1 Hizmet şartları ve yedeklik dönemi Madde 6

Transkript

1 Hizmet şartları ve yedeklik dönemi Madde 6
Uzman Erbaş Kanunu (3269 S.K)1
Hizmet şartları ve yedeklik dönemi
Madde 6- (Değişik: 10/2/2004-5085/4 md.)
Uzman erbaşlar, onbaşı ve çavuş rütbesini taşıyan asker kişi sayılırlar.
Muvazzaflık hizmetinde ve yedeklik döneminde iken hizmete çağrıldıklarında er
ve emsal rütbedeki erbaşların üstü olup; disiplin ve cezaî müeyyideler ile
yargılama usulü bakımından er ve erbaşların tâbi olduğu hükümlere tâbi olurlar.
Askerî öğrenciler ile astlık üstlük münasebetleri yoktur. Uzman erbaşlar hakkında
rütbenin geri alınması fer'i cezası uygulanmaz.
Hizmete çağrılan yedeğe ayrılmış uzman erbaşlara muvazzaf emsalleri gibi
özlük hakları verilir.
Terhis kaydı, yedeklik yoklaması, hizmete celp, eğitim ve tatbikat gibi
yedeklik dönemine ilişkin olarak bu Kanunda düzenlenmeyen hususlarda
21.6.1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
AÇIKLAMA:
A. Onbaşı ve çavuş rütbesini taşıyan asker kişi sayılırlar:
Uzman erbaşlar, onbaşı ve çavuş rütbesini taşıyan asker kişi sayılırlar.
Uzman Çavuş; En az lise veya dengi okul mezunu çavuşlar veya en az
ilköğretim
okulu
mezunu
olup,
muvazzaflık
hizmetini
çavuş
rütbesi
ile
tamamlayanlardan, muvazzaflık hizmetini müteakip Türk Silâhlı Kuvvetlerinin
devamlılık arz eden teknik ve kritik görev yerlerinde veya çavuş kadro görev
yerlerinde, bu Kanun esaslarına göre istihdam edilenler ile yönetmelikte belirtilen
1
Burada yer alan açıklamalardan alıntı yapmak için, alıntı yapılan yazıya şu ibare
eklenmelidir : “En son değişikliklere göre, açıklamalı, notlu, içtihatlı, ek ve örnekli
UZMAN ERBAŞ KANUNU VE YÖNETMELİĞİ, 2003" isimli Kitaptan alıntı
yapılan ve askerihukuk.net isimli web sitesine konulan bu dosya ve
açıklamaların tüm hakları anılan kitabın yazarı (E.) Hak.Alb. Orhan
ÇELEN'e aittir." Bu ibare eklenmek şartıyla, buradaki dosyalardan Fikir ve Sanat
Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın
açıklama ve dosyanın tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde
yayınlanamaz.
1
esaslara göre uzman onbaşılıktan uzman çavuşluğa geçirilenleri,
ifade eder(Uz.
Erbaş K. 3/1, Uz. Erbaş Yönt. 4/1).
Uzman Onbaşı ise; En az ilköğretim okulu veya dengi okul mezunu olup,
muvazzaflık hizmetini müteakip, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin devamlılık arz eden
teknik ve kritik uzmanlık görev yerlerinde istihdam edilenleri, ifade eder(Uz.Erbaş
K. 3/2, Uz. Erbaş Yönt. 4/2).
İç Hz.K.nun 3 üncü maddesinin a/2 fıkrasında yer alan “Askerlik Kanununa
göre mükellef bulundukları hizmetleri ifadan sonra hususi kanunlara tevfikan
muayyen bir hizmet taahhüdü suretiyle Silahlı Kuvvetlerde vazife gören uzman ve
uzatmalı çavuş ve onbaşılarda erbaş sayılır” hükmü ile Uz. Erbaş K.nun 6 ncı
maddesi benzerlik arzetmektedir.
Görüldüğü üzere, uzman erbaşlar, onbaşı ve çavuş rütbesini haiz askerdir.
Bunun doğal sonucu olarakta, askerlerin tabi oldukları hükümlere tabidirler.
Uzman Erbaş Kanunun 6/1 inci ve Yönetmeliğinin 14 üncü maddesine göre;
uzman erbaşlar, aynı rütbeyi taşıyan muvazzaflık hizmetini yapan onbaşı ve
çavuşlardan daha kıdemli olup, üst konumundadırlar.
Buna göre; uzman çavuşlar, aynı rütbeyi taşıyan muvazzaflık hizmetini yapan
çavuşlardan, uzman onbaşılar ise onbaşılardan daha kıdemlidir.
Uzman erbaşların askerlik yükümlülüğünü yerine getiren kıt'a erbaşlarıyla
aralarındaki kıdem sırası: uzman çavuş, kıt’a çavuşu, uzman onbaşı, kıt’a onbaşısı
şeklindedir. Yani uzman çavuşlar mükellef çavuşlardan uzman onbaşılar mükellef
onbaşılardan üst durumundadır.
Uzman erbaşlar, kendilerinden daha üst rütbede bulunan diğer askeri şahıslara
karşıda “ast” durumundadırlar. Örneğin; uzman jandarmalar, astsubaylar ve
subaylara nazaran ast durumundadırlar. Nitekim, 3466 sayılı Uzman Jandarma
Kanunu’nun 9 uncu maddesi 12.6.2003 tarihli ve 4892 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesiyle değişikliğe uğramış ve uzman jandarmaların, uzman erbaşların üstü
olduğu açıkça vurgulanmıştır.(Bkz: R.G: 18.6.2003, S.25142)
Uzman erbaşlar, kendi aralarındaki astlık-üstlük münasebeti bakımından;
2
1. Uzman erbaşlığa nasıp tarihi,
2. Aynı tarih ise nitelik belgesi ve sicil belgesi durumlarına bakılır, ileride olan
kıdemli olur.
3. Bu esaslar gözönüne alınarak uzman erbaşların sözleşmelerini yapma,
sözleşmelerini uzatma ve fesih yetkisi bulunan makamlar; uzman erbaşlar arasındaki
astlık üstlük münasebetlerini her yıl ARALIK ayına kadar tespit ederek yayımlar. Bu
belge uzman erbaş şahsi dosyasında muhafaza edilir(KKK. Uz. Erbaş Yönergesi, 3.
Bölüm, s.3-3).
Not: KKK. Uz. Erbaş Yönergesinin amir hükmü böyle olmakla birlikte Askeri
Yargıtay; uzman onbaşı veya uzman çavuşun kendi rütbesindeki başka bir uzman
erbaşa karşı üstlük sıfatını kazanmasının mümkün olmadığını, diğer bir anlatımla,
nasıp tarihleri farklı bile olsa bir uzman onbaşının başka bir uzman onbaşıyla, bir
uzman çavuşun da başka bir uzman çavuşla
aralarında ast-üst ilişkisinin
bulunmadığını içtihat etmiştir.(Bkz: As.Yrg.3.D., 1.4.1997, E.198, K.197)
B. Uzman erbaşların disiplin ve cezaî müeyyideler ile yargılama usulü
bakımından muvazaflık hizmetini yapan er ve erbaşların tabi oldukları hükümlere
tabidir:
Kanun koyucu bu konuda 2 ana unsur saymaktadır: disiplin ve cezai
müeyyideler ve yargılama usulüdür.
a. Disiplin ve cezai müeyyideler: 2
İç Hz.K.nun 13 üncü maddesinde tarifini bulan disiplinin muhafazası ve
idamesi için hususi kanunlarla cezai ve hususi kanun ve nizamlarla idari tedbirlerin
alınacağı yine aynı maddenin son fıkrasında hükmolunulmuştur.3 Amir maiyetinden
mutlak bir itaat beklemeye ve istemeğe haklıdır(İç Hz.Yönt. 13). Resmi işlerden
dolayı sırası düştükçe verilen öğütlerin, yapılan tembih ve ihtarların hükümsüz ve
tesirsiz kaldığını gören ve hususiyle vazifede ihmal ve kayıtsızlık sezen her amir
derhal kanuni selahiyetini kullanarak maiyetini yola getirmeye mecburdur(İç
Ayrıntılı bilgi için bkz: Çelen, Orhan; Uz. Jandarma K - Uz. Erbaş K., 4. Baskı, Ankara 2000, s. 60 vd.
Ayrıntılı bilgi için bkz: Çelen, Orhan; T.S.K. İç Hz. K. ve Yönt., As.C.K., Dis.Mah.K., T.S.K. Per.K.,
Ankara Temmuz 2003, Güncelleştirilmiş ve Genişletilmiş 11. Baskı, s. 28 vd.
2
3
3
Hz.Yönt. 21). Ast'ında mesleğin istediği mutlak itaati gönül isteği ile yapması
şarttır(İç Hz.Yönt. 4).
Disiplinin azıcık dahi bozulduğunu veya gevşediğini sezen her amir bunun
maddi ve manevi sebeplerini araştırarak gidermeğe ve disiplinin korunması için
icabında kanun ve nizamlar dairesinde her türlü tedbirleri almıya ve yetkilerini
tamamiyle kullanarak disiplini sağlamaya mecburdur(İç Hz.Yönt. 3). Silahlı
Kuvvetlerde ve her şeyin üstünde tutulması iktiza eden disiplinin muhafazası için
kanun, nizam ve emirlere aykırı hareket edenler suçları nisbetinde cezalandırılır(İç
Hz.Yönt. 54).
Disiplin amirlerinin rütbelerine göre ceza yetkileri, As.C.K.nun 22.3.2000 tarihli
ve 4551 sayılı Kanunla değişik 171 inci maddesine Bağlı Cetvel ile düzenlenmiştir.
Askeri Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 22.3.2000 tarihli ve
4551 sayılı Kanun4 ile, As.C.K.nun 3 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir. Bu
değişiklik ile, uzman jandarmalar (ve uzman erbaşlar) 3 ncü maddede açık olarak
zikredilmiştir. Böylece, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununun 9 uncu maddesinde
yazılı “asker kişi sayılırlar.” ibaresi ile 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununu 6 ncı
maddesinde yazılı “asker kişi sayılırlar.” ibaresi, As.C.K.nun 3 ncü maddesindeki
yeni düzenleme ile As.C.K. açısından tekrarlanmış bulunmaktadır.
Askeri Ceza Kanununun 4551 sayılı Kanunla değişik 3 ncü maddesi metni aşağıdadır:
“As.C.K. Madde 3.- Askeri şahıslar; Mareşalden asteğmene kadar subaylar,
astsubaylar, Mill Savunma Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşunda
çalışan sivil personel, uzman jandarma ve uzman erbaşlar, erbaş ve erler ile askeri
öğrencilerdir.
Milli Savunma Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşunda çalışan
Devlet memurlarının asker kişi sıfatları, 4.1.1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
İç Hizmet Kanununun 115 inci maddesinde belirtilen yükümlülükleri ile sınırlıdır.”
4
Bkz. Resmi Gazete: 26.3.2000, S.24001
4
Uzman erbaşların disiplin amiri sıfatıyla verebilecekleri ceza türleri ve
miktarları konusunda As.C.K.nun 4551 sayılı Kanunla değişik 171 nci maddesine
Bağlı Cetvel’e bkz.
Uzman erbaşlarda bir ast olarak üstlerine ve amirlerine karşı riayetle
yükümlüdürler. Kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak bir itaat göstermek
zorundadırlar. Ayrıca astlarının ve üstlerinin hukukuna riayetle yükümlüdürler.
Böyle davranmadıkları zaman disiplin bozulmuş olur. Disiplinin muhafazası ve
idamesi için kendileri hakkında disiplin ve cezai müeyyideler tatbik olunur. Bu
çerçevede bütün
diğer er ve erbaşlar gibi Askeri Ceza Kanunu ve Disiplin
Mahkemeleri Kanununun disiplin ve cezai hükümlerine tabi olurlar.
Ancak, 22.3.2000 tarihli ve 4551 sayılı “Askeri Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun” ile uzman erbaşların (ve uzman jandarmaların) kısa
hapis cezaları ve disiplin cezaları yönünden er ve erbaşlardan ayrı bir konuma
getirilmiş oldukları görülmektedir. Örneğin, As.C.K.nun 4551 sayılı Kanunla değişik
23/B üncü ve 165 nci maddesinin (A) fıkrasında; uzman erbaşlara (ve uzman
jandarmalara) verilebilecek kısa hapis cezaları ile disiplin cezalarının subay ve
astsubaylar ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurlarına verilecek
cezalarla aynı tür cezalar olduğu görülmektedir. Oysa, As.C.K.nun 23 üncü
maddesinin (C) fıkrasında ve 165 nci maddesinin (C) fıkrasında ise, erbaş ve erlere
verilebilecek kısa hapis cezaları ve disiplin cezaları ayrıca gösterilmiş bulunmaktadır.
Not: Bununla birlikte, 4551 sayılı Kanunla As.C.K.da
yapılan değişiklikleri
müteakip, 3269 sayılı Kanuna tabi uzman erbaşlara verilebilecek disiplin cezaları
açısından As.C.K.nun 165/A maddesinde ve 171 nci maddeye Bağlı Cetvelde farklılık
oluştuğu
görülmektedir.
As.C.K.nun
165/A
maddesinde
uzman
erbaşlara
verilebilecek disiplin cezaları arasına “izinsizlik” ve “sıra harici hizmet” cezaları
dahil edilmemiş iken, 171 nci maddeye Bağlı Cetvelde bu cezaların verilebileceği
öngörülmüştür. As.C.K.nun iki ayrı maddesi arasında oluşan bu farklılığın nedeni
anlaşılamamaktadır. 4551 sayılı Kanunun Gerekçesinde bu farklılığın nedeni
gösterilmemiştir.
5
Mevcut durum karşısında, yeni bir yasa düzenlemesi yapılmadıkça, uzman
erbaşlara izinsizlik ve sıra harici hizmet cezalarının verilemeyeceği kanaatindeyiz.
As.C.K.nun 23/B üncü ve 165/A maddesinde yer alan, uzman erbaşlara (ve
uzman jandarmalara) uygulanacak kısa hapis cezaları ile disiplin ceza miktar ve
türlerinin, erbaşlara verilecek ceza türlerinden farklı olduğu görülmektedir.
Askeri Ceza Kanunundaki yeni düzenleme, uzman erbaşların (ve uzman
jandarmaların) kısa hapis cezaları ve disiplin cezaları yönünden erbaşlardan
ayrıldıklarını, subay ve astsubaylarla benzer hükümlere tabi tutulduklarını
göstermektedir.
Bu yeni düzenlemenin, Uzman Erbaş Kanununun 6 ncı maddesinde yer alan ve
uzman erbaşların “er ve erbaşlarla aynı hükümlere tabi tutulacakları”na ilişkin
kurala, bir istisna olduğunu düşünmekteyiz.
4551 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmayan durumlarda ise, 3269 sayılı Uzman
Erbaş Kanununun 6 ncı maddesinde yer alan “er ve erbaşlarla aynı hükümlere tabi
tutulacakları”na ilişkin hükmün devam ettiği açıktır.
1. Askeri yargıya tabi suçları:
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu, asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar
hakkında
uygulanır.
Bu
açıklamadan
da
anlaşılacağı
üzere,
As.C.K.nun
uygulanabilmesi için, suçun failinin askeri şahıs5 olması, ayrıca fiilin de askeri bir suç
olması gereklidir. Bu durum, askeri suç kavramının açıklanmasını zorunlu
kılmaktadır
Askeri Ceza Kanunu, askeri suçları ikiye ayırarak tarif etmektedir. Bunlar;
"askeri cürüm" ve "askeri kabahatler"dir. Diğer yandan, Disiplin Mahkemeleri
Kuruluşu ve Yargılama Usul Kanununun 41. maddesi de "disiplin suçları"nı
açıklamıştır.
Buna göre, askeri suçlar "askeri cürüm", "askeri kabahat" ve "disiplin suçları"
diye üç'e ayrılmaktadır. Bundan başka, bir askeri suçun varlığı için iki şartın
bulunmasına ihtiyaç vardır. Bu şartlardan birincisi bu suçun cezasının As.C.K.da
5
Askeri şahıs tanımı ile ilgili olarak bir evvelki bölümde yer alan açıklamaya bkz.
6
veya Dis.Mah.K. da gösterilmiş olmasıdır. İkinci şart da, As.C.K.da o suç hakkında
gösterilen cezanın hapis veya kısa hapis, Dis.Mah.K.da ise oda hapsi ve göz hapsi
cezalarının birinden ibaret olmasıdır. Ancak bu tarif noksan bulunmaktadır. Zira,
As.C.K.da yer alan öyle suçlar vardır ki, bunların cezaları bu kanunda gösterilmiş
olmayıp, ceza bakımından As.C.K. diğer kanunlara atıfta bulunmakla yetinmiştir.
As.CK.da, özellikle 54, 56/A ve G, 57/2, 58, 135, 140, 144, 146 ve Ek 1. maddede, hep
T.C.K.na atıflar mevcuttur.
Türk doktrininde askeri suç; "Unsurları ve cezaları As.C.K.da gösterilen suçlar
ile unsur ve cezaları itibarile As.C.K.nun T.C.K.na atıfta bulunduğu suçlardır, bunun
dışında kalan suçlar askeri suç değildir"6 şeklinde tarif edilmiştir. Bu tanım, başlı
başına As.C.K. esas alınarak yapılmış bir tanım olup, askeri nitelikli diğer kanunlarda
yer alan cezai hükümleri de askeri suç olarak sayan yazarlar mevcuttur.7
Örnek vermek gerekirse; As.C.K.nun 66 ncı maddesinde yazılı firar ve izin
tecavüzü suçları, unsurları ve cezası As.C.K.nda belirlenmiş (sırf) askeri suçlardan
olduğu halde As.C.K.nun 146 ncı maddesinde yazılı "başkasının yaralanmasına ve
ölmesine sebep olanlar" başlıklı suç, unsurları As.C.K.nda belirtilmiş olmamakla
beraber cezası T.C.K.na atıf suretiyle tayin edilmiş bir askeri suçtur.8 As.C.K.nun 135
nci maddesindeki
askeri suçta (Rüşvet) ise hem suçun unsurları hem de cezası
tamamen T.C.K.na terk edilmiş bulunmaktadır.
