pdf - WINGS

Transkript

pdf - WINGS
Stokholm
Stokholm, Baltık Denizi’nin bir köşesinde, 14 adalı minik dev bir şehir.
Uzakta bir köşede ufacık ve tek başınaymış gibi duran bu şehir, oturduğu
yerden mimari ve gastronomik trendler yaratarak dikkatleri üstünde
toplamayı başarıyor. Ev sahipliğini yaptığı Nobel Ödülleri’yle değerli
isimlerin yüreğini hoplatan bir yer haline geliyor. Gecesi gündüzüne
uymadığından sakinlerine zor zamanlar yaşatabiliyor bazen ama aslında
görseniz o kadar güzel, ağır sanayi olmadığından tertemiz, adaları birbirine
bağlayan köprüleriyle şirin mi şirin ve hayatı kolaylaştıran o kadar iyi kalpli
bir şehir ki Stokholm, kimse ona fazla karanlık veya aydınlık diye kızamaya
kıyamaz. Üstelik diğer Avrupa şehirlerinden Stokholm’e uçmak o kadar
kolay ve ucuz ki, herhangi bir seyahatinizi iki üç gün uzatarak bile
görebilirsiniz burayı. Dönüş vakti geldiğinde o birkaç günün birkaç saat gibi
çabucak geçip gitmesi sizi üzmesin, yazın sıcağından her bunaldığınızda
Stokholm’de hiç batmayan ve hiç yakmayan bir güneş parladığını hatırlayın
sadece.
>>NEREDE KALMALI?
En İyiler
 Grand Hotel: Grand Hotel, 1874’ten beri şehrin en prestijli oteli.
Royal Palace ve Gamla Stan manzaralı odalarının kimi modern ve
sade bir çizgiye kimi de klasik ve etnik bir stile sahip. Otelin
gastronomik deneyimlerinde Mathias Dahlgren’in Michelin yıldızlı
imzası bulunuyor. Dahlgren’in bistrosu Matbaren şık, restoranı
Matsalen ise samimi bir ortam sunuyor. İsmini otelin kurucusu Régis
1
Stokholm
Cadier’den alan Cadier Bar gün içinde atıştırmalık yemek,
akşamüstleri çay içmek ve gece eğlenceyi uzatmak isteyenler
tarafından tercih edilebilir. Veranda ise 1880 yılından beri şehirdekiler
için önemli bir uğrak noktası ve geleneksel smörgasbord tabakları çok
beğeniliyor. Spa’sının yansıttığı İskandinav minimalizmi oldukça
rahatlatıcı bir etkiye sahip. Buna bir de 90 farklı spa geleneğinin
sentezinden oluşturulmuş spa deneyimi eklenince Grand Hotel keyfi
katlanıyor.
 Nobis Hotel: Normalmstorg’da bulunan otel 19. yüzyıldan kalma bir
binada bulunuyor. Bina 1973 yılında henüz banka olarak kullanıldığı
dönemde gerçekleşen Norrmalmstorg soygunuyla ünlenmiş. Meşhur
Stokholm Sendromu da bu soygun sırasında rehin alınan banka
çalışanlarının, soyguncularla empati kurması üzerine tanımlanmış.
İsveç’te restoran, otel ve gece kulüpleriyle tanınan Nobis Grubu,
burayı otel olarak yeniden hizmete sokabilmek için Claesson Koivisto
Rune’nin tasarımlarına başvurmuş. Taş, ahşap, cam, seramik ve
mermer gibi doğal ve yaşlandıkça güzelleşen malzemeler kullanılmış.
Otelin gastronomi direktörü Stefano Catenacci, Caina Restaurant ve
The Bistro’da İtalyan mutfağından lezzetler sunuyor.
