PDF SAYI 115 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 115 - Hayat Online
Güçlü
Akideye
Muhtacız
Müslüman Sosyal Hizmet
Çalışmaları -İmkanlar ve
Sorumluluklar-
Dr. Yusuf IŞIK 05
Osman “Ağa” Bey”
Yumakoğulları
A.Engin KARAHAN 07
Yavuz Celik KARAHAN 19
Hayat
Çağır; Rabbinin
Yoluna Ama
Hikmetle
Türkiye’den Nasıl
Emekli Olabilirim?
Sorular-Cevaplar
Murat KUBAT 15
Yaşar CİMŞİT 09
15
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung
Sayı/Nr.: 115 • Yıl/Jahre: 13 • Nisan / April 2016 / Cemaziye’l-Ahir 1437
UETD’de Yeni Genel Başkan Yeni
Yönetim ve Yeni Dönem Başladı
Sofralar Kumanyanızla Bereketlensin
Mazlumlar Sevinsin 11
Sosyal Hizmet Çatı Kuruluşları ve
Alman İslam Konferansı Üyesi
Kuruluşlar Yeniden Buluştu 16
KT Bank AG Genel
Müdürü Kemal Ozan
İslami Hassasiyetlerinden
Dolayı Bankalardan Uzak
Duran ve Bizimle
Tanışmak İsteyen Herkese
Kapımız Açık 17
ATİB 22. Olağan Genel
Kurulunu Gerçekleştirdi 06
Essen’de Türk Üniversiteleri
Tanıtım Günleri 20
Paylaşmak Berekettir
Köln Üniversitesinde
Kur’an-ı Kerim Konferansı 12
)X%
_.
IGMG Brühl Camisi 2016 Yılı Diyalog
Toplantısına Yoğun İlgi 13
$OWÝQNÕSH
+HODO(WYH(WhUQOHUL
XXXBMUJOL·QFEF
“Müslümanlar İçin İslam’a Giriş”
Semineri Sona Erdi 10
Rottweil’da Çanakkale Zaferi
Tiyatro Gösterisi 20
Artık yatırımlarınızı
kazanca dönüştürecek
İslami bir bankanız var.
KT Bank AG, Alman hukuk sistemine göre kurulan ilk
İslami bankadır. KT Bank faiz karşılığında ödünç para
alıp vermez. Ürün alıp ürün satan bir tüccar gibi çalışır.
Yatırımlarınızda faiz yerine kar ve zarar ortaklığı yapar.
Silah, alkol, tütün, kumar gibi alanlardan ve şeffaf
olmayan, aşırı borçlu firmalardan uzak durur.
Artık size ve değerlerinize yakışan bir banka var. KT Bank.
Daha detaylı bilgiye Berlin, Frankfurt ve Mannheim
şubelerimizden, 069 255 10 200 no’lu telefondan veya
www.kt-bank.de web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
KT Bank AG bir Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. iştirakidir.
Paylaşmak
Berekettir
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
editörden ][ 3
[email protected]
Bizim değerlerimizde paylaşmak güzel bir haslettir. Paylaşırken en güzel parçayı karşımızdakine, dostumuza, kardeşimize, sevdiğimize vermeyi hep önde tutmuşuzdur. Bu
bizim hem dini kültürümüzde ve hem de mili kültürümüzde bulunan önemli bir haslettir.
Sevgili dostlar
Genel manada insan fıtratı paylaşmayı sevmez diye bir ifade vardır.
Özellikle de bulunduğumuz toplumun
değer yargıları bu ifadeyi destekler
mahiyettedir. Almanya`ya ilk gelen
birinci nesil; bu manada oldukça zorlanmışlar ve paylaşma fiilini belki de
biraz bulunduğumuz topluma biz öğretmeye başladık. Bizim değerlerimizde
paylaşmak güzel bir haslettir. Paylaşırken en güzel parçayı karşımızdakine,
dostumuza, kardeşimize, sevdiğimize
vermeyi hep önde tutmuşuzdur. Bu
bizim hem dini kültürümüzde ve hem
de mili kültürümüzde bulunan önemli
bir haslettir.
Allah, verecek bir şeyi olmayanın
muhtaç durumda olana gönül alıcı güzel
sözler söylemesini dahi paylaşma bilinci
kapsamında değerlendirir. Paylaşmayı
emir ve tavsiye eden âyetler, paylaşma
bilinci hususunda bazı ölçütler de ortaya
koymuştur. Verenin Allah olduğunu
hatırdan çıkarmama, paylaşmaya akrabalardan başlama, harcarken dengeli
olma, saçıp savurmama, yoksullar, fakirler, yolda kalmışlar, özellikle muhtaç
olmasına rağmen isteyemeyenlere verme
şeklinde özetlenebilecek bu ölçütler,
dengeli bir paylaşma bilincini önermektedir.
Şüphesiz belirli bir ömre sahip insan,
çoğu zaman geriye dönüp baktığında
sadece ah, keşke gibi sözlerle dile dökülen pişmanlıkları görür. Kur'an-ı Kerim bu hususu şöyle dile getirmektedir:
“Herhangi birinize ölüm gelip de, “Ey
Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar
geciktirsen de sadaka verip iyilerden
olsam!” demeden önce, size rızık olarak
verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.” Oysa bu sürecin sonlu olduğu
bilinciyle her demini değerlendirmeye
çalışan kimse, paylaşma bilinciyle infak
sorumluluğunu yerine getirir.
Her konuda bizlerin en güzel örneği
Peygamberimiz (s.a.v), infak ve paylaşma konusunda da hem sözleriyle,
hem uygulamalarıyla bizlere örnek teşkil
etmektedir. İnfak ve paylaşıma bir de
onun rahmet dolu penceresinden bakalım;
“Yarım hurma vermek suretiyle de
olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz. Bunu da bulamayan, güzel
bir söz ile kendisini korusun.”,
“Ey âdemoğlu! İhtiyâcından fazla
olan malını sadaka olarak vermen senin
için iyi; vermemen kötüdür. İhtiyacına
yetecek kadarını elinde tutmandan
dolayı ayıplanmazsın. İyiliğe, geçimini
üstlendiklerinden başla…”,
“Kim, helâl kazancından bir hurma
kadar sadaka verirse, – ki Allah, helâlden
başkasını kabul etmez – Allah o sadakayı
kabul eder. Sonra onu dağ gibi oluncaya
kadar, herhangi birinizin tayını büyüttüğü gibi, sahibi adına ihtimamla büyütür.”,
“Her Allah'ın günü iki melek iner.
Bunlardan biri; Allah'ım! Malını verene
yenisini ver! diye dua eder. Diğeri de;
Allah'ım! Cimrilik edenin malını yok et!
Diye beddua eder." (Buhârî, Zekât 27;
Müslim, Zekât 57)
“Cimri ile cömerdin durumu, göğüsleri ile köprücük kemikleri arasına
zırh giyinmiş iki kişinin durumuna benzer. Cömert, sadaka verdikçe, üzerindeki
zırh genişler, uzar, ayak parmaklarını
örter ve ayak izlerini siler. Cimri ise,
bir şey vermek istediğinde zırhın halkaları birbirine iyice geçer, onu sıkıştırır;
genişletmek için ne kadar çalışsa da
başaramaz.” (Buhârî, Zekât 28 Müslim,
Zekât 76–77)
Yukarıda ayet ve hadislerde belirtilen
bu güzel hasleti gelin mübarek üçaylara
girdiğimiz şu günlerde yeniden canlandıralım ve bizim paylaşmamıza ihtiyacı
olan tüm kardeşlerimize ulaşalım. Paylaşırken sadece onlar mutlu olmayacaklar, biz de görevimizi yaptığımız
için hem mutlu olacağız ve hem de
Rabbimizin sevdiği ve emrettiği bir
hasleti yapmanın verdiği mutlulukla
O`nun rahmetine sığınacağız.
Gelelim bizim mahallenin
eli kalem tutanlarına...
İslami cenahın eli kalem tutan kesiminde son dönemde bir hastalıktır aldı
başını gidiyor. Tabi bizim kastettiğimiz
bölüm özellikle Almanya ve Avrupa`dakiler. Zaten sağdan saysan 5, soldan
saysan 6`yı geçmeyecek kadar az olan
kalemşörlerimiz maalesef hem yaşadıkları üzücü tecrübeler ve hem de bulundukları camiaların kadir kıymet bilmemelerinden şikayetle yazı yazma
noktasında cimri davranıyorlar. Tabi
buna çok cüzi miktarda telif ile ilgili
sorunlar da sebeb olmuyor değil. Ama
bu sorun yok denecek kadar azdır.
Almanya özelinde baktığımızda özellikle çocuklarımızın dini ve milli kül-
türlerini alma noktasındaki eksikliklerinden daima şikayetçi oluyoruz. Elhak doğrudur. Ama buranın kültür ve
medeniyet yapısını bilen ve çocuklarımızın yetişmesinde bu yapının ne kadar
etkili olduğunu bilen ve bu noktada
her iki kültür ve medeniyet yapısının
içeriğine sahip olan insanımızın, eli
kalem tutanımızın sayısı yok denecek
kadar azdır. Maalesef Türkiyemiz de
dahil olmak üzere yazar çizer takımına
yeterince değer verilmiyor. Bu da bu
cenahta yetişkin insanımızın olmasını
zorlaştırıyor. Yine maalesef devletimizin
buradaki insanımıza sahip çıkması ile
ilgili sıkıntılar şunun şurası 10 senedir
daha yeni yeni hallolurken; bugüne kadar idealist insanların/cemaatlerin çalışmaları bu eksikliği kapatmaya çalıştı.
Bu bir gerçek. Ama yine bu idealist insanlar/cemaatler olmazsa, insanımızın
buralarda tutunması çok zor oluyor.
Yukarıdaki açıklamadan hareketle;
Almanya ve Avrupa`daki eli kalem tutan
az sayıdaki kardeşimizden beklentimiz;
sizin tecrübelerinizi insanımıza gazete,
internet, tv vs. ile aktarmanız farz-ı
ayndır. Sizin, bizim küsmek gibi, kızmak
gibi lükslerimiz olamaz. Eğer biz bunu
yaparsak; toplumun önünde gidenler
eğer oturursa siz varın toplumun halini
düşünün, bizlerin oturmak değil hatta
koşmamız, uçmamız gerekir. Gerekirki
toplumda kendine gelip ileriye doğru
daha bir umutla bakabilsin.
Ne dersiniz; Mahmut Bey, Oğuz
Bey, İlhan Bey, Mustafa Hocam, Şen
Bey, Hulusi Hocam, Şengül Hanım, Ali
Bey...
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Not: Milli Görüş Davasının Avrupa`da
yayılmasında ilk akla gelenlerden AMGT
ve IGMG`nin Kurucu Genel Başkanı,
pekçoğumuzun Ağabeyi Osman Yumakoğulları Ağabeyi Cenab-ı Hakk`a uğurladık. Rabbimden mekanını cennet etmesini diliyorum. Tüm İslam Aleminin
ve Milli Görüş Camiasının Başı Sağolsun.
Not: Kıymetli Kardeşim Yılmaz Yavuz
Bey`in evladı İsmail dünya evine girmiştir.
Yavuz ailesine iki cihan saadeti dilerim.
has
bi
hal
Sinan AKTÜRK
Impressum / Künye
Hayat
Aylık Ücretsiz Gazete
Nisan- April 2016
Cemaziye`l-Ahir 1437
Sahibi ve
Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayın Kurulu
Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü,
Mehmet Ateş, Fikret Ekin,
Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit,
Cengiz Şahbaz,
A.Engin Karahan
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı,
Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Ali Atik,
Halit Erdemir, Murat Kubat
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
04 ][ haber
AK Parti İstanbul Milletvekili
ve TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Başkanı
Mustafa Yeneroğlu
Almanya’da Sağ Populizm
Aşırı Sağcılığı Güçlendirdi
A
K Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa
Yeneroğlu 13 Mart 2016 Almanya’nın Baden
Württemberg, Rheinland-Pfalz ve Sachsen-Anhalt eyaletlerinde gerçekleşen eyalet seçimleri nedeniyle bir
basın açıklaması yaptı. “Almanya için Alternatif (AfD)
Partisi’nin seçimlerde belirgin bir başarı göstermiş
olması kaygı vericidir. Seçimler aynı zamanda merkez
partiler açısından kendilerini aşırı sağcı populizminin
kısır döngüsünden çıkartmak için bir fırsat olarak da
görülebilir.” diyen Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
AfD’nin üç eyalet meclisine de girmesi endişe vericidir. AfD Saksonya-Anhalt eyaletinde her dört kişiden
biri tarafından seçilmiş, hatta bazı bölgelerde her üç
kişiden biri AfD’ye oy vermiştir. Batı Almanya’nın
bazı bölgelerinde de AfD için yüksek kabul oranları
görülmektedir. “Mannheim I” ya da “Pforzheim” seçim
bölgelerinde her iki kişiden birinin göçmen kökenli
olmasına rağmen, AfD ilk etapta yüzde 23-24’lere
ulaşmıştır. Bu durum, ülkedeki yerleşik demokratik
güçlere karşı açıkça bir uyarıdır.
AfD isimli oluşum, temel insan ve azınlık haklarını
sorgulamak için mültecileri defalarca kullanmıştır.
AfD yöneticileri sınırda mültecilere karşı ateşli silah
kullanımını gündeme getirerek toplumda şiddetli bir
şekilde ön yargı ve korkuyu yaymış, bunun sonucunda
da hemen hemen her hafta sonu mültecilere ve mülteci
kuruluşlarına yönelik şiddet olayları meydana gelmiştir.
Bu durum da genel olarak bir göç ülkesi olan Almanya
için özelde de Almanya’nıntarihini göz önünde bulundurduğumuzda iyi bir gelişme değildir.
Şimdi tüm demokratik güçlere bu fiyaskodan
doğru sonuçları çıkarmak için görevler düşmektedir.
Eyaletlerdeki seçim sonuçlarına bakıldığında özellikle
iki husus öne çıkıyor: Sağcı popülist talep ve sloganlarınkullanılması merkez partileri değil, aşırı sağcı AfD’yi
güçlendirdi. Bununla beraber, baştan beri aşırı sağcılığa
karşı bir duruş sergileyen ve kamuoyu baskısına
rağmen geri adım atmayan politikacılar seçmenler tarafından ödüllendirildi. Bu bağlamda Rheinland-Pfalz’da
Sosyal Demokrat Parti adayı Malu Dreyer’e saygı
duymak gerekir.
Diğer taraftan partilerin hatalarını görüp kabul
etmeleri umut vericidir. Zira kararlı bir şekilde anayasal
değerlerden yana tavır almayı ihmal ettiler. Ayrıca
özgürlükçü demokratik bir anayasanın hangi politikaları
öngördüğünü kararlı bir şekilde anlatmak yerine, popülist yaklaşıma dayanan yasal sertleştirmelerle sağcı
cenahın taleplerini uygulama hatasına düştüler.”
0
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Üç Aylar ve Regaib Kandili Mesajı
7 Nisan 2016 Perşembe
gününü Cuma’ya bağlayan gece Regaib Kandilini
idrak edeceğiz. Bu gece ile,
dini literatürümüzde “Üç Aylar”
olarak bilinen ve Regaib, Mirac,
Berat Kandilleri ile Kadir Gecesi
ve Ramazan Bayramı gibi Müslümanlar için tövbe etmenin,
affın, manevi arınmanın ve kendini yenilemenin habercisi olan
mübarek gün ve geceleriyle
bereketli bir maneviyat iklimine
adım atıyoruz.
Aslında tüm zamanlar, günler, geceler, haftalar, aylar ve
seneler, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla ve kulluk bilinciyle
geçirilir. Her yıl gelen Regaib
gecesi de, üç aylar olarak bilinen
kutlu zaman diliminin, yani
manevi coşkunun daha yoğun
yaşandığı günlerin başladığını
bizlere haber verir. Bu kutlu
zaman ikliminde, günahlarla
sarsılan ruh dünyamızı ve kalbimizi yeniden imar etmeli, nefis muhasebesi yapmalı, ibadet
ve taate, tövbe ve istiğfara,
hayır ve hasenata daha fazla
yönelmeliyiz. Ramazan ile taçlanacak olan bu manevi iklim,
İslâm’ın rahmet mesajlarının
mümin dimağlarda ve gönüllerde diri tutulmasına, toplumsal hayatta da daha fazla hissedilmesine vesile olacaktır.
