B81-TTDEK_Aleksandr_Garkavets_Azak Urumlari

Transkript

B81-TTDEK_Aleksandr_Garkavets_Azak Urumlari
AZAK URUMLARI VE DILLERI1
Aleksandr Garkavets & Bilge Gökter
Çev. Ainur Mayemerova
1. İç ve Dış Adlandırma
Urumlar, Azak Denizi’nin kuzey bölgesindeki Türk dilli bir halk olarak bilinmekle birlikte etnik kimlikleri
ve tarihleri hakkında elde kesin bilgiler yoktur. Urumca konuşan bu halk ile Mariupol bölgesindeki diğer
etnik grup olan 'Rumeyler' ya da 'Grekler' arasında etnik köken bakımından bir ortaklık olup olmadığı
tartışılmaktadır. Her ikisi de Ortodoks inancına sahip bu iki etnik grup, konuştukları dil bakımından
birbirinden ayrılmaktadır.
Azak Denizi’nin kuzeyindeki Türk ağızlarını konuşan Hristiyanlar, kendilerine ana dilinde Urumlar,
Urumnar, Urum milleti, Urum alhı (halkı), Rusça ise Grek (греки, Yunanlar) veya Greko-Tatar (грекотатары, Yunan-Tatarlar) demektedirler. Bunun dışında İngilizce literatürde Turkic Greeks, Greek
Tatar, Azov Urums etnonimleri de kullanılmaktadır.
Urumlar, kendilerini ‘Grek’ (Yunan) olarak kabul etmektedirler, nitekim dini sayımında ve
pasaportlarında da kimliklerini 'Grek' olarak bildirmişlerdir. 2001’de yapılan bir alan araştırmasında
'Etnik kimliğinizi nasıl tanımlarsınız' sorusuna Urumların & 72’si Grek , & 19’u Urum ve & 9’u Grek Tatar
yanıtını vermiştir (Ponomaryova 2013: 1-2).
'Urum' adı, süreç içinde Türk dilli Yunanlar için kullanılan bir dış adlandırma niteliği kazanmış ve
zamanla iç adlandırma haline de gelmiştir. Urum ve Rum etnik adları köken bakımından aynı sözcükten
gelmektedir. Urum/Rum ismi, Türkçede eskiden beri 'Yunan, Bizanslı' anlamında kullanılır.2 Aynı
bölgedeki Yunanca konuşan Rumların kendilerine verdikleri Rumeys, Rumeyus isimleri Ῥωμαῖος
'Bizanslı' anlamındadır. 'Bizans veya Roma İmparatorluğunun Doğu Eyaleti' anlamını da taşıyan bu
sözcük, Orta Yunanca Ῥώµƞ sözcüğünden türemiştir.3 Orta Çağ Türkiyesi'nde Rum etnik adı ile sadece
Küçük Asya Hristiyan Yunanları isimlendirilmemiştir.4 Türkiye’deki Yunan, Bulgar, Sırp, Hırvat, Ermeni,
Gürcü ve Moldovalılardan oluşan bütün Hristiyan topluluğa Urum/Rum milleti adı verilmiştir.5 Osmanlı
Türkçesinde Rum adı aynı zamanda Anadolu’yu ifade etmek üzere de kullanılmıştır. Bu sözcükten el
‘memleket, ülke’ sözcüğü ile yapılmış Rumeli birleşik adı ise günümüzde, Türkiye’nin Avrupa toprakları
ve Balkan coğrafyasını ifade etmektedir.
1
Garkavets, A. (1981)"O proisxojdennii i klassifilatsii urumskix govorov severnogo priazov'ya". Sovetskaya Turkologiya. No.
2, 42-58 künyeli makale Rusça aslından A. Mayemerova tarafından çevrilmiş, B. Gökter tarafından yapılan güncelleştirme,
ekleme ve düzenlemelerle yayıma hazırlanmıştır.
2
Türkiye Türkçesinde Grekçe değişkeleri kullanan Hristiyan halklar için Yunan, Rum, Grek ve Helen etnik adları
kullanılmaktadır. Yunan adı, Yunanistan’da yaşayan ve Helen soyundan gelen ‘Grekler’i; Rum adı, Müslüman ülkelerde veya
Müslüman halklarla birlikte yaşayan ‘Yunanlı’ları tanımlamaktadır. Batı dilleri aracılığıyla Türkçeye kopyalanan Grek ve
Helen etnonimleri ise genellikle Antik Dönem Greklerini ifade etmektedir. Batı dillerinde Grek adlandırması yaygındır,
Yunanlar ise kendilerini Helen etnonimi ile adlandırmaktadır.
3
Çernışova, T. M., Tyurkski Elementı v Sotsiyalniy Sferi Leksıkı Gretskıh Govirok Doneççını, 'Movoznavstvo, 1975, No 4, Kıyiv,
s. 51.
4
Gordlevskiy, V. A., Gosudarstvo Seldjukidov Maloy Azii, İzbrannıye Soçineniya, C. 1, Moskva, 1960, s.188.
5
Noviçev, A. D., Istoria Turtsii, Leningrad, 1963, s.72-73.
Yunan-Tatar terimi ise, resmen, 1920-1930 yıllarında, Türk dilli Yunanlar olan Urumlar ile Yunan-Helen
adı verilen Helen dilli Yunanlar olan Rumları ayırt etmek için kullanılmıştır.
Urumların etnik kökenleri konusunda yapılan incelemeler bugün için yetersizdir. Kaynaklarda
Urumların etnik kimlikleri hakkında farklı görüşler mevcuttur. Araştırmacıların çoğu Urumların ve
Rumların aynı etnik kökenden geldiğini iddia etmektedir (bk. Ponomareva 2003: 91). Araştırmacıların
bir kısmı Urumların Türk kökenli olduğunu, din dışında Greklerle hiçbir ilgilerinin bulunmadığı ve
kendilerini de Türk olarak tanımladıklarını ileri sürmektedir (bk. Ponomareva 2003, Anzerlioğlu 2009,
Altınkaynak 2004).
Urumlar ve Rumlar, din ve kilise ortaklığına bakılmaksızın Sovyet devrimi öncesinde birbirlerinden
kesin bir şekilde ayrılmıştır, hatta Büyük Yeni-Sala (Bolshoy Yanisol, şimdi Velika Novosilka) köyünde
beraber yaşadıkları hâlde köyü ikiye ayırmışlardır. Urumlar arasındaki 'Tat balası, Urum belası' (Rum
çocuğu, Urum belâsıdır) sözü de bunun bir kanıtıdır. İki halk arasındaki bu ayrımın tarihi kökleri pek
açık ve net değildir. Belki bu durum, halkların farklı etnik gelişimleri ile ilgilidir. 1974 yılındaki Bartold
toplantılarında Gargavets tarafından Ortodoksluğu kabul eden putperest Kıpçak-KumanPolovetslerden olan Urumların Türk kökenli oldukları ve bunun sonucu yeni dinlerine göre Urum, yani
Yunan ismini aldıkları hususunda bir görüş ortaya konulmuştu.6 Urumlar ve Rumlar arasındaki fenotip
farklılıklar ve ulusal mizaçtaki ayrımlar da bu görüşü destekler niteliktedir. Urumlar, Kırım Tatarlarının
özellikle Ukrayna’dan, Hristiyan ülkelerden Kırım yarımadasına getirdikleri esirlerin torunları olabilir.
2. Din ve Kültür
Urumlar, Rumlar gibi Ortodoks Hristiyan inancına sahiptir. Urumlar ve Rumların, dini ve kültürel
bakımından ortak özellikler göstermeleri, Azak bölgesinde uzun süre birlikte yaşamalarının bir
sonucudur. Ancak iki grup arasında etnogenetik ve etnokültürel farklılıktan kaynaklanan ayrımlar da
vardır. Nitekim, Urumların maddi ve manevi kültür unsurlarının temelinde Türk-Osmanlı etkisi
görülmektedir.
Kültürün bir parçası olarak dini ritüeller iki halk için de önem taşır. Azizler adına düzenlenen ve ‘eorte’,
‘urti’, ‘jorti’ olarak adlandırılan bu yortular, yani dini bayramlar eski Yunan dini ve inancı çatısı altında,
Hristiyan ve Paganist unsurlar taşıyan ve ‘panayır’ adı verilen festivallerle kutlanır. Kutlamalarda yemin,
kurban, yemek, dua ve spor gibi çeşitli etkinlikler ve dini ritüeller gerçekleştirilir. Bu özel günlerde
gerçekleştirilen ritüellerde daha çok Balkan Yunanlarının etkisi görülür (Ponomareva 2003: 91).
