Tüm İhTİyaçlara Tek çözüm

Transkript

Tüm İhTİyaçlara Tek çözüm
www.itadvisor.com.tr
EKİM 2013 SAYI 47
www.itadvisor.com.tr
IT ADVISOR
Ergin Öztürk
IFS Türkiye Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı
Tüm İhTİyaçlara
Tek çözüm
ıDF 2013:
Teknoloji Dünyası
neFesini TuTTu
Türkiye’De moBil
genişBanT regülasyonu
alanınDaki Çalışmalar
Bilgi Toplumuna
DönüşümDe
BiT’in payı
EKİM 2013 SAYI 47
İNTERNET ORTAMINDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI
MObiLE DaTa CENTER
Türkiye’de bir ilk! Mobile Data Center
Uluslararası Bilgi ve
İletişim Teknolojileri Fuarı
International Trade Fair for
Information Technology,
Telecommunications,
Software & Services
24-27.10.2013
İSTANBUL / TURKEY
Salon No: 4
Stand No: B-10
T: 0850 300 0 850
F: +90 212 354 90 01
Yüksek maliyetli yatırımlara imza atmadan önce denemek,
kullanmak, emin olmak istemez misiniz? Firmanızın geleceğini
şekillendirirken, ne alacağınızı önceden bilebilmeniz için Türkiye’de
bir ilk olan Mobile Data Center ile yüksek teknolojiyi kapınıza
getiriyoruz. Veri merkezleriniz, işinizin kalbi ve geleceğinizin en önemli
yatırımıdır. Net Vizyon olarak sizlere sunduğumuz bu avantajla,
gereksinim duyacağınız teknolojik alt yapıyı kusursuz bir şekilde ve
her ayrıntısıyla test edebileceksiniz. Cisco Nexus 5K, Cisco UCS
Rack ve Blade Server, Catalyst 4500 ve EMC Storage ile donatılmış;
teknik alt yapısı ve güvenliği tamamlanmış Mobile Data Center
’ımızda demo yapmak ve ürünlerin performansını deneyerek karar
vermek artık çok kolay.
Mobile Data Center : Geleceği En Doğru Yatırımla İnşa Etmek İçin...
Detaylı bilgi ve Mobile Data Center
demo randevusu için [email protected]
Mecidiyeköy Mah. Cemal Sahir Sk. Polat Mecidiyeköy İş Merkezi
No:29 D:25 34387 Mecidiyeköy - Şişli / İstanbul
www.netvizyon.biz
Zayıf Liderlik ve Hiyerarşi
Deloitte Eğitim Vakfı’nın araştırmasına göre Y Kuşağı,
inovasyonun hem bireysel hem de kurumsal gelişim için önemli
olduğunu belirtiyor ancak Türkiye’de zayıf liderlik ve hiyerarşi,
inovatif düşünce karşısında bir tehdit olduğunu söylüyor
İnovasyon İlk Üç Amaçtan Biri
Y Kuşağı inovasyonu, işletmelerin ilk üç
amacından biri olarak görüyor. Türkiye
dışında araştırmanın yapıldığı diğer 16
ülkede Y Kuşağı inovatif şirketi unvandan
bağımsız fikir üretimini destekleyen liderliğe
sahip, açık vizyonu olan ve iç süreçlerinin
gelişmesini destekleyen bir organizasyon
olarak nitelendiriyor. Türkiye’deki Y kuşağı
ise düzenli öğrenimi teşvik eden, çalışanların
hem bireysel hem de mesleki gelişmelerine
olanak tanıyan ve yaratıcılığı teşvik eden
organizasyonları inovatif olarak görüyor.
Kamunun İnovasyona İhtiyacı Yok
Türkiye’de inovasyona en çok ihtiyaç
duyulan sektörler arasında tüketim,
enerji ve teknoloji yer alırken, diğer 16
ülkede eğitim, enerji ve kamu kurumları
ilk üç sırayı paylaşıyor. Ayrıca Türkiye’de
diğer ülkelerin aksine kamu sektörünün
inovasyona ihtiyacı olmadığı belirtiliyor.
Teknoloji, tüketim ve üretim ise hem
Türkiye’de hem de 16 ülkede inovasyondan
sorumlu sektörler olarak belirtiliyor.
Hem 16 ülkede (%65), hem de Türkiye’de
(%51) Y Kuşağı’nın yarıdan fazlası, inovatif
fikirler için desteklenen ve ödüllendirilen
bir şirkette çalıştığını belirtiyor. Ancak Y
Kuşağı çalıştıkları şirketlerde çok düşük bir
oranda unvandan bağımsız fikir yaratımını
ve paylaşımını destekleyen bir liderlik
anlayışı olduğunu aktarıyor (16 ülke %26,
Türkiye %16). Ek olarak Türkiye’deki Y
Kuşağı’nın %43’ü çalıştıkları şirketlerin
inovatif olduğunu düşünürken bu oran
diğer ülkelerde %60’a çıkıyor.
İlkay Zaman
Yayın Koordinatörü
[email protected]
Kendilerini Yenilikçi
Olarak Görüyorlar
Ankete katılan Y Kuşağı kendisini yenilikçi
olarak görürken (16 ülke %62, Türkiye %63),
geleceğin inovatif bireylerinin karakteristik
özelliği olarak yaratıcılığı gösteriyor.
Türkiye’de buna girişimcilik de ekleniyor.
Türkiye’deki Y Kuşağı’nın üçte biri,
şirketlerde ifade özgürlüğünün yeteri
kadar uygulanmadığını ve inovasyon için
bu özgürlüğün desteklenmesi gerektiğini
düşünüyor. Bu noktada Türk Y Kuşağı
finansal yetersizliğin yanı sıra zayıf liderliği
(%17) ve hiyerarşiyi (%15), inovasyonun
önündeki en önemli engeller olarak görüyor.
Diğer 16 ülkede ise finansal yetersizliğin
(%22), iç kültürün (%10), değişime karşı
direncin (%10) ve zayıf liderliğin (%10)
inovasyonu engellediği belirtiliyor.
İnovasyon İşin Büyümesi
İçin Önemli
İnovasyonun işin büyümesi ve gelişmesi
açısından büyük önem taşıdığına inanan Y
Kuşağı (16 ülke %78, Türkiye %60), bir işin
büyümesi ve gelişmesi için finansal başarının
yeterli olmadığını, inovasyonun da önemli bir
gösterge olduğunu düşünüyor. (16 ülke %87,
Türkiye %93). Tüm ülkelerdeki Y Kuşağı
toplum üzerinde önemli pozitif etki yaratan
inovasyonların iş dünyasını geliştirdiğini
düşünüyor ve topluma faydası olan
inovasyonlardan kâr elde etmenin işletme için
kabul edilebilir olduğunu belirtiyor.
Toplumsal Huzursuzluk
En Büyük Zorluk
Y Kuşağı, Türk toplumunun gelecek 20 yılda
karşılaşacağı en büyük zorluğu %45 oranında
toplumsal huzursuzluk olarak belirtirken,
onu doğal kaynak kıtlığı ve gelir eşitsizliği
izliyor. Araştırmanın gerçekleştirildiği diğer
16 ülkede karşılaşılacak zorlukların başında
doğal kaynak kıtlığı (%34) yer alırken,
bunu enflasyon (%32) ve nüfus yapısındaki
değişim (%28) izliyor.
EDİTÖRDEN
D
eloitte tarafından 16 ülkede,
Deloitte Eğitim Vakfı tarafından
ise Türkiye’de olmak üzere,
toplamda 17 ülkede gerçekleştirilen “Y Kuşağı
İnovasyon” araştırması oldukça ilginç konulara
değiniyor. Yeni jenerasyonun iş dünyasına
ve inovasyona bakış açısı ortaya koyan bu
araştırmaya mutlaka göz atmanızda fayda var.
İ.Z. Halkla İlişkiler Danışmanlık ve
İletişim Adına Sahibi
ekim’13 / SAYI 47
İlkay Zaman
Yayın Koordinatörü
İlkay Zaman
[email protected]
Genel Yayın Yönetmeni
34
44
Kapak Konusu
Özel Dosya
Ecevit Bıktım
[email protected]
Genel Yayın Yön. Yrd.
Ali Yavuz Şahin
[email protected]
Editörler
Ömer Balk
[email protected]
Hasan Uğur Nayır
[email protected]
Ahmet Gözütok
[email protected]
48
36
52
Avşar Özgen
[email protected]
Görsel Yönetmen
Ersen Akçay
[email protected]
Reklam Müdürü
Çiğdem Ergönül
[email protected]
Fotoğraf
Adem Başaran
[email protected]
54
36
06.
30.
32.
34.
40.
44.
48.
52.
54.
58.
60.
58
Haberler
Röportaj: Murat Göksenin Güzel
Sektörün Sesi: İlker Sungurlar
Kurumsal Gelişiminizi Tamamlamanın Tam zamanı
Röportaj: Ergin Öztürk
IDF 2013: Teknoloji Dünyası Nefesini Tuttu
IFA 2013: Avrupa’nın En Büyük Tüketici Elektroniği Fuarını
Sizler İçin Gezdik
Türkiye’de Mobil Genişbant Regülasyonu Alanındaki Çalışmalar
İnternet Ortamında Kişisel Verilerin Korunması
Bilgi Toplumuna Dönüşümde BİT’in payı
IT Advisor Test Merkezi
Yönetim Adresi
Değirmen Sok. Şaşmaz Sitesi A Blok
Cemal Bey İş Merkezi No.: 11 Kat: 1 Daire: 4-6
Kozyatağı / Kadıköy- İstanbul
Tel: 0216 478 31 18 PBX
0216 478 31 86
Faks: 0216 478 45 02
[email protected]
Abone Hizmetleri
[email protected]
Dağıtım
Detay Dağıtım
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cüneyt Tepe
[email protected]
Baskı ve Cilt
ÖZGÜN OFSET
Aytekin Sokak 21 4.Levent/İSTANBUL
T: 0212 280 00 09
F: 0212 264 74 33
e-Posta: [email protected]
GÜLSE MATBAACILIK
Merkez Mh. Burnaz Cd. No: 11/C
Avcılar/İSTANBUL
T: 0212 593 37 06
www.gulsematbaa.com
4
ekim’13
HABER
Intel Türkiye’ye Yeni Pazarlama Müdürü
R
eklam ve pazarlama
sektörünün deneyimli
isimlerinden
Pınar Dülgerler Dinç,
Intel Türkiye Pazarlama
Müdürlüğü görevine
getirildi. Türkiye’de şirketin
Türkiye çapında doğrudan
ve iş ortakları kanalıyla
pazarlama çalışmalarını
yürütecek. Satın alma
ve iletişim kanallarının
tüm seviyelerinde
pazarlama faaliyetlerinin
entegrasyonundan, marka
yönetimi ve ürünlerin tanıtım
ve pazarlama stratejilerini
desteklemek üzere
programlar yaratılmasından,
markanın kamuoyundaki
algısını güçlendirmeye yönelik
PR çalışmalarından, şirketin
çizgi üstü ve çizgi altı tüm
pazarlama iletişimi faaliyetleri
ve medya satın almasından
sorumlu olacak.
Pınar Dülgerler Dinç’in
hızlı tüketim malları,
telekomünikasyon, otomotiv,
bankacılık ve finans,
geleneksel ve yeni medya,
tüketici elektroniği, dayanıklı
tüketim malları ve ilaç gibi
birçok farklı sektörde uzun
yıllara dayanan geniş bilgi
birikimi ve tecrübesi bulunuyor.
Dinç pazarlama yönetimi,
marka geliştirme, pazarlama
stratejileri, medya ve halkla
iliskiler, stratejik planlama ve
pazarlama iletişimi alanlarında
önemli deneyime sahip.
Adesso Türkiye’ye Açılıyor
A
desso AG,Türkiye’de kurduğu şirket ile Avrupa’daki
müşterilerine sunduğu tüm ürün ve hizmetlerini Türkiye’de
konumlandırıyor. Pazara giriş aşamasında ise öne çıkan ürünler
içerik yönetimi ve mobil çözümler olacak. Türkiye ülke müdürü
Burak Barı öncülüğünde hizmet yelpazesini İstanbul’daki ofisinden
sunacak olan adesso Türkiye ekibi, bilişim projelerinin yönetiminden
Java, .NET ve C# ile yazılım geliştirmeye ve hatta kullanıcıya özel
karmaşık uygulamaların gerçekleştirilmesine kadar hizmet verebilecek,
alanlarında uzmankişilerden oluşuyor. adesso Türkiye ofisine
liderlik eden ülke müdürü Burak Barı’nın görevi,Türkiye’de adesso
hizmetlerinin ve çözümlerinin lansmanını yapmak ve İstanbul’daki
şubenin gelişmesini ve genişlemesini sağlamak olacak. adesso’nun hali
hazırda Almanya, Avusturya ve İsviçre’deki 10 şehirde toplam 1100
personeli bulunuyor.
adesso co-CEO’su Dr. Rüdiger Striemer, şu bilgiyi veriyor: “Türkiye
piyasasına girmek, adesso’nun uluslararası hedefleriyle örtüşmektedir.
Bu, yeni pazarlara açılarak firmanın organik büyümesini sürekli
kılma stratejimizde anahtar bir bileşendir. Ayrıca, Burak Barı’yı
Türkiye ofisimizin başına getirdiğimiz için çok mutluyuz. Kendisi, IT
endüstrisinde yıllara dayanan kanıtlanmış bir uzmanlığa ve Türkiye
piyasası hakkında engin bir bilgiye sahiptir.”
Fujitsu, CELSIUS İle Çıtayı Yükseltiyor
F
ujitsu iş istasyonu işlemleri ve
grafik performansında çıtayı daha
yükseğe çıkartacak yeni nesil
CELSIUS modellerini piyasaya sürüyor.
Fujitsu, standart grafikleri ve GPU-işlem
çözümlerinin yanı sıra, NVIDIA GRID
grafik sanallaştırma kartları ve Intel
Xeon Phi eş işlemcileri için yenilikçi aktif
ve pasif soğutma kombinasyonlarını da
hizmete sokuyor. Rafa monte edilebilen
yeni iş istasyonları bu özellikleriyle,
3D içerik modelleme gibi yoğun GPU
işlemlerinde bile, birden fazla kullanıcının
eş zamanlı olarak tek iş istasyonuna bağlı
çalışabildiği görülmemiş performans
seviyeleri sunuyor.
6
ekim’13
İş istasyonu sektörü temelde grafik
ve yazılım inovasyonları ile büyümesini
sürdürürken, grafik ve yazılım şirketleri
son yıllarda ürünlerini ileri düzeyde
3D içerik sanallaştırması yönünde
geliştirdiler. Bu ürünlerin gereksinimlerini
karşılamak için, yeni bir iş istasyonları
nesli gerekiyor. Fujitsu’nun eşsiz
soğutma sistemi tek bir CELSIUS
R930’da azami üç NVIDIA GRID grafik
sanallaştırma kartını ve her kart, birçok
sanallaştırılmış kullanıcıyı destekliyor.
Rafa monte edilebilen CELSIUS R390,
ayrıca, Yüksek Başarılı Hesaplama (HPC)
uygulamalar için azami 3 Xeon Phi eş
işlemciyi destekleyebiliyor.
Turkcell birlikte çalıştığı 500.000’i aşkın firmanın
ihtiyaçlarını analiz etti. İşletmeleri daha çevik ve
rekabetçi hale getirecek teknoloji çözümlerini geliştirdi.
Bundan böyle küçük büyük tüm işletmeler ihtiyaçlarına uygun
5 farklı alanda oluşturulan teknoloji çözümleriyle gelişecek, büyüyecek.
Siz de Turkcell'in İş'te Teknoloji Hamlesi’ne katılın, çağı yakalayın.
turkcell.com.tr/kurumsal
Bilgi için TEKNOLOJI yazın 2222’ye gönderin.
Sabit telekom ve bulut hizmetleri Turkcell Superonline tarafından verilmektedir.
HABER
Teknolojinin Devleri İstanbul’a Geliyor
24
-27 Ekim 2013 tarihlerinde
CNR Expo Fuar Merkezi’nde
düzenlenecek olan CeBIT
Bilişim Eurasia Fuarı ile eş zamanlı olarak
WOW Convention Center’da açılışının
yapılacağı CeBIT Sinerji Zirvesi’nin dünya
çapındaki konuşmacılarına Vodafone
Global Enterprice CEO’su Jan Geldmacher
da katıldı.
Konferansta ayrıca, Büyük Veri ve
Bulut Bilişim konusunda Eddy Willems (G
Data Software AG Global Security Officer
& Security Evangelist), Akıllı Kentler /
Metropolitan Çözümler konusunda da Mr
Ulf-Birger Franz (Director of Economy,
Transport and Education of the Region
Hannover) birer sunum yapacaklar.
Geçtiğimiz yıl neler oldu?
Geçtiğimiz yıl düzenlenen 13.CeBIT
Bilişim Eurasia, 93 ülkeden, 143.728
ziyaretçi ile büyük bir başarıya imza
attı. 98.292 profesyonel/iş dünyası
ziyaretçisi, 95 ülkeden uluslararası
ziyaretçi, 6325 uluslararası ziyaretçi ve
23 ülkeden uluslararası katılımcıyla,
4 gün boyunca Türkiye, KKTC ve
Polonya’dan 10 bakanı ağırlayarak bir
kez daha bilişim dünyasını buluşturdu.
Fuarla eş zamanlı olarak düzenlenen
Sinerji Zirvesi, çok sayıda katılımcısı
ve ziyaretçisi ile büyük ilgi gördü.
Zirve, 4.170 katılımcıyı ağırladı,
165 konuşmacı ile 95 forum, panel,
konferans düzenlendi.
Tescilsiz Logoya Yurtdışı Teşviki Yok
E
konomi Bakanlığı’nın Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının
Desteklenmesine İlişkin 2009/5 Sayılı Tebliğ’de değişiklik yapıldı.
Buna göre artık yurtdışı işlemlerde teşvik alınabilmesi için
yurtdışındaki işlemlerde kullanılan logo ve marka ibaresinin aynı şekli ile
yurtiçinde de marka tescilinin yaptırılması gerekiyor.
Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz,
yurtdışı fuarlara başvuran firmaları teşvik fırsatlarını kaçırmamaları ve
başvuruda sorun yaşamamaları için logo ve markalarını hem yurtiçinde
hem de yurtdışında aynı olacak şekilde bir an önce tescil ettirmeleri
konusunda uyardı. Logo tescili şartı hem 01 Ocak 2014 tarihinden itibaren
düzenlenecek fuarlara dair hem de halen inceleme süreci devam eden
destek talebi olan başvurularda aranacak.
Ekonomi Bakanlığı yurtdışındaki fuarlara katılacak şirketlerin teşvik
desteğinden yararlanması için yerine getirmesi gereken bazı şartlarda
değişiklik yaptı. Firmalardan stant alanında kullanacakları logo ve markalara
ilişkin Marka Tescil Belgesi sunmaları istenecek. Ayrıca yurtdışında tescil
ettirdikleri logo ve markanın yurtiçinde de tescilli olması şartı getirildi.
Oksijen’in Mühendislerinden 2 Yeni Çözüm Daha
V
odafone Türkiye’nin Küresel İnovasyon
Merkezi olan OKSİJEN, Avrupa’ya
teknoloji ihraç etmeyi sürdürüyor.
OKSİJEN’deki Türk mühendisler tarafından
üretilen yeni teknolojiler şimdi de Hollanda
ve Avusturya’da faaliyet gösteren operatörler
tarafından kullanılmaya başlandı.
Vodafone Hollanda, OKSİJEN’in Vodafone
Grubu için ürettiği OKSİJEN Merkezi
Lokasyon Platformu’nu, Acil Arama Servisi
amacıyla kullanmaya başladı. Böylece
Vodafone Hollanda aboneleri Acil Arama
Servisi’ni kullandıkları anda, lokasyon
bilgilerinin OKSİJEN platformları üzerinden
otomatik olarak belirlenmesi ve ilgili
merkeze iletilmesi mümkün kılınıyor.
Vodafone Hollanda’nın Acil Arama Servisi
gibi mobil aboneler için oldukça kritik olan
böyle bir servisi bu platform üzerinden
8
ekim’13
sunacak olması, teknoloji ihraç eden OKSİJEN
adına yeni bir gurur kaynağı oldu.
Diğer taraftan Vodafone Grubu ile işbirliği
anlaşması bulunan Avusturya merkezli
Telekom Austria Group (TAG) tarafından
da OKSİJEN’in ürettiği Merkezi Lokasyon
Platformu devreye alındı. Telekom Austria
Group bünyesinde yer alan tüm operatörlerin
yararlanabilmesine olanak sağlayan
platformun sistem entegrasyonları başarıyla
tamamlandı. Bu entegrasyon sayesinde,
Telekom Austria Group operatörlerinde
yenilikçi lokasyon bazlı servislerin daha
etkin ve daha yaygın kullanımı mümkün
hale geldi. TAG operatörlerinin kullanıma
başlamasıyla birlikte böylece günlük
20 milyon seviyelerine ulaşan lokasyon
talebi işlem hacmi OKSİJEN’in teknolojisiyle
karşılanmaya başlandı.
İş yönetimi KOBİ’ler için karmaşık hale geldiğinde...
En ekonomik program çözümü bizde!
Navigator, ofis programlarıyla entegre olarak çalışan SAP Business One ile orta ve küçük ölçekli işletmelerin
satın alma, finansal yönetim, muhasebe, depo yönetimi ve müşteri ilişkileri süreçlerinin yönetimi için etkin,
hızlı ve ekonomik çözümler sunuyor.
Adres: Kasap Sokak Konak Azer İş Hanı No: 12 Kat: 2 Esentepe 34394 İstanbul Tel: (0212) 318 00 00
www.navigator.com.tr [email protected]
HABER
Mobil Canlı Video Dönemi
C
isco StadiumVision Mobile, canlı videoları taraftarların mobil cihazlarına
getirerek spor arenalarında yepyeni bir deneyim yaratıyor. Çözüm, akıllı
Cisco Connected Stadium Wi-Fi ağını kullanarak yüksek kalitedeki videoyu
eş zamanlı olarak akıllı telefon ve tabletlere getiriyor. Cisco’nun çözümü, mekan içi
aplikasyonla birleştirildiğinde canlı video ve verileri izleyicilerin mobil cihazlarına
en düşük gecikme ile ulaştırıyor. StadiumVision farklı pek çok kanalı da aynı anda
sunma özelliğine sahip: Mola zamanlarında yedek kulübesinin izlenmesini sağlayan
‘alternatif kanal’, yarışma ve çoklu oyunculu oyunlar için istatistik sağlayan ‘veri
kanalı’ ve ‘yeniden oynatma kanalı’ gibi pek çok farklı işlevi içinde barındırıyor.
Cisco Stadium Vision Mobile, sektörün Wi-Fi üzerinden çoklu yayın kullanan ve
optimize ağ üzerinden tek kanaldan yaptığı yayını birçok cihaza etkin bir biçimde
gönderebilen ilk çözümü. Bu tek bir video kanalından çıkan yayının ağ üzerindeki
her cihaza kopyalanarak ulaştırıldığı tekli yayından sonra kaydedilen en önemli
gelişmelerden biri. StadiumVision Mobile teknolojisi yüksek yoğunluğun olduğu
ortamlarda önemli bir sorun olan ölçeklendirilebilirliği ciddi şekilde artırıyor. Dev
tesislerde, ağ üzerindeki potansiyel baskı belirli bir videoyu görüntüleyen bir mobil
cihaz için de, on binlerce cihaz için de aynı oluyor.
StevieAwards’dan
Akbank’a 6 Ödül!
U
luslararası seçkin ödül platformları arasında yer alan StevieAwards
tarafından düzenlenen, “International Business Awards”
değerlendirmesinin 2013 sonuçları açıklandı. Akbank, yarışmada
1 Altın, 2 Gümüş ve 3 Bronz kazanarak önemli bir başarıya imza attı.
Bu yıl 10.’su düzenlenen “Stevie - International Business Awards”
ödüllerine 50’den fazla ülkeden 3.300’ün üzerinde başvuru yapıldı. Akbank,
“Akbank Sanat İnternet Sitesi” ile altın Stevie ödülünün sahibi oldu.
Bunun yanında, Akbank, gençlere bankanın organizasyon yapısı
ve kariyer olanakları hakkında bilgi sağladığı “5N1Kariyer İnternet Sitesi”
ve Akbank Düşünce Kulubü üyelerinden oluşan “Akbank İK Genç Danışma
Kurulu” projesi ile 2 gümüş Stevie kazandı. Banka ayrıca, şubelerindeki iş
süreçlerini basitleştiren ve daha da müşteri odaklı bir hizmet modelini öne
çıkaran “İyileştirmeler Sizin İçin” programı ile ve “Yılın Bilgi Teknolojileri
Birimi ve Takımı” olarak da 3 bronz Stevie ödüllünün sahibi oldu.
Evernote ve Samsung Küresel
Ortaklıklarını Duyurdu
D
ünyanın her şeyi hatırlamasına yardımcı dijital not tutma uygulaması dünyada
65 milyon ve Türkiye’de 600 bin kullanıcısı bulunan Evernote, Samsung ile
ortaklığını duyurdu. Evernote içinde bulunduğu pazarda, telefondan tabletlere,
kameralardan buzdolaplarına kadar akıllı ürün yelpazesini çok büyük ölçüde
geliştirdi. Bu gelişimi de müşterilerine Samsung aracılığıyla sunacak.
Samsung’la olan bu ortaklığı Samsung Galaxy Note’un not yazma becerileriyle
Evernote’un birleştirilmesi demektir. Artık tüm S Note kullanıcıları, Samsung
mobil cihazlarıyla Evernote’u kullandıkları tüm cihaz ve bilgisayarlar arasında
anında not senkronizasyonu sağlayabileceklerdir. Evernote’taki diğer tüm notlar
gibi bu notlar da aranabilir, kolay erişim için etiketlenebilir ve diğer kullanıcılarla
paylaşılabilir olacaktır.
Ek olarak, Evernote tüm S Note kullanıcılarına, bütün notlarını, resimlerini ve
dosyalarını saklayabilmeleri için arttırılmış bir aylık kapasite sunmaktadır. Bu
geçen yıllar zarfında Samsung tüketicilerin hayatını kolaylaştıran yenilikçi ve
sürpriz ürünleri piyasaya sürmeye devam etti. Evernote çalışanları böylesine
yaratıcı ve ileri görüşlü bir firmayla yakın çalışma içinde bulunmaktan gurur
duymaktayız, dedi.
10
ekim’13
HABER
Asseco SEE, Türkiye’de
Güçlenmeye Devam Ediyor
A
sseco SEE, Türkiye’deki büyüme stratejisi çerçevesinde, finans,
telekom ve kamu sektörlerine odaklı uygulama ve danışmanlık
hizmetleri sunan Sigma Danışmanlık’ı 6 Eylül 2012 tarihinde
imzalanan anlaşmayla bünyesine kattı. Birleşmeyle ilgili olarak
Asseco SEE Teknoloji A.Ş. Ülke Müdürü
Hatice Ayas şunları söyledi: “Sigma’nın
bünyemize katılımıyla sahip olduğumuz
ürün yelpazesini ve ekibimizi daha da
güçlendirerek müşterilerimize hizmet
vermeye devam edeceğiz. Türkiye’deki
büyüme hedeflerimiz çerçevesinde ürün
yelpazemiz her geçen gün zenginleşiyor
ve yeni sektörlerde, yeni çözümler sunma
yetkinliğimiz artıyor. 13 farklı ülkede
1300’den fazla çalışanı olan bir grup
olarak, yurt içindeki başarı hikayelerimizi
artırırken, sahip olduğumuz deneyimi ve bilgi birikimini, Avrupa’da
Asseco’nun aktif olduğu yeni ülke ve pazarlara da taşımaktayız.”
Web tabanlı iş yönetim çözümleri konusunda uzmanlaşmış olan
Sigma Danışmanlık, Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP), İş Süreci
Tasarımı ve Yönetimi, Web Tabanlı Finansal
Kiralama ve Varlık Yönetimi çözümleri
sunuyor. Bankacılık sektöründeki ihtiyaçlara
göre tasarlanmış, web tabanlı “Varlık ve
Gider Yönetimi”, kurumlara bütçe, talep,
satın alma ve muhasebeleştirme süreçlerinin
yaşam döngüsünü yönetmek için modüler
ve ölçeklenebilir bir platform sağlıyor.
Web tabanlı “Finansal Kiralama ve Varlık
Yönetimi” ile finansal ve operasyonel
kiralama, tüketici finansmanı ve filo kiralama
alanlarında tümleşik bir çözüm sunuyor.
Akıllı Hayat İçin Dijital Çözümler
T
TNET’in Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı N. Mert Başar, bu yıl “Dönüşüm
ve Uyum” temasıyla düzenlenen İnteraktif Pazarlama Zirvesi’nde (İPZ)
bir konuşma yaptı. Konuşmasında cihazlardan spora, sağlıktan eğitime,
eğlenceden müziğe her şeyin “akıllı” olduğu ve dijitalleştiği bir dönem yaşadığımızı
vurgulayan Başar, pazarlamanın da bu gelişmelerden etkilenerek kabuk
değiştirdiğini belirterek şunları söyledi: “Dijital dönüşümle birlikte her şey ‘akıllı’
oldu. Saatler, telefonlar, fırınlar, buzdolapları yani kısaca her şey ‘akıllı’ ve dijital
artık. Dünya her geçen yıl internetin etkisiyle daha da ‘akıllı’ ve dijital hale geliyor.
Biz TTNET olarak bu dönüşüme Türkiye’de öncülük yapıyoruz. Hızlı internet erişim
teknolojilerinin ötesine geçerek hayata değer katacak dijital çözümler sunuyoruz.”
TTNET’in İPZ’deki standı için özel olarak hazırladığı, Fibernet hızına paralel bir
çağrışım yapılmasının hedeflendiği “Roller Coaster Simulatörü” de katılımcılardan
büyük ilgi gördü. Fibernet’in hızının ve eğlencedeki özgürlüğün ön plana çıkarıldığı
“Roller Coaster Simulatörü”, sahip olduğu aerodinamik özelliklerle bu alanda bir ilk
olarak İPZ 2013’ün unutulmazları arasına girdi.
SAP, KOBİ’lerin Dönüşümüne Destek Veriyor
K
OBİ stratejilerinin, iş ortaklarıyla
beraber KOBİ’lerin ve bireylerin
gelişimine katkı sağlamak
için yaptığı çalışmaların
paylaşıldığı SAP EMEA KOBİ
Zirvesi, 19 Eylül Perşembe
günü Avrupa, Ortadoğu ve
Kuzey Afrika ülkelerinden
ve Türkiye’den 40’a
yakın gazeteci ve analist
katılımıyla gerçekleştirildi.
