File

Transkript

File
İSLAMİ KESİMİN SOSYALLEŞME
MEKANI: AT PAZARI MEYDANI
Öğrenciler
Eslem S. SAYMAN
Üftade G. KARA
Danışman Öğretmen
Mehmet AYGÜN
2013
İÇİNDEKİLER
A. MEKAN -İNSAN İLİŞKİSİ
1. Mekân ve İnsan
2. Mekânlara Dair Bir Barkod Okuması
3. İstanbul’un İslami Yüzü Fatih Semti ve Sakinleri
4. Harbiye’nin Öteki’si Fatih, Fatih’te At Pazarı Meydanı
5. At Pazarı’nın Tarihsel, Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Yapısı
6. Yeni Bir Mekan: At Pazarı
B. İSLAMİ KESİMDE MODERNLEŞME
1. İslamcılık ve İslami Kesim
2. İslami Kesim ve Modernite
3. Gündelik Hayatta İslami Aktörler
4. İslami Kafeler
C. AT PAZARI: İSLAMİ KESİMİN SOSYALLEŞME MEKÂNI
1.
İslami Kesimin Eğlenme ve Sohbet Mekanı
2.
Sembolik Anlamlı Mekan İsimleri
3.
At Pazarı’ndaki Fraksiyoner ve Fonksiyonel Ayrışmalar
4.
Temel Sohbet Konuları ve Faaliyetler
5.
Eğlenme Biçimleri ve Yeme-İçme Çeşitleri
6.
İslami Kesimin Kadınları ve Karşı Cinsle İlişkiler
2
D. ANKET VE MÜLAKAT
1. Anket Uygulama
2. Verilerin Yorumlanması (Grafikler, Analizler…)
3. Mülakat
4. Sınırlılıklar
5. Sonuçlar
6. Öneriler
E. TEŞEKKÜR
F. EK
G. KAYNAKÇA
3
İSLAMİ KESİMİN SOSYALLEŞME MEKANI: FATİH’TE AT PAZARI
MEYDANI
GİRİŞ
Bu çalışma, İslamcılığın 1990’lı yıllarda yaşadığı dönüşümle birlikte “İslami hareket”
halini alması, bunun sonucunda ortaya çıkan ferdi Müslümanlıklar ve İslami kafe kamusallığı
üzerinedir. İslami öğretilerin modern dünyaya karşı durmak veya modern olandan dini açıdan
zarar görmemek için bir dünya görüşü haline getirilmesine “İslamcılık” adı verilmektedir.
“Müslüman” kavramı İslam’da imanın şartlarını kabul eden her bireyi tanımlamaktadır ve bu
yönüyle kavram çok geniş bir grubu kapsamaktadır. Bu nedenle araştırma raporunda
müslümanların içinde küçük bir grubu ifade etmek amacıyla “İslami kesim” ve “İslami aktör”
kavramları kullanılmıştır. Araştırma konumuzun İslami kesim ve modern hayatta kafe
kamusallığı üzerine olması sebebiyle bu konuya en uygun olabilecek örneklem olması
bakımından “At Pazarı Meydanı” araştırma alanı olarak seçilmiştir. Çünkü “Kahvehaneler;
modernitenin, tartışmalarda ve hayatın her alanında etkin olduğu uzunca bir dönemin
laboratuarları olarak düşünülebilir.”1 Çalışma, İslami aktörlerin kamusallıkla olan
dönüştürücü ilişkilerine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu açıdan önem taşımaktadır. Araştırma
raporunda konuyla ilgili kavramlar, bu kavramların gelişiminin tarihsel süreci, İslami kesimin
moderniteyle ve kamusallıkla olan ilişkisi ele alınmıştır. Bunlar anket verilerinden oluşan
grafikler, kaynakça, fotoğraflar ve mülakatlardan edindiğimiz veri ve izlenimlerle
desteklenmiştir.
A. MEKAN -İNSAN İLİŞKİSİ
1. Mekân ve İnsan
Mekân, en yalın şekilde “yer, bulunulan yer”2 olarak tanımlanır. Mekân kavramı, çeşitli
bilgi alanlarında farklı anlamlarıyla ele alınır. Psikoloji, sosyoloji veya mimarlıkta birbirinden
farklı anlamları karşılayan bu terim genel olarak “tüm nesneleri çevreleyen ve kapsayan,
1
2
Kerem Ünüvar, “Osmanlı’da Kamusal Mekan: Kahvehaneler”, Sayı: 5, Doğu Batı, s. 215.
http://tdkterim.gov.tr/bts/ (Erişim tarihi: 30.10.2012)
4
belirlenmemiş veya hudutlandırılmamış bir yaygınlık”3 şeklinde ifade edilebilir. Mekan
kavramının farklı alanlardaki terimsel anlamları birbirini destekler niteliktedir.
“Mekân kelimesi, fiziksel büyüklük, somut özellikler, sembolik anlamlar ve deneysel
veriler gibi birçok farklı boyutu içermektedir.”4 Bu boyutlar mekân kavramını özetlese de
aslında içinde yaşayan bireylerin mekânlara yüklediği karakteristik özellikleri tam olarak
vurgulamamaktadır. Canlıların yaşamını idame ettirdiği alanlar olarak mekânlar, içinde
barındırdığı bireylerden etkilenerek karakteristik ve simgesel anlamlar kazanırlar.
Mekânlar, bireylerin eylemlerine sahne olan ve ait olma duygusu yaratan alanlardır.
“İnsan, belirli bir mekân parçasında, sadece bir yerde bulunma ve bir alan kaplamanın
ötesinde, bir yaşam alanı inşa eder.”5 Yaşam alanları ise bireyin kendini ifade ettiği, benliğini
ortaya açıkça koyduğu yerlerdir. Mekânda yer alışı ile kendini o mekânın bir parçası olarak
görmeyi kabul eden bireyler, mekân ile ilişkileri sayesinde sosyal aitliklerini yansıtırlar.
İnsanların bağ kurdukları, kendileri ile özdeşleştirdikleri, aitlik hissettikleri mekânlar, onların
duygu ve düşüncelerini yansıtan önemli ipuçlarıdır. “Yer/mekân tercihleri ve algısı; yaş,
cinsiyet, eğitim, meslek, kullanıcı profilinin ekonomik ve kültürel durumu gibi sosyodemografik özellikler tarafından etkilenmektedir.”6
Aynı mekânı paylaşan insanlar grup kimliği oluştururlar. Çünkü bireyin kişisel tercihleri ve
sosyo-demografik özellikleri mekân seçimlerinde etkili olmaktadır. Kişi, kendisini temsil
eden, dolayısıyla bir parçası olmayı kabul ettiği mekânlarda aynı sebeplerle bulunan diğerleri
ile bir grup oluşturmaktadır. Böylelikle bireyin karakterinin dışa vurumunun, ait olmayı
seçtiği grubun, tercihlerinin başka bir deyişle imajının analizi bulunduğu mekânların
incelenmesi ile mümkündür. “Zira mekan, kaçınılmaz olarak toplumsal, toplum ise doğası
gereği mekansaldır.”7 Sosyal ilişkiler, kavramlar, olguların mekansal bir ifadesi vardır ve bu
ifade zinciri ancak sosyal bilimlerle çözülebilmektedir.
3
ÇUBUK, Mehmet, (1973), Beşeri Yerleşmelerde Mekan Organizasyonu ve Ülkesel Kalkınmayı Bir Mekan
Organizasyonu İçinde Yaratmak, İ.D.G.S.A. Mim. Fak. Doçentlik Tezi, İstanbul, s. 27.
4
PRETTY, G.H., Chipuer, H.M. and Bramston, P., 2003; “Sense of place amongst adolescents and adults in two
rural Australian town: The discriminating features of place attachment, sense of community and place
dependence in relation to place identity”. Journal of Environmental Psychology, 23, s. 237-287
5
BİLGİN, Nuri, (2011), Sosyal Düşüncede Kent Kimliği, İdealkent, Sayı 3, s. 28.
6
HARVEY, D., (1989), From Managerialism to Entrepre Nurialism: The Transformation of Urban Governence
in Late Capitalism, Geographiska Annaler B 71 (1), ss. 3-18.
7
TEYMÜR, N., (1998), “Disiplinlerin Aralığında(ki) Mekan”, Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek (iç.), Metis
Yayınları, İstanbul, s. 267-277.
5
İnsan ve mekân sürekli bir etkileşim içindedir. “Mekân, insanı biçimlendiren ve onun
tarafından biçimlendirilen toplumsal bir boyuttur.”8 Bir bireyin herhangi bir mekâna
yerleşmesi ile başlayan süreç, hem birey hem de mekân için karşılıklı dönüştürücülük
potansiyeli içermektedir. Çünkü mekân ve insan arasındaki ilişki karşılıklı etkileşimli bir
ilişkidir. Lefebvre’ye kadar mekânın bireyleri nasıl etkilediği üzerinde durulmuştur.
Lefebvre’nin bu görüşü sorgulamasıyla da bireylerin mekânları nasıl etkilediği sorusu yanıt
bulur. Lefebvre’ye göre birey, “yaşanan mekân”ın kurulması için asıl gerekli olandır.Yani
mekânlar insanlar ile varolur. Zaman geçtikçe insanları etkileyen mekânlar, bireysel kimlik
kazanımlarında da etkili olurlar. İnsanların inşa ettikleri mekânlar da insanların kimliklerini
inşa eder.
2. Mekânlara Dair Bir Barkod Okuması
Mekânlar, bulundukları ve bulundurduklarının etkisiyle sembolik ve niteliksel anlamlar
kazanırlar. Bulundukları coğrafyanın tarihi ve sosyolojik özellikleri ile içinde barındırdıkları
insanların karakterleri mekânlara kimlik kazandırır. “Nasıl bir insan kendine özgü nitelik ve
özelliklerle belirli bir ‘kimse’ oluyor ve diğerlerinden farklı ve özel hale geliyorsa, bir ‘yer’ ya
da ‘kent’ de kendisini diğer yerlerden farklı kılan bir nitelikler bütünü olarak algılanabiliyorsa
özel bir yer/kent olur ve zihine yerleşir.”9
İnsan, kentin bir parçasıdır ve bulundukları alanlar ile bir bütün oluşturur. Böylelikle bu
bütünlük bir kentsel kimlik meydana getirir. Kentsel kimliğin bileşenleri kentin sakinleri ve
kentin fiziksel çevresi olarak ayrılabilir. Bu bileşenlerin kendi içlerinde ve birbirleriyle
oluşturdukları etkileşimler ile sahip oldukları özellikler ise kentsel kimlik sisteminin
yapıtaşlarıdır. “Yer kimliği, basitçe fiziksel görünümle değil, o yerin karakteriyle ilgilidir.
Yerin karakteri görsel ve mekânsal özelliklerin ötesinde boyutlara sahiptir. Zihinlerindeki yer
imgesi zaman içinde, insanların yaptığı değişim ve uyarlamalar sonucunda, gitgide daha fazla
ayrıntıyla beslenerek güçlenir ve karakter belirginleşir. Yer, zaman içinde, kültürünü de
yoğurur ve biçimlendirir.”10
İnsanlar her gün zamanlarının büyük bir bölümünü kentsel mekânlarda geçirirler. İçinde
yaşanılan mekânların, yaşama biçimini ve insan davranışlarını etkilediği de açıktır. Bu
8
NASAR, (1982) .
OKTAY, Derya, (2011), Kent Kimliğine Bütüncül Bir Bakış, İdealkent, Sayı 3, s. 9.
10
A.g.e., s. 11.
9
6
sebeple kamusal alanlar, mekânlar ve insanların karakterlerini yansıtmaktadır. Bir yerin
karakterini anlamak için de kamusal alanlarına bakılmalıdır. “Kültürel boyutun kent içinde
tüm kesimlere ( yerli halk ve konuk açısından) görünür kılındığı, ve böylelikle kent kimliğine
yansıdığı yer ise kamusal alandır.”11 Kamusal alanlar, bireylerin iletişimi için uygun ortamlar
hazırlarken burada gerçekleşen etkinlikler ile de bu iletişimi desteklerler.
Yerel kültürün aynası olarak nitelendirebileceğimiz kamusal alanlar kent kültürünün de
merkezidir. Meydanlar, parklar, binalar, cadde ve sokaklar birer kamusal alandır. Bu alanlar
ayrımsanabilir özellikleri ile kentsel kimliğin anlaşılabilmesine katkıda bulunurlar. Örneğin,
Venedik’teki Piazza San Marco, Moskova’daki Kızıl Meydan bulundukları kent ile
özdeşleşmiş bir kimlik taşırlar. Bulunduğu kentin kimliğinin güçlenmesine önemli ölçüde
katkıda bulunan mekânlardan biri de İstanbul’daki İstiklal Caddesi’dir.
Fotoğraf 1
Venedik’teki Piazza San Marco’dan bir görünüm
11
OKTAY, Derya, (2011), Kent Kimliğine Bütüncül Bir Bakış, İdealkent, Sayı 3, s. 11.
7
Fotoğraf 2
Moskova’daki Kızıl Meydan’dan bir görünüm
Fotoğraf 3
İstanbul’daki İstiklal Caddesi’nden bir görünüm
Kent kimliği söz konusu olduğunda, kentin farklı parçaları, yani semtler simgesel bir rol
üstlenirler. Örneğin, Amerika’daki San Francisco, her biri kendine özgü kimliği olan semtler
kenti olarak bilinir. Ülkemizde ise İstanbul, bu duruma verilebilecek en güzel örneklerdendir.
Semtlerinin büyük bir çoğunluğu özgün kimliklere sahiptir. Kimlik o “şey”e ait özellilkleri
taşımaktadır ve bütün içinden algılanabilme bu kimlik sayesinde mümkündür. Semtler de
kendine has özellikleri ile diğerlerinden ayrılırlar. Örneğin, Üsküdar semti denilince akla ilk
8
olarak tasavvuf kültürü gelir. Kadıköy’ün sol görüşlü kesimi; Fatih’in ise dindar kimlikli
insanları temsil etmesi de bu olgunun bir tezahürüdür.
“Kent mekânları içinde geçmişle bağların kurulmasının, kimlik, yer ve aidiyet duygusunun
artırılmasındaki rolü yadsınamaz. Bu bağlamda değerli olan, kentin tarihini kentin “ruhu”
olarak, kentin kendisini de halkının “ortak belleği” olarak görebilen yaklaşımlardır.”12 Bu
sebeptendir ki tarihinde önemli olaylar yaşanmış semtler, genelde bu olayların etkisinde bir
kimlik kazanmışlardır. Örneğin, İstanbul’un ilk büyük cami ve imaretinin çevresinde oluşan
ve şehri fetheden sultanın lakabını taşıyan Fatih semti, bu sorumluluğun verdiği ağırlıkla daha
muhafazakar bir eğilim içindedir.
3. İstanbul’un İslami Yüzü Fatih Semti ve Sakinleri
Fatih semti, İstanbul’un en ünlü ve simgesel nitelikli yerleşim alanlarından biridir.
İstanbul’un dünya ölçeğinde öne çıkmasında önemli bir rolü olan ve kentin kimliğinin
oluşmasında etkin rol oynayan söz konusu kültürel birikimin varlığının yoğun olarak bir arada
yer aldığı en önemli kentsel mekân Tarihi Yarımada’dır.13 İstanbul’un merkezi sayılan bu
ilçe, Suriçi denilen İstanbul şehrinin kurulduğu ve geliştiği bölgenin tamamını kaplayan
bölgedir. İlçe, Fatih Camiinin yapımının bittiği tarihten sonra Fatih adı ile anılmaya
başlanmıştır.
Tarihi Yarımada’nın tamamını kaplayan Fatih, adını 1453 yılında İstanbul’u fetheden
Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet'ten almaktadır. İstanbul'un fethinden sonra Sultan
II. Mehmed Han’ın emriyle İstanbul’un dördüncü tepesine inşa edilen Fatih Cami’nin
etrafında gelişmeye başlayan Fatih, hızla klasik bir Osmanlı-Türk şehri halini almıştır.
Günümüze kadar ulaşabilen ahşap evleri, cami ve medreseleri, sıbyan mektepleri ve çeşmeleri
ile Osmanlı-Türk yaşam tarzının ve mimarisinin en güzel örneklerinin görülebileceği bir
merkez olan Fatih, bu mistik havasının yanı sıra Roma ve Bizans gibi çok önemli
uygarlıkların seçkin eserlerini de bünyesinde barındırmaktadır. Fatih, sahip olduğu özellikler
dolayısıyla “İlk İstanbul” veya “Asıl İstanbul” olarak da anılmaktadır. Tarihi Yarımada Fatih,
Roma İmparatorluğu’nun en önemli merkezlerinden biri olma özelliğine sahip bir yer
olmasının yanında 1058 yıl Bizans’a, 469 yıl Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmıştır. Bu
12
13
ROSSİ, A., (1982), The Architecture of the City, MIT Press, Opposition Books, Cambridge.
http://www.fatih.bel.tr/bpi.asp?caid=997&cid=87 (Erişim tarihi: 28.12.2012)
9
özelliği dolayısıyla Tarihi Yarımada’da bu üç önemli medeniyete ait çok önemli eserleri bir
arada görmek mümkündür. Ancak, Yenikapı’daki Marmaray Projesi çalışmaları sırasında
bulunan son bulgularla ilçenin tarihinin, 8500 yıl öncesine kadar gittiği belirlenmiştir. Bilinen
dünya tarihinin de yeniden yazılmasına neden olacak bu bulgular, Fatih’in tarihi ve kültürel
açıdan önemini daha da artırmıştır.14
Fatih semti tarih boyunca her zaman büyük imparator ve sultanlar ile anılmıştır. Semt,
Constantinus’un anıt mezarı ve Martirion’u daha sonra onun yerine yapılan İustinianos’un
Havariyun Kilisesi, fetihten sonra da Fatih Sultan Mehmet’in büyük külliyesi ile
taçlanmıştır.15 Havariyun Kilisesi günümüzdeki Fatih ilçesinin ilk kurulduğu yerdir. Kilise
harap hale gelince Fatih Sultan Mehmet burayı ilk inşaat yeri olarak seçmiş, kiliseyi yıktırarak
Fatih Külliyesi’ni yaptırmıştır. Zamanla Fatih Külliyesi çevresinde yeni yeni binalar inşa
edilmiş ve bu bölgeye imparatorluğun çeşitli yerlerinden getirilen insanlar yerleştirilmiştir.
