PDF SAYI 40 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 40 - Hayat Online
40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:19 Uhr Seite 1 THY; Köln`de Sabiha Gökçen Havalimaný`ný Tanýttý Sayfa: 36`da Köln DÝTÝB Merkez Camii`nin Temeli Törenle Atýldý Sayfa: 10`da IGMG Dünyanýn 75 Ülke ve Bölgesinde 241 Görevli Ýle Kurban Kesim ve Daðýtýmýný Gerçekleþtiriyor Sayfa 21`de Avrupa`daki Kitapçýnýz OKUSAN Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar Tel: 06134-565965 www.okusan.eu Kurban, Bayram ve Ümmet Olma Bilinci Mahmut AÞKAR Dr. Yusuf IÞIK M. Salih AYDIN Murat ÝLERÝ Hacarabýn Bir Hayýr Serüvenleri 27 Ben de Teþrif Edebilir miyim? Köprüsü Olarak Kurban Tabularý Yýkarken Sayfa 23`te Samimi Bir Entegrasyon Politikasý Ýstiyoruz Prof. Dr. Vecdi AKYÜZ Kurban Ýlhan BÝLGÜ Sayfa 17`de Sayfa 15`te Selma ÖZTÜRK Unutma! Unutturma! Geliyor! Sayfa 7`de Sayfa 7`de TEAVÜN Ýdeolojisi Ýle Ýlgili Bilinmesi Gerekenler Avukat Nalan SÖNMEZ Sayfa 25`te Merve El Þerbini’nin katiline ömürboyu hapis ve Dürüst ve Husumet Sayfa 33`te Sayfa 21`de Sayfa 37`de Sayfa 5`te TAQWA Ekrem ÞENOL Ayrýlýkta da Anne ve Baba, Anne ve Baba Kalmalý! 1. Bölüm: Ziyaret Hakký 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:19 Uhr Seite 2 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:19 Uhr editörden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 3 Sinan AKTÜRK hasbihal Sevgili dostlar! Almanya`da koalisyon hükümeti kuruldu. CDU-FDP yeni koalisyon hükümetini oluþturan partiler oldu. Seçim ile ilgili deðerlendirmemizi geçen ayki yazýmýzda yapmýþtýk. Hem Almanya`da ve hem de AB`de yeni yöneticiler koltuklarýna oturdular. Avrupa`nýn uzun yýllardýr hayali olan birleþmenin yönetim nokrtasýndaki göstergesi olan AB Baskaný da seçildi. Belçika Baþbakaný AB`nin yeni baþkaný oldu. Niye bu girizgaha gerek duydum diye düþünebilirsiniz. Batýlý ülkeler dil, ýrk farký gözermeden birleþip daha büyük bir devlet olma çabasýnda iken; maalesef Ýslam dünyasý bunun tam tersi bir durumdadýr. Ýslam coðrafyasýna þöyle bir göz attýðýnýzda; her tarafta savaþlar, gözyaþý ve ayrýlýklar mevcuttur. Her taraftan deðiþik çatlak sesler çýkmaktadýr. Bunun neticesi olarak da buralardaki sivil halk her daim zarar görmektedir. Bizler bu durumun deðiþmesi için elimize gelen tüm fýrsatlarý tabiri caiz ise hoyratça harcamaktayýz. Klasik bahanelere sýðýnarak hep laf üretmekteyiz. Yok efendim yabancý güçler bizim birarada olmamýzý istemiyor vs. Bu tür bahanelere sýðýnmak yerine Cenab-ý Allah`ýn bizlere bahþettiði önemli günleri ve geceleri fýrsat bilerek birarada olmamýzý saðlayacak çalýþmalara yönelmeliyiz. Ýþte bunun bir örneði Kurban Bayramý. Hem dinimiz için önemli iki bayramdan birisi ve hem de dünyadaki mazlum ve maðdurlara yardým ve kardeþlik elini uzatabilme- Impresium Künye Seite 3 Kurban, Bayram ve Ümmet Olma Bilinci miz için bir fýrsat. Özellikle Avrupa`da yaþayan müslümanlarýn gýda ve et noktasýnda öyle pek ihtiyaçlarý olduðu kanaatinde deðiliz. Buralarda yaþayan insanlarýmýz her türlü imkana sahiptir. Her ne kadar ekonomik kriz gibi etkenler de mevcut ise de durum bu vaziyettedir. Buralarda kurbanlarýmýzý kesmek imkanýmýz varken; bu imkaný dünyanýn çeþitli yerlerinde pek çok sivil yardým teþkilatýnýn organize ederek oralardaki insanlara hiç olmazsa senede bir defa da olsa et götürme imkanýndan faydalanmamýzýn da iyi olacaðý düþüncesindeyiz. Bu tür bir organizeye sivil bir yardým teþkilatý ile biz de katýlmýþtýk. 2004 senesinde katýldýðýmýz bu organizede gördüðümüz manzara bizleri oldukça etkilemiþ idi. Almanya`dan insanýmýzýn kurbanlarýný oradaki partner kuruluþ ile birlikte yapýlan organize ile ihtiyaç sahiplerine daðýtmýþtýk. Daðýtým yaparken yaþadýðýmýz pekçok olay bizleri derinden etkiledi. Özellikle insanlarýn bizlere söylediði sözler ibret verici idi. Pekçok ailenin kaldýðý bir binaya gitmiþ idik. Burada partner kuruluþun elemanlarý gereken hazýrlýklarý yapmýþlar ve listeleri oluþturmuþlardý. Bizler ihtiyaç sahibi ailelere bu etleri torbalarda teslim ederken bir beyefendi ve bir hanýmefendinin sözleri gerçekten önemli idi. - “Sizlerin verdikleri bu etler o kadar önemli deðil; asýl önemlisi sizlerin taa Almanya`dan kalkarak hayat Aylýk Ücretsiz Gazete 15 Kasým/15 Aralýk 15 November/15 Dezember 2009 Zi`l Hicce 1430 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Fikret Ekin, Murat Ýleri, Mahmut Aþkar, Cengiz Þahbaz, Sinan Aktürk, Aydýn Ersoy, M. Salih Aydýn buralara gelerek bizlere bu etleri ulaþtýrma çabanýzdýr. Biz bu sayede hem insan olarak ve hem de müslüman olarak kardeþliðimizin önemini bir kere daha anlamýþ olduk” dediler. Ýþte buna benzer örnekler daha da çoðaltýlabilir. Bizlerin kardeþ yani ümmet olabilmemiz için bu tür çalýþmalar ve bayramlar gibi günler güzel vesilelerdir diye düþünüyoruz. Þahsen biz; bir kurbanýmýzý bulunduðumuz yerde kesiyoruz ve bu kesilen kurbanýn etinin belli bir kýsmýný da Alman komþularýmýza ikram olarak daðýtýyoruz. Bir kurbanýmýzý da sivil bir yardým teþkilatýna verip dünyanýn hiç bilmediðimiz bir yerinde tanýmadýðýmýz birilerine ulaþmasýný saðlýyoruz. Almanya`da son dönemlerde Ýslam ve müslümanlar ile alakalý çok deðiþik geliþmeler yaþanmakta. Özellikle Ýslam Din Dersleri ve baþörtüsü noktasýnda çeþitli eyaletlerde çeþitli uygulamalarla karþýlaþýyoruz. Son olarak Rheinland-Pfalz Eyalet Meclisi baþörtüsü yasaðýna karþý çýkan bir tavýr ortaya koydu. Yine Köln`de DÝTÝB`in yaptýracaðý gerçekten mükemmel camii ve külliyesinin temeli Türk ve Alman resmi yetkililerini katýlýmý ile beraberce atýldý. Bu törenin haberini gazetemizin sayfalarýnda bulabilirsiniz. Ve yine Merve El Serbini`nin ka- Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: [email protected] Web: www.hayatonline.eu Basýldýðý Yer: Sunprint GmbH Offenbach Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. tili ömürboyu hapse mahkum oldu. Özellikle Ýslam dünyasýnda infiale sebeb olan bu menfur olay hem Almanya`daki ve hem tüm dünyadaki müslümanlar ve saðduyu sahibi insanlar tarafýndan dikkatle takip ediliyordu. Akli dengesi yerinde olmadýðý gibi bir safsatayla kamuoyu yumuþatýlmaya çalýþýlýrken görüldüki bu menfur olayýn faili cinayeti soðuk kanlý bir þekilde iþlemiþ. Mahkemede bu safsatalarý dikkate almadý ve adil olan bir karar ile katili ömür boyu hapse mahkum etti. Katilin avukatlarý bu karara itiraz edebilecekler ama bizler bu olayýn takipçisi olacaðýz ve sizleri geliþmelerden haberdar edeceðiz. Yine Hessen Eyaletinde Ýslam Din Dersleri ile alakalý çalýþmalar devam ediyor. Eyalet Adalet ve Uyum Bakaný Jörg-Uwe Hahn bu noktada çeþitli Sivil Ýslami Teþkilatlarýn talepleri olduðunu söylüyor. Ve kendi bakýþ açýsýna göre de belirli kriterler ortaya koyuyor. Bu kriterleri yerine getirenlerin muhatap alýnacaklarýný söylüyor. Buradan bizim tavsiyemiz sayýn Bakanýn bu mesele ile alakalý büyük küçük demeden tüm sivil Ýslami kuruluþlarýn muhatap alýnarak ortak bir konsessus içerisinde bu meselenin halledilmesidir. Bu vesile ile Kurban Bayramýnýzi en içten dileklerimizle tebrik ediyoruz. Bayramýn insanlýðýn huzur ve barýþýna vesile olmasýný diliyoruz. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. Bölge Temsilcileri Bielefeld: Mehmet Demir Tel: 0178-2063526 E-Mail: [email protected] [email protected] . Köln: Ahmet Çakýlcý Tel: 0172-2104121 E-Mail: [email protected] Dortmund: Fatih Kahraman Tel: 0172-5768278 E-Mail: [email protected] . Düsseldorf: Murat Satýlmýþ Tel: 0157-72414539 E-Mail: [email protected] 40. sayi sayfalar 26.11.2009 4 13:19 Uhr Seite 4 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 D iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði 12. Olaðan Genel Kurul toplantýsýný yaptý. DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, genel kurulda yaptýðý konuþmasýnda, DÝTÝB`in bugün Almanya’da ulaþtýðý konumunun önemi üzerinde durarak, Müslüman azýnlýðýn, dini ve kültürel kimliðine sahip çýkmasý ve içinde yaþadýðý topluma uyum konusunda yaptýðý olumlu katkýya vurgu yaptý. Arslan, DÝTÝB’in hem Federal Uyum Zirvesinde, hem de Alman Ýslam Konferansý’nda aktif rol üstlenen muhatap bir kuruluþ konumu kazanmýþ olduðunu söyledi. Çok sýcak ve samimi bir ortamda gerçekleþen DÝ- T .C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþavirliði ve DÝTÝB iþbirliði ile organize edilen “11. Kur’an-ý Kerim’i Güzel Okuma Yarýþmasý” Almanya Finali, Düsseldorf bölgesinde 2008 yýlýnda muhteþem bir törenle ibadete açýlan Duisburg DÝTÝB Merkez Camii’nde yapýldý. Yarýþmaya, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Baþkonsolosluklarý Düsseldorf Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Ýlhami Ayrancý, Essen Din Hizmetleri Ataþesi Mehmet Uçmuþ, Frankfurt Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Yaþar S. Baytar, DÝTÝB Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Ali Ýhsan Ünlü, Ayten Kýlýçarslan, Nihat Özkan, Kenan Genç ve Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, din görevlileri, DÝTÝB dernekleri yöneticileri, yarýþmaya katýlan öðrencilerin velileri ile çok sayýda izleyici takip etti. Sunumunu DÝTÝB Özel Kalem Müdürü Alaattin Salçýk’ýn yaptýðý yarýþmanýn jürisi, Düsseldorf Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Ýlhami Ayrancý baþkanlýðýnda, Essen Din Hizmetleri Ataþesi Mehmet Uçmuþ, Frankfurt Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Yaþar S. Baytar’dan oluþtu. Ev sahibi münasebetiyle 12. Dönem DÝTÝB Yönetim Kurulu Belirlendi TÝB’in 12. Genel Kurulu’nda yeni Yönetim Kurulu þu isimlerden oluþtu: Sadi Arslan (Ýlahiyatçý) Prof. Dr. Ali Dere (Ýlahiyatçý) Dr. Ali Ýhsan Ünlü (Týp Doktoru) Dr. Fuat Kurt (Yüksek Ýnþaat Mühendisi) Þinasi Akyürek (Yüksek Elektrik ve Elektronik Mühendisi) Erdinç Altýntaþ (Yüksek Makina Mühendisi) Orhan Bilen (Yüksek Elektrik Mühendisi) 12. DÝTÝB Olaðan Genel Kurulu’nda genel kurul üyeleri, yaptýklarý konuþmalarda DÝTÝB’in yapmýþ olduðu hizmetlerinden ve geldiði bugünkü durumundan övgüyle bahsederek memnuniyetlerini ifade et- tiler. Yeni yönetim kurulu, kendi arasýnda yaptýðý ilk oturumda görev bölümü yaptý. Sadi Arslan’ýn DÝTÝB Baþkanlýðýna getirildiði DÝTÝB Yönetim Kurulu’da görev bölümü þu þekilde oluþtu. Genel Baþkan Sadi Arslan Genel Baþkan Yardýmcýsý Prof. Dr. Ali Dere DÝTÝB Almanya’nýn Kur’an-ý Kerim Okuma Birincisi Merve Tok Oldu Duisburg DÝTÝB Merkez Camii Din Görevlisi Yusuf Ýncegeliþ’in selamlama konuþmasýnýn ardýndan, jüri baþkaný Dr. Ayrancý, yarýþmanýn hayýrlara vesile olmasý temennisinde bulunarak, yarýþma ile ilgili kýsa bilgi verdi. ‘Ýnsanlarýn en hayýrlýsý Kur’an-ý öðrenen ve öðretendir’ hadisi þerifi mucibince kutsal kitabýmýz Kur’an-ý Kerim’i öðrenmeye ve öðretmeye çalýþtýklarýnýn altýný çizen Dr. Ayran- cý, “Mutluluk ve huzurun ana kaynaðý Kur’an-ý Kerim’dir” dedi. Birbirinden güçlü rakiplerin kýyasýya mücadele ettiði “11. Kur’an-ý Kerim’i Güzel Okuma Yarýþmasý”nda Beyzanur Tellioðlu (Berlin), Merve Tok (Düsseldorf), Yasin Þahin (Essen), Adnan Þebek (Frankfurt), Mehmet Ýncekara (Hamburg), Yasin Öztorun (Hannover), Özay Yiðit (Karlsruhe), Hasan Kavak (Köln), Harun Bektaþ (Mainz), Abdüssamet Dilaver (Münih), Ýbrahim Ethem Cenk (Münster), Filiz Hamat (Nürnberg) ve Ozan Kýzýldeniz (Stuttgart) Almanya Finali için yarýþtýlar. Jüri, dereceye girenleri tesbit edebilmek için epeyce zorlandýðý yarýþma sonunda sýralama belirlendi. Jüri’nin yaptýðý deðerlendirme neticesinde finalin birinciliðini, geçen yýlýn birincisi Düsseldorf bölgesin- haber Genel Sekreter Dr. Ali Ýhsan Ünlü Genel Sekreter Yardýmcýsý Dr. Fuat Kurt, Genel Muhasip Þinasi Akyürek, Genel Muhasip Yardýmcýsý Erdinç Altýntaþ Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Bilen 12. Dönem DÝTÝB Yönetim Kurulu’nun belirlenmesinin ardýndan ikinci kez genel baþkanlýða seçilen Sadi Arslan bir teþekkür konuþmasý yaptý. Kendisine ve yeni yönetim kurulu üyelerine gösterilen güvene layýk olmaya gayret edeceklerini söyleyerek, birlikte bir önceki dönem görev yaptýðý yönetim kurulu üyelerine teþekkür etti. den Merve Tok, Karlsruhe bölgesinden Özay Yiðit ikinciliði ve Essen bölgesinden Yasin Þahin’de üçüncülüðünü elde ettiler. Yarýþma sonunda bir konuþma yapan, Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan: “Öncelikle yarýþmaya katýlan çocuklarýmýzý, onlarý yetiþtiren anne ve babalarýný ve yarýþmalara hazýrlayan din görevlilerimizi tebrik ediyorum. Çünkü onlar, gece-gündüz demeden büyük gayret sarfederek, belki kendi zevklerinden fedakarlýk göstererek bu çocuklarý yarýþmaya hazýrlanmýþlardýr. Dernek yöneticilerimize ve cemaatimize huzurlarýnýzda teþekkür ediyorum. Onlar da büyük fedakarlýklar göstererek sýcacýk mekanlar hazýrlýyorlar ve bu yavrularýmýzýn yetiþmesi için büyük gayretler gösteriyorlar. Bugün burada çok güzel bir yarýþma izledik. Bu çocuklarýmýzýn hepsine teþekkür ediyorum ve onlarýn hepsini birinci ilan ediyorum” dedi. Yarýþma, Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan tarafýndan, yarýþmacýlara, din görevlilerine ve dernek baþkanlarýna ödül ve hediyelerin verilmesinin ardýndan sona erdi. