Canlı Kryon Celsesi " nsanın Yedi Büyük Tanrı Yanılsaması

Transkript

Canlı Kryon Celsesi " nsanın Yedi Büyük Tanrı Yanılsaması
Canlı Kryon Celsesi
"İnsanın Yedi Büyük Tanrı Yanılsaması"
Edmonton, Alberta, Kanada – 8 Temmuz 2006
Kryon için Lee Carroll tarafından kanallık edilmiştir.
Bu bilgi ücretsizdir ve istediğiniz gibi basabilir, kopyalayabilir ve dağıtabilirsiniz. Yayın
hakları gereği, yayımcı haricinde herhangi bir şekilde satılması yasaktır.
CELSE
"İnsanın Yedi Büyük Tanrı Yanılsaması"
Bu canlı celse, Edmonton, Alberta, Kanada’da Verilmiştir.
8 Temmuz 2006
Selamlar, sevgili varlıklar, Ben Manyetik Hizmetten Kryon.
Bu gece, çok özel bir zaman. Partnerimin yerine oturmasını istiyorum, çünkü bu anın duygusallığı
ona çok fazla gelebilir, çünkü bir mesaj verilecek. Ancak bunun ötesinde, bazılarınız için mucizevi
görünebilecek bir şey, meydana gelmek için beklemektedir. Aranızda farklı kişiler olarak buradan
ayrılacaklar var ve günün tüm hazırlığı bu ana odaklanmıştır.
İkinci olarak mesaj, bu gece meydana gelecek olan şifadır. Belki de o kişi sizsiniz. Ancak birden fazla
kişi için potansiyel mevcuttur. Okuyucu, senin de odamıza gelmiş olman tesadüf değil, çünkü
söylediğimiz her şey “şimdi”de size de hitap ediyor. Kalplerinin şifa bulmasına ihtiyacı olan
dinleyiciler ve okuyucular var, fiziksel anlamda değil elbette. Sizin kim olduğunuzu biliyoruz, hem
dinleyenleri hem de okuyucuları. Siz de beni biliyorsunuz ve dualite, bizi hayatlarınızdan tamamen
öyle bir ayırmakta ki (kız) kardeşinizi burada otururken göremiyorsunuz. Dostlar, bizler Dünya
denen bu imtihandan geçmekteyiz. Geldiğinizi ve gittiğinizi görüyorum. Ve bizi ayıran dualiteyi
görüyorum... özellikle “bunun olması mümkün değil,”
diyenler için. Bu yere akan enerji sizi
etkilemektedir ve siz de buna müsaade ediyorsunuz ve refakatçılar, buraya akarken ve aranızda
dururken, bunu hissedebiliyorlar.
1
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
Aranızda, kalplerinin tamamen şifa bulmasına ihtiyaç duyan ve bunu alacak olan kişiler var. Bunun
için geldiniz ve hayat şartlarınız ile ilgili bize hiçbir şey söylemenize gerek yok, çünkü her gün, onları
yaşarken sizinle birlikteydik. Yolunuz boyunca attığınız herbir adımda biz oradaydık. Nerenizin
sızladığını biliyoruz. Neden sızladığını da biliyoruz ve bu yerde ayağa kalkıp Ruhun huzurunu
hissedecek ve damarlarınızdaki üstatlığı fark edeceksiniz. Tekrar söylüyorum. Buradan, bambaşka
bir bakış açısı ile ayrılacaksınız. Güçlü. Huzurlu. Bilgili. Anlayışlı. Böylece, belli başlı kişilere
eskisinden farklı olarak bakabileceksiniz. Bunu garanti ediyorum. Bu kişileri, mümkün kılanlar
olarak
göreceksiniz;
şu
anda
bulunduğunuz
yerden
taşınmanıza
izin
verenler...
kiminle
konuştuğumun farkındasınız, değil mi?
Ve ayrıca fiziksel şifa bulmak için gelmiş olan bir kişi var. Oh, sevgili varlık, bunun gerçekten
imkansız olduğunu mu sanıyorsun? Sonuna kadar beklemene gerek yok, biliyorsun, tam şu anda
şifa bulabilirsin. Realiteniz ve bu konulardaki gerçeğiniz nedir? Size DNA’dan bahsetmeme izin
verin. Şöyle diyecek olanlar var, “DNA’daki gelişimi görebiliyor olmalıyız.”
Haklısınız. DNA’yı
gerçekten görebilseydiniz, bunu yapabilirdiniz! Ama DNA’nın sadece 12’de birini görebiliyorsunuz.
Hatta o kadarı bile değil, çünkü üzerinde çalıştığınız tek katmanda dahi neler olduğunu
bilmiyorsunuz. Yıllardır, İnsan DNA’sında önemli değişimler meydana gelmekte, özellikle son 10
yıldır, ancak değişim 3B kimyasında değildir. Aksine, değişim görünürde protein olmayan şifreli
bölüm göstergelerindeki rastgele özelliklerdedir. Değişen ise, 3B katmanın size verdiğim diğer 11
katman ile olan ilişkisidir. İnteraktiftirler, ve siz kararlar verdikçe, değişirler.
Saf niyet kapısını açtığınızda, yükseliş katmanı ve iletişim katmanı’ na ne olur sanıyorsunuz?
[DNA’nın boyutlararası katmanlarından söz edilmektedir] Size söyleyeyim – renk değiştirirler. Bu
gece bazılarınızın yapacağı budur... temelli olarak renk değiştirmek. Ve sonra, istediğiniz zaman
aydınlanmak ve bilgi almak için kullanılmak üzere ekilmiş tohumlar olacak. Burada, size birkaç
hafta içinde yardımcı olacak bir enerji var. Burada bazı varlıklar var... hepsi görünmez. Bazıları
kendilerini, bu odadaki bazı kişilere gösterecekler. Bazılarınız onların kokularını alabileceksiniz.
Onların, güller ya da leylaklar, toprak ya da çiçekler gibi koktuklarını fark ettiğinizde şaşırmayın.
Bazen hiç beklemediğiniz bir kokunun farkına varacaksınız, -sevdiğiniz, kaybettiğiniz kişilerin
kokularının-, ve onların burada olduklarını anlayacaksınız. Evet buradalar! Görüyorsunuz ya,
[Kryon’un önünde meditasyon yapmak için kendinize] izin verirseniz olacak olan budur. Gezegeniniz
ile ilgili konuştuğumuzda ve Tanrının sevgisini paylaştığımızda, kendinizi kısa bir süre için bir
kuantum haline getiriyorsunuz.