 Rival: Rival, 99 odalı, büyük bir butik otel ve büyük lüks otelleri
aratmayan konforlu bir konaklama sunuyor. ABBA grubunun
üyelerinden Benny Andersson’a ait olan otel, tahmin edebileceğiniz
gibi, özellikle müzik dünyasından ünlü isimlerin tercihi. Şehrin hip
bölgelerinden biri olan Södermalm’da bulunan Rival, modern ve popart’ı bir araya getiriyor. Yeme-içme için de İsveç mutfağından klasik
tatlar sunan Bistro, girişte bulunan, gün boyu açık Café Rival ve
2
Stokholm
kokteyl barı Bar denemeye değer alternatifler. Otelin çok geniş bir de
DVD arşivi var. Buradan dilediğiniz filmi seçip, odanızda rahat rahat
izleyebilirsiniz.
 Stallmastaregarden: Şehre yakın olduğu halde şehirden uzak,
inzivaya çekilmiş gibi hissedeceğiniz bir otel. 17. Yüzyıldan kalma bir
çiftlik evi olan yapı, dönemin stiline sadık kalınarak yeniden
yorumlanmış. Doğanın içinde, sevimli bir konaklama imkânı sunuyor.
Otelin ön çıkan özelliği ise restoranı. Günlük menülerinde Fransız ve
İsveç mutfaklarını bir araya getiren restoran gurme bir yemek
deneyimi sunuyor. Şehrin stresinden kaçmak isteyen pek çok
Stokholmlüyü, öğlen saatlerinde burada yemek yerken görebilirsiniz.
Siz de bir masa kapın.
Bunlara Da Bakmaya Değer
 Hotel Skeppsholmen: Skeppsholmen, Nobis ve Claesson Koivisto
Rune’nin sihirli değnekleri ile hayata döndürdükleri yapılardan biri.
Savaş zamanı kışla amacıyla yapılmış ve kısıtlı imkânlar nedeniyle,
yapı malzemeleri çevredeki tarihi harabelerden bir araya getirilmiş.
İnşaat tamamlandığında, ise savaş bitmiş ve kompleks boş kalmış.
Farklı zamanlarda çeşitli amaçlar için kullanılmış. Tarihi değeri
yüksek olduğundan, çok büyük değişiklikler yapılamıyor yapıda.
Ancak otel, kısıtlı hareket alanına rağmen modern İskandinav
çizgilerin lüks ve şık bir yorumunu uygulayarak oldukça yaratıcı bir
sonuç çıkarıyor ortaya. Restoranının ferah ve samimi ortamında
3
Stokholm
sunulan İsveç lezzetleri denemeye değer olsa da barının pek popüler
olmadığını not düşelim.
 Lydmar: Bu 46 odalı orta büyüklükteki butik otel, şehrin tasarım
trendlerini bir sonraki aşamaya taşıyor. Geçmişte hip tasarımlarıyla
uçlarda gezinmiş olsa da şimdilerde daha mütevazı ve ağırbaşlı bir
hali var. Artık alıştığımız o modern ve minimal İskandinav
tasarımlarını,
daha
klasik,
geleneksel
ve
rustik
çizgilerle
harmanlamışlar. Tasarımdaki yenilik arayışlarını şimdi de eski ve yeni
trendleri yorumlayarak sürdürüyorlar. Ortaya daha rahat, sakin ve bir
o kadar da şık ve göz alıcı bir sonuç çıkıyor. Restoranı az seçenekli
ama hoş bir menü sunuyor. Kafesi ve terası da oldukça keyifli.
 Berns: Berns bir otelden çok, odaları da olan bir parti ve konser
mekânı adeta. Berns Live 2012 sonlarında Rihanna’yı ağırlayarak
şehrin gece hayatı haritasındaki prestijli konumunun hakkını vermişti.
2.35:1 ise elektronik müziğin ünlü gruplarını ağırlıyor. Bunlara ek
olarak otelin 4 ayrı barı bulunuyor. Berns Bistro & Bar, Fransız
bistrolarından vazgeçemeyenler için, Berns Asiatiska da Uzakdoğu
mutfağından vazgeçemeyenler için kaçırılmaması gereken adresler.