Urumların çok zengin halk edebiyatı ürünleri ilgi çekicidir. Bunların arasında en göze çarpanları
masallar olarak adlandırılan ‘Aşıḫ-Garib’ (Âşık Garip), ‘T’öroğlu’ (Köroğlu), ‘Arzunen Gamber’ (Arzu ile
Kamber), ‘Hurşutbeg’ (Hurşit Bey) liro-epik destanlarıdır. Bunlardan ‘Aşıḫ-Garib’ hikayesi halk arasında
çok yaygındır. Urum folkloru açısından dikkate değer bir başka epik sözlü yaratma da, Türk dilli halklar
arasında kimi varyant farklılıkları bulunmakla birlikte geniş bir alanda yayılmış ve söylenmiş ‘Köroğlu’
hikayesidir. Hikaye, Urumca T’öroğlu ya da Teroğlu adıyla bilinir. Bu destansı hikayeler Urumların ortak
sözlü kültürünün bir parçasını oluşturur. Urumca yakın dönemlere değin kuşaktan kuşağa aktarılan
sözlü kültür ürünleri, müzisyenler, şairler ve geleneksel 'Türk-Tatar' tiyatroları aracılığıyla korunmakta
ve yaşatılmaktaydı (bk. Ponomaryova 2013: 3, 5). Türk halk edebiyatının ortak unsurlarının yanı sıra
6
Garkavets, A. N., V. V. Bartold o Veroispovedanii u Kıpçakov X-XIII Vekov i Problema Etnogeneza Armyano-, GrekoKıpçakov i Karaimov, 'Bartoldovskiye Çteniya. Tezisı Dokladov i Soobşeniy', Moskva, 1974, s.18-19.
2
Urum folklorunda Batı kaynaklı masallarla Grek, Doğu, Batı Avrupa, Ukrayna ve Rus masalları da
bulunmaktadır.
Yunanistan, Roma, Eski Doğu ve etnik bakımdan çok renkli Kırım’ın mitolojik eserlerinin etkisi görülen
çok sayıdaki Urum masalları, efsaneleri ve ağıtlarının edebi bakımdan değeri yüksektir. Venedik ve
İstanbul matbaalarında XVII. ve XVIII. yüzyıllarda basılmış olan ve Urumların kilisede kullandıkları eski
baskı kitapların sadece bibliyografik değerde olmadığı; hatta bazılarının, en zengin koleksiyonları
barındıran Yunanistan arşivlerinde bile eşinin bulunmadığı bilinmektedir. Bütün bu kitaplar,
Türkiye’deki Yunan Ortodoks kilisesinin ikinci resmi dili olan Türkçe (Yunan harfli) ile basılmıştır.
Yunanlarla ortak dini-kültürel özellikler ve diğer taraftan Türk-Osmanlı temelinde gelişen sözlü kültür
ürünlerinin yanı sıra Urumları dil dışında Greklerden ayıran bazı gelenek ve görenekler de
bulunmaktadır. Urumların doğum, düğün, ölüm vb. adetleri ve yaşam tarzlarının Türk gelenek ve
görenekleriyle benzerliği dikkat çekicidir. Düğünlerin üç gün boyunca sürmesi, gelinin evinden alınması,
çeyiz hazırlanması, düğün eğlenceleri; lohusalık, bebeğin kırklanması; nazar değmesi, nazar duası; ölen
kişinin çenesinin, ayaklarının bağlanması; çocukların oynadığı ‘aşık oyunu’, ‘dip düştü’, ‘çelik çomak’ vb.
oyunlar; sızık ‘kavurma’, aryan ‘ayran’, haymah ‘kaymak’, bekmez ‘pekmez’ vb. yiyecekler; balta, tokaç,
sandık, sofra, kürek, gömlek vb. evde kullanılan araç ve gereçler Urumların Türk kültürüyle ortaklık
gösteren gelenek ve göreneklerinin birer ögesidir (Anzerlioğlu 2009: 111-113). Kültürün bir parçası
olan bu özellikler, etnik kimlik tartışmalarında Urumların Türk kökenli oldukları teziyle ilgili bir argüman
olarak da kullanılır.
3. Coğrafya ve Nüfus
Azak Urumları, bugün Ukrayna’nın kuzeyinde, Mariupol, Donetsk ve Zaporijjâ bölgelerinin otuz köyü ile
bir şehrinde toplu olarak yaşamaktadırlar.7 Bunların içinde Boğatır, Komar, Staromlinovka, Ulaklı,
Velika Novosilka, Manguş, Starıy Kırım, Granitne, Starolaspa, Staroganitvka, Starabeşevo gibi yerleşim
yerleri bulunmaktadır.
Urumların bu bölgeye, 1778-1779’da Ermeniler, Grekler, Gürcüler ve Gagauzlar ile birlikte ilk yerleşim
yerleri olan Kırım’dan göç ettirildikleri bilinmektedir. Urumlar geldikleri Azak bölgesinde Kırım’da
yaşadıkları yerlerin adını verdikleri 19 köy kurmuştur (Eloeva 2013: 406). Kırım’dan çıkarılan Urumların
dışında, 1821-1825 yılları arasında, ikinci bir göçle Anadolu’nun Trabzon, Giresun, Erzurum ve Kars
illerinden Gürcistan’ın Tsalka bölgesine ve oradan da 1981-1986 yıllarında Kırım, Donetsk ve
Dniyepropetrovks’a yerleşen 2-3 bin kadar Urum’un olduğu söylenir (Altınkaynak 2004: 39).
7
Donetsk ili Velika Novosilka ilçesi, Boğatır (Bağatır); Rozdolne – Boğatır ve Ulaklı’dan; Komar (Kamara), Novıy Komar (Yeni
Kamara, Yeni Köy) – Komar’dan, Dniproenerğiya – Komar’dan, Zaporijjâ – Komar’dan, Zirka – Komar’dan, Yalta –
Komar’dan; Staromlinovka (Est'i T'ermençik – Eski Kermençik), Georğiyivka – Staromlınivka’dan, Kiçik Kermençik (Kiçik
T'ermençik – Kiçik Kermençik) – Staromlınivka’dan; Ulaklı (Ulakıl), Rozdolne – Boğatır ve Ulaklı’dan; Velıka Novosilka (Yaŋı
Sala – Yeni Sala), Perşotravneve ilçesi; Perşotravneve (Manguş), Starobeşeve ilçesi; Starobeşevo (Beşüy, Beşev);
Novobeşevo (Yaŋı Köy), Telmanove ilçesi; Granitne (Karan', Karani), Andriyivka – Granitne’den, Kamyanka (Nova Karan',
Yeni Köy) – Granitne’den, Novomaryinka (Mariental) – Granitne’den, Novoselivka I – Granitne’den, Novoselivka II –
Granitne’den, Hannı-Tarama – Granitne’den; Staroğanitvka (Gnativka, Dubivka, Gürcü), Maloğnativka – Starognativka’dan,
Grığorivka – Starognativka’dan; Starolaspa (Laspa, Laspi), Bilokamyanka – Starolaspa’dan, Novolaspa – Stroplaspa’dan, İl
yönetimindeki şehir: Mariupol (Maryampol, Jdanov); Starıy Krım (Est'i Ḫırım – Eski Kırım), Marıupol şehrinin İlyiç ilçesi,
Zaporij ili Kuybışeve ilçesi, Novomlınivka (Dördoba) – Staromlınivka’dan.
Azak bölgesindeki Urumların toplam nüfusu, 2001 yılı verilerine göre 40 bin civarındadır (Ponomaryova
2013).8
4. Tarihi Arka Plan
Kuzey Azak bölgesindeki, ‘Mariupol Greeks’ olarak da bilinen iki etnik grup, Urum ve Rumlar, 17781779 yıllarında Hristiyanların Kırımdan tehcir edilmesi ile ortaya çıkmıştır. Çar hükümeti bu eylem ile
Kırım hanlığının ekonomik bağımsızlığını zayıflatmak ve onları Rusya İmparatorluğuna bağımlı kılmak
gibi siyasi amaçlarına ulaşmak istemiştir. Rusya Kırım’ı elinde tutabilmesinin zor olduğunu
değerlendirerek Hristiyan Yunanlar gibi çalışkan ve kalabalık halkı göç ettirmek suretiyle Kırım’ı zayıf
duruma düşürmek istemişti. Kırım’dan Hristiyanları ihraç işi, Aleksandr Suvorov’a verilmişti. Suvorov’un
muhacirler hakkında verdiği ayrıntılı bilgiler, yüz yıl sonra Nikolay Dubrovin tarafından yayımlanmıştır. 9
Bu bilgilere göre Yunan, Ermeni, Voloh ve Gürcülerden oluşan (yani Urum ve Rumlar, Ermeni,
Moldovalı ve kendilerini Urumlardan sayan Türk dilli Gürcüler) toplam 31 binden fazla kişi Kırım’ın 8
şehri, 65 köyü ve 1 manastırından tehcir ettirildi. Tehcir ettirilen yerleşim merkezlerinden 64'ü
Yunanlara, 15'i Ermenilere, 10'u Gürcülere ve 4'ü Moldovanlara aitti.10
8
Ethnologue'a göre Ukrayna’daki Urum nüfusu 95 bindir bk. http://www.ethnologue.com/language/uum
'Prisoyedineniye Krıma k Rossii (Reskriptı, Pisma, Relyatsii i Doneseniya)', Sost. N. Dubrovin, Petersburg, 1885, c. 2, s. 710713.