SAP Türkiye Genel
Müdürü Zeynep Keskin
tarafından açılan zirvede
KOBİ’lerin değişen piyasa
koşullarına karşı hızlı uyum
12
ekim’13
yetenekleri, esnek üretim yapıları, bölgesel
kalkınmadaki rolleri, işsizliğin azaltılması
ve yeni iş alanlarının yaratılmasındaki
katkıları gibi bir dizi olumlu özellikleri
nedeniyle ülkelerin ekonomik ve sosyal
kalkınmasında önemli bir işleve sahip
olduklarını ifade edilirken,
SAP Türkiye Genel Müdürü
Zeynep Keskin, “Küresel
olarak bakıldığında toplam
işletmelerin çok büyük bir
kısmı KOBİ ve bugün toplam
istihdamın yarısından
fazlasını KOBİ’lerde çalışanlar
oluşturuyor. Öte yandan,
yatırımların yaklaşık üçte
birini gerçekleştiren KOBİ’ler,
katma değer ve ihracat içinde
önemli paya sahiptir.” dedi.
Kurumsal
Kaynak Planlama
1989 yılından bu yana yazılım alanında faaliyet gösteren Login Yazılım, son
zamanlarda ülkemizde de önemi artan ERP yazılımındaki ilk yerel sunucu
olmanın avantajına sahip
Bu anlamda Login sürüm ya da
sürüm tarzı bir uygulamaya sahip
değil. Login ile çalışmaya başlayan
kuruluşlar gerek teknolojik gerekse
işsel tüm yeniliklere bakım
anlaşmaları çerçevesinde anında
sahip oluyorlar.
“Çift defter ile Finans Yönetimi”
sağlayabilen tek yerel çözüm olan
Login, son yıllarda yaptığı kapsamlı
çalışmalar sonucunda Login ERP e-Defter ile Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından yazılım uyum onayını almıştır. Login Yazılım
son zamanlarda adını sıkça telaffuz ettiğimiz ve gelecekte daha da
yaygın hale gelecek e-Fatura konusunda da güvenilir ve kullanıcı
dostu çözümler sunmaktadır.
Çözümler
Login Yazılım’ın sunduğu çözümleri 4 ana başlık şeklinde
gruplamak mümkün:
• Dağıtım Yönetimi ( satış-satın alma-ithalat-ihracat, b2b, saha
satışı, teknik destek, bakım onarım, kantar, web sipariş, mağaza,
tedarikçi değerlendirme, vb)
• Finans Yönetimi (resmi muhasebe, cari hesaplar, masraf
yönetimi, çek-senet, vb)
• Üretim Yönetimi (konfigüratör, ürün ağaçları, üretim yönetimi,
iş emirleri, safha maliyetlendirme, lotlu takip, maliyet
muhasebesi, vb)
• İnsan Kaynakları (organizasyon yapısı, bordro, izin takibi,
eğitim yönetimi, vardiya modelleme, başvuru yönetimi, seyahat
yönetimi, zimmet takibi, vb)
Her çözüm grubu kendi içinde bir bütün olarak çalışıyorken,
bir üst fazda hepsi de tek bir çözüm-bir bütün şeklinde bir
işletmenin, hatta işletmeler topluluğunun elektronik olarak
yönetilmesine olanak tanıyan ERP (Kurumsal Kaynak Planlama)
çözümüne dönüşmektedir.
Çözümler grubunun olanak tanıdığı modüler yaklaşım
sayesinde kuruluşlar bütçe yönetimleri ve ihtiyaç
planlamaları doğrultusunda öncelik tanıdıkları fonksiyonların
çözümlerinden başlayarak zaman içerisinde ERP’ ye giden yolda
planlı, sağlıklı ve verimli bir yazılım-proje
metodolisini hayata geçirebilmektedirler.
Gücünü insan zekâsı, teknolojinin
hatasızlığı ve hızından alan Login
uygulamaları günümüzde olduğu gibi
gelecekte de şirketlere büyük katkıda
bulunacaktır.
www.login.com.tr
advertorial
Sermaye, makina-teçhizat, insan,
zaman, mekân gibi tüm kaynakların
bütünleşik bir yapıda yönetilmesine,
bir işletmede olabilecek tüm
işlemlerin raporlanabilir veriye
dönüştürülmesine olanak sağlayan
çözümleri ile Login karar destek
sistemlerinin alt yapısını sunmaktadır.
“Doğru zamanlarda doğru kararlar
için...” tüm kademelerdeki tüm
yöneticilerin tüm işletme yapısına anında hâkim olmasına
olanak tanımaktadır.
Sermaye, makina-teçhizat, insan, zaman, mekân gibi tüm
kaynakların bütünleşik bir yapıda yönetilmesine, bir işletmede
olabilecek tüm işlemlerin raporlanabilir veriye dönüştürülmesine
olanak sağlayan çözümleri ile Login karar destek sistemlerinin alt
yapısını sunmaktadır. “Doğru zamanlarda doğru kararlar için...” tüm
kademelerdeki tüm yöneticilerin tüm işletme yapısına anında hâkim
olmasına olanak tanımaktadır.
90’ların başından itibaren Türkiyedeki yabancı sermayeli
kuruluşlara “Kurumsal Kaynak Planlama” yazılımı sunarak
sağladığı “bilgi ve deneyim” birikimini “hep bir adım ileri” ilkesi
ile çözümlerine yansıtan Login Bilgisayar Yazılımları A.Ş. şu anda
100’ün üzerindeki modüleri ile elektronik işletmeler yaratıyor.
Çözümleri ve tüm hizmetlerinde %100 sorumluluk ilkesi ile
hizmet veren Login, lisanslamadan proje yönetimine, hizmetten,
ek geliştirmelere kadar kuruluşlara en başından en sonuna
kadar “sizinleyiz” diyor.
Login, tüm organizasyonlarında başarı hikâyelerinden ziyade
“yol hikâyelerini” öne çıkardı. Yazılımda satış sonrası hizmetin
önemi malumken, ERP gibi tüm işletmeyi içine alan bir yazılımdan
bahsediyorsak, satış sonrası hizmet kavramı da yetersiz bir
ifade oluyor; “stratejik ortaklığa” ya da daha sade bir ifade ile
“yol arkadaşlığına” dönüşüyor. Login’ in yol arkadaşları arasında
Unilever, TMF Group, Eren Holding, Lineadecor, OMV gibi dünyanın
ve ülkemizin ileri gelen kuruluşları yer almakta.
Süreli ve ölçekli çalışma prensibi sayesinde, Login müşterileri,
projelerinin yönetimine hâkim olabiliyor, bütçelerini yönetebiliyorlar.
Login, çimentodan tekstile, inşaattan FMCG’ ye, siparişe özel
üretimden sağlığa kadar her sektörde
elektronik şirketler yaratıyor. Ancak
asıl önemlisi o şirketler ile birlikte
yaşıyor; yani onlar ile birlikte değişen
koşullara uyum sağlıyor, değişiyor,
dönüşüyor. “Kazan, kazan” anlayışı ile
dünya ekonomisi ve yerel ekonomideki
dönüşümlere uyumu gerçekleştiriyor.
SİYAH BEYAZ
Ali Yavuz Şahin / Genel Yayın Yön. Yrd.
[email protected] twitter.com/AliYavuzSahin
Türk İnternet Siteleri
Dünyanın Gerisinde
Türkiye’de internetin kullanıma sunulduğu günden bu yana,
gelişmek için bir fırsat olarak görülen web sitelerimiz sınıfta
kalmış durumda. Sınıfı geçmek için çok çalışmamız şart
G
eçtiğimiz ay içerisinde yayınlanan bir çalışma
Türk internet sitelerinin hazin durumunu
gözler önüne serdi. Markalara kullanılabilirlik
ve kullanıcı deneyimi tasarımı konusunda servisler
sunan Userspots tarafından gerçekleştirilen çalışma,
Türkiye’deki internet sitelerinin kullanılabilirlik
skorunda yurt dışı ortalamasının altında kaldığını ve
geliştirilmeye ihtiyaç olduğunu ortaya koydu.
Userspots’un gerçekleştirdiği kullanılabilirlik ve
kullanıcı deneyimi çalışmasında, e-ticaret ve finans
sektörlerinde hizmet sunan Türkiye merkezli 65
firmanın internet sitesinin kullanılabilirlik skorları
ölçüldü. Çalışmaya göre, Türkiye’deki internet siteleri
100 üzerinden 67 puan ortalamasıyla ‘C’ sınıfında yer
alarak, dünya ortalaması olan 78 puanın ve ‘B’ sınıfının
gerisinde kaldı.
Sitelerin kullanılabilirlik skorunun SUS adı verilen
bir ölçekle değerlendiren Userspots’un araştırması
ilgin sonuçların ortaya çıkmasına sebep oldu. SUS
skoru küresel çapta kabul gören bir kullanılabilirlik
skoru. Skor, kullanılabilirlik testleri sonrasında
kullanıcılara yapılan bir anket sonrası oluşturuluyor
ve 100 üzerinden bir puanlama ile belirtiliyor. Yapılan
çalışmada e-ticaret ve finans sektörlerinde faaliyet
gösteren şirketlerin internet siteleri değerlendirilmiş
durumda. Artan hacmi ile son yılların en gözde
sektörlerinden birini oluşturan e-ticaret alanında
Türkiye’deki sitelerin ortalama kullanılabilirlik skoru
67,4 seviyesinde. Bu rakam yurt dışında 80,1. Türkiye’de
müşteriden müşteriye satış yapan C2C sitelerinin
ortalama skoru 65,4 iken, müşteriye direkt satış yapan
sitelerde ise bu skor 68,9’a yükseliyor.
14
ekim’13
Türkiye’de e-ticarette kullanılabilirlik şampiyonunun
78,2’lik puanı ile Markafoni. Yurt dışında Amazon
89,3 puan ile ilk sırada yer alırken, Apple’ın online
satış bölümü 88,7 puanla ikinci, Costco ise 88.2
puan ile üçüncü sırada bulunuyor. Ülkemizdeki
e-ticaret sitelerinin kullanılabilirlik skorunun düşük
olmasındaki en önemli etkenler, özellikle satış sonrası
süreçte müşterilerine iyi bir deneyim sunmamaları
ve sitelerinde de bu süreçle ilgili yeterli bilgiye yer
vermemeleri. Ayrıca ürünler hakkında yanıltıcı ya da
yetersiz bilgilerin yer alması, zorlu satın alma süreci ve
kullanıcılara istekleri dışında gönderilen e-postalar da
sorun yaratan diğer noktalar olarak öne çıkıyor.
Türk internet siteleri kullanılabilirlik açısından
puanlarını yükseltmek için çok çalışmalı. En önemlisi
ise müşteri ile birebir ilişki içerisinde olunan arayüz.
Arayüzlerin estetik gözükmesi ve beğenilmesi, kolay
kullanılabilir olması gerekiyor. Bunun için maliyet göz ardı
edilerek arayüz tasarlarken hiç bir şeyden kaçınmamalı.
Günümüz firmalarının en değer verdiği konu müşteri
ilişkileri. Bir internet sitesinin de müşteri ilişkilerinin
ilk adımı arayüz. Bir arayüz ne kadar estetik olursa olsun,
basit bir işlemde kullanıcısına sorun çıkardığı noktada
beğenilmemeye başlıyor. Bu sebepten kolay kullanılabilir,
sorunsuz ve ilgi çekici bir arayüz tasarımı şart.
Hizmet alma öncesi ve sonrası da dikkate alınarak, iş
süreçlerinin kullanıcı dostu bir biçimde tasarlanması
gerekiyor. E-ticaret sitelerinde yaşanan sıkıntıların
büyük bölümü satın alma sonrasında olurken, finans
sektöründe müşterilerin süreci takip edememesi
müşteri deneyimini olumsuz etkileyen en büyük
nedenler olarak öne çıkıyor.
HABER
Türk Telekom Çevreci Araçlara Yatırım Yapıyor
T
ürk Telekom, insana ve çevreye duyarlı yaklaşımıyla
araç filosunu 5 elektrikli otomobille takviye etti.
Elektrikli araçların sayısının zamanla daha da
artırılması hedefleniyor. Çevresel sürdürülebilirlik alanındaki
çalışmalarını “Doğayla Dost İletişim” başlığı altına yürüten Türk
Telekom, araç filosunu 5 adet Renault Fluence Z.E. elektrikli
otomobille takviye etti. Fosil yakıtla çalışan araçların egzoz
gazı emisyonlarının çevreye verdiği zararı ve küresel ısınmaya
etkisini göz önüne alan Türk Telekom, filosundaki elektrikli araç
sayısını zamanla daha da artırmayı hedefliyor. Türk Telekom’un
araç filosuna dahil ettiği Renault Fluence Z.E. model elektrikli
otomobiller, şehir elektriği (220 V- 50 Hz- 16 amper) ile 8
saatlik standart şarj ile yaklaşık 120 km’lik bir menzil sunuyor.
Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak hedefiyle ofis
uygulamalarını ve iş süreçlerini sürdürülebilirlik prensiplerine
göre dönüştüren Türk Telekom, bu hamlesiyle şirketin karbon
ayak izinin azaltılmasına katkıda bulunurken aynı zamanda
yakıt maliyetlerinde de önemli bir tasarruf olanağı sağlayacak.
4.000 Profesyonel “Gelecek Bugün’ü” Konuştu
S
AP Türkiye, 20 Eylül Cuma günü yaklaşık 4.000
profesyoneli, Türkiye’nin en geniş katılımlı ve bölgenin
en büyük BT organizasyonlarından biri olan SAP Forum
İstanbul’da ağırladı. Müşteriler, iş ortakları, kullanıcı grupları,
üniversiteler ve SAP’nin iş dünyasına hizmet eden inovatif
teknolojileri hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes, bu
yılki mottosu ‘Gelecek, bugün’ olarak belirlenen SAP Forum’da
buluştu. SAP Global Yönetim Kurulu Üyesi Gerhard Oswald ile
SAP Global Yürütme Kurulu Üyesi Bernd Leukert de Forum’da
SAP ekosistemiyle bir araya geldi.
SAP Forum İstanbul, 20 paralel oturum, 11 farklı özel
yuvarlak masa toplantısı, mikrofurum oturumları, Design
Thinking (Tasarım Odaklı Düşünce) Odaları, SAP Store
(Mağaza), HANA demo alanı aracılığıyla yaklaşık 4.000 misafiri
ağırladı. Katılımcılara, Mobilite, Bulut Bilişim, Veritabanı ve
Analitik, Öngörüye Dayalı Teknolojiler ve Büyük Verideki
Yenilikler hakkında bilgiler verildi.Organizasyona büyük
ilgi gösteren konuklar, SAP Kasabası’nda pek çok alanda
gerçekleştirilen demo sunumlarında, SAP’nin yenilikçi
teknolojisini deneyimleme fırsatı buldu.
IFS’den Yeni Entegre Proje Yönetim Çözümü
G
lobal kurumsal yazılım firması IFS, proje endüstrileri için
geliştirilen IFS Entegre Proje Yönetim Çözüm’ü ve uygulanan
firmalardaki örnekleri 9 Ekim Çarşamba Günü The Ritz
Carlton Otel’de düzenleyeceği etkinlikte paylaşacak. IFS, Proje
Endüstrilerindeki tasarım süreçleri, hakediş ve
taşeron yönetimi, proje planlama, proje maliyetleri
ve proje performans gibi konuların klasik ERP
yazılımları ile çözüm bulunamayacağı bakış açısı
ile yola çıkıyor. Dünyada ve Türkiye’de pek çok
firmada uygulanan IFS ERP Entegre Proje Yönetimi
Çözümü projelerini tam, doğru ve entegre bir
şekilde yönetmek isteyen firmalar için tasarlandı.
Savunma sanayi, inşaat, taahhüt, endüstriyel
üretim, tersane, enerji, offshore gibi proje
tabanlı çalışan firmaların kullandığı ERP çözümü
16
ekim’13
olan IFS Applications Türkiye’de de bu alanda öncü firmalarla
çalışmalarını sürdürüyor.
Sinpaş Yapı, FNSS Savunma, Durmazlar Makina, Altınay Robot
Teknolojileri, Makyol İnşaat, Dearsan Tersanesi ve daha pek çok
Türkiye’nin proje bazlı iş yapan lider firmasının
tercihi olan IFS, entegre Proje Yönetimi Çözümü ile
bu alanda daha da etkin olacak.
IFS Proje Endüstrileri Günü’nde, Proje
Yönetimi, Proje Planlama, Sözleşme Yönetimi,
hakediş ve Taşeron Yönetimi, Projelerde Tedarik
ve Stok Yönetimi, Proje Maliyeti, Tasarım Süreçleri
ve Cad Entegrasyonları, Proje Raporlama ve
Performans Yönetimi gibi proje bazlı çalışan
firmaların için kritik konuların IFS ile çözüm
yolları anlatılacak.
HABER
Türkiye’de 1 Milyon Marka Başvurusu Yapıldı
T
ürk Patent Enstitüsü
(TPE), marka
başvurularının kabul
edilmeye başlandığı 1995
yılından bu yana yapılan marka
başvurularının sayısının 1
milyona ulaştığını açıkladı.
Geçtiğimiz 10 yıl içinde en çok
marka başvurusu yapılan yıl ise
2011 yılı oldu. Marka başvuru
sayısında 2012 yılında bir önceki
yıla oranla yüzde 38,29’luk
artış kaydedildi ve 117 bin 723
başvuru yapıldı.
Destek Patent Yönetim Kurulu
Başkanı Kemal Yamankaradeniz, bir
ülkenin kalkınmışlığındaki en önemli
göstergelerden birinin tescil edilen
marka sayısı olduğuna dikkat çekerek,
“Türkiye ekonomisinin büyüme verilerine
paralel olarak marka başvuruları ve
tescil edilen marka sayısındaki artış
oldukça sevindirici” diye konuştu. Kemal
Yamankaradeniz, 1 milyon marka
tescili için başvuru yapıldığını
ancak Türkiye’de tescili
yapılan yaklaşık 600 bin marka
olduğunu sözlerine ekledi ve
şöyle devam etti:
“Türkiye’nin 2023 yılına
kadar 500 milyar dolar ihracat
gerçekleştirmesi ve 1 milyon
tescilli markaya sahip olması
hedefleniyor. Rakamlara
baktığımızda marka tescili
başvuru sayısıyla tescillenen
marka sayısı arasında neredeyse yarı
yarıya bir fark var. Şirketlerin bir marka
vekilliği şirketi olmadan yaptıkları
başvuruların çoğu kabul edilmiyor,
dosyaları geri dönüyor.”
Netaş Geleceğin Teknolojilerini Tasarlıyor
N
etaş, ArGe faaliyetlerinde 40. yılını kutlarken, yeni teknoloji
üssünde tasarladığı özgün çözümleriyle, Türkiye bilişim
sektörünün gelecek vizyonuna önemli katkı sağlıyor.
Netaş, bilişim teknolojilerindeki her yenilikle birlikte kendini
yenilemeyi, değişimi en hızlı şekilde özümseyip, bilgi birikimiyle
harmanlayarak yönetebilmeyi ve Türkiye için katma değer
yaratmayı başardı. Değişim ve inovasyondan güç alan Netaş,
“küresel sistem entegratörü” olma stratejisine uygun bir hamleyle,
son yıllarda yaşadığı değişim ve gelişimi de destekler nitelikte,
Kurtköy Aeropark’taki yeni teknoloji üssüne taşındı. Netaş’ın genel
müdürlük birimlerinin de yer aldığı ve toplam 750 kişinin çalıştığı
yeni kompleksinde, 4G LTE Laboratuvarı, savunma sanayiinin
iletişim ihtiyaçlarına çözüm geliştiren Savunma Laboratuvarı,
dünya çapında 200’ün üzerinde GSM operatörünün kullandığı
yazılımların geliştirildiği bir Çoğulortam ve Yeni Nesil Şebekeler
Laboratuvarı konumlanıyor.
Netaş’ın yeni veri merkezi uluslararası standartlara uygun
olarak inşa edildi, enerji verimliliği ve çevre duyarlılığı ön planda
tutuldu, soğutma, yangın sistemleri, veri merkezi sunucu ve veri
depolama altyapısı maksimum verimlilikle çalışacak şekilde
tasarlandı. Netaş veri merkezinde enerji verimliliği için, şu an
Türkiye’de çok az veri merkezinde kullanılan ‘Soğuk Koridor’
yapısı uygulandı ve böylece sadece sistemlerin ihtiyacı kadar ve
belirli bir alanda gerekli soğutma uygulanarak enerji kaybının
önüne geçildi.
Panasonic Yeni Mobil Çözümlerini Tanıttı
P
anasonic, suya, darbeye ve toza dayanıklılığı ile mobil saha çalışanların
zor şartlarda en büyük yardımcısı olan ve hem Türkiye’de hem de
dünya genelinde uzun yıllardır kullanılan Panasonic Tougbook ve
Toughpad’leri itfaiye, emniyet teşkilatı ve arama kurtarma ekiplerine tanıttı.
Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay
Ortakaya etkinlikte şu açıklamayı yaptı: “ISAF 2013 etkinliğinde özellikle
kendi ihtiyaçlarına yanıt verdiğini düşündüğümüz kurumsal mobil
çözümlerimizi tanıtmaktan büyük bir mutluluk duyduk. İtfaiye, emniyet ve
arama-kurtarma ekiplerinin çağın en önemli gereksinimleri arasında yer
alan mobil çalışma kapasitelerini tam olarak kullanmalarını arzu ediyoruz.
Bu bağlamda, sahip olduğumuz küresel bilgi birikimini özgün ve yoğun
ihtiyaçlara sahip olan Türkiye kurumsal pazarına çözüm olarak yansıtmak
istiyoruz. Toughbook ailesine mensup CF-19, CF-31, CF-53 modelleri,
performans ve sağlamlığın kusursuz bir dengesini sunuyor. Ürünler yaklaşık
100 kg basınca, 1.8 metre yüksekliğe kadar düşmeye ve titreşimlere karşı da
tam dayanıklılığa sahip.”
18
ekim’13
TTNET’in raporlama
süreçleri hız kazandı
Gerçek zamanlı raporlama kabiliyetlerini HP’nin SHR ve XS ürünleriyle artıran
TTNET, BT stratejilerini doğru veriyle belirlemeye başladı.
“TTNET bu proje
sayesinde, yatırımlarına
yön verecek bir karar
destek sistemine ve ITIL
uyumlu BT süreçlerine
kavuştu.”
Abdullah Kafalıer
TTNET Bilgi Teknolojileri
Operasyon Direktörü
“Karar alma süreçlerini
kısaltıyoruz”
HP’nin Service Executive Scorecard (XS)
ürünü operasyon ekibinin bilgileri en özet
haliyle sunabilmelerini kolaylaştırdığını şu
sözlerle vurguladı: “Bu raporlama çıktıları
sayesinde üst yönetimimiz bir bakışta
ihtiyacı kolayca belirleyebilecek ve yatırım
kararlarını hızla alabilecek.”
Uçtan uca raporlama
TTNET Bilgi Teknolojileri Operasyon
Bölümü Servis Güvencesi Yöneticisi Okan
Karadağ, “Bizim ortamımızda kurulu olan
mevcut performans uygulamaları, kendi
içlerinde ayrı ayrı raporlama
yapan sistemlerdi. Ancak operasyonel
yönetimi tam olarak sağlayabilmek için
bunları uçtan uca
izleyebilmeniz ve raporlayabilmeniz gerekiyor. Bu ihtiyaca en hızlı yanıtı ise SHR ve
XS ürünleriyle aldık” dedi.
Gerçek zamanlı raporlama
“İmplementasyon hızı ve servis yönetimi kabiliyetleri nedeniyle seçtiğimiz ürünlerden
SHR ile bugüne kadar manuel olarak yapılan
işlemler otomatikleşti. XS ile birlikte üst yönetime doğru uzayan uçtan uca raporlama
sistemimiz ile , her türlü verinin anlık olarak
değerlendirebildiği bir yapıya sahibiz” diyen
Karadağ’ın ardından TTNET BT Planlama &
Vendor Yönetimi Departman Müdürü Veysel
Özdemir de, çok fazla özelleştirme olmasına
rağmen oldukça kısa bir sürede projeyi
tamamladıklarını hatırlatarak, alt taraftaki
pek çok uygulama sürecinin de paralel
olarak ilerlediğini belirtti.
En kritik faktör: İnsan
Kafalıer, bu projelerle beraber şirket
içerisinde bazı kullanıcı alışkanlıklarını ve
süreçlerini de değiştirmiş olduklarını ifade
ederken, insan faktörünün işe dahil olduğu
noktaların en zorlu kısımlar olduğunu
söyledi ve ekledi: “Bir diğer zorluk ise
ürünlerin uygulama çalışmaları sırasında
doğan versiyon farklarıydı. HP’nin doğrudan işe dahil olması ve verdiği destek ile
bunları da kolayca aştık. Uçtan uca İnnova
ve uçtan uca HP ile çalışmanın avantajlarını
bu projede yaşadık.
Hedef
• BT’deki yönetim araçlarını tümüyle
kapsayan ve BT operasyonlarını topyekûn
raporlayan bir raporlama sistemi kurmak. Raporlama sisteminin, üst yönetim
düzeyindeki karar alma süreçlerine destek
olmasını sağlamak.
Çözüm
• HP Service Health Reporter (SHR)
• HP Executive Scorecard (XS)
Sonuç
• Raporlama sistemi emsallerine göre çok
kısa bir sürede hayata geçirildi.
• BT operasyonlarındaki her türlü veriden
anlık raporlar elde edebilme imkânı sağlandı.
• İnnova’nın bilgi birikimi sayesinde fonksiyonel süreçlere geçiş kolayca gerçekleştirilebildi.
• Müşteri Takip Sistemi’nin (MTS) hem
operasyonel hem de stratejik olarak raporlanması sağlandı.
• Üst yönetim kademesi için kapsamlı ama
kolay anlaşılır raporlar hızla elde edilmeye
başlandı.
TTNET Bilgi Teknolojileri Operasyon
Bölümü Servis Güvencesi Yöneticisi
Okan Karadağ, TTNET Bilgi
Teknolojileri Operasyon Direktörü
Abdullah Kafalıer, İnnova Çözüm
Mimarı Cem Özkan ve TTNET
BT Planlama & Vendor Yönetimi
Departman Müdürü Veysel Özdemir.
ağustos’13
advertorial
‘S
ervice Excellence’ programı dahilinde, HP IT Performance Suite
(ITPS) ile tüm BT operasyonlarını tek çatı altında toplayan TTNET, HP’nin
iki yeni ürünüyle hem BT operasyonlarına,
hem de üst yönetim düzeyindeki stratejik
karar alma süreçlerine destek olacak yeni
bir raporlama projesi gerçekleştirdi.
BT operasyonları dahilindeki tüm yönetim
araçlarını uçtan uca kapsayan ‘Analitik
Operasyon Raporlama Projesi’ dahilinde,
HP Service Health Reporter (SHR) ve HP
Executive Scorecard (XS) ürünlerinin kurulumu uçtan uca gerçekleştirildi.
Raporlama ihtiyacına yönelik arayışlarında,
HP’nin Service Health Reporter (SHR) ve
Executive Scorecard (XS) ürünleriyle tanıştıklarını dile getiren TTNET Bilgi Teknolojileri Operasyon Direktörü Abdullah Kafalıer,
“SHR daha çok operasyonel raporlama
ihtiyacına yönelik bir ürün. XS ise daha üst
yönetim seviyesinde, stratejik kararların
alınmasına destek olan, gösterge paneli
tarzı bir raporlama aracı. Geçen sene bu
araçlarla ilerlemeye karar verdik” dedi.
21
HABER
AXIS’den Uzatılmış Garanti Seçeneği
A
XIS Communications,
video kamera, video
şifreleme ve şifre
çözücülerden oluşan ürün
portföyünde uzatılmış
garanti seçenekleriyle hizmet
portföyünü bir adım ileri
taşıyor ve garanti sürelerini
beş yıla kadar çıkartıyor.
AXIS’in yüksek kaliteli ve
güvenilir ağ video ürünleriyle
bir araya gelen bu yeni
ve uzun garanti seçeneği
sistem entegratörlerinin
ve son kullanıcıların, video
takip sistemi yatırımlarını
gönül rahatlığıyla
gerçekleştirmelerini ve
korumalarını sağlıyor.
AXIS Ortadoğu Bölgesi
Satış Müdürü Baraa El Akkad
yeni duyurulan uzatılmış
garanti seçeneklerini
değerlendirirken:
“Bölgesel müşterilerimizin
ürünlerimizi satın aldıktan
sonra en yüksek düzeyde
hizmet ve destek almalarının
sağlanması bizler açısından
son derece önemlidir.
Özellikle daha büyük güvenlik
kurulumlarına sahip bazı
müşterilerimiz daha uzun
garanti süreleri ile ekstra
koruma talep ediyorlar” diye
belirterek ekliyor: “Bunun
yanında, AXIS’in uzatılmış
garanti seçeneği sistem
entegratörleri için hizmet
sözleşmeleri yöntemleri
sunma anlamında yeni
imkanlar getiriyor.”
ESET Oltaya Takılmıyor
A
vusturya merkezli bağımsız
antivirüs araştırma ve
test kuruluşu olan AVComparatives, Ağustos ayı raporunda
ESET Smart Security yazılımına, en
yüksek derece olan “Advanced +”
ödülünü layık gördü.
AV-Comparatives’in yaptığı
açıklamaya göre test ortamı için
belirlenen senaryoda siber suçluların
çokça tercih ettiği oltalama faaliyetleri
ve antivirüs yazılımlarının buna
karşı etkileri değerlendirildi. Test
bünyesinde, kullanıcıların internette
gezinirken yaygın olarak itibar ettikleri
sahte web siteleri, taklit e-postalar ve
hatta güvenlik ürünlerini taklit eden
yazılımlara karşı, dünyanın önde gelen 16
antivirüs yazılımı incelendi.
Ürünler arasında yer alan ESET Smart
Security yazılımının altıncı sürümü,
geniş kapsamlı koruma programı ve
Anti-Phising modülü sayesinde yanıltıcı
web sitelerinin %99‘unu engelledi.
Ayrıca sektörde “false positiv“ olarak
nitelendirilen ve iyi bir antivirüs
yazılımımn en önemli göstergelerinden
biri olan “yanlış uyarı“ konusunda da
tam not aldı ve test boyunca hiç yanlış
uyarı vermedi.
