GİRİŞİMCİLİK, YENİLİKÇİLİK VE MARKA Prof. Dr. Fevzi YILMAZ

Transkript

GİRİŞİMCİLİK, YENİLİKÇİLİK VE MARKA Prof. Dr. Fevzi YILMAZ
GİRİŞİMCİLİK,
YENİLİKÇİLİK VE MARKA
Prof. Dr. Fevzi YILMAZ
(PhD Manchester Üniv. BSc MSc İTÜ)
Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dekanı
ALUTEAM/İSTANBUL - 26.11.2013
Giriş ve Tarifler




İcat (Invention):Özgün şeyi (Ürün, makine,
sistem, cihaz, hizmet) bulmak.
Yenilik (Inovation):İcadın uygulamaya
aktarılması, olanın geliştirilmesi (değiştirilmesi).
Statükoya meydan okumak.
İcatçılar meraklarını bastıramayan özel kişilerdir.
Yenilikçiliği zengin – ünlü olma duygusu ve
manevi değerler ateşler. Yenilikçi adım risk ve
vizyon içerir. Risk tutsak olma ve kaybetmeyi
kapsarken, vizyon ise pazarı okuma ve öngörüyü
gerektirir.
Marka (Brand):Ürün veya hizmetin kullanıcı
gözünde tercihli olarak değerlenmesi ve tescili.
T. A. Edison (1847-1931): 1300 patent almıştır.
İCATÇI VE YENİLİKÇİ BAKIŞ
İcatçı ve yenilikçi bir bakış için:
1. Durum : Yalnızca zihinsel yoğunlaşma.
2. Durum : İhtiyaç yoğunlaşması.
1 . ZİHİNSEL YOĞUNLAŞMA :
Çevre, yorum, yeni düşünce, yeni tasarım , yeni ürün, yeni cihaz (ve yeni
makine)
HAYAL ETMEK, OBJEYİ GÖRMEK VE YENİLİKÇİ BİR BAKIŞLA ONU ÜRÜNE
DÖNÜŞTÜRMEK
Örnek 1.Deniz kıyısında midye kabuğunu gören iki kişiden biri onu sadece
bir canlının üst parçası olarak yorumlar.
Diğeri ise onu canlı varlığın yaşamını sürdürdüğü bir oturma gereci ve yuva
olarak görür ve konfor sağladığını düşünür.
Midye kabuğu
Midye kabuğundan
esinlenerek tasarlanan bir
oturma gereci
Örnek 2. Yenilikçi tasarım ve ürüne geçişte adımlar. Bir çiçekten esinlenerek
havai fişek görüntüsüne ulaşma.
Buradaki havai fişek ve renk harmonisi çiçeğe bakan icatçı gözle
sağlanmıştır.
Örnek 3. Lotus yaprağı (Nilüfer çiçeği) ve Nanoteknoloji
Yapraktan, yüzeyinden ve suyun tutunamamasından ilham alınarak su
damlası ve buhar tutmayan cam yüzeyi uygulamasına geçiş
2 . İHTİYAÇ YOĞUNLAŞMASI :
Örnek 4. Kişi zordadır, ihtiyaç halindedir. Problemi çözmek için iç ve dış baskı altındadır.
İlk kot pantolon- ilk blue Jean
Dünyadaki ilk kot pantolon(blue jean)1850 yılında Bavyera’dan Amerika’ya göç eden Levi
Strauss tarafından yapılmıştır. O dönemde altın oldukça revaçtaydı. San Fransisco’ya
geldiğinde bir madencinin kendisine; normal pantolonların madenlerde çabuk yırtılıp
eskidiğini söylemesi ile Strauss kafasında elindeki kalın kumaştan dayanıklı bir pantolon
yapma fikri belirdi. Lekeleri de göstermediği için lacivert renkte üretip yapmaya karar
verdi. Yapmış olduğu bu ilk blue jean’ler 12 adedi 13,5$ fiyat ile satışa çıkarılmıştır.
Örnek 5. İtalyan Bay Mario Moretti POLEGATO, ABD’nin Nevada Eyalati Reno şehrine
yaz tatiline gider. Sıcaktan ayakları sırılsıklam olur. Ayaklarını serin tutmak için
ayakkabılarının altına çok sayıda delikler açar. Ayakları serinlemiştir. O da ne! Doğal
ihtiyacından dolayı halk tuvaletine gider. Tuvalet tabanı su ile kaplanmıştır. Delik
ayakkabı ile ihtiyacını görmek için yürüdüğünde ayakları bu sefer atık su ile ıslanır,
içini üzüntü ve tiksinti kaplar.
