Tüm İhTİyaçlara Tek çözüm
Transkript
Tüm İhTİyaçlara Tek çözüm
www.itadvisor.com.tr EKİM 2013 SAYI 47 www.itadvisor.com.tr IT ADVISOR Ergin Öztürk IFS Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tüm İhTİyaçlara Tek çözüm ıDF 2013: Teknoloji Dünyası neFesini TuTTu Türkiye’De moBil genişBanT regülasyonu alanınDaki Çalışmalar Bilgi Toplumuna DönüşümDe BiT’in payı EKİM 2013 SAYI 47 İNTERNET ORTAMINDA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI MObiLE DaTa CENTER Türkiye’de bir ilk! Mobile Data Center Uluslararası Bilgi ve İletişim Teknolojileri Fuarı International Trade Fair for Information Technology, Telecommunications, Software & Services 24-27.10.2013 İSTANBUL / TURKEY Salon No: 4 Stand No: B-10 T: 0850 300 0 850 F: +90 212 354 90 01 Yüksek maliyetli yatırımlara imza atmadan önce denemek, kullanmak, emin olmak istemez misiniz? Firmanızın geleceğini şekillendirirken, ne alacağınızı önceden bilebilmeniz için Türkiye’de bir ilk olan Mobile Data Center ile yüksek teknolojiyi kapınıza getiriyoruz. Veri merkezleriniz, işinizin kalbi ve geleceğinizin en önemli yatırımıdır. Net Vizyon olarak sizlere sunduğumuz bu avantajla, gereksinim duyacağınız teknolojik alt yapıyı kusursuz bir şekilde ve her ayrıntısıyla test edebileceksiniz. Cisco Nexus 5K, Cisco UCS Rack ve Blade Server, Catalyst 4500 ve EMC Storage ile donatılmış; teknik alt yapısı ve güvenliği tamamlanmış Mobile Data Center ’ımızda demo yapmak ve ürünlerin performansını deneyerek karar vermek artık çok kolay. Mobile Data Center : Geleceği En Doğru Yatırımla İnşa Etmek İçin... Detaylı bilgi ve Mobile Data Center demo randevusu için [email protected] Mecidiyeköy Mah. Cemal Sahir Sk. Polat Mecidiyeköy İş Merkezi No:29 D:25 34387 Mecidiyeköy - Şişli / İstanbul www.netvizyon.biz Zayıf Liderlik ve Hiyerarşi Deloitte Eğitim Vakfı’nın araştırmasına göre Y Kuşağı, inovasyonun hem bireysel hem de kurumsal gelişim için önemli olduğunu belirtiyor ancak Türkiye’de zayıf liderlik ve hiyerarşi, inovatif düşünce karşısında bir tehdit olduğunu söylüyor İnovasyon İlk Üç Amaçtan Biri Y Kuşağı inovasyonu, işletmelerin ilk üç amacından biri olarak görüyor. Türkiye dışında araştırmanın yapıldığı diğer 16 ülkede Y Kuşağı inovatif şirketi unvandan bağımsız fikir üretimini destekleyen liderliğe sahip, açık vizyonu olan ve iç süreçlerinin gelişmesini destekleyen bir organizasyon olarak nitelendiriyor. Türkiye’deki Y kuşağı ise düzenli öğrenimi teşvik eden, çalışanların hem bireysel hem de mesleki gelişmelerine olanak tanıyan ve yaratıcılığı teşvik eden organizasyonları inovatif olarak görüyor. Kamunun İnovasyona İhtiyacı Yok Türkiye’de inovasyona en çok ihtiyaç duyulan sektörler arasında tüketim, enerji ve teknoloji yer alırken, diğer 16 ülkede eğitim, enerji ve kamu kurumları ilk üç sırayı paylaşıyor. Ayrıca Türkiye’de diğer ülkelerin aksine kamu sektörünün inovasyona ihtiyacı olmadığı belirtiliyor. Teknoloji, tüketim ve üretim ise hem Türkiye’de hem de 16 ülkede inovasyondan sorumlu sektörler olarak belirtiliyor. Hem 16 ülkede (%65), hem de Türkiye’de (%51) Y Kuşağı’nın yarıdan fazlası, inovatif fikirler için desteklenen ve ödüllendirilen bir şirkette çalıştığını belirtiyor. Ancak Y Kuşağı çalıştıkları şirketlerde çok düşük bir oranda unvandan bağımsız fikir yaratımını ve paylaşımını destekleyen bir liderlik anlayışı olduğunu aktarıyor (16 ülke %26, Türkiye %16). Ek olarak Türkiye’deki Y Kuşağı’nın %43’ü çalıştıkları şirketlerin inovatif olduğunu düşünürken bu oran diğer ülkelerde %60’a çıkıyor. İlkay Zaman Yayın Koordinatörü [email protected] Kendilerini Yenilikçi Olarak Görüyorlar Ankete katılan Y Kuşağı kendisini yenilikçi olarak görürken (16 ülke %62, Türkiye %63), geleceğin inovatif bireylerinin karakteristik özelliği olarak yaratıcılığı gösteriyor. Türkiye’de buna girişimcilik de ekleniyor. Türkiye’deki Y Kuşağı’nın üçte biri, şirketlerde ifade özgürlüğünün yeteri kadar uygulanmadığını ve inovasyon için bu özgürlüğün desteklenmesi gerektiğini düşünüyor. Bu noktada Türk Y Kuşağı finansal yetersizliğin yanı sıra zayıf liderliği (%17) ve hiyerarşiyi (%15), inovasyonun önündeki en önemli engeller olarak görüyor. Diğer 16 ülkede ise finansal yetersizliğin (%22), iç kültürün (%10), değişime karşı direncin (%10) ve zayıf liderliğin (%10) inovasyonu engellediği belirtiliyor. İnovasyon İşin Büyümesi İçin Önemli İnovasyonun işin büyümesi ve gelişmesi açısından büyük önem taşıdığına inanan Y Kuşağı (16 ülke %78, Türkiye %60), bir işin büyümesi ve gelişmesi için finansal başarının yeterli olmadığını, inovasyonun da önemli bir gösterge olduğunu düşünüyor. (16 ülke %87, Türkiye %93). Tüm ülkelerdeki Y Kuşağı toplum üzerinde önemli pozitif etki yaratan inovasyonların iş dünyasını geliştirdiğini düşünüyor ve topluma faydası olan inovasyonlardan kâr elde etmenin işletme için kabul edilebilir olduğunu belirtiyor. Toplumsal Huzursuzluk En Büyük Zorluk Y Kuşağı, Türk toplumunun gelecek 20 yılda karşılaşacağı en büyük zorluğu %45 oranında toplumsal huzursuzluk olarak belirtirken, onu doğal kaynak kıtlığı ve gelir eşitsizliği izliyor. Araştırmanın gerçekleştirildiği diğer 16 ülkede karşılaşılacak zorlukların başında doğal kaynak kıtlığı (%34) yer alırken, bunu enflasyon (%32) ve nüfus yapısındaki değişim (%28) izliyor. EDİTÖRDEN D eloitte tarafından 16 ülkede, Deloitte Eğitim Vakfı tarafından ise Türkiye’de olmak üzere, toplamda 17 ülkede gerçekleştirilen “Y Kuşağı İnovasyon” araştırması oldukça ilginç konulara değiniyor. Yeni jenerasyonun iş dünyasına ve inovasyona bakış açısı ortaya koyan bu araştırmaya mutlaka göz atmanızda fayda var. İ.Z. Halkla İlişkiler Danışmanlık ve İletişim Adına Sahibi ekim’13 / SAYI 47 İlkay Zaman Yayın Koordinatörü İlkay Zaman [email protected] Genel Yayın Yönetmeni 34 44 Kapak Konusu Özel Dosya Ecevit Bıktım [email protected] Genel Yayın Yön. Yrd. Ali Yavuz Şahin [email protected] Editörler Ömer Balk [email protected] Hasan Uğur Nayır [email protected] Ahmet Gözütok [email protected] 48 36 52 Avşar Özgen [email protected] Görsel Yönetmen Ersen Akçay [email protected] Reklam Müdürü Çiğdem Ergönül [email protected] Fotoğraf Adem Başaran [email protected] 54 36 06. 30. 32. 34. 40. 44. 48. 52. 54. 58. 60. 58 Haberler Röportaj: Murat Göksenin Güzel Sektörün Sesi: İlker Sungurlar Kurumsal Gelişiminizi Tamamlamanın Tam zamanı Röportaj: Ergin Öztürk IDF 2013: Teknoloji Dünyası Nefesini Tuttu IFA 2013: Avrupa’nın En Büyük Tüketici Elektroniği Fuarını Sizler İçin Gezdik Türkiye’de Mobil Genişbant Regülasyonu Alanındaki Çalışmalar İnternet Ortamında Kişisel Verilerin Korunması Bilgi Toplumuna Dönüşümde BİT’in payı IT Advisor Test Merkezi Yönetim Adresi Değirmen Sok. Şaşmaz Sitesi A Blok Cemal Bey İş Merkezi No.: 11 Kat: 1 Daire: 4-6 Kozyatağı / Kadıköy- İstanbul Tel: 0216 478 31 18 PBX 0216 478 31 86 Faks: 0216 478 45 02 [email protected] Abone Hizmetleri [email protected] Dağıtım Detay Dağıtım Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cüneyt Tepe [email protected] Baskı ve Cilt ÖZGÜN OFSET Aytekin Sokak 21 4.Levent/İSTANBUL T: 0212 280 00 09 F: 0212 264 74 33 e-Posta: [email protected] GÜLSE MATBAACILIK Merkez Mh. Burnaz Cd. No: 11/C Avcılar/İSTANBUL T: 0212 593 37 06 www.gulsematbaa.com 4 ekim’13 HABER Intel Türkiye’ye Yeni Pazarlama Müdürü R eklam ve pazarlama sektörünün deneyimli isimlerinden Pınar Dülgerler Dinç, Intel Türkiye Pazarlama Müdürlüğü görevine getirildi. Türkiye’de şirketin Türkiye çapında doğrudan ve iş ortakları kanalıyla pazarlama çalışmalarını yürütecek. Satın alma ve iletişim kanallarının tüm seviyelerinde pazarlama faaliyetlerinin entegrasyonundan, marka yönetimi ve ürünlerin tanıtım ve pazarlama stratejilerini desteklemek üzere programlar yaratılmasından, markanın kamuoyundaki algısını güçlendirmeye yönelik PR çalışmalarından, şirketin çizgi üstü ve çizgi altı tüm pazarlama iletişimi faaliyetleri ve medya satın almasından sorumlu olacak. Pınar Dülgerler Dinç’in hızlı tüketim malları, telekomünikasyon, otomotiv, bankacılık ve finans, geleneksel ve yeni medya, tüketici elektroniği, dayanıklı tüketim malları ve ilaç gibi birçok farklı sektörde uzun yıllara dayanan geniş bilgi birikimi ve tecrübesi bulunuyor. Dinç pazarlama yönetimi, marka geliştirme, pazarlama stratejileri, medya ve halkla iliskiler, stratejik planlama ve pazarlama iletişimi alanlarında önemli deneyime sahip. Adesso Türkiye’ye Açılıyor A desso AG,Türkiye’de kurduğu şirket ile Avrupa’daki müşterilerine sunduğu tüm ürün ve hizmetlerini Türkiye’de konumlandırıyor. Pazara giriş aşamasında ise öne çıkan ürünler içerik yönetimi ve mobil çözümler olacak. Türkiye ülke müdürü Burak Barı öncülüğünde hizmet yelpazesini İstanbul’daki ofisinden sunacak olan adesso Türkiye ekibi, bilişim projelerinin yönetiminden Java, .NET ve C# ile yazılım geliştirmeye ve hatta kullanıcıya özel karmaşık uygulamaların gerçekleştirilmesine kadar hizmet verebilecek, alanlarında uzmankişilerden oluşuyor. adesso Türkiye ofisine liderlik eden ülke müdürü Burak Barı’nın görevi,Türkiye’de adesso hizmetlerinin ve çözümlerinin lansmanını yapmak ve İstanbul’daki şubenin gelişmesini ve genişlemesini sağlamak olacak. adesso’nun hali hazırda Almanya, Avusturya ve İsviçre’deki 10 şehirde toplam 1100 personeli bulunuyor. adesso co-CEO’su Dr. Rüdiger Striemer, şu bilgiyi veriyor: “Türkiye piyasasına girmek, adesso’nun uluslararası hedefleriyle örtüşmektedir. Bu, yeni pazarlara açılarak firmanın organik büyümesini sürekli kılma stratejimizde anahtar bir bileşendir. Ayrıca, Burak Barı’yı Türkiye ofisimizin başına getirdiğimiz için çok mutluyuz. Kendisi, IT endüstrisinde yıllara dayanan kanıtlanmış bir uzmanlığa ve Türkiye piyasası hakkında engin bir bilgiye sahiptir.” Fujitsu, CELSIUS İle Çıtayı Yükseltiyor F ujitsu iş istasyonu işlemleri ve grafik performansında çıtayı daha yükseğe çıkartacak yeni nesil CELSIUS modellerini piyasaya sürüyor. Fujitsu, standart grafikleri ve GPU-işlem çözümlerinin yanı sıra, NVIDIA GRID grafik sanallaştırma kartları ve Intel Xeon Phi eş işlemcileri için yenilikçi aktif ve pasif soğutma kombinasyonlarını da hizmete sokuyor. Rafa monte edilebilen yeni iş istasyonları bu özellikleriyle, 3D içerik modelleme gibi yoğun GPU işlemlerinde bile, birden fazla kullanıcının eş zamanlı olarak tek iş istasyonuna bağlı çalışabildiği görülmemiş performans seviyeleri sunuyor. 6 ekim’13 İş istasyonu sektörü temelde grafik ve yazılım inovasyonları ile büyümesini sürdürürken, grafik ve yazılım şirketleri son yıllarda ürünlerini ileri düzeyde 3D içerik sanallaştırması yönünde geliştirdiler. Bu ürünlerin gereksinimlerini karşılamak için, yeni bir iş istasyonları nesli gerekiyor. Fujitsu’nun eşsiz soğutma sistemi tek bir CELSIUS R930’da azami üç NVIDIA GRID grafik sanallaştırma kartını ve her kart, birçok sanallaştırılmış kullanıcıyı destekliyor. Rafa monte edilebilen CELSIUS R390, ayrıca, Yüksek Başarılı Hesaplama (HPC) uygulamalar için azami 3 Xeon Phi eş işlemciyi destekleyebiliyor. Turkcell birlikte çalıştığı 500.000’i aşkın firmanın ihtiyaçlarını analiz etti. İşletmeleri daha çevik ve rekabetçi hale getirecek teknoloji çözümlerini geliştirdi. Bundan böyle küçük büyük tüm işletmeler ihtiyaçlarına uygun 5 farklı alanda oluşturulan teknoloji çözümleriyle gelişecek, büyüyecek. Siz de Turkcell'in İş'te Teknoloji Hamlesi’ne katılın, çağı yakalayın. turkcell.com.tr/kurumsal Bilgi için TEKNOLOJI yazın 2222’ye gönderin. Sabit telekom ve bulut hizmetleri Turkcell Superonline tarafından verilmektedir. HABER Teknolojinin Devleri İstanbul’a Geliyor 24 -27 Ekim 2013 tarihlerinde CNR Expo Fuar Merkezi’nde düzenlenecek olan CeBIT Bilişim Eurasia Fuarı ile eş zamanlı olarak WOW Convention Center’da açılışının yapılacağı CeBIT Sinerji Zirvesi’nin dünya çapındaki konuşmacılarına Vodafone Global Enterprice CEO’su Jan Geldmacher da katıldı. Konferansta ayrıca, Büyük Veri ve Bulut Bilişim konusunda Eddy Willems (G Data Software AG Global Security Officer & Security Evangelist), Akıllı Kentler / Metropolitan Çözümler konusunda da Mr Ulf-Birger Franz (Director of Economy, Transport and Education of the Region Hannover) birer sunum yapacaklar. Geçtiğimiz yıl neler oldu? Geçtiğimiz yıl düzenlenen 13.CeBIT Bilişim Eurasia, 93 ülkeden, 143.728 ziyaretçi ile büyük bir başarıya imza attı. 98.292 profesyonel/iş dünyası ziyaretçisi, 95 ülkeden uluslararası ziyaretçi, 6325 uluslararası ziyaretçi ve 23 ülkeden uluslararası katılımcıyla, 4 gün boyunca Türkiye, KKTC ve Polonya’dan 10 bakanı ağırlayarak bir kez daha bilişim dünyasını buluşturdu. Fuarla eş zamanlı olarak düzenlenen Sinerji Zirvesi, çok sayıda katılımcısı ve ziyaretçisi ile büyük ilgi gördü. Zirve, 4.170 katılımcıyı ağırladı, 165 konuşmacı ile 95 forum, panel, konferans düzenlendi. Tescilsiz Logoya Yurtdışı Teşviki Yok E konomi Bakanlığı’nın Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesine İlişkin 2009/5 Sayılı Tebliğ’de değişiklik yapıldı. Buna göre artık yurtdışı işlemlerde teşvik alınabilmesi için yurtdışındaki işlemlerde kullanılan logo ve marka ibaresinin aynı şekli ile yurtiçinde de marka tescilinin yaptırılması gerekiyor. Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, yurtdışı fuarlara başvuran firmaları teşvik fırsatlarını kaçırmamaları ve başvuruda sorun yaşamamaları için logo ve markalarını hem yurtiçinde hem de yurtdışında aynı olacak şekilde bir an önce tescil ettirmeleri konusunda uyardı. Logo tescili şartı hem 01 Ocak 2014 tarihinden itibaren düzenlenecek fuarlara dair hem de halen inceleme süreci devam eden destek talebi olan başvurularda aranacak. Ekonomi Bakanlığı yurtdışındaki fuarlara katılacak şirketlerin teşvik desteğinden yararlanması için yerine getirmesi gereken bazı şartlarda değişiklik yaptı. Firmalardan stant alanında kullanacakları logo ve markalara ilişkin Marka Tescil Belgesi sunmaları istenecek. Ayrıca yurtdışında tescil ettirdikleri logo ve markanın yurtiçinde de tescilli olması şartı getirildi. Oksijen’in Mühendislerinden 2 Yeni Çözüm Daha V odafone Türkiye’nin Küresel İnovasyon Merkezi olan OKSİJEN, Avrupa’ya teknoloji ihraç etmeyi sürdürüyor. OKSİJEN’deki Türk mühendisler tarafından üretilen yeni teknolojiler şimdi de Hollanda ve Avusturya’da faaliyet gösteren operatörler tarafından kullanılmaya başlandı. Vodafone Hollanda, OKSİJEN’in Vodafone Grubu için ürettiği OKSİJEN Merkezi Lokasyon Platformu’nu, Acil Arama Servisi amacıyla kullanmaya başladı. Böylece Vodafone Hollanda aboneleri Acil Arama Servisi’ni kullandıkları anda, lokasyon bilgilerinin OKSİJEN platformları üzerinden otomatik olarak belirlenmesi ve ilgili merkeze iletilmesi mümkün kılınıyor. Vodafone Hollanda’nın Acil Arama Servisi gibi mobil aboneler için oldukça kritik olan böyle bir servisi bu platform üzerinden 8 ekim’13 sunacak olması, teknoloji ihraç eden OKSİJEN adına yeni bir gurur kaynağı oldu. Diğer taraftan Vodafone Grubu ile işbirliği anlaşması bulunan Avusturya merkezli Telekom Austria Group (TAG) tarafından da OKSİJEN’in ürettiği Merkezi Lokasyon Platformu devreye alındı. Telekom Austria Group bünyesinde yer alan tüm operatörlerin yararlanabilmesine olanak sağlayan platformun sistem entegrasyonları başarıyla tamamlandı. Bu entegrasyon sayesinde, Telekom Austria Group operatörlerinde yenilikçi lokasyon bazlı servislerin daha etkin ve daha yaygın kullanımı mümkün hale geldi. TAG operatörlerinin kullanıma başlamasıyla birlikte böylece günlük 20 milyon seviyelerine ulaşan lokasyon talebi işlem hacmi OKSİJEN’in teknolojisiyle karşılanmaya başlandı. İş yönetimi KOBİ’ler için karmaşık hale geldiğinde... En ekonomik program çözümü bizde! Navigator, ofis programlarıyla entegre olarak çalışan SAP Business One ile orta ve küçük ölçekli işletmelerin satın alma, finansal yönetim, muhasebe, depo yönetimi ve müşteri ilişkileri süreçlerinin yönetimi için etkin, hızlı ve ekonomik çözümler sunuyor. Adres: Kasap Sokak Konak Azer İş Hanı No: 12 Kat: 2 Esentepe 34394 İstanbul Tel: (0212) 318 00 00 www.navigator.com.tr [email protected] HABER Mobil Canlı Video Dönemi C isco StadiumVision Mobile, canlı videoları taraftarların mobil cihazlarına getirerek spor arenalarında yepyeni bir deneyim yaratıyor. Çözüm, akıllı Cisco Connected Stadium Wi-Fi ağını kullanarak yüksek kalitedeki videoyu eş zamanlı olarak akıllı telefon ve tabletlere getiriyor. Cisco’nun çözümü, mekan içi aplikasyonla birleştirildiğinde canlı video ve verileri izleyicilerin mobil cihazlarına en düşük gecikme ile ulaştırıyor. StadiumVision farklı pek çok kanalı da aynı anda sunma özelliğine sahip: Mola zamanlarında yedek kulübesinin izlenmesini sağlayan ‘alternatif kanal’, yarışma ve çoklu oyunculu oyunlar için istatistik sağlayan ‘veri kanalı’ ve ‘yeniden oynatma kanalı’ gibi pek çok farklı işlevi içinde barındırıyor. Cisco Stadium Vision Mobile, sektörün Wi-Fi üzerinden çoklu yayın kullanan ve optimize ağ üzerinden tek kanaldan yaptığı yayını birçok cihaza etkin bir biçimde gönderebilen ilk çözümü. Bu tek bir video kanalından çıkan yayının ağ üzerindeki her cihaza kopyalanarak ulaştırıldığı tekli yayından sonra kaydedilen en önemli gelişmelerden biri. StadiumVision Mobile teknolojisi yüksek yoğunluğun olduğu ortamlarda önemli bir sorun olan ölçeklendirilebilirliği ciddi şekilde artırıyor. Dev tesislerde, ağ üzerindeki potansiyel baskı belirli bir videoyu görüntüleyen bir mobil cihaz için de, on binlerce cihaz için de aynı oluyor. StevieAwards’dan Akbank’a 6 Ödül! U luslararası seçkin ödül platformları arasında yer alan StevieAwards tarafından düzenlenen, “International Business Awards” değerlendirmesinin 2013 sonuçları açıklandı. Akbank, yarışmada 1 Altın, 2 Gümüş ve 3 Bronz kazanarak önemli bir başarıya imza attı. Bu yıl 10.’su düzenlenen “Stevie - International Business Awards” ödüllerine 50’den fazla ülkeden 3.300’ün üzerinde başvuru yapıldı. Akbank, “Akbank Sanat İnternet Sitesi” ile altın Stevie ödülünün sahibi oldu. Bunun yanında, Akbank, gençlere bankanın organizasyon yapısı ve kariyer olanakları hakkında bilgi sağladığı “5N1Kariyer İnternet Sitesi” ve Akbank Düşünce Kulubü üyelerinden oluşan “Akbank İK Genç Danışma Kurulu” projesi ile 2 gümüş Stevie kazandı. Banka ayrıca, şubelerindeki iş süreçlerini basitleştiren ve daha da müşteri odaklı bir hizmet modelini öne çıkaran “İyileştirmeler Sizin İçin” programı ile ve “Yılın Bilgi Teknolojileri Birimi ve Takımı” olarak da 3 bronz Stevie ödüllünün sahibi oldu. Evernote ve Samsung Küresel Ortaklıklarını Duyurdu D ünyanın her şeyi hatırlamasına yardımcı dijital not tutma uygulaması dünyada 65 milyon ve Türkiye’de 600 bin kullanıcısı bulunan Evernote, Samsung ile ortaklığını duyurdu. Evernote içinde bulunduğu pazarda, telefondan tabletlere, kameralardan buzdolaplarına kadar akıllı ürün yelpazesini çok büyük ölçüde geliştirdi. Bu gelişimi de müşterilerine Samsung aracılığıyla sunacak. Samsung’la olan bu ortaklığı Samsung Galaxy Note’un not yazma becerileriyle Evernote’un birleştirilmesi demektir. Artık tüm S Note kullanıcıları, Samsung mobil cihazlarıyla Evernote’u kullandıkları tüm cihaz ve bilgisayarlar arasında anında not senkronizasyonu sağlayabileceklerdir. Evernote’taki diğer tüm notlar gibi bu notlar da aranabilir, kolay erişim için etiketlenebilir ve diğer kullanıcılarla paylaşılabilir olacaktır. Ek olarak, Evernote tüm S Note kullanıcılarına, bütün notlarını, resimlerini ve dosyalarını saklayabilmeleri için arttırılmış bir aylık kapasite sunmaktadır. Bu geçen yıllar zarfında Samsung tüketicilerin hayatını kolaylaştıran yenilikçi ve sürpriz ürünleri piyasaya sürmeye devam etti. Evernote çalışanları böylesine yaratıcı ve ileri görüşlü bir firmayla yakın çalışma içinde bulunmaktan gurur duymaktayız, dedi. 10 ekim’13 HABER Asseco SEE, Türkiye’de Güçlenmeye Devam Ediyor A sseco SEE, Türkiye’deki büyüme stratejisi çerçevesinde, finans, telekom ve kamu sektörlerine odaklı uygulama ve danışmanlık hizmetleri sunan Sigma Danışmanlık’ı 6 Eylül 2012 tarihinde imzalanan anlaşmayla bünyesine kattı. Birleşmeyle ilgili olarak Asseco SEE Teknoloji A.Ş. Ülke Müdürü Hatice Ayas şunları söyledi: “Sigma’nın bünyemize katılımıyla sahip olduğumuz ürün yelpazesini ve ekibimizi daha da güçlendirerek müşterilerimize hizmet vermeye devam edeceğiz. Türkiye’deki büyüme hedeflerimiz çerçevesinde ürün yelpazemiz her geçen gün zenginleşiyor ve yeni sektörlerde, yeni çözümler sunma yetkinliğimiz artıyor. 