File

Transkript

File
ESKĠġEHĠR YÖRESĠ ĠÇĠN DEPREM TEHLĠKESĠNĠN
STOKASTĠK YÖNTEMLER ĠLE TAHMĠNĠ
ÖZET
Bu çalıĢmada stokastik yöntemlerden yararlanılarak EskiĢehir yöresinin deprem tehlikesi
tahmin edilmiĢtir. ÇalıĢmada yörenin 250 km yakınlığında son yüzyıl içinde meydana
gelen depremlerden oluĢan ve farklı magnitüd ölçeklerindeki depremlerin ortak bir ölçeğe
çevrildiği kapsamlı bir deprem kataloğu derlenmiĢtir. EskiĢehir’i etkileyebilecek yakınlıkta
ve daha önceki araĢtırmalarda belirlenmiĢ olan sismik bölgelerin sınırları revize edilmiĢ ve
çeĢitli azalım iliĢkileri kullanılmıĢtır. DeğiĢik varsayım ve sismisite parametrelerindeki
belirsizliklerin sismik tehlike sonuçlarına yansıtılması mantık ağacı yöntemi kullanılarak
ve Bayesci bir yaklaĢımla sağlanmıĢtır.
Anahtar kelimeler: Sismik tehlike; Ortogonal regresyon; Eskişehir.
ASSESSMENT OF SEISMIC HAZARD FOR THE
ESKĠġEHĠR REGION USING STOCHASTIC METHODS
ABSTRACT
Stochastic methods are utilized for the assessment of seismic hazard for the EskiĢehir
region. A comprehensive earthquake catalogue, in which earthquakes in different scales
are converted to a common scale, is compiled. The catalog contains the earthquakes that
have occurred within 250 kms of the region in the last century. Seismic source zones near
the region with revised boundaries and various attenuation relationships are employed.
Uncertainties related to the seismicity parameters and different assumptions are taken into
consideration by using the logic tree procedure.
Keywords: Seismic hazard; Orthogonal regression; Eskişehir.
1. GĠRĠġ
EskiĢehir mevcut Deprem Bölgeleri Haritası’na göre [1] Ġnönü ilçesi tarafında II.
dereceden, Günyüzü tarafında IV. dereceye kadar bütün deprem bölgelerini içermektedir.
EskiĢehir sanayi açısından ülke ekonomisinde son derece önemli bir yere sahip olduğu
gibi, Sakarya Havzası’nın su kaynaklarının kontrolü bakımından gerekli olan önemli
barajlara da ev sahipliği yapmaktadır. Ġki üniversiteyi barındıran kent, son yıllardaki hızlı
geliĢimiyle oldukça gözde bir yatırım merkezi haline gelmiĢtir. Bu nedenle yörenin deprem
tehlikesinin eldeki verilerin elverdiği ölçüde güvenilir bir biçimde tahmini gerekmektedir.
Son yıllarda mevcut veri sayısının ve kalitesinin artmasına ek olarak stokastik tahmin
metotlarındaki geliĢmeler, ülkenin her bölgesi için olduğu gibi EskiĢehir yöresi için de
deprem tehlikesinin tahmininde daha güvenilir sonuçlar elde etme olanağını sağlamıĢtır.
Deprem tehlikesinin tahmininde mevcut belirsizliklerin göz önünde bulundurulabilmesi
için mutlaka stokastik yöntemlerin kullanılması gerekmektedir. Bu çalıĢmada da stokastik
yöntemler kullanılarak EskiĢehir yöresi için deprem tehlikesinin belirlenmesi
amaçlanmıĢtır.
2. OLASILIKSAL SĠSMĠK TEHLĠKE ANALĠZĠ
Olasılıksal sismik tehlike analizlerinin (OSTA) amacı, belirlenen değiĢik yer hareketi
seviyelerinin istenen bir yer hareketi parametresi cinsinden bir veya birkaç yerde, belirli bir
zaman içinde aĢılma olasılığının tahminidir. Olasılıksal sismik tehlike analizi çeĢitli
aĢamalardan oluĢur. Bunlardan ilki deprem tehlikesinin tespit edileceği bölge için geçmiĢ
deprem kayıtlarının derlenmesi yoluyla güvenilir bir deprem kataloğunun elde edilmesidir.
Derlenen deprem kataloğunda bulunan kayıtların her biri, incelenen bölgedeki deprem
kaynak bölgeleri ile iliĢkilendirilerek, kaynak bölgelerinin deprem yaratma kapasiteleri ve
sismisite parametreleri hesaplanabilir. Diğer önemli bir analiz girdisi de azalım iliĢkisidir.
Analiz girdilerinde bulunan belirsizliklerin incelenmesi, hesaplanması ve farklı analiz
kombinasyonları tasarlanarak bu belirsizliklerin analiz sonuçlarına olan etkilerinin
bulunması da ikinci aĢamayı oluĢturur. Bu iĢlem, olasılığa dayalı deprem tehlike
analizlerinin, analiz girdilerinin belirsizlik içermediğini varsayan deterministik yöntemlere
göre sağladığı en önemli avantajlardan biridir.
2.1. Deprem Kataloğunun OluĢturulması ve Katalog Üzerinde Yapılan Tadilatlar
Sunulan çalıĢmada, EskiĢehir yöresinin deprem tehlikesinin tahmini için, dört farklı
kaynaktan toplanan deprem verilerinin karĢılaĢtırılması ile mümkün olabilecek en kapsamlı
deprem kataloğu elde edilmeye çalıĢılmıĢtır. BaĢvurulan kaynaklar Afet ĠĢleri Genel
Müdürlüğü – Deprem AraĢtırma Dairesi [2], Boğaziçi Üniversitesi – Kandilli Rasathanesi
ve Deprem AraĢtırma Enstitüsü [3], Uluslararası Sismoloji Merkezi [4] ve BirleĢik
Devletler Jeolojik AraĢtırmalar Kurumu [5] dur. Elde edilen birleĢik katalog son yüzyıl
içinde meydana gelen depremleri içermektedir.
