Bardak ve Damla - Bu Ülke İnsanı Kanser de Eder, Zalim de! / Umur
Transkript
Bardak ve Damla - Bu Ülke İnsanı Kanser de Eder, Zalim de! / Umur
Bardak ve Damla - Bu Ülke İnsanı Kanser de Eder, Zalim de! / Umur Gürsoy İnsanlarım, ah, benim insanlarım, antenler yalan söylüyorsa, yalan söylüyorsa rotatifler, kitaplar yalan söylüyorsa, beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların, dua yalan söylüyorsa, Reklamlarda boy göstermeye başlayan Akkuyu Nükleer Santralı reklamı, bisiklete binen küçük çocukları kullanarak , “Daha çok ileriye gitmek, daha çok kazanmak, daha çok güçlü olmak, daha çok üretmek, daha çok yükselmek, daha daha için; Türkiye enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtuluyor.” Diye sesleniyor insanlarımıza. Oysa Türkiye’nin Nükleer yakıt teknolojisi ve yakıtı yok. Yani dışardan, yani Rusya’dan alacağız. Rusya, nükleer silahlarını Türkiye’de imha edecek, böylece, belki de. Halk sağlığı mesleğinde asistanlığımı da sayarsam 35. Yılım. Ömrümün yarısı yani 30 yıldır da Akkuyu’ya yapılmak istenen nükleer santral ile bilimsel ve çevre koruma eylemcisi olarak ilgileniyor ve ayrıntıları biliyorum. Enerjinin toplumsal maliyetlerini kendi ilgi alanım yaptım; bu konuda iki kitap yazdım, bir kitap çevirdim. Ama artık pes etmek üzereyim; çünkü bildiklerim işe yaramıyor. Çünkü, ülkemizin insanı, Hz. Eyüp’ün dediği gibi: “Haksızlığı su gibi içiyor”. Zaman zalimi mazlum, mazlumu zalim yapa yapa akıp gidiyor. Avrupa Parlamentosunun (AP) Güney Kıbrıs AKEL Partili üyesi Neoklis Silikiotis: “Akkuyu Nükleer Santrali AB için bir tehdittir” demiş. Ben daha kötü düşünüyorum ve kendi ülkemden umudumu kestim; Başta beş egemeni, sonra AB’yi ve dünya ülkelerini uyarıyorum: Türkiye’de çalışacak herhangi bir nükleer santraldan korkun. Şimdi yandınız; hem de Türkün radyasyonuyla. Siz işinizi iyi bilir, çözümlemelerinizi iyi yapar ve bizden çok korkar; ülkenize sokarken bize, ağır koşullarla vize koyarsınız. Korkunuzun haklı bir nedeni var; çünkü biz kural, yasa tanımayız ve ülkenizi kendimize benzetmek için; şimdilerde sizleri de Müslüman yapmak için çaba gösteririz. Çünkü Müslümanı Allah korur; sizi korumaz. Zaten Çernobil’de öyle oldu; Akkuyu’da da öyle de olacak. Radyasyon, Müslümanlara bi şey yapmaz. Nitekim Çernobil’den 20 yıl sonra açıklanan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve Sağlık Bakanlığı Karadeniz Kanser Araştırmaları raporlarına göre Çernobil Türkiye’yi etkilemedi bile. Çünkü biz radyasyonu ne ölçmesini, ne değerlendirmesini; ne de sağlık kayıtlarını halk sağlığı ve dünya standartlarına göre yaparız. Daha olmazsa üniversitelerimizin zaten olmayan özerkliğini “Çernobil konulu araştırma ve açıklama yasağı” koyarak daha da yok ederiz. Çünkü üniversitelerimiz de “sizin çocuklarınızın yaptığı” darbe yasasına göre yönetilirler. Siz Büyük Ortadoğu Projesi, ılımlı İslam diye diye, kendinizi yaktınız. Bizi kullanıp atacağınız liderlere mahkum ettiniz. Darbeleri alaladınız, ama bu seferki lider farklı çıktı, çünkü siz, bizi hâlâ iyi tanımıyorsunuz. Sizin ambargolarınız, vizeleriniz, yabancı düşmanlığınız, ülkelere demokrasi götürme yalanlarınızın sonuçlarını bu dünyada radyasyon ateşleriyle yanarak çekeceksiniz. Öbür dünyayı bilemiyorum. Siz Rusya’yı zayıflattıkça, sizin dolarla yaptıklarınızı, o takas usulü (yapişlet vb.) yapacak. Onu fakirleştirdikçe, Rus devlet şirketi olan Akkuyu santralı firması da güvenlik önlemlerinden kısacak. Zaten güvenlik bizimkilerin umurunda değil. Şirket için Nükleer santrallar o kadar teknik konular ki, biz bu işleri anlamadığımızı zaten ÇED raporunun hemen kabul ederek gösterdik. … elleriniz balçık gibi itaatli, elleriniz karanlık gibi kör, elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun, elleriniz isyan etmesin diyedir. Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız bu ölümlü, bu yaşanası dünyada bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir. Nazım Hikmet Yakında düşen uçağın pilotunu, İkiz kulelere çarpan uçakları hatırlayın; İnsanlar fakirleşmese bile bu vahşi düzeniniz onların kafalarını bozuyor. Güvenlik görevlileri, ara teknik elemanlar, taşaron firmaların işçileripatronları, Türkler olacak. Santralın çimentosu, taşı, kumu bizden olmak zorunda. TSE damgalı bütün ara ürünler, kablolar, yalıtım malzemeleri, alarm cihazları vb. aklına gelen ne varsa, Türk malı. Sadece içine, daha dünyada çalışır bir örneği görülmemiş Rus malı bir atom santralı konacak. Siz “böyle santral olmaz, izlencelere, güvenlik önlemlerine uygun yapılmıyor” diye uluslararası Atom Enerjisi Kurumu aracılığı ile ufak tefek raporlar yolluyorsunuz, ama burada kimsenin onlara aldırdığı yok. İktidar, muhalefet partilerinden bile saklıyor onları. Çünkü bizim Atom Enerjisi Kurumumuz bir darbe yasasıyla kurulmuş; özerk ve bilimsel değil. Ve siz sanıyorsunuz ki bize bi şey olmaz; siz uzaktasınız, nasıl olsa. Nah, bi şey olmaz!!! Yanıldığınızı anladığınızda o aç gözlerinizle asırlardır ele geçirmek ya da aldatarak yönetmek istediğiniz bu ülke, uzun süre bir ekolojik felaket bölgesi olacak. Ama, Onu kimseye yâr etmeyiz; size yedirmeyiz ülkemizi, kendimizle birlikte onu da yakarız. Siz de turist olarak gelmeyiverirsiniz, bizim portakalımızı, domatesimizi, fındığımızı yemeyiverirsiniz; olur biter. Akkuyu’nun bilmem kaçıncı atom reaktörünün patlamasından yükselen radyasyonlu bulut dünyayı kaç kez dolanır, nereye yağmur yağdırır; Allah bilir. Sizin de çocuklarınız, anneleriniz etkilenir, ama olan yine biz karabıyıklı, çılgın Türklere; Kürtlere, Lazlara; bu ülkeyi yurt yapmış sizin kılıç artıklarınıza olur, kızım sana söylüyorum; gelinim sen anla. Umur Gürsoy, Halk Sağlığı Uzmanı, [email protected]