Halklarımızı Sevmeyenler Defolsun Gitsin!

Transkript

Halklarımızı Sevmeyenler Defolsun Gitsin!
HALK
Bayraklar
Havadayken
Elleri
CEbimizde
insanca bir yaþam yolunda
NÝ
LTE
BÜ
Sf: 3
SAÐLIK VE
SOSYAL
GÜVENLÝKTE
NELER OLUYOR?
Birleþen halk yenilmez!
Biz Buradayýz ve Bir Yere Gitmiyoruz...
Halklarýmýzý
Sevmeyenler
Defolsun Gitsin!
Sf: 5
BÝR MAHKEME
KARARI VE BÝR
YÜREK SIZISI...
KAÐITHANE HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
Tel: 0212 321 18 43
e-mail: [email protected]
sa
1
4
yý 2
Türk milliyetçiliði Amerikan malýdýr!
Türk milliyetçiliði, CIA tarafýndan örgüt-
sosyalist barikat 25
Ya sev ya terk et!
Son günlerde en çok duyduðumuz laf bu!
Ya sev ya terk et!
Birileri kendisini ülkenin sahibi ilan etmiþ; istediðini vatandaþ yapýyor, istemediðini memleketten gönderiyor!
Meðer bu memleketin ne kadar çok sahibi varmýþ?
Ne kadar çok severlermiþ ülkelerini?
Amerikan emperyalizmine karþý mücadele edenleri idam sehpalarýna çýkaranlar,
köþe baþlarýndan yüzlerce, binlerce devrimciyi, sendikacýyý, aydýný sorgusuz sual- Sf: 9
siz katledenler meðer ne kadar anti-emperyalistmiþler?
Kim bunlar?
Kim bu vatanýný-milletini çok seven, çok sevdiði için de bu topraklarda yaþayanlarýn kanýný içen þu milliyetçiler?
Bu ülke bir baþtan bir baþa, ekonomisinden politikasýna kültürüne dek Amerikan emperyalizminin sömürgesi yapýlýrken neredeymiþ bu aslan parçalarý?
1968’lerde Amerikan 6. Filosu Dolmabahçe’ye demirlediðinde protesto eden gençlerin üzerine kurþun sýkanlar kimlerdi? Ayný günlerde Kanlý Pazar’da Amerikayý protesto eden iþçilerin gençlerin üzerine sopalar ve býçaklarla
saldýrýp kan akýtanlar kimlerdi? Deniz Gezmiþ idam sahpasýndan “kahrolsun
Amerikan emperyalizmi” diye haykýrýrken bunlar kimin sofralarýnýn mezesiydi?
Devrimciler onca yýldýr IMF’den NATO’dan derhal çýkýlmasý gerekiðini söylerken bu “vatansever”ler kimin safýndaydý, kimin sopasýný sallýyorlardý? Ýþbirlikçi hükümetler IMF ile Dünya Bankasý ile yýllardýr yüzlerce anlaþma imzalarken, tarýmdan sanayiye her alanda ülkeyi soyanlarýn elini rahatlatýrken neredeymiþ bu milliyetçiler?
sosyalist barikat 26
lenmiþ, Amerikan dolarýyla beslenmiþ bir halk düþmanlýðýdýr.
1940’larda Hitler’den etkilenerek yayýlan Turancý görüþler, 1960’lardan itibaren CIA’nýn güdümüne girmiþ,
bütün ülkelerde olduðu gibi Türkiye’de de, iþçi grevlerine, devrimci öðrencilere saldýrmak için bir çete olarak
örgütlenmiþtir. Bu amaçla komando kamplarý kurulmuþ,
CIA yetiþtirmesi MÝT ajanlarý tarafýndan bu kamplarda eðitim verilmiþ, devletin kol kanat gerdiði ortamlarda tam
bir cinayet þebekesi örgütlenmiþtir.
Bu çetenin 1960’lar, 1970’ler boyunca en büyük marifeti, sendikacýlarý, aydýnlarý, devrimci gençleri öldürmek, Amerikan çýkarlarýna çomak sokan her kim varsa
onu hedef ilan etmektir.
Bu ülkenin onurlu evlatlarý sokaklarda, daðlarda Amerikan emperyalizmine karþý canýný ortaya koyarak savaþýrken, bu çete, dolarla büyütülmüþ, memleketin baþýna bela edilmiþtir.
Grev çadýrlarýný kurþunlayýp iþçileri öldürenler bunlardýr. Patronlarýn çýkarý için, patronlarý parasýyla fabrikalarý cehenneme çevirenler bunlardýr.
Üniversite önlerinde katliam düzenleyip, evleri basýp
öðrencileri öldürenler bunlardýr.
Maraþ’ta, Çorum’da yüzlerce insaný sýrf alevi ve ilerici olduklarý için çoluk çocuk katledenler de bunlardýr.
Þimdiki görevleri ise Kürt düþmanlýðýdýr, bu topraklarda yaþayan emekçi insanlarý birbirine düþman
etmektir.
Evlat acýsý nedir bilmeyen, kaybedilmiþ bir oðulun acýsýný hiçbir zaman yüreklerinde hissetmeyen bu ýrkçý
sürü, yýllardýr asker cenazelerinde boy gösteriyor, nerede bir cenaze olsa hemen yerden biter gibi ortaya çýkýp
insanlarý acýsýný sömürüyor.
Böylece yaptýklarý þey, insanlarýn çektiði acý üzerinden kirli siyasettir.
Böylece yaptýklarý þey, Kürtlere karþý nefreti kýþkýrtarak ülkeyi kan gölüne çevirecek fitilleri ateþlemektir.
Bu milliyetçilik, Amerikan malýdýr!
Bu milliyetçilik, Türkiye’yi çok sevmekten kaynaklanan saf bir duygu deðil, patronlara hizmet eden uþaklarýn ruh halidir.
Bu milliyetçiliðin sözde Amerikan karþýtý laflarý da
boþ laflardýr!
Yýllardýr uþaklýk ettikleri Amerika’ya karþý onlar aðýzlarýný açýp bir laf bile edemezler!
Onlarýn bütün derdi, halký yoksul Kürt emekçilerine
karþý kýþkýrtmak, saðda solda devletin himayesi altýnda
linç gösterileri örgütlemektir.
Bunu da haraç ve uyuþturucu ticaretinden zaman
bulabildikçe yaparlar!
Sözde “linç” diye gösterilen olaylara bir bakýn... Hepsi de polisin organize ettiði saldýrý olaylarýdýr. Bu olaylarýn hiçbiri, o anda, kendiliðinden geliþmemektedir. Önce
polisten Ülkü Ocaklarý gibi kurumlara haber uçurulmakta, sonra da polis “son anda” yetiþip kurtarýcý pozuna girmektedir.
Polis doðrudan göz yummasa vedesteklemese bir tek kürdün, bir tek devrimcinin üze-
sa
rine yürüyebilecek cesaretleri de yoktur!
Ve iþte bu katil çeteleri þimdi de ellerii kaldýrýp bize “ya sev ya terk et” diyorlar!
Sanki bu memleketi sevmek-sevmemek onlarýn
tekelindeymiþ gibi.
Devrimciler, bu ülkenin baðýmsýzlýðý ve özgürlüðü için, insanca bir yaþam için bu topraklara kanlarýný akýttýlar.
CIA çetelerinin ne haddine düþmüþtür onlarý ve bu
topraklarýn en eski sahiplerinden olan Kürtleri kovmak?
Biz, buradayýz ve bu topraklarý, bu topraklar üzerinde namusuyla yaþayan, alýnteriyle geçinen, hýrsýzlýk,
hortumculuk yapmadan onurlu bir yaþam sürdürmek isteyen bütün emekçileri seviyoruz.
Burasý bizim topraðýmýz; hiçbir eþkiya bozuntusunun, hiçbir Amerikan uþaðýnýn tapulu malý deðil!
Biz buradayýz ve topraðýmýzý seviyoruz.
Biz buradayýz ve bu topraklar üzerinde yaþayan
Kürt, Ermeni, Laz, Arap kim varsa onlarla kardeþiz, onlarla eþit, özgür ve kardeþçe bir yaþam sürdürmek istiyoruz.
Herkesin demokratik haklarýna, ulusal-dinsel özgürlüklerine sahip olduðu bir ülke istiyoruz ve öyle bir ülke
için savaþýyoruz.
Kim bu topraklardaki emekçilerin bir bölümünü Kürt
olduðu için, Arap, Ermeni, Süryani olduðu için, kökeninden ve dininden ötürü sevmiyorsa, onlarý burada zorla
tutan yok!
Defolup gidebilirler!
Bu ýrkçý çete, þu ana kadar Türkiye’de taþ üstüne taþ
koymamýþ, bu topraklara þu kadarcýk bir katkýda bulunmamýþtýr. Bu çetenin Türkiye’deki tek marifeti, cinayet,
cinayet ve yine cinayettir!
Defolup gitsinler!
Demokratik ve özgür bir Türkiye’nin, halklarýn kardeþçe, eþit ve barýþ içinde yaþadýðý bir Türkiye’nin onlarýn varlýklarýna ihtiyacý yok.
Uyuþturucudan beslenen kan tüccarlarý olmadan
da bu topraklarda yaþayabiliriz.
Defolup gitsinler ve Miami’deki Küba’dan kaçmýþ
kokain tüccarlarýnýn yanýnda yaþasýnlar. Onlara yakýþan orasýdýr.
Biz buradayýz; bin yýldýr buradayýz; kýyamete kadar buradayýz!
Kardeþçe, insan gibi, sömürülmeden, aç kalmadan aç býrakmadan, özgür bir ülkede yaþayacaðýz.
Bunu baþaracaðýz, mutlaka ama mutlaka baþaracaðýz.
11 Aralýk 2007
Halk Kültür Merkezleri
2
4
yý 2
ESENLER HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
Tel: 0212 629 31 36
e-mail: [email protected]
BAYRAKLAR
HAVADAYKEN...
ELLERÝ
ÇUKUROVA HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
Tel: 0322 363 18 37
e-mail: [email protected]
sa
3
4
yý 2
CEBÝMÝZDE!
sosyalist barikat 27
Þovenizm halklara düþmanlýktýr ve ýrkçýlýkla beslenir. Þovenizm diðer etnik kimliklerin aþaðýlanmasý, ezilmesi üzerinden bir etnik kimliðin “yüceltilmesidir”. Lafý hiç dolandýrmadan en baþta söylemek gerekir ki devrimci
sosyalistler net ve tereddütsüz bir biçimde þovenizme karþýdýrlar. Ve bu konuda hiçbir “özel durum”, “istisna”
kabul etmezler. Emperyalizmin neo-liberal politikalarý ile halklara yeniden pompalanan ‘milliyetçilik’ ve yükseltilen þovenizm, aslýnda emperyalizmin çýkarlarý doðrultusunda mazlum halklarýn bilinçli olarak birbirine kýrdýrýlmasýdýr. Ve emekçiler böylesine konularla “uðraþýrken” emperyalizm emekçi halklarýn sömürüsü üzerinden kendi
yaþam alanlarýný rahatlatmaktadýr.