Böylece ilçenin çekirdeği meydana gelmiştir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın yaptırdığı, kendi
adıyla anılan külliye; Bizans sonrası kurulan İstanbul’un oluşmasında merkez görevini
üstlenmiştir. Külliyenin adıyla anılmaya başlayan mahalle ise Fatih semtine ve ilçesine adını
vermiştir.
Fatih Külliyesi İstanbul’a Türk döneminin karakteristik görünümünü kazandıran büyük
külliyeler dizisinin ilk halkasıdır. Bine yakın çalışanı ve çevresindeki çarşılarla, bu külliye
şehrin bundan sonraki gelişmesinde etkili olan yeni bir ağırlık merkezi yaratmıştır. Fatih’in
yaptırdığı eserler kümesi (külliye) içinde cami, medrese, hastahane, misafirhane, imaret,
hamam, kervansaray, okul, kütüphane ve türbeler (Fatih Sultan Mehmet Türbesi, Gülbahar
Hatun Türbesi, Nakşıdil Valide Sultan Türbesi) vardı. İmaretin bu zenginliği, Fatih
bölgesinde ilk 200 yılın yoğun yerleşmesinin nedenlerinden birini açıklamaktadır.16 Bu
yerleşimin büyük bir kısmını ise Müslüman halk oluşturmaktadır. Bu durumun oluşmasında
da külliyenin manevi atmosferinin etkili olduğu görülmektedir. Vefatından sonra Fatih Sultan
Mehmet’in türbesini de barındıran külliye günümüzde de kapısından girildiği andan itibaren
aynı manevi havayı soluyabileceğiniz bir mekân durumundadır. Külliyenin çevresindeki
evler, dükkanlar, parklar da bu duruma uyum sağlamıştır. İslami çağrışımlar yapan apartman
isimleri, Hac ve Umre malzemeleri satan dükkanlar, cübbe ve sarıklı insanların oturduğu
14
http://www.fatih.bel.tr/bpi.asp?caid=997&cid=87 (Erişim tarihi: 28.12.2012)
http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=556039&title=fatih&haberSayfa=3
(Erişim tarihi: 28.12.2012)
16
http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=556039&title=fatih&haberSayfa=3
(Erişim tarihi: 28.12.2012)
15
10
parklar bu manevi havanın oluşmasına büyük katkı sağlamaktadır. Fatih semtinin genel
görüntüsü de bu durumu yansıtmaktadır. Külliyenin manevi havası semtin geneline sirayet
etmiştir. Fatih’in bu yapısı ise süreklilik oluşturmuş ve böylece semte İslami kimliğini
kazandırmıştır.
Fotoğraf 4
Fatih Camii ve Külliyesi
İslami kimliğin kazanılmasıyla birlikte Fatih bu kesimin yerleşim alanı haline gelmiştir.
Literatür taramasıyla hakkında bilgi elde edilemeyen bu olgu, semtin içine girildiği andan
itibaren gerek semtin sakinlerinin imajı gerek sosyo-kültürel yapısı ile anlaşılabilmektedir.
Şalvar, sarık, cübbe, çarşaf gibi günümüzde çok fazla tercih edilmeyen, diğer semtlerde
karşılaşılma ihtimalinin çok düşük olduğu kıyafetler bu semtte günlük yaşamın bir parçası
haline gelmiştir. Henüz ergenlik çağına girmemiş küçük çocuklar bile bu şekilde
giyinmektedir. Bu tarzda giyim eşyalarının satıldığı yerlerin başında gelen semt; yalnızca bu
semttekilerin değil, bu yaşam tarzını benimseyen birçok kişinin ihtiyaçlarını karşılayan bir
alışveriş yeridir. Nişantaşı, Beyoğlu gibi semtlerin aksine Fatih’te mescid ve camilere de sıkça
rastlanmaktadır. Yani ilçe, buraya yerleşmiş İslami kesimin yaşam tarzlarının getirdiği
ihtiyaçları karşılamak üzere yapılanmıştır. Bu durum mekân ve insan arasındaki çift taraflı
dönüştürücülük ile açıklanabilir. İlçede bulunan vakıf ve derneklerin de dini hassasiyetlere
sahip insanlara hitap etmesi buna bir örnektir.
11
Fotoğraf 5
Fatih’te gündelik yaşamı gösteren bir kare
Fetihten itibaren şehrin yapılanması Fatih Külliyesi çevresinde oluşmuştur. Bu durum
semtin bir “Müslüman mahallesi” olarak anılmasında önemli rol oynamaktadır. Bölge, şehrin
kuruluşundan bu yana dinsel simge statüsünü korumuştur; günümüzde de yine bu niteliğini
muhafaza etmektedir.
4. Harbiye’nin Ötekisi Fatih, Fatih’te At Pazarı
Türk romanı, Türk toplumunun
temel meselelerini, değişimlerini, geçişlerini
yansıtmaktadır. Bu yönüyle sosyoloji bilimine ışık tutmakta, kaynaklık etmektedir. Peyami
Safa’nın “Fatih-Harbiye”17 adlı romanı sosyolojik bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde
araştırdığımız “muhafazakârlık” konusu ve Peyami Safa’nın aslına sadık kalan Fatih ile onun
17
SAFA, Peyami, (1995), Fatih-Harbiye, İstanbul: Ötüken.
12
ötekisi olarak işaret ettiği Avrupaileşen, Batı etkisiyle değişen Harbiye üzerinden aktardığı
Doğu-Batı çatışması hakkında birçok bilgi ve bakış açısı edinmiş oluruz. Peyami Safa,
romanında Harbiye'de yaygınlaşan Avrupaî yaşama özenmesini ve yeniden Fatih'in
simgelediği aslına dönüşünü betimlerken bu değişimi, bütünüyle ruhsal etkenlere
bağlamaktadır. Yazarın, Doğu-Batı karşıtlığı üzerinden ortaya koymaya çalıştığı değerler,
Batı için genel olarak maddî ve hazcıdır. Buna karşılık, Doğu manevî değerleri temsil
etmektedir.18
Yazarın birbirinin ötekisi olarak işaret ettiği iki semt günümüzde Fatih ve başka herhangi
bir semt olarak görülebilir. Örneklemimiz At Pazarı Meydanı’nın cafeleriyle müsemma
olduğu düşünüldüğünde café kültürüyle öne çıkan bir mekan olan Cihangir’den bahsetmek
daha uygun düşecektir.
Fotoğraf 6
Cihangir kafelerinden bir görünüm.
18
MORAN, Berna, (1999), Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yayınları, İstanbul.
13
Fotoğraf 7
At Pazarı Meydanı’ndan bir görünüm.
Kuşkusuz, kent mekânları, bir örnek, homojenitesi olan mekânlar değildirler. Buraların her
biri, işlevleri, iç mekân kurguları, mekânsal iklimi, sosyo-ekonomik düzeyi, entelektüel
havası, mekân içi iletişim izleği, mekânsal sosyalite vs. itibariyle farklılık/çeşitlilik
arzederler.19 At Pazarı Meydanı ilk etapta tıpkı Cihangir gibi bir hava hissettirse de yukarıdaki
alıntıda sıralanan etkenlerle farklılık göstermektedir.
5. At Pazarı’nın Tarihsel, Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Yapısı
Fatih Sultan Mehmet, fetih ile birlikte İstanbul’un yeniden yapılanması için birçok
çalışmada bulunmuş, yeni yerler inşa ettirmiştir. 1453-1481 yılları arasında İstanbul’da 300
büyük yapı inşa edilmiştir.20 Bunlardan biri de Fatih Camii’nin hemen yakınında bulunan
atpazarıdır. Kuşkusuz bu durumda atın Osmanlı’daki önemi, savaşlarda oynadığı rol ve
dönemin en yaygın ulaşım aracı olması etkilidir. “Fatih, külliyenin yakınına koşum ve eyer
takımlarının yapıldığı bir Saraçhane de inşa ettirmişti ki, burası Zeyrek yakınlarında kurulan
Atpazarı’na da son derece yakındı. Bilindiği üzere “saraç”, at koşum takımları yapan meslek
erbabına verilen addır. Yine az önce de belirttiğimiz üzere kendi camisi ile Zeyrek Camii
19
20
AYTAÇ, Ömer, Kent Mekânlarının Sosyo-Kültürel Coğrafyası, Fırat University Journal of Social Science.
10 Aralık 2012, Medhal Dergi, Sayı 87.
14
arasında bulunan alanda bir atpazarı şekillenmişti.”21 Atpazarı zamanında atların bağlandığı
çengeller de meydanın alt tarafındaki yapının duvarlarında hala varlığını korumaktadır.
Fotoğraf 8
Atların bağlandığı çengellerin bulunduğu duvar
Fotoğraf 9
Atların bağlandığı çengeller
21
KAYA, Önder, Mostar Dergisi, Sayı: 55.
15
Atpazarı çeşitli ansiklopedilerde “at ve at ile ilgili malzemenin alım satımının yapıldığı
yer” olarak tanımlanmaktadır. Meydan Larousse’da atpazarları ve buradaki işleyişle ilgili şu
bilgiler yer almaktadır.
“Genellikle bütün büyük şehirlerde kurulurdu. Eskiden atpazarları’nın esnafla
meşgul olan bir kethüdası ile onun vekili olan ve müzayede yerine bakan bir
yiğitbaşısı bulunurdu. Bunları, esnaf seçerdi. Tellâl, mezada çıkardığı atı,
elinde gezdirirse beşer kuruş, hayvan satılınca da ahır sahibi ve müşteriden 30
kuruş alırdı. Alıcı, 39 gün içinde hayvanı hastalıklı çıkarsa iade eder, esnafın
ileri gelenleri toplanarak bunu doğrularsa, parasını geri alırdı.
Hayvanları her zaman, istenirse alım satım sırasında bir baytar muayene
ederdi. Rumeli İle Anadolu arasındaki geçişlerde, hayvan başına beşer kuruş
alınırdı.”22
Fatih’teki At Pazarı Meydanı şu anda Siirt Pazarı (Kadınlar Pazarı) ile Fatih Camii
arasında bulunmaktadır. Eski Mutaflar Sokağı ile Mıhcılar Caddesi –ki “mıh” atın nalını
çıkarmak için kullanılan çiviye verilen addır ve bu bakımdan dikkate değer bir ayrıntıdırarasında kalan bu küçük meydanın ortasında bronz bir at heykeli vardır. Bizans zamanında
sığır pazarıyken Fatih’in fetihten sonraki imar çalışmaları ile daha sonra atpazarı haline gelen
bu meydan ile ilgili sınırlı bilgiye ulaşılabilmektedir. Emrullah Efendinin Muhit-ül-Maarif
adlı eserinden Fatih ve Üsküdar’da bulunan atpazarları ile ilgili bilgi verilmektedir. Yazılı
kaynakların dışına çıkıldığında ise meydandaki değişime tanıklık eden, uzun yıllar boyunca
meydanda kahvecilik yapan “Metin Dayı”dan bu değişim hakkında bilgi alınabilmektedir.
“Metin Dayı” at alım-satımının cumhuriyetin ilk yıllarında da devam ettiğini belirtmiş ve
meydandaki vergi usulünü kaynaklardaki şekliyle aktarmıştır.
22
Meydan Larousse, s. 291.
16
Fotoğraf 1023
Fatih’in eski halini gösteren bir harita
Günümüzde cafelere ev sahipliği yapan bu meydan tarih boyunca birçok farklı meslekten
insanın ekmek kapısı olmuştur. Meydan atpazarıyken, sadece at alım satımı yapılan bir yer
değil; aynı zamanda semerciler, nalbantlar ve arabacı dükkanlarının bulunduğu bir ticaret
merkezidir. Yani sadece at alınıp-satılan bir meydan değil, at ve atçılıkla ilgili malların
satıldığı dükkanlara mekan olmuştur. “Fatih devrinden 1930'lara kadar Fatih'te, Bozdoğan
Kemerinin bitimiyle Fatih Külliyesi arasında bugün de At Pazarı adını taşıyan meydanda
daimî bir at pazarı bulunuyordu. Burada her birinin kendi ahırları olan at cambazları dışında
23
Bu harita Fatih Belediyesi’nin arşivinden alınmıştır. Fatih Camii ve Külliyesinin eski halini gösteren haritada, At
Pazarı Meydanı “Hangars” adıyla belirtilmiştir.
17
nalbant, saraç, mutaf gibi atla ilgili esnafın da dükkanları vardı.24 Meydanda daha sonraları
marangozhaneler açılmıştır. Zamanla bu marangozhanelerin yerini de otomobil tamirhaneleri
almıştır. Kafelerin açılmaya başlanması ile tamirhaneler sanayi sitelerine taşınmış, meydan
boşalmıştır. Şu an ise meydanda nargile kafeler boy göstermektedir.
Fotoğraf 11
Meydanın düzenlemeden önceki halini gösteren bir fotoğraf
Atpazarı’ndaki bu tarihsel değişimi en iyi anlatan yazılardan birini kendisi de bu değişime
az da olsa tanıklık etmiş Salih Zengin tarafından kaleme alınmış ve bu yazı Aksiyon
dergisinde yayınlanmıştır. Meydandaki tarihsel değişimi, ticari ilişkileri ve ritüelleri çok iyi
anlatan yazının bir kısmı şu şekildedir:
“Fatih Camii’nden fazla uzaklaşmadan Siirt Pazarı (Kadınlar Pazarı) ile
Fatih Camii arasında kalan küçücük bir meydana doğru yürüyelim; adı
Atpazarı... Eski Mutaflar Sokağı ile Mıhcılar Caddesi arasında. İlk hâli
şimdikinden çok büyükmüş. Saraçhane’den Fatih Meydanı’na kadar uzanırmış
bu küçük meydan. Bizans zamanında sığır pazarıyken fetihten sonra at pazarı
24
ARMAĞAN, Mustafa, (1997), İstanbul Armağanı Gündelik Hayatın Renkleri III, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı, İstanbul.
18
hâline gelmiş. At ve süvariliğe dair ne kadar sanat varsa hepsini içinde
toplamış bu küçük pazar. Semerciler, mutaflar, nalbantlar, arabacı dükkânları...
Düşünün yani tam 170 ahır varmış meydanda. Hatta Pertev Paşa tarafından
Mimar Sinan’a yaptırılan, İstanbul’a gelen sipahilerin indikleri bir kervansaray
bile mevcutmuş. Tabii bugün ondan hiçbir eser kalmamış. Bir de meydanın
tam ortasında Abdülmecid Han’ın yaptırdığı dört taraflı meydan çeşmesi
varmış; ama bugün onu da bulana aşk olsun. Atpazarı’nın biraz yukarısında bir
de dua meydanı varmış ki her sabah dükkânlar açılmazdan evvel esnaf ve
ahaliden bazısı gelir, mahalle camiinin imamı güzel bir dua okur, ondan sonra
dükkanlar birer ikişer açılmaya, atlar öteye beriye götürülmeye, pazar
hareketlenmeye başlarmış. Atpazarı, Fatih ve çevresini yok eden büyük
yangınların hemen hepsinde yanmış ve yangınlardan geriye pek bir şey
kalmamış. Bakiyeyi ben sayayım isterseniz: Küçük bir meydan, ortasında iki
ağaç ve etrafında irili ufaklı kafeteryalar.
Meydanın on yıl önceki hâlini hatırlıyorum da, oto tamircileriyle doluydu.
Yan yana dizilmiş oto tamircilerine homurdanarak girip çıkan araçlar, çekiç
sesleri, tamirci çıraklarının öğle vakti bir köşeye çekilip sohbet ederek
yemeklerini atıştırmaları, kilitçiler, birkaç eski kâgir apartman, bir pastane ve
neden burayı mesken tuttuklarını bilemediğim iki katlı Pütürgeliler Derneği...
Gerçi şimdi artık o da yok, yıkıldı. Yerine daha büyük bir bina yapılıyor.
Tekrar dernek mi kullanacak, yoksa büyük bir kafe daha hizmete mi açılacak
bilinmez. Ama bu küçük meydandaki değişim ve dönüşüme hizmet edeceği
kesin. Meydana dikilen at heykeli, ‘at pazarı’ ismine açılım sağlayan bir heykel
olmaktan uzak. Gözü bozan tek şey bu belki de...”25
At Pazarı Meydanı’nda eskiden birçok önemli yapı bulunuyordu. Atpazarı Hanı
Kervansarayı, Dua Meydanı, Meydan Çeşmesi, Kul Camii, Şeyh Süleyman Mescidi bu
yapılardan
bazılarıdır.
Evliya
Çelebi’ye
göre
17.
yüzyılda
İstanbul’da
bulunan
kervansaraylardan biri Atpazarı Hanı Kervansarayı’dır.26 Eski bir ahilik geleneği olan, her
sabah dükkânları açmadan önce dua etme işleminin gerçekleştirildiği Dua meydanı ise At
Pazarı Meydanı’nın hemen üstünde bulunmaktadır. Ayrıca Abdülmecid Han’ın yaptırdığı dört
25
26
ZENGİN, Salih, “İçinden Atlar Geçen Meydan”, Aksiyon, Sayı 938, s. 52.
10 Aralık 2012, Medhal Dergi, Sayı 87.
19
taraflı meydan çeşmesi de bu meydanın yok olan tarihi yapıları arasındadır.27 Şeyh Süleyman
Mescidi ise Zeyrek Caddesi ile At Pazarı Sokak köşesinde bulunan, 1491 yılında Şeyh
Süleyman tarafından mescide dönüştürülen bir yapıdır. Altında, 8 nişli kripta olması nedeni
ile alt kısmı kare, üst kısmı sekizgen planlı binanın, Pantokrator Kilisesi’nin cenaze şapeli
veya vaftizhanesi olduğu sanılmaktadır. Mescidin kuzeyindeki özel arazinin içinde 6 sütunlu
bir Bizans sarnıcı bulunmaktadır.28
Fotoğraf 1229
At Pazarı Meydanı’nın eski hali
Fotoğraf 1330
At Pazarı’nda alışveriş usulü
27
ZENGİN, Salih, “İçinden Atlar Geçen Meydan”, Aksiyon, Sayı 938, s. 52.
www.byzantiumistanbul.com/detay.asp?detayid=288 (Erişim tarihi: 17.11.2012)
29
KAYGILI, Osman Cemal, (2003), Köşe Bucak İstanbul, Selis Kitaplar, İstanbul.
30
KAYGILI, Osman Cemal, (2003), Köşe Bucak İstanbul, Selis Kitaplar, İstanbul.