Deprem tehlikesinin sadece incelenen yerde olabilecek depremlere bağlı olmayacağı, aynı
zamanda yakın çevrede meydana gelebilecek depremlerden de etkileneceği açıktır. Bu
nedenle coğrafi koordinat olarak 30.489° doğu boylamı ile 39.774° kuzey enlemi
kesiĢiminde bulunan EskiĢehir il merkezinin 250 km yakınlığında meydana gelen bütün
depremlerin göz önünde bulundurulması kararlaĢtırılmıĢtır. 27.50–33.50° doğu boylamları
ve 37.50–42.00° kuzey enlemleri tarafından sınırlanan dikdörtgen alandaki sismik
aktivitenin yörenin deprem tehlikesini belirlediği varsayılmıĢtır. Bu alan içerisinde, bir
sonraki bölümde bahsedilecek olan 17 sismik kaynak bölgesi tanımlanmıĢtır. Bu kaynak
bölgelerinden bazılarının sadece bir bölümü sözü geçen dikdörtgen alanda kalmakla
birlikte, analizlerde kaynağın tamamı modellenmiĢ ve depremsellik parametreleri de yine
kaynağın tamamı için tanımlanmıĢtır.
ÇalıĢmada moment magnitüdünün (Mw) kullanılmasına karar verilmiĢ ve deprem tehlikesi
yaratabilecek en küçük depremin büyüklüğü moment magnitüdüne göre 4.5 olarak
belirlenmiĢtir. Farklı büyüklük ölçeklerine göre (cisim dalga magnitüdü – Mb, süre
magnitüdü – Md, yerel magnitüd – ML ve yüzey magnitüdü – Ms) raporlanan deprem
kayıtlarının Mw ölçeğine çevrilmesi oldukça önemli bir sorun teĢkil etmektedir. DeğiĢik
kurumların kullanmakta oldukları ölçüm cihazlarının farklılık göstermesi ve hesap
yöntemlerindeki farklılıklar nedeniyle, her bir büyüklük ölçeğinin tanımının net olmasına
rağmen, birbirlerine dönüĢtürülmesi analitik yöntemlerle mümkün olamamaktadır. Bu
nedenle ampirik bağıntıların geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu iĢ için çok yaygın olarak
standart en küçük kareler regresyonu kullanılmaktadır. Ancak bu yöntem aralarında bağıntı
kurulacak değiĢkenlerden yalnızca bağımlı değiĢkende hata (depremin rassal oluĢumundan
ileri gelen) olması durumunu göz önüne alır. Hâlbuki deprem büyüklüklerinin çeĢitli
nedenlerden kaynaklanan belirsizlikler yüzünden hatasız olarak belirlenmesi mümkün
değildir. Dolayısıyla aralarında bağıntı kurulacak olan bağımlı ve bağımsız değiĢkenlerin
her ikisinin de hata içermesi kaçınılmazdır. Böyle bir durumda regresyon analizi
yapılabilmesi için ortogonal regresyon yönteminin kullanılması uygundur [6]. Ġlgili
yöntem, ülkemizde gerçekleĢtirilmekte olan deprem tehlike analizlerinde oldukça yeni bir
yöntemdir. ÇalıĢmamızda kullanılan ve ortogonal regresyon ile yine son yüzyıl içerisinde
ülke çapında meydana gelmiĢ bütün depremlerin analizi sonucu elde edilen çevirim
iliĢkileri Denklem (1)’de gösterilmiĢtir. Bu iliĢkilerde “ave” alt simgesi her bir deprem için
farklı veri kaynaklarında aynı ölçeğe göre verilen deprem büyüklüklerinin ortalamasını
temsil etmektedir.
Mw
2.25 M b
ave
6.14
(1.a)
M w 1.27 M d
ave
1.12
(1.b)
M w 1.57 M L
ave
2.66
(1.c)
Mw
ave
2.81
(1.d)
0.54 M s
Ortogonal regresyon, çevirim iliĢkilerinin eğimlerini standart en küçük kareler yöntemine
göre her zaman daha büyük tahmin etmektedir. Bu nedenle büyük depremlerin
magnitüdlerini geleneksel yönteme göre daha büyük vermektedir. Küçük depremler için
bunun tersi geçerli olmakla birlikte bu depremlerin sismik tehlikeye katkısı zaten oldukça
küçük seviyelerde kalmaktadır. Dolayısıyla deprem tehlikesinin tahmininde ortogonal
regresyonun kullanılması durumunda geleneksel yöntemin sonuçlarına göre daha emniyetli
tarafta değerler elde edilecektir.
Depremlerin oluĢ sürecinin tahmininde, depremlerin birbirlerinden bağımsız ya da
kendilerinden önceki depremlere bağımlı olarak meydana geldiklerini varsayan çeĢitli
stokastik modeller vardır. Bağımsız deprem oluĢum modeli olarak yaygın bir Ģekilde
kullanılan Poisson modeli depremlerin gerek yer, gerekse zaman açısından birbirlerinden
bağımsız bir Ģekilde meydana geldikleri varsayımına dayanır. Poisson modeline göre
incelenen bir bölgede, t zaman aralığında m0 alt magnitüd sınırından büyük n sayıda
deprem olma olasılığı:
Pn (t ) e
t
( t ) n / n!
(2)
Ģeklinde ifade edilebilir. Denklem (2)’de λ ilgili bölgede birim zamanda (genellikle bir yıl)
meydana gelen ortalama deprem sayısını temsil eder. Bir bölgede meydana gelen
depremlerin sayısı ile deprem magnitüdleri arasında Gutenberg ve Richter [7] tarafından
önerilen doğrusal magnitüd-sıklık iliĢkisi kullanılarak magnitüd için olasılık yoğunluk
fonksiyonu Ģu Ģekilde ifade edilmiĢtir:
f M (m) k
e
( m m0 )
(3)
Burada, β büyük depremlerin küçük depremlere göre hangi sıklıkta meydana geldiğini
gösteren sismotektonik parametre olarak tanımlanmaktadır. Büyüklük-sıklık iliĢkisi
genellikle hem bir m1 üst sınırı, hem de bir m0 alt sınırı ile sınırlandırılır. Böylelikle, üst
sınır ile fiziksel olarak her kaynağın üretebileceği depremlerin magnitüdleri belirlenirken,
alt sınır ile de deprem tehlikesi yaratma açısından kritik görülen en küçük depremler
belirlenmiĢ olur. Denklem (3)’de k birikimli dağılım iĢlevinin m1 üst magnitüd sınırında
1.0’a eĢit olmasını sağlayan bir katsayıdır.
Öncü ve artçı depremlerin (ikincil depremler) sismik tehlike analizinin dıĢında tutulması
Poisson modelinin gerektirdiği bağımsızlık koĢulunu sağlama açısından gerekmektedir.
Literatürde öncü ve artçı Ģokların tayini için birçok yöntem bulunmaktadır [8, 9, 10, 11].
