hesap-kitap, kutsal bir kitabın indirilişindeki
hesap-kitap kadar ince ve her okuyanın ancak bulunduğu tekamül ve algı
seviyesinden anlayabileceği kadar da geniş bir kesime hitap eder. Kalibre
edilmiş bir estetiği sunar sanki filmlerinde İçine giren ve kafa yoran nasiplenir ancak, ve içine girdikçe aldığı haz ve sanatsal bilgisi-bilinci ve duygusu
birikimi artar
1964
Boşuna değildir sinemamızın usta oyuncularından Hülya Koçyiğit’in bir röportajında setteki heyecanını saklayamayışı... “Metin Erksan sanki bir tanrı
gibiydi ” der.
Metin Erksan elinde kalem ve yönetmen vizörüyle dolaşan, saatlerce açı
arayan sıradan bir film insanıyken, filmleriyle tanrılaşır
Erksan ı
dünyaya
tanıtan kendi
kültüründen
aldığı üçtür
58 B+ SONBAHAR
metin_erksan.indd 58
4/25/13 5:08 PM
eti
rksa
ar
a
Hocamızı neredeyse tanımlayacak bir cümle olan ve çok sevip kullandığı
bu “unutmak ihanettir” sözünde sadece kötülük ve olumsuzlukları unutmak
değil, iyilik güzellik ve her türlü pozitif şeyleri de unutmak kavramı saklıydı.
Aslında unutmamak, iyilik ve güzellikleri unutmamak saklıydı bu cümlede,
aynı zamanda bir tarih bilinci tabii ki. O nedenle tarih ve kültürle özel ilgisi
bu yüzdendi Erksan’ın. Dünya ve ülke tarihine gösterdiği çok özel ilgi, onu
döneminin bir çok kendi alanında yetkin isimleriyle yakın dost ve arkadaş
olmasını sağlamıştır.
Biz öğrencilerine en çok kullandığı sözcüklerin başında da “yöntem bilimsel düşünce” cümlesi gelirdi. Sait Faik’in “Ecel Atı” öyküsünün senaryosunu çalışırken, ihtiyar kadının sadece ev içinde kapıyı açma sahnesinin
neredeyse iki üç dersimizi işgal ettiğini, yazamadığımızı ve hatta dersin
akışında giderek Engels’in “Ailenin Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni”
kitabından kavramsal destekler aldığımızı bugün gibi hatırlıyorum. Bir kapı
açılışı sahnesinde, bin adet soruyla çıkardı karşımıza Kapıyı açar ama, nasıl
açar, neyle açar, eliyle ise hangi eliyle açar Neden, neden, neden? Hiçbir
şeyi “ben yaptım oldu” kaçamağının sığınağına sokmaz, yazdığı her konu,
kelime ve kavramın, etimolojik yanı da dâhil dünyada üretilmiş ne kadar anlam ve açısı varsa neredeyse tümüne ait yorumlarını da içinde taşırdı.
Sırası gelmişken genç yönetmenlere de bir anımsatma olsun diyerek, rejisör kelimesinin rejim kökünden geldiğini, tekel anlamını, sıkı disiplin anlamını içerdiğini ve bu nedenle de rejisör demenin düzen koyan, disipline
eden, sette tek sözü geçen kral tanrı olduğunun altını çizerdi. Ve eklerdi
tabii ki söylediği her sözün farkında olarak, yanlış anlaşılmak istemediğinden “Kral ve tanrı olmak despot ve baskıcı olmak değildir” derdi.
Sevmek amanı
“Onu unutmak
ihanettir!”
Hocam Metin Erksan gibi 30 yıldır yakından tanıdığım bir ustanın ardından yazacaklarım nasıl olsa eksik kalacak Bu nedenle bir Erksan titizliğiyle
huysuzlanıp, onun çok sevdiği ve çoğu zaman kullandığı “unutmak ihanettir” deyişini başlığa taşıdım.
Metin Erksan’ın sinemacı yanı çok yazıldı çizildi, ve daha da yazılacak muhtemelen Oysa o, kendisinin sinemacı kimliğinden öte bir düşünür kimliğiyle tanımlanmasından hoşlanırdı. Nitekim cenaze töreninde tüm konuşmacıların ortak cümlesi Onun her şeyden önce ülkemize bahşedilmiş, bir
dahi olduğu üzerineydi.
Okul yıllarımda, çoğu konferans ve seminer benzeri etkinliklerinde yanında
bulundum. Yanında bulunuşumuzun bir sebebi de, o her konuşmaya, derse, vb etkinliklere giderken titizlikle seçtiği konuşma konusu ile ilgili kitap ve
belgeleri de yanında taşıması gerekliliğinin bize düşen hammallığı idi.
O hammallıklardan ben ve bir çok öğrencisi çok şey kazandı. Belgesiz
konuşmazdı, alıntı yaptığı her cümlesini, istenirse hemen yanında getirdiği
kitaptan, açar yeniden okurdu dinleyicilere. Onun için “unutmak ihanettir”
cümlesini her kullandığında da “Karl Jasper’in bu müthiş sözü” diye, kaynağına saygıyı hiçbir zaman ihmal etmezdi.
Sinema diğer tüm sanatlar gibi bireysel bir sanattır ve yaratıcısı tektir, kollektif bir sanat değildir Erksan’a göre. Erksan, yöntembilimsel düşünce
tekniğiyle hiçbir tabuyu direk kabul etmemiş ve hatta üstüne gitmiş ve aklının ermediği hiçbir şeye de hemen onay vermemiştir. Yaramaz bir çocuk
edasıyla nerede ne yapacağı kestirilemeyen bu büyük düşünür, doğal olarak sıradan tüm varlıklarca da, huzur bozucu, tabuları yıkıcı, rahatsız edici
bulunmuştur. Erksan için en büyük gaflete düşmek onu ideolojik sınırlarla
kalıplarla algılayıp değerlendirmektir. O, dar açılı tüm ideoloji mensuplarınca karşı taraftan olmakla suçlanmış, sıradan halk Kızıltoprak İstasyonu’na
giren trende komünizm propagandası bulurken, kadın meselesinin en
önemli filmlerinden olan “Kuyu” filmine Kuran’dan bir ayetle başlamıştır.
Marksistlere Mar ’ı, vaiz ve papazlara Muhammed ve İsa’yı tüm detaylarıyla anlatacak kadar ufku geniş, dünya edebiyatından ve neredeyse tüm
sanatlardan onların köklerine inebilecek felsefi ve maddi bilgisiyle konferanslar verebilecek bir donanıma da sahipti Erksan.
Filmler sadece sonuçlardır hayatında. Onun filmlerini incelemek ayrı bir
konu ve fakat “Sevmek Zamanı”ndaki “surete aşık olma” tasavvufi yaklaşımı bile zamanının entelektüellerince kavranamamıştır. Kısacası Erksan sıra
dışı kimliğiyle, bu ülkeye nasip olmuş bir deha niteliğiyle, bugün bedensel
olarak aramızdan ayrılsa da, sanat, kültür ve sinema adamlarımızın görevleri henüz yeni başlamaktadır bence, tekrar Erksan hocanın deyimiyle söylemek gerekirse
Metin Erksan’ı unutmak ihanettir
Ve onu bu kısa sınırlı yazıda anarken onun aşkla ve tutkuyla bağlı olduğu, ve dehasına hayranlığını her vesileyle dile getirdiği Mustafa Kemal
Atatürk’ü ve Yunus Emre’yi de özellikle burada anmadan geçmek istemem. Yunus’un aşağıdaki dörtlüğünü çok söylemişizdir beraber, bu kez
Erksan’dan dinleyelim;
Biz bu elden gider olduk, kalanlara selam olsun
Arkamızdan hayır dua edenlere selam olsun
Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun
B+ SONBAHAR 59
metin_erksan.indd 59
4/25/13 5:08 PM
Duvar mozaikleri
4. Levent’in
hazineleri
Yazı ve Fotoğraf FERDA ÇA LAYAN
Türk resminin en önemli sanatçılarının 1950’li yıllarda 4. Levent Toplu Konutları
duvarlarına yaptıkları mozaikler, sanatı kentle ve kentin özgün mimari yapılarıyla
buluşturan eşsiz örneklerdi.
A
tlas İstanbul dergisinde 2003 yılında, “Sanata Düşman Şehir 4. Levent” başlığıyla 4. Levent Toplu
Konutları’nın dış cephe duvarlarını süsleyen mozaik
resimlerini gündeme taşımıştım. Sonraki yıllarda başka dergilerde de yazmayı sürdürdüm. Bugün hiçbiri
hayatta olmayan Türk resminin en önemli sanatçılarının, ustalarının 4. Levent Toplu Konutları duvarlarına yaptıkları değerli resimlerin korunması için dikkat çekmek ve bir duyarlılık geliştirmek umuduyla.
Ama hiçbir olumlu gelişme olmadı, hiçbir kişi ve kurum bu konuda harekete
geçmedi ve kaderine terk edilen resimler teker teker yok ediliyorlar. Sitenin
duvarlarında bulunan, Türk resminin en önemli sanatçılarından Bedri Rahmi
ve Eren Eyüboğlu’nun, Sabri Berkel, Nurullah Berk, Ercüment Kalmuk ve
Ferruh Başağa’nın paha biçilemez değerdeki resimlerinden bugün geriye
sadece 9 tanesi ulaşabilmiş. Oysa sitenin ilk yapıldığı dönemdeki mozaik
pano sayısı 23 iken 2003 yılında bu sayı 17 idi.
4. Levent Sitesi, uzun yıllar sakin, gösterişsiz, huzurlu bir yaşama evsahipliği
yapan kimliğini korusa da, 1980’den sonra inşaat istilasıyla birlikte semtin
görünümü hızla değişti. İlk istila, işyerleriyle geldi. Konutlar bir bir lokanta,
kafe, ofis, mağaza oluverdi. Bu işyerlerinin tabelaları, reklam panoları da gelip o muhteşem duvar resimlerinin üzerine vidalandı. Sonra klima çağı başladı, duvarlar delindi ve klima motorları çakıldı, ışıldayan mozaik panoların
üzerine. Bu da yetmedi mağaza, dükkân sahipleri vitrin açmak için duvarlardaki bu mozaik panoları gözlerini kırpmadan yıkıp attılar. Birçok resmin
üzeri sıvandı, boyandı. İnsanların erişemediği yükseklikte bulunan ve insan
tahribatından kurtulan mozaik panolar ise üç beş kuruş uğruna reklam panoları altında bırakılarak izleyicisinden koparıldılar. Sayısı her geçen gün artan dev boyutlarıyla ölçü ve sınır tanımayan bu reklam panoları birer ibret
tablosu olarak bugün de karşımızda duruyor. Sanat tarihimizin açık alanda,
mimaride bulunan nadide örnekleri değer bilmezliğin, sahipsizliğin, tepkisizliğin, güzelliğe karşı düşmanlığın sert darbeleri altında yok edildiler.
60 B+ SONBAHAR
levent_duvar.indd 60
4/25/13 5:08 PM
Bedri ahmi nin yaptığı mozaik pano üstte çeşitli kurumların verdiği reklamlarla kapatılmış durumda altta
2003 yılında hayatta iken söyleşi yaptığım ve resimlerin buraya yapılmasında birinci derece etkili olan Prof. Dr. Kemal Ahmet Ar derin bir hayal
kırıklığı içinde “Geçenlerde dolaştım oralarda. Sitenin o perişan görüntüsüne dayanamadım. Yazık ki geri kalmışlığın, görgüsüzlüğün, bilgisizliğin,
kültürsüzlüğün acı sonuçları bunlar” diyor. “Resimlerin fotoğraflarını çekin,
o haliyle büyütün, böyle yan yana dizin. Eski fotoğrafları da bulalım, herkes
görsün vahşeti. Haykırış olmalı bu yani” diye ekliyor ve devam ediyor “4.
Levent’in bir bahçeli evler niteliğini taşımasını istedik. Daha ziyade karışık
bir doku, hem kat evi, hem de tek aile evi; alçalan yükselen kontrastlarla
mekân düzenlemede ilk araştırmadır. Kent mekânları için burada ilk defa bir
kompozisyon yaratıldı. Mekân araştırma, mekânlarda alçalma, yükselmeler,
1950’lerde Emlak Kredi Bankası’nın, toplu konut projesi için Levent semtini seçmesiyle burada yerleşim başladı. Levent semtinin çekirdeğini oluşturan 4. Levent Toplu Konutları, nüfusun hızla arttığı ve modern toplu konut
fikrinin yeni geliştiği dönemde uygulaması yapılan ilk örneklerden biriydi.
Site dönemini yansıtan mimari özelliklerinin yanı sıra toplu konutta resme
yer vermesi ve mimarlık - plastik sanatlar ilişkisini yeniden kurması açısından önemli bir projeydi.
Mimar, kent plancı Prof. Dr. Kemal Ahmet Ar ve mimar Prof. Dr. Rebii
Gorbon’un ortak çalışmalarıyla 1947-57 yıllarında gerçekleştirilen ve yüz
hektar alan içinde 420 konutun yer aldığı projede evler iki, üç, beş katlı olarak tasarlandı. Site, geniş park ve bahçeleri, balkonlu planı, ferah yerleşimiyle, daha da önemlisi duvarlarındaki mozaik resimleri; dışa dönük, sıcak,
alçakgönüllü bir hayat tarzına kucak açan özellikleri ile dikkat çekiyordu.
Ayrıca Toplu Konut alanı içinde bulunan on katlı blok, yapıldığı dönemde
İstanbul’un en yüksek binasıydı.