Berns, aslında 19. yüzyıldan beri şehrin en klasik otellerinden biri ama
otelin dışı da içi de geçen sene yapılmış gibi görünüyor. Gezmeyi
seven, trendleri takip eden genç yetişkinler için tartışmasız en iyi
alternatif Berns.
 The Collector’s Hotels: The Collector’s Hotels, Stokholm’de bulunan
Lord Nelson, Lady Hamilton ve Victory isimli üç otele sahip küçük
bir grup. İlhamını Trafalgar Savaşı’nda İngiliz donanmasında yer alan
ünlü gemi Victory’den, geminin kaptanı Lord Nelson’dan ve
4
Stokholm
Nelson’un metresi Lady Hamilton’dan alıyor. Bu üç otel benzer
tarzlara sahip ama isimlerine yaraşır farklılıklar da gözden kaçmıyor.
Victory ve Lady Hamilton’da otel odalarına ek olarak tam teşekküllü
apart daireler de bulunuyor. Ayrıca The Whole Beast adlı restoranı,
Bistro Emma’yı ve Pubologi adlı barı da denemenizi tavsiye ediyoruz.
>>NEREDE YEMELİ?
Öğle Yemeği İçin En İyi Adresler
 The Hip Pocket: The Hip Pocket, 1962 yılında açılmış ve İsveç
yemekleri sunan bir yer. Mekânın tam ortasında bulunan kare bir
‘ada’dan ibaret desek abartmış olmayız. Bu kare ada etrafındaki
tezgâh-barlara oturuluyor. Sadece 28 kişi alıyor ve rezervasyon
almadığı için sıra beklemek gerekebiliyor maalesef.
 Köttbaren: Köttbaren geniş şarküteri vitriniyle iştah kabartıcı bir
karşılama yapıyor. Vitrinden ilham alabileceğiniz gibi kara tahtalara
yazılmış çeşitlerden de faydalanabilirsiniz. Taze malzemelerle, sipariş
üzerine anlık hazırlanan diner ve deli tarzı yiyecekler sunuyorlar.
Demir ayaklı, tahta geniş masaları ve tavandan kancalarla sarkıtılmış
lambalarıyla endüstriyel bir diner görünümüne sahip.
 Bistro Rigoletto: Rigoletto, Kungsgatan’da bulunuyor. Şehrin bu
turistik bölgesinde pek de gurme ve özenli bir yer yoktu uzun
zamandır. Haliyle Rigoletto komşuları arasında bir gastronomi mabedi
gibi parlıyor. Oldukça da hoş bir kitlesi var. Genç, yaşlı, sevgili,
5
Stokholm
arkadaş pek çok Stokholmlünün sevdiği bir yer. Film öncesinde veya
sonrasında uğrayanların yanı sıra, bizzat Rigoletto için gelenler de var.
 Zink Grill: Zink Grill, ismini meşhur çinko barından alıyor. Haliyle
barın etrafında oturmanın ayrı bir havası var. Ancak Stokholmlüler
sokağa taşan masaları da doldurmaktan büyük keyif alıyorlar. Menüde
klasik bistro seçeneklerine ek olarak geniş bir ızgara bölümü yer
alıyor. Hem öğlen, hem akşam gidebileceğiniz hoş bir yer.
 B.A.R: B.A.R daha önce ödül kazanmış bir ekibin üçüncü mekânı.
Menüsü ve yemeklerin sunum şekli Mississippi ve Louisiana’nın
klasik diner’larına benziyor. Burgerden, ıstakoza tipik diner yemekleri
ve soslarıyla, kendine özgü kokteyl ve bira seçkisiyle çok keyifli bir
yer.
 Boqueria: Boqueria, soğuk ve gri Stokholm günlerinde depresyona
girenleri İspanyol tapas’ları ve cava’larıyla canlandırıyor. Bu antidepresan etkili restoranı iş ve sanat dünyasından isimler, reklamcılar,
modacılar hiç boş bırakmıyor. Hem gündüz hem akşam tercih
edebileceğiniz bir yer.