13 farklı ülkede 1300’den fazla çalışanı olan bir grup olarak, yurt içindeki başarı hikayelerimizi artırırken, sahip olduğumuz deneyimi ve bilgi birikimini, Avrupa’da Asseco’nun aktif olduğu yeni ülke ve pazarlara da taşımaktayız.” Web tabanlı iş yönetim çözümleri konusunda uzmanlaşmış olan Sigma Danışmanlık, Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP), İş Süreci Tasarımı ve Yönetimi, Web Tabanlı Finansal Kiralama ve Varlık Yönetimi çözümleri sunuyor. Bankacılık sektöründeki ihtiyaçlara göre tasarlanmış, web tabanlı “Varlık ve Gider Yönetimi”, kurumlara bütçe, talep, satın alma ve muhasebeleştirme süreçlerinin yaşam döngüsünü yönetmek için modüler ve ölçeklenebilir bir platform sağlıyor. Web tabanlı “Finansal Kiralama ve Varlık Yönetimi” ile finansal ve operasyonel kiralama, tüketici finansmanı ve filo kiralama alanlarında tümleşik bir çözüm sunuyor. Akıllı Hayat İçin Dijital Çözümler T TNET’in Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı N. Mert Başar, bu yıl “Dönüşüm ve Uyum” temasıyla düzenlenen İnteraktif Pazarlama Zirvesi’nde (İPZ) bir konuşma yaptı. Konuşmasında cihazlardan spora, sağlıktan eğitime, eğlenceden müziğe her şeyin “akıllı” olduğu ve dijitalleştiği bir dönem yaşadığımızı vurgulayan Başar, pazarlamanın da bu gelişmelerden etkilenerek kabuk değiştirdiğini belirterek şunları söyledi: “Dijital dönüşümle birlikte her şey ‘akıllı’ oldu. Saatler, telefonlar, fırınlar, buzdolapları yani kısaca her şey ‘akıllı’ ve dijital artık. Dünya her geçen yıl internetin etkisiyle daha da ‘akıllı’ ve dijital hale geliyor. Biz TTNET olarak bu dönüşüme Türkiye’de öncülük yapıyoruz. Hızlı internet erişim teknolojilerinin ötesine geçerek hayata değer katacak dijital çözümler sunuyoruz.” TTNET’in İPZ’deki standı için özel olarak hazırladığı, Fibernet hızına paralel bir çağrışım yapılmasının hedeflendiği “Roller Coaster Simulatörü” de katılımcılardan büyük ilgi gördü. Fibernet’in hızının ve eğlencedeki özgürlüğün ön plana çıkarıldığı “Roller Coaster Simulatörü”, sahip olduğu aerodinamik özelliklerle bu alanda bir ilk olarak İPZ 2013’ün unutulmazları arasına girdi. SAP, KOBİ’lerin Dönüşümüne Destek Veriyor K OBİ stratejilerinin, iş ortaklarıyla beraber KOBİ’lerin ve bireylerin gelişimine katkı sağlamak için yaptığı çalışmaların paylaşıldığı SAP EMEA KOBİ Zirvesi, 19 Eylül Perşembe günü Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden ve Türkiye’den 40’a yakın gazeteci ve analist katılımıyla gerçekleştirildi. SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin tarafından açılan zirvede KOBİ’lerin değişen piyasa koşullarına karşı hızlı uyum 12 ekim’13 yetenekleri, esnek üretim yapıları, bölgesel kalkınmadaki rolleri, işsizliğin azaltılması ve yeni iş alanlarının yaratılmasındaki katkıları gibi bir dizi olumlu özellikleri nedeniyle ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasında önemli bir işleve sahip olduklarını ifade edilirken, SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin, “Küresel olarak bakıldığında toplam işletmelerin çok büyük bir kısmı KOBİ ve bugün toplam istihdamın yarısından fazlasını KOBİ’lerde çalışanlar oluşturuyor. Öte yandan, yatırımların yaklaşık üçte birini gerçekleştiren KOBİ’ler, katma değer ve ihracat içinde önemli paya sahiptir.” dedi. Kurumsal Kaynak Planlama 1989 yılından bu yana yazılım alanında faaliyet gösteren Login Yazılım, son zamanlarda ülkemizde de önemi artan ERP yazılımındaki ilk yerel sunucu olmanın avantajına sahip Bu anlamda Login sürüm ya da sürüm tarzı bir uygulamaya sahip değil. Login ile çalışmaya başlayan kuruluşlar gerek teknolojik gerekse işsel tüm yeniliklere bakım anlaşmaları çerçevesinde anında sahip oluyorlar. “Çift defter ile Finans Yönetimi” sağlayabilen tek yerel çözüm olan Login, son yıllarda yaptığı kapsamlı çalışmalar sonucunda Login ERP e-Defter ile Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yazılım uyum onayını almıştır. Login Yazılım son zamanlarda adını sıkça telaffuz ettiğimiz ve gelecekte daha da yaygın hale gelecek e-Fatura konusunda da güvenilir ve kullanıcı dostu çözümler sunmaktadır. Çözümler Login Yazılım’ın sunduğu çözümleri 4 ana başlık şeklinde gruplamak mümkün: • Dağıtım Yönetimi ( satış-satın alma-ithalat-ihracat, b2b, saha satışı, teknik destek, bakım onarım, kantar, web sipariş, mağaza, tedarikçi değerlendirme, vb) • Finans Yönetimi (resmi muhasebe, cari hesaplar, masraf yönetimi, çek-senet, vb) • Üretim Yönetimi (konfigüratör, ürün ağaçları, üretim yönetimi, iş emirleri, safha maliyetlendirme, lotlu takip, maliyet muhasebesi, vb) • İnsan Kaynakları (organizasyon yapısı, bordro, izin takibi, eğitim yönetimi, vardiya modelleme, başvuru yönetimi, seyahat yönetimi, zimmet takibi, vb) Her çözüm grubu kendi içinde bir bütün olarak çalışıyorken, bir üst fazda hepsi de tek bir çözüm-bir bütün şeklinde bir işletmenin, hatta işletmeler topluluğunun elektronik olarak yönetilmesine olanak tanıyan ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) çözümüne dönüşmektedir. Çözümler grubunun olanak tanıdığı modüler yaklaşım sayesinde kuruluşlar bütçe yönetimleri ve ihtiyaç planlamaları doğrultusunda öncelik tanıdıkları fonksiyonların çözümlerinden başlayarak zaman içerisinde ERP’ ye giden yolda planlı, sağlıklı ve verimli bir yazılım-proje metodolisini hayata geçirebilmektedirler. Gücünü insan zekâsı, teknolojinin hatasızlığı ve hızından alan Login uygulamaları günümüzde olduğu gibi gelecekte de şirketlere büyük katkıda bulunacaktır. www.login.com.tr advertorial Sermaye, makina-teçhizat, insan, zaman, mekân gibi tüm kaynakların bütünleşik bir yapıda yönetilmesine, bir işletmede olabilecek tüm işlemlerin raporlanabilir veriye dönüştürülmesine olanak sağlayan çözümleri ile Login karar destek sistemlerinin alt yapısını sunmaktadır. “Doğru zamanlarda doğru kararlar için...” tüm kademelerdeki tüm yöneticilerin tüm işletme yapısına anında hâkim olmasına olanak tanımaktadır. Sermaye, makina-teçhizat, insan, zaman, mekân gibi tüm kaynakların bütünleşik bir yapıda yönetilmesine, bir işletmede olabilecek tüm işlemlerin raporlanabilir veriye dönüştürülmesine olanak sağlayan çözümleri ile Login karar destek sistemlerinin alt yapısını sunmaktadır. “Doğru zamanlarda doğru kararlar için...” tüm kademelerdeki tüm yöneticilerin tüm işletme yapısına anında hâkim olmasına olanak tanımaktadır. 90’ların başından itibaren Türkiyedeki yabancı sermayeli kuruluşlara “Kurumsal Kaynak Planlama” yazılımı sunarak sağladığı “bilgi ve deneyim” birikimini “hep bir adım ileri” ilkesi ile çözümlerine yansıtan Login Bilgisayar Yazılımları A.Ş. şu anda 100’ün üzerindeki modüleri ile elektronik işletmeler yaratıyor. Çözümleri ve tüm hizmetlerinde %100 sorumluluk ilkesi ile hizmet veren Login, lisanslamadan proje yönetimine, hizmetten, ek geliştirmelere kadar kuruluşlara en başından en sonuna kadar “sizinleyiz” diyor. Login, tüm organizasyonlarında başarı hikâyelerinden ziyade “yol hikâyelerini” öne çıkardı. Yazılımda satış sonrası hizmetin önemi malumken, ERP gibi tüm işletmeyi içine alan bir yazılımdan bahsediyorsak, satış sonrası hizmet kavramı da yetersiz bir ifade oluyor; “stratejik ortaklığa” ya da daha sade bir ifade ile “yol arkadaşlığına” dönüşüyor. Login’ in yol arkadaşları arasında Unilever, TMF Group, Eren Holding, Lineadecor, OMV gibi dünyanın ve ülkemizin ileri gelen kuruluşları yer almakta. Süreli ve ölçekli çalışma prensibi sayesinde, Login müşterileri, projelerinin yönetimine hâkim olabiliyor, bütçelerini yönetebiliyorlar. Login, çimentodan tekstile, inşaattan FMCG’ ye, siparişe özel üretimden sağlığa kadar her sektörde elektronik şirketler yaratıyor. Ancak asıl önemlisi o şirketler ile birlikte yaşıyor; yani onlar ile birlikte değişen koşullara uyum sağlıyor, değişiyor, dönüşüyor. “Kazan, kazan” anlayışı ile dünya ekonomisi ve yerel ekonomideki dönüşümlere uyumu gerçekleştiriyor. SİYAH BEYAZ Ali Yavuz Şahin / Genel Yayın Yön. Yrd. [email protected] twitter.com/AliYavuzSahin Türk İnternet Siteleri Dünyanın Gerisinde Türkiye’de internetin kullanıma sunulduğu günden bu yana, gelişmek için bir fırsat olarak görülen web sitelerimiz sınıfta kalmış durumda. Sınıfı geçmek için çok çalışmamız şart G eçtiğimiz ay içerisinde yayınlanan bir çalışma Türk internet sitelerinin hazin durumunu gözler önüne serdi. Markalara kullanılabilirlik ve kullanıcı deneyimi tasarımı konusunda servisler sunan Userspots tarafından gerçekleştirilen çalışma, Türkiye’deki internet sitelerinin kullanılabilirlik skorunda yurt dışı ortalamasının altında kaldığını ve geliştirilmeye ihtiyaç olduğunu ortaya koydu. Userspots’un gerçekleştirdiği kullanılabilirlik ve kullanıcı deneyimi çalışmasında, e-ticaret ve finans sektörlerinde hizmet sunan Türkiye merkezli 65 firmanın internet sitesinin kullanılabilirlik skorları ölçüldü. Çalışmaya göre, Türkiye’deki internet siteleri 100 üzerinden 67 puan ortalamasıyla ‘C’ sınıfında yer alarak, dünya ortalaması olan 78 puanın ve ‘B’ sınıfının gerisinde kaldı. Sitelerin kullanılabilirlik skorunun SUS adı verilen bir ölçekle değerlendiren Userspots’un araştırması ilgin sonuçların ortaya çıkmasına sebep oldu. SUS skoru küresel çapta kabul gören bir kullanılabilirlik skoru. Skor, kullanılabilirlik testleri sonrasında kullanıcılara yapılan bir anket sonrası oluşturuluyor ve 100 üzerinden bir puanlama ile belirtiliyor. Yapılan çalışmada e-ticaret ve finans sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerin internet siteleri değerlendirilmiş durumda. Artan hacmi ile son yılların en gözde sektörlerinden birini oluşturan e-ticaret alanında Türkiye’deki sitelerin ortalama kullanılabilirlik skoru 67,4 seviyesinde. Bu rakam yurt dışında 80,1. Türkiye’de müşteriden müşteriye satış yapan C2C sitelerinin ortalama skoru 65,4 iken, müşteriye direkt satış yapan sitelerde ise bu skor 68,9’a yükseliyor. 14 ekim’13 Türkiye’de e-ticarette kullanılabilirlik şampiyonunun 78,2’lik puanı ile Markafoni. Yurt dışında Amazon 89,3 puan ile ilk sırada yer alırken, Apple’ın online satış bölümü 88,7 puanla ikinci, Costco ise 88.2 puan ile üçüncü sırada bulunuyor. Ülkemizdeki e-ticaret sitelerinin kullanılabilirlik skorunun düşük olmasındaki en önemli etkenler, özellikle satış sonrası süreçte müşterilerine iyi bir deneyim sunmamaları ve sitelerinde de bu süreçle ilgili yeterli bilgiye yer vermemeleri. Ayrıca ürünler hakkında yanıltıcı ya da yetersiz bilgilerin yer alması, zorlu satın alma süreci ve kullanıcılara istekleri dışında gönderilen e-postalar da sorun yaratan diğer noktalar olarak öne çıkıyor. Türk internet siteleri kullanılabilirlik açısından puanlarını yükseltmek için çok çalışmalı. En önemlisi ise müşteri ile birebir ilişki içerisinde olunan arayüz. Arayüzlerin estetik gözükmesi ve beğenilmesi, kolay kullanılabilir olması gerekiyor. Bunun için maliyet göz ardı edilerek arayüz tasarlarken hiç bir şeyden kaçınmamalı. Günümüz firmalarının en değer verdiği konu müşteri ilişkileri. Bir internet sitesinin de müşteri ilişkilerinin ilk adımı arayüz. Bir arayüz ne kadar estetik olursa olsun, basit bir işlemde kullanıcısına sorun çıkardığı noktada beğenilmemeye başlıyor. Bu sebepten kolay kullanılabilir, sorunsuz ve ilgi çekici bir arayüz tasarımı şart. Hizmet alma öncesi ve sonrası da dikkate alınarak, iş süreçlerinin kullanıcı dostu bir biçimde tasarlanması gerekiyor. E-ticaret sitelerinde yaşanan sıkıntıların büyük bölümü satın alma sonrasında olurken, finans sektöründe müşterilerin süreci takip edememesi müşteri deneyimini olumsuz etkileyen en büyük nedenler olarak öne çıkıyor. HABER Türk Telekom Çevreci Araçlara Yatırım Yapıyor T ürk Telekom, insana ve çevreye duyarlı yaklaşımıyla araç filosunu 5 elektrikli otomobille takviye etti. Elektrikli araçların sayısının zamanla daha da artırılması hedefleniyor. Çevresel sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını “Doğayla Dost İletişim” başlığı altına yürüten Türk Telekom, araç filosunu 5 adet Renault Fluence Z.E. elektrikli otomobille takviye etti. Fosil yakıtla çalışan araçların egzoz gazı emisyonlarının çevreye verdiği zararı ve küresel ısınmaya etkisini göz önüne alan Türk Telekom, filosundaki elektrikli araç sayısını zamanla daha da artırmayı hedefliyor. Türk Telekom’un araç filosuna dahil ettiği Renault Fluence Z.E. model elektrikli otomobiller, şehir elektriği (220 V- 50 Hz- 16 amper) ile 8 saatlik standart şarj ile yaklaşık 120 km’lik bir menzil sunuyor. Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak hedefiyle ofis uygulamalarını ve iş süreçlerini sürdürülebilirlik prensiplerine göre dönüştüren Türk Telekom, bu hamlesiyle şirketin karbon ayak izinin azaltılmasına katkıda bulunurken aynı zamanda yakıt maliyetlerinde de önemli bir tasarruf olanağı sağlayacak. 4.000 Profesyonel “Gelecek Bugün’ü” Konuştu S AP Türkiye, 20 Eylül Cuma günü yaklaşık 4.000 profesyoneli, Türkiye’nin en geniş katılımlı ve bölgenin en büyük BT organizasyonlarından biri olan SAP Forum İstanbul’da ağırladı. Müşteriler, iş ortakları, kullanıcı grupları, üniversiteler ve SAP’nin iş dünyasına hizmet eden inovatif teknolojileri hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes, bu yılki mottosu ‘Gelecek, bugün’ olarak belirlenen SAP Forum’da buluştu. SAP Global Yönetim Kurulu Üyesi Gerhard Oswald ile SAP Global Yürütme Kurulu Üyesi Bernd Leukert de Forum’da SAP ekosistemiyle bir araya geldi. SAP Forum İstanbul, 20 paralel oturum, 11 farklı özel yuvarlak masa toplantısı, mikrofurum oturumları, Design Thinking (Tasarım Odaklı Düşünce) Odaları, SAP Store (Mağaza), HANA demo alanı aracılığıyla yaklaşık 4.000 misafiri ağırladı. Katılımcılara, Mobilite, Bulut Bilişim, Veritabanı ve Analitik, Öngörüye Dayalı Teknolojiler ve Büyük Verideki Yenilikler hakkında bilgiler verildi.Organizasyona büyük ilgi gösteren konuklar, SAP Kasabası’nda pek çok alanda gerçekleştirilen demo sunumlarında, SAP’nin yenilikçi teknolojisini deneyimleme fırsatı buldu. IFS’den Yeni Entegre Proje Yönetim Çözümü G lobal kurumsal yazılım firması IFS, proje endüstrileri için geliştirilen IFS Entegre Proje Yönetim Çözüm’ü ve uygulanan firmalardaki örnekleri 9 Ekim Çarşamba Günü The Ritz Carlton Otel’de düzenleyeceği etkinlikte paylaşacak. IFS, Proje Endüstrilerindeki tasarım süreçleri, hakediş ve taşeron yönetimi, proje planlama, proje maliyetleri ve proje performans gibi konuların klasik ERP yazılımları ile çözüm bulunamayacağı bakış açısı ile yola çıkıyor. Dünyada ve Türkiye’de pek çok firmada uygulanan IFS ERP Entegre Proje Yönetimi Çözümü projelerini tam, doğru ve entegre bir şekilde yönetmek isteyen firmalar için tasarlandı. Savunma sanayi, inşaat, taahhüt, endüstriyel üretim, tersane, enerji, offshore gibi proje tabanlı çalışan firmaların kullandığı ERP çözümü 16 ekim’13 olan IFS Applications Türkiye’de de bu alanda öncü firmalarla çalışmalarını sürdürüyor. Sinpaş Yapı, FNSS Savunma, Durmazlar Makina, Altınay Robot Teknolojileri, Makyol İnşaat, Dearsan Tersanesi ve daha pek çok Türkiye’nin proje bazlı iş yapan lider firmasının tercihi olan IFS, entegre Proje Yönetimi Çözümü ile bu alanda daha da etkin olacak. IFS Proje Endüstrileri Günü’nde, Proje Yönetimi, Proje Planlama, Sözleşme Yönetimi, hakediş ve Taşeron Yönetimi, Projelerde Tedarik ve Stok Yönetimi, Proje Maliyeti, Tasarım Süreçleri ve Cad Entegrasyonları, Proje Raporlama ve Performans Yönetimi gibi proje bazlı çalışan firmaların için kritik konuların IFS ile çözüm yolları anlatılacak. HABER Türkiye’de 1 Milyon Marka Başvurusu Yapıldı T ürk Patent Enstitüsü (TPE), marka başvurularının kabul edilmeye başlandığı 1995 yılından bu yana yapılan marka başvurularının sayısının 1 milyona ulaştığını açıkladı. Geçtiğimiz 10 yıl içinde en çok marka başvurusu yapılan yıl ise 2011 yılı oldu. Marka başvuru sayısında 2012 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 38,29’luk artış kaydedildi ve 117 bin 723 başvuru yapıldı. Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, bir ülkenin kalkınmışlığındaki en önemli göstergelerden birinin tescil edilen marka sayısı olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye ekonomisinin büyüme verilerine paralel olarak marka başvuruları ve tescil edilen marka sayısındaki artış oldukça sevindirici” diye konuştu. Kemal Yamankaradeniz, 1 milyon marka tescili için başvuru yapıldığını ancak Türkiye’de tescili yapılan yaklaşık 600 bin marka olduğunu sözlerine ekledi ve şöyle devam etti: “Türkiye’nin 2023 yılına kadar 500 milyar dolar ihracat gerçekleştirmesi ve 1 milyon tescilli markaya sahip olması hedefleniyor. Rakamlara baktığımızda marka tescili başvuru sayısıyla tescillenen marka sayısı arasında neredeyse yarı yarıya bir fark var. Şirketlerin bir marka vekilliği şirketi olmadan yaptıkları başvuruların çoğu kabul edilmiyor, dosyaları geri dönüyor.” Netaş Geleceğin Teknolojilerini Tasarlıyor N etaş, ArGe faaliyetlerinde 40. yılını kutlarken, yeni teknoloji üssünde tasarladığı özgün çözümleriyle, Türkiye bilişim sektörünün gelecek vizyonuna önemli katkı sağlıyor. Netaş, bilişim teknolojilerindeki her yenilikle birlikte kendini yenilemeyi, değişimi en hızlı şekilde özümseyip, bilgi birikimiyle harmanlayarak yönetebilmeyi ve Türkiye için katma değer yaratmayı başardı. Değişim ve inovasyondan güç alan Netaş, “küresel sistem entegratörü” olma stratejisine uygun bir hamleyle, son yıllarda yaşadığı değişim ve gelişimi de destekler nitelikte, Kurtköy Aeropark’taki yeni teknoloji üssüne taşındı. Netaş’ın genel müdürlük birimlerinin de yer aldığı ve toplam 750 kişinin çalıştığı yeni kompleksinde, 4G LTE Laboratuvarı, savunma sanayiinin iletişim ihtiyaçlarına çözüm geliştiren Savunma Laboratuvarı, dünya çapında 200’ün üzerinde GSM operatörünün kullandığı yazılımların geliştirildiği bir Çoğulortam ve Yeni Nesil Şebekeler Laboratuvarı konumlanıyor. Netaş’ın yeni veri merkezi uluslararası standartlara uygun olarak inşa edildi, enerji verimliliği ve çevre duyarlılığı ön planda tutuldu, soğutma, yangın sistemleri, veri merkezi sunucu ve veri depolama altyapısı maksimum verimlilikle çalışacak şekilde tasarlandı. Netaş veri merkezinde enerji verimliliği için, şu an Türkiye’de çok az veri merkezinde kullanılan ‘Soğuk Koridor’ yapısı uygulandı ve böylece sadece sistemlerin ihtiyacı kadar ve belirli bir alanda gerekli soğutma uygulanarak enerji kaybının önüne geçildi. Panasonic Yeni Mobil Çözümlerini Tanıttı P anasonic, suya, darbeye ve toza dayanıklılığı ile mobil saha çalışanların zor şartlarda en büyük yardımcısı olan ve hem Türkiye’de hem de dünya genelinde uzun yıllardır kullanılan Panasonic Tougbook ve Toughpad’leri itfaiye, emniyet teşkilatı ve arama kurtarma ekiplerine tanıttı. Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya etkinlikte şu açıklamayı yaptı: “ISAF 2013 etkinliğinde özellikle kendi ihtiyaçlarına yanıt verdiğini düşündüğümüz kurumsal mobil çözümlerimizi tanıtmaktan büyük bir mutluluk duyduk. İtfaiye, emniyet ve arama-kurtarma ekiplerinin çağın en önemli gereksinimleri arasında yer alan mobil çalışma kapasitelerini tam olarak kullanmalarını arzu ediyoruz. Bu bağlamda, sahip olduğumuz küresel bilgi birikimini özgün ve yoğun ihtiyaçlara sahip olan Türkiye kurumsal pazarına çözüm olarak yansıtmak istiyoruz. Toughbook ailesine mensup CF-19, CF-31, CF-53 modelleri, performans ve sağlamlığın kusursuz bir dengesini sunuyor. Ürünler yaklaşık 100 kg basınca, 1.8 metre yüksekliğe kadar düşmeye ve titreşimlere karşı da tam dayanıklılığa sahip.” 18 ekim’13 TTNET’in raporlama süreçleri hız kazandı Gerçek zamanlı raporlama kabiliyetlerini HP’nin SHR ve XS ürünleriyle artıran TTNET, BT stratejilerini doğru veriyle belirlemeye başladı. “TTNET bu proje sayesinde, yatırımlarına yön verecek bir karar destek sistemine ve ITIL uyumlu BT süreçlerine kavuştu.” Abdullah Kafalıer TTNET Bilgi Teknolojileri Operasyon Direktörü “Karar alma süreçlerini kısaltıyoruz” HP’nin Service Executive Scorecard (XS) ürünü operasyon ekibinin bilgileri en özet haliyle sunabilmelerini kolaylaştırdığını şu sözlerle vurguladı: “Bu raporlama çıktıları sayesinde üst yönetimimiz bir bakışta ihtiyacı kolayca belirleyebilecek ve yatırım kararlarını hızla alabilecek.” Uçtan uca raporlama TTNET Bilgi Teknolojileri Operasyon Bölümü Servis Güvencesi Yöneticisi Okan Karadağ, “Bizim ortamımızda kurulu olan mevcut performans uygulamaları, kendi içlerinde ayrı ayrı raporlama yapan sistemlerdi. Ancak operasyonel yönetimi tam olarak sağlayabilmek için bunları uçtan uca izleyebilmeniz ve raporlayabilmeniz gerekiyor. Bu ihtiyaca en hızlı yanıtı ise SHR ve XS ürünleriyle aldık” dedi. Gerçek zamanlı raporlama “İmplementasyon hızı ve servis yönetimi kabiliyetleri nedeniyle seçtiğimiz ürünlerden SHR ile bugüne kadar manuel olarak yapılan işlemler otomatikleşti. XS ile birlikte üst yönetime doğru uzayan uçtan uca raporlama sistemimiz ile , her türlü verinin anlık olarak değerlendirebildiği bir yapıya sahibiz” diyen Karadağ’ın ardından TTNET BT Planlama & Vendor Yönetimi Departman Müdürü Veysel Özdemir de, çok fazla özelleştirme olmasına rağmen oldukça kısa bir sürede projeyi tamamladıklarını hatırlatarak, alt taraftaki pek çok uygulama sürecinin de paralel olarak ilerlediğini belirtti. En kritik faktör: İnsan Kafalıer, bu projelerle beraber şirket içerisinde bazı kullanıcı alışkanlıklarını ve süreçlerini de değiştirmiş olduklarını ifade ederken, insan faktörünün işe dahil olduğu noktaların en zorlu kısımlar olduğunu söyledi ve ekledi: “Bir diğer zorluk ise ürünlerin uygulama çalışmaları sırasında doğan versiyon farklarıydı. HP’nin doğrudan işe dahil olması ve verdiği destek ile bunları da kolayca aştık. Uçtan uca İnnova ve uçtan uca HP ile çalışmanın avantajlarını bu projede yaşadık. Hedef • BT’deki yönetim araçlarını tümüyle kapsayan ve BT operasyonlarını topyekûn raporlayan bir raporlama sistemi kurmak. Raporlama sisteminin, üst yönetim düzeyindeki karar alma süreçlerine destek olmasını sağlamak. Çözüm • HP Service Health Reporter (SHR) • HP Executive Scorecard (XS) Sonuç • Raporlama sistemi emsallerine göre çok kısa bir sürede hayata geçirildi. • BT operasyonlarındaki her türlü veriden anlık raporlar elde edebilme imkânı sağlandı. • İnnova’nın bilgi birikimi sayesinde fonksiyonel süreçlere geçiş kolayca gerçekleştirilebildi. • Müşteri Takip Sistemi’nin (MTS) hem operasyonel hem de stratejik olarak raporlanması sağlandı. • Üst yönetim kademesi için kapsamlı ama kolay anlaşılır raporlar hızla elde edilmeye başlandı. TTNET Bilgi Teknolojileri Operasyon Bölümü Servis Güvencesi Yöneticisi Okan Karadağ, TTNET Bilgi Teknolojileri Operasyon Direktörü Abdullah Kafalıer, İnnova Çözüm Mimarı Cem Özkan ve TTNET BT Planlama & Vendor Yönetimi Departman Müdürü Veysel Özdemir. ağustos’13 advertorial ‘S ervice Excellence’ programı dahilinde, HP IT Performance Suite (ITPS) ile tüm BT operasyonlarını tek çatı altında toplayan TTNET, HP’nin iki yeni ürünüyle hem BT operasyonlarına, hem de üst yönetim düzeyindeki stratejik karar alma süreçlerine destek olacak yeni bir raporlama projesi gerçekleştirdi. BT operasyonları dahilindeki tüm yönetim araçlarını uçtan uca kapsayan ‘Analitik Operasyon Raporlama Projesi’ dahilinde, HP Service Health Reporter (SHR) ve HP Executive Scorecard (XS) ürünlerinin kurulumu uçtan uca gerçekleştirildi. Raporlama ihtiyacına yönelik arayışlarında, HP’nin Service Health Reporter (SHR) ve Executive Scorecard (XS) ürünleriyle tanıştıklarını dile getiren TTNET Bilgi Teknolojileri Operasyon Direktörü Abdullah Kafalıer, “SHR daha çok operasyonel raporlama ihtiyacına yönelik bir ürün. XS ise daha üst yönetim seviyesinde, stratejik kararların alınmasına destek olan, gösterge paneli tarzı bir raporlama aracı. Geçen sene bu araçlarla ilerlemeye karar verdik” dedi. 21 HABER AXIS’den Uzatılmış Garanti Seçeneği A XIS Communications, video kamera, video şifreleme ve şifre çözücülerden oluşan ürün portföyünde uzatılmış garanti seçenekleriyle hizmet portföyünü bir adım ileri taşıyor ve garanti sürelerini beş yıla kadar çıkartıyor. AXIS’in yüksek kaliteli ve güvenilir ağ video ürünleriyle bir araya gelen bu yeni ve uzun garanti seçeneği sistem entegratörlerinin ve son kullanıcıların, video takip sistemi yatırımlarını gönül rahatlığıyla gerçekleştirmelerini ve korumalarını sağlıyor. AXIS Ortadoğu Bölgesi Satış Müdürü Baraa El Akkad yeni duyurulan uzatılmış garanti seçeneklerini değerlendirirken: “Bölgesel müşterilerimizin ürünlerimizi satın aldıktan sonra en yüksek düzeyde hizmet ve destek almalarının sağlanması bizler açısından son derece önemlidir. Özellikle daha büyük güvenlik kurulumlarına sahip bazı müşterilerimiz daha uzun garanti süreleri ile ekstra koruma talep ediyorlar” diye belirterek ekliyor: “Bunun yanında, AXIS’in uzatılmış garanti seçeneği sistem entegratörleri için hizmet sözleşmeleri yöntemleri sunma anlamında yeni imkanlar getiriyor.” ESET Oltaya Takılmıyor A vusturya merkezli bağımsız antivirüs araştırma ve test kuruluşu olan AVComparatives, Ağustos ayı raporunda ESET Smart Security yazılımına, en yüksek derece olan “Advanced +” ödülünü layık gördü. AV-Comparatives’in yaptığı açıklamaya göre test ortamı için belirlenen senaryoda siber suçluların çokça tercih ettiği oltalama faaliyetleri ve antivirüs yazılımlarının buna karşı etkileri değerlendirildi. Test bünyesinde, kullanıcıların internette gezinirken yaygın olarak itibar ettikleri sahte web siteleri, taklit e-postalar ve hatta güvenlik ürünlerini taklit eden yazılımlara karşı, dünyanın önde gelen 16 antivirüs yazılımı incelendi. Ürünler arasında yer alan ESET Smart Security yazılımının altıncı sürümü, geniş kapsamlı koruma programı ve Anti-Phising modülü sayesinde yanıltıcı web sitelerinin %99‘unu engelledi. Ayrıca sektörde “false positiv“ olarak nitelendirilen ve iyi bir antivirüs yazılımımn en önemli göstergelerinden biri olan “yanlış uyarı“ konusunda da tam not aldı ve test boyunca hiç yanlış uyarı vermedi. Tekzen Dijital Dünyanın En Prestijli Ödülünü Aldı O rganize ev geliştirme pazarının yüzde 100 yerli sermayeli tek markası Tekzen, 200 bin metre kare ile Türkiye’nin en geniş satış alanına sahip yapı marketi olmanın yanı sıra; online satışta da iddiasını yüksek tutuyor. tekzen.com.tr‘nin uluslararası IMA jürisi tarafından ‘E-Ticaret’ kategorisinde ‘Üstün Başarı’ ödülüne layık görülmesi Tekzen’in e-ticaretteki hedefini taçlandırdı. Dijital mecra kullanıcılarının, özellikle de web sitelerinden alışveriş yapan ziyaretçilerin girdikleri sitede tasarım, kullanışlılık, aradığı ürüne kolay erişim gibi fonksiyonlara dikkatini göz ardı etmeyen Tekzen, olumsuz bir izlenim edinmeleri halinde birkaç saniye içinde farklı bir site arayışına girebilen bu 20 ekim’13 ziyaretçileri sürekli müşterileri kılabilmek hedefiyle 2013 yılında tekzen.com.tr ’yi baştan sonra yeniden tasarladı. Şirket internete yaptığı bu yatırımın bu karşılığını ise kısa sürede aldı. tekzen.com. tr dijital dünyanın en prestijli ödülü olarak kabul edilen IMA’nın (Interactive Media Awards) ‘E-Ticaret’ kategorisindeki ‘Üstün Başarı’ Ödülüne layık görüldü. İçerik ve fonksiyonellikte tam puan aldı IMA jürisi, Tekzen’in dijital mecradaki adresi tekzen.com.tr’yi, Tasarım, İçerik, Fonksiyonellik, Kullanışlılık ve Standartlara Uyum olmak üzere 5 farklı kategoride değerlendirdi. Jüri, siteye İçerik ve Fonksiyonellik kategorilerinde 100 üzerinden 100 tam puan verdi. Tekzen, IMA jürisinden toplamda 476 puan alarak önemli bir başarıya imza attı. HABER Afyon’un İlk Güneş Enerjisi Santrali Kuruldu! U zun yıllardan beri Türkiye’nin enerji çözümleri markası olarak hizmet eden Tunçmatik’ in yan kuruluşu olan Powergie’nin, Afyon’da bulunan Hoca Elektrik’e, 800 m2’lik bir çatı üzerine 125.000 €’luk bir yatırımla kurduğu Güneş Enerji Santralinin, yılda 130.000 kWh enerji üretimi yapması hedefleniyor. Afyon’da çevreciliğiyle bilinen Hoca Elektrik, CO2 salınımını azaltan sistemle yılda 70 ton CO2 salınımını önleyecek. Dünyada öncü olan Alman malı invertörler ve yüksek performanslı endüstriyel güneş panelleri, yüksek sıcaklığa dayanıklı ve hava şartlarından etkilenmeyen ürünler kullanılan sistem’in yaklaşık 7 yılda kendini amorti etmesi bekleniyor. Konumu itibariyle Afyon, karayolları ve demiryolu ulaşımının merkezi yerinde bulunduğundan organize sanayi bölgesi hızla gelişiyor. 