Levent Toplu
Konutları nın
duvarlarındaki eşsiz
eserlerin bazıları
h l zamana
direniyor
B+ SONBAHAR 61
levent_duvar.indd 61
4/25/13 5:08 PM
Eren Eyüboğlu
gerilmeler yaratma, kontrastlar yaratma, içeriye doğru çekme, ileriye doğru çıkışlar gibi ”
Prof. Dr. Kemal Ahmet Ar konutlar inşa edilirken sitede duvar resimlerine yer verilmesi için Emlak Bankası yetkililerine yarışma açılmasını
önerir. Yetkilileri ikna edemeyince işi bırakacağını söyleyerek isteğini
kabul ettirir. Ar , sonra da Akademi’den arkadaşları olan ressamları
davet ederek onlardan proje ister. “Bunların hepsi görmüş geçirmiş
insanlardı, kültürlülerdi. Hepsi de biliyordu resmin mekânı tamamlayan
büyük bir eleman olduğunu; o bakımdan bilinçli olarak koydular.”
Sanatın en büyük çağına ancak mimarinin yardımıyla erişilebileceğini söyleyen Bedri Rahmi “Mozaik Hakkında” başlıklı yazısında şöyle diyor “Şurası muhakkak ki herhangi bir tabloya en güzel ışığı, en
uzun ömrü, en büyük seyirci kalabalığını, kısaca hayata karışma gücünü sağlayan mimaridir. Mimar eli değmedikçe resim bir göçebe hayat
yaşamaya, daha doğrusu yaşamadan diri diri gömülmeye yahut da loş
müze salonlarında uykuya dalmaya mahk mdur.”
Bedri Rahmi bu işin sırrına varanlardandı. Batı sanatını iyi bilen bir
ressam olarak sanatı kendi köklerinde arayan, sanatın halkla buluşmasının en çok kavgasını veren ressamlarımızdan biriydi. Bu yüzden
1950’li 60’lı yılların kısıtlı sanat ortamında İstanbul’da büyük boyutlu
mozaik panolara imza attı. Ne yazık ki Bedri Rahmi’nin, resme en uzun
ömrü kazandıran mozaikle yaptığı resimlerinin ömrü çok uzun olmadı.
Halbuki bu teknik Roma’da, Bizans’ta uygulanmış, günümüze kadar
ulaşmıştı. Sanatçının İstanbul’da, en yoğun yapılaşmanın olduğu bölgede ve etrafı gökdelenlerle kuşatılan 4. Levent Toplu Konutları ve
duvarlarındaki 4 mozaik panosu biri kısmen tahrip edilmiş, diğer ikisi
reklam panolarıyla kapatılmış bu baskıya daha ne kadar direnebilir bilinmez. Bu arada Bedri Rahmi’nin ve birçok sanatçının İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nda İMÇ bulunan mozaik panoları, rölyefleri de
kentsel dönüşüm tehdidiyle karşı karşıya.4. Levent Sitesi’nde mozaik
panoları bulunan Ferruh Başağa ile 2002 yılında hayatta iken yaptığım söyleşide yapım süreciyle ilgili şu bilgileri vermişti
Sabri Berkel
“Kemal Ahmet Ar muhtelif binalara mozaik panolar yapılması için bankayla anlaşmış. Nurullah Berk, Sabri Berkel, sonra ben, Eren Eyüboğlu, Bedri
Rahmi, Ercüment Kalmuk. Altı kişiden proje istediler. Projeleri verdik. Sonra
Kemal Ahmet Ar dedi ki Birkaç yer daha var, kim daha çabuk bitirirse ona
vereceğim o yerleri’. Ben o zamanlar boştum, işsizdim. Bir an evvel evde
gece-gündüz çalışarak o işleri bitirdim götürüp yerine taktım. Tamam’ dedi
ve bunun üzerine binanın arka cephesindeki yerleri 2-3 parti çalıştım. Sonuçta güzel bir iş oldu, o iş devam etseydi ve muhafaza edilseydi Türkiye
için çok büyük bir kazanç olurdu. Bakıyoruz Avrupa’nın birçok şehrinde
hep mozaikler, freskler duvarları süslemiş. Bizde maalesef çoğu yok edildi.
1952’de Lütfi Kırdar Salonu ilk yapıldığında İstanbul Fuarı diye bir sergi yapıldı. O sergiye giriş ve danışma büroları vardı. O büroların cepheye bakan
kısmına, yola bakan cepheye mozaikten 10 m ’lik büyük bir sanayi kompozisyonu yapmıştım. O da durdu durdu, bir de baktım, danışma büroları yok
oldu. Oraya askeri bina yapıldı.”
Başağa, dış duvarlarında yapıtlarının yer aldığı 17. bloktaki dükkânlardan birinin iç kısmında da mozaik panosu olduğunu belirtmiş ancak bu pano bulunamamıştır.
Ayrıca sanatçının yıllardır ada vapurlarıyla önünden geçenleri selamlayan
Heybeliada Deniz Lisesi’nin cephesindeki, “Preveze Deniz Savaşı” konulu
Türkiye’nin en büyük mozaik panosu 210 m , binayla birlikte 1999’da yıkılarak yok edilmiştir.
Açık alanlarda yapıtları bulunan ressamların, heykeltıraşların payına hep hayalkırıklığı düşmüştür. Ölümsüz olması gereken sanat ürünleri itilmiş kakılmış, horlanmış, siyasilerin hedefi haline gelmiş, bakımsız bırakılmış, kişisel
beğenilerin kurbanı olmuş, depolara kaldırılmış, sürgün edilmiş, vandalların
saldırısı sonucu tahrip edilmiş, değersiz görülerek yok edilmişlerdir.
Kente kimlik ve kişilik kazandıran, Cumhuriyet döneminin mimari özelliklerini taşıyan özgün yapılardaki değerli sanat ürünleri bu yapılarla birlikte yıkılarak; cam, çelik, betondan oluşan tekdüze çok katlı binalara dönüşüyor. Medeniyetin göstergesi olan boşluklar gittikçe daralıyor. Sanat tarihinin izleri
hızla siliniyor, İstanbul görsel hafızasını yitiriyor. B+
62 B+ SONBAHAR
levent_duvar.indd 62
4/25/13 5:09 PM
i
haber
Bu yazı baskıya hazırlandığı sırada
iyi bir haber aldık. Beşiktaş
Belediyesi’nin Koruma Kurulu’na
yaptığı başvuru uygun görüldü ve
6 sanatçıya ait 20 duvar mozaiği
tek tek koruma altına alındı. B+
Sabri Berkel
B+ SONBAHAR 63
levent_duvar.indd 63
4/25/13 5:09 PM
Sabri Berkel
Ercüment Kalmuk un eseri sıvadan önce solda ve sıvadan sonra sağda
64 B+ SONBAHAR
levent_duvar.indd 64
4/25/13 5:09 PM
Beşiktaş Belediyesi
hayata eçireceği
pro eyle bu sanat
eserlerini tekrar
kente kazandırmayı
planlıyor
erruh Başağa
Sabri Berkel
Sabri Berkel
B+ SONBAHAR 65
levent_duvar.indd 65
4/25/13 5:09 PM
Semt
ki k mş maha e
ra i e e
rka i
Yazı CENGİZ ERDİL Fotoğraf ALAATTİN TİMUR
Beşiktaş Çarşısı’ndan Ihlamur Kasrı’na doğru devam ettiğinizde karşınıza çıkan
Muradiye ve Türkali mahalleleri birbirine paralel kısa sokakları, ünlü Cumartesi
Pazarı ve hâlâ yaşatılan mahalle kültürüyle B sayfalarında.
66 B+ SONBAHAR
semt.indd 66
4/25/13 5:09 PM
Beşiktaş ın
hareketliliği
Muradiye ve
Türkali yle
sakin mahalle
yaşantısına
dönüşür
B+ SONBAHAR 67
semt.indd 67
4/25/13 5:09 PM
İ
stanbul’un bazı semtleri kentin büyük uğultusu, 24 saate sığmayan hayhuyu içinde kaybolmuş görünse de, sadece mahalle sakinlerine değil, günübirlik ziyaretçilerine de geçmişten kalan kent
ruhunu hissettirebilir. Beşiktaş kentinin tüm semtlerinde vardır bu
özellik. Kâh yokuş ve merdivenleriyle, kâh kıyıda köşede kalmış
eski bir yapısıyla bu ruhun yanınızda dolaştığını duyumsarsınız.
ve ekliyor “Bizim tek şikâyetimiz ses kirliliği. Burada trafik çok yoğun.
Boğaziçi’ne akan trafiğin bir bölümü buradan geçiyor. 24 saat gürültü var.
Zaten İstanbul’un sorunu olan trafik çözülürse belki sesten şikâyetimiz de
ortadan kalkar.”
Kentin modern coşkusuna karşı ayakta kalma savaşı veren birbirine yaslanmış evlerin dayanışmasında da hissedersiniz bu semt ruhunu.
Beşiktaş kentinin Muradiye ve Türkali semtleri böyle yerleşimlerdendir.
Muradiye Mahallesi
Hepsi hepsi on sokağın bulunduğu Muradiye Mahallesi, adını burada 1898
yılında yaptırılan camiden alır.
Nişantaşı’ndan yuvarlanılarak inilen ama soluk soluğa çıkılan bir yokuşla
anılır bu mahalle. Şişli ve Beşiktaş ilçeleri arasında sınırdır ve Beşiktaş’tan
yana tavır almış eski bir semtimizdir.
Muradiye Camii
Dedik ya, adını camiden alır... Cami öyle gösterişli sayılmaz ama, meraklısı
için tarihe not düşülecek bir yapı kabul edilir Muradiye Camii, Nüzhetiye
Caddesi’nin üst tarafında, Göknar Sokağı ile Şair Nazım Sokağı’nın kesiştiği köşede yer alır. Adı geçen sokaklara açılan madeni kanatlı avlu kapılarının üzerinde birbirinin eşi olan kitabeler göz alıcıdır. Dört satırlık mermer
kitabelerden, caminin 1898 yılında İkinci Abdülhamid’in analığı Perestü
Kadın’ın Başağası Servet Ağa ile Nazseza ve Ferahnak kalfalar tarafından yaptırıldığını anlıyoruz. Bu yapıma yine Halime Hatun adlı bir hayırseverin katkıda bulunduğu yazıyor kitabelerde. Mimarı bilinmeyen cami,
eğimli bir arazi üzerine inşa edilmiş. İçi hayli aydınlık olan caminin sekiz
kollu yıldızın işlendiği ahşap tavanı ise bir ustalık eseri. Cami 1952 yılında
onarım görmüş.
Muradiye Mahallesi Beşiktaş’ın eski semtlerindendir ama bu camiden
başka da tarihi bir yapının kalmadığı bir yerleşimdir aynı zamanda. 1960’lı
yıllardan sonra başlayan apartman modası burayı da kuşatmış, semt bugünkü görünümünü almıştır. Kayıtlara 318 bina ve 3471 hanenin düştüğü
mahallenin muhtarlığını 20 yıldır Cengiz Hacıömeroğlu yapıyor. Muhtar
Cengiz Hacıömeroğlu, “Mahallemizin öyle büyük bir sorunu yok” diyor
Cen iz
acıömeroğlu Muradiye Mahallesi Muhtarı
40 yıldır Muradiye Mahallesi’nde oturmakta ve dört dönemdir
muhtarlık yapmaktayım. Mahallemiz, öğrencilerin tercih ettiği,
kültür seviyesi oldukça yüksek, Beşiktaş’ın en eski mahallelerinden biridir. Yaklaşık 7500 nüfus, 3471 hane mevcuttur. Şişli
ilçesi Teşvikiye Mahallesi’yle sınır oluşturur.
Cumartesi ünleri
kurulan semt pazarı
tüm İstanbul un
özde pazarları
arasında
Cumartesi Pazarı
68 B+ SONBAHAR
semt.indd 68
4/25/13 5:09 PM
Nüzhetiye Caddesi nin Türkalili ve Muradiyeli sakinleri ramazan ayını caddeye kurdukları iftar sofralarıyla keyifli eçirdiler
Mahalleliler pazardan taze ürünleri uy un fiyatla alabiliyorlar
B+ SONBAHAR 69
semt.indd 69
4/25/13 5:09 PM
hlamur Kasrı
Türkali Mahallesi
Türkali Mahallesi de eski semtlerdendir ama eski adına fazla bir yapının
kaldığı söylenemez. Beşiktaş kentinin en kalabalık semtlerindendir. 15 bin
nüfusu, 7033 hanesiyle modern zamanın hızına ayak uydurmayı başarmış
bir semt olarak kayıtlara düşmüştür.
Mahalle Muhtarı Ahmet Bayraktar’a göre, en büyük sorunları, aslında tüm
İstanbul’un ortak sorunu Otopark. Yoksa dört teker, iki ayak arasında hayat akıp gidiyor Türkali Mahallesi’nde...
Mahallede iki önemli eser var Tuzbaba Camii ve Zübeyde Hanım Çeşmesi.
Tuzbaba Camii
15. yüzyıl yapısı olması nedeniyle öncelikli koruma altında tutulan camiyi
Fatih Sultan Mehmet’in Tuzcubaşı Rum Ali Ağa yaptırmış. Ali Ağa Mescidi olarak da bilinir. Mescit İstanbul’un bu bölgesinde inşa edilen ilk Türkİslam yapısı olduğu için de önemlidir. 19. yüzyıl sonunda tamirat görmüş;
şimdiki pencereleri de o dönemin eseridir. Bu cami de eğimli bir araziye
inşa edilmiştir. Camideki türbe zamanla özellikle kutsal günlerde ziyaretçilerin akınına uğrar olmuş; Tuzbaba hakkında efsaneler ortaya çıkmıştır.