Bay POLEGATO’nun bulduğu çözüm tam başarı göstermemiştir. Başarı ayak terini
dışarı atan ama dışardan suyu içeri almayan ayakkabı tasarımını gerçekleştirmededir.
O, ayakkabının tabanı arasına yerleştirilecek bir membran fikri üstünde
yoğunlaşmıştır. Suyun içeri girmesini önlemiş ve terin ise su buharı şeklinde dışarı
çıkmasını sağlamıştır
Çözüm: Delikli kauçuk taban suyu içeri geçirmeden/geçirmeksizin
teri
atan/uzaklaştıran ve absorblayan özel bir mikro gözenekli membran içerir. Mikro
gözenekler su damlacıklarından daha küçük olup, su damlacıkları membran
içinden geçemez. Su buharı molekülleri (ter) ise su damlacıklarından küçüktür.
Ter, buhar halinde membran içerisinden ve delikli taban içerisinden geçebilir.
Termografik test, geleneksel
kauçuk tabana sahip bir
ayakkabı
giyen
ayağın,
membranlı ayakkabı giyen
ayaktan
çok
daha
fazla
ısındığını göstermektedir.
Membran ve gözeneklerden su buharı geçişi
Membranlı ayakkabı giyen (sol) ve klasik kauçuk taban (sağ)
giyen ayaklardaki ısınma durumu. Sol ayak terleme azdır.
Montun omuz kısımlarındaki şeritler sayesinde oluşan ter su buharı şeklinde uzaklaşır
Deodorantsız Dünya Vizyonu:
Bay Polegato şimdi giyim(elbise) işine el atmayı planlamaktadır.
Giyimde kullanılan kumaşta suyu iten fakat ter buharını geçiren
örnekleri öne çıkarmaktadır. Mont’ ta ısı ve rutubetin toplandığı
koltukaltı bölgelerinde terin çıkmasını sağlayacak kumaşlar
üstünde çalışmaktadır. Bu sayede koltukaltı deodorantların gereği
azalacaktır. O, koltuk altı deodorantları olmayan bir dünya
vizyonuna sahiptir.
KONSEPT: TERLEMEYEN AYAK
Sıcaklığın Düzenlenmesi: Ter , vücudumuzun sıcaklık dengesini sağlar: Ter
buharlaşırken vücudumuz serinler.Ter bezlerinin en yüksek yoğunlukta
olduğu vücut alanlarından biri ayaklardır.Özellikle ağırlığımızı taşımak
zorunda olan ayak tabanlarıdır.
Sorun: Ayaklarımız yılda yaklaşık 100 litreye
kadar ter üretir. Kauçuk (plastik) tabanlar
ıslak ayak hissi veren ayak tabanı üzerinde
yoğuşmaya sebep olur. Kauçuk tabanlar ayak
etrafında
plastik
torba
etkisi
meydana
getirmektedir.
Vücudumuzdaki ter
bezlerinin en yoğun çalıştığı
kısımlar
Kauçuk tabanda plastik
torba etkisi
İCATÇILIK VE YENİLİKÇİLİK
1. Derli toplu mekânlar (minimalist ofis)
monotonluğu teşvik eder (Minnesota Üniversitesi).
Olumlu etki:Karanlık, soğuk bir ülkede ve dağınık bir
ofis. Bir müzik aleti çalma veya dinleme.
2. Dağınık ortamda çalışanlar "alışılmışın dışına
çıkmaya ve yeni fikirler üretmeye" yatkındırlar.
Dağınık ofisler yenilikçiliği teşvik eder.
3. Deneklere pinpon toplarını alternatif şekillerde
kullanmaları söylendiğinde, dağınık ofiste çalışanlar
daha yaratıcı fikirler bulmuştur (Toplardan küllük
yapmak ve zemini korumak için topları koltuk
ayaklarına yapıştırmak gibi fikirler üretmişler).
Kafa dolu masa dolu
Kafa boş masa boş
4.Düzensiz odalarda çalışan deneklerin ürettiği
çözümlerin yenilikçilik düzeyinin çok yüksek
olduğu bulunmuştur (düzenli odalarda çalışanlara
göre beş kat fazla).
5.Düzenli mekânlar ilham kaynağı olamayacak
kadar sıradandır. Yenilikçilik için ofis dışındaki
dağınıklık bile işe yarayabiliyor.
6. Silikon Vadisi merkezli oyun devi Electronic
Arts, yaratıcılık için İsveç'teki oyun geliştirme
birimine güveniyor. İsveç çoktandır, yeni bilişim
uzmanları yetiştirmek için uygun bir ortam.
