Bizim - KUTSAL LENGER

Transkript

Bizim - KUTSAL LENGER
Bizim
Penceremizden
YIL 1 • SAYI 1 • 1 OCAK 2008
EN İYİ STAND ÖDÜLÜ
TWİNSON’A
ÜÇ AYDA BİR YAYINLANIR • ÜCRETSİZDİR
TAMER ÖZEN
İZMİR’İN KAVAK
YELLERİ: URLA
WİNSA’NIN EGE
PROFİL’E KATILIMININ
3. YILDÖNÜMÜ
YANGIN EĞİTİMİ
VE TATBİKATIMIZ
BAŞARIYLA
TAMAMLANDI
ASAD BOWLING
TURNUVASI’NDA
BEŞİNCİ OLDUK
WİNSA EGEPEN
RESİM SERGİSİ
EN BÜYÜK EKİP
“BİZİM EKİP”
GENÇ PLASTİKÇİLER
EGEPEN FABRİKADA
WİNSA FABRİKAMIZ
İZMİT’E TAŞINDI
KÜRESEL ISINMA
SİZDEN GELEN
KARELER
NEDİM TURAN
İÇİNDEKİLER
8
Tamer
Özen
4
En iyi stand ödülü
Twinson’a...
12
5
En büyük ekip “Bizim Ekip”
16
Winsa’nın Ege Profil’e
katılımının 3. yıldönümü
İzmir’in Kavak Yelleri
18
7
Winsa fabrikamızı İzmit’e
taşıdık
Bizim
Penceremizden
YAYIN SAHİBİ
ERGÜN ÇİÇEKÇİ
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
ÖZLEM ÇARKOĞLU
EDİTÖR
ÖZLEM AKKOÇ
2 Penceremizden
Urla
Asad Bowling
Turnuvası’nda
beşinci olduk
Yıl: 1 • Sayı: 1 • Baskı: Eskiz Matbaacılık Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti. Tel: (232) 469 81 65
Baskı Tarihi: 25.1.2008 • Yayın Türü: Yerel, süreli, üç aylık şirket içi yayın • Üç ayda bir yayınlanır.
Para ile satılmaz. Bu derginin tüm yayın hakları EGE PROFİL Tic. ve San. A.Ş. adına yayın sahibine aittir.
YÖNETİM YERİ
Atatürk Organize Sanayi Bölgesi
10003 Sokak No. 5 Çiğli - İZMİR
Tel: (232) 398 98 98
Faks: (232) 376 71 63
www.egeprofil.com.tr
[email protected]
MERHABA
DEĞERLİ
ÇALIŞMA
ARKADAŞLARIM
Ö
ncelikle uzun yıllardır arzu ettiğimiz böyle kurum içi bir
dergiyi sizlerin de katkılarıyla çıkarıyor olmanın şahsıma
büyük bir mutluluk verdiğini belirtmek istiyorum. Kurumsal yapımıza uygun, dünya görüşümüze ve kalite anlayışımıza paralel bir yayının hazır hale gelmesi, şirketimizin büyümesi ile birlikte adeta kaçınılmaz hale gelmiştir.
Ege Profil A.Ş olarak, bünyemizde barındırdığımız markalarımız Egepen Deceuninck ve Winsa ile bir aile anlayışı içinde,
daha uzun yıllar, başarılı bir şekilde yolumuza devam edeceğimize inancım sonsuzdur. Bizim Pencerimizden’in hepimize hayırlı olmasını diliyorum.
Arkadaşlar, 2007 yılı beklenenin tersine zor bir yıl olmuştur.
Ticari olarak özellikle ülkemiz ekonomisindeki yavaşlamanın
etkilerini ciddi olarak hissetmiş olmamıza rağmen %10 civarında büyümeyi gerçekleştirmiş bulunmaktayız. İhracat performansındaki artış, gerçekten çok ümit verici olup, uluslararası
rekabet gücümüzün var olduğunu göstermiş bulunmaktadır.
Kalite anlayışımız bir bütün olarak algılanmalı ve sadece satılan mamulün kalitesi değil, ürünlerin lojistiği, müşteri ile sıcak
teması, ürünün müşteriye ulaştırılması ve müşteri şikayetleri
en hassasiyet gösterdiğimiz ve bundan sonra da en çok önem
vereceğimiz konuların başında olmalıdır.
Üyesi bulunduğumuz Deceuninck grubu içinde, Türkiye’nin payı
her geçen gün artmaktadır. Bu, tüm arkadaşlarımızın özverili
çalışması sonucu gerçekleştirilebilecek ve devamlılığı sağlanabilecek bir husustur.
Geçen yılın en sevindirici gelişmelerinden biri ; şirketimizin Egepen Deceuninck markası için aldığı Çevre ve İş Sağlığı Güvenliği belgesi olmuştur. İzmir fabrikamızda 8 ay boyunca İnsan
Kaynakları departmanınca yürütülen çalışmalara, tüm fabrika
çalışanlarımız çok ciddi destek vermiş ve bu belgenin alınmasını sağlamışlardır. Yine aynı belgenin Winsa markamıza da
alınması için, bu yıl gerekli çalışmalara hız verilecektir. Çevre ve
İş sağlığına verdiğimiz önem, sizin gösterdiğiniz özen ve titizlik sayesinde daha da büyüyecektir. Hepinizin çevre duyarlılığı
konusunda her zamankinden daha hassas olacağına inancım
sonsuzdur.
Winsa Sarımeşe/İzmit fabrikamızın tamamlanması ve Aralık
ayından itibaren süren taşınma telaşının neredeyse bitmek
üzere olması, geride bıraktığımız yılın önemli olaylarından biridir. Zor ve meşakkatli olan bu süreçte çalışan arkadaşlarıma
öncelikle gösterdikleri sabır ve emek için çok teşekkür ediyor,
yeni fabrikamızın hepimize hayırlı uğurlu olmasını temenni
ediyorum.
Arkadaşlar, 2008 yılı ekonomik göstergeler açısından çok kolay bir yıl olmayacağa benziyor. Önümüzde gerçekten çok uzun
bir yol var. Bu yolu çalışma huzuru ve aile anlayışı içinde hep
birlikte kat edeceğiz. Tüm bunların ötesinde, sağlığın her şeyden önemli olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Hepinize, gösterdiğiniz emekler için teşekkür ediyor, birlik duygusu
içinde, mutlu , sağlıklı ve huzurlu bir çalışma hayatı diliyorum.