Bugün size mantıksız olmayan bir bilgi vereceğim. Bu daima, sevgi dolu bir konu oldu ancak bazıları
onu eleştiri olarak algıladı. Aksine, bu bir gerçek ve bir ifşaattır. Bazıları için tekrar gözden geçirilen
bir bilgi vereceğim size. Ama aslında öyle de değildir. Bu şeyleri ilk defa sizin için bu şekilde biraraya
getiriyoruz. Bunu duymanız gerekiyor, çünkü yakında ihtiyacınız olacak. Mitolojiden çıkıp üstatlık
realitesine adım atmanın zamanı gelmiştir. Dünya çağırıyor ve Tanrı ile İnsanın uydurduğu Tanrı
arasındaki farkı bilmeniz gereken zamanlar yaklaşmaktadır.
Bu özel celsenin zamanı çoktan gelmişti, ancak artık öyle bir yere ulaştınız ki daha fazla açık ve
sade bir konuşma yapabiliriz. Size yedi özellik vereceğim ve biz bunları “İnsanın Yedi Büyük Tanrı
2
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
Yanılsaması” olarak tanımlayacağız. Nereden başlayacağını bilmek zor, peki boyutlararasının şerefi
adına, yedi ile başlayacağım. [Gülüşmeler] Yedinci özellik, kutsal olandır. Ondan sonra başa dönüp
birden başlayacağım... sırf siz kendinizi lineer hissedin diye. [Gülüşmeler] Bu yedinci özellik,
normalde sonuncusu olması gerekirken, başlangıçtır ve Tanrı imajının bütününü temsil eder...
İnsanın en büyük yanılsaması.
TANRININ GENEL AÇIKLAMASI
İnsanlar her şeyi kıyaslayabilmek için tek bir bilinç modeline sahip. Tek model – kendileri. Tanrıyı
düşünen İnsanlar, doğal olarak, Tanrının İnsani özellikleri olması gerektiğini hissederler. İçinizden
birçok kişi, neden bahsettiğim hakkında en ufak bir fikre dahi sahip değil. Görüyorsunuz ya,
bilincin ve yaratımın tekamül merdivenin en tepesinde olduğunuzda, herşeyi kıyaslayabileceğiniz bir
tek kendiniz olursunuz. Bilginiz daima hayal gücünüzü sınırlandırdı, çünkü düşündüğünüz her şey,
büyük İnsan “benliği”ne başvurmaktadır. Buna ek olarak, kutsal kitaplar size hep “O’nun
suretinden yaratıldığınız”a işaret etmektedir, ve böylece Tanrının İnsan formunda olduğu hissinin
güvenilir olduğunu düşünüyorsunuz ve daha yüksek bir şey göremediğinize göre, Evrende en
yüksekte olan o olmalı diyorsunuz.
Düşünmeniz için size küçük ve hoş bir benzetme vereceğim. Biran için Dünyanın sadece köpeklerle
dolu olduğunu düşünün. İnsan yok, sadece köpekler var. Ve köpeklerin sizin zekanıza sahip
olduğunu hayal edin. Evrim bir şekilde farklı gelişmiş, ve artık dünyayı zeki köpekler yönetiyor, şu
anda sizin yaptığınız gibi. Onların da kendilerine göre problemleri var, tıpkı sizin gibi. Ve köpekler,
sizin gibi, Tanrının neye benziyor olması gerektiğine dair kendi spirituel düşüncelerine sahipler, ve
doğal olarak da bir dinleri var. Onlar da dua ediyor ve tefekkür ediyorlar ve sizin gibi entellektüel
fikirlere sahipler.
Şimdi, sizi bu zeki köpeklerin kendi medeniyetlerinde yaşadıkları bu mecazi yere götürebilseydim,
dinlerinin nasıl bir şey olacağını söylememe izin verin. İlk önce, Tanrı, bir köpek olacaktı!
[Gülüşmeler] Ve her bir cins köpeğin, Tanrının kendi cinslerinden olduğunu gösteren bir resmi
olacaktı, elbette. Bütün melekler, kanatlı köpekler ile temsil edilecekti ve bu melekler sürekli
birbirlerini koklarken resmedilecekti! [Gülüşmeler] Ne kadar daha uzatmamı istersiniz? Sırada neyin
olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Toplum için Tanrının köpek [İngilizcede ‘dog’] olduğunun en büyük
kanıtı, türlerinin adının tersten okunduğunda Tanrı (İngilizcede “God”) olmasıdır! Devam edeyim mi?
Ve biliyorsunuz, ne kadar komik olsa da, haklıyım.
Anlıyor musunuz? Sahip oldukları tek bilinç bu. Bildikleri tek şey bu. Ne iseler, zihinlerindeki Tanrı
da o. Anladıkları en yüksek bilincin ötesinde düşünemiyorlar ki o bilinç de kendileridir. İnsanlar da
böyle, ve Tanrıya insanlığa ait tüm
özellikleri yakıştırıyorlar. Evrende sezgisel
olduğunu
düşündüğünüz temel bazı şeyler insani özellikler taşımamaktadır! Herşeyin sizin gibi olduğunu tek
düşünenler
sizlersiniz.
İnsani
özellikleriniz
sadece
varolduğunuz
yere
aittir.
Oh,
içinde
bulunduğunuz boyuta da ait olduğunu düşünebilirsiniz, bunlara bu boyutta bulunan gezegenler de
dahil olmak üzere, ve bu doğrudur. Ama bunlar Tanrı için geçerli değildir. Sizin için Evren’in anlamı,
3
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
teleskoplarınızla gördüklerinizden ibaret. Ve tekrar söylüyoruz, ne kadar da 3B’sunuz! Bizim için
Evren, Tanrı anlamına gelir! Gerçek evrende, İnsan’dan çok daha fazlası vardır.
Peki, “O’nun suretinden yaratılmak” sözüne ne olacak diyorsunuz? “Bu bizim Tanrı’ya benzediğimize
işaret etmez mi?” Bir an için sınırlarınızın dışına çıkın ve düşünün. Suretinizi, uzak bir yerdeki
karınca sürüsüne bahşedecek güce sahip olsaydınız, birdenbire bir karınca gibi mi görünürdünüz?
Hayır. Aksine, onlara taşıdığınız ışığı ve ruhsal zekanızı ihsan ediyorsunuz. Boyutlararası ilahi
“suretiniz” aynada gördüğünüz değildir, bunun çok ötesindedir. Şimdi geriye dönün ve düşünün;
gün boyunca [önceki konferanslarda] size öğrettiklerimiz bir tek şeyi haykırıyordı: Tanrı sizin
içinizde. Bu Tanrının İnsan gibi göründüğü anlamına gelmez. Tanrının sureti, İnsan DNA’sındaki
üstatlık içinde yatmaktadır.