460 hektarlık bir alana kurulu olan Afyon organize sanayi bölgesi, Hoca Elektrik’e kurulan güneş enerji santrali ile daha da değerleniyor. ülkemizde bu enerji kaynağından istifade etmemiz milli menfaatlerimiz icabıdır. Hoca Elektrik yapmış olduğu yatırımla bir ilki yaparak, Afyon bölgesindeki diğer sanayici ve iş adamlarına öncülük etmiştir” diye belirtti. Türkiye güneş enerjisi konusunda önemli bir potansiyele sahip Hoca Elektrik Güneş Enerjisi Santrali’ni kuran Powergie Genel Müdürü Mehmet Özer, “Türkiye güneş enerjisi konusunda önemli bir potansiyele sahip. Enerjide %50’den daha çok dışa bağımlı olan Encodio Üzerindeki Medya Sayısı 100 Milyona Yaklaştı M edianova tarafından geliştirilen encoding platformu Encodio ile internete taşınan video ve müzik dosyalarının sayısı 1 buçuk yıl içinde 100 milyona yaklaştı. Kullanıma sunulmasının üzerinden yaklaşık 1 buçuk yıl geçen encoding platformu Encodio ile sadece Türkiye’de ayda 5 milyondan fazla içerik HD kalitesinde encode edilirken, platform Medianova’nın Ortadoğu’da hizmet veren iş ortakları tarafından da yoğun olarak kullanılmaya devam ediyor. Encodio’nun başta medya sektörü olmak üzere video, müzik ve yoğun doküman içeriğine sahip bulunan sektörlerden büyük ilgi gördüğünü belirten Medianova CEO’su Serkan Sevim, “İstenen formata uygun içerikler, Encodio ile bant genişliğinden yüzde 45’e varan oranlarda tasarruf edilerek encode edilebiliyor. iPhone, iPad gibi iOS uyumlu cihazların yanı sıra Android, Web TV ve Smart TV gibi farklı platformlara yönelik encoding işleminin otomatik olarak yapılması kullanımda büyük kolaylık sağlıyor” dedi. Encodio’nun Türkiye’nin önde gelen yayın kuruluşlarının yanı sıra Medianova’nın Ortadoğu’daki iş ortakları tarafından da yoğun bir biçimde kullanıldığına dikkat çeken Sevim, “Bu durum, şirketimizin ‘teknoloji ihracatı’ vizyonu ile de birebir örtüşüyor. Tamamen Medianova bünyesinde görev yapan Türk mühendisler tarafından geliştirilen Encodio ile 90 dakika uzunluğundaki bir video 10 dakika içinde HD kalitesinde encode edebiliyor . Uygun Fiyatlı Video Konferans Çözümü B ircom güvencesiyle Türk kullanıcılarının beğenisine sunulan AVer video konferans ürünleri rakiplerine göre uygun fiyat ve 3 yıl garanti süresiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Bircom’un ürün portföyüne baktığımızda Aver ürünlerinden HVC 330, HVC 130 ve VC Bridge olduğunu görüyoruz. BU ürünlerden HVC 330 ve HVC 130 ile video konferans yapılabiliyor. HVC 130 düşük maliyetli, gerçek zamanlı, noktadan noktaya iletişime uygun video konferans cihazı. Bu cihaz sayesinde kablosuz içerik paylaşımında bulunabileceğiniz gibi aynı zamanda mobil görüntü paylaşımı da (VCLink uygulamasıyla birlikte) gerçekleştirebiliyorsunuz. HVC 330 ise 4 noktalı yüksek performanslı MCU video konferans sistemi. Bu ürün ile birlikte kablosuz içerik paylaşımı ve mobil cihaz ile görüntü aktarımı yapabileceğiniz gibi aynı zamanda konferansınızın kaydını da gerçekleştirebiliyorsunuz. Bu iki ürünün yanı sıra VC Bridge sayesinde AVer HVC serileri ve Skype kullanıcıları arasında geleneksel H.323 video konferans oluşturulabiliyorsunuz. Uygun fiyat politikasıyla özellikle küçük ve orta işletmeler için uygun bir çözüm oluşturan AVer video konferans ürünleri performans konusunda da rakiplerinden geri kalmıyor. 22 ekim’13 HABER Kaspersky Lab Türkiye’ye Yeni Pazarlama Müdürü K Gülşah Koçak Kimdir? aspersky Lab, kadrosunu güçlendirmeye, Pazarlama Müdürlüğü görevine Gülşah Koçak’ı getirerek devam ediyor. Koçak, yeni görevi kapsamında Kaspersky Lab’ın Türkiye’deki bireysel ve kurumsal segmentteki bütün pazarlama ve iletişim faaliyetlerinden sorumlu olacak. Kaspersky Lab Türkiye Genel Müdürü Sertan Selçuk, Gülşah Koçak’ın ekibe katılımından dolayı duyduğu memnuniyeti “Tecrübeli ve dinamik isimlerin ekibimize katılmasıyla, Türkiye’deki başarılı pazar stratejimizi, yenilikçi bir tutumla daha da güçlendirerek uygulamayı sürdüreceğiz” şeklinde dile getirdi. İş hayatına 1999 yılında AvivaSA’da başlayan Gülşah Koçak, sırasıyla Yapı Kredi Yatırım, Kore Ticaret Yatırım Teşvik Ajansı ve MAPFRE Asistencia’da satış, pazarlama ve iletişim bölümlerinde farklı görevlerde bulundu. Son olarak Kurumsal Çözümler ekibinin kurucu üyelerinden biri olarak, Huawei Enterprise’ın Orta Asya ve Kafkasya Bölgesi’ndeki pazarlama ve iletişim faaliyetlerinden sorumlu Pazarlama Müdürlüğü görevini yürüten Gülşah Koçak, bundan sonra deneyimlerini Kaspersky Lab için hayata geçirecek. TP-LINK’ten Teknik Eğitim Günleri T P-LINK Türkiye, 12 Eylül 2013 tarihinde İzmir’de yapılan Teknik Eğitim Günleri etkinliğine katılan bayilere uygulamalı teknik eğitim verdi. TP-LINK Ülke Müdür Yardımcısı Ali Dinçer, Teknik Eğitim Günleri’nde bayilere uygulamalı teknik eğitim verildiğini belirterek, “Bugüne kadar bayilere ürünleri ve TP-LINK’i tanıtan, pazar hakkında bilgilendiren çeşitli eğitimler verdik. Teknik Eğitim Günleri’nde ise hem bazı teknolojileri tanıtıyoruz, hem de ürünlerle uygulamalar yapıyoruz. Böylece bayilerimiz ürünlerin kurulumundan kullanımına, birbirleriyle iletişimine kadar ayrıntılı teknik bilgiye sahip oluyor” diyor. İzmir’de gerçekleşen Teknik Eğitim Günleri’nde Powerline, 3G, Geniş Bant Ağ Bağlantıları, Fiber Ağlar, PoE teknolojileri uygulamalı olarak anlatıldı. Özellikle katma değerli projelerde kullanılabilecek bu teknolojiler konusunda daha ayrıntılı bilgi TTNET Platin Lounge Açıldı T TNET’in platin müşterilerine hizmet verecek “TTNET Platin Lounge” İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde hizmete açıldı. Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali, Alt Kat Lounge alanında hizmete giren TTNET Platin Lounge; konforlu ortamı, zengin ikram alanı, Tivibu seyir ve bilgisayar oyun alanı, yeşil dinlenme alanı, okuma alanı ve ürün tanıtım bölümü ile yolcuların uçuş öncesi tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir durak olacak. TAV “primeclass” tarafından işletilen TTNET Platin Lounge, misafirleri için TTNET’in sunduğu avantajları deneyimleme fırsatı da sunacak. TTNET Platin müşterileri, beraberlerindeki bir misafirleri ile altı yaş ve altındaki çocuklarıyla “TTNET Platin Lounge” hizmetinden ücretsiz olarak yararlanabilecek. TTNET Platin müşterileriyle “TTNET Platin Lounge”a giriş yapan bir kişi aynı koşullarda bu hizmetlerden yararlanırken, diğer misafirler ücret karşılığı lounge’tan faydalanabilecek. 240 metrekare alan üzerine kurulu olan ve aynı anda 45 kişiyi ağırlayabilecek kapasiteye sahip “TTNET Platin Lounge”a giriş yapan tüm misafirler, 100 Mbps hızında TTNET WiFi servisinden sınırsız süre ile ve ücretsiz olarak yararlanabilecek. 24 ekim’13 sahibi olup, birebir uygulama olanağı bulan bayilere TP-LINK ürünleriyle uygulama da yaptırıldı. Uygulama yapılan ürün grupları ise şunlar: 3G router’lar, Powerline adaptörler, Yük dengeleyici ve VPN router’lar, Fiber medya dönüştürücüler, PoE adaptörleri. Tüm katılımcılara sertifika verilen TP-LINK Teknik Eğitim Günleri başka illerde de yapılacak. Ali Dinçer, hedeflerinin, bu eğitimlere katılan ve daha sonra projeler gerçekleştiren firmalar arasından Yetkili Çözüm Ortağı atamak olduğunu ifade etti. Felaket halinde doğru araçlara sahip doğru adam aranır. Felaket gerçekleştiğinde günü kurtarmanız beklenir. Fakat her kahramanın doğru araçlara ihtiyacı olduğunu unutmayın. StorageCraft iş ortakları, müşterilerini korumak için her zaman en hızlı ve en güvenilir araçlara sahiptir. Bağlantıyı tıklayın ve içinizdeki kahramanı ortaya çıkarın! Farkı kendiniz görün! www.storagecraft.com.tr/demo HABER Oracle ZS3 Yüksek Performans İçin Tasarlanmış O racle “ZS3” depolama ile Oracle Uygulamaları için dünya rekoru performans ve rakipsiz verimlilik sunuyor. Oracle’nin yeni ürünü ZS3 depolama, iş analitiği ve veritabanı sorgulamalarını kat kat hızlandırıyor. Yapılan testlerde Oracle veritabanının NetApp, EMC, IBM ve HP gibi rakiplerine göre yüzde 65 daha hızlı olduğu gözlemlenmiş. Oracle’ın en yeni ZFS Disk Sistemi, ZS3 Serisi kullanıcıların operasyonel verimliliklerini büyük ölçüde yükseltmelerini, veri merkezi maliyetlerini azaltmalarını ve iş uygulamaları performanslarını arttırmalarını sağlıyor. Gelişmiş kaşe bellek mimarisi ile güçlendirilmiş ve çok çekirdekli işlemcilere sahip yeni ZS3 serisi disk sistemleri NetApp, IBM, EMC ve HP gibi rakipleri ile kıyaslandığında daha yüksek veri aktarım performansı, daha düşük gecikme süresi ve daha iyi fiyat performans oranı sunuyor. E-İmza Türkiye’nin En Büyük Şirketlerine Güç Katıyor S AP Çözümleri ile gerçekleştirilebilen e-imza/mobil imza entegrasyonu sayesinde şirketler, SAP üzerinde e-imzalı/mobil imzalı izin formları, sipariş onayları ve satın alma talepleri oluşturabilmenin yanı sıra zaman çizelgelerini de imzalayabiliyor. Kurumun ihtiyacına göre kullanım alanları çeşitlendirilebiliyor. Entegrasyon, ıslak imzalı bankacılık süreçlerini de sona erdiriyor. Örneğin SAP üzerinde oluşturulan banka talimatları e-imza veya mobil imza ile imzalanarak bankalara elektronik ortamda gönderilebiliyor. Bu aşamada E-GÜVEN’in İmzala-Gönder ürünü SAP ile entegre edilebilecek bir alternatif olarak sunuluyor. Konu hakkında E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, “Türkiye’nin en büyük şirketlerinin çoğunluğu SAP altyapısını kullanıyor. İmzala-Gönder ve e-imza/ mobil imza entegrasyonları ile şirketler, dokümanlar ile ilgili süreçlerde büyük bir hıza kavuşuyor. Bu sayede iş süreçlerindeki yavaşlamaların önüne geçildiği gibi, zamanı verimli kullanmak noktasında da SAP entegrasyonu büyük avantajlar sağlıyor. E-GÜVEN olarak müşterilerimizin ihtiyaçlarını dikkate alarak ürettiğimiz çözümlere bir yenisini daha ekleyerek, hem gelişmeye hem de beraber çalıştığımız firmalara avantajlar sağlamaya devam ediyoruz”. Türkiye’de E-ticareti Uçuracak Çözüm D ijital pazarlama optimizasyonu şirketi Metrics34, sahip olduğu teknoloji ve sunduğu çözümlerle e-ticaret şirketlerinin pazarlama bütçelerini dijital platformlarda en efektif şekilde yönetmelerine yardımcı oluyor. E-ticaret siteleri, Metrics34’ün sunduğu çözümleri kullanarak dijital pazarlamalarını optimize ettikten sonra, satışlarını yüzde 250’ye kadar artırabiliyorlar. Hizmetleri arasında yer alan ‘Multi-Channel Customer-Journey Tracking’ teknolojisinin Türkiye’de sadece Metrics34 tarafından kullanıldığına dikkat çeken Yönetim Kurulu Başkanı Karaçam, “Yale ve Münih üniversitelerinde geliştirilerek Metrics34 ekibi tarafından Türkiye’de kullanılmak üzere uyarlanan bu teknoloji, e-ticaret sitelerinin 26 ekim’13 trafik yapısının ve ziyaretçilerinin davranışlarının, tüm dijital pazarlama kanallarında 360 derece takip edilmesini sağlıyor. Ziyaretçilerin bireysel hareketleri, yalnızca müşterilerimizin kendi siteleri için kullandıkları dijital pazarlama kanallarında anonim olarak takip ediliyor. E-ticaret sitelerinin online pazarlama performansı, tıklama, gösterim ve satış hacmi olarak, CPC, SEO, sosyal medyadan, doğrudan trafik ve display’e, affiliate marketing’den e-posta bültenleri, çağrı merkezi aramaları ve TV reklamlarına kadar birçok farklı pazarlama kanallarında bu teknoloji ile incelenebiliyor. Bu sayede pazarlama kanalları arasındaki etkileşimler algoritmik olarak belirlenerek, reklam bütçesinin daha verimli bir biçimde dağılımı sağlanıyor” dedi. HABER Arbor Networks Packetloop’u Satın Aldı A rbor Networks . bugün yaptığı bir duyuruyla, BT güvenlik sektörünün yenilikçi ve lider kuruluşu Packetloop’u satın aldığını bildirdi. Anlaşmanın koşulları açıklanmadı. Arbor, Packetloop’un Sidney Avustralya merkezli operasyonlarına yatırım yapmayı ve genişletmeyi planlıyor. Packetloop’un sunduğu çözüm; şirketlerin networkleri içerisindeki kötü amaçlı yazılımları, saldırıları ve saldırganları detaylı olarak tanımlaması için paket inceleme, büyük veri analizi, ve raporlama özelliklerinin birleşimi ile gerçek zamanlı durum analizi sağlıyor. Packetloop’un yetenekleri, Arbor’ın pazar lideri NetFlow analizi, anormallik tespiti, uygulama zekası ve kullanıcı izleme özelliklerini tamamlıyor. Arbor, Packetloop’un özelliklerini kendi kurumsal çözüm platformuna bu yıl entegre ederek; Arbor’ın gelecek nesil tehdit analizi ve güvenlik platformunun temeli sayılan kapsamlı ve entegre bir ağ görünürlüğü, tehdit algılaması ve azaltması, olay yanıtı ve bilişim kanıtı platformu grubu sunacak. Arbor Networks Başkanı Colin Doherty “Packetloop teknolojisi ve çalışanları, Arbor Networks için gerçek bir kazançtır. Gelişmiş saldırı önleme ve güvenlik analizinin uygulanmasına müthiş bir öngörü ve bilgi katkısı yaptıkları açıktır. Gereksinim duyanlar için verilere hızlı ve anlamlı bir biçimde içerik kazandıran, gerçekten yenilikçi ve güçlü çözüm geliştirmişler.” yorumunu yaptı. Symantec EMEA Operasyonlarına Etkili İsim S ymantec Corp, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgeleri’nden sorumlu Satış ve Pazarlama Operasyonları Başkan Yardımcısı olarak Huw Oven’ın atandığını duyurdu. Owen, EMEA bölgesi operasyonlarından sorumlu olacak ve verimliliğin artması yönünde yürüteceği çalışmalarla sürekli bir destek sağlayacak. Huw Owen bu göreve güçlü liderlik becerilerini, derin sektör uzmanlığını, teknoloji ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren uluslararası şirketlerde edindiği 12 yılı aşkın satış, pazarlama ve operasyon deneyimini de beraberinde getiriyor. Huw Owen iki yıldır Global Telecoms Business tarafından küresel telekomünikasyon sektörünün prestijli “Top 40 under 40” listesine alınıyor. Owen’ın ismi aynı zamanda hızla büyüyen mobil pazarlar uzmanı olarak da medyada sıkça yer alıyor. Owen’ın atanmasıyla beraber, Symantec’in bölgedeki her bir pazar segmentinden farklı müşterileri portföyüne katması, pazar fırsatlarını geliştirmesi ve etkili pozisyonunu korumasına yönelik çalışmalar hız kazanacak. Symantec Corp. EMEA Kıdemli Başkan Yardımcısı Matthew Ellard “Çok önemli bir lideri daha tekrar aramızda, organizasyonun yeni yolcuğunun bir parçası olarak görmekten mutluluk duyuyorum” dedi. “Huw ekiple mükemmel bir uyum sağladı. İş hedeflerimize ulaşmak için onun satış ve pazarlama sektöründeki engin bilgi ve vizyoner bakış açısından faydalanmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Huw ayrıca, bizi ileriye taşımak üzere çok değer verdiğimiz kanal stratejisinde de de olağanüstü bir birikime sahip.” Süper Yurt Dışı Dakika Paketleri T urkcell Superonline, telefon hizmeti alan bireysel müşterilerine 47 ülkede geçerli olan ve özellikle yurt dışı mobil hatlarıyla en uygun fiyatlara konuşma imkanı sunan Süper Yurt Dışı Dakika Paketleri’ni hizmete sundu. Turkcell Superonline’ın Süper Yurt Dışı Dakika Paketleri, uluslararası konuşmalar için en uygun koşulları aboneleriyle buluşturuyor. Türkiye’den yurt dışına yönelik aramalar için geçerli “Süper Yurt Dışı 30 Dakika” paketi aylık 9,99 TL; “Süper Yurt Dışı 60 Dakika” paketi ise aylık 14,99 TL olarak sunuluyor. Turkcell Superonline’dan aktif ses hizmeti alan bütün bireysel ses müşterilerinin yararlanabileceği paketler, aralarında Azerbaycan, Türkmenistan, Gürcistan, Özbekistan ve Ukrayna’nın da bulunduğu 47 ülkede sabit ve mobil telefonlara yönelik aramalar için geçerli. Süper Yurt Dışı Dakika Paketlerini alanlar, ayrıca Superonline içi (onnet) aylık 3.000 dakika arama hakkına da ücretsiz sahip oluyor. Süper Yurt Dışı Dakika Paketleri’nden yararlanmak için herhangi bir taahhüt gerekmiyor. Paket satın alındıktan hemen sonra aktive oluyor ve her ay otomatik olarak yenileniyor. Ayrıca dakikaların bitmesi durumunda aynı ay içinde birden fazla paket alınabiliyor. Paketi, 0850 222 0 222 Turkcell Superonline Müşteri Hizmetleri ile tüm Turkcell Superonline Abone Merkezleri ve yetkili Turkcell Superonline satış noktalarından satın almak mümkün. 28 ekim’13 Ali Yavuz Şahin RÖPORTAJ [email protected] Beklenti ve Gereksinimleri Göz Önünde Bulunduruyoruz Uzun yıllardır sektörde faaliyet gösteren CARDTEK GROUP’un Genel Müdürü Murat Göksenin Güzel ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik Bize CARDTEK GROUP’un macerasından bahsedebilir misiniz? (Ne zaman kuruldu, hangi alanlarda faaliyet gösteriyor) 2001 yılında Türk bankacılık ödeme sistemlerine yönelik yazılım geliştirmek kurulan SmartSoft, Cardtek Group’un bankacılık ve ödeme sistemleri sektörüne giriş yapan ilk şirketidir. 2001-2006 yılları arasında çipli kart teknolojileri alanında yenilikçi çözümler sunan SmartSoft, 2010 yılında MasterCard tarafından gerçekleştirilen akreditasyon ile çipli ve temassız ödeme teknolojileri alanında eğitim ve danışmanlık hizmeti vermek üzere dünyanın sayılı şirketleri arasına girmiştir. Cardtek Group, sektörün farklı ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla 2009 yılında CordisNetwork ve CredoWork şirketlerini kurarak büyümesini sürdürdürmüştür. CordisNetwork ödeme sistemlerinde servis sağlayıcı olarak bankacılık uygulamaları, sadakat kart uygulamaları, şehir kartları ve şehir bankacılığı ile yeni nesil POS yönetimi ve işletim hizmetleri sağlamakta; ayrıca kamuya yönelik çözümler sunmaktadır. Niş projelerde sektörün network erişim cihazı, terminal gibi her türlü ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamak amacıyla hizmet veren CredoWork güvenli donanım çözümleri geliştirmektedir. 2011 yılında kurulan Phaymobile ise mobil ödemeler konusunda yurtiçi ve yurtdışında yenilikçi projeler üretmektedir. Tüm şirketler 2011 yılında Cardtek Group çatısı altında toplanmış, grubun global büyüme stratejisi çerçevesinde Amerika faaliyetlerini Cardtek USA markasıyla sürdürme kararı almıştır. CARDTEK GROUP olarak kurumlara sunduğunuz çözümlerden bahsedebilir misiniz? Cardtek Group olarak bankacılık, finans sektörü başta olmak üzere, bilişim, kamu ve özel sektör için yazılım ve güvenli donanım ürünleri, NFC, biyometri çözümleri gibi müşterilerimiz için hayatı kolaylaştıracak inovatif projelerle hizmet üretiyoruz. Tüm bu alanlarda aktif olarak 173 adet müşterimiz, 155 adet ürün ve hizmetimiz bulunuyor. Dünyada ilk kez gerçekleştirilen bir çok projede grubumuzun şirketlerinin imzası var. NFC alanında ise pazara sunduğumuz yeni çözümler arasında TSMxpert Mobil Ödeme Sistemini sayabiliriz. TSMxpert, cep telefonu içindeki SIM kart veya Secure Element tabanlı bir güvenlik altyapısı ile cepten yapılan her türlü ödemeyi güvenli hale getirmerecek altyapı platformudur. Böylelikle cep telefonunuzu güvenli bir şekilde kredi kartı, ulaşım kartı, sadakat (loyalty) programı kartı gibi kullanabilir. TSMxpert ile aynı zamanda internet üzerinden güvenli QR Kod ile ödemeler de gerçekleştirilebilir. E-fatura, ÖKC (Ödeme Kaydecici Cihazlar), vpos – cpos ise üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz diğer projelerimiz. CARDTEK’i rakiplerinden ayrı kılan özelliği nedir? Çalıştığınız firmalar sizi neden tercih ediyor? Cardtek Group olarak kurulduğumuz günden bu yana daima pazarın beklenti ve gereksinimlerini göz önünde bulundurarak ürün ve 30 ekim’13 Murat Göksenin Güzel Cardtek Group Genel Müdürü çözüm geliştirmeye özen gösterdik. Özellikle inovasyon olgusuna yatırım yaptık ve bu yönde aksiyon alan genç, dinamik bir çalışan kadro oluşturduk. Bu sayede hem Türkiye hem de uluslaraarası pazarda birçok ilke imza attık. Bu bilgi birikimi Türkiye dışındaki pazarlarda da etkin olmamızı, ofisler açarak büyümemizi sağladı. Şu anda ABD ve Kanada’da faaliyet gösteren Cardtek USA, önümüzdeki dönemlerde Güney Amerika’ya da yönelmeyi planlıyor. Azerbeycan ofisi ile Türki Cumhuriyetleri, Dubai ofisi ile Ortadoğu, Polonya ofisi ile Avrupa bölgesine hizmet veriliyor. Küresel büyümemize Amerika, CIS (Commonwealth of Independent-Bağımsız Devletler Topluluğu) ve Ortadoğu, Avrupa, Asya, LATAM (Latin Amerika) gibi bölgelerde yeni ofislerimizle devam etmeyi hedefliyoruz. CARDTEK GROUP’un gelecek planları hakkında bilgi verebilir misiniz? Müşterileriniz gelecekte hangi yeni ürünlerinizi görecek? ÖKC (Ödeme Kaydedici Cihazlar), NFC (Near Field Communication), IPT (Identity Protection Technology), vpos – cpos, e-fatura, biyometri gibi kavramlar ödeme sistemleri ve finans dünyasında yakın gelecekte çok önemli ter tutacaklar. Biz de Cardtek Group olarak çalışmakta olduğumuz bu teknolojiler ile yine birçok ilke imza atmayı planlıyoruz. Ayrıca finans ve bankacılık sektöründe özellikle yeni teknolojilerde artan servis sağlayıcı, entagratör ihtiyaçını da CordisNetwork firmamız ile doldurmak, sektöre yepyeni çözümler sunmak kısa vadeli hedeflerimiz arasında. EMC_BuyukVeri_20x26,6.indd 1 28.06.2013 17:15 Bilişim Sektöründe Yeni Nesil Etkinlik Yönetimi T SEKTÖRÜN SESİ ürkiye’de etkinlik yönetimi yaklaşık 20 senelik bir geçmişe sahip. Son 10 yılda ise özellikle B2B pazarlama iletişimi faaliyetleri arasında en fazla tercih edilen yöntem olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Yeni nesil etkinliklerde katılımcılar ile doğrudan ilişki kuruluyor, kaliteli zaman dilimi içerisinde ürün ve hizmetler tanıtılırken başarı hikayeleri paylaşılabiliyor. Demolar ile alınacak hizmet yada ürünün deneyimlenmesi sağlanabiliyor. Doğru planlanan bir etkinlik ile müşteri adaylarından satış