Askeri suçlar; sırf askeri suçlar ve askeri suç benzeri olarak tasnif edilmektedir.
Bu ayrım sadece nazari bir ayrım olmayıp uygulamada pratik sonuçları da
bulunmaktadır. Örneğin, askeri suç benzerlerinden dolayı suçluların iadesi mümkün
olduğu halde, sırf askeri suçlar kapsam dışı bırakılmıştır. Bundan başka, As.C.K.nun
47 nci maddesinin B ve C bentlerine göre, evvelki umumi suçtan dolayı
hükümlülüğün sonraki askeri suçtan dolayı hükmedilecek cezanın teciline engel
olmaması veya bunun aksinin sözkonusu olabilmesi için, birinci ve ikinci askeri
suçun "T.C.K. mucibince cezayı mucip bir fiil olmaması" gerekir. Diğer bir anlatımla,
Erman, Sahir: Askeri Ceza Kanunu, Umumi Kısım ve Usul, 7 inci Bası, Istanbul 1983, s.146; Taşkın,
Rifat: Askeri Ceza Kanunu Şerh, Sekizinci Basım, Harpokulu Basımevi, 1946, s.34-35.
7 Bkz: Erman, Sahir; A.g.e., s.149
8 Özbakan, Hulusi: Ilgili Mevzuatı ile Içtihatlı, Gerekçeli, Notlu, Açıkla-malı Askeri Ceza Kanunu,
Ankara 1990, s.16
6
7
söz konusu askeri suç sırf askeri bir suç olduğu takdirde, ikinci suçtan dolayı
hükmedilen cezanın tecili mümkündür. Keza askeri bir suç benzerinden dolayı
mahkum olan bir kimse, daha sonra umumi bir suç işleyecek olursa, şartları
bulunduğu takdirde, tekerrür hükümleri cereyan ettiği halde, sırf askeri cürümlerden
dolayı verilen hükümler, sonradan işlenen umumi suçlar bakımından tekerrüre esas
teşkil etmezler(T.C.K. 87/3). Diğer yandan, 647 sayılı Cezaların İnfazına Dair
Kanunun 4 üncü maddesine göre de, sırf askeri suçlarla disiplin suçlarında
hükmedilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına veya maddede
öngörülen diğer tedbirlerden birisine çevrilmesi mümkün olmayıp, sadece askeri suç
benzerleri için mümkündür.9
Askeri kabahatler ise; As.C.K.nun kısa hapis cezası ile cezalandırdığı
fiillerdir(As.C.K. 1/2). Kısa hapis cezası; oda hapsi ve göz hapsi10 cezalarını ihtiva
eder. As.C.K.daki suçlardan hangisinin askeri kabahat cinsinden olduğu As.C.K.nun
18 inci maddesinde gösterilmiştir. Bu maddede yazılı fiiller işlendiğinde, cezası
mahkemece verilebileceği gibi, disiplin amirince disiplin cezası ile de tecziye
edilebilir (As.C.K. 18/2).
As.C.K.nun 18/2 inci maddesinde gösterilenler; 82, 96 ve 136 ncı maddelerin 1
numaralı ve 93, 116, 117 ve 150 nci maddelerin 2 numaralı fıkralarında ve ayrıca 68,
8311, 8612, 108, 13013, 137 ve 145 inci maddelerde yazılı kısa hapis cezaları ile
cezalandırılan fiillerdir.
As.C.K.da yer alan askeri kabahatlerin çoğu, Dis.Mah.K. tarafından iktibas
edilerek "disiplin suçu" haline getirilmişlerdir. Böylece, disiplin suçu haline getirilen
bu askeri kabahatler hakkında As.C.K. da yer alan hükümler kısmen veya tamamen
zımni olarak ilga edilmişlerdir (Dis.Mah.K. 64). Bu zımmi ilga hali, As.C.K. daki
hükmün bütünüyle iktibas edildiği hallerde tamdır. Bazı hallerde ise, As.C.K.ndaki
Erman, Sahir: A.g.e., s.152, 153
As.C.K., 4551 sayılı Kanunla değiştirilmeden önce diğer bir kısa hapis cezası türü, katıksız hapis
cezası idi. Ancak As.C.K.nun 4551 sayılı Kanunla değişikliğini müteakip, katıksız hapis cezası ve bu
cezanın uygulanması ile ilgili hükümler yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır.
11 22.3.2000 tarihli ve 4551 sayılı Kanunun 38 nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
12 22.3.2000 tarihli ve 4551 sayılı Kanunun 38 nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
13 As.C.K.nun 130 ncu maddesi, 22.3.2000 tarihli ve 4551 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve evvelce
maddede varolan kısa hapis ve ağır hapis cezaları metinden çıkarılmış, maddenin yeni şeklinde bu
suçu işleyenlere sadece hapis cezası öngörülmüştür.
9
10
8
hükmün bir kısmı iktibas edilmiştir. Bu gibi hallerde iktibas edilmeyen kısım
itibariyle As.C.K.ndaki hüküm yürürlüğünü korur. 14
Not: As.C.K.da değişiklik yapılması hakkında 22.3.2000 tarihli ve 4551 sayılı
Kanunun 38 nci maddesiyle; As.C.K.nun 83 ve 86 ncı maddeleri yürürlükten
kaldırılmış, 130 uncu maddesi ise yeniden düzenlenmiş bulunmaktadır. As.C.K.nun
83 ve 86 ncı maddesi, 477 sayılı Dis.Mah.K.nun sırasıyla 49 ve 48 nci maddeleriyle
daha önce zımnen yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu defa 4551 sayılı Kanun ile
yürürlükten kaldırılmış olmasının pratikte bir faydası bulunmamakta, sadece kanun
hazırlama tekniği açısından yararı görülmektedir.
Bunların dışında, askeri kabahat türünden olup da (4551 sayılı Kanunla yapılan
değişikliklere
rağmen)
halen
As.C.K.da
varlığını
sürdüren
hükümler
de
bulunmaktadır. Mesela As.C.K.nun 137 nci maddesinde yazılı fiil, hem askeri cürüm
hem de
askeri kabahat olarak yerini muhafaza etmektedir.
Mahkemenin
hükmedeceği cezaya göre bu hareket bir cürüm olabileceği gibi bir kabahat olarak da
tezahür edebilir. Ayrıca bkz: As.C.K. 93/2, 117/2
Dis.Mah.K.da yer alan disiplin suçları, bu kanunun oda hapsi veya göz hapsi ile
cezalandırdığı eylemlerdir. Bu suçlardan dolayı kovuşturma yapıp mahkeme
tarafından failin cezalandırılması, disiplin amirinin veya nezdinde disiplin
mahkemesi kurulan komutanın takdirine bağlıdır(Dis.Mah.K. 7).
Disiplin amirleri As.C.K.da kendisine tanınan yetki içinde faile oda hapsi veya
göz hapsi cezası verebileceği gibi dilerse sanık hakkında suç dosyası hazırlayarak
nezdinde disiplin mahkemesi kurulan komutan veya askeri kurum amirine sevk
edebilir. Nezdinde disiplin mahkemesi kurulan birlik komutanı veya kurum amiri de
serbesttir: dilerse faili kendi cezalandırır, dilerse disiplin mahkemesine sevk
eder(Dis.Mah.K. 14).
Disiplin suçlarının neler olduğu Dis.Mah.K.nun 47 ila 61 inci maddelerinde
gösterilmiştir. Bunlar As.C.K.nun askeri kabahat türünden olan suçların iktibas
yoluyla alınmış halleridir. Bu kanunda yazılı cezalarda sırf askeri suçlarda olduğu
14
Özbakan, Hulusi: Askeri Ceza Kanunu, A.g.e., s.17
9
gibi 647 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı olan para cezasına veya diğer
tedbirlere çevrilemez(647 S.K. 4/son).
Askeri Ceza Kanununda yer alan askeri cürüm ve kabahatlerden başka bir de
"disiplin tecavüzü" ve "disiplin kabahatleri" vardır. Bunlar; ceza kanunlarında
gösterilmemekle birlikte askeri terbiyeyi, disiplini bozan ve bu nedenle disiplin
cezası ile cezalandırılan fiil ve tekasüllerdir(As.C.K. 162 vd.). Disiplin tecavüzünden
dolayı fail hiçbir zaman mahkemeye sevk edilmez ve ancak disiplin yolu ile
cezalandırılabilir. Bu takdirde de disiplin amiri faili cezalandırmak zorunda değildir.
2. Disiplin suçları:15
(Disiplin = Discipline) kelimesinin aslı (discere, discipulus) dur ki mânası;
öğretmek ve terbiye etmek fen ve san'atı demektir.16
T.S.K.lerinin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye
Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır(İç Hz.K. 35). Bunun temini disiplinli bir ordu
ile mümkündür. Cumhuriyete sadık, vatanını seven, iyi ahlaklı, üstüne itaat eden,
hizmetin yapılmasında sebat ve gayret gösteren, cesaretli ve atılgan, icabında
hayatını hiçe sayan, bütün silah arkadaşları ile iyi geçinen, birbirlerine yardım eden,
intizamı seven, yapılması men edilen şeylerden kaçınan, sıhhatini koruyan her
askerin (Bkz: İç Hz.K. 39) disiplin kelimesinin ifade ettiği manaya uygun davranmış
olacağı muhakkaktır.
İç Hz.K.na göre disiplin; kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak bir itaat ve
astının ve üstünün hukukuna riayet etmektir(md. 13/1).
Görüldüğü üzere, askeri disiplin iki unsurdan oluşmaktadır. Birincisi;
kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak itaattir. İkincisi de, astının ve üstünün
hukukuna riayet etmektir. Bu iki kavram birbirini tamamlar. Tek başına disiplinin
varlığından söz edilemez.
Disiplinin temininin birinci şartı; kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak bir
itaattir. Bu da, hizmet ve vazife gereği olarak kanunların, nizamların öngördüğü veya
Ayrıntılı bilgi için bkz. Çelen, Orhan: En Son İçtihatlı, Notlu, Açıklamalı, Ek ve Örnekli Askeri Ceza
Kanunu, 3. Baskı, Ankara Nisan 2001, s. 677 vd.
16 Taşkın, Rifat: A.g.e., s.256
15
10
amirlerin emirleri gereği olan hususlara harfi harfine büyük bir sadakatle, riayetle
vücuda gelir.
Disiplinin diğer şartı ise, astın ve üstün hukukuna riayet etmektir. İç Hz.K.nun
14 ncü maddesi; astın, amir ve üstüne umumi âdap ve askeri usullere uygun tam bir
hürmet göstermeye, amirlerine mutlak surette itaate ve kanun ve nizamlarda
gösterilen hallerde üstüne mutlak itaatte mecbur olduğunu açıklamaktadır. Ast
muayyen olan vazifeleri aldığı emri vaktinde yapar ve değiştirmez, haddini aşamaz.
(Ast'ın vazifeleri için İç Hz.Yönt.nin 4-12 nci, amirin vazifeleri için 13-27 nci
maddelerine bkz).
İç Hz.K.nun 15-18 nci maddelerinde ise amirin vazifeleri zikrolunmuştur. Amir;
maiyetine hürmet ve itimat hisleri verir. Maiyetin ahlâki, ruhi ve bedeni hallerini
daima nezaret ve himayesi altında bulundurur. Amirin maiyetine karşı daima
bitaraflık ve hakkaniyeti muhafazası esastır(İç Hz.K. 17). Amirin maiyetine karşı
büyük bir sevgi ve muhabbet beslemesi, onları koruması ve kollaması, tehlike anında
onların yanında olması, bunlara da bu hisleri telkin etmesi gerekir. Tam ve sağlam
bir disiplin için, amir ile maiyetin karşılıklı sevgi ve saygı ile birbirlerine itimat
beslemeleri şarttır. Böyle olmayan disiplin tehlikeli olur ve sıkışık zamanlarda çabuk
gevşer, bu da muvaffakiyetsizliği ve felaketi doğurur(İç Hz.Yönt. 2).
İç Hz.K.nun 13 ncü maddesinin üçüncü fıkrası; "Disiplinin muhafazası ve
idamesi için hususi kanunlarla cezai ve hususi kanun ve nizamlara idari tedbirler"in
alınacağını öngörmüştür. 14 ncü maddesinin son fıkrası da "itaat hissini tehdit eden
her türlü tezahürler, sözler, yazılar ve fiil ve hareketler cezai müeyyidelerle men
olunur" hükmünü haizdir. Keza 18 nci maddesine göre "Amir; maiyetine disiplini
bozan fiil ve hareketlerinden dolayı disiplin cezaları verir. Disiplin cezalarının
mahiyeti ve verilmesi usulü hususi kanundaki hallere göre tayin ve tespit olunur."
İç Hz.Yönt.nin 3 ncü maddesine göre de "Disiplinin azıcık dahi bozulduğunu
veya gevşediğini sezen her amir bunun maddi ve manevi sebeplerini araştırarak
gidermeye ve disiplinin korunması için icabında kanun ve nizamlar dairesinde her
türlü tedbirleri almaya ve yetkilerini tamamıyla kullanarak disiplini sağlamaya
mecburdur."
11
Yukarıda sayılan yetkilerin gereği olarak ve askeri disiplinin temini için,
disiplin amirine disiplin yoluyla maiyetini cezalandırabilme olanağı tanınmıştır.
As.C.K.nun 162. maddesinden 191'e kadar varan maddeleri disiplin amirine
tanınan bu suç ve cezaları ile ilgilidir. Disiplin amirlerinin rütbelere göre ceza verme
yetkileri As.C.K.nun 171 inci maddesine bağlı Cetvel ile düzenlenmiştir.
Uzman erbaşlara verilebilecek disiplin cezaları:
As.C.K.da Değişiklik Yapılması Hakkında 22.3.2000 tarihli ve 4551 sayılı
Kanunun 32 nci maddesiyle As.C.K.nun 165 nci maddesi 26.5.2000 tarihinde
yürürlüğe girmek üzere değiştirilmiş bulunmaktadır. Bu değişiklik ile; uzman
jandarmalara (ve uzman erbaşlara) disiplin amirlerince verilebilecek disiplin cezaları
As.C.K.nun 165/A ncı maddesinde açıkça gösterilmiş bulun-maktadır.
As.C.K.nun 165 nci maddesi metni şöyledir:
“Madde 165.- Askeri şahıslar hakkında verilebilecek disiplin cezaları şunlardır:
A) Subaylar, astsubaylar, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde
görevli Devlet memurları, uzman jandarmalar ve uzman erbaşlar hakkında:
1. Uyarı.
2. Aylık kesilmesi: Ek göstergeler dahil, cezalının brüt aylığından 1/30-1/8 arasında
kesinti yapılmasıdır.
3. Göz Hapsi: Dört haftaya kadar.
4. Oda Hapsi: Dört haftaya kadar.
Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurlarına,
sadece amire saygısızlık ve emre itaatsizlik suçlarından dolayı disiplin cezası verilebilir.
Disiplin bozucu diğer eylemleri hakkında ilgili kanun hükümleri uygulanır.
B) Askeri öğrenciler hakkında :
1. Uyarı.
2. İzinsizlik: Altı haftaya kadar .
3. Oda hapsi :Dört haftaya kadar.
12
C) Erbaşlar ve erler hakkında:
1. İzinsizlik: Sekiz haftaya kadar.
2. Sıra Harici Hizmet: Dört haftaya kadar.
3. Oda hapsi: Dört haftaya kadar.
4. Rütbenin geri alınması(Erbaşlar için).
Görüldüğü üzere, As.C.K.da yapılan bu yeni değişiklik ile, uzman erbaşlar (ve
uzman jandarmaların) disiplin ceza hukuku açısından statüleri, erbaşlardan ayrı
olarak düzenlenmiştir.
As.C.K.nun 171 nci maddesinde 4551 sayılı Kanunla yapılan değişikle, 171 nci
maddeye bağlı Cetvel’de değiştirilmiş bulunmaktadır. Bu Cetvel’de, uzman
erbaşların (ve uzman jandarmaların) disiplin amiri olarak ceza yetkileri ile
kendilerine verilebilecek disiplin cezaları ile miktarları gösterilmiştir.
Not: As.C.K.nun 165/A maddesi ile 171 nci maddeye bağlı Cetvel arasında
uzman
erbaşlara
verilebilecek
disiplin cezalarının
nev’i
hakkında
farklılık
bulunmaktadır. As.C.K.nun 165/A maddesine göre uzman erbaşlara sadece uyarı,
aylık kesilmesi, göz ve oda hapsi cezaları verilebileceği öngörülmüştür. Bu maddeye
göre “izinsizlik” ve “sıra harici hizmet” cezalarının uzman erbaşlara verilebilmesi
imkanı bulunmamaktadır. Oysa As.C.K.nun 171 nci maddesine bağlı Cetvelde; erbaş
ve erlerle birlikte uzman erbaşlara da “izinsizlik” ve “sıra harici hizmet” cezalarının
verilebileceği hükmolunmuştur. As.C.K.nun birbirine çelişik bu iki maddesi ile ilgili
açıklamalara yukarıdaki bölümde değinilmiştir.
Ancak, yeni bir yasa değişikliği ile bu farklı durumun düzeltilmesine kadar
uzman erbaşlara “izinsizlik” ve “sıra harici hizmet” cezalarının verilemiyeceği
düşünülmektedir.