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:19 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Dr. Yusuf IÞIK K ur`an-ý Kerim, diðer bütün kavramlar gibi “takva”nýn da sözlük anlamýný temel olarak zenginleþtirdi, ona yepyeni bir anlam kazandýrdý. Kur`an`ýn anlattýðý takva olayý, basit bir savunma, sýradan bir korku, kolay bir nefis korumasý deðil, iman ve amelle desteklenen bir aksiyon þeklindedir. Kur`an “takva” ve “ittika” kelimelerini, sözlük anlamýna yakýn manalarda da kullanmaktadýr. Bir kaç ayette bunun örneklerini görebiliriz. “...Kim nefsinin bencil tutkularýndan `ittika ederse-korunursa`; iþte onlar kurtuluþa erenlerdir.” (Teðabün: 16) “...inkarcýlar için hazýrlanmýþ Cehennem ateþinden ittika edin (korunun)” (Al-i Ýmran: 131) En geniþ ve en kapsamlý koruma, Allah`ýn korumasýdýr. Allah`ýn “rahmet” sýfatý bütün yaratýlmýþlarý korur. Ancak insan, kendi isteðiyle kendine zarar veren þeylerden Allah`ýn korumasýný ister, ya da iþlediði fiillerin kötü karþýlýðý hakkýnda Allah`tan korkar. Burada koruma isteði daha çok, yapýlan amellerin sonuçlarýndan dolayý duyulan bir korkudur. Takva, insanýn kendisini Allah`ýn korumasý altýna koyarak ahirette zarar ve acý verecek þeylerden sakýnmasý, ya da günahlardan uzak durmasý ve iyiliklere sarýlmasýdýr. Takva`nýn bir çok tanýmý vardýr. Ve bu tanýmlarda bir çeliþki, sözkonusu deðildir. Sözgelimi `takva`yi Allah`ýn emrettiklerini tutmak, yasaklarýndan kaçýnmak diye tarif edenler olduðu gibi; yapýlmasý günah olaný yapmaktan, terkedilmesi günah olaný terk etmemekten çekinmektir. Allah`ýn cezalandýrmasýndan korkarak, O`nun verdiði bir nur ile O`na itaat etmektir. Allah`ýn dýþýndakileri Allah`a tercih etmemektir, þeklinde tanýmlayanlar olmuþtur. Seite 5 Bütün bu ve benzeri tanýmlardan anlaþýldýðý üzere takvanýn özünde yatan incelik bir iman ve sorumluluk duygusudur. Þüphesiz ibadet, takvanýn kendisi deðil, fakat takvaya götüren davranýþtýr. Ýbadetler, ilahi emir ve yasaklarý yerine getirmek, takva ise, zarar verecek davranýþlardan sakýnmaktýr. Ayrýca takva; Allah`a kullukla beraber anýldýðý gibi, Allah`a itaat etmekle veya Peygambere itaat etmekle de beraber anýlmaktadýr. Allah`tan ittika etmenin bir gereði, gönderilen elçiyi dinlemek ve O`na itaat etmektir. Bu konuyu þu ayetle baðlayýp “Teavün” ibadetini izah etmeye çalýþalým. -“Allah`tan ittika edin ve aranýzdaki anlaþmazlýklarý düzeltin. Allah`a ve Rasülüne itaat edin” (Enfal: 1) Teavün; karþýlýklý yardýmlaþmak, insanlarýn birbirine yardýmda, iyilikte bulunmasý demektir. Ýnsanlar dünya hayatýnda birbirlerine muhtaçtýr. Bu, toplu yaþamanýn gereðidir. Diðer yandan yaratýlýþtaki farklýlýk, servet daðýlýmýndan ortaya çýkan zengin- hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 TAQWA ve TEAVÜN lik-yoksulluk gerçeði, güçlünün zayýfý ezme temayülü insanlararasý yardýmlaþmayý gerekli kýlan unsurlardýr. Ýslam Dini, insanlar arasýnda yardýmlaþmaya ve sosyal adalete büyük önem vermiþtir. Zekat, fýtýr sadakasý, fidye, kurban ve yemin kefaretlerinde yoksulu doyurma gibi esaslar zenginle yoksul arasýndaki yardýmlaþmaya süreklilik kazandýran sosyal güvenlik ilkeleridir. Kur`an-ý Kerim ve Hz. Muhammed (s.a.v)in sünnetinde yardýmlaþmayý emir ve teþvik eden pekçok emir ve tavsiye vardýr. -“Ýyilik ve takva hususunda birbirinizle yardýmlaþýn. Günah ve tecavüz (ve düþmanlýk) üzerinde yardýmlaþmayýn” (Maide: 2) Buradaki yardýmlaþmanýn, birbirlerine destek olmanýn ölçüsü ve metodu bildirilmektedir. Ýyilik, güzel, hayýr amaçlarla yardým sahibine büyük ecir kazandýrýr. Fakat günah, haram, kötülük, zulüm, küfür ve düþmanlýk konularýnda baþkalarýna yardýmcý ve destek olmak, bu kötülüðü yapanlarýn güçlenmesine ve þerrin/kötülüðün yayýlýp güçlenmesine yardýmcý olacaðý için, yardýmcý olaný da þerre ortak yapar. Herkes kötülüðün meydana gelmesindeki pay ve katkýsýna göre sorumlu olur. Özellikle bu yardým ve destek sonucu bir kötülük çýðýrý açýlýrsa, bu kötülük devam ettiði nesiller süre- 5 since çýðýrý açanlar kendine düþen vebal payýný yüklenirler. Bunun aksine iyilik, güzellik ve hayýr çýðýrý açýlmasýna katkýda bulunanlar da, insanlar bu iyiliði ve hayrý iþlediði sürece, sanki kendisi de iþlemiþ gibi ecir/sevap almaya devam eder. Þimdi Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)in mesajýna kulak verelim: -“Dünyada insanlarýn bir sýkýntýsýný karþýlayanlarýn, Allah da ahirette bir sýkýntýsýný giderir.” Yardýmlaþmanýn bir çok çeþidi vardýr. Bir yoksula bir sadaka vermek, kurban etinden istifade ettirmek... yardým olduðu gibi, fikir danýþana doðru, bilgi vermek de bir yardýmlaþmadýr. Zulüm ve haksýzlýða uðrayaný zalimin zulmünden korumak yardýmlaþma olduðu gibi; zalimin zulmüne engel olmak da yardýmdýr. Sonuç olarak þunlarý söyleyebiliriz. Takva sahibi mü`minler insan iliþkilerinde muaveneti/yardýmlaþmayý ihmal etmeden inanarak ibadetlerine devam ederlerse dünya ve ahiret saadetini elde etme yolunda mesafe kazanmýþ demektir. Bayram arefesinde bulunduðumuz þu günlerde bir ümmet projesi olarak devam etmekte olan Kurban kampanyalarý, “takva” ve “Teavün” prensip ve ilkelerine ne kadar da güzel uymaktadýr. Allah Hac Suresi 37. ayette; “Onlarýn ne etleri ne de kanlarý Allah`a ulaþýr, fakat O`na sadece sizin takvanýz ulaþýr” buyurmaktadýr. Kurban, sosyal yardýmlaþmanýn bir göstergesidir. Irk, dil, renk ve coðrafya ayýrýmý gözetilmeksizin ümmet bilinci ve þuuruyla bu ibadetin yapýlmasý son derece önemlidir ve hertürlü takdirin üstündedir. Zaten takva sahibi ve teavün ehli müslümanlardan da bu beklenir. Ýdrakiyle müþerref olacaðýmýz Kurban Bayramýmýzýn hayýrlara vesile olmasý temennisiyle... 40. sayi sayfalar 26.11.2009 6 I GMG Kuzey Ruhr Gençlik Teþkilatý yeni baþkan Abdulkerim Iþýk cemiyetlerde gençlere yönelik Gönül Sohbetleri adý altýnda düzenlenen programa start verdi ve „verimli olacaðýný bir çok gencimizi cemiyetlerimize kazandýracaðýmýza inanýyorum“ dedi. Bu ilk Gönül Sohbetlerinin konuðu IGMG Sosyal Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt idi. Ali Bozkurt: „Gönül Sohbetleri insanýn gönlünü ferahlatýr, kardeþlik duygularýný artýrýr, gönül baðlarýný kuvvetlendirir. Deðerli Kardeþlerim! Öncelikle böyle bir program hazýrladýðýnýzdan dolayý gençlik baþkanýmýza urtuluþ mücadelemizin temsili olarak canlandýrýlmasý “Kurtuluþ Savaþý Destaný” adýyla NRW Eyaletinin Horn-Bad Meinberg þehrinde Sinop Sanat Tiyatrosu tarafýndan sahnelendi. Sinop Sanat Tiyatrosu`nun oynadýklarý eser, Avrupa turnesi kapsamýnda sergiledikleri son eserdi. Daha önce Viyana, Iserlohn, Bielefeld ve Salzsuflen´de de eserlerini sergileyen Sinop Sanat Tiyatrosu diðer þehirlerde olduðu gibi HornBad Meinberg þehrinde de çok büyük ilgi ve coþkuyla seyredildi. Asider (Avrupa Sinoplular Derneði) Yönetim Kurulu Baþkaný ve ayný zamanda Bielefeld þehrinin seçkin iþadamlarýndan olan Cemil Akkurt´un organizasyonluðunda Avrupa`ya gelen Sinop Sanat Tiyatrosu, Horn-Bad Meinberg þehrinde bulunan TSV-Horn Spor Klübü Baþkaný Ender Ünal, Selimiye Camisi Baþkaný Önder Iþýk, þehrin seçkin simalarýndan Þirvan Ünal ve ayný zamanda programýn sunuculuðunu da yapan Ahmet Güleryüz´ün katkýlarýyla izleyicileriyle buluþtu. Yönetmenliðini Erhan Kaya´nýn yaptýðý “Kurtu- K 13:20 Uhr Seite 6 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 IGMG KUZEY RUHR GENÇLÝK TEÞKÝLATINDAN GÖNÜL SOHBETLERÝ gençlik yönetimine teþekkürlerimi bildiririm. Bütün davranýþ, söz ve hareketlerinizde Hz. Peygamber´in sünnetini uygulayýn, büyük, küçük, önemli, önemsiz hiç bir iþinde asla Allah Rasulü´nün sünnetine ayký- rý ve karþý olmayýn. Zira Allahu Teala þöyle buyurmaktadýr: „…onun emrine aykýrý davrananlar, kendi- Kurtuluþ Savaþý Destaný NRW Eyaletinin Horn-Bad Meinberg þehrinde sahnelendi haber lerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acý bir azabýn çarpmasýndan sakýnsýnlar.“(Nur suresi 63. ayet) Doðru olaný emredip, yanlýþ olandan alýkoyma hususunda selef alimlerin yolunu izleyin, iþe önce kendinizden baþlayýn!“ diyerek ve peygamberlerin hayatýndan kesitler anlatarak konuþmalarýna son verdi. Bölge Gençlik Baþkaný katýlýmcýlara teþekkür ederek „cemiyetlerimizde Gönül Sohbetlerimiz devam edecektir. Baþta Detmold ve Lage baþkanlarýndan daha sonra da katýlýmcýlarýndan Yüce Yardan razý olsun“ diyerek konuþmasýna son verdi. luþ Savaþý Destaný” adlý eser Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazýl Kýsakürek, Ahmet Arif ve Nazým Hikmet gibi Kurtuluþ Mücadelemizi çok iyi anlamýþ ve kaleme almýþ ustalarýn yazýlarýndan derlenmiþ. Erhan Kaya´nýn yönettiði ve oynadýðý oyunun kadrosunu da Türk Halk Müziðinde Yýlmaz Küçük, Sanat Müziðinde Ýlknur Kýsaer Oyuncular; Gülbahar Karaduman, Kezban Kýrýcý, Bekir Demirci, Ömer Faruk Atasoy ve Teknikte Bayram Altýnbilezik oluþturuyordu. Çoðunluðunu Almanya`da doðmuþ ve hic Türk tiyatrosuyla tanýþamamýþ gençlerin ve kendi kültürünü hep içinde taze tutmuþ, bu gibi tiyatrolarýn özlemini çeken izleyicilerin oluþturduðu seyirci kitlesinin büyük ilgisiyle karþýlanan eser, çoðu zaman seyircilere duygulu anlar yaþattý. Ýzleyicileri duygulandýran hatta yeri gelip aðlatan Sinop Sanat Tiyatrosu ekibi tiyatronun ikinci kýsmýnda duygulanan seyircileri Komedi dans üçlüsü ve Müzikal kabere ile güldürmüþ, Ýlknur Kýsaerín Sanat müziðiyle programlarýna son vermiþtir. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr dosya Baþkasýna yapýlan gayriinsanî muamele, bendeki insanlýðý tahrip eder.” (Ýmmanuel Kant) Ýtiraf ediyorum: Berlin Duvarý’nýn yýkýlmasýnýn hemen akabinde çökmeye baþlayan “Demir Perde”yle birlikte ideolojiler çaðýnýn da kapandýðýna inanmýþtým. Dini ideolojileþtirme veya din merkezli ideolojiler yaratma gayretlerinin dýþýnda, en azýndan öngörülebilir bir zaman dilimi içinde alýþýlagelen, Batý menþeli ideolojilerin doðabileceðine ihtimal vermiyordum. Yanýlmýþým! Hungtinton’un meþhur “Medeniyetler Çatýþmasý” tezi ve benzerleriyle körüklenen (Müslüman) Doðu(Hýristiyan) Batý gerginliði, muhtemeldir ki, Soðuk Savaþ dönemindeki bu çatýþmacý sürecin devamýna yeni bir boyut ve istikamet kazandýrmak içindi. Tarihin derinliklerinden günümüze taþýnan Müslüman/Türk aleyhtarlýðýný güçlendirici argümanlar, önce fizikî þartlarlar oluþturularak tazelendi: Güce ve þiddete dayalý olaylarýn müslüman ülkelerde sahnelenmesi; Batýlý aydýnlarýn yeni ideoloji üretme, teori geliþtirme kabiliyetlerine takviyede bulunarak, malzeme vererek yardýmcý oldu. Türkler baþta olmak üzere, Batý Avrupa’daki müslüman göçmenler üzerinden geliþtirilen tezler, akl-ý selimin dudaklarýný uçuklatacak cinsten... Ama ne yazýk ki müslüman karþýtlýðý, Batý’da artýk geniþ halk yýðýnlarýnda bir fenomen olarak kabul görürken; aydýnlar da bu geliþmelere paralel olarak, aleyhtarlýðýn kriterlerini belirlediler. Bir düþüncenin ideolojik mahiyet kazanabilmesi için kriterlerinin belirginleþmesi ve çerçevesinin çizilmesi gerekir. Çerçevesi belirlenen fikriyatýn haklý, doðru ve iyi olduðu, (kendine göre) haksýz, yanlýþ ve kötü olan öteki ile kýyaslanýrken sýnýrlar da çizilerek, araya mesafeler konur. Halk yýðýnlarýna deðiþik yollar ve metotlarla benimsetilir, kabul ettirilir. Artýk kollektif þuur; “biz ve ötekiler” demeye baþlar. Kitle iletiþim Seite 7 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Mahmut AÞKAR “ 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Husumet Ýdeolojisi [email protected] araçlarýna sahip olan güç odaklarý veya onlarý yönlendirmesini ve kullanmasýný iyi bilenler, karþý tarafý yerine göre küçük düþürmek, yerine göre düþman göstermek için ellerine geçirdikleri bilgi ve belgeleri, kaydettikleri görüntüleri iþlerine geldiði þekilde çarpýtýrlar. Anti-Müslüman Ýdeoloji Bilhassa yeni yüzýlýn baþlangýcýndan itibaren Batý dünyasýnda Ýslâm âlemine karþý konuþulan, yazýlan ve çizilenleri olabildiðince takip eden ve müslümanlarla ilgili çarpýtýlmýþ günlük haber ve yorum bombardýmanýna tutulan yerli toplumla bizatihi onyýllardan