HAYVANSAL URETİM - Teknik Komite Raporları

Transkript

HAYVANSAL URETİM - Teknik Komite Raporları
2013
0
Başkan Yardımcıları:
Dr.Kürşat IŞIK
Başkan: M.Erol SÖZEN
Raportörler: Ömer ÖCAL, Dr. Orhan
Sorumlu Uzman: İsmail ARAS
ERMETİN
Komite/Çalışma Grubu üye sayısı: 18
Yapılan Toplantı Sayısı: 5
İL
İSİM
KURUM
KONYA
Önder Çiftçiler Derneği
M.Erol SÖZEN
KONYA
Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Dr.Kürşat IŞIK
KONYA
İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Dr.Orhan ERMETİN
KONYA
Önder Çiftçiler Derneği
Ömer ÖCAL
KONYA
Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Anıl ÇETİNKAYA
KONYA
Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Dr. Kadri GÜNDÜZ
KONYA
KOP Bölge İdaresi Başkanlığı
Yakup SEZGİN
KONYA
İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
Süleyman ÖZCAN
KONYA
Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü N.Kürşat AKBULUT
Müdürlüğü
KONYA
Arı Yetişiricileri Birliği
Ali Ulvi HAFIZOĞLU
KONYA
Karatay Süt Üreticileri Birliği
Şadan ERCAN
KONYA
Konya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği
Fettah ÖZTÜRK
KONYA
Selçuk Üniversitesi
Prof.Dr.Birol DAĞ
KONYA
Selçuk Üniversitesi
Doç.Dr.Emel GÜRBÜZ
KONYA
Meram Ziraat Odası
Ali ATAİYİBİNER
KONYA
Veteriner Hekimleri Odası
Ramazan GÜRBÜZ
KONYA
Selçuk Üniversitesi
Doç.Dr. Alper YILMAZ
KONYA
Selçuk Üniversitesi
Prof.Dr. Aytekin GÜNLÜ
1
İÇİNDEKİLER
1
GİRİŞ ......................................................................................................... 3
2
MEVCUT DURUM ...................................................................................... 4
3
GZFT ANALİZİ ........................................................................................... 7
4
ÖNCELİKLER VE STRATEJİLER ............................................................ 10
2
1 GİRİŞ
2014 2023 Konya Karaman Bölge Planının bölge aktörleri tarafından
benimsenmesi için 21.12.2011 tarihinde yapılan 7. Kalkınma Kurulu toplantısında
kurulan "Sanayi, Tarım ve Gıda, Hizmetler, Turizm ve Sosyal Kalkınma İhtisas
Komisyonları" ve bu komisyonların altında çalışması gereken "Teknik Komiteler"
oluşturulmuştur. Komisyon ve komite üyelerinin belirlenme çalışmalarına sonraki
süreçte de devam edilmiş olup ayrıca Çevre ve Şehircilik teknik komitesi
oluşturulmuştur. Bu komiteler altında ise, 12 tane çalışma grubu belirlenmiştir.
Bunlar; Arge-Yenilikçilik-İnovasyon, Dış ticaret-Lojistik, Enerji, İşgücü-İstihdam,
Toprak ve Su, Bitkisel Üretim, Hayvansal Üretim, Gıda, Hizmetler, Sosyal Kalkınma,
Turizm, Çevre ve Şehircilik çalışma gruplarıdır.
Bu çalışma sonucunda oluşturulmuş raporların bölge planına girdi
sağlayabilecek nitelikte olması için gönüllü katılım temel ilke olarak benimsenmiştir.
Öncelikle Teknik Komite çalışma grubu üyelerinin belirlenmesi için paydaş analizi
yapılmıştır. Paydaş analizinden sonra tüm paydaşlarla irtibata geçilerek çalışma
hakkında bilgi verilmiş ve katılım sağlayıp sağlamak istemeyecekleri sorulmuştur.
Böylelikle çalışmanın gönüllülük esasına dayanması sağlanmıştır.
Bu aşama da yapılan toplantılar ile tarımdan sanayiye, turizmden sosyal
politikalara kadar oldukça geniş bir yelpaze de Konya - Karaman olarak
gerçekleştirmek istediğimizi kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için gerekli olan öncelik
ve tedbirlerimiz alanında uzman paydaşlarımız ile belirlenmeye çalışılmıştır. 12
gruptan oluşan Teknik Komiteler ajans uzmanlarının koordinasyonunda çalışmalarını
yürütmüştür. Teknik Komite çalışmalarında toplamda 49 toplantı gerçekleştirilmiştir.
Bu toplantılar sonucunda Teknik Komiteler tarafından öncelik ve stratejilerin
belirlendiği Özel İhtisas Raporları oluşturulmuştur.
3
2 MEVCUT DURUM
Aşağıdaki tablolarda Konya ve Karaman illerinde hayvancılıkla ilgili istatistiki bilgiler
verilmiştir.
Tablo 1. Büyükbaş Hayvan Sayısı(2011)
Sığır
(Yerli)
Kara
man
Kon
ya
Sığır
Manda
(Kültür)
TOPLA
M
1.199
34
25.932
18.865
46.030
43.461
98
317.247
157.583
518.389
5.120.621
12.483.96
9
Türk
iye
Sığır
(Melez)
2.429.1
97.632
4.836.547
69
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr, [Ziy. Tar. :14/02/2013].
Tablo 1 incelendiğinde Türkiye sığır varlığının % 4,2’si Konya da, % 0,37’sinin
Karaman’da olduğu görülmektedir. Tabloda Türkiye kültür ırkı sığır varlığının % 6,6’sı
Konya’da, % 0,5’inin de Karaman da olduğu görülmektedir.
Tablo 2. Küçükbaş Hayvan Sayısı (2011)
Koyun
(Merinos)
Koyun
TOP
Keçi (Kıl)
(Yerli)
LAM
230.81
328.
97.760
91.809
7
577
Karaman
1.398.4
1.47
76.871
146.037
29
5.300
Konya
1.220.5
23.811.
25.0
7.126.862
Türkiye
29
036
31.565
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr, [Ziy. Tar. :14/02/2013].
Keçi
(Tiftik)
8.938
3.361
151.09
1
TOP
LAM
100.7
47
149.3
98
7.127.
013
Tablo 2 incelendiğinde Konya ve Karaman illeri ve Türkiye'nin Küçükbaş Hayvan
Varlıkları verilmiş olup, Konya’da toplam koyun sayısı 1.475.300 olup, toplam koyun
sayısının Türkiye toplam koyun sayısı içerisindeki payı % 5,9’dur. Aynı oran Karaman ili
için % 1,31’dir. Konya’da toplam keçi sayısı 149.398 olup, toplam keçi sayısının Türkiye
toplam keçi sayısı içerisindeki payı % 2,1, Karaman ili için % 1,4’dür.
Tablo 3. Kümes Hayvancılığı (2011)
Yumurta
Tavuğu
Ördek
Et Tavuğu
Karaman
1.239.455
864
Konya
10.697.284
7.559
516.200
Türkiye
78.956.861
382.223
158.916.608
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr, [Ziy. Tar. :14/02/2013].
4
Hindi
3.630
53.244
2.563.330
Kaz
1.265
16.418
679.516
Tablo 3 incelendiğinde Konya ilinde yumurta tavuğu sayısının 10.697.284 ile Türkiye
içerisinde ki payı %13,5 olup, önemli bir yere sahiptir.
Tablo 4. Büyükbaş Hayvanlardan Elde Edilen Süt Miktarı (2011)
Sığır
(Yerli)
Elde Edilen Süt(Ton)
Ma
Sığır
nda
(Kültür)
TOPLAM
Sığır
(Melez)
Kara
542
33.803
20.526
54.879
74
477.453
40.
Türk
1.221.560
372
7.239.644
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr, [Ziy. Tar. :14/02/2013].
155.801
652.151
5.341.224
13.802.468
man
8
Kon
ya
iye
18.823
Tablo 4 incelendiğinde Konya ili büyükbaş hayvan varlığında toplam sığırdan elde edilen
süt miktarı 652.151 ton olup, bu miktarın Türkiye içerisindeki payı % 4,7 olmuştur.
Tablo 5. Küçükbaş Hayvanlardan Elde Edilen Süt Miktarı (2011)
Elde Edilen Süt Miktarı (Ton)
Ke
çi
Koyun
(Merinos)
Kara
man
Kon
ya
Türk
iye
Koyun (Yerli)
2.580
8.685
1.546
65.538
27.245
865.577
(Kıl)
4.8
06
6.2
65
31
8.273
TOPL
AM
Keçi
(Tiftik
)
166
16.237
46
73.395
2.315
1.213.4
10
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr, [Ziy. Tar. :14/02/2013].
Tablo 5 incelendiğinde küçükbaş hayvanlardan elde edilen süt miktarı incelendiğinde
73.395 ton olup bu oranın Türkiye’de küçükbaş hayvanlardan elde edilen süt miktarının %
6’sı olmuştur.
Tablo 6. Arıcılık Verileri (2011)
Toplam Kovan (Adet)
46.245
Karaman
80.465
Konya
Türkiye
6.011.332
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr, [Ziy. Tar. :14/02/2013].
5
Bal Üretimi (Ton)
820
1.117
94.245
Tablo 6 da toplam kovan sayısı ve bal üretiminde Konya sırasıyla %1,3-%1,2 ve
Karaman %0,8-%09’dur.
6
3 GZFT ANALİZİ
Konya- Karaman Bölgesi Hayvancılık GZFT Analizi
Güçlü Yönler
Zayıf Yönler
- İlde mevcut 4 adet üniversitenin varlığı
- Veteriner ve ziraat fakültesinin varlığı
- İlde mevcut 3 adet araştırma enstitüsünün
bulunması
-KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının
kurulmuş olması
- Konya İlinin geniş yüzölçümü sebebiyle
koordinasyon sorunlarının ortaya çıkması
- İşletmelere hizmet götüren kamu, üniversite,
sivil toplum kuruluşları arasındaki koordinasyon
yetersizliği,
-Süt toplama
yapılmaması
-Bölgede Kırsal kalkınma ajanslarının varlığı
- Tigem işletmelerinin varlığı
- Merkezi hükümetin duyarlılığı
-Yerel yönetimlerin (Özel İdare) duyarlılığı.
-Yeterli teknik elemanın varlığı
- Tarımsal üretim (bitkisel üretim, hayvancılık)
potansiyelinin zenginliği ve
potansiyel ürün çeşitliliği,
imkanları
varlığı
potansiyelinin
-Süt üretim kapasitesinin yüksekliği
-Hayvansal üretim potansiyelinin gelişmeye
müsait olması
-Güçlü ve modern işletmelerin varlığı
-Düşük
potansiyeli
maliyetli
hayvancılık
- Hastalıklardan ari bölge olmaması
sigortalarının
salgın
hastalıkları
- Sosyal amaçlı hayvancılık projelerin amaca
hizmet etmemesi
-Ahır koşullarının yetersiz olması, mevcut
ahırların modernizasyon ihtiyacı,
-Çeşitli Kaba yemlerin yetiştirilme
Hayvan
- Süt sektöründe örgüt yetkileri konusunda
mevzuatın karışıklığı ve bunun sektöre yansıması
- Hayvan barınaklarının projelendirilmesinde
Ziraat Mühendisleri Odası ile işbirliği eksikliği
-Mera Alanlarının geniş olması
-Nitelikli
yüksekliği
yeterince denetleme
- Süt ile ilgili örgütlerde koordinasyon eksikliği
- Tarım
kapsamaması
-Bilgiye ulaşmanın kolay olması
işinde
yapılabilme
-Hayvancılığa uygun iklim koşulları
-Eğitim düzeyinin yetersizliği
-Üretimin bireysel yapılması
-Geleneksel üretim tarzının yaygın olması
-Yeniliklere karşı direnç gösterilmesi
-Hayvanların bakım ve beslenmesinin yetersizliği
-Koruyucu hekimliğe önem verilmemesi
-Tarım sigortasının yaygınlaşmaması
-Çiftçilerin danışmanlık hizmetine sıcak bakmaması
-Küçük işletmelerde kadınların başat rolünün ortaya
çıkardığı sorunlar
-Üreticilerin örgütlenme eğiliminin düşüklüğü
-Sütün %71’nin aracılar tarafından toplanması
ve bu toplayıcıların etkinliği
-Arazinin süt toplama ve nakliyesine uygun
olması.
