Seminer kitabı 1. bölüm için tıklayın

Transkript

Seminer kitabı 1. bölüm için tıklayın
2010/204
ISPARTA İLİNİN
EKONOMİK GELİŞMESİ
SEMİNER
AÇILIŞ - TEBLİĞ - PANEL
ISPARTA, 2010
1
İşbu kitap, 16 Nisan 2010 Cuma günü, Isparta, Belediye Kültür Sineması’n da gerçekleştirilen Seminerin açılış konuşmaları, tebliğ konuşma ve tartışmalarının Nahit ÖZEN tarafından
derlemesidir.
Her hakkı İktisadî Araştırmalar Vakfı’na ait olup, adı geçen Vakıf’tan yazılı izin alınmadıkça, aynen veya kısmen iktibas edilemez. Kitap, Vakıf merkezinden temin edilebilir.
İKTİSADÎ ARAŞTIRMALAR VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 3 Golden Plaza Kat: 8
34360 Şişli / İSTANBUL
TEL : (0212) 233 21 07 (pbx)
FAX : (0212) 233 21 96
TELG : FOUNDATION ISTANBUL
Email : [email protected]
Web : www.iav.org.tr
2
İÇİNDEKİLER
AÇILIŞ OTURUMU
İ. A.V. Başkanı Prof. Dr. Ahmet İNCEKARA.............................................................................................
7
Isparta Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin KAÇIKOÇ....................... 11
Süleyman Demirel Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Vecihi KIRDEMİR........................................................................................................................................... 13
Isparta Belediye Başkanı Yusuf Ziya GÜNAYDIN........................................................................... 17
Isparta Valisi Ali Haydar ÖNER.............................................................................................................................. 19
ÇALIŞMA OTURUMU -1
Başkan
: Prof. Dr. Hasan İBİCİOĞLU
Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F Dekanı
1.Tebliğ
: Isparta İlinin Gelişmesinde Sanayi ve
Ticaretin Yeri ve Önemi...................................................................................................... 29
Sunan
: Doç. Dr. Murat Ali DULUPÇU
Süleyman Demirel Üniversitesi
İ.İ.B.F İktisat Bölümü Öğretim Üyesi
2.Tebliğ
: Isparta İlinin Gelişmesinde Tarım ve
Hayvancılık Sektörünün Yeri ve Önemi........................................................... 61
Sunan
: Yrd. Doç. Dr. Tufan BAL
Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Tarım Ekonomisi Tarım Politikası ve Yayım
Öğretim Üyesi
ÇALIŞMA OTURUMU -2
Başkan
: Prof. Dr. Durmuş ACAR
Süleyman Demirel Üniversitesi
İ.İ.B.F. İşletme Bölüm Başkanı
3. Tebliğ
: Isparta İlinin Gelişmesinde Turizm Sektörünün
Yeri ve Önemi................................................................................................................................. 93
Sunan
: Yrd. Doç. Dr. Hulusi DOĞAN
Akdeniz Üniversitesi
Alanya Meslek Yüksek Okulu Müdürü
SORU-CEVAP........................................................................................................................................................................................ 131
3
PANEL.............................................................................................. 139
Isparta İlinin Ekonomik Gelişmesinde
Ana Strateji Ne Olmalı
Başkan
: Doç. Dr. Mesut ALBENİ
Süleyman Demirel Üniversitesi
İ.İ.B.F İktisat Bölüm Başkan Yardımcısı
Üyeler (*)
: Ahmet Tahir BAKAL
Isparta Tic. ve San. Odası Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı
: Nahit BİNGÖL
D.P.T Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum
Genel Müdürü
: Dr. Mehmet Yurdal ŞAHİN
Hazine Müsteşarlığı Teşvik ve Uygulama
Daire Başkanı
: Ali AĞBAL
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve
İşletmeler Genel Müdür Yardımcısı
: Yrd. Doç. Dr. Bekir GÖVDERE
Süleyman Demirel Üniversitesi
İ.İ.B.F Öğretim Üyesi
SORU-CEVAP............................................................................................................................................................................. 245
4
AÇILIŞ OTURUMU
- İ.A.V. Başkanı Prof. Dr. Ahmet İNCEKARA’nın
Konuşması
- Isparta Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Hasan Hüseyin KAÇIKOÇ’un Konuşması
- Süleyman Demirel Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Vecihi KIRDEMİR’in Konuşması
- Isparta Belediye Başkanı Yusuf Ziya GÜNAYDIN’ın
Konuşması
- Isparta Valisi Ali Haydar ÖNER’in Konuşması
5
6
İ.A.V. BAŞKANI PROF. DR. AHMET İNCEKARA’NIN
AÇILIŞ KONUŞMASI
Sayın Valim, çok değerli konuklar İktisadi Araştırmalar Vakfı ve Isparta
Valiliği, Isparta Ticaret ve Sanayi Odası’nın ortaklaşa düzenlediği Isparta İlinin Ekonomik Gelişmesi konulu seminerini sizleri sevgi ve saygıyla selamlayarak açıyorum.
İktisadi Araştırmalar Vakfı, 1962 yılında kurulmuş, amacı, hedefleri bütünüyle Türkiye ekonomisinin, Türk toplumunun ekonomik alandaki her sorununa el atmak, bilimsel çözüm, fikir geliştirmek üzere kurulmuş bir Vakıftır.
Dolayısıyla, Türkiye ekonomisinin, dünya ekonomisinin ister sıkıntı olan
alanlarda, ister belli hedeflere varmak için geliştirilen projelerde, fikirlerde,
kendini sorumlu, yükümlü hissetmektedir. Bu konuda da yaklaşık 50 yıldır
çalışmaktadır. Kurucularımız 9 kişiydi, vefat ettiler. Son genç kuşak olarak
biz 1,5- 2 sene önce bayrağı devraldık. Yaklaşık 20 yıldır il kalkınma seminerleri düzenliyoruz. Yani belli illeri bir idari bölge çerçevesinde, ekonomik
alanda neler yapılabileceği konusunda, dünyada yapılan çalışmaları, biz de
Türkiye’de bilimsel çerçevede, bilimsel yöntemlerle, bilim adamlarının önderliğinde yapmaya çalışıyoruz.
İktisadi Araştırmalar Vakfı, bir sektörü ele alıp inceleyebilmekte, ekonominin bütününü ele alıp inceleyebilmekte, herhangi bir ekonomik değeri
olan (mesela çayı, fındığı, kanolayı) herhangi bir ürünü ele alıp, o konu ile
ilgili araştırmalar yapabilmekte, projeler geliştirebilmektedir. Bunları sağlanan desteklerle yapmaktadır. Biraz önce söylediğim gibi il kalkınma seminerleri 20 yıl önce bir sayın valimizin isteği üzerine başladı, şimdiye kadar
50 küsur ili buldu yaptığımız çalışmalar. Hatta bazı illerde bu çalışmaları 23 defa yaptık. Dolayısıyla, il kalkınma seminerleri, illerin kalkınmasında bilimsel görüş, destek sağlamak açısından çok önemlidir, buna önem veriyoruz. Ancak, il kalkınma seminerleri konusunda yaptığımız bu bilimsel çalışmalar ve bu çalışmaların sonucunda 1 günlük olarak düzenlediğimiz bu bilimsel seminerler katkısı büyük ancak takibi bir o kadar gerekli konular. Burada, bu toplantıda, bilim adamları yaklaşık 3 aydır daha da fazla belki ya7
pılan çalışmaları tarım ve hayvancılıkta, sanayi ve ticarette ve turizm alanlarında yani Isparta’nın bir bilimsel inceleme konusu yapılabilecek alanlarda, sektörlerde çalışmaları ele alıp getirdiler. Burada şimdi onları sunma zamanı.
Bir küreselleşen dünya, yani gittikçe küçüklen dünya, herkesin birbirinden, ne yaptığından, nelerin geliştiğinden, nelerin bir eğilim haline dönüştüğünden, yenikler trend diyor ya hani, artık herkesin haberdar olduğu bir
dünyada yaşıyoruz. Böyle küçülen dünyada il halkının, ilde yaşayanların,
ekonomik kalkınma, refah, eğitim, sağlık konularında daha fazla pay isteme
konusundaki arzuları, istekleri mutlaka idarecilerin de, siyasi partilerin de
hemen herkesin dikkatini çeker, bilim adamları için araştırma konuları olur.
Şimdi iktisadi kalkınma, iktisadi gelişme konularında yapılan çalışmalar tabii ki gerek şarttır ama yeter şart değildir. İstemek önemlidir ama insanımız
başta olmak üzere, illerin ekonomik kaynaklarını, iktisadi kalkınma çerçevesinde organize etmek, düzenlemek, hedefler koymak, o hedefler konusunda yatırımları, girişimleri, teknolojik gelişimleri organize etmek kimlerin görevidir? Yöneticilerin, bilim adamlarının, sorumlu kişilerin, herkesin görevidir. O halde yapılacak şey Türkiye’de olduğu gibi, bölgelerde olduğu gibi, illerde de ekonomik kalkınma konusundaki çalışmaları iyi koordine etmektir.
Belli sektörleri öne çıkarıp, o konudaki çalışmalara daha ağırlık verilebilir. İşte bu tercihlerde hedef koymada ve tercihlerde bilim adamlarının görüşlerinden yararlanmak, tecrübeli insanların, girişimlerin, girişimcilerin, iş adamlarının görüşlerinden, deneyimlerinden faydalanmak gereklidir, zorunludur.
Çok gelişmiş illerimiz de var. Mesela Isparta’ya nispetle gelişmiş illerimiz
var. Aklımıza neresi gelebilir. Mesela Kayseri olsun, arkadaşlar biz Kayseri’de de seminer yaptık. Kayseri ne istiyor? Biliyor musunuz? Kayseri diyor
ki; biz bir yere geldik, sanayileştik, gelirimiz arttı, refahımız arttı, şehrimiz
büyüdü, organize sanayi 1’di 2 oldu, 3 oldu, peki biz bundan sonra ne yapmalıyız? Nereye gitmeliyiz? Yatırımlarımızı, kaynaklarımızı, sermayemizi,
tecrübemizi nereye doğru kaydırmalıyız? Mesela Kayseri’de mi kalmalıyız
yoksa daha büyük illere mi gitmeliyiz? Yurtdışına mı gitmeliyiz, orada hangi yatırımcıları, hangi sektörleri buralara getirsek daha faydalı olur? İşte
bunlar araştırma konumuzu teşkil ediyor arkadaşlar. Gelişmiş illerde farklı
olabiliyor çalışmalarımız. Isparta aslında ne gelişmiş, ne de az gelişmiş ekonomik bakımdan. Peki, Isparta’nın ekonomik yapısı nedir dediğimizde karşımıza ne çıkıyor. Eskiden şöyle derlerdi “efendim Isparta’nın ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır” şu anda Isparta’nın ekonomisi tarım ve hayvancılığa mı dayanıyor? Hayır, nereye dayanıyor? Yani il GSYH’nın ne kadarını tarım ve hayvancılık, ne kadarını sanayi faaliyetleri, ne kadarını hizmetler kesimi oluşturuyor dediğinizde, Türkiye’ye paralel bir durum görüyoruz. Türkiye’de şu anda GSYH’nın %60 küsur kadarını hizmetler kesimi
8
oluşturuyor. Daha sonra sanayi kesimi, daha sonra tarım ve hayvancılık
oluşturuyor. Tarım ve hayvancılık son 15-20 yılda iyice azaldı biliyorsunuz,
tıpkı neredeki gibi, Isparta’daki gibi, peki ne yapmamız lazım o zaman, tarım ve hayvancılık konusunda hiç yatırım yapmayacak mıyız? Yapacağız,
ne yapacağız daha nitelikli yatırımlar, geleneksel yatırımlardan çıkıp daha
nitelikli yatırımlar yapacağız. Organize sanayi bölgesini ziyaret ettim. Belki
dün Kanal 32’deki konuşmamı dinleyenler olmuştur ben kendim seyredemedim ama orada şunu gördüm. Yapılan bir çalışma da açık seçik bunu
gösteriyor. Belki bilim adamı arkadaşımızdan veya burada olan arkadaşlarımızdan haberdar olan vardır. İllerin rekabetçilik endeksleri var. O endekste, bütün illeri 81 ili belli kriterleri dikkate alarak sıralamışlar. Bunlardan bir
tanesi, mesela, markalaşma ve yenilikçilik, bir tanesi ticaret ve üretim potansiyeli, bir tanesi erişilebilirlilik, bir tanesi de hayat kalitesi-insani değerler,
insani değerler ve yaşam kalitesi bakımından Isparta 81 il içerisinde en önlerde, o kriter bakımından ama sadece. Kaçıncı sırada biliyor musunuz? 6.
bir bakıyorsunuz tarım ve hayvancılıktaki veya sanayi veya hizmetler kesimindeki üretim potansiyelinin değerlendirilmesine en gerilere düşüyor 53.
sırada. Diğerlerini saymıyorum. Endeksteki ortalama değeri söyleyeceğim
size, Isparta 23. sırada. 81 il içerisinde 23. sırada olmak kolay değil bayağı
önlerde. Demin sıraladığım kriterlerin de altında da bir takım kriterler var
mesela erişilebilirlik konusunda yollar, internet aboneliği vs. Bunların hepsi
il il, tek tek sıralanıyor, ondan sonra ortaya çıkıyor bu değerler. Dolayısıyla
Isparta ekonomik bakımdan, gelişmeye muhtaç, kaynakları var bir şeyi eksik. Biraz önce söylediğim endekste çok iyi yerde olduğunu söylediğim kriter var, nedir o? Üretim ve ticaret konusundaki organizasyon becerisi. Kim
yapacak bunu arkadaşlar? Ispartalılar, Ispartalı girişimciler. Girişimci eksikliği var Isparta’da. Arkadaşlar girişimcilik konusundaki çalışmalar şu anda
destek veren Avrupa Birliği tarafından Lizbon Kriterleri çerçevesinde özellikle ağırlık verilen, bir tanesi teknolojik gelişmeler, yenilikçilik, diğeri girişimcilik. Girişimci konusunda girişimcileri yetiştirme. Çünkü, bütün bilgi dahil,
teknoloji dahil bütün üretim faktörlerini alıp çekip çevirip sevk ve idare edecek olan, belli hedeflerin gerçekleştirilmesinde bunları kullanacak olan kim,
girişimci. O yüzden biz çocuklarımızı sadece devlete memur olsun, sadece
şunun yanında muhasebeci olsun, sadece şu bankada müfettiş olsun diye
yetiştirmeyelim lütfen. Ne olsun diye yetiştirelim? Girişimci olsun diye yetiştirelim. Girişimcilerin çok farklı özellikleri var, ben korsan bir tebliğ sunmak
niyetinde değilim. Uzun süre aldım kusura bakmayın. Sizleri seminerin başarılı geçmesi hususundaki dileklerimle yine sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Sağ olun, varolun.
9
10
ISPARTA TİCARET VE SANAYİ ODASI BAŞKANI
HASAN HÜSEYİN KAÇIKOÇ’UN KONUŞMASI
Sayın Valim,
Sayın Belediye Başkanım,
Sayın Misafirler,
Hepinize hoş geldiniz diyorum. Şimdi önce özeleştiri yaparak konuşmama başlayacağım. Oldukça detaylı bir konuşma hazırlamıştık. Fakat bu konuşmaya tüm detaylara fazla girmeden bir özeleştiri yapacağım.
Önce bu semineri yapmamıza vesile olan sayın Valimize, sayın hocamıza teşekkür ediyorum. Bu aşağı yukarı 4 aylık bir çalışmanın eseri oldu. Fakat o zaman da söylediğim gibi dedim ki; büyük salona geçemeyelim, büyük salonu dolduramayız. Demin ayak üstü dışarıda sayın valimizi beklerken, baktım ki bilhassa benim üyelerim, benim iş adamlarım fazla gelmemiş. Salonu dolduran genellikle bürokratlar. Tabii bu beni üzdü. Çünkü biz
bu toplantıları bundan başka da toplantılar yapıldı. Sayın Valim ilk geldiği
zamanda 3 günlük bir toplantı yapıldı, o zaman da söylemiştik. Bizim amacımız bu toplantıları, bu seminerleri bürokrasiye değil, iş hayatına hitap etmesi, iş hayatına uygulanması, iş hayatında buradaki çıkacak neticelerin
uygulanmasını veya tatbik edilmesini sağlamak. Ama görüyorum ki başta
ben olmak üzere bunda başarısızız. Dolayısıyla, kamuoyundan ve sizlerden
özür diliyorum.
Sayın misafirler, şimdi biraz evvelde sayın hocamızın dediği gibi, bu seminer neticesinde bir araştırma olacak ki burada oldukça detaylı olarak konuşulacak, görüşülecek, masaya yatırılacak tabiri caizse, masaya yatırıldıktan sonra muhakkak bir netice çıkacak. Bu neticeleri inşallah uygulayabiliriz, inşallah tatbik edebiliriz. Çünkü Isparta’mız sosyal gelişmişlikte oldukça
iyi yerlerde. Mesela, kişi başına düşen hastanelerdeki yatak sayısı Türkiye’de en iyi, asfalt yollarımız olsun, diğer eğitim kurumlarımız olsun Türkiye’de çok iyi. Yani devlet buraya yapacağı yatırımı yapmış. Eksik olan yatırımcıyı bulamamış. Şu anda yatırım yapacak kişilerimiz de buraya gelmedi11
ğine göre, demek hallerinden memnunlar. Biz yine de bunu memnuniyet
olarak kabul etmeyip, mevcut yatırımcıların üzerine yatırımcı koyabilmek
veya mevcut kişilerin yatırım iştahını kabartabilmek, hatta küllenmiş küllerini üfleyip, tekrardan o koru meydana çıkartabilmek bizlerin görevi olması lazım. Ben inanıyorum ki böyle toplantıların neticesinde sayın valim, sayın
belediye başkanım da katılır bana tahmin ediyorum, bıkmadan bu seminerleri yapacağız. Isparta’nın yatırım yapılabilecek değerleri ne ise onları meydana çıkartacağız. Biraz evvel de yine hocamızın konuştuğu gibi Isparta’mız Türkiye’den ayrı değil. Türkiye’deki hizmet sektörü %60’ların üzerinde. Isparta’mızda da kesin veremiyorum ama 1. sırada hizmet sektörü geliyor ki daha eskiden sanayi sektörü öndeydi, şimdi hizmet sektörü. Demek
ki Isparta Türkiye’den ayrı bir yer değil. Dolayısıyla gerek hizmet sektörü olsun, gerekse tarım ve hayvancılık ki vazgeçemeyeceğimiz bir sektördür.
Her ne kadar gerilerde olsa da tarım ve hayvancılıkta biz Isparta’da ikinciyiz. Yani hizmet sektöründen sonra gelen sektörümüz tarım ve hayvancılık.
Sanayi sektörümüz 3. sırada ki ben sanayiden geldiğim için özellikle sanayi diyorum. Sanayii ihmal ettiğimiz müddetçe Isparta’mız kaybeder diyorum.
İnşallah sanayi sektörümüz de canlanır diye umut ediyoruz. Bu seminer neticesinde ki değerlerli konuşmacılar bunu sizin önünüze daha iyi serecek,
seminer neticesinde sanayiinin biraz daha canlanması, sanayiinin başka
sektörlere girmesinin sağlanması için bu çalışmaların neticesi muhakkak
ona getirilecektir. İyi bir netice alacağımızı ümit ediyorum. Bu vesile ile hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum. Sağ olun.
12
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ REKTÖR YARDIMCISI
PROF. DR. VECİHİ KIRDEMİR’İN KONUŞMASI
Sayın Valim ve Değerli Eşleri,
Sayın Belediye Başkanım,
Değerli Vakıf Başkanı,
Saygıdeğer beyefendiler ve hanımefendiler,
Öncelikle rektörüm İtalya’da bulunduğu için rektörüm ve üniversitem adına tüm konuklara saygı ve selam dileklerini iletiyorum ve toplantının başarılı olmasını diliyorum.
Ben yeni haberdar olduğum için toplantıda konuşmak üzere bir sunu hazırlamıştım. Şimdi o sunu eşliğinde konuşmama devam etmek istiyorum.
Bu sunu, Dünya Bankasının önemli danışmanlarından Cemil Sahi diye
çok değerli bir bilim adamının görüşlerini içeriyor. Sunudaki bütün fikirler hemen hemen ona ait. Burada üniversite ve sanayi işbirliğinin ne oranda gelişmesi gerektiğine dair kendisine ait görüşler var. Son zamanlarda gelişmekte olan üniversitelerde dünyada öncü olacak üniversitelerin neler yapmasına dair bir kitap, Türkçe’ye çevrildi, isteyenler Ankara’da Kadriye
Amaç’ın editörlüğünü yaptığı bu kitabı bulabilirler. Ben sununun bazı bölümlerini anlamak istiyorum.
Eğitim sadece üniversitelerde yapılan bir iş değil, sürekli eğitim adı altında günümüzde yeni bir kavram var ve yaşam boyu eğitim kavramıyla değişti. Bu örgün eğitim tarzında, ilk ve orta okullarda olduğu gibi, aynı örgün eğitimin bir yüksek seviyesi üniversiteler. Bu örgün eğitim dışında yine işte
dershaneler, çeşitli kurumlarda uygulanan yöntemlerle, örgün olmayan eğitim yöntemleri, bir üçüncüsü de medyadan sağlanan eğitimler. Son 10 yılda
yüksek öğrenim öğrenme ve araştırma kalitesinin iyileşmesi yanında, gelişmiş bilgiyi edinmek, buna uyum sağlamak ve sağlanan bilgilerden yeni bilgiyi aratmak anlamında. Demin de söylediğim gibi, örgün eğitim kurumsal
yerlerde, örgün olmayan dershaneler veya açık öğretim fakülteleri ve resmi
13
olmayan, herkesin radyodan, televizyondan öğrendiği işlerle de eğitim yapılabiliyor.
Yüksek öğrenim ve sanayi ilişkisine gelince, kalkınmakta olan ülkelerde
üniversitelerin rolü, eğitim ihtiyaçları ve değişimi, gelişmekte olan eğitim
manzarası ve bu ülkelerde karşılaşılan zorluklar anlamında 4 ana başlık altında incelenebilir. Neye eğitim ihtiyaçları ve değişimi söz konusu oldu. Çünkü günümüzde yüksek beceri insan olmak, değişikliklere adapte olabilmek
ve sürekli bir eğitime ihtiyaç var. İşgücü piyasaları, beceri düzeyi daha yüksek kişileri talep ediyor. Dolayısıyla biz insanları ne kadar fazla eğitirsek, bu
insanlar o kadar fazla ücret alıyor. İşte dünya OECD ortalamalarında da kadın ve erkek fark etmeksizin yüksek eğitim almış herkes başlangıçta olmasa da sonunda hep daha yüksek maaş alıyor. İlk etapta belki üniversite mezunlarının işsizliğinden bahsetsek de, bütün yüksek öğretim mezunları, hayatlarının totalinde aldıkları eğitim nedeni ile mutlaka kazançları fazla oluyor ve daha fazla sayıda genç insanın esnek olması ve sürekli bir eğitime
açık olması. Evet, gençler ellerindeki ve kendi yapılarındaki mevcut güçleri
nedeni ile illa bulundukları çevrede değil farklı taraflara da gidebiliyorlar.
Türkiye, sadece eğitimi bu ülkedeki istihdam gücüne bağlı olarak yapmak
durumunda değil. Evet biz bu genç nüfusumuzu iyi eğiterek, bizim dışımızdaki ülkelerde de istihdam edilebilirliğini sağlayabiliriz. Girmekte olduğumuz
Avrupa Birliği’nde de bizim genç ve eğitilmiş insanlarımız çok daha yüksek
oranlarda iş bulabilirler. 1965’li yıllarda işçi göçü verdiğimiz Almanya’ya bu
sefer daha eğitilmiş insanları gönderip ve onların ülke ekonomisine katkılarını sağlayabiliriz.
Önemli özelliklerden birisi ise, sürekli olarak endüstride çalışan insanların teknolojiye bağlı olarak, endüstrideki işlevlerin azalmasından bahsediyoruz. Teknoloji yoğunluklu sektörler, bilgisayarlar ve benzeri sistemlerle insan
gücünün sanayide fazla yer almadığı, bunun yerine, insanın yerine başka
özellikle de bilgisayarların geçtiğini. Evet bilgisayarlara belli işleri yaptırabilirsiniz. Bazı rutin işler bilgisayarlar ya da bu tür yöntemlerle yapılabilir ama
buna rağmen bilgisayarlara yaptıramadığımız işler var. Bilgisayarlar hiçbir
zaman uzman görüşü veremezler veya kendi muhakeme yeteneklerini ortaya koyup bir şey söyleyemezler. Bu konuda örnek vermek gerekirse, biz
sağlık sektöründen manyetik rönesanslar veya bilgisayarlı tomografiler uygulayabiliyoruz ama hiçbir zaman bunlardan elde ettiğimiz bilgiler sonucunda teşhise varamıyoruz. Sonuçta mutlaka hasta ile görüşecek bir hekime ve
bu hekimin bütün bu bilgisayar veya diğer teknolojik verileri değerlendirip,
sonuçta bir uzman görüşüne ihtiyacımız oluyor. Dolayısıyla, iyi eğitilmiş insan, mutlaka uzmanca ve daha akıllıca muhakeme yeteneğine sahip oluyor.
Eğitilmiş insanlar, teknoloji kullanmak kadar diğer insanlarla iletişim kurma becerisi sağlamak durumunda. Dolayısıyla üniversiteler sadece bilgisa14
yar okuryazarlığı değil, aynı zamanda diğer insanlarla ilişki kurabilme becerilerini de arttırmak zorunda. Çok iyi yetişmiş farmakolojiyi, mikrobiyolojiyi
çok iyi bilebilen bir hekim ama hemşiresiyle ya da hastasıyla iyi geçinemiyorsa, çeşitli psikolojik ya da sosyal sorunları varsa, hiçbir zaman bir faydası olmuyor. Sadece kitap bilgisi, bazı işleri vermek için yeterli olmuyor. Dolayısıyla kişiler arası iletişim kurma becerisi eğitimi de vermek durumundayız. Demin de söylediğim gibi, sınırların kalktığı bu dünyada sadece kendi
ülke insanlarıyla iletişim kurabilen değil, dış ülke insanlarıyla da iletişim kurabilen insanlar yetiştirmek, dolayısıyla büyük bir kısmına yabancı dil öğretmek durumundayız. Sadece öğrenciler üniversitede öğrendikleri ile yetinmemeliler ve öğrenmiş oldukları bilgilerin bittiğini ve yenilenmesi gerektiğini de unutmamaları gerekiyor. Sürekli öğrenme yeteneğimizi ve öğrendiklerimizi analiz ederek yetmeyen bilgiler yerine yenisini koymak, yanlış bilgileri ayıklamak ve farklı şekilde öğrenme yöntemlerini de öğrenmek durumundalar. Biz, kendi öğretim ve öğrenme tarzlarımızı, yani hocalar olarak evet
öğretmek dışında, öğrenciler kendi arkadaşlarıyla ne şekilde öğrenme yetenekleri olduğunu fark edip, onlara göre kendi öğrenme yeteneklerini geliştirmeliler.
Eğitim ve eğitim sonrası yoğun rekabetin olduğu böyle bir dönemde,
mutlaka başarı sağlayacak ve rekabet edebilecek öğrencileri yetiştirmemiz
gerekiyor. Demin Sayın Vakıf Başkanımızın ve Sanayi Odası Başkanımızın
da belirttiği gibi, rekabetsiz bir dünya söz konusu değil. Yarışmadan korkmayan ama bu tür güvenini yitirmemiş ve rekabet edebilecek mezunlar vermek durumundayız. Bunları yapmak sadece üniversitelerin işi değil, bu topyekün bir iş, bu strateji eğitim ve araştırma teknolojilerine yönelmiş diğer kurumlarla da bütünleşmek zorunda, bu iş sadece üniversitelerin işi değil. Bu
iş üniversite, sanayi, ticaret odası veya devletin diğer kurumları ile mutlaka
birlikte olmak durumunda.
Daha alt düzeyde eğitim sistemleri de mutlaka üniversitenin yetiştirdikleri mezunlarını yeteri seviyeye getirmek durumundalar. Biz sadece laboratuarları üniversitede kurmak durumunda değiliz. Eğer mezunlarımız çevremizdeki fabrikalarda çalışacaksa, fabrikalarda istihdam edilecekse, oralardaki stajlar esnasında da bunlara gereken destek ve gerekli güven sağlanarak, belli çalışma koşullarının da sağlanması gerekiyor. Küresel bilgi ekonomisinde sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, ekonomik pasta payını arttırmak arayışı nedeniyle, dünya çapındaki birçok üniversitede bile
birçok yanlış reklam bulunmakta ve bu ne yazık ki bu yanlış reklamlar öğrencilere ve üniversite kapılarındaki arkadaşlarımıza iletilmekte birçok öğrencimiz ve bunların velileri bu yanlış reklamlara kanmakta.
Diğer hizmet sektörlerinde de olduğu gibi henüz çok daha temel yüksek
öğrenim gereksimleri karşılanmadan, her ülkenin kapsamlı, dünya çapında
15
üniversitelere gereksinimi olmadığını belirtmek istiyorum. Eğer siz ihtiyaçlarınızı karşılamadan, dünya çapında üniversitelerinizin olmadığından yakınmak durumunda değilsiniz. Evet günümüzde ben 5 yıl önce bu görevime
başladığım zaman 44 üniversite varken, bugün 140 üniversite oluştu. Dolayısıyla bu 140 üniversitenin demek ki ihtiyaçlarımız karşılanmamış, dolayısıyla bu 140 üniversitenin belli bir standardı yakalaması durumunda, Türkiye üniversitelerin, dünya çapında başarılar yakalamak yerine, sürekli bu kadar artan sayıda, belli standartları ve ortalamayı yakalamak gibi bir hedefinin olması gerektiğini unutmamızı gerektiğini düşünüyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
16
ISPARTA BELEDİYE BAŞKANI
YUSUF ZİYA GÜNAYDIN’IN KONUŞMASI
Değerli Valim ve değerli eşi, değerli katılımcılar, hepiniz bu toplantıya
hoş geldiniz diyorum. Fakat ben de Isparta’mız için çok güzel, kendime göre güzel ve heyecanlı, çok konuda konuşmak istiyordum. Biraz önce Ticaret Odası Başkanımızın da canı sıkılıp konuşmalarını yapamadığı gibi, maalesef bende şu anda o durumdayım. Burada, Isparta Belediyesi’nin, bir üçgendir bu, böyle bir panelde katılım için bize önceden haber verilip ve çok
ciddi anlamda bu toplantıya önem vererek geldiğim halde, burada gördüm
ki Isparta Belediyesi’nin katılımcı olarak bulunmadığını burada öğrendim.
Dolayısıyla Vakfa yine de teşekkür ediyorum, böyle bir toplantıyı Isparta’mızda düzenlediği için, ama, ben bu toplantının veyahut da özellikle benim heyecanla hazırlamış olduğum, derinlemesine konuşmalarım olması
gerektiğini düşündüğüm bu toplantının amaca ve ileriye yönelik faydası olmayacağına inandığım için ve bu konuda beni af etmenizi istiyorum. Hepinizi selamlamak üzere çıktım, selamlarımı sunuyorum, hayırlı günler diliyorum. Teşekkür ediyorum, sağ olun.
17
18
ISPARTA VALİSİ ALİ HAYDAR ÖNER’İN KONUŞMASI
İktisadi Araştırmalar Vakfımızın Sayın Başkanı
Sayın Cumhuriyet Başsavcım,
Muhterem Rektör Vekilim,
İdare Mahkemesi Sayın Başkanımız,
Değerli Çalışma Arkadaşlarım,
Ticaret Sanayi Odamızın Sayın Başkanı, Yöneticileri, Üyeleri
Değerli Katılımcılar,
Aziz Ispartalı Hemşehrilerim,
Muhterem Basın Mensupları,
Hiçbir şey mükemmel değildir. Bu toplantının da bazı eksiklikleri olabilir,
ancak sayın başkandan aldığım bilgiye göre, İktisadi Araştırmalar Vakfı’nın
seminerlerindeki format belli. Bu formatta çok değişik kurumların katkıları
olduğu halde, belli simgeler kullanılıyor. Bence de bir eksiklik ama genel format bu olduğu için böyle bir düzenleme yapılıyor. Ama biz kamu yöneticileri hissiyatımızı aşarak hizmet sunmak durumundayız. Kendi hissiyatımıza
mahkum olursak, alınganlıklar için sebepler çok olur. Bizler bir emanet posttayız. Üzerinde oturduğumuz post, millete hizmet postu. Kişisel kaprislerimizin yeri değil.
Değerli konuklar, kimimiz atanarak, kimimiz ise seçilerek hizmete talip
olduk. Atananlar da, seçilenler de üzerlerine düşen görevleri yerine getirirlerse, o belde, o şehir, o il, o ülke daha çok kalkınır. Katkılarımızı esirgemeden, olabildiğince özveriyle çalışmak durumundayız.
Değerli hemşehrilerimiz, geçtiğimiz günlerde sayın Cumhurbaşkanımız
ilimizi onurlandırdılar. Sanayicilerimizle, iş adamlarımızla özel bir sohbet
toplantısı yaptılar. Bugün sayın başkanımızın vurguladığı gibi, orada da Isparta’da girişimci ruhunun eksikliği ortaya çıktı. Her konuda şunu savunuyoruz. Isparta’nın kendi evlatları varken, niye başkaları bu işe giriyor, başkaları Isparta’da şunu yapıyor, bunu yapıyor diye. Ama Isparta’nın da iyi ör19
nekleri var. Bir Gürkan ailesi, harikalar yaratıyor. Dünyanın en ünlü mağazasında, en nitelikli ürünlerini yüksek fiyatla pazarlayabiliyor. Aynı şekilde
Metemor adlı şirketimiz bütün dünyaya anıtsal nitelikte eserler kazandırıyor.
Diğer kişi ve kuruluşlar da aynı şekilde örnek nitelikli çalışmalar yapıyor. Isparta’da, Türkiye içinde belli alanlarda, belli seviyelere ulaşmış, üst göstergeler elde etmiş durumda. Sağlıkta, eğitimde, tarımda yaşam kalitesinde sıralaması iyi. Türkiye’nin en yaşanabilir 7. ili olarak geçtiği belirlendi. 2 yıl
içinde ilk 5’e, 4 yıl içinde de ilk 4’e girme arzumuz, kararlılığımız, bu yönde
çabalarımız var. Bu seviyeye ulaşabilmek için toplumun bütün katmanları,
hizmet sektörü, tarım sektörü, sanayii sektörü hareket etmek, üretmek, katkı sağlamak durumunda. Nasıl katkılar sağlayacağız? Neler yapmalıyız?
Bunun anahtarı bu tür toplantılarda. Üniversiteler araştırmalar yaparlar, laboratuarlar araştırmalar yaparlar, fikir jimnastikleri ortaya çıkar, düşünce çatışmaları ortaya çıkar, çatışan düşüncelerden bir fikir, bir sonuç elde edilir,
onlar uygulamaya konulur, ülke daha hızla gelişir, toplumun beklentileri daha çabuk karşılanır.
