istanbul odtü mezunları derneği yayınıdır ocak

Transkript

istanbul odtü mezunları derneği yayınıdır ocak
İSTANBUL ODTÜ MEZUNLARI DERNEĞİ YAYINIDIR
OCAK-NİSAN 2016
LEITZ STYLE
MÜKEMMELLİK AYRINTILARDA GİZLİDR
Kutup
Beyazı
Garnet
Kırmızısı
Seramik
Yeşili
Titan
Mavisi
Saten
Siyahı
Özgün aksesuarlar fark yaratır. Bu masaüstünüz için de geçerlidir.
Leitz Style Serisi, zamansız ve göz alıcı detaylarıyla gerçek anlamda
lüks hissini çağrıştırır. Seri, günümüz ofislerinin manuel ve dijital
süreçlerinde anahtar rolu oynayan, gelecek nesil masaüstü
aksesuarlarını temsil eder.
www.leitz.com/style
Uyumlu tasarım ve renklerde geniş bir ürün çeşidi mevcuttur
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ
60. YIL
5
UNUTMAYACAĞIZ..................................................................................... 4
Dünden bugüne ODTÜ.............................................................................. 5
Sevgili Baraka okurları,
‘’Ülkemiz zor günlerden geçiyor.’’
Kuruluş yıllarında ODTÜ............................................................................. 6
İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği Yayın Organı
Nice yıllara ODTÜ!....................................................................................... 8
Ocak-Nisan 2016
ODTÜ yurtdışı buluşmaları.......................................................................10
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
Basım Yeri ve Tarihi: Nisan 2016
ODTÜ Anılarım............................................................................................11
Dernek Adına İmtiyaz Sahibi
Yener Aydın (EE’76)
Cumhuriyet Caddesi Platin Apartmanı 21/4
34437 Taksim Beyoğlu/İstanbul
Araştırma, ODTÜ’nün ağırlıklı bir yönü olarak gelişiyor.....................12
Endüstri Mühendisliği Bölümü................................................................16
Sorumlu Müdür:
Uğur Ayken (ME’76)
Cumhuriyet Caddesi
Platin Apt. 21/4
34437 Taksim, Beyoğlu / İstanbul
Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü........................................................18
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü........................................19
Matematik Bölümü.....................................................................................20
Geçmişten yarına idari ilimler..................................................................21
60 yıllık muhalif: ODTÜ.............................................................................22
8
ODTÜ’lü sanatçılar.....................................................................................26
60 Yaşındaki Aydınlanma Çınarı ODTÜ’nün Gölgesinde 58 Yıl:
ODTÜ - THBT Türk Halkbilimi Topluluğu.............................................28
ODTÜ 60. Yıl haberleri.............................................................................30
Banka Hesap No:
Aidat Hesabı Denizbank Mecidiyeköy Şubesi
3260 – 1441947 – 351
TR330013400000144194700013
EDEBİYAT
Mıgırdiç Margosyan ile birlikteydik.........................................................31
ANMA
Akl-ı selim ve demokrat olmanın cisimleşmiş hali:
Yayın Çalışma Grubu
Mehmet Ali Acartürk (MAN’78)
Feyzan Aliefendioğlu (CHE’78)
Uğur Ayken (ME’76)
Seçil Başkaya (SOC’03)
Yasemin Civelekoğlu (CHE’78)
Cihan Ürtiş (MAN’99)
Özay Yaşar (SOC’80)
Burs Havuzu Hesabı Denizbank Mecidiyeköy Şubesi
3260 -1441947 – 599
TR110013400000144194700021
12
Tosun Terzioğlu...........................................................................................32
Yönetim Yeri Adresi
Cumhuriyet Caddesi Platin Apartmanı 21/4
34437 Taksim Beyoğlu/İstanbul
22
Bir bilim insanı: Tosun Terzioğlu.............................................................33
Dernek Telefonları
Tel: +90 0212 274 68 60 Fax: +90 212 274 67 87
www.istodtumd.org
[email protected]
e-mailinizi bize bildirin, aylık etkinliklere ve duyurulara
daha çabuk erişin
ODTÜ’DEN.................................................................................................34
Yayın Hazırlık
HABER.........................................................................................................35
DERNEKTEN
www.tetrailetisim.com
Grafik Tasarım: Serkan Bengin
YENİ YÖNETİM KURULUMUZ BELİRLENDİ....................................36
Kapak Tasarımı ve Kolaj: Alper Baysal - Uğur Ceylan
MasterGames başlıyor..............................................................................40
Kolaj içinde yer alan Fotoğraflar: Abdulla Sert(1), Alper Baysal(1),
Kadri Sina Dülgeroğlu(4), Nergiz Sarvan Ovacık(4), Uğur Ceylan(2),
Yüksel Altun(2).
FOTOĞRAF ÇALIŞMA GRUBU
Baskı
Şan Ofset Matbaacılık
Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50
Kağıthane/İstanbul
Tel: 0212 289 24 24
ODTÜ Ortak Paydasında Fotoğraf........................................................42
BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU
Emek emek yaratılan Burs Havuzu Çalışma Grubu (BHÇG).........44
2
28
Baraka dergisinde yayımlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı
İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği’ne ait olup kaynak gösterilse dahi,
hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçla kullanılamazlar.
Dergimizin son birkaç sayısını gözden
geçirenler bu cümleye, ya da benzerlerine
birçok kez rastlayacaklardır. Çünkü bu
basit cümle, çıplak gerçeği ifade ediyor.
Yurdun birçok yerinde insan hayatları
tehlikede, düşünce özgürlüğü tehlikede,
ifade özgürlüğü zaten bir süredir yok,
doğal çevre ağır tehdit altında.
Yener Aydın (EE’76)
Tüm bunlara son haftalarda tanık
olduğumuz sokak bombalamaları eklendi.
Ankara’da 13.03.2016 tarihindeki vahşi ve
kör terör eyleminde yitirdiğimiz 37 canın
içinde ODTÜ öğrencileri Berkay Baş ve
Ozancan Akkuş da vardı. Ateş düştüğü
yeri yaktı ve yüreğimiz çok derinlerinden
yandı;
Acı ölüm genç ölüm,
Bu nasıl gitmek, gülüm.
Kara haber tez geldi,
Kırdın kanadım kolum.
Çocuklarımız için duyduğumuz acı ve
kederi bir pankart ile dernek binamızın
cephesinden haykırmakta iken, İstanbul’da
patlayan bir başka vahşi bomba da
yüreğimizi yaktı. Bu kez saldırıyı bir başka
terör örgütü yüklendi ama, aslında yoktu
birbirlerinden farkları.
Değerli dostlar,
Baraka’nın bu sayısı, işte böylesine
olumsuz bir ortamda çıkıyor. Yaşadığımız
bütün bu olumsuzluklar biz ODTÜ’lülerin
ümidini, yaşam sevincini kıramayacak.
Aksine daha kararlı, daha coşkulu olarak
okulumuzun 60. Yılını kutlamaya devam
edeceğiz. Çünkü ODTÜ Türkiye’nin
olmazsa olmazlarındandır.
ODTÜMİST Yönetim Kurulu Başkanı
Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz Tosun
Terzioğlu hocamızı da 2 yazı ile anıyoruz.
Dergimizin bu sayısında ayrıca, Yasemin
Civelekoğlu arkadaşımızın yazar Mıgırdiç
Margosyan ile yaptığı ilginç bir röportajı ve
üniversitemizin çeşitli bölümlerinin tanıtım
yazılarını da okuyabilirsiniz.
Dergimizin her sayısında yer alan
duyurular, bildirimler ve haberler de ilginizi
bekliyor olacak.
Şimdi, tekrar baş taraftaki cümleye dönüyor
ve bu sayıyı okuyan her dostumuzu
bizlere destek olmaya çağırıyorum. Bize
olan desteğinizi derneğimizin daha fazla
etkinliğine daha yoğun katılarak, daha fazla
burs vererek, üye olmayan arkadaşlarınızı
derneğe yönelterek yapabilirsiniz. Bu
karanlığı ancak birlikte aşabiliriz, birlik
olmak için, güçlü olmak için yardımınıza
ihtiyacımız var. Çok önemli görevlerimiz,
sorumluluklarımız var. Aslına bakarsanız,
ODTÜ’lü olmak, bu sorumluluğu zaten bize
yüklemiştir. Mezun derneklerine üye olarak
sadece bu sorumluluğu yerine getirmenin
yöntemine kavuşuyoruz.
Yakup Kepenek hocamızın dediği gibi;
Hep birlikte haykırıyoruz; ‘’İyi ki ODTÜ
var!’’
Sevgili Rektörümüz, Bölüm başkanlarımız
ve bazı ODTÜ mezunu sanatçıların
60. Yıla ilişkin görüşlerini yansıtan ve
ODTÜ’deki 60 yıllık gençlik hareketlerinin
özetleyen yazıları sayfalarımızda
bulacaksınız. Sevgili Uğur Ersoy hocamızın
üniversitemiz kuruluş yılları ile ilgili anıları
da bu çerçevede görülmelidir.
“ODTÜ Türkiyeleşmeyecek, görevimiz
Türkiye’yi ODTÜ’leştirmektir.”
Çağrımız bunun içindir:
Koşun,
Kurşun,
Erit
meğe
çağırıyoruz.
3
60. YIL
60. YIL
UNUTMAYACAĞIZ
Dünden bugüne ODTÜ
Aydın Tiryaki (CHE’81)
Ömer Yağız (MAN’62)
Ömer Yağız (MAN’62)
Aydın Tiryaki (CHE’81)
Aydın Tiryaki (CHE’81)
Seçil Başkaya (SOC’03)
18 Mart - 27 Mart 2016 tarihleri arasında dernek merkezimizin görünüşü
4
5
60. YIL
60. YIL
Kuruluş yıllarında ODTÜ
ODTÜ’nün kuruluş yıllarının tanığı ve bir dönem vekaleten rektörlük de yapmış olan ODTÜ Eski Öğretim Üyesi ve Rektör
Yardımcısı Uğur Ersoy, okulumuzun kuruluş yıllarına ilişkin anılarını paylaştı.
Uğur Ersoy (ODTÜ Eski Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı)
ODTÜ’de bir rastlantı sonucu göreve başladım. 1959 yılının başlarında yedek subay
olarak görev yaptığım Genel Kurmay Başkanlığı’ndan çıkıp Milli Müdafaa caddesinde
yürürken Prof. Woolrich’e rastladım. W. R.
Prof. Woolrich öğrenci olduğum dönemde Texas Üniversitesi’nde Mühendislik
Fakültesi dekanıydı. Ankara’da ne yaptığını
sorduğumda yeni bir üniversite kurmakta
olduklarını söyledi. Adı Orta Doğu Teknik
Üniversitesi imiş. Uluslararası bir nitelikte
olacakmış. Sonra beni beş-altı barakadan
oluşan geçici yerleşkeye götürdü. Woolrich bana bu üniversitede görev almamı
önerdi, ben de kabul ettim. İki gün sonra iş
çıkışında Prof. Woolrich’in ofisine uğradım.
Woolrich hocam Ferguson’la görüşmüştü.
Çok olumlu referans almış ki, bana rektör
yardımcılığı teklif etti. Böylece 1959 yılında,
27 yaşında ODTÜ’nün ilk rektör yardımcısı
oldum. Rektör yardımcısı olarak 1959’dan
sonra kuruluş yıllarının her oluşumunun
içinde yer aldım. 1959 öncesini de kuruculardan dinledim.
1950’li yılların başlarında İmar İskan Bakanlığı’na Birleşmiş Milletler projesinden bir
şehircilik uzmanı geliyor, Rof. C. Abrams.
Abrams çalışmalarını yürütürken Türkiye’de
iyi yetişmiş şehircilik uzmanı bulamamaktan
şikayetçi. Bu konuyu Bulvar Palas’ta bir
akşam yemeğinde bakanlık müşteşarına
açıyor ve ABD’ye dönüşünde BM ile temas
edip Ankara’da çağdaş bir şehircilik okulu
kurulması için çaba harcayacağını söylüyor.
O sırada yan masada konuşmalara kulak misafiri olan Vecdi Diker, kalkıp onların masasına giderek kendini tanıtıyor. T.C. Karayolları’nın kurucusu olan Vecdi Diker, sınırsız
hayal gücüne sahip bir eylem adamı. Diker,
Ambrams’a büyük düşünmeleri gerektiğini
söylüyor. Türkiye’nin ihtiyacının yalnız şehirci
olmadığını, her dalda mühendise, yöneticiye ve işletmeciye gereksinme olduğunu
vurguluyor. Bunun bir üniversite projesi
6
olarak ele alınmasını ve yalnız Türkiye’ye
değil bölgeye hitap etmesi gerektiğini söylüyor. Vecdi Bey o gün C. Ambrams’ı devlet
bakanı olan arkadaşı Fatin Rüştü Zorlu’ya
götürüyor. Zorlu, Vecdi Beyin projesini hararetle destekliyor ve konu Başbakan Adnan
Menderes’e intikal ettiriliyor. Başbakan’dan
da projeyi destekleme sözü alınıyor.
Türkiye hükümetinden onay alındıktan sonra
Türkiye ve ABD’deki çalışmalar başlıyor.
Ambrams, Diker’i Pennsylvania Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi Dekanı Perkins ile tanıştırıyor. Perkins, Birleşmiş Milletler tarafından
desteklenen ODTÜ projesini çok çekici
buluyor. İlk aşamada Ankara’ya güvendiği
adamı Prof. Godfrey’i yolluyor. Perkins bu
projede her konuda söz sahibi olmak istiyor.
Bu arada başlangıçta projeye olumlu bakan
ABD birden yön değiştiriyor ve hiçbir maddi
katkıda bulunmayacağını beyan ediyor.
1956 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi ile
öğretime başlıyor. Yasa henüz çıkmamış
olduğundan, üniversite Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteriyor.
Yasasının hazırlanması için Perkins senatör
H. Stassen’ı öneriyor. Stassen, iki ayrı
üniversitenin rektörlüğünü yapmış, eyalet
valisi seçilmiş, başkan adayı olmuş bir
akademisyen ve politikacı. Hem akademik
çerçevelerde hem de politikada çok sayılan
ve ağırlığı olan bir kişi. Yani bu görev için
biçilmiş kaftan. Stassen 1958 yılında yasa
yapma görevini kabul ediyor. Çalışma
arkadaşı olarak yeni emekli olan Prof. W. R.
Woolrich’i seçiyor. Yasa 1959’da tamamlanıyor ve Galip Kardam tarafından Türkçeye
çeviriliyor. 7307 sayılı ODTÜ Yasası 1959
yılının Mayıs ayı sonunda TBMM tarafından
kabul ediliyor. Yasanın kabulünde Başbakan
Menderes’in ve milletvekili Ahmet Tokuş’un
büyük katkıları oluyor.
7307 sayılı ODTÜ yasası alışılmışın dışında
bir yasa, çok kısa. 19 maddeden oluşuyor.
Her türlü yetki ve sorumluluk Bakanlar
Kurulu’nca atanan ve Cumhurbaşkanı’nca onanan 9 kişilik mütevelli heyetinde.
Mütevelli heyet üyelerinin görev süresi 6 yıl.
Ancak ilk görevlendirmede üç üye iki yıl, üç
üye 4 yıl, üç üye ise 6 yıl için atanıyor. Yasa,
9 üyeden en fazla üçünün kamu görevlisi
olmasına izin veriyor.
Yasanın getirdiği en önemli özellik, üniversitenin özel hukuk hükümlerine tabi
olması ve mali özerklik. 7307 sayılı yasaya
göre ODTÜ Sayıştay denetiminden, ihale,
artırma, eksiltme yasalarından muaf. Mali
denetim KIT’lerinkine benzer bir biçimde
gerçekleşiyor. İlk mütevelli heyeti 1960 yılı
başında atandı. Başbakan Adnan Menderes
de mütevelli heyette yer alıyordu. Heyette
ilk kurucular olan Vecdi Diker ve Ahmet
Tokuş’un yanı sıra Vehbi Koç da vardı.
Woolrich, Stassen’in önerisi ile Danışman ve
Geçici Rektör olarak atanmıştır. ODTÜ’ye sahip çıkmayı planlayan Dean Perkins bu atamayı beklemiyordu. Stassen’ın ABD’de hem
politik, hem de akademik çevrelerde büyük
ağırlığı vardı. Bu nedenle Perkins Stassen ile
çatışmayı göze alamadı ama kendisini çok
seven Vecdi Diker ve Ahmet Tokuş’u Woolrich aleyhine doldurmaya başladı. Bunun sonucu olarak bir by-pass operasyonu yapılarak
Woolrich dışlandı. Halbuki örnek alınan ABD
eyalet üniversitesi sistemini doğru dürüst
bilen tek kişi Woolrich’di.
Stassen ve Woolrich yasayı tamamladıktan
sonra “Initial Policies and Program Complementary and Supplemantary to the Charter
of METU” adlı bir doküman hazırlamışlardı.
Bu dokümanda ODTÜ’nün misyonu ve
akademik sistem tanımlanıyordu. Mütevelli heyet tarafından dışlanan Woolrich
bu dokümanı temel alarak ayrıntılı raporlar hazırlayarak ODTÜ eğitim sisteminin
temellerini atıyordu. Mütevelliler bu raporları
dikkate almadığından, Woolrich de beni ve
ikinci rektör yardımcısı Sabahattin Fenmen’i
büyük bir titizlikle eğitiyordu.
heyetin aynı anda 6 yıl için atamasıydı. Bu
değişiklikler, özellikle de ikincisi, daha sonraki yıllarda ODTÜ’de yaşanan krizlerin ana
nedeni olacaktır.
Feyzioğlu dönemi
Woolrich’den sonra Mr. Burdell danışman
ve geçici rektör olarak atanmıştı. Burdell
henüz hiçbir icraat yapmadan Milli Birlik
Komitesi ODTÜ’ye Prof. Turhan Feyzioğlu’yu ilk Türk rektör olarak atadı. Feyzioğlu, o
günlerde bana ve Sabahattin’e biraz soğuk
davrandı. Bir ay içinde bu soğukluk sona
erdi ve Feyzioğlu ile iyi anlaşır olduk. Bu arada Feyzioğlu bana önemli bir itirafta bulundu. Buraya ODTÜ’yü fazla sorun çıkarmadan kapatmak misyonu ile geldiğini, ancak
ODTÜ’yü tanıdıkça görüşlerinin değiştiğini
ve artık ODTÜ’nün bir numaralı savunucusu
olacağını söyledi, öyle de oldu.
Menderes’i mütevelli heyete dahil ederek
ODTÜ’yü Türkiye’de güvenceye alan mütevelli heyet, Woolrich’in ayrılması ile boşalan
rektörlüğe ABD başkanı Eisenhower’in
oğlunu getirmeyi planlamıştı. Ancak oğul
Eisenhower’in bu görevi kabul etmemesi
sonucu plan suya düştü.
Feyzioğlu göreve başladığında akademik ve
idare teşkilat yoktu. Üniversite içi yazışmalar
İngilizce yapılıyordu. Dört dekandan üçü
yabancıydı. Yönetmelik yoktu. Feyzioğlu
döneminde ODTÜ millileştirildi. Türk hukuk
sistemi ve kamu işleyişi ile uyum sağlandı.
Dekanlık ve bölüm başkanlıklarına T.C. uyruklular getirildi. Birçok konuda yönetmelik
çalışmaları başlatıldı.
27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ODTÜ’yü
çok etkiledi. Üyelerden Menderes ve Tokuş
tutuklanarak Yassı Ada’ya gönderilmişti.
Vehbi Koç ve iki üye istifa etmişti. Yasaya
göre tüm yetki mütevelli heyette olduğundan üniversite tam anlamıyla felç olmuştu.
Bir gün başbakanlık müsteşarı K. Albay
Alpaslan Türkeş’ten randevu alarak durumu
anlattım. İki gün sonra bir kararname ile ODTÜ’nün mevcut mütevelli heyeti feshedildi.
Yeni mütevelli heyeti atanırken yasada iki
değişiklik yapıldı. Bunlardan biri mütevelli
heyet atamasında kamu görevlisine konulan
sınırlamanın kaldırılmasıydı. İkincisi ise ilk
atamanın 2, 4 ve 6 yıl yapılması yerine, tüm
Feyzioğlu’nun Kurucu Meclis çalışmaları ile
ilgili olarak ayrılması üzerine rektörlüğe Siyasal Bilgiler Fakültesinden Prof. Seha Meray
atandı. Seha Bey saygın bir akademisyen,
çok kültürlü rafine bir insandı, ama yönetici
değildi. O günlerde sık sık yaşanan krizler,
belirsizlikler ve baskılar onu çok yıprattı. İlk
öğrenci boykotuna yıpranan sinirleri dayanamadı ve Seha Bey istifa ederek ayrıldı. Seha
Meray’ın rektörlüğünde Feyzioğlu döneminde
başlayan iki önemli yönetmelik tamamlandı.
• Akademik Teşkilat Yönetmeliği
• Akademik Personele Verilecek Ünvanlar
ile Görevlendirme Usulü ve Şartları Hakkında Yönetmelik
Kemal Kurdaş dönemi
Seha Bey döneminde kurulan ve bugünkü
Senato yerine geçen “Akademik Konsey”
tüm zamanların en demokratik kuruludur. Bu
konseyde dekanlar, rektör ve her fakülteden
seçilen ikişer üye yer alıyordu. Seçilen üyeler
için bir ünvan sınırlaması yoktu. Seha Meray’ın istifası üzerine mütevelli heyeti beni vekaleten rektör olarak atadı ve rektör arayışına
başladı. Rektörlüğe vekalet ettiğimde henüz
29 yaşındaydım. Genç yöneticiler, ODTÜ’nün kuruluş yıllarının önemli bir özelliğiydi.
Rektörlük için ilk teklif Prof. Erdal İnönü’ye
yapıldı. İnönü’nün görevi kabul etmemesi
üzerine ikinci teklif İstanbul Teknik Üniversitesi’nin efsanevi hocası Prof. Mustafa
İnan’a yapıldı. Prof. İnan’dan da olumlu yanıt
alınmaması üzerine üçüncü seçenek olarak
Maliye Bakanı Kemal Kurdaş’a teklif yapıldı.
Kurdaş’ın bu teklifi kabul etmesi ODTÜ için
bir dönüm noktasıdır.
Kemal Kurdaş 1961 yılı sonunda göreve
başladığında ODTÜ’nün durumu şöyle
özetlenebilir. 40.000 dönümlük arazinin
istimlakı hemen hemen tamamlanmış, yerleşkenin yeri belirlenmiş ve yapılan yarışma
sonuçlandırılmıştı. Akademik ve idari teşkilat
oluşturulmuş ve kadroların çoğu kaliteli
elemanlarla doldurulmuştu. Dört fakültenin başında saygın ve yetenekli dekanlar
bulunmakta, akademik sistem yerleşmiş,
başka bir deyişle uçak yakıtını almış, piste
çıkmış, kendini havalandıracak cesur bir
pilot bekliyordu.
O cesur pilot Kemal Kurdaş oldu. Kurdaş,
7307 sayılı yasada yer alan mali kolaylıklardan büyük bir cesaretle sonuna kadar
yararlanan ilk ve son rektördür. Onun
döneminde yerleşkedeki binalar hızla
tamamlandı. Ağaçlandırma bir seferberliğe
dönüştürüldü. Kurdaş’ın yaptığı söyleşiler ve
yapılan röportajlarla ODTÜ büyük saygınlık
kazandı. Kurdaş gerek öğrencilerle, gerekse
akademisyenlerle çok iyi bir ilişki içinde
ODTÜ’yü zirveye çıkardı.
1960-1971 arasında ODTÜ’de Woolrich,
Feyzioğlu, Meray, Kurdaş, İnönü ve Erensü
rektörlük yaptı. Ne kadar ilginçtir ki, ODTÜ’nün kuruluş yıllarında doğru rektör doğru
zamanda gelmiştir. Tümü bu dünyadan
göçmüş olan bu rektörlerimizi minnet ve
rahmetle anıyorum.
7
60. YIL
60. YIL
Nice yıllara ODTÜ!
ODTÜ Rektörü Prof.Dr. Ahmet Acar’ın, okulumuzun 60. yılına ilişkin kaleme aldığı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Sevgili Mezunlarımız,
Üniversitemiz, 2015 yılının Ekim ayında
60. akademik yılına başladı. Akademik yıl
boyunca çok farklı etkinliklerle ODTÜ’nün
60. yılını kutluyoruz. Bu yıl, 27 Mayıs Cuma
günü düzenleyeceğimiz “ODTÜ Günü” Üniversitemizin kuruluşunun 60. yıldönümünü
kutlayacağız. “Nice yıllara ODTÜ!”
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, eğitim-öğretime 1956 yılında barakalarda başladı; ilk
yıl 40 öğrencisi vardı. 60. yılımızda yaklaşık
30.000 ODTÜ’lü, Ankara, Kuzey Kıbrıs ve
Erdemli kampuslarımızda öğrenim görüyor.
Öğrencilerimizin yaklaşık 1/3’ü yüksek
lisans ve doktora programlarımızda. Bugün
sayısı 125.000’e ulaşan mezunlarımızın
dünyanın her köşesinde elde ettikleri başarılarıyla büyük gurur duyuyoruz.
ODTÜ, kurulduğu ilk yıllardan başlayarak,
eğitim, bilimsel araştırma, bilgi transferi ve
topluma hizmet alanlarındaki başarılarıyla,
ülkemizde öncü ve lider bir üniversite konumuna ulaştı. Yükseköğretim ve teknoloji
alanında ülkemize çok sayıda yeniliği getirdi.
Yabancı dilde eğitim veren ilk devlet üniversitesi oldu. Akademik bölüm yapısının, ders
ve kredi sisteminin yükseköğretim sistemimizde yerleşmesinde öncülük yaptı. Türkiye,
ODTÜ aracılığıyla internete bağlandı.
İnternet üzerinden ilk radyo ve televizyon yayınlarını da ODTÜ yaptı. Elektrik-elektronikten havacılığa, kimyadan savunma sanayine,
makinadan bankacılıktan inşaata kadar, çok
sayıda sektörde lider firmaların kuruluşunda
ve gelişmesinde kritik rol oynadı. İlk üniversite teknoloji geliştirme bölgesi olan ODTÜ
Teknokent’i kurdu. Türkiye’nin en yenilikçi
teknoparkı bünyesinde, sanayi işbirliği ile
teknoloji geliştirme alanında bugün de
örnek olmayı sürdürüyor.
ODTÜ’nün insiyatifi ile başlayan “Öğretim
Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP)” yıllar
içinde tüm ülkeye yayıldı. ÖYP kapsa-
8
sını titizlikle koruduğumuz “Eymir Gölü”,
topluma ve doğaya karşı sorumluluğumuzun
iki eseri. Bu eserlerimizle haklı olarak gurur
duyuyoruz. Yaklaşık iki yıl önce başlattığımız “Bir Ağaç Sizden, Bir Orman Bizden”
kampanyasının 300.000 ağaç hedefine
mezunlarımızın ve doğa dostlarının katkısıyla
ulaştık. Bu yıl Mayıs ayında düzenleyeceğimiz geleneksel “ODTÜ Ağaç Dikme
Şenliği”nde 300.000’inci ağacımızı hep
birlikte dikeceğiz.