10
Yunanlar aşağıdaki yerleşim merkezlerinden göç ettirildi (her birindeki insan sayısı belirtilmiştir): Ay-Yan – 222, Albat –
113, Alsu – 289, Autka – 169, Baysu – 107, Balıklava – 82, Bahçesaray – 1321, Belbek – 70, Beşüy – 686, Biya-Sala – 230,
Büyük Karakoba – 1423, Büyük Lambat – 372, Burunduk-Otar – 96, Vurtoln (Ortalan?) – 33, Gurza (Gurzuf) – 83, Dayır – 4,
Cemrek – 372, Zuya – 5, İmaret – 76, İnkerman – 41, Kamara – 475, Karani – 331, Karasubazar – 1004, Katagor – 97, Kefe –
1642, Kaçi – Kalyan – 77, Kermençik – 467, Kozlov (Evpatoriya) – 174, Kozı – 74, Kuruuzen – 103, Küçük-Özen – 126, Kuş
(Kouş, Kovuş, Kuvuş, Kubuş) – 49, Kızıltaş – 187, Laka – 412, Laspi – 128, Mağaraç – 174, Küçük Karakoba – 244, Küçük
Lambat – 75, Küçük Yani-Köl – 68, Manguş – 773, Marmara – 103, Masandra – 231, Milâr – 57, Nikita – 102, Sartana – 743,
Eski-Kırım – 109, Stılâ – 1228, Temerçi (Demerci) – 190, Töli – 32, Topçak – 103, Ulakıl – 215, Ulu-Özen – 124, Otar – 38,
Üyşün – 124, Hayıt – 21, Çerdaklı – 154, Çerkes-Kermen – 307, Çermalık – 354, Çürük-Su – 46, Şelen – 51, Şürü – 151, Yalta
– 241, Yani-Köl – 354, Yeni-Sala – 831. Ermeniler: Akmescit – 259, Bahçesaray – 1375, Burunduk-Otar – 38, Kamışlık – 121,
Karasubazar – 2809, Kefe (Feodosya) – 5511, Közleve – 1304, Melik – 72, Sala – 224, Esski Kırım – 160, Sultan-Sala – 57,
Tatlı – 212, Topçak – 10, Ortalak – 419, Çürük-Su – 40. Gürcüler: Bahçesaray – 36, Beşutka – 41, Büyük Karakoba – 1,
Kakçioy – 19, Karasubazar – 8, Kefe – 24, Közleve – 70, Sultan-Sala – 15, Ortalak – 1, Çermalık – 4. Moldovalılar: Abdal –
149, Bahçesaray – 4, Karasubazar – 7, Közleve – 1.
9
Vasiliy Rozanov ve Aleksandr Bertye-Delagard’ın incelemelerine göre, Aleksandr Suvorov’un listesi Hristiyanların tehcir
10
ettirildikleri Kırım’ın bütün yerlerini kapsamamaktadır. Bu yüzden burada 1783 yılında Yunan mitropoliti İğnatiy tarafından
oluşturulan Kırım’ın Yunan ve Ermenilerin yaşadığı yerleşim merkezlerinin listesini de vermek doğru olur: Yunanlar: Ay-Yan
– 25, Albatsköy – 15, Alsu – 45, Aluşta – 8, Arğın-Karakoba (Küçük Karakoba) – 255, Aşlama – 14, Balıklava – 28, Balsus
(Bilsus) – 32, Barnıköy – 1, Bahçesaray – 280, Belbekköy – 15, Beşev (Beşüy) – 120, Biya-Sala – 65, Bağatır – 63, (Büyük)
Lampada (Lambat) – 47, Üst-Autka – 47, Degirmenköy – 17, Demerci – 80, Dürmen – 63, İmaret – 15, İnkermen – 12,
Kamara – 100, (Büyük) Karakoba – 45, Karasu – 265, Kaskaliya (Kaçı-Kalyan) – 12, Kefe –166, Kermençik – 80, Közleve – 65,
Korsan (Karasan) – 60, Kubuş – 7, Kuru-Özen – 25, Küçük-Özen – 26, Kızıltaş – 73, Laka – 65, Laspi – 42, Mağaraç – 50,
Mayrum – 75, Küçük Lampada (Lambat) – 20, Küçük Eni-Sala – 85, Manguş – 142, Marmara – 80, Marsanda (Masandra) –
66, Tüp-Autka – 22, Nikita – 30, Ortalan – 12, Salğırbaşı-Eni-Sala – 85, Sartana – 125, Eski Kırım – 60, Stılâ – 130, Tapsan –
26, Ulakıl – 45, Ulu-Sala – 5, Ulu-Özen – 25, Urzuf – 28, Üsün – 28, Usır – 30, Huköy – 12, Çerdaklı – 28, Çerkes-Kermen – 60,
Çermalık – 47, Çırlanoy – 70, Yalta – 66, İnkermen’deki Aziz Georgiy Manastırı – 3. Ermeniler: Bahçesaray – 395, Kamuzlus
(Kamuşluk) – 30, Kefe – 1408, Közleve – 250, Ortalan – 35, Sala – 35, Topluş – 28.
4
5. Yazım
Urum dilinin ilk yazılı ürünleri Grek (Yunan) alfabesi ile kaydedilmiştir. 1928’de Ukrayna Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti’nin Grek-Tatar azınlıkları ve Türk-Tatarlar arasında yeni Türk alfabesi yayılmaya
başlamıştır. Urum dili, 1928-1937 tarihleri arasında Latin tabanlı yeni alfabeyle yazılmıştır. Ancak Latin
tabanlı yeni Türk alfabesine dayanan Urum yazılı edebiyatının cansız ve sönük bir karakter taşıdığı ifade
edilir (Ponomaryova 2013: 7). Urumca 1937’den sonra resmi yazı dili olarak kullanılmamıştır. Bugün,
Urumların kullandığı yazı sistemi Kiril alfabesine dayalı, 22 ünsüz, 9 ünlü harfinden oluşmaktadır: 11 А а
Б б В в Г г Ґ ґ Д д Д' д' Дж дж Е е З з И и Й й К к Л л М м Н н О о Ӧ ӧ Пп Р р С с Т т Т' т' У у Ӱ ӱ Ф ф Х х
ЧчШшЫыЭэ
6. Dil
Kuzey Azak bölgesi Urum ve Rumlarının ağızlarına yönelik bilimsel ilgi 1874’te Kiev'de yapılan Arkeoloji
Toplantısında gösterilmiştir, bu toplantıda Mariupol Yunanlarının dili meselesine de değinilmiştir.
Vasiliy Grigoroviç’in 'Zapiska Antikvara o Yego Poezdke na Kalku i Kalmius, v Korsunskuyu Zemlyu i
Yujnıye Poberejya Dnepra i Dnestra, (Odessa, 1874)' künyeli çalışması bu sorunun cevabı niteliğindedir.
Vasiliy Grigoroviç tarafından toplanan bilgi ve malzemeler Yunan harfli Türkçe el yazmalarının bazı
fragmanlarını yayımlayan Otto Blau’nun makalesinde de yer almıştır.12 Azak bölgesi Urumlarının dili ve
folkloruyla ilgili ilginç malzemeler, Sergey Markov’un 'Mariupol i Yego Okrestnosti' kitabında ki
'Zametki o Bıte Grekov g[oroda] Mariupolya' başlıklı makalede yer alır (Mariupol, 1892, s. 406-438 ve s.
3-38 ekler).
Azak bölgesi Urumlarının dili, günümüzde araştırma gezileri yoluyla ve Donetsk Üniversitesinde
öğrenim gören Urum kökenli öğrenciler aracılığıyla incelenmektedir. Leningrad Üniversitesinin 1951’de
Mariupol (eski Jdanov) şehrinde, R. G. Valeev, O. B. Krestovskaya, S. N. Muratov, F. A. Salimzyanova ve
İ. F. Şavrina’nın katılımlarıyla Starobeşeve, Starognativka, Granitne, Perşotravneve ve Starıy Krım
köylerine düzenlenen gezi sırasında toplanan malzemelerin bir kısmı Seyfi Muratov tarafından
yayımlanmıştır.13 Donetsk Üniversitesinde son yıllarda Starognativka, Starobeşeve ve Novıy Komar’ın
Urum ağızları ile ilgili bitirme tezleri savunulmuştur. Bu çalışmalar genellikle ilgili Urum ağzı sözlüğü
denemesi mahiyetindedir. Amatör araştırmacı Fedir Ogluh, Urum dilinin oldukça zengin sözlük
fişlemesini yapmış ve bu çalışması Kuzey Azak Denizi Urum ağızları diyalektolojik sözlüğünü
zenginleştirmek üzere Ukrayna İlimler Akademisinin Diller Enstitüsü tarafından kullanılmıştır.