Son aylarda coðrafyamýzda tanýk olduðumuz olaylar bu açýdan önemlidir. Bir yandan “birileri” ellerinde bayraklarla sokaklarda “Türklük” yarýþtýrarak “ya sev ya terk et” sesleri arasýnda “vatan savunmasý” yaparken; bir
yandan da her akþam televizyon haberlerinde “harekat hazýrlýklarý” an be an anlatýlýrken, aslýnda en büyük “operasyon” halkýn cebine yapýlmýþtýr. Maaþlar ve yevmiyeler bir kuruþ bile artmazken zam üstüne zamlar yapýlmýþtýr.
Bayraklar Kadýköy sokaklarýnda havada iken ilk zam ulaþýma yapýldý. Aslýnda üstü örtülü gizli bir zamdý bu
ve konuya iliþkin resmi bir açýklama yapýlmamýþtý. Emekçiler iþlerine yetiþme telaþý içerisinde, akbillerini kullandýklarýnda fark ettiler ‘aktarma’nýn artýk olmadýðýný. Ýstanbul gibi bir kentte en kýsa mesafenin bile iki araçla yapýldýðý düþünüldüðünde emekçilerin yani bizlerin bütçesinin nasýl zora girdiði/gireceði açýktýr. Ve bayraklar Taksim’de havadayken cebimize yapýlan operasyon son hýzý ile sürmeye devam etti. Birçoðumuzun acýktýðýmýzda
yediði “ucuz simit” artýk ucuz deðil, iki ekmek parasýna denk olan bir fiyatla bizlere satýlmaya baþlandý.
Bayraklar Samsun sokaklarýnda havada iken ÝSKÝ basýn açýklamasý yapýyordu: “Suya zam yapmak kaçýnýlmaz olmuþtur”. Neden kaçýnýlmaz olduðunu anlamak ise mümkün deðildir. Zaten 2007 yýlý içerisinde suya 3 kez
zam yapýlmýþtýr. Aylýk yaklaþýk 120 milyon YTL geliri ve 1,8 milyar bütçesi olan ÝSKÝ için böyle bir zorunluluðun
olmadýðý aþikardýr. Kaldý ki ‘tasarruf’ adý altýnda musluktan akýtmadýklarý suyun zam almasý da ayrýca deðerlendirilmesi gereken bir diðer konudur.
Bayraklar Manisa sokaklarýnda havada iken “yetkili aðýzlar” açýklamalarýna devam ediyordu. “Petrolün fiyatý
yükselmiþtir ve yeni zamlar kaçýnýlmaz olarak kapýdadýr”. Ýlk elden elektrik ve doðalgaza zam yapýlacaðý açýktýr. Zira temel ihtiyaç olan bir dizi
mal ve hizmetteki fiyat artýþý ile (ÖTV ile KDV ile ZAM ile) yoksulluk sýnýrýnýn çok altýnda yaþamaya mahkum ettirilen emekçilerin zaten kötü olan
yaþam koþullarý bilinçli olarak daha da kötüleþtirilmiþtir. Þüphesiz bununla da yetinmeyeceklerdir. Zira ülkemizi ziyaret eden IMF heyeti düzenlemeleri “yeterli” bulmamýþ ve yeni düzenlemeler yapýlmasýný istemiþtir. Yeni düzenlemelerden kastedilen þeyin yeni zamlar olduðu açýktýr. Emekçiler daha çok zam ve sömürü, daha çok yoksulluk ve iþsizlik ile karþý karþýya býrakýlmaktadýr. Emperyalizm ve onun iþbirlikçi uþaklarý kendi düzenlerini korumak için en temel ihtiyaçlara zam üstüne zam yapmakta ve
bu soyguna da düzenleme, istikrar programý gibi isimler vermektedir. Ve
bu “istikrar” politikalarýyla bugün dünyadaki yoksulluk ve açlýk neo-liberal
politikalarla 20 yýl öncesine göre iki kat artmýþtýr.
Emperyalizmin sömürgeci kurumlarý IMF ve Dünya Bankasý girdiði
her ülkede iþbirlikçileriyle halklarýn iliðini kurutmuþtur ve kurutmaya devam etmektedir. Son söz olarak; biz emekçiler, kendimiz ve çocuklarýmýz
için, halklarýn ihtiyaçlarýnýn temel alýndýðý, halklarýn kardeþçe, dayanýþma
içerisinde birlikte yaþadýðý özgür bir ülkede insanca yaþamak istiyoruz.
Biliyoruz ki halklar birbirine düþman deðildir; iþsizlik ve yoksulluk ortak
derdimizdir. . .
Kapat Þu Televizyonu Anne!
sosyalist barikat 28
Beynini Yiyorlar!
Türk medyasý son birkaç aydýr, rezilliðin ve ýrkçýlýðýn en dip
noktasýnda yaþýyor.
Emir-komutayla gazetecilik yapanlar iþi iyice azýttýlar, kraldan çok kralcý, askerden çok asker olmak artýk genel bir davranýþ haline geldi.
Evet, yalan patronlarýn medyasýnýn en önemli aracýdýr,
bunu bilmiyor deðiliz ama her þeyin de bir ölçüsü var.
Þu son bir aya þöyle bir bakalým:
z Önce, yurtdýþýndan, Kolombiya’dan bir haber… Sabah
Gazetesi’nde. Kolombiya Devrimci Halk Ordusu’nun elinde tutsak olarak tuttuðu CIA ajanlarý ve Kolombiyalý politikacýlarýn görüntüleri yayýnlanmýþ. Þöyle diyor gazete: “Ayrýlýkçý FARC örgütü…”
Nereden çýkýyor þimdi bu? FARC, Kolombiya’daki iktidarý deðiþtirerek demokratik ve sosyalist bir ülke kurmak isteyen bir örgüt;
yani ülkenin bir parçasýný “ayýrmak” filan istemiyor, yani klasik tabirle “ayrýlýkçý” deðil. Peki kim uyduruyor bu lafý? Tabii ki gazetenin yazý iþleri servisi; adamlarýn dili bir defa alýþmýþ!
z Ayný gün, ayný gazetede bir baþka haber: “Venezuela
halký komünizme hayýr dedi!” Bu, bir miting haberi… Peki
Venezuela’daki tek miting bu mu? Ertesi gün Chavez taraftarlarýnýn
yaptýðý daha büyük mitingin haberi ayný gazetede var mý?
Ertesi gün ayný gazete “Venezuela halký komünizme evet dedi” diye manþet atýyor mu?
Tabii ki hayýr!
Ýnsanýn kýlavuzu CIA haber ajanslarý olunca, böyle oluyor iþte!
z Sonra bir baþka haber… “PKK’nin eroini yakalandý!” Manþet böyle. Haberi okuyoruz. Kapýkule’de 241 kilo
eroin yakalanmýþ, vs. vs… Ancak ilginç bir þey; manþet dýþýnda hiçbir yerde PKK’nin ne adý geçiyor, ne de bu
doðrultuda en küçük bir ayrýntý var! Peki ertesi gün? Daha ertesi gün? Yok, yine yok.
Ama olsun, Türk medyasýnda “sallamak” serbest; uysa da uymasa da…
z Sonra þu malum Süryani papazý haberi… Ýlk gün televizyonlar PKK ile yatýp PKK ile kalktýlar. “Terör örgütünden þüpheleniliyor” cümlelerini art arda dizdiler.
Peki sonuç… “Papazý kaçýranlar” yakalandý ve bazýlarýnýn devletin anlý þanlý ve maaþlý korucularý olduðu ortaya çýktý!
Dedik ya, Türk medyasýnda “sallamak” serbest!
z Daha dün, Ankara’daki “örgüt evi operasyonu” haberi… ATV muhabiri olay yerinden bilgi veriyor: “Evdekilerin suç dosyalarý da hayli kabarýk. Biri cezaevinde yattýktan sonra mahkeme tarafýndan býrakýlmýþ, diðeri ise Uþak Cezaevi’nde kendini yakmýþ ve ölüm orucu yapmýþ…”
Müthiþ deðil mi? “Suç dosyalarý kabarýk”mýþ teröristlerin!
z Ve tabii en iyisi de þu dehþetengiz “uçak düþmesi” olayý…
Meðer ne çok düþmanýmýz varmýþ bizim? Nükleer fizikçilerimizi öldürmek için nasýl da hain bir plan kurulmuþ?
Yani siyasi yatýrým için uyduruk havaalaný yapýldýðýndan, otomatik indirici sistemler olmadýðýndan düþmemiþ uçak;
terörist bir komplo sonucunda düþürülmüþ! Özellikle nükleer fizikçi profesör, “Atlas” isimli “çok önemli bir proje”
üzerinde uðraþýrken haince yok edilmiþ!
“Atlas” projesi, bütün dünyada 2 binden fazla bilim insanýnýn katýldýðý büyük bir ortak proje aslýnda ve öyle esrarlý bir yaný da yok. Ama olsun, bilmiyorsanýz yersiniz bütün bu komplo teorilerini…
Ýþte böyle Mehmetçik medyamýz…
Yalan-dolan sahtekarlýk…
Atýþ serbest!
HALK KÜLTÜR MERKEZÝ DERNEÐÝ
sa
4
4
yý 2
Tel: 0212 244 01 91
e-mail: [email protected]
Milliyetçilik Fýrtýnalarý Estirilirken
SAÐLIKTA VE SOSYAL GÜVENLÝKTE
NELER OLUYOR?
Hazýr ortalýk tam da kýrmýzý-beyaz renklerle donanmýþken,
hükümet IMF programlarýný hayata geçirmeye devam ediyor.
Her gün yeni bir proje gündeme geliyor, her gün tekellere
hizmet eden yeni bir yasa kaþla göz arasýnda çýkarýlýyor.
1970’li yýllarla birlikte zedelenmeye baþlayan sosyal devlet
olgusu 24 Ocak kararlarý ile ciddi zarar görmüþ, 12 Eylül darbesi ile emekçilerin tüm haklarý gasp edilmiþ ve Özal dönemiyle memleketimiz satýþa çýkarýlmýþtýr. O günden beri hükümetler ülkeyi sata sata bitirememiþ, bu konuda en iyi performansý gösteren AKP, sosyal güvenlikle ilgili son noktayý koymaya karar vermiþtir.
Bugün elimizden alýnmaya çalýþýlan nedir?
Bugün elimizden alýnmaya çalýþýlan, insanlýk tarihinin
yüzyýllardýr verdiði mücadelelerle kazandýðý haklardýr.
Bugün elimizden alýnmaya çalýþýlan, Fransýz Devrimi’nde barikatlarda savaþanlarýn kazandýðý “hak” kavramýdýr.
Bugün elimizden alýnmaya çalýþýlan, sanayi devrimiyle yeryüzüne çýkan, “kapitalizmin mezar kazýcýsý” iþçi sýnýfýnýn direniþlerle elde ettikleridir.
Bugün elimizden alýnmaya çalýþýlan, Almanya’da
dolaþan Marksizm hayaletinin zorladýðý Bismark tarafýndan, 1880’li yýllarda iþçi sýnýfýna verilmek zorunda kalýnan hastalýk, kaza ve emeklilik sigortasýdýr.