Uzman erbaşlar tarafından verilebilecek disiplin cezaları:
Uzman jandarma, uzman erbaş ve erbaşlar (sadece müfrez oldukları sürece)
disiplin ceza amiri olarak Cetvel’de gösterilen kişilere sadece şu cezaları verebilirler:
1- Uyarı cezası,
13
2- Bir hafta sonu tatili izinsizlik cezası,
3- İki güne kadar sıra harici hizmet cezası.
Bu cezalar haricinde kimseye başka bir ceza veremezler.
Disiplin amirleri tarafından uzman erbaşlara verilebilecek disiplin cezaları:
Disiplin amirleri tarafından (uzman jandarmalar ile) uzman erbaşlara
verilebilecek disiplin cezaları da yine bu Cetvel’de ayrı olarak gösterilmiş
bulunmaktadır. Ancak, As.C.K.nun 165/A maddesindeki düzenleme nedeniyle
uzman erbaşlara “izinsizlik” ve “sıra harici hizmet” cezalarının verilemiyeceği
kanaatini taşımaktayım.
Buna göre; astsubaylar (Sadece müfrez bulundukları sürece) erbaş ve erlere; iki
hafta sonu tatili izinsizlik ve 3 güne kadar sıra harici hizmet cezası verme yetkisine
sahip iken, yukarıda açıklanan gerekçe ile uzman erbaşlara izinsizlik ve sıra harici
hizmet cezalarını veremezler. Diğer disiplin amirleri de aynı gerekçe nedeniyle
uzman erbaşlara “izinsizlik” ve “sıra harici hizmet” cezalarını veremiyeceklerdir.
Astsubaylar, uzman erbaşlara (ve uzman jandarmalara) sadece 3 güne kadar
göz ve oda hapsi cezası verebilirler.
Diğer disiplin amirlerinin uzman erbaşlar (ve uzman jandarmalar) yönünden
disiplin ceza yetkileri ile ilgili olarak As.C.K.nun 171 nci maddesine bağlı Cetvel’e
bkz.
Öte yandan, As.C.K.da değişiklik yapan 22.3.2000 tarihli ve 4551 sayılı Kanun
ile askeri şahıslar hakkında uygulanacak kısa hapis cezaları ve fer’i cezalarda yeniden
düzenlenmiş bulunmaktadır. As.C.K.nun 4551 sayılı Kanunla değişik 23 üncü
maddesinin (B) fıkrasına göre uzman jandarma ve uzman erbaşlara verilebilecek kısa
hapis cezaları gösterilmiş ve subay, astsubay ve TSK.lerinde görevli Devlet
memurları ile aynı fıkrada düzenlenmişlerdir. Bu düzenlemede, uzman jandarma ve
uzman erbaşlara dört haftaya kadar göz ve oda hapsi cezaları verilebileceği
öngörülmüşken, erbaş ve erlere sadece dört haftaya kadar oda hapsi cezası
verilebileceği belirlenmiştir.
14
As.C.K.nun 4551 sayılı Kanunla değişik 29 uncu maddesine göre de, askeri
şahıslar hakkında hükmolunacak fer’i cezalar; Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma
cezası, rütbenin geri alınması cezası ve askeri öğrencilik hukukunu kaybettirme
cezasıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası askeri mahkemeler veya adliye
mahkemelerince, sadece subay, astsubay, uzman jandarmalar ve özel kanunlarında
bu cezanın uygulanacağı belirtilen asker kişiler hakkında asıl ceza ile birlikte As.C.K.nun 30. maddesinde yazılı hallerde- verilir. (Bkz: As.C.K.nun 4551 sayılı
Kanunla değişik 30 uncu maddesi) Rütbenin geri alınması cezası ise sadece erbaşlar
hakkında uygulanır.(Bkz: As.C.K. 35)
T.C. Anayasası'nın 129 ncu maddesinin üçüncü fıkrası, bütün memurlar
hakkında verilen disiplin cezalarının (uyarma ve kınama cezasıyla ilgili olanlar hariç)
yargı organlarının denetimi dışında bırakılamıyacağını tesbit etmekte iken 4 ncü
fıkrasında, Silahlı Kuvvetler mensupları hakkındaki hükümlerin saklı olduğu
belirtilmiştir. Böylece, disiplin yoluyla T.S.K. mensuplarına verilecek cezalar için
hiçbir yargı organına başvurulamayacağı açıklanmıştır.
As.C.K.da gösterilen ve disiplin cezasını gerektiren fiiller iki çeşittir. Bunlar;
"Disiplin tecavüzü" ve "Disiplin kabahatleri"dir. 477 sayılı Dis.Mah.K.nun 47 ila 61 nci
maddeleri arasında ise "Disiplin suçları"nın neler olduğu belirtilmiştir. Buna göre;
disiplin cezasını gerektiren suçları, "Disiplin tecavüzleri", "Disiplin kabahatleri" ve
"Disiplin suçları" olarak üç gruba ayırmak mümkündür.
(a) Disiplin tecavüzleri:
Askeri terbiyeyi, disiplini bozan ve hiçbir ceza kanununun maddelerine
uymayan fiiller ve tekâsüllerdir(As.C.K. 162/1-A). Disiplin tecavüzlerinde disiplin
amirleri ceza verip vermemekte serbesttir. Disiplin amiri, bir fiilin disiplin tecavüzü
niteliğinde olduğuna kanaat getirdiği takdirde bu fiile ceza verip vermeme
konusunda bir kanaate varacak, ceza vermeye karar verdiğinde ise, As.C.K.nun 165
nci maddesinde yazılı cezalardan birini 171 nci maddeye bağlı cetveldeki yetkileri
dahilinde tayin ve çektirecektir. Ancak bu suçtan dolayı ceza vermediği takdirde
hiçbir kimse disiplin amirini kınayamaz, sorumlu tutamaz. Bu yetki tamamiyle
disiplin amirine ait bulunmaktadır.
15
Yukarıda belirtilen cezalandırma yetkisi, "kanunsuz suç veya ceza olmaz"
prensibinin bir istisnasıdır. Esasında kanunun açık olarak cezalandırmadığı bir fiil
için hiçbir kimseye ceza verilemez. Suç olan her fiilin kanunda açıkça gösterilmesi
gerekir. Bu konu suç ve cezaların kanuniliği kuralı içinde incelenir ve "Kanunsuz
ceza olmaz = Nulla poena sine lege" olarak ifade edilir. Böyle bir yetki, yurt ve
milletin saadet ve selametini ve istiklalini temin etmek ve Cumhuriyeti korumakla
görevlendirilen Silahlı Kuvvetlere tanınmıştır. Bunun haricinde hiçbir kişi ve
kuruluşa, kişi özgürlüğünü kısıtlayıcı, hürriyetinden mahrum edici nitelikte hapis
cezası verme yetkisi tanınmamıştır. Bu sebeple, disiplin amirlerinin bu yetkilerini adil
ve hakkani olarak kullanmaları, ve ancak disiplinin önemli derecede bozulduğu veya
yapılan fiilin başkalarına kötü örnek teşkil ettiği hallerde ceza vermeleri uygun olur.
Bu takdirin kullanılmasında keyfi davranmak, hissi olarak karar vermek uygun
olmaz. Aksi takdirde disiplin tesis edilemez.
Disiplin tecavüzü kabul edilen fiillere mahkemelerin ceza tayin hakları yoktur.
Mahkeme, fiilin disiplin tecavüzü niteliğinde olduğunu anladığı duruşmayı
bırakarak (muhakemenin tevkifi ile) ceza verilmek üzere evrakı disiplin amirine
gönderir(As.C.K. 179).
(b) Disiplin kabahatleri:
As.C.K.nun 18 nci maddesinde yazılı fiillerin hafif halleridir(As.C.K. 162/1-B).
Bu fiillerden bir kaçı hariç, diğerleri 477 sayılı Dis.Mah.K.na alınmışlardır. Bunlar,
477 sayılı Kanuna alındıktan sonra "disiplin suçu" olarak nitelendirilmiştir. Dis.
Mah.K.na alınan ve "disiplin suçu" sayılan bu fiillerin artık As.C.K. yönünden
uygulanma kabiliyeti kalmamıştır.
As.C.K.nun 18 nci maddesinin (A) bendinde yazılı askeri kabahat nevinden olan
suçlardan, 82/1, 96/1, 136/1 ve 150/2 nci maddeler ile (B) bendinde yazılı olanlardan
68, 83, 86, 108, 130 ve 145 nci maddelerde yazılı kısa hapis cezalarını mucip olanlar
Dis.Mah.K.
tarafından
iktibas
edilmekle,
"disiplin
suçu"
olarak
yeniden
düzenlenmişler ve As.C.K. yönünden tatbik imkânları kalmamıştır.
Kanaatimizce; 4551 sayılı Kanun ile As.C.K.da yapılan son değişiklikleri
müteakip, 18 nci maddenin (A) bendinde yazılı suçlardan, sadece 93/2 ve 117/2 nci
16
maddelerde yazılı olan fiillerin hafif halleri ile (B) bendinde yazılı olanlardan 137 nci
madde de yazılı kısa hapis cezası halen askeri kabahat niteliğini korumaktadır.
Disiplin kabahati teşkil eden bir fiilin disiplin cezası ile cezalandırılması veya
mahkemeye verilmesi disiplin amirinin reyine ve takdirine bağlıdır(As.C.K. 162/2).
Dilerse kendisi As.C.K.nun 171 nci maddesine bağlı Cetvelde yazılı ceza yetkileri
dahilinde 165 nci madde de yazılı cezalardan birisini tayin ve çektirir, dilerse ceza
yetkisini kullanmayarak fail hakkında suç dosyası tanzim ederek mahkemeye sevk
eder.
Bir disiplin kabahati söz konusu olduğunda failin cezalandırılması zorunludur.
Disiplin amirinin ceza verip vermeme yetkisi yoktur. Failin cezalandırılması
muhakkak lâzımdır. Ancak dilerse kendisi ceza verir, dilerse mahkemeye sevk eder.
Takdir yetkisi sadece buna ilişkindir.
Kabahat nevinden kabul edilen fiiller nedeniyle disiplin amiri tarafından faile
verilecek disiplin cezası kanun maddesinde yazılı kısa hapis cezasından başka
olamaz(As.C.K. 166/C). Ancak bu cezanın failin rütbesine göre nevinin değişmesi
mümkün ise de her halükarda kısa hapis cezasından biri olacağı muhakkaktır. Oysa
disiplin tecavüzlerinde faile 165 nci maddede yazılı cezalardan herhangi biri
verilebilir.17
(c) Disiplin suçları:
Bunlar 477 sayılı Dis.Mah.K.nun oda ve göz hapsi cezası ile cezalandırıldığı
eylemlerdir(Dis.Mah.K. 41). As.C.K.nun 18 nci maddesindeki askeri kabahatlerin
büyük
bir
kısmı
Dis.Mah.K.na
alınmakla
birer
"disiplin
suçu"
niteliğini
kazanmışlardır.
Disiplin suçları, Dis.Mah.K.da tarif edilmiş olan suçlardır. Bunlar; Amir ve üste
saygısızlık (md. 47), İtaatsizlik edenler (md. 48), Bilerek doğru söylemeyenler (md.
49), Kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme (md. 50), Kaçmaya kalkışanları haber
vermiyenler (md. 51), Hizmete mahsus eşyanın harabolmasına sebebiyet verenler
veya kaybedenler (md. 52), Astına hizmetle ilgili olmıyan emir verenlerle hediye
17
Bkz. Erman, Sahir: A.g.e., s.291
17
isteyen veya borç alanlar (md. 53), Astlarını gözetim görevinde ihmal ve kusuru
olanlar (md. 54), Astına söven, hakaret eden ve kötü davrananlar (md. 55), Nöbet
talimatına aykırı hareket edenler (md. 56), Hoşnutsuzluk yaratanlar (md. 57),
Sarhoşluk ve yasak edilen yerlere girmek (md. 58), Kumar oynıyanlar (md. 59),
Meslek kuruluşlarına, izin verilmeyen derneklere, spor kulüplerinin faal üyeliklerine
girenler (md. 60) ve Yasak edilen kitap ve saireyi okuyan veya bulunduranlar (md.
61) başlıklarını taşıyan maddelerdeki suçlardır.
Bir disiplin suçu işlendiğinde disiplin kabahatleri gibi bunlarında mutlaka
cezalandırılması gerekir. Ancak disiplin amiri bu konuda serbesttir. Dilerse kendi
yetkisi içerisindeki (md. 171) bir disiplin cezasını (oda veya göz hapsi) tayin eder,
dilerse failin disiplin mahkemesine gönderilmesini sağlar(Dis.Mah.K. 7). Teşkilatında
disiplin mahkemesi kurulan komutan veya askeri kurum amiri ise; herhangi bir
suretle bir disiplin suçunun işlendiğini öğrendiğinde doğrudan doğruya disiplin
cezası vermeye yetkili olur ve buna dayanarak oda veya göz hapsi cezasiyle
cezalandırılmasını uygun görmezse dava açılmasının gerekip gerekmediğine karar
vermek üzere derhal disiplin hazırlık soruşturması yapılmasını emreder. Aksi halde
yukarıdaki şekilde işlem yapılmak üzere durumu disiplin cezası vermeye yetkili en
yakın disiplin amirine bildirir ve varsa evrakı gönderir(Dis.Mah.K. 14).
c. Disiplin tecavüzü ve kabahatlerinden dolayı verilecek cezaların uygulaması
hakkında özet bilgi: 18
1. Her üst ve disipline aykırı gördüğü her hale müdahale etmekle ve emir
vermekle görevlidir. (İç Hz.K. 24) Bu görev, müdahale eden üst ve amir bakımından
bir hizmet hali doğurur. Askerlik mesleğinin istediği mutlak itaati her ast'ın gönül
isteği ile yapması şarttır.(İç Hz.Yönt. 4) Amirde
maiyetinden
mutlak
bir
itaat
beklemeye ve istemekte hakkıdır(İç Hz.Yönt.13)
Disiplini bozan davranışlara karşı amirler tarafından cezai ve idari tedbirler
alınır.(İç Hz.K. 13) Gerektiğinde As.C.K.nun 168 nci maddesi hükümlerini
bozmamak şartı ile, her üst emri altında olmayanları da disiplinin temini için
muvakkat olarak tevkif etmeye veya ettirmeye yetkilidir.(As.C.K. 169)
18
Ayrıntılı bilgi için bkz. Çelen, Orhan: Askeri Ceza Kanunu, A.g.e., s.683 vd.
18
2. Disiplin tecavüzlerinde, disiplin amirine büyük bir hak ve yetki tanınmıştır.
As.C.K.nun 162 nci maddesinin 2 nci fıkrasına göre; disiplin amiri yetkisi dahilinde
ceza verip vermemekte serbesttir. Faile ceza vermediği takdirde sorumlu tutulamaz.
Fakat askerlik örf ve adetlerine aykırı ve disiplini önemli derecede zedeleyen fiillerin
cezasız kalması da uygun olmaz. Aksi takdirde bu hareketler, başkalarına kötü örnek
teşkil eder. Bu sebeple, disiplin amirleri ceza yetkilerini kullanıp kullanmama
konusundaki takdir yetkilerini bu kriterlere göre tayin etmeleri gerekir.
Disiplin amirlerine ceza vermek veya vermemek hususunda tanınan bu yetki,
disiplin amirlerini Kanun Koyucu gibi kılmaktadır. Bu sebeple disiplin amirleri bu
yetkilerini kullanırken adalet düşüncesi ile hareket etmelidirler. Kanun disiplin
amirlerinden tarafsızlık, hukuka uygun davranış, hakiki bir bir vicdan beklemekte ve
istemektedir. Hak ve hakikat, ancak, ceza vermek kudretini taşıyan amirin kişisel
duyguları ile karışmadığı takdirde elde edilebilir. Adaletten uzaklaşmak uğruna
hiçbir disiplin kabul olunamaz. Adalet ve disiplin birbirine bağlıdır. Yanlış hükümler
her ikisine de zarar verir.19
Disiplin amiri failin disiplin tecavüzü niteliğindeki fiiline ceza verip vermemek
hususundaki kararını verirken, fiilin işlenmiş biçimi, fiilin hizmete olan etkisi, fiilin
doğurduğu zarar veya tehlikenin ağırlığı, kastın veya kayıtsızlığın suçun
işlenmesindeki sebep ve saikleri, failin amacı, geçmişi, fiilden sonraki davranışları
gibi doneleri (Bkz: T.C.K. 29/son) gözönüne alacak ve ayrıca aynı donelere göre ceza
miktarını tayin edecek olursa hak ve hakikate uygun davranmış olur.
Ceza tayin ederken, amirin göstereceği zaaf, askeri disiplini tehlikeye düşüren
ve amire karşı astın beslediği hürmet ve itaat duygusunu yokeden en önemli
faktörlerdendir. Yukarıda anlatılanlara bir örnek verilecek olursa: eşit ölçüde suçlu
iki askere ceza verilirken bunlardan birine daha ilk kabahati olduğu için hafif bir
disiplin cezası, diğerine de evvelce verilen cezalara kayıtsız kaldığından daha ağır bir
disiplin cezası verilmesi adil ve tarafsız bir harekettir. Ancak birisine tanıdık veya
yakın olduğu veyahut eş, dost hatırı bulunduğu için verilecek daha hafif disiplin
19
Taşkın, Rifat: A.g.e., s. 261, 262
19
cezası veya ceza verilmemiş olması adalet ve tarafsızlık duyguları ile bağdaşmaz.
Bunun askerlik ve disipline çok mühim zararları olur.
Ceza tayin ederken, itidalli olmalı, olayın tüm boyutları değerlendirilmeli, failin
içerisinde bulunduğu hal ve şartlar gözönünde bulundurulmalı, hiddet ve kızgınlıkla
karar verilmemelidir. Hiddet halinde iken duygular abartılı ve yanlış olabilir. Amir,
maiyetindeki herhangi bir askere olan güvenini geri almakta aceleci olmamalıdır.