Çeşmesi. Bu çeşme 1850 yılında bostan çalışanlarına ve yöre halkına
sağlıklı su getirmek için yaptırılmış. Abdülmecid Çeşmesi olarak da bilinir.
Ama yaptıran bir padişah değil, yüksek düzeyde bir paşadır ve bu paşa
adının gelecek yıllarda unutulacağını bile bile çeşmeyi devrin padişahı
Abdülmecid adına kaydettirir.
Yıllarla birlikte harap olan, suyu akmayan çeşmeyi Birinci Dünya Savaşı yani 1914-18 yılları arasında Akaretler’de yaşayan Atatürk’ün annesi
Zübeyde Hanım görür. Zübeyde Hanım komşuları harekete geçirir ve
çeşmeyi el birliğiyle onarırlar. Bu tamirattan sonra şöyle bir kitabe konur
çeşmeye “ İş bu çeşme ile aşağıdaki çeşme, Gazi Mustafa Kemal Paşa
Hazretleri’nin valideleri Zübeyde Hanımefendi’nin fevkalade ve ehali-i hamiyetmendanın muavenetleriyle tamir ve termin edilmiştir.”
İşte böyle... Muradiye ve Türkali, Beşiktaş’ın asırlık mahalleleri. İki komşu
mahallenin fazla bir derdi yok bugünlerde. Ancak gelecek ne gösterir bilinmez. Malum; gelecek, İstanbul için kentsel dönüşüm yılları olacak. Muradiye ve Türkali semtleri de bu dönüşümden payını alabilir. En azından
bazı mahalle sakinlerinin görüşü bu yönde. B+
Efsaneye göre,“Tuzbaba” Fetih döneminde Fatih’in ordusundaki askerlerden biridir. Tuz sıkıntısı çeken orduya tuz temin etmiş ve Fatih’in
“tuzcubaşı”sı olmuştur. Fetihten sonra şimdi Tuzbaba Camii’nin bulunduğu bölgeye yerleşmiş, 1490 yılında camiyi yaptırmıştır. Rufai tarikatındandır. Halk arasında kerametleri anlatılır. Caminin Büyük Esma Sultan
İlköğretim Okulu’na bakan duvarında türbenin dış yüzeyinde mermer bir
çıkma bulunur. Bu çıkmanın üzerine tuz paketleri bırakılır. Gelen geçenler dilek dileyip, buradan tuz alıp yerler. Bu gelenek, Türk filmlerine bile
konu olmuştur.
übeyde
anım eşmesi
Dedik ya, burası artık eski görünümünü yavaş yavaş yitiren bir semt. Türkali Mahallesi’ndeki ahşap konaklar, bostan evleri, taş yapılar apartmanlara yenik düşmüş. Güzelim vadide, destek köstek birbirine bağlı evler
silsilesi var artık. Ayakta kalan birkaç tarihi izden biri de Zübeyde Hanım
Tuzbaba Camii
70 B+ SONBAHAR
semt.indd 70
4/25/13 5:10 PM
Dünya Barış Parkı
Yumurtacı Ahmet Bayraktar Türkali Mahallesi Muhtarı
1994’den beri Türkali Mahallesi muhtarıyım. 1953 doğumluyum,
7750 haneye hizmet ediyorum. 1974’ten beri yumurtacılık yaptığım
için Beşiktaş halkı beni “Yumurtacı Ahmet” olarak tanır ve bilir. Bu
lakabım sebebiyle 1989 seçimini kaybetmiştim. 1994 tarihinde bütün haneleri gezerek ve soyadımı söyleyerek seçimi büyük farkla
kazandım. 1996 tarihinde okuldan 2. sınıf talebeleri geldi. Öğretmenleri “Muhtarımızın adı nedir?” diye sorduğunda hepsi bağırarak
“Yumurtacı Ahmet” dedi. O kadar duygulandım ki aynı yıl mahkeme
kararı ile “Yumurtacı” olan lakabımı soyadı olarak aldım. Halkım beni
çok sever, sevgileriyle her dönem muhtar olarak seçerler. Mahallemizin kültür düzeyi yüksektir. Herkes birbirini tanır ve saygılıdırlar.
Komşulukları iyidir ve yardımseverdirler.
Mısırlıbahçe Parkı
B+ SONBAHAR 71
semt.indd 71
4/25/13 5:10 PM
Bir sta
e
rte
e ka ar ra iker esek e a t ar resim ir
Yazı ETEM ÇALIŞKAN Fotoğraf ETEM ÇALIŞKAN VE ERTEL AİLESİ ARŞİVLERİ
Etem Çalışkan, Mengü Ertel’in sanat yaşamını ve
dostuyla paylaştığı anıları B için kaleme aldı.
72 B+ SONBAHAR
Bir_usta_menguertel.indd 72
4/25/13 5:11 PM
B
irinci Levent’in doğu yakası meskenimiz oldu. Adı, 4.
Gazeteciler Sitesi. Güvercin durağındaki banka evlerine
bitişik. Birinci Levent’in bahçeli evleri ile karşı karşıyayız. Onların güneşi bizim ufuktan doğar. Bizim güneş de
onların üzerinden batar. Aramızdan
bir dere kuzeye doğru iner. Bizim 4.
Gazeteciler Sitesi’nin bittiği yer sebze, meyve, bostan
bahçesidir. Bitişiğimizdeki tepede 1970’li yıllarda mandıra vardı; bir de padişahın avcı köşkü. Kapılarımıza
mevsimine göre lahana, kıvırcık, marul, fasulye, bakla,
maydanoz, nane, çilek ve daha birçok sebze ve meyveler kokularıyla gelirdi dalından, kökeninden. Şimdiki
Maya Siteleri’nin yerindeki mandıradan da yemyeşil ot
kokan süt, yoğurt, kaymak, tereyağı gelirdi.
Dönelim 1950’nin ilk yıllarına; Mengü Ertel o yıl gireceği iki okulun sınavından hangisini kazanırsa o
okulda yapacaktı sanat öğrenimini. Güzel Sanatlar Akademisi’nin sınavı, konservatuardan önce idi.
Onun sınavına girdi ve kazandı. Akademi gerçekleşti.
Konservatuar hayal oldu.
Yurdaer Altıntaş, Güzel Sanatlar Akademisi Afiş Atölyesi’nden arkadaşım; Mengü başka atölyeden arkadaşım. Anılarla Mengü’yü gülüşüyle de
öfkesiyle de güzelce bir ıslattık yağmurla. Mengü de, Yurdaer de yurt içinde ve yurt dışında yenilikçi, öncü afiş ve grafik sanatçısı
Yurdaer ile sohbetimiz dünkü 18 Mayıs’tı. Akşamüzeri,
camlarda damlalar, inen günün ışıkları ile mısralaştı. Üstüne, içine boşalan ebemkuşağı ile 19 Mayıs’a süslenmiş gökyüzünden doygun bir mutluluk içinde yeryüzü.
Çiçekli yeşil dallar gülümsedi camlardan yüzümüze.
Beşiktaş kandillerinden Yurdaer Altıntaş, Beşiktaş kandili Mengü Ertel’le ilgili sohbetimizin sonunu şu sözleriyle vurguladı “Mengü’nün yaşamı, sanata tutkudur
Sanatın bütününe, tiyatroya, sinemaya, resme, afişe,
grafiğe, müziğe, sanatın tamamına tutkudur. Hem de
paraya hepimiz gibi ihtiyacı olduğu halde. Mengü’nün
örnek yönüdür sanata tutkusu Keşanlı Ali Destanı, Aslan Asker Şvayk unutulmazlarından
Mengü Ertel’i yazarken sıralama yapamıyorum. Aklıma
gelenleri yazıyorum. Çünkü Mengü’nün çalışmaları da
böyledir. Yapıtların tasarımı beynindedir önceden. Adı
üstünde, ta-sa-rım
Mengü iyi bir grafik sanatçısı oldu. Zamanının en büyük, çağdaş reklam ajansını kurdu. Ama içinden çık- Men ü Tiyatro Afişleri ser isi için duyuru
afişi
mıyordu sinema ve tiyatro kurdu. Mengü konservatuTasarım durağandır beyinde. Beyinden muslukları açıp ele-göze yol veara girmiş olsaydı, yeni bir Muhsin Ertuğrul vakası doğabilirdi. Fakat, Türk
rince başlıyor sanatın gümbürtüsü, coşkusu, çizgisi, rengi, musikisi, sahafiş sanatı dünyasında Mengü Ertel vakası olmazdı.
nesi Sona yaklaşırken Mengü ter içinde bir orkestra şefidir sahnede
Haldun Taner, Keşan’da Ali ile destanı konuşurken meydan kahvesinde,
Mengü bu ikili ile buluşmuş olmayacaktı. Hüsmen Ağa’nın taze demli çayını, Mengü’nün yerine bir başkası içecekti Keşanlı Ali ile Daha? Türkçe’si
Behçet Necatigil’den, Borchert’in “Kapıların Dışında” oyununun afişi,
Brecht’in “Carrar Ananın Silahları” afişi, “Aslan Asker Şvayk ”
İstanbul Devlet Opera ve Balesi için Beethoven’ın Fidelio’su için
afiş tamamlanmıştır, Mozart’ın Figaro’nun Düğünü afişi tamam, W.
Shakespeare’in Fırtına oyunu için afiş hazır, Mengü sahnesi sakin Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı bitmiştir; Keşan’da Hüsmen Ağa’nın çayını içerek Mengü, Haldun Taner ve Keşanlı Ali sohbettedirler.
Ve daha daha ve de dahaları, Jan Dark’ın Çilesi-Carl Dreyer’in eseridir, W.
Shakespeare’ler, Romeo ve Juliet, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Arthur Miller’in
üç perdelik oyunu, Bütün Oğullarım Yüzlerce tiyatro, sinema afişleri, kitap kapakları, grafik tasarımlar, öğrenciler ve de ödüller
Güzel yazı hocam Hattat Emin Barın’ın da yakın dostu olan Alman Graphis dergisinin editörlerinden Ale andre Ale andre’ın, derginin Nisan
1977 sayısında Mengü Ertel için yazdığı uzunca bir yazısından birkaç
cümle sunmak istiyorum siz okurlara “Güçlü kuvvetli bir Türk, siyah saçlı, sakallı, sınırsız bir enerji ve büyük bir yaratıcılık gücü yansıtan bir aydın
yüzü, o ölçüde sağlam ama duyarlı eller, işte Mengü Ertel’in görünüşü.
Michelangelo’nun ruhunu taşıyor sanki. Onun elinden bir yontu da olabilirdi. Az gülüyor, ama kahkahayı bastı mı yürekten kopuyor gülüşü. Bu büyük sanatçıda, özentili, yapmacık, hesaplı hiçbir şey yok. İkiyüzlülük, haksızlık, aldatmaca karşısında öfkesi bir gökgürültüsü gibi patlayıveriyor ”
Efendim, Beşiktaşımız İstanbul’un Güzel Sanatlar Akademisi’yle, üniversiteleriyle, sarayları, müzeleri, kütüphaneleri, kültür merkezleri, meydanları, anıtları, mimarisi ve camileri, dinsel yapıları ile kültürün, sanatın ocağıdır. Sanatçıları, yazarları, çizerleri de ülkemizin kandilleridir. Kandiller yeni
kandilleri tutuşturuyor. Beşiktaşımız aydınlanıyor, İstanbul’u aydınlatıyor,
ülkemiz aydınlanıyor.
Kenan Temizan’dan, İhap Hulusi’den, Emin Barın’dan ışıklanan Mengü
Ertel için buluştuk Yurdaer Altıntaş’la Levent’te Gökyüzünde koyulaştı
bulutlar. Mayıs’ın erguvani pembe mavisi karardı. Ufuklardan şimşekler
çaktı üstümüze. Sonra gökgürültüsü kulaklarımızda patladı. İri iri cam
damlası gibi rengârenk kocaman kocaman damlalar Boşaldı gökyüzü
yeryüzüne Yurdaer, cigarasını bastırdı masadaki yağmur suyuna. Nisbetiye Kafe’nin dış cam dibinden iç cam dibine geçtik. Gökyüzünün Mengü
gürlemesi camları titretti, camlardan yağmur aktı şırıl şırıl. Görünür görünmez oldu dışarısı.
Aslan Asker vayk oyunu için afiş Arena tiyatrosu
B+ SONBAHAR 73
Bir_usta_menguertel.indd 73
4/25/13 5:11 PM
Men ü Ertel eşi lfet Ertel ve oğlu Murat Ertel ile Oyuncular
ser isinin açılışında Maçka Sanat Galerisi
Mengü Ertel’in oğlu, mahallemizin dünkü çocuğu, bugünün Baba Zula
müzik ailesinden Murat Ertel’le de konuştuk babasını. Sanatçı babanın
sanatçı oğluyla
“Babam çalışmalarında, sanatta sınırları zorlardı ve sanatı disiplinlerarası kurgulardı. Babam Mengü Ertel’i grafik sanatçısı olarak değil, sınır ötesi bir sanatçı olarak tanımlarım. Çünkü grafik sanatına resmi, karikatürü, kaligrafiyi,
fotoğrafı katmış ve kendi meslektaşlarının bazıları tarafından sert bir şekilde
eleştirilmiş, yerilmiştir.