Urum dilinin temelinde, XI. ve XIII. yüzyıllarda, Güneydoğu Avrupa’nın step ve şehirlerinde doğuda
Yayık’tan, güneyde Kura’ya ve batıda Tuna’ya kadar hüküm süren Kıpçak-Kuman-Polovets’lerin dili
vardır. Urum dili, eğer son Oğuz-Türk ve Nogay tabakasını dikkate almazsak, gramer özellikleri
bakımından Kırım bölgesinin diğer Kıpçak-Polovets dilleri olan Ermeni-Kıpçakçası, Kırım Tatarcası,
Karayimce, Krımçakça ve Polovets diline çok yakındır. Urum dili, Polovets dilinden sadece art damak
Bu iki listeye göre aynı isimlerdeki tutarsızlık dikkate alınarak yapılan tespitte Kırım’da Yunanların yaşadığı yerleşim
merkezlerinin 80 olduğu tespit edildi.
11
Smolina, Mariya, Urumskiy Yazık, Urum Dili (Priazovskiy Varyant). Kiev, 2008, s. 15.
12
Blau, O., Griechisch-Türkische Sprach-Proben aus Mariupoler Handschriften, 'Zeitschrift der Deutschen Morgenländishen
Gesellschaft', Bd. 28, Leipzig, 1874, s.562-583.
13
Muratov, S. N., Materialı po Govoram Tyurkoyazıçnıh Grekov (Urumov) Donetskoy Oblasti USSR, 'Kratkiye Soobşeniya
İnstituta Narodov Azii', No 72, Yazıkoznaniye, Moskva, 1963, s.178-191.
ünsüzü k'nın ḫ'ya dönüşümü ve düz ünlülü tabanlardan sonra yuvarlak ünlülü eklerin gelmemesi
özelliğiyle (Urumca alırmen, aldım Polovets dili alurmen, aldum vb.) ayrılır.
Kuzey Azak Denizi’nin Urum ağızları Yunan-Türk iki dilliliği şartlarında oluşmuştur. Urumların asırlar
boyunca devam eden iki dilliliği, en azından Kırım’dan Hristiyanların tehcirinden çok öncesine aittir.
Yunan etkisi fonetikte çok belirgindir. Morfolojide açık, sözdiziminde kısmi benzerlikler bulunmaktadır.
Yunan etkisinden kaynaklanan fonetik özellikler, Urum ağızlarını Kırım kaynaklı Türk dillerinden ve
diğer Türk dillerinden ayırmakla birlikte Kafkas-Kuban bölgesinin Urum ağızları ile birleştirir. Ancak,
Azak Denizi Urum ağızlarında mevcut Rumca özellikler eşit şekilde dağılmış değildir. Örneğin,
Starognativka ve Starobeşeve ağızlarında Rumca etkisi çok azdır. Bu büyük ihtimalle Starognativka’nın
etnogenetik özellikleri ile bağlantılıdır. Starognativka sakinleri etnik köken bakımından Türk dilli
Gürcülerdir. Starobeşeve ise Kırım’ın Rum yerleşimlerinden uzakta bulunması nedeniyle, Rumca
etkilere kapalıdır.
a. Azak Urumcasının Türk Dilleri İçindeki Yeri
Urumca, Ukrayna (Kuzey Azak) Urumları olarak bilinen ve bugün Ukrayna’nın güneydoğusunda
Donetsk bölgesindeki köylerde yaşayan halkın dilidir. Bu dil, tehlike derecesine göre kesinlikle
tehlikedeki diller arasında yer almaktadır.14
Türk dilleri sınıflandırması içinde Urumca, bazı kaynaklarda Kırım Tatarcasının bir değişkesi olarak
değerlendirilir. Urumca ile Kırım Tatarcasının söz varlığı karşılaştırıldığında iki dilin sözcüklerinin & 90
oranında aynı olduğu ifade edilir. Ancak Urumların yazılı edebiyatları bulunmadığından bu sonucu
kanıtlayacak veriler azdır (Ponomaryova 2013: 6).
b. Azak Urumcasının Diyalektolojisi
Son zamanların birkaç incelemesi buraya Türkiye’den göç etmiş olan Kafkas-Kuban bölgesinin
Urumların ağızları üzerine yapılmıştır. Urumların bu grubunun dili (bk. İ. A. Korelov 15 ve E. R. Tenişev16)
Türk dilinin Oğuz grubuna aittir. Diyalektolojik bakımdan Oğuzca değişkelerle aralarında belirgin
benzerlikler göze çarpar.
Kuzey Azak bölgesinde konuşulan Urum ağızları Kuban-Kafkas ağızları gibi homojen değildir. Urum
ağızlarının en az biri, XIII. yüzyılın sonunda yazılmış olan Codex Cumanicus’ta kayda geçirilmiş olan
Kıpçak-Kuman-Polovets dilinin ve XVI. ve XVII. yüzyılların çok sayıda yazıtlarında kullanılan ErmeniKıpçak dilinin canlı devamıdır.17 Kırım’ın güney kıyısından ve yarımadanın şehirlerinden gelen Kuzey
Azak Urum ağızları, Kıpçak-Kuman-Polovets unsurlar taşımasına rağmen genellikle Oğuzcadır. Üçüncü
grup bazen Kıpçak, bazen de Oğuzca ağızlara benzeyen geçiş özellikleri gösterir. Bu kadar farklı
ağızların gramer özelliklerini aynı anda tanımlamak zordur. Urum ağızlarının sınıflandırılması, genelden
özele doğru şu ölçütlerle yapılabilir: 1) Kuzey Azak Denizi Urum ağızlarının ve Kırım bölgesinin diğer
Türk dillerinin ortak özellikleri; 2) Kuzey Azak Urum ağızları ile Kafkas-Kuban bölgesinin Urum
ağızlarında ortak olan ve onları diğer Türk dillerinden ayıran (Yunanca unsurlar, Yunan etkisinin çeşitli
14
http://www.unesco.org/culture/languages-atlas/index.php
Korelov, İ. A.Yazık Trialetskih Urumov i Yego Spetsifiçeskiye Osobennosti, Avtoref. Kand. Diss. Baku, 1970.
16
Tenişev, E. R. Govor Urumov Sela Praskoveyevki, 'Sovetskaya Tyurkologiya', 1973, No 1, s. 92-96.
17
Garkavets, A. N. Armyano-Kıpçakskiye Pismennıye Pamyatniki XVI-XVII vv., Srednevekovıy Vostok, Moskva 1980, s. 81-90 ;
Kıpçakskoye Pismennoye Naslediye, C. 1-3, Almatı, 2002-2011; Kıpçakskiy Slovar, Almatı, 2012.
15
6
yansımaları ve Nogayca unsurlar) özellikler; 3) Adı geçen bölgenin Urum ağızlarını dört asıl ağız grubu
(Kıpçak-Polovets, Kıpçak-Oğuz, Oğuz-Kıpçak ve Oğuz) altında toplamaya izin veren özellikler. Daha
ayrıntılı sınıflandırma, farklı ağızları ayıran temel özellikler ile ağzın kendi içindeki alt ağızlarını ayıran
ikincil özelliklere dayanmalıdır.
Urum ağızlarındaki Oğuzca etkilerini üç açıdan incelemek mümkündür. İlk olarak 'IX. asırda Kıpçak ve
Oğuz boylarının aynı topraklarda uzun süre konargöçer yaşamları ve çift yönlü etkileşimleri
nedeniyle'18 bütün ağızlarda ortak olan Oğuzca özellikler gösterilebilir. İkinci olarak Kıpçak, KıpçakOğuz, Oğuz-Kıpçak ve Oğuz ağızlarında Türk dilinin etkisiyle meydana gelen farklı düzeydeki Oğuzca
özellikler ve üçüncü olarak da Türk dili aracılığı ile Urum ağızlarına giren Arapça-Farsça özellikler
sıralanabilir.
Türkiye Türkçesinden kopyalanan Oğuzca ögeler, özellikle Kırım’ın güney sahili ve şehirlerinden
gelenlerin ağızlarında fazlacadır. Bu değişkelerin fonetik ve morfolojisinde Kıpçak alt katman dili
korunmakla birlikte Oğuzca özellikler ağır basar.
Kıpçakça ve Oğuzca unsurların belirlenmesi amacıyla yapılan karşılaştırmalı inceleme sonucu Kuzey
Azak Denizi Urum ağızları için aşağıdaki sınıflandırma önerilebilir. Buna göre, Kıpçakça özelliklerin az
olduğu ve Oğuzca özelliklerin baskın bulunduğu dört temel ağız grubu vardır:
1. Oğuzca unsurların az olduğu Kıpçak-Polovets ağızları: Velıka Novosilka, Starobeşeve (Novobeşeve),
Perşotravneve.
2. Belirgin ölçüde Oğuzca ögeler bulunan Kıpçak-Oğuz ağızları: Staromlınivka (Georgiyivka, Malıy
Kermençik, Novomlınivka), Boğatır, Ulaklı (Rozdolne).
