aachen 2014 - Bizim Aachen
Transkript
bizim aachen www.bizimaachen.de Aachen ve çevresİ İçİn türkçe dergİ | 04 Başka işler yapanlar: Kahraman Abay > 23 Bir Konu-Bir Konuk: Salih Avcı > 18 Gönüllü Çalışmalar: Batmaz Ailesi > 4 Kültür ve Sanat: Süleyman Büyükdere > 6 Çevre ve Uyum: Kemal Gündoğan > 26 © Leiden, Rijksmuseum van Oudheden AACHEN 2014 Ücretsİz Aralık 2013 / Ocak 2014 BANKADAŞ TARGOBANK BANKADAŞ‘tan Hayatınızı kolaylaştıran ürünler ● Türkiye’ye ücretsiz ve sınırsız sayıda para havale etmek1 ● Kredi kartlarında Türkiye motifleri ● Türkçe ve Almanca danışmanlık hizmeti ● Hayatınıza uyum sağlayan ve esnek koşullarda olan ihtiyaç kredisi, örneğin düğün veya dövizle askerlik masraflarınız için. Şubemize gelerek, hem bir çayımızdan tadıp, hem de kendi dilinizde danışmanlık hizmeti almaya ne dersiniz? Ayrıntılı bilgi ve randevu için hemen arayın: Büşra Öztürk, Müşteri danışmanı Umut İçten, Müşteri danışmanı Telefon: 0241 - 47 03 48 881 E-Mail: [email protected] TARGOBANK Aachen Şubeniz Großkölnstraße 64-66, 52062 Aachen (1) Gönderen için ücretsizdir. Alıcı oradaki banka tarafından kısmen ücrete tabi tutulabilir. 1930 TAB AZ Berater Bankadas 184x134.indd 1 www.bankadas.de 13.08.13 16:06 Bir telefon kadar yakınınızdayız! 0157 - 71 338 404 & 0172 - 56 57 505 Wir erstellen für Sie kostenlos* Kfz-Unfallgutachten und Bewertungen Maschinengutachten- und Bewertungen. Wir beraten Sie kostenlos. Sprechen Sie uns an! Unser Team freut sich auf Ihren Besuch. * Nur bei Haftpflichtschäden und haftbarem Schadiger. Dipl. - Ing. Ali Elbistanlı Dipl. - Ing. Önder Şahin Lider-ZPU GbR Zentrum für Fahrzeugprüfungen und Unfallgutachten www.lider-zpu.de E-Mail: [email protected] Mönchengladbach Breite Str. 165-167 41238 Mönchengladbach Tel.: 02166 / 99 83 750 Fax: 02166 / 99 83 759 Köln Johann-Classen-Str. 2 (Ecke Feld Str. 12) 51103 Köln Tel.: 0221 / 887 455 64 Fax: 0221 / 887 455 69 Öffnungszeiten: Mo.-Fr.: 8:00 bis 18:00 Uhr Sa.: 10:00 bis 16:00 Uhr Aachen, Köln, Düsseldorf, Dortmund ve çevresinde doğrudan yanınıza geliyoruz. 3 İçindekiler 4 gönüllü çalışmalar • Koruyucu Ailelik ve Batmaz Ailesi • Üstün Gözler: Opsiyon Model (Optionsverfahren) 5 ne? nerede? ne zaman? • Aachen ve çevresindeki etkinlikler internette • Aachen ve çevresinde kurulan Noel Pazarları 6 Kültür ve Sanat • Tuale ve taşa ruh veren çok yönlü bir sanatçı: Süleyman Büyükdere 9 BİR KONUDA FİKRİNİZİ ALALIM • Okulda başarı neye bağlı? 12 BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? • Bugün “Üç Ülke Köşesi” olarak bildiğimiz yer bir zamanlar “Dört Ülke Köşesi” idi... 13 sudoku sayfası 14 içimizden biri • Aachenlı gazeteci, yazar ve TV Moderatörü Muhsin Ceylan 16 yalnız değilsin! • Mobbing (Psikolojik Baskı) / Dr. Sıla Yüce Çıtır 17 Bilmece sayfası 18 bir konu & bir konuk: • Savunma sporu & Salih Avcı 20 kapak konusu • Aachen 2014 22 başka işler yapanlar • Hayallerin büyüleyici pastalara dönüştüğü sanatsal tasarımlar: Kahraman Abay 24 Genel kültür • Çayın tarihçesi 26 çevre ve uyum • Cama vuran ışık: Mimar Kemal Gündoğan 28 KADIN sayfası • Mutfağınızı için püf noktaları • Kış için cildinize doğal bakım! • Aralık ve Ocak aylarında doğanların ruh halleri 29 BURÇLARA GÖRE HEDİYE SEÇİMİ 30 spor saYfası • Futbol kulüpleri ve futbolcular 32 Bulmaca sayfası 33 KENDİNİZİ TEST EDİN • 12 Soruda kişilik testi 34 PERDE ARKASI • Alışamadığımız bayram: Noel / Necip Tokoğlu 35 Yemek Kültürü • Türkiye‘nin Lezzet Haritası (Böl. 2): Akdeniz mutfağı • Fırında kuzu güveç, Arnavut ciğeri, kış salatası, sütlaç 36 sağlıklı YAŞLANMA • 50-60 yaş arası yeme içmede nelere dikkat etmeliyiz • Suyu tatlandırıp için 37 önce sağlık • Sigara ve sağlık / Dr. Murat Kopuk 38 ÇözümLER sayfası • Bulmaca, sudoku, bilmece çözümleri • Bizim Aachen Dergisi Reklam / İlan Fiyatları Başlarken Değerli Okurlarımız, Sizlere yeni bir sayımızla yine “Merhaba” diyoruz. Geçen sayılarımıza gösterilen ilgi, beğeni ve tebrikler göğsümüzü kabartıyor ve doğru yolda olduğumuzun bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz. Dergimiz bu kez biraz daha kalın ve biraz daha ağır. Sayfa sayımızı 32’den 40’a çıkardık. Yaşadığımız çevrede ele alınacak o kadar çok konu var ki, gelecekte sayfa sayımız daha da artacak; tabii her yeni sayı ile birlikte içeriğimiz de genişleyecek. Ekibimize yeni katılan dostlarımıza da buradan “Teşekkürler!” demek isterim dergimiz ve ekibimiz adına; hoşgeldiler aramıza. Herhangi bir şekilde katkı sunmak isteyenleri de her zaman aramıza bekleriz. Bu sayımızda, “Aachen 2014” konusunu ele aldık ve sizleri biraz aydınlatmak istedik. 2014, Aachen’da özel bir yıl olacak ve Avrupa çapında önemli konukları ağırlayacak. Sadece bu seferki kapak konusu olarak ele aldığımız nedenden dolayı değil; 2014’de başka büyük etkinliklere de evsahipliği yapacak şehrimiz. O etkinlikler hakkında da yeri ve zamanı geldikçe sizlere bilgi vermeye çalışacağız. Önümüzde yine bir bayram var. Bu kez Hristiyan dostlarımızın Noel Bayramı. Türkçe bilen, anlayan dostlarımıza “Mutlu Noeller!”, bizim dilimizi bilmeyenlere de “Frohe Weihnachten!” diyelim. Noel’in ardından da yeni bir yıla giriyoruz. Tüm okurlarımızın yeni yılını şimdiden kutlar; 2014’te herşeyin gönlünüzce olmasını dileriz. Mart ayı başında beşinci sayımızla, yine dopdolu olarak karşınızda olmak dileğiyle. Sağlıcakla kalın... Günal Günal KÜNYE Sahibi: FACTOR: G MEDIEN & IDEEN Adalbertsteinweg 26, 52070 Aachen Tel.: 0241 / 990 78 68 Fax: 0241 / 990 787 44 E-Mail: [email protected] Internet: www.bizimaachen.de Yayın Yönetmenleri: Günal Günal, Said Genç Yayın Ekibi: Selda Erdemir, Hatice Genç, Dr. Sıla Yüce Çıtır, Dr. Murat Kopuk, Necip Tokoğlu, Serap Bozdoğan. Baskı: Mainz Druck & Verlag | Aachen Dergi adeti: 6.000 Yasal uyarılar: Yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların yasal hakkı firmamıza aittir. Yazılı izin alınmadan hiçbir yerde kullanılamaz; aksi durumlarda yasal işlem başlatılır. İsim belirtilerek yazılan yazıların, gönderilen fotoğrafların sorumluluğu o kişilere aittir. Büro saatleri: Hafta içi hergün saat 10 ile 17 arası. 4 gönüllü çalışmalar Optionsverfahren (Opsiyon Model) 2011 yılının sonuna kadar opsiyon model (Paragraf 29 Abs. 01. sat AG09 ) kapsamına göre, Almanya’da doğan 15.000 Türk çocuğu Alman vatandaşlığına geçiş hakkını kaybetti. Opsiyon model şartlarına göre Almanya doğumlu Türk gençlerine 18 ile 23 yaş arasında taşıdığı vatandaşlık hakkıyla birlikte Alman vatandaşlığına geçiş hakkı veriliyordu. Müracaat 21 yaş içerisinde yapılırsa bekleme süresi verilmiyor, en geç 23 yaşında da Alman vatandaşlığına geçiş talebinde bulunulması gerekiyor. Müracaat 21 yaş içerisinde yapılmayıp 23 yaş içerisinde yapılmışsa sekiz yıl bekleme süresi isteniyor. Bu süre içinde de mutlaka sekiz yıllık sigorta ve emeklilik primlerinin belgelenmesi talep ediliyor. Opsiyon model 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe kondu. Bu modelle Türk gençlerinin tek vatandaşlığa zorlanması büyük bir haksızlıktır. Almanla evli olan çiftlerin çocuklarına, Avrupa Birliği (AB) vatandaşlarına veya Alman kökenli göçmenlere Almanya’da çifte vatandaşlık sorunsuz tanınırken, burada doğmuş ve büyümüş Türk gençleri için bu hak verilmiyor. Bu davranış Alman Anayasası eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu haksız tutumun mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Seçim zamanı SPD ve Yeşiller partisi seçim programlarında opsiyon modelin kaldırılması için çalışmalar yapacaklarını vadettiler. Bakalım yeni kurulacak koalisyon hükümetinde bu keyfi model gündeme gelecek mi! Saygılarımla... Üstün Gözler 0178 / 849 05 25 Meral ve Durmuş Batmaz çifti, kızı, torunları ve baktıkları çocukla beraber Koruyucu Ailelik Hakkında Ne Kadar Bilgi Sahibiyiz? Bu konuyu uzun zamandır koruyucu ailelik yapan Batmaz çifti anlatıyor. Alman Gençlik Dairesi (Jugentamt) “koruyucu aile” sistemiyle, ailelerden kaynaklanan problemlerden dolayı, bu sorunlardan etkilenen çocukların sorunlarını çözmeye çalışıyor. Sorunlu aile ile irtibata geçerek öncelikle konuşma yoluyla ailede olan problemin çözümlenmesine çalışılıyor. Sorun anne veya babada ise, bu kişilere tedavi ve terapi uygulanıyor. Gerek görülüyorsa kurlara gönderiyorlar. Üç çeşit “Koruyucu Ailelik” var: Bu sorunlar aile içinde çözülemiyorsa (aile uyuşturucu alıyorsa, kaba kuvvet kullanıyorsa) Gençlik Dairesi çocuklara el koyuyor. Çocuklar yaş oranına göre yurtlara (Heim) gidecek konumda iseler oralara yerleştiriliyorlar. Yaşı yurtlara yerleşecek seviyede değilse, Gençlik Dairesi irtibatta olduğu koruyucu ailelerleden çocuğa en uygun aileyi seçerek çocuğu o ailenin yanına yerleştiriyorlar. Biz geçici ve sürekli koruyucu aileliği yapıyoruz. Altı çocuk ve sekiz torun sahibi olmamıza rağmen, severek koruyucu ailelik yapıyoruz. Kızım Gençlik Dairesi’nde çalışıyor ve pedagoji eğitmi aldı; bu da çocuk eğitiminde bizim aydınlanmamıza katkıda bulunuyor. Bu belli bir süre için oluyor. O süre içinde çocuğun ailesinde problem gideriliyorsa tekrar çocuğu kendi ailesine veriyorlar. Eğer sorun devam ediyorsa mahkeme kararı ile çocuk 18 yaşına kadar koruyucu ailede kalabiliyor. Koruyucu aile ve çocuklar Gençlik Dairesi tarafından sürekli kontrol ediliyor. 1.Günlük koruyucu ailelik: Çocuk sabah aileye bırakılıp, akşam alınıyor. 2.Geçici koruyucu ailelik: Geçici bir süreliğine (genelde birkaç aylık) uygulanıyor. Ailenin durumu düzeldiğinde çocuk aileye geri veriliyor.) 3.Sürekli koruyucu ailelik: Çocuk 18 yaşına gelene kadar mahkeme kararı ile koruyucu ailede kalıyor.) Şu anda bir Türk çocuğuna koruyucu ailelik yapıyoruz. Aachen ve çevresinde ilk Türk koruyucu aile biziz. Bizden sonra birkaç aile daha yapmaya başladı. Koruyucu aileye ihtiyaç duyan oldukça fazla çocuğumuz var. Gençlik Dairesi öncelikle bu durumda olan çocukları kendi soydaşı , aynı kültürden olan aileye vermeye çalışıyor ama bulamadığında başka milletten ailelere de veriyorlar. Bizim insanlarımız bu konuya ilgi göstermeliler; en azından Alman ailelerin bizim çocuklarımıza gösterdikleri ilgi kadar. Bu işin manevi yönü var, ayrıca maddi yönü de var ve bu tür ailelere yeterli maddi destek de yapılıyor. Lütfen bu duruma duyarlı olalım; çocuklarımız mağdur olmasın. Çünkü çocuklar yeryüzünde yaradanın melekleridir. 5 ne? nerede? ne zaman? aachen VE ÇEVRESİNDEKİ etkinlikler İnternette Alles aus einer Hand! • Kraftfahrt > PKW • MultiPlus www.aachen.de > Kultur + Freizeit www.staedteregion-aachen.de > Freizeit & Tourismus Aachen ve Aachen Şehirler Bölgesi’nin internet sitelerinde, bölgede gerçekleşen yapılan tüm soszal ve kültürel etkinliklere ulaşılabilir. Tarih ve yere göre arama olanağı da bulunuyor. Kendiniz ve tüm aileniz için uygun olabilecek etkinlikleri, gezilebilecek yerleri bu sitelerde rahatça bulabilirsiniz. Öneririz. > > > > > Unfall Hausrat Wohngebäude Haftpflicht Rechtsschutz Herşey tek elden ve sadece tek kişi muhatabınız! MultiPlus Paketimizle rahat uyku uyuyabirsiniz! AACHEN VE ÇEVRESİNDE KURULAN NOEL PAZARLARI Tarihi belediye binasıyla (Rathaus) Aachen katedralinin (Dom) etrafındaki alanda kurulan Noel Pazarı yerli ve yabancı birçok konuğu atmosferiyle büyüler. Dört hafta boyu saat 11’den itibaren ziyaret edebilirsiniz. Aachen’da ayrıca Brand ve Eilendorf semtlerinde de daha küçük Noel Pazarları kuruluyor. Bunlar sadece cuma, cumartesi ve pazar günleri açılıyor. Aachen Şehirler Bölgesi’nde de Monschau, Stolberg, Simmerath ve Baesweiler’de Noel Pazarları kuruluyor. Bunların ziyaret gün ve saatleri farklı. Özellikle Monschau’daki Noel Pazarı bir kez görülmeye değer. Zurich Generalvertretung Necmi Çetir size yardima Her an Her size an yardima haziriz haziriz Her an size yardima haziriz Wilhelmstr. 38, Schumanstr., Würselen 22.12. 05.01. toom Schumanstr., Würselen 19.01. On 52070 Aachen Tel.: 0241-18 950241 400 9977 0404 95 Tel.: 400 Tel.: 0241-18 95 400Tel.: 0241-18 Fax: 0241 9977 0407 www.melan.de www.melan.dewww.melan.de E-Mail: [email protected] www.zurich.de O O nl linSchumanstr., ine Schumanstr., Am GutWürselen Wolf, Aachen e Würselen 22.12. 22.12. 15.12. 05.01. 05.01. 12.01. toom toom Schumanstr., Würselen Schumanstr., Würselen Breslauerstr., Aachen 19.01. 19.01. 01.12. 29.12. 26.01. nli Wolf, Aachen Am Wolf,Gut Aachen ne Gut Am 15.12. 15.12. 12.01. 12.01. Breslauerstr., Breslauerstr., Aachen Aachen 01.12. 01.12. 29.12. 29.12. 26.01. 26.01. internet üzerinden de basvurabilirsiniz internet de basvurabilirsiniz internet üzerinden deüzerinden basvurabilirsiniz 6 kültür ve sanat: Tuale ve taşa ruh veren çok yönlü bir sanatçı Süleyman Bey bize biraz kendinizden bahsedermisiniz? Ben, 3 Temmuz 1975 Aachen doğumluyum. İlk ve ortaokulu bitirdikten sonra Resim ve Dizayn (Design) üzerine yüksekokul okudum. Daha sonra Maastrich’de Güzel Sanatlar Fakültesi’ni bitirdim. Klasik Resim ve Heykeltraş bölümünden mezun oldum. Belçika, Hollanda, Türkiye ve Almanya dahil bir çok ülkede mesleğim üzerine çalışmalar yaptım. Resim yapmaya nasıl ve ne zaman başladınız? Resim yapmaya başlamam ilginç. Hani derler ya ‘’ben doğuştan sanatcıyım’’ diye, benimki de biraz öyle. Kreşe ilk başladığım yıllarda dört yaşındaydım. Çok sevdiğim öğretmenimin arabasına, elime bir taş alıp üzerine resimler yapmamla başladı. Arabasına çok güzel bir manzara resmi çizdim ve koşarak öğretmenimi bakması için çağırdım, araba öyle bir hale geldiki artık gerisini siz düşünün! Babamın sigortası durumu halletti ama ben de hayatımı yönlendirecek meslek hayatımı seçmiş oldum. oldu. Amacı kanserli çocuklar için olan bir sergiydi ve Bonn’da yapılan bir organizasyondu. Kanserli çocuklar Vakfı düzenlemişti ve çok önemli kişilerin desteklediği ve bana büyük güç veren bir çalışmaydı. Orada ayaküstü hemen bir tablo yaptım ve onu kanserli çocukların yararına satışa sundum. Resimlerinizi nerelerde sergiliyorsunuz? Geçiminizi resim ve heykel yaparak mı sağlıyorsunuz? Çalıştığım her alan benim eserlerimi sergileyebileceğim en güzel yerler. Bunun yanı sıra ilk sergimi Aula Carolina’da açtım. Daha sonraki sergim ise benim için çok büyük bir anlam ifade eden ve ses getiren bir sergi Evet, benim şu anki geçim kaynağım bunlar. Yaptığım işten çok büyük mutluluk duyuyorum, bulunduğum her ortam işimi yaparken bana enerji veriyor. Çalıştığım insanları tanıyarak,düşüncelerine bakarak, on- 7 Süleyman Büyükdere ların isteklerini ve zevklerini anlayıp , sanatıma onların isteklerine göre ruh vererek tatbik ediyorum. Hedefleriniz nelerdir? Sanatın her dalı benim için çok değerlidir ve sanata hiç bir zaman değer biçilmez. Bu nedenle gelecekten çok umutluyum. Tanıdıkça daha da beklentilerim yükseliyor, iyi yerlerde olacağıma inanıyorum. En büyük hedefim ise iyinin daha iyisini yapabilmek, daha güzel işlerde ve projelerde bulunmak. Bu arada, yaz aylarında hafta sonları resim dersleri veriyorum. sıyım; çocuklarımla beraber müzik yapıyoruz. Onlar da müzikle çok ilgililer. Hobileriniz nelerdir? Hemen iletişim bilgilerimi verebilirim. Mobil: 0157 / 85 66 12 52 Mail: [email protected] Web: www.suleyart.com Serpil Erdemir Müzikle de ilgileniyorum; dinlemeyi ve söylemeyi seviyorum. Bağlama ve gitar çalıyorum. Evli ve üç çocuk baba- Resimlerinize ilgi duyanlar size nasıl ulaşabilirler? Digiturk Euro ile Türkiye evinizde! İster çanak anten ister IP TV üzerinden Digiturk Euro’ya üye olun, onlarca kanalı ve Spor Toto Süper Lig’i HD kalitesiyle izleyin. UZAK-Elektronik Adalbertsteinweg 263 52066 Aachen 0241/16069076 9 BİR KONUDA FİKRİNİZİ ALALIM: Okulda başarı neye bağlı? da önemli olacak ve iyi Türkçe bilen kalifiye insanlara ihtiyaç duyacaklar. Ümit Ağırman Öğretmen 1969 Aachen doğumluyum, temel eğitimimi burada aldım ve Aachen RWTH’da İşletme okudum. Şu anda Paul-Julies-Reuter Berufskolleg’de (Ticaret Meslek Lisesi) ekonomi öğretmenliği yapıyorum. Ayrıca Türkçe-Ekonomi dersleri veriyorum. Tömer Sınavlarının koordinatörlüğünü ve okulumuzun Türkiye sorumluluğunu yürütüyorum. Her yıl okulumuz Türkiye’ye mesleki alanlarda staj yapmak için çeşitli şehirlere öğrenciler gönderiyor, bunlarla birebir ilgileniyorum. Türkçe-Ekonomi derslerimiz haftada iki saat yapılıyor. Ayrıca Rusça, İspanyolca, Fransızca, Flamence derslerimiz de var; bu dersler seçmeli. Türkçe ve Rusça’yı öğrencilere iletişim kurabilecekleri kadar öğretiyoruz. Öğrencilerimiz Avrupa’nın her yerinde ve Türkiye’de mesleki alanda staj yapabiliyorlar ve bu stajlar 3 - 8 hafta arasında değişiyor. Burada yetişen insanlar Almanca ve Türkçe’yi karıştırarak konuşuyorlar. Velilere söylemek istediğim ikisini karıştırarak değil de ayrı ayrı konuşmayı öğretsinler. Almanca ve Türkçe gramer olarak birbirlerinden çok farklı olduğundan, bu tür konuşmalar iki dili de bozuyor. Türkçe’yi çocuklarımız iyi öğrenmeli, çünkü Türkiye’de büyük potansiyel var, firmalar birçok ülkeye açılmanın yolu olarak Türkiye’yi görüyor. Alman firmaları için Türkçe ilerde daha Okulda başarılı olmanın yolu, velilerin öğrenciyi desteklemesi ve öğretmenlerle birlikte iletişim kurarak öğrenci, veli ve öğretmen çalışmasıyla en iyi başarıyı elde etmek. Başarısızlığı öğrenci genelde yabancı olduğuna yada farklı inanç ve kültürden olmalarına bağlıyor. Öğrenci öğretmenle bu tarz sorunlarında diyaloğa girmeli, sorun öğretmene anlatılmalı ve çözüm yoluna gidilmeli. Ben hep öğrencilere sorarım: Hayata atıldığınızda ne yapmak istersiniz, hedefiniz ne diye, çoğunun hedefi ve amacı yoktur. Genelde iyi iş ve para derler ama para kazanmanın yolu sorumluktur, meslek seçerken başka insanlar için sorumluluk taşımadan önce kendin için sorumluluk taşıyın derim. Sorumluluk öğrencilerde genelde yok ve buda aileden kaynaklanıyor. Veli çoğu zaman araba ve yeni çıkan teknolojik aletler alırsa çocuklar nasıl sorumluluk alcaklar. Sorumluluk vermek ve onlara ulaşmak istedikleri hedeflerde yardımcı olmak başta ailenin görevi olmalı. Çocuklarımız gezmeye ve görmeye önem versinler, değişik kültürleri tanısınlar. Görmek ve biryerleri tanımak öğrencinin ufkunu genişletir. Bizim ülkemiz çok açık bir toplum aslında. Çocuklarımıza tek taraflı bakmak ve düşünmek yerine geniş bir perspektifden bakmayı öğretmeliyiz. Tek taraflı bakış açısı kişinin ufkunu daraltır ve bu durum başarısız olunmasına sebep olur. Mutlaka okulların müfredatına kültürlerarası diyaloğu da eklemeliyiz. Bütün vergi hizmetleriniz için Aachen‘daki yeni Yeminli Mali Müşaviriniz... 10 BİR KONUDA FİKRİNİZİ ALALIM: Aylin Yurttaş Öğretmen İzmir Buca Eğitim Enstitüsü (9 Eylül Üni.) Almanca Öğretmenliği mezunuyum. Aachen’da Almanca ve Türkçe öğretmenliği yapıyorum. Burada master eğitimine başladım ama devam ettiremedim. Almanya’da yaşayan işçi bir ailenin kızıyım. Başarı oranı çocuktan kaynaklanıyor. İstatistiklere göre ana dilde eğitim gören çocuklar daha başarılı oluyor. Kendi anadillerini iyi bilen çocuk başka dilde eğitimde zorlanmıyor. Başarıda çocuğun oturduğu bölge, ailenin eğitim düzeyi ,beraber oynadığı çocuk Gültekin Yolasığmaz Öğrenci velisi 13 yaşında Almanya’ya geldim, evliyim ve dört çocuğum var. İşçi ailesi çocuğuyum, burada okula gittim. Şu anda ağır vasıta ehliyetim var, bir inşaat firmasında çalışıyorum. Büyük oğlum lisede (Gymnasium) okuyor, çocuklarımın hepsini Gynasiumda Deniz Çelebi Öğrenci velisi 1976 senesinde Aachen’da doğdum, altı yaşına kadar burada yaşadıktan sonra Türkiye’ye döndüm, ilkokulu Türkiye’de bitirdim ve ortaokul biri de orada okuyup tekrar Almanya’ya geldim. Ondan sonraki eğitim hayatım burada devam etti. Burada liseden sonra meslek yaptım ve şu anda bankada çalışıyorum ve işimi etken rol oynuyor. Aile, öğretmen, öğrenci beraber uyum içinde çalışırsa başarı sağlanıyor. Mutlaka okuldaki etkinliklere aileler katılmalılar. Dersler haftada 2 ile 5 saat arası değişiyor. Bunlar okullardaki ders programlarına göre ayarlanıyor. Dersler de 45-60 dakika arası oluyor. İlkokulda 15, ortaöğretimde 18 kişilik sayı bulunduğunda okullarda Türkçe dersi veriliyor. Veliler öncelikle okul müdürlüğüne başvuruyorlar, okul müdürlüğüde Milli eğitim müdürlüğüne (Schulamt) başvuruyor. Milli eğitim müdürlüğü başvurulara göre yönlendirme yapıyor. Birkaç okuldaki öğrenciler birleştirilerek sınıflar oluşturuluyor. Bakanlık da bütçe oluşturarak milli eğitim müdürlüğüne bildiriyor. Bu bütçeye göre milli eğitim müdürlüğü, okul müdürlerine bildiriyor. Başvurulara göre de sınıflar oluşturuluyor. Bazen okul müdürlüğü velilere ulaşmıyor, bu durumda veliler kendileride milli eğitim müdürlüklerine başvuru yapabilirler; başvurular Mart ve Nisan aylarında yapılıyor. Çocuklar Türkçe eğitimini sadece Türk olduklarından almaktan öte bunu bir dil öğrenme olarak görsünler. Burada lise öğretiminde 10. Sınıftan sonra bitirme sınavında, dil sınavı yapılıyor. Türkçe ikinci dil olarak kabul edildiğnden sınava Türkçe girebiliyorlar. okutmak istiyorum tabiki. Ben kendim lisede okuyamadığımdan ve yoğun iş tempomdan dolayı derslerine yardımcı olamıyorum. Almanya’ya gelen birinci nesil işçi olarak geldiğinden bizlere okul hayatında yardımcı olamadılar. Bizlerin yarı Türkçe, yarı Almanca ile çok başarılı bir eğitim hayatımız olmadı. Şimdiki nesil Almanca biliyor ama bizlerin eğitimi yeterli olmadığından kendileri çalışması gerekiyor. Buda ister istemez çocuklarımızın başarısını olumsuz etkiliyor. Bir diğer sıkıntılı konu ise; çocuklarım Türkçede bilmiyor, iki dil bilmeleri avantaj ama eşim Alman olduğundan dolayı ana dillerini öğrendiler ama atadillerini maalesef öğrenemediler. Okullarda yeterli Türkçe öğretmenleri yok. Her şeyide yaşadığımız ülkeden beklememek gerek. Türkçe dil meselesine Türk sivil toplum kuruluşları el atarsa belki bu sıkıntı birazda olsa halledilebilir. çok seviyorum. Evliyim, iki kız çocuğu annesiyim. Büyük kızım ilkokul 2. sınıfa gidiyor. Buradaki öğretmenlerden tek şikayetim, çocuklardan beklentilerinin fazla olması ve ufak tefek hareketlerinde hemen şikayette bulunmaları. Onun haricinde sosyal faaliyetler, çocuklara sunulan imkanlar çok güzel. Aileler eskiye göre daha bilinçli ve ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Şu anki eğitim sistemi bana göre olumlu, veli olarakda ben ailemden göremediğim desteği fazlasıyla veriyorum ama ne kadar başarabiliyorum bilemiyorum. Yapabileceğimin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Her zaman gelecek neslin daha iyi olmasını arzu ediyorum. Bu umut ve dilekle bütün öğrencilere eğitim hayatlarında başarılar diliyorum. Bana göre iki ülkede de okul hayatım olduğu için kıyasladığımda aradaki fark çok büyük. Türkiye’deki okul hayatı daha çok hoşuma gidiyordu; eğitim sistemi buraya göre daha farklı idi ve öğretmenlere saygı vardı ve disiplini güzeldi. Benim Almancam iyi olduğundan kızımın derslerine yardımcı olabiliyorum. Ben kızım kadar şanslı değildim, neden derseniz benim zamanımda ailemin Almancası yeterli olmadığından herşeyi kendi çabamla yapmak zorundaydım. Ailemden yeterli yardım alamıyordum. Konuşma dışında çocuklar; alfabeden başka, cümle kuruluşunu, kendini ifade edebilmeyi, bayramlarımızı, belli tarihlerimizi, duygularımızı öğreniyorlar ve aynı zamanda yazıya dökebilmeyi geliştiriyorlar. Bir konuda fikirlerini ortaya koyabiliyorlar. Bir dil bir insan, iki dil iki insan der büyüklerimiz; çocuklarımızın hem Almanca hem de Türkçe öğrenmelerinin şart olduğunu düşünüyorum. Burada eğitim hayatı bence iyi, aktiviteler fazla, sporda mesela futbolda altyapı çok ilerde. Elimizden geldiği kadar okullardaki ailelerle yapılan etkinliklere katılıyoruz. Bu tarz katılımlar çocuklara güven verdiği gibi, durumlarınıda kıyaslama imkanımız oluyor. Öğretmen, öğrenci, veli uyumu gerektiğine inanıyorum. Bu da kanımca çocukların başarısını artırıyor. 11 OKULDA BAŞARI neye bağlı? Şenol Aşık Veliler Birliği Başkanı 1969 doğumluyum ve 1971 yılında Almanya’ya geldim. Yeterli düzeyde Almancam var, bu sayede de çocuklarımın derslerinde yardımcı olabiliyorum. Aachen’da 10 yıldır okul aile birliğinde (Stadtschulpflegschaft Aachen) görev yapıyorum. Bu kuruluş Aachen’da ilk ve ortaokullardaki öğrenci velilerini temsil eder, ayrıca Schulausschuss’da da beş yıldır görev yapmaktayım. Her okul öğrenci veliler birliğini kendisi seçer, bu seçilen birliklerde üst kurul olarak şehir veliler birliğini seçer. Veliler öncelikle öğretimle ilgili sıkıntılarını okullardaki müdürlüğe ve aile temsilciliklerine iletir. Buradan netice alamazlarsa sorunlarını bize iletirler, bizde gereken makamlara ileterek sorunlarının takibini yaparız. Biz bu göreve seçilerek geliyoruz ve gönüllü (ehrenamtlich) olarak çalışıyoruz. Bazı sorunlar katılımcı ve içinde bulunulduğunda daha iyi anlaşılıyor ve gün ışığına çıkıyor. Bizim velilerimiz bu tür okul aile birliklerinde aktif görevler almalılar. Çocuklarımızın başarılarını nasıl artırabiliriz gibi durumlar katılımla sağlanıyor. Aileler sorumluluk alsınlar, buralarda görev almaktan çekinmesinler. Bizim insanımızın olmadığı yerlerde, bizim çocuklarımızın sorunlarını başkaları çözmeye çalışıyorlar. Çocuklarımızın duygularını, hissiyatlarınızı bizler daha iyi biliyoruz. Sorunları iletmek yerine, buralarda görev alarak çözümleme yoluna gidelim. Serpil Erdemir ve Said Genç Çocuklarımızın eğitimi ve başarısı çok önemli bir konu. Veliler ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar ama bu yeterli değil. Daha bilinçli olarak okul idaresi ve öğretmenlerle ortak hareket etmeliler. Kısacası sorunlar “Veli-Öğrenci-Öğretmen” üçlüsünün ortak çalışmasıyla çözülerek başarıya ulaşılabilir. Tolga Tanış Öğrenci 1997 yılında Almanya’da doğdum, Pont-Julies-Renter-Berufskollef’de öğrenimim devam ediyor. Anaokuluna (Kindergarten) gittim. İlkokul ve ortaokulu bitirdikten sonra meslek eğitimine başladım ve şu anda devam ediyorum. Hobilerim basketbol ve futbol oynamak; ileride yapmak istediğim meslek ise polislik. İyi bir okul dönemim oldu, birçok yabancı öğrenciler gibi öğretmen-öğrenci sorununlarını ben yaşamadım; öğretmenlerimle iletişimim oldukça iyi sayılır. Yalnız tek şikayetçi olduğum konu; bazı anlayamadığım derslerde ailemden yardım beklentim olmasına rağmen, Almancaları iyi olmadığından yeterli desteği alamıyorum. Bu açığımı ek ders alarak gidermeye çalışıyorum. Benim durumumda olan bir çok arkadaşım da var. Çok zorluk yaşadığım derslerse yabancı dil ve Almanca. Ailem bana anlattıklarını genelde Türkçe anlatmak zorunda kalıyorlar ve ben de Türkçe anlamakta zorluk çekiyorum. sen s a l K alle men r o f hul c S alle er h c ä F alle NACHHILFE... ...die HILFT! AktionsAngebot Jetzt nur SCHNELL NEU UNKOMPLIZIERT 49,* PROFESSIONELL INDIVIDUELL Ab Januar 2014 auch in Alsdorf-Mariadorf Eschweilerstr. 70 52477 Alsdorf Tel.: 02404/9030210 Mariadorf * im ersten Monat nach Anmeldung Nachhilfezentrum Peterstr. 81/83 • 52062 Aachen 0241/46829014 Aachen www.nachhilfezentrum-aachen.de 12 bunları biliyor muydunuz? nunlarına göre karar veriyorlardı. Bir Aachen’lı, bir de Verviers’li memur belediye işlerini yürütüyorlardı ve 19. yüzyılda ilk Belediye Meclisi kuruldu. Bölgedeki maden firması da hastane, banka ve dükkanları yönetiyordu. Maden ocaklarının 1895’de kapanmasıyla birlikte, Belçika ve Almanya için bu tarafsız ülkeyi ayakta tutmak için bir neden kalmamıştı. © aachen-emotion.com Bugün “Üç Ülke Köşesi” (Dreiländerpunkt) olarak bildiğimiz yer bir zamanlar “Dört Ülke Köşesi” (Vierländerpunkt) idi... Üç ülkenin birleştiği noktada bulunan sınır taşı günümüzde Almanya, Belçika ve Hollanda’nın kesiştikleri yeri gösteriyor. Pek çoğumuzun heryıl ziyaret ettiği, hatta gelen misafirlerimizi bir kaç saniye içinde üç ülkeyi birden dolaşmak için mutlaka uğradığımız, anı fotoğrafı çektirdiğimiz bir yer. Yılda yaklaşık bir milyona yakın turist burayı ziyaret ediyor. Buranın başka bir özelliği de Hollanda’nın en yüksek noktası olması. Bununla ilgili de bir taş bulunuyor orada. Ancak 20. yüzyılın başına kadar buradan dört ülke köşesi olarak bahsedildiğini ve gerçekten de oraya sınırı olan dört ülke bulunduğunu biliyor muydunuz? Almanya, Hollanda ve Belçika’nın yanısıra buraya sınırı olan bir bağımsız ülke daha vardı ve resmi adı da “Moresnet Tarafsız Bölgesi” idi. Bu “Tarafsız Moresnet” denilen küçük ülke 1815'den 1919'a kadar Hollanda, Belçika ve Almanya arasında kalarak varlığını sürdürdü. Bu ülke aslında bölgedeki siyasi ve askeri gelişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı. 1814 yılında Napoleon'un yenilmesinden sonra Fransa'nın kuzeyi iki ülkenin (Hollanda ve Preussen) arasında bölünmesi isteniliyordu. Belçika o tarihte henüz daha yoktu. Fakat sınırları belirlemek büyük sorun yaratmıştı. Çünkü bu bölgede yeraltında çok değerli “kalamin” denilen bir maden bulunuyordu ve bu Romalılardan beri pirinç metali (sarı bakır) elde etmede kullanılan ana maddeydi. Kimse de burayı bırakmak istemiyordu. 1815 tarihinde Viyana’da yapılan kongrede bir sonuca varılmadı. Ancak 1816’ da Aachen’da yapılan görüşmelerden sonra bir anlaşma yapıldı ve bu bölge Hollanda ile Preussen (şimdiki Belçika) arasında bölündü ve arada da 3,4 km2lik tarafsız ve geçici bir bölge oluşturuldu. Burası yönetim ve askeri olarak tamamen tarafsız olacaktı: “Tarafsız Moresnet”. Küçük ülkenin gelişimi Kuruluşunda 256 vatandaşı olan Tarafsız Moresnet’in nüfusu çinko madenciliğinin gelişmesi sayesinde hızla arttı. Komşu ülkere oranla vergiler düşük, maaşlar ise yüksekdi ve komşu ülkelerden sürekli göç alıyordu. 1847’ye kadarsa bir çok genç askerlik yapmamak için buraya kaçıyordu. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce tarafsız Moresnet’in nüfusu 4.668’e çıkmıştı. © Franz Erb Kolleksiyonu Moresnet’de mahkemeler olmadığı için, Belçika hakimleri Fransız ka- Birinci Dünya Savaşı’nda Tarafsız Moresnet ve Belçika, Almanlar tarafından işgal edildi. Savaş sonrasında ise Versay Anlaşması ile Almanya Belçika’ya bu bölgeyi bıraktı. Moresnet‘in adı değiştirilerek Kelmis yapıldı. © wikipedia.de Tarihteki tuhaflıklar Tarafsız Moresnet’te yaşayanlara kendi ihtiyaçları için sert içki üretme izni verilmişti. Ancak o kadar çok içki üretilmişti ki, burada 70 tane bar ve lokal açıldı. Bunun yanı sıra komşu ülkelere sınır ötesi içki kaçakcılığı yaygınlaştı. Tarafsız Moresnet’te farklı dil konuşan insanların daha iyi anlaşabilmeleri için Esperanto dili geliştirildi. Projenin fikir babası ise yıllarca Aachen’da yaşamış bir filolog olan Fransız profesörü Gustave Roy’du ve Dr. Wilhelm Molly ile beraber bölgenin çok kültürlü bir ülke olmasını istiyordu. Bu dili konuşanlar Moresnet adı yerine bu bölgeye “Amikejo” (Arkadaşlığın yeri) adının verilmesini istiyorlardı. Tarafsız Moresnet’in sınırlarını belirleyen 60 taşdan 50’si hala yerlerinde bulunmaktadır. Bu ülke hakkındaki bilgi ve belgeler Ghöltal Müzesi’nde sergilenmektedir. © wikipedia.org 13 sudoku sayfası Sudokuda boş kareler 1 ile 9 arasındaki rakamlarla doldurulur. Bu rakamları yerleştirirken dikkat etmeniz gerekenler: 1’den 9’a kadar her rakam her sütunda, her satırda ve her bölgede sadece bir kez kullanılabilir. basit normal 2 5 7 1 6 3 5 9 3 5 4 2 7 9 5 1 8 6 8 4 5 9 2 5 8 4 7 7 9 1 3 1 4 2 3 7 9 2 1 4 9 4 1 7 1 9 5 2 9 8 6 4 7 1 5 6 8 8 1 7 3 7 6 2 2 4 5 3 1 4 9 8 3 9 6 1 8 2 4 6 9 3 6 1 7 8 5 8 7 1 9 2 4 4 7 2 9 7 1 6 5 4 2 1 6 3 9 7 5 8 3 7 3 5 3 7 2 5 9 8 9 5 6 3 6 9 5 7 6 8 5 1 9 4 5 2 1 9 6 7 8 9 2 7 4 2 5 3 2 3 9 5 8 1 8 4 5 7 4 6 4 9 4 6 2 zor 2 7 7 2 2 6 4 1 5 9 6 9 4 5 7 9 1 9 3 2 4 6 4 9 2 1 3 5 4 7 4 5 8 2 8 7 1 1 7 1 6 4 1 5 8 2 6 7 8 4 5 9 8 4 3 2 1 6 3 4 8 2 3 2 5 1 3 8 1 7 4 8 3 9 3 2 8 5 4 6 1 1 9 2 9 9 8 4 4 1 7 6 9 2 3 9 7 9 4 4 5 8 3 6 9 5 7 8 3 2 2 6 7 5 8 1 3 2 6 9 4 6 6 1 6 5 7 1 4 3 1 8 7 1 5 2 8 8 9 4 1 6 7 5 6 8 7 5 7 2 5 4 4 6 1 9 7 14 içimizden biri: Aachenlı gazeteci, yazar ve TV Moderatörü Muhsin Ceylan Sizi kısaca tanımak için kendinizden bahseder misiniz? Bana göre bu soru, dünyanın en zor sorusudur. İnsanın kendinden bahsetmesi hiç de kolay değil. Seksenli yılların başında inşaat mühendisliği tahsili için Stuttgart bölgesinden Aachen’a göçtüm. Sonradan burada kalıp, Aachen şehrinin bir ferdi oldum. Evlenip çoluk çocuğa karıştım. Gücümün yettiğince sosyal, politik alanlarda koşuştururken, amatör muhabirlikle başlayan gazetecilik serüvenim, asıl mesleğim haline geldi. Birçok günlük, haftalık ve aylık, kısacası süreli yayınlarda haberciliğin, köşe yazarlığının yanısıra; yayınların genel yayın yönetmeni, haber müdürü gibi çeşitli birimlerinde idari görevler yaptım. Kuruluşundan bu yana, dokuz yıldır da, merkezi Duisburg’da bulunan ve uydu üzerinden tüm dünyaya yayın yapan Kanal Avrupa Televizyonu’nda çalışıyorum. Almanya merkezli olmak üzere, Avrupa’daki Anadolu asıllı insanların hayatlarının can damarlarına doğrudan hitap eden çeşitli siyasi tartışma programları yapıyor ve haber müdürlüğüyle ilgileniyorum. Diğer yandan da, mahalli ve eyalet bazında politik arenada koşuşturmaya çalışıyorum. Aachen’daki göçmenlerin durumu hakkında neler söylemek istersiniz? Yerel politika deyince, sizin Aachen Uyum Meclisi Başkanlığı dönemi geldi aklıma. Biraz o dönemlerden bahseder misiniz? Şehrimiz Aachen’ın üçte biri göçmen asıllılardan oluşuyor. Peki bu demografik durum, hizmet verenlere yansıyor mu? Göstermelik gibi duran birkaç ismin dışında kamu sektöründe kaç göçmen asıllı var? Yoksa aileleri göçmen asıllı olan Aachenlı bu nesil, Alman akranlarından daha az mı akıllı? Tabi onların ne dedeleri, ne nineleri, ne babaları, ne de anneleri veya dayıları, teyzeleri, amcaları memur değil. Eksikleri bu mu? Aachen şehrimizin yetkilileri, son beş yılda, şehirde ailesi göçmen asıllı kaç gence meslek eğitimi yaptırdı? Kaç müracaat oldu? Bunların kaçı kabul edildi? Kaçı reddedildi ve neden? Lafı evirip çevirmeden, havanda su dövmeden yetkililer bu soruları cevaplamak zorundalar. Mahalli politikayla ilgilenme serüvenim, üniversite tahsiline başladığım dönemlerde, aileleri Türkiye asıllı olan burada doğmuş, gerçek Aachenlı çocukların okul ev ödevlerine yardım kursları sunma girişimlerimizle başladı. Alman vatandaşlığı olmayanların ‘temsil’ edildiği tek kurum olan; şimdiki adıyla “Uyum Meclisi”, bir zamanların Yabancılar Meclisi’yle, çözümlerin merkezi olan politikaya çözüm merkezli ses duyurabilmek için seksenli yılların ortasından itibaren ilgilenmeye başladım. 2005-2010 yılları arası başkanlığını yaptığım Aachen Göç Komisyonu seçimlerine, doğma büyüme Aachenlı genç arkadaşlara bırakmak için aday olmadık ve giderken, bilhassa yerli medyada partilerin ve kendilerini onların sahipleri sananların oldukça sert tepkilerini çeken iki yüzlülükler, çifte standartlar ve çevir gazı yanmasıncılıkları tüm çıplaklığıyla anlatınca makyajlar döküldü. O açıklamalardan dolayı hala bugün nezaketen merhaba diyen kerameti kendinden menkul göç ve sosyal politikacılarımız var. Bu konuları neden medya üzerinden yapmışız. Eleştirilerle ilgili birşeyler söylemek yerine hala bunu nasıl yaptığınızla ilgileniyorlar ve bu da onların olaylara bakışını bir defa daha net bir şekilde gösteriyor. Bu ülkede artık ‘uyum’ konuşma dönemi geçeli çok oldu. Hala uyumdan bahsedenler, bunun siyasi ve ekonomik rantlarından beslenenlerdir. Yılda bir “Çok Kültürlülük Festivali” (Multikultifest) düzenleyip, bunun siyasi ve sosyal rantını devşirenler bilmelidirler ki, vakit; ağdalı ifadelerle hep ötelenmiş katılım ve bunun önünün açılması vaktidir. Sembolik ‘özel’ seçilmiş, başka bir ifadeyle atanmış göçmen asıllı bazı simalarla bunu yaptıklarını sanan veya söyleyenlerimiz, gerçek hayatla ilgisi olmayanlarımızdır. Bunu bıkıp usanmadan topluma anlatmaya devam edeceğiz. Eyalet Hükümetinin çok ciddi girişimlerinden olan “Kamuda hizmet verenlerin toplumun genel yapısını yansıtması şehrimizde ne durumdadır?” diye sorarsak, ayıp olmaz herhalde. Uyum Meclislerinin rolü ne olmalı sizce? Uyum Meclislerine geri dönecek olursak; partiler isterlerse, çoğu mahalde olan birlikte yaşamdaki sıkıntıları çözerler. Yeterki istensin. Bizlerin de, oralarda, Türkiye eksenli tartışmalar yapma hastalığından kurtulmamız gerekiyor. Bu Uyum Meclisleri’nin ‘Türk Meclisleri’ imajından kurtulması şart. Son görevim sırasında hiç kolay olmasa da hep bunu denemeye çalıştık, bazı oyun bozan ideolojik takıntılı arkadaşlar hariç, diğer üyeler ve meclisteki parti temsilcileriyle. Ne kadar başarılı olduk veya olamadık onu da, Aachenlı hemşehrilerimiz bilecek artık. Mahalli politikadaki uygulamaların çeşitli komisyonlarda karara bağlandığını belirteyim. Mahallemize konacak bir 15 muhsin ceylan trafik lambasından yol tamirine, kreş yapılmasına okul tamirine semte konacak kağıt cam konteynerlerinden çöplerin toplanmasına kadar kısaca hayatımızın sinir merkezlerine doğrudan dokunan her konu buralarda karara bağlanıp uygulanıyor. Bu toplantılar da herkese açık. İster vatandaş olun ister olmayın soru sorma, bilgi edinme yani sürece dahil olma imkanınız var. Uyum Meclislerine seçilmiş üyeler, buralarda oy hakkı olmayan fakat toplantı esnasında konuşma hakkı olan aktörlerden. Bu komisyon üyeliklerinin taksiminde yaygara koparanlar meclis üyelerimizin daha sonraları ayda bir yapılan toplantılara katılmıyor olmamaları da ayrı bir çelişki. Peki çözüm ne sizce? Yarım asır önce işgücü davetiyle göçmenlerle tanışmaya başlamış günümüz yeni vatanı Almanya’da, Uyum Meclisleri devri artık kapanmalı, doğrudan katılımın hukuki engelleri ortadan kaldırılarak önü açılmalıdır. Şehirlerimizin uyum sorumluları istisnalar hariç genelde doğrudan Belediye başkanlarına bağlı memurlardır. Bunların da dünya görüşleri Uyum Meclisleriyle çalışmalara doğrudan etki eder. Mesela şehrimiz Aachen için iki aktüel yaşanmış olay anlatayım: Aachen şehri olarak birlikte yaşama katkılarından dolayı ödül veriyorsunuz. Bu verilecek ödüllerin değerlendirilmesinde ise söz uyumdan açıldığında hemen yüksek sesle ifade ettiğiniz Uyum Meclisi’nin ne doğrudan ne de dolaylı bir düşüncesinin alınmasına tenezzül bile edilmiyor ve ödülü belirleyenlerle ‘iyi ilişkiler’ içinde olanlara uyuma katkılarından dolayı ödül veriliyorsa burada bir yanlışlık yok mu sizce? Başka bir örnek, şehrimizde ‘Uyum Günü’ tertipliyorsunuz ve burada Uyum Meclisi Başkanına bırakın bir konuşma yapmayı, misafirlere bir selam vermesini bile gerek görmüyorsanız; konuştuğunuzda kulağa hoş gelen uyum içinde birlikte yaşamayla ilgili ifadelerinizin samimiyetini sorgulamak, gidişatın farkında olanların hakkı olsa gerek. Sizce, biz neler yapmalıyız? Yarım asır önce başlayan işgücü göçünün bugün itibariyle geldiği nokta, artık bizler de tartışmasız buralıyız. Bu ülkenin yeni yerlileri olmanın gereğini de imkanlarımız nisbetinde her yere katılarak, her sürece iştirak ederek yerine getirmek zorundayız. Başka bir ifadeyle, dostlar alışverişte görsün babından göstermelik kurumlarla, başta kiliseler olmak üzere köklü kuruluşların çok çeşitli mali destekleri alabilmeleri için içinde göçmen kavramı geçen projelerle ihya olanları seyretmek değil; politikaların belirlendiği partilere, kararların alındığı mahfillere, komisyonlara tabandan ayrılmadan onların sesi soluğu olmak için katılım şart. İşin en zor olan yanı da bu değil mi? Bu çok zor değil. Taraftarı olduğumuz futbol takımının maçına ayda en az 8-10 saat ayıran bizlerin, birlikte yaşadığımız toplumda edilgenlikten etkenliğe geçmek için ayda 4-5 saat ayırması zor olmasa gerek. Barış ve huzur içinde yaşamı birlikte belirlemek, şekillendirmek için bu kadar zahmete ve fedakarlığa değmez mi sizce? Üretime katılmayıp klasik cümlelerle hariçten gazel okumak, çözümünü beklediğimiz hiç bir sıkıntıyı halletmedi ve bundan sonra da hal-let-me-ye-cek! Birşeylerin değişmesini isteyen, yaşından, cinsiyetinden, makamından, şanından, şöhretinden bağımsız olarak her fert ama her fert, pasif uyumlu olmaktan çıkıp, aktif katılımcı ve üretici haline gelmek zorunda. Hastalıklı kafaların ürünü olan ırkçılığın ve ötekileştirilmenin panzehirinin katılım olduğu asla unutulmamalı. Somut bir örnek verebilir misiniz? Mesela, çocuklarımızın da gittiği okullarda ayda sadece bir saat harcayaca- ğımız ‘Schülerlotse’ denilen öğrencilerin sabah trafiğindeki himayeciliğini yapmak imkansız mı? Yılda iki üç toplantısı olan, okul aile temsilciliklerinde görev almak, niye yük gibi gözükür bize? Eğitim ve sosyalizasyonunu burada tamamlamış olanlarımızdan kaçımız meslek eğitimi öncesinde bulunan çocuklarımızdan kaçına mihmandarlık gibi görevlerle eşlik etmeyi düşünüyoruz? Sınırlı bir ömürden sonra bırakılabilecek en değerli miraslardan biri de; topluma yani insanlığa yararlı fertlerin yetişmesine katkıda bulunmak değil mi? Sonuçta biz Aachenlılara önerileriniz nelerdir ? Hülasa, içinde hayatımızı tükettiğimiz toplumların gidişatına doğrudan katılımcı olmak bizlerin elinde. Kapalı duran kapıları zorlamak bize düşüyor. Bizler o kapılara gidip tıklatalım, açılmazsa açmayanlar utansın. Çeyrek milyona yaklaşık nüfuslu şehrimiz Aachen’daki sadece ‘uyum’la alakalı demode konulara değil, istihdamdan mesken politikasına, eğitimden ulaşıma, çevrecilikten sağlığa ve ekonomi gibi tüm alanlara, olaylara birilerimiz mutlaka dahil ve müdahil olmalı. ‘Aachen benim de şehrim. Ben de Aachenlıyım!’ diyen herkese süreçlere dahil olmak düşüyor. Bu katılımlar, daha iyi birlikte yaşam için koşturanların yüklerini de bir nebzecik de olsa hafifletilmiş olur. Katılımlar ne kadar çoğalırsa, sorunlar o kadar azalır. Çözüm bekleyen sıkıntılarımızın çözüm süreçleri de o derecede hızlanır. Asli yerliler de, biz yeni yerliler de rahat ederiz... Açıklama ve önerileriniz için teşekkür eder, başarılar dileriz. Günal Günal 16 yalnız değilsin! Mobbing (Psikolojik Baskı) Bu yazıda sizlerle çalışma hayatında birçok kişinin yaşadığı ve çoğu zaman kendini çaresiz hissettiği bir konudan, işyerinde yaşanan mobbing, diğer bir deyişle psikolojik şiddet, taciz ve kuşatmadan bahsedeceğim. Son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız mobing kavramı aslında başlangıçta çocukların birbirlerine karşı kullandıkları zorbalık ilişkilerini tanımlamak için kullanılmış olsa da çalışma yaşamı için mobbing kavramı ilk kez 1984’de Alman endüstri psikoloğu Heinz Leymann tarafından ortaya atılmıştır. Mobbing denildiği zaman aklımıza zorba-kurban ilişkisini getirebiliriz. Burada zorba özellikle ast-üst ilişkisinin olduğu gruplarda gücü elinde bulunduran kişi ya da grubu, kurban ise uzun süreli sistematik baskıya, psikolojik saldırıya maruz kalan kişiyi temsil eder. Zorba, sistemli ve sürekli bir şekilde bireye yani seçtiği kurbana düşmanca ve ahlak dışı psikolojik şiddet uygularken amacı çoğu zaman kişiyi küçük düşürüp saygınlığını zedeleyerek işini birakmasına neden olmak ya da o kişinin kontrolünü elinde tutmaktır. Çalışanların rollerinde belirsizliğin, aşırı rekabetin ve iş yükünün olduğu, işbirliği ve dayanışmanın olmadığı iş ortamları mobbing için oldukça elverişli ortamlardır. Böyle ortamlarda dürüst, güvenilir, işlerini benimseyerek yapan, zeki, yetenekli, yaratıcı özellikler gösteren, farklı görüşlere alternatif bakış açısıyla bakabilen, başarıyı amaçlayan, politik davranmayan, ilkelerine saygılı, çoğu zaman içe dönük ve incinebilirliği yüksek kişiler kurban olmaya adaydırlar. bedensel yakınmalara ve intihara neden olabilir. Bazı bireyler kendilerini iyileştirme amaçlı alkol ya da madde kullanımına yönelebilirler. Her zaman güçlü olmayı isteme, kendini diğer insanlardan üstün görme, can sıkıntısı içinde zevk arama, düşmanlıktan hoşlanma, aşırı kontrolcü, sinirli ve korkak olma, korktuğu insanları denetim altında tutabilmek için hile ve baskı yapmaktan çekinmeme gibi özellikler ise zorbalar yani mobbing yapan kişilerin ortak özellikleridir. Yaşadığınız bu zorlu süreçte sessiz kalmanız mobbing uygulayan kişinin işini kolaylastıracak, sizin daha fazla yara almanıza neden olacaktır. Bu nedenle kendinizi çaresiz hissetmemeli, problem çözme becerilerinizi geliştirmek için bu durumu yakınlarınızla ve gerekirse bir profesyonelle paylaşmalı, yapabileceklerinize odaklanmalısınız. Eger iş yerinizde kapasitenizin altında konumlarda çalıştırılıyorsanız, yaptığınız iş sürekli eleştiriliyorsa, sözlü ve yazılı tehditler alıyorsanız, toplantılarda sözünüz devamlı kesiliyor, düşünceleriniz dikkate alınmıyorsa, işyerinde yükselmenize izin verilmiyorsa, sürekli azarlanıyorsanız, jestler ve mimikler ile ilişki kurmanıza izin verilmiyorsa, sanki ortamda yokmuşsunuz gibi davranılıyor, sizinle konuşulmuyorsa, hakkınızda asılsız söylentiler dolaşıyorsa, gülünç durumlara düşürülüyorsanız, dini ve siyasi görüşlerinizle, milliyetinizle dalga geçiliyorsa, fiziksel ya da cinsel tacize maruz kalıyorsanız ve tüm bunların üstüne sorun sizdeymiş gibi davranılıyorsa ve bu davranışlar kasıtlı bir şekilde en az altı aydır devam ediyorsa mobbinge uğruyorsunuz demektir. Yaşadığınız gerginlik sizde travma sonrası stres bozukluğuna, depresyona, yaygın anksiyete bozukluğuna, panik bozukluğuna, gastrit, kasıntı, kızarıklık ve ağrı bozuklukları gibi İlk iş, rahatsızlığınızı mutlaka dile getirmelisiniz. Maruz kaldığınız tacizi belgelemeniz önemlidir. Davranışların, örneğin neden sizinle konuşulmadığının, sürekli azarlandığınızın ya da size uygun olmayan işlerde çalışmaya zorlandığınızın nedenlerini sormalı, cevapları kaydetmelisiniz. Verilen her talimatı yazılı olarak belgelemeli, yetkilileri bu durumdan haberdar etmelisiniz. Hukuksal girişimde bulunmalı, tıbbi ve psikolojik yardım almaktan çekinmemelisiniz. Aldığınız bu yardımlar da hukuki süreçte size yardımcı olacaktır. Kendinize sahip çıkın. İşinizde ve özel yaşamınızda herşeyin gönlünüzce olması dileğiyle… Psikiyatrist Doktor Sıla Yüce Çıtır 17 Bilmece sayfası Kutu katlama Eşitliği sağlayın Açılmış halde gördüğünüz kutu, katlandığında aşağıdakilerden hangisi olur? Aşağıda sadece bir kibrit çöpünün yerini değiştirerek eşitliği sağlayın. A B C Cinayet saati kaç? Polis cinayet mahallinde kırılmış bir kol saatinin parçasını bulur. Akrep ve yelkovanın cinayetin işlendiği saati gösterdiğine karar verirler. Cinayet saat kaçta işlenmiştir? Ortadaki sayılar Sayılar yığını Aşağıdaki işlemlerde ortaya öyle sayılar gelmelidir ki iki taraftaki sayılarla belirtilen işlemler yapıldığında aynı sonuç çıkmalıdır. Aşağıdaki kutulardaki her sayı kendi altındaki iki kutuda bulunan sayıların toplamından oluşuyor. Soru işareti olan yerleri tamamlayın. 3x 15 : 25 40 60 + 85 6x + 16 +2 x4 :3 x7 : 16 + 45 Üçgenleri sayın Harfler ve rakamlar Aşağıda toplam olarak kaç adet üçgen vardır? Aşağıdaki işlemde rakamlar yerine harfler yazılmıştır. Harflerin temsil ettiği sayıları bulabilir misiniz? Size ipucu da verelim. A = 9 ve E = 3. ? 68 36 17 ? ? 20 ? ? ? ? 7 ? ? ? Dört işlem Aşağıdaki işlemlerde eksik olan rakamları ve işlemleri tamalayarak eşitlikleri tamamlayın. 53 - ABC + ABC + ABC = DBDE + DBDE = Aranan şekil hangisidir? Aşağıda soru işareti olan yere hangi şekil gelmelidir? 31 █ = 84 █ + 24 = █ = █ = = 43 + Saat sorusu Dördüncü saat kaçı göstermelidir? Görsel yanılma 1 2 3 4 Aşağıdaki fil çiziminde bir hata yapılmış. Görebildiniz mi ? ? 