Dünya`da ve Türkiye`de Eşitsizlikve Sosyal Adalet

Transkript

Dünya`da ve Türkiye`de Eşitsizlikve Sosyal Adalet
Dünya’da ve Türkiye’de
Eşitsizlik ve Sosyal Adalet
Lütfi Sunar
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
0
Küresel Dünyada Sosyal Eşitsizlikler
• Dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerika’da en yüksek gelire sahip
%1’i 2002-2007 yılları arasında ekonomide yaratılan tüm büyümenin %
65’ine, 2010’da %93’üne sahip olurken orta sınıflar büyük bir iktisadi
daralma ve alt gelir grupları da ciddi bir fakirleşme yaşamaktadır.
• Bugün bir ortalama bir CEO’nun ücreti ortalama bir işçinin 250 katı
civarında bulunmaktadır.
• 1980’de Amerika’da sendikalı işçi oranı %20 iken 2010’da bu oran
%12’ye inmiştir.
• Eşitsizlikteki bu artış Amerikan toplumunda Occupy Wall Street,
Ferguson olaylarında olduğu gibi işaretlerini görmekte olduğumuz
sosyal patlamalara yol açmaya başlamıştır.
1
Türkiye’de Sosyal Eşitsizliklere Genel Bir Bakış
• Son 15 yılda Türkiye’deki en zengin %1’lik grubun toplam servet
içindeki payı %39.4’ten %54.3’e yükselmiştir. Bunun anlamı geriye
kalan %99’un payının %60,6’dan %45.7’ye gerilemiş olduğudur.
• Bu payın %23.4 bir kısmı da yine en tepedeki %1’lik kesimi takip eden
%9’un elindedir. Dolayısıyla geriye kalan %90 toplam servetin sadece
%22,3’üne sahiptir.
• Bugün Türkiye nüfusunun en zengin %10’luk kesiminin sahip olduğu
gelir, en yoksul %10’luk kesimin elde ettiği gelirin 15 katına denk
gelmektedir.
• Türkiye’de sosyal yardım transferleri yoluyla mutlak yoksulluk oranı
ciddi bir düşüş gösterirken göreli yoksulluk oranı da aynı şekilde artış
göstermektedir.
2
Nüfus Dilimlerine Göre Küresel Delir Dağılımı (1990-2007)
Q5
Q4
Q3
1990
Q2
2000
2010
Q1
0
20
40
60
Kaynak: World Bank (2011), UNU-WIDER (2008) ve Eurostat (2011) verileri
80
100
3
Tahmini Küresel Gini Katsayısı (1820-2002)
Yıl
Gini
1820
43.0
1850
53.2
1870
56.0
1913
61.0
1929
61.6
1950
64.0
1960
63.5
1980
65.7
2002
70.7
4
En Zengin ve Fakir Ülkeler (2011)
En Fakir 10
Ülke
Dem. Rep. of Congo
En Zengin 10
Kişi Başına GDP Nüfus
Ülke
Kişi Başına GDP
Nüfus
94
62,522,787
Monaco
106,466
32,620
Burundi
110
7,837,981
Bermuda
72,296
64,000
Guinea-Bissau
140
1,541,040
Luxembourg
56,625
479,993
Liberia
144
3,627,285
Norway
41,901
4,709,153
Malawi
148
14,439,496
Japan
40,707
127,770,750
Eritrea
151
4,781,169
United States
38,701
301,580,000
Niger
171
14,139,684
Iceland
38,166
311,566
Ethiopia
176
78,646,128
Switzerland
37,935
7,551,117
Tajikistan
231
6,727,377
Qatar
34,960
1,137,553
Central African Rep.