Bugün elimizden alýnmaya çalýþýlan, 1917 yýlýnda tüm dünyaya iþçi sýnýfý iktidarýný gösteren
Ekim Devrimi’nin kazandýrdýklarýdýr.
Bugün elimizden alýnmaya çalýþýlan, 1923’de
zorla çalýþtýrmayý yasaklayan, çalýþma süresini 8 saat, çalýþma yaþýný 18 ile sýnýrlayan, asgari ücret talebi için iþçi-iþveren ve devlet arasýnda bir komisyon
kurulmasýný kararlaþtýran düzenlemelerdir.
Bugün getirilmeye çalýþýlan ise, artýk tarihin o çok eski
dönemlerinden bile daha geri uygulamalardýr.
Çünkü mevcut sosyal güvenlik sistemi, iktisadi geliþme
ve toplumsal barýþ önünde büyük bir tehdit oluþturmaktadýr
(Dünya Bankasý sosyal güvenlikte reform metninde bu biçimde ifade edilmektedir). Saðlýk sistemi ihtiyaca cevap vermiyor ve sosyal güvenlik kurumlarý verimsiz. Çözüm; saðlýkta reform, yani özelleþtirme. Peki saðlýk sistemi neden çöktü?
* Saðlýða genel bütçeden yeterli pay ayrýlmadý (Son 20 yýlda ortalama %3).
* Kamu saðlýk kuruluþlarýna yatýrým yapýlmadý.
* Teknik, týbbi, fiziki altyapý ve personel istihdamý ihtiyaçlar doðrultusunda donatýlmadý.
Saðlýða ayrýlan bütçenin %60’ýnýn özel saðlýk kuruluþlarýna ‘’teþvik’’ adý altýnda aktarýmý saðlandý.
* Döner sermaye uygulamalarýna geçildi.
MALTEPE HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
* Bunun sorumlusu devletin kendisidir.
Tel: 0216 441 75 44
Bütçeyi halk için kullanmayanlar özel kurue-mail: [email protected]
sa
5
4
yý 2
sosyalist barikat 29
Sosyal Güvenlik Sistemi Çöktü mü?
Peki Ama Neden?
sosyalist barikat 30
luþlara peþkeþ çekmeye gelince oldukça cüretkar olabiliyorlar
Yalan Söylüyorlar; Gözümüzün Ýçine Baka Baka!
Emeklilik yaþý 68 olacak!
Deniyor ki bu ülkede herkes çok genç yaþta emekli oluyor.
Deniyor ki emekliler ek iþlerde çalýþýyor ve bu kayýt dýþý ekonomiyi körüklüyor. Yalan, koca bir yalan! Kayýt dýþýlýk görülmek isteniyorsa, merdiven altý çalýþan atölyelere, kaçak çalýþtýrýlan göçmen iþçilere, hortumculara, batýk
bankalara baksýnlar. Aldýðý emekli maaþýyla evinin kirasýný bile veremeyen Ahmet Bey’in cebine deðil!
Emeklilerin aylýk baðlanma oranlarý düþecek!
Anayasa Mahkemesi yasayý bozdu. Neden mi, memurlarýn kazanýlmýþ haklarý gasp ediliyor diye. Peki haklarý
gasp edilen iþçiler ve Bað-Kur’lular ne olacak? Onlarý eþitler içinde görmedi bu ülkenin en yüksek yargý organlarýndan biri. Týpký devletin tüm erkleri gibi…
Herkes (?) sosyal güvenceye sahip olacak!
Herkes, ama prim öderse. Aylýk geliri asgari ücretin 1/3’ünden fazla olan her vatandaþ prim ödemek zorunda.
Yani aylýk geliri 140 YTL olan biri prim ödeyecek ve bu yaklaþýk 73 YTL olacak. Aylýk geliri daha az ise primini
devlet ödeyecek. Ama hastaneye gittiðinde cebinde parasý olmak zorunda. Çünkü ödemeyi kiþi kendisi yapacak,
sonra devletten parasýný geri alacak. Prim ödeyenlerin en az 90 gün prim ödemiþ olmasý ve son 30 güne ait borcu
bulunmamasý gerek. Bu da yeterli deðil; muayene için 2 YTL, laboratuar, protez, ilaç için de en az %10 katký payý
ödeyecek.
Ýsteyen istediði saðlýk kurumuna gidebilir!
Yani herkes özel hastanelere gidebilir. Evet, ama o kadar kolay deðil. Hastaneye farklý kapýlardan girmek ve yine kuyruklarda beklemek var. Ayrýca cebinizde fark ücretlerini ödeyecek kadar paranýz olmalý. Çünkü doktorun
sizden ne kadar tahlil ya da kaç tane film isteyeceði belli olmaz.
Kamu hastane birlikleri kuruluyor!
Kamuya ait yaklaþýk 400 hastane birlik adý altýnda toplanacak. Birlik kaynaklarýný kendisi bulacak, içinde ticaret
odasý temsilcisinin de olduðu atanmýþ yöneticileri tarafýndan yönetilecek. Bu hastane birliklerini satmak, kiralamak,
devir ve takas iþlemlerini yürütmek tamamen bu yönetim grubunun elinde olacak. Burada gelin birkaç soru soralým
ve cevabýný bulalým:
* Birlikler kaynaklarýný nereden bulacak? Devlet kaynak aktarmadýðýna göre hastalardan…
* Yöneticilerden biri neden ticaret odasýndan gelecek? Hastaneleri piyasa koþullarýna
daha uyumlu hale getirmek için…
* Bu birlik yöneticilerinin isterlerse satabilecekleri, devir ya da takas edebilecekleri
hastaneler kimindir? Halkýn…
* Amaçlanan nedir? Hastaneleri piyasanýn kurallarýna göre iþleyen, kâr etme
hedefi olan þirketlere dönüþtürmek, vatandaþý piyasanýn vahþi kurallarýyla baþ baþa ve çaresiz býrakmak…
Herkesin aile doktoru olacak!
Aile doktoruna gidebilmek için yukarýda sözü edilen þartlarýn hepsi geçerli. Ancak ailenizin doktoru (!) her sorununuzla ilgilenmeyecek. Mesela çocuklarýnýzýn aþýsý, hamilelerin takibi yapýlmayacak. Çünkü devlet artýk koruyucu saðlýk hizmetlerini önemsemiyor. Çünkü bunlar para kazandýran iþler deðil. Çünkü herkes kim bilir hangi kan emici ilaç þirketinin ürettiði
aþýyý alýp kendi yaptýracak. Çünkü doktorunuzun iþi baþýndan aþkýn olacak…Doktorunuz kiþi baþýna para alacaðý için, kira ve personel maaþlarýný çýkarabilmek, kayýtlarýný tutmak, hastalarýný ve saðlýk bakanlýðýný memnun etmekle uðraþacak. Çünkü sözleþmesi yýllýk yapýlacak ve eðer memnuniyet olmazsa
sözleþme de olmayacak. Anlayacaðýnýz hiçbir þey Almancý eþ dostun
anlattýðý gibi olmayacak. Ha bu arada…Almanya’da da artýk iþler
deðiþmiþ, orada da hastalar cepten ödemelere baþlamýþlar. Demek ki sistem her yerde deðiþiyor. Parababalarýnýn kar hýrsý her
yerde emekçinin cebine, hatta gýrtlaðýna uzanýyor. Saðlýkta ve
sosyal güvenlikte bizi bekleyenler bunlar. Bize ya uzayan SSK
kuyruklarýný ya da özel hastaneleri iþaret ediyorlar. Paran kadar saðlýk, mezarda emeklilik, düþük emekli maaþý diyorlar.
Bunlara razý olacak mýyýz? Yoksa tarihsel deneyimlerde olduðu gibi “baþka bir dünya mümkün” diyerek; eþit,
ücretsiz, ulaþýlabilir saðlýk hizmeti için mücadele
mi edeceðiz?Ne dersiniz, sizce hala kaybedeKALAN HALK KÜLTÜR MERKEZÝ
ceðimiz bir þey kaldý mý?…
sa
6
4
yý 2
Tel:Tel: 0428 212 26 85
e-mail: [email protected]
25 Kasým Kadýna Yönelik Þiddetle Mücadele ve Dayanýþma Günü
Sanýldýðýnýn aksine insanlýk, bütün tarihi boyunca erkeklerin egemen olduðu bir dünyada yaþamadý. Ýlkçaðlarda sýnýflar yoktu, toplumsal iþ bölümü farklýydý
ve anaerkil bir düzen vardý. Kadýnlar ellerinde bulundurduklarý gücü sýnýflý toplumlarýn ortaya çýkmasýyla birlikte kaybettiler. Özel mülkiyetin ortaya çýkmasý ve mirasýn babadan oðula devri, toplumsal yaþamýn ataerkil olarak devam etmesine neden oldu.
Sýnýflý toplum, Ortaçað’da kadýný cadýlýkla, eksik eteklikle suçladý, özgürleþmesini engelledi, mutfak, din ve çocuk arasýna sýkýþtýrdý. Kadýný ucuz iþ gücü olarak gören burjuvazi
ise, kadýnýn feodal baskýdan kurtulmasýný savunurken, ona emeðini sömürebilmek için
“fabrikaya getirecek kadar özgürlük” tanýdý. Kapitalizm, sanayi devrimiyle yükselirken, temel harcýna kadýn ve çocuklarýn da kanýný kattý. Çýkarýlan yasalarda kadýnýn eþitliði kabul
edildi; ancak bu hiçbir zaman gerçek bir eþitlik olmadý. Olamazdý da; çünkü kapitalizmin özü eþitsizlik üzerinedir. Eþitlik, özgürlük demagojilerinin altýnda, eþitsizlik, ikinci sýnýf vatandaþlýk, horlanma, aþaðýlanma, cinsel meta olarak görülme devam etti. Kendini modern bir
þiddet toplumu olarak örgütleyen kapitalizm, kadýn emeðine daha az ücret öderken yaratýcý gücünü, üretken olmayan, yýpratýcý, köreltici bir çalýþmada boþa harcattý. Kadýný, servetini, mirasýný devredeceði çocuklarýný doðuran bir araç olarak gördü.
Bugün yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþayan nüfusun % 66’sýný kadýnlar oluþturuyor. Kadýnlarýn payýna, erkeklere göre daha düþük ücretle çalýþma, ilk önce iþten çýkarýlma, eðitim sürecinden dýþlanma, daha fazla þiddet ve baský düþüyor. Þiddet, kadýnlara yönelik bir
iktidar aracý olarak kullanýlýrken, ekonomik kriz, mutsuzluk, baþarýsýzlýk gibi çeþitli kýlýflarýn
altýna saklanmaya çalýþýlýyor. Kadýnlarýn bedenlerine, onurlarýna ve özgürlüklerine indirilen
darbeler, görünmez kýlýnarak mevcut düzenin devamý hedefleniyor.