Tekzen Dijital Dünyanın En Prestijli
Ödülünü Aldı
O
rganize ev geliştirme pazarının
yüzde 100 yerli sermayeli tek
markası Tekzen, 200 bin metre
kare ile Türkiye’nin en geniş satış alanına
sahip yapı marketi olmanın yanı sıra;
online satışta da iddiasını yüksek tutuyor.
tekzen.com.tr‘nin uluslararası IMA jürisi
tarafından ‘E-Ticaret’ kategorisinde ‘Üstün
Başarı’ ödülüne layık görülmesi Tekzen’in
e-ticaretteki hedefini taçlandırdı.
Dijital mecra kullanıcılarının, özellikle
de web sitelerinden alışveriş yapan
ziyaretçilerin girdikleri sitede tasarım,
kullanışlılık, aradığı ürüne kolay erişim
gibi fonksiyonlara dikkatini göz ardı
etmeyen Tekzen, olumsuz bir izlenim
edinmeleri halinde birkaç saniye içinde
farklı bir site arayışına girebilen bu
20
ekim’13
ziyaretçileri sürekli müşterileri kılabilmek
hedefiyle 2013 yılında tekzen.com.tr ’yi
baştan sonra yeniden tasarladı.
Şirket internete yaptığı bu yatırımın bu
karşılığını ise kısa sürede aldı. tekzen.com.
tr dijital dünyanın en prestijli ödülü olarak
kabul edilen IMA’nın (Interactive Media
Awards) ‘E-Ticaret’ kategorisindeki ‘Üstün
Başarı’ Ödülüne layık görüldü.
İçerik ve fonksiyonellikte tam
puan aldı
IMA jürisi, Tekzen’in dijital mecradaki
adresi tekzen.com.tr’yi, Tasarım,
İçerik, Fonksiyonellik, Kullanışlılık ve
Standartlara Uyum olmak üzere 5 farklı
kategoride değerlendirdi. Jüri, siteye
İçerik ve Fonksiyonellik kategorilerinde
100 üzerinden 100 tam puan verdi.
Tekzen, IMA jürisinden toplamda 476
puan alarak önemli bir başarıya imza attı.
HABER
Afyon’un İlk Güneş Enerjisi Santrali Kuruldu!
U
zun yıllardan beri Türkiye’nin
enerji çözümleri markası olarak
hizmet eden Tunçmatik’ in yan
kuruluşu olan Powergie’nin, Afyon’da
bulunan Hoca Elektrik’e, 800 m2’lik bir
çatı üzerine 125.000 €’luk bir yatırımla
kurduğu Güneş Enerji Santralinin, yılda
130.000 kWh enerji üretimi yapması
hedefleniyor. Afyon’da çevreciliğiyle
bilinen Hoca Elektrik, CO2 salınımını
azaltan sistemle yılda 70 ton CO2
salınımını önleyecek.
Dünyada öncü olan Alman malı
invertörler ve yüksek performanslı
endüstriyel güneş panelleri, yüksek sıcaklığa
dayanıklı ve hava şartlarından etkilenmeyen
ürünler kullanılan sistem’in yaklaşık 7 yılda
kendini amorti etmesi bekleniyor.
Konumu itibariyle Afyon, karayolları
ve demiryolu ulaşımının merkezi yerinde
bulunduğundan organize sanayi bölgesi
hızla gelişiyor. 460 hektarlık bir alana
kurulu olan Afyon organize sanayi bölgesi,
Hoca Elektrik’e kurulan güneş enerji
santrali ile daha da değerleniyor.
ülkemizde bu enerji kaynağından istifade
etmemiz milli menfaatlerimiz icabıdır.
Hoca Elektrik yapmış olduğu yatırımla
bir ilki yaparak, Afyon bölgesindeki diğer
sanayici ve iş adamlarına öncülük etmiştir”
diye belirtti.
Türkiye güneş enerjisi
konusunda önemli bir
potansiyele sahip
Hoca Elektrik Güneş Enerjisi Santrali’ni
kuran Powergie Genel Müdürü Mehmet
Özer, “Türkiye güneş enerjisi konusunda
önemli bir potansiyele sahip. Enerjide
%50’den daha çok dışa bağımlı olan
Encodio Üzerindeki Medya Sayısı 100 Milyona Yaklaştı
M
edianova tarafından geliştirilen encoding platformu Encodio ile internete
taşınan video ve müzik dosyalarının sayısı 1 buçuk yıl içinde 100 milyona
yaklaştı. Kullanıma sunulmasının üzerinden yaklaşık 1 buçuk yıl geçen
encoding platformu Encodio ile sadece Türkiye’de ayda 5 milyondan fazla içerik HD
kalitesinde encode edilirken, platform Medianova’nın Ortadoğu’da hizmet veren iş
ortakları tarafından da yoğun olarak kullanılmaya devam ediyor.
Encodio’nun başta medya sektörü olmak üzere video, müzik ve yoğun doküman
içeriğine sahip bulunan sektörlerden büyük ilgi gördüğünü belirten Medianova CEO’su
Serkan Sevim, “İstenen formata uygun içerikler, Encodio ile bant genişliğinden yüzde
45’e varan oranlarda tasarruf edilerek encode edilebiliyor. iPhone, iPad gibi iOS uyumlu
cihazların yanı sıra Android, Web TV ve Smart TV gibi farklı platformlara yönelik
encoding işleminin otomatik olarak yapılması kullanımda büyük kolaylık sağlıyor” dedi.
Encodio’nun Türkiye’nin önde gelen yayın kuruluşlarının yanı sıra Medianova’nın
Ortadoğu’daki iş ortakları tarafından da yoğun bir biçimde kullanıldığına dikkat
çeken Sevim, “Bu durum, şirketimizin ‘teknoloji ihracatı’ vizyonu ile de birebir
örtüşüyor. Tamamen Medianova bünyesinde görev yapan Türk mühendisler
tarafından geliştirilen Encodio ile 90 dakika uzunluğundaki bir video 10 dakika
içinde HD kalitesinde encode edebiliyor .
Uygun Fiyatlı Video Konferans Çözümü
B
ircom güvencesiyle Türk kullanıcılarının beğenisine sunulan AVer video
konferans ürünleri rakiplerine göre uygun fiyat ve 3 yıl garanti süresiyle
dikkatleri üzerine çekiyor. Bircom’un ürün portföyüne baktığımızda Aver
ürünlerinden HVC 330, HVC 130 ve VC Bridge olduğunu görüyoruz. BU ürünlerden
HVC 330 ve HVC 130 ile video konferans yapılabiliyor.
HVC 130 düşük maliyetli, gerçek zamanlı, noktadan noktaya iletişime uygun
video konferans cihazı. Bu cihaz sayesinde kablosuz içerik paylaşımında
bulunabileceğiniz gibi aynı zamanda mobil görüntü paylaşımı da (VCLink
uygulamasıyla birlikte) gerçekleştirebiliyorsunuz. HVC 330 ise 4 noktalı yüksek
performanslı MCU video konferans sistemi. Bu ürün ile birlikte kablosuz içerik
paylaşımı ve mobil cihaz ile görüntü aktarımı yapabileceğiniz gibi aynı zamanda
konferansınızın kaydını da gerçekleştirebiliyorsunuz. Bu iki ürünün yanı sıra VC
Bridge sayesinde AVer HVC serileri ve Skype kullanıcıları arasında geleneksel
H.323 video konferans oluşturulabiliyorsunuz.
Uygun fiyat politikasıyla özellikle küçük ve orta işletmeler için uygun bir
çözüm oluşturan AVer video konferans ürünleri performans konusunda da
rakiplerinden geri kalmıyor.
22
ekim’13
HABER
Kaspersky Lab Türkiye’ye Yeni
Pazarlama Müdürü
K
Gülşah Koçak Kimdir?
aspersky Lab, kadrosunu
güçlendirmeye, Pazarlama Müdürlüğü
görevine Gülşah Koçak’ı getirerek
devam ediyor. Koçak, yeni görevi kapsamında
Kaspersky Lab’ın Türkiye’deki bireysel ve
kurumsal segmentteki bütün pazarlama ve
iletişim faaliyetlerinden sorumlu olacak.
Kaspersky Lab Türkiye Genel Müdürü Sertan
Selçuk, Gülşah Koçak’ın ekibe katılımından
dolayı duyduğu memnuniyeti “Tecrübeli ve
dinamik isimlerin ekibimize katılmasıyla,
Türkiye’deki başarılı pazar stratejimizi,
yenilikçi bir tutumla daha da güçlendirerek
uygulamayı sürdüreceğiz” şeklinde dile getirdi.
İş hayatına 1999 yılında AvivaSA’da
başlayan Gülşah Koçak, sırasıyla Yapı
Kredi Yatırım, Kore Ticaret Yatırım Teşvik
Ajansı ve MAPFRE Asistencia’da satış,
pazarlama ve iletişim bölümlerinde farklı
görevlerde bulundu. Son olarak Kurumsal
Çözümler ekibinin kurucu üyelerinden
biri olarak, Huawei Enterprise’ın Orta
Asya ve Kafkasya Bölgesi’ndeki pazarlama
ve iletişim faaliyetlerinden sorumlu
Pazarlama Müdürlüğü görevini yürüten
Gülşah Koçak, bundan sonra deneyimlerini
Kaspersky Lab için hayata geçirecek.
TP-LINK’ten Teknik Eğitim Günleri
T
P-LINK Türkiye, 12 Eylül 2013
tarihinde İzmir’de yapılan Teknik
Eğitim Günleri etkinliğine katılan
bayilere uygulamalı teknik eğitim verdi.
TP-LINK Ülke Müdür Yardımcısı Ali
Dinçer, Teknik Eğitim Günleri’nde bayilere
uygulamalı teknik eğitim verildiğini
belirterek, “Bugüne kadar bayilere ürünleri
ve TP-LINK’i tanıtan, pazar hakkında
bilgilendiren çeşitli
eğitimler verdik. Teknik
Eğitim Günleri’nde ise
hem bazı teknolojileri
tanıtıyoruz, hem de
ürünlerle uygulamalar
yapıyoruz. Böylece
bayilerimiz ürünlerin
kurulumundan kullanımına, birbirleriyle
iletişimine kadar ayrıntılı teknik bilgiye
sahip oluyor” diyor.
İzmir’de gerçekleşen Teknik Eğitim
Günleri’nde Powerline, 3G, Geniş Bant Ağ
Bağlantıları, Fiber Ağlar, PoE teknolojileri
uygulamalı olarak anlatıldı. Özellikle katma
değerli projelerde kullanılabilecek bu
teknolojiler konusunda daha ayrıntılı bilgi
TTNET Platin Lounge Açıldı
T
TNET’in platin müşterilerine hizmet verecek “TTNET Platin Lounge”
İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde hizmete açıldı.
Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali, Alt Kat Lounge alanında
hizmete giren TTNET Platin Lounge; konforlu ortamı, zengin ikram
alanı, Tivibu seyir ve bilgisayar oyun alanı, yeşil dinlenme alanı, okuma
alanı ve ürün tanıtım bölümü ile yolcuların uçuş öncesi tüm ihtiyaçlarını
karşılayabileceği bir durak olacak.
TAV “primeclass” tarafından işletilen TTNET Platin Lounge, misafirleri
için TTNET’in sunduğu avantajları deneyimleme fırsatı da sunacak.
TTNET Platin müşterileri, beraberlerindeki bir misafirleri ile altı yaş ve
altındaki çocuklarıyla “TTNET Platin Lounge” hizmetinden ücretsiz olarak
yararlanabilecek. TTNET Platin müşterileriyle “TTNET Platin Lounge”a
giriş yapan bir kişi aynı koşullarda bu hizmetlerden yararlanırken, diğer
misafirler ücret karşılığı lounge’tan faydalanabilecek.
240 metrekare alan üzerine kurulu olan ve aynı anda 45 kişiyi
ağırlayabilecek kapasiteye sahip “TTNET Platin Lounge”a giriş yapan tüm
misafirler, 100 Mbps hızında TTNET WiFi servisinden sınırsız süre ile ve
ücretsiz olarak yararlanabilecek.
24
ekim’13
sahibi olup, birebir uygulama olanağı bulan
bayilere TP-LINK ürünleriyle uygulama
da yaptırıldı. Uygulama yapılan ürün
grupları ise şunlar: 3G router’lar, Powerline
adaptörler, Yük dengeleyici ve VPN
router’lar, Fiber medya dönüştürücüler,
PoE adaptörleri.
Tüm katılımcılara sertifika verilen
TP-LINK Teknik Eğitim Günleri başka
illerde de yapılacak.
Ali Dinçer, hedeflerinin,
bu eğitimlere katılan
ve daha sonra projeler
gerçekleştiren firmalar
arasından Yetkili Çözüm
Ortağı atamak olduğunu
ifade etti.
Felaket halinde
doğru araçlara sahip doğru adam
aranır.
Felaket gerçekleştiğinde günü kurtarmanız beklenir.
Fakat her kahramanın doğru araçlara ihtiyacı olduğunu unutmayın.
StorageCraft iş ortakları, müşterilerini korumak için her zaman en hızlı ve en güvenilir araçlara sahiptir.
Bağlantıyı tıklayın ve içinizdeki kahramanı ortaya çıkarın!
Farkı kendiniz görün!
www.storagecraft.com.tr/demo
HABER
Oracle ZS3 Yüksek Performans İçin Tasarlanmış
O
racle “ZS3” depolama ile Oracle Uygulamaları için
dünya rekoru performans ve rakipsiz verimlilik
sunuyor. Oracle’nin yeni ürünü ZS3 depolama,
iş analitiği ve veritabanı sorgulamalarını kat kat
hızlandırıyor. Yapılan testlerde Oracle veritabanının
NetApp, EMC, IBM ve HP gibi rakiplerine göre yüzde
65 daha hızlı olduğu gözlemlenmiş.
Oracle’ın en yeni ZFS Disk Sistemi, ZS3 Serisi
kullanıcıların operasyonel verimliliklerini büyük
ölçüde yükseltmelerini, veri merkezi maliyetlerini
azaltmalarını ve iş uygulamaları performanslarını
arttırmalarını sağlıyor.
Gelişmiş kaşe bellek mimarisi ile güçlendirilmiş ve çok
çekirdekli işlemcilere sahip yeni ZS3 serisi disk sistemleri
NetApp, IBM, EMC ve HP gibi rakipleri ile kıyaslandığında
daha yüksek veri aktarım performansı, daha düşük
gecikme süresi ve daha iyi fiyat performans oranı sunuyor.
E-İmza Türkiye’nin En Büyük
Şirketlerine Güç Katıyor
S
AP Çözümleri ile gerçekleştirilebilen e-imza/mobil imza entegrasyonu
sayesinde şirketler, SAP üzerinde e-imzalı/mobil imzalı izin formları,
sipariş onayları ve satın alma talepleri oluşturabilmenin yanı sıra zaman
çizelgelerini de imzalayabiliyor. Kurumun ihtiyacına göre kullanım alanları
çeşitlendirilebiliyor. Entegrasyon, ıslak imzalı bankacılık süreçlerini de sona
erdiriyor. Örneğin SAP üzerinde oluşturulan banka talimatları e-imza veya
mobil imza ile imzalanarak bankalara elektronik ortamda gönderilebiliyor. Bu
aşamada E-GÜVEN’in İmzala-Gönder ürünü SAP ile entegre edilebilecek bir
alternatif olarak sunuluyor.
Konu hakkında E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, “Türkiye’nin en büyük
şirketlerinin çoğunluğu SAP altyapısını kullanıyor. İmzala-Gönder ve e-imza/
mobil imza entegrasyonları ile şirketler, dokümanlar ile ilgili süreçlerde büyük
bir hıza kavuşuyor. Bu sayede iş süreçlerindeki yavaşlamaların önüne geçildiği
gibi, zamanı verimli kullanmak noktasında da SAP entegrasyonu büyük
avantajlar sağlıyor. E-GÜVEN olarak müşterilerimizin ihtiyaçlarını dikkate
alarak ürettiğimiz çözümlere bir yenisini daha ekleyerek, hem gelişmeye
hem de beraber çalıştığımız firmalara avantajlar sağlamaya devam ediyoruz”.
Türkiye’de E-ticareti Uçuracak Çözüm
D
ijital pazarlama optimizasyonu şirketi Metrics34, sahip
olduğu teknoloji ve sunduğu çözümlerle e-ticaret
şirketlerinin pazarlama bütçelerini dijital platformlarda en
efektif şekilde yönetmelerine yardımcı oluyor. E-ticaret siteleri,
Metrics34’ün sunduğu çözümleri kullanarak dijital
pazarlamalarını optimize ettikten sonra, satışlarını
yüzde 250’ye kadar artırabiliyorlar.
Hizmetleri arasında yer alan ‘Multi-Channel
Customer-Journey Tracking’ teknolojisinin
Türkiye’de sadece Metrics34 tarafından
kullanıldığına dikkat çeken Yönetim
Kurulu Başkanı Karaçam, “Yale ve Münih
üniversitelerinde geliştirilerek Metrics34
ekibi tarafından Türkiye’de kullanılmak üzere
uyarlanan bu teknoloji, e-ticaret sitelerinin
26
ekim’13
trafik yapısının ve ziyaretçilerinin davranışlarının, tüm dijital
pazarlama kanallarında 360 derece takip edilmesini sağlıyor.
Ziyaretçilerin bireysel hareketleri, yalnızca müşterilerimizin
kendi siteleri için kullandıkları dijital pazarlama kanallarında
anonim olarak takip ediliyor. E-ticaret sitelerinin
online pazarlama performansı, tıklama,
gösterim ve satış hacmi olarak, CPC, SEO, sosyal
medyadan, doğrudan trafik ve display’e, affiliate
marketing’den e-posta bültenleri, çağrı merkezi
aramaları ve TV reklamlarına kadar birçok
farklı pazarlama kanallarında bu teknoloji ile
incelenebiliyor. Bu sayede pazarlama kanalları
arasındaki etkileşimler algoritmik olarak
belirlenerek, reklam bütçesinin daha verimli bir
biçimde dağılımı sağlanıyor” dedi.
HABER
Arbor Networks Packetloop’u Satın Aldı
A
rbor Networks . bugün
yaptığı bir duyuruyla,
BT güvenlik sektörünün
yenilikçi ve lider kuruluşu
Packetloop’u satın aldığını
bildirdi. Anlaşmanın koşulları
açıklanmadı. Arbor, Packetloop’un
Sidney Avustralya merkezli
operasyonlarına yatırım yapmayı
ve genişletmeyi planlıyor.
Packetloop’un sunduğu
çözüm; şirketlerin networkleri
içerisindeki kötü amaçlı
yazılımları, saldırıları ve saldırganları detaylı olarak tanımlaması
için paket inceleme, büyük veri analizi, ve raporlama özelliklerinin
birleşimi ile gerçek zamanlı durum analizi sağlıyor. Packetloop’un
yetenekleri, Arbor’ın pazar lideri NetFlow analizi, anormallik
tespiti, uygulama zekası ve kullanıcı izleme özelliklerini
tamamlıyor. Arbor, Packetloop’un
özelliklerini kendi kurumsal
çözüm platformuna bu yıl
entegre ederek; Arbor’ın gelecek
nesil tehdit analizi ve güvenlik
platformunun temeli sayılan
kapsamlı ve entegre bir ağ
görünürlüğü, tehdit algılaması ve
azaltması, olay yanıtı ve bilişim
kanıtı platformu grubu sunacak.
Arbor Networks Başkanı Colin
Doherty “Packetloop teknolojisi
ve çalışanları, Arbor Networks
için gerçek bir kazançtır. Gelişmiş saldırı önleme ve güvenlik
analizinin uygulanmasına müthiş bir öngörü ve bilgi katkısı
yaptıkları açıktır. Gereksinim duyanlar için verilere hızlı ve anlamlı
bir biçimde içerik kazandıran, gerçekten yenilikçi ve güçlü çözüm
geliştirmişler.” yorumunu yaptı.
Symantec EMEA Operasyonlarına Etkili İsim
S
ymantec Corp, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgeleri’nden
sorumlu Satış ve Pazarlama Operasyonları Başkan Yardımcısı
olarak Huw Oven’ın atandığını duyurdu.
Owen, EMEA bölgesi operasyonlarından sorumlu olacak ve
verimliliğin artması yönünde yürüteceği çalışmalarla sürekli bir
destek sağlayacak. Huw Owen bu
göreve güçlü liderlik becerilerini,
derin sektör uzmanlığını, teknoloji ve
hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren
uluslararası şirketlerde edindiği 12 yılı
aşkın satış, pazarlama ve operasyon
deneyimini de beraberinde getiriyor.
Huw Owen iki yıldır Global
Telecoms Business tarafından
küresel telekomünikasyon
sektörünün prestijli “Top 40 under
40” listesine alınıyor. Owen’ın
ismi aynı zamanda hızla büyüyen
mobil pazarlar uzmanı olarak da medyada sıkça yer alıyor.
Owen’ın atanmasıyla beraber, Symantec’in bölgedeki her
bir pazar segmentinden farklı müşterileri portföyüne
katması, pazar fırsatlarını geliştirmesi ve etkili pozisyonunu
korumasına yönelik çalışmalar hız kazanacak.
Symantec Corp. EMEA Kıdemli
Başkan Yardımcısı Matthew Ellard “Çok
önemli bir lideri daha tekrar aramızda,
organizasyonun yeni yolcuğunun bir
parçası olarak görmekten mutluluk
duyuyorum” dedi. “Huw ekiple mükemmel
bir uyum sağladı. İş hedeflerimize ulaşmak
için onun satış ve pazarlama sektöründeki
engin bilgi ve vizyoner bakış açısından
faydalanmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.
Huw ayrıca, bizi ileriye taşımak üzere çok
değer verdiğimiz kanal stratejisinde de de
olağanüstü bir birikime sahip.”
Süper Yurt Dışı Dakika Paketleri
T
urkcell Superonline, telefon hizmeti alan bireysel müşterilerine 47 ülkede geçerli olan
ve özellikle yurt dışı mobil hatlarıyla en uygun fiyatlara konuşma imkanı sunan Süper
Yurt Dışı Dakika Paketleri’ni hizmete sundu.
Turkcell Superonline’ın Süper Yurt Dışı Dakika Paketleri, uluslararası konuşmalar için en
uygun koşulları aboneleriyle buluşturuyor. Türkiye’den yurt dışına yönelik aramalar için
geçerli “Süper Yurt Dışı 30 Dakika” paketi aylık 9,99 TL; “Süper Yurt Dışı 60 Dakika” paketi
ise aylık 14,99 TL olarak sunuluyor. Turkcell Superonline’dan aktif ses hizmeti alan bütün
bireysel ses müşterilerinin yararlanabileceği paketler, aralarında Azerbaycan, Türkmenistan,
Gürcistan, Özbekistan ve Ukrayna’nın da bulunduğu 47 ülkede sabit ve mobil telefonlara
yönelik aramalar için geçerli. Süper Yurt Dışı Dakika Paketlerini alanlar, ayrıca Superonline içi
(onnet) aylık 3.000 dakika arama hakkına da ücretsiz sahip oluyor.
Süper Yurt Dışı Dakika Paketleri’nden yararlanmak için herhangi bir taahhüt gerekmiyor.
Paket satın alındıktan hemen sonra aktive oluyor ve her ay otomatik olarak yenileniyor.
Ayrıca dakikaların bitmesi durumunda aynı ay içinde birden fazla paket alınabiliyor. Paketi,
0850 222 0 222 Turkcell Superonline Müşteri Hizmetleri ile tüm Turkcell Superonline Abone
Merkezleri ve yetkili Turkcell Superonline satış noktalarından satın almak mümkün.
28
ekim’13
Ali Yavuz Şahin
RÖPORTAJ
[email protected]
Beklenti ve Gereksinimleri
Göz Önünde Bulunduruyoruz
Uzun yıllardır sektörde faaliyet gösteren CARDTEK GROUP’un Genel Müdürü
Murat Göksenin Güzel ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik
Bize CARDTEK GROUP’un macerasından
bahsedebilir misiniz? (Ne zaman kuruldu, hangi
alanlarda faaliyet gösteriyor)
2001 yılında Türk bankacılık ödeme sistemlerine yönelik yazılım
geliştirmek kurulan SmartSoft, Cardtek Group’un bankacılık ve
ödeme sistemleri sektörüne giriş yapan ilk şirketidir. 2001-2006
yılları arasında çipli kart teknolojileri alanında yenilikçi çözümler
sunan SmartSoft, 2010 yılında MasterCard tarafından gerçekleştirilen
akreditasyon ile çipli ve temassız ödeme teknolojileri alanında eğitim
ve danışmanlık hizmeti vermek üzere dünyanın sayılı şirketleri arasına
girmiştir. Cardtek Group, sektörün farklı ihtiyaçlarına yanıt verebilmek
amacıyla 2009 yılında CordisNetwork ve CredoWork şirketlerini
kurarak büyümesini sürdürdürmüştür. CordisNetwork ödeme
sistemlerinde servis sağlayıcı olarak bankacılık uygulamaları, sadakat
kart uygulamaları, şehir kartları ve şehir bankacılığı ile yeni nesil POS
yönetimi ve işletim hizmetleri sağlamakta; ayrıca kamuya yönelik
çözümler sunmaktadır. Niş projelerde sektörün network erişim cihazı,
terminal gibi her türlü ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamak amacıyla
hizmet veren CredoWork güvenli donanım çözümleri geliştirmektedir.
2011 yılında kurulan Phaymobile ise mobil ödemeler konusunda
yurtiçi ve yurtdışında yenilikçi projeler üretmektedir. Tüm şirketler
2011 yılında Cardtek Group çatısı altında toplanmış, grubun global
büyüme stratejisi çerçevesinde Amerika faaliyetlerini Cardtek USA
markasıyla sürdürme kararı almıştır.
CARDTEK GROUP olarak kurumlara sunduğunuz
çözümlerden bahsedebilir misiniz?
Cardtek Group olarak bankacılık, finans sektörü başta olmak üzere,
bilişim, kamu ve özel sektör için yazılım ve güvenli donanım ürünleri,
NFC, biyometri çözümleri gibi müşterilerimiz için hayatı kolaylaştıracak
inovatif projelerle hizmet üretiyoruz. Tüm bu alanlarda aktif olarak 173
adet müşterimiz, 155 adet ürün ve hizmetimiz bulunuyor. Dünyada ilk
kez gerçekleştirilen bir çok projede grubumuzun şirketlerinin imzası
var. NFC alanında ise pazara sunduğumuz yeni çözümler arasında
TSMxpert Mobil Ödeme Sistemini sayabiliriz. TSMxpert, cep telefonu
içindeki SIM kart veya Secure Element tabanlı bir güvenlik altyapısı
ile cepten yapılan her türlü ödemeyi güvenli hale getirmerecek altyapı
platformudur. Böylelikle cep telefonunuzu güvenli bir şekilde kredi
kartı, ulaşım kartı, sadakat (loyalty) programı kartı gibi kullanabilir.
TSMxpert ile aynı zamanda internet üzerinden güvenli QR Kod ile
ödemeler de gerçekleştirilebilir. E-fatura, ÖKC (Ödeme Kaydecici
Cihazlar), vpos – cpos ise üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz
diğer projelerimiz.
CARDTEK’i rakiplerinden ayrı kılan özelliği nedir?
Çalıştığınız firmalar sizi neden tercih ediyor?
Cardtek Group olarak kurulduğumuz günden bu yana daima pazarın
beklenti ve gereksinimlerini göz önünde bulundurarak ürün ve
30
ekim’13
Murat Göksenin Güzel
Cardtek Group Genel Müdürü
çözüm geliştirmeye özen gösterdik. Özellikle inovasyon olgusuna
yatırım yaptık ve bu yönde aksiyon alan genç, dinamik bir çalışan
kadro oluşturduk. Bu sayede hem Türkiye hem de uluslaraarası
pazarda birçok ilke imza attık. Bu bilgi birikimi Türkiye dışındaki
pazarlarda da etkin olmamızı, ofisler açarak büyümemizi sağladı. Şu
anda ABD ve Kanada’da faaliyet gösteren Cardtek USA, önümüzdeki
dönemlerde Güney Amerika’ya da yönelmeyi planlıyor. Azerbeycan
ofisi ile Türki Cumhuriyetleri, Dubai ofisi ile Ortadoğu, Polonya ofisi ile
Avrupa bölgesine hizmet veriliyor. Küresel büyümemize Amerika, CIS
(Commonwealth of Independent-Bağımsız Devletler Topluluğu) ve
Ortadoğu, Avrupa, Asya, LATAM (Latin Amerika) gibi bölgelerde yeni
ofislerimizle devam etmeyi hedefliyoruz.
CARDTEK GROUP’un gelecek planları hakkında bilgi
verebilir misiniz? Müşterileriniz gelecekte hangi yeni
ürünlerinizi görecek?
ÖKC (Ödeme Kaydedici Cihazlar), NFC (Near Field Communication),
IPT (Identity Protection Technology), vpos – cpos, e-fatura, biyometri
gibi kavramlar ödeme sistemleri ve finans dünyasında yakın gelecekte
çok önemli ter tutacaklar. Biz de Cardtek Group olarak çalışmakta
olduğumuz bu teknolojiler ile yine birçok ilke imza atmayı planlıyoruz.
Ayrıca finans ve bankacılık sektöründe özellikle yeni teknolojilerde
artan servis sağlayıcı, entagratör ihtiyaçını da CordisNetwork
firmamız ile doldurmak, sektöre yepyeni çözümler sunmak kısa vadeli
hedeflerimiz arasında.
EMC_BuyukVeri_20x26,6.indd 1
28.06.2013 17:15
Bilişim Sektöründe Yeni
Nesil Etkinlik Yönetimi
T
SEKTÖRÜN SESİ
ürkiye’de etkinlik yönetimi yaklaşık 20 senelik bir geçmişe sahip. Son 10 yılda
ise özellikle B2B pazarlama iletişimi faaliyetleri arasında en fazla tercih edilen
yöntem olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Yeni nesil etkinliklerde katılımcılar
ile doğrudan ilişki kuruluyor, kaliteli zaman dilimi içerisinde ürün ve hizmetler tanıtılırken
başarı hikayeleri paylaşılabiliyor. Demolar ile alınacak hizmet yada ürünün deneyimlenmesi
sağlanabiliyor. Doğru planlanan bir etkinlik ile müşteri adaylarından satış fırsatları
yaratılıyor ve etkinlik sonrası satış faaliyetleri ile satış süreci tamamlanıyor.
