NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
HAZİRAN 2014 SAYI: 382
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
AKDENİZ’DE
DOSYA
RO-RO
GÜCÜ
UND’YE GEÇİYOR
Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası
GÜMRÜĞE TAKILMAYIN
Nuhoğlu’ndan müjdeli haber:
KOTALAR KALKIYOR
Sayı: 382
41
38
22 Ford Trucks, bayi ağını güçlendirmeye
devam ediyor
Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Kayseri ve Konya’da 4S konseptiyle hizmete giren Metinler
ve Nadir Avcan Ford Trucks bayilerinin açılış törenine katıldı.
24 Akdeniz’de Ro-Ro gücü
tekrar nakliyecilere geçiyor
UND ortak girişim modeli oluşturarak Ro-Ro işine tekrar gireceğini açıkladı. İlk etapta şu anda satışta olan UN Ro-Ro’ya teklif verecek
olan girişim, Ro-Ro işinde oldukça kararlı.
28 Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü
Karşılıklı Tanıma Anlaşması imzalandı
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Ticaret Odası’nda
(İTO) düzenlenen Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması imza töreninde konuştu.
Haziran
2014
32 Lojistikte yatırımların artırılması gerek,
dünyada önemli bir lojistik üs olabiliriz
Lojistik sektörü, diğer sektörler tarafından yakından takip ediliyor ve
konuşulmaya devam ediyor.
’NİN SESİ
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş İktisadi
İşletmesi Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
58
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
28
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya,
Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
38 UND Başkanı Nuhoğlu müjdeli haberi verdi:
KOTALAR KALKIYOR
UND, bir toplantı gerçekleştirerek bir yıldır yapılan çalışmaları üyelerine anlattı. Toplantıda özellikle yabancı araçların haksız rekabetiyle mücadele, uluslararası alanda gerçekleşen eylemler ve lobi faaliyetleri detaylarıyla anlatıldı.
41 Kara Adam değil! Kara Adamıyız
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, uçak pilotlarının hava adamı, gemi kaptanlarının deniz adamı unvanı ile vizesiz işlerini yapmalarına rağmen, karayoluyla yurtdışına taşıma yapan sürücülerin ise kara adamı değil adeta kara adam muamelesi gördüğünü söyledi.
48 OTİAD Başkanı Karataş: OTİAD olarak
UND üyesi lojistik firmalarını tercih ederiz ancak…
Osmanbey Tekstilci İş Adamları Derneği (OTİAD) Başkanı İlker Karataş,
lojistik sektöründe firma sayısının çok olduğunu ifade ediyor.
52 Dünyayı Irak’a taşıyan
Taha Kargo yatırımlara devam ediyor
Irak’a yaptığı taşımalarla adından söz ettiren Taha Kargo, Osmanbey ve Gaziantep şubelerini açtı. Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, yatırımlara devam edeceklerini ve ülke ekonomisine katma değer sunacaklarının altını özenle çizdi.
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
Editör
Ahmet Doğan
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Haziran 2014
adres
Cennet Mah. Hürriyet Cad.
No: 1/1 B Blok
Cennet / Küçükçekmece
İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35
Fax: 0212 598 47 62
[email protected]
Yerel ve Süreli Yayın
BAŞYAZI
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Değerli Dostlarım,
Hatırlarsak, UN Ro-Ro bundan 20 yıl öncesine dayanan bir proje. Sektörün geleceği için, sektörün önündeki engellerin aşılması ve
Avrupa taşımalarındaki engellerin kaldırılması için yan yana gelmiş
40’ın üzerindeki uluslararası nakliyeci arkadaşımızın yan yana geldiği bir organizasyon idi. O günlerde çok zor şartlar altında, sıfırdan, sadece Deniz Nakliyat’ın sahibi olduğu 2 adet Ro-Ro gemisi ile başlayıp, sonrasında kendi yatırımımızı yaparak gerçek anlamda bugün Akdeniz çanağında hatta dünyada sayılı bir Ro-Ro organizasyonu haline geldik. Ve böylece senede 100 binden fazla aracımızı, denizyoluyla da Avrupa’ya ulaştırır hale geldik. 1993 yılında bunu yaparken, o zaman yaşadığımız problemleri hepimiz biliyoruz. Yugoslavya’daki bölünme ve savaş sürecinde o güzergahı kullanamama, alternatif olan güzergahta fırsatçılığa başvuran
Romanya’nın 100 Mark olan geçişleri 1.200 Mark’a çıkarması ve
Türkiye’nin ihracatına ciddi bir engel olması, sahip olduğu avantajı
kaybetmesine yol açmıştı. Bu gerçekler karşısında, ihtiyaç sonucunda Ro-Ro hatları oluştu ve o günkü sorunu çözdü. Daha sonra Yugoslavya savaşının bitmesi ülkelerin sınırlarının yeniden belirlenmesi, o ülkelerdeki geçişlerin tanımlanması sonuncunda ise karşımıza
bu kez yeni taşıma engelleri çıktı.
2007 yılında Bulgaristan ve Romanya’nın Avrupa Birliği’ne girmesi, daha sonra AB’de 2008 sonlarında patlak veren ekonomik krizin ticaretimize darbe vurması; ancak daha da kötüsü, AB ülkelerinde krizle beraber artan “korumacılık” güdüleri, ticaretimizin maliyetini hızla artırıyor. Savaşlar bitti, sınırlar belirlendi ancak yaşadığımız
haksız kısıtlamalar ve ayrımcı uygulamalar gibi sorunlarımız devam
ediyor. AB ile 1963 yılında imzaladığımız Ankara (Ortaklık) Anlaşması ve 1970 Katma Protokolü ile netleşmiş olan malların serbest
dolaşım hakkı, eş etkili tedbirlerle engellenmeye devam ediyor. Bu
haksız uygulamaların kaldırılması yönünde uluslararası tüm girişimlerimizi yapmaya devam ediyoruz. UND’nin görevi Türkiye’nin ihracatında üyelerine en verimli alanların sunulmasıdır. 40. yılımızı
kutluyoruz, 40 yıldır emek verdiğimiz temel yaklaşım budur, yönetimlerin temel amacı budur, rekabet öncesi işbirliğini sağlamaktır,
gelecekteki tehditlere karşı bugünden stratejik plan yapıp bugünden önlerini açmaktır. Dolayısıyla, UND yönetimi olarak bir taraftan Türkiye’nin karayolu önündeki engellerini aşmaya uğraşıyoruz,
transit kısıtlamalarının kaldırılmasını, uygulanan geçiş belgesi zorunluluklarının ve ayrımcı kısıtlamaların kaldırılmasını istiyoruz, bir taraftan da karayoluna paralel bir şekilde, aynı hizmet düzeyini sunabilecek ve bundan böyle ülkemizde kayıtlı araçlara hiçbir ayrımcı kısıtlama uygulanmayacak bir deniz otobanının da oluşmasını istiyoruz.
Ama bu deniz otobanı oluşturulurken, verimlilik ön planda olacak.
Hepsinden önemlisi, teslim süreleri açısından sağlanacak avantajın nakliyeye hem karlılık olarak, hem de sürdürülebilirlik açısından
Ro-Ro’yu destekleyecek bir seviyeye ulaşmasını istiyoruz. Yaptığımız
hesaplara göre, sektörün sahipleneceği yeni bir yapının idaresinde
yürütülmesi halinde, bu Ro-Ro hattında bugünkü rakamın çok daha
altında rakamlarla taşıma yapılabilecek. Bu noktada, sektörümüzün
gerçek anlamda bu “girişimi” sahiplenmesi çok önemli. Bu sahiplenme, tek gayesi sektörü daha kazançlı bir geleceğe taşımak, pazarlarını ve iş hacmini geliştirmek, tüm potansiyel büyüme fırsatlarını harekete geçirerek sektörün küresel rekabetle mücadelesine destek vermek gibi kazanımların önünü açacaktır.
UND yönetim kurulu olarak yaptığımız çalışmaların sonucunda diyoruz ki, UN Ro-Ro veya başka bir şirketle, 1994 yılında nasıl başarıyla hayata geçirildiyse veya 2010 yılında UND Deniz nasıl kurulduysa ve Fransa’ya deniz otoyolu nasıl ilk kez kurulabildiyse ve bugün bu hatlar sürdürülebilirliğini kanıtladıysa, yeni bir yapı da hayata geçirilebilir. Biz bu hatlarda, özellikle Akdeniz çanağındaki ticarette belirleyici olacağız. Yeni yapımız muhakkak bu sektörün sahibi
olacağı, bütün nakliyecilere eşit uzaklıkta, açık, şeffaf, denetlenebilir bir yapı olarak sektöre hizmet edecektir.
Değerli Üyelerimiz,
2013 yılının Ocak ayındaki genel kurulda UN Ro-Ro’ya talip olduğumuzu söylemiştik. Amacımız, UND üyelerinin sahibi olacağı,
Avrupa’ya yeni deniz otobanlarının kurulacağı bir Ro-Ro açılımı sağlayarak, gerek karayolundaki gerek deniz yollarını en verimli şekilde
kullanmak, nakliyecilerimize yeni fırsatlar, yeni pazarlar, ticaretimize
yeni koridorlar kazandırmaktır. Türkiye ekonomisinin büyüme hedeflerinin de büyük bir destekleyicisi olacak bu girişimimiz, sizlerin destekleriyle başarıya kavuşacak; ülkemizin bölgesel bir güç olması hedefine 1 adım daha yaklaşılacaktır.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
UND’DEN
Haziran 2014
Taşıma performansımızı etkileyen birçok engel var ve biz
bunların çözümü için büyük çaba gösteriyoruz. Son bir
yılda neler yaptığımızı tüm detayları ile üyelerimize anlattık. Son bir yılda şunu gördük ki; UND sorunlarla boğuşmak yerine, sorunun çözümü için kararlı adımlar attığında, karşımızdakilerin ezberleri de bozulmaya başlıyor.
Önümüzdeki dönemde de ezber bozmaya devam edeceğiz ve sektörün önünü açacak çözümlerle, sektörün hak
ettiği yere gelmesini sağlayacağız.
Editör’den
Merhaba,
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
Ezberleri bozuluyor
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) olarak haziran ayı içerisinde
İstanbul WOW Otel’de bir toplantı gerçekleştirerek gelinen son durum hakkında üyelerimizi bilgilendirdik. Lojistik sektörümüzde ‘öğrenilmiş ve kabullenilmiş çaresizlik’ diyebileceğimiz bir dizi sorun bulunuyor. Geriye dönüp baktığımızda ‘haksızlıklara boyun eğerek bize
yönelik uygulanan kanunsuzluklara sesimizi çıkarmadığımızı’ ve bütün bunlardan dolayı sektör olarak kan kaybına uğradığımızı görüyoruz. UND olarak bu sorunlara hem çözüm üretiyor hem de konuyu
kamuya taşıyarak daha güçlü adımlar atılmasını hedefliyoruz. Üçüncü ülkelerin taşımalarındaki son duruma baktığımızda taşıma pazarındaki kan kaybımızın ne denli büyük olduğunu çok daha net bir şekilde görebiliyoruz. Taşıma performansımızı etkileyen unsurları; yabancı araçların haksız rekabeti, yurt dışında karayolu denetimi ve
buna bağlı yüksek cezalar, sınır kapılarında veya güzergahlarda yaşanan uzun beklemeler, geçiş belgelerinin yetersiz olması diye özetleyebiliriz. Özellikle vize konularında UND olarak Mart 2013’te Dışişleri Bakanı ile toplandık. Sektörümüzün başta AB ve Orta Asya
ülkeleri olmak üzere yaşamakta olduğu vize sorunlarına ilişkin olarak; Ekonomi Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı, TOBB ve UND katılımıyla bir çalışma grubu
toplantısı yapıldı ve bu toplantımızdan sonra Dışişleri Bakanlığı’nda
‘Vize Çalışma Grubu’ kuruldu. UND olarak ‘emeğine ve ekmeğine
sahip çık’ diyerek bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz.
Sektörümüze yönelik olarak yapılan haksızlıklar maalesef sadece
Batı ile sınırlı değil. Bu bağlamda İran, sorun yaşadığımız komşu ülkeler arasında geliyor. Şubat 2014’te Türkiye-İran KUKK Toplantısı Tahran’da yapılmıştı. Bu toplantıda haksız kısıtlamalara başkaldırmaya devam ettik. Türk Heyeti, akaryakıt fiyat farkı uygulamasının
devam etmesi halinde, İran plakalı araçlara da aynı uygulamayı başlatma kararını Nisan 2014 KUKK toplantısında ilan etti. Bu toplantıda maalesef uzlaşı olmadı. Geçtiğimiz ayın başlarında İran’ın Türk
nakliyecisine yönelik olarak haksız bir şekilde uyguladığı ‘yakıt farkı
ücreti’ni protesto etmek için Gürbulak Sınır Kapısı’nda TIR şoförlerimizin katıldığı bir eylem gerçekleştirdik. 750 dolar yakıt fark ücretini
kabul etmiyoruz. Eşit şartlarda rekabet etmek ve sadece işimizi yapmak istiyoruz. Sektör olarak UND Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Çetin Nuhoğlu’nun da dediği gibi ‘sanal prangalarımızdan kurtulmak’ istiyoruz. Türkiye ile İran bölgelerinde önemli iki ülke. Türkiye ile İran arasında birliktelik olduğunu ve iki ülkenin birbirine benzeyen yönleri bulunduğunu her platformda dile getiriyoruz. Lojistik sektörü Türkiye ihracatı açısından son derece kritik bir yerde bulunuyor.
Tek isteğimiz eşit muamele. Türkiye, İran araçlarına nasıl bir uygulama yapıyorsa biz de İran’dan aynı uygulamayı talep etme hakkına
sahibiz. Türkiye ikili ve transitte ne uyguluyorsa İran’da aynı şartları
sağlamalıdır… İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani haziran ayı içerisinde TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ev sahipliğinde ülkemizi ziyaret etti ve Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile görüştü. İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani’nin Türkiye’ye gelişiyle birlikte
sesimizi duyurmak istedik. İki ülke Cumhurbaşkanı ve teknik heyetleri arasında yapılan toplantılarda “Yakıt fiyat farkı” haksızlığının gündem olmasını ve bu haksızlığa bir son verilmesini amaçladık. Bu sebeple derdimizi anlatan bir gazete ilanı ile talebimizi resmileştirmek
ve kamuoyu ile paylaşmak istedik. Gerek gazete ilanımızda gerekse
eylemlerimizde İran ile aramızdaki sorunların ortadan kalkması için
transit geçişte her iki ülkenin de aynı uygulamayı yapmasını, İran’da
Türk taşımacılarından alınan yakıt fiyat farkının ve İran’dan yük almamıza engel olan 22926 sayılı yasanın kaldırılmasını talep ettiğimizin
altını çizdik. Aksi halde ticaretin gelişmesi imkansız görünüyor. Haksızlığa son verilmemesi durumunda Orta Asya taşımalarımız da yapılamaz hale gelecek. Hakkımız olanı almak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar hoşçakalın…
Saygılarımla…
10
UND’DEN
Konya’da uluslararası nakliyeciler sorunlarını
Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan’a anlattı
31 Mayıs 2014 tarihinde Cumartesi günü 12.00 – 13.00 saatleri arasında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan Konya Ticaret Odası’nı ziyaret etti. Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk ve
Yönetim Kurulu Üyelerinin bazıları
ile nakliyecilerin oluşturduğu 59. ve
60. komite üyeleri de toplantıda hazır bulundular. Ulaştırma Bakanı Elvan, Konya ve lojistik yatırımların önemini vurguladı. KTO Başkanı Selçuk
Öztürk ise yapılan ziyaretin memnuniyetini ve sektör temsilcilerinin sayın bakanla aynı ortamda buluşmasının önemini vurguladı. Özellikle uluslararası nakliyeciler sorun ve temennilerini güncel örneklerle pekiştire-
rek Ulaştırma Bakanı Elvan’a ilettiler.
Konya Ticaret Odası Meclis ve Komite üyeleri ve aynı zamanında UND
üyeleri olan İlhan Şar, Alibey Yüksel,
Serdar Özdemir, Zerrin Özer ve Mecit Tekellioğlu toplantıda söz alarak
sektörün yaşamış olduğu genel sorunlardan bahsettiler. Tonaj, kaçak
akaryakıt, yetki belgelerinin denetlenmesi, TÜV İstasyonları ve Ulaştırma Bölge Müdürlüğü’nün Konya’da
açılması konuları bizzat bakana iletilen temel konulardı. Ulaştırma BakanI Elvan da kendisine şifahen iletilen
sorunları tek tek not alarak, gereğinin
yapılacağını ifade etti. Ayrıca, UND
üyesi ve aynı zamanda KTO Meclis
üyesi olan İlhan Şar, UND’nin hazır-
lamış olduğu uluslararası Nakliyede
yaşanan genel sorunları içeren ayrıntılı bir bilgi notu dosyasını Bakan Lütfi Elvan’a sundu..
UND, Rusya ve BDT için Licard Akaryakıt Kart
Şirketi ile işbirliği protokolü imzaladı
Sektörün talepleri doğrultusunda çalışmaları uzun zamandır devam eden
ve ana hedeflerimizden biri olan
“Rusya ve BDT Bölgesinde” akaryakıt kart hizmetlerinin Türk taşımacılık sektörünün kullanımına sunulması yönündeki çalışmalar netice verdi!
UND üyelerinin en önemli gider kalemlerinin başında gelen akaryakıt
maliyetleri konusunda, bölgesel suistimallerin daha yoğun yaşandığı,
Rusya Federasyonu, Ukrayna, Beyaz
Haziran 2014
Rusya ülkelerinde akaryakıt maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla UND,
Lukoil’in kart şirketi Licard ile Lukoil istasyonlarından UND üyelerine en
kaliteli yakıtın en uygun fiyat ile temin
edilebilmesi amacıyla 3 yıllık bir sözleşme imzaladı. BDT ülkelerindeki piyasanın tartışmasız lideri olan Lukoil Petrol Şirketi’nin ürünü olan Licard,
akaryakıt kartları konusunda uzmanlaşmış kadrosu ile UND üyelerine;
Rusya, Ukrayna, Azerbaycan ve Be-
yaz Rusya’daki 2 bin 500’den fazla Lukoil istasyonundan yakıt alımlarını en iyi koşullarda sağlayacak.
Licard akaryakıt kartları ile, Lukoil istasyonlarından UND üyelerine
en kaliteli yakıtın en uygun fiyat ile
temin edilmesi sağlanacak. Licard
akaryakıt kartları üyelerimize, online çip tabanlı çözüm, en yüksek güvenlik standardı, esnek kart ayarları
ve kart kısıtlama imkanları, online ve
offline işlem yetenekleri sağlayacak.
12
UND’DEN
UND, Avrupa Yükleyiciler Konseyi
Genel Sekreteri Joost Sitskoorn’u ağırladı
UND’nin 23 Mayıs 2014 tarihinde Leipzig-ITF 2014 Forumu kapsamında düzenlediği uluslararası basın
toplantısına katılan Avrupa Yükleyiciler /Mal Gönderenler Konseyi (European Shippers Council- ESC) Başkanı Denis Choumert ile başlatılan etkin işbirliği, sürüyor. Bu işbirliğinin
devamı olarak, UND merkezini ziyaret eden ESC Genel Sekreteri’ne Türk
taşımacılarının Avrupa güzergahlarında yaşadıkları sıkıntılar detaylarıyla aktarıldı. Genel Sekreter, sorunların bu kadar ciddi olduğunu daha
önce bilmediklerini ifade ederek, Avrupalı ihracatçı ve ithalatçıların da
Türk taşımacılarının ‘serbest taşıma
olmadan, serbest ticaret olamaz’ tezini paylaştığını, Avrupa’da artan korumacılığın Avrupa Birliği’nin kuruluş
amacı ve ruhuna zıt olarak, Ortak
Pazar’ın etkin işleyişine zarar verdiğini anlattı.
Sitskoorn: UND ile yapılacak
her türlü çalışmaya açığız
Avrupa Yükleyiciler Konseyi Genel Sekreteri, Konsey’in aynı zamanda Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği IRU’ya ‘kendi namına taşımacılık yapanlar’ statüsünde
üye olduklarını belirtirken, aynı za-
manda 20 bin üyesi olan Hollanda Yükleyiciler Konseyi Başkanı da
olan Sitskoorn, Hollandalı Taşımacılık Örgütü EVO’nun ‘Open For
Business’ adında özel bir yayın ile
Brüksel’e uluslararası ticaretin gelişiminin önündeki 10 engeli sıraladıkları bir ‘yapılması gerekenler
listesi’ yayınlandığını; bu maddelerin “Birleşik bir Avrupa karayolu taşımacılık pazarının kurulması,
karayolu araç standartlarının tüm
Avrupa’da uyumlaştırılması, orantılı emniyet tedbirleri, dijital tarım
dokümanları,bütünleşik bir Avrupa
gümrük sistemi, uyumlaştırılmış bir
yasa infaz sistemi,gümrükler arası
bilgi alışverişleri, tüm izin ve geçiş
belgelerinin tek noktadan alınabileceği tek pencere sisteminin oluşturulması, AB içinde taşıma türünden bağımsız bir dokümantasyonun
oluşturulması” gibi çok önemli 10
öneri de bulunuyor. Yakın zamanda
bu önerilerin yer alacağı, tüm Avrupa Birliği için geçerli olacak başka bir 10’lu liste yayınlanacağını ve
Avrupa Parlamentosu’na sunulacağını bildiren Sitskoorn, UND ile taşıma kotaları ve sürücü vizeleri konusunda Türk taşımacıları ve sürücülerinin yaşadıkları sorunların çözümü konusunda her türlü ortak çalışmaya açık olduklarını söyledi.
İstanbul Barosu’nda “Tehlikeli Madde Taşımacılığı”
hukuk gözüyle değerlendirildi
İstanbul Barosu Taşıma Hukuku Çalışma Grubu’nun ana gündemi Tehlikeli Madde Taşımacılığı oldu. 31 Mayıs
2014 tarihinden Çağlayan Adliye Sarayında gerçekleşen etkinlikte tehlikeli
madde taşımacılığı, Türkiye’deki gelişimi, karayolu, denizyolu ve havayolunda gelinen nokta tartışıldı. Son yıllarda
ülkemizin sanayide gelişimi, kimya sektörünün Türkiye’nin ihracatında önemli
bir yer alması, tehlikeli madde taşımacılığında yetişmiş insan kaynağı, mevzuat altyapısı ve uluslararası teamüllere
uygun uygulama pratiğe gerektiriyor.
Uzman konuşmacıların katılımıyla gerçekleşen etkinlikte UND adına İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özel katılım sağlayarak, ülkemizde gelinen son
durumu değerlendirdi.
Haziran 2014
13
Haziran 2014
14
UND’DEN
Yabancı plakalı araçların belge kontrolleri
artık iç gümrük idarelerinde gerçekleştirilecek!
Gümrük ve Ticaret Bakanlığından
UND’ye iletilen bilgilendirmede, hali
hazırda sınır kapılarında gerçekleştirilen U-NET kayıt ve kontrol işlemlerinin 23 Haziran 2014 tarihinden
itibaren iç gümrük idarelerinde uygulanmaya başlanacağı aktarılıyor.
Buna göre:
1.TIR Karnesi ya da NCTS sistemi
üzerinden çıkış yapacak araçların
U-NET Otomasyon Sistemi kayıt ve
kontrol işlemleri hareket gümrük idaresinde tamamlanacak ve işlemleri
tamamlanmayan araçların hareketine izin verilmeyecek.
2.Kara sınır kapılarında ibraz edilen
uluslararası taşımacılığa ilişkin Geçiş
Belgesi gibi bilgi ve belgelerin hareket gümrük idaresine ibraz edilmesi
gerekecek.
3.68 No’lu “Geçici ve Yabancı Plakalı Taşıtlardan Alınacak Geçiş Ücretlerine İlişkin Tebliğ” kapsamında usulsüz şekilde yapılan taşımalarda Yabancı plakalı araçların yapması gereken ödemeler hareket gümrük
idaresine Tebliğ eki Tutanak kapsa-
mında ödenecek ve aracın sevki ancak gerekli şartların oluşmasına müteakip gerçekleştirilecek.
4.Ro-Ro kapsamında taşıma yapan
taşıtların, yurtdışından gelen taşıtların, yurtdışına çıkan boş taşıtların, ülkemizden transit geçen taşıtların ve BİLGE Sisteminden Detaylı Beyan Modülü kullanmak suretiyle tescil edilen transit beyannamelerinin,
İzinli Göndericiler tarafından gerçekleştirilen taşımaların ve ihracatta yerinde gümrükleme yetkisi kapsamında işlem gören eşyaya ilişkin taşıma-
ların U-NET Otomasyon Sistemi kayıt ve kontrol işlemleri sınır gümrük
idaresinde tamamlanacak.
5.Sınır kapılarında U-NET Otomasyon Sisteminin çalışmaması durumunda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı arasında imzalanan protokoldeki “Hudut Kapısında,
U-NET Otomasyon Sistemi 15 dakika çalışmaması durumunda, sistem
kontrolü yapılmaksızın taşıtların çıkış işlemine izin verilecektir” hüküm
kapsamında işlem yapılacak.
Türkiye ulaştırmada Ortadoğu ülkelerine örnek oluyor
4-5 Haziran 2014 tarihleri arasında
IRU Academy tarafından Dubai’de
düzenlenen “Ticareti Kolaylaştırılması için Taşımacılıkta verimliği Sağlamaya ve Trafik Güvenliği Geliştirmeye Yönelik Profesyonel Yönetim Yaklaşımları” konulu uluslararası toplantıya UND de katıldı. UND’nin katılımıyla Türkiye’de ulaştırma alanında
mevzuat açısından yapılan çalışmalar ve Türkiye’nin lojistik konusundaki
açılımları katılımcılara sunuldu. Mevcut gelinen noktada Türkiye’nin kalkınma planlarında lojistiğin en temel itici güç olarak tanımlandığı ve
bu manada hükümetin 2023 hedefi paralelinde Türkiye’nin Dünya Bankası Lojistik İndeksi’nde ilk 10 ülke
arasında yer alma hedefi olduğu,
Dünya Bankası Lojistik Performans
İndeksi’nde yer alan kriterlerin artık
Türkiye’nin kendisini ölçmesinde temel girdi kriterleri olarak tanımlanHaziran 2014
dığı vurgulandı. Son 10 yılda çıkarılan mevzuat ve taraf olunan konvansiyonlar hakkında bilgiler katılımcılar ile paylaşıldı. Türkiye Ortadoğu Bölgesi’nde 24 konvansiyona taraf olarak bölgenin en çok konvansi-
yonuna taraf olan ülke konumunda.
Etkinlikte UND İcra Kurulu Başkan
Yardımcısı Alper özel sunum gerçekleştirdi, etkinlik sonunda panele katılıp katılımcılardan gelen soruları
cevaplandırdı.
15
Haziran 2014
16
UND’DEN
UND, sürücüler için Schengen vizesi kalış süresi hesaplamalarında
yaşanan sorunları Gaziantep’te de gündeme getirdi
Schengen vizesi kalış süresi hesaplamalarında yaşanan sorunları
Gaziantep’te de gündeme getirildi.
