mea_022-024

Transkript

mea_022-024
marketing europe & anatolia
Tarih: Kasım 2013 Sayı: 22 - 24
kelebeğin
fırtınası
Senin
makarnan
kaç dakika?
retorik
Doğal plato
Mardin-Midyat...
Şimdi
yobazlık
moda...
zı
ı
ım k
ş
a dı
y
2. utla
k
İçindekiler
marketing
europe & anatolia
Sayı: 22 - 24 Tarih: Ağustos - Kasım 2013
İmtiyaz Sahibi
Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve
Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.
e-mail: [email protected]
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşler Müdürü
Elvin Ekşioğlu
e-mail: [email protected]
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Haber ve Fotoğraflar
Agency Europe & Anatolia
Katkıda Bulunanlar
Nurgül Eryıldır Günay
Ali Erdem Ekşioğlu
Seval Duban
Ekim Sölemez
Danışman
Abdullah Ekşioğlu
Kısa Kısa
06 - 09
Yeni Ürünler
12 - 13
Medya Dünyası
14 - 15
Röportaj
16 - 21
kelebeğin fırtanası
23
Reklam Dünyası
24 - 25
Röportaj
26 - 28
retorik
31
Kampanyalar
33 - 41
Gezi
42 - 48
reklam arası sinema
50
Kültür Sanat
52 - 53
İlan Rezervasyon
Ayşe Yılmaz
Yayın Türü
Süreli Yayın
Yönetim Yeri
Agency Europe & Anatolia
Feneryolu Mh. Gedikli Sk.
Adilbey Ap. No: 15/13
Kadıköy - İstanbul - Tr.
Tel: +90 555 233 24 41
e-mail: [email protected]
marketing europe & anatolia
Agency Europe & Anatolia tarafından
Süreli yayınlanan bir e-dergidir.
Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film
Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya
da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın
çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki
sorumluluk yazarlara aittir.
Bu derginin yayınlanma sürecinde
hiçbir ağaç zarar görmemiştir.
mobil: http://m-mea.eksantrik.com
http://www.facebook.com/meadergi
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
marketing europe & anatolia / 1
Köşe
Elvin Ekşioğlu / [email protected]
( editörden)
2. yaşımızı kutladık...
Son iki yıldır, prodüksiyon işlerimizin yanı sıra ofiste her ay yeni bir heyecan daha
var. Dergimiz yayına hazırlanıyor. Röportajlarımız hazır mı, bu ay mail adresimize
gelen ve bizzat giderek arkadaşlarımızın takip ettiği binlerce haberden hangilerini
kullanalım, köşe yazarlarımız yazılarını tamamlamışlar mı?
Tüm bu soruların her birinin yanıtı bize ayrı bir heyecan yaşatıyor. En büyük
heyecan ise hangi yazarımızın yazısına nasıl bir tepki gelecek ve dergimiz bu ay kaç
okuyucuyla buluşacak sorularının yanıtlarında yer alıyor.
İşte böyle tatlı bir koşturma ile 2 yılın nasıl geçtiğini anlayamadık bile. Dergimizin
aylık okuyucuları 5000 ila 7500 aralığına yerleşti. Her biri bizim için çok değerli.
Dergimizin ikinci yılında gider kalemi biraz daha arttı. Gelir kalemi henüz sıfırı
gösteriyor. :)
Sizin de bildiğiniz gibi giderler Eksantrik Prodüksiyondan karşılanıyor ve sevgili
Abdullah Ekşioğlu bu durumdan oldukça rahatsız. Ara sıra "Hani giderlerinizi
karşılayacak kadar ilan alsanız iyi olur." diyor. Umarım bu konuda reklamcı ve medya
plancısı dostlarımız müşterilerinin birkaç ilanını bize yönlendirerek, Abdullah Ekşioğlu
karşısında beni yalnız bırakmazlar.
Dergimizin bu iki yılı boyunca yazılarıyla bize destek olan dostlarımız oldu. Bazıları
halen aramızda, bazıları bayrağı devredip biraz dinlenmek istediler hepsine buradan
bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bu iki yıl boyunca bize inanan digital ortamda dergimizi sürekli paylaşarak
yaygınlaşmasına katkıda bulunan dostlarımız oldu ve en önemlisi bize güç veren
okuyucu dostlarımız oldu. Dostluklarımızın baki olmasını diliyorum.
2. yılımız kutlu olsun.
marketing europe & anatolia / 3
2. ya
aşımızı kutladık...
Kısa Kısa
Vodafone Türkiye’ye üç ödül...
IMI Conferences tarafından 8’inci kez
düzenlenen Türkiye
Çağrı Merkezi Ödülleri, 25 Ekim akşamı
Lütfi Kırdar Kongre
ve Sergi Sarayı’ndaki törenle sahiplerine
kavuştu. Vodafone,
Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde En İyi
Çağrı Merkezi Performans Gelişimi, Sosyal Medyada En İyi Müşteri Yönetimi
ve Teknolojinin En İyi Kullanımı ödüllerine layık görüldü.
Vodafone Bilgi ve İletişim Hizmetleri Genel Müdürü Hakan
Çelik, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Vodafone Türkiye olarak abonelerimizin hayatını kolaylaştıran hizmet ve ürünler geliştiriyoruz. Kayıtsız şartsız
müşteri memnuniyeti ilkemizle, çağrı merkezlerimizden
abonelerimizin ihtiyacına en hızlı şekilde yanıt vererek
onların hayatını kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Çağrı merkezi operasyonlarımızı ve çağrı merkezlerimizdeki altyapı
yatırımlarımızı bu vizyonla yürütüyoruz. Çağrı merkezlerimizde daha güvenli ve daha hızlı bir diyalog ortamının
yaratılmasına, çağrıların daha çabuk ve etkili şekilde yanıtlanmasına ve yanıtlarda yüksek kalite standartlarının yakalanmasına imkân sağlayacak çalışmaları sürdürüyoruz.
Vodafone abonelerinin memnuniyetini sağlamak üzere attığımız adımların, Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde takdir görmesi bizi gururlandırıyor. Çağrı merkezi çalışanlarımızın yetkinliğini artıran Yenilmezler projemiz, Türkiye’de
bir ilk olan Vodafone Forum uygulamamız, aboneleri sesinden tanıyan Sesli İmza teknolojimiz ve bekleme sürelerini ortadan kaldıran Biz Sizi Arayalım gibi yeniliklerimizle
Ankara ve İstanbul ana lokasyonlar olmak üzere 5 bölgeye dağılmış çağrı merkezlerimizde 3500 çalışan ile müşterilerimize hizmet veriyoruz. Özellikle Samsun, Elazığ ve
Afyon çağrı merkezlerimiz bölge ekonomisinin kalkınması
ve özellikle gençlerin istihdama kazandırılmasına vesile
oluyor.”
Mükemmelliği Paylaşmak...
KalDer ve TÜSİAD işbirliği ile
düzenlenen 22. Kalite Kongresi 12-13 Kasım tarihlerinde
İstanbul Kongre Merkezi’nde
gerçekleştirilecek.
Bu
yıl
“Mükemmelliği
Paylaşmak” temasının ele
alınacağı 22. Kalite Kongresi,
dünyadan ve Türkiye’den iş
dünyasının çok önemli isimlerini ağırlayacak.
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan ve
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın
konuşmaları ile başlayacak kongrenin ilginç isimleri
arasında Starbucks’ın Kurucu Eski Başkanı Howard Behar, Coca Cola Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Bölüm
Başkanı Galya Frayman Molinas, Koç Holding CEO’su
Turgay Durak, Eczacıbaşı Holding CEO’su Erdal Karamercan ve Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) CEO’su
Marc Amblard da yer alıyor.
Kongrede ele alınacak oturum konuları ise şunlar: Oto6 / marketing europe & anatolia
motivde Mükemmellik, Mükemmellikte Süreklilik, Süreçler,
Ürünler ve Hizmetlerde Mükemmellik, Ulusal Kalite Hareketi, Çalışanlarla Başarma, KOBİ’lerde Teknoloji Yönetimi ve
Yenileşim, Müşteriler İçin Değer Katma, Etkin Bir Strateji
Oluşturma, Franchise Yönetimi, Sürdürülebilir Bir Gelecek
Yaratma, Sanat ve Mükemmellik, Mükemmel Liderlikle
Yönetim, Başarının Arkasındaki Kadınlar, Yaratıcılık ve
Yenileşimle Beslenme, İşbirlikleri ve Kaynakların Yönetimi, Yaşam Biçimi Olarak Kalite.
Oturumlarda yurtiçinden ve yurtdışından gelen, her bir
sektörünün en başarılı şirketlerinin CEO’ları ve üst düzey
yöneticileri görüşlerini aktarırken, başarılı gazeteciler,
sanatçılar da yaşam biçimi olarak kalite konusunu ele
alacak. KalDer ve TÜSİAD işbirliği ile 21 yıl önce Ulusal Kalite Ödülü ismi ile başlayan Türkiye Mükemmellik Ödülleri’nin ödül töreni de 22. Kalite Kongresi’nde
yapılacak ve kazanan markalar ilan edilecek. 11 Kasım
tarihinde ise Kongre Çalıştayları düzenlenecek.
22. KALİTE KONGRESİ PROGRAMI İÇİN:
http://www.kalder.org
Kısa Kısa
Engelsiz Bilişim Ödülü...
Yapı Kredi müşteri odaklı
bankacılık yaklaşımı sayesinde ödül üzerine ödül
alıyor. Son olarak Türkiye
Engelsiz Bilişim Platformu tarafından verilen ‘Engelsiz
Bilişim Ödülü’nü raflarına yerleştiren Yapı Kredi, bu kez
bir başka müşteri odaklı çözümü ile Amerika’dan ödül
aldı.
Yapı Kredi’nin ürün satış süreçlerini, müşteri eğilimleri
doğrultusunda en uygun kanalları bütünleşik bir şekilde
kullanarak yönettiği “Kanallar Arası Yönlendirme Projesi” CRM Magazine’in her yıl düzenlediği CRM Market
Awards’da 2013 CRM Elite Ödülü’nü almaya hak kazandı. Yapı Kredi böylece Türkiye’de bu ödüle layık görülen ilk kurum, ayrıca ödül alan firmalar arasında ise tek
banka oldu. İlklerine bu ödülle bir ilk daha katan Yapı
Kredi’nin müşteriler için satış tecrübesini tüm kanallarında tek ses haline getirdiği “Kanallar Arası Yönlendirme
Projesi” Amerika ve Avrupa’dan yapılan tüm başvurular
arasından seçildi.
Anadolu basını
Özendirme Yarışması...
Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından Anadolu basınının gelişmesine katkıda bulunmak, yerel medya mensuplarının
çalışmalarını desteklemek ve yerel basında kaliteyi yükseltmek amacıyla düzenlenen “Anadolu Basını Özendirme Yarışması”nın kapsamı genişletiliyor.
Bu yıl düzenlenecek yarışmada İnternet Haber Sitesi,
Televizyon Haberi ve Radyo Programı alanlarında da
ödüller dağıtılacak.
Ayrıca yurt dışında günlük veya haftalık Türkçe yayın yapan yazılı basında görev yapan gazeteciler “Türkiye’nin
Tanıtımı” ile “Türkçenin Doğru Kullanımı” dallarında Büyükelçiliklerimiz, Konsolosluklarımız ve Basın Müşavirliklerimiz aracılığıyla yarışmaya başvurabilecekler.
Bu yılki yarışmada öncekilerden farklı olarak, yarışmaya
yerel medyadan katılmak isteyen gazetecilerin, çalıştıkları gazeteleri BYEGM tarafından kurulan Devlet Enformasyon Sistemi’ne (DES) düzenli olarak göndermeleri şartı getirildi. Yarışmaya katılmak isteyenlere yerel
[email protected] e- posta adresine göndermeleri
gerekiyor.
Turkcell’den tarihinin en yüksek çeyrek geliri...
Turkcell, 2013 üçüncü çeyrek finansal ve operasyonel
sonuçlarını açıkladı. Turkcell Grup, üçüncü çeyrekte gelirini bir önceki yılın üçüncü çeyreğine göre %8, yılın ilk
9 ayında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %11
artırdı. Turkcell ayrıca tüm zamanların rekor “çeyrek”
gelirine ulaşarak 2 milyar 981 milyon TL gelir elde etti.
Bu büyümede; %39 oranında artan mobil internet gelirleri ve %36 oranında büyüyen grup şirketlerinin katkısı
etkili oldu. Grup AVFÖK, bir önceki yıla göre %11 artışla
1,016 milyar TL, net kâr ise %22’lik artışla 699 milyon TL
oldu. Turkcell, üçüncü çeyrekte artan yatırımlarla birlikte
ilk dokuz ayda 1,004 milyar TL yatırım miktarına ulaştı.
Şirketlerin operasyonel verimliliği ve pazardaki başarı
göstergelerinden VFÖK (Vergi-Faiz Öncesi Kâr) ise bir
önceki yıla göre %10 artışla 631 milyon TL oldu.
Turkcell Türkiye, inovatif servisleri, mobil internetteki hız
ve kalitesi ve en iyi müşteri deneyimi hedefiyle 2013 yılının 3. çeyreğinde 322 bin yeni abone kazandı. Bu rakamla birlikte abone sayısı Türkiye’de 35 milyona ulaştı.
Turkcell Grup’un 9 ülkedeki toplam abone sayısı ise 71
milyon oldu.
Turkcell’in ikinci çeyrek sonuçlarını yorumlayan Genel Müdür
Süreyya Ciliv; “İnovasyon ve operasyonel
mükemmeliyet odağımız ve iştiraklerimizin
artan katkısı sonucunda bir kez daha güçlü
sonuçlar elde ettik. Bu
güçlü büyümeyi sürdürülebilir kılmak için, güçlü altyapımıza ilk 9 ayda 1 milyar
TL yatırıma yaptık, teknoloji ve inovasyon ile müşterilerimizin hayatını kolaylaştıran çözümler sunduk. “İşte Teknoloji Hamlesi” ile kurumsal müşterilerimizi, rekabet güçlerini
ve verimliliklerini artıran çözümlerle buluşturduk. Ayrıca,
mobil genişbantı yayma vizyonumuz ile üstün özelliklere
sahip ilk yerli tasarım akıllı telefonumuz “Turkcell T40”ı ortalama akıllı telefon fiyatının yarı fiyatına satışa sunduk.
Önümüzdeki dönemde de Turkcell’i rekabette öne çıkaracak ürün ve servisler geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.
marketing europe & anatolia / 7
Kısa Kısa
Strateji parkı ailesine
Shaya grup katıldı...
Strateji Parkı İletişim Danışmanlık, Shaya Türkiye’nin
Kurumsal iletişim Danışmanlık hizmetleri ile Shaya Türkiye bünyesinde yer alan 15 markanın halkla ilişkiler,
reklam ve sosyal medya içerik yönetimi hizmetlerini vermeye başladı.
Ağustos ayında sonuçlanan konkur sonrasında, resmi
olarak 1 Ekmi 2013 itibariyle aşağıdaki markalarla ilgili
olarak çalışmalar başladı.