Burjuva toplumunda þiddet, devlet tarafýndan uygulanýrsa kurumsal bir hak, birey tarafýndan uygulanýrsa suç sayýlmaktadýr. Ýçinde yaþadýðýmýz toplumsal sistem, tüm kurumlarýný bu þiddet erkine göre düzenlemekte, hapishanelerde, hastanelerde, okullarda ve aile içinde tüm bireylerin karþýsýna
çýkarmaktadýr. Þiddet, toplumun tamamýna dayatýlýr, karþý
konulmaz ve kabul edilebilir
bir korku örgütler. Aile içi þiddet, bu korkunun sürekli yenilendiði bir ortamdýr.
Aile içi þiddet, modern þiddet toplumu olan kapitalizmin
en çarpýcý ve sýklýkla rastlanan görüntülerinden biridir.
Büyük bir oranla kadýn ve çocuklara yöneliktir ve bu þiddeti
gerçekleþtiren kiþi de erkektir.
Kendini þiddet temelinde
devam ettiren baskýcý toplumsal sistemlerde aile, þiddetin
en örtülü uygulama alanýdýr.
Aile içinde yaþanan, öðretilmiþ, öðütlenen, saklý tutulan ve gelenekselleþtirilen bir þiddettir. NorKADINLAR, SOKAÐA, EYLEME
mal, kabul edilebilir oÖZGÜRLEÞMEYE
larak benimsetilmesi
sa
7
4
yý 2
sosyalist barikat 31
KAPÝTALÝZM MODERN
ÞÝDDET TOPLUMUDUR!
nedeniyle de þiddetin en konsantre uygulandýðý alanlardan birisidir.
Aile içinde yaþanan þiddet, gizli kalmakta, özel hayat olarak kabul edilmekte, çoðu kez de olaðan karþýlanmaktadýr. Toplumsal ahlak, gelenek ve görenekler buna göre düzenlenmiþtir. Evlerin dört duvarý arasýnda, gizli
gizli yaþandýðýndan, toplumun deðer yargýlarý bunlara, “aile meselesidir, karýþýlmaz” gözüyle baktýðýndan, önleyici yasal yaptýrýmlar yetersiz olduðundan, þiddete ve istismara uðrayan kiþilerin utanma, korkma nedeniyle bildirimde bulunmamalarýndan ve gerçekleri inkar etmelerinden, yaþanan olaylar saklý kalmaktadýr. Bu durum þiddete
uðrayan kiþilerde yalnýzlýk, dýþlanma duygusu uyandýrmakta, özellikle çocuklar üzerinde ciddi olumsuzluklar yaratmaktadýr.
Þiddet olaðanlaþmaya baþladýðýndan, sadece aile içinde deðil kamuya ait hemen her alanda yaþanabilmektedir. Çeþitli biçimlerde ortaya çýkabilen þiddet, sadece uðranýlan bir fiziksel zor ya da baský deðildir. Açlýk, sefalet, yoksulluk, savaþlar, göç; saðlýk, eðitim, barýnma ve kaliteli yaþam koþullarýndan mahrum kalma da þiddettir.
Sosyal güvencesi olmadýðý için hastaneye gidemeyen anneye, iþ bulamayan babaya, parasýzlýktan okula gidemeyen çocuða dayatýlan þiddettir. Unutulmamalýdýr ki; yaþananlar, denetim dýþý veya münferit deðildir, kesinlikle
sistemin varlýk koþuludur. Kapitalizm hiç durmadan korkuyu örgütler ve tüm þiddet araçlarýný kullanarak toplumlar üzerinde baský ve yýlgýnlýk yaratmaya çalýþýr. Bu iþleyiþi için gereklidir.
Bütün bu baský ve yýlgýnlýða raðmen kadýnlar, tarihte yerlerini aldýlar. Evlerinden çýkýp, sosyal, siyasal olaylara katýlmaya baþladýlar. Kendilerine sunulan ve dayatýlanlarý geri iterek, özgürlük alanlarýný geniþleterek, kendilerinin ve tarihin kaderine el attýlar, direndiler. Çalýþma saatlerinin kýsaltýlmasýný, mesleki eðitimi, atölyede eþit hiyerarþiyi, eþit ücreti, kreþ hakkýný, siyasal örgütlenme ve dernek kurma hakkýný talep ettiler. Ve kadýnlar “en cesur
ve en amansýz devrimciler” halini aldýlar; Ýngiliz iþçi hareketine, Fransa’daki barikat savaþlarýna katýldýlar. Oy
hakký için attýklarý ilk adým, yasal kürtaj hakký için, eþit iþe eþit ücret için, özgür bir ülke ve insanca yaþam için
devam etti, mücadele ettiler, direndiler ve kazandýlar. Sovyetler Birliði’nde, Bulgaristan’da, Nikaragua’da, Vietnam’da, Küba’da en ön saflarda mücadele ettiler. Aþaðýlanmanýn, dýþlanmanýn, sömürülmenin kaderleri olduðunu kabul etmediler, tarihteki þanlý yerlerini aldýlar.
Kadýnýn kurtuluþu, sýnýflý toplumlarýn olmadýðý, sevginin, aþkýn, paylaþmanýn gerçek anlamda yaþam bulduðu
bir toplumda mümkündür. Bu toplumu kurmak için, bugünden yarýna býrakýlamayacak bir mücadeleyi örmek ise,
bütün kadýnlarýn görevidir.
sosyalist barikat 32
ADANA'DA 25 KASIM ETKÝNLÝÐÝ
ÇHKM Kadýn Komisyonu'nun organize ettiði "25 Kasým Dünya Kadýna Yönelik Þiddetle Mücadele ve
Dayanýþma Günü" etkinliði, 25 Kasým Pazar günü saat 13.00'te baþladý. Dünyada ve ülkemizde, devrim ve
sosyalizm mücadelesinde þehit düþen tüm kadýnlar için saygý duruþu ile baþlayan etkinlikte ilk olarak 25 Kasým
gününün ortaya çýkmasýna neden olan Dominik Cumhuriyetindeki üç kýz kardeþin katledilmesi anlatýldýktan
sonra kadýna yönelik þiddetin kaynaklarý, nedenleri
ve ortaya çýkan toplumsal
tablo özetlendi. Çeþitli
rakamlarla desteklenen bilgilerden sonra etkinliðin
söyleþi bölümüne geçildi.
Bu bölümde çeþitli sorularla katýlým saðlanmaya
çalýþýldý ve oldukça bilgilendirici, konunun deðiþik
yönlerine vurgu yapan
konuþmalar yapýldý. Müzik
dinletisinin de sunulduðu
etkinlikte çoðunluðu Mersin
Üniversitesi öðrencilerinden oluþan grubun
dinletisi, halaylarla sona
erdi. Daha sonra gösterilen
"Tek Baþýna" filmi ile etkinliðimiz sona erdi. Etkinliðe
Mersin ve Antakya'dan da
KADINLARIN ÖZGÜRLÜÐÜ
katýlým saðlandý.
sa
8
4
yý 2
ÝÇÝN DEVRÝM VE SOSYALÝZM
“bir çatýþma olmamasýna raðmen...”
BÝR MAHKEME KARARI
VE BÝR YÜREK SIZISI...
"... Bu durumda, operasyon sýrasýnda güvenlik
güçleri ile karþýlýklý çatýþmaya girdiði veya eylemci
grubun yanýnda yer aldýðý yönünde hiçbir tespit
bulunmayan davacýlar yakýný Alp Ata Akçayöz'ün
ölümünün, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre,
operasyon bittikten sonra cezaevinden tutuklu ve
hükümlülerin çýkarýldýðý sýrada güvenlik güçlerinin
bir çatýþma olmamasýna raðmen ateþ açmalarý
sonucunda meydana geldiði, olayda idarenin aðýr
hizmet kusuru bulunduðu ve oluþan zararýn tazmini
gerektiði sonucuna ulaþýlmaktadýr."
Yukarýdaki satýrlar, Danýþtay 10. Dairesi'nin
19.6.2007 tarihli kararýndan alýnmýþtýr...
Danýþtay, böylece Ýstanbul Ýdare Mahkemesi'nin
verdiði "tazminat" kararýna itiraz eden Ýçiþleri ve
Adalet Bakanlýðý'nýn istemini reddediyor ve kararý
onaylýyor...
Ne zaman?
19 Aralýk katliamýndan 7 yýl sonra...
Açýk açýk yazýyor karar; Alp Ata Akçayöz,
düpedüz kurþuna dizilmiþtir!
Neden?
Cezaeevlerinde huzur ve güven saðlamak ve
tutuklularý "hayata" döndürmek için!
Alp Ata Akçayöz, iþte böyle "hayata"
döndürüldü; kurþunarak... Üstelik ortada tek bir
çatýþmanýn olmadýðý, tutsaklarýn tek tek dýþarýya
çýkmaya baþladýklarý bir sýrada...
Peki, tazminatý anladýk; katil nerede?
Kimdir Ata'nýn katili?
Kimdir durup dururken tetiðe basýp Ata'yý
duvarýn dibinde kurþunlayan?
Kim emir verdi ona?
Emir önemli deðil; kim onun kafasýný tutsaklarýn
tümünü öldürmek gerektiði fikriyle doldurdu?
Dipçiði omuzuna dayayýp istediði caný alabileceðini kim ona öðretti?
Bütün bu kirli operasyonun kararýný alan,
katliamcýlarýn zincirlerini salan kimdir?
sa
Aradan 7 yýl geçti...Alp Ata'nýn anýsý kesik bir kol
gibi 7 yýldýr yanýbaþýmýzda...
7 yýlda biz hep Ata'ya layýk olmak için, onun
özlediklerini yapmak için çaba gösterdik.
Yapabildiklerimiz, ona armaðandýr...
Yapamadýklarýmýz, yüzümüzün karasýdýr...
Soðuk mahkeme kararlarýnýn resmi dili, onun
ölümünü anlatýr bize. Ama onun nasýl yaþadýðýný
anlatamaz.
Nasýl bir yürek durdu o gün, onu bir biz biliyoruz,
bir de tarih...
Ne tarih unutacak Ata'yý, ne de biz...
Katilleri de...
Katillerin arkasýndaki katilleri de...
Bütün katillerin en arkasýnda duran katilleri
de...
Unutmak yok...
Unutmak, kalbimizin yarýsýný unutmaktýr...
Unutmak, ihanettir...
9
4
yý 2
sosyalist barikat 33
19 ARALIK KATLÝAMINI
UNUTMADIK, UNUTMAYACAÐIZ
ALP ATA AKÇAYÖZ
Telekom Direniþinin Ardýndan...
Türkiye’nin önemli grevlerinden birini daha geride býraktýk. Kendi alanýnda bir ilk olma özelliðini taþýyan Telekom
grevi, burjuva medyanýn ve Ogerlerin yoðun baskýsýna karþýn belirli kazanýmlarla sonlandý. Telekom Grevi þovenist dalganýn arasýnda istenilen düzeyde ses getirmese de, grev boyunca haberleþme alanýnda yaþanan aksaklýklar, Telekom iþçilerinin ülke için ne kadar önemli bir yerde durduðunu gösterdi.
