Kadolife Dergi Sayı 3

Transkript

Kadolife Dergi Sayı 3
Kadoil’in Ücretsiz Dergisidir
SAYI
4
Her yıl emin adımlarla ilerliyoruz
Başarımıza başarı,
gücümüze güç katıyoruz
2012 kadolife
1
2
kadolife 2012
İçindekiler
4 - BAŞKANIN MESAJI 6- GÜNDEM: Kadoil Satış Toplantısı gerçekleştirildi 8- YATIRIM: Kadoil Yönetim Kurulu Üyesi
Şerafettin Kadooğlu 12- YENİ BAYİLER 16- MERCEK 18- SOSYAL SORUMLULUK: Kadooğlu Yönetim Kurulu Üyesi Adnan
Kadooğlu 20- BİLİRKİŞİ: Bersay İletişim Grubu Onursal Başkanı ve İletişim Uzmanı Ali Saydam 22- MOLA: Der-i Saadet bir
şehir: Edirne 24- BAYİLER 30- BİZCE: Kadooğlu Yağ San. Tic. A.Ş. Genel Müdürü Celal Kadooğlu 36- PROFİL: Bayilik İşleri
Müdürü Gülsüm Masalcı Mercimek 40 - GELİŞME: Kadoil Taşıt Tanıma Teknolojisi 42- TEKNOLOJİ: Sosyal medyayı yönetmek
44- YAŞAM: Barışın ve lezzetin anavatanı Antakya 46- SANAT: Türkan Şoray 50- KONUK: Yağız Avcı 52- SEYAHAT: Bakü 56SAĞLIK: York Testi 58- DOĞADAN: Zeytin ve zeytinyağı 60- BİLGİ KÜPÜ 62- BULMACA 64- ORGANİZASYON
8
YÖNETİM
İmtiyaz Sahibi
Kadoil, Kadooğlu Petrolcülük Taşımacılık
Ticaret Sanayi İthalat ve İhracat A.Ş. adına
Tarkan Kadooğlu
Yönetim Yeri
İstanbul Dünya Tic. Mrkz. A1 Blok Kat:10
34149 Yeşilköy, İstanbul.
Tel: +90 212 465 55 56
Faks: +90 212 465 07 86 - 87
www.kadoil.com
18
Akaryakıt sektöründe gerçekleştirdiği
yatırımlarla müşteri memnuniyeti,
pazar payı başarısı gibi temel
hedeflerine ulaşan Kadoil, ilklere imza
atmaya devam ediyor. Türkiye’de ilk
defa Kadoil’in Akdeniz Dolum Tesisleri
bünyesinde hayata geçirilen deniz
platformu, sağladığı avantajlarla iş
süreçlerini kolaylaştırıyor.
22
Yayın Kurulu
Cemal Kadooğlu, Tarkan Kadooğlu,
Celal Kadooğlu, Tahir Kadooğlu,
M. Aslan Değirmenci, Çağdaş Demirağ
YAPIMCI
Kesişim Yayıncılık ve
Tasarım Hizmetleri A.Ş.
Cemal Sahir Sok. No:26/28 Profilo Plaza
A Blok Kat:2 Mecidiyeköy / İstanbul
Tel: (0212) 337 51 99
Faks: (0212) 288 62 36
www.kesisim.com.tr
Yayın Danışmanı
Lale Filoğlu
Editör
Özden Kılıç
20
Sanat Yönetmeni
Ahmet Akgül
Düzelti
Seyit Göktepe
BASKI
36
Birçok firmanın sahip olduğu
değerlerle markalaştığını, ancak
bu değerler korunurken kurum
kültürünün farklılaşması ve değişmesi
gerektiğini belirten Bersay İletişim
Grubu Onursal Başkanı ve İletişim
Uzmanı Ali Saydam, değerlerin bu
beklentilere uygun bir stratejiyle
konumlandırılması, takip ve de ifade
edilmesi gerekliliğinin altını çiziyor.
APA UNIPRINT
(0212) 798 28 40 pbx
Kadolife dergisi, Kadoil, Kadooğlu Petrolcülük
Taşımacalık Ticaret Sanayi İthalat ve İhracat A.Ş. adına
Kesişim Yayıncılık tarafından T.C. yasalarına uygun
olarak yayımlanmaktadır. Kadolife dergisinin isim ve
yayın hakkı Kadoil, Kadooğlu Petrolcülük Taşımacalık
Ticaret Sanayi İthalat ve İhracat A.Ş.’ye aittir. Dergide
yayımlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı
saklıdır. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Yazıların
sorumluluğu yazarlara, yayınlanan ilanların sorumluluğu
ise sahiplerine aittir.
2012 kadolife
3
BAŞKANIN MESAJI
Yeni yılda yeni hedeflerle,
hep birlikte ve
daha güçlü olacağız
4
kadolife 2012
kadolife
2012 yılı, Kadooğlu Grubu’nun
başarısına başarı katacağı yeni bir dönemin başlangıcını müjdeliyor.
Kadooğlu Grubu; çalışan, müşteri ve bayilerinden aldığı güçle
başarısını her yıl artırarak sürdürüyor. Büyük bir aile olarak hedeflerin peşinde koşmak, ne istediğini ve ne istendiğini bilmek
çok önemli. Biz bu noktada kendimizi çok başarılı kabul ediyoruz, ki “kalite” ve “güvenilirlik” kavramlarıyla anılan bir marka
olmamız bu başarının bir göstergesi. Bu kavramlardan ne olursa
olsun taviz vermeden, her daim müşteri perspektifinden bakabildik. Kendimizi müşterilerimizin, bayilerimizin yerine koyduk,
ürettik ve geliştirdik.
Kadooğlu Grubu olarak 2011 yılında 1 milyar dolar seviyesine
ulaşan ciromuzu, 2012 yılında 1.1 milyar dolar seviyesine çıkartmanın gururunu yaşıyoruz. 2011 yılında 503 milyon dolar
olan dış ticaret ciromuz, 2012 yılında 600 milyon dolara ulaştı.
Faaliyet gösterdiğimiz her sektörde doğruluk ve dürüstlük ilkesi
ile hareket eden grubumuz hedeflediği noktalara hızlı adımlarla
ulaşıyor. Yaşanan global krize karşın, Türkiye ekonomisindeki
ilerlemeyi gören grubumuz yatırım yapmayı sürdürmüştür ve
2013 yılında da sürdürecektir.
Başarımız neticesinde Fortune Türkiye’nin 2012 özel sayısında
açıkladığı, 2011 yılının en büyük 500 şirketi arasında grubumuza ait üç şirketimiz önemli sıralarda yerlerini aldı. Kadoil markası
ile Kadooğlu Petrolcülük A.Ş. kuruluşunun henüz altıncı yılında
listede 134’üncü, Kadooğlu Yağ Sanayi ve Ticaret A.Ş. 193’üncü,
Kadooğlu İç ve Dış Ticaret A.Ş. 441’inci sırada yer aldı.
Şirketlerimiz ayrıca “İstanbul Sanayi Odası (İSO) en büyük
500 sanayi kuruluşu” arasına girmeyi ve Türkiye İhracatçılar
Meclisi’nde (TİM) ilk 500 şirket arasına girmeyi başardı.
Kadoil hız kesmeden büyümeye ve ilk 10 şirket içerisindeki konumundan ödün vermeden satış hacmini artırmaya devam ediyor.
Son derece başarılı geçen 2012 yılının ardından, 2013 yılında da
belirlediğimiz hedefler doğrultusunda başarı grafiğini yükseltmeye devam edeceğiz. Varlığımızı özellikle büyükşehir merkezlerinde artırarak sürdürecek ve Kadoil hizmet ve ürün kalitesini
daha çok noktada daha çok kişiyle buluşturacağız. 2012 yılında
başlattığımız gelişim ve kurumsallaşma çalışmalarında yakaladığımız başarıyı 2013 yılında da sürdüreceğiz. Reklam kampanyalarımız ile tüketicideki marka bilinirliğimizi artırıp, grubumuzun
finansal gücünü bayilerimizle paylaşmaya devam edeceğiz.
Kadooğlu Grubu olarak, faaliyette bulunduğumuz tüm alanlarda iddiamızı ortaya koyarak, ipi göğüslemeye devam ediyoruz.
Başarının yolunun sürekli araştırma ve kendini geliştirmeden
geçtiğinin bilinciyle kendimizi ve teknolojimizi sürekli yeniliyoruz. 2007 yılında günde 300 ton üretim hacmi ile üretime geçen
Kadooğlu Yağ Fabrikası’nın üretim hacmi günde 550 tona ulaştı. Aynı zamanda 400 ton pet ve 150 ton teneke paketlemeyle
Türkiye’nin en yüksek üretim kapasitesine sahip fabrikalarından
biri haline gelen Kadooğlu Yağ Fabrikası, ‘Bizce’ markası ile Ortadoğu, Avrupa ve Afrika’da 20 ülkeye ulaşıyor. Hedefimiz 2013
yılında ihracat pazarımızı 25 ülkeye yükseltmek.
2012 yılında hızlı bir giriş yaptığımız inşaat sektöründe
Gaziantep’te 670 konutluk büyük bir projenin temellerini attık.
2013 yılında inşaat sektöründe yurtiçi ve yurtdışında yeni projeler ile gelişimimizi sürdürmeyi hedefliyoruz.
2010 yılında kurulan Kadooğlu Enerji’nin ilk projesi olan Aras
Nehri üzerinde 17,1 MWe gücünde HES projesinin inşaatına
başlandı; bu projenin 2013 ortasında işletmeye geçmesi planlanıyor.
Grubun HES projesiyle ilgili diğer yatırımı Nazhan Regülatörü
ve HES projesidir. Bu projemiz de Aras Nehri üzerinde kurulacak
olup 15 MWe gücünde tesis edilecektir. Grubumuz enerjide yıllık 30 milyon dolar ciro hedefleyerek sektörde söz sahibi olmayı
hedefleri arasına koydu.
Kadooğlu Grubu olarak kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimizi
belirleyerek, bu hedefler doğrultusunda stratejilerimizi hazırladık. Cumhuriyetimizin de 100’üncü yılı olan 2023 yılında
ulaşmak istediğimiz seviyeyi tespit etmiş ve buna odaklanmış
durumdayız. Ülke ekonomimiz ve global önemimiz her geçen
gün artmakta. Biz de bu büyümeye destek olmak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Veriler 2013 yılında da ülkemizin büyümeyi sürdüreceğini göstermekte, grup olarak 2013 yılında da
yatırımlarımızı artırarak sürdürme kararı almış durumdayız.
Her geçen yılın Kadooğlu Grubu’nun başarısına başarı kattığına ve yeni yılın da bayiler, çalışanlar ve tüm iş ortaklarıyla yeni
başarılar getireceğine yürekten inanıyor ve herkese güzel bir yıl
diliyorum.
TARKAN KADOOĞLU
Kadooğlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
2012 kadolife
5
GÜNDEM
Kadoil’in
2012 Üçüncü Çeyrek Satış Toplantısı
2012 üçüncü çeyrek hedeflerine ulaşan Kadoil, gelecek dönem
stratejilerini Ankara’da gerçekleştirdiği Satış Toplantısı’nda belirledi.
Kadoil’in 2012 yılı üçüncü çeyreğinin değerlendirildiği ve son çeyrek stratejilerinin görüşüldüğü
Satış Toplantısı, 12-13 Ekim 2012 tarihlerinde
Ankara Crown Plaza Oteli’nde gerçekleştirildi.
Kadoil Genel Müdür Yardımcısı Çağdaş Demirağ,
Bayilik İşleri Müdürü Gülsüm Masalcı, Mühendislik Müdürü Gökalp Gözübenli, Yatırım Müdürü
Volkan Hüner, Bölge ve Saha Müdürleriyle Kredi
Departmanı’nın katıldığı toplantıda birçok önemli
gündem maddesi değerlendirildi. Hukuk Müşaviri
Şahin Kardeş, Muhasebe Müdürü Duygu Boralı ve
Finans Müdürü Hüseyin Çırık’ın birer sunum gerçekleştirdiği organizasyon, 2012 üçüncü çeyrek
6
kadolife 2012
hedeflerine ulaşılması nedeniyle oldukça keyifli bir ortamda yapıldı. Kadoil’in
hayata geçirdiği iki önemli yeniliğin duyurulduğu Satış Toplantısı’nda; hem
bayi hem de müşteri ayağında önemli faydalar sağlayacak Taşıt Tanıma Teknolojisi ve bankaların bayi adına fatura ödemesi yapmasını sağlayan Doğrudan Borçlandırma Sistemi (DBS) tanıtıldı. Türkiye’nin içinde bulunduğu
ekonomik koşullar ve bu koşullarda Kadoil bayilerinin uzun vadeli satışlarla
desteklenmesi gibi konuların ele alındığı toplantıda, diğer destek yöntemleri
de masaya yatırıldı. EPDK tarafından istenilen otomasyon sistemindeki raporlama değişiklikleri hakkında bilgilerin aktarıldığı toplantıda, son teknoloji
kullanılarak, istasyonların satış verimliliğinin artırılmasına yönelik takip sistemi hakkında bir eğitim gerçekleştirildi.
Kadoil, bayileri ile birlikte büyüyor
Kadoil’in son yıllarda gösterdiği istikrarlı büyümede bayilerle geliştirilen mükemmel iletişimin katkısı oldukça büyük. Satış Toplantısı’nda da gündeme
getirilen bu konunun daha da iyileştirilmesini hedefleyen Kadoil, muhtemel
ekonomik daralmanın bayiler üzerindeki etkisini en aza indirmek için de
çalışmalarını sürdürüyor. Ekonomideki gelişmelerin bayiler üzerinde yaratabileceği nakit sıkıntısını kolaylıkla aşabilmeleri için bankalar ile yapılacak
yeni destek programlarının görüşüldüğü toplantıda akaryakıt ile bağlantılı
sektörlerin durumu analiz edildi. Ortadoğu’daki gelişmeler ve bunların Türkiye ekonomisine yansımalarının tartışıldığı ve 2013 için yatırım stratejisinin
kadolife
gözden geçirildiği toplantıda; yatırımlara hız vererek, devam etme kararı
alınması da dikkat çekici bir diğer ayrıntıyı oluşturdu. Toplantıda ayrıca satış
ekibi EPDK ve Rekabet Kurumu’nun sektörle ilgili yeni düzenlemeleri ve aldığı
kararlar hakkında bilgilendirildi. 2012’den bu yana yürütülen kurumsallaşma
çalışmalarında elde edilen başarıların, şirketi hedeflenenden çok daha iyi bir
konuma getirdiği ortaya konuldu. Toplantıda bu başarının en önemli göstergesinin bayiler ve şirket çalışanlarının memnuniyeti olduğu ifade edildi.
Satış anlamında özellikle inşaat sektöründeki negatif görüntü, ÖTV artışı ve
olumsuz hava koşullarına rağmen 2012 hedeflerinin şu ana kadar yakalandığı ifade edildi.
2012 kadolife
7
YATIRIM
Kadoil
inşa ettiği platformla
sektöre öncülük ediyor
Akaryakıt
sektöründe
gerçekleştirdiği
yatırımlarla müşteri
memnuniyeti, pazar
payı başarısı gibi
temel hedeflerine
ulaşan Kadoil,
ilklere imza atmaya
devam ediyor.
Türkiye’de ilk defa
Kadoil’in Akdeniz
Dolum Tesisleri
bünyesinde hayata
geçirilen deniz
platformu, sağladığı
avantajlarla
iş süreçlerini
kolaylaştırırken,
farklı sektörlere
de çözüm sunma
kapasitesine sahip.
8
kadolife 2012
kadolife
İnovatif bir yaklaşımla 2010 yılından itibaren ülke ekonomisine katkı sağlamaya başlayan deniz platformunun detaylarını Kadoil Yönetim Kurulu Üyesi Şerafettin
Kadooğlu ile konuştuk. Akdeniz Dolum Tesisleri’ndeki
Yönetim Merkezi’nde ziyaret ettiğimiz Kadooğlu, dev
platformun sağladığı stratejik avantajlarla bölge için
önemli bir misyon üstlendiğini dile getirdi.
Kadoil kurulduğu tarihten itibaren tüketicilerin
en iyi hizmeti alabilmeleri adına yatırımlarını
sürekli kılan bir anlayışla hareket ediyor. Bu
anlayışın bir parçası olan deniz platformu fikri
nasıl doğdu?
Öncelikle ilk söylenmesi gereken şey, platformun
Türkiye’de ilk olma özelliği taşıdığıdır. Elbette ki böyle bir yatırım planlanırken belirli hedefler vardı ve bu
hedeflerin bize sağlayacağı katma değer, Kadoil’in
müşteri memnuniyeti anlayışını mükemmele ulaştırma beklentisini destekliyordu. Projenin fikir babası
Yönetim Kurulu Başkanımız Tarkan Kadooğlu’dur.
Türkiye’nin stratejik önemi göz önüne alındığında özellikle akaryakıt trafiğinde benzersiz avantajlara sahibiz.
Ulusal ve uluslararası şirketlerin bu
avantajları iyi değerlendirebilmeleri
ve nihayetinde tüketicilerimizin
en iyi hizmete ulaşabilmeleri için
yatırımların artması hayati öneme sahip. İşte bu bakış açısıyla
Kadoil, sektöre öncü olarak deniz
platformu projesini gündemine
aldı. Mersin Kazanlı sahiline 5 kilometre mesafede bulunan dolum
platformu, iki yıl gibi kısa bir sürede
tüm hava şartlarına rağmen, çevre ve
iş güvenliği maksimum düzeyde gözetilerek inşa edildi. Önceleri şamandıralar
vasıtasıyla gerçekleştirilen işlemlerden farklı
olarak denizde sabit bir şekilde inşa edilen platformla, gemilerin boşaltma-doldurma yapabilmesini
mümkün kılan bu sistem, maliyet ve zaman tasarrufu da sağlıyor.
Deniz platformunun inşa süreci aynı zamanda bir güç birliği örneği. İnşa
sürecinde hangi şirketler yer aldı, işletmesi nasıl gerçekleştiriliyor?
Deniz platformu Kadoil ortaklığıyla Savka Platform A.Ş. tarafından inşa edildi.
İşletmesi hâlâ Savka tarafından yürütülen platform, yalnızca şirketimize değil,
hâlihazırda sürdürülen çalışmalar neticelendiğinde tüm sektöre hitap eden bir işleyişe sahip olacak.
Deniz platformunun kabiliyetleri ve teknik detayları hakkında bilgi verir
misiniz?
Biraz önce de özetlediğim gibi platform, Mersin Kazanlı sahilinden 5 km açıkta yer
alıyor. Yaklaşık iki yıl gibi bir sürede tamamlanarak 2010 yılında törenle faaliyete
geçti. Platformun en temel özelliklerinden biri şu; aynı anda iki gemi doğu ve batı
yönünden platforma yanaşıp, yükleme ve boşaltma işlemi gerçekleştirebiliyor. Birçok farklı güvenlik bileşeniyle donatılan platformda gemiler iki-üç hatla yüklemeboşaltma yapabiliyor. Hâlihazırda yanaşma yapabilen gemilerin kapasitesi 65 bin
dtw civarında. Tesis tamamen uluslararası standartlara göre inşa edildi. Platformdan
12, 14 ve 16 inch’lik hatlarla boşaltma ve yükleme yapılıyor. Bulunduğu konum ise
Mersin Liman Başkanlığı yönetim sahası içerisinde 36º 46’ 07” N ve 34º 43’ 49” E
koordinatlarında.
Aslında verdiğiniz bilgilerin satır aralarında değindiniz ama daha somut
ifade etmek gerekirse, diğer şirketlerin Mersin’deki platformdan istifade
etmeleri mümkün olacak mı?
Elbette. Rekabet ortamı yapıcı bir anlayışla desteklendiğinde bundan herkes, en başta
tüketicilerimiz kazançlı çıkıyor. Bu nedenle platformun bölgedeki diğer şirketlerin ve
yabancı şirketlerin kullanımına açılması için çalışmalar sürüyor. Bu konuda özellikle
Mersin Valiliğimizin ve Gümrük Başmüdürlüğümüzün yoğun gayretleri söz konusu.
Bazı teknik ilavelerle birlikte, platformumuzun tüm sektörün verimliliğine katkı sağlamasını hedefliyoruz.
Akdeniz Dolum Tesisleri’ne ilave olarak bu platformun hayata geçirilmesi,
istihdama nasıl yansıdı?
İstihdam hem sektörümüz, hem de ülkemiz için hayati bir konu. Biz Kadoil olarak
yatırımlarımızı planlarken, bu konuya da ayrı bir önem veriyoruz. Deniz platformun-
2012 kadolife
9
YATIRIM
Bu platform Türkiye’de bir ilk ve Kadoil’in ilkleri başarma hevesi düşünüldüğünde Türkiye’nin başka bölgelerinde de benzer platformlar inşa edilmesi gündemde mi?
Yatırımlarımızın temel hedefi hizmet çıtamızı en yukarıya taşıyabilmek. Bu felsefeyle, ihtiyaç oluştuğunda Türkiye’de benzer platformlar inşa
etme hedefindeyiz. Bölgenin stratejik konumu ve Kadoil’in her geçen gün gelişen yapısı buradaki yatırım hevesimizi destekliyor. Konum olarak ise İzmit Körfezi’ni düşünüyoruz. Henüz start verilmiş somut bir yapı yok ama planlar hazırlanıyor ve umut ediyoruz ki en yakın zamanda
Türkiye ekonomisine yeni bir katkı yapmanın mutluluğunu yaşayacağız.
10 kadolife 2012
da şu anda 10 kişilik bir personel
ekibi görev yapıyor. Akdeniz
Dolum Tesisi’nde ise bu rakam
70 civarında. Ancak deniz platformunun stratejik konumu ve
Mersin’in sektörel potansiyeli,
yeni depo alanlarını ve benzeri
tesis yatırımlarını da tetikleyecektir. Yani bu proje bölgede yeni
istihdam alanlarının oluşmasında
anahtar bir misyona sahip. İlerleyen zamanlarda bunun somut
neticelerini de, inanıyorum ki,
yine bu sayfalardan paylaşacağız.
Konu akaryakıt ve çevre olduğunda çok hassas bir denge söz konusu. Platformda
bu denge nasıl sağlanıyor?
Çevre duyarlılığı işimizin en
önemli parçalarından biri. Üstelik bunu deniz üzerinde yapıyorsanız sorumluluğunuz iki kat
artıyor. Bu sorumluluğumuzun
bilincindeyiz. Bildiğiniz gibi
Mersin caretta caretta kaplumbağalarının üreme bölgelerinden biri. Bu deniz kaplumbağalarının üreme
dönemleri projenin inşa sürecini yönlendiren unsurlardan biriydi. Bu ilginç ve hassasiyetimizi ortaya koyan
bir ayrıntı. Platformun aktif güvenlik sistemleriyle ilgili
bilgi vermek gerekirse; yangın tertibatı, gözlem sistemi
ve yükleme-boşaltma süreci titizlikle kontrol altında.
İşin başında platformun inşası tüm uluslararası gereklilikler gözetilerek yapıldı. Buna ilave olarak yüklemeboşaltma sırasında, deniz yüzeyinde teknelerimiz, deniz altında ise dalgıçlarımız güvenlik önlemleri alıyorlar
ve en ufak bir sızıntı ihtimaline karşı tetikte bekliyorlar.
Biraz önce değindiğim standartlar dâhilinde böyle bir
durum söz konusu olmasa bile tüm ihtimalleri değerlendirerek hareket ediyoruz. Sonuç olarak platformun,
çevrede yaşayan canlı türlerine, balıkçılık sektörüne
ve doğanın kendisine hiçbir tesiri bulunmuyor. Yine
sektörümüzün en önemli gerekliliklerinden biri olan iş
güvenliği konusunda da tüm önlemler alınmış durumda. Personelimiz de bu alanda iyi eğitimli ve deneyimli
isimlerden oluşuyor.
Peki, Şerafettin Kadooğlu’nun sektördeki kariyeri ve sosyal hayatta üstlendiği misyonla ilgili
bilgi verir misiniz?
Kadoil bildiğiniz üzere bir aile şirketi ve kariyerim üzerinde ailemin etkisi çok büyük. Mesleğe daha en baştan
bir akaryakıt istasyonunda pompacılık yaparak başladım. Cizre’den başlayıp Gaziantep’te devam eden ve
bugün Mersin’de sürdürdüğümüz yolculuk süresince
hep sektörün içinde oldum. Farklı görevlerde bulundum. Yönetim Kurulu Başkanımız Tarkan Kadooğlu’nun
Kadoil’i hayata
geçirmesinden
sonra, kendisinin de verdiği destekle
bugün Güneydoğu Anadolu
ve İç Anadolu
Bölgesi’ni kapsayan
bir alanda tüketici
tüketicilerimize en iyi hizmeti
vermek için gayret göstegöste
riyoruz. Şirketimizin gelişimine
ve bugünkü konumuna baktığımızda
çabalarımızın yanıt bulduğu çok açık. Bu nedenle işini
severek yapan bir ekiple, kaliteyi ön planda tutarak hem
yatırımlarımıza, hem de sektöre katkı sağlamaya devam
edeceğiz. Mersin her anlamda potansiyeli yüksek bir şehir. Şunu ifade etmeliyim ki, hem kurumsal anlamda,
hem de kişisel anlamda bu güzel şehrin bugününe ve
yarınına elimizden gelen katkıyı yapmaya çalışıyoruz.
Bunun için de en iyi yollardan biri spor. Hâlihazırda
şirketteki görevim dışında Mersin İdman Yurdu’nun
Asbaşkanlığı görevini yürütüyorum. Eski Devlet Bakanımız Kürşad Tüzmen’in davetleri ve Yönetim Kurulu
Başkanımız Tarkan Kadooğlu’nun verdiği destekle yönetim içerisinde görev aldım.
Üçüncü Lig’den Süper Lig’e uzanan bir yolda, Türk Futbol Tarihi’ne damga vuran bir
takımın yönetiminde bulunmak, bizim için çok büyük bir değer ifade ediyor. Takımımız Mersin’in gelişimine her anlamda direkt ve dolaylı olarak katkı sağlıyor. Umut
ediyorum bu yıl çok daha başarılı bir sezona imza atacağız. Yine 2013 yılı Haziran
ayında düzenlenecek olan Akdeniz Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacak olması, Mersin’in geleceği için çok önemli. Bu anlamda yürütülen tüm çalışmalara da
destek olmayı bir görev biliyoruz.
“Platformu hızlı, güvenli ve kaliteli hizmet vermek
amacıyla inşa ettik.”
2012 kadolife
11
YENİ BAYİLER
Abdullah İzgi Petrol / Lara - Antalya
Zeki Yamani Yıldırım
“Kadoil’in iyi niyet ve
gayretlerini takdir ediyoruz”
1972 Siirt doğumluyum. 18 yaşımdan beri ticaretin içindeyim. Çeşitli sektörlerde yöneticilik
yaptım. Şu an Abdullah İzgi Petrol’ün bünyesinde sorumlu yönetici olarak çalışma hayatına devam
ediyorum. Sektöre 2006 yılında adım attım. Abdullah İzgi Petrol yöneticileri Erkan İzgi ve Abdullah
İzgi, Kadooğlu Grup yöneticilerini tanıyordu. Ben de bu vesileyle tanıştım. Antalya Lara’da Abdullah
İzgi Petrol olarak 2012 yılında Kadoil bayiliğini alarak bu birlikteliği başlattık. Dostane ilişkilerimizin
yanında ticaret anlamında da birlikte yol alıyoruz artık. Kadoil’i diğer akaryakıt firmalarında ayıran
en önemli özelliklerin başında “içtenlik ve samimiyet” geliyor. Bununla birlikte bayiyle olan ikili
ilişkilerini en üst düzeyde tutuyor olması da bizim için bir ayrıcalık. Kadoil, bayilerin talep ve
görüşlerini dikkate alarak çözüyor ve hedeflenen noktaya en iyi şekilde ulaşması için büyük rol
oynuyor. Şeffaf ve paylaşımcı olan Kadoil’in üst düzey yöneticileri ve saha müdürlerinin satış
ve müşteri memnuniyetinin verimli olması için gösterdikleri tüm iyi niyet ve gayretlerini takdir
ediyoruz. Abdullah İzgi Petrol olarak toplam kalite anlayışıyla yüzde 100 müşteri memnuniyetini
hedefliyoruz. Bu kapsamda akaryakıtımızın kalite normlarının standardın üzerinde olduğunu
biliyor ve sattığımız ürünleri rakip firmaların fiyatları altında tutarak müşterimize ekstra bir katkı
sağladığımızı görüyoruz. Kadoil’in kısa zamanda Türkiye’nin dağıtıcı firmaları arasında ilk 10’da yer
almasına karşılık rekabet gücünü daha da artırmasını ve yeni istasyonlar açmasını diliyoruz.
Bu çalışma azmi ve kararlılığı devam ettiği sürece en kısa zamanda çok daha iyi duruma
geleceğine eminiz.
Cem Işık
“Kadoil samimi, anlayışlı, yardımsever bir firma”
Akser Petrol / Kocaeli
1969 İstanbul doğumluyum. 1987’de Özel Tarhan
Koleji’nden mezun oldum. Akaryakıt sektörüne 1998
yılında girdik. Aile şirketimizi annemle beraber yönetiyoruz ve şu anda üç istasyon sahibi olarak hizmet veriyoruz.
Kadoil ile yaklaşık bir yıl önce tanıştım.
Kadoil ile bir aile gibi yakın dostluk bağlarımız bulunuyor. Kadoil bayisi olduktan sonra, bölge müdüründen,
genel müdürüne ve hatta sahibine kadar herkesin ilgili,
samimi, anlayışlı yaklaşımlarını, yakın dostluklarını ve
yardımseverliklerini gördüm. Ayrıca bayisine çok önem
veren bir dağıtım firmasıyla karşılaştığımız için çok şanslı
olduğumuzu düşünüyorum. Kadoil’in lig maçlarındaki ve
televizyondaki reklamlarını çok beğeniyorum. Her şeyi
bayisinden beklemeyen, bayisine gerek satışında gerekse
zor zamanında desteğini esirgemeyen bir yapıda olması
beni mutlu ediyor. Bizim için insan çok önemlidir. Müşterilerimize güler yüzle iyi hizmet vermek asıl görevimiz.
Kadoil’in bize göstermiş olduğu dostluk ve iyi niyetten
dolayı diğer iki istasyonumu da zamanı geldiğinde Kadoil
çatısı altına almaya karar verdik.
12 kadolife 2012
kadolife
Beyazıt Petrol / Doğubeyazıt - Ağrı
Kubbettin Beyazıt