Akşam Yemeği
 Ekstedt: Şef Niklas Ekstedt gastronomi dünyasında rüşdünü
ispatlayalı çok oldu, hem de en bilinen restoranlarda oldukça rafine ve
kompleks yemekler hazırlayarak. Ancak şefin Stokholm'deki bu en
yeni ve ikinci restoranında konsept, ‘back to basics’! Muhteşem bir
şefin ellerinden çıkmış basit ama leziz mi leziz tarifler denemenin
6
Stokholm
vaktidir diyenlerin mutlaka uğraması gereken bir adres.
 Frantzen/Lindeberg: Dünyanın en iyi 50 restoranı listesinde 20.
sırada yer alan restoran, Nordik mutfağını Asya mutfağıyla
harmanlıyor. Deri koltukları, beyaz ufak masalarıyla klasik bir şıklığa
sahip. Yemeklerin sunumu da tadı da ayrı ayrı sanat eseri kabul
edilebilir.
 Storstad: Beyaz fayanslı duvarı ve uzun pirinç barıyla modern ve sade
restoran/bar konseptini yeniden canlandırıyor. Menü klasik İsveç
mutfağının gurme örneklerini bir araya getiriyor. Şarap konusunda
sommelier’sine güvenebilirsiniz.
 Mathias Dahlgren: Dahlgren’den daha önce Grand Hotel ile birlikte
bahsetmiştik. Kendisi İsveç’in en ünlü şeflerinden biri. Eğer ustayı,
otel dışında, kendi mekânında tanımak isterseniz Dining Room adlı
restoranına veya Food Bar adlı bistro’suna gidebilirsiniz.
 Riche: Riche 1896’da açıldığında, Paris’teki Café Riche’ten çok
etkilenmiş. Aralarındaki benzerlik hâlâ çok belirgin bir şekilde devam
ediyor. Ancak Riche o tipik endüstriyel 19. yüzyıl Paris bistrosu
konseptine İsveç mutfağının tatlarını katarak durumu İsveç leyhine
çevirebilmiş!
 AG: Restoran, eski gümüş fabrikasında bulunuyor. Bu yüzden de
ismini gümüşün simgesinden alıyor. Şık bir bistro görünümüne sahip.
Ancak siz onun bu kibar duruşuna aldırmayın, mutfakta kan gövdeyi
götürüyor. Zira burası şehrin en iyi et restoranlarından biri. Ağız
sulandıran menüsünü ve etlerini tüm kırmızı et severlere tavsiye
ediyoruz.
7
Stokholm
 Bar Central: Bar Central’in iç tasarımı, Stokholm’de pek çok
restorana şekil veren Uglycute mimarlık tarafından yapılmış. Restoran
boydan boya kahverengi ve koyu yeşil renk kullanımı ve tipik
İskandinav tasarımıyla dikkat çeken bir yer. Nordik mutfaktan ufak
ama gurme bir seçki sunuyor.
Atıştırmalıklar
 Albert & Jack’s: Albert & Jack’s çok sevimli İsveçli bir fırın ve kafe.
Stokholm’de birden fazla şubeleri var. Gamla Stan’daki biraz turistik
olduğundan yolunuz düşerse diğer şubeleri denemenizi tavsiye ederiz.
Salata ve sandviç gibi atıştırmalıklar yiyebilir, çay ve kahve çeşitleri
dahil aklınızın kaldığı her şeyi paket yaptırabilirsiniz.
 Saluhallen: Burası şehirdeki tüm gurmeleri mıknatıs gibi çeken bir
yiyecek pazarı. Kasa kuyruğunda beklerken büyük restoranların
meşhur şefleri arkanızda veya önünüzde bekliyor olabilir. Alışverişin
yapmanın, daha da güzeli yapanları seyretmenin yanı sıra küçük
kafesinde hazır bir şeyler de atıştırabilirsiniz.