44 gün grev sonunda 23 bin 400 iþçi adýna toplu sözleþme imzalayan Haber-Ýþ sendikasý ile Türk Telekom arasýnda imzalanan anlaþmada, iþçilere 112 gün üzerinden ikramiye ödenecek, sosyal yardýmlar ise ücret zammý oranýnda arttýrýlacak. Taraflar arasýnda varýlan anlaþmaya göre, iþçilerin ücretlerine birinci yýl yüzde 10, ikinci yýl yüzde 6.5 artý enflasyon oranýnda zam yapýlacak. Sendikanýn talebi doðrultusunda 2008 yýlý Mart ayý itibarýyla ücret
dengesizliklerinin giderilmesi için 25 milyon YTL’lik kaynak kullanýlacak. Bu kaynaðýn yeterli olmamasý halinde 1
Eylül 2008’den itibaren de 5 milyon YTL’lik ilave bir kaynak denkleþtirmede kullanýlacak. Böylelikle denkleþtirme için kullanýlacak toplam kaynak 30 milyon YTL’yi bulacak. Sendikanýn grevde geçen süreler için istediði ödeme ise
Kurban Bayramý öncesinde bir defaya mahsus olmak üzere 200 YTL olarak ödenecek. Grev süresince iþten çýkarýlan iþçiler de iþbaþý yapacak. Mahkemeye giden konularda ise dava sonucu beklenecek. Beraat eden iþçiler de
iþ baþý yapacak. Taraflar arasýndaki önemli anlaþmazlýk konularýndan olan kapsam maddesi, idari görevlileri kapsam dýþýnda býrakacak þekilde düzenlenecek. Patronun denkleþtirme çalýþmalarý yapýlmasý talebi ise kabul görmedi. Ýþçilerin 5 gün 45 saat olan çalýþma süreleri mevcut haliyle korunacak. Çalýþma süresinin 6 gün 45 saat olarak uygulanmasý halinde iþçilere aylýk 200 YTL ilave ödeme yapýlacak.
MALTEPE’DE GREVCÝ ÝÞÇÝLERLE RÖPORTAJ YAPTIK
Greve çýkma nedenleriniz nedir?
Greve çýkmamýzýn nedeni sadece ücretler deðil. Ýlkokul mezunu olmayýp 20 yýldýr çalýþan iþçilerin, iþten çýkarýlmasý ise
alýnacak yeni elemanlarýn sözleþmeli olarak alýnýp sendikasýzlaþtýrýlmaya çalýþýlmasýdýr. Bir diðer nedende bizden sonra ki nesillere, daha iyi çalýþma koþullarý ve daha iyi haklar býrakmaktýr.
Birlikteliði, dayanýþmayý, ve haklarýmýzý almanýn bir aracý olan grevin gerekliliðini göstermektedir. Bilinçli iþçi yaratmak, grev eylemiyle ilgili kendimizi, sendikamýzý ve halkýmýzý bilinçlendirmek, gerekliliðini ortaya koymaktýr.
Eylem karþýtý giriþimler oluyor mu?
Bu iþ alanýnda sendikalaþma sadece Türkiye’de var. Bu sendikalaþmada her yönden sýkýþtýrýlarak bitirilmeye çalýþýlmakta. Valilik onayýyla taþeron þirketler yeni baðlantýlar kurarak grev kýrýcýlýðýna neden olmakta. KabloKur taþeron þirketlerine kopartýlarak biz grev eylemini sürdürmekte
olan iþçilerin üstüne atýlarak karalamaya çalýþýlmakta.
Telekom
Medya, grev eyleminin içeriðiyle ilgili açýklama yapýlýyor mu?
Toplumun çoðunluðu tamamen bu hak arama eyleminden habersiz. Medya grevle ilgili sadece 5-6 saniyelik açýklamadan baþka
bilgilendirici bir açýklama yapmamakta. Haberdar olan halkýn bir
kýsmý duyarlý ve bizleri birçok bölgemizde ziyaret etmekte.
sosyalist barikat 34
Grev yöntem olarak etkin mi?
Sistem iþlevliliðini devam ettirmekte. Ankalarýn onarýlmasý, yeni
baðlantýlarýn yapýlmamasý dýþýnda. Biz grevin yöntem olarak pasif
kaldýðýný düþünüyoruz. Grevin tam anlamýyla grev olmasý, hak arama eylemimizin duyulmasý için þartellerin indirilerek tamamen
sistemin durdurulmasýndan yanayýz.
Ýþçilerin direnci nasýl? Baþarýlý olacaðýnýza dair umutlarýnýz ne
oranda?
Bizim yerelde iyi olduðumuzu söylemek istiyorum. Ama bazý bölgelerde kýrýlmalar ve iþe baþlamalar olmuþ. Örneðin Bursa’da 70
kiþi iþbaþý yapmýþ durumda. Bunun en önemli nedeni sendikanýn
grev konusunda tecrübesizliðidir. Bu grev de þuana kadar ki ilk
grev deneyimimiz. Bu grevin baþarýyla sonuçlanmamasý halinde
sendikanýn sonu olacaktýr. Umudumuz örgütlülüðün, dayanýþmanýn geliþmesi oranýnda artacaðýna inanýyoruz. Halk
Kültür Merkezleri Ýþçi Kolektifi’ne ara ara bir çok
bölgemizdeki ziyaretlerinden, dayanýþmanýn örneðini temsil ettiklerinden dolayý tekrardan teþekkür ederiz.
10
sa
4
yý 2
Emekçilerine Bölge
Bölge Ziyaretler
HKM Ýþçi Kolektifi, haftalardýr süren Türk
Telekom Grevi'nde emekçilerin haklý taleplerini
desteklemek amacýyla Osmanbey'de, Ayazaða
Köyü'nde, Esenler'de, Kaðýthane'de, Kartal
Maltepe'de grevdeki iþçileri ziyaret etti.
Medyanýn arka haberlerinde yer alan grevi, iþveren (Oger - Türk Telekom) aralýksýz olarak
sabote etme giriþimlerini sürdürüyor. Arýzalarý
gidermedikleri iddia edilen iþçileri grev kapsamý
dýþýna çýkarýyor. Þirketle, iþbirlikçi hükümetlerin
(T.C. Suudi Arabistan, Ürdün, Romanya,
Portekiz, Lübnan, Güney Afrika) ortaklaþa yürüttükleri grev kýrýcýlýðý bu haklý direniþin ateþini
söndüremeyecektir.
HKM Ýþçi Kolektifi olarak Telekom iþçilerinin
sendikal mücadelesinde öne çýkarýlmasý gereken
taleplerini, çalýþma koþullarýný, grev süreci
boyunca yaþadýklarýný görüþerek, sýnýf dayanýþmasýnýn onurunu yaþadýk.
YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN BÝRLÝÐÝ
HALKLARIN KARDEÞLÝÐÝ
HABERLER
Zamlara Karþý HKM Eylemi
Bütün Türkiye bir þovenizm dalgasý içinde çalkalanýrken ve ýrkçýlýk her yanda kýþkýrtýlýrken hükümet tarafýndan
baþlatýlan zam dalgasý Halk Kültür Merkezleri tarafýndan bir eylemle protesto edildi. 17 Kasým 2007 günü saat
13.00'te Taksim tramvay duraðýnda bir araya gelen HKM'liler sloganlarla baþladýklarý eylemlerini bir basýn açýklamasýyla sona erdirdiler.
"Zamlar Geri Çekilsin-Özgür Ülke Ýnsanca Yaþam Ýstiyoruzi" pankartýyla yapýlan eylemde "Kurtuluþ Yok Tek
Baþýna, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz", "Özgür Ülke Ýnsanca Yaþam Ýstiyoruz", "Zamlar Geri Çekilsin" gibi dövizler taþýnýrken ayný istemler sloganlara da yansýdý.
BASINA VE KAMUOYUNA
ZAMLAR GERÝ ÇEKÝLSÝN, YENÝ ZAMLAR
ÝSTEMÝYORUZ
ZAM, ZULÜM VE SOYGUN DÜZENÝNE
HAYIR
ÖZGÜR BÝR ÜLKE VE ÝNSANCA YAÞAM
ÝSTÝYORUZ
ÝSTÝKRAR ÝÇÝNDE SOYGUN DEÐÝL,
ÝNSANCA YAÞAM ÝSTÝYORUZ
HALK KÜLTÜR MERKEZLERÝ
11
sa
4
yý 2
sosyalist barikat 35
Her ortamý fýrsat bilen emperyalistler ve yerli iþbirlikçileri, hükümeti ve sözde muhalefeti ve IMF'nin dayattýðý bir
istikrar aldatmacasý ile iþçilerin, emekçilerin, yoksullarýn deðil patronlarýn kasalarýný dolduran ve onlarý koruyan
düzenlemelerine devam ediyor. Ve AKP hükümeti savaþ ekonomisini oluþturmak için emekçilerin en temel ihtiyaçlarýna zam üstüne zam yapýyor. Bunun adýna da istikrar diyor. Ulaþýmda toplu taþýma ücretlerine, suya, ekmeðe, simite
yapýlan zamlar, zaten var olan durumda ÖTVsi, KDVsi ile emekçilerin bütün temel ihtiyaçlarýnýn çeþitlendirilmiþ
vergilendirmelerle yaþayamaz hale getirildiði koþullarý daha da aðýrlaþtýrarak sürdürüyor. Benzinde ÖTV artýþýyla birlikte tüm mal ve hizmetlerde fiyat artýþý olacaðý, öncelikle doðalgaz ve elektriðe de zammýn kapýda olduðu da açýktýr.
Temel ihtiyaçlara yapýlan bu zamlar devletin istatistik raporlarýnda belirlediði açlýk ve yoksulluk sýnýrýnýn çok altýnda
yaþayan yoksullarýn yaþama hakkýnýn gasp edilmesidir.
Ýnsanca ve saðlýklý yaþamanýn belirleyici haklarýndan olan yeme, içme, yýkanma, temizlik, ýsýnma, barýnma, ulaþýma
öncelikle yapýlan zamlar ayný zamanda insanca yaþam için temel hak ve özgürlüklere yapýlan saldýrýlardan farklý
deðildir.
Bugün en büyük operasyon halkýn cebine yapýlmýþtýr. Özellikle son aylarda halklarý birbirine kýrdýrmak için bilinçli
olarak ýrkçý ve þoven dalgayý yükselterek özelleþtirmelerle beraber zamlarý birbiri ardýna sýralýyorlar. Bu durum iþçilerin, emekçilerin, yoksullarýn zor ve aðýr yaþam koþullarýný daha da aðýrlaþtýrmaktadýr.
ÝSKÝ su zamlarýna iliþkin basýn açýklamasý yapýyor. "Su kaynaklarý arayýþý ve içme suyuna yatýrým yapma ihtiyacý
zaruri hale geldi. Bu da yeni düzenlemeleri gerekli kýldý." Yani yeni düzenleri, yeni zamlarý. Yalan söylüyorlar. Bunun
sorumlusu biz deðiliz. Bunun tasarrufu ve çaresi de suyu az kullanmak ve zam deðil. Zamlarýn gerekçesi olarak gösterilen küresel ýsýnmaya baðlý olarak yaþanan iklim deðiþikliklerinden olumsuz etkilenen su kaynaklarýnýn kýtlýðýnýn
sorumlusu emekçi halk deðildir. Bu zamlarla emekçiler uluslar arasý deðerlerin altýnda su tüketmeye zorlanmaktadýr.