28
20
Fotoğraf 1431
At Pazarı’ndan bir görünüm
Bir mahalleyi andıran pazar, birkaç sokak ile daire biçiminde büyükçe bir
meydandan ibaretti. Bu sokakta hayvan ahırları, nalbantlar, saraçlar sıralanırdı. Attan
başka at ve atçılık malzemesi de satılırdı. Semerciler aşağı meydanda, mutaflar arka
sokakta, sepetçiler de Saraçhane tarafında İdiler. Mahmud II zamanında Asakir-i
Mansure
süvari
birlikleri
için
at
ve
ata
gerekli
malzeme
bu
pazardan
alınıyordu.Abdülmecid I, atpazarı meydanına zarif ve dört köşeli bir çeşme yaptırmıştı
(1853). Pazarın yukarı tarafındaki dua meydanında esnaf, dükkânlarını açmadan,
mahalle imamının duasını dinlerdi. Buraya II. Abdülhamid de bir namazgah yaptırdı.
Fatih’teki atpazarı Çırçır yangınında yandı (1908) ve başka yere taşındı; fakat esnafın
ısrarı ile yeniden eski yerine getirildi (1913). Üsküdar’daki atpazarı Fatih’teki kadar
tanınmış ve işlek değildi. Burada sadece birkaç han vardı. Yalnız Cuma günleri birkaç
saat alışveriş yapılırdı.32
31
32
KAYGILI, Osman Cemal, (2003), Köşe Bucak İstanbul, Selis Kitaplar, İstanbul.
http://www.vik2.com/page/1432/ (Erişim tarihi: 01.12.2012)
21
7. Yeni Bir Mekan: At Pazarı
Osmanlı döneminde at alınıp satılan, nalbantların ve at tüccarlarının bulunduğu bir meydan
olan At Pazarı, bir dönem otomobil sanayi meydanı olarak kullanılsa da şimdilerde birçok
kafeye ev sahipliği yapan bir mekan haline gelmiştir. At Pazarı Meydanı’nın zaman
içerisindeki bu dönüşümü Fatih Belediyesi’nin projelendirmesi ile gerçekleşmiştir.33
Fotoğraf 15
Fatih Belediyesi’nin “212 proje” adlı kitapçığından
Düne kadar da oto sanayicilerin konuşlandığı at pazarı meydanı şimdi cıvıl cıvıl kafeleri ile
sohbet, çay, nargile üçlüsünün peşine düşenlere mekan oluyor. Meydanın gelişmesine katkısı
büyük olan Eski Kafa'nın sahibi Aysel Berk "Kentlerde kentlileşmenin işareti meydanlardır.
Bu Fatih'te yoktu, At Pazarı ile Fatih'in bir meydanı oldu." diyor.34
Meydandaki kafelerin sahipleri oto sanayicilerden devraldıkları dükkanları şık birer kafeye
dönüştürmüşler. Belediyenin sokağı trafiğe kapatıp gerekli çevre düzenlemelerini yapmasıyla
At Pazarı Meydanı Cihangir gibi, Tophane gibi bir kimlik kazanmış. Meydanı, bahsedilen bu
mekânlardan ayıran özelliği ise ise müşteri profilinin farklı olmasıdır. Genelde İslami kesim
gençliğinin ve entelektüellerin tercih ettiği bir mekân olan Fatih'teki At Pazarı Meydanı
kafeleri, değişen yeni İslami kesimin de vitrini haline gelmiş. Müşterileri arasında tanınmış
33
Bu bilgi, proje kapsamında Fatih Belediyesi Proje- Etüt Müdürlüğüne yapılan ziyarette “Fatih Belediyesi 212
Proje” kitapçığından alınmıştır.
34
http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 07.12.2012)
22
yazar ve gazeteciler var. Hatta bazıları bu mekânların müdavimleri arasında sayılabilir. Bu
durum Zaman gazetesinde yayınlanan röportajda şu sözlerle anlatılmaktadır.
İstanbul Fatih'te, şair ve yazar Mevlana İdris'in Eski Kafa'sı ile başlayan
'okumuş çocuklar'ın dinamik etkileşimi hızla devam ediyor. Atpazarında nezih,
temiz ve güzel kafelerin oluşturduğu görüntü, özellikle gençler için alternatif
mekânlar hüviyetinde. Fatih Belediyesi'nin söz konusu alanı trafiğe kapatmasının
da bu nezihlikte çok önemli bir etkisi var kuşkusuz. Meydan, gençleri için bir
cazibe merkezi haline geldi adeta.35
At Pazarı Meydanı, zamanla Fatih’in en çok tercih edilen mekânı olmuş. Mekânın
trafikten yalıtılması, yaşamların mütevaziliği ve binaların birçok boyutlu olmasıyla mekânda
kentin içinde “sessiz bir vaha” oluşmuş. Hem ilçenin kalabalığından, günlük curcunasından
uzaklaşmak isteyen ilçe sakinlerinin uğrak yeri; hem de gazete, televizyon ve sosyal medya
aracılığıyla buradan haberi olup İstanbul’un uzak köşelerinden gelenlerin zaman geçirdikleri
bir mekâna dönüşmüş.
Yıllarca köşedeki "Dayı"yı bilen sokak sakinleri önce kafelere itiraz edecek
olmuş ama değişimi görünce memnun olmuşlar. Bir kısmı evlerinin alt
bölümlerini kafe uygun şekilde düzenlemeye başlamış. Bazıları ise akşamları
kendi çaylarını çekirdeklerini alıp, evlerinin önüne masalarını yerleştirip eşlik
etmeye başlamışlar kafelerde oturanlara. Aslında kafeleri açan esnafın çoğu da
orada doğmuş büyümüş. Yabancı değiller. Müdavimler ile sokak sakinleri ise
benzer hassasiyetlere sahip olduğu için sorun yaşanmıyor. Bir kafe bir diğerini,
bir diğerini getirmiş. Daha da açılacak kafeler var. Belediyenin de sokağı trafiğe
kapatıp gerekli çevre düzenlemelerini yapmasıyla At Pazarı Meydanı Cihangir
gibi, Tophane gibi bir kimlik kazanmış. Şimdi kafelerin müdavimlerinde kimler
yok ki. Yazarlar, şairler, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, öğrenciler,
avukatlar, gazeteciler, televizyon yapımcıları, oyuncular... İsim vermek gerekirse;
Elif Çakır, Selahattin Yusuf, Atılgan Bayar, Zeki Demirkubuz, Burhan Kuzu,
Sevilay Yükselir, Semih Kaplanoğlu ve meydanda çekimlerinin bir kısmı yapılan
Halil İbrahim Sofrası dizisinin oyuncuları, set ekibi... Meydana Başbakanın,
bakanların, vekillerin yolu düştüğüne dair rivayetler de bolca..”36
35
36
http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=1182517 (Erişim tarihi: 17.11.2012)
http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=02.08.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 19.11.2012)
23
Meydana eski yerleşim yerlerinin arasından geçerek ulaşılıyor. Dar bir girişi olan
meydanın ortasında bronzdan bir at heykeli var. Hemen yanında ise meydanın adının
“Kirmasti At Pazarı Meydanı” olduğunu belirten bir tabela. Daha çok geniş bir sokağa
benzeyen bu meydanın sağında ve solunda sıra sıra dizilmiş kafeler bulunuyor. Meydanın bir
tarafının tamamı ile diğer tarafının alt kısmında kafeler konuşlanmışken üst kısmındaki
boşluk hemen göze çarpıyor. Burada ise yerel bir dernek binası ile eski bir kahvehane
bulunmaktadır. Yanındaki birkaç binanın alt katları ise hala ev olarak kullanılmaktadır.
Fotoğraf 16
Meydana adını veren ve atpazarıykenki haline gönderme yapan tek unsur
Fatih semtinin tarihi dokusu ve mistik havası hissedilse de sakinliğiyle etrafından ayrılan
bir mekân burası. Mahalle arası diye tabir edilebilecek bir alt sokağından apayrı bir görünüm
içerisinde meydan: “Fatih'in orta yerinde Cihangir'e gelmiş hissediyorsunuz kendinizi.
Kafelerden birinden kulağınıza Leonard Cohen melodileri ulaşırken, bir diğerinde Dede
Efendi çalıyor. Meydanın, zamanın tozunu yutmuş ve kendini henüz İstanbul'un curcunasına
kaptırmamış bir hâli var. Bir yanda alışılageldik atmosferlerini koruyan kahvehanelerde tavla
24
oynayan gençlerin attığı zarların sesine hemen yanındaki kafelerde inceden inceye konuşulan
memleket meseleleri eşlik ediyor.”37
Fotoğraf 17
(Soldan sağa) Lena, Beyrut, Bab-ı Yaren isimli kafelerden bir görünüm
Meydanda her biri kendi içinde başka bir dünya barındıran on bir kafe bulunuyor.
Bunların yanında meydanın daha önceki zamanlarıdan kaldığı belli bir kahvehane ve
etraftakilerin Dayı’nın Yeri olarak adlandırdığı; şimdilerde ise değişime ayak uydurarak
Nostalji Kafe adını almış iki mekân daha var. Bu mekânlardan bazıları gerek dekorları gerek
müdavimleri gerekse faaliyetleri ile diğerlerinden bir adım öne çıkıyor. Beyrut, Lena, Eski
Kafa, Hanegah ve Dayı’nın Yeri nam-ı diğer Nostalji Kafe bu nedenlerden dolayı en çok
tercih edilen mekânlar. Geri kalanlar ise klasik nargile kafe şeklinde tanımlanabilir. Bu
kafeler aynı zamanda futbol müsabakalarının da izlenebileceği yerler. Meydanın dışında
birçok yerde de karşılaşabileceğiniz bu klasik nargile kafeleri benzerlerinden ayıran özelliği
ise yine müşteri profili. Daha radikal İslami görüşlere sahip kişiler tarafından tercih edilen bu
kafelerin müşterileri çoğunlukla erkeklerden oluşuyor. İçeri girdiğinizde kadınlarla karşılaşma
ihtimaliniz oldukça düşük.
Meydandaki kafeler, pek çoklarından farklı olarak sadece vakit geçirilip karın doyurulan
yerler değiller. Söyleşiler düzenlenen, ney ve Arapça gibi kurslar verilen, şiir dinletilerine ev
37
http://www.yeniaktuel.com.tr/tur101,[email protected] (Erişim tarihi: 19.11.2012)
25
sahipliği yapan kafeler bulunuyor At Pazarı’nda. Bu mekanlar kent hayatının bir sonucu
olarak doğan kent insanın sosyalleşme ihtiyacını karşılamaktadır. Kafelerin isimleri, İslami,
muhafazakar ve geleneksel kültür/yaşam biçimlerini yansıtmaktadır. İslami kesimin
sosyalleşme ihtiyacını karşılayan, At Pazarı Meydanı’ndaki kafeleri tek tek ele almak
gerekirse genel özellikleri şu şekilde özetlenebilir:
Nostalji Kafe (Dayı’nın Yeri)
Fotoğraf 18
Nostalji Kafe’nin giriş kapısı
Sokağın girişindeki kırmızı tuğladan örülmüş binada, adı müdavimleri olan öğrenciler
tarafından konulmuş, Nostalji Kafe var. İşletense "Dayı" lakabıyla tanınan Mehmet Amca.
Kardeşi Metin'le hizmet veriyorlar. En çok da öğrenciler tarafından tercih ediliyor burası. At
Pazarı ahalisi kendilerini bildiklerinden beri Dayı'nın orada olduğunu söylüyor. Mekan eski
usül bir kahvehane sayılabilir.38 Bu özelliğinden olsa gerek bu mekânda da bayanların
bulunması çok nadir karşılaşılan bir durum. Öğrenciler dışında, meydana yapılan yeni
kafelerden rahatsız olan, kendilerini “antikapitalist Müslüman” olarak tanımlayan gençlerin
de uğrak mekânı burası. Fiyatların uygunluğu, özellikle de büyük çayla küçük çayın ücretinin
aynı olması bu gençler tarafından kapitalizme karşı savaşın en güzel örneği olarak
nitelenebiliyor.39
38
http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 28.11.2012)
http://abdullahsehidhuca.wordpress.com/2012/07/08/cafelerde-herkes-cok-usudum-merkez/ (Erişim tarihi:
28.11.2012)
39
26
Eski Kafa
Fotoğraf 19
Eski Kafa’nın nostaljik ruhunu yansıtan girişteki yer dekoru
Şair Mevlana İdris ve mimar eşi Aysel Hanım’ın işlettiği mekân, buraya açılan diğer
kafelere öncülük etmesi bakımından önemlidir. Özellikle entelektüellerin, edebiyatçıların ve
üniversite öğrencilerinin tercih ettiği Eski Kafa, iç dekoru ve leziz yemekleriyle meydanın ilgi
odağı.40 Edebi sohbetlerin ve şiir dinletilerinin gerçekleştirildiği mekânın birçok ünlü
müdavimi de bulunuyor. Aysel Berk ve Mevlana İdris'in işlettiği Eski Kafa'nın gerek
dekorasyonu gerekse verdiği hizmetle meydanın tanınmasında ve çıtanın yükselmesinde
40
ZENGİN, Salih, “İçinden Atlar Geçen Meydan”, Aksiyon, Sayı 938, s. 52.
27
lokomotif görevi gördüğü meydandaki işletmeciler tarafından ifade ediliyor. Tanınan
entelektüellerden Mevlana İdris'i takip edenler (ki şu sıralar Eski Kafa'nın duvarında kafenin
twitter adresinin verildiği yazının yanında 'beni takip et' yazıyor) meydanın müdavimi
oluyorlar. Dolayısıyla burada siyasetten edebiyata, dini konulardan sanata kadar pek çok konu
konuşuluyor, kritik ediliyor.
Beyrut Kafe
Fotoğraf 20
Üzerine en çok konuşulabilecek kafelerden biri Beyrut. Kafe, söyleşilerin, etkinliklerin
olduğu, hararetli politik tartışmaların yaşandığı bir mekan. Bu açıdan diğerlerine göre daha
politik bir özelliğe sahip. İçerisinde bir kütüphane ve toplantı salonu bulunuyor. “Eskilerin
28
“kıraathane” kültürünü yaşatmaya çalışan bir mekan Beyrut Kafe.”41 Dekorunda ise ilgi çekici
detaylar var. Kafenin özgürlük ve çokseslilik yanlısı duruşu mekanın duvarlarından da
gözlemlenebiliyor; örneğin duvarlarının birini bir Hrant Dink fotoğrafı, bir başkasını ise
Nazım Hikmet Ran’nın bir şiiri süslüyor. Kemalist Şoven yazılı bir döviz taşıyan çarşaflı
kadın fotoğrafı ise bir başka duvarda asılı. Mekânın ortaklarından Alican Bey’in kendi
ifadesiyle “Çarşamba’dan şalvarlı bir abimizin yan masasında bir eşcinsel oturabiliyor.”
İdeolojik bir ayrım yapılmadığı, zaman zaman kendi düşüncesine aykırı söyleşi konukları
ağırladığını da belirtiyor. Kafe el değiştirse de fikri yapısında bir değişiklik olmamış. Kafenin
önceki sahibi de kafenin isminin neden Beyrut olduğunu açıklarken bu konuya değiniyor:
“Beyrut'un dünyadaki yeri, sahip olduğu çok renklilik bize çok çekici geliyordu. İçinde
Doğu'yu ve Batı'yı barındırması orayı özel kılan bir durum. Kafemizin de böyle bir yer
olmasını istedik."42 Nargile fiyatlarını diğer kafelere göre yüksek tutan kafe sahibi, bunun
nedenini ise herkesin, daha çok mekândaki bayanlara rahatsızlık verebilecek kimselerin,
kafeye gelişini önlemek olduğunu söylüyor. Meydanın en etkin kafelerinden Beyrut, Eski
Kafa ve Lena ile birlikte doluluk oranı en fazla olan mekânlardan.
41
http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi:
28.11.2012)
42
http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=1182517 (Erişim tarihi: 28.11.2012)
29
Lena Kafe
Fotoğraf 21
“Naile Abla, nam-ı diğer "Naiş" ve çay üstâdı Ahmet`in işlettiği Lena Kafe, At Pazarı`nın
yeni sayılabilecek mekanlarından olmasına karşın, bir akşam üzeri gittiğinizde, yer bulmakta
en çok zorlanacağınız mekanlardan da biri aynı zamanda. Mantısı fabrikasyon değil, el
emeği göz nuru. Kitel adlı leziz köfteyi de İstanbul’da nadir yapan yerlerden biri.”43
Müşterilerin bu kafeye gelmelerinin ortak nedeni mekânın samimi havası. Müşteriler,
kafenin sahibi ve işletmecisi Naile Hanım’a abla diye hitap ediyor. Nargile satmayan bu
kafe daha çok kadınlar tarafından tercih ediliyor.
43
http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi:
28.11.2012)
30
Derviş Kafe
Fotoğraf 22
Nargileler için köz hazırlayan kafe çalışanı
“Mekanın sahibi Engin Bey arka sokakta esnaftı. Burayı açmaya karar verdi. Biz Fatih'in
gençleri olarak başka yerlere gidiyorduk. Şimdi arkadaşlarımız geliyor, öğrenciler geliyor,
aileler geliyor. Kimse tarafından rahatsız edilmeden çaylarını, kahvelerini kendi yerleri gibi
içip gidebiliyorlar." diyor mekânın işletmecisi Zübeyr Bahçıvan.44 Kafede eskilerin kaçak çay
olarak adlandırdığı daha yoğun aromalı çay bulunuyor. Bu durum müşterilerinin burayı tercih
etmesinde de etkili oluyor.
44
http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi: 28.11.2012)
31
Hanegâh
Fotoğraf 23
Eski bir binanın restore edilmesiyle hizmete açılan Hanegâh kafenin iki girişinden biri
En yeni kafelerden olan Hanegâh Karadenizli bir aile tarafından işletiliyor. Kafenin üst
katını ev olarak kullanan aile mekânda yöresel lezzetlerini sunuyor misafirlerine. Yeni
olmasına rağmen kafenin şimdiden müdavimleri de var. Bunun en büyük nedeni ise kafede
düzenlenen etkinliklerdir. Arapça kursu düzenlenen kafede neyzenler de bir araya gelip
çalışmalar yürütüyor. İçerisi diğer kafelerden farklı olarak oda oda düzenlenen mekân farklı
grupların toplantılarına ev sahipliği yapıyor. Kafe hem erkek hem de kadınların tercihi olsa da
mekânın sahibi ve işletmecisi, kız-erkek ilişkilerinde çok rahat olmayan müşterileri
32
ağırladıklarını beliritiyor. Mekân, mimari özellikleri ile de öne çıkıyor. Osmanlı-Türk sivil
mimarisinin özelliklerini yansıtan bir yapıya sahip.
