Japon Edebiyatında Öykünün Doğuşu

Transkript

Japon Edebiyatında Öykünün Doğuşu
Japon Edebiyatýnda Öykünün Doðuþu:
Ryunosuke Akutagava
H. Can Erkin
T
ürkiye'de bilinen Japon yazarlarý çoðunlukla Ýkinci Dünya Savaþý sonrasý dönem kuþaðý yazarlarýdýr. Daha önceki dönem yazarlarý üzerine pek fazla inceleme bulunmadýðý
gibi, eserleri Türkçeye çevirilen yazarlar da yok denecek kadar azdýr. Sadece, erken
dönem roman yazarlarýndan Soseki Natsume'nin (1867-1916) eseri Boççan, Küçük Bey adýyla Japonca aslýndan Türkçeye çevirilmiþtir. Ancak þu ana kadar Türkçeye kazandýrýlan Japon
edebiyatý eserlerinin tamamýna yakýn bir kýsmý roman türünde eserlerdir. Akutagava'nýn bir
öykü derlemesi olan Raþomon'un 1966 yýlýnda Tarýk Dursun K. tarafýndan çevirisi yapýlmýþtýr. Yine ünlü öykülerinden biri olan “Örümcek Aðý” Vaner Alper tarafýndan Japonca aslýndan
çevirilerek 1990 yýlýnda yayýmlanmýþtýr (Metis Çeviri, Sayý:12). Bir diðer ünlü uzun öyküsü
Kappa da Oðuz Baykara tarafýndan Japonca aslýndan çevirilerek 2004 yýlýnda yayýmlanmýþtýr
(Ürün Yay.). Yine de bunlar Akutagava'nýn öykücülüðünün sadece küçük bir kýsmýný yansýtmaktadýr.
Ryunosuke Akutagava çaðdaþ Japon öykücülüðünü baþlatan kiþi olarak bilinir. 1892 yýlýnda Tokyo'da doðan Akutagava'nýn 1927 yýlýndaki intiharýyla sonlanan kýsa ömrü, Japonya'nýn
Batýlýlaþma çabalarý ve þehirleþme sorunlarýndan doðan sýkýntýlarýn belki de en yoðun olarak
yaþandýðý bir döneme rastlamaktadýr. Elbette, Mori Ogai (1862-1922) baþta olmak üzere,
Akutagava'dan önce de kýsa öykü türü eserler veren yazarlar olmuþtur. Yine de Japon edebiyatýnda Batýlý anlamda roman ve öykü türlerinin ortaya çýkýþý yirminci yüzyýl baþlarýnda olmuþtur.
Aslýnda, Japonlarýn Batýlýlarla ilk etkileþimleri on altýncý yüzyýlda yaþanmýþsa da, o dönemde Japonya'ya tanýtýlan Hýristiyanlýðýn günden güne büyümesinden endiþe duyan Japon yöneticiler dýþ dünya ile olan iliþkilerini en aza indirgeyerek, on dokuzuncu yüzyýl ortalarýna kadar bu uygulamayý temel politika olarak sürdürmüþlerdir.
On dokuzuncu yüzyýl ortalarýna gelindiðinde, Uzakdoðu'daki çýkarlarý için birbirleriyle kýyasýya bir mücadele içine giren Batýlý güçlerin baskýlarýna dayanamayarak ülke limanlarýný dý-
94
ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005
JAPON EDEBÝYATINDA ÖYKÜNÜN DOÐUÞU: RYUNOSUKE AKUTAGAVA
þarýya açmak zorunda kalmýþtýr. Bu döneme kadar ortaçað koþullarýnda bir yaþamýn hüküm
sürdüðü Japonya, on dokuzuncu yüzyýlýn ikinci yarýsýný Batýlý güçlerle ayný medeniyet düzeyini yakalama ve ülkenin açýlýþý sýrasýnda Batýlý güçlerle yapýlan eþitsiz antlaþmalarý düzeltme
çabalarý içerisinde geçirecektir.