SHAYA GRUP bünyesinde Strateji Parkı’nın hizmet vermeye başladığı markalar: Shaya Türkiye Kurumsal,
Le Pain Quotidien, Pinkberry, Shake Shack, The Body
Shop, Debenhams, Topshop, Topman, Dorothy Perkins
Miss Selfridges, Evans, Coast, Warehouse, Bath&Body
Works, Claire’s, Victoria’s Secret Beauty&Accessories
21. İnsan
Yönetimi Kongresi...
Türkiye İnsan Yönetimi
Derneği
(PERYÖN) tarafından
düzenlenen,
Avrupa’nın
insan
yönetimi alanındaki
en büyük kongresi
olan 21. İnsan Yönetimi Kongresi, bu yıl 5-6 Kasım’da
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek.
İnsan yönetimiyle ilgili her şeyin mercek altına alınacağı PERYÖN 21. İnsan Yönetimi Kongresi, katılımcı,
konuşmacı ve oturumcu sayısına göre Avrupa’nın en
büyük kongresi olma niteliğini taşıyor. Kongre, 50’ye
yakın oturumda, 3 bini aşkın profesyoneli ve 150’den
fazla uzman konuşmacıyı bir araya getirecek. Kongre
bu yılki zengin içeriğiyle katılımcı rekoru kırmaya da hazırlanıyor. Bir önceki yıla oranla kayıtlı katılımcı yüzde
20 artarken, bu yıl 3 bini aşkın profesyonelin kongreyi
izlemesi bekleniyor.
Groupe SEB
Türkiye’de atama...
Türk Ekspres’in İletişim
Danışmanı Excel Oldu...
Groupe SEB Türkiye Genel Müdürlüğü görevine,
Groupe SEB bünyesinde
2005 yılından bu yana
ceşitli kademelerde sorumluluk üstlenen Olivier Evanno atandı. Genel Müdürlüğü Cüneyt
Yağcı’dan devralan Olivier Evanno, Eylül ayı itibarıyla yeni görevine başladı.
Lyon Business School’dan 1991 yılında mezun olan
Olivier Evanno, 2000 yılında INSEAD MBA programını tamamladı. 2005 yılında Groupe SEB’teki kariyerine başlayan Evanno, 2007 yılına kadar Ortak Projeler
Direktörü görevini yürüttü. 2007 yılından 2013 yılının
Ağustos ayına kadar Group SEB’in farklı iş birimlerinde
Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi.
Türk Ekspres’in İletişim
Danışmanı Excel Oldu.
Sektörlerinde lider ulusal
ve uluslararası saygın
birçok “iş ortağına”, marka değeri ve kurumsal itibar konularında stratejik iletişim
danışmanlığı, planlama ve uygulama hizmetleri veren
Excel İletişim, Türkiye’nin en güçlü seyahat acentelerinden Türk Ekspres’in iletişim danışmanı oldu. FleishmanHillard’ın Türkiye temsilcisi olan Excel, uzmanlık ve
deneyimini, 2011 yılında İDA Turizm tarafından satın
alınan Türk Ekspres ile paylaşacak. 1965 yılından bu
yana 130 ülkedeki 2250’den fazla ofisi ile dünyanın
önde gelen global seyahat yönetim şirketlerinden biri
olan American Exspres Travel Services’ın Türkiye’deki
tek temsilcisi olan Türk Ekspres, yenilenen organizasyon yapısıyla faaliyetlerini tüm gücüyle sürdürüyor.
Excel, Türk Ekspres’in iletişim stratejilerinin belirlenmesi, planlama ve uygulama aşamalarında kuruma destek
sağlayacak.
8 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
Davıd Rockefeller ödülü, Güler Sabancı’ya verildi...
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı; her yıl toplumsal gelişme için çalışan toplum liderlerine verilen “David Rockefeller Köprü Kurucu Liderlik
Ödülü”ne layık görüldü.
Amerika’nın önde gelen işadamı ve filantropisti David
Rockefeller’in adını taşıyan ve hayırseverlik alanında
öncü ve etkili çalışmalar yapan liderlere verilen ödül,
Güler Sabancı’ya, 8 Ekim 2013 tarihinde İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan törenle takdim edildi.
Dünyanın dört bir yanından filantropi, iş, hükümet ve
sivil toplum liderlerini biraraya getiren törende, Güler
Sabancı’ya ödülünü takdim eden David Rockefeller’ın kızı
Peggy Dulany, “Güler Sabancı, hayırseverliği ve iş dünyasındaki liderliğiyle sadece Türkiye’de değil tüm dünyada
liderlere bir rol model oldu. Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi faaliyetlerine derinden bağlılığıyla, Türk toplumunun her kesimine ve aynı zamanda uluslararası ortaklara
ulaşmasına ve yeni işbirliklerinin geliştirilmesine liderlik
ediyor. Bu ödülün de amacı ortaklar arasında köprü kurmak. Kendisine bu ödülü takdim etmekten mutluluk duyuyorum” dedi.
Ödül töreninin ardından Peggy Dulany’nin moderatörlüğünde Güler Sabancı’nın onur konuğu olduğu bir açık oturum düzenlendi. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı
Güler Sabancı, yaptığı teşekkür konuşmasında “Bu ödülü
Sabancı ailesi, Sabancı Vakfı ve vakfımızın çalışmalarına
bugün ve geçmişte tüm emeği geçenler adına alıyorum.
50 yıllık hayırseverlik geçmişi olan bir aile olarak, 150 yıllık
hayırseverlik geçmişi olan Rockefeller ailesinden ödül almak benim için bir onurdur” dedi.
“Gelişen KOBİ, Geliştiren KOBİ” Yarışması...
TEGEP Eğitim ve Gelişim Platformu Derneği’nin, eğitimlerle çalışanlarının gelişiminde değer yaratan KOBİ’leri
desteklemek amacıylaEğitim ve Gelişim Zirvesi kapsamında düzenlediği “Gelişen KOBİ, Geliştiren KOBİ” Yarışmasının üçüncüsü için start verildi.
Bu yıl üçüncüsü 27 Kasım’da gerçekleşecek Eğitim ve
Gelişim Zirvesi’nde sonuçlanacak yarışmada,KOBİ’lerin
Ocak 2012- Haziran 2013 dönemi içinde gerçekleştirdikleri başarılı eğitim uygulamaları değerlendirilecek.
TEGEP Eğitim ve Gelişim Platformu Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı Saynur Önen, “Gelişen KOBİ, Geliştiren
KOBİ” Yarışması ile ilgili olarak: “KOBİ’ler tüm dünyada
olduğu gibi Türk ekonomisinin de temel taşlarını oluşturuyor.Ülke ekonomisi içindeki önemi her geçen gün
artan KOBİ’lerin istihdam, üretim, ihracat, katma değer
ve yatırım içindeki payları da önemli büyüklüklere ulaşıyor. 3 milyona yakın KOBİ, yaklaşık 8 milyon kişiye
istihdam sağlıyor. TEGEP olarak KOBİ’lerin Türkiye’nin
geleceğinde sahip olduğu önemin farkındayız.Gelecek
için en büyük yatırımın insan kaynağına yapılan yatırımla sağlanacağına olan inancımızla kalkınma ve sürdü-
rülebilir büyüme için KOBİ’lerde eğitim-gelişim faaliyetlerini
desteklemek için çalışıyoruz.
KOBİ’lerin; nitelikli eleman,
işgücü verimliliği gibi önemli
noktalarda eğitim ve gelişim
faaliyetlerine
yönelmelerini,
bu konunun öneminin farkında olmalarını ve bu anlamda
yatırımlar yapıyor olmalarını
önemsiyoruz. Çünkü etkin bir eğitim ve danışmanlık, ihracat yapan KOBİ’lerin mevcut ve yeni pazarlarda ihracat
miktarlarını artıracağı gibi ihracat yapmayan işletmelerin
iç pazarda büyümesi veya ihracata başlaması için yararlı
olacaktır.Dolayısıyla danışmanlık ve eğitim almanın önemi
ve faydaları konusunda KOBİ’lerin daha fazla bilinçlendirilmeye ihtiyacı vardır. Bu nedenle, eğitimlerle çalışanlarının gelişiminde değer yaratan tüm KOBİ’leri desteklemek
amacıyla her yıl Gelişen KOBİ, Geliştiren KOBİ Ödülleri’ni
veriyoruz.” dedi.
Başvuru ve detaylı bilgi için: www.tegep.org
marketing europe & anatolia / 9
Yeni Ürünler
Balık avı meraklılarına appFishing...
Oyun dünyasının en eğlenceli oyuncakları arasında yer alan
appFishing size iş yerinizde, tatilde, evde kısaca dilediğiniz
her yerde balık tutma imkanı sunuyor. Gün içinde canınız
mı sıkıldı? Yoksa aşırı stres altında mı çalışıyor ve kendinizi
çok yorgun mu hissediyorsunuz? appFishing oltasına yüklediğiniz ücretsiz uygulama ile tüm stres ve sıkıntılarınızdan
kurtulabilir gerçek bir balıkçı gibi oltanızı sallayıp balık tutabilirsiniz.
Dünyada 7’den 70’e herkes tarafından büyük ilgi gören appFishing; oyun meraklılarına orijinali kadar gerçek balıkçılık
deneyimini simüle etme fırsatı sunuyor. Apple® ve Android™ cihazlar ile tam uyumlu olan appfishing özellikle hayatında hiç balık tutmamış ancak merak edenler tarafından
son dönemin en popüler oyunları arasında yer alıyor.
Fiyatı: 79,90 TL
120 farklı renkli “PENTAX K–50”...
ve hareketli objeleri izleyebilen yüksek hassasiyetli AF flaş
gibi pek çok üst sınıf modeli temel özelliklerle donatılmış durumda. Tüm bunlar başlangıç seviyesindeki dijital SLR kullanıcılarının ve ailedeki tüm bireylerin zorlanmadan yüksek
kaliteli fotoğraflar çekebilecekleri anlamına geliyor. K-50 fotoğraf makinesi gövdesi ile eş zamanlı olarak satışa sunulan
iki farklı hava koşullarına dayanıklı lens kiti smc PENTAX-DA
L 18-55mm F3.5-5.6AL WR ve smc PENTAX-DA L 50-200
F4-5.6ED WR K-50 görüntüleme sisteminin güvenilirliğini
artırıyor. Fiyatı:2,499 TL kdv dâhil
PENTAX K–50 dijital SLR fotoğraf makinesi hava koşullarına
ve toza dayanıklı gövdesi ile yüksek kaliteli fotoğraflar çekerken kolay ve kullanıcı dostu kullanım sağlayan 120 farklı
renk kombinasyonu ile sunuluyor. Son derece popüler hale
gelen renk siparişi hizmeti PENTAX fotoğraf makinesi kullanıcılarının kendi tarzlarını yansıtmalarının benzersiz ve şık
yolu. Yalnızca üst sınıf modellerde bulunan pek çok gelişmiş
çekim özelliği ile sıra dışı işletim ve manevra kabiliyetini de
sunuyor.
PENTAX K–50, saniyede yaklaşık altı kare yüksek hızda sürekli çekim, ISO 51200’desüper yüksek hassasiyette çekim
12 / marketing europe & anatolia
Yeni Ürünler
Acer TravelMate X313...
Acer X313 , 11.6” döndürülebilir ekran sayesinde iş yerinde kullanım ve iletişim, dokunma, yazma, oluşturma ve
sunum arasında kolayca geçiş yapılmasına izin veren çok
yönlü hepsi bir arada çözümü. Bağlantı ayağı ile kullanıcılar TravelMate X313’ün bir ofis masaüstü bilgisayarı olarak
da çalışabilmesini sağlayan genişleme özelliğine de sahip
olacaklar.
Sekiz saate kadar pil ömrü, 3. nesil güç tasarruflu Intel®
Core™ i5 ULV işlemci, Windows 8 Pro ve Acer Instant On
ve Instant Connect tözellikleriyle birlikte Acer X313, kullanıcılarının en karmaşık görevleri bile tamamlayabilmeleri için
en son teknolojilerle donatıldı.
Acer’ın dokunmatik araçları arasında; kullanıcıların fotoğraflarının üzerinde çizim yapabilmeleri için MemoryBinder,
Acer kalem ile imajları yakalayabilmeleri için ScreenGrasp,
imaj ve fikirleri toplayabilmeleri için Scrapboard ve kalem
yerine parmaklarını kullandıkları zaman ekrandaki en küçük
öğeleri bile seçebilmelerine yardımcı olan AccuFinger gibi
uygulamalar bulunuyor.
Çiziklere daha dayanıklı bir ekran için Acer Topaz Glass ve
fırçalanmış alüminyum gövde ile üretilen Acer X313 güçlü ve
sağlam bir tasarıma sahiptir. Kullanıcılara en güvenilir hepsi
bir arada çözümü sunabilmek için Acer X313’e ayrıca sıcaklık, akustik gürültü, titreşim, şok, serbest düşüş ve basınç
testleri uygulanmıştır.
Ezcool’dan miniPAD...
Ezcool’un, gücünü 4 çekirdekli Cortex tabanlı işlemcisinden
alan 7.9 inç 5 noktalı kapasitif dokunmatik IPS ekrana sahip yeni taşınabilir tablet PC’si miniPAD, 6,8 mm kalınlığıyla
emsallerinden çok daha ince bir tablet. Gelişmiş donanım
özellikleri ve Android4.2işletim sistemiyle gelen Ezcool’un
yeni ürünü, büyük boyutlu tabletlerin bile ötesine geçiyor.
300 gramağırlığıyla piyasadaki en hafif ürünlerden biri olan
miniPAD, KDV dahil 349 TL’lik lansmana özel fiyatıyla,ilk
aşamada sadece hepsiburada.com’da satışa sunuldu.
Ezcool’un7.9 inçlik miniPAD’i, benzerlerinden çok daha
ince yapısıyla kolay taşınıyor ve el içerisinde kolay muhafaza edilerek, etkileyici bir tablet çözümü sunuyor. 5 noktalı
kapasitif dokunmatik IPS 1024x768 çözünürlüklü ekranıyla
HD içerikleri görüntüleme imkanı veren miniPAD, 16 GB
dahili ve 32 GB’a kadar MicroSD kart takabilme olanağıyla
yüksek boyutlu dosyalarınızı yanınızda taşımanıza olanak
tanıyor.
Ürünün üzerinde konumlandırılmış USB HOST OTG desteği ile herhangi bir USB bellek, USB bağlantısına sahip
klavye ve mouse, SD ya da hafıza kartı, 3G USB modem
de miniPAD sahipleri tarafından kullanılabilecek.
marketing europe & anatolia / 13
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
Yazılı Basında Görev Değişiklikleri
• Fatih Tekke ve Yıldıray Oğur Türkiye gazetesi yazar
kadrosuna dahil oldu.
• Yurt gazetesi yazı işleri müdürü Hicran Aygün gazete ile yollarını ayırdı, kendisinin görevine Meltem Sukay
getirildi.
• Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği Başkanı Ziyneti
Kocabıyık, Türkiye gazetesi sağlık editörü oldu.
• Milliyet ve Vatan gazetelerinin kurumsal iletişim ve pazarlama müdürü Doğan Alalof görevinden ayrıldı.
• Mustafa Mutlu, Aydınlık gazetesi köşe yazarı kadrosuna eklendi.
ayrıca köşe yazarlığı da yapacak.
• Akşam gazetesinde magazin yazarlığı yapan Yiğit Karaahmet, Taraf gazetesi yazar kadrosuna katıldı.
• Sabah gazetesi dış haberler ve dış yayınlar müdürlüğü
görevine Serdar Karagöz getirildi.