O zaman, yedinci özellik, İnsanların Tanrıyı, İnsan formunda görme eğilimidir, ancak bunun daha
da ötesi var... daha da ötesi. Tanrının, İnsanların yaptığı şeyleri yaptığını sanıyorsunuz, İnsanların
zevk aldığı şeylerden zevk aldığını, İnsanlar gibi korktuğunu, İnsanlar gibi üzüldüğünü ve de
İnsanın tekamülünden yan gelir sağladığını sanıyorsunuz. Bunu hiç fark ettiniz mi? Okumaya
devam edin.
SAVAŞ
Birinci yanılsama. Savaşı Tanrı’ya yüklemek istiyorsunuz. Bunu biliyor muydunuz? Mitolojinizde
var bu. Bazı özel tanrılar, diğerleri ile savaşa girer. Birçok kişi şöyle der, “Cennette, tek bir Tanrının
olabilmesi için bir savaş sürmektedir... diğerlerine galip gelen tek bir Tanrının! Bunun için, insanlığa
bir bakın: Barış olabilmesi için, birbirimizi itlaf etmeliyiz. Tanrıya benzediğimiz ve O’nun suretinden
yaratıldığımıza göre, bu evrensel olmalı.”
Şimdi, elbette, modern dininizde, mitolojinin gerçek
olmadığını söylüyorsunuz. Pek de öyle değil. Kutsal ve gerçek olduğuna inandığınız her şey, mitoloji,
ama öyle olmadığını sanıyorsunuz. Cennet ve Cehennem ile ilgili hikayeniz, dualite ve İnsan
zihninden gelmektedir. Bir demet ölü melekle dolu bir savaş alanı hayal edebiliyor musunuz? Biz
hayal edemiyoruz! Peki, melekler ölünce nereye gider? [Gülüşmeler] Genel kanı şu, “Kutsal kitaplar,
melekler arasında savaş olduğunu söylüyor.” Ve biz de diyoruz ki “Kutsal kitaplar mı?” Onu Tanrı
mı yazdı, bir İnsan mı? İnsanlar, kendilerine mantıklı gelsin diye tüm özelliklerini Tanrı’ya
atfetmektedir.
İlk efsane, perdenin bizim tarafında büyük bir mücadele olduğu ve bunun savaşa neden olduğu
yönünde. Bu dualitenin tanımıdır, sevgili İnsan, Tanrının değil. Aynaya bakıp kendi sınırlarınızı,
herşeyi, yaratılmış herşeyi içine alan bir enerjiye atfediyorsunuz. Bunu birşekilde dininize dahil
etmişsiniz ki böylece kendinizi işlerin yürüme şekline yakın hissedebilecek ve aranızda daha iyi bir
bağ kurabilecektiniz.
Melekler arasında bir savaş hiç olmamıştır ve olmayacak da. Görüyorsunuz ya, bu hikaye İnsanın
mücadelesi kokmaktadır. Sezgisel ve hücresel seviyede mevcuttu ve siz de onu varoluşun tüm
ifadelerine yerleştirdiniz, hem de yücelerin en yücesine. Mitolojinizde, Tanrı’nın nasıl Tanrı olduğuna
dair hikayeler var, sanki şu anda bulunduğumuz noktaya ulaşmak için savaş ve zafer dağına
4
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
tırmanmamız gerekiyormuş gibi. Bu tıpkı tüm köpeklerin, Tanrının Tanrı olabilmek için birçok çitin
altını eşeleyip, pireler ordusunu engellediğine karar vermesi gibi bir şey.
Hayır, İnsanlar, savaş filan olmadı – ne melekler arasında, ne de meleklerin yakınında. Tanrının
sevgisi, istikrarlı ve saftır. Herzaman da öyleydi, ve öyle olacak, ve bunu içinizde biliyorsunuz. Bu,
burada olmadığınız zamanki sizdir, ve perdenin bu tarafındaki sistemde hiç savaş olmadı. Buna
hemen karşı çıkacak olanlar var, “Ama bana böyle anlatılmadı.”
Ve size, tüm sevgimle, şöyle
diyeceğim, “Kim anlattı... Tanrı mı? Yoksa bir İnsan mı?” İlahi sezginizi kullanın. Gerçekten anlamlı
geliyor mu, yoksa güzel bir hikaye dinlemeyi seven İnsanın özelliğinden mi geliyor. Duymanız
gereken en büyük yaratım hikayelerini tercüme ederken, en büyük spirituel insan dahi anladıklarını
mecazi şekilde aktarmıştır. Her şey, sandığınız anlama gelmemektedir. Bu birinciydi.
İYİ VE KÖTÜ
Sizin için anlaması en zor olan, bizim için ise çok üzücü olan bir yanılsama, heryerde siyah ve beyaz
olması gerektiğidir. İyi ve kötü olmalıdır. “Kryon, perdenin öbür tarafında iyi ve kötünün olmadığını mı
söylüyorsun?” Ben de size diyeceğim ki, dualitenin ve savaşın olmadığı gibi, perdenin bizim tarafında
herhangi bir mücadele de yoktur.
Dinleyin: Mitolojiniz der ki kötülük sizden değildir, içinizde kötülük var çünkü “cennette bir sorun”
oldu. Meleklerden biri, görünen o ki, yoldan çıktı ve gözden düştü. Onun adı Lucifer’di ve o, elbette,
ruhunuzu ele geçirmeye çalışmaktan ve size kötü şeyler yaptırmaktan sorumlu. Yeryüzündeki
sorunları çıkaran Şeytan’dır, ve mitoloji devam eder, bu kötü meleği yenmek Yeryüzünün
imtihanıdır. Ve sevgili varlıklar, biraz önce size modern dininizin doktrinini verdim, yüzyıllar
öncesinin değil. Kulağa ne kadar garip gelse de mitolji devam etmektedir.
İyi ve kötü. Bu kavram İnsana aittir çünkü kendi dualite ve varoluş imtihanınızın büyük bir
parçasıdır. Oh, Evrendeki diğer varlıklara da aittir, ancak Tanrı’ya değil. “Bir dakika, Kryon,
perdenin öbür tarafında ışık ve karanlık olmadığını mı söylüyorsun?” Söylediğim tam olarak budur.