UND Yönetim Kurulu Üyesi Memik
Hilmi Tamer, Türk sürücülerin kalış süresinin 90 günü aştığı şeklindeki vize işlemleri yetkilileri açıklamalarına cevap olarak, sürücülerimizin turistik sebeplerle ilgili değil, iş adamları gibi ticaret amacıyla Avrupa’ya
giriş yaptığını; Slovenya, Avusturya gibi ülkelerde transit geçişler için
beklediğini, Paskalya gibi tatillerde yol yasakları sebebiyle Avrupa’da
beklemek zorunda kaldıklarını belirtti. UND Yönetim Kurulu Üyesi Taner,
ayrıca Schengen vizelerinde kalış süresinde önceki vizeden kalan kalış
süresinin de hesaplanmasının sürücü
vizelerinde yaşanan sıkıntıları daha
da artırdığını belirterek, Avrupa Birliği yetkililerinden söz konusu sorunların çözülmesi için destek ve düzeltme talebinde bulundu. Schengen vizesi kalış süresi hesaplamasında geçen yılın sonunda başlatılan uygulama sonucunda, vize kalış sürelerinde
AB’ye giriş tarihinden geriye dönük
180 günlük süredeki tüm kalışlar hesaba katılıp 90 günden düşülürken,
yeni vize alındığında bile 90 günlük yeni bir kalış hakkı sürücülerimize verilmeyip, önceki vize dönemindeki kalışlar yeni dönemde de hesaba katılıyor. Schengen Sistemi’ne
getirilen ‘yeni kalış süresi hesaplama yöntemi’nde tespit edilen bu sorun sebebiyle yeni vize alsalar dahi
yeni bir 90 günlük kalış hakkı tanınmayan sürücülerimiz, Avrupa’dan sınır dışı edilerek ağır cezalara çarptırılmaya başlamıştır. UND, sürücülerimiz ve firmalarımız için ciddi maliyetlere yol açan bu sorunun çözümü için Türkiye’deki ve AB’deki resmi merciler nezdinde girişimler başlattı. Bu sorunun çözülmesi ve genel
olarak AB’de, “sürücülerimize yönelik
vize zorunluluğunun kaldırılması”na
yönelik lobi çalışmalarımızdan biri
de Gaziantep Sanayi Odası ile Türkiye Odalar Borsalar Birliği ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu işbirliğiyle düzenlenen “Schengen Vizesi
Alma Prosedürü” konulu toplantıda
Haziran 2014
gerçekleşti. Toplantıya UND’yi temsilen Yönetim Kurulu Üyesi Memik Hilmi Tamer katılım sağladı.
Schengen vizesi alma
prosedürleri
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu
adına Jörg Dieter Köstinger, Malta
Başkonsolosu Rauben Gauci, Portekiz Büyükelçiliği Konsolosluk Bölümü Başkanı Ana Luísa Riquito, Hollanda Büyükelçiliği Vize Bölümü Başkanı Diane de Joode, Macaristan
Büyükelçiliği’nden Peter Szanto, İsveç Büyükelçiliği Göçmenlik Bölümü Başkanı Teodor Hafner ile Almanya Büyükelçiliği Vize Bölümü
Başkanı Wolfgang Schulz’un katıldığı “Schengen Vizesi Alma Prosedürleri’ konulu toplantıda’, ‘’AB Üyesi Bir Ülke Perspektifinden Türkiye’de
Vize Kodu Uygulaması’’, ‘’Geri Kabul Anlaşması ve Vize Kolaylaştırılması Konusundaki Diyalogda Gelinen Son Durum’’ konulu sunumlar
gerçekleştirildi. GSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adnan Ünverdi
vize alırken yaşanan sorunların çözülmesi durumunda ihracatta önlerinin daha da açılacağını belirterek
Avrupa Birliği Delegasyonuna vize
alımında yaşanan sorunları aktardı.
Toplantının soru-cevap bölümünde
ise UND Yönetim Kurulu Üyesi Memik Hilmi Tamer söz alarak, sürücülerimizin Schengen kalış süresi ile il-
gili yaşadığı sorunları katılımcılarla
paylaştı.
Turistik sebeplerle değil
ticaret amacıyla Avrupa’ya
giriş yapılıyor
Tamer, Türk sürücülerin kalış süresinin 90 günü aştığı şeklindeki vize işlemleri yetkilileri açıklamalarına cevap olarak, sürücülerimizin turistik
sebeplerle ilgili değil, iş adamları
gibi ticaret amacıyla Avrupa’ya giriş
yaptığını; Slovenya, Avusturya gibi
ülkelerde transit geçişler için beklediğini, Paskalya gibi tatillerde yol
yasakları sebebiyle Avrupa’da beklemek zorunda kaldıklarını belirtti. UND Yönetim Kurulu Üyesi Taner, ayrıca Schengen vizelerinde kalış süresinde önceki vizeden kalan
kalış süresinin de hesaplanmasının
sürücü vizelerinde yaşanan sıkıntıları daha da artırdığını belirterek,
Avrupa Birliği yetkililerinden söz konusu sorunların çözülmesi için destek ve düzeltme talebinde bulundu.
UND’nin vize sorunuyla ilgili oluşturduğu bilgilendirici dokümanları
katılımcılar ile paylaştı. Avrupa Birliği Komisyonu Yetkilileri ise TIR sürücülerine de hizmet sağlayıcı statüsünde vize verilmesi yönünde çalışmaların devam ettiği hususunda katılımcılara bilgi verdi. UND, “vizesiz
Avrupa” hedefi için çalışmalarını yoğun olarak sürdürüyor.
17
Haziran 2014
18
UND’DEN
UND, İran’da çözüm konusunda ısrarlı
İran’ın, Türk araçların taşıma yapmasını imkansız hale getiren 750 dolar ‘yakıt
fark ücreti’ Gürbulak Sınır Kapısı’nda TIR şoförlerinin katıldığı bir eylemle protesto edildi. UND, çözüm taleplerini ayrıca tam sayfa gazete ilanı ile dile getirdi. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Sayın Ruhani ve Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz. Bu sorun çözülmek zorunda” dedi.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), İran’ın, Türk taşımacılarından “yakıt fark ücreti” adı altında aldığı haksız ve rekabeti engelleyen 750 dolar tutarındaki ücrete yönelik taşımacılarda oluşan tepkiyi Gürbulak’ta düzenlenen eylem
ile kamuoyunun gündemine taşıdı. İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin
Türkiye’ye geldiği gün yayınlanan
tam sayfa ilan ile UND, Türk taşımacıların uğradığı haksızlıklar konusunda çözüm beklentilerini bir kez daha
yinelerken, kamuoyunda da farkındalık yarattı.
Sadece İran’da olan yakıt
fiyat farkı kaldırılmalıdır
Eylem ve ilan yayını ardından basına
yazılı açıklama yapan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret, iki ülke arasında ilişkilerin ve ticaretin gelişimi yanında, problemlerin çözümünü de sağlamalıdır” dedi.
İlanda şu mesajlara yer verildi: “İran
taşımalarımızda önemli zorluklarla karşılaştığımız bir dost bir ülkedir. Yakıt fiyatı İran’dan da ucuz olan
Türkmenistan’da bizden yakıt fark
ücreti alınmazken, dönüş için deposunu Türkmenistan’dan dolduran ve
İran’dan geçişte mazot almayan Türk
taşımacılar bile İran’da 750 USD fark
ücreti ödemektedir. ‘Türkiye’de yakıt
pahalı bizde ucuz’ denilerek fark ücreti alınması İran dışında hiçbir ülkede yoktur. Bu kabul edilemez. Her
yıl binlerce İran aracı ülkesinden çok
ucuza aldığı mazotla boş giriş yaptığı ülkemizden yüklerimizi almakta ve
haksız kazanç sağlamaktadır. Ülkemize boş giren araçlar rahatça yükümüzü alıp götürürken, İran’a yük götüren Türk araçlarının yüzde 60’ı ülkemize boş dönmektedir. Bunun temel sebebi; İran’ın, Türk taşımacılara yük veren İran vatandaşlarından 02.11.1994 tarih ve 22926 sayıHaziran 2014
lı karar çerçevesinde navlunun yüzde
10’u kadar ceza alarak Türk araçları
pahalılaştırmasıdır.”
Eşit muamele istiyoruz
Türkiye ile İran’ın bölgelerinde
önemli iki ülke olduklarını ifade eden
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Türkiye ile İran arasında birliktelik olduğunu ve iki ülkenin birbirine
benzeyen yönleri bulunduğunu söyledi. Şener, lojistik sektörünün Türkiye ihracatı açısından son derece kritik bir yerde olduğunu ifade ederek
tek istediklerinin ‘eşit muamele’ olduğunun altını çizdi. Şener, “Türkiye, İran araçlarına nasıl bir uygulama yapıyorsa biz de İran’dan aynı
uygulamayı talep etme hakkına sahibiz. Türkiye ikili ve transitte ne uyguluyorsa İran’da aynı şartları sağlamalıdır. İran Cumhurbaşkanı Sayın
Ruhani’nin Türkiye’ye gelişiyle birlikte
sesimizi duyurmak ve İki ülke Cumhurbaşkanı ve teknik heyetleri ara-
sında yapılacak toplantılarda “Yakıt
fiyat farkı” haksızlığının gündem olmasını ve bu haksızlığa bir son verilmesini istiyoruz. Bu sebeple derdimizi anlatan bir gazete ilanı ile talebimizi resmileştirmek ve kamuoyu ile
paylaşmak istedik” dedi.
“İran’daki 22926 Sayılı
Yasa Kaldırılmalı”
Türkiye İran arasındaki taşımacılık sorunun çözümüne de değinen
UND İcra Kurulu Başkanı Şener,
“İran ile aramızdaki sorunların ortadan kalkması için transit geçişte
her iki ülkenin de aynı uygulamayı
yapmasını, İran’da Türk taşımacılarından alınan yakıt fiyat farkının ve
İran’dan yük almamıza engel olan
22926 sayılı yasanın kaldırılmasını
talep ediyoruz. Aksi halde ticaretin
gelişmesi imkansız görünüyor. Haksızlığa son verilmezse Orta Asya taşımalarımız da yapılamaz hale gelecektir“ diye konuştu.
19
Türk nakliyecilerinden İran’a tepki
İran’ın, Türk taşımacılık sektörünün ülkeler arası transit
geçişlerde karşılaştığı sorunları çözmek amacıyla her
platformda sürdürdüğü girişim ve etkinliklere bir yenisini ekledi. UND, İran’ın, Türk taşımacılarından “yakıt fark
ücreti” adı altında aldığı haksız ve rekabeti engelleyen
750 dolar tutarındaki ücrete tepki amacıyla protesto
eylemi düzenledi. Türkiye’yi İran’a bağlayan en önemli
sınır geçidi olan Gürbulak Sınır Kapısı’nda gerçekleştirilen eylemde, UND İşletme Binası önünde toplanan
Türk TIR şoförleri, ellerinde “Eşitlik İstiyoruz” “Durmak
Yok Yola Devam” yazılı pankartlar taşıyarak ve “ Yakıt
Farkı Haksızlıktır” sloganları atarak uygulamayı protesto etti. Eylemin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, İran
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, Türkiye’ye yapacağı
resmi ziyaret öncesi seslerini duyurmak amacıyla böyle
bir eylemi gerçekleştirdiklerini belirterek, şunları söyledi: “Yakıt fiyatı İran’dan da ucuz olan Türkmenistan’da
bizden yakıt fark ücreti alınmazken, dönüş için deposunu Türkmenistan’dan dolduran ve İran’dan geçişte
mazot almayan Türk taşımacılar bile İran’da 750 dolar
fark ücreti ödemektedir. ‘Türkiye’de yakıt pahalı bizde
ucuz’ denilerek fark ücreti alınması İran dışında hiçbir
ülkede yoktur. Bu kabul edilemez. İran’ın bu uygulaması, Orta Asya’ya gidecek Türk araçlarının yaklaşık yarısını, Gürbulak kapısı’ndan İran’a geçer geçmez yüklerini İran plakalı araçlara naklederek geri dönmek zorunda bırakmaktadır. Her yıl binlerce İran aracı ülkesinden 0.12 dolar fiyatla aldığı mazotla boş giriş yaptığı ülkemizden yüklerimizi almakta ve haksız kazanç
sağlamaktadır. Ülkemize boş giren araçlar rahatça yükümüzü alıp götürürken, İran’a yük götüren Türk araç-
larının yüzde 60’ı ülkemize boş dönmektedir. Bunun temel sebebi; İran’ın, Türk taşımacılara yük veren İran vatandaşlarından 2 Kasım 1994 tarih ve 22926 sayılı karar çerçevesinde navlunun yüzde 10’u kadar ceza alarak Türk araçları pahalılaştırmasıdır. Bugün, TIR şoförü
arkadaşlarımızla İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani’nin
Türkiye’ye gelişi öncesi sesimizi duyurmak ve Türk karayolu taşımacılığına vurulan bu darbeyi bütün kamuoyuyla paylaşmak için buradayız.”
Haziran 2014
20
UND’DEN
AS24’ten UND üyelerine büyük avantaj
Nakliyecilerin en büyük gider kalemini oluşturan akaryakıt maliyetlerini düşürmek için UND ve AS24 arasında, yurtdışı akaryakıt kart hizmetleri konusunda işbirliği anlaşması imzalandı. Anlaşmayla birlikte
UND üyeleri yurtdışında çok önemli
avantajlardan yararlanabilecek. Total Grubu’nun üyesi olan AS24’ün
Avrupa’nın pek çok ülkesine yayılmış
yüzlerce istasyonu bulunuyor.
AS24, Avrupa’da 28‘den fazla ülkede faaliyet gösteriyor ve 740’dan
fazla AS24 istasyonu ile 12 binden
fazla Total istasyonunda sektöre hizmet veriyor. AS24, UND üyelerine;
stratejik istasyonlarda avantajlı mazot fiyatlarından faydalanma, güvenlik, yaygın istasyon ağında yakıt ve
Adblue tedariği, alımların takibi ve
kontrolü vb. birçok konuda destek
sağlayacak.
AS24 Kayserili
üyelerle bir araya geldi.
UND ile işbirliği anlaması imzalayan
ve uluslararası nakliyecilerin yurt dışı
Haziran 2014
kart hizmet kolaylıkları sunacak olan
AS24, hizmetlerini anlatmak üzer
kayseri çalışma grubu toplantısına
katılıp üyelerle bir araya geldi.
UND Başkan Yrd. Murat Baykara, İcra Kurulu Bşk. Fatih Şener ve AS24 Genel Müdürü Reşit
Can’ın da katılımıyla, Kayseri Hilton Otel’de gerçekleştirilen toplantıya çok sayıda üye katıldı.
AS24 Genel Müdürü Reşit Can bir
sunum gerçekleştirerek, AS24 firmasının hizmetleri hakkında bilgilendirme yaptı.
Reşit can AS24 Ağı içerisinde EUROTRAFFIC kartlarını kabul eden
yakıt istasyonları, kartların kullanımı ve ülkelere göre özel indirim
oranları hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Toplantıya UND Yön.Kur.Bşk.Yrd. Ergun Bilen, Haysiyet Divanı Üyesi Emin Timuçin, Yön.Kur.
Üyesi Hikmet Eker, Bölge Çalışma Grubu Başkanı Şükrü Günaydın, Ömer Erden (Babacan),
Ahmet Balcı (Emiroğlu), Ahmet Kınış (Bedirhan-Bedir-Radotrans), Alper Bilen (ABC), Mehmet Cingi (ABC) Yücel Öçkomaz (Gayetrans), Rasih Özdemir (Ünak), Mehmet Birer (Birer),
Ahmet Tekel (Cemallar), Cengiz Günaydın (Özgünaydın), Yusuf Akdağ (Boytrans),Mehmet
Açıkalın (Aykut), Mehmet Dağaşan (Dağaşan), Hacı Ali Cingöz (Seyfican), Hüseyin Sevilen
(Sevilen), Bünyamin Kocabaş (Peker), Mahmut Çelik (Akçe),Servet Temir (Temirler), Hakan
Kurt(Rasim Kurt), Tamer Arslantaş (Arslantaş), Adem Özkan (Özbabacan), Mustafa Altıntaş
(Transtur) katılım gösterdi
21
Haziran 2014
22
TİCARİ ARAÇ
Konya ve Kayseri’de yeni 4S kamyon tesislerini hizmete açan
Ford Trucks, bayi ağını güçlendirmeye
devam ediyor
Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı
Ali Y. Koç, Kayseri ve Konya’da 4S konseptiyle hizmete giren Metinler ve Nadir Avcan Ford Trucks bayilerinin açılış törenine katıldı. Ağır ticari araç sınıfında hizmet kalitesini ve müşteri memnuniyetini artırmak için “Ford Trucks” konsepti altında başlattıkları yeni yapılanmayla bayi ağını güçlendirmeye devam
ettiklerini söyleyen Ali Y. Koç, “Ford Trucks bayilerimiz; satış, servis, yedek parça ve ikinci el hizmetlerini tek çatı altında birleştirerek büyüyor” dedi.
Ford Cargo müşterilerine satış, servis ve yedek parça olmak üzere
tüm hizmetleri aynı çatı altında vermek için 4S konseptiyle hizmete giren Kayseri Metinler ve Konya Nadir
Avcan Ford Trucks tesislerinin açılış
törenleri, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Ford Otosan Yönetim
Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Koç Holding Otomotiv Grup Başkanı Cenk
Çimen, Koç Holding üst düzey yöneticileri, Ford Otosan Genel Müdürü
Haydar Yenigün ve Ford Otosan üst
düzey yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşti. Ali Y. Koç, komple hizmetle müşteri memnuniyetini daha da
artırmayı hedeflediklerini belirterek,
“Yapılan bu açılışlarla birlikte yılsonuna kadar 4S konseptine sahip bayi
sayımız 25’e ulaşacak” dedi.
Yatırımlar sürecek
Otosan’ın kurulduğu 1959 yılında işe
kamyon montajı yaparak başladığını belirten Ali Y. Koç, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Türkiye’nin kendi motorunu üreten ilk kamyon üreticisi olarak,
1.400 kişiyi istihdam ettiğimiz 1.1 milyon metrekare alana sahip olan İnönü fabrikamızda, 55 yıllık tecrübemizle bugüne kadar 180 binin üzerinde
kamyon ürettik. 2010 yılında ortağımız Ford Motor Company ile Global
Cargo anlaşmasını imzaladık. Bu anlaşmayla, Ford Otosan, Global Cargo Büyüme Stratejisi doğrultusunda
Doğu Avrupa, Ortadoğu, Körfez ülkeleri, Rusya, Türki Cumhuriyetler ve
Kuzey Afrika pazarları başta olmak
üzere 3 kıtada toplam 60 ülkenin
kamyon özelinde kamyon satış distribütörlerini atayarak global networkünü kurmaya başladı. Bu anlaşmaHaziran 2014
nın ilk ürünü olan ve tüm mühendislik ve Ar-Ge çalışmaları Ford Otosan
mühendisleri tarafından yapılan çekicimizi 2013 yılı başında pazara sunduk. Bugün, Gebze’deki Mühendislik
Merkezi’ndeki 1.500’e yakın Ar-Ge
mühendisimizin 500’ü, tüm dünyada satılacak Ford Cargo kamyonların
geliştirilmesi için çalışıyor. Güç, verimlilik, dayanıklılık ve konfora odaklanılarak tasarlanan ve müşteri beklentilerinin ötesine geçen ürünümüzle,
2013 yılında ilk defa katıldığımız ITOY
(Uluslararası Yılın Kamyonu) yarışmasında 3.lük ödülüne layık görüldük ve
gururlandık.”
Hedef, 20 bin adet
İhracattaki büyüme planlarına paralel olarak önümüzdeki 5 yıl içerisinde, Türk mühendis ve işçilerinin
emeği olan Cargo kamyonların üretim rakamını ihracat ile birlikte 20
bin adet seviyesine çıkarmayı hedeflediklerini de sözlerine ekleyen Ali Y.
Koç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye otomotiv sektörünün ArGe’ye en büyük yatırımı yapan şir-
keti olarak mühendislik çalışmalarımızı da ihraç ediyoruz. Dünyanın en
büyük kamyon pazarı olan Çin’de
motor üretimi için Jiangling Motors
Corporation ile yaptığımız 12 yıllık anlaşma ile yüzde yüz Ford Otosan mühendisliğinin bir ürünü olan
Ecotorq ağır ticari araç motorlarımız
Çin’de de üretecek ve JMC markalı
araçlarda kullanılacak.”
13 yıl sonra Türk otomotiv sektöründe yeni fabrika yatırımını Yeniköy fabrikası ile gerçekleştirerek
yine sektörde önemli, büyük yatırımlardan birine imza attıklarını
belirten Ali Y. Koç, “2011-2014 yılları arasında 1.6 milyar dolar yatırım ile ülkemizin ve otomotiv sektörünün geleceğine yatırım yapmaya devam ediyoruz. Dünyada sadece Yeniköy’deki yeni fabrikamızda üretilecek olan Transit Courier
ve Transit Courier modellerimizi 46
ülkeye satarak ülke ihracatına katkıda bulunacağız. Bu yeni kurduğumuz 110 bin kapasiteli fabrika ile
toplam üretim kapasitemiz 415 bin
adete çıkacak” dedi.
23
Haziran 2014
24
GÜNDEM
Akdeniz’de Ro-Ro gücü
tekrar nakliyecilere geçiyor
UND ortak girişim modeli oluşturarak Ro-Ro işine tekrar gireceğini açıkladı. İlk
etapta şu anda satışta olan UN Ro-Ro’ya teklif verecek olan girişim, Ro-Ro işinde oldukça kararlı. Akdeniz’de Ro-Ro liderliğini yeniden ele geçirmeyi hedefleyen UND’nin yeni oluşumunda bir firmanın alacağı en büyük hisse oranı 4,5’u
geçmeyecek. 5 yıl içinde de hisselerin yüzde 50’si halka açılacak.
UND gerçekleştirdiği bir toplantıyla
Ro-Ro için kararlı olduğunu açıkladı. Toplantıya UND Yönetim Kurulu
üyeleri, Ekol Lojistik Ortak Girişimi
katıldı. Çetin Nuhoğlu yaptığı açıklamada, Avrupa yönlü taşımalardaki sıkıntıları anlatarak Ro-Ro’nun sürdürülebilirlik için şart olduğunun altını çizdi. İlk etapta UN Ro-Ro’yu satın almak için ihaleye gireceklerini,
bu iş olmazsa ya başka Ro-Ro firmasını alacaklarını ya da kendi firmalarını kuracaklarını açıkladı. Yeni ortak girişimin önemli hedefler koyduğunun üzerinde duran Çetin Nuhoğ-
Haziran 2014
lu, sürdürülebilirlik, şeffaflık, herkese
eşit mesafede olma, rekabetçilik, hesap verebilirlik gibi özellikleriyle yeni
oluşumun batıya taşıma yapan tüm
uluslararası taşımacılara açık olduğunu aktardı.
2007 yılında ABD’li fon şirketi KKR’ye
satılan UN Ro-Ro şirketinin hisselerinin satılacağının duyurulması üzerine, daha önce satılmış olan hisselerini geri almak üzere harekete geçen
UND Yönetimi, üyeleriyle temel ilkeler üzerinde uzlaştığı yeni bir ortaklık
ile teklif sunmaya karar verdi. 1994
yılında, Yugoslavya’daki savaş nede-
niyle Avrupa’ya karayolu taşımalarının tıkanması sonucunda UND liderliğinde ve UND üyeleri tarafından yeni bir iş modeli üzerinde kurulan Ro-Ro hattı, yıllar içinde verimli
bir işletmeye dönüştü.
1994’te başarıyla hayata geçirilen ve yıllar içinde sürdürülebilirliğini kanıtlayan UN Ro-Ro şirketine yeniden talip olduklarını belirten UND
Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, böyle bir oluşumun temel nedenini öncelikle ülke performansına
katkı sağlayacak yapıların oluşturulması, daha sonra sektör firmaları-
25
nın başarılı olabilecekleri altyapıların
hazırlanması” olarak açıkladı.
Ortak girişim adına UND Yönetim
Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Satın alma kararımız; Türkiye ve AB
arasında yapılan ticaretin gelişmesi ve taşımacılarımızın rekabet gücünün artması için çok önemlidir. Türkiye 2008-2013 yıllarında yapılan taşımalarda pazar payı kaybetti. 2008
yılında toplam 400 bin taşıma varken, 2013 yılında bu sayı 500 bine
çıktı. 2008 yılında 400 bin taşımanın 335 bini Türk taşımacılar tarafından yapılırken sadece 65 binini yabancılar taşıyordu. 2013 yılında 500
bine çıkan Türkiye’nin Avrupa’ya yapılan taşımalarında Türk taşımacıların payı 335 binden 310 bine düştü.
65 bin taşıyan yabancıların ülkemizden batıya gerçekleştirdikleri sefer
sayısı ise son 10 yılda yüzde 300
artarak 190 bine çıktı. 2004 yılında batıya yapılan taşımaların merkezi olan İstanbul’da 443 firmamız varken bu firmaların sayısı 400 binin altına düştü. Son 10 yılda ihracatımız
3 kat artasına rağmen firma ve sefer
sayılarımız ise düşüş gösterdi UN RoRo ise bu dönemde büyüme taleplerimizi yerine getirmedi. Dolayısıyla
bu proje bizim yaşam mücadelemizdir. Bu sorumluluğu yerine getirmek
için de bu kararı aldık.” diyerek hedefe odaklandıklarını ifade etti.
Akdeniz çanağında, Doğu Afrika’ya
kadar uzanabilecek yeni ulaştırma
koridorlarının oluşturulması hedefiyle yola çıktıklarını aktaran Nuhoğlu,
tüm UND Yönetim Kurulu Üyeleri’nin
yanı sıra mevcut Ro-Ro hatlarını en
fazla kullanan ve büyük nakliyecilerle
yaptıkları istişareler sonucunda yeni
yatırım ortaklığı için temel ilkeler üzerinde uzlaşıldığını belirtti.
1-Sürdürülebilirlik:
Özellikle Avrupa’ya çıkışlarda kara-
yolunda yaşanan darboğazlar, kotalar
geçiş kısıtlamaları ve yüksek ücretlere
karşı sürdürülebilir bir alternatif yaratılarak ihracatımızın karayoluna mahkum
edilmesinin önüne geçilecektir.
2-Herkese eşit uzaklıkta olan bir iş
modeliyle, Ro-Ro kullanıcılarının hiçbir teminat vermeden ve ekstra ödeme yapmadan kullandığı sayı oranında hisse sahibi olacağı bir yapı kurulacak, büyük, küçük herkesin hizmet
alımında eşit muamele görmesini temin için bağımsız bir kurul tarafından
yönetilmesi sağlanacaktır. Yönetim
Haziran 2014
26
UND’DEN
Kurulu 7 üyeden oluşacak, bunlardan sadece 3’ü uluslararası nakliyeci olacak, sektör dışından deneyimli,
profesyonel ve saygı duyulan bir Yönetim Kurulu oluşturulacaktır.
3-Hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkesi altında, bağımsız uluslararası
şirketler ve UND ilgili kurulları tarafından izlenen, denetlenen ve performansı tüm kullanıcılar tarafından
takip edilebilen bir yapı oluşturulacaktır.
4-Türkiye’nin batıya yapılan taşımalarında yabancı taşımacılara karşı alternatif, tüm taşıma modlarına
karşı denizyolu, demiryolu gibi farklı modlarında bir araya getirilerek intermodal taşıma sistemleriyle; rekabetçi bir sistem oluşturulacaktır.
5-Sektörün sahiplenmesi sonucunda, kullanım artırılarak yüksek doluluk sağlanacak elde edilecek maliyet avantajı kullanıcılara yansıtılarak
herkes için yüksek katma değer sağlanacaktır.
Girişimin temel hedeflerinden birinin 5 yıl içinde yüzde 50’sini halka
açılması olduğunu söyleyen Nuhoğlu, yeni yapıda 5 yıl içinde halka açılacak olan şirkette hissedarlık oranının en fazla yüzde 4.5 ile sınırlandırılacağını açıkladı.