beri içiçe yaþayan birisi olarak, iþin bu boyuta geleceðini kestirememiþtim. Ta ki, Daniel Bax’ýn; “Hatun und Marwa (1)” baþlýklý yorumundaki þu tesbiti okuyana kadar: “Müslüman düþmanlýðý Ýslâmizm gibi- bir ideolojidir”. Allah’tan Batý dünyasýnda çok az da olsa, Daniel Bax’lar gibi hadiseleri tarafsýz ve vicdanî bir muhasebeyle yorumlayan entelektüeller var. Yoksa ne her Allah’ýn günü kendi ‘açýlým’ý veya darbe söylentileriyle meþgül olmaktan, baþýný Batý’da olup bitenlere çevirecek mecali olmayan aydýnýmýzdan ve ne de buralarda olup da buradan biha- Geliyor! ber olan temsilcilerimizden medet umulur. Makalenin baþlýðýndan da anlaþýlacaðý gibi, Almanya’da kendi aile fertleri tarafýndan “Töre Cinayeti”ne kurban gittiði bilinen Hatun Sürücü ile bir Alman tarafýndan mahkeme salonunda býçaklanarak öldürülen Merve El Þerbini cinayeti arasýndaki Alman medyasý ve kamuoyunun çifte standardý sorgulanmaktadýr. Yorumun devamýnda, Batý’nýn üçüncü bin yýla daha yenilerde girdiðimiz bu yýllarda kendisine müslümandan nasýl yeni bir düþman yarattýðýnýn ipuçlarýný görmek mümkün: “Evet, Dresden’de iþlenen cinayette asýl sebebin, müslümana duyulan kin olmasýndan dolayý, bu türden (cinayet) bir ilkdir. Kendisini “Ýslâm eleþtirisi” gibi sözde akýlcý bir kýlýfa sokmaya çalýþan popüler müslüman düþmanlýðý, 1980’li yýllarda “Türkler Defolun!” parolasýyla baþlayan, daha sonra Mölln ve Solingen suikastlarýyla kendini ifade eden yabancý düþmanlýðýnýn en yeni þeklidir. Dresden’li zanlýnýn aslen Rusya’dan gelmiþ olmasýna bir mazaret davetiyesi çýkarmaktan ziyade, dini sebeplere dayalý bu ýrkçýlýðýn uluslararasý boyutlarýna vurgu yapýlmalýdýr. Çünkü; müslüman düþmanlýðý –Ýslâmizm gibi- bir ideolojidir ve Rusya, Hindistan, Ortadoðu, Balkanlar gibi ülkelerde nice canlar aldý.” Evet! Bu tesbite hiç tereddüt etmeden katýlýyorum... Batý, müslüman karþýtlýðýný hatta kindarlýðýný nihayetinde bir ideolojik formata oturttu! Sosyalizm, faþizm veya kapitalizm gibi “Müslüman Aleyhtarlýðý” da kendine has kriterleri olan bir ideolojidir artýk. Bu ideoloji, diðerleri gibi iktisadî ve sosyal reformlar, kriterler getirme veya yeni bir siyasî sistem iddiasýnda deðil... Bu ideolojinin tek hedefi; müslümanlarýn kötü, Ýslâm’ýn da ne kadar yanlýþ olduðunu göstermek suretiyle, kendisinden olanýn doðru ve iyi olduðunu kabul ettirmek ve þu “Vahþi-Müslüman-Doðu”ya karþý “Medeni-Hýristiyan-Batý”nýn dirlik ve birliðini saðlamak, saflarýný sýklaþtýrmalarýný temin etmektir. Bütün bu gayeler uðruna mücadelesini en üst seviyedekiler aracýlýðýyla yürütürken, Daniel Bax’ýn dediði gibi, bu popüler ideoloji, “Ýslâm Eleþtiricisi” kisvesine bürünmeyi ve güya aklî (rasyonel) metotlarý kullandýðýný vurgulamayý da ihmal etmeyecektir. Toplumun Ortak Temayülleri Avrupa, ne iktisadî ne de siyasî olarak 1970’li ve 7 80’li yýllarýn Avrupa’sý deðil artýk... Avrupa Birliði’nin geniþlemesinin aksine, ekonomik hayat daralmýþ, dün iþgücü ithal eden ülkelerde bugün iþsizlik alabildiðince artmýþ ve özellikle Müslüman/Türk göçmenlerin, geldikleri ülkelerine mümkünse hemen geri dönmeleri istenmektedir. Yarým yüzyýlý geride býrakmýþ, üçüncü ve hatta dördüncü nesillerin yetiþmekte olduðu bir zamanda göçmen Türk, dönmeði çok arzu etmesine raðmen, artýk buralý yani Avrupalýdýr! Türk göçmenlerin nüfusça yoðun olduklarý Avrupa ülkelerinde Anti-Müslüman akýmýn ideolojik bir özellik kazanmaya baþlamasýnýn iki ana sebebi var: Türklerin kalýcý olmalarý ve ekonominin daralmasýyla iþsizliðin artmasý... Buna ilaveten daha önce belirttiðimiz gibi, dünyayý yeniden þekillendirmeðe yeltenenlerin sahneledikleri “Medeniyetler Çatýþmasý” baðlamýndaki dünya çaplý Anti-Ýslâm ve Anti-Müslüman oluþum da, bu sürece lojistik destek saðlamýþtýr. “Feindbild Moslem” adlý kitabýn yazarý Kay Sokolowsky, “Ýslâm Düþmanlýðý, ýrkçýlýðýn bir baþka þeklidir” demesinin ardýndan; müslüman aleyhtarý kýþkýrtýcýlýðý da, “çok tehlikeli bir ideoloji” olarak tanýmlamasý, gün geçtikçe kýta Avrupa’sýnda müslüman göçmenlere karþý geliþen tehlikeye dikkat çekmek açýsýndan önemlidir. Toplumun ortak temayülleri bugünden sabaha oluþmuyor. Ýlk baþlarda alaycý, aþaðýlayýcý fýkralar ve birahnelerde masabaþý sohbetleriyle baþlayan Türk aleyhtarlýðý zamanla ‘düþmanlaþtýrýlan müslüman’ fenomenine dönüþtü. Meselâ, Almanya’da yazýlý ve görüntülü medyadaki sað ve sol eksenli ideolojik tartýþmalarýn yerini bu sefer Ýslâm’ý hedefleyen, müslümaný da saðýndan ve solundan çekiþtiren tartýþmalar aldý. Onun sadece dini deðil; döneri, bakkalý, seyrettði tv kanalý, tuttuðu takýmý, sakalý, baþörtüsü, minaresiz 40. sayi sayfalar 26.11.2009 8 camisi kadar minareli camisi, aile yapýsý, namus telakkisi, evliliði kadar sokaktaki yürüyüþü de tartýþma konusu oldu. Dünyanýn baþka köþelerinden gelen kötü görüntülerle kendi içlerinde onyýllardan beri yaþayan müslümanlar arasýnda öyle bir montajlama yapýldý ki, artýk yerli vatandaþ için bundan sonra yanýbaþýndaki müslüman “kötü”ydü ve her türlü kötülüðün de müsebbibiydi. Siz iyisiniz ama “Ötekiler”... Þu veya bu sebepten dolayý sýkça ve samimi bir ortamda görüþtüðünüz Alman dostlarýnýzýn bile satýr aralarýnda size hangi zaviyeden baktýðýný, biraz üstüne gidince de; “Caným sen öteki Türkler gibi deðilsin” türünden biraz þahsýnýzý okþarken geri kalan, yani Alman dostunuzun ‘Öteki Türkler’ dediðini hangi kategoride deðerlendirdiðini anlýyor ve rahatsýz oluyorsunuz. Sizin adetlerinize, dinî deðerlerinize olan hassasiyetinize gýptayla bakan ve yakýndan tanýyýnca takdir eden Alman, önceden pompalanan Anti-MüslümanTürk propagandanýn tesirinin tezahürü olarak hâlâ; “Siz Türkler bizi müslümanlaþtýrmak istiyorsunuz” diyorsa, bu menfur ideolojinin geniþ halk yýðýnlarý üzerinde tesirinden ürkmek ve derhal karþý tedbirini almak gerekir. I GMG Kuzey Ruhr Bölgesi iki bayram arasý baþkanlar ve teþkilatlanma baþkanlarýný biraraya getirerek geçmiþ bayramýn deðerlendirilmesi ve gelecek bayramýn hazýrlýklarýný gündeme getirdi. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri 13:20 Uhr Seite 8 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Þahsen beni en çok korkutan ve bir o kadar da ciddiye aldýðým kötü haber; burada yetiþen çocuklarýmýz ve gençlerimizin bire bir yaþadýklarýyla ilgili, günlük hayatýn içinden haberlerdir. Türk ve Müslüman kesime duyulan antipatiyi, nefreti, kini, dýþlamayý, aþaðýlamayý, çocuklar ve gençlerin tavýrlarýndan, yorumsuz aktardýklarý haberlerden, duyduklarý rahatsýzlýk ve dýþlanmýþlýk duygusundan çýkarabilirsiniz. Arkadan gelen eðitimli nesillerin yerli topluma niçin mesafeli durduðu son zamanlarda hep gündemdedir. Bu son derece tehlikeli bir geliþmedir ve asýl sebebi; dýþlanmaktýr. Taraflarýn, toplumun selameti, gelecek nesillerin huzuru ve Almanya’nýn yüce menfaatleri uðruna birlikte çözüm üretebilmeleri için, Türkler nihayet saklandýklarý siperlerinden çýkmalýdýrlar! Sen de mi Hâkim Bey? Caminize minare yaptýrmaya kalkýþýnca; “Bunlar bizi Ýslâmlaþtýracaklar!” vaveylasýyla hevesinizi daha kursaðýnýzdayken boðarlar. Yerli toplumla biraz yakýnlaþma, diyalog emareleri belirince, Almanya’nýn en kalabalýk Alman ve göçmen (Türk) nüfusuna sahip olan Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin Anayasa Mahkemesi Baþkaný Hâkim Michael Bertrams gibi birisi aslî görevini hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 unutarak, hýristiyan yerli halký müslüman azýnlýða karþý adeta kýþkýrtýr. Betrams, bir konferansta Protestan Kilisesi’ne mensup Almanlara; Ýslâm’ýn ilerlemesine karþý açýkca tavýr almalarý tavsiyesinde bulunduðu konuþmasýnýn devamýnda þu telkinlerde bulunuyordu: “Sizden birkýsmýnýz bundan 75 yýl önce Nazilere ve devlete olan sadakatlarýndan dolayý onlarla iþbirliði yapan “Alman Hýristiyanlar”a karþý durduðu gibi, bugün de Protestanlar, Almanya’da Ýslâm’a yakýnlaþmalara (açýlýma) direnmelidirler.(2) ”. Bir taraftan ýrkçý Nazilerin hýþmýna uðrayan Almanya müslüman azýnlýðý, diðer taraftan da, adaleti saðlamakla yükümlü bir üst düzey devlet memuru, ülkesindeki müslümanlarý, Ýkinci Dünya Savaþý’na sebep olan ve milyonlarca insanýn katili Naziler kadar tehlikeli gördüðünü beyan ediyor. Merve El-Þerbini’yi mahkeme salonunda býçak darbeleriyle katleden Alman Alex W.’nin avukatý Veikko Bartel diyor ki; “Zanlýnýn niçin öldürdüðünü sorgulamak için bu ülkenin toplum koþullarý dikkate alýnmalýdýr. Müvekkilim tek baþýna fanatik bir yabancý düþmaný mýdýr? Belki... Fakat bu ayný zamanda Ýslâm’ýn siyasette ve medyadaki görüntüsüdür.(3)”. Fatura yine Ýslâm’a kesildi! Avukat Bartel; Almanya’nýn medyasýna ve siyasî dünyasýna yansýtýlan Ýslâm, zaten yamultulmuþ, çarpýtýlmýþ, deforma edilmiþ, dinden ziyade bir “canavar”a benzetildiðinden, siz de bizim canimize anlayýþ gösterin, demek istiyor. Katilin avukatý kendi müvekkilinin pozisyonuna haklýlýk kazandýrmaya gayret sarfederken, hiç uzaklara gitmesine gerek yok: Hâkim bey Protestanlara hitabýnda, þu müslümanlarý durdurun, dememiþ miydi? Ve böylesi üst düzeyden gelen, en üst perdeden yapýlan kýþkýrtýcýlýk karþýsýnda, býrakýn yer yerinden oynamasýný, þu entelektüellerin cirit attýðý ve ondan da beteri, “Müslüman Üst Kuruluþlar”dan geçilmediði Almanya’da kimsenin kýlý bile kýpýrdamýyor. Bir toplumun bazý örfî veya kültürel yönlerini eleþtirmek baþka, o deðerlerin tamamýný karalamak ise bambaþkadýr! Batý Avrupa Türkleri veya Müslümanlarý o kadar karalandý ki, neredeyse çamur atýlmamýþ yer kalmadý. Yazar Kay Sokolowsky’nin dediði gibi; “Bu korkunç olay, Almanya’da salgýn hastalýk gibi yaygýnlaþan bir nefretin ifadesidir. Fakat bu husumetin kendisi ve giderek yayýlmasý üzerine en iyisi kimse konuþmak istemiyor.(4)”. Ama nihayet biz konuþma- Kuzey Ruhr´da Baþkanlar Toplantýsý konuþmasýnda: „Mazlum ve maðdurlarý Ramazan ayýnda unutmadýðýmýz gibi Kurban bayramýnda da unutmayacaðýz! Cenab-ý Allah´ýn izniyle Genel Merkez´imizin her yýl deðiþik ülkeleri artýmýyla bu yýlda 75 ülkeye ulaþacaðýmýz hedeflendi. Ben de siz deðerli baþkanlarýma daha çok hizmet vermeniz için birazdan þubelerin hedefleri açýklanacak, þimdiden geçen yýllarda görtermiþ olduðunuz gayretin daha fazlasýný göstermenizi Cenab-ý Allah´tan niyaz ederim“ dedi. Teþkilatlanma Baþkaný Ufuk Ulun günümüzde teþkilatlanmanýn bereketini teþkilatsýz cemaat olunmayacaðýný belirtti. dosya lýyýz! Ýçtimai bünyenin kýlcal damarlarýna kadar nüfuz edebilen bu nefret dalgasýnýn önüne geçilmelidir. Batý Avrupa Türkleri, “aðzý var ama dili yok” bir topluluk olmaktan kurtulmalý ve kendisini yine kendisi ifade etmeli, anlatmalý ve tanýtmalýdýr. Hakkýnýzda yalan yanlýþ konuþan sýradan vatandaþa engel olamazsýnýz... Gazetedeki her yanlýþ ve uydurma habere tekzip gönderemezsiniz... Sizi olduðunuzdan farklý gösteren, tarif eden yorumlar, resimler, sayýsýz makaleler, cilt cilt kitaplar karþýsýnda yapýlabilecek fazla birþeyiniz yoktur... Fakat kendinizi ifade edebilir, sizi siz tanýtabilirsiniz... Bunun için de savunma hatlarýndan artýk çýkmanýz þarttýr! Sizin “bilir kiþi”niz, “uzman”nýnýz yine ya siz, ya da sizden olmalýdýr! Eðer þimdiden köklü ve uzun vadeli tedbirler alýnmazsa, ileride Anti-Müslüman ideolog ve demogoglarýnýn kýþkýrtmalarý kýta Avrupa’sýndaki Türk/Müslüman varlýðýný, etno-kültürel çatýþmalara varacak derecede tehdit edecektir. 1: Daniel Bax/taz, 26.10.2009 2: Hermann Horstkotte Die Zeit, 8.10.2009 3: Gisela Friedrichsen Spiegelonline, 26.10.09 4: “Feindbild Moslem (Düþman Müslüman)” kitabýnýn yazarý Kay Sokolowsky ile Eren Güvercin’in yaptýðý söyleþi (internet: grenzgängerbeatz), 2.11.09 Gençlik Teþkilat Baþkaný Abdulkerim Iþýk: „Gençlik geleceðimizin yýldýzlarýdýr, gençliðe mutlaka cemiyetlerimizde sahip çýkmalýyýz, gençler için lokallerimizi geniþletmeliyiz“ diyerek gelecek aylarda yapýlacak programlarý açýkladý. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 tanýtým E itorf kasabasý Siegburg`a baðlý küçük bir Anadolu kasabasýný andýran yeþillikler içerisinde yaklaþýk 1500 Türk`ün barýndýðý þirin mi þirin bir kasabadýr. Bu küçük ama bir o kadar da doðal güzellikleri ile dikkati çeken kasabada faaliyet gösteren Türk derneklerinden biri de Eitorf Okul Aile Birliðidir. Dernek baþkaný Halil Kaplan 1990 yýlýnda Aile birleþimi ile Almanya`ya gelmiþ üç çocuk babasýdýr. Kendileri derneðin kuruluþ gayesi ve çalýþmalarý hakkýnda bizleri bilgilendirirken, amaçlarýnýn her þeyden önce bulunduklarý bölgedeki Türk vatandaþlarýnýn ve gençliðinin asimile olmadan, milli ve manevi deðerlerine baðlý kalmalarý- Ý slam Toplumu Milli Görüþ Köln Bölgesi Hac Kafilesi kutsal topraklara uðurlandý. Köln Kafilesine baðlý 320 hacý adayý ve yakýnlarý Köln Uluslararasý Havaalanýný doldurdu. Büyük bir heyecanla bekleyen hacý adaylarýnýn kimlik ve pasaport iþlem- 13:20 Uhr Seite 9 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Eitorf Okul Aile Birliði ný saðlayacak çalýþmalar yapmak olduðunun altýný çizdi. Eitorf cemiyeti küçük ama yaptýðý hayýrlý çalýþmalarla pek çok faaliyetin altýna imza atmýþtýr. Bugün dernek bünyesinde Çocuk kulübü ve bu birime baðlý olarak Semra Gökkaya tarafýndan yapýlan ana sýnýfý çalýþmalarý, Gençlik Kollarý ve bu birimin Baþkaný Makine Mühendisi Murat Öner Baþkanlýðýnda yapýlan Gençlik sohbetleri, Orta öðretim sohbetleri, turnuvalar ve gezi ve kamp proðramlarý ile gençliðin her türlü ihtiyaçýna cevap vermeye çalýþan bir birim olarak göze çarpmaktadýr. Haným Kollarý Baþkaný Satý Ýnan ile yaklaþýk on beþ yýldýr devam ettirilen faaliyetler Eitorf halkýnýn takdirini kazanmýþ olup, özellikle hafta içi verilen Kur`an-ý Kerim derslerinden bugüne pek çok hanýmefendi istifade etmiþtir. Eðitim Baþkanýmýz Mustafa Öner baþkanlýðýnda devam ettirilen eðitim faaliyetleri ara verilmeden devam ettirilmekte olup; Eðitimciler, Sümeyra Nazlýgül ve Recep Selek tarafýndan iki sýnýfta 35`e yakýn öðrenciye dersler verilmektedir., Derneðimiz özellikle içinde bulunduðumuz kasabanýn okullarý ile güzel çalýþmalar yapmakta olup, Türk çocuklarýnýn da okullarda hakkettikleri yerlere gelmesi için özellikle ev ödevi kurslarý ile onlara yardýmcý olmaktadýr. Yapýlan bu çalýþmalar neticesinde Gymnasium ve Realschule`ye giden öðrenci sayýsýnda her yýl gözle görülür bir þekilde artýþ olmaktadýr. Yine son zamanlarda Ýslam üzerine yapýlan menfi propagandalarý kýrmak için, derneðimiz son üç yýldýr derneðimizin Tanýtma Baþkaný ve Baþkan Yardýmcýsý Elektrik Mühendisi Yahya Altýn baþkanlýðýnda kasabamýzýn önde gelenlerine Ramazan ayýnda iftar proðramlarý düzenlemiþ olup gerçekten katýlýmcýlar IGMG Köln Hacc Kafilesi Kutsal Topraklara Uðurlandý lerinin ardýndan Köln Kafile Baþkaný Mehmet Dal yaptýðý kunuþmasýnda hacý adaylarýna Allah’ýn misafirleri olduklarýný söyledi. Hacc`ýn Ýslam`ýn þartlarýn- dan biri olduðunu söyleyen Dal Haccýn anlam, öneminden ve güzelliklerinden bahsetti. Daha sonra bütün hacýlar için helallik istedi. Hac seminerinde olduðu gibi sabrýn önemini hatýrlattý ve yaptýðý dua ile herkesi göz yaþlarýna boðdu. Köln Kafilesine baðlý Allah’ýn misafirlerine Kafile Baþkaný Mehmet Dal 9 tarafýndan takdir edilmiþ çalýþmalardan olmuþtur. Derneðimiz yapýlan bütün bu çalýþmalarýn yanýnda, karne törenleri, bayram þölenleri, aile eðitim seminerleri, Çanakkale þehitlerini anma proðramlarý ile Eitorf`ta çalýþmalarýna devam etmekte ve Allah`ýn izniyle de gelecek yýllarda da bu þekilde devam edecektir. Haným kollarý ve bu birimin yapmýþ olduðu ev sohbetleri ve on beþ yýla aþkýndýr aralýksýz devam ettirilen Kur`an-ý Kerim dersleri, yine haným kollarýna baðlý olarak çalýþmalarýný devam ettiren kýzlarýmýzýn gençlik kollarý Sevgi Fidan baþkanlýðýnda genç kýzlarýmýza gerekli her konuda yardýmlarýný devam ettirmektedir. ve beþ görevli Hoca hizmet edecek. Hacý adaylarý THY uçaðý ile önce Ýstanbul’a sonra Cidde’ye uçacaklar. Sonra karayolu ile Mekke’ye geçecekler. Köln havaalanýna 12.12.2009 tarihinde geri dönecekler. Allah yollarýný açýk etsin haclarýný mebrur etsin. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 10 D iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB)’nce inþaa edilecek ve sadece Köln’nün deðil, ayný zamanda bünyesinde barýndýrdýðý sosyal, kültürel ve eðitim merkezleri ile, Avrupa’nýn da en modern Camii ve Kültür komplekslerinin baþýnda yer alacak olan, DÝTÝB Köln Merkez Camii ve Sosyal Hizmet Birimlerinin Temel’i baþta, T.C. Devlet Bakaný Faruk Çelik, Federal Almanya Cumhuriyeti Devlet Bakaný, Dr. Werner Hoyer, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný, Prof. Dr. Ali Bardakoðlu, T.C.Köln Baþkonsolosu M.Kemal Basa, T.C.Düsseldorf Baþkonsolosu Fýrat Sunel, ABD’nin Düsseldorf Baþkonsolosu Janice Weiner, Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Jürgen Roters, Kuzey Ren Westfalya Eyaleti Uyum Sorumlusu Tomas Kufen, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkan Yardýmcýsý Prof. Dr. Mehmet Görmez, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Köln Eski Büyükþehir Belediye Baþkaný Firitz Schramma, DÝTÝB Denetleme, Yönetim ve Genel Kurul Üyeleri, Ehrenfeld Belediye Baþkaný Josef Wirges, Semt Belediye Baþkanlarý, Sivil Toplum Kuruluþlarýnýn temsilcileri, DÝTÝB Derneklerininde hizmet veren din görevlisi, dernek baþkaný ve yöneticiler, Semavi Dinlerin Temsilcileri olmak üzere, Türk, Alman ve diðer milletlere mensup binlerce davetlinin katýlýmýyla atýldý. Köln DÝTÝB Merkez Camii Din Görevlisi Þaban 13:20 Uhr Seite 10 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Köln DÝTÝB Merkez Camii’nin Temeli Muhteþem Bir Törenle Atýldý Kondi’nin Kur’an-ý Kerim tilavetiyle açýlýþý yapýlan programýn açýlýþ konuþmasýný, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan yaptý. DÝTÝB Merkez Camii Mimarý Paul Böhm, kendisi hakkýnda övücü konuþmasýnda dolayý Prof. Dr. Bardakoðlu’na teþekkür ederek, projenin özellikleri ile ilgili bilgiler verdi. Protestan Kilisesi adýna Köln ve Bölge Piskoposu Rolf Domning ile Katolik Kilisesi adýna Dekant Monsiyör Rainer Fischer’in birlikte yaptýklarý konuþmalarýnda, caminin yapýlmasýndan duyduklarý memnuniyeti ifade ettiler. T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu da konuþmasýnda; “Köln’de bu derece büyük bir caminin inþa edilecek olmasýnýn burada yaþayan Türklerin deðil, Almanya’nýn baþarýsýdýr. Almanya’nýn din özgürlüðü konusundaki bu tavrý tüm dünyaya örnek olmalý. Bu cami sadece ibadethane olmayacak, ayný zamanda büyük bir kül- tür merkezi, insanlarýn buluþma ve diyalog kurma yeri, dini özgürlüklerin abidesi olacaktýr. Cami toplanma yeri demektir. Kapýsý inanan inanmayan, herkese açýktýr. Ýnþaatý protesto eden cami karþýtý, aþýrý saðcý ProKöln taraftarlarýna da deðinen Bardakoðlu, “Onlarý da, protesto haklarýný, kurallar dairesinde gerçekleþtirdikleri için tebrik ediyorum. Tepkileri bilmemiz lazým ki; daha dikkatli ve özenli davranalým. Aykýrý görüþler bizim için katkýdýr.” dedi. Kuzey Ren Westfalya Baþbakaný Jürgen Rüttgers adýna, Eyaletin Uyum Sorumlusu Tomas Kufen ise, Kuzey Ren Vesfalya (KRV) Eyalet Baþbakaný Jürgen Rüttgers’in selamlarýný getirdiðini söyleyerek, inþa edilecek olan Köln Camii’nin diyalog, tolerans ve birlikte yaþamýn simgesi olacaðýnýn altýný çizdi. Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Jürgen Roters de; “Bugün birlikte yaþam için çok önemli bir gün” diyererk, DÝTÝB Merkez Camii’nin yapýlmasýndan duyduðu memnuniyeti dile ge- tirdi. T.C. Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet adýna, Köln Baþkonsolosu Mustafa Kemal Basa; “Türkler’in Almanya’ya geliþlerinin 50. yýl dönümünü bu cami ile kutlamalarý çok sevindirici. Burasý diyaloðun ve barýþýn mekaný olacaktýr” dedi. Köln-Ehrenfeld Belediye Baþkaný Josef Wirges de konuþmasýnda, “Bu cami bizim camimizdir. Burada ayný zamanda kalýcý bir diyaloðun temelini atýyoruz. Köln’e gelen Turistler Dom katedralinden sonra bu camiyi ziyaret edeceklerdir” dedi. Köln Eski Büyükþehir Belediye Baþkaný Firitz Schramma, konuþmasýný yapmak üzere anons edildiðinde, salonda bulunan binlerce davetli tarafýndan dakikalarca alkýþlandý, Schramma, yine Cami Danýþma Konseyi’nde olduðunu hatýrlatarak inþaatý takip edeceklerini bildirdi. Törene bir mesaj gönderen Almanya Baþbakaný Angela Merkel; “Bu caminin inþa edilmeye baþlamasý, Almanya’ya gelmiþ olan Müslümanlarýn burayý vatan haber edindikleri anlamýna geliyor. Bu ise uyum için çok önemli bir adýmdýr” dedi. T.C. Devlet Bakaný Faruk Çelik de konuþmasýnda, temeli atýlan caminin þaheser mimari yapý olacaðýný hatýrlatarak; “Ancak, caminin içi, içinde yapýlan çalýþmalar, yapýdaki þeffaflýktan daha þeffaf olacak. Bu cami, insanlarýn buluþtuðu yer ocak. 20. yüzyýlda insanlýk büyük bir hoþgörüzlük ve bundan kaynaklanan acýlar yaþadý. Bugün burada deðiþik din mensuplarýnýn buluþmasý, çok güzel bir tablo oluþturuyor. Farklýlýklarý yok sayamayýz. Bugün burada, Yahudi, Hýristiyan ve Müslümanlarýn birlikte söylediði bir ses yükseldi. Denildi ki; “Artýk çatýþmalara yer yok” dedi. DÝTÝB Türk Tasavvuf Musikisi Korosu eþliðinde, DÝTÝB Sema Ekibinin sunduðu gösterinin ardýndan, protokole mensup davetliler DÝTÝB Merkez Camii’nin temeline ilk harcý, Din Görevlisi Þaban Kondi’nin yaptýðý dua ve hayýrlý olsun temennileiyle koydular. DÝTÝB Köln Merkez Camii ve Sosyal Hizmet Birimlerinin Temel atma programý, DÝTÝB Folklor Ekiplerinin birbirinden güzel doyumsuz gösterileri ve Türk Özgün Müziðinin deðerli temsilcisi Uður Iþýlak’ýn verdiði verdiði konserin ardýndan, DÝTÝB Haným Kollarý tarafýndan, Merkez Camii yararýna organize edilen ve Türk damak zevkinin deðiþik tad ve lezzetteki yemek çeþitleri ile, diðer eþyalarýn satýþa sunulduðu Kermes Çadýrýndaki standlarýnýn gezilmesinin ardýndan sona erdi. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Prof. Dr. Vecdi AKYÜZ Kurban Kavramý: Kurban sözlükte, “yaklaþmak” anlamýna gelir. Fýkýh dilinde, bu sözlük manasýna uygun olarak, “Allah’a yaklaþmak için kesilen hayvan” anlamýnda kullanýlýr. Kur’an-ý Kerim’de “mensek”, “nüsük” ve “zibh” kelimeleri, bazen kurban manasýna gelmektedir. Kurban kelimesi, geniþ anlamda bütün kurban çeþitlerini, dar anlamda ise sadece udhiye (bayram) kurbanýný içine alýr. Kurbanýn Hükmü ve Delili: Kurban kesmek; zekât, bayram namazlarý ve fitreyle birlikte hicretin ikinci yýlýnda meþru kýlýnmýþtýr. Eyyam-ý Nahir’de (kurban bayramý günlerinde) Allah’a yaklaþmak için, ibadet niyetiyle kesilen özel hayvanlara Udhiye denir. Kurban deyince, dilimizde, diðer türleri bir yana býrakýlarak, sadece udhiye kurbaný anlaþýlýr. Kurbanýn Amaçlarý ve Ýþlevleri: Udhiye kurbaný, hayat nimetine þükür, Allah’ýn bu günlerde oðluna bedel olarak koç kesme emrini yerine getiren Ýbrahim (as) Peygamberin mirasýný diriltmek, sýrata binit hazýrlamak, günahlarýn affý, hatalarýn yok edilmesi için kesilir. Hac: 22/34 ayetinde, her ümmete kurban kesmenin meþru kýlýndýðý, bunun sebebinin de Allah adýnýn anýlmasý olduðu belirtilir. Bu da göstermektedir ki kurban, Allah’ýn hatýrlanmasý ve O’nun rýzasýnýn kazanýlmasý için emrolunmuþtur. Sayýsýz nimetlere bir þükür vesilesi ve Allah rýzasýnýn kazanýlmasý için kurban bir fýrsattýr. Nitekim, Kevser: 108/1-2 ayetlerinde, Kevser nimetine bir þükran olarak kurban kesilmesi istenmektedir. Hakikatte, kesilen kurbanýn, ne eti, ne de kaný Allah’a gerekli deðildir. Allah bu vesileyle sadece mü’minlerin, takvalarýna, takarrub (yakýnlaþma) hislerine bakmaktadýr. Nite- Seite 11 kim bir ayette de “Kurbanlarýn ne etleri, ne de kanlarý Allah’a ulaþacaktýr. Allah’a, ancak sizin takvanýz ulaþýr. Size olan hidayetine karþý, Allah’ý büyük tanýmanýz içindir ki, O, bunlarý böylece sizin emrinize vermiþtir. Ýyilik yapanlarý müjdele.” (Hac, 22/37) buyurularak bütün açýklýðýyla ifade edilmiþtir. Saffat: 37/102-109 ayetlerinde de kurban kesmek, sýrf Allah rýzasý için emredilmiþtir. Bu emre itaatin ödüllendirileceði de vaat edilmiþtir. Ayrýca, Ýsmail (a.s.) Peygamberin hatýrasý bizlere ibret olarak býrakýlmýþ ve böylelikle babasý Hz. Ýbrahim ve oðlu Hz. Ýsmail’in iyi bir namla anýlmasý saðlanmýþtýr. Her yýl Müslümanlar tarafýndan binlerce kurban kesilmektedir. Bu bir Müslümanýn Allah’a ibadet ve O’nun emrine sarýlmak için her þeyi feda edebileceðinin sembolüdür. Kurban Yükümlüsü: Kurbanýn temeli: Sebebi: Kurbanýn vacip olmasýnýn sebebi vakittir. Vakit tekrar ettikçe, yani bir Müslüman þartlarýný taþýdýðý halde, ömrü boyunca hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Kurban ile ilgili bilinmesi gerekenler... kurban bayramýna ulaþtýkça, kendisine kurban kesmenin vacip olmasý da tekrar eder. Rüknü: Kan akýtma, kurbanýn rüknüdür. Bu sebeple, kesilen kurbanýn sahih olabilmesi ve etinin yenebilmesi için, kan akýtma olmadan herhangi bir þekilde öldürülmemesi gerekir. Kan akýtmak, illeti akýlla anlaþýlmaz olduðundan, bunun yerine baþkasý, mesela aynýný ve deðerini tasadduk, kurban yerine geçmez. Gerekli þartlarý taþýyanlara kurban kesmek vaciptir. Bu, sünnet-i ayn- müekkede olarak ifade edilir. Hz. Peygamber’in bizzat kurban kestiði nakledilir. Hatta bir hadiste, “Hali vakti müsait olup da kurban kesmeyen mescidimize yaklaþmasýn” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/321) þeklinde kesmeyenlere karþý sert ifadeler kullanmaktadýr. Hicretin ikinci yýlýndan bugüne kadar bütün Müslümanlarýn kurban kesmeleri, bir icma-ý ümmet meydana getirmiþtir.? Kurbanýn Vacib Olmasý 1) Ýslam: Bir ibadet ol- masý dolayýsýyla kurban, yalnýz Müslümanlara vaciptir. 