fırsatları yaratılıyor ve etkinlik sonrası satış faaliyetleri ile satış süreci tamamlanıyor. Hal böyleyken, bilişim şirketleri de hızla değişen ve gelişen ürün ve hizmetlerinin iletişimi için etkinlik faaliyetlerine daha fazla önem verir hale geldiler. Rekabetin çok üst seviyelerde yaşandığı bu sektörde etkinlik standartları da oldukça yukarı taşınmış durumda. Tabi bu standartları yukarı taşıyabilmek için birçok konuda olduğu gibi etkinlik yönetiminde de sektörel uzmanlık büyük önem taşıyor. Her sektörün etkinlik ihtiyacı, etkinlik hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için etkinlik içerisinde kullandığı doneler farklılık gösteriyor. Modernist kurulduğu günden bugüne Türkiye’nin önde gelen teknoloji ve bilişim şirketlerine etkinlik yönetimi alanında uzmanlaşmış bir ekiple hizmet veriyor. Modernist gözünden yeni nesil etkinlik süreçlerini kısaca anlatmak istiyorum. Ürün yada hizmetlerin iletişimin yapılacağı etkinliklerde eşzamanlı olarak yürütülmesi gereken birçok süreç bulunuyor; Öncelikle etkinlik hedeflerinin doğru belirlenmesi gerekiyor. Ardından da hedef kitlenin tespit edilmesi gerekli. Burada çok önemli bir detay hedef kitlede yer alan firmaların ve bu firmaları temsil edecek kişilerin bilgilerinin doğru olması. Sektörde gerçekleştirilen etkinliklerin istatistiklerine baktığımızda davet edilen kişi veya kurumların yaklaşık %30’unun aslında hedef kitlede yer almadığı, davet edilen kişinin doğru kişi olmadığı veya işten ayrıldığı, hatta iletişimi yapılacak ürüne ihtiyacı olmayan birçok firmanın etkinliklere davet edildiği gibi katılımı ve etkinlik bütçesini olumsuz yönde etkileyecek bilgilere rastladık. Yani birçok firma bütçesinin %30’unu daha davet aşamasında çöpe atmıştı bile. Bu veri doğrultusunda 4 sene önce etkilik datalarımızı güncel tutmak için “Bilgi Yönetimi” bölümümüzü faaliyete geçirdik. Bu bölümümüz yaptığı aramalar ile müşteri datasını sürekli güncel tutuyor, dönemsel olarak gerçekleştirdiği anketler ile müşteri ihtiyaçlarını tespit ediyor. İletişimi kurulacak ürün veya hizmete ihtiyacı olan firmayı ve bu firmadaki doğru kişiyi bulma konusunda yol gösterici oluyor. İlk iki süreci içerik hazırlama takip ediyor. Doğru zamanda doğru yerde ve doğru kitle ile gerçekleştirilen bir etkinliğin başarıya ulaşabilmesi için doğru içerik ile hazırlanması ve bu içeriği destekleyen teknoljik ve görsel unsurların kusursuz ve ihtiyacı karşılar nitelikte olması gerekiyor. Bu konuda etkinlik teknolojilerini yakından takip eden Modernist ekipleri her ihtiyaca yönelik doğru çözümleri bulup etkinlik içine entegre ediyorlar. Ayrıca 2D, 3D ve dijital tasarımcılarımız da etkinliğin görsel unusurlarının en etkileyici hali ile katımcılara sunulması konusunda hazırlık yapıyorlar. Tüm tasarım çalışmalarını üretim süreci takip ediyor. Üretimi tamamlanan görseller diğer unsurlar ile etkinlik mekanında birleştiğinde ortaya kusursuz planlanan bir etkinlik çıkıyor. Etkinlik sırasında, uzman Modernist operasyon ekibi katılımcılara girişten ayrılana kadar eşlik ediyor. Ayrıca tüm bu çalışmalar neticesinde kusursuz olarak gerçekleştirilen etkinliklerin ölçümlenmesi ve bir sonraki etkinlik için doğru verilere ulaşılması etkinliğin iletişim hedeflerine ulaşması kadar önemli bir konu bizim için. Katılımcıları RFID ve mobil uygulamalar ile etkinlik içerisinde izliyor ve eğilimlerini takip ediyoruz. Bu eğilimler doğrultusunda birsonraki etkinliği katılım ve içerik anlamında daha efektif hale getirilmiş oluyoruz. Her alanda olduğu gibi etkinlik yönetiminde de sektörel uzmanlığa sahip bir firmadan destek almak sizlere zaman, para ve itibar kazandıracaktır. İlker Sungurlar Modernsit Group Yönetici Ortak 32 ekim’13 HABER ocak’12 35 Ali Yavuz Şahin [email protected] 34 ekim’13 KAPAK KONUSU Kurumsal Gelişiminizi Tamamlamanın Tam zamanı Son dönemde yavaş yavaş fonksiyonelliği arttıran yeni jenerasyon ERP çözümlerinin faydaları tartışılmaz bir gerçek. Bu yeni çözümlerin şirket içerisinde dokunmadığı bölüm veya kişi yok gibi. Anlayacağınız ERP’nin önemli geçmiş günlerdekinden kat kat fazla ekim’13 35 KAPAK KONUSU eçmişe göre ERP uygulamalarının şirket operasyonlarındaki önemi fazlasıyla artmış durumda. Bu sebepten ERP konusundaki yaklaşımlar ve yapılan seçimler de hayati önem taşıyor. Şirket içerisinde bir çalışanın yüksek performans sunması büyük bir başarı, bir takımın veya bir ekibin yaptığı sorunsuz işler ise daha büyük bir başarı olarak değerlendirilebilir. Fakat firmanız yüzlerce kişiden oluşan eleman ağına ve bu yapı içerisinde birçok takım ve ekip barındırıyorsa kullanacağınız ERP çözümü sayesinde vezir de olabilirsiniz rezil de. Tabii ki dikkatleri üzerinize çekecek ve iş dünyasında size saygın bir yer kazandıracak da bu tarz bir başarıdır. Çünkü burada asıl başarı iletişim, ekip çalışması ve iş süreçlerinden doğar. Ekip odağında başarının anahtarı olan iletişim, ekip çalışması ve iş süreçleri üçlemesinin dijital yansıması ise ERP olarak karşımıza çıkıyor. Veri odağında iş yapan kurum, verinin departmanlar arasındaki yüzde 100 G 36 temmuz’13 bütünlüğünü sağladığında, iş süreçlerinde büyük bir hızlanma, hata oranında düşüş ve iletişim kazanır. Günümüzde ERP’yi yalnızca iş gücünü kontrol eden ve finansal kaynakları yöneten kısıtlı bir araç olarak algılamak hata olacaktır. Artık yalnızca sipariş ile başlayıp fatura ile biten tarzdaki kısıtlı ERP yapıları kurumların ihtiyaçlarına yanıt veremiyor. Bu nedenle, ERP yapıları eskisinden çok daha fazla gelişmiş. Kurum doğru tercihi ve yaklaşımı sergilediği takdirde bundan büyük avantajlar sağlayabilirken, aksi takdirde kendini bir girdabın içerisinde bulacaktır. ERP gibi kurumsal bilgi sistemleri yatırımları kurumların uzun vadeli ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılan yatırımlardır. Bu açıdan bir seçim yapmadan önce kurumunuzun gelecekteki potansiyelini, pozisyonunu ve ihtiyaçlarını da göz önüne almanız büyük önem taşır. Yatırım yapacağınız yazılımın sadece bugünkü değil gelecekteki iş potansiyelinizi, organizasyon yapınızı ve kurumsal iş yükünüzü yönetmeye müsait bir yazılım olması gerekir. ERP Çözümlerine Neden İhtiyacımız Var? ERP çözümlerinin avantajları saymakla bitmiyor. Ancak faydalar ne kadar çok olursa olsun kurumun alışık olmadığı bir yapıyı sürekli işler bir hale getirmek her zaman zordur. ERP’nin derinliklerine inmeden önce, bir kurumun neden ERP’ye ihtiyaç duyacağını ve ERP’yi kullandığı zaman nelere kavuşacağını anlamak gerekiyor. Eğer ERP’nin kısa tanımını yaparsak, şirket içerisindeki veri bütünlüğünü sağlayan uygulama diyebiliriz. Peki, şirket neden veri bütünlüğüne ihtiyaç duysun? Bu sorunun cevabı şirketin bulunduğu pazardaki rekabetiyle ilgili diyebiliriz. Rekabette avantaj sağlamak için şirketteki iş süreçlerinin olabilecek en iyi hale getirilmesi şart. Şirketinizin büyüklüğü ne olursa olsun değişen performans çizelgeleri ve duruma KAPAK KONUSU göre artan ihtiyaçlarını karşılamak için daha iyi bir veri platformuna ihtiyaç duyar. Analiz yapabilmek ve sağlıklı öngörüler ışığında kurumun dümenini döndürmek isteyen şirketlerin ana amacı ise tam yönetim kabiliyetine sahip olmaktır. Klasik işletmelerde tüm birimler kendi süreçlerini farklı formatlarda tutar ve bu veriyi raporlamak için uzun zaman harcar. Günümüz işletmeleri ise tüm birim ve operasyonlarını tek bir yerde toplayan, daha hızlı ve verimli yönetim sağlayan ERP sistemlerine ihtiyaç duyar. ERP’nin çözüm sunduğu sorunları şu şekilde sıralayabiliriz: Dokümanlarımı dijital ortamda saklanması ve istenildiğinde birkaç saniye içerisinde kullanıcının emrine sunulması, yapılacak projelerin sağlıklı planlanması ve uygulamaya konulması, çalışanların işbirliklerini arttırarak performansın iyileştirilmesine ön ayak olması. Mali konuların yönetilmesi ve maliyet tasarrufu sağlanması. Stok takibi ve gönderimlerin zamanlamasının kolay yapılandırılması. Tedarik zincirinin daha verimli yönetilebilmesi. Tabii ki ERP yukarıda yazdığımız hususlarla sınırlı değil. Bu örneklerin şirketlerin yapıları ve operasyon niteliklerine göre değişiklik gösterebilir veya yeni örnekler türetilebilir. Kısacası ERP uygulamaları kurumların tüm departmanlarını ve verilerini yönetilebilir ve denetlenebilir kılıyor diyebiliriz. ERP’den Korkmayın Geçmişe baktığımızda ERP konusunda yanlış bir algının firmalar üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz. Küçük ve orta boy işletmelerin ERP gereksinimine gerek olmadığı algısı yavaş yavaş kırılmaya başladı. Bu algının kırılmasındaki en büyük nedenlerden bir tanesi ERP projesine yapılan yatırımın kısa sürede kendini göstermesi ve iş sürekliliği konusundaki olumlu gelişmeler olarak gösterilebilir. Kısacası ERP firma organizasyonun iç ve dış süreçlerinin birleşik bir yapıyla gerçekleştirilmesine olanaksağlıyor. Eğer ERP uygulamalarını daha önceden duyduysanız hakkında birçok kötü şey işittiğinize eminim. Fakat bu konuda korkmanıza gerek yok. ERP doğru eller ile yapılandırıldığı ve doğru kullanıldığında büyük başarılar ve kolay iş süreçleri sağlayabilir. Bu nedenle ERP ile doğru analiz ve bilinç kavramları ayrılmaz birer ERP Uygulamalarının Şirketlere Katkısı Tartışılmaz Levent SILAY Login Yazılım İş Geliştirme Yöneticisi Durmaksızın değişen ekonomik şartlar, piyasalardaki rekabeti her gün daha da kızıştırıyor. Kızışan bu ortamda, kurumların öncelikli amaçları olan karlılığı sürdürebilmeleri için hızla gelişen teknolojiye ayak uydurmaları gerekmektedir. Teknolojiye direnç gösteren firmalar, içinde bulunduğumuz bilgi çağında ayakta kalmakta zorlanacaklardır. Kurumların, merhametin yok olmaya yüz tuttuğu günümüz koşullarında sürekli artan ihtiyaçlarını karşılayabilmek, iş süreçlerini güvenle yönetmek, sağlıklı öngörülerle doğru zamanda doğru karar verebilmeleri için ERP uygulamalarına ihtiyaçları vardır. ERP uygulamaları sayesinde kurumlar tüm iş süreçlerini tek bir platform üzerinde toplar, yönetim kalitesinde sürekli artışı garantilerler. Kurumları kapsamlı mekanizmalar halinde kabul eden özelleştirilmiş ERP uygulamaları, işleyiş içindeki tüm bölümleri teker teker ele alır, kapsamlı mühendislik çalışmaları ile en doğru işleyiş yöntemlerini geliştirir. İlerlemeyi amaç edinmiş kuruluşlar işleyişlerindeki mühendislik çalışmalarına destek olmalı, uzun dönemde kazanılacakları kısa dönemde gereken emek, çaba ve zaman gibi bedellerin gölgesi altında bırakmamalıdır. Tatbiki doğru yapılmış uygulamalar, güvenilir onay mekanizmaları ile insan hatalarını minimize eder, öngörülerin en az hatayla analiz etmesine yardımcı olur ve bu analizler ışığında kararların kurumun tamamı ele alınarak verilmesini sağlar. Kaynakların doğru yönetilmesi söz konusu olduğunda güçlü bir uygulama sahibi olmayan kurumlar, kaçınılmaz sonu yaşayacaktır. Söz konusu kargaşadan en az kayıpla sıyrılmak isteyen yöneticiler kurumun tamamında veri bütünlüğünü sağlamalı, kapsamlı şekilde tanımlanmış kaynakları en verimli şekilde atamalı ve denetimini güvenilir bir sistemle takip etmelidir. Gelecek planlamalarının güçlü analizler eşliğinde yapıldığı şirketler er ya da geç verimliliği arttıracak, sürdürülebilir karlılığa erişecektir. Gücünü insan zekâsı, teknolojinin hatasızlığı ve hızından alan ERP uygulamaları günümüzde olduğu gibi gelecekte de şirketlere büyük katkıda bulunacaktır. temmuz’13 37 KAPAK KONUSU KOBİ’ler de ERP’ye Artan Oranda Yatırım Yapıyor bütün oluşturuyor. Hemen belirtelim ERP uygulamasını firmanıza uyarladığınızda departmanların kullandığı yazılımları ve verileri çöpe atmanıza gerek yok. Bu entegrasyon sayesinde firmanın karmaşık yapısına tek bir panel üzerindeymişçesine erişim sağlanabilir. ERP Sanıcısından Korkmayın Melike AYKÖSE Navigator İş ve Bilgi Yönetimi Hizmetleri A.Ş. İş Uygulamaları Hizmet Yöneticisi ERP yazılımları global düzeyde hem büyük şirketlerin hem de kurumsallaşmak isteyen KOBİ’lerin vazgeçilmezidir. ERP çözümleri bir firmanın satınalma, satış, dağıtım, üretim planlama, muhasebe, finansman, kalite, bakım onarım, servis, insan kaynakları gibi tüm iş süreçlerini entegre bir şekilde yürütmesini sağlar. ERP’nin bir şirkete sağladığı faydalar aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Tüm iş süreçlerinizi entegre bir şekilde tek bir sistem üzerinden yürütebilirsiniz, şirket verimliliğini artırabilirsiniz, geniş raporlama olanakları sunar, böylelikle işlerin ve süreçlerin kontrolü kolaylaşır, şirketlerin iş yapış şekillerini sistematik hale getirip insana bağımlılığı ve hataları azaltır, bilgiye hızlı ve doğru biçimde ulaşıp, yönetimsel kararlarınızı etkin şekilde verebilirsiniz, sorunların gözlenmesini ve çözülmesini sağlar, değişimlere hızla cevap verebilmeyi sağlar. Türkiye’de ERP kullanımı hızla artıyor. Sadece büyük şirket ve holdingler değil 38 ekim’13 artık KOBI’ler de müşterileri ellerinde tutmak ve müşteri sayısını artırmak için ERP’ye artan oranda yatırım yapmakta. Turquality gibi devlet destekli teşvikler de bu kullanımı artırıyor. Firmalar ERP yatırımı yaparken; donanım, lisans, kurulum, danışmanlık ve entegrasyon gibi birçok maliyeti gözönünde bulundurmalı. Günümüzde SAP gibi ERP alanında dünya devi şirketler farklı büyüklükteki firmaların ihtiyaçlarını karşılamak üzere farklı ürünler sunmakta. Örneğin SAP B1 (Business One) ürün ailesi KOBİ’ler için, uygun maliyet, uygulaması kolay ve hızlı, eksiksiz bir iş yönetimi sunmaktadır. Buluttan da kullanılabilen uygulama, firmaların donanım ve altyapı maliyetlerini minimize ediyor. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde, özellikle KOBİ’ler için bulut tabanlı, SaaS (Software as a Service) olarak sunulacak çözümlerin çok daha önemli hale geleceğini düşünüyor ve yatırımlarımızı bu doğrultuda yönlendiriyoruz. ERP’ye geçiş sürecinde sancılı bir dönem yaşayacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Tabii ki bazı sorunlar yaşayabilirsiniz fakat işin ehli bir uygulama firmasıyla çalışıyorsanız onların deneyimi sizin sancılarınızı düşürecektir. Bu sürecin yorucu temposu için yeterli iş gücü ayırmak veya oluşturmak organizasyonun yapacağı en akıllı hamledir. Şayet gerekli analizler yapılamıyorsa ya da gerekli iş gücü sağlanamıyorsa, ERP çözüm sağlayıcıları ve danışman firmalardan destek alınarak sonuca ulaşılabilir. Firmanın geleceğini etkileyecek olan bu seçimde titiz davranmakta yarar var. Unutulmamalı, ERP sunulan hizmetin hızını artırırken, kararlı ve sürekli hizmet akışını da mümkün kılar. Ayrıca tüm verilerini tek bir sistem üzerinde derleyen firmalar, departmanlar arası iletişimi ve yardımlaşmayı da üst düzeye çıkarır. Seçim sürecinde gelişen firma yapınızı dikkate alarak gelişen bir ERP çözümüne yönelmelisiniz. Yoksa, önümüzdeki 10 yıl içerisinde değiştiremeyeceğiniz ve kalın duvarlarla çevrili bir uygulamayı kim almak ister? Tabii ki karlılık oranını arttırıp firmasını büyütmek isteyen biri değil. ERP’ye Geçiyoruz ERP’ye geçerken en korkulu süreç olan yapılandırma aşamasında profesyonellerin elindeyseniz endişelenmenize gerek yok. ERP projelerinin başarısızlıkların kurumların tam anlamıyla hazırlık yapmamalarından ve yanlış tercih yapmalarından kaynaklanır. ERP’ye geçmeye karar verdiğinizde, ilk yapmanız gereken şey bir sağlayıcı ile görüşmek değil, firma yapınızı anlayarak kendinize uygun bir sağlayıcı ile görüşmektir. Firmanızın analinizi doğru yapmanız size sorunsuz bir süreç için yardımcı olacaktır. ERP uygulaması seçimi sadece yöneticiler ve IT departmanı arasında yapılacak bir seçim değil. Hazırlık sürecinde ERP çözümünü seçecek olan bir komite kurulma ve bu komite içerisine şirketteki departmanların hepsinden birer temsilci atanmalıdır. Sonuç olarak ERP bir IT projesi değil, tam anlamıyla bir kurumsal gelişim projesidir. KAPAK KONUSU Bu nedenle, komite lideri, karar verme ve değişim yönetme yetkisine sahip ve işin bütünü ve sektör hakkında bilgili ve yetkin birisi olmalıdır. Seçim sürecinde komite kurumun ERP ile hangi problemleri çözmek istediği ve ulaşılmak istenen başarı faktörlerinin ne olduğu bilinmeli ve bu aşama üzerine yoğunlaşmalıdır. Bu süreçte yapılacak hataları çok dikkat edilmeli ve çözüm istenilen sorunların veya iş yüklerinin belirlenmesi konusunda liste hazırlanmalıdır. Bu liste içerisindeki maddelerin üzerinden birkaç kere geçilmeli ve eksik bir konu bırakmamak için çaba gösterilmelidir. Bu liste sürecinde ERP ile yapılmak istenen temel şeylere odaklanmaktır. Söz konusu ihtiyaç listesi oluşturulduktan sonraki adım ise ERP çözümlerini karşılaştırmak. Bu sürecin komplike olmamasını sağlamak için, finans işlemleri ve fatura gibi her ERP sisteminin başarı ile yerine getirdiği temel fonksiyonlar üzerinde çok vakit kaybetmemek gerekiyor. Sonuçta her kurumun süreçleri, kurumun kültürü ile şekillenmiştir; yani diğerlerinden farklıdır. Bu nedenle, ERP ürünleri arasında karşılaştırma yaparken, özel ihtiyaçlarınıza cevap verme ve sunduğu ekstralara odaklanmak akıllıca olacaktır. ERP tedarikçisi seçiminde ise, uygulama firmalarını geçmişlerine bakılmalı ve ne tür problemlere nasıl çözümler sunduğu araştırmalıdır. Bu konuda seçim sürecini kısa tutmamanızda fayda var. ERP çözümü sunan firmalarla birkaç toplantı yapıp çözüm süreçlerinin ve size olan fayda/ maliyet ilişkisini gözden geçirmelisiniz. Şu soruya cevap aramalısınız: ERP çözümlerinden hangisi ihtiyaçlarınızı yüzde 100 olarak karşılıyor? Bu sorunun cevabı sizin seçiminizi doğrudan etkileyecektir. Seçim sürecinde ERP çözümü sunan firmalardan demo talebinde de bulunabilirsiniz. Bu sayede ERP seçim komitenizin uygulama ile birebir etkileşimi sağlanır ve seçim süreciniz bu sayede kısalabilir. Demo ile birlikte tedarikçilerin uygulamalarını size göre nasıl özelleştirebileceklerini öğrenin. Hatta tedarikçinin son yıllardaki müşterilerinin referanslarına bakın. Onlar size en doğru bilgiyi verecektir. Son olarak, fiyat tekliflerini birbirleriyle karşılaştırırken ortaya çıkan rakamın nelerden oluştuğunun ve projede yapılması öngörülen ek hizmetlerin kalem kalem karşılaştırmalarını yapmanız ve bunu yaparken yalnızca bugünü değil geleceği de göz önünde bulundurmanız hayati önem taşıyor. Yabancı Rekabetin Etkisi Çok Fazla Murat DEMİroğLU Nebim Yönetim Kurulu Üyesi Birlikte çalıştığımız firmalarda görüyoruz ki, günümüzde birçok firma yurt dışından ürün tedarik ediyor ve başka ülkelere satış gerçekleştiriyor. Firmalar globalleşen dünyada yabancı rekabetin etkisini de daha çok hissediyorlar. Böyle bir ortamda, büyüyen iş hacimleri ve daralan kar marjları; işletme kaynaklarının daha verimli kullanılmasını ve firmaların operasyonel süreçlerini daha etkin yönetmesini giderek daha önemli kılıyor. Firmalar, operasyonlarını ve büyüyen iş hacimlerini daha etkin bir şekilde yönetebilmek, kaynakları verimli kullanabilmek ve rekabete karşı farklılaşabilmek istiyorlar. Bu noktada; firmaların eski, hantal, kendilerine özgü olarak geliştirmiş oldukları yazılım altyapılarından modern ERP’lere geçmeleri bir zorunluluk halini alıyor. Biz de Nebim olarak geliştirdiğimiz ERP çözümümüz olan Nebim V3 ile firmalara ERP konusunda en ideal çözümü sunmayı hedefledik. ERP’yi önemli kılan unsurları önem derecelerine göre sıralamak gerekirse; öncelikle firmaların boyutlarına değinmek istiyorum. Çok küçük firmaların ERP’siz de yönetebileceğini de söylemek mümkün. Ancak incelediğimizde; birden çok ofis lokasyonu, ürün çeşitliliği, birden çok tedarikçi ile çalışma, birden çok kanaldan satış, çok depolu ortamlarda ürünlerin doğru dağıtımları, perakende satış noktaları ile lojistik entegrasyonları, üretimin verimliliğinin takibi, finansmanın yönetimi, belli bir boyuta ulaşmış bir firmanın insan kaynaklarının yönetimi; tüm süreçlerin entegre olduğu ve tüm bilginin anında raporlanabileceği bir ERP sistemini şart koşuyor. ERP’yi firmalar için önemli kılan bir başka unsur da sistemdeki verinin üzerinde karar alınabilecek şekilde enformasyona dönüştürülmesi, bu bilginin kolay erişebilir olması ve bu sayede firmanın rakamlarla yönetilmesini sağlamasıdır. ERP’yi kullanan departmanlardaki kullanıcıların günlük işlerini takip ettikleri tüm süreçlerin entegre olmaları, aynı verinin farklı sistemlerde tekrarlanmaması, tekilleştirilmiş ürün, tedarikçi ve müşteri bilgileri ile çalışılması ERP’nin en önemli faydalarından diye bahsedebiliriz. Tüm bilgilerin entegre olduğu bir ERP sistemi; firmaların daha hızlı hareket etmelerini ve daha az maliyetle daha etkin çalışmalarını mümkün kılacak, planlama süreçlerini yürütürken firmaların satışlarını ve marj potansiyellerini en yüksek seviyeye çıkartacak, işletme maliyetlerini azaltacak, üst yönetimin verdiği hedefleri firmaların yönettikleri kaynaklara ve operasyonlara sayısal olarak bağlamalarını mümkün kılacaktır. ekim’13 39 Ali Yavuz Şahin [email protected] Endüstri Bizim İşimiz Uzun yıllardır kurumsal yazılım konusunda dünyada ve ülkemizde faaliyet gösteren IFS Türkiye’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergin Öztürk ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Bakın Ergin Bey sorularımıza nasıl yanıtlar verdi Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? İstanbul Teknik Üniversitesinde Makine Mühendisliğinden mezunum. Aynı okulda master yaptım ve doktorayı yarım bırakarak iş hayatına atıldım. IFS öncesinde 2 farklı firmada proje mühendisliği, satış ve üretim alanlarında çalıştım. Uzun yıllar şantiye ve fabrika ortamında çalışmaktan dolayı kendimi endüstriye çok daha yakın hissederim. Bir sistemi ya da süreci sıfırdan alıp geliştirmek ya da iyileştirmek sanırım en sevdiğim konu. Bu alanda çalışmayı oldum olası sevdim. Bize IFS’ın Türkiye’deki sürecinden bahsedebilir misiniz? IFS, İsveç’te 1983 yılında beş üniversite öğrencisi tarafından kurulmuş bir yazılım firması. İlk kuruluş amacı bir nükleer santralin süreç entegrasyonu yazılımı. Proje başarılı olunca önce İsveç’deki firmalarda, sonra diğer İskandinav ülkeleri, Avrupa ve Amerika hızla yayılmış. IFS bugün 60 ülkede 80 ofiste 23 dilde faaliyet gösteren, dünyanın önde gelen kurumsal yazılım uygulamaları üreten firmalarından bir tanesi. İsveçliler, hatta İskandinav ülkeleri bir şeyi basit ve kolay kullanılabilir yapma konusunda çok ünlüdür. Herşeyi gösterişli yapmak yerine yalın ve kolay olmasına özen gösterirler. Amerikalıların “pazarlama ve finans” odaklılığı yerine İsveçliler endüstrilerini “kolaylık ve fonksiyonellik” üzerine kurmuşlardır. IFS de bu temeller üzerine kurulmuş bir firma. IFS 2004 yılında Türkiye’de kendi ofisi ile faaliyet göstermeye başladı. Bugün 150’nin üzerinde kendi sektörlerinde lider firma IFS kullanmaktadır. Global yazılım firmaları arasında tek iş kolu ERP olan iki firmadan birisidir. En büyük fark ise IFS’in yeni nesil uygulama üreticisi olmasıdır. IFS borsaya kota bir firma ve hızlı bir büyüme gösteriyor. IFS’nin 6 farklı ülkede 40 ekim’13 Ergin Öztürk IFS Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı AR-GE merkezi var. Bu altı bölgenin her biri farklı uzmanlık alanına sahip ve bu sayede uygulama her iş kolu için farklı açıdan geliştirilebiliyor. Bunun yanı sıra Sri Lanka’da binin üzerinde yazılımcımız bulunuyor. Yazılım geliştirilirken müşterilerden alınan geri dönüşler ve beklentiler yazılımın gelecek versiyonları için yol gösterici oluyor. Bu çalışmanın dışında IFS’in IFS Labs adını verdiği ürün geliştirme bölümünde ise “Geleceğin Ürünleri” tasarlanıyor. Müşterinin şu anda ihtiyaç duymadığı belki aklına bile gelmeyen uygulamalar geliştirilerek geleceğin inovatif ürünleri tasarlanıyor. İnovasyonun firma için önemi de buradan anlaşılıyor. Gelecekle ilgili konuşulanlar arasındaki en popüler konu ise “arttırılmış gerçeklik” (augmented reality). Bu uygulama ile gelecekte insanlar akıllı telefonlarını veya Tablet PC’lerini iş süreçlerindeki herhangi bir makineye veya uygulamaya tuttuğunda RÖPORTAJ sanki gerçekmişçesine üretim bandı sonuçlarını veya istedikleri rakamları görebilecekler. Bu kullanıcıların sadece birkaç dakikalarını alacak. Geriye baktığınızda IFS Türkiye’nin operasyonunu nerede görüyorsunuz? IFS akıllı telefon uygulaması yapıp dünyaya onu pazarlayan bir firma değil. Asıl işi PROJE. Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde 150 nin üzerinde müşteriye ulaşmış olmak ERP sektörü için büyük bir başarıdır. Biz bu başarıyı hem başarılı projelerimiz ile hem de hızlı büyüme trendimiz ile gerçekleştiriyoruz. IFS olarak her projemiz kendine özgü süreçleri ve çözümleri olan niş bir iştir. Odağımızda müşterimizin kurduğumuz sistemlerden verim alması var. Onlar verimli, başarılı ve büyüyen firmalar oldukça bu mutluluk bizi de mutlu ediyor. IFS olarak adımızın yaptığımız başarılı projelerle anılmasını istiyor ve bunun için çalışıyoruz. Firmalar büyüdükçe biz de büyüyor daha fazla firmaya ulaşıyoruz. Firmalar için iyi ya da kötü yazılım yerine ona uygun ya da uygun olmayan yazılım var. Müşterilerimiz bizi seçerken biz de onları seçiyoruz. IFS’in uygulamasının rakiplerine göre avantajı nedir? IFS, ERP nin iPhone u olarak benzetme yapabiliriz. Temelde tüm telefonlar arama işlevi görür bununla birlikte iş kullanım, kolaylık, zengin fonksiyonalite vs gibi detaylara girildiğinde farklılaşmalar yaşanır. Bütün ERP ler aynı işi yapıyor gibi görünebilir. Bu büyük bir yanılsamadır. Fonksiyonel yeterlilikleri, endüstri uzmanlıkları, teknolojik mimarileri, danışmanlık kapasite ve tecrübeleri gibi onlarca hatta yüzlerce seçim kriteri bulunmaktadır. IFS’in uygulaması ve diğer uygulamalar gün sonunda aynı işlemleri gerçekleştiriyor gibi görünebilir. Ancak uygulama stilleri arasında büyük farklar vardır. Eski stillere göre daha yeni teknolojiler kullanarak kendimizi farklılaştırıyoruz. Yeni teknolojimiz sayesinde kurulum süresi, kullanım kolaylığı ve işletme maliyetleri açısından yüksek avantaj sunuyoruz. IFS gibi büyük yazılımlar içerisinde çok şey barındırarak her şeyin çözümünü sunmaya çalışır. Ancak bu doğru yapılmazsa yazılım kompleks bir hal alır. Geliştirilmesi, kullanımı zor karmaşık yapılar oluşturur. IFS bunu çok erken farkederek yapısını değiştirdi. Bugün IFS’ın uygulamasının temelinde yer alan komponent mimarisi (SOA) bu değişime dayanıyor. Uygulama lego gibi parçacıklardan oluşuyor, istenilen bölüm çıkarılıp değiştirilebiliyor yada yeni bir bölüm kolaylıkla eklenebiliyor. Bu yapı ortaya işlevsel ve kolay geliştirilebilen bir uygulama çıkarıyor. Yeni versiyonunuz IFS Applications 8 hakkında bilgi verebilir misiniz? IFS 8’in eski sürüme göre önyüzlerinin tamamı daha kullanıcı dostu oldu. Yeni ürün yüzde yüz Bulut’a hazır ve eski sürümlere göre çok farklı bir kullanım deneyimi sunuyor. IFS 8’in yerelleştirmesi tamamlandı. Bu yılsonu kullanıma başlayacak upgrade projelerimiz var. IFS 8 klasik ERP yazılımlarının çok ötesinde bir çözüm sunuyor. Klasik ERP çözümlerinin yaptığı her şeyi yapabilmenin ötesinde bir firmanın kurumsal yazılımını sevmesi çok önemli. IFS 8 in en büyük farkı da ekranları ve kullanım kolaylığı ile kullanıcıları kendine bağlayabilmesi. İşletmelerin verimliliğini ancak kullanıcıları ile yazılımlarının uyumlu çalışması sonucu arttırabilirsiniz. Kullanılmayan yazılım firmaya hiçbir değer katmaz. IFS 8 ile asıl yapılmak istenen, klasikleşmiş bir ERP paketinden çok günlük kullanıma uygun ve kullanıcı dostu bir uygulama sunmak. IFS 8 ile birlikte gelen en büyük artılardan biri de mobil uygulamalar oldu. IFS 8 lansmanında da bu konu hakkında bilgi verdik. Rapolarınıza hızlı ulaşabileceğiniz, onay verebileceğiniz, masraf girişi yapabileceğiniz, müşterilerini yönetebileceğiniz özel Mobil Uygulamalar bulunuyor. Bunun dışında Windows yüklü herhangi bir tabletten tüm IFS ERP sisteminize bağlanabiliyorsunuz. ERP yazılımcıları genellikle kendi ERP yazılımlarını şirket içerisinde kullanmazlar. Biz IFS’in Proje Yönetimi dahil pek çok modülünü şirket içinde de kullanıyoruz. Hatta mobil uygulamalarından “Sales Companion” adlı CRM uygulamasını bile satış ekibimiz büyük bir rahatlıkla kullanıyor. Bu uygulamalar tablet ya da akıllı telefon üzerinden kullanıldığı için çalışanların bilgisayar başına geçmesine gerek kalmadan tüm raporlamalarını yapmasını sağlıyor. IFS 8 bakım anlaşmamız olan firmalara ücretsiz olarak veriliyor. IFS 8’i yüklemek ve kullanmak isteyen çok firma var. Yeni kurulum yaptığımız firmalara ise IFS 8 versiyonumuzu kurmaya başladık. IFS’in gelecekteki stratejileri neler? Kullanıcılar uygulamanızda ne gibi yenilikler görecek? IFS’in 2015 e kadar ana stratejisi mobil uygulamalar ve inovasyon. PC kullanım oranlarının günden güne azalması ile IFS ekim’13 41 RÖPORTAJ Bunu da endüstri standartlarına göre yapacak. Kısaca söyleyebilirim ki Büyük Veri konusu IFS’in de gündeminde ve bu verinin doğru işlenmesi konusunda önümüzdeki günler güzel gelişmeler yaşanacak. IFS Proje Endüstrileri Günü hakkında da bilgi verebilir misiniz? Etkinliğin amacı nedir? Kimler hedefleniyor? olarak biz de kurumun süreçleri nerede olursa olsun yazılımdan kopmayacakları bir platform sağladık. Bunun ötesinde gelecekte Genişletilmiş Gerçeklik (augmented reality) uygulamalarıyla mobil cihazlar üzerinden çözümler artacak. PC kullanım oranları günden güne azalıyor. Belki de gelecekte PC kullanımından ziyade mobil cihazlar üzerinden çözümler sunacağız. Hangi makine arızalandı, bu makinanın kodu neydi diye arama yapmaya gerek kalmayacak. Sadece mobil cihazı makinaya tutmak yeterli olacak. Hatta mobil cihazınızı bir çalışana tutuğunuzda onun hakkındaki bilgileri, borcu veya alacağının olup olmadığı öğrenebileceksiniz. Amaç kurumsal yazılımın süreçleri yavaşlatması değil süreçlere her yerde erişim sağlayarak hızlandırması oluyor. 42 ekim’13 Kurumsal IT bireysel IT nin gelişim hızına ulaşamıyor. Artık çocuklar doğar doğmaz telefon ve bilgisayar kullanabiliyor. Bu teknolojik gelişim hızına uyum sağlamak ve bireysel IT nin rahatlığını kurumsal yazılımlarda da yaratmak IFS olarak en büyük amaçlarımızdan birisi. Gelecekte göreceğimiz bir başka konu ise verilerin içeriği. Gelecekte kullanılan veriler sayesinde kullanıcının işini hızlandırmak için IFS çözümler sunacak. Bu sayede kullanıcı davranışlarına göre uygulama uyarılar yapıyor olacak veya sürekli aldığınız raporu yada aradığınız bilgiyi otomotik olarak size sunuyor olacak. Bunun yanı sıra yine IFS’in yeni sürümlerinde kullanıcıların isteklerine göre otomatik veriler hazırlanabilecek. IFS olarak genel etkinlikler yapmak yerine her zaman sektör odaklı niş etkinlikler yapmayı tercih ediyoruz. Daha önce bu konuda tersane, inşaat, makine, otomotiv endüstrileri gibi sektör spesifik etkinliklerimiz oldu Tabi ki bu çözümlerimizle de doğru orantılı. Bu sektörlere özel çözümlerimiz ve danışman kadrolarımız ile hizmet verdiğimiz için ürünün kabiliyetlerini ve danışmanlarımızın bilgi ve deneyimlerini birleştirerek çözüm oluşturuyoruz. 9 Ekim Çarşamba Günü gerçekleştireceğimiz IFS Proje Endüstrileri Günü de bu amaçla hazırlanmış bir etkinlik. Proje tabanlı iş yapan sektörlerde çalışanlar kendi süreçlerini yönetebilecekleri bir ERP yazılımı bulamıyorlar. Haklılar da. Çünkü klasik ERP yazılımları üretim odaklıdır ve proje yönetimini çözmek gibi bir amaçları yoktur. IFS Proje Yönetimi ve Proje tabanlı endüstriler konusunda uzmanlaşmış durumda. 6 Ar&Ge merkezimizden 2 tanesi bu konu üzerinde çalışıyor. Özellikle inşaat, taahhüt, tersane, savunma sanayi ve üreticileri, endüstriyel tesis üreticileri gibi sadece proje bazlı çalışan firmalar için düzenlediğimiz bu etkinlikte konular da tamamen onların iş süreçleri ile ilgili olacak. Tasarım süreçleri, Cad entegrasyonu, Sözleşme Yönetimi, Hakedi ve Taşeron Yönetimi, Proje Planlama, Projelerde tedarik ve stok yönetimi, Proje üretim yönetimi, Proje finansal uygulamalar, Proje maliyet, Proje raporları ve performans değerlendirme gibi proje baslı çalışan ve proje bazlı üretim yapan tüm firmalar için önemli konuların IFS’deki çözüm yolları aktarılacak. Bunun dışında etkinlikte lansmanını da yaptığımız son versiyonumuz IFS Application 8 ile ilgili bilgi de vereceğiz. Bir daha vurgulamak gerekirse biz Proje bazlı iş yapan firmaların tüm süreçlerini tek bir çözüm ile nasıl yöneteceklerini, entegre bir çözümün onlara sağladığı avantajları aktaracağız. IFS PROJECT-BASED IFS PROJE ENDÜSTRİLERİ GÜNÜ SOLUTIONS ENERGY & UTILITIES EPCI CONSTRUCTION, CONTRACTING & SERVICE SHIPBUILDING OIL & GAS PROJECT ENABLED MANUFACTURING AEROSPACE & DEFENSE MANAGE THE FUTURE, NOT THE PAST Klasik ERP’lerin proje tabanlı endüstriler için uygun olmadığını mı düşünüyorsunuz? Haklısınız! İşiniz proje tabanlı ise ve aradığınız ERP çözümünü hâlâ bulamadıysanız; inşaat, taahhüt, savunma sanayi, endüstriyel proje, tersane gibi proje bazlı çalışan firmalarımızın tasarımdan tedariğe, planlamadan IF S P üretime kadar uçtan uca tüm süreçlerini tek bir çözüm ro G ünü’n je Endüstr ile nasıl yönettiklerini öğrenmek istiyorsanız, sizleri e dav i Tar ih: etlisinleri 9 E k IFS PROJE ENDÜSTRİLERİ GÜNÜ’ne bekliyoruz. iz. i m 20 S aa t 1 www.ifs.com.tr :1 3 Yer : T 3:30 - 17: , Çar ş amb he Ri t a 30 z C ar l t on, İ s t anb ul IFS Türkiye Mecidiye Mah. Muhittin Üstündağ Sk. No: 47 Koşuyolu Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 545 96 96 Ecevit Bıktım ÖZEL DOSYA [email protected] Teknoloji Dünyası Nefesini Tuttu Dünyanın en büyük teknoloji forumu IDF (Intel geliştiriciler forumu) geçtiğimiz ay içerisinde gerçekleştirildi. Veri merkezleri, dizüstü sistemler, tablet PC, cep telefonu ve sağlık alanındaki yenlikler görücüye çıktı Ö nümüzdeki yıllara damgasını vuracak olan teknolojiler geçtiğimiz ay içerisinde gerçekleştirilen IDF 2013’te görücüye çıktı. Tüm dünyada oldukça ilgi çeken Intel geliştiriciler forumu her yıl Eylül’ün ikinci haftası San Francisco’da gerçekleştiriliyor. Forum kapsamında açılış konuşmasını ise Intel’in yeni CEO’su Brian Krzanich tarafından yapıldı. Brian Krzanich yeni nesil veri merkezlerinin yüksek performanslarından bahsetti. Veri merkezlerini hızlandırmanın Intel’in bu seneki misyonlarından biri olduğunun altını çizen Krzanich fakat diğer konularda da çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti. Veri merkezlerindeki yapılacak olumlu 44 ekim’13 gelişmelerden hali hazırda kullandığımız bilgisayar sistemleri de nasiplerini alacaklar. Kraznich bu sene özellikle PC sistemlerinin ciddi bir inovasyona tanık olacaklarını aktardı. Dünyanın ilk 14 nm SoC sistemli dizüstü bilgisayarının hazır olduğunu söyleyen Krzanich, çalışan bir mühendislik örneğini tüm katılımcılara gösterdi. Bu yeni PC’nin en dikkat çeken özelliği ise kasanın içine montajlanmış olması. Bunun anlamı, ürünün çok yakında seri üretime geçeceği. Bu senenin sonunda bu ürünlerle tanışmış olacağız. PC’lerin form faktörlerinde de ciddi bir değişim olacağını söyleyen Krzanich, yakın gelecekte herkesin ikisi bir arada bilgisayarlara sahip olacağını söyledi. Hem tablet hem de dizüstü sistemleri yakın gelecekte standart hale gelecek. Durum böyle olunca Tablet PC pazarı çok daha fazla büyüyecek. Intel bu alanda ciddi yatırım yapıyor ve Windows veya Android işletim sistemli ürünleri yaygınlaştırmak için ellerindeki tüm araçları seferber etmiş durumdalar. Telefon pazarında ise Intel, dünyanın ilk 22 nm SoC yongalı akıllı telefonunu bu senenin sonunda piyasaya sunacak. Bu telefonun özelliği benzer ürünlerle kıyasla % 50 daha performanslı olması ve çok daha az güç tüketmesi. Bu telefonun diğer bir özelliği de LTE teknolojisini desteklemesi. Bu yeni ürün saniyede 150 Mbit LTE veri aktarım hızını destekleyecek. ÖZEL DOSYA Her Yerde Internet Kraznich tüm bu yenilikleri aktarmasının ardından Internet teknolojisinin hayatımızdaki yerinden bahsetti. Düşük güç tüketimi, ulaşılabilirlik ve güvenliğin ne kadar önemli olduğunu söyleyen Brian Krzanich yakın gelecekte birçok cihazın standart olarak İnternet teknolojisini destekleyeceğini söyledi. Intel’in çok küçük ürünler için ürettiği dünyanın en küçük Quark Family SoC (Quark X1000) yongasını gösteren Krzanich bu yonga ile zarif tasarımlı bir saatin bile Internet’e bağlanabilen akıllı bir cihaza dönüştürülebileceğinden bahsetti. Renee James Sahnede Kraznich’den sonra sahneye Intel’in yeni başkanı Renee James geldi. Teknolojilerin ne kadar hızlı geliştiğinden bahseden James, “elbette bazı engellerle karşı karşıya kalıyoruz” ifadesini kullandı. Bu cümleyi bir 3D cihazının yapmanın maliyeti çok yüksek diyerek açıklayan James sözlerine “yine de bugünün teknolojisine baktığımızda bir mobil işlemci önceki yıllarının en üst performans işlemcisi olan Pentium 4’den çok daha güçlü” diyerek devam etti. Bilgisayar teknolojisi artık sadece büyük kasa sistemlerinin içinde değil. Hayatımızda gördüğümüz birçok üründe bu teknoloji yer alıyor. Renee James konuşmasında Dublin şehrini örnek verdi. Dublin şehrinin birçok noktada veri toplayan sensörlere sahip olduğunu söyleyen James bu sensörlerin yardımıyla orada yaşayan kişilere şehirleri hakkında birçok bilgi aktarıldığının altını çizdi. Sunumda ilgi çeken bir diğer konunun ise sağlık hizmetleriyle ilgili olduğunu belirtelim. Intel sağlık hizmetini hastanenin dışına taşıyarak yapılması zor bir adımı gerçekleştirmiş durumda. Kol saatine benzeyen Mobil EKG cihazı ile insanın tüm yaşam faaliyetleri ekrana aktarılıyor. Hatta prototip olan, silikon bazlı yara bandına benzeyen cihaz ile insanlar 24 saat sağlık kontrolü altına alınabiliyor. Intel’in sağlık alanında ciddi yatırım yaptığını söyleyen James, kanser araştırmalarında da önemli teknolojik gelişmeler yaşandığının altını çizdi. Bu sayede veriler kullanılar hayat kurtarılabilecek. Intel yüksek performanslı veri merkezleri yaratarak kanser araştırmalarında büyük bir adım atmak istiyor. Veri merkezleri sayesinde kanser hastalarının genom haritalarını çıkartılarak benzer hastalarla kıyaslama ve doktorlarla paylaşmak için kullanılacak. Geleceği Yön Veren Teknolojilere Şimdiden Tanışın IDF’in ikinci gününde mobilite üzerine sunumlarda devam etti. Mobil ve Haberleşme Grubu Genel Müdürü Herman Eul sabahın ilk saatlerinde söz aldı. Cep telefonları üzerindeki teknolojilere değinen Eul özellikle güçlü bir işlemcinin öneminden bahsetti. Herman Eul sunumunda ikinci günün ilk bombasını patlattı. Intel’in mobil dünyayı değiştirecek Bay Trail platformunu duyurdu. Çoklu çekirdek mimarisine uyumlu olan bu platform, Intel HD grafik yongasını kullanıyor. Oldukça yüksek bir performansa sahip olan bu platform, düşük güç tüketimi ile rakiplerine göre fark yaratıyor. Herman Eul’un gösterdikleri bununla sınırlı değildi. Bay Trail platformundan sonra Merrifield platformunu göreceğimizi söyleyen Eul, gelecekte 14 nm Atom işlemcili Airmont platformu ile tanışacağımız müjdesini de verdi. Yapılan demolarda çalışan bir Bay Trail platformunun performansı da katılımcılara gösterildi. Aynı anda iki kamera açılan bu platformda (Tablet PC) her iki kamera ile video kaydı yapıldı. Mobil oyunları zorlamadan açabilen Bay Trail, Windows 8 ve Android platformlarda da çalışabiliyor. 64 bit uyumuna sahip olan bu ürün Intel’in yeni nesil güvenlik teknolojilerini destekliyor. Tüm bu sunumların ardından sahneye Asus’un CEO’su Jerry Shen çıktı. Jerry Shen Asus’un üretime hazır yeni nesi Bay Trail platformunu (Tablet PC) gösterdi. Senenin sonunda piyasada olacak olan bu Tablet PC ürününün son kullanıcılarının tüm beklentilerini karşılaması bekleniyor. Bay Trail platformu ile yapılan ikinci demoda online alışveriş kullanımı gösterildi. Avatar yaratan bir kullanıcı, kıyafet satan bir web sitesinde istediği ünleri seçip anında sanal olarak üstünde deneyebiliyor. Kullanıcı bu özellik sayesinde kendisine göre en iyi kıyafeti sanal ortamda seçebiliyor. Bu sunumun ardından Dell’in Tablet ve Performans PC sistemlerinden sorumlu Genel Müdürü Neil Hand’in söz aldı. Neil Hand, yanında getirdiği Dell’in yeni nesil Bay Trail ürününü gün yüzüne çıkardı. İkisi Bir Arada Ultrabook Tüm bunların ardından Intel’in PC bölümünün başkanı olan Kirk Saugen söz aldı. Kirk Saugen yeni nesil ikisi bir arada Utrabook’lardan bahsetti. Ultrabook’ların başarısından sonra kullanıcıların özellikle ikisi bir arada PC’lere yönlendirdiğini söyledi. Ardından da Sony ve Dell’in yeni ürünlerini kısaca tanıttı. Bu sunumun heyecanlı ve ilgi çekici olmadığını belirtmek isterim. Bu ürünler zaten satışta ve birçok kişi bu ürünleri ayrıntılarıyla biliyor. Belli ki Intel bu sunum sayesinde ikisi bir arada ürünleri tekrar hatırlatmak istemiş olabilir. Saugen’in sunumunda en dikkat çeken konu ise Intel’in yeni nesil SSD Pro 1500 ürünü oldu. SSD Pro 1500 yüksek performansı ve küçük boyutlarıyla ilgi çekti. Ardından sözü Microsoft’un Kıdemli Başkan Yardımcısı Tami Reller aldı. Windows 8.1’den bahseden Reller, yeni işletim sisteminin yeni nesil Ultrabook platformlarına göre tasarlandığının altını çizdi. ekim’13 45 ÖZEL DOSYA 5. Nesil Intel İşlemciler 2014’de Broadwell işlemcisi ile tanışacağız. Bu işlemci düşük güç tüketimi ve yüksek performans ile birlikte Fan’lı soğutma sistemi olmadan çalışabiliyor. Yapılan demoda 4. Nesil işlemcinin 6.8 Watt’lik bir güç çekmesine karşın Broadwell işlemcisi 4.9 Watt çektiği gördük. Intel bu gösterinin ardından Broadwell işlemcisinin başka hangi cihazlarda kullanılabileceğini gösterdi. En ilgi çeke gösterim ise Google için üretilen yeni nesil Chromebook ve Chromebox ürünlerinde bu işlemcinin kullanılması oldu. Intel bu gösteri ile birlikte Google ile ne kadar yakın çalıştığını gösterdi. Hatta sunumlarda Google’dan bir yöneticinin kısa işbirliğini anlatması oldukça şaşırtıcıydı. Bundan sonra belli ki Intel sadece Microsoft ile sıkı ilişkiler kurmayıp diğer firmalarla da arasını iyi tutacak. Oyun deneyimi üzerinde de çok fazla duran Intel, yeni nesil işlemcinin performansı ile tam bir gövde gösterisi yaptı. Dizüstü bilgisayardan tutun da Tablet PC, hatta cep telefonlarında bile yeni nesil 3D mobil oyunlar rahatlıkla çalışabiliyor. Bu üstün performans IDF sürecinde dikkat çeken konular arasında yer aldı. indiriyor. Peki, mobil dünya gelecekte nasıl şekillenecek? Intel geliştirici konferansı Mobil dünyanın hızlı yükselişini inanılmaz rakamlarla gözler önüne serdi. Sahneye ilk çıkan Intel’in insan bilimcisi Genevieve Bell günümüzdeki mobil kavram ile ilgili yukarıdaki rakamları verdi. Bunun yanı sıra yakın geleceğin nasıl şekilleneceği konusunda detaylı sunumlar yapan Bell Frauenhofer enstitüsünde geliştirilen bir teknolojiyi gösterdi. Frauenhofer enstitüsü tarafından geliştirilen ürün bisiklet sürücülerinin imdadına koşacak türden. LED uyarı sistemine sahip ceket sayesinde bisiklet kullanıcıları çevresindeki araçlara kendini gösterebilecek hatta yapacağı eylemleri ( sağa veya sola dönüş gibi ) araç sürücülerine belli ederek trafikte güvenli bir sürüş gerçekleştirebilecek. Diğer bir örnek ise Hindistan’da dondurma satan bir seyyar satıcıydı. Bu seyyar satıcı mobil buzdolabının üzerinde koyduğu güneş panellerle dondurmaları soğutmayı sağlıyor. Bu ve bunun gibi teknolojiler sayesinde hem enerji tasarrufu sağlanıyor hem de mobil olarak (bağımsız) çalışma sürdürülmüş oluyor. Mobil Dünyanın Yükselişi Peki, Gelecekteki Teknolojiler Nasıl Olmalı? Günümüzde günde 3.7 milyon mobil cihaz satılıyor ve 6.35 milyar kayıtlı mobil kullanıcısı saat başı 6.25 milyon uygulama Yapılan araştırmalara göre insanlar kendilerini anlayan teknolojiler istiyorlar. Buna ek olarak yük olmayacak teknolojileri ve basit, 46 ekim’13 akıcı ve sorunsuz ürünleri tercih ediyorlar. Sistemi düzgün (çökmeyen), yazılımları otomatik olarak güncellenen ve güncelleme için insanları rahatsız etmeyen ürünlerin arayışındalar. Bununla birlikte kullanılacak olan teknolojinin düşük güç tüketmesi çok önemli. İnsanlar güç tüketiminden kaynaklanan batarya sorunlarıyla boğuşmak istemiyor. Intel bu konuyu detaylandırmak için yaptığı demoda, tek kadeh şarap ile düşük güç tüketimine sahip bir işlemciyi çalıştırması oldukça ilgi çekti. Intel’in biz katılanlara gösterdiği diğer bir demo çok daha ilgi çekiciydi. Yeni nesil telefonlar sahibinin sesini algılayıp otomatik olarak çalışır hale geliyor. Yanlış bir kişi telefonu ele aldığında telefon kilitli kalıyor. Intel’in bu telefonları kişilerin yürüme hareketlerini de algılayabiliyor. Telefon başka birisi tarafından kullanıldığında yürüme hareketleri anında algılayıp kendisini kilitliyor. IDF kapsamında gösterilen yeni teknolojiler özellikle mobil hayat ve güç tüketimi etrafında şekillenmiş. Önümüzdeki günlerde yeni çıkacak ürünler ile mobil cihazların batarya süreleri daha da artacak. Özellikle 2014 yılının batarya kullanım süreleri açısından kırılma yılı olması bekleniyor. 2014 yılının sonrasında ise gelecek yeni teknolojiler sayesinde mobil hayatın çehresi bir hayli değişecek. Ömer Balk ÖZEL DOSYA [email protected] Avrupanın En Büyük Tüketici Elektroniği Fuarını Sizler İçin Gezdik IFA her yıl olduğu gibi Almanya’nın başkenti Berlin’de geçtiğimiz ay içerisinde düzenlendi. 6-11 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilen fuarda dünyanın önde gelen teknoloji firmaları yeni teknolojilerini sergiledi A vrupa’nın en büyük tüketici elektroniği fuarı IFA her yıl olduğu gibi bu yılda birçok yeni ürünün tanıtımına ev sahipliği yaptı. Büyük boyutlu akıllı telefonlar, akıllı saatler ve 4K görüntü teknolojisi fuarın öne çıkan ürünlerini oluştururken, fuara damga vuran ürünler ise Samsung’un phablet sınıfı lideri Galaxy Note serisinin yeni modeli Galaxy Note 3 oldu. Samsung’un akıllı saati Galaxy Gear, Sony’nin yeni amiral gemisi Xperia Z1 ve Sony’nn akıllı saati Sony Smart Watch 2 ise diğer yeni cihazlar olarak göze çarptı. Dedikodular ve sızıntılarla gündemden düşmeyen birçok model IFA 2013 ile tüketicilerin karşısına çıktı. En yeni teknolojilere sahip tabletler, dizüstü 48 ekim’13 bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve tabiî ki TV’ler IFA 2013 fuarı ile tanıtıldı. Fuarın öne çıkan ürünlerini sizler için derledik. IFA 2013’de Samsung Fuarı her yıl üst sevilere çeken firmalardan biri olan Samsung’un yeni ürünleriyle başlayalım. Phablet sınıfının en önemli aktörlerinden Samsung Galaxy Note yenilendi. Samsung’un üçüncü jenerasyonunu tanıttığı Galaxy Note, Berlin ve New York’ta eş zamanlı düzenlenen etkinliklerle IFA 2013’den 2 gün önce gün önce tanıtıldı. Samsung Galaxy Note 3’de, 5.7 inç Full HD Super AMOLED ekran, 4 çekirdekli Qualcomm Snapdragon 800 işlemci ve Exynos 5 Octa çipseti yer alıyor. Snapdragon 800 çipsetini kullanan N9005 kodlu Galaxy Note 3 serisinde 4G/LTE desteği bulunuyor. Exynos 5 Octa çip setini kullanan N9000 kod adlı seride ise 3G bağlantı seçeneği bulunuyor. Akıllı telefon pazarında ilk defa 3 GB bellek, Galaxy Note 3 üzerinde görev yapacak. 