231
4,257,403
Hong Kong
34,041
6,925,900
Kaynak: World Bank (2011) kendi hesaplamam
5
Bazı Ülkelerde Gelir Eşitsizliği Durumunun Karşılaştırması
Ülke İsmi
France
China
India
Indonesia
Bulgaria
Greece
Egypt
Brazil
Bangladesh
Malaysia
Mexico
Pakistan
Turkey
Yıl
Q1
Q2
Q3
Q4
Q5
Gini Endeksi
2007/8
2005
2005
2007/8
2007/8
2007/8
2005
2007/8
2005
2005
2007/8
2005
1990
1995
2000
2005
2010
9.3
5.7
8.1
7.4
5.9
6.9
9.0
3.0
9.4
6.4
4.2
9.1
5.9
5.8
5.7
5.2
5.4
14.2
9.8
11.3
11.0
12.3
12.2
12.6
6.9
12.6
10.8
8.3
12.8
10.0
10.1
9.9
9.8
9.3
17.9
14.7
14.9
14.9
17.2
16.7
16.1
11.8
16.1
15.8
12.8
16.3
14.3
14.8
14.6
14.6
14.2
22.4
22.0
20.4
21.3
23.3
22.8
20.9
19.6
21.1
22.8
19.8
21.3
20.8
21.5
21.3
21.6
21.0
36.2
47.8
45.3
45.5
41.3
41.4
41.5
58.7
40.8
44.4
54.9
40.5
49.0
47.8
48.5
48.8
50.1
28.0
44.0
34.6
35.9
33.6
33.5
33.5
47.7
39.1
37.1
46.9
30.8
43.7
43.7
42.2
43.9
46
6
En Zengin ve Fakir Ülkelerde Zengin ve Fakirler
Kaynak: Sutcliffe (2005) World Bank (2011), UNU-WIDER (2008) ve Eurostat (2011)
7
Ülkelerin Gelir Düzeylerine Göre Gelir Dağılımı
(A) Düşük Gelirli Ülkeler
(B) Orta Gelirli Ülkeler
(C) Yüksek Gelirli Ülkeler
Q5
Q5
Q5
Q4
Q4
Q4
Q3
Q3
Q3
Q2
Q2
Q2
Q1
Q1
Q1
0
10 20
30 40 50 60 70
0
10 20
30 40 50 60 70
0
10
20
30
40
50
60
70
1990
Kaynak: World Bank (2011), UNU-WIDER (2008) ve Eurostat (2011) verileri kullanılarak geliştirilmiştir.
2000
2007
8
Hanehalkının Gerçek Gelirlerinin Değişimi (1985-1995)
Ülkeler*
En alt Orta
En üst
Medyan Ortalama
İtalya
-1.3
0.5
1.5
0.6
0.8
Yeni Zelanda
-1.1
-0.5
1.6
-0.6
0.3
Türkiye
-0.6
-0.7
1.4
-0.8
0.9
Norveç
-0.3
0.3
1
0.4
0.5
Kanada
0.3
-0.2
-0.1
-0.2
-0.1
Yunanistan
0.3
0.1
0.1
0.3
0.1
Almanya
0.4
1.4
1.6
1.2
1.4
İsveç
0.5
0.9
1.2
0.9
0.4
Britanya
0.7
2
4.3
1.9
2.8
Meksika
0.7
1.2
3.8
1.1
2.6
grubunun, OECD ülkeleri arasında İtalya ve
Avusturya
2.5
2.7
2.8
2.8
2.7
İrlanda
Yeni Zelanda’dan sonra en fazla Türkiye’de
4
3
2.9
3.2
3.1
İspanya
4.4
3.2
2.4
3.2
3
Portekiz
5.7
6.5
8.7
6.2
7.3
Tablo’da görülebileceği gibi, 1980’lerden
1990’lara kadar Türkiye’de alt ve orta gelir
gruplarının toplam gelir içerisinden aldıkları
pay düşerken, üst gelir grubunun payı artış
gösteriyor. Bu on yıl içerisinde, en düşük gelir
yoksullaştığı ortaya çıkıyor.
*Ülkeler en alt gelir grubunun gelirindeki değişime göre sıralı
Kaynak: OECD, 2008, Growing Unequal? Income Distribution and Poverty in OECD Countries, s.29.
9
Hanehalkının Gerçek Gelirlerinin Değişimi (1995-2005)
Ülkeler*
En alt
Orta
Üst
Med.
Ort.
Avusturya
-2.1
-0.5
-0.4
-0.6
-0.6
Japonya
-1.4
-1
-1.3
-1
-1.1
Türkiye
-1.1
-0.5
-3.2
-0.3
-1.9
Almanya
-0.3
0.5
1.3
0.6
0.7
ABD
-0.2
0.5
1.1
0.4
0.7
Meksika
-0.1
-0.1
-0.6
-0.2
-0.4
Kanada
0.2
1.2
2.1
1.1
1.4
Britanya
2.4
2.1
1.5
2.1
1.9
Yunanistan
3.6
3
2.7
2.9
2.9
Norveç
4.4
3.9
5.1
3.8
4.3
Portekiz
5
4.1
4.4
4.2
4.3
İrlanda
5.2
7.7
5.4
8.2
6.6
İspanya
5.2
5.1
5
5.5
5.1
*Ülkeler en alt gelir grubunun gelirindeki değişime göre sıralı
•
1990’ların sonu ve 2000’li yılların başında
yaşanan ekonomik krizler sebebiyle tüm
toplum kesimlerinin gelir kaybına uğruyor.