“Kadoil’le
hedeflerimize yürüyoruz”
1973 yılında Ağrı’da doğdum. Uzun yıllar yurtiçi ve
yurtdışında ticari çalışmalarımız oldu. Yaklaşık beş
yıldır da akaryakıt sektöründeyim. 2012 yılının ilk
yarısında Kadoil Bölge Yetkilisi İshak Altıparmak ile
tanıştık ve böylelikle Kadoil ailesine katılmış olduk.
Kadoil’le iletişim anlamında hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Kadoil’in markalaşma anlamındaki çalışmalarını çok beğeniyorum. Kadoil, sağlam bir duruş
sergileyen itibarlı bir marka. Kadoil çatısı altında
inançla ve sağduyulu bir şekilde yolumuza devam
ediyoruz. Ayrıca biz de aile ve şirket olarak yöremizde ticari bir potansiyele sahibiz. Ticaret ahlakını ve müşteri memnuniyetini çok iyi biliyoruz. Bu
anlamda çok özenli davranıyoruz.
Harun Hadi Töre Akaryakıt / Sivas
Hadi Töre
“Kadoil bize
çok duyarlı davranıyor”
1973 yılında Sivas’ta doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Sivas’ta tamamladım. Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldum. Daha önce inşaat malzemesi satışı ve
lojistik hizmetleri alanında çalışıyorduk. İki yıldır da akaryakıt sektöründe faaliyet gösteriyoruz.
Kadoil ile de geçen yıl tanıştık. İletişimimiz son derece iyi. Kadoil’in üst düzey yöneticileri bizi çok
iyi anlıyor. Kadoil’de iletişim halinde olduğumuz herkes bizi ortak gibi görüyor. Kadoil’le çalışmaya
başladığımızdan beri satışlarımızda artış sağladık. Bize son derece iyi, etkin ve duyarlı davranıyorlar.
Biz de müşteri memnuniyeti için elimizden geleni yapıyoruz. En önemlisi temiz akaryakıt satıyoruz.
Güler yüzlü personelimiz, bir marketimiz bulunuyor. İstasyonumuza gelen müşterilerimiz her türlü
ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.
Bu sektördeki firmalara ya da yeni gireceklere şunları söylemek istiyorum:
n Güvendiğiniz kişilerle veya firmalarla alışveriş yapın.
n Dağıtım firmalarının belirlediği kesafete dikkat edin.
n Kimsenin haksızlığına ortak olmayın.
n Ölçü ve tartı çok önemli, kimsenin vebaline girmeyin.
n Tuvaletler pırıl pırıl olsun, marketinizde her şey bulunsun.
n Geceleri ışık kapatmayın.
n Müşterilerinizin hiç değilse camlarını silin.
n Temiz istasyon, temiz akaryakıt, temiz personel, temiz tuvalet; temiz para demek.
2012 kadolife
13
YENİ BAYİLER
Keypet Petrol / Gazipaşa - Antalya
Yasin Delebe
“Kadoil’le birlikte yol almak
gurur verici ”
1976 yılında Şanlıurfa’da dünyaya geldim. İş hayatına da çok erken yaşlarda atıldım.
Tekstil ve inşaat alanlarında çalışıyor olmakla birlikte akaryakıt sektörüne de adım atmış
bulunuyorum. Şanlıurfa’da başlayan iş hayatıma şu an Antalya’da devam ediyorum. Yeni ve
ilk istasyonum olan bu bayilik sayesinde 2008 yılında Kadoil’le tanışmış oldum. Uzun yıllar
bu sektörde devam etmeyi düşünüyorum. Kadoil’i tercih etmemizin başlıca sebebi bizimle
kurdukları sıcak ve samimi iletişim; bize gösterdikleri alakadır. Sorunlara yaklaşımları
oldukça çözüm odaklıdır. İstasyonla ilgili kararlar alma noktasında birebir yardımcı olmaları
bizi ne kadar önemsedikleri anlamına geliyor. Ki bu bizi çok mutlu ediyor.
Önümüzdeki yıllarda Kadoil’i daha iyi yerlerde göreceğimizden eminiz. Bu yöndeki pozitif
ve kararlı çalışmaları diğer firmalarla rekabet edebilme gücünü artıracak. Bununla beraber
reklam ve temiz akaryakıt konusundaki çalışmalarını da destekliyoruz.
Keypet Petrol olarak profesyonel bir kadroyla çalışmak büyüme yolunda hızlı yol almaya
yardımcı oluyor. Bu bağlamda dikkate alınması gereken konuların başında bölge
temsilcisinin sıcak ve samimi yaklaşımı ve ortak çıkarların gözetilmesi geliyor. Bunu karşılıklı
ve başarılı bir şekilde sürdürdüğümüze inanıyorum. Kısa sürede ilk 10’a giren Kadoil ile
çalışmaktan gurur duyuyorum. Hep beraber bu çıtayı yükseltmek için mücadele edeceğiz.
Rıdvan Cantürk
“Kadoil bizi çok iyi anlıyor ”
Has Petrol / Diyarbakır
1976 yılında Diyarbakır’da doğdum. İlk, orta,
lise ve üniversite öğrenimimi Diyarbakır’da
tamamladım. 2006–2010 yılları arası inşaat
sektöründe faaliyette bulundum. Yaklaşık
iki yıldır akaryakıt sektöründeyim. Böylesi
kısa bir zamanda Kadoil’i çok yakından
tanıma fırsatı bulduk. Kadoil’in bu sektördeki
başarısını hem sektördeki insanlardan hem
de ulusal basındaki reklamlardan ve almış
olduğumuz iyi referanslardan biliyoruz. Kadoil
ile aramızda son derece dostane ve anlayışa
dayalı samimi bir iletişim söz konusu. Kadoil’e
geçtikten sonra Kadoil farkını hemen anladık;
müşteri potansiyelinden, yakıt kalitesinden
ve kurumsal kimlik çalışmalarından oldukça
memnunuz. Az önce de belirttiğim gibi
Kadoil’in bizi anlamaya çalışması ve empati
kurması işlerimizde ve çalışmamızda iyi etkiler
yaratıyor.
14 kadolife 2012
Akaryakıt sektörü bugün baktığımızda
tamamen hizmet sektörüne dönüşmüş
durumda. Sattığımız yakıtın kalitesi,
kampanyalar, ücretsiz bakım hizmetleri,
market ihtiyacı, tuvaletler ve güler yüzlü
hizmetlerimizle müşterilerimize sahip
çıkıyoruz. Gerek biz bayiler gerekse
müşterilerimiz Kadoil firmasından son derece
memnunuz. Kadoil’in bu anlayışla önümüzdeki
süreçlerde daha da büyüyeceğine inanıyorum
ve bu yolda başarılar diliyorum.
kadolife
Er-İnci Petrol / Pasinler - Erzurum
Nadirhan Ataç
“Kadoil’le birlikte
büyüyoruz ”
1974 Erzurum doğumluyum. Yaklaşık 17 yıldır akaryakıt sektöründe hizmet veriyorum. Kadoil
ailesiyle tanışmamız şu anki Bölge Müdürümüz İshak Altıparmak sayesinde oldu. Sektörümüzün
yatırımları ve vizyonuyla ilk beşine aday olan Kadoil ailesine 2011 yılında katıldım. Bu kararı
aldığım için hiç pişman olmadım. Kadoil’in üst yönetimi ve bölge müdürümüzle 7/24 iletişim
halindeyiz. Kadoil’in ülke genelinde yatırım vizyonunu, hedeflerini göz önünde bulundurduğumda
istasyonumun yakın zamanda satış hedeflerini ikiye
katlayacağına inanıyorum. Bu anlamda müşteri
memnuniyeti konusunda çok hassas davranıyoruz.
İstasyonun temizliğine, personelin giyim kuşamına,
müşterinin güler yüzle uğurlanmasına, ışıklandırmaya
ve güvenli takip sistemine dikkat ediyoruz. Daha
önceki dağıtıcı firmamda günlük satışım 2 bin litre
iken Kadoil’de 10 bin litreye ulaştık. Kadoil ailesine
güvenimiz sonsuz ve bu doğrultuda hedeflerimizi
gerçekleştireceğimize inanıyoruz.
Kadooğlu Otelcilik Turizm İnşaat ve Ticaret A.Ş. / Sefaköy - İstanbul
Tekin Kutlu
“Kadoil bizden desteğini eksik etmiyor”
Akaryakıt sektörüne 2000 yılında girdim. Kadoil’in kuruluşunu ve özellikle Anadolu’da hızla
büyüyen bir marka olduğunu biliyordum ancak Kadoil ailesine 2011 yılında katıldık. Kadoil ile çok
yoğun ve olumlu bir iletişimimiz var. Bayilerinin başarısı ve yükselmesi adına yoğun bir şekilde
çalışan, desteğini eksik etmeyen bir marka Kadoil.
Bilindiği gibi son yıllarda akaryakıt sektöründe ciddi anlamda fiyat rekabeti var. Zamlarla beraber
artan fiyatlardan dolayı müşterilerimizin akaryakıt giderini biraz da olsa azaltmak adına haftanın
yedi günü indirimli satış yapıyoruz. Özel günlerde müşterilerimize özel indirimler uyguluyoruz.
Bütün bunları yaparken Kadoil’in desteğini her zaman görüyoruz.
Uyguladığımız indirimli fiyat politikasının yanında deneyimli ve güler yüzlü personelimizle
müşterilerimize üst düzeyde hizmet vermeye çalışıyoruz. Ayrıca müşterilerimizin istasyonumuzda
24 saat boyunca istifade edebileceği ücretsiz-köpüklü araç yıkama ve çay ikramımız bulunuyor.
Kadoil ailesinde bulunmaktan ekip olarak son derece memnun ve mutluyuz. Kadoil bize de,
müşterilerimize de iyi geldi.
2012 kadolife
15
MERCEK
Tarkan Kadooğlu,
üniversite öğrencileriyle bir araya geldi
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nce (ANSİAD) bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Girişimcilik
Haftası’nın üçüncü gününün ilk panelinde, Akdeniz
Üniversitesi’ndeki (AÜ) öğrencilere yönelik ‘Başarının
İpuçları’ anlatıldı. AÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
(İİBF) Dekanı Prof. Dr. Şafak Aksoy’un başkanlık ettiği
panele, konuşmacı olarak Deulcom International Kurucu Başkanı Baybars Altuntaş, Kadooğlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu ve Sesli Tekstil
Yönetim Kurulu Başkanı Hazim Sesli katıldı. Girişimcilik ve liderliğin insanın yüreğinde olduğunu söyleyen
Kadooğlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, zengin ya da fakir bir ailenin çocuğu olmanın
girişimciliğin önünde bir engel olmadığını, güven ve
Bahçeşehir Üniversitesi’nde de konferansa katılan Tarkan Kadooğlu, gençlere
iş hayatıyla ilgili önemli ipuçları verdi.
Tarkan Kadooğlu, Akdeniz Üniversitesi öğrencileriyle
bir araya geldi.
dürüstlüğün esas olarak kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’de sermaye bulmanın çok kolay olduğunun altını çizen Kadooğlu; “Paramız yok nasıl
yapacağız,’ diyerek vazgeçmeyin. Eğer idealistseniz ve ‘Yapacağım’ diyorsanız
yaparsanız,” dedi. Son dönemde artık Anadolu’nun her tarafından dev firmaların
çıkmaya başladığını dile getiren Kadooğlu, Türkiye coğrafyasında yaşayan insanların çok zeki olduğunu, istedikten sonra her şeyi başarabileceklerini belirtti.
Tarkan Kadooğlu: Rekabet için “insan kaynakları” iyi planlanmalıdır
Gaziantep’te bu yıl ilki düzenlenen “İnsan Kaynakları ve İstihdam Fuarı” (GİAF
2012) görkemli bir törenle açıldı. Şehitkamil Kültür Merkezi’nde işsizlerle işverenleri buluşturan fuarın açılış törenine Kadooğlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Tarkan Kadooğlu da katıldı. Küreselleşmeyle birlikte artan uluslararası ve işletmeler arası ilişkilerin rekabet edebilen, teknoloji devrimine ayak uydurabilen, yüksek
yetenekli, bilgili ve öğrenmeye açık iş gücünü zorunlu kıldığını vurgulayan Başkan Kadooğlu, bu nedenle ülkelerin, “insan kaynakları”nı iyi planlaması ve işgücünü bu değerlere uygun olarak yetiştirmesinin
bir gereklilik olduğunu belirtti. “Sanayiciler olarak,
Türkiye için birer tuğla koyup bu ülkeyi birinci sınıf
bir ülke yapmak ve bu ülkede yaşayan herkesin
birinci sınıf vatandaş olması için çabalamak zorunda olduğumuzun bilincindeyiz” diyen Kadooğlu,
yaptıkları tüm yatırımları sosyal sorumluluk olarak
düşündüklerini ve sorunların aşılması için üzerlerine düşen görevi bu bilinçle yerine getirdiklerini
dile getirdi.
16 kadolife 2012
kadolife
Gaziantep’in Yıldızı: Kadooğlu Yağ
Gaziantep Sanayi Odası (GSO) tarafından düzenlenen “Gaziantep’in Yıldızları Ödülleri” görkemli bir törenle dağıtıldı. Törene, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Vali Erdal Ata, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Türkiye’de “ilk 500 firma” arasına 296’ncı sıradan giren Kadooğlu Yağ da kısa zamanda yakaladığı
başarısıyla ödüle layık görüldü. Markası adına ödülü, Kadooğlu Yağ’ın örnek gelişim sürecine ve markanın oluşmasına büyük katkı sağlayan
Kadooğlu Yağ Genel Müdürü Celal Kadooğlu aldı. Farklı kıtalardaki 20 ülke tüketicisinin beğenisini kazanan bir marka olan Kadooğlu Yağ,
yakın zamanda bu rakamı ikiye katlayarak 40 ülkede Türkiye’yi temsil edecek ve Gaziantep’te alkışlanan markalardan biri olma başarısını
daha da ileriye taşıyarak sürdürecek.
Celal Kadooğlu
Aile ve Sosyal
Politikalar
Bakanı Fatma
Şahin’den
ödülü alırken…
Kadoil’e bir ödül de GAMEP’ten
Gaziantep Medya Platformu Derneği (GAMEP)
tarafından Gaziantep’te faaliyet gösteren medya çalışanlarıyla sanayicileri bir araya getiren
“Marka Şehrin Markaları” töreninde, 30 başarılı
firmaya ödülleri verildi. Yaptığı yatırımlar ve
sosyal-kültürel çalışmalarıyla şehrin bir dünya
markası olmasına katkıda bulunan Kadoil de bu
başarısından dolayı ödüle layık görüldü. “Marka Şehir Markaları” arasında yerini alan
Kadoil adına ödülü, Kadooğlu Yağ Sanayi ve Ticaret Genel Müdürü Celal Kadooğlu aldı.
Ünlü televizyon sunucusu Ece Erken’in sunumuyla gerçekleşen törene Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Gaziantep Valisi Erdal Ata, Basın İlan Kurumu Genel
Müdürü Mehmet Atalay, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Vekili, AKP ve CHP
Gaziantep milletvekilleri, Gaziantep’te eğitim çalışmalarını sürdüren üniversitelerin
rektörleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda işadamı katıldı.
Celal Kadooğlu, Kadoil adına ödülü alırken…
2012 kadolife
17
SOSYAL SORUMLULUK
Adnan Kadooğlu:
Mertliği parayla değil
gönül zenginliğiyle ölçüyorum
Günümüzde herkes emekli olup, rahat bir şekilde hayatını devam ettirmek isterken, Kadooğlu
yöneticileri için durum biraz farklı. Zira grubun tüm Yönetim Kurulu üyeleri deneyimlerini ve
birikimlerini halka aktarabilmek adına eğitim, sağlık, spor, sanat gibi alanlarda çalışmalarını
sürekli kılıyorlar ve bundan büyük keyif duyuyorlar.
Kadooğlu Grubu bugün Kadoil, Bizce gibi markalarla
elde ettiği başarıyı daha da geliştirmek için bir yandan yatırımlarını sürdürürken, diğer yandan topluma
katkı sağlamak için projeler geliştiriyor ve uyguluyor.
Bir aile şirketi olmasından öte, belirli bir felsefeden
temel alarak bugünlere gelen Kadooğlu, maddi ve
manevi birikimini toplumun menfaatleri doğrultusunda organize ediyor. Üstelik bunu grubu mevcut
yapısına taşıyan kurucu üyeleri aracılığıyla yapıyor.
Şirkette Yönetim Kurulu için emeklilik kavramı söz
konusu değil. Zira bayrağı ikinci jenerasyon devraldıkça, kurucu üyeler kendilerini sosyal sorumluluk
projelerine adıyorlar ve bunda da çok başarılılar. Aynı
zamanda bir rol model oluşturan bu sistemi, yine
sistemin en önemli neferlerinden olan Kadooğlu Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Kadooğlu’nun bizzat kendisinden dinledik. Memleketi Cizre’ye âşık bir isim
18 kadolife 2012
Adnan Kadooğlu. Gündeminde grubun başarı serüveninden çok “halkıma nasıl
daha fazla katkı yaparım” kaygısı var. Özellikle eğitim ve spor gibi alanlarda uzun
bir süredir elini taşın altına koyan Adnan Kadooğlu, cehaletin önüne geçilmesiyle
her şeyin çok daha güzel olacağını söylüyor.
Kadooğlu Grubu toplumun gelişmesini sağlayacak çalışmalara imza
atıyor ve bunu yaparken seçtiği yöntem çok başarılı. Bizi bu çalışmaların detayları hakkında aydınlatır mısınız?
Ticari faaliyetlerimizin temeli 1977 yılında ağabeyim Cemal ve ailenin diğer
fertleriyle Cizre’de kurduğumuz kömür dağıtım şirketine dayanıyor. Devamında
Gaziantep’te Kadooğlu Kömür bir marka haline geldi. Bununla beraber, inşaat,
otomotiv, alışveriş merkezleri ve son olarak da bölgenin en büyük bitkisel yağ
fabrikası olan Bizce’yi kurduk. Buna paralel olarak Türkiye’de kısa sürede marka
haline gelen Kadoil Petrol Dağıtım firmasını kurduk ve bugünlere geldik. Ticari
faaliyetlerimizi sürdürürken bir yandan da çocuklarımızın işi iyi öğrenebilmeleri
için onlara sorumluluklar verdik, deyim yerindeyse onları çekirdekten yetiştirdik.
Grubun geçmişiyle ilgili anlatacak çok şey var ancak bugün üzerinde yoğunlaş-
kadolife
mak istediğim asıl konu bu geçmişten ziyade, hayata
geçirdiğimiz sosyal sorumluluk projeleri ve bu paralelde yürüttüğümüz faaliyetler. Grubumuz hem ülke
ekonomisine katkı sağlamayı, hem de sosyal hayatın
geliştirilmesine yönelik adımları hayata geçirmeyi kendine şiar edinmiş bir felsefeyle yoluna devam ediyor. Bu
nedenle spordan sanata birçok alanda elimizden gelen
desteği sağlamaya çalışıyoruz. Kadooğlu Yönetim
Kurulu Üyesi unvanının yanında severek üstlendiğim
başka unvanlar da bulunuyor. Uzun yıllar Cizre Sanayici ve İşadamları Derneği (CİSİAD) başkanlığını yürüttüm. Özellikle spor aktivitelerinin desteklenmesine ve
gençlerimizin bu alana teşvik edilmesine büyük önem
veriyoruz. Cizrespor’un üç dönem başkanlığını yürüttüm. Bu dönemde takım üçüncü ligden ikinci lige kadar
yükselmişti. Ayrıca Diyarbakırspor, Mersin İdman Yurdu, Gaziantepspor ve Şırnakspor gibi güzide takımlarımıza da destek olmaya çalışıyoruz. Özellikle Cizre için
spor çok önemli bir sosyal aktivite, bu nedenle değerli
kaymakamımızın da desteğiyle yeni spor dallarının
yaygınlaşması için çalışmalar yapıyoruz. Gençlerimizi
voleybol, basketbol, boks, tekvando gibi spor dallarına
da yönlendireceğiz. Sporun yanında sanat faaliyetlerinin yaygınlaşmasını hedefliyoruz. Bu amaçla 1994
yılında kurduğumuz musiki cemiyeti, bölge insanının
sahiplenmesiyle çalışmalarını sürdürüyor. Yine tarihi
yapıların korunmasına da öncülük etmeye çalışıyoruz.
Sosyal projeleri hayata geçirmek kadar, bunları
sürekli kılabilmek ve organizasyonun bir parçası
haline getirmek de başlı başına bir iş. Bunu nasıl
yapıyorsunuz?
Kadooğlu Yönetimi’nin bir felsefesi var; şirketin kurucu üyeleri emekli olmuyor. Kurucu üye fiilen hâlâ
işin başında. Bunun yerine şirketin sosyal alandaki
işlerine odaklanıyorlar. Cizre’de de bu anlamda bayrağı ben memnuniyetle taşıyorum. 1956 yılından beri
Cizre’deyim. Altı çocuğum başka şehirlerde yaşıyor
ama ben Cizre sevdamdan dolayı buradayım. Cizre
halkı da beni çok seviyor. Bir zamanlar bana Cizre’de
“Gençler Reisi” diye hitap ediliyordu, kimi zaman da
“Adnan Ağa” derler. Beni sevmeleri zenginlikle ya da
marka olan bir firmanın sahiplerinden olmamla alakalı
değil. Daha fabrikayı kurmadan bile beni çok severlerdi.
Ben çocuklarla, gençlerle, kendi yaşıtlarımla ya da büyüklerimle çok iyi anlaşıyorum. Bu yüzden 7’den 77’ye
herkes bana burada değer verir. En büyük özelliğim
paylaşıma her zaman açık olmam. Mesela tek başıma
asla yemek yemem, inerim bahçeye kimi görürsem çağırırım, arkadaşlarımı ararım. En büyük hazinem de bu
sevgi bağıdır. Bu sevgi, gerçekleştirdiğimiz çalışmaların beslendiği pınardır. Böylesine bir
bağ sayesinde sosyal alandaki
etkinliğimizi sürdürmek bizim
için bir mecburiyet değil başlı
başına bir zevk haline geliyor.
Kadoil aslında Cizre ikliminden kaynağını alıp, bugüne ulaşan bir şirket.
Şehirde Kadoil’e nasıl bakılıyor?
Kadooğlu ailesi olarak Cizre’de çok iyi
tanınıyoruz. Herkes “Fakir babası” diyor
bana. Yurdunu ve halkını seven biriyim.
Halka her anlamda elimizden geldiğince
destek veriyoruz. Bu bölgede Kadoğlu’nun
inanılmaz bir itibarı var. Bu saygınlıktan
dolayı altı-yedi yıl gibi kısa bir sürede
özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
en çok bayi sahibi olan, Türkiye genelinde
ise 350 bayiye ulaşan bir markayız. Sayılı
markalar arasında yerimizi aldık. Ve bunu
sektörde bu kadar kısa sürede hiçbir firma
başaramadı. Bu saygınlık yöneticilerin
kurduğu sağlam temeller ve halkın bunu
sahiplenmesi sayesinde oldu.
Bugüne kadar ne gibi sosyal sorumluluk projelerinde yer aldınız ve ne gibi
destekleriniz oldu?
Ailemizin reisi rahmetli Hacı Fettah Kadooğlu adına 24 derslikli güzel bir lise yaptırıyoruz. İnşaatı tüm hızıyla sürüyor. Seneye inşallah bitireceğiz. Hacı Kemal, Hacı Beşir
Kadooğlu için de birer okul yaptıracağız. Ayrıca Cemal Kadooğlu adına bir üniversite
açmayı hedefliyoruz. Bu memleket için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Ben bir daha
dünyaya gelsem, bana “Ne olacaksın, ne yapmak istersin?” deseler; yine eğitimle ilgili
çalışmalar yapardım, derim. Kaç kez sorarlarsa sorsunlar “eğitim” diyeceğim. Çünkü
en büyük terörün cehalet olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Cizre’de eğitime önem
veriyoruz. Burada halk eğitimden uzak olduğu için sıkıntılar yaşıyor. Örneğin diğer
illerde bu anlamda çok ciddi teşvikler veriliyordu ama biz özellikle burada işin maddi
kısmına bakmadan manevi tarafına önem verdik. Çünkü bu bölgeye terörden dolayı
yatırım yapılmadığı için bölge insanı hasta olduğunda Diyarbakır’a gidiyordu. Birçok
insanımız yollarda ölüyordu. Biz bunlara duyarsız kalmadık ve özel bir hastane kurduk. Ayrıca üniversiteler için de elimizden gelen yardımı yapıyoruz.
Cizre’de ne gibi yatırımlarınız var?
Irak’la çok yoğun bir ihracatımız var. Buraya yakın olduğu için Irak’a çok ciddi yatırımlarımız var. Hem ihracat anlamında, hem de akaryakıt anlamında. Irak’ta dördüncü
istasyonumuzu açıyoruz. Hedefimiz yedi tane daha istasyon açmak. Cizre’de kendi
işlettiğimiz iki akaryakıt istasyonumuz var, bununla birilikte bayilerimiz de var. Biz
ahde vefayı önemsiyoruz. Cizrespor başkanıyken de bir sezon tüm harcamaları ben
yaptım. Elbette maddi kısım önemli değil. Ama burada dernek olsun, spor kulübü ya
da vakıf olsun sıkıntı yaşadıkları zaman benim yanıma geliyorlar. Ben de ailemiz adına, destek isteyenleri geri çevirmiyorum. Cizre Polis Vakfı Dernek Başkanı oldum. Polis
lojmanlarında binalar ve havuz yaptırdık. Bu dernek, polislerin her türlü araç-gereç
ihtiyaçlarını karşılıyordu. Habur sınır kapısından gelen bir geliri var derneğin. Polislere
sosyal tesis yapıldı. Motivasyon için yemekler, toplantılar düzenliyoruz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Allah ailemizi korusun. Bu birliğimiz, sevgi ve saygı çerçevesinde sürüp gitsin. Yeşili
çok sevdiğim için kendime doğal bir bahçe düzenledim.
Misafirlerimi bu bahçemde ağırlıyorum. Kendim parasız
kalırım ama bana geleni boş çevirmem. Ağabeyim Cemal Kadooğlu da çok hayırsever olduğu için ondan da
çok şey öğrendim. Paramızın az olduğu zamanlarda da
cömerttik. Ne varsa elimizde paylaşırdık. Ben mertliği
parayla değil gönül zenginliğiyle ölçüyorum.
2012 kadolife
19
BİLİRKİŞİ
“Duygusal vaadi tamamlayacak olan yer,
bayinin ta kendisi”
Birçok firmanın sahip olduğu değerlerle markalaştığını, ancak bu
değerler korunurken kurum kültürünün farklılaşması ve değişmesi
gerektiğini belirten Bersay İletişim Grubu Onursal Başkanı ve İletişim
Uzmanı Ali Saydam, değerlerin bu beklentilere uygun bir stratejiyle
konumlandırılması, takip ve de ifade edilmesi gerekliliğinin altını
çiziyor. Marka algısında artık duygusal vaadin ön planda olduğunu
ifade eden Saydam, “Markanın yönetiminde yüz yüze ilişkiyi
sağlayacak olan bayinin rolü, her türlü iletişim aktivitesinden daha
kritik ve sanıldığından daha önemlidir,” diyor.
20 kadolife 2012
kadolife
Geçmişten günümüze marka anlayışında
nasıl değişiklikler oldu? Bugün markanın
önemi nedir sizce?
Geçmişte marka, ürün bazlıydı. İyi, sağlam, evladiyelik,
satış sonrası hizmeti de fazla gerektirmeyen bir ürün
sattığınız zaman, bu ürün zaten iş yapıyordu ve kendi
kendini sattırıyordu. Marka böyle oluşuyordu. Nacar
Saat, Singer dikiş makinesi gibi örnekleri aklımıza getirirsek, o ürünlerin en az 40 yıl kullanılabildiğini de hatırlarız. Fakat kapitalist ekonomi fark etti ki, bu anlayış
ekonominin çarklarını döndürmüyor. Gerekenin bir an
önce tüketim toplumuna geçmek olduğu tespit edildi.
Sonra, Sanayi Devrimi’nin sonuna doğru ürünlerin artık
birbirine benzer olduğu görüldü: Otomobiller, televizyonlar, telefonlar, saatler vb. birbirine benzedi. Bundan
sonra marka, maddi ‘kıymetler’ üzerine değil manevi
‘değerler’ üzerine duygusal bir algılama süreci olarak
karşımıza çıktı. Bugün marka dediğimizde o ürünün
maddi özellikleri değil, “duygusal vaadi” anlaşılıyor.
Geçmişten bugüne en önemli farkın ne olduğunu soruyorsanız, bu sorunun yanıtı sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte ve marka söz konusu olduğunda
artık duygusal vaadin ön planda olduğu gerçeğidir.
Kurumlarda sizce markanın devamlılığını sağlayan ne olmalı?
Farklılaşmaya gidilmesi gereken yönler var mı?
Kesinlikle farklı olması gereken ancak tutucu bir şekilde de sahiplenilmesi gerekenlerden bahsedelim önce. “Tutucu”yu, bir yapıştırıcı gibi düşünün... Bildiğimiz Uhu...