32 GB dahili depolama alanı, 3.200 mAh batarya, NFC ve Android 4.3 Jelly Bean işletim sisteminin yer aldığı telefonda, 4K video kaydı yapabilen 13 megapiksel arka kamera ve 2 megapiksel ön kamera da bulunuyor. Samsung’un fuarda öne çıkan bir diğer ürünü ise akıllı saat modeli Galaxy Gear oldu. Samsung CEO’su JK Shin tarafından tanıtılan akıllı saat, 25 Eylül’den itibaren ÖZEL DOSYA 100’ü aşkın ülkede satışa sunulacak. Çağrı alabilen ve video kaydı yapabilen Galaxy Gear Android 4.3 işletim sistemini kullanıyor. 1.63 inçlik bir ekrana sahip olan cihazda Süper AMOLED panel teknolojisi kullanılmış. Bu ekran 320 × 320 piksel çözünürlüğünde ve son derece düşük enerji tüketimi ile fark yaratıyor. Galaxy S3, Note 2 gibi modeller de dahil olmak üzere yeni güncellemeler ile cihazlar Galaxy Gear’ı kullanabilecek. Galaxy Gear kullanıcılara telefondaki bildirimleri görüntüleme, mesajları okuma, çağrıları görme, e-postalara göz atma gibi imkanlar tanıyacak. Bu sayede telefonu sürekli elinize almaya gerek kalmadan akıllı saatinizden kontrol edebileceksiniz. Bu da pil tüketimine önemli ölçüde katkı sağlayacak. İletişim için Bluetooth 4.0 LE standardını kullanan Galaxy Gear, bu desteğe sahip olmayan akıllı telefonlar ile ne yazık ki iletişim kuramayacak. Samsung’un fuarda tanıttığı bir diğer yeni model ise Samsung Galaxy Note 10.1 tablet modeli oldu. Yeni Galaxy Note 10.1’de, 2560 x 1600 piksel çözünürlüğünde WQXGA LCD ekran, Wi-Fi, Wi-Fi+3G ve Wi-Fi+LTE olmak üzere 3 farklı bağlantı opsiyonu bulunuyor. 16/32/64GB dahili depolama seçenekleriyle satışa sunulacak olan tablette microSD desteği de bulunuyor. Android 4.3 Jelly Bean işletim sistemini kullanacak olan Galaxy Note 10.1, 3 GB bellek, 8 megapiksel arka kamera gibi üst seviye donanım özelliklerine sahip olacak ve maalesef yüksek fiyat etiketiyle satışa sunulacak. IFA 2013’de Sony IFA 2013’e Xperia Z1 modeliyle damgasını vurmayı başaran Sony, uzunca bir süredir gündemi meşgul eden fotoğraf ve video odaklı akıllı telefonu Xperia Z1 sonunda IFA 2013 fuarında boy gösterdi. Düzenlenen özel bir etkinlikte basına tanıtılan cihaz, Japon üreticinin fotoğraf konusundaki köklü deneyimini, mobil dünyaya taşıdığı bir model olmasıyla da büyük önem arz ediyor. 20.7 megapiksel çözünürlüğünde Exmor RS sensorlu G Lens kameraya sahip olan telefon, mobil kamera teknolojileri adına devrim niteliğinde yenilikleri beraberinde getiriyor. 3X kayıpsız yakınlaştırma yapabilen cihaz, BIONZ görüntü işlemciye sahip. Bu teknoloji, üst seviye görüntüleri hızlı bir şekilde işleyebiliyor. Cihaz uyku modundayken bile anında ilk fotoğrafı çekim için hazır hale gelebilen Xperia Z1’in kayıp yakınlaştırma olarak bahsedilen özelliğine dairse kesin bir bilgi verilmedi ancak tahminler bu özelliğin Lumia 1020’deki işlev ile benzerlik taşıdığına işaret ediyor. Bir başka ifadeyle Sony, HTC’nin Ultrapiksel adını verdiği teknolojiye benzer bir yapı kullanmış. Bu konuya ilişkin ilerleyen günlerde daha somut testler ortaya çıkacaktır. Sony Xperia Z1, 8.5 mm inceliğinde bir telefon. Yekpare bir aluminyum kasanın kullanıldığı telefonda yumuşak hatlar dikkati çekiyor. Xperia Z’ye kıyasla özellikle köşeler epey yumuşatılmış. Bu sayede hem kullanımda işlevsellik sağlanmış hem de hoş bir görüntü ortaya çıkmış. Siyah, beyaz ve mor renk seçeneklere sahip olacağı belirtilen cihaz, IP58 dayanıklılık sertifikasına sahip. Bu da demek oluyor ki karşımızda Xperia Z’den suya ve toza karşı daha dayanıklı bir cihaz var. Xperia Z modelinde olduğu gibi 5 inçlik ekrana sahip olan cihazda, Full HD (1920 × 1080 piksel) Trilumminos panel kullanılmış. Bu da telefonun ekranını son derece berrak ve parlak kılmış. Cihazın diğer teknik özellikleri arasında, Qualcomm Snapdragon 800 2.2 GHz dört çekirdekli işlemci, 2 GB bellek, 16 GB dahili hafıza ve microSD bellek kartı yuvası, 3000 mAh kapasiteli batarya (14 saat konuşma ve 6.5 saat video izleme süresi sunabiliyor), 144.4 x 73.9 x 8.5 mm ebatlar ve 170g ağırlık, Android 4.2 JellyBean işletim sistemi, 20.7 megapiksel G Lens kamera ve 5 inç 1920 × 1080 Full HD ekran bulunuyor. Sony’nin IFA 2013’de tanıtımını gerçekleştirdiği 2. nesil akıllı saati SmartWatch 2’de 1.6 inç’lik 220 × 176 çözünürlüğünde dokunmatik ekran bulunuyor. Alüminyum gövdeye sahip olan saatte IP57 sertifikası bulunuyor ve bu sayede toza ve suya karşı dayanıklı olarak tasarlanmış. Bluetooth 3.0 ve NFC’yi destekleyen saat, Android 4.0 Ice Cream Sandwich ve üstü işletim sistemine sahip olan akıllı telefonlarla uyumlu çalışıyor. 4 güne kadar batarya ömrü sunacağı söylenen SmartWatch 2, Sony tarafından kullanıcılar için ikinci ekran olarak tanımlanıyor. SmartWatch 2 Kullanıcılara Esneklik Sağlayacak 200 farklı uygulamayı destekleyecek olan SmartWatch 2, kullanıcının cevapsız çağrı, SMS, e-mail gibi bildirimleri telefonun ekranına bakmadan saat üstünden takip etmesini sağlıyor. Akıllı saat Smart Watxh 2 ve Xperia Z1’in ardından Sony’nin fuarda ilgi çeken bir diğer yeniliği ise QX10 ve QX100 adlı lens tabanlı kameraları oldu. Tasarım olarak objektife benzeyen ve LCD ekranı bulunmayan her iki model de kompakt kameralarda olduğu gibi, sensör, görüntü işlemcisi, hafıza kartı yuvası ve optik yakınlaştırma bulunuyor. Akıllı telefon ve tabletlerle daha kaliteli fotoğraf çekmenizi sağlayan Q10 ve QX100, ekran olarak akıllı telefon ve tabletlerin ekranlarını kullanıyor. QX10’da 18.2 megapiksel çözünürlüğünde 1/2.3 inç sensör ve 10x optik yakınlaştırma bulunurken, QX100’de 20.1 mega piksel çözünürlüğünde sensör ve 3.6x optik yakınlaştırma bulunuyor. Bionz görüntü işlemcisiyle donatılan her iki modelde fotoğraf çekmeyi seven kullanıcıların ilgisini çekecek. ekim’13 49 ÖZEL DOSYA IFA 2013’de LG Tablet pazarına 2 yıllık bir aradan sonra geri dönen LG, IFA 2013’de G Pad 8,3 modelinin tanıtımını gerçekleştirdi. Full HD çözünürlük sunan LG G Pad 8.3’de, IPS ekran ve 4 çekirdekli Qualcomm Snapdragon 600 çipseti görev yapıyor. 1920 x 1080 piksel çözünürlüğündeki tabletin ekranında 265 ppi piksel yoğunluğu bulunuyor. 337 kg ağırlığa sahip olan LG G Pad 8.3, 8.2 mm kalınlığında. Qualcomm’un 1.7 GHz hızındaki Snapdragon 600 işlemcisine 2GB RAM’le destek sağlanmış. Android 4.2.2 işletim sistemini Kullanan G Pad 8.3, LG’nin yeni amiral gemisi akıllı telefonu G2’ye benzer tasarımıyla da dikkat çekiyor. LG G Pad 8.3 diğer cihazlarla kolay şekilde bağlantı kurabiliyor. QPair aplikasyonu sayesinde akıllı telefona gelen her çağrı veya mesaj G Pad ekranında da görüntülenebiliyor, kullanıcılar LG G Pad 8.3 üzerinden bunlara rahatlıkla cevap verebiliyor. QPair ayrıca G Pad’in kolayca diğer marka akıllı telefonlara ve tabletlere bağlanmasına izin veriyor. G Pad QMemo üzerinde oluşturulan notlar ise kullanıcının akıllı telefonuna kaydediliyor ve diğer cihazlarla paylaşılabiliyor. LG G Pad 8.3 kullanıcılara geliştirilmiş çoklu işlem olanağı sunuyor. Ayrıca Tablet üzerinde bulunan ve sadece üç parmağı kullanarak açık olan uygulamaları kaydırmanızı sağlayan Slide Aside özelliği de bu alanda gelişmiş bir teknolojiyi kullanıcıların ayağına getiriyor. Bunun yanı sıra üç farklı uygulamanın kesintisiz olarak tek pencerede kontrol edilebildiği QSlide 50 ekim’13 ve ekrana iki kere basarak cihazın açılıp kapanmasını sağlayan KnockOn gibi ayrıcalıklı özellikler de yine LG G Pad 8.3’ü farklı kılacak türden. Koreli teknoloji devi LG’nin IFA 2013’te tanıttığı bir diğer ürünü ise dünyanın en büyük kavisli OLED televizyonu LG 77 inç Ultra HD Curved OLED TV modeli oldu. Bu yılın başında 55 inç ekran boyutuna sahip olan yine kavisli bir OLED TV tanıtan LG’nin 77inç ekran boyutlu televizyonu şuan için konsept aşamasında. 4K Ultra HD çözünürlüklü televizyon IMAX sisteminde olduğu gibi izleyiciyi saran yapıda tasarlanmış. LG’nin 15 bin dolara satılan 55 inç boyutlu kavsi OLED TV’si göz önüne alındığında 77 inç dev televizyonun oldukça yüksek bir fiyata satışa çıkması bekleniyor. Şuan için lüks tüketicilere hitap eden 4K ve kavisli televizyonları alabilecek sınırlı sayıda tüketici bulunuyor. IFA 2013’de ASUS Tablet pazarında iddiasını her geçen gün arttıran ASUS, IFA 2013 fuarıyla birlikte 4 yeni modeli ASUS Transformer Pad TF701T, ASUS MeMO Pad 10, ASUS MeMO Pad 8 ve ASUS FonePad 7’nin tanıtımını gerçekleştirdi. Bu sayede Tablet pazarının en etkili firmalarından olan ASUS 4 yeni tablet modelini de kullanıcıların beğenisine sunmuş oldu. IFA 2013’de tanıtılan modellerden ASUS Transformer Pad TF701T’de, 4 çekirdekli Cortex A15 mimarisini kullanan 1.9GHz’lik Tegra 4 işlemci ve 72 çekirdekli GeForce grafik işlemcisi görev yapacak. 10.1 inç ekran boyutuna sahip olan Transformer Pad’de, 2560 × 1600 çözünürlüğünde IGZO-TFT IPS ekran bulunuyor. Tabletin kalınlığı 8.9 mm ve 585 gram ağırlığa sahip. 5 megapiksel arka kamera 1080p HDR video kaydı yapabiliyor. Ön kamera ise 1.2 mega piksel çözünürlüğünde. ASUS’un dizüstü ve Ultrabooklarında görmeye alıştığımız SonicMaster ses teknolojisine sahip olan Transformer Pad, QWERTY klavyesiyle birlikte 17 saati aşan kullanım süresi sunuyor. 8 inç ve 10 inç’lik versiyonları tanıtılan ASUS MeMO Pad modelleri, IPS LCD ve WXGA 1280 × 800 piksel çözünürlüklü ÖZEL DOSYA ekrana sahipler. 4 çekirdekli 1.6 GHz işlemci kullanan her iki tabletin işlemci mimarisi ASUS tarafından açıklanmadı. ASUS MeMO Pad 8 350 gram MeMO Pad 10 ise 522 gram ağırlığındalar. Her iki modelde de SonicMaster ses sistemi bulunuyor. MeMO Pad 8’in arka kamerası 5 mega piksel çözünürlüğündeyken, MeMO Pad 10’da 2 mega piksellik kamera görev yapıyor ve her ikisi de 720p video kayıt gerçekleştirebiliyor. Ayrıca MeMO Pad 8 modeli 8GB dahili depolama alanı sunarken, MeMO Pad 10’da 16GB ‘lık dahili depolama alanı bulunuyor. Her iki modelinde hafızası microSD kart ile arttırılabiliyor. ASUS’un hem tablet hem de telefon işlevini bir arada sunan FonePad 7 modelindeyse Intel’in 1.6 GHz’lik Atom Z2560 işlemcisi görev yapıyor. Android 4.2 Jelly Bean işletim sistemini kullanan phablet sınıfındaki FonePad 7’de,1280 x 800 piksel çözünürlüğünde 7 inç boyutlu IPS LCD ekran bulunuyor. 10.5 mm kalınlığındaki FonePad 7, 340 gram ağırlığında. ASUS’un tanıttığı diğer modellerde olduğu gibi SonicMaster ses sistemine sahip olan phablet, 1080p kayıt yapabilen 5 mega piksellik arka kamera, 1.2 mega piksellik ön kamera ve 8/16/32GB dahili depolama seçenekleriyle satışa sunulacak. ASUS FonePad 7’nin hafızası microSD kart desteği sayesinde de arttırılabiliyor. DC-HSPA+,3G, Miracast, Wi-Fi gibi bağlantı seçenekleri sunan FonePad 7, 3.950mAh bataryası sayesinde 35 gün bekleme, 28 saat 3G görüşme ve 10 saat video yayını yapabilme imkanı sunuyor. IFA 2013’de Philips TP Vision, 9000 serisi ultra yüksek çözünürlüklü 4K Philips televizyonlarını IFA 2013’de duyurdu. 3840 × 2160 piksel 4K çözünürlüğündeki UHD ekranların kombinasyonuyla oluşturulan 9000 serisi televizyonlar, yüksek görüntü kalitesini çekici fiyatlarla tüketicilere sunmayı hedefliyor. 9000 serisinde 165 (65inç) ve 213 (84inç) cm boyutlarında iki model bulunuyor. 65 inç boyutundaki 65PFL9708 modeli 4.999 Euro, 84 inç boyutundaki 84PFL9708 modeli ise 14.999 Euro’dan Avrupa ve Rusya’da satışa sunulacak. Ultra piksel HD görüntü işleme motoruyla gerçekçi görüntüleri kullanıcılarına sunacak olan Philips 9000 serisi televizyonların özellikleri arasında Philips’in Ambilight teknolojisi, Ultra HD Pixel HD Engine, 900Hz görüntü tazeleme, Micro Dimming, Local kontrast, Süper çözümleme, 3D gibi birçok görüntü özelliği bulunuyor. Philips Smart TV desteğiyle Online uygulamalar, video ve internet tarayıcısı sayesinde Netflix, Youtube, Faceboon, Skype, Twitter gibi birçok uygulamaya 9000 serisi televizyonlar üzerinden kontrol edebileceksiniz. SimplyShare, Wi-Fi Miracast, MultiRoom Client ve Server My Remote uygulaması desteği bulunan 9000 serisi televizyonlar klavye ve pointer aracılığıyla uzaktan kontrol edebiliyorsunuz. 9000 Serisi televizyonlar üzerinde 4+1 HDMI, 3xUSB, Wi-Fi, Ethernet, Cl+, EasyLink bağlantı noktaları sayesinde istediğiniz gibi görüntü aktarabilmeniz mümkün. Ayrıca 9000 serisi televizyonlar üzerinde dahili ses sistemi de bulunuyor. 65PFL9708 modelinde 27 Watt (15W+2x6W) 3D wOOx ve HD Stereo ses sistemi görev yapıyor. 84PFL9708 modelinde ise 90Watt gücünde (2x25W+2X20W) 3D wOOx ve HD Stereo sistemi bulunuyor. A sınıfı enerji tüketimine sahip olan 9000 serisi TV’ler, 6xpasif 3D gözlük, klavyeli ve pointerlı uzaktan kumanda, Philips TV kamera PTA317 gibi birçok aksesuarla desteklenmiş. Televizyonların yılın son çeyreğinde ülkemizde olması bekleniyor. Philips’in IFA 2013’de tanıtımını gerçekleştirdiği Cloud TV hizmeti ile Philips Smart TV platformunun bulut tabanlı hizmetleri kullanacak şekilde duyurdu. Philips Cloud Explorer ile bulutta depolanan videolar, fotoğraflar, yüzlerce film ve müziğin keyfini Philips Smart TV’lerde artık istediğiniz yerden ulaşabileceksiniz. Philips Smart TV ile Cloud TV, Cloud Explorer ve Cloud PVR uygulamasını da içeren büyüklükte bulut özellikli TV hizmetleri yelpazesini entegre etmiş oldu. Bulut tabanlı hizmetler arasında yer alan Cloud TV, Philips Smart TV’lere bulut üzerinden aktarılan yüzlerce TV kanalı sağlıyor. Cloud Explorer kullanıcıların, yerleşik ve güvenilir bulut depolama sağlayıcılarının depoladığı video ve fotoğraflarını görüntülemelerine ve müzik arşivlerini karıştırmalarına olanak tanıyor. Cloud PVR uygulamalarını kullanantüketiciler, artık TV yayınlarını buluta, depolama cihazlarına ihtiyaç duymadan kaydedebiliyor. Yeni bulut tabanlı hizmetler 2012 ve sonrasında piyasaya sürülen tüm Philips Smart TV modelleriyle uyumlu olacak. Cloud TV, yüzlerce yerel, uluslararası ve tematik kanalı internet üzerinden Philips Smart TV’lere aktararak TV izleme deneyimini bir sonraki aşamaya taşıyor. Çoğu ücretsiz olarak izlenebilir olan çok çeşitli premium ve premium olmayan kanala erişim olanağı da artık çok kolay. Philips Smart TV ana ekranındaki kullanımı kolay Cloud TV uygulamasında, tüm izlenebilir kanallar türü ve popülerliğine göre düzenlenmiş olarak görüntülenebiliyor ve yine kolayca aratılabiliyor. Cloud PVR uygulaması, kullanıcıların TV programlarını buluta kaydetmesine olanak tanıyor. Cloud PVR, SD içeriği için 4,99 Euro ve HD programları için 9,99 Euro tutan aylık abonelik ile ücretli bir hizmet. Cloud PVR şu anda Almanya, Avusturya ve İsviçre’de kullanılabilir durumda. Almanya ve Avusturya Philips Cloud PVR, halka açık yayın hizmetlerinde kullanılırken İsviçre’de özel programlarla da kullanılabiliyor. Uygulamanın 2014 yılında daha fazla ülkeye taşınması bekleniyor. ekim’13 51 Avşar Özgen ÖZEL DOSYA [email protected] Türkiye’de Mobil Genişbant Regülasyonu Alanındaki Çalışmalar Türkiye elektronik haberleşme pazarında son yıllarda yapılan düzenlemelerin etkisiyle işletmeci sayısı artarken, özellikle mobil ve genişbant abone sayısında önemli bir boyuta ulaşıldı Ü lkemizde mobil genişbant kullanımını yaygınlaştırmak ve mobil internette müşteri deneyimini artırmak için gerekli olan altyapı yaygınlaşması ve yüksek hızlı internetin kullanıcılara sunulması için regülasyon alanında birçok çalışma yapılıyor. Bu çalışmalar arasında iki ana konu ön plana çıkıyor. Bunları; artan mobil genişbant kullanımı ve gelecekte kullanıcıya sunulacak olan LTE hizmetleri için yeni spektrum kaynaklarının açılması ve elektronik haberleşme sektöründe kaynakların etkin kullanımının sağlanması için altyapının paylaşımı olarak sıralayabiliriz. Yeni Spektrum Kaynaklarının Açılması Spektrum yönetimi kablosuz iletişim teknolojilerinin regülasyonu içinde kritik öneme sahip bulunuyor. Bu yüzden, spektrum çok değerli ve limitli bir kaynak olduğu için etkin rekabeti sağlayacak, teknolojik yenilikleri destekleyecek şekilde ve tüketici tercihlerinin karşılanması hedeflenerek yönetilmek durumunda. Spektrum aralıklarının tekrar dağıtılarak yeni spektrum kaynaklarının açılmasını mobil teknolojilerin gelişimi ve teknoloji kullanımı zorunlu hale getiriyor. Spektrum seçimi mobil kapsama alanı gereksinimlerinde ve mobil ağın etkinliğinde önemli etkiye sahip. Örneğin düşük frekans bantları yüksek kapsama alanı sağlarken özellikle kırsal ve şehir dışı alanlarda kullanımı mobil ağın etkin kullanımı için uygun oluyor. Yüksek frekans bantları ise özellikle şehir merkezi gibi kalabalık alanlarda dar kapsama alanında etkin olmakta. 52 ekim’13 Karasal televizyon yayıncılığında sayısal teknolojilerin kullanılmaya başlanması sonucunda 470-862 MHz bandında önemli bir bölümün boşalması gündeme geldi Kablosuz ağların gün geçtikçe önem kazanması, teknolojik gelişmeler, yakınsama ve özellikle mobil genişbant hizmetlerinin hem akıllı telefonlarda hem de mobil uyumlu bilgisayarlarda kullanımının artması sonucunda oluşan bant genişliği talepleri yeni frekans spektrumuna olan talebi artırıyor. Karasal televizyon yayıncılığında sayısal teknolojilerin kullanılmaya başlanması sonucunda 470-862 MHz bandında önemli bir bölümün boşalması gündeme geldi. Türkiye’de analog yayınların sonlanacağı 2015 yılına kadar boşalacak bu frekans bantlarından ilk etapta boşalacak 790862 MHz bandının yayıncılık hizmetleri dışındaki hizmetlere tahsis edilmesi söz konusu oldu ve sayısal pay olarak da adlandırılan 790-862 MHz frekans bandı BTK’ya devredildi. Bu bandın yayıncılık hizmetleri dışında, ülkemiz ihtiyaçları doğrultusunda mobil haberleşme, acil durum haberleşmesi gibi uygun görülecek diğer hizmetlere tahsis edilmesine karar verildi. 790-862 MHz frekans bandı düşük frekans aralığında olduğundan az yatırım gerektirmesi nedeniyle mobil genişbant kullanımının bu spektrum kaynağını kullanması durumda özellikle kırsal alanlarda artması beklenebilir. MAKALE Dünyadaki birçok ülke 800Mhz bandının yayıncılık dışında kullanımı için adımlar atmış ya da atmakta. Fransa Ekim 2008’de bu frekans bandını mobil iletişim için ayırdı ve 2009 sonunda kullanıma açtı. İsveç, Finlandiya, İsviçre ve ABD bu bandı yayıncılık dışı faaliyet alanlarının kullanımına açtı. LTE teknolojisinin devreye alınabilmesi için taşıyıcı frekansları destekleyebilecek yeni frekans bantlarına ihtiyaç duyulacağı biliniyor. Analog yayıncılığın kalkmasıyla 800 MHz frekans bandının Avrupa’daki örneklerinde olduğu gibi 2600 MHz bandıyla birlikte tekrar düzenlenmesiyle oluşacak LTE ağlar gelecekte düşük maliyetli mobil ağlar yaratılması için etkin bir çözüm olabilecek gibi görünüyor. Bu açıdan özellikle 800 MHz frekans bandının mobil genişbant alanında kullanıma açılması kritik öneme sahip. Ayrıca bu kullanıma uygun olabilecek 850 MHz, 900 MHz, 1800 MHz, 1900 MHz, 2100 MHz ve 2600 MHz bantları da değerlendirilebilecek. Altyapının Paylaşımı Türkiye’de baz istasyonlarının sayısı mobil iletişim sektörün gelişmesi ve hizmet çeşitliliğinin artması nedeniyle ciddi artış gösterdi ve Mayıs 2013 rakamlarına göre 84 bin adede ulaştı. Türkiye’de pazara yeni giren işletmeciler kendi şebeke yatırımlarını yaparken, BTK ise telekomünikasyon sektöründe daha hızlı şebeke kurulumu ve nüfusun yoğun olmadığı yerlerde altyapı yatırımının optimize edilebilmesi yönünde görüş beyan ediyor. Bu kapsamda mevcut altyapılara erişimin ve kaynakların etkin kullanımının sağlanması, sürdürülebilir rekabet ortamının oluşturulması, yatırım ve hizmet maliyetlerinin asgari düzeye indirilmesi, çevrenin korunması, kamu sağlığı ve güvenliğin sağlanması amaçlarıyla “Ortak Yerleşim ve Tesis Paylaşımına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ” ve “Hücresel Sistem Anten Tesislerinin Tasarımı, Kurulumu ve Paylaşımına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” yayınlandı. Ayrıca altyapı paylaşımı 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve buna bağlı çıkarılan ikincil mevzuatta ve mobil işletmecilerin imtiyaz sözleşmelerinde yer almakta. Mevzuat ve imtiyaz sözleşmelerinde yer alan hükümlere bakıldığında altyapı ve tesis paylaşımının özellikle teşvik edildiği ve bu şekilde gereksiz yatırım ve masraflardan kaçınılmasının ve ülke kaynaklarının en etkin şekilde kullanılmasının hedeflendiği değerlendiriliyor. ITU’nun 700 MHz bandının mobil kullanıma açılması konusunu 2015 yılındaki toplantısında gündeme alması bekleniyor Ülkemizde altyapı paylaşımı operatörler tarafından yaygın bir şekilde kullanılan bir metot olmamakla beraber, son dönemlerde altyapı paylaşımında bazı gelişmeler yaşanmakta. Bu gelişmelere iyi bir örnek olarak, Ocak 2013’te mobil kapsama alanında olmayan yerleşim yerlerine mobil iletişim altyapısının kurulmasına ilişkin düzenlenen ihalede 1,799 yerleşim yerini ve 300 bin nüfusu kapsayacak şekilde tek bir operatör tarafından altyapı kurulması ve kurulan altyapının tüm GSM operatörleri tarafından kullanılması kararlaştırıldı. Yeni yatırım alanları dışında operatörlerin var olan baz istasyonlarında da paylaşıma gitmesi mevzuat açısından mümkün ve bu konuda örnekler de mevcut. Altyapı paylaşımı dört temel alanda çok önemli avantaj sağlıyor. Baz istasyonlarının paylaşımı ise beş düzeyde gerçekleşebilir. Ülkemizde ulusal dolaşım uygulaması henüz gelişmiş değil. Operatörlerin aralarında anlaşamamaları üzerine Telekomünikasyon Kurumu tarafından “GSM 900 ve GSM 1800 İşletmecileri Arasında Makul, Ekonomik Açıdan Oranlı ve Teknik Açıdan İmkân Dahilindeki Bir Ulusal Dolaşım Anlaşması için Telekomünikasyon Kurumu Tarafından Belirlenen Hüküm ve Şartlar” taraflara iletildi ancak bu karar mahkemeye taşındı. Devam eden hukuki sürecin sonunda ulusal dolaşım anlaşması gerçekleşmedi. Bugün operatörler arasında alan paylaşımı ve özellikle direk paylaşımı örnekleri mevcut. Yukarıda bahsi geçen yeni girişimlerle RAN paylaşımının da önü açıldı. Seçilecek paylaşım modeline göre altyapı paylaşımı yatırım maliyetlerinde yüzde 30’a kadar iyileşme, operasyon ve bakım maliyetlerinde ise yüzde 25’e kadar iyileşme sağlayabilmekte. ekim’13 53 Avşar Özgen ÖZEL DOSYA [email protected] İnternet Ortamında Kişisel Verilerin Korunması Kişisel verilerin korunmasının sağlanması, çerçeve nitelikte bir yasanın kabul edilmesi yanında, konuya ilişkin farkındalığın arttırılmasına da bağlı K işisel verilerin korunması, 1970’li yıllardan günümüze, önemi her geçen gün artan bir temel hak alanını oluşturuyor. Kişisel verilerin korunması hakkının etkin bir şekilde tanınmadığı bir ortamda, insan onuru, bireysel özerklik, özel yaşamın gizliliği hakkı, düşünceyi açıklama özgürlüğü, suçsuzluk karinesi gibi demokratik toplumsal yaşam için son derece önemli pek çok temel değer zarar görebiliyor. Bu yönüyle işleyen bir demokratik düzenin ön koşulu olarak kabul edilebilecek kişisel verilerin korunması hakkı, demokratik devletlerin hemen hemen tamamında etkin hukuksal düzenlemelerin konusu oluyor. Bunun yanında Birleşmiş Milletler, Avrupa 54 ekim’13 Konseyi, Avrupa Birliği, OECD, APEC gibi pek çok uluslararası ve uluslar üstü kuruluş da konuya verdikleri önemi ortaya koyan metinleri kabul ediyor. Bilgi teknolojilerinin gelişmesi ve yaygınlaşması veri işlenmesini kolaylaştırarak önemli imkanlar sunuyor. Pek çok kurum ve kuruluş bu teknolojiler sayesinde veri işleyerek değer üretme imkanı kazanıyor. Böylece ürünlerini ve hizmetlerini geliştiriyor ve süreçlerini iyileştiriyor. Bu doğrultuda, bilgi toplumuna dönüş süreci içinde verilerin etkin bir şekilde kullanımı çok önemli bir rol oynuyor. Söz konusu veriler kapsamına endüstriyel