•
Ancak 2000’lerin başındaki krizlerin
etkisiyle üst gelir grubu en fazla gelir kaybı
yaşayan grup.
•
Bu 10 yıl içerisinde gelir dağılımı eşitsizliği
devam ediyor.
•
Sonraki 10 yılda da daılımdaki bozukluk
gittikçe artıyor.
Kaynak: OECD, 2008, Growing Unequal? Income Distribution and Poverty in OECD Countries, s. 29
10
Yoksulluk Tipleri
• Fransız sosyolog Paugam’ın üçlü yoksulluk tipolojisi
– Marjinal yoksulluk tipinde yoksullar toplumun çok küçük bir kesimini oluşturur ve
toplumsal algıda, “çağdaş uygarlığa uyum sağlayamayan, gelişmenin ritmine ayak
uyduramamış ve sanayideki ilerlemelerin emrettiği kuralları benimseyememiş olanları”
ifade eder ve bu uyumsuzluk onları toplumun dışına iter.
– Diskalifiye edici yoksullukta ise yoksul konumuna “düşme” sözkonusudur: üretici alanın
dışına itilen ve sosyal yardımlara bağımlı hale gelen kişiler giderek toplumsal hayatın da
dışına düşerler
– Bütüncül yoksullukta ise diğer ikisinin aksine, toplumdan dışlanan küçük bir kesimden
ziyade çok yaygın bir yoksul kitle bulunur ve sorun belli bir toplumsal grubu ilgilendiren bir
mesele olarak değil de bir ekonomik, sosyal ve kültürel gelişme meselesi olarak algılanır.
Enformel sektörde faaliyet göstererek hayatlarını idame ettirmeleri -hatta sermaye birikimi
yapmaları- mümkündür ve olumsuz bir damgalamaya maruz değildirler.
11
Eski Bütüncül Yoksulluk
• “Eski” yoksulluk modelinde toplumsal bütünleşmeyi sağlayan ve
bütüncül yoksulluğu sağlayan olgunun başat unsurları:
– istihdam ve konut piyasalarında enformelliğin yaygınlığı ve
bunun çoğu durumda damgalayıcı bir unsur olmadığı gibi dikey
toplumsal hareketliliğe de imkân vermesi
– akrabalık ve hemşehrilik bağlarına dayalı refah rejimi sayesinde
bireylerin mutlak yoksulluğa düşmemeleri.
12
Yeni Yoksulluk
• “yeni” yoksulluk durumu, herşeyden önce ekonominin küreselleşmesi ve
iktisadi düşüncede neoliberalizmin egemen hale gelmesiyle bağlantılıdır.
• “Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ve dolayısıyla emek arzı
ihtiyacının giderek azalması, küreselleşme nedeniyle dünya çapında
işleyebilen bir piyasanın oluşumu, sistemsel gereksinmenin azalmasının
en önemli nedenleri olarak görülmektedir” (Işık ve Pınarcıoğlu, 2001: 7071).
• “yeni yoksulluk olgusu toplumsal bütünleşme ihtimalini büyük çapta
ortadan kaldıran koşulların ürünü” (Buğra ve Keyder, 2003: 23)
• “bu konumda olan insanlar[ın] köylülükten, yahut küçük üreticilikten veya
enformellikten, kent ekonomilerinin daha bütünsel bir parçası olmaya
geçiş sürecini tamamlayamazlar" (Buğra ve Keyder, 2003: 23)
• Eski yoksulluk modeli “içermeci bütüncül yoksulluk”, yeni yoksulluk modeli
13
Kentsel Yoksulluğun Değişen Yüzleri ve Sınıf-Altı
• Kentsel yoksulluk da biçim değiştirmektedir.
• Türkiye’de büyük kentlerin sanayiden arındırılmaya ve hizmet
kentine dönüşmeye başlaması, 1960-90 arasında çokça tartışılan
işçi sınıfı ile bir anlamda onun mekânsal izdüşümünü oluşturan
gecekondu sorununu ikinci plana itmiş, ilgi 'yeni yoksulluk’, ‘kalıcı
yoksulluk’, 'sınıf-altı’ gibi olgulara yönelmiştir.
14
Yeni Kentsel Yoksulluğun Tezahürleri
• Sınıf-altı: önceleri sistemin içinde işçi olarak var olan insanların
sistemin dönüşmesinden ötürü artık aynı olanaklara sahip olamamaları,
ırk gibi sosyal özellikleri dolayısıyla bir toplumsal sınıf olarak değil,
sınıflar altı bir tabaka olarak gettolarında yaşamlarını sürdürmeleri
anlamına gelmektedir.