-Güçlü bir Süt sanayinin varlığı
-Markete yönelik süt sanayinin güçlü olması
-Gıda sanayine ham madde üreten süt sanayinin
varlığı
-Süt sektörü makine sanayinin gelişmiş olması
-Süt sektöründe yeni yatırım alanlarının varlığı
-Tarım makineleri sanayinin sektörün tüm ihtiyaçlarını
karşılayabilecek olması
-Günlük üretilen sütün tamamının işlenmesinin
mümkün olması
-Yem sanayinin gelişmiş olması
- Örgüt yönetimlerine olan güvensizlik
- Faal kooperatif sayısında ki düşüklük
-Kredi
sorunları
kullanımında
gayrimenkul
ipoteği
-Mera alanlarının kullanımı ve ıslahı ile ilgili sorunlar
-Nitelikli Kaba yemlerinin üretiminde ve kullanımında
yetersizlikler
-İşletmelerin küçük ve dağınık olması
-Küçükbaş hayvanlarının sütlerinin
değerlendirilmesine uygun altyapının bulunmaması
-Süt kalitesine ilişkin algı sorunları
7
-Güçlü STK yapısı
-Pazara yakınlık
-Kredi sağlayıcı kuruluşların varlığı ve erişilebilirliği
-Çiftçi örgütlenmesinin ve kooperatifleşmenin güçlü
olması
-Arazi fiyatlarının uygunluğu
- Mevcut çiftçi sayısının fazlalığı
- Ekonomik faaliyetler içerisinde hayvancılığın
önemli yer tutması
-Sütün yapısı itibariyle taklit ve tağşişe açık olması
-Toplam üretim içinde soğutulan süt oranının azlığı
süt soğutma makinelerinin sayıca eksikliği
-Sağım ünitesi sayısının eksikliği
-Modern işletme sayısının eksikliği
-Üretimin mevsimlere göre değişiklik göstermesi
-Hayvancılık işletmelerinin ortalama makine ekipman
kullanımı yetersizliği
-Yetişmiş iş gücü eksikliği
-Mekanizasyonun pahalı olması
-Sulama maliyetlerinin yüksekliği
- İhracat potansiyeli
-Nitelikli sütün iyi fiyatta alıcı bulması
- İthal edilen damızlık potansiyeli
- istihdam oluşturma kapasitesi
- Başka sektörlerden ilde yatırım yapmaya olan
ilginin varlığı
- Nitelikli işgücü potansiyeli,
-Marka olabilecek yöresel ürün çeşitliliği,
- Altyapının önemli ölçüde tamamlanmış
olması,
- Organik tarım potansiyeli bulunması,
- Kırsal kalkınma projeleri deneyimi,
- Bölgenin yağış yetersizliği
-Süt üretilen bölgelerde alıcıların çokluğu
-Fiyat istikrarının sağlanamamış olması
-Sıcak süt oranının yüksekliği
-Yerel işletmelerin markalaşma eğilimlerinin zayıflığı
-Ulusal ve uluslar arası işletmelerin bölgedeki
faaliyetlerinin yetersizliği
-Dağlık arazilerin varlığı ve buralarda yapılan
geleneksel süt inekçiliğinin varlığı,
-Tarımsal istihdamın ve gelir kaynaklarının
ağırlıklı olarak tarımsal faaliyetlere dayanması, tarım
sektöründe gizli işsizlik ve tarımda kayıt dışılığın
yaygınlığı,
- Tarımsal eğitim ve yayım hizmetleri ile
işbirliği konusundaki yetersizlikler,
- Kalite ve standartlara uyum konusunda
güçlükler,
- Tarım-sanayi entegrasyonunda ve sütün
pazarlama faaliyetlerinde etkinlik sorunları,
- İşletmelerin
yetersizlikleri,
sermaye
ve
mali
kaynak
- Hayvanların genetik kapasitelerinin yüksek
olmasına rağmen verim düşüklüğü.
-İşletme sahiplerinin genel eğitim düzeyinin
düşük olması
- Doğal kaynakların (toprak, su, orman, çayır
ve mera,su ürünleri stokları gibi) kullanımı ile ilgili
sorunlar,
- Hayvan hastalıklarının yaygın olması,
- Kırsal alanların ekonomik ve sosyal
yapılarının analizinde ihtiyaç duyulan verilerin
yetersizliği.

8
9
4 ÖNCELİKLER VE STRATEJİLER
ÖNCELİKLER VE STRATEJİLER
1.
HAYVANSAL
ÜRETİME
YÖNELİK
EĞİTİMİN
ETKİNLİĞİNİN
ARTTIRILMASI
Strateji1. Eğiticilerin, Üreticilerin ve teknik elemanların eğitimleri gerçekleştirilecek
Önceleri geleneksel Hayvancılık yapılırken şimdilerde modern işletmeler, modern alet ve
ekipmanlar artmaktadır. Ancak bu alet ve ekipmanları kullanan kişi sayısı azdır. Bu nedenle
Hayvansal üretime yönelik eğitimin etkinliğinin arttırılabilmesi ancak uygulamalı eğitim
modeline geçilmesi ile mümkün olabilecektir. Bunun için öncelikli olarak dünyada hayvansal
üretimde lider konumda bulunan ülkelerin eğitim modelleri incelenmelidir. Almanya ve
Hollanda gibi ülkelerin eğitim modelleri incelendiğinde eğitimin “Uygulamalı Eğitim”
şeklinde ortaya çıktığı gözükmektedir. Bunun için oluşturulan eğitim merkezlerinde
kursiyerler teorik bilgilerin yanında bu bilgeleri hemen uygulayabilecekleri eğitim
laboratuvarlarına sahiptirler. Bu şekilde uygulamalı eğitim sistemine geçilmesi için sağlam bir
irade gösterilmelidir.
Bu bağlamda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Üniversite koordinasyonu ile üretici
örgütlerinin öneri ve görüşleri doğrultusunda, MEVKA koordinasyonunda bu eğitimleri
eğiticiler, üreticiler ve teknik elemanların almasını belirli bir program dahilinde
gerçekleştirmelidir.
Bu eğitim modelinde eğitim laboratuvarlarında hayvansal üretimde
kullanılan alet, araç ve ekipmanların birebir örnekleri bulunmalı bu sayede kursiyerler teorik
olarak kendilerine anlatılan Hayvancılık tesislerinde bulunan yem karma makineleri,
sıyırıcılar, süt sağım sisteminde yer alan Vakum Pompası, vakum tankı, süt hattı, hava hattı,
süt sağım başlıkları, pulsatör, vakum ölçer, süt soğutma tankı, pastörizasyon makinesi, Tırnak
bakım aletleri, doğum aletleri, kırkım makineleri, yemleme robotları vb. tüm ekipmanların
temel mantığını öğrenmelidirler. Üretim aşaması tamamlandıktan sonra hayvansal ürünlerin
muhafazası ve işlenmesi için gerekli olan alet ve makineler tanıtılmalı tüm ekipmanların
bakım ve kullanım şekilleri kursiyerlere gösterilmesine dikkat edilmelidir.
Oluşturulacak uygulamalı eğitim modelinin başarısı için fiziksel şartların yanında bu
eğitimleri verecek olan eğitici grubunun oluşturulması büyük önem arz etmektedir. Gelişmiş
ülkelerdeki örnekler incelendiğinde uygulamalı eğitim merkezlerinde en önemli sermayenin
10
yetişmiş insan gücü olduğu bu bağlamda uzmanların bu modelde çok önemli yer tuttuğu
gözükmektedir. Bu sebeple eğitim merkezlerinde eğitici olarak görev yapacak personelin
eğitimi öncelik kazanmaktadır. Uzman eğiticisi olmayan hiçbir eğitim merkezinin başarılı
olamayacağı unutulmamalıdır.
Hayvansal üretimde istenilen amaçlara ulaşmanın ilk şartı üretimin piyasa için
yapılmasıdır. Bu ise piyasada istenilen ve arzu edilen üretimin yapılmasının zorunluluk
olduğudur. Genelde tüm gıda ürünleri özelde ise hayvansal ürünlerde kalite ve hijyen artık
aranan ilk özelliktir.
Hayvansal üretimin kırsal ekonomik kalkınmanın lokomotifi olabilmesi için küresel
rekabete hazır hale gelmelidir. Küresel rekabet ortamında var olabilmenin ön şartı kaliteli ve
hijyenik üretimdir.
Tüketicilerin hayvansal ürün ihtiyacını karşılamak ve bunun karşılığında kar elde eden
hayvancılık işletmelerinin tüketicilere karşı olan sorumluluklarının birinci şartı da tüketici
sağlığını koruyan ve gözetleyen ürünlerin üretilip pazarlanmasıdır.
Tüketicilere sunulan nihai ürünlerin kalitesinin ilk şartı bunların elde edildiği
hammaddelerin (süt, et vb) istenilen kalitede olmasıdır.
Hayvancılık sektöründe çalışan personelin eğitimi ve bilgi birikimlerinin arttırılması
işletmelerde üretim maliyetinin azaltılması içinde oldukça önemlidir.
Bilimsel bilgi üretiminin her geçen dakika hızla katlanarak arttığı günümüzde her iş
alanında alana özgü güncel ve gerekli bilgilerin öğrenilerek sektöre aktarılması işletmelerin de
kalıcılığı açısından önemli hale gelmiştir. Sektörde yeni bilgilerin takibi, analiz ve sentez
edilerek bilimsel süzgeçten geçirilmesi; gelişen hızla değişen ve gelişen Türkiye’mizde AB
süreci de dikkate alındığında hayvancılık sektöründe mevzuat (Örneğin son iki yıl içerisinde
5996 sayılı Kanun çerçevesinde hayvancılıkla bağlantılı mevzuat kapsamında 100’ün
üzerinde yeni düzenleme yapılmıştır) ve düzenlemeler açısından da önemli değişimler olduğu
görülmektedir. Bu bilimsel, teknik ve normatif değişimlerden eğitim kapsamına alınması
gerekenlerin belirlenerek programlarının hazırlanması ve sunumu da ayrı bir özen ve emek
isteyen bir süreçtir. Tamamlanacak olan bu sürecin sürdürülebilirliği ve sahaya aktarılması
“eğiticilerin, üreticilerin ve teknik elemanların eğitimi” ile mümkün olabilecektir.
Tarımsal üretimi arttırmanın, kaliteli ürün elde etmenin ve tarım ile uğraşanların yaşam
düzeylerini yükseltmenin en önemli yollarından biri, üreticilerin etkili bir biçimde
örgütlenmesidir. Tarımda üretici örgütlenmesinin ana amacı: verimliliği yükseltmek ve
üretimden tüketim aşamasına kadar tarımsal ürünlerin değerlendirilmesi suretiyle üreticinin
gelirini ve pazardaki konumunu yükseltmektir
11
Üreticilerin bakım ve besleme konusundaki bilgi eksiklikleri hayvanların verim
düzeylerinin yükseltilmesi yanında hijyenik şartlarda ve kaliteli üretim yapılmasını da
engellemektedir. Hayvansal ürünlere dayalı sanayinin en çok yakındığı konulardan birisi de
hijyenik şartlarda üretilmiş hammadde elde edememektir. Bu durum hayvansal ürün ihracat
imkânlarını kısıtladığı gibi tüketicilerin de sağlıksız gıda tüketmek zorunda kalmalarına neden
olmaktadır. Bunun yanında Türkiye’deki kültür ırkı hayvanların sayıları gün geçtikçe
artmaktadır. Bu hayvanlardan istenilen verimlerin alınması onların uygun şartlarda bakım ve
beslenmeleri ile mümkün olabilir. Kısaca, genetik kapasite ne kadar arttırılırsa arttırılsın
üreticilere bakım ve besleme konusunda gerekli bilgi aktarımını yetersiz kalırsa istenilen
başarı elde edilemez.
Strateji2. Hayvancılık faaliyetleri için ara elaman (çoban, sağımcı vb.) eğitimi,
istihdamının sağlanması ve kamu kurumlarının hizmetleri arttırılacak
Hayvancılık sektöründe ara eleman ihtiyacı önemli bir sorun olmakla birlikte, yetişmiş ve
bilgili ara eleman bulmakta neredeyse imkânsıza yakın gözükmektedir. Ara eleman eğitimi
işletmelerde usta çırak ilişkisi ya da sorumlu teknik personel tarafından verilmektedir. Zaman
zaman Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı taşra teşkilatlarının yaptıkları eğitim programları
olsa da bunlara ilaveten işletmelere özel eğitim programları da yapılmalıdır. Örneğin süt
üretim işletmelerinin, besi işletmelerinin, tavukçuluk işletmelerinin işleyiş ve çalışma
yöntemleri farklıdır ve buna yönelik teknik ve normatif bilgi aktarımlarının ve aktarılan
bilgilerin uygulamalarının öğretildiği eğitim programları şarttır. Örneğin, ara elemanların
AB’de çok önemli olan ve Ülkemizde de gereklilik ve zorunluluk haline getirilmeye çalışılan
hayvan gönenci (refahı) konusunda bilgi sahibi olması ve bunun gereklerini yerine getirmesi
gerekir. AB bu kapsamda yediden yetmişe eğitim programları ile sadece ara elemanları değil
bilimsel farkındalık için toplumun tüm kesimleri eğitim programlarına almaktadır.
Hayvansal üretimde işletme verimliliği ve karlılığının arttırılması için tüm ekonomik
faaliyetlerde olduğu gibi emek gücü önemini korumaktadır. Hatta sektörün ana üretim
materyali olan canlı hayvanın izlenmesi ve kontrolü daha da önemlidir. Üretim sürecinde ön
plana çıkan işgücünün işletmenin hedefleri ile uyumlu nicelik ve niteliklere sahip olmasının
önemi açıktır. Nitekim son zamanlarda işletme sahipleri, yöneticileri ve iş görenlerinin
eğitimine yönelik çalışma ve projeler uygulamaya konulmaktadır. Bu çalışmalarda gıda
hammaddesi ve gıda üretiminde işin gerekleri ile iş görenin uyumlu hale getirilmesi işlevi
yerine getirilmeye çalışılmaktadır.
12
Hayvancılık işletmelerinde çalışanların yapmış oldukları iş ile olan uyumlarının
sağlanması arzu edilen amaçlara uygun bir üretimin gerçekleşmesine diğer yandan çalışanın
kalifiye hale gelmesinin ortaya koyacağı, ekonomik, sosyal ve psikolojik avantajlar işletme
verimliliği ve karlılığının yanı sıra sosyal barış ve denge içinde önemlidir. Bunun uygulamada
yaygınlaşabilmesi
için
uygulanacak
makro
ekonomik
politikaların
uygulamanın
yaygınlaşmasına katkı sağlayacak şekilde düzenlenmeli ve yol gösterici olmalıdır. Örneğin bu
tip eğitimli işgücü istihdamı iyi tarım uygulaması olarak değerlendirilmeli ve teşvik
edilmelidir.
Eğitim faaliyetlerinde hayvancılık işletmelerindeki çalışanların bilgilendirilmeleri yanında
aynı zamanda beceri kazanmalarına yönelik pratik uygulamalara ve iş sürecinde denetim ve
kontrolle iş sürecindeki kritik uygulamaların iyice yerleşmesine yönelik uygulamalar
sağlanmalıdır.