“UND olarak o tarihte UN RoRo’nun satışına karşıydık, hatta rahmetli Saffet Ulusoy da karşıydı. Ama
Haziran 2014
2006-2007 konjonktüründe çok cazip teklifler ortaya çıktı. Çeşitli fonlar
vardı, fakat UN Ro-Ro o günkü şartları sağlayamadığı için büyüme ihtiyacımızı karşılayamadı. UN Ro-Ro,
planlarımız içindeki büyüme ve rekabetçilik hedeflerine tam yanıt veremediği için pazar payımızı kaybettik, yabancıların pazardaki payı arttı. Tekrar satışı söz konusu olursa, bu
yüzden, sektöre geri kazanılmasının
doğru olacağına inanıyoruz. Tüm
nakliyeci dostlarımız, böyle bir yapının tekrar sektöre kazandırılması konusunda istekliler. Ro-Ro taşımalarının yüzde 20-30’unu gerçekleştiren
taşımacılarımız da bu yapıya yüzde
100 destek vereceklerini açıkça ifade ettiler.
Halen kendi Ro-Ro hattını işleten basın toplantısına katılarak Ortak Girişime Destek veren Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul bu
yeni yapıda kendisini nasıl konumlandıracağına dair soruya ”Şu anda
Alternatif Ro-Ro şirketine vermekte
olduğumuz desteği, artık yeni yapıya
vereceğiz” şeklinde cevap verdi.
Çetin Nuhoğlu, Türkiye’nin büyümesi
için ihracatın artmasının gerektiğini,
bunun için bu coğrafyadaki ticaret ve
taşımacılıktan daha fazla pay alması gerektiğini belirtirken, “Lojistik hizmetlerin yeni iş modelleriyle geliştirilmesi ve hem karayolunda, hem de-
nizyolunda etkin yeni ulaştırma koridorlarının yaratılması sürecini sonuna kadar destekleyeceklerini ifade etti.
Ahmet Musul:
“Ayrıcalık yok,
herkesle aynı
hakkımız olacak”
Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Musul, tüm güçleriyle, hacimleriyle ve deneyimleriyle bu girişime
destek vereceklerini belirterek, firma
olarak kendilerinin ortak girişim içinde yer aldıklarını, ancak diğer firmalardan farklı bir haklarının olmayacağının altını özellikle çizdi. Musul, bir
firmanın en fazla yüzde 4,5 hisseye
sahip olabileceğini hatırlatarak yeni
oluşumun sınırlarını ortaya koydu.
27
Türkiye ile Çin gümrük idareleri
arasında işbirliği anlaşması imzalandı
Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye
Gümrük İdareleri arasında İşbirliği
ve Karşılıklı Yardım Anlaşması revize edildi.
2002’den bugüne kadar yürürlükte
bulunan İşbirliği ve Karşılıklı Yardım
Anlaşması’nın revize edilmesine ilişkin anlaşma, Pekin’de yapılan Gümrük İdaresi Başkanları Toplantısı’nda
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız ile Çin Gümrük İdaresi Bakanı YU Gouangzou
tarafından imzalandı. Anlaşma ile
Çin ve Türk Gümrük İdareleri arasında tesis edilen yakın işbirliğinin
yanı sıra gümrük idareleri başkanları düzeyinde İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Ortak Komitesi kuruldu. Bu komite düzenli olarak bir araya gelerek
iki ülke gümrük idareleri arasındaki konuları üst düzeyde ele alacak.
Çin ve Türk Gümrük İdaresi Başkanları Toplantısı’nda iki ülke arasındaki dış ticaret ve istatistik farkları, Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması, Kıymet Veri Bankası’na erişim, Çin’in TIR Sözleşmesi’ne katılımı, Çin’in İpek Yolu İşbirliği ve Kervansaray Projesi’ne katılımı ve tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması konusunda işbirliği yapılması kararlaştırıldı. Yetkilendirilmiş Yükümlü Sistemi konusunda Karşılıklı Tanıma Anlaşması imzalamaya varacak bir işbirliğine gidilmesi gibi önemli konular görüşüldü ve bu konularda çalışma grupları oluşturulmasına karar
verildi. İmza töreninde Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı AB Dış İlişkiler Genel Müdürü Hasan Köseoğlu da hazır bulundu.
Haziran 2014
28
GÜNDEM
Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü
Karşılıklı Tanıma Anlaşması imzalandı
İhracattaki “Yetkilendirilmiş Yükümlü” statüsünün, emniyet ve güvenlik standartlarına sahip olan firmalara gümrük işlemlerinde kolaylık ve imtiyazlar tanıyan uluslararası bir statü olduğunu aktaran Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının faydalarını şöyle sıraladı: “Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasıyla eşya trafiğindeki bürokrasi azalmaktadır,
uluslararası ticaret sevkiyatındaki gecikmelerden kaynaklanan mali yükler bertaraf edilmektedir. Tedarik zincirinin güven altına alınması, öngörülebilir bir
dış ticaret ortamının elde edilmesi yolunda önemli bir adımdır. Bu uygulamayla güvenilir firmalar ödüllendirilmektedir.”
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO)
düzenlenen Türkiye-Güney Kore Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması imza töreninde konuştu. Yazıcı, Güney Kore’yle imzalanan anlaşmanın, geçen sene başlatılan “Yetkilendirilmiş Yükümlü” uygulamasını uluslararası düzleme taşıyan ilk adım olduğunu söyledi. Türk
ve Kore halkları arasındaki ilişkilerin
yıllar öncesine dayandığını dile getiren Bakan Yazıcı, iki ülke arasındaki köklü ilişkilerin ekonomik anlamda çeşitlenerek artacağını kaydetti.
İhracattaki “Yetkilendirilmiş Yükümlü” statüsünün, emniyet ve güvenlik
standartlarına sahip olan firmalara
gümrük işlemlerinde kolaylık ve im-
Haziran 2014
tiyazlar tanıyan uluslararası bir statü
olduğunu aktaran Yazıcı, Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının faydalarını şöyle sıraladı: “Yetkilendirilmiş
Yükümlü uygulamasıyla eşya trafiğindeki bürokrasi azalmaktadır, uluslararası ticaret sevkiyatındaki gecikmelerden kaynaklanan mali yükler bertaraf edilmektedir. Tedarik zincirinin
güven altına alınması, öngörülebilir
bir dış ticaret ortamının elde edilmesi
yolunda önemli bir adımdır. Bu uygulamayla güvenilir firmalar ödüllendirilmektedir. Gümrük denetimlerinin
yüksek risk içeren eşyaya odaklanması sağlanmakta ve özel sektörün
daha rekabetçi bir pozisyonda yer almasına imkan tanımaktadır.” İlk olarak 10 Ocak 2013’te öncelikli olarak
ihracatta uygulamaya başlanan uygulama kapsamında bugüne kadar
14 firmaya Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsü verildiğini söyleyen Yazıcı, 10’a yakın firmanın da başvuru
ve inceleme sürecinin devam ettiğini kaydetti.
“Türkiye, Gümrük Şeffaflığı
Endeksi’nde tam puan alan
35 ülkeden biri”
OECD’ye göre dünya ticaretinde
maliyetlerin yaklaşık yüzde 15’ini
gümrük işlemlerinin oluşturduğunu
dile getiren Bakan Yazıcı, “Bu oranda yüzde 1’lik bir azalma, dünya
ekonomisine yaklaşık 40 milyar dolarlık bir katkı sağlamaktadır. Dünya Bankası’na göre, bir ülkede ihra-
29
cat maliyetlerindeki yüzde 10’luk bir
azalma, ülkenin toplam ihracatında
yüzde 4,7’lik bir artış sağlamaktadır” bilgisini verdi. Gümrük idareleri ile özel sektör iş birliğinin ekonomide çarpan etkisi oluşturduğunu belirten Yazıcı, son yıllarda Türk gümrük
kapıları ve gümrükleme süreçlerinde
yaşanan gelişmelere dikkati çekerek,
şunları aktardı: “Küresel Ticaretin
Kolaylaştırılması Endeksi’nde 2010
ve 2012 yıllarında 62’nci sırada yer
alan ülkemiz, 2014 yılında 46’ncı sıraya yükselmiştir. Türkiye, Gümrük
Şeffaflığı Endeksinde ise tam puan
alan 35 ülkeden biridir. Geçen yıl
aralık ayında Endonezya’da Dünya
Ticaret Örgütü’nün Bakanlar Kurulu toplantısında ‘Ticaretin Kolaylaştırılması Anlaşması’ imzalandı. Anlaşma metninde yer alan tüm taahhütler, bizim gümrük idarelerimizde uygulamaya başladığımız ya da uygulamak üzere hazırlık yaptığımız çalış-
malardır. Müzakerelerde ülkemizdeki uygulamalarımızdan tecrübelerimizle anlaşma metnine pek çok konuda müdahil olduk. Yapılan araştırmalar, anlaşmanın onaylanması ve hayata geçirilmesi durumunda dünya ekonomisine katkılarının
oldukça büyük olacağını göstermektedir. Orta vadede toplam küresel ihracat kazancı 2 trilyon doları aşacak, ihracat artışıyla 34 milyon
yeni iş imkanı sağlanacak ve küresel
Gayrisafi Hasıla 2 trilyon dolar civarında artacaktır. Bu hesaplamalara göre, Türkiye’nin 20 milyar doların üzerinde ihracat, 40 milyar dolara yakın Gayrisafi Yurt İçi Hasıla kazancı olacaktır.”
İthalatta yeni dönem
Bakan Yazıcı, ithalatta da yeni bir
dönemin başladığını belirterek, Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsü kapsamında “İthalatta Yerinde Gümrükleme” ve “İzinli Alıcı” uygulamalarıyla, gümrük işlemlerini hızlandır-
dıklarını anlattı. “İthalatta Yerinde
Gümrükleme” ve “İzinli Alıcı” uygulamaları için geçen ay yürürlüğe giren “Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği’nin getirdiği yeniliklere değinen Yazıcı, şöyle konuştu:
“İhracatta Yerinde Gümrükleme izninin kapsamı genişlemiştir. Bu sayede
daha fazla ihracat eşyasının, iç gümrüğe uğramadan, ihracatçılarımızın
tesislerinden doğrudan ihraç edilmesi mümkün hale gelmiştir. İzinli Gönderici yetkisine sahip taşımacılarımız
ile eşyası taşınabilecek ihracatçılarımızın kapsamı genişletilmiştir. Böylece daha fazla sayıda ihracatçımızın
eşyası iç gümrüğe uğramadan izinli
göndericinin tesislerinden doğrudan
ihraç edilebilecektir. İthalatta Yerinde Gümrükleme izni hayata geçirilmiştir. İthalatta yerinde gümrükleme
izni, sadece imalatçı yetkisine sahip
olan firmalara tanınan bir kolaylıktır. Yeni Yönetmelikle, İzinli Alıcı yetkisi uygulamasını başlatıyoruz. İzinli
Alıcı yetkisi ile birlikte, Yetkilendirilmiş
Yükümlü statüsüne sahip ya da A ve B
grubu Onaylanmış Kişi statüsüne sahip firmaların ithalat eşyası iç gümrüğe götürülmeden, doğrudan izinli alıcı yetkisi sahibi taşıyıcının tesislerine
gidebilecektir.”
“Yetkilendirilmiş firmalar
her iki ülkede de aynı
haklara sahip olacak”
Yetkilendirilmiş Yükümlü uygulamasının tüm faydalarından azami derecede istifade edebilmek için bu statünün diğer ülkelerde de tanınması gerektiğine dikkati çeken Yazıcı, Güney
Kore’yle imzalanan anlaşmayı işaret ederek, şunları kaydetti: “Bu sta-
Haziran 2014
30
GÜNDEM
tünün diğer ülkelerde de tanınması,
gümrüklerden gümrüklere etkin bir
iş birliği niteliğindeki Karşılıklı Tanıma Anlaşmaları sayesinde olmaktadır. Bugün imzaladığımız anlaşma
bu nedenle çok önemli. Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsündeki firmalarımız bugün Güney Kore’yle imzaladığımız anlaşma çerçevesinde her iki
ülkede de aynı haklara sahip olacaklar. Yani biz onların “Yetkilendirilmiş
Yükümlü” statüsündeki firmalarını tanıyacağız, onlar da bizim. Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsündeki bir firma Türkiye’de hangi haklara sahipse
Güney Kore’de de aynı haklara sahip olacak. Anlaşma, Güney Kore ile
olan ticari faaliyetlerimizi kolaylaştıracaktır.” Türkiye ve Güney Kore arasındaki dış ticaretin, 2002-2012 yılları arasında yaklaşık 6,5 kat arttığını belirten Yazıcı, “2002’de ülkelerimizin dış ticaret hacmi 955 milyon
248 milyon dolardı. 2013 yılında bu
rakam 6 milyar 548 milyon dolara
ulaşmıştır. 2014’ün ilk 5 ayında ise
dış ticaretimiz 3 milyar doları geçmiş
durumda. İnşallah bugün imzaladığımız anlaşma ile ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi daha da artacak
ve çeşitlenecektir” diye konuştu.
Anlaşmanın yararları
İmzalanan anlaşma sayesinde, yetkilendirilmiş yükümlü belgesi sahibi
firmaların, anlaşmaya taraf ülkelerce güvenilir olarak kabul edileceğini
Haziran 2014
anımsatan Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ülkelerle yapılacak ticarette daha az kontrole tabi olacaklar
ve öncelikli kontrol gibi, taraf ülke tarafından sunulan kolaylıklardan faydalanacaklardır. Özel sektörümüzün
artan rekabet kapasitesi ve uluslararası piyasadan daha etkin faydalanması ile ülkemizin refahına da dolaylı bir katkı sağlanmış olacaktır. Yetkilendirilmiş Yükümlü karşılıklı tanıma anlaşmaları, 2023’e giden süreçte ülkemizin, dünyanın en büyük
10 ekonomisinden biri olma hedefine yönelik birçok kazanım sağlayacaktır.” Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
Müsteşarı Altunyaldız, törende yaptığı konuşmada, bu anlaşma ile yetkilendirilmiş yükümlü statüsüne sahip firmaları uluslararası arenaya taşıdıklarını ve bu firmalara Türkiye’de
tanınan hak ve yetkilerin diğer ülkelerde de geçerli olması için ilk adımı attıklarını ifade etti. Ticaret erbabına gümrüklerde özel kolaylıklar tanıyan yetkilendirilmiş yükümlü statüsünün kapsamlı yeniliklerle zenginleştirdiklerini anlatan Altunyaldız, iş
ve ticaret dünyası için kuralların yeniden yazıldığını dile getirdi. Altunyaldız, “Bugün ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşmasına büyük katkılar sağlayacak bir kilometre taşını
daha başarmanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz” dedi. Türkiye ve
Güney Kore’nin de içinde bulunduğu G20 ülkelerinin dünya ekonomisinin yani toplam dünya Gayri Safi
Milli Hasılası’nın yüzde 85’ini oluşturduğunu, bu ülkelerin aynı zamanda dünya toplam ticaretinin de yüzde
80’ni temsil ettiğinin bilgisini veren
Altunyaldız, ticaret hacmi ve ekonomik büyüklük arasındaki bu paralel-
liğin ticaretin çok önemli bir zenginlik ve refah kaynağı olduğuna işaret ettiğini aktardı. Ülkelerin ekonomik güçleri ve refah düzeylerinin onların küresel ticaretten aldıkları payla doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Altunyaldız, Türkiye’nin dış ticarette yakaladığı büyük ivme sayesinde küresel ekonomiye daha fazla entegre olmanın ve böylece daha
fazla zenginlik ve refaha ulaşmanın
kapısını araladığını kaydetti.
“Güney Kore için bir Avrupa ülkesiyle olan ilk karşılıklı tanıma anlaşması”
Güney Kore Gümrük İdaresi Başkanı Baek Un-Chan, İstanbul’da Türkiye ile Güney Kore arasında ticari faaliyetleri artıracak olan bu imza
töreninin gerçekleştirilmesinin büyük anlam taşıdığını söyledi. Güney Kore ile Türkiye arasındaki ekonomik işbirliğinin 1957 yılında diplomatik ilişkiler kurulmasından bu
yana devam ettiğini anlatan UnChan, 2013 yılında iki ülke arasında
serbest ticaret anlaşmasının yürürlüğe girdiğini ve ticaret hacminin bir
önceki yıla göre yüzde 30 artış gösterdiğini ifade etti.
Anlaşmayı Müsteşar
Altunyaldız imzaladı
Konuşmalarının ardından Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma
Anlaşması, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız
ile Güney Kore Gümrük İdaresi Başkanı Baek Un-Chan tarafından imzalandı. Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı daha sonra Yetkilendirilmiş Yükümlü statüsüne geçmeye
hak kazanan 14 Türk firmasına sertifikalarını verdi.
31
Haziran 2014
32
AKTÜEL
Lojistikte yatırımların artırılması gerek,
dünyada önemli bir lojistik üs olabiliriz
Lojistik sektörü, diğer sektörler tarafından yakından takip ediliyor ve konuşulmaya devam ediyor. Türkiye’de, 90 milyar doları bulan hacmiyle 2 binin üzerinde irili ufaklı şirkete ev sahipliği yapan lojistik sektöründe yatırımların artırılması isteniyor. Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, “Dünyada önemli bir lojistik üs olabilecek durumdayız, lojistiğin 3 yıl içinde 3 kat büyüme kapasitesi var” diyor.
Türkiye’nin puanı 3.50’ye
geriledi ve 30. sıraya düştü
Ülkelere göre endeksler yıllar itibarıyla incelendiğinde İsveç, Norveç,
Lüksemburg’un yükleme ve boşaltma açısından yoğun trafik içermeyen ülkeler olsa da LPI endeksine
göre dünya üzerindeki lojistik mükemmelliğe sahip ülkeler olarak değerlendirildiğini kaydeden Gürdoğan, “Singapur, Almanya ve Hollanda sürekli olarak ilk sıralarda yer almaktadır. Türkiye ise 2014 yılına kadar inişli ve çıkışlı bir puan seyri izlemiş, 2014 yılında puanı 3,50’ye
düşmüş ve 30. sıraya gerilemiştir. Bunun dışında tüm komşu ülkelere göre puanı en fazla olan ülke
Türkiye’dir” ifadesini kullanıyor.
İhracatın üçe katlanması, lojistik şirketlerinin büyüme hızlarını üçe katlamaları demek
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği
(DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, “Türkiye’nin
90 milyar liralık lojistik sektörü hacminin önümüzdeki 3 yıl içinde yaklaşık 3 kat büyüme kapasitesi bulunmaktadır” diyor. DKİB Yönetim Kurulu Başkanı Gürdoğan, yaptığı açıklamada, rekabet avantajının artırılmasında uluslararası ticaretin büyük etkiye sahip olduğunu belirtiyor. Uluslararası ticaret ve operasyonların
oluşturacağı katma değeri artıracak
etkenlerin başında uluslararası taşımacılık ve lojistik hizmetlerin geldiğini ifade eden Gürdoğan, firmaların
lojistik maliyetlerini minimize eden,
ekonomik ve sosyoekonomik kalkınmayı destekleyen, kurulduğu bölgenin kalkınmasında önemli rol oynaHaziran 2014
yan lojistik merkezlerinin ön plana
çıktığını söylüyor.
Lojistik Performans
Endeksi’nde Almanya
birinci sırada yer alıyor
Dünya Bankası Küresel Lojistik Performans Endeksi’nin 2014 versiyonunun en son 21 Mart 2014’te yayımlandığını ifade eden Gürdoğan, şunları söylüyor: “2014 Lojistik Performans Endeksi (LPI) raporunda, Almanya dünyanın en iyi lojistik performans endeksine sahip ülke olarak yer
alırken, Somali en düşük skora sahip ülke oldu. Bir önceki versiyonlarda olduğu gibi 2014 raporunda gelir
düzeyi yüksek ülkelerin dünyanın en
iyi performans gösteren 10 ülkesi sıralamasında başı çektiği görüldü.”
Gürdoğan, Türkiye’nin hedefinin
2018’de bu sıralamada ilk 20 içine girebilmek olduğuna işaret ederek, “2023 yılında 500 milyar dolar
ihracat yapmak, toplam dünya ihracatındaki payımızı 10 yılda yaklaşık
üçe katlamak anlamına gelmektedir. İhracatın üçe katlanması da doğal olarak lojistik şirketlerinin büyüme hızlarını üçe katlamaları ve yeni
pazarlara daha ekonomik, çevreci,
hızlı şekilde hizmet sunması anlamına gelmektedir” diyor.
Lojistik köy alanlarının
zorunluluğu
Lojistik sektöründeki büyümeyi hızlandırmak ve dünya ülkeleriyle rekabet edebilir bir yapıya kavuşmak
açısından lojistik köy alanlarının zorunluluğunun her geçen gün arttığına dikkati çeken Gürdoğan, şöyle
devam ediyor: “Kurulduğu bölgele-
33
rin ekonomik anlamda gelişimini tetikleyen lojistik köy yapılanmaları, taşımacı firmalar için de daha düzgün
tedarik zinciri akışı, depo, araç ve insan gücünün daha verimli kullanımı
ve cirosal anlamda artan kazanç anlamına gelmektedir. “
Dünyada önemli bir lojistik üs
olabilecek durumdayız, lojistiğin 3 yıl içinde 3 kat büyüme
kapasitesi var
“Mevcut durum itibariyle Türkiye’nin
ekonomik gerçekleşmeler anlamında global lojistik pazarından pek
de potansiyeli ölçeğinde pay almadığını görmekteyiz” diyen Gürdoğan, “Oysa ülkemiz gerek jeostratejik gerekse jeopolitik açıdan taşıdığı
özellikler itibariyle bölgesinde ağırlığını her geçen gün artırmak zorunda olan bir ülkedir. Bununla birlikte
sahip olduğu coğrafi konumu, genç
ve dinamik nüfusu sayesinde ülkemiz
dünyada önemli bir lojistik üs olabilecek durumdadır. Türkiye, Balkanlar, Orta Doğu, Kafkaslar ve Akdeniz bölgeleri arasında kalan bir ülke
olduğu için taşımacılık ve aktarma
merkezi ya da taşımacılık bağlantı noktası görevini başaralı bir şekilde yürütebilecek potansiyele sahip”
ifadesini kullanıyor. Türkiye’de lojistik sektörünün 90 milyar doları bulan
hacmi ile 2 binin üzerinde irili ufaklı şirkete ev sahipliği yaptığını vur-
gulayan Gürdoğan, şunları kaydediyor: “Sektör, Avrupa’da yaşanan
ekonomik kriz akabinde daralma ve
Orta Doğu’daki problemler nedeniyle nispeten sıkıntılı günler yaşasa
da yeni pazarlara yönelerek 2013’ü
yaklaşık yüzde 10’luk büyümeyle
kapatmıştır. Dışarıdan alınan lojistik hizmetler ise 36 milyar dolar bü-
yüklük ile Türk pazarının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturmaktadır. Dünyada
8 trilyon dolara ulaşan lojistik sektörünün hacmi, yaşanan krizlerin ardından durağan seyir izlerken Türkiye’nin
90 milyar liralık lojistik sektörü hacminin önümüzdeki 3 yıl içinde yaklaşık 3 kat büyüme kapasitesi bulunmaktadır.”
Haziran 2014
34
AKTÜEL
Çok konuşulan Gümrük Birliği’ne yeni
öneri: STA modeline dönüştürülsün
Gümrük Birliği, her platformda konuşulmaya devam ediyor. Yatırım İyileştirme
Koordinasyon Kurulu (YOİKK) AB’nin üçüncü ülkelere gerçekleştirdiği serbest
ticaret anlaşmalarının baskısının azaltılması için Gümrük Birliği’nin Serbest Ticaret Anlaşması’na dönüştürülmesi gerektiğini gündeme getiriyor. YOİKK’nin
buna benzer 10 önerisi bulunuyor.
Türkiye, ihracat odaklı büyümeyi
kendine hedef edinmiş bir ülke. Markalaşma ve markalı ürünlerle dünya piyasalarında adından söz ettirmeyi kendine ilke edinmiş olan ülkemizde ekonominin dişlileri süratle dönmeye devam ediyor. Ortadoğu, Kuzey Afrika, Asya, Avrupa, Bağısız Devlet Topluluğu, Türk Cumhuriyetleri ve genel olarak da Afrika ile
yakın bir pazar konumunda olan Türkiye, ihracatını gerçekleştirirken özellikle lojistik sektöründen derinlemesine besleniyor.
Haziran 2014
Lojistik sektörü ihracata
‘can suyu’ oluyor
İhracat odaklı büyümesini sürdürmek isteyen Türkiye’de garip ve yanlış birtakım durumlar da ortaya çıkıyor. UND Başkanı Nuhoğlu; “Hizmet
sektöründe turizmden sonra en büyük
katma değeri lojistik sektörü sunuyor.
Ekonomi bakanımız, ekonomi müsteşarlarımız, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB), sektör kuruluşları, çatı
örgütleri, dernekler vs. ülkemize fazladan bir cent nasıl girer diye uğra-
şıyorlar. Oysa hizmet sektöründe yaşananlara bakıldığında lojistik ithalatı yapıldığını üzülerek görüyoruz.
Yabancı ülkelerin taşıma paylarına
baktığınızda üçüncü ülke taşımalarının alıp yürüdüğünü söyleyebiliriz.
Bu, ülkemiz ihracatına bir haksızlıktır.
Taşıma işini yaparken bizler Gümrük
Birliği’nin sanal prangalarından artık
kurtulmak ve eşit rekabet yapmak istiyoruz” diyor. Reel sektör ve kamu işbirliği ile 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin yol haritasını belirlemek için çalışan Yatırım Ortamı
35
İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) bünyesinde oluşturulan 10 teknik komite; bu hedeflere ulaşmanın
önünde engel oluşturabilecek konuları tespit ediyor ve sektörlerin önünü açacak eylem önerilerinin hayata geçirilmesini sağlıyor. Bu çalışmaların en sonuncusu olan “2014-2015
yılları için hazırlanan 100 Eylem Önerisi” bu bağlamda incelenmesi ve iyi
etüt edilmesi gereken bir konu. Bunlar arasında çarpıcı birçok madde yer
alırken Gümrük Birliği’ne ilişkin öneri dikkatleri çekiyor. Buna göre AB’nin
üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği serbest ticaret anlaşmalarının baskısının
azaltılması için “Gümrük Birliği; Serbest Ticaret Anlaşması’na (STA) dönüştürülmeli!”
nun milli bir proje olarak hükümet
ve muhalefet tarafından sahiplenmesini sağlayan Türkiye İhracatçılar Meclisi, bir hedef doğrultusunda
çalışıyor olmanın, hedefin tutup tutmayacağından daha önemli olduğunu belirtmekle birlikte, 500 milyar dolarlık ihracata ulaşmak konusunda bugünden bir sapma olasılığı
görmüyor. 2023 hedeflerine yönelik sistematik bir mecrada yürütülen
çalışmalar, bunu bir varsayım olma-
nın ötesine geçiriyor ve hedefe ulaşmak için hangi sektörün ne oranda
ihracatını arttırması gerektiği verilerle ortaya konuyor, sektörlerin de hedefe ulaşmak için nelere ihtiyaç duyduğu tespit ediliyor. İhracatçı sektörler, 2023 yılı için belirlenen hedeflere
doğru giderken kaderleriyle baş başa
bırakılmış değil. Reel sektör ve kamu
işbirliği ile 500 milyar dolar hedefinin yol haritasını belirlemek için çalışan Yatırım Ortamı İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK), bünyesinde oluşturulan 10 teknik komite ile
2023 hedeflerine ulaşmanın önünde
engel oluşturabilecek konuları tespit
ediyor ve sektörlerin önünü açacak
eylem önerilerinin hayata geçirilmesini sağlıyor. YOİKK’in tespit ettiği sonuçlar, 6 ayda bir müsteşar ve yardımcılarının üye olduğu Yönlendirme
Komitesi’nde takip ediliyor ve ayrıca
Ekonomi Koordinasyon Kurulu üyesi bakanların katılımı ile de gelişmeler izleniyor.