Nisan 2009’da, “Isparta’nın Sorunları ve Çözüm Önerileri” konulu açık
oturumlar dizisi yapmıştık. Öncelikle 8 sektörü ele almıştık. Tarımı, sanayii,
eğitimi, çevreyi, turizmi, imar durumunu ele aşmıştık. Görmüştük ki bazı
sektörler iyiyken daha iyi olabilir, bazı sektörler arzu ettiğimiz kadar olmadığı için iyileştirilip, geliştirilebilir. Çalışmalarımızı o doğrultuda yürütüyoruz.
Sihirli değnek hiçbir yerde yok ama kararlılık, inanç ve süreklilik kalkınmayı
hızlandırır. Bu doğrultuda hepimiz katkı sağlamalıyız. Bu toplantıya katkı
sağlayan üniversitemizin de şemada logosu yer almıyor. Format gereği böyle olduğunu Sayın Başkanımız ifade etti. Ama üniversitemiz, eğitim sürecine sağladığı katkı kadar, sanayileşme sürecine, tarımda gelişme sürecine
de, hizmetler sektörüne de büyük katkılar sağlıyor. Dün üniversitemizin
araştırma-geliştirme laboratuarları, elektronik atölyesi ve bazı diğer atölyelerini gördük. Çok nitelikli teleskoplar üretiyor üniversitemiz. Çok nitelikli
elektronik donanımlar üretiyor. Kopan el ayak veya transplantasyonu gerektiren böbrek, ciğer soğuk zincirle, kesintisiz, bir hastadan diğer hastaya nakledilmek üzere, üniversitemizin ürettiği elektronik donanımlarla taşınıyor.
Daha önce yabancı kimselerin , azınlıkların tekelinde olan ve her biri en az
5 bin Dolar olan bu elektronik donanım, bizim üniversitemizde 550 Dolara
üretiliyor. Hadi alkışlamayın bakalım. Aynı şekilde soğuk hava depolarında
ozon katkısıyla muhafaza edilen ürünlerin, ozon katkısıyla daha uzun süre,
daha nitelikli olarak yapılanabileceği, ekonomik kayba uğratılmadan üreticiye ulaştırılabileceği yönünde çalışmalar var. Bu konuda da donanımlar elde
edilmiş durumda. Başka yerde yüksek fiyatla üretilen bu tür cihazlar, yanlış
hatırlamıyorsam100 bin Dolarlık cihazlar, bizde 10 bin Dolara üretiliyor. Yani o cihazı alırken kaybımız azalıyor, o cihazı kullanarak ürün değerinde
kaybı önlüyor, daha uzun süre muhafaza edebiliyor, daha yüksek fiyatla pa20
zarlayabiliyoruz. Bir küçük ürün, bir küçük buluş, bir küçük hizmet çok büyük kazanımlar sağlayabiliyor.
İktisadi Araştırmalar Vakfı’nın 53. il semineri, geçen toplantıda il ölçeğinde sorunlarımızı değerlendirmiştik. Tarımda, turizmde, sağlıkta, sanayide,
eğitimde, çevrede, istihdamda, bu toplantıda, bu sektörleri, özellikle üretime
yönelik sektörleri, tarım, sanayi ve turizm ağırlıklı Türkiye içinde mukayeseli bir değerlendirmeye tabii tutacağız. Mukayeseli değerlendirmeler için uzmanlar bizlere yardımcı oluyorlar. D.P.T’nin Bölgesel Kalkınma ve Yapısal
Uyum Genel Müdürü bugün aramızda olacak, Hazine Müsteşarlığından çok
önemli bir konuk aramızda olacak, Turizm Bakanlığı’ndan önemli konuklar,
yetkililer, üst düzey bürokratlar konuğumuz olacaklar. Biz kendi kendimize
bir değerlendirme yapabiliriz. Ama bir başkasıyla yan yana geldiğimizde boyumuzun ölçüsü ne? Asıl boy ölçüsü o zaman ortaya çıkıyor. Kendi kendimize böbürlenebiliriz veya kendi kendimize demoralize olabiliriz. Mukayeseli değerlendirmeler daha sağlıklı sonuçlar verir. Bu toplantı mukayeseli
değerlendirme imkanı verecek bize. Burada toplantıları izleyen arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Onlar yararlanarak, kendi zihinlerinde değerlendirerek, bu değerlendirmeleri arkadaşları ile diğer çalışanlarla, ilgililerle paylaşarak bir sonuca varacaklar. Belki bugün harekete geçmeyecekler ama bir
süre sonra bir başka değerlendirme onları harekete geçirecek. Pazardan 1
kilo domates almaya niyet ettiğimizde, bir tezgaha bakıyoruz, sonra bir başka tezgaha bakıyoruz, fiyatlarını, kalitesini, tadını mukayese ediyoruz, ondan sonra almaya karar veriyoruz. Onun için bu kadar zihin yorarken, iktisadi kalkınma için niye daha az fikir yoralım ya da fikirsiz yola çıkalım.
Devir artık internet devri değil, yarışma devri. Avrupa Birliği sürecinde
yoğun çabalar sarf ediyoruz. Ama bizi almak istemiyorlar. Çeşitli bahaneler
sergiliyorlar, tarihten gelen hissi tepkileri var. Türkiye’nin dinamik gücünden
başkaca endişeleri var. Ancak Türkiye’nin dinamik gücü, Avrupa’nın da dinamik gücü olur eğer biz üzerimize düşeni yaparsak. Türkiye’nin dinamik
gücü, Avrupa’nın tehdidi olan bir unsur olmaz, Avrupa’ya katkı sağlayan,
Avrupa’yla Türkiye’yi birlikte daha ileri noktalara taşıyan bir güç olur. Türkiyesiz bir Avrupa zaten kalkınmada sürekliliğini sağlayabilme imkanından
yoksun kalacaktır. Devlet büyüklerimiz çok kararlı ve ısrarlı bir anlayış içerisinde bu çalışmaları yürütüyorlar. Çünkü günü geldiğinde, Avrupa Birliği’nin takati tükendiğinde, hadi gelin birlikte hareket edelim diyecekler. Kendi iç politikalarına dönük olarak Türkiye’ye yönelik tepkiler sergiliyorlar. Kendi açılarından popülist anlayışlarla hareket ediyorlar. Ama onların direncini
kırmak bizim gelişmişliğimizle mümkün olacaktır. Bizim uygar düzeyde, ileri teknolojiler elde etmekle, hizmet standardını yükseltmemizle bu sonuca
ulaşabiliriz. Bu sonuca ulaşmada İktisadi Araştırmalar Vakfı ile düzenlediğimiz bu toplantının çok önemli katkıları olacaktır. Belki güz aylarında bu de21
fa sayın Cumhurbaşkanımızın himayesinde faaliyet yürüten TASAM ile
2023 perspektifini ele almamız gerekecek. Orada başka düşünceler, yeni
ufuklar açılacak. Ama bu ilgisizlik neden onu değerlendirmek insanı gerçekten sıkıntıya düşürüyor. Sümer Şenol hocamın bana aktardığı bir şey var.
Ispartalının en önemli sorunu diyor; akşama dünürler gelecek eti yağlı mı
alak, yağsız mı alak. Eti ister yağlı al, ister yağsız al ama alma gücün olsun,
konuğunu daha ileri düzeyde ağırlama gücün olsun, onun için Isparta’da da
Türkiye’de de kişi başına düşen gelir artsın. Evet rahatlık bankadaki paranın faizi ile yetinmek olabilir. Ama üretime katkı sağlamamak doğru bir davranış mıdır? Herkes imkan ve kabiliyetlerini, toplumun yararına sunmak, bu
yararı çoğaltmak yükümlüğü ile karşı karşıyadır.
Bu toplantının Isparta’nın kalkınmasına, Ispartalı hemşehrilerimizin refah düzeyinin yükselmesine, Türkiye’nin kalkınmışlık sürecine katkıda bulunmasını diliyor, emeği geçenlere Ticaret ve Sanayi Odamıza, Üniversitemize, Belediyemize, Esnaf Sanatkar Odalarımıza ve katkı sağlayan diğer
kuruluşlara, İktisadi Araştırmalar Vakfı’na teşekkür ediyor, hepinize sevgiler,
saygılar sunuyorum.
22
ÇALIŞMA OTURUMU -1
Başkan : Prof. Dr. Hasan İBİCİOĞLU
Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F Dekanı
1.Tebliğ : Isparta İlinin Gelişmesinde Sanayi ve
Ticaretin Yeri ve Önemi
Sunan
: Doç. Dr. Murat Ali DULUPÇU
Süleyman Demirel Üniversitesi
İ.İ.B.F İktisat Bölümü Öğretim Üyesi
2.Tebliğ : Isparta İlinin Gelişmesinde Tarım ve
Hayvancılık Sektörünün Yeri ve Önemi
Sunan
: Yrd. Doç. Dr. Tufan BAL
Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Tarım Ekonomisi Tarım Politikası ve Yayım
Öğretim Üyesi
23
24
Değerli konuklarımız, 1. Çalışma Oturumumuza hoş geldiniz. Oturumumuza geçmeden önce mazeretleri nedeni ile düzenlemiş olduğumuz seminerimize katılamayan sayın Başbakanımız Recep Tayip ERDOĞAN’ın göndermiş olduğu notu okumak istiyorum. Isparta İlinin Ekonomik Gelişmesi seminerine nazik davetiniz için teşekkür ederim. Semineri düzenleyen ve değerli görüşleriyle katkıda bulunan tüm katılımcılara çalışmalarında başarılar
diliyor seminerden verimli sonuçlar alınması temennisiyle sevgi ve selamlarımı sunuyorum. Diğer not gönderen Devlet büyüklerimizin isimleri de kısaca şunlardır. Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul GÜNAY, Devlet Bakanı ve Baş Müzakereci Sayın Egemen BAĞIŞ, Devlet Bakanı Sayın Zafer
ÇAĞLAYAN, Devlet Bakanı Sayın Faruk ÇELİK, Devlet Bakanı Sayın Dr.
Cevdet YILMAZ, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU,
Tarım ve Köy işleri Bakanı Sayın Mehdi EKER, Devlet Bakanı Sayın Faruk
Nafiz ÖZAK, Devlet Bakanı Sayın Selma Aliye KAVAF, İstanbul Valisi Sayın
Muammer GÜLER ve son olarak Ispartalılar Vakfı.
Değerli konuklarımız oturumumuz Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F.
Dekanı sayın Prof. Dr. Hasan İBİCİOĞLU başkanlığında yürütülecektir. Oturumda öncelikle Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Doç. Dr. Murat Ali DULUPÇU, Isparta İlinin Gelişmesinde Sanayi ve Ticaretin Yeri ve Önemi adlı tebliği sunacaklardır. Sonrasında
Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Tarım Politikası ve Yayım Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Yrd. Doç. Dr. Tufan BAL, Isparta İlinin Gelişmesinde Tarım ve Hayvancılık Sektörünün Yeri ve Önemi
adlı tebliğini sunacaklardır. Buyurun efendim.
25
26
BAŞKAN: PROF. DR. HASAN İBİCİOĞLU
Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F Dekanı
Farklı sektörlerden, akademisyenlerden, bürokrasiden, basından ve diğer ismini bahsedemediğim tarımdan, sanayiden tüm katılımcılara hoş geldiniz diyorum öncelikle.
İktisadi Araştırmalar Vakfı tarafından, Isparta Valiliği ile beraber organize dilen bu Isparta ilinin tarım ve sanayi boyutunun tartışılıp, ortaya konulmasına yönelik bu konferans, veya çalıştayda, tabi ki mesele farklı boyutlarıyla, derinliğiyle irdelenmeye çalışılıyor. Konu ile ilgili olarak meselenin tarım boyutunda bulunan bir arkadaşımız var. Diğeri de zaten Isparta ve Göller Bölgesi ile ilgili araştırmalar yapan diğer bir arkadaşımız Murat bey burada. Bugünkü oturumda, bu seanslık oturumumuzda, Isparta’nın tarım ve
diğer ekonomik platform açısından yeri ve bu boyuttaki durumu irdelenecek.
Şimdi ben müsaadenizle arkadaşlarıma yarımşar saat süre vermek istiyorum. Hatta 25 dakika olsa belki 5’er dakika soru sormak isteyen olabilir. Onlara süre vermek istiyorum ondan sonra isterseniz her konuşmacı konuşmasını tamamladıktan sonra, sorularınızı alabiliriz, hatta onlar konuşmalarına devam ederken sorular buraya aktarılmaya başlarsa zaman kaybetmeden hemen sorularınızı iletiriz, cevaplarınızı da tartışırız birlikte. Buyurun
Murat hocam.
27
28
ISPARTA İLİNİN GELİŞMESİNDE
SANAYİ VE TİCARETİN
YERİ VE ÖNEMİ
Doç. Dr. Murat Ali DULUPÇU
Süleyman Demirel Üniversitesi
İ.İ.B.F İktisat Bölümü Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Bekir Gövdere
Süleyman Demirel Üniversitesi
İ.İ.B.F İktisat Bölümü Öğretim Üyesi
Arş. Grv. Aykut Sezgin
Süleyman Demirel Üniversitesi
İ.İ.B.F İktisat Bölümü Araştırma Görevlisi
29
30
Tekrar hepiniz hoş geldiniz. Bende bugünkü toplantıya sanayi ve ticaret
boyutuyla Isparta ekonomisini değerlendirmeye çalışarak katkı yapmaya
çalışacağım. Başlığım, sanayi ve ticaretin Isparta ilinin gelişmesindeki yeri
mi olmalı yoksa Isparta ilinin gelişememesinde sanayi ve ticaretin rolü mü
diye bakmak anlamlı mı olacak diye düşünüyorum.
Öncelikli olarak birkaç tespit yapalım, açılış konuşmalarında da bu tespitler vardı. Isparta hakkında farklı platformlarda, farklı şeyleri söylemeye
devam ediyoruz. Bu sadece bugünkü toplantıda sorunlar tartışılmıyor. Daha
önce de tartışıldı ve önümüzdeki dönemde tartışılacak ben kendi adıma Isparta hakkında farklı olarak ne söyleyebilirim bunu bulmakta gerçekten zorlandım. Aslında ana hatlarıyla sorunlarımızı uzun süreden beri belirlemiş durumdayız. Esas olan, bu sorunlar üzerine düşülecek, atılacak adımlar, yapılacak eylemler oluşturuyor diye düşünüyorum. Günümüzde kamu yöneticiliği farklı bir boyuta ulaşmış durumda, dolayısıyla sorunları tartışıyoruz ama
sayın valimin çok güzel bir ifadesi vardı o benim çok hoşuma gitti. Dedi ki;
Vali olarak alt yapıya bakabiliyorum, eğitime bakabiliyorum, sağlığa bakıyorum ama dedi ben sanayii yönlendirecek güce ve mali kaynaklara sahip değilim dedi. Gerçekten günümüzde de kamu yöneticiliğinde çok ciddi bir değişim var, özellikle bir çok ilin, sadece Isparta’da değil, temel alt yapı problemleri çözülmüş durumda. Yani artık yeni okul çok az yapıyoruz, yeni hastane çok az yapıyoruz. Bu alt yapılar tamamlandı, bu yüzden de kamu yöneticileri artık yeni bir misyon üstleniyorlar. Tıpkı özel sektörde olduğu gibi,
ticaret ve sanayi odalarında olduğu gibi girişimciliğin önünü nasıl açabiliriz ,
bunu kendilerine dert edinmeye kamu yöneticilerimiz başlamış durumda. Diğer bir bölgede çok uzun süreden beri sanayide ilişkili olarak tartıştığımız
konu Kalkınma Ajansı konusu bu konuda henüz yolun başındayız. Beklentilerimiz yüksek ama Kalkınma Ajansının rolü ve önemi önümüzdeki yıllarda
daha da artacak, ne olduğunu daha da iyi kavrayacağız, bu bağlamda Kalkınma Ajansına destek olmak son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir diğer sorunumuz da, bir planlamaya ihtiyacımız var. İlk başta söyledim yani çok şeyleri söylüyoruz ama bu söylediklerimizi söylemek yeterli olmuyor, bunları bazen akademik camiada kendimizi eleştiriyoruz. Tezler yapıp bunları kitaplıkların raflarında bırakıyoruz, aynı şey Isparta’da ki üst düzey yönetim kadrosu için de geçerli bazı şeyleri tartışıyoruz ama bunları harekete geçirecek eylem alanlarına dönüştürmemiz lazım. Sadece kavramsal olarak sorunları ortaya koymak yeterli değil.
31
Bir diğer sorunumuz da, bunları ilk başta söylüyorum, çünkü en önemli
olanları bunlar sonra söylersem sıkılabilirsiniz o yüzden en önemlileri en
başta söylemem lazım. Bir diğer rahatsızlığımız da, buna şehir ve bölge
planlamacılar kof rasyonizasyon diyorlar, yani bir yerde yapılan bir şeyi bizde yaparsak aynı sonucu alırız diye ümit ediyoruz. Ancak bu her zaman
mümkün değil. Yani Konya böyle yapmış, Denizli bunu yapıyor çok güzel
hadi bizde yapalım demekle bunlar olmuyor. Çünkü oranın şartları ve yapısı birbirinden farklı. Bu birde ülkelerarasında yapılıyor, diyor ki, Japonya
böyle yapmış, İrlanda böyle yapmış iyi de İrlanda İngilizce konuşuyor, İrlanda’nın nüfusunun büyük bir kısmı Amerika da, Amerika ile güçlü bir bağları
var. Dolayısıyla söylemeye çalıştığım birçok şey taklit edilebilir değil. O yüzden de bunları biz Isparta’da ne yapabiliriz sorusunu sorarken ve başka örneklere bakarken, onların burada başarılı olacağı anlamına gelmiyor.
Isparta’da sanayi ve ticaret gündeminde en çok tartıştığımız konu teşvik.
sayın Valim benden özellikle teşvik konusuyla ilgili birkaç şey söylememi istedi. Ama öğleden sonraki oturumda zaten bununla ilgili uzman bir daire
başkanımız aramızda olacak, onun çok değerli görüşleri olacak ama müsaadenizle teşvik hakkında birkaç kritik hususla sözlerime başlamak istiyorum.
Teşvik sistemi geçen sene hayata geçti, Türkiye 4 bölgeye ayrıldı. Ben
biraz daha kamuoyunun ve buradaki katılımcıların daha net algılayabilmesi
için, bu 4 bölgede, Isparta’nın yer aldığı bölge hangi grup içersinde onu sizlere bir kez daha göstermek istiyorum. Burada kahverengi ile gösterilen Isparta, Burdur, Antalya bölgesinde yer alıyoruz. Gelişmişlik açısından da ikinci derece bölgeyiz. Dikkat ederseniz bu renge sahip olan 4 tane bölge var.
Adana, Mersin hemen komşumuz olan Denizli, Aydın, Muğla bir de Çanakkale bölgesi var. Dolayısıyla kıyı şeridindeki illerimiz gelişmişlik olarak ikinci
derece olarak belirlenmiş. Teşvik sisteminde ikinci derecede olmak olumsuz
bir durum. Çünkü ikinci derece teşvik şunu ifade ediyor; nispeten teknolojide yoğun olan bölgeler demek. Teknolojide yoğun olduğunuz zaman bu da
alacağınız destekleri bir parça aşağıya çekiyor. Ama hemen komşumuz olan
Konya veya Afyon’a baktığımız zaman, acaba bu teşvik sistemi gerçekten
rasyonel bir teşvik sistemi mi ister istemez bazı soru işaretleri çıkıyor. Ben
hep bu örneği uzun süreden beri veriyorum. Afyon’dan gelip geçerken
McDonald’sı görüyordum. Isparta’da henüz McDonald’sımız yok, gelişmişliğe önemli bir gösterge bu ,çünkü bu tip uluslararası franchise yapan şubeler açan kuruluşlar, küresel işletmeler o bölgede gerçekten gelir düzeyi ve
tüketimi varsa, bununla ilgili kredi kartları üzerinden ciddi araştırmalar yapıp,
bu şartlar altında bu kuruluşları bize bu illerde kuruyorlar. Düşünün neredeyse Afyon’da 9-10 yıldır McDonald’s var. Isparta’da geçen sene benzer bir
marka, daha yeni açıldı, bu kadar çok öğrencimiz var diyoruz. Demek ki, bu
32
teşvik sisteminde farklı göstergeleri dikkate almakta gerekiyor. En ilginci, bakın biz kahverengi dedik, Konya sarı ile gösterilmiş. Konya ile Isparta’yı karşılaştırdığınız zaman, buradaki katılımcıların hiçbiri, Isparta’nın Konya’dan
gelişmiş olabileceğini söyleyeceğini zannetmiyorum. Onun da örneğini şöyle verdim; Konya’da Rixos oteli var, bizde Isparta merkezinde 1 beş yıldızlı
otel var, bir sürü otel var da ben Rixos’u sadece örnek olarak verdim. Demek ki kamu otoritesi teşvik kararını alırken, fiili olarak yereldeki göstergeleri çok fazla dikkate almıyor. Neyi dikkate alacak, dikkate aldığı şeyler, kendi
belirlemiş olduğu biraz kağıt üstünde diye eleştirebileceğimiz rakamları dikkate alıyor. Bu yüzdendir ki Kalkınma Ajansları da burada devreye girecek
sadece merkezden, Ankara’dan belirlenen göstergelerle değil, fiili olarak o
bölgenin ne ihtiyacı varsa onu belirleme şansına sahip olacağız.
Isparta ikinci bölgede yer alıyor dedik. 4 tane bölge var, bu 4 bölgede
farklı sektörler değerlendiriliyor, biraz sonra onları da göstereceğim. Isparta
için ise daha çok teknolojinin yer aldığı ürünler desteklenecek. Bunları öğleden sonra zaten görmüş olacağız. Ama bu teşvikten 2. bölgede yer almak
tamam, bizim şimdi sıkıntı acaba genel olarak teşvik sisteminden Isparta
yeterince yararlanabilir mi sorusunu soralım, az ama bir teşvik var. Peki bu
azdan yararlanabilecek miyiz sorusu gündeme geliyor. Burada kırmızı ile
gösterilen yerler, farklı sektörlerdeki Türkiye çapında desteklenen yerler. Bizim açımızdan bu Isparta’nın da dahil olduğu teşvikleri gösteriyor. Burada
baktığımız zaman Türkiye’nin çoğunun kırmızıya boyandığını görüyoruz.
Yani bir sektör de bir teşvik veriliyorsa hemen hemen o diğer illerde de veriliyor. Isparta’nın göreceli olarak avantajlı olduğu birkaç sektör var, nispeten teşvikin az olduğu, bir tanesi burada görüyorsunuz beyaz alan daha fazla, beyazların daha fazla olması, bu sektörün beyaz bölgelerde desteklenmediği anlamına geliyor. Bu sektör deri üzerine olan bir sektör. Dolayısıyla
Isparta için bir avantaj söz konusu. Diğer baktığımızda desteklenmesinde
faydalı olabileceğini düşündüğümüz, yine beyaz bölgenin çok olduğu bir
sektör, kozmetik ve parfümeri üzerine bir sektör. Onun dışında diğerlerini
saymayacağım, baktığınız zaman Türkiye’nin zaten çoğu da kırmızıya boyanmış. Bu sektör Türkiye’nin birçok ilinde destekleniyor anlamına geliyor.
Son olarak bir de su ürünleri yetiştiriciliği var. Bu daha çok kıyı bölgelerini kapsayan bir teşvik, beyaz bölgenin çok olduğu. Bu da Isparta’nın yine
bu teşvik sisteminden faydalanabileceği alanlar gibi gözüküyor. Ama fiiliyatta böyle olur mu sorusunu da ister istemez soruyoruz. Neden bunu soruyoruz, çünkü bakınız, burada Isparta’ya teşvikten verilen destekler var, sektörler var kırmızı ile olanların tamamı nerdeyse Türkiye’de desteklenen sektörler. Bakınız mesela, madencilik hemen kırmızı ilk başta gözüküyor. İstanbul
hariç tüm Türkiye’de destekleniyor biz bir de 2. bölgedeyiz, 4’te verilen teşvikler bizden çok daha fazla. O zaman maden kaynağımız varsa, bu mec33
buren o bölgede olmak zorunda zaten, ama bunun ne kadar değerlendirilebileceği tartışmalı. Dikkat ederseniz kamu otoritesi, yani teşvike karar veren
otorite, hizmet sektörüne ait teşviki, Türkiye çapında değerlendirilir. Çünkü
hizmet, o bölgenin iç potansiyeli ile alakalı bir yoldur. Örneğin, otelcilik, örneğin eğitim sektörü, çünkü Isparta’da eğitimde bir şeyler yapacaksanız,
bunu Ankara için değil, Isparta’da yaşayanlar için yapacaksınız. O yüzden
bunun Türkiye çapında her ilde desteklenmesinin mantıklı bir gerekçesi olduğunu söyleyebiliriz. Ama bunun dışında diğer sektörler için, hizmet sektörü dışındaki sektörler için bunu söyleyemeyiz. Örneğin, kozmetik, Isparta’nın göreceli olarak en avantajlı olduğu sektör olabileceğine hepimiz şahidiz ve biliyoruz gül ve gül ürünlerinden dolayı. Ancak buna verilen demin de
göstermiştim beyaz alan geniş yani Türkiye’nin çok az bölgesinde destekleniyor ama baktığınızda hemen bizim yanımızda olan Konya ilinde de kozmetik sektörünün desteklendiğini görüyoruz. Türkiye’de toplam 16 il bu kapsamda ama yanımızda Konya var ve Konya’nın derecesi, yani teşvikten yararlanma derecesi açısından, 3. bölgede, Isparta 2. bölgede, Konya bize
göre daha avantajlı konuma geçmiş oluyor. Deri konusunda da hemen yanımızda Afyon ve Uşak var, onlarda 3. bölgede ve deri konusunda onlar da
destek alıyorlar. O yüzden yatırımcının Isparta’yı tercih edebilmesi için, daha önemli gerekçelerimizin olması gerekiyor. Bunun dışında avantajlı olabileceğimiz bir alan, su ürünleri yetiştiriciliği, göller bölgesi olmamız sebebiyle bunu değerlendirebiliriz. Bu alanda Türkiye’de sadece kıyı şeridi teşvik
alıyor. Dolayısıyla, Konya ile Afyon ile su ürünleri yetiştiriciliğinde rekabetçi
bir avantajımız var çok açık bir şekilde.
Isparta için mevcut teşvik sisteminde dezavantajlı olan bir başka husus
da, Isparta’nın göreceli olarak aslında avantajlı olduğunu söyleyebileceğimiz, mesela kazan, radyatör, makine-teçhizat imalatı. Aslında Isparta Organize Sanayiine gittiğinizde, eskiden daha çoktu şimdi sayılar azaldı ama bu
tip makine imalatı ve demir işlemeye yönelik ciddi bir kapasite olduğunuz
görüyoruz. Benzer kapasite orman ürünlerinde de var. Orman ürünlerinde
teşvik alıyoruz, onu birçok ille beraber alıyoruz ama makine imalatı ve demir işleme konusunda ne yazık ki bir teşvikimiz söz konusu değil.
O halde ne yapılmalı sorusuna bir parça cevap aramalıyız. Ne yapılmalı derken, dünya acaba bu konuda neler yapıyor, müsaadenizle onunla ilgili hemen birkaç hususu sizinle paylaşmak istiyorum. Teşvikten dert yanıyoruz ama önce şunu söyleyelim. Teşvikte her zaman bir çizgi olacak, o çizginin altında olanlar olacak, üstünde olanlar olacak, dolayısıyla her zaman kazanan ve kaybedenler var. Yani bu konuda lobi yapabiliriz, sesimizi duyurmamız gerekiyor ama ideal bir sistem hiçbir zaman dünyanın hiçbir yerinde
yok. En büyük teşvik, bölgenin kendisi, bugünkü açılış konuşmaları da bunu dile getirdi zaten kendi potansiyelimizi belirleyip, bunu harekete geçire34
cek sadece toplantılar değil, adım atacak eylemler yapmamız gerekiyor.
Birde ya biz şundan teşvik alalım bundan teşvik alalım diyoruz ama Türkiye’nin ve Dünyanın bir çok ülkesinin uluslararası yükümlülükleri var. Avrupa Birliği’nin Rekabet Politikası ve Rekabet Genel Müdürlüğü var. Diyor ki;
ancak belirli alanlarda teşvik verebiliriz. Onun üstünde Dünya Ticaret Örgütü’nün teşvikle belirlemiş olduğu sınırlamalar var. Bunun dışında Türkiye bu
anlaşmalara imza attığı için, bunların dışında, kendi inisiyatifinde teşvik verebilme şansına sahip değil. Özellikle bunlarında üç alanda toplandığını görüyoruz. Bölgesel dengesizlik ki Türkiye bunu kullanarak teşvik sistemini yürütüyor, çevre birde teknoloji gelişme alanında teşvik verebilmek mümkün.
Tabi ki Avrupa’da bu teşvik sistemleri, bölgesel politikalar uygulanıyor
ama buda çok da her zaman çözüm üretmiyor. Bir tane radikal bir iktisatçı
var, Dr. John Lovering, İngiltere’de, diyor ki; biz bu kurumları, kalkınma
ajanslarını, teşvikleri yıllardan beri uygulamaya çalışıyoruz ama aslında diyor bundan gerçek anlamda, temel problemlerimize işsizlik gibi, sosyal dışlanma gibi temel problemlerimize çözüm getiremiyor diye eleştiriyor. Bu da
dikkate alınması gereken bir husus. Yani şunu söylemeye çalışıyorum teşvikten bir mucize bekliyorsak, bu mucize, Türkiye’de daha önceki teşvik sisteminde 5084 ve 5350 sayılı yasalarda, tam 51 il teşvik kapsamındaydı.
Eğer bir kurtuluşu olsaydı, çoktan o iller şimdi Konya gibi olurdu, Kayseri gibi olurdu, Kocaeli gibi olurdu. Ne yazık ki böyle bir gözlemimiz yok.
Ben bir araştırmadan kısaca bahsedeceğim. 2007 yılında dahil olduğum
bir araştırma projesi çerçevesinde, 237 Kalkınma Ajansı var Avrupa’da,
bunların 180 tanesiyle İnternet üzerinden bir araştırma yaptık bir ekiple beraber, bu ekibin bazı ilginç sonuçları var bunları paylaşacağım. Diyorlar ki
kalkınma ajanslarının 180 tanesine sorulan soruda, sizin amacınız nedir?
siz niye varsınız? Verilen cevaplarda bu aslında bütün yaşadığımız değişimin doğru bir yansımasını görebiliyoruz. Burada da çok açık bir şekilde gösteriyor. Biz gelir dağılımını düzeltmek için değil, biz fakire yardım etmek için
değil, biz rekabet gücü kazanma hedefi içersinde tüm faaliyetlerimizi organize ediyoruz. Yani Isparta’nın ilçeleri arasındaki eşitsizliği gidermek değil,
Isparta’ya topyekun bir rekabet gücü kazandırmak gibi örneklendirebileceğimiz bir rekabet gücü üzerinde odaklaşma söz konusu. Diyorlar ki, ajanslara sorulmuş sizin sponsorunuz kim? sponsor karışık, herkes ajanslara
destek olmak durumunda. Bir de bu da çok önemli bizim için ve teşvik konusu ile ilgili önemli bir çıkarım, diyor ki, siz politikanızı uygularken ne yapıyorsunuz? para mı veriyorsunuz? emredip yasa zoruyla mı yapıyorsunuz?
Bunlardan hangisi sizin için ön plana çıkıyor diye sorulduğu zaman, 180
Kalkınma Ajansının en çok verdiği cevap, yoğunlaştığı cevap, biz diyorlar
esas yaptığımız iş iki alanda yoğunlaşıyor. Bu da diyor birincisi enformasyon, yani bizim en büyük teşvikimiz bilgi diyorlar, temel kullandığımız araç,
35
ondan sonra organizasyon ve bilgi en sonda da bilgi ve finans ama tek başına mali kaynağa baktığımızda, en baştaki yer alıyor bakınız, tek başına
bir anlam ifade etmiyor, tek başına para vermek bir anlam ifade etmiyor. O
yüzden de finansal kaynaklar çok önemli ama bunu nasıl yönlendirdiğiniz ve
kullandığınız belirleyici bir role sahip.
Teşviki tartışırken üç boyutta değerlendirmek lazım. Sanayicimiz hep şu
tarafına bakıyor, girdi tarafına, yani şu andaki teşvik sistemi de bunu öngörüyor. Girdi ile neyi kastediyoruz, enerji ucuz olsun, işçime verdiğim işte yatırdığım işveren payı daha düşük olsun, arsam olsun, ucuz kredi temin edeyim. Ama burada şu gerçeği hepimiz çok iyi şahit olduk. Siz girdi maliyetlerinizi düşürürseniz, her zaman sizden daha ucuza bunu üretebilecek dünyada birileri olacaktır. Çin’den herkes muzdarip. Çünkü piyasa ekonomisi
geçerli değil, oradaki eyalet valisi toprağI veriyor, fabrika yapın diyor, piyasa ekonomisi olmayan bir ekonomi ile maliyetle nasıl mücadele edeceksiniz. Esas belki de odaklanmamız gereken nokta ve bu teşvik şu anda uygulanan sektörel bölgesel teşvik sisteminde yer almayan, mevcut ürünlerin iyileştirilmesi. Yani fabrikayı kurmak değil, kurduktan sonra fabrikayı daha etkin, daha verimli, daha teknolojik olarak işletilebilmek kapasitesi. belki bu
konuda da teşvikin süreç boyutuna önem verilmesi gerekiyor.
Birde en son bu işin pazarlanması satılması gerekiyor, o da çıktı boyutunu oluşturuyor. Bu süreç konusunda aramızda da var mesela Isparta’da
bir teknoloji merkezimiz var KOSGEB’e bağlı, ne yapıyoruz? Orada ürünler
yenileniyor, hem parasal destek veriliyor, hem de bu süreci nasıl iyileştirebiliriz. Burada da, teknoloji konusunda üniversite tarafından, hemen şu hatırlatmayı da yapmam gerekiyor, teknoloji, yenilik herkes bunu söylüyor da,
ben Türkiye’yi Ay’da üst kuracak teknolojiyi kastetmiyorum burada. Belki
mevcut bir makineniz var, Ona daha az elektrik tüketmek, onda başka bir
ürün de üretebilmek buda teknolojik gelişmeyi içeriyor. Çok büyük mucizeleri de aramamamız gerektiğini düşünüyorum.