• Gazeteci Osman Ulagay, Dünya gazetesi yazar kadrosuna katıldı.
• Akşam gazetesi eski Ankara temsilcisi ve köşe yazarı Çiğdem Toker Cumhuriyet gazetesi yazar kadrosuna
katıldı.
• Yeni Akit gazetesi Mesut Bıyık ile anlaştı. Bıyık, Yeni
Akit’in otomotiv sayfasında yazacak.
• Show Radyo’da genel
• Radikal gazetesi köşe
müdür vekili genel müdür
yazarı Akif Beki, bundan
yardımcısı
böyle Hürriyet gazetesinde
ayrıldı.
• SkyTürk 360 televizyo-
Görsel Basında Görev
nunda program yapımcısı
Değişiklikleri
ve sunucusu olarak görev
• Skyturk 360’ ın genel mü-
alan Aram Ekin Duran,
dürü Tolga Alişoğlu’ nun
Ekonomist dergisinde ya-
yayın ile yolları ayrıldı.
zamaya başladı.
• Artı 1 Tv genel yayın yö-
• Bağımsız dergisi yayın
netmeni Sedat Bakıcı gö-
koordinatörlüğünü yürüten
revinden ayrıldı.
Kerem Çalışkan, Yurt ga-
• Habertürk TV’ de belge-
zetesi genel yayın direktörü
sel yapım koordinatörlüğü-
oldu.
nü yürüten Tayfun Gönüllü’
• Habertürk gazetesi sağlık
nün kanal ile yolları ayrıldı.
sayfası editörü Dilek Şanlı’
• SkyTürk 360’ ın ekran
nın gazete ile yolları ayrıldı.
yüzlerinden Hilmi Haca-
• Yurt gazetesi yayın di-
loğlu kanalla yollarını ayır-
rektörlüğü görevine Kerem
getirildi.
dı.
Rüştü
Erata gazetenin yazı işlerine dahil oldu.
• Mücella Yapıcı, Dersim eski milletvekili Şerafettin Halis, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mustafa Türkeş ve mizah yazarı Vedat Özdemiroğlu Sol gazetesi yazarlar kadrosuna katıldı.
• Sabah gazetesi Günaydın eki genel yayın yönetmeni
Şirin Sever gazeteden ayrıldı.
• Gazeteci ve televizyoncu Hulki Cevizoğlu, Yurt gazetesi’ nin Ankara Temsilciliği’ ne getirildi. Cevizoğlu, Yurt’ ta
14 / marketing europe & anatolia
görev
yapan Zafer İlik görevinden
yazacak.
Çalışkan
olarak
• TMSF tarafından Çukurova Medya Başkanlığına atanan Cengiz Özdemir’in kızı
Hilal Özdemir, A Haber’e transfer oldu.
• TRT Radyo Televizyon Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliklerine TRT Genel Müdür Yardımcıları Ahmet Koyuncu ve
Dr. Zeki Çiftçi atandı.
• A Haber spor servisi Ceyla Büyükuzun ile anlaştı.
TV 8 genel yayın yönetmen yardımcısı Hande Ertekin
Tümen ile yayının yolları ayrıldı.
Medya Dünyası
marketing europe & anatolia / 15
Doğal plato
Röportaj
o Mardin-Midyat...
Adını Kalbime Yazdım Oyuncuları ile Söyleşi
Önümüzdeki günlerde çok konuşulmaya aday
yeni bir dizi dikkat çekiyor.
Show TV ekranlarında izleyiciyle buluşan “
Adını Kalbime Yazdım” İstanbul’da başlayan öyküsüne
Mardin’de devam ediyor. Tüm ekip Mardin’de çalışmaktan dolayı
oldukça heyecanlı ve bu yeni deneyimin kendilerine
katacaklarından umutlular. “Adını Kalbime Yazdım” setini
Mardin’de ziyaret ettik. Dizinin oyuncularıyla
Mardin’de çalışmanın güzelliklerini ve zorluklarını konuştuk.
Röportaj Abdullah Ekşioğlu
Önümüzdeki günlerde çok konuşulmaya aday yeni bir dizi dikkat çekiyor.
Show TV ekranlarında izleyiciyle buluşan “Adını Kalbime Yazdım” İstanbul’da
başlayan öyküsüne Mardin’de devam
ediyor. Tüm ekip Mardin’de çalışmaktan dolayı oldukça heyecanlı ve bu yeni
deneyimin kendilerine katacaklarından
umutlular. “Adını Kalbime Yazdım” setini Mardin’de ziyaret ettik. Dizinin oyuncularıyla Mardin’de çalışmanın güzelliklerini ve zorluklarını konuştuk. Hepsinin
ortak bir tespiti var. Tarihi bir zenginliği
içinde barındıran Mardin’in de o toprakların kültürünü taşıyan Mardinliler’in
de oyunculuklarına ve kişiliklerine yeni
zenginlikler katacağı.
Adını Kalbime Yazdım’ın Leyla’sı
İpek Karapınar
- İşi ilk kabul edişlerimden biridir burada çekiliyor olması, çünkü birçok farklı
kültür ve inanışın birarada olması çok
önemli olmuştu benim açımdan. Buradan ceplerimde başka renklerle döneceğimi biliyorum. Bana öğreteceği,
eğiteceği, ilerleteceği inanışlarım var
burayla alakalı. Ben geleli 10 gün geçti
ve çok mutluyum.
İnsanların cana yakınlığından itibaren,
insanların, sokakların, gökyüzünün yıldızların hepsi hem fizyolojik hem de ruhen bende yenilikler kazandırdı.
Adını Kalbime Yazdım’ın Ömer’i
Serhan Yavaş
- İpek’in söylediklerine katılıyorum. Şöyleki; benim için de burası çok farklı bir
bölgeydi. Bugüne kadar ben bu kadar
doğuya gelmedim Türkiye’de. Fakat 15
gün içerisinde Diyarbakır, Batman ve
Mardin’e ayak bastım. Çok enteresan
bir duygu tabii ki buranın halkı, kültürü, konuşma dili. Biz İstanbul’da veya
büyük şehirlerde yaşayan kişiler olarak
baktığımızda televizyondan basından
bir takım belgesel ve programların dışında, buradaki halkın nasıl yaşadığını,
nasıl şekillendiğini bilme şansı olmuyor
insanların. Şimdi burada bizatihi yaşamak çok farklı ve ayrıcalıklı bence. Zaman buldukça insanlarla sohbet edip
nasıl bir beklenti içerisinde olduklarını,
nasıl yaşadıklarını konuşuyoruz. Hoş
marketing europe & anatolia /17
Röportaj
birşey güzel bir tecrübe. Ben buraya
gelirken şunu söyledim kendime, acaba ne kapıları açılacak burada bana
diye. Kendi içsel gezim anlamında ve
aynı zamanda benim bu yaşıma katacağı güzellikler veya çirkinlikler anlamında. Bakalım göreceğiz ama burada
olmaktan bu ekiple çalışıyor olmaktan
çok mutluyum.
Adını Kalbime Yazdım’ın Halil’i
Tolga Güleç
- Arkadaşlarımın dediklerinin yüzde
99’una katılıyorum. Yüzde 1’lik kısmı da
benim de Şanlı Urfa’dan öteye ilk defa
geçişim. Mardin topraklarını ve özellikle Midyat’ı çok merak etmişimdir. Yalnız
biz İpek gibi 10 gündür burada değiliz
birbuçuk aydır buradayız. Birbuçuk ay
sonra çok bir duygusal bakamıyorsunuz. Çünkü, içinde bulunduğunuz şartlar ve yaşayış stilinizi tamamen buraya
uydurmak zorunda kalıyorsunuz. Bu da
maalesef teknolojinin ve modernizmin
gerisinde kalmanıza neden oluyor. Fakat, buranın da kendine ait dünyasını
kendi içinizde kendi şekillendirdiğiniz
derecede yaşayabiliyorsunuz. Şöyleki; playstation oynuyoruz. Biz bunu hiç
18 / marketing europe & anatolia
Midyat’ın apayrı
bir dünyası var.
Biz o apayrı dünyanın
içerisinde başka
bir dünya kurduk. O başka
dünyada bir aile olduk.
yapmadık mesela bugüne kadar. Otelde playstation turnuvaları yapıyoruz.
Playstation oynamak dışında halı sahamız var otelin yan tarafında, spor yapıyoruz. Tarihi güzellikleri gördük, yani
görüyoruz diyemeyeceğim, gördük.
Gez gez bitmiyor diyebileceğimiz keşfedilmeyi bekleyen yerler var, vakit bulamıyoruz oraları görmeye. Hasankeyf’i
mesela kendi adıma tam anlamıyla
gezip göremedim, orada bir kahvaltı
edemedim ama Batman’ın ve Mardin’in
medeniyetini gördüm. Midyat’ın apayrı
bir dünyası var. Biz o apayrı dünyanın içerisinde başka bir dünya kurduk.
O başka dünyada bir aile olduk. Hem
ekip içi, hem ekip dışı herkes bize çok
yardımcı oldu. Buradan tüm Midyat halkına, Mardin halkına Mardin Valiliği’ne
çok teşekkür ediyoruz, bize yaşattığı
güzellikler açısından.
Adını Kalbime Yazdım’ın Kadir’i
Erkam Aydar.
- Benim bir sene içerisinde hayatımda
çok şey değişti. Bunlar içerisindeki en
büyük heyecan da buraya gelmem.
Aslına bakarsanız bölgeye yabancı
biri değilim, aslen Bingöllüyüm, buraya
Röportaj
rimizi çok ciddi konular da bekliyor, en
azından kendi zihinlerinde açabilecekleri bir sürü pencere var. Benim ilk tecrübem bu. İlk başta tedirgindim bu yola
çıktığımda. Tabii ki insanların zihninde
benim ilk deneyimimi nasıl muhakeme
edecekleri benim de tedirginliğime yol
açtı ama ben ilk bölümden sonra insanların gerçekten beni ve bu diziyi benimsediğini gördüm. Teşekkür ederim.
üçbuçuk saatlik bir yol mesafesinde.
Yaşım küçük ama böyle bir kadronun
içerisinde yer almaktan gurur duyuyorum. Birbuçuk, iki aya yakındır buradayım. Belki inanması güç ama ben her
sabah kalktığımda bu kadroyla birlikte
bu dizide oynamanın heyecanını yaşıyorum, zaman zaman ben bile kendime
inanamıyorum. İçinde bulunduğumuz
şehir, biz Midyat’ı anlatıyoruz. Mardin-Midyat’tayız. Dört tane dil, üç tane
dini birarada barındıran bir şehir burası. Buranın efsununa inanıyorum ben.
Çünkü gizemli bir şehir ve içinde bulunduğumuz mekanlar, 1000 senelik 1500
senelik yapıtların içerisinde çekimler
yapılıyor. Amacımız bunu insanlara
göstermek. Zaman zaman bunun eleştirisi muhtemel yapılıyordur, yani yıllardır toprak dizileri hep konu alınıyor diye
ama. aslına bakarsanız genelde insanların ortak acıları var, biz zaten aşk temalı bir dizi işliyoruz ama bunun yanısıra Güneydoğu ya da Doğu Anadolu
bölgesinde işlenmiş veya işlenmemiş,
üzerine basılmış ya da basılmamış birçok konuyu ele almaya çalışıyoruz ve
eminim ki ilerleyen günlerde seyircile-
Biz Midyat’ı anlatıyoruz.
Mardin-Midyat’tayız.
Dört tane dil, üç tane dini
birarada barındıran
bir şehir burası.
Adını Kalbime Yazdım’ın Kurreyşa’sı
Emel Göksu
- Ben sadece şunu söylemek istiyorum.
Benim Ankara’da çok Mardinli dostlarım vardı. Çok güzel arkadaşlıklar
kurduk onlarla. Giyim tarzları farklıydı,
düşünceleri farklıydı ama birgünden
birgün bana “Emel Hanım niye böyle
giyiniyorsun, niye bu kitabı okuyorsun,
niye bu gazeteyi alıyorsun?” demediler.
Buraya gelince onları şimdi o kadar iyi
anlıyorum ki gerçekten hoşgörü şehri
ve burada yetişmişler. Şimdi anladım
onları neden bana bu soruyu birgün
sormadılar diye.
marketing europe & anatolia / 19
Röportaj
ta. Tabi ben bize oyna deyince hocaya
anladığım için tekrar kameraya arkamı
dönüp hocaya doğru oynamaya başladım. Hoca “Özge dizi çekiyoruz ya hani,
bize derken kamerayı kastediyorum”
dedi. Yani biraz idare ediyorlar, yardımcı oluyorlar. Ben de hızlı öğrenmeye
çalışıyorum. Ama Erkam’ın ve Emel
Abla’nın söylediği şeylere katılıyorum.
Burası çok güzel. Set dışındayken dahi
zaman zaman kendinizi bir film sahnesinin içerisinde gibi hissediyorsunuz.
Dinlediğiniz müzikler de atmosferi destekliyor. Mimari olarak çok güzel bir yer
zaten arkadaşlarım çok güzel anlattılar
o duyguyu.
Adını Kalbime Yazdım’ın Dicle’si
Meltem Miraloğlu
- Ben de Erkam’ın dediği gibi bu yöreye yabancı bir insan değilim. Annem, babam Mardin-Kızıltepeli, ben
Diyarbakır’da doğdum. benden çok
arkadaşlarımın burayla ilgili düşüncelerinin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü, onlar ilk defa gelenler var
buraya ama ben çok küçüklüğümden
beri zaten buraları biliyorum. Ek olarak
söyleyeceğim burası evet çok güzel
bir yer. Buradan imkanı olan arkadaşlarımıza sesleniyorum, işadamlarına
sadece buranın eksiği iş olanaklarının
genişlemesi gerekiyor. Yatırım yapmalarını istiyoruz. Bu ekibin içerisinde olduğum için çok mutluyum.
Adını Kalbime Yazdım’ın Zılan’ı
Özge Korkmaz
- Set hakkında söyleyebileceğim en
önemli şey şu. Her işin acemiliği oluyor.
Yani zaman zaman çok komik anlar yaşıyoruz. Geçen gün mesela sette çok
iyi oynadığıma inandığım bir anda hoca
bana “Özge çok iyi oynadın ama hep
sırtını gördük, biraz bize oyna” dedi.
Kamera diğer tarafta, hoca diğer taraf20 / marketing europe & anatolia
Set dışındayken dahi zaman
zaman kendinizi bir
film sahnesinin içerisinde gibi
hissediyorsunuz.
Mimari olarak çok güzel
bir yer.
Adını Kalbime Yazdım’ın Fidan’ı
Fatma Öney
- Bu dizinin neden Mardin’i tercih edip
de buraya geldiğimiz konusunda bir
saptamam oldu benim de gerçekten
barış şehrindeyiz. Dışarıda karşılaştığımız insanlar, “Sadece Mardin de,
Midyat’ta töre yok” diyorlar bize. Evet
töre bir tek Mardin’e, Midyat’a ait birşey
değil, insanın varolduğu heryerde var.
Ancak barış şehri olduğu için, biz de
bu barışa güvendiğimiz için. Dizimiz de
Röportaj
pıyorum. Hakikaten çok misafirperver
çok candan insanlar. Bir dükkana girip
bir liralık alış veriş yaptığınız zaman
size 10 liralık çay ikram ederler. Kendimizi burada çok güvende ve çok rahat
hissediyoruz. Ben zaten İstanbul’da
çalışmaktansa böyle yerlerde çalışmayı tercih ediyorum. Çünkü, o trafik
keşmekeşinden uzak, rahat sıkıntısız
bir ortam biz oyuncuları evet evimizden
uzak da olsa rahatlatıyor.
aynı zamanda barışa çağrı yaptığı için
Mardin ve Midyat tercih edilmesinden
dolayı çok mutluyum tabii ki. Buradaki
seyircilerin o alınganlığının da ilerleyen
süre içerisinde daha olumlu düşüncelere döneceğinden eminim.
Adını Kalbime Yazdım
Elif Baysal
- Midyat halkına çok teşekkür ediyorum.
Çünkü, üç sezondur burada gelip iş ya-
Hakikaten çok
misafirperver çok
candan insanlar. Bir dükkana