Kaldý ki 2007 yýlý içinde suya üç defa zam yapýlmýþtýr. Ayrýca 2007 yýlýnda aylýk yaklaþýk 120 milyon YTL geliri ve 1,8
milyar YTL bütçesi olan ÝSKÝ'nin gelirleri giderlerini karþýlamaktadýr. Hangi zammýn arka planýna, gerçek yüzüne baksak baþka bir yalan, baþka bir soygun görmek mümkün.
Bugün dünyadaki yoksulluk ve açlýk emperyalizmin neoliberal politikalarýyla 20 yýl öncesine göre iki kat artmýþtýr. Her
yýl yüz binlerce çocuk açlýktan ve önlenebilecek hastalýklardan ölmektedir. Doðayý nükleer denemelerle yok etme
tehdidiyle karþý karþýya getiren kapitalizm insaný da doðayý da öldürüyor. Emperyalizmin sömürgeci kurumlarý IMF,
Dünya Bankasý girdiði her ülkede iþbirlikçileriyle halklarýn iliðini kurutuyor. Yoksulluk, iþsizlik ve açlýða mahkum ediyor. Hükümetler de koro halinde ayný þeyleri söylüyor. Aman IMF'nin istikrarýný bozmayýn.
Ücretlere gelince, zam isteyemezsiniz,
istikrar bozulur. Grev yapmayýn, yaparsanýz,
istikrar bozulur. Ýstikrar markalý bir ekmek
biçimi var da biz mi bilmiyoruz. Asýl bizden
istedikleri bu soygun düzeninin çarklarýný
bozmamamýzdýr. Biz emekçiler halklarýn
ihtiyaçlarýnýn belirlediði bir istikrar istiyoruz.
Kendimiz ve çocuklarýmýz için insanca bir
yaþam istiyoruz.
rli
Zehi lar
am
Kavr üðü
z
ö
S l
Stratejik Ortaklýk
sosyalist barikat 36
“Stratejik Ortaklýk” kavramý, son yýllarda zihnimizi en çok zehirleyen kavramlardan biridir.
Nereden çýktýðý, nasýl icat edildiði tam olarak bilinmiyor ama 1990’lardan beri Amerika Birleþik Devletleri ile Türkiye arasýndaki iliþkileri arasýndaki baðýmlýlýk iliþkisini tanýmlamak ve durumu “kibarlaþtýrmak” için resmi dilde bu uyduruk kavram kullanýlýyor.
Kavram, sözlük anlamýyla “stratejik”, yani uzun vadeli politikalar anlamýnda ABD ile Türkiye’nin “ortak” olduðunu ifade ediyor. Ve tabii doðal olarak “ortak” sözü, taraflar arasýnda bir eþitlik olduðu varsayýmýný öne çýkarýyor. Sanki iki eþit taraf varmýþ da
bunlar tamamen kendi özgür iradeleriyle bir araya gelip belli konularda görüþ birliðine varmýþlar gibi… Aslýnda burada Türkiye’ye örneðin Ýngiltere’ye benzer bir hayali konum biçme çabasý var; yani
ABD ile Ýngiltere arasýnda bugün mevcut olan emperyalist ortaklýk iliþkisinin aynýsýnýn ABD ile Türkiye arasýnda
da mevcut olduðu yalaný bu kavramýn özünü oluþturuyor.
Oysa, ABD ile Ýngiltere arasýndaki iliþkinin bile eþit olmamasý bir yana, Türkiye-ABD iliþkilerinde böyle bir durum
söz konusu bile deðildir. Bu iliþki, düpedüz bir yeni-sömürge iliþkisidir; Türkiye ekonomisinden politikasýna, kültürüne dek bütün alanlarda emperyalizme baðýmlý bir ülkedir. “Stratejik Ortaklýk” adý altýnda yumuþatýlarak kibarlaþtýrýlan iliþki de bir uþak-efendi iliþkisinden baþka bir þey deðildir.
Nedir bu “ortaklýk” dedikleri?
Örneðin, Kore savaþýnda Anadolu’dan toparlanýn baðýmsýzlýk savaþý veren Kore halkýnýn üzerine gönderilen emekçi çocuklarýnýn kýrdýrýlmasýdýr!
Örneðin, üslerle ve açýk-gizli yüzlerce anlaþmayla Türkiye’nin ABD emperyalizmin bütün Ortadoðu’ya saldýrý
noktasý haline getirilmesidir.
Örneðin, ABD’nýn Ortadoðu’daki en kanlý uþaklarý olan Siyonist Ýsrail ile (geçmiþte de Ýran Þahý ya da Pakistan
diktatörü Ziya ül Hak gibileriyle) açýk-gizli anlaþmalarýn imzalanmasý ve en kirli suçlara ortak olunmasýdýr.
Örneðin, emperyalizmle iþbirliði içinde emekçilerin kanýný içerek semirmiþ olan bir avuç iþbirlikçi tekelcinin ve ortaklarýnýn bu ülkeyi emperyalist çýkarlara göre yönetmesidir.
Örneðin, IMF ve Dünya Bankasý ile en onursuz kölelik anlaþmalarýnýn imzalanmasý, emperyalist çýkarlar doðrultusunda ülke ekonomisinin ve tarýmýn tamamen soygun ve talanaý açýlmasýdýr.
Örneðin, Dünya Ticaret Örgütü ve MAI gibi anlaþmalarla yabancý sermayenin önündeki tüm engellerin ortadan
kaldýrýlmasý, bir gecede çýkarýlan yasalarla bu topraklarda neyin ekilip neyin biçileceðinin kontrolünün emperyalistlerin insafýna býrakýlmasýdýr.
Ýþte böyle bir þeydir “stratejik ortaklýk” dedikleri!
Emperyalizme uþaklýk etmenin parlatýlmýþ, cilalanmýþ þeklidir. Ve cilalar bir kez dökülmeye baþladýðýnda ortaya
her zaman yalýn gerçek çýkar: Kölelik!
Bugüne dek, ABD emperyalizminin hiçbir yeni-sömürge ile ortak olduðuna tanýk olunmamýþtýr ama her kukla yönetici de kendisini “ortak” gibi göstermeye bayýlýr!
Afganistan’da þu anda kendini “hükümet” zanneden CIA ajaný Karzai “ortak”týr örneðin, ABD ordusu olmasa üç
gün dayanamayacak kukla Irak hükümeti de “ortak”týr! Geçmiþte Vietnam’ýn iþbirlikçi haini Diem de kendini
ABD’nin “ortaðý” zannederdi. Ýran’ýn en büyük hýrsýzý Þah Pehlevi ailesi de “ortak” olduðu iddiasýndaydý.
Sonuç olarak kavram, tam bir sahtekarlýk örneðidir; gerçeði yansýtmak bir yana tümüyle yalan üzerine kuruludur.
Ve elbette gerçek bir “stratejik ortaklýk”tan söz edeceksek eðer, onu iþbirlikçilerin
dünyasýnda deðil, ezilen emekçi halklarýn dünyasýnda
aramak gereklidir. Gerçekten de Ortadoðu’nun bütün emekçi halklarý kardeþtir ve ortaktýr; çünkü düþmanlarý ortaktýr: Emperyalizm!
KAHROLSUN EMPERYALÝZM
12
sa
4
yý 2
YAÞASIN DEVRÝM VE SOSYALÝZM
DÜN Y A H
A
L A R IN D A
N
LK
Martin Caballero Dünya Halklarýnýn
Mücadelesinde Yaþayacak
FARC'ýn komutanlarýndan Martin Caballero, 25 Ekim
2007 günü, Montes de Maria yakýnlarýnda Kolombiya
ordusu ile girdiði çatýþmada 19 gerilla ile birlikte þehit
düþtü. Martin Caballero, devrimciliðe Komünist Gençlik
Örgütü'nde baþlamýþ ve son yirmi yýldýr FARC'ýn verdiði
silahlý savaþýmda devrimci mücadelesini sürdürmüþtü.
ABD emperyalizmi tarafýndan da aranan Martin Caballero, 2000 yýlýnda
Kolombiya'nýn þimdiki dýþiþleri bakaný Fernando Araújo'nun kaçýrýlmasý
operasyonunu düzenleyenler arasýnda yeralmýþtý.
Martín Caballero barýþ görüþmelerinin yoðunlaþtýðý son aylarda öldürülen
FARC komutanlarýndan üçüncüsü oldu. Yine geçtiðimiz aylarda FARC'ýn önde gelen komutanlarýndan olan JJ ( Milton Sierra Gómez) vurulmuþ, ardýndan da yine FARC'ýn lojistik ve malî iþlerinden
sorumlu olduðu belirtilen Negro Acacio öldürülmüþtü. Martin Caballero’nun ölümü ile FARC’ýn yaptýðý açýklamayý, Atýlým Gazetesinin yaptýðý çevirinin öneminden dolayý sizlerle paylaþýyoruz.
...
FARC-E
EP Genelkurmayý Karayip Blok'u*
FARC Genelkurmayý Karayýp Blok'u, Kolombiya Kuzey Kýyýsý (Costa Norte)
halkýna, tüm ülkeye, Amerika'mýzýn halklarýna ve dünyaya, yoksullarýn
sevgilisi ve kahraman gerillalarýndan biri olan komutan Caballero'nun,
Bolivar yakýnlarýndaki Carmen'de bir savaþta, onu daima karakterize eden
en deðerli devrimcilerin saðlamlýðýyla þehit düþtüðünü duyurur.
Maria Daðlarý'nda (Montes de María -ç.n.) ABD hükümetinin teknik destek
saðladýðý Uribe'nin narko-askeri rejiminin silahlý kuvvetlerinden 6 bin kiþilik
it sürüsüyle yaþanan, bir gerillaya 300 asker, aðýr silahlar ve hava
desteðinin düþtüðü çarpýþmada, FARC'a baðlý 20 yiðit savaþçý þehit düþmüþtür. Halkýn davasýna kendini
adayan cesur savaþçýlara þan olsun! Onlar, yýllar boyunca Centro de Bolivar'ýn, Sucre'nin, Maria
Daðlarý'nýn köylülerini, devlet paramilitarizminin katil sürülerine karþý savundular. Bu sürülerin baþýný
Mancuso, Jorge 40, Diego Vecino, Chepe Barrera, La Gata ve baþkalarý çekmektedir. Bunlar; Guerra
Tulena ve Spriella, þiþman García, Salvador Arana, Miguel Nule, Jairo Merlano, Eric Morris, Muriel
Benito-Revollo, Salomón Feris, Dáger Chadid, Visbal Martelo gibi, Baþkan Uribe'nin seçim zaferinin ve
köylü nüfusun terör ve ölüm yoluyla zorla göç ettirilmesinin sefasýný süren "parapolitikacýlar" tarafýndan
beslenmektedir.