Isparta ekonomisiyle ilgili birkaç şey söylemeden önce, hepimizi çok ilgilendiren benim üç tane gözlemimi müsaadenizle sizinle paylaşacağım, bunlarda temek sorunlarımız. Çünkü doğrudan ekonomiyle alakalı sorunlar. Bir
tanesi, Türkiye’de ve Isparta’da mekan maalesef ölü, dediğimi tercüme edeyim. 2005 yılında belediyelere ve il özel idarelerine, il çevre düzeni planı
yapma yetkisi verildi. Bu yetki şu anlama geliyor; ekonomik olarak oradaki
kaynaklarınızı, coğrafyanızı, toprağınızı, arazinizi nasıl şekillendireceğinize
karar verin dendi. Bu çok önemli çevre düzeni planını hazırlamak. Isparta
bu planı yapma yetkisini Çevre ve Orman Bakanlığı’na geri iade etti. Mesela Manisa kendisi yaptı, Yalova kendisi yaptı. Yani bu mekanı nasıl kullanacağıma ben karar vereceğim dedi. Sonra yanılmıyorsam bilgimden çok
emin değilim ama büyük ihtimalle böyle oldu Çevre Orman Bakanlığı bunu
36
ihale yaptı, ihale ile bir firma aldı, o firma Isparta ve Konya’nın çevre düzeni planını şekillendirdi. Dolayısıyla mekanı kullanacak olan söz sahipleri olarak bizlerin buna sahip çıkması gerekiyor. Bu mekanı öldüren diğer bir sorun da kapasite sorunu, bugün belki burada birazcık yapmaya çalıştığımızda bu, yani kapasite ile kastettiğim şey üretim kapasitesi değil, trendleri,
eğilimleri gözlemleme kapasitemiz olması lazım. Yani sektörler nereye doğru gidiyor, buna bir uyarıcı gelmesi gerekiyor. İl yönetimleri nereye doğru gidiyor bunları farklı platformlarda tartışmamız gerekiyor. Bu kapasiteye sahip
olursak belki Sayın Valim de çok güzel dile getirdi, domates alırken bile 3
yere bakıyoruz, Isparta’da yatırım yapıp yönünü belirlerken bu konuda daha fazla hassas olmamız gerekiyor.
Katılımcılık, bu hem kalkınma ajansının önemli bir boyutu hem 5018 ile
birlikte stratejik planlamayı tüm kamu kurumlarına ve bakanlıklara emreden
yasanın da çizmiş olduğu bir yön. Ama katılımcılık ne demek? Katılımcılık
gelip toplantıyı dinleyip sonra dağılmak mı demek, katılımcılık neyi ifade
ediyor? Sayın Kaçıkoç açılışta çok güzel ifade etti dedi ki; sanayici gelmedi
ben çok üzüldüm dedi. Ben Kaçıkoç’la aynı fikirde değilim. Sanayici niye
gelsin ki buraya, ona ne sunuyoruz, demin söyledim sanayicinin baktığı şey
girdi maliyetleri böyle bir zihniyet oluşmuş. Burada eğer size sanayiciye işte 0 faizli 2 yıllık kredi veriyoruz deseydik salon eminim ki çok dolu olurdu.
Katılımcılık, sorun ve fırsatı hissetmekle alakalıdır. Eğer siz bir sorunu hissetmezseniz, yani çok kötü bir örnek olacak ama affedin beni yani büyük bir
deprem Allah göstermesin olsaydı, ondan sonra depremle ilgili bir toplantı
yapıyor olsaydık, sanayicisi de gelirdi, işadamı da gelirdi, borsa, oda herkes
olurdu. Çünkü o problemi hissettik. Demek ki ekonomik problemimizi yeterince hissedemiyoruz. Bu bir problem kısmı, diğeri de fırsat kısmı, bazen de
fırsatları göremiyoruz. Bu da az önce söylediğim kapasite ile alakalı bir durum. Kapasiteniz varsa ancak o etrafta dönen yanınızdan geçen fırsatları
ancak öyle yakalayabilirsiniz. Bu da işin bir diğer boyutu, bir de katılımcılık
sorumluluğu gerektiriyor, yani rol gerektiriyor. Eğer bir sürece katılıp karar
almada söz sahibi oluyorsanız, o sözünüzde ilgili bazı taahhütleri yerine getirmek durumundasınız. O yüzden buradaki toplantılardan sonra, belki bir iş
bölümü veya hareket noktası rotası da beraberinde oluşturmamız gerekiyor.
Bu da üçüncü maddeyle alakalı plan yapalım. Plan yapalım da, plan bir mucize değil, plan mucize olsaydı ben 9. Kalkınma Planında çalıştım, hem de
aktif olarak bölgesel gelişme raportörüydüm, orada yapılanlar ve bahsedilenler ne yazık ki hemen arkasından hayata geçmiyor. O yüzden de, büyük
planlar yerine, belki eylem adımlarını belirleyeceğimiz, atacağımız adımları
göreceğimiz, daha stratejik öncelikli tercihlere ihtiyacımız var.
Şimdi son 6-7 dakikamda Isparta’ya bakarak değerlendireceğim. Bazı
temel değişimler var ve bunlar sanayi yi çok ciddi etkiliyor. Birincisi, Isparta
37
ilçelerinin tamamında genel trend olarak son 10 yıla baktığımızda, nüfusun
azaldığını görüyoruz. Isparta merkezde nüfus artıyor. Dolayısıyla bu merkezde artan nüfus daha çok sanayi ve ticaret sektörüne yönelecek demektir. Bu düzlemde, merkezde, işsizlik sorunu daha fazla hissedilecek anlamına gelir. Bu aynı zaman da tarımsal üretimi sürdürülebilirliği için, ilçelerdeki
nüfusu bir şekilde orada tutmamız gerektiğini de ifade ediyor. Bu Türkiye’nin
genel trendi, Isparta’da bu genel trendden daha farklı bir rotada değil. Bu
açıdan baktığımızda bölgemizdeki diğer Isparta Burdur ve Antalya üç ilden
oluşan bölgemizde, kentleşmede %65’lik gibi bir paya sahibiz. Antalya’nın
kentleşme oranına yakın bir yapımızın olduğunu söyleyebiliriz. Bu göstergelerden daha önceki toplantılarda da farklı biçimlerde bahsetme fırsatı elde ettim ama, Isparta’nın en büyük problemi, rakamlar açısından baktığımızda, ortada olmak, yani ortalamada olmak. Bu çok büyük bir sıkıntı, fakir
olsanız destek var, zengin olsanız zaten işinizi götürüyorsunuz, ortada olduğunuz zaman ilgi ve alaka ne yazık ki az. Yine acı bir örnek olacak, keşke
daha fakir olsaydık, bu durumda bazı destekleri daha fazla alabilme şansımız ve o heyecanı yakalayabilmek imkanımız vardı. Karnımız doyuyor ama
o kadar, bunu da şükür deyip yetinen bir profil çiziyoruz. Rakamlarda bunu
bize söylüyor.
Dış ticaret önemli bir konu, Isparta’da bu sıkça gündeme getiriliyor. Isparta’nın ihracat yapısına baktığımız zaman, imalat sanayisi ile şekillendiğini çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama ben teşvik işe yarıyor mu yaramıyor mu
müsaadenizle şu tabloya bakmanızı istiyorum. Burdur’la aynı yerdeyiz. Benim %50 tarafım Burdurlu olduğu için Burdur’u savunmak için demeyeceğim ama Burdur’la aynı bölgede yer alıyoruz, komşu iliz, ben rakamların yalancısıyım. 1996 yılında, Isparta’da, 49 firma ihracatı yapıyor, Burdur’da 19,
iki ilde aynı teşviklerden yararlandı, aynı rotadan geçti. 2009 yılında ihracatçı firma sayısı, ikisinde de 82, bana biri bunun açıklamasını rica ediyorum,
benden akademisyen olarak istemeyin. Çünkü aynı kültürel özelliklere sahip benzer potansiyellere sahip, bu nasıl gelişiyor. Bunun üzerine düşünmemiz gerekiyor. Demek ki problem sadece teşvikle alakalı değil. Daha da acı
tablo söyleyeyim, bu yine TÜİK’in rakamları, Burdur’un ihracatı 161 milyon
dolar, Isparta’yı ikiye katlamış durumda. O yüzden birazcık bunu kendimize
bakıp, bu toplantılardan eylemler çıkarmamız gerektiğini bize gösteriyor.
Bunu çoğu kez söyledim ama yine tekrar edeceğim. Bankada çok paramız
var, Isparta’da ortalama kişi başına mevduatta Türkiye’de 28. sıradayız.
Türkiye birincisi falan değiliz. Ben buna mitoloji diyorum, her ilde vardır. Gidin, ya bizde yatırımcı yok çok paramız var, yok böyle bir şey. Çok paramız
olsaydı çok daha fazla paramız olsaydı herkes bugün şikayet ediyor olmazdı, bankada faizde paramız olurdu, zengin olurduk. Bankada çok paramız
yok ama daha kötü bir durumumuz var, bankadaki paramızdan çok daha az
kredi alıyoruz. Bakınız mevduatta Türkiye’de 28.’yiz kişi başına, kredi de ise
38
37.sıradayız. Bunların birbirine yakın olmasını beklerdik. Yani kredi almada
hemen Türkiye’nin gerisine düşüyoruz. İşte bu da girişimcilik ruhunun olmadığını gösteriyor. Bakınız, burada mevduat ve kredi oranları var Türkiye’nin
hakikaten çok düşük bir oranı %60 70’lere yaklaşıyor. Bu oran çok ciddi bir
problem, yani bankaya para yatırıyoruz, Isparta’nın yatırdığı bankaya parayı bankacılık sisteminde Konyalı ve Kayserili kullanıyor. Bu, bu anlama geliyor. Çok paramız yok ama olan parayla da başkalarına finansör oluyoruz,
bu da diğer bir hususumuz.
Sektörler açısından baktığımızda ortalamadayız, bakın burada şöyle bir
daire var, o daire turuncu renkteki Türkiye’nin ortalama gelir düzeyini gösteriyor. Yıldıza benzeyen bir şekil var, o şekil de farklı bölgelerin gelir düzeylerini gösteriyor. Burada bakarsak şu nokta Isparta, Burdur, Antalya’nın olduğu noktayı ifade ediyor. Yani Türkiye ortalamasında bir gelir düzeyine sahibiz, ama esas problem, sanayiinin son 20 yıldır inanılmaz bir şekilde düşmesi, güncel sektörel verilere sahip değiliz. Ama şu çok açık bir şekilde gösteriyor ki, %20’lerden yukarıda bir rakamda başlayan Isparta sanayisi,
GSYH’daki pay olarak şimdi %10’lar düzeyine yaklaşmış durumda. Bu sanayi yeteneğimizi kaybettiğimiz anlamına geliyor. Sanayi, kentleşme için
çok önemlidir, sanayi bir disiplin demektir. Çiftçilerimiz beni affetsin, elmayı
ertesi gün sulayayım diyebilirsiniz, ama fabrikaya saat 08:30’da mesai başlıyorsa ben ertesi gün geleyim fabrikaya demeniz mümkün değil. Sanayi,
kentin disiplinini, ulaştırma alt yapısını oluşturur, konut bölgelerini, imalat
bölgelerini, buna göre belirler, Isparta bunu yakalama şansına sahip olmamış. Birçok göstergeler var bunlardan bir kaç tanesini söyleyeyim. Farklı
araştırmalarla ortaya çıkan farklı yapılar var. Isparta’da daha önce de söyledim çok ciddi bir beşeri sermaye var. Eğitim açısından, sağlık açısından
muhteşem bir alt yapı, yine parada yaptığımızı başka şeyde yapmayı başarıyoruz, eğitiyoruz, sağlıklı gençler yetiştiriyoruz, bunlar gelip İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da çalışıyorlar. Sadece sermayemizi kaybetmiyoruz, daha
da acısı, en önemlisi, yetiştirdiğimiz insan gücünü kaybediyoruz. Yani hep
şu örneği veriyorum; Benim çocuklarım küçük ama sizlerin vardır, Boğaziçi’nde oğlunuz ekonomi bölümünü bitirip gelse Isparta’da ona hangi tatmin
edecek maaşla iş bulabileceksiniz. Var mı böyle bir alt yapı, çünkü artık Avrupa böyle yapıyor. Diyor ki, bir ilin gelişmişliğini ben orada özel sektörde ne
kadar yüksek maaşla işçi veya yönetici çalışıyorsa, ben onunla ölçüyorum
diyor. Kaç kişi çalıştırdığımın bir anlamı yok ona bakarsanız Çin hepimizi
sollayıp geçiyor zaten diyor. Çok para kazanmak ne demek, çok iş yapabilecek ve değer yaratabilecek iş sahasının olması, ikincisi o işi yapabilecek
iş gücünün olması anlamına geliyor. Bu durumda hep girişimcilik ruhundan
bahsettik. Böyle gidersek ya ruh çağıracağız ya ruh üfleyeceğiz başka türlü bu girişimcilik ruhu maalesef bu taraflara gelmeyecek. Sabrınız için çok
teşekkür ediyorum.
39
ÖZET
Geleneksel üretim yapısının hâkim olduğu Isparta, 1980 sonrası Türkiye’nin ve dünyanın yaşadığı hızlı dönüşüme ayak uydurmakta zorlanmış ve
öz yeteneklerini bu doğrultuda dönüştürememiş, alternatif yeni ekonomik
alanlara yatırım yapamamıştır. Yirminci yüzyıldaki tarım ağırlıklı ekonomik
yapısı yirmi birinci yüzyılda doğrudan hizmet ağırlıklı bir yapıya dönüşmektedir. Sanayi disiplininin doğmadığı kentte hizmet sektörü kamu destekli olarak hızla büyümüş ve bu da kamu yatırımlarına bağımlı bir kent haline gelmesine neden olmuştur.
Gülü, gölleri, halısı, sadrazamları ve tarihi ile ün salmış olan Isparta’nın
ekonomik sorunları hakkında kamuoyunda iki genel yanılgı bulunmaktadır.
Birinci yanılgı vatandaşlarının bankada yatan çok yüksek mevduatları bulunduğuna dairdir. Mevduatların yatırıma dönüşememesi, yani girişimciliğin
gelişmemesi ve ortak yatırım kültürünün bulunmaması sadece Isparta’ya
has bir durum değildir. Ayrıca mevduat miktarı ilin gelişmişlik düzeyi ile
orantılıdır. İkinci yanılgı ise küresel ürün deseninde gül-halı ikilisinin yarattığı tarihsel imajın artık kent için daha fazla itici güç niteliği taşıyamamasıdır.
Çalışmada Isparta ekonomisinin sanayi ve ticaret düzleminde mevcut
durumu irdelenecektir. Daha sonra mevcut duruma bakılarak ekonominin
güçlü ve zayıf yönleri, fırsatları ve tehditleri analiz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Isparta, ekonomi, gül, halı, sanayi, ticaret
40
GİRİŞ
Isparta’yı gerek geçmişte gerekse günümüzde tanımlayan birçok nitelikten bahsetmek mümkündür: Halılar, güller, sadrazamlar, Psidia, Saint Paul... Isparta ekonomisinin Anadolu’nun zengin mirasının bir parçası olarak,
tarih sahnesine milattan önce yirminci yüzyılda girdiği tahmin edilmektedir.
Tarihi sırasıyla tarım, hayvancılık ve madenciliğin günlük ekonomik hayata
girdiği, Anadolu’da kurulan onlarca devletin bazen ticaret odağı olmuş, bazen de merkeze uzak kalmış bir şehirdir Isparta. Cumhuriyet ise Isparta’yı,
ticarette gayri Müslimlerin hakim olduğu, halı-kilim dokumacılığı, deri ve
ayakkabı imalatı, gülcülük ve tarımın yapıldığı bir kent olarak devralmıştır.
Birer sanat dalı olarak varlıklarını ve ağırlıklarını yirminci yüzyılın ikinci
yarısına kadar koruyan bu meslekler teknolojik gelişmelere, modern üretim
tekniklerine ve ekonominin liberalleşmesine ayak uyduramamıştır. Bunun
sebebi 1980 sonrası yaşanan dışa açılma ve ekonomik dönüşüme ayak uyduramayan Isparta ekonomisinin kendi ayakları üzerinde duramaz hale gelmesi ve özellikle de 2001 ekonomik krizinden itibaren kamuoyunun ekonomi ile ilgili yöresel beklentilerinin olumsuz yönde etkilenmesidir. Geleneksel
üretim faaliyetlerinin önemini yitirmeye başlaması ve yerini modern üretim
tekniklerine dayalı alternatif alanlara bırakamaması, ilin küresel ekonomik
sistemle bütünleşmesinde sıkıntı yaratmıştır. Bölgesel kalkınma literatüründe içe kilitlenme olarak adlandırılan bu durum, ekonomik düşünmenin yerel
düzeyde benzeşmesine ve aktörlerin birbirine bakarak karar almasına sebep olmaktadır. Isparta ekonomisinin 90’lı yıllardan sonra aldığı görece büyük kamu yatırımları bu içe dönüklüğü beslemektedir. Bu içe dönük kilitlenmenin kırılması için ya dışarıdan bir ekonomik itici güç ya da içeriden ekonomiyi canlandırıcı bir heyecanın gelmesi beklenir.
Tarımsal üretim ile geleneksel üretim tekniklerine dayanan halı ve gül
ürünleri ile uzunca bir dönem şekillenen Isparta’nın ekonomik yapısı içe kilitli yapısından çıkmak için geç kalmış değildir. Bilgiye dayalı ekonominin en
önemli yerel aktörleri yörede bulunmaktadır: Süleyman Demirel Üniversitesi, Göller Bölgesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi ve KOSGEB’e bağlı ortak bir
girişim olan Süleyman Demirel Teknoloji Merkezi küresel ekonomide bilgiyi
kullanarak rekabet edebilmek için gerekli altyapıyı Isparta ekonomisine hazırlamaktadır. Üstelik aşağıda yer alacağı gibi başta okullaşma olmak üzere
41
eğitim göstergeleri açısından Türkiye’de önde gelen iller arasında yer alan
Isparta, sağlık kamusal altyapısı da hesaba katıldığında bilgiye dayalı ekonominin olmazsa olmazı kabul edilen beşeri sermaye açısından da gelişmiştir. Öz yeteneklerini tekrar gözden geçiren il, önemli bir pazar olan Antalya
ekonomisine yakın olmanın avantajlarını keşfetmeye başlamıştır. Geleneksel yapısının üzerine kurulu niş pazarları yaratabilme çabası gül-halı-orman
ürünlerinde 2000’li yıllardan itibaren ivme kazanmış durumdadır. Ulaşım ve
sanayi için gerekli altyapıyı modernleştirme ve tamamlama çalışmaları bitme noktasındadır. Dolayısıyla ilin ekonomisinin Türkiye ve dünya içerisinde
hak ettiği yere ulaşmasında büyük engeller aşılmıştır. Ekilen kamu yatırımlarının biçilmesi gereken bir döneme girildiği çok rahatlıkla söylenebilir.
Bu bağlamda ilk bölümde Isparta ilinin mevcut durumu tespit edilerek,
ikinci bölümde ilin sanayi yapısı ve sanayinin bölgesel rekabet edilebilirlik
için önemi vurgulanmaktadır. Üçüncü bölümde iç ve dış ticaretin yapısı değerlendirilecek ve dördüncü bölümde uygulanmakta olan yeni teşvik sisteminin il için avantaj ve dezavantajlarına değinilecektir. Son olarak Isparta’nın güçlü ve zayıf yönleri, ekonominin tehdit ve fırsatları sunulacaktır.
1. GENEL
1.1. Nüfus ve Sosyo-Ekonomik Gelişme
Coğrafi konum olarak tarihte birçok medeniyetin önemli bir yerleşim yeri ve hatta Roma ve Selçuklu medeniyetleri döneminde idari merkez olan Isparta 8.275 km2’lik yüzölçümü ile ülkemiz topraklarının % 1.07’sini meydana getirmektedir. (TUİK, 2010)
Akdeniz bölgesinde Göller yöresi içinde bulunan Isparta ilinin 2000 yılı
nüfusu 513.681’dir. Bu nüfusuyla Isparta iller sıralamasında 42. Sıradadır.
İldeki ortalama nüfus artışı 1990-2000 yılları arasında yıllık % 16,6 düzeyiyle Türkiye ortalamasının biraz altındadır. (%18,28) Şehirleşme oranında ise
% 58,71 oranıyla Türkiye ortalamasının yine biraz gerisindedir. Ancak yöre
illeri olan Antalya ve Burdur’un önündedir. Nüfusun % 60’ı şehir merkezlerinde yaşamaktadır. 1990-2000 yılları arasındaki nüfus artış oranlarına bakıldığında şehir nüfusunun % 27,17 ve köy nüfusunun % 3,43 oranında yükseldiği görülmektedir. (KOSGEB, 2006: 16)
2009 yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre Isparta’nın il nüfusu 2000
yılına kıyasla 420.796’ya gerilemiştir. Bu gerilemenin şehre yansıması
301.561’den 280.154’e, köye yansıması ise 212.120’den 140.642’ye olmuştur. Isparta’nın verdiği göçte ilk üç sırayı İstanbul, İzmir ve Antalya alırken, aldığı göçte sıralama Antalya, İstanbul ve Ankara şeklindedir. Net olarak 2.811 kişi Isparta’dan göç etmiştir ve kentin göç hızı % 6.7’dir. Verilen
göçte 20-24 yaş arası nüfusun ağırlığı dikkat çekicidir. (TUİK, 2010)
42
Tablo 1: ćNÁGNGTKP 0×HWU &GþKĩKOK
ćNÁGNGT
00
01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
11
12
1990
2000
Merkez
133.061
170.713
Aksu
9.591
9.554
Atabey
7.561
12.402
'þKTFKT
41.266
40.996
Gelendost
22.739
22.370
)ÑPGP
11.103
16.894
-GÁKDQTNW
19.766
23.120
Senirkent
24.388
25.828
5×VÁ×NGT
21.957
18.839
ĨCTMKMCTCCþCÁ
39.708
52.164
Uluborlu
11.970
13.248
;CNXCÁ
85.053
101.628
;GPKĩCT DCFGONK
6.608
5.925
Toplam
434.771
513.681
6×TMK[G
56.473.035 67.803.927
-C[PCM 67ć- 2009
211.614
5.520
6.151
36.132
17.239
8.189
15.790
14.504
12.459
27.873
7.613
55.236
2.476
420.796
72.561.312
;ÆNNÆM
0×HWU
#TVÆĩ *Æ\Æ
(19902000)
24,91
-0,39
49,47
-0,66
-1,64
41,96
15,67
5,74
-15,31
27,28
10,14
17,80
-10,91
16,67
18,28
;ÆNNÆM
0×HWU 0×HWU
0×HWU
;×\ÑNÁ×
;QþWP- ;QþWP#TVÆĩ *Æ\Æ
O×
NWþW
NWþW
(2000(Km2)
2000
2009
2009)
23,96
682
250
310
-42,22
464
21
11
-50,40
182
68
33
-11,86
1259
33
28
-22,94
583
38
29
-51,53
190
89
43
-31,70
536
43
29
-43,84
533
48
27
-33,87
1118
17
11
-46,57
803
65
34
-42,53
280
47
27
-45,65
1320
77
41
-58,21
326
18
7
-18,08
8276
62
50
7,02
769503
88
94
2000 ile 2009 yılları arasında merkez ilçe dışındaki tüm ilçelerin nüfusu
T
azalmaktadır.
İl genelindeki % 18,08’lik azalış ağırlıkla bu ilçelerdeki nüfus
kaybından kaynaklanmaktadır. Atabey, Gönen ve Yenişarbademli’de azalış
% 50’nin üzerindedir. Merkez ilçenin nüfus yoğunluğu bu yıllarda 250’den
310’a yükselmektedir. Merkez ilçenin nüfus artışı ve yoğunluğu Türkiye genelinin üzerindedir.
DPT’nin yayınladığı ‘İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması’ adlı
araştırmaya göre Isparta 1996 yılında sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında Türkiye’de iller arasında 21. iken, 2003 yılında 28.’liğe gerilemiştir. İstatistiki bölge birimleri sınıflandırmasına göre İİBS 2 TR 61 (Batı Akdeniz)
bölgesinde yer alan diğer iller olan Antalya ve Burdur ise sırasıyla 2003 yılında 10. ve 31. sıradadırlar. Batı Akdeniz bölgesinde Antalya 2. derece gelişmiş iller kategorisine girerken, Isparta ve Burdur 3. derece gelişmiş iller
kategorisindedir. Isparta 2003 yılında imalat sanayi gelişmişlik sıralamasında 32., eğitim sektör gelişmişlik sıralamasında 28. iken sağlık sektörü gelişmişlik sıralamasındaki 4.’lüğü ile öne çıkmaktadır. 1992 yılında kurulan Süleyman Demirel Üniversitesi’nin ve ilin eğitim altyapısında kaydettiği yolun
bu derecede önemli payı vardır (DPT, 2003).
Ekonomik ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi’nin yaptığı araştırmaya
göre illerin rekabetçilik sıralamasında Isparta 21. sırada, ekonomik etkinlik
ve canlılık sıralamasında 37., insani sermaye sıralamasında 5., yaratıcı sermaye sıralamasında 14., fiziki altyapı sıralamasında ise 30. sıradadır. Eğitime bağlı olarak insani sermaye endeksindeki iyi derecesi göze çarpmaktadır. (EDAM, 2009) CNBC-E’nin hazırladığı ‘Yaşanabilirlik Derecesine Göre İller Sıralaması’ raporunda ise Isparta 7. sırada yer almaktadır. İllerin eğitim, sağlık, güvenlik, ekonomi, kent hayatı ve kültür sanat durumları değer43
lendirilerek hazırlanan endekste Isparta’nın zayıf yönü Türkiye ortalamasının altında kalan ekonomisi olarak görünmektedir. (CNBC-E, 2008)
DPT’nin hazırladığı ‘İlçelerin Sosyo-Ekonomik-Gelişmişlik Sıralaması
Araştırması’na göre 872 ilçe içerisinde Merkez ve Uluborlu ilçeleri gelişmişlik sıralamasında ilk yüzde bulunmaktadır. 13 ilçe arasında 5 tanesinin gelişmişlik endeksi negatif değer almaktadır. Uluborlu’nun nüfusu görece az
olmasına rağmen endekste yukarılarda yer almasının nedeni, ilçede okur
yazar oranı ve şehirleşme oranının yüksek olmasıdır. Şehirleşme oranı yüksek olan bir diğer ilçe Yenişarbademli’dir (Türkiye’de 7. Sırada). Sıralamada tarım sektörü istihdamı yüksek olan ilçelerin gerilerde olduğu gözlenmektedir. Yüksek nüfusuna rağmen Yalvaç’ın 3. Gelişmişlik grubuna girmesinin nedeni tarım sektörü istihdam payında Sütçüler’den hemen sonra gelmesidir. Hizmetler sektörü istihdam oranında % 52 ve 54 ile Uluborlu ve Yenişarbademli yine ön sıradadır.
Tablo 2: ćNÁGNGTKP )GNKĩOKĩNKM 5ÆTCNCOCUÆ
ćNÁGUK
Merkez
Aksu
Atabey
'þKTFKT
Gelendost
)ÑPGP
-GÁKDQTNW
Senirkent
5×VÁ×NGT
ĨCTMKMCTCCþCÁ
Uluborlu
;CNXCÁ
;GPKĩCTDCFGONK
Kaynak: DPT, 2004.
ćNÁG ćÁGTKUKPFG
)GNKĩOKĩNKM 5ÆTCUÆ
34
499
127
224
478
152
228
220
672
347
69
391
181
Sosyo-Ekonomik
)GNKĩOKĩNKM 'PFGMUK
2,09
-0,31
0,93
0,31
-0,28
0,69
0,29
0,33
-0,63
-0,05
1,40
-0,12
0,51
)GNKĩOKĩNKM )TWDW
(Toplamda 6 Grup)
2
4
2
3
4
2
3
3
5
3
2
3
3
1.2. GSYİH
İl bazında en güncel gelir verisi olan 2001 yılı verilerine göre Isparta’nın
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’sı (GSYİH) 783 milyon dolardır. Isparta’nın bu rakama göre milli gelirden aldığı pay % 0,5’tir ve kişi başına gelir 1.510 dolardır. TR 61 illerinden Antalya milli gelirden % 2,6 pay almaktadır. Burdur’un
payı ise % 0,3’tir. Antalya kişi başına 2.193 $ gelir ile bölgede ilk sıradadır.
Burdur’un milli gelirden aldığı pay düşük olmasına rağmen nüfusu görece
az olduğu için kişi başına milli geliri Isparta’nın üzerinde, 1.951 $’dır. (TUİK,
2008a). Ürettiği hasıla ile Isparta iller sıralamasında 41. Sıradadır. Bölge illeri Antalya ve Burdur ise sırasıyla 8. ve 54. sıradadır. Isparta’nın bu yönüyle hem Türkiye’de hem Batı Akdeniz bölgesinde ortalama bir gelişmişlik seviyesine sahip olduğu ifade edilebilir (DPT, 2007).
44
Sektörel dağılıma bakıldığında 1987 ila 2000 yılları arasında hizmetler
sektörü % 50’lik artışla Isparta’da diğer sektörlerin önüne geçmiştir. Bu süreçte tarımın GSYİH içindeki payı % 29’dan % 25’e, sanayinin payı %
20’den % 13’e gerilemiştir. Hizmet sektöründeki yükselişte ticaret -% 12’den
% 14’e-, ulaştırma ve haberleştirme -% 10’dan % 16’ya- ve devlet hizmetleri’nin -% 8’den % 17’ye- rolü önemlidir (TUİK, 2008b). 1987 ile 2001 yılları arasındaki sektörel büyüme hızlarına bakıldığında hizmetlerin % 3, tarımın % 2,5 ve sanayinin % 2,1 büyüdüğü görülmektedir (KOSGEB, 2006:
18). Sonuç olarak hizmet ekonomisinin tarım ve sanayiye göre söz konusu
dönemde daha hızlı büyümüş olmasını kentte 1992’de kurulan üniversite ile
birlikte artan öğrenci sayısına ve gelişen sağlık-eğitim hizmetlerine bağlamak mümkündür. Öte yandan elma, kiraz ve gül gibi geleneksel tarım üretiminin yerel istihdamda önemli bir paya sahip olması ilin istihdam yapısında tarım sektörünün ağırlığını korumakta, bu çerçevede tarım sektörü ekonomik belirleyiciliğini sürdürmektedir.
ĨGMKN )5;ć*ŏPKP 5GMVÑTGN &CþÆNÆOÆ
)5;ć* %CTK (K[CVNCTNC
5GMVÑTNGTG )ÑTG &#þÆNÆO
Hizmetler
52%
6CTÆO
29%
Sanayi
19%
Kaynak: KOSGEB, 2006.
45
1.3. İstihdam
İl bazında istihdam verileri farklı kaynaklardan toplanmakta iken işlenmiş
ve kullanılabilir hale gelmiş istihdam verisi olmaması önemli bir sorundur. Isparta’da işsizlik oranı 2008 yılı verilerine göre % 8,1’dir. İŞKUR’un verilerine göre 2006 yılında Isparta’da iş arayanların sayısı 3239, 2007 yılında
5550, 2008 yılında 7111 ve 2009 yılında 8015, 2010 yılı Şubat ayı itibariyle
ise 10.209’dur. En son verilere göre iş arayanların en büyük kısmı ortaöğretim mezunu kişilerdir. İş arayanların % 65’i erkek, % 35’i kadındır. İşsizlik
rakamlarında % 56 ile 15-29 yaş grubu birinci sıradadır. İşsizliğin sosyal
maliyeti açısından bu Isparta için olumsuz bir durum teşkil etmektedir.
ĨGMKN ćĩ #TC[CPNCTÆP 'þKVKO XG ;Cĩ &CþÆNÆOÆ
10%
7%
1%
39%
Okur-Yazar
øON|÷UHWLP
2UWD|÷UHWLP
gQOLVDQV
Lisans +
43%
5%
39%
15-29
56%
30-44
45+
-C[PCM ćĨ-74 Mevcut verilere göre Isparta’da bulunan ve lokomotif özelliği taşıyacak
sektörlerin tespiti açısından son yıllarda istihdamı artıran ve azaltan sektörlerin doğru tespit edilmesi gerekmektedir. Beklenenin aksine sanayi sektöründe istihdam azalışı nispi olarak azdır. Son iki yılda istihdamı artıran ve
azaltan firmaların sektörel dağılımlarına bakıldığında, kriz yılı olan 2008’de
hizmetler sektöründe 59 firmanın istihdam azalışına gittiğini, sanayi sektöT
ründe ise 70 firmanın istihdamı artırdığı görülmektedir. 2009 yılında tüm
sektörlerde ibre olumlu yöne kaymış, özellikle tarım sektöründe önemli istihdam artışı yaşanmıştır. Ancak hizmetler sektörü her iki yılda da istihdam
azalışında birinci sıradadır.
46
Ĩekil 3: ćstihdam Artıĩ ve Azalıĩları
2008 ćstihdam Deþiĩimi
70
100
50
0
29
1
ćstihdam Artıĩı
Tarım
Sanayi
41
59
1
ćstihdam Azalıĩı
Hizmetler
2009 ćstihdam Deþiĩimi
100
63
23
50
20
5
16
33
0
ćstihdam Artıĩı
Tarım
Sanayi
ćstihdam Azalıĩı
Hizmetler
Isparta’da temininde en fazla güçlük çekilen meslekler şöyle sıralanmaktadır: Dokuma makinesi bakım ve onarımcısı, dikiş makinecisi, malzeme
planlama memuru, balık temizleme ve satış işçisi, pazarlama sorumlusu,
akaryakıt satış elemanı, engelli çocuklar eğitmeni, psikolog, fizik tedavi uzmanı, makine mühendisi, hekim, ebe, hemodiyaliz hemşiresi, aşçı, kasap,
tornacı, kimyager ve mimar. Bu meslekler arasında eğitim, toptan ve perakende ticaret, elektrikli ve optik donanım imalatı, mali aracı kuruluşların faaliyetleri, kimyasal madde ve suni elyaf imalatı, tarım-avcılık-ormancılık, gıda ürünleri ve içeçek imalatı sektörleri için istihdam artışı öngörülmektedir
(İŞKUR, 2009).
2000 verilerine göre Isparta’da çalışan nüfusun %57’si tarım, %8,3’ü sanayi, %5,7’si ticaret sektörlerinde faaliyet göstermekte iken ücretli çalışanların oranı ise %37,1’dir (KOSGEB 2006: 24). İLEMOD verilerine göre ise
2004 yılında iktisaden faal olan nüfusun % 26’sı hizmetler, %9’u sanayi,
%65’i ise tarım sektörlerinde faaliyet göstermektedir (İLEMOD 2008).
2000 yılı istatistiklerine göre hizmetler sektörünün Isparta’da yakaladığı
ivmeye rağmen tarım sektörü istihdam oranında birinci sıradadır. Sanayi
sektörü istihdam oranı Akdeniz bölgesi ve Türkiye ortalamalarının altındadır. Ticaret sektörü ise Antalya ve Adana gibi ticari anlamda hareketli illerin
varlığı nedeniyle bölge ortalamasının hayli altındadır.
47
Tablo 3: ćUVKJFCOÆP 5GMVÑTGN &CþÆNÆOÆ
ćUVKJFCO #NCPÆ
6×TMK[G
Akdeniz
Isparta
6QRNCO ćUVKJFCOC 1TCPÆ 6CTÆO
48,38
54,97
56,90
Sanayi
Ticaret
13,35
8,78
8,34
9,67
10,46
5,73
Mali Kurumlar
3,11
2,29
1,52
Kaynak: DPT, 2003.