Ben çocukken babamın devrimci yöntemlerle çalıştığını gözlemledim. Örneğin bir afiş yaparken çamaşır suyu, saç kurutma makinesi, diş dolgu malzemeleri gibi akla gelmeyecek malzemeleri büyük bir rahatlıkla kullanırdı.”
i aro nun Düğünü operası için afiş İstanbul Devlet Opera ve Balesi
idelio operası için afiş İstanbul Devlet Opera ve Balesi
Keşanlı Ali Destanı oyunu için afiş Devlet Tiyatroları
74 B+ SONBAHAR
Bir_usta_menguertel.indd 74
4/25/13 5:11 PM
Kitap kapağı Nasreddin oca Erdoğan Tokmakçıoğlu
Bir Kavuk Devrildi oyunu için afiş basılmadı
Otello operası için afiş İstanbul Devlet Opera ve Balesi
Kapıların Dışında oyunu için afiş basılmadı
B+ SONBAHAR 75
Bir_usta_menguertel.indd 75
4/25/13 5:11 PM
Yüzler resimleme dizisinden örnekler
76 B+ SONBAHAR
Bir_usta_menguertel.indd 76
4/25/13 5:11 PM
Bundan önce de gene benim 100. yıl için çizdiğim Atatürk portrelerinde ki bu
portreler 1981 yılı için takvim yapıldı . Mengü bana sanat danışmanlığı yaptı.
Zaman zaman sabahları erken saatlerde işyerimize giderken karşılaşırdık
Kemal’le. Kemal, Renault’nun direksiyonunda. Rastgele ara sokaklardan
Levent meydanından Karaköy’e, Gümüşsuyu’na Arabasının lastik izlerinin bulunmadığı ara sokak kalmamıştır. Ama denk düştükçe Çalıkuşu
sokağından geçerken, solumuzdaki Reşat Nuri Güntekin’in evine gıyabi
“Günaydın Reşat Nuri” derdik.
Mengü Ertel’in atölyesinde çok çalışanlar oldu. Onlara Mengü Ertel öğrencileri demek gerek. Benim iki oğlumdan büyüğü, Murat’la okul arkadaşıydı. Raci’nin küçüğü Adnan da Mengü’nün çırağı Adnan Mengü’ye
“Mengüç abi” derdi.
T C Kültür Bakanlığı için lo o
Türkiye adyo Televizyon
Kurumu için lo o
4. Gazeteciler Sitesi, dere boyunca tam bir sanatçılar, gazeteciler mahallesiydi. Evlerimizin bahçelerinden seslenirdik birbirimize, bir fincan kahve, bir bardak çay veya bir kitap, bir bilgi, bir tüp mavi, sarı, kırmızı boya
için. Bazen Doğan Ergin’de ney sesiyle Dede Efendi, Sadun Aksüt’ten
yaylı tambur, Celal Şahin’in sakız kadar mızıkasından Lüküs Hayat, Ergin Konuksever’den bir arşiv veya acil yardım Erdoğan Tokmakçıoğlu,
kapağını Mengü Ertel’in yaptığı Nasrettin Hoca kitabını da yanına alarak,
Hoca’yla eşeğine ters binip, Bâbıâli’ye giderken görülürdü.
Tarık Dursun K.’nın daktilo sesinden erken uyanan Osman Karaca ve kaligrafinin ustası Yılmaz Özbek Ve dere boyunca mevsim bahar yaz ise
akasyalar, erguvanlar içinde, gündüzleri serçeler oynaşır ayva çiçeklerinde. Şafakta bülbülün Mayıs güllerine aşk şakımaları.
Yıl 1980. Atatürk’ün doğumunun 100. yıl kutlama afişlerinin yapımı, Mengü ile benden istendi, TBMM adına Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel tarafından. Evimin çatı katı çalışma yerimdi.
Ortak çalışmayla 10 afiş yaptık. Afişleri tamamladıktan sonra, ters çevirip
yere yaydık. Karışık olarak beşine ben adımı yazdım, beşine de Mengü
yazdı adını. Ben Etem yerine Mustafa, Mengü de Kemal yazdı. Çevirdik
afişleri ve imzaladık. Bu olaydan sonra, birbirimize hep “günaydın Kemal,
günaydın Mustafa” diyerek seslendik.
Mengü Ertel yenilikçidir. Bir şeyi bulmak için aramazdı. Aramazdı bulurdu.
“Şöyle olsun böyle olsun” isteklerini duymazdı. Aramazdı derken “hazırı
aramaz”dı. Mengü kendinde olanı arardı. Ben Mengü’nün afişlerine, “sanatın resim hali” desem, Mengü kızmaz da sizler ne dersiniz, bilemem. Sanatta öncü, yenilikçi ustayı, arkadaşımı, dostumu saygıyla anıyorum. B+
Men ü Ertel
yenilikçidir Bir
şeyi bulmak için
aramazdı
Bulurdu Men ü
kendinde olanı
arardı
Etem alışkan ın B için el yazısı ile yazdığı Men ü Ertel yazısı ve portresi
B+ SONBAHAR 77
Bir_usta_menguertel.indd 77
4/25/13 5:11 PM
Etkinlik
78 B+ SONBAHAR
park_bulusmalar.indd 78
4/25/13 5:14 PM
Ya akşam ar
ark B şma ar
güzel!
a
Yazı FUNDA DEMİR Fotoğraf BERKAY TEZCAN, ALAATTİN TİMUR
Bu yıl altıncısı düzenlenen Park Buluşmaları’nda
binlerce Beşiktaşlı birarada eğlendi....
Film gösterimleri,
konserler, kabareler
ve söyleşiler
Beşiktaş ecelerini
hareketlendirdi.
B+ SONBAHAR 79
park_bulusmalar.indd 79
4/25/13 5:14 PM
B
eşiktaş halkı kadar tüm İstanbullular için yaz gecelerinin
vazgeçilmez etkinlikleri haline gelen gelenekselleşmiş
“Park Buluşmaları” önceki yıllardaki coşku ve enerjisini
katlayarak gelecek yıla devretti. 22 Haziran 2012 Cuma
akşamı Abbasağa Parkı’nda düzenlenen Suzan Kardeş
konseri ile başladı.
Etkinlikler boyunca, başta Konaklar Sporcular Parkı, Ortaköy Meydanı,
Ulus Prof. Dr. Aykut Barka Parkı, Vişnezade Şairler Sofası Parkı, Abbasağa Parkı, Ulus Ambarlıdere Parkı, Kuruçeşme M. Emin Ergün İ.Ö.Ö. Bahçesi, Dikilitaş Muhtarlık Parkı, Nisbetiye Birlik Parkı, Etiler Uçaksavar Parkı,
Etiler Belediye Sitesi ve Arnavutköy Satış Meydanı, Etiler Lisesi Bahçesi
olmak üzere toplam yirmi alanda birbirinden renkli etkinliklere evsahipliği
yaparak Beşiktaşlılara sıcak yaz akşamlarında stres atabilecekleri ve ücretsiz seyredebilecekleri onlarca alternatif sundu. Park Buluşmaları’nda her
yaştan ve her zevkten insanın beğenisine sunulan çok çeşitli bir program
hazırlandı. Beşiktaşlılar yaz boyunca konser, film gösterimi, söyleşi, tek kişilik gösteri, orta oyuncular ve kabarelerden oluşan etkinlikler ile buluştu.
Parklara sığmayan coşku Beşiktaş sokaklarına taştı.
Park Buluşmaları’nın bu yılki konukları arasında; Erkan Oğur, İ. Hakkı
Demircioğlu, Bülent Ortaçgil, Birsen Tezer, Fuat Saka, Güvenç Dağüstün, Zardan Adam, Grup Merdiven, Suzan Kardeş, Ceylan Ertem, Cezmi
Ersöz, Ali Atay, Entu, Peyk, Şenova Ülker uartet, Zeliha Sunal, Reiner
Glass, Lu us, Vedat Sakman, Malt, Mavi Işıklar, Tayyar Erdem, Neyzen
Ünal, Zafer Diper ve Haluk Çetin, Serhat Özcan, Hande Akın, Mehmet
Esen, Üst Kattakiler gibi birbirinden değerli sanatçı ve gruplar yer aldı. Şarkılar, türküler hep bir ağızdan söylendi, kahkahalara karışan tempo hep birlikte tutuldu.
Park Buluşmaları’nın olmazsa olmazı sinema gösterimleri Beşiktaşlıları eski İstanbul günlerine götürerek, anılarını tazeledi. Mahalleliler
açık hava sinemalarında biraraya gelerek “Paris’te Çılgın Macera”,
“Sevimli Kahraman”, “Çizmeli Kedi”, “Berlin Kaplanı”, “Güzel Günler
Göreceğiz”, “Sen Kimsin?” ve “Entelköy Efeköy’e Karşı” gibi filmleri
izlediler. Çocuklar çizgi film gösterimlerini keyifle izlerken Hacivat ve
Karagöz’le tanışmış oldu. Cezmi Ersöz, Haluk Çetin, Zafer Diper ve
Serhat Özcan’ın katıldığı söyleşiler ile karşılıklı sohbetler edildi.
Geçtiğimiz altı yılın ardından Beşiktaşlılar kadar İstanbulluların da nefes
alma ve buluşma noktası haline gelen Park Buluşmaları, doğru zemin
yaratıldığında sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda birbirinden farklı
insanların birarada olabileceğinin en güzel kanıtlarından biri oldu yine.
Ne öğrencinin gürültüsünden, kılığından kıyafetinden şikâyet eden teyzeler, ne de çocukların sağa sola özgürce koşuşturmasından rahatsız
olan büyükler vardı. İşten çıkıp çantasına bir şişe şarap alarak gelenler
ve çaylarını termosta getirenler. Toplumun her kesiminden insan birarada çok güzel zaman geçirdi. Herkes halinden memnundu; parka gelen herkes içindeki önyargıları park kapısında bırakmış içeri öyle girmişti... Her akşam yanında getirdiği çekirdeği, oturduğu kilimi paylaşanlar
oldu. Dostluklar pekişirken yeni arkadaşlıklar kuruldu. Etkinlik öncesinde doğum günü, evlilik yıldönümü gibi özel günler sahneden kutlandı.
Gün geldi Karagözüm evlilik teklifine bile aracılık yaptı. Mahalle halkı
birarada dostluk ve dayanışma duygularını perçinlerken geçen iki saat
insanların dertlerini, sıkıntılarını bir nebze de olsa hafifletti ve unutulmayacak güzellikte anılar bıraktı. Önümüzdeki yılı çok daha büyük bir
coşkuyla bekliyor Beşiktaş halkı. B+ ..
80 B+ SONBAHAR
park_bulusmalar.indd 80
4/25/13 5:14 PM
Nurdan Akbaş
Suat
ocuğumla kaliteli vakit eçiriyorum
Park etkinlikleri sayesinde çocuğumla doya doya ve kaliteli zaman geçiriyorum. Normalde benzer etkinliklere katılmak bu kadar kolay olmuyor, hele
de çocuğunuz varsa... Ulaşım problem, etkinlik saati problem, aile boyu
eğlenmenin maddi külfeti problem. Oysa buraya kimseye bağlı kalmadan
sadece çocuğumu alıp gelebiliyorum. Hem de neredeyse her akşam bir
şeyler oluyor. Çocuğum buraya gelen diğer çocuklarla oynuyor, sosyalleşiyor. Uykusu gelirse beş dakika sonra evde olacağımızı bilmenin rahatlığı
var. Özellikle çocuklara yönelik etkinlikleri daha sık görmek istiyoruz...
Parkın karşısında oturan şanslılardanım
Park Buluşmaları’ndan çok memnunum, evimin karşısında her akşam
bir şenlik var... Ancak etkinliklerin hafta içi yerine özellikle hafta sonları
yapılmasını istiyorum. Başka hiçbir ilçede görmediğim, duymadığım bu
park etkinlikleri biz Beşiktaşlılar için çok büyük bir şans, hatta bulunmaz bir nimet. Etkinlik duyuruları cep telefonuma mesaj olarak geliyor,
bu uygulamadan da çok memnunum. Bu sene neredeyse bütün etkinliklere geldim. Gelmesem dahi balkonumdan oturup izliyorum
ark ar a b
İlkay Aksum
Pazar ünleri çocuklara ayrılsın
Parktaki etkinlikler o kadar güzel ki, çoğu zaman başka bir program yapamıyoruz. Tamamına katılamasak da, geçerken mutlaka uğrayıp bakıyoruz.
Erken saatte başlayıp, çok geç saatlerde bitmediği için park etkinliklerinin kimseyi rahatsız ettiğini düşünmüyoruz. Buraya gelen herkesin keyfi
yerinde gözüküyor. Yazlık sinemalar ve konserleri önceki yıllarda duyar,
burada oturan arkadaşlarımıza özenirdik. Ama artık biz de Beşiktaş’a taşındık ve bundan çok mutluyuz. Burayı seviyoruz. Belediyenin özellikle
kültürel alandaki çalışmaları takdiri hak ediyor. Bu buluşmalar artık bir
şenliğe dönüştürülmeli. Özellikle pazar günleri parkların insanların çocuklarıyla keyifli vakit geçireceği bir buluşma noktası haline gelmesini isteriz.
zcan
şt ar
Emel Ak ül - Evren
akır
cretsiz olması çok üzel
İşyerimiz Levent’te olduğu için sokaktaki afişler sayesinde etkinliklerden
haberdar oluyoruz. İki yıldır özellikle Abbasağa Parkı’ndaki konserleri
kaçırmamaya çalışıyoruz. İnanılmaz keyifli geçiyor, mesai bitimlerini iple
çekiyoruz. Birsen Tezer’in burada verdiği konseri hâlâ arkadaşlarımıza
anlatıyoruz. Burada gerçekten birbirinden değerli isimleri hiçbir ücret
ödemeden dinliyoruz. Tıklım tıkış bir hal de yok.Yalnız belediyenin sitesindeki duyuruların daha güncel olmasını istiyorum. Beşiktaş’ta afişlerle,
mesajlarla duyurular gerçekleştiriliyor; fakat Beşiktaş’ta oturmayan insanlar ya sosyal paylaşım sitelerinden ya da belediyenin sitesinden haberdar oluyor.