ODTÜ olarak, insana, doğaya ve demokrasiye sahip çıkmayı, verdiğimiz eğitim, yürüttüğümüz bilimsel araştırmalar, geliştirdiğimiz
teknolojiler kadar önemli, gerekli gördük.
İyi donanımlı ve aynı zamanda insanlara ve
doğaya karşı sorumluluk taşıyan, etik değerlere sahip ve çoğulcu demokrasi ilkelerini
içselleştirmiş “iyi vatandaş”ların yetiştirmeyi
önemsedik. İnsan haklarını, temel özgürlükleri, laikliği, hukukun üstünlüğünü ve bilimin
doğrularını titizlikle savunduk. Toplumun gelişmesine ve refahına uzun vadeli, kalıcı katkı
sağlamak için bu sorumlulukların hepsine
sahip çıkmak gerektiğini hiç unutmadık.
Prof. Dr. Ahmet Acar / Rektör
mında ODTÜ’den diploma alan 550’den
fazla öğretim üyesi bugün ülkemizin birçok
üniversitesinde görev yapıyor; halen 500
genç akademisyen de lisansüstü eğitimlerini
üniversitemizde sürdürüyor. Üniversitelerimizin çok ihtiyacı olan nitelikli öğretim üyelerini
yetiştirmenin yanı sıra, sanayi için araştırmacı kadroların yetişmesi için sürekli olarak
yeni programlar geliştiriyoruz. “Sanayi için
Araştırmacı Yetiştirme Programı (SAYP)”
uygulamamız başarılı örneklerden sadece
birisi. İlk kez ODTÜ’nün başlattığı “Sanayi
Tezi (San-Tez)” programı, diğer üniversitelerin de sanayi işbirliği için kullandığı bir
modele dönüştü.
Türkiye ve KKTC hükümetlerinin talebiyle,
2005 yılında eğitim-öğretime başlayan
“ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu” ile yurt
dışında kampus kuran ilk Türk üniversitesi
olduk. Geçtiğimiz yıl, Türkiye’nin en kapsamlı disiplinlerarası üniversite araştırma merkez
binası olan “ODTÜ Araştırma Parkı”nın inşaatı başladı. Ankara’yı ve Türkiye’yi bilişim
ve telekomünikasyon alanında bir küresel
Ar-Ge odağı haline getirmeyi hedefleyen
“ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merke-
zi”nin de yapımı sürüyor. ODTÜ olarak eğitim, araştırma ve uygulama alanında süren
başarılarımız, uluslararası platformlarda da
artan düzeyde tanınırlık ve saygınlık getirdi.
Birçok uluslararası sıralamada, dünyanın
“en iyi” üniversiteleri arasına girerek ülkemizi
de başarıyla temsil ediyoruz. Mezunlarımızın
gurur duyduğu bir üniversite olmayı sürdürme hedefiyle çalışırken, mezunlarımızla da
büyük gurur duyuyoruz. ODTÜ’nün bugünkü
başarı düzeyine ve saygınlığa ulaşmasındaki en büyük paylardan birisi hiç kuşkusuz
siz değerli mezunlarımızın. Dünyanın her
bölgesinde çalıştığınız kurum ve kuruluşlarda örnek başarılara ulaşmış ve ülkemizin
büyük çağdaşlaşma projelerinde öncü roller
üstlenmiş insanlar olarak, ODTÜ’nün 60
yıldır artan saygınlığındaki büyük katkınızdan
dolayı gurur duymak en doğal hakkınız.
Üniversitemiz, ülkemizde eğitimin, bilimin ve
teknolojinin gelişmesi için çalışırken; toplumun “dün”üne, “bugün”üne ve “yarın”ına
karşı diğer temel sorumluluklarını da hiç
unutmadı. “Önce insan” dedik, doğaya da
sahip çıktık. ODTÜ’lüler olarak yoktan var
ettiğimiz “ODTÜ Ormanı” ve doğal yapı-
ODTÜ, hiç kuşkusuz, kendisiyle özdeşleşen
bu temel ilke ve değerlerden gelecekte
de ödün vermeden, bilime ve topluma
daha fazla katkı sağlamak için var gücüyle
çalışmaya devam edecektir. Üniversitemiz,
önümüzdeki on yıllarda da eğitim, bilimsel araştırma ve bilgi transferi alanlarında
getireceği yenilikler ve yapacağı atılımlarla
toplumun kalkınmasında ve refahında yüklendiği görevleri başarıyla sürdürecektir.
Üniversitemizin 60. akademik yılını başlattığımız 2015 yılında “ODTÜ Mezunlar
Derneği”nin 50. kuruluş yıldönümünü
kutladık. ODTÜ, bugün Türkiye’nin en
çok ilinde mezun derneği olan üniversite
ayrıcalığını taşıyor. Mezunlarımızın, yurt
içinde 19 dernek ve temsilcilik bünyesinde
kendi aralarında sağladığı dayanışma ve
Üniversitemize yönelik destek bize mutluluk
ve güven veriyor. Yurt dışında ise bir Mezun
Derneği ve 21 temsilcilik bu dayanışmaya
katkı sağlıyor. Mezun Derneklerimizin oluşturduğu “ODTÜ Mezunlar Konseyi”nin her
yıl farklı illerde gerçekleştirdiği toplantılarda
birkaç kez bir araya geliyoruz.
İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği’mizin,
son dönemde yelpazesi genişleyen projeleri
ve gelişen kurumsallığı ile daha da etkili
olduğunu memnuniyetle görüyoruz. Yaşamlarını İstanbul’da sürdüren mezunlarımızı
ODTÜ bayrağı altında bir araya getiren ve
üniversitemizle mezunlarımız arasında bir
köprü oluşturan ODTÜMİST, bu çok önemli
görevlerini başarıyla sürdürüyor. Mezunlarımızın ODTÜMİST aracılığıyla verdiği burslar,
maddi koşulları yetersiz olan öğrencilerimizin öğrenimlerini başarıyla tamamlayarak
geleceği yakalamasına olanak sağlıyor.
ODTÜ mezunlarının ODTÜ öğrencilerine
bu şekilde sahip çıkması, manevi açıdan
da, öğrencilerimiz ve Üniversitemiz için özel
bir değer taşıyor. Daha çok sayıda mezunumuzun ODTÜMİST etkinliklerine katıldığını
ve burs desteği verdiğini görmekten büyük
mutluluk duyacağız.
“ODTÜ 60. Yıl” etkinlikleri hakkında sizleri
bilgilendirmek ve bu süreçte sizlerle sürekli
iletişim sağlamak için http://60yil.odtu.edu.
tr web sitesini oluşturduk. Bu site üzerinden sorularınızı, önerilerinizi, anılarınızı
ve fotoğraflarınızı bize ulaştırabilecek, 60.
yılımızı beraber kutlamak için ODTÜ akademik-idari birimlerinin, mezun derneklerimizin,
öğrenci topluluklarımızın ve vakıf kuruluşlarımızın düzenleyeceği etkinliklerden haberdar
olabileceksiniz.
“ODTÜ 60. Yıl” etkinliklerinde hep birlikte
olmak üzere, sevgi ve saygılarımla,
9
60. YIL
60. YIL
ODTÜ mezunları Londra’da buluştu
İngiltere’de yaşayan ODTÜ mezunları, 60.
kuruluş yıl dönümünü etkinlikleri kapsamında Londra’da düzenlenen toplantıda
bir araya geldiler. ODTÜ Birleşik Krallık
Mezunları Derneği tarafından Londra’nın finans merkezi Canary Wharf’ta düzenlenen
toplantıya, KKTC’nin Londra Temsilcisi,
Büyükelçi Oya Tuncalı, Türkiye’nin Londra
Büyükelçiliği Ekonomi Müşaviri Çiğdem
Koğar, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet
Acar, Birleşik Krallık yerleşik ODTÜ mezunları ve eğitim camiasının üyeleri ile çeşitli
derneklerin temsilcileri katıldı. Türkiye ve
yurtdışındaki ODTÜ mezunları dernekleri
tarafından düzenlenen ve özellikle ODTÜ’nün 60. yılı kapsamında gerçekleştirilen
toplantılarda, ODTÜ burs fonuna destek
sağlanarak, birçok öğrenciye yardımcı
olmak amaçlanıyor.
Müzik dinletisinin yapıldığı etkinlikte ayrıca
burs fonuna katkı sağlanması çerçevesinde
ODTÜ armalı şapka, tişört, kupa, anahtarlık
ve kırtasiye eşyaları satışa sunuldu.
ODTÜ mezunları Malezya’da buluştu
Aysu Dağlı
ODTÜ mezunları olarak Malezya’da buluştuk. Türk yemekleri eşliğinde ODTÜ’nün
60. yılını kutladık. Kuala Lumpur’da yaşayan
ve buluşma tarihinde uygun olan mezunlarımızla bir araya geldik. 10 kişinin katılım
gösterdiği buluşmada çok güzel vakit geçirdik. Anılarımızı paylaştık ve güzel günlerimizi
andık.
ODTÜ gibi köklü bir okuldan mezun olmanın
önemini bir kez daha anladık. Malezya’da
yaşayan mezunlar olarak hepimiz ODTÜ’yü
özlemle andık. Malezyadan herkese sevgilerimizi iletiyoruz!
10
ODTÜ Anılarım
1977-1979 Döneminin Rektörü Prof. Dr. Nuri Saryal’ın ODTÜ anıları...
Nezih Yaşar (IE’82)
Eski rektörlerimizden Prof. Dr. Nuri Saryal
2014 yılında yayımladığı kitabında ODTÜ
anılarını anlatmış. Bu anılar ülkemizde bir
bilim insanının çok yabancı olduğu konularla
karşı karşıya bırakıldığının iyi bir örneğini veriyor. Sen Robert Kolej Mühendislik okulunu
şeref öğrencisi olarak bitir, makina mühendisliği; Purdue Üniversitesi’nden yüksek lisans, Berlin Teknik Üniversitesi’nden Doktor
Mühendis diplomalarını al; “ısıl gerilimlerin
elektrik analojisiyle tespiti” konusunda tezler
hazırla, kitaplar yayımla; sonra bir üniversitenin kapatılmış olmasıyla ve açılması için
uğraşırken katlandıklarını bir tart...
dönem ve özellikle ODTÜ’nün 9
ay gibi uzun bir süre kapalı kaldığı ve güçlükle eski canlılığına
kavuşturulduğu süreçtir.”
Çok uzun bir dönem Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve yöneticilik
yapmış olan Nuri Saryal’ın kitabındaki ilginç
başlıklardan biri: “ODTÜ’nün En Sancılı
Dönemi: Hasan Tan’ın Rektör olması”dır.
Nuri Saryal ODTÜ’nün kapatılması girişimlerinden biri olarak gördüğü bu dönemle ilgili
olarak şunları yazar:
O dönemde işçi kategorisinde ODTÜ’ye doldurulan
faşist kadroların yaptıklarını
kendi yaşadıklarıyla örnekliyor. ODTÜ’nün yeniden
öğretime açılması için
verilen mücadele sırasında,
çocukları üzerinden aldığı
tehditlerden tutun, mütevelli
heyetindekiler dahil evlere
atılan bombalara kadar baskı ve şiddetin
çeşitli biçimleriyle karşılaştıklarını anlatıyor.
“Hayatımın otuz sekiz yılını geçirdiğim
ve bilimsel çalışmalarımla ilgimin devam
ettiği Orta Doğu Teknik Üniversitesi 5.
yılını aştığı bu dönemde, geçmişi düşündüğümde acı-tatlı, üzücü-sevindirici pek
çok olayı hatırlıyorum: Türkiye’nin aydın
geleceğini hazırlayan, güçlü bir ekonomiye
ve uluslararası saygın bir konuma ulaşmasını sağlayacak kadroları yetiştiren bu
bilim yuvası, bazı çevreleri rahatsız etmiş
olacak ki geçmişte, basın yoluyla kasten
ve gerçek dışı haberlerle ‘komünist yuvası’
olmakla itham edilmişti. Bu çevreler, Türkiye
ekonomisine GAP projesinin birkaç katı
güç kazandırmakta olan Orta Doğu Teknik
Üniversitesi’ni susturmak, bilimsel düzeyini
düşürerek sadece Türkçe bilen, teknisyen
ve kalfa yetiştiren bir ‘okul’ haline getirmek
istemişler ve bu yönde birkaç kez harekete
geçmişlerdir. Bunlar arasında en kritik ve
sancılı olanı, 1976-1979 yılları arasındaki
Hasan Tan’ın rektör olarak
atandığı dönemi anlatan çok
kişinin öyküsünü çeşitli biçimlerde yanlı bulabilirsiniz. Fakat
o dönemde ODTÜ’ye yapılmak
istenenleri daha iyi anlayabilmek için Nuri Saryal’ın yazdıklarından çok önemli çıkarımlar
yapmak mümkün.
Nuri Saryal’ın rektörlük döneminin anıları
üniversitenin Hasan Tan döneminde uğradığı kayıpların giderilmesi için gösterilen
yoğun çabaları da kapsıyor. Sonrasında
Türkiye’deki üniversite sisteminin YÖK ile
uğradığı değişim dönemindeki ilginç kulis
bilgilerini de öğrendiğimiz anı kitabında İhsan Doğramacı’nın da anılmadan geçilmesi
beklenmezdi. Nuri Saryal, İhsan Doğramacı’nın iyi bulduğu yanlarını anlatmaya özel
bir çaba harcamış görünüyor. Fakat YÖK
döneminde reddettiği YÖK Başkan yardımcılığı ve ODTÜ Rektörlüğü ile ilgili tekliflerin
arka planındaki “ODTÜ’den uzaklaştırılması
gerekenler” listesi, yaşanılan dönemin sorunlarından bazıları için de ipuçları veriyor.
Nuri Saryal’ın kitabında dönemin çeşitli
özellikleri hakkında çok fazla ipucu
var. Bunlardan biri de Türkiye’de savunma
sanayisinin bugün bulunduğu durumunu göz önüne aldığımızda Nuri Saryal’ın
kitabında önemli bir yer ayırdığı ORDOT
Projesi belki de ciddi bir çalışmaya bağlı
olarak filmi de çekilebilecek bir çalışmaymış
gibi duruyor.
ODTÜ’nün aşması gereken çok sorunlu bir
döneminde görev yapan eski rektörümüz
Prof. Dr. Nuri Saryal’ın yıllar öncesinin öyküleri içinde çok sayıda başlangıç noktasını
da bulundurmuş görünüyor. Başka nereden
edinilir bilmiyorum ama İstanbul ODTÜ
Mezunları Derneği’nden sağlanabilen
kitabın gelirinin Burs Havuzuna aktarıldığını
biliyorum.
İyi okumalar...
11
60. YIL
60. YIL
Araştırma, ODTÜ’nün ağırlıklı bir yönü
olarak gelişiyor
Bir üniversitenin araştırma-geliştirme yoğunluğu belirlenirken, yürütülen ar-ge projelerinin sayısı-bütçesi, üniversite bütçesi içindeki payı,
lisansüstü öğrenci sayısı, araştırma çıktıları (yayınlar, patentler vb.) ve çıktıların “etkisi” (atıflar, sosyo-ekonomik etkiler vb.) göz önünde
bulundurulmaktadır.
Prof. Dr. İrem Dikmen Toker
Rektör Danışmanı
Araştırmalar Koordinatörü
ODTÜ Araştırmalar Koordinatörlüğü;
1994 yılında üiversitenin araştırma potansiyelini tanıtmak, konularında uzman olan
akademik personel ve birimlerin, araştırma merkez ve laboratuvarlarının sanayi
ile ilişkilerini güçlendirmek, üniversitede
yürütülen ulusal ve uluslararası destekli
araştırmaları koordine etmek için kuruldu.
da, Türkiye’de en fazla sayıda projeyi
ODTÜ yürütmüş ve 700’den fazla
uluslararası kuruluşla işbirliği yapmıştır. Herhangi bir zamanda ODTÜ’de
yürütülmekte olan ulusal ve uluslararası destekli projelerin sayısı yaklaşık
500’dür.
ODTÜ 60. kuruluş yılını kutluyor. Bilimsel
yaklaşım, evrensel etik değerler, akademik özgürlük ve katılımcı yönetim ilkeleri
üzerine kurulmuş olan yapısı ile ODTÜ,
öğrencileri, çalışanları, mezunları ve
ODTÜ dostları ile birlikte, ODTÜ Manifestosunda da vugulandığı üzere “tüm
dünyayı değiştirebileceğine inanıyor”.
Dünyayı değiştirme vizyonu ODTÜ’yü tanımayan çoğu kişi için oldukça iddialı bir
söylem olarak görülebilir, ancak bu söylem ODTÜ’nün gücünü akıl ve bilimden
aldığını ve bu güçle yarattığı toplumsal
etkiyi bilenler için şaşırtıcı değildir. ODTÜ
etkisinin en önemli bileşenlerinden biri ise
yürütülen araştırma-geliştirme faaliyetleri
ve bunların çıktılardır. Bu yazıda, 60.
yılında ODTÜ’nün araştırma gündemini
aktarmaya çalışacağım.
60. kuruluş yılında ODTÜ bir “araştırma
üniversitesidir”. Araştırma üniversiteleri,
bilimin gelişmesinde önemli rolü olan
araştırma çıktıları ile birlikte, eğitim-öğretimden bilgi transferi faaliyetlerine, kamu
ve sanayi ile işbirliğinden uluslararası
işbirliklerine kadar yansıyan araştırma
12
▪
Nitelikli mezunları ve ar-ge ortaklıkları
sayesinde uluslararası düzeyde tanınırlık kazanmış ve dünyanın ilk 100
üniversitesi arasına girmeyi başarmış
(Times Higher Education Sıralaması)
bir üniversitedir.
▪
Prof. Dr. İrem Dikmen Toker
önceliğine ve kültürüne sahip üniversiteler
olarak tanımlanmaktadır (Hefei Statement,
2013) . Araştırma üniversitesi, eğitim-öğretim ve diğer faaliyetlere önem vermeyen,
bunların ikinci planda kaldığı bir üniversite
anlamına gelmemektedir. Tam tersine, bu
durum yapılan araştırmaların bulguları ile
eğitim programlarının zenginleştiğine, sürekli gelişen bilgi birikiminin öğrencilere ve
diğer paydaşlara aktarıldığına işaret eder.
Araştırma üniversiteleri, ulusal düzeydeki
etkilerinin yanısıra, uluslararası araştırma
alanına da katkıda bulunan ve bu düzeyde
tanınan üniversitelerdir.
Bir üniversitenin araştırma-geliştirme
yoğunluğu belirlenirken, yürütülen ar-ge
projelerinin sayısı-bütçesi, üniversite bütçesi içindeki payı, lisansüstü öğrenci sayısı,
araştırma çıktıları (yayınlar, patentler vb.)
ve çıktıların “etkisi” (atıflar, sosyo-ekonomik
etkiler vb.) göz önünde bulundurulmaktadır.
2016 yılı itibariyle ODTÜ,
Yürüttüğü araştırma-geliştirme
faaliyetleri ile yıllık bütçesinin %3035’ini rekabetçi ulusal ve uluslararası
araştırma fonlarından sağlamaktadır.
Avrupa Birliği Çerçeve Programların-
▪
ODTÜ’nün önemli farklarından biri
araştırmada yeterli genişliğe ve derinliğe sahip olmasıdır. Artık dünyada
araştırmacılar dünyanın öncelikli
sorunlarına çözüm bulmak için birlikte çalışıyor. Enerji, sürdürülebilirlik,
sağlık, afetler ve benzeri konularda,
mühendislik, temel bilimler, tasarım,
sosyal ve beşeri bilimlerden araştırmacılar birlikte çalışıp çok disiplinli
çalışmalar yaparak “etkisi yüksek”
araştırma çıktılarına ulaşabiliyorlar.
ODTÜ’deki disiplinlerarası çeşitlilik
araştırma-geliştirme faaliyetlerini
güçlendiriyor, araştırma çıktılarımızın
niteliğini artırıyor (yayınlar, atıflar vb.).
Özellikle, araştırma önceliği olan
1
enerji, biyomedikal, elektronik-MEMS,
havacılık ve uzay alanlarında büyük
ölçekli çok disiplinli projeler yürütülüyor.
▪
Araştırma üniversitelerinin ayırt edici
özelliklerinden biri de nitelikli doktora programlarıdır. ODTÜ’de toplam
öğrenci sayısının %30’undan fazlası
yüksek lisans ve doktora öğrencisidir.
Her yıl yaklaşık 250+ doktora mezunu
verilmektedir. Ayrıca, araştırmacı
yetiştirme programları ile kamu-sanayide çalışmakta olan ve aynı zamanda
ODTÜ’de lisansüstü eğitim alan
kişiler lisansüstü programlar aracılığıyla “araştırmacı” olarak yetiştiriliyor.
2016 yılı itibariyle ODTÜ’de yürütülen
“Savunma Sanayi için Araştırmacı
Yetiştirme Programında” 50’den
fazla araştırmacı bulunmaktadır.
ODTÜ, modelini kendisinin geliştirdiği
“Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı”
kapsamında Türkiye’deki gelişmekte
olan üniversiteler için son 10 yılda
500’den fazla öğretim üyesi yetiştirdi,
önümüzdeki yıllarda ÖYP mezunlarının
sayısı 1000’e ulaşacak.
▪
Yoğun araştırma faaliyetleri sonucunda, ODTÜ’de “araştırma-ağırlıklı lisans
eğitimi” sunulmaktadır. Lisans eğiti-
http://www.leru.org/files/news/Hefei_statement.pdf
minde kazandıkları araştırma becerileri
ve hevesi ile, lisans mezunlarından
%40’ından fazlası lisansüstü eğitime
devam etmektedir.
▪
Ülkemizde üniversitelerin başarısı, ar-ge faaliyetlerinin yoğunluğu,
sanayi ile işbirliği düzeyi ve ar-ge
çıktılarının ticarileşme oranı esas alınarak, her yıl Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilan edilen
“Girişimci ve Yenilikçi Üniversite”
endeksi ile ölçülüyor. ODTÜ bu
endekse göre her yıl en üst sıralardadır. Türkiye’nin ilk ve en başarılı
teknoparkı ODTÜ Teknokent’dir.
Teknopark şirketleri ile birlikte çalışma imkanı üniversitemizdeki araştırmaları güçlendirmektedir.
Üniversitemizdeki ar-ge faaliyetlerinin
önemli bir kısmı, farklı fakültelerden
öğretim üyelerinin biraraya gelerek,
dış paydaşlar ile birlikte büyük ölçekli
araştırma-geliştirme projeleri yürüttüğü
“Uygulama ve Araştırma Merkezlerinde”
gerçekleştirilmektedir. 2016 yılı itibariyle Rektörlüğe bağlı olarak çalışan 27
araştırma merkezi bulunmaktadır. Bu
araştırma merkezlerinin gündeminde
olan çalışmaların yalnızca bir kısmını
özetlemeye çalıştım, bu merkezlerin
13
60. YIL
mezunlarımız arasında bilinirliğini ölçmek
için de yazının sonunda küçük bir “bunları biliyor musunuz” bölümü hazırladım.
“Araştırma ve ODTÜ deyince öne çıkanlar” başlıklı bölümde “Biliyor musunuz?”
diye biten soruların cevaplarının hepsinin
“Evet” olmasını umuyorum. Araştırma
merkezlerinde yapılanlar üniversitede
yürütülen çalışmaların yalnızca bir kısmını
oluşturuyor. Akademik birimlerde (fakülte
ve enstitüler) yapılan çok çeşitli araştırmaları birkaç satırda özetleyebilmek çok
zor. Üniversitemizde robotikten, kadın
çalışmalarına, havacılık ve uzay çalışmalarından, kanser araştırmalarına, deniz
bilimlerinden, enformatiğe kadar pek çok
alanda araştırmalar yürütülüyor. Ar-ge
faaliyetlerinin koordinasyonunu sağlamak
üzere kurulmuş olan, Araştırmalar Koordinatörlüğü, Proje Destek Ofisi ve Bilgi
Transfer Ofisi gibi idari birimlerimizde
30’dan fazla uzman çalışıyor. ODTÜ’de
yapılan çalışmaları duyurmak, altyapıları
tanıtmak ve yeni ar-ge insiyatifleri başlatmak bu birimlerin görevlerinden bazıları.
ODTÜ ile ortak ar-ge projeleri gerçekleştirmek ve/veya hizmet almak isteyen,
ODTÜ’de ar-ge faaliyetlerinin daha da
geliştirilmesi için önerileri olan mezunlarımızı Araştırmalar Koordinatörlüğü’ne
davet ediyoruz.
Bilimin gücüne ve bu güçle dünyayı hep
birlikte değiştirebileceğimize inanan
ODTÜ ailesinin 60. Yılı kutlu olsun.
14
60. YIL
Araştırma ve ODTÜ deyince öne çıkanlar
□ Biyomalzeme ve Doku Mühendisliği
Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİOMATEN), ülkemizin ihtiyaç duyduğu
medikal malzemeleri geliştiren, analiz ve
karakterizasyonunu yapan, prototiplerini
üreten bir mükemmeliyet merkezidir.
BIOMATEN’in hastaya özel biyobozunur/bozunmaz implantlar, hızlı prototipleme yöntemi ile kemik dolgu maddesi,
kemik plakası ve çimentosu, ilaç salım
sistemleri, yara örtüsü geliştirdiğini, ilaç
geliştirme ve yumuşak doku analizi çalışmaları yürüttüğünü biliyor musunuz?
□Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama
Merkezi (GÜNAM) laboratuvarların-
da, kristal silisyum teknolojisinden,
ince film teknolojileri, organik hücre
teknolojileri ve henüz Ar-Ge aşamasında olan yeni nesil güneş hücresi
teknolojileri ve odaklanmış ısıl enerji
teknolojisine kadar birçok farklı alanda
çalışmalar sürdürülmektedir. Türkiye’nin endüstriyel boyutta ilk yerli
güneş hücresi ve paneli GÜNAM
araştırmacıları tarafından geliştirilmiştir. GÜNAM’ın Milli Güneş Enerjisi
Santrali Geliştirilmesi (MİLGES) projesinde hücre teknolojisini geliştirdiğini
ve proje sonunda Urfa Ceylanpınar’da
10 MW gücünde bir enerji santralinin
kurulacağını biliyor musunuz?
□2008 yılında uluslararası bir mükemmeliyet merkezi olarak
kurulmuş olan Mikro-Elektro-Mekanik Sistemler Merkezi’nde
(MEMS) gece görüş dedektörleri, dönü ve ivme ölçerler,
RF MEMS, MEMS tabanlı enerji üreteçleri, biyomedikal
uygulamalara yönelik mikrosistemler gibi geniş bir yelpazede
ileri teknolojiye dayanan ürün prototipleri geliştirilmektedir.