2) Zenginlik: Kendisine fitre ödemek vacip olan mükelleflerin kurban kesmesi de vaciptir. 3) Ýkamet: Zorluk ve sýkýntýlarý ortadan kaldýrmak için, yolculara kurban kesmek vacip deðildir; ancak nafile olarak kesmesi caizdir. Vakit: Kurban, eyyam-ý nahir denen, kurban bayramýnýn birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde vacip olur: Bu günler gelmezden önce kurban kesmek vacip deðildir. Vakit, Kurban bayramýnýn birinci günü fecri sadýðýn doðuþuyla girer ve üçüncü gün güneþin batmasýna kadar devam eder. Bu vakit, namazda olduðu gibi geniþtir: Hangi vakitte kesilir veya vakit sona ererse, vacip olmasý da buna göre kesinleþir ve artýk zimmete borç olarak geçer. Kurban mükellefliðinin düþmesi 1) Kurbanlýðýn Ölmesi: Zengin bir kimsenin aldýðý kurban ölürse, yerine 11 baþkasýný almasý gerekir. Fakirin aldýðý kurban ölürse, yerine yenisini almak gerekmez. 2) Kurbanlýðýn Kaybolmasý: Zengin bir kimsenin kaybolan ilk kurbaný bulunduðunda, aldýðý ilk kurbaný kestiyse ikincisini de kesmesi gerekmez. Fakat, ikinci olarak aldýðýný henüz kesmeden, birinci bulunursa, hakkýnda herhangi bir kurbaný kesmek vacip olduðundan dilediðini keser. Ýkinci de kesilmeden eyyam-ý nahir geçerse ve birinci bulunursa, daha fiyatlý olanýn farký tasadduk edilir. Fakirin birinci kurbaný kaybolduðunda, ikinci bir kurban aldýysa, bunu kessin veya kesmesin, ikisini de kesmek zorundadýr. Ýkinciyi alýnca, ikinci bir borç altýna girmiþ olur. Çünkü fakirin bu borcu adak gibidir, ikinci bir kurban gerekmez. Kaybolan kurban yerine yenisi alýndýðý halde, kesmeden eyyam-ý nahir geçse ve sonra ikincisi bulunsa, hayvanlarýn her ikisi de kesilmez; deðerli olaný zengin sahibi tarafýndan tasadduk edilir. Adak kurbaný ölür veya kaybolursa, hem zenginden, hem fakirden borç düþer, yenisini almak gerekmez. Kabir (Ölü) Kurbaný 1) Vasiyetsiz Kesilen Kabir Kurbaný: Ölü için kurban kesmek caizdir. Kabir kurbanýnda da bayram kurbanýnýn þartlarý aranýr. Kendi arzusuyla kurban keserek sevabýný ölüye baðýþlamak isteyen, kimse yýlýn herhangi bir gününde kesebilir. Ancak arefe günü kesmesi efdaldir. Zira arefe günü kesilince fakir fukara etleri bayramdan hemen önce alacak ve daha fazla sevineceklerdir. Kabir kurbanýnýn bayram günleri kesileceði görüþü de bulunmaktadýr. Bununla birlikte bu görüþe göre kurban niyetiyle kesilecekse bayram günleri, sadaka olarak kesilecekse ar- 40. sayi sayfalar 26.11.2009 12 zu edilen günlerde kesilebilir. Vasiyetsiz olarak kesilecek kabir kurbanýn etinden sahibi ve ailesi yiyebilir. 2) Vasiyet Üzerine Kesilen Kabir Kurbaný: Vefat edenin vasiyeti üzerine kurban kesilebilir. Ölmeden önce bir kimse kurban kesilmesini vasiyet etse ve ölse, mirasçýlarý tarafýndan kesilecek kurban mutlaka bayram günlerinde kesilmelidir. Çünkü bu durumda vasiyet edilen kurbana kurban kelimesi kullanýlmasýndan dolayý özel vakit þartý girmiþ olacaktýr. Vasiyet üzerine kesilen kurbandan mirasçýlar faydalanamazlar. Kurbanýn tamamýnýn tasadduk edilmesi gerekir. Ölünün vasiyeti olmadan onun parasý ve malýyla kesilen kurban da vasiyet üzerine kesilmiþ gibi iþlem görür. Kesimin Sahih Olmasý Kesenle Ýlgili Þartlar: Allah’a Yakýnlaþma: 13:20 Uhr Seite 12 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Kurbanýn sahih olmasý için kesenin niyeti, Allah’a yakýnlaþma olmalýdýr. Bunun dýþýndaki niyetlerle kesilen hayvanlar, kurban yerine geçmez. Niyetin, aslýnda kalple yapýlmasý gerekir; ancak dille de yapmak uygun olur. b) Niyetin Kesime Bitiþik Olmasý: Namazda iftitah tekbirinde olduðu gibi, kurban keserken de niyetin kesme iþlemiyle birlikte olmasý gerekir; bu þart, ancak zaruret halinde, mesela kesim baþlayýnca düþer. c) Ortaklýðýn Doðru Olmasý: Ortaklarýn hepsi Müslüman olmalýdýr. Koyun ve keçi, ancak bir kiþi için kurban edilebilir. Deve ve sýðýr, yedi kiþiye kadar ortaklar arasýnda kurban edilebilir. Bir kiþi, kendi baþýna kesmek üzere aldýðý sýðýr ve deveye, sonradan altý veya daha az sayýda kiþiyi ortak edebilir; ancak bu hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 hareket tarzý mekruhtur. Yalnýzca fakir, bu durumda hiç kimseyi ortak edemez; çünkü onun bu hayvaný adak gibidir. Her ortaðýn kurbanlýk sýðýr veya devenin en az yedide birine sahip olmasý gerekir. Udhiye kurbaný, þükür hedyi, ihsar ve av cezasýna ait hedyler vb.de her ortaðýn niyeti kurban, hedy, kefaret gibi Allah’a ibadet olmalýdýr. Ortaklarýn, birinin niyeti et, diðeri bambaþka bir gaye, bir diðeri de takarrub (ibadet) için kesmek üzere ortak olmasý halinde, hepsinin kestiði batýl olur. Ortak olarak kesilecek kurbanlarda her ortaðýn niyetinin ayný, mesela hepsininki udhiye ve hepsininki þükür hedyi olmasý þart deðildir. d) Kurban Sahibinin Kesme Ýzni Vermesi: Kurban vekâlet yoluyla da kestirilebilir. Bu durumda vekâlet, kurbanlýk alým ve kesimini de kapsayabi- lir. Özellikle ülke içinde veya dýþýnda daha ihtiyaç sahibi ülkeler ve bölgeler için çeþitli vakýf ve dernek gibi örgütlere vekâlet verilebilir. Aranan tek þart, örgütün güvenilir, kurbaný her yönüyle amacýna uygun kesen, etlerini, derilerini ve diðer aksamýný doðru yerlere ulaþtýran bir örgüt olmasýdýr. Böyle durumlarda, vekâletin kurban bayramýndan önce veya bayramdaki kesim günlerinde uygun zamanda verilmesi, taraflar için yararlý ve doðru olur. Kesen baþkasý olunca, kurban sahibinin açýk veya delalet yollu izninin bulunmasý gerekir. e) Besmele Çekmek: Besmele, tezkiyenin sahih olma þartlarýný incelerken geniþçe ele alýnmýþtý. f) Özel Vaktinde Kesmek: Udhiye kurbanýnýn sahih olmasý için, özel vaktinde, yani eyyamý nahir veya kurban bayramý gün- dosya leri denen Zilhicce ayýnýn on, onbir ve onikinci gününde kesilmesi gerekir. Kurbanýn gece kesilmesi kerahatle caizdir. Kurbanýn son kesim vakti, bayramýn üçüncü günü güneþin batmasýyla biter. Kurban, belirtilen vakit içinde kesilmeyince, borç düþmeyip zimmette kalýr; ancak kurbanýn kesilmesi caiz deðildir. Kan akýtmak artýk tasadduka dönüþür. Zengin kimse, kurbanlýk hayvaný satýn aldýysa, onu canlý veya bedel olarak, satýn almadýysa, bedel olarak tasadduk eder. Hayvanýn hiçbir þeyinden faydalanamaz, etinden yiyemez. Bununla birlikte, kurbanlýk kesilirse, ayný hükümlere uyularak yemeden ve noksanlýk getirmeden tasadduk edilir, bunlara uyulmazsa deðerleri ödenir. Fakir kimse ise, kurbaný canlý olarak tasadduk etmek zorundadýr, ondan hiçbir þekilde faydalanamaz. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr özel köþe E K K E . Yi ne Mekke’deyiz. Köylerin ve þehirlerin anasýndayýz, atasýndayýz. Mekke-i Mükerrem’e için Kur’an-ý Kerim’in iki suresinde (En’am Suresi, 92 ve Þurea Suresi, 7) “Ümmü’l Kura=Þehirlerin anasý, atasý” tabiri kullanýlmýþtýr. Bundan dolayýdýr ki, Mekke’nin bir çok isminden birisi de Ümmü’l Kura’dýr. Büyük müfessir Katade, “Yeryüzü oluþmaya Mekke’den baþladýðý için bu isimle anýlagelmþtir” buyururken, Süddi (rhm) da “Mekke yeryüzünün anasýdýr, çünkü Allah`a ibadet için kurulmuþ olan ilk ev, burada inþa edilmiþtir” der. Ýþte biz yeryüzünün anasý ve atasý olan Mekke’deyiz. Önce Hacc ve umre ibadetinin ilk amelleri olan Ka’be’yi tavaf, Safa ile Merve tepeleri arasýnda Sa’y yapmaktan ibaret olan Umrelerimizi yaptýk. Bu sene Hacc yapmak üzere kafilelerle gelecek kardeþlerimizi beklemekteyiz. Allah’a hamd u senalar olsun son altý seneden bu tarafa bütün hacýlarýmýzýn fetvadan sorumlu hocasý olarak hacýlarýmýza hizmet etmeye çalýþýyoruz. Hac ibadeti zor bir ibadettir. Bundan dolayýdýr ki, “Hac meþakkattir” buyurulmuþtur. Yine Hac ibadetinin taþýmýþ olduðu bu aðýrlýk ve zorluk sebebiyle, hac veya umre yapmaya niyet ederken diðer ibadetlerin niyetinde bulunmayan bir tabir kullanarak niyet ederiz ve “Ya rabbi onu bana kolay kýl, onu benden kabul et” duasýný yaparýz. Peþinen Seite 13 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir I GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Paderborn Þubesinde nöbet deðiþimi yapýldý. Yapýlan program açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile baþladý. Görevi deralan yeni baþkan olan Ahmet Kaya selamlama konuþmasýnda: “Görevimin bilincinde olup verilen sorumluluðu layýkýyla yerine getireceðime sizlerin huzurunda söz veriyorum. Kýsa bir süre içerisinde Gençlik lokalini de hizmete su- Hulusi ÜNYE M kabul ederiz ki yapacaðýmýz bu ibadetlerin ifasýnda zorluklar vardýr ve bu ibadetlerin kabulüne çok büyük engeller vardýr. Büyüklerimiz hacca niyetlenenlere “yanýnýza bolca harçlýk ve çuvallar dolusu sabýr alýn” diye tavsiye ederken de bunu vurgularlarmýþ. Yani çokça sadaka vereceksiniz, yine sabretmeyi gerekli kýlacak bir çok pozisyonlarla karþýlaþacaksýnýz, ona göre hazýrlýklý olmalýsýnýz demek isterlermiþ. Ýþte biz ifa etmiþ olduðumuz bu görevimizle hacýlarýmýzýn, daha sahih, eksiksiz ve onlarýn Hac ilmihali açýsýndan daha az problemli bir ibadet yapmalarýna yardýmcý olmaya çalýþýyoruz. Hac Ýlmihali diðer ibadetlerin ilmihallerinden çok farklýdýr. Çünkü bir noktada yapýlan bir ibadet deðil, Hac ve Umre ibadetleri. Ka’be’de, SafaMerve arasýnda, Arafatta, Müzdelife’de, Mina’da hatta Medine-i Münevvere yakýnlarýndan baþlayan büyük bir harita üzerinde bu ibadetler gerçekleþmekte. Ayrýca ihram denilen bir hadise var ki, normal za- hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Mekke-i Mükerreme `den Selamlar manda helal olan bir çok þey, ihramda iken haram olmakta ve siz uyanýkken, uyurken, otururken, gezerken yani her halde bu yasaklarý muhafaza etmeniz lazým. Yoksa her ihram yasaðýnýn ihlalinde bir ceza-i müeyyide ile karþý karþýya gelirsiniz. Bu çoðu zaman sadaka vermek ve kurban kesmek gibi maddi cezalar olur. Bazan öyle hatalar olur ki, yapýlacak hac ve umreyi kökünden sarsabilir. Ýþte biz böyle pozisyonlarda hacýlarýmýzýn yanýnda oluruz ve yapýlmýþ olan hatalarýn meydana getirdiði hasarlarý tamir ederek, hac ve umrenin ilmihal açýsýndan sahih olmasýna çalýþýrýz. Ýþimiz sadece fetva vermekle de bitmez. Beþ-altý bin hacýmýza hizmet sunarken, bazan þahsi, bazan ailevi, bazan arkadaþlar arasýnda sadýr olabilecek kimi psikolojik ve sosyal konularda da onlara yardýmcý oluruz. Tabiri caizse kendi çapýmýzda rehabilite ve arabuluculuk görevlerini de yerine getiririz. Gerçekten zaman zaman zorlandýðýmýz da olur. Fakat hacýlarýmýzdan alacaðýmýz “Al- lah sizden ve bu teþkilatta çalýþan herkesten razý olsun” dualarý bizi rahatlatýr ve tarifi mümkün olmayan bir iç huzuru verir. Bizi asýl memnun eden de bu olur. Kafilelerimiz bir kýsmý Medine-i Münevvere’den bir kýsmý direkt olarak Avrupa’dan olmak üzere peyderpey Mekke-i Mükerreme’ye akmaya baþladýlar. Hergün otellerimiz yeni hacý kafilelerimizle neþelenmekte ve renklenmektedir. Tabi buna baðlý olarak bizim de ziyaretçilerimiz artmaktadýr. Hac ve umre ibadetleri bu zorluk ve meþakkatlerinin yanýnda birer muazzam ve muhteþem ibadetlerdir. Dini açýdan ve bir ibadet olarak bakýldýðýnda “Ýki umre kendi aralarýnda iþlenecek günahlara keffaret olur; makbul ve mebrur olan haccýn karþýlýðý ise ancak cennettir” müjdesinin verildiði birer ibadettir hac ve umre.. Yani hac ve umre ibadetlerini yapan müslümanlar, hayatlarýnýn bundan sonraki bölümü için ülkelerine dönerken tertemiz ve yepyeni birer sayfa açmýþ olarak dönerler. Arafatta vakfe yapan bir müslü- Paderborn Hicret Camiisinde Görev Deðiþimi 13 manýn “Acaba ben de affedildim mi?” diye þüphe etmesi haramdýr denilmiþtir. Arafatýn sýcak ortamý, vakfe yapan insanlarý güneþ ýþýðý ve ýsýsý ile yakarken ayný zamanda günahlarýnýn da yanýp yok olmasýna sebep olur. Bundan büyük bir kazanç düþünülebilir mi? Diðer yandan hac mevsimi, hikmetlerine tam manasýyla riayet edilerek gerçekleþtirilemese bile, yine de müthiþ bir kaynaþma, buluþma, hasret giderme, maddi ve manevi kazançlar elde etme mevsimidir. Asýl itibariyle hac, bütün Ümmet-i Muhammed’in yýllýk genel kongresi hüvviyetindedir. Dünyada bundan daha büyük bir kalabalýðýn bir araya gelebildiði bir kongre yoktur. Ancak bu hikmet tam manasýyla ne anlaþýlmakta ne de gereði yerine getirilmektedir. Buna raðmen herkes ayný gaye ve hedefle bir araya geliyor, herkes ayný þeylere inanýyor, herkes birbirine karþý son derece saygýlý ve merhametli, milyonlarýn bir araya gelmesine raðmen kayda deðer bir tane bile kriminal olay yaþanmýyor. Sosyolojik olarak bu bile incelense dünya insanlýðýnýn alacaðý çok büyük dersler vardýr. Hasbihal edecek bir çok þey var ama, biz bu kadarla yetinmek istiyoruz. Çünkü bu yazýyý yoðun çalýþma ortamýnda ve ziyaretçilerimizden fýrsat buldukça yazmaya çalýþtýk. Galiba sýrada yine bir ziyaretçimiz var.. Görüþmek umuduyla.. Mekke-i Mükerreme’den selam ve dualar.. nup gençlerimizin de vakitlerini daha deðerli þeylerle geçirebilme imkaný sunacaðýz, Cocuklarýmýzýn da daha iyi eðitim alabilmeleri için elimizden gelen gayreti göstermeye calýþýyoruz. Sizlerin de yardýmý ile çaba ve gayretleriniz sayesinde gerçekleþtireceðiz inþaallah” diyerek sözlerine son verdi. Program kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ve toplu fotoðraf çekimi ile sona erdi. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 14 A vrupa Türk islam Birliði kuruluþunun 22. Yýlýný kurucular, merkez heyet, GYK üyeleri, Teþkilat yöneticileri ve ATÝB mensublarý ile birlikte kutladý. ATÝB Genel Baþkaný Selahattin Saygýn, Genel Baþkan Yardýmcýsý YakupTufan, Genel Sekreter Zeynel Besleney, Genel Muhasip Abdullah Uzun, Merkez Heyet üyesi Ali Çillioðlu hazýr bulundular. ATÝB Kurucu üyeleri ve Haysiyet Divaný Üyeleri Ýhsan Öner, Mehmet Akbul, Mehmet Aksoy, ATÝB Belçika Federasyonu Baþkaný Cihat Zorlu ve bir çok kurucu üye, ATÝB Eski Genel Sekreterleri ve Genel Baþkan Yardýmcýlarý Yazar Mahmut Aþkar, Nurdoðan Aktaþ, ATÝB Eski Genel Sekreterleri Þeref Küçük, Ömer Uluç, Eðitimci Asiye Köhler, Yunus Emre Enstitüsü Baþkaný Eðitimci Mustafa Can, ATÝB GYK Üyeleri, Teþkilat Yöneticileri ve ATÝB mensublarý katýldýlar. ATÝB Genel Merkez so- Z MD-Almanya Müslümanlarý Merkez Konseyi (Zentralrat der Muslime in Deutschland) Köln’de bir toplantý yaptý. ATÝB’in ev sahipliði yaptýðý toplantýda, ZMD’ye üye olan üst kuruluþ temsilcileri hazýr bulundular. Açýlýþ konuþmasýný yapan ZMD Genel Baþkaný Dr. Eyüp Köhler, Almanya’da cereyan eden geliþmelere dikkat çekti. Toplantý esnasýnda Almanya Müslümanlarý’nýn meseleleri ele alýndý. Bu konuda yapýlan çalýþmalar, 13:20 Uhr Seite 14 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 AVRUPA TÜRK ÝSLAM BÝRLÝÐÝ KURULUÞUNUN 22.YILINI KURUCULAR ÝLE KUTLADI lonunda gerçekleþtirilen kutlama proðramý, Köln eðitim ve Kültür Merkezi din görevlisi Yaþar Hocanýn açýlýþ Kur’an-ý Kerim’i ile birlikte saat 16:30 da baþladý. Programý sunan Genel Sekreter Zeynel Besleney, programýn gündemi ve akýþý ile ilgili katýlýmcýlara bilgi verdikten sonra, Avrupa Türk islam Birliðinin kuruluþunu konu edinen sinevizyon gösterisi sunuldu. Duygulu anlarýn yaþandýðý sinevizyon gösterisini, ATÝB kurucularý zaman zaman gözleri dolarak izlediler. Genel Sekreter Zeynel Besleney daha sonra açýlýþ konuþmasý için Genel Baþ- kan Selahattin Saygýn’ý mikrofona davet etti. ATÝB‘in kuruluþ gayesini anlatan Genel Baþkan özetle þunlarý söyledi. “Bizim kuluþumuz bir þeye karþý olmak için deðil, bizim hareketimiz inanmýþ olmanýn kararlýlýðýydý. O inanç ve kararlýlýkla bugünlere geldik. Ýnanmýþ insanýn baþaramýyacaðý hiç bir þey yoktur. Bugün burada bu inanmýþ ve samimi arkadaþlarýmýzla birlikteyiz. ATÝB imanýn, ihlasýn, samimiyetin bir baþarý hikayesidir. Bu teþkilat hep hakkýn, hakikatýn yanýnda oldu. Herkese ve herkesin düþüncesine saygý duydu. Bu dün böyleydi, bugün de böyledir, yarýnda böyle olacak’’ dedi. ATÝB Kurucu üyesi ve Haysiyet Divaný Üyesi Ýhsan Öner de kýsaca sünlarý söyledi: “ATÝB bir dernek kuralým diye üç beþ insanýn bir araya gelerek kurduklarý bir teþkilat deðildir. Haftalarca ve aylarca süren istiþareler sonucunda kurulan bir teþkilattýr. Teþkilatlarýn büyüklükleri þubelerinin çokluðundan deðil, ideallerinin büyüklüðünden güçlü ve kararlý yapýlarýndan kaynaklanmaktadýr. ATÝB böyle bir teþkilattýr. Sizin bir yere angaje olmanýz sonunda taassuba dönüþür. Cenab-ý Hak bunun için taassubu hoþ görmemiþtir. Biz de bu prensibi ALMANYA MÜSLÜMANLARI MERKEZ KONSEYÝ TOPLANTISI KÖLN’DE YAPILDI gösterilen gayretler ve verilen mücadeleler dile getirildi. Ayrýca, Almanya’da yaþayan müslümanlarýn maruz kaldýklarý sýkýntýlar ve bu hususta yapýlmasý gereken iþler düþünceler ortaya kondu. Bununla birlikte, Almanya’da yaþayan müslümanlarýn meselelerinin baþýnda yer alan; okullarda Ýslam Din Dersleri, baþörtüsü meselesi, baþörtülü öðretmenlerin tabi tutul- duklarý ayrýmcý anlayýþ, Ýslam düþmanlýðý ve helal kesim gibi konular masaya yatýrýldý ve bu hususta izlenmesi gereken usül ve kaideler görüþüldü. Ayný zamanda toplantýda DÝK (Almanya Ýslam Konferansý) ve KRM (Almanya Müslümanlarý Koordinasyon Konseyi) çalýþmalarý hakkýnda bilgiler verildi ve geliþmelerle kanaatlar ortaya kondu. Toplantýda söz alan Maryam (Meryem) Weiss (ZMD Genel Baþkan Yardýmcýsý) ve Aiman Mayzek (ZMD Genel Sekreteri) yapýlan faaliyetler ile ilgili ayrý ayrý bilgi verdiler. ATÝB’i temsilen toplantýya iþtirak eden ve ayný zamanda ZMD Genel Baþkan Yardýmcýsý olan Yakup Tufan ise, Almanya’da; ýrkcýlýða karþý yapýlan mücadele, Müslüman gençlerin eðitimi, dinler arasý diyalog çalýþmalarý ve yürütülen ortak projeler gibi, bir çok konu hakkýnda bil- haber ATÝB’e hakim kýldýk. ATÝB kendi baþýna baðýmsýz bir kuruluþtur bütün kararlarýnýda kendi baþýna alýr. Ancak teþkilatlar bir gaye deðildir, bir vasýtadýr. Gayeye vasýtadýr, inanca, ideale vasýtadýr.’’ dedi. Daha sonra sýrasýyla mikrofona davet edilen Genel Baþkan Yardýmcýsý YakupTufan, Yazar Mahmut Aþkar, ATÝB Kurucu üyeleri ve Haysiyet Divaný Üyeleri Mehmet Akbul, Mehmet Aksoy, Eðitimci Asiye Köhler, Yunus Emre Enstitüsü Baþkaný Eðitimci Mustafa Can, Nurdoðan Aktaþ ATÝB’in önemi ve yüklendiði misyon hakkýnda düþüncelerini içeren birer konuþma yaptýlar ve hatýralarýný dinleyiciler ile paylaþtýlar. Konuþmacýlardan ardýndan sahne alan “ATÝB Hagen Gençlik Kollarý Sema Ekibi” herkesin takdirini kazanan bir sema gösterisi sundu. Sema gösterisinden sonra topluca yenilen yemeðin akabide proðram sona erdi. giler verdi ve düþünceler ortaya koydu. ZMD’nin toplantýsýna katýlan ünlü yazar Murad W. Hofmann da, Almanya’da yaþayan müslümanlarý ilgilendiren bir kýsým konuda görüþ ve düþüncelerini açýkladý. Bilindiði gibi ATÝB’in kurucu üyesi olduðu ZMD, Türk, Arap, Arnavut, Alman, Boþnak, Fars (Ýran) gibi bir çok milliyetlerden meydana gelen ve Almanya’da yaþayan müslümanlarýn kurduklarý üst kuruluþlardan oluþan bir çatý kuruluþudur. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr özel köþe L ippeland Halle´de yapýlan Ýslam ve Kültür tanýtým sergisi büyük ilgi gördü. Ýslam Toplumu Milli Görüþ Kuzey Ruhr Bölge Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Selma ÖZTÜRK L isanlar kelimelerden oluþur. Kelimeler ise her lisanda -manadan ziyade- yerinde kullanýlmasý gerekir. Bazen bir kelimeyi kullanmak tam anlamýyla yanlýþ olmasa da, yersizdir. Yani her kelimeyi, her anlam ve baðda kullanamazsýnýz. Bazen bir çok kelime ayný manayý taþýsa da, yine de arada farklýlýklar vardýr. Buna güzel bir örnek akýl kelimesidir. Akýl yerine fikir, zeka, us, kavrayýþ ve hafýza gibi kelimeler de kullanabiliriz belki. Çünkü neticede hepsi ayný ve yakýn manaya gelir ve gelebilir. Fakat bu kelimelerin yine de özel bir kullanýmý vardýr. Her biri her yerde kullanýlmaz. Türkçe açýsýndan, edebiyat açýsýndan nahoþ ve çirkin olur. Hatta bazen yanlýþa bile kayabilir. Bizler Avrupa`da doðup büyüyen nesil olarak anadilimiz Türkçeden bir hayli mahrum ve uzaðýz. Yeterince Türkçe okul eðitimi almamýþýz, kulaktan duyma velilerimiz ve çevremizden iþittiðimizi kapmýþýz, Türkçeyi hiç doðru düzgün yazmamýþ ve tahminlerle yaþayýp, bir þeyler uydurmuþuz. Türkçemiz çok zayýf ve yetersizdir, hatta ve hatta yanlýþ ve gülünç boyutuna bile uzanmýþtýr. Mesela yengeç burcunun “kanser burcu” olarak tarif edildiðini daha önce duydunuz mu hiç? Almancadan yengeç burcu STERNZEICHEN KREBS’tir. Eee, kanser hastalýðý da KREBS olduðuna göre. Bire bir tercümede dolayýsýyla KANSER BURCU netice olarak ortaya çýkmaktadýr. Bu “lisaný hakkýyla kullanamama sýkýntýsýný” sýrf biz, yani buradaki do- Seite 15 hayat [email protected] ðup büyüyen kuþak olarak deðil de, genel toplum olarak yaþamaktayýz. Bu da yine yeterli þekilde Türkçe okumama ve yaþamamaktan kaynaklanan bir durumdur. Þimdi sizlere bizzat þahid olduðum bazý yanlýþ ve yersiz kelime kullanýmlarýný paylaþmak istiyorum. Bunlarý inceledikten sonra isterseniz gülün, isterseniz aðlayýn. Karar siz, deðerli okuyucularýmýn takdirine kalmaktadýr. 1) Adamýn biri bir toplatýda kürsiye davet ediliyor ve konuþmasýna baþlarken, “Bendeniz bugün buraya teþrif ettim” diyor. Hoppala!!! Kendi þahsýndan konuþuyor ve “teþrif” kelimesini kullanýyor. Teþrif kelimesi Arapçadan, ÞÝN, RA, FE kökünden gelir ve tahmin edeceðiniz gibi ÞEREFLENDÝRMEK manasýna gelir. Bu yüzden teþrif kelimesi Türkçemizde bir baþka insan/þahýs hakkýnda kullanýlýr, fakat hiç bir zaman tekellüm eden (konuþan) kiþi kendi þahsýndan bahsederken “BEN teþrif ettim” demez, diyemez. Bu abestir, ayýba kaçar. Somut olarak þu manaya gelir: “Efendim, ben bugün burada, geliþimle sizleri þereflendirmiþ ol- 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Ben de Teþrif Edebilir miyim? dum” Býrakýn da, varlýðýnýzla diðer insanlarý þereflendirip, þereflendirmediðiniz hakkýnda onlar karar versin, siz deðil. 2) Gelelim diðer bir misale: Arz etmek fiili. Bunun kullaným kuralýný evvelden ben de tam manasýyla bilmezdim, Mehmed Þevket Eygi hocam izahatlý bir þekilde anlatmýþtý ve ondan öðrenmiþ oldum. Genç bir talebe Þevket beyle bir sohbeti esnasýnda “Hocam bana þunu þunu arz eder misiniz acaba? diye sormuþ. Arz etmek kelimesinin manasý göstermek, büyüðe sunmak ve takdimdir. Arz etmek daima aþaðýdan yukarýya doðru olur. Yani karþýnýzdaki muhatabýnýza “Lütfen bana arz edin.” derseniz, bu kullaným kendinizi derece bakýmýndan ondan üstün koyduðunuz anlamýna gelir ve karþý tarafý büyüteceðinize, küçültüp, aþaðýlamýþ olursuz. Siz bir kiþiye bir þeyi arzedebilirsiniz, fakat o kiþinin size bir þeyi arz etmesini isteyemezsiniz. Nezaket ve görgü bunu kabul etmez. 3) Yine bir toplantý esnasýnda baþbakan konuþmasý için kürsiye çaðýrýlýyor. Programýn sunuçusu heyecanlý bir þekilde “Evet, þim- di de sayýn baþbakanýmýzý sahneye davet ediyorum.” diyor. Yahu bu adam sanatçý veya þarkýcý mý da, onu sahneye davet ediyorsun? Hiç siyasetçi bir adam konuþma yapmasý için sahneye çaðýrýlýr mý? Konuþmacýnýn yeri kürsidir, sahne deðil. 4) Hemen ardýndan konuþmasýný bitiren þahýs lafý hatibe býrakýyor. Laf ve söz Türkçemizde ayný manalara gelmiþ olsa da, kullanýmlarý bazý yerlerde farklýdýr, bir incelik vardýr. Bir insaný konuþmasýný baþlamak için davet ederseniz, ona sözü býrakýrsýnýz, lafý býrakamazsýnýz. Bu yine yanlýþ ve yersiz bir kullanýmdýr. “Evet, lafý size býrakýyorum.” diyor. Buna verilecek cevap ise anca “Estaðfirullah efendim, lafýmý olur?” Ne diyelim? 5) Son olarakta en acayip ve hiç mi hiç mana teþkil etmeyen bir misal vermek istiyorum. Þu son zamanlarda bilhassa genç insanlarýn dilinde sürekli dolaþan ve hiç düþmek bilmeyen “manyak” kelimesi. Bu kelimeyi sýrf argo konuþan insanlardan deðil, mühendislerden de iþitiyorsunuz, avukatlardan da, doktorlardan da... Her halde “çok”, “felaket”, “müthiþ” ve “acayip” gibi Integrasyon Lippeland Lemgo Dýþ Münasebetler Sorumlusu Nihat Köse sergisinde Milli Görüþ´ü tanýtan broþürler, slayt gösterisi ve Bölgesinin yapmýþ olduðu faaliyetleri anlattý. Birçok yabancýnýn ilgisini çeken Milli Görüþ standý ilk kez olmasýna raðmen ziyaret odaðý oldu. Eyalet Valisi bu sergiye katýlan herkese teþekkür 15 manalarda kullanýlmak isteniyor bu kelime. “Abi ya, þu iþ manyak güzel. ”Vallaha (aslýnda VALLAHI olmasý gerekir, VALLAHA diye bir kelime yoktur), manyak güzel olacak inþallah (inþAAllah)” vs. Allah aþkýna, bir iþ veya bir þey nasýl manyak güzel olur? Bunun manyaðý varsa, akýllýsý da var mý acaba? Ne kadar çirkin bir kullaným! Bu Türkçe lisanýmýza adeta bir hakaret ve tecavüzdür. Manyak güzelmiþ... Kimin manyak olduðu ortadadýr efendim! Ne kadar üzücü ve ayný zamanda gerçekçi ve korkunç örnekler. Üzülmemek elde deðil. Bu þekilde yavaþ yavaþ güzelim Türkçemizden kopuyoruz ve uzaklaþýyoruz. Ve iþin daha da üzücü ve vahim tarafý ise, bu yanlýþlarýmýzýn bilincinde ve þuurunda olmayýþýmýz. Yanlýþlarý olduðu gibi kabul edip, benimsememiz. Elbette hepimizin hatalarý vardýr. Her insanýn her þeyi bilmesi mümkün deðildir. Lakin en azýndan bu önemli, ince ve hayati konularda kendimizi geliþtirebiliriz. Onlarý önemseyip, ciddiye alabiliriz. Buda anca çok ve bilinçli bir þekilde okumak ve edebiyatla ilgilenip, meþgul olmakla olur. Neyin, nasýl ve nerede kullanýlacaðýný, yazýlý metinlerde okuya okuya öðrenip keþfetmektir. Dünyanýn kuralý böyledir. Beþikten mezara kadar ilim öðrenmektir. Öyle 200- 300 kelimelik kelime hazinesiyle güçlü, etkileyici ve verimli bir insan, bir müslüman olunmaz. Bu yüzden hepimiz için geçerli olan bir tavsiyem: Türkçe öðrenmektir efendim! etti. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri de Nihat Köse´ye gayret, çaba ve çalýþmalarýndan dolayý teþekkürlerini sundu. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr 16 K uzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti Entegrasyon Bakaný Armin Laschet Köln’de düzenlenen “Dinlerin Buluþma Günü 2009” programýnda dinlerin entegrasyon sürecindeki rolü üzerine konuþtu. Laschet entegrasyon konusundaki eksikliklerin dinlerin sýrtýna yüklenmemesi gerektiðini söyledi. Sekiz yýldan beri Almanya’da farklý dinlerin temsilcilerinin katýlýmýyla organize edilen “Dinlerin Buluþma Günü” bu yýl Köln þehrinde tarihi belediye binasýnda (Rathaus) gerçekleþti. “Dinler ve toplumda geleceðe yönelik ödevler – Entegrasyon sürecinde dinlerin rolü” sloganýyla gerçekleþen programa Kuzey H Seite 16 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 “Entegrasyon konusundaki eksiklikler dinlerin sýrtýna yüklenmemeli” Ren Vestfalya Eyaleti Aile, Kadýn ve Entegrasyon Bakaný Armin Laschet’in yaný sýra Köln’ün eski Belediye Baþkaný Fritz Schramma ve þu an görevdeki Belediye Baþkaný Jürgen Roters, Almanya Müslümanlarý Koordinasyon Konseyi (KRM) Sözcüsü Bekir Alboða ve diðer bazý Müslüman, Protestan, Katolik, Ortodoks, Yahudi, Budist, Bahaist ve Ermeni temsilcileri katýldý. Entegrasyon eksiklikleri dinlerin sýrtýna yüklenmemeli Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti Entegrasyon Bakaný Armin Laschet konuþmasýnýn hemen baþýn- da Köln’ün her zaman dini çeþitlilikten yana bir þehir olduðunu ve bu özelliðini muhafaza edeceðine inandýðýný belirtti. Laschet özellikle Köln’de inþa edilecek Ditib Camisi'ne yönelik ýrkçý tepkilere Müslümanlarýn gösterdiði vakarlý tutumdan övgüyle bahsetti. Bakan Laschet konuþmasýnda ayrýca entegrasyon baðlamýnda dinlerin rolüne deðinerek, dinlerin entegrasyonun yerini alamayacaðýný ancak entegrasyonu tamamlayýcý özelliklere sahip olduklarýný belirtti. Bu nedenle entegrasyon konusunda yaþanan eksikliklerin dinlerin sýrtýna yüklenmemesi ve din konusunun entegrasyon tartýþmalarýna konu edilmemesi gerektiðini vurguladý. Göçmenlerin günümüzde içerisinde bulunduðu kötü þartlarýn nedenleri arasýnda, göçmenlerin çoðunluðunun iþ göçü vesilesiyle –özellikle Türkiye’den– eðitim seviyesi er yýl düzenli olarak temel din eðitimi alanýnda çalýþan, öðretici ve eðitimcilerin becerilerinin geliþtirilmesine katký saðlamak amacýyla IGMG Köln Bölgesi tarafýndan, Köln Bölgesi konferans salonunda eðitimcilere seminer verildi. Yaklaþýk 150 Eðitimcinin katýldýðý iki bölümden oluþan seminere, IGMG Köln Eðitim Baþkaný Mehmet Dal’ýn selamlama konuþmasýndan sonra Seminerin ilk bölümüne baþlandý. Psikolog Eðitimci Þaban Yarar renkli kiþiliðiyle verdiði seminerde: “Eðitimin içeriðine deðinerek, yýllýk plan, sýnýf kurallarý, öðrenci ve eðitimci arasýndaki dialog, empati ve bireysel geliþim, deðindiði Ý IGMG Gençlik Teþkilatý Köln Bölgesinden Yýldýzlarýna Özel Ýlgi slam Toplumu Milli Görüþ Gençlik Teþkilatý geçtiðimiz günlerde 2009/2010 çalýþma yýlýnýn 3. Yýldýz buluþmasýný düzenledi. Ocak 2009’da Gençlik Teþkilatý Orta Öðretim Biriminin baþlattýðý YILDIZ Projesi tüm hýzýyla devam ediyor. Günün ilk dersini GT orta Öðretim Baþkaný Yusuf Soysal verdi. Projektmanagement Workshop, kýsaca iþ ve proje yönetmenliði iþlendi. Gençlerin Workshop konusu olan Köln`de Eðitimcilere Eðitim Semineri “ABI Kardeþ Projesi” ve bu Proje`yi Projektmanagement ile simule etmeleri Yýldýz gençlerinde büyük ilgi uyandýrdý. Gençler bu konular arasýndaydý. Bütün toplumlarda eðitim amacý, yeni kuþaklara bir kültür birikimini aktarmakta, gençlerin davranýþýný yetiþkinlerin hayat tarzý yönünde biçimlendirerek, onlarý gelecekteki toplumsal rollerine doðru yöneltmektir” diyerek sözlerini bitirdi. Daha sonra Eðitimci konuyu bir dahaki eðitim buluþmasýný yatýlý olarak düzenleyip ve ince ayrýntýsýna kadar iþleme teklifinde bulundular. Abdullah Pedagog Rahmi Gülmez verdiði akýcý seminerde, sýnýf kurallarýnýn belirlenmesi ve uygulanmasý, sýnýf yönetimi, güvenli ve düzenli ortam, ödüllendirme, disiplin kurallarýna deðinerek, nesillerimiz Allah’ýn bize birer emanetidir. Emanete sahip çýkmak, iyi bir eðitim almalarýný ve ahlâklý yetiþtirilmelerini saðla- Saral, GT Köln Bölgesi Orta Öðretim Yýldýz Sorumlusu “Okuyan Genç” ders bölümü için Yýldýz Gençlerine “Gelin Müslü- haber düþük toplum kesimlerinden gelmelerinin büyük etkisi olduðunu vurguladý. Müslümanlarýn büyük çoðunluðunun orta tabakaya ait olduðu ABD’de buna benzer bir entegrasyon probleminin Meksikalýlar ile yaþandýðýný söyleyen Laschet, Meksikalýlarýn çoðunluðunun Katolik olduðunu ve sonuç olarak dinin tartýþma konusu yapýldýðý entegrasyon politikalarýnýn yanlýþlýðýna dikkatleri çekti. Entegrasyon Bakaný son olarak özellikle Ýslam ile ilgili yapýlan tartýþmalarýn, “kendi mirasýmýzý tekrar keþfetmek ve kendi dinimiz üzerine daha fazla çalýþmak” için bir vesile olduðunu söyledi. mak onlarýn hakký olduðu gibi bizimde baþlýca vazifelerimizdendir. Her alanda gelecek kuþaklarýmýza gerekli eðitim ve öðretim imkanlarýnýn saðlanmasý ayný zamanda toplumsal bir ödevdir diyerek seminerini bitirdi. Soru ve cevap bölümünden sonra kapanýþ Kur`an-ý Kerim’i ile program sona erdi. man olalým” adlý kitabý tanýttý. Ödev olarak da kitabýn bir kýsmýný 4. Yýldýz buluþmasýna kadar okunmasýný ödev verdi. Günün ikinci bölümünde akþam yemeðinin ardýndan beraberce bir Türk tatlýcýsýna gidildi. Ýkinci bölüme GT Köln Bölge Baþkaný Eþref Yücetaþ`ýn katýlmasýyla muhabbet arttý. Sohbetin ardýndan gençlerin herbiri tek tek evlerine býrakýlmasýyla program sona erdi. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr dosya Seite 17 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Ýlhan BÝLGÜ A vrupa’da bir taraftan, Müslümanlar ve göçmenler hakkýnda hakaret dolu ifadeler kullanmak tabularý yýkmak olarak algýlanýrken, diðer taraftan, devletin Ýslam’a eþit muamele gösteremeyeceði yönündeki görüþlerle yeni tabular kuruluyor. Daha önceleri kimi hukukçularýn dile getirdiði ve Bavyera Eyalet Eski Baþbakanlýðý da yapan Dr. Günther Beckstein’ýn üzerinde durduðu bu konuya þimdi Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Anayasa Mahkemesi Baþkaný Dr. Michael Bertrams da eðiliyor. Dr. Bertrams, biraz daha ileri giderek Ýslam’ýn ilerlediði Almanya’da, kiliselerin sekülerizmi abarttýðýný da öne sürüyor. Dr. Bertrams bu açýklamlarýný Barmer Bildirisi1 olarak olarak bilinen ve 1934 yýlýnda Barmer’de reformcu protestan Kilisesi’nin Nazi rejimine karþý kiliseyi koruma amacýna yönelik bildirisinin deðerlendirildiði Münster’deki bir toplantýda2 yapmýþ bulunuyor. Barmer Bildirisi’nde, devletin meþruiyeti tanýnmasýna raðmen, kiliselerin inanç ve yönetim yapýsýna müdahelesi de sert bir ifade ile eleþtiriliyordu. Dr. Bertram da bu toplantýda, Barmer Bildirisi ýþýðýnda kilise-devlet iliþkilerini deðerlendiriyor. Fakat, Bertrams’ýn buradaki asýl deðerlendirmeleri devletÝslam iliþkileri üzerinde yoðunlaþýyor. Pek çok ön yargý ile yüklü konuþmasýnda Dr. Bertrams, “özgürlükçü düzenin anayasaya göre devamýnýn saðlanmasý” için öncelikle, devletin dinler karsýþýndaki tarafsýzlýðý ve bütün dinlere eþit davranmasý ilkesinin, “Ýnsan tasavvuru, özgürlükçü demokrasinin temelini yansýtan iki büyük Kilise” lehine bozulmasýný da önermekten geri kalmýyor. Anayasal bir görev olarak ön yargýlarýn yýkýlmasý için çalýþmasý gereken Dr. Bertrams gibi bir yüksek hakim, her ne kadar görüþ- Tabularý Yýkarken [email protected] lerini þahsî görüþ olarak yansýtsa da, “Bugün hâlâ, anayasal devletle barýþamamýþ bir Ýslam dini” ifadesiyle Ýslam hakkýndaki ön yargýlarýný hukuken/resmen pekiþtirme çabasýnda bulunuyor. Bertrams’ýn görüþlerinin ön yargýlar üzerine kurulu olduðunu, Kiliselere getirdiði, Ýslam aleyhinde aktif olmamak ve sekülerizmi abartmak suçlamalarýnda gördüðümüz gibi, Ýslam dinini, yabancý bir dinin Avrupa toplumuna nüfuz etmesi olarak tanýmlamasýnda da görüyoruz. Dr. Bertrams’ýn ön yargýsýna göre, Avrupa’da Ýslam’a olan ilgi giderek arttýðý gibi, bu artýþýn temelinde “Her þeyden önce yabancý bir dinin Avrupa toplumuna nüfuz etmesi, özellikle Almanya’da farklý yönleri ile ilerlemekte olan Ýslam dininin, Avrupa çapýnda yayýlmasý” yatýyor. Dr. Bertrams’ýn konuþma metninde “yabancý bir din”, “Ýslam” ve “ilerlemekte olan” kelimelerinin kalýn harflerle yazýlarak üzerine vurgu yapýlmasý, hukukîlikten ziyade, þahsîliði yansýtýyor. Fakat, hâlen Eyalet Anayasa Mahkemesi Baþkaný olan bir kiþinin bu kelimeleri kullanmasý, Ýslam dinine karþý bir ön yargýsý olduðunu gösteriyor. Nitekim, Dr. Bertrams’ýn bu ön yargýsýnýn, Mahkeme Baþkaný olarak önüne gelen Ýslam ile ilgili konulardaki kararýna da etki yaptýðý görülüyor. Dr. Bertrams buradan hareketle, Müslümanlarýn, “helâl kesim yasaðýnýn kaldýrýlmasý, Ýslam dindersi, karý- þýk yüzme derslerinden muafiyet, kamu hukukunun bir parçasý olma hakký” gibi isteklerinin de hukukî temelleri kalamayacaðýna inanýyor. Betrams’a göre, “Köln’deki Katedrale komþu bir Büyük Cami inþaa eden” Müslümanlarýn hemen hemen hergün önümüze çýkan “devlet okullarýnda Müslüman bayanlarýn Ýslamî Baþörtüsü ile öðretmenlik yapma hakký” gibi kabul edilemeyecek istekleri de bulunuyor. Bertrams burada Kiliseleri de Ýslam ile mücadeleye çaðýrýyor ve yoksa inandýrýcýlýklarýný kaybedecekleri tehlikesi gördüðünü ifade ediyor. Bertrams’a göre, bütün bunlara karþý, ünlü protestan teolog Prof. Eberhard Jüngel’in, tüm dinlerin eþit kabul görmesi ve hatta, kendilerinin en doðru yol olduðu iddialarýna da saygý gösterilmesi önerisinin aksine, Kiliseler aktif bir çalýþma yapmaz ise, Ýslamla ilgili tartýþmalarda bir “profil” ve “inandýrýcýlýk” gücünü kaybetme tehlikesi ile de karþý karþýya gelecekleri uyarýsýnda bulunuyor. Çünkü Bertrams’a göre kiliseler zaman zaman “sekülerizme olan eðilimlerini abartmaktan” da geri kalmýyorlar. Bu zamana kadar Almanya’da, devletin Ýslam’a bakýþ açýsýný belirlemede rol oynayan Anayasayý Koruma Daireleri’ydi. Þimdi bu bakýþ açýsýna bir Eyalet Anayasa Mahkemesine baþkanlýk eden bir hakim katýldýðýna ve “Ýslam’ýn” – Müslümanlarýn deðil – “kadýn tasavuru” anayasaya aykýrý olduðuna göre, devletin yapmasý gereken þey, tarafsýzlýðý býrakýp, “Eyalet anayasalarýnýn eðitim ve okul ile ilgili maddelerinde açýktan veya ima yoluyla ifade edilen, bu toplumun dinî, ahlâkî ve kültürel köklerinin hristiyanlýk olduðuna atýfta bulunmasýndan” hareketle “hristiyanlýk lehine aktif bir pozisyon almasý” gerekiyor. Bu durumda, seküler devlet sistemi bakýmýndan Fransýz laikliði ile farklý bir yön izleyen, bazý durumlarda dinî kurumlarý kamu hukukunun bir parçasý yapan, ama buna raðmen, dinler arasýnda tarafsýz kalýp eþit tutum almayý zorunlu kýlan Alman anayasasýnýn ilgili maddelerinin askýya alýnýp alýnmayacaðý sorusunu da sormak gerekiyor. Çünkü bu öneriler, mevcut anayasal sistemde doðrudan bir deðiþiklik öneriyor ve seküler devletin açýkça Hristiyanlarý kayýrmasýný, Müslümanlara karþý ise tavýr almasýný istiyor. Her halde, tabularý yýkmak demek, bu olsa gerek. 