Zira, bir kimseyi itimat ve güven hissinden yoksun bırakmak, oldukça ağır bir
cezadır.
3. Disiplin kabahatleri: As.C.K.nun 163 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında
yeralan
kuralda
ise,
disiplin
kabahatlerine
cezanın
mutlaka
verileceği
hükmolunmuştur.
Disiplin kabahatleri; Askeri Ceza Kanununun 18 nci maddesinde yazılı fiillerin
hafif halleridir. (As.C.K. 162/1-B) Bugün uygulamada disiplin kabahatleri bir kaç
istisna hariç "disiplin suçları"na dönüşmüştür. (Bkz: As.C.K.nun 162 nci maddesinin
açıklaması) 477 sayılı Dis.Mah.K. tarafından iktibas edilmekle "disiplin suçu" haline
dönüşen bu suçları işleyenler; disiplin amirince, As.C.K.nda tanınan yetki içinde
(As.C.K. 171) oda veya göz hapsi cezası ile cezalandırılabileceği gibi disiplin
mahkemesine de yollanabilir. (Dis.Mah.K. 7, 14)
4. Disiplin cezalarından hürriyeti sınırlayıcı nitelikte olan kısa hapis cezaları ve
bunların mahiyeti, neticeleri ve yerine getirilmesi As.C.K.nun 23, 24, 25 ve 28 inci
maddelerinde yazılıdır. Kısa hapis cezalarından başka olarak As.C.K.nun kabul ettiği
diğer disiplin cezaları da, 165 inci maddede tayin olunmuştur.
5. Disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar
aleyhine Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde iptal ve tam yargı davası açılmaz(1602
sayılı AYİM. Kn. 21/a).
6. Astına, ceza vermek selahiyetini tecavüz ederek ve bilhassa hak edilmemiş
veya
müsade
edilmemiş
bir
cezayı
hapsolunur(As.C.K. 111).
20
kasten
verenler
beş
seneye
kadar
7. Ast'a hatalarını göstermek veya bunları tenkit veya muaheze etmek
(azarlamak) cezadan sayılmaz.(Bkz: As.C.K. 166/A) As.C.K.nun 119 ncu maddesinin
3 ncü fıkrasına göre; üstün hizmete ve askeliğe dair kusur ve hatalarından dolayı
ast'ını tenkid ve muaheze etmesi hakaret sayılmaz. Ancak üstün hareketi tenkit ve
azarlama (muaheze) sınırlarını aştığı, hakaret haline dönüştüğü zaman suç teşkil
eder. "Tenkit" cezai bir özellik göstermediğinden, disiplin cezalarının sonuçlarını da
doğurmaz. Örneğin; As.C.K.nun 188 nci ve devamındaki maddelerde yazılı disiplin
cezalarından "şikayet" konusuna esas alınamaz.
8. Her amir sadece maiyetinde bulunan şahıslara disiplin cezası vermeye
yetkilidir. Başkasının maiyetinde bulunan astları karşısında "üst" konumunda
olduğundan ceza verme yetkisi yoktur. Ancak her üst, emri altında olmayanları da,
disiplinin temini için geçici olarak tevkif etmeye veya ettirmeye yetkilidir. Ancak bu
tevkif
keyfiyeti
gün
ve
saatiyle
derhal
tutuklunun
disiplin
amirine
bildirilmelidir(As.C.K. 169) Görüldüğü üzere üst, astını 169 ncu madde mucibince
tutuklasa bile ceza verme yetkisi bulunmamaktadır. Sadece, suç işleyen ast'ın
cezalandırılmasını disiplin amirinden isteyebilir.
9. Diğer yandan; İç Hz.K.nun 23 ncü maddesine göre her üst "fesat ve isyan
halinde" emir verebildiği gibi, 24 ncü maddesine göre de disipline aykırı gördüğü
her hale müdahaleye ve emir vermeye yetkilidir. Bu hallerde de üstün emir verme
yetkisi sözkonusu olduğu halde, ceza verme yetkisi yoktur.
10. Garnizon kumandanı garnizona dahil bütün kıta ve askeri kurumların
disiplin amiridir. (İç Hz.K. 47) Bu hüküm ile garnizon komutanlarına, As.C.K.nun
168 nci maddesi hükmü dışında, ayrı bir ceza verme yetkisi tanınmıştır. Garnizon
komutanlarına tanınan bu yetki, garnizon disiplinini temine yöneliktir. Garnizon
komutanı garnizon dahilinde işlenen disipline aykırı fiillere yetkisi dahilinde ceza
verebileceği gibi, dilerse failin cezalandırılmasını kendi disiplin amirinden de
isteyebilir.
11. As.C.K.nun 168 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre; eğer disiplini
bozan hareketten sonra fail mevkiini değiştirerek başka bir amirin maiyetine girmiş
ise, (örneğin; başka birliğe tayin olarak eski birliğinden ayrılmış ise) cezayı yeni amir
21
olan disiplin amiri verecektir. Çünkü ceza vermek yetkisi emir vermek yetkisinden
doğar.
12. Disiplin tecavüzü ve kabahatlerinde cezayı kural olarak disiplin amiri verir.
Disiplin cezasını vermek hakkı, As.C.K.nun 171 nci maddesine bağlı Cetvelde
gösterilen ceza yetkileri dahilinde olmak şartiyle en yakın disiplin amirine aittir.
Mesela bir ere disiplin cezası vermek hakkı, yetkisi dahilinde olmak şartı ile, evvela
onbaşı ve arkasından çavuşa, verilecek ceza bunların yetkileri dışında ise bu sıra ile
daha yüksek disiplin amirine aittir.20
Bir cezayı vermeye As.C.K.nun 171 inci maddesi gereğince küçük amir yetkili
ise, daha büyük amir ceza veremez. Büyük amir, bir askerin bir hareketini cezayı
gerektirir görürse, en yakın amire bildirir ve cezayı yine en yakın amire verdirir. Şu
kadarki As.C.K.nun 170 inci maddesinde yazılı (6) halde büyük disiplin amirleri
doğrudan doğruya disiplin cezası verebilirler.21
a. Fiil amirin gözü önünde işlenmiş ise, bu durumda, büyük disiplin amirinin
doğrudan doğruya ceza verme yetkisi doğar. Böyle bir durumda büyük disiplin
amirine ceza verme yetkisi tanımamak, o amirin otoritesini bozmak dolayısiyle
disiplini ihlal etmek demektir. Çünkü böyle bir fiil, o amire de bir nevi hürmetsizlik
teşkil eder.
b. Fiilin resmi vekar ve makamına karşı yapılmış olması da, yukarıda yazılı sonucu
doğurur. Böyle bir fiil, büyük disiplin amirine karşı hürmetsizlik teşkil eder.
c. Karar vermek veya cezanın derecesini tayin etmek için kendisine arz edilmiş ise,
yüksek disiplin amirinin doğrudan doğruya ceza verme yetkisi doğar. As.C.K.nun
178 nci maddesi bu şekildeki (üste arzedilecek) cezaları düzenlemektedir. (Bkz:
As.C.K.nun 178 nci maddesinin açıklaması)
d. Failler müteaddit ve fiil ve harekette müşterek iseler, mesela biri bir disiplin
amirine, diğeride başka bir amire bağlı asker iseler, ceza vermek yetkisi her iki
amirin ortak üstü olan disiplin amirine aittir.22
Taşkın, Rifat: A.g.e., s. 269
Taşkın, Rifat: A.g.e., s.269
22 Taşkın, Rifat: A.g.e., s.271
20
21
22
e. Fiil daha aşağı derecedeki disiplin amiri tarafından öğrenilmesine rağmen cezasız
bırakılmışsa, büyük disiplin amirinin doğrudan doğruya ceza verme yetkisi doğar. Bu
halde büyük amir, küçük amire ceza vermek için emir veremez. Cezayı bizzat
kendisi verir.
f. Ceza görecek olan şahsın en yakın disiplin amirinin bulunmaması halinde büyük
disiplin amirinin birinci dereceki disiplin amiri gibi ceza yetkisi doğar. Bu hüküm, bu
gibi durumlarda fiilin cezasız kalmamasına yöneliktir.
13. As.C.K.nun 171 nci maddesine bağlı Cetvel’de, disiplin amirlerinin ceza
verme yetkileri gösterilmiş bulunmaktadır. Bu cetvelde her rütbe sahibi askerin
rütbesine göre verileceği disiplin cezaları özel bir surette tayin ve tesbit olunmuştur.
Cetvel’de yer alan rütbeye göre ceza yetkileri ve miktarları, 22.3.2000 tarih ve 4551
S.K.nun 34 üncü maddesi ile yeniden düzenlenmiştir. Bağlı Cetvel’de, subay, Milli
Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, uzman
jandarmalar ve uzman erbaşlar ile askeri öğrenciler ve erbaş ve erler hakkında;
disiplin amiri sıfatıyla ceza verme yetkileri ile verilebilecek disiplin cezaların nev’i ve
miktarları gösterilmiştir.
Teğmenler, asteğmenler, astsubaylar, uzman jandarma, uzman erbaş ve
erbaşlar disiplin amiri olarak sadece müfrez bulundukları sürece disiplin cezası
verebilirler. Kendilerine verilebilecek disiplin cezaları ile miktarları ise, Cetvel’de
ayrı ayrı düzenlenmiştir.
As.C.K.nun 171 nci maddesinee bağlı Cetvelde gösterilen en küçük rütbedeki
disiplin amiri erbaş olarak onbaşılardır. En üst rütbedeki disiplin amiri ise
mareşaldır.
171 nci Madde ile, askeri şahıs olmamasına karşın emir vermeye yetkili olması
nedeniyle Milli Savunma Bakanına da ceza verme yetkisi tanınmıştır.
171 inci maddeye bağlı cetvelin altında yer alan notlar şu kuralları içermektedir:
1). Albaylar, yarbaylara; Tuğgeneral ve Tuğamiraller ile Tümgeneral ve
Tümamiraller, Albaylara; Milli Savunma Bakanı, Mareşal, Büyük Amiral, Orgeneral
23
ve Oramiraller ile Korgeneral ve Koramiraller, Tuğgeneral ve Tuğamiraller ile daha
üst rütbelilere ancak uyarı cezası verirler.
2). Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet
memurlarına göz ve oda hapsi cezası verilirken sürenin tayininde, öğrenim ve sosyal
durumları dikkate alınır.
Görüldüğü üzere; subaylara ceza vermeye yetkili disiplin amirinin asgari
üsteğmen
rütbesinde
olması
gerekmektedir.
Ancak
As.C.K.nun
172
nci
maddesindeki kıt'a komutanlığına vekalet yetkisi sözkonusu olduğunda vekalet
eden teğmen rütbesinde bile olsa astı olan subaylara disiplin cezası verebilir.
14. As.C.K.nun 172 nci maddesi hükmüne göre, disiplin amirleri vekil dahi
olsalar, vekâlet ettikleri kadroda gösterilen rütbenin ceza verme yetkisini haizdirler.
Bir kıtaya vekaleten komuta eden vekilin rütbesi kadroda o makam için
gösterilen rütbeden daha aşağı olsa bile, kıt'a komutanlığı için kadroda açıklanan
rütbenin ceza verme yetkisine sahip olur. Örneğin, bir taburun komutanı kadroda
binbaşı olarak gösterilmiş olup da, bu makamı vekaleten bir yüzbaşı idare etse dahi,
o yüzbaşı 171 nci madde gereğince bir binbaşının sahip olduğu daha yüksek ceza
verme yetkisine sahip olur.
Astsubayların 4451 sayılı Kanunla yapılan değişikliği müteakip “erat” kavramı
dışına çıkarıldıkları gözönüne alındığında, herhangi bir kıtaya vekalet etmeleri
halinde, o kıta komutanlığına mahsus olarak kadroda gösterilen rütbenin ceza
yetkisini haiz olduğunu kabul etmek gerekmektedir. As.C.K.nun 171 inci maddesine
bağlı cetvel’de astsubaylar, disiplin amiri olarak sadece müfrez bulundukları sürece
ceza yetkisine haiz iseler de, As.C.K.nun 172 nci maddesindeki kural gereği olarak
vekalet ettikleri kadroda gösterilen rütbenin ceza verme yetkisini taşıyacakları, bu
takdirde müfrez olma şartının aranmayacağı, tarafımdan değerlendirilmektedir.
15. As.C.K.nun 175 nci maddesi hükmü; disiplin âmirinin cezayı vermeden
evvel faile kendini müdafaa etmesine müsaade edeceğini öngörmektedir.
Bu hükümden maksat, disiplin amirinin cezayı vermede takdir hakkını
kullanırken
failin,
kabahatinin
mucip
24
sebepleri
hakkında
kendisine
fikir
verebilmesini sağlamaktır. Dolayısıyla, bu savunma, cezanın nevi ve derecesini
tayinde bir ölçü hizmetini görecektir.
Savunma hakkı, Anayasanın 129/2 inci maddesi ile güvence altına alınmıştır.
Savunma alınmadan faile disiplin cezası verilemez.
Savunma hakkına As.C.K. tarafından büyük önem verilmiştir. Bir kimse
hakkında kendisini müdafaaya fırsat vermeden, hiddet, kızgınlık ve üzüntü ile ceza
vermek uygun değildir. Sanığa kendisini savunması için müsaade verilmeli ve
savunmasında serbest bırakılmalı ve ondan sonra hüküm tesis edilmelidir.23
Failin savunma hakkı, aynı zamanda susma hakkını da gerektirir. As.C.K.nun
175 nci maddesinde yer alan "Müsaade" tabirinden anlaşılacağı üzere fail,
savunmasını yapması için zorlanamaz. Failin savunma vermemesi, emre itaatsizlik
veya üste saygısızlık olarak nitelendirilemez.
Fail tarafından savunma hakkı kullanılarak savunma yapılması esnasında
müstakil bir suç işlenmesi veya disiplin tecavüzünde bulunulması mümkündür. Bu
durumda fail, bu suçtan dolayı da ayrıca sorumlu olur. Ancak savunma zımmında
söylenen her sözü suç olarak algılamamak gerekir. Aksi halde savunma hakkı
kısıtlanmış olur. Fail de, savunma esnasında suç teşkil edecek söz ve hareketlerden
kaçınmalıdır.
Savunmanın şekline dair kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Disiplinle ilgili
diğer kanunlarda da bir kural yoktur. Kanunun, savunmanın şeklini tayin etmemesi
nedeniyle her türlüsü makbul ve geçerlidir. Buna göre, faile kendisini şu
kabahatinden dolayı disiplin yoliyle cezalandırmayı düşündüğünden bahsedilerek
savunmasını yazılı olarak yapması yazılı bir emirle veya sözlü olarak tebliğ
edilebileceği gibi şahsen huzuruna çağrılarak bu husus tefhim ve savunması
dinlenebilir. Amir bundan sonra kararını yine sözlü veya yazılı olarak tesbit etmekte
serbesttir. Ancak disiplin cezası ilgiliye resmi şekilde tebliğ edildiği zaman kesinleşir
ve artık cezayı veren tarafından kaldırılamaz ve değiştirilemez. Bu cezanın
kaldırılması veya değiştirilmesi ancak şikayet yoliyle (As.C.K. 188-189) veya ceza
veren amirin suçlu lehine yapacağı müracaat üzerine mümkündür. Yanlış veya
23
Taşkın, Rifat: A.g.e., s.274
25
selahiyetli olmayan üst tarafından verilen disiplin cezaları da yüksek disiplin amiri
tarafından kaldırılabilir veya değiştirilebilir. (Bkz. As.C.K. 184, 191) Sözlü
savunmanın ilerideki işlemlerde kullanılmak üzere saklanması mümkün değildir.
Verilecek cezaya şikayet halinde (As.C.K. 188) şikâyet yüksek disiplin amirince
incelenecektir. Savunmanın yazılı olarak yapılması ve ceza evrakı arasında
bulundurulması bu yönüyle de yararlıdır. Netice olarak; savunmanın yazılı olarak
tesbiti gerekir.
NOT: Savunma alma, savunma verme, ceza emri, ceza emrinin tebliğine ilişkin
tebelliğ belgesi ve itiraz dilekçesi örnekleri için bu sitenin “Örnek yazı, dilekçe ve
kararlar“ bölümüne bkz.
16. Disiplin amirince verilecek ceza, cezayı hafifleten sebepler mevcut olmadığı
surette ceza şiddetli verilir.(Bkz: As.C.K. 176)
Disiplin cezalarında cezanın hafifletilmesi diğer bir anlatımla, cezanın asgari
had üzerinden tayini; ancak hafifletici sebepler (esbabı muhaffife)'nin varlığı halinde
mümkün olacaktır. Disiplin amiri cezayı hafif surette verdiği takdirde bunun
sebeplerini kararında açıklamak zorundadır.
Disiplin cezalarının şiddetli olarak verilmesinin sebebi; askeri disiplinin
ciddiyet ve şiddetle korunmasının kanun koyucu tarafından zorunlu görülmesi ve
ayrıca disiplin cezalarının zaten hafif derecede olmasıdır.24
As.C.K.nun 176 ncı maddesi münhasıran "disiplin tecavüzleri" ve "disiplin
kabahatleri" ile ilgili cezalara tatbik edilebilir. Askeri mahkemelerce, As.C.K. da yer
alan "askeri kabahat" niteliğindeki suçlar hakkında uygulama yapılırken; ilgili
madde metnindeki kısa hapis cezalarının aşağı haddinin aşılabilmesi, dolayısiyle
asgari haddin üzerine çıkılarak ceza tâyin edilebilmesi için As.C.K.nun 176 ncı
maddesine istinat edilemez. Bu durumda, hükmedilecek kısa hapis cezasının As.C.K.
nun 23 üncü maddesinde açıklanan tavan haddi tecavüz edilmemek üzere, umumî
hükümlere, özellikle T.C.K.nun 29 uncu maddesi hükmüne binaen, mahkemece
takdiri şiddet sebebi gösterilmek suretiyle, cezanın şiddetli verilmesi mümkündür.