Saygılarımla,
ERGÜN ÇİÇEKÇİ
Penceremizden 3
ETKİNLİK
EN İYİ STAND ÖDÜLÜ TWINSON’A
Fotoğraf: Ernis ALCA
P
VC’nin kullanım kolaylığı ve dayanıklılığı ile Ahşabın doğal görünümü ve sıcaklığının bir araya geldiği Twinson markalı dış mekan zemin
ve cephe komposit kaplama sistemleri,
2007 Mayıs ayında düzenlenen Yapı fuarında yapılan Türkiye lansmanının ardından, 14-17 Aralık tarihleri arasında,
İstanbul Tüyap Beylikdüzü’nde düzenlenen otel malzemeleri fuarında ikinci
kez görücüye çıktı. Yeni ve ilginç tasarımıyla Twinson standı, katılımcıların ve
4 Penceremizden
ziyaretçilerin ilgi odağı haline geldi ve
fuar organizasyonunu yapan Ekin grubu
tarafından, fuarın “En iyi Stand Dekoru Ödülü”nü aldı. Fuar boyunca, İhracat
Müdürümüz Ernis Alca ve Twinson Satış
şefimiz Dağhan Erbakan standta hazır
bulunarak yeni ürünümüzün teşhirini
sağladılar. Twinson markasına gösterilen ilgiden memnun olduğunu belirten
Dağhan ERBAKAN, “Twinson malzemeleri düşük bakım maliyeti, ıslakken kaymama, çürümeme, böceklenmeme, küflenmeme, kıymıklanmama, çatlamama,
dönmeme, yüksek darbe mukavemeti,
güneş ışınlarına ve hava koşullarında dayanıklılığı, deniz ve havuz suyuna direnci
ile ahşabın sıcaklığı ve doğal dokusunu
bünyesinde toplamış, 100% geri dönüştürülebilen bir malzeme olması sebebi
ile gelecek yıllarda Türkiye’nin ve dünyanın tercih edilen malzemesi olacak”
dedi. Ayrıca “Ahşap-Plastik Kompsit
ürünlerin Türkiye’de henüz çok yeni bir
sektör olduğunu biliyoruz, 2008 yılında
ithal rakiplerin artması ve yerli firmaların
benzer ürünlerin üretime başlaması ile
birlikte bu tür ürünlere olan ilgilinin artmasını bekliyoruz. Sektörde ilk olmanın
verdiği avantajı kullanarak Twinson’un
Türkiye’de ve Ege Profil A.Ş’ye bağlı ihracat bölgelerinde market lideri yaparak
en kısa sürede alternatif ürünler arasında listenin en üstünde yer alacağımızı
düşünüyoruz” dedi. •Özlem AKKOÇ
YILDÖNÜMÜ
WİNSA’NIN EGE PROFİL’E
KATILIMININ 3. YILDÖNÜMÜ
W
insa
markamızın aramıza
katılmasının,
3. yıldönümü 30 Kasım’da
Adapazarı Fabrikamız’da
sürpriz bir şekilde kutlandı. Kutlamada Adapazarı
Fabrika Müdürümüz Nuri
Aslan’ın yanı sıra tüm sorumlular ve üretim ekibi
hazır bulundu. İnsan Kaynakları müdürümüz Özlem
Çarkoğlu’nun katıldığı kutlamada tüm ekip, bu özel
günde çok mutlu ve neşeli
dakikalar geçirdi.
•Özlem AKKOÇ
WİNSA
EGEPEN
RESİM
SERGİSİ
B
u yıl, Ege Profil İnsan Kaynakları
departmanı bir ilke imza attı. Çalışanlarımızın çocuklarına yönelik
“Annem ve babam nasıl bir işyerinde çalışıyor?” konulu bir resim sergisi düzenledi. Winsa İstanbul ve Adapazarı fabrika ile Egepen fabrikamızdan çok sayıda
çalışanımız sergiye büyük ilgi gösterdi.
Çocuklarımızın yaptığı resimler, İnsan
Kaynakları Departmanı tarafından organize edilerek, İzmir fabrikamızın yemekhanesinde sergilendi. Mavi ve turuncu renkli çerçeveleri ile yemekhanemizi
süsleyen resimlerin sahiplerine, çocuklarımıza serginin başlamasından sonra,
küçük ödüller verildi. Resim sergimiz,
yılbaşından sonra Winsa markamızın
İzmit’te açılacak olan yeni fabrikasında
sergilenecek.
Penceremizden 5
BİR TAŞINMA HİKAYESİ
WİNSA FABRİKAMIZ
İZMİT’E TAŞINDI..
W
insa, 1998 yılında Adapazarı topraklarında
dünyaya
gözlerini
açtı. 2004 Aralık ayına gelinceye
kadar büyüdü, gelişti. Bu tarihte
WİNSA Allahın izni peygamberin
kavli ile Ege Profil’e verildi. Bu
birliktelikten sonra Winsa için,
yepyeni bir dönem başladı. Winsa çalışanları sadece, o günün
şartları nedeni ile geçici bir süre
Adapazarı’nda kiracı olarak yaşamak zorunda idiler. Kocaeli iline
6 Penceremizden
bağlı Sarımeşe beldesinde harika
bir arsa alındı ve yeni bir ev inşa
edildi. 2008 yılında bu yeni eve
taşınma planlanmıştı ve bu plan
hayata geçirildi.
Winsa çalışanları olarak bizlerinde
taşınma maceraları, Aralık 2007
ortasında başladı ve yaklaşık bir
ay sürdü. Hafızalarda kalacak güzel anılarla dolu bir taşınma macerası oldu. Ekipler kuruldu Adapazarı ve Kocaeli için. Adapazarı
ekibi her şeyi yükleyecek, İzmit
ekibi de yeni yerde boşaltacaktı.
Aralık ayı olması nedeni ile en büyük
sıkıntı soğuktu. Taşınma ile beraber, inşaatında bir tarafta tamamlanması çalışmalarından dolayı sıkıntılarımız oldu
ama bu sıkıntılara rağmen tüm çalışanlar canla, başla büyük özveri ile soğuğa
bile aldırmadan çalıştılar.
İyi ki otoban üstündeki McDonalds’a
yakın bir yerden arsa alınmış. İhtiyaç
molaları için, buraya gidildi. Çay saatleri
iple çekiliyordu ısınmak için. Yemekler,
yemekhane devreye girinceye kadar sevkiyat ofisinde yenilmeye çalışıldı. Sayı
arttıkça, burası da yetmeyip dışarıda
taşıma arabalarının üzerinde yeniliyordu. İnsanları ısıtan tek araç yemeklerden
sonra içilen çaylardı. Isınmak için, yelekler alındı, eğer bu yelekler alınmasaydı,
tüm çalışanlarımız hasta olacaktı. Her
kelimelerle anlatmak pek mümkün değil. Mesela, fabrikamızı taşıyan çekiciler
eşya dışında defalarca bizleri de İzmit
Adapazarı arası taşıdılar, o anda en rahat
ve sıcak en konforlu yer bu çekicilerdi.
Bir defasıda Mühendislik sorumlumuz
yorgunluktan bu yolculuklar sırasında
uyuyakalmış ve şoför arkadaş uyandırmaya kıyamamış. Kalite Kontrol Sorumlumuzun tüm işletmeye bir Pazar sabahı
aldığı pohaçaları ve hep beraber verilen
çay molasında taşınmanın unutulmayan
güzel günlerinden biriydi.
İlk çalışan hattımız,ilk düşen profilde yaşanan heyecanlar ve bunun için yenilen
pastalar, tatlılar, ilk sıcak ortamda yenilen yemekler, kurban kesimi, Genel müdürümüzün ofislerimiz olmadığı halde
bize yaptığı ziyaretler ve bize verdiği büyük destek, gerçekten bambaşka anlardı. Hani derler ya anlatılmaz yaşanır, bu
taşınmamızda böyle bir olaydı. Hala iyisiyle kötüsüyle zorluklarıyla bu taşınma
gün bir önceki güne göre daha iyi oluyor
ve işler hızla ilerliyordu. Problemler ve
sıkıntılar gördükçe çözülmeye ve önlem
alınmaya başlandı. Yaşanan bu serüven
içinde çalışanların yaşadıkları maceraları
macerasını yaşamaya devam ediyoruz.