Þan olsun o gerillalara! Onlar, taburlarýn ve deniz piyadelerinin korumasý altýnda Palmar'daki çiftliðinde
binden fazla köylünün vücudunu parçalara ayýran ve gömen paramiliter Rodrigo Cadena gibi, ya da El
Hacha'daki çiftliðinde kurbanlarýný canlý canlý timsahlarýn aðzýna atan narko-paramiliter Miky Ramirez
gibi halkýn katillerine karþý çarpýþtýlar.
Öyle anlaþýlýyor ki; Chambacu faresi mühürdar Fernando Araújo Perdomo, bu çatýþmada Caballero ve
onun Bolivarcý gerillalarýnýn ölmesine sevinmiþ. O da ayný zindanýn hamamböceðidir. Halk bizi sevdiði
sürece, bizi hiç bir þey durduramaz. Yoldaþlarýmýzýn, Yeni Kolombiya'yý, Büyük Vatan'ý (Patria Grande:
Latin Amerika -ç.n.) ve sosyalizmi düþleyerek þehit düþmesinden gurur duyuyoruz. Karayýp halkýna ve
þehitlerin ailelerine en yürekten baþsaðlýðý diliyoruz. Bütün kamplarýmýzda þehit gerillalar anýlmaktadýr.
Bakan Santos, FARC'tan tehditlerini esirgemeyebilir. Açýktýr ki, silahlý bir toplumsal çatýþmada dövüþenler daima aranacaktýr. Bize, "Özgürlük için dövüþen halklar, sonunda zalimleri yenerler" diyen
Kurtarýcý'nýn (Simon Bolivar -çn) kesinliðiyle, Karayipler halkýný ve Kolombiya halkýný mücadeleyi
sürdürmeye çaðýrýyoruz. Caballero ölmedi; çok yakýnda, FARC gerillalarýnýn Maria Daðlarý'ndan
Barranquilla yönünde Cartagena ve Sincelejo'ya doðru ilerleyeceðini, toplumsal ve siyasal deðiþimci
örgütlerle birleþip, halklara mümkün olan en büyük mutluluðu saðlayacak olan yeni Bolivarcý hükümete
katýldýðýný göreceðiz.
YAÞASIN PROLETARYA
ENTERNASYONALÝZMÝ YAÞASIN DEVRÝM
13
sa
4
yý 2
* Kolombiya Devrimci Silahlý KuvvetleriHalk Ordusu Genelkurmayý Karayýp Blok'u
tarafýndan kaleme alýnmýþtýr.
sosyalist barikat 37
Halkýn Davasýna Kendini Adayan Cesur Savaþçýlara Þan Olsun
A
H A L KL
Chavez: Baþaramadýk ama "Þimdilik"
D A N. . .
IN
R
YA
N
Ü
Venezüella Ulusal Seçim Konseyi,
Baþkan'ýn anayasa reformu taslaðýnýn
%49.3 Evet oyuna karþýlýk %50.7 Hayýr
oyuyla reddedildiðni açýkladý. %45
çekimser kaldý. Chavez, reform öne
risini "þimdilik" kaybettiðini söyledi.
Oylama iki grup maddeden oluþuyordu.
Birinci grupta, Chavez'in 33 deðiþiklik
maddesi yer alýyordu. Ýkinci grupta yer
alan 33 öneri ise Yasama Meclisi tarafýndan
kararlaþtýrýlan maddelerdi. Ýkinci grupta yer alan maddelere ve
rilen hayýr oylarý biraz daha yüksek çýktý. Bu gruptaki maddelere
%49 Evet oyuna karþýlýk %51 Hayýr oyu verildi.
Chavez anayasa konusunda ýsrarcý olduðunu vurgularken
"taslaðýn tek bir virgülünü bile deðiþtirmeyeceðim, bu taslak
yaþamaya
devam ede- XEðitim Emekçileri Yunanistan’da Grevdeydi
Ücretlere yapýlan zamlarýn düþük olduðu gerekçecek" dedi.
siyle Yunanistan'da öðretim üyeleri ve öðretmenler
greve giti. Atina, Selanik baþta olmak üzere ülkenin
bir çok yerinde soaða çýkan Yunanlý eðitim emekçilerine, eðitime verilen önemin de artýrýlmasý için
öðrenciler de greve katýlarak destek sundular. Grev
Artýk kulaklarýmýzýn maalesef alýþtýðý bir acý
süresince yaklaþýk 24 saat eðitim verilmezken,
haber , Çin'de maden kazalarý. 24 Ekim'de
ilköðretim ve orta öðretim kurumlarý da grev boyunÇin'de kömür madeni tünelinin çökmesi
ca açýlmadý.
sonucu meydana gelen kazada 12 iþçi
yaþamýný yitirdi. Yaþanan kazada maden
tünelinin çökmesi sonucu 12 kiþinin öldüðü, XFransa’da Öðrenciler Eylemde!
1 kiþinin kaybolduðu ve 2 kiþinin de yaraFransa'da, Ekim ayýnda eylemlerine baþlayan öðrenlandýðý bildirildi.
ciler hükümetin yasalarýna karþý sokaklara çýkmaya
Resmi Xinhua Haber Ajansý'nýn haberinde,
devam ediyor. Son olarak Fransa'da 7 Aralýk 2007
kazanýn iþçilerin kuzeydeki Shanxi eyaletine
günü üniversitelere özerklik kazandýran yasa probaðlý Yangquan þehrinde 85 metre uzunjesini protesto etmek için bir çok kentte binlerce
luðundaki tüneli onarmasý esnasýnda oluþöðrenci yine sokaklardaydý. Paris'te 5 bin öðrenci
tuðunu duyurdu. Halkýn yaþadýðý konutlarýn
yasaya karþý miting düzenledi.
altýnda bulunan Yinying madenindeki kaza
Ulusal Öðrenci Koordinasyonunun çaðrýsý üzerine
nedeniyle 5 evin de çöktüðü belirtildi. Çin'de Marsilya kentinde 4 bin genç, Grenoble'da 500,
maden kazalarý nedeniyle günde ortalama
Lyon'da 800, Angers'de 800, Perpignan'da 700 ve
olarak 13 emekçi yaþamýný yitiriyor, gerçekRennes'de 200 kiþi gösteri yaptý.
leþen maden kazalarýnýn nedeniyse maden
sahiplerinin yeterli güvenlik önlemi almaXABD yine 'yanlýþlýkla' sivil vurdu
masý. Yalnýzca 2007Ocak-Eylül aylarýnda
meydana gelen maden kazalar sonucu 3bin
Irak, ABD emperyalizminin eli kanlý katil ordusu,
69 iþçi yaþamýný yitirirken, bildirilmeyen,
Irak'ta "yanlýþlýkla" can almaya devam ediyor.
yani resmileþmeyen kazalar sonucu ölümGeçtiðimiz günlerde, El-Kaide militanlarýna yönelik
lerin yýlda 20 binden fazla olduðu idiaa
operasyon sýrasýnda 4 Iraklý sivilin vurulduðu ve bu
ediliyor.
vurulanlardan birinin öldüðü bildirildi. Irak iþgalinin
Bir emekçiye atýlan tokatlardan en acýsý,
baþladýðý günden bu yana, sürekli "yanlýþlýkla" insan
ölüm saçan çalýþma koþullarý sonucu
öldüren ABD ordusu, bu olaydan kýsa bir süre önce
yaþanan iþ cinayetleridir, kar hýrsý, iki kuruþ
de 5 Iraklýyý yanlýþlýkla öldürmüþtü. Bu Iraklýlardan
fazla kazanmak derdinde olan patronlarýn
birisi de çocuktu.
ten rengi deðiþse bile anlayýþlarý deðiþmi- yor, bizlere düþense emekçilere
KAHROLSUN EMPERYALÝZM
atýlan her tokadý yüzümüzde duymaktýr.
YAÞASIN DEVRÝMCÝ KURTULUÞ
D
sosyalist barikat 38
Çin’de Maden Kazalarý
14
sa
4
yý 2
Birinci AÐIZDAN NÝKARAGUa DEVRÝMÝ...
dizginsiz bir sabýrla
HALKLARIN TARÝHÝNÝ ÖÐRENELÝM
15
sa
4
yý 2
sosyalist barikat 39
YAZAR:TOMAS BORGE
YAYINEVÝ: ÝLETÝÞÝM YAYINLARI
Devrim dediðimizde "halkýn baðrýnda kök salmak" deyimi akla gelmesi gereken olgulardan biridir.
Dünya devrim tarihinin geçmiþi de bizi haklý çýkaracak birçok örneklerle doludur. Tanýtýmýný
yapacaðýmýz kitap olan "Dizginsiz Bir Sabýrla" isimli eser de bir ülkede söz sahibi olmanýn
öyküsünü bizlere sunmaktadýr. Nikaragua'da Sandinist Ulusal Kurtuluþ Cephesi'nin baþarý, yenilgi, doðru ve yanlýþlarýný iþleyen ve FSLN'nin kurucularýndan Carlos Fonseca'nýn hayatýndan kesitler
sunan "Dizginsiz Bir Sabýrla"nýn her paragrafý adeta bir eðitim çalýþmasý gibidir.
Bilindiði gibi, Nikaragua'da devrim 1979 yýlýnda, FSLN'nin öncülüðünde baþarýya ulaþmýþtýr.
Nikaragua halkýnýn düþmaný Somoza, devrim sonrasýnda kaçarak canýný kurtarmýþtýr.
1854 yýlýnda Amerika ülkeyi bombalamaya baþlar. 1900'ler ile birlikte Amerikan iþgaline karþý
baþlayan direniþ Nikaragua halkýnýn önderi olan Sandino tarafýndan doruða çýkarýlýr. "Ya Özgür
Vatan Ya Ölüm" sloganý dünya halklarýnýn faþizme karþý mücadelesinde beyinlere kazýnýr. Somoza
tarafýndan katledilen Sandino, Nikaragua halkýnýn gönlünde sarsýlmaz bir yer edinir. Sandino'nun
iþgalcilere karþý açtýðý bayrak, kitapta yer alan þu cümlelerle önemini koruyor; "Gerek düþüncesi,
gerekse de uygulamadaki eylemleri açýsýndan Sandinizm yorumumuz sanki bir iptilaymýþ gibi
olmalýydý yoksa hiçbir iþe yaramazdý. Köklerimiz, Sandino'nun tarihi örneðini oluþturduðu köklerimiz, inatçýlýk olmadan, gücü ve hatalarý ölçmeyi bilen uzmanca bir çalýþma olmadan araþtýrýlamazdý. Ulusal muhafýzlara karþý sürdürdüðümüz gerilla savaþý, Sandino'nun küçük çýlgýn ordusunun alçaklar ve Yanki iþgalcilerinden oluþan sürüsüne karþý sürdürdüðü savaþýn bir devamý olarak
görülmezse anlamsýzlaþýrdý. Biz de buna göre davrandýk."
Dizginsiz Bir Sabýrla adlý eserde iki önemli yan ortaya çýkýyor. Birincisi FSLN'nin geçirdiði çeþitli
evreler, ikinci ise FSLN'nin komutanlarýndan Carlos Fonseca hakkýnda çeþitli bilgiler sunmasýdýr.