Ayrıca özel bir iklimi var.
7.Digital Illusions Creative Entertainment (DICE)'ın
Müdürü Karl Magnus Troedsson, «İsveçte yılın 9
ayı çok karanlık, yağmurlu ve karlı. İçeride
arkadaşlarla oturup bilgisayarda bir şeyler yapmak
huzur verici bir hobi" diyor.
8.İsveç, İviçre, Hollanda, İzlanda, İrlanda, Kanada,
Finlandiya, İngiltere, Almanya, Lüksemburg gibi
kuzey kuşak ülkeleri yenilikçilik ve icatçılıkta
Dünyanın en iyileridir. KOBİ’ler büyük şirketlere
göre daha icatçıdır(4-25 kez).
9. MÜZİK: Müzikle ciddi biçimde ilgilenme yaratıcı düşünceyi destekler. Birçok başarılı
insan, müzik aleti çalmanın zihinlerini açtığını ve başka özelliklerini geliştirdiğini söyler.
Mark Twain
No man, no job
Steve Jobs
TÜRKİYE VE ANALİZ
Küresel İnovasyon İndeksi (GII) muhtelif değerleri
(marka, patent, faydalı model v.b.) referans alarak
oluşturulur. GII, Ar-Ge ile dolaylı olarak ilişkilidir.
BRIC ülkeleri, Uganda, Moldova, Costa Rica
2013’teki sonuçlarla çok olumlu yönde ilerleme
katetmişlerdir. TÜRKİYE ve Meksika indeksin
ortalarında BRIC’e yakın bölgededir.
Firmalar Ar-Ge’yi inovasyon sanıyorlar. Oysa Ar-Ge
daha teknik bir iştir ve bütçesi oldukça yüksektir.
İnovasyon ise bir anlayıştır, bir kültürdür. Firmanın
en tepesinden başlayarak en alttaki çalışanına
kadar yenilikçiliğe açık olmasıdır. Ve inovasyon
sürekli bir arayıştır.
İnovasyon bir firma için avantaj olduğu gibi
firmayı riske edecek bazı gelişmeleri de
beraberinde getirebilir. Firmalarda taklit oldukça
yaygın ve işin doğrusu gayet pratik olduğundan
inovasyon neredeyse yük olarak görülüyor.
Taklidi önlemenin yolu yenilikçilik yapanlara
ciddi taltif mekanizmaları geliştirmekten geçer.
Neden firmalarımız yenilik yapmaya bu kadar uzak
olsunlar? Yatırımcılar maalesef halen inşaat, enerji,
gıda, gayrimenkul gibi daha sağlam(!) yatırımlara
yönelmeye devam ediyorlar.
Piyasamız maalesef kısa süreli yüksek
karlara odaklanmaktadırlar.
Yani yeni bir ürün ve/veya hizmetin kısa
süreli stratejilere çok uyumlu olmadığı
yönünde bir inanç mevcuttur.
Diğer bir sebep ise firmalar kendilerini
yenilik yapabilecek kapasitede görmüyorlar.
Firmalarımız inovasyon yapma özgüvenine
sahip değiller.
Firmaların ayakta kalmasının birinci yolu
inovasyon, ikincisi ise sürdürülebilir
verimliliktir.
TEŞVİKLER
1.Yenilikçi alanlara yaptıkları yatırımlar, yatırımcının
şahsi gelir vergisi matrahından düşülüyor.
2.TÜBİTAK, Girişim Sermayesi Desteleme Grubu
eliyle, kritik yenilikçi alanlara yatırım yapacak olan
fonlara ve benzeri tüzel kişiliklere, hibe verecek. İlk
çağrı yapıldı ve Aralık ayı sonuna kadar geçerli.
3.TÜBİTAK’ın TEYDEB isimli programı özel sektör
şirketlerine(KOBİ ve büyükler) doğrudan yenilikçilik
destekleri veriyor.
4.ARDEB gibi programlar ise akademideki yenilikçi
projeleri destekliyor.
5.KOSGEB ve Sanayi Bakanlığı yenilikçiliği SANTEZ
gibi hibe programları aracılığıyla destekliyor.
6.Ulaştırma Bakanlığı ve Kalkınma Ajansları da sık
sık yenilikçilik konusunda hibe desteği veriyorlar.
MARKA
Arkeolojik kayıtlara göre markanın ilk izleri M.Ö.
2.Y.Y.’da Antik Yunan’da görülmüştür.