Bunların başında değerler geliyor. Gruptaki herkesin sandıklarında özenle korumaları
ve zaman zaman hatırlamak için çıkarmaları gereken bir şey var: Birçok markayı bugüne getiren değerleri... Buna hiçbir şekilde dokunmamak yerinde olur. Fakat sıklıkla
değişmesi gereken ise pazara göre, ürüne göre, dünyanın hareketine göre farklılık
gösterebilen “kültür”dür. Bunda tutucu davranılmaması gerekiyor. Eğer bunda tutucu davranılırsa piyasada ciddi problemlerle karşılaşılır. Özetle değerlerimizde değil,
kültürümüzde bir farklılaşmadan, değişimden söz etmeliyiz. Kültür dediğimiz zaman
sadece ürün ve hizmetteki değişimleri değil, bir iş yapış biçimini de kastediyorum ki,
bu da “kurumsal kültür”dür. Kurumsal kültürü genel müdürler yönetir. Değerlerin ise
doğrudan doğruya Yönetim Kurulu Başkanı tarafından yönetilmesi gerekir. Yönetim
Kurulu Başkanı’nın birebir görevi bence değerler sistemini yansıtmasıdır. Toplumun,
çalışanların, bayilerin beklentileri var. Değerlerin bu beklentilere uygun bir stratejiyle
konumlandırılması, takip ve de ifade edilmesi gerekir.
Peki, tam anlamıyla kurumsallaşmak için öncelikle neler yapılmalıdır?
Kurumsallaşma sürecine girmiş bir şirketin şu üç unsura; Ar-Ge’ye, insan kaynağı gelişimine, iç ve dış kurumsal iletişime yatırım yapmış olması gerekiyor.
Bayilerin markanın temsilindeki yeri nedir?
Yukarıda değindiğimiz gibi geçmişte ürün kendini satıyordu ve ürünü aldığınız yer de, satış sonrası hizmet de
o kadar önemli değildi. Şimdi ise ürüne para verdiğimiz
mekân da, satış sonrası hizmet de çok büyük önem taşıyor. Çünkü duygusal vaadi tamamlayacak olan yer,
bayinin ta kendisi. Çünkü hiçbir üretici, iyi bir iletişimcinin, ilişki yöneticisinin yerini alamıyor. Televizyonda
istediğin kadar reklam yap, sana hizmet veren bayiler o
markanın ruhunu temsil edecek, duygusal vaadini taşıyabilecek hizmeti sunamıyorsa bu zincir tamamlanamıyor. Markanın yönetiminde yüz yüze ilişkiyi sağlayacak olan bayinin rolü her türlü iletişim aktivitesinden
daha kritik ve sanıldığından da önemli.
Peki, bayilerle iletişim nasıl olmalı?
Kadooğlu Grubu’nun alt markalarıyla arasında çok
ciddi bir bağ olduğunu unutmamak lazım. Bu yüzden
de “Kadooğlu” markasının doğru yönetilmesi, bayilere de ciddi katma değer sağlar. Tersi de doğrudur; alt
markaların doğru yönetilmesi Kadooğlu markasına da
katkı sağlar. Bu çerçevede, grubun bayilerle bir araya
gelmesini sağlayan toplantıların daha sık ve derinlikli
olarak düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Alt
markaların birbirlerini desteklemeleri ve insanların
satın alma isteklerini artırmaları gerekiyor. Bu yüzden
bayilerin hem Kadooğlu adıyla hem de diğer alt markalarla ilişkisinin doğru biçimde yönetilmesi doğru bir
stratejidir.
“Kadooğlu Grubu’nun alt markalarıyla
arasında çok ciddi bir bağ var. Bu yüzden
de Kadooğlu markasının doğru yönetilmesi,
bayilere; bayilerin doğru yönetilmesi Kadooğlu
Grubu’na ciddi katma değer sağlar.”
2012 kadolife
21
MOLA
Edirne
Eşsiz tarihi değerleri ve doğal güzellikleriyle adeta açık müze kent
görünümünde olan Edirne, hem emaneti olan kültürel mirasına hakkaniyetle
sahip çıkıyor, hem de modern dünyada yerini alıyor.
Der-i Saadet bir şehir:
22 kadolife 2012
Türkiye’nin Yunanistan ile Bulgaristan’a sınırı olan Edirne, “minareler şehri” tanımını hak ediyor. Osmanlı İmparatorluğu’na 92 yıl başkent olan Edirne; camileri, dini
kompleksleri, köprüleri, eski pazar yerleri, kervansarayları ve saraylarıyla geçmişten
geleceğe uzanıyor. Tarihi güzellikleri kadar doğal güzellikleriyle de Edirne, keşfedilmeye değer bir şehir.
1361 yılında I. Murat tarafından fethedilen Edirne, İstanbul’un alınışına kadar tam 92
yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin başkenti olmuş. Edirne, bu dönemde, “Der-i Saadet”
(Mutluluk Kapısı) diye adlandırılan bir şenlikler şehriymiş. II. Murat’tan IV. Mehmet’e
kadar zafer kutlamaları, sünnet şenlikleri, II. Mehmet’in evlilik törenleri, İstanbul’u
kıskandırırmış. Tarihi boyunca kültürel öncü konumundaki Edirne, mimari yeniliklerin
adresi olmuş. Hat ve süsleme sanatının en güzel örnekleri burada verilmiş, çok sayıda
medresesi yoğun tartışmalara tanık olmuş, tıp tarihine geçen ilk uygulamalar bu şehirde başlamış. Kimliğini asıl Osmanlı döneminde bulan Edirne, kültürel mirasımızın
en yoğun hissedildiği kentlerimizden biri. Camileri, çarşıları, köprüleri, tarihi evleriyle
başlı başına bir değerler silsilesine ev sahipliği yapan Edirne, ülkemize gelen turistleri
muhteşem Selimiye Camii ile mest ediyor.
kadolife
Mimar Sinan’ın ustalık eseri
Söz Selimiye Camii’nden açılınca, konuyu hemen değiştirmek mümkün değil. Çünkü Mimar Sinan’ın 80
yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” dediği bu anıtsal yapı, Osmanlı-Türk sanatının ve dünya mimarlık
tarihinin başyapıtlarından. Edirne’nin ve Osmanlı
İmparatorluğu’nun simgesi olan cami, kentin merkezinde, eskiden Sarıbayır ve Kavak Meydanı denilen
yerde kurulu. Burada daha önce Yıldırım Bayezid’in
bir saray yaptırdığı biliniyor. Sultan II. Selim’in emriyle başlanan ve 1569-1575 yılları arasında yapılan
Selimiye, kilometrelerce uzaktan dört minaresi ile fark
ediliyor. Kurulduğu yerin seçimi, Mimar Sinan’ın usta
bir şehircilik uzmanı olduğunun da kanıtı. Caminin en
önemli özelliklerinden biri ise 31.30 metre çapındaki
kubbesi. Ayasofya’nınkinden daha büyük olan kubbesiyle Selimiye Camii, Mimar Sinan’ın yarattığı sekiz
dayanaklı planın en başarılı örneği kabul ediliyor. Tabii,
camiler şehri Edirne’ye gidip de diğerlerini görmemek
olmaz. Biz küçük bir “mutlaka görülmesi gereken
camiler” listesi verelim: Eski Cami (Cami-i Atik-Ulu
Cami), Üç Şerefeli Cami, II. Bayezid Camii, Yıldırım Bayezid Camii, Muradiye Camii, Gazimihal Camii, Mezit
Bey (Yeşilce) Camii, Darülhadis Camii, Evliya Kasım
Paşa Camii, Şahmelek (Paşa) Camii, Fatih Camii (Enez
Ayasofyası-Enez), Ayşekadın Camii, Sitti Sultan Camii.
Külliyeler
Edirne, camiler kadar külliyeler şehridir de. Külliye;
cami ile birlikte medrese, imaret, türbe, kütüphane,
hamam, aşevi, kervansaray, çarşı, okul, hastane, tekke,
zaviye binalarından oluşan
yapılar topluluğuna verilen
isim. İslam toplumlarında,
şehir hayatının en önemli
kültürel merkezleri olmuşlar. Cami, cuma namazında
toplanma yeri olmasının
yanında bir forum ve bilim,
tören ve toplantı merkeziydi.
Külliye bu merkezi tamamlayan yapılardan oluşuyor.
Abbasiler’den bu yana İslam mimarisinin en gelişmiş örnekleri Anadolu’daki Türkİslam sanatının örnekleri olan külliyelerdir. Bu tarzın en önemli temsilcisi ise Osmanlı
mimarisi ve Mimar Sinan’dır. Edirne’nin mutlaka görülmesi gereken iki külliyesinden
biri olan Sultan II. Bayezid Külliyesi, döneminin en parlak kültür ve eğitim merkezi.
Zamanın gözde tıp merkezi özelliği taşıyan Şifahane’yi (Trakya Üniversitesi Sağlık
Müzesi) gezerken ise aynı zamanda tıp tarihine bir yolculuk yapacaksınız.
Doğal güzellikler
Doğal güzelliklerine geçmeden önce kentin siluetinde önemli bir yer tutan köprülere de değinmek gerek. Bu köprüler sadece suyun iki yakasını birleştirmekle kalmıyor,
adeta çağlar arasında kapı da açıyor. Meriç Köprüsü, Uzunköprü, Fatih Köprüsü, Tunca
ve Saraçhane köprüleri kentin siluetinde önemli bir yer tutuyor. Saros Körfezi’ndeki
yerleşimler mutlaka ziyaret edilmeli. Körfezin Korudağı etekleriyle buluştuğu noktada
yer alan, mavinin ve yeşilin en hoş buluşmasına tanıklık edeceğiniz Gökçetepe; yine
Saros Körfezi’nin en büyük yerleşimlerinden olan Yayla; kumsalıyla öne çıkan Mecidiye; şirin sahil kasabası Erikli; çam ormanlarıyla denizin
buluştuğu Sazlıdere ve upuzun kumsalıyla mest eden
Büyükevren’e yolunuzu düşürmelisiniz.
Edirne işi süsleme sanatı
“Edirne işi” anlamına gelen Edirnekâri, saraylar kenti
Edirne’nin yüksek nitelikli sanatsal yaratım etkinliğinin bir yansıması. 14’üncü yüzyıldan bu yana farklı
malzemeler üzerine uygulanan bu süsleme sanatı,
günümüzde sandık, dolap, çerçeve gibi ahşap malzemeler üzerine boya ile işlenerek yapılıyor.
ERLER ÇIKTI MEYDANA
Tarihi Kırkpınar Güreşleri, Sarayiçi mevkiindeki “Sarayiçi Er Meydanı” denilen
sahada düzenleniyor. Yabancı turistlerin de büyük ilgi gösterdiği güreşler, genellikle
haziran sonu-temmuz başında düzenleniyor. Yedi gün süren Kırkpınar Güreşleri’ne
başlamadan önce, Kaleiçi semtindeki, Adalı Halil ve Kara Emin adlı meşhur
pehlivanların kabirlerinin bulunduğu pehlivanlar mezarlığında dualar ediliyor.
Ardından görkemli törenlerle start veriliyor. Karşılaşmalarda en iyi peşrev yapan,
en centilmen pehlivan grubuna da ödül veriliyor. Pehlivanlar üç gün süresince Er
Meydanı’nda mücadele ediyorlar. Son gün yapılan finallerde her boyun birinci, ikinci
ve üçüncüleri belirleniyor. Bunlardan en önemlisi olan başpehlivanlık mücadelesi ise
çok çetin geçiyor. Başpehlivanlık için yaklaşık 35 pehlivan güreş tutuyor.
2012 kadolife
23
BAYİLER
Bayilerimiz
bizim için çok değerli
Kadoil’in bayileriyle
kurduğu iletişimin çok
güçlü olduğunu, bu
nedenle bayilerin kendilerini
güvende hissettiklerini
söyleyen Marmara Bölge
Müdürü Beran Çiftçi, “Yeni
yılda aramıza yeni bayiler
katılacak. Kadoil olarak
hedefimiz büyük, yolumuz
açık,” diyor.
Kadoil Marmara Bölge Müdürlüğü olarak İstanbul
Anadolu yakası, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Karabük, Bartın, Zonguldak, Yalova, Bilecik, Bursa ve
Kütahya olmak üzere 12 ilde faaliyet gösteriyoruz.
Marmara Bölgesi’nde toplam 21 bayimiz bulunuyor. Bilecik’te iki, Kocaeli’de dört, Sakarya’da altı,
Yalova’da iki, Bursa da iki; Bolu, Düzce, Karabük,
Kütahya ve Zonguldak’ta da birer bayimiz bulunuyor. Bartın merkezde bu yıl içerisinde yeni bir bayi
Kadoil ailesine katılacak. Bununla birlikte İstanbul
Anadolu yakasında bayilik görüşmelerimiz tüm hızıyla sürüyor. Marmara Bölge olarak hedefimiz, çok
bayilik yerine doğru lokasyonlarda doğru bayilerle
işbirliği yapmak. Bu amaçla Kadoil’in olmadığı il ve
ilçe merkezlerinde yatırım yapmaya öncelik veriyoruz. Kadoil’i güçlü bir şekilde temsil edecek, markamıza değer katacak bayileri seçmeye çalışıyoruz.
Bayilerle empati kuruyorum
Kadoil’de yaklaşık iki yıldır görev yapıyorum. Saha
müdürü olarak başladığım görevime, 2012 Ocak
ayından itibaren de Bölge Müdürü olarak devam
ediyorum. Daha önce akaryakıt istasyonu işletmeciliği de yaptığım için bayilerin sorunlarını, sıkıntılarını
yakından biliyor, onlarla empati kurabiliyorum. Bayilerin neler düşündüklerini ve neler talep edeceklerini bildiğim için kararlarımı daha hızlı alabiliyorum.
24 kadolife 2012
Benim gözümde Bölge Müdürü terazi gibidir. Kefenin bir tarafı dağıtım firması
diğer tarafı ise bayidir. Burada önemli olan bu dengeyi çok iyi kurabilmek ve
koruyabilmektir. Bu dengeyi iyi koruyabildiğime inanıyorum. Daha önce de
belirttiğim gibi bayi gibi düşünebilirseniz düzgün bir yol çizebilirsiniz. Bu da
bayi memnuniyetini beraberinde getiriyor. Bölge’de 21 bayimiz var. Kimisiyle
ağabey-kardeş, kimisiyle baba-oğul gibiyiz. Ama her zaman aradaki ince çizgiyi
koruyabiliyoruz. Bu samimi iletişime rağmen saygı sınırını da iyi biliyoruz. Bu
sektörde bayilerle doğru iletişim kurmak çok önemli. Bu anlamda öncelikle çok
iyi bir dinleyici olmanız gerekiyor. Ancak bu şekilde bayilerin taleplerini en doğru biçimde anlayabilirsiniz. Ben iyi bir dinleyici olmayı kendime ilke edindim.
Bayilerimiz dilediği zaman hem bana hem de yöneticilerimize kolaylıkla ulaşabiliyor, sıkıntılarını ya da düşüncelerini paylaşabiliyor. Bu anlamda bağlarımız
çok sıkı ve güçlüdür.
Kadoil’e bayiler de çalışanlar da çok güveniyor
Bölge Müdürleri, Kadoil markasını çok iyi temsil etmek durumunda. Bu nedenle
çok hassas davranıyoruz. Sayın Tarkan Kadooğlu bize her zaman şunu öğütler:
“Bayilerinize söz verdiğinizde, muhakkak yerine getirin.” İşte bu nedenle bayilerimiz Kadoil’e güveniyor ve benimsiyor. Kadoil’in verdiği sözün arkasında
durması biz çalışanların da markaya olan bağlılığını artırıyor. Güvendiğimiz
bir firmada, huzurla çalıştığımız için bayilerle olan işbirliğimiz de güçlü oluyor.
Çünkü bizler marka ile bayi arasında bir köprüyüz. Bu köprü ne kadar düzgün ve
sağlamsa, birliktelik de o kadar sağlam oluyor.
Bayi, dağıtım firmasının her zaman yanında olduğunu bilmek ister. Biz de
Kadoil olarak, her daim bayilerimizin yanındayız. Daha uzun yıllar bu birlikteliklerin devam edeceğinden şüphemiz yok.
Kadoil olarak yeni yılda hedeflerimiz büyük, yolumuz açık.
kadolife
Bağdatlı Petrol / Kaynaşlı - Düzce
Murat Yılmaz Canazlar
“Kadoil ile tanışmamız
Allah’ın bize bir lütfu”
Onursal Başkanımız Mustafa Canazlar’dan (babam) devraldığımız istasyonumuzda, sektördeki hizmet bayrağını kardeşim Bülent Kemal ile beraber taşıyoruz. Kadoil’in Marmara Bölgesi’ndeki ilk bayisiyiz. Bundan da
gurur duyuyoruz. Uzun yıllardır bu sektörde bulunan bir aileyiz. Kadoil olarak da uzun yıllar hizmet vereceğiz.
Kadoil ile tanışmamız Allah’ın bize bir lütfu ve Sayın Tarkan Kadooğlu’nun alicenaplığıdır. Sektörde karışıklıktan uzak yepyeni bir imaj ve ivmeyle yola çıkan nadir firmalardan biri Kadoil. Sözünü tutuyor, iyi niyetli
bayisini koruyor. Bayisinin ne olduğunu ve ne yaptığını yakından takip ediyor. Kadoil hedeflerinden ödün
vermeden dünya şirketi olma yolunda hızla ilerliyor. Bu bilinçte olan herkesin en iyisi için çalıştığını biliyorum.
Bizler Kadoil içinde büyük bir aileyiz. Kadoil ilk günkü heyecanla yoluna devam ediyor. Yatırımları, kazançlı
seçenekleriyle tam bir fırsatlar yeri. Kadoil ile neredeyse 24 saat iletişim halindeyiz. Bir bayi olarak bölgemde
bir sorun ya da aklımıza takılan her konuda Bölge Müdürümüz Beran Çiftçi’yi gece-gündüz demeden arayabiliyorum. Bu durum bir bayi için önemli bir ayrıntıdır. Tarkan Kadooğlu’nun her şeye titizlikle baktığını, takip
ettiğini bildiğim için biz de aynısını yapmaya çalışıyoruz. Kadoil gibi, bayisini gerçek anlamda destekleyen,
anlayan bir firma var mıdır bilmiyorum. Tüm bayiler buna layık olmaya çalışmalıdır. Hizmet konusunda azami hassasiyet içindeyiz. Gerek EPDK kontrollerinde gerekse mali
kontrollerde Kadoil Bağdatlı Petrol olarak bölgemizde denetimleri iyi ve sorunsuz çıkan örnek bir bayiyiz.
Yeni yılda Tarkan Kadooğlu’nun izinde daha dikkatli ve daha
disiplinli bir çalışmayla yolumuza devam edeceğiz. Kadoil bizim
her şeyimiz. Bu bilinçle altı yılı geride bıraktık. Kadoil ailesi
olarak Rabbim birliğimizi ve bütünlüğümüzü artırsın. 2013
yılında da hep beraber daha iyiye yürümek dileğiyle.
Levent Demiray
“Kadoil’i en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyoruz”
Esey Petrol / Yalova
2009 yılında faaliyet göstermeye başladık. Kadoil
ile de geçen yıl kasım ayında tanıştık. Kadoil markası gelecek yıllar içerisinde dünya devi firmalarla
aynı seviyeye gelebilecek bir firma. Biz de Kadoil
markasıyla birlikte büyüyeceğiz ve böyle bir markanın bünyesinde faaliyet gösterdiğimiz için çok
şanslıyız. Kadoil ailesinin bir ferdi olduğumuza
inanıyoruz. Bu inanç Kadoil’in bize samimi ve
sıcak yaklaşımıyla alakalıdır. Bu nedenle yönetim
ve yöneticilerle uyumlu bir şekilde çalışıyoruz.
Esey Petrol olarak, deneyimli personellerimizle
çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve Kadoil markasını, bulunmuş olduğumuz bölgede iyi bir şekilde
temsil ediyoruz. Bölgemizde Kadoil markasını
tanıtıyoruz ve geri dönüşlerle bunu başardığımıza
inanıyoruz. 2013 yılında Kadoil markasıyla daha
iyi yerlere geleceğimizden hiç şüphemiz yok.
Ayrıca Kadolife dergimiz için de Kadoil’e teşekkür
ediyorum. Bu dergiyle tüm bölgelerdeki bayileri
tanıma imkânı buluyoruz. Yapılan yatırımlar ve
atılımlar konusunda bilgi sahibi oluyoruz.
2012 kadolife
25
BAYİLER
Netlog Enerji / Pamukova - Sakarya
Ali İstanbullu
“Kadoil,
profesyonel bir
dağıtım firması”
Netlog Lojistik Grubu yurtiçi-yurtdışı lojistik faaliyetleri yapan, Türkiye’nin sektördeki
en büyük şirketi. Yaklaşık 2 bin araçlık özmal filosu yanında günlük 1000 civarında
yükleme yapıyor. Gıda ve tekstil depoları yanında Türkiye’nin en büyük soğuk zincir
operasyonunun sahibi. Kadoil ile de 2010 yılı sonlarında Pamukova lokasyonumuzda
istasyon arayışlarımız sırasında tanıştık. İlk başlarda aklımızda bazı soru işaretleri
vardı, ancak çalışmaya başladıktan sonra bu soru işaretlerinden kurtulduk. Kadoil’in
gerçekten düzenli, profesyonel ve doğru bir dağıtım firması olduğunu gördük.
Yaklaşık iki yılı aşkın süredir, sorunsuz ve başarılı bir birliktelik yürütüyoruz. Kadoil
bize her zaman olumlu yaklaştı. Bizim şu anki ana faaliyet konumuzun dışında olan
akaryakıt istasyon işletmeciliğinde bizi yalnız bırakmayıp sürekli destek oldular.
2012 yılı beklentilerimiz çerçevesinde geçti, ancak açık söylemek gerekirse müşteri
çeşitliliğimizi istediğimiz oranda artıramadık. İstasyonumuz müşteri memnuniyeti ve
konumu itibarıyla gelişmeye açık bir istasyon. 2013’te müşteri çeşitliliğini artırarak
satışları daha yukarı çekme hedefindeyiz.
Kadoil’in yatırımlarını, faaliyetlerini gerek dergilerden gerekse basından takip
ediyoruz. Sürekli ilerleyen ve başarıya koşan bir firma. Daha iyi yerlere geleceğine
inanıyoruz.
İsmet Özdemir
“Kadoil’le ortak yanımız; dürüstlüğümüz”
Hamzaoğlu Petrol / Bilecik
Kadoil’le tanışmamız 2010 yılı başlarında oldu. Daha
önce farklı akaryakıt firmalarıyla çalıştığımız için
Kadoil’in farkını hemen gördük. Kadoil’in o dönemde
sunduğu vadeler ve sağladığı olanaklar bize çok cazip
geldi. Kadoil bir aile şirketi olarak samimi; kurumsal bir
şirket olarak da çok disiplinli. Bu iki unsuru bir arada
bulunduran değerli bir firma Kadoil. Bu samimiyet,
gücümüzü ve iletişimimizi daha ileri seviyelere taşıyor.
Daha uzun yıllar bu birlikteliğin devam etmesini
diliyoruz. Kadoil ile olan ilişkimiz dürüstlük üzerine
kurulu. Biz de bayi olarak daima dürüst esnaflıktan
yanayız ve bu konuda ben de, çocuklarım da asla
ödün vermeyiz. Kadoil’le bu anlamda örtüşüyoruz.
Kadoil yetkililerine istediğimiz zaman kolayca
ulaşabiliyor olmak markaya olan güvenimizi artırıyor.
Bölge Müdürümüz Beran Bey, gerek benim gerekse
oğullarımın her türlü probleminde çözümleriyle
yanımızda. Güler yüzünü hiç eksik etmiyor ve her
zaman bizim yanımızda olduğunu hissettiriyor.
26 kadolife 2012
Kısacası hem özel
hayatımızda hem iş
hayatında amacımız
bize güvenenlerin
yüzünü kara
çıkarmamak. Bu
nedenle değerlerimizi
koruyarak çok
çalışıyoruz.
2012 yılı bizim için çok
iyi geçti, satışlarımızı
geçen yıla oranla
artırdık. 2013
yılında da bu artışın
devam edeceğini
düşünüyor, Kadoil
ile daha uzun yıllar
çalışacağımıza
inanıyoruz.
kadolife
Bayilerimizle iletişimimizin temelini
saygı ve dürüstlük oluşturuyor
Kadoil’in prensiplerinden ödün vermeden, samimi ve bir o kadar da disiplinli
çalıştıklarını söyleyen İstanbul Bölge Müdürü İlker Yılmaz, bayilerin Kadoil
markasının değerli bir parçası olduğunu, bu nedenle bayilere birden fazla
çözüm alternatifiyle yaklaştıklarını, en hızlı ve doğru çözümü sunduklarını
vurguluyor. Yılmaz, marka bilinirliği adına değişmeyen hedeflerinin yeni
bayilerle buluşmak olduğunun da altını çiziyor.
Bölgemiz kuzeyde Kırklareli, güneyde Tekirdağ ve
Çanakkale’nin Gelibolu yarımadası, batıda Edirne ile
doğuda İstanbul Avrupa yakasını kapsayan tam bir
Trakya yarımadasından oluşuyor. Bölgemiz içinde
Edirne, Kırklareli ve İstanbul illerinde bulunan 12
istasyonlu bayiliğimizle çalışıyoruz. Bayilerimizle iletişimimizin temel öğesini saygı ve dürüstlük
oluşturuyor. Haftalık bayi ziyaretlerimizle yüz yüze
mutlaka buluştuğumuz bayilerimizle, günün herhangi bir saatinde telefonla ya da anlık bilgilendirme
amaçlı e-posta iletişimiyle her an temas halindeyiz.
Bayiler ile Kadoil markası arasında bir köprü görevi
görüyoruz. Ancak bu noktada dengeyi korumak çok
önemli. Sadece bilgi alışverişinin değil ticaretimizin
temel politikası olan “kazan kazan” ile hakkaniyetli bir ticareti sürdürmeye çalışıyoruz. Nihayetinde
hem dağıtım firması hem bayi birbirlerinin olmazsa
olmazları. Sözleşme süresince uyumlu ve pazarda
rekabetçi bir birliktelik için her iki tarafın da bu ortak
kazanma politikasına inanması ve fiilen görmesi gerektiğini biliyoruz. Uygulamalarımızda bu prensiplerimizden ödün vermeden çalışıyoruz.
“Kadoil, sözünün arkasında duran
bir marka”
Kadoil, Türkiye’de ilk 10 içinde bulunan güçlü ve
güvenilir bir marka olduğunu kanıtlamış durumda. Yatırım, tanıtım ve reklam konularında da çok
başarılı buluyorum. Tüm bunlar ve en önemlisi
verilen sözlerin zamanında yerine getirilmesi biz
saha çalışanlarına büyük referans ve güç katıyor. Bu
kadar rekabetin yaşandığı bir pazarda tercih sebebi olmamıza büyük katkı sağlıyor. Bayilerimizle ilk
anda ulaşabilecekleri, sorunları karşısında muhatap
olabilecek bir ekiple çalışıyoruz. Tabii sadece muhatap olmak yetmiyor. Bayi için bir sorun varsa anında
çözülmesi gerekiyor. Memnuniyetin sorunların en
kısa zamanda çözülmesiyle oluşacağını bilen çok
tecrübeli beyin takımı, yönetim kadromuz var. Bu da
bayilerimize birden fazla çözüm alternatifiyle yaklaşmamızı, en hızlı ve doğru
çözüme ulaşmamızı sağlıyor. Marka bilinirliği adına yapılması gereken en iyi
çalışma tabii ki yeni bayilerle buluşmak. Bunun için de daima sahadayız ve bölgemizin dinamiklerini takip ediyoruz. Şu an Kadoil olarak İstanbul Bölgesi’nde
hâlihazırda yeni bayilerimizin lisanslarının çıkmasını bekliyoruz. Bu şekilde hızla
büyümeye ve hedefimiz olan ilk sekiz içinde en kısa zamanda yer alarak marka
bilinirliğimizin daha da artmasına çalışıyoruz.
2012 kadolife
27
BAYİLER
Özpet Petrol / Pehlivanköy - Kırklareli
Hayri Çoşkun
“Kadoil dinamik ve
güçlü bir şirket”
35 yıldır enerji sektörü içerisindeyim. 12 yıldır da çocuklarımla birlikte
Pehlivanköy’de Özpet Petrol olarak akaryakıt sektöründe faaliyet gösteriyoruz. 2007
yılında yeni bir şirket arayışına girdik. Uzun yıllar bu sektörde olduğumdan dolayı
sektördeki tanıdıklarımın tavsiyeleri doğrultusunda Kadoil’le tanıştım. O zamanlar
genç, dinamik ve güçlü bir aile şirketi olduğu, bizim yapımıza ticaret ve yaşantı
olarak uyduğu için Kadoil’i tercih ettim. Yanılmadığımı, ne kadar doğru bir tercih
yaptığımı her yıl gördüm. Gerek Tarkan Bey’le gerekse diğer yöneticilerle her an
görüşüp sorunlarımıza çözüm bulabiliyoruz. Biz de Kadoil markasını en iyi şekilde
temsil ediyoruz tecrübemizle. Çünkü bu sektörde ben de çocuklarım da çekirdekten
yetiştik. Bu işin A’dan Z’ye her şeyine hâkimiz ve işimizi büyük bir özgüvenle
yapıyoruz. Bu nedenle müşteri memnuniyetimiz üst düzeyde.
Ayrıca Kadolife dergisini de yakından takip ediyoruz. Kadoil olarak büyük bir aile
olduğumuz için birbirimizi bu şekilde daha iyi tanıyor, Kadoil’in çalışmalarını takip
edebiliyoruz. Böylesi bir bilgi aktarımının Kadoil ailesine ve biz bayilere yararlı
olduğunu düşünüyorum.
Cihan Tepeli
“Kadoil yenilikleri takip eden bir marka”
Edirne Akaryakıt / Edirne
Elektrik-elektronik mühendisiyim. Beş yıldır bu sektör
içerisindeyim. Ailemin işini yürütüyorum. Kadoil ile İlker Bey sayesinde tanıştık ve yaklaşık bir yıldır Kadoil’le