Öncü ve artçı depremler zamansal ve mekânsal olarak ana Ģok etrafında benzer dağılımlar
göstermektedirler. Bu nedenle, ikincil depremlerin tayini öncü ve artçı depremler için
farklılık göstermemektedir. Sözü geçen çalıĢmalar mühendislik uygulamaları için belirli bir
büyüklük seviyesindeki depremlerin, deprem bölgesi, sismik kaynak, ilgili fayın uzunluğu
ve çeĢidi gibi ayrımlar gözetilmeksizin aynı ikincil deprem aktivitesine yol açtığını kabul
eden çalıĢmalardır. Dolayısıyla bu çalıĢmada da her bir deprem büyüklüğü seviyesi için, bu
seviyede bulunan bir ana Ģoka belirli bir zaman ve uzaklık penceresi içinde kalan bütün
depremlerin ilgili ana Ģokun artçı depremleri olduğu kabul edilmiĢtir. Bir depremin öncü
deprem sayılabilmesi için ise, kendi büyüklük seviyesi için belirlenmiĢ olan zaman ve
uzaklık pencerelerinin içerisinde, kendisinden daha büyük bir deprem bulunması
gerekmektedir. Böyle durumlarda magnitüdü daha büyük olan ikinci depremin ana Ģok
olduğu varsayılmıĢtır. Bu varsayımlara istisna olarak, yalnızca magnitüdü 6.0’dan büyük
olan bütün depremlerin ana Ģok olduğu kabul edilmiĢtir. ÇalıĢmamızda kullanılan zaman
ve uzaklık pencereleri Tablo 1’de verilmiĢtir. Ara değerler zaman için doğrusal, uzaklık
için de log-doğrusal interpolasyon ile bulunmuĢtur. Tablo 1’de verilen değerler ile yapılan
analizler, deprem kataloğunun tek bir sismik kaynak bölgesi olarak düĢünülmesi
durumunda depremlerin % 58.31’ini ikincil deprem olarak tasnif etmiĢtir.
Tablo 1. Ġkincil depremlerin ayırt edilmesinde kullanılan uzaklık ve zaman pencereleri
Magnitüd
4.5
5.0
5.5
6.0
6.5
7.0
7.5
8.0
Uzaklık (km)
35.5
44.5
52.5
63.0
79.4
100.0
125.9
151.4
Zaman (gün)
42
83
155
290
510
790
1326
2471
2.2. Sismik Kaynak Bölgelerinin Belirlenmesi ve Depremselliklerinin Tespiti
Sismik kaynak bölgeleri jeolojik ve sismotektonik açıdan çizgi ya da alan kaynak olarak
modellenebilen ve sismik kaynağın her yerinde deprem olasılığının aynı olduğu varsayılan
bölgelerdir. Mevcut Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası hazırlanırken Gülkan ve diğerleri
[12] tarafından ülke genelinde 17 sismik kaynak bölgesi tanımlanmıĢ ve hiçbir kaynak
bölgesi ile iliĢkilendirilemeyen depremlerin sismik tehlikeye katkısı da yapay geri plan
kaynak bölgeleri ile hesaba katılmıĢtır. Daha sonraki benzer bir çalıĢmada Erdik ve
diğerleri [13] toplam 37 sismik kaynak bölgesi ile Türkiye’nin özellikle doğu ve batı
sınırlarında detaylı sismik bölgelendirme çalıĢmalarında bulunmuĢtur. Aynı kaynak
bölgeleri bazı revizyonlarla geliĢtirilerek Bommer ve diğerleri [14] tarafından Doğal Afet
Sigortalar sisteminin oluĢturulması sırasında kullanılmıĢtır.
ÇalıĢmamızda ise EskiĢehir yöresi için Bommer ve diğerleri [14] tarafından önerilen
kaynak bölgeleri temel alınmak üzere, yerel modifikasyonlarla sismik kaynak bölge
sınırları düzeltilmiĢtir. Kullanılan sismotektonik bölgeler ġekil 1’de sunulmuĢtur. Gülkan
ve diğerleri [12] tarafından önerildiği gibi, ana sismik kaynak bölgelerinden herhangi biri
ile iliĢkilendirilemeyen depremlerin sismik tehlikeye katkısını yansıtmak için yapay geri
plan sismik kaynak bölgeleri tanımlanmıĢtır.
ġekil 1. EskiĢehir yöresini etkileyebilecek deprem kaynak bölgeleri (Verilen numaralara
göre kaynak bölgelerinin adları ve sismisite parametreleri Tablo 2 ve 3’te bulunmaktadır.)
Bir önceki bölümde derlenen deprem kataloğundaki deprem kayıtlarının ġekil 1’de sunulan
sismotektonik bölgelere, katalog bilgilerinde ikincil depremler ve eksik verilere iliĢkin
herhangi bir tadilat yapılmadan dağıtılması halinde Tablo 2’de verilen sismisite
parametreleri elde edilmiĢtir. Gutenberg-Richter büyüklük-sıklık iliĢkisinin her bir sismik
kaynak bölgesi için hesaplanmasında hem doğrusal regresyon hem de en büyük olabilirlik
istatistiksel tahmin yöntemleri kullanılmıĢtır. Ġkincil depremlerin ayıklanması ile
depremsellik parametreleri Tablo 2’nin bir sonraki kolonunda verildiği gibi değiĢmiĢtir.
Tablo 2. Sismik kaynak bölgeleri için katalog bilgilerinde eksik verilere iliĢkin herhangi bir
tadilat yapılmaması durumunda depremsellik parametreleri
Bütün depremler
No.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
G1
G2
G3
G4
Standart En
Küçük Kareler
Regresyonu
β
λ(göz.)
Sismik Kaynak Bölgesi
Kuzey Anadolu Fay Sistemi - B Segmenti 1.557 1.733
Kuzey Anadolu Fay Sistemi - C Segmenti 1.579 1.629
Kuzey Anadolu Fay Sistemi - D Segmenti 1.784 1.619
Bartın Fay KuĢağı
0.917 0.133
Beypazarı-UruĢ Fay KuĢağı
2.059 0.019
Orta (Dodurga) Fay KuĢağı
1.248 0.076
Ġnönü-EskiĢehir Fay KuĢağı
1.658 0.343
Tuz Gölü Fay KuĢağı
1.185 0.048
Kütahya Fay KuĢağı
1.918 0.171
Simav-AkĢehir Fay KuĢağı
1.964 2.257
AlaĢehir-Ġzmir (Gediz) Grabeni
2.204 1.657
Büyük Menderes Grabeni
1.545 0.467
Çameli-Burdur Fay KuĢağı
1.950 0.943
Geri Plan Kuzey
3.102 0.848
Geri Plan Ġç 1
2.059 0.533
Geri Plan Ġç 2
1.328 0.962
Geri Plan Ġç 3
2.464 1.590
En Büyük
Olabilirlik
Yöntemi
β
λ(göz.)