Perdenin bizim tarafında, mücadele ve dengesizlik yaratan ışık ve karanlık yoktur. Bizim
tarafımızdaki ışık ve karanlık, basitçe etrafta dolanan enerjidir. Bazılarının tartışmaya ihtiyacı var,
“Ama olmak zorunda! Bu herşeyin bir parçası.” Hayır değil. Bu sadece sizin herşeyinizin bir parçası.
Ve bu birbirlerini koklayan melekler kadar tuhaftır. Bu Tanrı değil.
Dualite, özgür seçimi temsil eder. Bu, İnsanlığın yeryüzünde dualiteyi hazırlamasıdır ve Tanrı
dediğiniz şey ile hiçbir alakası yoktur. Ruhunuzu ele geçirmek isteyen kötü melek yoktur. Tekrar ve
tekrar söyledik, karanlığın en karanlığı, karanlığın yaratmak istedikleri bir şey olduğuna karar veren
İnsanın gücüdür. Daha önce de söyledik, enerji konusunda ustasınız; bunun için karanlığı ya da
ışığı seçebilir ve seçiminizi güçlü kılabilirsiniz. Işığı seçenlerin bir avantajı var, çünkü o zaman
hayatlarında “Tanrının suretini” kullanmış oluyorlar. Onlar, aydınlığın en parlağını, yükseliş halini
yaratabilirler, ve kutsal ve birlik yolunu seçenleri temsil edebilirler.
5
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
Birçok kişi buna gülüyor ve diyor ki, “Evet, Kryon, ya da her kimsen, sana katılmıyorum, çünkü sen,
benim ve diğerlerinin gördüğü şeyi görmedin. Biz şeytanın gazabını gördük.”
Hayır, görmediniz.
Gördüğünüz, karanlık İnsan gazabının enerjisiydi ve hayal edebileceğiniz en karanlık şey, yani iblis
/ şeytan olarak göründü. Korku bunu yapabilir, ve birçok kişi aynı şeyi görecek ve gerçek enerji
yerine kendi gerçeklerini dile getireceklerdir. Gizemlilik adına, karanlığı tamamen kontrolü altında
tutan ve içine saplanıp kalmanız ve inanmanız için kötünün en kötüsünü zihninize yerleştiren,
İnsandır. Hepsi İnsan’dan kaynaklanır. Aldatılmak nasıl bir duygu? Böyle olduğunda işte
diyorsunuz ki “bunu şeytan yaptı.”
Hayır. Tüm kontrolü elinde bulunduran İnsandır. Tarihinize
bakın ya da gezegendeki karanlık yerlerde neler olup bittiğine bakın. Orada bir şeytan
göremeyeceksiniz. Göreceğiniz, özgür seçimlerinde kötülük olan ve bunu kullanmanın bir yolunu
bulmuş İnsanlar olacaktır. Yeryüzündeki dualite imtihanı bundan ibarettir.
Peki, sevgili İnsan, tekrar söylüyorum, özgür seçim anahtardır. Ve diyorum ki bu odada
varolabiliyorum çünkü bu gezegende karanlıktan daha fazla ışık var, ister inanın ister inanmayın.
Burada olmanızın
sebebi de budur. Armageddon’u yaşamamanızın nedeni
de budur,
ve
yaşamayacaksınız da. 11:11 [Harmonic Convergence] enerjisinin nedeni de budur. Gezegenin
aydınlanmaya başladığı gerçeğini kutlayın. Işığı taşıyanların sayısı taşımayanlardan fazladır. Işığı,
nedenini bilmeden, ama içlerinde uyanmaya başladıkları için taşımak isteyen binlerce insan var. Bu
uyanış, henüz liderleriniz ya da hükümetleriniz arasında temsil edilmemektedir. Dünya üzerindeki
insanlardan bahsediyorum ki onlar tamamen farklı bir jenerasyon, haber programlarınızda
gördüklerinizden değil.
Bir uyanış gerçekleşiyor. Liderlik yöntemleri değişecek ve uyanışa işaret edecek. Bu aydınlanma ile
ilgili. Tekrar söyleyeceğiz. Işık aktiftir ve karanlık da pasif. Karanlık bir odanız varsa ve ışık
yakarsanız, bütün oda aydınlanır, değil mi? Karanlık gider, ışığın içinde barınamaz. Aydınlık bir
odanız olsa, ve karanlık içeri girse, hiçbir şey olmaz. Bu size ışığınız ve yapabilecekleri hakkında ne
anlatıyor? Karanlık olanlardan korkmayın. Çok güçlü bir enerji taşıyorsunuz, hatta bunun
hakkında düşünmenize bile gerek yok... asla!
Karanlık kişilerden korkan birçok insan var, başkalarının taşıdığı karanlık enerjiden korkuyorlar ve
diyorlar ki, “Evet, kendimi korumak zorundayım.” Hayır, değilsiniz! Koruyucunuz kendinizsiniz.
Sadece Tanrı sevgisi ile ışığınızı yayın. Korumanız budur. Size dokunamazlar. Size dokunamazlar!
18 yıl önce size anlattığım savaş, şu anda gerçekleşiyor ve siz de dövüşüyorsunuz. Ve evet, bu,
dünya üzerindeki karanlık ve aydınlık enerjilerin arasındaki savaştır ve buna medeniyet deniyor.
Savaş olmasının nedeni dualitedir, ve siz de onun tam merkezindesiniz, bunu çoğunuz biliyorsunuz.
Bu sizi rahatsız ediyor.
Size bu odada melekler olduğunu söylüyorum. Hepiniz, burada olmadığınızda, meleksiniz. Bunu
tekrar tekrar söyledik. Zihninizdeki karşı çıkışlarınızı duyduk, “Aha, nasıl olur da İnsansı bir melek
bu kadar karanlık olur ve şeytan gibi görünür?” Ve size tekrar hatırlatıyoruz, bunu kendinize
anlatabilmek için Lucifer isimli bir meleğin gözden düştüğü hikayesini uydurdunuz. Bu, üstatlıktan
kendi seçimi ile vazgeçen İnsanın mecazi bir öyküsüdür. Mitolojinizin çoğu sizinle ilgili! Ama siz,
Tanrı ile ilgili olduğunu söylüyorsunuz. Bu ikincisi idi.