girip bir liralık
alış veriş yaptığınız
zaman size
10 liralık çay ikram ederler.
Adını Kalbime Yazdım’ın Celil’i
Kadir Turan
- Ben de gazetecilikten basından gelmeyim. Birçok gazete ve dergide yazarlık yaptım. Onların ürünü olarak iki
kitap yayınladım. Üçüncüsü müzik albümüyle birlikte Mayıs ayında kısmet
olursa yayınlanacak. Burada benim
üçüncü projem. Mardin’de daha önce
iki projede daha yer almıştım. Bunun
dişinda benim bir de tek kişilik bir tiyatro
oyunum var: “Vatan Yürekli Adam” Bir
de ben bu fırsatı yakalamışken gençlere örnek olsun diye birşey söylemek
istiyorum. Kişisel gelişimin yaşı ve sınırı yok. Ben bu yaştan sonra İstanbul
Üniversitesi’nde sosyoloji okuyorum.
Bu arada projemiz için de hepimize hayırlı olsun demek istiyorum.
marketing europe & anatolia / 21
Köşe
Nurgül Eryıldır Günay / [email protected]
( kelebeğin
fırtınası)
Senin makarnan kaç dakika?
Merhaba yeni sezon!
Siyasi ve ekonomik açıdan zor bir yaz dönemi oldu. Tatil
bitti, okullar açıldı, televizyonlar yeni yayın dönemine
başladı. Geleneksel TV'de dizi izleme hayatına geri
dönüldü. Hangi dizi ne kadar raiting yaptı, kim bölüm
başına kaç lira alıyor, dizideki kıyafetler nerede satılıyor,
amaaan bana da o kadar makyaj yapsalar ben ondan
güzel olurum sezonuna hoş geldiniz :)
Bakalım yeni reklamlarımızda neler var: Namı diğer
Hürrem Sultan'ın "tükenmişlik sendromu"nu duymayan
kalmadı. Ezgi Mola'nın rol aldığı Patos cips reklamı işte
tam bu olaya parmak basmış. Bir türlü anlayamadığımız
tükenmişlik sendromunu iyice anlaşılmaz hale getirerek
resmen dalga geçmiş. Malum, Meryem Uzerli'nin neden
tükendiğini bir çoğumuz anlayamadık. Otelde kalmak, ev
hayatının olmaması onu tüketmeye başlamış. E madem
öyle, çuvalla para kazanıyorsun ayrıl otelden kendine
bir ev tut, zorla mı otelde tutuyorlardı diye sormak istiyor
insan.
Neyse bu konumuz dışı, haksızlık da etmeyelim, vardır
elbet bizim bilmediğimiz bir sürü nedeni. Gelelim tekrar
Patos'a, ilk filmde Ezgişah Molalı karakteri ünlü bir
şarkıcıyken, ikinci filmde evlilik hayalleri kuran sıradan
bir genç kadın ve son filminde arkadaşının dertlerini
dinleyen iyi arkadaş olarak karşımıza çıkıyor. Arkadaşına
moral veren, motive etmeye çalışan Ezgişah yediği
cipsin bittiğini fark edince aniden tükeniyor. Anında
karşısındakini de tüketiyor. Bence çok eğlenceli olmuş.
Siz siz olun cipslerin bitmesine izin vermeyin:)
Yılda 1 milyar liraya ulaşan detarjan pazarında kıyasıya
rekabet yaşanıyor. Bu rekabet sonucu da yıllık reklam
harcamaları pastasının büyük bölümünü temizlik
ürünleri sektörü oluşturuyor. Alo, Omo, Ariel, Persil,
Tursil gibi pahalı markaların yanında fiyatı daha ucuz
deterjanlar da sektördeki payını artırmak için yoğun
reklam kampanyaları yapıyorlar. Bingo, Fairy derken ABC
markası da yeni kampanyalara başladı. Binnur Kaya'nın
başrolde oynadığı reklam filmi diğer deterjan reklamlarına
da esprili bir gönderme yapmış. Hepimiz artık öğrendik,
reklamda kirli bir gömlek varsa üzerinde mutlaka kahve,
çimen, ketçap ve kan lekeleri olacak. Yıkandıktan sonra
da ışıl ışıl bembeyaz parlayarak rüzgarda sallanacak.
Bütün bunların aynı anda olması için gözümün önüne
çok acaip senaryolar geliyor ya neyse yazmak uzun olur
şimdi :) ABC reklamı da tam bu konuya değinmiş. Önce
kocana sor bakalım bey sen ne yaptın, sana ne yaptılar
da bu lekeler oldu diyor. Ben çok beğendim :) Bu arada
siz reklamlarda bütün lekeleri hemencecik çıkarıyosunuz,
ama biz evde hiç başarılı olamıyoruz. Çekimler sırasında
kullandığınız deterjanlardan üretseniz ne güzel olur :)
Mesela bizim evdeki en büyük sorun meyva lekeleri
Bütün deterjanları denedim, hiç biri çıkarmadı. Hep
çamaşır suyu kullanmam gerekiyor. Deterjan firmalarına
sesleniyorum. Bu konuda önerilerinizi bekliyorum. Ama
reklama değil, gerçek çözüme ihtiyacım var :)
Son olarak Makarnex reklamları ilgimi çekti. Söylemek
istediği, kısa sürede, ucuza, hazır yemek. 3 dakikada
vurgusu yapılmış, normal paket makarna 10 dakikada
oluyor zaten. 3 dakikada 1 liraya 1 tabak mı, yoksa
10 dakikada 1 liraya 4 tabak mı? Havuz problemi
gibi oldu:) Hedef kitleyi de tam olarak çözemedim.
Öğrenciler desem, bugüne kadar tek başına yaşayan
öğrenci görmedim. Başlangıçta iki kişi ev tutup, bir ay
geçmeden aynı evde 12 kişi kalıyorlar. Öğrenci evinde
12 x 1 TL çok para:) Çalışanlar desem, 1 TL ye öğlen
yemeği daha mantıklı gibi, ama o da her gün olmaz. 3 ay
sonra hepimiz şişko oluruz mazallah :) Kamp yapanlar,
outdoor sporcular için olabilir belki. Dağda, bayırda kolay
çözüm. Hımm evet denemek lazım. Bu arada denemiş
olanlar tarifteki 3 bardak suyun fazla geldiğini çok hamur
olduğunu söylemişler. Ben onların yalancısıyım :)
Not: Bu sayıdaki yazım yaz boyunca düğün dernek
eksik olmayan ailemdeki yeni evliler için. Duygu-Burak,
Yasemin-Deniz ve Begüm-Can hepinize ömür boyu
mutluluklar diliyorum...
marketing europe & anatolia / 23
Reklam Dünyası
Messi WeChat’in yeni reklam yüzü...
Futbol dünyasının ünlü ismi Lionel Messi, önde gelen mobil sosyal iletişim uygulaması WeChat’in reklam yüzü oldu.
70 milyondan fazla kayıtlı kullanıcısı olan, “We Share. We
Love. WeChat” sloganıyla dünyanın en çok indirilen mobil
uygulamalarından biri olan WeChat, Temmuz ayında futbol
süperstarı Lionel Messi’nin oynadığı yeni bir global reklam
kampanyası başlattı.
Türkiye’nin yanı sıra Avrupa, Asya ve Güney Amerika kıtalarındaki diğer birçok ülkede de aynı anda hayata geçecek
reklam kampanyasında Messi, yazılı ileti yaratma, resim
paylaşma, canlı olarak sesli ve görüntülü sohbet etme özelliklerini tek bir uygulamada ve ücretsiz olarak kullanma fırsatı sağlayan WeChat deneyimiyle ekrana çıkıyor.
WeChat’in en son sloganı “We Share. We Love. WeChat”in
yer aldığı reklamda, Messi’nin dostları ve ailesiyle WeChat
üzerinden nasıl temasa geçtiği işleniyor. Kampanya kapsamında hayranları Messi’nin videoları, sesli mesajları ve
fotoğraflarının yer alacağı WeChat ID: MessiOfficial resmi
WeChat hesabını da takip edebilecekler. Messi, böylece
WeChat deneyimini hayranları ve takipçileri ile paylaşan
müzisyen, sanatçı, moda ikonu ve VIP’lerden oluşan göz
alıcı gruptaki yerini de almış oldu.
Messi’nin WeChat deneyimi hakkında daha detaylı bilgi için,
www.wechat.com/messi adresini ziyaret edebilirsiniz.
Robert Downey Jr. HTC’de...
Mobil inovasyon ve tasarımda dünya lideri HTC, bu zama- dan farklı olarak da, halihazırda telefonlarımızın bilinen özelna kadar gerçekleştirdiği en güçlü pazarlama kampanyası; liklerini bir araya getirdik. dedi.
‘Change’ (Değişim) marka platformunu açıkladı. Bu platform
HTC’nin 17 yıllık tarihi boyunca mobil sektöründe yeni çığır
açan etkisini kutlayan uzun vadeli bir stratejisi olarak yerini
aldı. Sektörde dönüşüm gerçekleştirecek yenilikçi bir yaklaşımı müjdeleyen “Change” HTC’nin pazarlama alanında
bugüne kadar hayata geçirdiği en büyük yatırımı temsil ediyor. Kampanya, geniş bir yelpazedeki geleneksel ve dijital
mecralar üzerinden tüketicilere ulaşmayı hedefliyor.
Ağustos ayı itibariyle HTC global platformunun tamamlanması ile kampanya hayata geçirilecek. Ünlü oyuncu ve
yönetmen Robert Downey Jr.’ın rol alacağı ilk yaratıcı reklam 15 Ağustos tarihinde YouTube üzerinden yayınlanacak.
Ardından ise bir dizi sinema ve televizyon reklamı yayına
girecek.
HTC Pazarlama Kurulu Başkanı Ben Ho, kampanya ile ilgili olarak: “HTC olarak yenilikçi ruhumuz , ve cesaretimiz
sayesinde mobil sektöründe değişim yaratan öncü marka
konumuna geldik. . Biz “Change”i orijinal ve eğlenceli olarak
tanımlıyoruz.” Bugüne kadar gerçekleştirilen kampanyalar-
24 / marketing europe & anatolia
Reklam Dünyası
“Just Do It”...
Dünyaca ünlü sporcular LeBron James, Serena Williams,
Gerard Pique ve Andre Ward’ın da rol aldığı “Just Do It –
Possibilities” isimli global reklam filmiyle büyük ilgi gören
Nike, bu kampanyanın bir parçası olarak Türkiye’ye özel
hazırladığı “Just Do It” filmiyle gençleri “Hareket Et”meye
çağırıyor.
Yapılan araştırmalar Türkiye’de gençlerin spora aktif katılımının çok düşük olduğunu ortaya koyuyor. Genelde televizyon, bilgisayar başında veya stadyumlarda izleyici olan
gençleri harekete geçirmek ve sporun eğlenceli yanını göstermek adına geliştirilen Türkiye “Just Do It” online filminde
Didier Drogba, Burak Yılmaz, Gamze Bulut, Naz Aydemir,
Engin Atsür, Birsel Vardarlı, Gökhan Saki ve Enes Ünal gibi
ünlü sporcuların yanı sıra spor spikeri Roksan Kunter ve
amatör sporcular da yer alıyor. Just Do It kampanyası dahilinde Nike Türkiye’nin sosyal ağları aracılığıyla katılımcıları
hareket etmeye teşvik eden spor etkinlikleri ve “Just Do It”
görevleri düzenlenecek.
Proje ve katılım koşullarıyla ilgili detaylı bilgiye www.nike.
com/hareketet üzerinden ulaşılabiliyor.
AXE, hayalleri gerçekleştiriyor...
Dünyada pazara girişinin 30’uncu yılında hayalleri gerçekleştirmek üzere yola çıkan AXE,Axe Apollo kampanyası
kapsamında uzaya çıkma şansı yakalayacak 3 Türk adayını
dünyaca ünlü İngiliz model ve oyuncu Kelly Brook’un da
yer aldığı jüri ilebelirliyor. AXE, şimdi de Türk gençlerinin
yeni bir hayalini daha gerçekleştirmek üzere yepyeni bir
kampanyayaimza atıyor. Temmuz ayında başlayan yeni
kampanya ile şanslı bir kişiye hayallerin otomobili SLS AMG
kazanma fırsatı sunan AXE, bunu da ilk kampanyada olduğu gibi Kelly Brook’la çektiği reklam filmiyle duyuracak.
Bu yılın AXE’ın dünyadaki 30’uncu yılı olduğunu ve markanın 30 yıllık serüveninde gösterdiği başarılı performans ile
dünyanın bir numaralı erkek bakım markası olmayı başardığını söyleyen AXE Marka Müdürü Ercan Solmaz,“AXE
markası, Türkiye pazarına girdiğinden bu yana birçok
kampanyaya imza atarak tüketicisiyle özel bir ilişki kurdu.
Hayallere hitap eden, genç erkeğin dilini konuşabilen özel
bir marka oldu. Bu yıl da her yıl olduğu gibi AXE’ın bu kimliğine yakışan projeler yapmak istedik ve yılın başında hedefi
“Hayalleri Gerçeğe Dönüştüren Projeler” yapmak olarak
belirledik.
marketing europe & anatolia / 25
Wyndham Gro
Röportaj
oup, Kalamış’da...
Wyndham Hotels Group Genel Müdürü
Alper Can Bulcum
Wyndham grup dünyada 7300 den fazla oteli bulunan
ve bünyesinde 17 markayı barındıran
dünyanın en büyük otel zinciridir. Türkiye de
en bilinen markaları Ramada ve Wyndham’dır. Biz Wyndham
Kalamış olarak bu markayla açtığı ilk oteliz,
bizden sonra Wyndham petek ve Wyndham İzmir açıldı.
Istanbul ve Ankara’ya bir tane daha otel geliyor.
Röportaj Elvin Ekşioğlu
- Wyhndam Group kimdir?
Wyndham grup dünyada 7300 den
fazla oteli bulunan ve bünyesinde 17
markayı barındıran dünyanın en büyük
otel zinciridir. Türkiye de en bilinen markaları Ramada ve Wyndham’dır. Biz
Wyndham kalamış olarak bu markayla
açtığı ilk oteliz, bizden sonra Wyndham
petek ve Wyndham İzmir açıldı. Istanbul ve Ankara’ya bir tane daha otel geliyor.
Wyhndam
Istanbul
Kalamış
Marina’ya yapılan yatırımın öneminden bahsedebilir misiniz?
Wyndham markalı ilk otel olduğu için
grup adına çok önemli. Açılışın iyi olması, misafirlerin memnun olması bizler için çok önemsediğimiz bir konuydu.
Zira piyasadaki ilk intiba açısından çok
önemli. İyi bir algı yarattık, çok beğenildi. Hem bizim için hemde Wyndham
markası için çok başarılı olduğunu düşünüyorum.
- Merkezi lokasyonu hakkında bilgi
verebilir misiniz?
Kalamış’ta Marina nın hemen yanındayız, iki ana caddeyede cephemiz var.
Bağdat Caddesinin yakınlığı, otelimizdeki marka restoranların çokluğu (Da
Mario, Fidele, Divan ve Remina ), 3500
metrekarelik SPA ve GYM alanımız,
sütunsuz balo salonlarımız çok popüler oldu. Birçok düğüne, kongrelere ve
en son ARSENAL takımına ev sahipliği
yaptık.
- Wyhndam neden Kalamış bölgesini
tercih etti?
Yer olarak çok özel bir semttir Kalamış.
Gerek çevre sakinleri olarak, gerekse
huzurlu ortamı olarak Istanbul’un en
güzide yerlerinden biridir. Otelimizin
binası çevre mimarisini hiç bozmadığı
için, Kalamışlılar tarafından sahiplendi.
Çay saatimiz, lobbymiz ve restoranlarımız çok sevildi.
- Kongre turizmi beklentileri neler?
Biz otelimizde büyük toplantı ve kongrelere ev sahipliği yapıyoruz ancak Asya