• Dışlanma: çok boyutlu bir olgudur (ekonomik, Kültürel, siyasal,
mekânsal). Aşağıdaki dört boyutun bir araya gelmesinden oluşan
bütünsel dışlanma durumuna ise toplumsal dışlanma sendromu adı
verilir
• Kenardalık: daha çok Latin Amerika’da kullanılan bir terim olup, pasif,
örgütsüz, lidersiz, kararlara katılmak yerine boyun eğmeyi alışkanlık
haline getirmiş bir kitleyi işaret etmektedir.
15
Sınıf-Altı Nedir?
• yoksulluk daha çok gelir ve servete dayalı olarak tanımlanırken, sınıf-altı,
modern refah toplumlarının temel kabullerini tehdit eden değersel ve
davranışsal eğilimlere atıfta bulunur.
• toplumun merkezî değer ve kurumlarının dışına düşmüş “artık” bir kategori
• dolandırıcılar, hırsızlar, dilenciler, fahişeler, işportacılar gibi “toplum dışına
itilmiş” sokak insanları (Henry Mayhew, London Labour & London Poor)
• Mayhew’a göre bu grup hayvani bir doğaya sahiptir; argo konuşan, mülkiyete
inancı zayıf, zalim, kadın onuruna kayıtsız, karşı cinse hayvani bir açlık
besleyen “akidesiz”, “şuursuz”, “ilkesiz”, “canavar”, “barbarların en aşağısı”
olan “içgüdüsüz hayvanlar”dan oluşur.
• 1961’de Oscar Lewis sınıf-altına tekabül eden kategoriyi, “güçlü bir şimdiki
zaman yönelimine sahip, hazzı erteleme yeteneği pek az olan, kaderci” bir
kategori şeklinde betimlemiştir.
16
Sınıf Altı Nasıl Tanımlanabilir?
• Myrdal 1963’te sınıf-altı göstergelerini kalıcı işsizlik, eksik istihdam
ve istihdam edilemez olmak şeklinde tanımlar
• Auletta sınıf altını “kentsel alanlarda yoğunlaşmış, toplumdan
kopmuş, ekonomik ana akımın kenarında kalmış ve modern
ekonomide iş bulmak için gerekli yetenek ve davranışlardan
yoksun” bir insan grubu olarak tanımlar
• Auletta’ya göre sınıf-altı dört grupta incelenebilir:
(i) Edilgen Yoksullar ya da yardım bağımlıları;
(ii) Düşmanca davranan sokak suçluları, alt sınıf fahişeler, uyuşturucu bağımlıları;
(iii) Yer altı ekonomisine eklemlenmiş ama nadiren şiddet suçlarına bulaşan üçkâğıtçılar;
(iv) Sarsılmış alkolikler, evsiz kadınlar, hastaneden salınmış akıl hastaları gibi hiçbir işe ve
yere bağlı kalamayanlar.
17
Sınıf Altı Nasıl Tanımlanabilir?
• Sınıf-altı ile ekonomideki yapısal dönüşümlerin ilişkisi
– 1970’lerde sanayisizleştirme ve ekonominin hizmet sektörlerine
dayanmaya başlaması kentlerin ekonomik canlılığını azaltmıştır
– kent merkezleri terk edilmiştir
– Endüstri ve iş banliyölere doğru yönelmiştir
• Wilson’a (1990, s. 29-62) göre, sınıf-altı olma durumu sadece
ırksal ayrımcılıkların değil göçmen hareketleri, yaş yapısındaki
değişiklikler, temel ekonomik değişimler, yoğunlaşma ve toplumsal
yalıtım gibi bir dizi yapısal etmenin sonucu olarak pekişmişti. Bu
nedenle de, yoksulluk ancak ekonomik gelişme, mesleki eğitim, iş
yaratma gibi araçlarla çözülebilecek bir sorundu.
18
Sınıf Altı Nasıl Tanımlanabilir?
• Literatürde sınıf-altını ortaya çıkaran nedenlerin üç ana başlıkta
tasnif edildiğini söyleyebiliriz:
– Davranışsal-tutumsal (bireysel) nedenler
– kültürel nedenler (yoksulluk kültürü)
– yapısal nedenler (sınıfsal/ekonomik nedenler ile ırksal ve etnik
gruplara uygulanan ayrımcılık)
19
Türkiye’de Sınıf Altı Kimlerden Oluşur?
20
Türkiye’de Gelir Eşitsizliği
• Türkiye’de nüfusun en fakir yüzde 10’luk kesimi ile en zengin yüzde
10’luk kesimi arasındaki fark.