1 2 3 4 5 18 bir konu & bir konuk: Yaptığınız sporun özü neye dayanıyor ve ilk spor okulunuzu ne zaman açtınız? Çinden gelen sanat, bir bayan tarafından kurulmuş ve güzel bahar anlamına geliyor. Tamamen savunma amaçlı bir spor ve müsabakası yoktur, zor durumda evime nasıl dönerim düşüncesi. Demokratik ülkelerde beğeni kazanan bir savunma sporu, yerine göre de karşı tarafı müdafa teknikleriyle etkisiz hale getirmek. Uluslararası başarılarıyla insanı hayretler içerisinde bırakan, savunma amaçlı ve dünyada müsabakası olmayan tek spor dalı Wing Tsun‘un en önemli temsilcisi ve “Hocaların Hocası” (Sifu) olan Salih Avcı ile çalışmaları üzerine sohbet ettik. Salih Bey sizi tanıyabilir miyiz? Salih Avcı kimdir? kuvvetlerinde öğretilmesine karar verildi ve çalışmalar başladı. Sifuyum (Çince; usta, baba), 1997 yılından beri genç ve dinamik dövüş sanatları organizasyonu WTEO’nun başkanı ve şef antrenörüyüm, bu alanda uluslararası çalışmalar yapıyor ve eğitmenler yetiştiriyorum. WTEO, NRW eyaleti ve ulusal düzeyde kamu güvenliği sağlamakla görevli birçok kuruluşun güvenilir ortağıdır. NRW ve federal kamu güvenliği kurumları ile yaptığım çalışmaların yanı sıra televizyon ve sinema filmlerinin dövüş sahnelerinde danışmanlık, kareograflık ve aktör eğitmenliği yapıyorum. Sifu ve şef antrenör olarak, öğrenci ve öğretmenlerin standartlarını belirlemekte ve ilgili ülkelerde seminerler düzenlemekteyim. 1992 yılından bu yana NRW SEK birimlerine güvenlik ve müdahele teknikleri eğitimi vermekteyim. 1996 yılında NRW Adalet Bakanlığı’nın hapishane güvenliğini arttırma komisyonuna atandım. Bu görevdeyken NRW hapishanesini Avcı WingTsun ve Escrima teknikleriyle tanıştırdım. Gümrük ve BKA’da güçlerinin eğitiminde benim yetenek ve deneyimlerimden faydalanmaktadır. Özellikle NRW SEK birimleryle yapılan ortak çalışmaların başarısı sonucunda tekniklerim, 2002 yılndan itibaren bütün polis ve normal kolluk Almanya’ya ne zaman geldiniz? Aslen Rizeliyim, 1962 yılında Sakarya’nın Karasu ilçesinde Avcı ailesinin en büyük oğlu olarak dünyaya gelmişim. İki kız, bir de erkek kardeşim var. Babam 1964 yılında Almanya’ya çalışmaya geliyor ve daha sonra 1970’lerin başında tüm ailemizi buraya getiriyor. Eğitim hayatınızdan bahsedermisiniz? Temel eğitimimi başarıyla tamamladım, 1979 yılında Almanya’da bir elektrikli makina üreticisinin yanında çıraklığa başladım. Elektro-Bobinaj öğrendim ve vinç tamirciliği yaptım. 1980 yılında Çin kökenli dövüş sanatı WingTsun’la tanıştım ve 1982 yılında Filipinler silah dövüşü Escrima eğitimine başladım. 1984 yılında ilk dövüş sanatı okulumu açtım ve Aachen’da her iki dövüş sanatınıda öğretmeye başladım. Bunu 1985-86 yıllarında Aachen ve çevresinde açtığım diğer okullar izledi. Bugün başta Almanya olmak üzere dünyanın birçok ülkesindeki 100’den fazla Avcı WingTsun/ Escrima okulunda 100.000’den fazla (polis ve gardiyanlar dahil) öğrencim var. 1986 yılından itibaren kendimi özellikle profesyonel dövüş sanatları eğitimine adadım ve şu anda eğitmenlerin eğitmenliğini yapıyorum. Güvenlik güçlerine tekniklerinizi ne zaman öğretmeye başladınız? Mesleklerini icra etmekte sizden nasıl fayda sağladılar? Profesyonel ve yüksek kaliteli çalışmalarım sayesinde ünüm yayıldı ve 1992 yılında NRW özel timlerinin eğitildiği ‘’Eğitim Enstitüsü’’ne davet edildim ve özellikle polisin kullanımı için geliştirdiğim teknikleri öğretmeye başladım. O tarihten itibaren NRW özel timleri şef antrenörü olarak polisle birlikte yaptığım çalışmalarla savunma ve müdahale tekniklerini saha uygulamalarından edindiğim deneyimlerle daha da geliştirdim. Gelecek aylardada programımda Türkiye, Ürdün, Amerika ortak çalışması olan ve bizim Washington'daki başkonsolosluğumuzun davetiyle Amerika'da güvenlik birimlerine güvenlik üzerine sunum yapacağım. Geliştirdiğim eğitim metedolojisi ve yeni 19 SAVUNMA SPORU & salih avcı tutuklama ve müdahale teknikleri polis memurlarının iş başında yaralanma vakalarını gözle görülür biçimde azaltdı. SEK uygulamalarındaki bu başarı sonucunda tekniklerim, NRW polisi ve infaz koruma memurları tarafından da resmi olarak öğrenilmeye başladı. Benim dövüş sanatı anlayışım; tekniklerim kolay uygulanabilir olması ve tekniğimi kullananın silahsız olduğu ya da sağlık durumu iyi olmadığı durumlarda bile saldırganı durdurabilme ve etkisiz hale getirebilme yetisine sahip olmasına dayanır. Dahası tekniğim sadece silahsız dövüşle değil, yer dövüşü ve silahlı saldırganlara karşı çok etkili olan Esecrima ile de yakından ilgilidir. Bu tür durumlar için geleneksel uzun sırık ve tonfa (çok amaçlı baton,cop) kullanımı tekniklerini de geliştirdim. Suçluya bu tür yardımcı silahlarla kolay ve etkili bir şekilde müdahale edebilmeyi sağlıyor ve bu teknikler polisin silahlı suçlulara karşı silah kullanımını da azaltmıştır. Bu kadar yoğun tepmoda çalışıyorsunuz, bu gücü nerden alıyorsunuz? Bu gücü ailemden ve eşimden alıyorum, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır derler ya, işte eşim çocuklarımla ve eğitimileriyle ilgilenerek işimi yapmamda bana güç veriyor. İnsanlar, özellikle de bayanlar ve gençler sokağa çıkmaya korkuyorlar. Ailelerimiz ve gençlerimiz ne yapmalı? Güvenlik güçlerini bir insan ve bizim huzurumuzu sağlamaya çalışan görevliler olarak görmeliyiz. Onların toplumsal huzuru sağlamak için Salih Avcı, kendi yetiştirdiği ve birlikte çalıştığı, Sifu olan kardeşi Salim Avcı ile. çalıştıklarını bilmeliyiz. Bugün polis olsun, gardiyan olsun hepsi toplumun orta kesiminden geliyorlar. Onlar bizim insanımız. Almanya’da kurallar işliyor, bana da birisi dur dese duruyorum, güvenlik kuvvetlerinin dediğine uyuyorum. Güvenlik kuvvetlerine yardımcı olmamız gerekiyor, onların da hatası olabilir, belki gereksiz bir hareket yapabilirler, yaptıkları davranış kültüründen dolayı bize ters gelebilir ama onların görevi huzuru sağlamak. Bunu unutmamak gerek ve onlara yardımcı olmak gerek. Yerine göre yanlışı önleme adına kendimizi polisin yerine koyarak bende bir polisim gibi hareket etmeliyiz. Buralarda iki dünya savaşı yaşanmış, geriye doğru düşünülürse insanlar birbirlerini suçlayacak çok şey bulabilir. Biz bugünki duruma bakmalıyız ve yaşadığımız devletin kuralları ne ise ona uymalıyız. Belki bizi burada istemeyen olabilir ama Alman devleti bizi kabul etmiş, birçoğumuz buranın vatandaşıyız ve buranın insanıyız, bu devletin kurallarına uymamızı gerektirir. Suçu önlemenin yolu polise yardım etmek, ancak sokaklar bu şekilde daha güvenli hale gelir. Gençlerin bir idolü olarak onlara tavsiyeleriniz nedir? Gençler atalarının bir at sırtında nerelere kadar geldiklerini düşünerek, şu anda bugünün bilgisi ve teknolojisini, o zamanın ruhu ile birleştirerek nerelere geleceklerini ve neler yapabileceklerini bilmeliler. Şunu asla unutmasınlar, genç kardeşlerimiz dünyaya geldiklerinde anne ve babalarının sevinçten gözyaşı dötüklerini. Anne ve babalar çocuklarının bulundukları ülkede yasalara uyan iyi vatandaş olmalarını, okuyup büyük adam olmalarını isterler. Bu dünyada gençlerimiz öyle işler yapsınlar ki, onlar bu dünyadan gittiklerinde insanlığa faydalarından dolayı arkalarından herkes ağlasın. Salih Bey çok teşekkür ediyorum. Size başarılar ve ailenizle mutlu bir yaşam diliyorum. Said Genç 20 kapak Konusu: Macht • Kunst • Schätze Das Karlsjahr 2014 in Aachen Güç • Sanat • Hazine Büyük Şarlman‘ın 1200. Ölüm Yıldönümü Büyük Şarlman (Karl der Große), 28 Ocak 814 tarihinde ölmüştür. Aachen’da her yıl Ocak ayının son Pazar günü, onun anısına şenlikler düzenlenir. 2014 yılı Aachen şehri için daha da büyük bir anlam ifade ediyor. Büyük kralın ölümünün 1.200 yıldönümünü Aachen Şehri büyük etkinliklerle ve açılacak sergilerle kutlamaya hazırlanıyor. Şarlman kimdi? Şarlman tahminen 2 Nisan 747 (veya 748) tarihinde doğdu ve 28 Ocak 814’ de öldü. Cenazasi Aachen Katedrali’ndeki Meryem Kilisesi’ne defnedildi. Frank ve Lombardların kralı olarak tarihe geçti ve Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nun kurucusu olarak kabul edildi. Şarlman'ın doğum tarihi ve yeri tartışmalıdır. Belçika'nın Liege şehrine yakın bir yerde veya Prüm'de ya da Aachen'da doğduğu tahmin edilmektedir. Şarlman'ın babası Pepin Karolenj İmparatorluğu'nun kralıydı. Öldüğünde krallığın topraklarını iki oğlu arasında paylaştırdı. Şarlman kardeşinin ölümü üzerine tek başına Frankların kralı oldu. Lombardiya ve Saksonya'yı da topraklarına kattı. Endülüslerle, Avar ve Macar'larla savaştı. Şarlman büyük savaşlar kazandı ve birçok prensliği, dükalığı ve derebeyliği fethetti ya da yağmaladı. İlk önce Köln'e giderek kendini Alsace-Lorraine, Akitanya, Bretenya ve Cenova Kralı ve Bohemya Prensi ilan etti. Daha sonra yeni fetihler yaparak Aachen'da kendini Amsterdam, Rotterdam, Frizye, Gelderland, Frankfurt ve Münih Kralı ilan etti. Şarlman birçok krallık ve devleti egemenliğine aldı. Papa tarafından Şarlman, Roma İmparatoru ve kurduğu devlette Roma İmparatorluğu'nun varisi sayıldı. Roma İmparatoru olan Şarlman bugünkü Almanya'yı fethetti. Ardından Sakson, Anglo, Cermen ve Got kabilelerinden askerler toplayarak Fransa ve Avusturya'yı kendi topraklarına kattı. Böylece Şarlman Roma İmparatoru, Sakson, Frank, Lombard, Anglo, Cermen, Got ve Slav Kralı oldu. Büyük Avrupa hayali olan Şarlman, bugünkü Avrupa Topluluğu’nun da fikir babası olarak kabul edilir. Bu nedenle, 1950’den bu yana Aachen’da her yıl düzenlenen “Karlspreis” töreniyle, adına Avrupa Birliği’nin gelişmesine katkı sunan bir politikacıya ödül verilir. 21 aachen 2014 2014 Şarlman Yılı Etkinlikleri Etkinlikler, 26 Ocak 2014’de düzenlenen Şarlman Şenliği (Karlsfest) ile başlıyor. Aachen Katedrali’nde sabah dini tören, akşam da konser verilecek ve şehir merkezinde renkli kutlamalar yapılacak. Uzun bir süredir bu etkinlilere hazırlanan Aachen Belediyesi, konserlerden bilimsel toplantılara kadar birçok etkinlik düzenledi. Oluşturulan bilimadamları grubu Şarlman döneminin bilinmeyen yönlerini araştırarak bir rapor hazırladılar. Şarlman’ın hayatı film yapıldı ve birkaç ay önce gösterime girdi. Aachen’da Üç Cumhurbaşkanı Yıl boyu yapılacak etkinliklerin en büyüğü 19 Haziran 2014’de olacak. Avrupa’daki bir çok uluslararası kuruluşun desteklediği etkinliklere Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano da 19 Haziran’da Aachen’a gelerek hamiliğini üstlendikleri etkinliklerin açılışına katılacaklar. Başka devlet adamlarının katılımı da bekleniyor. Aachen’da Üç Büyük Sergi 20 Haziran ile 21 Eylül 2014 tarihleri arasında Aachen’da üç önemli mekanda, üç büyük sergi açılıyor. Sergilerdeki ana tema Şarlman döneminin zenginliklerini tanıtmak. 1165 tarihinde aziz ilan edilen Şarlman ve eski Roma İmparatorluğu’nun devamı sayılan imparatorluğunun başkentinin Aachen olmasından dolayı, şehir için bu etkinliler çok büyük önem taşıyor. Tarihi Belediye Binası: “Güç Merkezi Sergisi” Tarihi binanın Taç Giyme Salonu’nda açılacak özel sergi, Karolenj dönemindeki imparatorluğun güç merkezini ve saray yaşamını gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Tarihi mekanda yapılan sergide dönemin azameti, bir imparator ve askeri lider olarak Şarlman’ın Roma İmparatoru olma yolunda ilerlerken iktidarının yönetim merkezi olan sarayını ve oradaki çok kültürlü yaşamı göstermek: “Şarlman bir dönemler Aachen’daki bu saraydan koca bir İmparatorluğu yönetmişti.” Katedral Hazine Dairesi: “Kayıp Hazineler” Hazine Dairesi, Şarlman dönemindeki birçok değerli parçayı sergiliyor. Şarlman’ın öldükten sonra içine konduğu lahit diğerlerinin yanında ayrı bir önem arzediyor. O döneme ait kutsal sayılan bir çok eser başta Vatikan olmak üzere, Avrupa’nın başka müzelerinden de bu sergi için Aachen’a getiriliyor. Sergilenen eserlerin ortak özelliği, serginin adından da anlaşılacağı üzere, daha sonra değişik nedenlerle başka yerlere götürülen bu hazinelerin bir zamanlar Aachen’da olmalarıdır. Girişleri ücretli olan sergilerde grup ve gençlere indirimler uygulanırken, istenirse tüm sergiler için tek bir bilet almak da mümkün (14 €). Sergiler hergün saat 10’dan itibaren ziyarete açık olacak. Şarlman Merkezi: “Şarlman Sanatı Sergisi” Her yedi yılda bir kez: “Aachen Kutsal Hac Ziyareti” Yeni kurulan Şarlman Merkezi’de açılacak sergi, Karolenj dönemindeki sanata ışık tutmayı amaçlıyor. Özellikle de Şarlman tarafından kurulan “Aachen Saray Okulu”nda yapılan sanat eserlerini tanıtıyor. Bugün Avrupa’nın bir çok yerine dağılmış olan olağanüstü değerli el yazmaları, fildişi, altın ve gümüş işlemeli parçalar toplanarak Aachen’a getirildi. Sergi, o dönemde Aachen’ın bir sanat merkezi olarak nasıl bir öneme sahip olduğunu ve o dönemdeki sanat anlayışını gösteriyor. Aachen Almanya’nın en önemli kutsal ziyaret mekanlarından biri ve 2029 Haziran 2014 tarihleri arasında, her yedi yılda bir düzenlenen “Kutsal Ziyaret”e ev sahipliği yapacak. Şarlman döneminden beri yapılan bu ziyaretlere 100.000 civarında kişinin gelmesi tahmin ediliyor. Günal Günal Fotoğraflar : © Domkapitel Aachen / Ann Münchow, Andreas Herrmann, Ann Münchow, Pit Siebigs; Museo Nazionale Ravenna; Bibiothèque nationale de France, Paris; Bibliotheca Apostolica Vaticana, Vatikanstadt; Germanisches Nationalmuseum, Nürnberg; Rheinisches Bildarchiv Köln; Leiden, Rijksmuseum van Oudheden; Stadtarchiv Trier; Animabit Multimedia Software GmbH 22 başka işler yapanlar: Evli ve iki çocuk babasıyım. Yaklaşık iki buçuk yıldır Aachen’da yaşıyorum. Yaptğıniz iş gerçekten hem çok ilginç, hem de sanatsal. Ne zaman ve nasıl başladı bu uğraş? Hayallerin büyüleyici pastalara dönüştüğü sanatsal tasarımlar Merhaba. Öncelikle bize biraz kendinizi tanıtır mısınız? Kahraman Abay kimdir ? Ben 1976 yılında Ankara’da dünyaya geldim. Öğrenim hayatımın tamamını Ankara’da sürdürdüm. AHOT’da (Ankara Halk Oyuncuları Tiyatrosu) oyuncu olarak çalıştım. Devlet tiyatroları, TRT ve birkaç özel kanalda yine oyuncu olarak hizmet verdim. Daha sonra bir animasyon şirketi kurdum ve oyunculuğa pek zaman kalmadı. Bununla birlikte pasta dekor sanatı benim için bir hobi haline geldi. Sonrasında ise mesleğim oldu. Açıkçası ben yeteneğimin farkında dahi değildim, ta ki tesadüfen çikolata ve şeker hamuruyla karşılaşana kadar. Sanırım 26 yaşındaydım o zamanlar. Serüvenim ilk olarak yine animasyon ekibini almak için gittiğim Kuki Haus adında bir cafede başladı. Orada ekibi beklerken gözüme rengarenk şeker hamurları takıldı ve ardından oradaki ustadan hamurlarla oynamak için izin istedim. O da beni kırmadı ve bir çift eldiven verdi. Çocukların oyun hamuruna benzettiğim bu hamurlarla ilk olarak yerde uzanmış bir asker figürü yaptım. Sonrasında benim de ustam olacak olan Şemsettin ustanın hayretle yaptığım figürü incelediğini fark ettim. Bana pasta dekor konusunda gelişip uzmanlaşabileceğimi söyledi ve bunu meslek olarak yapmamı tavsiye etti. Ben de bir süre sonra ustamın tavsiyesine uydum ve pastacılık sektörüne “Pasta tasarım ustası” olarak adım attım. Kullandığınız malzemeler sağlığa tamamen uygun mu? Elbette çalıştığım malzemeler tamamen katkısız ve doğal ürünlerden meydana gelmekte. Örneğin şeker hamuru; şeker, nişasta, özel hazırlanan şeker şurubu ve bitkisel jelatinden oluşuyor. Yaptığınız iş hakkında biraz bilgi verir misiniz ? Yaptığım işin adı “Butik Pastacılık”. Kişiye özel pastalar tasarlamak. Örneğin özel günü olan kişi hakkında bir çok bilgi isteriz; sevdiği renk, tuttuğu takım, hobileri , fobileri, en sevdiği kahramanlar, mesleği ya da alışkanlıkları gibi. Bu detaylardan yola çıkarak o kişiye ya da kişilere özel birer pasta tasarlanır. Kişilere diyorum çünkü düğün pastalarını da aynı şekilde tasarlıyoruz. 