3. Yoğun Oğuzca ögeler barındıran Oğuz-Kıpçak ağızları: Granitne (Andriyivka, Hannı-Tarama,
Kamyanka, Novomaryinka, Novoselivka I, Novoselivka II), Starolaspa (Bilokamyanka, Novolaspa),
Komar (Dniproenergiya, Novıy Komar, Yalta, Zaporijjâ, Zirka), Starognativka (Grıgorivka, Malognativka).
4. Belirli derecede Kıpçakça alt katman dili özellikleri bulunduran Oğuzca ağızlar: Mariupol, Starıy Krım.
Bu sınıflandırmada belirgin stilistik veya işlev farklılıkları olmayan Kıpçakça ve Oğuzca ekler, yani -ğan
ve -dik sıfat-fiil ekleri, ekler ve sözcük köklerinde n ve ñ seslerini paralel kullanan Mariupol ve
Starognativka biraz belirsiz bir pozisyondadır. Bu düzensizliği, Kırım’ın Oğuz ve Kıpçak ağızlarının
karışmış olmasına ve Starıy Krım, Perşotravneve (buralardan Mariupol’a çok sayıda Urumlar göç etmiş
ve etmektedir) ve Mariupol ağızlarının etkileşimine bağlamak gerekir.
Bütün ağızlarda kaydedilen karakteristik Oğuzca özellik, Türkiye Türkçesinden kopyalanan önemli bir
ses özelliği sözbaşında Kıpçakça t ve k yerine ötümlü d ve g sözcükler bulunmasıdır: deli 'deli', demir,
deñiz, deniz, degiş- 'değişmek', dobra 'çanta', domuz / doñuz, dört, dudaḫ 'dudak', dos-doğru 'dümdüz',
güzgü 'ayna', göbek vb. Oğuz ve kısmi olarak Oğuz-Kıpçak ağızlarında sözbaşında ötümlü ünsüzün
bulunması düzenli bir özelliktir. Sözbaşında ötümsüz t ünsüzü belirli sözcüklerde bulunan bir Kıpçakça
alt katman dil özelliğidir: t'it- 'gitmek' (ama d'el- 'gelmek'), köter- 'kaldırmak, getirmek' vb.
Sözbaşındaki ötümlü d ve g sesinin kullanımından kaçınmak amacıyla Oğuzca patlamalı g, d' akıcı y ile
değiştirilmiştir: Konuşma dilindeki gece > d’ece > yece (U, B, SM, K, G); gerdan (< Far.) > yerdan (VN, G,
K, SG); geber- > yeber- (SB, G, K); geri > yeri (K, SL); yazı dilindeki gendi > yendi 'kendi' (SM, K, SK); güzel
18
Grunin, T. İ. Dokumentı na Polovetskom Yazıke XVI veka, Moskva 1967, s.105
> yüzel (SM); göñül > yöñül (SM). Şiirde g > y değişimi stilistik bir özellik sayılmaktadır; g > y
değişiminde arada kalan d', t' ye gelince sadece başta değil, sözcük söziçinde de görülür: ege > ed'e >
eye; t'etken > t'ett'en > t'etyen 'gitti', süzgen > süzd'en > süzyen 'süzmüş' (P). Stilistik amaçla y yerine d'
kullanıldığı görülür: yürek > d'ürek (SB), yattım > d'attım, yenil- > yönül- > d'önül- (SB).
Oğuz ve karışık Oğuz-Kıpçak ağızları diğerlerine göre sözbaşı ve söziçi Kıpçakça b yerine v ses özelliği ile
karakterize edilir: ver- / ber-, var- / bar-, var / bar, yalvar- / yalbar- vb. Aynı özellik Arapça, Farsça
kopyalarda da görülür. Kıpçak-Oğuz ağızlarında bu değişim kesinlik kazanmamıştır: ver-, var-, var,
yalvar- vb.nin yanında ber-, bar-, bar, yalbar- şekilleri de vardır.
Sözsonunda ve iki ünlü arasındaki ğ ve v’nin Kıpçak-Oğuz bağlantısı, Kıpçak ve Oğuz ağızlarının
sınıflandırılmasında görülür: yav- / yağ-, sav / sağ, avuz / ağız, avur / ağız, covap / coğap 'cevap',
savut/sağıt 'kap' vb. Bazı Kıpçak ağızlarında sözsonunda ve iki ünlü arasındaki Oğuzca alıntılar ğ
kaydedilmiştir: yağ (P), ağız (VN), dağ (U), toğum 'kasnak'(P) vb. Bazı Oğuz-Kıpçak ağızlarında eski v
korunmuştur: yavun yağay 'yağmur yağıyor' (K).
Kıpçak ve Oğuz ağızlarını sözsonunda ve iki ünlü arasındaki y, ğ, g ile ayırmak kesin sonuçlar verir: sıyır
/ sığır, bayla- / bağla-, tiy- / deg-, bey / beg vb.
Sözbaşındaki b > p değişimi daha zayıftır. Kıpçakça b (bek 'çok') yanında Kıpçak ağızlarında sözbaşında p
bulunur.
Urumcanın Oğuzca ağırlıklı ağızlarında, az da olsa sözbaşında Kıpçakça m yanında Oğuzca b
kalıplaşmıştır; ama Kıpçak ağızlarında b ile başlayan sözler de vardır. Bütün ağızlardaki bazı sözlerde m
tespit edilmiştir: men, min-; bazılarında ise sözbaşında sadece b vardır: burun, buz, bin, biñ. mında /
bunda (SK, M), müyüz/boynuz (G, SL, SG, M, SK) sözcükleri kısmen istikrarlı bir bağlantı oluşturur.
Kıpçakça ı ve i yanında, dudak ünlülerinden sonra eklerde u ve ü’nün kullanılması Oğuzca unsur
sayılmaktadır. Düz ünlülerin kullanımı Kıpçak-Polovets ağızlarında görülür: üçünci, ama büyügü. VN, SB
ve B’de şimdiki zaman ekindeki u ve ü yerine ı ve i kullanımına gelince, burada Kıpçakça özelliğin
korunması ve sondaki y’ye doğru gerileyici benzeşme söz konusudur: köriy 'görüyor' (SB), öliy 'ölüyor'
(SB), bolıy (SB), boliy 'oluyor' (VN), köçiy 'göçüyor' (B), ama P’de – boluy.
B, U’nun bütün Oğuz ve Kıpçak ağızlarında ek başındaki l ünsüzünün sözsonundaki geniz ünsüzüne
benzeşmesi görülür: adamnar 'insanlar', zend'innik 'zenginlik', nşannı, şannı 'eş, karı', anna- 'anlamak',
yannar 'taraflar', çobannıḫ 'çobanlık' vb. Diğer Kıpçak ağızlarındaki genizsilleşme Urumcada da görülür:
st'emne (P, Novokamyanka), skamne (SM, U) 'iskemle, sandalye'.
Kıpçak ağızlarındaki Oğuzca özelliklere bol- fiili yerine ol- fiilinin kullanımı (B, U; kısmi olarak SM), süyyerine sev-, üy yerine ev (SM, B, U) kullanımı da örnek gösterilebilir.
Polovets ve Oğuz ağızlarının isim durum ekleri sisteminde kesin olan farklılıklar şunlardır: Kıpçakça ilgi
durumu eki -nıñ, -nın, -niñ, -nin, -nuñ, -nun, -nüñ, -nün iken, Oğuzca -ın, -in, -un, -ün; Kıpçakça yönelme
durumu eki -ḫa, -ka, -ğa, -ga, -ge, -d'e iken, Oğuzca -a, -e, -ya, -ye; Kıpçakça belirtme durumu eki -nı,
-ni, -nu, -nü iken, Oğuzca -ı, -i, -u, -ü, -yı, -yi, -yu, -yü’dür. Karışık Kıpçak-Oğuz ve Oğuz-Kıpçak ağızlarında
özellikle sözsonunda a, e ünlüleri bulunduğunda, ilgi durumu eki olarak -an, -en kullanılır: padışaan
'padişahın' (B, U, K), baltaan 'baltanın' (SM), köpeen 'köpeğin' (G), babaan 'babanın' (SL); tseberkaan
'kovanın' (SG), pıçağın, pıçaın ile birlikte pıçaan 'bıçağın' (G) vb. Oğuz ve Oğuz-Kıpçak ağızlarında -nan,
8
-nen araç durumu eki: suvnan 'su ile', ḫıznen 'kızla'. Ulaklı ve Boğatır’ın Kıpçak-Oğuz ağızlarında -nen
(oḫlovnen 'oklava ile', ögüzlernen 'öküzlerle) -len, -le (izlen 'izle', sapetilen 'sepeti ile', savlıḫle bar 'iyi
yolculuklar' (U), ḫızçıḫ ilen 'kızı ile' (B)) şekilleri ile paralel kullanılır. VN’de araç durumu eki -ben,
-len’dir: Yaŋı yılben 'Yeni yılınız kutlu olsun', Baryamben 'Bayramınız kutlu olsun', taylen 'tayla'. Burada
SB, P, SM’de olduğu gibi bu anlamda bilen, blen, bile edatları da çok kullanılmaktadır.