Tarım sektörünün GSYİH’den aldığı pay % 29 iken, toplam istihdamdan
T
aldığı
payın % 56,90 olması, çalışanların oranı oldukça yüksek olmasına
rağmen bu sektörden elde edilen gelirin oldukça düşük olmasına sebep olmaktadır. Sanayi ve hizmetler sektöründe istihdam oranı görece düşük iken
GSYİH’den aldıkları pay oldukça yüksektir.
2. SANAYİ
İlde sanayinin dokuma-tekstil-konfeksiyon-deri, orman ürünleri-mobilya,
gıda ve metal eşya-makine imalat sektörlerinde yoğunlaştığı görülmektedir.
Bu üretim ağırlıkla Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölgesi’nde ve kent
içindeki küçük sanayi sitelerinde yapılmaktadır. TOBB verilerine göre ilde
236 işyerinde yaklaşık 10 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır (KOSGEB
2006: 37).
Ĩekil 4: KOSGEB ćĩletme Veri Tabanına Göre ćĩkollarındaki
ćĩletmelerin ćllere Göre Daþılımı
80
70
Gıda
60
Tekstil
Ahĩap
50
Kaþıt
40
Kimya
30
Metal
Metal Dıĩı
20
Metal Eĩya
10
ćĩ kolunu Belirtmeyen
Diþer
0
Isparta
Kaynak: KOSGEB, 2006.
48
1976 yılında başlayan Organize Sanayi Bölgesi kurma çalışmaları ancak
1992 yılında ivme kazanmış ve 1998 yılında tamamlanmıştır. Isparta şehir
merkezine 26 km., Süleyman Demirel Havaalanı’na 4 km. uzaklıkta olan
bölge coğrafi olarak aynı zamanda Afyon-Antalya karayolu üzerinde bulunmaktadır. Demir yolu yükleme boşaltma istasyonuna uzaklığı 600 metredir
ve 252 hektar alanın üzerine oturmaktadır. Bölgenin Burdur’a da yakın olması her iki ile de hizmet edebilmesi bakımından yer tespitinde avantaj olarak görülmüştür.
Isparta Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölgesi’nde 20 civarında tesis üretim halinde olup, inşaat ve proje safhasında olanlarla birlikte toplam
tesis sayısı 70 civarındadır. Ancak 5350 ve 5084 sayılı teşvik kanunları bölgeyi zayıflatmıştır. Kurulu firmaların büyük çoğunluğu dokuma-tekstil ve orman ürünleri alanlarında faaliyet göstermektedir. Bin kişiye istihdam sağlayan sanayi bölgesinde hedeflenen toplam istihdam ise 6 bin kişidir (Isparta
Valiliği 2007; KOSGEB 2006: 51). Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölgesi’nin tamamının veya bir bölümünün endüstri bölgesi ilan edilmesine
gayret edilmektedir. Bölgede kendine yeterli enerji santrali kurulması çalışmaları başlatılmıştır. Tesislerin bir kısmı 2006’dan itibaren doğalgaz bağlantılı olarak çalışmaya başlamıştır. Diğer taraftan Isparta Deri Organize Sanayi Bölgesi’nin inşasına Ocak 2008 tarihinde başlanılmıştır ve mevcut deri işletmelerinin bölgeye taşınması sağlanmıştır. Isparta Organize Çiçekçilik Sanayi Bölgesi’nin ve ayrıca Yalvaç İlçesi Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulmasına yönelik çalışmalar ise sürdürülmektedir (Dulupçu vd, 2009).
Isparta İlinde 2008 yılı sonu itibariyle il merkezinde toplam 1.236 işyerlik
2 adet, Eğirdir İlçesinde 73 işyerlik, Ş.Karaağaç İlçesinde toplam 191 işyerlik 2 adet ve Yalvaç İlçesinde toplam 262 işyerlik 2 adet olmak üzere toplam
1906 işyerlik 7 adet Küçük Sanayi Sitesi faaliyet göstermektedir. İlde bulunan küçük sanayi sitelerinde 25.000’den fazla istihdam sağlanmaktadır. (Isparta Valiliği, İLEMOD 2010)
İlde öne çıkan sanayi sektörleri hakkında özetle şu bilgiler verilebilir:
-
Gıda Sanayi: İlde hammadde temininde yakınlığa bağlı olarak gıda
sanayisi gelişme göstermektedir. İlde kurulu un fabrikaları, Isparta’nın ve bölge illerinin ihtiyacını karşılamaktadır. Eğirdir Gölünden
avlanan sudak balığı ile bölgeden temin edilen balık ve kerevit, il
merkezi ve Eğirdir ilçesinde kurulu tesislerde işlenerek, tamamı ihraç
edilmektedir.
İl yüzölçümünün % 28’i tarımsal alandır. Tarımsal alanın %82,6’sında
tarla ürünleri, %2,8’inde sebze üretimi, %14,6’sında ise meyve üretimi yapılmaktadır. Elde edilen gelir açısından ise; tarla ürünleri %18.9,
sebze ürünleri %12.1 ve meyve üretimi ise %69 olarak gerçekleş49
mektedir. Dolayısıyla üretici, az tarım alanı ile yüksek gelir elde edilen meyve üretimine yönelmiştir. Bu meyvelerin başlıcaları ise Elma,
Kiraz ve kayısıdır. Elmada 2008 ihracatı 2007’ye göre 130 kat artmıştır. Kiraz ihracatında da 4,33 kat (% 433) artış varken, elmada ise %
9 civarında bir düşüş vardır. 2008 yılında elma-kiraz-kayısı toplam ihracatı 2750 ton, 11 milyon dolara yaklaşmaktadır.
İlde yetiştirilen yıllık yaklaşık 520 bin ton elmanın muhafazası ve ihracata yönlendirilebilmesi için Eğirdir ve Gelendost başta olmak üzere il genelinde toplam 232 bin ton depolama kapasiteli 70 civarında
soğuk hava deposu faaliyet göstermektedir. Elma üretimine dayalı
olarak ilde meyve suyu ve konsantresi üretiminde de gelişme kaydedilmiştir. Meyvecilikte kat edilen bu mesafe ile Isparta, Türkiye’nin
ikinci büyük depolama kapasitesine sahip il konumuna gelmiştir. Isparta Ticaret Borsası, Eğirdir ilçesinde elma borsası kurulması yönünde çalışmalar yürütmektedir. Kurulacak elma borsası ile yörede
yetiştirilen elmanın dünya markası haline getirilmesi hedeflenmektedir.
-
Dokuma ve Tekstil Sanayi: Tekstil sektörü geçmişte halı dokumacılığına paralel olarak yün ipliği üretimine ağırlık verirken, günümüzde
pamuk ve trikotaj ipliği ile konfeksiyon üretiminde gelişme göstermektedir. Üretim ve ihracat durumuna göre yün ve pamuk ipliği, giyim eşyası ve deri işleme imalatı öne çıkmaktadır. Özellikle Yalvaç’ta erkekbayan-çocuk dış giyim (mont, kaban) imalatında bir uzmanlaşma görülmektedir. 2007-2008 yılları arasında küresel kriz ve -ucuz işgücüne sahip- Çin etkisi nedeniyle tekstil sektöründe istihdam Isparta’da
(%18) azalmıştır. Buna bağlı olarak istihdamda da % 10 düşüş görülmüştür.
El halıcılığı tarihi kökleri itibariyle Isparta için ayrıcalıklı olma özelliğindedir. Bunun nedeni, kültürel ve ekonomik olarak yüksek oranda
katma değer yaratma kabiliyetine sahip olmasıdır. Halıcılık yirminci
yüzyılda Isparta’nın sermaye birikimine en önemli katkıyı sağlamış
olan sektördür. Halı geleneğine sahip İran gibi başka ülkeler bundan
en iyi şekilde yararlanmakta ve her türlü ticari uygulama ve rekabet
yarışını kıyasıya yapmaktadır. Ülkemiz halıcılığı ise yapısal birtakım
sorunlar nedeniyle bu yarışta geri kalmaktadır.
50
-
Orman Ürünleri Sanayi: İlin orman yönünden zengin olması, orman
ürünleri sanayiinin gelişimini sağlamıştır. İlde çok sayıda kereste fabrikası kuruludur. Isparta, Türkiye’nin her bölgesine kereste ve keresteden mamul ürünleri satan bir konuma ulaşmıştır.
-
Deri Sanayi: Deri ve kösele işlemeciliği, il merkezi ve özellikle Yalvaç
ilçesindeki tabakhanelerde yakın zamana kadar basit usullerle yapılmakta iken son zamanlarda modern teknolojiye yönelme ile birlikte il
ekonomisi içindeki önemini arttırmıştır. Modernleşmeye paralel olarak il merkezinde Deri Organize Sanayi Bölgesi’ni geliştirme çalışmaları sürmektedir. Yalvaç ilçesinde ise de 100 işyeri kapasiteli Deri Küçük Sanayi Sitesi kuruluşu çalışmaları sürdürülmektedir.
Deri işleme alanında, il merkezinde mevcut tabakhanede faaliyet
gösteren 60 işyerinde yılda 2.100.000 adet keçi derisi ile 500 ton sığır derisi işlenerek, ayakkabı astarı (meşin) ve yüzlük deri (vidala)
imal edilmektedir. Yalvaç İlçesindeki 62 işyerinde 4.100 ton sığır derisi işlenerek, kösele imalatı ve çırçır rölesi imalatı yapılmaktadır. Yalvaç’ın bu alandaki birikimi oldukça eskidir. Türkiye’nin ilk deri işletmelerinden biri Yalvaç’ta kurulmuştur. İlçe suyu dericilik için uygun mineraller içermektedir. Bu nedenle dericilikte ‘Yalvaç derisi’nin iyi bir itibarı bulunmaktadır. Türkiye genelinde Yalvaç derisi % 70-80 pazar
payına sahiptir. Süleyman Demirel Üniversitesi’ne bağlı Dericilik Bölümü ilçede eğitim vermektedir. Uygulama atölyelerindeki makineler
sanayicilerin kullanımına açıktır.
-
Orman Ürünleri Sanayi: Isparta ilinin % 40’lık alanının ormanlık olması, bu sektörü ekonomik olarak lokomotif sektörlerden biri haline
getirmiştir. Kereste sektöründe faaliyet göstermekte olan 180 civarında işletme, toplam 170.000 m3 kereste işleme kapasitesine sahip
olup, bu işletmelerde inşaatlık, rabıta, lambri ve doğrama imalatları
yapılmaktadır. 2 ayrı firma tarafından da Melamin, Yonga Levha ile
Dipçik ve kabza imalatı yapılmaktadır. İlde mobilya imalatı kerestecilik kadar ileri değildir. 2007-2008 arasında istihdam ve firma sayısı
değişmemekle birlikte, ihracat miktarı % 30 artmıştır.
-
Taş ve Toprağa Dayalı Sanayi: Sektörde ağırlıklı olarak üretim faaliyetleri çimento, mermer işleme, barit ve pomza madeni işletmeciliği,
alt ve üst yapı elemanları imalatı oluşturmaktadır. Ayrıca Yalvaç’ta
Olivin ve Şarkikaraağaç’ta Barit üretiminin önemli bir kısmı gerçekleştirilmektedir.
Sektör 2008 yılında yakaladığı 61 milyon dolarlık ihracat miktarı ile Isparta’nın en ihracatçı sektörüdür. Bu rakam ilin toplam ihracatının %
37’sini oluşturmaktadır. Sektörün ihracatı 2002 yılından bu yana yaklaşık 3 kat artmıştır.
-
Makine İmalat Ve Metal İşleme Sanayi: Sektördeki işletmeler çelik
hasır, tarım römorku, rotovatör, kalorifer kazanı ve peteği, termosifon,
akaryakıt pompası, hidrolik pres, palet zımpara ve freze tezgahları,
tel çivi, asansör, çelik konstrüksiyon, damper, üç tekerlekli yük taşıyı51
cı ve çocuk bisikleti imalatı gerçekleştirmektedir. İlde ayrıca tarım
aletleri olarak pulluk, rodavatör, çapa makinesi, set makinesi, tarım el
aletleri, zirai ilaçlama makinesi, tarım aletleri yedek parçası imalatı
yapılmaktadır. Metal işleme sektörü ilde ihracat yapamayan tek sektördür. Metal işlemede firma sayısı en az tekstil sektörü kadar olmasına rağmen yarattığı katma değer düşüktür.
-
Kozmetik Sanayi: Gülcülük Isparta’da “100 yıllık” geçmişi olan bir
sektördür. Gül yetiştiriciliğinde önceliği geleneksel olarak gülyağı üretimi almıştır. Sektörde ince gülyağı ve katı gülyağı (konkret) üretimi
yapılmaktadır. Isparta ilindeki önemli sektörlerden biri olan ve geçmişte önemli istihdam sağlayan gül yetiştiriciliği, günümüzde sektöre
yeterli önemin verilmemesi nedeniyle çeşitli güçlüklerle karşı karşıyadır. Dünya pazarlarına Balkan ülkeleri ve Çin’in girmesi sonucu gülyağının piyasa değeri giderek düşmüştür. Dünya pazarındaki talebin
önemli bir kısmına yine de cevap veren Isparta ili gül sanayisi, ülkemizde kozmetik sektörünün yeterince gelişmemiş olması nedeniyle
fiyat belirleme gücünden yoksundur.
İlde gül üreticileri birliği olan Gülbirlik’e ve özel kuruluşlara ait, 5 adedi büyük olmak üzere toplam 15 adet gül yağı fabrikası bulunmaktadır. Gülbirlik’in halen 6 birim kooperatifi, 8000 üretici ortağı, 5 ayrı
yerde kurulu 7 ünite gülyağı tesisi ile 1 ünite gül konkreti tesisi mevcuttur. Bu işletmelerde gülyağı, gül konkreti, gül suyu ve kozmetik
ürünleri imalatı gerçekleştirilmektedir. Başlıca ihraç ülkeleri Fransa,
ABD, Japonya, Almanya, İsviçre, Belçika, İngiltere ve Suudi Arabistan’dır. Firma Türk ve Dünya standartlarına uygun gülyağı ve gül konkreti üretimini gerçekleştiren, Türkiye’nin ve dünyanın bu alanda en
büyük üretici ve ihracatçı kuruluşudur.
52
-
Diğer Sanayi Kolları: İlde ayrıca akü, pulvarizatör, polietilen ambalaj çuvalı, optik gözlük camı, boya incelticisi, alüminyum mutfak eşyası, keçe, beton kanalet ve aksamı, PVC doğrama, Isı-Cam, LPG tüpgaz dolumu, plastik ve naylon malzeme üretimi ve konik bobin imalat
işleri yapılmaktadır.
-
Enerji Sanayi ve Üretimi: Eğirdir ilçesi Kırıntı köyü sınırları içinde
8,4 Mw gücünde bir hidroelektrik santralinin tesisine 1956 yılında
başlanılarak, 1960 yılında tamamlanmış ve Kovada I Hidroelektrik
Santralinden 1960 yılından itibaren enerji alınmaya başlanmıştır.
Eğirdir ilçesi Aşağı Gökdere Köyü hudutları içinde 1971 yılında işletmeye açılan Kovada II Hidroelektrik Santrali’nin kurulu gücü ise 51,2
Mw ve yıllık üretim kapasitesi 250 milyon kwh’dır. Buna karşın her iki
santralin da besleme kaynağı Eğirdir Gölü olup, 1990 yılından itiba-
ren Eğirdir Gölünden santrallere su verilmediği için santralar yılın birkaç ayında (Ocak- Mayıs ayları arası) Kovada Gölünde biriken su ile
faaliyete geçirilmekte, Kovada I HES’de yıllık 4-5 milyon kwh, Kovada II HES’da 20-25 milyon kwh elektrik üretebilmektedir.
Aksu Enerji A.Ş tarafından Eğirdir ilçesi Çayköy hudutları içinde kurulan
Çayköy HES 1989 yılında işletmeye açılmıştır. Kurulu gücü 16 Mw, yıllık
üretim kapasitesi 36 milyon kwh.dır.
Haziran 1998 tarihinde Sütçüler Enerji Sanayi ve Ticaret AŞ’ye bağlı 2,3
Mw kurulu gücünde Sütçüler HES ve son olarak da İÇTAŞ A.Ş. tarafından
tesis edilen 27,84 Mw’lık Isparta Mobil Santralı işletmeye alınmıştır. (Dulupçu vd., 2009)
Isparta’da gerek tarımsal gerekse sanayi ürünlerinde nitelik olarak Türkiye ortalamasının üzerinde, Avrupa standartlarında üretim yapıldığı ve bu
ürünlerin dış piyasaya sunulabildiği çeşitli araştırmalarda belirtilmekte ve bu
başarının, yüksek kar marjı ile teşvik gibi maliyet düşürücü unsurlardan yoksun kalınmasına rağmen sağlandığı ifade edilmektedir. Ürünler için yeni pazar oluşturma gayretleri, gerek ticaret ve sanayi odaları gerekse girişimciler
tarafından sürdürülmektedir (Akşam Gazetesi 2005).
3. İÇ VE DIŞ TİCARET
Ticari hayat, il merkezinde ve Yalvaç ilçesinde kurulu 2 adet Ticaret ve
Sanayi Odası ile il Merkezinde faaliyet gösteren Isparta Ticaret Borsası tarafından yönlendirilmektedir. Ticaret ve Sanayi Odalarına kayıtlı 300 civarında anonim, 1.400 civarında limited şirket bulunmaktadır. Türkiye İş Kurumu Isparta Şube Müdürlüğü kayıtlarına göre; 2005 yılında 132’si kamu ve
1.848’i özel işyeri olmak üzere toplam 1.980 faal işyeri mevcuttur.
İl ticaretinde dokuma el ve makine halıları; gülyağı ve kozmetik mamulleri; çeşitli kereste, suni tahta, ağaç kaplama, yonga levha, dipçik, çeşitli ahşap mamulleri, su ürünleri; çimento ürünleri; mermer ürünleri; yün ve pamuk
ipleri; konfeksiyon ara mamulleri; deri-kösele ve ayakkabı ürünleri; metal işleme sanayisinde imal edilmiş mamuller ve zirai aletler; inşaat boyası malzemeleri ile mandıra ürünleri ön plandadır.
Isparta’nın başlıca ihracat kalemlerini su ürünleri (balık-kerevit), meyve
suyu -konsantresi, salça, pamuk-yün ipliği, trikotaj ipliği, el örgü ipliği, konfeksiyon, halı, yonga levha, tüfek dipçiği, çimento, klinker, barit, mermer fayansı, gülyağı, gül konkreti, elma ve kiraz gibi ürünler oluşturmaktadır. Yapılan ithalatın tamamına yakını ise, imalat sektörü tarafından gerçekleştirilmektedir ki bu da Isparta’nın ithalatının daha çok makine ve teçhizat üretiminde ara girdi olarak kullanılmak üzere getirilen parça ve malzemelerden
oluştuğunu ifade etmektedir.
53
Isparta Ticaret ve Sanayi Odası (ITSO) verilerine göre 2005 yılındaki
başlıca ihracat kalemleri sırasıyla; el örgü-pamuk-yün ipleri (48 milyon $),
mermer (19 milyon $), çimento-klinker (14 milyon $), gül ürünleri (9 milyon
$), konfeksiyon (6 milyon $), orman ürünleri (6 milyon $), kiraz (5,7 milyon
$), elma suyu konsantresi (3,5 milyon $), su ürünleri (3 milyon $) şeklindedir. 2006 - 2007 - 2008 yılı verileri de imalat sektörü ağırlıklı bu yapının devam ettiğini göstermektedir. Isparta aynı zamanda Türkiye dış ticaretinin aksine fazla veren bir şehir konumundadır.
Tablo 4: 5GMVÑTGN &WTWO XG [ÆNNCTÆ
2008 ciro (bin TL)
2007 ihracat (bin $)
2008 ihracat (bin $)
2007 istihdam
2008 istihdam
2007 firma
2008 firma
)ÆFC
182.674
11.383
24.609
921
887
66
65
Kaynak: ITSO verileri, 2010.
Tekstil
239.292
43.963
39.876
2899
2373
34
44
Orman
-CþÆV
169.490
4.634
10.618
46
13.035
116
1072
59
1042
86
57
3
59
3
Kimya
110.828
13.258
16.023
315
384
29
34
Maden
294.157
37.570
61.479
2079
2017
44
44
Makine
ćOCNCV
47.211 1.051.371
0 128.113
0 165.845
440
7915
442
7276
37
282
38
295
Şekil 5: Isparta İli Dış Ticareti
,63$57$ ø/ø ',ù 7ø&$5(7ø
120,000
%ø1 '2/$5
100,000
80,000
60,000
40,000
20,000
0
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
ihracat
36,617
33,521
36,025
40,257
30,540
46,369
57,576
70,042
79,147
81,380
82,594
79,889
ithalat
23,353
45,861
31,848
102,823 100,477
29,687
38,571
39,161
50,707
47,282
44,290
38,752
YILLAR
Kaynak: DTM, 2010.
2000 yılı verilerine göre Isparta, kırsal nüfus başına kullanılan tarımsal
kredi miktarı olan 46 YTL ile Türkiye ortalamasının (138 YTL) hayli altındadır ve 81 il içinde 58. sırada yer almaktadır. Fert başına sınai-ticari kredilerde de benzer şekilde 87 YTL ile Türkiye ortalamasının (392 YTL) gerisinde
bulunmakta, 81 il içinde 39. sırada yer almaktadır. Buna karşın Isparta fert
başına banka mevduatı açısından 81 il içinde 28. sıradadır (KOSGEB 2006:
61). Bu veriler, yatırımların kredi yerine daha çok öz kaynaklar ile finanse
edildiğinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir
54
Isparta’da 2006 verilerine göre kayıtlı toplam mevduat 993 milyon YTL
olup bunun 501 milyon YTL’lik kısmı tasarruf mevduat hesaplarında, 361
milyon YTL’lik kısmı döviz tevdiat hesaplarında yer almakta, geriye kalan
kısmını resmi ve ticari kuruluş mevduatları oluşturmaktadır. Bu rakamlarla
Isparta illere göre mevduat sıralamasında 28. sıradadır. 2006 yılı sonu itibariyle kredilerin Isparta’daki dağılımına bakıldığında ise toplam 528 milyon
YTL’lik kredinin 54 milyon YTL’lik kısmını tarım kredilerinin, 9 milyon YTL’lik
kısmını mesleki kredilerin, 443 milyon YTL’lik kısmını ise ihtisas dışı kredilerin oluşturduğu görülmektedir. Isparta’da 2006 yılında kişi başına mevduat 1.813 YTL, kişi başına kredi ise 964 YTL olmuştur (Türkiye Bankalar Birliği, 2008). Bu rakamlara göre illere göre kredi sıralamasında 37. sıradadır.
Benzer ölçekteki illere göre nispeten yüksek oranda olduğu görülen bu veriler, Isparta’daki ticari ve ekonomik aktivitenin canlılığının ve finansman potansiyelinin yüksekliğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Ancak şube başına ortalama mevduat ve kredi sıralamasında iller arasında sırasıyla
28. ve 55. olan Isparta’da tasarrufların yatırıma dönüşmesinde bir sıkıntı yaşandığı söylenebilir.
2006 yılında Ziraat Bankası tarafından kısa vadeli işletme kredisi olarak
5.5 milyon YTL tutarında bitkisel üretim, 14.2 milyon YTL hayvancılık kredisi, 610 bin YTL su ürünleri kredisi; orta-uzun vadeli yatırım kredisi olarak ise
3,1 milyon YTL hayvancılık, 1.7 milyon YTL tarım araç-gereci, 7.3 milyon
YTL tarımsal amaçlı köy kalkınma kredisi verilmiştir (İLEMOD, 2008).
1995-2000 döneminde Isparta fert başına 243 YTL kamu yatırımı çekerken Antalya’da bu rakam 257 YTL olmuştur (KOSGEB, 2006: 62). Isparta’nın sınırlı nüfusuna karşın bu görece yüksek düzeydeki kamu yatırımını
çekmesi üniversitenin ve kentteki altyapının gelişimine oldukça önemli katkı sağlamıştır.
4. YENİ TEŞVİK SİSTEMİ
Yeni teşvik yasasında, daha önce de belirtildiği gibi, iller dört bölgeye ayrılmış olup; Antalya, Isparta ve Burdur illerinden oluşan TR61 bölgesi, sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre; “2.Derece Gelişmiş Düzey 2
Bölgeleri” kategorisine girmektedir. TR61 bölgesi ile birlikte TR62 (Adana,
Mersin), TR32 (Aydın, Denizli, Muğla) ve TR22 (Balıkesir, Çanakkale) bölgeleri de 2. Derece gelişmiş bölgeler kategorisindedir. Bölgenin komşuları
olan Afyon ve Konya illerinin yer aldıkları TR33 ve TR52 bölgeleri ise 3. Derece gelişmiş bölgeler kategorisine girmiştir.
Isparta’nın yer aldığı 2. bölgede nispeten teknoloji yoğun sektörler desteklenecektir. Bu çerçevede; ağırlıklı olarak, makine imalat, akıllı çok fonksiyonlu tekstil, metalik olmayan mineral ürünler (cam, seramik, karo, yalıtım
malzemeleri vb) kağıt, gıda ve içecek imalatı sektörleri teşvik edilecektir.
55
Derinin tabaklanması, işlenmesi sektörü Isparta ekonomisi açısından
önemli bir sektör ve teşvik kapsamında olmasına rağmen, aynı sektörün
3.derece gelişmiş bölge olan Afyon ve Uşak’ta da desteklenecek olması
olumsuz bir gelişme olarak görülmektedir. Çünkü 3. bölgede teşvik oranlarının daha yüksek olması yatırımların o bölgeye kaymasına neden olacaktır.
Isparta’da desteklenen bir diğer sektör de döşemelik parke, kaplama,
kontrplak, yonga levha, sunta ve mdf imalatıdır. Bu sektör de aynı şekilde
3. derece bölgeler olan komşu illerde de desteklenmektedir.
Isparta’da desteklenen ve buna ilaveten Türkiye genelinde en az ilde
destek alan sektörlerden birisi parfüm, kozmetik ve tuvalet ürünleri imalatıdır. 16 ilde destek alan bu sektör Antalya, Burdur, Isparta illerinde desteklenmektedir. Ancak Konya’nın da bu sektörde teşvik alması yine olumsuz
bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Avantajlı bir diğer sektör de su ürünleri yetiştiriciliği sektörüdür. Ağırlıklı
olarak Türkiye’nin kıyı kesimlerinde desteklenen bu sektör, Antalya, Burdur
ve Isparta illerinde teşvik kapsamına alınmıştır. Buna ilaveten, yakın iller
olarak görülebilecek Adana, Mersin, Muğla, Aydın kıyı illerinde de desteklenmekte, ancak söz konusu iller TR61 bölgesi ile birlikte 2. Derece gelişmiş bölgeler kategorisinde yer almaktadır. Bu nedenle, yatırımların Isparta’dan diğer illere kayması anlamında olumsuz bir gelişmeye yol açması
beklenmemektedir.
Isparta’da teşvik kapsamına alınan pek çok sektörün aynı zamanda Türkiye’de çok sayıda ilde de teşvik almasından dolayı, bu sektörlerde rekabetçi bir üstünlük ortaya çıkması ya da diğer illerden Isparta’ya doğru bir yatırım akışı olması beklenmemektedir. Isparta’da desteklenen pek çok sektör,
komşu illerin de tamamında destek almaktadır.
Buna ilaveten, yeni teşvik sisteminin Isparta açısından olumsuz yönlerinden birisi de; komşu iller olan Afyon ve Konya’nın 3. Derece teşvik kapsamında yer alırken, Isparta’nın 2. Derece teşvik kapsamında olmasıdır. Afyon ve Konya illerinde yapılacak olan yatırımlarda Gelir ve Kurumlar Vergisi İndirimi, Yatırıma Katkı Oranı ve SSK Primi İşveren Hissesi Destekleri Isparta’dan daha yüksektir. Ayrıca, Isparta’da kredi faiz desteği uygulaması
bulunmazken, Afyon ve Konya illerinde TL kredileri için 3 puan, Döviz cinsinden krediler için 1 puan faiz desteği bulunmaktadır.
I. ve II. Derece bölgelerdeki tekstil yatırımlarının III. Ve IV. Bölgelere taşınması durumunda sağlanacak olan tekstil taşınma destekleri de Isparta
ekonomisini olumsuz etkileyebilecektir. Bu durumda, Isparta’da tekstil sektörüne verilen teşvikin nötrleşmesine neden olabilecektir. Tekstil sektörün56
deki yatırımlar, daha avantajlı olan Afyon ve Konya illerine kayabilecektir.
Son olarak; elektrikli makine ve cihazları imalatı, kağıt ve kağıt ürünleri
imalatı, makine ve teçhizat imalatı, sınai kalıp imalatı, merkezi ısıtma radyatörleri ve kazan imalatı, metal eşya ve motorlu kara taşıtı yan sanayi sektörleri Afyon, Uşak, Kütahya, Konya, Muğla, Mersin gibi komşu illerin çoğunda desteklenmesine rağmen TR61 bölgesinde hiçbir destek almamaktadır. Bu sektörlerden makine-teçhizat imalatı ve merkezi ısıtma radyatöleri ve kazan imalatı sektörlerinde Isparta önemli bir potansiyel arz etmesine
destek alamaması, teşvik sisteminin Isparta açısından yaratmış olduğu bir
diğer eksikliktir.
5. GZTF ANALİZİ
Isparta’nın bir turizm ve liman kenti olan Antalya’ya yakın olması ve bir
ulaşım kavşağında bulunan Afyon’a kara ve demiryolu ile bağlı olması ilin
güçlü ekonomik potansiyelinin kaynaklarından biridir. Görece ucuz işgücü
ve eğitim-sağlık altyapısının güçlü olması ekonominin bir diğer güçlü yanıdır. Türkiye’nin 2010 yılı itibariyle öğrenci sayısı bakımından dördüncü üniversitesinin ilde bulunması, üretimde büyük pay alan KOBİ’lerin etkinliklerini artıracaktır. Diğer yandan üniversite bünyesinde kurulu olan Teknokent
girişimcilere cazip yatırım olanakları sunmakta ve üniversite-sanayi işbirliğini desteklemektedir.
Geçmişte Ispartalıların en önemli geçim kaynağı olan halıcılıkta ve gülcülükte geleneksel yöntemler, her ne kadar teknolojiye yenik düşse de, makine halısında kullanılan ipliğin önemli bir kısmı halen Isparta’dan sağlanmaktadır. Gülcülük de ise çıkış yolu, gülden elde edilen girdilerin kozmetik
ve parfümeri gibi diğer sektörlerde kullanılması olabilir. Gülbirlik’in oluşturduğu Rosense girişimi, sektörden elde edilen katma değeri artırmıştır. Halıcılığa ya da gülcülüğe verilecek olan teşvikler ve markalaşma Isparta’nın
stratejik önemini artırabilir.
Kesme çiçek üretimi son yıllarda tarımsal ekonomi içerisinde göze çarpan bir biçimde artış göstermektedir. Bu sektörde Antalya’yı takip eden ve
onun açığını kapatan bir pozisyonda olan Isparta, çiçek üretimi ve yan sanayi yatırımlarını beklemektedir. Tarım sektörünün gelirden aldığı pay yüksek olmasına rağmen, geleneksel metotlarla üretim yapılıyor olması önemli bir sorundur. Buna karşın son yıllarda devlet desteği ve teşviği ile artan
teknolojik sulama sistemleri kullanımı ve zirai uygulamalar, tarım kesiminin
verimliliğini artırmaktadır.
Turizm alanında henüz bir kısmı da keşfedilmemiş olan pek çok doğal,
tarihi ve kültürel mirasa sahip olan kent, bu mirasını pazarlayamamaktadrır.
Son on yılda faaliyete geçen Davras tesisleri, Yalvaç’taki Psidia antik kenti
57
ve Sagalassos antik kenti bunlardan bazılarıdır. Ayrıca doğa turizmi, ekolojik turizm ve spor turizmi için onlarca alana sahiptir. Isparta turizm alanındaki bu potansiyelini komşu illerle birlikte oluşturulabilecek ortak bir turizm politikası ile değerlendirebilecektir.
Kent için stratejik yatırım olanaklarından biri de sağlık sektöründedir. İldeki sağlık hizmetlerinin ve altyapısının gelişmişliği sonucu sektör, bölgeden ve tüm yurttan talep görmektedir. Nitekim sağlık sektörü gelişmişlik endekslerinde il Türkiye’de ilk beştedir. Bölge hastanesi gibi olası yatırımlar ilin
bu alandaki potansiyelini de geliştirecektir.
Kentteki cazip yatırım olanaklarının ve ekonomik potansiyelin yeterince
tanıtılamaması yurtiçinden ve yurtdışından Isparta’ya yönelik yatırımları çok
sınırlı tutmaktadır. Isparta’daki ekonomik fırsatların yurt içindeki ve yurt dışındaki çeşitli organizasyonlar ve fuarlar vasıtasıyla yatırımcılara tanıtılması, sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla Isparta’nın yurt içindeki ve yurt dışındaki tanınırlığının artırılması bu noktada kente hem turizm hem de doğrudan yatırımlar bakımından önemli katkı sağlayacaktır.
Kentte henüz rekabet gücü yüksek sektörler için kapsamlı bir pazar ve
pazarlama araştırması yapılmamıştır. Bu sektörlerin büyümesi için atılacak
adımların, istihdamı geliştirecek faaliyetlerin, kalkınma hedeflerinin ve önceliklerin belirlenebilmesi için mekansal kalkınma planlaması yapılmalı ve
biran önce yürürlüğe girmelidir. Henüz kuruluş aşamasını tamamlamakta
olan Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı aktörleri bir araya getirici unsur olarak
bir şans olabilir.
SONUÇ
Isparta, 20. yüzyılın son çeyreğinde ve özellikle 1990’lar ile birlikte geleneksel sektörlerin yön değiştirdiği bir kırılma yaşamıştır. Küçük çaplı aile işletmelerinin yaygın olduğu ve Isparta ekonomisinin temel karakteristiğini
oluşturan gülcülük ve halıcılık sektörlerinde 1980 sonrasında tüm Türkiye’de yaşanan sanayileşme ve dışa açılma akımı ile birlikte küçük ve orta
ölçekli sanayi işletmelerinin ağırlığı giderek artmıştır.
Sektörel büyüme hızlarına bakıldığında Isparta’da tarım, sanayi ve hizmetlerin birlikte büyüdüğü ancak hizmet sektörünün nispeten önde olduğu
görülmektedir. Isparta’da sanat ve tarım ağırlıklı ekonomi geleneği teşvik ve
planlama çalışmalarından yeterince yararlanılamamasını, yerli girişimcilerin
motivasyonundaki eksiklikler ve geçmişte yaşanan olumsuz tecrübeler ise
ağır ve büyük sanayi yatırımlarının gerçekleşememesini beraberinde getirmiştir. 1992’de kurulan ve hızla gelişen Süleyman Demirel Üniversitesi ise,
ildeki eğitim ve sağlık hizmetlerinin artmasına, hizmet ağırlıklı ekonominin
canlanmasına katkı sağlamıştır.