Bab-ı Yaren Kafe
Fotoğraf 24
Anlamı "dost, arkadaş kapısı" olan Bâb-ı Yaren, tam da adı gibi bir mekan. (...)
Birbirlerine yarenlik eden mekân müdavimleri Bâb-ı Yaren`in en çok da nargilesini öve öve
bitiremiyor.45 Nargile kafelerden biri olan Bab-ı Yaren de genelde erkek müşterilerin tercihi.
Fotoğraf 24’te de görülebileceği gibi alt katta müşteriler nargile içip sohbet ederken üst
katta bir erkek namaz kılabiliyor. Bu fotoğraftan da anlaşılabileceği gibi meydandaki kafeler
müşterilerin talepleri ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir.
45
http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim
tarihi:28.11.2012)
33
Dersaadet
Fotoğraf 25
Dersaadet, Milli Görüş geleneğini sahiplenenlerin rağbet ettiği bir cafe.46 Dini açıdan daha
kesin çizgileri olan bu görüşe mensup kişiler genelde kadın-erkek ilişkilerinde daha tutucular.
Bu durumun bir sonucu olarak bir nargile kafe olan mekânın müşteri kitlesi erkeklerden
oluşuyor.
Tophane
Fotoğraf 26
46
http://sanliurfa.mazlumder.org/faaliyetler/detay/basin-aciklamalari/1/26-aralik-2011-insan-haklari-ihlalhaberleri/2001 (Erişim tarihi: 01.12.2012)
34
Adını sahibinin eskiden çalıştığı Tophane Nargile Kafe’den alan bu mekân da nargile
satışı amacıyla kurulmuş olan kafelerden. Aperatif yiyeceklerin de bulunduğu kafenin sahibi
yemeklere nazaran nargilede daha iddialı olduklarını belirtiyor. Kafenin müşteri profili ise
hem erkekler hem de kadınlardan oluşmaktadır.
Telve
Fotoğraf 27
Meydanın çıkışında kalmış bu kafe küçük bir mekân. İçeride ve dışarıda ikişer tane olmak
üzere dört masası bulunan kafenin dekorunda daha çok nostaljik eşyalar kullanılmış. Şirin
dekorundan olsa gerek, daha çok turistlerin ilgisini çeken bir mekân.
35
Kafadar
Fotoğraf 28
Daha önceleri yerinde bulunan Filistin Kafe’nin el değiştirmesiyle açılan mekân meydanın
az rağbet gören kafelerinden. Henüz daimi bir müşteri kitlesi oluşmayan kafenin konsepti
nargile üzerine kurulu.
Arthemiss
Fotoğraf 29
Meydanda dini ve geleneksel çağrışımı olmayan tek kafedir. Teras kafe konseptiyle açılan
mekân pek fazla rağmet görmemiş. Mekân şimdilerde devren satılık.
36
Meydan Cafe (Kahvehane)
Fotoğraf 30
Eski usül kahvehane kültürünün varlığını sürdürdüğü bu kahvehane çok uzun zamandır
burada bulunuyor. İçerisinde hala kağıt oyunları, okey ve tavla oynanıyor. Meydanın
değişimine ayak uyduramayan bu mekân diğer kafelere gelen müşterilere de rahatsızlık
vermektedir. Klasik kahvehane kültürü kafe kültürüyle bir çatışma oluşturmaktadır. Müşteri
profilinin genellikle eğitim düzeyi düşük bireylerden oluşması diğer kafelerle bir zıtlık
oluşturmaktadır.
Meydandaki on dört kafenin genel özellikleri yukarıda bahsettiğimiz gibidir. Bu kafelerin
genelinde görülebileceği gibi: “Dünya görüşü olarak tüm kafe müdavimleri kendilerini
Müslüman olarak tanımlasa da arka planda farklı düşünce, gelenek ve ekollere sahipler. Bu
farklılıkları da tercih ettikleri mekanlar açısından belirleyici bir önem arz ediyor.”47 Her kafe
belirli bir müşteri profiline sahip. Son zamanlarda gençler tarafından çok rağbet gören At
Pazarı Meydanı, birçok kafeye ev sahipliği yapıyor. Bu kafeler ise başta İslami kesim olmak
üzere farklı düşüncedeki insanlara ev sahipliği yapıyor. “Son yıllarda ise; sanat, siyaset ve
basın dünyasından müdavimleriyle, meczupları ile kedileri, trafiksiz ortamda özgürce
koşturup oynayabilen çocukları ile İstanbul`un en nev-i şahsına münhasır mekanlarından biri
47
http://sanliurfa.mazlumder.org/faaliyetler/detay/basin-aciklamalari/1/26-aralik-2011-insan-haklari-ihlalhaberleri/2001 (Erişim tarihi: 01.12.2012)
37
halini aldı.”48 At Pazarı Meydanı ve burada bulunan kafeler, İslami kesim gençliğinin ve
özellikle kızlarının sosyalleşmesinde önemli bir yere sahiptir.
A. İSLAMİ KESİMDE MODERNLEŞME
1. İslamcılık ve İslami Kesim
İslamcılık, 19- 20. yy.’da modernleşme hareketlerine karşı oluşan bir siyasi ve fikri
akımdır. Bedri Gencer “İslam’da Modernleşme” adlı kitabında İslamcılık hususunda:
“Batı’nın hâkimiyetiyle başa çıkabilmek için İslam öğretisinin çağdaş dünyaya uyarlanması,
İslam’ın bir dünya görüşü olarak yeniden yorumlanması, bir bütün olarak yeniden hayata
hâkim kılınmak üzere İslami öğretinin ideolojik bir söyleme kavuşturulmasına yönelik fikri
arayışların bütünü.”49 yorumunda bulunmuştur. Nilüfer Göle’nin tanımına göreyse İslamcılık
“Müslüman kimliğini geleneksel yorumlardan kurtarmak ve modernizmin özümleyici
güçlerine kafa tutmak suretiyle bu kimliği yeniden adlandırma ve yeniden inşa etme
çabasıdır”50
İdeolojiler, ‘izm’ler yüzyılı olarak da adlandırılan, modernitenin oluşmaya başladığı,
toplumsal kesimlerin görünürlük kazandığı 19. yy.’da doğmuştur. İdeolojiler, eskiden beri var
olan bir olguya dayandırılarak, bu olgunun yorumlanmasıyla oluşmaktadır; bu açıdan
bakıldığında moderniteye karşı durmak üzerine kurgulanmış bir görüş olması itibariyle
İslamcılığın ancak modernite kadar eski bir görüş olduğu söylenebilir. Geçmişi referans
almasının yanı sıra ideoloji kavramının doğuşunun modern zamanlara rastlamasıyla da
İslamcılık modern bir görüştür.
Göle’ye göre İslamcılığın geçirdiği aşamaların en kısa ve basit ifadesi şöyledir: “Aslına
bakılacak olursa çağdaş İslamcılığın iki farklı aşaması olduğu söylenebilir. 1970’lerin
sonlarında başlayan ve 1979’da gerçekleşen İran İslam Devrimi ile doğruğuna ulaşan ilk
aşama, kitlesel seferberlikler, İslami militanlık, kolektif bir İslami kimlik arayışı, siyasal ve
dinsel bir yönetimin uygulamaya konmasıyla şekillenmişti. İkinci aşamadaysa, devrimci
48
http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html (Erişim tarihi:
02.12.2012)
49
GENCER, Bedri, (2008), İslam’da Modernleşme, Lotus Yayınevi, Ankara, s. 219.
50
GÖLE, Nilüfer (2012), Seküler ve Dinsel Aşınan Sınırlar, Metis Yayınları, İstanbul, s. 89.
38
coşku azalmış, ideolojik koronun yerini çeşitli sesler almış, kolektif militanlığa mesafe koyma
ve bireyleşme süreci yaşanmış ve bu da İslamcılığı ‘dinsel devrimden çıkışa’ götürmüştü.”51
Fatih Duman ise İslamcılığın geçtiği/geçirmekte olduğu süreçleri şöyle ifade etmiştir: “Tek
parti döneminde bastırılan kimliklerini İslami motiflerden hareketle oluşturan toplumsal
gruplar 1950’den beri oldukça yüksek bir sesle taleplerini dillendirmeye başlamışlardır. İslami
gruplar 80 sonrasında özel alan sınırlarını aşarak kamusal alanda görülmeye başladılar. Yine
bu eksende İslami gruplar Türkiye’de demokrasi ve sivil toplumun gelişmesinde önemli bir
rol oynadılar”52 “Dinin ve dilin metafizikten çok ideolojiye yakın olduğu 80’lerdeki radikal
İslam yeni aktörler arasında etkinliğini yitirdikçe katılımcılar kendini ancak bir davaya
adanmışlık halinden çıkararak daha Batılı bir özneleşme sürecine dahil oldular.”53 Bu alıntıyı
da referans göstererek diyebiliriz ki İslamcılık, 1980’lerde başlayıp 1990’larda daha da
hissedilen bir dönüşüm yaşamıştır, bu yıllardan önce İslamcılık, kolektif ve muhalif bir anlam
taşımaktayken bu yıllardan itibaren kolektif ve muhalif yanı değişerek bireyselleşme süreci
başlamıştır, “yani siyasal İslam’ın iflası gibi bir tezden ziyade, İslamcılığın kolektif ve
muhalif boyutunun işlevini tamamlamış olduğunu söyleyebiliriz.”.54 İslamcılık dönemi sona
ermiş, İslami hareket dönemi başlamıştır.55 Bu noktada değişimin kimler tarafından, neden ve
nasıl bir süreçte gerçekleştirildiği sorusu ortaya çıkmaktadır. Bu değişimi 1990’lı yıllarda
İslam’ın kamusallaşmasıyla, İslami hareketlerin politik alanda güç ve görünürlük kazanması,
İslami kesimin ekonomik açıdan güçlenmeleri ile siyasal ve toplumsal alandaki taleplerinin
artmasıyla açıklamak mümkündür ve araştırma konumuz açısından vurgu yapmamız
gerekirse; İslami kesimin kamusal alanda görünürlük kazanmasıyla İslamcılık bireyselleşme
ve küresel bir etkileşim sürecine girmiştir.
Başlarda kolektif ve muhalif bir hareket olan İslamcılık, piyasa ekonomisi, kent hayatı vb.
etkenlerle dönüşmüştür. Göle, İslami hareketin dönüşen ve dolayısıyla İslamcılığı da
dönüştüren aktörlerininin bu değişimdeki rollerini şöyle ifade etmektedir: “İslamcılık,
katılımın siyasal biçimlerini benimseme, açık toplumun sınırlamalarına uyum sağlama ya da
onu reddetme yoluyla, piyasa ekonomisi ve küresel yaşam biçimleri ile ve aynı zamanda
kendi içinden de dönüştürülüyor. Mesleki, ekonomik ve kültürel alanlarda modernliğin
51
A.g.e., s. 89.
Duman, F. (2003), s. 375
53
KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi,
Ankara: Doğu-Batı Yayınları, s.55.
54
GÖLE, Nilüfer, Melez Desenler, Metis Yayınları, İstanbul, s. 14.
55
AVCI, Özlem, (2012), İki Dünya Arasında, İstanbul: İletişim Yayınları, s.
52
39
tarzlarını benimseyen bizzat kendi aktörleri dönüştürüyor İslamcılığı.”56Anne-babalarından
farklı olan bu nesil moderniteye temas ederken kendileri dönüşerek devraldıkları miras olan
İslamcılığı da dönüştürmüşlerdir.
Moderniteye karşı oluşan İslamcılığın moderniteyle iç içe olan, eğitim seviyesi gittikçe
yükselen yeni İslami aktörler tarafından dönüştürülmüştür. Özlem Avcı tarafından ‘İslami
hareket’ olarak adlandırılan bu yeni biçiminin amaçları hakkında Berger’in ifadeleri
önemlidir: “İslâmî hareket, kendilerini ilerici olarak tanımlayan entelektüellerin hala iddia
ettikleri gibi kesinlikle daha az modernize olmuş veya “gerici” olarak nitelendirilebilecek bir
toplum peşinde değildir. Hatta aksine bu hareket modernleşmiş şehirlerde daha güçlüdür ve
bazı ülkelerde de Batı tipi yüksek eğitim almış insanlar tarafından benimsenmektedir.57
Berger, bu kesimin genelinin eğitimli, kentli insanlar olduklarını ve bu hareketin ‘Batı’
normlarıyla yetişmiş bireylerden oluştuğuna vurgu yapmıştır. İslamcılık; gerektiğinde
moderniteye eklemlenmekte, gerektiğinde ise onu dönüştürmektedir. “İslami hareketler Batılı
benlik ile medeni benlik tanımları arasındaki yerleşik denklemi sarsmakta ve modern
bağlamlarda sofu benlik ve habitusu kapsamına alan alternative bir performatif siyaset
geliştirmektedir.”58 Kamusal alanın yeni yüzleri modernliği adeta bir süzgeçten geçirmekte,
işine yarayan kısmını almakta, işine yaramayanları ayıklamaktadır. Kendi değerlerinin
potasında modernliği eritmekte ve şekil vermektedir. Böylece modernlikle içi içe geçmiş,
melez bir kültür oluşturmuş, modernliği kendilerine mal etmiş ve kendiliklerinden ödün
vermeden modern hayata katılmış olmaktadırlar. Bu dönüşüm dinamik bir şekilde devam
etmektedir. İslami kesim böylece İslami bir habitus oluşturmuş olmaktadır.
2. İslami Kesim ve Modernite
İslami kesimin modernite ile habituslarının değişim gösterdiğini söylemek mümkündür.
Habitus kavramını açıklamamız gerekirse; Bourdieu’nün tanımladığı anlamda habitus,
“tarihsel olarak üretilen biçimlerle uyumlu, bireysel ve kolektif pratikler üreten tarihi bir
üründür. Toplumsal olanın bedenlerde (ya da biyolojik olarak bireylerde) inşa edilmesiyle
ortaya çıkan, dayanıklı ve aktarılabilir algı, beğeni ve eylem biçimleri sistemi olan habitus,
geçmiş deneyimlerin aktif olarak şimdi de devam etmesini sağlar.”59 Bourdieu, ‘dini habitus’
56
GÖLE, Nilüfer, (2000), Melez Desenler, GÖLE, Nilüfer, Melez Desenler, s. 33.
Berger, P., s. 19.
58
GÖLE, Nilüfer, (2012), Seküler ve Dinsel Aşınan Sınırlar, Metis Yayınları, İstanbul, s. 21.
59
Pierre Bourdieu, Raisons Practiques: Sur la Theéorie de l’Action, Seuil Editions, Paris, s. 56.
57
40
kavramını daha çok dini değerler çerçevesinde tanımlamıştır ve “insanlığın var olan
durumuna dair egemen ideolojik görüşün prensipleri ile uyumlu bir şekilde davranışlarda
bulunmak ve düşünmek için gerekli olan kalıcı, umumi ve aktarılabilir bir yatkınlık”60
anlamında kullanmıştır. Buna göre habitus, kişinin belli kültürler veya alt kültürler içinde
yaşamaları sonucunda sahip oldukları temel bilgi birikimini ifade eder.
Dindar yeni kesimin habitusu konusundan bahsedecek olursak; kendilerine yeni davranış
kalıpları ve yaşam tarzları yaratmış olsalar da habitusları çocukluklarını geçirdikleri toplumsal
çevrenin etkisi altındadır. Bourdieu’nün ifadesiyle konuşursak; onlar “sudaki balık gibidir,
suyun ağırlığını hissetmez ve etrafındaki dünyayı çok doğal sayar.”61 İfadelerinde
kullandıkları bazı kalıplardan bu durum rahatlıkla anlaşılabilmektedir.
Modernizm, bir bakıma geçmişi yeniden kurmak manasına gelmektedir. İslami kesimin
modernizmin getirdiği sorunlara İslam’ı dayanak göstererek getirilen çözümlerin toplamından
oluşan bu yeni habitus aynı zamanda bir önceki neslin habitusundan da beslenmektedir. Fakat
bu habitusun tek bir öznellikten oluştuğunu söylemek yanlış olacaktır. Aile, toplumsal çevre
ve mahalle kültürü, arkadaş çevresi, -varsa- ait olunan dini grup (cemaat) bu öznelliğin
çeşitliliğinin temel sebebidir.
3. Gündelik Hayatta İslami Aktörler
Karşılaşılan yeni bir ortam, kültür, yaşam tarzı veya durum daha önce var olmayan
ihtiyaçlar ortaya çıkarır. Toplum ya da birey, bu ihtiyaçları karşılayabilmek için kendisinde
veya çevresinde küçük ya da büyük değişiklikler yapmak mecburiyetindedir. “Kamusal
alandaki İslam örneğinde, huzursuzluk yaratan ikil bir hareket söz konusudur: İslamcılar
modernliğin
mekanlarına
girmek
istemekte,
ama
kendi
ayırt
edici
özelliklerini
sergilemektedirler.”62 Yaşanacak olan zorunlu uyum sürecinde, bu ihtiyaçlarını karşılamaya
yönelik yenilik arayışına girilir. İslami kesimin değişen yaşam şartlarına uyum sağlama süreci
de bu şekilde gelişmiştir. Bu kesimin kamusal alanda görünür olmasıyla beraber ortaya çıkan
ihtiyaçların karşılanması gerekliliği varolan seçeneklere yenilerinin eklenmesini sağlamıştır.
60
Pierre Bourdieu, “Legitimation and Structured Interests in Weber’s Sociology of Religion”, Max Weber,
Rationality and Irrationality, S. Lash, S. Whimster (der.), Allen&Unwin Publication, Boston, s. 126.
61
P. Bourdieu-L. Wacquant, Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar, çev. Nazlı Ökten, İletişim Yayınları,
İstanbul, s. 118.
62
GÖLE, Nilüfer, (2012), Seküler ve Dinsel Aşınan Sınırlar, Metis Yayınları, İstanbul, s. 104.