Hayvancılık sektörünün istihdam bakımından var olan dezavantajlarını azaltacak önlemler
sektörde eğitimin etkinliğinin sağlanabilmesi açısından önemlidir. Bu amaçla eğitimli
personel istihdamına yönlendirecek vergi avantajları, prim iadeleri vb uygulamalar
yapılmalıdır.
Hayvancılık işletmelerinde eğitimli ve kalifiye eleman istihdamının işletmelere sağlayacağı
ekonomik ve teknik avantajlar hakkında işletme sahip ve yöneticilerine anlatılmalı ve bu konu
ön plana çıkarılmalıdır.
Nitelikli ve eğitilmiş işgücünün tarımsal işletmelerde yaygınlaşması için bu istihdam
alanının çaresizlikten yapılan değil ancak belirli özellik ve birikime sahip bireylerin
yapabileceği ve kendi içerisinde avantajlar taşıyan bir iktisadi faaliyet alanı olarak kabul
görmeye yönelik adımlar atılmalıdır.
Hayvancılık sektöründe yer alan kurumların işbirliği içinde bu eğitim faaliyetlerinde
bulunması, eğitim alan kişilerin istihdamı ve sosyal güvence altına alınması hedeflenmelidir.
Bu amaçla kamuoyunda farkındalık oluşturulmalıdır.
Strateji3. Eğitim ile ilgili kurum ve kuruluşların işbirlikleri geliştirilecek ve sektöre
yönelik Meslek Okullarının etkinliği arttırılacak
Bölgemizde yer alan üniversiteler, kamu kurumları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliğinin
sektörel bütünleşme ve bilimsel işbirliği açısından önemi büyük olup, analiz sentez
süzgecinden geçmiş saha için gerekli ve elzem olan bilgilerin hayata geçirilmesi ve sektörün
Türkiye ve Dünya ile rekabet edebilir düzeyini sürekli yükseltebilme için gerekli
gözükmektedir.
13
Günümüzde artan tüketici bilinci, küresel rekabet ve daha sağlıklı ürünlerin tüketimine
yönelen talep yapısı işletmeleri bu değişen şartlara uymaya zorlamaktadır. Özellikle küresel
rekabet ortamında yeni pazarlar bulma veya var olan pazarların muhafazası ve genişletilmesi
için bu noktada en akılcı yol üretimin kontrollü olarak yapılmasıdır. Kontrollü ve bilinçli
üretim ancak eğitimli işgücünün istihdamı ve üretim sürecindeki etkinliklerinin arttırılması ile
mümkündür.
Hayvansal üretimin her aşamasında eğitimli işgücünün istihdamı işletmelerde üretimde
otokontrolün sağlanmasının ilk şartıdır. Ancak; nitelikli ara eleman eğitim süreci piyasa
şartları ile uyumlu ve koordineli hale getirilmelidir. Bu amaçla faaliyet gösteren teknik okullar
değişen şartlara göre programlarını ve bölümlerini güncellemelidirler. Eğitimde bu işlevin
fonksiyonel olması için hayvansal üretimdeki meslek örgütleri (Birlik, Kooperatif, Dernek vb)
ile eğitim kurumları arasında bilgi transferi sağlanmalıdır.
2.
GÜVENİLİR GIDA VE PAZARLAMA ALTYAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİ
Strateji1. Hayvansal ürün pazarlamasında etkinlik sağlanacak
Başarılı bir üretim ancak ürünlerin doğru bir şekilde pazarlanabilmesi ile mümkündür.
Hayvansal ürünlerde pazarlamayı öne çıkaran neden bu ürünlerin uygun şartlar altında
tüketim merkezlerine veya işleme merkezlerine ulaştırılmasının zorunluluğudur. Bunun
gerçekleştirilmesi bu alanda yatırım yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Pazarlama verimliliğinin artışı bir yandan aracı sayısının azalmasına diğer yandan nihai
ürün fiyatlarında sağlanacak iyileşme ile tüketiciye olumlu yansımalar sağlayacaktır.
Pazarlama verimliliğinin arttırılabilmesi için üretici örgütleri aracılığıyla yada köy tüzel
kişilikleri tarafından aracı sayısını azaltmaya yönelik yapılacak yatırımlar desteklenmelidir.
Bu alanda özellikle üretici örgütlerinin ürün fiyatlarında dalgalanmanın yaşandığı dönemlerde
üreticilerin çıkarlarını koruyabilecek girişimleri gerçekleştirebilecekleri türden pazarlama
yatırımlarına öncelik sağlanmalıdır.
Hayvansal üretimde yerel veya lokal ürünlerin markalaştırılması, coğrafi etiketlenmesi,
tanıtımı ve reklam yolu ile pazar payının arttırılması teşvik edilecektir.
Pazarlama verimliliğinin ve etkinliğinin sağlanabilmesi için üreticilerin ürettikleri
hayvansal ürünlerde belirli üretim standartlarını sağlayabilmelerine yönelik yaptırım veya
teşvikler bu tip yatırımlar için ön şart olarak konulmalıdır.
14
Hayvansal ürünler üzerinde oluşan eksik ve hatalı bilgi kirliliğini giderici, yanlışları
düzeltici bilgilendirme ve reklam faaliyetlerinin düzeltilmesi talep artışı sağlayabileceği için
pazarlama verimliliğinin artışına katkı sağlayabilir.
Strateji2. Sağlıklı, ekonomik ve güvenilir hayvansal gıdaların piyasa arzı sağlanacak
Tüm işletmeler gibi hayvan ve hayvansal ürün üreten işletmelerde topluma karşı olan
sorumluluklarını yerine getirmek zorundadırlar. Bu sorumluluklarının başında tüketicilerin
sağlığını gözetleyen ürünlerin piyasaya sunumunu gerçekleştirmektir. Bunun birinci şartı
üreticilerde bu bilincin oluşmasına katkı sağlamaktır.
İhtiyaçlar hiyerarşisinin ilk basamağında bulunan gıda maddeleri içerisinde özel konumda
bulunan hayvansal ürünler her bireyin mutlaka tüketmesi gereken stratejik bir üründür. Bu
özellikleri dolayısıyla her bireyin bu ürünlere ulaşabilmesi, yeterli miktarda tüketimin
sağlanabilmesi ve üretimin verimli olması için işletme içi tedbirler alınmalıdır. İşletmelerde
amaç üretim maliyetini minimum kılarak işletme karlılığını maksimize etmek ve bu sayede
tüketicilere ürünü daha uygun fiyattan pazarlamak genel üretim stratejisi olarak
belirlenmelidir.
Hayvansal ürünlerde ürün özelliklerinin bozulmasına neden olan kritik noktalarda gerekli
önlem ve denetimler arttırılmalıdır. Örneğin süt toplama merkezleri, hayvansal ürünlerin
nakilleri, perakende satış yerleri vb noktalarda denetim ve bilgilendirme çalışmaları
yapılmalıdır.
Özellikle etkin bir süt toplama yönetmeliğinin çıkarılması ve yürürlüğe konulması tüketici
sağlığı ve ürün kalitesi açısından özel bir önem taşımaktadır. Sektör paydaşlarının bu konuda
birlikte hareket ederek güç birliği yapmasının önünün açılması yararlı olacaktır.
Hayvansal üretimde üretim maliyetlerinin düşürülmesi için girdi tedarikini azaltacak ve
üretim maliyetini düşürmeye yönelik adımlar desteklenecektir. Bu amaçla yapılacakların
başında rasyonel üretim arasında olmayan ancak geleneksel anlayışla uygulanan hatalı
uygulamalardan işletmelerin vazgeçmesi sağlamaya yönelik çalışmalara öncelik verilecektir.
Bilindiği gibi gıda ve beslenme insanlığın temel ihtiyacıdır. Ancak tüketime sunulan
gıdalarında sağlık açısından da güvenli olması gerekir. Sağlıklı hayvansal gıdalar üretmenin
ön koşulu sağlıklı hammadde sağlanmasıdır. Sağlıklı hammadde üretmenin başlıca şartı; et,
süt ve yumurta gibi başlıca hayvansal ürünlerin, modern teknolojiye sahip işletmelerde
sağlıklı koşullarda yetiştirilen ve düzenli bir şekilde veteriner hekim kontrolünde olan sağlıklı
hayvanlardan elde edilmesidir. Sağlıklı hammadde üretmenin bir başka şartı da; etin asgari
teknik ve hijyenik koşullara sahip mezbahalarda tekniğine uygun olarak yapılan kesimlerden,
15
sütün modern teknolojiye sahip işletmelerde yapılan hijyenik sağımlardan, yumurtanın
modern teknolojiye sahip işletmelerde gerçekleştirilen üretimden sağlanmış olmasıdır.
Toplam kalite anlayışının yaygınlaştığı günümüz toplumunda gıdaların sağlıklı olmasının
ön koşul olduğu göz önüne alınırsa tüketicilerin hayvansal gıdalar üzerinde şüpheleri haklı
olarak görülebilir. Çünkü hayvansal besinler, bitkisel besinlere göre, üretimin herhangi bir
aşamasında kontaminasyonlara daha çok maruz kalmakta ve hayvansal gıdalar ile insanlara
bulaşan zoonotik hastalıklar, gıda infeksiyon ve intoksikasyonları, veteriner ilaç kalıntıları,
balık ve diğer su ürünlerinde görülen ağır metal kontaminasyonları bitkisel kökenli gıdalara
göre daha fazla önem arz etmektedir.
Gıda Kodeksinde yer alan risk analizi ve izlenebilirlik üzerine dayanan ve tüketicilere
sağlıklı gıda sunmayı amaçlayan çiftlikten sofraya güvenli gıda üretimi uygulamalarına bir an
önce tam bir işlerlik kazandırılmalıdır. Halk sağlığının korunmasındaki asli vazifelerinden
biriside "sağlıklı ve üstün kaliteli hayvansal besinlerin üretimi" olan teknik elemanların
özellikle hayvansal gıdaların çiftlikten sofraya kadar olan her safhasında başlıca sorumlu ve
denetçi olarak yer alması sağlanmalıdır.
Strateji3. Tüketim tercihlerine yönelik sertifikalı üretim desteklenecek
Sertifikalı üretim özellikle belirli bölgelerde geleneksel olarak yapılan ve kendine has
özelliklerin üreticilerin bilinçlendirilmeleri ile gelenekselden sertifikalı üretime dönmeleri
mümkündür. Bunun için ilk başta üreticiler bilinçlendirilmesi gereklidir. Bunu takip eden
dönem içerisinde işletmelerde ihtiyaç duyulan teknik destek ve süreç içerisinde yapısal
iyileşmelerin ve teknik altyapının iyileştirilmesi için gerekli finansal destek mekanizmasının
oluşturulması sürecin yaygınlaşmasını olumlu yönde etkileyecektir.
Konya ili hayvansal üretim açısından tek bir ırk veya türe bağımlı olmaktan
kurtarılmalıdır. Hayvansal üretimde bilinçli ırk ve tür tercihinin işletme karlılığı ve verimliliği
üzerine olan etki ve katkısı üreticilere anlatılmalıdır.
Küresel rekabet ve kar maksimizasyonu işletmeleri farklı arayışlara yönlendirmiştir. Bu
süreç içerisinde tüketicilerin bilinçlenmesi yada bazı üretim tekniklerinin veya bu tekniklerin
kullanılarak gerçekleştirilen ürünlerin tüketici sağlığı üzerine olası istenmeyen etkileri farklı
üretim seçenekleri yada biçimlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Helal gıda yada
sertifikalı üretim bunlar arasında sayılabilir.
16
Konya ili sahip olduğu sosyo-kültürel alt yapı nedeniyle bu konuda önemli avantaja
sahiptir. Bu avantajın ilin kalkınmasında harekete geçirilmesi gerekmektedir. Sertifikalı
ürünler üretimi için işletmelerin bilinç eksikliğini giderici çalışmalar yapılacaktır.
Sertifikalı üretim tüketici zevk ve tercihlerine göre belirli özelliklere yönelmiş olan
talepten işletmelerin faydalanması ve ürettikleri ürünü daha kolay hedef kitleye
ulaştırabilmeleri açısından önemlidir.
İldeki büyük ve küçükbaş hayvancılık işletmelerinde klasik üretim ve gelir kalemlerinin
yanında özellikle nitelikli damızlık üreten/üretebilecek işletmeler oluşmasına katkı
sağlanmalıdır. Bu sektörde rekabet ve tekelci oluşumların ortaya çıkmasına engel olabileceği
gibi dışsatım yolunun açılmasına ve işletmelerin ülkesel ve bölgesel pazarlardan uluslar arası
pazarlara açılabilmenin ön şartı olabileceği için üzerinde çalışılmalı ve desteklemeler
yapılmalıdır.
Hayvansal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması açısından önemli noktalardan biri
üretim sanayi entegrasyonun sağlanmasıdır. Bu amaçla üretim işletmelerine pazar ve fiyat
istikrarı sağlamaya yönelik yapılacak uygulamalar desteklenecektir.
Hayvancılığa dayalı sanayi işletmelerinin işletme içi verimliliklerini arttırıcı, nihai ürün ve
hammadde maliyetlerini minimize etmeye yönelik uygulama ve yatırımları desteklenmelidir.
Örneğin sanayi işletmeleri üreticileri sadece girdi sağlayan tedarikçi olarak algılamaktan
paydaş gibi algılama ve sinerji oluşturulması gereken stratejik ortak olarak algılama
anlayışının oluşmasına yönelik adımlar atılmalıdır.
Kırsal alanlardaki organik ürün üreticilerin yoğun işgücü kullanarak ürettiği ürünleri daha
yüksek fiyatla değerlendirilmesine olanak sağlaması, organik ürünlerin Dünya’da ve
ülkemizde gelişmekte olan ekoturizm ve agroturizm gibi turizm faaliyetlerinde üretim
ortamında ve organik ürün pazarında değerlendirilmesi kırsal alanda gelir düzeyini artırmada
ve kırsal kalkınmada önemli etkisi bulunmaktadır.