2009-2023’te ihracat büyüme
oranı yüzde 14.3 olmalı
2014 yılında 160 milyar dolarlık ihracat hedefinin yakalanacağı dikkate
alındığında, 2023 yılında 500 milyar
dolara ulaşmak için toplam 26 sektörün ortalama yıllık yüzde 14.3 büyümesi gerekiyor. TİM verilerine göre
100’ün üzerinde eylemin
hayata geçirilmesi isteniyor
Türkiye, 100. kuruluş yıldönümünde 500 milyar dolar tutarındaki ihracat hedefinde, 10’dan geriye saymaya başladı. Sürenin kısalması hedef tutacak-tutmayacak tartışmalarını artırırken, ihracatçı sektörlerden de
2023 hedefine ulaşmak için 2015 yılına kadar 100’ün üzerinde eylemin
hayata geçirilmesini istiyor. Eylemlerden öne çıkan ilk madde AB’nin üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği serbest ticaret anlaşmalarının baskısının azaltılması için Gümrük Birliği’nin serbest
ticaret anlaşmasına dönüştürülmesi.
TİM, hükümet ve muhalefeti
aynı çatı altında
toplamaya çalışıyor
2023 hedefini ortaya koyan, konuHaziran 2014
36
GÜNDEM
Türkiye’nin ihracatı 2003- 2012 yılları arasında ortalama yüzde 14 arttı. 2009-2023 yılları arasında yakalaması gereken ortalama büyüme oranı ise yüzde 14.3. Yani Türkiye son 10 yılda ihracatında yakaladığı büyümeyi önümüzdeki 10 yılda
sürdürdüğünde 2023 hedefini yakalamayı başaracak.
En yüksek büyüme havacılık ve
savunmada, makine umut bağlanan sektör
YOİKK’in 2014-2015 için hazırladığı
‘Sektörel Hedefler ve Gerçekleşmeler’ raporuna göre, 2023 hedefi için,
en yüksek büyüme oranını yüzde 33.5
ile savunma ve havacılık sektörünün
ulaşması gerekiyor. 2023 hedefi için
en çok umut bağlanan sektörlerden
biri makine sektörü. 2013 yılında 5.8
milyar dolar ihracat gerçekleştiren bu
sektörün, 2023 yılına kadar ihracatını her yıl ortalama yüzde 24 arttırarak 50 milyar dolara çıkarması bekleniyor. Oransal bazda ise en büyük artışın beklendiği bir başka yıldız sektör
ise savunma sanayi ve havacılık sektörü. İhracatı 2 milyar dolar seviyesinde olan bu sektörün de her yıl ortalama yüzde 33.5 büyüyerek hedefe 25
milyar dolarla katkı sunması bekleniyor. Savunma sanayi ve havacılık sektörünün 2013-2014 için öngörülen
ihracat artış oranın yüzde 43.7 olduğu dikkate alındığında, sektörün hedefe ulaşması olanaksız görünmüyor.
YOİKK kimlerden oluşuyor?
Başkanlığı’nı Ekonomi Bakanı’nın yaptığı YOİKK, Adalet Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı,
Hazine müsteşarları ile Türkiye Yatırım
Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı, Teknik Komite başkanları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı,
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı ve Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED)
Başkanı’ndan oluşuyor. 637 sayılı KHK
ile YOİKK faaliyetleri, Ekonomi Bakanlığı bünyesinde sürdürülüyor.
İşte 10 teknik komitenin
öne çıkan önerileri
• AB’nin üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği serbest ticaret anlaşmalarının
Haziran 2014
Türkiye’nin ihracatı üzerindeki baskısını
azaltmak için Gümrük Birliği serbest ticaret anlaşmasına dönüştürülsün.
• Tasarım, doğrulama ve dayanım,
yol testleri, araç çarpma tesisi ile rüzgar tüneli yapılması için test merkezleri kurulsun ve mevcut test merkezlerinin sayısı artırılsın.
• Laboratuvar harcamaları desteklensin.
• Uluslararası Türk müteahhitlik firmalarının projelerinde Türk menşeili
ürünlerin tercih edilmesi özendirilsin
ve bu amaçla verilen Eximbank kredilerinin tamamı Türkiye’den mal satın alınmasına yönelik kullandırılsın.
• DİR sistemi KOBİ’ler için de daha
fazla kullanılabilir hale getirilsin.
• Üretimi sonlanan maden sahalarının rehabilitasyonu için firmaları destekleyici teşvikler uygulansın.
• OSB’lerde arsa spekülasyonlarını
engelleyici önlemler alınsın.
• Mevzuat değişikliği ile endüstriyel madenlerin bürokratik masrafları azaltılsın.
• Kamu alımlarında yerli makinelerin tercih edilmesini sağlayıcı düzenlemeler yapılsın.
• Yerli makine alımında KDV düşürülsün.
• Yurtdışında şirket ve marka satın
almalar teşvik edilsin.
• Global şirketlerin Ar-Ge merkezlerini Türkiye’de kurmaları için teşvik
ve destek verilsin.
• Telekomünikasyon ve bilişimdeki
özel komponentlerin üretimi desteklensin.
• Kalıp üretim teknolojilerinin gelişi-
mine yönelik teşvik ve destekler verilsin ve arttırılsın.
• Moda, marka ve tasarım faaliyet
ve yatırımları desteklensin.
• Eximbank’ın vereceği ülke kredilerinde Türk malı alımı için kullanılma
şartı getirilsin.
• Yabancılara çalışma izni verilmesi
süreci ve ölçütleri iyileştirilsin.
• Pamuk stratejik hammadde olarak
konumlandırılsın.
• Bambu ve vizkoz ipliklerin karışımlarının ithalatına gelen sınırlama
kaldırılsın.
• Her bir sektörün yıllık ihracatının
yüzde 1’i kadar tutar, ilgili sektörün devlet yardımları bütçesine tahsis edilsin.
• Gelişmiş ülkelerde ihracatçıya sağlanan finansal enstrümanlar Türkiye’de de geliştirilsin ve türev enstrümanlar üzerindeki yükler
kaldırılsın.
37
Haziran 2014
38
GÜNDEM
UND Başkanı Nuhoğlu müjdeli haberi verdi:
KOTALAR KALKIYOR
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, derneğin son bir
yılda yaptığı çalışmalarının anlatıldığı toplantıda,
kotalar, vizeler ve engellemelerle nasıl mücadele
ettiklerini vurgulayarak
gelinen noktayı ise şöyle ifade etti: “ Çok büyük
bir aksilik olmazsa, savaş
çıkmazsa bu yılın sonunda bütün geçişler serbest
olacak. Bir tek kuruş ödemeyeceğiz.”
Haziran 2014
UND (Uluslararası Nakliyeciler Derneği) bir toplantı gerçekleştirerek bir
yıldır yapıkları çalışmaları üyelerine
anlattı. Toplantıda özellikle yabancı
araçların haksız rekabetiyle mücadele, uluslararası alanda gerçekleşen eylemler ve lobi faaliyetleri detaylarıyla anlatıldı.
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, yaptığı sunumla bir yıla ait çalışmaların tüm detaylarını UND üyeleriyle paylaştı. Şener, batı kapılarından gerçekleşen taşımalarda Türk
plakalı araçların payının son 5 yılda
nasıl düştüğünü rakamlarla ortaya
koydu. Şener; Sürücü Davaları, 500
milyar dolarlık ihracat hedefinin lojistik alt yapısının oluşturulması, Avusturya sorunu ile mücadele için uluslararası toplantılara katılım, ITF yıl-
lık zirvesine katılım, Batı sınır kapılarında yabancı araçların usulsüz taşımalarına kontrol, Ro-la eylemleri,
Kamu işbirliği… gibi bir çok konuda
yapılan çalışmaları anlattı.
Batıyı kaybediyoruz
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu ise
konuşmasına İstanbul’da C2 belgeli firma sayısının 10 yılda nasıl bir
düşüş gösterdiğini anlatarak başladı. Nuhoğlu, “Yıl 2004, batıya ihracatımız 24 milyar dolar, C2 belgeli firma sayımız 430; yıl 2014 batıya ihracatımız 72 milyar dolar, firma
sayımızsa 400’ün altında. İhracatımız artmış ama firma sayımız düşmüş. Taşımacılık artarken, Türk nakliyecisi kan kaybetmiş” dedi.
Nuhoğlu, 2008 yılında Türk nakliye-
39
cisinin batıya 335 bin sefer gerçekleştirdiğini yabancı plakalı araçların ise 65 bin sefer yaptığını belirterek, 2013 yılında ise, toplam seferlerin 10 bin artarak 500 bin seviyesine çıkmasına karşın Türk taşımacılarının 310 bin sefere düştüğünü, buna
mukabil yabancı araçların 3 kat artarak 190 binlik bir sefere ulaştığını
kaydetti.
Suyu çekilen balıklar gibiyiz
Nakliyecilerin kendi çerisinde yaptıkları fiyat odaklı rekabetin de sektörü güçsüzleştirdiğini anlatan Nuhoğlu, “Sürekli fiyat kırarak bir birimizle rekabet ettik. Biz bunlarla uğraşırken birileri gelip suyumuzu çekti. Suyu çekilmiş balıklar gibi can çekişiyoruz” dedi.
Karsız ve belirsiz
bir sektör olduk
Başka sektörlerden hiçbir firmanın
bu sektöre girmediğini, yanılıp girenler varsa en fazla 6 ay içerisinde
terk ettiklerini aktaran UND Başkanı,
“Bu kadar karsız, bu kadar belirsiz bir
başka sektör yok” dedi. Oluşan yılgınlığın ise kendilerini ayağa aldıracak motivasyonu yok ettiğini söyledi.
Hepiniz İzinli Gönderici olun
UND Başkanı, üyelere seslenerek
“Hepiniz İzinli Gönderici olmak zorundasınız” dedi. 27001 kalite standardına sahip olanların kendi depolama alanlarında gümrük işlemlerini
kendilerinin yapacağını, gümrükler-
de beklemeden direkt kapılara gideceklerini söyleyen Nuhoğlu, bunu
herkesin yapması gerektiğinin altını çizdi.
milyar euroluk mal gönderiyorum ve
8,5 milyar euroluk ithalat yapıyorum.
Sen kimsin? Almanya ile yapacağım
ticareti sen mi belirleyeceksin?
Avusturya, Ökombi
bu işte biz yokuz
Avusturya suç işlediğini
gördü ve korkuyor
Avusturya’nın Türk nakliyecisini RoLa trenlerine mahkum etmesini eleştiren Nuhoğlu adeta Ökombi firmasını zarardan kurtaralım diye çalışıldığını ve bu paranın Türk nakliyecisinin cebinden çıktığını söyledi. Nuhoğlu şunları söyledi: “Şirketin 1 milyar Euro cirosu varken
2010-2011’de 400 milyon Euro zarar açıkladı. Bu zarar nasıl oluyor?
Çünkü kimse kullanmıyor. Eskiden
Bulgarlar, Macarlar, Sırplar kullanıyordu şimdi onlara serbest, sadece Türkler kullanıyor. Bu zarar Türklerden çıkarılıyor. Avusturya’ya gidip
diyorsun ki Türklere geçiş izni verme
trene binsinler. Bugüne kadar bu
paraları ödedik. Ama artık diyoruz
ki; biz yokuz..”
Ey Avusturya sen kimsin.!
Macaristan tren hattının kapanmasından sonra toplam hattın ikiye düştüğünü ve diğer hatların dolu
hale geldiğini söyleyen Nuhoğlu,
böylece firmanın geçtiğimiz yıl 12
milyon Euro kar elde ettiğini söyledi. Avusturya’ya seslenen Nuhoğlu, “Macaristan’dan geçiyorduk hattı sen kaldırdın anlaşmayı sen bozdun. Bir ülkenin ticaretini engelleyemezsin. Ben Almanya’ya senede 7,5
Çetin Nuhoğlu, Avusturya’nın tarihinde ilk defa bir KUKK toplantısında
suç işlediğinin farkına vardığını belirterek geçmiş dönemden aldığı ücretlerden doğacak tazminattan korktuğunu söyledi. “Şimdi yana yakıla bu
işin altından nasıl kalkacaklarını düşünüyorlar” dedi.
Bütün geçişler serbest olacak
Kotaların kalkacağı yönündeki görüşlerine karşı bu gücü nereden alındığı sorusunun kendilerine yöneltildiğini belirterek “Bizim gücümüz yok!
Hukukun gücü var. 1963 Ankara
anlaşması var. DB raporu. DTÖ’nün
kararları var dedi. Nuhoğlu şöyle
devam etti: “Türkiye çok büyük bir
sıkıntı yaşamazsa, yılın sonunda bütün geçişler serbest olacak. Bir tek
kuruş ödemeyeceğiz. Bugüne kadar
bu paraları ödemişiz ama hiç sormamışız: Bulgaristan, Romanya bu
parayı ödemiyor da ben neden ödüyorum? Yani kabullenmişiz. Hepimiz
DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) üyesiyiz. DB (Dünya Bankası) Bali’de bir
karar aldı. ‘Transit geçiş üye ülkeler
arasında haktır. Hatta onları engeleyecek bürokratik engel de suçtur’
dedi. 28 ülke buna imza attı. Temmuz 2014’te hayata geçiyor.”
Haziran 2014
40
GÜNDEM
Nuhoğlu: 2015’te Almanya’ya
36 saatte gidebileceğiz
UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu yaptığı konuşmada,
Türkiye’nin devamlı büyümesine ve
taşımacılığın artmasına rağmen
Türk nakliyecilerinin kan kaybettiğini
vurguladı. Nakliyecileri ‘suyu gittikçe çekilen balıklar’a benzeten Nuhoğlu, Türk nakliyeci sayısını azalmasına karşın yabancıların payının giderek arttığına dikkat çekti,
söz konusu rekabet dolayısıyla da
kâr oranlarının düştüğüne değindi.
Küresel ekonominin hassas konumu nedeniyle nakliyecilerin “her bir
kuruş harcamayı dahi hesaplayarak
yapmak zorunda bıraktığını” belirten Çetin Nuhoğlu, maliyetlerin muhakkak kontrol altında olması gerektiğinin altını çizdi. Türk araçların
transit geçişlerinin serbestleştirilmesi konusunda AB nezdinde gerçekleştirilen yoğun girişimlerin çok yakında sonuç vereceğine inandıklarını belirten Nuhoğlu, sektör firmaları adına UND tarafından Avusturya,
Bulgaristan, Slovenya, Macaristan
gibi ülkelerin Türk taşımacılara kar-
şı ayrımcı uygulamaları nedeniyle
başlatılacak dava süreci hakkında
bilgi verdi. Türkiye-AB Ortaklık ve
Gümrük Birliği hukuku kapsamında
taşımacılarımızın 50 yıl öncesinden
bu yana sahip oldukları hakları ve
Türk taşımacıların taşıdıkları malların “AB’nin Gümrük Birliği’nin parçası” olduğunu vurgulayan UND
Başkanı, global bir kural olan transit serbestisi kuralının ihlali nedeniyle Panama Hükümeti’nin, Kolombiya Hükümeti aleyhine açtığı
davayı kazanarak haksız muameleden dolayı tazminat ödemek zorunda kaldığına dikkat çekti. Başkan Nuhoğlu, katılımcı sektör temsilcilerine UND’nin sektörün ulaşmasını arzu ettiği seviyeyi şu sözlerle ifade etti: “ABD ile Meksika
arasındaki El Paso sınırında günde toplam 10 bin araç basitleştirilmiş sistemler sayesinde geçiş yapabiliyor. Bizim de UND olarak hedefimiz, Kapıkule’den 1 saatte geçişi sağlamak. 2015’te, en geç Temmuz ayında, şu hayalimiz gerçek
olacak; yetkilendirilmiş yükümlü ve
izinli gönderici uygulaması gibi basitleştirilmiş uygulamalarla ihracat
işlemleri dahil tüm işlemler 1 saatte tamamlanacak, Kapıkule’den çıkıldıktan sonra Bulgar tarafında da
8 peronda hızla geçiş tamamlanacak, transit engellerle karşılaşılmadan, 36 saat içinde Köln’e ulaşılacak.” Nuhoğlu, toplantının sonunda yemeğe katılan sektör temsilcilerinin sorularını da yanıtladı.
Şener: Transit geçiş hakkı karşılığında
3. ülke belgesi pazarlığı ortadan kalktı
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, son bir yılda UND tarafından
gerçekleştirilen faaliyetleri içeren
bir sunum gerçekleştirdi. UND Yönetim Kurulunun talimatları doğrultusunda İcra Kurulu tarafından hayata geçirilen çalışmalar sonucunda
Türkiye’de kamu kesiminde yaşanan
paradigma değişikliğini vurgulayan
Şener, UND’nin yoğun girişimleri
sayesinde, artık “transit geçiş hakkı
karşılığında 3. ülke belgesi pazarlığının” ortadan kalktığını, bu yönde
Haziran 2014
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili makamlar ile görüş birliği sağlanabildiğini aktardı. Şener, sunumunda 2013 Nisan ve Ağustos aylarında, 2014’te ise Şubat ve Mayıs
aylarında Avusturya’da gerçekleştirilen şoför eylemlerinden görüntülerin yanı sıra Financial Times on-line
haber kanalında yayınlanan ve Türk
şoförlerin AB yollarında yaşadıkları
sıkıntıları gösteren video haberi de
üye firma temsilcileriyle paylaştı.
41
UND Vize sorununu her platformda gümdeme taşıyor
yü engellemeniz gerekir. AB’de bunu yapıyor” diye konuştu.
Soysal davasıyla Türk TIR sürücülerinin
Avrupa’da serbestçe dolaştığı algısının
oluştuğuna da değinen Fatih Şener “Emin
olun ki uluslararası nakliye yapan firmaların ve sürücülerin bir numaralı gündem
maddesi vize sorunudur” dedi.
Uçan TIR peşindeyiz!
Kara Adam
muamelesi görüyoruz
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, uçak pilotlarının hava adamı, gemi kaptanlarının deniz adamı
unvanı ile vizesiz işlerini yapmalarına rağmen, karayoluyla yurtdışına taşıma yapan sürücülerin ise
kara adamı değil adeta kara adam muamelesi gördüğünü söyledi. Şener yapılan haksızlığa vurgu yaparak, “Gümrük Birliği anlaşmasına göre malların
serbest dolaşımı söz konusuyken sürücülere yapılan bu ayrımcı tutum kabul edilemez” dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ve İKV işbirliğinde düzenlenen “Türk Vatandaşları İçin Vizesiz
Dolaşım: Geri Kabul ve Sonrası” konulu panelde konuşan UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener “Ticarette her
geçen gün liberalleşme sürerken Avrupa kaynaklı olarak bizim trafiğimizi engellemek için çok yenilikçi, yaratıcı çabalar sergileniyor. Vize bunlardan
bir tanesi. IRU Genel Sekreteri Martin
Marmy 40 yıl içerisinde sadece Türkler
değil, hiçbir uluslararası TIR sürücüsü
irtica etmemiştir diye bir bilgi paylaştı.
Şunu anlıyoruz: Sürücü irticada, yasa
dışı göçte bir aktör değildir. Türk TIR
sürücülerine konan vizenin irtica kaygısıyla ilgisi yok. Vize engeli çıkarılıyor
çünkü Türk ticareti engellenmek isteniyor” dedi.
Türkiye’den AB’ye önemli miktarda ticaret yapıldığını ve ürünlerin karayoluyla taşındığını aktaran Şener, sürücüaraç ve yükün birbirinden ayrılamayacağını vurgu yaparak “Yükü engellemek isterseniz; ya aracı yada sürücü-
Soysal davası sonucunda ‘Almanya, Danimarka ve Hollanda’da TIR sürücüleri hizmet sağlayıcılardır onları vize ile engelleyemezsiniz’ kararının çıktığını ancak bunun vizesiz taşıma yapmak için yeterli olmadığını aktaran Şener, bunu yapmak
için tek çarenin uçan TIR yapmak olduğunu söyledi. Şener “Güzergahtaki bütün
ülkelerde vize şartı varken TIR’ı uçuracak
teknoloji peşindeyiz” diyerek durumun trajikomik tarafına dikkat çekti.
“Ayrıca bu karar çıkmışken, (18 Ekim Tarihli Schenken kararı) Almanya’nın oyu
hangi yönde olmuştur? Ülkesinde vizesiz
seyahati kabul eden Almanya Schengen
masasında, bugün bizim Slovenya’ya giden sürücülerimizin 150 tanesinin vize nedeniyle uçakla geri gönderilmesinde tutumu ne olmuştur” diye soran Fatih Şener, kararın bütün ülkelerde uygulanmadığı sürece bir işe yaramayacağına atıfta
bulundu.
Şener şunları söyledi: “Schengen
Handbook’da Almanya Danimarka ve
Hollanda sürücüler hizmet sağlayıcıdırlar
ve vizesiz bu hizmeti sağlayabilirler diye bir
karar var. Ama bu karara rağmen bizim
bu ülkelere nasıl ulaşacağımıza dair aşılamaz bir problemimiz var. Son dönemde vizeyi alma, kalma ve yenileme ile ilgili çok ciddi sıkıntılarımız var. Bir vizeyle 90
gün kalabiliyoruz. Avusturya bana tren yok
5 gün bekle diyor. Biz yollarda bekletilerek
vizemizi TIR kuyruklarında tüketir hale geldik. Sürücü ocak ayında aldığı vizeyi doldurmuşsa evine gidiyor bir ay evinde oturup temmuzda alacağı vizeyi bekliyor. Gelinen noktada, yeni vize yeni haktır demeden geriye dönük bize hesap soruyorlar.
6 aylık vizede 90 gün kaldınız ve süreler
uydunuz. Bu yeterli olmuyor. Eskiden 180
günlük süre içerisinde 90 günü doldurmaya bakan Avrupa şu anda senin geçmiş vizedeki kalış sürene de bakıyor. Yeni aldığın 6 aylık vizede 90 gün kalma hakkın
varken sana diyor ki sen bir önceki vizende 6 ayda 90 gün kalmışsın ama yeni 6
ayda kalamazsın. Yılda 90 günlük bir tanıma getiriyor.”
Haziran 2014
42
DOSYA
AEO-Yetkilendirilmiş Yükümlü
Sertifikası maliyetleri düşürecek
zaman kaybına son verecek
11 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren ve bu yıl ‘gönüllülük’ esasına dayanan
ISO 270001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi
Belgeleri dünyanın önde gelen 46 ülkesinde kabul görmüş durumda. Gümrüklerdeki zaman kaybına son verecek bu sistemle maliyetler de düşecek.
Haziran 2014
43
11 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe
giren ve bu yıl ‘gönüllülük’ esasına
dayanan ISO 270001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgeleri 28.524
sayılı Resmi Gazate’de yayınlanarak
yürürlüğe girdi. ‘Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği’ işlevine sahip bu belgeler beraberinde
çok önemli avantajları getiriyor.
Mütekabiliyet esasına
dayanılarak faydalanabilme
imkanı sağlıyor
Karşılıklı tanıma anlaşması yapılan
ülkelerde ‘yetkilendirilmiş yükümlü’ olarak kabul edilme ve o ülkede
yetkilendirilmiş yükümlüler için sağlanan ayrıcalıklardan mütekabiliyet
esasına dayanılarak faydalanabilme
imkanı sağlanacak. Yetkilendirilmiş
yükümlülüğün sunduğu avantajlar
çok. Burada yetkilendirilmiş yükümlülüğün belli başlılarını sıralayacak
olursak, basitleştirilmiş usullere ilişkin kolaylıklardan bazıları: Teminatlı işlemlerinde her bir işlem için ayrı
teminat yerine götürü teminat uygulaması kapsamında tutarı önceden
belirlenmiş süresiz ve düşümsüz teminat verebilme. Teminatlı işlemlerinde kısmi oranda teminat verebilme. Eşya türüne göre sınırlama olmaksızın tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulden (gümrük işlemlerinin,
eşya taşıttan indirilmeden tamamlanması) yararlanabilme. Konşimentosu
ibraz edilemeyen petrol ve türevlerini konşimento ibrazından önce teslim
alabilme.
2017 yılında ‘zorunlu’ olacak
‘Yetkilendirilmiş yükümlü’ kavramı
lojistik literatüründe belki yeni. Bu
yıl itibarıyla yetkilendirilmiş yükümlü
‘gönüllülük’ esasına dayanıyor. Fakat uzun projeksiyonla olaya bakıldığında bu gönüllüğün bir ‘geçiş ve
alıştırma aşaması’ olduğu görülebiliyor. Zira 2017 yılında yetkilendirilmiş yükümlülük esası zorunlu hale
dönüştürülüyor. Ve bu belgeler 2017
yılında zorunlu hale gelecek.
Dünyanın önde gelen
ülkeleri tarafından ‘saygınlık,
itibar ve güvenilirlik’ olarak
değerlendiriliyor
Yetkilendirilmiş yükümlülük, izinli gönderici belgesi dünyanın önde
gelen 46 ülkesinde uygulamaya konulmuş durumda. ABD ve AB Ülkeleri başta olmak üzere bu belgeleri esas alan dünyanın önde gelen
46 ülkesinde bu belgeler çok ciddi
avantajlar sunuyor. Bu belgelere sahip firmalar diğer firmalardan daha
güvenilir, saygın, ticari itibarı olan
firmalar olarak addediliyor.
Resmi Gazete’de konuyla
ilgili açıklamalar mevcut
11 Ocak 2013 Perşembe tarihinde
28524 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Gümrük
İşlerinin
Kolaylaştırılması
Yönetmeliği’nde şu ifadelere yer veriliyor: Bu yönetmeliğin amacı; yetkilendirilmiş yükümlü statüsü için gereken koşulları, başvuruda aranacak
belgeleri, sertifikanın verilmesi, süresi, yenilenmesi, değiştirilmesi, askıya alınması, geri alınması ve iptali ile bu sertifika kapsamında faydalanılacak izinli gönderici, onaylanmış
ihracatçı, eksik beyan, kısmi teminat,
götürü teminat uygulamaları ve emniyet ve güvenlik yönlü kolaylaştırmalar ile bu uygulama ve kolaylaştırmalardan faydalanma yetkilerinin
askıya alınması, geri alınması ve iptali ile gümrük mevzuatından kaynaklanan diğer basitleştirilmiş uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
Eşyanın Menşeinin Tespitine
İlişkin Karar’ın 38’inci maddesine dayanılarak hazırlanmış
Bu konuyla ilgili olarak Resmi
Gazete’de bilgiler mevcut. Bu bilgiler,
sektörümüz adına son derece önemli. Madde 2 – (1)’de “Bu Yönetmelik, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 5/A, 10, 71,
73, 150, 202 ve 204 üncü maddeleri,
29/9/2009 tarihli ve 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan 4458 sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında Kararın 116’ncı maddesi, 23/8/2006 tarihli ve 2006/10895
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük
Birliğinin Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkında Kararın 19 ilâ 23 üncü
maddeleri ile 30/12/2011 tarihli ve
24626 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ile yürürlüğe konulan Genelleştirilmiş
Tercihler Sistemi Kapsamında Tercihli
Rejimden Yararlanacak Eşyanın Menşeinin Tespitine İlişkin Kararın 38 inci
maddesine dayanılarak hazırlanmıştır” ibaresi yer alıyor. Mevzuat değişikliğinden mustarip olan sektörümüzde
artık uzun vadeli ve dünya ile entegre,
gelişmiş dünya ekonomilerince kabul
gören belgeler yer alıyor. Uzun vadeli olan bu belgeler aynı zamanda zaman kaybını da önlüyor. Yetkilendirilmiş Yükümlülük, İzinli Gönderici Belgesi de bunlardan biri… Konuyu derinlemesine inceledik ve akıllardaki
soru işaretlerini bir nebze de olsa cevaplandırmak istedik.
AEO-Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası ne gibi kolaylıklar sağlıyor?
Basitleştirilmiş usullere ilişkin kolaylıklardan bazıları;
-Teminatlı işlemlerinde her bir işlem için ayrı teminat yerine götürü teminat uygulaması kapsamında tutarı önceden
belirlenmiş süresiz ve düşümsüz teminat verebilme.