S
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
Üç aylardan Recep ve Şaban,
bizleri ruhen ve bedenen Ramazan’a hazırlar. Bu sebeple
Resûl-i Ekrem (sav), Recep ayı
girdiğinde, “Allah’ım! Recep ve
Şaban’ı hakkımızda mübarek
eyle, bizi Ramazan’a ulaştır!”
(Ahmed bin Hanbel, Müsned
1/259) diye dua etmiş ve üç
ayları sevinçle karşılamıştır.
İdrak edeceğimiz Regaib,
arzu, istek, emel ve tutku anlamlarına gelmektedir. Regaib,
diğer bazı kandillerimiz gibi
tarihte yaşanmış bir gecenin
sene-i devriyesi değildir. Regaib
Kandili, bitmek tükenmek bilmeyen arzu ve isteklerimizin,
bizi esir alan aşırı tutkularımızın
ve bütün bu arzular doğrultusunda ortaya koyduğumuz çaba
ve gayretlerimizin muhasebesini
yapmamız için Rabbimizin her
yıl bize lütfettiği mübarek bir
gecedir.
Bu gece ile birlikte adım atmakta olduğumuz mübarek üç
aylar vesilesiyle, son zamanlarda
dünyada yaşanmakta olan bütün kötülüklerden, kan, nefret
ve gözyaşından kurtularak; tevhide, birlik olmaya, dünya barışının tesisine, adalete ve huzura kavuşmak için Yüce Rabbimize yakaralım. Yaşanan bütün kötülüklerin sonucu olarak
vatanlarını terk etmek zorunda
kalan mülteci kardeşlerimize
bir yardım eli de bizler uzatalım.
Bu sayede 21. Yüzyılın Ensar
ve Muhacir kardeşliğini yeniden
hayatımızda tesis edelim.
Bu duygu ve düşüncelerle,
başta ülkemizde ve Almanya’da
yaşayanlar olmak üzere tüm
dünya Müslümanlarının üç aylarını ve Regaib Kandili’ni tebrik
ediyorum. Bu vesileyle yeryüzünde akmaya devam eden kanın bir an önce durmasını, rağbetlerimizin iyiye, güzele ve
doğruya yönelik olmasını ve
bu aylarda yapacağımız ibadet,
dua ve yakarışların kabul olmasını Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz
ediyorum.
Prof. Dr.
Nevzat Yaşar AŞIKOĞLU
DİTİB Genel Başkanı
rında ve diğer zengin ülkelerde
görmekteyiz.
İslam’da yaratılmışların en
yücesi ve şereflisi insandır ve
aslolan da Allah’a hakkıyla kulluk eden insanlıktır. Bu değerlere sahip (Avrupalı) Müslümanlar olarak, birlikte yaşadığımız toplumlara örnek teşkil
edebilmeliyiz.
“Üç Aylar”ın girmesiyle birlikte camilerimiz ve derneklerimiz her zamankinden daha
canlı ve bereketli faaliyetlere
şahitlik yapacaktır.
Kelimenin tam anlamıyla
sevgi ve saygının kendi aile yuvamızdan başlayarak dalga dalga yayılmasını ve bütün insanlığı
kucaklamasını Regaib Kandili
vesilesiye Yüce Rabb’imden niyaz ediyorum.
Camiamızın ve bütün Müslümanların Regaib Kandillerini
tebrik ediyor, Cenab-ı Allah’tan
insanlığa huzur ve barış diliyorum.
İhsan Öner
ATİB Genel Başkanı
Aziz Müslümanlar, Değerli Kardeşlerim
enenin diğer aylarına kıyasla, İslam’da özel bir
yere ve öneme sahip “Üç
Aylar”ın başlamasıyla birlikte
bu gece de Regaib Kandili’ni
idrak etmiş olacağız.
Dünyayla ahiretimizi dengelemek, iman ettiklerimizle
fiiliyatımızı gözden geçirmek
ve gecenin anlamına denk düşer
bir ruh haliyle, yüzümüz kadar
kalbimizi de Rahman ve Rahim
olan Allah’ a yönlendirmek için
Regaib Kandilini bir fırsat ve
vesile olarak bilmeliyiz.
Sadece maddi bolluk ve refahın, teknolojik üstünlüğün
insanlığa huzur ve mutluluk
getirmediğini, maneviyattan
yoksun ileri sanayi toplumla-
Güçlü Akideye Muhtacız
Ýslâm, takip edilmesi gereken yolun çerçevesini çizmiþtir. Allah’ýn
Kitabý ve Resûlüllah’ýn Sünneti, Ashab-ý Kiram, Tabiîn ve onlarý
izleyen ümmetin muvahhid alimleri ve kanaat önderleri yolun nasýl
sürdürülmesi gerektiðini göstermiþlerdir.
G
eçmiþ tarihi, büyük fetihler
ve kahramanlýklarla dolu
olan müslümanlar, günümüzde parçalanmýþlýk ve fikrî ihtilâflar içinde güç kaybýna uðrayýp
büyük sýkýntýlarla yüz yüze kalmýþ
bulunmaktadýr. Bunda dýþ güçlerin
etkisi olduðu kadar, müslümanlarýn
sorumluluklarýný yerine getirmemelerinin de payý büyüktür.
Allah’ýn rubûbiyet, ulûhiyet, isim
ve sýfatlarýna, meleklerine, kitaplarýna, peygamberlerine, âhiret
gününe, hayýr ve þerri ile kadere,
gayba dair sabit olmuþ diðer konulara, Ýslâm Dîninin esaslarýna,
müctehitlerin icma ettiði konulara
þeksiz ve þüphesiz inanmak gerekir.
Ayrýca emir, hüküm ve itaat
konusunda Allah’a sarsýlmaz bir
kalple teslim olmak ve Ýslâm
Peygamberi Hz. Muhammed
(s.a.v)’e bütün varlýðýmýzla uyarak
küfrün nifakýn ve zulmün fýrtýnalarýna ve bozgunculuk tufanlarýna
karþý durabiliriz.
Ýslâm karþýtlarýnýn her geçen
gün artan saldýrýlarý karþýsýnda
ayakta durmanýn ve direnmenin
yolu saðlam bir akîdeden ve Ýslâm’a
teslimiyetten geçmektedir.
Müslümanlarýn varlýðýna
tahammül edemeyen ve
yeryüzünde Ýslâm’dan eser
býrakmamak için çabalayan
Ýslâm karþýtlarýnýn her gün
farklý þekillerde devam
eden saldýrýlarýna karþý durma ve bunlarý etkisiz hale
getirme Yüce Allah’a güçlü
bir akîdeyle mümkündür.
Müslümanca yaþamanýn,
Ýslâm dýþý düþünce ve hayat
tarzlarýnýn dayatmalarýna
karþý durmanýn dayandýðý
kuvvet akîdedir. Akîde
güçlü olursa sýkýntý ve zorluklarýn niteliði ne olursa
olsun sahibini dimdik ayakta tutar.
Her þeyin Rabbi ve mut-
dosya ][ 05
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
lak Mâlikinin Allah olduðuna, ortaðýnýn bulunmadýðýna ve tek
yaratýcý, bütün kâinatý çekip çeviren,
iþlerini idare eden ve tasarruf eden,
kullarý yaratýp rýzýklandýranýn ve
hayat veren ve de canlarýný alanýn
O (c.c) olduðuna kesin olarak inanýp
baðlanan insanýn hayatýnda
dünyalýklarýn ciddi bir etkisi kalmaz.
Zira bu inanç ve akîde insana
büyük bir enerji ve sarsýlmaz bir
kuvvet kazandýrýr.
Sahibini ileriye götürmeyen,
küfürle, nifakla ve münkerat ile
mücadeleye sürüklemeyen îmanýn
bir kez daha gözden geçirilmesi
gerekir. Bahaneler üreten ve
dünyanýn aldatýcý cazibelerine gark
olanlar gerçek kulluk yapamaz, Ýslâm’a ve müslümanlara gereði gibi
hizmette bulunamazlar.
Müslümanlarýn akîde bakýmýndan güçlü olduklarý dönemlerde
Ýslâm karþýtlarýnýn saldýrýlarýnýn
ciddi bir etkisi olmamýþtýr. Bunu
farkeden þer odaklar müslümanlarýn birliðini bozmak için ilk baþta
akîdelerini zayýflatmaya ve onlarý
þüphe içerisine düþürmeye çalýþtýlar.
Akîdede gevþeklik ve sarsýntýlarýn
oluþmasýyla ardý ardýna gelen darbeler, müslümanlarýn büyük sýkýntýlar yaþamasýna neden oldu.
Allah’a gerçek anlamda îman
etmiþ bir müslümanýn dünyevî gelecek kaygýsý taþýmamasý gerekir.
Dr. Yusuf IŞIK
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
[email protected]
Ehl-i Sünnet mezheblerinden
Hanbelî mezhebinin imamý Ahmed
Ýbn-i Hanbel’in þu nasihatý ne kadar
manidardýr:
“Rýzký Yüce Allah üstlendi ise
bu telâþ niyedir?
Cehennem hak ise, bunca isyan
nedendir?
Dünya fânî ise, dünyaya gönül
baðlamak nedendir?
H er þ e y A l l a h ’ ýn k a za v e
kaderiyle ise, bunca korku niyedir?
Münker ile Nekir sorgusu hak
ise, dünya ile avunma niyedir?
.............
Ýslâm, takip edilmesi gereken
yolun çerçevesini çizmiþtir. Allah’ýn
Kitabý ve Resûlüllah’ýn Sünneti,
Ashab-ý Kiram, Tabiîn ve onlarý
izleyen ümmetin muvahhid alimleri
ve kanaat önderleri yolun nasýl
sürdürülmesi gerektiðini göstermiþlerdir.
Bundan dolayýdýr ki, Ýslâm karþýtlarý, büyük bir ateþ tutuþturmaya
çalýþmaktadýr. Tutuþturduklarý ateþ,
müslümanlarýn evlerine de sýçramakta, evlâtlarýný yada yakýnlarýný
felâkete sürüklemektedir.
Evlâtlarýmýzý, yakýnlarýmýzý, komþularýmýzý ve
diðer müslümanlarý bu
felâketten kurtarmak en
önemli görevlerimizdendir.
Ýslâm’ý
öðrenip
öðreterek ve yaþayarak bu
büyük yangýnýn önünde
durabiliriz. Her türlü ihmâl
ve gevþeklik, bu yangýnýn
her þeyimizi yok etmesine
ve felâketin bize aðýr kayýplar verdirmesine yol açabilir. Bunun için Ýslâm’ý
doðru teblið ve doðru temsil etmeliyiz. Bu uðurda
her zamankinden çok daha
fazla çalýþmalýyýz.
Çalýþmak bizden muvaffakiyet Allah’tandýr.
06 ][ haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
ATİB 22. Olağan Genel Kurulunu Gerçekleştirdi
A
vrupa Türk İslam Birliği, 12 Mart 2016
tarihinde yüzlerce delegenin katılımıyla 22.
Olağan Genel Kurulunu ATİB Genel Merkezi’nde gerçekleştirdi. Genel kurula, Genel
Merkez üyeleri ve ATİB bünyesinde faaliyet gösteren derneklerden yüzlerce delege katıldı. İki
adayla yapılan genel kurulda ATİB Genel Başkanı
İhsan Öner yeniden genel başkan seçildi.
Açılışını ATİB 22. Dönem Genel Sekreteri
Oğuzhan Erkmen’in yaptığı genel kurulda açık
oylama ile Nurdoğan Aktaş, divan başkanlığına,
Köksal Akçay ve Cihat Zorlu başkan yardımcılıklarına, Özlem Çelebi ile Zehra Tüfekçi de katibe
olarak seçildiler.
Daha sonra ATİB Genel Merkez Camii Din
Görevlisi Seyit Lüleci’nin Kur’an tilavetinin ardından
İstiklal Marşı okundu.
ATİB 22. Olağan Genel Kurulu’nun açılış konuşmasını yapan ATİB Genel Başkanı İhsan Öner,
birlik ve beraberlik mesajları vererek başladığı
konuşmasında görevi süresince yapılan faaliyetler
hakkında özet bilgiler sundu. ATİB’in ahde vefa
üzerine kurulmuş bir teşkilat olduğunun da altını
çizen Öner, teşkilatının kuruluşundan bugüne
emeği geçen herkese teşekkürlerini sundu.
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner’in konuşmasının ardından ATİB 22. Dönem Genel Sekreteri
Oğuzhan Erkmen 22. Dönem faaliyet raporunu
sunarken, 22. Dönem Genel Başkan Yardımcısı
Harun Kılıç da muhasebe raporunu okudu. Her
iki raporda delegelerin oylarıyla ibra edildi.
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner ile ATİB’de
birçok görevde bulunan ve en son olarak haysiyet
divanı başkanlığını yapmış olan Durmuş Yıldırım’ın
genel başkan adayı olduğu genel kurulda adaylar
seçim öncesi birer konuşma yaptılar. İlk olarak
Durmuş Yıldırım kürsüye gelerek 23. Dönem
için yapacakları çalışmaları ve programları delegelere sundu. Ardından da ATİB Genel Başkanı
İhsan Öner de kısa bir konuşma yaparak seçimlerin
sağlıklı geçmesi temennisinde bulundu.
Delegeler kurulan sandıklarda oylarını kullanırken ATİB Kurucularından Cevat Saraç, ATİB
Eski Genel Başkanı Selahattin Saygın ile ATİB
Kurucularından ve Eski Ülkü Ocakları Genel
Başkanı Dr. Ali Batman konuşma yaptılar. Birlik
ve beraberlik mesajları verdikleri konuşmalarında
genel kurulun özellikle çift adayla yapılmasının
umut verici olduğunun altını çizdiler.
Tüm delegelerin oylarını kullanmasının ardından seçim kurulu oyları ve sonuçlarını divan
heyetine bildirdi. Heyecanlı bekleyişin ardından
Divan başkanı Nurdoğan Aktaş İhsan Öner’in delegelerin oylarıyla 23. Dönem Genel Başkanlığına
seçildiğini ilan etti. ATİB Genel Başkanı İhsan
Öner’in tekrar genel başkan seçilmesi ayakta alkışlandı. Yeniden güven tazeleyen İhsan Öner
kürsüye gelerek “bu seçimin kaybedeni yoktur”
diye başladığı konuşmasında “herkesi kucaklayan
bir anlayışla yolumuza devam edeceğiz. ATİB’in
bu birliğini ve beraberliğini kimsenin bozmasına
müsaade etmeyeceğiz” dedi. Ardından diğer genel
başkan adayı Durmuş Yıldırım’ ın elinden tutarak
havaya kaldıran ATİB Genel Başkanı İhsan Öner,
verdiği bu resimle bu birlik ve beraberliği daha
da pekiştirmiş oldu.
Daha sonra divan başkanı Nurdoğan Aktaş
23. Dönem Genel Yönetim Kurulu Listesini, Haysiyet ve Denetleme Kurulu Listesi ile Genel Başkan
Danışma Kurulu listesini delegelere okudu.
Müslüman Sosyal Hizmet Çalışmaları
-İmkanlar ve SorumluluklarCami cemiyetlerimiz şu an bir dönüm noktasındalar. Gelecekte sadece bir ibadet
mekanını işleten ama pek bir toplumsal etkinlikleri olmayan “Cami Yapma ve
Yaşatma Dernekleri”ne mi dönüşmek istiyorlar, yoksa toplumsal hayatta bir etkinliği
olan, söz sahibi aktif bir unsur mu olmak istiyorlar.
“
Federal seviyede ortak bir müslüman sosyal hizmet kurumunun
kuruluşu daha nihayete ermiş durumda değil.” Alman İslam
Konferansı’nın aktüel bir ara sonuç
belgesindeki bu ifade ortak bir müslüman sosyal hizmet kurumunun
gelişimi ile ilgili durumu özetlemekte:
Herşey daha gelişim sürecinde ve
varılacak nokta daha belli değil. Ne
Alman İslam Konferansı’nın kendisi
ne de Alman İslam Konferansı’na
katılan müslüman cemaatler bu konuda
niyet belirtisinden öteye giden somut
gelişmeleri ortaya koyabilmiş değiller.
Bu gecikmeye sebep olan
katılımcıların isteksizlikleri değildir.