6
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
ZAMANLAMA
Üçüncüsü. Zamanlama. İnsanın 3B zamanını Tanrıya uygulamaya çalışıyorsunuz. “Sevgili Tanrım,”
diyorsunuz, “üç gün içinde kirayı ödemem gerekiyor ve hiç param yok. Bana yardım eder misin,
lütfen?” İnsan beyni şöyle der, “üç gün içinde hiçbir şey olmayacak. Bu çok kısa bir zaman.” Ve de
hiçbir şey olmaz! Yine, herşeyi mahvettiniz! Kutsanmış İnsan, zihinlerinde neyin olabileceğine ve
neyin
olamayacağına
Damarlarınızdaki
karar
üstatlık,
verdiklerinde
dilediğiniz
onu
mühürlemiş
mucizelerin
olduklarını
katalizörüdür,
ve
anlayan
onlara
insandır.
inanmazsanız,
gerçekleşmeyecekler. Kutsanmış İnsan, Tanrının zamanında sonsuzun bir dakikaya eşit olduğunu
anlayandır.
Öyle görünüyor ki Tanrı her şeyi durdurabilir ve sizin kiranızla ilgili 100 yıl sürecek evrensel komite
toplantıları yapabilir. Sizin üç gününüz bizim sonsuzumuzdur. Biz onu böyle görürürüz. İşler bu
şekilde yürür. Eşzamanlılık bu şekilde çalışır, ve karmaşıklığı sizi şaşırtabilir. Beklenmedik yerlerde
beklenmedik insanlarla karşılaştığınızda, orada kazara bulunduğunuzu düşünemezsiniz. Bugün
aynı şey birinin başına gelmedi mi? İnsan zamanlamasını Tanrı’ya atfediyorsunuz, ve neyin
başarılamayacağı konusunda zihninizi şartlandırıyorsunuz çünkü sizin için basitçe yeteri kadar
zaman yok. Şimdi, bunu tekrar gözden geçirmenin zamanıdır. Bir dahaki sefere, imkansız şeyler
istediğinizde, zamanlama konusunda başka şeyler olduğunu anlamanızı istiyorum. Geçmişte, bir
duanızın yanıtlanması gerektiğini söylediğiniz o ana gidebilirsiniz. Başka bir deyişle, vazgeçtiniz ve
duanızı etkisiz kıldınız.
Görüyorsunuz ya, çözüm gerçekleşmedi ve duanız yanıtlanmadı, en azından hayal ettiğiniz şekilde.
Kiranızın ödenmesini istemiştiniz, ancak Ruh, size hayatınız boyunca yetecek zenginlik verme
sürecindeydi! Ama siz bu fikrin tamamından vazgeçtiniz. Kiranızın ödenmesini istediğinizde,
sözleriniz isteğinizi ifade etmiyordu. Ruhunuzun ne istediğini söyleyeceğim – diyor ki, “Sevgili Ruh,
geçim kaynağı istiyorum, böylece her ay kirayı nasıl ödeyeceğim diye endişelenmek istemiyorum.”
Dileğiniz bu ve biz biliyoruz, etrafınızdaki melekler biliyor. Bolluğun tanımı bu, değil mi? Bolluğun
tanımı bankadaki para değil. Gün be gün ihtiyaçlarınızın karşılanması değil mi? Ruhun bolluğu
daima orada olacak. Sizin için son dakikada da olsa Tanrının deposundan gelebilir, ya da
hissettiğiniz huzurda bir bolluk duygusu olarak da gelebilir, istememiş olsanız da! Bunu hiç
düşünmüş müydünüz? Bu bolluktur. Kimin burada olduğunu biliyorum. Korkularınızı biliyorum –
birçok korkunuz, insanlık ve Tanrı ile ilgili tahminlerinize ve yanılsamalara dayanıyor. Söz konusu
Tanrı olunca, saati bir kenara koyun ve sizi bekleyen mucizelere hazır olun. Bu üçüncüydü.
ÖDÜL VE CEZA
Dördüncü yanılsama, ödül ve ceza (sevap ve günah). Daha önce de söyledik ve tekrar bahsedeceğiz.
“Cennette ödül ve ceza olmalı”, diyorlar, “Ne de olsa, bu adilce ve doğru... Tanrı gibi. İyiyseniz,
ödüllendirilirsiniz. Kötüyseniz, cezalandırılırsınız.” Perdenin benim tarafında işler böyle yürümüyor,
sevgili varlıklar. Bunu cennette bulamazsınız. Hiçbir melek aleminde de bulamazsınız. Ödül ve ceza
yok. Bu tamamen farklı bir kültür. Bu ilahi kültür ve sizinki gibi dualitede işe yaramaz. Ödül ve
cezayı, Tanrı’ya atfediyorsunuz, değil mi? İyi iseniz, Cennete gidersiniz. Kötü iseniz, gitmezsiniz.
7
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
Birinde, Cennet Baba ile sonsuza kadar yaşarsınız – ne resim ama! Diğerinde ise, kötü melek Lucifer
ile. Ne vizyon ama! Tabiki böyle olmuyor. İlk önce, zamanın olmadığı boyutlararası bir yerde,
“Cennetteki zaman” nasıl olabilir ki? Bunun, sizin ödül ve ceza versiyonunuz ile nasıl mükemmel bir
şekilde uyuştuğunu görebiliyor musunuz? Cehennemde geçirilecek sonsuzluk benim için üç dakika
sürebilir!
Size tekrar ve tekrar söyledik, Tanrı için işler böyle yürümüyor. Bazı entellektüeller şöyle diyor,
“Ama, böyle bir sistem olmak zorunda. Yoksa herşeyi nasıl kontrol altında tutabiliriz?”
Size
söylüyoruz, bu sizin sisteminiz. Bu sizin dualiteniz, o zaman kontrol edin. Bu yine de Tanrının
sistemi değil. Perdenin bu tarafında melekleri ya da İnsanları kontrol etmemiz gerekmiyor. “Kryon
şunu mu demek istiyorsun; Bir İnsan bu gezegene gelip, gelmiş geçmiş en kötü İnsan olabilir, bir
soykırım gerçekleştirerek milyonlarca insanı öldürebilir ve perdenin ardına geçtiğinde cezalandırılmaz
mı?” Tekrar söyleyeceğim. Bu kesinlikle doğru. Çünkü imtihanı anlamıyorsunuz. Burada dualite
içindeyken, ne yapmak isterseniz yapmakta özgürsünüz. Yine de, perdenin öbür tarafında da bu
sistemin geçerli olduğunu düşünmeyin. Sadece burada, sizin için böyle bir sistem var.