23 Kahraman Abay Peki bu işi öğrenmek ve yapmak isteyenler için herhangi bir okul ya da kurs mevcut mu? Benim zamanımda pek yaygın olmasa da pasta kursları veriliyordu. Ancak süsleme ve dekor kursları yok denecek kadar azdı. Şimdi ise sektör oldukça gelişti ve bir çok butik pasta ya da pasta tasarım kursları mevcut. Ancak Almanya’da var mı bilmiyorum. Ben de 5 yılı aşkın süre İzmir’deki düşünüyorum. Bütün yaptığım pastalar sanki benim çocuklarım gibi. Onlara tüm sevgimi ve sabrımı vermeye gayret ediyorum. En sonunda da ortaya güzel şeylerin çıkması benim hem daha fazla motive olmamı hem de mutlu olmamı sağlıyor. Beni tek üzen tarafı ise hepsinin kısa bir süre sonra kesilip yenecek olması. Butik pastacılık için sizce yetenek şart mı? leceğim koşulları oluşturmaya çalışacağım. Bunun da iki yolu var; ya yaptığım işe önem veren bir işyerinde çalışacağım ya da kendi imkanlarımla tekrar bir atölye kuracağım. Bunu zaman gösterecek. Aachen’da yakınlarıma ve arkadaş çevreme evde pastalar yapıyorum. Tepkiler şimdiden geleceğe umutla bakmamı sağlıyor. Facebook üzerinden de bana ulaşıp tebrik ediyorlar. Elbette biraz yetenek gerektirir ancak bu işin asıl sırrı sabır ve sevgi. Bana göre, kişi eğer işini sevmiyor ise hele bir de sabırsız bir karaktere sahipse ne kadar yetenekli olursa olsun bu işi yapması imkansızdır. Benim birçok öğrencim bunun canlı tanığıdır. Kendisini yetenekli görmeyen birçok öğrencim sabırları ve bu işe duydukları sevgi sayesinde başarılı oldular ve büyük yol kat ettiler. Bu, benim de başarılı olmamım sırrıdır. atölyemde tam olarak 147 kişiye pasta tasarımı ve dekor kursları verdim. Aynı zamanda bir çok uluslararası fuar ve seminere eğitmen olarak katıldım. Çalışmalarınız çok ince detaylar içeriyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Teşekkür ederim. Evet mesleğimi profesyonelce yapmaya çalışıyorum ama amatör bir ruhla çalıştığımı Türkiye’de sektörde oldukça tanınan ve saygı gören biri olduğunuzu biliyoruz. Peki Almanya’da neler yapmayı düşünüyorsunuz? Projeleriniz nelerdir? Almanya’da dil öğrenimi gördüm ancak yeterli olduğunu düşünmüyorum. Önceliğim Almancayı iyi bir şekilde öğrenmek. Sonrasında elbette çok sevdiğim mesleğimi icra edebi- Kahraman Bey gerçekten bu hoş ve keyifli sohbet için teşekkür ederiz. Yeni tasarımlarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz. Benim için de gerçekten çok güzel bir sohbet oldu; ben teşekkür ederim. Umarım beklentilerinize karşılık verme imkanı bulabilirim. Çalışmalarınızda başarılar dileriz. Günal Günal 24 genel kültür: Çayın Zaman Yolculuğu Bir Çin efsanesine göre, hükümdar Şen-Nung zamanında (M.Ö.2737) Çin'de çay içiliyordu. Fakat eski bir Çince sözlük, çayın ilk kez M.S.350 yıllarında içilmeye başlandığını göstermektedir. Çünkü daha önce içiliyor ve dolayısıyla biliniyor olsaydı, İpek Yolu üzerin den Çinlilerin baharat ve ipekli kumaşlar sattıkları ülkelere çok daha önceden geçmesi gerekirdi. Çay Sözcüğünün Kökeni Çay, aslı çâ ya da çai olan Çince bir sözcük; dünyanın bütün dillerine de buradan geçmiştir. Çinlilerin çai, Türklerin çay, Rusların chây, Perslerin çây Arapların şay (çünkü Arapça' da ç sesi ş ile karşılanır), Yunanlıların tsa'-i, Japonların cha olarak yazdıkları ve aynı şekilde çay olarak ifade ettikleri sözcük, batı dillerinde farklı bir isim alır. Portekizliler châ, Rumenler ceai, Çekler, Sırplar ve Hırvatlar cai derler çaya; orjinaline sadık kalarak. Oysa ingilizler ve Macarlar tea, Fransızlar the, İspanyollar te, Almanlar ve Finliler tee, Hollandalılar thee, Danimarkalılar ve İsveçliler te, Yahudiler teh demektedir çaya. Bu isim ise, bitkibilim (botanik)'de "Çin Bitkisi" anlamına gelen Lâtince thea chinensis kelimesinden türetilmiştir. Çayın Bir de Efsanesi Var Çay içilmesinin tarihi üzerine çeşitli efsaneler vardır. Bunla¬rın içinde en ilginç olanı Zen dininin kurucusu Bodhidarma'ya atfedilenidir: Bodhadirma, bir gün gene oturmuş düşünürken, farkında olmadan uyuyakalır. Yani insanların büyük çoğunluğuna özgü sıradan bilinç haline koyuverir kendini dikkatsizce. Bu yanılgı ise ona öyle korkunç görünür ki, tutup göz kapaklarını keser ve atar. Efsaneye göre ilk çay fidanı, işte bu göz kapaklarının düştüğü yerde yeşerir; ve onun için de çay, bilgelerin hep uyanık kalmak arzusunu simgeleyen çiçek, bunun için uykuyu kaçırmaktadır. İlk dönemlerde çay, Çin'in güney doğusunda, Hindistan, Birmanya. Endonezya ve Siyam'da yetiştiriliyordu. Çinli Budist rahipler çay yetiştirmesini bütün Çin'e ve Japonya'ya öğretmişlerdir. Çinlilerden çayı ilk öğrenenler Japonlar olmuştur. Japon kaynaklarında çaya ilk kez 593 yılından sonra rastlanır; çayın yetiştirilmesi ise ancak 805 yılından sonra gerçekleşir. Fakat sadece soyluların içebileceği bir ayrıcalığa sahiptir çay. Japonya'da halkın da çay içebileceği döneme gelişi ancak 17. yy.da mümkün olabilmiştir. Çin'e komşu olan diğer uluslara da yayılmasıyla birlikte, 850'de Araplar, 1559'da Venedikliler, 1598'de İngilizler, 1600'de Portekizliler. 1618'de Ruslar ve 1648'de de Fransızlar ilk defa çay ile tanışmışlardır. Çayın Amerika'ya geçmesi ise ilk kez 1650 yılında olmuştur. Çay Avrupa'da Avrupa edebiyatında çaydan ilk bahseden kişi. İtalyan yazar Giovanni Botero‘dur ve 1590 yılında. Çinlilerin özel bir bitki yetiştirip ondan şarabın yerini tutan bir içki yaptıklarını yazmıştır. Çayı Avrupa'ya ilk sokanlar Hollandalılar olmuştur. Sonra İngiltere'ye ge- çen çay önceleri inanılmaz fiyatlarla satılmıştır. Kahve gibi çay da Avrupa'daki hükümetlerce hemen yüksek oranlarla gümrüklendirilmiş ama yaygınlaşması önlenememiştir. İlk zamanlarda Avrupa'ya çay deniz yoluyla gelmekteydi. Fakat, deniz havasının çayı bozduğu gibi garip bir söylentiyle, tiryakiler kara yolundan kervanlarla gelen çayı tercih etmeye başladılar. Bu çay ise transit olarak Rusya üzerinden gelmekteydi ve bir söylenti sayesinde Rusya'da büyük bir çay ticareti başladı. Rusya'da da çay içmek yaygınlaştı. Ayrıca Ruslar, çayın ayrılması, harmanlanması konusunda usta oldular. Avrupalılar çayın tadını alınca, Çin'in elinde bulunan çay üretim tekelini ele geçirmek için kolları sıvadılar, ingilizler Assam ve Bengal'de, Hollandalılar Cava Adası'nda çay fidanı dikmeye başladılar. Daha sonra Fiji ve Asor Adalarında, Brezilya ve Teksas'ta da çay ekimine başlandı. Çay ekimine uygun iklim koşullarının olduğu Kafkasya dağlarının güney batısında, Batum bölgesinde de çay ekimi yapılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Türkiye'nin Karadeniz bölgesinde de aynı nedenle çay ekimine önem verilmiştir. Çay Fidanının Aradığı İklim Çay fidanı, kahve gibi nazlı değildir; çok sıcağa olduğu kadar, belli bir derecedeki donmaya bile dayanabilir. Tek özelliği limonluk iklimi denilen nemli bir hava, rutubet istemesidir. Çayın İşlenmesi Çay fidanının yapraklarından elde edilen bu içecek maddesi, yaprağın daldaki yerine göre değer kazanır; çayın değeri dalın ucuna yaklaştıkça artar. Yaprağın daldaki yerine, yetiştirildiği bölgeye ve yaprağın işlenişine göre çayın, farklı koku, tat ve rengi vardır. ilk dönemlerde, toplanan yapraklar yumak haline getiriliyor, sonra bu yumak ateşte kızartılıyor ve kaynar suyla işleniyordu. Günümüzde ise toplanan yapraklar birkaç saat güneşte bırakılır. Arada bir karıştırılarak yapraklar iyice gevşeyinceye kadar beklenir. Bu 25 çayın tarihçesi sırada meydana gelen bir mayalanma ile, yaprakların içindeki acılık veren madde yok olur. Daha sonra bir dakika kadar kuvvetli ateşte kavrulur ve top halinde yuvarlanır. Bu işlem birkaç kez tekrarlanır ve çay, içime hazır hale gelmiş olur. Çinliler tam bu aşamada, paketleme yapmadan önce yasemin veya buna benzer hoş kokulu çiçeklerle birkaç saat beraber bulundurarak çaya güzel bir koku verirler. Çayın Yararları Çay içilmesinin yaygınlaşmasındaki en önemli etkenin, onun su olmamasına rağmen susuzluğu gidermesi ve alkollü olmamasına rağmen sinirleri yatıştırmasıdır. Gerçekten de çay, içinde bulunan kafein, teobrobin ve teofilin gibi maddelerden dolayı iyi bir idrar sökücü ve baş ağrısını dindiricidir ve tıpta da kullanılır. Fakat fazla kaynatılması durumunda, içinde bulunan tanein maddesinin suya geçmesinden dolayı tansiyonu yükseltici bir özelliği vardır. Bu nedenle çayı sıcak ama fazla kaynatmadan ve bekletmeden içmek yararlıdır. Avrupalılar da aslında çay içmeyi bilmezler. Çay içmeyle öğünen İngilizler dahi çaya şeker, limon, süt ya da benzeri şeyler katarak çayın gerçek tadını bozarlar. Biz de çaya şeker katmakla ve demlerken çayı acıtmakla aslında çayın gerçek tadını pek alamıyoruz. Çay İçme Kültürü Bütün dünya çay içmeyi Çinlilerden öğrenmiştir ama şunu da söylemeliyiz ki, Çinliler -biraz da Japonlar- gibi çay içmeyi becerebilen yoktur. Çayı sıcak ama kaynatmadan içen, içine herhangi bir tatlandırıcı koymayan sadece Çinliler ve Japonlardır. Diğer bütün uluslar çok farklı yöntemler kullanmakta, hatta kimi çay içmeyi eline yüzüne bulaştırmaktadır. Örneğin Moğollar, "Çay Tuğlası" diye bir şey içerler. Bu sıkıştırılıp sert bir kütle haline getirilmiş ve çaya hiç benzemeyen bir içecektir. Ayrıca yine Moğollar çaya tuz, biber ve tereyağ katmaktadırlar. Bir Demleme Tarifi Demliğinize öncelikle yıkanmış ve tozu giderilmiş çayla birlikte dinlendirilmiş soğuk su koyun. Çaydanlığa koyduğunuz suyun kaynamasıyla birlikte demliğin içindeki su da ısınacaktır. Bu yöntemle hazırlayacağınız çayın demi acı değil, aksine hoş bir tat verecektir. Yeterince ısındığından emin olduğunuz demliği çaydanlığın üstünden alarak bir havlu veya beze sararak beş dakika bekleyiniz. Daha sonra servise hazır hale gelen çayı, önce dem sonra su sırasıyla bardaklara koyunuz. Şekerli çay içen biri bile olsanız, bu yöntemle şekersiz olarak rahatça deneyebilrsiniz. Günal Günal 26 çevre ve uYum: Cam evler ve kış bahçesi fikri nasıl gelişti? Cama vuran ışık Bir ışık parçasının hayatımızı ne kadar etkilediğini bazen hesaba katmayız. Hem sağlık, hem moral, hem de motivasyon açısından insanlara o kadar çok yararları vardır ki saymakla bitmez. O yüzden bize sunulan olanakları en iyi şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Yaşadığımız mekanları genişletme ve aydınlatmanın önemini, bu alanda uzman olan Mimar Kemal Gündoğan’a sorduk. Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Kemal Gündoğan? Farklı tarzda bir mimarlık anlayışınız var. Ne tür işler yapıyorsunuz? 1950 yılında Gümüşhane'nin Şiran ilçesinin Kırıntı köyünde doğdum. İlkokulu köyde bitirdim. Bu arada vurgulamak istediğim önemli bir nokta var: Köyümüzden Köy Enstitüsüne giderek okuyup köye geri dönen öğretmenim Niyazi Bal'ın benim temel eğitimimdeki ve bu duruma gelmemdeki rolü çok büyüktür. Bir insanın temel eğitimi sağlamsa ileride başaramayacağı hiçbir iş yoktur. Bu nedenle Bilgi Güneşi olarak adlandırdığım bu insanın hayatımdaki yeri farklıdır. İlkokuldan sonra ailem benim ve abimin eğitimi için İstanbul'a taşınmak zorunda kaldı. Ortaokul ve liseyi İstanbul'da tamamladım. Daha sonra babam işçi olarak Almanya'ya geldi ve beni de üniversite eğitimi için buraya getirdi. Daha önce marangoz eğitimi almış olmam benim meslek hayatımda bir çok kolaylık sağladı. Düşüncelerimi önce kağıda ve sonra plan ve projeye döküyorum. Yaptığım her projeyi çok ince detayına kadar planlıyor ve uyguluyorum. Beni diğer meslektaşlarımdan ayıran en büyük özellik, yaptığım her işi alışılmışın dışında uygulamak. Bunda da kendi marangozhanemin olması ve planlanan projeyi hayata geçirmem. Kısacası işin başından sonuna kadar kendim ve ekibim işin hep içindeyiz. Genel olarak her çeşit plan ve projeyi yapmakla birlikte ağırlık verdiğimiz alan örneğin eski binaların tadilatı. Burada eski özelliklerinin korunması temel amacımız. Tarihi binaların temel yapılarına dokunmadan, özelliklerini bozmadan tarihe uygun halleriyle modern teknikleri kullanarak restore ediyoruz. Almanca eğitiminden sonra bir yıl inşaat stajı yapıp Kuzey Almanya'nın Kiel şehrinde Mimarlık Fakültesini bitirdim. Bu staj döneminde bir Alman ailenin yanında kaldım. Bu ailenin bana yabancılarla özellikle ve Almanlarla uyum içinde olmamda çok faydası oldu. Kiel'den sonra Aachen Teknik Üniversitesi'nde (RWTH) yüksek mimarlık eğitimimi tamamladım. Evli ve iki çocuk babasıyım. Kiel'deki öğrencilik döneminde çatı katında bir odada kaldıyordum. Kalın bir perdenin asılı olduğu küçük bir penceresi vardı. Oda oldukça karanlıktı ve ben perdeyi çıkardım. İşte o an içeri giren ışığın insan hayatındaki önemini anladım ve bu ışık bana ilham verdi ve ileride okulu bitirip mimar olursam hiç bir zaman karanlık değil, aydınlık mekanlar planlayacağım. Anladım ki ışık demek hayat ve enerji kaynağı. Karanlık insanları karamsarlığa ve bunalıma sürüklüyor. Cam evler, yaptığım aydınlık mimariyle o mekanı kullanan insanlara huzur getiriyor. Onların olumlu tepkilerini duymak da bana yaptığım işin doğru olduğunu gösteriyor. Aachen’da Teknik Üniversite dönemimde değişik mimarlık bürolarında çalıştım ve tecrübe edindim. Yani hem çalışıp hem okudum. Okuldan sonra hem üniversitede, hem de bir mimarlık bürosunda iki yıla yakın çalıştım. Daha sonra 1985’de aynı anda hem mimarlık büromu hem de marangozhanemi kurdum. Yaptığınızın işlerde çevre duyarlılığı ön planda gözüküyor. Biraz bundan bahseder misiniz? 27 mimar Kemal Gündoğan İşinizin dışında yaşadığınız semtte de aktiv bir kişisiniz. Yaptığınız aktiviterden bahseder misiniz? 17 sene öncesinde buradaki evimizi aldığımızda bir çok farklı ülkeden gelen aileler vardı ve Aachen Belediyesi bizlere eski Belçika askerlerinin evlerini sattı. O dönemde bu evleri alanlara bir çok şart koşuldu. Evlerin eski olmasından dolayı temelden bugünün şartlarına uygun modernize edilmesi isteniyordu. Burada bulunan tüm aileler birbirlerini destekleyerek ve yardımlaşarak, yani imece usulüyle Son dönemlerde insanlarımız ev almaya yöneldiler. Yeni ev alanlara ve evlerini tamir edip değiştirmek isteyenlere, daha yaşanılabilir bir ortam için önerileriniz nelerdir? Benim sonuç olarak insanlarımıza söyleyebileceğim düşüncem ve önerilerim şunlar olacaktır. Eğer insanlarımızın ev alma, yaptırma veya tamir ettirme gibi düşünceleri varsa, sunulan tüm imkanları en iyi şekilde değerlendirmeleri. Ev almak en iyi yatırım diye düşünüyorum. Ev alırken öncelikle bir bilirkişiye danışılmalı; ENTWURF | PLANUNG | KONSTRUKTION | BAULEITUNG Çevre duyarlılığına gelince, benim uyguladığım işlerde özellikle dikkat ettiğim noktalar çevreye zarar vermeyen ve geri dönüşümü olabilecek malzemeleri kullanmak. Beraber çalıştığım bütün elemanlarıma ve işini yaptığım müşterilerime zararlı maddeler kullandırmamaya çalışıyorum. Önerdiğim doğal malzemelerin faydalı yönlerini açıklayarak ve göstererek yapıyorum. Örneğin işini yaptığım insanların sağlıklarına zarar verebilecek malzemeleri kullanmamaya çalışıyorum. Yaşam kalitesini düşürebilecek maddelerden uzak duran ortamlar oluşturmaya yönelik bir mimarlık anlayışım var diyebilirim. Buralar mikrop ve bakterilerin barındıkları yerlerdir. dayanışmaya giriştik. Daha sonrasında bu durum o kadar gelişti ki imece ile başlayan yakınlaşma bir dernek kurmamıza kadar ilerledi şimdi senede iki defa cadde sakinleriyle eğlence düzenliyoruz. Başlangıçta bu derneğin uzun yıllar başkanlığını yürüttüm. Dernekte gencimizle, yaşlımızla güzel bir uyum içerisindeyiz. Hatta bu çalışmalarımızdan dolayı eski belediye başkanı Dr. Linden'dan ödül dahi aldık. 17 yıl önce başlayan bu dayanışma, gelenek halini alarak hala çok güzel bir şekilde devam ediyor. Bu tür uğraşılar benim daha sosyal bir kişi olmama katkı sunuyor. evle ilgili yapılacak her işte profesyonel destek ve hizmet alınmalıdır. Çünkü ev bir kez yapılır ve sonradan keşke şöyle yapsaydık dememek için önceden iyi araştırılması ve sonra karar verilmesi doğru olan yöntemdir. Ev almak veya yapmak isteyenlere devlet özellikle Alman Kalkınma Bankası (KFW) bir çok imkan sunuyor. Düşük faizli krediler, destekler ve teşfik fonlarınının sunduğu her olanak iyice araştırılmalıdır. Belediyeden gerekli izinler alınmadan inşaata başlamamalı ve tecrübesiz firma veya kişilere iş yaptırılmamalı; çoğu zaman ucuza kaçmak pahalıya maloluyor. Kemal Bey bize zaman ayırdığınız için teşekkür eder; başarılarınızın devamını dileriz. Serpil Erdemir KEMAL GÜNDOGAN DIPL. -ING. ARCHITEKT PLANUNGSBÜRO FÜR WOHNRAUMERWEITERUNGEN WINTERGÄRTEN | SANIERUNG UMBAU | NEUBAU WOHNUNGSBAU DENKMALSANIERUNG Büro Amyastr. 