41
Uğur Kömeçoğlu benzer bir konuyu işlediği makalesinde bu durumu şöyle açıklamaktadır:
“Son yıllarda İslami aktörlerin kamusal mekanları kullanma alışkanlıkları hızlı bir dönüşüm
sürecine girmiştir. Modernlik ve gelenek arasında karmaşık motifler işleyen yeni ifade
biçimleri ortaya çıkmaktadır. Kentsel dokuya, tüketim kalıplarına, ve serpest piyasa
dinamiklerine dahil olma çabası genç İslami aktörleri içeriden dönüştürmektedir. Doktriner
yaklaşımların dar kapsamlı yorumlarından uzaklaşıldıkça gündelik, yüz yüze ilişkilerin
yarattığı karmaşık bir kültürel alana girilmekte, farklı bedensel ifadeler ve mekansal
pratiklerle kamusal sahnede yeni görünürlük biçimleri kazanılmaktadır.”63
İslami aktörlerin dünyevi pratiklere dahil olma isteği beraberinde değişimi de getirmiştir.
Bu pratikleri İslami tarzda yapılandırma durumu aslında diğerlerine ait olanı alıp dönüştürmek
tanımıyla da açıklanabilir. Varolanı kendisine uygun bulmayan İslami kesim, bu pratikleri
biçimlendirerek kabul edebileceği bir düzen haline getirmiştir. Çünkü giderek gündelik
hayatın içerisine girmeye başlayan; kamusal alanda görünür hale gelen bu kesimin ihtiyaçları
düşünce, değer, eğilim ve inanışlarına göre şekillendirilmelidir. Böylelikle İslami kimliklerini
kaybetme korkusu yaşamayacakları yeni bir sosyal yaşama sahip olurlar. “İslam’ın
kamusallaşmasıyla birlikte… inanç dünyası ile laik yaşam tarzları, farklılık istenci ile küresel
modernlik, günlük yaşam ile ideolojik ilkeler arasındaki gerilimli alanlar su yüzüne çıkmış ve
doğaldır ki üzerine düşünülmeye başlanmıştır.”64 Gelenek ve modernlik arasında sıkışmış
İslami aktörler, modernliğin kendi üzerlerindeki ötekileştirici etkisine bütün yaşamsal
pratiklere alternatifler oluşturarak cevap vermişlerdir. Nilüfer Göle’nin bu konu hakkındaki
fikirleri bu düşünceyi destekler niteliktedir: “İslam’ın kamusallaşması beraberinde yeni
meşruiyet arayışlarını getirmiş, bununla da kalmayıp varolan kurumların ve kuralların
sınırlarını zorlamıştır. Parlamento, üniversiteler ve medyanın yanı sıra konser salonları, kültür
merkezleri gibi kentsel mekanlar ve hatta tatil mekanları, İslami kesimlerin görünürlük
kazanmasına tanık olmuştur.”65
İslami aktörler kendi mahrem alanlarından çıkarak kamusal alanda bir görünüm elde
etmişlerdir. Kamusal alanlardaki yaşam içerisinde farklılıklarını belirginleştirerek kendilerine
yeni alanlar oluşturmaktadırlar. Üzerinde çalıştığımız meydan ve buradaki mekânlar bunun
somutlaşmış görünümleridir. Farklılıklarını dönüştürmek yerine alanları dönüştürmeyi tercih
etmişlerdir. İslami kültürel değerler bu alternatiflerin oluşturulmasının en büyük
63
KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi,
Ankara, Doğu-Batı Yayınları, s. 39.
64
GÖLE, N. (2000), Melez Desenler, Metis Yayınları, İstanbul, s. 15.
65
A.g.e., s. 14.
42
sebeplerindendir. İslami yaşam ve ifade biçimlerinin ön plana çıkarıldığı pratikler, çağa ayak
uydururken belli değerlerinden ödün vermemek isteyen İslami aktörlerin kurtarıcısı olmuştur.
“Kuşkusuz değişimden kaçmak, ona kapalı olmak sürekli değişen dünya da mümkün
değildir. Değişimi bir elbise gibi toplumun üzerine sorgulamadan geçirmek ise değişimin
kabulünde sorunlar yaratmaktadır.”66 İslami aktörler bu sorunları, elbiseyi kendi üzerlerine
uygun hale getirerek çözmeye çalışmışlardır. Bu durumun örneklerine günlük hayatta birçok
yerde rastlamaktayız. Medya araçları, eğitim kurumları, tatil mekanları, eğlence ve
sosyalleşme mekanları, İslami kesim tarafından alternatifleri oluşturulan pratiklerdendir.
Kendi değer ve hassasiyetlerine uygun yayın yapan televizyon kanalları ile gazete ve dergiler
İslami aktörlerin taleplerini karşılamıştır. Yine bu hassasiyete sahip eğitim kurumları İslami
kesimin rağbet ettiği yerler haline gelmiştir. Değişen ve dönüşen dünya ile beraber gelişen
ihtiyaçlardan biri de dinlenme durumudur. Gündelik hayatında yorgun düşen kimselerin
dinlenme yerleri ise tatil mekanları olmuştur. Yaşam biçimlerine uygun, örneğin Ramazan
ayında yemek saatleri ve aktiviteleri iftar ve sahur vakitlerine göre ayarlayan, mekanlar bu
kesimin tercihleri arasında ilk sırayı almıştır. Bu durum “İslami Otel”, “Muhafazakar Otel”,
“Tesettür Otel” kavramlarını da ortaya çıkarmıştır.67 İslami otellere verilen bir diğer ad ise
“Alternatif Tatil Otelleri”dir. Burada kullanılan “alternatif” kelimesinden de anlaşılabileceği
gibi varolana yeni bir bakış açısının getirilmesi durumu İslami kesim tarafından da kabul
edilmiştir. İslami kesimin gündelik hayatta karşılaşıp çözüm ürettiği “modernliğin
sıkıntıları”ndan68
biri
de
eğlence
ve
sosyalleşme
mekanlarının
kendi
taleplerini
karşılamamasıdır. Sekülerleşen yaşam şartları, kamusal alanın yeni yüzlerinin sosyal hayata
katılmasına imkan vermemiştir. Bunun bir sonucu olarak bu alanda da alternatif mekanlar
oluşmaya başlamıştır. İslami kafeler olarak adlandırılan yeni mekanlar bu kesimin eğlenme ve
sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılamak üzere ortaya çıkan yerlerden biridir.
4. İslami Kafeler
Kamusal mekanları kullanma alışkanlıkları değişen İslami kesim, bu durumla beraber
beklentilerini karşılayacak mekan arayışı içine girmiştir. Değerlerinden vazgeçmeme
durumuyla beraber yeniye olan ilgi ve arzunun artmasıyla melezleşen kimlik yapıları ortaya
66
67
68
80.251.40.59/education.ankara.edu.tr/aksoy/ere/oatakul.doc (Erişim tarihi: 17.01.2013)
(http://www.islamiotel.com/) (Erişim tarihi: 14.01.2013)
TAYLOR, Charles, (2011), Modernliğin Sıkıntıları, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
43
çıkmıştır. Yeni ve modern olana karşı bir ilgi beslense de gerek dini gerekse geleneksel
değerler ve eğilimler bu kesimin modernleşme sürecine tam olarak katılmamasının sebebidir.
Fakat modern olana temas etmek zorunda olmaları kendilerine yeni kamusal sahneler
yaratmalarına neden olmuştur. Benzer bir konuyla ilgili çalışma yapan Özlem Avcı’nın bu
konu hakkındaki fikirleri ise şöyledir: “... Dolayısıyla bu durum, kent alanlarında benzer dini
düşünce ve yaşam biçimlerine sahip olanların bir araya gelerek kendi yaşamsal alanlarını
yaratmalarına neden olmuştur. İslami kesimin kent merkezlerine kaymaları ile İslami olarak
tanımlanan restoranlara, kafelere, spor salonlarına, kültür merkezlerine, alışveriş merkezlerine
hatta barlara çok sık rastlanır olmuştur.”69
Dini ahlakın ve değerlerin korunması kaygısı bu mekanların ortaya çıkış felsefesini
açıklamaktadır. Modernite, dini değerlerin karşıtı, düşmanı, onları eritecek, yok edecek bir
şey gibi algılanmış ve dini değerlerinden ödün verme korkusu yaşayan İslami kesimi bu
konuda bir şeyler yapmaya itmiştir. Bu kesim modernliğe karşı, “İslam’dan ilham alarak
tepkiler ve cevaplar geliştirmiş”70 ve kimi zaman da “İslamiyet modernlikle telif edilmiş,
bazen savunulmuş, bazen modernlik içerisinde yorumlanmış, bazen de modern değerler
İslam’a göre yorumlanmıştır.”71 Uğur Kömeçoğlu’nun bu konuyla ilgili görüşme yaptığı
gençlerden birinin konu hakkındaki görüşleri bu kanıyı destekler niteliktedir: “İnsanların yeni
sınırlar oluşturmak istemesinin sebebi tam da İslami kimliğin kaybedilmesi konusuyla ilgili,
yani gidiyoruz ama nereye gidiyoruz. Şehir başlı başına sahip olduğun pek çok şeyi
kaybedebileceğin bir yer ve daha önce hiç rastlamadığın şeylerle karşılaşıyorsun, İslam’ın
belki de kendisinde barındırmadığını düşündüğün şeylerle karşılaşıyorsun, korkuyorsun ve
bazı şeyler elden gidiyor mu acaba diye yeni sınırlar koyma ihtiyacı duyabiliyorsun. Çünkü
birçok hadiste filan olan bir şey var, Müslüman biri Müslüman olmayan birinden farklı olmak
zorundadır, yaptığın seçim bir fark yaratmıyorsa niye anlamlı olsun ki, o yüzden bu tür
mekanlarda sınırlar bir yandan genişlerken yeni kısıtlamalar getirilmeye çalışılması...bunlar
olabilir...yani kalkıp da gittiğimiz yerlerin tıpkı da Bağdat Caddesi’ndeki bir kafeye
benzemesi bence de hoş olmaz. Orada bir kafeye oturmayı sevmiyorum.”72
Beyoğlu, Cihangir gibi semtler seküler bir yaşam tarzını benimsemiş olan kişilerin tercih
ettiği sosyalleşme mekanlarıdır. İslami kamusallığın yeni yüzlerinin bu yerleri tercih
etmemesinin sebebi ise daha önce de açıkladığımız ve yukarıdaki alıntıda bahsedildiği gibi
69
AVCI, Özlem, (2012), İki Dünya Arasında, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 70.
YILDIRIM, Ergün, (2012), Hayali Modernlik: Türk Modernliğinin İcadı, Doğu Kitabevi, s. 57.
71
Age., s. 57.
72
KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi,
Ankara: Doğu-Batı Yayınları, s.62.
70
44
dini kaygılardır. Bu kaygılar sebebiyle Beyoğlu, Cihangir gibi mekanlar yerine İslami
kurallara diğer kafelere nazarla daha uygun bir hale getirilmiş kamusal alanları tercih
etmektedirler. Bu mekanlar, içki satışının yapılmadığı, gerek müşteriler gerekse işletmeciler
tarafından cinslerarası ahlaki sınırların gözetildiği yerlerdir. Yani İslami kuralların
gözetilmesi bu hassasiyetlere sahip kişileri bu mekanların müdavimleri yapmaktadır. Aynı
zamanda kent hayatında yapılması hususunda zorlanılan ibadetleri yerine getirme olanağı
sağlaması açısından tercih edildikleri söylenebilir.
İslami aktörlerin tercih ettiği bu kafeler bir mekansal ayrışmaya örneği olarak da
incelenebilir. Çünkü “İslami kimliğin tamamen vazgeçemediği dayanışma ve aidiyet
hissininin mekansal formlarla korunması söz konusudur. Mekana yapılan gönderme aslında
topluluk ruhunu da anımsatan İslami bir öze tekabül eder.”73 Fakat bu ayrışma yalnızca İslami
özden kaynaklanmamaktadır, entelektüel kimlik de bu mekanlarda birleştirici bir unsurdur.
Benzer dini düşünce ve yaşam biçimlerine sahip olarak tanımlayabileceğimiz İslami
kesime mensup bireyler biraraya gelerek kendi yaşamsal alanlarını yaratmışlardır. “İslami
yaşam ve ifade biçimlerini ön plana çıkararak/tanıtarak gerçekleşen sosyal yaşam kişinin
kendisi için anlam ve ortam yaratma sıkıntısını ortaya koyan zorlayıcı bir örnektir.”74 Bu
durumun çözümü de mekansal bir ayrışmaya sebebiyet veren yeni alanlar oluşturarak
mümkün olmuştur.
C. AT PAZARI: İSLAMİ KESİMİN SOSYALLEŞME MEKÂNI
1.
İslami Kesimin Eğlenme ve Sohbet Mekanı
At Pazarı Meydanı kafeleri son zamanlarda İslami kesimin en çok tercih ettiği
mekanlardan biri halini almıştır. Özellikle gençler ve öğrencilerin dikkatini çeken bu meydan
İslami kafe olgusuna yeni bir soluk getirmiştir. Çınaraltı ve birkaç yayınevi – kafe konseptli
mekan75 İslami kafelerin öncüleri arasında yer alsa da şu an en etkin yer At Pazarı
Meydanı’dır. Meydanın bu kadar etkin olmasının sebebi ise benzerlerinin aksine sadece çay
bahçesi/kafe olarak hizmet vermemesidir. Hem eğlenme hem de sohbet mekanı olarak ele
73
A.g.e., s. 57.
KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi,
Ankara: Doğu-Batı Yayınları, s. 57.
75
A.g.e., s. 51.
74
45
alabileceğimiz bu kafeler, kamusal alanda görünürlüğü giderek artan İslami aktörlerin
düşünce ve fikir alışverişi yaptıkları bir merkez konumundadır. Bunun yanı sıra çeşitli
konularda sohbetlere de ev sahipliği yapmaktadır. Edebiyat, tarih, siyaset, sinema, müzik ve
güncel meseleler gibi konularda konuşmaların yapıldığı kafeler bir bakıma eski kahvehaneler
ile ilişkilendirilebilir: “Eski kahvehaneler birçok mekanın yanında medreseyle de ilişkisellik
içindeydi ve eğitici rolleri nedeniyle bir tür benzetme yoluyla Osmanlı’da “mekteb’i irfan
hatta Farsi gelenekte “medresetü’l ulema”
olarak anılmaktaydı.”76 Eğitici bir tarafı da
bulunan kafeler, genelde gençler tarafından tercih edilse de orta yaşlı kesimi de
ağırlamaktadır. Araştırdığımız kafeler aynı zamanda birer kimlik mekanıdır. “Genç İslami
aktörler”77 burada sufizm, sanat ve edebiyat gibi konuları konuşup tartışmakta, bu konular
üzerinden yeni bir kültür oluşturmaktadır. Gençler burada, Maslow’un güdüler hiyerarşisinde
en üst basamak olan kendini gerçekleştirme güdüsünü tatmin etmek, Psikoloji biliminin
terminolojisiyle güdülenmek için öznelleşmişlerdir.
Fotoğraf 31
76
DAWUD, Ali, (1993) “Coffeehouse”, Encyclopedia Iranica, Vol. VI. California: Costa Mesa, 1-4.
KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi,
Doğu-Batı Yayınları. Ankara.
77
46
Fotoğraf 32
Hanegah adlı kafede çektiğimiz bu fotoğrafta Aliya İzzetbegoviç hakkındaki kitap ve
Fotoğraf 33
Beyrut Kafe’nin üst katındaki kafeye ait kütüphane ve okuma alanı
47
Fotoğraf 34
Lena Kafe’de asılı olan bu afişteki “Huzur Sokağı” adlı romanın daha çok kadınlara hitap ettiğinden ve
genelinde romantik bir bakışla dindarlığı işlediğinden bahsedebiliriz. Roman bu iki yönüyle kafenin
ruhuyla örtüşmektedir.
48
Fotoğraf 35
Ekmeleddin İhsanoğlu (İslam Konferansı Örgütü Başkanı)
Meydan, kamusal alanda görünürlük kazanma durumundan hala yeterince yararlanamayan
dindar kadınların da kendilerini güvende hissettirmesi sebebiyle tercihleri arasında yer
almaktadır. Kent hayatı insanları dış mekânlara ihtiyaç duyar hale getiriyor, bu önceleri
sadece “Batılı” olarak nitelendirilen kesimin tercih ettiği ve benimsediği café kültürünün
toplumun büyük bir kısmı tarafından tercih edilirliğinin son yıllarda daha da artmasını
açıklamaktadır. Komşuluk ilişkilerinin anlamını kaybetmesi ve modern hayatın insanların
güven duygusunu törpülemesiyle dış mekânlar ve buna bağlı olarak kafeler önem kazanmıştır.
Araştırma alanımız olan At Pazarı Meydanı’ndaki kafelerin de bahsettiğimiz ihtiyacı
karşılamaya yönelik olduğu gerek müşterilerce gerekse işletme sahiplerince ifade
edilmektedir. Bu kafeleri tercih eden Müslüman kadınların bazılarının genelde kafeye
gitmediklerini/ fakat burayı “bir nebze olsun daha makul” ve Müslüman kadının daha rahatça
gelebileceği bir yer olarak gördükleri için tercih ettiklerini söylemeleri bu kanıyı destekler
niteliktedir.
At Pazarı Meydanı’nın gördüğü bu ilginin sebeplerinden biri de toplumda uyandırdığı
meraktır. Özellikle Ramazan ayındaki doluluk oranı medyanın da ilgisini buraya
49
yöneltmiştir.78 Çeşitli gazete, dergi ve televizyon kanalları ile sosyal medyada yer alan
haberler bu alanın bilinirliğini artırmıştır. Farklı alanlarda İslami ve muhafazakar kesime hitap
eden araç ve yerler, artık üzerinden geçen süre sebebiyle, normal karşılanmaktadır. Fakat bu
kesimin eğlenme ve sohbet mekanlarını ayrıştırıp kendilerine yeni bir alan oluşturması diğer
bireyler için alışılagelmedik bir durumdur. Bu sebeple medyada yer alan haberler bu
alanlardan haberi olmayan birçok insanda meydanı gidip görme isteği yaratmıştır. Genç
nüfusun sosyal medyayı daha aktif bir şekilde kullandığı düşünülürse onların tercihlerinin bu
platformda daha fazla konuşulması muhtemeldir. Mekana özellikle gençlerin rağbet etmesi,
sosyal medyada At Pazarı Meydanı’ndan bahsedilmesine neden olmaktadır. Bazı sosyal
paylaşım sitelerinde bu meydan adına hesapların açıldığı görülmektedir.79 Burada yazılanlar
meydanın müdavimleri tarafından takip edilmekte ve yorumlanmaktadır. Bu durumdan
anlaşıldığı gibi kafelerde vakit geçiren, özellikle müdavimi olan kişiler sosyal medyada da bir
grup oluşturmuştur. Fiziken meydanda bulunmadıkları zamanlarda bile, artık hayatlarının her
anında yanlarında olabilen internet aracılığıyla meydanın atmosferinden kopmazlar.