Hal böyleyken, bilişim şirketleri de hızla değişen ve gelişen ürün ve hizmetlerinin iletişimi
için etkinlik faaliyetlerine daha fazla önem verir hale geldiler. Rekabetin çok üst seviyelerde
yaşandığı bu sektörde etkinlik standartları da oldukça yukarı taşınmış durumda. Tabi bu
standartları yukarı taşıyabilmek için birçok konuda olduğu gibi etkinlik yönetiminde de
sektörel uzmanlık büyük önem taşıyor. Her sektörün etkinlik ihtiyacı, etkinlik hedefleri ve bu
hedeflere ulaşmak için etkinlik içerisinde kullandığı doneler farklılık gösteriyor. Modernist
kurulduğu günden bugüne Türkiye’nin önde gelen teknoloji ve bilişim şirketlerine etkinlik
yönetimi alanında uzmanlaşmış bir ekiple hizmet veriyor.
Modernist gözünden yeni nesil etkinlik süreçlerini kısaca anlatmak istiyorum. Ürün yada
hizmetlerin iletişimin yapılacağı etkinliklerde eşzamanlı olarak yürütülmesi gereken birçok
süreç bulunuyor;
Öncelikle etkinlik hedeflerinin doğru belirlenmesi gerekiyor. Ardından da hedef kitlenin
tespit edilmesi gerekli. Burada çok önemli bir detay hedef kitlede yer alan firmaların ve
bu firmaları temsil edecek kişilerin bilgilerinin doğru olması. Sektörde gerçekleştirilen
etkinliklerin istatistiklerine baktığımızda davet edilen kişi veya kurumların yaklaşık
%30’unun aslında hedef kitlede yer almadığı, davet edilen kişinin doğru kişi olmadığı veya
işten ayrıldığı, hatta iletişimi yapılacak ürüne ihtiyacı olmayan birçok firmanın etkinliklere
davet edildiği gibi katılımı ve etkinlik bütçesini olumsuz yönde etkileyecek bilgilere
rastladık. Yani birçok firma bütçesinin %30’unu daha davet aşamasında çöpe atmıştı bile.
Bu veri doğrultusunda 4 sene önce etkilik datalarımızı güncel tutmak için “Bilgi Yönetimi”
bölümümüzü faaliyete geçirdik. Bu bölümümüz yaptığı aramalar ile müşteri datasını sürekli
güncel tutuyor, dönemsel olarak gerçekleştirdiği anketler ile müşteri ihtiyaçlarını tespit
ediyor. İletişimi kurulacak ürün veya hizmete ihtiyacı olan firmayı ve bu firmadaki doğru
kişiyi bulma konusunda yol gösterici oluyor.
İlk iki süreci içerik hazırlama takip ediyor. Doğru zamanda doğru yerde ve doğru kitle
ile gerçekleştirilen bir etkinliğin başarıya ulaşabilmesi için doğru içerik ile hazırlanması ve
bu içeriği destekleyen teknoljik ve görsel unsurların kusursuz ve ihtiyacı karşılar nitelikte
olması gerekiyor. Bu konuda etkinlik teknolojilerini yakından takip eden Modernist ekipleri
her ihtiyaca yönelik doğru çözümleri bulup etkinlik içine entegre ediyorlar. Ayrıca 2D, 3D
ve dijital tasarımcılarımız da etkinliğin görsel unusurlarının en etkileyici hali ile katımcılara
sunulması konusunda hazırlık yapıyorlar. Tüm tasarım çalışmalarını üretim süreci takip
ediyor. Üretimi tamamlanan görseller diğer unsurlar ile etkinlik mekanında birleştiğinde
ortaya kusursuz planlanan bir etkinlik çıkıyor. Etkinlik sırasında, uzman Modernist
operasyon ekibi katılımcılara girişten ayrılana kadar eşlik ediyor. Ayrıca tüm bu çalışmalar
neticesinde kusursuz olarak gerçekleştirilen etkinliklerin ölçümlenmesi ve bir sonraki
etkinlik için doğru verilere ulaşılması etkinliğin iletişim hedeflerine ulaşması kadar önemli
bir konu bizim için. Katılımcıları RFID ve mobil uygulamalar ile etkinlik içerisinde izliyor ve
eğilimlerini takip ediyoruz. Bu eğilimler doğrultusunda birsonraki etkinliği katılım ve içerik
anlamında daha efektif hale getirilmiş oluyoruz.
Her alanda olduğu gibi etkinlik yönetiminde de sektörel uzmanlığa sahip bir firmadan
destek almak sizlere zaman, para ve itibar kazandıracaktır.
İlker Sungurlar
Modernsit Group Yönetici Ortak
32
ekim’13
HABER
ocak’12
35
Ali Yavuz Şahin
[email protected]
34
ekim’13
KAPAK KONUSU
Kurumsal
Gelişiminizi
Tamamlamanın
Tam zamanı
Son dönemde yavaş yavaş fonksiyonelliği arttıran
yeni jenerasyon ERP çözümlerinin faydaları tartışılmaz
bir gerçek. Bu yeni çözümlerin şirket içerisinde
dokunmadığı bölüm veya kişi yok gibi. Anlayacağınız
ERP’nin önemli geçmiş günlerdekinden kat kat fazla
ekim’13
35
KAPAK KONUSU
eçmişe göre ERP uygulamalarının
şirket operasyonlarındaki önemi
fazlasıyla artmış durumda. Bu
sebepten ERP konusundaki
yaklaşımlar ve yapılan seçimler de hayati
önem taşıyor. Şirket içerisinde bir çalışanın
yüksek performans sunması büyük bir
başarı, bir takımın veya bir ekibin yaptığı
sorunsuz işler ise daha büyük bir başarı
olarak değerlendirilebilir. Fakat firmanız
yüzlerce kişiden oluşan eleman ağına
ve bu yapı içerisinde birçok takım ve
ekip barındırıyorsa kullanacağınız ERP
çözümü sayesinde vezir de olabilirsiniz
rezil de. Tabii ki dikkatleri üzerinize
çekecek ve iş dünyasında size saygın bir
yer kazandıracak da bu tarz bir başarıdır.
Çünkü burada asıl başarı iletişim, ekip
çalışması ve iş süreçlerinden doğar. Ekip
odağında başarının anahtarı olan iletişim,
ekip çalışması ve iş süreçleri üçlemesinin
dijital yansıması ise ERP olarak karşımıza
çıkıyor. Veri odağında iş yapan kurum,
verinin departmanlar arasındaki yüzde 100
G
36
temmuz’13
bütünlüğünü sağladığında, iş süreçlerinde
büyük bir hızlanma, hata oranında düşüş ve
iletişim kazanır.
Günümüzde ERP’yi yalnızca iş gücünü
kontrol eden ve finansal kaynakları yöneten
kısıtlı bir araç olarak algılamak hata
olacaktır. Artık yalnızca sipariş ile başlayıp
fatura ile biten tarzdaki kısıtlı ERP yapıları
kurumların ihtiyaçlarına yanıt veremiyor.
Bu nedenle, ERP yapıları eskisinden çok
daha fazla gelişmiş. Kurum doğru tercihi
ve yaklaşımı sergilediği takdirde bundan
büyük avantajlar sağlayabilirken, aksi
takdirde kendini bir girdabın içerisinde
bulacaktır. ERP gibi kurumsal bilgi
sistemleri yatırımları kurumların uzun
vadeli ihtiyaçlarını karşılamak üzere
yapılan yatırımlardır. Bu açıdan bir seçim
yapmadan önce kurumunuzun gelecekteki
potansiyelini, pozisyonunu ve ihtiyaçlarını
da göz önüne almanız büyük önem taşır.
Yatırım yapacağınız yazılımın sadece
bugünkü değil gelecekteki iş potansiyelinizi,
organizasyon yapınızı ve kurumsal iş
yükünüzü yönetmeye müsait bir yazılım
olması gerekir.
ERP Çözümlerine
Neden İhtiyacımız Var?
ERP çözümlerinin avantajları saymakla
bitmiyor. Ancak faydalar ne kadar çok olursa
olsun kurumun alışık olmadığı bir yapıyı
sürekli işler bir hale getirmek her zaman
zordur. ERP’nin derinliklerine inmeden
önce, bir kurumun neden ERP’ye ihtiyaç
duyacağını ve ERP’yi kullandığı zaman
nelere kavuşacağını anlamak gerekiyor.
Eğer ERP’nin kısa tanımını yaparsak,
şirket içerisindeki veri bütünlüğünü
sağlayan uygulama diyebiliriz. Peki, şirket
neden veri bütünlüğüne ihtiyaç duysun?
Bu sorunun cevabı şirketin bulunduğu
pazardaki rekabetiyle ilgili diyebiliriz.
Rekabette avantaj sağlamak için şirketteki
iş süreçlerinin olabilecek en iyi hale
getirilmesi şart.
Şirketinizin büyüklüğü ne olursa olsun
değişen performans çizelgeleri ve duruma
KAPAK KONUSU
göre artan ihtiyaçlarını karşılamak için
daha iyi bir veri platformuna ihtiyaç
duyar. Analiz yapabilmek ve sağlıklı
öngörüler ışığında kurumun dümenini
döndürmek isteyen şirketlerin ana
amacı ise tam yönetim kabiliyetine sahip
olmaktır. Klasik işletmelerde tüm birimler
kendi süreçlerini farklı formatlarda tutar
ve bu veriyi raporlamak için uzun zaman
harcar. Günümüz işletmeleri ise tüm birim
ve operasyonlarını tek bir yerde toplayan,
daha hızlı ve verimli yönetim sağlayan
ERP sistemlerine ihtiyaç duyar.
ERP’nin çözüm sunduğu sorunları şu
şekilde sıralayabiliriz: Dokümanlarımı
dijital ortamda saklanması ve
istenildiğinde birkaç saniye içerisinde
kullanıcının emrine sunulması, yapılacak
projelerin sağlıklı planlanması ve
uygulamaya konulması, çalışanların
işbirliklerini arttırarak performansın
iyileştirilmesine ön ayak olması. Mali
konuların yönetilmesi ve maliyet
tasarrufu sağlanması. Stok takibi ve
gönderimlerin zamanlamasının kolay
yapılandırılması. Tedarik zincirinin
daha verimli yönetilebilmesi. Tabii ki
ERP yukarıda yazdığımız hususlarla
sınırlı değil. Bu örneklerin şirketlerin
yapıları ve operasyon niteliklerine göre
değişiklik gösterebilir veya yeni örnekler
türetilebilir. Kısacası ERP uygulamaları
kurumların tüm departmanlarını ve
verilerini yönetilebilir ve denetlenebilir
kılıyor diyebiliriz.
ERP’den Korkmayın
Geçmişe baktığımızda ERP konusunda
yanlış bir algının firmalar üzerinde
yoğunlaştığını görüyoruz. Küçük ve orta
boy işletmelerin ERP gereksinimine gerek
olmadığı algısı yavaş yavaş kırılmaya
başladı. Bu algının kırılmasındaki en
büyük nedenlerden bir tanesi ERP
projesine yapılan yatırımın kısa sürede
kendini göstermesi ve iş sürekliliği
konusundaki olumlu gelişmeler olarak
gösterilebilir. Kısacası ERP firma
organizasyonun iç ve dış süreçlerinin
birleşik bir yapıyla gerçekleştirilmesine
olanaksağlıyor.
Eğer ERP uygulamalarını daha önceden
duyduysanız hakkında birçok kötü şey
işittiğinize eminim. Fakat bu konuda
korkmanıza gerek yok. ERP doğru eller ile
yapılandırıldığı ve doğru kullanıldığında
büyük başarılar ve kolay iş süreçleri
sağlayabilir. Bu nedenle ERP ile doğru
analiz ve bilinç kavramları ayrılmaz birer
ERP Uygulamalarının Şirketlere
Katkısı Tartışılmaz
Levent SILAY
Login Yazılım İş Geliştirme Yöneticisi
Durmaksızın değişen ekonomik
şartlar, piyasalardaki rekabeti her
gün daha da kızıştırıyor. Kızışan
bu ortamda, kurumların öncelikli
amaçları olan karlılığı sürdürebilmeleri
için hızla gelişen teknolojiye ayak
uydurmaları gerekmektedir.
Teknolojiye direnç gösteren firmalar,
içinde bulunduğumuz bilgi çağında
ayakta kalmakta zorlanacaklardır.
Kurumların, merhametin yok
olmaya yüz tuttuğu günümüz
koşullarında sürekli artan ihtiyaçlarını
karşılayabilmek, iş süreçlerini güvenle
yönetmek, sağlıklı öngörülerle doğru
zamanda doğru karar verebilmeleri
için ERP uygulamalarına ihtiyaçları
vardır. ERP uygulamaları sayesinde
kurumlar tüm iş süreçlerini tek bir
platform üzerinde toplar, yönetim
kalitesinde sürekli artışı garantilerler.
Kurumları kapsamlı mekanizmalar
halinde kabul eden özelleştirilmiş
ERP uygulamaları, işleyiş içindeki tüm
bölümleri teker teker ele alır, kapsamlı
mühendislik çalışmaları ile en doğru
işleyiş yöntemlerini geliştirir. İlerlemeyi
amaç edinmiş kuruluşlar işleyişlerindeki
mühendislik çalışmalarına destek
olmalı, uzun dönemde kazanılacakları
kısa dönemde gereken emek, çaba
ve zaman gibi bedellerin gölgesi
altında bırakmamalıdır. Tatbiki doğru
yapılmış uygulamalar, güvenilir onay
mekanizmaları ile insan hatalarını
minimize eder, öngörülerin en az
hatayla analiz etmesine yardımcı olur
ve bu analizler ışığında kararların
kurumun tamamı ele alınarak
verilmesini sağlar.
Kaynakların doğru yönetilmesi söz
konusu olduğunda güçlü bir uygulama
sahibi olmayan kurumlar, kaçınılmaz
sonu yaşayacaktır. Söz konusu
kargaşadan en az kayıpla sıyrılmak
isteyen yöneticiler kurumun tamamında
veri bütünlüğünü sağlamalı, kapsamlı
şekilde tanımlanmış kaynakları en
verimli şekilde atamalı ve denetimini
güvenilir bir sistemle takip etmelidir.
Gelecek planlamalarının güçlü analizler
eşliğinde yapıldığı şirketler er ya da
geç verimliliği arttıracak, sürdürülebilir
karlılığa erişecektir. Gücünü insan
zekâsı, teknolojinin hatasızlığı ve
hızından alan ERP uygulamaları
günümüzde olduğu gibi gelecekte de
şirketlere büyük katkıda bulunacaktır.
temmuz’13
37
KAPAK KONUSU
KOBİ’ler de ERP’ye
Artan Oranda Yatırım Yapıyor
bütün oluşturuyor. Hemen belirtelim ERP
uygulamasını firmanıza uyarladığınızda
departmanların kullandığı yazılımları
ve verileri çöpe atmanıza gerek yok. Bu
entegrasyon sayesinde firmanın karmaşık
yapısına tek bir panel üzerindeymişçesine
erişim sağlanabilir.
ERP Sanıcısından Korkmayın
Melike AYKÖSE
Navigator İş ve Bilgi Yönetimi Hizmetleri A.Ş. İş Uygulamaları Hizmet Yöneticisi
ERP yazılımları global düzeyde
hem büyük şirketlerin hem de
kurumsallaşmak isteyen KOBİ’lerin
vazgeçilmezidir. ERP çözümleri bir
firmanın satınalma, satış, dağıtım,
üretim planlama, muhasebe,
finansman, kalite, bakım onarım, servis,
insan kaynakları gibi tüm iş süreçlerini
entegre bir şekilde yürütmesini sağlar.
ERP’nin bir şirkete sağladığı faydalar
aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Tüm
iş süreçlerinizi entegre bir şekilde tek
bir sistem üzerinden yürütebilirsiniz,
şirket verimliliğini artırabilirsiniz,
geniş raporlama olanakları sunar,
böylelikle işlerin ve süreçlerin kontrolü
kolaylaşır, şirketlerin iş yapış şekillerini
sistematik hale getirip insana bağımlılığı
ve hataları azaltır, bilgiye hızlı ve
doğru biçimde ulaşıp, yönetimsel
kararlarınızı etkin şekilde verebilirsiniz,
sorunların gözlenmesini ve çözülmesini
sağlar, değişimlere hızla cevap
verebilmeyi sağlar.
Türkiye’de ERP kullanımı hızla artıyor.
Sadece büyük şirket ve holdingler değil
38
ekim’13
artık KOBI’ler de müşterileri ellerinde
tutmak ve müşteri sayısını artırmak için
ERP’ye artan oranda yatırım yapmakta.
Turquality gibi devlet destekli teşvikler
de bu kullanımı artırıyor.
Firmalar ERP yatırımı yaparken;
donanım, lisans, kurulum, danışmanlık
ve entegrasyon gibi birçok maliyeti
gözönünde bulundurmalı. Günümüzde
SAP gibi ERP alanında dünya devi
şirketler farklı büyüklükteki firmaların
ihtiyaçlarını karşılamak üzere farklı
ürünler sunmakta. Örneğin SAP B1
(Business One) ürün ailesi KOBİ’ler
için, uygun maliyet, uygulaması
kolay ve hızlı, eksiksiz bir iş yönetimi
sunmaktadır. Buluttan da kullanılabilen
uygulama, firmaların donanım ve altyapı
maliyetlerini minimize ediyor.
Önümüzdeki 5 yıl içerisinde,
özellikle KOBİ’ler için bulut tabanlı,
SaaS (Software as a Service)
olarak sunulacak çözümlerin
çok daha önemli hale geleceğini
düşünüyor ve yatırımlarımızı bu
doğrultuda yönlendiriyoruz.
ERP’ye geçiş sürecinde sancılı bir
dönem yaşayacağınızı düşünüyorsanız
yanılıyorsunuz. Tabii ki bazı sorunlar
yaşayabilirsiniz fakat işin ehli bir uygulama
firmasıyla çalışıyorsanız onların deneyimi
sizin sancılarınızı düşürecektir. Bu sürecin
yorucu temposu için yeterli iş gücü
ayırmak veya oluşturmak organizasyonun
yapacağı en akıllı hamledir. Şayet gerekli
analizler yapılamıyorsa ya da gerekli iş gücü
sağlanamıyorsa, ERP çözüm sağlayıcıları
ve danışman firmalardan destek alınarak
sonuca ulaşılabilir.
Firmanın geleceğini etkileyecek olan
bu seçimde titiz davranmakta yarar var.
Unutulmamalı, ERP sunulan hizmetin
hızını artırırken, kararlı ve sürekli hizmet
akışını da mümkün kılar. Ayrıca tüm
verilerini tek bir sistem üzerinde derleyen
firmalar, departmanlar arası iletişimi
ve yardımlaşmayı da üst düzeye çıkarır.
Seçim sürecinde gelişen firma yapınızı
dikkate alarak gelişen bir ERP çözümüne
yönelmelisiniz. Yoksa, önümüzdeki 10 yıl
içerisinde değiştiremeyeceğiniz ve kalın
duvarlarla çevrili bir uygulamayı kim
almak ister? Tabii ki karlılık oranını arttırıp
firmasını büyütmek isteyen biri değil.
ERP’ye Geçiyoruz
ERP’ye geçerken en korkulu süreç olan
yapılandırma aşamasında profesyonellerin
elindeyseniz endişelenmenize gerek yok.
ERP projelerinin başarısızlıkların kurumların
tam anlamıyla hazırlık yapmamalarından
ve yanlış tercih yapmalarından kaynaklanır.
ERP’ye geçmeye karar verdiğinizde, ilk
yapmanız gereken şey bir sağlayıcı ile
görüşmek değil, firma yapınızı anlayarak
kendinize uygun bir sağlayıcı ile görüşmektir.
Firmanızın analinizi doğru yapmanız size
sorunsuz bir süreç için yardımcı olacaktır.
ERP uygulaması seçimi sadece yöneticiler ve
IT departmanı arasında yapılacak bir seçim
değil. Hazırlık sürecinde ERP çözümünü
seçecek olan bir komite kurulma ve bu
komite içerisine şirketteki departmanların
hepsinden birer temsilci atanmalıdır.
Sonuç olarak ERP bir IT projesi değil, tam
anlamıyla bir kurumsal gelişim projesidir.
KAPAK KONUSU
Bu nedenle, komite lideri, karar verme ve
değişim yönetme yetkisine sahip ve işin
bütünü ve sektör hakkında bilgili ve yetkin
birisi olmalıdır.
Seçim sürecinde komite kurumun ERP
ile hangi problemleri çözmek istediği ve
ulaşılmak istenen başarı faktörlerinin
ne olduğu bilinmeli ve bu aşama üzerine
yoğunlaşmalıdır. Bu süreçte yapılacak
hataları çok dikkat edilmeli ve çözüm
istenilen sorunların veya iş yüklerinin
belirlenmesi konusunda liste hazırlanmalıdır.
Bu liste içerisindeki maddelerin üzerinden
birkaç kere geçilmeli ve eksik bir konu
bırakmamak için çaba gösterilmelidir. Bu liste
sürecinde ERP ile yapılmak istenen temel
şeylere odaklanmaktır. Söz konusu ihtiyaç
listesi oluşturulduktan sonraki adım ise
ERP çözümlerini karşılaştırmak. Bu sürecin
komplike olmamasını sağlamak için, finans
işlemleri ve fatura gibi her ERP sisteminin
başarı ile yerine getirdiği temel fonksiyonlar
üzerinde çok vakit kaybetmemek gerekiyor.
Sonuçta her kurumun süreçleri, kurumun
kültürü ile şekillenmiştir; yani diğerlerinden
farklıdır. Bu nedenle, ERP ürünleri arasında
karşılaştırma yaparken, özel ihtiyaçlarınıza
cevap verme ve sunduğu ekstralara
odaklanmak akıllıca olacaktır.
ERP tedarikçisi seçiminde ise, uygulama
firmalarını geçmişlerine bakılmalı ve ne
tür problemlere nasıl çözümler sunduğu
araştırmalıdır. Bu konuda seçim sürecini
kısa tutmamanızda fayda var. ERP çözümü
sunan firmalarla birkaç toplantı yapıp
çözüm süreçlerinin ve size olan fayda/
maliyet ilişkisini gözden geçirmelisiniz.
Şu soruya cevap aramalısınız: ERP
çözümlerinden hangisi ihtiyaçlarınızı yüzde
100 olarak karşılıyor? Bu sorunun cevabı
sizin seçiminizi doğrudan etkileyecektir.
Seçim sürecinde ERP çözümü
sunan firmalardan demo talebinde
de bulunabilirsiniz. Bu sayede ERP
seçim komitenizin uygulama ile birebir
etkileşimi sağlanır ve seçim süreciniz
bu sayede kısalabilir. Demo ile birlikte
tedarikçilerin uygulamalarını size göre
nasıl özelleştirebileceklerini öğrenin. Hatta
tedarikçinin son yıllardaki müşterilerinin
referanslarına bakın. Onlar size en
doğru bilgiyi verecektir. Son olarak, fiyat
tekliflerini birbirleriyle karşılaştırırken
ortaya çıkan rakamın nelerden oluştuğunun
ve projede yapılması öngörülen ek
hizmetlerin kalem kalem karşılaştırmalarını
yapmanız ve bunu yaparken yalnızca
bugünü değil geleceği de göz önünde
bulundurmanız hayati önem taşıyor.
Yabancı Rekabetin Etkisi
Çok Fazla
Murat DEMİroğLU
Nebim Yönetim Kurulu Üyesi
Birlikte çalıştığımız firmalarda görüyoruz
ki, günümüzde birçok firma yurt
dışından ürün tedarik ediyor ve başka
ülkelere satış gerçekleştiriyor. Firmalar
globalleşen dünyada yabancı rekabetin
etkisini de daha çok hissediyorlar.
Böyle bir ortamda, büyüyen iş hacimleri
ve daralan kar marjları; işletme
kaynaklarının daha verimli kullanılmasını
ve firmaların operasyonel süreçlerini
daha etkin yönetmesini giderek daha
önemli kılıyor. Firmalar, operasyonlarını
ve büyüyen iş hacimlerini daha etkin
bir şekilde yönetebilmek, kaynakları
verimli kullanabilmek ve rekabete karşı
farklılaşabilmek istiyorlar. Bu noktada;
firmaların eski, hantal, kendilerine özgü
olarak geliştirmiş oldukları yazılım
altyapılarından modern ERP’lere
geçmeleri bir zorunluluk halini alıyor.
Biz de Nebim olarak geliştirdiğimiz ERP
çözümümüz olan Nebim V3 ile firmalara
ERP konusunda en ideal çözümü
sunmayı hedefledik.
ERP’yi önemli kılan unsurları
önem derecelerine göre sıralamak
gerekirse; öncelikle firmaların
boyutlarına değinmek istiyorum.
Çok küçük firmaların ERP’siz de
yönetebileceğini de söylemek mümkün.
Ancak incelediğimizde; birden çok
ofis lokasyonu, ürün çeşitliliği, birden
çok tedarikçi ile çalışma, birden çok
kanaldan satış, çok depolu ortamlarda
ürünlerin doğru dağıtımları, perakende
satış noktaları ile lojistik entegrasyonları,
üretimin verimliliğinin takibi, finansmanın
yönetimi, belli bir boyuta ulaşmış bir
firmanın insan kaynaklarının yönetimi;
tüm süreçlerin entegre olduğu ve tüm
bilginin anında raporlanabileceği bir ERP
sistemini şart koşuyor.
ERP’yi firmalar için önemli kılan bir
başka unsur da sistemdeki verinin
üzerinde karar alınabilecek şekilde
enformasyona dönüştürülmesi,
bu bilginin kolay erişebilir olması
ve bu sayede firmanın rakamlarla
yönetilmesini sağlamasıdır. ERP’yi
kullanan departmanlardaki kullanıcıların
günlük işlerini takip ettikleri tüm
süreçlerin entegre olmaları, aynı verinin
farklı sistemlerde tekrarlanmaması,
tekilleştirilmiş ürün, tedarikçi ve
müşteri bilgileri ile çalışılması
ERP’nin en önemli faydalarından diye
bahsedebiliriz. Tüm bilgilerin entegre
olduğu bir ERP sistemi; firmaların
daha hızlı hareket etmelerini ve daha
az maliyetle daha etkin çalışmalarını
mümkün kılacak, planlama süreçlerini
yürütürken firmaların satışlarını ve marj
potansiyellerini en yüksek seviyeye
çıkartacak, işletme maliyetlerini
azaltacak, üst yönetimin verdiği
hedefleri firmaların yönettikleri
kaynaklara ve operasyonlara sayısal
olarak bağlamalarını mümkün kılacaktır.
ekim’13
39
Ali Yavuz Şahin
[email protected]
Endüstri Bizim İşimiz
Uzun yıllardır kurumsal yazılım konusunda dünyada ve ülkemizde
faaliyet gösteren IFS Türkiye’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Ergin Öztürk ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Bakın Ergin Bey
sorularımıza nasıl yanıtlar verdi
Bize kendinizden
bahsedebilir misiniz?
İstanbul Teknik Üniversitesinde Makine
Mühendisliğinden mezunum. Aynı okulda
master yaptım ve doktorayı yarım bırakarak
iş hayatına atıldım. IFS öncesinde 2 farklı
firmada proje mühendisliği, satış ve üretim
alanlarında çalıştım. Uzun yıllar şantiye ve
fabrika ortamında çalışmaktan dolayı kendimi
endüstriye çok daha yakın hissederim. Bir
sistemi ya da süreci sıfırdan alıp geliştirmek ya
da iyileştirmek sanırım en sevdiğim konu. Bu
alanda çalışmayı oldum olası sevdim.
Bize IFS’ın Türkiye’deki sürecinden
bahsedebilir misiniz?
IFS, İsveç’te 1983 yılında beş üniversite
öğrencisi tarafından kurulmuş bir yazılım
firması. İlk kuruluş amacı bir nükleer
santralin süreç entegrasyonu yazılımı.
Proje başarılı olunca önce İsveç’deki
firmalarda, sonra diğer İskandinav
ülkeleri, Avrupa ve Amerika hızla yayılmış.
IFS bugün 60 ülkede 80 ofiste 23 dilde
faaliyet gösteren, dünyanın önde gelen
kurumsal yazılım uygulamaları üreten
firmalarından bir tanesi.
İsveçliler, hatta İskandinav ülkeleri
bir şeyi basit ve kolay kullanılabilir
yapma konusunda çok ünlüdür. Herşeyi
gösterişli yapmak yerine yalın ve kolay
olmasına özen gösterirler. Amerikalıların
“pazarlama ve finans” odaklılığı yerine
İsveçliler endüstrilerini “kolaylık ve
fonksiyonellik” üzerine kurmuşlardır. IFS
de bu temeller üzerine kurulmuş bir firma.
IFS 2004 yılında Türkiye’de kendi ofisi
ile faaliyet göstermeye başladı. Bugün
150’nin üzerinde kendi sektörlerinde lider
firma IFS kullanmaktadır. Global yazılım
firmaları arasında tek iş kolu ERP olan iki
firmadan birisidir. En büyük fark ise IFS’in
yeni nesil uygulama üreticisi olmasıdır.
IFS borsaya kota bir firma ve hızlı bir
büyüme gösteriyor. IFS’nin 6 farklı ülkede
40
ekim’13
Ergin Öztürk
IFS Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
AR-GE merkezi var. Bu altı bölgenin her
biri farklı uzmanlık alanına sahip ve bu
sayede uygulama her iş kolu için farklı
açıdan geliştirilebiliyor. Bunun yanı sıra
Sri Lanka’da binin üzerinde yazılımcımız
bulunuyor.
Yazılım geliştirilirken müşterilerden
alınan geri dönüşler ve beklentiler
yazılımın gelecek versiyonları için yol
gösterici oluyor. Bu çalışmanın dışında
IFS’in IFS Labs adını verdiği ürün
geliştirme bölümünde ise “Geleceğin
Ürünleri” tasarlanıyor. Müşterinin şu
anda ihtiyaç duymadığı belki aklına bile
gelmeyen uygulamalar geliştirilerek
geleceğin inovatif ürünleri tasarlanıyor.
İnovasyonun firma için önemi de
buradan anlaşılıyor.
Gelecekle ilgili konuşulanlar arasındaki
en popüler konu ise “arttırılmış gerçeklik”
(augmented reality). Bu uygulama ile
gelecekte insanlar akıllı telefonlarını veya
Tablet PC’lerini iş süreçlerindeki herhangi
bir makineye veya uygulamaya tuttuğunda
RÖPORTAJ
sanki gerçekmişçesine üretim bandı
sonuçlarını veya istedikleri rakamları
görebilecekler. Bu kullanıcıların sadece
birkaç dakikalarını alacak.