1.510 1.733
1.674 1.629
1.142 1.619
1.458 0.133
2.556 0.019
1.359 0.076
1.161 0.343
1.962 0.048
1.918 0.171
1.939 2.257
1.462 1.657
2.855 0.467
1.837 0.943
3.102 0.848
2.556 0.533
1.328 0.962
2.464 1.590
Sadece ana Ģoklar
Standart En
Küçük Kareler
Regresyonu
β
λ(göz.)
1.173 0.562
1.276 0.790
1.544 0.962
0.424 0.048
1.742 0.019
0.832 0.038
1.423 0.200
1.185 0.048
1.722 0.133
1.393 0.762
1.944 1.048
1.266 0.295
1.365 0.333
2.931 0.714
1.742 0.410
1.762 0.667
2.395 1.200
En Büyük
Olabilirlik
Yöntemi
β
λ(göz.)
0.983 0.562
1.243 0.790
0.979 0.962
0.730 0.048
2.257 0.019
0.832 0.038
2.441 0.200
1.962 0.048
1.722 0.133
1.211 0.762
1.326 1.048
1.186 0.295
1.391 0.333
1.695 0.714
2.257 0.410
2.372 0.667
2.395 1.200
Her bir kaynak bölge için depremlerin geriye doğru Stepp [15] tarafından önerilen
yöntemle 10 ve 10 yılın katları dönemlerde incelenmesi ile her bir büyüklük seviyesinin
eksiksiz raporlanma yılları belirlenmiĢtir. Sadece eksiksiz raporlanma sürelerinde geçerli
olan sismisite özelliklerinin kullanılması ile elde edilen sonuçlar Tablo 3’te gösterilmiĢtir.
Tablo 3. Sismik kaynak bölgeleri için katalog bilgilerinde eksik verilere iliĢkin bir tadilat
yapılması durumunda depremsellik parametreleri
Bütün depremler
Sadece ana Ģoklar
Standart En
En Büyük
Standart En
En Büyük
Küçük Kareler
Olabilirlik
Küçük Kareler
Olabilirlik
Regresyonu
Yöntemi
Regresyonu
Yöntemi
β
λ(göz.)
β
λ(göz.)
β
λ(göz.)
β
λ(göz.)
No.
Sismik Kaynak Bölgesi
1 Kuzey Anadolu Fay Sistemi - B Segmenti 1.741 3.284 2.970 3.284 1.230 0.711 1.409 0.711
2 Kuzey Anadolu Fay Sistemi - C Segmenti 1.699 2.400 3.062 2.400 1.380 1.138 2.162 1.138
3 Kuzey Anadolu Fay Sistemi - D Segmenti
4
Bartın Fay KuĢağı
5
Beypazarı-UruĢ Fay KuĢağı
6
Orta (Dodurga) Fay KuĢağı
7
Ġnönü-EskiĢehir Fay KuĢağı
8
Tuz Gölü Fay KuĢağı
9
Kütahya Fay KuĢağı
10
Simav-AkĢehir Fay KuĢağı
11
AlaĢehir-Ġzmir (Gediz) Grabeni
12
Büyük Menderes Grabeni
13
Çameli-Burdur Fay KuĢağı
G1
Geri Plan Kuzey
G2
Geri Plan Ġç 1
G3
Geri Plan Ġç 2
G4
Geri Plan Ġç 3
1.817
1.099
3.182
1.931
1.669
1.676
2.263
2.083
2.326
1.516
2.053
2.930
3.182
2.025
2.464
1.898
0.202
0.100
0.238
0.343
0.101
0.288
2.762
2.188
0.430
1.013
0.713
1.036
1.204
2.710
1.778
2.556
3.182
1.931
1.669
3.108
2.993
2.809
2.395
3.454
2.125
3.362
3.182
2.025
2.464
1.898
0.202
0.100
0.238
0.343
0.101
0.288
2.762
2.188
0.430
1.013
0.713
1.036
1.204
2.710
1.570
0.603
2.555
0.832
1.445
1.676
1.913
1.504
2.050
1.350
1.328
2.964
2.555
2.290
2.395
1.070
0.073
0.100
0.038
0.207
0.101
0.192
0.940
1.330
0.336
0.289
0.738
0.763
0.978
1.996
1.347
1.250
2.555
0.832
1.445
3.108
2.855
1.695
2.075
1.294
1.439
3.270
2.555
2.290
2.395
Tablo 2 ve 3’de β değerlerinin mutlak değerleri verilmiĢtir. λ(göz.) değerleri ise, gözlenen
(ya da eksik raporlanma analizi ile düzeltilen) deprem sayılarının gözlem süresine
bölünmesi ile bulunmuĢtur. Her bir kaynak bölgesine düĢen depremler ZMAP yazılımı
kullanılarak elde edilmiĢtir [16].
Sismik tehlike analizlerinde her bir sismik kaynak bölgesinin yaratabileceği en büyük
deprem magnitüdünün belirlenmesi de oldukça önemlidir. ÇalıĢmamızda en büyük
magnitüd değerleri, ilgili sismik kaynak bölgesinde gözlenen en büyük magnitüd değerine
ve uzman görüĢüne bağlı olarak belirlenmiĢtir. Buna göre en büyük deprem magnitüdleri
Kuzey Anadolu Fay Sistemi – B ve D Segmentleri için 8.0, C Segmenti için 7.4, AlaĢehirĠzmir (Gediz) Grabeni ve Simav-AkĢehir Fay KuĢağı için 7.2, Büyük Menderes Grabeni,
Ġnönü-EskiĢehir Fay KuĢağı ve Çameli Burdur Fay KuĢağı için 7.1, Kütahya Fay KuĢağı ve
Tuz Gölü Fay KuĢağı için 6.9, Bartın Fay KuĢağı için 6.8, Beypazarı-UruĢ Fay KuĢağı için
5.4, Orta (Dodurga) Fay KuĢağı için ise 6.2 Ģeklinde bulunmuĢtur. Kuzey, Ġç 1, Ġç 2 ve Ġç 3
geri plan sismik kaynak bölgeleri için ise en büyük deprem magnitüdü olarak sırasıyla 5.8,
5.4, 5.4 ve 5.6 kullanılmıĢtır.