Siyasi cenahta ve müslüman cemaatlerde bu yola girme konusunda bir
çekince sözkonusu değil. Gecikmeye
sebep olan daha çok müslüman cemaatlerin kendilerini ve görev alanlarını
tanımlamadaki son yıllarda yaşadıkları
süreçtir. Bundan daha 40-50 sene
önce sadece pratik ihtiyaçlardan doğan
müslüman dini cemaat yapıları daha
ancak son 10-15 yıldan beri Alman
Din-Devlet Hukuku’nun öngördüğü
“Dini Cemaat” (Religionsgemeinschaft)
statüsü ile kendilerini tanımlamaktalar.
Özellikle son 10 yıl bu statünün ortaya
koyduğu sorumlulukları ve gerekçeleri
yerine getirme çabası ile devam
etmiştir.
Alman siyasetinin artık cemaatlerin
fiiliyatta bu statüye sahip olmalarının
kabulünden sonra, bu statü ile de
ilintili olan sosyal alanda aktif olma
beklentisi sesli bir şekilde bir ödev
olarak dillendirilmeye başlandı. Mülteciler ile aktüel yaşanan süreç ve
mültecilerin çoğunluğunun müslüman
olması da bu süreci hızlandırmakta.
Müslüman cemaatler açısından şu
anki en sıkıntılı durum, sahip oldukları
Müslüman Dini Cemaat statüsüne dahi
alışabilmiş değilken, bu yeni ortaya
çıkan beklentileri karşılayamama yönünde. Şüphesiz ki mevcut yapılarında
şu an da müslüman dini cemaatler
sosyal alanda hizmetler ortaya koymaktalar. Birçok zaman kendileri dahi
bunun farkında olmasalar da. Mesela
cami cemiyetlerinde gerçekleştirilen
gençlik çalışmaları, birçok eğitim faaliyeti ve sosyal yardım hizmetleri zaten
dosya ][ 07
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
bu tanımın içine girmekte. Alman
İslam Konferansı’nın hazırlattığı bir
araştırma da zaten tam da bu sonucu
ortaya koymakta: Cami cemiyetlerinde
sosyal hizmet çalışmaları zaten mevcut
ama gelenekselleşmiş Kurumsal Sosyal
Hizmet Ağı’na dahil değiller. Müslüman
cemaatler içindeki sosyal hizmet
çalışmaları Almanya’da çok ileri bir
kurumsallaşmaya sahip olan Sosyal
Hizmet Kurumlarının (Wohlfahrtsverbände) kurumsallaşma seviyelerinden
çok uzaktalar.
Bunun başlıca sebeplerinden biri
de, müslüman dini cemaatlerimizin
kuruluşlarında bu şekilde planlanmış
olmamaları yatmakta. İlk kuruluş
yıllarında dini cemaat olma bilinci
olmadığı gibi sosyal hizmet kurumu
oluşumlarının sunduğu imkanlar da
bilinmememkte, bu tür kurumsallaşmış
bir çalışmanın yapılabilirliğinin dahi
farkına varılmamıştı. Halbuki Almanya’da Sosyal Hizmet kurumları Devletten sonra ikinci büyük iş sektörü olma
konumundalar.
Sosyal Hizmet kurumu denildiğinde
çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren kurumlardan bahsetmekteyiz.
Ana okullarından tutun da bizzat okullara kadar, bunların yanı sıra farklı
eğitim ve gençlik yapıları, yardım
kuruluşları, ihtiyarlar bakım evleri,
hastaneler ve hayatımızda bir şekilde
karşılaştığımız, özellikle zor zamanlarda baş vurduğumuz kurumlar sosyal
hizmet kurumu olarak faaliyet göstermekteler. Ve bu alanların
birçoğunda şu an itibari müslümanlar
tarafından üretilen sunulan hizmetler
çok cüzi durumda. Mesela daha yeni
yeni ana okulları kurulup işletilmekte,
özgün eğitim kurumları parmakla
sayılacak sayıda. Halbuki bu alandaki
ihtiyaçlar insanlarımız tarafından açıkça
dile getirilmekle birlikte bunların
karşılanması için başvurabilcekleri
müslümanlar tarafından işletilen kurumlar yok denilebilcek sayıda.
Bu eksiklik imkansızlıktan değil,
bu ihtiyaçları tanıma ve gereğini yapmamaktan kaynaklanmakta. Mesela
birçok cemiyetimizde ilk kurucu neslimiz emeklilik yaşına çoktan ulaşmış
durumda. Birçoğu için Türkiye’ye
dönüş hayali gerçekleşmediği gibi,
modern hayatın getirdiği zorluklar ile
çok yoğun bir şekilde karşı karşıya
kalmaktalar. Özellikle ailelerin küçülmesi, çocuk ve torunların işleri sebebiyle uzak mesafelerde bulunmaları
bu nesilde en çok ihtiyaç duydukları
dönemde yalnızlık sorunu ile karşı
karşıya kalmalarına sebep olmakta.
Cami cemiyetlerimiz sosyal ortam
oluşturma adına vakit geçirebilecekleri
mekanlar olmasına rağmen, bu emektar neslimiz için çok da fazla imkan
ve hizmetler oluşturamamakta. Ki Almanya’da bu tür çalışmalar klasik olarak sosyal hizmet kurumunun faaliyet
alanına düşmekte.
Birinci nesil örneğinden yola çıkacak
olursak, birçok cemiyetimizin hali
hazırda kiraya verdikleri ve gelir
kaynağı olarak gördükleri daireleri
A. Engin KARAHAN
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
[email protected]
mevcut. Sadece kira geliri kaynağı
olarak bakılan bu daireler yaşlı insanlara yönelik geliştirilebilecek olan “destekli yaşam evleri” (Betreutes Wohnen)
gibi
konseptler
bağlamında
değerlendirilebilir. Yine aynı şekilde
kira gelirinin olacağı bu konseptte ek
olarak yaşlı insanlarımızın yaşlılıktan
dolayı ihtiyaç duydukları yardımlar
hizmet olarak sunularak yaşamlarında
kolaylaştırmaya gidilebilir. Sosyal hizmet kasaları tarafından da maddi olarak desteklenen böyle bir çalışma ile
cemiyetimize gelen yaşlılıktan dolayı
yardıma muhtaç olan cemaaatimize
destek verdiğimiz gibi, aynı zamanda
da cemiyetimizde istihdam imkanı
oluşturmuş oluruz.
Benzer bir durum Ana Okulları
içinde geçerli. Mekan olarak birçok
cemiyetimiz gerekli şartları yerine getiriyor olsa da, konu hakkında yeterli
bilgiye sahip olmadıklarından kendi
cemiyetlerinde resmi bir ana okulu
kurmaktan çekinmekteler. Halbuki
böyle bir adım hem çocuklarımız için
dini hassasiyetlere dikkat edilen bir
ana okulu kurmamızı sağladığı gibi,
yine kendi cemiyetimizde kendi
eğitilmiş insanlarımızı değerlendirme
imkanı da sunacak ve cemiyetlerimizin
cazibesine de katkı sağlayacaktır.
Bu noktada eksik olanın imkan
değil, bilinç olduğunu ifade etmiştik.
Kurumsallaşmış sosyal hizmet
çalışmaları için gerekli bilincin
oluşturulmaması, yakında sadece bilincin değil, imkanların da azalması
anlamına gelebilir. Cami cemiyetlerimiz
şu an bir dönüm noktasındalar. Gelecekte sadece bir ibadet mekanını
işleten ama pek bir toplumsal etkinlikleri olmayan “Cami Yapma ve
Yaşatma Dernekleri”ne mi dönüşmek
istiyorlar, yoksa toplumsal hayatta
bir etkinliği olan, söz sahibi aktif bir
unsur mu olmak istiyorlar. Bu sorunun
cevabı cemiyetlerimizin kurumsal olarak sosyal faaliyet alanlarına açılıp
açılmayacaklarında yatmakta. Bu sorunun cevabıyla cemiyetlerimiz bir
yerde de toplumun merkezine mi
yerleşmek istiyorlar, yoksa marjinallikle
mi yetinmek istiyorlar, bunu belirlemiş
olacaklar.
Mazlum ve Mağdurlar İçin El Ele
IGMG Sosyal Yardım Derneği
IGMG Hilfs- und Sozialverein e. V.
T +49 221 942240-430 | F +49 221 942240-435
www.hasene.org | [email protected] |
haseneorg
—
Havale için banka bilgileri | Bankverbindung:
Hesap Sahibi | Kontoinhaber: IGMG Hilfs- und Sozialverein e. V.
Banka | Bank: Kreissparkasse Köln
IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: COKSDE 33
Amaç | Verwendungszweck: Destekçi No veya [Adresiniz] | Spender-ID oder [Adresse], 0002356
Kumanya Kampanyası 2016
SOFRALAR KUMANYANIZLA BEREKETLENSiN,
MAZLUMLAR SEViNSiN
Lebensmittelkampagne 2016
EURE LEBENSMITTELPAKETE,
EIN SEGEN FÜR DIE ARMEN UND BEDÜRFTIGEN
50 ½
BiR KUMANYA BEDELi
LEBENSMITTELPAKET
09.04. - 15.05.2016
Türkiye’den Nasıl Emekli
Olabilirim?
Sorular-Cevaplar
-
dosya ][ 09
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Yaşar CİMŞİT
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
[email protected]
Burada yardım aldığımda, Türkiye`den emekli maaşı alabilir
miyim?
-Eşim 2010 yılında vefat etti.
Türkiye’den emekli olabilir miyim?
Saygıdeğer okuyucular zaman zaman sizden gelen sorular arasında
yukarıdaki konular ile ilgili sıkça soru
sorulmaktadır.
Bu sorulara biz de bazen birebir
bazen de mail yoluyla cevap vermeye
çalışıyoruz.
SGK`nın yurtdışı borçlanma kanunu halen daha yürürlükte, herhangi
bir değişiklik olmadığından Türkiye’den emekli maaşı almanın şartı
yurdışı çalışmasının sonlanması gerekiyor. Belki de haklı olarak şöyle
bir soru ile konuyu daha da açıklığa
kavuşturmak gerekir,
Harz 4, Jobcenter, Minijob veya
480 Euro diye adlandırılan çalışmalarınız devam ettiği sürece Türkiye’den emekli maaşı alamazsınız.
Neden? Çünkü iki ülke arasındaki
Sosyal Güvenlik anlaşması gereği
yasal olarak yurtdışı borçlanmasından
faydalanan vatandaşların Türkiye’den
borçlanarak emekli olmayı hak kazanırlar, oysaki emekliliği borçlanarak
ödemek ile maaş almak ayrıdır, yani
emeklilik borçlanmanızı yaparak hak
ettiğiniz halde maaş almadan buradaki
işinize devam edebilirsiniz. Şimdilik
yürürlükte olan yasalar gereği Emeklilik Maaşı almanın tek yolu Almanya’daki iş aktinizin sonlanmasıdır.
Almanya’da herhangi bir resmi
kurumdan hayatınızı idame ettirmek
için yardım alanlar da, Türkiye’den
emekli maaşı alamazlar.
Eşlerden herhangi birinin vefatı
ile HAK sahipliği emeklilik için mutlaka
bir uzmandan destek alarak 900
veya 1800 günden borçlanarak Türkiye’den emekli olabileceğinizi hatırlatırım. Hak sahipliği emekliliğinden
dolayı Almanya’da işinizden ayrılmadan veya herhangi bir kamu kurumundan yardım almış olsanız dahi
HAK sahipliği emeklilik maaşını alabilirsiniz.
Değerli okuyucular mail yoluyla
sizlerden gelen özel sorularınız ve
cevaplarınız
1 . S o ru : Ben Emine K.
23.12.1970 duğumluyum, evlilik
yoluyla 1987 yılında Almanya’ya geldim, ilk çocuğum 1989, ikinci çocuğum 1991, üçüncü çocuğum 1996
ve dördüncü çocuğum 1998 yılında
dünyaya geldi. Almanya’ya gelmeden
önce 1987 yılının 7 Ocak`tan 15 Nisan`` kadar SSK`lı olarak çalıştım.
Nasıl emekli olabilirim ve ne kadar
ödemem gerekir?
1. Cevap: Emine hanım, Türki-
ye’de SSK`lı olarak çalışmış olduğunuz
toplam 68 gününüzün mevcuttur.
Yurtdışı borçlanmanızı SSK`dan yapabilirsiniz. Almanya’da çalışıp çalışmadığınızı belirtmemişsiniz. 5300
günden borçlanarak 45 yaşında
emekli olabilirsiniz.
2. Soru: Ben Ahmet Serdağlı
09.03.1967 doğumlu, 1987 yılında
normal 20 ay Askerlik yaptım.1990
yılında evlilik yoluyla Almanya’ya
geldi, ilk defa 1991 yılın Mart ayında
Almanya’da sigortalı olarak işe başladım, 2006 yılından itibaren kendi
işimi kurdum. Ben nasıl emekli olabilirim ve kadar ödemem gerekiyor?
2. Cevap: Ahmet bey sorunuzun
içinde bazı cevapları bulamadık. Türkiye’de herhangi bir işyerinde SSK`lı
olarak çalıştınız mı? Ve vatandaşlık
durumunuz nedir? Şayet Türk vatandaşı ve SSK`lı olarak çalışmanız
mevcutsa 20 aylık askerliğinizin borçlanması sizi 20 ay önce emekli olmanızı sağlar. Diğer bir cevapla 5450
günden borçlanmanız gerekir ve 51
yaşında emekli olabilirsiniz.
3 . Soru : Ben Ayten Tellioğlu
16.07.1965 doğumluyum, 2 yaşında
Almanya’ya geldim, 16 yaşında meslek eğitimine başladım. 1985 yılında
evlendim ve ilk çocuğum 1987 ikinci
çocuğum 1990 ve 1994 yılında dün-
yaya geldi, 2004 yılına kadar çalıştım
o zamandan bu tarafa ev hanımıyım.
2008 yılında Alman Vatandaşlığına
geçtim ve 2012 yılında Türkiye’de
usulüne uygun olan bir işyerinde 20
gün SSK`lı olarak çalıştım. Nasıl
emekli olabilir ve kaç günden borçlanarak emekliliği hak edebilirim?
3. Cevap: Ayten hanım Alman
vatandaşı olmanız sizin emekli olmanıza engel değildir. Türkiye’de
SSK``ı olarak çalışmanızı yaparak çok
önemli bir avantaj sağlamış oluyorsunuz. Şu andaki yaşınız 50, oysa
40 yaşında emekliliği hak kazanmışsınız. Fakat yine de geç kalmış değilsiniz. Yurtdışı borçlanmanızı 5000
iş gününden borçlanarak hemen
emekli olur ve maaş almaya başlarsınız. Borçlanmada Tahsis Talep formunu doldururken mutlaka bir uzman desteği almanızı tavsiye ederim.
Yaşar Cimşit
İrtibat: Emeklilik
Danışma Merkezi
SGK Uzmanı ve Sosyal Danışman
Gräfenau Str. 20
67063 Ludwigshafen/ Almanya
Tel: 0621-62902955
Fax:0621-68567572
Mobil: 0172 7063 816
E-Mail: [email protected]
GMG Köln Bölgesi şubelerinden Brühl
cami Fetih Proğramı düzenledi. Yaklaşık
400 kişinin iştirak ettiği proğram
Kur'an tilaveti ve İstiklal Marşı ile başladı.
Proğram sunumunu İlahiyatçı ve Bürühl
Cami eğitimcilerinden Mustafa Güngör
yaptı.
Programın açılış konuşmasını Brühl
Cemiyet Başkanı Hüseyin Duran Brühle
yapım müsaadesi alınan yeni yapılacak
Cami inşaatıyla ilgili son gelinen noktayı
katılımcılarla paylaştı. Duran eğitim biriminin yaptığı salon proğramı hakkında
emeği geçenlere teşekkür etti.
Brühl cemiyetinde eğitim alan öğrenciler sınıf sınıf sahne aldılar. Her sınıfın
ayrı ayrı şiirler, ilahiler ve marşlarla süslediği programda fethin canlandırıldığı
tiyatro anında heyecanın zirve yaptığı
gözlendi. Amatör ruh ve heyecanla profesyönel bir oyun ortaya koyan Brühl
Camii öğrencileri izleyicileri; zaman zaman
gözyaşlarına boğdu, zaman zaman da
coşkulu anlar yaşattılar.