58
Geleneksel üretim yapısının hâkim olduğu kent, 1980 sonrası Türkiye’nin ve dünyanın yaşadığı hızlı dönüşüme ayak uydurmakta zorlanmış ve
öz yeteneklerini bu doğrultuda dönüştürememiş, alternatif yeni ekonomik
alanlara yatırım yapamamıştır. Yirminci yüzyıldaki tarım ağırlıklı ekonomik
yapısı yirmi birinci yüzyılda doğrudan hizmet ağırlıklı bir yapıya dönüşmektedir. Sanayi sektöründe kent düşük katma değerli, küçük ve orta ölçekte
büyüklüğe sahip dokuma-tekstil-konfeksiyon-deri, orman ürünleri-mobilya,
gıda ve metal eşya-makine imalatı sahalarında üretim yapmaktadır. Bu sahaların ortak özelliği coğrafi olarak hammaddeye yakınlığa dayalı olmaları
yani girdi bağımlı olmalarıdır. Sanayi disiplininin doğmadığı kentte hizmet
sektörü kamu destekli olarak hızla büyümüş ve bu da kamu yatırımlarına
bağımlı bir kent haline gelmesine neden olmuştur. Merkez ilçedeki 40. Piyade Alayı’nın ve Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi’nin barındırdığı nüfus ile birlikte, bir asker-öğrenci kenti olarak anılmaya başlamıştır.
İl bazında ekonomik veri toplanması ve işlenmesi faaliyetlerinin Türkiye’de henüz çok yeni olduğu ve ildeki Sanayi ve Ticaret Odası ile Sanayi
Müdürlüğü’nün verilerinin birbirinden farklı olduğu göz ardı edilmemelidir.
Bu farklılık bağlı bulunan işletmelerin farklı olması ve farklı sınıflandırmalardan kaynaklanmaktadır.
Isparta ekonomisi, sahip olduğu altyapı yatırımları (organize sanayi bölgeleri ve sanayi siteleri), Türkiye ortalamasının üzerindeki eğitim ve sağlık
imkânları, araştırma odaklı vizyonunu gerçekleştirmeye çalışan üniversitesi
(TEKNOKENT, TEKMER) ile sanayinin ve ekonominin gelişmesine uygun
bir atmosfer oluşturmuş durumdadır. Üniversite ile etkileşim sonucu yenilik,
işbirliği ve girişimcilik gibi konularda farkındalıkları artan sanayi kesimi için
etkili teşvik sistemleri uygulamaları da gündemdedir. Antalya’nın turizm
destekli hızlı gelişiminden olumsuz etkilenen Isparta ilindeki yerel odaklı
kalkınma bilincinin artması ve bölgesel kalkınma vizyonunun ve politikalarının oluşumuna yerel paydaşların etkin katılımının sağlanabilmesi halinde
Isparta’nın gelecekte çok daha ileri düzeyde bir ekonomiye sahip olması hiç
de tesadüf olmayacaktır. İlin tarihsel ekonomik faaliyetleri ve kültürü bu savı teyit eder niteliktedir.
KAYNAKÇA
AKŞAM GAZETESİ (2007), “Isparta Ticarette Ortalamayı Geçti”, 8 Kasım 2005,
http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=11977,202&tarih=30.10.2005,
(Erişim: 06.11.2007).
CNBC-E (2009), “Yaşanabilir İller Endeksi”, http://www.cnbce.com/business/0909/konuid=1.asp, (Erişim: 04.04.2010).
DPT (1996), İllerin ve Bölgelerin Sosyo Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması, Yayın No: 2466, Ankara.
59
DPT (2003), İllerin ve Bölgelerin Sosyo Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması, Yayın No: 2671, Ankara.
DPT (2004), İlçelerin Sosyo Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması, Ankara.
DPT (2007), “İllerin Performans Göstergeleri”,
http://www.dpt.gov.tr/bgyu/ipg/ipg.html, (Erişim: 23.12.2007)
DULUPÇU, M. A., G. ÖZDAMAR, A. SEZGİN (2009), Geçmişten Günümüze Isparta, Geçmişten Geleceğe Isparta Ekonomisi Bölümü, Atatürk Kültür
Merkezi Yayınları, Ankara.
ISPARTA VALİLİĞİ (2007), “2003-2004 Isparta Yıllığı”, http://www.isparta.gov.tr/index3.php?goster=2&b1=4&b2=2&b3=43,
(Erişim:
20.12.2007)
ISPARTA VALİLİĞİ (2009), Sanayi ve İstihdam Komisyonu Raporu, Isparta Valiliği & Süleyman Demirel Üniversitesi Ortak Semineri, Haziran 2009.
İLEMOD (2008), “Isparta İl Envanteri”, http://www.ilemod.gov.tr/Envanter/htm/default.asp?goid=388038&birimOID=72, (Erişim: 12.01.2008)
İŞKUR (2009), Sanayi ve İstihdam Komisyonu Raporu, Isparta Valiliği & Süleyman Demirel Üniversitesi Ortak Semineri, Haziran 2009.
İŞKUR (2010), İŞKUR Isparta İl Müdürlüğü Verileri.
KOSGEB (2006), Bölgesel Kalkınma Araştırma Raporu - TR61 Antalya Alt Bölgesi (Antalya, Isparta, Burdur), Ankara.
TUİK
(2008a), “İllere Göre GSYH”, http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=56&ust_id=16, (Erişim: 12.02.2008)
TUİK (2008b), “İllere Göre GSYH”, http://www.tuik.gov.tr//ulusalhesapapp/ulusalhesap.zul?tur=2, (Erişim: 12.02.2008)
TUİK (2010), “Nüfus İstatistikleri ve Projeksiyonlar”, http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=39&ust_id=11, (Erişim:12.02.2010)
TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ (2010), İstatistikler,
“http://www.tbb.org.tr/tr/Banka_ve_Sektor_Bilgileri/Istatistiki_Raporlar.aspx”, (Erişim, 02.04.2010).
60
ISPARTA İLİNİN GELİŞMESİNDE
TARIM SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİ
Yrd. Doç. Dr. Tufan BAL
Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Tarım Ekonomisi Tarım Politikası ve Yayım
Öğretim Üyesi
e-posta:[email protected]
61
62
Tüm misafirlerimize hoş geldiniz diyorum. Ben bugün Isparta’nın tarım
sektörünün ekonomiye katkısını anlatacağım. Tarımla hayvancılık mı tarım
mı? ben tarım ekonomistleri tarım ekonomist bölümünde çalışmaktayım.
Tarım ekonomistleri, tarım sektörü deyince bitkisel üretim ve hayvancılık
üretimini beraber algılıyoruz. O yüzden başlığımı tarım sektörü olarak düzenledim.
Tarımı çok kısa anlatacağım. Zaten burada tarımla ilgilenen bir çok kişi
var. Tarımın ilk tarihinden gelişine çok kısa baktığımızda, ilk başta geçimlilik tarımlılığı olarak başlamış, daha sonra ticarileşmiş, daha sonra şuan da
ise endüstrileşme boyutuna gelmiştir. Dünyanın her tarafında böyle mi? hayır. Endüstrileşmiş tarım yapan ülkelerde var, hala ticari tarım boyutunda
olanlarda var, geçimlilik tarım yapan ülkelerde var, Afrika ülkelerini buna örnek verebiliriz. Tarım neden önemli, çünkü tarım sektörü, ülke ekonomisine
çok önemli katkılarda bulunuyor. Belki Cumhuriyetin kuruluşundaki katkısı
çok daha fazlaydı GSMH’ya katkısı. Ama şuanda da %9 boyutunda
GSMH’ya katkısı var. Başka ne katkı var. Beslenmeye katkısı var. Beslenme bizim için zorunlu bir ihtiyaç, bunun karşılanması gerekiyor, o yüzden tarım sektörü önemli. İhracat olarak, döviz katkısı var, iş gücü katkısı var, sermaye ara mal temin etme katkısı var ve ayrıca üretime verim katkısı var diye tarımın katkılarını özetliyoruz. Tarım sektörü GSMH içersindeki payı,
azalsa da ki bu tüm gelişmiş ülkelerde bu şekilde olmuştur, o yüzden kötü
bir gelişme değildir. Aynı zamanda tarımsal istihdamın düşmesi, köy nüfusunun azalması bu tüm gelişmekte olan ülkelerin ortak özelliğidir. Ülkemiz
geliştikçe, GSMH içerisindeki pay azalacaktır. Tarımsal istihdamın toplam
istihdamdaki payı azalacaktır. Amerika Birleşik Devletleri tarımsal istihdam
toplam istihdamdaki payı %2’dir. Bizde hala %25 civarında, bu normal bir
süreçtir. O yüzden tarım sektöründeki bazı rakamların azalması, tarım sektörü kötüye gittiği anlamı olarak yorumlamamak lazımdır. Bu normal bir süreçtir.
Tarım sektörü peki tüm dünyadaki gelişmelerden ayrı düşünülebilir mi?
küreselleşme boyutunda söylüyorum. Küreselleşmeden kaçabilir miyiz? küreselleşme büyük bir tartışma, çok geniş konumuz burası değil. Ama dünyadaki tüm küresel gelişmeler, tarım sektörünü Türkiye’yi ve Isparta’yı da
doğrudan ilgilendirmektedir. Artık bu ülkeler tarımla ilgili kararlarını verirken,
çeşitli kurumların etkisi altında kalıyorlar. Örneğin, Dünya Ticaret Örgütü,
63
örneğin IMF, örneğin Dünya Bankası, Avrupa Birliği tüm bunlar bizim tarım
politikalarımızı oluştururken, bizi bir şekilde etkiliyor. Dünya Ticaret Örgütü,
ihracatımızda hangi ürünü nasıl ihraç edebiliriz, hangi oranda indirimler var
veya zorluklar var onu belirliyor. Elbette ki Türkiye’deki tarımda karar veren
organlar, kuruluşlar bunu dikkate almak zorundadır. Çünkü yükümlülükleri
var, uymadıkları zaman ceza müeyyideleri var. Türkiye’de son 20 yılda özellikle, tarım politikalarına karar verirken, bu kuruluşların etkisi altında kalmıştır veya bunlardan etkilenmiştir demek doğru olur diye düşünüyorum. Tarım
sektörünün Türkiye’de ihmal edilmiş bir sektör olduğunu düşünüyorum. O
yüzden çok sancılı geçen bir süreç olacak diye düşünüyorum. Negatif şeyler söylemek istemiyorum ama tarım sektöründe ciddi sorunları önümüzde
göreceğimizi düşünüyorum. Bunu tarım sektörünün önümüzdeki perspektifi olarak söyleyebilirim.
Ben bu çalışmamda direk Isparta bağlamında Isparta ilinin sosyo-ekonomik yapısına tarımsal yapısıyla ilgili temel göstergelerden yola çıkarak, oradaki verileri TÜİK’in rakamlarını alarak gelişmeleri size göstermeye çalışacağım, Daha sonra da sorularla ile ilgili çözüm önerini bulmaya çalışacağım. Çok hızlı bir şekilde Isparta’nın temel verilerine bakarsak, yüz ölçümü
8933 km2 1050 rakım var, 12 ilçesi, 174 köyü olan, 251.252 hektar tarımsal
arazisi olan ve fiilen de 55772 hektar sulanma alanı olan bir yapıya sahibiz.
Bu yapı aslında çok kötü bir yapı değil tarımsal açıdan baktığımızda. Sorun
bence direk yapıdan kaynaklanmıyor, bu yapının kullanılmasıyla ilgili sorunlarımız var. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre, 2008 yılı rakamlarına
göre, 407 bin nüfusumuz var yaklaşık olarak Isparta nüfusunun. Bu nüfusun
%65’i şehirlerde, %35’i köylerde yaşıyor. Bu Türkiye ortalamasıyla benzerlik arz ediyor. O yüzden o anlamda çok büyük bir sıkıntı yok. Sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksinde ise 28. sırada, yani GSYH payımızı düşünürsek,
bence buda normal, o anlamda onda da bir sorun yok. GSYH’nın dağılımına baktığımızda, hizmet sektöründen sonra tarım sektörünün ikinci sırada
olduğunu görüyoruz. O anlamda Isparta tarım ili mi sanayi ili mi hizmet ili mi
diye tartışılır. Tarım sektörünün payı %35 bu da daha bence sorunlarımız olmasına rağmen normal bir oran diye düşünüyorum. Zaten tarımın biz sorunlarını Türkiye’de diğer sektörlerin sorunları çözülmeden çözülemez diye iddia ediyoruz. Yani sanayi sektörü iş gücü talep etti de tarım sektöründen iş
gücü oraya kaymadı mı? yani o anlamda tarım sektörünü suçlu göstermek
yanlış olur diye düşünüyorum. 2001 yılı rakamlarına göre kişi başına milli
gelir 1,500 dolar, maalesef ondan sonra il bazında kişi başına milli gelir hesapları yapılmadığından dolayı yakın zamana kadar, elimizde en son 2001
yılı rakamı var o da 1,500 dolar civarında, bunun tabi ki daha yükselmiş olduğu açık ülkemizdeki gelişmelere baktığımızda. Peki bu tarımsal üretim
değeri hangi sektörlerde oluşuyor. Bitkisel üretim %70 payla tüm sektör içerisinde, yani tarım sektörü içerisinde en büyük payı alıyor. Ondan sonra
64
canlı hayvan, hayvansal üretim bunu takip eden sektörler, yani bitkisel üretim ağırlıklı yani üretim değerinin mal ve ürünlerin fiyat çarpımı bize toplamını veriyor. İçerisinde bitkisel üretimin yüksek olduğunu görüyoruz.
Yine sosyo-ekonomik sorunlarda, teşvik konusuna bende çok kısa tarım
kısmına girmek istiyorum. Son zamanlarda özellikle 1980’li yıllardan sonra,
teşviklerden Isparta çok yararlanamamıştır. Bu 1500 dolar kriterinden dolayı söyleyelim, çünkü belli bir gelir seviyesinin altında olan illeri o zaman böyle bir sınıflandırma yapılmıştı. Ama yeni teşvik sisteminde Türkiye, Murat
hocamın da belirttiği gibi, 2. bölgede yer alacak, belki 1. bölgeye göre destekleri yani KDV indirimleri olsun, vergi indirimleri olsun biraz daha düşük
olacak ama bu teşviklerden tarım sektörü, tarım sektörüne yatırım yapmak
isteyen yatırımcıların faydalanabileceğini düşünüyorum. Bu bizim için bir fırsattır diye düşünüyorum. O yüzden hazırlıklar yapmamız lazım diye düşünüyorum.
Hocalarımız bahsetti daha önce, girişimcilik, tarım sektöründe de bu
önemli, yalnız sanayi için düşünmemek lazım. Isparta ilinde Türkiye Bankalar Birliği’nin raporunda 81 il içerisinde 19.sırada yer alıyor Isparta kişi başı
mevduat oranı açısından. Bu girişimcilik ruhunun biraz zayıf olduğunu gösteriyor Murat hocamda değindi. Girişimci doğulur mu olunur mu sorusu vardır hocalarım daha iyi bilirler, yapılan çalışmalar da eğitim ve girişimcilik
özelliğinin geliştiği sonucunu çıkarmıştır. O yüzden, girişimciliği artıracak
bazı eğitim çalışmalarımız olması gerekiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde
girişimcilik eğitimlerinin orta eğitimden başlayarak yaygınlaştığını biliyoruz.
Yine Isparta’nın arazi varlığına çok hızlı baktığımızda, Türkiye ile karşılaştırma yaparak, tarım alanlarının % 28 pay aldığını bu Türkiye’ye göre
normal bir rakam, yalnız çayır mera oranında Türkiye’ye göre çok düşük olduğunu görüyoruz. Çayır mera konusunda son 20 yılda gelişmeler olduğunu istatistikler gösteriyor. Ama hala toplam tarım alan içerisindeki payı düşük. Şarkikaraağaç, Yalvaç gibi ilçelerimizin hayvancılık potansiyeli olduğunu düşünürsek Çayır mera alanlarımızın artırılması gerektiği önemi daha iyi
anlaşılır. Bu konuda tarım il müdürlüğünün çalışmaları olduğunu biliyorum
ama olayın üzerine vurgu yapmak istedim. Isparta ilinde su yüzeyi ve tarım
dışı arazileri kesik dışı arazileri de yüksek olduğundan dolayı bu oran yüksek gözüküyor %28 olarak.
Yine arazi varlığının acaba kullanım alanı yerlerine göre dağılımına baktığımızda Isparta ilinde %51 oranında tarla arazisi olduğu görünüyor. O anlamda ciddi bir sorun yok. Sorun, buraların sulanmaya açılması, orada tarımsal girdilerin yoğunluğunun kullanılıp kullanılmaması ve doğru üretim
tekniğinin kullanılıp kullanılmamasıdır.
Tarımsal işletmenin yapısına baktığımızda, Türkiye’deki tarımsal işletme
65
yapısıyla benzerlik gösteriyor. Yalnız işletme büyüklüğü farklı,Türkiye’de ortalama işletme büyüklüğü 61 dekarken, Isparta’da bunun yarısı 30 dekar civarında, bunu gerçekleştirmesi lazım. Bu konuda Batı Akdeniz Ekonomisi
Geliştirme Vakfı’nın ve Ziraat Bankası’nın beraber yürüttüğü, Tarımda Küçük İşletmeler Kalmasın Projesi gibi projelerin, bu yapıya değişmesinde,
gündem oluşturması, kamu oluşturması açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bu tip sivil toplum kuruluşlarının organizasyonlarının önemli olduğunu düşünüyorum.
Yine Isparta ilinde 2008 yılı rakamlarıyla 38 bin tane tarımsal işletme
mevcut. Hem Türkiye’de hem Isparta da tarımsal işletmeler, 20 ile 49 dekar
arasındaki grupta yer alıyor. Bu da Türkiye ortalamasıyla Isparta’nın benzerlik gösterdiği anlamına geliyor.
Yine tarım sonuçlarına göre 2001 yılında yapılmıştı en son, bu sonuçlara göre, bitkisel üretim ve hayvansal üretim beraber yapan işletmelerin oranı %72 yalnızca bitki üretimi yapan işletmeler %26, yalnız hayvansal üretim
yapan işletmeler %2. Tüm Türkiye’de olduğu gibi, Isparta’da da tarımsal işletmeler çok parçalı, küçük ve dağınık yerlerde. Bu yapının düzeltilmesi gerekiyor. Yoksa işletmelerin rekabet etme şansı azalıyor. 10 parçalı bir araziyi düşünün, buraya siz traktör sokuyorsunuz, pulluk sokuyorsunuz ve bu
parçaları farklı yerlerde olduğunu düşünün, oradaki enerji kaybı, bize direk
üretim faktörlerinde ürünün maliyetini artırıcı bir rol olarak meydana geliyor.
O yüzden parçaların birleştirilmesi, toprak kanunuyla arazi tapulaştırılması
yapılması gibi politikaların yürürlüğe girmesi gerek. Çünkü Avrupa Birliği’ne
girme sürecinde bu yapılarda ciddi şekilde sorgulanacak, rekabet edilebilirliğimiz sorgulanacak. Bu ülkelerle rekabet etme şansımız düşük gözüküyor.
Yine tarla ekim alanına baktığımızda en büyük alanı %67.59’ ile tahıllar
alıyor. Yine bunlarda Şarkikaraağaç ve Yalvaç bölgesi dediğimiz Isparta’nın
alt bölgesinde, genellikle bu bölgelerde üretim yapılıyor. En önemli 3 tane
tarla bitki üretimine baktığımız zaman buğday, arpa, nohut: Buğday ve arpanın ekim alanları ve üretiminde yıllar itibariyle, son 8 yılda azalma olduğu, arpa alanında üretimde artış olduğunu görmekteyiz. Yine meyve üretimine baktığımızda, en fazla payı yumuşak çekirdekler grubu dediğimiz grup
alıyor. Toplam 540 bin 732 ton yumuşak çekirdekler meyve grubuna sahibiz. Toplamda da 637 bin 906 ton meyve üretimimiz var. Isparta’da belli başlı meyve ürünleri elma ve kiraz başta geliyor. Elma üretiminde Türkiye’de birinci durumda olduğumuzu görüyoruz. Bu sektörde iyiyiz, yetişmiş elemanımız var. Elbette sorunları var elma sektörünün ama bu sektörde diğer illere
göre avantajlı olduğumuzu söylemek istiyorum. Dünyada 4. sıradayız ama
elma üretimimizin çeşitleri yurtiçinde tüketilecek şekilde ürünler, yurtdışı ihracatını yapabilecek elma türlerini üretmemiz gerekiyor. Yine bu konuda Tarım İl Müdürlüğü’nün bodur elma yetiştiriciliği ile ilgili çalışmaları olduğunu
66
biliyoruz, ciddi şekilde çalışıyorlar ama hala ihracata çok fazla yansımadığı
zaman alıyor tabi ki, bildiğim kadarıyla yalnızca bir firma şuan da elma ihracatı gerçekleştiriyor. Bunların desteklenmesi gerekiyor tabi, burada yalnızca Tarım İl Müdürlüğü’nün destekleri yeterli kalmayabilir. Bu anlamda
özel sektörün başka projelerle de pazar olarak ürün çeşitlerini denemesi
üretmesi gerekiyor. Elma genelde Eğirdir ve Gelendost bölgelerinde yetiştiriliyor. Son rakamlarla birlikte 600 bin tona yakın bir elma üretimimiz var. İhracatta sorunlarımız var Avrupa Birliği ilişkilerimiz bizim elma üretimimizin
boyutunu ve ihracatını etkileyen bazı yönleri var, bunlarla ilgili bazı önlemler almamız lazım. Sorun var, sorun daha da artabilir o yüzden çeşitli planlarımızın olması ve bu planları gerçekleştirmemiz gerekiyor. Yine elma üretiminde son yıllardaki gelişmesine baktığımızda, Türkiye’de, elma üretimi
içersinde Isparta payının arttığını görüyoruz genel olarak %21 civarında,
ikinci ürün olarak Isparta’da üretim ve ihracatla önemli olan ürünümüz kiraz
üretimi var. Potansiyelimizi gösterme açısından bunları söylemek gerekiyor.
Kiraz üretimimizde, coğrafi açıdan ve iklim şartları açısından avantajlı bir
durumumuz var. Dış ülkelerden gelen taleplerin etkisi ile kiraz üretimimiz ve
ihracatımız son yıllarda artış gösterdi, çeşitlerimize uygun. Bir de artık Avrupa Birliği ülkelerinde özellikle çinko ihraç ediyoruz. Bu ülkelerde tüketicinin talepleri çok daha dikkatli değerlendirilmesi gerekiyor. Kiraz üretimimiz
bu şartlara uygun olduğundan dolayı ihraç şansı bulabilmekte. Bu kiraz üretimimizde artırıcı önlemlerimizi alabiliriz, coğrafyamız mümkün. Çeşitli standartları da tutturduğumuzu düşünüyorum. Yalnız üretilen kirazın %10’u yurtdışına ihraç ediliyor. Diğeri iç tüketimde kullanılıyor. Yine Senirkent, Uluborlu tarafında üretiliyor. Isparta’nın toplam Türkiye üretimindeki payı %5 olarak gerçekleşiyor son rakamlara göre. Bu artışları çizelgede görebiliyoruz.
Tıbbi aromatik bitkiler potansiyelimiz var Isparta’nın. Şu açıdan önemli, çünkü bölge tıbbı aromatik bitki üretimine, üretim tarzı olarak, stil olarak bu bilgiye sahip, bu ürünleri tanıyor özellikle gül ağırlıklı olmak üzere. Bu ürünleri tanıyor bu çok önemli çünkü tarımda genelde şöyle bir şey yapıyor, neden
başka ürüne geçilmiyor. Tarım sektöründe böyle bir yapı vardır, insanlar kolay kolay sektör değiştiremezler. O yüzden bu birliktelik sektörde, tıbbı aromatik bitkiler sektöründe kapasiteleri geliştirilebilir, üretim artırılabilir, özellikle gül ürünlerinde, yağ ürününde bu şuanda sağlanmış durumda, bazı sorunlar olmasına rağmen. Diğer tıbbi aromatik bitkilerin de üretimini artırabilecek potansiyele sahibiz. Gerçekten avantajlıyız. Yağ gülü üretimi Isparta
için Türkiye açısından ve Isparta açısından önemli bir ürün. Pembe yağ gülü olarak da biliniyor. Onu biz Isparta gülü olarak adlandırıyoruz. Türkiye’de
yaklaşık 10.000 aile yağ gülü üretiminde uğraşıyor. 8.700 tanesi Isparta ilinde bulunuyor yaşayan ailelerin ve ihracatımıza da ciddi katkıları var. Rakip
ülkelerimiz Bulgaristan ve Fas ama üretimi %60’dan fazlası Türkiye yaptığı
için şu anda lider durumdayız. Çin’in gül yağı üretimi ile ilgili çalışması var
67
ama kalite sorunundan dolayı piyasada yer bulamadılar. Piyasada organik
gül talebi, yurtdışından özellikle piyasada, organik talebi olduğundan dolayı
Gülbirlik organik gül üretimine geçti. Bu piyasa sinyallerini takip etme açısından güzel gelişme. Afyon’da da zaten başlanmıştı, Gülbirliğin de başlaması güzel bir gelişme. Çünkü gül yağının tamamına yakını yurtdışına ihraç
ediliyor. %70’i sadece Fransa’ya ihraç ediliyor. Fransa’da tarım sektörünün
küreselleşme ile ilişkisini şöyle bir örneklendirmek istiyorum. Genelde gül
yağı kozmetik sanayiinde ve ihraç sanayiinde kullanılıyor. İnsanların, yani
kozmetik sanayii dediğimiz özellikle bayanların kullandığı kozmetik ürünlerinde kullanılıyor. İnsanların kozmetik ürünlere olan talebi azaldığında bu direk Isparta’nın köyündeki gül üreticisini de doğrudan etkiliyor. O yüzden küreselleşme bizim için önemli. Bazı önlemlerimizi almamız lazım. Fransa’daki bir ekonomik kriz, Isparta’da ki gül üreticisinin gelirinde düşmelerine neden oluyor. Yağ gül üretimi 1980’li yıllardan itibaren düşmeye geçmişti ama
2000’li yıllardan itibaren tekrar artışa geçti. Son 10 yılda iki kat daha fazla
arttığını görüyoruz. İlimize ve ülkemize ciddi döviz katkısında bulunuyor.
Burada yağ gülü ile ilgili en bilinen ve lider bu tek Türkiye ve Isparta’da değil dünyada üretici ve ihracatçı birlik Gülbirlik. Isparta’nın benzeri en önemli markalarından bir tanesi, o anlamda iyi bir işlev görüyor. 1954 yılından beri faaliyet gösteren altı tane birim kooperatif var, 8.000 tane üreticisi var 4
tanede fabrikası var. Yine organik tarıma geçerek de Almanya’dan gelen talepleri dikkate aldıklarını görüyoruz. Diğer 4 tane köyde organik tarımla ilgili anlaşma yaptılar biliyoruz, başkan beyin de bildirileri var okumuşsunuzdur. Diğer sektörlerinde bu şekilde dünyadaki gelişmeleri takip etmesi gerekiyor diyebilirim.
Yine Türkiye’nin Isparta ili kesme çiçek ürün potansiyeli var. Kesme çiçek ürün talep eden yurtdışındaki ülkeler bunu 12 ay talep ediyorlar. Antalya’da yazın bu üretim tarzı çok iklimin müsait olmadığından dolayı Isparta
bunu ikame edebilecek duruma sahip. O yüzden Tarım İl Müdürlüğü’nün çalışmalarında bununla ilgili bazı çalışmalar yaptığını biliyoruz ve sonuçta Isparta’da kesme çiçek üretimine ve ihracatına başlandığını biliyoruz.
Sebze üretiminde en önemli ürün domates ürünü Isparta için üretim açısından. Hayvan varlığına baktığımızda, genel hayvancılığın Şarkikaraağaç
ve Yalvaç tarafında yapıldığını biliyoruz. Kümes hayvancılığı çok gelişmemiş durumda, köy tavukçuluğu da yapılıyor. Küçükbaş, büyükbaş hayvancılık durumuna baktığımızda, küçükbaşta azalma, büyükbaşta artma görüyoruz. Kümes hayvancılığının çok fazla ekonomik bir değeri yok şu anda. Yine hayvansal üretim yani süt üretimi ve et üretimi yıllar itibariyle artış göstermekte. Su ürünleri potansiyeli var ama Eğirdir’in kirlilik sorunu var biliyorsunuz, Valilikte bu anlamda bir organizasyon başlattı. Bu kirlilik sorununun
engellenmesi gerekiyor. Tüm bunlara rağmen Isparta ilinde Eğirdir ve Bey68
şehir Gölü’nde su ürünleri üretimi yapılmakta. 2007 yılı itibari ile 1233 ton
alabalık, 72 ton tatlı su levreği üretimi var, 11 tane kooperatif var, 768 tane
de kayıtlı ortak var, 5 tane de su ürünleri işleme tesisi var. Hayvancılıkla ilgili makinelerin sayısının arttığını görüyoruz son 10 yılda.
Tarıma dayalı sanayi durumuna baktığımızda, çeşitli tarıma dayalı sanayi renkli fabrikalarımız var. Bunlar etkin kullanılması gerekiyor. Etkinlik sorunu var diyebiliriz, bazı sorunları var. İlimizden yapılan ihracata baktığımızda
ise miktar olarak, kirazı miktarla karşılaştırmak yanlış olabilir. Ama en
önemli ürünler kiraz, gül yağı, elma, kayısı, kerevit, alabalık ve karanfil olduğunu söyleyebiliriz. Gelir olarak baktığımızda, kiraz, elma ve kayısı çiçek
ihracatına 10 milyon dolar, gül ve gül yağının ihracatından 14 milyon dolar,
gıda sektörü kapsamında olan bazı ürünlerden 17 milyon dolar civarında ihracat gelirimiz var son 2008 yılı rakamlarına göre.
Sonuçlara geldiğimizde, Türkiye’deki tarım sektörü sorunlarının dünyayla ilişkili olduğunu ve Isparta’nın tarım sektörlerinin Türkiye’nin tarım sektörü sorunlarıyla bağlantılı olduğunu, o yüzden tek başına çözümü olmadığını düşünüyorum. O yüzden ülke çapındaki politikaların gözden geçirilmesi
ve rasyonel politikaların uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Küreselleşme, yine bizim tarım sektörümüz üzerine etkisi var. Onu göz ardı edemeyiz.
O yüzden pazar sinyallerine dikkat eden üretim tarzı ve üretim desteğini tercih etmemiz lazım. Tarım ve hayvancılık mı hizmet sektörü mü diye bir seçim yapmak zorunda değiliz. Bölgesel bölge bazında çeşitli değişik politikalarımız olabilir. Eğirdir’de tarım politikalarımız daha yaygın olabilir, merkezde sanayi politikamızda teşviklerimiz daha yaygın olabilir. O yüzden seçim
yapmak zorunda değiliz. Parçalık sayısında azalma var. Ama ona rağmen
tarımsal işletmelerin parçalıklarını düzeltmek lazım. Aşı, gübre kullanımı,
meyve üretiminde özellikle ciddi kalıntı problemleri ilaç kalıntısı sorununa
yol açmakta, bu da bizim ihracatımızı olumsuz yönde etkilemekte. Özellikle
bu ürünleri elma, gül ve kirazı yurtdışına ihraç ettiğimizi düşündüğümüzde
bu ilaç kalıntısı sorununu çözmemiz gerekiyor. Aslında en büyük ihracattaki sorunlardan bir tanesi bu kalıntı sorunu olacak. İlerde daha da gündeme
gelecek. O yüzden bazı önlemler almamız gerekiyor. Ayrıca bu ilaç kalıntıları, Eğirdir Gölü’nü de kirletiyor. Oradan sulama suyu kullanıldığından dolayı, insan sağlığı üzerine de olumsuz etkisi oluyor. O yüzden bazı önlemlerin alınmaya başlandığını biliyorum. Bunların titizlikle devam etmesi gerekiyor. Gülbirliği, yağ gülü ihracatıyla ilgili organik üretime geçmesi olumlu bir
gelişme bunun devam etmesi gerekiyor. Elmacılıkta ihracata yönelik elma
çeşitlerimizi bir an önce yaygınlaştırmak gerekiyor. Bununla ilgili yayın çalışmalarının da hızının artması gerekiyor diye düşünüyorum.Yine kiraz üretiminde, hasat üretimini uzatacak bazı önlemler alınabilir diye düşünüyorum. Mera alanlarının artış olması gerekiyor. Çünkü hayvancılık girişimleri69
nin başka çaresi yok ve Eğirdir Gölü içme suyu olarak da kullanıldığından
dolayı, Valilik tarafından başlatılan Eğirdir Gölü yönetim planının takibinin
devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konu önemli olduğunu düşünüyorum.
Son olarak da, bölgenin ekonomik sorunlarını çözme açısından büyük
bir fırsat olacağını düşündüğümüz ve Isparta’daki girişimcilik sektörünün,
girişimci ruhun canlanmasına da neden olabilecek veya yardımcı olacağını
düşündüğümüz Batı Akdeniz Kalkınma Ajansının Isparta’da kurulmasının
bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Yani proje düşünmek lazım, çünkü bu
Kalkınma Ajansı vereceği bazı destekleri, girdileri proje üzerinden vereceğinden dolayı, sorunlarımızla ilgili kafamızda projeler yapmamız ve bunları
projelendirmemiz gerekiyor ki teşvik alabilelim diye düşünüyorum ve en son
olarak ilimizde bulunan tarımla ilgili paydaşları, üniversiteyi, tarım kuruluşlarını, kooperatifleri, derneklerin ve vakıfların beraber daha fazla işbirliği
içersinde çalışması gerektiğini düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.
70
1.Giriş
Tarihin ilk dönemlerinden itibaren insanoğlunun toplayıcılık, ilkel avcılık
ve balıkçılık yaparak yaşamlarını sürdürdüklerini, yerleşik hayata geçişle
birlikte toplulukların kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla “geçimlik tarım”
yapmaya başladıkları görülmüştür. İhtiyaç amaçlı üretilen ürünlerin tüketilemeyen kısımlarının pazara sunulması ile pazara dönük üretim tarzı gelişmiştir. Bu üretim tarzına da “ticari tarım” adı verilmiştir. Günümüze gelindiğinde ise, tarımsal üretimin sanayi tarzında, uzmanlaşmaya gidilerek entansif üretim yapılması ise “endüstriyel tarım” olarak adlandırılmıştır.
Tarım sektörünün ekonomideki önemi, bu sektörün yerine getirilmesi
beklenen işlevlerinden kaynaklanmaktadır. Bu işlevlerin en önemlisi de, insanoğlunun besinsel gereksinimlerini karşılamaktır (Dinler, 1993). Bunun
yanı sıra tarım sektörü; nüfus ve işgücü, üretim ve verim, beslenmeye, sanayi sektörüne, milli gelire, dış ticaret katkıları vb olarak özetlenecek yollarla ülke ekonomisine çok yönlü katkıda bulunmaktadır.