çalışıyoruz. Kadoil’den önce birçok farklı dağıtıcı firmayla işbirliğimiz oldu ancak çeşitli sıkıntılar yaşadık.
Oysa Kadoil ile birlikte sorunsuz bir çalışma hayatı başladı bizim için. İstediğimiz zaman herkese ulaşabiliyor,
sıkıntılarımızı paylaşıyor, taleplerimizi aktarabiliyoruz.
Kadoil verdiği sözün arkasında duruyor. Bölge Müdürümüz İlker Bey’e de çok güveniyoruz. Ağabey-kardeş
gibiyiz. Samimi ve seviyeli bir iletişimimiz var. Bu da
bizim için çok büyük bir avantaj. Kendimizi Kadoil’de huzurlu ve rahat
hissediyoruz. Bu nedenle birbirimizi çok iyi anlayabiliyor, ortak bir noktada buluşabiliyoruz. Bu nedenle işlerimizde hızlı ve doğru ilerliyoruz.
Sorun yaşamadığımız için işimize odaklanabiliyoruz. Bize Kadoil’i sorduklarında gönül rahatlığıyla “çalışabilirsiniz” diyor, herkese öneriyoruz.
Kadoil yenilikleri takip ediyor, dolayısıyla biz de yenileniyoruz. Yerimizde saymıyoruz. Her geçen gün farklılaştığımızı görüyoruz ki, bu da bizi
güçlendiriyor. Bu yıl müşterilerimize başarılı bir markayla çalışmaya
başladığımızı anlattık. Meyvelerini önümüzdeki yıl toplayacağız. Ayrıca
biz de, müşterilerimize anketler düzenliyoruz. Onları çalışmalarımızdan
haberdar ediyoruz.
Kadoil’in bizler için bir dergi
çıkarmasını takdir ediyorum.
Böylelikle Kadoil’le ilgili bilgi sahibi
oluyor, bayileri tanıyoruz. Dergi,
Kadoil ailesinin her bir ferdi arasında
iletişim sağlıyor. Yöneticileri görüyor,
fikirlerini öğreniyoruz. Dergi, marka
bağlılığını artırıyor ve bizim yol
haritamız oluyor.
28 kadolife 2012
kadolife
Tks Petrol / Babaeski - Kırklareli
Ertan Efe
“Kadoil’le
başarı kaçınılmaz”
Firmamız 2009 yılında Babaeski’deki akaryakıt istasyonuyla hizmete girmiş olup üç yıldan
beri hizmet veriyor. Kadoil’le 2010 yılında yollarımız kesişti. Kadoil’in sektörde hızla büyüyen
firmalardan biri olması, kendini sürekli yenilemesi ve geliştirmesi bizim Kadoil bayileri olarak
türlü avantajlara sahip olmamıza da olanak sağlıyor. Kadoil gerek yatırım gerekse bayilerine
destek konusunda her türlü çabayı gösteren ve bayileriyle iletişim içerisinde koordineli bir
şekilde çalışan bir firma. Her anlamda bize destek olan Kadoil’le ilişkilerimiz çok iyi; sıcak ve
samimi; bizi hiç üzmüyorlar. Bu anlamda iyi bir iletişimimiz var; hatta günaşırı konuşuyoruz.
İlker Bey gibi, Aslan Bey ve Çağdaş Bey de bizimle çok ilgileniyor.
Bizim sektörde çok önemli olan mal ve sevkiyat konusunda hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Bu nedenle işimize odaklanarak daha verimli çalışabiliyoruz. Kadoil şahane bir dağıtıcı ve onunla
büyümek bize de ivme kazandıracak. Kadoil Trakya’da tanınan bir marka ve satışlarımızdan
çok memnunuz. Bayi toplantılarını çok önemsiyoruz; bu tarz toplantılar Kadoil’le olan bağımızı güçlendiriyor. İleriye yönelik planlarımızda ikinci bir bayi açma hedefimiz var; yine
Kadoil’le çalışmayı düşünüyoruz.
Ortaköy Petrol / Silivri - İstanbul Özgür
2011 yılında İstanbul Bölge ikincisi olmak
bizi çok gururlandırdı. Kadoil’le birlikte
daha iyi işlere imza atacağımızdan
şüphemiz yok.
Uçan
“Kadoil’den sonra
büyük bir ivme kazandık”
2011 yılında o dönemki dağıtım firmamızla yaşadığımız sorunlar sebebiyle yeni bir firma
arayışı içerisindeydik ve artık iyi bir firmayla çalışmak istiyorduk. Kadoil ile tanışmamız ise Bölge
Müdürümüz İlker Yılmaz sayesinde oldu. Kendisiyle daha önceden tanışıyorduk. Böylelikle
Kadoil’le hedeflerimizin örtüştüğünü öğrendik. Sonra Tarkan Kadooğlu, Aslan Bey ve Çağdaş Bey
ile görüştük. Çok samimi bir görüşme oldu. İdeallerimiz doğrultusunda düşündüklerini gördük.
Kadoil’in bizi istediğimiz noktaya götüreceğine inandık. Bu nedenle tercihimizi Kadoil’den
yana kullandık ve nisan ayından bu yana Kadoil ile çalışıyoruz. Bugün ne kadar iyi bir tercih
yaptığımızın farkındayız. Görüşmelerde konuştuğumuz her şey gerçekleşti. Dolayısıyla hiçbir sıkıntı
yaşamadık. Bu, satışlarımıza da yansıdı. Ticari anlamda çeşitli gelişmeler sağladık. Çünkü arkanızda
güvenebileceğiniz bir firma olduğunda farklı alanlara da girebiliyorsunuz. Yani eliniz güçleniyor.
Kadoil bayisi olduktan sonra müşteri sayımız arttı. Artık müşterilerimize gönül rahatlığıyla hizmet
verebiliyoruz; çünkü ürünümüzün kalitesinden şüphemiz yok ve yüzümüzü kara çıkarmayacak
bir markayla çalışıyoruz. Bu bizim için çok önemli. Kısacası Kadoil’den sonra çok büyük bir ivme
kazandık. Kadoil’den hangi departmanla iletişime geçsek mutlaka sorunumuz çözülüyor. Bu çok
önemli. Kimse bizi bir başka güne ya da başka bir kişiye ötelemiyor.
Bizleri önemsediklerini hissediyoruz. Kadoil bir dünya markası olma yolunda. Hedefleri olan bir
şirket. Biz de kendimizi hedefleri olan bir şirkete teslim etmekten gurur duyuyoruz. Biz de Kadoil’le
birlikte büyümek istiyoruz. İyi ki Kadoil’i seçmişiz ve Kadoil’le en iyisine ulaşacağımıza eminiz.
2012 kadolife
29
BİZCE
Kadooğlu ‘Bizce’ dedi,
dünyanın 20 ülkesinde tüketicileri memnun etti
‘Bizce’ yağlarının Irak
pazarında başlayan başarı
hikâyesi, bugün dünyanın 20
ülkesinde devam ediyor. Ancak
hedefler bununla sınırlı değil.
Kadooğlu Yağ San. Tic. A.Ş.
Genel Müdürü Celal Kadooğlu
gerçekleştirdiğimiz söyleşide
yeni bir müjde daha verdi; 2013
sonunda ihraç pazarları 40
ülkeye yükselecek.
30 kadolife 2012
Ekonomi dünyasının yeniden şekillenen ortamında ülkemizin yer alacağı konum, yarattığımız uluslararası markalarla doğru orantılı olacak. Hangi sektörden olursa olsun;
müşteri sadakatini sağlamış, güvenilir ve fark yaratan markalar, ulusal hedeflerimizin
gerçekleşmesinde hayati öneme sahip. Bu çerçevede büyük bir rekabetin yaşandığı
bitkisel sıvı yağ sektöründe ülkemizi en iyi şekilde temsil eden ve müşterilerin adıyla aradığı bir ürün olma başarısını gösteren ‘Bizce’ yağları, Kadooğlu Grubu’nun ülke
ekonomisine en yüksek oranda katma değer sağlama hedefinin de en başarılı bileşenlerinden biri haline gelmiş durumda. İlk olarak Irak’a ihraç edilmeye başlanan ve çok
kısa sürede farklı kıtalardaki 20 ülkeden tüketicilerin beğenisini kazanan ‘Bizce’ yağları,
yakın zamanda bu rakamı ikiye katlayarak 40 ülkede Türkiye’yi temsil edecek. Markanın
rol model oluşturan söz konusu başarısının altında ise Kadooğlu Grubu’nun tüm organizasyonunu da kapsayan üç temel ilke yer alıyor: Müşteri memnuniyeti, nitelikli insan
kaynağı ve Ar-Ge... Yoğun talep nedeniyle üretim ve depolama kapasitesini sürekli artıran ‘Bizce’ yağlarının imza attığı bu örnek gelişim sürecini, markanın oluşmasına en
büyük katkıyı sağlayan isim olan Celal Kadooğlu ile konuştuk. Celal Kadooğlu’na göre
bu noktaya ulaşılmasındaki en önemli etken tüketicilerin markaya olan sadakati.
kadolife
‘Bizce’ markası oluşurken hangi hedeflerle yola
çıkıldı? Bugün ulaşılan nokta itibarıyla hedeflerin revize edilmesi gereken bir noktada mısınız?
Kadooğlu Grubu olarak bitkisel yemeklik yağ sektöründe ‘Bizce’ markası ile yeni bir yıldız marka daha
yaratma amacıyla yola çıktık. 2007 yılında 300 ton/
gün yağ rafine etme ve 400 ton/gün dolum kapasitesiyle kurulan tesislerimizde o günün şartlarındaki
hedefimiz, ürünlerimizin yüzde 30’unu iç piyasaya ve
yüzde 70’ini Irak pazarına satmaktı. Tesislerimizin kurulumuna karar vermemizde, Irak pazarında bitkisel
yağ ürünlerine gösterilen yoğun talep etkili oldu. Irak
pazarı bizim için adeta bir pilot bölge haline geldi. Kazanılan tecrübe ve bunun üzerine eklemiş olduğumuz
Ar-Ge yatırımlarının da etkisiyle ürünlerimiz ile ilgili
oldukça olumlu geri dönüşler aldık. Ürünlerimiz Iraklı
tüketicilerin beğenisini kazanırken, bitkisel yağlarımız
artık ‘Bizce’ markası ile talep edilen konuma gelmeyi
başardı. Bu ivmenin bir yansıması olarak 2011 yılında
Irak dışındaki pazarlara da ihracat yapma kararı aldık.
Bugün ekibimize dâhil olan profesyonel çalışanlarımızın da katkısıyla ihracat pazarlarımız günden güne
genişliyor. 2012 yılı itibarıyla ürünlerimiz Ortadoğu,
Avrupa, Amerika ve Afrika’daki 20 ülkeye ihraç edilir
hale geldi. Müşterilerimize daha iyi hizmet verebilmek için ve bu başarılı sonuçtan almış olduğumuz
cesaretle yatırımlarımızı artırarak rafine ünitesinde
500 ton/gün ve dolum ünitesinde ise 700 ton/günlük
kapasiteye ulaştık. Ürünlerimizin bilinirliğini artırarak,
2013 yılı sonunda ihracat yaptığımız ülke sayısını 40’a
çıkarmayı hedefliyoruz. Bu haliyle bile ‘Bizce’ markası,
ülkemizin en büyük ve en modern sıvı yağ üreticilerinden birisi arasında yerini almayı başardı.
Kapasite artışı yatırımlara nasıl yansıdı? Bitkisel sıvı yağ dışında ürün çeşitliliği artacak mı?
İhracat kapasitemizin artışı ile ürünlerimizin müşterilerimize zamanında ve problemsiz bir şekilde ulaşabilmesi ayrı bir önem kazandı. Müşteri memnuniyeti
bizim için öncelikli olduğundan sevkiyatlarımızda bir
gecikme veya hata olmaması için lojistik departmanımızda yükleme kapasitelerimizi artırdık ve teknolojiye
yatırım yaptık. Ayrıca 2013 yılının ikinci yarısında margarin üretimine başlayabilecek şekilde yatırımlarımız
hızlı bir şekilde devam ediyor. Margarinde günlük 200
ton üretim yapmayı planlıyoruz. Buna ek olarak ham
yağ depolama tesislerimizin kapasitesi de 4 bin 500
tondan 9 bin tona çıkacak.
İhracatta ulaşılan ivme ülke ekonomisi içindeki
konumunuza ne ölçüde etki etti? Başarının temelini oluşturan unsurları paylaşır mısınız?
Tüm bu gelişmeler sonucu her yıl olduğu gibi bu yıl
da Kadooğlu Yağ San. ve Tic A.Ş. olarak Türkiye’nin en
büyük ilk 500 sanayi kuruluşu arasında yerimizi aldık.
Bize göre kalitemizi korumamız ve ürünümüzün her
KADOOĞLU YAĞ, SIAL 2012’DE
GIDA DEVLERİYLE BİR ARAYA GELDİ
Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarından Kadooğlu Yağ, Paris’te düzenlenen dünyanın
en büyük gıda fuarı SIAL 2012’de dünya gıda devleriyle aynı arenada buluştu. SIAL
2012’de geniş ürün portföyünü tanıtan Kadooğlu Yağ, dünya pazarına yönelik de önemli
görüşmeler ve bağlantılar gerçekleştirdi. Fuara katılan Kadooğlu Yağ Genel Müdürü Celal
Kadooğlu, Dış Ticaret Müdürü Mehmet Çelik ve İhracat Sorumlusu Ela Üzel amaçlarının
dünyanın her noktasında Kadooğlu Yağ adı altında ‘Bizce’, ‘Brinto’, ‘Mayra’ ve ‘Azime’
gibi markaları tüketiciyle buluşturmak olduğunu ifade etti. Bu fuarı sadece Avrupa Fuarı
olarak görmediklerini söyleyen Celal Kadooğlu, “Tüm dünyadan katılımcılar geliyor.
Özellikle Ortadoğu ve Afrika’dan gelen tedarikçilerimizle burada buluşuyoruz,” dedi. 100
ülkeden 5 bin 900 firmanın katıldığı fuarda, Türkiye ‘katılım alanını ve katılımcı firma
sayısını en hızlı artıran ülke’ oldu. En büyük katılımcı ülkeler sıralamasında da üçüncü
sırada yer alan Türkiye’nin firmaları hem geleneksel, hem de yenilikçi ürünleriyle büyük
ilgi gördü. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker standımızı ziyaret ederek
Kadooğlu Yağ San. Tic. A.Ş. Genel Müdürü Celal Kadooğlu’na başarı belgesini takdim etti.
İTO Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş,
Celal Kadooğlu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker
dönemde piyasada istikrarlı bir şekilde bulunabilirliğinden dolayı tüketicilerin markamıza olan sadakati bizi bu seviyelere taşıdı. Bunun yanı sıra iç ve dış piyasa satış ekibimize yeni katılan ekip arkadaşlarımızın da başarımıza olumlu katkıları oldu. Ayrıca
işletmemizde kalite ve Ar-Ge’ye verilen önem daha da ön plana çıktı ve bu departmanlarımızda da donanımlı bir insan kaynağı oluşturuldu.
İnsan kaynağına verdiğiniz önemi sıkça dile getirdiniz. Kurumsal organizasyonunuz içerisinde insana yatırım niçin bu denli önemli?
Başarıya giden yolun en önemli faktörlerinden birinin insan ve insana yapılan yatırım
olduğunun farkındayız. Bunun bilinci ile titizlikle kurmuş olduğumuz ekibimizin kendini
sürekli geliştirebilmeleri için eğitimler organize ediyor ve destekliyoruz. ‘Bizce’ ailesinin
bireyi olan her çalışanımız için öncelikle mutlu bir çalışma ortamı hazırlıyoruz. Çünkü
biliyoruz ki, ancak mutlu çalışanlar, mutlu ve sevilen markaları yaratabilirler.
2012 kadolife
31
BİZCE
“En iyisine
‘‘biz’’
Bu sayımızda, en iyisine
ulaşmak için uyum içinde
çalışan, “ben” değil, “biz” diyen
Kadooğlu Yağ Grubu ekiplerini
konuk ettik. Birliktelik ruhuyla
çalışan bu ekipler, kısa sürede
markaya dönüşen ‘Bizce’
yağlarının hızlı yükselişinin
en değerli parçaları.
diyebilen
ekiplerle ulaştık”
2007 yılında sektöre “merhaba” diyen ‘Bizce’ yağları, kısa bir süre içinde üstün üretim teknolojisi, tesislerinin kalitesi, kaliteli
ürünleri ve başarılı ekibi sayesinde özellikle dış piyasada kendine önemli bir yer edinerek hem tüketici hem de distribütörler için aranan ve vazgeçilmez bir marka oldu. Elbette başarı hikâyelerini anlatması her ne kadar keyifli ve kolay olsa da, o
hikâyeleri gerçekleştirmek, hayalden gerçeğe taşımak hiç de kolay değil. Celal Kadooğlu’nun önderliğinde gerçekleşen ve
gittikçe daha da yükselen ‘Bizce’nin başarı hikâyesinin ardında güçlü, dinamik bir kadro bulunuyor.
Enerjisini hiç kaybetmeyen, güler yüzlü bir ekip: İç Piyasa Ekibi
Ayten Kadooğlu, İbrahim Beydüz ve
Mehmet Yavuz’dan oluşan İç Piyasa Ekibi,
piyasadaki rakiplerin adeta korkulu rüyası.
Yoğun iş saatleri boyunca atak ve dinamik
hallerinden hiçbir şey kaybetmeyen,
enerjilerini güler yüzleriyle birleştiren
Bizce İç Piyasa Satış Ekibi, yurtiçinde daha
çok noktaya ‘Bizce’ kalitesini ulaştırmak
için var gücüyle çalışıyor. İş hayatında
karşılaştıkları en zor anlarda bile çözüm
odaklı yaklaşımları sayesinde müşterileriyle
kurdukları sıkı ilişkiyi sürekli koruyan ekip,
Kadooğlu Grubu’na duyulan haklı güvenin
en önemli kanıtlarından biri.
32 kadolife 2012
kadolife
Dış Piyasa Ekibi, Kadooğlu Yağ Grubu’nu yurtdışında
en iyi şekilde temsil ediyor
Dış Ticaret Operasyon Sorumlusu Muzaffer Yıldırım, Lojistik Sorumlusu Cüneyt Çatuk, İhracat
Sorumlusu Ela Üzel, Dış Ticaret Direktörü Mehmet Çelik, Grafik Tasarım Sorumlusu ve Basın
Danışmanı Tuncay Dalkılınç ve Satınalma Sorumlusu İslam Bülbül’den oluşan Dış Piyasa
Ekibi, sadece Kadooğlu Grubu’nu değil, ülkeyi de yurtdışında en iyi şekilde temsil ediyor.
Lübnan’dan Irak’a, Türki Cumhuriyetler’den Avrupa’ya toplam 30 ülkeye ihracatı yapılan
‘Bizce’ ürünlerinin, bu kadar geniş bir tüketici topluluğuna ulaşmasında Bizce Dış Piyasa
Ekibi’nin rolü oldukça büyük. Uzun Ar-Ge çalışmaları sonucunda, üstün teknoloji ve titizlik
sonucu ortaya çıkan ‘Bizce’ kalitesi ve ‘Bizce’ ürünleri, Dış Piyasa Ekibi sayesinde dünya
üzerinde daha çok aileye ulaşıyor, daha çok sofraya neşe, sağlık ve mutluluk getiriyor.
Deneyimli Bizce
Fabrika Ekibi,
titizlikle çalışıyor
Uzun yıllar süren çalışmalar neticesinde ileri teknolojisi ile
günde 300 ton bitkisel yağ üreten Kadooğlu Yağ Sanayi,
bu hijyenik ve kaliteli ortamı, arkasında titiz ve deneyimli
bir ekiple sağlıyor. Resimde gördüğünüz Murat Kılıç,
Naime Özdemir, Mustafa Kadooğlu, Celal Kadooğlu,
Güven Doğru, Veysel Kusur, Mesut Gündüz, Hasan
Güneş bu dev kadrodaki isimlerden bazıları... Üretimin
her aşamasını ince ayrıntılarıyla takip eden ekip, işe
hammadde alımında çok seçici davranmakla başlıyor.
Yağı işlemekte en son İsveç teknolojisi kullanılarak,
yağın içindeki E vitamini maksimum seviyede
korunurken, özellikle pişirme sırasında kötü koku
veren diğer maddeler uzaklaştırılmış oluyor.
Deneyimli ve dikkatli ekibiyle üretim aşamasında birçok
farklı işlemden geçirilen ‘Bizce’ yağları, onların sayesinde
sofralarımıza ulaşarak yemeklerimize lezzet ve sağlık katıyor.
2012 kadolife
33
BİZCE
Hamit Yıldız:
Yıldız Gıda pazar başarısını
‘Bizce’ ile pekiştiriyor
30 yılı aşkın bir süredir Şanlıurfa’da gıda sektöründe faaliyet gösteren Yıldız Gıda, ‘Bizce’ markasının bayiliğiyle
birlikte pazardaki etkinliğini daha ileri bir noktaya taşıdı. Faaliyet alanı itibarıyla bölgenin en deneyimli isimlerinden
biri olan firma sahibi Hamit Yıldız, Kadooğlu ile 2007 yılında yollarının kesiştiğini belirterek, bu tarihten itibaren
başarılı bir çalışma gerçekleştirdiklerini dile getiriyor. Firmanın faaliyetleri hakkındaki detayları paylaşan Hamit
Yıldız, “Yıldız Gıda Paz. Ltd. Şti. olarak 1981 yılından beri Şanlıurfa merkez ve ilçelerinde gıda sektöründe hizmet
veriyoruz. Kuru gıda, meşrubat ve et olmak üzere gıda sektörünün üç bölümü ana faaliyet alanımızı oluşturuyor.
Pazarda güçlü adımlarla ilerleyen Kadooğlu Yağ San. ve Tic. A.Ş. ile yollarımızın kesiştiği tarihten itibaren ‘Bizce’
markası ile sıvı yağ grubunda da hizmet vermeye başladık. Kısa sürede ürün kalitesi ve ürün satış desteği ile
Şanlıurfa ve ilçelerinde iyi bir pazar edindik” diye konuşuyor. ‘Bizce’nin merkez ve ilçelerde, toptan, perakende ve
market kanallarında en çok beğenilen ve rağbet gören ürünlerden biri olduğunu aktaran Yıldız, ürünün kalitesine ve
Kadooğlu Grubu’nun sağladığı desteklere dikkat çekiyor.
Ahmet Haji Mohammed:
“Bizce markasıyla Irak’ta
‘Bizce’ markasının Irak bayiliğini 2009 yılından bu yana başarıyla yürüten Tiyan,
Irak’ın üç ayrı bölgesinde faaliyet gösteriyor. Geniş bir tüketici ağına ulaştıklarını ve
Irak’ta en çok tüketilen markalar sıralamasında yerlerini aldıklarını söyleyen Tiyan
Company Sahibi Ahmed Haji Mohammed, “Bizce markasıyla ayçiçeği yağından
margarine, makarnadan salçaya, bakliyattan temizlik ürünlerine kadar müşterilerimizin
beğenisine sunmuş olduğumuz ürün çeşitlerimizle bugün Irak’ta iyi bir konuma geldik.
Kalite anlayışımız ve müşterilerimize sağladığımız güven duygusu bu başarıya imza
atmamızdaki en önemli etkenlerden biri. ‘Bizce’ markasını Irak’ta bilinirliği en yüksek
markalar arasından tüketicimize duyurmanın gururunu yaşıyoruz,” diyor. Kadooğlu
Grubu’nun Türkiye’de ‘Bizce’ markasıyla ismini ve kalitesini hızlı bir şekilde geniş
tüketici ağıyla buluşturduğunu söyleyen Ahmed Haji Mohammed, Kadooğlu Grubu’nu
Irak’ta da aynı başarıya ulaştırmak ve Iraklı tüketicilerle ‘Bizce’ markasını buluşturmak
amacıyla çok çalıştıklarını ve başarıyı yakaladıklarını belirtiyor.
iyi bir konuma geldik”
Hüseyin Büyükşişli:
“Kadooğlu ile çalışmak ailenin bir parçası olmak gibi”
‘Bizce’ markasının Gaziantep bayiliğini sürdüren Ekip Kimyaevi çok yönlü hizmetleriyle bölgenin önde gelen firmaları arasında yer alıyor. Dört
yıldır ‘Bizce’ markasını tüketicilere ulaştıran Ekip Kimyaevi, Hüseyin Büyükşişli yönetiminde hedeflerini hayata geçirmek için yoğun bir çaba
gösteriyor. Firma sahibi Hüseyin Büyükşişli’nin ifadesiyle öncelikli hedef ise ‘Bizce’yi orta vadede ilk sırada konumlandırmak. Büyükşişli bu konuda ürün kalitesinin büyük önem taşıdığını belirtirken, ‘Bizce’nin bu anlamda tüketicilerin beklentilerine en iyi şekilde yanıt verdiğini dile getiriyor. Hüseyin Büyükşişli, Kadooğlu’nun hizmet anlayışına ilişkin şu değerlendirmelerde
bulunuyor: “Kadooğlu ile çalışmak benim için çok önemli. Kadooğlu çalıştığı firmalara o
kadar özverilidir ki, kendimizi bayi değil de aileden biri gibi görüyoruz. Kadooğlu Yağ’ın
beraber çalıştığımız satış ekibi çok profesyonel. Ürün kalitesi çok iyi ve ayrıca ekiplerinin
çalışma sisteminden de çok memnunuz.”
Ekip Kimyaevi, ‘Durex’ markasıyla temizlik malzemeleri ve marketlerin baskılı poşetlerini
üretiyor. Gıda sektörüne yönelik olarak da salça grubu, tuz, bakliyat grubu, kahve ve sıcak
içecek grubu, sirke, zeytin ve birçok gıda ürününün de satışını gerçekleştiriyor.
34 kadolife 2012
kadolife
Kadooğlu Yağ
Yönetim Temsilcisi
Mustafa Kadooğlu,
şirketlerin yönetim anlayışları
içerisinde önemli yer tutan
ve dahası sürdürülebilir
bir başarı için titizlikle ele
alınması gereken verimlilik
ve insan kaynaklarının
rasyonel kullanılması
kavramlarını yorumladı.
Verimliliği artırmanın en iyi yolu,
verimlilik bilincini geliştirmekten geçiyor
Bugün işletme düzeyini de aşarak ülke çapında ele
alınan en önemli konuların başında verimlilik ve
insan kaynaklarının rasyonel kullanılması geliyor.
Ülkelerin refah yarışına girdikleri bu dönemde, iktisaden gelişmişlik ile gelişmişlik arasındaki farkın
temelini kaynakların verimli kullanılıp kullanılmamasına bağlayabiliriz. Gelişmiş ülkelerin ülke standartlarını daha da artırmak, bulundukları ekonomik
durumu korumak, geleceklerini garanti altına almak
için verimlilik artışına önem vermeleri gerekiyor. Verimliliği artırmanın en etkin yolu verimlilik bilincini
yerleştirmek. İşletmelerin, hatta ulusal ekonominin
sağlıklı bir gelişim içinde olup olmadığına, karşılaştırmalı verimlilik ölçülerine bakılarak karar verilebilir. Verimlilik düzeylerindeki artışlar, büyüme hızı,
hayat standardı, enflasyon, ödemeler dengesi gibi
faktörlere olumlu yönde katkıda bulunur.
İşletmeler verimliliğe, üretim sürecinde kullanılan ilk
madde ve malzeme, işgücü, arazi, bina, makine, donanım ve enerji gibi kaynakların ne ölçüde etkin kullanıldığını belirleyen bir gösterge olarak bakıyorlar.
Üretim sürecinde işgücünün yanı sıra başka üretim
girdileri de kullanılıyor. Bu girdilerin tek tek ya da
topluca üretim düzeyi ile yakın ilişkisi bulunuyor. İşgücünün yanında diğer girdilerin üretimle ilişkilerini
belirleyen kendi verimlilik oranlarının bilinmesi ve
bunların değişik koşullar altında eğilimlerinin izlenmesi, gerektiğinde niceliklerini değiştirip en iyi girdi
bileşimi ile en yüksek üretim düzeyine ulaşılmasına
imkân sağlanması gerekiyor.
Çalışan-yönetici arasındaki ilişkilerin olumlu ve yapıcı etkileşim içinde olması, huzurlu bir çalışma hayatının ön koşuludur. Kuruluşlarda yönetici seçiminde duyarlı
davranılmalıdır. Teknik bilgisi ve özellikleri, yöneticilik yeteneği olan kişilerin, yönetici olarak seçilmesine özen gösterilmelidir. Yönetici, çalışanların bilgisini yeterli
görmediği zaman, kendinde olan bilgileri çalışanlara aktarabilmelidir. Çalışanlar
arasında birlik beraberlik ve dayanışma duygusunun gelişmesine yardımcı olmalıdır. Bununla beraber ekip çalışmasının önemi de ortaya çıkıyor. Ekip çalışması,
kişilerin tek başına çözülemeyecek işlerini çözülmesi mümkün hale getirir. İşin bitimindeki kazanç bireylerin kendi bireysel çalışmalarıyla elde ettikleri verimlilikten
çok daha fazladır. Bununla birlikte ekip çalışması çok fazla zaman gerektirebilir.
Grup geniş tutulursa çalışmalar normalden daha uzun sürebilir.
Kapasite ve ölçme kriterleri açısından işletmeler, stratejik misyonlarıyla tutarlı bir
şekilde, mevcut ve gelecekteki talebi zaman ve miktar cinsinden karşılamak için
yeterli kapasiteye ihtiyaç duyarlar. Kapasite, işletmenin üretim yeteneğinin bir
ölçüsüdür. Kapasite kararları, kullanılacak teknolojiye ilişkin stratejik kararla da
yakından ilgilidir ve büyük sermaye yatırımları gerektirir. İşletmelerde yatırım üzerinden getirinin önemli bir kriter olması nedeniyle, kapasite planlama kararlarının
yol açtığı maliyetler ve sağlayacağı getiriler dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. İşletme yöneticileri birçok nedenden dolayı kapasite kavramıyla yakından
ilgilenirler. Birinci olarak, mevcut ve gelecekteki talebi karşılamak üzere kapasite
planlamasına ihtiyaç duyarlar. İkinci olarak, mevcut makinelerin bakım maliyetleri
ve iş akışı da üretim kapasitesiyle yakından ilgili olup, bu durum üretim verimliliğini de etkilemektedir. Üçüncü olarak, kârlı bir yatırım yapabilmek için önceden