2.3. Azalım ĠliĢkisi
Yer hareketi parametresi olarak çalıĢmamızda hem en büyük yer ivmesi hem de beklenen
en büyük deprem Ģiddeti kullanılmıĢtır. Bu parametreler cinsinden deprem tehlikesinin
tahmin edilmesi çeĢitli azalım iliĢkileri yardımıyla gerçekleĢtirilmiĢtir.
En büyük yer ivmesi için Gülkan ve Kalkan [17] tarafından önerilen ve yerel verilere
dayanan azalım iliĢkisi ile ilave olarak önceki deprem tehlike analizlerinde yaygın olarak
yer verilen ithal azalım iliĢkilerinden Boore ve diğerleri [18] tarafından önerilen azalım
iliĢkisi göz onünde bulundurulmuĢtur. Bu çalıĢmalarda aynı azalım iliĢkisi içerisinde farklı
zemin koĢulları için katsayıların değiĢtirilerek kullanılması önerilmektedir. Ancak
EskiĢehir yöresi için yerel zemin koĢullarının incelenmesi baĢlı baĢına bir çalıĢma teĢkil
edeceği için, çalıĢmamızda her iki azalım iliĢkisi de yer hareketinin sert zeminde (kaya)
hissedilmesi beklenen ortalama değerlerini veren durumlarda kullanılmıĢtır.
1.070
0.073
0.100
0.038
0.207
0.101
0.192
0.940
1.330
0.336
0.289
0.738
0.763
0.978
1.996
Beklenen en büyük deprem Ģiddeti için ise Musson [19] tarafından önerilen ve Türkiye’de
meydana gelen hasar yapıcı depremlerin hasar dağılımları analiz edilerek hesaplanan
azalım iliĢkisi göz önünde bulundurulmuĢtur. Literatürde deprem merkez üstünden çeĢitli
uzaklıklardaki deprem Ģiddetlerini, uzaklığa ek olarak merkez üstünde gözlenen Ģiddet
cinsinden tahmin eden çok sayıda azalım iliĢkisi bulunmaktadır. Ancak seçilen azalım
iliĢkisi istenen noktadaki Ģiddet cinsinden deprem tehlikesini, depremin büyüklüğü ve
merkez üstüne uzaklık değiĢkenlerine bağlı olarak tahmin ettiği için bir önceki bölümde
hazırlanan parametrelerin değiĢtirilmeden kullanılabilmesi mümküm olmaktadır.
Gülkan ve Kalkan [17]: Bu çalıĢma 1976 ve 1999 yılları arasında Türkiye’de meydana
gelen moment magnitüd değeri 5.0 ya da daha büyük olan depremlere ait 47 kuvvetli yer
hareketi ölçümüne dayanmaktadır. En büyük yer ivmesinin doğal logaritması sert zemin
için aĢağıda verildiği gibi elde edilmiĢtir:
ln Y
0.682 0.253 M 6
0.036 M 6 2 0.562 ln r 0.202
(4)
Bu denklemde Y, yerçekimi ivmesi (g) cinsinden en büyük yer ivmesinin yatay bileĢeni ve
M moment magnitüdüdür. ln Y’nin standart sapması, σln Y = 0.562 olarak tespit edilmiĢtir.
Burada r değiĢkeni
r
rcl2 h2
(5)
Ģeklindedir. Denklem (5)’te rcl yırtılma yüzeyinin yeryüzüne izdüĢümü ile en büyük yer
ivmesinin tahmin edileceği yer arasındaki en kısa mesafeyi temsil etmektedir; h ise yine
regresyonla 4.48 km olarak bulunan sanal bir derinliktir. Gülkan ve Kalkan [17], yerel
zemin koĢullarını Denklem (4)’ün en sonunda yer alan sabit değer ile yansıtmıĢlardır. Ġlgili
terim toprak için 0.368, yumuĢak toprak için ise 0.574 olarak verilmiĢtir. Diğer bir deyiĢle,
zayıf zemin özellikleri, en büyük yer ivmesini depremin büyüklüğü ve ilgili yerin merkez
üstüne uzaklığına bağlı olmaksızın, toprak ve yumuĢak toprak için sert zemine göre
sırasıyla 1.18 ve 1.45 kat arttırmaktadır.
Boore ve diğerleri [18]: Bu çalıĢmada ise 1940–1992 yılları arasında Kuzey Amerika’da
meydana gelen 20 sığ odaklı depreme ait 271 kayda yer verilmiĢtir. Bu depremlerin
büyüklükleri Mw’ye göre 5.5 ile 7.5 arasında değiĢmektedir. Ancak 6.0’dan küçük
depremlerin sebep olduğu yer hareketi ölçümlerinin sayısı oldukça kısıtlıdır. Asıl
çalıĢmada depremler fay mekanizmasına göre sınıflandırılarak alternatif analizler
yapılmıĢtır. Ancak çalıĢmamızda veri tabanının tamamı kullanılarak elde edilen azalım
iliĢkisine yer verilmiĢtir. Boore ve diğerleri [18] tarafından 80 km’ye kadar sert zemin için
önerilen azalım iliĢkisi:
ln Y
0.242 0.527 M 6
0.778 ln r 0.301
(6)
Ģeklindedir. Denklem (6)’nın notasyonu Denklem (4) ile aynıdır. Ancak Boore ve diğerleri
[18] r değiĢkeninin bir bileĢeni olan sanal derinlik için h = 5.57 km ve σln Y = 0.520 olarak
hesaplamıĢlardır. Toprak zemin için elde ettikleri büyütme katsayısı ise 1.29’dur.
Musson [19]: Son 100 yıl içinde Türkiye’de meydana gelen sığ odaklı hasar yapıcı
depremlerin Ģiddet dağılımları Ambraseys [20] tarafından derlenmiĢ ve bu veri tabanına
Musson [19] en küçük kareler regresyonu uygulayarak deprem büyüklüğü ve merkez
üstüne bağlı olarak Ģiddet azalım iliĢkisi geliĢtirmiĢtir. Elde edilen denklem:
I 1.063 1.522 M s 1.102 ln R 0.0043 R
(7)
Ģeklindedir. Denklem (7)’de I, MSK ölçeğine göre deprem Ģiddetini, Ms yüzey
magnitüdünü ve R de incelenen yerin, depremin hiposantırına uzaklığını temsil etmektedir.
Musson [19] bu denklemin standart sapmasını σI = 0.486 olarak hesaplamıĢtır.