Organik hayvancılık, çevrenin korunması ve daha sağlıklı ürünlerin üretilmesi yanında,
küçük üreticinin ürünlerini değerlendirmek, üretimde yerli bitki ve hayvan türlerini kullanarak
gen kaynaklarının korunmasına katkıda bulunmak, kırsal alanda gelir düzeyini artırarak ve
yasam koşullarını iyileştirerek kırsal kalkınmaya da olumlu katkıda bulunmaktadır.
Sertifikalı organik arıcılık teşvik edilerek katıksız kimyasal etkilerden arınmış saf bal
üretimi sağlanacaktır. Sertifikalı arıcılığın Konvansiyonel arıcılığa göre girdileri daha
masraflıdır. Dolayısı ile üreticiler ilgisiz davranmaktadır. Bunun için cazibesinin
arttırılmasına yönelik ekonomik yükü hafifletilmelidir.
17
Aynı şekilde HACCP, Helal ürün ve ISO 9000 belgeli ürün üretimine öncelik tanınarak
teşvik edilmelidir.
Strateji4. Hayvansal ürünlerde markalaşma sağlanacak
Konya havzasında hızla gelişmeye başlayan hayvancılık sektörünün gelişmesi ve bu
büyüme sürecinin devamı üretilen ürünlere etkili pazarlama yönetimi uygulamaktan geçer.
Etkili pazarlama anlayışında işletmelere ve bölge ekonomisine olumlu katkı sağlayacak
pazarlama fonksiyonu hiç şüphesiz markalaşma ve işletmelerin kendi markalarını
oluşturmalarıdır. Markalaşma özellikle rekabet ortamında markalaşmış ürünlerin daha kolay
pazarlanabilmesi dolayısıyla rekabet açısından işletmelere avantaj sağlayacaktır.
Markalaşma sayesinde işletmelerin ürünleri piyasada var olan diğer ürünlerden daha
kolayca ayırt edilebilecek ve işletmelerin ürünlerine olan piyasa talebini koruyacak ve pazar
payını artırabileceklerdir. Markalaşma üretilen ürünlerin piyasada tutundurulmasına katkı
sağlayacaktır.
Markalaşma sayesinde üretilen ürünlerde bir örneklik ve kalite kontrol altında alınmaya
çalışılacağı için talep yaratmak daha kolay olacaktır.
Markalaşma sayesinde hayvancılık işletmelerinde fiyat belirlemede işletmeler avantaj
sağlayabilirler.
Markalaşma üretilen hayvansal ürünlerde belirli bir kalite standardının mutlaka korunması
ve marka imajını muhafaza için daha fazla özen gerektireceğinden tüketicilerin beklentileri ve
tatminlerinin de artmasına yardımcı olur.
Günümüzde iletişim kanallarının etkinliği sayesinde zaman zaman ortaya çıkan olumsuz
davranış, örnek ve uygulamalara karşı işletmenin korunması ve müşterilerinin bağlılığının
saplanmasının güvencesini sağlamada markalaşma etkin bir araç olarak işlev görür.
Bölgeye has üretilen hayvansal ürünlerin tespit edilerek,
markalaşması ve bu sayede
pazarlanarak değerini bulması amaçlanmalıdır.
3.
HAYVANSAL ÜRETİMDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN SAĞLANMASI
Strateji 1. Örgütlenme düzeyinin güçlendirilmesi için yetiştiricilerin faaliyet
alanındaki yerel veya bölgesel örgütlere üyeliği sağlanacak
Örgütlenme; işbirliği, disiplin ve sorunları birlikte göğüsleme istek ve azmine sahip bir
grup kişinin belirlenmiş bir hedefe ulaşmak için gerekli düzenlemeleri yapmak amacıyla belli
kurallar çerçevesinde bir araya gelmeleri ile oluşturulan sistemdir.
18
Hayvancılık sektöründe örgütlenme ile esas itibarıyla üreticilerin demokratik katılımını ve
denetimini gerçekleştirmek hedef alınmalıdır. Bu amaçla örgütlenmede katılımcı bir yönetim
anlayışının benimsenmesi gerekmektedir. Bu anlayış ile aynı amaç için imkan ve kaynakların
birleştirilerek maliyetlerin düşürülmesi, üretimin ekonomik koşullarda sağlanması, rekabet
fırsatının yakalanması gibi imkanlara üreticiler daha kolay sahip olabileceklerdir.
Örgütlenme konusunun üreticilerin mevcut piyasa şartları altında, girdi maliyetlerini
düşürme, pazarlama verimliliğinin arttırılması sosyal ve iktisadi gelişme ve iyileşmenin bir
aracı olarak faydalanılması gereken ekonomik bir araç olduğu teması yaygınlaştırılacaktır.
Hayvancılığa yönelik örgütlenme modellerinin hepsinin asıl amaçlarının üyelerine hizmet
götürme,
üretim
maliyetlerini
minimize etme,
etkili pazarlama ve sanayi-üretim
entegrasyonunda avantaj sağlama, kısaca yaşam standardı ve ekonomik kalkınmanın bir aracı
olarak yararlanılması gereken bir araç olduğuna yönelik çalışmalar desteklenmelidir.
Üretici örgütlerinin üreticilerin hak ve çıkarlarını koruyacak, üretim alanlarındaki bilgi ve
teknolojik gelişme ve değişmelerin hızla üyelerine aktarılmasının etkili bir aracına dönüşmesi,
diğer bir ifadeyle kalkınmanın itici gücüne dönüşmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
Özellikle kasaplık hayvan ve kırmızı et pazarlama konusunda yaşanan problemlerin
temelinde işletme ölçeklerinin küçük ve üreticilerin örgütsüz olmaları gelmektedir. Bu
pazarlama zincirinin uzamasına ve maliyetlerin artmasına neden olan bir diğer faktördür.
Örgütlenmenin teşvik edilmesi ile işletmelerin ekonomik açıdan gelişmelerine katkıda
bulunmak hedeflenmelidir.
Örgütlenmenin hayvan ve hayvansal ürünlerde ihtisaslaşma eğilimini artıracak şekilde
oluşmasına yönelik uygulamaların hayata geçirilmesinin aracısı olması sağlanmalıdır. Bu
amaçla beklenen etkinliği sağlayacak şekilde faaliyetini tamamlayan üretici örgütlerinin alt
yapı yatırımları ve eksiklikleri desteklenmelidir.
Örgütlenmenin ekonomik, teknik ve sosyal hedefleri niçin örgütlenme ihtiyacı olduğu ve
örgüt üst yönetimlerinin üyelere karşı görev ve sorumlulukları konusunda üyelere eğitici
bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Strateji 2. Hayvansal ürün üretiminde ürün bazlı verim ve kalite arttırılacak
Ülkemizde, hayvan yetiştiriciliği gün geçtikçe daha çok önem kazanmaktadır. Hayvan
yetiştiriciliğinde en önemli husus ise en ucuz maliyette en yüksek ve kaliteli verimi almaktır.
Bu konu, hayvancılıkta "ıslah" yöntemlerinden beslenme yöntemlerine kadar bir dizi
uygulamayı gerektirmektedir. Hayvancılıkta esas amaç para kazanmak ve kar etmektir. Daha
19
kaliteli ürüne daha fazla destekleme yapmak, destekleme primlerini ürün bazında belirlemek
temel gösterge olmalıdır.
Hayvan yetiştiriciliğinde dölverimi, buzağılama aralığı, servis periyodu, kuruda kalma
süresi vb teknik verim parametrelerinin istenilen değerler arasında olmasına yönelik
destekleyici ve iyileştirici çalışmaların yapılması işletmede arzulanan verimlilik ve etkinlik
değerlerine ulaşmak için zorunludur. Karlı ve verimli sürdürülebilir üretim ancak bu şartlarda
mümkündür
Daha farklı bir anlatışla, hayvanlarda Reprodüksiyon (dölerme) olgusunun
gerçekleşmesi ve sürekliliği halinde döl verimi ve yavru verimi söz konusudur. Et, süt,
yumurta, yapağı, vb. gibi ekonomik ve diğer verimlerin alınması, ebeveynlerine benzer yavru
elde edilmesi, üretime sokulması ve sürekliliğinin sağlanması ile olasıdır.
Hayvansal üretimde istenilen genetik verim kapasitesine yönelik ıslah çalışmalarının daha
kısa sürede ve daha düşük maliyetle gerçekleştirilebilmesi için suni tohumlama, embriyo
transferi gibi biyoteknolojik metotlardan daha etkin olarak yararlanılmalıdır.Ancak bu
yapılırken fayda/masraf analizi çerçevesinde etkin bir maliyeti izleme ve değerlendirme
sistemi uygulamaya konulmalı ve bu metotlar amaç değil araç olarak kullanılmalıdır. Devlet
destek ve teşviklerinde mutlaka verimlilik esas alınmalı ve destekler mutlaka verimli üretimi
teşvik edecek şekilde verilmelidir.
Strateji 3. Küçükbaş ve büyükbaş hayvansal üretim arttırılacak
Besiciliğin gelişmesi süt sığırcılığının gelişmesiyle paralellik arz etmektedir. Günümüzde
sıkıntısı çekilen besi materyali yetersizliğinin çözüm yolu, süt sığırcılığının geliştirilmesi ile
besi materyali olarak kullanılacak erkek dana ve tosun sayısının arttırılmasına bağlıdır. Diğer
üretim sektörlerinde olduğu gibi Süt sığırcılığının geliştirilmesinin yolu da sektörü karlı bir
uğraş alanı haline getirmekten geçmektedir.
Türkiye’de
özellikle
kırmızı
et
üretiminde
yaşanan
sorunların
çözüme
kavuşturulabilmesindeki en önemli noktalardan biri büyükbaş ve küçükbaş hayvansal
üretimin iyileştirilmesi ve bunun önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bu başarılamadığı
takdirde kırmızı et üretiminde zaman zaman dalgalanmalar yaşanması, üretici ve tüketicilerin
bundan olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır.
Küçükbaş hayvansal üretimde sağım, kırkım işlemlerinde işgücü ihtiyacını azaltacak
yatırımlara öncelik verilmelidir. Buna yönelik kaynak ayrılmalıdır.
20
Küçükbaş hayvanlardan elde edilen hayvansal ürünlerde kalitenin iyileştirilmesi ve ürün
çeşitlendirmesine gidilmelidir. Bu amaçla suni elyafla rekabet edebilecek ve dış satım imkanı
olan ürünlerin geliştirilmesine katkı sağlanmalıdır.
Küçükbaş hayvan etlerinin endüstriyel talep yapısına uyum sağlamada var olan dezavantajı
ortadan kaldıracak araştırma ve geliştirme faaliyetlerine öncelik sağlanmalıdır.
Küçükbaş hayvansal üretimde yetiştiricilerin sürü sağlığı ve yönetimi konusunda var olan
eksikliklerinin giderilerek daha verimli ve sağlık bir üretimin önü açılmalıdır. Sağlıklı
(hastalıktan ari bir üretim yapısı) bir yetiştiricilik Konya’nın küçükbaş hayvan ve hayvansal
ürün ihracatının ve rekabetin ilk şartı olarak algılanmalıdır.
Bölgede keçi yetiştiriciliği hem tiftik hem de kıl keçisinin ıslahı, gen kaynağı olarak
korunması ve iyileştirilmesi temel strateji olmalıdır. Keçi yetiştiriciliği aynı zamanda bölgede
bir kültür ve yaşam biçiminin devamı ve gelecek nesillere aktarılması gereken bir sosyoekonomik olgu olarak kamuoyuna tanıtılmalıdır. Bu amaçla sektörün gelişmesine uygun
coğrafi ve sosyo- kültürel alanlarda panayır ve festival düzenlenmelidir.
Küçükbaş hayvansal üretimde karlılık ve verimliliğin ilk şartı meradan etkili bir şekilde
yararlanmaktır. Bu ise üreticilerin teknik yönden bilgilendirilmeleri ve meraların iyileştirilip
geliştirilmesi konusunda sorumluluğu üreticilerle paylaşacak köy tüzel kişilikleri ve birlikler
tarafından uygulanacak, bağımsız uzmanlar tarafından denetlenecek bir mera iyileştirme ve
ıslah projesi küçükbaş hayvansal üretimin arttırılması için faydalı olabilecektir.
Strateji 4. Alternatif hayvancılık faaliyetleri yaygınlaştırılacak
Bölgemizde genellikle süt inekçiliği, besi sığırcılığı, koyun-keçi yetiştiriciliği ve yumurta
tavukçuluğu yaygın olarak yapılmakta fakat rahvan atı yetiştiriciliği, manda yetiştiriciliği ve
kanatlı eti üretimi gibi diğer hayvancılık faaliyetleri ise sınırlı olarak yapılmakta veya hiç
yapılmamaktadır. Bahsi geçen alternatif hayvancılık faaliyetlerinin sınırlı yapılması veya
yapılamamasına yönelik sorunların tespiti ve bu sorunlara yönelik çözümlerin geliştirilmesi
ile bu tür hayvancılık faaliyetleri etkin ve verimli bir şekilde yapılabilecektir.
Bölge atçılığının geliştirilmesi özellikle kültürümüzün bir parçası olan rahvan atlarının
yetiştirilmesi ve rahvan atçılığının geliştirilmesi açısından yerel ve bölgesel atçılığın
gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bu amaçla damızlık rahvan atı yetiştirilmesine destek
verilmesi önem arz etmektedir. Rahvan atı yetiştiriciliği dışında son yıllarda Dünya'da ve
Ülkemizde popüler hale gelen ve özellikle zihinsel ve bedensel engelli çocukların tedavisinde
21
kullanılan midilli atı yetiştiriciliğine destek verilmesinde özel rehabilitasyon merkezlerinin
midilli atı ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak sağlayacaktır.