üretim kapasitesinin bilinmesi gerekir. İşletme yöneticileri rasyonel bir yatırım gerçekleştirebilmek ve yatırım maliyetleriyle yatırım gelirlerini dengeleyebilmek için
kapasite seçimini dikkatli bir şekilde yapmalıdır. Bu durumda mevcut kapasitelerin
değerlendirilmesi, gelecekteki kapasite düzeyinin tahmin edilmesi, kapasiteyi etkileyecek faktörlerin belirlenmesi, kapasite alternatiflerinin finansal, ekonomik ve
teknolojik yönden değerlendirilmesi ve karşılaştırılması, işletme amaçlarına uygun
olan kapasitenin seçimi gibi faaliyet durumları dikkate alınmalıdır.
2012 kadolife
35
PROFİL
Gülsüm
Masalcı
Mercimek
Kadoil’in işkolik çalışanı
36 kadolife 2012
kadolife
Dergimizin “Profil” bölümü için
Bayilik İşleri Müdürü Gülsüm
Masalcı Mercimek’in evine
konuk olduk. Mercimek ailesinin
dünyalar tatlısı oğlu Metehan,
şirinliği ve çat pat konuşmasıyla
bizi öyle bir etkisi altına aldı ki,
röportaja ve çekimlere gönüllü
olarak geç başladık. İşini çok
sevdiği ve saygı duyduğu her
halinden anlaşılan Gülsüm
Masalcı Mercimek ile özel ve iş
hayatına dair keyifli bir söyleşi
gerçekleştirdik.
Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Nasıl bir çocuktunuz, nerede büyüdünüz?
1982 yılında Zonguldak’ta dünyaya geldim. Dört kardeşin en küçüğüydüm
ve haliyle üzerimde yoğun bir ilgi vardı. Kalabalık ve sevgi dolu bir aile ortamında güzel bir çocukluk geçirdim. İlk ve orta eğitimimi Zonguldak’ta,
lise eğitimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi’nde
bilgisayar programcılığı daha sonra da sırasıyla halkla ilişkiler ve işletme
okudum.
Çocukken hayalleriniz var mıydı? Nelerdi?
Çok büyük hayallerim yoktu aslında. Kısacası her çocuğun hayalleri gibiydi
hayallerim. Bir an önce büyümek ve sözü dinlenir bir insan olmak istiyordum. Ama eğer mesleki tercihimi soruyorsanız; aklımın ermeye başladığı
çağlarda belki de biraz ailemin etkisiyle doktor olma hayalleri kurmuştum.
Ama yine de geldiğim nokta itibarıyla en doğru olanı seçtiğimi
düşünüyorum. Asla uzaya gitmek
veya dünyayı kurtarmak gibi ütopik hayallerim olmadı. Çocukken
bile yapabileceklerimin ve yapamayacaklarımın farkındaydım.
Üniversite hayatınız nasıl geçti? Nasıl bir öğrenciydiniz?
Öğrencilik hayatımda derslerimle
ilgili bir sorunum olmadı. Yani
başarılı bir öğrenciydim. Üniversiteye başlamam ailemden ilk ayrılışımdır. Dolayısıyla gerçekten büyüdüğümün ve artık ayaklarımın
üstünde durmam gerektiğinin farkına vardığım bir dönem ve tabii
peşi sıra sorumluluklar ve gelecek
endişeleri... Bir an önce okulu bitirip iş hayatına atılma hevesiyle
yıllar su gibi geçti diyebilirim.
Hem anne olmak hem de
başarılı bir çalışan olmak zor
olsa gerek. Bu anlamda özel
hayatınızda nasıl bir planlama yapıyorsunuz?
Evet, bu gerçekten zor bir süreç.
Özellikle çocuğunuzun size en
çok ihtiyaç duyduğu ilk yıllarında
daha da zor. Ama bu süreçte gerçekten eşimin ve ailemin yakın ilgisi ve desteği çok fazla. Hoşgörü
ve paylaşma; bu süreç ancak bu
şekilde atlatılabilir.
KISA KISA...
n Takımınız: Beşiktaş
n Sevdiğiniz yazar, sanatçı: Maeve Binchy
n Sevdiğiniz renk ve nedeni: Mor. Asil bir renk
n Sizi en çok ne sinirlendirir? Başarısızlık
n Televizyonda takip ettiğiniz program:
“Seksenler” dizisi
n Burcunuz: Kova
n En belirgin özelliğiniz ya da özellikleriniz:
Bardağa dolu tarafından bakıyorum; boş
tarafının bana faydası yok.
n Kitap okur musunuz? Sizi etkileyen bir kitap
oldu mu? Louise Hay’ın kitabı “Düşünce Gücüyle
Tedavi”. Soyut düşüncelerin hayatımızda
nasıl somut şekiller aldığının, gerçek öykülere
dayanarak çarpıcı örneklerle anlatılmasından
çok etkilenmiştim.
n Fırsatınız olsa yapacağınız ikinci meslek:
Doğa fotoğrafçılığı
2012 kadolife
37
PROFİL
Dünyalar tatlısı bir çocuk Metehan. Metehan’la birlikte hayatınızda neler değişti?
İşte hesaba katamadığım tek duygu yoğunluğu bu diyebilirim. Uçsuz bucaksız bir sevgi, bağımlılık, mutluluk, endişe ve korku... Hiçbir ilişkide ve birliktelikte hissedemezsiniz bunları.
Benim için ve mutlaka ki her anne için olmazsa olmaz olan evladıdır. Karşılık beklemeden, seni sevmesini beklemeden sevebileceğin tek varlıktır herhalde. Oğlum dünyaya
geldikten sonra önceliklerim ve hayata bakışım değişti; daha duygusal, daha sabırlı ve
daha şefkatli oldum.
38 kadolife 2012
kadolife
Ve evlilik... Evlilik tanımınız ve mutlu birlikteliğinizin sırrı nedir?
Eşim Hakan’la bir önceki işyerimizde tanıştık. Açıkçası bu tür şeylerin bir tanımı ve kalıbı olmuyor.
Doğru yer, doğru zaman ve doğru insan bir araya
geldi mi birlikteliğin tanımı ister istemez konuyor ve
evleniyorsunuz. Sadece evlilikte değil, aslında bütün
birlikteliklerde saygı, hoşgörü, sabır ve emek ilişkiyi
devamlı kılan özellikler. Bunların yanı sıra evliliği diğer birlikteliklerden ayıran en yüce duygu tabii sevgi
ve aidiyet duygusu.
İş dışında neler yaparsınız? Hobileriniz var
mı? Ya da ailenizle birlikte vaktinizi nasıl geçirirsiniz?
İş dışında, dediğim gibi, hayatımın büyük kısmını
çocuğuma ayırıyorum. Daha doğrusu eşimle birlikte
çocuğumuza göre zamanımızı planlıyoruz. Sürekli
takip ettiğimiz veya uyguladığımız bir hobimiz yok.
Genellikle aile toplantıları ve gezileri şeklinde oluyor.
Bunun dışında seyahat etmeyi çok seviyoruz. İstanbul çevresi ve vaktimiz varsa daha da uzak yerlere
mini geziler yapmak, yeni yerler görmek, yeni insanlarla tanışmak daha sosyal ve daha aktif biri olmak
enerjimizi yükseltiyor.
içerisinde kapatmam gerekti. 2006 yılında büyük hevesle başladığım Kadoil
yolculuğumsa aynı hevesle devam ediyor.
Bulunduğunuz görev nedeniyle işinizin özellikle hangi noktalarına
dikkat edersiniz?
Herkesin kendi doğrusuna ve ihtirasına kapıldığı bir ortamda başarının sağlanması mümkün olmayacaktır. En önemli şey bir ekip olmak. Ekipteki herkesin
sorumluluğu dâhilinde elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışması yeterli
olacaktır. Bulunduğum görev azami dikkat ve titizlik gerektiren bir durum arz
ediyor. Sonuçta şirketin bilgi bankası, envanteri ve arşivlemesi de denilebilir.
Dolayısıyla ben ve beraber çalıştığım ekip arkadaşlarımın yapabileceği bir yanlış
analiz, o projenin kârlı veya kârlı olmamasını etkileyebilecek bir önem taşıyor.
Dolayısıyla dikkat ve titizlik en önemli kriterler diyebilirim.
İleriye yönelik hem iş hem de özel hayatınızda ne gibi planlarınız var?
İleriye yönelik herkesin olduğu gibi benim de planlarım ve hayallerim var tabii ama muhtemelen bu röportaja sığmayacak kadar çok beklenti yükledim
hayata. (Gülüyor). Kısaca bana ve sevdiklerime sağlıklı ve başarılı bir gelecek
en önemli beklentim, planlarım da bu beklentimi gerçek kılacak çalışmaları ve
tercihleri yapmak olacaktır. Ayrıca tüm Kadooğlu Grup ailesine ve çalışanlarına
sağlıklı, mutlu, başarılı ve bol kazançlı bir hayat diliyorum.
Kadooğlu Grubu’yla nasıl ve ne zaman tanıştınız?
Kadooğlu Grubu bünyesine katılmam 2006 yılında,
grup şirketler bünyesine katılan Kadoil’in kuruluşuna denk gelir. Sektör bilgi ve tecrübesine çok güvendiğim, sevgi ve saygı duyduğum Bülent Ertuğrul ve
hâlâ mesai arkadaşım olan şirketimiz Mühendislik
Müdürü Gökalp Gözübenli’nin beni bünyeye davet
etmesiyle Kadoil ile tanıştım. Yönetim Kurulu Başkanımız Tarkan Kadooğlu ile yapılan ikili görüşmeler sonucunda bünyeye katıldım. Birbirimizi çok iyi
anlamış olmalıyız ki hâlâ içinde olmaktan onur duyduğum bu ailenin bir parçasıyım. Kadoil’e başlama
sürecinde kendime ait bir işletmem vardı. Ancak
Kadoil’in hızlı büyüyen yapısı ve daha çok emek
ve zaman gerektirmesi nedeniyle işletmeyi aynı yıl
Hakan Mercimek: “Gülsüm, işlerini bitirmeden rahat
edemeyen hırslı biri. Söz konusu iş olunca bir ‘saat’
kavramı yok. Çok güvenilir ve çok düzgün iş yapar.
Anne olarak da çok dikkatlidir. İşi gibi her şeyin yerli
yerinde yapılmasına özen gösterir. Özellikle eğitimi
konusunda çok hassas davranır. Tabii Metehan da
ben de Gülsüm’ün yoğun olmasından şikâyet ediyoruz.
İşine düşkünlüğünü kıskanıyoruz. (Gülüyor).”
2012 kadolife
39
GELİŞME
Kadoil
Taşıt
Tanıma
Teknolojisi
filo yönetimine yeni bir soluk getiriyor
Müşteri memnuniyetini
sürekli artırmayı kendine
hedef edinen Kadoil, en
son yeniliği Taşıt Tanıma
Teknolojisi ile Kadoil
bayileri için hem avantajlı
hem de önemli bir yatırımı
hayata geçiriyor.
Kadoil Taşıt Tanıma Teknolojisi (TTT) şirketlerin,
ister filo bazında, isterse de araç bazında tanımlanabilecek birçok değişik limitleme parametresi
sayesinde tüm akaryakıt tüketiminin kontrol altına
alınmasını sağlayan bir filo yönetim sistemidir.
Kurumlar, TTT sayesinde şirketin hangi aracına,
nerede, ne miktarda akaryakıt alındığını biliyor.
Pratik ve hızlı akaryakıt ikmaliyle kullanıcıya hız
ve zaman kazandırırken toplu ödeme sistemi sayesinde şirketin muhasebe trafiğini azaltıyor. Önümüzdeki dönemde hayata geçecek olan Kadoil Taşıt Tanıma Teknolojisi’ni kullanan kurumlar kaliteli
akaryakıtı uygun fiyata alırken, idari işleyişte de
zaman kaybının ve olası ödeme hatalarının önüne
geçmiş olacak.
Araçtan inmek yok, sıra beklemek yok
TTT’nin müşterilerine sağlayacağı avantajlar da
sistemi daha çekici bir hale getirecek. TTT sisteminde veri akışı ve mutabakatlar otomatik
olarak gerçekleştiği için araç sürücüsünün akaryakıt giderleri için yanında kredi kartı veya nakit
40 kadolife 2012
taşımasına gerek kalmayacak. Böylelikle müşteri araçtan inmeden yakıt
alabileceği gibi ödeme için de sıra beklemeyecek. Bu da müşterilerimize
zaman tasarrufu sağlayacak, memnuniyetlerini artıracak. Sistem, hazırladığı raporları elektronik ortamda müşteriye düzenli olarak ulaştıracağı
için, müşteri akaryakıt giderlerini de kontrol edilebilecek. Ayrıca sistem,
şirketler adına kontrol mekanizması kuracak; tek fatura özelliğiyle müşterilere muhasebe işlemlerinde kolaylık sağlayacak. Bu anlamda Kadoil
müşterileri iş yüklerini azaltacak, zaman kayıplarını en aza indirebilecek.
Kadoil bayilerinde trafik artacak, iş yükü azalacak
Uzun süren titiz çalışmalar sonucunda önümüzdeki dönem hayata geçirilecek olan TTT, her yönüyle bayinin hayatını kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Bu sistemle bayiler, filo ve TTT sistemine kayıtlı Kadoil müşterileri için hızlı
geçiş ve ödeme kolaylığı sağlayacak. Böylelikle müşteriyle para alışverişine ya da pazarlığa girmeyecek. TTT sistemine kayıtlı müşteriler sayesinde
Kadoil bayilerine giriş-çıkış yapan müşteri sayısı artacak ve bu müşteriler
Kadoil’in sürekli kullanıcısı haline gelecek. Böylelikle Kadoil istasyonlarında önemli bir trafik artışı yaşanacak. Sistemin sunduğu yüksek teknoloji,
depoya yanlış akaryakıt ikmalini engelleyecek. Böylelikle ön saha satış
görevlisinin hatası neticesinde araca doldurulacak yanlış akaryakıttan
dolayı oluşabilecek zarar önlenecek. Sürücüyle filo yöneticisi arasında
akaryakıt tüketimi konusunda çıkabilecek anlaşmazlıkların da önüne geçilecek. Tüm işlemler elektronik ortamda gerçekleşecek ve yakıt ikmali
sırasında bayinin ödeme alma iş yükü ortadan kalkacak. Kullanılan ileri
bilgi işlem altyapısı ve yüksek performanslı online hatla tüm bilgiler en
güvenli biçimde transfer edilecek ve merkez sunucularında saklanacak.
TTT mükemmel bir akaryakıt gider kontrolü sağlamakla birlikte filo ve
yakıt yönetimini kolaylaştıracak. Hazırlanan raporlar, sistem tarafından
düzenli olarak elektronik ortamda hem bayiye hem de müşteriye gönderilecek ve bu sayede bayi, cirosunu anlık olarak takip etme imkânı
bulacak. Biz de Kadoil olarak bayilerimizi ve müşterilerimizi Kadoil TTT
sistemiyle tanıştıracağımız için gurur duyuyoruz.
kadolife
TTT İLE HIZLI YAKIT ALMA DÖNEMİ BAŞLIYOR
Taşıt Tanıma Teknolojisi (TTT) ile hem bayiler hem de müşteriler rahat edecek.
Nasıl mı?
1. TTT kiti takılı bir araç istasyona girer.
2. İstasyonda TTT sistemi kurulu mu? Kadoil’de iseniz cevap “evet”.
3. Logo ve yönlendirmeleri takip ederek TTT sisteminin kurulu olduğu
pompalardan birine yanaşır.
4. Pompa görevlisi araçtaki TTT logosundan aracın sisteme dâhil olduğunu anlar.
5. Tabanca depoya yerleştirilir ve sistem aracı tanır.
6. Araç limit bilgileri online olarak sorgulanır.
7. Aracın limiti açık mı? Yakıt tipi uygun mu? (Cevap “evet” ise işlem
devam eder).
8. Yazarkasa ekranına aracın plakası gelir.
9. Pompa görevlisi ekrandaki plakayla araç plakasının aynı olduğunu
kontrol eder ve onaylar.
10. Dolum başlar.
11. Depo dolduğunda veya belirlenen limitte dolum tamamlanır.
12. Yazarkasadan fiş çıkar.
13. Satış bilgisi merkeze transfer edilir.
14. Müşteri fişini alır, para ödemeden yoluna devam eder.
VE İŞLEM BAŞARIYLA TAMAMLANIR.
2012 kadolife
41
TEKNOLOJİ
İLETİŞİM UZMANI ANIL ALTAŞ
Kurumsal itibarınız için sosyal medyayı
dikkatli yönetin
“Markalar, insanları dinlemek, geribildirim
almak, olası krizleri önlemek ve itibarlarını
yönetmek için sosyal medyayı takip
ediyor, buna ihtiyaç duyuyor.”
İtibar; insanların, her şeye rağmen sizin hakkınızda ne düşündüğünü ve bu
düşüncenin size karşı tutum ve davranışa nasıl etki edeceğini belirler. Biz elit
itibarına düşkün bir milletiz, kültürel kodlarımız böyle. Eğer Google’da kendi
adınızı hiç aramadıysanız, bu yazı sizin için bir milat olsun. İnsanlar hakkında
en kolay bilgi edinilebilecek kaynak haline gelmesi nedeniyle internet, birçok
kişi ve şirket için bir savaş veya barış alanına dönüşebiliyor. İnternette özellikle
negatif içerik pozitif içeriğe göre daha fazla tıklanıyor, daha çabuk yayılıyor.
Daha çok ilgi gördüğü için de arama motorlarında önlerde sıralanıyor. Bu yüzden kişilerle ilgili Google’da arama yapıldığında negatif içeriğe rastlamak olası. Bu durumlarla kendi kendine başa çıkamayan kişi ve şirketler son yıllarda
profesyonellerin yardımını talep eder oldu. Online medya takip, sosyal medya
takibi, online itibar yönetimi gibi kavramlar önem kazanmaya başladı. Neden
mi? Günümüzde yaşadığımız, itibara yönelik krizlerin çok önemli bir kısmı internet üzerinde vuku buluyor veya yayılıyor. Özel hayatı internete düşen videoları yüzünden sekteye uğrayan ünlüler gibi, iş adamları ve markalar da aynı
durumdan musdarip olmaya başladı.
Ağzı olan konuşuyor!
Klasik medya kanalları dışında gittikçe büyüyen bir internet
medyası ve sosyal medyadan söz ediyoruz. Bu mecralardaki
içeriklerin klasik medyadan en büyük farkı çoğunlukla gerçek
kullanıcı deneyimlerinin paylaşımına yönelik oluşu. İnsanlar
en fazla kendi güvendikleri arkadaşlarından etkileniyor, bu
yüzden sosyal medyadaki paylaşımlar insanların satın alma
kararlarını büyük ölçüde etkiliyor. Marka algısı insanların bu
mecralardaki konuşmalarıyla şekilleniyor. Markalar, insanları
dinlemek, geribildirim almak, olası krizleri önlemek ve itibarlarını yönetmek için sosyal medyayı dinlemeye ihtiyaç duyuyor. Artık, her tüketici kendi medyasını yaratıyor, ürünleriniz
ve hizmetlerinizle ilgili olumlu ve/veya olumsuz yorumlarını
paylaşıyor. Bazen, şikâyetini dile getirmek için bir video çekip
dünyadaki en büyük sosyal network olan Facebook’a koyuyor,
Google aramalarında yukarıda çıkan video sitelerine yüklüyor,
kişisel bloğunda veya çok okunan bir blogta paylaşıyor. Dünyada örnekleri görüldüğü üzere, özellikle hizmet sektöründe
ve bayi ağıyla yönetilen ve kendi iç müşteri sayısının 1000’leri
aştığı kurumlarda, bu durum işten çıkarılan bir çalışan tarafından dahi yapılabiliyor. Bu durumda, öncelik bu bilginin yayılmadan bulunmasını ve hareket planının destek alınan üçüncü
42 kadolife 2012
kadolife
partiler-sosyal medya ajansı ve hakla ilişkiler ajansıyla
kurum içerisindeki ilgili çalışanlarla yönetilmesini sağlamak. İdeali ise, olası krizlere karşı hareket planlarının
çok önceden hazırlanması ve uygulamaya konulması.
İtibarı yönetmek zordur; markanız ne kadar açıksa, offline ve online dünyada kampanya ve reklam yapıyorsanız krizleriniz o kadar büyük olacaktır. Bir markayla ilgili
bilgi arama konusunda en önemli aracın Google olduğu
göz önünde bulundurulduğunda, arama motorunda
haklarında negatif haberlerin yer alması, kişilerin ya da
şirketlerin çok önemli işleri kaybetmesine, satışlarının
düşmesine bile sebep olabiliyor.
Krizin ne zaman, nereden geleceği belli olmaz
Online itibara yönelik krizlerin bir kısmı, basın toplantısı sırasında gazetecilerin basın
sözcüsünün ağzından çıkanları yanlış yorumlayarak Twitter üzerinden yayınlaması ve bu Twitlerin hızlı bir şekilde yayılması yoluyla da gerçekleşebiliyor. Hızlı takip
edilmediği ve doğru müdahalede bulunulmadığı takdirde, pozitif amaçlı yapılması
planlanan basın toplantısı sonuçları beklendiği gibi olmayabiliyor. Aynı durum, internet haberleri altındaki, kurumla ilgili yapılan kullanıcı yorumları için de geçerli
olabiliyor. Aman dikkat, yaşadığımız dönem artık sadece zincir maillerin paylaşımları
üzerine kurulu değil, çok daha sıcak yayılım gösterebilen bir medyadan söz ediyoruz.
Online itibar ve kriz yönetiminde, önemli olarak belirlenen mecralar öncelikli olmak
üzere tüm internet konuşmaları taranır ve filtrelenir. Sosyal paylaşım ağları (Twitter,
Facebook ve Friendfeed), paylaşım mecraları (bloglar, forumlar ve wikiler), haber
paylaşım kanalları (portallar ve haber siteleri) taranmalıdır. Korkuya mahal yok! Online itibar yönetiminde asıl olan, etkili bir yönetim, doğru ve tanımlanmış bir yapı ve akış planı, yetkili ve tecrübeli kurumsal bir ekip ve
iş ortakları, kararlaştırılmış aksiyon planının uygulanması ve online
medya takibini sağlayan kullanıcı dostu araçlardır. Pazarlama, insan
kaynakları, kurumsal iletişim, satış ve satış sonrası hizmet birimleri, sosyal medya ve halkla ilişkiler ajanslarıyla ortak çalışma kültürü
oluşturmalı ve olası krizler üzerine online itibarı korumaya ve krizlere
yönelik aksiyon planlarını çıkarmaya şimdiden başlamalıdır. Atı alan
Üsküdar’ı geçmeden...
Anıl Altaş kimdir?
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden 1998
yılında mezun oldu. Yüksek öğrenimini, Londra
Üniversitesi’nde Matematiksel Finans, Bilgi
Teknolojileri ve Uygulamaları üzerine yaptı.
Finans, otomotiv, perakende ve bilgi teknolojileri
sektörlerinde, satış, pazarlama, marka yönetimi
ve iletişim alanlarında 10 yılı aşkın profesyonel
bir geçmişi bulunuyor. Anıl Altaş, e-ticaret,
online pazarlama, sosyal medya ve iş geliştirme
konularındaki uzmanlığını bu alanda Türkiye’nin
önemli internet şirketlerinde çalışarak perçinledi. Teknoloji Holding’te çalıştığı
yıllarda, SilikonVadisi’nin engebeli yollarını arşınlayan Altaş, Amerika, Avrupa
ve Türkiye’den birçok girişim projesinin farklı aşamalarında çalıştı. Bireysel
ve kurumsal olarak sıfırdan internet projesi kurma ve yönetme konusunda
deneyim sahibidir. TchiboTürkiye’nin e-ticaret sitesinin kuruculuğunu yaptı;
hepsiburada.com e-ticaret sitesinde, bireysel ve kurumsal müşterilerden
sorumlu olarak pazarlama departmanını yönetti. Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar
Derneği Boğaziçi Dergisi’nde, Digital age ve Mediacat dergilerinde internet,
e-ticaret ve dijital pazarlama üzerine yazılar yazan ve röportajlar yapan Anıl
Altaş’ın, aynı zamanda pek çok pazarlama bloğunda yazıları yayınlanıyor.
Kurumlara internet, e-ticaret ve dijital pazarlama danışmanlığı hizmeti
veriyor. Paralel kariyer yaratmak isteyen, kariyerine farklı bir yön vermek
isteyen bireylere ise, kariyer koçluğu ve kariyer danışmanlığı yapıyor.
IGEME, ITKIB ve IMMIB eğitmenlerinden. Mediacat/Digitalage
yayınlarından çıkan “E-ticaret, Satışta Tsunami Etkisi”
kitabının yazarıdır. Hâlen Dekatlon Buzz
Sosyal Medya Ajansı’nda Genel
Koordinatör olarak görev
yapıyor.
2012 kadolife
43
YAŞAM
5 bin yıllık tarihi ve çok kültürlü
yapısıyla Anadolu coğrafyasının
en nadide merkezlerinden biri
olan Antakya, aynı zengin mirası
mutfağına da taşıyarak ziyaretçilerini
kendine hayran bırakıyor.
Antakya
Barışın ve lezzetin anavatanı
İnsanoğlunun keşfetmeye duyduğu merak sayesinde
ayak basmadığı yer kalmadı dünyada. Her gittiğimiz yere
bizden bir şey götürdük. Kimi zaman mağara duvarlarına resmedildi hikâyemiz, kimi zaman da heybetli kaleler
ördük varlığımızı kanıtlayan. Ancak bugün insanoğlunun
keşfetme hikâyesini tüm renkleriyle barındıran çok az şehir kaldı dünyada. Modernleşme adına tüm değerler birer
birer yok olurken hâlâ Antakya gibi hazineler var değişime direnebilen. 5 bin yıldan uzun bir süredir insanoğluna
kucak açan Antakya, bize dair her şeyin izini koruyabilmiş. Aslında böyle köklü bir kültür hazinesini sözcüklerle
anlatmak çok mümkün değil. Toprağına ayak basmadan,
havasını ciğerlerinize çekmeden, suyuna dudak değdirmeden ancak bir fotoğraf oluşturabilirsiniz zihninizde. Bu
nedenle fotoğraflarla yetinmek yerine en iyisi izin vermek
Antakya ikliminin teninizi sarmasına. Siz bunu yapıncaya
dek, biraz kopya vermek istedik Antakya’yı ağırladığımız
bu özel sayfalarda.
Barış ve lezzet iklimi
Kültürlerin sözde değil özde kucaklaştığı bir şehir olmayı
başaran Antakya, UNESCO’nun ‘Barış Şehirleri’ içerisinde de ismini zirveye yerleştirmiş. Müslüman’ından
Hıristiyan’ına, Musevi’sinden Yahudi’sine kadar onlarca
farklı dinin ve etnik kimliğin asırlardır bir arada kardeş
kalabildiği Antakya, bu sayede tam bir kültür mozaiği
sunuyor ziyaretçilerine.
Antakya’ya dair anlatacak çok şey, söyleyecek çok söz
44 kadolife 2012
var. Ama biraz da mutfağa doğru çevirelim yönümüzü. Zira dünyanın sayılı mutfaklarından biri olan Türk mutfağı içerisinde Antakya mutfağı çok ayrı bir yere sahip ve
bu unvanını kesinlikle hak ediyor. Bazı yemek kitaplarında Antakya’da annelerin kız
çocuklarına küçük yaştan itibaren yemek eğitimi vermeye başladığı anlatılır.
Akdeniz mutfağı üzerine kültürel zenginliklerin eklenmesiyle bugünkü rengine kavuşan Antakya mutfağı, bir Orta Asya yemeği olan ciğer kavurmayı aynı şekilde kuyruk
yağını kullanarak yapmaktan çekinmemiş ve ortaya üç farklı özgün yemek çıkartabilmiş. Üzerine birkaç ciltlik dev bir yemek kitabı hazırlanacak kadar çok zenginliği
bir arada barındıran Antakya mutfağı, “soğuk mezeler”, “pilav ve dolmalar”, “balık”,
“etli ve sebzeli yemekler”, “ekmek ve börekler”, “oruklar”, “tatlı ve kurabiyeler” gibi
onlarca başlık altında kategorize ediliyor.
Antakya’nın yemek kültürünü oluşturan, biraz önce bahsettiğimiz mozaiğin etkisine
hem yemeklerin isimlerinde, hem de çeşitliliğinde rastlamak mümkün. Arap Kebabı,
Aşür, Bahtenis Dolması, Baklalı Bulgur Aşı, Bastırma, Biberli Ekmek, Dolma, Domatesli Aş, Ekşi Aşı, Firikli Aş, Firikli Kuru Dolma, Havuçlu Pilav, Ispanak Borani, Ispanaklı
Börek, Ispanaklı Katıklı Ekmek, Kabak Borani, Kabak Oturtma, Kabaklı Aş, Kâğıt Kebabı, Katıklı Ekmek, Kaytaz Böreği, Kimyonlu Biberli Bulgur Aşı, Kummusiye, Kuyruklu
Oruk, Libye (Börülce), Mahutla, Maklube (Tavuklu), Mercimekli Aş, Mualla, Oruk
(Şam Oruğu), Sac Oruğu, Sakız Murçu, Sebzeli Sini Kebabı, Şehriyeli Aş, Serimsek, Şıhıl Mahşi, Sini Kebabı, Şiş Börek, Tencere Kebabı, Tepsi Oruğu, Tuzlu Yoğurtlu Kabak
Dolma ve Yoğurt Aşı gibi her biri kültürün birer yansıması olan lezzetler, binlerce yıllık
birikimin sonucu ortaya çıkmış adeta birer sanat eseri.
Yemekten bu kadar bahsedince aralarından birkaçını evde denemek isteyebileceğinizi düşündük. Bu harika coğrafyanın bazı seçkin tarifleriyle sizi baş başa bırakırken