B+ SONBAHAR 81
park_bulusmalar.indd 81
4/25/13 5:14 PM
Beşiktaş
parkları
İstanbulluların
nefes alma
noktaları oldu
82 B+ SONBAHAR
park_bulusmalar.indd 82
4/25/13 5:14 PM
B+ SONBAHAR 83
park_bulusmalar.indd 83
4/25/13 5:14 PM
Haberler
Beşiktaş ta
Ağustos coşkusu
30 Ağustos Zafer Bayramı tüm Beşiktaş’ta coşkuyla kutlandı. Evler ve sokaklar bayraklarla donatılırken Beşiktaşlılar
Atatürk’ün silah arkadaşlarıyla birlikte zorluklarla kurdukları laik
Türkiye Cumhuriyeti’ne olan sevgi ve bağlılıklarını fener alayıyla
bir kez daha gösterdiler.
1922 yılında 26 Ağustos’ta başlayıp, 30 Ağustos’ta
Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle
sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni anmak ve hatıraları önünde şükranla eğilmek amacıyla kutlanan 30 Ağustos
Zafer Bayramı’nda Büyük Taarruz sırasında şehit düşen isimsiz
kahramanlarımız saygı ve minnet duygularıyla anıldı.
Ulus’taki “İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Aydınlanmasını Yaratanlar
Anıtı” önünde biraraya gelen binlerce kişi, ellerindeki meşaleler
ve bayraklarla marşlar söyleyerek coşku içinde Arnavutköy’e yürüdü. Yürüyüşe katılanlar arasında bulunan AKUT ekibi de coşkulu kalabalığa ellerindeki meşaleleriyle eşlik etti. Motosiklet
tutkunları ise motosikletleriyle konvoyun önünde yerlerini aldı.
Arnavutköy’de Ömer Güven Parkı’nda Beşiktaşlılara seslenen
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın “Türkan Saylan’ın, İlhan Selçuk’un yuvasına hoş geldiniz. Kurtuluş Savaşı’nın başladığı noktaya hoş geldiniz” diyerek başladığı konuşması uzun
süre alkışlandı.
84 B+ SONBAHAR
haberler.indd 84
4/25/13 5:23 PM
B+ SONBAHAR 85
haberler.indd 85
4/25/13 5:24 PM
Haberler
Dünya Barışı
Beşiktaş ta kutlandı
Beşiktaş Belediyesi, 1 Eylül Dünya Barış Günü çerçevesinde
“Türkiye - Yunanistan Dostluğu Halk Oyunları Festivali” etkinliği düzenledi. Yunanistan’dan altı grubun da aralarında bulunduğu yaklaşık 300 sanatçının katıldığı etkinlik, Beşiktaş Barbaros
Meydanı’nda düzenlendi. Açılışa Beşiktaş Belediye Başkan Vekili
Kemal Çiloğlu’nun yanı sıra Yunanistan’dan çeşitli protokol üyeleri
de katıldı. Kemal Çiloğlu, etkinlikle ilgili olarak “Barış, insanların
mutluluk, güven ve huzur içinde yaşayabilmesi, savaşlar ve anlaşmazlıklar nedeniyle meydana gelen can kaybının ortadan kalkma-
sı için önemli bir unsurdur. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü Yunanistanlı komşularımızla biraraya gelerek Beşiktaşlılarla birlikte renkli
bir etkinlikle kutlayacağız.” dedi.
Etkinlik kapsamında, aralarında Beşiktaş Belediyesi Halk Oyunları Ekibi’nin de yer aldığı Türk ekibi ile Kostas Leivadiotis yönetimindeki Yunanlı halk oyunları grupları Beşiktaş Çarşısı’nda,
Beşiktaş’ın cadde ve sokaklarında tur attılar. Etkinliği ilgi ve keyifle karşılayan halk ve katılımcılar, aynı zamanda Best FM’den
Gönen’in konserini izlediler.
86 B+ SONBAHAR
haberler.indd 86
4/25/13 5:24 PM
Yaz okullarına
yoğun il i
Beşiktaş Belediyesi ve Beşiktaş Halk Eğitimi
Merkezi’nin, öğrencilerin yaz tatillerini değerlendirirken, farklı alanlardaki yeteneklerini geliştirebilmelerini amaçlayarak düzenlemeye başladığı
yaz okulu bu sene de çok sayıda öğrenci ağırladı.
Önceki yıllarda da olduğu gibi, katılımın ücretsiz
gerçekleştiği yaz okulu kursları büyük ilgi gördü.
Futbol, basketbol, voleybol, tenis, yüzme, drama,
bale, İngilizce, gitar ve satranç branşlarında faaliyet
gösteren yaz okulları için Haziran ayında kayıtlar
alındı ve 1500 civarında öğrenci başvurdu.
Yaz okulunda yüzme eğitimleri Türkiye Spor Yazarları Derneği’nde gerçekleştirilirken, drama dersleri Dikilitaş Semt Evi`nde, basketbol kursları İsmail
Tarman İlköğretim Okulu`nda, voleybol kursları
Şair Mehmet Emin Yurdakul İlköğretim Okulu’nda,
futbol kursu Yeni Levent Lisesi`nde, bale kursları
Akatlar Kültür Merkezi`nde, gitar dersleri Beşiktaş
Gençlik Eğitim Merkezi’nde, tenis kursları Sporcular Parkı’nda, İngilizce dersleri ise Dikilitaş Semt
Evi ile Beşiktaş Gençlik Eğitim Merkezi’nde verildi.
Haziranın son haftası başlayıp, eylülün ikinci haftasına kadar süren ve sezon sonunda sertifikaların
verildiği yaz okulunda kurslar hafta içi günlerde yapıldı. Yaş grupları esas alınarak farklı saat dilimlerinde düzenlenen eğitimlerden 7-16 yaş grubundaki
çocuklar yararlandı.
Kuruma ser isi Beşiktaş taydı
Kuraklık sorununa dikkat çekmek için Beşiktaş Belediyesi Göçebe Bağımsız Sanatçı İnisiyatifi işbirliğiyle “Kuruma” adlı uluslararası yerleştirme sergisi düzenledi. 15 Ekim-13 Kasım 2012 tarihinde Ortaköy Sanat Galerisinde ziyaretçileri ağırlayan sergide
Türkiye’den ve dünyadan 28 sanatçının eserleri kuraklığın toplum
üzerinde yarattığı kalıcı etkilerine dikkat çekmek için sergilendi.
Daha önce bütünleşme, vazgeçme, dönüşme, acıkma ve paylaşma
gibi farklı temalara değinen eserleriyle sanat ve sanatçının göçebe
olduğuna inanan, göçebelik ve
değişkenlerin toplumdaki etkisini göstermeyi amaçlayan grup
İstanbul’da kuraklık temasını seçtiler. Göç süreci, göçebelik ve değişkenlerinin toplumdaki etkisini irdelemek için birlikte olan sanatçılar;
göç sürecinin küresel boyutuna değinen yeni işlerde üretmeyi planladılar.
B+ SONBAHAR 87
haberler.indd 87
4/25/13 5:24 PM
Haberler
Atatürk ün manevi kızı
lkü Adatepe yi kaybettik
Yaşı kaç olursa olsun bu memlekette ilkokul sıralarına oturan hemen herkes, kitaplarda Atatürk’ün onunla çekilmiş olan fotoğraflarına özenerek
baktı... Nesiller değişse de; bu ülkede doğmuş olan milyonlarca çocuğun
hayalini yaşayan isim oldu Ülkü Adatepe... Okumayı öğrenirken kara tahtanın önünde gördük onu. Yanında Atatürk... Sonrasında kısacık saçları
ve çocuk gülüşüyle hayat bilgisi kitaplarımızda çıktı karşımıza. Sımsıkı
tuttuğu ve son nefesine kadar hiç bırakmadığı el Mustafa Kemal’e aitti. O
Atatürk’ün yadigârı, manevi kızı Ülkü Adatepe’ydi.
Geçtiğimiz ay geçirdiği trafik kazası sonucu hayata gözlerini yuman Ülkü
Adatepe 80 yıllık ömrüne öyle güzel anılar sığdırdı ki; bu millet için o her
zaman Atatürk’ün kitaplardaki güler yüzlü küçük kızı olarak kalacak ve onlarca nesil daha ona özenerek büyümeye devam edecek.
ayırmıyordu. Çok yorgun olduğu zamanlarda bile Ülkü’yü kıramaz ve ona
vakit ayırırdı. Ülkü artık adeta Atatürk’ün çocuklara olan sevgisinin simgesi
haline gelmişti.
Manevi babası Atatürk’ü kaybettiğinde altı yaşında olan Ülkü bu süreçte
eğitimini tamamlayamadı ve genç yaşta evlendi. İlk evliliğini Atatürk’ün bir
diğer manevi kızı olan Sabiha Gökçen’in amcasının oğlu olan üsteğmen
Fethi Doğançay, ikinci evliliğini yağ tüccarı Yeşua Bensusen, üçüncü evliliğini ise işadamı Öke Adatepe ile yaptı. İlk evliliğinden iki erkek çocuk
sahibi oldu. Son nefesine kadar Atatürk ilke ve inkılâpları ışığı altında yaşayan Ülkü Adatepe bu büyük mirası bizlere devrederek ve ardında büyük
bir acı bırakarak sonsuzluğa uğurlandı.
Ülkü Adatepe, Atatürk’ün çok sevdiği, gözbebeği en küçük manevi kızıydı. Mustafa Kemal Atatürk ’ün annesi Zübeyde Hanım’ın evlatlık olarak yetiştirip büyüttüğü Vasfiye Hanım ile Fransızca öğretmeni ve aynı
zamanda gar şefi olan Mehmet Tahsin Çukurluoğlu’nun kızı olarak dünyaya geldiğinde takvimler 27 Kasım 1932’yi gösteriyordu. Vasfiye Hanım
ile Mehmet Bey’in çocukları olacağını öğrendiğinde ister kız, ister erkek
olsun Ülkü isminin verilmesini isteyen Mustafa Kemal, henüz 9 aylık bir
bebekken küçük Ülkü’yü Çankaya Köşkü’ne aldırdı ve biraz büyüdüğünde onu yurt gezilerine dahi götürmeye başladı. Daha çok küçük olmasına
rağmen Mustafa Kemal’i her gördüğünde tanıyan ve kollarına atılmak isteyen bir bebekti. Ülkü’nün bu sıcakkanlı tavırları ve Ata’ya olan sevgisi karşılıksız kalmıyordu. Bazen Atatürk’ün kucağında sesi çıkmadan saatlerce
kalır ve saatiyle oynamayı çok severdi. “Zekâyı takdir ederim; bu çocukta
kıymetli bir zekilik görmekteyim, Ülkü ile onun için alakadar oluyorum” diyen Mustafa Kemal bu küçük kıza çok özel bir sevgi besliyor ve yanından
88 B+ SONBAHAR
haberler.indd 88
4/25/13 5:24 PM
Köyiçi
yenileniyor
Meslek edindirme
kursları
Beşiktaş Belediyesi, Ortaköy Meydan’ının ardından Beşiktaş
Köyiçi’nin yenilenmesi çalışmalarına başladı. Köyiçi esnafıyla
toplantı yapan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal hem yenileme çalışmaları hakkında bilgi verdi hem de Kartal heykeli önünde yapılacak zemin çalışmasından bir örnek gösterdi.
Köyiçi esnafının konuyla ilgili görüşlerini de alan Ünal, Balık
Çarşısı’nın yenilenmesi konusunun üzerinde de özellikle durdu.
Beşiktaş en
Beşiktaş Belediyesi, Beşiktaş Halk Eğitim Merkezi işbirliğiyle kentlilerine
ücretsiz olarak el emeğini değerlendirme ve meslek edindirme kursları sunuyor. Başvurularının 17-28 Eylül tarihlerinde yapıldığı meslek edindirme
kursları, yabancı dilden, el sanatlarına, müzik ve gösteri sanatlarından kişisel gelişim ve eğitim kurslarına, bilişim teknolojilerinden grafik ve fotoğrafçılık kurslarına kadar çok farklı alanlarda yetkinleşme ve yeni bir meslek
kazanma imkanı tanıyor. Kurs programını başarı ile tamamlayan katılımcılara, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı eğitim sertifikaları verilecek.
renk otoğraf Yarışması
Yılda bir kez yayımlanan özel sayı Atlas İstanbul ve Beşiktaş Belediyesi, İstanbul’un
en güzel ilçelerinden olan Beşiktaş’ı konu
alan bir fotoğraf yarışması düzenliyor. “Beşiktaş Rengârenk Fotoğraf Yarışması” adıyla düzenlenen yarışma, amatör ve profesyonel bütün fotoğrafçıların katılımına açık.
İstanbul’un görkemli tarihini yansıyan saraylarıyla, sekiz üniversitede ağırladığı on binlerce öğrencisiyle, Boğaz’a nazır semtleriyle, kültürel ve sanatsal etkinlikleriyle, bin bir
renge ve kültüre kucak açmış olan Beşiktaş,
şimdi kapılarını fotoğrafçılar için açıyor.