Alternatif hayvancılık faaliyetleri içerisinde değerlendirilebilecek et ve süt verimi
yönünden önem taşıyan, kalitesiz yemleri değerlendirebilme, sütünün protein, mineral,
vitamin ve yağ yönünden diğer sütlerden daha fazla olması, manda sütü ürünlerinin de diğer
süt ürünlerine göre besinsel yönden avantaj sağlaması nedeniyle manda yetiştiriciliği önem
arz etmektedir. Bu amaçla mandanın ihtiyaç duyduğu koşulları sağlayabilecek modern manda
çitliklerinin kurulması, manda ve süt ürünlerinin üretiminin desteklenmesi ve yetiştiricilerin
bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Strateji 5. Destek ve Teşvik Sistemlerinin Etkinliği Arttırılarak Güçlendirilecek
Kesif yem fiyatlarının ülkemizde pahalı olduğu yıllardır dillendirilen bir konudur.
Türkiye'de süt maliyetini artıran en önemli unsurlardan biri karma yem girdisinin pahalı
olmasıdır. Süt sığırcılığında karlılığın temel koşullarından biri bir litre süt ile bir buçuk
kilogram karma yem alabilmektir. Süt fiyatı mutlaka bu düzeyi koruyacak şekilde ve
gerektiğinde devletin sübvansiyonlarıyla desteklenerek düzenlenmelidir. Fiyat istikrarının
sağlanması üreticinin önünü görebilmesi için de çok önemlidir. Girdi ile ürün fiyatlarında
istikrar sağlandığında üretim ve tüketim hedefleri belli olan bir hayvancılığın karlılık ve
sürdürülebilirlik şansı artacaktır.
Et üretiminin lokomotifi olan süt üretiminin sürekliliği açısından üreticilerden çiğ süt alım
güvencesi sağlanması için çalışılmaların süt fiyatlarında üreticiyi tatmin edecek fiyatın
yakalanmasına kadar sürdürülmesi gerekmektedir. Buna ilave olarak süt tüketimini artırmak
için kampanyaların teşvik edilmelidir.
4.
HAYVANSAL ÜRETİMDE ALT YAPI EKSİKLERİNİN TAMAMLANMASI
Strateji1. Kaliteli süt üretimi, depolanması ve nakliyesi için gerekli şartların eksiksiz
oluşturulması
Kaliteli süt üretiminin sağlanması için sütün hayvandan sağılmadan önce yapılması
gerekenler büyük önem taşımaktadır. Süt sağılmadan önce sağımhane şartlarının
iyileştirilmesi gerekir ki bu zaten sütün kalitesini ve hijyenini etkileyen en önemli unsurdur.
Sağımhane eğer modernize edilirse sağım sırasında oluşacak bulaşmaların önüne geçilecek ve
hasta ya da tedavi gören hayvanların sütleri tespit edilerek ayrılabilecektir. Halen bölgede var
olan süt hayvanlarının büyük çoğunluğu elle veya seyyar sağım makineleri ile sağılmakta bu
22
uygulama ise hem hayvan sağlığını hem de insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu noktada
Konya Valiliği Süt Raporunda Nitelikli İşletmeler” olarak tarif edilen 20 baş ve üzeri sağmal
hayvana sahip süt işletmelerinin otomatik sağım sistemi, soğutma tankı kullanmaları
sağlanmalıdır. Bununla birlikte yine aynı raporda “ Köy bazlı işletmeler” olarak tarif edilen
yerleşim yerlerinden raporda bulunan şartları taşıyanlarının merkezi sağım ünitesine geçmesi
sağlanmalıdır.
Süt toplama mesafelerinin kısaltılması için süt toplama merkezleri oluşturulmalıdır. Çiğ
sütün iyileştirilmesi noktasında kalite kontrol laboratuarları kurularak Ar-Ge altyapısının da
iyileştirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca süt kalitesi ve temizliğini korumak amacıyla süt
toplama araçlarının soğutma tanklı olarak geliştirilmesi ya da yenilenmesi gerekmektedir.
Bugün tüketici ve tüketiciye hizmet sunarak, ham maddeyi mamul maddeye dönüştüren
fabrikalar, daha kaliteli ürün talep etmektedir. Özellikle, insan beslenmesinde ve pazarda ki
ürün yelpazesinin genişliği dikkate alınırsa süt, ayrı bir önem arz etmektedir.
Kaliteli süt ve süt ürünleri üretiminde temel koşul hiç kuşkusuz kaliteli çiğ süt
kullanılmasıdır. Çiğ süt kalitesinin bozuk olması, ürün kalitesinin düşük olması anlamına
gelir. Hatta ileri derecede kalite bozukluğu sütü kullanılmaz hale getirir. Bu nedenle çiğ süt
kalitesinin tespiti, süt teknolojisinde önemli bir konudur. Bu amaçla her ülkede yasal
düzenlemeler yapılmıştır.
Birçok iç ve dış etkene maruz kalan sütün bileşimi değişebilmektedir. Üretici, standart ve
kaliteli ürün elde etmek için kullanacağı sütün kalitesini bilmek zorundadır. Kalitesiz sütten
hangi yöntem uygulanırsa uygulansın kaliteli ürün elde etmek olanaksızdır. Bu nedenle
üreticiler sütün kalitesine özen göstermek durumundadırlar.
Sağım kurallarına ve sağım hijyenine dikkat edilmediği takdirde, süt insanlar için bir
hastalık kaynağı olabilir. Sadece ineğin memesinin temizliği, sağım hijyeni demek değildir.
Sağım yapılan kovaların temizliği ile sağım makinelerinin temizliği ve sağımcıların sağlıklı
olmaları da önemlidir. Sütten insanlara hastalık bulaşmaması için hayvanların yanı sıra
bakıcıların ve sağıcılarında sağlıklı olmaları ve kontrollerinin yapılmış olması gerekmektedir.
Özellikle süt üretimde kullanılan alet ve ekipmanların son durulaması ve suyun süzülmesi
işlemlerinin yetersiz yapılması durumunda deterjan ve dezenfektan kalıntılarının süt
ürünlerine bulaşma riski söz konusudur. Süt işletmelerinde temizlenmesi gereken yüzey
üzerindeki kir tabakasının tipi; temizleme işleminde kullanılacak deterjanların, uygulanacak
yöntemin ve konsantrasyonun seçiminde son derecede önemlidir. Yöntemine uygun olarak
yapılmayan temizlik ve dezenfeksiyon işlemleri sonucunda, gözle görülmeyen mikroskobik
canlılar, ortamda bulunan yağ, protein gibi besin öğelerini kullanarak hızla çoğalmaya
23
başlarlar. Bu nedenle temizlik işlemleri sadece gözle görülebilen kirlerin ortamdan
uzaklaştırılmasına yönelik olmamalı, mikrobiyal kirlenmeyi ortadan kaldırmak üzere
dezenfeksiyon ağırlıklı temizlik yapılmalıdır.
Genel olarak, süt üretildiği çiftlik koşullarından satışa sunulduğu aşamaya kadar uzun bir
zincirin sonunda tüketicinin masasına gelmektedir. Her aşama kalite için kritik bir nokta teşkil
etmektedir. Havancılığı gelişmiş ülkelerde, üretimden satışa, her aşamanın detaylı bir şekilde
kalite kontrol programları ile denetlenip kayıt altına alınıp tescili piyasada süt satabilmek için
temel koşuldur. Ancak büyük şehirlerde yürütülen çalışma sonuçları piyasada kontrolsüz
satılan sokak sütleri halk sağlığını tehlikeye atacak boyutlarda çeşitli katkılar içerebildiğini
göstermektedir.
Strateji2. Küçükbaş organize hayvancılık bölgeleri ve bölge ihtiyacını karşılayacak
koç ve teke deposu oluşturulması
Türkiye’de olduğu gibi Konya ve Karaman ilindeki hayvancılık işletmelerinin küçük
ölçekli olması, üreticilerin sosyo-kültürel durumları problemlerinin çözümünde bir takım
açmazlarla karşılaşılmasına neden olmaktadır. Özellikle işletmelerin küçük ölçekli olması ve
ekonomik
anlamda
bireysel
olmaları
sorunların
çözümünü
zaman
zaman
imkansızlaştırmaktadır. Organize hayvancılık bölgelerinin kurulması bu problemlerin daha
kolaylıkla aşılmasına önemli katkılar sağlayabilecektir.
Günümüzde her işletmede olduğu gibi hayvancılık işletmeleri de; üretim faktörlerini
bilinçli ve sistemli olarak biraraya getiren, azami kar amacıyla üretim yapan, bu üretim
sonucu katma değer yaratan iktisadi ünitelerdir. Organize hayvancılık bölgesi/bölgeleri bu
anlayış içinde üretim faaliyetini hedef alan sermaye yoğun, entansif hayvancılık faaliyetinin
sürdürüldüğü işletmelerin biraraya getirildiği yerleşim bölgeleri olarak planlanmalıdır.
Organize hayvancılık bölgesi/bölgelerinin kurulması ekonomik kaynakların daha verimli
kullanılmasına olanak sağlayacak, hayvancılığa dayalı sanayinin isteklerine uygun miktar,
kalite ve standartlarda üretimi gerçekleştirmeye katkı sağlayacak, besi faaliyetinin tüm yıla
yayılmasını sağlayarak et sanayisinin devamlı ve tam kapasitede çalışmasına olanak
sağlayacaktır. Ayrıca; hayvancılık işletmelerin belirli bir bölgede yoğunlaşması nedeniyle
altyapı ve yatırım maliyetlerini aşağıya çekilmesine, işgücü verimliliğinin ve bölgesel
istihdamın artmasına, ulusal ve uluslararası rekabet gücünü yakalanmasına katkı
sağlayacaktır.
24
Organize hayvancılık bölgeleri, bölgesel yem kaynaklarını değerlendirmek ve yem
bitkileri tarımını geliştirerek, sektörler arası etkileşimi ( içsel ve dışsal ekonomi ) artırmak
suretiyle sektörler ve bölgeler arası dengeli kalkınmanın sağlanmasında önem arz etmektedir.
Ayrıca; hayvancılık sektöründe teknik ve teknolojik yeniliklerin yayılmasına doğrudan ve
dolaylı olarak katkıda bulunacaktır.
Tüm bu ve benzeri sebeplerle organize hayvancılık bölgelerinin kurulmasına yönelik
projenin hayata geçirilmesinin çok yönlü sosyal ve ekonomik yararları bulunmaktadır.
Ancak;
amaçlanan Organize Hayvancılık Bölgesi/Bölgelerinin kurulmasında üretim
modeli, işletme büyüklükleri, coğrafi bölgeler ve çevresel etkiler ayrıca ve daha detaylı olarak
değerlendirilmelidir. Organize hayvancılık bölgesi/bölgelerinin kurulmasında mevcut
üreticiler uygulamanın kendilerine sağlayacağı faydalar hakkında bilgilendirilmelidirler.
Organize hayvancılık bölgeleri kurulurken belirlenen alan/alanlar içerisindeki mevcut durum
belirlenmeli ve buna göre kaynak kullanımında etkinliğin ve israfın engellenmesi
sağlanmalıdır.
Strateji3. Hayvansal üretim yapan işletmelerin mevcut yapıları iyileştirilecek
Hayvancılıkta üretimin verimliliğini artırmak için hayvanların genetik olarak yüksek verim
düzeyine sahip olmasının yanında, hayvanın sahip olduğu genetik potansiyelin verime
dönüşmesine imkân sağlayacak özellikte çevreye de sahip olunması gerekmektedir. Kısacası,
hayvancılıkta verimi artırmak için yüksek verimli hayvanların uygun çevre koşullarında
barındırılması şarttır.
Bölgedeki koşullara bakıldığında hayvan barınakları konusunda ciddi sorunlar olduğu
görülmektedir. Çoğu barınakta yem deposu ve gübrelik olanakları bulunmamakta, hayvanların
temiz hava, sıcaklık ve nem gibi çevre isteklerinin en iyi biçimde karşılanmasına dikkat
edilmemekte, sağım, gübre temizliği ve yemleme gibi bakım işlerine yönelik uygun bir ortam
bulunmamaktadır. Barınaklarda hayvan başına en az 3 m² alan olması gerekirken, bölgedeki
barınakların çoğunda bu alan daha azdır. Hayvanların yaşlarına, gebe, buzağı veya hasta
olmalarına göre ayrı yerlerde tutulmaları gerekirken bu ayrım yapılmamaktadır.
Bölgedeki hayvan barınaklarını ilkel, fenni ve modern olmak üzere 3 grupta toplamak
mümkündür. İlkel hayvan barınakları; büyüklükleri, hijyen koşulları, ışıklandırma olanakları,
besleme, sulama gibi konularda hiçbir uygun şartı taşımayan hayvan ahırlarıdır. Fenni
barınaklar ise kapalı nitelikte, ışıklandırma, havalandırma ve hijyen açısından olumlu
özelliklere sahip, yeterli büyüklükte barınaklardır. Ancak bu barınaklar; hayvan gübrelerinin
25
temizlenmesi, hayvanların beslenme ve sulanmasında mekanik yöntem ve araçların
kullanıldığı, hayvanların bölmelerle ayrılmasına rağmen aynı ortamda tutulduğu ahırlardır.
Modern barınaklar ise yarı açık ve kapalı nitelikte, teknoloji kullanımının yoğun olduğu,
planlanmış işlevlere sahip olan bölme ve kısımların bulunduğu, hayvan et ve süt verimini en
üst düzeye çıkaracak koşullara sahiptir. Bölgede fenni nitelikte ahırlar yaygınlık kazanıyor
olmakla birlikte modern ahırların mevcudiyeti son derece azdır. Modern ahırların türü ve
niteliği yapılacak hayvancılık faaliyetine bağlı olarak da önem taşımaktadır. Besi hayvancılığı
ile süt hayvancılığına yönelik hayvan barınak türlerinin farklı şekilde tasarlanması
gerekmektedir.