Kıpçakça -tay, -day benzerlik ekine karşılık Oğuz ağızlarında Kıpçak ağızlarında da yaygın olan tibik,
dibik edatı kullanılmaktadır. Bunun gibi benzerlikler diğer sözcük türlerinde de görülür. VN, SB, P’de
fiillerin iktidari şekli -alma ile yapılır: aytalmam 'söyleyemem', baralmadım 'gidemedim'. Bütün diğer
ağızlarda -ama ile yapılır: çıḫamay 'çıkamıyor', oturamay 'oturamıyor'. SM, B, U’da Kıpçakça şekli
bilinir, ancak daha çok halk edebiyatı ürünlerinde kullanılır. Yukarıda -ğan sıfat-fiil ekinin Oğuzca ağzı
dahil olmak üzere bütün ağızlarda olduğunu belirtmiştik. Bu ek karışık Oğuz-Kıpçak ağızlarında olduğu
gibi Oğuz ağızlarında diğer Oğuzca -an, -dik, -miş sıfat-fiil ekleriyle birlikte kullanılmaktadır. Karışık
olanlar dahil olmak üzere altı Kıpçakça ağızda -an, -dik, -miş ekleri fazla kullanılmayan isim yapma
ekleridir. Kıpçakça -ğan sıfat-fiil eki ise bütün Oğuzca ağızlarda düzenli olarak kullanılır.
Kuzey Azak Denizi Urum ağızlarının araştırılması ve sınıflandırılması için öncelikle diğer dillerin (Rum,
Türk, Arapça, Farsça, Nogayca ve Slavca) etkisini, ardından eski Kıpçak etkileşimi ve özellikle
dilbilgisinde Oğuzca kopya ögeleri, ayrıca Urum halk edebiyatında kullanılan üst ağız sorununu
incelemek gerekir. Bu sorunların çözümü, günümüzde yalnızca yaşlı kuşakların konuştuğu Kuzey Azak
Denizi Urum ağızlarının yoğun ve sistematik bir şekilde incelenmesi şartıyla mümkündür. Bu amaçla
hazırlanan sözlükler de yararlı olacaktır.19
Urum dilinin adları geçen akraba Türk dilleri ile ortak özellikleri şu şekildedir:
c. Ses Bilgisi
Oğuzca ön sesteki ötümlü ünsüz, burada ötümsüzdür: kel- > t’el- 'gelmek', köz 'göz', tur- 'durmak';
Nogayca sözbaşındaki c'nin yanında y: yaz 'yaz', yol, yan; Oğuzca sözbaşındaki b'nin yanında m: men
'ben', min- 'binmek', mında, munda 'burada' (ama bu 'bu'); iki veya daha fazla heceli sözcüklerin ilk
hecesi dışındaki hecelerde dudak ünsüzlerinden sonra dar dudak ünlülerinin kullanımı: aşlavuḫ 'ısırgan
otu', patlavuç 'mürverden yapılan sapan', tabut, ḫabuḫ 'kabuk', ḫavun 'kavun', ḫamur 'hamur', ḫarpuz
'karpuz', ḫapu 'kapı', tamur 'kök, damar', tavuḫ 'tavuk', çabuş 'at yarışı', şapur- 'sıvı bir şeyi karıştırarak
dövmek'; arka damak ünsüzü k yerine ḫ: ḫara 'siyah', ḫum 'kum'; Kırım Tatarcasında olduğu gibi kopya
sözlerde h ve ḥ ünsüzlerinin düşmesi: saat, maale 'mahalle', asta 'hasta'; ünlülerin palatal ve dudak
uyumu (Kırım Tatarcasında benzeri olan Kıpçak-Polovets ağızlarındaki bazı istisnalar dışında: köriy
'görüyor', öliy 'ölüyor').
Urum fonetiğindeki kopya Rumca özellikler arasında ön sıra ünlüler önündeki k, g ünsüzlerinin t', d' ve
bazı durumlarda ç, c'ye gelişmesi sayılmaktadır. Ünsüzlerin bu tarihi değişimi Kuzey Azak Rum ağızları
ve Anadolu’nun Yunan ağızlarının karakteristik özelliğidir.20 Urum ağızlarındaki yukarıda bahsedilen
fonetik değişim sonucu diğer Türk dillerinde bulunmayan ötümlü ünsüzler ortaya çıkmıştır. Bu da t/t'
19
Garkavets Oleksandr. Urumı Nadazovya: İstoriya, Mova, Kazkı, Pisni, ZaGadkı, Prıslivya, Pısemni Pamyatkı, Alma-Ata:
Ukrayinskıy Kulturnıy Tsentr, 1999; Urumskıy Slovnık, Alma-Ata: Baur, 2000.
20
Sergievskiy, M. V., Mariupolskiye Greçeskiye Govorı, 'İzvestiya AN SSSR, Otdeleniye Obşestvennıh Nauk', Moskva 1934, s.
585; Borisenko, V. V. Harakter Palatalizatsii Kak Printsip Klassifikatsii Drevnegreçeskih Dialektov, 'Soveşanie po Obşim
Voprosam Dialektologii i İstorii Yazıka (Erevan, Oktyabr 1973), Tezisı Dokladov i Soobşeniy', Moskva 1973, s. 7-9.
ve d/d' ünsüzlerinin ötümlülük ve ötümsüzlükle ayrılan sözcük çiftlerini karşılaştırmakla gösterilebilir.
Mesela; Kıpçak ağızlarında: tel 'saç, tel' ve kel-’den t'el- 'gel-', ten 'beden' ve ken’den t'en 'geniş', etim
'benim etim' ve ekim’den et'im 'hekim', tilim 'benim dilim' ve kilim’den t'ilim 'halı, kilim', tiy- 'değmek'
ve kiy-’den t'iy- 'giymek', tar 'dar' ve kâr’dan t'ar 'fayda, kâr', tör 'başköşe' ve kör’den t'ör 'kör' (halk
edebiyatında); k, g ünsüzlerinin t', d' geçişi bu ünsüzlerin sadece e, i ünlüleri ile beraber kullanımında
geçerlidir. Ön sıradaki ö, ü dudak ünlüleri önünde istisnalar dışında çok nadir görülmesi, Rumcada ön
dudak ünlülerinin olmayışı ile açıklanabilir; ö, ü önünde bu değişimin olmadığını göstermek için şu
örnekler verilebilir: köz, göz, küz, közev, kör-, gör-, kün, gün, küreş 'mücadele, güreş', kürek vb.; k', g' >
ç, c değişimi bazı sözcükler de görülmekle birlikte, bitişik hecelerde ç, c asimilasyonuyla refakat
etmektedir: keçiniş > t'eçiniş > çeçiniş 'hayat, yaşam'; peşkeş > peşt'eş > peşçeş 'hediye'; ciger > cid'er
'ciğer'.
Urum fonetiğindeki bu değişim morfolojideki bazı değişimlerle de ilgilidir. Velika Novosilka,
Perşotravneve, Staromlınivka, Boğatır, Ulaklı’nın Kıpçak ağızlarında bu fonetik değişim yönelme ve
bulunma durum eklerinin tekil 1. ve 2. şahıs iyelik ekleri olmayan isimlerin çekiminde kısmi benzerliğe
yol açmaktadır.
Starognativka, Starobeşeve ve kısmi olarak Mariupol ağızlarında k', g' e ve i önünde t', d'ye dönüşmez.
Gördüğümüz geçişleri ise istisna olarak kabul etmeliyiz. Perşotravneve’deki i’nin önündeki k' ve g' > t',
d' olur, e’nin önünde ise y olur: tetken > tett'en > tetyen 'gitti'; şiyerge > şiyerd'e > şiyerye 'şehre'; ege >
ed'e > eye 'eğe' vb.
İkinci önemli değişim, sözbaşındaki ünlü düşmesi sonucu ünsüzlerin yan yana gelmesi olayıdır. Özellikle
ı, i, u, ü dar ünlüleri düşer: sılat- > slat- 'ıslatmak', duvar > dvar, işit- > şit-, işte > şte, işle- > şle'çalışmak', nışan > nşan 'işaret, alamet', stambuh ḫamuş 'kalın kamışın bir türü', stefan al- > stvan al'nikâhlanmak', tıraş olun- > traş olun-, ustura > stura. Kuzey Azak Denizi Urum ağızlarının fonetiğindeki
dış etkilerden oluşan bu değişim iç yapısal akıma da uygundur. Buna göre Urumca ve diğer Türk
dillerinde özellikle tonsuz ünsüzlerle beraber kullanılan ve düşmeye müsait ünlüler bulunmuş olabilir.