 Sturekatten: Bu iki katlı şirin vintage ev, şehrin en iyi kafelerinden
biri. Dekor, fincanlar, çalışanların giysileri hep 1900’lerin tarzını
yansıtıyor. Derginizi okurken kahve içip, yanında nefis kekler yemek
için harika bir atmosfer.
8
Stokholm
>>GECE KUŞLARINA
 Cafe Opera: Rönesans tarzı tavan freskoları, şatafatlı avizeleriyle
aristokrat bir balo salonunu andırsa da, aslında şehrin en lüks ve çılgın
parti mekânı burası. Madonna, Mick Jagger, Robert de Niro, Kate
Moss, Harrison Ford, Iron Maiden üyeleri, Tiger Woods, Metallica,
Paris Hilton ve de Stocholm’e ayak basmış hemen hemen her ünlünün
kapısından girdiği bir gece kulübü.
 Asiatiska: Asiatiska’ya Berns Hotel’in tanıtımında çok kısa geçmiştik.
Burada bir kez daha hatırlatmak istedik. Asiatiska aslında otelin
restoranlarından
biri.
1940’ların
Şangay’ından
2000’lerin
Stokholm’üne fırlatılmış gibi bir hali var. Gün içinde kahvaltı ve
akşamüstü çayı için gelinebilecek bir yer. Akşam da Uzakdoğu
yemekleri tatmak ve geceyi şarap menüsünü keşfederek uzatmak için
hoş bir adres. Berns’in sunduğu diğer gece adreslerine de göz atmayı
ihmal etmeyin.
 Laroy: Laroy, şehrin gece hayatının en bilinen isimlerinden biri. Genç
ve şık bir kitlesi var. Bir dans pisti yok ancak zaten kıpırdayacak yer
de pek olmuyor. Durduğunuz yerde biraz sallanmak, dans etmek,
biraz da muhabbet etmek için doğru adres.
 Bistro Jarl: Bistro Jarl, eski bir Fransız bistro’su. Özellikle yemek
sonrası saatlerde kokteyl ve şampanya seçenekleri için tercih ediliyor
olsa da öğle ve akşam saatlerinde Fransız yemekleri yemek için de
gidilebilecek bir adres.
 Malar Pavil Jongen: Yalnızca Nisan ve Eylül ayları arasında açık bir
9
Stokholm
kafe/bar/restoran. Hem öğlen hem de akşam servis veriyor.
Akşamüstleri uğrayıp yemek öncesinde iştah açıcı bir kokteyl içmek
de iyi bir fikir olabilir.
>>YA BAŞKA?
Alışveriş
 Grandpa: Grandpa adeta bir ‘güzel şeyler müzesi’. Tasarım ekibinde
İsveçli modacılar çoğunlukta. Kadın ve erkek koleksiyonları rahat ve
hip bir stile sahip. Koleksiyona ek olarak mağazalarda hem yeni hem
vintage ev eşyaları, kitaplar, posterler ve oyunlar bulmak da mümkün.
 Nitty Gritty Store: Nitty Gritty, erkekler için pantolon, ceket ve
gömlek tasarlayan bir isim. Mağazalarında kendi tasarımlarının yanı
sıra pek çok markanın kadın ve erkek koleksiyonlarından parçaları da
seçerek bir araya getiriyorlar. Stone Island, Church’s, Adidas, Chloé,
Isabel Marant bu isimlerden birkaç örnek.
 Haberdash: Haberdash sadece erkekler için düşünülmüş bir mağaza.
Mağazanın içi dev bir giyinme odası gibi görünüyor. Another Shirt
Please, Common Projects ve Hope gibi kolay kolay bir arada
bulamayacağınız markalara geniş yer veriyorlar.
 Mr. Mudd and Mr. Gold: Yalnızca erkeklere adanmış, hem şık hem
konsept yerler bulmak çok zor olabiliyor. Rahat ve spor giyinen ve bir
yandan da hip bir yer bulmakta zorluk çeken erkeklerin mutlaka göz
atması gereken bir yer.