Sonuç olarak, bölgede hayvan barınaklarının önemli bir kısmı, hem et ve süt verimini
düşürecek hem de hayvan ve insan sağlığını tehdit edecek nitelikte gelişmemiş yapılardır.
Bazı barınaklar evler ile bitişik şekildedir. İlkel ahırların zararlarından korunmak için
yetiştiricilerin bilinçlendirilmesi ve modern ahır yapımına sağlanan desteklerin arttırılarak
devam etmesi gerekmektedir.
Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta et ve süt üretimini olumlu yönde etkileyecek ve
sağlıklı hayvansal gıda üretimi için işletmelerin yemleme sistemleri (Yem vagonları, bireysel
otomatik yemleme vb), hayvan temizliğini ve refahını sağlayacak olan hayvan gübrelerinin
etkin bir şekilde temizlenmesine olanak sağlayan gübre sıyırıcılar, hayvan altlık ve
yataklıkları, fırça ve havalandırıcılar gibi ekipmanların kullanılmasına ve modernize
edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Konya bölgesinde bulunan yumurta ve et tipi tavukçuluk işletmelerinde kullanılan
kümesler ve sistemleri büyükbaş hayvancılığa göre daha modern sistemlerdir. Fakat bu
işletmelerin de temiz ve sağlıklı yumurta ve et üretimi için otomatik yumurta toplama,
yemleme ve gübrenin temizlenmesi gibi konularda gelişmiş sistemler kullanmaya ihtiyaçları
vardır.
Sonuç olarak, bölgede hayvan barınaklarının önemli bir kısmı, et, süt ve yumurta verimini
düşürecek hem de hayvan ve insan sağlığını tehdit edecek nitelikte gelişmemiş yapılardır. Bu
nedenle işletme sahiplerinin bilinçlendirilmesi ve modern ahır ve kümes yapımına sağlanan
desteklerin arttırılarak devam edilmesi gerekmektedir.
5.
HAYVAN SAĞLIĞI VE REFAHININ KORUNMASI
26
Strateji1. Koruyucu hekimliğin uygulanabilir hale getirilmesi, sürü yönetimi ve
sağlığı programları uygulanacak ve sürdürülebilirliği sağlanacak
Bir hayvancılık işletmesi kompleks bir yapıya sahiptir ve hedeflenen üretimi yapabilmesi
bu kompleks yapı içerisindeki tüm unsurların uyumlu çalışılması ile olur. İşletme yöneticisi
her gün, hayvan sağlığından personel yönetimine, finansal konulardan tedariklere kadar pek
çok konuda karar vermek zorundadır. Sürü sağlığının tüm dünya da genel kabul görmüş
amacı, hayvanlara optimum bakım ve refah koşulları sağlayarak, hastalıklar ve yönetime bağlı
kayıpların önüne geçmektir. Sürü sağlığında temel nokta, gerek işletmecileri gerekse
çalışanları bu konuda ikna etmektir ki, bu da güçlü bir iletişim ve pazarlama yeteneğine sahip
olmaktan geçer.
Hayvancılık işletmelerinde sürü sağlığı ve işletme takibinin günümüz teknolojik ve
anlayışına göre düzenlenmesine yönelik adımlar atılmalıdır. Bu amaçla ilk başlangıçta üretici
ve yetiştiricilere bu anlayışın neden gerekli olduğu anlatılmalıdır. Bu amaçla pratik olarak
uygulanabilir, basit ihtiyaçları karşılayacak ve işletmelere aktif katkı sağlayacak kayıt sistemi
oluşturulmalıdır.
Yetiştiricilerin sürü sağlığı programlarını uygulamalarını sağlamak faydalı olacaktır. Sürü
sağlığı
programları, hayvan sağlığı merkezli uygulamalar olup hastalıkların genel sürü
verimliliği açısından meydana getireceği muhtemel kayıpların, tedavi giderlerine göre daha az
maliyetli koruyucu hekimlik uygulamaları ile bertaraf edilebileceği üreticilere aktarılmalıdır.
Etkili bir sürü idaresi ile hayvansal üretimin daha karlı ve verimli olacağı açıktır hayvan
sağlığı bu noktada en stratejik ve kritik nokta olarak yer almaktadır. Bunun için Sürü sağlığı
programlarının temelinde, hastalıkların kontrol altında tutulması ve önlenebilmesi için uygun
mücadele programlarının uygun zamanda tatbik edilebilmesine yönelik olmaları ve bu amaçla
kullanılmaları saplanmalıdır.
Hastalıkların genel olarak, hayvanlarda hafiften şiddetliye kadar değişen derecelerde acı ve
ıstıraba neden olarak verimlerde düşmeye sonuç olarak ta önemli ekonomik kayıplara neden
olduğu gerçeğinden yola çıkılarak hastalıkların verimler üzerindeki etkilerinin neler olduğu,
verilerin kayıt ve ulaşımını kolaylaştıran analiz edilmesine imkan veren kayıt tutma sistemleri
sayesinde daha iyi anlaşılabileceği ve amacın daha kolay gerçekleşeceği açıktır.
Strateji2. Hayvan hastalıklarıyla etkin mücadele yöntemleri benimsenecek ve
stratejiler belirlenecek (epidemiyolojik çalışmalar vurgulanacak)
İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve Veteriner Kontrol Enstitüsü iş birliği ile
bölgede sürü sağlığını tehdit eden veya edebilecek hastalıkların (bakteriyel, viral paraziter,
27
beslenme ve metabolik vs) sürü içinde olup olmadıklarının tespiti, varsa bu hastalıkların sürü
içinde kontrolü ve eradikasyonu için gerekli işlemlerin başlatılması yok ise bu hastalıkların
sürüye girmesinin önlenmesi için tedbirlerin alınmasına yönelik çalışmalar daha etkin hale
getirilmelidir.;
Hastalıklardan ari sürülere damızlık hayvan alımında özellikle yetiştirmede problem
çıkaracak
enfeksiyöz
hastalıklardan
(Brusellozis,
Tüberkülozis,
Leptosprirozis,
Paratüberkülozis, BVD, IBR, EBL, Mavi Dil) ari hayvanların alımına dikkat etmek. Bu
amaçla alınacak hayvanların bu hastalıkları taşımadıklarının test edilmesi gerekmektedir. Bu
amaçla destek ve teşvik sisteminde bu tip çalışmaların yaygınlaşması ve amacına ulaşması
için konu kaliteli ve sağlıklı üretim tüketici sağlığının kornması ile iyi hayvansal üretim
noktasında desteklenmeli ve özendirilmelidir.
Sürüde yukarıda tespit edilen hastalıklardan birisini ve birkaçını taşıyan hayvan varlığında
mevcut yasal mevzuat çerçevesinde sürekli test yapılarak hastalık taşıyan hayvanların
ayıklanması ve hastalığın sürüdeki insidensine göre sürünün tamamen veya kısmen elden
çıkarılmasına yönelik kararlar verilmesi daha uygulanabilir bir yapıya dönüştürülmeli ve yasal
mevzuat uygulanabilir kılınmalıdır.
Hayvan barınaklarında hastalık ve vektörlerle daha etkili mücadele için gerekli alt yapı
yatırımları ve var olan eksiklikleri giderici önlemler alınmalı ve üreticilerin konuyu
önemsemeleri ve eğilmelerini sağlayacak adımlar atılacaktır. Üreticiler sürü sağlığına olası
risk içeren yeni adım atarken daha dikkatli davranmaları ve neler yapmaları konusunda
(Biyogüvenlik tedbirleri:Sürüye yeni alınacaklar, Yem, su ve hayvan temasları Yabani
hayvanlarla temas ve vektörler, Sağlık uygulamaları, Mik.org.ları bulaştıran diğer objeler)
bilgilendirilmeli ve bu konu bazı destek ve teşvikleriçin belirleyici olmalıdır.
Hastalıkların kontrol ve eradikasyonu noktasında üreticilerin dşikkat etmesi yada
uygulamaya koymaları gereken noktalar hakkında işletmelere yol gösterici ve özendirici
önlemler alınmasının sağlanması ve bu amaçla, hastalıklardan ölen hayvanların imhası, pratik
ve uygulanabilir karantina uygulamaları gibi otlak ve mera karantina uygulamalarının
etkinleştirilmesi ve var olan eksiklikler ve iyi işlemeyen mevzuat düzeltilmelidir.
Sağlık bakanlığı ve diğer ilgili kuruluşlar ile işbirliğine gidilerek özellikle zoonoz
hastalıklar ile ilgili çalışmalarda kurumlar arasında iş birliğinin sağlanması veamacaulaşmak
için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Strateji3. Koruyucu aşılama programları yaygınlaştırılacak ve desteklenecek
28
Hayvan hastalıkları ile daha etkin ve kolay mücadele için koruyucu aşılama önemlidir.
Koruyucu aşılamalar hem hastalıklardan korunma, hem de yayılmasının önlenmesinin etkili
araçlarından biri ve en düşük maliyetli olanıdır.
Aşılamada farklı strateji ve uygulama modelleri geliştirilmelidir. Bu amaçla salgın hayvan
hastalıkları kamu öncülüğünde ve zorunlu, endemik hastalıklarla özendirici uygulamalarla
mücadele esas alınmalı ve uygulamaya konulmalıdır.
Koruyucu aşılamaların etkin bir şekilde denetim ve bilgilendirilmesi yapılmalıdır. Bu
amaçla hastalık çıkan işletme ve sürüler, yapılan aşılama ve mücadele çalışmaları, etkin
olmayan aşılama çalışmalarının nedenleri web tabanlı olarak yayınlanmalıve Konya bu
çalışma için pilot bölge olmalıdır.
Koruyucu hekimlik çalışmalarında; aşılamalar için her sürü için uygun takvimlerin
belirlenerek bu süreç içinde aşılamaların yapılması, Aşı ile ilgili kayıtların tutulması firması,
ismi, lot numarası son kullanma tarihi, yetiştirmeye geliş şekli (buz aküsü ile, aşı taşıma kabı
ile, soğuk zincirde bir önlem alınmadan çantada, arabanın içinde bir poşet içinde vs). Aşılama
kayıtlarının tutulması, aşılama sonrası oluşabilen yan etkilerle ilgili kayıtların tutularak bu
bilgilerin veteriner hekimler ile paylaşılması daha etkili uygulamaya konulmalıdır.
Strateji4. Koruyucu hekimlikte kullanılan veteriner tıbbi ürünlerin üretimi
desteklenecek
Başarılı bir yetiştiricilik için hayvan sağlığının korunması gereklidir. Bu amaçla kullanılan
aşı gibi tıbbi ürünlerin üretiminin yapılabilmesi için fizibilite ve global pazarlama gerekmekte
üretim ve kontrol için gerekli ekipmanın desteklenmesi önem arz etmektedir. Tıbbi ürünler
üretildikten sonra, bayilerin kontrolü, soğuk zincir kontrolü, hayvana uygulandıktan sonra
bağışıklık ve yan etki verilerinin toplanması ve kontrolü gereklidir.
Strateji5. Hayvancılık ve ürünleri ile ilgili Akredite laboratuarlar desteklenecek
Hastalıklarla mücadelede, hastalıkların doğru ve zamanında teşhisi, bir takım izleme
programları ile sürekli izlenmesi, sürüye yeni katılacak hayvanların test edilerek bir takım
hastalıklardan ari olmasının kanıtlanması, yapılan aşıların sürüdeki bağışıklık durumunun
tespiti oldukça önemlidir. Tüm bunlar ancak gelişmiş, standart test metotları kullanan,
metotlarını sürekli olarak iç ve dış kontroller ile geçerli kılan, kalifiye personel çalıştıran,
yorumlama gücü yüksek laboratuarlar ile olabilir. Bu nedenle bu tip laboratuarların
desteklenmesi, laboratuarda çalışan uzmanlar, yetiştirici birlikleri (dolayısı ile yetiştiriciler),
29
Gıda ve Tarım İl Müdürlüğü ve Üniversitelerin birlikte sorun bazlı projeler üreterek hem veri
kaynağını çoğaltması hem de sorunlara çözüm üretilmesi sağlanması gereklidir.
Strateji6. Hayvan refahının arttırılmasına yönelik faaliyetler desteklenecek
Hayvan gönenci (refahı) Ülkemizin 2004 yılından itibaren AB üyelik sürecinde hukuken
içinde olduğu ve ilk yasal düzenlemelerinin yapılmasının üzerinden sekiz yıl sonra
Yönetmeliklerle işleyişinin düzenlemeye başlandığı sektörün önemle üzerinde durması
gereken bir konudur. Bu kapsamda çiftlik hayvanlarını refahı ve nakil sırasında hayvan refahı
konusunda iki yeni yönetmelik yürürlüğe girmiştir. AB hayvan gönenci konusunu bir AB
Anayasa Maddesi, toplam 46 kanun ve farklı direktiflerle (bizde yönetmelik diyebiliriz)
düzenlemiştir. Hayvan gönenci (refahı), bu kapsamda eğitim teması altında da örnek olarak
açıkladığım gibi AB’ye uyum sürecinde Ülkemizin önünde önemli bir engeldir. 2012 yılına
kadar yıllık yayımlanan AB Türkiye İlerleme Raporlarında “Türkiye’de hayvan gönenci
(refahı) konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir” ifadesi altı yıldır standart olarak
yazılmakta iken 2012 raporunda “bazı ilerlemeler kaydedilmiştir” şeklinde bir değişim süreci
tespit edilmiştir. Ülkemiz için özellikle işletmeler düzeyinde önemli ekonomik zorlukları
beraberinde getirecek bir konu olan hayvan gönenci (refahı), en azından bireysel farkındalık
ve bilinç oluşturma açısından AB’de olduğu gibi eğitim ile bir yerinden başlanılması gereken
bir süreç olarak hayvancılık sektörünün olmazsa olmazları arasına alınmalıdır. Zira AB bunu
Ülkemizden istemektedir ve T.C. Hükümeti de bunu politik olarak desteklediğini yapmaya
başladığı mevzuat düzenlemeleri ile göstermektedir. AB’nin 250 yılda geldiği hayvan gönenci
(refahı) noktasında hem Ülke politikası hem de Bölgemizin hayvancılık sektöründe farklı bir
noktaya taşınabilmesi için hayvan gönenci (refahı) kriterlerinin başta farkındalık eğitimleri,
ardından sahaya aktarılması ve zaman içerinde uygulamaya geçirilmesi için yapılacak
faaliyetler desteklenmelidir.