Birkez daha, bunun size kutsal kitaplarınızda açıkça verildiğini söyleyeceğiz; örneğin Müsrif Evlat
meselinde. Meselde, baba Tanrıyı temsil eder, iki oğlunu dünyaya gönderir, Yeryüzüne İnsan
olmaları için gönderilmiş iki meleği temsil etmektedir. Biri her şeyi doğru yapar, diğeri ise yanlış; biri
iyi şeyler yapar, diğeri kötü – işte size siyah ve beyaz. Ama kutsal kitaplarınız size perdenin öbür
tarafına geçtiklerinde, ikisi için de aynı partinin verildiğini söylüyor! Bu size ne ifade ediyor?
Tekrarlamama izin verin. Bu demektir ki Yeryüzündeki imtihan, geldiğiniz yere taşınmıyor. Onu bir
sonraki seferde tekrar buraya da taşımıyorsunuz.
Bu, gezegenin imtihanı ile ilgili, İnsanın dualitesi ile ilgili. Neden burada bulunduğunuz ve
buradayken gezegen ile ilgili neler yaptığınız ile ilgili. Oh, keşke bunu zihninizden silebilseydim.
İnsanlık Tanrıyı iyiliği ile memnun etmek zorunda olduğu algısına sahip. Size söylemek istiyorum,
Melekler, Tanrıyı zaten memnun ettiniz çünkü buradasınız! Bunun için bugün burada şifa bulanlar
olacak çünkü burada oturuyorsunuz – çünkü kim olduğunuz gerçeğine uyanıyorsunuz ve ilahiliği
içinizde bulmaya başlıyorsunuz. Siz zaten Tanrıyı memnun ettiniz! Perdenin öbür tarafındaki bir
çeşit ödül ve ceza sistemini düşünüp de Tanrıyı memnun etmek için ne yapabileceğiniz üzerine
korkmanıza ya da endişelenmenize gerek yok. Öyle bir sistem yok. Burada olmak bile yeterince zor,
öyle değil mi? Ne kadar çok sevildiğinizi bir bilseydiniz, perdenin öbür tarafında cezalandırma
olduğunu bir an bile düşünmezdiniz, aranızdaki en karanlık kişiler için bile. Tüm büyük dinlerinizin
temelinde bu konu yatmaktadır. Milyonlarca kişi, “kirlenmiş”, kırılmış ve de insanlığın en karanlık
amellerinin yükünü taşıyarak doğduğunu hissediyor. Ancak belli ritüellere ve inançlara katılırsan,
bu korkunç kaderin üstesinden gelebilirsiniz. Bu süreç içinde, ne yapması gerektiğini bulamayanlar
da Cehenneme gider! O zaman, Tanrı sizi çok seviyor çünkü büyük bir kısmınız Cehennemde
yanacaksınız. Bu size ruhsal anlamda mantıklı geliyor mu? İnsanın bu kavramın ne olduğunu
anlamasının zamanı gelmiştir.
Bir şeyleri başaracaksanız ve birini memnun edecekseniz, o zaman doğarken yanınızda getirdiğiniz
ilahiliğinizi memnun edin. Yeryüzünde huzuru arayın ve kendinizi sizi yaratan ilahi zekanın bir
8
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
vasıtası olarak görün. İçinizdeki meleği sahiplenin; ayağa kalkın ve bu zor ve zahmetli zamanda
gelmenizin amacı olan DenizFeneri olmaya hazır olduğunuzu söyleyin. İlahi ceza ve ödül enerjisini
atmanın zamanıdır, çünkü sizi, yenilgi, depresyon, tatminsiz bir yaşam, diğerleri tarafından kontrol
edilebilmeye açık ve korku dolu bir yüze sahip olma duygularına demirliyor... ne din ama, ha? Dine
ihtiyacınız mı var? O zaman, İnsan doğasının gücünü gösteren ve Tanrı Evrenin ilahi bir parçası
olduğunuzu öğreten bir din arayın. Kutsanmış olanlar, İnsanın içindeki Tanrı sevgisinin gücünü ve
bu gezegen için başarılabilecek her şeyi biraraya gelerek kutlayanlardır.
İŞ VE BAŞARI
Size Wo’nun başka bir meselini anlatacağız. Şimdi, Wo ne erkek ne de kadın, daha önce de
söylemiştik. Böylece, Wo’nun erkek mi kadın mı olduğuna siz karar verebilirsiniz, ancak biz onu
erkek olarak ifade edeceğiz çünkü partnerim bir erkek. (Ç.N. İngilizce’de ‘O’ zamiri, erkek, kadın ve
cansız varlıklar için ayrı kelimelerle ifade edilmektedir.) Görüyorsunuz ya, dillerinizde her şeyin bir
cinsiyeti var. Partnerimin konuştuğu dil olan İngilizce, bunların dışındaki dillerden biri. Hemen
hemen diğer dillerin tamamında, eşyalar ya eril ya da dişil olmalıdır. Buna takmış durumdasınız.
Perdenin ardında böyle değildir, Sevgili İnsanlar. Perdenin benim tarafında cinsiyet yoktur. Buna
alışın!
Bu beşinci yanılsama ve Wo hakkında; O, yükselmek istemişti. Ruhun karşısında oturup,
yükselmek istediğini söylemişti. “Saf niyete sahibim,” dedi, “Sürece başlayabilir miyiz?” Ve Tanrı
onun içindeki saflığı gördü ve “EVET!” dedi. Melekler çok heyecanlanmıştı.
Sonra Wo, kendi başına, bir sonraki adımda ne yapması gerektiğini araştırdı. Bir toplantıya katıldı
ve şöyle dedi, “Buldum! Şimdi, yapmam gereken çok çalışmak ve yükseliş dağını tırmanmak, çünkü
biliyorum ki yükseliş enerjisi hedefimdir ve oraya ulaşmak için bu dağa tırmanacağım. Ne yapmam
gerektiğini biliyorum. Önümdeki basamakları görebiliyorum ve bunu yapacağım, çünkü tek yol bu.
Yükseliş yolundayım artık.”
Böylece, Wo, dağı tırmanmaya başladı, ve tam üç yıl boyunca tırmandı. Oraya gitti, buraya gitti;
dersler aldı; kitaplar okudu; oruç tuttu; dua etti; meditasyon yaptı; ve onu zirveye taşıdığını
hissettiği tüm basamakları takip etti. Oh, birkaç kez kaydığı oldu, dirseğinde çürükler, ayaklarında
yaralar oldu. [Kryon gülümser] Ancak hiç yılmadı, “Bunu yapabilirim,” diye kendi kendine
mırıldanıyordu. “Biliyorum zirveye ulaşabilirim çünkü Ruh yükselmem için izin verdi. Zirveye
çıkacağım!” Ve çıktı.