10
Stokholm
 Sandqvist: Sandqvist, hem kadınlar hem erkekler için spor, kullanışlı
ve şık aksesuarlar sunuyor. Farklı işlevlerde çeşit çeşit çanta, cüzdan,
kemer ve bere çeşitleri bulabileceğiniz bir adres.
 Happy Socks: Çorapla ilgili bütün önyargılarınızı kırdıysanız ve siyah
düz çoraplarla dolu çekmecelerinizi renklendirmeye hazırsanız
buyurun Happy Socks’a! Bir süredir Türkiye’de de ürünlerini bulmak
mümkün ancak burada elbette çok daha bol seçenek ve çeşit mevcut.
 Granit: İskandinav mobilya tasarımı denince akla ilk Ikea geliyor.
Granit de benzer bir çizgiye sahip. İskandinav minimalizmini sade ve
fonksiyonel tasarımlarıyla yansıtan bir isim. Ev eşyalarının yanı sıra
mutfak için çeşitli tuzlar ve banyo için de organik sabunlar
bulabilirsiniz.
 Design House Stockholm: Design House, İskandinav tasarımlarının
şık temsilcilerinden biri. Ürünler belli kategorilere ayrılarak
yerleştirilmiyor. Böylece sıra sıra boşlukta dolaşan sandalyeler yerine
tüm ürünleri bir kompozisyon içinde görme şansınız oluyor. Özellikle
aydınlatma konusunda çok başarılı olduklarını da ekleyelim.
 Papercut Shop: Nitty Gritty’ye uğramışsanız hemen yanında bulunan
Papercut’a da uğramanızı tavsiye ederiz. Kitap, dergi, DVD ve
defterler bulabileceğiniz bir yer. Çok büyük bir yer değil ancak
aradığınız pek çok şeyi bulabiliyorsunuz.
Müzeler
11
Stokholm
 Museum of Modern Art: Koleksiyonunda İsveçli sanatçıların yanı
sıra Picasso, Dali, Marcel Duchamp ve Matisse gibi sanatçıların
eserlerine de rastlamak mümkün. Bu eserleri görebileceğiniz kalıcı
sergilerin yanı sıra çağdaş sanatçıların eserlerine yer verilen süreli
sergileri de gezebilirsiniz.
 Nordic Museum: 19. yüzyılda açılmış olan müzede, İskandinav
halklarının eski zamanlardaki yaşayış şekilleri hakkında fikir veren
etnografik ve arkeolojik eserler bulunuyor. Müzenin içini gezmeseniz
bile binayı mutlaka görmenizi tavsiye ederiz.
 Nobel Museum: Oslo’da verilen Nobel Barış Ödülü dışında tüm
ödüller, Alfred Nobel’in doğduğu şehir olan Stokholm’de veriliyor.
Müze de hem Alfred Nobel hem de bugüne kadar ödül almış 800’ün
üstünde isim anılıyor. Devamlı ve süreli sergileri ve de kütüphanesiyle
ilgi çekici bir adres.
 Abba The Museum: Merakla beklenen müze, 7 Mayıs’ta açılacak.
Şimdiden ajandalara not etmekte fayda var.
 Fotografiska: 2010 yılında açılan fotoğraf müzesi Fotografiska,
yalnızca fotoğrafla ilgilenenlerin değil, tüm görsel sanat sevenlerin
görmesi gereken bir müze. Çoğu İskandinav ülkelerden olmak üzere
çok
önemli
sanatçıların
eserlerine
yer
veriyorlar.
Müzenin
mağazasındaki kitaplara da göz gezdirirseniz kütüphanenize çok güzel
kitaplar kazandırabilirsiniz.
Gitmeden Göz Atılacaklar
12
Stokholm
 Stieg Larsson: İsveçli yazar ve gazeteci Larsson, Milenyum serisiyle
büyük başarı elde etti. Kitapları, Türkçeye ‘Ejderha Dövmeli Kız’,
‘Arı Kovanına Çomak Sokan Kız’ ve ‘Ateşle Oynayan Kız’ olarak
çevrildi. Kitaplar daha önce İsveçli sinemacılar tarafından perdeye
uyarlanmıştı ancak Hollywood bir kez daha uyarlıyor. ‘Ejderha
Dövmeli Kız’, 2011 yılında gösterime girmişti. Yakında diğer
filmlerin
de
çekilmesi
bekleniyor.