Japonya'nýn Meici Reformlarý olarak adlandýrýlan çaðdaþlaþma atýlýmlarý sürecinde birçok
alanda Batýlý sistemlerin Japonyaya transferi saðlanmýþtýr. Ayný zamanda 1880'lerden itibaren
Batý yazýnýnýn önde gelen birçok eseri Japoncaya çevirilmiþtir. Bu çevirilerin de etkisiyle, Batýlý anlamda düzyazý türü olarak nitelendirilebilecek eserler de yazýlmýþtýr. Ancak baþlangýçta
bunlarýn çoðu yazarlarýn siyasi fikirlerini yaymak için yazdýklarý romanlardan öteye geçmeyen
ve oldukça yeteneksizce kaleme alýnmýþ eserlerdi.
Japon edebiyatýnda düzyazý türleri açýsýndan, Þoyo Tsubouçi'nin (1859-1935) Þosetsu Þinzui (Romanýn Özü) (1885-1886) eserinin yayýmlanmasý önemli bir dönüm noktasý olmuþtur.
Þoyo, bu çalýþmasýnda romaný insanoðlunun kültürüyle paralel olarak geliþen ve edebiyatýn
zirvesini oluþturan bir yazýn türü olarak nitelendirmektedir. Romanýn konusunun ‘insanlýk' ve
‘toplumsal olgular' olmasý gerektiðini savunarak, bunlarýn yazýna yansýtýlmasý için en iyi yolun
gerçekçilik olduðunu vurgulamýþtýr. Tsubouçi'nin etkisiyle yazýlan ilk roman Þimei Futabatei'in (1864-1909) Ukigumo (Sürüklenen Bulutlar) (1887-1889, üç cilt) adlý eseri olmakla birlikte, yirminci yüzyýl baþlarýnda roman yazýmý konusunda öne çýkan iki isim Soseki Natsume
ve Mori Ogai'dýr.
Natsume'nin romanlarýna genel olarak baktýðýmýzda, baþkalarý tarafýndan ortaya atýlmýþ
idealleri aktarmaya çalýþmadýðý, çaðdaþlaþma atýlýmlarýný sürdüren Japonya'da nasýl bir yaþam
tarzý ya da düþüncenin gerçeðe dönüþtürülebileceðine odaklanan deneysel romanlarýn çoðunlukta olduðu görülecektir. Romanlarýnda sergilediði deney ortamýnda kahramanlarý aðýrlýklý
olarak genç öðrenciler ve entelektüellerdir. Deneylerden yola çýkarak ani ve hýzlý Batýlýlaþma
atýlýmlarýnýn yarattýðý toplumsal karmaþa keskin bir þekilde eleþtirilmektedir. Aslýnda, geleneksel bir aileden gelen Natsume yeni eðitim sisteminde yetiþmesi sonrasýnda Ýngiliz edebiyatý araþtýrmalarýna yönelir. Tamamen Çin yazýsý ile yazýlmýþ metinlerle uðraþmaktan ve haiku
þiirleri gibi Japonya'ya özgü edebiyat türlerinden hoþlanan Natsume'nin, gerçek hayatta Ýngiliz edebiyatý araþtýrmacýsý olarak yaþamýný sürdürmesi ve Batý tarzýnda eserler vermesi onun
hayatý boyunca ikilemlerle boðuþmak zorunda kalmasýnýn nedeni olmuþtur.
Natsume'nin çaðdaþý Mori Ogai da çaðdaþ Japon edebiyatýnýn öncü isimlerinden birisidir.