Bu projeler Kalkınma Bakanlığı, TÜBİTAK, Savunma Sanayi
Müsteşarlığı, AB Çerçeve Programları, NATO vb kurumlarca
desteklenmiş, Intel, ASELSAN ve ARÇELİK gibi ulusal ve
uluslararası pek çok şirketle ortak projeler gerçekleştirilmiştir. Merkez araştırma faaliyetlerinden 14 patent tescil
edildiğini, 2 start-up, 4 spin-off şirket kurulduğunu biliyor
musunuz?
□ODTÜ Tasarım Fabrikası’nda Avrupa ve ABD’deki benzer
merkezlerle birlikte “design thinking-tasarım odaklı düşünce”
alanında çalışmalar yapıldığını ve “Disiplinlerarası Tasarım
Stüdyoları” düzenlenerek farklı disiplinlerden (mühendislik,
mimarlık, temel bilimler, sosyal ve idari birimler) öğretim üyeleri ve öğrencilerin, kurumların/şirketlerin belirlediği sorunlara
yenilikçi çözümler ürettiğini biliyor musunuz?
□Türkiye’nin ilk “Hasarsız Çarpışma Test Laboratuvarı’nın”,
BİLTİR Merkezi’ne bağlı olarak ODTÜ’de kurulduğunu biliyor
musunuz? “Trafik Kazalarında Sıfır Ölüm” hedefine ulaşmak
üzere taşıt güvenliği testleri ve ar-ge faaliyetleri gerçekleştiren
BİLTİR’de “Akıllı Ulaşım Sistemleri” alanında projeler gerçekleştiriliyor ve ilk uygulamalar ODTÜ kampüsünde yapılıyor.
□Bilim ve Teknoloji Politikaları Uygulama ve Araştırma Merke-
zi’nde (TEKPOL) bilim ve teknolojinin sürdürülebilir ekonomik
büyümedeki katkısını incelemeye yönelik araştırmalar yapılıyor. TEKPOL’ün bu alanda araştırma ve eğitim faaliyetlerini
birlikte yürüten Türkiye’deki tek araştırma merkezi olduğunu
ve Merkezin yürüttüğü “Bilim ve Teknoloji Politikası Çalışma-
ları” lisansüstü programında, başta Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı olmak üzere kamu sektöründe ve
özel sektörde çalışan çok sayıda uzmanın yetiştirildiğini biliyor
musunuz?
□ODTÜ Merkez Laboratuvarı (MERLAB), Devlet Planlama Teş-
kilatı tarafından desteklenen ilk merkez laboratuvarı projesidir.
Ülkemizde kurulan diğer merkez laboratuvarlara eğitim veren
ve kamu-özel sektöre “Ar-Ge Eğitim ve Ölçme Merkezi” ve
“Moleküler Biyoloji ve Biyoteknoloji Ar-Ge Merkezi” olarak hizmet sunan MERLAB 2013 yılında Türk Akreditasyon Kurumu
tarafından akredite edilmiştir. MERLAB’dan, ODTÜ araştırmacıları ile birlikte, 70’den fazla üniversitenin faydalandığını,
yılda 2000’den fazla başvurunun olduğu Ar-ge Eğitim ve
Ölçme Merkezi’nden faydalananların yaklaşık %15’inin sanayi
kuruluşları olduğunu biliyor musunuz?
□Türkiye’nin rüzgar enerjisi konusunda ortaya koyduğu ulusal
hedeflere ulaşabilmesini ve bu hedeflere ulaşırken teknolojik
dışa bağımlılığı en aza indirmeyi amaçlayan ODTÜ RÜZGEM,
Türkiye’de rüzgar enerjisi alanındaki ilk ve tek araştırma merkezidir. RÜZGEM’in en büyük altyapı yatırımlarından biri olan
“Büyük Rüzgar Tüneli’nin” Türkiye’de ve Avrupa’da bulunan
sayılı rüzgar tünellerinden biri olarak ODTÜ’de inşa edilmekte
olduğunu ve enerji sektörünün yanı sıra havacılık ve inşaat
sektörlerine hizmet verecek şekilde tasarlandığını biliyor musunuz?
□Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik Eğitimi Uygulama
ve Araştırma Merkezi (BİLTEMM) 2015 yılında kuruldu. BİLTEMM’in, ülkemizde STEM alanlarında yeni eğitim programlarının geliştirilmesi, eğitim kaynaklarına adil erişimin desteklenmesi ve nitelikli öğretmen yetiştirmeye katkı sağlanması için
ilgili kamu kurumları ile ortak projeler gerçekleştirdiğini biliyor
musunuz?
15
60. YIL
60. YIL
Endüstri Mühendisliği Bölümü
Teknolojik gelişmeyle verilerin görselleştirilmesinin kolaylaşması, karar vermede Endüstri Mühendisliği yöntemle- rinden yararlanmayı daha
cazip kılarken, veri ölçeğinin ve karmaşıklığının artması, kantitatif analizi zorlaştırmaktadır. Bu ihtiyaçların yansımalarının eğitimde çeşitli
yeniliklere yol açması beklenmelidir
Prof. Dr. Murat Köksalan (IE’79)
ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü 1969
yılında Türkiye’nin ilk Endüstri Mühendisliği
bölümü olarak kuruldu. Müfredatta kuruluş
yıllarından sonra yöneylem araştırması ve üretim yönetimi konularının ağırlığı hızlı bir şekilde arttı. Müfredat zaman içinde belirli aralıklarla değişikliklere uğradı. 1998 ve 2004’te
iki kapsamlı değişiklik yapıldı. 1998 yılında
yapılan değişikliklerle program daha esnek
bir yapıya kavuşturuldu. Çok sayıda seçmeli
ders sunularak öğrencilerin ilgi duydukları
alanlarda uzmanlaşmasına olanak sağlandı.
Sistem Tasarımı dersinde dört-beş kişilik
öğrenci grupları iki öğretim üyesinin ve ilgili
organizasyonun çalışanlarının danışmanlığında gerçek problemlerle ilgilenmeye başladılar. 1998-2001 yılları arasında bölüm ABET
akreditasyon değerlendirmesinden geçti.
Bu süreçte programın toplam kredi yükü
azaltılıp ABET’le uyumlu hale getirildi. 2004
değişikliği ile öğrencilerin temel endüstri
mühendisliği derslerine daha erken başlaması, kantitatif analiz ve model kurma içeriğinin
artması sağlandı. Bölüme özgü bir Sistem
Düşüncesi dersi geliştirilip zorunlu derslere
eklendi. Sistem Tasarımı dersi iki döneme
uzatıldı ve projelerin içeriği daha zenginleşti.
Her yıl imalat, sağlık, belediyeler, bankalar,
enerji, ulaşım, telekomünikasyon gibi çok
çeşitli alanlarda projeler yapılmaktadır. Öğrencilerimiz bu projelerle ulusal ve uluslararası yarışmalarda çok sayıda ödül almaktadır.
Bu değişikliklerle programımız kendine özgü
ve yenilikçi bir karakter kazandı. En son
2015 yılında yapılan değişikliklerle programın
esnekliği daha da artırıldı, öğrencilerin değişim programları ile yurt dışına gittiklerinde
mezuniyetlerinin gecikmemesi için önlemler
alındı. Dünyadaki değişikliklere paralel olarak
Endüstri Mühendisliği’nin konuları da zenginleşmekte, her türlü örgütlü insan etkinliğinde,
karmaşık karar verme problemi ilgi alanına
girmektedir. Yıllar içinde, üretim sistemlerine
ek olarak servis sistemleri ve geniş ölçekli
tedarik zincirleri önem kazandı. Müfredatımız, bu konuları zorunlu derslerde işlemenin
yanısıra Sürdürülebilirlik, Yalın Üretim, Veri
Madenciliği, Güvenilirlik ve Bakım, Sağlık
Sistemlerinde Karar Verme, Fiyatlandırma ve
Gelir Yönetimi, İnsani Yardım Lojistiği, Kapalı
Devre Tedarik Zincirleri, Finansal Optimizasyon, Davranışsal Karar Analizi gibi yeni
seçmeli dersler açılarak zenginleştirildi.
ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü lisans
derecesine ek olarak, Endüstri Mühendisliği
ve Yöneylem Araştırması tezli yüksek lisans
ve doktora dereceleri ile Endüstri Mühendisliği lisans derecesi olmayanlar için bir
Mühendislik Yönetimi tezsiz yüksek lisans
derecesi vermektedir. Kuruluşundan bu
yana toplam 3500 civarında lisans, 1200
civarında yüksek lisans ve 53 doktora
diploması vermiştir. Yakın geçmişte yılda
yaklaşık 100 lisans, 70 yüksek lisans ve 3
doktora öğrencisi mezun olmaktadır. Hem
öğrencilemizin çok nitelikli olması, hem
de Endüstri Mühendisliği Bölümünün ve
ODTÜ’nün sunduğu zengin olanaklar sonucunda iyi bir eğitim alan mezunlarımız her
sektörde rağbet görmekte, başarılı olmakta-
16
dır. Bu husus ABET akreditasyon değerlendiricilerinin raporlarında da belirtilmektedir.
Öğrencilerimizin bir kısmı henüz eğitimlerini
tamamlamadan yarı zamanlı çalışmaya başlamakta, birçoğu mezun olmadan Sistem
Tasarımı projesi yaptıkları firmalardan ve diğer firmalardan cazip iş teklifleri almaktadır.
Lisans ve yüksek lisans mezunlarımızdan
birçoğu her yıl Avrupa ve Kuzey Amerika’daki seçkin üniversitelerden doktora bursu
almakta ve doktora sonrasında da dünyanın
seçkin üniversitelerinde veya araştırma
kuruluşlarında görev yapmaktadır. Doktora
mezunlarımızın çoğu Türkiye, Avrupa ve
Kuzey Amerika’daki üniversitelerde öğretim
üyesi olarak çalışmakta, bir kısmı ise çeşitli
ulusal ve uluslararası kuruluşlarda görev
yapmaktadır. Yüksek lisans ve doktora mezunlarımızın araştırma sonuçları alanımızın
seçkin dergilerinde yayımlanmaktadır.
Mezunlarımız imalat ve servis sektörlerinde mühendislikten en üst düzey yönetici
seviyesine kadar her kademede çalışmakta,
klasik endüstri mühendisliği konularının yanısıra gelişmekte olan konularda da önemli
katkılar yapmaktadır. Bunların da ötesinde,
mezunlarımız, sistemlerin bütününü göz
önünde tutan yaklaşımları ile birçok firmanın
kurumsal kültüründeki değişime katkı sağlamıştır. Öğretim üyeliği yapan ve araştırma
kurumlarında çalışan mezunlarımız, mesleğimizin gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
Bölümümüz kuruluşundan beri uygulamalı
araştırmaları çok önemsemiştir. 1970-90
yılları arasında Sistem Bilimleri Araştırma
Enstitüsü (SİBAREN) aracılığı ile atık yönetimi, finansal planlama, kalite yönetimi gibi
çeşitli konularda çok sayıda büyük ölçekli
disiplinler arası araştırma projesi yürütmüştür. Modelleme ve simülasyon teknolojilerinin savunma alanındaki uygulamaları konusunda ileri seviyede araştırmalar yapmak
ve projeler geliştirmek üzere Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK) ile ortak olarak kurulan
TSK Modelleme ve Simülasyon (MODSIM)
merkezinin kuruluş aşamasından itibaren
çalışmalarına önemli katkılar sağlamıştır.
ASELSAN, ROKETSAN gibi kuruluşlarla
2005 yılından beri savunma sistemleri
tasarımı ve ürün geliştirme projeleri yürütülmektedir. Öğretim üyelerimiz ODTÜ BİLTİR
merkezi aracılığıyla otomotiv sektöründe
çizelgeleme, hat dengeleme ve ürün tasarım
ve geliştirme konularında projeler yürütmüş,
Petrol Araştırma Merkezi (PAL)’de Türkiye’nin doğalgaz talep tahmini projesine
katkı sağlamıştır. Bunların yanısıra, öğretim
üyelerimiz ve araştırma görevlilerimiz çeşitli
kuruluşlara çok sayıda uygulamalı araştırma
projesi yapmış ve çok sayıda bilimsel araştırma projesi gerçekleştirmiştir.
Mezunlarımızı, düzenli olarak kendileriyle ve
işverenleriyle anketler yaparak, odak grubu
çalışmalarıyla, endüstriyel danışma kurulumuzla yaptığımız görüşmeler, katıldığımız
konferanslar, projeler, tanıtım fuarları ve
sosyal medya gibi çeşitli yollarla izliyoruz.
Bunların sonuçlarına göre mezunlarımız
imalat, savunma, bilişim, danışmanlık, eğitim,
ulaştırma, telekomünikasyon ve kamu gibi
çeşitli alanlarda mühendis, uzman, birim yöneticisi, üst düzey yönetici ve danışman gibi
roller üstlenmektedir. Çalıştıkları kuruluşlarda
eleştirel bakışa sahip, sistem düşüncesi ve
yaklaşımını anlayan ve uygulayan, sistem
tasarımı ve problem çözümünde etkili ve
liderlik sağlayabilen, gelişmeye açık, iletişimi
güçlü profesyoneller olarak görülmektedirler.
Mezunlarımız yurt içinde ve dışında endüstrinin çeşitli kollarındaki kuruluşlarda çeşitli pozisyonlarda, seçkin üniversitelerde lisansüstü
öğrenci ve öğretim üyesi olarak öncelikle
tercih edilmektedir. İş hayatlarında üstlendikleri görevleri başarı ile yerine getiren,
kurumlarına katma değer sağlayan, çevre ve
toplum sorunlarına duyarlı, sosyal sorumluluk
sahibi bireyler olarak takdir edilmektedirler.
Endüstri Mühendisliği eğitiminde başlangıçtan bugüne önemli bir yer tutan eleştirel akıl,
kantitatif analiz ve Yöneylem Araştırması’nın
üç ilkesi; bilimsel yaklaşım, disiplinlerarası
çalışma ve sistem düşüncesinin öneminin
önümüzdeki süreçte artarak devam edeceğini söyleyebiliriz. Ancak, değişmekte olan
koşullara koşut olarak Endüstri Mühendisliği
eğitiminde önemli değişikliklere ihtiyaç duyulacağını öngörüyoruz. Otomasyon, robotik
ve dijital alanlardaki gelişmelerden etkilenen
tüm sektörlerde karar destek sistemlerinin
geliştirilmesi, özellikle imalat sistemleri gibi
gittikçe karmaşıklaşan sistemlerin otomasyonunun gerçek zamanlı yönetilmesi ihtiyacı
artacaktır. Teknolojik gelişmeyle verilerin
görselleştirilmesinin kolaylaşması, karar
vermede Endüstri Mühendisliği yöntemlerinden yararlanmayı daha cazip kılarken, veri
ölçeğinin ve karmaşıklığının artması, kantitatif
analizi zorlaştırmaktadır. Bu ihtiyaçların
yansımalarının eğitimde çeşitli yeniliklere yol
açması beklenmelidir.
Mezunlarımızın niteliği ve aldığı eğitim onlara,
karmaşık problemlere sistem yaklaşımı ve
disiplinlerarası çalışmalar vasıtasıyla katkı
sunabilecekleri birikimi sağlamaktadır. Artan
kentsel nüfus ve sera gazı salınımına bağlı iklim değişikliği, enerji kaynaklarının planlaması
ve yönetimi, okul öncesinden başlayarak tüm
eğitimin planlanması, küresel, bölgesel ve
kentsel insani lojistik sorunlarının çözümü,
işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi konulara
bütüncül bir yaklaşımla çözümler getirilmesi
gibi ülkemizin ve dünyanın önemli sorunları
mezunlarımızın önünde zorlu bir görev ve
sorumluluk olarak durmaktadır.
17
60. YIL
60. YIL
Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
Amacımız mezunlarımızın, yerel ve küresel tasarım camiasının yaratıcı, öngörülü, sosyal ve çevresel farkındalığa sahip üyeleri olmalarıdır.
1963 yılında Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Parlar’ın talimatı ile Makine Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri Dr. Mustafa
Doruk ve Prof. Ariel Taub, Metalurji Mühendisliği Bölümü’ nü kurma çalışmalarına başladılar. 1964 yılında çekirdek kadro tamamlandı
(Mustafa Doruk, Tarık Oğurtanı, Alpay Ankara, Erdoğan Tekin).
Prof. Dr. Gülay Hasdoğan (Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü)
Prof. Dr. C. Hakan Gür (Metalurji Mühendisliği Bölüm Başkanı)
Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’müzün
topluma ve bilime katkıları iki ana alanda
gruplanabilir. Birincisi Türkiye’de Endüstri
Ürünleri Tasarımı eğitiminin ve mesleğinin
temellerinin atılması için yürütülen çalışmalar, ikincisi ise özellikle üniversite-endüstri
işbirliği projeleri ile mesleğin uygulama
pratiklerinin endüstride yaygınlaştırılması.
ABD kaynaklı bir gelişim programının görevlendirdiği tasarımcı David K. Munro’nun
ODTÜ Mimarlık Fakültesinde 1969-72 yılları
arasında açtığı Endüstriyel Tasarım dersleri
Türkiye’de bu alanda verilen ilk derslerdi.
Bu dersleri alan ve yüksek lisans tezlerini
Munro’nun danışmanlığında yapan öğrencilerden ikisi Mehmet Asatekin ve Güner
Mutaf daha sonra öğretim görevlisi oldukları
Mimarlık Fakültesi’nde 1979 yılında Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünü kurdular.
1972’de David K. Munro’nun düzenlediği
“Endüstriyel Tasarım Dünyası” isimli sergi,
bu alanda Türkiye’deki ilk sergiydi. ODTÜ
Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, kuruluş
çalışmaları sırasında gerçekleştirdiği bu
etkinliklerle Türkiye’de bir meslek ve disiplin
olarak endüstriyel tasarımın tanıtılması ve
işleyiş ilkelerinin oluşturulmasına önemli
katkılar verdi.
Bölümün ilk mezunları 1988 yılında Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşunu
(ETMK) kurarak mesleği endüstriye tanıtan
etkinlikler düzenlediler. ETMK, bugüne
kadar devletin tasarım politikalarını yönlendiren, toplumda ve sanayide tasarım
farkındalığını artırmaya yönelik etkinlikleri düzenleyen öncü örgüt oldu. ODTÜ
Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, 1994
yılında Türkiye’de bu alandaki ilk uluslararası
akademik etkinlik olan “Tasarım, Endüstri
ve Türkiye” başlıklı sempozyumu düzenledi.
Sempozyum beraberinde ETMK’nın “Designer’s Odyssey” başlığı ile düzenlediği
Türkiye’deki endüstriyel tasarım pratiğinin
çıktılarını oluşturan ilk ürün tasarımı sergisi
yer aldı.
18
ODTÜ Mütevelli Heyeti, 30 Haziran
1966’da Metalurji Mühendisliği Bölümü’
nün kurulması kararını verdi. Bölümün ilk
sınıfı, Makine Mühendisliği Bölümü‘ nün
2. sınıfından gönüllü gelen 11 öğrenciden
oluşturuldu.
1965-1973 arasında UNESCO ve CENTO
programları ile gelen uzmanlar önemli katkılar yaptılar. Zamanın ODTÜ Rektörü Kemal
Kurdaş’ın desteği ile öğretim üyesi ihtiyaçları belirlendi. Doktora tez çalışmalarını yurtdışında tamamlayanlar bölüme kazandırıldı
(Muharrem Timuçin, Ekrem Selçuk).
ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü
kuruluşundan itibaren zorunlu yaz stajları,
endüstri gezileri ve endüstriye yönelik eğitim
projeleri ile eğitim müfredatının endüstri ile
doğrudan bağlantı kurmasını sağladı. Bu
doğrultuda, 2002 yılından itibaren bitirme
projelerini düzenli olarak endüstri kuruluşlarının danışmanlığında yürüttü. Bugüne kadar
518 bitirme projesini 167 kuruluşla yürüten
ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü
her yıl bu projeleri ODTÜ ve Kültür ve Kongre Merkezinde sergileyerek kamuya açtı.
Üniversite-endüstri işbirliği çerçevesinde
yürütülen projeler Türkiye İnovasyon Haftası,
tasarım haftaları gibi ulusal etkinliklerde düzenli olarak sergilenmekte, öğrencilerimiz bu
projelerle Red-Dot, iF, Braun-Prize, G-Mark,
A-Design Award gibi prestijli tasarım
ödülleri almaktadır. Son yıllarda bölümümüz,
sürdürülebilirlik için tasarım yaklaşımını
eğitim anlayışına katmak için önemli adımlar
atmıştır.
Gerek endüstri, gerekse sivil toplum
kuruluşları ile yürütülen projelerde, tasarım
ve sürdürülebilirlik konularında toplumsal
farkındalık geliştirmeye yönelik kullanıcı katılımı ile tasarım gibi yöntemler uygulanmakta,
tasarımın öncelikle toplumun ve bireylerin
bugüne kadar çözülmemiş gereksinimlerine
cevap araması amaçlanmaktadır. Amacımız
mezunlarımızın, yerel ve küresel tasarım
camiasının yaratıcı, öngörülü, sosyal ve çevresel farkındalığa sahip üyeleri olmalarıdır.
1970’ lerde Ahmet Geveci, Necmi Bilir,
Ergin Tiryakioğlu, Ertuğrul Atasoy, Salim Çıracı, Eti Uygur, Naci Sevinç, Turgay Ertürk,
Haluk Atala, Tuğrul Müftüoğlu, İlhan Aksay,
İbrahim Gündiler, Prof.Dr. Otto Hill; 1980’
lerde Hürman Eriç, Şakir Bor, Filiz Sarıoğlu,
Macit Özenbaş, Yavuz Topkaya, Tayfur
Öztürk, Rıza Gürbüz, İshak Karakaya; 1990
’larda Cüneyt Taş (1993-2002), Vedat Akdeniz, Ali Kalkanlı, Abdullah Öztürk, Amdulla
Mekhrabov, Bilgehan Ögel, Cevdet Kaynak,
C. Hakan Gür, Kadri Aydınol; 2000’ lerde
Caner Durucan, Arcan Dericioğlu, H. Emrah
Ünalan; 2010’ lu yıllarda Y. Eren Kalay,
Yener Kuru, Bilge İmer, Mert Efe ve Batur
Ercan bölüm kadrosuna katıldılar. Şu anda
Bölümümüzde 14 profesör, 2 doçent ve 3
yardımcı doçent, 24 araştırma görevlisi ve 8
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı araştırma görevlisi mevcuttur.
Başlangıçta makine ve imalat mühendisliği
izlerini taşıyan lisans programına 1967 yılından itibaren üretim metalurjisi ve malzeme
bilimi unsurları eklenmeye başlandı. 1970’ li
yılların ikinci yarısından itibaren polimer matrisli kompozitler, seramik şekillendirme ve
üretim teknolojileri bölümün araştırma alanı
kapsamına girdi. 1990’ larda cam ve cam
seramikler, kaynaklı imalat, tahribatsız muayene, modelleme alanlarında araştırmalar
başlatıldı. 1995 yılında Bölümün adı “Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü”
olarak değiştirildi. 1996 ‘da lisans programımız, ABET tarafından akredite edildi.
2000’ li yıllarda biyomalzemeler, manyetik
ve optik malzemeler, intermetalikler, enerji
depolama, ince filmler, nanomalzemeler ve
elektronik malzemeler alanlarında çalışmalar
başlatıldı.
Bölümümüzün lisans programı mezun sayısı
2.928, yüksek lisans programı mezun sayısı
651, doktora programı mezun sayısı 78 ‘dir.
Bölümümüz, üniversite giriş sınavında
alanında en yüksek puanla öğrenci alan
bölümdür. 2015 LYS sonucunda kayıt olan
72 öğrencinin MF-4 puanına göre sıralamadaki yerleri 7.680 ile 19.507 arasındadır.
Ocak 2016 itibarı ile, hazırlık okulu hariç,
366 öğrenci lisans, 109 öğrenci yüksek
lisans, 33 öğrenci doktora eğitimine devam
etmektedir.
Ülkemizdeki ilk ve dünyada az sayıda örneği
bulunan lisans öğrencilerinin bilimsel araştırmaların yayınlandığı “MATTER” dergisi
Bölümümüz tarafından Ocak 2014 tarihinden beri yayınlanmaktadır
(http://matter.mete.metu.edu.tr ).
Bölümümüzün 50. yılını, üniversitemizin 60.
kuruluş yılı ile birlikte kutlamaktan kıvanç duyuyoruz. 29 Haziran 2016’da ODTÜ Kültür
Kongre Merkezi’ nde meslek alanımızın 50
yıllık değerlendirmesi ve gelecek önerilerinin
ele alınacağı bir sempozyum düzenlenecektir. Andaç, “Zaman Kapsülü” projesi ve video belgesel çalışmaları devam etmektedir.
Eylül ayında İstanbul ‘da düzenlenecek 18.
Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi’
nde 50. yıl özel oturumu planlanmaktadır.
50. yıl etkinlikleriyle ilgili duyurulara aşağıdaki adreslerden ulaşılabilir:
https://www.facebook.com/metumetE
http://www.mete.metu.edu.tr
https://www.youtube.com/watch?v=oD2X2q3xfss
19
60. YIL
60. YIL
Matematik Bölümü
Geçmişten yarına idari ilimler
Matematik Bölümü öğretim üyelerinin eğitime verdiği önemi 1975 ve sonrasında yayımladıkları 25’ten fazla kitapta da görmek mümkündür.
Gerek araştırma gerek eğitim-öğretim bakımından özgün ve başarılı bir tanınırlığa sahip olan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin birçok
değerli mezunu bulunuyor.
Derleyen: Nezih Yaşar (IE’82)
Üniversitemizin kuruluşunda diğer bölümlere servis amacı ile küçük bir birim olarak
yer alan Matematik Bölümü, 1959 yılında
Fen-Edebiyat Fakültesi’ne bağlı ayrı bir
bölüm haline gelmiştir.
Her dönemde iyi matematikçileri kadrosuna katma özeni göstermiş olan Matematik
Bölümü Cahit Arf ve Masatoshi Gündüz
İkeda’ya sitesinde özel bir bölüm açmıştır.
Kendi tarihinin 1970’lerin sonuna kadar
olan bölümünü Kuruluş Dönemi, 1990’ların
başına kadar olan dönemi de gelişme dönemi olarak tanımlayan Matematik Bölümü
1990 sonrasında kurumsallaşmayı tamamladığını kabul etmektedir.
Kuruluş ve Gelişme dönemlerinde Cahit Arf
ve Masatoshi Gündüz İkeda’nın varlığından
büyük güç sağlayan Matematik Bölümü’nde
1991’de lisans programı öğrencilerimizin
de katılımı ile yeniden gözden geçirilmiş,
zorunlu derslerin sayıları azaltılarak seçmeli
ders sayısı arttırılmış, örneğin dördüncü sınıf
dersleri tamamen seçmeli derslerden oluşan
bir program haline getirilmiştir. Değişiklikle
matematiğin değişik dalları arasında daha esnek sınırların oluşturulmasını ve öğrencilerin
değişik alanlara yönelmesini sağlayacak zengin bir seçmeli ders listesinin sunulmuştur.