Geriye baktığınızda
IFS Türkiye’nin operasyonunu
nerede görüyorsunuz?
IFS akıllı telefon uygulaması yapıp dünyaya
onu pazarlayan bir firma değil. Asıl işi
PROJE. Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde 150
nin üzerinde müşteriye ulaşmış olmak
ERP sektörü için büyük bir başarıdır. Biz
bu başarıyı hem başarılı projelerimiz
ile hem de hızlı büyüme trendimiz
ile gerçekleştiriyoruz. IFS olarak her
projemiz kendine özgü süreçleri ve
çözümleri olan niş bir iştir. Odağımızda
müşterimizin kurduğumuz sistemlerden
verim alması var. Onlar verimli, başarılı
ve büyüyen firmalar oldukça bu mutluluk
bizi de mutlu ediyor. IFS olarak adımızın
yaptığımız başarılı projelerle anılmasını
istiyor ve bunun için çalışıyoruz. Firmalar
büyüdükçe biz de büyüyor daha fazla
firmaya ulaşıyoruz.
Firmalar için iyi ya da kötü yazılım
yerine ona uygun ya da uygun olmayan
yazılım var. Müşterilerimiz bizi seçerken
biz de onları seçiyoruz.
IFS’in uygulamasının rakiplerine
göre avantajı nedir?
IFS, ERP nin iPhone u olarak benzetme
yapabiliriz. Temelde tüm telefonlar arama
işlevi görür bununla birlikte iş kullanım,
kolaylık, zengin fonksiyonalite vs gibi
detaylara girildiğinde farklılaşmalar
yaşanır. Bütün ERP ler aynı işi yapıyor gibi
görünebilir. Bu büyük bir yanılsamadır.
Fonksiyonel yeterlilikleri, endüstri
uzmanlıkları, teknolojik mimarileri,
danışmanlık kapasite ve tecrübeleri
gibi onlarca hatta yüzlerce seçim
kriteri bulunmaktadır.
IFS’in uygulaması ve diğer uygulamalar
gün sonunda aynı işlemleri gerçekleştiriyor
gibi görünebilir. Ancak uygulama stilleri
arasında büyük farklar vardır. Eski stillere
göre daha yeni teknolojiler kullanarak
kendimizi farklılaştırıyoruz. Yeni
teknolojimiz sayesinde kurulum süresi,
kullanım kolaylığı ve işletme maliyetleri
açısından yüksek avantaj sunuyoruz.
IFS gibi büyük yazılımlar içerisinde
çok şey barındırarak her şeyin çözümünü
sunmaya çalışır. Ancak bu doğru yapılmazsa
yazılım kompleks bir hal alır. Geliştirilmesi,
kullanımı zor karmaşık yapılar oluşturur.
IFS bunu çok erken farkederek yapısını
değiştirdi. Bugün IFS’ın uygulamasının
temelinde yer alan komponent mimarisi
(SOA) bu değişime dayanıyor. Uygulama
lego gibi parçacıklardan oluşuyor, istenilen
bölüm çıkarılıp değiştirilebiliyor yada yeni
bir bölüm kolaylıkla eklenebiliyor. Bu yapı
ortaya işlevsel ve kolay geliştirilebilen bir
uygulama çıkarıyor.
Yeni versiyonunuz IFS Applications
8 hakkında bilgi verebilir misiniz?
IFS 8’in eski sürüme göre önyüzlerinin
tamamı daha kullanıcı dostu oldu. Yeni
ürün yüzde yüz Bulut’a hazır ve eski
sürümlere göre çok farklı bir kullanım
deneyimi sunuyor. IFS 8’in yerelleştirmesi
tamamlandı. Bu yılsonu kullanıma
başlayacak upgrade projelerimiz var.
IFS 8 klasik ERP yazılımlarının çok
ötesinde bir çözüm sunuyor. Klasik
ERP çözümlerinin yaptığı her şeyi
yapabilmenin ötesinde bir firmanın
kurumsal yazılımını sevmesi çok önemli.
IFS 8 in en büyük farkı da ekranları ve
kullanım kolaylığı ile kullanıcıları kendine
bağlayabilmesi. İşletmelerin verimliliğini
ancak kullanıcıları ile yazılımlarının
uyumlu çalışması sonucu arttırabilirsiniz.
Kullanılmayan yazılım firmaya hiçbir değer
katmaz. IFS 8 ile asıl yapılmak istenen,
klasikleşmiş bir ERP paketinden çok
günlük kullanıma uygun ve kullanıcı dostu
bir uygulama sunmak.
IFS 8 ile birlikte gelen en büyük
artılardan biri de mobil uygulamalar
oldu. IFS 8 lansmanında da bu konu
hakkında bilgi verdik. Rapolarınıza hızlı
ulaşabileceğiniz, onay verebileceğiniz,
masraf girişi yapabileceğiniz, müşterilerini
yönetebileceğiniz özel Mobil Uygulamalar
bulunuyor. Bunun dışında Windows
yüklü herhangi bir tabletten tüm IFS ERP
sisteminize bağlanabiliyorsunuz.
ERP yazılımcıları genellikle kendi ERP
yazılımlarını şirket içerisinde kullanmazlar.
Biz IFS’in Proje Yönetimi dahil pek çok
modülünü şirket içinde de kullanıyoruz.
Hatta mobil uygulamalarından “Sales
Companion” adlı CRM uygulamasını
bile satış ekibimiz büyük bir rahatlıkla
kullanıyor. Bu uygulamalar tablet ya da
akıllı telefon üzerinden kullanıldığı için
çalışanların bilgisayar başına geçmesine
gerek kalmadan tüm raporlamalarını
yapmasını sağlıyor.
IFS 8 bakım anlaşmamız olan firmalara
ücretsiz olarak veriliyor. IFS 8’i yüklemek
ve kullanmak isteyen çok firma var. Yeni
kurulum yaptığımız firmalara ise IFS 8
versiyonumuzu kurmaya başladık.
IFS’in gelecekteki stratejileri neler?
Kullanıcılar uygulamanızda ne
gibi yenilikler görecek?
IFS’in 2015 e kadar ana stratejisi mobil
uygulamalar ve inovasyon. PC kullanım
oranlarının günden güne azalması ile IFS
ekim’13
41
RÖPORTAJ
Bunu da endüstri standartlarına göre
yapacak. Kısaca söyleyebilirim ki Büyük
Veri konusu IFS’in de gündeminde
ve bu verinin doğru işlenmesi
konusunda önümüzdeki günler güzel
gelişmeler yaşanacak.
IFS Proje Endüstrileri Günü
hakkında da bilgi verebilir
misiniz? Etkinliğin amacı nedir?
Kimler hedefleniyor?
olarak biz de kurumun süreçleri nerede
olursa olsun yazılımdan kopmayacakları bir
platform sağladık. Bunun ötesinde gelecekte
Genişletilmiş Gerçeklik (augmented
reality) uygulamalarıyla mobil cihazlar
üzerinden çözümler artacak. PC kullanım
oranları günden güne azalıyor. Belki de
gelecekte PC kullanımından ziyade mobil
cihazlar üzerinden çözümler sunacağız.
Hangi makine arızalandı, bu makinanın
kodu neydi diye arama yapmaya gerek
kalmayacak. Sadece mobil cihazı makinaya
tutmak yeterli olacak. Hatta mobil
cihazınızı bir çalışana tutuğunuzda onun
hakkındaki bilgileri, borcu veya alacağının
olup olmadığı öğrenebileceksiniz. Amaç
kurumsal yazılımın süreçleri yavaşlatması
değil süreçlere her yerde erişim sağlayarak
hızlandırması oluyor.
42
ekim’13
Kurumsal IT bireysel IT nin gelişim
hızına ulaşamıyor. Artık çocuklar
doğar doğmaz telefon ve bilgisayar
kullanabiliyor. Bu teknolojik gelişim
hızına uyum sağlamak ve bireysel IT
nin rahatlığını kurumsal yazılımlarda
da yaratmak IFS olarak en büyük
amaçlarımızdan birisi.
Gelecekte göreceğimiz bir başka konu
ise verilerin içeriği. Gelecekte kullanılan
veriler sayesinde kullanıcının işini
hızlandırmak için IFS çözümler sunacak.
Bu sayede kullanıcı davranışlarına göre
uygulama uyarılar yapıyor olacak veya
sürekli aldığınız raporu yada aradığınız
bilgiyi otomotik olarak size sunuyor
olacak. Bunun yanı sıra yine IFS’in yeni
sürümlerinde kullanıcıların isteklerine
göre otomatik veriler hazırlanabilecek.
IFS olarak genel etkinlikler yapmak
yerine her zaman sektör odaklı niş
etkinlikler yapmayı tercih ediyoruz.
Daha önce bu konuda tersane, inşaat,
makine, otomotiv endüstrileri gibi
sektör spesifik etkinliklerimiz oldu
Tabi ki bu çözümlerimizle de doğru
orantılı. Bu sektörlere özel çözümlerimiz
ve danışman kadrolarımız ile hizmet
verdiğimiz için ürünün kabiliyetlerini ve
danışmanlarımızın bilgi ve deneyimlerini
birleştirerek çözüm oluşturuyoruz.
9 Ekim Çarşamba Günü
gerçekleştireceğimiz IFS Proje Endüstrileri
Günü de bu amaçla hazırlanmış
bir etkinlik. Proje tabanlı iş yapan
sektörlerde çalışanlar kendi süreçlerini
yönetebilecekleri bir ERP yazılımı
bulamıyorlar. Haklılar da. Çünkü klasik
ERP yazılımları üretim odaklıdır ve proje
yönetimini çözmek gibi bir amaçları
yoktur. IFS Proje Yönetimi ve Proje tabanlı
endüstriler konusunda uzmanlaşmış
durumda. 6 Ar&Ge merkezimizden 2 tanesi
bu konu üzerinde çalışıyor.
Özellikle inşaat, taahhüt, tersane,
savunma sanayi ve üreticileri, endüstriyel
tesis üreticileri gibi sadece proje bazlı
çalışan firmalar için düzenlediğimiz bu
etkinlikte konular da tamamen onların
iş süreçleri ile ilgili olacak. Tasarım
süreçleri, Cad entegrasyonu, Sözleşme
Yönetimi, Hakedi ve Taşeron Yönetimi,
Proje Planlama, Projelerde tedarik ve stok
yönetimi, Proje üretim yönetimi, Proje
finansal uygulamalar, Proje maliyet, Proje
raporları ve performans değerlendirme
gibi proje baslı çalışan ve proje bazlı üretim
yapan tüm firmalar için önemli konuların
IFS’deki çözüm yolları aktarılacak. Bunun
dışında etkinlikte lansmanını da yaptığımız
son versiyonumuz IFS Application 8 ile
ilgili bilgi de vereceğiz.
Bir daha vurgulamak gerekirse biz Proje
bazlı iş yapan firmaların tüm süreçlerini
tek bir çözüm ile nasıl yöneteceklerini,
entegre bir çözümün onlara sağladığı
avantajları aktaracağız.
IFS PROJECT-BASED
IFS PROJE
ENDÜSTRİLERİ GÜNÜ
SOLUTIONS
ENERGY & UTILITIES
EPCI
CONSTRUCTION, CONTRACTING
& SERVICE
SHIPBUILDING
OIL & GAS
PROJECT ENABLED
MANUFACTURING
AEROSPACE & DEFENSE
MANAGE THE FUTURE,
NOT THE PAST
Klasik ERP’lerin proje tabanlı endüstriler
için uygun olmadığını mı düşünüyorsunuz?
Haklısınız!
İşiniz proje tabanlı ise ve aradığınız ERP çözümünü hâlâ bulamadıysanız;
inşaat, taahhüt, savunma sanayi, endüstriyel proje, tersane gibi proje bazlı
çalışan firmalarımızın tasarımdan tedariğe, planlamadan
IF S P
üretime kadar uçtan uca tüm süreçlerini tek bir çözüm
ro
G
ünü’n je Endüstr
ile nasıl yönettiklerini öğrenmek istiyorsanız, sizleri
e dav
i
Tar ih:
etlisinleri
9
E
k
IFS PROJE ENDÜSTRİLERİ GÜNÜ’ne bekliyoruz.
iz.
i m 20
S aa t
1
www.ifs.com.tr
:1
3
Yer : T 3:30 - 17: , Çar ş amb
he Ri t
a
30
z C ar l
t on, İ
s t anb
ul
IFS Türkiye
Mecidiye Mah.
Muhittin Üstündağ Sk.
No: 47 Koşuyolu
Kadıköy / İstanbul
Tel: 0216 545 96 96
Ecevit Bıktım
ÖZEL DOSYA
[email protected]
Teknoloji Dünyası
Nefesini Tuttu
Dünyanın en büyük teknoloji forumu IDF (Intel geliştiriciler
forumu) geçtiğimiz ay içerisinde gerçekleştirildi. Veri
merkezleri, dizüstü sistemler, tablet PC, cep telefonu ve sağlık
alanındaki yenlikler görücüye çıktı
Ö
nümüzdeki yıllara damgasını
vuracak olan teknolojiler
geçtiğimiz ay içerisinde
gerçekleştirilen IDF 2013’te görücüye
çıktı. Tüm dünyada oldukça ilgi çeken
Intel geliştiriciler forumu her yıl
Eylül’ün ikinci haftası San Francisco’da
gerçekleştiriliyor. Forum kapsamında
açılış konuşmasını ise Intel’in yeni CEO’su
Brian Krzanich tarafından yapıldı. Brian
Krzanich yeni nesil veri merkezlerinin
yüksek performanslarından bahsetti. Veri
merkezlerini hızlandırmanın Intel’in bu
seneki misyonlarından biri olduğunun
altını çizen Krzanich fakat diğer konularda
da çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
Veri merkezlerindeki yapılacak olumlu
44
ekim’13
gelişmelerden hali hazırda kullandığımız
bilgisayar sistemleri de nasiplerini alacaklar.
Kraznich bu sene özellikle PC sistemlerinin
ciddi bir inovasyona tanık olacaklarını
aktardı. Dünyanın ilk 14 nm SoC sistemli
dizüstü bilgisayarının hazır olduğunu
söyleyen Krzanich, çalışan bir mühendislik
örneğini tüm katılımcılara gösterdi. Bu
yeni PC’nin en dikkat çeken özelliği ise
kasanın içine montajlanmış olması. Bunun
anlamı, ürünün çok yakında seri üretime
geçeceği. Bu senenin sonunda bu ürünlerle
tanışmış olacağız.
PC’lerin form faktörlerinde de ciddi
bir değişim olacağını söyleyen Krzanich,
yakın gelecekte herkesin ikisi bir arada
bilgisayarlara sahip olacağını söyledi. Hem
tablet hem de dizüstü sistemleri yakın
gelecekte standart hale gelecek. Durum
böyle olunca Tablet PC pazarı çok daha
fazla büyüyecek. Intel bu alanda ciddi
yatırım yapıyor ve Windows veya Android
işletim sistemli ürünleri yaygınlaştırmak
için ellerindeki tüm araçları seferber
etmiş durumdalar.
Telefon pazarında ise Intel, dünyanın
ilk 22 nm SoC yongalı akıllı telefonunu bu
senenin sonunda piyasaya sunacak. Bu
telefonun özelliği benzer ürünlerle kıyasla
% 50 daha performanslı olması ve çok daha
az güç tüketmesi. Bu telefonun diğer bir
özelliği de LTE teknolojisini desteklemesi.
Bu yeni ürün saniyede 150 Mbit LTE veri
aktarım hızını destekleyecek.
ÖZEL DOSYA
Her Yerde Internet
Kraznich tüm bu yenilikleri aktarmasının
ardından Internet teknolojisinin
hayatımızdaki yerinden bahsetti. Düşük güç
tüketimi, ulaşılabilirlik ve güvenliğin ne kadar
önemli olduğunu söyleyen Brian Krzanich
yakın gelecekte birçok cihazın standart
olarak İnternet teknolojisini destekleyeceğini
söyledi. Intel’in çok küçük ürünler için
ürettiği dünyanın en küçük Quark Family SoC
(Quark X1000) yongasını gösteren Krzanich
bu yonga ile zarif tasarımlı bir saatin bile
Internet’e bağlanabilen akıllı bir cihaza
dönüştürülebileceğinden bahsetti.
Renee James Sahnede
Kraznich’den sonra sahneye Intel’in yeni
başkanı Renee James geldi. Teknolojilerin
ne kadar hızlı geliştiğinden bahseden
James, “elbette bazı engellerle karşı karşıya
kalıyoruz” ifadesini kullandı. Bu cümleyi bir
3D cihazının yapmanın maliyeti çok yüksek
diyerek açıklayan James sözlerine “yine
de bugünün teknolojisine baktığımızda
bir mobil işlemci önceki yıllarının en
üst performans işlemcisi olan Pentium
4’den çok daha güçlü” diyerek devam etti.
Bilgisayar teknolojisi artık sadece büyük
kasa sistemlerinin içinde değil. Hayatımızda
gördüğümüz birçok üründe bu teknoloji yer
alıyor. Renee James konuşmasında Dublin
şehrini örnek verdi. Dublin şehrinin birçok
noktada veri toplayan sensörlere sahip
olduğunu söyleyen James bu sensörlerin
yardımıyla orada yaşayan kişilere şehirleri
hakkında birçok bilgi aktarıldığının
altını çizdi.
Sunumda ilgi çeken bir diğer konunun
ise sağlık hizmetleriyle ilgili olduğunu
belirtelim. Intel sağlık hizmetini hastanenin
dışına taşıyarak yapılması zor bir adımı
gerçekleştirmiş durumda. Kol saatine
benzeyen Mobil EKG cihazı ile insanın tüm
yaşam faaliyetleri ekrana aktarılıyor. Hatta
prototip olan, silikon bazlı yara bandına
benzeyen cihaz ile insanlar 24 saat sağlık
kontrolü altına alınabiliyor.
Intel’in sağlık alanında ciddi yatırım
yaptığını söyleyen James, kanser
araştırmalarında da önemli teknolojik
gelişmeler yaşandığının altını çizdi.
Bu sayede veriler kullanılar hayat
kurtarılabilecek. Intel yüksek performanslı
veri merkezleri yaratarak kanser
araştırmalarında büyük bir adım atmak
istiyor. Veri merkezleri sayesinde kanser
hastalarının genom haritalarını çıkartılarak
benzer hastalarla kıyaslama ve doktorlarla
paylaşmak için kullanılacak.
Geleceği Yön Veren Teknolojilere
Şimdiden Tanışın
IDF’in ikinci gününde mobilite üzerine
sunumlarda devam etti. Mobil ve
Haberleşme Grubu Genel Müdürü Herman
Eul sabahın ilk saatlerinde söz aldı. Cep
telefonları üzerindeki teknolojilere değinen
Eul özellikle güçlü bir işlemcinin öneminden
bahsetti. Herman Eul sunumunda ikinci
günün ilk bombasını patlattı. Intel’in
mobil dünyayı değiştirecek Bay Trail
platformunu duyurdu. Çoklu çekirdek
mimarisine uyumlu olan bu platform,
Intel HD grafik yongasını kullanıyor.
Oldukça yüksek bir performansa sahip
olan bu platform, düşük güç tüketimi ile
rakiplerine göre fark yaratıyor. Herman
Eul’un gösterdikleri bununla sınırlı değildi.
Bay Trail platformundan sonra Merrifield
platformunu göreceğimizi söyleyen
Eul, gelecekte 14 nm Atom işlemcili
Airmont platformu ile tanışacağımız
müjdesini de verdi.
Yapılan demolarda çalışan bir Bay
Trail platformunun performansı da
katılımcılara gösterildi. Aynı anda iki
kamera açılan bu platformda (Tablet PC)
her iki kamera ile video kaydı yapıldı.
Mobil oyunları zorlamadan açabilen Bay
Trail, Windows 8 ve Android platformlarda
da çalışabiliyor. 64 bit uyumuna sahip
olan bu ürün Intel’in yeni nesil güvenlik
teknolojilerini destekliyor. Tüm bu
sunumların ardından sahneye Asus’un
CEO’su Jerry Shen çıktı. Jerry Shen
Asus’un üretime hazır yeni nesi Bay Trail
platformunu (Tablet PC) gösterdi. Senenin
sonunda piyasada olacak olan bu Tablet
PC ürününün son kullanıcılarının tüm
beklentilerini karşılaması bekleniyor.
Bay Trail platformu ile yapılan ikinci
demoda online alışveriş kullanımı gösterildi.
Avatar yaratan bir kullanıcı, kıyafet satan bir
web sitesinde istediği ünleri seçip anında
sanal olarak üstünde deneyebiliyor. Kullanıcı
bu özellik sayesinde kendisine göre en iyi
kıyafeti sanal ortamda seçebiliyor.
Bu sunumun ardından Dell’in Tablet ve
Performans PC sistemlerinden sorumlu
Genel Müdürü Neil Hand’in söz aldı. Neil
Hand, yanında getirdiği Dell’in yeni nesil
Bay Trail ürününü gün yüzüne çıkardı.
İkisi Bir Arada Ultrabook
Tüm bunların ardından Intel’in PC
bölümünün başkanı olan Kirk Saugen söz
aldı. Kirk Saugen yeni nesil ikisi bir arada
Utrabook’lardan bahsetti. Ultrabook’ların
başarısından sonra kullanıcıların özellikle
ikisi bir arada PC’lere yönlendirdiğini
söyledi. Ardından da Sony ve Dell’in yeni
ürünlerini kısaca tanıttı. Bu sunumun
heyecanlı ve ilgi çekici olmadığını belirtmek
isterim. Bu ürünler zaten satışta ve birçok
kişi bu ürünleri ayrıntılarıyla biliyor. Belli
ki Intel bu sunum sayesinde ikisi bir arada
ürünleri tekrar hatırlatmak istemiş olabilir.
Saugen’in sunumunda en dikkat çeken konu
ise Intel’in yeni nesil SSD Pro 1500 ürünü
oldu. SSD Pro 1500 yüksek performansı
ve küçük boyutlarıyla ilgi çekti.
Ardından sözü Microsoft’un Kıdemli Başkan
Yardımcısı Tami Reller aldı. Windows 8.1’den
bahseden Reller, yeni işletim sisteminin
yeni nesil Ultrabook platformlarına göre
tasarlandığının altını çizdi.
ekim’13
45
ÖZEL DOSYA
5. Nesil Intel İşlemciler
2014’de Broadwell işlemcisi ile tanışacağız.
Bu işlemci düşük güç tüketimi ve yüksek
performans ile birlikte Fan’lı soğutma
sistemi olmadan çalışabiliyor. Yapılan
demoda 4. Nesil işlemcinin 6.8 Watt’lik bir
güç çekmesine karşın Broadwell işlemcisi
4.9 Watt çektiği gördük.
Intel bu gösterinin ardından Broadwell
işlemcisinin başka hangi cihazlarda
kullanılabileceğini gösterdi. En ilgi çeke
gösterim ise Google için üretilen yeni nesil
Chromebook ve Chromebox ürünlerinde bu
işlemcinin kullanılması oldu. Intel bu gösteri
ile birlikte Google ile ne kadar yakın çalıştığını
gösterdi. Hatta sunumlarda Google’dan bir
yöneticinin kısa işbirliğini anlatması oldukça
şaşırtıcıydı. Bundan sonra belli ki Intel sadece
Microsoft ile sıkı ilişkiler kurmayıp diğer
firmalarla da arasını iyi tutacak.
Oyun deneyimi üzerinde de çok
fazla duran Intel, yeni nesil işlemcinin
performansı ile tam bir gövde gösterisi
yaptı. Dizüstü bilgisayardan tutun da Tablet
PC, hatta cep telefonlarında bile yeni nesil
3D mobil oyunlar rahatlıkla çalışabiliyor.
Bu üstün performans IDF sürecinde dikkat
çeken konular arasında yer aldı.
indiriyor. Peki, mobil dünya gelecekte nasıl
şekillenecek? Intel geliştirici konferansı
Mobil dünyanın hızlı yükselişini inanılmaz
rakamlarla gözler önüne serdi. Sahneye
ilk çıkan Intel’in insan bilimcisi Genevieve
Bell günümüzdeki mobil kavram ile ilgili
yukarıdaki rakamları verdi. Bunun yanı
sıra yakın geleceğin nasıl şekilleneceği
konusunda detaylı sunumlar yapan Bell
Frauenhofer enstitüsünde geliştirilen bir
teknolojiyi gösterdi. Frauenhofer enstitüsü
tarafından geliştirilen ürün bisiklet
sürücülerinin imdadına koşacak türden.
LED uyarı sistemine sahip ceket sayesinde
bisiklet kullanıcıları çevresindeki araçlara
kendini gösterebilecek hatta yapacağı
eylemleri ( sağa veya sola dönüş gibi ) araç
sürücülerine belli ederek trafikte güvenli bir
sürüş gerçekleştirebilecek.
Diğer bir örnek ise Hindistan’da
dondurma satan bir seyyar satıcıydı. Bu
seyyar satıcı mobil buzdolabının üzerinde
koyduğu güneş panellerle dondurmaları
soğutmayı sağlıyor. Bu ve bunun gibi
teknolojiler sayesinde hem enerji tasarrufu
sağlanıyor hem de mobil olarak (bağımsız)
çalışma sürdürülmüş oluyor.
Mobil Dünyanın Yükselişi
Peki, Gelecekteki Teknolojiler
Nasıl Olmalı?
Günümüzde günde 3.7 milyon mobil
cihaz satılıyor ve 6.35 milyar kayıtlı mobil
kullanıcısı saat başı 6.25 milyon uygulama
Yapılan araştırmalara göre insanlar kendilerini
anlayan teknolojiler istiyorlar. Buna ek
olarak yük olmayacak teknolojileri ve basit,
46
ekim’13
akıcı ve sorunsuz ürünleri tercih ediyorlar.
Sistemi düzgün (çökmeyen), yazılımları
otomatik olarak güncellenen ve güncelleme
için insanları rahatsız etmeyen ürünlerin
arayışındalar. Bununla birlikte kullanılacak
olan teknolojinin düşük güç tüketmesi
çok önemli. İnsanlar güç tüketiminden
kaynaklanan batarya sorunlarıyla boğuşmak
istemiyor. Intel bu konuyu detaylandırmak
için yaptığı demoda, tek kadeh şarap ile düşük
güç tüketimine sahip bir işlemciyi çalıştırması
oldukça ilgi çekti.
Intel’in biz katılanlara gösterdiği diğer
bir demo çok daha ilgi çekiciydi. Yeni
nesil telefonlar sahibinin sesini algılayıp
otomatik olarak çalışır hale geliyor. Yanlış
bir kişi telefonu ele aldığında telefon kilitli
kalıyor. Intel’in bu telefonları kişilerin
yürüme hareketlerini de algılayabiliyor.
Telefon başka birisi tarafından
kullanıldığında yürüme hareketleri anında
algılayıp kendisini kilitliyor.
IDF kapsamında gösterilen yeni
teknolojiler özellikle mobil hayat ve
güç tüketimi etrafında şekillenmiş.
Önümüzdeki günlerde yeni çıkacak
ürünler ile mobil cihazların batarya
süreleri daha da artacak. Özellikle
2014 yılının batarya kullanım süreleri
açısından kırılma yılı olması bekleniyor.
2014 yılının sonrasında ise gelecek yeni
teknolojiler sayesinde mobil hayatın
çehresi bir hayli değişecek.
Ömer Balk
ÖZEL DOSYA
[email protected]
Avrupanın En Büyük
Tüketici Elektroniği
Fuarını Sizler İçin Gezdik
IFA her yıl olduğu gibi Almanya’nın başkenti Berlin’de
geçtiğimiz ay içerisinde düzenlendi. 6-11 Eylül tarihlerinde
gerçekleştirilen fuarda dünyanın önde gelen teknoloji
firmaları yeni teknolojilerini sergiledi
A
vrupa’nın en büyük tüketici
elektroniği fuarı IFA her yıl
olduğu gibi bu yılda birçok yeni
ürünün tanıtımına ev sahipliği yaptı. Büyük
boyutlu akıllı telefonlar, akıllı saatler ve
4K görüntü teknolojisi fuarın öne çıkan
ürünlerini oluştururken, fuara damga vuran
ürünler ise Samsung’un phablet sınıfı lideri
Galaxy Note serisinin yeni modeli Galaxy
Note 3 oldu. Samsung’un akıllı saati Galaxy
Gear, Sony’nin yeni amiral gemisi Xperia Z1
ve Sony’nn akıllı saati Sony Smart Watch 2
ise diğer yeni cihazlar olarak göze çarptı.
Dedikodular ve sızıntılarla gündemden
düşmeyen birçok model IFA 2013 ile
tüketicilerin karşısına çıktı. En yeni
teknolojilere sahip tabletler, dizüstü
48
ekim’13
bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve tabiî ki
TV’ler IFA 2013 fuarı ile tanıtıldı. Fuarın öne
çıkan ürünlerini sizler için derledik.
IFA 2013’de Samsung
Fuarı her yıl üst sevilere çeken
firmalardan biri olan Samsung’un yeni
ürünleriyle başlayalım. Phablet sınıfının
en önemli aktörlerinden Samsung Galaxy
Note yenilendi. Samsung’un üçüncü
jenerasyonunu tanıttığı Galaxy Note, Berlin
ve New York’ta eş zamanlı düzenlenen
etkinliklerle IFA 2013’den 2 gün önce gün
önce tanıtıldı.
Samsung Galaxy Note 3’de, 5.7 inç Full
HD Super AMOLED ekran, 4 çekirdekli
Qualcomm Snapdragon 800 işlemci ve
Exynos 5 Octa çipseti yer alıyor. Snapdragon
800 çipsetini kullanan N9005 kodlu Galaxy
Note 3 serisinde 4G/LTE desteği bulunuyor.
Exynos 5 Octa çip setini kullanan N9000
kod adlı seride ise 3G bağlantı seçeneği
bulunuyor. Akıllı telefon pazarında ilk defa
3 GB bellek, Galaxy Note 3 üzerinde görev
yapacak. 32 GB dahili depolama alanı, 3.200
mAh batarya, NFC ve Android 4.3 Jelly Bean
işletim sisteminin yer aldığı telefonda, 4K
video kaydı yapabilen 13 megapiksel arka
kamera ve 2 megapiksel ön kamera da
bulunuyor.