Brühl Camii İmam-Hatibi Salman Aydın; "İstanbul'un Fethi İslam ve Dünya
tarihi açısından çok önemliydi. Ancak bugün bizler için yaşadığımız topraklarda,
komşularımızın, iş arkadaşlarımızın toprakların sahiplerinin gönüllerini fethetmenin asıl görev olduğunu, bunun da
ancak İslam`ın örnek ahlakını yaşamakla
mümkün olacaktır" dedi.
IGMG Köln Bölgesi adına proğrama
katılan Bölge Başkan Yardımcısı İsmail
Demirci yaptığı selamlama konuşmasında;
proğram hakkında takdir duygularını
ifade ettikten sonra özellikle tiyatro oyuncularını tebrik etti. Bölge adına proğrama
emeği geçen, Eğitim Başkanına, eğitimcilere ve öğrencilere teşekkür etti.
Proğram sonunda Camii Eğitim Başkanı Hamza Aydın eğitim faaliyetleri hakkında bilgi verdikten sonra; proğramda
emeği geçen tüm eğitimcileri tek tek
sahneye davet ederek teşekkür etti.
Proğram Kur'an tilaveti ile son buldu.
I
Brühl Camiinde Fetih Coşkusu
10 ][ haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
“Müslümanlar İçin İslam’a Giriş” Semineri Sona Erdi
D
İTİB Akademi tarafından, hayata geçirilen ve özellikle Almanya’da yaşayan
muhtedilere yönelik hazırlanan “Müslümanlar için İslam`a Giriş” adı altında yedi
haftalık bir seminer dizisi gerçekleştirilmiştir.
Son yıllarda müslüman olmuş muhtedilere
davetiye mektupları gönderilerek programa
katılımları teşvik edilmiştir. 28 kişinin kayıt
edildiği programa 20.01.- 11.03.2016 tarihleri arasında haftanın ikişer gününde
İslam’ın temel konuları aktarılmıştır. İman
Esasları, İslam’ın beş şartı, İslam’da temizlik,
Efâl-i mükellefin (Davranış kategorileri),
Kur’an’ın ana konuları, Hz. Muhammed’in
hayatı ve İslam Ahlakı her hafta ayrı ayrı
işlenen seminer konuları olmuştur.
18 Mart 2016 günü gerçekleştirilen kapanış programı, Kur’an-ı Kerim tilavetinin
ardından, DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Hakan
Aydın ve DİTİB Akademisi Müdürü Taner
Yüksel‘in konuşmaları ve seminere katılan
öğrenci temsilcilerin paylaştıkları duygu ve
düşüncelerle başladı.
DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Aydın
konuşmasında “Bizlere ve sizlere bu güzel
hizmetleri sunan ve yarınlara taşınması noktasında, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye
Diyanet Vakfı ve Köln DİTİB Genel Merkez’in
destekleriyle hayata geçirilen Uluslararası İlahiyat Projesi ve bu bağlamda oradan mezun
olan arkadaşlara öncelikle şükranlarımı sunuyorum. Zira bugün kapanışını yaptığımız
seminerdizisinin sunulmasını sağlayan DİTİB
Akademisi ve bu birimde görev yapan Uluslararası İlahiyat Projesi mezunları olmuştur“
diye ifade etmiştir.
DİTİB Akademisinin diğer çalışmalarına
da değinen Aydın, Elif-Ba, İlmihal ve İbadet
Rehberi kitaplarının Almanya’da bulunan konjonktür gereği iki dilli olarak hazırlandığını
ifade ederek, katılımcılara bu ve benzeri çalışmaların devam edeceğini beyan etmiştir.
“Müslümanlar için İslam’a Giriş” dersleri
Almanya’da doğup büyüyen ve Türkiye’den
mezun olan İlahiyatçı Şeyma Horasan ve
Dursun Atak tarafından yedi hafta boyunca
verilmiştir.
DİTİB Akademisi, bu programla, İslam
dininin Almanca olarak anlatılması hususunda
ilgi duyan katılımcıların önemli eksiklerini
gidermeye çalışmaktadır. Yine bu bağlamda
Almanya’da gerek Alman Müslüman Cemaate
yönelik gerekse Müslüman olarak doğup büyüyen tüm ilgililere yönelik Temel İslami konuların özellikle Almanca olarak önem veren
DİTİB Akademisi’nin bir sonraki hedefi, bu
pilot projesinin Almanya genelinde de sunulabilmesidir.
Kapanış programı, DİTİB Yönetim Kurulu
Üyesi Hakan Aydın ve DİTİB Akademisi Müdürü Taner Yüksel‘in katılımcılara katılım
belgelerini vermeleri ile sunulan ikramlardan
sonra tamamlanmıştır. DİTİB Akademisi,
Müslümanlar için İslam Giriş‘ programının
sona ermesiyle, “Namaz’a ve Kur’an Öğrenmeye Giriş Dersleri” programının hazırlıklarına
başlamıştır.
IGMG Hadsch-Umra Reisen GmbH
Boschstr. 61-65 | D-50171 Kerpen
T: 02237 9746-0 | F: 02237 9746-19
E-Mail: [email protected] | Web: www.igmghacumre.com
Sofralar Kumanyanızla Bereketlensin
Mazlumlar Sevinsin
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
H
asene Derneği bu sene 6ncı
kumanya kampanyasını düzenliyor. Her yıl artan kumanya
bağışı ve ülke sayısı ile on binlerce ihtiyaç sahibinin sofrasına katkı sağlanıyor. Ramazan ayı öncesinde, mazlum
ve mağdurların sofralarına katkı sağlayan kumanya kampanyasını, kampanyalar sorumlusu Ömer Benli ile
konuştuk.
Her yıl düzenlediğiniz kumanya
kampanyasının amacından bahseder
misiniz?
5 yıldır kumanya kampanyası düzenliyoruz. Bu sene gerçekleştireceğimiz altıncı kumanya kampanyası olacak. Kumanya kampanyası ile amaçladığımız şey, gerek Ramazan ayı içerisisinde gerekse de Ramazan ayından
sonra mazlum ve mağdurlara ulaşmak,
onların yanında olduğumuzu hissettirmek ve gıda yardımında bulunmaktır.
Ayrıca insanımızı üç aylar olarak ifade
edilen manevi yoğunluğu yüksek olan
bu aylarda paylaşmaya teşvik etmektir.
Dünyanın farklı ülke ve bölgelerinde
yaşayan mazlum ve mağdurlara, evlerinden ve yurtlarından çıkmak zorunda bırakılmış mültecilere ulaşarak
onlara bu aylarda gıda yardımları ile
destek çıkmaktır.
Bu seneki sloganınız nedir?
Bu sene kampanyamızın sloganını
“SSofralar kumanyanızla bereketlensin,
mazlumlar sevinsin”
olarak belirledik. Kampanyamızda bereket kavramını ön plana çıkardık. Bereket kavramını, sahip olduğumuz nimeti ve
bizlere bahşedilen rızkı Allah yolunda
vermeden doğru anlayamayız. Bereket
bolluk anlamına gelir. Lakin bu sadece
niceliksel/sayısal çokluk alamında bir
bolluk demek değildir. Nice çokça mal
vardır ki, bereketi yoktur; nice az şey
vardır ki, bereketi vardır. Bereket
ancak Allah’tandır; nimet ve rızkın Allah’tan olduğu gibi. Şükrü olmayan
nimet ve rızkın ise bereketi olmaz.
Nimet ve rızkın şükrü ise ancak Allah
yolunda harcayabilmekle eda edilebilir.
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Verilen rızık karşısında kanaat etmek;
hamd ve teşekkür etmek gerekir.
Kendisine verilen şeylerden infak
etmek, rızkı verene teşekkürdür.
Kur’an’da, takva sahiplerinin özelliklerinden birisi de kendilerine verilen
rızıklardan infak ederler olarak belirtilir.
Rızık Allah’tandır, zira O el-Rezzak’tır.
O, rızkın kaynağıdır. Peygamber Efendimiz a.s. buyuruyor ki: “Adamın birisi,
Allah Rasûlüne gelip kalbinin sıkışıp
daraldığından şikayet edince Efendimiz
şöyle buyurdu: Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin
başını okşa!”
Her birimizin, yeryüzünde bir lokmaya ihtiyaç duyan kişilere karşı sorumlulukları var. Verilen nimetin, sahip
olduğumuz rızkın şükrünü ancak paylaşmakla, Allah yolunda karşılıksız harcamakla ifa edebiliriz. Bu duygu ve
düşünceler içerisinde ‘Sofralar kumanyanızla bereketlensin, mazlumlar sevinsin’ sloganı ile kumanya kampanyasını başlattık.
Kumanya kampanyası neden önemli?
İçerisinde yaşadığımız dünyanın ahvali hiç de iç açıcı değil. Dünyadaki
gelir dengesizliği her geçen gün artıyor.
Bu manada dünyaya hakim olan düzenin adilliğinden söz etmemiz mümkün değil. Uluslararası kurumların
yaptığı araştırmalar bize bu tabloyu
gösterir nitelikte: Dünyanın en zengin
% 1’lik kısmının sahip olduğu mal
varlığı, geriye kalanların toplam mal
varlığına denk duruma gelmiş durumda.
Bu dengesizlik ise yoksullukla mücadelede olumsuz bir etki yaratıyor. Ülkelerde yaşanan çatışmalar ve iç savaşlar açlığın oluşmasına sebep olan
etkenlerin başını çekiyor.
Dünyadaki tabloyu aktuel olarak
yansıtacak olursak şu şekilde: Dünyada
52 ülkenin insanları ‘ciddi ve endişe
verici’ açlıkla karşı karşıya. Dünyada
795 milyon kişi yetersiz besleniyor.
Her yıl 3.1 milyon çocuk beş yaşını
tamamlayamadan yetersiz beslenme
sebebiyle hayata gözlerini kapıyor.
Açlık konusunda en kötü durumdaki
ülke olan 4.6 milyon nüfusluk Orta
Afrika Cumhuriyeti’nde nüfusun nerede
ise yarısı açlık çekiyor. Diğer bir Afrika
ülkesi olan Çad’taki durum ise; 4.4
milyon kişi açlıkla karşı karşıya. Çatışma
ve kaosun sürdüğü Suriye, Güney Sudan ve Somali gibi ülkelerde ise verilere
ulaşılamadığı için sağlıklı bir bilgi sunulamıyor. Dünya çapında 59.5 milyon
kişi çatışmalar ve iç savaşlar nedeniyle
yaşadığı yeri terketmek zorunda kalmış.
6 yıldır süren Suriye’deki iç savaşın
bilançosu da ağır. Yüzbinlerce insan
hayatını kaybetti. Milyonlarca insan
mülteci konumunda. Büyük acılar yaşanıyor. Açlıktan ölen insanların haberlerini izliyor ve okuyoruz. Bu tüm
insanlık adına büyük bir ayıp. Kuman-
Röportaj: Murat Kubat
röportaj ][ 11
yalarımızı dünyanın farklı coğrafyalarındaki bu mazlumlara ulaştırmaya
çalışıyoruz. Bu bakış açısından hareketle
başlattığımız kumanya kampanyası büyük önem arzediyor.
Kumanya Kampanyası; 51 Ülkede,
Türkiye’de 27 İlde, 60 bin kumanya
hedefi
Çalışmalar bu sene kaç ülkede yürütülecek? Ağırlık vereceğiniz ülkeler
hangileri?
Kumanya çalışmalarını bu sene 51
ülkede yürütmeyi planlıyoruz. Bu hususta tüm hazırlıklarımızı ve görüşmelerimizi yaptık. Türkiye’de ise 27
ilde olacağız. Suriye’de 6 yıldır süren
savaş can almaya, insanları göç ettirmeye devam ediyor. Farklı ülkelere
sığınmış Suriyeli mültecilerin sayısı
milyonlarla ifade ediliyor. Zor durumda
kalan mültecilere de desteklerimiz sürecek. Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve
Hatay’da bulunan kamplardaki mültecilere ve dışarıda yer alan ihtiyaç
sahiplerine ulaşmayı planlıyoruz.
Yine Suriye’deki savaşın bir sonucu
olarak Avrupa’nın farklı ülkelerine sığınmış mülteciler var. Almanya başta
olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde
kurulacak iftar çadırlarında birikte
iftar yapma noktasında çalışmalarımızı
planladık. İhtiyaç sahibi mültecilere
ayrıca kumanya dağıtımlarımız da olacak. Yine bir sosyal sorumluluk projesi
olarak, önceki yıllarda gençlerle yaşlı
ve kimsesiz insanlarımızı iftar sofrasında bir araya getiren bir projeyi
IGMG Kadınlar Gençlik Teşkilatı ile
birlikte gerçekleştirmiştik. Bu sene de
bu projede yer almayı hedefliyoruz.
Etiyopya, Çad ve Kamerun gibi Afrika ülkelerinde bu sene çok kurak
geçti. Yaşanan su sıkıntısı, insanların
tek geçimlik kaynağı olan hayvanları
da telef etti. Afrika’da kuraklık ölümleri
de beraberinde getiriyor. Bu sebeple
kuraklığın yaşandığı ülkelere ağırlık
vereceğiz.
Kampanya için koyduğunuz bir hedef var mı?
12 ][ röportaj
Bu seneki hedefimiz 60 bin kumanya bağışı alabilmek. Geçtiğimiz
sene 62 bin 515 kumanya bağışı toplayarak, 49 ülkede mazlum ve mağdurlara dağıtmıştık.
Çalışmaları Ramazan ayından aylar
önce başlatıyorsunuz. Neden?
İstiyoruz ki; Ramazan ayı başlamadan mazlum, mağdur ve muhtaçların
hanelerine gıda paketlerimizi ulaştıralım. Bu nedenle çalışmalar Ramazan
ayı öncesinde başlatılıyor ve bitiriliyor.
Bunun yanı sıra Ramazan ayı içerisinde
de farklı çalışmalarımız olacak. Balkanlarda, Burkina Faso, Etiyopya,
Nijer, Somali, Togo ve Uganda’da yetimlerimizle buluşup, onları sevindirecek
ve hediyeler vereceğiz.
Günde binlerce ekmek çıkaran Mobil
Fırınımız Hatay’da olacak; mültecilerin
ve Hataylı ihtiyaç sahiplerinin iftar
sorfrasına sıcak ekmek sunacak. Ayrıca
il ve ilçe belediyeleriyle görüşüyoruz;
bir ilimizde de iftar çadırı açmayı planlıyoruz.
Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da, Başçarşı’ya çok yakın bir
mesafede bulunan aşevimiz şu an halihazırda ihtiyaç sahiplerine sıcak yemek
çıkarıyor. Ramazan ayı içerisinde kapasiteyi artırarak 500 kişiye sıcak iftar
yemeği vermeyi planlıyoruz.
Bir Kumanya Bedeli 50 Euro
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Bir kumanya bedeli ne kadar?
Bir kumanya bedeli 50 Euro’dur.
Her bir kumanya içerisinde pirinç,
makarna, un, şeker, yağ, tuz, salça,
fasulye, hurma gibi temel gıda maddeleri bulunuyor. Bu maddeler ülkeden
ülkeye, bölgeden bölgeye kısmi değişiklik gösterebiliyor. Kumanya paketleri
23 ila 25 kg arasında bir ağırlığa
sahip. Böylece kumanya bağışında bulunan her bir aile, ihtiyaç sahibi bir ailenin sofrasına Ramazan ayı için anlamlı
bir katkı sağlamış olacak.
Kampanyaya katılmak isteyenler
nasıl katılabilir?
Yardımların yapılabilmesi için
www.hasene.org sayfamızdaki online
bağış bölümü kullanılabilir. Ayrıca
(+49) 221 942240-430 numaralı telefon aracılığı ile de bizlere ulaşarak
bilgi alınabilir. Bağışçılarımız, bu çalışmalar için tahsis ettiğimiz [email protected] mail adresi kullanarak
bizlere sorularını yöneltebilirler.
Peki kampanyanız ne zaman sona
eriyor?
15 Mayıs gibi kampanyamızın ilk
aşaması tamamlanmış olacak. Kampanyayı neden erken bitirdiğimizi soranlar olabilir. Kampanyanın nihayetlendiği tarihten itibaren, hangi ülkede
ne kadarlık bir çalışma yapılacağından
tutun, ülkelerdeki partner kurumlarla
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
görüşmelere varana dek yoğun bir
hazırlık dönemi içerisinde oluyoruz.
Gözlemcilerimiz 28 Mayıs tarihinden
itibaren görevli oldukları ülkelere gitmeye başlayacaklar. Ramazan ayı öncesinde kumanyalarımızın hanelere
girmesini istediğimiz için, hazırlıklar
göz önünde bulundurulduğunda kampanyanın ilk aşamasının tamamlanması
için verilen tarih erken değil diyebiliriz.