tekrar hatırlatmakta fayda var; Antakya’nın eşsiz coğrafi ve kültürel hazinesini yılın
her mevsimi keşfetmek mümkün. Eğer bizi biz yapan değerleri yeniden hatırlamak
ve birbirinden güzel yemeklerle kendinizi ödüllendirmek istiyorsanız, Antakya beklentilerinizin ötesinde bir keyif yaşatmak için size kucak açıyor.
kadolife
Oruk
MALZEMELER:
n 1 kg köftelik bulgur
n 1 kg yağsız, siniri alınmış dana eti
n 2 orta boy soğan
n 1 yemek kaşığı acı biber salçası
n 1 yemek kaşığı tatlı biber salçası
n 1 tatlı kaşığı tuz
n 2 çay kaşığı kimyon
İÇİ İÇİN MALZEMELER:
n 3 yemek kaşığı un
n 500 gr. tek sefer çekilmiş
n 2 su bardağı zeytinyağı
az yağlı kıyma
n 3 orta boy soğan
n 1.5 çay bardağı zeytinyağı
n 2 çay kaşığı tuz
n Yarım demet maydanoz
n 1 çay kaşığı karabiber
n 2 su bardağı kıyılmış ceviz içi
(4 kişilik)
YAPILIŞI:
Bulguru su ile ıslatın ve beklemeye alın. Bu arada içini hazırlamak
amacıyla, kıymayı bir tencerede kavurun. İnce kıyılmış soğan, yağ
ve tuz ilave ederek soğanlar hafif sararıncaya kadar kavurmaya devam
edin. Ateşten alınan kıymaya karabiber, ceviz içi ve kıyılmış maydanoz ekleyerek
karıştırın ve soğumaya bırakın. Diğer tarafta yeterince ıslanıp yumuşayan bulgura ince
kıyılmış soğan, salça biberleri, un, tuz ve kimyon katın, karıştırın. Tüm malzemeyi iki sefer kıyma
makinesinden geçirin. Yağsız olarak alınan eti, et öğütücüsünde çekerek macun kıvamına getirin. Bulgur karışımına ekleyerek
iyice yoğurun. Bu köfteden bir miktarı yoğurt aşında kullanmak üzere ayırın. Büyükçe bir ceviz iriliğinde parçalar kopartarak işaret
parmağınızın yardımıyla oyun. İçini hazırladığınız kıyma ile doldurup ağzını kapayın, ıslak avucunuzla şekil verin. Bu şekilde
hazırladığınız orukları bolca yağlanmış bir tepsiye dizin. Üstlerini de iyice yağlayıp, önceden ısıttığınız fırına sürün. 15 dakika kadar
pişirip, ılık servis yapın.
Yoğurt Aşı
MALZEMELER:
1 su bardağı pirinç
250 gr. tuzlu yoğurt (Antakya’da özel
olarak yapılan bir yoğurt)
n 3 su bardağı su
n 1 yemek kaşığı kuru nane
n 1 yemek kaşığı margarin, tuz
n
n
YAPILIŞI:
Oruk için hazırlanmış olan köfteleri misket
büyüklüğünde kesin, işaret parmağınız yardımıyla
oyun. 1/2 paket margarini 2 yemek kaşığı kuru nane
ile karıştırın ve oyduğunuz köftelerin içerisine sığdığı
kadar margarin doldurun. Yine oruk tarifinde olduğu
gibi ucunu aynı şekli vererek kapatın. Diğer taraftan
tencerede kaynamış olan 3 su bardağı suyun içerisine
1 su bardağı pirinci ekleyin ve pirinçler açılana kadar
kaynatın. 250 gr. tuzlu yoğurdu, nane, tuz ve 1
yemek kaşığı margarini ekleyerek 15 dakika
kaynatın. Hazırlamış olduğunuz küçük
köfteleri çorbanın içine yavaşça
bırakın ve karıştırmadan 5
dakika daha kaynatın.
Oruk ile beraber sıcak
servis yapın.
Humus
MALZEMELER:
n 2 su bardağı nohut
n 1 limon
n 1 fincan tahin
n 4 diş sarımsak
n Tuz, zeytinyağı, kimyon, pul biber
YAPILIŞI:
Nohudu haşlayın ve kabuklarını soyarak püre haline getirin.
Hazırlanan püreye limon suyu, dövülmüş sarımsak, tuz ve
tahin katarak karıştırın. Bir servis tabağına yayın. Üzerine
kimyon, pul biber serpin ve bir miktar zeytinyağı gezdirin.
Sonra domates dilimleri, kornişon turşu parçaları ve
maydanoz yapraklarıyla süsleyin.
2012 kadolife
45
SANAT
Türk sinemasının sultanı kabul
edilen Türkan Şoray, bugüne kadar
her rolün üstesinden başarıyla
gelerek izleyicilerin de sultanı
oldu. “Sevgi neydi? Sevgi iyilikti,
dostluktu; sevgi emekti” replikleriyle
yüreğimizin en kuytusuna
dokundu. Peki, Türkan Şoray’a
duyulan sevginin nedeni neydi; o
güzel gözleriydi, samimiyetiydi,
başarısıydı, ortaya koyduğu emekti,
herkes olabilmesiydi.
46 kadolife 2012
kadolife
Sinemanın kanunlarını yazan kadın:
Türkan Şoray
Türkiye, sinema alanında çok aşamalar kaydetmiş
olsa da Yeşilçam’ın tadı bir başkaydı. O zamanlar her
şeye ulaşmak günümüzdeki kadar kolay da değildi.
İmkânsızlıklara rağmen bizi derinden etkileyen böylesine özel filmlerin yapılması ve rolleriyle bütünleşen
oyuncuların varlığı benim ve birçoğumuz için hayret
vericiydi. Özellikle Türkan Şoray filmleri şarap misali
yıllanarak daha da güzelleşti, içimize işledi. Hiç bıkmadan aynı heyecanla izliyoruz beyaz perdeden televizyona yansıyan mucizeleri. Bizler için hep aynı yaşta
sinemanın sultanı; hepimizin kendinden bir şeyler
bulduğu, alıp başka diyarlara götürdüğü, kimi zaman
sevdiklerimizin kimliğine bürünen bir sinema kahramanı. O zamanlar sinema gerçekti sanki; her duygu
bizi derinden etkilerdi. Beyaz perdenin dört yapraklı
yoncasından ama en gösterişli olanından biriydi. Peki,
sinemanın sultanı Türkan Şoray hayatımıza nasıl girdi
ve nasıl bu kadar iz bıraktı benliğimizde?
Ve bir yıldız doğar
Türkan Şoray, 28 Haziran 1945’de İstanbul’da, maddi
imkânların kısıtlı olduğu bir ailede gözlerini dünyaya
açar. Dünyaya geldiğinde ailesi o sevimli yavrucağın,
bir gün hayranlıkla izlenen bir sanatçı olacağını tahmin bile edemezdi. Babası Halit Şoray, Devlet Demir
Yolları’nda memur, annesi ev hanımıydı. Öğrenimine
Rami Taş Mektebi’nde başlar fakat sürekli mahalle
değiştirdiklerinden dolayı eğitimini 1956’da Feriköy
İlkokulu’nda tamamlar. Şoray daha dokuz yaşındayken
anne ve babası boşanır; kardeşi Nazan Şoray ile birlikte
annesiyle yaşamaya başlar. Gözlerindeki hüzün belki
de mutsuz bir çocukluk geçirmesindendir, kim bilebilir
ki! Ardından Karagümrük Sarmaşık Sokak’a taşınır ve
kader onu tanımamız için ağlarını örmeye başlar. Burada ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız’la tanışır, onun sayesinde de Yeşilçam’a adım atar. Nasıl mı olur? Türkan
Şoray bir gün Emel Yıldız’la beraber film setine gider;
daha 15 yaşındadır. Emel Yıldız, o sıra “Köyde Bir Kız
Sevdim” adlı filmin başrolünde oynayacaktır. Kenarda
bir yerde otururken Türker İnanoğlu’nun dikkatini çeker ve tanıştırılır. İnanoğlu, başrol için Türkan Şoray’ın
daha uygun olacağına karar verir. Şoray’ın Yeşilçam’a
girişi de böylece gerçekleşir.
Yıldız ışık saçmaya başlar
Türkan Şoray “Köyde Bir Kız Sevdim” filminin ardından yeni teklifler almaya
başlar. Çevirdiği filmlerle, özellikle magazin basınının dikkatini çeker ve ilk kez,
dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden ‘Sinema’ya 1961 yılında
kapak olur. Ardından birçok dergide daha boy gösterir. Artık kimse bu masum
ama derin bakan esmer güzelinin karşısında duramaz ve hızlı yükseliş başlar. Bu
yükseliş yaşamında her şeyi değiştirir; kendine güvenmeye başlayan Şoray daha
da bir güzelleşir. Çocukluk duygularından arınır ve bir genç kız olduğunu fark
eder. Bu değişimiyle hem izleyicilerin karşısında hem de Yeşilçam’da büyük bir
etki gücüne sahip olur. Türkan Şoray’ın sinema hayatındaki ilk dönüm noktası
ise “Acı Hayat”tır. Bu filmde gerçeği aratmayacak bir role bürünür, daha şiirseldir oyunculuğu ve filmin her duygusunu izleyiciye samimi bir şekilde yansıtır.
1963’te çevirdiği bu filmle 1964’te Birinci Antalya Film Festivali’nde En İyi Kadın
Oyuncu ödülünü alır. Ayrıca “Acı Hayat” sinema yazarları tarafından “Yılın Filmi”
seçilir. Türkan Şoray ismi hafızalarda yer eder ve artık Türkan Şoray, var olan senaryoları oynamak yerine, senaryo yazarlarının kendisi için yazdığı öykülerde rol
almaya başlar.
İri siyah gözleri,
sımsıcak
gülümseyişi,
kuralları,
duruşu ve
samimiyetiyle
sadece Türk
sinemasının
değil gönüllerin de
sultanı o...
2012 kadolife
47
SANAT
Türkan Şoray,
güzel, çekici,
alımlı bir kadın
kişiliği yarattı
ve bunu hem
güldürü, hem
dramda aynı
başarıyla
sürdürdü.
Türk toplumu,
sanatçının
halk kızı veya
şımarık genç
kız tiplemelerini
aynı ilgiyle kabul
etti. Tip olarak
tam bir Türk
kadınıydı. Halkın
içinden gelmesi,
zor şartlarda
büyümesi onu
halka daha yakın
kıldı. Geçmişte
ve günümüzde
hiçbir kadın
oyuncu,
çevresinde onun
kadar yaygın bir
etkinliğe sahip
olamadı.
48 kadolife 2012
Türkan Şoray nasıl “sultan” oldu?
Her şey göründüğü gibi olmayabilirdi; hayran olduğumuz ve her şeye sahip olduğunu düşündüğümüz
bu güzel kadının içinde ne fırtınalar koptuğunu bilemezdik. Korkularını, hayallerini ya da çaresizliğini...
Ne kadar sevilen, âşık olunan bir kadın olsa da onun
bir yanı hâlâ çocuktur. Çünkü baba sevgisini yeterince
hissetmemiştir yüreğinde. Bu yüzden ona kol kanat
gerecek birinin yanında yer alması, onu sevmesi çok
doğaldır. İşte tam da böyle biri çıkar karşısına. Rüçhan Adlı, onu korur, hep zirvede kalmasında büyük
rol oynar. 1962’de bir film setinde tanışırlar. Rüçhan
Adlı, Şoray’dan tam 23 yaş büyüktür. Görmüş geçirmiş
biridir ve Türkan Şoray’ı sadece Türkan olduğu için sever. Şoray da sevgi ve şefkati Adlı’da bulur ve 20 yılını
onunla birlikte geçirir. Şoray’ın “sultan” olmasında ve
kanunlarının oluşmasında da Adlı’nın büyük payı vardır. Adlı, Şoray’a gönderdiği çiçek buketlerine iliştirdiği
kartlarda ya da bıraktığı notlarda ona hep “Sultanım”
diye hitap eder. Bunlar daha sonra basında yer alır ve
dönemin ünlü gazete ve dergilerinde yayınlanır. Böylece Şoray Türk sinemasının da, halkın da “Sultan”ı
olur. Elbette her zaman günlük güneşlik olmaz hayatı
ve kariyerinde yanlışlara da düşer Türkan Şoray. 1966
yılında Şoray filmleri artınca, filmler birbirini olumsuz
etkiler ve Sultan yapımcılar tarafından kara listeye alınır. Şoray, bu durumu lehine dönüştürmek için bir süre
uzak durur setlerden ve çeşitli kararlar alır oyunculuk
adına. Böylece bugün hepimizin bildiği, bazı yeni nesil
oyuncuların da örnek aldığı “Türkan Şoray Kanunları”
oluşur.
Dönemine göre oldukça ağır olan bu koşullar, 1967’de
son halini alıp yazılı bir metne dönüştürülür. Şoray’ın
ünü ve gişe geliri öylesine yüksektir ki, hiçbir firma,
yönetmen veya oyuncu ona karşı çıkamaz; mukavele
yapmak için birbirleriyle yeniden yarışa girerler. Bu
kurallarla Türkan Şoray Yeşilçam’daki imajını koruma
altına alır ve Rüçhan Adlı da kendisine bu konuda destek verir.
Türkan Şoray’dan
özel bir kitap:
“Sinemam ve Ben”
Türk sinemasının sultanı
Türkan Şoray, “Sinemam ve
Ben” adlı kitabıyla okuyucularla buluştu. “Sinemam
ve Ben” adlı bir kitapla
hayranlarını sevindiren
Türkan Şoray, kitabında 60’lı
yıllarda başlayan sinema
serüvenini, hayal kırıklıklarını, ne zorluklar altında film
çektiklerini anlatıyor.
“Buruk Acı”
Türkan Şoray kanunları
1) Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden
en az bir ay önce beğenir.
2) Türkan Şoray, senaryoyu beğenmediği takdirde
yeni senaryo verilecektir.
3) Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır.
4) Filmde öpüşme ve açık sahne olmayacaktır.
5) Filmdeki modern giysiler Türkan Şoray’a, tarihsel
olanlar ise şirkete aittir.
6) Film çekimi İstanbul dâhili olup Türkan Şoray
İstanbul dışına çıkamaz.
7) Çalışma saatleri sabah 8 ile akşam 19 arasıdır.
8) Pazar günleri Türkan Şoray çalışmaz.
9) Türkan Şoray adı jenerik, afiş, ilan ve sinema fenerlerinde
başta ve tek olarak yazılacaktır.
10) Filmin her oynadığı yerde dokuzuncu madde uygulanacaktır.
11) Filmlerin seslendirilmesinde Türkan Şoray’ın sesi için
kendi mutabakatı şarttır.
12) Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle
ortak yapıma gidilirse Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
13) Film renkli ise Türkan Şoray’ın mutabakatı ile
çekim günleri uzayabilir.
14) Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için
Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
15) Bu şartlara riayet etmeyen film şirketi 100 bin lira
ödemeyi taahhüt eder.
16) İhtilaf vukuunda merci mahkemeleri İstanbul
mahkemeleridir.
17) Türkan Şoray şirketlerden film başına 60 bin lira alır.
18) Türkan Şoray mecburi gecikmeleri 10 günden fazla
beklemez.
kadolife
Bizi bizden alan Asya
1970’lerde sinema kültüründe sosyal yapının da etkisiyle değişimler yaşanır. Daha gerçekçi, halkı yakından
ilgilendiren konulara doğru bir eğilim olur. Pembe
rüyadan uyanır yapımcılar, tabii izleyiciler de. Artık
köy yaşantısının dramları keşfedilmeye başlanır. Başta Türkan Şoray olmak üzere diğer ünlü oyuncular da
gerçekten yaşamış ve yaşayan kadın portreleri çizerler. 1976’da Türkan Şoray, yönettiği üçüncü filmi olan
“Bodrum Hâkimi”ni çeker ve yeniden sahnededir. Yerini yeniden daha da sağlamlaştırır. 1977’de en güzel
filmlerinden biri olan “Selvi Boylum Al Yazmalım”da
oynar. Bu filmle Şoray’a En İyi Kadın Oyuncu ödülü gelir. Şoray bu filmle 7’den 77’ye herkesin gönlünde taht
kurar ve sinema dünyasına adını altın harflerle yazdırır.
Replikler o kadar gerçek ve samimidir ki, dilden dile
dolaşır. Bir kere izlemek yetmez Asya’yı. Her izleyişte
farklı duygular yaşatır, bizi bizden alır. Umutsuz bir aşk
hikâyesi bizim de hikâyemiz oluverir birden. Artık herkesin bir al yazmalısı ve İlyas’ı vardır.
İlyas: Asya, al yazmalım!
Asya: Durursam bir daha kurtulamam.
İlyas: Ziyanı yok gülüşü yeter bize.
Asya: Yüreğim kaydıysa günah mı?
İlyas: Çamura saplansam yardıma gelir misin?
Asya: Elini tuttum sıcacıktı, yüreği elimdeymiş gibi…
İlyas: Elinden tutuversem benimle gelir mi?
Asya: Seninim işte, alıp götürsene beni.
İlyas: Elveda Asya, elveda selvi boylum, al yazmalım,
elveda, bitmemiş türküm benim.
Asya: Sevgi neydi? Sevgi emekti, sevgi iyilikti, sevgi
dostça uzanan insan eliydi.
“Selvi Boylum Al Yazmalım”
“Fosforlu Cevriyem”
“Gelin Çiçeği”
Filiz Akın, Hülya Koçyiğit,
Fatma Girik, Belgin Doruk
ve Nebahat Çehre’den
sonra Türkan Şoray da
“Ağla Gözlerim” filminde
rol icabı erkek oldu...
Yazmakla bitmez…
Şoray, 1980’de film yapmaz ve 1981 yılında yönetmenliğini yaptığı son filmi olan
“Yılanı Öldürseler” ile geri döner. Bu dönemde halk sinemadan uzaklaşır. Artık yeni
bir kuşak, yeni yönetmenler, yeni bir anlayış vardır sinemada. 1983’te şarkıcı ve türkücülerin oynadığı arabesk ağırlıklı filmler Türk sinemasındaki yerini ne kadar korumaya çalışsa da, kadın dünyalarını sorgulayan “kadın filmleri” öne çıkmaya başlar yeniden. Bu dönemde Türkan Şoray’ın hem mesleğinde hem de özel yaşamında önemli
değişiklikler yaşanır. “Şoray Kanunları” yıkılır ve “Mine” adlı filmiyle “kadın filmleri”
akımını başlatır. Özel yaşamında ise 20 yılını birlikte geçirdiği Rüçhan Adlı’dan 1983
yılında ayrılarak aynı yıl sinema ve tiyatro sanatçısı Cihan Ünal ile evlenir. 1984 yılında “sinemadan sonra hayatımı değiştiren en güzel şey” dediği kızı Yağmur dünyaya
gelir. Ancak evliliği kızına rağmen sadece üç yıl sürer. 1990’lı yılların sonu ve teknolojinin hayatımıza hızla girdiği 2000’li yıllarda artık her şey değişir. Oyuncu olmak kolaylaşır, hatta neredeyse herkes oyuncudur. Alışık olduğumuz tek star dönemi çoktan
bitmiştir. Her şey gibi sinema da kolay tüketilenler arasında yerini alır. Artık izleyici
de duyguları tüketmeye başlar. Televizyonun etkisiyle popüler bir kültür ortaya çıkar
ki, sinemaya dair her şey yavanlaşır. Türkan Şoray da izleyicisinden daha fazla uzak
kalmak istemez ve çeşitli dizilerle sevenleriyle buluşur. Kimilerinde işler umduğu
gibi gitmez ama “İkinci Bahar” dizisiyle yeniden farklı bir yer edinir. Türkan Şoray
şimdilerde “Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam” dizisinde adına yakışır bir karakter olan
“Hatice Sultan” rolüyle karşımıza çıkıyor. Dila Hanım’ımız, Selvi Boylumuz Al Yazmalımız, Gonca Gül’ümüz, Fosforlu Cevriye’miz, Yedi Kocalı Hürmüz’ümüz, Laz Kızı
Güllü’müz, Tatlı Nigar’ımız, Balıkçı Güzeli Azize’miz, Hapishane Gelinimiz, Bodrum
Hâkimi’miz, Ateş Parçamız, Küskün Çiçeğimiz, Nihavend Mucizemiz, Çingenemiz,
“Arımız, Balımız, Peteğimiz”, Sultan’ımız iyi ki varsın ve sen bu ülke için önemli bir
değersin. Adına kitaplar yazılan bu özel kadını sayfalarımızda anlatmak oldukça güç
elbette, eksik bir şey kaldıysa affola diyoruz.
Türkan Şoray, bir röportajında şöyle diyor: “Şöhretin benim için anlamı, toplumda saygı görmek
ve sevilmek. Bu, Tanrı’nın bana bir lütfu. Bu nedenle Türkan Şoray olmak beni çok mutlu ediyor.
Hayattaki duruşumla ve davranışımla belli bir çizgiyi hep koruduğumu söylüyor beni sevenler.
İnsanlar beni kalplerinde bir yerlere koyduysa, hep orada kalmak benim için çok önemli.”
2012 kadolife
49
KONUK
Yolları dize getiren rallici:
Yağız Avcı
Kendine has tarzıyla başarılı işlere imza atan ralli pilotu Yağız Avcı, gösterişli
pilotajlarıyla önemli bir hayran kitlesine sahip. 2012 yılının kendileri için çok iyi geçtiğini,
daha iyisi için daha çok çalışacaklarını ve böylelikle motor sporlarına ilginin de
artacağını söyleyen Yağız Avcı ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
“Araç”, ralli pilotu için ne ifade eder?
Ralli pilotunun, birlikte tek parça olması gereken yol arkadaşı. Bir bütün olamazsanız başarılı olmak zor.
Yarışmak sizin için hem bir tutku hem de bu işe
tamamen profesyonelce yaklaşıyorsunuz. Gerçekten yarışırken farklı bir boyuta geçiyor musunuz?
Yarıştan önce ve yarışırken en önemli püf noktası bence
konsantrasyon ve mental olarak hazır olmak. Bunu yarı-
50 kadolife 2012
şın tamamına yayabilmek de çok önemli. En ufak bir kayıpta performansınız siz fark
etmeden düşebilir. Bu sebeple farklı bir boyuta geçmek önemli.
İlk yarışınızdan bahseder misiniz? Bugüne kadar sizi en çok etkileyen yarış
hangisi oldu ve nasıl sonuçlandı?
İlk yarışım 2002 Pirelli Rallisi idi. 18 yaşındaydım ve çok tecrübesizdim haliyle. Henüz
ilk etapta yoldan çıkmıştım. En çok etkileyen yarışlar ise 2011 ERC Bosphorus ve 2012
IRC Yalta rallileri oldu. Bosphorus Rally’yi 12 yıl aradan sonra ve Yalta Rally’de de IRC
yarışı kazanan ilk Türk ekip olduk.
kadolife
Kariyerinizde “benim için dönüm noktası” dediğiniz bir tarih var mı?
2006 sezonunda kazandığım gençler şampiyonluğu ve
2007 sezonunda kazandığım ilk genel klasman birinciliği önemli oldu kariyerimde.
Her yıl gibi 2012 de başarılarla geçti. Katıldığınız
yarışlardan bahseder misiniz?
Sezona iki asfalt ralliyle başladık ve biraz şanssız geçti
aslında. İlkinde üçüncü giderken şanssızlık yaşadık. Diğerinde ise dördüncü olduk. Asfalttaki tecrübemiz de
toprak zemine göre az olduğu için istediğimiz sonuçları
yakalayamadık. Topraklarla birlikte gidişatı değiştirebileceğimize inanıyorduk ve öyle de oldu. Özellikle ERC
Bosphorus Rally’de önemli bir sonuç daha aldık ve en
iyi Türk ekip olduk. Sonrasında Ford Otosan Kocaeli
Rallisi’ni kazandık ve şampiyonada liderliğe yükseldik.
Son yarış olan Hitit Rallisi’nde ise şanssız bir kaza geçirdik ve ikinciliğe geriledik ama o da işin bir parçası.
Doğu Avrupa Kupası’nda ise IRC Yalta zaferimizden
sonra liderliğe yükseldik ve sonraki IRC Sliven Rally’de
de bunu koruduk. O yarışlarımız tamamen asfalt ve çok
önemli katkıları oluyor bize. Şu ana kadar sezon bizim
için güzel gelişti, daha iyisini de yapabiliriz.
Önümüzdeki dönemde hedefleriniz ve katılacağınız yarışlar nelerdir?
Önümüzde, sezondaki şampiyonluklarımızı belirleyecek iki yarış var. Doğu Avrupa Kupası’nda Sırbistan Rallisi ve Türkiye Şampiyonası’nda Bursa Rallisi. Bu yarışların sonuçlarına göre belli olacak her şey. Onun dışında önümüzdeki dönemlerde
hedefim uluslararası arenada uzun vadeli yarışarak başarılı olabilmek. Türkiye
Şampiyonası’nda da olmak istiyorum tabii.
Motor sporlarıyla ilgilenenlere neler söylemek istersiniz?
Öncelikle bu sporun eğitimini almalarını öneririm. İşin inceliklerini ve gerekliliklerini
anlamaları açısından bu önemli. Seyirci olarak bulunmak isteyenler içinse işler çok
daha kolay ve her türlü bilgiye yarışların veya federasyonun internet sitesinden ulaşıp
yarışları canlı olarak takip edebilirler. Motor sporlarını takip eden seyirci kitlesine ihtiyacımız var gerçekten. Bu sporcu sayısını da artırabilir çünkü seyircinin olduğu sporda
sponsor firmalar daha fazla yer alır ve destek bulabilecek sporcu da artar. Tabii medya
ve basın yönü de çok önemli.
Türkiye motor sporları konusunda nasıl? Özellikle bu sporda eğitimin ve
güvenliğin öneminden bahseder misiniz?
Motor sporları aslında insana hayatında birçok şey katıyor. En önemli yanı ise trafik
ve güvenlik. Performanslı otomobil kullanmayı caddelerden ziyade spor yönüne taşımak öncelikle trafikte kendinize ve başkalarına zarar vermenizi engelliyor ve güvenlik
önlemleri alınmış ortamlarda bunu yapmanızı sağlıyor. Bu sporun sadece eğitimini
alsanız ve yarışmasanız dahi size birçok faydası olur. Bunu yaptığınız zaman trafikte
aslında ne kadar bilinçsiz ve güvensiz olunabildiğini görmüş olursunuz.
2012 kadolife
51
SEYAHAT
Azerbaycan’ın başkenti, kardeş diyarın zengin kültürel merkezi ve modern
mimarinin yeni yüzü. Bakü’yü tanımlamak için onlarca sıfat kullanmak mümkün.
Bu heyecan yaratan şehrin sokaklarında dolaştıktan sonra anlatacak çok şey
birikti zihnimizde. Bir kısmını burada sizinle paylaşıyoruz ama en iyisi gidip
yerinde keşfetmek bu kardeş zenginliği.
BAKÜ
Bir başarı hikâyesinin gerçeğe dönüşmüş hali,
52 kadolife 2012
kadolife
Türk dünyasının birbirinden güzel şehirleri arasında çok kültürlülüğün ve
değişimin sembolü haline gelen Bakü,
Hazar Denizi’nin kıyısında bir başarı
hikâyesine imza atıyor. Geçmişin ve
yarının nefesini bir arada soluyabileceğiniz bir atmosferde, dost ve can
kardeşlerimizin şehri Bakü. Uçağımızın
tekerleri piste değmeden bu güzel şehri
semadan izlerken, ‘biz’ olan bir silüet
yansıyor zihnimize.
Adımınızı bu kardeş toprağına attığınızda ise, bizim gibi konuşan sıcakkanlı
insanların gülümseyen yüzleri karşılıyor sizi hemen. Şunu da eklemekte
fayda var; Bakü bir dünya başkenti
olmayı çoktan başarmış. Farklı milletlerden yüzlerce insanın telaşlı koşuşturması yaşanıyor Bakü İlham Aliyev
Havaalanı’nın koridorlarında. Kimisi
valizine doldurmuş onlarca güzel anıyı
ve dönüyor memleketine. Kimisi ise
tanımak için can atıyor bu farklı iklimi.
İşte biz de onlardan biriyiz ve eşsiz bir
Bakü ziyafeti çekeceğiz sizinle birlikte.
2012 kadolife
53
SEYAHAT
Binlerce yıllık tarihin üzerine inşa edilen gelecek
Bakü birçok kimliği bir arada taşıyor. Hazar Denizi’nin batısında, Türk dünyasının
en önemli şehirlerinden biri, Azerbaycan’ın başkenti, bölgenin en önemli limanı;
sanayi, ticaret ve kültür merkezi. 3 milyonu aşkın nüfusuyla güzel yaşamayı bilen
insanların diyarı.
Ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmese de, uygarlığın tarihine eşlik eden bir geçmişle 3 bin yıl önceye kadar gidiyor Bakü’nün tarihi.
Şehrin adı 5’nci-6’ncı yüzyıllarda Bakü, “Bağavan” ve “Ateş-i Bakvan” diye adlandırılıyor. Arap kaynaklarında ise “Bakuye”, “Bakuh”, “Baku”; Rus kaynaklarında (15’nci
yüzyıl) “Baka”; Safeviler devri Farsça kaynaklarda ise “Badükübe” olarak geçiyor.
Şirvanşahlar zamanında (M.S. 11’nci yüzyıl) başkent olan şehir, daha sonraları Moğol
işgaline uğrar ve İranlılar’la Ruslar arasında el değiştirir. Şehir 1806’da Rus topraklarına tamamen katılır ve 1920’de de Azerbaycan’ın başşehri olur.
Sovyet Rusya’nın dağılmasıyla 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan,
güçlü bir Türk devleti olarak geleceğini şekillendirmeye başladı. İşte bu süreçte Bakü
ülkenin başşehri olarak lokomotif konum üstlendi. Bakü, bugün geçmişiyle barışık,
yüzü geleceğe dönük bir şehir. Özellikle son yıllarda yapılan yatırımlarla dünyada eşi
bulunmayan mimari eserlerin vücut bulduğu şehir, dünya ekonomisi için de önemi