Diğer taraftan Denklem (7) girdi olarak depremlerin büyüklüğünü yüzey magnitüdü
cinsinden göz önünde bulundurmaktadır. Hâlbuki çalıĢmamızda derlenen birleĢik katalog
moment magnitüdü cinsinden homojenleĢtirilmiĢtir. Bununla ilgili sorunun aĢılması için
Musson [19] tarafından önerilen azalım iliĢkisinde Ms yerine yüzey magnitüdünü moment
magnitüdüne çevirmeye yarayan ve Denklem (1.d)’de sunulan iliĢki kullanılmıĢtır. Yeni
eĢitliğin standart sapması da σI = 0.486 alınmıĢtır.
Sismik tehlike hesaplarını gerçekleĢtiren yazılımlar, azalım iliĢkisinin standart sapmasının
genellikle istenen yer hareketi parametresinin doğal logaritması cinsinden çözülen
denklemlere göre tanımlanmasını istemektedir. Musson [19] tarafından önerilen iliĢki ise
doğrudan deprem Ģiddetini elde etmek için tasarlanmıĢtır. Bu nedenle deprem Ģiddeti
dağılımı Denklem (7)’nin verdiği ortalama değer etrafında standart sapması σI = 0.486 olan
bir normal dağılım Ģeklinde beklenir. Bu dağılımın denk olduğu log-normal dağılımın
standart sapması, σI = 0.486’nın Ambraseys [20] tarafından derlenen veri tabanında
bulunan deprem Ģiddetlerinin ortalaması olan 7.94’e oranı olarak yaklaĢık σln I = 0.06
Ģeklinde bulunmuĢtur.
3. ESKĠġEHĠR ĠÇĠN “EN ĠYĠ TAHMĠN” SĠSMĠK TEHLĠKE DEĞERLERĠ
ÇalıĢmada yapılan değiĢik varsayımlar ve bunların birbirlerine göre doğru olma olasılığını
yansıtan öznel olasılık değerleri Tablo 4’te verilmiĢtir. Mantık ağacı yöntemine dayanarak
ve Bayesci bir yaklaĢımla bu varsayımlardan elde edilen sonuçları birleĢtirerek “en iyi
tahmin” sismik tehlike değerlerini elde etmek mümkündür [21].
Tablo 4. DeğiĢik varsayımların geçerliliği için belirlenen öznel olasılık değerleri
Alternatif varsayımlar
Tüm katalog
Sadece ana Ģoklar
Eksik raporlanma ile ilgili bir tadilat yapılmaması
Eksik raporlanma ile ilgili bir tadilat yapılması
Büyüklük-sıklık iliĢkisi hesabında standart en küçük kareler regresyonu
Büyüklük-sıklık iliĢkisi hesabında en büyük olabilirlik yöntemi
Yer hareketi
Gülkan ve Kalkan [17] tarafından önerilen azalım iliĢkisi
parametresi olarak
Boore ve diğerleri [18] tarafından önerilen azalım iliĢkisi
en büyük yer
Azalım iliĢkilerindeki ortalama değerlere σln Y = 0.447 eklenmesi
ivmesinin
Azalım
iliĢkilerindeki
ortalama değerlere önerilen standart sapmaların eklenmesi
kullanılması
durumunda
Azalım iliĢkilerindeki ortalama değerlere σln Y = 0.707 eklenmesi
Musson [19] tarafından önerilen orijinal azalım iliĢkisi
Yer hareketi
parametresi olarak
Musson [19] tarafından önerilen ve Mw ölçeğine çevirilen azalım iliĢkisi
en büyük deprem
Azalım iliĢkilerindeki ortalama değerlere σI = 0.01 eklenmesi
Öznel
olasılık
0.5
0.5
0.4
0.6
0.4
0.6
0.6
0.4
0.1
0.6
0.3
0.5
0.5
0.15
Ģiddetinin
kullanılması
durumunda
Azalım iliĢkilerindeki ortalama değerlere σI = 0.06 eklenmesi
0.6
Azalım iliĢkilerindeki ortalama değerlere σI = 0.10 eklenmesi
0.25
Tablo 4’te verilen tüm varsayımların göz önünde tutulması ile ortaya çıkan, en büyük yer
ivmesi ve deprem Ģiddeti için ayrı ayrı 48 kombinasyonun her biri için sismik tehlike
analizi yapılmıĢtır. Bu analizlerin yapılmasında ve eĢ-ivme haritasının hazırlanmasında
CRISIS2003 programı kullanılmıĢtır [22]. Bir kombinasyonda yer alan varsayımlara göre
hesaplanan sismik tehlike değerinin, o kombinasyon için bulunan birleĢik olasılık değeri ile
çarpılması ve 48 kombinasyonun herbiri için benzer Ģekilde bulunanan sismik tehlike
değerlerinin toplanması ile elde edilen ağırlıklı ortalama sismik tehlike değeri “en iyi
tahmin” olarak adlandırılmıĢtır.
EskiĢehir il merkezi için çeĢitli tekerrür sürelerine göre “en iyi tahmin” deprem tehlikesi
yukarıda bahsedilen kombinasyonların birleĢtirilmesi ile elde edilmiĢtir. Bulunan değerler
deprem tehlikesi eğrisi olarak ġekil 2’de sunulmaktadır. 475 yıllık tekerrür süresi için en
büyük yer ivmesi 0.28g, en büyük deprem Ģiddeti ise 8.2 (MSK) civarındadır.
1.0E+01
Eskişehir
Aşılma oranı (1/yıl)
1.0E+00
1.0E-01
1.0E-02
1.0E-03
1.0E-04
0.000
0.100
0.200
0.300
0.400
En büyük yer ivm esi (g )
(a)
0.500
0.600
1.0E+01
Eskişehir
Aşılma oranı (1/yıl)
1.0E+00
1.0E-01
1.0E-02
1.0E-03
1.0E-04
1.000
3.000
5.000
7.000
9.000
11.000
Beklenen en büyük deprem şiddeti (M SK )
(b)
ġekil 2. EskiĢehir / Merkez için “en iyi tahmin” deprem tehlikeleri. (a) En büyük yer
ivmesi cinsinden, (b) En büyük deprem Ģiddeti cinsinden
Sunulan çalıĢmada, her bir kombinasyon için belirli tekerrür sürelerine karĢılık elde edilen
eĢ-ivme ve eĢ-Ģiddet haritalarına örnek olması amacıyla, 0.0648 birleĢik olasılığı ile
gerçekleĢmesi en olası kombinasyonların (tüm kataloğun eksik raporlanma ile ilgili bir
tadilat yapılarak kullanıldığı, büyüklük-sıklık iliĢkisi için en büyük olabilirlik yönteminin
uygulandığı ve en büyük yer ivmesi için Gülkan ve Kalkan [17] tarafından önerilen azalım
iliĢkisinin σln Y = 0.562 belirsizliği, Musson [19] tarafından önerilen azalım iliĢkisinin de
Mw ölçeğine göre düzeltilerek σI = 0.06 belirsizliği ile geçerli olduğu) 475 yıllık tekerrür
süresine karĢılık gelen haritaları ġekil 3’te sunulmaktadır. En olası kombinasyon için elde
edilen en büyük yer ivmesi değerlerinin mevcut Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’nda
önerilen değerler ile benzerlik göstermekte olduğu görülmektedir.