Her şeyin en iyi şekilde neticeleneceğine inancımız hiç bitmedi. Güzel ve yeni
fabrikamızın hepimize hayırlı ve uğurlu
olması dileklerimizle. •Ebru AĞRAK
Penceremizden 7
İÇİMİZDEN BİRİ
TAMER ÖZEN
“Satış yönetiminde önemli olan kırılan noktayı bulup, parçayı takıp,zincirin devamını sağlamaktır.”
Çocukluğunuzdan biraz bahseder misiniz?
1963’te babamın asker olması sebebi ile
Erzurum’da doğdum. Babam pilot idi.
Bütün çocukluğum hep babamın yanı
başında geçti. Hep O’nu izleyerek yaşadım. Uçma tutkumu O’na borçluyum.
Annem ev hanımı idi. 1968 yılında diğer
kardeşim dünyaya geldi. Daha sonra babamın işi nedeniyle Ankara’ya taşındık.
İlköğretimimi TED Ankara Kolejinde tamamladıktan sonra tekrar bir tayin oldu
ve ailecek Diyarbakır’a taşındık.
Diyarbakır’ın üzerinizdeki izleri nelerdir?
Açıkçası Diyarbakır’ı Ankara’dan sonra çok sevemedim. Ancak, uyumlu bir
karakterim vardı. Babamın işinin hayatımıza etkisini biliyorduk ve bunu çok
sorgulamıyorduk. Diyarbakır Anadolu
Lisesi’nde, Ankara yıllarından başladığım basketbolu ilerletme şansım oldu
ve amatör lisans elde ettim. Spora karşı inanılmaz bir tutkum var. DSİ spor’da
ve okul takımında sürekli oynadım. Okul
yıllarımda yine yüzme şampiyonalarına
katılıp çeşitli dereceler aldım. Diğer taraftan yıl sonlarında yapılan vals gösterilerine katılırdım. Tabir-i caizse yerinde
duramayan bir öğrenci idim.
8 Penceremizden
Aslına bakarsanız çoktan aklıma
koymuştum O’nunla bir gün röportaj
yapmayı. Dergi fikri öne çıkınca, önce
kiminle röportaj yaparız diye tartışırken, kuşkusuz verdiğim ilk yanıt Tamer Özen’di. Sert ve ağır duruşunun
ardında birçok cevheri taşıyan biri o...
Tam bir adrenalin adamı. Kite board
yapıyor, uçak kullanıyor, kayak yapıyor ve Latin dansları ediyor. Zarif ve
Avrupai. Şık ve sağlam duruşlu. Depeche Mode ve Ten Years After’ın sıkı
dinleyicisi. İşini ve ekibini çok seviyor.
Pilotluktan, inşaat sektörüne uzanan
güçlü bir başarı öykü O’nunkisi...
Ders notlarınızdan hiç bahsetmediniz
Tamer bey?
Açıkçası çok süper notlar almıyordum
ama kesinlikle vasat bir öğrenci değildim. İlkokuldan Lise sona kadar hep sınıf
başkanı idim. İdare etmeyi çok seviyordum. Okul yıllarımda başarılı ve sevilen
biriydim.
Gelelim üniversite yıllarınıza. Ankara’da
DTCF’de öğrenci olmak çok keyiflidir.
Sizce de öyle miydi?
Kesinlikle öyle. Çok güzel yıllarım oldu
Ankara’da. Ailemle Diyarbakır’da iken
üniversite sınavlarına hazırlanıyordum
ve tek tutkum Sualtı Arkeoloğu olmaktı.
Su altı dünyasına oldukça fazla merakım vardı. Ankara Dil Tarih ve Coğrafya
Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nü kazandım ve Ankara’ya taşındım. Çok severek
okuduğum bir bölümdü. Müzelere ve kazılara gidiyorduk. Sürekli bir hareket hali
anlayacağınız. Ankara’da o yıllarda bir de
motorum vardı. En büyük tutkumdu motora binmek. Sonra okul bitti ve askerlik
kararı verildi.
Neden hemen askere gittiniz? Biraz
daha zaman kazanabilirdiniz yaşamak
için.
Ben biraz daha kuralcıyım belki de asker
çocuğu olmak böyle bir şey. Erkeklerin
geneli askerlikten kötü bahseder. Benim için, askerlik, bugünüme varmamı
sağlayan ve benim için çok önemli bir
dönemdir. Liderlikle ilgili pek çok şey öğrendiğim, bütün doğrularımı ve yönetim
arzularımı açığa çıkaran çok özel bir dönemdir. Bugün iş hayatımda çok hızlı ve
net kararlar alabiliyorsam bunu askerde
aldığım eğitime ve gösterdiğim sabra
borçluyum. Askerliğimi, asteğmen olarak tamamladım.
Peki askerlik sonrası neler yaptınız? Hayatınız uygulamada nasıldı Tamer bey?
Ben biraz kafasına koyduğunu yapan
bir adamım. Askerlik sonrası hemen pilot olmaya karar verdim. Türk Kuşu ve
Top Air’den aldığım eğitimlerden sonra,
pilotluk sertifikası aldım. Ama, meslek olarak pilotluk yapamadım. Babam,
daha sağlam bir işe girmemi ve memur
olmamı istiyordu. Ama, memurluk benim ruhuma çok aykırı bir meslekti. Daha
dinamik bir işte olmalıydım. Bir vesile
ile iş hayatıma, Renault Mais’in Diyarbakır Bölge Satış Koordinatörü olarak
başladım. Bölgede ciddi satış rakamları
yakalayınca Ankara’da Söğütözü’nde
Satış müdürü olarak terfi ettim ve iki yıl
Ankara’da kaldım. Çok renkli ve başarılı
yıllardı. Renault’a ait üç ayrı reklam filminde oynadım. Ancak, o dönemlerde
yaşanan ekonomik kriz nedeniyle Renault, Ankara Distrübitörlüğü’nü özelleş-
var. Şu anda her ikisi de ortaöğrenimini
sürdürüyorlar. Aralarında çok az bir yaş
farkı var.
Hobilerinize ailenizi de ortak ediyor musunuz?
Tabi ki. Eşim ve çocuklarımla her yaz sörf
yaparız. Onlar da benim gibi deniz ve
rüzgar bağımlısı. Kışın da fırsat buldukça kayak yaparız. Ayrıca, eşimle bir ortak yönüm daha var. Güzel dans ederiz.
Daha çok Latin dansları. Kendisi çok iyi
bir partnerdir benim için..
tirme kararı aldı ve çalıştığım yönetim
bir anda değişti..
Peki biraz kariyer yaşantısına ara verip
özel yaşantınıza geçsek. Eşiniz Yüksel
Hanım ile nasıl tanıştınız?
Eşim Yüksel hanım ile İstanbul’da düzenlenen özel bir resepsiyonda tanıştık.
O zamanlar kendisi Loreal firmasında
Teknik Müdür olarak İstanbul’da çalışıyordu. Evlilik kararı aldığımızda kendisi
aynı firmanın Ankara ofisini açarak, kariyerini Ankara’da devam ettirmeye başladı. Çisil ve Enç isminde, iki çocuğumuz
Tekrar kariyerinize dönersek, Renault’un
kariyerinize kazandırdığı ivme belli fakat, yönetimin değişmesi ile kararınız
kalmak mı oldu gitmek mi?
Açıkçası, devam edebilirdim ama istemedim. Yönetim eskisi gibi değildi.