-Teminatlı işlemlerinde kısmi oranda teminat verebilme.
-Eşya türüne göre sınırlama olmaksızın tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş usulden (gümrük işlemlerinin, eşya taşıttan indirilmeden tamamlanması) yararlanabilme.
-Konşimentosu ibraz edilemeyen petrol ve türevlerini konşimento ibrazından önce teslim alabilme.
Haziran 2014
44
DOSYA
Yetkili Yükümlü Statüsü dünya genelinde
itibar ve güvenilirlik olarak kabul görüyor
Yetkili Yükümlü, İzinli Gönderici Statüsünü ve belgeleri konusunda UND ile
protokol imzalayan ve çözüm ortağı olan Alberk QA Uluslararası Teknik Kontrol ve Belgelendirme Ltd.Şti Proje ve İş Geliştirme Müdürü Mehmet Sarıtaş merak edilenleri cevapladı.
reditasyon nedir? Türkiye’nin akreditasyon kurumu neresidir? gibi soruların cevaplarına ulaşmak sanırım
aydınlatıcı olacaktır. Yönetmelikte
yer aldığı gibi, Avrupa Akreditasyon
Birliği’nin (EA) karşılıklı tanıma anlaşmalarına imza atmış akreditasyon kurumları (Türkiye’de TÜRKAK
) tarafından akredite edilmiş uygunluk değerlendirme kuruluşlarınca
düzenlenmiş belgeler olması esastır.
TÜRKAK’ın internet sitesinde yayımlanmış olan kapsamları ISO 27001
ve ISO 9001 sertifikasyon yeterliliğine sahip belgelendirme kuruluşlarından bu belgeler denetime tabi
olarak alınabilir.
Yükleme, boşaltma, eşya ve aracın
bekletilmesi gibi ekstra masraflardan kurtarıyor
10 Ocak 2013 tarihinde “Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği” kapsamında; ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi ve ISO 9001
Kalite Yönetim Sistemi belgelerinin zorunlu hale getirildiği yönetmelik 28524 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Burada ne gibi
esaslar söz konusu oluyor?
Zorunluluk olarak talep edilen belgeler, yönetmeliğin güvenilirlik, kayıtların izlenebilmesi ve oluşturulan
kayıtların değiştirilememesi esaslarına dayanmaktadır. Standartları biraz açacak olursak; ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetimi Sistemi, kuruluşa ait bilgilerin tehditler karşısında
gizliliğinin, erişilebilirliğinin ve bütünlüğünün sağlanmasıdır. Aynı zamanda bilgi teknolojileri alt yapısının zayıflıklarını gözden geçirir ve uğranabilecek zararlardan önce önlem alın-
Haziran 2014
masını sağlar.
Belgeyi duvara asılacak bir kağıt
parçasından ibaret olarak değerlendirmemek gerek
Belgeyi edinebilmek
için neler gerekli?
ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi
ise bir kuruluşun ve kuruluşta yapılan her türlü işin devamlılığını esas
alır. Yapılan işin/işlemlerin yazılı hale
getirilmesi, planlı, bilinçli, eğitimli ve
etkin iş gücü kullanımı, yetki ve sorumlulukların paylaşımı, kontrol ve
sonuçların izlenebilir olması genel
prensiplerindendir. Belgeleri edinmek için, talep sahibi kuruluşun öncelikle bu iki standart hakkında bilgiye sahip olması gereklidir. Belgeyi duvara asılacak bir kağıt parçasından ibaret olarak değerlendirmemek gerekir. Standart neyi ifade
eder? Kuruluştan beklentiler, uyulması zorunlu kurallar nelerdir? Ak-
Zorunlu sertifikalarını tamamlayarak Yetkili Yükümlü, İzinli
Gönderici Statüsünü ve bu belgeleri alan firmalar, almayanlara göre ne gibi avantajlara
sahip oluyorlar?
Yönetmelik, adında da geçtiği gibi
gümrük işlemlerinin kolaylaştırılmasına dayanmaktadır. Statüye sahip firmalar yerinde gümrükleme
kolaylığına sahip olarak; yükleme,
boşaltma, eşya ve aracın bekletilmesi gibi ekstra masraflardan kurtulacaktır. Gümrük kapılarında yaşanan beklemelerden, gecikmeli
teslimlerden, sigorta maliyetlerine
kadar pek çok konuda mali avantajlar sağlayacaktır. Karşılıklı tanıma anlaşması yapılan ülkelerde
yetkilendirilmiş yükümlü olarak kabul edilme ve o ülkede yetkilendirilmiş yükümlüler için sağlanan ayrıcalıklardan mütekabiliyet esasına
dayanılarak faydalanabilme imkanı
sağlanacaktır.
45
Ne gibi kolaylıklar
sağlıyor peki?
Basitleştirilmiş usullere ilişkin kolaylıklardan bazıları;
-Teminatlı işlemlerinde her bir işlem
için ayrı teminat yerine götürü teminat uygulaması kapsamında tutarı önceden belirlenmiş süresiz ve düşümsüz teminat verebilme.
-Teminatlı işlemlerinde kısmi oranda
teminat verebilme.
-Eşya türüne göre sınırlama olmaksızın tam beyanlı yaygın basitleştirilmiş
usulden (gümrük işlemlerinin, eşya
taşıttan indirilmeden tamamlanması)
yararlanabilme.
-Konşimentosu ibraz edilemeyen petrol ve türevlerini konşimento ibrazından önce teslim alabilme.
2017 yılında itibaren ‘Yetkili Yükümlü Statüsü’ tanınmış tek ve uluslararası statü olarak yerini alacak
Zorunluluk mu, gönüllülük mü
türünden kafa karıştırıcı birtakım sorular var. Konuyu değerlendirir misiniz?
Bu konuda zorunluluk kelimesinden
çok gönüllük kelimesini kullanmamız
daha yerinde olacak sanırım çünkü mevcut şartlarda 2017 yılına kadar tanınmış hakların ve uygulamaların ( A grubu acenta, yeşil hat, kırmızı hat uygulaması gibi ) devamlılığı yer almakta. Aksi bir hüküm yayımlanmadığı sürece 2017 yılında itibaren ise Yetkili Yükümlü Statüsü tanınmış tek ve uluslararası statü olarak yerini alacaktır.
Alberk QA Technic olarak lojistik sektörünün öncü kuruluşlarıyla çalışıyoruz
Alberk QA Technic olarak lojistik
sektörümüze uluslararası teknik
kontrol ve belgelendirme konularında nasıl faydalar sağılıyorsunuz, şu an hangi lojistik firmalarıyla çalışıyorsunuz?
Alberk QA Technic olarak lojistik
sektöründe öncü pek çok kuruluşa
daha önce de eğitim ve belgelendirme desteği vermekteydik. 2014 yılında UND ile imzaladığımız protokol
doğrultusunda, sözleşmeli çözüm ortağı olarak tüm üyelere hizmet vermekteyiz. Yetkili Yükümlü, İzinli Gönderici Statüsüne başvuruda bulunmak üzere bizimle belgelendirme sürecini tamamlayan başlıca firmalarımız: Horoz Lojistik, Hüner Uluslararası Taşımacılık, Karınca Lojistik, Bü-
Alberk Kalite Ekspertiz hakkında
2004 yılı Aralık ayında yüzde 100 yerli sermaye ve Türk mühendislerince
kurulan ve Alberk Kalite Ekspertiz adı ile faaliyetlerine başlayan kuruluş,
2007 yılı Ağustos ayında isim değişikliği yaparak Alberk QA Uluslararası Teknik Kontrol ve Belgelendirme Ltd.Şti olarak tamamen tüzel kişiliğe
haiz özel bir kurum niteliği kazanıyor. Kısa sürede dürüst, iş ahlakına uygun, profesyonel ve tarafsız bir yaklaşımla sürdürdüğü çalışmalarıyla sektörünün en güvenilir kuruluşlarından biri oluyor. Firma, büyüyen yapısının
getirdiği kurumsallaşma gerekliliklerini daha iyi yerine getirebilmek amacı ile 2013 yılında unvan ve yapı değişikliği gerçekleştiriyor. QA Technic,
hizmet verdiği kurumlara ulusal ve uluslararası kapsamda en geniş ve güvenilir akreditasyon olanakları ve kurumsal yapısı ile kalite sistem belgelendirmede ve CE ürün belgelendirmede ürün ve hizmete, marka ve firmaya ulusal ve uluslararası alanlarda saygınlık ve katkı sağlamayı hedefliyor.
Alberk QA Technic, tarafsızlık ilkesi doğrultusunda belgelendirme taleplerini merkez ofisinden almakta ve yurt içerisinde TÜRKAK akreditasyonlu belgelendirme hizmeti sunuyor. Denetim ve raporlama dili Türkçe. QA
Technic’in Türkiye ve dünya üzerinde 20’den fazla ofisi bulunuyor.
yük Anadolu Lojistik, İpekyol Lojistik,
Oskar Grup olarak sayabilirim.
Tercih edilmenizdeki
etkenler neler?
Yüzde 100 Türk şirketi olarak 27 ülkede faaliyet gösteriyor olmamız,
TÜRKAK onaylı olarak belgelendirme yapan ve belgelendirme sektöründe en geniş kapsama sahip olan
firmalardan biri olarak hizmet vermemiz, her şeyden öte müşterilerimize çözüm odaklı yaklaşımlarla yardımcı olmamız tercih sebepleri arasında sayılabilir. Belgelendirme
sözleşmeleri üç yıllık bir süreyi kapsayacak şekilde düzenlenmektedir.
Çalıştığımız şirketler üç yılın sonunda yönetsel ve maddi olumlu farklılıkları gördüklerinde bizim sağladığımız değer de fark edilmekte.
Ticari itibar ve güvenilirlik
ifadesi taşıyor
AB’de ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde bu belgeler ne anlam
ifade ediyor?
Dünyada karşılıklı tanıma anlaşmalarına imza atan ve Yetkili Yükümlü statüsünün uygulamaya aldığı ülkeler arasında; Avrupa Birliği’ne üye
ülkeler ile Amerika Birleşik Devletleri,
Arjantin, Cezayir, Çin ve Hong Kong,
Dominik Cumhuriyeti, Guatemala,
İsrail, İsviçre, Kanada, Kenya, Kolombiya, Kore, Kosta Rika, Malezya,
Meksika, Norveç, Singapur, Ürdün,
Yeni Zelanda ve Zambiya olmak üzere, toplam 46 ülke yer almakta. Dolayısı ile Yetkili Yükümlü Statüsü bu ülkelerde ticari itibar ve güvenilirlik ifadesi taşımaktadır.
UND ile bu konuda bir çalışmanız
var mı? UND ile ortak bir çalışma yapıp UND üyelerine eğitimler, kolaylıklar sağlanabilir mi?
UND, lojistik sektörünün en önemli çatı kuruluşudur. UND, üyelerine
yönelik olarak belgelendirmeler ve
diğer tüm konularda eğitimler veriyor. UND, Türkiye’deki ve dünyadaki çalışmaları yakından takip ederek anında müdahale edebiliyor, enformasyonu üyelerine doğru şekilde
ulaştırabiliyor. Bu bakımdan UND’yi
ve UND’nin çalışmalarını tebrik ediyoruz. 2014 yılında Alberk QA Technic olarak UND ile imzaladığımız
protokol doğrultusunda, sözleşmeli çözüm ortağı olarak tüm üyelere
hizmet vermekteyiz. UND üyesi tüm
firmalarımıza yardımcı olmaktan dolayı da ayrıca mutluyuz. Bu bakımdan UND’ye teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum. Alberk QA Technic olarak Türkiye’de İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Gaziantep ve Denizli illerinde ofislerimiz ile
UND’nin tüm üye şirketlerine destek vermekten son derece onur duyuyoruz. İşbirliğimizin ve üye şirketlere sağlayacağımız katkıların uzun
yıllar devam etmesini dilerim.
Haziran 2014
46
DOSYA
Omsan Genel Müdürü Osman Küçükertan:
Güvenilir firma kategorisindeyiz
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması’na
İlişkin Yönetmeliğinin Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra Omsan, Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası başvurusunu yapmak üzere uzman bir ekip kurdu ve gerekli çalışmalara başladı. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı’na yapılan başvurunun ardından, Omsan bu sertifikayı alan
ilk firmalardan biri oldu. Omsan bu
sertifikayı, 9 Haziran 2014 tarihinde
düzenlenen Yetkilendirilmiş Yükümlü Karşılıklı Tanıma Anlaşması İmza
Töreni’nde Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati Yazıcı’dan aldı. Sertifika başvurusunda en önemli önkoşullardan birisi ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesi’ne sahip olmak. Omsan, Bilgi Güvenliği
Yönetim Sistemi Standardı olan ISO
27001 Belgesi’ne, ilgili gümrük yönetmeliğinin yayınlanmasından önce
sahip olup, bu belgeyi Türkiye’de
alan ilk lojistik firması oldu. Fransa ve AB ülkelerinde lojistik hizmetler sunmak üzere 1996 yılında Omsan Lojistik iştiraki olarak kurulmuş
olan Omsan Fransa da, Basitleştirilmiş Gümrük İşlemleri Sertifikası başvurusunu Fransa’da yaparak 15 Şubat 2013 tarihi itibariyle AEO sertifikasını aldı. Aldığı bu sertifika ile Omsan Fransa, tüm AB gümrük ofisleri
nezdinde ‘Güvenilir Firma’ kategorisinde değerlendiriyor.
Haziran 2014
İşlemler hızlanacak
maliyetler düşecek
Yeni gümrük yönetmeliği kapsamında
alınan Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası ile Gümrük işlemlerinin hızlanacak olmasının ve maliyetlerin düşürülmesinin Türkiye’de hem ihracatçı firmalara hem de lojistik firmalarına önemli
avantajlar sağlayarak Türkiye’nin 2023
yılı hedeflerini yakalamasına katkı sağlayacağı düşünülüyor. Alınan bu sertifika sayesinde Omsan araçları gümrük
merkezlerine uğramaksızın kendi bün-
yesinde kontrol ediliyor. Böylelikle Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası sayesinde müşteri operasyonları hız kazanıyor ve zaman tasarrufu sağlanabiliyor. Ayrıca Türkiye - Güney Kore AEO
Karşılıklı Tanıma Anlaşması müzakereleri kapsamında Türk Gümrük Yetkilileri tarafından örnek lojistik şirketi
olarak seçilen Omsan, Türkiye’ye gelen Güney Kore gümrük yetkililerine
AEO belgesi ile ilgili başvuru sürecini
ve hayata geçirdiği uygulamaları ile ilgili bilgi verdi.”
47
Ekol Lojistik Filo Genel Müdürü Cavit Değirmenci:
Yönetmelik sektör için bir mihenk taşı
“Ekol Lojistik olarak kullandığımız söylemlerde, lojistik süreci olumsuz yönde etkileyen gümrük bürokrasisinin
azaltılması gerektiğini belirtmekteyiz.
Bu kapsamda yayınlanan yönetmeliğin sektör için bir mihenk taşı olduğuna inanıyoruz. Ocak 2013’te yürürlüğe giren yönetmeliğe aynı ay içinde hiç vakit kaybetmeden başvuruda
bulunduk. Ekol Lojistik olarak her zaman ilklerin sahibiyiz ve olmaya devam edeceğiz. İlgili yönetmeliğe yaptığımız başvuru sonucunda almaya hak
kazandığımız
AEO-Yetkilendirilmiş
Yükümlü Sertifikası ile bu alanda sektörde çığır açan bir atak gerçekleştirdik. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından Ocak 2013’te yayınlanan yönetmeliğe ilişkin olarak mayıs ayı içinde başvuruda bulunarak, AEO (Yetkilendirilmiş Yükümlü) Sertifikası’na sahip (belge no: TR/AEOF13340003
belge tarihi: 23.09.2013) ilk Türk lojistik firması olmaya hak kazandık. Bu
sertifikaya en geniş (4 Tesisi için alan)
kapsamda sahip tek firma olduk. Bu
sistem ile gümrük işlemlerini kendi tesislerimizde yürüterek, ihracatçıların
gümrük işlemlerinde harcanan uzun
süreleri, ortadan kaldırıyor ve ihracatçıların mallarını artık gümrükte uzun
süreler bekletmemiş olacağız. Geçiş
aşamasında sistemsel bazı problemler olup bunları Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı yetkilileriyle paylaşıp düzeltilmesi yönünde koordineli olarak çalışmalarımız sürmektedir. Bunların da
sonlanmasıyla dış ticaretimize büyük
hız katacaktır.
Gümrük işlerinde harcanan
uzun süreleri ortadan
kaldırıyoruz
Ekol olarak bu sistem sayesinde ihracatçılarımızın en büyük problemlerinden biri olan gümrük işlemlerinde harcanan uzun süreleri ortadan kaldırıyoruz. Yük kontrollerinin bizim tarafımızdan yapılması ve araçların İç Gümrük
İdareleri’ne uğramaması avantajıyla
ihracatçıya, vakit kaybı yaşatmadan
geçiş yapma imkânı sunuyoruz. Bürokrasi işlemlerini azaltarak, İç Gümrük İdareleri’ne gitmeden, sıra beklemeden Ekol tesislerinde 7/24 yürütülen bu süreçte kazanılan zaman ile
Ro-Ro seferlerinin devinimi de hızlan-
mış oluyor. Avrupa’ya gidiş-dönüş süresi ortalama 12 gün olan ortak transit uygulaması ile bu süre 9 güne düşmüş oluyor. Bu özel yetkinin müşterilerimize yansıyan en bilinen avantajlarını ise pratiklik ve kolaylık oluşturuyor.
Ekol olarak bu sayede, müşterilerimizin rakiplerine oranla bir adım önde
olmalarına destek oluyoruz.
Ticaret hızlanacak
ekonomik kalkınmaya
olanak sağlanacak
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, ticaretin daha da hızlanması ve ekonomik
kalkınmaya olanak sağlayacak olan
bu uygulamaya, büyük önem veriyor. AEO Sertifikası ile Avrupa’ya yapılacak taşımalar, elektronik beyan
ile gerçekleştiriliyor. Böylece kağıtsız işlemler sayesinde yıllık yaklaşık
57 milyon euroluk ciddi bir tasarruf
sağlanması hedefleniyor. Ticaretin
güvenliği ve kolaylaştırmasını sağla-
yan Dünya Gümrük Örgütü ve Dünya Ticaret Örgütünün ortaklaşa yaptığı bir çalışmanın ürünü olan AEO
(Yetkilendirilmiş Yükümlü) Sertifikası
kurumların ve şirketlerin yasalara uygunluk derecesi, iç kontrol, risk unsuru yönetimi, finansal borç ödeme
gücü, güvenlik yönetimi ve iş ortaklığı yönetimi gibi uluslararası standartları karşılayabilmesi ile elde ediliyor. Bu belgeye sahip olunduğunda kuruluş, ciddi bir zaman ve maliyet avantajına sahip oluyor. Avrupa
Birliği’ne üye ülkeler, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Çin ve Hong
Kong, İsrail, İsviçre, Kanada, Kolombiya, Kore, Norveç, Singapur,
Ürdün olmak üzere toplam 46 ülkede AEO Sertifikası uygulaması bulunuyor. Almanya, Hollanda, Fransa gibi ülkelerde gümrük işlemlerinin yüzde 70’inden fazlası, yerinde
AEO Sertifikası uygulaması çerçevesinde yapılıyor.”
Haziran 2014
48
RÖPORTAJ
OTİAD Başkanı Karataş: OTİAD olarak UND
üyesi lojistik firmalarını tercih ederiz ancak…
Osmanbey Tekstilci İş Adamları Derneği (OTİAD) Başkanı İlker Karataş, lojistik
sektöründe firma sayısının çok olduğunu ifade ediyor. Firmaların da fiyatlandırmasının birbirini tutmadığını; alt ve üst limit kavramlarının maalesef bulunmadığını belirten Karataş, yabancı firmalarla aynı fiyatın aynı kalitenin verilmesi halinde UND üyesi lojistikçi firmaların tercih sebebi olacağını, OTİAD olarak UND ile iş ve güçbirlikteliğine hazır olduklarını vurguluyor.
Osmanbey`in örgütlü gücü Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği (OTİAD), 2 Ağustos 1999 yılında
kuruluyor. OTİAD 800`e yakın üyesiyle Osmanbey piyasasını temsil
eden sektörel bir sivil toplum kuruluşu. OTİAD, bölgesel kamu kurum ve
kuruluşlarıyla tam bir işbirliği örneği
sergileyerek birçoğunu kendi imkanlarıyla Osmanbey`in tüm altyapısı ve
üstyapısının yenilenmesini gerçekleştiriyor. Osmanbey`i oluşturan sokak ve caddelerinin çevresel olarak
düzenlenmesi ve yeşillendirilmesinin
yanısıra özel güvenlik hizmeti vererek
Osmanbey`in modern, çağdaş, güvenli ve temiz bir alışveriş merkezi olmasını sağlıyor.
Tekstilde ve hazır giyimde
Türkiye’nin dünyaya açılan
kapısı Osmanbey
Türkiye’nin ve İstanbul’un en önemli canlı ve prestijli alışveriş merkezlerinden biri olan Osmanbey tekstil ve
hazırgiyim piyasası, 40 yıla yaklaşan
geçmişi ile ülkemizin köklü ve gelişen
tekstil ve hazırgiyim sektörlerimizin
dikkate değer bir merkezi olma özelliği taşıyor. Osmanbey, binlerce irili
ufaklı firmanın oluşturduğu bir tekstil merkezi ve açık hava moda fuarı. Büyük bir kısmı kendi markasıyla üretim yapan 4 bini aşkın firmayı barındıran Osmanbey’den 50’den
fazla ülkeye de ihracat gerçekleştiriliyor. Rusya, BDT Ülkeleri Arap Ülkeleri ve Balkan Ülkeleri gibi ülkelerin en önemli tedarikçisi olan Osmanbey, iç piyasasında en önemli tekstil ve hazırgiyim kaynağı. Türk
Tekstil ve Hazırgiyim ihracatının büyük bir kısmı Osmanbey’den yapılı-
Haziran 2014
yor. Osmanbey’i diğer eşdeğer piyasalardan ayıran en önemli özelliği
ise moda yaratan, tasarlayan, üreten,
pazarlayan ve hızlı terminlerle çalışan bir merkez olması. Osmanbey,
üretim kalitesiyle, kapasitesiyle, sağladığı istihdamla ve markalaşmış katma değeri yüksek ürünleriyle birçok
ülkede adını duyuruyor ve tercih edilen bir piyasa haline geliyor. Bu çerçevede Osmanbey, dünyada moda
trendlerini dikkatle izleyen yönüyle
tekstil ve hazırgiyim standlarını belirleyen bir merkez olma yolunda emin
adımlarla yürümektedir. OTİAD Genel Başkanı İlker Karataş, İstanbul’da
tekstil denilince Osmanbey, Laleli, Merter, Bayrampaşa, Güngören,
Zeytinburnu gibi lokasyonların akla
geldiğini ve bu bölgelerin tekstil merkezleri olarak anıldığını ifade ediyor.
Sultanhamam piyasasının en eski yer
olduğunu ifade eden OTİAD Başkanı
Karataş, Osmanbey’in 1976-1977
yılları arasında cazibe merkezi olmaya başladığını ve o tarihten günümüze gücünü artırdığını belirtiyor.
Şu ana kadar OTİAD’de 5 başkanın
görev aldığını, kendisinin 6. başkan
olduğunu ifade eden Karataş, kendisinin hazırgiyim firma sahibi olmadığını, tekstilci olduğunu fakat OTİAD yönetiminde Osmanbey’i her
alanda temsil edecek yetkin kişilerin
bulunduğunu vurguluyor. OTİAD’da
hazırgiyimden tekstile, gıdadan lojistiğe ve dış ticarete kadar birçok
firma yetkilisi yer alıyor. OTİAD’ın
bugün itibarıyla 800’e yakın üyesi olduğunu ifade eden Karataş,
“Osmanbey’i diğer piyasalardan
ayıran en büyük özellik, Osmanbey
yıllardan beri hep kendi markasıyla, kendi tasarımlarıyla kendi pazarlarına kendi üretimlerini yapıp satan
pozisyonda olmuş” diyor. Dünyada
49
yeni akımın organize perakendecilik olduğunu ifade eden OTİAD Başkanı Karataş, Osmanbey’in organize
perakende alanında çok güçlü markalarla dünya arenasında yer aldığını ifade ediyor. Osmanbey’e günlük 5
bin nitelikli ziyaretçi uğruyor, Osmanbey bu bakımdan İstanbul’un merkezi
konumunda yer alıyor.
Yaklaşık 50 ülkeye
ihracat gerçekleşiyor
Osmanbey’de çoğunlukla Rusya’ya
ihracat yapıldığını kaydeden OTİAD Başkanı Karataş, “İhracatımızda başı Rusya çekiyor. Düne kadar Ukrayna’ya ciddi bir ihracat vardı. Arap ülkeleri, Kuzey Afrika, Irak,
İran, Türki Cumhuriyetleri bir volüm
sahibi. Dolayısıyla bu kadar geniş
bir kesime hitap eden bir pazar yaşanan son karışıklarla birlikte maalesef
zor günler yaşıyor. Sadece Osmanbey değil tekstil sektörü genel anlamda zor günler yaşıyor. Etrafa baktığınız zaman bizim için önemli olan her
tarafta bir yangın var. Umut ediyoruz
ki bu yangın en kısa sürede söndürülecektir” diyor. Arap Baharı’yla birlikte Cezayir, Fas, Libya, Mısır, Tunus
ve son olarak da Suriye pazarlarında
sıkıntılar yaşandığını kaydeden OTİAD Başkanı Karataş, Türkiye ihracatçısının bütün bu olumsuzluklara rağmen yılmadığını ve alternatif pazarlar geliştirdiğini ifade ediyor. Karataş,
“Yaşananlardan sonra buradaki üreticilerin tamamı hemen ortama ayak
uydurup yaşanan krizler neticesinde
alternatif üretip yeni pazarlar bulma
adına da son derece aktif ve dinamik
işler ortaya çıkardılar. İnsanlar hemen
bir arayış içerisine girip OTİAD’ın da
vasıtasıyla değişik pazarlara değişik kapılar açma yönünde aktif oluyor. Osmanbey piyasasında işi kaderine bırakmadan bir kapı kapanmasına rağmen bir başka kapıyı açabilme
cesareti ve yeteneği ortaya çıkmıştır”
diyor. Laleli piyasasının da Osmanbey gibi önemli bir iç piyasa olduğunu ifade eden Karataş, Laleli piyasası ile çok ciddi işbirliktelikleri olduğunun da altını çiziyor. Osmanbey piyasasının Şişli, Bomonti, Kağıthane gibi
çok büyük bir yeri kapladığını kaydeden Karataş, Osmanbey piyasasının
üretimle anılan bir yer olduğunu ifade ediyor. 2013 yılına oranla 2014 yılının ilk 4 ayında Rusya ve Ukrayna’ya
olan ihracatın ilk 4 ay içerisinde art-
UND ve OTİAD ortak çalışmalar yürütebilir
Uluslararası Nakliyeciler Derneği(UND)’yi çalışma anlamında yakından takip ettiklerini dile getiren OTİAD Başkanı Karataş, “Çözüm ortaklarımıza baktığınız zaman piyasadaki firma sayısı o kadar fazla ki çok sayıda firma var. Çok sayıda firma olduğu gibi çok sayıda da fiyatlama var. İşin standardı kaçmış gibi bir şey. Buradan şöyle bir sonuç çıkıyor, biz OTİAD ve UND olarak ileriki günlerde şöyle bir işbirlikteliği
yapabiliriz: Hem ithalatçıya verilen hizmet anlamında, hem ihracatçıya verilen hizmet anlamında iki kategoride de bilgi sahibi, söz sahibi insanların özellikle malların
teslim şekilleriyle alakalı konularda bizim üyelerimizi bilinçlendirmek adına birtakım
seminerler düzenleyebiliriz. OTİAD olaraktan yapmak istediğimiz yegane işlerin başında kaliteli bir KOBİ yapısı kurmak geliyor. Çünkü bu piyasa KOBİ’lerden oluşuyor.