(a)
(b)
ġekil 3. En olası varsayımlar kombinasyonu için 475 yıllık tekerrür süresine karĢılık gelen
haritalar. (a) EĢ-ivme haritası (g: yerçekimi ivmesi), (b) EĢ-Ģiddet haritası (MSK Ģiddet
ölçeğine göre)
4. SONUÇLAR, DEĞERLENDĠRME VE ÖNERĠLER
Sismik tehlike hesaplarında yapılan değiĢik varsayımların sonuçlara etkisinin
anlaĢılabilmesi için gerçekleĢmesi en olası kombinasyon referans alınarak yer hareketi
parametresinin en büyük yer ivmesi olduğu durumda duyarlılık analizleri yapılmıĢtır. Diğer
bir deyiĢle, bu kombinasyonun varsayımlarından her seferinde sadece biri alternatif bir
analiz yöntemi ile değiĢtirilerek sonuçların nasıl etkilendiği incelenmiĢtir. Bu analizler
neticesinde, bütün kataloğun göz önünde bulundurulması ile öncü ve artçı Ģokların
ayıklanarak sadece ana Ģokların göz önünde bulundurulmaları kıyaslandığında, bütün
depremlerin göz önünde bulundurulmasının bütün tekerrür süreleri için sadece 0.01g-0.02g
mertebesinde daha büyük yer ivmelerine yol açtığı görülmüĢtür. Diğer taraftan sonuçların,
eksik raporlanma ile ilgili bir tadilat yapılmaması ile yapılmasına ve büyüklük-sıklık
iliĢkisinin elde edilmesinde standart en küçük kareler regresyonu ile en büyük olabilirlik
yöntemlerinin kullanılmasına duyarsız olduğu bulunmuĢtur. Azalım iliĢkisi seçiminin ve
azalım iliĢkilerindeki belirsizlik seviyelerinin sonuçlara etkisi ise ġekil 4’te
özetlenmektedir.
1.0E+02
Gülkan ve Kalkan (2002)
Boore ve diğerleri (1997)
Aşılma oranı (1/yıl)
1.0E+01
1.0E+00
1.0E-01
1.0E-02
1.0E-03
1.0E-04
0.00
0.10
0.20
0.30
0.40
0.50
En büyük yer ivmesi (g )
(a)
0.60
0.70
0.80
1.0E+02
Gülkan ve Kalkan (2002) s=0.562
Gülkan ve Kalkan (2002) s=0.447
1.0E+01
Aşılma oranı (1/yıl)
Gülkan ve Kalkan (2002) s=0.707
1.0E+00
1.0E-01
1.0E-02
1.0E-03
1.0E-04
1.0E-05
0.00
0.20
0.40
0.60
0.80
1.00
En büyük yer ivmesi (g )
(b)
ġekil 4. Azalım iliĢkileri ile ilgili varsayımların (diğer parametrelerin sabit tutulması
durumunda) analiz sonuçlarına etkisi. (a) Azalım iliĢkisi seçimi, (b) Azalım iliĢkisindeki
belirsizlik seviyesi (s=std. sapma)
ġekil (4.a)’dan azalım iliĢkisinin seçiminin sonuçları önemli seviyede etkileyen bir faktör
olduğu görülmektedir. Farklı azalım iliĢkilerinin yarattığı fark özellikle büyük tekerrür
sürelerinde daha önemli bir hale gelmektedir. Azalım iliĢkisindeki belirsizliğin tahmininin
önemi de ġekil (4.b)’de verilen eğrilerden anlaĢılmaktadır. Daha büyük miktardaki bir
belirsizlik, büyük tekerrür süreleri için giderek artan bir farklılıkla deprem tehlikesini
arttırmaktadır. Dolayısıyla, sunulan çalıĢmada deprem tehlikesi sonuçlarının en çok azalım
iliĢkisi seçimine ve azalım iliĢkisindeki belirsizliklere duyarlı olduğu sonucuna varılmıĢtır.
Azalım iliĢkisi analizleri deprem dalgalarının fay yırtığına paralel ve dik yönlerde farklı
özellikler göstererek yayıldığını ve izotropik olmadığını göstermiĢtir. Merkez üstüne aynı
uzaklıkta bulunan iki yerleĢim yerinden fay yırtığı doğrultusunda olanda beklenen yer
ivmeleri daha büyüktür. Bu durum literatürde kaynak yönlülüğü (source directivity) olarak
adlandırılmaktadır. ÇalıĢmamızda kaynak yönlülüğünü göz önünde bulunduran bir azalım
iliĢkisi kullanılamamıĢtır. Son yıllarda karakteristik deprem ve depremlerin zaman içindeki
bağımlılığını göz önünde tutan yenilenme (renewal) modelleri sismik tehlike analizinde
kullanılmaktadır. Ancak bu modeller diri faylar ile ilgili ayrıntılı bilgileri (karakteristik
depremlerin büyüklükleri, tekerrür periyotları, en son karakteristik depremin oluĢ zamanı
ve deprem tahmininde kayma oranları gibi) gerektirmektedir. AraĢtırmada kullanılan
deprem katalogları ancak yüz yıllık deprem kaydına eriĢim sağladığından ve kayma
oranları ile ilgili yeterli bilgi elde edilemediğinden bu modellere çalıĢmamızda yer
verilememiĢtir. Bu iki konu ileride yapılacak olan yeni çalıĢmalarda ele alınacaktır.
Sunulan çalıĢma O.D.T.Ü. ĠnĢaat Mühendisliği Bölümü ve Deprem Mühendisliği
AraĢtırma Merkezi’nde halen devam etmekte olan, deprem sigorta primlerinin tahminine
yönelik bir yüksek lisans tezinin sismik tehlike analizi ile ilgili ilk bulgularını
kapsamaktadır. ÇalıĢmanın deprem tehlikesinin tahmini ile ilgili detaylı sonuçları ortaya
çıktıkça özellikle deprem kataloğunun oluĢturulması esnasında faydalanılan ortogonal
regresyonun, büyüklük-sıklık iliĢkisi elde edilirken kullanılan en büyük olabilirlik
yönteminin, ikincil depremlerin tespitinde kullanılan uzaklık-zaman pencerelerinin,
sınırları revize edilmiĢ sismik kaynak bölgelerinin ve yerli azalım iliĢkisinin analiz
sonuçlarını geliĢtirmesi beklenmektedir.