Dünyada yaşanan küreselleşme hareketlerinden ülkemiz de önemli düzeyde etkilenmektedir. Nitekim son yıllarda uygulanan tarım politikalarının
oluşturulmasında, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Para Fonu, Dünya
Bankası ve Avrupa Birliği gibi küresel aktörler ile olan ilişkiler önemli derecede belirleyici olmuştur. Türkiye’nin yeniden şekillenen ve uygulama koyduğu ulusal politikalarını belirleyen bu etmenler, bölge ve dolayısıyla Isparta ili tarım sektörünü de etkilemektedir. Ülke, bölge ve Isparta ili düzeyinde,
belirtilen bu küresel şartlar ve uyulması gereken uluslararası anlaşmalar ve
yükümlülükler çerçevesinde tarımın ülke ekonomisine katkısını arttırmak ve
tarım kesiminin gelir düzeyini ve sosyo-ekonomik şartlarını iyileştirmek
amacıyla, il bazında tarım politikalarının gözden geçirilmesi ve geliştirilmesini zorunlu hale getirmektedir.
Bu çalışmada Isparta ilinin gelişmesinde tarım sektörünün yeri ve önemi
tartışılmıştır. Bu amaçla Isparta ilinin doğal ve sosyo-ekonomik kaynakların
yanı sıra ilin tarımsal potansiyeline ilişkin göstergeler olan arazi durumu, bitkisel ve hayvansal üretim değerleri, tarımsal girdi kullanımı, tarıma dayalı
sanayi ve tarımsal ticaret verileri yardımıyla mevcut durum ortaya konmuş,
gelişme ve iyileştirmeye yönelik çözüm önerileri sunulmuştur.
71
2.Isparta İlinin Sosyo-Ekonomik Yapısı ve Tarım Sektörünün
Ekonomideki Yeri
Göller bölgesi içinde yer alan Isparta’nın yüzölçümü 8.933 km_ olan rakımı 1.050 m civarındadır. Isparta’nın merkez ilçe hariç olmak üzere 12 ilçesi mevcuttur. Bu ilçelere bağlı 174 köyü ve 51 belde belediyesi vardır.
Arazi oldukça dağlık ve engebelidir. Dağlar üzerinde önemli yaylalar yer almaktadır. Yıllık sıcaklık ortalaması 12,1 C° ve elli yıllık yağış ortalaması
514,7 mm’dir. Yağışların büyük bir bölümü kış ve ilkbahar aylarında düşmektedir. Isparta ilinin toplam arazisinin 251.282 ha (%28)’sı tarıma elverişlidir. Tarım yapılabilir bu arazinin 248.173 hektarı sulamaya elverişlidir. Sulamaya açılan tarım arazileri 91.437 hektar olup, fiilen sulanan alan ise
55.772 hektardır (Anonim, 2009).
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre Isparta ili nüfusu 2008 yılı itibariyle 407.463’dir. İl genelinde km_’ye ortalama 45 kişi düşmektedir. Nüfusun %65’ini oluşturan 264.855 kişi şehirlerde, %35’ini oluşturan 142.608 kişi ise köylerde yaşamaktadır (Anonim, 2010).
Isparta ili sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi sıralamasında 28. sıradadır. 2001 yılı verilerine göre ilin Gayri Safi Yurt İçi Hâsılası (GSYİH)’nın sektörel dağılımı incelendiğinde, hizmet sektörü %50,4, tarım sektörü %31,2 ve
sanayi sektörü %18,4 olarak sıralanmaktadır. Isparta ilinde kişi başına gelir
2001 yılı verilerine göre 1.510 dolardır. Isparta ilinde tarım sektörünün Gayri Safi Yurt İçi Hâsılasındaki payı ise %44,1’dir. 2008 yılı istatistiklerine göre Isparta ilinin Tarımsal Üretim Değeri 1.414.605.000 TL olup, bunun
%70,17 (994.051.000 TL)’si bitkisel üretim, %16,99 (240.633.000 TL )’u
canlı hayvan değeri ve %12,70 (179.921.000 TL )’i hayvansal ürünlerden elde edilmektedir (Çizelge 1) (Anonim, 2010).
šK\GNIG 1. +URCTVC ćNKPFG 6CTÆOUCN ¯TGVKO &GþGTK XG &CþÆNÆOÆ
6CTÆOUCN ¯TGVKO &GþGTK
$KVMKUGN ×TGVKO
%CPNÆ JC[XCP
*C[XCPUCN ×TGVKO
Toplam
Kaynak: Anonim, 2010.
Miktar (TL)
994.051.000
240.633.000
179.921.000
1.414.605.000
Pay (%)
70,27
17,01
12,72
100,00
Isparta ili son yıllarda uygulanan teşvik uygulamalarının çoğundan faydalanamaması il ekonomisini dolayısıyla tarım sektörünü olumsuz etkilemiştir. 2011 yılında başlayacak yeni teşvik paketinde, bölgeler sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralarına göre dört gruba ayrılmış, Isparta ili, Antalya ve
Burdur gibi komşu illerle birlikte 2.bölgede yer almıştır. Bu teşvikler bölgede
tarım sektöründe yapılacak yatırım planları için bir fırsat olabilir.
72
Ancak Isparta ilinde tarım sektörünün sorunlarının tümü teşvik eksikliği
ile açıklanamaz. Bir bölgede sanayi ve ticaretin gelişmesinde en önemli faktörlerden birisi kuşkusuz müteşebbis ruha sahip insanların fazlalığıdır. Türkiye Bankalar Birliğinin 2008 yılsonu istatistiklerine göre, Türkiye’de bankalarda yatan kişi başına düşen mevduatın illere göre sıralamasında Isparta
81 il içerisinde 19. sırada (Yavuz ve Çiçek, 2009) yer alması ilde yaşayan
insanlarda girişimci ruhun zayıf olduğunu göstermektedir.
3.Isparta İlinin Tarımsal Üretim Potansiyeli
3.1.Arazi Varlığı ve Kullanım Durumu
Türkiye’nin ve Isparta ilinin arazi varlığı karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, Türkiye’de tarıma elverişli alanların toplam alan içindeki oranı (tarla, bağ-bahçe vb) %34,42 iken Isparta ilinde bu oranın %28,13 olduğu görülmektedir. Yine Çayır-mera alanların toplam arazi varlığı içindeki payı
Türkiye’de %26,16 iken, Isparta ilinde %1,57 gibi oldukça düşük bir paya
sahip olduğu görülmektedir. Buna karşın Isparta ilinin orman arazisi açısından yüksek potansiyele sahip olduğu görülmektedir. Orman alanının
toplam arazi içindeki payı Türkiye’de %26,42 iken, Isparta ilinde %42,29
gibi hayli yüksek oranda olduğu görülmektedir. Ayrıca, Isparta ilinde su yüzeyi (göl, baraj, gölet, çay, dere vb.), tarım dışı arazi ve çıplak kaya ile tescil dışı arazilerin toplam arazi içindeki oranı %28,01olduğu ve ülke ortalamasına göre oldukça yüksek bir değere sahip olduğu görülmektedir (Çizelge 2).
šK\GNIG 6×TMK[G XG +URCTVCŏPÆP #TC\K 8CTNÆþÆPÆP -WNNCPÆO $KÁKOKPG )ÑTG &CþÆNÆOÆ
#TC\K 6×T×
Isparta (ha)
6CTÆO #NCPÆ
251.282
1TOCP #NCPÆ
377.749
šC[ÆT-Mera
14.053
&KþGT 5W [×\G[K
VCTÆO FÆĩÆ CTC\K
250.223
VGUEKN FÆĩÆ CTC\K
TOPLAM
893.307
Kaynak: Anonim, 2009.
Pay (%)
28,13
42,29
1,57
6×TMK[G JC
26.968.000
20.703.000
20.500.000
Pay (%)
34,42
26,42
26,16
28,01
10.184.700
13,00
100,00
78.355.700
100,00
Isparta ilinde işlenen tarımsal arazi varlığının kullanım şekline göre dağılımları incelendiğinde, toplam arazilerin yaklaşık olarak yarısı (%51,7)
tarla, %10,07’si nadas, %9,99’u meyve bahçesi, %2.72’si bağ ve %1.90’ı
ise sebze alanlarından oluşmaktadır. Bölge açısından önemli katma değere sahip ürünlerden olan yağ gülü, süs bitkisi ve örtü altı yetiştiriciliği yapılan diğer arazilerin oranı ise %23,53 gibi yüksek bir orana sahiptir (Çizelge 3).
73
šK\GNIG +URCTVC ćNKPFG ćĩNGPGP 6CTÆO #TC\KNGTKPKP -WNNCPÆO ĨGkli (2009)
-WNNCPÆO &WTWOW
Tarla Arazisi
Nadas
Meyvelikler
$CþNCT
Sebzelikler
Zeytinlikler
&KþGT ;Cþ I×N× U×U DKVMKUK ÑTV× CNVÆ XD
TOPLAM
Kaynak: Anonim, 2009.
Miktar (ha)
129.911
25.305
25.094
6.841
4.763
241
59.127
251.282
Pay (%)
51,70
10,07
9,99
2,72
1,90
0,10
23,53
100,00
3.2. Tarımsal İşletmelerin Yapısı
Türkiye’de özel mülkiyete dayalı küçük aile işletmelerinin hâkim olduğu
bir tarımsal yapı mevcuttur. Zaman içinde işlenen arazilerdeki genişlemeyle birlikte, işletme sayısı da artış göstermiştir. Ortalama işletme arazisi 1960
yılında 5,53 dekar iken, 2001 yılında 61 dekara yükselmiştir. Tarım işletmelerinin %80’ninden fazlası küçük işletmelerdir. 1952-1980 yılları arasında tarım arazilerinin parsel sayısı 15,7 milyondan 22,9 milyona yükselmiştir. Aynı dönemde işletmeler %17 oranında genişlerken, parsel sayısı %45,7’lik
artış göstermiştir. Toplam 3.075.516 adet tarımsal işletmenin %67,42’sinde
hem bitkisel üretim hem de hayvansal üretim, %30,22’sinde yalnız bitkisel
üretim, %2,36’sında ise yalnız hayvansal üretim yapılmaktadır. Türkiye’de
tarımsal işletmelerde mülk arazi oranı oldukça yüksektir. 2001 Genel Tarım
Sayımı (GTS) Tarımsal İşletmeler (hanehalkı) Anketi sonucuna göre yalnız
kendi arazisini işleten işletmelerin oranı %81,34 iken bu işletmelerin işledikleri arazi oranı %73,96’ dır (Miran, 2005).
šK\GNIG +URCTVC ćNKPFG ćĩNGVOG $×[×MN×MNGTKPG )ÑTG 6QRNCO ćĩNGVOG
5C[ÆUÆ XG ćĩNGPGP #NCP
+URCTVC ćNK 6QRNCO
ćĩNGVOG
ćĩNGVOG 5C[ÆUÆ
$×[×MN×þ×
(da)
Adet
%
6QRTCMUÆ\
73
0,19
ŏFGP C\
2.250
5,82
5-9
6.402
16,57
10-19
11.759
30,44
20-49
13.754
35,60
50-99
3.249
8,41
100-199
791
2,05
200-499
208
0,54
500-999
149
0,39
1000-2499
1
0,00
TOPLAM
38.636
100,00
Kaynak: Anonim, 2001.
74
+URCTVC ćNK ćĩNGPGP #NCP
6×TMK[G
/KMVCTÆ
&CþÆNÆOÆ
(%)
Dekar
%
1,77
5,79
6.550
0,59
9,44
47.523
4,25
17,55
168.643
15,09
30,91
431.299
38,59
18,20
219.213
19,61
10,64
98.994
8,86
5,00
63.682
5,70
0,57
80.796
7,23
0,14
1046
0,09
100,00
1.117.746
100,00
6×TMK[G
&CþÆNÆOÆ
%
0,27
1,08
4,10
16,39
21,17
24,36
23,36
6,23
3,04
100,00
Isparta ilindeki tarımsal işletmelerin yapısı, işletme genişliği dışında Türkiye’deki genel yapıdan çok farklı değildir. 2001 yılı GTS sonuçlarına göre,
Isparta ilinde toplam 38.636 adet tarımsal işletme bulunmaktadır. Bu işletmelerin sahip olduğu arazi miktarı 1.171.746 dekardır. Isparta ilinde ortalama işletme büyüklüğü 28,9 dekardır. Görüldüğü gibi Isparta ilinde ortalama
işletme büyüklüğü Türkiye ortalamasının yarısı kadardır. Çizelge 4’de görüldüğü üzere, hem Türkiye’de hem de Isparta ilinde toplam işletme sayısı
içinde en büyük oranı 20-49 dekar genişliğindeki işletmelerden oluşmaktadır.
2001 GTS sonuçlarına göre Türkiye genelinde olduğu gibi, Isparta ilinde
de tarımsal işletmeler çoğunlukla bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetlerini
birlikte yürütmektedirler. Isparta ilinde bitkisel ve hayvansal üretimi, birlikte
yapan işletmelerin oranı %72’yi bulmaktadır. Bu işletmeleri sırası ile %26 ile
yalnızca bitkisel üretim yapan işletmeler ve %2 ile yalnızca hayvansal üretim yapan işletmeler izlemektedir.
Türkiye tarımının en önemli sorunlarından birisi de arazi tasarrufu ve
mülkiyet dağılımında görülen dengesizliktir. Türkiye genelinde olduğu gibi
Isparta ilinde de işletmelerin büyük bir çoğunluğu kendi mülk arazilerini işlemektedir. Kira ve ortakçılıkla arazi işleyen işletmelerin sayısı oldukça düşüktür (Yılmaz ve ark, 2005). 2001 yılı GTS sonuçlarına göre, Isparta ilinde
faaliyet gösteren tarım işletmelerinden yalnız kendi arazilerini işleyenler
%80,42 olup, Türkiye’nin genel durumu ile paralellik göstermektedir. Türkiye’de toplam arazi parça sayısının %1,87’si (230.832 parça) Isparta ilinde
bulunmaktadır. 2001 yılı GTS sonuçlarına göre, Türkiye genelinde işletme
başına düşen ortalama parça sayısı 4.08 iken, Isparta ilinde daha önceki tarım sayımlarına göre azalma göstermesine rağmen 5.99 parça ortalaması
ile ülke genel ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. Isparta ilinde çok parçalı işletmeler 6-9 parça aralığında (%29,14) yoğunlaşmıştır (Anonim,
2010).
4.Bitkisel Üretim
4.1.Tarla Bitkileri Üretimi
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Isparta ilinde tarla bitkileri üretimi içerisinde ekim alanı olarak en büyük payı %67,59 ile tahıl grubu alırken,
bunu %20,62 ile baklagiller takip etmektedir. Son yıllarda yem bitkileri ekimi
alanında önemli artışlar olmakla birlikte bu grubun toplam tarla bitkileri ekim
alanları içindeki payı %7,91 ile halen çok düşüktür (Çizelge 5, Şekil 1).
75
šK\GNIe 5.+URCTVC ćNKPFG 6CTNC $KVMKNGTK 'MKO #NCPNCTÆ
¯T×PNGT
6CJÆNNCT
Baklagiller
Yem Bitkileri
'PF×UVTK[GN $KVMKNGT
Yumru Bitkiler
;CþNÆ 6QJWONCT
TOPLAM
Kaynak: Anonim, 2008a.
'MKNGP VCTNC CNCPÆ
(dekar)
763.753
233.044
89.385
28.854
9.987
5.024
1.130.047
¯TGVKO
(ton)
204.194
24.768
171.813
120.888
22.176
504
544.343
Verim
(kg/da)
2.050
923
10.640
5.121
11.268
1.089
ĨGMKN +URCTVC ćNKPFG 6CTNC $KVMKNGTK 'MKO #NCPNCTÆPÆP ¯T×PNGTG )ÑTG &CþÆNÆOÆ
(da) (2008)
Isparta ilinde bitkisel ürünler kapsamındaki buğday, arpa ve nohut en
önemli tarla bitkileri olarak öne çıkmaktadır. Bu ürünler genelde Şarkîkaraağaç ve Yalvaç gibi kuru tarım yapılan ilçelerde üretilmektedir. Ele alınan
dönemde buğday ve nohut ekim alanlarında ve üretim miktarında düşüş
gözlenirken, arpa üretimi artış göstermiştir. Nitekim 2000 yılında 115.029
ton olan buğday üretimi %17,58’lik azalışla 94.805 tona düşmüştür. Buna
karşın incelen yıllarda arpa üretimi, ekim alanı sabit kalmasına rağmen, verim artışından dolayı artış göstermiştir (Çizelge 6, Şekil 2).
76
šK\GNIG +URCTVC ćNKPFG $C\Æ 6CTNC $KVMKNGTKPKP 'MKO #NCPNCTÆ XG ¯TGVKOKPFGMK
)GNKĩOGNGT
$WþFC[
'MKO #NCPÆ
¯TGVKO
(da)
(ton)
2000
505.220
115.029
2001
526.590
105.136
2002
533.540
100.305
2003
521.930
107.045
2004
485.290
113.274
2005
461.080
113.309
2006
389.507
97.109
2007
396.688
66.862
2008
392.977
94.805
Kaynak: Anonim, 2010.
;ÆNNCT
Arpa
'MKO #NCPÆ
¯TGVKO
(da)
(ton)
353.300
97.500
341.650
85.744
345.630
83.987
342.150
93.059
381.210
107.714
399.980
120.988
393.925
116.258
416.080
76.185
362.102
107.247
Nohut
'MKO #NCPÆ
¯TGVKO
(da)
(ton)
285.650
26.017
290.700
24.051
274.230
23.974
250.440
21.655
263.970
32.241
235.100
25.976
225.664
24.396
189.680
12.335
195.452
18.883
ĨGMKN +URCTVC ćNKPFG $WþFC[ #TRC XG 0QJWV ¯TGVKOK -2008)
4.2.Meyve Üretimi
Türkiye sahip olduğu coğrafi konumu ve iklim özellikleri nedeniyle meyvecilik açısından dünyanın en elverişli iklim kuşaklarından birinde yer almaktadır. Meyve üretim alanı açısından Isparta’da ilk sırada olmamasına
karşın elde edilen üretim değeri açısından oldukça önemli bir yere sahiptir.
Yumuşak çekirdekliler grubu, Isparta ili meyvelik ekim alanı içerisinde
%57,51, üretim’de %84,77 ve toplam ağaç sayısında %68,52 gibi yüksek
oranlar ile en önemli grubu oluşturmaktadır (Çizelge 7).
Isparta ilinde yetiştirilen meyvelerden en önemli 5 ürün olarak Elma, Kayısı, Kiraz, Vişne ve Üzüm öne çıkmaktadır. Adı geçen meyveler tüm mey77
veler içinde toplam üretim alanının %94,41, toplam ağaç sayısının
%86,81’ni ve toplam üretim miktarının %95,73’ünü oluşturmaktadır. Isparta
ili için elma ve kiraz ülke içi üretim miktarı ve ihracat potansiyeli açısından
en önemli meyvelerdir (Çizelge 7-8).
šK\GNIG +URCTVC ćNKPFG /G[XG ¯TGVKO #NCPÆ ¯TGVKO XG 6QRNCO
#þCÁ 5C[ÆUÆPÆP &CþÆNÆOÆ ¯T×P #FÆ
;WOWĩCM šGMKTFGMNKNGT
6Cĩ šGMKTFGMNKNGT
Sert Kabuklular
¯\×O 8G ¯\×OU×NGT
Zeytin
TOPLAM
Kaynak: Anonim, 2010.
¯TGVKO #NCPÆ
(Dekar)
189.391
63.684
6.060
67.746
2.410
329.291
#þCÁ 5C[ÆUÆ
¯TGVKO /KMVCTÆ
(Adet)
(Ton)
4.700.977
540.732
1.699.181
51.543
338.798
6.667
102.563
38.813
19.160
151
6.860.679
637.906
šK\GNIG +URCTVC ćNKPFG ©PGONK /G[XGNGTKP ¯TGVKO #NCPNCTÆ #þCÁ 5C[ÆNCTÆ XG
¯TGVKO /KMVCTNCTÆ
¯T×P #FÆ
Elma
Kiraz
-C[ÆUÆ
8KĩPG
¯\×O
Toplam
+URCTVC KÁKPFGMK QTCPÆ Kaynak: Anonim, 2010
¯TGVKO #NCPÆ
(Dekar)
185.520
35.529
12.766
9.795
67.261
310.871
94,41
#þCÁ 5C[ÆUÆ
(Adet)
4507.837
749.440
294.657
322.830
67.261
610.692
86,61
¯TGVKO /KMVCTÆ
(Ton)
534.464
16.854
12.309
9.580
37.485
5.942.025
95,73
Elma Üretimi
Ülkemizde olduğu gibi Isparta ilinde de en çok üretilen meyve olan elmanın tamamına yakını iç pazarda tüketilmektedir. Bunun nedenlerinin başında ürettiğimiz Starking ve Golden çeşitlerinin pazar değerlerinin düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikaları, üretim maliyetlerinin yüksek olması, nakliye, ambalaj, bitki sağlığı, laboratuvar test uygulamaları ve kamu sağlığı standartlarına uyum gibi tarladan
sofraya üretim sürecinde birçok olumsuz koşuldan dolayı ihracatımız olumsuz yönde etkilenmektedir (Anonim, 2003).
Türkiye elma üretimi bakımından dünyada dördüncü sırada yer almaktadır. Türkiye’nin elma üretiminin 534.464 tonu başka bir deyişle beşte birinden fazlası Isparta ilinde gerçekleşmektedir. Türkiye’nin en fazla elma üreten ili olan Isparta’da ilinde üretim genellikle Eğirdir ve Gelendost ilçelerinde gerçekleşmektedir. Çizelge 9’da Türkiye ve Isparta ilinde meyve veren
elma ağaç sayısı ve üretimin yıllar içindeki gelişmeleri verilmiştir.
78
šK\GNIG 6×TMK[G XG +URCTVCŏFC /G[XG 8GTGP 'NOC #þCEÆ 5C[ÆUÆ XG
'NOC ¯TGVKOK
6×TMK[G
;ÆNNCT
'NOC #þCÁ
5C[ÆUÆ #FGV
1991-1995 31.625.400
1996-2000 32.122.000
2001
32.550.000
2002
33.000.000
2003
35.000.000
2004
35.498.200
2005
36.294.000
2006
36.443.722
2007
38.327.993
2008
38.905.574
Kaynak: Anonim, 2010
¯TGVKO
/KMVCTÆ
(ton)
2.055.000
2.420.000
2.450.000
2.200.000
2.600.000
2.100.000
2.570.000
2.002.033
2.457.845
2.504.494
Isparta
'NOC #þCÁ
5C[ÆUÆ #FGV
2.299.672
2.522.064
2.673.810
2.651.188
2.895.167
2.914.283
3.094.177
2.993.775
3.293.310
3.655.930
¯TGVKO
/KMVCTÆ
(ton)
254.909
473.036
520.305
492.018
484.717
548.637
507.096
496.776
496.596
534.464
+URCTVC6×TMKye
¯TGVKO 1TCPÆ
(%)
12,4
19,5
21,2
22,4
18,6
26,1
19,7
24,8
20,2
21,3
Kiraz Üretimi
Ülkemiz, sahip olduğu coğrafi konumu ve iklim şartları açısından kiraz
üretiminde dünyada önemli bir ülke durumundadır. Dünya kiraz üretiminin
%16,55’i Türkiye tarafından karşılanmaktadır. Son on yılda ülkemizde kiraz üretimi ve ihracatında önemli artışlar meydana gelmiştir. Bu gelişmelerde artan dış talebin rolü büyüktür. Ayrıca üretilen kirazın tüketici taleplerini dikkate alan bir ambalajlama tekniği ile paketlenmesi ve ürün raf ömrünü arttırıcı yeniliklerin kullanılması da bu üretim ve ihracat artışlarına katkı
sağlamıştır. İşçi ücretlerinin diğer ülkelere göre düşük olması da maliyetleri düşürücü bir etken olmaktadır. Türkiye’de üretilen kirazın yalnızca %10’u
yurtdışına satılmakta, geri kalanı yurt içinde tüketilmektedir (Anonim,
2008b).
Isparta’da üretilen kirazın yarıdan fazlası II. alt bölgede yer alan Uluborlu, Gelendost ve Senirkent ilçelerinde üretilmektedir. Kiraz yetiştiriciliğinde
çeşit bazında bir problem olmayıp, 0900 Ziraat (Uluborlu Napolyonu) kirazı
dünya piyasalarında iyi fiyattan alıcı bulmaktadır. (Anonim, 2003).
2008 yılı istatistiklerine göre Isparta ilinin 16.854 ton üretimle Türkiye kiraz üretimindeki payının %5 olduğu görülmektedir (Çizelge 10).
79
šK\GNIG +URCTVC ćNK -KTC\ ¯TGVKO #NCPÆ /G[XG 8GTGP -KTC\ #þCÁ 5C[ÆUÆ XG
¯TGVKO /KMVCTÆ
;ÆNNCT
-KTC\ ¯TGVKO #NCPÆ
(Dekar)
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
Kaynak: Anonim, 2010.
21.520
23.130
23.110
26.160
26.220
27.560
28.240
29.610
35.529
Meyve Veren Kiraz
#þCEÆ 5C[ÆUÆ
(Adet)
342.600
360.850
367.450
398.950
418.260
445.875
457.005
468.185
482.615
¯TGVKO /KMVCTÆ
(Ton)
9.334
15.431
10.785
17.419
15.661
14.756
13.983
16.587
16.854
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Üretimi:
Isparta bölgesi tıbbi ve aromatik bitkilerin tanındığı, kullanıldığı ve toplandığı illerin başında gelmektedir. Isparta’nın bu konuda bir avantajı da
aromatik yağ çıkaran gül yağı fabrikalarının Mayıs-Haziran ayları dışında
atıl durumda kalmaları ve diğer aromatik bitkileri işleyecek hazır tesis durumunda olmalarıdır. Bunun yanında yabani hayattan toplanarak pazara sunulan kekik, adaçayı, oğul otu, lavanta, biberiye, nane gibi uçucu yağ içeren bitkilerin Isparta doğal florasında da bulunmaları tıbbi ve aromatik bitkilerin önemini artırmaktadır (Anonim, 2003). Isparta ilinde tıbbi ve aromatik
bitkiler içerisinde üretim ve ihracat açısından ekonomik değeri en fazla olan
üretim faaliyeti yağ gülü üretimidir.
Yağ Gülü Üretimi
Pembe Yağ Gülü, Yağ Gülü, Sakız Gülü ve Damask-Şam Gülü isimlerinin yanısıra “Isparta Gülü” adıyla da yaygın olarak bilinen Yağ gülü (Rosa
damascena Mill.), Isparta ili ekonomisi için önemli tarımsal ürünlerden biridir. Yağ gülü, gül yağı elde etmek için yetiştirilirken, Türkiye uçucu yağ üretiminin en büyük payını gülyağı oluşturmaktadır. Dünya gülyağı üretimin yarısından fazlası Türkiye tarafından üretilmektedir. Isparta ili yalnız başına
dünya gül yağı üretiminin %60’nı karşılamaktadır. Gül yağı üretimi yapan
başlıca ülkeler Türkiye, Bulgaristan ve Fas’tır. Türkiye’de yağ gülünün %80’i
Isparta’da üretilmektedir. Kalan % 20’si ise Afyon, Denizli ve Burdur illerinin
Isparta’ya komşu ilçelerinde yetiştirilmektedir. Türkiye’de yaklaşık 10.000
aile yağ gülü yetiştirmekte olup, bunun yaklaşık olarak 8700’ü Isparta’da
ilinde bulunmaktadır. (Anonim, 2003, Gülbirlik, 2010). Türkiye’nin 2009 yılı
uçucu yağlar ihracatı 21 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İhraç edilen
başlıca yağlar, gülyağı, stearopten yağı, ıtır çiçeği yağı ve kekik yağıdır.
80
Türkiye’de üretilen gülyağının hemen hemen tamamı ihraç edilmektedir.
2009 yılı ihracatımız yaklaşık olarak 8 milyon dolardır (Yılmaz, 2010).
1980’li yıllarda en yüksek üretim miktarına ulaşıldıktan sonra dünya gül
ve gül ürünleri talebinde meydana gelen daralma ve fiyatlardaki düşüşler
nedeniyle, yağ gülü ekim alanları azalmış ve üretimde önemli düşüşler meydana gelmiştir. 2000 yılından itibaren yağ gülü üretiminde yeniden bir artış
meydana gelirken, yağ gülü üretimi 2000 yılına gelindiğinde 2 kattan daha
fazla artarak 8500 tona ulaşmıştır (Çizelge 11).
2008 yılı itibariyle Isparta ilinde 8500 ton gül çiçeği üretimi yapılmış ve
bu üretimden 14.450.000 TL tutarında gelir elde edilmiştir. Yağ gülü üretiminin ekonomik değeri en yüksek olan ürünü olan gül yağı üretiminden elde
edilen gelir ise 2008 yılında 7.625.000 Euro’dur. Bunun yanı sıra 9400 kg
konkret üretiminden 4.935.000 Euro, 1900 kg absolut üretiminden
2.470.000 Euro ve 100 ton gülsuyu üretiminden 300.000 Euro ihracat geliri
elde edilmiştir. 2008 yılı itibariyle Isparta ilinde toplam gül ve gül ürünlerinden elde edilen ihracat geliri toplamı ise 15.330.500 Euro’dur (Anonim,
2009).
šK\GNIG +URCTVC ćNK ;Cþ )×N× XG ¯T×PNGTK ¯TGVKO /KMVCTNCTÆ
;Cþ )×N× ¯TGVKOK
(Ton)
2000
4.000
2001
3.500
2002
4.000
2003
4.500
2004
5.500
2005
7.000
2006
8.500
2007
5.800
2008
8.500
Kaynak: Anonim, 2010.
;ÆNNCT
)×N ;CþÆ ¯TGVKOK
(kg)
850
750
800
1.000
1.200
1.700
1.800
1.250
1.450
-QPMTGV ¯TGVKOK
(kg)
3.500
2.500
3.500
3.500
4.000
3.500
4.000
5.750
9.400
Gülyağı ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği-GÜLBİRLİK,
1954 yılından beri faaliyet gösteren, 6 birim kooperatifi, 8000 üretici ortağı
ile 4 ayrı yerde 4 ünite gül yağı tesisi ve 2 ünite gül konkreti tesisi olan ve
günde 300 ton gül çiçeği işleyen dünyanın en büyük gül üretici ve ihracatçısıdır. GÜLBİRLİK dünyadaki gelişme ve pazarın talebine uygun olarak
2010 yılı itibariyle anlaşmalı olduğu 4 köyde organik gül üretimine başlamıştır (Gülbirlik, 2010).
Kesme Çiçek Üretimi
Ülkemizde karanfil üretimi en çok Antalya, İzmir, Adana ve Yalova çevresinde yapılmaktadır. Antalya da yapılan kesme çiçek ihracatının üretime
bağlı olarak sekiz ay ile sınırlı olması ihracatı kesintiye uğratmakta, yurt dı81
şı alıcıların bütün bir yıl kendilerine kesintisiz ürün sağlayan ülkelere yönelmelerine sebep olmakta ve yurt dışı pazarları önemli ölçüde daralmaktadır.
Türkiye’de kesme çiçek üretimi bakımından önemli bir potansiyele sahip
olan Antalya ilinde yaz sezonundaki olumsuz iklim koşulları nedeniyle çiçek
üretimi yapılamamaktadır (Anonim, 2003). Isparta, Antalya’ya yakınlığı ve
iklim şartlarının uygunluğu nedeniyle kesme çiçek üretim potansiyeli yüksek
olan bir ildir. Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde konuyla ilgili denemeler yapmış
ve özel sektör bu alana yatırım yapmaya başlamıştır.
2009 yılı itibariyle Isparta ilinde 357 dekar alanda ihracata yönelik
38.830.000 dal kesme çiçek üretimi yapılmaktadır. Kesme çiçek alanının
% 95’inde sprey ve standart karanfil üretimi yapılmaktadır. Diğer alanlarda
ise glayöl, gerbera, gypsohilla, kasım patı, lilyum, takates gibi kesme çiçek
türleri yetiştirilmektedir (Anonim, 2009).
4.2.Sebze Üretimi
2008 yılı istatistikî verilere göre Isparta ilinde 45.922 dekarda sebze üretimi yapılmaktadır. En fazla üretimi yapılan sebzeler; domates, karpuz, kavun, taze fasulye, hıyar ve patlıcandır. Bu 6 ürünün Isparta ili toplam sebze
üretimindeki payı %86,64’tür (Çizelge 12).
šK\GNIG +URCTVC ćNKPFG $CĩNÆEC 5GD\G ¯T×PNGTKPKP ¯TGVKO /KMVCTNCTÆ ¯T×P #FÆ
Domates
Karpuz
Kavun
T.Fasulye
*Æ[CT
2CVNÆECP
+URCTVC ćNK 6QRNCO 5GD\G ¯TGVKOK
Kaynak: Anonim, 2010.
¯TGVKO VQP
70.818
15.040
6.964
5.995
3.515
1.597
119.955
5.Isparta İlinde Hayvansal Üretim
5.1.Hayvan Varlığı
Isparta ilindeki mevcut tarımsal işletmelerin %74’ü bitkisel üretim ve hayvansal üretime birlikte yer vermekte, bu da yaklaşık olarak 32.400 işletmenin hayvansal üretim yaptığı anlamına gelmektedir. Göller bölgesinin önemli tarım potansiyeli olan Isparta ilinde küçükbaş, büyükbaş ve su ürünleri yetiştiriciliği başlıca hayvansal üretim faaliyetleridir. Isparta ilinde hayvancılık
faaliyetleri arazinin kısmen daha dağlık ve engebeli olduğu Yalvaç, Şarkîkaraağaç, Sütçüler, Eğirdir ve Aksu ilçeleri ve köylerinde yapılmaktadır. İl’de
kanatlı yetiştiriciliği gelişmemiş olup, genellikle köy tavukçuluğu şeklinde
yapılmaktadır.
82
Çizelge 13-14’te Isparta ilinin canlı hayvan varlığı verilmiştir. Bu göstergeler göre, son 10 yılda Isparta ilinde büyükbaş hayvan sayısında bir artış
gözlense de küçükbaş ve kanatlı sayısında kayda değer bir gelişme olmamıştır (Anonim, 2010). Ayrıca 24.122 yeni tip ve 109 eski tip kovanda 172
ton/yıl bal üretimi yapılmaktadır (Anonim, 2009).
šK\GNIG +URCTVC ćNKPFG %CPNÆ *C[XCP 8CTNÆþÆPFCMK )GNKĩOGNGT #FGV
;ÆNNCT
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
Kaynak: Anonim, 2010.