Kırım’da Nogay diline komşu olan Azak Denizi Urum ağızlarında düzenli olmamakla birlikte Nogayca
özellikler de bulunur. Nogayca ses özelliklerinin daha çok kopya sözcüklerde korunmasını söz konusu
etmek mümkündür. Ağızlarda bu tür iki özellik bulunmaktadır. Daha yaygın olan birincisi bütün
ağızlarda ve çok sayıda sözcükte görülür: sözbaşı y yerine c kullanımı. Burada sözbaşındaki Nogayca ses
özelliklerinin korunması söz konusudur. cel 'rüzgar', cayu 'örtü', coy- 'kaybetmek', coyul- 'kaybol-', cıy'topla-', cıl(ıt)- 'ısıt-', cap 'tepe', cılım 'suyun donmayan kısmı', cügürük 'hızlı koşan at', cumran 'sıçan',
caḫlav 'buyunduruk kazığı' vb. Perşotravneve ağzındaki bazı sözcüklerde görülen ikinci Nogayca özellik
ise diğer ağızlardaki ç yerine ş kullanımı: çokuç > çokuş (P) 'balta', bılaçıx > blaşıx (SB) 'pis'. çokuş
sözcüğündeki değişimin her iki sesi kapsamaması ilginçtir, bu da fonetik özelliği değil, bu sözcüğün
kopya bir sözcük olduğunu gösterir.
d. Biçim Bilgisi
bilen, bile, bile, ile edatları ile -ben, -nen, -len, -le yapım eklerine geçen araç durumu eki; hem KıpçakPolovets ve Kıpçak-Oğuz ağızlarında, hem Oğuz-Kıpçak ve hatta Oğuz ağızlarının son ikisinde -an, -dik,
-miş ekleri olmasına rağmen kullanılan -ḫan, -kan, -ğan, -t'en, -d'en, -gen, -yen sıfat-fiil ekleri Urum
ağızlarının karakteristik özellikleridir. Söz konusu dillerin diğer Türk ve Türkçe olmayan dillerle olan
10
temas şartlarındaki tarihi gelişimi, her birinde ayırıcı özelliklerin oluşumu ve gelişimine zemin
oluşturmuştur.
Yönelme durumu: -ḫa, -ğa, -qa, -ga, -ke, -ge > -ḫa, -ğa, -ka, -ga, -t'e, -d'e.
Bulunma durumu: -ta, -da, -te, -de.
Bu durum eklerinin kısmi olarak ses benzeşmesi, yönelme durumu ekinin bulunma durumu eki yerine
kullanılması eğilimiyle ilgilidir. Bu akımı Kırım Tatarcası ve Ermeni-Kıpçakçası verileri dolaylı olarak
kanıtlamaktadır. Aynı zamanda, Urumcadaki isim durum ekleri sisteminde yönelme ile bulunma
ifadesinin farksız olduğu ve bu durumun Rusça konuşmalarda da kendini gösterdiği Rumcanın etkisi de
bulunmaktadır.21 İsim çekimindeki etki oldukça güçlüdür, yönelme ve bulunma durum eklerinin
birbirine benzemediği bir kısım Oğuz ve Oğuz-Kıpçak ağızlarında bile (yönelme ekinin ünsüzleri yoktur:
-a, -e) bulunma durumu eki yönelme eki ile yer değiştirir. Bunun sonucunu zamir menşeli soru ve işaret
zarfları açık bir şekilde gösterir: ḫayda 'nereye, nerede' (SM, SB); anda 'orada, oraya' (SM, SB); onda
'orada, oraya' (K,G); anda 'nereye, nerede' (G, K).
VN, P, SM, B, U’da bulunma durumu eki kullanılmamaktadır. Sadece şu zarflarda bulunma durumu eki
görülür: ḫaç saatta 'saat kaçta', bir zamanda 'bir zamanlar', ḫışta 'kışın', üyde 'evde'. G, K, SG, SL’da
bulunma durumu ekinin kullanımı çok sınırlıdır. Bu sözcükler de zarf kalıplaşmaları olarak tahmin
edilebilir. SB, M, SK’da bulunma durumu eki daha sık, ama sınırlı olarak kullanılmaktadır. Bütün Urum
ağızlarında bulunma durumu ekinin düzenli bir şekilde kullanımı bulunmamaktadır. Zarf-fiil
sayabileceğimiz (VN, P, SM, B, U) veya zarf-fiil olmaya başlayan (G, K, SG, SL) Kıpçakça bir ek -ğanda
kullanılır. SB, M, SK’da bu ek zarf-fiil olmaya başlamıştır.
Bulunma durumu ekinin kullanımdan düşmesini M ve SK dışındaki bütün ağızlarda –maḫta, -mekte
şeklinin kayboluşu ile bağdaştırmak doğrudur. Kırım Tatarcasında fiilimsi olan bu şeklin çok geniş
kullanım alanı vardır.
İsimden fiil yapma ekindeki l yerine t kullanımı ise Nogayca özellik sayılabilir: yanta- 'yan yatmak' (SL),
bekte- 'kapatmak, kilitlemek' (U).
e. Söz Varlığı ve Toplumdilbilimsel Görünüm22
Urum dilinin söz varlığı içinde, dört ağız grubunun etkilerini ve özellikle Rumcadan (Grekçe)
ödünçlemeleri bulmak mümkündür. tuvar 'hayvanlar', sığır, sıyır 'inek', (Erm.-Kıpç. suv sığır 'manda'),
ḫoyan 'tavşan', terek 'ağaç', ağaç 'kuru odun, kuru ağaç', zerdali 'kayısı', bürtük 'tahıl', urluḫ
'çekirdekler', deli 'aptal', ḫol 'kol', tap- 'bul-', soḫur 'kör' vb.
Hristiyan Urumlar dini ibadetlerinde kendi dillerini kullanmayı tercih ederler. Bu nedenle dini terim ve
ifadelerde Türkçenin etkisiyle Arapça Allah, Rabbi, mismilla, evalla 'eyvallah', maşala, cennet, rahmetli,
Allarazolsun, saba xayır olsun 'sabahınız hayırlı olsun' vb. sözler dikkat çekicidir.
Urum dili söz varlığında, diğer Kıpçak Türk yazı dilleriyle ve Türkiye Türkçesiyle ortak pek çok atasözü ve
deyim bulunduğu da tespit edilmiştir: Anasın kör, xızın al 'Anasına bak kızını
21
Çernışova, T. N. Novogreçeskiy Govor Sel Primorskogo (Urzufa) i Yaltı, Pervomayskogo Rayona, Donetskoy Oblasti, Kiyev,
1958, s. 20.
22
Bu bölümle ilgili olarak ayrıca bk. The Urum Language of the Azov Greeks: Overview and Current Situation.
al' (Kermençik), Avuzu bar, tili yox 'Ağzı var dili yok' (Kermençik), Em suçlu em küçlü 'Hem suçlu hem
güçlü' (Manguş), Senden t’elecegi Allaxtan t’esin 'Senden gelen Allah’tan gelsin' (Manguş), Alma piş,
avuzma tüş 'Armut piş, ağzıma düş' (Manguş) vb. (Çengel 2004: 62).
Kırımdan Azak Denizi kıyılarına göç ettirilen Urumlar, 19. yüzyıl başlarında yeni yerleşim yerlerinde
kendi dillerini her alanda resmi olarak kullanıyordu. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Urumca yerini
resmi ortamlarda Rusçaya bırakmış. Urumcanın kullanımı resmi olmayan alanlarla sınırlanmıştır.
Sovyet zamanında Urum dilinin tanımlanması ile ilgili yapılan bir araştırmada, bazı köylerde konuşulan
dile ve bir ders kitabında yer alan söz varlığına dayanarak Urumca ile Kırım Tatarlarının dili arasında
büyük benzerlikler olduğu, farklılıkların sadece ses özelliklerinden kaynaklandığı sonucuna varılmıştı.
Sovyet Yönetim Kurulu tarafından yaptırılan bu araştırmada Türk dili uzmanlarının olup olmadığı ise
bilinmemektedir. Ardından komite üyeleri Urumları, Kırım-Tatar dilini öğrenmeye zorlamışlar,
okullarda Kırım Tatarcasının kullanılmasını emretmişlerdi. Ancak bu imkansızdı, çünkü öğretmenlerin
çoğu Urum dilini bilmiyordu. Urum okullarında öğretmenlerin eğitilmesi için Kırım-Tatar dili uzmanları
çağırılmış, kitaplar getirtilmiştir. Ancak dört farklı ağzı konuşan Urumları bu eğitim şartları zorlamış,
öğrenciler Kırım-Tatar dilindeki sözlükleri ve edebi dilin sözcüklerini anlamamışlardı. Latin temelli
alfabenin kullanılmaya başlaması da ana dilin anlaşılmasını güçleştirmiştir. Daha sonra okullarda Kırım
Tatarcası öğretilmesinin yanlış bir uygulama olduğu anlaşılmış, Urum dili ile Kırım Tatarcasının çok
yakın olmadığı belirtilmişti.