(Bkz: As.Yrg.Drl.Krl., 5.7.1968, E.59, K.59)
24
Taşkın, Rifat: A.g.e., s.274
26
Yargıtay
içtihatlarına
ve
ceza
hukukunun
genel
prensiplerine
göre
mahkemelerce verilecek cezalarda ağırlatıcı sebep gösterilmeden kanunda yazılı
cezanın asgari haddinden yukarı çıkılamaz.25 Cezanın asgari hadden tayini halinde
dahi takdirin sebeplerinin kararda mutlaka gösterileceği hakkında bkz: T.C.K. md.
29/Son fıkra.
Disiplin cezalarının asgari haddi bir gün hapisten ibarettir. (Bkz: As.C.K. 166/B)
17. Disiplin cezaları vermeğe yetkili üst, suçlunun disiplin cezalariyle
cezalandırılmasını muvafık görüp de derecesini yetkisinden yüksek bulursa, durumu
bir derece üstüne arz eder.
Disiplin cezalarını failin en yakın disiplin amiri verir. İlk disiplin amirinin, failin
disiplin cezası ile cezalandırılmasını uygun görmekle birlikte fiilin vahimce olması
nedeniyle verilecek cezayı yetkisi dışında bulması mümkündür. Bu durumda bir
derece üstünden cezanın derecesinin tayinini talep eder.(Bkz: As.C.K. 170/3)
Kendisine arzda bulunulan üst verilecek cezayı kendi yetkisi dışında bulursa, o dahi
bir derece daha yukarı üstüne durumu arz eder.
En yakın disiplin amirinin cezaları ile cezalandırmayı "muvafık görmemesi" ise,
faili mahkemeye sevketmek istemesi demektir. En yakın disiplin amirinin "karar
vermek" için bir üst derece daha yukarı üst'ünden talepte bulunması halinde (Bkz:
As.C.K. 170/3) ise, bu disiplin amirinin kararına göre işlem yapılır. Bu amirin
mahkemeye sevk veya disiplin cezası vermek hususunda karar hakkı vardır.26
18. a) Disiplin cezalarında müruru zaman: Disiplin tecavüzlerine ve
kabahatlerine bir ay sonra ceza verilmez. Ancak fiil tahkikatı mucip ise bu husus için
iktiza eden zaman yukarıdaki bir aya dahil olmaz. Fiilin disiplin cezasını mucip
olduğu askerî mahkemede anlaşılırsa bu bir ay müddet hükmün kat'ileştiği veya
mahkemece muhakemesinin tevkifiyle evrakın ceza verilmek üzere iade olunduğu
tarihten cereyana başlar.(Bkz: As.C.K. 179) b) Disiplin cezasının müruru zamanı:
Disiplin kabahatlerinden dolayı verilen hapis cezaları bir sene müruru zamana
tâbidir. Bu müddet cezanın tebliğinin ertesi gününde başlar.(As.C.K. 186)
25
26
Akınlı, İhsan-Özarpat, M.Hilmi: A.g.e., s.223
Bkz. Taşkın, Rifat: A.g.e., s.275
27
a).
As.C.K.nun
179
uncu
maddesinde
belirtilen
zamanaşımı,
ceza
zamanaşımıdır. Diğer bir anlatımla disiplin tecavüzü veya kabahatine konu olan fiil
işlenmiş fakat cezası henüz verilmemiştir. Verilmiş bulunan cezanın tatbik ve infazı
ile ilgili zamanaşımı (dava zamanaşımı) As.C.K.nun 186 nci maddesinde
düzenlenmiştir.
Disiplin tecavüzlerine ve kabahatlerine konu olan fiillere, işlendiği tarihten
itibaren bir ay sonra ceza verilemez. Ceza verilmişse şikayet halinde kaldırılır. (Bkz:
As.C.K. 188, 189) Ancak fiil soruşturmayı gerektirmekte ise, bu nedenle geçen süreler
bir aylık ceza zamanaşımı süresinden sayılmaz. Soruşturmanın (tahkikatın)
bitmesine kadar zamanaşımı durur. Örneğin; fiilin işlendiği günden bir gün sonra
tahkikata başlanmış ise, zamanaşımı bir gün işleyerek durur. Soruşturma bittikten
sonra ikinci günden itibaren tekrar işlemeye başlar.
Bir fiilin disiplin cezasını gerektirdiğine dair mahkemelerin vereceği kararlar şu
şekilde meydana gelebilir:
1) Fiil mahiyeti itibariyle bir disiplin kabahati ise (Bkz: As.C.K. 162/1.B)
mahkeme bunu hükmetmeğe mecburdur.
2)
Fiil mahiyeti itibariyle disiplin tecavüzü ise mahkeme bu işe bakamaz.
Disiplin amirine iadeye mecburdur. (As.C.K. 162/1.A) Mahkemenin disiplin
tecavüzü konusunda vereceği selâhiyetsizlik kararının disiplin amirine tebliğinden
itibaren bu maddedeki zamanaşımı cereyana başlar. Bir ikinci halde, cürüm veya
kabahat suretiyle mahkemede görülmekte olan bir fiilin yargılama sonucunda
disiplin tecavüzü olduğu ortaya çıkarak mahkemece bu suretle bir hüküm
verilmesidir. Bu durumda verilen hükmün katileştiği tarihten itibaren, bu fiil
hakkında disiplin cezası vermek zaman aşımı işlemiye başlar.27
b). As.C.K.nun 179 ncu maddesinde, disiplin suçları hakkında ceza vermek
hakkının ortadan kalkmasına sebep olan zamanaşımı gösterilmiştir. As.C.K.nun 186
27
Taşkın, Rifat: A.g.e., s.276
28
ncı maddesinde ise, verilen cezanın herhangi bir suretle icra edilmemiş veya
edilememiş olması halinde tabi olacağı zamanaşımı gösterilmiştir.28
As.C.K.nun 186 ncı maddesi ile disiplin kabahatlerinden dolayı verilen hapis
cezalarının bir senelik ceza zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir. Bir yıllık
süre cezanın mahkuma tebliğini (bkz: As.C.K. 182) takip eden günden itibaren başlar.
Bir yıllık sürenin dolmasını müteakip, ceza o güne çektirilmemiş veya çektirilememiş
ise, artık disiplin cezasının infazı mümkün olamaz.
19. Cezanın kat'ileşmesi: Bir disiplin cezası resmi surette mahkûma tebliğ
edildiği vakit kat'ileşir. Ve bu cezayı veren tarafından kaldırılamaz ve değiştirilemez.
Bu cezanın kaldırılması veya değiştirilmesi ancak şikayet yoluyla veya ceza veren
âmirin mahkum lehine yapacağı müracaat üzerine veyahut affı âlî ile kabildir. Yanlış
verilen veya selâhiyetli olmayan mafevk tarafından verilen disiplin cezaları daha
yüksek
makam
tarafından
191
inci
maddeye
göre
kaldırılabilir
veya
değiştirilebilir.(As.C.K. 181)
Bir disiplin cezası resmi surette mahkuma tebliğ edildiği anda kesinleşir.
"Mahkûm", disiplin suçundan dolayı disiplin amiri tarafından cezalandırılmış olan
kimsedir. As.Mah.Krlş. ve Y.U.K.na göre tebliğ; teğliği gereken evrakın onaylanmış
bir benzerinin ilgiliye verilmesinden ibarettir. (Bkz: 353 sayılı As.Mah.Krlş. ve Y.U.K.
51) As.Mah.Krlş. ve Y.U.K.nun 244 ncü maddesine göre de; askeri mahkemelerce
verilen ceza hükümleri, kesinleşmedikçe yerine getirilemez.29 Askeri mahkeme
kıdemli hakimi, askeri mahkemeden verilen hükmün aslına uygun olduğu ve yerine
getirilmesi gerektiğine dair hüküm altına işaret etmek suretiyle hükmü onaylar.
Disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının kesinleşmesi için tek şart
tebliğdir. Ayrıca kesinleşme işlemi söz konusu olamaz.
Tebliğ ile ilgili olarak düzenlenecek bir Tebliğ-Tebellüğ Belgesinin30 faile
imzalattırılması ile şart gerçekleşmiş olur. Failin hakkında verilen ceza kararını
tebellüğden kaçınması mümkündür. Bu takdirde ceza kararının kendisine
duyurulduğu anda tebliğ yapılmış sayılır. İmzadan kaçınması ceza kararının
Taşkın, Rifat: A.g.e., s.278
Dis.Mah.K.na göre hükmün kesinleşmesi hususunda bkz: Dis.Mah.K. md. 37
30 Tebliğ-Tebellüğ Belgesi için bu Kitabın sonundaki Ekler ve Örnekler Bölümüne bkz.
28
29
29
kesinleşmesini engellemez. Ancak bu gibi durumlarda failin imzadan kaçındığının
bir tutanakla tesbiti uygundur. Cezanın infazı esnasında ilgilinin buna uymamakta
ısrarı halinde ceza zorla yerine getirilir.
Disiplin cezalarının mahkûma tebliğinden sonra bu cezayı veren disiplin amiri
tarafından kendiliğinden kaldırılamaz ve değiştirilemez.
Disiplin cezalarının kaldırılması veya değiştirilmesi sadece As.C.K.nun 181 nci
maddesinde yazılı hallerde söz konusu olabilir. Bunun haricinde disiplin amiri
tarafından verilen ve tebliğ edilen cezaların kaldırılması veya değiştirilmesi söz
konusu olamaz. Madde de belirtilen disiplin cezalarının kaldırılması veya
değiştirilmesine ilişkin sebepler şunlardır:
a) Disiplin cezalarının şikayet yoluyla kaldırılması veya değiştirilmesi (As.C.K.
188, 189)
b) Ceza veren amirin mahkûm lehine yapacağı müracaat üzerine (As.C.K. 190)
c) Affı âli ile (T.B.M.M.nin affı)
d) Yanlış verilen veya yetkili olmıyan üst tarafından verilen disiplin cezalarının
daha yüksek makamlar tarafından kaldırılması veya değiştirilmesi (As.C.K. 191)
20. Disiplin cezası, tebliğ olunduğunu müteakip infaz olunur.(As.C.K. 182)
Verilen bir disiplin cezasının cezalıya tebliği yapılmadan infazına başlanması
mümkün değildir. Aksinin kabulü halinde sanığın 188 inci madde gereğince şikayet
hakkı ortadan kaldırılmış olur. Disiplin cezalarının tebliğini müteakip nasıl infaz
olunacağı ise As.C.K.nun 183 ve 185 nci maddede gösterilmiştir.
21. Cezayı veren disiplin âmirleri zaruret halinde cezanın sonraya bırakılmasını
veya fasıla ile infazını emredebilir.(As.C.K. 183)
22. Uyarı, aylık kesilmesi, izinsizlik ve sıra harici hizmet cezalarının infazı:
Uyarı, aylık kesilmesi, izinsizlik ve sıra harici hizmet cezaları aşağıdaki şekilde infaz
edilir.
a) Uyarı: Cezalının görevinde ve davranışında kusurlu sayıldığının yazı ile
bildirilmesidir. Uyarı cezası; Cezalının görevinde ve davranışında kusurlu
30
sayıldığının yazı ile bildirilmesidir. Bu işlemin yazılı olması esastır. Aksi takdirde,
disiplin cezası olarak kabul edilemez. Zira, bir disiplin cezası resmi surette cezalıya
tebliğ edildiği vakit katileşir.
b) Aylık kesilmesi: Cezalının ek göstergeler dahil brüt aylığından, ceza
kararında belirtilen oranda kesinti yapılmasıdır. Aylık kesilmesi cezası; cezalının ek
göstergeler dahil brüt aylığından, ceza kararında belirtilen oranda kesinti
yapılmasıdır. Aylık kesilmesi ek göstergeler dahil, cezalının brüt aylığından 1/30 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır. (Bkz: As.C.K. 165/A.2) As.C.K.nun 165/A.2
maddesinde gösterilen 1/30 oranı, As.C.K.nun 171 nci maddesine bağlı Cetvel’de
düzenlenmemiş, en düşük oran olarak 1/25’e yer verilmiştir. (Üsteğmen ve yüzbaşı
rütbeleri için.)
c) İzinsizlik: Cezalının hafta tatilinden yararlanamamasıdır. İzinsizlik cezası;
cezalının hafta tatilinden yararlanamamasıdır.
d) Sıra Harici Hizmetler: Cezalının askeri hizmetlerde, sırası dışında ve fazla
olarak dört haftaya kadar çalıştırılmasıdır. Sıra harici hizmet cezası; Cezalının askeri
hizmetlerde, sırası dışında ve fazla olarak dört haftaya kadar çalıştırılmasıdır.
Subay, astsubay, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli
Devlet memurları, uzman jandarmalar ve uzman erbaşlara izinsizlik ve sıra harici
hizmet cezası verilemez. İzinsizlik cezası sadece askeri öğrenciler ile erbaş ve erler
hakkında uygulanabilir. Sıra harici hizmet cezası ise, sadece erbaş ve erler hakkında
tatbik olunur. Diğerleri hakkında uygulanamaz.(Bkz: As.C.K. 165/A ve B)31
23. Bir cezalı ordudan ayrılırsa evvelce verilen disiplin cezasının infazı veya
ikmali caiz değildir. Şu kadar ki cezanın ikmaline kadar ordudan terhisi sonraya
bırakılabilir.(As.C.K. 187) As.C.K.nun 187 nci maddesi ile, cezalının terhis olma,
Not: 22.3.2000 tarih ve 4551 S.K. ile, As.C.K.nun 165 nci maddesi yanında 171 nci maddesine bağlı
Cetvel’de yeniden düzenlenmiştir. 3269 sayılı Kanuna tabi uzman erbaşlara verilebilecek disiplin
cezaları açısından her ikisi arasında farklılık olduğu görülmektedir. As.C.K.nun 165/A maddesinde,
uzman erbaşlara verilebilecek disiplin cezaları arasında “izinsizlik” ve “sıra harici hizmet” cezaları
gösterilmemiştir. Oysa, 171 nci maddeye bağlı Cetvel’de, bu cezaların verilebileceği şeklinde bir
düzenleme mevcuttur. Aradaki bu farklılığın sebebi hakkında yasa değişiklik gerekçesinde bir
açıklama bulunmamaktadır. Yeni bir yasa düzenlemesi yapılmadıkça, uzman erbaşlara “izinsizlik” ve
“sıra harici hizmet” cezalarının verilmemesi, lehe olan hükmün uygulanması gerektiği
kanaatindeyim.
31
31
istifa, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma, emekliye ayrılma gibi sebeplerle
T.S.K.lerinden ayrılması halinde evvelce hakkında verilmiş olan disiplin cezasının
infazının veya noksanının tamamlatılmasının caiz olmadığı (yasak olduğu)
açıklanmıştır. Bilindiği üzere, disiplin cezaları Ordu disiplinini bozan fiillere karşı
öngörülen cezalardır. Cezalının ordudan ayrılması halinde, evvelce hakkında
disiplin amiri tarafından verilmiş ve tebliğ edilmiş bulunan bir disiplin cezasının
çektirilmesi veya tamamlattırılmasının ordu disiplinine bir faydası olmayacaktır.
Bununla birlikte cezalının cezasının ikmali amacıyla terhisi geciktirilebilir.
Diğer bir deyimle cezalı terhis edilmeyerek, askerlik sıfatı devam ettirilmek suretiyle
cezası ikmal olunabilir. Bu yetki disiplin amirine aittir. Ancak, bu yetkinin istisnai
olarak kullanılması ve suiistimal edilmemesi gerekir. İşlenen fiilin doğurduğu
sonuçların ağır ve vahim olması, disiplinin önemli ölçüde zedelenmesi durumunda
sanığın cezasının ikmali için ordudan terhisinin sonraya bırakılması mümkün
olabilir.
Cezalının cezasının infazının maddede belirtilen sebepler olmaksızın sonraya
bırakılması ve cezanın terhis zamanında çektirilmeye başlanması uygun değildir. Bu
hareket, verilen yetkinin suiistimal edildiğini gösterir, cezayı muciptir.
Askeri
mahkemelerden
veya
disiplin
mahkemelerinden
verilen
hapis
cezalarının infazı zaruridir. Hükümlünün T.S.K.lerinden ayrılması cezanın infazına
engel teşkil etmez.
24. Disiplin cezalarından şikayet: Bir disiplin cezasından şikayet, cezalı
tarafından veya kendisinin üstleri mavefkleri tarafından doğrudan doğruya yapılır.
Cezalı tarafından yapılacak şikayet ancak tebliğinden bir gece sonra yapılabilir.
Şikayet cezanın infazını geri bırakmaz. Disiplin cezaları hakkında cezalı tarafından
yapılacak şikayet üzerine karar vermeye selâhiyetli âmir, bu kararın verileceği
zamanda cezayı vermiş olan âmirin bir derece mafevki olan disiplin âmiridir.
Şikayetler hemen tetkik edilerek bir karara bağlanır.(Bkz: As.C.K. 188)
As.C.K.nun 188 nci maddesinde, disiplin cezalarından şikayete hakkı olanlar ile
şikayetin usul ve esasları açıklanmaktadır. Maddeye göre; bir disiplin cezasından
şikayet, ya bizzat cezalı tarafından veya cezalının üstleri tarafından yapılabilir. Cezalı
32
tarafından yapılacak şikayet ancak, ceza kararının cezalıya tebliğinden bir gece sonra
yapılabilir. Cezanın tebliği anında cezalının uğrayabileceği üzüntü ve elemi
gözönüne alan kanun koyucu bir gecelik bir müddet koymuştur. Ani ve sinirli
hareketle hata yapılması daima mümkündür. Şikayet cezanın infazını geri bırakmaz.