Matematik Bölümü’nün üniversite yönetimine
sunduğu Çift Anadal Programı Projesi ise
üniversitede bir ilk olmuştur.
Artık olgunluk döneminde olan ODTÜ
Matematik Bölümü ulusal ve uluslararası
ilişkiler içerisinde ülkemiz biliminde kurum
olarak önemli roller üstlenmeye başlamıştır.
Örneğin, ODTÜ Matematik Bölümü ulusal
matematik sempozyumlarının düzenlenmesinde bu dönemde aktif bir rol almış
ve o zamana kadar çeşitli üniversitelerde
düzenlenen ulusal matematik sempozyumlarının Türk Matematik Derneği’nin ve bir bilim
kurulunun denetiminde düzenlenen ilk ulusal
matematik sempozyumu 1988 yılında ODTÜ’de düzenlenmiştir. Sovyetler Birliği’nin
dağıldığı ortamda Azerbeycan Bilimler Aka-
20
Cahit Arf sadece dünya çapındaki bilimsel
başarılarıyla değil, kritik dönemlerde dış
müdahalelere karşı üniversitedeki bilim ortamının korunmasındaki öncü rolüyle, cesaret
ve özverisiyle de bilinir. 1977’de ODTÜ’nün
içine düşürüldüğü bunalım sırasında toparlayıcı tutumuyla Cahit Arf çok önemli bir görev
üstlenmiştir. Can güvenliğinin ortadan kalktığı bir ortamda Cahit Arf kaba kuvvetin yazılı,
sözlü tehditlerine aldırmadan doğru bildiğini
yapmakta, üniversitenin haklı mücadelesini
kamuoyuna anlatan basın duyuruları, kaleme
almaktadır. Bu karanlık dönemde öğretim
üyeleri sıcak gülüşü, babacan görünümü ve
tükenmez enerjisiyle Cahit hocalarını başlarında görmekten güç almışlardır. Özerk ve
demokratik üniversite için yaptığı çalışmalar
ve katkılarından ötürü, Tüm Öğretim Üyeleri
Derneği’nin değerli bilim adamımız Prof.
Seha Meray adına koyduğu ödül Cahit Arf’a
verilmiştir.
demisi’nden bir grup matematikçinin Orta
Doğu Teknik Üniversitesi’nde görev alması
gerçekleştirilmiştir. Sonraki yıllarda Bölüm
çok sayıda bilimsel toplantının yürütücülüğünü yapan bir konum elde etmiştir.
Kurumlaşma döneminde ODTÜ Matematik
Bölümü 1998 sonlarına doğru kendisini evrensel ölçütlerle değerlendirilmesini amaçlayan bir “dış değerlendirme” sürecinden
geçmiştir. Resmi bir akreditasyon amacı
taşımayan ancak bölümün eğitim, araştırma
ve destek programlarındaki zayıf ve kuvvetli
yanların belirlenmesi, üniversitenin diğer
akademik birimleriyle ve üniversite yönetimiyle ilişkilerinin incelenmesi, bölümün büyüme ve gelişmesine yönelik planlama için
gerekli saptamaların yapılmasını hedefleyen
bu süreçle ilgili olarak yurtdışında özellikle
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki üniversitelerin deneyimlerinden yararlanılmıştır.
American Mathematical Society’nin bu
süreçle ilgili olarak hazırlatılmış dokümanlar
da gözetilerek bu değerlendirmeyi eleştirel
olarak yapabilecek, uluslararası saygınlığa
sahip, deneyimli matematikçilerden kurulu
bir dış değerlendirme ekibi oluşturulmuştur.
Bu bağlamda Robert Langlands (Princeton
University), Robion Kirby (University of California, Berkeley), Ronald Stern (University
of California, Irvine) ve Avner Friedman
(Minnesota University) kurulu “Dış Değerlendirme Komisyonu”nu (DDK) bir rapor
hazırlamıştır. Ardından, sürecin bir parçası
olarak, bölüm öğretim üyelerinden oluşan
“İç Değerlendirme Komisyonu” zaman
içerisinde gerekli düzenlemeleri de yaparak
DDK raporu değerlendirilmesi dahil, bölüm
elemanları, öğrenciler, mezunlar, yöneticilerle görüşmeler yapmış, programları ve
alt yapıyı incelemiş, değerlendirme, eleştiri
ve önerilerini bir rapor olarak sunmuştur.
Rapordaki önerilerin uygulamaya konması
bölümdeki çalışmaları büyük ölçüde geliştirmiştir. Uygulamalı Matematik Enstitüsü
böyle bir süreç sonucu ortaya çıkmıştır.
2000’li yıllarda lisansüstü öğrenci sayısının
büyük bir artış göstermesi sonucu, bölüm
lisansüstü programları tekrar ele alınmış,
lisansüstü ders programları ve sınavlar
yeniden yapılandırılmıştır.
Matematik Bölümü elli yıllık dönem içerisinde 2054 lisans mezunu, 217 yüksek lisans
mezunu ve 56 doktora derecesi mezunu
vermiştir. Matematik Bölümü öğretim üyelerinin eğitime verdiği önemi sık sık güncelleştirilen eğitim programlarının yanı sıra 1975
ve sonrasında yayımladıkları 25’ten fazla
kitapta da görmek mümkündür.
Prof. Dr. Özlem Özdemir (Man’94) (ODTÜ - İİBF Dekanı)
Çok değerli okuyucu, öncelikle şunu belirtmek
isterim ki ben de 1994 ODTÜ İşletme Bölümü’nü
bitiren bir Fakültemiz Mezunu olmaktan her zaman ve her fırsatta gurur duyuyorum. Türkiye’de
ve dünyadaki diğer bütün ülkelerde, üniversitemiz veya fakültemizin adını söyler söylemez
kaliteli eğitim, çalışkan, disiplinli ve zeki öğrenci,
düşünce özgürlüğü, etik davranış, gönüllü katılım
ve bilimsel yaklaşım akla gelen ilk özelliklerdendir.
Bunun yanında tabi unvanınız, cinsiyetiniz, ırkınız,
ülkeniz ve yaptığınız iş ne olursa olsun “Hoca”
olmanız da ODTÜ kültürünün özgünlüğüdür.
1957 yılında “İdari İlimler Fakültesi” olarak kurulan fakültemiz, o yıllarda, İş İdaresi, Amme İdaresi,
Endüstri İdaresi bölümlerinden oluşmaktaymış.
Bu bölümlere 1959 yılında, Ekonomi-İstatistik Bölümü eklenmiş ve daha sonra, İstatistik Bölümü,
Fen ve Edebiyat Fakültesi bünyesine taşınmış.
1975-76 akademik yılında Ekonomi Bölümü’nün
ismi İktisat Bölümü; Amme İdaresi ismi de önce
Kamu Yönetimi daha sonra ise Siyaset Bilimi ve
Kamu Yönetimi (SBKY) olarak değiştirilmiş. 1985
yılında, SBKY bölümümüz kendi içinde bölünerek Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü oluşturmuş.
Fakültemizin ilk Dekanı Değerli Hocamız Fuat
Çobanoğlu’dur.
59 yıllık bir geçmişi olan Fakültemizde bugün
İşletme, Uluslararası İlişkiler, İktisat ile Siyaset
Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümleri olmak üzere
dört bölümümüz bulunmaktadır. Bu bölümlerden
ilk ikisi 2000 senesinde inşa edilen B binamızda, diğer iki bölümse fakültemizin kuruluşundan
beri var olan eski İİBF Binası yani A binamızda
eğitim ve öğretim vermektedir. 2003 yılında
Binghamton Üniversitesi, ABD ile gerçekleştirilen
ortak diploma programı çerçevesinde İşletme
Bölümü SUNY-BAS; Uluslararası İlişkiler ve
SBKY Bölümlerinin SUNY-GIA (Küresel Siyaset
ve Uluslararası İlişkiler) katılımıyla Fakültemizde
toplam altı lisans programı mevcuttur. 2015 yılı
itibariyle, 728 lisansüstü ve doktora olmak üzere
2579 öğrencimiz eğitim görmekte ve Erasmus/
Mevlana programlarıyla yılda ortalama 100
lisans öğrencimiz, en az bir dönemlerini işbirliği
yaptığımız yurtdışındaki saygın üniversitelerde
geçirmektedir.
Fakültemizde 94 tam zamanlı, 43 yarı zamanlı öğretim üyesi/görevlisi, 69 araştırma görevlisi ve 38
idari personel görev yapmaktadır. Öğretim üyelerimizin araştırma çıktılarının (gerek uluslararası
gerekse ulusal dergilerde yayınlanan makaleler,
yürütülen projeler, basılan kitaplar ve konferans
bildirileri, düzenlenen çalıştaylar/konferanslar)
Türkiye ortalamasının çok üzerinde olmasının
yanı sıra, aldıkları uluslararası ve ulusal ödül ve
bursların sayısı da oldukça yüksektir.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi olarak Türkiye’nin en başarılı teknoparkı ODTÜ Teknokent
başta olmak üzere birçok uluslararası ve ulusal
kurum ve şirketlerle çok kapsamlı işbirlikleri yapmaktayız. Bununla beraber, üniversite kapsamında birçok disiplinler arası program ve araştırma
merkezde yer alarak ve sosyal sorumluluk projeleri yaparak ülkemizin en gözde İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi olmaya devam etmekteyiz.
Gerek araştırma gerek eğitim-öğretim bakımından
özgün ve başarılı bir tanınırlığa sahip olan Fakültemizin birçok değerli mezunu bulunmaktadır.
Bunların çoğunluğu ulusal ve uluslararası itibarlı
birçok kurum ve kuruluşun başında olan kişiler-
den ünlü yazar, sanatçı, müzisyenlere kadar geniş
bir yelpazede hizmet veren ve ortak özellikleri hep
liderlik vasfı olan mezunlarımızdır.
Fakültemiz, uluslararası yüksek standartlarda
araştırma ve eğitim ve öğretim faaliyetlerinin
yanında, topluma ve itibarlı kurum ve kuruluşlara
çeşitli hizmetler sunmaktadır. Bunları yaparken
zamanın gerektirdiği sürdürülebilir başarı ölçütlerini takip etmektedir. Bu doğrultuda gerek araştırma gerekse eğitim alt yapısı, yeterli teknolojik
donanıma sahip olacak şekilde yenilenmektedir.
Bununla beraber, gittikçe dinamik ve teknoloji
odaklı gelişen piyasalarda takım çalışmasının ve
teknik eğitim-bilgi seviyesinin öneminin bilincinde
bir fakülte olarak, bunu eğitim ve araştırma süreçlerine dâhil edebilmeyi başardık. Ayrıca, disiplinler
arası etkileşimin, üniversite - sanayi işbirliğinin
ve üniversiteler/araştırma merkezleri arası ortak
girişimlerin bütün dünyada olduğu gibi bizim
fakültemiz için de akademik başarının olmazsa
olmazı olduğunun farkındayız.
Geleceğin İİBF mezunları, mutlaka dil eğitimi
almış (ortak dilin oluşması açısından dünyada
en çok kullanılan İngilizceyi üst seviyede bilen),
uzmanlık alanında yetkin ama en önemlisi iletişim
yeteneği yüksek aynı zamanda liderlik nitelikleri
olan kişilerden oluşacaktır. Sizlerin de benim
gibi üniversitede okuduğunuz dönemlerdeki
bilgiler, tecrübeler, anılar, arkadaşlıklar, dostluklar,
kantindeki koyu sohbetler, FAUD amfisindeki
dersler, fotokopiler, kapısında unvan yazmayan
Hoca ofisleri, çay ocağındaki görevli hayat boyu
aklınızdan çıkmıyordur...
Mezun olduğunuz Fakültemizi ziyaret amacıyla
sizleri “Mezunlar Günümüz” ve daha birçok faaliyetimizde görmek isteriz, onun dışında tecrübe ve
birikiminizi mevcut öğrencilerimize aktarabileceğiniz seminerler düzenlemeniz ve öğrencilerimize
çalıştığınız kurum aracılığıyla staj yapma olanağı
ve burs verme imkânı sağlayabilmeniz, ayrıca
Fakültemizin bakım-onarım giderlerinin karşılanabilmesi için bağış yapabilmeniz mümkün…Sizlerle sağlıklı, huzurlu ve mutlu günlerde daha sık
görüşmek dileğiyle, Sevgi ve Saygılarımla...
21
60. YIL
60. YIL
60 yıllık muhalif: ODTÜ
ODTÜ her ne kadar bir ABD projesi olarak başladıysa da, kendi doğal mayalanmasının içinden bambaşka bir sonuç ortaya çıktı.
Yalçın Bürkev1
iç içe geçen bir başka modernist gelenek
oluştu. Bu özgün ve yakından incelenmesi
gereken bir modeldir. Bu nedenle ODTÜ
60 yıldır daima Türkiye’de sistemin sınırlarını
zorlayan, zaman zaman sistemi aşan bir
model olmuştur. Bu modelin baskın yönü bu
iki akım arasında gidip gelmiştir ama ODTÜ
her daim sisteme muhalif kalmıştır. Ülkemizde bu özelliklere sahip, istikrarlı biçimde muhalif kalabilmiş bir başka kamusal kurumun
varlığından sanırım söz edilemez.
Osmanlı’nın son, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde “Batılılaşma”, “muasır medeniyet
seviyesi” söylemleriyle dile gelen güçlü bir
modernleşme çabası mevcuttu, özellikle de
eğitim alanında. Konservatuar örneği tipiktir,
hatta Köy Enstitüleri bu açıdan özgün bir
yer tutar. Bunlar modeli alınıp kendimize
uyarlanmasıyla oluşmuş örneklerdir. ODTÜ’nün kuruluşunda da benzer bir modernleşme arzusunun rol oynadığını görüyoruz.
ODTÜ’nün kuruluşunda var olan bu burjuva
modernleşme çabası, kuruluşa denk gelen
22
1960’lı yılların muazzam sosyal değişim atmosferi içinde solla buluşarak kendi kuruluş
ufkunu aştı ve ortaya bambaşka bir sentez
çıktı. Bu sentez, burjuva modernleşmesi ile
devrimci mücadelenin bileşiminden doğmuş, son derece özgün bir modeldir. Bu
iki akım birçok yerde birbiriyle çatışsa da,
ODTÜ’de güçlü bir kaynaşma oluşturabildiler. Bu nedenle ODTÜ’nün tarihi bir yönüyle
solun tarihi, diğer yönüyle Türkiye’deki
burjuva modernleşmesinin tarihidir. Genel
olarak gericileşen burjuva modernizmi
karşısında; ODTÜ’de sosyalist mücadeleyle
Bir anlamda okulun genetik kodları içine
yerleşmiş olan iki temel dinamik bu özelliği
sağlamıştır: 1) Devrimci mücadele ile daima
çok güçlü bağları olan, hatta devrimci
mücadelede öncü konumlarda rol oynamış
bir öğrenci gençlik hareketinin ODTÜ’de
bir gelenek yaratabilmiş olması. 2) 1968
döneminin mayalanma süreci içinde yetişen akademisyen kuşağının, ODTÜ’nün
kuruluşundan itibaren, yarattığı özgürlükçü
bilimsel gelenek. Bu iki dinamik, kuruluştaki
Amerikan modelinin avantajlı, özgürlükçü
yanlarını benimserken, onun gerici yanlarını
dışlamış ve Türkiye’ye özgü bir model yaratabilmiştir. 60 yıl içinde ODTÜ’deki öğrenci
hareketinin bir gelenek oluşturabilmesini
sağlayan, yenilikçi yönleri öne çıkan, dönem
açan, kritik eylemler, süreçler, örgütlenmeler
oldu.
1960’lar: Komer’in arabası yakılıyor
“6 Ocak (1968) öğlen civarı, barakalardaki SFK odasında oturuyoruz, 10-15
kişiyiz. Bir İranlı arkadaşımız koşarak geldi,
‘Arkadaşlar, Komer Rektörlüğün önünde.’ Atladık gittik, hakikaten de arabası
oradaydı. Şoförü arabadan dışarı çıkardık. Ters çevirdik arabayı. Kısa sürede
yüzlerce öğrenci geldi. Okulun içerisinde
polis jandarma yoktu henüz. Tabii araba
devrilince benzin deposundan benzin
sızmaya başladı. Hüseyin İnan, Sinan
Cemgil’in atkısını aldı, benzine sürdü,
kibrit çakıldı. Alkışlar sloganlar, ‘Yankee
go home’, ‘Kahrolsun Kurdaş, Kahrolsun
Komer’... ‘Vietnam Kasabı’ diye nam salan
Komer’e karşı bu protestoyu bütün ODTÜ
öğrencileri sahiplendi. Dönemin Amerikan
karşıtlığının antiemperyalizme dönüşmesinde kritik dönemeç olan Komer olayıyla,
ODTÜ tüm gençlik hareketinin öncü üssü
haline geldi.” (Tuncay Çelen)
Üniversite işgali
“1968 Nisan’ında Üniversiteyi işgal kararının
alınışı ODTÜ öğrenci hareketi içerisindeki
en önemli momentlerden bir tanesidir. Bu
karar her fakülteden her sınıftan kişilerin
katılıp stadyumda yapılan forumda karara
bağlandı. Bütün üniversite statta toplandı
ve saatlerce tartıştıktan sonra üniversitenin
işgal edilmesine karar verildi.”
(Ertuğrul Kürkçü)
“Biz üniversitenin her şeyine el koymuştuk. Mesela kafeteryada öğrenciler yemek
yapıyordu. Hatta biri acemilikten tuz yerine
deterjan koymuş diye anlatılır. Rektörlük
binasında Öğrenci Birliği eski başkanı
Muammer Soysal ve SFK’dan arkadaşlarla,
Rektörlük salonunda kimisi yerde oturmuş,
kimisi masanın üstüne, “Ne yapacağız?
Bunu sürdürecek miyiz? Ne kadar sürdürebiliriz?” diye tartışıyorduk. İşgal bir aya yakın
sürdü.’’ (Metin Çulhaoğlu)
“Şimdi bu işgal dönemini hatırlayınca, insanların kendi kendilerini ne kadar güzel örgütleyebileceğini, yönetebileceğini görüyorum.
İnsanların kendiliğinden ne kadar kolayca
Yalçın Bürkev, İşletme 1975 girişli olup, son sınıftan terkdir. Bu yazı ise kuruluşundan bugüne dek birinci derece aktörler aracılığıyla “ODTÜ Tarihi” üzerine
Yalçın Bürkev’in hazırladığı ve önümüzdeki aylarda NotaBene Yayınlarından çıkacak olan bir kitap çalışmasından yararlanarak hazırlanmıştır.
1
23
60. YIL
60. YIL
örgütlenebileceğini ve bir oyun gibi ne
kadar yaratıcı, eşit ve özgürlükçü bir şekilde
örgütlenebileceğini yaşadık.” (Ali Artun)
Çok büyük uzlaşmalarla oylandı ve ardından
üniversite yönetimi tarafından kabul edildi.”
(Cumhur Aytulun)
“İşgal eylemi bizi ilk kez devlet ile karşı karşıya bırakmıştı. Komer olayı nedeniyle hem
öfkeli hem de yıpranmış olan Rektör Kemal
Kurdaş bu sefer Hükümete teslim oldu.
Jandarma ODTÜ’ye ilk kez girdi ve işgali
bastırdı.” (Ertuğrul Kürkçü)
“ÖTK’nın örgütlenmesi, oradaki konseyin
pozisyonu, tüzük, tüzükte devrimcilikle seçimin dengelenmesi gibi tartışmalar siyaset
bilimi açısından bugünkü anayasa tartışmalarındaki düzeylerden daha üst seviyedeydi.
Bunu yapan da 20-25 yaşlarındaki gençlerdi.” (Bülent Forta)
1970’ler: 6 aylık boykot, 9 aylık direniş
ve ÖTK
“6 aylık boykota yol açan sorunlar ana
hatlarıyla; Rektörlüğün ODTÜ-DER’i ODTÜ
öğrencilerinin örgütü ve temsilcisi olarak
tanıması; 12 Mart faşist baskı döneminden
kalan baskıcı uygulamaların, cezaların kaldırılmasıydı. 15 Mayıs 1975 günü stadyumda
yapılan forumla alınan kararla boykot başladı. Boykota katılım yüzde yüz oldu.”
(Hüsnü Solmaz)
“Sonbaharda Rektörlük taleplerimizi önemli
ölçüde kabul etti. Bu çok önemli bir başarıydı. Yine bir forumla boykotu bitirip derslere
başlama kararını tüm öğrencilerle birlikte
aldık. Bu kritik dönemeç aşılınca, kısa bir
sürede ÖTK yasallaştı.” (Uğur Ayken)
“Fransa, Almanya gibi ülkelerdeki öğrenci
örgütü modellerini inceledikten sonra ÖTK
tüzük taslağını oluşturduk. Yurtdışındaki
tüzükleri kopyalamadık. Her öğrenci 4 oy
kullanıyor ve sınıf temsilcisini, bölüm temsilcisini, fakülte temsilcisini, bir de ÖTK-Yürütme Kurulunu seçiyordu. Bu tabii, YK’ya
olağanüstü bir güç veriyordu. Bizim modelin
iki özelliği vardı. Hem doğrudan demokrasiye yakındı. Hem de Marksist literatürdeki
demokratik merkeziyetçi işleyişi barındırıyordu. ÖTK amfilerde, oldukça yüksek katılımla
toplanıyordu. Taslak, 2-3 ay, her maddesi
tek tek tartışılarak ele alındı. Her maddede
aleyhte ve lehte görüşmeler, oylamalar
yapıldı. Siyasal farklar çok rol oynamadı.
“1977’nin Ocak ayında MHP’li Hasan Tan
rektör olarak atandı. Hani hükümet, kendini
sokturmak için arı kovanına gidip tekme atsa
daha iyiydi. Türkiye’nin o günkü koşullarında, boykot kıvamında bir direnişten başka
bir tepki zaten mümkün değildi. Okulu
öğrencilerin tatil ettiği algısından kaçınıyorduk. Hatta Hasan Tan okulu kapatana dek
dersleri kendimiz sürdürdük. O nedenle bu
sürecin formel adı boykot değil, 9 aylık direnişti. Nisan’da işçi adı altında 600 faşist işe
alındı. Çok sert bir süreç yaşandı. Direniş
boyunca 5 arkadaşımız öldü, yüzlercesi yaralandı. Ekim sonunda okul açıldı. 2 Aralık’ta
üzerimize bomba atılıp, tarandığımız olay ise
nihai meydan savaşı oldu. Faşistler okuldan
tamamen atıldı. Eğer bugün ODTÜ varsa
ve akademik olarak uluslararası düzeyde
bir yerde olabiliyorsa, hiç unutulmasın ki,
burada 9 aylık direniş çok önemli bir köşe
taşıdır. Aksi takdirde, ODTÜ ya hiç olmaz
ya da şimdiki Gazi Üniversitesi gibi bir yer
olurdu.” (Ahmet Asena)
1980’ler: ODTÜ-ÖD’nin kurulması ve
ilk protestolar
“1982 Anayasası ülke genelinde yapılan
referandumda % 92 ‘Evet’ oyu ile kabul
edilmişti. Ülkedeki bu teslimiyet havasına
karşın ODTÜ’de ‘Hayır’ oyları, % 70’lere yakındı. Bu sonuç, ODTÜ’deki yapının askeri
darbeye rağmen, çok da bozulmadığının
kanıtıydı. 1984’de Ankara Hukuk’tan sonra
ODTÜ’de de dernek kurmak için toplantılar
başlatıldı. Gerekli başvurular yapıldı. Rektör
Gönlübol’un bizi muhatap almamasına rağmen, Emniyet’in Hukuk Fakültesi Öğrenci
Derneği’nin tüzüğünü onaylamasından ardından ODTÜ-ÖD’nin de tüzüğü onaylandı
ve dernek kurulmuş oldu.” (Aydın Bodur)
“1-2 ay gibi bir süre içinde, üye sayımız 2
bini buldu. 87 baharında, hem Türkiye hem
de Ankara çapında “Dernekler Platformu”
24
organizasyonumuzla eylemler örgütlüyorduk. Eylemlerin de ana nedeni “Tek Tip
Öğrenci Derneği Yasası” hazırlığıydı. O gün
ODTÜ’de yemek boykotu yaptık. Jandarma
beni ve birkaç kişiyi daha gözaltına aldı.
Buna karşı beklemediğimiz, kendiliğinden
kitlesel bir tepki oluştu ve 300-400 kişi
Mimarlığın önünde oturma eylemine başladı.
Talepleri, gözaltına alınan arkadaşlarının
bırakılmasıydı. Bu arada jandarma birlikleri
artırıldı, grubu çembere aldılar. Saatlerce
süren pazarlıklar esnasında jandarma akşam
vakitlerinde müdahale etti. Grubu dipçiklerle
dağıttı. Ertesi gün gazetelerin baş sayfalarında bu müdahale vardı. Olay gazetelerde
çıkınca, öğrencilerde ciddi bir hareketlilik
oldu. İstanbul’da öğrenciler bir gün sonra
bir yürüyüş gerçekleştirdiler Beyazıt’ta. Biz
de ardından diğer üniversitelerle birlikte
Kızılay’da 5-6 bin kişilik bir yürüyüş gerçekleştirdik. Bu tepkiler sürdü ve öğrenciler
üzerindeki baskıcı ortam kırılmış oldu.”
(Taner Yüzgeç)
“80’li yıllarda ODTÜ’deki demokratik öğrenci hareketi, üç saldırı dalgasıyla birlikte değerlendirilmelidir: 1) 12 Eylül’ün halka, işçi
sınıfı hareketine, üniversiteye, akademiye,
üniversiteli gençliğe saldırısı, 2) Sosyalizmin
geri çekilmesi ve sosyalist sistemin çözülmesi, ki bunun etkileri özellikle ideolojik
boyutta çok ağırdı, 3) Neoliberal saldırı
dalgasının başlangıç adımları. Üniversitenin
yapısal dönüşümü, piyasalaştırılması, bilginin metalaşması, akademinin ve akademisyenlerin aydın kimliğinin deforme edilmesi,
öğrenci kimliğinin değişimi... Dolayısıyla o
dönemin öğrenci hareketi bu üçlü dalgaya
karşı direniş hareketi olarak gelişti. İlk dönem öncelikli olan baskılara karşı demokrasi
mücadelesiydi.” (Menderes Tutuş)
“ODTÜ’de gördüğüm en büyük eylem,
1 Mayıs’ta (1989) vurulan Mehmet Akif
Dalcı için yapılan yürüyüştü. Çok büyük
bir eylem oldu, İdari’nin önünden yurtlara
kadar devam etti ve çok kalabalıktı.” (Murat
Gültekin)
1990’lar: Feminist hareketin, LGBT
grubunun oluşumu
“Ben ODTÜ’ye geldikten sonra ilk kadın eylemi 1996’da Mediko’yla ilgiliydi. Bir doktor
jinekolog, o dönemde ‘Hamile olduğunuzu
ailelerinize söyleyeceğim’ diye kadınları,
özellikle de solcu kadınları tehdit ediyordu.