O
zamana
kadar
İsveç
uyarlamalarını izleyebilirsiniz.
 ‘I am Curious (Yellow)’ ve ‘I am Curious (Blue)’: Vilgot Sjöman’ın
çektiği bu ikileme, Stokholm’de yaşayan aktivist bir kızın hikâyesini
anlatıyor. İsveç Yeni Dalgası’nın önemli örneklerinden biri olan film,
Amerika’da pornografik bulunduğundan yasaklanmıştı. Ufak bir not:
The Simpsons’ın, bu filmlere gönderme yapan ‘I Am Furious Yellow’
adlı bir bölümü bulunuyor.
 ‘Let the Right One In’: John Ajvide Lindqvist’in 2004’te yazdığı
roman, 2008 yılında Tomas Alfredson tarafından perdeye uyarlandı.
Filmde Stokholm’de yaşayan 12 yaşındaki bir çocuğun, vampir bir
çocukla kurduğu arkadaşlık anlatılıyor. Korku filmi severlerin
listelerinde üst sıralarda yer alan film, Türkiye’de ‘Gir Kanıma’ adıyla
gösterme girmişti.
 The Red Room: August Strindberg’in ilk kez 1879 yılında yayınlanan
romanı, İsveç edebiyatının ilk modern roman örneklerinden biri olarak
kabul ediliyor.
 ABBA: 1972 yılında kurulan grup, 1974 yılında katıldıkları
Eurovision Şarkı Yarışması’ndan sonra çok popüler olmuştu.
13
Stokholm
Türkiye’de çok tanınan ve sevilen grubun şarkılarını yolda
kulağınızdan eksik etmeyin.
Aman Aman!
Kışın, günlerin en kısa olduğu tarihlerde, Stokholm’ün 5-6 saat güneş
görüyor. Aynı şekilde, yazın da güneş yalnızca 4-5 saatliğine batıyor.
Şehrin metrosu aynı zamanda en uzun sanat galerisi. Metrolara yerleştirilen
eserleri görmek için bir yer altı turu yapmakta fayda var.
Sıkıcı Bilgiler
Arlanda Havaalanı’ndan şehre varmak taksiyle 45 dakika sürüyor ve 400500 İsveç Kronu (yaklaşık 50-55€) tutuyor. Taksiler biraz pahalı ama en
azından kredi kartı kabul ediyorlar.
Stockholm Card’ın 1, 2, 3 ve 5 günlük paketlerinden size uygun olanı
seçtiğinizde 80’den fazla müzeye ücretsiz gezebiliyor, toplu taşıma
araçlarını ücretsiz olarak kullanabiliyorsunuz. Ayrıca şehir içindeki çeşitli
aktivitelerde
ve
sinema
salonlarında
da
özel
indirimlerden
faydalanabiliyorsunuz.
Bisikletle dolaşmaya oldukça müsait bir şehir. Tourist Center’dan ve
otellerden 3 günlük şehir bisikletleri kiralanabiliyor.
14

Benzer belgeler

Nerede Kalmalı?

Nerede Kalmalı? gastronomik deneyimlerinde Mathias Dahlgren’in Michelin yıldızlı imzası bulunuyor. Dahlgren’in bistrosu Matbaren şık, restoranı Matsalen ise samimi bir ortam sunuyor. İsmini otelin kurucusu Régis

Detaylı

pdf - WINGS

pdf - WINGS Haftanın her günü açık olan mekân, kırmızı beyaz kareli masa örtüleriyle Fransız bir anneannenin evi rahatlığında ve lezzetinde. Bu mütevazı ve samimi mekânı en son tercih eden isimler arasında Oba...

Detaylı