Son katılım tarihi 15 Kasım 2012 olarak
belirlenen yarışmaya tüm Beşiktaş ilçe
sınırları içinde çekilmiş fotoğraflarla katılmak mümkün. Beşiktaş Belediye Başkanı
İsmail Ünal, Atlas Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek, Atlas Fotoğraf Editörü Sinan
Çakmak, Atlas fotoğrafçısı Turgut Tarhan,
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Fotoğraf Bölümü Başkan Yardımcısı Doç.
Ozan Bilgiseren’in juri üyeliği yapacağı yarışmanın ödülleri ise Canon EOS 5D Mark
III, Canon EOS 7D ve Canon EOS 60D
olacak.
otoğraf Sinan akmak
B+ SONBAHAR 89
haberler.indd 89
4/25/13 5:24 PM
Haberler
Meme kanseri ile
mücadele
Dil devrimi
yaşında
Dil Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği Beşiktaş Şubesi, Troya Folklor Araştırmaları Derneği, Beşiktaş Belediyesi ve Cumhuriyet Gazetesi’nin katkılarıyla 80. Dil Bayramı kutlaması 29 Eylül 2012 Cumartesi günü Akatlar Kültür
Merkezi’nde gerçekleştirildi. Dil Bayramı kutlamaları kapsamında Tükçe’nin gelişmesi ve korunması için önemli katkıları
bulanan; Prof. Dr. Yener Aytekin, Rutkay Aziz, Deniz Banoğlu, Ahmet Cemal, Yusuf Çotuksöken, Yılmaz Dağdeviren,
Prof. Dr. Ömer Emircan, Prof. Dr. Aysel Ekşi, Prof. Dr. Ahmet
Ercan, Prof. Dr.Cem Eroğul, Yaşar Kemal, Ufuk Karakoç,
Prof. Dr. Türker Mirata, Prof. Dr. Z. Gökalp Mülayim, Zeynep
Oral, Prof. Dr. Tuncer Ören, Prof. Dr. M. Zaman Saçlıoğlu,
Şükran Soner ve Emin Tunçbilek’e “Onur Ödülleri” verildi.
Türkiye’de 16 yıldır sağlık alanında yürütülen sosyal sorumluluk projesi olan AVON Meme Kanseri ile Mücadele Yürüyüşü, Beşiktaş
Belediyesi işbirliğiyle 14 Ekim 2012 tarihinde Beşiktaş’ta düzenledi.
Ortaköy-Beşiktaş hattında düzenlenen Meme Kanseri ile Mücadele Yürüyüşü’nün açılışını Filiz Akın ve oğlu İlker İnanoğlu yaptı.
Türkiye’de her yıl yaklaşık 30 bin kadının hayatını tehdit eden meme
kanseri ile ilgili bir kez daha “Erken Teşhis Hayat Kurtarır” diyen binlerce kadın, tek bir ses ve yürek olup yürüdüler. Bu seneki yürüyüşün
sloganı, meme kanserinin rengi olarak kabul edilen pembeyi vurgulayan “Hayata Pembe Gözlüklerle Bak” sloganı oldu. Yürüyüş, Beşiktaş Meydanı Vapur İskelesi’nde Nilüfer’in verdiği konserle son buldu.
essam Adnan oker in ismi
Beşiktaş ta yaşayacak
2010 yılında, çağdaş Türk resminin öncüsü Prof. Adnan Çoker’in
retrospektif sergisini açan Beşiktaş Belediyesi bu önemli ressamımızın adını Akatlar Mahallesi’ndeki bir sokağa verdi. Beşiktaş
Belediye Başkanı İsmail Ünal ve Prof. Adnan Çoker’in de katıldığı tören sanatçının adının verildiği sokakta saat 19 Temmuz 2012
tarihinde gerçekleşti.
“Ressam Adnan Çoker Sokağı”, Beşiktaş Cihannuma Mahallesi’ndeki “Ressam Hamdi Bey Sokağı”nın ardından Beşiktaş’ta
bir ressamdan adını alan ikinci sokak olma özelliğini taşıyor. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Akatlar’daki sokağa Adnan Çoker’in isminin verilmesini, Sanayi-i Nefise’nin kurucusu
Osman Hamdi Bey’den Çağdaş Türk resminin öncüsü Adnan
Çoker’e ve gelecekte bu iki simge ismin izinden gidecek genç
ressamlara Beşiktaş kentlilerinin gösterdiği saygının bir ifadesi
olarak açıkladı.
90 B+ SONBAHAR
haberler.indd 90
4/25/13 5:24 PM
e el e el e karşı
Berlin’de bulunan Uluslararası Hegel Derneği’nin düzenlediği “XXIX. Uluslararası Hegel Kongresi”, Boğaziçi Üniversitesi’nin ortaklığı ve Beşiktaş Belediyesi’nin
ev sahipliğiyle, 3-6 Ekim tarihleri arasında ilk kez
İstanbul’da düzenlendi.
“Hegel Hegel’e Karşı” ana başlığı altında gerçekleşen
kongrenin amacı, Hegel felsefesi üzerine tartışmaları
yeniden değerlendirmek yerine bugünün koşullarıyla
Hegel felsefesini mercek altına almaktı. Hegel, bugünün dünyasını nasıl değerlendirdi? Global ekonomi,
göç dalgaları, iklim değişimi ve sözde demokrasiler
karşısında ne söylerdi? Sorularının yanıtları arandı.
Kongre dört ana oturum ve sekiz mekânda düzenlenen paralel oturumlarla gerçekleşti. Ana oturum, “Açık
Perspektifler”, “Dün ve Yarın Arasında Hegel”, “Kavram, Hangi Anlamda?”, “Özne mi? Her Anlamda”
başlıklarından oluştu. Ana oturuma katlan konuşmacılar arasında, İlber Ortaylı, Wilfried Ver Ecke, Brady
Bowman, Theodore Geraets, Violetta Waibel, Claudia
Bickmann, Maria del Carmen Paredes-Martin, Eva
Bockenheimer, Ryosake Ohashi, Erzsébet Rózsa,
Birgit Sandkaulen, Walter Jaeschke, Alper Türken yer
aldı. Ana oturumlar, Zeynep Direk, Türker Armaner,
Sanem Yazıcıoğlu ve Önay Sözer tarafından yönetildi.
Eğitim
desteği
Beşiktaş Belediyesi, Beşiktaş ilçe sınırları içinde ikamet eden öğrenci velisi ve vasilerine 2012-2013 eğitim öğretim yılı için kıyafet
desteği ve eğitim yardımında bulundu.
3-9 Eylül tarihleri arasında resmi ilkokul, ortaokul ve lise akademilerinin herhangi birinde öğrenim gören öğrencilerin yakınlarının
başvurduğu yardımdan, özel okullarda %100 burslu olarak öğrenim gören öğrenciler de faydalandı.
Boğaz da
iftar
Beşiktaş Belediyesi’nin düzenlediği iftar yemekleriyle Beşiktaşlılar
Ramazan’da da birarada olabilmenin tadını çıkardılar. Belediye, 24
Temmuz - 7 Ağustos tarihleri arasında her gün farklı bir mahalleye
Boğaz’da tekne turu düzenleyerek iftar yemeği verdi. Tekne turu ile
iftar yemeğinin ilki 24 Temmuz’da Dikilitaş - Türkali Mahallesi sakinleri
ile gerçekleştirildi. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın da katıldığı teknede iftar turuna ilgi yoğundu. Beşiktaş İskelesi’nden tur teknesiyle hareket eden Beşiktaşlılar, Ramazan sofralarının huzurunu ve
keyfini, Boğaz’ın eşsiz manzarasında yaşadılar.
B+ SONBAHAR 91
haberler.indd 91
4/25/13 5:24 PM
24 saat
Beşiktaş'ta Yaşam Rehberi
Her konu için arayın... 7 gün 24 saat
444 44 55
ACİL NUMARALAR
BEŞİKTAŞ BELEDİYES‹
110 Yangın İhbar
Beşiktaş Belediye Başkanlığı
112 Sıhhi İmdat
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. Beşiktaş
Tel: 0212 319 42 42 Faks: 0212 319 42 70
İletişim: 444 44 55 www.besiktas.bel.tr
121 Telefon Arıza
122 Ankesör Arıza
126 Kablo TV Arıza
154 Alo Trafik
Beşiktaş Belediye Başkanlığı
(Eski Bina) Çırağan Cad. No: 77 Yıldız Mah.
Tel: 0212 236 10 20 (10 Hat)
Faks: 0212 259 16 83
Özel Kalem Müdürlüğü
Tel: 0212 280 48 00
155 Polis İmdat
156 Jandarma İmdat
158 Alo Sahil Güvenlik
Emlak ve İstimlak Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 54
Teftiş Kurulu Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 94
175 Alo Tüketici
177 Orman Yangın İhbarı
182 Ruhsal Bunalım Danışma
İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 96
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 42
184 Sağlık Danışma
185 Su Arıza
186 Elektrik Arıza
Temizlik İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 65
Arnavutköy Zabıta Karakolu
Tel: 0212 265 12 66
Yazı İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 26
Levent Zabıta Karakolu
Tel: 0212 269 53 08
Çevre Koruma ve Kontrol
Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 92
Gayrettepe Zabıta Karakolu
Tel: 0212 272 37 89
Mali Hizmetler Müdürlüğü
Tel: 0212 319 41 23
Hukuk İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 28
Sağlık İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 04
Destek Hizmetler Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 34
İmar ve Şehircilik Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 53
Zabıta Müdürlüğü
Tel: 0212 260 60 05
Plan ve Proje Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 75
Beşiktaş Evlendirme Dairesi
Nüzhetiye Cad. No: 68 Türkali Mah.
Tel: 0212 260 64 97
Fen İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 63
Ortaköy Zabıta Karakolu
Tel: 0212 260 54 53
Park ve Bahçeler Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 64
Beşiktaş Çarşı Zabıta Karakolu
Tel: 0212 258 16 73
187 Gaz Arıza
188 Cenaze Hizmetleri
Dikilitaş Semt Evi
Emirhan Cad. Dilek Sok. No:2 Beşiktaş
Tel: 0212 2612926
Etiler Yaşam Evi
Etiler Mah. Ahular Sok. No:19 Beşiktaş
Tel: 0212 2634369
Ulus Yaşam Evi
Nisbetiye Mah. Ilgın Sokak No: 3
Ulus-Beşiktaş Tel: 0212 269 81 98
Ulus Semt Evi
Ulus Mah. Yol Sokak No: 2 Ulus-Beşiktaş
Tel: 0212 2872715
Ortaköy Yaşam Evi
Ambarlıdere Yolu Sk. No: 4 Ortaköy
Tel: 0212 227 33 94
Gençlik Merkezi
Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. No: 3 Kat: 5
Beşiktaş Tel: 0212 259 06 73
Kız Öğrenci Konuk Evi
Çitlenbik Sok. No: 29 Yıldız-Beşiktaş
Tel: 0212 236 10 24-25
Erkek Konuk Evi
Prof. Dr. Bülent Tarcan Sok. No: 25/A
Gayrettepe-Beşiktaş Tel: 0212 274 07 30,
0212 274 00 87
RESM‹ DA‹RELER
BEDAŞ
Bedaş Genel Müdürlük
Tel: 0212 347 74 10
Faks: 0212 347 75 03
Bedaş Beyoğlu İşletme Şefliği
Tel: 0212 237 23 50
Faks: 0212 297 63 04
Harp Akademileri Komutanlığı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad.
Beşiktaş Tel: 0212 284 80 65
Sanatçılar Cafe
İstanbul Merkez Komutanlığı
Mecidiye Mah. Palanga Cad. No: 62 Beşiktaş
Tel: 0212 258 99 60 Faks: 0212 258 60 65
İlçe Emniyet Müdürlüğü
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 81 Beşiktaş
Tel: 0212 327 50 01 Faks: 0212 260 99 99
2. Şube Emniyet Müdürlüğü
Gayrettepe Mah. Prof. Dr. Bülent Tarcan Sok.