Ona karşı kadınların da bulunduğu, ama
erkeklerin de var olduğu genişçe bir eylem
yapılmıştı. Haber Gülcan’ın muhabir olduğu
ATV’de yayınlanmıştı. Sonra 1997-1998’de
‘ODTÜ’lü Kadınlar’ diye bir grup kurduk
ve alternatif şenliklerde bir stant açtık.
Alternatif şenlikte iki feminist stant açılmıştı. ‘Farkındayım’ diye bir oyun oynamıştık.
Sonraları Feministler olarak kitaplar okuyor,
filmler izliyorduk. O dönem LGBTİ hareketiyle de tanışmaya başlamıştık, oradan
arkadaşlarımız da vardı. Feminist hareketle
LGBTİ hareketin ortak zemininin önemini
fark ettiğim bir dönemdi. Hatta o dönemin
sonrasında ‘Sapho’nun Kızları’ adında feminist lezbiyen bir oluşum vardı. Onlarla da
toplantılarımız olmuştu.
1999 Baharında bir kadın, feminist olduğumuz için bize gelip, kampusta tacize uğradığını söylemişti. Başka olayların da olduğunu
duyduk ve tacizlere karşı bir kampanya
örgütlemeye başladık. Kampus yaşamının
güvenli hale getirilmesi ve ışıklandırmayla ilgili
taleplerimizi dillendirdik. ‘Tacize uğradığın
an neler yapmak gerekiyor?’ diye el ilanları
hazırladık. Yine bir imza kampanyası başlattık.
Bahar aylarında eylem yaptık. O dönem ODTÜ’de çok kalabalık eylemler olmazdı. Bizimki
ise 400-500 kişiydi ve çok iyiydi. İdari’den
bendirlerle, darbukalarla başladık, yemekhaneye kadar. Feminist sloganlarla bu kadar
geniş katılımlı bir eylem daha önce olduğunu
sanmıyorum. O eylem çok ses getirdi gerçekten. Ardından çok kalabalık toplantılarımız
olmaya başladı ve soruşturmalar da gelmeye
başladı (bana 3 tane geldi).
Yine bir alternatif şenlikte ‘ODTÜ’lü Kadınlar’ olarak stant açmıştık. Biz dans ediyor,
eğleniyorduk. Yan standdaki TKP’liler ‘ne
yapıyor bunlar?’ diye bakıyorlardı. Solun
gündeminde olmayan, bedenin özgürleşmesi, ahlakın sorgulanması, hepsi gündemimizdeydi. Feminist örgütlenmenin ODTÜ’de
küçük arkadaş gruplarından çıkıp, açık
çalışmaya dönüşerek yaygın bir etki alanı
yaratmaya yönelmesi o dönemde gerçekleşti.” (İlknur Hacısoftaoğlu)
2000’ler: MC Donalds kampanyası
“ODTÜ’de Mc Donalds’ın varlığı hem
ODTÜ’nün devrimci gelenekleriyle taban
tabana zıt bir durumdu hem de bizim
antiemperyalist bir mücadeleyi başlatabilmemiz, öğrenci hareketinde canlanma
yaratabilmemiz açısından önemliydi.
ODTÜ’de Mc Donalds’ın açılırken, 1997’de
çeşitli eylemler olmuş ama başarıyla sonuçlanmamıştı. Biz 2001’de bu işi tekrar
başlattık. Boykot lafını hiç kullanmadık, Mc
Donalds’ın kapatılmasını hedefleyen bir
kampanya yürüttük. Başlangıçta çok kitlesel
işler yaptığımızı söyleyemem. Yemekhanede
yaklaşık 300-400 kişilik bir toplantıyla bu
işi başlattık. Çeşitli eylemlilikler, bildiriler,
broşürler, afişlerle kampanyayı sürdürdük.
Kongre merkezinde iki büyük, biner kişilik,
etkinlik yaptık. Birine çeşitli sanatçılar katıldı,
diğerine de Bergamalı köylüler. Aynı süreçte
2001 krizinde operasyonla ekonominin
başına getirtilen Kemal Derviş’i de protesto
ettik. Bunlar basında bayağı gündem oldu.
Ve en kalabalık eylem, ODTÜ’de bahar
şenlikleri sırasında yaklaşık 1500-2000
kişinin Mc Donalds’ın önüne bir yürüyüş
gerçekleştirmesi oldu. Artık öğrencilerin
ayağı Mc Donalds’dan kesilmişti ve 2002
başında şirket ODTÜ’den çekilme kararı
aldı. Yaklaşık bir senede başarı sağlamıştık.
Bu eylemlilik süreci üniversitelerdeki son
2-3 yıllık dinginliği kırmıştı.” (Doğan Ergün)
2010’lar: “Başkaldırıyoruz”
“15 Aralık 2010’da dönemin Başbakanı
Tayyip Erdoğan ODTÜ’ye binlerce polis
eşliğinde bir ziyaret gerçekleştirdi. Bunun
ardından birtakım eylemler oldu. Sonraki
dönemlerde öğrenci hareketinde simgeleşen ve kalkanlarında ‘Başkaldırıyoruz’
yazan 5 Ocak 2011 eylemi de bu sürecin
sonunda gerçekleşti. Eylem hazırlığı çok
şevkli ve kolektif bir şekilde yapılmıştı. Yaklaşık 120 kişinin katıldığı ve çok hararetli,
saatler süren bir forumun ardından böyle
bir karar alınmıştı. Rektörlükten A1 kapısına kadar kalabalık biçimde yürüdük. Orada
polis saldırısı ve çatışma başladı. Bizim
niyetimiz yürüyerek AKP genel merkezine
ulaşmaktı. Tabii polis yürütmeyince saatlerce çatışma sürdü. Biber gazı çok yoğun
kullanıldı. Bu olayda sadece üniversite
öğrencilerinin değil, uzun bir süre sonra
yine tüm Türkiye’nin gözünün ODTÜ’ye
döndüğünü fark ettik. Bunun nedeni, eylemin uzun zamandır gerçek bir muhalefete
duyulan açlığı ve özellikle gençliğin AKP’ye
karşı birikmiş öfkesini yansıtmasıydı.”
(Çağdaş Ersoy)
25
60. YIL
60. YIL
ODTÜ, bütün erdemlerimizin ODTÜ’nün sanat
doğduğu yer
yaşamımdaki yeri
ODTÜ bana ne
kazandırdı?
1967 yılında ODTÜ’ye adımım attığımda 19 yaşındaydım. ODTÜ, bütün
erdemlerimizin doğduğu yer olan
vicdanımın derinleştiği, bana kişisel
cesaretin anlamsızlığını, cesaretin
ancak toplumsal ve ahlaki kaygılar
taşıyanının makbul olduğunu öğreten
yerdir. Bir sanatçının taptığı put,
vicdanını ve adalet duygusu olmalıdır.
Ve sanatçı ölümsüzlüğe, yani geleceğe ancak isyana açılan büyük kapıdan geçerek ulaşabilir. Benim için
o kapının kanadı ODTÜ’de aralandı. Özetle bana aşkı da, isyanı da
öğreten ocak, stadyumundaki DEVRİM yazısını bunca yaz ve kışın,
en az iki faşist darbenin silemediği ODTÜ’dür.
ODTÜ’de Makina Mühendisliği okudum. Ama enstrümanım ve müzik bilgim üzerine
en büyük gelişmeleri ODTÜ
öğrenciliğim döneminde
kaydettim. Benim öğrenciliğim sırasında ilgilendiğim
müzik türlerine ulaşmam
pek mümkün değildi. Ancak
üniversitede müzik zevklerimiz ortak olan arkadaşlarımız vardı. O
dönemde okul 2 kere uzun süre kapalı kaldı, ben de kendimi eve
kapayıp sürekli müzik çalıştım, metotlar bitirdim. Dolayısıyla ODTÜ
Makina Mühendisliği diploması aldığım zaman aynı zamanda profesyonel caz gitaristi de olmuştum.
Mehmet Eroğlu (CE’71)
Önder Focan (ME’78)
Hayatta en çok, sırt .çantamla dünyayı
dolaşmayı ve yazmayı isteyen bir genç
kızdım. Bu iki dileğin içi macera ve
entelektüel beklentilerle doluydu, heyecandan ve korkudan titreyerek hayal
edi-yordum... Bu dilekleri gerçekleştirebilmem için tek kaynağımsa sadece
burslar, beni manen destek-leyen
annemle babam, bazı sevdiklerim ve bitmek bilmeyen merakımdı.
Benim farklı kıtalarda ve farklı üniversitelerde hepsi sayısal/fen/ bilim/
müh. alanlarında uzun yıllar burslu öğrencilik yapmamın asıl nedeni
budur. Okuduğum veya bilim insanı olarak çalıştığım üniversiteler
içinde Avrupa ve Amerika kıtasında olanlar da var. Ancak ben
hayatta kendimi hep ODTÜ’lü hissettim. Çünkü ODTÜ’lü olan her
genç; kampüste işçisinden profesörüne kadar herkese “Hocam”
diyebilmenin, insan olarak eşit olduğumuzun pratiğiyle okula başlar
ve düşüncelerine yasak ile günah sınırı kon-madan tartışabileceği
çok ender bir Orta-Doğu ve Türkiye atmosferinde ne kadar yaratıcı
ve üretken olunabildiğini bizzat yaşar. Elbette olumsuz istisnalar
olmuştur, olacaktır da... Ancak ODTÜ’yü farklı kılan, ODTÜ’lüleri
birbirine kenetleyen de bu eşitlikçi ve özgür ortamıdır. Okullarım
arasında da başarı ve sevinçlerimi en çok ODTÜ paylaşmış, bana
sahip çıkmıştır. Bugün hem benim maceram, hem de ODTÜ’nünki
hâlâ devam ediyor. ODTÜ’yü evrensel başarı değerlerine uygun bir
üniversite olarak Türkiye’nin gururu yapmaya devam edecek gençlerle bu müthiş macera “yurtta barış, dünyada barış”a sonuna kadar
desteğini sürdürecek, diye diliyor ve umuyorum.
Doğum yerim ODTÜ
1974 yılında, Milas gençliğinin yurtsever düşüncelerle tanışmasına öncülük eden Mehmet
Mete ile Milas-Ankara arası otobüs yolculuğu
yapmıştık. 3 ve 4 numaralı koltuklarda oturuyorduk tam Ankara girişinde otobüsün lastiği
patladı. Mete Abi sağ tarafta bir yeri işaret etti,
dedi ki;
Mehmet Mete - Buranın ne olduğunu biliyor
musun?
Tolga Çandar - Yok abi bilmiyorum.
Mehmet Mete - Burası Ortadoğu Teknik
Üniversitesi.
Tolga Çandar - Ana yapma la abi orası burası
mı abi?
Mehmet Mete - Ha ya, burası, bak gireceksen
ilk sırayı buraya yaz hangi bölüm olursa olsun…
15 yaşının coşkusu ve inancıyla kafaya takmıştım ODTÜ’yü. Benim biyolojik doğum yerim
Milas’tır. Ama birey, insan olarak doğum yerim
ise ODTÜ’dür.
Bağlamayı gelişi güzel çalardık elbette memlekette ama bağlamanın bir sistemi olduğunu
eğitim gerektiğini THBT’de öğrendim. Rahmetli
Nida Tüfekçi, Mehmet Ali Gürsoy gibi hocalardan öğrendim bağlamanın ne olduğunu.
Mühendislik tamam ama ODTÜ’nün bize
26
verdiği mühendislik diplomasından daha
önemli olan şey bir şeylere sahip olabilmek için
çalışmak gerektiği bilincidir.
Dünyanın birçok yerinde konserler verdim. Bu,
aşırı derecede güven gerektiren bir iştir. Bu
güveni bize sağlayan ODTÜ bilincidir. Hani
cunta lideri Gülhane’de doktorlara “siz önce
asker sonra doktorsunuz” gibi zekâ yoksunu
bir laf etmişti ya, ben de buna benzer bir laf
edeyim izninizle; “ben önce ODTÜ’lüyüm sonra
ekliyiverin gari gerisini”
Betonarme hocam Prof. Dr. Uğur Ersoy anlattı:
“Tolgacım, seçtiğin mesleklerin tamamı riskli
meslekler: Havacılık demişin; hata yaparsan
düşer şehit olursun. Sanat demişsin; bir hata
yapsan şu cdleri bana geri verin düzelteyim de
size iade edeyim deme şansın yok. Mühendislik demişsin; hata yapsan abide gibi ortada
durur. İşte Pisa Kulesi zemin analizi hatasıdır…
Keşke doktor olsaydın be oğlum; hata yaparsan gömülür.”
Biz hatalarıyla, sevaplarıyla, günahlarıyla her
şeyden önce ODTÜ’lüyüz hocam!
Saygılarımla…
Tolga Çandar (CE’88)
ODTÜ’de sanat
Bilim adamı; şüpheci, meraklı, öğrenmeye aç, donanımlı, hayal
kuran, hipotezler oluşturan, deneyler yapan, sonuç almaya gayret
eden, ulaşabildiği takdirde sonucun kesinliğini ispatlayan ve en
önemlisi bu sonucu toplumla paylaşandır. Buna kısaca “kültür” oluşturma çabası denebilir. Zira kültür “paylaşılan bilgi”dir. Günümüzde
oldukça sulandırılmıştır. Kültürü oluşturan iki ayaktan birisi bilim
diğeri ise sanattır. ODTÜ de bu emelle kurulmuş ve 60 yıldır ülkemiz
ve uluslararası platformda saygın bir yer edinmiş ve duruşunu daima
daha yukarıya çekmiştir.
Sanatçı da aynı bilim adamı davranışlarına sahiptir. Bu durumda
ODTÜ’de sanat kabul edilir, önemli ve başarılı sonuçlar veren bir olgudur. 60 yıllık geçmişinin son 40 yılında kurumsallaşmış ve önemli
sanat olaylarına adını yazdırmıştır. ODTÜ’de eğitim almış müzik,
dans ve plastik sanat dallarında dünyada haklı başarılar kazanmış
bilim adamı-sanatçılar vardır. Bunun bir tesadüf olması kabul edilemez. Ayrıca sanatta ismi duyulmamış ama çalıştığı alanda önemli
başarılara ulaşmış ODTÜ’lüler de; sanata saygı duyan, sanatsever
bireyler olarak; adeta sanatı yok etme çabası içerisinde olan sanayi
toplumları arasında ışık veren, cesaretlendiren kaynak olmuşlardır.
Kanımca insan hayatını bile hiç sayabilen güçler karşısında doğaya
saygılı “Bilim, Sanat Egemen” bir yaşamın özlemini duyduğum günümüz dünyasına en önemli katkıyı yapacak olan ODTÜ zihniyetidir.
Saygılarımla.
Ahmet Kanneci (ARCH’80)
Buket Uzuner
ODTÜ ruhu
ODTÜ’lü olmak, olunabilecek
şeyler arasında fena bir şey
sayılmaz. İnsan içinden ‘iyi ki
olmuşum’ diye geçirir. Bir kez
ODTÜ’lü olursan sonra hep
ODTÜ’lü olursun. 40 yıl sonra
bile öğrenci gibi hissedersin
kendini. O yüzden hep hazır
olursun: Forum var, yürüyüş var, direniş var, bildiri basılacak,
korsana gidilecek, yurt nöbeti tutulacak. Ruh dedikleri böyle
bir şey işte. Yaşlanırsın, saçların dökülür, sakalların ağarır,
ama ruhun dökülmez, ağarmaz, yaşlanmaz, hep ODTÜ’lü kalır.
Ne bahtiyarlık! Haydar Ergülen (SOC’82)
27
60. YIL
60. YIL
60 Yaşındaki Aydınlanma Çınarı ODTÜ’nün Gölgesinde 58 Yıl:
ODTÜ - THBT Türk Halkbilimi Topluluğu
ODTÜ 60. yaşını kutluyor. O bizim Cumhuriyet çınarımız. Bütün kırmızı çizgilerimizi, yaşama karşı duruşumuzu öğrenip hayata geçirdiğimiz
ana kaynağımız. Bütün çözümsüzlüklerin bir çözümü olacağının umudunu bize aşılayan çınar. Gölgesinde soluk alıp verdiğimiz, büyüyüp yaş
aldığımız, çevremizde ODTÜ’lü olmayan arkadaşlarımızın bizde fark ettiği özgüvenimiz.
Hasan Karabulut
THBT Mezunları
2015-2016 Çalışma Dönemi Dönem Sorumlusu
Neredeyse ODTÜ ile yaşıt olan THBT ise
bu büyük çınarın yanından çıkan sürgün.
Çınardan beslenen, onun kökleri ile kök
salan bir başka eğitim ve kültür topluluğu.
Araştırmayı, sorgulamayı ve bize dayatılan
her şeyi kabul etmemeyi öğrendiğimiz
yaşam alanımız. Bu topraklarda yaşayan
halkların kültürünü, sanatını öğrenip, bu
kültür ve sanatı sergileyerek sadece ODTÜ
ile değil tüm ülkemizle paylaşmayı görev
edindiğimiz topluluğumuz. Öncelikle halkbilimine, halk kültürüne ve sanatına ancak
elbette tüm toplumsal konulara duyarlı olan
THBT ailemiz.
Nasıl “THBT” olduk
Başlangıcımızı 1958’de kurulan Halk Müziği
ve Türk Sanat Müziği çalışmalarını birlikte
yürüten Müzik Kulübü ile 1961 de kurulan
TFK-Türk Folklor Kulübü olarak iki kulüp
üstüne oturtabiliriz. Bu iki kulüp birlikte
hiçbir faaliyet göstermemiş, çalışmalarını
ayrı topluluklar olarak sürdürmüşlerdir.
28
1965’te Öğrenci Birliğinin kurulması ile
bütün kulüpler bu çatı altında toplanmıştır. 6
Mayıs 1967’de yapılan TFK genel kurulunda kulübün adı THBK-Türk Halk Bilimleri
Kulübü olarak değiştirilmiştir. Müzik kulübü
1963’te dağılmış, halk müziği çalışmaları
1967’den sonra THBK bünyesinde, saz
çalan üyelerin gelmesi ile tekrar başlamıştır.
Bütün kulüpler 12 Mart 1971 muhtırası
sonrası Öğrenci Birliği’nin lağvedilmesi ile
Üniversite bünyesinde Rektör Yardımcısı
Yuluğ Tekin Kurat’a bağlanmış ve THBK
bugünkü ismi THBT adını almıştır. Böylece
1961’ de kurulan TFK kesintisiz olarak günümüze kadar gelmiş ve halen THBT olarak
devam etmektedir.
THBT’nin 1961-1964 dönemi kuruluş yıllarıdır. Sosyal işlerden sorumlu Mustafa Parlar’ın
desteği ve Rektör Kemal Kurdaş’ın onayı ile
kulüplere oda verilir, tabelaları asılır ve öğrencilere çalışmalara davet duyuruları yapılır.
TFK 12 Mayıs 1963’te ilk göl bayramında
2 ekiple gösteri yapar. 1963 de ilk Elazığ
yöre giysisi diktirilir. İlk çalışılan yöreler Ege,
Gaziantep ve Elazığ’dır. 1964-1968 arası
topluluğun tanınması yaygınlaşması ve kurumsallaşmasını tamamladığı yılardır. Yurtdışı
gezileri THBT’nin popülerliğini artırmış, üye
sayısı hızla çoğalmış, çalışmalarda ve etkinliklerde nitelik ve nicelik artışında sıçrama
yapmış, yapısal gelişimini tamamlamıştır.
1968 sonrasında THBT kendi kimliğini sorgulama dönemine girer. Toplumcu bir kimlik
oluşturularak alan gezileri, yöre araştırmaları,
senaryolu gösteriler, dergi, halkoyunları
şenlikleri, sempozyumlar gibi çalışmalar
gerçekleştirilir. Araştırma ve eğitim, halk
tiyatrosu gibi yeni kollar kurulmuş, Halk
müziği çalışmaları bu dönemde tek başına
koro konserleri verme ve gezilere gitme
profesyonelliğine ulaşmış, “Sazımız-Sözümüz” konser dizisi başlatılmıştır. ODTÜ nün
kapatıldığı dönemlerde de başka mekanlarda çalışmalar devam etmiştir.
THBT mezunları
Her yıl THBT mezunlarından; fosillerden; biri
o dönem yapılacak faaliyetlerin ve THBT’li
öğrencilerimize; çaylaklara; yapacağımız katkı
ve desteğin planlanması ve uygulanması için,
dönem sorumlusu olarak görevlendirilir. Ona
bağlı olarak gönüllü çalışmak isteyenlerden
çalışma grupları oluşturulur. Bu iş bölümü
yurt içinden ve yurt dışından gelen THBT
mezunlarının katılımıyla, yılda bir defa ODTÜ’de yapılan geleneksel “ÇAĞRI” buluşması ve aynı günün akşamı ODTÜ kafeteryada
yapılan “ÇAĞRI” yemeğinde gerçekleşir.
THBT mezunları ODTÜ’de bir ilke imza
atarak, aralarında topladıkları bağışlarıyla
THBT’li öğrencilerin kullandığı mekanların
yapılmasına nakdi destek sağlamışlardır.
Mezunlar, THBT’li öğrencilerin toplulukla
ilgili ihtiyaçlarına katkı sağlamanın yanı
sıra, öğrencilere eğitim bursu vermektedir.
Böylece ODTÜ’de bir öğrenci topluluğunun mezunları, kendi topluluğunda çalışan
öğrencilere burs vererek başka bir ilki de
gerçekleştirmiştir. ODTÜ’nün her yıl düzenlediği mezunlar gününde, THBT mezunlarının halk oyunları gösterileri bizim için önemli
bir etkinlik ve mezunlar gününe bir katkıdır.
mızın ve öğrencilerimizin aylar süren özverili
çalışmaları sonunda ortaya çıkar. Günlük
hayatlarımızdan arttırdığımız zamanları
THBT ve THBT dostları ile paylaşmanın keyfini kelimelere dökmek zordur.
THBT mezunları olarak sadece İstanbul’da
değil, Ankara ve İzmir’de de hafta sonları bir
araya gelerek halk müziği ve halk oyunları
çalışmaları ve aylık yemekler yapmaktayız.
Bu yemeklerde tüm kimliklerimizi bırakır yan
yana halaya durur, saz çalıp türkü söyleriz.
Her yıl mutlaka bir büyük gezimiz ve birkaç
küçük gezimiz olur. Aramızdan ayrılmış olan
THBT’lilerin anısına ağaç diker, dinleti düzenler, geride kalanlarını yalnız bırakmayız.
THBT mezunları sadece THBT’li öğrencilerle değil, ODTÜ ve diğer ODTÜ mezunlarıyla
ve mezun dernekleriyle dayanışma içinde ve
beraber çalışmaya önem vermiştir. Biz Kocaeli ve Van depremlerinden sonra yapılan
çalışmalara katılır, Burs için koşar, ihtiyaç
sahibi okullarda görev yapan öğretmenlerimize katkı sağlamak için imece yapar, AB
Projelerinde yer alır, Üniversitemizin her
destek çağrısına cevap veririz. THBT’yi var
eden ve günümüze taşıyan üniversitemizdir.
Eğer ODTÜ olmasaydı, THBT’de olmazdı.
İyi ki ODTÜ var. Ve şüpheniz olmasın, her
zaman da var olacak. Biz bu ülkenin, bu Üniversitenin halkbilimi sevdalısı THBT’lileriyiz
ve elbette bilinsin isteriz ki bu yapabildiklerimizin hiç birinden de vazgeçmeyiz.
2003 yılından beri gelenekselleşen,
Türkiye’nin her tarafından ve yurt dışından
gelen THBT mezunlarının gerçekleştirdiği
temalı gösterimiz daha önce olduğu gibi İş
Bankası KSM salonlarında bu yıl 14 Mayıs
günü yapılacaktır. Bu gösteriler mezunları-
29
60. YIL
EDEBİYAT
ODTÜ Spor Şenliği’ne ODTÜ fotoğraflarınızı
davetlisiniz!
bekliyor
ODTÜ’nün 60. Yıl Etkinliklerine yönelik özel organizasyonu olan ODTÜ
Spor Şenliği, 18-22 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek.
ODTÜ’nün 60. Kuruluş Yılında görsel arşivini geliştirmek amacıyla
başlattığı fotoğraf derleme çalışması sürüyor. ODTÜ ile ilgili fotoğrafların dijital ortamda derlenmesi için hazırlanan ODTÜ Fotoğrafları
sayfası ile Üniversitenin kuruluşundan bugüne kadar geçen zaman
diliminde ODTÜ kampuslarındaki çok yönlü yaşamı, eğitim, öğretim
ve sosyal etkinlikleri, çevresel ve mekânsal değerleri gösteren
fotoğrafların gönderilmesi bekleniyor.
ODTÜ öykünüzü paylaşmak ister misiniz?
Aşağıdaki sorulara cevaben hazırlayacağınız 200 – 300 kelimelik ODTÜ öykünüz, üniversitenin 60. yıl özel sayfasında yayımlanacak.
Ne dersiniz?
• Hangi bölümden hangi yıl mezun oldunuz? Şu anki pozisyonunuz nedir?
• ODTÜ’de geçirdiğiniz yılların size akademik anlamda ve kişisel gelişiminiz açısından neler kattığını düşünüyorsunuz?
• Mezuniyetiniz sonrası, özellikle profesyonel hayatınızda, ODTÜ’lü olmanın etkilerini nasıl hissettiniz?
• ODTÜ ile bağlarınız devam ediyor mu? Nasıl?
• Öğrencilerimize söylemek istedikleriniz nelerdir?
Mıgırdiç Margosyan ile birlikteydik
Edebiyatımızın güçlü isimlerinden Mıgırdiç Margosyan 9 Aralık 2015 Çarşamba toplantımızın
konuğu oldu. Hem Ermenice hem de Türkçe yazan, her iki dile de hakim Margosyan,
derneğimizdeki söyleşisini zaman zaman Diyarbakır şivesi ile gerçekleştirerek, edebiyat
akşamımızı zenginleştirdi.
Dilek Gürel (MAN’99)
Mıgırdiç Margosyan’ın büyüdüğü Diyarbakır pek
çok farklı grubun bir arada yaşadığı bir mekan,
Ermeni, Keldani (Asur’luların Katolik olan kısmı),
Süryani, Kürt, Yahudi ve Türklerden oluşan, ve
sokakta Türkçe dışında bir dilde konuşulmasının
kesinlikle dikkat çekmediği, doğal karşılandığı bir
şehir. Ailesi, Diyarbakır’ın Piran (yeni adıyla Dicle)
kazasının Heredan (Kırkpınar) köyünden 1915’te
tehcire çıktıktan sonra çeşitli badireler atlatıp,
keza ailenin iki çocuğunun bu göç esnasında
kötü koşullar altında ölümüyle noktalanan bu acı
olayların ardından Diyarbakır’a yerleşirler. Evlerinde Zazaca, Kürtçe,Türkçe ve Ermenice konuşulur.