Mekanı müdavimi olacak derecede benimseyen kişiler genellikle meydandaki faaliyetlerde
aktif olarak görev almaktadır. Her gün ziyaret ettiği kafelerde farklı farklı grupların
sohbetlerine katılıp fikir paylaşımında bulunurlar. Bazı kafelerde düzenlenen söyleşilere
katılırlar. Düzenlenen kurslara devam etmeleri de bu mekana sık sık gelmelerinin
nedenlerindendir. Yani müdavimlerini bu mekana bağlayan aslında burada düzenlenen
aktivitelerdir. Hatta kendi düzenledikleri aktiviteleri de bu alana taşımaktadırlar. Örneğin bir
kafe müşterisi tarafından yürütülen sosyal sorumluluk projesinin kampanya merkezi olarak bu
kafelerden biri seçilmiştir Bu durum işletme sahiplerinin meydanı sadece bir eğlenme ve
sohbet mekanı olarak görmediklerine de örnektir.
78
http://www.kanald.com.tr/anahaberbulteni/Video/31072012-Kanal-D-Ana-Haber-Bulteni/13881/3 Saniye
08.25 (Erişim tarihi: 02.01.2013)
79
https://twitter.com/HorseBazaar Erişim tarihi: (15.01.2013)
50
Fotoğraf 36
Hanegâh Kafe’de düzenlenen ney kursundan bir görünüm
Bu meydan, tüm kafeleriyle İslami kesimin ilgisini çeken, özellikle öğrencilerin ders
aralarında dinlenmek için tercih ettikleri eğlenme ve sohbet mekanlarıdır. İslami aktörlerin
Cihangir yerine kendilerine bir ortam arayışı At Pazarı’nın şu anki durumuna gelmesiyle son
bulmuştur. Üsküdar’daki Çınaraltı’nın kafeden çok bir aile çay bahçesi havasında olması, At
Pazarı Meydanı’nda olduğu gibi büyük bir üniversiteye yakın olmaması gibi sebepler
gençlerin bu arayışa girmesine neden olmuştur. Bu durum İslami gençlerin sosyalleşme
adresini değişerek At Pazarı Meydanı haline getirmiştir.
51
2. Sembolik Anlamlı Mekan İsimleri
Mekânsal sembolizminin en önemli unsurlarından biri de mekân isimleridir. At Pazarı
Meydanı’nda kafelerin isimleri: Eski Kafa, Lena, Beyrut, Kafadar, Nostalji Kafe (ya da nam-ı
diğer Dayıların Yeri), Derviş Kafe, Hanegah, Bab-ı Yaren, Telve, Dersaadet, Tophane ve
Meydan Kafe olmak üzere genel olarak geleneksel çağrışımlar yapmaktadır. Mekân
sahiplerinin ifadeleri ve kafelerin sloganları bu noktada önemli bir yer tutmaktadır. Beyrut
Kafe’nin sahiplerinin ifadesiyle bu kafenin ismi, birçok etnisite, din ve mezhebi barındırması;
hoşgörü ve birlikte yaşama kültürünün en iyi örneklerinden biri olması sebebiyle Beyrut
şehrinden gelmektedir. Bu farklılıklar şehrinin mimari dokusunun ve demografik yapısının
yarattığı ruh Beyrut Kafe’de de hissedilmektedir.
Fotoğraf 37
52
Fotoğraf 38
Eski Kafa’nın tabelasında dikkati mekandaki diğer birçok unsur gibi nostaljik bir unsur olan köstekli
saat çekmektedir.
Fotoğraf 39
53
Fotoğraf 40
Meydandaki en eski kafelerden biri olan Eski Kafa’nın ismi ve sloganı “bahçe uleması,
kaşık ukelası” ve “eski deliklerden yeni bakışlar” ile eski değerleri koruyarak ve referans
alarak bunlara modern yorumlar yapma durumu vurgulanmaktadır. Geçmişi, geçmişe
dayanarak yeniden kurgulama ve yeni bir bakış getirme tavrı İslamcı hareketin modernlikle
temasının adeta bir özeti gibidir.
Kafe isimlerinde ortak bir karar alınmışçasına dostluk, dost meclisi, sohbet ve sohbete eşlik
eden kahve gibi içeceklere atıflar yapılmaktadır. Ayrıca bu isimlerindeki kelimelerin
birçoğunun eski dilde kullanıldıkları haliyle olması mekâna yine bir sembolizm katmaktadır.
Eski değerlerin kafe isimleriyle sürdürülmesi da söz konusudur. Örneğin meydanda bulunan
Hanegâh kafenin ismi bu konuyu desteklemektedir. Hanegâh kelimesinin anlamı nedir?80
Buradan da anlaşılabileceği gibi bu kafe, kafe olarak adlandırılsa da, aslında adı ile daha farklı
değerlere atıf yapmaktadır. Hızlı bir şekilde beslenme veya arkadaşlarla buluşma yerinden
çok nitelikli konularda sohbet edip fikir paylaşımı noktasına temas eden bir mekandır.
Hanegâh gibi bu konuya dikkat çeken bir mekan da Telve’dir. Telve denilince kahve, kahve
denilince de sohbet kelimelerinin insanın aklına gelmesi, kafenin bu ismi almasında
etkilidir.81
At Pazarı Meydanı’ndaki kafeler dışarı verdikleri görüntü itibariyle geleneksel değerleri ön
plana çıkarmışlardır. Bunlar gerek dekorasyonları gerek müşteri profili gerekse kafelerin
80
81
http://www.mavirize.com/genel/vikipedi/hanegah-ne-demek (Erişim tarihi: 17.01.2013)
Bu ifade Telve kafenin İşletmecisi ve sahibi tarafından, yapılan mülakatta kullanılmıştır.
54
isimleri ile mümkün olmuştur. Gelenekesel çağrışımlar yapan bu adlar, özellikle kentlerde,
giderek yaygınlaşan İngilizce tabelalara da bir tepki niteliğindedir. Kendilerine göre
biçimlendirdikleri sosyalleşme mekanlarını her haliyle belli değerlere göre oluşturmuşlardır.
Kullanılan isimlerde bu gelenekselden kopmama durumuna örnektir.
3.
At Pazarı’ndaki Fraksiyoner ve Fonksiyonel Ayrışmalar
İslami kafelerde, melezleşen kimlik yapıları görünür bir nitelik taşır, fakat saydam değildir.
Mekansal sembolizmin unsurları tek tek irdelendiğinde bu yapılar ancak anlaşılabilir.
Lefebvre’ın da bahsettiği üzere mekanlar, mesaj niteliği taşımaktadır.82
“Mekânsal yapılar toplumsal sınırları zayıflatma ve güçlendirme yeteneğine sahiptir.”83
Araştırma alanımız olan At Pazarı Meydanı’ndaki kafelerin geneli için konuşacak olursak
İslami kesim tarafından tercih edildiği söylenebilir, bu yönüyle birleştirici bir özelliği vardır.
Müdavimlerinin ortak paydaları dini hassasiyetler olsa da durum derinlemesine incelenecek
olursa kafelerin çoğunun politize oldukları ve böylece kendi içlerinde fraksiyoner bir ayrışma
yaşadıkları görülecektir. Ayrıca müşterilerin kafe ortamından beklentilerini karşılamalarına
göre fonksiyonel bir ayrışma da yaşanmaktadırlar.
Farklılaşan dindarlık algıları, ideoloji ve düşünce ayrılıkları, bireylerin farklı beklentileri
kafelerin müşteri profilindeki değişkenliğine neden olmaktadır. Özlem Avcı bu konuyla ilgili
olarak şunları söylemektedir: “... dinin ortaya koyduğu değer ve kurallar aynıyken bu
kuralların uygulanması, içinde bulunulan toplumsal çevre ve kültürel yapıya göre farklı
görünümlere neden olabilmekte.”84 Yani aynı ortak payda da buluşsalar bile bu konu onları
ayırmaktadır. Bu ayrışma, kafe tercihlerinde de etkili olmaktadır.
Fatih’teki birtakım sivil toplum kuruluşlarının (Anadolu Gençlik, İHH vs.) üyeleri ile
daimi çalışanları At Pazarı’nı hem yakın olması hem de kendilerine uygun bulmaları
sebebiyle tercih etmekte ve bu STK’lar misafirlerini de bu kafelere getirmektedir. Bu
STK’ların her birinin birbirlerinden farklı bir dünya görüşü olması ve genellikle hepsinin ayrı
ayrı kafeleri tercih etmesiyle kafeler birer politik kimlik kazanmaktadır. Fakat bunun karşıtı
82
LEFEBVRE, Henri, (1991), The Production of Space, Basil Blackwell, Oxford, s. 131.
KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, DoğuBatı Yayınları, Ankara, s. 48.
84
AVCI, Özlem, (2012), İki Dünya Arasında, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 147.
83
55
olarak müşterilerin politik görüşleri ve dünya görüşleri açısından heterojen bir yapı gösteren
ve bunu politika olarak benimseyen kafeler de mevcuttur.
İslamcılık hususunda tek bir kimliğin birçok farklı şekille ifade edilmesinden söz edilebilir.
“Farklı İslami aktörlerin kamusal rollerini farklı şekillerde nasıl oynadıklarını incelemek
Müslüman bir çevrenin kabul edebileceği kamusal davranışların sınırlarını da gösterir.”85 At
Pazarı Meydanı’ndaki kafelerde görebileceğimiz fraksiyoner ayrışmanın bir de bu boyutu
vardır. Kamusal aktörler, kamusal davranışlarının sınırlarına göre de mekânsal bir ayrışma
yaşamaktadırlar.
4.
Temel Sohbet Konuları ve Faaliyetler
Mekânın müdavimleri, uyguladığımız ankette ve yaptığımız mülakatlarda buraya sohbet ve
“hasbihal” ihtiyaçlarını gidermek için geldiklerini sıkça ifade etmişlerdir. Hatta kafelere asıl
gitme nedenlerinin sohbet edebilecekleri insanlar ile görüşmek olduğunu da vurgulamışlardır.
Bu noktada kişilerin temel sohbet konuları ve faaliyetleri soru işaretleri oluşturmaktadır.
Bu kafelerdeki sohbet konularının kaynaklarına bakılacak olursa, “İslami aktörlerin,
modernliğin kendi üzerlerindeki dışlayıcı, yutucu, atomize edici etkisine karşı verdikleri
mücadele kolektif eylemden uzaklaşıp benliğin iç dünyasına yaklaştıkça sufizmden, şiirden,
sanattan, edebiyattan beslenmeye başlamaktadır.”86 Batılı bir özneleşme süreci yaşayan İslami
kamusallığın yeni aktörlerinin büyük bir bölümü, bunun getirdiği iç sıkıntılarını felsefe,
edebiyat ve sanatla ifade etmektedir.
Edebiyat bu kafelerdeki başlıca sohbet konularındandır. Her kesimi temsil eden yazar ve
şairlerden bahsedilmektedir. Fakat kafelerde İslami hareketi temsil eden yazar ve şairlerin
kitapları ve posterlerine daha sık rastlanmaktadır. Bu isimler özellikle Cahit Zarifoğlu, İsmet
Özel gibi şairlerdir. “Özel’in isminin kafelerdeki sohbet ve tartışmalarda çokça geçmesi edebi
olan ile siyasi olan arasında köprü kuran kamusal bir figür olmasıyla ilgilidir. Bu mekanlarda,
(…) edebi kamu ile siyasal kamu arasında yakınlaşma yaratan bir kafe kamusallığına”87
85
KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi, DoğuBatı Yayınları, Ankara, s. 48.
86
A.g.e., s. 56.
87
A.g.e., s. 54.
56
örnekler bulmak mümkündür. Ayrıca sohbetlerde şair ruhunun mistisizminin önemsendiği
dikkatimizi çekmiştir.
Fotoğraf 41
Beyrut Kafe’de asılı Bülent Somay ve Ferhat Kentel söyleşi afişleri
57
Fotoğraf 42
Beyrut Kafe’nin duvarında asılı duran “Kız Çocuğu” adlı Nazım Hikmet şiiri
Fotoğraf 43
Kozmopolit yapısıyla dikkat çeken Beyrut Kafe’den bir görünüm
Ortak beğeniler ve ilgiler de bu mekânlardaki insanların ortak paydalarını oluşturmaktadır.
Mekânların paylaşılmasıyla yeni bir kültür oluşmaktadır. Bu ortak beğeniler ve ilgiler
fotoğrafçılığı da kapsamaktadır. Özellikle son yıllarda fotoğrafçılığa artan ilginin İslami
kesimde de karşılık bulduğu sözlü ve sözlü olmayan işaretlerden anlaşılabilmektedir.
58
Fotoğraf 44
Beyrut Kafe’nin “Kadın” temalı fotoğraf sergisi
Politika konulu konuşmalarda Filistin, Arap Baharı gibi güncel konulardan bahsedilmesi
dikkatimizi çekmiştir. Bu konulardan konuşulması hem bu toplumsal grubun politikadan
tamamen kopmadığının hem de eskiye göre daha az bir ilginin olduğunun kanıtıdır.
5.
Eğlenme Biçimleri ve Yeme-İçme Çeşitleri
İslami kesimin modern dünyaya ayak uydurması ile bunun günlük hayatlarına yansıması
bazı gerilimli alanları su yüzüne çıkarmıştır. Kendilerine alternatif mekanlar yaratsalar da bazı
davranış ve durumları olduğu gibi kabul etmişlerdir. Kendi yaşam tarzlarını kamusal alana
taşırken kendileri de dönüşmüşlerdir.
Modernliği kabul etmenin de ötesinde içselleştiren İslami aktörler alternatif mekanlarında
bu durumu destekleyen davranışlarda bulunurlar. Mekanlar değişse de eğlenme biçimleri pek
bir farklılık göstermemiştir. Bu kesimin aynı düşünceleri paylaşmayan kesimle iç içe geçişini
en çok destekleyen durumlar eğlenme biçimleridir. Örneğin eskiden kesin bir şekilde
reddedilen yılbaşı kutlaması bu gençler arasında giderek normalleşmiştir. Aynı şekilde doğum
günü kutlamaları bu kesim tarafından o kadar benimsenmiştir ki modernleşme sürecinde
hayatımıza girdiği bile unutulmuştur. Artık doğum günü kutlamamanın yadırgandığı bir
toplum haline gelinmesi modernliğin içselleştirildiğinin en büyük göstergesidir. Doğum günü
59
kutlamaları sırasında pastaya dikilen mumları üflemeden önce dilek tutma eylemi, İslami
kesim tarafından yadırganmadan gerçekleştirilmektedir.
Eğlenme biçimlerini dönüştürmeyen İslami aktörler, yeme içme çeşitlerinde ise değişime
gitmiştir. Cihangir, Beyoğlu gibi semtlerde bulunan kafelerde alkol – sigara ikilisi rağbet
görürken bu meydanda en çok tercih edilen ürünler çay ve nargiledir. Dini açıdan tüketilmesi
yasak olan alkollü içkiye İslami kesim tarafından alternatif olarak çay görülmüştür. Dininin
yasakladığı alkol yerine geleneğinden gelen çayı tercih etmeleri daha önce de birçok kez
vurgulanan kendine uygun olanı yaratma durumunun bir örneğidir. Nargile Osmanlı’dan
günümüze kadar gelen bir gelenektir.88 Çayın ülkemize giriş tarihi nargileye göre bira daha
yakındır.89 Buna rağmen tüketilme oranı dolayısıyla toplumda milli bir içecek algısı
yaratmaktadır. Çay gibi sonradan gelen “kola”yı kabullenememizin nedeni ise çayın aksine
Doğu’dan değil Batı’dan gelmiş olasıdır. Buradan da anlaşılabileceği gibi çay ve nargilenin
geleneksel bir dokusu bulunmaktadır. Bu yüzden İslami kesim tarafından tercih edilmektedir.
Aynı şekilde geleneksel içeceğimiz Osmanlı şerbetleri de bu meydanda alıcı bulan diğer bir
yiyecek-içecek çeşididir. Bu örneklerin tümü incelendiğinde İslami kesimin kendilerinden
farklı olarak gördüğü kişilerle aynı eğlenme biçimlerini tercih ettiği ancak yeme–içme
çeşitlerinde helal–haram ayrımına dikkat ederek karşılığını ürettiği görülmektedir.
Fotoğraf 45
88
89
http://tr.wikipedia.org/wiki/Nargile (Erişim tarihi: 19.01.2013)
http://www.incesugida.com.tr/urunlerimizin-tarihcesi.i37.cayin-tarihcesi (Erişim tarihi: 18.01.2013)
60
Fotoğraf 46
İslami kesimin kamusal alanda görünür hale gelmesi bazı konularda sıkıntılar oluşmasına
sebep olmuştur. Gelenekten ya da dinden kopamayan bu kesim modernliği de tam olarak
kabul etmemiştir. Bunun sonucunda gündelik yaşamında uyguladığı pratiklerde ikilem
arasında kalmıştır. Bazı kısımlarda olduğu gibi kabul ettiği pratikleri bazen de dönüştürerek
almıştır. Gelenekle modernlik arasında yaşanan gerilim, incelediğimiz mekânlar sayesinde
azalmaktadır.
6.
İslami Kesimin Kadınları ve Karşı Cinsle İlişkiler
İslami kesimin, özellikle de kadınlarının, kamusal alanda kendi değerlerinden
vazgeçmeden bulunma çabaları İslami kafelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu
mekânların anlaşılması bakımından kafelerin cinsiyet politikaları mekanın en saydam özelliği
olmasıyla mekan hakkında ipuçları vermektedir. Bu tarz kafelere benzer düşüncelere sahip
kişilerin gelmesi, özellikle kadın müşterilerde mekân için bir güven hissi uyandırmaktadır.
Çünkü buraya gelen karşı cinsin de aynı hassasiyetlere sahip olduğunu varsayan kadın bir
sorunla karşılaşma ihtimalinin daha düşük olduğunu düşünür. Bu nedenle kadınların kamusal
alanlardaki davranışlarının sınırları konusunda hassasiyetleri olanları bile bu mekânlara gelip
vakit geçirebilmektedir.