Profesyonelliğe daima önem veren biri
olarak bu şekilde devam edemezdim. O
sıralarda OPEL OPAN, Ankara’da devasa
bir işletme kuruyordu ve teklif sundular
bana. Karar verdim ve Opel Opan’a Operatör olarak başladım. Neredeyse kariyer
hayatımın en hareketli ve en verimli yılları idi diyebilirim. Çünkü, şirket aynı zamanda bir havacılık şirketi kurma kararı
almış ve benim yönetmemi istemişti. Bu
müthiş bir şeydi benim için. Hem uçak
kullanıp hem satışta olmak bana inanılmaz mutluluk veriyordu. Ancak, yine bir
kriz patladı dört sene sonra ve şirketimize ait büyük uçak satıldı. Şirket küçülme
Penceremizden 9
kararı aldı. Otomotiv sektörünün her
krizde etkilenmesi beni farklı bir sektöre
itti. Plastik ve inşaat sektörü..
Biraz hızlı ve riskli olmadı mı inşaat sektörüne geçmeniz? Çünkü, hiç bilmediğiniz bir alan ve müşterisi çok farklı?
Kesinlikle riskli idi. Ama, dediğim gibi
aynılaşmaktan korkan bir adamım. Değişikliği ve öğrenmeyi seviyorum. Hayatımın her anında yeni hedefler koymayı ve kısa sürede bu hedefe ulaşmayı
seviyorum. İnşaat sektörüne Sabancı
grubunda Adana Pilsa’da eğitim alarak
girdim. 3 ay boyunca hammaddeden,
sevkiyata kadar Pvc borunun tüm süreçlerinin öğretildiği titiz bir eğitimden
geçtim. Ailem Ankara’da idi. Kızım yeni
doğmuştu. O’nları sadece haftasonları
görebiliyordum. Benim için, çok zor geçen aylardı ama sonrasında Pilsa’da Ankara Bölge Müdürü olarak yeni görevime
başlamıştım. Hedefim büyüktü. Kararlı
idim. 150 tonla aldığım bölgeyi, 850 tona
çıkarmıştım. Sabancı’da 5 yıl çalıştım.
Eşim, çocuklarımızın yurtdışında eğitim
almasını çok istiyordu ve çalıştığı firmanın Belçika Ofisinde işe başlamıştı. Bense Pilsa’da çalışmaya devam ediyordum
ancak, ailemin yurtdışında olması işimi
oldukça zorlaştırıyordu. O’nlarla sık görüşemiyordum. Ben de Belçika’da yaşama kararı aldım ancak yönetim kabul etmedi. Kendi yerime koyabileceğim birini
yetiştirirsem yeşil ışık yakabileceklerini
söylediler. Bir yıl sonra yerime birini yerleştirip Belçika’da yaşamaya başladım.
Kariyerinize ara verip böyle bir karar almak kolay olmamalı. Belçika’da neler
yaptınız?
10 Penceremizden
Öncelikle oturma izni ile ilgili işlemlerimi tamamladım. Zaten 6 ayda ancak
tamamlanabiliyordu. Daha sonra birçok
kurslara katıldım. Sertifikalar aldım. Bir
süre açıkçası işten uzaklaşıp sadece aileme ve kendime yoğunlaşmak istedim.
4 sene Belçika’da yaşadık. Bu arada çocuklarım yabancı dil sorununu çoktan
çözmüşlerdi bile. Ama, hep Türkiye’ye
dönecekmişim gibi planlardım her şeyimi. Nitekim öyle oldu. 2006’nın Aralık
ayında Ege Profil’den gelen bir telefon ile
Ocak ayında Türkiye’ye döndüm. Sn. Ergün Çiçekçi ile görüşerek, Ocak ayından
itibaren Ege Profil ailesine katıldım. O
günden beri Pazarlama ve Satış Müdürü
olarak görev yapmaktayım..
Pazarlamanın olmaz ise olmaz kavramları vardır. Takım çalışması, ekip ruhu,
sinerji gibi. En çok önemsediğiniz hangisi? Takım çalışmasına inanır mısınız?
Öncelikle en çok değer verdiğim şey iletişimdir. Açık ve net iletişim. Karşımdakini iyi tanımalıyım ve O’nun enerjisinden
kapasitesi ne olursa olsun faydalanmalıyım. Önyargılarım kesinlikle yoktur. Hiçbir işimde kişisel zaaflarıma yenik düşmem. Benim için ekip ruhu çok
önemlidir. Takım çalışması konusunda
Opel’de çok ciddi eğitimler aldık. Satışın
ruhunda, sonuç çok önemlidir. Neyi nasıl
yaptığı ile birlikte hedeflerin tutması çok
öncelikli bir yer tutar..
Tamer bey iyi bir pazarlama ve satış yönetimi nasıl olur? İşinin uzmanı nasıl
olmalı sizce?
Belli sorumlulukları olmalı. Kendini iyi
yönetmeli ve doğru planlamalı. Kırılan
noktayı bulup parçayı takıp,zincirin devamını sağlamalı.
Egepen’de 2008 ‘deki hedefleriniz nelerdir?
Hedefim belli. Ekibimle birlikte en iyiye
ulaşmak ve 2008 hedeflerini yakalamak.
Gösterilen hedefleri değil hedefler üstü
rakamları satmak. Çünkü, bir yerlerde
birileri satmayı başarıyorsa biz de o kanalı yakalayıp satacağız. Satan kişi bölge
özelliklerini ayırmadan satmalı. Amaç,
başarı ise rakibimizin payından alıp, satış
rakamlarımızı yükselteceğiz. 2008 de pazarlama ve satış kadrosunun tüm yetkileri tanımlanmış olacak. Tüm ekip, kendi
yetkilerini ve insiyatiflerini hedeflerimizi
sağlamada kullanacak. Bayilerimize yönelik yeni kontrat sistemi oluşturacağız.
Böylelikle karar vermede çok başlılık önlenmiş olup, daha profesyonel bir sistem
sağlanmış olacak. •Özlem AKKOÇ
EĞİTİM
YANGIN EĞİTİMİ
VE TATBİKATIMIZ
BAŞARIYLA
TAMAMLANDI
Y
angın önleme ve yangın güvenliği eğitimi, uygulamalı olarak
İzmir fabrikamızda gerçekleştirildi. Ünlü Yangın firması, çalışanlarımıza
öncelikle yangının tehlikeleri, yangın önleme ve söndürme çalışmaları ve yangın
söndürme cihazlarının nasıl kullanılacağı hakkında kısa bir brifing verdi. Firma
yetkilisi Özge ÖZER verdiği eğitimde,
yangının çıkmasına sebep olan öncelikli
nedenin, yeterli önlemlerin alınmaması olduğunu ileri sürdü. Yangın elektrik
kontağı, ısıtma sistemleri, arabalardaki LPG tüpleri ve evlerde kullanılan tüp
gazları, patlayıcı - parlayıcı maddelerin
yeterince korunmaya alınmamasından
dolayı, yangına davetiye çıkarıldığını belirten ÖZER, yangın önleme hakkında
çalışanlarımıza bir dizi tavsiyelerde bulundu. Tavsiyelerine göre eğer;
YANGIN KAPINIZI ÇALARSA
1. Telaşlanmayınız ve soğukkanlı olunuz,
2. Bulunduğunuz yerde yangın ihbar
düğmesi varsa ona basınız,
3. İtfaiyeye telefon ediniz,
4. Yangın adresini en kısa ve doğru şekilde bildiriniz,
5. Mümkünse yangının cinsini (Bina,
benzin, araç vb) bildiriniz,
6. Yangını çevrenizdekilere duyurunuz,
7. İtfaiye gelinceye kadar yangını söndürmek için elde mevcut imkanlardan yararlanınız,(Yangın söndürme
cihazlarını kullanınız)
8. Yangının yayılmasını önlemek için
kapı ve pencereleri kapatınız,
9. Bunları yaparken kendinizi ve başkalarını tehlikeye atmayınız,
10.Görevlilerden başkasının yangın sahasına girmesine mani olunuz.