Çocukluðunda çok zor günler geçiren Carlos Fonseca, ayný yoksulluðu Nikaragua halkýnýn yaþamamasý için kendisini adamýþtýr. Nikaragua sokaklarý Fonseca'nýn çýplak ayaklarýyla þekerleme,
gazete satmasýna, gazcýlýk yapmasýna þahittir. Özellikle gerilla savaþýnýn Nikaragua'nýn geleceðini
belirlemesinde Carlos Fonseca'nýn mücadelesi oldukça önemlidir. Bu anlayýþ kurtuluþun silahlý
mücadeleden geçtiðini belirten Carlos Fonseca'nýn yazdýðý yemin metninde hayat bulur; "Beynim
ve kalbimle ölümsüz yurtseverlik timsali Augusto Cesar Sandino ve Ernosto Che Gueverayý örnek
alarak, Latin Amerika ve tüm insanlýðýn özgürlüðü için çarpýþmýþ tüm kahraman ve þehitlerin anýlarý
ve tarih önünde elimi kýrmýzý ve siyah bayraða koyuyorum, ki o bayraðýn anlamý; özgür vatan ya da
ölümdür. Silah elimde anavatanýmýn renklerini koruyacaðýma, Nikaragua'da ve dünyada
sömürülenlerin ve ezilenlerin kurtuluþu için savaþacaðýma yemin ederim. Bu yemini yerine
getirirsem Nikaragua'nýn kurtuluþu ödülüm, tutmazsam rezil bir ölüm ve unutulmak cezam
olsun"
Kitabýn bir baþka önemli özelliði ise, yazarýnýn kendisi Tomas Borge'dir. Tomas Borge'nin
þiirsel bir anlatýmla yazdýðý kitap Nikaragua ve dünya devrimci hareketi için önemli bir
miras anlamýný taþýmaktadýr. Ýþçi ve köylülerin örgütlenmesi çalýþmalarýnýn yaný sýra
gençlik örgütlenmesi de gerillaya akan ýrmaðý beslemektedir. Özellikle Carlos
Fonseca'nýn Nikaragua halk þairi Ruben Dario sevgisi, okuyucunun kültürel belleðine
önemli tohumlar ekmektedir.
"Dizginsiz Bir Sabýrla", tüm bunlarýn yanýnda 1972 depremini, Küba'daki gerilla
eðitimlerini, Che'nin deyimiyle halkýn yansýmasý olan Camilio Cienfuegos'u, FSLN
gerillalarýnýn cezaevinden kaçýrýlmasýný vb. bir çok olayý, canlý tanýðýn aðzýndan
damýtarak bize ulaþtýrmaktadýr.
Carlos Fonseca'nýn gerilla birliðinin önünde yaptýðý konuþmayý günümüzde önemini koruduðu için yer vermeden kitap tanýtýmýmýzý bitirmek istemiyoruz; "Zor
durumda olduðunuzda, iþiniz bittiðinde, üzgün olduðunuzda, aðlamak, kaçmak istediðinizde aklýnýza gelebilecek olandan çok daha kötü duruma
düþtüðünüzde FSLN'yi düþünün. Ayaklarýna geçirecek ayakkabýlarý
olmayan ve üstlerine ancak paçavralar giyebilen binlerce çocuðu, kadýný,
erkeði ve yaþlýyý düþünün. Biz onlarýn umudu, alternatifiyiz. Tüm bunlarýn bilincinde olduðunuzda,
devam edecek gücü bulmuþsunuz demektir."…
DEVRÝMCÝ KÜLTÜR ÝÇÝN
dünden yarýna mektuplar...
sosyalist barikat 40
Herkes Uzman Olunca...
Bugünlerde herkes uzman!
Bugünlerde medya dünyasýnda
herkesin kafasýnda miðfer, ayaðýnda postal, elinde de harekat planlarý… Akýllar, fikirler, bilgiçlikler, ukalalýklar…
Düþün ki dostum, zaman zaman Genelkurmay’ýn bile sabrý taþýyor. O kadar ki, özel olarak bildiri yayýnlayýp, genelge çýkarýp emekli
askerlere ve “strateji uzmaný” gazetecilere
“çenenizi kapatýn” uyarýsý yapýyor. Yani düþün, bu psikolojik harekatý bizzat yönetenler
bile hýzýný alamayan “Mehmetçik köþe yazarlarý”na durun demek zorunda kalýyor. Azý karar
çoðu zarar!
Söyler misin bana dostum: Dünyanýn baþka bir ülkesinde bu kadar þahsiyetsiz, bu kadar dalkavuk ve bu kadar savaþ delisi bir
medya var mýdýr?
Geçen gün bir tartýþma programý izliyorum. Masanýn ortalarýna bir yere çökmüþ yeni
yetme köþe yazarlarýndan biri, bir kadýn, hop
oturup hop kalkýyor, kim PKK’den söz ederken
örneðin askeri bir deyim kullansa hemen çýðlýk çýðlýða baðýrýyor: “PKK’ya meþrutiyet kazandýrmayýn! Onlar çapulcu sürüsüdür!”
“Meþruiyet” sözcüðü ile “meþrutiyet” arasýndaki farký bilmeyecek kadar cahil olmasý önemli deðil; zaten Türkiye’de köþe yazarý olmak için Türkçe bilmek gerekmiyor ama bu
çýðýrtkanlýk neyin nesi? PKK’nin ne olduðunu,
nasýl örgütlenmiþ olduðunu biliyor mu bu hanýmefendi? Kendisi Gabar denilen yeri bilir mi?
Cudi denilen yer Etiler’de bir bar filan mýdýr acaba?
Bu yýllardýr böyledir. Örneðin bir hatýrla istersen, Türk milli futbol takýmý ne zaman Ýzlanda, Malta, vb. gibi bir takýmla maç yapmaya
gitse ukalalar korosu, özellikle de futbol gazeteleri baþlar yazýp çizmeye: “Yahu bunlar balýkçý,
belediye iþçisi…”
Sonra, o “belediye iþçisi ve balýkçýlar” bizimkilerin defterini dürüp geri gönderdiklerinde de,
“kansýzlar” derler: “balýkçýlara bile yenildiniz!”
Oysa futbol oyunu 11’er kiþiyle oynanýr ve top
denilen þeyi o üç direðin arasýndan geçirirseniz
gol olur. Her þey bu kadar basittir; balýkçý ya
da baþka bir þey olun, bunu yaparsanýz maçý
kazanýrsýnýz; yapamazsanýz sizi bir güzel yenip
evinize gönderirler!
PKK konusu da aynen böyle. Genelkurmay’dan aldýklarý psikolojik savaþ görevini abarttýkça abartan bir dizi köþe yazarýna göre
PKK, askeri bilgisi olmayan, baský, tehdit ve parayla bir araya getirilmiþ, kalleþ ve hain, ama
bir yandan da korkudan üç buçuk atan bir çapulcular alayýdýr. Yanýlýp da bunlardan “gerilla” ya da “askeri birlik” diye söz ederseniz
bittiniz! Hemen tepenize çullanýrlar ve
“vatana ihanet”le suçlarlar sizi. “Yahu
durun, bakýn bu adamlar da asker,
hem de araziyi iyi bilen, usta asker-
ler” demeye kalktýðýnýzda ise artýk asýlmak için direklerden direk beðenin!
Yalnýzca köþe yazarlarý deðil, bir bütün olarak medyanýn halka verdiði bilgi bu doðrultudadýr.
Ama daha sonra, o “çapulcular sürüsü”, bir
askeri birliði basýp ciddi zararlar verince, bir
kargaþadýr baþlar. Bu kez de efendiler kendilerine hedef olarak tutup gariban askerleri seçerler: “Türk askeri böyle mi olur? Niye öldünüz
bakalým, hesap verin!”
Peki bu PKK’liler, aradan geçen 23 yýlda hiçbir þey öðrenmemiþler mi? 23 yýl kasabýn önüne
kedi koysan meslek öðrenir, bunca yýlda bu adamlar hiç mi askerlik öðrenmemiþler? Bunlar
rasgele bir araya toplanan, komutaný, taktiði,
vb. olmayan basit topluluklar mý? Gabar gibi
her askerin pür dikkat kesildiði bir yerde bir komando taburunu basýp bu kadar kayýp verdirmek, þu kadar askeri de alýp gitmek azýcýk da
olsa savaþ bilgisi gerektirmez mi? Çok bildiðini
zanneden varsa gidip bir denesin bakalým Hakkari’de bir askeri birliðe yüz metre yaklaþabiliyor mu?
Yani iðrenç bir þey yapýyorlar dostum. Ýðrenç
ve alçakça bir þey… Önce karþý tarafý karikatür
gibi göstermek, sonra da 20 yaþýnda ölümle
karþý karþýya gelen genç insanlarý hainlikle suçlamak… Ne utanmalarý var, ne de ahlaklarý…
Askerlik bilmiyorlar, askerden çok harekat planý
yapýyorlar! Ölüm nedir bilmiyorlar, ölenlerin
sýrtýna basýyorlar, ölmeyeni lanetliyorlar! Evlat
acýsý nedir bilmiyorlar, oðullarý ölmüþ insanlarýn damarlarýna zehir enjekte ediyorlar!
Ýðrenç bir þey yapýyorlar; halka düpedüz yalan söylüyorlar. Halký kandýrýyorlar, PKK’yi ezmeyi kolay bir iþmiþ gibi gösteriyorlar, “çapulcular” edebiyatýný abarttýkça abartýyorlar, daha
sonra da bu tablo gerçeðe uymadýðýnda oðullarýný yitirmiþ acýlý insanlarýn karþýsýna çýkýp “vatan millet” edebiyatý yapýyorlar. Ve bütün bunlarý yaparken de sevgili dostum, plazalardaki sýcak odalarýndan dýþarýya burunlarýný bile uzatmýyorlar!
Yeter artýk! Yeter! Savaþan insanlar, yani askerler, bir þey söylüyorlarsa söylesinler, ona bir
diyeceðim yok. Sonuçta bu bir savaþ; savaþýn
da taraflarý var; bunu anlamak zor deðil. Ama
elini sýcak sudan soðuk suya sokmayan plaza
güzelleri de susmasýný bilsinler biraz; bilmemek
ayýp deðildir; cahillik de öyle. Ama her þeyin de
bir adabý vardýr; savaþýn bile…
Ben artýk okumuyorum bunlarý dostum; sana
da tavsiyem bu. Kafaný doldurup durma bu saçmalýklarla. Ýyice sýktýlar artýk…
Kendine iyi bak, umudunu diri tut.
Gelecek, sen nasýl istiyorsan öyle gelecek…
16
sa
4
yý 2
Sosyalist BARÝKAT/Aylýk Sosyalist Dergi Sayý:56/ Aralýk 2007
Anka Yayýncýlýk Adýna Sahibi ve Sorumlu Yazýiþleri Müdürü:Evrim Opuz Yönetim Yeri:
Çakýraða Mah. Abdüllatif Paþa Sk. No: 4/5
Aksaray/Ýstanbul Tel/Fax: 0212 632 23 19Baský: Ser Matbaacýlýk Fazýlpaþa cad. 4.Zer
sanayi sitesi 16/26 Topkapý/ÝST. Tel:565 17 74