Mıgırdiç Margosyan’ın babası tahta bavulu ile
katır sırtında köy köy dolaşan bir dişçi. Ama tabii
dişçiliği okulda değil, bir zanaat gibi öğrenir.
Elinin çok hafif, yani işini iyi yapan bir usta olduğu
söylenir, ve bu şekilde kazandığı parayla çok iyi
şartlarda olmasa da 7 çocuklu ailesine bakabilir.
Göç ve zor hayat koşullarından dolayı hiçbir okula
gitme şansı olmadığından, çocuklarının okumasına çok önem verir, her zaman elinden gelenin en
iyisini temin etmeye çalışır. Mıgırdiç Margosyan,
şu günlerde asayiş nedeniyle kapalı olan Süleyman Nazif İlkokulu’ndan 1950 yılında mezun olur.
Öğrencilik döneminde öğretmenler sık değişir ve
her yeni gelen öğretmene -öğretmenin hiçbir art
niyeti olmasa dahi- ilk seferde kesinlikle anlaşılamayan ismini söylerken zorluk yaşar. O günlerin
Diyarbakır’ında 8-9 yaşından itibaren bütün
çocuklar birilerinin yanında bir zanaat öğrenirler.
Mıgırdiç de pek çok yaz tatilini demirci ustası olan
dayısının yanında çalışarak geçirir. Mıgırdiç’in
babası Sarkis, yazları işten kalan zamanında da
Ermeni papaza gidip Ermeni harflerini ve yazımını
öğrenmesini ister.
O günlere dair M. Margosyan, Müslüman olan
yaşıtlarının zaman zaman kendisi gibi “gavur”“
olanları “hak din”e, yani Müslümanlığa geçirmek
için uğraştıklarından, “Gavur Mahallesi”’nde yaşıyor olmalarından, anne ve babasının çocukların
anlamalarını istemedikleri konularda gizlice Zazaca konuşmalarından da bahsetti. Ayrıca Ermeniler
arasında Dikran isminin çok yaygın olmasının
nedenini, M.Ö. 95 yıllarında Diyarbakır’da yaşa-
30
tanbul’a gelip okuması için önayak olan Tıbrevank
(Ruhban okulu) na, 1966-1972 yıllarında müdür
olur. Despot, otoriter bir müdür diye nam salar,
ancak despotluğu, yatılı ve aynı zamanda da mevcudu iki yüz elliyi bulan okula, gece yarıları asayişi
kontrol etmek için ani baskınlardan kaynaklanır.
Daha sonraları bu lisede öğrencileri olmuş olan
kişilerle Aras Yayınlarını kurar. Hrant Dink de
bu öğrencilerden biridir. Hrant Dink daha sonra
Agos gazetesini kurar.
Genelde 1950’li yıllarla başlayan bir tanıklık
edebiyatı olarak tanımlayabileceğimiz eserlerinde
bir arada yaşayan farklı kökenli Anadolu insanının
ortak yaşam hikayelerine odaklanan yazarımızın
sohbetinde, kadim halkların yüreğini hissettik,
sesini duyduk, ortak değerlerimizi hatırladık.
yan ünlü Ermeni kralı Dikran’a dayandığını belirtti.
Diyarbakır’ın eski ismi de bu nedenle -Dikran’ın
inşa ettiği şehir anlamında olan-Dikranagert’tir.
Mıgırdiç Margosyan ortaokul son sınıfta, 15 yaşındayken bir dersten bütünlemeye kalır, ve sözlü
bütünleme sınavında 10 sorudan 9’unun cevabını
biliyorsa da, hoca o bilmediği bir soru üzerinden
sorunca, sınıfı geçemez. Sınıfı tekrar okuyacağını
düşünürken, o günlerde İstanbul’dan Ermeni bir
rahip gelir ve isteyen ailelerin çocuklarını hiçbir
maddi talep beklemeden İstanbul’da yeni açılan
yatılı bir okulda okumalarını temin için kayıt
edebileceğini söyler. Pek çok aile buna şüpheyle
yaklaşıp uzak dururken, Mıgırdiç Margosyan’ın
babası, Mıgırdiç’i büyük hevesle gönderir. Onun
gibi 3-5 çocuk da İstanbul denilen bir bilinmeze
doğru 1953 yılında yola çıkarlar. O dönemde
İstanbul ile ilgili bildikleri tek şey sinemalardaki
yerli filmlere dayanır. Uzun, iki gün iki gece süren
kömür isiyle dolu meşakkatli bir tren yolculuğundan sonra geldikleri ilk yer, İstanbul Şişli’deki
Ermeni Karagözyan Yetimhanesidir. Mıgırdiç ve
diğer çocuklar için büyük bir hayal kırıklığı olur
tabi bu, “bizim anamız, babamız hayattayken niye
yetimhanede kalalım” diye üzülürler. Bu arada
Sivas’tan Kayseri’den ve farklı doğu illerinden de
3er 5er çocuk da gelmiştir. Tabi her biri Türkçeyi
kendi yöresel şiveleriyle konuşurlar. Yetimhanede
kalan İstanbullu yetim çocuklar bunların kendi
aralarındaki bu “kaba saba”konuşmalarını duyunca, birbirlerine haber verip seslenirler:
“ Koşun, koşuun Anadolu’ dan Kürtler gelmiş!”
Mıgırdiç Margosyan bunu, “Oralarda gavurduk,
burada Kürt olduk” diye ifade etti.
İstanbul’da önce Bezciyan Ortaokulu sonra
Getronagan Lisesi’nde okur. Daha sonra İstanbul
Üniversitesi’nde Felsefe bölümünde okur,
ancak o dönemde böyle olduğu üzere Psikoloji,
Sosyoloji ve Pedagoji sertifikaları da alır. Erzurum
Oltu’da yaptığı askerlik sonrası, Diyarbakır’dan İs-
Sonraki yıllarda müdür olduğu dönemlerin
mezunlarının dünyanın dört bir yanına dağıldığını, ancak her sene içlerinden birkaçından özel
davetler aldığını, bu şehirlerdeki kimi derneklerde
söyleşiler yaptığından ve çok güzel ağırlandığından da bahsetti.
Mıgırdiç Margosyan’ın o akşam anlattığı pek çok
anekdottan biri olan şu anekdotu paylaşmak
istedim... Oltu’da yedek subay olarak yaptığı askerliğinde Mıgırdiç Margosyan’a kantin subaylığı
da dahil olmak üzere kendi deyişiyle pek çok
“angarya ve boş iş”in sorumluluğu verilir. Karlı bir
kış günü kantinin eksiklerini tamamlamak üzere
yanında 3-4 er ile Erzurum’a doğru yola çıkar.
Yolda tipiye tutulurlar ve askeri araç artık ilerleyemez olur. Mıgırdiç erlere, siz arabada bekleyin,
ben gidip yardım getireyim der. Zar zor yürüyerek
Karayolları Bakım ve Onarım binasına güçlükle
varır. Binada kendisi gibi yolda kalmış ve birbirini
tanımayan pek çok insan içerde endişe içinde
bekleşiyor. Araçta erlerin kaldığını ve bir an önce
araca yardım edilmesini söylese de oradaki
görevliler bu havada çıkarlarsa yardım araçlarının
da yolda kalacağını söyleyip yapılacak en iyi şeyin
tipinin geçmesini beklemek olduğunu söylerler.
Çaresiz beklemeye başlar Mıgırdiç de. Aradan
saatler geçer, yavaş yavaş acıkmaya başlayan
insanlar, çantalarından çıkardıkları yiyeceklerini
birbirlerinden gizleyerek yemeye başlarlar. Kimse
kimseye aç mısın, ister misin diye sormaz. Mıgırdiç’in de yanında hiç yiyecek yoktur, ancak onun
aklı araçta kalan askerlerde. Yanına Laz şivesiyle
konuşan biri yaklaşır, “Teğmenim aç mısın?” diye
sorar. Mıgırdiç de “yok, iyiyim aç değilim” demesine rağmen bu kişi sarı, ekmeğe benzeyen bir
şeyi Mıgırdiç’e uzatır. Ayıp olmasın diye bir ısırık
alan Mıgırdiç, mısır ekmeğinin tadını beğenmese
de teşekkür eder, ve yemeye devam ederken, “ya
bunlar ne biçim insanlar görüyor musun, hiç soruyorlar mı aç mısın tok musun, ne kötü insanlarmış
bunlar be teğmenim” diye söylenmeye başlar,
“sanki sanırsın Ermeni Mahallesi” der…
31
ANMA
ANMA
Akl-ı selim ve demokrat olmanın cisimleşmiş hali:
Bir bilim insanı:
ODTÜ’ye girdiğim yıllarda bölümü ne olursa olsun her öğrencinin adını bildiği, onlardan ders almasak bile yolda gördüğümüzde saygıyla ve
hayranlıkla baktığımız bazı hocalarımız vardı. Bunlardan ikisi tesadüfen aynı bölümden, Matematik’tendi: Cahit Arf ve Tosun Terzioğlu.
Türkiye’nin sayılı bilim insanlarından Profesör Tosun Terzioğlu ile gazeteci olarak karşılıklı iki kere röportaj yapma imkanı buldum. Bir kaç kez
de küçük basın gruplarıyla yaptığı toplantılarda görüşme fırsatım oldu.
Ahmet Asena (IE’78)
Barçın Yinanç (IR’91)
Cahit Arf ve Tosun Terzioğlu, yıllar içinde de
birbirinden hiç kopmadı. Matematik çalışmalarında da, insani olarak da bir birleriyle hep
yakın oldular. Hasan Tan boykotu sırasında
her ikisini de yakından tanıma fırsatı buldum.
Dünyanın en ünlü üniversitelerine “biz geldik” diye gidebilecek bu iki insan ODTÜ’yü
teslim almak isteyen karanlığa karşı duruşun
sembol isimlerinden oldular. ODTÜ ÖTK
öncülüğündeki öğrenci direnişine, bizlerle
aynı ideolojiyi paylaşmasalar, kimi davranışlarımızı onaylamasalar bile her türlü tehdide
rağmen destek verdiler. Bu yılları yaşamamış genç arkadaşlarımıza bu desteğin
önemini anlatabilmek için “tehdit” denince
üniversiteden atılmak değil doğrudan
hayatlarına kast eden bombalama ve suikast
gibi eylemlerden söz edildiğini vurgulamak
gerekir sanırım.
Hocamızla kendisi TÜBİTAK başkanı; bense
çiçeği burnunda diplomasi muhabiri olarak
çalıştığım Ankara’dan tanışıyorduk. Biraz
mesafeli bir tavrı vardı; ama bunu olumsuz
anlamda söylemiyorum. Karşınızda çok
saygın, değerli bir insan olduğunu hemen
anlardınız; bir silkelenip kendinize getiren
cinsten bir etkisi vardı.
Tosun Terzioğlu
Tosun Hoca bu dönemde sakinliği ve
bilgeliğiyle birçok yanlışımızı engelleyen bir
isim oldu bizler için. Uzaktan bakıldığında
mesafeli gözüken hocamın, bizlerin kılına
zarar gelmesin diye harcadığı çabaları
yakından yaşadım. En tehlikeli anlarda bile
soğukkanlılığı korumanın, akl-ı selim olmanın
ve analitik düşünmenin mümkün olduğunu
O’ndan öğrendim. Karşındaki insanı ikna
edebilmenin ilk adımının söylediklerini dinlemek olduğunu bize ilk öğretenlerden birisi
de O oldu.
Boykot bitince ODTÜ’ye yeni bir rektör
atamak gerekiyordu. O günlerde öğrenciler
ve onların örgütü olan ÖTK tarafından kabul
edilmeyecek birinin atanması mümkün değildi. Bizim aklımızda olan isimler ise belliydi;
Cahit Arf ve Tosun Terzioğlu. Bir akşam Cahit Hoca’nın evine gittik. Kendisine rektörlük
teklif ettik. Yaşını ve yapmak istediklerini
öne sürerek kabul etmedi. Saatler süren
32
Tosun Terzioğlu
Ben derinden derine muzip bir yapısı olduğunu düşünmüşümdür; ama gerek basın
buluşmalarında olsun gerekse iki röportajımda da konuştuğumuz konuların ciddiyeti,
ihtimal bu muzip yapının önüne geçti.
İkinci ve son röportajı Ekim ayının sonunda
yaptık. Bir yandan Aziz Sancar’ın Nobel’i
kazanmış olması diğer yandan yerli otomobil
tartışmaları üzerine Hürriyet Daily News
Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin - ki o
da bir ODTÜ’lüdür- Tosun hocayla konuşmamı önerdi.
ikna çabalarımız hiçbir sonuç doğurmayınca
ikinci ismi, yani Tosun Terzioğlu’nu önerdik.
Sakinliğiyle bildiğim Cahit Hoca hışımla
ayağa kalktı ve neredeyse bağırarak “O’nun
matematikte yapacağı daha çok iş var.
Böyle bir matematikçiyi bu kadar gençken
idari göreve boğmanıza asla izin vermem”
diyerek tartışmayı bitirdi.
Yıllar sonra Sabancı Üniversitesi kurulunca,
öğrencilerini kıskanmadım dersem yalan
olur. Bizim başaramadığımız hayatın akışı
içinde gerçekleşmiş ve Tosun Hoca rektör
olmuştu. Sabancı Üniversitesi öğrenci ve
akademisyenlerine tanıdığı özgürlükleri ve
sağladığı demokratik ortamı dışarıdan bile
görmek mümkündü.
O günlerde Sabancı Üniversitesi yurtlarında
yer sıkıntısı doğmuş ve bir kısım öğrenci
yurtlara kabul edilememişti. Aralarında oğlumun da bulunduğu bir grup öğrenci imza
toplayarak örgütlenmeye başladı. Oğluma
onlar daha imzaları veremeden bazı çalışma
salonlarının yatakhaneye çevrileceğini söyledim. Nedenini sorduğunda bizim ODTÜ’de
aynı sorunla karşılaştığımızda bu şekilde
çözdüğümüzü söyledim. Gerçekten de Sabancı Üniversitesi’nde de öyle oldu. Birkaç
gün sonra Tosun Hoca’yı ziyarete gittiğimde
bana gülerek “ODTÜ’de babasından sonra
Sabancı’da oğlunu çekemezdim, sizden
ders almışım değil mi?” deyişine oğlum da
şahit oldu.
Giderek körelen akademik dünyamızın, her
uçuşunda bilgi ağacının tohumlarını yeryüzüne saçan Simurg Kuşu gibi insanlarından
birisini daha kaybettik. Umarım kadim dostu
Cahit Arf’la buluşmuşlardır.
Sabancı Üniversitesi’nde bir araya geldiğimizde ayrıntı bilmemekle birlikte ciddi bir
tedavi sürecinden geçtiğini haber almıştım;
zaten karşılaştığımızda bir sağlık sorunu olduğunu fark etmemek imkansızdı. Düşünceli
ama iyimser tavrı dikkatimi çekmişti.
Tosun Hoca Mardin doğumlu Sancar’ın
kimya dalında Nobel almasının ardından
kimliğiyle ilgili yapılan tartışmaları anlamsız
bulduğunu, Orhan Pamuk Nobel’i kazandığında ne kadar çok sevindiyse aynı sevinci
Sancar’da da yaşadığını vurgulamıştı. Orhan
Pamuk’un Türkiye’ye dönük eleştirileri nedeniyle edebiyat alanında kazandığı Nobel’e
tepki duyanların olduğu hatırlanırsa, Pamuk’u
özellikle gündeme getirdi diye düşünmüştüm.
Nobel ödüllerinin bir iki kişiyle sınırlı kalmaması için Türkiye’nin çok daha fazla bilim ve
teknolojiye, araştırma ve geliştirmeye yatırım
yapması gerektiğini vurgulayan Terzioğlu,
eskiden olduğu gibi konunun önce olumlu
boyutundan başlayıp sonra da eleştirisini dile
getirmekten de geri kalmadı.
Örneğin TÜBİTAK’ın son yıllarda bütçesinin
büyük artış göstermesinin sevindirici olduğunu ancak matematik, fizik, biyoloji gibi
temel bilimlere eskisine göre daha az önem
vermesini eleştirmişti. Matematikçi olduğu
için temel bilimlere vurgu yaptığı düşünülebilir; halbuki 360 derecelik bir bakış açısı
vardı.
Türkiye’nin bazı alanları öncelikli ilan etmesini yanlış bulduğunu belirtirken araştırma
geliştirmenin her alanda olması gerektiğini
söylemiş ve eklemişti, “Örneğin tarım daha
az önemseniyor; bu doğru bir yaklaşım
değil” demişti.
Gençlerin bilime daha az ilgili olmasını ise
Türkiye’deki üniversiteye giriş sınavlarına
bağlamış; bu sistem ve ona bağlı her şeyin
toptan değişmesi gerektiğini savunmuştu.
Yerli otomobil tartışmalarını da yapıcı bir
dille değerlendirmişti. Tartışmaların yanlış
bakış açısıyla yapıldığına şu sözlerle dikkat
çekmişti:
“Bu bir sembol. Doğru ya da yanlış bunu
tartışmayalım. Benim gençliğimde ‘Türkiye’de biz bunu yapamayız’ denirdi. Turizmde
Yunanlılara hayrandık; şimdi pek çok şey
değişti. Arabanın nasıl göründüğünü tartışıyoruz; o önemli değil. Önemli olan nasıl bir
teknolojiye sahip olduğu.”
Hocamız milli araba fikrini “yapabiliriz”
şeklinde bir özgüven kazanmamız açısından
önem taşıdığını vurgulamıştı. İçinde bulunduğu sağlık sorunu nedeniyle eleştirilerinde
daha keskin, dünya ve ülkenin genel gidişatı
hakkında daha kızgın ve kırgın olabileceği
beklenebilirdi. Tersine; son röportajında
iyimser mesajlar vermeyi tercih etti.
Türkler olarak bardağın hep boş tarafına
bakıyoruz; bardağın dolu tarafını görmesini
de bilelim dedi.
Bizi yalnız bırakmadan önce böyle iyimser
mesajlar vermek de Tosun hocaya yakışan
bir vasiyet oldu. Ailesinin, ODTÜ camiasının
ve tüm sevenlerin başı sağolsun.
33
ODTÜ’DEN
HABER
ODTÜ 12 alanda
ODTÜSanat 17
dünyanın en iyi
programı büyüledi
üniversiteleri arasında
İngiltere merkezli Quacquarelli Symonds (QS) kuruluşu, dünya
üniversitelerinin bilim alanlarına göre sıralaması 2016 sonuçlarını ilan
etti. QS, bu sıralama için dünyanın önde gelen 4,226 üniversitesini
değerlendirdiğini ve 42 ayrı bilim alanındaki performansları ölçerek
bu alanlarda en başarılı 945 üniversiteyi belirlediğini duyurdu. http://
www.topuniversities.com/subject-rankings adresinden ulaşılabilen
sıralamalarda, ODTÜ toplam 12 bilim alanında dünyanın “seçkin”
üniversiteleri arasına girerek Türkiye’yi en fazla alanda temsil eden
üniversite oldu. Geçtiğimiz yıl Türkiye’den 10 alanda listeye giren
ODTÜ’nün, bu yıl alan sayısını artıran tek Türk üniversitesi olduğu
görüldü.
2. ODTÜ Sinirbilim
Günü 24 Nisan’da
ODTÜ KKM’de 24
Nisan’da 09:00-11:00
saatleri arasında gerçekleşecek 2. ODTÜ Sinirbilim
Günü, Türkiye’de ve
yurtdışında, Sinirbilim alanlarında araştırmalar yürüten
akademisyenlerin sunumlarıyla bu konulardaki
genel farkındalığı ve bilinci
arttırmayı hedefliyor.
ODTÜ, Ankaralıları, 11
Mart – 10 Nisan 2016
tarihleri arasında Kültür ve
Kongre Merkezi’nde açık
kalacak sergiyi görmeye
ve gerçekleştirilecek
konserler, tiyatro temsilleri, film gösterimi, atölye
çalışmaları, paneller ve
söyleşilere katılmaya
davet etti.
ODTÜSanat 17 Sergisi kapsamında bu yıl 83 sanatçının 90’dan fazla
yapıtı bir ay süre ile ODTÜ KKM’de sergileniyor. ODTÜSanat 17’de
ise Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İdil Biret, Angèle Dubeau &
La Pietà, Duo Salvatore, Lombardi – Giulio Tampalini, Hava Kuvvetleri
Bandosu ve Cazın Kartalları Orkestrası, George Dalaras, Emrehan
Halıcı ve Ankara Müzisyenleri, Michael Prins, Duo Carmesí konserleri; Genco Erkal şiir dinletisi; Son Tango, Bardakçı Baba, Gözlerimi
Kaparım Vazifemi Yaparım oyunları; Rüzgarın Hatıraları film gösterimi ve
yönetmeni Özcan Alper ile söyleşi; Hasan Pekmezci ve ODTÜ GİSAM
Gif-Sinemagraf atölye çalışmaları ile paneller gerçekleştiriliyor.
ODTÜ logolu ürünler
odtuden.com.tr’de
ODTÜ logolu ürünlerin
internetten satışının
yapılacağı “odtuden.
com.tr” alışveriş sitesi
7 Nisan’da hizmete açıldı. ODTÜ’lü
sevdiklerinize bir
sürpriz yapmaya ya da
kendinizi şımartmaya
ne dersiniz?
ODTÜ Mezunları Konseyi Adana’da toplandı
ODTÜ Mezun Dernekleri yönetim kurulu
üyeleri 27-28 Şubat tarihlerinde Adana’da
buluştu. Böylece Adana ODTÜ Mezunlar
Derneği’nin 27 Şubat 2016 akşamı Adana
Seyhan Otelinde düzenlediği ODTÜ’nün
60. yılı balosuna da katılma fırsatları da
oldu. Konsey toplantısına katılan Mezun
Dernekleri Başkan ve Yönetim Kurulu
üyeleri son toplantıdan bu yana yaptıkları
çalışmalar hakkında bilgiler verdiler. Yaklaşan rektör seçimlerinin süreci hakkında
bilgi aldılar. 60. yıl kapsamında yapılacak
etkinlikleri tartıştılar.
Konsey toplantısı akşamı Adana’daki mezunlarla birlikte ODTÜ’nün 60. yılı balosuna
iştirak edildi. Çok güzel hazırlanmış bir
geceydi. Sayın rektörümüz Ahmet Acar
baloya katılan herkes ile görüşmeye çalıştı.
Sohbet ve eğlencenin birlikte olduğu güzel
bir gece geçirildi. Ertesi gün için Adana
mezunlar derneği Adana’da bir şehir turu
düzenledi ve Adana’nın meşhur kebabının
tadına baktırttı. Adana dernek üyelerinden
iki kişi şehir turu süresince konsey üyelerine
Adana’da her misafirin kolayca ulaşamayacağı bilgiler verdiler.
Tabii ki bir gün de Adana’yı her yönüyle gezmek, öğrenmek mümkün değildi.
Ama merkezdeki tarihi noktalar, Çukurova
Üniversitesi kampüsü, Baraj etrafı, kebaplar
derken gün bitiverdi. Konsey üyeleri Nisan
ayında Bursa’da buluşmak üzere Adana’ya
ve birbirlerine veda ettiler.
Mezunlar Günü 25 Haziran’da
Değerli Mezunlarımız,
25 Haziran 2016 Mezunlar Günü’nde madalya almaya hak kazanan
mezunların listesi aşağıdaki linkte paylaşılmıştır. Madalyanızın adınıza
üretilmesi için aşağıdaki linkteki formdan adınızı bulup “Madalya almak
için başvur” butonuna tıklamanız gerekmektedir.
Bu yıl madalya almaya hak kazanan ancak talebini belirtilen şekilde
gerçekleştirmeyen mezunlarımıza isimli madalya verilemeyecektir. Sistem yalnızca bir kez işlem yapmanıza izin vermektedir. Eğer yanlış bir
işlem yapıp başkası adına madalya talep ederseniz lütfen konuyla ilgili
[email protected] adresine mail gönderiniz.
https://kpm.metu.edu.tr/sites/all/themes/kpm/mezun/liste.php
Saygılarımızla,
Mezunlarla İletişim Müdürlüğü
34
35
DERNEKTEN
DERNEKTEN
YENİ YÖNETİM KURULUMUZ BELİRLENDİ
13 Mart 2016 Pazar günü gerçekleştirilen 16. Olağan Genel Kurul sonucu dernek kurulları şöyle oluşmuştur:
• Başkan, Yener Aydın (EE’76),
• 2. Başkan, Seçil Başkaya (SOC’03),
• Genel Sekreter, Selda Başbuğoğlu (ARCH’87),
• Sayman, A. Nebil Göğüş (MAN’79),
• Üye, Cihan Ürtiş (MAN’99),
• Üye, Cem Tüzün (IE’88),
• Üye, Uğur Ayken (ME’76)
Yönetim Kurulu Yedek Üyelikleri:
Oya Tığlı (SOC’83), Melek Yaşar (CHE’76), Büşra Aydın (SOC’13), Fatma Şebnem Karagöl (EE’79), Zeliha İlke Selvi (CENG’85),
Nergiz Ovacık (IE’72)
Denetim Kurulu Asıl Üyelikleri:
Ümmüşen Gürsoy (MAN’79), Mehtap Mertdoğan (MATH’89), Nilüfer Ağırdır (MAN’79)
Denetim Kurulu Yedek Üyelikleri:
Cihanşah Muratoğlu (ECON-STAT’83), Türkü Karan (MAN’91), Şefika Caculi (CE’85)
Disiplin Kurulu Asıl Üyelikleri:
Feyzan Ali Aliefendioğlu (CHE’78), Yasemin Civelekoğlu (CHE’78), İsmail Işık (CE’76)
Disiplin Kurulu Yedek Üyelikleri:
Ali Aydağ (ARCH’80), Ali Torun (MATH’76), Necla Burcu Kayhan (CHE’00)
Başkan, Yener Aydın (EE’76)
1968 yılında ODTÜ’ye hazırlık okulundan başladım. 1976 yılı ek dönemde Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Öğrenciliğim sırasında, tiyatro kulübü, THBT (Türk Halk Bilimi Topluluğu)
gibi etkinliklere katıldım. Öğrencilik yıllarımda Ankara Sanat Tiyatrosu’nda profesyonel olarak çalıştım. Profesyonel çalışma hayatıma TEK (Türkiye Elektrik Kurumu), BOTAŞ, İGDAŞ gibi kamu
enerji şirketleriyle başlayıp, yine enerji alanında çalışan bir özel sektör inşaat şirketinde devam
ettim. Özel sektör inşaat şirketindeki çalışmalarımın tümü yurt dışında geçti.
BOTAŞ’taki hizmetim sırasında BOTAŞ Spor kulübünün kuruluşunda görev aldım ve yıllarca
yönetici ve basketbol antrenörü olarak çalıştım. 2014 yılında emekli oldum ve İstanbul’da
devamlı ikamete başladım. Yıllardır THBT mezunlarının oluşturduğu toplulukta yer alıyor, halk
müziği ve halk oyunları çalışmalarına aktif olarak katılıyorum. 2014 yılından bu yana Eymir Kültür
Vakfı yönetim kurulunda görev yapıyor ve vakfın bir etkinliği olarak ‘’Okuduğum Kitaplar’’ adı altında
bir kitap tanıtım çalışmasına katkı veriyorum.