süreçler hakkında veriler girebildiği gibi, müşteriler ya da kullanıcılar hakkında toplanan ve işlenen veriler de girebiliyor. Bireyler hakkındaki bu veriler ürünlerin kullanıcı tercihlerine daha uygun tasarlanması, hizmetlerin müşterilerinin alışkanlıklarına göre şekillendirilebilmesi veya reklamların daha isabetli bir şekilde yapılması gibi pek çok alanda verimliliğin artması ve yeni iş modellerinin çıkmasına da imkan tanıyor. Fakat “kişisel veri” olarak nitelenen bu veriler aynı zamanda bireylerin özel hayatlarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Kişisel verilerin güvence altına alınmaması, bireylerin haklarının ihlaline ve mağduriyetlere yol açabiliyor. Bu istismarlar doğrudan zarar verebileceği gibi, bu istismarlardan ötürü bireyler MAKALE kişisel verilerini paylaşmaktan çekiniyor. Bu çekinceler kişisel verilerin ekonomik anlamda etkin bir şekilde kullanılmasının önüne geçiyor. “Kişisel Veri” Kavramı Kişisel bilgi ve kişisel veri birbirinin yerine kullanılan ifadeler olmasına rağmen, “bilgi” ve “veri” kelimeleri kavramsal olarak farklı anlamlar içeriyor. Avrupa Birliği’nin Veri Koruma Yönergesi, kişisel veriyi “kimliği belirli veya belirlenebilir bir gerçek kişiyle ilişkili her tür veri” olarak tanımlıyor. Kimliği belirlenebilir kişi ise “doğrudan veya dolaylı olarak özellikle bir kimlik numarasının veya kişinin fiziksel, fizyolojik, akli, ekonomik, kültürel veya sosyal kimliğine ait bir veya birden fazla spesifik faktörün referansına dayanılarak teşhis edilebilir olan kişi” olarak tanımlanıyor. “Her tür veri” kavramı oldukça geniş tutularak kapsamına nesnel ve öznel bilgiler dahil ediliyor. Başlıca kişisel veriler arasında kimlik bilgileri, adres bilgileri, kredi kartı bilgileri, telefon bilgileri ve elektronik posta bilgileri örnek olarak verilebilir. Ancak bu kapsama bireylerin tanınabilir düzeyde görülebildiği kamera görüntüleri, siyasi veya sosyal örgütlenmelere üyelikleri, geçirdikleri hastalıklar, arkadaşlarının isimleri veya aile bireyleri hakkında söyledikleri gibi daha öznel bilgiler de dahil ediliyor. Veri Koruma Yönergesine göre kişisel verilerin işlenmesi ise kişisel verilerin, kullanılan araç ve yöntemlere bakılmaksızın toplanması, elde edilmesi, kaydedilmesi, düzenlenmesi, depolanması, uyarlanması veya değiştirilmesi, değerlendirilmesi, kullanılması, açıklanması, aktarılması veya elde edilebilir olması, ayrılması veya birleştirilmesi, dondurulması, silinmesi veya yok edilmesi gibi işlemlerden herhangi birini ifade ediyor. Bu kişisel veriler içinde “hassas bilgiler” olarak tanımlanan, korunmaması halinde toplumda ayrımcılık yaratma riski yüksek olan kişisel verilerin işlenmesi daha sakıncalı. Veri Koruma Yönergesinin “Özel Veri Kategorilerinin İşlenmesi” başlığında hassas veriler, ırki veya etnik köken, siyasi görüş, dini veya felsefi inanç, meslek birliğine üyelik, sağlık ve cinsel tercih bilgileri olarak sayılıyor ve belli istisnalar haricinde bunların işlenmesi yasaklanıyor. Temel Hak ve Hürriyetler Bağlamında Kişisel Verilerin Korunması Özellikle bilgi teknolojileri ile birlikte kişisel verilerin işlenmesi, kişisel verilerin korunması hukuki anlamda gittikçe önem kazanan bir mesele oldu. Aslında kişisel verilerin korunmasına temel haklar açısından yaklaşmak da mümkün. Kişisel verilerin korunması hakkı, en genel şekliyle bireye kişiliğine bağlı her türlü veri üzerinde tasarrufta bulunma hakkı veriyor Bireyin kendisi hakkında edinilen bilgilerin neler olduğunu ve bu bilgilere kimlerin sahip olduğunu öğrenebilme olanağına sahip olmayan bireyin kendi kararlarını verebilme özgürlüğünün bulunduğu söylenemez. Özellikle otomatik veri işleme araçlarıyla verilerin sınırsız şekilde kaydedilmesi, bu verilerin her zaman ulaşılabilir niteliği ve bireyin ayrıntılı kişilik profilinin oluşturulabilme olasılığı da dikkate alındığında, kişi üzerinde psikolojik baskı yaratıyor. Kişiliğini geliştirmek adına içinde bulunacağı eylemlerin resmi makamlarca kayıt altına alındığını ve bundan dolayı çeşitli mağduriyetler yaşayacağını düşünen birey, bu haklarını kullanmaktan vazgeçebiliyor. Sürekli izlenen, yaşamına ilişkin bilgiler kayıt altına alınan, bireyin kişiliğini serbestçe geliştirebilmesine engel olacağı düşünüldüğü için, kişisel verilere erişim, sınırsız olduğu ölçüde sakıncalı bulunurken, kişisel verilerin korunması bir temel hak olarak görülerek korunma altına alınması gerekliliği de doğuyor. Kişisel verilerin korunması hakkına kaynaklık yapan başlıca ilke, özel yaşamın gizliliği hakkı. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 12’nci maddesine göre, “Kimsenin özel yaşamı, ailesi, konutu ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin, bu tür karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunma hakkı vardır.” Bu kapsam dahilindeki veri mahremiyeti başlığı kişisel verilerin korunması ve özellikle toplum içerisinde ayrımcılığa neden olabilecek hassas verilerin korunması anlamına geliyor ve kapsamının genişliği dolayısıyla gittikçe bağımsız bir hak olma yolunda ilerliyor. Kişisel verilerin korunması hakkı, en genel şekliyle bireye kişiliğine bağlı her türlü veri üzerinde tasarrufta bulunma hakkı veriyor. Bireyin ifade özgürlüğü çerçevesinde tamamen hür iradesiyle beyan ettiği söylemlerinin de bir şekilde koruma altına alınması gerekiyor. Böylelikle bireyin kişisel verileri üzerindeki belirleme hakkının bir ögesi olan bu hak kapsamında birey düşüncelerini kiminle, nerede ve ne zaman paylaşacağını seçebildiği ve tüm bunları bizzat kendisi belirleyebildiği için kişisel verilerin korunması ile ifade özgürlüğü korunmuş oluyor. Korunmaması halinde toplumda kuvvetli ihtimalle ayrımcılığa neden olma tehlikesi yaratan kişisel verilere hassas veriler deniliyor. Kural olarak bu veriler işlenemiyor. Ayrımcılık yaratma tehlikesi ekim’13 55 MAKALE bulundurma niteliğinden dolayı ancak kanunla belirlenen bazı sınırlı hallerde işlenmeleri mümkün. Kişilerin dinsel inançlarına ilişkin olan ve hassas kişisel veriler kapsamında değerlendirilen verilerin, din ve inanç özgürlüğü ilkesi gereği açıklanmama ve başkalarınca açıklamaya zorlanmama hakkı bulunuyor. Kişisel verilerin korunması bu sayılan açılardan temel hak ve hürriyetler çerçevesinde değerlendiriliyor. Dolayısıyla bir temel hak olarak kişisel verilerin korunması, Anayasa tarafından devlete yüklenmiş bir görev ve bu korunmanın sağlanmasını talep etmek de vatandaşa verilen bir hak. Kişisel verilerin korunması hakkı, en genel şekliyle bireye kişiliğine bağlı her türlü veri üzerinde tasarrufta bulunma hakkı veriyor Kişisel verilerin paylaşımı konusunda duyulan kaygılar hem bireye hem de topluma ekonomik anlamda zarar verebiliyor. Özellikle toplumun geneline güven tesis edecek bir ortam bulunmaması olumsuz sosyal ve ekonomik sonuçlar doğurabiliyor. Kişisel verilerin paylaşımı ile ilgili güvensizlik, örneğin toplum sağlığı gibi konularda, sosyal boyutta sıkıntılara sebep olabiliyor. Söz gelimi, AIDS gibi bir salgın 56 ekim’13 hastalığa sahip olduğunun gizli kalacağına inanmayan ve bilgilerinin açıklanmasından korkan hasta, eğer doktor-hasta gizliliğine güvenmezse tıbbi destek almaktan çekinebilir ve dolayısıyla toplum sağlığını tehdit eder bir hale gelebilir. Ekonomik boyutta ise gizlilik ve güvenlik kaygıları sonucunda ticari işlemlerden çekinmenin milyar dolarlara ulaşan bir kayıp yarattığı tahmin ediliyor. Kişisel Verilerin Korunması için Atılan Adımlar Avrupa Birliği’nde kişisel veriler konusundaki hassasiyetin oldukça yüksek olduğu görülüyor. Eurobarometer’in 2011 yılında yayınladığı araştırmaya göre Avrupa Birliği vatandaşlarının % 62’si günlük hayatta kişisel verilerini en düşük seviyede paylaştıklarını ifade ediyor. Araştırmaya katılanların % 10’u kimlik bilgilerini paylaşmazken, % 50’si sosyal bilgilerini ve % 90’ı hassas bilgilerini paylaşmıyor. Araştırmaya katılanların % 70’i paylaştıkları kişisel verilerin nasıl kullanılacağı konusunda tedirgin ve sadece kişisel verilerinin kullanımı üzerinde kısıtlı oranda söz sahibi olabildiklerini düşünüyor. % 74’ü internet kullanırken kişisel verilerinin toplanması ve işlenmesi konusunda rızalarının alınmasını istiyor. % 55’i sosyal ağlarda kişisel verilerinin izinleri dışında kullanılması konusunda kaygı duyuyor. % 43’ü de firmaların kişisel verilerini izin almadan paylaşabileceği yönünde kaygı duyuyor. Mevcut farkındalık seviyesinin ötesinde, özellikle internet üzerinden doğan yeni risklere dair bilinçlendirme çalışmaları da yapılıyor. Bu kampanyalar aracılığıyla özellikle çocuklara kişisel verilerin korunmaması durumunda ortaya çıkabilecek riskler anlatılıp, olası sorunlarla baş etme yöntemleri ve yardımcı olabilecek birimler konusunda bilgi veriliyor veya internetteki risklerin boyutu gösteriliyor. Avrupa Birliği veri koruma sistemine nispeten daha yeni katılan ülkelerde ise özellikle veri işleyen kurum ve kuruluşlara yönelik daha kapsamlı bilinçlendirme çalışmaları göze çarpıyor. Uluslararası Anlaşmalar ve Ulusal Düzenlemeler Kişisel verilerin güvence altına alınmamasının neden olduğu ekonomik ve sosyal kayıpların kuruluşlar ve bireyler arasındaki anlaşmalar ile çözülmesinde bazı zorluklarla karşılaşılıyor. Eurobarometer araştırmasına göre Avrupa Birliği vatandaşlarının % 62’si şirketler tarafından sunulan gizlilik sözleşmelerini anlamadığını, okumadığını, bulamadığını veya umursamadığını ifade ediyor. Amerika’da yapılan bir araştırmada da Amerika’daki her bir internet kullanıcısının ziyaret ettiği internet sitelerinin gizlilik sözleşmelerini okumasının topluma yaklaşık 781 milyar dolar fırsat maliyeti yaratacağı hesaplandı. Dolayısıyla, kişisel verilerin sistematik bir çözüm çerçevesinde devletler tarafından güvence altına alınmasına yönelik eğilimler görülüyor. Bu doğrultuda en erken adımları atmakta olan Avrupa Birliği kapsamlı MAKALE bir yasal altyapı ve bağımsız denetim kurulları benimsemiş, ABD’deki gibi diğer örneklerde ise öz denetleme veya sektörle düzenlemeler tercih edilmiş durumda. Bunun yanı sıra, bu konuda toplumsal bilincin oluşması, insanların kişisel verilerinin istismarının yaratacağı risklerin farkında olması ve bu konuda daha dikkatli olması kişisel verilerin korunması için kritik bir boyut. Kişisel verilerin korunmasının temel hakları ilgilendiren boyutundan ve verilerin sınır ötesi transferi konusundan ötürü, uluslararası anlamda bazı çalışmalar yapılıyor ve belgeler üretiliyor. Nitekim verilerin uluslararası alanda korunması, işlenmesine ilişkin kanunların etkin bir biçimde uygulanabilmesi, ülkelerin ortak hukuki zeminde buluşarak bir takım kuralların oluşturulmasını ve uluslararası işbirliğini gerektiriyor. Söz konusu uluslararası çalışmaların ulusal düzenlemelere yönelik itici rol oynadığı görülüyor. İnsanların kişisel verilerinin istismarının yaratacağı risklerin farkında olması ve bu konuda daha dikkatli olması kişisel verilerin korunması için kritik bir boyut OECD Çalışmaları Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili olarak çeşitli kuruluşlar tarafından da çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalardan birini de Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) gerçekleştiriyor. Verilerin sınır ötesi transferi esnasında ülkelerin mevzuatının farklılığı nedeniyle çıkan sıkıntıları gidermek için başlayan çalışmalar sonucunda mahremiyetin korunması ve sınır ötesi kişisel veri korunmasını teşvik eden Mahremiyet Rehber İlkeleri 1980 yılında kabul edildi. Bu belgede sekiz temel prensip belirlendi: Sınırlı bilgi toplama; veri kalitesi; amaca özgülük; kullanım sınırlaması; güvenlik önlemleri; açıklık ilkesi; bireyin katılımı ve hesap verilebilirlik. 2008 yılındaki “İnternet Ekonomisinin Geleceğine İlişkin Seul Deklarasyonu”nun benimsenmesinin ardından söz konusu ilkelerin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacı doğdu. Yayınlanan ilkelerin üzerinden 30 yıl geçmesinin ardından kişisel verilerin ekonomik, sosyal ve kişisel hayatın içinde çok daha fazla yer tutmaya başladığı vurgulanarak, OECD İletişim Güvenliği ve Özel Hayatın Gizliliği Çalışma Grubu tarafından söz konusu gizlilik ilkelerinin güncellenmesi çalışmalarına başlandı. Avrupa Konseyi’nin 1981 yılında imzaya açtığı 108 sayılı “Kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Sözleşme” aynı zamanda Avrupa Konseyi üyesi olmayan devletlerin de imzasına açık olmasının yanında bu alanda bağlayıcılığı olan tek uluslararası belge niteliği taşıyor. Avrupa Birliği Veri Koruma Yönergesi Bu yönerge, Avrupa Birliği’nin kişisel verilerin korunmasındaki temel referans belgesi olarak işlev görüyor ve kişisel verilerin işlenmesi esnasında bireylerin korunması ve bilgilerin serbest dolaşımını düzenliyor. Söz konusu yönerge, 108 sayılı Sözleşmenin devamında AB üyesi ülkelerin veri koruma düzenlemeleri arasındaki farklılıkların ve çelişkilerin giderilebilmesi, kişisel verilerin sosyal ve ekonomik gelişmeye yönelik etkin bir şekilde işlenebilmesi için kabul edilmişti. Ayrıca AB üyesi ülkelerin iç hukuklarında belirleyecekleri kişisel verileri koruma düzeyinin asgari sınırı da bu yönergeyle çizildi. OECD Rehber İlkelerine nazaran daha geniş olarak düşünülmüş, ilave olarak, hassas veriler, verilerin açıklanması halleri, kayıt hükümleri, ticari iletileri reddetmeye ilişkin liste dışı olma hakkı ve düzeltme hakkına ilişkin özel hükümlere yer verildi. 2012 Veri Koruma Reformu 25 Ocak 2012 tarihinde Avrupa Komisyonu Veri Koruma Yönergesi’ni yeniden yapılandıracak bir düzenleme yapılacağını duyurdu. 2014’te onaylanması ve 2016 yılında yürürlüğe girmesi beklenen bu reformun Avrupa içerisindeki veri koruma rejimi açısından değişiklikler getirmesi öngörülüyor. Ancak temel ilkelerde bir değişiklik yapılması planlanmadığı için üçüncü ülkelerin yeterlilik kıstasları açısından büyük bir etkisinin olması beklenmiyor. Avrupa Komisyonu, üye ülkelerin hepsini kapsayacak bu düzenleme ile birlikte işletmelerin her ülke için ayrı uyum sağlama prosedürü için harcadığı miktarın 3 milyar Euro’dan 0,7 milyar Euro’ya düşeceğini, veri kullanımını bildirme zorunluluğunu esneterek 0,13 milyar Euro’luk masrafı kaldıracağını tahmin ediyor. Reform sonucunda Avrupa Birliği diğer pek çok gelişmiş örneğe nispeten çok daha detaylı ve kapsamlı bir veri koruma politikası ortaya koymuş olacak. Türkiye’deki Durum Maalesef Türkiye’de kişisel verilerin korunmasına ilişkin hukuksal düzenlemeler, henüz arzu edilen düzeyde değil. Ne yazık ki Türkiye, Avrupa Birliği nezdinde bu konuda “güvenilmez” ülke statüsünde yer alıyor. Avrupa Konseyi’nin konuya ilişkin 108 sayılı Sözleşmesi, Türkiye tarafından 1981 yılında imzalanmış olmasına karşın, onaylama süreci halen tamamlanmadı. Öte yandan 2010 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişiklikleri kapsamında kişisel verilerin korunması anayasal bir hak haline gelmiş olsa da, konuya ilişkin temel ilkeleri belirleyen çerçeve bir yasanın eksikliği hissediliyor. Kişisel verilerin korunmasının sağlanması, çerçeve nitelikte bir yasanın kabul edilmesi yanında, konuya ilişkin farkındalığın arttırılmasına da bağlı. ekim’13 57 Avşar Özgen ÖZEL DOSYA [email protected] Bilgi Toplumuna Dönüşümde BİT’in payı Bilgi toplumuna dönüşüm birçok toplumda uzun vadeli stratejilerle amaç edinilirken, bu doğrultuda sosyal, ekonomik ve kültürel konuları ele alan inisiyatifler oluşturuluyor G eçtiğimiz yüzyılda radikal olarak adlandırılabilecek çok sayıda sosyal değişim geçirilmesinden dolayı, ‘toplumsal dönüşüm’ tabiri toplumsal değişiklikleri anlatmak için sıkça kullanılmaya başlandı. Genel olarak, toplumsal dönüşüm konsepti sosyal bilimlerde toplumun sistemik karakteristiklerinin değişimi olarak görülüyor. Teknolojik, ekonomik, politik ve kültürel yapılandırmalar dahil olmak üzere, bir toplumsal sistemin mevcut parametrelerinin değişimi de bu çerçevede yer alıyor. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşüm ve bu iki toplumun çeşitli alanlardaki özellikleri incelendiğinde bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) bu geçişi sağlayan etkenlerden biri olduğu görülüyor. Bilgi toplumuna dönüşüm birçok sosyal ve ekonomik faktörü barındırmakta olup, BİT’in yaygın ve etkin kullanımı da bunlardan birini oluşturuyor. BİT, bilgi toplumuna dönüşümde birçok etkiye sahip olmakla birlikte, bu etkinin toplumun geneline yayılması için BİT kullanımın yaygınlaşması gerekiyor. Ancak BİT’in bilgi toplumuna dönüşümde tek başına yeterli bir koşul olmadığını unutmamak gerekiyor. Bir toplumda BİT’in etki yaratması erişim, kullanım ve yetkinliklerin toplumun geneline yayılmasıyla mümkün olabiliyor. BİT başlığı altında internet, bilgisayar, cep telefonu ve tablet bilgisayar kullanım yaygınlıkları ayrı ayrı incelendiğinde, Türkiye’nin gelişime açık bir tablo çizdiği görülüyor. İnternet kullanım yaygınlığında son yıllarda ciddi bir artış görülüyor. Kullanımdaki bir diğer faktör olan internet kullanım sıklığı incelendiğinde ise, Türkiye’deki internet kullanıcılarının büyük bir kısmının düzenli kullanım olarak adlandırılan haftada en az bir defa internet kullandığı görülüyor. 58 ekim’13 Düşük internet erişiminin arkasındaki en önemli sebeplerden biri; internet hizmetleri ve BİT cihaz fiyatlarının toplumun önemli bir kesimi tarafından karşılanamayacak düzeyde olması Bilgiye erişim ve iletişimin geldigi nokta bireylerin sosyal hayatlarını da etkiliyor. Bilgiyi hızlı ve maliyetsiz bir şekilde aktarmaya olanak veren BİT ürünü ağlar, bilgi toplumunun temel ögesi olarak kabul ediliyor. Bu ağlar sayesinde, bilgiye erişim kadar bireyler arası iletişim de hız ve içerik zenginliği kazanırken, BİT pek çok alanda sosyal refahı artırıcı yeniliklere olanak tanıyor. Bilgi toplumuna dönüşümde bir toplumun öncelikle gelişmişlik göstergelerini değiştirmesi gerekiyor. Bilgi toplumuyla birlikte gelişmişlik göstergeleri üretim ve tüketim rakamlarından bilgi paylaşımına işaret eden rakamlara kayıyor. Artık gelişmiş ülke göstergelerinde üretilen kömür miktarının yerini internet penetrasyonu gibi rakamlar alıyor. Sanayileşmeyle birlikte işçilerin okuryazarlık oranı önem kazanırken, bilgi toplumunda internet ve bilgisayar okuryazarlığı bu göstergenin yerini alıyor. Dijital Bölünme İnternet kullanım oranlarına sosyal kesimler özelinde bakıldığında, farklı kesimler arasında dijital bölünme gözleniyor. Dijital bölünme, Türkiye’de kır-kent, farklı bölgeler, farklı yaş grupları, kadın-erkek, farklı gelir düzeyleri, farklı eğitim düzeyleri ve engelli-engelsiz arasında kendini gösteriyor. İnternet kullanımı için erişim altyapısı bir gereklilik olmakla birlikte erişimin MAKALE ölçümleniyor. FATİH Projesi altyapı, e-içerik, müfredat, bilinçli kullanım ve öğretmenlerin hizmet içi eğitimi başlıkları altında beş ayrı bileşenden oluşup, kompleks yapısı gereği detaylı proje yönetimine ihtiyaç duyuyor. Yönetişiminde paydaşlarla paylaşımın ve katılımcılığın ilke olarak benimsenmesi projenin çıktılarına faydada bulunacağı gibi toplumun ulusal çapta bir projeyi benimsemesi açısından da önem arz ediyor. Küresel örneklerde, BİT kullanımının genç yaş gruplarındaki yaygınlığından ötürü ‘dijital yerliler’ terimi bütün bir nesil için kullanılıyor kalitesi internet kullanım alışkanlıklarını etkiliyor. Bu kapsamda, Türkiye’deki sabit ve mobil genişbant kapsama oranları küresel örneklerin gerisinde kalmamakla birlikte, sabit ve mobil genişbant penetrasyonunda potansiyelin tam olarak kullanılması için gelişim alanının bulunduğu görülüyor. Düşük internet erişiminin arkasındaki en önemli sebeplerden biri; internet hizmetleri ve BİT cihaz fiyatlarının toplumun önemli bir kesimi tarafından karşılanamayacak düzeyde olması. Erişim hizmetleri ve cihaz maliyetleri küresel örneklerle karşılastırılarak incelendiğinde, farklı ülkelerde farklı KDV oranlarının bulunduğunu görüyoruz. Buna ek olarak, Türkiye’de çesitli BİT ürün ve hizmetlerine uygulanan özel iletişim vergisi ve özel tüketim vergisi gibi KDV dışı vergiler bu maliyetlere yansıyor. Ayrıca, yüzde 14 seviyesindeki mobil genişbant penetrasyonunun sebepleri değerlendirilirken Türkiye’de mobil genişbant altyapısının 2009 yılında kurulmaya başlandığını da unutmamak gerekiyor. Kullanım yetkinliği de BİT kullanımında öne çıkan bir diğer faktör olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de kullanım yetkinliğinin yetersiz düzeyde olması düşük internet kullanımının sebepleri arasında bulunuyor. Kamu, sivil toplum kuruluşları ve özel kurumlar tarafından toplumun farklı kesimlerine yönelik internet kullanım yetkinliklerini artırıcı birçok çalışma yapılıyor. Kurumlar arası koordinasyon, ölçümleme, katılımcılık gibi unsurlar dikkate alındığı takdirde bu çalışmaların Türkiye’de BİT kullanımının potansiyeline erişmesinde önemli bir etkiye sahip olacağı düşünülüyor. Bireylerin internet kullanmamasının bir sebebi de gerek duymadıklarını düşünmeleri. Bu sebep, internetin kullanım amaçlarıyla ilgili farkındalık eksikliği ve anadilde içeriğin zengin olmamasından kaynaklanabiliyor. İnternetin kitlelerden içerik üretmede kaynak olarak faydalanmasından dolayı, internet kullanıcılarının internetteki üretim alışkanlıkları, kullandıkları dildeki içerik zenginliğini önemli ölçüde etkiliyor. Türkiye’de internet kullanıcılarının içerik takibinde oldukça etkin olmalarına rağmen içerik üretmede faal olmamaları, özellikle içerik paylaşımına dayalı sitelerde açıkça görülüyor. Ayrıca, e-ticaret, e-devlet, e-katılım gibi kullanım alanların Türkiye’de henüz gelişme aşamasında olmasından ötürü, bu alanlar ürün ve hizmet çeşitliliği konusunda yetersiz kalabiliyor. FATİH Projesi BİT’in eğitim desteği konusunda da bugüne kadar Türkiye’de birçok çalışma yapıldı ve yapılıyor. Ancak FATİH Projesi bu zamana kadar yapılmış en geniş çaplı proje olma özelliğini taşıyor. FATİH Projesi kapsamında pilot uygulama devam etmekte olup, pilot uygulamadaki gidişat belirli aralıklarla Teknolojiyle doğup büyümüş bir nesil olan dijital yerlilerin değer yargıları ve dijital dünyadaki alışkanlıkları da farklı yönde gelişiyor. Dijital dünyanın sunduğu kolaylıklar, dijital yerlilerin dürüstlük, özgürlük, işbirliği, eğlence gibi konularda farklı hassasiyetlerinin oluşmasına sebep oluyor. Dijital dünyadaki alışkanlıkları incelendiğinde ise, dijital yerlilerin dijital içerik tüketimini, mobil aktiviteleri ve sosyal ağ kullanımını dijital göçmenlere göre daha fazla benimsediği gözlemleniyor. Türkiye’deki dijital yerlilerle ilgili en önemli husus ise kendi yaş gruplarındaki dijital bölünme. Küresel örneklerde, BİT kullanımının genç yaş gruplarındaki yaygınlığından ötürü ‘dijital yerliler’ terimi bütün bir nesil için kullanılıyor. Türkiye’de 24 yaş altındaki neslin yarısına yakın bir kısmının düzenli internet kullanıcısı olmaması bu neslin dijital yerli olarak adlandırılmasının ne kadar doğru olabileceğini düşündürüyor. BİT, bireylerin hayatında kendilerini ifade edebildikleri, toplumla iletişimlerini kuvvetlendirdikleri ve içeriğe erişimlerini kolaylaştırdıkları mecralar yaratarak toplumun sosyal refahını artırmış olmakla birlikte, toplumunda belli başlı riskler oluşturuyor. BİT, özellikle çocukların yetişkin gözetiminde olmadan kullanımında önemli riskler barındırmakla birlikte, bireylerin internet kullanımını etkili ve sağlıklı bir şekilde günlük