Ancak cezayı veren disiplin amirinin zaruret halinde cezanın sonraya bırakılmasını
veya aralıklarla infazını emretmesi mümkündür. (Bkz: As.C.K. 183) Ayrıca disiplin
amiri, cezanın tebliğini müteakip verdiği cezanın kaldırılmasını veya değiştirilmesini
daha yüksek disiplin amirinden isteyebilir. (md.190) Disiplin amirinin 190 ıncı
madde gereğince, cezanın kaldırılmasını veya değiştirilmesini daha yüksek disiplin
amirinden istemesi durumunda verdiği cezayı derhal infaz etmeyip, cezanın
infazının ertelemesinde yarar vardır.
Disiplin cezaları hakkında yapılacak şikayet, cezayı vermiş olan amirin bir
derece üstü olan disiplin amirine yapılır. Bu amir, bu ceza kararının verileceği
zamanda cezayı veren amirin bir derece üstüdür. Şikayet üzerine bir üst derece
disiplin amiri tarafından verilen karar aleyhine yeniden daha üst disiplin amirine
müracaat edilemez. Verilen karar kesindir.
Şikayetler hemen tetkik edilerek bir karara bağlanır. Şikayetin reddi veya
kabulü ile ilgili verilecek kararlar 189 ncu madde de yazılıdır. Buna göre;
a. Şikayet haklı görülürse ceza kaldırılır veya değiştirilir ve keyfiyet şahsi
dosyalara ve eratın ceza defterlerine kayıt ve müştekiye de bildirilir.
b. İnfaz edilmiş olan para cezası kaldırılırsa alınan para geri verilir.
c. Ceza değiştirilirse:
1). Eski ceza tamamen veya kısmen infaz edilmiş ise ve yeni ceza eski cezadan
ağır bulunmuyorsa yeni ceza infaz edilmiş sayılır.
2). Yeni ceza, infaz edilmiş olan cezadan daha ağır ise çekilen ceza mahsup
olunur.
3). Eski ile yeni cezanın mahsup kabiliyeti yoksa yeni ceza verilirken eski ceza
gözönünde tutulup bunun için disiplin âmiri yeni cezayı tamamen veya kısmen
indirebilir.
33
4). Evvelce verilen ceza para cezası ise ve yeni ceza diğer bir nevi ceza ise alınan
para iade olunur.
d. Şikayetin esassız olduğu ortaya çıkarsa yapılan şikayet reddolunur ve bu
yüzden müştekiye (şikayeti yapana) ceza verilmez (As.C.K. md. 84). Ancak şikayet
ederken müstakil bir suç işlemiş veya bir disiplin tecavüzünde bulunmuş ise ayrıca
mes'ul olur. Bu bapta takibat icrası şikayeti tetkik eden âmire aittir.
25. Bir disiplin cezası resmi surette cezalıya tebliğ edildiği vakit katileşir. Artık
cezayı veren amir artık bu cezayı kaldıramaz ve değiştiremez. Bu durum, cezayı
veren amir hakkında cezanın kati olması demektir. (Bkz: As.C.K. 181) Ancak bu
amirde cezayı kaldırmak veya değiştirmek lüzumuna kani olursa As.C.K.nun 190 ncı
maddesi mucibince müracaat yoluna gidebilir. Bu ahvalde daha yüksek disiplin
amirine müracaat eder. Yüksek disiplin amiri müracaatı uygun görürse, cezayı
kaldırır veya değiştirir. Bu durumda As.C.K.nun 189 ncu maddesi hükümleri tatbik
olunur.
26. Bir disiplin âmiri; bir mâdun tarafından verilen disiplin cezasını nev'i ve
derecesi itibariyle uygun göremezse, veya cezayı verenin selâhiyetinden yukarı
görürse cezayı değiştirebilir veya kaldırabilir. Ceza gören kimse başka bir disiplin
âmirinin selâhiyeti altına geçmiş ise evvelki disiplin âmiri yalnız cezayı kaldırır. Yeni
cezayı yeni disiplin âmiri tayin eder. Ceza kaldırılır veya değiştirilirse As.C.K.nun
189 uncu maddesi hükümleri tatbik olunur.(Bkz: As.C.K. 191)
d. Yargılama usulü bakımından:
Uzman erbaşlar yargılama usulü bakımından er ve erbaşların tabi oldukları
hükümlere tabidirler. Örneğin; disiplin mahkemesinin üyelerinden birisi, er ve
erbaşların yargılamasında astsubaydır(Dis. Mah.K. 2).
Subay
ve
astsubayların işledikleri
suçlara ait davalar ile
ağır ceza
mahkemesinin görevine giren suçlara ait davalar hariç olmak üzere, üst sınırı beş yıla
kadar (beş yıl dahil) hapis cezaları ve bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız
olarak hükmedilecek adli para cezalarını ve güvenlik tedbirlerini gerektiren Askeri
Ceza Kanununda ve diğer kanunlarda yazılı suçlara ait davalara ve suç konusu
olmayan eşyanın müsaderesine tek hakim tarafından bakılır. /Kurulla veya tek
34
hakimle bakılacak işlerin belirlenmesinde, cezayı ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler
gözetilmeksizin, kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde
bulundurulur. /Bir kimse tarafından işlenmiş müteaddit fiillerin yargılanması
görevinin belirlenmesinde, en ağır cezayı gerektiren fiil esas alınır. Fiilde veya failde
bağlantı halinde de kurulla veya tek hakimle bakılacak işler, birinci fıkra hükmüne
göre belirlenir./Tek hakim tarafından bakılan davalarla ilgili soruşturmalarda,
hakim kararı gerektiren her türlü işleme ait kararlar, tek hakim tarafından verilir. Bu
kararlara karşı itirazları incelemeye
en yakın askeri
mahkeme
yetkilidir.
/İddianamenin kabulünden sonra, yargılamanın tek hakim tarafından yürütülmesi
gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilemez./Görülmekte olan davalar
nedeniyle
tek
hakim
ile
askeri
mahkeme
kurulu
arasında
çıkan
görev
uyuşmazlıklarını, Askeri Yargıtay çözümler.( As.Mah.Krlş. ve Y.U.K. Md. 19)
Uzman erbaşlar sözleşme gereği istihdam edildiklerinden ve sözleşmelerinin
feshi mümkün olduğundan kendileri hakkında rütbenin geri alınması cezasının
uygulanmayacağı öngörülmüştür.
AS.YARGITAY KARARLARI:
As.C.K.nun 162/2 nci maddesine göre; bir disiplin âmiri, askeri bir kabahat
işleyen askeri şahsı, disiplin cezası ile cezalandırdıktan sonra ayrıca onu mahkemeye
tevdi edemeyeceği gibi, bir askeri şahsı disiplin cezası ile cezalandıran bir disiplin
âmiri, ceza infaz edilirken bu cezanın infazından şahsen vazgeçerek cezalıya hapis
yerini terk etmesi hususunda da emir veremez. As.C.K.nun 181 nci maddesine göre
cezalıya tebliğ ve kesinleşen ve infazına da geçilen bir disiplin cezasının kaldırılması
veya değiştirilmesi ancak şikâyet yolu ile veya ceza veren âmirin mahkûm lehine
yapacağı müracaat üzerine veya affı âli ile kabildir.(As.Yrg.Drl.Krl., 19.6.1964, E.60,
K.78)
Amirlerin ceza vermek ve üstlerin geçici olarak tevkif etmek yetkileri ile ilgili
As.C.K.nun 168 ve 169 uncu maddeleri, ast durumundaki eşhasın müddetsiz olarak
mevkuf veya nezaret altında tutulmalarına cevaz vermez. Mevkufiyet süresinin
disiplin âmirlerinin ceza vermek selâhiyetleri ile sınırlı olması gerekir.(As.Yrg.1.D.,
30.9.1968, E.569, K.574)
35
Askerî bir vazifenin yerine getirilmesi amacıyla verilmiş ve ast tarafından
yapılması mecburi bir emrin yerine getirilmemesi, görevi ihmal değil, emre
itaatsizlikte ısrar suçunu teşkil eder.(As.Yrg.2.D., 8.1.1970, E.8, K.5).
As.C.K.nun 180 nci maddesi nazara alındığında, sanıklara -hizmetten sıyrılmak
kastıyla emre itaatsizlikte ısrar suçuyla ilgili olarak- bu fiillerinden disiplin amirince
ceza
verilmiş
olması,
askeri
mahkemede
yargılanmaları
ve
gerektiğinde
cezalandırılmalarına engel teşkil etmemektedir.(As.Yrg.3.D., 12.3.1976, E.141, K.140)
As.C.K.nun 100 ncü maddesine göre birden ziyade askeri şahsın gürültü patırtı
ile veya alenen toplanarak bir âmire veya mafevke itaatsizliğe veya mukavemete
veya fiilen taarruza birlikte kalkışmaları askeri isyan suçunu teşkil eder. Dava
konusu olayda da eğitim esnasında sanıklar gürültü yapıp bölük komutanının yat
emrini ve dön emrini yerine getirmeyerek topluca itaatsizlik ve dolayısıyla askeri
isyan suçunu işlemişlerdir.(As. Yrg.3.D., 21.9.1983, E.717, K.696)
As.C.K.nun 169 ncu maddesi, "168 nci madde hükümlerini bozmamak şartıyla"
uygulanabilen ve bu uygulamadan disiplin amirinin "derhal" haberdar edilmesini
öngören bir kanun hükmüdür. Maddenin konulmasından amaç, faile derhal disiplin
cezası verilmesinin mümkün olmaması hallerine münhasırdır. Eğer failin disiplin
amiri orada bulunuyorsa, olayın disiplin amirine duyurulması ve gereğini yerine
getirmesinin istenilmesi ile yetinilmeli, disiplin amiri gereğini yapmazsa, kendisi bir
üst amire şikayet edilmelidir.(As.Yrg.5.D., 14.10.1987, E.618, K.602)
T.S.K. İç Hizmet K.nun "disipline aykırı gördüğü her hale müdahale ve emir
vermeye her üst görevlidir" mealindeki 24. maddesi hükmü karşısında üstü olan
albayı gördüğü halde elini cebinden çıkarmadığı gibi selam da vermeyen sanık
astsubaya selam vermesini hatırlatan albayın bu uyarısına rağmen sanığın yine selam
vermemekte direnmesi, emre itaatsizlikte ısrar suçuna sebebiyet verir. Sanığın
hareketini
üste
saygısızlık
olarak
niteleyen
mahkemenin
kararında
isabet
yoktur.(As.Yrg.Drl.Krl., 5.11.1987, E.147, K.164)
Erlerin rızasına müstenit olsa dahi, erleri askeri hizmet yerine özel bir işte
çalıştırmakla As.C.K.nun 114 üncü maddesinde yazılı suç teşekkül eder.(As.Yrg.3.D.,
29.5.1990, E.308, K.299)
36
Disiplinsiz davranışları nedeniyle amiri tarafından yazılı savunmaya davet
edilen ve bu maksatla kendisine verilen savunma yazısını almayarak yırtıp atan
sanığın bu hareketi, amirini aşağılamaya matuf bir hareket olup, hakaret
niteliğindedir.(As.Yrg. Drl.Krl., 4.4.1991, E.78, K.72)
Yasalarla düzenlenip müeyyide altına alınan hususlarda verilen emirlere
uymama, ayrıca emre itaatsizlikte ısrar veya itaatsizlik olarak nitelendirilemez.
(As.Yrg.4.D., 6.7.1993, E.351, K.337)
Yasalarla belirlenen ve tamamen personelin iradesine terk edilen bir hareket
serbestisi, emirle kısıtlanamaz ve bu konu emir haline getirilemez. Bu konu emir
haline getirilmiş olsa bile, hizmete ilişkin emir niteliğini taşıması mümkün değildir.
Nöbetçi ve vazifeli olmayan personelin, bir hususi görevle de görevlendirilmedikleri
sürece, vazife mahallinden ayrılabilecekleri yasanın amir hükmüdür... Bu sebeple,
garnizonu
terketmeme
konusunda
verilen
emrin
hizmet
emri
olarak
nitelendirilmesine olanak yoktur.(As.Yrg.5.D., 20.10.1993, E.479, K.476)
Yerel mahkemece, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 14 ncü maddesine
göre, uzman erbaşlardan isteyenlerin gece evlerine gidebildiklerine göre, sanığın
hafta sonu izinli olduğunu saymak gerektiği, bu nedenle 1-2 Ocak 1994 günlerinin
Cumartesi-Pazara rastlaması sebebiyle, bu günlerde izinli sayılması gereken sanığın
eyleminin 477 sayılı Kanunun 50/A maddesi içerisinde kısa süreli kaçma olduğunun
kabul edilmesi gerektiği görüşüyle görevsizlik kararı verilmişse de, uzman
çavuşların geceleri ve hafta sonunu evlerinde geçirebilmeleri ile, izin süresini geçiren
birinin, izin tecavüzünün bitim tarihi belirlemek başka şeylerdir. İzin tecavüzünün
bitim tarihini belirlemek bakımından, subay, astsubay, uzman çavuşlar ve diğer erat
arasında kanun koyucu tarafından fark gözetilmiş değildir. Bu duruma düşen
kimsenin, birliğine dehalet edene kadar, izin tecavüzünü sürdürdüğü kabul
edilmelidir. Sanık 3.1.1994 gününe kadar birliğine gelmediğine göre izin
tecavüzünün bu tarihte sona erdiğinin kabulü gerekir. Birliğine dönmemiş olanı,
dönmüş farzetmek mümkün değildir. Bu nedenle askeri mahkemenin kendisini
görevli görerek, davayı sonuçlandırması gerekirken, görevsizlik kararı vermesi
kanuna aykırı bulunmuştur.(As.Yrg.1.D., 14.9.1994, E.428, K.426)
37
TSK.leri Sağlık Muayeneleri Yönergesi hükümlerine göre subay, astsubay,
uzman erbaş, uzman jandarma çavuş ve sivil memurların aldıkları istirahatleri,
bulunacakları adresleri amir ve garnizon komutanlıklarına bildirmek koşulu ile
istedikleri yerde geçirebilecekleri konusunda bir tereddüt yoktur. Maddi olayda
sıhhi izin mahiyetindeki yedi günlük istirahatini amirine bildirmeden memleketinde
geçiren sanık astsubayın, bu hareketi, yerleşik içtihatlara göre disiplin tecavüzü
mahiyetinde ise de; sıhhi izin süresinin bitiminden sonra görevden uzak kalış, firar
olmayıp izin (istirahat) tecavüzü suçunu oluşturacaktır. (As.Yrg.3.D., 4.7.1995, E.531,
K.530)
8.9.1992 tarihinde 2 yıl müddetle uzman çavuş olarak 3269 sayılı Uzman Erbaş
Kanun ve Yönergesi esaslarına göre vazife ifa edeceğini taahhüt eden sanığın, aynı
tarihte göreve başladığı, 8.2.1994 tarihinde komutanlığa, mesleğini bıraktığına dair
dilekçe verip birliğinden ayrıldığı, 12.4.1994 tarihinde de kendiliğinden birliğine
döndüğü maddi vakıa olarak sabittir. Sanık temyiz itirazında, görevinden istifa
ettiğini, firar durumuna düştüğünü öğrenince derhal birliğine katıldığını, firar kastı
bulunmadığını ileri sürmüş ise de; 8.9.1992 tarihinde Manisa Noterliğince
düzenlenen taahhütnamede sanığın 2 yıl müddetle 3269 sayılı kanun ve yönerge
esaslarına uyacağını kabul ettiği, 8.2.1994 tarihinde bu 2 yıllık sürenin dolmadığı,
3269 sayılı kanun ile bu kanuna göre çıkarılan yönetmelikte istifa müessesesinin
bulunmadığı, asker kişinin istifa hakkı olsa dahi istifa ettiğine dair talebinden sonra
görevini hemen bırakmayacağı, astın amiri tarafından baskı ve hakarete uğradığında
yasalardaki şikayet yolunu kullanabileceği, firar suçunda saikin önem arzetmediği,
suç tarihi olan 8.2.1994 tarihinde sanığın asker kişi sıfatını taşıdığı, suçun maddi ve
manevi unsurları itibariyle oluştuğundan sanığın temyiz itirazının reddi ile hükmün
onanması gerekmiştir. (As.Yrg.5.D., 13.9.1995, E.511, K.509)
3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 7, 211 sayılı İç Hizmet Kanununun 76, 77,
78, İç Hizmet Yönetmeliğinin 365 nci maddeleri karşısında, uzman erbaşlara dikili
nöbet (karakol nöbeti) yazılamayacağına ilişkin temyiz itirazları kabule değer
görülmemiştir. (As.Yrg.3.D., 14.9.1995, E.556, K.555)
38
Sanığın uzman onbaşı olarak nasbedilip, 8.11.1994 tarihinde birliğinde göreve
başlamasından sonra, 10.11.1994 tarihinde kimseden izin almaksızın memleketine
gittiği, bir süre firarda kaldıktan sonra 23.11.1994 tarihinde yakalanmak suretiyle ele
geçtiği dosyadaki delillerden ve sanığın ikrarından anlaşılmıştır. 3269 sayılı Uzman
Erbaş Kanununun 12. ve 6 ncı maddelerine göre asker kişi olduklarından cezai
müeyyideler ve yargılama usulü bakımından er ve erbaşların tabi olduğu hükümlere
tabi bulunmaktadırlar. Bu nedenle sanık hakkında Askeri Mahkemenin As.C.K.nun
66/1-a ve TCK.nun 59 uncu maddelerine göre sonuçta verdiği 10 aylık hapis cezasına
dair mahkümiyet hükmünde usul, sübut, tavsif, takdir ve uygulama yönünden
kanuna aykırılık görülmemiştir.(As.Yrg.1.D., 27.9.1995, E. 554, K. 553)
Uzman çavuş olan sanığın depodan sorumlu olan Astsubayın yardımcısı olarak
erlere silah hariç diğer istihkaklarının verilmesi ile görevlendirilmiş olup erler
üzerinde nüfuzu bulunmaktadır. Sanık bu üstlük nüfuz ve otoritesini kötüye
kullanmak suretiyle menfaat karşılığı Er B.K.'a bir çift bot vermiş olması karşısında
eylemi As.C.K.nun 115 nci maddesinde belirtilen nüfuzu suistimal suçunu
oluşturduğu halde memuriyet görevini kötüye kullanmak olarak kabulü kanuna
aykırı olup hükmün suç vasfından bozulması gerekmiştir.(As.Yrg.5.D.25.10.1995, E.