2. Başkan, Seçil Başkaya (SOC’03)
Kadıköy Anadolu Lisesi’nden sonra ODTÜ Sosyoloji’de lisans eğitimimi tamamladım. Mezuniyetin ardından
yüksek lisans yapma fikrini erteleyerek İstanbul’a döndüm ve CNNTÜRK’te çalışma hayatına ilk adımımı
attım. Editör olarak yaklaşık dört yıl süreyle çalıştığım CNNTÜRK’ten istifa ederek 2008’de Galatasaray Üniversitesi’nde yüksek lisansıma başladım ve 2010’da MBA diploması ile mezun oldum. Bu
süreçte Dünya Su Konseyi ile birlikte yürütülen 5.Dünya Su Forumu’nda Web Koordinatörü ve
Medya İlişkileri Sorumlusu olarak çalıştım. Sonrasında TRT’den aldığım teklif üzerine Çocuk Kanalı’nın kuruluşunda yer aldım ve iki yıl süreyle Türkiye’nin 9-15 yaş çocuklara özel ilk canlı haber
bülteni olan ve ‘İsmail Cem Özel Ödülü’ne değer görülen ‘Haberin Olsun’un tüm koordinasyon
ve yönetimini üstlendim. Kurumsal İletişim alanında çalışma arzusu ile 2010-2012 yılları arasında Ünite İletişim’de ağırlıklı olarak Soyak Holding için çalışmalar yürüttüm. Medya sektöründeki
kariyerimi ise 2013 yılında NTV’de gayrimenkul sektörüne yönelik yaptığım haberler ve CEO özel
röportajlarıyla noktaladım; son olarak ise %100 İsviçre sermayeli bir gayrimenkul şirketinde Kurumsal İletişim Yöneticisi olarak çalıştım. Kurumsal Pazarlama alanında çalışmalar yürütmeyi planladığım
profesyonel iş yaşamım dışında 2004’ten bu yana Yayın Kurulu ve son yıllarda Sosyal Komite üyesi olarak
çalışmalarımı yürüttüğüm İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği’nde 2008-2010 yılları arasında Yönetim Kurulu
üyesi, 2014- 2016 yılları arasında Denetim Kurulu üyesi olarak görev aldım. İlk kitabımı yazdığım bu günlerde en sevdiğim hobilerim
ise heykel yapmak, tenis oynamak, yüzmek ve yurt dışı seyahatlerine çıkarak fotoğraf çekmek.
36
Genel Sekreter, Selda Başbuğoğlu (ARCH’87)
1966 yılında Ankara’da doğdum. Lisans eğitimimi 1987 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümünde, yüksek lisans eğitimimi aynı bölümde 1990 yılında tamamladım. Üniversite
yıllarından başlayarak çeşitli mimarlık ofislerinde çalıştım. Ankara’da Tepe Prefabrik İnşaat
A.Ş. ve Emi İnşaat A.Ş. de ihale, teklif, satış yöneticiliğinin ardından İstanbul’da Türkiye
İMSAD İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Genel Koordinatörlüğü görevinde bulundum.
İnşaat sanayisinde AB tarafından fonlanan çeşitli uluslararası ve ulusal projelerde liderlik
yaptım. Yapı Araştırma Derneği, TEMA, WWF ve Argüden Yönetişim Akademisi gibi kuruluşların
gönüllü üyesi ve destekçisiyim.
Sayman, A. Nebil Göğüş (MAN’79)
1979 Kasım döneminde İşletme Bölümünden mezun oldum. 1980-2004 yılları arasında; Askerlik
öncesi Ereğli Demir Çelik Fabrikaları /Kdz. Ereğli de ve takiben BEKOTEKNİK/İstanbul, AKÇİMENTO-AKÇANSA/İstanbul şirketlerinde Dış Satınalma, Planlama ve Yatırım Harcamaları
fizibilite çalışmaları, teşvik belgeli yatırım projelerinin değerlendirilmesi, takibi ve raporlanması
görevlerinde çalıştım. 2005-2011 yılları arasında Tekstil Boyahaneleri (TTTSD) Derneğin’de/
İstanbul profesyonel olarak Genel Sekreterlik görevi yaptım. 2011 yılından itibaren dönemsel olarak bazı Sivil Toplum Derneklerinde danışmanlık yapıyorum. Eşim Serap Aybar Göğüş
ODTÜ Matematik Bölümü 1983 yılı mezunudur. Kızım İrem Göğüş-1990 doğumlu, bankacılık
sektöründe çalışmaktadır.
Üye, Cihan Ürtiş (MAN’99)
1976 Eskişehir doğumluyum. 1994 Eskişehir Anadolu Lisesi, 1999 İşletme mezunuyum. ODTÜ’de bir çok toplulukta görev almama rağmen okulun ilk yıllarında en yoğun ve yönetim deneyimim ADT’de olmuştur. Bir dönem de Başkanlık yaptım. ODTÜ Mezunları Derneği ile irtibat
halinde olmam öğrencilik yıllarında part-time da olsa İş Bankası’nda çalışmama imkan vermiştir.
Askerlik sonrası Eskişehir’de 528 hafta Sarar Giyim’de çalıştım. Kısmen emeklilik ve bir aradan
sonra 162 hafta İstanbul’da Peyman Kuruyemişte çalıştım. Şimdi yine bir geçiş dönemi. Ya
girişimci olacağım, ya da tekrar profesyonel iş hayatında devam etmeye çalışacağım. Aynı
zamanda 2002’den beri Eskişehir’de ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu üyeliğim devam
etmektedir. 2015 Haziran’da kurucu başkanın ani vefatından sonra YK Başkanlığı görevindeyim.
2014-2016 dönemi ilk ODTÜMİST YK deneyimimdi, şimdi 2nci dönemim olacak.
Üye, Cem Tüzün (IE’88)
1964 İstanbul doğumluyum. Ciklet satmak, işportacılık, garsonluk, Tahtakale’de bir tefecinin
(şimdi factoring deniyor) yanında çalışmak gibi işleri öğrenimime koşut sürdürdüm. 1979’dan
itibaren hem kendimin, hem aile üyelerimin siyasi nedenlerle gözaltı ve tutuklanmaları bu
döneme eşlik etti. 1988 yılında ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirebildim. ODTÜ’lü
bir kıza aşık oldum. Hala aşığım. Bir kızımız oldu. Ona da aşığım. İTÜ’de yüksek lisans yaptım.
İnşaat, yerel yönetim, bilgi teknolojisi, turizm, tekstil, havayolu taşımacılığı alanlarında çalıştım.
Uzun yıllardır (ve halen) yurt dışında çeşitli ülkelerde rehberlik de yapıyorum. Birçok demokratik
kitle örgütüne, meslek örgütlerine üyeyim. Halen siyasi nedenlerle soruşturmalara uğruyorum.
Zaman buldukça Çanakkale’de çiftçilik yapmaya çalışıyorum.
37
DERNEKTEN
DERNEKTEN
Üye, Uğur Ayken (ME’76)
!953 Isparta doğumluyum. İlkokulu Karaman’da, ortaokulu ve liseyi Kayseri’de bitirdim. ODTÜ’ye
1971 yılında başladım ve 1976 yılında ODTÜ Makina Mühendisliği bölümünden mezun oldum.
ODTÜ’deki öğrenciliğim sırasında ODTÜ-DER ve ODTÜ-ÖTK yönetim kurullarında görev aldım. Mezun olduktan sonra bir dönem TMMOB Makina Mühendisleri Odası yönetim kurulunda
görev aldım. 12 Eylül’ün gazabına uğrayana kadar kamuda 1984’ten sonra da özel sektörde
çalıştım. Bu arada 1985 yılında ODTÜ Makina Mühendisliği Bölümünde mastır çalışmamı
bitirdim. 1987 yılından beri Bina Otomasyon Sistemleri konusunda çalışıyorum 1997-2001
yıllarında bir dönem YK başkanı olarak bir dönem YK üyesi olarak İstanbul ODTÜ Mezunları
Derneği yönetiminde bulundum.
Oya Tığlı (SOC’83)
1959 yılında İstanbul’da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi İstanbul’da, liseyi Ankara’da bitirdim. 1983
yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden mezun olduktan sonra İstanbul’da
PİAR(1984) ve BİLEŞİM(1985) Araştırma Firmalarında Pazar araştırmacısı olarak çalıştım. 19851990 yılları arasında LETA Turizm firmasında yurtiçi ve yurtdışı turlar koordinatörlüğü yaptım.
1990 ile 2005 yılları arasında Yapı Kredi Bankasında pazar araştırma uzmanı ve Müşteri Memnuniyeti İzleme Yönetmeni olarak görev yaptım. 2005-2013 yılları arasında Birleşik Araştırmacılar şirketinin ortağı ve araştırma yöneticisi olarak çalıştım. Profesyonel yaşamım dışında 2003
yılında TEMA vakfının kırsal kalkınma projeleri için Trakya bölgesinde incelemelerde bulundum.
2005 yılında Kızılay için ODTU Mezunlar Derneği adına rahmetli Fatih Uğurlaş ve TMMOB ve
Türk Tabipler Birliği temsilcileriyle birlikte Banda Aceh ve SriLanka’ya giden ekipte sosyolog
olarak görev aldım. Eymir Kültür Vakfı kurucu üyelerindenim. Halen pazar ve toplumsal araştırmalar
üzerine serbest danışman olarak çalışmaktayım.
Fatma Şebnem Karagöl (EE’79)
İlk, orta ve lise (EKL) öğrenimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra I979 yılında ODTÜ Elektrik
Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Ardından İTÜ Elektronik ve Haberleşme bölümünde
yüksek lisans yaptım. Çalışma hayatına Netaş’ta Donanım Yazılımı Mühendisi olarak başladım.
Epson – Romar’ın kuruluşunda kurulum ve bakım onarım mühendisi olarak görev aldım. Uzun
yıllar yöneticilik yaptığım aile şirketinden emekli olduktan sonra küçük bir Ege köyünde sahibi
olduğum Butik Otel’i işletmekteyim. Assos Behram Köyü Kültür ve Tanıtım Derneği kurucu
üyesiyim. Ortaokul ve lise yıllarında sporun çeşitli dallarında, ODTÜ ’de de Eskrim Topluluğunda çalışmalar yaptım, müsabakalara katıldım. ODTÜ THBT’de (Türk Halk Bilimi Topluluğu) halk
oyunları ve halk müziği dallarında çalıştım. Halen THBT İstanbul sorumlusuyum. 2006’dan bu
yana EKV yönetim kurulu üyesiyim. Heykeltıraş Ali ile sahne dekor ve kostüm tasarımcısı Ayşe’nin
annesiyim.
Zeliha İlke Selvi (CENG’85)
1962 Gördes/Manisa doğumluyum. İlkokulu ve Ortaokulu İzmir’de, Liseyi Ankara’da okudum.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden 1985 yılında mezun
oldum.Öğrencilik dönemimde ODTÜ Türk Halk Bilimi Topluluğu halk oyunları çalışmalarında
bulundum. Mezuniyet sonrası iş hayatına İş Bankası’nda başladım. 1990-1991 yılları arasında
BİMSA’da çalıştım. 1991 yılında yeniden İş Bankası’nda çalışmaya başlayıp, 2013 yılında
emekli oldum.
Melek Yaşar (CHE’76)
ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümünden 1976 yılında mezun oldum. 1977 yılında Ankara’da
TÜMAŞ, Türk Mühendislik, Müşavirlik ve Müteahhitlik A.Ş.’de işe başladım. 1995 yılına kadar
kimya, petrokimya, gübre ve doğal sektörlerinde sektör v pazar araştırmaları ve fizibilite etüdleri
yaptım. 1992-1994 arasında Gazi Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yaptım. 1995
yılında İstanbul’a taşındım ve bir Belçikalı tekstil firmasının Türkiye master franchisor’ı olarak
mağazacılık yapmaya başladım. 2013 yılından beri emekliyim. Bu arada Osmanlıca ve Rusça
öğreniyorum, fotoğraf çekiyorum. UFRAD (Uluslararası Franchise Derneği) ve RKMD (Robert
Kolej Mezunlar Derneği) üyesiyim.
Büşra Aydın (SOC’13)
23 Mayıs 1991 tarihinde İstanbul’da doğdum. Eğitim hayatına VKV Koç Özel İlköğretim Okulu
ve Lisesi’nde başladım ve 2009 yılına kadar sürdürdüm. 2009-2013 seneleri arasında Orta
Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji bölümünde eğitimime devam ettim. ODTÜ’de EuroSima’12
ve mezuniyet balosunun organizasyon komitelerinde bulundum. Çeşitli topluluklarda ve spor
etkinliklerinde yer aldım. Yüksek lisansımı Sabancı Üniversite’sinde işletme üzerine yaptım. Şu
anda Parıltım Yemek A.Ş. şirketinde endüstriyel toplu yemek üretimi sektöründe çalışmaktayım.
38
Nergiz Ovacık (IE’72)
1972 yılında Endüstri Mühendisliğinin ilk mezunlarındanım. İzmir belediyesine bağlı ESHOT’un
bilgisayara geçmesi çalışmalarını yürütürken 1982 yılında 1402 ile işten atıldım. Ebim,Kutlutaş,Etap Plastik,Meptaş ve Çimentaş gibi değişik İzmir firmalarında planlama müdürlüğü, genel
müdürlük gibi görevlerde çalıştım. 2009 senesinde Genel Müdür Danışmanı olarak çalıştığım
İZSU’dan emekli oldum. İzmir Memurlar Derneği, Çağdaş Kadın Derneği Yönetimlerinde
çalıştım.İzmirli Kadınlarla Cımbız isimli bir fanzin çıkararak kadın özgürlük hareketine katkıda bulunmaya çalıştık. 1990 yılından beri fotoğrafla ilgileniyorum ve seyahat ediyorum. 50
civarında ülkeyi gezdim. Fotoğraf sergileri açtım,gösteriler yaptım ve yapmaya devam ediyorum.
Kışları İstanbul’da yazları İzmir Foça’da yaşıyorum. İki fıstık kızım,bir güzel torunum ve yakışıklı bir
damadım var.
39
DERNEKTEN
MasterGames başlıyor
Amaç; okul günlerindeki gibi birlikte spor
yapmayı teşvik etmek, gittikce zayıflayan
bağları sağlamlaştırmak ve toplumumuzu
daha aktif yaşamaya, spor yapmaya teşvik
etmek.
Hayalimiz; şampiyonayı farklı spor dalları ile
zenginleştirmek, her dalda yüzlerce mezunun katıldığı, uluslararası boyuta getirerek,
MasterGames’i her sene farklı ülkelerde
üniversitelerin ev sahipliği yaptığı büyük bir
şenlik haline getirebilmek.
Hedef; daha çok üniversite mezunlar derneği ve daha çok mezun ile büyüyen gelişen
bir etkinlik haline gelmek.
Bu nedenle organizasyon yapısı da mezunlar derneklerinin “ortak spor platformu”
haline getiriliyor. Önde gelen üniversitelerin
üye olarak bulunacağı, her sene minimumu 7 üniversite ile kurulacak platform,
şampiyonanın tüm yıl boyunca stratejisini
kurgulayacak, organizasyonunu, iletişimini
ve finansal desteğini sağlayacak.
Neden MasterGames’e katılmalısınız?
MasterGames ilk kez üniversite mezunları
arasında düzenlenen bir şampiyona ve sadece Türkiye değil, diğer ülkelere de örnek
olacak bir organizasyon. Tamamen amatör
ruh ve kar amacı gütmeyen bir yapı olmakla
birlikte, mezunları bir araya getiren ve bağları güçlendirecek bir organizasyon.
Etkinlikler farklı üniversite kampüslerinde ve
üniversitelerin mezunlar gününde organize
ediliyor ve web siteleri ve sosyal medya
hesapları üzerinden de paylaşılıyor.
Nola’da buluştuk
ODTÜ’lüler, 29 Ocak gecesi Galata’nın
popüler mekanlarından Nola’da buluştu ve
yeni arkadaşlıklarını kutladılar. 23.00’e kadar derinden gelen müzik eşliğinde sohbet
yerini mekanın ünlü DJ’ine bıraktı. Artık dans
zamanı...
40
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
FOTOĞRAF ÇALIŞMA GRUBU
FOTOĞRAF ÇALIŞMA GRUBU
ODTÜ Ortak Paydasında Fotoğraf
Baraka Dergimizin 60. yıl Özel sayısında Fotoğraf Çalışma Grubu (FÇG) olarak ne yapabilirdik? Ne yazmalıydık? Bu önemli
dönüm noktasında sizlerle paylaşacağımız duygular ne olmalıydı?
Derleyen: Alper Baysal (ENVE’93)
tecrübelerin bana çok şey kazandırdığını
düşünüyorum.
Yıllar sonra İstanbul’a geldim ve burada
fotoğraf hobimden dolayı FÇG’li arkadaşlarla tanıştım ve sanki yıllardır tanışıyoruz gibi
kendimi evimde hissettim. İşte bence bu
ODTÜ’lü ruhudur.
Baraka Dergimizin 60. yıl Özel sayısında
Fotoğraf Çalışma Grubu (FÇG) olarak ne
yapabilirdik? Ne yazmalıydık? Bu önemli
dönüm noktasında sizlerle paylaşacağımız
duygular ne olmalıydı?
İlk önce hadi hatırlıyalım bizler kimdik, ne yapardık. FÇG yaklaşık 200’e yakın üyesi olan
15 yıldan beri İstanbul Mezunlar Derneği
çatısı altında Fotoğraf alanında çalışmalarını
devam eden; üyeleri genellikle ODTÜ mezunu olan (bu bir gereklilik değil Mezunlarımızın haricinde de Fotoğraf gönüllülerine
kapımız açık sadece Derneğe üye olmalarını
“tavsiye” ediyoruz), Ortak paydası Fotoğraf
olan, artık yaptığı Sergi, Gösteri, Sunum ve
gelenekselleşmiş yapısıyla belki de ilk ticari
amaç gütmeyen bir Fotoğraf Festivali ile
Ciddi ve Kurumsal bir Fotoğraf topluluğuyuz. Bazı arkadaşlarımız kızacak bana ama
yaş ortalamamıza baktığımızda üyeleri 40’lı
yaşları devirmiş bir grubuz birazda Nostalji
dedik ve üyelerimize sorduk. ODTÜ ve
Fotoğraf sizlere ne ifade ediyor diye?
42
Toktağan Eren Karacaoğlu (ADM’93)
Benim için ODTÜ; Havasını solumuş olmaktan bile gurur ve onur duymak, ayrıcalıklı olduğunu hissetmek, ODTÜ ruhunun
DNA’larına kadar işlemiş olması demek.
ODTÜ’nün haricinde başka bir yerde olmayı, kesinlikle istememek demek.
Geriye dönüp baktığımda, gençliğimin en
güzel yılları demek.
Güzel okulumun bana sunduğu sayısız
fırsatlardan biri de, okuldayken TBHT (Türk
Halk Bilimi Topluluğu) ile, mezuniyetimde
de FÇG (Fotoğraf Çalışma Grubu) ile beni
tanıştırmasıydı.
Hem THBT ile, hem de FÇG ile, birbirine
görünmez bağlarla bağlı ve yıllarla daha da
perçinlenen harika ve zamansız dostluklar
kurmanın, dünyanın neresinde olursak olalım, aynı yürek ritmiyle atmanın, hayata aynı
pencereden bakmanın, ortak bir geçmişin
mirasıyla ortak keyifleri yaşamanın verdiği
sevinç ve mutlulukla, iyi ki ODTÜ’lü olmuşum diye tekrar tekrar şükretmek...
İşte benim neredeyse 30 yıllık ODTÜ serüvenim...
Abdulla Sert (Mech’78)
ODTU sayesinde fotoğrafa başladım ve ilk
fotoğraflarımı orada çektim. ODTU sadece
akademik değil sosyal bilgilerimi geliştiren
ve güzel bir hobi kazandıran ve daha sonra
İstanbul’ da FCG nin kurulmasına olanak
sağlayan bir kurum oldu benim için. İyi ki var.
Nergiz Sarvan Ovacık (End`72)
Ben 1967 1972 tarihleri arasında Odtü’nün
en önemli günlerinde öğrenciydim. Forumlar, Boykotlar, Komer’in arabasının yakılması, hakimlerin cübbeleriyle yürüyüşleri,
mitinglerle geçen günler..
Deniz, Hüseyin, Ulaş, Sinan ve daha nice
Devrimciler bu dönemde ODTÜ’de idi.
Ben de pek çok devrimci gibi 1972 de
cezaevindeydim ve 1974 de afla çıktım. Bu
Cem Sarvan, (MINE’89)
Geriye dönüp bakınca hayatımdaki şansların başında ODTÜ’ye girmem (o yıllarda
üniversiteye girmek çoktan ve her telden tercihlerle biraz da şans işiydi) ve ardından da
fotoğrafla buluşmam gelir. Birincisi hayatımın
yörüngesini ve diğer tüm güzelliklerle tanışmamı sağlarken; fotoğraf ise en keyif aldığım
hobim olmasının yanı sıra, okul döneminde
ıskaladığım birçok arkadaşımı uzun yıllar
sonra benimle buluşturdu. İşin en zor kısmı
ise hayatımın bu iki önemli güzelliğini tek
bir fotoğrafla anlatabilmek… ODTÜ hiçbir
zaman tamamıyla fotoğraflayamayacağım
ender güzelliklerden birisi olarak kalacak. Bizler devrimi sanki sadece ODTÜ’de gördük,
tanıdık ve yaşadık. İyi ki varsın ODTÜ.
M. Yüksel Altun (Psikoloji’86)
Benim ODTÜ’ye girişim bir zorunluluk oldu.
Meslek lisesinde okumuştum ve belirli
üniversitelere girebiliyordum. ODTÜ 5.
Tercihimdi. Kayıt sonrası, benim için milad
oldu diyebilirim. Önüme farklı bir pencere
açıldı, buradan geçip yeni ufuklara açıldım.
Okulumun verdiği kültürle, yeni ufuklardaki
yolculuğum 30 yıldır devam ediyor. Evet
2016 yılı mezuniyetimin 30. Yılı olacak ve
madalyamı gururla taşıyacağım
Fotoğrafı artık doğru yapıyorum duygusuyla
Fotoğraf hobime devam ediyorum. Teşekkürler ODTÜ, teşekkürler FÇG.
Alper Baysal (ENVE’93)
Yüksel hocam gibi bende Meslek Lisesi
mezunuyum benimkisi ise zorunluluk değil
tam bir takıntıydı ODTÜ’ye girmeliydim 2 yıl
ve 3 sınav sonra bile olsa :) Meslek lisesinin
etkileri bende hem artı hem de eksiler yaratmıştır, Disiplinim şükür ki Kimya, İnşaat ve
Biyolojinin bir ortak disipliniydi her kimya orjinli dersim AA’ydı (hem de hiç çalışmadan)
ve ne yazık ki Meslek Lisesi müfredatından
neredeyse tüm Matematik ve Fizik derslerini
çifte kavrulmuş olarak bünyeme sindirdim :)
sanırım 9. Döneminde benim kadar 1’inci,
2’inci, 3’üncü ve 4’üncü sınıf dersini bir arada okuyan yoktur :) Benimde ODTÜ yıllarım
ufkumun açıldığı harika zamanlarım olarak
hatıralarımdadır. ODTÜ bana hem bir dünya
gözü hem de sosyalleşme imkânıydı. O dönemlerde harika zamanlar geçirdiğim birçok
alternatif sporla tanışmama vesile oldu Dağcılık gibi; Dağcılık benim için o kadar farklı
bir aktiviteydi ki içimdeki dokümante etme
duygusuyla bunun en iyi yolunun Fotoğraf
olacağına karar verdim. O yıllarda sadece
fotoğraf makinası edinmeyle dindirebildiğim
bu içgüdü, sonrasında bir başka harika aktivitem olan Sualtı dalgıçlığında, biraz daha
teknik bilgi gereksinimi ihtiyacı ve arayışlarım neticesinde bu işi ben yine en iyi ODTÜ
bünyesinde yaparım, diyerek FÇG’yle
tanışmama vesile oldu. O zamandan beridir
ki sağlam bir arkadaşlık ve paylaşım içinde
Mustafa Özçilingir (CENG ’87 & ‘90)
Ortaokul yıllarında gördüğüm bir filmde
veri merkezi, içinde kocaman bilgisayar ve
teypler, beyaz önlüklü insanlar gelecekteki
mesleğime kararlı bir şekilde odaklanmamı sağladı. Ancak, İzmirli biri için ODTÜ
uzakta ve erişilmesi çok zor olan bir okuldu.
Herkes kazanamayacağımızı, kazansak
bile başarılı olamayacağımızı anlatır bizi
korkuturdu. Rehberlik hocamın ısrarı üzerine
yazdığım Bilgisayar Mühendisliği bölümünü
kazanmama hem çok şaşırmış hem de çok
sevinmiştim. Hazırlık yılının balayı olduğu
okulumuzda tenis oynamayı, jimnastik yapmayı, dağcılık sporuyla doğanın güzelliklerinin farkına varmayı, gitar kulübünde klasik
müzik eserlerini dinlemeyi öğrendim. Ve
tabii ki ODTÜ Amatör fotoğraf topluluğu ile
ilk karanlık odayla tanışmam mümkün oldu.
Mezun olduktan sonra Ankara’da kaldığım
süre içinde Ankara Fotoğraf Sanatçıları
Derneği’nin kurslarına giderek daha ciddi
olarak fotoğraf çekmeyi, fotoğraf tartışmayı
ve fotoğrafın getirdiği sıcak ortamdaki arkadaşlıkları yaşadım. İstanbul’a geldiğimde
bu sıcak ortamı bana ODTÜ-FCG fazlasıyla
verdi. Topluluğumuzda hem ODTÜ’lü hem
de fotoğraf sevdalısı olan kişilerle tanışmamız sağlam ve uzun soluklu dostlukların
kurulmasını olanak tanıdı. Artık İstanbul
Mezunlar Derneği ODTÜ-FCG ile birlikte
daha dolu ve anlamlı...
43
BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU
BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU
Emek emek yaratılan Burs Havuzu
Çalışma Grubu (BHÇG)
birliktelikleri yaşanırken, herkes çok haklı
bir gurur yaşıyordu. ODTÜ’lü öğrenciler
bir imkansızı başarmıştı. Büyükavşar Köyü
öğrencileri, SHÇEK çocukları ve ODTÜ’lü
bursiyerler kırk gün, köy okulunda yaşadılar ve proje bir sonraki sene yılın projesi
ödülünü kazandı. Bütün bunların yanısıra
BHÇG İstanbul’da da bir dizi gelir getirici
etkinlik peşindeydi. En iyi örneklerden
birisi 2003 yılındaki Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun, burs yararına yaptığı gösteriydi.