6.
GEN KAYNAKLARININ KORUNMASI VE ISLAH EDİLMESİ
Strateji1. Bölge düzeyinde türlerin verimliliklerinin belirlenmesine yönelik çalışmalar
yapılacak
Hayvan ıslahının temel amacı mevcut şartları en iyi değerlendiren hayvanların elde
dilmesidir. Bu amaca uygun olarak öncelikle hayvanların gerçek verim potansiyellerini ortaya
koyacak çevresel düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Buna paralel olarak yapılması
gerekli bir diğer iş ise yetiştirilecek ırklar için ekonomik verim seviyesinin tespitidir.
30
Herhangi bir verim bakımından ekonomik verim seviyesi bölgeden bölgeye, işletmeden
işletmeye ve hatta aynı işletmede yıldan yıla değişebilmektedir. İşletmelerin belirlenen
ekonomik verim seviyelerine uygun hayvanlarla çalışmaları karlılık ve sürdürülebilirlikleri
için zorunludur. Yetiştirilmekte olan bir ırkın verim düzeyini artırmak için yapılan bakımbesleme ve barınak iyileştirme masrafları, elde edilen verim artışı ile karşılanamıyorsa
sürünün bu verim bakımından ıslah edilmesi gerekir.
Hayvan ıslahı çalışmalarının başlangıcını soy kütüğü ve verim kayıtlarının tutulması
oluşturmaktadır. Herhangi bir verim için gereken hassasiyette toplanmış olan bu verim
kayıtları kullanılarak sürüdeki genetik varyasyon belirlenir ve buna göre bir ıslah programı
oluşturulur. Hayvancılık işletmelerinde kayıt tutmanın yaygınlaştırılması ve tutulan kayıtların
değerlendirilmesinde en etkin görevi damızlık birlikleri üstlenirler. Damızlık birlikleri her
işletmedeki hayvanların ilgili verimler bakımından damızlık değerlerini ortaya koyar ve
işletmelere uygun damızlıkları belirlemeye yardımcı olur, böylece işletme ve bölge düzeyinde
oluşturulan ıslah programı icra edilir. Damızlık birliklerinin yardımıyla, her işletme kendine
göre daha yüksek verimli işlemelerden nitelikli erkek damızlık temin etmek suretiyle
sürüsünün genetik yapısını iyileştirmeye devam eder.
Strateji2. Türler bazında bölgesel hayvan ırkları belirlenerek korunacak
Önceleri yerli hayvan gen kaynaklarının devlet elinde resmi çiftliklerde korunması
amaçlanmış, ancak bunda istenen başarı sağlanamamıştır. Özellikle nesli tehlikeye düşen
ırkların korunmasında bu yol kar amacı gütmediğinden devam ettirilmelidir. Ancak bu
noktaya gelmeden yerli hayvan genetik kaynaklarını yetiştirildiği orijinal bölgelerinde, çeşitli
desteklemelerle yetiştirici elinde muhafaza etmek daha etkin bir koruma yöntemidir. Bu
uygulama yerli hayvan gen kaynaklarının kullanıldığı geleneksel üretim modelini de
koruyarak geliştireceğinden, kırsal kesimin refahını iyileştirecek, bulunduğu yerde istihdam
oluşturacak ve kültürel mirası da yaşatacaktır.
Konya-Karaman Bölgesinde geçmişte hâkim olarak yetiştirilen sığır ırkı Yerli Kara olup,
bugün bölgede nesli tükenmenin eşiğine gelmiştir. Halen bölgenin dağlık kesimlerinde saf
olarak yetiştiriciliğine küçük aile işletmelerinde devam edilmekle birlikte her geçen yıl
sayıları hızla azalmaktadır. Bir yandan saf yetiştirme ve seleksiyonla ırkın halk elinde ıslahı
sağlanmalı, diğer yandan ihtiyaç fazlası dişiler kasaplık kullanma melezi elde etmek üzere
dönüşümlü olarak tohumlanmalıdır. Yerli Karalar ekseriyetle küçük aile işletmelerinde 3-5
31
başlık gruplar halinde yetiştirilmekte olup, bu işletmelerin desteklenmeleri ve gelir
düzeylerini arttırıcı uygulamalar bakımından teşvik edilmeleri gerekmektedir.
Konya-Karaman bölgesindeki sulak-bataklık alanlarda önceleri önemli sayıda Anadolu
Mandası da yetiştirilmiştir. Günümüzde sayıları çok azalmış olmakla birlikte, dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de manda yetiştiriciliğine artan bir ilgi söz konusudur. Beyşehir, Akşehir,
Suğla ve Çavuşçu gölleri yanında bölgede faaliyete geçen sulama projeleri, çok sayıda gölet
yapılması ve sulak alanların yeniden canlandırılması ile manda yetiştiriciliğine ilgi
uyandıracaktır. Bölgede sayıları çok azalmış olan Anadolu Mandası yetiştiren işletmeler
teşvik edilirken yeni kurulması düşünülen işletmeler desteklenmelidir.
Bölgede hakim olarak yetiştirilen başlıca koyun ırkları Akkaraman, Dağlıç, Anadolu
Merinosu, Pırıt ve bunların melezleridir. Son yıllarda bölgede İvesi koyunu yetiştiriciliğine
giderek artan bir ilgi söz konusu olup, Konya ilinin güney ilçelerinde sayıları giderek
artmaktadır. Ayrıca Konya ve Karaman illerinin güneyinde dağ köylerinde sayıları çok az da
olsa halen Güney Karamana rastlanabilmektedir. Bu ırklar içerisinde Dağlıç koyunları özel bir
öneme sahiptir. Dağlıç’ın en saf örnekleri halen Konya ili, Meram, Selçuklu ve Seydişehir
ilçelerinin dağ köylerinde bulunmaktadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
bölgede Akkaraman ırkı için yürütülen halk elinde ıslah projesinin Dağlıç koyunları için de
uygulanması ve ırkı yetiştiren işletmelere yerel ölçekte özel desteklemeler çıkarılması
gerekmektedir.
Bölgede yetiştiriciliği yapılan keçi ırklarının başında Kıl keçileri gelmektedir. Tiftik
keçileri geçmişte en çok bu bölgede yetiştirilmelerine karşın, bugün sayıları yok denecek
kadar azalmıştır. Son yıllarda bölgenin güneyinde Kıl keçi sürülerine Honamlı ırkının tekeleri
katılarak sürüler bu ırka çevirme amacıyla melezlenmektedir. Konya ve Karaman illerinin
güneyinde saf olarak yetiştirilen Honamlı keçi sürüleri de bulunmaktadır. Şehir ve ilçe
merkezlerinin yakınlarında aile tipi işletmelerde başta aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere
önemli sayıda, oğlak ve süt verimi yüksek olan Malta keçileri yetiştirilmektedir. Ayrıca
Konya ilinde süt sektörüne yapılan yatırımların artışına paralel olarak, ilde süt keçisi
yetiştiriciliğine ilgi giderek artmaktadır. Bu amaçla Saanen ve Halep keçisi yetiştirme
çiftlikleri kurulmaktadır. Tiftik keçisi ve Malta keçisi sayıları giderek azalan ve korumada
öncelik arz eden ırklardır.
Bölge önemli sayıda yumurta tavuğu potansiyeline sahip olması yanında, kırsal kesimde
geleneksel olarak yetiştiriciliği yapılan kanatlı hayvanların özellikle hindi, kaz ve ördek
yetiştiriciliğinin geliştirilmesi ve gen kaynağı olarak korunmaları gerekir. Bölgede sulak
32
alanların yeniden canlanması ve çok sayıda gölet bulunması kaz ve ördek yetiştiriciliği için
önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.
Aynı şekilde arıcılıkta temel faktör ana arıdır. Islah edilmemiş ana arı ile yapılan faaliyet
potansiyelin boşa harcanmasıdır. Türkiye coğrafyası dünya arı ırklarının büyük bir bölümünü
bünyesinde taşımaktadır. Bunlardan Anadolu ırkı arısının anavatanı bu topraklardır. Arı
kayıplarının önüne geçmek için dirençli Anadolu arısı ırkı korunmalıdır. Anadolu ana arısı
üretiminin teşvik edilmesi ile sertifikalı damızlık Anadolu ana arısının temini sağlanacaktır.
Melezleşme nedeniyle Anadolu arısı yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Tescilli bir
damızlık üretimi olmadığı için de üreticiler Anadolu ana arısı damızlığı temin
edememektedirler. Bu yönde damızlık üretimi sağlanarak hem Anadolu arısı korunmuş
olacak, hem de damızlık ana arı temin edilebilir hale gelecektir. Tüm bunların sonucunda bin
yıllardır beri buradaki şartlara uyum sağlamış Anadolu arısı sayesinde arı kayıpları da azalmış
olacaktır.
Strateji3. Mevcut hayvan ırklarımızın verimliliğini artıracak ıslah çalışmaları
yapılacak
Bölgede mevcut hayvan ırklarının ıslahına öncelikle bunların bulundukları çevrede verim
düzeylerinin belirlenmesi ile başlanmalıdır. Bu amaçla işletmelerde soy kütüğü ve verim
kayıtlarının tutulması gerekmektedir. İşletmelerde kayıt tutmayı ve değerlendirmeyi öğretici
çalışmalar desteklenmelidir. Damızlıkçı işletmeleri özendirici teşvikler yapılmalı ve verimi
düşük sürüler bunlardan temin edilen nitelikli damızlıklar kullanarak verimlilikleri
arttırılmalıdır. Kayıt tutan ve nitelikli damızlık kullanan işletmelere ilave desteklemeler
sağlanmalıdır. Verimi yetersiz bulunan sürülerde kültür ırklarıyla melezleme yolu ile ıslah
yöntemi benimsenmeli ve yetiştiricinin taleplerine cevap verebilecek sentetik tiplerin
geliştirilmesine yönelik çalışmalar desteklenmeye devam edilmelidir.
Strateji4. Genetik özellikleri belirlenmiş damızlık küçükbaş hayvan depoları
oluşturulacak
Küçükbaş hayvanların ıslahında açık çekirdek sürü modeline uygun küçükbaş hayvan
depoları oluşturulmalıdır. Bu sistemde her ırk için üstün verimli hayvanlardan oluşan elit
sürüler kurulmakta bunlardan ara elit sürülere erkek damızlık gönderilmektedir. Ara elit
sürülerden ise elit sürülere dişi damızlık tedarik edilmektedir. Model üçgen piramit şeklinde
olup, piramidin en altında taban sürüler bulunmaktadır. Sistemde nitelikli erkek damızlıklar
bir alt kattaki sürülere, alttaki sürülerden ise nitelikli dişi damızlıklar bir üst kattaki sürülere
33
gönderilmektedir. Sisteme dahil olan bütün sürülerde aşım ve verim kayıtları tutulmaktadır.
Piramidin tepesini oluşturan elit sürülerdeki hayvanlar ırkın özelliklerini en iyi temsil eden
hayvanlardır ve ara elit ve taban sürülere nitelikli damızlık koç ya da tekeler buradan temin
edilecektir. Kısaca elit sürüler koç ve teke deposu olarak görev yapacaklar, zamanla yalnızca
koç ve tekeler için tedarik istasyonları kurulacak ve bu istasyonlarda sperma üretilebilecektir.
7.
YEM
BİTKİLERİ
NİTELİĞİNİN
VE
ÜRETİM
MİKTARININ
ARTTIRILMASI, RASYONEL BESLEMENİN SAĞLANMASI
Strateji1. Kaliteli kaba yem üretimi teşvik edilecek
Ülkemizde kaba yemler çayır ve meralardan ve yem bitkileri tarımı olmak üzere iki önemli
kaynaktan üretilmektedir. Fakat çayır ve meralarımızın erken ve aşırı otlatma sonucu
kalitesini ve otlatma gücünü kaybetmesi ile tarla arazileri içerisinde yem bitkileri üretiminin
yetersiz
olması
Türkiye'nin
büyükbaş
hayvan
varlığının
kaba
yem
ihtiyacının
karşılanamamasına neden olmaktadır. Türkiye genelinde olduğu gibi Konya'da da kaliteli
kaba yem açığı bulunmaktadır. Konya'da toplam işlenen arazilerin % 3.4' ünde yem bitkisi
yetiştiriciliği yapılmaktadır. Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde ise bu oran ise ortalama % 25
dolayındadır.
Hayvancılığın karlı bir şekilde yapılabilmesi için kaliteli kaba yem üretimine önem
verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kaba yem üretim sorunlarının tespiti ve kaliteli kaba
yem üretiminin arttırılması amacıyla, üreticilerin uygun bitki seçimi, uygun tarımsal işlem,
hasat dönemi ve uygun hasat şekli, yemi saklama, silolama, kurutma, depolama ve taşıma
yöntemleri açısından bilinçlendirilmesi ve bu işlemler için gerekli ekipmanların alımının
desteklenmesi önem arz etmektedir. Kaliteli kaba yem üretiminin ve ürün verimliliğinin
arttırılması için yem bitkileri ıslahı ve sertifikalı tohum üretimi ve sözleşmeli çiftçilik yoluyla
üretim arttırılmalıdır.