Eğitimin hemen ardından, fabrikamızın
bahçesinde katılımcılara yangın halinde,
yangın söndürme tüpünün nasıl kullanılabileceği hakkında uygulamalı olarak
bilgi verildi. Sertifikalarını alan çalışanlarımız aldıkları eğitimden memnun olduklarını söylediler. Çevre Sağlığı, İş ve İşçi
Güvenliğine önem veren şirketimizde,
2008 yılında da yangın önlemeye yönelik eğitimler verilmeye devam edilecek.
•Özlem AKKOÇ
Penceremizden 11
ETKİNLİK
Ş
EN BÜYÜK EKİP
“BİZİM EKİP”
irket organizasyonumuzun gün
geçtikçe büyüyor olması, ekip
çalışması ve iç iletişime verdiğimiz önemi daha da arttırmıştır. Bundan
hareketle, her iki markamızın Pazarlama
ve Satış ekibi için, takım çalışmasının
önemini göstermek ve başarılı bir ekipte
nelerin var olması gerektiğini vurgulamak adına, Ekip Çalışması Eğitimi yapmaya karar verdik.İlk olarak,18-19 Ocak
tarihlerinde Çeşme Ilıca Otel’de Winsa
Pazarlama ve Satış ekibi için, “Bizim
Ekip” eğitimi düzenlendi. Proksima Danışmanlık yetkilileri tarafından verilen
eğitimde, iki gün boyunca, ekip nedir,
ekibin organizasyon açısından önemi,
ekip çalışmasının avantajları irdelendi.
Açık alanda pratik yarışmalar yapıldı. Takımlar halinde yarışan Winsa Satış ekibi arasında, kıyasıya mücadele yaşandı.
Winsa Pazarlama ve Satış Müdürü Cem
Korkmaz’ın da hazır bulunduğu eğitimde
Bölge müdürlerimiz de ayrı bir takım olarak yarışmalara katıldılar. Son ana kadar
takımlar arasındaki puan farkı oldukça
azdı. Eğitim sonunda Batuhan Boyacı,
Müfit Atlas, Mehmet Tuğrul Yeter ve İlker Yavaş’ın bulunduğu “ÇAT PAT KÜT”
ekibi birinci oldu ve en iyi bizim ekip
seçildiler. Çeşitli testler ve yarışmalarla
ekip çalışmasını hep birlikte yaşayan katılımcılar aktivitelerle hoş zaman geçirdiler. •Özlem AKKOÇ
12 Penceremizden
KAPAK KONUSU
İ
KÜRESEL ISINMA
klimlerde meydana gelen değişikler,
sıcaklıkların artması ve su kesintilerin
yaşanması sonucu tüm gözler küresel ısınmayla ilgili araştırmalara çevrildi.
Peki nedir bu, bilimadamlarının yaklaşık
yarım yüzyıldır insanlara bangır bangır
bağırarak anlatmak istedikleri küresel
ısınma...
İnsanlar tarafından atmosfere salınan
gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına
küresel ısınma deniyor. Daha ayrıntılı
açıklamak gerekirse dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor. Dünya bu
ışınları tekrar atmosfere yansıtıyor ama
bazı ışınlar su buharı, karbondioksit ve
metan gazının dünyanın üzerinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutuluyor. Bu da yeryüzünün yeterince sıcak
kalmasını sağlıyor. Ama son dönemlerde
fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki
tüketim eğiliminin artması gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazot monoksit gazların atmosferdeki yığılması
artış gösterdi. Bilimadamlarına göre işte
bu artış küresel ısınmaya neden oluyor.
1860’tan günümüze kadar tutulan kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0.5 ila 0.8
derece kadar artığını gösteriyor.
TEHDİTİN BOYUTLARI
WWF tarafından yapılan araştırmaya
göre, küresel ısınma bu yüzyılın sonunda bitki ve hayvan habitatının üçte birini
tehdit ediyor. Nadir görünen türler ve bölünmüş ekosistemler şimdiden kirlilik ve
ormanların yok edilmesinden dolayı tehdit altında ve yok olma tehlikesiyle karşı
karşıya. 1990’lar geçen yüzyılın en sıcak
yıllarıydı. Küresel ısınmanın etkileri en
yüksek zirvelerden, okyanusun derinliklerine, Ekvator’dan kutuplara kadar hissediliyor.Küresel ısınmanın etkileri gezegenin her yanında görülüyor, milyonlarca
insanı sel, kuraklık ve susuzlukla karşı
karşıya bırakıyor.
Avustralya’da 2002 yılında yaşanan şiddetli kuraklığın ana nedeni küresel ısınmaydı. Kuzey Pasifik’te somon popülasyonunda, bölgedeki sıcaklığın normalden
6 derece artması yüzünden büyük düşüş
görüldü.
Kalifornia kıyılarında yüzlerce deniz kuşunun, denizlerin ısınması yüzünden
besin kıtlığı yaşamalarının sonucunda,
öldüğü görüldü. Okyanuslardaki ısının
artmasıyla mercan kayalıklarının büyük
zararlar gördüğü belirlendi.
Avustralya’daki Great Barrier Reef, sürdürülebilir olmayan balıkçılık yöntemleri,
yapılaşma ve iklim değişikliği yüzünden
çok yakında kaybedilme tehlikesiyle karşı karşıya.
Şikago, Atina ve Yeni Delhi gibi şehirlerde ölüm çanları artarak çaldı, sıcak
hava dalgalarından bunaldılar. Yükselen
deniz seviyesi Pasifik adaları ve Hint
Okyanusu’ndaki adaların çoğunu tehdit
ediyor.
Büyük kasırgalar, seller, kuraklık ve sıtma gibi hastalık salgınları bizi bekliyor.
Küresel ısınma, çevre felaketlerin etkilenen mültecilerin zorunlu göçleri yüzünden bölgesel çatışmalar yaşanabilir.
Küresel ısınma yüzünden dünya ormanların ve hayvan türlerinin üçte biri tehdit
altında.
TÜRKİYE’DE HAVA 3-3.6 DERECE
ISINACAK
Bilimadamları sadece 11 Avrupa ülkesinde 2001 yılında 80 kişinin seller yüzünden hayatını kaybettiğini belirtirken,
sıcak dalgasından geçtiğimiz yıl 20 bin
kişinin öldüğüne dikkat çekiyor. Son 5
bin yıldır Avrupa’daki buzulların şu an en
alçak durumunda olduğuna da dikkat çeken Avrupalı bilimadamları, bu yaşanan
Penceremizden 13
ani iklim değişikliklerinin 600 bin kişiyi
etkilediğini ve sadece geçen yıl 18.5 milyar dolarlık zarara yol açtığını kaydetti.
Bilimdamlarının çıkardığı haritaya göre;
Türkiye’de 3 ila 3.6 derece oranında ısınacak. Özellikle güneyde artış daha fazla
görünüyor.
BİZ NELER YAPABİLİRİZ?
• Enerji dostu ampuller kullanılmalı.
• Televizyonlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
• Doğru ışıklandırma kullanılmalı.