tarafının mutlak surette bir kongre merkezine ihtiyacı vardır. Artık Istanbul’a
kapasite yetmiyor.
- Kazandığınız ödüller Türkiye’de nasıl algılanıyor?
İlk yılımız olmasına rağmen iki ödül birmarketing europe & anatolia /27
Röportaj
den aldık. Dünya Turizm Ödüllerinde
Türkiye’nin En İyi İş Oteli seçildik. Daha
sonrada Wyndham Hotel Group tarafındanda Avrupa / Afrika / Orta Doğu’da
Yılın Oteli ödülünü aldık. Bunlar yaptıklarımızın beğenildiğini ve doğru yolda
olduğumuzu gösteriyor.
Wyndham Hakkında:
Wyndham İstanbul Kalamış Marina,
dünyaının en büyük otel şirketi olan
‘Wyndham Worlwide Corporation’nın
parçası olarak faaliyet gösteren
Wyndham Worldwide Otel Grubu tarafından verilen franchise ile Reisler Group tarafından açıldı. Marmara
Denizi’nin muhteşem görüntüsü ile
beş yıldızlı tesis, İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan seçkin Kalamış
Marina’nın tam karşısında yer alıyor.
Beş yıldızlı otelde 210 oda, bir kral
dairesi, farklı kapasitelerde 18 toplantı
salonu, 300 ve 600 kişilik iki balo salonu bulunuyor. 3500 metrekare spa ve
fitness merkezinde 10 terapi odası, biri
28 / marketing europe & anatolia
terasta olmak üzere ikisi açık biri kapa- alacağı otelde ayrıca üç adet restoran
lı toplamda üç yüzme havuzunun yer hizmet vermektedir.
Köşe
Abdullah Ekşioğlu / [email protected]
( retorik)
Şimdi yobazlık moda...
Ülkemizde ister ticaretle uğraşın, ister çiftçilik yapın, ister
sanatçı olun, ister hammal geliriniz iktidarın iki dudağının
arasındadır. Hal böyle olunca iktidarda yer alan görüşün
çekim gücü kaçınılmaz. Bu günlerde muhafazakarlık
ve yobaz dindarlık moda, yarın eşcinseller iktidar
olursa buğün sarık takıp, haşema giyenleri yarın el ele
dolaşırken görebiliriz.
Vapurda, hastanede sokakta sürekli bir irşad gayreti
dikkat çekiyor. Örneğin bugün kızcağızın biri vapurda
diğer iki kıza oruç tutmayı öğretiyor ve onları kendisiyle
birlikte oruç tutmaya zorluyordu. Dayanamadım sordum
ramazan ayı olmadığına göre bu neyin orucu diye
meğer aya bakılmaksızın sürekli oruç tutmam çok
sevapmış öğrenmiş oldum. Hastanede babamın bir
raporu için bekliyorum. Bir kadın diğerlerine başörtülerini
nasıl bağlamaları ve nasıl bağlamamaları gerektiğini
anlatıyor. Örneğin başörtüsünü üçgen yapıp boyunda
düğüm attıktan sonra sarkan uçları birbirine bağlamak
günahmış çünkü firavun sakalını öyle bağlıyormuş.
Ayrıca çocuklarına da sahabeden isimler takmaları çok
sevapmış. Hurafenin yalanın cehaletin bini bir para.
Vakıf mallarını yemekten başka bir marifetleri olmayan
tarikatların cehalet cığırtkanları, iktidarın rüzgarıyla
şişirdikleri yelkenleriyle ceplerini doldurmak için tam yol
ilerliyorlar. Her mahallede her sokakta tarikat çığırtkanları
ev toplantılarında cahil halkı daha da cehalet karanlığına
çekmek için saçmalamakta sınır tanımıyorlar. Geçtiğimiz
hafta bir tanıdığım, gittiği bir cenaze evinde böyle bir
şarlatanın tacizine maruz kalmış. Hoca diye cenazeye
gelen çarşaflı bir kadın oradakilere tuvalete gittiklerinde
vajinalarının yarısını tutarak işemelerini, aksi halde
kabir azabı çekeceklerini ciddi ciddi anlatmış. Tabii ki
inananlar da olmuş. Geçen gün Mardin'de Mor Gebriel
Kilisesi'ni geziyorum. Süryaniler kilisede bulunan Aziz
Gabrielin mezarından toprak alıp şifa niyetine içerlermiş.
Çünkü, Aziz Gabriel'in yaşarken üç ölüyü dirilttiğine
inanılır ve toprağının da bu şifacılığı devam ettireceği
düşünülürmüş. Grupta bulunan bizim müslümanlar da
mezardan toprak alıp evlerinde saklamak için hücum
ettiler. Bana neden toprak almadığımı sorduklarında
ben müslüman olduğumu ve bizim dinimizde kabir
toprağından bir medet ummanın yer almadığını söyledim.
Gruptaki diğer müslümanlar beni ayıpladılar ve yoo biz
de türbelerden hatta Eyüp Sultan'dan toprak almıyor
muyuz dediler. Bunu o kadar inanarak söylediler ki hayır
almıyoruz, alıyorsanız aslında şirke düşmüş oluyorsunuz
demek istedimse de ağzımı açmadım.
Mozayikli ekranlardan, TV reklamlarıyla satılan haremlik
selamlık sitelerden, başında başörtüsü rakı içen ama
iktidara yakınlığıyla beslenen ne idüğü belirsizlerden,
her gazetede köşeleri işgal eden imam hatip ve
başörtüsü kadrosundan maaş alan zevzeklerden hiç
bahsetmeyeceğim bile.
Türk halkı, evden ve okuldan kaçan pinokyo gibi
cehaletin eğlenceli büyüsüne kapılmış eşeğe dönüşme
yolunda her geçen gün yeni bir kademeyi kat ederken,
elimiz kolumuz bağlı beklemekten başka ne yapabiliriz.
Cehalet iktidar destekli taraftar toplarken, iktidarın
cazibesinden ve cehaletin kolaycılığından yoksun
gerçeğin çağrısı, sıkıcı bir ebeveyn nasihatı kadar
faydasız olacağına göre tek umudum çok kısa sürede
iktidarın el değiştirmesi ve bu modanın sona ermesi.
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Derimod’la, tüm gözler üzerinde...
Deri modasının öncü markası Derimod yeni reklam filmiyle
bakışları üzerine topluyor. Nurgül Yeşilçay’ın rol aldığı reklam filminde, Derimod ceketini giymiş sanatçıyı hayranlıkla
takip eden gözler dikkat çekiyor. Nil Karaibrahimgil’in bestelediği, Mustafa Ceceli’nin düzenlemesini yaptığı reklam filminin müziğini ise süper star Ajda Pekkan seslendiriyor.
Derimod ünlü isimleri buluşturduğu yeni reklam filmiyle dikkatleri bir kez daha üzerine çekiyor. Nurgül Yeşilçay’ın rol
aldığı reklam filmini ünlü yönetmen ve fotoğrafçı Luigi Dias
yönetti. Asmalı Mescit, Bankalar Caddesi, Karaköy, Gümüşsuyu ve Şişhane gibi İstanbul’un tarihi mekânlarının çekim
platformu olarak tercih edildiği film styling’ini ise Ece Sükan
üstlendi.
Derimod ceketi ile İstanbul’un tarihi semtlerinde dolaşan
Nurgül Yeşilçay’ı hayranlıkla takip eden gözler, reklam filminin ana temasını oluşturuyor. Filmin konseptine uygun, özel
olarak hazırlanan film müziği ise reklamda ön plana çıkan bir
diğer unsur. Türkiye’nin önde gelen sanatçıları arasında yer
alan üç büyük ismin hayat verdiği “baksınlar” temalı reklam
müziğinin bestesini Nil Karaibrahimgil, düzenlemesini Mustafa Ceceli, seslendirmesini ise Ajda Pekkan yaptı.
Müzik, moda ve sinema gibi alanında ünlü birçok ismi bir
araya getiren Derimod reklam filmi, 23 Ekim 2013 tarihi itibariyle TV ve radyolarda yayınlanmaya başlayacak.
Reklam Filminin Künyesi:
Reklam Veren: Derimod - Sedef Orman, Ebru Uluca
Reklam Ajansı: Alametifarika
Yönetmen: Luigi Dias
Styling: Ece Sükan
Yaratıcı Ekip: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal,
Erkul Yazgan, Odisseas Sevsevme, Ozan Özüm Özbey,
Seden Padır, Berat Pekmezci.
Ajans Prodüktörü: Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz,
Dilan Davutoğlu,
Prodüksiyon Şirketi: Kala film
Fotoğraf prodüsiyon şirketi: PPR
Fotoğrafçı: Nihat Odabaşı
Film Müziği Beste: Nil Karaibrahimgil
Film Müziği Düzenleme: Mustafa Ceceli
Film Müziği Seslendiren: Ajda Pekkan
Kullanılan Mecralar: TV, basın, radyo, internet
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
Muhteşem 8 yarışması...
Acer’ın dokunmatik özellikli Windows 8’li 8 ürününden birine
sahip olmak ister misiniz? Hemen facebook.com/AcerBilgisayar sayfasındaki ‘Muhteşem 8’li’ yarışmasına katılın, jüriyi ikna edin, Acer’ın birbirinden teknolojik tablet, ultrabook
veya dizüstü bilgisayarlardan birini siz kazanın!
Tek yapmanız gereken Facebook hesabınızdan uygulamaya giriş yaparak hangi Muhteşem 8’liden birine sahip olmak
istediğinizi yazmanız ve jüriyi ikna etmeniz!
Acer V5, Acer S7 ve S3 ultrabook, Acer Iconia W3, W700,
W510 tabletler, dönüşerek 4 farklı moda kullanılabilen R7
dizüstü bilgisayar ve tablete dönüşebilen Acer’ın en yeni ultrabooku P3 gibi Windows 8’li muhteşem 8 ürün den birini
kazanmak için 7 Kasım tarihine kadar yarışmaya katılabilirsiniz.
Facebook.com/AcerBilgisayar sayfasındaki kampanya katılım formunu doldurup hemen yaratıcı mesajlarınızı paylaşUygulama Sahibi: Acer
maya başlayın, muhteşem 8’liden birinin sahibi siz olun!
Marka Yetkilisi: Semanur Aksoy
Dijital Ajans: Revolvia
Reklam Kampanya Künyesi:
Yaratıcı Grup: Kerem Koç, Melis Arkın, Erdem Ömür
Uygulamanın başlığı: Muhteşem 8’li
Proje Yöneticisi: Feride Yıldız
Uygulama Tipi: Facebook Kampanyası
İstikbal’de yeni logo...
İstikbal, kuruluşunun 57. yılına ve gelecek hedeflerine özel
yeni logosuyla tüketicilerine merhaba dedi. Sahip olduğu değerleri, modern ve yenilikçi bir çizgiyle birleştirebilmeyi uzun
yıllardır başaran İstikbal, ’Her ev güzeldir’ sloganı ve yeni
logo lansman filmi ile yepyeni bir adım attı.
İstikbal’in yeni logosundaki üç dalga bir yanda ergonomi, estetik ve erişilebilirliği simgelerken diğer yandan da mobilya
üreticisi olarak dünya sıralamasında ilk 10 içinde olan İstikbal markasının yeni hedefinin ilk 3’e girmek olduğunu hem
tüketicilere hem de paydaşlara hatırlatıyor.
34 / marketing europe & anatolia
Yeni logo lansmanı için çekilen reklam filminde, Türkiye’de
farklı illerden, farklı ev yaşantıları gösterilerek, birliktelik ve
beraberlik duygusunun önemi İstikbal markası ile birleştirilerek anlatılıyor. Kurumsal yapı değişiminin yeni bir jingle
ile de taçlandırıldığı reklam filminde ayrıca ünlü müzisyen
Akın’ın imzası bulunuyor.
Reklam Filmi Künye
Müşteri: Boydak Holding - İstikbal
Murtaza Durmuş, Mehmet Emin Çakıcı, Fadime Özcan
Reklam Ajansı: HavasWorldWide İstanbul
Yaratıcı Yönetmen: Ediz Kurtbarlas
Yaratıcı Grup Yönetmeni: Cihan Kavaklıpınar,
İsmet Korkmaz
Yaratıcı Ekip: Gürol Dinneden, Özlem Ateş, Burcu Özkök,
Sait Akdemir
Müşteri İlişkileri: Sibel Yeşileker, Merve Haşimoğlu
Ajans Prodüktörü: Saime Akçura
Prodüksiyon şirketi: Kala Film
Yönetmen: Hakan Yonat
Müzik: Akın
Kampanyalar
Isıcam Konfor...
Enerjinin daha verimli kullanılmasını amaçlayan Trakya
Cam Sanayii A.Ş, enerji tasarrufu konusunda toplumdaki
duyarlılığı daha da artırmak amacıyla yenibir reklam kampanyasını başlattı. Tasarruf bilincini geliştirmeyi amaçlayan
reklam filmi TBWA\İSTANBUL tarafından hazırlandı.
WilmaElles ile Türk oyuncu ve dublaj sanatçısı Gamze
Gözalan’ın başrollerini paylaştığı reklam filminde Gamze
Özalan, komşusu WilmaElles’e yakıt faturasından dert yanıyor. WilmaElles ise ona faturasını azaltma yolunun Isıcam
Konfor olduğunu anlatıyor.
Reklam Kampanya Künyesi:
Reklamveren: Trakya Cam
Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL
ECD: Emre Kaplan
Yaratıcı Ekip: Ali Şener, Burak Kundaracıoğlu, Yiğit İrde,
Demet Toprak, Emir Yüksel
Marka Ekibi: Didem Tamer Gül, Yasemin Tolunay,
Melih Mermutlu
CSO: Toygun Yılmazer
Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik
Prodüksiyon Ekibi: Ceyda KayaçetinSchulte, Pelin Güneş,
Gizem İnan
Prodüksiyon Şirketi: Autonomy
Yönetmen: Uygar Kutlu
Post Prodüksiyon: Otomat
Müzik: Opus Audio / Mehmet Yaranona, Tolga Türünz
Kullanılan Mecralar: TV, basın, radyo, internet
SEK Günlük Süt...
Günlük (pastörize) süt kategorisinin lideri
SEK’in, günlük
sütünün tazeliğini
ve katkısızlığını
esprili bir dille
aktardığı reklam
filmi yayına girdi.
Medina Turgul
DDB’nin hazırladığı reklam
filminde yüzde
100 doğal olduğunu buzdolabı
halkına kanıtlayan SEK Günlük
Süt, tüketiciye
sütü güvenle ve
sağlıkla içebilecekleri mesajını veriyor. Filmin post prodüksiyonu Londra’da Golden Square’de yapıldı.
SEK Günlük Süt’ü seslendiren isim ünlü oyuncu Okan Yalabık. Filmin müziği Jingle House’a ait.
Reklam Kampanya Künyesi:
Reklamveren: SEK
Reklamveren Yetkilileri: Ahmet Tekin Özdener,
Banu Pekkoç, Burcu Özbakır Tül, Elif Ateş Eskin
Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB
Yaratıcı Grup: Kurtcebe Turgul, Gökhan Erol,
Timsal Ünsal, Ayşe Aydın, Gizem Hız, Necmi Mutlu,
Mehmet Güney
Müşteri İlişkileri: Yiğit Kariş, Zeynep Begüm Derinöz,
Ceyda Pehlivan
Stratejik Planlama: Derya Tombuloğlu
Ajans Prodüktörü: Nedret Gürlek
Yapım şirketi: Film Bahçesi
Yönetmen: Price James
Post Prodüksiyon: Golden Square Post Production
Müzik: Jingle House
Medya Ajansı: Mindshare
Kullanılan Mecralar: TV, basın
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
THY’dan; Flugsrad...
Türk Hava Yolları için markanın Almanya resmi Facebook sayfasında geliştirilen Flugsrad uygulaması 8 Kasım
2013’e kadar devam ediyor. Almancada “Çarkıfelek” demek olan “Glücksrad” uçuş çarkı demek olan “Flugsrad”a