Çalýþma hayatýna askeri doktor olarak atýlan Ogai, bazý kurumlarda da yöneticilik görevlerinde bulunmuþtur. Ancak, öðrenciliði nedeniyle yabancý ülkelerde bulunduðu sýralarda Batý Avrupa edebiyatý hakkýnda derin bir bilgiye sahip olarak, Japonya'ya döndükten sonra askeri
doktor olarak çalýþýrken, bir yandan da çeviri, eleþtiri, edebi türler yazmaya baþlayarak yazýn
dünyasýnda sürükleyici bir rol oynar hale gelmiþtir. Yazarlýk etkinliðinin baþlarýnda romantik
öyküler, romanlar ve aydýnlanmanýn biçimine yönelik eleþtirileriyle bilinen Ogai'ýn romanlarý
da Natsume'nin romanlarý ile benzerlik göstermektedir. Ogai'ýn kahramanlarý genç entelektüellerdir ve bir süre ülke dýþýnda bulunma deneyimine de sahiplerdir. Ancak, Ogai da o sýraÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005
95
H. CAN ERKÝN
lardaki Japon toplumuna eleþtirel bir bakýþ açýsý getirmekle birlikte, Batýlý düþünce ve geleneklerin Japonya'nýn bu ortamýnda yaþantýnýn bir parçasý haline getirilemeyeceði ümitsizliði ile
yýlgýnlýða düþmüþ kahramanlar odaðýnda eserlerinin örgüsünü oluþturmaktadýr.
Elbette bu ikili dýþýnda da, Japonya'nýn o dönemdeki görüntüsü ile Batý'yý karþýlaþtýrarak
eleþtiriler getirmekte olan çok sayýda edebiyatçý vardýr. Ancak, Akutagava'nýn yazarlýða yönelmesinde doðrudan etkili olan öncülleri Ogai ve Natsume'dir.
Akutagava'nýn Ýmge Öyküler'in bu sayýsýnda tanýttýðýmýz “Burun” öyküsü, onun kendini tamamen yazarlýða verme kararý almasýnda etkili olmuþtur. Yayýmlanmadan önce, “Burun” öyküsünü okuyan ve övgüler yaðdýran Soseki Natsume'nin teþvik etmesiyle profesyonel olarak
yazarlýðý seçen Akutagava'nýn, aslýnda bu ilk öyküsü deðildir.
1915 yýlýnda yayýmladýðý çarpýcý öyküsü “Raþomon”, daha sonra ünlü Japon yönetmen
Akira Kurosawa tarafýndan baþarýlý bir film çalýþmasý haline getirilerek dünya çapýnda üne kavuþmuþtur. On birinci yüzyýl sýralarýnda merkezi yönetimin zayýflamasý ve iç karmaþalar sonucu dönemin baþkenti Kyoto harap düþmüþtür. O güne kadar onur için yaþayan, ama iþsiz
kaldýðý için yaþam sýkýntýsýna düþmüþ bir samuray, Kyoto'nun önemli kapýlarýndan biri olan
Raþomon Kapýsý yakýnlarýnda dinlenmek ister. Kapýda yakýlmadan ve gömülmeden oracýða býrakýlmýþ cesetlerin saçlarýný toplayan bir kadýnla karþýlaþýr. Ölüleri soyduðunu düþünerek hiddetlenir. Kadýný yakalar ve sorgular, kadýn saçlardan peruk yapmayý düþündüðünü söyler. Öykünün sonunda samuray, kadýnýn kimonosunu çalýp kayýplara karýþýr. Onur ve yaþamý sürdürme arasýnda bir seçim yapmak zorunda kalan samurayýn, bu seçimde sonuca ulaþma þekli öyküyü çarpýcý kýlmaktadýr. “Raþomon” ayný “Burun” gibi, Akutagava'nýn klasik Japon edebiyatý eserlerinde bulduðu malzemelerden esinlenerek yazdýðý bir öykü olmasýna raðmen, ilk
yazýldýðý dönemde pek fazla ilgi çekmemiþtir. Zaten, büyük olasýlýkla, Akutagava'nýn yazarlýða atýlmasýnda etkili olan Natsume de “Raþomon”u okumamýþtý ve “Burun”a kadar Akutagava'nýn varlýðýndan da habersizdi.
Aslýnda Natsume ile tanýþmasýndan önce Akutagava'yý en fazla etkileyen yazar Ogai olmuþtur. Özellikle Ogai'ýn Japonca'ya çevirdiði romanlar ile yazdýðý tarihi romanlarýný hayranlýkla
okuduðu bilinmektedir. “Raþomon”un yazýlmasýnda da Ogai'ýn tarihi romanlarýnýn etkisi hissedilmektedir. Ancak, Ogai'ýn tarihi roman ve öykü yazýmý Akutagava ile farklýlýk göstermektedir. Ogai tarihi biyografik romanlarýnda, gerçekliðin kendisine iliþkin kanýtlar ve belgeler
üzerinde doðruluk gerekliliði anlayýþý ile eserlerini kaleme almýþtýr.