Orada, dağın tepesinde durdu ve yükseliş halini sahiplendi, çok güzeldi. “Oh, kendimi huzurlu
hissediyorum. Biliyorum ki bu daha iyi bir hayatın başlangıcı,” dedi, “ve daha öğrenecek çok şey
olduğunu da biliyorum, ancak bu ilk adım ve bunu elde etmek için çok çalıştım hem de yıllarca!”
Wo kendini kutluyordu ki dağın arka yamacına baktığında dehşetle sıçradı! Bir teleferik vardı!
Gerçek bir teleferik! Ve bu teleferiğin üzerinde kendisi gibi insanlar vardı. Hepsi tek seferde dağın
9
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
zirvesine ulaşıyorlardı. Üstelik, yerden dağın tepesine çıkmak sadece üç dakika sürüyordu! Onlar da
yükselişi deneyimliyorlardı!
Wo çığlık attı, “Bu adil değil. Bu hiç de adil değil.”
Meditasyon yapmaya başladı ve dedi ki, “Sevgili Ruh, bu adil değil. Neden? Bunca zamanımı ve
çabamı bu dağa tırmanmak için harcadım. Bana neden teleferikten bahsetmedin?”
Ve Ruh der ki, “Wo, hiç sormadın ki, değil mi? İnsanî zannın en üst seviyedeydi ve birkez olsun başka
bir yol aramadın. Cevabı bulduğunu ve bunun için çalışmak zorunda olduğunu hisettin ve öyle de
yaptın. Tırmanış sürecini zorlaştırmak senin seçimindi.”
İnsan, teleferik’in nerede olduğu söylememe izin verin. Herbiriniz, DNA’nızda kutsal deneyimlerle
dolu yaşamların özünü taşıyorsunuz. Şamanlar, bu odada kim olduğunuzu biliyorsunuz. Geçmiş
yaşamlarınızı hiç merak ettiniz mi, kim olduğunuzu, ne yaptığınızı? Size ben söyleyeyim: Böyle bir
odada zaman geçirenler, oradaydılar ve bunu başardılar [Yeryüzünde çok çalışmanın kitlesel
deneyimi] ve yükseliş için ihtiyaç duyabilecekleri bütün üstatlık, Şamanlık ve deneyimleri Akaşik
Kayıtlarında taşımaktadırlar.
Anlıyor musunuz? “Çalışmak” kümülatiftir ve ruhsal olarak kendiniz üzerinde çalışmak istediğiniz
bilincine ulaştığınız anda büyük bir kısmını zaten yapmıştınız. Çalışmanız gerekmiyor ve o dağa
tırmanmanız gerekmiyor, yıllarınızı alması da gerekmiyor. Akaşa’ya gidin ve bu gezegen üzerindeki
deneyimlerinizin kutsallığını taşıyan o küpü açın ve üstünüze giyin ve bir Şaman olarak çıkın.
Dilerseniz tam şu anda bunu yapabilirsiniz! Evet Wo, yol olarak İnsani yöntemleri değil de ilahi olanı
arasaydı, tırmanmak zorunda olmadığı bir dağı üç yıl boyunca tırmanmak zorunda kalmayacaktı.
İçinizden kaç kişi bunun için çok çalışmanız gerektiğine inanıyor? “Kryon, mesajını pek sevmedim,”
diyorsunuz. “Bunun gibi şeyler için çalışmamıza gerek yok mu?” Ben bunu ima etmedim. Ben size
gerekli çalışmayı zaten yaptınız diyorum! Tekrar yapmak mı istiyorsunuz? Tekrar o süreçlerden
tekrar mı geçmek istiyorsunuz? Ruhsal vasıflara sahipken neden İnsan mantığını kullanasınız ki?
İçinize uzanın ve ilahiliğinizi alın; onu, geçmiş deneyimlerinizden çekip alın... hayallerinizin bile
ötesinde üstün olan bir deneyiminizden. Ruhsal olarak gelişmek için İnsan fikrine kanarak acı
çekmeniz mi gerekiyor? Bu kulağa, Tanrı’nın mantığı gibi mi yoksa insanın fikri gibi mi geliyor?
Bazılarınız kendilerini yarın daha bilgili hissedecek çünkü üstatlığınızı sahiplenmek için niyet
ettiniz.
“Kryon, üstatlık nedir?” Ne olduğunu size söyleyeyim, İnsan. Üstatlık, etrafta dolaşıp da hayattan
korkmamanızdır. Diğerleri değilken huzur içinde olmanızdır. Başkaları için üzüntü yaratan
sorunların
sizi
ortasındayken,
etkilememesidir.
sizin
karmaşa
Etrafınızdaki
dünya
hissetmemenizdir.
kaos
Aksine,
içindeyken,
bir
seviyede,
ve
siz
çağların
onun
tam
bilgeliğini
hissedersiniz. Bunun sizi etkilemek ve size dokunmak zorunda olmadığını kesinlikle bilirsiniz.
Üstatlık, birisi size bağırıp bir adla itham ettiğinde, ilk tepkinizin haklı olup olmadıklarını merak
etmek olmasıdır! Üstatlık budur. İnsanın ilk tepkisi, karşı atağa geçmektir. Bir üstadın ilk tepkisi
10
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
ise, bütünlükleri için kendilerini kontrol etmektir. Kutsanmış kişi, bu geceyi dilemiş olan İnsandır
çünkü bu gece yaşamlarınızda bir değişim görmeye başlayacaksınız, ve yapmış olduğunuzun bir
sonucu olarak dünya daha iyi bir yer olacak.
SEVGİ
Sonuncu yanılsama, çünkü size yedinciyi daha önce vermiştik. Unuttunuz mu? Bazı şeyleri döngü
şeklinde yapmayı seviyorum çünkü siz düz bir çizgi üzerinde düşünüyorsunuz ve bu duruma uyum
sağlamaya çalışıyorsunuz. Bu iyi bir alıştırma.
Sevgiyi bildiğinizi sanıyorsunuz, değil mi? Sevginin birçok çeşidi var. Bir İnsan’dan bir İnsan’a –
insanlar arasındaki birlikteliğin güzelliği. Bunun gibi bir şey yoktur. Kusursuzca tasarlandı ki
böylece en samimi şekilde kutsallığının tadına varabilecektiniz. Ki bu bazı dinler tarafından, günah,
şehvet olarak karalanmıştır; birbirlerine aşık iki İnsanın, değerli bir yaşam yaratmak için
yapabileceği en kutsal şey olmasına rağmen.
Size daha önce de söyledik. Bu sevginin bir çeşidi. Oh, bir annenin çocuklarına duyduğu sevgi var.