• Klima yerine vantilatör kullanılmalı.
• Evler ısı kaybına karşı yalıtılmalı.
• Eşyalar, radyatörleri kapatmayacak şekilde yerleştirilmeli.
SU KAYNAKLARININ KITLIĞI
DA BİR BAŞKA ÖNEMLİ SORUN.
ANCAK, ALINABİLECEK
ÖNLEMLER DE YOK DEĞİL.
• Diş fırçalama, bulaşık yıkama, traş esnasında musluk açık bırakılmamalı.
• Daha az su tüketen yeni teknoloji klozetler kullanılmalı.
• Klozetlere asılan temizleme maddeleri
kullanılmamalı.
• Çamaşır suyu tüketimi en aza indirilmeli.
• Akan tesisatlar onarılmalı.
14 Penceremizden
• Hortumla sulama ve yıkama yapılmamalı.
• Suyu, kireç ve bakterilerden arındıran
filtreler kullanılmalı.
ÇEVRE ÖRGÜTLERİ, TÜKETİCİLERİ
ULAŞIM SEKTÖRÜ KONUSUNDA
DA UYARIYOR.
Bu sektör, yenilenemeyen enerji kaynaklarının baş tüketicisi ve sektörde kullanılan gazların emisyonları, hava kirliliğine,
iklim değişikliklerine neden oluyor
Toplu taşıma araçları tercih edilmeli.
Kısa mesafelere arabayla gitmek yerine,
yürümeli.
Kurşunsuz benzin tüketen araçlar tercih
edilmeli.
Aracın taşıma kapasitesi aşılmamalı.
Uzun duraklamalarda aracın kontağı kapatılmalı.
ÇEVRE ÖRGÜTLERİ,
TÜKETİCİLERE GERİ DÖNÜŞÜMÜ
BİR YAŞAM TARZI OLARAK
BENİMSEMELERİNİ, ALIŞVERİŞ
SIRASINDA AŞIRI TÜKETİMDEN
KAÇMALARINI ÖĞÜTLÜYOR.
Tüketicilerin özenli davranması gereken
en önemli konuların başındaysa ambalaj
tüketimi geliyor. Zira plastik ambalajla-
rın doğada kaybolma süresi bin yılı buluyor.
TÜKETİCİLER, UZUN ÖMÜRLÜ
ÜRÜNLERE YÖNELMELİ.
• Geri dönüştürülemeyen ambalajlarda
satılan ürünler alınmamalı.
• Başta PVC olmak üzere, plastik ambalajlardan kaçınmalı.
• Şişe ve kavanoz gibi cam ürünler tercih
edilmeli.
• Plastik poşet ve yiyecek kapları gibi
ürünler yeniden kullanılmalı.
• Alışverişlerde plastik poşet kullanılmamalı.
• Cam malzemeler, organik çöplerle birlikte atılmamalı.
GÜNDELİK HAYATIN AYRILMAZ
BİR PARÇASI HALİNE GELEN
BİLGİSAYARLARIN YARATTIĞI
KİRLİLİK DE AZIMSANACAK GİBİ
DEĞİL.
• Elektrik tüketimi daha düşük modeller
alınmalı.
• Yazıcıdan kağıt çıktısı alınması asgariye indirilmeli.
• Bilgisayarlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
• Kullanılmayan bilgisayarlar atılmamalı. •Özlem AKKOÇ
FATİH SULTAN MEHMET’İN İSTANBUL’A YERLEŞTİRDİĞİ İLK TÜRK...
SOHBET
İÇİMİZDEN BİRİ
NEDİM
TURAN
Nedim bey aslen İstanbullu musunuz?
Evet hem de gurur duyarak söylüyorum
ki Fatih’in İstanbul’a yerleştirdiği ilk
Türklerdeniz. Yüzde yüz İstanbulluyum.
O dönemler dedelerimiz Şile’ye yerleşmişler. Ancak, ben Fatih doğumluyum.
4 kardeşin en küçük olanıyım. İki erkek
kardeşim ve ablamla birlikte üç yaşından
sonra Ümraniye’ye taşındık. O gün bugündür Ümraniye’de yaşıyorum.
Çocukluğunuz nasıl geçti, okul yıllarınız nasıldı?
Çocukluğum zorluklarla geçti diyebilirim.
Öncelikle ortaokula geldiğimde ailem
beni İmam Hatip’e göndermek istiyordu.
Bu nedenle Kur’an kurslarına yazılmıştım ancak 80 darbesinden sonra kurslar
da kapatılıyordu ve benim kursum da kapatılmıştı. Ondan sonra okula gitmek istemedim. Ardından, asıl mesleğim olan
Buzdolabı imalathanesinde çalışmaya
başladım 12 yaşımdan itibaren... Daha
sonra 18 yaşımdan sonra kendi taksimetremiz vardı. Geceleri de taksi kullanıyordum.
Zor olmadı mı? Çocuk denecek
yaşta birden büyümek ve bu kadar
çok çalışmak?
İstanbul’a seyahat edip te Nedim
bey’i görmeyeniniz yoktur. Hele ki
gideceğiniz yere transferinizi de o
sağlıyorsa emin ellerdesiniz demektir.
Arabasında güvenlik ve konfor en çok
önemsediği şeyler. İlla ki yüzünüzü
güldürecek laflar eder. Aramızda
kalsın bir de arabasının arka koltuğunda çikolata, bisküvi ve envai çeşit
çayları var. Hele bir de yolunuz uzun
ise nescafeniz hemen hazır. Tabi ki
bu özel ve içten sunumlar sayesinde
yol bitsin istemiyorsunuz. Yolumuz
İstanbul’a düştü hazır da gelmişken,
Nedim bey ile hayatını, kilometresini
hatırlamadığı yolları ve yaşamının yol
ayrımlarını konuştuk...
şey babamın ölümüdür. Çok enteresan
bir zamana denk gelmiştir çünkü. Askerden döndüm. O sıralarda ağabeyim
nişanlandı ardından babam benim de
nişanlanmam için, ısrar etti. Eşim Neriman hanım ile, askerlik öncesinden beri
flört ediyorduk. Ben de heyecanla kabul
ettim ve eşimi istedik. Sözlendik. Ancak,
birkaç gün sonra babamı kaybettik. Ailecek çok kötü günler yaşadık. Babamın
kaybı bizde çok derin izler bıraktı. Hele ki
bu kadar güzel olayları ard arda yaşadıktan sonra bize ölümü çok sarsıcı geldi.
Başınız sağolsun Nedim bey ama
yaşanan hiçbir acı çok uzun sürmüyor. Mutlaka o acının yerine koTabi ki çok yıprandım. Ama, çalışmak zorundaydık. İstanbul’da o dönemde ayak- yabileceğiniz iyi bir şeyler oluyor
ta durmak çok zordu. Ailenin en küçüğü hayatta değil mi?
olarak ben aileme destek oluyordum. O
dönemlerde annemin psikolojik problemleri de ayyuka çıkınca iyiden iyiye
sırtıma çok büyük bir yük bindi. Anneme
de manevi destek olmak zorunda idim.
Ama, şu anda dışarıdan hem ortaokulu
hem de liseyi bitirmeye gayret ediyorum.
Hayatım hep mücadele etmekle geçti.
Kendime bakmaya pek vaktim olmadı.
Sizi en çok yol ayrımına getiren şey
ne idi? Bir gün hiç pes etmediniz
mi bu durumdan?