Ama biz bunun kalitelisini oluşturmak istiyoruz. Kaliteli KOBİ yapısını kurmak için
de burada detayları kaçırmamak lazım. Yani firmalar, markalaşma, pazar geliştirme,
Ar-Ge, finansal alt yapı kurma konusunda vs. hep yardıma ihtiyaçları var. Bunları biz
kendimizce tamamlamaya çalışıyoruz. Özelikle dış ticaretle uğraşan, ithalat ve ihracat yapan firmalarımız açısından lojistik partnerlerimizin vasatlığın dışına çıkması lazım” diyor. Bilinçli lojistik firmalarının kendilerine kazandıracağının altını çizen
OTİAD Başkanı Karataş, hizmetin kalitesi, hizmetin bedeli anlamında aynı koşulları karşıladığı sürece UND üyesi firmalarının tercih edileceğinin altını özellikle çiziyor.
tığını ancak Ukrayna’daki gelişmelerden dolayı işlerin bir anda durma
noktasına geldiğini ifade den Karataş, OTİAD olarak geliştirdikleri projelerle ihracatı desteklediklerini sözlerine ekliyor.
Fashionİst abiye, gelinlik ve
damatlık Fuarı
İstanbul’un bir moda merkezi olması gerektiğine inandıklarını kaydeden
OTİAD Başkanı Karataş, 2013’te
Fashionİst adı altında bir gelinlik,
abiye ve damatlık fuarı gerçekleştirdiklerini söylüyor. Türkiye’de özellikle
de İstanbul’da bir moda fuarı olmadığının altını çizen OTİAD Başkanı
Karataş, 2013 yılında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdikleri fuarda çok büyük bir ilgi olduğunu belirtiyor. Karataş, “3 gün içerisinde
18 bin üzerinde ziyaretçi söz konusu oldu. 110 katılımcı firma vardı. Aldığımız olumlu sonuçlar neticesinde
de bu sene 2’ncisini düzenleyeceğiz.
Geçen sene 5-7 Aralıkta yapmıştık bu sene 21-23 Kasım tarihlerinde yapacağız. Biz her sene mümkün
olduğunca tarihi biraz daha uluslararası boyutta kabul görür tarihlere
doğru çekmeye gayret ediyoruz. Buradaki kastımız şu Türkiye’de fuarcılık maalesef şu şekilde anlaşılıyor;
Fuarlar sanki açık hava pazar yerleri herkes tam bulunduğu sezonda
veya o sezonun başlangıcında malını oraya almış toplamış, götürmüş,
sergilemiş ve orda direkt sıcak satış
anlayışı var. Dünyada anlayış böyle
değil dünyada anlayış bir sezon öncesinden herkes bir sonraki sezonun
hazırlığını, planlamasını, programlamasını yapıyor. Olağan üstü stokları
hazırlamadan sadece koleksiyon hazırlayaraktan o koleksiyonlarla fuarlara gidiyorlar ve 1 sene öncesinden
siparişlerini alıp hazırlayıp zamanında mallarını teslim ediyorlar” diyor.
2023 hedefleri doğrultusunda fuarlara ihtiyaç olduğunu ifade eden Karataş, OTİAD olarak bu konuda çalıştıklarının altını çiziyor. Shoppinng
Fest ile de ürünleri sokaklara, vatandaşın ayağına kadar getirdiklerini hatırlatan OTİAD Başkanı Karataş, amaçlarının tekstil ve hazırgiyimi sokağa, cadde mağazalarına bir
karnaval havasında taşımak olduğunu belirtiyor. İTO’nun Shopping Feast çerçevesinde kendilerine yardımcı
olduğunu kaydeden Karataş, 14-15
Haziran günü Osmanbey’de müthiş
bir aktivite olduğunu söylüyor.
OTİAD, eğitimlerle
üyelerine destek oluyor
Türkiye’nin son derece hızlı bir değişim içerisinde olduğunu ifade eden
Karataş, bu değişime ayak uydurmak
durumunda olduklarını ifade ediyor.
Ticarette eski metodların kalmadığını, yenilenmek ve gelişmek gerektiğini ifade eden Karataş, OTİAD olarak üyelerine profesyonel yönetim anlamında tam destek olduklarını; eğitimlerle bu desteği perçinlediklerini ifade ediyor. Her şeyi ben bilirim
mantalitesinden kurtulmak gerektiği-
Haziran 2014
50
RÖPORTAJ
ni ifade eden Karataş, modern ekonomilerde sistemin profesyonel ekiplerce bölüştürüldüğünü ifade ediyor. Karataş, “Kaliteli KOBİ yapısını
Osmanbey’de kurmak adına sürekli
eğitim seminerleri veriyoruz. Yöneticilerin kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak eğitimler, pazar araştırmaları, pazarlara sahip çıkma, iyi bir pazarlama örgütü kurmak ve pazarlamayla alakalı bütün gelişimi sağlamak adına seminerler veriyoruz. Bunun yanında planlı programlı hesaplanabilir riskler alabilmek adına her
firmada her KOBİ’de finansal altyapının sağlanması adına beynelmilel
kurallara göre altyapı hazırlamasına yönelik seminerler veriyoruz. İşin
ehli olan kişiler buraya getirip seminerler veriyoruz. Bunun yanında Osman beydeki firmalara Osman Beyin potansiyelinin içenden sıyrılması
için yapılması gerekeni şeyler ile ilgili seminerler veriyoruz. Firmaların
gelişimleri ile alakalı seminerleri vermeye çalışıyoruz. Bu durumda piyasanın gelişimine ciddi bir katkı sağlıyor” diyor.
Lojistik firmalarından
beklentilerimiz yüksek
İhracatta lojistik firmalarına çok büyük bir iş düştüğünü ifade eden OTİAD Başkanı Karataş, “Doğru zamanda, doğru malı, doğru bir şekilde,
doğru pazarlarda pazarlayıp doğru şekilde yerine ulaştırabiliyorsanız
sorun yoktur. Doğru mal dediğiniz
artık dünyadaki trendle alakalı. Yani
ne gidiyor neye talep var? Bunu tespit etmek de bizim görevimiz. Dünyayı gezip fuarlara gideceğiz, bütün
moda fuarlarında o trendi yakalamaya çalışacağız. Sonrasında doğru malı tespit edeceğiz. Doğru zamanda, doğru malı tespit etmek gerekir. Çünkü geç tespit edildiği zaman bir işe yaramaz, faydalı olmaz.
Doğru bir şekilde üretmek yani kaliteli üretimi yapmak doğru bir şekilde
de yerine teslim etmek işin son boyutudur. Bunun yanında doğru zamanda tahsilatını yapmak gerekiyor. Doğru şekilde teslim noktasında en büyük çözüm ortağı lojistik firmaları oluyor. Bir ihracatçının en büyük çözüm ortaklarından bir tanesi tartışmasız lojistik firmalarıdır. İhracat konuşulurken lojistiksiz bir ihracat sohbeti bana göre anlamsız ve
bir ayağı eksik kalmış demektir. Tür-
Haziran 2014
kiye, lojistik anlamında büyük bir gelişim gösterdi. Dünyada ticaret organizasyonla dönüyor. Bu organizasyonu kurarken de en önemli ayaklarından bir tanesi de lojistik. Örneğin
Nijerya’ya gidelim orada ne oluyor o
pazara bir bakalım demeniz tek başınıza kafi değil. Nijerya’ya gidebilmek için önce oraya o hizmeti götürebilecek çözüm ortağınızın olması
lazım. Bütün lojistik firmaların ötesinde Türk Hava Yolları’na büyük iş düşüyor. Türk hava yolları bizim dünyaya açılmamız konusunda büyük katkıları oldu. Dünyanın her tarafına şu
anda destinasyonların sayısı arttı. Bu
durum ihracatın en önemli ayağı dediğimiz lojistik kısmının içerisine giriyor” diyor. Lojistik firmalarının da
‘ben her şeyi yaparım’ mantığından
kurtulmaları gerektiğini ifade eden
Karataş, ben her şeyi her yere taşırım mantığının kendileri için gerçekçi olmadığını belirtiyor. Lojistikçilerin branşlaşması gerektiğini dile getiren Karataş, “Herkes belirli bölgelerde konsantrasyon sağlayıp ihtisas
geliştirmeli. Bizim nakliye şirketlerinden ve lojistik firmalarından beklediğimiz bu. Piyasanın lojistik firmalarından beklentileri açısından bir şey
söylemek gerekirse ‘güven’ son derece önemli yani insanlar güvenli bir
şekilde ürünlerinin teslim alınmasını ve güvenli bir şekilde de zamanında son noktaya teslim edilmesini istiyor. Yaşanacak en ufak bir gecikme büyük zararlara sebep olur.
Çünkü özellikle bizim sektörümüzde
sürekli bir değişim var. Sürekli değişimin içerisine hızına ayak uydurabilecek bir lojistik yapısı da mutlaka olması lazım. O kadar hızlı değişime ayak uyduramayacak bir lojistik yapısı oluşursa o zaman bütün
yaptıklarınız suya düşer” diyor. Karataş konuşmasını şöyle sürdürüyor. “Piyasamız katma değeri en çok
olan ürünleri üretiyor. Katma değeri en çok olan ürünleri üretirken
de kullanmış oldukları hammadde veya yarı mamuller genel itibarıyla ithal gelen mallardan oluşuyor.
Ama Türkiye’de üretilmeyen mallar
bunlar. Türkiye’de üretilmeyen malların buraya getirilmesin de ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.” İthalat kısmında
da yine otomatik olarak çözüm ortaklarının lojistik firmaları olduğunu
ifade eden Karataş, lojistik firmalarının partner mantığı ile hareket etmeleri gerektiğini sözlerine ekliyor.
51
Lojistik sektöründe
yabancı dilin önemi
Doç. Dr. Serap İncaz
Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası
Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı
Türkiye, en son iki yıl önce açıklanan Dünya Bankası Lojistik Performans Endeksi’nde 27. sırada yer almıştı. Türkiye, 2014 Lojistik Performans
Endeksi’nde üç sıra gerileyerek 30. sırada yerini aldı. Coğrafi konumdaki
avantajımızı da kullanarak, yeterli altyapıyı gerçekleştirip ve lojistik sektöründe yetişmiş insan gücü sayısını arttırarak bu sıralamadaki yerimizi yukarı sıralara çıkartmak mümkün olacaktır. Sıralamada akademik anlamda etkin rol, lojistik sektöründe nitelikli insan
gücünün yetiştirilmesidir. Bu nedenle
üniversiteler lojistik ve dış ticaret konuları hakkında teorik bilgi öğretmek yanında, yabancı dilin önemini bilerek
ve bu bilinçle de öğrencilerimize kazandırmak sorumluluğu içinde olmalıdır. Özellikle dışa açılan lojistik şirketlerinde yabancı dil bilmek şart olmaktadır. Hatta bazı durumlarda bir değil
birkaç yabancı dil bilmek bile önemli
olabilir. Lojistik sektöründe başta İngilizce olmak üzere, İtalyanca, Fransızca,
Almanca, İspanyolca gibi dillerde aranan pozisyonlara uygun olarak ve iş,
işin tanımı gereği olarak ikinci ve üçüncü lisanlar tercih nedeni olabilmektedir.
Lojistik sektöründe yabancı dil bilmek;
geniş görüşlülük getirir, profili güçlendirir, uluslararası platformlarda daha
etkin çalışmalara olanak sağlar. Lojistik sektörü doğrudan ulaştırmanın tüm
sektörleri ve dış ticaretle ilgili olduğundan yabancı dil bilmenin bazı avantajları sözkonusudur. Bu avantajların başında, işinizi iyi bir şekilde yürütme ve
takip etme gelmektedir. Bunu gerçekleştirirken de hatasız ve hızlı bir şekilde işlem gerçekleştirmeniz de etkin bir
yabancı dil bilmek ile mümkün olabilecektir. Bir başka açıdan da ele alındığında ifade edilebilir ki; yabancı dili
iyi bilen ve kullanan yeni mezunların lojistik şirketine bıraktığı özgeçmiş İngiliz-
ce bilmeyen bir adaydan bir adım değil çok adım önde olacaktır. Yalnız şöyle de bir gerçek sözkonusudur. Lojistik
sektöründe daha önce de ifade ettiğim
gibi, sadece konuşmak yetmez. İş İngilizcesi de kesinlikle ama kesinlikle olmalıdır. Örneğin; çalıştığınız firmanın
yurt dışındaki firmalarla yaptığı lojistik
işlemlerde sürekli yazışmalar da yapıyorsa, bu durumda konuşma İngilizcesi kadar fiyat teklifleri, ödemeler, anlaşmalar, teslim şekilleri vb. konular içinde iş İngilizcesi büyük önem taşıyacaktır. Buna ek olarak, lojistik firmalarında yabancı dil bilen personelle bilmeyen personel arasında da hem konum
hem de ücret açısından oldukça büyük
farklar olduğunu çalışma yaşantısına
girildiğinde çok rahat görülebilecektir.
İş İngilizcesini etkin bir düzeye
getirebilmek olmazsa olmazlar
arasında geliyor
Gerek dış ticaret ve gerekse lojistik sektöründe istihdam edilen işgücü için aranılan en önemli unsur, yabancı dil olarak olmazsa olmazların başında gelen
İngilizceyi hem konuşabilmek hem de
iş İngilizcesinin etkin bir düzeye getirebilmektir. Lojistikle ilgili bölümlerde eğitim alan öğrenciler ve mezunların uluslararası bir sektör olan lojistik sektöründe daha başarılı olabilmeleri ve yönetim kademelerinde üst düzeylere gelebilmeleri için mutlaka bir yabancı dile
hakim olmalıdır. Buna ek olarak, lojistik sektöründe çalışacak olan öğrencilerimiz Dünya’ya açılan gençler olacağı için global bir dil olan İngilizce konusunda kesinlikle hem konuşma hem
de iş İngilizcesi anlamında üniversitelerinden aldıkları destek kadar kendileri de büyük çaba göstererek yabancı dillerini geliştirmelidirler. Üniversitelerde mevcut uluslararası ticaret, lojis-
tik ve ulaştırma bölümlerinden öğrencilerin mezun olmadan yapmaları gereken staj için bile başvuru yaptıklarında, karşılarına en az bir yabancı dili iyi
bilme koşulu kesinlikle çıkacaktır. Lojistik sektörü için yabancı dil olmazsa olmazlarımız arasındadır. Üniversitelerde öğrencilere lojistik sektöründe en
önemli ve en gerekli özelliğin iyi bir teorik bilgi ile uygulama yanında bir o
kadar da önemli olan en az bir yabancı dili çok iyi bilmek olduğu kesinlikle
kavratılmalı ve öğrenmesi için gereken
önem verilmelidir. Üniversitemiz Nişantaşı Üniversitesi’nde amacımız bu anlamda lojistik sektöründe sadece boşluk doldurmak değil, Türkiye’nin geleceği olan gençlerimizin daha başarılı
olabilmelerini sağlamak amacıyla gelecek için Uluslararası Ticaret ve Lojistik alanı ve ilgili diğer alanlarda hem
kalite yönünden eğitimi güçlendirmek
ve farklılaştırmak ve hem de üniversite
eğitiminde ve mezuniyet sonrası işe yerleştirmede ilk sıralarda olmaktır. Bu bilinç içinde Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü bugünün ve geleceğin meslekleri arasında görüldüğünden, hem
verilen derslerle güçlü bir teorik bilgi
kazandırılmakta ve hemde yabancı dilin önemi nedeniyle hazırlık sınıfı Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü için
zorunlu tutulmaktadır. Hazırlık sınıfına
ek olarak İngilizcenin hazırlık sınıfından
sonra unutulmamasını sağlamak için,
eğitim/öğretim dönemi olan 4 yıl süresince İngilizce ders olarak öğrencilerimize vermeye devam etmekteyiz. Bölümümüzde 3. yıldan itibaren 2. yabancı
dil olarak Almanca, İspanyolca, Rusça
tercih edilebilecektir. Gençlerimizden;
Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümlerini seçerken, yukarıda açıkladığım
koşulları göz önüne alarak seçmelerini bekliyorum.
Haziran 2014
52
RÖPORTAJ
Dünyayı Irak’a taşıyan
Taha Kargo yatırımlara devam ediyor
Irak’a yaptığı taşımalarla adından söz ettiren Taha Kargo, Osmanbey ve Gaziantep şubelerini açtı. Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, yatırımlara devam edeceklerini ve ülke ekonomisine katma değer sunacaklarının altını özenle çizdi.
“Dünyayı Irak’a taşıyoruz” mottosuyla çalışmalarını sürdüren Taha Kargo, yatırımlarla göz dolduruyor. Mayıs ayı içerisinde İstanbul-Osmanbey
şubesini açan Taha Kargo, mayıs
ayının sonuna doğru ise Gaziantep Sevkiyat Merkezi’ni açtı. Taha
Group bünyesinde faaliyet gösteren
Taha Kargo, özellikle Irak’a yaptığı
yatırımlarla uluslararası lojistik sektörümüzün gelişmesine de katkı sunuyor. Taha Group bünyesinde bulunan Golden Bridge Travel firmasının organizasyonluğunda gerçekleştirilen Osmanbey şubesinin açılışına
OTİAD ( Osmanbey Sanayici ve İş
Adamları Derneği ) Yönetim Kurulu
Başkanı Sayın; İlker Karataş, LASİAD
( Laleli Sanayici ve İş Adamları Derneği ) Yönetim Kurulu Başkanı Gıyaseddin Eyyüpkoca, MÜSİAD Genel
Başkan Yardımcısı Adnan Bostan,
MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ali
Pınar Topdaş, MÜSİAD Sektör Kurulu ve Baynak Lojistik Yönetim Kurulu
Başkanı Murat Baykara ve çok sayıda iş insanı katıldı. Irak’a ırak olunmaması gerektiğini dile getiren Taha
Haziran 2014
Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin
Taha, “Kerküklü bir Türkmen olarak
Irak ve Türkiye arasında bir köprü
kurmaktan son derece memnunuz”
ifadesini kullandı. Irak’ın Türkiye için
son derece önemli bir pazar olduğunun altını çizen Taha, Taha Group olarak lojistikten dış ticarete, danışmanlıktan finansa, garantörlükten
turizme ve organizasyona kadar birçok alanda sunduğu çözümlerle tam
bir hizmet firması olduklarını vurguluyor.
Şube sayısını artıran Taha Kargo Irak’ta 100 şubeye ulaşacak
Osmanbey ve Gaziantep’e yaptığı yatırımlarla yurt içindeki şube sayısını 12’ye çıkaran şirket, Irak’taki
şube sayısını ise 40’tan 100’e çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’de 10 şubesi
bulunan Taha Kargo, Osmanbey ve
Gaziantep’te yaptığı yeni yatırımlarla bu sayıyı 12’ye çıkardı. Yıldız Korusu Çadır Köşkü’nde gerçekleştirilen ve çok sayıda davetlinin katıldığı Osmanbey Şubesi açılış yemeğinde konuşan Taha Kargo Yönetim Ku-
rulu Başkanı Emin Taha, öncelikle
Osmanbey’e bu kadar geç geldikleri için Osmanbeylilerden özür diledi.
Açtıkları bu şubeyle Osmanbey’de
bulunan müşterilerine daha iyi hizmet vermeyi hedeflediklerini belirten Emin Taha, “Müşterilerimizden gelen talepleri de dikkate alarak yeni şubemizi burada açtık. Yeni
şubemizin, hem şirketimiz için hem
53
de müşterilerimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hem kara
hem de hava nakliyesinde çok güçlü olan Taha Kargo, aynı zamanda
Suudi Arabistan Hava Yolları’nın genel satış acentasıdır. Bu bölge için
çok güçlü bir ekibimiz var. Bu anlamda Osmanbey’den Suudi Arabistan’a
gönderilecek malları en uygun fiyata ve en hızlı şekilde taşımaya talibiz.
IATA belgesine sahibiz. Amerika’dan,
Afrika’ya dünyanın her ülkesine hava
kargo ile teslimatlar yapıyoruz. Bu
anlamda Osmanbey’deki iş adamlarımızın da bu hizmetlerimizden yararlanacağını düşünüyorum” dedi.
Gaziantep’te 5 dönüm arazi üzerine
4 bin metrekarelik bir tesis inşa ettiklerini belirten Emin Taha, 28 Mayıs’ta
da bunun açılışını gerçekleştireceklerinin bilgisini de Osmanbey şube açılışı lansmanında verdi.
Türk ihracatçısını Çin’e taşıyarak ihracatımızı artıracağız
Bugüne kadar gerçekleştirdikleri yatırımlarla Türk ihracatçısının yurt dışında önünü açtıklarını vurgulayan Emin
Taha, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısa
bir süre önce Çin’in en büyük şehirlerinden olan Guangzhou’da bir şube
açtık. Buradan tüm dünyaya taşıma
yapacağız. Çin’in bir ayağı da İstanbul Laleli’deki şubemiz olacak. Burada çok güçlü bir Çin ekibi oluşturduk.
Bu anlamda yapacağımız çalışmalarla Türkiye’nin ithalatçı konumunda olduğu Çin’e yaptığı ihracatı artırmayı
hedefliyoruz. Ayrıca Çin’e ithalat yapan ve iyi hizmet arayan firmalarımıza
da yardımcı olacağız.”
Iraklı iş insanları sermayesinin
yarısını Türkiye’ye aktardı
Ortadoğu taşımalarında profesyonelleşen Taha Kargo’nun bölgede
en güçlü olduğu pazardan birisi de
Irak. Taha Kargo olarak Türkiye’deki
altyapılarını güçlendirdikten sonra yatırımlarını Irak bölgesinde yoğunlaştırdıklarının altını çizen Emin
Taha, “Türkiye’nin bugün 12 milyar
dolarla en büyük ikinci pazarı olan
Irak’ta 40 şube ve bin 200 çalışanla hizmet sunuyoruz. Yaptığımız yatırımlar sayesinde Türkiye’nin bu ülkeye yaptığı ihracatı artırırken, Iraklı iş adamlarını da Türkiye’ye taşıdık.
Iraklı işadamları sermayelerinin yarısını Türkiye’ye aktardı. Hedefimiz
Irak’taki şube sayımızı 100’e çıkarmak” dedi.
57 bin 961 ihracatçı firma
arasında 35’inci, lojistik
firmaları içerisinde 7’nci
Taha Kargo’nun 2013’te Türkiye İhracatçılar Birliği tarafından açıklanan listede 57 bin 961 ihracatçı firma arasında 35. sırada yer alarak
büyük bir başarıya imza attığını vurgulayan Emin Taha, lojistik firmaları
içerisinde ise 7. sırada yer aldıklarını belirtti. Emin Taha, “Önümüzdeki
süreçte de yapacağımız yeni yatırımlarla performansımızı artırmaya devam edeceğiz” dedi.
Taha Kargo Gaziantep
Sevkiyat Merkezi büyük
bir coşkuyla açıldı
Irak’a yaptığı taşımalarla adından
söz ettiren Taha Kargo, 28 Mayıs tarihinde Gaziantep’te sevkiyat
merkezini büyük bir coşkuyla açtı.
Açılış sırasında Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha,
“Daha önce Irak’a yaptığımız taşımalarda malları Gaziantep’ten
alıyor, İstanbul’a götürüyorduk.
İstanbul’dan da Irak’a taşıma gerçekleştiriyorduk. Fakat yoğun iş sirkülasyonundan dolayı Gaziantep’te
bir sevkiyat merkezine ihtiyaç duy-
duk. Bu merkez ile artık mallarımızı çok daha rahat, hızlı bir şekilde
taşıyacağız” dedi. Taha Kargo’nun
Gazikent Mahallesi’ndeki Aktarma
Tesisi’nin açılış törenine, Gaziantep
Ticaret Odası Başkanı ve Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp
Bartık, Gaziantep Sanayi Odası
Meclis Başkanı Mustafa Topçuoğlu, Irak Gaziantep Başkonsolosu Sabah Al-Dabbagh, ABC lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ergün Bilen ve
çok sayıda davetli katıldı. Konuşmaların ardından protokol üyeleri kurdele keserek Taha Kargo Aktarma
Tesisi’nin açılışını gerçekleştirdi. Sunuculuğunu Ertem Şener’in yaptığı
tören sıra gecesi ile son buldu.
Taha Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, “Dünyayı Irak’a Taşıyoruz” sloganı ile ilerleyen Taha
Kargo’nun, Gaziantep’te de müşterilerine en iyi ve en hızlı hizmeti sunmak amacıyla bu yeni ve modern tesiste, Gaziantep’li sanayici ve ihracat şampiyonlarına hizmet vermenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Taha, vizyon olarak ülkemizin ve
Türk müteşebbislerimizin dış ticaret
potansiyelinin artırılmasına hizmet
ettiklerini genelde tüm dünya ülkeleri özelde ise Ortadoğu ülkelerine
olan ticaret ve yatırım ilişkilerinin geliştirilmesi adına lojistik ve dış ticaret
alanında hizmet verdiklerini belirtti.
İstanbul, Ankara, Bursa, Mersin ve
Gaziantep’teki şubeleriyle kuzeyden
güneye, doğudan batıya her yöne,
her noktaya hizmet verdiklerini dile
getiren Taha şunları söyledi: “Irak ile
Türkiye’yi birbirine bağlamaktan dolayı son derece memnunum. Irak ihracatında söz sahibi olduğumuz için
de ayrıca mutlu ve gururluyum. Lojistik sektöründe ülkemizin 7. firmasıyız.” Türkiye’nin Irak’a 12 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini ifade
eden Taha, firma olarak Irak’a 300
milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini belirtti. Gaziantep’in üretim
açısından Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olduğunu ifade eden
Taha, “Sanayicilerimiz, üreticilerimiz
üretimini gerçekleştirsin, gerisini lojistik adına A’dan Z’ye Taha Kargo
olarak bizler halledeceğiz” dedi. Konuşmasını hem Türkçe hem de Arapça gerçekleştiren Taha Group Yönetim Kurulu Başkanı Emin Taha, yatırımlarının süreceğinin de bilgisini
verdi.
Haziran 2014
54
UND’DEN
UND Heyeti, Yeni AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi
Büyükelçi Manservisi ile tanıştı
Manservisi, sorunun nihai çözümünün
Geçtiğimiz Mayıs ayında, önceki görevi olan AB Komisyonu İçişleri ve Adalet
Genel Müdürlüğü’nden, Avrupa Birliği Türkiye Temsilciliği Başkanlığı’na
atanan Büyükelçi Stefano Manservisi
ile bir tanışma toplantısı gerçekleştiren
UND, sektör firmalarının AB ülkelerinde yaşadıkları sorunlar hakkında Büyükelçiye brifing verdi.
Taşıma kotaları ve profesyonel sürücü vizeleri sorunlarının AB ekonomisi için yarattığı maliyetleri rakamlarla açıklayan UND İcra Kurulu Başkanı
Fatih Şener, “Sadece son 1 ayda 150
Türk sürücüsü AB’ye giriş havalimanın-
dan Türkiye’ye geri gönderildi, üstelik
vizesi olsa bile sürücülerimize, geriye
dönük hesaplanan kalış süreleri üzerinden süre aşımı gerekçesiyle yüksek
miktarda cezalar kesiliyor.” diyerek,
AB ile imzalanan geri kabul anlaşması
ile başlayan ve 3 yıl sürmesi öngörülen
vize kolaylaştırma süreci kapsamında
sürücü vizeleri konusunda iyileşmelerin öncelikli ve acil olarak sağlanması gerektiğini” vurguladı.
Görüşmede,
Avrupa
Birliği
Komisyonu’nun Gümrük Birliği’nin
düzgün işleyişi ile ilgili olan bu sıkıntıların bilincinde olduğunu belirten
“Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin yeniden gözden geçirilmesi” süreci kapsamında, mevcut Gümrük Birliği kapsamına “hizmetler”in de alınmasıyla
sağlanabileceğini söyledi.