Samsung’un fuarda öne çıkan bir diğer
ürünü ise akıllı saat modeli Galaxy Gear
oldu. Samsung CEO’su JK Shin tarafından
tanıtılan akıllı saat, 25 Eylül’den itibaren
ÖZEL DOSYA
100’ü aşkın ülkede satışa sunulacak.
Çağrı alabilen ve video kaydı yapabilen
Galaxy Gear Android 4.3 işletim sistemini
kullanıyor. 1.63 inçlik bir ekrana sahip olan
cihazda Süper AMOLED panel teknolojisi
kullanılmış. Bu ekran 320 × 320 piksel
çözünürlüğünde ve son derece düşük enerji
tüketimi ile fark yaratıyor. Galaxy S3, Note
2 gibi modeller de dahil olmak üzere yeni
güncellemeler ile cihazlar Galaxy Gear’ı
kullanabilecek.
Galaxy Gear kullanıcılara telefondaki
bildirimleri görüntüleme, mesajları okuma,
çağrıları görme, e-postalara göz atma gibi
imkanlar tanıyacak. Bu sayede telefonu
sürekli elinize almaya gerek kalmadan
akıllı saatinizden kontrol edebileceksiniz.
Bu da pil tüketimine önemli ölçüde katkı
sağlayacak. İletişim için Bluetooth 4.0
LE standardını kullanan Galaxy Gear, bu
desteğe sahip olmayan akıllı telefonlar ile ne
yazık ki iletişim kuramayacak.
Samsung’un fuarda tanıttığı bir diğer
yeni model ise Samsung Galaxy Note 10.1
tablet modeli oldu. Yeni Galaxy Note 10.1’de,
2560 x 1600 piksel çözünürlüğünde WQXGA
LCD ekran, Wi-Fi, Wi-Fi+3G ve Wi-Fi+LTE
olmak üzere 3 farklı bağlantı opsiyonu
bulunuyor. 16/32/64GB dahili depolama
seçenekleriyle satışa sunulacak olan tablette
microSD desteği de bulunuyor. Android 4.3
Jelly Bean işletim sistemini kullanacak olan
Galaxy Note 10.1, 3 GB bellek, 8 megapiksel
arka kamera gibi üst seviye donanım
özelliklerine sahip olacak ve maalesef
yüksek fiyat etiketiyle satışa sunulacak.
IFA 2013’de Sony
IFA 2013’e Xperia Z1 modeliyle damgasını
vurmayı başaran Sony, uzunca bir süredir
gündemi meşgul eden fotoğraf ve video
odaklı akıllı telefonu Xperia Z1 sonunda IFA
2013 fuarında boy gösterdi. Düzenlenen
özel bir etkinlikte basına tanıtılan cihaz,
Japon üreticinin fotoğraf konusundaki köklü
deneyimini, mobil dünyaya taşıdığı bir
model olmasıyla da büyük önem arz ediyor.
20.7 megapiksel çözünürlüğünde Exmor
RS sensorlu G Lens kameraya sahip olan
telefon, mobil kamera teknolojileri adına
devrim niteliğinde yenilikleri beraberinde
getiriyor. 3X kayıpsız yakınlaştırma
yapabilen cihaz, BIONZ görüntü işlemciye
sahip. Bu teknoloji, üst seviye görüntüleri
hızlı bir şekilde işleyebiliyor. Cihaz uyku
modundayken bile anında ilk fotoğrafı
çekim için hazır hale gelebilen Xperia Z1’in
kayıp yakınlaştırma olarak bahsedilen
özelliğine dairse kesin bir bilgi verilmedi
ancak tahminler bu özelliğin Lumia
1020’deki işlev ile benzerlik taşıdığına
işaret ediyor. Bir başka ifadeyle Sony,
HTC’nin Ultrapiksel adını verdiği teknolojiye
benzer bir yapı kullanmış. Bu konuya
ilişkin ilerleyen günlerde daha somut
testler ortaya çıkacaktır. Sony Xperia Z1,
8.5 mm inceliğinde bir telefon. Yekpare
bir aluminyum kasanın kullanıldığı
telefonda yumuşak hatlar dikkati çekiyor.
Xperia Z’ye kıyasla özellikle köşeler epey
yumuşatılmış. Bu sayede hem kullanımda
işlevsellik sağlanmış hem de hoş bir görüntü
ortaya çıkmış.
Siyah, beyaz ve mor renk seçeneklere
sahip olacağı belirtilen cihaz, IP58
dayanıklılık sertifikasına sahip. Bu da
demek oluyor ki karşımızda Xperia Z’den
suya ve toza karşı daha dayanıklı bir cihaz
var. Xperia Z modelinde olduğu gibi 5 inçlik
ekrana sahip olan cihazda, Full HD (1920 ×
1080 piksel) Trilumminos panel kullanılmış.
Bu da telefonun ekranını son derece berrak
ve parlak kılmış. Cihazın diğer teknik
özellikleri arasında, Qualcomm Snapdragon
800 2.2 GHz dört çekirdekli işlemci, 2 GB
bellek, 16 GB dahili hafıza ve microSD
bellek kartı yuvası, 3000 mAh kapasiteli
batarya (14 saat konuşma ve 6.5 saat video
izleme süresi sunabiliyor), 144.4 x 73.9 x
8.5 mm ebatlar ve 170g ağırlık, Android 4.2
JellyBean işletim sistemi, 20.7 megapiksel G
Lens kamera ve 5 inç 1920 × 1080 Full HD
ekran bulunuyor.
Sony’nin IFA 2013’de tanıtımını
gerçekleştirdiği 2. nesil akıllı saati
SmartWatch 2’de 1.6 inç’lik 220 × 176
çözünürlüğünde dokunmatik ekran
bulunuyor. Alüminyum gövdeye sahip
olan saatte IP57 sertifikası bulunuyor ve
bu sayede toza ve suya karşı dayanıklı
olarak tasarlanmış. Bluetooth 3.0 ve NFC’yi
destekleyen saat, Android 4.0 Ice Cream
Sandwich ve üstü işletim sistemine sahip
olan akıllı telefonlarla uyumlu çalışıyor. 4
güne kadar batarya ömrü sunacağı söylenen
SmartWatch 2, Sony tarafından kullanıcılar
için ikinci ekran olarak tanımlanıyor.
SmartWatch 2 Kullanıcılara
Esneklik Sağlayacak
200 farklı uygulamayı destekleyecek olan
SmartWatch 2, kullanıcının cevapsız çağrı,
SMS, e-mail gibi bildirimleri telefonun
ekranına bakmadan saat üstünden takip
etmesini sağlıyor.
Akıllı saat Smart Watxh 2 ve Xperia
Z1’in ardından Sony’nin fuarda ilgi çeken
bir diğer yeniliği ise QX10 ve QX100 adlı
lens tabanlı kameraları oldu. Tasarım
olarak objektife benzeyen ve LCD ekranı
bulunmayan her iki model de kompakt
kameralarda olduğu gibi, sensör, görüntü
işlemcisi, hafıza kartı yuvası ve optik
yakınlaştırma bulunuyor. Akıllı telefon ve
tabletlerle daha kaliteli fotoğraf çekmenizi
sağlayan Q10 ve QX100, ekran olarak akıllı
telefon ve tabletlerin ekranlarını kullanıyor.
QX10’da 18.2 megapiksel çözünürlüğünde
1/2.3 inç sensör ve 10x optik yakınlaştırma
bulunurken, QX100’de 20.1 mega piksel
çözünürlüğünde sensör ve 3.6x optik
yakınlaştırma bulunuyor. Bionz görüntü
işlemcisiyle donatılan her iki modelde
fotoğraf çekmeyi seven kullanıcıların
ilgisini çekecek.
ekim’13
49
ÖZEL DOSYA
IFA 2013’de LG
Tablet pazarına 2 yıllık bir aradan sonra
geri dönen LG, IFA 2013’de G Pad 8,3
modelinin tanıtımını gerçekleştirdi. Full HD
çözünürlük sunan LG G Pad 8.3’de, IPS ekran
ve 4 çekirdekli Qualcomm Snapdragon 600
çipseti görev yapıyor. 1920 x 1080 piksel
çözünürlüğündeki tabletin ekranında
265 ppi piksel yoğunluğu bulunuyor. 337
kg ağırlığa sahip olan LG G Pad 8.3, 8.2
mm kalınlığında. Qualcomm’un 1.7 GHz
hızındaki Snapdragon 600 işlemcisine 2GB
RAM’le destek sağlanmış. Android 4.2.2
işletim sistemini Kullanan G Pad 8.3, LG’nin
yeni amiral gemisi akıllı telefonu G2’ye
benzer tasarımıyla da dikkat çekiyor.
LG G Pad 8.3 diğer cihazlarla kolay
şekilde bağlantı kurabiliyor. QPair
aplikasyonu sayesinde akıllı telefona gelen
her çağrı veya mesaj G Pad ekranında da
görüntülenebiliyor, kullanıcılar LG G Pad
8.3 üzerinden bunlara rahatlıkla cevap
verebiliyor. QPair ayrıca G Pad’in kolayca
diğer marka akıllı telefonlara ve tabletlere
bağlanmasına izin veriyor. G Pad QMemo
üzerinde oluşturulan notlar ise kullanıcının
akıllı telefonuna kaydediliyor ve diğer
cihazlarla paylaşılabiliyor.
LG G Pad 8.3 kullanıcılara geliştirilmiş
çoklu işlem olanağı sunuyor. Ayrıca
Tablet üzerinde bulunan ve sadece üç
parmağı kullanarak açık olan uygulamaları
kaydırmanızı sağlayan Slide Aside özelliği
de bu alanda gelişmiş bir teknolojiyi
kullanıcıların ayağına getiriyor. Bunun yanı
sıra üç farklı uygulamanın kesintisiz olarak
tek pencerede kontrol edilebildiği QSlide
50
ekim’13
ve ekrana iki kere basarak cihazın açılıp
kapanmasını sağlayan KnockOn gibi ayrıcalıklı
özellikler de yine LG G Pad 8.3’ü farklı
kılacak türden.
Koreli teknoloji devi LG’nin IFA 2013’te
tanıttığı bir diğer ürünü ise dünyanın en
büyük kavisli OLED televizyonu LG 77 inç
Ultra HD Curved OLED TV modeli oldu.
Bu yılın başında 55 inç ekran boyutuna
sahip olan yine kavisli bir OLED TV tanıtan
LG’nin 77inç ekran boyutlu televizyonu
şuan için konsept aşamasında. 4K Ultra HD
çözünürlüklü televizyon IMAX sisteminde
olduğu gibi izleyiciyi saran yapıda
tasarlanmış. LG’nin 15 bin dolara satılan
55 inç boyutlu kavsi OLED TV’si göz önüne
alındığında 77 inç dev televizyonun oldukça
yüksek bir fiyata satışa çıkması bekleniyor.
Şuan için lüks tüketicilere hitap eden 4K
ve kavisli televizyonları alabilecek sınırlı
sayıda tüketici bulunuyor.
IFA 2013’de ASUS
Tablet pazarında iddiasını her geçen gün
arttıran ASUS, IFA 2013 fuarıyla birlikte
4 yeni modeli ASUS Transformer Pad
TF701T, ASUS MeMO Pad 10, ASUS MeMO
Pad 8 ve ASUS FonePad 7’nin tanıtımını
gerçekleştirdi. Bu sayede Tablet pazarının
en etkili firmalarından olan ASUS 4
yeni tablet modelini de kullanıcıların
beğenisine sunmuş oldu. IFA 2013’de
tanıtılan modellerden ASUS Transformer
Pad TF701T’de, 4 çekirdekli Cortex A15
mimarisini kullanan 1.9GHz’lik Tegra 4
işlemci ve 72 çekirdekli GeForce grafik
işlemcisi görev yapacak. 10.1 inç ekran
boyutuna sahip olan Transformer Pad’de,
2560 × 1600 çözünürlüğünde IGZO-TFT
IPS ekran bulunuyor. Tabletin kalınlığı
8.9 mm ve 585 gram ağırlığa sahip. 5
megapiksel arka kamera 1080p HDR
video kaydı yapabiliyor. Ön kamera ise
1.2 mega piksel çözünürlüğünde. ASUS’un
dizüstü ve Ultrabooklarında görmeye
alıştığımız SonicMaster ses teknolojisine
sahip olan Transformer Pad, QWERTY
klavyesiyle birlikte 17 saati aşan kullanım
süresi sunuyor.
8 inç ve 10 inç’lik versiyonları tanıtılan
ASUS MeMO Pad modelleri, IPS LCD ve
WXGA 1280 × 800 piksel çözünürlüklü
ÖZEL DOSYA
ekrana sahipler. 4 çekirdekli 1.6 GHz
işlemci kullanan her iki tabletin işlemci
mimarisi ASUS tarafından açıklanmadı.
ASUS MeMO Pad 8 350 gram MeMO
Pad 10 ise 522 gram ağırlığındalar. Her
iki modelde de SonicMaster ses sistemi
bulunuyor. MeMO Pad 8’in arka kamerası 5
mega piksel çözünürlüğündeyken, MeMO
Pad 10’da 2 mega piksellik kamera görev
yapıyor ve her ikisi de 720p video kayıt
gerçekleştirebiliyor. Ayrıca MeMO Pad 8
modeli 8GB dahili depolama alanı sunarken,
MeMO Pad 10’da 16GB ‘lık dahili depolama
alanı bulunuyor. Her iki modelinde hafızası
microSD kart ile arttırılabiliyor.
ASUS’un hem tablet hem de telefon
işlevini bir arada sunan FonePad 7
modelindeyse Intel’in 1.6 GHz’lik Atom
Z2560 işlemcisi görev yapıyor. Android 4.2
Jelly Bean işletim sistemini kullanan phablet
sınıfındaki FonePad 7’de,1280 x 800 piksel
çözünürlüğünde 7 inç boyutlu IPS LCD
ekran bulunuyor. 10.5 mm kalınlığındaki
FonePad 7, 340 gram ağırlığında. ASUS’un
tanıttığı diğer modellerde olduğu gibi
SonicMaster ses sistemine sahip olan
phablet, 1080p kayıt yapabilen 5 mega
piksellik arka kamera, 1.2 mega piksellik
ön kamera ve 8/16/32GB dahili depolama
seçenekleriyle satışa sunulacak. ASUS
FonePad 7’nin hafızası microSD kart desteği
sayesinde de arttırılabiliyor. DC-HSPA+,3G,
Miracast, Wi-Fi gibi bağlantı seçenekleri
sunan FonePad 7, 3.950mAh bataryası
sayesinde 35 gün bekleme, 28 saat 3G
görüşme ve 10 saat video yayını yapabilme
imkanı sunuyor.
IFA 2013’de Philips
TP Vision, 9000 serisi ultra yüksek
çözünürlüklü 4K Philips televizyonlarını
IFA 2013’de duyurdu. 3840 × 2160 piksel
4K çözünürlüğündeki UHD ekranların
kombinasyonuyla oluşturulan 9000 serisi
televizyonlar, yüksek görüntü kalitesini
çekici fiyatlarla tüketicilere sunmayı
hedefliyor. 9000 serisinde 165 (65inç) ve
213 (84inç) cm boyutlarında iki model
bulunuyor. 65 inç boyutundaki 65PFL9708
modeli 4.999 Euro, 84 inç boyutundaki
84PFL9708 modeli ise 14.999 Euro’dan
Avrupa ve Rusya’da satışa sunulacak.
Ultra piksel HD görüntü işleme motoruyla
gerçekçi görüntüleri kullanıcılarına sunacak
olan Philips 9000 serisi televizyonların
özellikleri arasında Philips’in Ambilight
teknolojisi, Ultra HD Pixel HD Engine, 900Hz
görüntü tazeleme, Micro Dimming, Local
kontrast, Süper çözümleme, 3D gibi birçok
görüntü özelliği bulunuyor. Philips Smart
TV desteğiyle Online uygulamalar, video
ve internet tarayıcısı sayesinde Netflix,
Youtube, Faceboon, Skype, Twitter gibi
birçok uygulamaya 9000 serisi televizyonlar
üzerinden kontrol edebileceksiniz.
SimplyShare, Wi-Fi Miracast, MultiRoom
Client ve Server My Remote uygulaması
desteği bulunan 9000 serisi televizyonlar
klavye ve pointer aracılığıyla uzaktan
kontrol edebiliyorsunuz. 9000 Serisi
televizyonlar üzerinde 4+1 HDMI, 3xUSB,
Wi-Fi, Ethernet, Cl+, EasyLink bağlantı
noktaları sayesinde istediğiniz gibi
görüntü aktarabilmeniz mümkün. Ayrıca
9000 serisi televizyonlar üzerinde dahili
ses sistemi de bulunuyor. 65PFL9708
modelinde 27 Watt (15W+2x6W) 3D
wOOx ve HD Stereo ses sistemi görev
yapıyor. 84PFL9708 modelinde ise
90Watt gücünde (2x25W+2X20W) 3D
wOOx ve HD Stereo sistemi bulunuyor. A
sınıfı enerji tüketimine sahip olan 9000
serisi TV’ler, 6xpasif 3D gözlük, klavyeli
ve pointerlı uzaktan kumanda, Philips TV
kamera PTA317 gibi birçok aksesuarla
desteklenmiş. Televizyonların yılın son
çeyreğinde ülkemizde olması bekleniyor.
Philips’in IFA 2013’de tanıtımını
gerçekleştirdiği Cloud TV hizmeti ile
Philips Smart TV platformunun bulut
tabanlı hizmetleri kullanacak şekilde
duyurdu. Philips Cloud Explorer ile
bulutta depolanan videolar, fotoğraflar,
yüzlerce film ve müziğin keyfini Philips
Smart TV’lerde artık istediğiniz yerden
ulaşabileceksiniz. Philips Smart TV ile
Cloud TV, Cloud Explorer ve Cloud PVR
uygulamasını da içeren büyüklükte
bulut özellikli TV hizmetleri yelpazesini
entegre etmiş oldu.
Bulut tabanlı hizmetler arasında yer
alan Cloud TV, Philips Smart TV’lere
bulut üzerinden aktarılan yüzlerce
TV kanalı sağlıyor. Cloud Explorer
kullanıcıların, yerleşik ve güvenilir bulut
depolama sağlayıcılarının depoladığı
video ve fotoğraflarını görüntülemelerine
ve müzik arşivlerini karıştırmalarına
olanak tanıyor. Cloud PVR uygulamalarını
kullanantüketiciler, artık TV yayınlarını
buluta, depolama cihazlarına ihtiyaç
duymadan kaydedebiliyor. Yeni bulut
tabanlı hizmetler 2012 ve sonrasında
piyasaya sürülen tüm Philips Smart TV
modelleriyle uyumlu olacak.
Cloud TV, yüzlerce yerel, uluslararası
ve tematik kanalı internet üzerinden
Philips Smart TV’lere aktararak TV
izleme deneyimini bir sonraki aşamaya
taşıyor. Çoğu ücretsiz olarak izlenebilir
olan çok çeşitli premium ve premium
olmayan kanala erişim olanağı da
artık çok kolay. Philips Smart TV ana
ekranındaki kullanımı kolay Cloud TV
uygulamasında, tüm izlenebilir kanallar
türü ve popülerliğine göre düzenlenmiş
olarak görüntülenebiliyor ve yine
kolayca aratılabiliyor.
Cloud PVR uygulaması, kullanıcıların
TV programlarını buluta kaydetmesine
olanak tanıyor. Cloud PVR, SD içeriği
için 4,99 Euro ve HD programları için
9,99 Euro tutan aylık abonelik ile ücretli
bir hizmet. Cloud PVR şu anda Almanya,
Avusturya ve İsviçre’de kullanılabilir
durumda. Almanya ve Avusturya
Philips Cloud PVR, halka açık yayın
hizmetlerinde kullanılırken İsviçre’de
özel programlarla da kullanılabiliyor.
Uygulamanın 2014 yılında daha fazla
ülkeye taşınması bekleniyor.
ekim’13
51
Avşar Özgen
ÖZEL DOSYA
[email protected]
Türkiye’de Mobil
Genişbant Regülasyonu
Alanındaki Çalışmalar
Türkiye elektronik haberleşme pazarında son yıllarda yapılan
düzenlemelerin etkisiyle işletmeci sayısı artarken, özellikle
mobil ve genişbant abone sayısında önemli bir boyuta ulaşıldı
Ü
lkemizde mobil genişbant
kullanımını yaygınlaştırmak
ve mobil internette müşteri
deneyimini artırmak için gerekli olan altyapı
yaygınlaşması ve yüksek hızlı internetin
kullanıcılara sunulması için regülasyon
alanında birçok çalışma yapılıyor.
Bu çalışmalar arasında iki ana konu ön
plana çıkıyor. Bunları; artan mobil genişbant
kullanımı ve gelecekte kullanıcıya sunulacak
olan LTE hizmetleri için yeni spektrum
kaynaklarının açılması ve elektronik
haberleşme sektöründe kaynakların etkin
kullanımının sağlanması için altyapının
paylaşımı olarak sıralayabiliriz.
Yeni Spektrum Kaynaklarının
Açılması
Spektrum yönetimi kablosuz iletişim
teknolojilerinin regülasyonu içinde kritik
öneme sahip bulunuyor. Bu yüzden,
spektrum çok değerli ve limitli bir kaynak
olduğu için etkin rekabeti sağlayacak,
teknolojik yenilikleri destekleyecek şekilde
ve tüketici tercihlerinin karşılanması
hedeflenerek yönetilmek durumunda.
Spektrum aralıklarının tekrar
dağıtılarak yeni spektrum kaynaklarının
açılmasını mobil teknolojilerin gelişimi
ve teknoloji kullanımı zorunlu hale
getiriyor. Spektrum seçimi mobil kapsama
alanı gereksinimlerinde ve mobil ağın
etkinliğinde önemli etkiye sahip. Örneğin
düşük frekans bantları yüksek kapsama
alanı sağlarken özellikle kırsal ve şehir
dışı alanlarda kullanımı mobil ağın etkin
kullanımı için uygun oluyor. Yüksek frekans
bantları ise özellikle şehir merkezi gibi
kalabalık alanlarda dar kapsama alanında
etkin olmakta.
52
ekim’13
Karasal televizyon
yayıncılığında
sayısal teknolojilerin
kullanılmaya başlanması
sonucunda 470-862
MHz bandında önemli
bir bölümün boşalması
gündeme geldi
Kablosuz ağların gün geçtikçe önem
kazanması, teknolojik gelişmeler, yakınsama
ve özellikle mobil genişbant hizmetlerinin
hem akıllı telefonlarda hem de mobil
uyumlu bilgisayarlarda kullanımının artması
sonucunda oluşan bant genişliği talepleri yeni
frekans spektrumuna olan talebi artırıyor.
Karasal televizyon yayıncılığında sayısal
teknolojilerin kullanılmaya başlanması
sonucunda 470-862 MHz bandında önemli
bir bölümün boşalması gündeme geldi.
Türkiye’de analog yayınların sonlanacağı
2015 yılına kadar boşalacak bu frekans
bantlarından ilk etapta boşalacak 790862 MHz bandının yayıncılık hizmetleri
dışındaki hizmetlere tahsis edilmesi söz
konusu oldu ve sayısal pay olarak da
adlandırılan 790-862 MHz frekans bandı
BTK’ya devredildi. Bu bandın yayıncılık
hizmetleri dışında, ülkemiz ihtiyaçları
doğrultusunda mobil haberleşme,
acil durum haberleşmesi gibi uygun
görülecek diğer hizmetlere tahsis
edilmesine karar verildi. 790-862 MHz
frekans bandı düşük frekans aralığında
olduğundan az yatırım gerektirmesi
nedeniyle mobil genişbant kullanımının
bu spektrum kaynağını kullanması
durumda özellikle kırsal alanlarda
artması beklenebilir.
MAKALE
Dünyadaki birçok ülke 800Mhz bandının
yayıncılık dışında kullanımı için adımlar
atmış ya da atmakta. Fransa Ekim 2008’de
bu frekans bandını mobil iletişim için ayırdı
ve 2009 sonunda kullanıma açtı. İsveç,
Finlandiya, İsviçre ve ABD bu bandı yayıncılık
dışı faaliyet alanlarının kullanımına açtı.
LTE teknolojisinin devreye alınabilmesi
için taşıyıcı frekansları destekleyebilecek
yeni frekans bantlarına ihtiyaç duyulacağı
biliniyor. Analog yayıncılığın kalkmasıyla
800 MHz frekans bandının Avrupa’daki
örneklerinde olduğu gibi 2600 MHz
bandıyla birlikte tekrar düzenlenmesiyle
oluşacak LTE ağlar gelecekte düşük
maliyetli mobil ağlar yaratılması için
etkin bir çözüm olabilecek gibi görünüyor.
Bu açıdan özellikle 800 MHz frekans
bandının mobil genişbant alanında
kullanıma açılması kritik öneme sahip.
Ayrıca bu kullanıma uygun olabilecek
850 MHz, 900 MHz, 1800 MHz, 1900
MHz, 2100 MHz ve 2600 MHz bantları da
değerlendirilebilecek.
Altyapının Paylaşımı
Türkiye’de baz istasyonlarının sayısı mobil
iletişim sektörün gelişmesi ve hizmet
çeşitliliğinin artması nedeniyle ciddi artış
gösterdi ve Mayıs 2013 rakamlarına göre
84 bin adede ulaştı. Türkiye’de pazara yeni
giren işletmeciler kendi şebeke yatırımlarını
yaparken, BTK ise telekomünikasyon
sektöründe daha hızlı şebeke kurulumu ve
nüfusun yoğun olmadığı yerlerde altyapı
yatırımının optimize edilebilmesi yönünde
görüş beyan ediyor. Bu kapsamda mevcut
altyapılara erişimin ve kaynakların etkin
kullanımının sağlanması, sürdürülebilir
rekabet ortamının oluşturulması, yatırım
ve hizmet maliyetlerinin asgari düzeye
indirilmesi, çevrenin korunması, kamu
sağlığı ve güvenliğin sağlanması amaçlarıyla
“Ortak Yerleşim ve Tesis Paylaşımına
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ”
ve “Hücresel Sistem Anten Tesislerinin
Tasarımı, Kurulumu ve Paylaşımına İlişkin
Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”
yayınlandı. Ayrıca altyapı paylaşımı
5809 sayılı Elektronik Haberleşme
Kanunu ve buna bağlı çıkarılan ikincil
mevzuatta ve mobil işletmecilerin imtiyaz
sözleşmelerinde yer almakta. Mevzuat
ve imtiyaz sözleşmelerinde yer alan
hükümlere bakıldığında altyapı ve tesis
paylaşımının özellikle teşvik edildiği ve bu
şekilde gereksiz yatırım ve masraflardan
kaçınılmasının ve ülke kaynaklarının en
etkin şekilde kullanılmasının hedeflendiği
değerlendiriliyor.
ITU’nun 700 MHz
bandının mobil
kullanıma açılması
konusunu 2015 yılındaki
toplantısında gündeme
alması bekleniyor
Ülkemizde altyapı paylaşımı operatörler
tarafından yaygın bir şekilde kullanılan bir
metot olmamakla beraber, son dönemlerde
altyapı paylaşımında bazı gelişmeler
yaşanmakta. Bu gelişmelere iyi bir örnek
olarak, Ocak 2013’te mobil kapsama
alanında olmayan yerleşim yerlerine mobil
iletişim altyapısının kurulmasına ilişkin
düzenlenen ihalede 1,799 yerleşim yerini
ve 300 bin nüfusu kapsayacak şekilde tek
bir operatör tarafından altyapı kurulması
ve kurulan altyapının tüm GSM operatörleri
tarafından kullanılması kararlaştırıldı.
Yeni yatırım alanları dışında operatörlerin
var olan baz istasyonlarında da paylaşıma
gitmesi mevzuat açısından mümkün ve bu
konuda örnekler de mevcut.
Altyapı paylaşımı dört temel alanda çok
önemli avantaj sağlıyor. Baz istasyonlarının
paylaşımı ise beş düzeyde gerçekleşebilir.
Ülkemizde ulusal dolaşım uygulaması henüz
gelişmiş değil. Operatörlerin aralarında
anlaşamamaları üzerine Telekomünikasyon
Kurumu tarafından “GSM 900 ve GSM 1800
İşletmecileri Arasında Makul, Ekonomik
Açıdan Oranlı ve Teknik Açıdan İmkân
Dahilindeki Bir Ulusal Dolaşım Anlaşması
için Telekomünikasyon Kurumu Tarafından
Belirlenen Hüküm ve Şartlar” taraflara
iletildi ancak bu karar mahkemeye taşındı.
Devam eden hukuki sürecin sonunda
ulusal dolaşım anlaşması gerçekleşmedi.
Bugün operatörler arasında alan paylaşımı
ve özellikle direk paylaşımı örnekleri
mevcut. Yukarıda bahsi geçen yeni
girişimlerle RAN paylaşımının da önü açıldı.
Seçilecek paylaşım modeline göre
altyapı paylaşımı yatırım maliyetlerinde
yüzde 30’a kadar iyileşme, operasyon ve
bakım maliyetlerinde ise yüzde 25’e kadar
iyileşme sağlayabilmekte.
ekim’13
53
Avşar Özgen
ÖZEL DOSYA
[email protected]
İnternet Ortamında Kişisel
Verilerin Korunması
Kişisel verilerin korunmasının sağlanması, çerçeve nitelikte bir
yasanın kabul edilmesi yanında, konuya ilişkin farkındalığın
arttırılmasına da bağlı
K
işisel verilerin korunması, 1970’li
yıllardan günümüze, önemi
her geçen gün artan bir temel
hak alanını oluşturuyor. Kişisel verilerin
korunması hakkının etkin bir şekilde
tanınmadığı bir ortamda, insan onuru,
bireysel özerklik, özel yaşamın gizliliği
hakkı, düşünceyi açıklama özgürlüğü,
suçsuzluk karinesi gibi demokratik
toplumsal yaşam için son derece önemli
pek çok temel değer zarar görebiliyor. Bu
yönüyle işleyen bir demokratik düzenin
ön koşulu olarak kabul edilebilecek kişisel
verilerin korunması hakkı, demokratik
devletlerin hemen hemen tamamında etkin
hukuksal düzenlemelerin konusu oluyor.
Bunun yanında Birleşmiş Milletler, Avrupa
54
ekim’13
Konseyi, Avrupa Birliği, OECD, APEC gibi
pek çok uluslararası ve uluslar üstü kuruluş
da konuya verdikleri önemi ortaya koyan
metinleri kabul ediyor.
Bilgi teknolojilerinin gelişmesi
ve yaygınlaşması veri işlenmesini
kolaylaştırarak önemli imkanlar sunuyor.