Beni hayatım boyunca en çok etkileyen
Size katılıyorum. Çünkü, bir süre sonra
eşim Neriman hanım ile evlendim ve bir
kızımız oldu. Efsun Gözde’nin doğduğu
gün, benim hayatımın en güzel günüdür.
O günü asla unutmam.
Peki sizi yollara düşüren sebep
neydi? Şoförlük yapmaya nereden
karar verdiniz?
Açıkçası evlendikten sonra sorumluluklarınız arttığından daha garantili iş
olması nedeniyle Winsa’ya şoför olarak
girdim. Çok uzun yıllar, uzun yol şoförlüğü yaptım. Tabi bu iş sağlığımı çok et-
kiledi. Fiziksel ve ruhsal olarak çok yara
aldım. Ailemi çok az görüyordum, sürekli
kamyon kullanıyordum ve sinirlerim çok
yıpranmıştı.
Peki Winsa’nın Ege Profil’e katılması hakkında ne söyleyeceksiniz?
Eskiyi özlüyor musunuz?
Açıkçası Ege profil’in kurum kültüründeki samimiyet ve içtenlik, personeline
verdiği sosyal haklar beni çok etkiledi.
Winsa’nın Sabancı’dan gelen ciddi ve çok
keskin ast-üst ayrımı vardı. Ege profil’in
bünyesine katıldıktan sonra, bu sınırların daha da yumuşadığını hissettiğim
anlar yaşadım. Bu şirketin çatısı altında
çalışmak bana mutluluk veriyor. Artık
sağlığım düzeldi diyebilirim.
Genel Müdürümüz’ün ve üst düzey
yöneticilerimizin tüm transferlerini
yaparken ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Bir anınız var mı?
Açıkçası bilgiler zamanında ve net gelmişse hiçbir sorun yaşamıyorum desem
yeridir. Yöneticilerim hep anlayışlı tavırları da beni de işimi yaparken daha çok
motive ediyor. Şu ana kadar kötü hiçbir
anım olmadı..
Arabanızın bir farkı var? Yok yok
nerdeyse?
Evet... Bu da benim stilim. Çünkü,
hep tedbirli olmayı tercih etmişimdir.
Arabamın olmaz ise olmazları vardır.
Çikolata’dan şekere, bisküviden suya,
neskafeden gazeteye karşıladığım tüm
yolcularıma ikram edeceğim mutlaka bir
şeyler vardır arabamda... Bir keresinde
İzmit’ten dönerken otoban kapanmış ve
biz arabada konuklarla birlikte üç saat
beklemek zorunda kalmıştık. Akşam saati idi ve yabancı konuklarım vardı. Hemen arabadaki erzaklarımı açarak konuklarımıza ikram vermiştim. Bu sunum
da O’nların çok hoşuna gitmiş olacak ki
alanda bana bir paket çikolata hediye
ettiler. •Özlem AKKOÇ
Penceremizden 15
İzmir’in Kavak Yelleri
URLA
İ
lk sayımızda İzmir’e yakın yerlerin
güzelliklerini keşfedelim istedik ve
yol haritamıza Urla’dan başladık.
İşte size Urla’nın Panoroması.
Urla, İzmir il merkezine 38 km. uzaklıkta 728 kilometre kare yüzölçümünde
bir ilçedir. Anadolu gibi geniş bir kültür
mozaiğine sahiptir. Bugün halen Urla’da
2 bilimsel kazı sürdürülmektedir. Bu kazılardan birisi Urla İskelesi’ndeki Prof.
Dr. Hayat Erkanal başkanlığında yürütülen Limantepe, diğeri ise yine Urla
İskelesi’nde Prof. Dr. Güven Bakır başkanlığında yürütülen Klazomenai kazılarıdır.
Limantepe Höyüğü’ndeki kazılarda M.Ö.
4. bin Orta Kalkolatik dönemine ulaşılmıştır. Kazıların devam etmesi halinde
daha da eski dönemlere ulaşılması beklenmektedir. Antik dönemin en önemli
tarihçilerinden, tarihin babası Heredot
tarafından bildirilen 12 Ion kentinden birisi de Klazomenai’dir. Yapılan kazılardan
anlaşıldığına göre kent M.Ö. 950 dolaylarında kurulmuştur. Helenistik dönemde
de Urla önemli bir merkez olma özelliğini sürdürmüştür. Bu dönemde özellikle
Urla iskelesi önündeki adalar geniş çapta
16 Penceremizden
Bugün ister hafta sonu
olsun ister hafta içinden
çaldığınız bir gün, İzmirli olun
ya da olmayın ilk fırsatını
bulduğunuzda Urla’nın yolunu
tutun. İyot kokusunu çekip tüm
sıkıntılarınızı dağıtmak, Yorgo
Seferis’in şiirlerini anlamak,
balığın tadına bakmak veya
katmerin keyifi için Urla ile baş
başa kalın..
yerleşime sahne olmuştur. Bu dönemdeki en önemli yerleşim Karantina Yarımadası üzerinde bir mendirek, adanın en
yüksek tepesinde bir anfi tiyatro ve bir
tapınak bulunmaktadır. Şehrin büyük bir
kısmı halen toprak altındadır ve kazılar
halen devam etmektedir.
Türkler ilk kez Urla’yı 1084 yılında Selçuklu komutanı Çakabey tarafından ele
geçirmişlerdir. Ancak bu dönem Haçlı
Seferleri nedeniyle çok kısa sürmüştür.
İlk sistemli Türk yerleşmesi ise Aydınoğulları Beyliği zamanında 1330’lu yıllarda
Aydın bey’in torunu İbrahim ve Umur
Beyler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu
yerleşme döneminden kalan yapılar halen Urla’da özelliklerini koruyarak yaşamaktadırlar. XV. yüzyılda Urla, önemli bir
ticaret merkezi olarak göze çarpmaktadır. Osmanlı döneminde de bir ticaret ve
kültür merkezi olma özelliğini devam et-
tiren Urla, I. Dünya Savaşı’nda Yunan işgaline uğramıştır. 12 Eylül 1922 tarihinde
Türk ordusu tarafından kurtarılan Urla,
tekrar Türk egemenliğine geçmiştir.
Urla tarihi özelliklerinin doğal güzellikleri
ile de dikkati çeken bir yerleşim merke-
Yugoslavya, Yunanistan ve Arnavutluk
göçmenleri oluşturur. Yine çağdaş yunan
şiirinin en büyük ustalarından Yorgo Seferis 1900 lü yıllarda Urla’da doğmuş ve
14 yaşına kadar Urla’da kalmıştır. 1963 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan
Seferis’in kişisel yaşamı ve sanatında,
1922’de İzmir’in yakılması ve Yunan ordusunun Anadolu’da yaşadığı bozgunun
önemli bir etkisi bulunuyor. Yolumuzun
Urla bitiminde yazımıza yine Seferis’in
bir şiiriyle son veriyoruz..
DENİZE YAKIN MAĞARALARDA
zidir. Urla, 40 km. uzunluğunda bir kıyı
şeridine, plaj ve koylara sahiptir. Bunların yanında Speeleoloji (mağara bilimi)
açısından da keşfedilmeyi bekleyen bakir bir alandır.
Urla’da turunçgiller ve zeytin ağırlıklı tarımsal faaliyetler ile balıkçılık ve seracılık
önemli gelir kaynaklarının başında gelmektedir.
Henüz istenilen düzeye gelmemiş olan
turizm sektörü ise halen gelişmekte olan
bir sektördür.
İlçemiz bir bilim kenti olmaya adaydır.