Ülkemizde hayvansal üretim yapan işletmelerle bitkisel üretim yapan işletmeler arasında
sektörel bazda bir işbirliği bulunmamakta ve bunun sonucunda da pazarlama problemleri
açığa çıkmaktadır. Sektörler arası işbirliği gelişmeyince kaba yem üretimi için gerekli olan
bilgiye ulaşma, kaliteli tohum üretimi ve sulama imkânları yeterli olamamaktadır. Bu
problemlerin ortadan kaldırılması ve kaba yemlerde kalite kontrol sistemleri geliştirilip iç ve
dış piyasalara hitap edebilmesi için iki sektör arasında iletişim sağlayacak ticari organizasyon
veya kuruluşların oluşturulmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca, fiyatlandırma,
stoklama, alım, satış, dış alım, dış satış gibi faaliyetleri yerine getirecek Kaba Yem Ofisi veya
34
borsasının kurulması ve kaba yem sektöründe dünya piyasalarıyla rekabet edebilmek için
kaba yem borsaları kurularak kaba yem ticaretinin yaygınlaştırılması için girişimlerde
bulunulması gerekmektedir.
Suca zengin yemlerin oksijensiz ortamda bırakılarak süt asidi bakterilerinin etkisi ile
elde edilen fermente bir kaba yem olan silajlar büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığında önemli
bir yer tutmakta ve hayvan beslemede verimliliğin arttırılmasında önemli bir rol
oynamaktadır. Bu nedenle kaliteli silaj üretiminin arttırılması amacıyla, silaj yapımı için
kullanılabilecek yem bitkileri tohumunun üretilmesi, alınması, ekim, hasat ve silolama için
gerekli ekipmanların alınımının ve silajlarda kalite kontrolünün yapılması için gerekli
uygulamaların desteklenmesi gerekmektedir.
Strateji2. Çayır ve Meraların ıslah ve verimliliğini arttırmaya yönelik uygulamalar
desteklenecek
Ülkemizdeki büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığımıza ana kaba yem kaynağını doğala
cayır ve meralar oluşturmaktadır. Fakat mera kurallarına uymaksızın yapılan ağır ve düzensiz
otlatmalar meraların kalitesini ve verimliliğini olumsuz yönde etkilemekte ve meralarda
otlayan hayvanların dengeli ve uygun beslenememesine neden olmaktadır. Bu nedenle mevcut
çayır ve meraların ıslah edilmesi ve verimliliğinin arttırılması gerekmektedir. Bu amaçla, köy
ve ilçelerdeki mevcut meraların tespit edilerek, mera yönetiminin uygun bir şekilde yapılması
için köylerde mera yönetim birliklerinin kurulması ve meraların uygun tarım ve teknikler
kullanılarak
kaba
yem
veriminin arttırılması
için
yetiştiricilerin teşvik
edilmesi,
bilinçlendirilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir. Ayrıca çayır ve meraların ıslahında
kullanılabilecek baklagil, buğdaygil ve diğer yem bitkilerinin sertifikalı tohum üretimini ile
suni meraların oluşturulması için mera bitkileri tohum alımı ile ekim gübreleme ve sulama
için gerekli ekipmanların desteklenmesi önem arz etmektedir.
Karlı arıcılığın temeli olan gezginci arıcılıkta arıcılar genelde meralara konaklamakta, bal
üretimi ve koloni artışını bu alanlarda yapmaktadırlar. Bitkisel üretimde bitkilerin
polinasyonunun %80 i arılar kanalı ile olmaktadır. Polinasyon ürüne en az %30 artı
sağlamaktadır. Meraların mevcudiyetinde de arıların faydaları büyüktür. Ancak kontrolsüz
konaklamalar sebebi ile oluşabilecek problemlerin önüne geçmek için konaklama haritaları ve
uygun sahalar belirlenmelidir.
Strateji3. Karma yem üretiminde dışa bağımlı olunan yem hammaddelerinin ve yem
katkı maddelerinin üretimi teşvik edilecek
35
Hayvancılıkta en önemli girdilerin başında yem gelmektedir ve işletmelerdeki toplam
giderlerin % 60-80'ini yem girdileri oluşturmaktadır. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta bu
yem girdilerinin yarısını, tavukçulukta ise tamamını karma yemler oluşturmaktadır. Bu
nedenle karlı bir hayvancılık ve hayvansal üretim için karma yem sanayi önem arz etmektedir.
Ülkemizde karma yem endüstrisine hammadde kaynağı oluşturan bazı
hammaddelerin
üretimleri yetersiz ya da istenilen kalitede
değildir. Bu nedenlerle karma yem endüstrisinde
kullanılan bazı hammaddeler zorunlu olarak ithal edilmekte ve bu yolla önemli
miktarda
döviz kaybı olmaktadır.
Hem kaliteyi arttırmak hem de karma yem maliyetini azaltmak amacıyla ülkemizde karma
yem üretiminde kullanılan hammaddelerin üretilmesi gerekmektedir. Bu amaçla, yem sanayi
sektörünün ihtiyacı olan ve sıklıkla ithal ettiği soya fasulyesi, mısır, ayçiçeği tohumu, kolza ve
arpa gibi yem bitkilerinin sertifikalı tohum üretiminin arttırılması ve bu hammaddelerinin
tohumunun alımı ile ekim, gübreleme, hasat ve sulama için gerekli alet ve ekipmanların
desteklenmesi gerekmektedir. Ayrıca karma yem üretiminde kullanılan ve sıklıkla ithal edilen
soya küspesi, ayçiçeği tohumu küspesi, kolza tohumu küspesi, mısır gluteni ve fermente
bitkisel ürünler gibi endüstri yan ürünlerinin üretiminin teşvik edilmesi, üretimde kullanılan
alet ve ekipmanların (peletleme, ekspander, ekstruder, fermentör sistemleri vb) desteklenmesi
önem arz etmektedir.
Hayvanların verim, performans ve sağlığını olumlu yönde etkilemek amacıyla sıklıkla
karma yemlere katılarak kullanılan yem katkı maddelerinin Türkiye'de üretimi oldukça
sınırlıdır ve sıklıkla ithal edilmektedir. İthal edilen yem katkı maddeleri yem maliyetini
arttırmaktadır. Bu nedenle, Türkiye'de üretimi yapılmayan veya sınırlı olarak üretilen vitamin,
mineral, enzim ve maya gibi yem katkılarının üretiminin teşvik edilmesi ve üretimde
kullanılan alet ve ekipmanın (fermentör, kurutucular vb) desteklenmesi gerekmektedir.
Strateji4. Organik hayvansal üretim yapabilmek için organik bitkisel üretim teşvik
edilecek
Organik hayvancılık, doğal kaynakların ve hayvan refahının korunarak çevre ve insan
sağlığının korunmasına ve sağlıklı ürünlerin üretilmesine katkıda bulunmaktadır. Organik
hayvancılığın yapılabilmesi için beslemede organik bitkisel ürünler kullanılmalıdır. Bu
nedenle, organik bitkisel üretimin teşvik edilmesi önem arz etmektedir. Organik bitkisel
üretimin yapılabilmesi için, organik yem bitkileri tohumunun alımı ile toprağın işlenmesi,
ekim ve hasat işlemleri için gerekli alet ve ekipmanın desteklenmesi, büyük ölçüde dışa
36
bağımlı olunan kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının kurulmasının teşvik edilmesi ve
organik hayvansal ve bitkisel üretim yapan iki sektör arasında iletişim sağlayacak ticari
organizasyon veya kuruluşların oluşturulması için girişimlerde bulunulmasına yönelik
çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Organik arıcılığa elverişli arazilerin tespit edilerek organik arıcılığın üretimin
sürdürülebilirliği sağlanacaktır. Organik arıcılık için araziler belirlenerek organik kullanım
önceliği sağlanacaktır. Bu sayede organik arıcılık için sürdürülebilirlik sağlanmış olacaktır.
Üretilen organik yem bitkilerinin kalıntı ve katkı analizlerini yapacak akredite
laboratuvarların kurulması veya geliştirilmesi de kalite kontrolü açısından gereklidir.
8.
GIDA
OLARAK
ATIKLARININ
KULLANILMAYAN
DEĞERLENDİRİLMESİ
VE
HAYVANSAL
ENERJİ
ÜRÜN
VE
KAYNAKLARININ
DESTEKLENMESİ
Strateji
1.
Hayvansal
yaygınlaştırılacak
ve
gübreyi
fermantasyonu
enerji
kaynağı
yapılarak
olarak
bitkisel
kullanan
üretimde
sistemler
kullanılması
sağlanacak
Biyogaz üretimi ile hem doğal gaza muadil olan bir gaz üretilmekte hem de hayvan gübresi
fermantör içinde olgunlaştırılarak biyogaz fermantöründen çıkarılarak tarım topraklarına
gübre olarak atılmaktadır.
İyi organize edilmiş ve yönetilen bir biyogaz sistemi üreticiye, çevreye ve topluma birçok
yarar sağlar:
-
Elektrik ve ısı enerjisi üretimi sağlar.
-
Organik atıkları, yüksek kalite gübreye dönüştürür.
-
Pathogen, sinek gibi üretim kalitesini düşüren etkenleri azaltarak, hijyeni arttırır.
-
Toprak, su ve havayı koruyarak, çevresel avantajlar sağlar
-
Hem enerji, hem de gübre üretimi yarattığından çiftçilere gelir kazandırır.
-
Enerji üretimini merkezi olmaktan bir nebze kurtardığından ve çevreyi
koruduğundan, makro-ekonomik olarak avantajlar sunar.
-
Uzun vadeli, karlı bir yatırımdır.
Bu nedenlerle biogaz tesislerinin kurulması ve geliştirilmesine yönelik faaliyetler
desteklenecektir.
37
Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliğinin Türkiye IV. Enerji Sempozyumunda
Ülkemizde, hayvansal dışkı kaynaklı biyokütleden 2.8-3.9 milyar metreküp biyogaz
üretilebileceği anlaşılmıştır. Bu potansiyelin yıllık enerji cinsinden değeri 24.5 kWs’dir.
Bununla da toplam ülke enerji tüketiminin yaklaşık % 5’i karşılanabileceği bildirilmiştir.)
Mezbaha ve kombinalarda atıkların değerlendirilmesi işletme gelirlerinin artmasına katkı
sağlayacak bir adımdır. Bu amaçla özellikle yumuşak atıklardan gelişmiş ülkelerde uygulanan
santrifüj esasına göre biyodizel elde etme teknolojisi veya benzeri yatırımlara öncelik
tanınmalıdır.
Kesimhane ve kombinaların artıma tesislerini daha rantabl olarak ve amacı doğrultusunda
kullanabilecekleri bir yapılanma zorunludur.
Kaçak veya kayıt dışı kesimlerin sistem içerisine aktarılması sağlanarak hem tesislerde
kapasite kullanımının arttırılması hem de kontrol dışı kesimden kaynaklanan yan ürünlerin
israfı hem de olası sağlık riskleri ve tüketici güvenliği sağlanmalıdır.
Kırmızı et sektöründe kalite kontrol ve izlenebilirliği sağlayacak üretim kesiminde
iyileşmeye katkı sağlayacak bir derecelendirme ve buna dayalı fiyatlandırmayı sağlayacak
sistemin oluşturulmasına yönelik destek ve teşvikler sağlanmalıdır.
Strateji 2. Hayvancılık işletmeleri çevreye uygun hale getirilecek
Günümüzde gelişmekte olan hayvancılık işletmelerindeki yenilenme ve yığınsal yapılan
üretim çevre açısında bir takım sorunları da beraberinde sürüklemektedir. Aynı zamanda
önemli bir ekonomik değer haline dönüşen atıklar hayvan sayısı ile birlikte çevre için büyük
tehdit olmaktadır. Bazı tedbirler alınmadığı taktirde, hayvancılık işletmelerinde ortaya çıkan
atıklar değişik yollarla potansiyel bir kirletici olarak yer altı ve yer üstü su kaynaklarını
kirletebilir. Büyük kentlere yakın yerlerde yapılan üretimin sürdürülebilirliğinin halen
tartışılır olduğu günümüzde hayvancılık işletmelerinde oluşan atıkların olumsuz çevre
koşulları yaratmaması için alınması gerekli yasal ve teknik önlemlerin yanı sıra işletmede
çalışan personelin bu konularda eğitim alması sorunları azaltacağı gibi karlılığa da katkı
sağlayacaktır. Bu nedenlerle hayvancılık işletmelerinin çevreye zararlarının azaltmak için
işletmede çalışanların eğitimi ve mevcut işletmelerin çevreye uygun hale getirilmesi için
yapılacak olan yatırımlar desteklenecektir.
Strateji
3.
Bölgemizde
yenilenebilir
işletmelerde kullanımı yaygınlaştırılacak.
38
enerji
kaynaklarının
hayvansal
Bölgede bulunan hayvancılık işletmelerinin enerji ihtiyaçları hayvan sayılarının artması ile
doğru orantılı olarak artmaktadır. Bölgede enerji ihtiyacı kendi üretimi ile karşılanamamakta
olup enerji için bölge dışına yoğun olarak sermaye aktarılmaktadır. Oysa Bölge Türkiye’nin
güneş ışığından en fazla faydalanan bölgesi konumundadır. Bu nedenle hayvancılık
işletmelerinin yenilenebilir enerji potansiyelinin üretim amacıyla değerlendirilmesine yönelik
faaliyetleri desteklenecektir.
39

Benzer belgeler