“Türkiye - AB mevzuatı ile düzenlenmemiş olan taşımacılık alanındaki bahse konu sorunların, 28 üye
devletin uygulamalarını uyumlaştıran
bir düzenleme olmamasından kaynaklandığına dikkat çeken ve bunlar
hakkında Komisyon tarafından gerekli incelemelerin yapılmakta olduğunu aktaran Büyükelçi, üye ülkelerin yetki alanına giren bazı konularda Komisyon’un yetkilerinin sınırlı olduğuna ve çözüm yolunda üye ülkeler
ile yapılacak ikili anlaşmalarla da belirli iyileşmeler sağlanabileceğine dikkat çekti.
Manservisi, “ayrımcı uygulamalar”
konusunun daha farklı olarak, yargıya intikal ettirilebilecek bir mesele olduğunu ifade ederken, AB Adalet Divanı’nın Soysal davası vb. kararlar ile Almanya, Hollanda ve
Danimarka’da Türk sürücülerine tanıdığı vizesiz giriş hakkı benzeri bir iyileşmenin, kalış süreleri sınırlaması ve
güzergah üzeri diğer ülkelerdeki vize
sorunları için sağlanabileceğini vurguladı.
Transportx büyümesini sürdürüyor
Kara yolundan sonra deniz ve hava
yolu taşıyıcıları ile yeni yük verenlerin
de Transportx’e katılmasıyla sistemin
büyümesi hızlandı. Şu anda aktif bini
aşkın üyesi bulunan platformu yaklaşık 600 yük verenin yanı sıra 400’ü
aşkın taşıyıcı ve forwarder kullanıyor.
Üyelerinin yaklaşık yüzde 55’ini yük
verenlerin oluşturduğu Transportx.
com’da, her sektörden firma yer alıyor. En çok metal ve makine sanayi sektörüne ait firma bulunan sistemde metal ve makine sanayi sektörünü, tekstil ve dokuma, inşaat ve
yapı malzemeleri üretimi/satış, gıda
sanayi ve plastik sanayi takip ediyor.
Ocak 2014 tarihinde yük ilanının sisteme katılmasıyla beraber sistemdeki hareketlenme de göze çarpıyor.
Ocak 2014’te 907 toplam girişin yapıldığı Transportx.com’da Şubat’ta
Haziran 2014
917, Mart’ta 1007, Nisan’da 1650,
Mayıs ayında ise 2 bin 212 giriş sağlandığı gözleniyor. Bununla beraber
bırakılan boş araç ve yük ilanları sayısındaki artış da dikkat çekiyor. Farklı kullanıcılar tarafından Mart ayında
31 boş araç, 44 yük ilanı, Nisan’da
74 boş araç, 80 yük ilanı bırakılırken
Mayıs ayında bu sayı 90 boş araç ve
137 yük ilanı olarak raporlanıyor.
Hava, deniz ve kara yolu taşıyıcılarının
ve yükverenlerinin bir arada bulunduğu Transportx.com, üyelikleri yılsonuna kadar ücretsiz olarak kabul etmeye devam ediyor. Yük ve boş araç ilanları ile tarafların ihtiyaçlarına hızlı çözümler bulan sisteme üyelik için www.
transportx.com adresinden “online
başvuru” alanı doldurularak sistem
yöneticileri ile iletişime geçilebiliyor.
55
Çalışanlar ‘güvenliği yetersiz’ bulurken,
işverenler ‘risk analizi yaptırdık’ diyor!
Çalışanların yüzde 77’si iş yerindeki güvenlik önlemlerini yetersiz buluyor. Eleman.net, geçtiğimiz haftalarda Soma’da yaşanan ve tüm ülkeyi yasa boğan
maden kazası sonrası çalışan ve işverenler arasında ‘İş Güvenliği’ konulu bir
anket düzenledi. Eleman.net’in İş Güvenliği anketine katılan çalışanların yüzde 77’si işyerindeki güvenlik önlemlerini yetersiz bulurken, sadece yüzde 23’ü
güvenlik önlemlerinin yeterli seviyede olduğunu belirtti. Ankete katılan firma
yetkililerinin yüzde 85’i ise firmalarında risk analizinin yapıldığını ifade ediyor.
Soma’da yaşanan ve 300 kişiden
fazla çalışanın şehit olduğu olay,
Türkiye’deki iş güvenliğini yeniden
gündeme taşıdı. İş güvenliği nedir,
nasıl alınmalıdır, AB kriterleri bu konuda uygulama bakımından neleri
tavsiye ediyor vs. sorular birbirini izleyip duruyor. Eleman.net, Soma’da
yaşanan ve 301 kişinin can kaybıyla
sonuçlanan maden faciasının ardından, 7 bin 360 firma yetkilisi ile 8 bin
920 çalışanın katılımıyla ‘İş Güvenliği’ konulu bir anket düzenledi. Ankete katılan çalışanların yüzde 77’si işyerindeki güvenlik önlemlerini yetersiz bulurken, sadece yüzde 23’ü güvenlik önlemlerinin yeterli seviyede olduğunu belirtti. Ankete katılan firma
yetkililerinin yüzde 85’i firmalarında
risk analizi yapıldığını ifade ederken,
yüzde 8’i de risk analizi yapılmadığını
belirtiyor. Eleman.net Genel Müdü-
rü Özlem Demirci Duyarlar, “Çarpıcı sonuçların elde edildiği anket çalışmasına göre, bugüne kadar çalıştıkları firmalarda iş kazası geçiren
ya da böyle bir olaya tanık olan çalışanların oranının yüzde 57 olması,
Türkiye’deki iş güvenliği uygulamalarının halen yeterli seviyede bulunmadığı ve bu konuya gerekli önemin
verilmediğini gösteriyor” dedi.
Ekipman kullanımıyla iş kazalarına bağlı can kaybı ve yaralanmaları önlemek mümkün
İş güvenliği konusunda doğru ve
yeterli ekipman kullanımının önemine dikkat çeken Özlem Demirci
Duyarlar, “Soma’da yaşanan felaket iş güvenliği ve buna bağlı olarak ekipmanların önemini bir kez
daha gözler önüne serdi. Branşı
ne olursa olsun, riskli çalışma ko-
şullarına sahip tüm firmaların iş ve
işçi güvenliğini sağlayan ekipmanları eksiksiz kullanmaları gerekiyor.”
dedi. Çalıştığı iş yerinde iş kazası
geçirmeyen ya da böyle bir olaya tanık olmayan kişilerin oranının yüzde
43’te kaldığına işaret eden Duyarlar, anketten çıkan sonuçları şöyle
özetledi: “İş güvenliği uygulamaları konusunda Ortak Sağlık Güvenlik
Birimleri’nden destek alan firmaların
oranı yüzde 63 olurken, firma bünyesinde iş güvenliği uzmanı bulunduranların oranı yüzde 24. İşverenlerin yüzde 13 gibi önemli bir oranı da firmalarında iş güvenliği konusunda herhangi bir çalışma yapılmadığını ifade ediyor. Güvenlik uygulamaları kapsamında kaçış planı oluşturduğunu belirten şirketlerin oranı yüzde 79 iken, oluşturmayanların
oranı yüzde 10’a sahip.”
Ankette sorulan sorular ve alınan yanıtların dağılımı ise şu şekilde;
-İş yerinizde ki iş güvenliği önlemlerini yeterli buluyor musunuz?
Hayır, yeterli bulmuyorum.
Evet, yeterli buluyorum.
-Bugüne kadar çalıştığınız iş yerlerinde herhangi bir meslek/iş kazasıyla karşılaştınız mı?
Evet, karşılaştım.
Hayır, karşılaşmadım.
-Firmanızın iş ve işçi güvenliği uygulamaları nasıl sağlanıyor?
Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri’nden (OSGB) destek alınıyor.
Firma bünyesinde İş Güvenliği Uzmanı bulunmakta.
İş güvenliği konusunda herhangi bir çalışma yapılmıyor.
-Firmanızın iş güvenliği uygulamaları kapsamında risk analizi yapıldı mı?
Evet, yapıldı.
Hayır, yapılmadı.
Bilgim yok.
-Firmanızın iş güvenliği uygulamaları kapsamında kaçış planı oluşturuldu mu?
Evet, oluşturuldu.
Bilgim yok.
Adaylar (%)
77
23
Adaylar (%)
57
43
Firma Yetkilileri (%)
63
24
13
Firma Yetkilileri (%)
85
8
7
Firma Yetkilileri (%)
79
11
Hayır, oluşturulmadı.
10
Haziran 2014
56
EĞİTİM
İstanbul Üniversitesi öğrencileri
Brisa ve Sertrans’ın misafiri oldu
Brisa ve Sertrans, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu öğrencilerini misafir ederek lojistik iş süreçleri ve Mobilfix Projesi’ni uygulamalı
olarak anlattılar.
Türkiye’nin lider lojistik firmalarından
Sertrans Logistics ve Brisa gerçekleştirdiği işbirliği ile İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu öğrencilerini Sertrans Hadımköy
ana merkezde misafir etti. Öğrenciler, Sertrans’ın Hadımköy binasını
gezerek ‘lojistik iş süreçleri’ hakkında detaylı bilgi aldılar. Sertrans yetkilileri öğrencilere hem firma hakkında hem de yapılan işler hakkında detaylı bilgi aktardılar. Sertrans yetkilileri gerçekleştirdikleri sunumlarla öğrencilere bilgi akışında bulunurlarken, öğrenciler de sordukları sorularla bu işe aslında çok da yabancı olmadıklarını gösterdiler. “Tedarik zinciri yönetimindeki uzmanlığımızla güHaziran 2014
cünüze güç katıyoruz. Sertrans Logistics, uluslararası parsiyel ve multimodal taşımacılık hizmetlerinin yanında,
tedarik zinciri yönetimde verdiği katma değerli lojistik hizmetleriyle tam
25 yıldır güvenilir çözüm ortağı olarak sektörlere paydaş oluyor. Deneyimli ve uzman kadro, yüksek kapasiteli depo ve antrepolar güçlü IT altyapısı; yaratıcı Ar-Ge, global lojistik ağ desteği, güçlü araç filosu ve
ekipman donanımı ile kesintisiz hizmet sunuyoruz” diyen Sertrans yetkilileri, Türkiye ve Avrupa’da konuşlanan modern lojistik depo ve antrepolara sahip olduklarını ifade ettiler.
Başta Avrupa olmak üzere tüm hatlarda fark yaratan uluslararası kara-
yolu taşımacılığı, uluslararası network desteğiyle, dünyanın her yerinden her yere güvenli, hızlı ve kaliteli
havayolu taşımacılığı, dünyanın her
noktasına liman ve kapı teslimi hizmetiyle güvenli denizyolu taşımacılığı gerçekleştirdiklerini aktaran Sertrans yetkilileri, sürekli gelişimi hedefleyen yaratıcı bir Ar-Ge’ye sahip olduklarının altını özellikle çizdiler. Dinamik kadrosuyla Sertrans’ın fark
yarattığını ifade eden yetkililer doğru
ve emin adımlarla günden güne büyüdüklerini ifade ettiler. Sertrans’ın
Hadımköy’deki merkezi Türkiye’nin
ilk ‘leed’ sertifikasına sahip olacak
lojistik tesis olması bakımından da
önemli bir yerde bulunuyor. Sertrans
57
Hadımköy Tesisi 42 bin 500 metrekare kapalı alana sahip. Sertrans’ın
Hadımköy’deki merkezindeki depo
ve antrepo alanları 38 bin metrekare alandan oluşuyor. Genel Müdürlük binası 2 bin 500 metrekare, müstakil inşa edilmiş ADR ise 2 bin metrekare alana sahip bulunuyor.
e-lojistik hizmeti veriliyor
Güçlü IT altyapısıyla dünya standartlarında e-lojistik hizmeti sunduklarını ifade eden yetkililer, Hadımköy’de
e-lojistik hizmetlerine ayrılmış toplam
18 bin metrekare ve Samandıra’da
10 bin metrekarelik alanda yıllık 42
milyon online ürün kapasitesine sahip olduklarını belirttiler. Türk lojistik
sektöründe “ilk”, dünyada sayılı olan
depo içi poliüretan zemin uygulaması, temiz ve steril bir ortam, ürün birleştirme ve promosyonel dönem hazırlığı işlemleri, operasyon değerlendirmeleri veya yerinde proje çalışması
için isteğe bağlı özel dedike odalarla
müşterilerin tüm ihtiyaçlarına cevap
verdiklerini anlattılar. E-ticaret lojistiğinde “iade ürün” yönetimi ile yüzde 100 envanter doğruluğu güçlü
IT altyapısıyla dünya standartlarında
e-lojistik hizmeti sunduklarını anlatan
yetkililer, yüzde 99.9 oranında hatasız
hasarsız tam zamanında teslimat gerçekleştirdiklerini belirttiler.
mobilfix projesi
öğrencilerin ilgi odağı oldu
Brisa, ticari araç filolarına yönelik geliştirdiği dünyanın ilk ve tek mobil TIR
bakım servisi Mobilfix Projesi’ni, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu öğrencilerine anlatmak için, İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu Lojistik Kulüp Danışmanı Dr. Melis Ercan, Kulüp Başkanı Kenan Yalnız ve
Sertrans Logistics yetkilileri ile birlikte
gezi düzenledi. Gezi, Mobilfix hizmetini periyodik olarak alan Sertrans
Logistics firmasının
Hadımköy’de
yeni yaptırdığı yeşil ve modern lojistik
merkezine yapıldı. Gezi, Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) üyelerinin katkıları ile ve İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Eyüp Çetin’in
Mobilfix hizmetinin öğrencilere anlatılması ricası üzerine 25 öğrenci ve
Hocaları Meltem Akca’nın katılımı ile
gerçekleştirildi. Bu etkinlik, okulunun
çağdaş ve modern koşullarda bir eğitim tesisine kavuşmasının 10.yılı kutlamalarına da denk geldi. Öğrenciler ile Sertrans Logistics’in Hadımköy’
de bulunan tesislerinde öğle yemeğini takiben, Sertrans yetkilileri tarafın-
dan yeni yapılan modern tesisin tanıtımını ve tedarik zincirini içeren bir sunum yapıldı. Merkez ofisler ve örnek depolar öğrencilere gezdirilerek
bilgi akışında bulunuldu. Brisa yetkilisi Tuğrul Karadeniz tarafından Brisa
firma tanıtımı ve Mobilfix sunumu yapıldı. Kaliteli ve donanımlı bir lastik
servisinde bulunan bütün hizmetlere
sahip olan Mobilfix TIR’ının firmaların
en büyük gideri olan yakıt tüketimine
ve ikinci büyük gider olan lastik tüketimine olan faydaları özellikle anlatıldı.
Mobilfix, 2013 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından verilen
“ Müşteri Odaklı Hizmet İnovasyonu
Ödülü’nü kazandı. Mobilfix’in şirketlerine sağladığı faydalar ise Sertrans
teknik yetkilileri tarafından öğrencilere
aktarıldı. Sertrans Logistics’in tüm lastik operasyonunu 6 yıldır Profleet filo
yönetim çözümleri paketi ile Brisa tarafından yürütülüyor. Sunumların ardından, tüm grup Mobilfix hizmet alanına
giderek verilen hizmetleri ve sonuçları
beraberce gözlemleme imkanı yakaladılar. Öğrenciler gerek Mobilfix hizmeti gerek Sertrans Logistics’in yeni ofis
ve depo gezisinin çok faydalı olduğunu belirterek geziyi tertipleyen Brisa’ya
ve Sertrans Logistics yetkililerine teşekkürlerini ilettiler.
Haziran 2014
58
GÜNCEL
Türk taşımacılardan 750 dolara varan yakıt
farkı alınması ikili ticarete sekte vuruyor
Cumhurbaşkanı Gül ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin de katıldığı Türkiyeİran İş Forumu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, halkların refahı için ticaretin artırılması gerektiğini vurgulayarak, “Ortalamada 15 milyar
dolarlık bir ticaret hacmimiz var. Ama bu, bizim için yeterli değil. Bizim hedefimiz daha büyük. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nde siz sayın cumhurbaşkanlarımızın belirttiği gibi, hedefimiz ticaret hacmimizin 30 milyar dolara ulaşmasıdır” ifadesini kullandı. Hisarcıklıoğlu, Türk taşımacılardan 750 dolara varan
yakıt farkı alınmasının ikili ticarete sekte vurduğuna da dikkat çekti.
Türkiye-İran İş Forumu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev
sahipliğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, bakanlar ve iki ülke işadamlarının katılımıyla TOBB Birlik
Merkezi’nde gerçekleştirildi. TOBB
Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasında Türkiye-İran arasında ocak
ayında imzalanan Tercihli Ticaret
Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinin,
ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşılmasına katkı sağlayacağını bildirdi. Hisarcıklıoğlu, ikili ilişkiler konusunda tarihi bir gün yaşandığını söyledi. Hasan Ruhani’nin 18 yıl
sonra, “cumhurbaşkanı” düzeyinde
Ankara’ya resmi ziyaret gerçekleştirHaziran 2014
diğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu,
Ruhani ve Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’ün foruma katılımlarının kendileri için büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu dile getirdi. İran ile Türkiye arasında kadim bir dostluk bulunduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “İran bizim için sadece komşu bir
devlet değil, aynı zamanda kardeş
olarak gördüğümüz bir ülkedir” diye
konuştu. Son birkaç yıldır tüm dünyada değişim ve hareketlilik yaşandığını belirten Hisarcıklıoğlu, yeni bir dönemin işaretleri olan bu değişim sürecinin, Türkiye ve İran’ın tam merkezinde olduğu coğrafyada düğümlendiğini kaydetti. Batıdaki ülkelerin
derin ve nasıl çözüleceği bilinmeyen
ekonomik sorunlarla boğuştuğunu,
Ortadoğu’daki ülkelerde ise siyasi
karışıklığın arkasının kesilmediğini
anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Biz bu coğrafyaya yön veren iki
ülke olarak, bu değişim sürecini çok
iyi anlamak ve adımlarımızı buna
göre atmak zorundayız. Aramızdaki güçlü kültürel ve tarihi bağları çok
boyutlu bir işbirliğine dönüştürmemiz olmazsa olmazımız haline gelmeli. Ancak bu yolla değişime ayak
uydurabilir, bölgemizi huzur, istikrar
ve refah alanı yapabiliriz.”
“Tercihli Ticaret Anlaşması ticareti rekora taşıyacak”
Dünyanın zengin ülkelerinin daha
59
fazla işbirliği ve ticaret düsturu ile hareket ettiklerinin ve komşuları ile beraber zengin olduklarının altını çizen Hisarcıklıoğlu, Türkiye ile İran’ın da kendi halklarının refahı için bu yolda ilerlemesi gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, ülkeler arasındaki 15 milyar dolarlık dış ticaret hacminin yeterli olmadığını ifade etti. Dış ticaret hacminin
30 milyar dolara ulaşmasının hedeflendiğini belirten Hisarcıklıoğlu, bunun için bölgesel işbirliği anlaşmaları olan ECOTA ve TPS-OIC’nin uygulamaya konulmasının önemine işaret
etti. İran’ın taviz listelerini bir an önce
teslim etmesini dilediklerini kaydeden
Hisarcıklıoğlu, “Ülkelerimiz arasında
ocak ayında imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşmasının yürürlüğe girmesi,
ikili ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşmamıza katkı sağlayacaktır. Bu anlaşmanın da bir an önce yürürlüğe girmesini rica ediyoruz” diye
konuştu.
“İpek Yolu yeniden canlandırılmalı”
İki ülke arasındaki ticarette en büyük problemlerden birinin taşımacılık
olduğunu anlatan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, hem ikili hem de transit
geçişlerde Türk taşımacılardan 750
dolara varan yakıt farkı alınmasının
ikili ticarete sekte vurduğuna dikkati
çekti. İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması sürecinin de gerektiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye ile İran’ın dostluğu kadimdir. Bizim için başarının şifresi birlik ve beraberliktir. İşte bu forumun gerçekleşebilmesi, iş adamlarımızın ilgisi, ülkelerimiz arasında hayat
bulacak olan daha güçlü bir birlik ve
beraberliğin mesajıdır. Hem ülkelerimizin liderleri olarak sizler hem de biz
iş adamları bu noktada büyük sorumluluk taşıyoruz. Halklarımızın geleceği,
bizlerin gayretlerine ve birliğine bağlı.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: İşbirliğimizi ne kadar çok
geliştirirsek kazançlarımız da o kadar çok olur
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Türkler ile İranlılar çok konuşuyorlar, anlaşıyorlar,
çok güzel hedefler koyuyorlar ama bunu uygulamaya geçiremiyorlar” şeklindeki izlenimi mutlaka yıkmak gerektiğini belirterek, “Bu intibayı, anlayışı yıktıktan
sonra meşru bir şekilde herkesin kazancını da saygıyla karşılamamız lazım. Bu,
karşılıklı ‘kazan-kazan’ ilkesi çerçevesi içinde olacaktır muhakkak” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, resmi ziyaret için
Türkiye’de bulunan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile TOBB’de düzenlenen “Türk-İran İş Forumu”nun
açılışına katıldı. Ruhani’nin ziyareti dolayısıyla İranlı iş adamlarıyla bir
araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Gül, ülkelerin esas gücünün girişimci insanlar-
dan geldiğini bildiklerini ve desteklerini göstermek için toplantıya katıldıklarını söyledi. Tahran’dan Ankara’ya
18 yıl aradan sonra resmi düzeyde ilk
ziyaretin yapıldığını anımsatan Gül,
Ruhani ile baş başa ve heyetler arası görüşmelerinde, Ruhani ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Türkiye-İran Yüksek
Düzeyli İşbirliği Konseyi’nde ilişkilerin gözden geçirildiğini dile getirdi.
Türkiye ve İran’ın kadim dost ve komşu olduğunu, köklü devlet gelenekleri
bulunduğunu belirten Gül, Türkler ve
İranlıların tarih boyunca yakın işbirliği kurduğunu söyledi. Gül, “Öyle dönemler olmuş ki bizim saraylarımızda Farsça, sizin saraylarınızda Türkçe
konuşulmuş. Bu kadar birbirine yakın
ve kaynaşmış iki ülkenin, aynı zamanda büyük ekonomik potansiyeller arz
ettiğini göz önüne aldığımızda yapılan işlerin çok fazla olmadığını görüyoruz” diye konuştu. Görüşmelerde,
sanayi ve gelişmişlik itibarıyla birbirine çok benzeyen Fransa ve Almanya
örneğini verdiğini aktaran Gül, “Bizim ilişkilerimizden korkmamamız lazım. Bizim ticari ve ekonomik ilişkile-
rimizin birbirimize rakip gibi, birimiz
kazanırsak diğerimiz kaybedecek gibi
asla anlaşılmaması lazım. Tam tersine ne kadar çok yan yana olursak, ne
kadar çok işbirliğimizi geliştirirsek karşılıklı kazançlarımızın da o kadar çok
olacağını karşılıklı bir kez daha keşfetmemiz gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkler rekabetten
çekinmemektedir”
İran’ın tabii zenginlik açısından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığına, gaz ve petrolde dünyanın en
büyük rezervlerine sahip ilk beş ülkesinin içerisinde olduğuna işaret eden
Gül, Türkiye’nin böyle bir doğal zenginliği olmadığı için beşeri sermayeye büyük önem verdiğini, her alanda girişimciliğin ve özel sektörün öne çıkarıldığını kaydetti. Türkiye’nin önemli mesafeler
kat ettiğini vurgulayan Gül, Gayri Safi
Milli Hasıla’nın 850 milyar doları aştığını, Avrupa’nın 6’ncı, dünyanın 17’nci
büyük ekonomisi durumuna gelindiğini
söyledi. Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında gümrük duvarı bulunmadığını ifade eden Gül, Türkiye’nin ihracatının yaHaziran 2014
60
GÜNCEL
rısına yakınının Avrupa ülkelerine olduğunu anımsattı. Gül, sözlerine şöyle devam etti: “İhracatımızın yüzde 95’ini sanayi malları teşkil etmekte. Bu anlamda rekabetten çekinmiyoruz. Almanya,
İngiltere, Fransa ile yaptığımız rekabet
son 15 senede Türk sanayisini güçlü
hale getirdi. Türk sanayicisi ürettiklerini
Almanya’ya, İngiltere’ye satabilir oldu.
Bazı büyük Avrupa ülkeleriyle ticaret
fazlası veriyoruz. Mesela İngiltere’ye
sattıklarımız, İngiltere’den aldıklarımızdan daha fazla. Otomobil ihracatımız
Türkiye’nin ihracat kalemleri içerisinde
en büyüğü. Şüphesiz ki Türkiye’nin takip ettiği politikalar dışarı çok büyük
bir güven verdiği için Türkiye’ye büyük
sermaye akımı da vardır. Son 10 yılda
Türkiye’ye gelen yabancı sermaye yatırımı 150 milyar dolardır. Geçen sene
12 milyar doların üzerinde yatırım gelmiştir ki, durgun olan bir seneydi. Bütün
bunlar, şunu göstermektedir ki Türkler,
rekabetten çekinmemektedir. Aynı şekilde Türk özel sektörü de Türkiye dışında çok faaldir. Türk özel şirketlerinin dışarıdaki yatırımları 30 milyar dolar civarındadır. Özellikle Türk müteahhitleri, Türkiye dışında 275 milyar dolarlık
projeyi tamamlamışlardır. Bütün bunlar
şunu göstermektedir ki dışa açılmaktan
ve yabancı yatırımcıları Türkiye’ye davet
etmekten hiç çekinmemekteyiz. Bu anlamda kendimizde bir öz güven oluşmuş vaziyettedir. Bütün bunların neticesinde de son 10 yıl içinde Türkiye’nin
ekonomik büyümesi ortalama yüzde
5,5 olmuştur. Dünyanın yaşadığı büyük finans krizlerini de düşündüğümüzde, 10 sene içerisinde ortalama yüzde
5,5’luk büyümenin gayet değerli olduğu takdir edilecektir.”
“30 milyar dolarlık hedefimiz
asla kırılmamalı”
Türkiye’nin, bu noktalara gelirken komşularıyla ilişkilere de büyük önem verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı
Gül, bütün komşularla ticaret ve ekonomik işbirliğinin Türkiye’nin önceliği olduğuna vurgu yaptı. İran ile ticaret hacminin 2012’de 20 milyar doları
geçtiğini, geçen yıl ise 15 milyar dolar
seviyesine gerilediğini aktaran Cumhurbaşkanı Gül, “Bu, bizim 30 milyar
dolarlık hedefimizi, azmimizi asla kırmamalıdır. İran ve Türkiye’nin potansiyeli 30 milyar dolarların üzerindedir.
Buna Türk ve İranlı tüccarlar vakıftır.
İstanbul’daki Tahtakale, Sultanhamam
neyse Tahran’ın çarşısı da aynı heyecan, dinamizm ve aynı müteşebbislik
Haziran 2014
ruhunu taşımaktadır. Yeter ki değerli
biraderim, biz Türk ve İranlı iş adamlarının önünü açalım. Devletlere, hükümetlere düşen altyapıyı hazırlamaktır” ifadelerini kullandı. Türkiye ile İran
arasındaki hukuki altyapının tamamlandığını, bundan sonraki adımın uygulamayı sağlamak olduğunu kaydeden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gerek burada gerek İran’da uygulamada pratikte zorluklarla karşılaştığımız
bir vakadır. Bu uygulamayı gerçekleştirmemiz lazım. Dün de sizlerle gayet
samimi bir şekilde paylaştım, şöyle bir
intiba oluşuyor, Türkler ile İranlılar çok
konuşuyorlar, anlaşıyorlar, çok güzel
hedefler koyuyorlar ama bunu uygulamaya geçiremiyorlar. Bu intibayı muhakkak yıkmamız lazım. Bu intibayı yıkmamız için sizin bu ziyaretinizin önemli
bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Çünkü neredeyse kabinenizin tamamıyla birlikte geldiniz, Türkiye’den
de bütün kabine üyeleriyle, Sayın Başbakan ile bir araya geldiniz, bütün detayları konuştunuz. Baş başa da siyasi konuları da konuştuk. Dolayısıyla bu
intibayı, anlayışı yıktıktan sonra meşru
bir şekilde herkesin kazancını da saygıyla karşılamamız lazım. Bu, karşılıklı ‘kazan-kazan’ ilkesi çerçevesi içinde
olacaktır muhakkak.”