her geçen gün artan bir kesişim noktası haline geliyor. Başta yer altı kaynakları olmak
üzere, ekonomik potansiyelini iyi değerlendiren Bakü, dünyanın dikkatini çeken bir
performans sergiliyor.
54 kadolife 2012
Azeri bakışıyla sanat ve eğlence
Bakü’yü farklı kılanlar bunlarla sınırlı değil elbette.
Mutfağıyla, sosyal yaşamıyla, kültürel özneleriyle dopdolu, çok canlı bir hayatı barındırıyor içinde. Şehrin geniş caddelerinde geçmişin mirasının altından filiz açan
modern bir yüz selamlıyor misafirlerini. Kültürel birikimin en iyi şekilde ifade edildiği müzeler şehri Bakü.
Azerbaycan Ulusal Tarih Müzesi, Azerbaycan Ulusal Edebiyat Müzesi, Devlet Halı Müzesi, Arkeoloji ve
Etnografya Müzesi, Bakü Modern Sanatlar Müzesi,
Azerbaycan İstiklâl Müzesi, Azerbaycan Devlet Müzik
Kültürü Müzesi, Azerbaycan Devlet Din Tarihi Müzesi,
Azerbaycan Devlet Tarım Müzesi ve Azerbaycan Jeoloji Müzesi ile Bakü, Azerbaycan’ı Azerbaycan yapan
değerlerin bir arada bulunabildiği eşsiz hazineleri barındırıyor bünyesinde.
Sanat ve kültürel faaliyet açısından da bugün birçok
dünya başkentine model olabilecek bir donanımı
bünyesinde barındıran Bakü’de, müziğin, tiyatronun,
operanın, sinemanın en nadide örnekleriyle her an karşılaşmak mümkün.
Devlet Ulusal Dram Tiyatrosu, Devlet Müzikal Komedi Tiyatrosu, Devlet Kukla Tiyatrosu ve Rus Dram Tiyatrosu, Bakü Devlet Filarmonik Salonu ve Devlet Opera ve Balesi
gibi merkezler sanatsever Bakülüler’in en uğrak mekânları konumunda. Ayrıca Bakü
Caz Merkezi, Haydar Aliyev Sarayı, Shakhriyar Bakü Kültür Merkezi ve Bakü Müzik
Akademisi Büyük Salonu, kentin en faal konser mekânları olarak sıralanıyor.
Azerbaycan kültürünü tanımak için yaptığınız ziyaretler, ışıklar karardıktan sonra ise
bambaşka bir renge bürünüyor. Eğlence hayatının binbir rengine değinmeden önce
şunu da ifade etmek gerekir ki, Bakü’nün eğitim düzeyi oldukça yüksek. Sovyet döneminin bir yansıması olan bu durum, bağımsızlıktan sonra da aynı şekilde devam etmiş. Ancak insanların birçoğu kendi mesleklerini yapmıyorlar. Havaalanından kentin
merkezine giderken bindiğimiz taksinin şoförü fizik alanında akademik bir geçmişe
sahipti zira. İnsanların bu kadar eğitimli olması eğlence dünyasına da direkt olarak
yansımış. Şehirde düzenlenen müzik ve film festivalleri bunun iyi birer örneği.
Bakü, çok çeşitli eğlence alternatifleri sunan bir kent. Örneğin Bakü Hayvanat Bahçesi
1928 yılında, Sovyetler Birliği döneminde kurulmasına rağmen bugün dimdik ayakta.
Hayvanat bahçesinde hâlen yaklaşık 1.193 hayvan ve 168 tür bulunuyor. Bakü’nün
merkezinde yer alan Fıskiye Meydanı, kentin en iyi alışveriş alanı. Nizami Caddesi
ise bu alışveriş kültürünün kalbi konumunda. Hediyelik eşya dükkânlarının büyük bir
çoğunluğu ise kentin tarihi bölümü olan İçerişehir’de toplanmış.
Bakü Bulvarı dinlenme alanlarıyla huzur veriyor
Bakü Bulvarı, Bakü Körfezi boyunca ve uzunluğu 3 kilometre 750 metre olan sahil yolu ve açık hava
alanından oluşuyor. Azerbaycan’ın ayrı ayrı bölgelerinden ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden ender
bitkiler getirilerek parka dönüştürülen alan çok sayıda farklı dinlenme alanlarına da ev sahipliği
yapıyor. Sahilde, Milli Park içinde Devlet Bayrağı Meydanı yer alıyor ve bu meydanda dev bir Azerbaycan
bayrağının dalgalandığı dünyanın en yüksek bayrak direği bulunuyor. 2012 Eurovision Şarkı Yarışması
için inşa edilen Baku Crystal Hall de burada bulunuyor. İstanbul’dan yaklaşık iki saatlik bir uçuşla
ulaşabileceğiniz Bakü’de yemek kültürünün de en nadide örneklerini Bakü Bulvarı’nın etrafındaki seçkin
restoranlarda bulabilirsiniz. Şehri tanıtmak için sayfalar yetersiz kalıyor. Bu nedenle en iyi alternatif
şehrin her an farklı bir özelliğiyle sizi büyüleyen sokaklarına ayak izinizi bırakmak.
2012 kadolife
55
SAĞLIK
Yedikleriniz size uygun mu;
dost mu, düşman mı?
York Testi’yle
öğrenin
Sağlıksız yaşamamıza neden olan gıdalar
vardır ve hiçbirimiz bu gıdaların neler
olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Oysaki
York Testi yaptırarak hangi gıdalara karşı
duyarlılığımız olduğunu öğrenir ve sağlıklı
bir yaşama o gıdalardan uzak
durarak devam edebiliriz.
56 kadolife 2012
kadolife
Gıda duyarlılığı (gıda intoleransı) nedir
ve hangi hastalıklara yol açar?
Yediğimiz ve sağlıklı olduğunu düşündüğümüz birçok
besin, vücudumuzda olumsuz etkiler yaratıyor olabilir.
Örneğin çok sağlıklı olduğunu düşündüğümüz bir yumurta eğer vücudumuz tarafından sindirilemiyorsa,
vücudumuz bu yumurtanın içindeki proteinlere karşı
tepki vermeye başlar. Bu olumsuz etki “gıda duyarlılığı” olarak adlandırılır ve vücutta kilo almadan, birçok
kronik rahatsızlığa kadar olumsuz etkilere yol açar. Gıda
duyarlılığı şu hastalıklara yol açabilir; şişmanlık, kilo verememe, migren, akne, nedeni bilinmeyen ödem, gaz,
şişkinlik, kronik yorgunluk, kabızlık, cilt problemleri,
romatizmal hastalıklar, astım, ishal, mide krampları,
depresyon, uyku bozuklukları, baş ağrısı, solunum yolu
hastalıkları, kronik farenjit, sürekli nezle olma, ağızda
yaralar, epigastrik ağrılar, crohn hastalığı, irritabl bağırsak sendromu, kronik burun akıntısı, otistik spektrum
bozukluğu, sedef hastalığı, nörodermatit, ürtiker.
Peki, gıdalara olan duyarlılığımızı
nasıl anlayacağız?
York Testi, hangi gıda veya gıdalara karşı duyarlılığınızın olduğunu hemen öğrenebileceğiniz bir kan testidir.
Parmak ucundan alınan bir damla kan incelenerek,
vücudun hangi besinlere karşı duyarlılığı olduğu tespit edilir. Testin neticesine göre uygulanması gereken
‘kişisel’ beslenme planınızı oluşturabilirsiniz. Aslında
tıp dünyası “Gıda Duyarlılık Testi” kavramını çok uzun
süredir biliyordu, ancak birçok doktorun aklındaki soru
işareti, bunu tespit etmek için yapılacak testlerin ne
derece güvenilir olduğuydu. Eski kuşak testler genelde
doğru sonuçlar vermediği için hastayı iyileştirmek yerine daha da sıkıntıya sokuyordu. York Testi yeni kuşak
bir “Gıda Duyarlılık Testi”dir. Eski ve yeni kuşak testler arasındaki farkın sebebi, York
Testi’nin aktif ve pasif duyarlılığı birbirinden ayırt etme tekniğidir.
Eski testlerde 40-50 adet gıda duyarlılığı çıkan raporlar York Testi’nin “Subclass 4
igG Examination” tekniğiyle pasif duyarlılıkları elemesiyle iki-üç gıdaya indirgeniyor.
Yani, York Testi yaptıran hastalar sadece aktif olan duyarlılıklarını öğreniyor. Bu anlamda önemli çalışmalar yapan Yorktest şirketi, 25 sene süren bir araştırma neticesinde bu testleri geliştirdi ve York Testi’nin tekrar doğrulanabilirlik oranını yüzde
98’ler seviyesine ulaştırdı. Gıda duyarlılık alanında en ileri yöntem olarak kabul edilen
bu “Subclass 4 igG Examination” tekniğini 2004 yılında keşfeden Yorktest, bu çığır
açan buluşu nedeniyle İngiliz Kraliçesi’nden İngiltere’nin en başarılı şirketi ödülünü
de aldı.
York Testi neden diğer testlerden farklı?
York Testi yaptıran kişiler şu anda rahatsızlıklarının kaynağı olabilecek ve yaşam kalitelerini azaltan güncel, aktif duyarlılıklarını öğreniyor. Geleneksel yöntemlerle yapılan testlerde, sonuçlar pasif duyarlılığı da kapsayan ve
genellikle çok fazla gıdayı yasaklayan raporlar sunduğu
için, insanlar kendilerine zararı dokunmayan ve hastalık
oluşturmayan gıdalardan da boşu boşuna mahrum edilebiliyor ve bu gıdaların besleyici değerlerinden yoksun
bırakılabiliyor. İstatistikler gösteriyor ki, York Testi’nden
bilgisi olmadan diğer eski nesil testleri yaptıran kişilerin
sadece yüzde 3’ü verilen diyet programını takip edebiliyor. York Testi’nde başarı oranı ise yüzde 93’tür. Parmak ucundan kan alınarak yapılan her test, York Testi
değildir. Vücudunuza kötü etkileri dokunabilecek, aktif
duyarlılığınız olan gıdaları sadece York Testi ile tespit
edebilirsiniz. Ayrıca York Testi yaptırmadan önce muhakkak (0212) 215 51 20’yi arayarak testi yaptıracağınız kuruluşun sertifikalı olup olmadığı bilgisini almanız
sağlığınız açısından çok önemlidir.
York Testi zayıflamak isteyen ancak bunu bir türlü başaramayanların da
imdadına yetişiyor. Uygulanan testte, kişide hangi gıdaların kiloya neden
olduğu bulunuyor. Bu gıdaları menüsünden çıkarıp kişisel beslenme planı
yapanlar ise hızla kilo veriyor.
2012 kadolife
57
DOĞADAN
Doğadan gelen bereket:
ve zeytinyağı
Doğanın bize sunduğu bir mucizedir zeytin.
Zeytin de kendi mucizesi olan yağını hediye eder insanlığa.
Bize düşense bu mucizenin kıymetini bilmek.
Zeytin ağacı ve onun meyvesi olan zeytinin tarihi günümüzden 8 bin yıl öncesine dayanıyor. Arkeolojik buluntular zeytinin 6 bin yılından beri Akdeniz
yöresinde yetiştirildiğini ve insan besini olarak kullanıldığını gösteriyor. Tarihi
gelişimi içinde zeytin, birçok efsaneye kaynak oldu, eski uygarlıkların metinlerinde ve kutsal kitaplarda yerini aldı. Nuh Peygamber’in, tufanın şiddeti azaldığında yaşamın yeniden başlayıp başlamadığını öğrenmek için gemisinden
yolladığı güvercinin gemiye, ağzında taze koparılmış bir zeytin dalıyla döndüğüne ve bunu yaşamın başladığına işaret ettiğine inanıldı. O tarihten itibaren
ağzında zeytin dalı taşıyan güvercin, bilindiği gibi, barışın simgesi oldu. Zeytin,
Kur’an’da da üzerine and içilen (Tin Suresi) kutsal bir yiyecek olarak yer alıyor.
Şifa kaynağı: Zeytin
Zeytin, vücut için gerekli ancak sentez edilemeyen temel yağ asitleriyle sadece
yağda eriyebilen E vitamininin kaynağını oluşturur. Bu açıdan insan beslenmesinde çok önemli bir yere sahip. Başta kalp-damar hastalıkları olmak üzere sindirim sistemi, kemik yapısı, beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli
fonksiyonları bulunur. Mide asitini azaltarak gastrit veya düodenal ülserlere
karşı koruyucu bir rol oynar. Safra salgısını canlandırıcı, safra kompozisyonunu
düzenleyici ve safra kesesinin boşalmasını sağlayıcı özellikleri nedeniyle safra
taşı riskini azaltır ve taşların erimesine yardımcı olur. Bağırsaklar tarafından en
58 kadolife 2012
kadolife
iyi emilen yiyecek olmasınınyanı sıra bağırsaklardan geçişi düzenleyici özellikleri de vardır. Dengeli
kimyasal pozisyona sahip olduğundan kemik mineralizasyonun iyileşmesini sağlar ve normal kemik
gelişimine yardımcı olur. Yaklaşık yüzde 80 oranında bulunan oleik asit insan sütündeki en önemli
yağ asididir ve doğumdan hemen sonra bebeğin
sinir dokularının gelişiminin sağlanmasında temel
bir işleve sahiptir. Dokuların yaşlanmasını önler ve
yaşlanmasının beyin fonksiyonları üzerindeki yıpratıcı etkisini azaltır. Kan hücrelerinin kümeleşmesinde rol oynayan faktörlere karşı etki göstererek kan
damarlarında pıhtılaşma riskini azaltır.
Her eve lazım
Zeytinyağı, katı ve sıvı bütün yağlar arasında en kolay hazmedilenidir. Hatta yemeklerden önce içilirse
mideyi ülsere karşı korur. İdrar yolları ve safra kesesi
rahatsızlıklarının giderilmesini sağlar. Beynin gelişimini ve kemiklerin güçlenmesi sürecini hızlandırır.
Bir vitamin deposu olan zeytinyağı A, D, E ve K vitaminlerini içerir, dolayısıyla da her yaştaki insanın
vitamin ihtiyacını giderir. Bu vitaminler sayesinde
hücreleri yenileyip, doku ve organların yaşlanmasını geciktiren zeytinyağı, beynin daha uzun süre
sağlıklı ve zinde çalışmasını sağlar. Cildi besleyen,
koruyan ve yumuşatan zeytinyağı ağızda çalkalandığında dişlerin beyaz kalmasını sağlar ve diş etlerini güçlendirir. Binlerce yıldır vücudun ovulmasında,
masajlarda, banyolarda, yüz maskelerinde ve şampuanlarda kullanılır. Zeytinyağı, hayvansal yağların
aksine, zararlı kolesterol miktarını düşürüp kalp krizi riskini azaltır. Bu gerçek, Amerika ve Avrupa’da
yapılan araştırmalarla kanıtlanmış durumda. Ayrıca
istatistikler zeytinyağını sofralarından ayırmayan
Akdenizliler’in kalp hastalıklarına başka bölgelerde
yaşayanlardan daha az yakalandığını gösteriyor.
Zeytinin hazinesi: Zeytinyağı
Tarih, zeytinyağı üretimine ilişkin en belirgin izlerin Akdeniz’in tam ortasındaki Girit medeniyetine,
M.Ö. 4500 yıllarına dek uzandığını gösteriyor. İnsanlık tarihinde önemli yeri olan bir “zeytin dalı”
çizimi zeytinyağı kültürünün Akdeniz’deki diğer
kavimlere yayılmasında en önemli rolü Giritliler
oynamış; hem de yaklaşık 3 bin yıl boyunca. Güçlü
ticaret filolarına sahip olan Giritliler’in gerçekleştirdiği zeytinyağı ticaretinin günümüzdeki en canlı
tanıkları, Knossos ve Faistos saraylarının yıkıntıları
arasında bulunan iki metrelik zeytinyağı küpleridir.
“Pithoi” denilen bu dev küplerle beraber bulunan
tabletlerde ise o günkü zeytinyağı ticaretinin nerelere yapıldığına ve zeytinyağının nerelerde üretildiğine dair bilgiler yer alır. Aslında zeytinyağı kültüründe Anadolu, coğrafya olarak hep vardır; ama ön
planda görünen Ege’nin karşı yakasıdır. Bunun sebebi, Homeros’un Batı medeniyetindeki tartışmasız
ağırlığından ötürü zeytinyağı kültürünün merkezine sürekli olarak Antik Yunan’ın yerleştirilmesidir.
Helen medeniyetinin sadece Ege’nin karşı kıyısını
değil Anadolu coğrafyasını da kapsadığı unutulur.
Milet’in, Efes’in, Foça’nın, Klazomenai’nin (Urla),
Erythrai’nin, Assos’un Anadolu’da olduğu ihmal
edilir.
2012 kadolife
59
BİLGİ KÜPÜ
Saçlar neden
beyazlaşır?
Saçın gerçek rengi beyazdır. Saç tellerimizde saça rengini veren
melanini bir arada tutan bir sıvı vardır. Yaşlandıkça bu sıvı
kaybolur ve boya hücreleri tutunamaz hale gelir. Böylece saçlar
beyazlaşarak gerçek rengine döner.
Elma kesilinc
e neden kara
Meyve ve sebz
rır?
elerin bazıları
nda kesildikle
hangi bir şeki
rinde, kabukl
lde zedelend
arı so
iklerinde fark
armut, ayva,
lı tonlarda renk yulduğunda veya herpatates gibi bi
değişimleri ol
rçok sebze ve
hücrenin yaşa
uşur. Elma,
meyve bu öz
elliği gösterir
patateslerin ke ması için gerekli her türlü
. Enzimler
görevi yerine
sildiklerinde ka
getirirler. Elm
rarmaları işte
‘polifenol oksi
al
arın veya
bu
daz’ diye adla
enzimlerden
ndırılanın yara
birinin
Bu enzim, ha
tt
ığ
ı
bir sorundur.
vanın oksijeni
‘tanin’ madde
ni alıp, elmad
siyle birleştire
a bulunan
rek kararmay
a neden olur.
YÜRÜRKEN
KOLLARIMIZI
NEDEN SALLARIZ?
Vücut ayaktayken dengenin sağlanması,
çocuklukta yürümeyi öğrendikten itibaren
tamamen irade dışı ve otomatik olarak
gerçekleştirilir. Yürürken kolları, bacakları
hareketlerin aksi yönüne sallamak vücudun
dönme hareketini dengeler, onu sabit tutar,
düz yürümesine yardımcı olur.
Kolları sallamak denge için
faydalıdır ama
şart değildir.
ı
z
ı
m
ı
r
a
l
k
a
m
Par
neden
çıtlatırız?
ve karbondioksit
oksijen, nitrojen
de
cı
in
iç
ün
ül
ps
İçindeki gaz basın
rindeki sıvı ka
kapsül de gerilir.
bu
Parmak eklemle
an
ce
m
in
za
ril
ge
an
ız
m
da za
rmaklarım
r. Parmaklarımız
gazları vardır. Pa
patlamaya başla
rı
la
ık
ır.
rc
ıd
ba
as
ka
m
z
azalır ve ga
rcıklarının patla
sesi, bu gaz kaba
duyulan çıtlama
Kuşlar neden
‘V’ şeklinde uçar?
Sadece kazlar değil, martılar, pelikanlar gibi büyük su kuşları
da filo olarak toplu halde giderken ‘V’ şekli oluşturarak uçar. Bu
şekilde uçmalarının amacı enerji tasarrufudur. Bu uçuş şekli ile
öncelikle en öndeki kuş, bir arkadaki kuşa gelecek rüzgârı ve hava
direncini engeller ve daha az enerji sarf etmesini sağlar.
60 kadolife 2012
kadolife
kadolife
SÜT
KAYNATIRKEN
Sütü ocağa koymadan önce
kaynatacağınız tencereyi
soğuk suyla çalkalarsanız,
sütün dibine tutmasını
önlemiş olursunuz.
NU
USU
K
O
AK
ki
BOY MEK IÇIN
için i
k
mek
r
R
e
ölere
b
d
E
i
g
ikiye
GID
an
unu
l
p
s
soyu
mış o
koku
ğanı
yapıl
Boya
o
a
s
y
ş
o
.
eb
k ba
tın v
ştirin
büyü
ine a
yerle
ç
i
e
n
n
i
s
suyu
köşe
ın bir
odan
Arı ve
sivrisinek
sokmaları için
BOYA
FIRÇALARINI
TEMIZLEMEK
Boya fırçaları sertleşmiş
ise kaynamış sirkeli suda
bekletin, yumuşadığını
göreceksiniz.
Sivrisinek ya da arı sokarsa sakın telaş etmeyin.
Hemen bir kesme şekeri hafifçe ıslatın ve
sokulan kısmın üzerine yavaşça bastırın. Şeker
zehiri alır, kaşınmayı ve şişmeyi önler.
MANTAR PIŞIRIRKEN
Mantar sote pişirirken, tencerenin kapağını açık bırakırsanız, hem
mantarların su koyuvermesini, hem de kararmasını önlersiniz.
Limon
nasıl
saklanmalı?
Limonu kestikten sonra
da taze saklayabilmek
için küçük bir tabağa toz
şeker serpin, kesik tarafı
şekerin üzerine gelecek
şekilde koyun. Bu yöntemle
limonu iki hafta kurumadan
saklayabilirsiniz.
Ütüde sararan giysiler
Giysiler, perdeler ve çarşaflar ütülendikçe sararmaya yüz tutar. Giysi
ve ev örtülerinizin sararmasını istemiyorsanız, ütü sonrası sararan
bölgeyi hemen oksijenli suyla silin.
2012 kadolife
61
BİLMECE - BULMACA
Çengel Bulmaca
62 kadolife 2012
kadolife
Sudoku
Çözümler
2012 kadolife
63
ORGANİZASYON
KADOOĞLU
GRUBU
Kadoil markasının lokomotif görevi üstlendiği Kadooğlu Grubu,
bünyesindeki beş şirketle devler arasında lider olmaya hazırlanıyor.
Grubun 2011 yılında 1 milyar dolar olan cirosu, 2012 yılında
1.1 milyar dolara yükseldi.
KADOİL
2000 yılında kurulan Kadooğlu Petrolcülük Taşımacılık Ticaret Sanayi İthalat ve
İhracat A.Ş., Eylül 2006’da akaryakıt dağıtım şirketi lisansını alarak ‘Kadoil’ logosuyla
sektöre girdi. Geçen süre zarfında sürekli büyüyen ve Türkiye genelinde 350 bayiye
ulaşan dağıtım ağıyla Kadoil, 2011 yılı sonu itibarıyla sektörde faaliyet gösteren 52
şirket arasında 10’uncu sıraya yükselmeyi başardı. Şirketin 2013 yılı hedefi öncelikle
büyükşehir ve ilçe merkezleri ile turistik bölgelerde yer alacak istasyonlar başta olmak
üzere en az 100 yeni istasyon açmaktır. Kadoil aynı zamanda Mersin Kazanlı’da faaliyet
gösteren, 148 bin m3 kapasiteli bir depolama tesisine sahip. Kendi alanlarında dünya
devi olan uluslararası akaryakıt trader şirketleri operasyonlarını yürütmek amacıyla
Kadoil’in Kazanlı tesislerini tercih ediyor. Bir diğer büyük yatırımı ise 2008 yılında
Akdeniz Bölgesi’nde, içinde Kadoil’in de bulunduğu bir konsorsiyum tarafından 40
milyon dolarlık yatırımla kurulan deniz platformu. Sahilden yaklaşık 5 km açıkta bulunan
ve aynı anda iki tane tonluk geminin yanaşabileceği platformun yıllık ticaret hacmi
beklentisi 300 milyon dolar.
Dünya markası olmaya hazırlanan Kadoil, yurtdışına açılma hedefiyle Irak’ta, Kadoil
markalı istasyonları faaliyete geçirmiş olup, hâlihazırda Erbil, Zaho ve Dohok’taki üç
istasyonuyla ülkede faaliyette bulunan tek Türk şirketi konumunda. Kadoil, 2013 ve
sonrasında diğer sınır komşularımızda genişlemeyi hedefliyor.
KADOOĞLU YAĞ SAN. ve TİC. A.Ş.
2007 yılında rafine ünitesinde 500 ton / gün ve dolum ünitesinde 450 ton / gün kapasiteyle
Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulan Kadooğlu Yağ San. ve Tic. A.Ş., Türkiye’nin en
büyük sıvı yağ üreticilerinden biri olma yolunda. Şirket, İsveç firması olan Alfa Laval Teknolojisi’ni
kullanıyor. 7 bin ton mamulün stoklanabildiği bir raf sistemiyle çalışan fabrikanın yıllık kapasitesi 100
bin ton. ‘Bizce’ markası altında üretilen bitkisel yağlar (ayçiçeği yağı, mısır yağı, zeytinyağı) Ortadoğu
ağırlıklı olmak üzere, Avrupa ve Afrika’yı da kapsayan 20 ülkeye ihraç ediliyor.
64 kadolife 2012
kadolife
KADOOĞLU İÇ ve
DIŞ TİCARET A.Ş.
1986 yılında kurulan şirket, 1998 yılından itibaren Kadooğlu
İç ve Dış Ticaret A.Ş. unvanı altında Cizre ve Gaziantep’te
bulunan işletme tesisleriyle faaliyetlerine devam ediyor. Proje
bazında ve grup bünyesinde faaliyet gösteren şirketlerin ürün
pazarlamasını Kadooğlu İç ve Dış Ticaret A.Ş. yapıyor. 209 kişiye
istihdam olanağı sağlayan şirket; gıda, enerji, petrol ve inşaat
alanında faaliyet gösteren grubun projelerinde hem yurtdışı
tedarik hem de ürünlerinin yurtdışında planlanması konularında
faaliyet gösteriyor. Şirketin önemli ithalat kalemleri arasında
ham yağ ve petrol başı çekiyor.
KADOOĞLU OTELCİLİK
TURİZM İNŞAAT ve
TİCARET A.Ş.
1988 yılında kurulan; inşaat, akaryakıt istasyonları ve
gayrimenkul alanlarında birçok ilde faaliyet gösteren
şirket yükselişini sürdürüyor. Kadooğlu Otelcilik Turizm
İnşaat ve Ticaret A.Ş.’nin geniş bir yelpazeye yayılan
faaliyetleri arasında toplu konutlar, AVM’ler, hastaneler,
akaryakıt istasyonları, akaryakıt depolama tesisleri
inşaatı, Türkiye ve yurtdışında gayrimenkul yatırımları ve
tüketiciye yüksek standartlarda hizmet vermek amacıyla
akaryakıt istasyonu işletmeciliği yer alıyor.
KADOOĞLU ENERJİ
Grubun en yeni şirketi olarak 2010 yılında kurulan Kadooğlu Enerji, önümüzdeki üç yıl içinde toplam tutarı 300 milyon
dolar olacak yatırımlarıyla 150 MW kurulu kapasiteye ulaşmayı hedefliyor. Bunun 100 MW’lik kısmı HES (Hidroelektrik
Santral), 25 MW’lık kısmı RES (Rüzgâr Enerji Santrali) ve 25 MW’lık kısmı ise Güneş Enerji Santrali yatırımı olacaktır.
Rakamsal karşılığı 300 milyon dolar olan bu yatırımlarla ilgili olarak ilk etapta Kars ili sınırları içersinde olan 17.10 MW
üretim kapasiteli Kale Regülatörü ve HES projesi şirket bünyesine katıldı. Yaklaşık 32 milyon dolar tutarlı, yıllık 60 milyon
KWh enerji üretim kapasitesine sahip olan Aras Nehri üzerinde inşaatı devam eden Kale Regülatörü ve HES projesinin
Nisan 2011’de inşaatına başlanmış olup projenin 2013 yılı itibarıyla bitirilmesi planlanıyor.
Grubun HES projeleri ile ilgili diğer yatırımı Nazhan Regülatörü ve HES projesidir. Yaklaşık 15 MW kurulu gücünde
tesis edilecek olan bu proje an itibarıyla yatırım aşamasındadır. Başta Kale HES projesi olmak üzere tüm yenilebilir
enerji projelerinin proje finansmanında yüzde 15-20 oranında özkaynak kullanılması düşünülürken amaç, hem ülke
ekonomisine, hem de çevreye duyarlı temiz enerji üretimiyle, topluma faydalı bir alanda adından söz ettirecek ölçekte bir
enerji oyuncusu olmaktır.
2012 kadolife
65
İLETİŞİM
KADOİL GENEL MÜDÜRLÜK
KADOOĞLU PETROLCÜLÜK TAŞ.TIC.SAN. ITH. ve IHR. A.Ş.
İstanbul Dünya Ticaret Merkezi A1 Blok Kat:10 Yeşilköy -Bakırköy / İstanbul
[email protected]
www.kadoil.com.tr
Tel: 0212 465 55 56
Fax: 0212 465 07 86-87
MERSİN KADOİL AKARYAKIT DEPOLAMA VE DOLUM TESİSİ
Kazanlı Mahallesi 32965 Sokak Kazanlı / Mersin
Tel: 0324 451 26 57
Fax: 0324 452 26 53
BÖLGE MÜDÜRLÜKLERİ
Ankara Bölge Müdürlüğü / Antalya Bölge Müdürlüğü
Batman Bölge Müdürlüğü / Erzurum Bölge Müdürlüğü
Gaziantep Bölge Müdürlüğü / Istanbul Bölge Müdürlüğü
Izmir Bölge Müdürlüğü / Kocaeli Bölge Müdürlüğü
Mersin Bölge Müdürlüğü / Samsun Bölge Müdürlüğü
SEVKİYAT OFİSLERİ
ALIAĞA SEVKIYAT OFISI
Atatürk Mah. İnönü Cad. No. 56 /28 Tüpraş Park Sahası Aliağa / İzmir
Tel:0232 616 06 10
Fax: 0232 616 03 32
BATMAN SEVKIYAT OFISI
Cumhuriyet Mh. Uğur Apt. Kat:1 Batman
Tel:0 488 215 33 66
Fax:0 488 215 33 65
GIRESUN SEVKIYAT OFISI
Karadere Mah. Kızılçay Mevkii Espiye / Giresun
Tel:0 454 611 56 93
Fax:0 454 611 56 25
KIRIKKALE SEVKIYAT OFISI
Kırıkkale Rafineri Sahası Hacılar Mevkii / Kırıkkale
Tel:0 318 266 92 23
Fax:0 318 266 92 25
KOCAELI SEVKIYAT OFISI
Barboros Mh. Eşref Bitlis Cd. No:219 Kat:3 D:26-27 Şirinler İş Mrk. Körfez / Kocaeli
Tel: 0 262 527 85 10
Fax: 0 262 527 85 46
MARMARA EREĞLISI SEVKIYAT OFISI
Botaş Karşısı Sultanköy / Marmara Ereğlisi
0 282 633 60 73
0 282 633 80 12
MERSIN SEVKIYAT OFISI
Kazanlı Mah. 32965 Sok. Kazanlı / Mersin
Tel: 0324 451 26 57
Fax: 0324 452 26 53
66 kadolife 2012
SAMSUN SEVKIYAT OFISI
Sanayi Mah. Selyeri Mevkii Şeker Sok. Tekkeköy / Samsun
Gsm: 0 545 639 12 72
2012 kadolife
67
68 kadolife 2012