651, K. 655)
353 sayılı Kanuna 2376 sayılı Kanunla eklenen EK-1 nci maddesinde; subay ve
astsubayların işledikleri suçlara ait davalar hariç olmak üzere, içinde Uzm.Çvş.
rütbesinde olan sanığa yüklenen firar suçunun da yer aldığı bazı suçları işleyenlerin
davalarına askeri mahkemelerin hakim sınıfından olan üyelerinden birisi tarafından
bakılacağının açıkça belirtilmiş olmasına göre; sanığın, tek hakim yerine, askeri
mahkeme kurulunca yargılanıp mahkumiyetine karar verilmiş olmasının usule
aykırı bulunduğu hk.. (As.Yrg.2.D., 14.2.1996, E.102, K.101)
Sanık P.Çvş. H.D.’ın, kıtasında askerlik görevini yaparken olay günü görevi
gereği araca ihtiyacı olduğu, araç almak için garaja gittiği ve görevliden araç istediği,
garajda bulunan ve amiri ve üstü durumundaki mağdur P. Uzm.Çvş. H.E.’nun
araçların hepsinin bozuk olduğunu söyleyerek vermek istemediği, bu nedenle
aralarında tartışma çıktığı, tartışma sonunda mağdur P.Uzm.Çvş.un sanığın
39
yakasından tutarak yüzüne ve göğsüne vurduğu, sanığın da maruz kaldığı haksız ve
ağır tahrikin etkisiyle vurmak suretiyle üste fiilen taarruz suçunu işlediği dosyada
bulunan yazılı belgelerden keza sanık mağdur ve tanıkların ifadelerinden kuşkusuz
biçimde anlaşılıp sabit olduğundan, yerel mahkemesinin atılı suçun sübut ve
niteliğine, sanık lehine haksız ve ağır tahrik uygulanmasına ilişkin kabullerinde
herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Keza, olayın az vahim hal olarak
değerlendirilmiş olması ve asgari had üzerinden ceza tayin edilmiş olması da
dosyadaki kanıtlara ve olayın mahiyetine uygunluk arz etmektedir. Üste fiilen
taarruz suçu sırf askeri suçlardan olup, bu suçtan verilen özgürlüğü bağlayıcı
cezanın ertelenmesi ve paraya çevrilmesi yasal olarak mümkün olmadığından
sanığın temyiz itirazları yerinde görülmeyerek yöntem ve yasaya uygun olan
mahkumiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir. (As.Yrg.4.D., 5.3.1996, E.128,
K.127)
Olay günü mağdur Uzman Çavuş ..'nın ..K.lığı nizamiyesinde kışla girişi Tim
Komutanı olarak görevli olduğu, kışlaya giren resmi veya özel araçlarla bomba ve
patlayıcı madde araması yapmaya yetkili bulunduğu, özel aracıyla kışlaya girmek
isteyen sanık Hv.Yb. ..'ın aracın bagajının arama için açılması meselesinden dolayı
Uzm.Çvş. ..'ya kızarak "Ne Terbiyesiz İnsansın E..oğlu...e..k" demek suretiyle hakaret
ettiği şeklinde gerçekleşen olayda; sanık Hv.Yb. ..'ın Uzm. Çvş. ..'ya karşı sarfettiği
hakaretamiz sözlerin 477 sayılı Kanunun 55 nci maddesi kapsamında olan ast'a
hakaret suçunu teşkil ettiğini kabulde zaruret bulunduğu...(As.Yrg.Drl.Krl.,
13.6.1996, E. 91, K. 92).
Mağdur Uzm.Çvş. E.Ş. tarafından mıntıka temizliği için çağrılan ve çadır
düzeltme bahanesiyle geç de olsa çağrıya uyan sanığın, laubali biçimde konuşması
nedeniyle sinirlenen ve kendisine yumruk vurmaya başlayan uzman çavuşa ağır
tahrik karşısında taarruz ederek vurmak suretiyle üste fiilen taarruz suçunu
işlediğinin kabulüyle, eylemine uyan As.C.K.nun 91/1, TCK.nun 51/3 ve 59 uncu
maddeleri gereğince Bir Ay Yirmi Gün Hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar
verilmiş olup, yapılan yargılamaya, toplanan, karar yerinde işaret edilen elverişli
kanıtlara ve gösterilen yerinde gerekçelere göre; sanığın kabule değer olmayan tüm
40
temyiz
nedenlerinin...
reddiyle...
yasaya
uygun
olan
hükmün
onanmasına..(As.Yrg.2.D., 23.10.1996, E. 688, K. 686)
Sanık Uzm.Çvş. ..'ın ...'da konuşlandırılmış Komando Er Eğitim Taburu Mt.
Bölük Komutanlığı emrinde görevli olduğu sırada, 20.3.1996 tarihinde eğitim
alanında Er E.K.'ın yüzüne tokatla vurmak suretiyle, 21.3.1996 tarihinde de hamam
için sırada bulunan Er E.E.'inde yüzüne tokatla vurmak suretiyle müessir fiilde
bulunduğu,
aldığı
darbeler
sonucu
her
iki
er
de
sol
kulaklarından
rahatsızlanmışlarsa da, sonuçta her ikisinin kulaklarında devamlı araz kalmadığı ve
işitme kaybı olmadığı, böylece sanığın As.C.K.nun 117/1 nci maddesi kapsamı içinde
kalan iki ayrı asta müessir fiil suçunu işlediği, sanığın kendi anlatımları, mağdur
beyanları, tabip raporları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakta olup, sabit olan
suçlar nedeni ile mahkemenin delillerin tahlil ve münakaşası sonunda, uygun
gerekçe ile As.C.K.nun 117/1, TCK.nun 59, 647 sayılı Kanunun 4 ve 6 ncı
maddelerini iki defa tatbik suretiyle, sonuç olarak iki kez verdiği 25.000.TL.sı ağır
para cezalarının, tecili suretiyle yaptığı uygulamada kanuna aykırı bir yön
bulunmadığı neticesine ulaşılmakla, sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin
reddi cihetine gidilmiştir.(As.Yrg.1.D., 20.11.1996, E. 768, K. 767)
Sanığın bölük hizmetinde kullanılmak üzere personelin parası ile alınan ve
gazinoda bir süre kullanılmış olan buzdolabını oturduğu lojmana götürdüğü, orada
uzun bir süre kullandıktan sonra 1995 yılı atanma mevsiminde yeni görev yerine
gitmeden önce bölük personelinden P.Uzm.Çvş. D..'e 10.000.000 TL.sı karşılığında
sattığı ve böylece askeri eşyayı satmak suçunu işlediği kabul edilerek, sanığın
cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, sanık olay sırasında bölük komutanı olup,
bölüğün tüm malzemeleri ve eşyası kendisinin koruma, sorumluluk ve denetiminde
olduğu, olayın başlangıcındaki kasıt ve niyetinin dolaptan yararlanma ve kullanma
olduğundan, bu şekildeki hareket tarzı da zimmet suçuna vücut vereceğinden suçun
niteliği askeri eşyayı satmak olarak kabul edilememiş ve kazanılmış hakları saklı
kalmak üzere hükmün suç niteliği yönünden bozulmasına karar verildiği
hk...(As.Yrg.4.D., 3.12.1996, E.670, K.667)
41
Uzman çavuşlarında sabah içtimasına devamlı surette çıkacaklarına ve sabah
sporuna iştirak edeceklerine ilişkin olan ve takım komutanı tarafından kendisine
sözlü olarak 30.6.1994 tarihinde tebliğ edilmiş bulunan tabur komutanının emrine
rağmen; J.Uzm.Çvş. ..'ın, 1.7.1994 günü yapılan sabah içtimasına çıkmadığının
görülmesi üzerine, sabah içtimasına çıkması bunun için de içtima alanına gelmesi
posta Er R.Ç. vasıtası ile takım komutanı Ütğm. (..) tarafından söyletildiği halde,
sabah içtimasına çıkmadığı gibi sabah sporuna da katılmadığı dava dosyasında
bulunan yazılı ve sözlü delillerle subuta erdiği anlaşıldığından, bu suçtan dolayı
sanık hakkında yapılan yargılama sonunda As.C.K.nun 87/1 nci maddesinin
uygulanması sureti ile tesis edilen neticeten yedi gün hapis cezasında bir
isabetsizliğe rastlanmadığı hk.. (As.Yrg.4.D., 7.1.1997, E.7, K.5)
Hükümlü Uzm.Çvş. A..’in 30.1.1995 günü sabah sporundan sonra izin
almaksızın içtima alanından ayrılmak isteyen Çvş. F..’ya aralarında çıkan
tartışmadan sonra elinde bulunan kasatura ile kasaturayı sopa gibi kullanarak
vurduğu tanık beyanları ve dosyada bulunan doktor raporundan anlaşılmış olmakla;
Uzm.Çvş. A..'in eylemi As.C.K.nun 117/1 nci maddesinde yazılı asta müessir fiil
suçuna uyduğundan bu suça bakmakla askeri mahkemeler görevli olduğu için
disiplin mahkemesinin kendisini görevli görerek davayı sonuçlandırıp mahkumiyet
kararı vermesi yasalara aykırılık teşkil ettiğine.. oybirliği ile karar verildi.
(As.Yrg.4.D., 4.2.1997, E.74, K.73)
Sanığın görev yaptığı yemekhanenin düzensiz, kirli, boya badana işlerinin eksik
yapılmasından ötürü ağır haksız tahrik oluşturan hakaretlerine maruz kaldığı
Uzm.J.Çvş. L..’ya vurmak suretiyle yüklenen suçu işlediği dosyadaki deliller ile sabit
bulunduğundan ve hakkında As.C.K.nun 91/1 (az vahim hal), TCK.nun 51/3, 59/2
maddeleri uyarınca verilen bir ay yirmi gün hapis cezalı mahkumiyet kararında tüm
yasal ve takdiri indirim sebepleri uygulanmış bulunduğundan, sanığın cezanın fazla
olduğu tarzındaki itirazı yerinde görülmeyerek hükmün onanmasına karar
verilmiştir. (As.Yrg.4.D., 11.3.1997, E.148, K.146)
Olay tarihinde ...3.Tb. 3.Bataryada Uzman Onbaşı olarak görevli bulunan
sanığın, bölük komutanı tarafından 21.4.1995 günü 22-23 Nisan 1995 Cumartesi ve
42
Pazar günleri mesai yapılacağını sözlü olarak bildirmesine rağmen mesaiye, kabul
edilebilir bir mazerete dayalı olmadan hiç gelmemek suretiyle emre itaatsizlikte ısrar
suçunu işlediği kabul edilerek, As.C.K.nun 87/1, TCK.nun 59 ncu maddeleri
gereğince neticeten beş gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, sanık
sebep göstermeden hükmü temyiz etmiştir. Dosya içeriğini teşkil eden delil ve
belgelerle, bütün bunların değerlendirilmesi sonucu mahkemenin hasıl olan kanı ve
takdiriyle, yazılan karar gerekçesine göre tesis edilen mahkumiyet hükmünde
herhangi bir isabetsizliğe rastlanılmadığından; sanığın temyiz isteminin.. reddi ile
anılan hükmün.. onanmasına oybirliği ile karar verildi.(As.Yrg.3.D., 10.6.1997, E.355,
K.354)
...Zh.Tug.K.lığı Dis.Mah.nin, 8.4.1996 gün ve 1996-43-63 sayılı hükmü ile
Uzm.Çvş. ..’ın, 18.11.1995 ile 20.11.1995 tarihleri arasında Şanlıurfa Garnizonunu terk
etmek suretiyle, emre itaatsizlik suçunu işlediği kabul edilerek, 477 sayılı Kanunun
48 nci maddesi uyarınca 10 gün göz hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar
verildiği ve bu hükmün süresi içinde itiraz edilmemekle kesinleştiği görülmekte ise
de; dava konusu olayda, hükümlünün 18.11.1995 ile 20.11.1995 tarihleri arasında
Şanlıurfa Garnizonunu izinsiz terkettiği anlaşılmakta olup, 18-20.11.1995 tarihleri
arasındaki günlerin hafta sonu tatiline rastladığı, akşamları ve hafta sonlarında
görevli bulunmayan uzman erbaşların da, subay ve astsubaylar gibi birliklerinde
kalma mükellefiyetleri olmadığı, bu durumda uzman çavuş olan hükümlünün,
garnizonu terk etme şeklinde tezahür eden eyleminin emre itaatsizlik suçunu
oluşturmadığı, disiplin tecavüzü mahiyetinde olduğu dikkate alınarak beraet kararı
verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmiş olmasının kanuna
aykırı olduğu sonucuna
ulaşılmakla,
yazılı emirle
bozma istemi
yerinde
görülmemiştir.(As.Yrg.1.D., 18.6.1997, E.436, K.435)
Kanuna dayanarak yürütme organının, düzenleyici işlemler yoluyla, kapsam ve
sınırları gösterilmiş alanlarda, suçların maddi unsurunu gösterebileceği, ancak
bunun kanunla idareye verilen yetkiyle sınırlı bulunduğu, 3269 sayılı Kanunun 19
uncu maddesi gereğince yönetmelikle yapılan düzenlemede uzman erbaşların, aynı
rütbeyi taşıyan muvazzaflık hizmetini yapan onbaşı ve çavuşlardan daha kıdemli
olup, bunların üst ve amiri olduklarına ilişkin düzenleme nedeniyle sanık P.Çvş.