“Niçin gümrüklerde vakit kaybedilsin?”
Fiziki altyapının da kolaylaştırılması gerektiğine işaret eden Gül, kara ve hava
yolu ulaşımının sıklaşması ve şehirlerin birbiriyle bağlanması durumunda
yapılan işlerin de çoğalacağını belirtti. Gümrükler için de standartlaşmanın
gerektiğini söyleyen Gül, “Niçin gümrüklerde insanlar ve eşyalar vakit kaybetsin? Her şey hukuki bir nizam içinde,
düzenli, süratli bir şekilde yapılabilir”
dedi. Komşu ülkeler arasındaki en zor
meselesinin sınır olduğunu ifade eden
Cumhurbaşkanı Gül, “Sınır meseleleri
yüzünden kavgalar, savaşlar, küslükler
çıkar. Bizimse 400 yıldır barış içerisinde, karşılıklı iradeyle kurduğumuz sağ-
lam bir sınırımız var. En zor meseleyi
gerçekleştirdikten ve 400 sene en ufak
bir şüphe uyandırmadıktan sonra niçin ticaretimizi hızlandırmayalım? Niçin ortak yatırımları sonuna kadar teşvik etmeyelim? Bunların hepsinin gerçekleşebileceğine inanıyorum” değerlendirmesini yaptı.
“Milyarlarca dolar Türkiye’ye
gelecek, milyarlarca dolar
İran’a gidecek”
Hukuki düzenlemeler ve güvenin bunun için büyük önem taşıdığının altını çizen Gül, Türkiye’de iş yapan İranlı bir tüccar veya yatırımcının bir Türk iş
adamıyla aynı muameleyi gördüğünden emin olması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:
“Sadece haklı ve haksıza göre muamele edilir. Eğer Türk iş adamı İranlıya
karşı haksızsa muhakkak ki Türk hukuku ve mahkemeleri İranlıya ‘Sen haklısın’ diyebilmeli. İran’da da aynı şekilde
aynı güven ortamını oluşturduğumuzda, orada da bir Türk ve İranlı iş yaparken, olur ya bir anlaşmazlıkları söz
konusu olduğunda mahkemeye gittiklerinde, sadece haklı kimse ona göre
karar verebilme güveni oluşturulduğunda inanıyorum ki milyarlarca dolar Türkiye’ye gelecek, milyarlarca dolar İran’a gidecektir.” Türkiye’nin Avrupa ile gümrük birliği içinde olmasının
İranlı yatırımcılar için büyük bir avantaj yaratacağını anlatan Gül, Türkler
için de İran’ın hem kendi başına büyük bir pazar hem de Asya’ya açılan
çok büyük bir kapı olduğunu vurguladı. Karşılıklı siyasi iradenin toplantı çerçevesinde bir kez daha dile getirildiğini belirten Gül, iş dünyasının temsilcilerine “Sizler ne kadar çok iş yaparsanız, İran’da ve Türkiye’de gelir, istihdam, ihracat o kadar artar ve sonunda her iki ülke ‘kazan-kazan’ ilkesi
içinde ileriye doğru ilerler” diye seslendi. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını
Ruhani’nin ziyaretinin ekonomik ilişkilere büyük bir ivme kazandıracağına
olan inancını dile getirerek bitirdi.
61
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani: Güvenli, istikrarlı ve
gelişmiş bir Türkiye, biz İranlılar için de gerçekten onur kaynağıdır
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de, 20 yıl sonra geldiği Türkiye’de gördüğü olumlu
gelişme ve yeniliklerden İranlı olarak onur duyduğunu belirterek, “Güvenli, istikrarlı ve
gelişmiş bir Türkiye, biz İranlılar için de gerçekten onur kaynağıdır” dedi.
Türkiye’ye yaptığı ziyaretin ikinci gününde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Konferans
Salonu’nda düzenlenen Türkiyeİran İş Forumu’na katılan Ruhani,
bu toplantının ülkeler arasındaki ticaret hacminin yükseltilmesinde bir
dönüm noktası olması temennisinde bulundu. İranlı ve Türk işadamlarının iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin belkemiği olduğunu belirten Ruhani, kendilerinin de arzu edilen sonuçlara ulaşmak için çaba sarf ettiğini, iki ülkenin potansiyelinden yararlanmak için etkili adımlar attığını ifade etti. Ruhani, tarih boyunca dostluk, kardeşlik ilişkisi yaşayan Türkiye ve İran’da benzer şekilde yöneticilerin seçimle işbaşına
geldiğini ve iki ülkenin birçok ortak
noktası bulunduğunu dile getirerek,
“İki ülke ve liderleri olarak ilişkileri geliştirmek için çaba göstermekte kararlıyız” diye konuştu. Bölgede iki ülkenin çıkarlarının çelişmediğini belirten Ruhani, 20 sene sonra geldiği Türkiye’de gördüğü olumlu gelişme ve yeniliklerden bir İranlı olarak onur duyduğunu vurguladı. “Güvenli, istikrarlı, gelişmiş ve
onurlu bir Türkiye, biz İranlılar için
de gerçekten onur kaynağıdır” şeklinde konuşan Ruhani, iki milletin ortak onurlara sahip olduğunu söyle-
di. Ruhani, şöyle devam etti: “Mevlana, Konya’da bizim onurumuzdur. Bizler büyük onurlar ve ortak
şahsiyetlere sahipsek, Mevlana’nın
şiirlerini okuyabiliyor ve tat alabiliyorsak ‘kültürümüz aynı kaynaktan beslenmiş’ diyebiliriz ve bu durum ilişkilerimizin gelişmesi için büyük bir kaynak olacaktır. Hem İran,
hem Türkiye’de sanayiciler ekonomik ilişkilerimizin temelini teşkil etmektedir. Onlar daha yakın ilişkiler ve ortak algı ile iki ülkenin yararına olan projelere ilişkin ekonomik gelişme ve işbirliğini garantileyebilir. İlişkiler arasında engeller varsa bunlar kesinlikle giderilecektir.” Demiryollarını İran’dan Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan ve
oradan da Çin’e bağlayan bir proje üzerinde çalıştıklarını kaydeden
Ruhani, “Yakın gelecekte demiryollarımız Azerbaycan’a da bağlanacak ve bu yoldan Karadeniz’e kadar uzanacak. Neden İran demiryolları bizim için önemli olan Türk
demiryollarına bağlanmasın?” ifadesini kullandı.
İran’ın özel sektör politikası
İran Cumhurbaşkanı Ruhani,
iki ülke arasındaki ticaret hacmini iki katına çıkarma iradesini yöneticiler olarak kendilerinin göstermesi gerektiğinin altını çizdi. Ruhani, bunun uygulamasının ise ticaret odalarına
kaldığını dile getirdi.
İran’ın yeni hükümetinin politikalarından birinin de özel sektörün daha
etkin hale gelmesi için gereken kolaylıkları sağlamak olduğunu ve bunun için gerekli birçok adımın atıldığını vurgulayan İran Cumhurbaşkanı, bu hükümetin İran aleyhinde adaletsiz yaptırımlar hususunda müzakere ederek masaya oturmaya hazır olduğunu ve bu doğrultuda ilk adımı Cenevre mutabakatı
ile attığını hatırlattı. Ruhani, sadece
barışçıl nükleer teknoloji peşinde olduklarını dünyaya ispatladıklarını ve
buna diğer milletlerin de hakkı olduğunu gösterdiklerini söyledi. Ruhani,
iki ülkenin işbirliği alanları hakkında
konuşurken de “Biz bölgesel kalkınma noktasında İran’ın Doğu ve Uzak
Doğu’ya, Türkiye’nin de Avrupa ve
Batı’ya bağlanmak için bir köprü olduğuna inanıyoruz. Gelin bölgemizin
bu iki büyük köprüsünü birbirine bağlayalım” dedi. Her iki ülkede de insan
kaynağının mevcut olduğunu ve iki
ülkenin ekonomilerini rakip değil, tamamlayıcı şekilde geliştirmesi gerektiğini bildiren Hasan Ruhani, ülkelerine yapılacak yatırımları destekleme
adına politika yürüttüklerini vurguladı. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, şunları kaydetti: “Fars Körfezi ve Umman
Denizi’nin sahilleri, demiryolu sistemimiz, doğalgaz ve petrol intikali için
limanlar ve bütün serbest bölgelerimiz yatırım yapmak için hazır. İran’da
çeşitli siyasi riskler azalmaya başlamıştır ve bu durum ülkelere kesinlikle
benzersiz bir fırsat sunmaktadır.” Konuşmasının ardından hatıra defterini
imzalayan Ruhani’ye TOBB Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu, yaprak motifli bir
tablo hediye etti. İran Ticaret Sanayi
ve Madenler Odası Başkanı Gholam
Hussein Shafei ise konuşmasında,
Türkiye’yi sadece ticari partner olarak
görmediklerini belirterek iki ülke arasındaki tarihi ve kültürel bağlara işaret etti. İki ülke arasındaki tercihli ticaret anlaşmasının yeni işbirliklerinin
de önünü açtığını ifade eden Shafei,
“Komşu Müslüman ülkelerle ticaretimizi artırmaya büyük önem veriyoruz.
Türkiye’de hem komşumuz hem de
Müslüman bir ülke. Onun için bizim
için önceliklidir” diye konuştu.
Doğalgazda kıran
kırana pazarlık
Türkiye, satın aldığı doğalgazın fiyatlarında indirim talep ederken, İran,
Türkiye’nin İran aleyhine tahkime yaptığı başvuruyu geri çekmesini şart koştu.
Haziran 2014
62
GÜNCEL
İki günlük resmi ziyarette bulunmak
üzere Türkiye’ye gelen İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin yaptığı temaslara Türkiye’nin İran’dan yüksek
fiyatla satın aldığı doğalgaza ilişkin
yapılan pazarlıklar damgasını vurdu. Türkiye, satın aldığı doğalgazın
fiyatlarında indirim talep ederken,
İran, Türkiye’nin İran aleyhine tahkime yaptığı başvuruyu geri çekmesini şart koştu. Şu ana kadar doğalgaz
fiyatı konusunda herhangi bir rakam
telaffuz edilmedi. Karşılıklı talepler
iki ülke enerji bakanlarının bir hafta
içinde yapacakları toplantıda somutlaştırılarak liderlerin önüne gelecek.
Enerji Bakanı Yıldız: “İran
gaz aldığımız en pahalı ülke”
Ankara’daki temasları çerçevesinde
ilk gün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ile görüşen konuk Cumhurbaşkanı,
dün de mevkidaşı Abdullah Gül ile
birlikte TOBB’un ev sahipliğinde düzenlenen Türk-İran İş Forumu’na katıldı. İki ülke arasındaki enerji pazarlığına ilişkin bilgileri ise toplantıya katılan
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız verdi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, İran heyetinin
yeniden Türkiye’ye geleceğini belirtti. Amaçlarının Türkiye’de vatandaşı,
sanayiciyi, tüccarı koruyup kollayan
ve yüksek fiyatlarda doğalgaz kullanımını öngörmeyen bir yapıyı kurgulamak olduğunun altını çizen Yıldız, “
Şu anda İran doğalgaz aldığımız ülkeler içerisindeki en pahalı ülkedir.
Bunu kendileri de bilmektedir. O yüzden biz İran’ın fiyat indirimine gideceği inancımızı bir kez daha kendilerine
belirttik. Bunun sürdürülebilir olmadığını, çok normal olmadığını kendilerine söyledik. Bir yandan da tahkim süreci devam ediyor. İsviçre’de bu temmuzun ortalarında son duruşma yapılacak. Tahkim heyetine olan güvenimizi her vesilede dile getiriyoruz. Yılsonuna kadar da bu kararın açıklanacağına inanıyoruz” dedi. Yıldız, açılan
tahkim davasının içeriğinin 2011 yılından bu yana yüksek fiyatla alınan
doğalgazın geriye dönük fiyat farklarının da alınmasını içerdiğini aktararak, 2005 yılından bu yana yapılan
eksik teslimatlarla ilgili bir davanın
daha olduğunu, onun da aynı şekilde
tamamlanacağına inandıklarını söyledi. Türkiye’nin taşıyıcı bir ülke olarak
konumuna devam ettiğinin altını çizen
Bakan Yıldız, “Biz bir sistem oturtmaHaziran 2014
Türkiye-İran İş Forumu’nda İran’ın
Ayrımcı Uygulamalarına Dikkat Çekildi!
Türkiye-İran İş Forumu, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani,
Bakanlar ve iki ülke işadamlarının katılımıyla TOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirildi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasında Türkiye-İran arasında Ocak ayında imzalanan Tercihli
Ticaret Anlaşmasının yürürlüğe girmesinin, ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşılmasına katkı sağlayacağını bildirdi. Hisarcıklıoğlu “ Ülkelerimiz
arasında Ocak ayında imzalanan tertipli ticaret anlaşmasının yürürlüğe girmesi ikili ticaret rakamlarında rekor seviyelere ulaşmamıza katkı sağlayacak.
Türk iş dünyası olarak, İran’la yaptığımız ticarette en büyük sıkıntılarımızdan
bir tanesi de taşımacılık. Özellikle Türk
kamyonlarına uygulanan farklı uygulamaların özellikle Türkiye ile İran arasındaki ikili ticaretimize sekte vurmakta-
ya çalışıyoruz. Kendi aralarında kuramadıkları bu sistemi bizde kurmaları
için yardımcı olmaya gayret ediyoruz.
İkinci tanker yüklendi. Akdeniz açıklarına dün akşam itibarıyla yola koyuldu. Biz satıştan mesul değiliz, biz taşımadan mesulüz. Ceyhan’dan bunların güvenilir bir şekilde yüklenmesinden sorumluyuz. Her bir varil petrol Bağdat’a da bilgi olarak verilmektedir. Türkiye burada herhangi bir artı
sorumluluk duymamaktadır” diye konuştu. Bağdat’la Erbil arasında gerginlik varsa bunun sebebinin Türkiye olmadığını söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, bunun
Irak’ın tamamen normalleşmesiyle il-
dır. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı
Sayın Ruhani’den beklentimiz hava yolundaki sorunları çözdüğü gibi bu alanda da çözüm için gerekli girişimin başlatılmasıdır” dedi. Hisarcıklıoğlu ayrıca, hem ikili hem de transit geçişlerde Türk taşımacılardan 750 dolara varan yakıt farkı alınmasının ikili ticarete sekte vurduğuna dikkati çekti. İpek
Yolu’nun yeniden canlandırılması sürecinin de gerektiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye ile İran’ın dostluğu kadimdir.
Bizim için başarının şifresi birlik ve beraberliktir. İşte bu forumun gerçekleşebilmesi, iş adamlarımızın ilgisi, ülkelerimiz arasında hayat bulacak olan daha
güçlü bir birlik ve beraberliğin mesajıdır. Hem ülkelerimizin liderleri olarak
sizler hem de biz iş adamları bu noktada büyük sorumluluk taşıyoruz. Halklarımızın geleceği, bizlerin gayretlerine ve
birliğine bağlı” dedi.
gili bir husus olduğunu, Türkiye’nin
pozitif tutumunu sürdürmeye devam
ettiğini bildirdi. Yıldız, önümüzdeki ayın önemli olacağının altını çizerek, “İranlı kardeşlerimizin sunduğu
teklif de somut bir indirim oranı yoktu. Ama bazı şartlar vardı. Tarafımızdan kabul edilemeyecek bazı şartlar.
Fiyatla ilgili müzakerelerin başlaması için tahkimin çekilmesi şartını öne
sürmüşlerdi. Bizde hayır bununla ilgili müzakere süreci devam ediyor.
Ama tahkimde Türkiye’nin elde edeceği kazançların eğer İran tarafından bir tazmini söz konusuysa bunları konuşabileceğimiz belirttik” şeklinde konuştu.
63
Elektrik-Elektronik ihracatı
ilk 5 ayda 5.13 milyar dolar oldu
Elektrik-Elektronik sektörü mayıs ayındaki performansıyla 1 milyar 088 milyon
dolarlık ihracata ulaştı. İhracatta Avrupa ülkeleri başı çekerken, en çok ihracatın yapıldığı ilk üç ülke İngiltere, Irak ve Almanya oldu. Sektörün beş aylık ihracatı ise geçen yılın aynı dönemine yüzde 11.4 artarak 5 milyar 136 milyon dolara yükseldi.
elektrik-elektronik üretim ve dağıtım ekipmanları yüzde 10,3 oranında artarak 2 milyar 495 milyon dolarlık ihracata ulaştı.
Ebiçoğlu: Ticaret hacmimizi
yukarıya taşıyacak pazar
araştırmalarımız sürecek
Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, sektörün
Ocak-Mayıs aylarındaki ihracat artışından mutlu olduklarını belirterek,
“İngiltere, Almanya, İspanya ve İtalya
gibi Avrupa ülkelerine yönelik ihracatımızda artışlar gördük. Alt sektörler bazında yaşanan ihracat artışları da kayda değer oranlarda gerçekleşti. Yılsonunda 14 milyar dolarlık ihracata ulaşmak için tüm alt sektörlerimizde önemli çalışmalar yürütüyoruz. Yılın ikinci yarısında gündemimiz oldukça yoğun. Ticaret hacmimizi yukarıya taşıyacak pazar araştırmalarımız sürecek. Güney
Amerika, Afrika ve Türki Cumhuriyetler
ihracat potansiyeli açısından yakından
takip ettiğimiz coğrafyalar arasında yer
alıyor” diye konuştu.
Elektrik-Elektronik İhracatında
2014 Yılı Mayıs Ayında En Çok İhracat Yapılan Ülkeler
Ocak-Mayıs döneminde 5 milyar 136
milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren
elektrik-elektronik sektörünün en çok
ihracat yaptığı ülkeler; İngiltere, Almanya, Irak, Fransa, Türkmenistan,
İtalya, İspanya, Rusya, AzerbaycanNahcivan ve Cezayir olarak sıralandı. Bu dönemde İsviçre’nin ihracatı
geçtiğimiz yıla göre yüzde 106 arttı. 2013’te 22 milyon dolar olan ülke
ihracatı 46 milyon dolara yükseldi. Yunanistan ise yüzde 87 oranındaki ihracat artışıyla dikkat çekti ve
2013’ün aynı döneminde 35 milyon
dolar olan ihracatını 67 milyon dolara yükseltti. Elektrik-elektronikte alt
sektörler de başarılı bir ihracat tablosu ortaya koydu. Beyaz eşya ve elektronik ürünlerinin yer aldığı dayanıklı tüketim ürünleri grubunun ihracatı
yüzde 12,4 artışla 2 milyar 641 milyon dolara yükselirken, kablolar ile
ÜLKE
İNGİLTERE
IRAK
ALMANYA
FRANSA
İTALYA
TÜRKMENİSTAN
İSPANYA
AZERBEYCAN-NAHCIVAN
SUUDİ ARABİSTAN
RUSYA FEDERASYONU
MAYIS 2013
DEĞER (USD)
112.990.601
81.142.690
96.783.513
60.409.285
32.569.293
51.482.839
28.568.208
32.630.327
61.629.931
30.417.448
MAYIS 2014
DEĞER (USD)
112.508.215
109.188.219
105.962.800
67.129.392
44.225.106
39.796.293
37.887.365
31.805.268
30.522.575
26.715.719
% DEĞİŞİM
DEĞER (USD)
- 0,43
34,56
9,48
11,12
35,79
- 22,70
32,62
- 2,53
- 50,47
-12,17
Elektrik-Elektronik İhracatında
Ocak –Mayıs Döneminde En Çok İhracat Yapılan Ülkeler
OCAK-MAYIS 2013 OCAK-MAYIS 2014
ÜLKE
DEĞER (USD)
DEĞER (USD)
İNGİLTERE
561.561.893
607.051.845
ALMANYA
446.609.258
513.469.731
IRAK
418.226.276
487.146.408
FRANSA
320.998.244
369.423.950
TÜRKMENİSTAN
183.711.705
246.202.261
İTALYA
151.493.387
184.184.152
İSPANYA
129.661.781
149.068.767
RUSYA FEDERASYONU
119.037.370
138.135.143
AZERBEYCAN-NAHCIVAN
129.264.169
133.509.392
CEZAYİR
105.186.712
121.262.807
% DEĞİŞİM
DEĞER (USD)
8,10
14,97
16,48
15,09
34,02
21,58
14,97
16,04
3,28
15,28
Haziran 2014
64
KISALAR
TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç: Irak’a iş yapan lojistik
firmalarının zararlarının tanzimi için tedbir alınmalı
Türkiye-Irak Sanayici ve İşadamları Derneği (TISİAD) Başkanı Nevaf
Kılıç, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)
Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’na
saldırmasıyla birlikte Irak’ta gerilen
süreci değerlendirdi. Olayların öncelikle insani boyutunu ele alan Kılıç,
“Daha şimdiden terör saldırıları ile
çok sayıda sivilin yaşamına son verildiği bilgilerine ulaşıyoruz. En kutsal
hak olan yaşam hakkına yönelik terör saldırılarını kınıyor, ülkemiz konsolosluk çalışanları ile TIR şoförlerinin bir an önce sağ salim serbest bırakılmasını temenni ediyoruz” dedi.
“12 milyar doları bulan ihracatta büyük düşüş yaşanabilir”
Öte yandan komşu Irak’ta yaşananların gerek sosyal gerek ekonomik
olarak en derin izlerinin Türkiye’de
hissedileceğini işaret eden TISİAD
Başkanı Kılıç, “Olaylar öncelikle Türkiye ile Irak arasındaki ticaretin hızını kesecek. Bölgede kaos tedirginliği
yaşanıyor. Türkiye’nin Almanya’dan
sonraki en büyük ihraç pazarı olan
Irak’ta yaşananlar yayılırsa 12 milyar doları bulan ihracatta büyük düşüş yaşanabilir. Irak’ta yatırımları bulunan veya bu bölgeye lojistik
taşımacılık yapan dernek üyelerimiz
de mağduriyetler yaşamakta. Özellikle lojistik firmalarının taşımaları
durdu diyebiliriz. Yaşanacak kayıp-
lara ilişkin şimdiden önlem alınmalı. Zararların tanzimi için tedbir alınmalı. Bu menfur saldırı ile son yıllarda giderek gelişen Türkiye ve Irak
arasındaki ticari ilişkilere bir darbe
vurulmak istendiğini açıkça görüyoruz. En büyük beklentimiz kaosun bir
an önce bitmesi ve düzenin tekrar
sağlanması” dedi.
Irak’ta yaşanan olaylar
lojistik sektörünü durma noktasına getirdi
2013
yılı
rakamlarına
göre
Türkiye’den en çok taşımacılık yapılan ülke olan Irak, iç karışıklıklar nedeniyle Türk lojistik sektörünü durma noktasına getirdi. Daha önce
Suriye’deki güvenlik kaygılarından
dolayı olumsuz etkilenen lojistik sektörü, 2013 yılı rakamlarına göre o
dönemde daha stabil olan Irak pazarına doğru bir kayma gösterdi. Rakamlar Türkiye’nin 2013 yılı içindeki
toplam taşımalarının neredeyse yarısının Irak’a yapıldığını gösteriyor.
2013 yılında Türkiye’den toplamda
1,542,520 taşıma yapılırken bu taşımaların 626,553’ü Irak’a yapıldı.
Batu Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Taner Ankara yaptığı açıklamada Irak’ta yaşanan olayların lojistik
sektörünü yürüyemez hale getirebileceğini söyledi. Taner Ankara, “Taşımalar Suriye’deki iç savaş sebebiyle
Irak’a yoğunlaşmıştı. Bölge uzun sü-
Haziran 2014
redir güvenliydi ve Suriye nedeniyle
kaybolan iş alanı yavaş yavaş Irak’ta
açılmaya başlamıştı. Ancak şimdi
hem Suriye hem de Irak ile yapılan
taşımaların durma aşamasına gelmesi bu bölge üzerinde uzmanlaşan
lojistik firmalarını çok zor durumda
bırakabilir” şeklinde konuştu.
65
4 ayda 5.1 milyar dolar yatırım geldi
Yabancı yatırım ilgisi geçen yıla göre ilk 4 ayda yüzde 45 artarak 5,1 milyar
dolar olarak gerçekleşti. Sermaye girişinin yüzde 63,5’i AB kaynaklı oldu.
Ekonomi Bakanlığı nisan ayına ilişkin
“Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri Bülteni”ni yayımladı. Buna göre,
nisanda 911 milyon dolar düzeyinde
net uluslararası doğrudan yatırım girişi gerçekleşti. Bu yılın ilk 4 ayında
5 milyar 118 milyon dolar net doğrudan uluslararası yatırım girişi yaşanırken, uluslararası doğrudan yatırım
girişleri kaleminde yer alan sermaye
girişi, 3 milyar 982 milyon dolara
ulaştı. Net doğrudan uluslararası yatırım girişi geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 45.8 arttı. Bunun 1 milyar 522 milyon doları imalat sektöründen, 920 milyon doları mali aracı kuruluşların faaliyetleri sektöründen kaynaklandı. Ocak-nisan döneminde nakit sermaye girişinin yüzde
63.5’i Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden kaynaklandı.
Uluslararası sermayeli şirketler
Nisanda 186 uluslararası sermayeli
şirket ve şube kuruldu, 10 yerli sermayeli şirkete de uluslararası sermaye iştiraki gerçekleşti. Böylece yılın ilk
4 ayı itibariyle 1198 uluslararası sermayeli şirket ve şube kurulmuş, 31
yerli sermayeli şirkete de uluslararası sermaye iştiraki gerçekleşmiş oldu.
Bu şirketlerin başta toptan ve perakende ticaret sektörü olmak üzere,
gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri ile ulaştırma, haberleşme ve de-
polama hizmetleri sektörlerinde faaliyette bulundukları görüldü. Aynı
dönemde kayıtlı sermayesi 500 bin
doların üzerinde olan 46 uluslararası sermayeli şirket, şube kuruluşu ile
yabancı ortak iştiraki gerçekleşti. Bu
şirketlerin 16’sı toptan ve perakende ticaret sektöründe ve 12’si imalat sanayii sektöründe faaliyette bulunuyor. Yılın ilk 4 ayında kurulan
bin 229 uluslararası sermayeli şirketin 562’si Yakın ve Orta Doğu ülkeleri, 362’si AB ülkeleri, 97’si ise diğer Avrupa ülkeleri ortaklı şirketler
oldu. Buna göre nisan sonu itibariyle 38 bin 724 uluslararası sermayeli şirket Türkiye’de faaliyet gösteriyor.
Yatırım projeleri
Ekonomi Bakanlığı tarafından nisan ayında yatırım teşvik belgesi
düzenlenen 22 proje kapsamında yaklaşık 127.1 milyon dolar
tutarında yatırım yapılması öngörüldü. Böylece 2014’te belgelendirilen yatırım projesi sayısı 79’a,
belge kapsamındaki yatırımların tutarı ise 2 milyar 498.1 milyon dolara ulaştı. Söz konusu yatırım teşvik belgelerinin 57’si imalat, 13’ü hizmetler, 4’ü madencilik ve taş ocakçılığı, 4’ü elektrik,
gaz ve su, 1’i de tarım ve ormancılık sektörlerinde düzenlendi.
Haziran 2014
medya

Benzer belgeler