Benzer belgeler

Sayı 2 - Kadoil

Sayı 2 - Kadoil 44- YAŞAM: Barışın ve lezzetin anavatanı Antakya 46- SANAT: Türkan Şoray 50- KONUK: Yağız Avcı 52- SEYAHAT: Bakü 56SAĞLIK: York Testi 58- DOĞADAN: Zeytin ve zeytinyağı 60- BİLGİ KÜPÜ 62- BULMACA 64...

Detaylı

Sayı 7 - Kadoil

Sayı 7 - Kadoil Cemal Sahir Sok. No:26/28 Profilo Plaza A Blok Kat:2 Mecidiyeköy / İstanbul Tel: (0212) 337 51 99 Faks: (0212) 288 62 36 www.kesisim.com.tr

Detaylı

Sayı 8 - Kadoil

Sayı 8 - Kadoil 44- YAŞAM: Barışın ve lezzetin anavatanı Antakya 46- SANAT: Türkan Şoray 50- KONUK: Yağız Avcı 52- SEYAHAT: Bakü 56SAĞLIK: York Testi 58- DOĞADAN: Zeytin ve zeytinyağı 60- BİLGİ KÜPÜ 62- BULMACA 64...

Detaylı

Kadolife Dergi Sayı 9

Kadolife Dergi Sayı 9 Taşımacalık Ticaret Sanayi İthalat ve İhracat A.Ş. adına Kesişim Yayıncılık tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Kadolife dergisinin isim ve yayın hakkı Kadoil, Kadooğlu Petrol...

Detaylı