hayatlarına adapte edebilmesi için erken yaşta bu bilincin aşılanması büyük önem taşıyor. ekim’13 59 B u bölümde birçok farklı segmentten teknolojik ürünü mercek altına alıyoruz. Bu ürünler arasında Tablet PC’ler’den tutun da KVM Switch’lere, işletmelere tasarruf sağlayacak yazıcı çözümlerinden, müzik keyfini gittiğiniz her yere taşımanızı sağlayacak bir MP3 oynatıcıya, hatta enerji tasarrufu ve kolay yönetilebilirlik sunan Blade sunuculara kadar birçok ürün bulunuyor. Deneyimli ve tarafsız IT Advisor Test Merkezi editörleri tarafından her ay piyasaya yeni sunulan onlarca ürün arasından en dikkat çekicileri sizlerle paylaşıyoruz. Kişilere ve kurumlara avantaj sağlayacak ürün incelemelerimizle, sizlerin pazardaki son ürünler hakkında daha fazla bilgi edinmenizi ve ihtiyacınız olan en doğru satın almayı yapabilmenizi amaçlıyoruz. Bilişim dünyasının sürekli bir gelişim sürecinde olduğu şu günlerde, test merkezimizin incelediği ürünleri yalnızca donanım ürünleriyle sınırlandırmayarak, en son yazılım incelemelerine de IT Advisor Test Merkezi’nde yer veriyoruz. Bizce hakkında bilgi sahibi olmadığınız ve size ne sunacağını bilmediğiniz bir ürünü verimli olarak kullanmanız mümkün değil. IT Advisor Test Merkezi olarak sizlere, günümüzün en değerli olgusu olan bilgiyi, donanım ve yazılım incelemeleriyle sunuyoruz. Bu Sayıda Test Ettiklerimiz: 61 62 62 HTC One mini Brother MFC-1811 IRISCard Anywhere 5 63 64 64 Sony KD-65X90005A Gigaset C610 IP Huawei Ascend P6 60 65 65 WD My Passport Enterprise TP-Link TD-W8961ND ekim’13 HTC One mini Amiral Gemisinin Küçük Kardeşi Geçtiğimiz aylarda piyasaya sürülen HTC One, hem tasarım, hem de özellikleriyle oldukça beğeni toplamıştı. Tayvanlı dev telefon üreticisi One’dan sonra boş durmadı ve orta segmente hitap eden One mini’yi kullanıcılara sundu. Telefon tek elde kullanılmak üzere dizayn edilmiş. Aynı ağabeyinin başarılı tasarımını temel alıyor. Arada bazı farklılıklar var tabii ki. Mesela mini’nin ses düğmesi One ile aynı değil. Ayrıca kenardaki plastik One’daki gibi durmuyor, tamamen kenarları kapatıyor. Kullanımda kenar kısımlarındaki arkadan öne doğru gelen kıvrım ses tuşlarına basmakta biraz rahatsızlık verebiliyor. Kullanımda olan bir başka ilginç detay ise dokunmatik Home tuşunda yaşanıyor. Bazı zamanlar yanlışlıkla ekran kilidini yukarı ittirip açmak isterken başparmağınız Home tuşuna basabiliyor ve istemeden Google Now açılabiliyor. Performans Detayları Telefondaki 4.3 inç’lik genişliğinde 720p çözünürlüğündeki ekran oldukça başarılı. Ayrıca cihazda çift çekirdekli 1.4 GHz hızında Snapdragon 400 işlemci kullanılmış. Adreno 305 GPU’su ve 1 GB belleği ile birlikte, işlemci günlük işler için oldukça performanslı. Günlük kullanımda başarılı olan telefon ne yazık ki ağır grafikli oyunlarda ve uygulamalarda ise istenilen performansı gösteremiyor. Görsel olarak üst seviye olan Real Racing 3, Dead Trigger gibi oyunlarda One mini’de yavaşlamalar ve FPS düşüşleri gözlemledik. Bunun haricinde ise klasik olarak Quadrant, Antutu, Vellamo, Epic Citadel, 3D Mark benchmark’larını uyguladık. Benchmark’larda cihaz yüksek puanlar alamadı. Kullanımla ilgili şöyle bir detay daha var. HTC One mini’de arka planda birkaç indirme yaparsanız ve bunun üstüne eğer bir iki uygulama da açıksa telefon yavaşlayabiliyor. Sonuç olarak orta segmente hitap eden ve günlük kullanıma daha yatkın bir cihazdan fazlasını beklememek gerekiyor. Bunlarla birlikte 16 GB’lık dahili depolama alanı kullanıcılara sunuluyor, fakat bu alanın neredeyse 5 GB’ı işletim sistemi tarafından kullanılıyor. Yani 11 GB kullanıcıya ayrılmış durumda. 11 GB birçok iş için yeterli, ama video veya müzik arşivinizi telefona aktarmak isterseniz yetmiyor. Telefonda ağabeyi gibi microSD kart desteği yok. Yazılım ve Kamera HTC One mini, Sense 5 arayüzünü kullanıyor. HTC One’dan bildiğimiz bu arayüz oldukça başarılı. Sense 5’le birlikte BlinkFeed özelliği ihmal edilmemiş. Seçtiğiniz haber kaynaklarından ve sosyal hesaplarınıza gelen bildirimlerden BlinkFeed aracılığıyla anında haberdar olabiliyorsunuz. HTC One mini’nin bir diğer dikkat çekici noktası ise ultrapiksel kamerası. İlk olarak HTC One gördüğümüz ultrapiksel kameranın ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Özellikle gece çekimlerinde ve düşük ışıklı ortamlarda kamera kalitesini sonuna kadar gösteriyor. 1800 mAh batarya ise yetersiz, kullanımda 1 günü çıkartabiliyor ama yoğun kullanımda ise bu süre yarım güne kadar düşebiliyor. Sonuç olarak HTC One mini kendi segmentinde başarılı bir telefon. Cihaz performans olarak üst düzey beklenti olmadan, kamerası, tasarımı ve Sense 5 arayüzü ile birlikte birçok kullanıcıyı memnun edecektir. Teknik Özellikler: Ekran: 4.3 inç'lik S-LCD 2 (341 ppi, 720×1280 çözünürlük) İşlemci: Çift çekirdekli 1.4 GHz’lik Qualcomm Snapdragon 400 RAM: 1 GB Depolama Alanı: 16 GB Arka Kamera: Ultrapiksel Ön Kamera: 1.6 megapiksel İşletim Sistemi: Android 4.2.2 Jelly Bean MicroSD Kart Desteği: Yok Batarya: 1800 mAh Boyutlar: 132x63.2x9.25 mm Ağırlık: 122 g 61 www.itadvisor.com.tr ekim’13 Brother MFC-1811 Hepsi Bir Arada Yazıcı Dahili faks özelliği sayesinde ofiste daha az yer kaplayan Brother MFC-1811, otomatik doküman besleyici ve sıkışmaları önleyen sorunsuz baskılama teknolojisine sahip. Kimlik kopyalama gibi özellikleri bünyesinde barındıran cihaz düşük tüketim özellikleriyle öne çıkıyor. Çok sayfalı belgeleri güvenle tarayabilmeniz için Otomatik belge besleyicisi (ADF) teknolojisi sayesinde, Brother MFC-1811 başında beklemeye gerek kalmadan tarama, kopyalama ve fakslama işlemlerini yapabiliyor. 21 ppm baskı hızı özelliği sayesinde, yüksek baskı hızlarına ulaşabilen ürün birden fazla kullanıcı ve yoğun baskı işleri için zamandan tasarruf sağlarken, PC Faks alma işlevi belgeleri ayrım gözetmeksizin basmak yerine doğrudan bilgisayarınıza tarayarak gereksiz faksların basılmasını ve bu sayede kağıt ve toner israfını önleyen faks filtresine sahip. Ürünün teknik özelliklerine değinecek olursak Brother MFC-1811’de, 16MB hafıza, 2 satır x 16 karakter gösterebilen ekran bulunuyor. Dakikada 21 sayfaya kadar baskı hızı sunan MFC-1811, 2400 x 600 dpi’a kadar yazdırma çözünürlüğü sunuyor. Brother MFC-1811 dakikada 29 sayfa çift taraflı siyah beyaz baskıyı yapabiliyor. Çok fonksiyonlu Brother MFC-1811 600 x 600 dpi kopyalama çözünürlüğü sunularken, yaklaşık 7 saniyede faks iletebiliyor. Faks hata düzelteme (ECM) özelliğine sahip olan cihaz 400 sayfaya kadar faksı hafızasından iletirken kağıt bittiğinde de yine 400 sayfaya kadar faksı ön belleğinde tutabiliyor. Windows XP, Windows Vista, Windows 7 ve Windows 8 desteğine sahip olan hepsi bir arada yazıcıda MAC ve Linux desteği de bulunuyor. Teknik Özellikler: Hafıza: 16MB Ekran: 2 satır x 16 karakter Baskı Hızı: 20/21ppm'e kadar Çift Taraflı Yazdırma: Siyah & Renkli, 20say/dak Faks Gönderimi: Yaklaşık 7.0sn Kağıt Girişi: 150 sayfa A4 IRISCard Anywhere 5 Kartlarınızı Dijitale Geçirmenin Kolay Yolu İş dünyasında yeni tanıştığınız kişilerle bağlantıda kalmak için günümüzün değişmeyen en önemli bağlantı aracı kartvizitler. Mobil teknolojideki gelişmeler bu eski alışkanlığı ve iş dünyasındaki iletişimi daha kolay hale getirdi, ancak kartvizitler halen oldukça önemli. Alınan kartvizitleri illaki bir yere kaydetmek veya bir yerde saklamak gerekir. Kartvizit sayısı da arttıkça aranan bir kişinin de bulunması zorlaşabiliyor. Bu konuda IRISCard Anywhere 5 oldukça yararlı bir cihaz olarak devreye giriyor. Peki, tam olarak ne işe yarıyor? Cihaz kartvizitleri sanal ortama taşımak için üretilmiş. Kullanması oldukça kolay olan cihazla birlikte maksimum A6/4x6 kadar olan belgeleri www.itadvisor.com.tr Teknik Özellikler: Çözünürlük: 300 dpi Belge Boyutu (max): A6/4x6 kadar Flash Bellek: 512 MB (SD kart veya USB hafıza ile bellek genişletilebiliyor) Çıkış Dosyası Biçimi: JPEG Şarj Yöntemi: USB kablosu 62 ekim’13 taratabilirsiniz. Yapmanız gereken sadece kartviziti bir taraftan yerleştirip, diğer taraftan çıkmasını sağlamak. Taranan görüntü ise dahili belleğe, SD karta veya standart bir USB hafızaya kaydediliyor. Kaydedilen kartvizit taraması Cardiris Pro yazılımı ile otomatik alınıyor ve işleniyor. Herhangi bir sürücü kullanımı gerekemeden ofisteki veya evinizdeki bilgisayarınıza taramaları atabilirsiniz. Böylece kartvizit karışıklığı sona ererken, kontaktlarınıza bilgisayarınızdan rahatça ulaşabilirsiniz. Cihazın sadece Windows değil, Mac platformu ile de uyumlu olduğunu belirtelim. IRISCard Anywhere 5 saatte 800 karvizite kadar tarama yapabiliyor. Sony KD-65X90005A Çözünürlükte Devrim Sony’nin 65inç (164cm) ekran boyutu sunan 4K televizyonu KD-65X90005A, Full HD görüntü kalitesini 4’e katlayarak, TV izleme deneyimini üst seviyeye taşıyor. Şık tasarımıyla dikkat çeken Sony X9’un üzerinde dahili ses sistemi bulunuyor. Piyano siyahı malzemenin kullanıldığı televizyon, 1682 x 875 x 100 mm boyutlarında. Sony’nin 4K X-reality Pro görüntü işleme motoru ve Triluminos teknolojisiyle desteklenen X9, daha canlı ve gerçekçi renkler sunuyor. LCD LED panelin kullanıldığı Sony X9’un sırrı akıllı arka aydınlatma teknolojisinde yer alıyor. X9’da kullanılan Triluminos ekran standart LED arka aydınlatmaya kıyasla daha fazla ton ve doku üretiyor. Ayrıca daha geniş bir renk aralığı sağlayarak, özellikle kırmızı, yeşil ve mavi renklerin daha gerçekçi görüntüler elde etmek için kullanıyor. Yeni nesil TV paneli renkleri saflaştırarak, birbirinden ayırıyor ve derinlik algısını geliştiriyor. 4K X-reality Pro görüntü işlemcisi, standart ve Full HD görüntüleri işleyerek 4K görüntüye en yakın performansı yakalamak için görüntülere doku ve katman ekleyerek, 4K Ultra HD kalitesine yakınlaştırıyor. Tabii ki bunu yaparken de 8 milyondan fazla piksel sunan ekran ve Triluminos teknolojisinden faydalanıyor. 3840 x 2160 piksel çözünürlüğünde TV izlemenizi sağlayan Sony X9, 1 milyondan fazla dinamik kontrast oranı sunuyor. 178 derce görüş açısı sunan LCD LED panel sayesinde geniş bir izleme açısı sunan Sony X9’da, canlı, oyun, spor, animasyon ve sinema gibi 3D: Full HD 3D Ağ Özellikleri: NFC, DLNA, Wi-Fi, Wi-Fi Direct, TV Side View Ses: Magnetic Fluid Hoparlör 2X 12,5 W + 2X 20 W Dolby: Dolby Digital / Dolby Digital Plus / Dolby Pulse Bağlantı: 4xHDMI, 1xSKART, 3XUSB, 1xEthernet, 1xKompozit, 1xKomponent, 1xPCMCIA, 2x Analog Ses, 1xSes, 1xKulaklık, 1xSCART ekim’13 63 www.itadvisor.com.tr Teknik Özellikler: Ekran: LCD LED Trilumos Ekran Ekran Boyutu: 65 inç (164 cm) Çözünürlük: 4K (3840 x 2160 p) Dinamik Kontrast Oranı: 1 milyondan fazla Görüntü İşleme Motoru: 4K X-Reality PRO Hareketli Görüntü Geliştirme: Motionflow XR 800 Hz birçok görüntü modu bulunuyor. Motionflow XR hareketli görüntü işlem teknolojisini kullanan televizyon 800 Hz tazeleme hızına sahip. Ayrıca Sony X9’da pasif 3D teknolojisi de bulunuyor. 3D videoları sorunsuzca oynatabilen televizyon, standart ve Full HD görüntüleri de 3D görüntüye çevirebiliyor. Sony X9’da yer alan dahili Magnetic Fluid ses sistemi, ekstra ses sistemine gerek duymanızı ortadan kaldıran kalite yüksek performans sunuyor. Ekstra ses sistemine gerek duymadan sadece X9’a sahip olarak kendi ev sinema sisteminizi oluşturabiliyorsunuz. 65 inç’lik ekranın yan bölümlerinde konumlandırılan ses sisteminde 2 x 12,5 W ve 2 x 20 W gücünde hoparlörler bulunuyor. Dinamik ses ayarları sayesinde izlediğiniz görüntüye göre otomatik ya da sinema, oyun, spor ve müzik gibi ses modlarını tercih edebiliyorsunuz. Ayrıca ses sisteminde, Dolby Digital, Dolby Digital Plus ve Dolby Pulse teknolojileri bulunuyor. Sony X9 modelinde bir televizyondan fazlasını sunmayı amaçlamış ve bu amacında da oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Tek dokunuşla aktarım ve yansıtma özelliği sunan NFC teknolojisinin bulunduğu Sony X9, ekran yansıtma, TV side View, Wi-Fi, Wi-Fi Direct ve DLNA teknolojileriyle donatılmış. İzlemek istediğiniz görüntüyü bu teknolojileri destekleyen cihazlarla kolayca X9’a aktarabiliyorsunuz. Sony Entertainment Network sayesinde geniş bir eğlence dünyasına ulaşmamızı sağlayan televizyona çeşitli uygulamalar indirebilmek de mümkün. Huawei Ascend P6 Dünyanın İnce Akıllı Telefonu “Dünyanın En İnce Telefonu” olarak lanse edilen Huawei Ascend P6 bu ay test merkezimizin konuklarından biri oldu. Şık bir görünüşe sahip olan cihazın tasarımı iPhone 4’ü andırıyor. Üst tarafındaki bu tasarım alt kısma indiğinde ise yuvarlaklaşan bir hatta sahip. Telefonun arka tarafı ise sade olmuş. Cihazın en dikkat çekici tarafı 6.2 mm olan inceliği. İnce yapının kırılgan olmadığını söylemeliyiz, Huawei bu konuda iyi bir iş çıkartmış. Telefonu elinize alıp kullandığınız zaman da elinizden kaymıyor ve düşecek gibi olmuyor. Tuşlara basmada da sorun çıkmıyor. Ürünün tasarımının tek kötü yanı ise kulaklık girişi. Giriş SIM kart ve microSD kart slot çekmecelerini açmak için ucu iğne olan bir kapakçık kulaklık girişinde kullanılmış. Bu parça kaybedilebilecek türden ve bu yüzden kapakçığı bir kenarda saklamakta fayda var. Android işletim sistemine sahip olan telefonda Huawei kendi özelleştirdiği bir arayüz tercih etmiş. Bu arayüz de iOS’u anımsatıyor. Telefonda 4 çekirdekli 1.5 GHz’lik K3V2 işlemcisi yer alıyor. Bu işlemci normal bir kullanım için başarılı olsa da, oyunlarda ve bazı ağır uygulamalarda performanslı değil. Sentetik benchmark testlerinde ise telefon yüksek puanlar alamadığını belirtmeliyiz. Ascend P6’yı kullanırken bazı hatalarla da karşılaştık. Mesela kamera uygulamasında farklı bir moddan tek çekim moduna geçerseniz, “Galeri durduruldu” hatası verip kendinizi ana ekranda bulabilirsiniz. Ama kameranın çekim kalitesinin başarılı olduğunu belirtelim. Batarya ise yoğun kullanımda 1 günü çıkartamıyor. Sonuç olarak Ascend P6 şık tasarıma ve normal kullanım için yeterli performansa sahip akıllı bir telefon. Teknik Özellikler: Ekran: 4.7 inç'lik IPS+ LCD (312 ppi, 720×1280 çözünürlük) İşlemci: 4 çekirdekli 1.5 GHz'lik Huawei K3V2 RAM: 2 GB Depolama Alanı: 8 GB Arka Kamera: 8 megapiksel Ön Kamera: 5 megapiksel İşletim Sistemi: Android 4.2.2 Jelly Bean MicroSD Kart Desteği: Var, 32 GB'a kadar Batarya: 2000 mAh Boyutlar: 132.7x65.5x6.2 mm Ağırlık: 120 g Gigaset C610 IP Telefon Kablosuz Sabit Telefon Ofisteki İşlerinizi Kolaylaştıracak Günümüzde mobil teknoloji çok hızlı ilerliyor. Akıllı telefonlar ve tabletlerle birlikte bu gelişim sabit telefonlara da kaymış durumda. Eskisi gibi sabit telefonlar görmeniz mümkün değil, kullanıcılara birçok farklı özellik sunan kablolu veya kablosuz sabit telefonlar var. Gigaset de bu konuda çözümler üreten firmalardan biri. Gigaset’in C610 IP isimli modeli de inceleme konuğumuz oldu. İş yerleri için uygun olan kablosuz telefon C610 IP, geniş kapsama alanına sahip. Bu konuda yardımcı olan özelliklerden biri geniş şebeke görevi sağlayan PSTN bağlantısı oluyor. C610 IP, eş zamanlı olarak 3 görüşmeye olanak sağlıyor, ayrıca 6 el cihazına www.itadvisor.com.tr Teknik Özellikler: Konuşma Süresi: 12 saat Bekleme Süresi: 180 saat Rehber: 150 isim kaydedebiliyor Eş zamanlı Görüşme: Var, 3 görüşmeye kadar Telefonun Boyutları: 149x49x28 mm 64 ekim’13 kadar tanıtma imkanı var. Bu konuda yaptığımız testlerde C610 IP’nin performansından son derece memnun kaldık. Telefonun özelliği sadece geniş alanlarla sınırlı değil. Öne çıkan özelliklerden biri ise çevrimiçi hizmetler verebilmesi. Cihaz e-mail gönderilebiliyor, Twitter veya Facebook’a bağlanabiliyor. Bunlar artı olan kısımlarından biri. Tabii ki kişiye göre ayarlanabilen zil sesleri de mevcut. Zil sesleri gerçek seslerden, standart ve polifonik melodilerden oluşuyor. C610 IP’nin kullanım süresi de gayet iyi. 12 saat konuşma süresi ve 180 saat bekleme süresi var. Cihazın özellikle büyük ofislerdeki telefon trafiğini çözebilen en iyi seçeneklerden biri olduğunu belirtmeliyiz. Western Digital My Passport Enterprise Yanınızda Taşıyabileceğiniz Depolama Cihazı Bu ay test merkezimize konuk olan ürünlerden bir tanesi de Western Digital’in 500 GB kapasiteye sahip olan My Passport Enterprise isimli haricidepolama birimi oldu. Ürün 111 x 82 x 15 mm boyutlarında ve oldukça hafif. Cihaz hafif ve ufak boyutlarda olduğu için yanınızda rahatlıkla taşıyabiliyorsunuz. My Passport Enterprise’ın tasarımı da hoş yapılmış. Siyah renkli cihazın üstündeki tasarım ise hoş görüntü sunuyor. Ürün gücünü USB bağlantı noktasından alıyor. Bu yüzden ekstra güce ihtiyaç duymuyor. Ancak yanında gelen kablo kısa olduğundan kullanım da biraz dezavantaj sunabiliyor. My Passport Enterprise, USB 2.0 ve USB 3.0 destekliyor. Ürünün performansını test etmeden bırakmadık. HD Tune ile USB 3.0’da yaptığımız okuma testinde ürün ortalama 75.4 MB/s performans gösterdi. Yazma da ise 74.1 MB/s sonuç elde ettik. Küçük boyutlu dosyalarda My Passport Enterprise, ortalamayı 90’lara kadar çıkartabiliyor. Cihazın diğer bir özelliği ise Windows To Go’yu desteklemesi. Bu özellikle USB sürücüsünde Windows 8 kopyası oluşturabiliyorsunuz. Böylece farklı bir bilgisayara sürücüyü bağladığınız zaman, sürücü üstünden bilgisayarı çalıştırabiliyorsunuz. My Passport Enterprise, veri güvenliği konusunda da dikkat ediyor. Verilerin güvenliğini sağlamak amacıyla ana bilgisayar üzerinde herhangi bir veri izi bırakmıyor. Teknik Özellikler: Boyutlar: 111 x 82 x 15 mm Arabirim: USB 3.0 ve 2.0 Kapasite: 500 GB Uyumlu İşletim Sistemi: Windows TP-Link Modem Router TD-W8961ND Birçok Özellik Tek Kutuda Teknik Özellikler: Arabirim: 4x 10/100Mbps RJ45 portu, 1x RJ11 portu Harici Güç Kaynağı: 12VDC/1A Boyutlar: 174x120x28.8 mm Frekans: 2.400-2.4835GHz Kablosuz Güvenlik: 64/128 bit WEP, WPA-PSK/WPA2-PSK, kablosuz MAC filtresi ekim’13 65 www.itadvisor.com.tr TP-Link kablolu ve kablosuz ağ çözümleri konusunda başarılı ürünlere imza atıyor. Bunlardan bir tanesi de TD-W8961ND isimli kablosuz N ADSL2+ modem router olan cihaz. Bu ürün birçok fonksiyonu içeriğinde barındırıyor. Biraz daha açacak olursak bir DSL modemin, 4 portlu 10/100 Mbps bir NAT router’ın ve kablosuz N destekli bir access point’in sunduklarını kendi bünyesinde birleştiriyor. 300 Mbps olan ürün downstream’de 24 Mbps ve upstream’de 3.5 Mbps hız sağlıyor. Cihazın üzerine takılan antenler birçok yöne hareket ettirilebiliyor ve bu antenler görevini başarıyla yapıyor. Modem router’ı test etmeden de bırakmadığımızı belirtmeliyiz. Yaptığımız denemelerde oldukça başarılı bir performans gösterdi. Yüksek bant ihtiyacı olan HD video oynatma, online oyunlar denemesini yaptık. Yaptığımız denemelerde sorun yaşamadık. LAN portları ve PVC’leri eşleştirerek IPTV gibi değişik uygulamaları internet hattı üstünden çalıştırabilirsiniz. LAN portları ise port bazlı VLAN ile belirlemeniz gerekiyor. TP-Link her üründe olduğu gibi TD-W8961ND’de de yüksek bir ağ güvenliği sunuyor. Üründe Quick Security Setup özelliği bulunuyor. Bu özellik WEP şifrelemesine göre daha güvenlikli olan WPA şifrelemesine sahip bir ağ oluşturulmasına izin veriyor. Oldukça kolay bir kurulumu olan cihaz ağ çözümü konusunda ev de ve ufak iş yerlerinde rahatlıkla kullanılabilecek bir ürün. DENETİM MASASI Ecevit Bıktım / Genel Yayın Yönetmeni [email protected] twitter.com/ecevitBIKTIM İşyerinde Tablet Kullanımı Ne Kadar Etkili? Ev kullanıcıları için geliştirilen Tablet PC’lerin kurumsal alanlardaki kullanımı gün geçtikçe artıyor. Peki, bu yeni ürünleri işyerlerinde kullanmak bizlere nasıl işlevsellik sağlayacak? A pple’ın iPad ile yeni bir alan yaratmasıyla birlikte Tablet PC satışları inanılmaz derecede yükseldi. İlk olarak oturma odaları veya eğlence amacı için üretilen bu ürünler gün geçtikçe dizüstü sistemlerin yerini almaya başladılar. Bu ürünler o kadar çok yayıldı ki kullanıcılar işyerlerine götürüp iş amacı ile de kullanmaya başladılar. Artık kimse Windows tabanlı çirkin masaüstü PC’lere bakmak istemiyor. Birçok kişi, işini basit ara yüzlü sistemlerle, anında halletmek istiyor. Durum böyle olunca, birçok firma kendilerini zorunlu olan bu modaya adapte etmek zorunda kaldı. Aksi takdirde özellikle bu moda ile büyümüş genç beyinleri şirkette tutamak çok zor. Tabii ki bu ürünlerin yayılması da Tablet PC endüstrisinin de büyük bir katkısı var. Birçok üretici ürünlerini uygun fiyatla kullanıcıların beğenisine sunuyor. Bazıları ise ürünlerini büyük firmalara hediye ediyor. Amaç, bu ürünlerin yaygınlığını arttırmak ve bu sayede Tablet PC kullanımına alışmış olan kişileri daha yeni ürünlere yönlendirmek. Performans Ne Kadar Artıyor? 66 Günümüzde birçok firma Tablet PC ürünlerini çalışanlarını teşvik etmek için de kullanıldığını biliyoruz. Peki, bu yeni ürünler çalışanlarının performansını arttırıyor mu? Tablet PC’ler özellikle resim gösterme, sunumlar veya multimedya verilerinin gösterilmesinde dizüstü sistemlere göre daha üstün. Form doldurma gibi küçük verilerin girişlerinde de bu ürünlerle iyi bir avantaj sağlanıyor. Mobilite denildiğinde Tablet PC’lerin avantajlarının çok çok fazla olduğu söylenebilir. Bir dizüstü bilgisayarla hareket halindeyken iş yapamazsınız. Tablet PC’ler buna karşın, yürürken bile verileri rahatlıkla girmenizi sağlıyor. Durum böyle olunca ürünleri hastanelerde, promotörlerde hatta inşaatlarda görmemize şaşırmamalı. ekim’13 İşletim Sisteminin Uyumu Intel işlemcili Windows Tabletler, alışılmış veri formatlarına ve uygulamalara en uyumlu ürünler olduğunu söyleyebiliriz. Bu ürünlerle tıpkı bir dizüstü sistemdeymişçesine rahatlıkla çalışmanız mümkün. Fakat kullanılan Windows 8 gibi işletim sistemlerinin yeterince olgunluğa ulaşmadığını belirtelim. Android tabanlı Tablet’lerde ise herhangi bir uygulama bulmak gerçekten çok kolay. Buna karşın açık kaynak kodlu olan uygulamaların güvenliği birçok kişiyi endişelendiriyor. Ayrıca Android uygulamalarının tüm çözünürlüklerin destekleyememesi, sayfaların kayması gibi çeşitli sorunlar yaşattığını da belirtmeliyiz. Apple’ın geliştirdiği ürünlerde ise bu tarz sorunlara rastlamıyoruz. Yazılımlar oldukça güvenli ve üzerinde çalıştığı ürünler ile tam uyumlu. Fakat bu yapı üzerinde iş uygulamalarının az olması, kullanıcılara zaman zaman büyük sıkıntılar yaratabiliyor. Sonuçta Tablet PC’ler ilk olarak son kullanıcılar için geliştirildi. Birçok veriyi girmek, uzun yazılar yazmak ve detaylı grafik çizimleri için uygun değiller. Yapılan araştırmalara göre, sanal klavye ve Tablet için geliştirilen uzaktan bağlantılı klavye ürünleri hiçbir zaman dizüstü sistemlerinin klavye kullanımının yerini alamıyorlar. Buna en güzel örnek SAP çözümünü Tablet PC’lerde kullanmak. Tablet PC’lerde SAP üzerindeki verilere hızlıca göz atmak büyük bir avantaj. Fakat bu verileri Tablet PC üzerinden SAP’a girmek ve işlemek gerçekten çok zahmetli. Tabii ki bazı firmalar, çalışanlarının performansını arttırmak için çözümler geliştiriyor. Ama bu çözümlerin şimdilik yeterli olmadığını belirtelim. Tablet PC’ler işyerinde dizüstü sistemlerin yerini alamayacak gibi gözüküyor. Bu ürünler elbette hayatımızı kolaylaştırıyorlar. Fakat yüksek performanslı mobil cihazdan daha ileri bir seviyeye geçemeyeceklerine kesin gözüyle bakılıyor. Fikirleriniz standart uygulamalara sığmıyor mu? Özelleştirilebilirr Login Entegre ERP P Çözümüyle sizi kısıtlayan paket programlardan kurtulun 24 Yıldır Esnek Yönetim Bilişim Sistem Çözümleri www.login.com.tr | 0216 461 9494