Oysa Akutagava, tarihi gerçekleri ya da ‘eski'yi malzeme olarak kullanmakla olayýn sýradanlýðýný ve doðallýðýný saðlamaya, bu kurgu içerisinde de modern insanýn psikolojisini ifade etmeye çalýþmaktadýr. Bu yüzden, tarihi öyküye gerçekliði kazandýrabilmek için bir araya getirilen sahne unsurlarýnda, modern ile örtüþen âdetler ve yaþantý tarzý ön plana çýkartýlmaktadýr. Deðiþik bir ifadeyle, tarihteki kiþileri ya da olaylarý kullanarak bir soruna karþý psikolojik
ve biraz da öznel bir yorum getirmeye çalýþmaktadýr. Akutagava'nýn öyküleri için gereken sahne dekoru ve süslemeleri için kullandýðý tarihi malzeme üç ayrý dönemde yoðunlaþmaktadýr.
Öncelikle Heian Dönemi (794-1192) için on birinci yüzyýl baþlarýnda tamamlandýðý
96
ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005
JAPON EDEBÝYATINDA ÖYKÜNÜN DOÐUÞU: RYUNOSUKE AKUTAGAVA
sanýlan Koncaku Monogatari-þu (Eski ve Yeni Öyküler) derlemesinden yararlanmýþtýr. Koncaku Monogatari-þu, Hint, Çin ve Japon olmak üzere üç ayrý kýsým altýnda 1065 masal ve efsaneyi bir araya getiren muazzam bir derlemedir. Akutagava'nýn bu derlemeden yararlanarak
yazdýðý öykülerinin baþýnda “Raþomon” ve “Burun” gelmektedir.
Akutagava'nýn ikinci grup malzeme kaynaklarý olarak, 1543-1639 arasýnda Avrupalýlarýn
ilk olarak Japonya'ya gelmeleri ve Hýristiyanlýðýn Cizvit misyonerler tarafýndan yayýlmasý dönemine iliþkin kayýtlar yer almaktadýr. On altýncý yüzyýl sonlarýnda Japonya'da önemli boyutlara ulaþan Hýristiyanlýðýn bu durumundan endiþe duyan Japon otoriteleri önce misyonerlerin
faaliyetlerini yasaklamýþ, daha sonra da Japonlarýn Hýristiyanlýk dinine geçmelerine de yasak
getirilmiþtir. On yedinci yüzyýla girildiðinde Japon Hýristiyanlar üzerinde dinlerini deðiþtirmeleri için aðýr bir baský uygulanmýþtýr.
Akutagava bu döneme ait malzemeleri, Batý ile olan iletiþimi ve bu iletiþimin yarattýðý etkileri, on yedinci yüzyýlda þekillendirilen yeni þehirli kültürü üzerindeki etkileri baðlamýnda ele
almaktadýr. Çözmeye çalýþtýðý en önemli sorun, Doðu ve Batý'nýn karþýtlýðýnýn ve zýtlýðýnýn ne
þekilde inceltilebileceði sorunudur. Bu döneme iliþkin kaynaklarý kullanarak Japonya'ya özgü
maneviyatý vurgulamýþ, yabancý bir ülkeden gelen ve mutlak gerçekliðe hizmet etme inancý
üzerine kurulu bir öðretiyi ve bu temelde ortaya çýkan düþün ve inanç gibi olgulara kökten bir
mantýk ve özgün inançlarla karþýtlýk göstermeyen Japonlarýn kendi özlerinde geliþtirdikleri erdem ve yaþam alýþkanlýklarýnýn neliðini ortaya koymaya çalýþmýþtýr. Akutagava'nýn buradan
yola çýkarak kurgusunu geliþtirdiði öykülerinde, Japon Hýristiyanlarýn inandýklarý ‘Tanrý’nýn,
Batýlý Hýristiyanlarýn inandýklarý ‘Tanrý’ olmayabileceði þüphesi güçlü bir þekilde hissedilmektedir. Akutagava'nýn bu tür öyküleri arasýnda “Tabako to Akuma” (Tütün ve Þeytan, 1917),
“Hokyo-nin no Þi” (Müritin Ölüm, 1918), “Kiriþutohoro Conin-den” (Aziz Christopher Öyküsü, 1919) gibi eserleri bulunmaktadýr.