Pek çok kurum ve kuruluş bu teknolojiler
sayesinde veri işleyerek değer üretme
imkanı kazanıyor. Böylece ürünlerini ve
hizmetlerini geliştiriyor ve süreçlerini
iyileştiriyor. Bu doğrultuda, bilgi toplumuna
dönüş süreci içinde verilerin etkin bir
şekilde kullanımı çok önemli bir rol oynuyor.
Söz konusu veriler kapsamına endüstriyel
süreçler hakkında veriler girebildiği gibi,
müşteriler ya da kullanıcılar hakkında
toplanan ve işlenen veriler de girebiliyor.
Bireyler hakkındaki bu veriler ürünlerin
kullanıcı tercihlerine daha uygun
tasarlanması, hizmetlerin müşterilerinin
alışkanlıklarına göre şekillendirilebilmesi
veya reklamların daha isabetli bir şekilde
yapılması gibi pek çok alanda verimliliğin
artması ve yeni iş modellerinin çıkmasına
da imkan tanıyor.
Fakat “kişisel veri” olarak nitelenen
bu veriler aynı zamanda bireylerin
özel hayatlarının bir parçası olarak
değerlendiriliyor. Kişisel verilerin güvence
altına alınmaması, bireylerin haklarının
ihlaline ve mağduriyetlere yol açabiliyor.
Bu istismarlar doğrudan zarar verebileceği
gibi, bu istismarlardan ötürü bireyler
MAKALE
kişisel verilerini paylaşmaktan çekiniyor.
Bu çekinceler kişisel verilerin ekonomik
anlamda etkin bir şekilde kullanılmasının
önüne geçiyor.
“Kişisel Veri” Kavramı
Kişisel bilgi ve kişisel veri birbirinin yerine
kullanılan ifadeler olmasına rağmen, “bilgi”
ve “veri” kelimeleri kavramsal olarak farklı
anlamlar içeriyor. Avrupa Birliği’nin Veri
Koruma Yönergesi, kişisel veriyi “kimliği
belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle
ilişkili her tür veri” olarak tanımlıyor. Kimliği
belirlenebilir kişi ise “doğrudan veya dolaylı
olarak özellikle bir kimlik numarasının veya
kişinin fiziksel, fizyolojik, akli, ekonomik,
kültürel veya sosyal kimliğine ait bir veya
birden fazla spesifik faktörün referansına
dayanılarak teşhis edilebilir olan kişi”
olarak tanımlanıyor.
“Her tür veri” kavramı oldukça geniş
tutularak kapsamına nesnel ve öznel bilgiler
dahil ediliyor. Başlıca kişisel veriler arasında
kimlik bilgileri, adres bilgileri, kredi kartı
bilgileri, telefon bilgileri ve elektronik posta
bilgileri örnek olarak verilebilir. Ancak bu
kapsama bireylerin tanınabilir düzeyde
görülebildiği kamera görüntüleri, siyasi
veya sosyal örgütlenmelere üyelikleri,
geçirdikleri hastalıklar, arkadaşlarının
isimleri veya aile bireyleri hakkında
söyledikleri gibi daha öznel bilgiler de
dahil ediliyor.
Veri Koruma Yönergesine göre kişisel
verilerin işlenmesi ise kişisel verilerin,
kullanılan araç ve yöntemlere bakılmaksızın
toplanması, elde edilmesi, kaydedilmesi,
düzenlenmesi, depolanması, uyarlanması
veya değiştirilmesi, değerlendirilmesi,
kullanılması, açıklanması, aktarılması
veya elde edilebilir olması, ayrılması veya
birleştirilmesi, dondurulması, silinmesi
veya yok edilmesi gibi işlemlerden herhangi
birini ifade ediyor.
Bu kişisel veriler içinde “hassas bilgiler”
olarak tanımlanan, korunmaması halinde
toplumda ayrımcılık yaratma riski yüksek
olan kişisel verilerin işlenmesi daha
sakıncalı. Veri Koruma Yönergesinin “Özel
Veri Kategorilerinin İşlenmesi” başlığında
hassas veriler, ırki veya etnik köken, siyasi
görüş, dini veya felsefi inanç, meslek
birliğine üyelik, sağlık ve cinsel tercih
bilgileri olarak sayılıyor ve belli istisnalar
haricinde bunların işlenmesi yasaklanıyor.
Temel Hak ve Hürriyetler
Bağlamında Kişisel Verilerin
Korunması
Özellikle bilgi teknolojileri ile birlikte
kişisel verilerin işlenmesi, kişisel verilerin
korunması hukuki anlamda gittikçe önem
kazanan bir mesele oldu. Aslında kişisel
verilerin korunmasına temel haklar
açısından yaklaşmak da mümkün.
Kişisel verilerin
korunması hakkı, en
genel şekliyle bireye
kişiliğine bağlı her türlü
veri üzerinde tasarrufta
bulunma hakkı veriyor
Bireyin kendisi hakkında edinilen
bilgilerin neler olduğunu ve bu bilgilere
kimlerin sahip olduğunu öğrenebilme
olanağına sahip olmayan bireyin kendi
kararlarını verebilme özgürlüğünün
bulunduğu söylenemez. Özellikle otomatik
veri işleme araçlarıyla verilerin sınırsız
şekilde kaydedilmesi, bu verilerin her
zaman ulaşılabilir niteliği ve bireyin ayrıntılı
kişilik profilinin oluşturulabilme olasılığı
da dikkate alındığında, kişi üzerinde
psikolojik baskı yaratıyor. Kişiliğini
geliştirmek adına içinde bulunacağı
eylemlerin resmi makamlarca kayıt
altına alındığını ve bundan dolayı çeşitli
mağduriyetler yaşayacağını düşünen birey,
bu haklarını kullanmaktan vazgeçebiliyor.
Sürekli izlenen, yaşamına ilişkin bilgiler
kayıt altına alınan, bireyin kişiliğini
serbestçe geliştirebilmesine engel olacağı
düşünüldüğü için, kişisel verilere erişim,
sınırsız olduğu ölçüde sakıncalı bulunurken,
kişisel verilerin korunması bir temel hak
olarak görülerek korunma altına alınması
gerekliliği de doğuyor.
Kişisel verilerin korunması hakkına
kaynaklık yapan başlıca ilke, özel yaşamın
gizliliği hakkı. İnsan Hakları Evrensel
Bildirisi’nin 12’nci maddesine göre,
“Kimsenin özel yaşamı, ailesi, konutu ya da
haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz,
şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin, bu tür
karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından
korunma hakkı vardır.” Bu kapsam
dahilindeki veri mahremiyeti başlığı kişisel
verilerin korunması ve özellikle toplum
içerisinde ayrımcılığa neden olabilecek
hassas verilerin korunması anlamına geliyor
ve kapsamının genişliği dolayısıyla gittikçe
bağımsız bir hak olma yolunda ilerliyor.
Kişisel verilerin korunması hakkı, en genel
şekliyle bireye kişiliğine bağlı her türlü veri
üzerinde tasarrufta bulunma hakkı veriyor.
Bireyin ifade özgürlüğü çerçevesinde
tamamen hür iradesiyle beyan ettiği
söylemlerinin de bir şekilde koruma altına
alınması gerekiyor. Böylelikle bireyin kişisel
verileri üzerindeki belirleme hakkının
bir ögesi olan bu hak kapsamında birey
düşüncelerini kiminle, nerede ve ne zaman
paylaşacağını seçebildiği ve tüm bunları
bizzat kendisi belirleyebildiği için kişisel
verilerin korunması ile ifade özgürlüğü
korunmuş oluyor.
Korunmaması halinde toplumda
kuvvetli ihtimalle ayrımcılığa neden olma
tehlikesi yaratan kişisel verilere hassas
veriler deniliyor. Kural olarak bu veriler
işlenemiyor. Ayrımcılık yaratma tehlikesi
ekim’13
55
MAKALE
bulundurma niteliğinden dolayı ancak
kanunla belirlenen bazı sınırlı hallerde
işlenmeleri mümkün.
Kişilerin dinsel inançlarına ilişkin olan
ve hassas kişisel veriler kapsamında
değerlendirilen verilerin, din ve inanç
özgürlüğü ilkesi gereği açıklanmama ve
başkalarınca açıklamaya zorlanmama hakkı
bulunuyor. Kişisel verilerin korunması bu
sayılan açılardan temel hak ve hürriyetler
çerçevesinde değerlendiriliyor. Dolayısıyla
bir temel hak olarak kişisel verilerin
korunması, Anayasa tarafından devlete
yüklenmiş bir görev ve bu korunmanın
sağlanmasını talep etmek de vatandaşa
verilen bir hak.
Kişisel verilerin
korunması hakkı, en
genel şekliyle bireye
kişiliğine bağlı her türlü
veri üzerinde tasarrufta
bulunma hakkı veriyor
Kişisel verilerin paylaşımı konusunda
duyulan kaygılar hem bireye hem de
topluma ekonomik anlamda zarar
verebiliyor. Özellikle toplumun geneline
güven tesis edecek bir ortam bulunmaması
olumsuz sosyal ve ekonomik sonuçlar
doğurabiliyor. Kişisel verilerin paylaşımı ile
ilgili güvensizlik, örneğin toplum sağlığı gibi
konularda, sosyal boyutta sıkıntılara sebep
olabiliyor. Söz gelimi, AIDS gibi bir salgın
56
ekim’13
hastalığa sahip olduğunun gizli kalacağına
inanmayan ve bilgilerinin açıklanmasından
korkan hasta, eğer doktor-hasta gizliliğine
güvenmezse tıbbi destek almaktan
çekinebilir ve dolayısıyla toplum sağlığını
tehdit eder bir hale gelebilir. Ekonomik
boyutta ise gizlilik ve güvenlik kaygıları
sonucunda ticari işlemlerden çekinmenin
milyar dolarlara ulaşan bir kayıp yarattığı
tahmin ediliyor.
Kişisel Verilerin Korunması için
Atılan Adımlar
Avrupa Birliği’nde kişisel veriler
konusundaki hassasiyetin oldukça yüksek
olduğu görülüyor. Eurobarometer’in 2011
yılında yayınladığı araştırmaya göre Avrupa
Birliği vatandaşlarının % 62’si günlük
hayatta kişisel verilerini en düşük seviyede
paylaştıklarını ifade ediyor. Araştırmaya
katılanların % 10’u kimlik bilgilerini
paylaşmazken, % 50’si sosyal bilgilerini ve
% 90’ı hassas bilgilerini paylaşmıyor.
Araştırmaya katılanların % 70’i
paylaştıkları kişisel verilerin nasıl
kullanılacağı konusunda tedirgin ve sadece
kişisel verilerinin kullanımı üzerinde
kısıtlı oranda söz sahibi olabildiklerini
düşünüyor. % 74’ü internet kullanırken
kişisel verilerinin toplanması ve işlenmesi
konusunda rızalarının alınmasını istiyor.
% 55’i sosyal ağlarda kişisel verilerinin
izinleri dışında kullanılması konusunda
kaygı duyuyor. % 43’ü de firmaların kişisel
verilerini izin almadan paylaşabileceği
yönünde kaygı duyuyor.
Mevcut farkındalık seviyesinin
ötesinde, özellikle internet üzerinden
doğan yeni risklere dair bilinçlendirme
çalışmaları da yapılıyor. Bu kampanyalar
aracılığıyla özellikle çocuklara kişisel
verilerin korunmaması durumunda ortaya
çıkabilecek riskler anlatılıp, olası sorunlarla
baş etme yöntemleri ve yardımcı olabilecek
birimler konusunda bilgi veriliyor veya
internetteki risklerin boyutu gösteriliyor.
Avrupa Birliği veri koruma sistemine
nispeten daha yeni katılan ülkelerde ise
özellikle veri işleyen kurum ve kuruluşlara
yönelik daha kapsamlı bilinçlendirme
çalışmaları göze çarpıyor.
Uluslararası Anlaşmalar ve
Ulusal Düzenlemeler
Kişisel verilerin güvence altına
alınmamasının neden olduğu ekonomik
ve sosyal kayıpların kuruluşlar ve bireyler
arasındaki anlaşmalar ile çözülmesinde bazı
zorluklarla karşılaşılıyor. Eurobarometer
araştırmasına göre Avrupa Birliği
vatandaşlarının % 62’si şirketler tarafından
sunulan gizlilik sözleşmelerini anlamadığını,
okumadığını, bulamadığını veya
umursamadığını ifade ediyor. Amerika’da
yapılan bir araştırmada da Amerika’daki
her bir internet kullanıcısının ziyaret ettiği
internet sitelerinin gizlilik sözleşmelerini
okumasının topluma yaklaşık 781 milyar
dolar fırsat maliyeti yaratacağı hesaplandı.
Dolayısıyla, kişisel verilerin sistematik
bir çözüm çerçevesinde devletler tarafından
güvence altına alınmasına yönelik eğilimler
görülüyor. Bu doğrultuda en erken adımları
atmakta olan Avrupa Birliği kapsamlı
MAKALE
bir yasal altyapı ve bağımsız denetim
kurulları benimsemiş, ABD’deki gibi diğer
örneklerde ise öz denetleme veya sektörle
düzenlemeler tercih edilmiş durumda.
Bunun yanı sıra, bu konuda toplumsal
bilincin oluşması, insanların kişisel
verilerinin istismarının yaratacağı risklerin
farkında olması ve bu konuda daha dikkatli
olması kişisel verilerin korunması için kritik
bir boyut.
Kişisel verilerin korunmasının temel
hakları ilgilendiren boyutundan ve verilerin
sınır ötesi transferi konusundan ötürü,
uluslararası anlamda bazı çalışmalar
yapılıyor ve belgeler üretiliyor. Nitekim
verilerin uluslararası alanda korunması,
işlenmesine ilişkin kanunların etkin
bir biçimde uygulanabilmesi, ülkelerin
ortak hukuki zeminde buluşarak bir
takım kuralların oluşturulmasını ve
uluslararası işbirliğini gerektiriyor.
Söz konusu uluslararası çalışmaların
ulusal düzenlemelere yönelik itici rol
oynadığı görülüyor.
İnsanların kişisel
verilerinin istismarının
yaratacağı risklerin
farkında olması ve
bu konuda daha
dikkatli olması kişisel
verilerin korunması
için kritik bir boyut
OECD Çalışmaları
Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili
olarak çeşitli kuruluşlar tarafından da
çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalardan
birini de Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği
Örgütü (OECD) gerçekleştiriyor. Verilerin
sınır ötesi transferi esnasında ülkelerin
mevzuatının farklılığı nedeniyle çıkan
sıkıntıları gidermek için başlayan çalışmalar
sonucunda mahremiyetin korunması ve
sınır ötesi kişisel veri korunmasını teşvik
eden Mahremiyet Rehber İlkeleri 1980
yılında kabul edildi. Bu belgede sekiz temel
prensip belirlendi: Sınırlı bilgi toplama;
veri kalitesi; amaca özgülük; kullanım
sınırlaması; güvenlik önlemleri; açıklık
ilkesi; bireyin katılımı ve hesap verilebilirlik.
2008 yılındaki “İnternet Ekonomisinin
Geleceğine İlişkin Seul Deklarasyonu”nun
benimsenmesinin ardından söz konusu
ilkelerin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacı
doğdu. Yayınlanan ilkelerin üzerinden 30
yıl geçmesinin ardından kişisel verilerin
ekonomik, sosyal ve kişisel hayatın içinde
çok daha fazla yer tutmaya başladığı
vurgulanarak, OECD İletişim Güvenliği
ve Özel Hayatın Gizliliği Çalışma Grubu
tarafından söz konusu gizlilik ilkelerinin
güncellenmesi çalışmalarına başlandı.
Avrupa Konseyi’nin 1981 yılında imzaya
açtığı 108 sayılı “Kişisel Nitelikteki Verilerin
Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında
Şahısların Korunmasına Dair Sözleşme” aynı
zamanda Avrupa Konseyi üyesi olmayan
devletlerin de imzasına açık olmasının
yanında bu alanda bağlayıcılığı olan tek
uluslararası belge niteliği taşıyor.
Avrupa Birliği Veri Koruma
Yönergesi
Bu yönerge, Avrupa Birliği’nin kişisel
verilerin korunmasındaki temel referans
belgesi olarak işlev görüyor ve kişisel
verilerin işlenmesi esnasında bireylerin
korunması ve bilgilerin serbest dolaşımını
düzenliyor. Söz konusu yönerge, 108
sayılı Sözleşmenin devamında AB üyesi
ülkelerin veri koruma düzenlemeleri
arasındaki farklılıkların ve çelişkilerin
giderilebilmesi, kişisel verilerin sosyal
ve ekonomik gelişmeye yönelik etkin bir
şekilde işlenebilmesi için kabul edilmişti.
Ayrıca AB üyesi ülkelerin iç hukuklarında
belirleyecekleri kişisel verileri koruma
düzeyinin asgari sınırı da bu yönergeyle
çizildi. OECD Rehber İlkelerine nazaran
daha geniş olarak düşünülmüş, ilave olarak,
hassas veriler, verilerin açıklanması halleri,
kayıt hükümleri, ticari iletileri reddetmeye
ilişkin liste dışı olma hakkı ve düzeltme
hakkına ilişkin özel hükümlere yer verildi.
2012 Veri Koruma Reformu
25 Ocak 2012 tarihinde Avrupa Komisyonu
Veri Koruma Yönergesi’ni yeniden
yapılandıracak bir düzenleme yapılacağını
duyurdu. 2014’te onaylanması ve 2016
yılında yürürlüğe girmesi beklenen bu
reformun Avrupa içerisindeki veri koruma
rejimi açısından değişiklikler getirmesi
öngörülüyor. Ancak temel ilkelerde
bir değişiklik yapılması planlanmadığı
için üçüncü ülkelerin yeterlilik
kıstasları açısından büyük bir etkisinin
olması beklenmiyor.
Avrupa Komisyonu, üye ülkelerin hepsini
kapsayacak bu düzenleme ile birlikte
işletmelerin her ülke için ayrı uyum sağlama
prosedürü için harcadığı miktarın 3 milyar
Euro’dan 0,7 milyar Euro’ya düşeceğini,
veri kullanımını bildirme zorunluluğunu
esneterek 0,13 milyar Euro’luk masrafı
kaldıracağını tahmin ediyor. Reform
sonucunda Avrupa Birliği diğer pek çok
gelişmiş örneğe nispeten çok daha detaylı ve
kapsamlı bir veri koruma politikası ortaya
koymuş olacak.
Türkiye’deki Durum
Maalesef Türkiye’de kişisel verilerin
korunmasına ilişkin hukuksal düzenlemeler,
henüz arzu edilen düzeyde değil. Ne yazık
ki Türkiye, Avrupa Birliği nezdinde bu
konuda “güvenilmez” ülke statüsünde yer
alıyor. Avrupa Konseyi’nin konuya ilişkin
108 sayılı Sözleşmesi, Türkiye tarafından
1981 yılında imzalanmış olmasına karşın,
onaylama süreci halen tamamlanmadı.
Öte yandan 2010 yılında gerçekleştirilen
Anayasa değişiklikleri kapsamında kişisel
verilerin korunması anayasal bir hak haline
gelmiş olsa da, konuya ilişkin temel ilkeleri
belirleyen çerçeve bir yasanın eksikliği
hissediliyor. Kişisel verilerin korunmasının
sağlanması, çerçeve nitelikte bir yasanın
kabul edilmesi yanında, konuya ilişkin
farkındalığın arttırılmasına da bağlı.
ekim’13
57
Avşar Özgen
ÖZEL DOSYA
[email protected]
Bilgi Toplumuna
Dönüşümde BİT’in payı
Bilgi toplumuna dönüşüm birçok toplumda uzun vadeli
stratejilerle amaç edinilirken, bu doğrultuda sosyal, ekonomik
ve kültürel konuları ele alan inisiyatifler oluşturuluyor
G
eçtiğimiz yüzyılda radikal
olarak adlandırılabilecek
çok sayıda sosyal değişim
geçirilmesinden dolayı, ‘toplumsal
dönüşüm’ tabiri toplumsal değişiklikleri
anlatmak için sıkça kullanılmaya başlandı.
Genel olarak, toplumsal dönüşüm
konsepti sosyal bilimlerde toplumun
sistemik karakteristiklerinin değişimi
olarak görülüyor. Teknolojik, ekonomik,
politik ve kültürel yapılandırmalar dahil
olmak üzere, bir toplumsal sistemin
mevcut parametrelerinin değişimi de bu
çerçevede yer alıyor.
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna
dönüşüm ve bu iki toplumun çeşitli
alanlardaki özellikleri incelendiğinde
bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) bu
geçişi sağlayan etkenlerden biri olduğu
görülüyor. Bilgi toplumuna dönüşüm birçok
sosyal ve ekonomik faktörü barındırmakta
olup, BİT’in yaygın ve etkin kullanımı da
bunlardan birini oluşturuyor. BİT, bilgi
toplumuna dönüşümde birçok etkiye sahip
olmakla birlikte, bu etkinin toplumun
geneline yayılması için BİT kullanımın
yaygınlaşması gerekiyor. Ancak BİT’in bilgi
toplumuna dönüşümde tek başına yeterli bir
koşul olmadığını unutmamak gerekiyor.
Bir toplumda BİT’in etki yaratması
erişim, kullanım ve yetkinliklerin toplumun
geneline yayılmasıyla mümkün olabiliyor.
BİT başlığı altında internet, bilgisayar,
cep telefonu ve tablet bilgisayar kullanım
yaygınlıkları ayrı ayrı incelendiğinde,
Türkiye’nin gelişime açık bir tablo çizdiği
görülüyor. İnternet kullanım yaygınlığında
son yıllarda ciddi bir artış görülüyor.
Kullanımdaki bir diğer faktör olan
internet kullanım sıklığı incelendiğinde
ise, Türkiye’deki internet kullanıcılarının
büyük bir kısmının düzenli kullanım olarak
adlandırılan haftada en az bir defa internet
kullandığı görülüyor.
58
ekim’13
Düşük internet
erişiminin arkasındaki
en önemli sebeplerden
biri; internet hizmetleri
ve BİT cihaz fiyatlarının
toplumun önemli
bir kesimi tarafından
karşılanamayacak
düzeyde olması
Bilgiye erişim ve iletişimin geldigi
nokta bireylerin sosyal hayatlarını da
etkiliyor. Bilgiyi hızlı ve maliyetsiz bir
şekilde aktarmaya olanak veren BİT
ürünü ağlar, bilgi toplumunun temel ögesi
olarak kabul ediliyor. Bu ağlar sayesinde,
bilgiye erişim kadar bireyler arası iletişim
de hız ve içerik zenginliği kazanırken,
BİT pek çok alanda sosyal refahı artırıcı
yeniliklere olanak tanıyor. Bilgi toplumuna
dönüşümde bir toplumun öncelikle
gelişmişlik göstergelerini değiştirmesi
gerekiyor. Bilgi toplumuyla birlikte
gelişmişlik göstergeleri üretim ve tüketim
rakamlarından bilgi paylaşımına işaret
eden rakamlara kayıyor. Artık gelişmiş ülke
göstergelerinde üretilen kömür miktarının
yerini internet penetrasyonu gibi rakamlar
alıyor. Sanayileşmeyle birlikte işçilerin
okuryazarlık oranı önem kazanırken,
bilgi toplumunda internet ve bilgisayar
okuryazarlığı bu göstergenin yerini alıyor.
Dijital Bölünme
İnternet kullanım oranlarına sosyal kesimler
özelinde bakıldığında, farklı kesimler
arasında dijital bölünme gözleniyor. Dijital
bölünme, Türkiye’de kır-kent, farklı bölgeler,
farklı yaş grupları, kadın-erkek, farklı
gelir düzeyleri, farklı eğitim düzeyleri ve
engelli-engelsiz arasında kendini gösteriyor.
İnternet kullanımı için erişim altyapısı
bir gereklilik olmakla birlikte erişimin
MAKALE
ölçümleniyor. FATİH Projesi altyapı, e-içerik,
müfredat, bilinçli kullanım ve öğretmenlerin
hizmet içi eğitimi başlıkları altında beş ayrı
bileşenden oluşup, kompleks yapısı gereği
detaylı proje yönetimine ihtiyaç duyuyor.
Yönetişiminde paydaşlarla paylaşımın ve
katılımcılığın ilke olarak benimsenmesi
projenin çıktılarına faydada bulunacağı
gibi toplumun ulusal çapta bir projeyi
benimsemesi açısından da önem arz ediyor.
Küresel örneklerde,
BİT kullanımının genç
yaş gruplarındaki
yaygınlığından
ötürü ‘dijital yerliler’
terimi bütün bir nesil
için kullanılıyor
kalitesi internet kullanım alışkanlıklarını
etkiliyor. Bu kapsamda, Türkiye’deki sabit ve
mobil genişbant kapsama oranları küresel
örneklerin gerisinde kalmamakla birlikte,
sabit ve mobil genişbant penetrasyonunda
potansiyelin tam olarak kullanılması için
gelişim alanının bulunduğu görülüyor.
Düşük internet erişiminin arkasındaki en
önemli sebeplerden biri; internet hizmetleri
ve BİT cihaz fiyatlarının toplumun önemli
bir kesimi tarafından karşılanamayacak
düzeyde olması.
Erişim hizmetleri ve cihaz maliyetleri
küresel örneklerle karşılastırılarak
incelendiğinde, farklı ülkelerde farklı
KDV oranlarının bulunduğunu görüyoruz.
Buna ek olarak, Türkiye’de çesitli BİT
ürün ve hizmetlerine uygulanan özel
iletişim vergisi ve özel tüketim vergisi
gibi KDV dışı vergiler bu maliyetlere
yansıyor. Ayrıca, yüzde 14 seviyesindeki
mobil genişbant penetrasyonunun
sebepleri değerlendirilirken Türkiye’de
mobil genişbant altyapısının 2009 yılında
kurulmaya başlandığını da unutmamak
gerekiyor.
Kullanım yetkinliği de BİT kullanımında
öne çıkan bir diğer faktör olarak karşımıza
çıkıyor. Türkiye’de kullanım yetkinliğinin
yetersiz düzeyde olması düşük internet
kullanımının sebepleri arasında bulunuyor.
Kamu, sivil toplum kuruluşları ve özel
kurumlar tarafından toplumun farklı
kesimlerine yönelik internet kullanım
yetkinliklerini artırıcı birçok çalışma
yapılıyor. Kurumlar arası koordinasyon,
ölçümleme, katılımcılık gibi unsurlar
dikkate alındığı takdirde bu çalışmaların
Türkiye’de BİT kullanımının potansiyeline
erişmesinde önemli bir etkiye sahip
olacağı düşünülüyor.
Bireylerin internet kullanmamasının
bir sebebi de gerek duymadıklarını
düşünmeleri. Bu sebep, internetin
kullanım amaçlarıyla ilgili farkındalık
eksikliği ve anadilde içeriğin zengin
olmamasından kaynaklanabiliyor.
İnternetin kitlelerden içerik üretmede
kaynak olarak faydalanmasından dolayı,
internet kullanıcılarının internetteki üretim
alışkanlıkları, kullandıkları dildeki içerik
zenginliğini önemli ölçüde etkiliyor.
Türkiye’de internet kullanıcılarının
içerik takibinde oldukça etkin olmalarına
rağmen içerik üretmede faal olmamaları,
özellikle içerik paylaşımına dayalı sitelerde
açıkça görülüyor. Ayrıca, e-ticaret, e-devlet,
e-katılım gibi kullanım alanların Türkiye’de
henüz gelişme aşamasında olmasından
ötürü, bu alanlar ürün ve hizmet çeşitliliği
konusunda yetersiz kalabiliyor.
FATİH Projesi
BİT’in eğitim desteği konusunda da bugüne
kadar Türkiye’de birçok çalışma yapıldı ve
yapılıyor. Ancak FATİH Projesi bu zamana
kadar yapılmış en geniş çaplı proje olma
özelliğini taşıyor. FATİH Projesi kapsamında
pilot uygulama devam etmekte olup, pilot
uygulamadaki gidişat belirli aralıklarla
Teknolojiyle doğup büyümüş bir nesil
olan dijital yerlilerin değer yargıları ve
dijital dünyadaki alışkanlıkları da farklı
yönde gelişiyor. Dijital dünyanın sunduğu
kolaylıklar, dijital yerlilerin dürüstlük,
özgürlük, işbirliği, eğlence gibi konularda
farklı hassasiyetlerinin oluşmasına sebep
oluyor. Dijital dünyadaki alışkanlıkları
incelendiğinde ise, dijital yerlilerin dijital
içerik tüketimini, mobil aktiviteleri ve
sosyal ağ kullanımını dijital göçmenlere
göre daha fazla benimsediği gözlemleniyor.
Türkiye’deki dijital yerlilerle ilgili en
önemli husus ise kendi yaş gruplarındaki
dijital bölünme. Küresel örneklerde, BİT
kullanımının genç yaş gruplarındaki
yaygınlığından ötürü ‘dijital yerliler’
terimi bütün bir nesil için kullanılıyor.
Türkiye’de 24 yaş altındaki neslin yarısına
yakın bir kısmının düzenli internet
kullanıcısı olmaması bu neslin dijital yerli
olarak adlandırılmasının ne kadar doğru
olabileceğini düşündürüyor.
BİT, bireylerin hayatında kendilerini
ifade edebildikleri, toplumla iletişimlerini
kuvvetlendirdikleri ve içeriğe erişimlerini
kolaylaştırdıkları mecralar yaratarak
toplumun sosyal refahını artırmış
olmakla birlikte, toplumunda belli
başlı riskler oluşturuyor. BİT, özellikle
çocukların yetişkin gözetiminde olmadan
kullanımında önemli riskler barındırmakla
birlikte, bireylerin internet kullanımını
etkili ve sağlıklı bir şekilde günlük
hayatlarına adapte edebilmesi için
erken yaşta bu bilincin aşılanması büyük
önem taşıyor.
ekim’13
59
B
u bölümde birçok farklı segmentten
teknolojik ürünü mercek altına
alıyoruz. Bu ürünler arasında Tablet
PC’ler’den tutun da KVM Switch’lere,
işletmelere tasarruf sağlayacak yazıcı
çözümlerinden, müzik keyfini gittiğiniz
her yere taşımanızı sağlayacak bir
MP3 oynatıcıya, hatta enerji tasarrufu
ve kolay yönetilebilirlik sunan Blade
sunuculara kadar birçok ürün bulunuyor.