Kampanya için kaç gözlemci görev
yapacak?
Kumanya kampanyası için 228 gözlemcimiz görev yapacak. Her bir ülke
için bir ülke sorumlusu ve ona yardımcı
olacak, ülkelerdeki yoğunluğa göre
sayıları farklılaşan sayıda gözlemciler
tayin ettik. Gözlemcilerimizin tamamını
görevli olacakları ülkelerden neler yapacakları hususunda gitmeden önce
eğitim programlarından geçiriyoruz.
Geçen seney e ora nla bu seneki
kampanyada ne tür yenilikler var?
Bu sene ilk defa kumanya kampanyası yürüteceğimiz ülkeler var. Vietnam bunlardan bir tanesi. Geçtiğimiz
yıl ilk defa kurban kampanyası ile ülkeye gitmiştik. İhtiyaca binaen bu sene
de kumanya kampanyası ile Vietnam’da
olacağız.
Diğer bir yeniliğimiz; Türkiye’de il
sayısını geçtiğimiz seneye oranla azalttık. Bunun nedeni; her bir kumanya
paketinin ortalama 4 kişilik bir aileye
Ramazan ayı boyunca yetecek nitelikte
olmasıdır.
Son olarak paylaşmak istediğiniz
bir mesajınız var mı?
Bu sene de mazlum ve mağdurların
sofraları kumanya yardımlarımızla bereketlenecek inşallah. İşte o zaman
mazlumların sevinci bayramımız olacak.
Allah bizleri, mazlum ve mağdurlara
arka çıkan, onların sofralarına katkı
sağlayan, onlara yardım ve şefkat elini
uzatan, onların sevincine vesile olan
duyarlı insanlardan kılsın.
Paylaşmak bizde olanı azaltmamakta, çoğaltmakta ve bereketlendirmektedir. Bunun ahirette karşılığını
ise Allah c.c. verecektir. Tüm bu duygularla tüm duyarlı kardeşlerimizi bir
ihtiyaç sahibinin sofrasına katkı yapmaya davet ediyorum. Yardımseverler
kumanya kampanyasından ülke ülke
yansımaları ve haberleri www.facebook.com/haseneorg sayfasından aktuel
bir şekilde takip edebilirler.
Peygamberimiz a.s. hayırlı işlerde
acele etmeyi tavsiye etmiştir. Kampanyaya katılmada geç kalmamalarını
tavsiye ediyorum. Şimdiden, bizlere
yardımlarını emanet eden tüm hayırseverlerimize teşekkür ediyorum. Allah
bağışlarını ve yardımlarını kabul etsin.
İslam anlatılmalı
Konferansın ikinci bölümünde büyüyen mülteci kriziyle birlikte İslamofobinin de büyüdüğüne dikkat
çeken Dr. Fevzi Cebe, Müslümanların
bu durumu dinlerini değiştirerek değil, dinlerini doğru algılayıp doğru
anlatarak aşabileceklerini ifade etti.
Dr. Cebe, Kur'an-ı Kerim'de Hz.
İsa'nın 25 kez geçtiğini ve Müslümanların çocuklarına İsa ismi verdiklerini belirterek, "Konferansımızı
dinlemeye gelenlere bu bilgileri dışarıda arkadaşlarıyla paylaşmalarını
tavsiye ettik. Çünkü bu bilgiler paylaşıldıkça Hristiyanların bizim için
Hz. İsa'nın nasıl bir pozisyonda olduğunu, bizim Hristiyanlığa ne kadar
uzak veya yakın olduğumuzu ve
Kur'an-ı Kerim'in de bilime nasıl ışık
tuttuğunu anlatmaya çalıştık" şeklinde
konuştu.
Konferansın sonuncu bölümünde
ise İslam'ın DAEŞ gibi terör örgütleri
tarafından temsil edilmesinin söz
konusu olamayacağını anlatan Cebe,
"Tam aksine Müslümanların öz güveni ile dik ve alnı ak bir şekilde
kendilerini ve dinlerini yaşayarak,
anlatarak batı toplumunda İslamafobiyaya karşı bir kampanya başlatmaları gerekir" ifadesini kullandı.
Dr. Cebe, konferans sonunda
yaptığı açıklamada, Kur'an-ı Kerim'in
üç dört yerinde ayrıntısıyla bir embriyonun nasıl oluştuğunun anlatıldığını belirterek, "Bu mucize yüzyıllar
sonra yani günümüzde bilim dünyası
tarafından yeni yeni anlaşılmaya başlanmış durumda. Bu ayetler ilk kez
25-30 yıl önce anlaşılmaya başladı
ve günümüz şartlarında çok fazla
insan tarafından bilinmiyor" diye konuştu.
Köln Üniversitesinde Kur’an-ı Kerim Konferansı
K
öln Üniversitesinde konferans
veren Dr. Fevzi Cebe, embriyonun nasıl oluştuğunun yüzyıllar önce Kur'an-ı Kerim'de ayrıntılı
şekilde anlatıldığını ancak bu konunun
günümüz biliminde yeni yeni anlaşılmaya başlandığını söyledi.
Almanya’da hekimlik yapan ve
bir dönem Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) başkanlığını da
yürüten Cebe, Üniversitenin İnsan
Bilimleri Fakültesi'nde Almanca olarak
yaptığı sunumda, Kur'an-ı Kerim'in
günümüzde beşeri ilimlere yansıtmış
olduğu ışıktan günümüzde batılı
bilim adamlarının yararlandığını dile
getirdi.
Konferansın ilk bölümünde
Kur'an-ı Kerim'in mucizelerinden örnekler veren Fevzi Cebe, "Bundan
30 yıl önce Kanadalı Prof. Dr. Keith
Moore, Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerle
embriyolojinin nasıl alakası olduğunu
ve merhaleden merhaleye yaratıcının
insanı ana rahminde nasıl yetiştiğini
anlatması ve bunun Almanca sunulması bizim için çok önemliydi" dedi.
-İslamofobiye karşı gerçek
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
haber ][ 13
IGMG Brühl Camisi 2016 Yılı Diyalog Toplantısına Yoğun İlgi
Y
aklaşık 15 yıldır Alman kurum kilise
ve yerel idarecilerle kültürlerarası diyalog formatıyla bir araya gelen IGMG
Brühl derneğinin projesi her yıl ilgiyle takip
edilmeye devam ediyor. Yapılan yeni oturumda
Hamburg İslam Bilim Ve Eğitim Merkezinden
Özlem Nas Bon Protestan Kilisesinden İslam
Danışmanı Beate Strater, seminer verdiler.
Diyalog insiyatif üyesi Valeria Abert günün
modaretörlüğünde konukların karşısında oldular.
FARKLI KÜLTÜRLERİN BİR
ARADA YAŞAMASI
Proğramda ilk sözü alan Özlem Nas son
yillarda mülteci sayısında büyük yoğunluk
olduğunu bu noktada Alman Halkının çeşitli
endişelerinin olduğunu ve endişelerin ciddiye
alınması gerektiğini ifade ettiği konuşmasının
ilerleyen bölümlerinde şunları söyledi; ‘‘çözüm
ararken tartışırken ön yargıya yer vermeden
görüşmelerin aynı şeviyede olmalı. Almanyada
artan İslam ve Müslüman karşıtlığı olumsuzlukların tamamının bütün Müslümanlara
mal edilememeli" Özlem Nas Psikolojik nedenlerle Germanwings uçağını bilerek düşürüp
kendisi ile birlikte yolcuları da ölüme götüren
Pilotun Müslüman olması durumunda Alman
kamuoyonun tepkisini düşünmek bile istemediğini söyleyerek, kamuoyunun ne kadar
tek taraflı olduğuna vurgu yaptı. Nas; "Bizlerin Mülteciler konusunda insani değerleri
ön plana çıkararak soruna insani yönden
bakmamız gerekmektedir" dedi.
İNSANLARI ETNİK
GURUPLARA AYIRDIK
Günün ikinci konuşmacısı Bon Protestan
Kilisesinden Bayan Beate Sträter; "Bizlerin
en büyük hatalarımız insanları Müslümanlar,
Türkler, Almanlar, Hiristiyanlar diye etnik
gruplara ayrıştırmamız olsa gerek. Halbuki
bizler insanları etnik guruplara ayrıştırarak
değil grupların içindeki insanlara odaklanarak
insani ön plana çıkartmamız gerekirdi. İnsanlık
ister istemez bir kıskançlık içerisinde‘‘ dedi.
Oturumda iki konuşmacı da İslamiyet ve
Hristiyanlığın bu konuda çok etkili bir rol
alabileceğini söyledi.
Brühl Camii idarecisi Hasan Güngör, konuşmasında; "Bu sorunların çözümü noktasında maalesef batının ciddi bir adım atmaması
ve duyarsız kalması Türkiye`nin yanlız bırakılması, sonucunda mülteci akını Avrupa`ya
ulaşmıştır. Mültecilerin Avrupa`ya ulaştıktan
sonra Avrupa çözüm aramaya başlamıştır.
Alman Halkını endişelerinde haklı gördüğünü belirterek fakat bu endişenin tek
taraflı olmadığı 50 yıldan beri ülkede yaşayan
Müslümanların da büyük endişeli olduğunu
söyleyen Güngör, artan İslam ve Müslüman
Düşmanlığını örnek gösterdi.
Proğram sonunda katılımcı ve seminercilere teşekkür eden Brühl cami yönetimi
misafirlere gecenin sonunda ikramda bulundu.
Berliner Platz 2 · 35390 Gießen
Giriş 13:00 · Başlama 14:00
Çağır; Rabbinin Yoluna
Ama Hikmetle
Oysa aslolan tartışmak değil uzlaşabilmek, hakaret değil anlamaya çalışmak, zor
ve zorbalık yapmak değil, mesajını ulaştırabilmek olmalıdır. Bu ise ancak hikmetle
ve güzel öğütle gerçekleşebilir.
R
ab terbiye eden demektir. İnsanı
terbiye edecek olan, elbette
hayatı var eden, varlığa vücut
veren, ölüm ve ötesine dair bize bilgi
bahşeden Rab olan Allah’tır. Hem
insanı O’ndan c.c. daha iyi terbiye
Beni Rabkim edebilir ki?! Efendimiz ‘B
bim terbiye etti. Ve gerçekten güzel
terbiye etti’ buyurmuştur. Önümüze
model alabileceğimiz en güzel örnek,
üsvei hasene, olarak konulan Efendimiz’i a.s. doğru anlamak ve hayatımıza
taşımakla sorumluyuz. Rab tarafından
terbiye edilen bir peygamberin ümmeti
elbette Rabbin terbiyesine açık olacaktır.
Varlığı hikmetsiz yaratmayan Rabbimiz yoluna hikmetle ve güzel sözle
çağırmamızı tavsiye etmektedir. Rabbin
terbiyesinden geçen bir kulun davranışları hikmetle olması icab eder. Kendisine hikmet verilen ise güzel öz ve
iyi sözle davetini yapacaktır. Güzel
ahlakı tamamlamak için gönderilen
Peygamber Efendimiz’in hayatı davetin
nasıl yapılacağı hususunda bize etkili
örnekler sunmaktadır.
Hikmeti anlaşılmayan bir din bize
hayat sunamaz. Peygamberi doğru
anlaşılamamış İslam hikmetle buluşamaz. Din insanı köşeye sıkıştırmak
için değil, köşeye sıkışmış insana ebedi
saadetin yolunu göstermek ve böylece
hem bu dünyada hem de ölümden
sonra iyilik ve güzelik bulmasını sağ-
dosya ][ 15
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
MUrat KUBAT
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
[email protected]
lamak için gönderilmiştir.
Hikmet, bir şeyin maksadını içerir
aynı zamanda. Yaratılışımızda bir hikmet vardır; ölüm bir hikmet üzeredir.
Hikmeti anlaşılmayan bir hadise maksadını bulamaz, mesajını ulaştıramaz.
Davetinin içeriği değerli olan,hayat
memat ötesi anlam ifade eden, davetini
hikmetle yapmak zorundadır. Aksi
durumda daveti yerine ulaşmayacaktır.
Mesaj ne kadar değerli olursa olsun,
uygun bir usulle verilmez ise zayi
olur. İşte tam da bu yüzden, mesajı
güçlü olanlar mesajlarını hikmetle yapmak mecburiyetindedir. Daveti önemli
olanlar davetlerini güzel bir öğütle
yapmalıdırlar.
İnsanlar bir diğerine düşüncelerini
anlatmak, onaylatmak ve kabul ettir-
mek ister. Bu manada her bir söylem
bir çağrıdır, davettir. Herkes çağrısını
yapar bir şekilde. Kimi zaman bu çağrılar çağrışmaya, tartışmaya ve kavgaya
da dönüşebilir. Oysa aslolan tartışmak
değil uzlaşabilmek, hakaret değil anlamaya çalışmak, zor ve zorbalık yapmak değil, mesajını ulaştırabilmek olmalıdır. Bu ise ancak hikmetle ve
güzel öğütle gerçekleşebilir.
Tartışmak ve çekişmek insanın zaaflarından bir tanesidir. Hakkın ve
haklının ortaya çıkması için, doğrunun
hayat bulması için ortaya konmamış
tartışmalar çoğunlukla karşılıklı hakaretle neticelenir. Aslolan tartışmak
değil anlatmak, tanıtmak ve daha
sonra bırakmaktır. Doğrunun ve gerçeğin ortaya çıkması maksadını taşı-
mayan hiçbir tartışma güzel bir sonuç
doğurmaz.
Çağrılar çağrısı güçlü olanların,
çağrılarını hikmetle ve güzel öğütle
yapanların işidir. Davetini hikmetle
yapmayan, davet ettiği her ne olursa
olsun çağrısını anlamsızlaştırır. Hakkın
ve haklının yanında yer almayan, kendi
düşüncesini dayatanlar muhatabının
gönlünü değil, nefretini kazanır. Kabul
etmek içsel bir tavırdır; dışarıdan
dikte edilen bir dayatma değil. Zorlukla
ve zorbalıkla ancak kabul ettirilir ki
bu da murat edilen sonuçlar ortaya
çıkarmaz. Kişi kendi rızasıyla kabul
etmesinden daha değerli bir kabul
olamaz.
Güzel söz ve hikmetli davranış
muhatabı etkiler. Tartışma ise araya
husumet sokar. Dilimizde yer alan
‘Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır’
atasözü de güzel sözün etkisini ortaya
koymaktadır. Güzel öğüt üretir, tartışma tüketir. Hikmetli davranış çeker,
zorbalık iter. Hikmet ve güzel öğütle
yapılan davet, davetin çekiciliğini artırır.
Hikmetli bir davranış, güzel bir
öğüt iyilik doğurur. İyilik ise düşmanı
dahi dost kılabilir. Aynen Fussilet Sûresi’nin 34cü ayetinin işaret ettiği
gibi: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen
(kötülüğü) en güzel bir şekilde önle.
O zaman seninle arasında düşmanlık
bulunan kimse, sanki candan bir dost
olur.”
yönelik, etkin bir çalışma yürüteceklerini
ifade etti.
Katılımın ve yan yana değil birlikte yaşamanın çok önemli olduğunu belirten Sırakaya, "Kendi kültürümüzü Avrupalılara
çok iyi anlatmalıyız. Bu anlamda siyasetin
her alanında, sosyal hayatın her alanında
var olan bir Avrupalı Türk olma noktasında
UETD'nin özellikle gayretli bir çalışması
olacak" dedi.
"Yaşadığımız ülkelerin siyasetine odaklanmalıyız"
UETD olarak kuruluş amacı olan, yaşanılan ülkelerin siyasetine odaklanma hedeflerinin hiç unutulmaması gerektiğini
vurgulayan Sırakaya, "Almanya'da son yapılan eyalet seçimlerine baktığımız zaman
özellikle aşırı sağ söylemleri kendi içinde
barındıran siyasi partilerin almış olduğu
oy oranını gördüğümüz zaman Avrupalı
Türklerin muhakkak daha aktif ve daha
efektif şekilde siyasetin içinde olması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.