Akutagava'nýn öykülerinde üçüncü öbeði de Japonya'nýn on dokuzuncu yüzyýl ortalarýnda
kapýlarýný dýþ dünyaya açarak, 1868'de Ýmparator Meici'nin tüm otoriteyi ele almasý ile baþlayan çaðdaþlaþma hareketleri sürecini irdelediði eserleri oluþturmaktadýr. Doðu ve Batý'ya özgü
köken olarak tamamen farklý düþünce, duygu ve alýþkanlýklarýn on dokuzuncu yüzyýlýn ikinci
yarýsý Japon yaþamýnda tuhaf bir þekilde iç içe geçmesine odaklanan Akutagava, bu konuyla ilgili olarak “Kaika no Satsucin” (Aydýnlanma Dönemi Katili, 1918), “Kaika no Ronin” (Aydýnlanma Dönemi Avaresi, 1919), “Torokko” (Vagon, 1922) gibi öyküleri kaleme almýþtýr. Bu
öbekte yer alan öyküleri içerisinde en önemlisi 1920'de yayýmladýðý “Butokai”dýr (Dans Partisi).
Aslýnda Butokai, Pierre Loti'nin Japonya anýlarýný yazdýðý Madame Chrysantheme (1887)
eserine bir yanýt olarak kaleme alýnmýþtýr. 1883 yýlýnda açýlan dans binasý Rokumei-kan, Meici Dönemi'nde Batý etkisini sembolize eden en önemli olgudur. 1884'ten itibaren, Rokumeikan'da Batý tarzý dans partileri yapýlmaya baþlamýþ, burada bulunan Loti, Madame Chrysantheme eserinde ‘Edo Dans Partisi’ baþlýklý bir kýsým ayýrarak izlenimlerini aktarmýþtýr. Loti,
ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005
97
H. CAN ERKÝN
dans eden Japon kýzlarý ‘çekik gözlü, toparlak ve düz, kedi yavrusu gibi küçük yüzlü’ olarak
betimlemekte, danslarýný ise ‘yaratýcýlýktan uzak, otomatik bebekler gibi’, þeklinde nitelendirmektedir.
Loti'nin bu eserini okuyan Akutagava, tamamen farklý bir dans partisi öyküsü kurgular. Öykü Rokumei-kan'da düzenlenen bir dans gösterisi çerçevesinde þekillendirilmiþtir. Loti de,
dans partisine katýlan ve Japon güzeli Akiko ile dans eden, ancak Akiko'nun sanat düþüncesindeki derinliði ve özü algýlamaktan uzak Fransýz subayý olarak öyküye dahil edilmektedir.
Akutagava'nýn partisinde, Batý-Japon karýþýmý âdetlerle süslenen ortam içerisinde, bir Japon
güzeli masum yaþamýnýn sadece bir parçasýný yaþamaktadýr. Oysa Loti, o ortamý Japon güzellerinin yaþamýnýn tamamýný oluþturduðu yanýlgýsýndadýr. Öykünün sonunda, Akutagava Akiko ile trende tesadüfen karþýlaþarak öyküye kendisini de dahil eder. Yukarýda anahatlarýyla
bakmaya çalýþtýðýmýz Akutagava'nýn öykücülüðünde, önemli zirvelerden birini “Burun” öyküsü oluþturmaktadýr. Akutagava'nýn profesyonel yazarlýða atýlmasýna vesile olmasý açýsýndan da
önemli bir öyküdür. Ayrýca, Akutagava'nýn öykülerinin ortak özelliklerinin bir çoðunu da taþýmaktadýr. Ýmge Öyküler'in bu sayýsýnda Türk öykü okurlarýnýn beðenisine sunulan Akutagava'nýn bu baþyapýtýnýn, Japon öykücülüðü hakkýnda bir fikir edinilmesini saðlamasý dileðiyle…
KAYNAKÇA
AKUTAGAVA, Ryunosuke, Raþomon-Hana (Raþomon-Burun), Tokyo: Þinço-þa, 2000 (60. Baský, ilk baský:1968)
AKUTAGAVA, Ryunosuke, Akutagava Ryunosuke-þu (Akutagava Ryunosuke Derlemesi), Tokyo: Þinço-þa, 1969.