çevrildi. Uygulamada, Türk Hava Yolları’nın kullanıcılarını
Almanya’nın 12 şehrinden 230’dan fazla farklı destinasyona
uçurduğu duyuruluyor. Aynı zamanda Almanya hedef kitlesi
için seçilmiş olan Asya’nın 12 destinasyonuna 12 farklı kişi 2
kişilik uçak bileti kazanabiliyor. Uygulamaya giren kullanıcılar
karşılarına çıkan çarkı istedikleri kişi ve destinasyon gelene
dek çevirebiliyorlar. Uygulamanın en yenilikçi özelliği ise
kullanıcıların birlikte uçmak istediği kişilere uygulama üzerinden özel mesaj gönderebiliyor olması. Destinasyon başına
en çok arkadaşını uygulamaya davet eden eşleşme seçtikleri destinasyon için iki kişilik uçak bileti kazanıyorlar.
Reklam Filmi Künye
Proje: Flugsrad
Marka: Turkish Airlines
Turkish Airlines Marka Yöneticisi: M. Erdem Ün
Turkish Airlines İnteraktif Pazarlama Müdürü: Neşet
Dereli
Ajans: Dekatlon Buzz
Art Direktör: Duygu Ertürk
Müşteri İlişkileri Yönetimi: Özlem Güntürk
Proje Yönetimi: Nazlı İpek Ören, Vadi Efe
Proje Ekibi: Çetin Türkdoğan, Serhan Büyükişçan
Metin Yazarı: Sascha Nieroba
Biz de ayrandan anlarız...
“Biz de ayrandan anlarız!” repliğiyle çocukları ayran konusunda bilirkişi tayin eden reklamın jingle’ı Nil Karaibrahimgil imzasını taşıyor. Reklam filmi çocukların dev bir ayran
bardağını sahnede sallamalarıyla başlıyor. Ayranı büyük bir
neşe ve iştahla içen çocuklar bir yandan da dans ediyorlar.
36 / marketing europe & anatolia
Finalde özel tasarlanan ayran şapkalardan ayran içen çocuklar ayranların bitmesiyle büyük bir şaşkınlık yaşarken;
anne ve babaları seyirci koltuklarında ellerinde şişe ayranlarla alkış tutarak çocuklarına eşlik ediyor.
Reklam Filmi Künye
Reklamveren: Pınar
Reklamveren Yetkilisi: Nalan Özgür, Selen Kurus, Burcu
Buyukerkmen, Yeliz Soylu
Reklam Ajansı: Alametifarika
Yaratıcı Ekip: Emrah Karpuzcu, Kenan Ünsal,
Güldeniz Şeşen, Deniz Ardıç, Yaşar Ezbider,
Başar Sarıkaya, Serra Akyel, Sertuğ Alptekin,
Berkay Tahmaz, Berna Bulat
Müşteri İlişkileri: Dilek Sezen
Prodüksiyon Şirketi: Dijital Sanatlar
Yönetmen: Can Ülkay
Görüntü Yönetmeni: Gökhan Atılmış
Post Prodüksiyon: Filimişleri
Kullanılan Mecra: TV, açıkhava
Müzik Yapım: Jingle House
Beste: Nil Karaibrahimgil
Kampanyalar
Sütaş için iftihar vakti...
Happy People Project tarafından hazırlanan reklamlarda,
‘Ramazan’ın vazgeçilmezleri’ konseptiyle ilerlendi. Bu konsept, çekilen 3 ayrı filmde farklı hikayelerle, samimi bir dille
anlatıldı.
Sütaş Grubu Kurumsal İletişim Koordinatörü Tülay Dalkılıç, Ramazan ayının, ailelerin daha fazla bir araya geldiği,
kalabalık sofraların keyfini coşkuyla paylaştığı, birlikteliğin
ön plana çıktığı bir dönem olduğunu vurgulayarak, Sütaş’ın
böyle bir dönemde tüketicilerinin yanında olmayı çok önemsediğini, her Ramazan’da hem doğal lezzetli ürünleri hem
gülümseten reklamları ile Ramazan coşkusunu paylaşmayı
hedeflediğini dile getirdi.
Reklam Filminin Künyesi
Reklamın Başlığı: Türkiye için iftar Sütaş için iftihar vakti
Reklamveren: Sütaş
Reklamveren Temsilcisi:Ergun Ermutlu, Tülay Dalkılıç,
Eylem Karakaş Soyluoğlu
Reklam Ajansı: Happy People Project
Yaratıcı Grup: Yaşar Akbaş, Atilla Karabay, Selçuk Akyüz,
Cihan Önder, Ceyda Koç, Sibel Ergeç, Lina Nil
Stratejik Planlama: Emel Göker, Mert Soyal,
Özlem Akbaş
Müşteri İlişkileri: Orçun Onural, Başak Tetik,
Sena Meten
Medya Ajansı: People Communications
Planlama ekibi: Nurdan İşbecer, Esra Muhriroğlu,
Deniz Gömeçoğlu, Adnan Kayalıoğlu
Kullanılan Mecralar: Televizyon, açıkhava, radyo, dergi,
internet
Prodüksiyon: Böcek Yapım
‘Pişti’li reklam kampanyası...
n11.com’un ilk reklam filminde de rol alan Yasemin Allen ile
uzun süre sonra ilk kez reklam filminde rol alan ünlü oyuncu
Ayşen Gruda’yı buluşturan “Pişti” konseptli filmde Yasemin
Allen’ın n11.com alışveriş platformundan satın aldığı giysi
ile karşı komşusu Ayşen Gruda’nın giysisi aynı olunca, siteden alışveriş yapan Yasemin Allen’ın 30 günlük ücretsiz
iade kampanyası çerçevesinde ürünü geri göndermesi ele
alınıyor.
Rabarba reklam ajansı tarafından hazırlanan reklam filminin
kamera arkası görüntüleri de en az film kadar renkli anlara
sahne oluyor.
Müziği Nil Karaibrahimgil’e ait olanreklam filmi “Olunca biz
pişti, e geri verdim gitti’ nakaratıyla n11.com’dan alınan
ürünlerin herhangi bir koşula bağlı olmaksızın 30 gün süreyle iade edilebileceğine göndermede bulunuyor. Kampanya
‘’n11.com’dan aldığınızı gözünüzle görün, elinizle hissedin,
işler değişirse 30 gün içinde iade edin!”mottosuyla hazırlandı.
Reklam Filminin Künyesi
Reklamveren: n11.com
Reklam Ajansı: Rabarba
Reklamveren Yetkilisi: Aylin Daylan, Ömürden Sezgin,
Özlem Kılıç
Yaratıcı Ekip: Oğuz Savaşan, Pemra Ataç, Can Çelikbilek,
Umut Geldiay, Deniz Yükselci, Yiğit Karagöz
Müşteri İlişkileri: Birçim Akfırat, Kerem Yetim
Ajans Prodüktörü: Saadet Bektaş
Medya Planlama/Satınalma: Time
Yapım Evi – Yönetmen:Yirmibeş Film, Hakan Algül
Post Prodüksiyon: Filim İşleri
Müzik: Nil Karaibrahimgil
Mecra: TV, Gazete, Outdoor, Sinema
marketing europe & anatolia / 37
Kampanyalar
Becel Tereyağı Keyfi...
şem yemek görüntüleriyle izleyenleri meraklandırmayı başarıyor. Yönetmenliğini Metin Arolat’ın gerçekleştirdiği film,
yakın plan çekimleriyle Becel Tereyağı Keyfi’nin farklı kullanım alanlarını ön plana çıkartıyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamveren: Unilever / Becel
Reklamveren yetkilisi: Hakan Behlil / Mustafa Seçkin
Reklam ajansı: Lowe İstanbul
Yaratıcı yönetmen: Metin Arolat
Yaratıcı grup: Gülcan Evrenos, Mustafa Ölemez,
Cem Gündoğdu
Müşteri ilişkileri grubu: Zeynep Palpas, Müge Bürge,
Hare Lilya Ganiç
Stratejik planlama: Kayansel Kaya
Prodüksiyon ekibi: Tuğrul Karadeniz, Emirhan Akıncı
Yapım şirketi: İnterfilm
Becel’in yeni ürünü “Becel Tereyağı Keyfi”nin reklam filmi Medya ajansı: Mindshare
yayına girdi.
Medya planlamacı: Gaye Ersöz, Özlem Ciragöz, Tuğçe İyiKalp dostu Omega 3 kaynağı Becel’in farkıyla tereyağı se- san
venlerin damak zevkine özel olarak sunulan Becel Tereyağı Kullanılan mecralar: TV, Dijital
Keyfi’nin reklam filmi, dumanı tüten sıcak ekmek ve muhte-
Yoğun strese Falım çözümü...
Falım, herkesi eğlendiren reklam filmlerine devam ediyor.
Yeni reklam filmleri, günlük hayatta yoğun stres yaşanan
durumlardan örnekler vererek “her gün bir Falım stressiz
başım” sloganını vurguluyor.
İlk reklam filminde işe geç kalan bir çalışanınpatronundan
işittiği azar karşısında oluşan stresine Falım çiğneyerek
çare buluşunu izliyoruz.İkinci filmde ise direksiyondaki bir
kadının eşi ile yaşadığı strese şahit oluyoruz. Kadın, yan
koltukta oturan eşinin sürücülüğü ile ilgili eleştirileri sonucunda oluşan stresini azaltmak için çözümü yine Falım çiğnemekte buluyor. Falım, yeni reklamlarında stresli anlarda
Falım çiğnemenin stresi azalttığını eğlenceli bir şekilde anlatıyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamın başlığı: Falım “Patron” ve “Sürücü”
Reklamveren: Mondeléz International Turkey
Reklamveren yetkilisi: Elif Emiroğlu,Esra Erkman,
Gülçin Günlü
Reklam ajansı: Alametifarika
Yaratıcı yönetmen: Kenan Ünsal, Emrah Karpuzcu
Yaratıcı grup: Oğuzhan Atlıman, Can Çelikbilek,
38 / marketing europe & anatolia
Caner Apaydın, Handan Tepe, Aslı Yazıcıoğlu
Müşteri ilişkileri grubu: Burcu AtışTopçu
Stratejik planlama: Başar Sarıkaya, Serra Akyel
Ajans prodüktörü: Berna Bulat, Berkay Tahmaz,
Sertuğ Alptekin
Yapım şirketi: Böcek Film
Yönetmen: Yücel Yolcu
Medyaajansı: Mindshare
Medya planlamacı: Pınar Akdemir
Kullanılan mecralar: Tv, Radyo, OOH, Digital
Kampanyalar
Hotpoint’ten reklam kampanyası...
tarafından seslendirilen reklam filmi, gazete, dergi, radyo,
açık hava reklam panoları ve internet gibi diğer mecralarla
da destekleniyor. Ünlü İtalyan Yönetmen Marco Gentile’in
yönetmenliğini üstlendiği reklam filminde ‘‘Active Oxygen
Teknolojisi’ne sahip yeni Hotpoint buzdolaplarının doğal aktif
oksijen sağlayarak yiyeceklerin ilk günkü tazeliğini 9 güne
kadar koruduğu’’ mesajı veriliyor.
Reklam Filminin Künyesi
Reklam Veren: Indesit Company / Hotpoint
Reklam Veren Yetkilisi: Derya Gür
Reklam Ajansı: JWT
Reklam Yazarı: Paolo Cesano
Sanat Yönetmeni: Dario Agnello
Kreatif Direktör: Paolo Cesano
Ajans Prodüktörü: Isabella Guazzone
Müşteri İlişkileri: Ugo Grasso
Yönetmen: Marco Gentile
Yönetmen Yardımcısı: Alessandro Andrea Trovò
İtalyan tasarımını ileri teknolojiyle buluşturan Hotpoint, daha Prodüksiyon Firması: Filmmaster
uzun süre tazelik için teknolojiyle yenilenen buzdolapla- Görüntü Yönetmeni: Paolo Caimi
rını yeni reklam kampanyasıyla tanıtıyor. Levent Özdilek Post Prodüksiyon: Postatomic
Büyüsen de tarzını kaybetme...
Fiat 500L için Leo Burnett İstanbul tarafından hazırlanan
kampanyada, gençler kendi 30’lu yaşlarına sesleniyor ve
onlardan tarzlarını korumalarını istiyor.
Kült otomobil 500’ün çizgisini büyüyerek taşıyan, Fiat ailesinin en yeni üyesi 500L, “Büyüsen de tarzını kaybetme”
mottolu lansman kampanyasıyla ekranlarda. Reklam filminde 20’li yaşlardaki gençler 30’lu yaşlarına mesaj gönderiyor.
Gündelik hayatın hızı içinde 20’li yaşlarındaki hayallerinden
uzaklaşmamalarını, tarzlarını kaybetmemelerini rica ediyor.
Kampanyanın yönetmen koltuğunda Ozan Yalabık yer alırken, görüntü yönetmenliğini ise global birçok otomobil filminde imzası bulunan Klaus Krieger yaptı. Film Bolu, Mudurnu,
Abant ve İstanbul’un farklı mekanlarında 3 günde çekildi.
Kampanyanın reklam müziği olarak Empire Of The Sun grubunun son albümünün hit parçası Alive kullanıldı.
Reklam Filminin Künyesi
Reklamveren: FIAT
Reklamveren Temsilcisi: Özgür Süslü, Melike Güleli,
Aslı Başağa
Reklam Ajansı: Leo Burnett İstanbul
Kreatif Direktör: Oktar Akın, Emrah Akay
Kreatif Ekip: Evren Dinler, Ersin Pekin, Andaç Erkök,
Volkan Bintepe
Müşteri İlişkileri: Melissa Dizer, Mert Moğol,
Cansu Çelebican
Stratejik Planlama: Roda Sezer, Kerem Sabuncu
Ajans Prodüktörü: Sevinç Metuçin Öktem, Didem Tosya
Yönetmen: Ozan Yalabık
Yapım Şirketi: Böcek Yapım
Müzik: Empire Of The Sun - Alive
marketing europe & anatolia / 39
Kampanyalar
Balparmak’dan Arı Sütü...
Altıparmak Gıda bünyesindeki bal pazarının lider markası
Balparmak’ın, arı ürünü karışımlarından oluşan doğal besin desteği Balparmak Apitera Serisi için hazırlanan reklam
kampanyasının filmleri yayına girdi. UltraRPM tarafından
hazırlanan reklam kampanyasında; tüketicilerin farklı ihtiyaçlarına özel olarak hazırlanan Apiage, Apinergy, Apikids
ve Apimix isimli ürünler dört ayrı reklam filmi ile tanıtılıyor.
Sadece eczanelerde, özel soğutucu dolaplarda satışa sunulan yeni Balparmak Apitera Serisi; arı sütü, bal, polen ve
propolisin farklı karışımlarından oluşuyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamveren: Altıparmak Gıda
Ajans: UltraRPM
Balparmak Ekibi: Merve Akyol, Ercan Şahin, Gömeç Şahin
UltraRPM Ekibi: UltraRPM Yaratıcı Ekibi
Yönetmen: Gamze Turagay
Yapım Şirketi: PTT Film
Müzik: Jingle House
Post Prodüksiyon: İmaj ve PTT Film
BTL: İlhan Bilge, Tanıtım Grafik
Medya Ajansı: Universal McCann
Dijital Ajans: Voden
Mecralar: TV, İnternet
Nurhayat, şirin dördüzlerle buluştu...
Nurhayat’lı reklam filmi serisiyle izleyenleri güldüren Dacia,
yeni reklam filminde tüm modellerini bir araya getirdi. Duster, Dokker, Sandero ve Lodgy aynı filmde hem Nurhayat’la
hem de şirin dördüzlerle buluştu. Reklam filminde arkadaşının sevimli dördüzlerinin geleceğine yatırım yapmak isteyen
Nurhayat, şanına yakışır dört hediyeyle bebek görmeye gidiyor her birine birer Dacia armağan ediyor.
Reklam Filmi Kampanya Künyesi
Reklamveren: Dacia
Reklamveren Yetkilisi: Özlem Ünlü, Pınar Krand
Reklam Ajansı: Publicis Yorum
Kreatif Grup: Adnan Elmasoğlu, Şölen Yücel,
Mehtap Korkmaz, Begüm Arduç, Yahya Mayda,
Sebahat İşkol
Müşteri İlişkileri: Yeşim Uzuner, Sinan Bilsel, Alp Sayınlı,
Mine Hatapkapulu
Stratejik Planlama: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina
Prodüksiyon: Arzu Köksal, Deniz Dengiz
Kullanılan Mecra: TV, Gazete, İnternet
Yönetmen: Fatih Kızılgök
Prodüksiyon Şirketi : Autonomy Film
40 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Süsün Kime Canga?...