61
Karşı cinsle ilişkiler İslami açıdan hassas bir konudur. İslami hassasiyetlere sahip kesimin
tercih mekânı At Pazarı Meydanı kafelerinde bu durumla ilgili değişik örneklere
rastlanmaktadır. Daha önce belirtildiği gibi kafelerin ortak bir paydası olsa da farklı ideoloji
ve dünya görüşlerine sahip olmaları birbirinden ayrılmalarına sebep oluyor. Kafelerin genel
olarak barındırdıkları görüşlere göre bu konu hakkındaki tutumları da değişiyor. Örneğin
radikal bir İslami görüşe sahip olanlar daha çok sadece erkeklerin bulunduğu kafeleri tercih
ederken, daha ılımlı yaklaşanlar kız-erkek karışık oturulan kafelerde vakit geçiriyor.
İncelememizin kuramsal boyutundan saha araştırması safhasına geçtikten sonra gözlemler
yapılmıştır. Bu gözlemlerin sonucu şu yöndedir ki meydandaki kafelere bakıldığı zaman
herhangi başka bir kafedeki ortamda olduğu gibi bir görüntüyle karşılaşılabilir. Kız kıza,
erkek erkeğe ve kızlı erkekli oturan grup sayıları hemen hemen aynıdır. Diğerlerine göre daha
radikal görüşlere sahip kafelerde erkeklerin oranı düşüktür. Ilımlı kesimin tercih ettiği
mekanlarda ise böyle bir durumla karşılaşılmaz. Bu kesimin ılımlı ve radikal kanatları
arasındaki “farklı davranış kalıpları” yaklaşımı, bedensel olanla ilişkili ve iki alandaki uygun
davranışları belirleyen İslami kuralların da kamusal manasını açığa çıkarır.90
“Çoğunlukla ev ortamında yoğunlaşan Müslüman kadınla kamusal mekanlara yönelen
Müslüman kadın arasındaki en önemli fark, ikincisinin erkeklerle doğrudan toplumsal temas
içinde bulunmasıdır.”91 Bu durum Müslüman kadının ev ortamında da kafe ortamında da aynı
değerleri koruduğu fakat kafe kamusallığına katılan Müslüman kadının ev ortamında
karşılaşmadığı yeni sorunlarla kafede yüzleştiği ve kendi değerleriyle şekillendirerek yeni
davranış kalıpları geliştirmek mecburiyetinde kaldığını göstermektedir.
D. SONUÇ VE TARTIŞMALAR
1.
Anket Uygulama
Sürecin daha iyi anlaşılabilmesi ve kanıtlanabilmesi için At Pazarı Meydanı’nda 200 kişiye
anket çalışması uygulanmıştır. Anketler, bir gün boyunca meydandaki tüm kafelerde rastgele
seçilen örneklem grubuna uygulanmıştır. Konu ile ilgilenen ve görüşlerini paylaşmak isteyen
kişilerle anket çalışmasının ardından mülakat yapılmıştır. Yapılan anketler SPSS programında
90
KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir Etnografi,
Ankara, Doğu-Batı Yayınları, s. 47.
91
A.g.e., s. 47.
62
değerlendirilmiştir. SPSS programında sorular karşılaştırılarak süreç daha anlaşılır hale
getirilmiştir.
2. Verilerin Yorumlanması (Grafikler, Analizler…)
Grafik 1’deki verilere göre anket grubunda erkek katılımcı sayısı, kadın katılımcı
sayısından fazladır. Bu durum kafelerin erkekler tarafından daha çok tercih edildiğini gösterir.
Grafikte dikkat çeken diğer bir unsur ise 15-24 yaş grubu ile 24-34 yaş grubundaki müşteri
sayısının yani gençlerin ve erken yetişkinlik dönemindekilerin diğer yaş gruplarına oranla
daha fazla olmasıdır. 55 ve üzeri yaştaki erkeklerin sayıca dikkat çekici bir oranda fazladır.
Bunun nedeni Meydan kafedede (kahvehanedeki) müşterilerin yaş ortalamasının gözle de
görülebileceği gibi yüksek oluşu ve buna bağlı olarak kahvehanedeki müşterilerin
emeklilerden oluşması bu sonuçta etkili olmuş olabilir.
63
Grafik 2’de her iki cinsiyet grubunda da öğrenciler ağır basmaktadır. Deney grubundaki
öğrencilerden sonra erkeklerde en fazla yüzde serbest meslek sahiplerindedir, bayanlarda ise
ev hanımlarında bulunmaktadır. Bayanlarda memur, serbest meslek ve diğer meslek
gruplarının oranı çok düşük olmakla birlikte öğrenci ve ev hanımlarının çokluğu dikkat
çekmektedir. Öğrencilerin (her iki cinsiyette) çoğunluğunun nedeni meydanın üniversitelere
yakın bir konumda bulunmasıdır. Artık ev hanımlarının da kafe kamusallığına da katılmaya
başladıkları görülmektedir. Bu ev hanımlarının entelektüel sohbetler gerçekleştirmek
istediğinin, evde oturmayı reddedip kamusallığa katıldıklarının bir göstergesidir.
64
Bu grafikteki verilerin ışığında söyleyebiliriz ki; erkekler, sigara ve nargile gibi tütün
ürünlerini kadınlara oranla daha çok kullanmaktadırlar. Bayanların çok büyük bir kısmı tütün
ürünlerini kullanmadıklarını ifade etmektedirler. Sosyal medyada ve çeşitli internet sitelerinde
kadınların kamusal alandaki davranışlarının sınırı açısından; At Pazarı Meydanı’nda
kadınların,
erkeklerin
de
bulunduğu
bir
ortamda
tütün
ürünlerini
kullanmaları
eleştirilmektedir. Ulaştığımız bu veri sosyal medyadaki yargıyı yanlışlamaktadır. Bu yargı
sıkça zikrettiğimiz kadının kamusal davranışlarının sınırı ile ilgilidir. Tütün ürünlerini
kullananlar küçük bir kesim de olsa dikkat çekmekte ve eleştirilmektedir.
65
Kentin gürültüsü, kaosu, yükü, karmaşası ve yalnızlaştırıcılığı nedeniyle, bireyin bu tür
mekanlara olan ihtiyacı artmaktadır. Yalnızlaşan bireyin sosyalleşip insan içine çıkabileceği
mekanların önemi artmaktadır.
Grafikteki verilere göre mekânı tercih edenler arasında dünya görüşlerine uygun arkadaş
edinmek isteyenler ve karşı cinsle rahatça ilişki kurabildiği için geldiğini söyleyenler
azınlıktadır. At Pazarı Meydanı’na gelenlere ideolojik olarak yakınlık duyduğunu
söyleyenlerin, onları bu mekâna çeken şeyin buranın düşünce dünyalarına uygun bir mekân
olması ve kendilerini burada rahat ve huzurlu hissetmeleri olduğunu söylemeleri dikkat
çekicidir. Kendini ideolojik olarak buradaki insanlara yakın hissetmediğini ifade edenler
büyük oranda bu ortamda kendilerini rahat ve huzurlu hissettiklerini söylemiştir. Bu sonuç
müşterilerin buraya sadece aynı dünya görüşünü paylaştığı insanlarla bir arada olmak için
gelmediği düşüncesini desteklemektedir. Uyguladığımız anketteki açık uçlu sorulara verilen
cevaplar da bu yöndedir. Denekler samimi ve sıcak bir ortamı olduğu için At Pazarı
Meydanı’nı tercih ettiklerini ifade etmektedirler.
66
Mekana gelenler gelme sıklıklarına göre değişmemek üzere buranın “alternatif bir eğlence
mekanı” olduğu görüşüne katılmaktadır. Bu tercihin bilinçli bir şekilde yapıldığı
görülmektedir. Birey sahip olduğu değerler ile mekan arasında bir örtüşme/paralellik
olduğunun bilincindedir. Mekana daha sık (her gün, haftada bir) gelenlerde bu görüşe katılma
oranı yüksektir. Bu sonuçtan anlaşılabileceği gibi mekanın müşteri profili ve ortamı sürerlilik
göstermektedir. Herhangi bir birey mekana her gelişinde aynı özelliklerle karşılaşır. Bu durum
mekanın belli bir müşteri kitlesinin olduğunun da bir göstergesidir. Sürekli olarak bu mekana
gelen müşteriler aynı zamanda bu mekanın karakteristik bir özellik kazanmasında rol oynar.
67
Anket verilerine göre söyleyebiliriz ki; kendini muhafazakar olarak görenler çoğunluktadır ve
bu kişiler bir diğer anket sorumuzda kız ve erkeklerin aynı masada oturmasından rahatsız
oldukları yanıtını vermişlerdir. Fakat kendini muhafazakar olarak görenlerden hayır ve
kısmen yanıtlarını verenler de çoğunluktadır. Kendini muhafazakar olarak görmeyenler ise
bu durumdan rahatsız olmadıklarını ifade etmişlerdir. Kendini kısmen muhafazakar olarak
görenlerden bu durumdan rahatsız olduğunu söyleyenler çok azdır. Kendini kısmen
muhafazakar olarak görenler birbirinden çok az bir farkla bazen ve hayır seçeneklerini
işaretlemişlerdir. Bu gruptan hayır seçeneğini işaretleyenlerin daha çok olduğunu söylemekte
fayda vardır. Kendini kısmen muhafazakar olarak görenlerin bu iki şıkkı daha çok tercih
etmelerinin sebebi toplumdaki muhafazakarlık algısının çeşitli olması veya kamusal
davranışlardaki kabul sınırlarının farklı olmasıyla ilgili olabilir.
68
Kafelerde mescit bulunmasının bu mekânı tercih etmesinde etkili olduğunu söyleyenlerin
çoğunlukta olması grafikte dikkat çeken unsurlardandır. Bu çoğunluktaki grup büyük oranda,
At Pazarı Meydanı’nın Fatih Camii’ne yakın olması ve Fatih’te bulunmasının onlar için
önemli olduğunu ifade etmişlerdir. Bu sonuç müşterilerin mekanı eğlenme mekanı olarak
tercih ederken dini değerler ve yükümlülükleri bir ön koşul olarak gördüklerini
göstermektedir.
3.
Mülakat
Bu araştırma projesi için yapılan anket çalışmalarının yanı sıra konu hakkında çalışması
olan ya da ilgili kişilerle görüşmeler yapılmıştır. Böylelikle araştırma sırasında konuyu daha
iyi kavramamız ve farklı açılardan konuya yaklaşabilmemiz mümkün olmuştur. Proje
çalışmasının tarafsız bir şekilde ilerlemesi için farklı kesimlerden görüşlere başvurulmuştur.
Mülakatlar sırasında en dikkat çekici kısım kafe sahipleri ile yapılan görüşmelerdir. At
Pazarı’ndaki Fraksiyoner ve Fonksiyonel Ayrışmalar başlığında da belirtildiği gibi mekan
içerisinde ideolojik olarak ayrışmalar vardır. Bunun bir sonucu olarak kafe sahipleri diğer
mekanlar ile ilgili olumsuz görüş bildirmiştir. Kendi kafeleri dışındaki mekanları sahip
oldukları görüşler üzerinden eleştirmişlerdir.
Yapılan mülakatların bir kısmında da çevre sakinleri ile görüşülmüştür. Meydanda kaç
yıldır ikamet ettikleri ve kafelerden herhangi bir sebeple rahatsız olup olmadıkları
69
sorulmuştur. Bu sorular üzerinden gelişen sohbette alınan cevaplar ilgi çekicidir. Meydanda
kafe oranının daha fazla olduğu tarafta oturulanlar genel olarak kafelerin varlıklarında rahatsız
olduklarını belirtmişlerdir. Evleri diğer tarafta bulunanlar ise kafelerden aynı oranda şikayetçi
değillerdir. Bunun nedeni ise kafelerin yoğun olduğu tarafta bulunan evlerde gürültü ve
dumana daha fazla maruz kalmasıdır. Dikkat edilmesi gereken diğer bir önemli nokta ise
görüşülen bütün çevre sakinlerinin, gürültü ve dumandan rahatsız olmalarına rağmen, kafelere
karşı hoşgörüsüdür. Özellikle yaz aylarında gürültü sebebiyle uyumanın zorluğundan
bahseden
çevre
sakinlerinin,
kafe
sahipleri
için
kullandıkları
“onlar
bizim
arkadaşımız/komşumuz” tabiri bu durumu desteklemektedir. Örneğin görüşmecilerden biri bu
araştırma çalışmasının kafelere zarar vermeyeceğinden emin olana dek sorulara cevap vermek
istememiştir. Öğrenci olduğumuzu açıklayıp projeyi anlatmamızın ardından yanında bulunan
oğlunun da ısrarıyla konuşmayı kabul etmiştir. Sorulara verdiği yanıtlarda ise kafelerin
gürültü ve dumanından oldukça rahatsız olduklarını anlatmıştır.
Kafe sahipleri/çalışanları ve çevre sakinleri dışında bu konuyla ilgili çalışma yapmakta
olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencisi Ahsen Akdağ ile görüşme
yapılmıştır. Projenin yazım süreci içerisinde yapılan görüşmede konuyla ilgili fikir
paylaşımlarında bulunulmuştur.
Mülakatların ilk aşamasında kafe sahipleri ile görüşmeler yapılmıştır. Meydandaki kafesini
yakın zamanda devreden Filistin kafenin eski işletmecisi ile yapılan ilk görüşmede mekanın
özellikleri, kafe/kahvehane kültürü ve meydanın oluşma süreci üzerine konuşulmuştur.
Görüşmeci daha önce kafe işlettiği semtleri anlatırken buradaki ortamdan daha memnun
olduğunu belirtmiştir. Bu konuşma sırasında diğer kafeleri eleştirmiş, meydanın etrafında
bulunan dernek-vakıf gibi kuruluşların belli kafelere olan talebinden bahsetmiştir.
Görüşmenin sonunda da en kısa sürede bu meydanda yeni bir mekan almayı planladığını
belirtmiştir.
Bir sonraki mülakat ise Beyrut kafenin ortaklarından Alican Bey ile yapılmıştır. Bu
görüşmenin genelinde Beyrut kafenin diğer kafelere nazarla daha kozmopolit bir yapısı ve
duruşu olduğundan bahsedilmiştir. Görüşmeci kafenin herkese uygun bir ortam olduğunu
vurgularken, burada düzenlenen etkinliklere de farklı görüşlerin temsilcilerinin davet
edildiğini anlatmıştır. Daha sonra görüşülen Lena kafenin sahibi ve işletmecisi Naile Hanım
da kafesine gelen müşterileri ile arasında bir abla-kardeş ilişkisi olduğundan bahsetmiştir.
Hanegâh kafenin sahibi ise kafede düzenlenen kursları anlatmıştır.
70
Daha sonra konuyla ilgilenen müşterilerle de sohbet edilmiştir. Sosyolog, yazar, öğrenci
gibi değişik meslek gruplarından kişilerle yapılan görüşmelerde genel olarak araştırmada şu
ana kadar yapılan gözlemler hakkında konuşulmuştur. Müşterilerle yapılan mülakatlarda en
önemli nokta ise anket sorularında geçen muhafazakar kelimesinin gördüğü tepkidir.
Muhafazakarlık tabirini kabul etmeyen çoğunluk kendini müslüman olarak tanımladığını
söylemiştir. Hatta bazıları anket örneğini cevaplarken muhafazakar kelimesini müslüman
olarak kabul ettiklerini belirtip ona göre cevap verdiklerini vurgulamışlardır. Son dönemlerde
muhafazakarlık üzerine olumsuzlayıcı yayınların artmış olması ve muhafazakarlığın diğer
ideolojilerle iç içe geçmiş bir kavram olması anket grubunun bu kavramı reddetmesini
açıklamaktadır.
Araştırma konumuz hakkında bir ödev hazırlayan üniversite öğrencisi Ahsen Akdağ ile de
mülakat yapılmıştır. Konu hakkında en çok bilgi sahibi olan görüşmeci bu konuyu akademik
bir bakışla incelediği için Ahsen Bey’dir. Bu nedenle en verimli geçen sohbet bu olmuştur.
Konunun bütünü hakkında bir konuşma yapılmış, bu konuşmada daha çok İslami kesimin
görünürlük kazanmasıyla birlikte yaşadığı değişimlerden bahsedilmiştir. Bu değişimin sonucu
olarak kafelerin ortaya çıkması üzerinde durulmuştur.
Süreç içerisinde son görüşme Doç. Dr. Uğur KÖMEÇOĞLU ile yapılmıştır. Kömeçoğlu
ile projenin anahtar kelimeleri ve kullanılan kavramlar üzerine konuşulmuştur.
4. Sınırlılıklar
Yapılan araştırma çalışmasının özellikle anket aşamasında sınırlılıklar yaşanmıştır. Proje
çalışma konusu bazı kişi ve çevrelerin hassas olduğu bir başlıktır. Anket çalışması uygulanan
kişilerin, bazı soruları ciddiye almamaları ve dolayısıyla samimi cevaplar vermemeleri
araştırma süreci boyunca karşılaşılan olumsuz durumlardandır. Karşı cinsle ilişkiler
konusunda sorulan sorulara, kişilerin mahremiyet alanına temas ettiği için cevap
bulunmasında zorluklar yaşanmıştır. Ayrıca anket soruları içerisinde kullanılan bazı ifadeler
de yine tepki çekmiştir. Kendilerini muhafazakar olarak görüp görmedikleri sorulduğunda
muhafazakar kelimesinin kendilerini tanımlamadığını Müslüman sıfatını tercih edeceklerini
belirtmişlerdir. Bunun üzerine proje raporunda kullandığımız muhafazakar kavramı,
müslümanlar içerisinde daha küçük bir grubu ifade etmesi ve örneklemimizi daha doğru bir
biçimde tanımlayan “İslami kesim” ifadesi ile değiştirilmiştir.
71
Araştırmanın yazım aşamasında ise konuya objektif bir şekilde yaklaşabilmek için,
kullanılan kaynaklar konusunda seçici olunmuştur. Bu konu hakkında toplumun hassasiyeti
de göz önüne alınarak apolitik bir duruş sergilenmeye çalışılmıştır. Elde edilen verilerin
güvenilirliği ve tutarlılığı mümkün olduğunca sorgulanmaya çalışılmıştır.
5.
Sonuçlar
Mekanlar bireylerin karakterlerini yansıtır. Birey bulunduğu ortamı tercih etmiştir. Yani
kendi seçimiyle oluşan bu durum onun özelliklerini belirtir. Bu nedenle İstanbul’un İslami
yüzünü temsil eden Fatih semti, daha çok dini hassasiyetlere sahip olan kimselerin bulunduğu
bir bölgedir. Tarihinin de etkisiyle manevi bir havaya sahip olan semt, İslami kesimin son
zamanlarda rağbet gören sosyalleşme mekanlarından biridir.