Deneyimli ve tarafsız IT Advisor Test
Merkezi editörleri tarafından her
ay piyasaya yeni sunulan onlarca
ürün arasından en dikkat çekicileri
sizlerle paylaşıyoruz. Kişilere ve
kurumlara avantaj sağlayacak ürün
incelemelerimizle, sizlerin pazardaki
son ürünler hakkında daha fazla bilgi
edinmenizi ve ihtiyacınız olan en doğru
satın almayı yapabilmenizi amaçlıyoruz.
Bilişim dünyasının sürekli bir gelişim
sürecinde olduğu şu günlerde, test
merkezimizin incelediği ürünleri yalnızca
donanım ürünleriyle sınırlandırmayarak,
en son yazılım incelemelerine de IT
Advisor Test Merkezi’nde yer veriyoruz.
Bizce hakkında bilgi sahibi olmadığınız
ve size ne sunacağını bilmediğiniz
bir ürünü verimli olarak kullanmanız
mümkün değil. IT Advisor Test Merkezi
olarak sizlere, günümüzün en değerli
olgusu olan bilgiyi, donanım ve yazılım
incelemeleriyle sunuyoruz.
Bu Sayıda Test Ettiklerimiz:
61
62
62
HTC One mini
Brother MFC-1811
IRISCard Anywhere 5
63
64
64
Sony KD-65X90005A
Gigaset C610 IP
Huawei Ascend P6
60
65
65
WD My Passport Enterprise
TP-Link TD-W8961ND
ekim’13
HTC One mini
Amiral Gemisinin Küçük Kardeşi
Geçtiğimiz aylarda piyasaya sürülen HTC One, hem tasarım, hem de
özellikleriyle oldukça beğeni toplamıştı. Tayvanlı dev telefon üreticisi
One’dan sonra boş durmadı ve orta segmente hitap eden One
mini’yi kullanıcılara sundu. Telefon tek elde kullanılmak üzere dizayn
edilmiş. Aynı ağabeyinin başarılı tasarımını temel alıyor. Arada bazı
farklılıklar var tabii ki. Mesela mini’nin ses düğmesi One ile aynı değil.
Ayrıca kenardaki plastik One’daki gibi durmuyor, tamamen kenarları
kapatıyor. Kullanımda kenar kısımlarındaki arkadan öne doğru gelen
kıvrım ses tuşlarına basmakta biraz rahatsızlık verebiliyor. Kullanımda
olan bir başka ilginç detay ise dokunmatik Home tuşunda yaşanıyor.
Bazı zamanlar yanlışlıkla ekran kilidini yukarı ittirip açmak isterken
başparmağınız Home tuşuna basabiliyor ve istemeden Google
Now açılabiliyor.
Performans Detayları
Telefondaki 4.3 inç’lik genişliğinde 720p çözünürlüğündeki ekran
oldukça başarılı. Ayrıca cihazda çift çekirdekli 1.4 GHz hızında
Snapdragon 400 işlemci kullanılmış. Adreno 305 GPU’su ve 1 GB
belleği ile birlikte, işlemci günlük işler için oldukça performanslı.
Günlük kullanımda başarılı olan telefon ne yazık ki ağır grafikli
oyunlarda ve uygulamalarda ise istenilen performansı gösteremiyor.
Görsel olarak üst seviye olan Real Racing 3, Dead Trigger gibi
oyunlarda One mini’de yavaşlamalar ve FPS düşüşleri gözlemledik.
Bunun haricinde ise klasik olarak Quadrant, Antutu, Vellamo, Epic
Citadel, 3D Mark benchmark’larını uyguladık. Benchmark’larda cihaz
yüksek puanlar alamadı. Kullanımla ilgili şöyle bir detay daha var.
HTC One mini’de arka planda birkaç indirme yaparsanız ve bunun
üstüne eğer bir iki uygulama da açıksa telefon yavaşlayabiliyor.
Sonuç olarak orta segmente hitap eden ve günlük kullanıma daha
yatkın bir cihazdan fazlasını beklememek gerekiyor. Bunlarla birlikte
16 GB’lık dahili depolama alanı kullanıcılara sunuluyor, fakat bu
alanın neredeyse 5 GB’ı işletim sistemi tarafından kullanılıyor. Yani
11 GB kullanıcıya ayrılmış durumda. 11 GB birçok iş için yeterli, ama
video veya müzik arşivinizi telefona aktarmak isterseniz yetmiyor.
Telefonda ağabeyi gibi microSD kart desteği yok.
Yazılım ve Kamera
HTC One mini, Sense 5 arayüzünü kullanıyor. HTC One’dan bildiğimiz
bu arayüz oldukça başarılı. Sense 5’le birlikte BlinkFeed özelliği
ihmal edilmemiş. Seçtiğiniz haber kaynaklarından ve sosyal
hesaplarınıza gelen bildirimlerden BlinkFeed aracılığıyla anında
haberdar olabiliyorsunuz. HTC One mini’nin bir diğer dikkat çekici
noktası ise ultrapiksel kamerası. İlk olarak HTC One gördüğümüz
ultrapiksel kameranın ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Özellikle
gece çekimlerinde ve düşük ışıklı ortamlarda kamera kalitesini
sonuna kadar gösteriyor. 1800 mAh batarya ise yetersiz, kullanımda
1 günü çıkartabiliyor ama yoğun kullanımda ise bu süre yarım güne
kadar düşebiliyor.
Sonuç olarak HTC One mini kendi segmentinde başarılı bir
telefon. Cihaz performans olarak üst düzey beklenti olmadan,
kamerası, tasarımı ve Sense 5 arayüzü ile birlikte birçok kullanıcıyı
memnun edecektir.
Teknik Özellikler:
Ekran: 4.3 inç'lik S-LCD 2
(341 ppi, 720×1280 çözünürlük)
İşlemci: Çift çekirdekli 1.4 GHz’lik
Qualcomm Snapdragon 400
RAM: 1 GB
Depolama Alanı: 16 GB
Arka Kamera: Ultrapiksel
Ön Kamera: 1.6 megapiksel
İşletim Sistemi:
Android 4.2.2 Jelly Bean
MicroSD Kart Desteği: Yok
Batarya: 1800 mAh
Boyutlar: 132x63.2x9.25 mm
Ağırlık: 122 g
61
www.itadvisor.com.tr
ekim’13
Brother MFC-1811
Hepsi Bir Arada Yazıcı
Dahili faks özelliği sayesinde ofiste daha az yer kaplayan Brother MFC-1811,
otomatik doküman besleyici ve sıkışmaları önleyen sorunsuz baskılama
teknolojisine sahip. Kimlik kopyalama gibi özellikleri bünyesinde barındıran
cihaz düşük tüketim özellikleriyle öne çıkıyor. Çok sayfalı belgeleri güvenle
tarayabilmeniz için Otomatik belge besleyicisi (ADF) teknolojisi sayesinde, Brother
MFC-1811 başında beklemeye gerek kalmadan tarama, kopyalama ve fakslama
işlemlerini yapabiliyor. 21 ppm baskı hızı özelliği sayesinde, yüksek baskı hızlarına
ulaşabilen ürün birden fazla kullanıcı ve yoğun baskı işleri için zamandan tasarruf
sağlarken, PC Faks alma işlevi belgeleri ayrım gözetmeksizin basmak yerine
doğrudan bilgisayarınıza tarayarak gereksiz faksların basılmasını ve bu sayede
kağıt ve toner israfını önleyen faks filtresine sahip.
Ürünün teknik özelliklerine değinecek olursak Brother MFC-1811’de, 16MB
hafıza, 2 satır x 16 karakter gösterebilen ekran bulunuyor. Dakikada 21 sayfaya
kadar baskı hızı sunan MFC-1811, 2400 x 600 dpi’a kadar yazdırma çözünürlüğü
sunuyor. Brother MFC-1811 dakikada 29 sayfa çift taraflı siyah beyaz baskıyı
yapabiliyor. Çok fonksiyonlu Brother MFC-1811 600 x 600 dpi kopyalama
çözünürlüğü sunularken, yaklaşık 7 saniyede faks iletebiliyor. Faks hata düzelteme
(ECM) özelliğine sahip olan cihaz 400 sayfaya kadar faksı hafızasından iletirken
kağıt bittiğinde de yine 400 sayfaya kadar faksı ön belleğinde tutabiliyor. Windows
XP, Windows Vista, Windows 7 ve Windows 8 desteğine sahip olan hepsi bir arada
yazıcıda MAC ve Linux desteği de bulunuyor.
Teknik Özellikler:
Hafıza: 16MB
Ekran: 2 satır x 16 karakter
Baskı Hızı: 20/21ppm'e kadar
Çift Taraflı Yazdırma: Siyah & Renkli, 20say/dak
Faks Gönderimi: Yaklaşık 7.0sn
Kağıt Girişi: 150 sayfa A4
IRISCard Anywhere 5
Kartlarınızı Dijitale Geçirmenin Kolay Yolu
İş dünyasında yeni tanıştığınız kişilerle bağlantıda kalmak için
günümüzün değişmeyen en önemli bağlantı aracı kartvizitler. Mobil
teknolojideki gelişmeler bu eski alışkanlığı ve iş dünyasındaki iletişimi
daha kolay hale getirdi, ancak kartvizitler halen oldukça önemli.
Alınan kartvizitleri illaki bir yere kaydetmek veya bir yerde saklamak gerekir. Kartvizit sayısı da arttıkça aranan bir kişinin de bulunması zorlaşabiliyor. Bu konuda IRISCard Anywhere 5 oldukça yararlı
bir cihaz olarak devreye giriyor. Peki, tam olarak ne işe yarıyor? Cihaz
kartvizitleri sanal ortama taşımak için üretilmiş. Kullanması oldukça
kolay olan cihazla birlikte maksimum A6/4x6 kadar olan belgeleri
www.itadvisor.com.tr
Teknik Özellikler:
Çözünürlük: 300 dpi
Belge Boyutu (max): A6/4x6 kadar
Flash Bellek: 512 MB (SD kart veya
USB hafıza ile bellek genişletilebiliyor)
Çıkış Dosyası Biçimi: JPEG
Şarj Yöntemi: USB kablosu
62
ekim’13
taratabilirsiniz. Yapmanız gereken sadece kartviziti bir taraftan yerleştirip, diğer taraftan çıkmasını sağlamak. Taranan görüntü ise dahili
belleğe, SD karta veya standart bir USB hafızaya kaydediliyor.
Kaydedilen kartvizit taraması Cardiris Pro yazılımı ile otomatik
alınıyor ve işleniyor. Herhangi bir sürücü kullanımı gerekemeden
ofisteki veya evinizdeki bilgisayarınıza taramaları atabilirsiniz. Böylece
kartvizit karışıklığı sona ererken, kontaktlarınıza bilgisayarınızdan
rahatça ulaşabilirsiniz. Cihazın sadece Windows değil, Mac platformu
ile de uyumlu olduğunu belirtelim. IRISCard Anywhere 5 saatte 800
karvizite kadar tarama yapabiliyor.
Sony KD-65X90005A
Çözünürlükte Devrim
Sony’nin 65inç (164cm) ekran boyutu sunan 4K televizyonu
KD-65X90005A, Full HD görüntü kalitesini 4’e katlayarak,
TV izleme deneyimini üst seviyeye taşıyor. Şık tasarımıyla
dikkat çeken Sony X9’un üzerinde dahili ses sistemi
bulunuyor. Piyano siyahı malzemenin kullanıldığı televizyon,
1682 x 875 x 100 mm boyutlarında.
Sony’nin 4K X-reality Pro görüntü işleme motoru ve Triluminos
teknolojisiyle desteklenen X9, daha canlı ve gerçekçi renkler
sunuyor. LCD LED panelin kullanıldığı Sony X9’un sırrı akıllı arka
aydınlatma teknolojisinde yer alıyor. X9’da kullanılan Triluminos
ekran standart LED arka aydınlatmaya kıyasla daha fazla ton ve
doku üretiyor. Ayrıca daha geniş bir renk aralığı sağlayarak, özellikle
kırmızı, yeşil ve mavi renklerin daha gerçekçi görüntüler elde etmek
için kullanıyor. Yeni nesil TV paneli renkleri saflaştırarak, birbirinden
ayırıyor ve derinlik algısını geliştiriyor. 4K X-reality Pro görüntü
işlemcisi, standart ve Full HD görüntüleri işleyerek 4K görüntüye
en yakın performansı yakalamak için görüntülere doku ve katman
ekleyerek, 4K Ultra HD kalitesine yakınlaştırıyor. Tabii ki bunu
yaparken de 8 milyondan fazla piksel sunan ekran ve Triluminos
teknolojisinden faydalanıyor.
3840 x 2160 piksel çözünürlüğünde TV izlemenizi sağlayan Sony
X9, 1 milyondan fazla dinamik kontrast oranı sunuyor. 178 derce
görüş açısı sunan LCD LED panel sayesinde geniş bir izleme açısı
sunan Sony X9’da, canlı, oyun, spor, animasyon ve sinema gibi
3D: Full HD 3D
Ağ Özellikleri: NFC, DLNA, Wi-Fi, Wi-Fi Direct,
TV Side View
Ses: Magnetic Fluid Hoparlör
2X 12,5 W + 2X 20 W
Dolby: Dolby Digital / Dolby Digital Plus / Dolby Pulse
Bağlantı: 4xHDMI, 1xSKART, 3XUSB, 1xEthernet,
1xKompozit, 1xKomponent, 1xPCMCIA, 2x Analog Ses,
1xSes, 1xKulaklık, 1xSCART
ekim’13
63
www.itadvisor.com.tr
Teknik Özellikler:
Ekran: LCD LED Trilumos Ekran
Ekran Boyutu: 65 inç (164 cm) Çözünürlük: 4K (3840
x 2160 p)
Dinamik Kontrast Oranı:
1 milyondan fazla
Görüntü İşleme Motoru: 4K X-Reality PRO
Hareketli Görüntü Geliştirme:
Motionflow XR 800 Hz
birçok görüntü modu bulunuyor. Motionflow XR hareketli görüntü
işlem teknolojisini kullanan televizyon 800 Hz tazeleme hızına
sahip. Ayrıca Sony X9’da pasif 3D teknolojisi de bulunuyor. 3D
videoları sorunsuzca oynatabilen televizyon, standart ve Full HD
görüntüleri de 3D görüntüye çevirebiliyor.
Sony X9’da yer alan dahili Magnetic Fluid ses sistemi, ekstra
ses sistemine gerek duymanızı ortadan kaldıran kalite yüksek
performans sunuyor. Ekstra ses sistemine gerek duymadan sadece
X9’a sahip olarak kendi ev sinema sisteminizi oluşturabiliyorsunuz.
65 inç’lik ekranın yan bölümlerinde konumlandırılan ses sisteminde
2 x 12,5 W ve 2 x 20 W gücünde hoparlörler bulunuyor. Dinamik ses
ayarları sayesinde izlediğiniz görüntüye göre otomatik ya da sinema,
oyun, spor ve müzik gibi ses modlarını tercih edebiliyorsunuz. Ayrıca
ses sisteminde, Dolby Digital, Dolby Digital Plus ve Dolby Pulse
teknolojileri bulunuyor.
Sony X9 modelinde bir televizyondan fazlasını sunmayı amaçlamış
ve bu amacında da oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Tek
dokunuşla aktarım ve yansıtma özelliği sunan NFC teknolojisinin
bulunduğu Sony X9, ekran yansıtma, TV side View, Wi-Fi, Wi-Fi
Direct ve DLNA teknolojileriyle donatılmış. İzlemek istediğiniz
görüntüyü bu teknolojileri destekleyen cihazlarla kolayca X9’a
aktarabiliyorsunuz. Sony Entertainment Network sayesinde geniş
bir eğlence dünyasına ulaşmamızı sağlayan televizyona çeşitli
uygulamalar indirebilmek de mümkün.
Huawei Ascend P6
Dünyanın İnce Akıllı Telefonu
“Dünyanın En İnce Telefonu” olarak lanse edilen Huawei Ascend P6 bu ay test
merkezimizin konuklarından biri oldu. Şık bir görünüşe sahip olan cihazın
tasarımı iPhone 4’ü andırıyor. Üst tarafındaki bu tasarım alt kısma indiğinde
ise yuvarlaklaşan bir hatta sahip. Telefonun arka tarafı ise sade olmuş. Cihazın
en dikkat çekici tarafı 6.2 mm olan inceliği. İnce yapının kırılgan olmadığını
söylemeliyiz, Huawei bu konuda iyi bir iş çıkartmış. Telefonu elinize alıp
kullandığınız zaman da elinizden kaymıyor ve düşecek gibi olmuyor. Tuşlara
basmada da sorun çıkmıyor. Ürünün tasarımının tek kötü yanı ise kulaklık girişi.
Giriş SIM kart ve microSD kart slot çekmecelerini açmak için ucu iğne olan bir
kapakçık kulaklık girişinde kullanılmış. Bu parça kaybedilebilecek türden ve bu
yüzden kapakçığı bir kenarda saklamakta fayda var.
Android işletim sistemine sahip olan telefonda Huawei kendi özelleştirdiği bir
arayüz tercih etmiş. Bu arayüz de iOS’u anımsatıyor. Telefonda 4 çekirdekli 1.5 GHz’lik
K3V2 işlemcisi yer alıyor. Bu işlemci normal bir kullanım için başarılı olsa da,
oyunlarda ve bazı ağır uygulamalarda performanslı değil. Sentetik benchmark
testlerinde ise telefon yüksek puanlar alamadığını belirtmeliyiz. Ascend P6’yı
kullanırken bazı hatalarla da karşılaştık. Mesela kamera uygulamasında farklı bir
moddan tek çekim moduna geçerseniz, “Galeri durduruldu” hatası verip kendinizi
ana ekranda bulabilirsiniz. Ama kameranın çekim kalitesinin başarılı olduğunu
belirtelim. Batarya ise yoğun kullanımda 1 günü çıkartamıyor. Sonuç olarak Ascend
P6 şık tasarıma ve normal kullanım için yeterli performansa sahip akıllı bir telefon.
Teknik Özellikler:
Ekran: 4.7 inç'lik IPS+ LCD
(312 ppi, 720×1280 çözünürlük)
İşlemci: 4 çekirdekli 1.5 GHz'lik Huawei K3V2
RAM: 2 GB Depolama Alanı: 8 GB
Arka Kamera: 8 megapiksel
Ön Kamera: 5 megapiksel
İşletim Sistemi: Android 4.2.2 Jelly Bean
MicroSD Kart Desteği: Var, 32 GB'a kadar
Batarya: 2000 mAh
Boyutlar: 132.7x65.5x6.2 mm
Ağırlık: 120 g
Gigaset C610 IP Telefon
Kablosuz Sabit Telefon Ofisteki İşlerinizi Kolaylaştıracak
Günümüzde mobil teknoloji çok hızlı ilerliyor. Akıllı telefonlar
ve tabletlerle birlikte bu gelişim sabit telefonlara da kaymış
durumda. Eskisi gibi sabit telefonlar görmeniz mümkün değil,
kullanıcılara birçok farklı özellik sunan kablolu veya kablosuz
sabit telefonlar var. Gigaset de bu konuda çözümler üreten
firmalardan biri. Gigaset’in C610 IP isimli modeli de inceleme
konuğumuz oldu.
İş yerleri için uygun olan kablosuz telefon C610 IP, geniş
kapsama alanına sahip. Bu konuda yardımcı olan özelliklerden biri
geniş şebeke görevi sağlayan PSTN bağlantısı oluyor. C610 IP, eş
zamanlı olarak 3 görüşmeye olanak sağlıyor, ayrıca 6 el cihazına
www.itadvisor.com.tr
Teknik Özellikler:
Konuşma Süresi: 12 saat
Bekleme Süresi: 180 saat
Rehber: 150 isim kaydedebiliyor
Eş zamanlı Görüşme: Var,
3 görüşmeye kadar
Telefonun Boyutları: 149x49x28 mm
64
ekim’13
kadar tanıtma imkanı var. Bu konuda yaptığımız testlerde C610
IP’nin performansından son derece memnun kaldık.
Telefonun özelliği sadece geniş alanlarla sınırlı değil. Öne çıkan
özelliklerden biri ise çevrimiçi hizmetler verebilmesi. Cihaz e-mail
gönderilebiliyor, Twitter veya Facebook’a bağlanabiliyor. Bunlar
artı olan kısımlarından biri. Tabii ki kişiye göre ayarlanabilen zil
sesleri de mevcut. Zil sesleri gerçek seslerden, standart ve polifonik
melodilerden oluşuyor.
C610 IP’nin kullanım süresi de gayet iyi. 12 saat konuşma süresi ve
180 saat bekleme süresi var. Cihazın özellikle büyük ofislerdeki telefon
trafiğini çözebilen en iyi seçeneklerden biri olduğunu belirtmeliyiz.
Western Digital My Passport Enterprise
Yanınızda Taşıyabileceğiniz Depolama Cihazı
Bu ay test merkezimize konuk olan ürünlerden bir tanesi de Western
Digital’in 500 GB kapasiteye sahip olan My Passport Enterprise isimli
haricidepolama birimi oldu. Ürün 111 x 82 x 15 mm boyutlarında ve
oldukça hafif. Cihaz hafif ve ufak boyutlarda olduğu için yanınızda
rahatlıkla taşıyabiliyorsunuz. My Passport Enterprise’ın tasarımı da hoş
yapılmış. Siyah renkli cihazın üstündeki tasarım ise hoş görüntü sunuyor.
Ürün gücünü USB bağlantı noktasından alıyor. Bu yüzden ekstra güce
ihtiyaç duymuyor. Ancak yanında gelen kablo kısa olduğundan kullanım
da biraz dezavantaj sunabiliyor.
My Passport Enterprise, USB 2.0 ve USB 3.0 destekliyor. Ürünün
performansını test etmeden bırakmadık. HD Tune ile USB 3.0’da
yaptığımız okuma testinde ürün ortalama 75.4 MB/s performans gösterdi.
Yazma da ise 74.1 MB/s sonuç elde ettik. Küçük boyutlu dosyalarda
My Passport Enterprise, ortalamayı 90’lara kadar çıkartabiliyor. Cihazın
diğer bir özelliği ise Windows To Go’yu desteklemesi. Bu özellikle USB
sürücüsünde Windows 8 kopyası oluşturabiliyorsunuz. Böylece farklı bir
bilgisayara sürücüyü bağladığınız zaman, sürücü üstünden bilgisayarı
çalıştırabiliyorsunuz. My Passport Enterprise, veri güvenliği konusunda
da dikkat ediyor. Verilerin güvenliğini sağlamak amacıyla ana bilgisayar
üzerinde herhangi bir veri izi bırakmıyor.
Teknik Özellikler:
Boyutlar: 111 x 82 x 15 mm
Arabirim: USB 3.0 ve 2.0
Kapasite: 500 GB
Uyumlu İşletim Sistemi: Windows
TP-Link Modem Router TD-W8961ND
Birçok Özellik Tek Kutuda
Teknik Özellikler:
Arabirim: 4x 10/100Mbps
RJ45 portu, 1x RJ11 portu
Harici Güç Kaynağı: 12VDC/1A
Boyutlar: 174x120x28.8 mm
Frekans: 2.400-2.4835GHz
Kablosuz Güvenlik: 64/128 bit
WEP, WPA-PSK/WPA2-PSK,
kablosuz MAC filtresi
ekim’13
65
www.itadvisor.com.tr
TP-Link kablolu ve kablosuz ağ çözümleri
konusunda başarılı ürünlere imza atıyor. Bunlardan
bir tanesi de TD-W8961ND isimli kablosuz N
ADSL2+ modem router olan cihaz. Bu ürün birçok
fonksiyonu içeriğinde barındırıyor. Biraz daha
açacak olursak bir DSL modemin, 4 portlu 10/100
Mbps bir NAT router’ın ve kablosuz N destekli bir
access point’in sunduklarını kendi bünyesinde
birleştiriyor. 300 Mbps olan ürün downstream’de
24 Mbps ve upstream’de 3.5 Mbps hız sağlıyor.
Cihazın üzerine takılan antenler birçok yöne
hareket ettirilebiliyor ve bu antenler görevini
başarıyla yapıyor. Modem router’ı test etmeden
de bırakmadığımızı belirtmeliyiz. Yaptığımız
denemelerde oldukça başarılı bir performans
gösterdi. Yüksek bant ihtiyacı olan HD video
oynatma, online oyunlar denemesini yaptık.
Yaptığımız denemelerde sorun yaşamadık.
LAN portları ve PVC’leri eşleştirerek IPTV gibi
değişik uygulamaları internet hattı üstünden
çalıştırabilirsiniz. LAN portları ise port bazlı VLAN
ile belirlemeniz gerekiyor.
TP-Link her üründe olduğu gibi TD-W8961ND’de
de yüksek bir ağ güvenliği sunuyor. Üründe Quick
Security Setup özelliği bulunuyor. Bu özellik WEP
şifrelemesine göre daha güvenlikli olan WPA
şifrelemesine sahip bir ağ oluşturulmasına izin
veriyor. Oldukça kolay bir kurulumu olan cihaz ağ
çözümü konusunda ev de ve ufak iş yerlerinde
rahatlıkla kullanılabilecek bir ürün.
DENETİM MASASI
Ecevit Bıktım / Genel Yayın Yönetmeni
[email protected] twitter.com/ecevitBIKTIM
İşyerinde Tablet Kullanımı
Ne Kadar Etkili?
Ev kullanıcıları için geliştirilen Tablet PC’lerin kurumsal alanlardaki
kullanımı gün geçtikçe artıyor. Peki, bu yeni ürünleri işyerlerinde
kullanmak bizlere nasıl işlevsellik sağlayacak?
A
pple’ın iPad ile yeni bir alan yaratmasıyla
birlikte Tablet PC satışları inanılmaz derecede
yükseldi. İlk olarak oturma odaları veya
eğlence amacı için üretilen bu ürünler gün geçtikçe
dizüstü sistemlerin yerini almaya başladılar. Bu ürünler
o kadar çok yayıldı ki kullanıcılar işyerlerine götürüp iş
amacı ile de kullanmaya başladılar. Artık kimse Windows
tabanlı çirkin masaüstü PC’lere bakmak istemiyor.
Birçok kişi, işini basit ara yüzlü sistemlerle, anında
halletmek istiyor.
Durum böyle olunca, birçok firma kendilerini
zorunlu olan bu modaya adapte etmek zorunda kaldı.
Aksi takdirde özellikle bu moda ile büyümüş genç beyinleri
şirkette tutamak çok zor. Tabii ki bu ürünlerin yayılması
da Tablet PC endüstrisinin de büyük bir katkısı var. Birçok
üretici ürünlerini uygun fiyatla kullanıcıların beğenisine
sunuyor. Bazıları ise ürünlerini büyük firmalara hediye
ediyor. Amaç, bu ürünlerin yaygınlığını arttırmak ve bu
sayede Tablet PC kullanımına alışmış olan kişileri daha
yeni ürünlere yönlendirmek.
Performans Ne Kadar Artıyor?
66
Günümüzde birçok firma Tablet PC ürünlerini çalışanlarını
teşvik etmek için de kullanıldığını biliyoruz. Peki, bu yeni
ürünler çalışanlarının performansını arttırıyor mu?
Tablet PC’ler özellikle resim gösterme, sunumlar veya
multimedya verilerinin gösterilmesinde dizüstü sistemlere
göre daha üstün. Form doldurma gibi küçük verilerin
girişlerinde de bu ürünlerle iyi bir avantaj sağlanıyor.
Mobilite denildiğinde Tablet PC’lerin avantajlarının çok çok
fazla olduğu söylenebilir. Bir dizüstü bilgisayarla hareket
halindeyken iş yapamazsınız. Tablet PC’ler buna karşın,
yürürken bile verileri rahatlıkla girmenizi sağlıyor. Durum
böyle olunca ürünleri hastanelerde, promotörlerde hatta
inşaatlarda görmemize şaşırmamalı.
ekim’13
İşletim Sisteminin Uyumu
Intel işlemcili Windows Tabletler, alışılmış veri
formatlarına ve uygulamalara en uyumlu ürünler
olduğunu söyleyebiliriz. Bu ürünlerle tıpkı bir dizüstü
sistemdeymişçesine rahatlıkla çalışmanız mümkün. Fakat
kullanılan Windows 8 gibi işletim sistemlerinin yeterince
olgunluğa ulaşmadığını belirtelim.
Android tabanlı Tablet’lerde ise herhangi bir uygulama
bulmak gerçekten çok kolay. Buna karşın açık kaynak kodlu
olan uygulamaların güvenliği birçok kişiyi endişelendiriyor.
Ayrıca Android uygulamalarının tüm çözünürlüklerin
destekleyememesi, sayfaların kayması gibi çeşitli sorunlar
yaşattığını da belirtmeliyiz.
Apple’ın geliştirdiği ürünlerde ise bu tarz sorunlara
rastlamıyoruz. Yazılımlar oldukça güvenli ve üzerinde
çalıştığı ürünler ile tam uyumlu. Fakat bu yapı üzerinde
iş uygulamalarının az olması, kullanıcılara zaman zaman
büyük sıkıntılar yaratabiliyor. Sonuçta Tablet PC’ler
ilk olarak son kullanıcılar için geliştirildi. Birçok veriyi
girmek, uzun yazılar yazmak ve detaylı grafik çizimleri için
uygun değiller. Yapılan araştırmalara göre, sanal klavye ve
Tablet için geliştirilen uzaktan bağlantılı klavye ürünleri
hiçbir zaman dizüstü sistemlerinin klavye kullanımının
yerini alamıyorlar.
Buna en güzel örnek SAP çözümünü Tablet PC’lerde
kullanmak. Tablet PC’lerde SAP üzerindeki verilere
hızlıca göz atmak büyük bir avantaj. Fakat bu verileri
Tablet PC üzerinden SAP’a girmek ve işlemek gerçekten
çok zahmetli. Tabii ki bazı firmalar, çalışanlarının
performansını arttırmak için çözümler geliştiriyor. Ama bu
çözümlerin şimdilik yeterli olmadığını belirtelim. Tablet
PC’ler işyerinde dizüstü sistemlerin yerini alamayacak gibi
gözüküyor. Bu ürünler elbette hayatımızı kolaylaştırıyorlar.
Fakat yüksek performanslı mobil cihazdan daha ileri bir
seviyeye geçemeyeceklerine kesin gözüyle bakılıyor.
Fikirleriniz standart uygulamalara sığmıyor mu?
Özelleştirilebilirr Login Entegre ERP
P Çözümüyle sizi
kısıtlayan paket programlardan kurtulun
24 Yıldır Esnek Yönetim Bilişim Sistem Çözümleri
www.login.com.tr | 0216 461 9494

Benzer belgeler