İtalyanca “marca”
Almanca “mark”
İngilizce “brand”
19.Y.Y.’da Amerikalılar ise markalama süreci için
“burning their mark / dağlayarak işaretlemek”
sözcüğünü kullanmışlardır. Bu uygulama
markalanmış sığırları diğerlerine tercih etme ve
emsallerine nazaran daha fazla ücret ödeme nedeni
olmuştur.
İnsanlık, bugün öncelikle eşyaların ve şehirlerin,
ardından bizzat insanların marka olmasına kadar
gidecek bir yolun başındadır.
Marka ve reklam
Reklamlar, bir malın diğerinden farklı olduğunu
tüketicilere duyurur, onun farklılığını anlamlı kılar
ve hedef kitleyi bağımlı yapar.
Reklamlarla büyülenen kitleler, marka ürünlerle
bir üst statüyü hedeflediler.
Tüketiciler ürün performansı ve fonksiyonu
yanında baskın bir şekilde öte özelliklerle
şaşırtıldılar.
Bugün marka ürün çeşitli yönleriyle, simge ve
imgesiyle beynimize kazılmaktadır.
Picadilly Meydanı/ Londra için verilen bu reklam spotları
toplumsal ihtiyaç ve dönemsel marka (ve ülke) gücünü en iyi
şekilde yansıtır.
Picadilly adeta markalar geçidi şeklinde kitleleri etkilemiştir.
Toplumsal yapı ve ihtiyaç yoğunlaşması marka ve reklamla iç
içe olmuştur:
1) 1955 Öncesi meydan reklamı: Perrier, Guinnes, Bovril,
Schweppes (içecek, Fransa)
2) 1955-1960’lar: Coca-Cola , Mc Donalds (paket yiyecek,
ABD)
3) 1970’ler: Canon , Fuji , Sanyo , TDK (elektronik, Japonya)
4) 2000’ler: Hyundai (otomotiv, G. Kore)
Picadilly Meydanı /Londra ve markalar
1950’ler
1970’ler
Marka ve acımasız gerçek
Tüketiciler fiat farkını, sanal bir şey için öderler.
Bu şeyin adı markadır.
Tüketici, “Salvatore Ferragamo” paketini
herkesin görebileceği şekilde taşır. Çünkü satın
aldığını düşündüğü çantadan bağımsız bir
kimliktir.
Ürün, fiziksel ihtiyacın ötesinde bir manevi
doyum veriyor ve kullanıcıya statü kazandırıyor.
Değer, kullanıcıya değil kullanılana veriliyor,
Nasrettin Hoca’nın “Ye Kürküm Ye” fıkrası gibi.
Markalar, bir süreliğine de olsa örtüsünün altında kusur ve eksiğini
saklar.
Markalar öyle büyüleyici ve çekici olmuştur ki, değer ve fonksiyon
bilgisi sorulmaz ve sorgulanmaz bile. İphone’ daki elma ayartıcı,
Mikrosoft’taki pencere ise soluk aldırıcıdır.
Marka olmak böyle bir şey! Olmazsanız az kazanırsınız ve
zenginleşemezsiniz.
Kapitalist ekonomi marka ürünleriyle bize tüketim çılgınlığı
yaşatmaktadır. Tasarımların yaşam süreleri çok kısaltılmıştır ve bunu
besleyen teknolojik gelişmeler (3D prototipleme gibi) şaşırtmaktadır.
Marka ürünün güven veren unsurları ile; üretim, dağıtım ve tanıtım sırasında etik
olmayan veya olan paylaşım unsurları tüketicinin beyninde sürekli sorgulanır durur.
Marka ürünlerin tatmin sağlayan durumları (kalite) ve parasal ederi (fiatı) ve ederin
paylaşımı arasında bir sarkaç gibi gidip geliyoruz ve bu öyle sürecek. Önemli olan
salınımın, daha doğrusu sapmanın az olmasıdır.
Marka ürün kuruluşları bazen sağlıkla ilgili çok yapıcı eylemlerde de bulunurlar. Finans
ve teknoloji güçleri olan büyük marka şirketler hayatı kolaylaştırır ve yaşam kalitesini
artırırlar.
Bazı marka ürünlerin çevre üzerindeki olumsuz etkisi yaşam tarzları değiştirilerek
azaltılabilir. Örneğin; birey, ulaşımda gaz ve toz emisyonu salan özel araç yerine toplu
taşımayı tercih edebilir.
İLGİNİZ İÇİN
TEŞEKKÜRLER
[email protected]

Benzer belgeler