No: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 214 40 18 Faks: 0212 214 45 00
3. Kolordu Komutanlığı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No: 1
Beşiktaş
Tel: 0212 285 06 46 Faks: 0212 285 03 23
Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü
Gayrettepe Mah. Barbaros Bulvarı No: 137
Beşiktaş Tel: 0212 274 64 80
Beşiktaş Kadastro Müdürlüğü
Cihannuma Mah.Yıldız Cad. No: 42 Beşiktaş
Tel: 0212 261 33 97 Faks: 0212 236 34 98
Darphane
Dikilitaş Mah. Yenidoğan Sok. No: 55
Beşiktaş
Tel: 0212 275 09 50 Faks: 0212 274 90 94
Deniz Müzesi Komutanlığı
Sinanpaşa Mah. Cezayir Cad. No: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 327 43 45 Faks: 0212 236 68 93
Devlet İstatistik Enstitüsü Bölge
Müdürlüğü
Cihannuma Mah. Barbaros Bulvarı No: 53
Beşiktaş
Tel: 0212 258 92 96 Faks: 0212 258 36 76
Halk Eğitimi Merkezi
Dikilitaş Mah. Leylak Sok. No:10 Beşiktaş
Tel: 0212 260 31 30 Faks: 0212 236 91 02
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü
Nisbetiye Mah. Okul Sok. No: 4 Beşiktaş
Tel: 0212 325 50 01 Faks: 0212 325 91 20
İlçe Özel İdare Müdürlüğü
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş
Tel: 0212 261 02 72 Faks: 0212 259 67 63
İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı
Nisbetiye Cad. Başlık Sok. No:1 Beşiktaş
Tel: 0212 269 15 41 Faks: 0212 269 15 41
Jandarma Bölge Komutanlığı
Balmumcu Mah. Şakir Kesebir Cad. No: 1
Beşiktaş Tel: 0212 213 44 00
Kaymakamlık
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş
Tel: 0212 327 33 10 Faks: 0212 327 33 11
92 B+ SONBAHAR
Rehber.indd 92
4/25/13 5:26 PM
Nüfus Müdürlüğü
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş
Tel: 0212 259 84 44 Faks: 0212 327 33 15
Milli Saraylar Daire Başkanlığı
Vişnezade Mah. Dolmabahçe Cad. No: 11
Beşiktaş
Tel: 0212 236 90 00 Faks: 0212 259 32 92
Müftülük
Sinanpaşa Mah. Beşiktaş Cad. No: 37
Beşiktaş
Tel: 0212 261 00 84 Faks: 0212 260 33 10
Polis Eğitim Müdürlüğü
Akat Mah. Selçuklar Sok. No: 24 Beşiktaş
Tel: 0212 352 36 93 Faks: 0212 352 36 92
1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü
Cihannuma Mah. Yıldız Cad. No: 42 Beşiktaş
Tel: 0212 261 73 90 Faks: 0212 258 32 51
2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü
Cihannuma Mah. Yıldız Cad. No: 42 Beşiktaş
Tel: 0212 260 20 02 Faks: 0212 236 51 65
İGDAŞ Etiler Şefliği
Tel: 0212 358 51 62 Faks: 0212 358 51 63
İGDAŞ Fulya İşletme Şefliği
Tel: 0212 212 52 87 Faks: 0212 212 52 88
İSKİ Beşiktaş Şube Müdürlüğü
Tel: 0212 285 94 19-20
İSKİ Müşteri Hizmetleri
Tel: 0212 328 17 55 Faks: 0212 328 17 61
İSKİ Beşiktaş Şefliği
Tel: 0212 328 17 58 Faks: 0212 328 17 59
İTFAİYE
Tel: 0212 261 75 00 - 0212 261 75 01
0212 227 81 19 - 0212 227 14 79
0212 258 75 34
Faks: 0212 227 81 19
MUHTARLIKLAR
TRT İstanbul Televizyonu
Kuruçeşme Mah. Ahmet Adnan Saygun Cad.
No: 83 Beşiktaş
Tel: 0212 259 72 75 Faks: 0212 227 61 16
Abbasağa Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Yüksel Sağat
Cihannuma Mah. Çömezler Sok. No: 1
Beşiktaş
Tel: 0212 227 83 27 Faks: 0212 259 39 57
Türk Telekom Müdürlüğü
Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 40
Beşiktaş
Tel: 0212 288 24 00 Faks: 0212 212 42 42
Akat Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Murat Tayfun Kirmanlı
Akat Mah. Haydar Aliyev Cad. No: 3 Beşiktaş
Tel: 0212 351 21 69 Faks: 0212 351 12 84
Beşiktaş İlçe Afet Merkezi
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 83 Beşiktaş
Tel: 0212 261 46 46 - 0212 327 33 13
Arnavutköy Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Sedef İrteş
Arnavutköy Mah. Satış Meydanı Sok. No: 27
Beşiktaş
Tel: 0212 265 67 95 Faks: 0212 265 67 95
POLİS MERKEZLERİ
Arnavutköy Polis Merkezi
1.Cadde No: 52 Arnavutköy-Beşiktaş
Tel: 0212 263 60 07
Beşiktaş Polis Merkezi
Yıldız Parkı girişi Çırağan-Beşiktaş
Tel: 0212 327 52 80
Etiler Şehit Naci Soydan Polis Merkezi
Nisbetiye Caddesi Dilhayat Sok. No: 1
Etiler-Beşiktaş Tel: 0212 263 17 67
Levent Polis Merkezi
Hacı Adil Caddesi No:1 Levent-Beşiktaş
Tel: 0212 264 18 00 Faks: 0212 236 96 63
H‹ZMET B‹R‹MLER‹
İ.E.T.T. Beşiktaş 1. Hareket Amirliği
Tel: 0212 268 35 38
İ.E.T.T. Beşiktaş Boğaz Hareket
Amirliği
Tel: 0212 259 56 30
İ.E.T.T. Beşiktaş İşletme Şefliği
Tel: 0212 259 33 57
İ.E.T.T. Dereboyu Hareket Amirliği
Tel: 0212 347 79 50
İ.E.T.T. 4. Levent Aktarma Merkez
Amirliği
Tel: 0212 268 35 38
İGDAŞ Genel Müdürlüğü
Tel: 0212 626 46 46
Faks: 0212 626 46 86
İGDAŞ İstanbul Bölge Müdürlüğü
Tel: 0212 534 37 73 Faks: 0212 534 44 10
Balmumcu Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Cüneyt Doğan
Balmumcu Mah. Zincirlikuyu Sok. No: 21
Beşiktaş
Tel: 0212 274 58 75 - 347 75 05
Faks: 0212 347 75 05
Bebek Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Aydın Onar
Bebek Mah. Bebek Hamamı Sok. No: 8B
Beşiktaş
Tel: 0212 263 33 00 Faks: 0212 263 33 00
Cihannuma Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Ertan Kurtlutepe
Cihannuma Mah. Mazharpaşa Sok. No: 15
D: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 258 79 61 Faks: 0212 259 99 62
Dikilitaş Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Abdullah Sızmaz
Dikilitaş Mah. Cami Meydanı Sok. No: 12A
Beşiktaş
Tel: 0212 261 57 33 Faks: 0212 261 57 33
Etiler Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Seçil Eşki
Etiler Mah. Ahular Sok. No: 19 Beşiktaş
Tel: 0212 287 53 83 Faks: 0212 263 69 28
Yaz okulu
Kültür Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Dursun Gül
Kültür Mah. Sekbanlar Sok. No: 88 Beşiktaş
Tel: 0212 263 35 37 Faks: 0212 263 35 37
Levazım Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Ziya Uygur
Levazım Mah. Koru Sok. No: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 288 93 21 Faks: 0212 288 93 21
Levent Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Muzaffer Türk
Levent Mah. Gonca Sok. No: 12 Beşiktaş
Tel: 0212 264 75 31
SAĞLIK KURULUŞLARI
Dentistanbul Diş Hastanesi
Abbasağa Mah. Yıldız Cad. No: 71
Beşiktaş
Tel: 0212 327 40 20
Hattat Hastanesi
Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 13
Beşiktaş
Tel: 0212 282 36 48
Mecidiye Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Cemal Şensöz
Mecidiye Mah. Ambarlıdere Sok. No: 5
Beşiktaş Tel: 0212 261 73 30
Metropolitan Florence Nightingale
Hastanesi
Gayrettepe Mah. Cemil Arslan Güder Sok.
No: 8 Beşiktaş
Tel: 0212 283 34 00
Muradiye Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Cengiz Hacıömeroğlu
Muradiye Mah. Muradiye Deresi Sok. No: 2
Beşiktaş Tel: 0212 260 41 25
Levent Semt Polikliniği
Levent Mah. Binbir Çiçek Sok. No: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 268 35 45
Nisbetiye Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Hatice Ayşe Şirinler
Nisbetiye Mah. Ahmet Adnan Saygun Cad.
No: 30 Beşiktaş Tel: 0212 281 71 61
Şaban Gündeş Semt Polikliniği
Kültür Mah. İETT Blokları Yolu No: 21
Beşiktaş
Tel: 0212 257 01 16
Ortaköy Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Refik Namunlu
Gürcü Kızı Sokak. No: 4
Beşiktaş Tel: 0212 261 65 21
Ege Polikliniği
Nisbetiye Mah. Nisbetiye Cad. No: 26/16
Beşiktaş
Tel: 0212 325 40 46
Sinanpaşa Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Zeki Bölükbaşı
Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. No: 5
BeşiktaşTel: 0212 258 75 74
Beşiktaş Polikliniği
Sinanpaşa Mah. Şair Leyla Sok. No: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 261 00 81
Türkali Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Ahmet Bayraktar
Türkali Mah. Ihlamurdere Cad. No: 136
Beşiktaş
Tel: 0212 261 58 34
Sefa Polikliniği
Muradiye Mah. Nüzhetiye Cad. No: 15/2
Beşiktaş
Tel: 0212 227 24 97
Gayrettepe Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Necla Başar
Gayrettepe Mah. Fahri Gizden Sok. No: 26
Beşiktaş
Tel: 0212 288 20 16 Faks: 0212 288 20 16
Ulus Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Kadriye Gedik
Ulus Mah. Öztopuz Cad. Yol Sok. No: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 287 27 15
Faks: 0212 263 42 12
Konaklar Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Aslı Akyüz
Konaklar Mah. Faruk Nafiz Çamlıbel Sok.
No: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 282 42 12 Faks: 0212 282 33 99
Vişnezade Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Reyhan Cinyusuf
Vişnezade Mah. Şair Nedim Cad. No: 53
Beşiktaş
Tel: 0212 261 15 94 Faks: 0212 258 24 23
Kuruçeşme Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Adnan Soysal, Kuruçeşme Mah.
Kırbaç Sok. No: 40 Beşiktaş
Tel: 0212 287 06 38 Faks: 0212 287 06 38
Yıldız Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Şevki Yıldırım
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 17/1
Beşiktaş Tel: 0212 261 50 05
Transmed Polikliniği
Levent Mah. Fulyalı Sok. No: 7
Beşiktaş
Tel: 0212 281 10 94
Cosmed Polikliniği
Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 17
Beşiktaş
Tel: 0212 283 91 81
Yaşasın Hayat Polikliniği
Vişnezade Mah. Süleyman Seba Cad. No: 39
Beşiktaş
Tel: 0212 236 73 00
Medis Polikliniği
Konaklar Mah. Akasyalı Sok. No: 10
Beşiktaş Tel: 0212 269 66 66
Clinika Gayrettepe Polikliniği
Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 34
Beşiktaş
Tel: 0212 347 55 77
Micromed Polikliniği
Levent Cad. Sümbül Sok. No: 34/A Levent
Tel: 0212 280 10 87
Etiler Kardiyoloji Polikliniği
Akat Mah. Nisbetiye Cad. No: 41/25 Beşiktaş
Tel: 0212 352 52 51
Kranioplast Polikliniği
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 40: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 283 92 92
Refresh Polikliniği
Levent Mah. Krizantem Sok. No: 19 Beşiktaş
Tel: 0212 324 74 54
Tunç Polikliniği
Kültür Mah. Esra Sok. No: 2A D: 3 Beşiktaş
Tel: 0212 287 01 00
Güzel Günler Polikliniği
Levent Mah. Güllü Sok. No: 4 Beşiktaş
Tel: 0212 278 27 71
Beşiktaş Dikilitaş Sağlık Ocağı
Dikilitaş Mah. Bestekâr Aralığı Sok. No: 4
Beşiktaş
Tel: 0212 327 17 89
Beşiktaş Sağlık Grup Başkanlığı
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77
Beşiktaş
Tel: 0212 327 17 86
Beşiktaş Verem Savaş Dispanseri
Sinanpaşa Mah. Sinanpaşa Köprüsü Sok.
No: 13 Beşiktaş
Tel: 0212 327 79 86 Faks: 0212 327 79 86
Merkez Sağlık Ocağı
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş
Tel: 0212 327 33 14
Faks: 0212 327 33 14
Ana Çocuk Sağlığı Dispanseri
Mecidiye Mah. Müverrih Saadettin Sok.
No: 20 Beşiktaş
Tel: 0212 261 44 00
SSK Dispanseri
Cihannuma Mah. Bostancı Veli Sok. No: 3
Beşiktaş
Tel: 0212 227 04 41
Sait Çiftçi Kamu Sağlığı Merkezi
Dikilitaş Mah. Barbaros Bulvarı No: 109
Beşiktaş
Tel: 0212 236 77 62
B+ SONBAHAR 93
Rehber.indd 93
4/25/13 5:26 PM
24 saat
NeoLife Tıp Merkezi
Nisbetiye Mahallesi Yücel Sok.
No: 6 1. Levent
Tel: 0212 385 31 00
Ortaköy Tıp Merkezi
Balmumcu Mah. Varnalı Sok. No: 3
Beşiktaş
Tel: 0212 347 11 30
Ortaköy Beltaş Sağlık Ocağı
Mecidiye Mah. Müverrih Saadettin Sok.