• OECD ortalamaları yüzde 9.8’leri gösteriyor. Yani en zengin yüzde 10’luk
kesim en fakir yüzde 10’dan 9.8 kat fazla kazanıyor.
• Türkiye’de ise zengin-fakir arasındaki gelir uçurumu 15 kat! En fakir yüzde
10’luk kesimin geliri bin liraysa en zengin yüzde 10 ortalama 15 bin lira
kazanıyor.
• Türkiye’nin GINI katsayısı 0.43
• OECD ortalama 0.31
• Şili 0.50; Meksika 0.47; ABD 0.38
• Bu tespite paralel bir biçimde, Dünya Bankası’nın raporlarında Türkiye
“yüksek derecede eşitsiz orta gelirli bir ülke” olarak tanımlanıyor
21
Toplam Hane Geliri (2015)
1703
%34,48
1800
1673
%33,87
1600
1400
1200
1000
800
600
448
%9,07
554
%11,22
529
%10,71
400
32
%0,65
200
0
0-499
500-999
1000-1999
Kaynak: Türkiye Sosyo-Ekonomik Statü Araştırması (2015)
2000-3999
4000-9999
10000+
22
Hanelerin Ortalama Kişi Başı Gelirleri (2015)
2370
%51,17
2500
2000
1500
1000
1006
%21,72
938
%20,25
286
%6,17
500
31
%0,67
0
0-320
321-999
Kaynak: Türkiye Sosyo-Ekonomik Statü Araştırması (2015)
1000-1999
2000-3999
4000-9999
23
Türkiye’de Sınıf-Altının Dört Tezahür Alanları
• 90’lardan itibaren daha ziyade zorunlu göçle büyük kentlere gelen
kitlelerin sanayisizleştirme süreçlerinin de etkisiyle karşı karşıya
kaldığı yeni yoksulluk biçimleri
• Toplumun en yoksulları olarak karşımıza çıkan çocukların
yoksulluğu: sokakta çalışan çocuklar ve sokak çocukları
• Evsizler
• Dilenciler
• Göçmenler/Mülteciler/Kaçak Uluslararası İşçiler
24
Gelir Eşitsizliği ile Sağlık ve Sosyal Problemlerin İlişkisi
Kaynak: Wilkinson and Pickett (2010) ve Solt (2009)
25
Gelir Eşitsizliği ile İntihar Oranlarının İlişkisi
Kaynak: Solt (2009) ve United Nations Office on Drugs and Crime (2008)
26
Gelir Eşitsizliği ile Siyasi İstikrar ve Terör İlişkisi
(141 Ülke, 2008)
Kaynak: Solt (2009) ve Kaufmann et al. (2009)
27
Türkiye’de Eşitsizliğin Farklı Tezahürleri
• Geri kalmış bölgeler: Artan bölgeler arası eşitsizlikler
• Kadın yoksulluğu: Cinsiyete dayalı gelir eşitsizlikleri:
• Marjinallleşen kır: Kır ve kent arasında artan gelir eşitsizliği
• Yaşlı Yoksulluğu: Yaşlı bireylerin gelirleri düşmekte ve
yoksullaşmaktadırlar.
• Sınıfsal Kutuplaşma: Orta sınıfın çöküşü ile birlikte toplumdal denge
sarsılıyor; en alttakiler ile en üsttekiler birbirinden gittikçe uzaklaşıyor.
• Sınıfaltının ortaya çıkışı: Mülteciler, göçmenler, kaçak işçiler,
evsizler en yoksul ve dışlanmış kesimi oluşturmaya başlamıştır.
28
Türkiye’de Eşitsizliklerin Algılanması
• BBC tarafından yapılan “Ekonomi ve Küreselleşme ile İlgili
Kamuoyundaki Genel Kaygılar-Küresel Anket” Türkiye’nin, ekonomik
büyümenin faydaları ve külfetlerinin adil bir biçimde dağıtılmadığına
ilişkin kamuoyu algısının en yüksek ülke olduğunu gösteriyor.
• Çarkoğlu ve Kalaycıoğlu tarafından yapılan araştırmanın sonuçları
deneklerin yüzde 92’sinin gelir dağılımında büyük bir adaletsizlik
olduğunu belirttiklerini ve yüzde 90’ının hükümeti bu adaletsizliği
düzeltmekle sorumlu gördüklerini tespit ediyor.
• Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2008 yılında gerçekleştirdiği
Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nda ise ankete katılanların yarısından
fazlası hanehalkı gelirinin hanenin ihtiyaçlarını zor ya da çok zor
29
karşıladığını belirtiyorlar.