92 52066 Aachen Telefon: 0241 654 94 Telefax: 0241 60 48 92 E-Mail: [email protected] www.glasundraum.de 28 kadın saYfası Mutfağınız için Püf noktaları Kış için cildinize doğal bakım! Kış aylarında cildiniz ekstra bir bakım istiyor. Soğuk ve rüzgârlı hava cildin kurumasına yol açarken, kapalı mekanlardaki kirli hava ise cildin gözeneklerini kapatarak, nefes almasını engelliyor. Kışın olumsuz etkenleri cildinizin yıpranmasına yol açıyor. Bu yıpranmayı önlemek için evde bulunan malzemelerle mucize yaratmaya ne dersiniz? • Kek kalıbına yağlı kağıt döşeyin.Kağıdın uçları kek kalıbından yüksek olsun. Keki fırından aldığınız zaman, kağıdın uçlarından tutup keki kalıptan çıkarabilirsiniz. • Patates kızartmadan önce süt dolu bir kabın içinde biraz bekletin; kuruladıktan sonra tavaya atın. Böylece daha az yağ çekecektir. • Makarnanın haşlama suyuna bir, iki soğan, havuç v.b. sebzeler koyarsanız daha lezzetli olur. • Bayatlamış ekmeklerinizi dilim dilim yapıp aralarına sarımsakli tereyağı sürüp folyoya sarın. Yüksek ısıda fırında pişirin. • Yoğurdun suyu birkaç gün içinde kendiliğinden ayrılır. Vitaminler suyuna geçtiğinden, yerken yoğurdu mutlaka suyuyla karıştırmalısınız. • Patatesin pişirme suyuna bir kaşık sirke koyun. Hem rengi sapsarı kalır, hem daha lezzetli olur. • Karnıbahar haşlarken içine iki dilim ekmek atarsanız, o dayanılmaz kokusundan kurtulursunuz. • Bütün sebzelere biraz karbonat ekleyerek pişme süresini azaltabilirsiniz. Tuzunu, en son anda ilave edin. • Zeytini bir kavanoza koyun, zeytinyağı ile örtün ve biraz kekik, 2-3 diş sarımsak ilave edin, 8 gün bekletin. Nefis bir tadı olur. Zeytinler bitince kalan sosu, salata sosu olarak kullanabilirsiniz. Aralık ve Ocak aylarında doğanların ruh halleri Kış aylarıyla birlikte cilt, mat bir görünüm kazanıyor ve olumsuz dış etkenlere karşı mücadele edemiyor. Yaşlanma etkileri artarak kırışıklıklara davetiye çıkarıyor. Kış aylarında cildinize özen göstermelisiniz. Çünkü cildin yaşlanmasının nedeni yaşın yanı sıra dengesiz beslenme ve olumsuz dış etkenler... Cildin yaşlanmasını önlemek için öncelikle beslenme alışkanlığınızın balık, sebze ve su ağırlıklı olmasına dikkat etmelisiniz. Günde en az 1,5 litre su için. Bunun yanı sıra E ve C vitaminli meyve ve sebze , sularını bol bol içebilirsiniz. Cildin dış etkenlere karşı savunma gücünü artıran balığı haftada üç kez tüketmeye özen gösterin. Posalı yiyeceklerle (soya, fasulye, bezelye gibi) cildinizin yaşlanmasını durdurun. Soya, içeriğindeki doğal östrojen sayesinde cildin her dem genç kalmasını sağlıyor. Sirke ile güzellik kürü Sirke, cildin dış yüzeyini ölü hücrelerden arındırıp elastiki liflerin üretimini artırıyor. Soğuk hava nedeniyle yıpranan cilde esneklik ve yumuşaklık kazandırıyor. 30’lu yaşlardan sonra cilt hücrelerinde yenilenme işlevi yavaşlamaya başlıyor ve cilt, elastikiyetini kaybedip kırışıklıklara davetiye çıkarıyor. Derinlemesine temizlik 7-8 damla sirkeyi yarım çay bardağı tatlı badem yağı veya zeytinyağına ilave edip karıştırın. Akşamları yatmadan önce 1 ay boyunca haftada birkaç kez cildinize sürün. Antioksidan etkili bu sirkeli karışım hücreleri koruyor. Omega 6 içeren ceviz, fındık, badem ve ay çekirdeği cildi nemlendirip besliyor ve yaşlanmayı geciktiriyor. Konserve yiyecek ve şarküteri ürünlerinden uzak durun. Sigara içmeyin. Aknelere karşı tonik Küçük bir şişeyi gül yapraklarıyla doldurun. Üzerini örtecek kadar sıcak su doldurun. Ağzını kapatıp 2 gün bekletin. Süzüp 1 kahve fincanı sirke İlave edip karıştırın. Bir parça pamuğu karışıma batırıp cildinize yedirerek sürün. Kuruyuncaya kadar birkaç dakika bekleyin. Ilık suyla durulayın. Bu arada kil, bal ve sirkeyi kış güzelliğiniz için mutfağınızdan eksik etmeyin. Kili baharatçıdan ya da doğal ürünler satan dükkânlardan temin edebilirsiniz. Kil ile güzellik kürü Kış aylarında cildinizi haftada bir uygulayacağınız besleyici killi maskelerle koruyun. Kil, cilt kızarıklığını giderip cilde pürüzsüzlük kazandırıyor. Aralık: Sadık ve cömert. Sabırsız. Birlikte vakit geçirilmesi eğlenceli. Azimli. Sosyal yönü kuvvetli. Dostlarını kendinden fazla düşünür. Kızgınlığı uzun sürmez. Sevildiğini görmek ister. Espri anlayışı gelişmiş. Ocak: Hırslı ve ciddi kişilik. Öğrenmeyi ve öğretmeyi sever. Akıllı, planlı, programlıdır. Çok çalışkan ve üretkendir. Çok eleştirir. Hassas ve derin hisleri vardır. İnsanı nasıl mutlu edeceğini bilir. Aşırı dikkatlidir. Bünyesi kuvvetlidir. Zor heyecanlanır. Romantiktir ama aşkını ifade etmekte zorlanır. Çocukları sever. Evcil ve sadık bir eş olur. Kolayca kıskanır. Sosyal yönden zayıftır. 29 BURçlara göre hediye seçimi Koç (21 Mart / 20 Nisan) Coşkulu, sabırsız, neşeli olan koç burcunun zevklerinin abartılı olduğunu bilmelisiniz. Canlı renkleri seven koç kadını için kırmızı bere, atkı, şık bir şal ve eşarp, kozmetik ve saç şekillendirme seti ve mutfak gereçleri uygun hediye alternatifleri olabilir. Hareketli, özgürlüğüne düşkün koç erkekleri ise araba aksesuarları, şık bir çakmak ve çakı, traş makinesi, parfüm ve iyi bir spor ayakkabıya hayır diyemezler. Boğa (21 Nisan / 21 Mayıs) Huzurlu, sakin, alışkanlıklarına bağlı boğaları memnun etmek zordur. Yemek yemeyi sevdiklerinden yemek sepeti, kaliteli bir kutu çikolata her iki cinsi de çok mutlu edecektir. Dış görünüşlerine önem veren boğa kadınları için ipek eşarp, şal, vücut yağları, güzellik sabunu ve kremleri tercih edilebilir. Konfordan fazlasıyla zevk alan boğa erkeklerine ise deri cüzdan ve çanta, ahşap şarap seti ve şaraplık, konforlu okuma koltuğu ve puh hediye etmek ilgilerini çekecektir. İkizler (22 Mayıs / 21 Haziran) Meraklı, değişken ruhlu, zeki, sosyal ilişkileri kuvvetli, her türlü yeniliğe açık olan ikizlere hediye almakta zorlanmayacaksınız. Sosyal ilişkileri kuvvetli ikizler kadınına ışıltılı kişiliğini ortaya çıkaracak ilgi çekici bir tişört, cep telefonu, minyatürler, orijinal küpe ve kolye, okumayı çok sevdikleri için ilgilerine yönelik kitaplar; zeki ikizler erkeğine ise zeka oyunları, satranç ve tavla takımı ya da bir oyun konsülü hediye etmek onu fazlasıyla mutlu edecektir. Yengeç (22 Haziran / 23 Temmuz) Yaratıcı, sadık, duygusal mizaçlı yengeç burçlarını memnun etmek istiyorsanız eviyle ilgili şık hediyeler satın alabilirsiniz. Hassas yengeç kadını için romantik şamdan ve abajurlar, bir buket gül, inci kolye, yemek yapmayı sevdikleri için mutfak gereçleri onları memnun etmeye yetecektir. Sevdiklerine ve evine düşkün olan yengeç erkekleri içinse; şık bir çerçeve, projeksiyon sistemi, romantik DVD, resim çerçevesi ve albümü, maket gemi tercih edebilirsiniz. Aslan (24 Temmuz / 23 Ağustos) Ilımlı, sevecen, dürüst, kendine güvenen yapısıyla dikkat çeken, lükse ve kaliteye düşkün aslan burçlarına alacağınız hediyelerinde kaliteli ve gösterişli olmasına dikkat edin. Herşeyin en iyisini isteyen aslan kadını için tek taş yüzük, altın broş, kol saati, deri çanta, orkide çiçeği; rahatına ve lükse düşkün aslan erkeği içinse deri tavla ve satranç takımı, puro ve sigara aksesuarları, kül tablası, şık kol düğmeleri onlar için seçebileceğiniz hediyeler arasında. Başak (24 Ağustos / 23 Eylül) Titiz, kuralcı, düzenli, duygularından çok mantıklarıyla hareket eden başak burcundan olanlar için seçeceğiniz hediyelerin fonksiyonel olmasına dikkat edin. Fiziksel sağlığına düşkün başak kadınları için cilt bakım ve temizlik ürünleri, çiçek kokulu parfüm, ayrıca antika eşyalar ve heykel ideal hediyelerdir... Okumayı seven başak erkekleri içinse kişisel gelişimine yönelik kitaplar, masa lambaları, satranç takımı, tablolar uygun hediye alternatifleridir. Terazi (24 Eylül / 22 Ekim) Uyumlu, estetik duyarlılığı gelişmiş zarif terazilere alınacak hediyelerin zarif olmasına özen göstermeli. Güzelliğine düşkün terazi kadınlarına şık bir şal, gümüş takılar, bakım kremleri, saç bakım setleri, epilasyon aleti, porselen takımları, pembe krizantem hediye etmek onları çok sevindirecektir. Sosyal yaşamı hareketli, müzik dinlemeyi seven terazi erkeğine cep bilgisayarı, müzik seti, oyun konsülü, sevdiği grubun CD’si, antika eşyalar satın alabilirsiniz. Akrep (23 Ekim / 22 Kasım) Sezgileri güçlü, tutkulu, derin duyguların kişisi olan akrep burçlarına sevginizi ifade edebilecek özenle düşünülmüş hediyeler tercih etmelisiniz. Gizemli akrep kadınları için kırmızısiyah renklerinde iç çamaşırları, altın-pırlanta yüzük veya kolye tercih edilebilir. Odasına düşkün akrep erkekleri içinse masa saati, gece lambası, kamera, ses kayıt cihazı, korku ve gerilim filmleri-romanları, avcılığa düşkün olduklarından balık oltaları oldukça uygun hediyeler olacaktır. Yay (23 Kasım / 20 Aralık) Esprili, neşeli, maceracı, hareketli olan yay burçlarına sıradışı hediyeler tercih etmelisiniz. Gezmeyi, yeni kültürleri tanımayı seven yay kadınını piknik çantası veya kurşuni kolye, bileklik, ayrıca hayvanları çok sevdikleri için minik bir kedi ya da köpek yavrusu çok mutlu edecektir. Hareketli ve atletik yay erkekleri ise pusula, matara, tuttuğu takımın aksesuarları, seyahat çantası ve spor ayakkabıya hayır diyemeyeceklerdir. Oğlak (21 Aralık / 18 Ocak) Sorumluluk sahibi, sadık, disiplinli, ağırbaşlı oğlaklar için kullanışlı hediyeler seçmekte fayda var. Tutarlı ve kuralcı oğlaklara hediye seçmekte zorlanabilirsiniz. Seçici ve mükemmelliyetçi oğlak kadını için şık porselen takımları, kristaller, altın ya da pırlanta tek taş yüzük, klasik kitaplar, kaşmir bluz; geçmişe önem veren oğlak erkeğine antika eşyalar, klasik müzik CD’leri, fonksiyonel bir kalem, zamana çok önem verdikleri için duvar saati ve kol saati ilgilerini çekecektir. Kova (19 Ocak / 20 Şubat) Bağımsız, entellektüel, zeki, sıradışı fikirleri ve yaşamlarıyla dikkat çeken kovalar için farklı diyebileceği hediyeler bulmalısınız. Son derece modern olan kova kadını için fotoğraf makinesi, oyun konsülü, kahve ve çay tüketmeyi çok sevdiklerinden çay ve kahve makineleri uygun hediyeler olabilir. Zekasını zorlamaya bayılan kova erkekleri içinse bilgisayar, bilgisayar aksesuarları, teleskop gibi hediyeler zevklerine hitap eden en iyi hediye seçenekleridir. Balık (20 Şubat / 21 Mart) Duygusal, romantik, duyarlı, sezgileri güçlü balık burcundaki kadın ve erkeklerin güzellik ve estetik duyguları çok gelişmiştir. Romantik balık kadınına beyaz ipek gecelik, saten iç çamaşırı, vücut losyonu, güzellik salonu için bir hediye çeki, vücut bakım kremleri ve parfüm; müzik ve sanata eğilimli olan balık erkekleri için sevdiği grubun ya da solistin müzik albümleri, konser bileti, sanat kitapları, ahşap bir gemi maketi onları mutlu etmeye yetecektir. 30 spor sayfası: Gençlerbirliği Baesweiler Spor Kulübü Bu sayımızda sizlere kulüp başkanlarının anlatımıyla iki futbol kulübümüzü tanıtmaya ve iki futbolcudan da futbol hakkındaki görüşlerini almaya çalıştık. Adım Şenol Kabuk; kulübün başkanlığını yapıyorum. Yönetimimiz benle beraber 9 kişi, ikinci başkanımız ise Özay Okay. Geçen yıl SC Setterich-2 adıyla 3. Kreisliga C’de oynayan takımımız ligi üçüncü bitirmesine rağmen, sezon başında kulüp yönetimi ile yaşanan sorunlar nedeniyle oradan ayrılma kararı aldı. Akabinde oynadığı Play-off maçlarını kaybederek Kreisliga D’ye düşen gençlerbirliği Baesweiler kulübü ile kısa bir süre içerisinde anlaşıldı ve Kültür ve Sosyal Derneğinin desteğiylede SV Gençlerbirliğinde yeni bir sayfa açılmış oldu, sonrada yeni yönetim seçildi. Takımımız hiç yenilgi almadan 1964 Samsun/Çarşamba doğumluyum. Gençlerbirliği Baesweiler Spor Kulübünün lisanslı futbolcusuyum. Kaleci olarak takımda oynuyorum; aynı zamanda futbol takımındaki genç kardeşlerime abilik yapıyorum. Selim Kartal (49) Almanya’da her yaşta spor yapma imkanı var. Amacım sadece futbol oynamak değil; dinç kalmak, sağlıklı olmak ve kendi gençlerimizle ve insanlarımızla beraber olmak. Spor yaparak ve gençlerle olarak kendimide genç hissediyorum. İnsanlarımız kahvelerde zamanını öldüreceğine spor yapsınlar, futbol oynasınlar. SV Eilendorf kulübünde forvet olarak futbol oynuyorum. Takımımda benden başka dört Türk çocuğu daha var. Takımımızda hiçbir ayırım yapılmadan çok iyi bir arkadaşlık ortamı var. 2000’li yaş grubundan oluşan ligimizde 12 takım var. Bu yaş grubunda gol krallığında dördüncü durumdayım. Haftada iki defa antremanımız, bir defa da lig maçımız oluyor. Tolunay Çiftçi (13) Futbolu çok seviyorum, yeni arkadaşlar ediniyorum. Futbolcu olmak istiyorum ama şans 13’de 13 yaparak ligde sekiz puan farkla lider. Yönetim olarak katkılarımız oldu ama bu yeterli değil, hala eksiklerimiz var. Hemşerilerimiz bize sahip çıkmalı. Amacımız gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutarak, birlik ve beraberlik içerisinde spora teşvik etmek. Maçlarımız da ortalama 200 seyirci oluyor. Bizlere maddi ve manevi desteğini esirgemeyen bu arkadaşlara da yürekten teşekkür ediyorum. İnsanlarımız çevresindeki bizim gençlerden oluşan takımlara destek olsunlar. Küçük aidatlarla bile bir takım ayakta kalabilir. Gençlerimiz, çocuklarımız klüplere yazılsınlar ve disipli bir şekilde çalışsınlar. Çoğu yeteneklerinin, kapasitelerinin farkında değiller; unutmasınlar ki onları seyreden bir çift göz var. Hep aynı yerde kalacağız diye düşünmesinler. Yöneticilerimiz başka menejerlerle yakın ilişkileri var, bir anda kendilerini çok değişik ortamda bulabilirler. Pes etmesinler, disiplinli bir şekilde devam etsinler. faktörünün de önemli olduğunu düşündüğümden derslerimi de ihmal etmiyorum. Futbolcu olamazsam da polis olmak istiyorum. Babam ve eniştem de futbol oynadıklarından, beni teşvik ediyorlar ve her türlü desteği veriyorlar. Almanya’da futbola çok destek veriliyor. Altyapı çok iyi. Bize de disiplinle çalışmak düşüyor. Bizim arkadaşlar mutlaka spor yapsınlar, futbol oynasınlar, imkanlar Aachen’da çok fazla. Spor sayesinde kendimi zinde hissediyorum . 31 FUTBOL KLÜPLERİ & FUTBOLCULAR Destan Spor Kulübü Adım Şükrü Düztaş. Destan Spor klübü başkanıyım. Küçük yaştan bu yana spora düşkünüm. 1972 yılında Fenerbahçe SK.’de profosyenel lisans almak için seçmelere katılmıştım. Antrenör Didi’nin beğenisini kazanmıştım, lisans almaya gidince klübe yatırılması istenen parayı maddi imkansızlıkdan dolayı yatıramadım ve lisans almam engellendi. Bu içimde uhde olarak kaldı ve Avrupa’ya gelince spor klüpleri kurarak gençlerimize hizmet etmeyi amaç edindim. BFC Destan Spor’un tarihi kısa ama uzun ve ilginç bir macerası var. Türkiye’nin güneydoğusundan gelen insanların oluşturduğu ve dil, din, ırk, mezhep ayırımı yapmaksızın kurularak umuda yolculuktu adeta başlangıcımız. seniomagazin seniomagazin kostenlos kostenlos mai/juni 2013 | 63 für die generation 50 plus in der Dg Ecke Kapuzinergraben/Franzstr. Bild: Sammlung Erb aachener biere Brautradition neu belebt aşmak zor. Kendi çocuklarımızın klüplerimizde hizmet vermelerini istemeyipde, siz hele bir başlayın sonrasına bakarız diyerek geçiştirilmelerinde haddi-hesabı yok.Söylenecek çok şey var ama asıl değinmek istediğim bir önemli husus; yabancı düşmanlığına karşı bir birlektilik oluşturulması, bu birlikteliğin ses getirecek bir yapıya dönüştürülmesi. Ayrıca birleşilerek tek bir yönetimle; sporcu faaliyetlerini kuvvetlendirmek ve tek ses olmak. Aachen’da Basweiler Spor kulübü, Destan Spor, Emir Sultan, Munzur Spor ve Yurdum Spor var. Ortak yanlarımız çok fazla, bir dahaki sayınıza kadar bunaların başkanlarıyla bir araya gelerek birlikteliği konuşmayı öneriye açıyorum. Bizim Aachen dergisini çıkartanlara teşekkür ediyor, başarılar diliyorum. Said Genç april/mai 2013 | 16 Bild: aok.de für die generation 50 plus in aachen und umgebung 2008 yılından itibaren resmi liglerde oynamaya başladık. Muazzam bir performans gösterdik ve hep bir üst kümeye çıkma mücadelesi verdik. Beş senelik geçmişimizde 150’den fazla oyoncu kaydı yaptırdık. Guines rekorlar kitabına girebilecek ve gerçektende dünyadaki kulüplere örnek olacak şekilde sahalarda 11 ayrı ülkeden 11 oyuncu ile mücadele ettik. Bu güzellikleri ve artısı olması ama bu durumlar eksileri ortadan kaldırmıyor. Futbol federasyonunda müthiş dereceye ulaşan yabancı düşmanlığı var, buda yabancı takımkların başarısını olumsuz etkiliyor. Birde yabancı oyuncularımızın disiplinsiz tavırları işin içinden çıkılmaz duruma sokuyor, maddi zorluklar hat safhada ve bu engelleri bireysel olarak 01| 2013 RUND UM DIE PFLEGE Oec her t ko us üß nü K a r n e va l sm a g a z i n EINRICHTUNGEN STELLEN SICH VOR • aachen • Alsdorf • baesweiler • eschweiler • herzogenrath • • monschau • roetgen • simmerath • stolberg • würselen • 10_Anz_Karn_188x138_4c 27.08.2010 0:21 Uhr Seite 1 www.sparkasse-aachen.de „Bin ich dafür zu alt?