Çok derin, değil mi? Çünkü anneler, çocukları için canlarını hiç düşünmeden vermeye hazırdır.
Fedakardır; güzeldir; ama Tanrı’nın sevgisi bu değildir. Tanrının sevgisinin neye benzediğini size
anlatamam. Size verebilirim ve sizi onunla doldurabilirim. Asırların tutkusunu hissedebilir ve
ağlayabilirsiniz... ancak ağır olduğu için değil. Salıverdiğiniz için.
Sonsuz olduğunuzu biliyor muydunuz? Her sorununuza yanıt verildiğini biliyor musunuz? Bu
odadan farklı biri olarak ayrılabileceğinizi biliyor muydunuz? Bu, sizinle konuşan, Tanrı’nın
sevgisidir. Bedeninizdeki her bir hücre, bunun için yalvarmaktadır çünkü burada olmadığınızda, bu
sürecin bir parçası olursunuz... Tanrı’nın bir parçası olursunuz. Buyüzden bütün DNA sarmalları
İbranice Tanrının isimleri ile adlandırılmıştır. Bunun kazara mı olduğunu sanıyorsunuz? [Gregg
Braden’ın çalışması ve “Tanrı Şifresi”]
Tanrının sevgisi, algınızın ötesindedir. Sizi bu odaya getiren odur. Buradaki eş zamanlılığın bir
parçasıdır. DNA’nızın dokuzuncu katmanının yanıt vereceği ve altıncı katmanının bir parçası olmak
istediği şey, Tanrının sevgisidir. [Kryon’un öğretmekte olduğu yeni DNA tanımlamasından
bahsedilmektedir] Erişebileceğiniz her şeyin ötesindedir, çünkü İnsan zihniniz bunu kavrayamaz.
Boyutlararası olup algının ötesindedir, ve basitçe ona güvenilmesi gerekmektedir. Bunu yapabilir
misiniz? İman, görünmeyene güvenmektir, ve Evrensel merkezden gelen sevgi kavramanı tahayyül
edebilmeye başlamak için gereklidir... bu sevgi, sizin için yuva olan bir enerjidir.
Sevgili Işıkişçileri, bugün burada, Yeryüzünde barışın yaratılmasına katkıda bulunmak için biraraya
geldik. Buradan yayılıp gezegende bir fark yaratacak olan ışığın tohumlarını atmaya başladık.
Bunun aptalca olduğunu düşünen birçok kişi var – böyle bir imgelemenin ve kavramanın savaşı
durduramayacağını düşünüyorlar. Onlar, 3B’a saplanıp kalmışlar ve fırtına başladığında saklanacak
olanlar da onlardır. Siz ise ışığınızı dik tutmak için eğitilmektesiniz. Bugün burada hem yeniler hem
de kıdemliler var. Ama, perdenin öbür tarafında hepinizin bir ortak noktası var – orada yaş diye bir
11
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
şey yoktur. Hepiniz kadim ve sonsuzsunuz. Ve ben aydınlık içinde adınızı söylüyorum ve tekrar
tekrar söylemeye devam edeceğim. Herbiriniz bir amaç için bu gezegene geldiniz; burada, tüm
dünyevi
ifadeleriniz
(yaşamlarınız)
boyunca
yapamadığınız
en
büyük farkı
yaratabilirsiniz.
Titreşiminiz ne kadar yüksek olursa, okadar daha parlak bir ışığa sahip olursunuz, ve İnsanların
zihinlerini değiştirecek ve yeryüzünü kirlilikten arındıracak olan da budur.
Refakatçılar, hareketlenmeye başladılar. Ayrılma vaktim geliyor. Birşeyler söyleyecekken ben,
refakatçılar başka bir şey söylüyorlar. Kalplerinde şifa bulmak isteyenler, buldular. Hissediyorlar.
Biliyorlar. Fiziksel şifa için gelenler – bir değil üç kişi var, onlar da buldular. Bu gece bu odada olan
budur. Belki de bunu sizinle zamanı geldiğinde paylaşacaklardır; buradan ayrıldığınızda gerçek
olduğunu anlayabilirsiniz belki.
Bugün buradan farklı kişiler olarak ayrılan sizler, kutsanmış olanlarsınız. Ve bunun için böyle bir
yere geldiniz – yuva enerjisini hissedebilmek için. Refakatçılar huzurunuzdan çekiliyor, perdedeki
geldikleri çatlaktan geri dönüyorlar. Bu deneyime kanallık deniyor. Biz öyle adlandırmıyoruz. Biz
öyle adlandırmıyoruz, hiçbir suretle. Buraya gelme zamanı geldiğinde, güçlerimizi birleştirip zili
çalıyoruz. Ve diyoruz ki, “Bizi tekrar içeri kabul ediyorlar! Tekrar birleşme zamanı geldi.” Ve sonra
sizi görmeye geliyoruz, ve bir kez daha, sizi bugüne kadar deneyimlediğiniz her şeyin ötesine geçen
bir tutku ile sevmek için geliyoruz. Ve öyledir ki siz geldiniz.
Ve öyledir ki bu odadan ayrıldığınız zaman, yanınızda benden de bir parça götürüyorsunuz. Bunu
beklemiyordunuz, değil mi? Ama, her daim böyle olmuştur. Tekrar görüşünceye kadar.
Ve öyledir.
Kryon
www.kryon.com
Tercüme
© 2006 Semra EKMEKCİ
2012 LimitSiz | http://2012.8m.com
e-mail: [email protected]
12
© 2012 LimitSiz | http://2012.8m.com

Benzer belgeler

Canlı Kryon Celsesi Mexico City 20 Ekim 2007 AYDINLANMANIN

Canlı Kryon Celsesi Mexico City 20 Ekim 2007 AYDINLANMANIN Canlı Kryon Celsesi "İnsanın Yedi Büyük Tanrı Yanılsaması" Edmonton, Alberta, Kanada – 8 Temmuz 2006 Kryon için Lee Carroll tarafından kanallık edilmiştir. Bu bilgi ücretsizdir ve istediğiniz gibi ...

Detaylı

Isıkisçisinin El Kitabı Isıkisçisinin El Kitabı

Isıkisçisinin El Kitabı Isıkisçisinin El Kitabı Canlı Kryon Celsesi "İnsanın Yedi Büyük Tanrı Yanılsaması" Edmonton, Alberta, Kanada – 8 Temmuz 2006 Kryon için Lee Carroll tarafından kanallık edilmiştir. Bu bilgi ücretsizdir ve istediğiniz gibi ...

Detaylı