İslami kesim, 1990’lı yıllarda bir dönüşüm yaşamıştır. Modernitenin getirdiklerini bazen aynı
şekilde bazen de kendilerine uygun hale getirerek kabul etmişlerdir. Ayırt edici özelliklerini
sergileyebildikleri yeni alanlar oluşturmak gündelik hayata katılımlarını artırmıştır. Böylelikle
kamusal alanda daha görünür hale gelen bu kesim kendilerine alternatif mekanlar üretmeye
başlamıştır. Bu mekanların sonuncusu Fatih’te bulunan At Pazarı Meydanı’dır.
At Pazarı Meydanı, dindar-muhafazakar kesimin ve özellikle gençlerinin modernleşme
talebinin bir sonucu olarak görülebilir. Sahip olduğu değerler nedeniyle bilindik eğlence ve
sosyalleşme mekânlarına girmeyen/giremeyen gençlerin kendi değerlerden vazgeçmeden
modernleşme arzularını yansıtır. Bu tarz mekânlar İslami kesim gençlerine, gelenekselliğin
hakim olduğu aile ortamının dışında, kente özgü olan yaşama katılma imkanı verir.
Araştırmanın yürütüldüğü bu meydan, kamusal alanda görünürlüğü giderek artan İslami
kesimin sosyalleşme mekanı haline gelmiştir. At Pazarı Meydanı, ortak noktaları dini
hassasiyetleri olan bireyler tarafından tercih edilmektedir. Bu durum, Meydan’ın alternatif bir
sosyalleşme mekânı olduğu görüşüne katkı sağlamaktadır. Yapılan saha çalışmasında elde
edilen verilerle de bu kanı desteklenmiştir.
72
6.
Öneriler
İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için karşılaması gereken ihtiyaçları vardır. Bu
ihtiyaçlardan bazıları ise ancak toplumsal yaşam içerisinde karşılanabilir. İnsan, varoluşundan
itibaren, devamlı olarak bir toplum içerisinde yaşamını sürdürmüştür. Çünkü sosyal ve
kültürel gereksinimleri ancak bir topluluk içerisinde giderilebilir.
Günümüzde
kentleşme,
modernleşme
gibi
değişimlerin
bir
sonucu
olarak
birey
yalnızlaşmaktadır. Günlük rutininde sosyal hayata katılmakta güçlük çekmektedir. Bu nedenle
insanlarla iletişim kurmak, değişik konular hakkında bilgi edinmek ve kaliteli zaman
geçirmek için kafeler bireylere büyük imkan sağlamaktadır. Bu yüzden her bireyin ihtiyaca
cevap veren bu mekânları sahip olma ve kullanma hakları olmalıdır. Her bireyin sahip olduğu
düşünce ve değerlerin farklı olması sebebiyle ihtiyaçlarını karşılayacak bu mekânların da
farklı olması kaçınılmazdır. Bu durumun örneklerinden biri de araştırma sahamız olan At
Pazarı Meydanı’dır.
At Pazarı Meydanı, İslami kesimin sosyalleşme mekanı olarak tercih edebileceği az
seçenekten biridir. Bu alternatifsizlik durumu buradaki ortamı beğenmeyen, kendine uygun
bulmayan, uzak bir noktada ikamet eden ya da başka bir sebeple aynı özellikte farklı bir
mekan tercih etmek isteyen kişileri kısıtlamaktadır. Demokratik ve özgür bir ülkede herkesin
kendini ifade edebileceği, kendine yer edinebileceği bir ortamın varlığı önem taşımaktadır. Bu
nedenle At Pazarı’nın muadili olabilecek nitelikte mekanlar başka yerlerde de açılmalı, genç
kesime hem kendileri daha rahat ifade edebilecekleri hem sosyalleşip eğlenebilecekleri
mekanlar sağlanmalıdır.
E. TEŞEKKÜR
Bu çalışmanın ortaya çıkmasında pek çok kişinin katkısı söz konusudur. Projemizin
başından sonuna kadar hoşgörülü ve sabırlı yaklaşımıyla desteğini her zaman hissettiren proje
danışmanımız Mehmet Aygün’e, yardımlarını esirgemeyen ve daima anlayışlı bir tavır
sergileyen
kafe
sahiplerine,
sorularımızı
bıkmadan
yanıtlayan
müşterilere
sonsuz
teşekkürlerimizi sunuyoruz. Aklımızdaki soru işaretlerini giderebilmemiz için bize kaynaklar
öneren ve İslami kamusallık konusunda yaptığı çalışmalardan hareketle bu konuda bizimle
fikir paylaşımında bulunduğu için Ahsen AKDAL’a şükranlarımızı sunarız. Bu çalışmanın
anlam dünyasını şekillendiren Nilüfer Göle, Uğur Kömeçoğlu ve Özlem AVCI’ya teşekkürü
73
bir borç biliriz. Bize kıymetli zamanından ayırıp aklımızdaki soru işaretlerini gideren
Kömeçoğlu’na tekrar teşekkür ederiz.
Hayatımızın her döneminde madden ve manen ilgi ve desteğini üzerimizde hissettiğimiz
ailelerimize minnettarız.
Eslem SAYMAN, Üftade KARA
74
F. EK
EK 1: MÜŞTERİLERE UYGULANAN ANKET SORULARI
TÜBİTAK PROJE YARIŞMASI - SOSYOLOJİ DALI PROJE ÇALIŞMASI ANKET
SORULARI
Bu anket verileri İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri
tarafından TÜBİTAK Proje Yarışması’nda Sosyoloji alanında yapılan “Yükselen Yeni
İslamcı-Muhafazakar Çevrenin Sosyalleşme Mekanı Harbiye'nin Karşısı Fatih’te At
Pazarı” adlı proje çalışmasında kullanılacaktır.
Müşteri
(Bu bölümdeki sorular mekana gelen gençlerden seçilmiş örneklem gruba sorulacaktır)
1. Yaş aralığınız nedir?
15 - 24 ( )
25- 34 ( )
45 - 54 ( )
35 - 44 ( )
55 ve Üzeri (
)
2. Cinsiyeti
Bay ( )
Bayan ( )
3. Mesleğiniz nedir?
Memur ( )
Ev Hanımı (
)
Öğrenci (
)
Serbest Meslek ( )
Diğer ( )
4. Eğitim durumunuz nedir?
İlköğretim (
)
Ortaöğretim (
)
Üniversite ( )
Yüksek Lisans ( )
5. At Pazarı’nın muhafazakar/dindar gençlerin rağbet ettiği bir mekân olduğu görüşüne
katılıyor musunuz?
Evet ( )
Hayır( )
6. Siz hep aynı Kafe’ye mi geliyorsunuz yoksa diğerlerine de gidiyor musunuz? Neden?
7. Siz kendinizi muhafazakar bir insan olarak görüyor musunuz?
75
Hayır ( )
Evet ( )
Kısmen ( )
8. Sık sık bu mekana gelir misiniz? Hangi sıklıkla geliyorsunuz?
Her gün ( )
Haftada bir ( )
On beş Günde bir ( )
Ayda bir ( )
9. Sizi bu mekana çeken nedir? Siz niçin bu mekana gelmeyi tercih ediyorsunuz?
Düşünce dünyama uygun bir mekan ( )
Karşı cinsle rahat ilişki kurabiliyorum( )
Kendimi rahat ve huzurlu hissediyorum ( )
Dünya görüşüme uygun arkadaş edinmek ( )
Kültürel-Sosyal Etkinliklere katılmak ( )
10. Sizce gençler buraya daha çok hangi amaçla gelmektedirler?
Cevap:
11. Şu an meydanda Türk-İslam kültürü mü, Batı kültürü mü yoksa Doğu-Batı sentezi
bir kültür mü ön plana çıkmaktadır?
Batı kültürü ( )
Türk-İslam kültürü ( )
Doğu-Batı Sentezi (
)
12. Bu mekanlarda tanışıp evlenen kız/erkek tanıdıklarınız var mı?
13. Kafelerde mescit bulunması burayı tercih etmenizde etkili oluyor mu?
Evet ( )
Hayır( )
14. Bu mekanın Tarihi Fatih semtinde olması ve Fatih Cami’ine yakın olmasının sizin
için özel bir anlamı var mı?
Evet ( )
Hayır ( )
Kısmen ( )
15. Buraya gelen insanlara ideolojik olarak bir yakınlık duyuyor musunuz?
Evet ( )
Hayır ( )
16. Kafelerde muhafazakar ve dindar kızların/kadınların erkeklerle aynı masada
oturması ve sohbet etmesi sizi rahatsız ediyor mu?
76
Evet ( )
Hayır ( )
Bazen (
)
17. Sigara veya nargile kullanıyor musunuz?
Sigara kullanıyorum ( )
Nargile Kullanıyorum ( ) Her ikisini de kullanıyorum ( )
Hiçbirini kullanmıyorum ( )
18. İçecek olarak genelde hangi içecekleri tercih ediyorsunuz?
Çay ( )
Kahve ( )
Kola ( ) Meyve Suyu-Ayran ( ) Alkolsüz Bira (
) Diğer……..
19. Modern kent yaşamında ibadetlerinizi yaparken kısıtlandığınızı yada zorlandığınızı
düşünüyor musunuz?
Evet ( )
Hayır( )
20. At Pazarı Meydanı’nın “Muhafazakar gençliğin (Beyoğlu vb. mekanlara karşı)
alternatif eğlence mekanı” olduğu görüşüne katılıyor musunuz?
Katılıyorum ( )
Katılmıyorum ( )
Kısmen katılıyorum ( )
21. Bu mekanı tercih eden insanları tek kelimeyle tanımlamak istesek hangi kelimeyle
tanımlanabilir?
77
EK 2: KAFE ÇALIŞANLARINA UYGULANAN ANKET SORULARI
TÜBİTAK PROJE YARIŞMASI - SOSYOLOJİ DALI PROJE ÇALIŞMASI ANKET
SORULARI
Bu anket verileri İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri
tarafından TÜBİTAK Proje Yarışması’nda Sosyoloji alanında yapılan “Yükselen Yeni
İslamcı-Muhafazakar Çevrenin Sosyalleşme Mekanı Harbiye'nin Karşısı Fatih’te At
Pazarı” adlı proje çalışmasında kullanılacaktır.
Çevre Sakini
(Çevrede ikamet eden vatandaşlara sorulacak)
1. Ne zamandan beri Atpazarı Meydanı’nda oturuyorsunuz?
1-3 ( ) 4-6(
) 6’dan uzun ( )
2. Meydandaki kafeler sizi rahatsız ediyor mu?
Evet ( ) Hayır( )
3.Bunun sebebi nedir?
Sebep:
78
EK 3: ÇEVRE SAKİNLERİNE UYGULANAN ANKET SORULARI
TÜBİTAK PROJE YARIŞMASI - SOSYOLOJİ DALI PROJE ÇALIŞMASI ANKET
SORULARI
Bu anket verileri İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri
tarafından TÜBİTAK Proje Yarışması’nda Sosyoloji alanında yapılan “Yükselen Yeni
İslamcı-Muhafazakar Çevrenin Sosyalleşme Mekanı Harbiye'nin Karşısı Fatih’te At
Pazarı” adlı proje çalışmasında kullanılacaktır.
Çevre Sakini
(Çevrede ikamet eden vatandaşlara sorulacak)
1. Ne zamandan beri Atpazarı Meydanı’nda oturuyorsunuz?
1-3 ( ) 4-6(
) 6’dan uzun ( )
2. Meydandaki kafeler sizi rahatsız ediyor mu?
Evet ( ) Hayır( )
3.Bunun sebebi nedir?
Sebep:
79
EK 3: FOTOĞRAFLAR
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
G. KAYNAKÇA
ARMAĞAN, Mustafa, (1997), İstanbul Armağanı:Gündelik hayatın renkleri, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlıǧı.
AVCI, Özlem, (2012), İki Dünya Arasında, İletişim Yayınları, İstanbul.
AYTAÇ, Ömer, (2007), “Kent Mekânlarının Sosyo-Kültürel Coğrafyası”, Fırat University
Journal of Social Science, Sayı:2.
BİLGİN, Nuri, (2011), “Sosyal Düşüncede Kent Kimliği”, İdealkent, Sayı 3.
BOURDİEU, Pierre & WACQUANT, L., (YIL), Düşünümsel Bir Antropoloji İçin Cevaplar, ,
çev. Nazlı Ökten, İletişim Yayınları, İstanbul.
BOURDİEU, Pierre, (1995), Raisons Practiques: Sur la Theéorie de l’Action, Kesit
Yayıncılık, İstanbul.
ÇUBUK, Mehmet, (1973), Beşeri Yerleşmelerde Mekan Organizasyonu ve Ülkesel
Kalkınmayı Bir Mekan Organizasyonu İçinde Yaratmak, İ.D.G.S.A. Mim. Fak. Doçentlik
Tezi, İstanbul.
DAWUD, Ali, (1993), “Coffeehouse”, Encyclopedia Iranica, Costa Mesa, Vol. VI.
California.
GENCER, Bedri, (2008), İslam’da Modernleşme, Lotus Yayınevi, Ankara.
GÖLE, Nilüfer, (2000), Melez Desenler, Metis Yayınları, İstanbul.
GÖLE, Nilüfer, (2012), Seküler ve Dinsel Aşınan Sınırlar, Metis Yayınları, İstanbul.
HARVEY, D. (1989), From Managerialism to Entrepre Nurialism: The Transformation of
Urban Governence in Late Capitalism, Geographiska Annaler B 71 (1).
İYİLİKÇİ, Kenan, (2012), “Süleymaniye’yi Anla(t)mak”, Medhal Dergi, Sayı:87.
KAYA, Önder, (2009), “Konstantin'in Şehrinden Fatih'in Payitahtına”, Mostar, Sayı: 55.
KAYGILI, Osman Cemal, (2003), Köşe Bucak İstanbul, Selis Kitaplar, İstanbul.
KÖMEÇOĞLU, Uğur, (2003), Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekansal Bir
Etnografi, Doğu-Batı Yayınları, Ankara.
LEFEBVRE, Henri, (1991), The Production of Space, Basil Blackwell, Oxford.
Meydan Larousse
MORAN, Berna, (1999), Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2, İletişim Yayınları, İstanbul.
OKTAY, Derya, (2011), “Kent Kimliğine Bütüncül Bir Bakış”, İdealkent, Sayı 3.
PRETTY, G.H. & Chipuer, H.M.& Bramston, P., (2003), “Sense of place amongst
adolescents and adults in two rural Australian town: The discriminating features of place
attachment, sense of community and place dependence in relation to place identity”, Journal
of Environmental Psychology, Sayı:23.
ROSSİ, A., (1982), The Architecture of the City, MIT Press, Opposition Books, Cambridge
93
SAFA, Peyami, (1995), Fatih-Harbiye, Ötüken Yayınlaı, İstanbul.
TAYLOR, Charles, (2011), Modernliğin Sıkıntıları,Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
TEYMÜR, N., (1998), “Disiplinlerin Aralığında(ki) Mekan”, Sosyal Bilimleri Yeniden
Düşünmek (iç.), Metis Yayınları, İstanbul.
ÜNÜVAR, Kerem, “Osmanlı’da Kamusal Mekan: Kahvehaneler”, Doğu-Batı Yayınları, Sayı
5, Ankara.
YILDIRIM, Ergün, (2012), Hayali Modernlik: Türk Modernliğinin İcadı, Doğu Kitabevi,
İstanbul.
ZENGİN, Salih,(2012),“İçinden Atlar Geçen Meydan”, Aksiyon, Sayı: 938.
İNTERNET KAYNAKLARI
http://www.fatih.bel.tr/bpi.asp?caid=997&cid=87 (Erişim tarihi: 28.12.2012)
http://www.fatih.bel.tr/bpi.asp?caid=997&cid=87 (Erişim tarihi: 28.12.2012)
http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=556039&title=fatih&ha
berSayfa=3 (Erişim tarihi: 28.12.2012)
http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=556039&title=fatih&ha
berSayfa=3 (Erişim tarihi: 28.12.2012)
www.byzantiumistanbul.com/detay.asp?detayid=288 (Erişim tarihi: 17.11.2012)
http://www.vik2.com/page/1432/ (Erişim tarihi: 01.12.2012)
http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi:
07.12.2012)
http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=1182517 (Erişim tarihi:
17.11.2012)
http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=02.08.2011&i=332791 (Erişim tarihi:
19.11.2012)
http://www.yeniaktuel.com.tr/tur101,[email protected] (Erişim tarihi: 19.11.2012)
http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi:
28.11.2012)
94
http://abdullahsehidhuca.wordpress.com/2012/07/08/cafelerde-herkes-cok-usudum-merkez/
(Erişim tarihi: 28.11.2012)
http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html
(Erişim tarihi: 28.11.2012)
http://www.zaman.com.tr/newsDetail_getNewsById.action?haberno=1182517 (Erişim tarihi:
28.11.2012)
http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html
(Erişim tarihi: 28.11.2012)
http://yenisafak.com.tr/Pazar/Default.aspx?t=31.07.2011&i=332791 (Erişim tarihi:
28.11.2012)
http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html
(Erişim tarihi:28.11.2012)
http://sanliurfa.mazlumder.org/faaliyetler/detay/basin-aciklamalari/1/26-aralik-2011-insanhaklari-ihlal-haberleri/2001 (Erişim tarihi: 01.12.2012)
http://sanliurfa.mazlumder.org/faaliyetler/detay/basin-aciklamalari/1/26-aralik-2011-insanhaklari-ihlal-haberleri/2001 (Erişim tarihi: 01.12.2012)
http://www.istanbulajansi.com/4/5/34/25/Bir-istanbul-Muhabbethanesi:-At-Pazari-.html
(Erişim tarihi: 02.12.2012)
80.251.40.59/education.ankara.edu.tr/aksoy/ere/oatakul.doc (Erişim tarihi: 17.01.2013)
(http://www.islamiotel.com/) (Erişim tarihi: 14.01.2013)
http://www.kanald.com.tr/anahaberbulteni/Video/31072012-Kanal-D-Ana-HaberBulteni/13881/3 Saniye 08.25 (Erişim tarihi: 02.01.2013)
https://twitter.com/HorseBazaar Erişim tarihi: (15.01.2013)
http://www.mavirize.com/genel/vikipedi/hanegah-ne-demek (Erişim tarihi: 17.01.2013)
95

Benzer belgeler