“Süsün Kime Canga?”, “Bu Hazırlık Kimin İçin Canga” ve
“Kapıdaki Kim Canga?” gibi merak uyandırıcı reklamlardan
sonra ana filmde büyük buluşma gerçekleşiyor. Reklam filmi, Canga gencinin telefonda “Ben çoktan hazırım, gel hayatım” davetiyle başlıyor. ETİ Canga’dan bir ısırık alıp gorile
dönen gencin dağınıklığı, kapının çalmasıyla birlikte büyük
bir heyecana dönüşüyor.
‘Canga bu defa nereleri dağıtır?’ ve ‘Kapıdaki kim? ‘soruları
eğlenceli ETİ Canga reklam filminde cevap buluyor.
Prodüksiyonunu Anima ve Walky Talky’nin üstlendiği filmin
yaratıcı ajansı ise Rafineri.
Reklam Filmi Künyesi
Müşteri: ETİ
Reklam Ajansı: RAFİNERİ
Reklamveren Temsilcisi: Aynur Keskin Karaderi,
Aynur Nayır Öztürk, Nurtaç Töngel
Marka: ETİ Canga
Yaratıcı Yönetmen: Ufuk Uslu, Ayşe Bali
Metin Yazarı: Can Erdoğan
Sanat Yönetmeni: Can Güven
Marka Takımı: İlke Güner, Virna Estroti, Aslı Aksu
Stratejik Planlama: Canan Pehlivanoğlu, Aybike Köse
Ajans Prodüktörü: Kerem İlbeyli, Selin Ceylan
Yapım Şirketi: Anima
Yönetmen: Walky Talky
Kızım içib Huggies, oğlum için Huggies...
Yaratıcı Yönetmen: Evren Doğrar
Yaratıcı Grup: Koray Şahan, Gökçe Karabay, Gökhan Buluk
Müşteri İlişkileri: Tuba Çağan, Selen Şehitoğlu,
Ali Serhat Ünal
Ajans Prodüktörü: Fulya Akay, Begüm Özkul
Stratejik Planlama: Yuda Sağman
Prodüksiyon Şirketi: Traffic Film
Yönetmen: Boğaç Ergüvenç
Post Prodüksiyon: Sinefekt
Müzik: Tricks, Kerem Doğrar
Huggies yeni reklam filminde kız ve erkek bebeklerin ana- Medya Ajansı: MindShare
tomik özellikleri göz önüne alınarak geliştirilen, Türkiye’nin Kullanılan Mecralar: TV, Basın, Outdoor, İnternet, Dijital
kızlara ve erkeklere özel tek bebek bezini tanıtıyor.
Ogilvy&Mather tarafından hazırlanan reklam filminde annenin gözünden kız ve erkek bebekler arasındaki farklılıklara
dikkat çekiliyor.
Reklam kampanyası künye
Reklamveren: Kimberly Clark Türkiye
Reklamveren Temsilcisi: Esra Selçuk, Burçak Sezer,
Gül Dikmen, Gizem Güzelce
Reklam Ajansı: Ogilvy & Mather
marketing europe & anatolia / 41
Dev Da
Gezi
algalı; Mundaka...
Bu şirin sahil kasabası Kuzey Atlantik Okyanusundaki
Biscay Körfezinde yer alıyor. Coğrafi yapısı sebebiyle de
kış aylarında oldukça fazla dalgalı oluyor sahilleri.
Bu dev dalgalar da Mundaka’ yı en popüler sörf merkezlerinden
biri yapıyor :) Her yıl Ocak ve Mart aylarında burada büyük sörf
organizasyonları yapılıyormuş.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban
Bu şirin sahil kasabası Kuzey Atlantik
Okyanusundaki Biscay Körfezinde yer
alıyor. Coğrafi yapısı sebebiyle de kış
aylarında oldukça fazla dalgalı oluyor
sahilleri. Bu dev dalgalar da Mundaka’
yı en popüler sörf merkezlerinden biri
yapıyor :) Her yıl Ocak ve Mart aylarında burada büyük sörf organizasyonları
yapılıyormuş. Ben bunu oraya gittikten
sonra öğrendim. İlk başta uzaklarda su
üzerinde duran karaltıları fok balıkları
sanmıştım ama meğer onlar dalga bekleyen sörfçülermiş. Şimdi neden köpek
balıklarının sörfçülere saldırdığını daha
iyi anlıyorum :))
Bask bölgesinin ilk lordu Jaun Zuria burada doğumuş. İskoç prenses olan annesi, İngiltere kralından kaçarken buraya gelmiş ve oğlunu burada doğurmuş.
Bu sayede Bask bölgesi için önemli bir
yer edinmiş, Mundaka.
Bask bölgesinin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Mundaka’ da 900 yıl
önce Viking’lerin geldiği bir kasabaymış. Liman şehrin merkezi konumda.
Zamanla yerleşim yerleri liman etrafına
kurulmuş ve kasaba büyümüş. Büyümüş dediğime bakmayın aslında minik
bir balıkçı kasabası.
Mundaka’nın çok enteresan bir yapısı
var. Okyanustan içeriye körfez gibi bir
girinti var. Fakat çok sığ olduğu için rüzgarlı havalarda ve kışın çok iri dalgalar
oluşuyor. Bu körfez iç kısımlarda nehir
sularıyla da buluşuyor. Buraya bağlanan çok sayıda küçük nehirler var. Bu
bölge Karadeniz’ e çok benziyor.
Geziyi organize ederken akşam saatlerinde Mundaka’ya varmayı, gece otlede
konaklayıp gündüz de gezmeyi hedeflemiştik. Barcelona havaalanından kiraladığımız araba ile bir kaç yeri gezdikten sonra Mundaka’ya geldik. Diğer
yerleri de başka sayılarda yazacağım :)
İspanya’da otoyollar çok pahalı olduğu
için otobandan değil normal yoldan gelmeyi tercih ettik. Yaklaşık 300 km yol
için 40 euro civarı otoban parası ödüyorsunuz. Fakat sonradan böyle bir tercih yaptığımız için çok pişman oldum.
Yollar çok dar, virajlı ve karma karışık.
O yüzden de yolculuk son derece sıkıcı
oluyor. O yolda canımdan bezdim desem yeridir.
Kalacağımız oteli booking.com’ dan
ayarlamıştık. Ben tatile çıkmadan önce
hepsinin adresini ve koordinatlarını almıştım. Giderken yanımda da Tomtom
navigasyon cihazımı götürmüştüm.
Tomtom’a baktık, öyle bir adres yok.
Sonra koordinatları girip gitmeye karar
verdik. Bitki örtüsü de aynı üstelik :) Fakat yol bir yerden sonra iyice daraldı ve
rampa tırmanmaya başladık. Dedim ki,
kesin kaybolduk. Saat oldu 23:00, biz
hala yollardayız. Fakat hiç yabancılık
çekmiyorsunuz, yol, İstanbul – İğneada
yoluna çok benziyor. Tam oteli bulmakmarketing europe & anatolia / 43
Gezi
tan ümidi kesmiştik ki, yol üstünde taş
bir ev gördük ve bir de baktım ki Manuka Benta :) Otele geldik.
Otel 2 katlı bir taş ev. Son derece şık
dekore edilmiş. Heryer ahşap. Eşyaları
alıp resepsiyona gittik. Bizi bir beyefendi karşıladı fakat İngilizce bilmiyor. Biz
de İspanyolca bilmiyoruz. Abi önce bize
trip yaptı. Çünkü 19:00’ dan sonra otele
gidecekseniz önceden arayıp bilgi vermeniz gerekiyormuş. Biz onu gözden
kaçırmışız. Neyse ki abi bizi kapı dışarı
etmedi ve odamızı ayarladı. Yanlız son
derece ilkel yöntemlerle otel işlettikleri
için kocaman bir kayıt defteri çıkardı
ve tüm bilgileri elle yazdı. Bilgisayarları
yoktu :( Tabii bu işlem epey uzun sürdü
çünkü aynı dili konuşmuyoruz. Nihayet
odaya çıktık ve ben yatıp uyudum.
Ertesi sabah erken kalkıp oteli kurcalamak için aşağı indim. Etrafı gezdim. Ve
otele bayıldım :))
Otel deniz seviyesinden epey yüksekte, etraf yemyeşil ve hava yağmurlu :(
Bahçede kendime bir masa seçtikten
sonra akşam bize eziyet çektiren abiden kahve rica ettim. Kahvemi getirdikten sonra sohbet etmeye çalıştık ama
epey zor oldu. Konuşarak anlatmayı
44 / marketing europe & anatolia
Yaklaşık 10 km
yol gittikten sonra
Mundaka’nın merkezine
vardık. Burası avuç içi kadar
bir yer fakat
araba parkedecek yer yok.
beceremeyince sessiz sinema tarzı konuşmayı seçti. Ve o şekilde Mundaka’
nın 3 gün boyunca yağışlı olacağını
söyledi. Ama yağmuru anlatış şekli oldukça eğlenceliydi :) Nereden geldiğimizi duyunca da epey şaşırmıştı. Sanırım ilk Türk konukları biz olduk. Sonra
yine zor şartlar alında ve uzuuunnnca
bir süre bekledikten sonra hesabı ödedik, el yazması faturamızı aldık ve gezmeye çıktık.
Yaklaşık 10 km yol gittikten sonra
Mundaka’nın merkezine vardık. Burası
avuç içi kadar bir yer fakat araba parkedecek yer yok. Zor bela parktan çıkmak
için hazırlanan birini bulduk. Eşyaları
arabaya yüklemesini bekledikten sonra
nihayet parkedip Mundaka sokaklarına
ayak bastık.
Park yerinden karşıya geçince kocaman bir plaj karşıladı bizi. Kocaman bir
plaj ve çok sığ bir deniz veeee bulutlu
bir gökyüzü.
Kasvetli havaya rağmen manzara muhteşem görünüyordu. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen orta yaşı geçkin
insanlar plaja doğru yola çıkmışlardı.
Sanırım denizin en güzel saatleri.
Plajın yanından merkeze doğru yürür-
Gezi
çıkardım. Serhan (oğlum) tadına bakıp
“anne, bu zeytin balık kokuyor” dedi.
İşte o zaman tanıdık tadın ne olduğu
dank etti. Tabii öyle balık falan deyince
ben zeytinden de soğudum. Şimdi dolapta terkedilmiş gibi bekliyorlar.
Bu aralar çok bilim kurgu filmi izliyorum. Dolabı açıp da kavanozun içinde,
suda asılı duran zeytinlerle karşılaşınca bana bakıyorlarmış gibi ürküyorum
Standlarla birlikte yöresel giysilerini
giymiş insanlar da görünmeye başladı
parkta.
İspanya’ da dikkatimi çeken bir başka
konu da çocuklar için oyun alanları.
Hemen hemen heryerde çocuk oyun
alanları mevcut. Dağın başındaki kalenin yakınında bile var. Sonraki yazıla-
ken bir parkın içine daldık. Bir de baktık
ki festival hazırlıkları yapılıyor. Standlar
açılmaya başlamış. Izgaralar kızarmaya başlamış ama saat daha baya bir
sabah yani.
İspanya bütün kadınların sevebileceği
bir ülke. Çünkü heryede çikolata var ve
çikolataları çok güzeeellll :)) Hem de
öyle kocaman kalıp kalıp çikolataları
var. Adamlar akıllı. Latin Amerika’ dan
alıyorlar kakaoyu sonra en güzelinden
çikolata yapıyorlar. Fakat Brezilya’ da
çikolata lüks tüketim maddesi. Aşırı pahalı ve heryerde bulunmuyor. Mesela
Rio’da sıradan bir markette tablet çikolata bulamazsın. En iyi ihtimal kakaolu
bisküvi bulursunuz.
Burada bir de sabun çok meşhur. Heryerde sabuncu dükkanı var. Zeytin bol
olunca böyle oluyor demek ki.
Neyse ki arap değiller :)
İspanya’ da çok fazla zeytin ağacı var.
Dolayısıyla da zeytin ve zeytin yağı da
çok. Orada yediğim yeşil zeytinlerin tadı
çok hoşuma gitmişti. Tadında tanıdık
bir şeyler var ama bir türlü ne olduğunu çıkaramamıştım. Dönerken minik bir
kutu zeytin de aldım. Sabah kahvaltıya
İspanya bütün
kadınların sevebileceği
bir ülke. Çünkü heryede
çikolata var ve çikolataları
çok güzeeellll :))
rımda buna tekrar değineceğim :) Oyun
alanıyla doğru orantılı olarak çocuk sayısı da fazla. Neredeyse tüm ailelerin
3 tane çocuğu var. Ve yaşları genelde
küçük. Bana sevimsiz birini hatırlattı bu
çağrışım :( Çocuk sayısı fazla ve çocuklu aileler için herşey düşünülmüş.
Gezginler için çocuk bir külfet değil
İspanya’da kısacası. Hani biz deriz ya
marketing europe & anatolia /45
Gezi
hep “amaaan, çocuklar çok küçük, nasıl gidelim bir yere. Evden çıkamıyoruz
valla”.
Açılmakta olan standlara bakarak parktan geçip kahvaltı etmek için mekan
bakmaya, merkeze doğru geçtik. Bir de
baktık ki küçük bir liman var burada. İrili
ufaklı bir sürü balıkçı teknesi. Hepsi bir
birinden güzel.
Liman etrafındaki tüm evlerin kapısı
denize bakıyor. Zamanında bu şekilde
inşaa edilmiş tüm evler. Hepsi çok şık
ve sade.
İnsana Ege’ deki evleri çağrıştıyor. Beyaz boyalı evler, sardunyalar ve begonviller. İnsan kendini evinde gibi hissediyor. Mundaka tam benlik bir yer :)
Kahvaltı için limandaki küçük kafelerden birine oturduk. Filtre kahvemi söyledikten sonra yiyeceklere bakındım.
İspanya’ da sabah kalvaltısında tortilla
çok meşhur. Her yerde var. Haşlanmış
patatesin üzerine yumurta kırıp börek
kalınlığında olacak şekilde pişiriyorlar. Bazen arasına soğan, kırmızı biber, jambon vs. de koyuyorlar. Fakat
hammadde patates ve yumurta. Onun
dışında bir de tapaslar var. Biz de bu
kanepeye denk geliyor. İnce kesilmiş
46 / marketing europe & anatolia
İspanya’ da sabah kalvaltısında
tortilla çok meşhur.
Her yerde var. Haşlanmış patatesin üzerine yumurta
kırıp börek kalınlığında olacak
şekilde pişiriyorlar.
ekmeğin üzerine meze koyuyorlar. Mesela somon balığı fümeli krem peynir,
ançüez ve yeşil zeytin, soğan ve ton
balığı vs. Ama kahvaltılarda domates,
peynir, zeytin, bal vs yok :( Tortilla ve
tapasları yiyip kahvemi de içtikten sonra kasabayı keşfe çıktık. Hemen kafenin yanındaki turizm bilgilendirme ofisine gidip bir harita aldık. Bir de baktık ki
gezilecek bir sürü yer var.
Ben tatili planlarken Mundaka’ da manzara seyretmek için Atalaya adında
bir yer görmüştüm. Hayalimde deniz
seviyesinden yüksek bir arazi canlandırmıştım. Fakat haritada yerine bakıp
da görmeye gittiğimde hayal kırıklığına
uğradım. Hiç de öyle yüksek bir yer değilmiş. Ama manzara güzel :)
Urdubai, biyosfer koruma alanı olarak
seçilmiş. Ozi dağından ağaşı dökülen
Oka ırmağı Mundaka’ da denize dökülüyor. Yaklaşık 220 km uzunluğundaki
bir şerit bu sayede ıslak alan olarak adlandırılıyor Bu şerit boyunca çok fazla
ve çeşitli bitki örtüsü ve hayvan barınıyor.
Atalaya viewpoint sinsire sindire gezdikten sonra sıra geldi Aziz Mary Kilisesine. Haritaya bakınca kocaman bir
Gezi
kasabada gibi hissediyorsunuz fakat
hiç öyle değil. Sabah içinden geçtiğimiz
park aslında Saint Mary Kilisesiymiş.
Bu sefer de kilisenin arkasından geçip
önüne, tekrar parka geldik.
St Mary Kilisesi üzerinde gözetleme
kulesi de olan Rönesans tarzı bir kilise.