“ Lebenslange Entwicklung als Ziel einer modernen Alterskultur Her iki ayda 13.000 adet 2013 / 2014 Yılda bir kez 10.000 adet Her üç ayda 15.000 adet (Doğu Belçika) Er kennt fünf Jahreszeiten. Wir auch. UNTER MITWIRKUNG VON: s Sparkasse Aachen Gemeinsames Erleben der „tollen Tage“, wiederkehrende Freude an humorvollen Bräuchen und ausgelassenes Feiern sind für viele Menschen fester Bestandteil des gesellschaftlichen Lebens.www.oecher-karnevalsmagazin.de Damit Frohsinn und Gemeinsamkeit ihren festen Platz in den Herzen und Köpfen behalten, engagiert sich die Sparkasse Aachen jedes Jahr für das bunte Treiben in der fünften Jahreszeit. Sparkasse. Gut für die Region. Yılda iki kez 8.000 adet Hedef kitleniz Almanlar mı? Almanca yayınlarımızla da hizmetinizdeyiz! Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Kolleksiyon Pulları Necip Tokoğlu www.turkey-philately.com Tel: 02405 / 89 80 90 32 bulmaca sayfasI Mübalağacı Aşırı sevgi Bir orta oyunu karakteri Zihinde tasarlanan İptidai, primitif Yatsıdan sonra kılınan namaz Başyapıt Sipersiz şapka Bir nota Parlatıcı madde İlde para işlerini yöneten görevli Çabucak Çevik Parafin Radyoaktif bir element, U Papaz, keşiş Kudret, iktidar Kaygı, endişe Bir organımız Telli bir çalgı Derisi soyulmuş et Büyük, yetişkin Bir bağlaç Erteleme Ve benzeri Giyiniş, dış görünüş Kısaca 'Türkiye Cumhuriyeti' Bir çoğul eki Lokma, dilim Bir işaret sıfatı Gevşek olmayan Aachen' daki geleneksel panayırın Almanca adı Vadi Evet Nar balinası Oy Aydınlık, ışık Yayla atılan çubuk Bir orman ağacı Emayla kaplı Baygınlığı geçmiş Kuru gürültü Donuk Yunan mitolojisinde aşk tanrısı Öz olmayan Giysinin boyun bölümü Yufka biçiminde meyve ezmesi Dördüncü İslam halifesi Destekleyici Kısaca numara Kayın Uzun yolculuk, seyahat Bal yapan böcek Ölçü Salınım Halı kenar dikişi Ağır yük kaldırma aleti Ses yitimi Büyük korku, ürkü Sıkıntı verme, üzme Tek tip sporcu giysisi Ertelenmiş, tehirli Tedavi Özen Risk Bir piyasa türü, oligopol En hızlı koşan hayvan 'O' nun -e hali Bir araya getirme Kalıtım, soya çekim Kışın suların buz tutması Futbol oynanan büyük yapı Bir göz rengi Öğütücü diş Dikey olarak, diklemesine 'Alternatif akım' kısaltması Nikel' in simgesi Tekdüze Küçük mikroskop camı Yat limanı Çok renkli 33 KENDİNİZİ TEST EDİN 2) Haksızlık... a) ... sert biçimde cezalandırılmalıdır. b) ... değiştirilemez, en mantıklısı göz yummaktır. c) ... karşısında elinizden hiçbir şey gelmez. 3) Çok keyifsiz bir gününüzdesiniz... a) Sinirinizi gizlemeye çalışmaz, neye sinirlendiyseniz belli edersiniz. Böylece keyfiniz tekrar yerine gelir. b) Sıkıntınızı sadece yakın arkadaşlarınızla paylaşırsınız. Neşeli halinize geri dönmeniz biraz uzun sürebilir. c) Kendi kendinizi dinler, keyfinizi kaçıranın ne olduğunu çözersiniz. Keyfiniz zaten çok çabuk yerine gelir. 4) En samimi kız arkadaşınız kuaförde saçlarını yaptırmış, fakat çok kötü görünüyor. Ona ne dersiniz? a) 'Kuaföre mi gittin? Çok hoş olmuş' diyerek arkadaşınızın moralini bozmamaya çalışırsınız nasılsa olan olmuştur. b) 'Hala en yakın arkadaşımsın' diyerek, hoş bir şekilde beğenmediğinizi anlatırsınız. c) 'Eski saçların daha güzeldi' diyip net bir şekilde beğenmediğinizi ona söylersiniz. 6) Kayınvalideniz yaş gününüzde size zevksiz bir kazak hediye etti... a) Mutlaka teşekkür edersiniz, ama kazağınız dolabınızın en alt çekmecesinde yerini alır. b) Hemen içine bakıp, değiştirme kartı olup olmadığını kontrol edersiniz. c) Kayınvalidenizin sizin zevkinizi hala anlamamış olması canınızı sıkar ve gecenin ilerleyen saatlerinde bunu kendinize dert edersiniz. 7) Mutfakta başarılı olmamanıza karşın kek yaptınız... a) Kimse yaptığım kek hakkında yorum yapmaz. b) Gülümseyerek inatla insanların kekimi nasıl bulduklarını sorarım. c) İkram etmeden önce keki denemek için yaptığımı mutlaka söylerim ve yanında pastaneden aldığım kurabiyeleri de koyarım. 8) Bir lokantaya giriyorsunuz ve yanınızdaki çiftin insanlara bakarak fısır fısır konuştuklarını fark ediyorsunuz... a) Sinir olurum, başkaları hakkında böyle alenen konuşan insanlardan hiç hoşlanmam. b) Bir şey düşünmem! c) Çok şeker bir çift olduklarını ve birbirlerini yeni tanıyan heyecanlı aşıklar olduklarını düşünürüm. 26-46 puan arası: Düzgün davranmaya o kadar uğraşıyorsunuz ki, içinizdeki ‘ben’ bir türlü dışa çıkamıyor. Ara sıra taşkınlıktan çekinmeyin. İçinizdeki ‘ben’i dışarıya çıkarın, gerçekten neyi arzuluyorsanız onu yapın ve herkes sizi daha az sevecek diye endişelenmeyin. 1) Çok kalabalık bir lokantada, sipariş vermek için bekliyorsunuz. Fakat garson sizi 15 dakikadır görmüyor. a) Garsona seslenerek el sallar, dikkatini çekmeye çalışırsınız. b) Bir daha yanınızdan geçtiğinde nazikçe gülümser ve kibarca artık sipariş vermek istediğinizi söylersiniz. c) Beklemeye devam edersiniz. Nasıl olsa bir ara sizi görüp gelecektir. 9) Sabah koşu yaparken, sizden çok daha genç olan iş arkadaşınızla karşılaşıyorsunuz ve o gülümseyerek sizi hızlıca geçiyor. a) Kalan tüm gücünüzü toplar siz de onu geçersiniz. b) Siz de ona nazikçe gülümsersiniz, sporda hızlı olması sizden daha formda ve daha ince olduğunu göstermez. c) Temponuzu hiç bozmazsınız, yavaş olmak hiç sorun değilmiş gibi davranırsınız. 10) Girdiğiniz mağazada tatlı dilli bir tezgahtar size çok yüksek fiyatlı bir pantolonu satmaya uğraşıyor. a) 'Bir daha bu dünyaya ne zaman geleceğim' diye düşünür, pantolonu tereddüt etmeden alırsınız. b) Paranıza kıyamaz ve mağazadan çıkarsınız. c) Tezgahtara tekrar düşüneceğinizi söyler, evinizin yolunu tutarsınız. 11) Patavatsızlık yapıp, birilerini kırdığınız oluyor mu? a) Elbette çok sık oluyor. b) Hayır asla kırmam çok dikkatli davranırım. c) Nadiren olur ama bunu asla kasten yapmam. 12) İnsanlara iltifat etmeyi sever misiniz? a) İltifat etmesini de almasını da çok severim. b) Eğer gerçekten öyle düşünüyorsam söylerim, iltifat olsun diye değil. c) Evet ara sıra iltifat ederim, herkes biraz övgü duymak ister. Puanlama a b c 1) 5 2 1 2) 6 2 1 3) 6 3 1 4) 1 2 4 a 5) 1 6) 2 7) 1 8) 7 b 6 5 5 0 c 3 0 2 3 a 9) 7 10) 3 11) 6 12) 5 b 3 6 2 3 c 1 0 1 1 9-25 puan arası: Tüm gücünüzü insanlara ayırmayın, kendinizle ilgilenmek için de zaman yaratın. Seveceğiniz bir kitap, güzel köpüklü bir banyo ya da doğayla baş başa bir yürüyüş. Tüm bunlar biraz rahatlayıp kendinizle baş başa kalmanızı sağlayacaktır. 12 soruda Kişilik Testi 5) Dostane ama sizi sürekli lafa tutan komşunuz, çok aceleniz varken size merdivenlerde rastlarsa... a) Onu sabırla dinler, lafını kesmezsiniz. Elbet bir ara diyecekleri bitecektir. b) Kibarca çok aceleniz olduğunu söyler, hızlı adımlarla uzaklaşırsınız. c) Konuşmayı çabucak bitirmesi için kestirme laflarla cevap verir, sizi lafa tutup engellediğini tavırlarınızla belli edersiniz. Değerlendirme: 47-68 puan arası: Ara sıra zayıf yönünüzü göstermenin bir zararı dokunmaz. Ara sıra çekilin bir kenara ve kendinize biraz soluk aldırın. Hem böylece başkaları siz olmadan da bir şeyler yapmaya çalışacaktır. 34 perde arkası Alışamadığımız Bayram: Noel Almanya´ya ilk gelen göçmenler gibi, babam da 1963 senesinde Noel bayramını matem günleri zannetmiş. Bütün ülke sanki yas tutuyor, sadece dükkanlar değil, lokantalar, barlar, fırınlar hatta benzin istasyonları bile üç gün boyunca kapalı imiş. Sokaklarda top oynayan in veya cin bile yokmuş. Babam ve arkadaşları tabii merak edip sorup soruşturmuşlar ve bir Alman „eğlenmek istiyorsanız Lüksemburg’a gidin, orada her yer açık“ demiş. O yıllarda işçilerin çoğu Heim’lerde kaldığından bu bilgiler de kısa sürede ağızdan ağıza yayılmış. Bu ilk Noel bayramlarını BBC şirketinin Heim’inde kuru fasülye pilav ile geçiren babam ve arkadaşları, seneye bu durum çekilmez deyip program hazırlamaya başlamışlar. Dört arkadaş ortak olup bir Volkswagen tosbağa alarak 1964 senesinde noel tatilini geçirmek üzere Lüksemburg´un yolunu tutmuşlar. „Lüksemburg’a geldiğimizde Noel kutlamalarının neşeli bir bayram olduğunu anladık“ derdi babam, lokantalar, barlar, canlı müzik, sinemalar, her yer açıkmış ve sokaklarda insanlar varmış. Zaman ile Almanya’da değişti bu hususta ve bu durumu biraz da biz göçmenler değiştirdik elbette. Yetmişli yıllarda fabrikalarda alman işçileri hep Noel vardiyelerini türklerle değiştirmeye çalışırlardı, „Kutsal akşamı“ (Heilig Abend) aileleri ile geçirebilmek için. Ve sık sık duymuşumdur „bütün sene suratına bakmazlar adamın, vardiye değişmeye gelince kırk yıllık dostmuş gibi yaklaşırlar“ diye. Kanunları biraz zorlayıp ilk fırsatta bizim işletmelerimiz, lokantalarımız ve büfelerimiz Noel tatilinin son gününde açık bulunurdu ve seksenli yıllarda artık bütün Noel boyunca açıktı diye hatırlıyorum. Ve buna da en çok sevinenler Alman dostlarımız olmuştu. Amcamın Koblenz’de işlettiği büfeye Noel’de Almanlar da gelir, çorba içip „Oh lecker!“ (Türkçesi „Oh dünya varmış, Allah razı olsun!“) derlerdi. Noel bayramı ilk senelerde biz çocuklar için biraz sıkıcı geçmişti. Ben 1965 senesinde geldiğimde televizyon sadece iki kanaldı ve ayinler, sohbetler ve ağır dini filimler gösterilirdi. Pek hoşlandığım ilk noel anım süslenmiş çam ağaçlarıydı, pırıl pırıl toplar ile süslenir ve eskiden hakiki Jülicher Str. 138-140 52070 Aachen Tel.: 0241 / 94 30 188 Handy: 0157 / 71 30 66 65 Beykan Yıldırım Versicherungs- & Immobilienmakler Mail: [email protected] www.byac.de mumlar takılırdı, çıkan yangınlardan dolayı da bütün ülkede itfaiyenin en tetikte olduğu günlerdi bunlar. Fakat Noel bayramında çocuklara hediyeler alındığını öğrendiğimde bu durumu bir avantaja çevirebiliceğimi umut emeye başladım. Umutlarıma destek veren bir de Alman arkadaşım vardı, Peter. Bu kısa boylu, tonton ve bir hayli kekeme olan arkadaşım anneme uzun uzun Noel Babaya yazdığı mektuplardan ve istediği hediyelerden anlattıkça, annem bu Noel meselesinin hediyesiz atlatılamayacağını anladı ve durumu babama iletti. Biz çocukların, Alman arkadaşlarının yanında, boynu bükük kalmamız söz konusu olamazdı ve ben de Noel Babaya olmasa da kendi babama hediye listeleri yazmaya başladım, açıkcası hediyenin kim tarafından alındığı benim de pek umurumda değildi. O dönemin Playstation’leri ve X-Box’ ları da „Märklin“ trenyolları idi, biraz daha hızlı olan gençler Carrera oto yarışlarına takılıyordu. Fakat amcamın devlet demiryolları dizel lokomotif teknisyeni olması Carrera hayallerimi bitirdi ve bana ufak bir „Märklin“ tren takımı alındı. Noel ağacını çok sevdiğim için annem ufak plastikten, her sene kurulabilen, bir noel ağacı aldı ve adı yılbaşı ağacı kondu, hediyenin adı Noel hediyesi değil, yılbaşı hediyesi oldu (sanki bizde öyle bir adet varmış gibi) ve birkaç gün gecikme ile ben de hediyeme kavuştum ve çok mutlu oldum, o günlerden beri bir oyuncak dükkanının önünden geçerken gözüm hep tren maketlerine takılır. Milyonlarca insanlarımızın göç ettiği bu ülkeyi bizler bir hayli değiştirdik, patlıcandan dönere, işçisinden patronuna kadar, biraz da bu ülkenin kültürü bizleri değiştirdi, bazen pek farkında olmasak da. Bütün okurlarıma iyi tatiller, hristiyan dostlarımıza hayırlı bayramlar diliyorum. Necip Tokoğlu 35 YEMEK KÜLTÜRÜ Fırında Kuzu Güveç Malzemeler: ½ kg kuşbaşı kuzu eti, 1 patlıcan, 1 kabak, 2 domates, 2 sivribiber, 1 havuç, 1 iri patates, ½ kg taze fasulye, 1 kuru soğan, 4-5 diş sarımsak, 1 YK sıvı ½ bardak su yağ ve yeterince tuz. Hazırlanışı: Toprak bir güveç kabın (yoksa ısıya dayanıklı cam kabın) içine, en geç pişenler alta gelecek şekilde en alttan başlayarak önce etler daha sonra sırasıyla sarımsak, taze fasulye, küp küp doğranmış (büyüklükleri aynı olacak biçimde) patates, soğan, patlıcan, kabak, havuç, sivri biber ve domatesler konulur. Sıvı yağ ve ½ su Türkiye‘nin Lezzet Haritası bardağı su ilave edilip kapağı örtülerek orta hararetli fırında 1,5 saat kadar pişmeye bırakılır. Sonlara doğru arada bir karıştırılır ve arzuya göre en son aşamada yeteri kadar tuz eklenir. ve çevresine soğan ve maydanoz karışımı yerleştirilir. Kış Salatası Bölüm 2: AKDENİZ MUTFAĞI Malzemeler: 1 adet havuç, 1 adet turp, 3 yaprak kırmızı lahana, 3 yaprak kıvırcık, 3 çorba kaşığı zeytinyağı, 2 çorba kaşığı sirke ya da limon suyu, 1 tatlı kaşığı tuz Hazırlanışı: Havuç ve turp soyulur, rendenin kalın yanıyla ayrı ayrı rendelenir. Kıvırcık ve kırmızı lahana iyice yıkanır, süzdürülür ve ince ince doğranır. Bir salata tabağına ayrı ayrı ve yan yana turp, havuç, kıvırcık ve kırmızı lahana konur. Üzerine önceden karıştırılmış zeytinyağı, sirke (ya da limon suyu) ve tuzdan oluşan sos gezdirilir. Arnavut Ciğeri Malzemeler: 1 kuzu ciğeri, 3 adet soğan, ½ demet maydanoz,1 TK kırmızı biber, 1 TK sumak, 1 TK tuz, 2 su bardağı un, 1 su bardağı ayçiçek yağı. Hazırlanışı: Maydanoz ve soğanlar ince ince kıyılır ve bir kaba alınır. Ciğerin zarı soyulup kuşbaşı şeklinde doğranır ve suyun altında iyice yıkanır. Kaptaki maydanoz ve soğanların üzerine biraz tuz, kırmızı biber ve sumak serpilerek iyice karıştırılır. Ciğerler ge- riye kalan tuz ve kırmızı biber ekilerek karıştırılır ve sonra una bulanır. Ciğerler tavadaki kızgın yağın içine atılır ve bir kaç dak. çevrilerek kızartılır. Bir kevgirle alınan ciğerler tabağa konur ve çevresine soğan ve maydanoz karışımı yerleştirilir. Sütlaç Malzemeler: 1 litre süt, 1 çay bardağı toz şeker, ½ su bardağı pirinç, tarçın. Hazırlanışı: Pirinçleri önce suda biraz haşlayın. Başka bir kapta sütü kaynamasını bekleyin. Haşlanan pirinçlerin suyunu süzerek sütün içine karıştırın. Ankara Ticaret Odası ve Ankara Patent Bürosu, Türkiye‘nin lezzet haritasını çıkardı. 81 ili kapsayan bu haritaya göre, Türkiye, 2.205 çeşit yöresel yiyecek ve içecekten oluşan zengin mutfağıyla lezzetli bir ülke. Biraz kaynayınca şekerinizi ilave edin. 2-3 dk. kadar daha kaynatın ve kaselere alıp üstüne tarçın serpin. Geçen sayımızda Ege bölgesinin il il patentli yemeklerinden örnekler sunmuştuk. Bu kez Akdeniz bölgesindeyiz. Akdeniz’in patentli 184 yemeği var bu lezzet haritasına göre. Bunlardan bazıları şöyle: Adana: Adana kebabı, şalgam suyu, yüzük çorbası, süllüm ve karakuş tatlısı. Antalya: Antalya usulü piyaz, arap kadayıfı, karpuz kabuğu reçeli, bergamut reçeli. Hatay: Kaytaz böreği, taş kadayıf, kereviç, semirsek, kuş gözü. Burdur: Testi kebabı, kabak helvası, Burdur muhallebisi. Isparta: Miyane, sakala sarkan, tapalak, banak, kabine, kuyruğu sulu, samsa, tosmankara, derdimi alan. Kahramanmaraş: Dövme dondurma, biber, tarhana, leğen çorbası, tirşik çorbası, Maraş paçası, pıtpıt lapası, sömelek, un sucuğu, bastık, çullama, ilende, hapısa, ravanda. Mersin: Cezerye, tantuni, kerebici, zahter. 