43
M..’in diğer sanık P.Uzm. Çvş. B..’a karşı işlemiş olduğu müessir fiil şeklindeki
eylemi üste fiilen taarruz suçunu oluşturur. (As.Yrg.Drl.Krl., 15.1.1998, E.1998/12,
K.1998/12)
Bu açıklamaların ışığı altında, suça konu olayda, emir ve komuta bakımından
makam ve memuriyeti itibariyle emretme yetkisini haiz bulunan P.Uzm.Çvş. M..’ın
sanığın disiplinsiz davranışı nedeniyle T.S.K. Iç Hizmet Kanununun 2, 13 ve 24
maddeleri ile As.C.K.nun 171 nci maddesi gereğince ceza verme yetkisini haiz
bulunduğundan, sıra harici hizmet cezası niteliğindeki “şınav vaziyeti” al şeklindeki
hizmet emrini, hizmet nedeniyle toplanmış 26 er ve erbaşın huzurunda yerine
getirmeyen sanığın toplu erat karşısında emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediğinin
kabulü gerekmektedir. (Bu görüşümüz Askeri Yargıtay Drl.Krl.nun 15.11.1990 gün
ve 1990/146-136 ve As.Yrgt.3 nci Dairesinin 22.10.1991 gün ve 1991/559-549 sayılı
ilamları ile doğrulanmaktadır.) Bu nedenle toplu erat karşısında emre itaatsizlikte
ısrar suçundan, Mahkemece tesis edilen mahkumiyet hükmünde, usule uymada,
suçun sübutunda, suç vasfının tayininde, takdir ve uygulamada kanuna aykırılık
bulunmadığından, sanık vekilinin tüm temyiz nedenlerinin reddiyle mahkumiyet
hükmünün onanması gerekmiştir. (As.Yrg.1.D., 3.3.1999, E.1999/85, K.1999/84)
Evvelce ... Hv.Svn.Bt.K.lığı deposunda görevli olan sanığın, depo görevinden
alındığı halde, izinsiz olarak depoya girmesi nedeniyle, Uzm.Çvş. M.. tarafından,
depodaki bazı malzemelerle ilgili sorular sormasına ve mağdurun “depoya giren
adam, ya hırsızlık maksadıyla girer, ya da başka bir amaçla” şeklindeki sözlerine
sinirlenerek, üstü olan Uzm.Çvş. M..’i oturduğu sandalyeden iterek düşürdüğü ve
yerde burnuna yumrukla vurmak suretiyle üste fiilen taarruz suçunu işlediği,
sanığın ikrarı, mağdurun ve tanık M.S.K.’nun
ifadeleri ile dosyadaki yazılı
delillerden
ve
anlaşılmakla;
Mahkemenin
yerinde
dosya
içeriğine
uygun
gerekçelerle, suçun sübutunu kabulde, suç vasfını tayinde, eylemine uyan
As.C.K.nun 91 nci maddesinin az vahim hal cümlesi uyarınca takdir edilen 6 ay
hapis cezasının, mağdurun “depoya giren adam ya hırsızlık maksadıyla girer ya da
başka bir amaçla” şeklindeki sanığı suçlayıcı mahiyetteki sözlerinin hafif tahrik kabûl
edilerek cezasından TCK.nun 51/1 nci maddesi uyarınca ve kabûl edilen takdiri
tahfif nedeniyle TCK.nun 59/2 nci maddesi uyarınca indirim yapılarak, sonuçta 3 ay
44
22 gün hapis cezası takdirinde, usûl ve esas yönünden isabetsizlik ve kanuna
aykırılık bulunmadığından, sanığın kendisini savunduğuna, cezayı çok bulduğuna
ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmediğinden, reddi ile mahkûmiyet hükmünün
onanması gerekmiştir.(As.Yrg.1.D., 26.1.2000, E.2000/41, K.2000/38)
Sanığın arkadaşı Uzm.Çvş. S..’in evine girip para ve kıymetli eşyalarını çalmaya
yeltendiği sırada ev sahibinin eve gelip kendisini içeride bulması olayında icrai
hareketler tamamlanmadan önce olay ihtiyarında olmayan sebeple kesildiği için
eylem eksik teşebbüs niteliğindedir. Örneğin para ve mücevheratı alıp evden çıkıp
sokak kapısı önünde giderken yakalansaydı o zaman fiil tam teşebbüs safhasında
kalmış olurdu. Bu sebeple yerel mahkemece bu fiil hakkında eksik teşebbüs
hükümlerinin uygulanması gerekirken tam teşebbüs hükümlerinin uygulanmış
olması kanuna aykırı bulunduğundan bu olay hakkında verilen hükmün bu yönden
bozulması gerekmiştir. Ayrıca sanık hakkında gündüzleyin mesken masuniyetini
ihlal suçu da sübuta erdiği halde As.C.K.nun 132 nci maddesinin hırsızlığın mevsuf
halini de kapsadığı gerekçesiyle ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiş olması
kanuna aykırı bulunmuştur. Zira T.C.K.nun 491 ve müteakip maddelerinde hırsızlık
suçu yönünden çeşitli düzenlemeler yapılmış, ancak bu konular As.C.K.nun 132 nci
maddesinde öngörülmemiştir. T.C.K.nun 78 nci maddesine göre bir kimsenin bir
suçu işlemek veya vukubulmuş bir suçu gizlemek için diğer bir suç işlediği veyahut
o suç vesilesiyle kanunda suç sayılan diğer bir fiil daha işlediği taktirde anılan fiiler
yasal olarak o suçun unsuru veya ağırlaştırıcı sebebinden sayılmazsa o fiiler
nedeniyle o kimse hakkında ayrı ayrı ceza verilmesi gerekmektedir. Gündüzleyin
meskene girmek fiili As.C.K.nun 132 nci maddesindeki hırsızlık suçunun unsuru
veya ağırlaştırıcı sebebi değildir. Madde çalmaktan sözedilmesi bu maddenin vasıflı
hırsızlık suçlarını da kapsadığı anlamına gelmez. Bu nedenlerle iki ayrı suç varken
tek fiilden ceza tayin edilmiş olmasının yasaya uygun olmadığı sonucuna varılmış,
sanık hakkında gündüzleyin mesken masuniyetini ihlal suçundan ayrıca ceza
verilmemiş olması (oyçokluğyla) bozmayı gerektirmiştir. (As.Yrg.2.D., 1.3.2000,
E.2000/107, K.2000/104)
Dosyada yer alan delillere ve sanığın açık anlatımlarına göre; .. nci Kolordu
Komutanlığı Istihkam Savaş Tabur Komutanlığı emrinde Is.Uzman Çavuş olarak
45
görev yapmakta olan sanık E..’in, görevi gereği kendisine verilen Colt marka
tabancayı, bu tabancanın izin, hava değişimi, görev gibi nedenlerle bölge dışına
çıkılması halinde emir beklemeksizin iade edilip ayrılınacağı hususunda imza
karşılığı kendisine tebliğ edilen emir ve talimata rağmen, 23.3.1999 tarihinde izine
ayrılırken tabancayı teslim etmediği ve beraberinde götürdüğü, böylece kendisine
yüklenen emre itaatsızlıkta ısrar suçunu işlediği, söz konusu tabancanın 2.4.1999
tarihinde Samsun’dan Istanbul’a gitmekte olan uçağa binen sanık tarafından
uçaktaki görevlilere teslim edildiği, ancak görevliler tarafından alınan bu tabancanın
inişte bulunamadığı ve kaybolduğu sabit olup, aynı şekilde Askeri Mahkemece
gösterilen yerinde ve uygun gerekçelerle suçun sübutunun kabûlünde, suç vasfının
belirlenmesinde, değerlendirmede ve sanığın eylemine uyan As.C.K.nun 87/1 ve
T.C.K.nun 59/2 maddeleri uyarınca cezalandırılmasını öngören ceza uygulamasında,
herhangi bir isabetsizlik ve yasaya aykırılık görülmediği hk.(As.Yrg.1.D.,12.4.2000,
E.2000/226, K.2000/222)
Nöbetçi Çavuşu Uzm.Çvş. H..’nin mıntıka temizliği sırasında sanığa çöp
kovasını dökmesi konusunda verdiği emir ile Takım Komutanı P.Ütğm. C..’nun
sanığa spor alanına gitmek üzere bölüğe katılması hususunda verdiği emirlerin,
hizmete müteallik emirler olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Sanığın Uzm.Çvş.
H.. tarafından bildirilen hizmet emrini hiç yapmayarak, bu suretle emre itaatsizlikte
ısrar suçunu işlediği sübuta ermiş olup, mahkemenin bu yöndeki kabulü yerinde
bulunmuştur. Sanığın, Takım Komutanı tarafından spora giden bölüğe katılması için
verdiği hizmete müteallik emrin gereğini yerine getirmeyip, emir tekrar edildiği
halde dahi emri yapmadığı ve bu suretle emre itaatsizlikte ısrar fiilini işlediği dosya
içeriğinden anlaşılmaktadır. Sanığın bu fiili spor alanına gitmek üzere yürüyüşe
geçen bölük mensupları huzurunda işlediği tesbit ve kabûl edilmiştir. Dosya Dizi1’de yer alan eğitim yoklama çizelgesinden suç tarihinde bölük hazır mevcudunun
55 kişi olduğu anlaşılmaktadır. Fiilin maddi vakıa olarak gerçekleştiği hususunda
yargılama aşamasında dinlenen sekiz erbaş ve erin anlatımları mevcuttur. Toplu
asker karşısında bulunma şartlarını düzenleyen As.C.K.nun 14 ncü maddesinde
“amir veya mafevk ile failden veya şeriklerinden başka askeri hizmet maksadıyla
toplanmış en az yedi askeri şahsın bulunması şarttır” hükmü yer almaktadır.
46
Maddede sözü edilen en az yedi askeri şahsın bulunması şartı somut olayda
gerçekleştiği gibi, bir üstün emir ve komutasında askeri hizmet amacıyla yapılmış bir
toplanma hali de gerçekleşmiştir. Fiilin hizmet amacıyla toplanıp spor alanına
gitmek
üzere
yürüyüşe
geçmiş
askerlerin
huzurunda
işlendiği
ve
bölük
mensuplarının fiili, görme ve hissetmeleri mümkün olan bir durumda olduklarında
kuşku bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece de isabetli şekilde kabûl edildiği
gibi (toplu asker karşısında) ögesinin somut olayda oluştuğu anlaşılmaktadır. Oluşa
ve dosya içeriğine göre; müsnet suçların maddi vakıa olarak sübutu hususunda bir
tereddüt bulunmadığı ve sanığı suç işlemeye sevkeden haksız bir hareketin
sözkonusu olmadığı anlaşıl-dığından, sanığın bu yöndeki itirazları kabûle değer
görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Mahkemenin yerinde ve dosya içeriğine uygun
gerekçelerle her iki suçun sübutunu kabulde, suç vasıflarını tayinde, asgari hadden
tayin edilen temel cezalarının kabûl edilen takdiri tahfif sebebiyle indirilmesinde,
usûl ve uygulamada bir isabetsizlik ve kanuna aykırılık bulunmadığından, sanığın
yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile mahkûmiyet hükümlerinin
onanması gerekmiştir. (As.Yrg.1.D.,12.4.2000, E.2000/237, K.2000/233)
…. nci Mühimmat Bl.K.lığı emrinde görevli bulunan sanığın 19.09.1999
tarihinde Mutfak-Nizamiye nöbetçisi Uzman Çavuşluğu görevi ile görevlendirildiği,
görev emri daha önce kendisine tebliğ edilen sanığın bu
tarihteki görevine hiç
gitmediği, böylece emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği değerlendirilerek,
As.C.Y.nın 87/1, T.C.Y.nın 59/2 nci maddeleri gereğince beş gün hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün sanık tarafından temyiz edildiği
anlaşılmıştır. Kanıtlardan; sanığın bu tarihten önce (10) gün süre ile memleketi
Balıkesir’e izinli gönderlidiği ve bu izninin nöbet görevi ile ayrıldığı 19.9.1999
tarihinde bittiği, bu tarihte dönmeyen sanığın nöbetini tutmadığı anlaşılmakta ise de,
savunmalarında; Balıkesir-Sındırgı’dan dönüş için otobüsle de 17.9.1999 tarihinde
yer bulamadığını, 18.9.1999 tarihinde bulabildiğini, 19.9.1999 tarihinde ancak akşama
doğru gelebildiğini ve yorgun olduğu için o gün birliğine gitmediğini beyan etmekte
ve otobüslerde bilet olmadığına ilişkin firmadan aldığı belgeyi ibraz ettiği
görülmektedir. Sanığın dönüşünde otobüslerde yer bulamadığı için geciktiği ve bu
nedenle de 19.09.1999 günkü nizamiye nöbetini tutamadığı maddi bir olgu ise de,
47
gecikmesinin yer bulamama özrüne dayanması nedeniyle emre itaatsizlikte ısrar
kastının oluşmadığı gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesi yasaya aykırı
görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.(As.Yrg.2.D., 19.4.2000, E.2000/226,
K.2000/225)
Sanığın, Siirt-… nci Bölük Komutanlığı emrinde P. Onbaşı olarak askerlik
hizmetini yaptığı sırada, olay günü 25.12.1998 saat 22.00 sularında, diğer nöbetçilerle
birlikte mevzi nöbetine giderken beraberinde götüreceği korefeks malzemesini almak
üzere Takım Çavuşu mağdur P.Çvş. Y..’tan depoyu açmasını istediği, mağdurun,
diğer arkadaşlarını beklemesini, malzemeleri hep beraber dağıtacağını söylemesi
üzerine, mağdura hitaben “sen kimsin, g...tün kalkmasın, ben ne diyorsam
yapacaksın, depoyu aç yoksa s..kerim” şeklinde hakaretamiz sözler sarfettiği,
mağdurun da “o zaman gel de kendin açtır” dediği, bilâhare nöbete başladıktan
sonra saat 00.05 sularında mevzi civarına gelen mağdura, bu defa “sen kimsin de
bana karşılık verdin g…n mü kalktı” diyerek aniden yumruk attığı, mağdurun
bağırmasını müteâkip bulundukları yere gelenlerce duruma müdahale edildiği
anlaşılan olayda, bu yoldaki fiil ve hareketleri ile üst’ü durumundaki mağdura
küfretmek ve vurmak suretiyle üzerine atılı bulunan suçları işlediği tüm dosya
kapsamı ile sübuta ermiş bulunmaktadır.
Sanık mağdura vurduğunu kabul etmektedir. Olay nedeniyle mağdurun burun
kemiğinde şişlik oluşmuş ve iki gün yatak istirahatini gerektirecek şekilde
yaralanmıştır. Sanığın, ilk önce mağdur Çavuşun kendisine küfrettiği ve vurduğu
yolundaki savunması, tanık P.Er İ.Y.’in beyanı ile doğrulanmamaktadır. Zira, adı
geçen tanık, duruşma aşamasında tespit olunan yeminli ifadesinde, önce sanığın
mağdura küfür ettiğini açıkça beyan etmektedir. Olay tanıklarından P.Uzm.Çvş.
N..K.’da, mağdur Çavuşun “vurma tamam, vurma artık” diye bağırdığını duyunca
olay yerine gittiğinde mağdurun yerde sanığın da onun üzerinde olduğunu
gördüğünü ifade etmektedir. Görüldüğü gibi, dava konusu her iki eylemin
sübutunun kabulü ile hüküm kurulması, sanığın ileri sürdüğü gibi, sadece
mağdurun beyanlarına dayandırılmış değildir. Bu itibarla; Yerel Mahkemece,
dosyada mevcut delillerin etraflıca tartışılıp değerlendirilmesinden sonra edinilen
vicdani kanaate göre verilen mahkûmiyete ilişkin hükümlerde ve bu yolda gösterilen
48
gerekçelerde usûl, sübut, vasıf, uygulama ve takdir yönlerinden herhangi bir
isabetsizliğe rastlanılmadığından, sanığın temyiz sebeplerinin yerinde görülmeyerek
reddi ile bahse konu hükümlerin onanması gerekmiştir.(As.Yrg.5.D., 31.5.2000,
E.2000/322, K.2000/)
Uzman erbaşlara Garnizon içerisinde taşımaları için birlik komutanlarınca
tabanca verileceğine ilişkin emre dayanılarak zimmetindeki; 211332 seri nolu 7.65
mm. çapındaki Vizor marka tabancayı, 24.08.1998 tarihinde tebellüğ ettiği emirle
Garnizon içerisinde taşımaya başlayan sanık P.Uzm.Çvş. O..in, “Miri tabanca ile
garnizonun terketmeyeceğine, ...kanuni izine ayrılacağı zaman silahını Bölük
Astsubayına teslim edeceğine ...” dair emre aykırı davranışla, yukarıda açıklandığı
gibi; 19.09.1998 tarihinde Garnizonu izinsiz terkedip aracıyla nehire düşmek
suretiyle geçirdiği kazada bu silahı kaybettiği anlaşılmaktadır. Hizmete ilişkin
oluşunda kuşku bulunmayan; Garnizon dışında silah taşınmaması emrine aykırı
davranan sanık hakkında emre itaatsizlikte ısrar suçundan yazılı şekilde kurulan
hükümde yasaya aykırılık bulunmadığından kararın onanması gerekmiştir.
(As.Yrg.2.D., 7.6.2000, E.2000/372, K.2000/367)
12 Eylül 1986 Tarihli ve 19219 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Uzman Erbaş
Yönetmeliğinin 14 ncü maddesinde; uzman erbaşların, aynı rütbeyi taşıyan ve
muvazzaflık hizmetini yapan onbaşı ve çavuşlardan daha kıdemli ve üst ve âmir
oldukları düzenlenmiş ve Askerî Yargıtayın yerleşik uygulamaları da bu yönde
oluşmuştur (Drl.Krl.nun 15.1.1998 Tarihli ve 12-12 Sayılı Kararı). (As.Yrg.1.D.,
23.1.2002, E.2002/83, K.2002/81)
AS. YÜK. İDARE MAH. KARARLARI:
T.S.K. de disiplinin askerliğin temeli olduğu ve bunun muhafazası ve idamesi
için cezai ve idari tedbirlerin kanun ve nizamlarla alınacağı İç Hizmet Kanununun
13. maddesinde açıkca belirtilmiş olup duruma göre vehametin derecesinin sicil
üstlerince belirlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması zorunludur(AYİM.1.D,
21.2.1984, E.97, K.35).
Karargâh hizmetlerinde çalışması sakıncalı olduğu belirtilen kişinin, bu
görevden alınıp başka bir göreve atanması mümkün ise de; sakınca teşkil eden hal ve
49
durumun belgelendirilmemesi ve başka bir garnizona atandırılması karşısında,
takdir hakkının objektif olarak kullanıldığı söylenemez.(AYİM.1.D., 2.11.1993,
E.1993/976, K.1993/852)
İdare tarafından alınacak güvenlik önlemleri ile ilgili olarak belirlenen ve en
küçük birliklere kadar gönderilen emir ve talimatlar idarenin iç işleyişi ile ilgili
işlemler mesabesinde olduğundan; davacının T.S.K.leri birlik, karargâh ve tesislerine
girmesinin yasaklanması işleminin bir iptal davasına konu yapılabilmesi mümkün
değildir.(AYİM.2.D., 22.6.1994, E.1993/321, K.1994/1248).
Yapılan sınavları kazanmasına rağmen güvenlik soruşturması olumsuz çıktığı
için uzman erbaş statüsüne alınmayan davacının “asker kişi” sayılması mümkün
bulunmadığından söz konusu menfi işlemin iptali için açılan davada AYİM
görevsizdir.(AYİM.1.D.,11.4.1995, E. 1995/422, K. 1995/431)
Disiplin amiri tarafından verilen uyarı yazıları iptal davasına konu bir idari
işlem mahiyetinde değildir.(AYİM.1.D., 23.1.1996, E.1996/28, K.1996/59)
Hakkında ayırma işlemi tesisinden önce hafif derecede ruhsal sorunları olan,
ancak müdavi uzman tabiblerce bu nedenle istirahat verilmediği gibi, GATA
Komutanlığına sevkine de gerek görülmeyen, geçmişte üste fiilen taarruz suçundan
hükümlü olduğu halde, Tümen Kurmay Başkanı olan amirin tabancayla vurarak
amirine fiilen taarruz suçunu işleyen davacı astsubay hakkında sıralı sicil üstlerince
başlatılıp sonuçlanan disiplinsizlik nedeniyle ayırma işleminde hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.(AYİM.1.D. 6.1.1998, E.1997/65, K.1998/1)
Mevcut disiplin safahatı, hakkında disiplinsizlik nedeniyle ayırma işleminin
tesisine yeterli olmakla beraber; duçar olduğu ruhi rahatsızlığın etkisi sonucu bu
fiilleri işlediği anlaşıldığından, tıbbi tedavisinin sonucu beklenmeden davacı subay
hakkında tesis edilen ayırma işlemi hukuka aykırılıkla sakatlanmıştır.(AYİM.1.D.,
24.2.1998, E.1997/276, K. 19987264)
Disiplin bozucu hareketlerde bulunan, ikaz ve cezalara rağmen bu durumunda
düzelme görülmeyen ve fahiş miktarda karşılıksız çek keşide etmekten mahkum
olması itibariyle, Silahlı Kuvvetlerin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı tutum içinde
olduğu anlaşılan davacı subay hakkında Kuvvet Personel Başkanlığınca başlatılıp
50
sonuçlandırılan ayırma işleminde hukuki isabet vardır.(AYİM.1.D., 3.3.1998, E.
1997/607, K. 1998/338)
51