Sırakaya sözlerine şöyle devam etti:
"Almanya'da 61 milyon seçmenin yak-
laşık 950 bini Türk kökenli vatandaşlardan
oluşmakta. Yani bu Almanya'daki seçmenin
yüzde 2'sine tekabül ediyor. Bu seçmenimizin muhakkak bulunmuş olduğu ülkelerdeki siyasi partiler içerisinde aktif bir
şekilde bulunmaları gerekiyor, üye olmaları
gerekiyor. Siyasetlerini şekillendirme noktasında kendi düşüncelerini ve kendi katma
değerlerini katmaları gerekiyor. Aynı zamanda tabii ki seçim gününde üzerimizde
bir mükellefiyet ve hakkımız olan oy verme
işlemini yaparak yaşamış olduğumuz ülkenin
siyasetinin belirlenmesinde de muhakkak
görev almamız gerekiyor."
Kurumların bugünden yarına oluşan
oluşmadığını anlatan Sırakaya, 2004 yılında
kurulan UETD içerisinde bugüne kadar
görev almış olan, emeğini vermiş olan
herkese gönülden teşekkür etti.
UETD Yeni Genel Başkan Yeni Yönetim ve Yeni Dönem Başladı
A
vrupalı Türk Demokratlar Birliği
(UETD) Genel Başkanı Zafer Sırakaya, Avrupa'daki ötekileştirmeyi,
ayrımcılığı, İslamofobiyi dışlamaya yönelik
etkin şekilde çalışacaklarını söyledi.
Olağan genel kurulda Genel Başkan
seçilen Sırakaya, yaptığı açıklamada, Avrupa'daki aşırı sağ partilerin son dönemlerde artan oy oranlarına dikkati çekerek,
Avrupalı Türklerin yaşadıkları ülkelerin siyasetinde daha etkin şekilde yer almalarının
sağlanması için çalışılma yapılmasının gerektiğini vurguladı.
Sırakaya, UETD'nin yeni döneminde
Avrupa'da yaşayan Türk konumundan,
Avrupalı Türk konumuna gelmiş olan bir
yapı ile çalışarak, Avrupa'daki ötekileştirmeyi, ayrımcılığı, İslamofobiyi dışlamaya
16 ][ dosya
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Kendimi Tanıyorum
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
Ömer Kerem · [email protected]
Merhaba,
Bundan sonra bu satırlar aracılığı
ile sizlerle sağlıklı yaşam hakkında
sohbet edeceğiz. “İnsanın en mükemmel şekilde yaratıldığı” hakikatini hep
hatırımızda tutarak “kişi kendin bilmek
gibi irfan olmaz“ sözünün ışığında
varlık alemini anlamak tanımak için
konuşacağız. Daha doğrusu “hakikatin”
farkına varmaya çalışacağız.
Allah (c.c.) kainatta harika bir
sistem kurmuştur ve bu sistemin dış
müdahaleler olmazsa bozulması sözkonusu değildir. Mahlukat içinde irade
sahibi sadece insandır ve sistemi yine
insan bozmaktadır. İnsan hem kendi
iç sistemini hem de bir parçası olduğu
evrensel sistemi bozmaktadır. Bunun
sonucu olarak hastalıklar ortaya
çıkmıştır. İşte tam da bu yüzden hasta
olmak insanın kendi suçudur, çünkü
beden mükemmel yaratılmış ve harika
bir bağışıklık sistemi ile donatılmıştır.
Yine de Allah (c.c.) her dert ile dermanı
beraber yaratmış, şifasız hastalık
vermemiştir. İnsanlara düşen görev
bu şifanın izini sürmektir.
Irsi hastalıklar hariç
tüm hastalıkların sebebi
ve tedavisi aynıdır
Yapılan araştırmalara göre Türkiye
nüfusunun üçte biri kronik hastalıklarla
mücadele etmekte ve bu oran sürekli
artma eğilimi göstermektedir. Örnek
olarak yüksek tansiyon, şeker, kalp
hastalıkları, psikolojik ve ruhsal problemler ile obeziteyi sayabiliriz. Irsi
hastalıklar hariç tüm hastalıkların
sebebi aynıdır ve tedavisi de aynıdır.
İnsan, yaratılış kanunlarını anladığı ölçüde sağlıklı ve doğru yaşayabilir.
“Modern tıp” teknolojik gelişmelere
paralel olarak her geçen gün büyük
bir ilerleme katediyor, yepyeni ilaçlar
buluyor, yeni tedavi yöntemleri
geliştiriyor ama nedense hastalıklar
ve hasta sayısı artmaya devam ediyor.
Bunun sebebi modern tıbbın
A
hastalıklara eksik yaklaşımıdır. Örneğin
ateşiniz yükseldiğinde ateş düşürücü,
tansiyonunuz çıktğında tansiyon
düşürücü, enfeksiyon kaptığınızda antibiyotik kullanırsınız. Halbuki yüksek
ateş bir hastalık değil, bir hastalığın
belirtisidir, ateş düşürücü alarak
hastalığın belirtisini ortadan kaldırır
ama hastalığınızı tedavi etmezsiniz.
Peki o zaman hastalıkların
sebepleri nelerdir?
Vücudun mükemmel sistemine zarar
verebilecek herşeye karşı, savunma
sistemimiz olan “bağışıklık sistemi“
bir savunma refleksi gösterir, yani
vücudu zararlı şeylerden korumak ve
sizi uyarmak için ateşinizi yükseltir,
tansiyonunuzu çıkarır ve size mesaj
gönderir. Hastalık sebeplerini bilmezseniz, bağışıklık sisteminin savunma
reflekslerini hastalık olarak görür ve
gerçek hastalığı farkedemezsiniz.
Böyle zamanlarda ilk yapılan şey
ilaç almaktır, çünkü bize böylesinin
doğru olduğu öğretilmiştir ve buna
alıştırılmışızdır. Peki bunu bize kim
yapmıştır: “Küresel ilaç endüstrisi”.
1 trilyon
Bugün dünya ilaç endüstrisi “1
dolar”lık bir büyüklüğe ulaşmıştır. Bu
çok korkunç bir rakamdır ve ne anlama
geldiğini, böylesine büyük bir endüstrinin dünyada neler yapabileceğini
sanırım anlatmama gerek yok. Ayrıca
hastalığın olduğu yerde sadece ilaç
yoktur, eczaneler vardır, hastaneler
vardır, sağlık personelleri vardır. Bu
da ilave harcama demektir. Tüm bu
faktörleri düşündüğünüzde sağlık için
harcanan paranın çok daha azını eğitime
özellikle bu yazıda bahis mevzuu
ettiğimiz konularda eğitime harcanması
durumunda hem insanlık hasta olmaz
hem de parası cebinde kalır. Hasta olmayan insanın üretim gücü ve verimliliği
de şüphesiz artacaktır.
Gelelim hastalıkların sebeplerine,
aşağıda hastalıkların en temel sebeplerini maddeler halinde yazdım. Şimdi
tek tek ve yavaş yavaş okuyun lütfen,
bakalım hangileri sizde var?
Az çiğnemek
Fazla yemek
Karışık Yemek
Sık aralıklarla yemek
Yeme içmede
sıraya dikkat etmemek
Bayat yemekler yemek
Katkılı gıdalar yemek
Bunların yanısıra bulaşık ve çamaşır
deterjanı, diş macunu, şampuan, duş
jeli vb temizlik maddelerindeki sağlığa
zararlı kimyasalların deri aracılığı ile
vücuda girmesi en önemli hastalık sebeplerinden biridir. Görüleceği üzere
yanlış beslenme aklınıza gelebilecek
tüm hastalıkların kök sebebidir.
Yukarıdaki maddelerin her biri başlı
başına birer yazı konusu olduğu için
şimdi detayına girmeyeceğim fakat
önümüzdeki yazılarda bu konuları
paylaşmayı sürdüreceğim.
Kan grubuna (fıtrata)
göre beslenme nedir?
Son yıllarda bu önemli konu
insanların daha fazla ilgisini çekmeye
başlamasına rağmen maalesef henüz
istenen seviyeye geldiğini söylemek
zor.
Nasıl ki her insanın parmak izi
farklı ise herkesin fıtratı da farklıdır.
İşte bu yüzden fıtratımıza uygun beslenmek zorundayız aksi halde bedenimize zulmetmiş oluruz.
Beslenme şeklimizi belirleyen
fıtratımız yani kan grubumuzdur.
Allah’ın (c.c.) insanların emrine sunduğu
eşsiz güzellikteki dünya nimetlerinin
hepsinin herkes için faydalı olması
mümkün değildir. Hangi gıdadan ne
kadar ve ne zaman yiyeceğimizi doğru
belirlemezsek, yanlış beslenmiş ve
hastalıklara davetiye çıkartmış oluruz.
O grubu et yesin,
A grubu ot yesin
Örneğin 0 grubu için şifa kaynağı
olan et, A grubu için zararlı olabilir.
Zira A grubunun midesi eti sindirmek
için gerekli asitlerden yoksundur. Aynı
şekilde 0 grubunun midesi de süt ve
süt urünlerini tüketirken oldukça
zorlanmaktadır. Yazılarımızda tüm
kan gruplarını inceleyecek, örnek menüler tavsiye edeceğiz. Yerimiz
kalmadığı için şimdilik bu kadar ile
iktifa edelim.
Ayrıca yazılarımızda sizlerden gelecek sorulara da fırsat oldukça cevap
vermeyi düşünüyorum. Bana aşağıdaki
mail adresinden ulaşabilir, merak
ettiğiniz sorularınızı sorabilirsiniz.
Herkese sağlıklı günler diliyorum.
Sosyal Hizmet Çatı Kuruluşları ve Alman İslam Konferansı Üyesi Kuruluşlar Yeniden Buluştu
ltı Sosyal Hizmet Çatı Kuruluşu’nun üyesi olduğu BAGFW
Federal Çalışma Grubu ve Alman İslam Konferansı’nda yer alan
kuruluşların (Caritas, Diakonie, AWO,
DPWV, DRK und ZWST) temsilcileri
7 Mart 2016 tarihinde DİTİB Merkez
Camiinde bir araya geldiler.
Çocuk ve gençlik yardımı ve yaşlılara yönelik hizmetlerin görüşüldüğü
toplantıda, yapılacak işbirliklerinin
adımları planlandı.
Çatı kuruluşları arasında Alman
İslam Konferansı’nda başlamış olan
bu işbirliği, 8 Eylül 2015 tarihinden
itibaren düzenli olarak sürdürülmektedir.
röportaj ][ 17
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
KT Bank AG Genel Müdürü Kemal Ozan
İslami Hassasiyetlerinden Dolayı Bankalardan Uzak
Duran ve Bizimle Tanışmak İsteyen Herkese Kapımız Açık
G E N E L M ÜD Ü R K E M A L
OZAN: Hedefimiz 2017 yılının
sonuna kadar 20 Bin müşteriye hizmet sunmak.
A
lmanya’da İslami hassasiyetleri gereği bankalardan uzak duran, birikimlerini faizsiz bankacılık sistemiyle değerlendirmek isteyen ancak
bugüne kadar bunu gerçekleştiremeyenlerin imdadına KT Bank AG yetişti.
KT Bank AG Almanya’da, Alman Federal
Bankacılık Düzenleme Kurumu’ndan (BaFin) lisans alarak, İslami kurallara göre
çalışan, faizsiz hizmet veren ilk ve tek
banka oldu. KT Bank AG, Türkiye’yi 26
yıl önce İslami bankacılık sistemi ile bu-
Almanya’nın ilk ve tek İslami
bankası KT Bank hizmete başladı.
KT Bank AG, Almanya’yı faizsiz
bankacılık sistemiyle tanıştırdı.
Faizsiz ve İslami bankacılık
KT Bank ile artık Almanya’da.
luşturan, aynı başarı hikayesini Almanya’da da tekrarlamak isteyen Kuveyt
Türk Katılım Bankası A.Ş’nin yüzde 100
iştirakiyle Frankurt’ta kuruldu.
KT Bank AG Genel Müdürü Kemal
Ozan, 2017 yılının sonuna kadar 20 bin
müşteri hedeflediklerini, faizsiz bankacılık
m o d e l i n i n A l m a n y a ’ d a t a n ı tı l m a s ı n d a
önemli hizmetler yaptıklarını, yeni ürün
ve konseptlerle müşterilerine hizmet
sağlayacaklarını söyledi. Şu anda Frankfurt, Mannheim ve Berlin’de şubelerinin
bulunduğunu, yakında Köln’de de bir
şube açacaklarını kaydeden Ozan, önceliklerinin katılım hesabı ve İslam’a uygun
bireysel ve ticari ürünler sunmak olduğunu dile getirdi. Ayrıca uzun vadeli
konut kredileriyle ilgilendiklerini ve taleplere göre yeni ürünler geliştireceklerini
söyledi. Kemal Ozan, “İslami hassasiyetleri
gereği bugüne kadar bankalardan uzak
duran, faiz nedeniyle ev veya otomobil
kredisi almayanlar artık gönül rahatlığı
ile bizim bankamıza gelip, hizmetlerimizden yararlanabilir” dedi. Kemal Ozan
ile KT Bank AG’nin kuruluş serüveni, İslami bankacılık/faizsiz bankacılık sistemi,
kısa, orta ve uzun vadedeki hedefleri ile
müşterilerine sundukları ürün çeşitliliğine
kadar geniş bir yelpazede sohbet ettik.
İşte Kemal Ozan’ın sorularımıza verdiği
yanıtlar;
KT Bank, Almanya’da faizsiz bankacılık prensiplerine göre Alman Federal
Bankacılık Düzenleme Kurumu’ndan (BaFin) lisans alan ilk banka oldu. KT Bank
AG’nin kuruluş sürecini anlatabilir misiniz?
KT Bank AG, İstanbul merkezli Kuveyt
Türk Katılım Bankası A.Ş.’nin yüzde
100 iştirakidir. Kuveyt Türk Katılım
Bankası A.Ş‘nin en büyük ortağı Kuveyt
Finance House’dır. Almanya’da 2004 yılında temsilciliğin açılmasıyla başlayan
süreç, 2010 yılında fon toplama aracılık
lisansı ve son olarak 2015 yılında tam
teşekküllü bankacılık lisansı alınması ile
tamamlandı. KT Bank AG dünyanın sayılı
ekonomik merkezlerinden olan Frankfurt’ta kuruldu. KT Bank AG Almanya’nın
ve Euro bölgesinin İslami değerleri benimseyen, etik değerlere önem veren,
ilk İslami bankası olmuştur. KT Bank şu
an için Berlin, Frankfurt ve Mannheim
şubeleriyle hizmet vermektedir.
İslam’a uygun bankacılık veya İslamic
Banking kavramlarını biraz açar mısınız?
Sizin çalışma şekliniz ve prensipleriniz
nasıldır?
“İslami, İslam’a uygun bankacılık, Islamic Banking” tabiri, bankacılık ve finansman işlerinin İslam dini kaidelerinin,
dinsel, etik değerlerin getirdiği yükümlülüklere uygun olarak yapılması anlamında kullanılmaktadır. İslam alimlerinin
de hemfikir oldukları İslam’a uygun bu
bankacılık sistemi 50 yıldan beri
(1967’den beri) dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanmaktadır.
İslami bankalar spekülatif kazançlardan uzak durarak reel işlemler yaparlar. Bu, faizsiz bankacılık sistemiyle
diğer konvansiyonel bankaları birbirinden
ayırt eden en önemli özelliktir.
Örneğin ödünç para karşılığında faiz
vermek ve almak yasaktır. İslami bankacılık modelinde banka önce alıcı sonra
ise satıcı pozisyonunda karşımıza çıkar.
İslami bankacılıkta “nasıl” sorusunun
yanında “ne” sorusu da önemlidir. Yüksek
riskli spekülatif kazançların yasak olmasının yanı sıra negatif liste olarak adlandırdığımız silah, alkol, tütün gibi
İslami olmayan alanlara da yatırım yapmak mümkün değildir. Bu sektörler yerine İslami prensiplere uygun reel piyasaya
destek verilerek ekonominin gelişmesine
katkı sağlanmaktadır. Bu alanlarda yapılan
yatırımlar aynı zamanda sürdürülebilir
ve sorumluluk anlayışıyla yapılan yatırımlardır.
KT Bank İslami değer ve prensiplere,
ahlaki davranışlara ve bunların sorumluluklarına büyük önem veren, müşteri
odaklı, Almanya ve Euro bölgesinin ilk
ve tek tam lisanslı İslami bankasıdır.
Müşterilerimizin birikimlerini diğer müşterilerimiz aracılığı ile ekonomiye, ticarete
ve sanayiye yönlendiririz.