AKUTAGAVA, Ryunosuke, Raþomon (Çev. Dursun K., Tarýk), Ankara, Bilgi Yay., 1966.
AKUTAGAVA, Ryunosuke, “Örümcek Aðý” (Çev. Alper, Vaner), Metis Çeviri, Sayý:12, Ýstanbul, Metis Yay., 1990.
AKUTAGAVA, Ryunosuke, Kappa (Çev. Baykara, Oðuz), Ýstanbul, Ürün Yay., 2004.
ERKÝN, H. Can, Geçmiþten Günümüze Japonya'dan Türkiye'ye Bakýþ, Ankara, Vadi Yayýnlarý, 2004.
KARATANI, Kocin. Origins of Modern Japanese Literature, (Ýng. çev.: De Barry, Brett) Duke University Press, 1993, s. 136172.
LIPPIT, Mizuta, Noriko, Reality and Fiction in Modern Japanese Literature, New York, M.E.Sharpe,1980.
LIPPIT, Seici M, “Disintegrating Mechanisms of Subjectivity: Akutagawa Ryunosuke's Last Writings”, The Journal of Asian
Studies, No.: 58-1, 1999, s. 27-50.
LOTI, Pierre. Japan: Madame Chrysanthemum, (Ýng. çev.: Ensor, Laura), Londra: Kessinger Publishing, (1920 baskýsýndan
reprint), 1985.
NATSUME, Soseki, Küçük Bey (Çev. Mariko Erdoðan ve Hüseyin Özkaya), Oðlak Yayýnlarý, Ýstanbul, 2003
O'BRÝEN, James. Akutagawa and Dazai: Instances of Literary Adaptation, Arizona: Arizona State University Center for Asian
Studies, 1988.
RIMER Thomas J., “The Historical Literature of Mori Ogai: An Introduction”, içinde: RIMER, T. J. ve DILWORTH, David,
The Incident at Sakai and Other Stories, Honolulu: The University Press of Hawaii, 1977, s. 1-12.
SNYDER, Stephen, “Ogai and the Problem of Fiction: Gan and Its Antecedents”, Monumenta Nipponica, Vol.: 49-3, Tokyo:
Sophia University, 1994, s. 353-373.
STARRS, Roy, “Writing the National Narrative: Changing Attitudes toward Nation-Building Among Japanese Writers, 19001930”, içinde: MINICHIELLO, Sharon A. (ed.), Japan's Competing Modernities: Issues in Culture&Democracy 1900-1930,
Honolulu: The University Press of Hawaii, 1998, s. 206-227.
SUZUKI, Tomi, Narrating the Self: Fictions of Japanese Modernity, Stanford Univ. Press, 1996.
SWANN, Thomas E.&Kinya, Tsuruta, Approaches to the Modern Japanese Short Story, Tokyo: Waseda University Press,
1982.
WILSON, Ritchie, “The Last Testament of Okitsu Yagoemon”, Monumenta Nipponica, Vol.:26-1/2, Tokyo: Sophia University,
1994, s.143-158.
YU, Beongcheon, Akutagawa: An Introduction, Detroit:Wayne State University Press, 1972.
98
ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

Benzer belgeler

2010`un En İyileri…

2010`un En İyileri… düşünmüş olmalı… Yahut ‘kız kitabı’ diye karalanmasından ürkmüş… Halbuki kurmacanın serpilip büyüdüğü, dahası varoluş sebebi ‘öpücük’… Yine Dekker’in bir başka kitabı, “Adam” (bildiğimiz Âdem) isim...

Detaylı