-×Á×MDCĩ
302.386
270.215
262.312
296.000
312.638
365.290
327.927
335.073
346.251
327.515
289.122
$×[×MDCĩ
51.713
47.040
45.652
68.577
62.413
54.040
67.014
67.295
74.944
75.188
85.190
-CPCVNÆ
227.615
218.820
208.100
179.936
199.549
176.936
159.166
159.614
152.697
201.012
188.459
šK\GNIG +URCTVC ćNK %CPNÆ *C[XCP 8CTNÆþÆPÆP *C[XCP 6×TNGTKPG )ÑTG &CþÆNÆOÆ -×Á×MDCĩ
Koyun (Yerli)
Koyun (Merinos)
-GÁK
Adet
$×[×MDCĩ
156.997 5ÆþÆT -×NV×T
127.383 5ÆþÆT /GNG\
4.742 5ÆþÆT ;GTNK
Manda
289.122 Toplam
Toplam
Kaynak: Anonim, 2010.
Adet -CPCVNÆ
51.978 Et Tavuk
19.350 Yumurta Tavuk
13.776 Hindi
86 Kaz
©TFGM
85.190 Toplam
Adet
22.150
159.531
4.348
1.212
1.218
188.459
5.2.Et ve Süt Üretimi
Et ve süt üretimi Isparta’da hayvansal ürünler içerisinde ekonomik değeri en yüksek olan ürünlerdir. Hayvansal ürün miktarlarındaki gelişmeler Şekil 3’de verilmiştir. Süt ve et üretiminde son yıllarda önemli düzeyde artış
gözlenmiştir.
83
ĨGMKN +URCTVC ćNKPFG 'V XG 5×V ¯TGVKOKPFGMK )GNKĩOGNGT
5.2.1.Su Ürünleri Üretimi:
Göller bölgesi olarak bilinen Isparta ilinin Eğirdir Gölü, Beyşehir Gölü ve
Çandır (Karacaören I) Gölünde avcılık yapılmaktadır. Isparta ilinde su ürünleri üretimi yapılan sular birçok balık türünün yaşamasına uygun olup, en
çok bulunan balık türlerinin başında sazangiller, sudak ve kerevit gelmektedir (Anonim, 2003). Isparta ili göllerinde 2007 yılı itibariyle 1.233 ton alabalık, 72 ton tatlı su levreği, 105 ton sazan, 13 ton kerevit ve 189 ton diğer su
ürünleri üretimi gerçekleştirilmiştir (Anonim, 2009).
Eğirdir Gölü ile Beyşehir Gölünün Isparta’ya ait avlağında yaklaşık 1276
balıkçı, 1348 tekne ile avcılık yapmaktadır. Isparta ili avcıları bulundukları
yerlerde 11 adet su ürünleri kooperatifi kurarak örgütlenmişlerdir. Kayıtlı ortak sayıları 768’dir. Üretilen ürünlerin önemli bir kısmı 5 adet su ürünleri işleme tesislerinde işlenerek pazara sunulmaktadır. Bu tesislerde kadife balığı fileto yapılarak turistik otellere satılmaktadır. Sudak balığı fileto yapılıp
şoklanarak, kerevit ise canlı ve konserve olarak ihraç edilmektedir. Ayrıca
Isparta da akarsularda, havuzlarda ve baraj göllerinde (kafeste) önemli miktarda alabalık üretimi yapılmaktadır (Anonim, 2003).
6.Isparta İli Tarımsal Mekanizasyon Durumu
Isparta ilinde tarım aletleri taşıt imalat ve onarım sanayinde; pulluk, toprak frezesi, çapa makinesi, set makinesi, tarım el aletleri, zirai ilaçlama makinesi, tarım aletleri yedek parçası ve damper imalatı ile üç tekerlekli yük taşıyıcı imalatı yapılmaktadır (Anonim, 2009). Bilindiği gibi tarımsal girdiler arasında mekanizasyon; yeterli düzeyde ve zamanında kullanıldığı takdirde büyük ölçüde tarımsal verimi artıran, sanayi destekli, tarım
sistemlerinin gerçekleştirilmesine imkân veren önemli bir sermaye ve tekno84
loji girdisidir (Çelik, 2000). Isparta ilinde tarımsal alet ve makine kullanımında son yıllarda önemli bir artış gözlenmemiştir. (Çizelge 15).
šK\GNIG +URCTVC ćNKPKP 6CTÆOUCN #NGV XG /CMKPG 8CTNÆþÆPFCMK )GNKĩOGNGT (Adet)
Sabit Seyyar
)×DTG
Su
Ekim
5×V
5×V
;ÆNNCT Pulluk 6TCMVÑT
DaþÆVOC
$KÁGTFÑXGT
2QORCUÆ Makinesi
5CþÆO 5CþÆO
Makinesi
Tesisi Makinesi
2000 19190 10694
4580
2432
1804
175
2298
40
2001 19247 10683
4593
2462
1846
168
2311
40
2002 19086 10850
4626
2465
1926
162
2510
53
2003 19205 10955
4620
2467
1941
162
2511
56
2004 18964 10853
4325
2085
2041
178
2786
57
2005 18427 11029
4353
1964
2145
32
2797
53
2006 18363 11139
4209
1978
2165
19
3021
56
2007 18376 11148
4247
1998
2167
19
3025
57
2008 18936 11332
4736
2280
2234
25
3126
59
Kaynak: Anonim, 2010.
7.Isparta İli Tarıma Dayalı Sanayinin Durumu
Raf ömrü kısa olan meyve ve sebzelerin işlemden geçirilmesi, nihai tüketicilerin taleplerine uygun hale getirilmesi pazarlamayı kolaylaştırmaktadır. Kurutulmuş, dondurulmuş, yarı veya tam olarak pişirilmiş ürünler, gelişmiş pazarlarda giderek daha fazla alıcı bulmaktadır (Yücer, 2008). 2008
yılında Isparta ilindeki tarımda dayalı sanayi tesisleri ve kapasiteleri Çizelge 16’da verilmiştir.
šK\GNIG +URCTVC ćNKPFG 6CTÆOC &C[CNÆ 5CPC[K 6GUKUNGTK XG -CRCUKVGNGTK Tesis Tipleri
Meyve-UGD\G UW[W KĩNGOG VGUKUK
7P ×TGVKO VGUKUK
5W ×T×PNGTK KĩNGOG VGUKUK
5×V UQþWVOC XG U×V ×T×PNGTK ×Tetim tesisi
)×N[CþÆ ×TGVKO UCPC[K VGUKUK
/GMCPKM UQþWM JCXC FGRQUW
-QPVTQNN× CVOQUHGTNK UQþWM JCXC FGRQUW
Elma tasnifleme-ambalajlama tesisi
;GO HCDTKMCUÆ
*C[XCPUCN ×T×P KĩNGOG CVÑN[GUK
Kaynak: Anonim, 2008a.
6GUKU 5C[ÆUÆ
3
4
7
83
13
88
8
1
1
100
;ÆNNÆM -CRCUKVGNGT
(ton)
280.000
140.000
5000
320
1500
330.000
28.000
315.000
72.000
250
8.Tarım Ürünleri Dış Ticareti
Isparta ilinde 2008 yılında tarımsal ihracattan elde edilen gelirleri kiraz,
elma, kayısı ve kesme çiçek ihracatından 10,6 milyon dolar, gül ve gül ürünleri ihracatından 14,4 milyon dolar ve gıda sektörü kapsamında yer alan fla85
to balık, kerevit, konserve, meyve suyu ve konsantresi, salça, meyve ve
sebze kurusu ihracatından 17,1 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir (Anonim, 2009).
Isparta, tarımsal ürünlerin dış ticaretinde özellikle ihracat açısından
önemli potansiyele sahip bir ildir. 2008 yılında Isparta ilinden gerçekleşen
başlıca tarımsal ürünlerin ihracat miktarları Çizelge 17’de verilmiştir.
šK\GNIG +URCTVC ćNKPFG 6CTÆO ¯T×PNGTK ćJTCECVÆ ¯T×P #FÆ
Kiraz
)×N[CþÆ
Elma
-C[ÆUÆ
Kerevit
Sudak
#NCDCNÆM
Karanfil (dal)
ćJTCECV /KMVCTNCTÆ VQP
5.667
1.150
322
681
111
468
57
38.170.000
6.Sonuç
Isparta ili tarım sektörünün sorunları, Türkiye’nin tarım sektörünün genel
sorunlarıyla benzer nitelikler taşımaktadır. Bölge tarımı için genel tarım politikasına uygun geliştirecek çözümlerin yanısıra ilin konumu, tarım ürünlerinin çeşitliliği, stratejik tarımsal ürünlerinin bulunması vb. nedeniyle ilin tarımsal yapısına özgü çözümler üretilmesi zorunludur.
Küreselleşme, ülkelerin ulusal veya bölgesel politikalar belirlerken tek
başlarına hareket etmelerini güçleştirmektedir. Herhangi bir Avrupa ülkesinde yaşanan ekonomik kriz, Isparta’nın bir köyünde, ihracata dayalı bir ürünü üreten çiftçiyi olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu yüzden pazar sinyallerini dikkate alarak üretim politikaları yürürlüğe konulmalıdır. Isparta ilinin arazi, iklim şartları, işgücü, sermaye ve insan kaynaklarının en iyi kullanımını sağlayacak olan üretim deseni seçilmelidir. Isparta ili, ekonomik kalkınmayı sağlamak için sanayi/tarım/hizmet sektöründen birini tercih etmek
zorunda değildir. İlin mevcut kaynaklarının en etkin şekilde kullanılacağı
sektörleri seçmek temel hedef olmalıdır.
Türkiye’deki tarımsal yapının genel sorunu olan küçük, dağınık ve çok
parçalı işletme yapısı Isparta ilinde de görülmekte, tarımsal işletmelerin bu
halleriyle rekabet edebilme şansları zor gözükmektedir. Isparta’da tarımsal
işletmelerin parçalılık sayılarında son yıllarda azalma olduğu, tarımsal işletme büyüklüklerinin istenen seviyede olmasa da arttığı söylenebilir. Tarımsal
işletmelerin optimum ölçekte olabilmesi için devlet tarafından yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme VakfıZiraat Bankası tarafından ortaklaşa yürütülen “Tarımda Küçük İşletme Kal86
masın” tarzında sivil toplum kuruluşlarınca organize edilen projelerinin sayısının arttırılması gerekmektedir.
Isparta ilinde tarımsal faaliyetlerdeki aşırı girdi kullanımından dolayı oluşan ürünler üzerindeki kimyasal ilaç kalıntısı sorunu, ürünlerin ihracatında
talep daralmasına yol açmaktadır. İhracata yönelik tarımsal ürün üreten üretici ve firmalar üretim tarzlarında değişiklikler yapmak zorunda kalmaktadırlar. Üretim ve ihracat açısından Türkiye yağ gülü üretiminde önemli bir payı olan ve yurtdışındaki talepleri dikkate alan GÜLBİRLİK, anlaşmalı olduğu
bazı üreticilere organik gül üretimi yaptırmaya başlamıştır.
Isparta Türkiye elma üretiminde ilk sırada yer almaktadır. Soğuk hava
deposu varlığı açısından İstanbul’dan sonra ikinci sırada olması, elma üretimi yapan güçlü bir özel sektörü olması, modern ambalajlama ve tasnifleme tesislerinin mevcudiyeti Isparta ilinin tarım sektörünün güçlü yönlerinden
biridir.
Son yıllarda Tarım İl Müdürlüğü tarafından bodur elmacılık teşvik edilse
de üretilen elmanın çok az kısmı ihraç edilebilecek çeşit özelliklerine sahiptir. İlde üretilen elmaların ihracat pazarını genişletmek için yeni ve ihracata
uygun elma çeşitleri ile modern bahçe tesis etmeye yönelik üretici bilinçlendirmesine yönelik yayım faaliyetlerini arttırmak gerekmektedir. Kiraz üretiminde hasat süresini uzatmak, verimi ve kaliteyi arttırmak, ihracata uygun
yeni çeşitlerle bahçe kurulmasını teşvik etmek gerekmektedir.
Isparta ilinde hayvancılık faaliyet kolunun verimlilik sorunu vardır. Hayvancılık işletmelerinin çoğu aile işletmeleri olup, işletme başına düşen hayvan sayısı oldukça düşüktür. Ayrıca hayvanların barınma mekânlarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Çözüm olarak aile işletmelerinin kooperatif veya
birlikler yardımıyla örgütlenmesi ve beraber hareket etmesi gerekmektedir.
Son yıllarda Isparta’da mera alanlarında artışlar meydana gelse de toplam
arazi varlığı içerisinde payı Türkiye ortalamasının çok altındadır. Isparta ilinde mera alanlarının istenen düzeye ulaşması, bölgedeki hayvancılık üretim
faaliyeti açısından hayati öneme sahiptir.
Isparta il sınırında yer alan Eğirdir gölü, içme suyu, balıkçılık, turizm, rekreasyon vb. çok amaçlı kullanılmaktadır. Fakat göl, çevresindeki yerleşim
yerlerinden ve tarımda kullanılan ilaç artıklarından dolayı kirlenme tehlikesi
ile karşı karşıyadır. 2006 yılında başlatılan ve Eğirdir Eğirdir Gölü Yönetim
Planı titizlikle takip edilmeli, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Bölgenin mevcut ekonomik sorunların ortaya çıkması, yerel işbirliği geliştirilmesi ve bölgenin tanıtılması, yerli yabancı yatırımcıların bölgeye çekilmesi, kamu-özel sektör arasında koordinasyon ve işbirliği organizasyonunun yapılması, girişimciliği teşvik etmesi ve bunlar için eğitim hizmeti ver87
mesi beklenen ve Isparta-Antalya ve Burdur illeri içine alan Batı Akdeniz
Kalkınma Ajansı (BAKA)’nın Isparta’da kurulması Isparta’daki tarım sektörü
için bir fırsattır. İldeki Tarımsal Kurum ve Kuruluşlar, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu vb. paydaşların işbirliğini arttırıcı politikalar geliştirilmelidir.
Kaynaklar
Anonim, 2001. 2001 Genel Tarım Sayımı Sonuçları. TUİK. Ankara.
Anonim, 2003. Isparta Tarım İl Master Planı. Isparta Tarım İl Müdürlüğü. Isparta.
Anonim, 2007. TR6 Akdeniz Bölgesi Tarım Master Planı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Ankara.
Anonim, 2008a. Türkiye İstatistik Kurumu. http://www.tuik.gov.tr
Anonim, 2008b.Kiraz Sektörü Haber ve Yorum Bülteni. Uludağ İhracatçılar Birlikleri Genel Sekreterliği.
Bursa.
Anonim, 2009. T.C. Isparta Valiliği İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü Raporu, Isparta.
Anonim, 2010. Türkiye İstatistik Kurumu. http://www.tuik.gov.tr
Çelik, N.2000. Tarımda Girdi Kullanımı ve Verimliliğe Etkileri. DPT Uzmanlık Tezi. Devlet Planlama
Teşkilatı. Ankara.
Dinler, Z.1993. Tarım Ekonomisi. Ekin Kitapevi. Bursa.
Gülbirlik, 2010. www.gulbirlik.com
Miran, M. 2005. Türkiye’de Tarım. (Editör:Prof.Dr.Fahri Yavuz). Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Ankara.
Yavuz, A.,Çiçek, S. 2009. Isparta İlinin Vergi Gelirlerinin Analizi Yoluyla SosyoEkonomik Yapısı
Üzerinde Bir Çalışma, Maliye Dergisi, Maliye Bakanlığı. Ankara.
Yılmaz, H.,Demircan, V.,Dernek, V.2005. Isparta İlinin Tarımsal Yapısı, Üretimi
ve Gelişme Potansiyeli,
SDÜ Ziraat Fakültesi Dergisi 1(2):1-16. Isparta.
Yılmaz, Z.2010. Uçucu Yağlar. İhracatı Geliştirme ve Etüd Merkezi. Ankara.
Yücer, A.A.,Topbaş, S., Can, M.,Akdağ., Bilici, İ.,Ekin, N.A. 2008. Türkiye’de Kırsal Kalkınma. TÜTEV
Yayınları, Yayın No:3. Ankara.
88
ÇALIŞMA OTURUMU -2
Başkan : Prof. Dr. Durmuş ACAR
Süleyman Demirel Üniversitesi
İ.İ.B.F. İşletme Bölüm Başkanı
3. Tebliğ : Isparta İlinin Gelişmesinde Turizm Sektörünün
Yeri ve Önemi
Sunan
: Yrd. Doç. Dr. Hulusi DOĞAN
Akdeniz Üniversitesi
Alanya Meslek Yüksek Okulu Müdürü
89
90
BAŞKAN: PROF. DR. DURMUŞ ACAR
Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölüm Başkanı
Değerli katılımcılar, İktisadi Araştırmalar Vakfı, Isparta Valiliği ve Isparta
Ticaret ve Sanayi Odası işbirliği ile düzenlenen Isparta İlinin Ekonomik Gelişmesi seminerinin bugün öğleden sonraki 2. oturumunu açıyorum ve hepinize hoş geldiniz diyorum.
Bu oturumda, Isparta’mız için, Isparta için, en önemli veya ileride önemli olma ihtimali olan unsurlardan bir tanesi olan, turizm konusunda sizlere
bilgi verilmeye çalışılacaktır. Bu konuda uzman bir arkadaşımız aramızdadır. Onu davet etmeden önce, kendisini ben size takdim etmek istiyorum.
Hulusi Doğan, Sivas doğumlu olup, ilk ve orta öğrenimini bu ilde tamamlamıştır, lisans eğitimini 9 Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünde tamamlamış olan Doğan, yüksek lisans ve doktora eğitimini Süleyman Demirel Üniversitesi İ.İ.B.F İşletme Bölümünde tamamlamıştır. S.D.Ü Yalvaç
Meslek Yüksek Okulunda 1998-2003 yılları arasında öğretim görevlisi olarak çalışan Hulusi Doğan, 2006-2008 yılları arasında Nazilli Meslek Yüksek
Okulu müdürlüğüne getirilmiştir. Halen Akdeniz Üniversitesi Alanya Meslek
Yüksek Okulu kadrosunda bulunan Doğan, Alanya Meslek Yüksek Okulu
Müdürlüğünü de yapmaktadır. Oturumda önce Hulusi hocamıza söz vereceğiz. Yarım saatlik bir süre içerisinde sunumunu yaptıktan sonra, sizlerin
katkı, soruları ve yorumlarla oturumu kapatacağız. Buyurun sayın hocam.
91
92
ISPARTA İLİ TURİZM POTANSİYELİ VE
YÖRE HALKININ TURİZME BAKIŞ AÇISINA YÖNELİK
BİR ARAŞTIRMA
Yrd. Doç. Dr. Hulusi DOĞAN
Akdeniz Üniversitesi
Alanya Meslek Yüksek Okulu
Müdürü
Arş. Gör. Engin ÜNGÜREN
Akdeniz Üniversitesi
Alanya Meslek Yüksek Okulu
Araştırma Görevlisi
93
94
Sayın başkanım teşekkür ediyorum. Sayın katılımcılar sizleri de saygıyla selamlıyorum. Sunumumuza geçmeden önce bir 3 dakikalık bir sine vizyon gösterimiz olacak müsaadenizle hocam.
Sayın misafirler, tekrar sizleri saygıyla selamlıyorum. Isparta ili turizm
potansiyeli ve yöre halkının turizmine bakışı üzerinde durmayı daha değerli bulduk. Özellikle bu oturumun akabinde yapılacak diğer oturumda, Isparta’daki turizm ile ilgili konu tekrar bir daha tartışmaya açılacağı için, biz sayısal değerler üzerinde durup, siz dinleyicileri fazla sıkmak istemedik. Bu
anlamda özellikle Isparta halkının turizme bakışı, Isparta’da turizm potansiyelini gelişmesinin ana kaynakları neler olabilir, neler yapılabilir, neler önerebiliriz, somut önerilerimiz neler olabilir üzerinde durduk ve bu sonuçları
sizlerle paylaşmak istedik.
Şu anda görüyorsunuz yıllar itibariyle, gerek Isparta iline gelen yerli, gerekse de yabancı ziyaretçilerin sayısını görmekteyiz tabloda. Burada dikkat
çeken en önemli husus, bir istikrarın yakalanamamış olması. Örneğin, 2003
yılı itibariyle baktığımızda, Isparta’mızı ziyarete gelen 165.515 yerli ziyaretçi olmasına rağmen, bu sayının diğer yıllar itibariyle istikrarını koruyamadığını görüyoruz. Aynı şekilde 2003 yılına baktığımızda, yabancı ziyaretçi sayısının 8332 olduğunu görüyoruz, bunun da aynı şekilde korunamadığını
görüyoruz. Yani şunu söylemek mümkün, turizmde Isparta için ziyaretçi adına istikrarsızlığın bir istikrarından söz etmemiz mümkün.
Diğer bir husus, Türkiye’ye ve Isparta’ya gelen yabancı ziyaretçilerin, yıllara göre dağılımına baktığımızda, Türkiye için bir istikrarı söylememiz
mümkün, tabii 2006 yılını burada bu söylemden çıkarabilirim. Çünkü 2006
yılında işte sas krizidir, Suriye veya fiili krizler nedeniyle o yılda bir düşme
olabilir ama genel anlamı itibariyle bakıldığında, 1999’dan 2009 yılına kadar
bir istikrar söz konusu. Ancak Isparta’ya geldiğimizde, görüyorsunuz 2002
yılında 1400 adet olan yabancı turist sayısı, istikrarını koruyamıyor, inişler
çıkışlar dikkatimizi çekiyor.
Biz bu araştırmamızla özellikle Isparta’nın turizm potansiyeli ve uygulamaları neler olabilir? Isparta turizminin sorunları, geliştirme stratejileri, turizmin Isparta’ya sağlayacağı katkılar ve özellikle festivallerle Isparta çerçevesinde halkın görüşlerini, düşüncelerini almak ve bu yönde sonuçları sizlerle
paylaşmak istedik. Araştırmamız 785 katılımcı ile gerçekleştirildi. Görüldü95
ğü üzere gerek öğrenim durumları itibariyle, gerekse yaş itibariyle bütün kesitleri içeren bir çalışma ve meslek itibariyle de hemen hemen her kesitten
insanın çalışmaya katıldığını görüyoruz. Sonuçlara baktığımızda ilginçtir ki,
Isparta’nın doğal ve kültürel zenginliklerini ne derecede biliyorsunuz sorumuza Isparta’da ikamet etmekte olan, yaşamakta olan insanlar, düşündürücü bir sonuçtur hemen hemen %12’si bundan habersiz, hiç bilmiyorum diyor. Evet, çok iyi biliyorum Isparta’nın doğal ve kültürel zenginliklerini güzelliklerini diyen kişi yaklaşık %50. Yani netice itibariyle gerçekten Isparta’da
yaşıyoruz ama Isparta’nın doğal ve kültürel zenginliklerinden belki de birçoğumuz habersiziz, bu sonuç ortaya çıkıyor. İkincisi, şu soruyu sorduk: Isparta’da turizm denince akla ilk gelen nedir diye? Katılımcıların %45’i bize Davraz dedi, kış turizmi ve kayak turizmi dedi, %32’si bize Eğirdir Gölü dedi, yine acı, çarpıcı bir sonuç ama %6.7 gibi bir oranda, azımsanmayacak bir
oranla hiçbir şeyden haberim yok, yani hiçbir şey aklıma gelmiyor turizm denince, bu şekilde bir cevapla karşılaşıyoruz. Peki Isparta’da ağırlık verilmesi gereken turizm türleri nedir diye sorduğumuzda, katılımcıların %67.4’ü
burada katılımcılar birden fazla seçenek işaretleyebiliyordu, kış turizmine
öncelik verilmesi gerektiği fikrinde, %45.7’si dağ turizmi, %30.2’si yayla turizmi, %24.7’si de inanç turizmi üzerinde yoğunlaşılması gerektiğini söylediler ve akabinde görüyorsunuz eko turizm, av turizmi, kongre turizmi gibi gidiyor. Ama ilk 4 sıra bu şekilde oluştu.
Peki Isparta ilinde öncelikle çözülmesi gereken sorunlar nedir diye sorduğumuzda, işsizlik ilk oranda, Türkiye’nin genel sorunu, burada da aynen
karşımıza çıktı. Ancak hava kirliliği 2. sırada, 3. sırada otopark ve trafik sorunu, 4. sırada toplu ulaşım ve taşıma sorunu ve diğerleri de devam ediyor.
Eğitim, sanayi yetersizliği, sosyal dinlenme alanlarının yetersizliği, altyapı
yetersizliği ve çevre sorunları gibi. Tabii bunların hepsi turizmle ilişkili, yani
otoparkta bunun içerisindedir, turizmi destekleyen bir unsurdur, toplu ulaşım
ve taşıma da bunun destekleyici bir unsurudur. Bunları, altyapı sorunlarını
çözmediğimiz sürece, turizme de dolaylı bir destek almamız zor görünüyor.
İlginç bulgularımızdan bir tanesi şuydu: meslek grupları itibariyle bunu
sorduğumuzda aldığımız cevaplar oldukça düşündürücü. Akademisyenler
Isparta ilinin öncelikle çözmesi gereken sorun nedir diye sorduğumuzda, bize verdikleri cevap, turizmin gelişememesi diyorlar. Ancak, devlet memurlarına bu soru yöneltildiğinde, tanıtım yetersizliğini görüyorlar, emekliler aynı
şekilde tanıtım yetersizliğinden söz ediyor, esnaf da tanıtım yetersizliğinden
söz ediyor, öğrenci arkadaşlarımıza geldiğimizde bunların %76’sı eğitim ve
iletişim sorunu öncelikle çözülmesi gerekir diyor, öğretmenler otopark ve
trafik sorununun öncelikle çözülmesi gerektiğinden bahsediyor, ev hanımları alt yapı sorunlarından söz ediyor, özel sektör çalışanları da işsizlikten söz
ediyor. Buradan şu ortaya çıkıyor, herkes kendi ilgi alanından ve kendi gör96
düğü sorunlardan öncelikle dem vuruyor. Tabii bunları topladığınızda da ortaya çarpıcı gerçekler çıkıyor, ilk 4 sorunu tabii ki işsizlik, hava kirliliği, toplu taşım ve ulaşım sorunları. Meslek gruplarına, Isparta ilinde öncelik verilmesi gereken turizm türü nedir diye sorduğumuzda çok ilginç cevaplar aldık. Akademisyen arkadaşlarımız, öncelikle kongre turizmine öncelik verilmesi gerektiğini söylüyor, devlet memuru arkadaşlarımız eko turizm, emekliler keza eko turizmle, inanç turizminin desteklenmesini öncelikle düşünüyor, esnaflar av turizmini, öğrenci arkadaşlarımız dağ turizmini, öğretmenler
inanç turizmini, ev hanımları yine inanç turizmini, ilginçtir ki özel sektör çalışanları ise, kuş gözlemciliğinin öncelik verilmesi gereken bir turizm alanı
olması gerektiğini düşünüyor.
Isparta’nın turizm potansiyeline ve kullanımına yönelik sorulara aldığımız cevaplar, Isparta ilinin turizm alanında zengin bir potansiyele sahiptir
düşüncesine, görüldüğü üzere çok büyük bir destek olmasa da destek var.
Yani 3.44 gibi büyük bir destek var. Demek ki Isparta ili turizm alanında zengin bir potansiyele sahiptir düşüncesine, genel anlamda bir destek olduğunu görüyoruz. Ancak, baktığımızda, bu potansiyeli ne derece iyi kullanıyoruz diye düşündüğümüzde, maalesef buna olumsuz cevap alıyoruz. Yani Isparta ili, sahip olduğu turizm potansiyelini yeterince kullanamamaktadır düşüncesi ortaya çıkıyor ki bu oldukça yüksek bir oran 3.76 gibi, yani katılıyorum düşüncesini son derece destekleyen bir oran olarak karşımıza çıkıyor.
Isparta’nın turizmde önemli altyapı sorunları bulunmaktadır düşüncesine
aynen katılıyorlar. Yani Isparta halkı evet Isparta’nın turizmde altyapı sorunları vardır, bunda ortak bir kanaat var. Bir diğer husus Isparta’da Ispartalılar
turizme yeterince önem vermiyor. Bu da ortak bir kanaat olarak ortaya çıkıyor. Demek ki önem verilmesi gerektiği görüşü egemen. Isparta halkı, turizm konusunda bilinçsiz midir? Halk böyle düşünüyor, evet bilinçsizdir ve
bunda da çok büyük oranda görüş birliği var. Isparta turizminin gelişmesi
açısından, ilin temel kuruluş ve birimleri arasında yeterli, etkin bir dayanışma, işbirliği, iletişim ve koordinasyon yoktur, maalesef ki bu da ortak bir kanaatti. Tabii bu bizim halkın düşüncelerini yansıtıyoruz, onların düşüncelerini sizlerle paylaşıyoruz. Burada herhangi bir bireyi, herhangi bir kurumu hedef almak gibi bir şey söz konusu değil. Tamamen halkın düşüncelerini siz
değerli katılımcılara sunmak amacımız. Isparta’nın doğal ve kültürel zenginliklerinin tanıtımı yetersizdir denildiğinde, kesinlikle hem fikirler. Yani demek
ki bizim Isparta tanıtımda, turizmden önce gerçekten yetersiz. Bunu zaten
ilk tablolarda da hatırlarsak %10-12 gibi bir oran, Isparta’da ben doğal ve
kültürel zenginlikleri hiç bilmiyorum gibi bir ilginç cevap vermişti bize.
Peki turizm sadece, Turizm İl Müdürlüğü’nün çalışmalarıyla başarıla bilecek bir iş midir? Kesinlikle öyle bir iş değildir. Zaten Isparta halkı da bu konuda, bunun sadece Turizm İl Müdürlüğü’yle gerçekleştirilecek bir iş değil,
97
belki de halkın topyekün birimler arasındaki koordinasyonun ve paylaşımın
en üst seviyeye çıkarılabilecek, geliştirilebilecek bir alan olduğu konusunda
hemfikir.
Turizmde başarı için halkın ve tüm kesimlerin katılması gerekir mi? Evet
gerekir. Halk da öyle düşünüyor. Tüm kesimlerin desteğinin alınması şart.
Turizmde, Isparta turizmin gelişmesi için öncelikle turizm yatırımlarının
arttırılması gerekiyor diyor halkımız. Turizmin gelişmesi için, Isparta’nın Antalya turizmiyle bütünleşmesi mi gereklidir sorusuna, çok büyük bir destek
almasak da, genel anlamda, evet, Antalya turizmi ile bütünleşmesi ve Antalya’dan gereken payı alması gerektiği düşüncesi öne çıkıyor.
Turizm Isparta’nın ana gelir kaynağı olabilir mi? Bakın bu konuda yöre
halkı tamamen kararsız. Isparta’nın ana gelir kaynağı olabilir demiyor, kararsız, bu konuda biraz tereddütleri var, keza aynı tereddütleri bizler de taşıyoruz.
Turizmin Isparta ekonomisine katkı yapacağı konusuna baktığımızda
ise, evet kesinlikle katkı yapacağına halkımızın inancı tam. Turizmin Isparta ekonomisine büyük katkı yapacağını düşünüyorlar. Turizmin Isparta’da
istihdam oranını arttıracağına inanıyorlar. Isparta’nın gelişiminde turizm lokomotif rol oynayabilir mi? Evet oynayabilir belki ana sektör olarak ortaya
çıkamaz ama ikinci ya da üçüncü bir sektör olarak kesinlikle Isparta ekonomisinin gelişmesinde aktif rol alabileceğine inanç var.
Festivaller biliyorsunuz, tanıtım diyince bir il ya da ilçenin en önemli
araçlarından bir tanesi de festivaller. Festivaller, bir ilin tanıtımında bir rol
oynar mı? Evet oynar diyoruz. O şekilde düşünüyoruz. Peki gül ve halı festivali Isparta ekonomisine önemli katkı sağlıyor mu diye sorduğumuzda da,
çok büyük bir destek olmasa da, genel anlamda bu desteği, bu katkıyı ekonomiye sağladığını halkımız düşünmekte.
Evet şimdi sonuçlarımıza geldiğimizde ne ortaya çıkıyor diye bir düşündüğümüzde, birincisi, Isparta halkı, ilin doğal ve kültürel zenginlikleri hakkında yeterince bilgi sahibi değil ve akla Isparta diyince ilk olarak gül geliyor,
turizm denince Davraz ve Eğirdir Gölü geliyor, öncelikle kış turizmine ağırlık verilmesine inanıyorlar. En önemli üç sorun, işsizlik, hava kirliliği, otopark
ve trafik sorunu. Yöre halkı Isparta’nın turizm potansiyeli hakkında yeterince maalesef bilgi sahibi değil. Isparta’nın turizm potansiyelini yeterince kullanılmadığını düşünüyorlar. Turizmde alt yapı sorunları mevcut ve ilin önde
gelen kurum ve kuruluşları arasında yeterli ve etkin bir dayanışma maalesef az diye düşünüyor. Isparta’nın doğal ve kültürel zenginliklerinin tanıtımında yetersiz kaldığını düşünüyor. Turizmde başarı için tüm kesimlerin ortak çaba ve desteğinin zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Turizm yatırımları98
nın arttırılması gerektiğini düşünüyoruz. Turizmin Isparta ekonomisine büyük katkı yapacağını ve Isparta’da istihdam olanaklarını arttıracağını ve bu
bağlamda festivallerin de turizmde etin bir tanıtım aracı olduğu ve dolayısıyla Isparta’ya ekonomisine de katkı yapacağını düşündükleri ortaya çıkıyor.
Peki bu çerçevede bizim önerilerimiz ne olabilir? Bu araştırmanın ve genel anlamda Isparta ile ilgili yapılmış çalışmalara da baktığımızda ne önerebiliriz? Şunu gördük öncelikle bir literatür taramamızda, Isparta ile ilgili aslında yeterli turizm çalışması yapılmış. Ancak bizim düşüncemiz, bir öneri
olarak, bu çalışmaların yeterince sentezlenip değerlendirilmediği kanaati
bizde oluştu. İkincisi, Gül, Davraz, Eğirdir Gölü ayağını inanç turizmiyle desteklenmesi gerektiği ortaya çıkıyor.
Bir diğeri kış turizmi, inanç turizmi, kongre turizmi ve eko turizminin desteklenip geliştirilmesi gerekiyor ki Isparta’da o potansiyel mevcut. Turizmdeki alt yapı sorunlarının bir an önce çözülmesi gerekiyor ve turizme yönelik
yatırımların arttırılması gerekiyor.
Bir diğer husus, halkın turizm konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor ki,
bu konuda bütün eğitim kurumlarına, üniversitemize ve diğer eğitim kurumları olmak üzere, diğer Isparta’mızın önde gelen kuruluşlarına ve çabalarına ihtiyacımız var. Gerek okullarda yapılacak faaliyetlerle olabilir, gerek düzenlenecek festivallerle olabilir, bu bilincin arttırılması gerekiyor. Turizmde
daha etkin bir tanıtım ve pazarlama faaliyetinin geliştirilmesi şart gözüküyor.