Kasabanın en büyük ve yüksek binası.
Kasaba hap kadar olunca da kilise de
haliyle en yüksek bina oluyor :)) Tarihi
belgelere göre kilise 11 yy.’ dan itibaren mevcut görünüyor. 1950’ ye kadar
Aragon’ a bağlı olan kilise 1071 yılında
Iñigo López de Nuño Bask bölgesinin
Lordu olunca kiliseyi de Mundaka’ ya
bağlamış. İç savaşlar sırasında oldukça hasar görüp yıkılan kilise 15 yy.’ da
tekrar restore edilip, genişletilmiş.
Kilise ve parkı tekrar tavaf ettikten sonra tekrar haritaya göz attık. Kocaman
bir alanda serpiştirilmiş görünen binalar aslında bir mahallenin için de yer
alıyor ve hemen hemen hiç bir özelliği
yok. Fakat adamlar o kadar güzel katalog yapmışlar ki, insanda acayip merak
uyandırıyor. Aslında sıradan yapılar.
Bu kataloğu gördükten sonra turizm
tanıtım konusunda ne kadar zavallı bir
ülke olduğumuzu hissettim. Adamlar el
Bir diğer önemli yapı da Saint
Catherina Tapınağı. Limanın
doğusunda kalan bu tapınak
19 yy.’da yapılmış. Limanın
tüm giriş çıkışlarını görebildiği
için oldukça önemli bir yerde
konumlanmış durumda.
kadar kasabayı turizm merkezi haline
getirmişler ve sadece sörf sayesinde.
Ve sıra geldi Larrinaga Sarayına. Büyük bir merakla kasabanın ara sokaklarına dalıp sarayı aramaya koyulduk.
Kasabanın sokakları çok dar. Evler iç
içe. Fakat sokaklarda güzel grafitiler ve
resimler var.
Ara sokaklarda dolana dolana nihayet
sarayı bulduk. Fakat saray gitmiş yerine harabe bir bina kalmış.
Neo – Barok tarzında inşa edilen saray 19. yy.’ da gemicilik firmaları olan
Larrinaga Ailesi tarafından yaptırılmış.
Oldukça güzel bir mimariye sahip olan
saray artık bir harabe :( ama kataloglarda yerini alıyor.
Bir diğer önemli yapı da Saint Catherina Tapınağı. Limanın doğusunda kalan
bu tapınak 19 yy.’da yapılmış. Limanın
tüm giriş çıkışlarını görebildiği için oldukça önemli bir yerde konumlanmış
durumda. Bina gotik rönenas tarzında
inşa edilmiş. Kasabaya uzak olduğu
için salgın hastalıklar olduğu dönmelerde karantina binası olarak kullanılmış. Bir dönem de balıkçılar ve loncalar için buluşma yeri olarak kullanılmış.
Şu an kullanımda değil fakat ziyaretçilere açık .
marketing europe & anatolia / 47
Gezi
Kasabanın girişinde konumlanmış bir
diğer yapı da Calvary Cross.
1611 yılında yapılan heykelin bir tarafında İsa diğer tarafında ise kucağında
İsa ile Meryem ana var. Bir de silinmeye yüz tutmuş yazılarla “Ben, Rodrigo
Abad de Mendecano bunu inşa
etti, siz okuyanlar da hükümdara
dua edin.” Roman rönesans tarzında yapılan bu heykel sokak ile
aynı adı taşıyor. Bu tip heykeller
Avrupa’da o bölgenin Hıristiyan olduğunu belirtmek için kullanılırmış
eski dönemlerde. Heykel ve çevresini de gezindikten sonra tekrar
limana gitmek için ara sokaklara
daldık.
Küçücük kasabada dolanırken karşımıza kocaman bir meydan ve geniş bir yapı çıktı.
Bu bina Belediye Binası ve okul
olarak kullanılıyormuş. Bina 1895
yılında Juan Bautista Longa ve bacanağı Florentino Larrinaga tarafından yaptırılmış. Önceleri erkek
ve kız öğrenciler için farklı bölümler
varmış fakat sonradan birleştirilip
karma öğrenime geçilmiş.
Belediye Binasını da gördükten
48 / marketing europe & anatolia
Minicik bir kasaba olmasına
rağmen bünyesinde yaklaşık
24 tane bar, 8 tane restaurant,
3 tane hotel var.
sonra Mundaka’ da görülmedik yer
kalmadı :( Usul usul sahile doğru indik
yine .
Bu minik kasaba önceleri tüm gelirini
balıkçılıktan kazanıyorken şu an profesyonel balıkçılık yapan kimse yok.
Gelirinin büyük kısmı tersanelerden geliyorken oralar da artık yerleşime açılmış ve fazla tersane kalmamış. Şu an
sadece bir tane konserve fabrikası var.
Onun dışında turizm geliri var. Sörf sezonunda nüfus 5 katına çıkıyor. Minicik
bir kasaba olmasına rağmen bünyesinde yaklaşık 24 tane bar, 8 tane restaurant, 3 tane hotel ve 1. Sınıf camping
alanı barındırıyor. Bunlar kasabanın
içinde olanlar, bir de bizim kaldığımız
gibi kasabanın dışında da bir çok otel
ve restaurant mevcut.
Bu şirin kasabayla vedalaşmadan önce
son bir kahve içtim ve manzaranın keyfini çıkardım. Kafa dinlemek için burada
4-5 gün kalınır ama fazlası sıkıcı olabilir. İspanya yolcularına tavsiye edebileceğim bir mekan ;)
Sinema
Ali Erdem Ekşioğlu
Devam filmleri...
Son zamanlarda bütün filmlerin eski unutulmuş başarılı
filmlerin devamı ya da çok satan bir kitapların uyarlaması
olması sadece beni mi rahatsız ediyor?
Ne oldu yoksa senaristlerin uçakları sırayla düştü mü
yoksa stüdyolarla kavgalılar mı?
"Sequel" işini biraz abartıp tarihte ne kadar film çekildiyse
hepsine geri dönüp en azından bir "Origins" filmi yapmak
zorunda mıyız? Ya da hala fanatiğinden geçilmeyen
klasik serileri, dizileri mahvetmek?
Ne kadar uyarlamalarda yönetmenler olaya bakış açıları
ve kattıkları, devam filmlerinde, "originlerde" olayın nasıl
o noktaya vrdığı ya da bundan sonra neler olucağı ilgimi
çekse de bazen sınırı aşabiliyor.
Taken filmini ele alalım. Güzel bir şekilde kurgulanmış
heyecanlı bir macera ve aksiyon filmi, rahatça bir mantığa
oturtturulmuş akıcı bir fikir. Eski bir ajanın kızı kendine
fazla güvenip gittiği gezisinde kaçırılır ve babası rolünde
Liam Neeson onu kurtarmaya çalışır sonrasında ise ilk
ismini gördüğümüzde hiçbir anlam veremediğimiz Taken
2 var. Bu sefer karısıyla birlikte kaçırılan ajanımız kendi
hayatı için savaşır. İşi daha da karıştıran ise geçenlerde
rastladığım Taken 3 filmi, daha konusu ya da hiçbirşeyi
50 / marketing europe & anatolia
( reklam
arası
sinema)
belli olmayan film bence Luc Besson'un en büyük
hatalarından biri olacak. Konusunu şimdiden tahmin
edebiliyorum. Liam Neeson'ın amca oğlu kaçırılmış ve
olaylar normalde çok film çekilmeyen bir şehirde geçiyor.
Hikayeyi iyice çıkmaza sokarken aynı zamanda şehiri ve
insanlarıda bütün dünyaya kötüleyeceğiz.
Eskiden uzayan serilerle dalga geçerlerdi artık bir fikri bir
filmde bırakanla dalga geçiyorlar.
Ne zaman vizyona baksam eski bir animasyon
filminin devam filmi çıkmış. Defterden sırayla seçip
yapıyorlar heralde. Hayır devam filmleriyle bi sorunum
da yok benimde eğer orijinal filmin bir seri olmasını
planlamadıysan çok zorlama oluyor. "Hey dünyayı
kurtaran kahramanlarımızın şimdi onu nasıl yönettiğine
bakalım", "Ünden gözü dönen kahramanlarımız kurtarıp,
yönettikleri dünyayı nasıl kendi elleriyle tehlikeye
atacaklar", "Kahramalarımız acaba ilk nasıl tanıştı","İlk
filmi 3D yapamamıştık şimdi sinemalarda 3D"
Bunların hepsini bilmemize rağmen yapımcıların tuzağına
düşüyoruz hep en temel içgüdümüzden; merak. Ve her
seferinde de düşmeye devam edeceğiz...
a
d
n
ı
ş
a
y
20
Kültür - Sanat
Bond Efsanesi...
Terry O’Neill, 50 yıl boyunca James Bond’u sette ve kamera arkasında takip etti. Arşivi binlerce özel kareyle doldu,
taştı. Fanatikleri, bu karizmatik ajanın heyecan dolu maceralarını beyazperdenin büyüsüne kapılıp izlerken, set
arkası da birbirinden eğlenceli görüntülere sahne oluyordu. Sonra bir gün, o fotoğrafları anlatacak isimler bir araya
geldi ve “Bond Efsanesi” işte böyle doğdu. Caretta Yayıncılık da bu arşivlik eseri Türk hayranlarıyla buluşturdu.
Sanat yaşamı boyunca 2000′in üzerinde ünlü ile çalışan,
portfolyosunda Frank Sinatra’dan Amy Winehouse’a,
Sean Connery’den Al Pacino, Audrey Hepburn, Pierce
Brosnan, Bridget Bardot’ya birbirinden ünlü isimler bulunan efsanevi fotoğrafçı Terry O’Neill’in çoğu daha önce hiç
yayınlanmamış fotoğraflarından oluşan Bond Efsanesi,
eşsiz bir derleme niteliği taşıyor aynı zamanda. Gazeteci yazar Godfrey Smith gerçek Bond’u arkadaşı ve meslektaşı Ian Fleming’i yad ediyor, GQ Dergisi editörü Dylan
Jones, Bond stilini tanımlıyor ve Honor Blackman’dan Britt
Ekland’a Bond kızları, setlerdeki maceralarını anlatıyor.
Gitme Turnam...
Doğu ve Orta Anadolu’daki sazlıklarda yaşayan, aşırı otlatma,
konvansiyonel tarım
uygulamaları ve sulak
alanların kurutulması sonucunda yaşam
alanları yok edilen
turnaların nesli tükenmek üzere. Symbiosis Sağlık ve Doğa
Gönüllüleri Derneği,
bu konuda farkındalık
yaratmak, halkı bilgilendirmek ve Doğa
Derneği’nin Turna Koruma Projesine kaynak sağlamak amacıyla, ismi geçen değerli sanatçıların
katılımıyla ve Işık Galeri’nin desteğiyle ‘Gitme Turnam’
adlı bir karma sergi düzenliyor. Sergiyi 16 Kasım 2013
tarihine kadar Nişantaşı Işık galeride görebilirsiniz.
52 / marketing europe & anatolia
Acemi Spiker...
Ford’un Futbolseverler için hazırladığı “Acemi Spiker”
uygulaması
Ford
Türkiye Facebook
sayfasında yayında.
UEFA
Şampiyonlar Ligi’nin efsane
maçlarının unutulmaz gollerinden derlenen videoları
Ford Türkiye Facebook sayfasından izleyebilir ve spiker mikrofonunu alarak bu golleri siz anlatabilirsiniz. Gol
anlatımlarınızı kaydettiğiniz videoları arkadaşlarınızla
paylaşabileceğiniz Acemi Spiker uygulaması sayesinde, UEFA Şampiyonlar Ligi maçlarına gitme şansını da
yakalayabilirsiniz.
Şampiyonlar Ligi’nin efsane maçlarının unutulmaz anlarına ortak olup içinizdeki futbol coşkusunu tüm Türkiye
ile paylaşmanıza fırsat sunan bu eğlenceli ve ödüllü uygulamaya ulaşmak için tek yapmanız gereken
https://apps.facebook.com/acemispiker linkini ziyaret
etmek. Acemi Spiker uygulaması 28 Kasım’da sona
erecek.
Kültür - Sanat
Minik mimar yarışması...
Uptown 4-9 yaş arası çocuklar için bir resim yarışması
düzenledi. Yarışma ile ilgili bilgi veren Uptown İncek Konut Projesi ortaklarından Emre Katırcı, çocukların içindeki
cevherleri ortaya çıkarmak istediklerini kaydetti.
Yarışmada amaçlarının çocuklar arasında rekabet duygusu yaratmak olmadığının altını çizen Katırcı, “Bu projeye
kesinlikle ticari olarak bakmıyoruz. Biz hayalleri gerçeğe
dönüştürme hedefiyle yola çıktık ve bu hedefte ilerlemeye devam ediyoruz. Hayalimdeki ev yarışmasını düzenlemeye de bu yüzden karar verdik. Uptown hem ailelerin
hem de çocukların hayallerini ve ideallerini gerçekleştirmek üzere yükseliyor. Düzenlediğimiz bu yarışmayla minik
mimarlarımızı Uptown’da hayalini paylaşmaya davet ediyoruz” dedi. Katırcı, minik mimarların resimleri diledikleri
teknikle yapabileceklerini söyledi.
Çocukların yalnızca satış ofisinde değil evlerinde de hayallerindeki evi çizip kendilerine ulaştırabileceğini ifade
eden Katırcı, minik mimarların çizdikleri resimleri mail yoluyla “[email protected]” adresine gönderebileceklerini söyledi.
Harry Q. Davası’nın Ardındaki Gerçek...
JOËL Dicker’ın, Harry Q. Davası’nın Ardındaki Gerçek adlı
romanıyla Fransa’nın en saygın edebiyat ödüllerinden biri
olan Académie Française Roman Ödülü’nü ve Prix Goncourt des Lycéens Ödülü’nü aldı. Romanın konusu “2008...
Efsane yazar Harry Q’nun malikânesinde, bahçeye gömülmüş bir ceset bulunur. Cesedin Nola’ya ait olduğunun
tespit edilmesiyle ülke çapında büyük bir skandal patlak
verir. Bu dehşet verici olayı çözümlemek ise Harry’nin eski
bir öğrencisine, ilham arayışıyla onu ziyarete gelmiş genç
yazar Marcus Goldman’a kalır.
Çok geçmeden, bu sakin sahil kasabasının, hiç de göründüğü gibi tekin bir yer olmadığının farkına varan Marcus,
bu gizemli hikâyenin ardındaki korkunç dramın peşine düşer.” Gerçek, hayal gücü sınırsız bir yazarı bile şaşırtacak
türden.
Sadece ülkesinde 1 milyondan fazla satan ve en saygın
edebiyat ödüllerini toplayan roman, kısa sürede 35 dile satılarak şimdiden türünün klasikleri arasına girdi.
Türü : Aşk, gerilim, polisiye, dram... Kısacası hayat.
Fiyatı: 27,50 TL
marketing europe & anatolia / 53

Benzer belgeler

kelebeğin fırtınası retorik

kelebeğin fırtınası retorik Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu

Detaylı

Seviyorsan iş sonsuz tatil gibidir

Seviyorsan iş sonsuz tatil gibidir Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu

Detaylı

Bizim kültürümüzde korku yok

Bizim kültürümüzde korku yok Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu

Detaylı

İndir

İndir Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından Anadolu basınının gelişmesine katkıda bulunmak, yerel medya mensuplarının çalışmalarını desteklemek ve yerel basında kalite...

Detaylı

kelebeğin fırtınası retorik

kelebeğin fırtınası retorik Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu

Detaylı