No: 20 Beşiktaş
Tel: 0212 259 56 18
Otim Med Diyaliz Merkezi
Dikilitaş Mah. Yeşilçimen Sok. No: 9 Beşiktaş
Tel: 0212 327 87 47
Levent Sağlık Ocağı
Nisbetiye Mah. Yücel Sok. No: 15 Beşiktaş
Tel: 0212 279 58 26
Karanfilköy Sağlık Ocağı
Akat Mah. Zeytinoğlu Cad. No: 121 Beşiktaş
Tel: 0212 351 25 53
Baykent Tıp Merkezi
Nisbetiye Mah. Aydın Sok. No: 8 Beşiktaş
Tel: 0212 284 00 90
Boğaziçi Tıp Merkezi
Dikilitaş Mah. Yenidoğan Sok. No: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 227 00 00
Çebi Tıp Merkezi
Ortaköy Mah. Dereboyu Cad. No: 58
Beşiktaş
Tel: 0212 227 55 55
Renmed Diyaliz Merkezi
Levent Mah. Begonya Sok. No: 10 Beşiktaş
Tel: 0212 269 47 31
K.S.V. Onkoloji Merkezi
Nisbetiye Mah. Yücel Sok. No: 6-8 Beşiktaş
Tel: 0212 278 83 41
Cosmed Estetik ve Plastik Cerrahi
Merkezi
Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 17
Beşiktaş
Tel: 0212 283 91 81
Levent Genel Cerrahi Merkezi
Levent Mah. Yasemin Sok. No: 2/1
Beşiktaş
Tel: 0212 324 01 50
İstanbul Anestezi Merkezi
Levent Mah. Çamlık Cad. No: 31 Beşiktaş
Tel: 0212 324 01 48
Ota Tıp Merkezi
Sinanpaşa Mah. Beşiktaş Cad. No: 23
Beşiktaş
Tel: 0212 227 84 50
İstanbul Ortopedi Merkezi
Levent Mah. Çilekli Cad. No: 32 Beşiktaş
Tel: 0212 324 03 24
Jinemed Tıp Merkezi
Muradiye Mah. Deryadil Sok. No: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 283 92 70
Onep Estetik ve Plastik Cerrahi Merkezi
Levent Mah. Manolyalı Sok. No: 15 Beşiktaş
Tel: 0212 283 92 70
Dikilitaş Tıp Merkezi
Dikilitaş Mah. Karakol Çıkmazı Sok. No: 1A
Beşiktaş
Tel: 0212 327 19 12
Novita Cerrahi Merkezi
Levent Mah. Manolyalı Sok. No: 5 Beşiktaş
Tel: 0212 284 97 03
Acıbadem Etiler Tıp Merkezi
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 40/8
Beşiktaş
Tel: 0212 283 03 33
International Etiler Tıp Merkezi
Levent Mah. Nisbetiye Cad. No: 19 Beşiktaş
Tel: 0212 280 40 30
Özel Acıbadem Göz Sağlığı Merkezi
Etiler Mah. Yıldız Çiçeği Sok. No: 7
Beşiktaş
Tel: 0212 284 90 90
Özel Aileden Biri Evde Bakım Hizmetleri
Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 8 2
Blok D: 24 Beşiktaş
Tel: 0212 347 26 70
Park Buluşmaları - Abbasağa Parkı
Özel Dünya Göz Sağlığı Merkezi
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 38/7-9-10
Beşiktaş
Tel: 0212 324 73 73
Ortaköy Princess Hotel
Ortaköy Mah. Dereboyu Cad. No: 10
Beşiktaş
Tel: 0212 227 60 10 , Faks: 0212 260 21 48
Sevgi Kadın Sağlığı Merkezi
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 38/11 Beşiktaş
Tel: 0212 324 99 99
Parksa Hilton
Vişnezade Mah. Bayıldım Cad. No: 12
Beşiktaş
Tel: 0212 310 12 00
Faks: 0212 227 91 85
Özel Gastro Med Merkezi
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 38 Kat: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 324 73 73
Fertijin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Mrk.
Bebek Mah. Bebek Dağı Sok. No: 99
Beşiktaş
Tel: 0212 287 57 75
Natal Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Merkezi
Nisbetiye Cad. Erdölen İş Merkezi No: 38 / 13
Etiler-Beşiktaş
Tel: 0212 324 30 10
Jinepol Kadın Sağlığı Kliniği
Aytar Cad. Başlık Sok 1/B Levent
Tel: 0212 264 18 28 Faks: 0212 264 18 80
OTELLER
Bebek Oteli
Bebek Mah. Cevdetpaşa Cad. No: 34
Beşiktaş
Tel: 0212 358 20 00
Faks: 0212 263 26 36
Conrad International
Yıldız Mah. Yıldız Cad. No: 79 Beşiktaş
Tel: 0212 227 30 00
Faks: 0212 259 66 67
Çırağan Palace Kempinski
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 32 Beşiktaş
Tel: 0212 258 33 77
Faks: 0212 259 66 87
Dedeman Otel
Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 50
Beşiktaş
Tel: 0212 227 42 63
Faks: 0212 275 11 00
Türkali
Mahallesi Muhtarlığı
Bebek
İskelesi
La Maison Hotel
Yıldız Mah. Müvezzi Cad. No: 43
Beşiktaş
Tel: 0212 227 42 63
Faks: 0212 227 42 78
Radisson Sas Bosphorus Hotel
Yıldız Mah. Ortaköy Salhanesi Sok. No: 9
Beşiktaş
Tel: 0212 260 57 57
Faks: 0212 257 65 55
Sürmeli Hotel
Gayrettepe Mah. Prof. Dr. Bülent Tarcan Sok.
No: 3 Beşiktaş
Tel: 0212 272 11 60
Faks: 0212 272 75 32
The Plaza Otel
Gayrettepe Mah. Barbaros Bulvarı No: 165
Beşiktaş
Tel: 0212 274 13 13
Faks: 0212 273 15 90
Hotel Les Ottomans
Kuruçeşme Mah. Muallim Naci Cad. No: 68
Beşiktaş
Tel: 0212 359 15 00
Faks: 0212 359 15 40
Swissôtel The Bosphorus, Istanbul
Bayıldım Caddesi No: 2 Maçka-Beşiktaş
Tel: 0212 326 11 00 , Faks: 0212 326 11 22
W Hotel
Süleyman Seba Cad. No: 22
Beşiktaş
Tel: 0212 381 21 21 , Faks: 0212 381 21 81
SİNEMALAR
Akmerkez AFM
Kültür Mah. Nisbetiye Cad. No: 56 Beşiktaş
Tel: 0212 282 05 05
Peugeot Cine City (Alkent Sitesi)
Akat Mah. Tepecik Yolu Kaktüs Sok. No: 3
Beşiktaş
Tel: 0212 352 16 66
Mayadrom AFM
Akat Mah. Orkide Sok. No: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 352 23 51
Ortaköy Feriye Sinemaları
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 42 Beşiktaş
Tel: 0212 236 28 64
Levent Kültür Merkezi
Onat Kutlar Sinema Salonu
Levent Mah. Çalıkuşu Sok. No: 2-4
Beşiktaş
Tel: 0212 325 73 71
KÜLTÜR MERKEZLERİ
Akatlar Kültür Merkezi
Melih Cevdet Anday Sahnesi
Akat Mah. Zeytinoğlu Cad. No: 16
Beşiktaş
Tel: 0212 351 93 82-84
Mustafa Kemal Merkezi
Attila İlhan Sahnesi
Akat Mah. Uğur Mumcu Cad. No: 8 Beşiktaş
Tel: 0212 351 24 56
Levent Kültür Merkezi
Onat Kutlar Sinema Salonu
Levent Mah. Çalıkuşu Sok. No: 2-4 Beşiktaş
Tel: 0212 325 73 71
Ortaköy Kültür Merkezi
Afife Jale Sahnesi
Ortaköy Mah. Ortaköy Dere Çıkmazı No: 1
Beşiktaş
Tel: 0212 236 10 27
Beşiktaş Kültür Merkezi
Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. No: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 227 54 92 - 0212 236 18 18
MÜZELER
Aşiyan Müzesi
Bebek Mah. Aşiyan Yolu No: 15 Beşiktaş
Tel: 0212 263 69 86
Deniz Müzesi
Sinanpaşa Mah. Cezayir Cad. No: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 327 43 45
Mimar Sinan Üniversitesi
Resim Heykel Müzesi
Vişnezade Mah. Dolmabahçe Cad. No: 4
Beşiktaş
Tel: 0212 261 42 98
94 B+ SONBAHAR
Rehber.indd 94
4/25/13 5:26 PM
Şehir Müzesi
Yıldız Mah. Serencebey Yokuşu
Yıldız Sarayı Beşiktaş
Tel: 0212 258 53 44
Yıldız Sarayı Müzesi
Yıldız Mah. Serencebey Yokuşu Beşiktaş
Tel: 0212 258 30 80
ÜNİVERSİTELER
Conrad Taksi
Tel: 0212 260 55 40
Çırağan Taksi
Tel: 0212 227 72 66
•Akatlar Mahallesi
Karanfil Taksi
Tel: 0212 651 97 68
Akatlar Taksi
Tel: 0212 351 65 25
Bahçeşehir Üniversitesi
Yıldız Mah. Osmanpaşa Mektebi Sok. No: 4-6
Beşiktaş
Tel: 0212 236 54 90
Boğaziçi Üniversitesi
Bebek Mah. Şehitlik Dergâhı Sok. No: 2 Beşiktaş
Bebek Mah. Cevdetpaşa Cad. No: 115 Beşiktaş
Tel: 0212 359 54 00
Galatasaray Üniversitesi
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 36 Beşiktaş
Tel: 0212 227 44 80
İstanbul Teknik Üniversitesi
Vişnezade Mah. Süleyman Seba Cad. No: 90
Beşiktaş
Tel: 0212 293 13 00
Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi
Yıldız Mah. Çiğdem Sok. No: 1
Beşiktaş
Tel: 0212 236 69 35
Yıldız Teknik Üniversitesi
Yıldız Mah. Hamam Sok. No: 2 Beşiktaş
Tel: 0212 259 70 70
TAKSİ DURAKLARI
Site Taksi
Tel: 0212 268 42 85
Mayadrom Taksi
Tel: 0212 325 81 69
MKM Taksi
Tel: 0212 352 02 41 - 61
Muradiye
•Arnavutköy Mahallesi
İskele Taksi
Tel: 0212 265 94 33
Sizin Taksi
Tel: 0212 263 38 50
•Dikilitaş Mahallesi
Güven Taksi
Tel: 0212 261 65 27
Konaklar Taksi
Tel: 0212 281 56 19
Köşk Taksi
Tel: 0212 264 44 23
•Ortaköy Mahallesi
Öz Ortaköy Taksi
Tel: 0212 260 06 95
Aile Taksi
Tel: 0212 261 48 55
Dikilitaş Merkez Taksi
Tel: 0212 261 56 26
•Kuruçeşme Mahallesi
Emirhan Taksi
Tel: 0212 260 75 35
Çeşme Taksi
Tel: 0212 265 88 22
•Balmumcu Mahallesi
Dikilitaş Taksi
Tel: 0212 258 05 41
Park Taksi
Tel: 0212 287 61 56
Merkez Taksi
Tel: 0212 263 72 45
Öner Taksi
Tel: 0212 211 66 63
Sahil Taksi
Tel: 0212 265 88 22
•Bebek Mahallesi
Koza Taksi
Tel: 0212 267 17 00
•Kültür Mahallesi
Öz Ulus Taksi
Tel: 0212 263 05 06
Bulut Taksi
Tel: 0212 265 77 11
Ulus Taksi
Tel: 0212 263 69 46
•Levazım Mahallesi
2. Ulus Turizm Taksi
Tel: 0212 264 70 79
Kültür Taksi
Tel: 0212 265 94 33
Bebek Taksi
Tel: 0212 263 72 45
Çınar Taksi
Tel: 0212 265 22 37
•Etiler Mahallesi
İskele Taksi
Tel: 0212 263 72 45
Bahar Taksi
Tel: 0212 351 19 03
•Ulus Mahallesi
Merkez Taksi
Tel: 0212 269 59 81
Ulus Vadi Taksi
Tel: 0212 287 69 19
•Abbasağa Mahallesi
Yıldız Taksi
Tel: 0212 260 06 06
Bizim Taksi
Tel: 0212 263 53 15
Levazım Taksi
Tel: 0212 267 17 29
Turizm Taksi
Tel: 0212 264 70 91
•Levent Mahallesi
Doğan Taksi
Tel: 0212 265 32 71
Günaydın Taksi
Tel: 0212 265 32 17
Özen Taksi
Tel: 0212 287 04 02
•Vişnezade Mahallesi
Sevgi Taksi
Tel: 0212 282 43 77
Basın Taksi
Tel: 0212 264 69 89
Levent Taksi
Tel: 0212 264 16 17
•Gayrettepe Mahallesi
Esentepe Taksi
Tel: 0212 266 23 80
İdil Taksi
Tel: 0212 266 05 30
Cihan Taksi
Tel: 0212 272 03 07
Esen Taksi
Tel: 0212 272 29 07
Levent Merkez Taksi
Tel: 0212 264 19 64
Uygun Taksi
Tel: 0212 269 22 65
Birlik Taksi
Tel : 0212 269 01 87
Birlik Taksi
Tel: 0212 269 01 87
•Konak Mahallesi
Oyak Site Taksi
Tel: 0212 264 16 58
Yeni Levent Taksi
Tel: 0212 268 12 10
Dünya Barış Günü
Valide Çeşme Taksi
Tel: 0212 260 36 24
Merkez Taksi
Tel: 0212 327 33 60
Site Taksi
Tel: 0212 268 42 85
•Nisbetiye Mahallesi
Öz Ulaş Taksi
Tel: 0212 266 18 17
Öz Valide Çeşme Taksi
Tel: 0212 259 41 52
Nisbetiye Taksi
Tel: 0212 264 22 31
Öz Turizm Taksi
Tel: 0212 269 90 99
İSKELELER
Arnavutköy İskelesi
Arnavutköy Mah. Bebek-Arnavutköy Cad.
Beşiktaş Tel: 0212 263 56 25
Bebek İskelesi
Bebek Mah. Cevdetpaşa Cad. Beşiktaş
Tel: 0212 263 60 23
Beşiktaş İskelesi
Sinanpaşa Mah. Cezayir Cad. Beşiktaş
Tel: 0212 261 96 15
Ortaköy İskelesi
Mecidiye Mah. Vapur İskelesi Sok. Beşiktaş
Tel: 0212 227 88 19
4. Levent Merkez Taksi
Tel: 0212 264 19 64
B+ SONBAHAR 95
Rehber.indd 95
4/25/13 5:26 PM
ARKA_Kapak.indd 96
4/25/13 5:27 PM

Benzer belgeler