36 SAĞLIKLI YAŞLANMA 50-60 yaş arası yeme ve içmede nelere dikkat etmeliyiz? Yemek ve içmek rahatlık ve yaşama sevinci demektir. Uzun bir kahvaltı, bir restorantda sohbet içinde geçen bir akşam yemeği, aile ile bir kutlama, arkadaşlarla geçen bir çay, kahve molası, her yerde yemek; çok önemli bir rol oynar. 50-60 yaş arası günümüzde genç yaşlılar olarak tanımlanıyor, ama 50 yaşın üstündeki çoğu insan kendilerini hiç yaşlı hissetmezler. Bu durumu uzatmak için, yeni gelen hayat aşaması ve beslenme temelleri ile meşgul olmak için iyi bir zaman. Suyu tatlandırıp için! Yaşlılıkta yeterince su içmek çok önemlidir. Ne yazıkki çoğu kişi yeterince su içmiyor. Genellikle unutuyoruz. Size ilginç bir öneri: Suyu bir sürahi veya şişeye koyarak aşağıdakilerden birini uygulayın. Hem içme suyunuzun kalitesini artırmış, hem de göz önünde bulunduğu için yeterince su içmiş olursunuz. Naneli Su Birkaç dal nane ekleyin. Hem suyun tadı güzel hale gelecek, hem kokusu! Midenize ve sindiriminize de destek verecektir. Limonlu Su Birkaç dilim limon atın. Limon vücudun temizlenmesi ve alkali olmasına katkıda bulunacaktır. Salatalıklı Su Dört-beş dilim salatalık ekleyin. Salatalık vücudunuzun nemlenmesi için harikadır ve inltihaplara karşı çok etkilidir. Zencefilli Su Bir bilemediniz iki ince dilim ekleyin. Midenize iyi gelecek ve sindiriminize de. Özellikle gastritiniz varsa. Bu suları bir gece buzdolabında bekleterek kullanırsanız, daha da etkili olacaktır. En azından birkaç saat. Ayrıca pH derecesi 8 ve üzeri (asit ve metal artıklarından arındırılmış) su kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Bu pH değeri kısaca suyun yumuşaklık derecesiyle ilgilidir. Normal çeşme sularının pH değeri 7 ile 8 arasındadır Aachen ve çevresinde. Bu aşamada, hayat tarzı genellikle daha huzurlu ve 20 sene öncesi kadar telaşlı değildir. Boş zaman aktiviteleri, kişisel ilgiler ve iyi bir yemek için daha fazla zaman kalıyor. Fakat araştırmalara göre, 50 yaşın üstündeki yaş grubu fazla yemek yiyor. Sizin de fazla kilonuz varsa sağlıklı bir yaşam için acil olarak kilo vermelisiniz. Beslenme alışkanlıklarınızı test etmekle başlayın: Fazla kilo vermek ve hastalıkları önlemek için özel bir diyet gerektiğini düşünüyorsanız, hatalısınız. Sağlıklı ve dengeli beslenme tarzıyla; ayrıca sürekli fiziksel aktivitelerle rahat rahat kilo verip; sağlıklı ve formda kalabilirsiniz. Kesinlikle günlük yemek planınızı ve birkaç sevdiğiniz alışkanlıklarınızı daha detaylı incelemeniz gerekir. Kilo fazlasını ve etkilerini uzun süre önlemek için en çok % 30 kalorili ve yağlı yemelisiniz; günde 75 gr yağdan daha fazla olmamalı. Her gün yenen yağın yanında yağın seçimi de çok önemlidir. Yemek planında yağın en büyük bölümü, toplam enerjinin % 15’i doymamış yağ asitlerinden oluşmaktadır. En çok hayvansal yağ (et, sosis, tereyağı, süt ürünleri) yağlı tatlılar, hindistan cevizi ve hamur işlerinde bulunur. Bu yağların payı, kalorilerin % 10’nu aşmamalı. Doymuş yağların fazlası, kolesterol payına göre ortalama 300 mg fazladır. Yumurta, sakatat, yağlı et ve süt ürünleri gibi kolesterolu zengin olan gıdalar oldukça az kullanılmalı. Öte yandan balık yağından gelen doymamış yağ asitleri ihmal ediliyor. Bu yağ asitleri; özellikle somon, palamut gibi soğuk su balıklarında bulunuyor ve kalp-tansiyon sistemi üzerinde olumlu etkileri var. Diğer önemli fonksiyonlarının yanında kanın yağ değerlerini azaltmaya katkı sağlarlar; ve yüksek tansiyona iyi bir etki sağlarlar. Bu yüzden haftada bir yemek planınızda balık yemeklerinin olması gerekiyor. Lifli yiyeceklerin sağlığımız için çok olumlu etkileri var. Onlar normal bağırsak fonksiyonu için önemli ve kabızı önleyebilir. Bazılarının kolesterolü azaltıcı etkisi var ve ayrıca bağırsak kanserini önleyebilir. Her gün 30 gr diyet lifi yenmeli. Kepekli ürünler, baklagiller, patates, kuru meyveler, meyve ve sebzeyle diyet lifi miktarınızı şimdi arttırabilirsiniz. Kişisel sağlık gününüzü düzenleyiniz: Her gün sizi birçok görev bekliyor. Aileniz için koşturup durursunuz. Fakat sizin arzunuz nedir? Kendinize ve sağlığınıza daha fazla zaman ayırmak için bu 50-60 yaş dönemini iyi kullanınız. Güne, sağlıklı beslenme ve hareketli başlayın. Uzun ve sağlıklı bir kahvaltı ile güne başlayın. Daha sonra örneğin ormanda bir yürüyüş, bisiklet turu veya yüzme havuzu ziyareti gibi aktiviteler yapın. Örneğin salata tabağı veya sebze çorbası gibi bir hafif yemekten sonra bir mola verin. Bir kitap alın veya uyuyun. Sonra en sevdiğiniz ama her zaman yapamadığınız şeyler için zaman ayırın. Örneğin; bir sergi ziyaret etmek, el işleri yapmak veya hoşunuza giden şeyleri yapın. Arasıra meyve yiyin ve en azından yeteri kadar su, meyve suyu veya bitki çayları için. Bu yaptıklarınızın sonucu size olumlu görünmeye başladıysa sağlığa günlük yaşamınızda daha çok önem veringetirin. 37 ÖNCE SAĞLIK Sigarayla ilişkili olan hastalıklar nelerdir? Sigara ve Sağlık Sigara bağımlılık yapıcı bir madde olması ve insanların sigaraya erişebilmesinin oldukça kolay olması nedeniyle günümüzde insan sağlığını tehdit eden en önemli faktörlerden biridir. Birçok ölümcül hastalığa sebebiyet veren sigara, çok uzun yıllardan beri zevk verici bir alışkanlık ya da daha doğru bir ifadeyle, bağımlılık maddesi olarak toplumda yaygın olarak tüketilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sigara bağımlılığını dünyanın en büyük sağlık sorunu olarak tanımlamaktadır. Mevcut olan rakamlar incelendiğinde, tüm dünyada 1,1 milyar kişinin sigara bağımlısı olduğu, erkeklerin yaklaşık % 47, kadınların ise % 12'sinin sigara içtiği ve her yıl dünyada 4 milyon insanın sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdiği görülmektedir. Eğer sigara bağımlılığı ile ilgili gerekli önlemler alınmaz ise önümüzdeki 20 yılda bu rakamın 10 milyona çıkacağı düşünülmektedir. Sigaraya başlama nedenleri nelerdir? Özenti, gösteriş, taklit, özgürlük, macera, sıkıntı, stres, büyüklerle zıtlaşma, güvensizlik, arkadaş ısrarı, eğlence v.b. gibi nedenlerle sigaraya başlanmaktadır. Sigaranın içinde neler vardır? Bilindiği gibi sigara tütün, kağıt, filtre ve katkı maddeleri ile imal edilmektedir. Üretim sürecinde pestisidler (tarım ilaçları) ve bazı dezenfektan maddeler de kalıntı şeklinde sigaraya karışmaktadırlar. Sigara dumanında ise toplamda 4000'e yakın zehirli madde bulunmaktadır. Sigara dumanındaki zehirli maddelerden bir kısmı şunlardır; Egzoz gazı, araba aküsü, tiner, tüp gazı, böcek ilacı, fare zehiri, tuvalet temizleyici, Polonyum-210 (kanserojen), nikotin (Bağımlılık yaratan tek maddedir.) Sigara dumanı çeşitleri nelerdir? Sigara kullananlar tarafından içilen sigaradan 2 çeşit duman çıkmaktadır. a) Ana duman: Sigara tiryakisinin içine çektiği sigaranın ağza alınan ucundan çıkan dumandır. b) Çevresel duman: Sigara tiryakisinin içine çektikten sonra dışarı üflediği duman ve sigaranın yanan ucundan yayılan duman çevresel dumandır. Çevresel duman da sigara tiryakisi ile aynı ortamı paylaşan kişilerce solunum yoluyla akciğerlere çekilmektedir. Çevresel dumandaki nikotin oranı ana dumana göre daha fazla olduğundan ve yine çevresel duman daha fazla karsinojen madde ihtiva ettiğinden çevresel duman da en az ana duman kadar zararlıdır. “Light” sigara bir kandırmaca mı? Sigara ile başta akciğer kanseri ve KOAH (Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı) olmak üzere, birçok hastalık arasında doğrusal bir ilişki olduğunun anlaşılmasıyla birlikte, sigara üreticileri tarafından "Sağlığa zararsız sigara” reklamlarıyla piyasaya sürülen "Light" sigaraların da en az diğer sigaralar kadar zararlı olduğu kısa sürede anlaşılmıştır. Light ve ultra light sigaralarda katran miktarı normal sigaralara göre daha düşüktür. Ancak sigaranın katran miktarındaki 1 mg’lık azalma içilen sigara sayısında 2 kat artışa neden olmaktadır. Başka bir deyişle sigara tiryakisi light ya da ultra light sigara kullandığında, sigara sayısını veya sigaradan çektiği nefes sayısını arttırmakta ve böylelikle aynı miktarda nikotin ve katran almaktadır. Bu durum tabi ki satılan sigara miktarı açısından da üretici firmanın işine yaramaktadır. Uzun süre sigara ya da diğer tütün ürünlerini kullananların ortalama yaşam süresi, kullanmayanlara göre kısalmaktadır. İçilen her bir sigaranın insan ömründen yaklaşık 11 dakika götürdüğü ile ilgili bilgiler mevcuttur. Sigara ve kalp damar sistemi: Sigara kalp hastalıklarına bağlı ani ölüm, akut myokard enfarktüsü (kalp krizi), damar tıkanmaları gibi birçok kalp hastalığına neden olabilir. Sigara içenlerde koroner damar hastalıklarına (kalp damarı hastalıkları) bağlı ölüm oranı, içmeyenlere göre % 70 daha fazladır. Sigara ve kanser: Sigara başlıca akciğer, gırtlak, ağız, dil, tükrük bezleri, dudak, mesane ve yemek borusu kanserlerine neden olmaktadır. Ayrıca sigaranın böbrek, pankreas, mide kanserleri ile de ilişkisi olduğu bildirilmektedir. Sigaranın yaklaşık olarak tüm kanserlerin % 30'u ile ilişkisi vardır. Sigaraya küçük yaşta başlayanlar kansere yakalanma açısından daha yüksek risk taşımaktadırlar. Sigara ve akciğer hastalıkları: Sigara kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) en sık görülen sebebidir ve amfizem olgularının % 80-90'ından sigara sorumludur. Sigara ayrıca astım hastalarında astım ataklarını tetikleyici faktörler arasında da yer alır. Bunların dışında sigara ile ilişkili olan durumlar şöyledir; • Mide ve on iki parmak barsağında ülser görülme sıklığında artma, • Ağız kokusu, diş ve diş eti hastalıklarında artma, • Erkeklerde impotans (cinsel fonksiyon bozukluğu), • Kadınlarda adet düzeninde bozulma ve erken menapoz, • Osteoporoz, • Deride erken kırışıklık, • Katarakt ve diğer göz hastalıkları, • Dış gebelik, • Hamilelikte içilmesi halinde erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve doğumsal anomalilere, neden olmaktadır. Dr. Murat Kopuk 38 çözümler sayfası 32 Bulmaca sayfası Mübalağacı S A B A R T I C I Oy Yayla atılan çubuk Bir orta oyunu karakteri İ Parafin Kudret, iktidar E Erteleme Giyiniş, dış görünüş K Gevşek olmayan Emayla kaplı R E M Y A Y P E Donuk Giysinin boyun bölümü Yufka biçiminde meyve ezmesi Ses yitimi Büyük korku, ürkü Tek tip sporcu giysisi A F O İ R M M A 'O' nun -e hali Kalıtım, soya çekim Tekdüze Yat limanı A İ Ş L K A K T E C İ L I K C K I O K Y A T K A N S T İ P A N O N İ N A S D O N O R İ N Aşırı sevgi Zihinde tasarlanan İptidai, primitif Çabucak Çevik Kaygı, endişe Derisi soyulmuş et Aachen' daki geleneksel panayırın Almanca adı Vadi 17 Bilmece sayfası S T A L E L N R A A S A L V E T İ K Ö C H E Başyapıt Yatsıdan sonra kılınan namaz Bir nota Papaz, keşiş Bir organımız Büyük, yetişkin Ve benzeri Kısaca 'Türkiye Cumhuriyeti' Lokma, dilim Ş A H E S E R Dördüncü İslam halifesi Kayın Bir araya getirme Kışın suların buz tutması Dikey olarak, diklemesine Nikel' in simgesi İlde para işlerini yöneten görevli K D C E L E İ P F L U T A İ R E L A R B E N D U Y A N U R Ç A M R A Ü V E Y A R I R L O K A S K O A S T A T A Z I A M E L C A L I Parlatıcı madde Radyoaktif bir element, U Kutu katlama Ortadaki sayılar Doğru cevap C şıkkı. 3x 15 : 25 40 60 + 85 6x Cinayet saati kaç? Telli bir çalgı Bir bağlaç Bir çoğul eki Bir işaret sıfatı Aydınlık, ışık Bir orman ağacı Baygınlığı geçmiş Kısaca numara Halı kenar dikişi Ağır yük kaldırma aleti Risk En hızlı koşan hayvan 13 sudoku sayfası Çok renkli Uzun yolculuk, seyahat N O V E İ Z T İ İ N N A L Ölçü Sıkıntı verme, üzme Özen Küçük mikroskop camı G E Z İ Futbol oynanan büyük yapı Bir göz rengi E L A + 16 +2 x4 :3 x7 : 16 + 45 Filin sanki beş bacağı var. Eşitliği sağlayın Yunan mitolojisinde aşk tanrısı Öz olmayan A L İ K R Ç İ İ K T O A 8 3 5 30 10 80 9 Görsel yanılma Evet Nar balinası Kuru gürültü Destekleyici Sipersiz şapka Bal yapan böcek Salınım Bir piyasa türü, oligopol Öğütücü diş 'Alternatif akım' kısaltması Sayılar yığını Dört işlem Ertelenmiş, tehirli Tedavi 53+31=84; 17+24=41; 36+7=43 120 4x4 Kare 68 52 3. sütundaki sayı 2. sütundaki sayıyla çarpılıp, sonuçtan 1. sütundaki sayı çıkarılıyor. Yani sonuç 52 olacak. 36 32 20 17 19 13 7 5 12 7 6 1 Saat sorusu Üçgenleri sayın 9 adet küçük, 3 adet orta ve 1 adet büyük olmak üzere toplam 13 üçgen vardır. 1. ile 2. saat arasında 80 dakika; 2. ile 3. saat arasında ise 160 dakika fark var. 4. saatin 320 dakika daha ileride olması gerek. Yani 23:50’yi göstermeli. Aranan şekil hangisidir? Harfler ve rakamlar 1 numaralı şekildir. 942 + 942 + 942 = 1413 + 1413 Bizim Aachen Dergisi Reklam / İlan Fiyatları * 1 kez 3 kez 6 kez Arka Kapak 1/1 Sayfa 1/2 Sayfa 1/3 Sayfa 1/4 Sayfa 1/6 Sayfa 1/8 Sayfa 1.000 € 600 € 350 € 250 € 200 € 150 € 120 € (% 10 indirim) (% 25 indirim) 900 € 540 € 315 € 225 € 180 € 135 € 108 € 750 € 450 € 262 € 187 € 150 € 112 € 90 € * Bütün fiyatlar baskıya hazır haldeki reklamlar içindir ve üstüne yasal geçerli vergi (% 19 MwSt.) eklenir. bİzİm aachen kent rehberİ Sİz de Rehber‘de yerİnİzİ alın. www.bizimaachen.de 2014 yılı ortasında yayınlanmak üzere „Cep Formatı“nda (DIN A 6) bir Kent Rehberi hazırlıyoruz. 6.000 adet olarak kuşe kağıda renkli basılacak Rehber, dergimizin dağıtıldığı 300‘ün üstündeki dağıtım noktasında dağıtılacak. Reklam ücretlerimiz çok cazip: Panaroma (çift) Sayfa: 300 € Bir Sayfa 175 € Yarım Sayfa (Kartvizit): 100 € FACTOR: G MEDIEN & IDEEN Adalbertsteinweg 26, 52070 Aachen 0241 / 990 78 68 [email protected] 2014 -2015 | ücretsİz MORFOSE PRODUKTE EXKLUSIV FÜR FRISEURE HAAR ACHEN Satışımız sadece kuaförleredir. Friseurbedarf TÜRKİYE‘NİN 1 NUMARASI OLAN MORFOSE SAÇ BAKIM ÜRÜNLERİ AACHEN VE ÇEVRESİNDE SİZLERLE! HAAR ACHEN HAAR ACHEN Friseurbedarf Friseurbedarf HAAR ACHEN HAARSACHEN Friseurbedarf HAAR ACHEN Friseurbedarf Adalbertsteinweg 26 Adalbertsteinweg 26 D-52070 Aachen D-52070 Aachen Tel.: 0241 - 990 787 45 [email protected] Tel.: 0241 - 990 787 45 www.haarsachen-ac.de [email protected] www.haarsachen-ac.de Friseurbedarf Offizieller Vertriebspartner der Morfose-Serie für die Region Aachen, Düren, Mönchengladbach und Bergheim Taşfırın‘da pide ve lahmacun Roermonder Strasse 335 52072 Aachen-Laurensberg Grill • Restaurant • Café Süt danası ve hindi döner Meşhur dövme yayık ayran Mangalda ağzınıza layık taze balık ve kebap çeşitleri Şark Köşesi Zengin salata çeşitleri Taşfırın‘da pizza çeşitleri Şelale Çocuk Oyun Alanı Tereyağlı baklava Taşfırın‘da künefe Özel toplantı ve eğlencelerinizi kutlayabileceğiniz 80 kişilik özel bölümümüz mevcuttur. Telefon: 0241 / 170 11 www.marmarisgrill.de Tüm etlerimiz helal kesimdir! Zengin mutfağımız ve güleryüzlü personelimizle siz sayın müşterilerimizin her zaman hizmetinizdeyiz! Ücretsiz Otopark
Benzer belgeler
Indir / Oku - Bizim Aachen
Mart ayı başında beşinci sayımızla, yine dopdolu olarak karşınızda olmak dileğiyle. Sağlıcakla kalın... Günal Günal
DetaylıIndir / Oku - Bizim Aachen
Sizlere yeni bir sayımızla yine “Merhaba” diyoruz. Geçen sayılarımıza gösterilen ilgi, beğeni ve tebrikler göğsümüzü kabartıyor ve doğru yolda olduğumuzun bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz. D...
DetaylıIndir / Oku - Bizim Aachen
G. Günal, Goerdelerstr. 9, 52066 Aachen Tel.: 0241 / 990 78 68 Fax: 0241 / 990 787 44 E-Mail: [email protected] Internet: www.bizimaachen.de Yayın Yönetmeni: Günal Günal Yayın Ekibi: Muhsin Ceyl...
DetaylıIndir / Oku - Bizim Aachen
Mart ayı başında beşinci sayımızla, yine dopdolu olarak karşınızda olmak dileğiyle. Sağlıcakla kalın... Günal Günal
DetaylıIndir / Oku - Bizim Aachen
Sizlere yeni bir sayımızla yine “Merhaba” diyoruz. Geçen sayılarımıza gösterilen ilgi, beğeni ve tebrikler göğsümüzü kabartıyor ve doğru yolda olduğumuzun bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz. D...
DetaylıAachen ve çevresinde Neo Naziler
Aralık ayı başında yeni sayımız ve yeni konularla, yine dopdolu olarak karşınızda olmak dileğiyle. Sağlıcakla kalın... Günal Günal
Detaylı