KT Bank, bu sorumluluk bilinciyle,
dürüstlüğe, şeffaflığa ve müşterilerine
karşı adil yaklaşıma büyük önem verir.
KT Bank‘ın ürün ve hizmetlerinin İslam’a
uygunluğunu; kurum dışından, üyeleri
din alimlerinden oluşan, konusunda uzman, bağımsız bir kurul denetler.
Müşterilerinize ne gibi ürünler ve
alternatifler sunuyorsunuz?
KT Bank AG, Almanya’da hizmet veren diğer bankaların sunduğu ürünlerin
tamamına yakınını özel ve ticari müşterilere faizsiz bankacılık esaslarına uygun
olarak sağlamaktadır.
İslami değerleri ve prensipleri önemseyen herkese hizmet ve ürünlerimizle
ulaşmak istiyoruz. KT Cari hesapla aylık
hesap işletim ücreti ödemeden bankamızda hesap açabilir veya İnternet bankacılığı hizmetlerimizden faydalanabilirsiniz. Türkiye ve dünyanın dört bir
yanına havalelerinizi gerçekleştirebilirsiniz.
Emlak ve bireysel ihtiyaçlarınızı, arabanızın finansmanını İslam’a uygun gerçekleştirebilir, birikimlerinizi helal yollardan değerlendirebileceğiniz katılım
hesabıyla yapılan kardan %85‘e varan
helal kazançlar elde edebilirsiniz. İnanç-
“KT Bank’ın ürün ve hizmetleri İslami prensiplere göre sunulmaktadır. Kurum dışından, üyeleri din alimlerinden oluşan bağımsız bir kurul bu ürün ve hizmetleri sürekli denetler.”
“İslami hassasiyetlerinden dolayı bankalardan uzak duran ve
bizimle tanışmak isteyen herkese kapımız açık.”
“Ürün alıp, ürün satan bir tüccar gibi çalışıyoruz.”
“KT Bank AG Almanya’nın ve Euro bölgesinin İslami değerleri
benimseyen, etik ve sosyal değerlere sahip olan, tam lisanslı ilk
ve tek İslami bankasıdır.”
“Biz bir Katılım Bankasıyız.”
“Teknolojiyi takip ediyor ve şubeleşiyoruz.”
18 ][ röportaj
larınıza uygun kredi kartı ile gönül rahatlığıyla alışveriş yapabilirsiniz. Ayrıca
hesaplarını bize getiren müşterilerimizin
hesap taşıma (Umzug) işlemini hizmetimizle sorunsuz sağlıyoruz. KT Bank teknolojiyi de iyi kullanmaya çalışan genç,
dinamik ve yeni bir banka. İslam’la bağdaşan kapsamlı ve düzenli olarak güncellenen ürün ve hizmet portföyümüzle
KT Bank AG’nin müslümanların Almanya’da ilk tercih ettiği banka olacağına
inanıyoruz.
Hedef kitleniz öncelikle kimler olacak?
Biz öncelikle İslami bir bankayız. Dolayısıyla başta İslami hassasiyetlerinden
yani faizden dolayı bugüne kadar bilinen
bankacılık modellerinden uzak durup,
isteklerini ve ihtiyaçlarını erteleyen ve
Almanya’da yaşayan, sayıları 4 milyonu
bulan müslümanlardır.
Ayrıca hizmet kalitemiz ve iş modellerimize ilgi duyan, etik değerleri önemseyen diğer tüm potansiyel müşterilere
de ulaşmayı hedefliyoruz. Müşterilerimiz
arasında azımsanmayacak oranda gayrimüslimler de bulunmaktadır. Amacımız;
Almanya’da yaşayan ve katılım bankacılığı
iş modeliyle buluşmak isteyen tüm müşterilere ihtiyaç duydukları hizmet ve
ürünleri sunmaktır. Almanya’da attığımız
bu adımın, hem bizler hem de Almanya
için bir dönüm noktası olacağına inanıyoruz.
Hangi iş alanlarına kesinlikle yatırım
yapmıyorsunuz?
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Faiz karşılığında ödünç para verilmesinden, kumar karakteri taşıyan her
türlü ticaretten, İslam’a ve etik prensiplere
uygun olmayan işlerden kesinlikle uzak
duruyoruz. Silah, alkol, tütün ve kumar
gibi endüstrilerde faaliyet gösteren veya
aşırı borçlanmış şirketlere fon kullandırmıyoruz.
Sizin bankanızda faiz yok. Faiz almıyorsanız nasıl kar ediyorsunuz?
Biz ne fon toplarken faiz öderiz ne
de fon kullandırırken faiz alırız. İslami
bankalar müşterilerinden topladıkları
mevduatla, diğer müşterilerin ihtiyaçlarını
temin ederek kar payı ile geri satar. KT
Bank AG ürün alıp ürün satan bir tüccar
gibi çalışır. Müşterilerin birikimlerini
İslami değerlere göre spekülatif riskten
ve haramdan uzak yatırımlara ve ürün
finansmanlarına dönüştürür. Elde edilen
karın %85‘e varan büyük bir kısmını
müşterilerine kar payı olarak geri öder.
Müşterilerini başarısına ve karına ortak
eder. İslami bankacılık modelinde banka
önce ürünün alıcısı sonra satıcısıdır.
Bankanın faiz yerine kar payı alması
aynı şey değil midir?
Hayır, faaliyetimizin ana esası, faiz
karşılığı ödünç para verilmesini yasaklayan
Kur’an-ı Kerim’deki genel faiz yasağı
yani arapçasıyla Riba’dır. Bu nedenle
bankamız para ödünç vermez. Müşterinin
istediği ürünü alır ve kar koyarak müşteriye satar, müşteri de toplam tutarı
bize taksitle geri öder. KT Bank AG bir
katılım bankasıdır. Bankacılık ürün ve
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
hizmetleriyle reel ekonomiyi destekler,
ticaretin ve ekonominin içinde olur. KT
Bank AG, müşterilerin birikimlerini karlı
bir şekilde arttırır.
Müşterilerin yatırımları bankanızda
ne kadar güvence altındadır?
Biz Alman Bankaları Tazminat Kuruluşu [Entschädigungseinrichtung deutscher Banken GmbH (EdB)] üyesiyiz.
Müşterilerimizin mevduatları yasal yatırım
güvenliği kapsamında 100 bin Euro‘ya
kadar koruma altındadır.
Almanya için düşündüğünüz yeni projeleriniz ve hedefleriniz nelerdir? Müşterilerinize nasıl hizmet sunuyorsunuz?
Teknolojiyi ve yenilikleri takip ederek
İslam’a uygun bankacılık ürünleri sunmak
istiyoruz. Video Identification yani video
tanimlama sistemiyle müsterilerimizin
şubeye veya başka bir yere gitmeden
KT Bank’ta kısa sürede hesap açmalarını
kolaylaştırıyoruz. Almanya‘da henüz yeni
olan faizsiz bankacılık prensiplerine uygun
ürün portföyünü genişletiyoruz. Önümüzdeki yıllarda Almanya pazarında yatırımlar planlıyoruz. Şube ağını özellikle
hedef kitlemizin olduğu alanlarda genişletmek istiyoruz. Şu anda Mannheim,
Frankfurt ve Berlin’de hizmetteyiz. Köln
şubemizi de yakında açıyoruz.
Daha fazla bilgi almak için müşterilerimiz şubelerimizi ziyaret edebilir veya
müşteri iletişim merkezimizi mesai saatlerinde telefonla arayabilirler. Ayrıca
web sayfamızdan (www.kt-bank.de) ya
da sosyal medyadan takip ederek de
bizleri takip edebilirler.
\HQL
%.
$OWÝQNÕSH
+HODO(WYH(WhUQOHUL
XXXBMUJOL·QFEF
Osman “Ağa” Bey” Yumakoğulları
Osman Bey`in en önemli bir diğer özelliği ise namazın edasının vaktinde
yapılmasına çok önem verirdi. Kur`an-ı Kerim`i çok okurdu. "Velağalibeillallah"
çok söylerdi, ye`se ümitsizliğe yer vermezdi. Sorumluluklarımızı yerine getirmede
yalnızca elimizi değil tüm vücudumuzu yükün altına koyacağız” derdi.
Besmele ve Hamdele ile...
Osman Yumakoğulları Antalya`nın
Korkuteli`nde dünyaya gelir. Yörük
evladıdır. Eğitimini ilkokuldan sonra
İmam Hatip Lisesinde tamamlar. Bu süreçte hafızlığını da tamamlar. Sonrasında
İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü ve Hukuk
Fakültesini okur. Öğrenciliği döneminde
Türkiye`nin geleceğini şekillendiren siyasetçisinden akademisyenine bir çok alanda
devletine ve milletine hizmet veren Ümmetçi nesiller yetiştiren MTTB-Milli Türk
Talebe Birliğinde önemli görev ve misyon
yüklenir. Ve MTTB`nin Genel Sekreterliğini
ve Huzur Komite Başkanlığını yapar. O
dönem MTTB Genel Başkanı İsmail Kahraman`dır. İsmail Kahraman şu anda
TBMM Başkanımızdır.
Askerlik sonrası vaizlik yapar. MSP
döneminde Vakıflar Müdürlüğü yapar
Bursa`da. Sonra Bölge Müdürlüğü de
yapar. Sonrasında Bursa`da gazete çıkarır
ve Genel Müdür olur.
80`li yıllarda Türkiye`de 12 Eylül
darbesi olmuş ve ardından Avrupa`da da
Milli Görüş Teşkilatlarında da farklı bir
darbe yaşanır. Küresel odaklar iç ve dış
sebeblerden teşkilatta huzursuzluk ve
kargaşa çıkarırlar. Yani teşkilatta yangın
çıkarılır. Osman Bey´in ifadesiyle itfaiye
görevi kendisine verilmiştir.
Avrupa`da
teşkilatın
içine
düştüğü/düşürüldüğü durumdan kurtarılıp
insanımıza-nesilerimize-ümmete ve
insanlığa hizmet edebilmesi için
oluşturduğu heyetle-yönetim kuruluyla
günlük meselelerle ve kavgayla değil
Kur`an ve Sünnet ölçüsünü esas alarak,
inandığımız davada geleceği planlayarak
uygulamaya koyarlar. Bunların başında
öncelikle Kurumsal Kimliğin oluşması
gerekmektedir.
Bunun için 1984 yılının sonlarında
AMGT Avrupa Milli Görüş Teşkilatlarını
kurup Kurucu Genel Başkan olur. On yıl
AMGT`nin Genel Başkanlığını yapar. Zaman zor zamandır. Birlik ve beraberlik
dağılmıştır. Derlemek-toparlamak-kuca-
dosya ][ 19
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
klamak-kardeşler topluluğunu oluşturmak
gerekmektedir. Kırılan gönüllerin
sarılması, küskünlük ve dargınlıkların
giderilmesi en başta gelen sorumluluktur.
Gece demez gündüz demez 24 saat
yetmez günlerce, haftalarca ve tabir yerinde ise yıllarca bıkmadan çalışılır çalışılır
çalışılır. Gelmeyene gidilir. Herkese gönül
kapıları açılır... Olan paylaşılır. O günlerde
imkanlar çok kısıtlıdır. Ne araba ne ev...
bu günkü gibi hızlı ulaşım ve konforlu
evler nerede... Araba hem ulaşım ve
hem de yatma yeri olarak değerlendirilirdi.
Osman Bey`in kaldığı oda (Kartal Yuvası)
çatı katta. Bu katta tam on yılını geçirdi.
Ancak cemiyet-cami ve teşkilat mekanları
için şu iki hususu önemserdi;
1-Yerler geniş yerler olsun ki cemaat
büyüsün derdi.
2-Mümkünse binalar kiralık değil
mülkiyeti alınsın talimatı verirdi.
O yıllarda Avrupadaki insanımızın ve
tüm müslümanların meselelerinin ele
alındığı Avrupa Müslümanları Meseleleri
Konferansları düzenleniyor olması önemli
bir adımdı ve önemli çalışmalardı.
1990`lı yıllarda iki kutuplu dünya
düzeninin komünist blokunun yıkılması,
bölünen iki Almanya`nın birleşmesi, Berlin
Duvarının yıkılması, Afgan cihadının muzaffer olması, ümmet fertlerinin
uyanmasına ve şuurlanmasına sebeb
olmuştur.
1990`lı yılların sonuna doğru da kapitalist düzen yıkılan komünizm sisteminin
yerine düşman olarak İslam ve
müslümanları koyarak algılar oluşturmaya
ve İSLAMAFOBIA`yı yerleştirmeye
başlamıştı.
Osman Bey kimseye hayır demez
baba şefkati ve kardeş samimiyeti ile
insanımıza ve gençliğimize yaklaşırdı.
"Bizim işimiz gönül kırmak değil, gönül
yapmaya geldik" derdi.
Ülkemizi, vatanımızı çok severdi.
"Oğlum dünyada vatan, ahirette iman"
derdi her zaman.
O yıllarda benim Avrupa`da mecburi
iskanımdan dolayı izne gidemediğimden
ben nöbette kalırdım. Yıl 1994 yılına
gelindiğinde Avrupa`da kalıcılığın getirdiği
sorumluluk bir tarafta diğer tarafta
Avrupalıların Milli kelimesini nasyonal
milliyetçilik olarak yorumlamalarından
dolayı teşkilatımızın "AMGT" dini ve
İslami bir cemiyetiz ifadelerimizin
karşılığını eksik bulurlardı.
Uzun uzun istişare ve görüşmelerin
sonunda AMGT`yi 1994 yılında Frankfurt`ta yapılan Genel Kurulda IGMG`ye
dönüştürme kararı verilmişti/alınmıştı.
Osman Bey AMGT`de olduğu gibi
IGMG`de de Kurucu Genel Başkan
olmuştu. IGMG=İslam Toplumu Milli
Görüş Teşkilatları yani Milli Görüş
şuurunda Avrupa`da bir İslami (müslüman) toplumunun oluşmasının adı
(olmuş)dır...
Osman Bey bir yıl sonra 1996`da
Türkiye`ye döndü ve hizmetlerini
TBMM`de milletvekili olarak sürdürdü.
Osman Bey İslam Davasına ve Milli
Görüş hizmetlerine; ailesini, çocuklarını,
sağlığını feda etmiştir.
O yılların zor şartları, imkansızlıkları,
yoklukları (ki yıllarca yenilen yemek o
da bulunursa menemen idi), düzenli yemek yeme imkanı yoktu. Yatacak ev ve
döşek de yoktu. Bir taraf da gurbet, bir
tarafta aile hasreti diğer tarafta aşırı
stres Osman Bey`in sağlığının bozulmasına
sebeb olmuştu. Şeker, tansiyon, kolestrol
hastalıklarına yakalanmıştı. Bundan dolayı
son yıllarını diyaliz makinasına bağlı ve
yoğun bakımda geçirmiştir.
Son ziyaretimde hastanede yoğun
bakımda idi. Oğlu Muhammed Ali ve
yenge hanımdan bilgiler almıştım. Oğlu;
"Yavuz abi babamın beyin ölümü
gerçekleşti, kalbi makinaya bağlı yaşıyor,
dua edelim" demişti.
21 Mart 2016 Pazartesi vefat haberini
aldığımızda IGMG Genel Başkanımız Kemal Ergün Hocam ve daha önce IGMG
Genel Başkanlığını yapmış olan Dr. Yusuf
Yavuz Çelik KARAHAN
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
[email protected]
Işık Hocamla birlikte cenazesine katıldık.
Cenaze namazı İstanbul Fatih Camiinde 22 Mart 2016 günü ikindi namazına
müteakiben kılındı. Binlerce seveni ile
birlikte Osman Abi`yi Cenab-ı Hakk`a
uğurladık.
Benim dikkat ve takdirimi celbeden
cenazede Üniversite`de ve MTTB döneminde Osman Bey`in Genel Sekreterliğini
yaptığı o dönem MTTB Genel Başkanı
ve şu anda TBMM Başkanı İsmail Kahraman Bey`in ve o yıllarda MTTB mensubu
olan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
Bey`in bulunmaları ve Milli Görüş
Davasının mensuplarının omuzlarında
UKBA`ya uğurlanması çok anlamlı idi.
Yine ömrünün uzun bir süresini beraber geçirdiği Milli Görüş Hareketinin
Lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocanın yanı başına defnedilmiş
olması çok manidardır.
Ben de Osman Bey`in 1985-1994
yıllarında AMGT Genel Başkanlığında
Gençlik Teşkilatı Genel Başkanlığı yaptım.