Urum halkı Kırım Tatarcası veya ana dilleri yerine, çocukları için Rus okullarında Rusça verilen eğitimi
tercih etmekte, çocuklarının yeteneklerini ve becerilerini geliştirebilecekleri daha iyi bir iletişim
ortamında yetiştiklerine inanmaktaydılar.
1937 baskısı ve Nazi istilası Urum dilinin gündemden düşmesine yol açmış, Yunanlar, ana dillerindeki
yazılı edebiyatı elden çıkarmaya başlamış, Urumca kitaplar yakılmıştır. Yunan ailelerinin hiçbirinde
savaş öncesi dönemde basılmış Urumca kitap yoktur. Sovyet döneminde, Urum dili, aile içinde
konuşma dışında sosyal işlevini yerine getirmemiş, bu durum geleneksel kültürle ilgili sözcüklerin
kaybolmasına neden olmuştur.
1990-2003 yıllarında, Karan ve Stary Krim bölgelerindeki bazı köylerde yapılan bir alan araştırmasına
göre, 1920’lerde doğmuş yaşlı aile fertleri birbirleriyle ana dillerinde iletişim kurarken, onların
çocuklarının, yani 1940-50’li yıllarda doğanların yaşlıların konuştukları dili anlayabildikleri, ancak
herhangi bir ağzı konuşamadıkları görülmüştü. 1970-80’lerde doğan genç kuşakların bilgisi ise çok
sınırlı birkaç ifade ve sözcükten ibarettir.
Urumca, daha çok Starobeşeve ve Starognativka vd. köylerde yaygın olarak konuşulmaktadır. Bu
araştırma çerçevesinde, Mariupol’da görüşülen 90 aileden 70’inin hiç Urumca bilmediği, 8 ailenin yaşlı
aile fertleri dolayısıyla bazı deyim ve kalıp ifadeleri kullanabildikleri; 12 ailede de Urumcanın yalnızca
geleneksel kültür ile ilgili birkaç sözcükle temsil edildiği görülmüştür.
Bugün, Urum dilinin ulusal kimliğin göstergesi olarak sembolik bir değeri olduğu söylenemez, Urumca
ancak aile içinde ya da amatör halk konserlerinde duyulabilmektedir. Urum diline dayalı hiçbir düzeyde
eğitim verilmemektedir. Yok, olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bu dilin belgelenmesi ve korunmasına
yönelik çalışmalar ise oldukça azdır. 20. yüzyılın sonlarında Azak Urumlarının dilinin gelişimi ile ilgili
12
yeni bir dönem başlamıştır. Yeni sosyo-ekonomik koşullar Azak Urumlarının modern Yunancayı
öğrenmeleri için teşvik edici bir ortam sağlamaktadır (Ponomaryova 2013: 6-10). Ancak bugün Urum
halkları arasında Rusçanın günlük iletişimde ve resmi ortamlarda baskın bir şekilde kullanıldığı
bilinmektedir.
Baranova tarafından yapılan bir araştırmada, Urumların Rumeylerden daha kibar, daha eğitimli
oldukları ve daha iyi Rusça konuştukları, başkalarının yanında asla kendi dillerini konuşmadıkları tespit
edilmiştir (Eloeva 2013: 407).
f. Özgün Örnek Metin ve Türkiye Türkçesine Çevirisi
Дэнызин сöлемекы
23
Мана агыр сöлемейэ исаннар ÿчÿн.
Бинэр йил мен билийим олары, ама
болдурмайип шашайим ошчалыгна
оларын йашамахларна. Мана оле
гöрнÿй, олара сыдырыгы йэтышмей
бек аз ший: бир капиль ахыллых.
Охадар-да йил олар стэйлер
аннамайа
мены,
ама
олар,
оламазлар этмейе бу шийи, бир
вахыттэ. Онун ÿчÿн дöґÿль, будто
мен öле бильнэмейен ший. Мены
аннамайа ÿчÿн лазым мана сормайа.
Олар ону этмедлер бир вахыттэ, дэ
мен тöбе эттым, лаф вердым д’енды
д’ендыме: бир ший олара д’ендым
ÿчÿн сöлемейим. Шинджик-тэ мен
д’енды лафмы бозмам, тек стэйим
лафланмайа олар ÿчÿн, олар эбет
сöлейлер, йазайлар меним ÿчÿн –
нэчин мана чаре йох сöлемейе олар
ÿчÿн…
Denızin Sölemekı
Denizin Konuşması
Mana ağır sölemeye isannar üçün.
Biner yil men biliyim oları, ama
boldurmayip şaşayim oşçalığna oların
yaşamahlarna. Mana ole ğörnüy, olara
sıdırığı yetışmey bek az şiy: bir kapil
ahıllıh. Ohadar-da yil olar steyler
annamaya menı, ama olar, olamazlar
etmeye bu şiyi, bir vahıtte. Onun üçün
dögül, budto men öle bilnemeyen şiy.
Menı annamaya üçün lazım mana
sormaya. Olar onu etmedler bir
vahıtte, de men töbe ettım, laf verdım
d’endı d’endıme: bir şiy olara d’endım
üçün sölemeyim. Şincik-te men d’endı
lafmı bozmam, tek steyim laflanmaya
olar üçün, olar ebet söleyler, yazaylar
menim üçün – neçin mana çare yoh
sölemeye olar üçün...
İnsanları yargılamak bana zor gelir.
Binlerce yıldır ben onları tanıyorum,
ama onların yaşamlarının tuhaflığına
şaşırmaktan yorulmadım. Bana öyle
geliyor ki onlar her zaman çok az
şeyden yoksun: bir damla bilgelik.
Yıllardır onlar beni anlamak istiyorlar,
ama onlar hiçbir zaman başarılı
olamayacaklar. Başaramadılar çünkü
ben öyle bilinemeyen bir varlığım. Beni
anlamak için bana sormalı gerek. Onlar
hiçbir zaman bunu yapmadılar, ben de
tövbe ettim, kendi kendime söz
verdim: Kendim hakkında onlara hiçbir
şey söylemeyeceğim. Şimdi ben kendi
yeminimi bozmam, sadece onlar
hakkında konuşmak istiyorum, onlar,
elbette benim hakkımda konuşuyorlar,
yazıyorlar – niçin benim onlar hakkında
konuşmama izin yok…
Valeriy Kior
Valeriy Kior
Валерий Киор
7. Kaynaklar
Altınkaynak, Erdoğan (2004). Ukrayna’daki Hristiyan Türkler: Urumlar. Karadeniz Araştırmaları 2004/1,
s. 37-57.
Anzerlioğlu, Yonca (2009). Kırım’ın Hıristiyan Türkleri: Urumlar. Milli Folklor, S. 84, s.107-113.
Çengel, Hülya Kasapoğlu (2004). Ukrayna’daki Urum Türkleri ve Folkloru. Milli Folklor. S. 61, s. 58-67.
Eloeva, Fatima A. (2013). Turkic-Speaking Orthodox Greeks: The Conflict of Faith, Mentality and
Laguage. Acta Linguistica Petropolitana. C. IX, S. 3, St. Petersburg, Nauka.
Ponomareva, Irina (2003). The Ethnic History of The Greeks Of Mariupol: Problems and Prospects.
Ethnic History of European Nations, No: 14, s. 90-94.
23
Kiril harfli metin Oleksandr Rybalko tarafından temin edilmiş ve yazıçevrimi yapılmıştır.
Ponomaryova, Irina (2013). The Azov Urums: History, Culture, Migration. Almanach Via Evrasia, Russia
Between The Soviet Past and The Eurasian Future, 2.
(http://www.viaevrasia.com/documents/21.& 20irina& 20ponomareva.& 20the& 20azov& 20urums&
20-& 20history,& 20culture,& 20migration& 20.pdf)
Smolina, Mariya (2008), Urumskiy Yazık, Urum Dili, Kiev.
Yerleşim Merkezleri İsimlerinin Kısaltmalar Listesi
B
– Bogatır
VN – Velika Novosilka
G
– Granitne
K
– Komar
P
– Perşotravneve
SB – Starobeşeve
SG
SK
SL
SM
U
– Starognativka
– Starıy Krım
– Starolaspa
– Staromlınivka
– Ulaklı
14

Benzer belgeler

12 - Yeniden Ergenekon

12 - Yeniden Ergenekon ürünlerinin yanı sıra Urumları dil dışında Greklerden ayıran bazı gelenek ve görenekler de bulunmaktadır. Urumların doğum, düğün, ölüm vb. adetleri ve yaşam tarzlarının Türk gelenek ve görenekleriy...

Detaylı

URUM GİYSİLERİ Yrd. Doç. Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK

URUM GİYSİLERİ Yrd. Doç. Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK ‘kelek, kolmek golmek’ demekteydiler. Gömlek Kırım’dan getirilmiştir. ‘kölmek’ Kırım’ın güney sahilinde yaşayan halklar arasında çok yaygındı. 3 Azakönü ortamında da XX. asra

Detaylı