Bu yoldaki en önemli atılımlardan birisini
17 Kasım 1994’te İzmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü (İYTE)’nün temelinin atılması
ile gerçekleştirmiştir.
Urla İsminin Kökeni
Halk dilindeki rivayetlere göre;
1. Latince ve Rumca’da bataklık manasına gelen “Vurla” kelimesinden geldiği
2. Osmanlı padişahı Mehmet Çelebi’nin
komutanlarından İbrahim Bey’in sefere
çıkarken kendisine “uğurola” denilmesi ve seferin başarılı bitmesinden sonra
“Komutanım uğurlu geldi” denilmesinden türediği
Denize yakın mağaralarda
bir susuzluk duyarsın, bir aşk,bir coşku
deniz kabukları gibi sert
alır avucuna tutabilirsin.
Denize yakın mağaralarda
günlerce gözlerinin içine baktım,
ne ben seni tanıdım, ne de sen beni.
Belgelere göre;
Evliya Çelebi’ye göre Kıdefa Kralı’nın kızı
Ulice tarafından şehrin kurulduğu ve
şehre “Urli” adının verildiği söylenmektedir.
Urla’da Kültür-Folklor-Edebiyat
Büyük İskender’den bu yana görkemli
bir tarihe sahne olan Urla, doğal güzellikleriyle görülmeye değer bir beldedir.
Urla’nın en önemli tarihi kişiliklerinden
birisi ünlü İon tarihçisi ve felsefecisi
Anaxagoras’tır. Anaxagoras’ın diğer bir
önemli tarafı ise gelmiş geçmiş en büyük
filozoflardan biri olan Sokrates’i yetiştirmesidir. Urla’nın kozmopolit bir etnik
yapısı vardır. Anadolu’nun her tarafından önemli göç alan Urla’nın nüfusunun
büyük bir kısmını Romanya, Bulgaristan,
• Beğendik Abi’nin mevsim sebzeleri
ve Urla zeytinyağı ile pişmiş yemeklerinden yemek.
• Ege’nin Lale Katmercisi’nde kıymalı
ya da peynirli, üstü çıtır çıtır kızarmış
ve bu lezzette başka yerde bulamayacağınız katmerden yemek..
• Ferhat’ın Yeri’ndeki tarihi atmosferde bakır cezvede pişen kahveyi, taze
dallarla süslenmiş bitki çaylarını içmek..
• Topraktan yeni ayrılmış enginar ve
baklayı, arasta manavlarından almak
• Hurma zeytin ve asit oranı yüksek
olsa da yakmayan, yemeğe farklı bir
lezzet veren Urla zeytinyağı almak..
YAPMADAN DÖNME
Penceremizden 17
SPOR
EGEPEN BOWLING TURNUVASI’NDA
EN İYİ DÖRTLÜ BELLİ OLDU
A
tatürk Organize Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Bowling
Turnuvası’na katılacak takımı
belirlemek için kollar sıvandı.Şirketimizden en iyi dördü belirlemek için, 7
Aralık Cuma günü akşamı Mavişehir Ege
Park’ta Planet Bowling’te şirket içi bowling turnuvası düzenlendi. İnsan Kaynakları Departmanı tarafından organize
edilen turnuvada, şirketimizin çeşitli
departmanlarından otuza yakın kişi performanslarını göstermek için Planet’te
hazır bulundu.Şirketimizin, Üretim, Pazarlama- Satış,İhracat,Güvenlik ve İnsan
A
ASAD BOWLING
TURNUVASI’NDA
BEŞİNCİ OLDUK
SAD’ın 13 Aralık Perşembe
günü Mavişehir Ege Park Planet
Bowling’te, Atatürk Organize
Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren 11
firma arasında düzenlendiği bowling turnuvası, kıyasıya rekabet ve mücadeleye
sahne oldu. Egepen’i daha önce şirket
içinde düzenlediğimiz turnuvada ilk dörde giren Kalite Kontrol’den Levent Takmak, güvenlik departmanımızdan Zafer
Mercan ile yedek listeden turnuvaya hak
kazanan Vardiya Mühendisimiz Özgür
Muhtar Cirik ve Ekstrüzyon’dan Mesut
18 Penceremizden
Kaynakları departmanlarından katılım
gösteren arkadaşlarımız bowlingte en
yüksek sayıyı almak adına, kıyasıya mücadele verdiler. Coşku ve heyecanının bir
arada yaşandığı turnuvada,Kalite Kontrol
departmanımızdan Levent Takmak birinci, Üretim doğrama departmanından
Hüseyin Paçalar ikinci, Güvenlik departmanından Zafer Mercan üçüncü, İhracat
Müdürümüz Ernis Alca dördüncü olarak
ASAD’ın turnuvasına katılmaya hak kazandılar. Organizasyonumuza katılan ve
emek veren tüm arkadaşlarımıza, ve tabi
ki kazananlara sonsuz teşekkürler..
Bahtiyar temsil etti. İlk dörde giren İhracat Müdürümüz Ernis Alca ile Doğrama
ekibinden Hüseyin Paçalar seyahatleri
nedeniyle turnuvaya katılamadılar. Turnuva boyunca heyecanlı dakikalar yaşayan firmalar arasında kıyasıya rekabet
vardı. İlk 7 oyunda birinci olan Egepen takımı, sonraki üç oyunda rakiplerinin ezici mücadelesi sonucunda beşinci oldu.
Şirketimizi böylesi bir organizasyonda
temsil eden takım arkadaşlarımızı tebrik
ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
ZİYARET
GENÇ PLASTİKÇİLER
EGEPEN FABRİKADA
E
ge Üniversitesi Plastik Meslek
Yüksek Okulu son sınıf öğrencileri, 10 Aralık Pazartesi günü fabrikamızı ziyaret etti.Öğrencilere öncelikle,
İnsan Kaynakları departmanı tarafından
şirketimiz hakkında küçük bir brifing
verildi. Ardından, Üretim Müdürümüz
Ethem Gökmen ve Mühendislik Birimi
Sorumlumuz Didem Kale Eker üretim
bölümünden başlamak üzere tüm fabrikayı öğrencilere tanıtarak profilin oluşumdan, paketlenmesine kadar tüm
detayları yerinde anlattılar... Mikser’den
Ekstrüzyon’a, Laminasyon’dan Sevkiyata kadar tüm üretim safhaları titizlikle
öğrencilere aktarıldı. Fabrikamızda bol
bol fotoğraf çekme imkanı bulan öğrenciler, daha sonra showroom’a gelerek
ürünlerimiz hakkında bilgi aldılar... Genç
plastikçiler, fabrikadan ayrılırken, aldıkları eğitimden büyük memnuniyet duyduklarını ifade ettiler... •Özlem AKKOÇ
Penceremizden 19
SİZDEN
GELEN
KARELER
Yaşamdan
yakaladığınız
karelerinizi bizimle
paylaşmak ister
misiniz?
Bize gönderdiğiniz
fotoğraf kareleriniz
artık bu köşede,
çorbada benim de
tuzum olsum diyenler
için ayırdığımız bu
sayfada...
Ernis Alca’nın objektifinden Turay bey uçarken...
Necmi Baş
Sergey Safronov
Cem Yıldırım’ın kızı Sude
Kahraman Cengiz; Brugge, Belçika
Gülde Büyükacar - Çaba
Uğur Yavuz
Zafer Ay’ın oğlu Arda
Gamze Kocaman’ın Kızı Yaren