Isparta’da turizmin gelişmesi bağlamında tüm kesimlerin etkin katılım ve
desteğini alınması şart. Bunu yurtdışına da baktığımızda görüyoruz. Eğer
bir yerde topyekün bir çalışma olmaz ise bu sorumluluk sanki bir birimin göreviymiş gibi düşünüldüğünde, inanın orada çok büyük bir başarı maalesef
sağlanamıyor. Topyekün bir çalışma ve destek şart görünüyor. Komşu il Antalya turizminden etkin şekilde yararlanılması, bunu özellikle söylemekte
fayda görüyoruz. Antalya şu anda turizmin, Türkiye’ye gelen turistlerin
%20’sini çeken bir ilimiz, yaklaşık 4-5 milyon turistin her yıl geldiği bir yer
ama biraz önce maalesef diyorduk ki Isparta’ya gelen turist sayısı 10 binlerin altında, hatta 1000’lere kadar düştüğü yılları görüyoruz. Bu bağlamda
Antalya’nın komşusu olmanın avantajını biran önce kullanması gerekir Isparta’nın, bu bir zorunluluk olarak ön plana çıkıyor. Peki bu konuda ne yapılabilir? Antalya’dan Isparta’ya yönelik tur organizasyonlarının yapılandırılarak, inanç, kültür ve eko turizm bağlamında bütünleştirilmesi önerilebilir.
Özellikle Isparta’nın ileri gelenlerinin, tur operatörlerini Isparta’ya davet ederek, bu konuda nasıl bir çalışma yapılabilir bu konuda ne gerekiyor ve Antalya’dan bu payın Isparta’ya ne derecede aktarılabileceği hususunda, geleceğe bir yönelik vizyon oluşturmak, bir strateji belirleme sürecine bir an
önce girmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Turistik alanlardaki konaklama ve
rekreasyonel tesislerin hayata geçirilmesi çok önemli. Turizmde 3 önemli
99
unsur karşımıza çıkıyor. Bunlardan bir tanesi çekim merkezi olmak, yani yeterince kültürel ve turizm anlamında, varlığınız diyelim artık biz ona, onlara
sahip olmak önemli bir unsur. İkincisi, ulaşım, yani ulaşım açısından gelecek turistlerin sıkıntı yaşamaması, bir diğeri de konaklama. Biz Alanya’dan
geldiğimiz için, tabii Alanya’yı Isparta ile kıyaslamak bu anlamda doğru olmayabilir ama yani kaynak var, çekim merkezi olmuş bir yer. Ulaşım da sağlanınca, en önemli bir üçüncü unsur karşımıza çıkıyor, konaklama. Ben Yalvaç’ta da görev yaptığım zaman şunu görüyordum, gelen turistler, belki bir
gün birkaç saat içerisinde gezip hemen o ilçeyi terk ediyor. Yeterli bir konaklama alt yapımız olduğunu Isparta adına söylememiz zor. Çünkü, önemli
olan turisti getirmek kadar, onu da o ilin içerisinde veya o ilçenin içerisinde
tutabilmek ve onu bir anlamda esnafla ve o ilin ya da ilçenin halkıyla bütünleştirebilmek gerekiyor. O anlamda, biran önce, Isparta’mız adına, özellikle
konaklama ve rekreasyonel tesislerin hızlandırılması şart görünüyor. Antik
şehir ve dini mekanların kazı ve restorasyon çalışmalarının hızlandırılması
şart. Biran önce kazı çalışmaları ve diğer hizmetlerin hızlandırılarak, en aktif şekilde hayata geçirilmesi şart görünüyor. Bir dizi mekanların ibadete
açılması ve hatta din adamı tahsis edilebilir mi sorusu aklımıza geldi, işte
Antokya şehri aklıma geliyor. Turistler geliyorlar orada onlara rehberlik edecek, belki de ibadetlerini de gerçekleştirebilecekleri hizmet alabilecekleri bir
imkan sağlanabilir mi ve gerekirse de din adamı tahsis edilebilir mi çünkü o
çekiciliği arttıran diğer bir husus olarak karşımıza çıkıyor.
Sinema, dizi, film, belgesel, internet gibi önemli kültür, iletişim ve medya
araçlarından ilin turistik tanıtımında daha etkin yararlanılması. Turizm Bakanlığı’nın 2023 yılı stratejisine baktığımızda, özellikle dizi, film gibi unsurların daha etkin kullanılmasını bizlere tavsiye ediyor. Şimdi biliyorsunuz bir
dönem çok ilgi çeken bir Asmalı Konak dizisi vardı, o diziyle beraber Ürgüp
bölgesi, Kapadokya bölgesi bayağı bir ilgi çekti. Yani Asmalı Konak denildiğinde aklımıza hep o bölge geliyordu. Bu anlamda, bu potansiyeli de, Isparta adına kullanamayız mı? Yani yapılabilecek bir filmle, diziyle buraya olan
dikkatler çekilemez mi keza Eğirdir’i başlı başına ben bir fırsat olarak görüyorum. Bu anlamda kullanılabilecek çok büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum Isparta’da. Tabii burada dediğimiz gibi Isparta’nın tümüne düşen sorumluluklar var. Bu stratejilerin biran önce hayata geçirilmesi gerekiyor.
Bir diğeri ulusal ve uluslararası kongre, sempozyum ve fuar çalışmalarının arttırılması: çok önemli bir husus. Dünyada kongre turizmi inanılmayarak boyutlara geldi. Artık yüzlerce milyar dolarların döndüğü, paylaşıldığı bir
alan bu. Yakın zamanda Davraz kongresi diye bir kongre yapıldı. Bu tarz
kongrelerin ve fuarların daha etkin hale getirilip, yoğun bir şekilde devreye
sokulmasını zorunlu görüyoruz.
100
Yöresel özellikleri yansıtan ürünlerin üretiminin teşvik edilmesi ve arttırılması, yöre mutfağının daha etkin tanıtımı: bu konu geldiğinde aklıma ilk
söylemem gereken Beypazarı’dır diye düşünüyorum. Şundan çok fazla değil belki 10 sene öncesine kadar Beypazarı’nı hiç kimse bilmezdi. Ama şu
anda yani belki 10 binlerde olan ziyaretçi sayısı şuanda 400 binin üzerine
çıkan bir ilçeden bahsediyorum. Neler vardır, telkari denen gümüş işçiliğini
yaşatmaya çalışmışlar, yöreye özel yemekleri sunmuşlar, işte onların Beypazarı güveci ya da onların kuruları, yöresel baklavaları ve o yöresel konaklardaki hizmet çok cazip geliyor. Yani şöyle bir anlayış var, belki de yanlış
bir anlayış yerleşti. Hani turizm denince ilk akla deniz, kum ve güneş üçgeni gelir ama turizm sadece bununla kısıtlı değil artık dünyada. Bir Beypazarı’nın nüfusu ki nüfusu çok değil 30-40 bin nüfusu olan bir yer kendi nüfusunun belki 10 katını çıkar hale geldi. Orada görev yapan bir belediye başkanının önderliğinde yapılan bir planlaması sonucudur bu. Şu anda 500 bine
yaklaşan bir ziyaretçi sayısı aldı başını gidiyor. Isparta’mızı düşündüğümüzde, yani o nüfusla bunu kıyasladığımızda, biz bunu neden başaramayalım,
bizdeki potansiyel, bizdeki imkanlar çok daha fazla.
Mimari ve ticari tasarım açısından özgün yapıların korunması ve restore
edilmesi var. Maalesef yanı başımızda duran bazı turistik değerlerden inanın haberimiz olmadığını görüyoruz. Yanı başımızda, çok değerli, belki yüzlerce yıl önce yapılmış camiinin bile farkında olmayan gençlerimiz olabiliyor
veya onun kıymetinden habersiz olan bir nesil olabiliyor. Bu anlamda onları tanıtmak ve onların da koruması ve tanıtımına yönelik çalışmalarımı hızlandırmamız zorunluluk arz ediyor.
Festivallerin ulusal ve uluslararası boyuta çekilmesi mecburiyet arz ediyor. Isparta’da gül ve halı festivali diyoruz, ben birçok arkadaşıma sordum
duydunuz mu diye, inanın birçok arkadaş bundan habersiz. Demek ki burada tanıtım yetersizliğimiz var. Daha etkin bir tanıtım sürecine girmemiz zorunluluk arz ediyor.
Sonuç itibariyle toplamam gerekirse tekrar şunu vurgulamak isterim. Turizm gerçekten başlı başına bir alan ve bu alanda başarı için bütün kesimlerin işbirliği ve paylaşımı esastır. Teşekkür ediyorum.
101
102
GİRİŞ
Çok boyutlu bir kavram olan turizm, insanların günlük yaşamlarını sürdürdükleri çevrelerden ayrılarak sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri içeren bir süreci, değişik çevrelerde yaşamalarını ve kısa-orta-uzun süreli olarak konaklamalarını ifade etmektedir1. Bu kapsamda turizm, ülkeye döviz
getirme ve istihdam oluşturma özelliği ile ekonomik; turistlere hizmet sunma, onların eğlence, dinleme ve diğer ihtiyaçlarını karşılama ve farklı kültürleri bir araya getirme özelliği ile sosya-kültürel, oluşturduğu kaynak kullanım
talepleri ile de çevresel bir faaliyettir. Kısaca turizm olgusu, sosyal etkileşim
ve değişimin önemli unsurlarından bir tanesidir.
Turizm sektörü, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde önemli bir paya sahiptir. Küresel anlamda dünyanın en büyük sektörlerinin başında yer aldığı gibi, dünyada en hızlı büyüyen ve gelişen sektör olma özelliğine de sahiptir. Turizm sektörünün temel arz verileri bölgelerin doğal, sosyo-kültürel ve tarihsel kaynaklara bağlı olduğundan diğer sektörlerden farklı olarak kalkınmayı hızlandırmaktadır2.
Ülkemizde turizm hareketleri, daha çok güney ve batı kıyılarımızda yaz
aylarında yoğunlaşan ve deniz-kum-güneş üçgeninde gelişen kitle turizm
faaliyeti olarak önem kazanmıştır. Kıyıların yoğun turizm faaliyetine sahne
olması, beraberinde, çok değişik sorunları da ortaya çıkarmıştır. Bu sorunlar ve tatil anlayışındaki değişmeler ile turizm anlayışı, alışılmış turizm merkezlerinden uzak, doğa ile iç içe, kırsal kültürleri tanımaya yönelik ve onlarla beraber, çevre ile uyumlu tesislerde, bozulmamış ve temiz bir çevrede
yapılan faaliyet olarak ortaya çıkmaya başlamıştır3,4. Özetle turizmin geliş1
2
3
4
Kısa-Ovalı, P. (2007). “Kitle Turizmi Ve Ekolojik Turizmin Kavram, Mimari Ve Çevresel Etkiler Bakımından Karşılaştırılması”, YTÜ Mimarlık Fakültesi E-Dergisi, 2(2): 64-79.
Çeken, H. (2004). “Turizmin Bölgesel Kalkınmaya Etkisi Üzerine Teorik Bir İnceleme”, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, 10(2): 293-306
Ceylan, S. Ve Demirkaya, H. (2009). “Kış Turizmine Bağlı Olarak Gelişen Bir Kırsal Yerleşme: Çobanisa Köyü (Isparta)”, Doğu Coğrafya Dergisi 21: 79-94.
Yılmaz, A. ve Şahin, K. (2009). “Samsun Şehri ve Yakın Çevresinde Turizm Ve Turist Algılaması”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2(7): 345-358.
103
tiği ve çeşitlendiği ülkemizde, turizme yeni açılacak alanların belirlenmesine yönelik araştırmalar önem kazanmaktadır.
VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planının 1586. maddesinde; turizmin coğrafi
bölgelere dengeli dağılımını sağlayarak, dış pazarlarda turist tercihlerindeki değişimi de dikkate alarak yeni alternatif alanlar oluşturmak amacıyla; kış
turizmi, dağ turizmi, termal turizm, sağlık turizmi, yat turizmi, kongre turizmi
ve eko turizm gibi alternatif turizm faaliyetlerine yönlendirmenin büyük
önem taşıdığı vurgulanmaktadır5.Bununla paralel Türkiye Turizm Stratejisi
2023 ve Eylem Planı 2013’de, ülkemizin doğal, kültürel, tarihi ve coğrafi değerlerini koruma-kullanma dengesi içinde kullanmayı ve turizm alternatiflerini geliştirerek ülkemizin turizmden alacağı payı arttırmayı hedef almaktadır.
Bu çalışmada, öncelikli olarak Isparta ilindeki turizm potansiyeli, turizm
potansiyelinin Isparta’nın gelişimine etkisi ele alındıktan sonra, ampirik bir
uygulamayla Isparta’da yaşayan halkın öncelikli sorunları tespit edilmiş ve
Isparta’daki çeşitli kesimlerin bakış açısından, Isparta’nın Turizm Potansiyeli ve Uygulamaları, Isparta Turizminin Sorunları, Isparta Turizmini Geliştirme Stratejileri, Turizmin Isparta’ya Sağlayacağı Katkılar, Festivaller ve Isparta çerçevesi şeklinde beş boyut altında incelenmiştir.
1. ISPARTA ve TURİZM
Isparta, Akdeniz Bölgesinin batı bölümünün iç kesiminde yer almakta
olup, “Göller Bölgesi”nin merkezi olarak kabul edilmektedir. Isparta’nın yüzölçümü 8.933 km2’dir. Isparta’nın doğusunda, Konya’nın Beyşehir, Doğanhisar ve Akşehir ilçeleri; kuzeyinde, Afyon’un Çay, Şuhut, Dinar ve Dazkırı
ilçeleri; batısında, Burdur’un Merkez, Ağlasun ve Bucak ilçeleri; güneyinde
ise Antalya’nın Serik ve Manavgat ilçeleri bulunmaktadır. Isparta’nın rakımı
ortalama 1050 metredir. Isparta’nın yeryüzü şekillerinin % 68,4’ü dağlar, %
16,8’i ovalar, %14,8’i platolardan oluşmaktadır. Topraklarının %74’ü tarıma
elverişlidir. İlin %7,5’i göllerle kaplıdır. Isparta bitki coğrafyası açısından Akdeniz ve İran-Turan bölgelerinin kesişim yerinde bulunan farklı ekolojik koşullara sahiptir. Küçük yüzölçümü floristik açıdan oldukça zengindir. Isparta
ili arazisinin yarısına yakın bir kısmı ormanlardan oluşmaktadır6.
Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgeleri arasında önemli bir coğrafi noktada yer alan Isparta, Anadolu’nun tarihi geçmişinden nasibini bolca almıştır.
Tarihi boyunca sürekli yerleşim görmüş olan Isparta, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bu sebepten dolayı Isparta tabiatıyla, tarihi güzellikleriyle
5
6
104
Ceylan ve Demirkaya, a.g.e. s.81
Durgun, A. (2006). “Bölgesel Kalkınmada Turizmin Rolü”, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman
Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta.
gelişmeye hazır bir turizm potansiyeline sahiptir7. Bu bölümde Isparta’nın
gelişmesinde turizmin rolüyle ilgili açıklamalarda bulunulacaktır.
Öncelikli olarak her bir coğrafi bölgenin kendine özgü gelişme karakteristikleri ve dinamik sektörleri bulunmaktadır8. İlgili bölgenin taşımış olduğu
özelliklere göre, bazı sektörlerin katkısı diğerlerine göre daha fazla olabilmektir. Başka bir ifadeyle, belirli sektörler ilgili bölgede lokomotif görevi taşımaktadır9. Bu kapsam çerçevesinde turizm sektörü belli bölgelerde (Antalya, Alanya, Kemer, Manavgat, Belek, Kuşadası, Bodrum, Marmaris, Fethiye vd) istihdam oluşturması, bölgeyi kalkındırması, çevreyi geliştirmesi,
kültürel düzeyi attırması bakımından lokomotif sektör konumundadır.
Herhangi bir yerin turist çekebilme potansiyeli üç unsura bağlıdır. Turizmin temel unsurları ya da turizmin arz kaynakları denen bu üç kavram çekicilik, erişim ve konaklamadır. Çekicilikler, turizmin yer seçiminde rol oynayan coğrafî kaynaklardır ve turistin bir alanı ziyaret etme isteğini doğururlar10. Erişim, ilgili destinasyona ulaşımın kolaylığı, hızı, kalitesi, fiyat cazipliği konularını kapsamaktadır. Konaklama ise bölgeye yapılan ziyaret kapsamında gecelemeyi içermekle birlikte, konaklama tesis sayısının yeterliliğini, hizmet kalitesini, diğer hizmetlerinin sunumunu (yeme&içme, eğlence,
vb.) içermektedir. Bu kapsam çerçevesinde Isparta’daki turizm potansiyeli
ele alındığında karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır;
Turistlik çekicilik konusunda Isparta muazzam bir potansiyele sahiptir
(Tablo 1). Fakat Isparta sahip olduğu bu muazzam değeri kullanamamakta
ve tanıtımını yapamamaktadır. Erişim konusunda Isparta’nın; turizmin merkezi sayılan ve yıllık 9 milyonluk turist çeken Antalya’ya komşu olması, çok
büyük bir avantaj taşımaktadır. Ayrıca Isparta’da havalimanının bulunması
erişimi kolaylaştıran diğer bir faktördür. Üçüncü faktör olan konaklama konusunda ise Isparta’nın eksiklikleri olduğu ve yatırıma ihtiyacı olduğu görülmektedir (Mevcut konaklama tesisleri için Bkz. Tablo 2). Konaklama ve diğer yatırımların hızlanması ve çoğalması bölgedeki mevcut turizm potansiyelinin anlaşılmasıyla ivme kazanacaktır. Bahsedilen bu konularla ilgili detaylı açıklamalara araştırma bölümünde yer verilmiştir.
7
8
9
10
Durgun, a.g.e., s. 84
Yavuz, A. ve Çiçek, S. (2009). “Isparta İlinin Vergi Gelirlerinin Analizi Yoluyla Sosyo-Ekonomik Yapısı Üzerine Bir İnceleme”, Maliye Dergisi, 157: 166-182.
Türkoğlu M., B. Gövdere ve Ç. Meydan (2005). “Isparta İli Turizminin Sorunları ve Çözüm Önerileri,” Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(1):2938.
Ceylan, S. (2004). “Yazılı Kanyon (Sütçüler, Isparta) Tabiat Parkı’nın Turizm Açısından
Önemi Ve Kullanımı”, Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi,
5(8):59-82.
105
106
Turizm, bölgesel kalkınmaya etki eden önemli sektörlerden biridir. Bundan dolayı, ekonomik gelişme ve istihdam oluşturmanın bir aracı olan turizm, günümüzde bölgesel gelişme ve bölgesel mirasın korunması ve geliştirilmesinde bir araç olmaya başlamıştır. Özetle bir bölgede turizmin etkin bir şekilde hayata geçirilmesi, bölgedeki yatırımları arttırmakta, bölgede istihdam olanakları oluşturmakta, bölgenin altyapısının gelişmesini sağlamakta, küresel düzeyde dünya ile bütünlemeyi sağlamaktadır. Bu sebeple az gelişmiş bölgelerde turizmin teşvik edilerek bölgesel kalkınmanın
sağlanması AB’nin üye ülkelerinde güçlü fonlarla desteklediği bir uygulamadır. Ayrıca AB Bölgesel Politikası, bölgesel dengesizliklerin azaltılması
ve istihdamın teşvik edilmesi için turizmin önemli bir kaynak olduğunu kabul etmiştir11.
Aşağıda yer alan Tablo 3’de yıllara göre Isparta’da konaklayan yerli ve
yabancı turist sayıları yer almaktadır. Buna göre Isparta’da en fazla konaklamanın gerçekleştiği yılın 2003 yılı olduğu görülmektedir. 2003 yılının en ilginç tarafı yerli turist açısından konaklamanın en yüksek olduğu yıl; yabancı turist açısından da konaklamanın en düşük olduğu yıldır. 2003 yılında elde edilen en yüksek geceleme sayısına karşı, 2004 yılı, 1999 yılından sonra konaklamanın en düşük olduğu yıl olarak göze çarpmaktadır. Tablo 4’de
yer alan yıllara göre Türkiye’ye gelen yabancı turist sayıları 2006 yılı haricinde önemli bir oranda atış gösterirken, Isparta için aynı durum söz konusu değildir.
11
Durgun, a.g.e., s. 79-80
107
Isparta’daki yabancı turist konaklama rakamlarının düşük olması, bölgeyi ziyaret eden yabancı turistlerin az olduğu anlamına gelmemektedir. Çünkü Isparta’nın sahip olduğu zengin tarihi, kültürel ve doğal kaynaklarına seyahat acentaları tarafından günü birlik turlar düzenlenmektedir. Düzenlenen
günü birlik turlar, bölgenin günün belli bir saati içersinde ziyaret edilmesi ve
konaklamanın başka bir bölgede sağlanmasıyla gerçekleşmektedir. Bu durum karşısında bölgeyi ziyaret eden turist konaklama yapmadan bölgeden
ayrılmaktadır. Mevcut otellerin hizmet ve kalitelerini artırmaları, çevre ve alt
yapı çalışmalarının düzenlenmesi, yeme-içme tesislerinin açılması, alışveriş imkanlarının ve rekreasyonel faaliyetlerin hayata geçirilmesi, bölgeyi ziyaret eden turistlerin bölgede konaklamalarının sağlayacak olan faktörlerden bazılarıdır.
108
Isparta Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü verilerine göre Isparta için turizm
geliri, geceleyen toplam turist sayısı 25 dolarla çarpılarak hesaplanmaktadır. Turizm gelirini hesaplamada kullanılan 25 dolar rakamı sadece yemeiçme ve konaklamayı kapsamaktadır12. Geliştirilecek bir politika ve alternatif imkanlarla bu rakam daha yüksek rakamlara çekilebilir. Özetle muazzam
bir turizm potansiyelini bünyesinde barındıran Isparta, turizmde alınacak bir
takım önlemlerle ve ar-ge çalışmalarıyla büyük bir gelişme ve kalkınma sürecini yakalayabilir.
2. UYGULAMA
Bu bölümde Isparta ilindeki turizm potansiyeli, turizm potansiyelinin Isparta’nın gelişimine etkisi ele alındıktan sonra, ampirik bir uygulamayla Isparta’da yaşayan halkın öncelikli sorunları tespit edilmiş ve Isparta’daki çeşitli kesimlerin bakış açısından, Isparta’nın Turizm Potansiyeli ve Uygulamaları, Isparta Turizminin Sorunları, Isparta Turizmini Geliştirme Stratejileri, Turizmin Isparta’ya Sağlayacağı Katkılar, Festivaller ve Isparta çerçevesi şeklinde beş boyut altında incelenmiştir.
Araştırmada veri toplama aracı olarak anket tekniği kullanılmıştır. Anket
formu iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde demografik sorular yer almaktadır. İkinci bölüm ise araştırmacılar tarafından geliştirilen Isparta’nın
Turizm potansiyeli-kullanımı ve geliştirilmesine yönelik yerel halkın görüşlerini belirlemeyi amaçlayan önermelerden oluşmaktadır. Ölçekte 5’li Likert (1
Hiç katılmıyorum, 5 Tamamen Katılıyorum) derecelendirme sistemi kullanılmıştır. 17 önermeden oluşan anket formu 785 kişiye yüz yüze görüşerek uygulanmıştır.
BULGULAR
Tablo 5’den araştırmaya katılanların % 54.5’inin erkek, % 45.5’inin kadın
olduğu görülmektedir. Medeni durumlarına bakıldığında ise araştırmaya katılanların yaklaşık % 53’ünün bekar, % 47’sinin de evli olduğu gözlemlenmektedir. Eğitim durumu itibariyle üniversite mezunu olanlar ilk sırada yer
almakta (% 52) ve onları sırasıyla lise (% 24.2), ilköğretim (% 12.5) ve yüksek lisans mezunu olanlar (% 11.3) izlemektedir. Araştırmaya katılanların %
48.6 gibi büyük bir çoğunluğunun 18-27 yaş grubu içerisinde yer aldığı ve
onları % 25.1 oranıyla 28-37 yaş grubu içerisinde yer alanların izlediği görülmektedir. 38-47 yaş grubunda yer alanların oranı % 19.4 olurken, 48-57
yaş grubunda olanların oranı % 5.5, 58 yaş ve üzerinde olanların oranı da
% 1.4’dür.
12
Durgun, a.g.e., s. 110.
109
Katılımcıların % 46.1’inin Isparta ili doğumlu olduğu, % 37’sinin de 20 yıldan daha fazla bir süredir Isparta’da yaşadığı görülmektedir. 1 ila 5 yıl arasında Isparta’da yaşamakta olanların oranı % 29.8 iken, 16 ila 20 yıl arasında bu ilde yaşamakta olanların oranı % 13.2’dir. Onları sırasıyla 6-10 yıl (%
9.3), 11-15 yıl (% 8.5) ve 1 yıldan daha az süredir (% 2.2) Isparta’da yaşamakta olanlar izlemektedir.
Araştırmaya katılanların % 31.6’sı öğrenci, % 19.3’ü özel sektör çalışanı, % 12.1’i devlet memuru, % 11.2’si esnaf, % 6.8’i akademisyen, % 6.8’i
öğretmen, % 5.5’i ev hanımı, %1.4’ü emekli ve % 5.2’i de diğer farklı meslek gruplarında yer almaktadır.
Tablo 6’da yer alan araştırma bulguları Isparta’da yaşayanların
% 36.3’ünün Isparta’nın doğal ve kültürel zenginlikleri hakkında biraz,
% 10’unun da çok az bilgi sahibi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu konuda
110
hiç bilgi sahibi olmayanların oranı da % 2’dir. Bu bağlamda Isparta’da yaşayanların yaklaşık yarısının (% 48.3) bulundukları ilin doğal ve kültürel zenginlikleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıkları anlaşılmaktadır. Isparta ili
turizm potansiyelinin tanıtımında bazı eksik ve yetersizlikler olduğu şeklinde yorumlanabilecek bu durum, geleceğe ışık tutması açısından da önemli
bir tespit niteliği taşımaktadır.
Isparta denince yöre halkının çok büyük bir çoğunluğunun (%65.4) aklına ilk gelen şeyin “gül” olduğu (%65.4) belirlenmiştir. Çok düşük bir oranla
da olsa halı (% 9), üniversite (% 4), Eğirdir Gölü (% 2.3), Süleyman Demirel (% 2.3), Davraz (% 1.4), ve elma (% 1) yöre halkında “gül”den sonra Isparta’yı çağrıştıran unsurlar olarak sıralanmaktadır.
Isparta’yı çağrıştırmada ilk sırada yer alan “gül” , Isparta’da turizm denince dördüncü sırada yer almaktadır. Yöre halkında turizmle akla gelen ilk unsurun ise “Davraz” olduğu (% 45.5), diğer bir ifadeyle kayak ve kış turizminin
ön plana çıktığı Tablo 8’de görülmektedir. Yöre halkının turizmle bağdaştırdığı ikinci önemli bir potansiyel de Eğirdir Gölü’dür (% 32.8). Ancak yöre halkının % 6.7’sinin Isparta’da turizmi çağrıştıracak hiçbir unsur görememesi/hatırlayamaması da önemli bir bulgu olarak Tablo 8’e yansımaktadır.
111
Tablo 9’deki bulgular da “Isparta-Turizm-Davraz” üçgenini genel anlamda destekler bir nitelik taşımaktadır. Nitekim yöre halkının çok büyük bir çoğunluğu (% 67.4) Isparta’da öncelikle kış turizmine ağırlık verilmesi gerektiğine inanmaktadır. Yöre halkına göre Isparta ili için öncelikle desteklenmesi gereken diğer turizm türleri ise sırasıyla dağ turizmi (% 45.7), yayla turizmi (% 30.2), inanç turizmi (% 24.7), eko-turizm (% 15), av turizmi (% 14.5),
kongre turizmi (% 14.4) ve kuş gözlemciliğidir (% 9.4). Öte yandan meslek
grupları itibariyle bakıldığında (Tablo 6), akademisyenler Isparta’da öncelikle kongre turizmine (% 18.8), devlet memuru (% 22.6) ve emekliler (% 2.6)
eko-turizme, esnaf (% 14.9) av turizmine, öğrenciler (% 35.3) dağ turizmine, özel sektör çalışanları (% 31.4) kuş gözlemciliğine, öğretmen (% 9.4),
ev hanımı (% 7.8) ile diğer meslek grupları (% 9.4) da inanç turizmine öncelik verilmesi gerektiğini düşünmektedirler.
112
Yöre halkı işsizliği Isparta ili için en önemli sorun türü (% 27.7) olarak
görmektedir (Tablo 10). Bu bağlamda Isparta’da turizmin gelişmesi ve var
olan potansiyelin etkin şekilde kullanılabilmesi işsizlik sorununun çözümü
için de bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Yöre halkı Isparta için işsizlikten
sonra gelen en önemli sorun türlerini hava kirliliği (% 21.7), otopark ve trafik (% 8.3), toplu ulaşım ve taşıma (% 7.2), eğitim ve iletişim (% 7.1), sanayi yetersizliği ve yatırımın azlığı (% 5.4), sosyal dinlenme ve rekreasyon
alanlarının yetersizliği (% 4.6), altyapı (% 4.2), çevre sorunları (% 3.9), tanıtım yetersizliği (% 2.6), turizmin gelişmemesi (% 1.6), içme suyu sorunu
(% 1.5) olarak değerlendirmektedir. Tablo 10’a yansıyan bir dizi sorun türlerinin turizmin varlığı için temel oluşturan (altyapı, çevre sorunları) ya da turizmin gelişimini doğrudan ya da dolaylı etkileyen unsurlar (hava kirliliği,
otopark ve trafik, sosyal dinlenme ve rekreasyon alanlarının yetersizliği, tanıtım yetersizliği, toplu ulaşım ve taşıma) olduğu da özellikle gözlerden kaçırılmamalıdır.
Meslek grupları itibariyle bakıldığında da (Tablo 11) akademisyenlerin
(% 18.2) turizmin gelişmemesini, öğrencilerin (% 76.9) eğitim ve iletişimi,
öğretmenlerin (% 16.4) otopark ve trafiği, ev hanımların (% 10) altyapı problemini, özel sektör çalışanlarının (% 10) işsizliği, devlet memuru (% 26.3),
emekli (% 10.5) ve esnafın (% 26.3) da tanıtım yetersizliğini Isparta’da öncelikle çözülmesi gereken sorun türü olarak algıladıkları belirlenmiştir.
113
114
115
Tablo 13’e bakıldığında genel olarak yöre halkının Isparta’nın turizm potansiyeli hakkında kararsız kaldığı (3.44), yeterli bir bilgi düzeyine sahip olmadığı görülmektedir. Ancak meslek grupları itibariyle değerlendirildiğinde
ise özellikle akademisyenlerin (3.78) ve öğretmenlerin (3.78) Isparta’nın turizmde zengin bir potansiyele sahip olduğu noktasında daha yüksek bir
inanç taşıdıkları ön plana çıkmaktadır. Bu meslek gruplarını da sırasıyla esnaf (3.59), devlet memuru (3.56), ev hanımı (3.50), özel sektör çalışanı
(3.49), emekli (3.36) ve öğrenciler (3.07) izlemektedir. Isparta ilinin turizmde
zengin bir potansiyele sahip olup olmadığını değerlendirme noktasında
meslek gruplarının gelir düzeyi, okuma, araştırma ve geziye zaman ayırabilme gibi bir dizi unsurun belirleyici olabileceği de gözlerden kaçırılmamalıdır.
Yöre halkı Isparta ilinin sahip olduğu turizm potansiyelini yeterince kullanamadığı noktasında ise genel anlamda görüş birliği içerisindedir (3.76).
Özellikle emekliler (4.00) bu konuda daha yüksek bir kararlılık gösterirken,
116
onları sırasıyla ev hanımı (3.85), akademisyen (3.82), öğrenci (3.81), özel
sektör çalışanı (3.78), devlet memuru (3.64), esnaf (3.61) ve öğretmenler
(3.61) izlemektedir.
Yöre halkı Isparta ilinin turizmde önemli altyapı sorunları olduğu noktasında görüş birliği içerisindedir (3.89). Bu konuda özellikle emekli (4.08), akademisyen (4.07) ve öğretmenler (4.03) diğer meslek gruplarına oranla çok daha yüksek bir kararlılık göstermektedirler. Tablo 14’de de görüleceği üzere
Isparta’da turizme yeterince önem verilmediği de ortak bir görüş olarak öne
çıkmaktadır (3.98). Özellikle bu konuda emekliler (4.27) ve öğrenciler (4.09)
çok yüksek bir kararlılık göstermektedir. Isparta halkının turizm konusunda
bilinçsiz olduğu da ortak bir kanaat olarak Tablo 14’e yansımaktadır (3.91).
Emekli (4.08) ve (4.12) öğrencilerin benzer bir kararlığı bu konuda da sergiledikleri dikkatlerden kaçmamaktadır. Araştırma sonuçlarına göre yöre halkı
Isparta turizminin gelişmesi açısından ilin temel (önde gelen) kuruluş ve birimleri arasında yeterli ve etkin bir dayanışma, işbirliği, iletişim ve koordinasyonun olmadığını düşünmektedir (3.82). Bu konuda özellikle öğretmen
(4.03), özel sektör çalışanı (3.89), öğrenci (3.87), esnaf (3.85) ve akademisyenlerin (3.82) yüksek bir kararlılık gösterdikleri dikkat çekmektedir.
117
Yöre halkının en belirgin şekilde ortak görüş içerisinde olduğu konulardan bir tanesi de Isparta’nın doğal ve kültürel zenginliklerinin tanıtımının yetersiz olduğu gerçeğidir (4.13). Öğrencisinden (4.19) akademisyenine
(4.17), emeklisinden (4.19) devlet memuruna (4.06) ve esnafına (3.96) kadar Isparta’da yaşam süren her kesim ve her meslek grubu bu konuda yetersiz kalındığını düşünmekte ve daha aktif bir politika izlenmesi gerektiğine inanmaktadır.
118
119
Yöre halkının turizmin sadece “Turizm İl Müdürlüğünün” çalışmalarıyla
başarılabilecek bir iş olmadığı görüşünü destekledikleri ortaya çıkmaktadır
(4.06). Başta akademisyenler (4.42) olmak üzere emekli (4.21), öğretmen
(4.21), öğrenci (4.13), özel sektör çalışanı (4.06), ev hanımı (3.90), esnaf
(3.83) ve devlet memurları (3.82) gibi tüm kesimden insanların bu görüşte
birleştikleri gözlemlenmektedir (Tablo 15). Ayrıca yöre halkının turizmde başarı için tüm kesimlerin ortak çaba ve desteğinin zorunlu olduğu görüşünde
birleştikleri Tablo 15’e yansıyan değerlerden anlaşılmaktadır (4.22).
Isparta’da turizmin gelişmesi için öncelikle turizm yatırımlarının arttırılması gerektiği konusunda da yöre halkının hemfikir olduğu (4.02) araştırmanın ortaya koyduğu çarpıcı sonuçlardan bir diğeridir. Turizmin gelişmesi
için Isparta’nın Antalya turizmiyle bütünleşmesi gerektiği konusuna ise yöre
halkının biraz daha temkinli yaklaştığı görülmektedir (3.64). Emekli (3.87),
devlet memuru (3.83) ve esnafların (3.80) özellikle öğretmen (3.55), öğrenci (3.47) ve akademisyenlere (3.47) oranla bu konuda daha olumlu ve destekleyici bir tutum izledikleri belirlenmiştir (Tablo 15).
120