Aynı yıllarda Sami Caner’in ( CHEM’ 78)
genel müdürü olduğu Borusan İstanbul
Filarmoni orkestrası konserlerinde, düzenli
olarak BHÇG yararına bilet satışı yapıyordu. Canla başla çalışılan birçok projenin
tek amacı BHÇG içindeki bursiyer sayısını
ve olabilecek her yolu deneyerek burs
gelirlerini çoğaltmaktı.
BHÇG nin kurucusu Murat Argon ( Man’70) 1997 senesinde, sürekli kendisine sorduğu “Ne yapmak lazım” sorusunun cevabını, Atilla
Tezkan, Birsen Kartal, Kemal Günal, Rasim Türkay, Necmiye ve Refik Melikoğlu gibi ODTÜ’lü arkadaşları ile BHÇG nin ilk nüvesini oluşturarak
vermiş. Çare: Burs vermek.
Katkıda bulunanlar: Murat Argon ( Man’70) , Nilüfer Ağırdır ( Man’79), Cem Sarvan( Mine’89) , Hasan Demirel (CHEM’87)
BHÇG Kurucu Başkanı Murat Argon (Man’70)
Toplanan kaynakların 1/3 ü Eymir
Vakfı üzerinden , ve 2/3 ü İstanbul ODtü
Mezunları Derneği üzerinden burs olarak
öğrencilerin hesaplarına gönderiliyordu.
2004 yılında, BHÇG Dernek çatısı altında
çalışma kararı aldı ve bunun sonucunda
dernek tarafında kalan bursiyer öğrenci
sayısı 360 dı . O yıl Vakıf 100 bursiyere
burs vermeye devam etti.
BHÇG –KÖPRÜ buluşması
Öğrencilerimizle ilişkilerimizin artırılmasına
yönelik son buluşmamız 100 öğrencimiz ve
BHÇG den bir mezun grubunun katılması ile
yapıldı. 21 Şubat 2016 – Ankara Vişnelik.
BHÇG nin kurucusu Murat Argon
(Man’70) 1997 senesinde, sürekli kendisine sorduğu “Ne yapmak lazım” sorusunun cevabını, Atilla Tezkan, Birsen Kartal,
Kemal Günal, Rasim Türkay, Necmiye ve
Refik Melikoğlu gibi ODTÜ’lü arkadaşları ile BHÇG nin ilk nüvesini oluşturarak
vermiş: Çare: BURS Vermek. 1997-1998
akademik yılında 4 öğrenciye 5.000.000
TL/AY burs vererek başlıyorlar. Dernek
Başkanı Uğur Ayken’in desteği ile Dernek
Projeye sahip çıkıyor. 1998 yılından
itibaren burs bağışları Dernek hesabına
yatmaya başlıyor.
44
BHÇG hızla büyürken 17 Ağustos
1999’ta yaşanan Cumhuriyet tarihinin
en büyük felaketlerinden birisi karşısında,
ODTÜ mezunları da yaraları sarmak üzere
çareler aramaya başladılar. ODTÜ Mezunlar Derneği İstanbul Şubesi ( İstanbul,
O zaman Ankara’daki Derneğin bir şubesi
idi) ve Eymir Kültür Vakfı bir araya gelip
büyük bir projeye imza attılar. Barakakent.
Proje, İzmit’te 3 yerleşkede yapılan 440
prefabrik konut, 3 sosyal merkez, 1 gösteri
ve toplantı merkezi, spor ve çocuk oyun
alanlarından oluşuyor ve maddi ve sosyal
yardımlar, teknik ve psikolojik destekle
depremzedelerin yanında olunuyordu.
Bu projenin kaynak yaratma ekibi henüz
proje sürerken, Murat Argon’ın çağrısı ile
BHÇG de buluştu ve burs için çalışmaya
başladı.
Depremin etkisi ile oluşan duygusal
atmosfer, herkese insan olmanın gereklilikleri konusunda hafıza tazeletmişti. Bu
tazelenmenin, BURS projesine büyük
yararı oldu. Depremin akabinde, Eski
gruptan kalan iki kişiye, Arif Aygündüz (
Man’70), Nilüfer Ağırdır (Man’79) , Mehlika Bulut (Man’80) Turgut Onur (Econ’79),
Burcu Taşoluk (Econ’98)’un katılımıyla,
kuvvetlenen BHÇG nin hedefleri büyüktü.
Depremin yarattığı atmosferde ivmelenen
bağışlar sonucu bursiyer sayımız 2001
yılında 500 e çıktı. O zamana kadar faks,
telefon ve e-postayla yürütülen iletişim
platformu 6 Nisan 2001 de yahoo mail
grup ortamına taşındı. 31/12/2003
tarihi itibariyle BHÇG hesapları bağımsız
denetim görmeye başladı. 2004 yılında
çalışmaların yoğunlaşmasına paralel olarak
Derneğe burs konusunda çalışan bir
profesyonel çalışan alındı.
2000 li yılların ilk yarısında, BHÇG her
hafta Dernekte , Vakıfta , BHÇG üyelerinin, iş yerlerinde veya evlerinde toplanıyor,
çeşitli aktiviteler düzenlenerek kaynak
yaratılıyor ve bu kaynaklar çoğunlukla burs
ve zaman zaman da öğrencilerin sosyal
aktiviteleri için kullanılıyordu.
2002 yılında, birçok STK’nun yeraldığı bir
platformdaki etkinlikler sonrasında Dernek,
İzmir’de 40 değişik kurumun katıldığı uluslararası bir toplantıda, seçilen 5 STK’dan
biri olarak bir AB Projesi’ne katılma kararı
aldı. Sırada İspanya’da yapılacak olan bu
proje için, öğrencilerin seçimi vardı. Yeri
geldiğinde aileleriyle uzun konuşmalar
yapılarak onaylar alındı ve İstanbul’dan
Murcia’ya uğurlanırken 10 öğrencimizin
bakışlarında bir bilinmez, heyecan ve gurur
vardı. Başarılı Murcia deneyimi sonrasında, sırada kendi hazırlayacağımız projeler
vardı artık. “Önyargıları Yıkmak” gençlik
değişimleri projesini, bursiyerlerimizle
başlattığımız Toplumsal Duyarlılık Projeleri
(TDP) izledi. Sabancı Üniversitesi’nde kullanılan bir model bursiyerlerimize aktarıldı.
Ögrenciler hırsla sarıldılar projelere. Körler
Vakfı için kitap okumayla başlayan projeler
izleyen yıllarda, farklı 10-15 kurumla
çalışmaya kadar uzandı. 2005 yılında
Büyükavşar’da gerçekleştirilen Kardeş Köy
Projesi son iki senenin beklenen meyvesini vermişti. Projeye onay veren proje
partnerlerinin bile gerçekleşmez dediği
bu proje kırk gün sonunda Büyükavşar
Köyü semalarında kemanla Bethooven
çalınırken, Kardeş Köy okulunda capoero
dansı yapılırken birbirinden farklı sanat
Öğrencilerimizin faaliyetleri, yine
o yıllarda ilk fikirleri filizlenen Kütüphane
projeleriyle farklı bir alanda sesini duyurdu.
Onlar, bir kütüphanenin özlemini en iyi
bilen gruptu. Topladıkları kitapları yıllarca
kütüphaneleri olmadığından yurt odalarında koruyan, kendi aralarında değişimlerini
bir sistem içinde sağlayarak yapan ve bu
sisteme de son derece mizahi yaklaşımla
“Mekansız Kütüphane” adını koyabilen
okumayı seven öğrenciler, bir başka
yerdeki kitapsızlığa çare olarak kütüphane
kurma projesini ürettiler. Yaklaşık on yıldır
her sene en az bir köyde veya kasabada,
kütüphane kuruluyor, bursiyerlerimizin
çabalarıyla, hiç bilmediğimiz bir yerde
küçük çocuklarla kitaplar buluşuyor. O
köyde bir kütüphanenin üstünde Köprü
Grubunun adı kalıyor uzun yıllar, belki de o
köydeki çocukların okudukları ilk kitaplar o
kütüphanedekiler oluyor. Köydekiler Köprü
Grubuyla tanışıyor, bazı dernek üyelerinin
halen bilmediği Köprü Grubu Anadolu’da
bir köyün en iyi bildiği en çok yardım aldığı
yıllarca sevgiyle andıkları bir grup
olabiliyor.
45
BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU
Vizyonumuz:
• Eğitimde fırsat eşitliğine katkıda bulunmak
• Bursi sayısının geometrik olarak artırılmasını sağlamak ve mezun tabanına yaymak,
bursiyer sayısını ve burs tutarını reel olarak
artırmak
• BHÇG nin güçlendirilmesi, paydaşları ile
ilişkilerinin organikleşmesi, felsefesini Köprü’nün iki yakasında içselleştirmek, burs
projesini sadece rakamlarla ifade edilir
olmaktan çıkarıp bursiyerlerimizin nabzını
tutup, özel durumlarına göre değerlendirmeler yapabilir hale getirmek.
• Öğrencilerimizin demokratik, özgür
düşünceli , dünyayı izleyen, dünyayı değiştirmek isteyen, çevre duyarlılığı yüksek
insanlar olarak yetişmelerine destek olmak
ve onları bu doğrultuda yaşama hazırlamak
• Mezun olan bursiyerlerimizin, dernek ve
bursi tabanına ve dayanışmamıza eklemlenmesini, sağlamak
• Dünyanın evrildiği tarafa göre yeni hedefler belirlemek ve yönetmeliğini buna göre
dinamik tutmayı sağlamak.
Vizyonumuza yönelik yeni
faaliyetler:
Maraton Koşuları- BHÇG’nin belirlenen
vizyonu çerçevesinde, İstanbul ODTÜ
Mezunları Derneği 2013 yılından itibaren,
ODTÜ mezunlarının burs yararına İstanbul
Maratonu’nda koşmasını organize ediyor.
Mezun veya destekçi koşucular 2015
maratonunda, 1.000 üzerindeki bağışçının
BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU
SİZ DE İSMİNİZİN BURADA YER ALMASINI İSTER MİSİNİZ?
Sivas-Zara kütüphane kuruluşu - 2015
150 TL VE ÜZERİ AYLIK DÜZENLİ BURS VERENLER
SEVDİKLERİNİZİN ANISINA
desteği ile burs bütçesinin yaklaşık % 25
ini yarattılar.
Mentorluk Projesi
Bursiyerlerimizin, kariyer gelişimine
ve mezun olduktan sonra, Derneğimiz
etrafındaki dayanışmaya destek vermesini
sağlamak için başlatılan projede 20142015 akademik yılında 25 mentor –menti
eşleşmesi ile pilot bir uygulama yapıldı.
2015-2016 akademik yılında 50 eşleşmeye çıkılması planlanıyor. Projeye katılan
öğrencilerin, kariyer ve kişisel gelişim
konusunda desteklenmeleri ve Dernek
etrafındaki dayanışma ağına katılmaları
bekleniyor.
BHÇG Başkanları
1) Murat Argon (Man’70) : 1997-2003
2) Cem Sarvan (Mine’89) : 2003-2011
3) Filiz Yağmurlu (FLE’2003) : 2011-2013
4) Fatma Kesik (EE’2010) : 2013-2014
5) Nilüfer Ağırdır (Man’79) : 2014Bu dönem oluşturulan özel burs fonları
1987 ve sonrası Matematik Bölümü
mezunları tarafından oluşturulan Prof. Dr.
Tosun Terzioğlu Bursu- 2 Matematik bölümü
öğrencisi
Tüpraş ODTÜ Mezunları tarafından oluşturulan - Ozancan Akkuş (EEE ) ve Berkay Baş
( METE) Burs Fonu -2 Mühendislik Fakültesi
öğrencisi
Altındağ - Ankara
Büyükavşar YİBO - Delice/Kırıkkale
Akyurt Cücük Köyü İlkokulu - Ankara
IlgınBeykonak Kemal Altınkaynak İlköğretim Okulu - Konya
Haymana Yenice İlköğretim Okulu - Ankara
Bala Tunalı İlköğretim Okulu - Ankara
Kaman Savcılı Büyükkoba İlköğretim Okulu - Kırşehir
Pınarbaşı Çelikhan - Adıyaman (Pınarbaşı Kasabası’nda bir bina tadile edilerek 2 kütüphane, 1 çalışma salonu,
1 bilgisayar odası yapıldı)
2012- Pınarbaşı Şehit Ramazan Akkaya YİBO- Kastamonu
2013- Derinkuyu Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu - Nevşehir
2013- Kızılca Atatürk İlköğretim Okulu - Bor/Niğde
2014- Elbistan Karahüyük İköğretim Okulu - Kahramanmaraş
2014- Çağlayancerit İstiklal YİBO - Kahramanmaraş
2015 - Zara Şehit Teğmen HAcı Bayram Elmas YİBO - Zara Gazi İlkokulu - Sivas
46
SEMİH ERBEK ANISINA BURSU
3.256,00
“RSY” ANISINA BURSU
2.000,00
F.NECLA KOLOĞLU ANISINA BURSU
1.500,00
PROF. DR. TOSUN TERZİOĞLU ANISINA BURSU (MATH-1987 VE
SONRASI MEZUNLARI)
600,00
CANAN GÜRMAN MURTHY ANISINA BURSU
500,00
SERTAÇ KENDİRCİ ANISINA BURSU
500,00
ALİ-FERİHA GÜLEN ANISINA BURSU
440,00
ÖNER ESKİL ANISINA BURSU
300,00
NEZAHAT ÇİNER ANISINA BURSU
225,00
İLKER VE GÖKÇEN UTKUN ANISINA BURSU
200,00
BÜLENT FİDAN ANISINA BURSU
165,00
SERDAR ÖZGERÇİN ANISINA BURSU
160,00
AYSEN ALTANLAR ANISINA BURSU
150,00
ERTUĞRUL KARAKAYA ANISINA BURSU
150,00
GÜLİZAR NOYAN ANISINA BURSU
150,00
ADINA BURSLAR
TUTAR/TL
KARAKAŞ BURSU
5.000,00
KURUMSAL BURSLAR
Bursiyerlerimizin oluşturduğu KÖPRÜ Grubu’nun kurduğu kütüphaneler
20042005200620072008200920102011-
150 TL VE ÜZERİNDE BAĞIŞ YAPANLAR
TUTAR/TL
TUTAR/TL
TUTAR/TL
MİMARLIK 1983 MEZUNU
2.000,00
AKIN ÖNGÖR (MAN’67)
1.000,00
FİGEN KORUN (ECON’68)
1.000,00
HÜSNÜ AKHAN (MAN’76)
1.000,00
MEHMET-MUTENA SEZGİN (MAN’84)
1.000,00
OSMAN CENGİZ BİRGİLİ (CE’78)
1.000,00
SALİM ALTUNÖZ (CE’80)
1.000,00
SELMA YURTSEVER (IE’81)
1.000,00
TUNCAY ÖZYÜREK (ADM’68)
1.000,00
TURGUT ONUR (ECON-STAT’79)
750,00
ALİ GÜRELİ (MAN’79)
600,00
İSMİNİ AÇIKLAMAK İSTEMEYEN
600,00
OĞUZ UNCU (CENG’87)
600,00
F.MİNE-DENİZ ÖZGENTAŞ (MAN’82)
550,00
ARSLAN SALMAN (EE’68)
510,00
ABDULLAH AYDIN (ME’69)
500,00
CUMHUR ÖZDEMİR
500,00
İSMAİL IŞIK (CE’76)
500,00
NECAT KAMİL KONUKÇU (METE’79)
500,00
NURAN-İSA ÜLKER (CHED’91-ECON’83)
500,00
HASAN FİKRET SOYCAN (METE’80)
450,00
İLHAN ÇETİNKAYA (GEOE’68)
450,00
GENEL ENERGY
1.804,00
OSMAN SARI (CE’70)
450,00
TREK TURİZM (FİKRET GÜRBÜZ ME’78)
1.000,00
ALİ ARİF ERİÇ (ME’82)
400,00
BEREKET ENERJİ ÜRETİM A.Ş.
968,00
OKTAY GÜMRÜKÇÜ (METE’90)
400,00
EVRE GIDA LTD.ŞTİ.(BÜNYAMİN ÖZDALYAN FDE’87)
750,00
M.COŞKUN BULAK (ADM’84)
330,00
TEKNOTHERM KİMYA VE MAKİNA SAN. LTD. ŞTİ.
(LÜTFÜ AKALIN CHE’81)
540,00
AHMET ATİLA DURUK (MAN’78)
300,00
BÜLENT OLTU (CE’73)
300,00
ÖZEL DENİZATI İLKÖĞRETİM OKULU (MURAT ATCI PHYS’85)
500,00
CANAN-CEM SARVAN (CHE’95-MINE’89)
300,00
ÖZGÜN ŞİRKETLER GRUBU (CAHİT KARAKULLUKÇU GEOE’79)
500,00
DENİZ FEVZİYE KUTLUSOY (ECON’84)
300,00
PROTEM ELEKTRONİK MAKİNA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. (SEMİH
ÖZBEK ME’88)
500,00
EKREM YALÇIN YÜMLÜ (ME’92)
300,00
HİLAL-ERSİN ÖZİNCE (MAN’75)
300,00
TESTO ELEKTRONİK VE TEST ÖLÇÜM CİH. DIŞ TİC. LTD.ŞTİ.
(SELMAN ÖLMEZ EE’82)
500,00
İRFAN ÇETİN (MAN’00)
300,00
MEHMET SEÇİL UZUNER (CE’69)
300,00
DATA MARKET BİLGİ HİZMETLERİ LTD.ŞTİ. (MURAT BOYLA)
300,00
MEHTAP-CÜNEYTHAN MERTDOĞAN (MATH’89-ECON86)
300,00
REMEKS LTD.ŞTİ.(REMZİ SOLAK CHE’85)
150,00
MURAT ÇAVUŞOĞLU (ME’90)
300,00
NUR-SERHAT KURAK (CENG’87-ME’87)
300,00
SERDAR ERDAĞ
300,00
TOYGUN ÖVÜL
300,00
YUSUF KÖSE (ECON-STAT’79)
300,00
SEÇKİN NUZUMLALI (ME’78)
270,00
TAYFUR CİNEMRE (ME’78)
270,00
FERİDE DEMİRTAŞ (ECON-STAT’79)
260,00
AHMET FUAT AYLA (MAN’88)
250,00
ALPER HAKAN YÜKSEL (IE’91)
250,00
İRFAN ÇELİMLİ (ME’80)
250,00
KAYA ÖZGÜL (MAN’80)
250,00
MEHMET ALİ ACARTÜRK (MAN’78)
250,00
MEHMET ÖZDEŞLİK (EE’78)
250,00
MELİH YÜKSEL (METE’83)
250,00
MURAT ALİ AYDIN (ARCH’97)
250,00
MURAT ATAY (ADM’93)
250,00
N.BÜLENT POYRAZ (CE’69)
250,00
NECMETTİN ATEŞ (EE’87)
250,00
GÖNÜLLÜ GRUPLAR
TUTAR/TL
KÖPRÜ(M) BURSU*
1.735,00
FİNANSBANK TEFTİŞ KURULU ÇALIŞANLARI
860,00
FOTOĞRAF ÇALIŞMA GRUBU BURSU
555,00
ALTERNATİFBANK ÇALIŞANLARI
455,00
SINIF BURSLARI
TUTAR/TL
IR’91 SINIFI BURSU
390,00
CE’69-70 SINIFI BURSU
350,00
FAS’76 SINIFI BURSU
240,00
47
BURS HAVUZU ÇALIŞMA GRUBU
48
NURAY AYAROĞLU (ECON’84)
250,00
CANAN SAYIN (STAT’05)
150,00
TOLGA EGEMEN (ME’92)
250,00
CEMAL ERDOĞAN GÜNAY (MAN’78)
150,00
ÜSTÜN SANVER (MAN’72)
250,00
CEMAL OĞUZ BEKAR (MAN’82)
150,00
ZEYNEP-BÜLENT FIRAT (MAN’97-MAN’97)
250,00
CİHAT EŞREFOĞLU
150,00
ZEYNEP-ERCÜMENT GÜMRÜK (CP’81-ARCH’72)
250,00
COŞKUN URAL
150,00
AYŞE GÜNTAN (STAT’85)
225,00
ÇAĞAN KARAL (CHE’00)
150,00
BANU BÖYLE
225,00
ÇİLER ÖZGÜL (MAN’84)
150,00
M.ALİ ACAR (MAN’78)
225,00
DEMET ÖZDEMİR (MAN’91)
150,00
MÜJGAN ZUHAL TOLBERT
225,00
DİLNİŞİN BAYEL (MAN’96)
150,00
TUGAY TUNÇER (IR’95)
225,00
ELİF İZGİ TOPBAŞ (ARCH’93)
150,00
TÜRKÜ KARAN (MAN’91)
225,00
ENGİN TÜRKER (MAN’74)
150,00
ALPARSLAN TANSUĞ (MAN’75)
200,00
EVREN ARSLAN (ADM’92)
150,00
BURHAN ORALP (MATH’78)
200,00
FARUK KOCABAŞ (MAN’97)
150,00
CENK ALTUN-ÖZGÜR TOKGÖZ ALTUN (MAN’94-MAN’97)
200,00
FİKRET GÜLER (MAN’79)
150,00
DİLEK UTKAN
200,00
GÜL-AHMET ERGÜL (CRP’74-CE’76)
150,00
EGEMEN LERZAN ÖRMECİ (IE’90)
200,00
GÜLTEKİN GÜNAY
150,00
ERCÜMENT YILDIZ (PHYS’83)
200,00
GÜNGÖR TUNA (ADM’79)
150,00
EROL MEMİOĞLU (PETE’79)
200,00
HALİL ALTUNÇANAK (ME’99)
150,00
GÖKHAN GÜNVER (FDE’95)
200,00
HALUK NACİ TUĞCU (METE’90)
150,00
H.ÇAĞLAR BİLİR
200,00
HASAN TENGİZ (ADM’80)
150,00
KEMAL KARASEKİ (MAN’94)
200,00
HÜLYA SİREL (MAN’79)
150,00
KÜBRA BOLAY ÖZEMRE (METE’95)
200,00
HÜLYA-İSMAİL ŞAHİN
150,00
MEHMET ALEV GÖÇMEZ (MAN’75)
200,00
HÜSEYİN CİHANGİR URGUNLU (ME’76)
150,00
MEHMET MÜRŞİT ÇELİKKOL (ME’79)
200,00
IŞIK ÖZDEMİR (MAN’80)
150,00
MELİH KARAKAŞ (CHE’72)
200,00
İSMAİL ERSİN PEYA (ADM’83)
150,00
MELİS TOSUN ARSLAN (EE’00)
200,00
İSMAİL HAKKI SAĞIR (ME’79)
150,00
MURAT TOSUN (GEOE)
200,00
LEYLA DERYA (BIOL’81)
150,00
NAFİS YURDAL YALMAN (MAN’87)
200,00
MEHMET MURAT ÖZKARAKAŞ (METE’79)
150,00
ÖNDER FOCAN (ME’78)
200,00
MEHMET UMUR COŞKUN (IE’74)
150,00
ÖZKUL KORAY (MAN’69)
200,00
MEHMET YENER (MAN’67)
150,00
PERİ PAMİR
200,00
MELTEM KAPTAN (FDE’04)
150,00
RUŞEN ÇETİN (EE’81)
200,00
METE HAKAN GÜNER (MAN’95)
150,00
SAİME ÖZBAY (ECON’73)
200,00
NESLİHAN TOKCAN (MAN’73)
150,00
SELÇUK ÖZDİL (ME’78)
200,00
NESRİN-EROL TUNÇMAN (CHE’79)
150,00
SEVİL KARACA GÜDER (CRP’95)
200,00
NURAY-HAKAN AKMERİÇ (CENG’82)
150,00
ŞEBNEM ŞAHİN (ENVE’93)
200,00
NURDAN TARTANOĞLU (ARCH’79)
150,00
TAMER DURMUŞ (MAN’97)
200,00
NURSEL ERKMEN (ECON’84)
150,00
TUĞBA İNCİ (ECON’98)
200,00
NURSEN TÜZÜN (MAN’86)
150,00
TURKAY FEVZİ OKTAY (EE’88)
200,00
ÖMER VARGI (PHYS’76)
150,00
TÜLAY KAHRAMAN (FDE’94)
200,00
ÖNDER ÖZCAN (MAN’98)
150,00
TÜRKAY TATAR (MAN’91)
200,00
ÖZEN ALTIPARMAK (MAN’76)
150,00
ZELİHA İLKE SELVİ (CENG’85)
200,00
PELİN GÖKÇEK (IR’99)
150,00
ZİYA DOMANİÇ (MAN’78)
200,00
RAMAZAN OĞUZ CANIAZ (CHE’09)
150,00
NİLÜFER AĞIRDIR (MAN’79)
175,00
RIFAT ARSLAN (MAN’79)
150,00
FUNDA BEKAR (IE’95)
170,00
SEMRA AKMAN (IE’83)
150,00
BURÇİN ALTINSAY ÖZGÜNER (ARCH’83)
165,00
SERPİL-ARIL SEREN (ECON-STAT’64)
150,00
M.AKIN TELATAR (MAN’90)
165,00
SİNAN DEMİRER (CE’88)
150,00
MERAL ÇİMENBİÇER (MAN’78)
165,00
SÜHA KUMBASAR (CE’80)
150,00
UĞUR AYKEN ME’76)
165,00
ŞEFİKA GÜNSELİ ÜNLÜTÜRK
150,00
FERİDE LEYLA SERDAROĞLU (PHYS)
160,00
TUFAN TUNÇYÜZ (ME’74)
150,00
AHMET LÜTFİ BİLGEN (IE’80)
150,00
TÜLAY YILDIRIM (ECON’79)
150,00
ALİ ERTAN MESTCİ (ARCH’63)
150,00
UĞUR-DENİZ ÇİĞDEM ÖZYERLİ
150,00
AYHAN ÖZMIZRAK (MAN’79)
150,00
VELDA SAVAŞ GÜNDOĞAR (ADM’92)
150,00
AYSEL TOPRAKLI (CENG’83)
150,00
YAVUZ AKIN (MAN’79)
150,00
AYŞE AKDAŞ (MAN’93)
150,00
YEŞİM BAŞEĞMEZ (CRP’82)
150,00
AYŞE GÜLİN GÜNAL (PHYS’99)
150,00
YUSUF BAYRAKTAROĞLU (EE’05)
150,00
BERİL PALA (STAT’98)
150,00
YUSUF BORA IŞIK (ME’74)
150,00
BERK VURAL (ME’65)
150,00
YUSUF CAN ERDEM (MAN’78)
150,00
BÜLENT BATUKAN (MATH’76)
150,00
ZÜHAL KARAN ASLAN (ECON’91)
150,00
CAFER FINDIKOĞLU (MAN’74)
150,00
*KÖPRÜ: Bursiyerlerimizin oluşturduğu grubun adı,
KÖPRÜ(M): Mezun bursiyerlerimizin oluşturduğu grubun adı.

Benzer belgeler