5. TEġEKKÜR
Sismik kaynak bölgelerinin belirlenmesindeki katkıları için O.D.T.Ü. Jeoloji Mühendisliği
Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ali KOÇYĠĞĠT’e; analizleri kolaylaĢtırıcı bilgisayar
programlarının hazırlanmasındaki yardımlarından dolayı da O.D.T.Ü. ĠnĢaat Mühendisliği
Bölümü ve Deprem Mühendisliği AraĢtırma Merkezi’nden AraĢ.Gör. Nazan YILMAZ
ÖZTÜRK’e ve O.D.T.Ü. Teknokent HAVELSAN-EHSIM A.ġ.’den KurtuluĢ
YILDIRIM’a teĢekkür ederiz.
6. KAYNAKLAR
[1]. Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik, (1997). Bayındırlık ve
Ġskan Bakanlığı, Ankara.
[2]. Deprem AraĢtırma Dairesi Ġnternet Sayfası, (2004).
TURKNET,
http://sismo.deprem.gov.tr/VERITABANI/turknetkatalog.php, Afet ĠĢleri Genel
Müdürlüğü, Bayındırlık ve Ġskan Bakanlığı, Ankara.
[3]. Kandilli Rasathanesi ve Deprem AraĢtırma Enstitüsü Ġnternet Sayfası, (2004).
Catalog,
http://www.koeri.boun.edu.tr/sismo/veri_bank/mainw.htm,
Boğaziçi
Üniversitesi, Ġstanbul.
[4]. Uluslararası Sismoloji Merkezi Ġnternet Sayfası, (2004). On-line Bulletin,
http://www.isc.ac.uk/Bull, Internatl. Seis. Cent., Thatcham, United Kingdom.
[5]. BirleĢik Devletler Jeolojik AraĢtırmalar Kurumu Ġnternet Sayfası, (2004).
USGS/NEIC (PDE) 1973 – Present, http://neic.usgs.gov/neis/epic/epic_global.html,
U.S. Geological Survey, U.S. Department of the Interior, Reston, VA, USA.
[6]. Castellaro, S., Mulargia, F., Kagan, Y. Y., (2004). Regression Problems for
Magnitudes:
A
Unified
Italian
Catalogue,
(basılmamıĢ
makale),
moho.ess.ucla.edu/~kagan/SFY1.pdf (adresinden temin edilmiĢtir), Department of
Earth and Space Sciences, University of California, Los Angeles.
[7]. Gutenberg, B., Richter, C., F., (1949). Seismicity of the Earth and Associated
Phenomenon, Princeton University Press, Princeton, New York.
[8]. Gardner, J. K., Knopoff, L., (1974). Is the Sequence of Earthquakes in Southern
California, with Aftershocks Removed, Poissonian?, Bulletin of the Seismological
Society of America, Vol. 64, 1363-1367.
[9]. Kagan, Y. Y., (2002). Aftershock Zone Scaling, Bulletin of the Seismological
Society of America, Vol. 92, No. 2, 641-655.
[10]. Prozorov, A. G., Dziewonski, A. M., (1982). A Method of Studying Variations in
the Clustering Property of Earthquakes: Application to the Analysis of Global
Seismicity, Journal of Geophysical Research, Vol. 87, No. B4, 2829-2839.
[11]. Savage, M. K., Rupp, S. H., (2000). Foreshock probabilities in New Zealand,
New Zealand Journal of Geology & Geophysics, Vol. 43, 461-469.
[12]. Gülkan, P., Koçyiğit, A., Yücemen, M. S., Doyuran, V., BaĢöz, N., (1993). En
Son Verilere Göre Hazırlanan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası, Orta Doğu
Teknik Üniversitesi, Deprem Mühendisliği AraĢtırma Merkezi, Rapor No. 93-01,
Ankara.
[13]. Erdik, M., Alpay Biro, Y., Onur, T., ġeĢetyan, K., Birgören, G., (1999).
Assessment of Earthquake Hazard in Turkey and Neighboring Regions, Annali Di
Geofisica, Vol. 42, No.6, 1125-1138.
[14]. Bommer, J., Spence, R., Erdik, M., Tabuchi, S., Aydınoğlu, N., Booth, E., del Re,
D., Peterken, O., (2002). Development of an Earthquake Loss Model for Turkish
Catastrophe Insurance, Journal of Seismology, Vol. 6, 431-446.
[15]. Stepp, J. C., (1973). Analysis of Completeness of the Earthquake Sample in the
Puget Sound Area, S.T. Handing (Editör), Contributions to Seismic Zoning. NOAA
Tech. Rep. ERL 267-ESL 30, U.S. Dep. of Commerce.
[16]. Wiemer, S., (2001). A software package to analyze seismicity: ZMAP,
Seismological Research Letters, 72(2), 374-383.
[17]. Gülkan, P., Kalkan, E., (2002). Attenuation Modeling of Recent Earthquakes in
Turkey, Journal of Seismology, Vol. 6, 397-409.
[18]. Boore, D. M., Joyner, W. B., Fumal, T. E., (1997). Equations for Estimating
Horizontal Response Spectra and Peak Acceleration from Western North American
Earthquakes: A Summary of Recent Work, Seismological Research Letters, Vol.
68(1), 128-153.
[19]. Musson, R. M. W., (2000). Intensity-based Seismic Risk Assessment, Soil
Dynamics and Earthquake Engineering, Vol. 20, 353-360.
[20]. Ambraseys, N. N., (1988). Engineering Seismology, Earthquake Engineering and
Structural Dynamics, Vol. 17, 1-105.
[21]. Yücemen, M. S., (1982). Sismik Risk Analizi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Yayınları, Ankara.
[22]. Ordaz, M., Aguilar, A., Arboleda, J., (2003). CRISIS2003, Ver. 1.2.100, Program
for Computing Seismic Hazard, Instituto de Ingeniería, UNAM, Mexico.

Benzer belgeler

u. çeken - Uluslararası Deprem Sempoyumu Kocaeli 2007

u. çeken - Uluslararası Deprem Sempoyumu Kocaeli 2007 site conditions. As a result, up-to-date ground acceleration attenuation model is developed for Marmara region by using multiple regression method.

Detaylı