1994 yılında IGMG`nin kuruluşunda kurucu Genel Başkan Yardımcılığı ve
Teşkilatlanma Başkanlığı görevlerini
yapmış olmak bana çok şeyler kazandırdı.
Osman Bey`in en önemli bir diğer
özelliği ise namazın edasının vaktinde
yapılmasına çok önem verirdi. Kur`an-ı
Kerim`i çok okurdu. "Velağalibeillallah"
çok söylerdi, ye`se ümitsizliğe yer vermezdi. Sorumluluklarımızı yerine getirmede yalnızca elimizi değil tüm vücudumuzu yükün altına koyacağız. Allah nurunu mutlaka tamamlayacak Allah`ın izniyle muzaffer olacağız. Allah Kerimdir
Aslanım derdi. Osman (AĞA) Bey Çok
hayırlı, güzel hizmetler ve faideli işlere
imza atmıştır.
Osman (AĞA) Bey`e Allah Rahmet
Eylesin. Allah mekanını cennet eylesin.
Amin.
" D e k i : H e r ne f i s m ut l a k a ö l ü m ü
tadacaktır" Ayet-i Kerime
Selam, sevgi ve dua ile...
20 ][ dosya
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Essen’de Türk Üniversiteleri
Tanıtım Günleri
U
luslararası Öğrenci Hizmetleri
Derneği
(ISSA-TURKEY)
tarafından 12-13 Mart 2016
tarihleri arasında Essen'de Türk Üniversiteleri Tanıtım Günleri düzenlendi.
Fuarda birçok özel üniversite ve
devlet üniversitesi yer aldı. İlk gün düzenlenen seminerde Türkiye'deki üniversite eğitimi ve yurt dışından gelen
öğrencilerin Türkiye'de okuma şartları
anlatıldı.
Katılımcı Üniversiteler kurumlarını
tek tek tanıttılar. Tanıtımlara Essen
Başkonsolos Yardımcısı Ahmet Davaz,
Eğitim Müşavirliği temsilcisi ve birçok
STK temsilcileri katıldı. Üniversiteler
kendine ayrılmış stantlarda fuar süresince gelen ziyaretçilere detaylı bilgiler
verdi.
Fuarı ziyaret edip çekilişe katılanlar
b e d a va t a t i l , u ç a k b i l e t i v e b u r s
kazandılar
Programın son günü çok renkli
geçti. Fuar sonunda programa katılanlar
arasında bir kişiye Antalya’da bir hafta
bedava tatil, bir kişiye bedava İstanbul-Düsseldorf uçak bileti, bir kişiye de
Türkiye'de okumak şartı ile bir yıl burs
hediye edildi.
A vr u p a ’ d a T ü r k ü n i v e r s i t e l e r i
tanıtımları devam edecek. 15-17 Nisan
tarihleri arası Belçika
ISSA-TURKEY Başkanı Dr. Dursun
AYDIN birçok ülkede üniversite
tanıtımları yaptıklarını, ancak Avrupa'da
bu tanıtımın ilk olduğunu söyledi. İlginin
çok olduğunu ve birçok gencimiz Türkiye'ye gelip üniversitede okumak
istediğini ancak konuyu detaylı bilmediklerini söyledi. Aydın, bu tip etkinlikleri
Avrupa'nın çeşitli yerlerinde daha sık
yapacaklarını, hatta 15-17 Nisan 2016
tarihleri arasında Brüksel'de de benzeri
bir etkinlik düzenleyeceklerini, 2016
sonbaharında ise Almanya'da bu
etkinliğin ikincisini gerçekleştireceklerini
ifade etti.
Katılımcılar programdan çok memnun kaldıklarını, Türkiye'de okumakla
ilgili konuları birinci ağızdan duymaktan
dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdiler.
Türk üniversitelerinin yurt dışında
tanıtımları T.C. Ekonomi Bakanlığı
tarafından finansal olarak desteklenmektedir. Türkiye’de şu anda yurt
dışından gelip okuyan uluslararası
öğrenci sayısı 100 bini aşmıştır. Almanya’dan gelen öğrenci sayısı ise 5 bine
yaklaşmıştır.
Detay için: www.issa.org.tr
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
Almanya’da Köprübaşı Rüzgarı Esti
A
vrupa Trabzon Köprübaşılılar Kültür,
Sosyal ve Dayanışma Derneği’nin “Birlik, Beraberlik ve Dayanışma” adı
altında beşincisini düzenlediği gecede adeta
Köprübaşı rüzgarı esti.
Almanya’nın Schwelm şehrinde düzenlenen Köprübaşılılar Gecesi’nde 2 bine yakın
hemşehri bir araya gelerek hasret giderdi.
Essen Başkonsolosu Mustafa Kemal
Basa, Kuşadası Kaymakamı Muammer Aksoy,
Danıştay Başkanlığı Üyesi Cevdet Malkoç,
Sürmene Belediye Başkanı Rahmi Üstün,
Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Aydın
ve İstanbul Köprübaşılılar Derneği Başkanı
Osman Karamehmetoğlu geceye katılarak
birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapan
birer konuşma yaptı.
Ünlü televizyon ve radyo sunucusu Murat
Kurt’un sunumuyla gerçekleşen program
İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Mart
ayının içerisinde barındırdığı önemli günlerin
vurgulandığı programda Avrupa Trabzon
Köprübaşılılar Kültür, Sosyal ve Dayanışma
Derneği Başkanı Ahmet Anaç, gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Bu gece birbirlerini yıllarca görmeyenlerin
hasret gecesidir.” diyerek tamamladı.
Programda, geceye katkılarından ötürü
başta ana sponsorlardan Eventhalle salonun
sahibi İsrafil Erkılıç, ELOCK – Sancak Kilit
sahibi Mehmet-Tahsin ve Ahmet Sancak
kardeşlere ve Kalafatoğlu Şirketi Sahibi
İbrahim Özkan ile diğer sponsorlara ve
Güneşera Kültür Derneği Başkanı Mustafa
Aydın ve Köprübaşılılar Derneği Kadın Kolları
adına Yıldız Aksoy’a da teşekkür plaketi
verildi.
Gecede ayrıca aslen Körübaşılı Alanur
Süslü’ye, farklı bir meslek dalına Alman
Deniz Donanması’nda ilk Türk olarak subay
eğitimi aldığından ’2016 Yılı Teşvik ve Başarı
Ödülü“, yedi çocuğundan üçü üniversite ve
diğer 4 çocuğu da okullarındaki başarılarından
ötürü Şükran ve Hüseyin Erdoğan çiftine
‘Yılın Ailesi Ödülü’ verildi. Tören esnasında
her yıl pastalarıyla geceye renk katan Hülya
Demirci hazırladığı Köprübaşı Pastası birlikte
kesilerek konuklara ikram edildi.
Gecenin en duygulu anı hiç şüphesiz
birinci kuşağa yapılan özel bir programdı..
Sunucu Murat Kurt birinci kuşağı, 50 yıl
önce Almanya’ya gelişinden günümüze kısa
anektotlarla aktararak sahneye çağırdı anda
salonda duygulu anlar yaşandı. Günün anısına
kendilerine gece için özel hazırlanan Köprübaşı
atkısı takıldı. Birinci Kuşak büyüklerle yapılan
özel sohbetlerde; böyle bir tabloyu hiç görmediklerini ve hatırlandıkları için Avrupa
Köprübaşılılar Derneği yöneticilerine teşekkür
ettiler.
“Birlik, Beraberlik ve Dayanışma
Gecesi”nin eğlence bölümünde Karadeniz
rüzgarını kemençesiyle estiren genç sanatçıları
Anıl ve Azam Yılmaz kardeşleri söyledikleri
yöre türküleri hemşehrilerinden büyük alkış
aldı. Kemençe üstadı Adem Can’ın eşliğinde
Dortmund Trabzon Horon Ekibi de geceye
ayrı bir renk kattı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Karadeniz
müziğinin otantik ve güçlü sesleri Aşık Süleyman Göksal ve Beşköylü Adem Ekiz
salonu adeta coşturdu.
Etkinlik boyunca yöreye mahsus Karadeniz yemeklerinin bulunduğu standlarda
uzun kuyrukların oluştuğu gece ilerleyen
saatlere kadar devam etti.
Rottweil`da Çanakkale Zaferi Tiyatro Gösterisi
A
lmanya'nın Baden Württemberg
eyaleti Rottweil kentinde Çanakkale yeniden yaşandı.
Okul Aile Birliği ve DİTİB Rottweil
cemiyetinin birlikte düzenlediği proğrama 400 civarında vatandaşımız ka-
tıldı.
Gymnasium salonunda yapılan tiyatro gösterimi vatandaşlarımız tarafından ilgi ile izlenirken, bazı yerlerde
ayakta alkışlandı.
36 kişilik tiyatro ekibinin sergilediği
tiyatro ile Çanakkale adeta katılımcılara
yeniden yaşatıldı.
Proğramda DİTİB Rottweil Cemiyet
Başkanı Mustafa Keskinsoy ve Okul
Aile Birliği Başkanı Fatih Çilingir de
birer konuşma yaptılar.
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
bulmaca ][ 21
P
Gurbet Mektupları-28
22 ][ özel köşe
Söz Ola!
Esselamu Aleyküm!
Her gününüz hayırlı, bereketli, selamet, refah, saadet ve huzur içinde olmanızı yüce Mevlâdan temenni ederim.
Sevgili kardeşlerim!
Genel olarak insan bazı sorunlarını
ikinci bir şahısa itiraf edemezse de her
insan değişik şekilde bir iç çekişme
yaşar.
Memnun oldukları insanları görünce,
hayat onun için bir güzel olur.
Ama memnun olmadığı insanları görünce, ister istemez memnun olmuş
gibi davranmak zorunda hisseder.
Bu hanımının veya tanıdığının hatta
kendi akrabası veya herhangi biri bile
olabilir.
İşte bu sebepten dolayısı ile istemediği
gibi davranmak zorunda kalır.
Bu durum insana belirli bir rahatsızlık
verebilir.
Bazen bu durumu başaramaz ve
yaptığı hareket başkaları tarafından sorgulanır.
Bu durum insanın kendisini sorgulamasına sebep olabilir.
Her insan değişik şekilde tepki verebilir.
Niçin?
Diye kendinize sorarak bu soruyu
cevaplayamazsınız.
Çünkü insanGnefsi herkesin kendi
düşündüğü gibi olmasını ister.
Bir çok insan başka insanın penceresinden bakma yeteneği olmayabilir.
Bu durum insanın olgunlaşmadığını
gösterir.
Birisine öğüt vermek istediğinde kendisine göre hatta kendi sınırlarınızı bile
aşarak yapmadıkları yapmış gibi öğütler.
Lakin kendisi öğüt verdiği kişiyi ne
kadar tanıyor veya öğüt verdiği öğütleri
kendim yapıyor muyum diye düşünmez
bile.
Öğüt verdiği kişi belki sadece saygısından dolayı dinliyordur.
İşte bu açıdan bakarak atalarımız ne
demiş:
Bin düşün, bir konuş! Bu daha iyidir.
Sözün en güzeli, söyleyenin doğru
olarak söylediği, işitenin yararlandığı
sözdür.
Geçmişe değil geleceğe yönelik doğru
öğüt vermek daha mantıklı gelir insana.
Her konuşan değil, düşünen, tartan
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
insan düşündüğü tarttığı konuyu konuşsun.
Eğer dinlenmiyorsa susup konuşmasın.
Konuşmasını bildiği gibi dinlemesini
de bilmeli.
Konuşma ve dinleme bir sanattır,
işleyene, nakışlayana, edebileştirene, anlayana ve dinleyene.
İnsan bir hazinedir, kendini eğitene,
bir deryadır, gemisini yüzdürene, cevherdir işleyene, velhasıl kıymetimizi bilelim, kul olalım, zamanımızı değerlendirelim.
Söz Ola Kese Savaşı
Keleci bilen kişinin
yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin
işini sağ ede bir söz
M. Salih AYDIN
Nisan · April 2016 · Cemaziye’l-Ahir 1437
Söz ola kese savaşı
söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı
bal ile yağ ede bir söz
Kelecilerin pişirgil
yaramazını şeşirgil
Sözün us ile düşürgil
dimegil çağ ede bir söz
Gel ahî ey şehriyâri
sözümüzü dinle bâri
Hezâr gevher ü dinârı
kara taprağ ede bir söz
Kişi bile söz demini
demeye sözün kemini
Bu cihân cehennemini
sekiz uçmağ ede bir söz
ALMANCA
KUR'AN
MEALİ
Al-Quran Al-Karim
C
Cemiyetl
Cemiyet
Cemiye
Cemiy
Cemi
Cem
Cemiyetler
Cemiyetle
e
v
Cemiyetlere
ve
İ
İş
İşa
İşad
İşada
İşadam
İşadaml
İşadamla
İşadamlar
İşadamları
İşadamlarım
İşadamlarımı
İşadamlarımız
FFırsat
Fı
Fır
Fırs
Fırsa
İşadamlarımıza
Fırsat,
P
Pr
Prog
Pro
Progr
Progra
Program
Programlar
Programla Gelen
Programl
G
Ge
Gel
Gele
v
Programlara
ve
A
Al
Alm
Alma
Alman
Almanc
M
Me iile
Mea
il
Almanca
Meal
(100
((10
1 Adet
Ad
Ade
A
25
250
2250,250, E
Euro)
Eu
Eur
Euro
İ
İs
İsl
İsla
İslam
T
Ta
Tan
Tanı
Tanım
Tanıma
İ
İs
İst
İste
İstey
İsteye
İslamı
Tanımak
İsteyen
M
Mi
Mis
Misa
Misaf
Misafi
Misafir
Misafirl
Misafirle
Misafirler
V
Ve
Ver
Veri
Veril
Verile
Verileb
Verilebi
Verilebil
Verilebile
Verilebilec
Verilebilece
Misafirlere
Verilebilecek
E Güzel
En
G
Gü
Güz
Güze
H
He
Hed
Hedi
Hediy
Hediye
P
Pa
Pak
Pake
Paket
Ha
Hal
Hali
Halin
Halind
Halinde
H
A
Alm
Alma
Almak
Al
İs
İst
İste
İstey
İsteye
İsteyen
İsteyenl
İsteyenle
İsteyenler
İsteyenlere
İ
Posta Ücretini
Biz Karşılıyoruz
13,5x19,5 cm
Orta Boy
Karton Kapak
İki Renk Baskılı
Sipariş İçin: [email protected] · Handy: 0171-1970212
[email protected]
Yürü yürü yolun ile
gâfil olma bilin ile
Key sakın ki dilin ile
cânına dağ ede bir söz
Yûnus imdi söz yatından
söyle sözü gayetinden
Key sakın o şeh katından
seni ırağ ede bir söz
Yunus Emre
Acı günler güzel günlere gebedir.
İnsan bu taştan demirden daha fazla
dayanır acılara.
İnsanın başına nice sıkıntılar nice sevinçler ve nice ummadıkları güzellikler
aniden karşısına çıkabilir.
Fakat insanların genel olarak birilerine
sırtını dayayıp sonra ondan darbe yerse
bu genelde öyle oluyor.
İşte o zaman iç yıkıntı başlıyor.
En güvendiği kişi tarafından terkedilmişlik insanı yıkar.
Ama insan Allah’a dayandığı zaman,
hep yanında hissedersin.
Mevlâna ne demiş:
Dünyada dost ister isen,
Hazreti Allah yeter,
Mürşid-i kâmil ister isen,
Hazreti Kur’an yeter,
Delil ister isen,
Hazreti Muhammed yeter,
Meşgul olmak ister isen,
ibadet yeter,
İbret almak ister isen,
ölüm yeter,
Zengin olmak ister isen,
kanaat yeter,
Bunlar da yetmez der isen
Nâr-ı Cehennem yeter.
İşte Allah’a sığınmak en güzele yola
çıkmaktır aslında.
O güzel günlere yürümektir, gerçek
mücadele.
Yürümektir hakkın terazisine, rıza
göstermektir.
Kıyam etmektir, en güzele, O’nun
adını yüceltmektir, bütün uğraş.
Teslim olmaktır, tevhide, güzele,
doğruya, hakka giden yolda vesselam.
Sizi emanetin sahibine emanet ediyorum ve herşeyin hayırlı olmasını diliyorum.
Selam ve dua ile...

Benzer belgeler