1 http://www.ekd.de/bekenntnisse/142.html 2 http://www.zeit.de/gesellschaft/zeitgeschehen/2009-10/rede-richtermuslime 17 Wenn Tabus gebrochen werden... Beleidigende Äußerungen über Muslime und Migranten sind eine Seite des öffentlichen Umgangs mit diesen Gruppen. Auf der anderen Seite werden der religiösen Gleichberechtigung immer wieder neue Steine in den Weg gelegt, indem behauptet wird, der Staat dürfe den Islam als Religionsgemeinschaft nicht auf dieselbe Stufe stellen wie andere Religionen. Nachdem sich diverse Juristen und zuletzt auch der ehemalige bayrische Ministerpräsident Dr. Günther Beckstein mit ähnlichen Äußerungen zu Wort gemeldet hatten, geht Dr. Michael Bertrams, Präsident des Verfassungsgerichtshofs NordrheinWestfalen, noch einen Schritt weiter und behauptet, die Kirchen würden angesichts des “Vordringen[s] fremder Religionen in unsere Gesellschaft, ins¬besondere die europaweite Ausbreitung des Islam” mit ihrer “Neigung zur Säkularisierung häufig übertreiben.”1 Dr. Bertrams sagte dies in einem Vortrag2 in Münster anlässlich des 75. Jahrestages der Barmer Theologischen Erklärung3, einem 1934 von der Ersten Bekenntnissynode in der Deutschen Evangelischen Kirche verabschiedeten Papier. Mit der Barmer Erklärung wollte sich die evangelische Kirche gegen die Vereinnahmung der christlichen Lehre durch die Nationalsozialisten zur Wehr setzen. Im Licht dieser Erklärung referierte Dr. Bertrams zum Verhältnis von Kirche und Staat. Doch seine Ausführungen liefen letztendlich auf die Frage des Verhältnisses von Statt und Islam zu. In seinem mit zahlreichen Vorurteilen behafteten Vortrag vertritt er die Meinung, dass die gleichberechtigte Behandlung der Religionen vonseiten des Staates – “im Interesse der 40. sayi sayfalar 26.11.2009 18 Erhaltung der freiheitlichen Ordnung” – zugunsten der “beiden großen christlichen Kirchen, deren christlich-jüdisches Menschenbild auch dem freiheitlichen Staat zugrunde liegt.” umgeformt werden müsse. Auch wenn Dr. Bertrams klarstellt, dies alles sei seine persönliche Meinung, werden doch mit Aussagen wie der Islam habe “seinen Frieden mit dem Verfassungsstaat noch nicht geschlossen”, Vorurteile von einer Person bestätigt, der irgendwann einmal doch in seiner Funktion dazu Stellung beziehen müsste. Es ist aber nicht nur diese Aussage, die für Kopf- T .C. Essen Baþkonsolosluðu, Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB) ile Auslandsgesellschaft NRW iþbirliði çerçevesinde baþkonsolosluk bölgesinde görevli din görevlilerinin Almanca dilini öðrenebilmeleri için kurs verilmeye baþlandý. Almanca Kursu’nun baþlamasý ile ilgili düzenlenen basýn toplantýsýna; T.C: Essen Baþkonsolosu Dr. Hakan Akbulut, DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Essen Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Mehmet Uçmuþ, NRW Auslandsgesellschaft Baþkaný Klaus Wegener, NRW Auslandsgesellschaft dil öðretmenleri Dr. Renate Müller ve Dr. Raschid Bockemühl ile kursa katýlan din görevlileri katýldý. 1 Temmuz 2010 tarihine kadar devam edecek din görevlilerine yönelik Almanca Kursu, haftada 4 gün olmak üzere 18 din görevlisinin iþtirak edeceði bildirilen toplantýnýn açýlýþ konuþmasýný NRW Auslandsgesellschaft Baþkaný Klaus Wegener yaptý. Ýnsanlarla iletiþimde dilin önemine deðinen Wegener, "Bu projenin Almanya'daki Türk Toplumu'nun uyumuna katkýda bulunacaðýna 13:20 Uhr Seite 18 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir zerbrechen sorgt. Diese “persönlichen Bekenntnisse” machen nur allzu deutlich, dass Dr. Michael Bertrams, Präsident des Landesverfassungsgerichtshofs, beim Thema Islam nicht unbefangen ist. Die Frage ist, inwieweit werden diese “persönlichen” Ansichten bei Entscheidungen in entsprechenden Fällen eine Rolle spielen werden. Denn auch zu diesen Fragen legt sich der Verfassungsrichter fest. Die Forderungen der Muslime, etwa die “Aufhebung des Schächtverbots, Einführung eines IslamkundeUnterrichts, Befreiung vom gemeinsamen Schwimmunterricht, Anerkennung als Körperschaft des öffentlichen Rechts, hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Errichtung einer Großmoschee in der Nachbarschaft des Kölner Doms – und immer wieder: das Recht zum Tragen des islamischen Kopftuchs im staatlichen Schuldienst”, würden keine rechtliche Grundlage haben. Bis heute haben sich die Verfassunsgsgericht in der Beziehung des Staates zum Islam im Sinne der Verfassung regulierend eingegriffen. Nun stehen wir aber einem Verfassungsrichter gegenüber, der die Meinung vertritt, das “Frauenbild des Islam” – nicht der Muslime – “steht in offenem Widerspruch zu elementaren Grundwerten unserer Verfassung.” Seine Schlussfolgerung ist: “Eine qualifizierte Partnerschaft setzt ferner voraus, dass dem Staat im Rahmen der dargelegten Grundsätze der Neutralität und Parität das Recht zugesprochen wird, zugunsten christlicher Positionen aktiv zu werden. Ich persönlich bejahe dies unter Hinweis darauf, dass die Erziehungs-und Schulartikel der Landesverfassungen sowohl offene als auch verdeckte Bezugnahmen auf das Christen¬tum als religiöse, ethische und kulturelle Wurzeln unserer Gesellschaft enthalten.” Nun muss man sich fragen, ob auf diese Weise nicht gerade in der Verfassung geregelte Beziehung zwischen Staat und Religionsgemeinschaften, wonach der Staat den Religionsgemeinschaften – im Din Görevlileri Almanca Kursu’na Baþladý inanýyorum. Böylelikle diyalog ve tolerans ortamý oluþturulacaktýr" dedi. Yakýnlaþma, kaynaþma, tanýþma ve tanýtmada dilin önemli olduðunu vurgulayan Baþkonsolos Dr. Hakan Akbulut, " Vatandaþlarýmýzýn Alman toplumuyla yakýnlaþmasýna büyük katkýlar saðlayabilecek din görevlilerimizin, Almanca öðrenmelerine yönelik bir çalýþma baþlattýk. Din görevlilerimizin Almancayý yete- rince öðrenmeleri hem Alman makamlarý ile daha iyi anlaþmalarýna imkan tanýyacak hem de iki toplumun yakýnlaþmasýna katký saðlayacaktýr. Amacýmýz, bölgemizdeki tüm din görevlilerimizin iyi derecede Al- manca öðrenmelerine imkan tanýmaktýr" dedi. Lisanýn insanýn önemli bir parçalý olduðunu, anlama ve anlatmanýn lisanla mümkün olabileceðini ifade eden DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, bu tür ça- dosya Unterschied zum französisch-laizistischen Modell – grundsätzlich neutral und kooperativ gegenübersteht, ausgehöhlt und abgelehnt wird. Denn die Vorstellung Dr. Bertrams würde eine Veränderung des Verfassungssystems bedeuten, in dem das Christentum zur vom Staat bevorzugten Religion wird. So muss es sich wohl anhören, wenn wieder ein Tabu gebrochen wird… 1 Die Hervorhebungen stammen vom Text Dr. Michael Bertrams. 2 http://www.zeit.de/gesellschaft/zeitgeschehen/2009-10/rede-richtermuslime 3 http://www.ekd.de/bekenntnisse/142.html lýþmalarýn iki toplum arasýnda diyalog ortamý oluþturacaðýný söyledi. Bu projenin diðer bölgelerde de gerçekleþtireceklerini belirten Arslan, "Ýslamiyet Almanya'da þu anda resmi olarak tanýnmamaktadýr. Alman Anayasasý'na göre Ýslam'ýn dini cemaat olarak tanýnmasý gerekmektedir. Dini cemaat olarak tanýnýrsak din dersleri konusunda önemli kazanýmlar elde edebiliriz" dedi. Din görevlilerini dil kurslarýna teþvik ettiklerini dile getiren Arslan, “Bizim muhatabýmýz sadece vatandaþlarýmýz deðil. Camilerimize çeþitli din ve kültürlerden insanlar geliyor. Bu insanlarla anlaþabilmek, diyalog kurabilmek ve kendimizi ifade edebilmek için dil kaçýnýlmaz. Onun için gelecekte dili iyi bilip konuþamayan din görevlisi olmayacak. Bu beþ yýlý geçmeyecek. Beþ yýl içersinde bütün din görevlilerimiz Almancayý çok iyi bilecekler. Daha doðrusu Almancayý iyi bilmeyenlerin þansý kalmayacak.” þeklinde konuþtu. Tanýtým toplantýsýnýn ardýndan Almanca öðretmeni Dr. Renate Müller tarafýndan din görevlilerine ilk dersi verdi. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr Seite 19 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr Seite 20 20 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 IGMG Ruhr A Hacý Adaylarý Düsseldorf`tan Uðurlandý B u yýl IGMG Ruhr A Bölgesi hac organizesi ile hacc farizelerini yerine getirecek olan hacý adaylarý Düsseldorf hava limanýndan hareket ettiler. 248 Hacý adayýndan oluþan IGMG Ruhr A bölgesi hac kafilesi Abdullah Kodaman Baþkanlýðýnda Türkiye üzerinden Cidde havalimanýna hareket ettiler. Yolculuk iþlemlerini yerinde takip etmek ve bölge hac kafilesi ile hacca giden hacý adaylarý ile vedalaþmak üzere Düsseldorf hava limanýna gelen IGMG ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuri, hacý adaylarý ve grup görevlilerine yönelik bir konuþma yaptý. Sayýn Kuri: “Çýkaca- Aþaðý Saksonya Eyaleti’nde imam eðitimi O snabrück Üniversitesi’nde 2010’dan itibaren bir ilk olarak imam eðitiminin verilmesi planlanýyor. Aþaðý Saksonya Eyaleti Ýçiþleri Bakaný ve Entegrasyon Bakaný Uwe Schünemann ve Göç ve Mülteci Dairesi (BAMF) Müdürü Dr. Albert Schmid, Osnabrück Üniversitesi’nde imam yetiþtirilmesiyle ilgili pilot projenin sinyalini verdiler. Entegrasyon Bakanlýðý ve BAMF tarafýndan imzalanan amaç bildirgesinde 2010/11 kýþ döneminde iki ders dönemini içeren mesleði geliþtirme eðitiminin baþlanmasý öngörülüyor. Amacýn imamlarýn siyaset, toplum, pedagoji ve dil alanlarýnda yeteneklerini geliþtirmek olduðunu belirten Schünemann, “Bununla Müslüman cemaatlere açýlma sürecini hareketlendirmeyi ve Almanya’daki Müslümanlarýn entegrasyonunu iyileþtirmeyi ümit ediyoruz” þeklinde konuþtu. Schmid ise bu yolda Almanya Ýslam Konferansý’nýn tavsiyelerine uygun hareket edildiðine deðindi. Ýçiþleri Bakaný ve BAMF Müdürü Nürnberg’teki görüþmelerinde, Almanya’daki Müslüman toplumun entegrasyonunu iyileþtirme yolunda daha fazla iþbirliði içinde olma kararý aldýlar. “Cemaat üyeleri ve toplum için önemli olan kurumlar arasýnda köp- rü görevini baþarabilmek için imamlar Almanya’daki yapýlar, kurumlar, sistemin nasýl iþlediði konusunda kapsamlý bilgi sahibi olmalýlar” diyen Schnümann, Osnabrück’te açýlacak bölümün buna önemli katký saðlayacaðýný belirtti. Bülent Uçar: Devletin Ýslami dini cemaatleri ile iþbirliði içinde imam eðitimi verdirmesi istemeye deðer Aþaðý Saksonya Ýçiþleri Bakaný altý ay önce imamlarýn çoðunun Almanca bilmemesi ve sadece iki, üç yýl kalmalarýný eleþtirmiþ, “toplumun dýþýna itilme tehlikesinin büyük” olduðunu ifade etmiþti. Osnabrück Üniversitesi Din Pedagojisi Profesörü Bülent Uçar, “Ýmamlar Almanya’daki Müslümanlar için etkili konumdalar. Alman dili ve kültürü hususunda yetersiz olmalarý entegrasyonu destekleyici deðil. Bu nedenle devlet destekli imam eðitimi arzu edilebilir” þeklinde konuþtu. Bununla beraber imam eðitiminin yukarýdan aþaðý düzenleme þeklinde deðil, Müslüman birlikler ve kurumlar ile iþbirliði için olmasý gerektiðini hatýrlatan Uçar, Aþaðý Saksonya’da iki yýldýr devam eden Ýslam din pedagojisi bölümünde bakanlýk ve Ýslami organizasyonlar arasýnda güvene dayalý iþbirliðinin sürdüðünü vurguladý. ðýnýz bu yolculuðu yüce rabbim hayýrlý eylesin. Bizleri oralarda unutmayýn ve bununla beraber dünyanýn bir çok muhtelif yerlerinde dualarýnýzý bekleyen maðdur müslüman kadeþlerimize de dualarýnýzý eksik etmeyin dedi. Bizlerin selamýný oralara götürüp onlardan da bizlere selam getirmenizi ve bizlere dualar etmenizi istiyoruz deyip hayýrlý yolculuklar diledi. Daha sonra IGMG Genel Merkezi Hacc ve seyhat iþleri baþkan yardýmcýsý Tahir Köksoy bir konuþma yaptý. Köksoy hacý adaylarýný selamlarken Ýnþallah Ýslam`ýn 5 temel esaslarýndan biri olan Hacc farizenizi yerine getirmek üzere hareket edeceksýnýz. Aylarca beklediðiniz vakit geldi.B u yolculuðunuzda sizlere Allahtan kolaylýklar diliyorum dedi. Birçok duygulu anlarýn yaþandýðý ve göz yaþlarýnýn tutulamadýðý vedalaþmada hacý adaylarý ve yakýnlarý bol bol hatýra fotolarý çektirdiler. haber 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr haber Seite 21 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir I GMG bu sene organize edeceði Kurban Kampanyasý'ný 75 ülke ve bölgede gerçekleþtirecek. Sosyal Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt, kurban gönüllüleri toplantýsýnda yaptýðý konuþmada, toplam görevli sayýsýnýn 241 olduðunu ve bu sene yapýlacak olan kampanyaya yeni ülkeler ile bölgelerin ekleneceðini bildirdi. Görevliler toplantýsýna katýlan IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan da, bu kampanyanýn kurban toplayýp kurban daðýtma kampanyasýndan çok öte anlamlarý bulunduðunu söylediði konuþmasýnda “Bu kampanya, ümmetle buluþma kampanyamýzdýr. Yani, bir ümmet projesidir,” dedi. Kampanya’nýn önemini, 1992 yýlýnda Filipinlerin Mindanao adasýnda görevli olarak bulunduðu sýrada, yaþadýðý bir anýsý ile anlatan Karahan þöyle konuþtu: “Gittiðimiz yerlerde, maðdur ve ihtiyaç sahiplerinin belki de bir kere tabaðýna et ilave edebileceðiz. Üstelik bu herkese de ulaþmayacak. Ancak bu hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 IGMG Dünyanýn 75 Ülke ve Bölgesinde 241 Görevli Ýle Kurban Kesim ve Daðýtýmýný Gerçekleþtiriyor Kurban’da ümmetle buluþuyoruz kampanyanýn asýl amacý, bizim buralardan kalkýp, o kardeþlerimizle buluþmamýz ve onlarýn duasýný alarak geri dönmemizdir. Allah rýzasýný kazanmanýn en kýsa yolundan birisi, maðdurun ve mazlumun duasýný almaktýr. Biz de mazlumun ve maðdurun duasýný alýyor ve bu þevkle çalýþýyoruz.” IGMG’nin bir yardým kuruluþu olmadýðýný, mazlum ve maðdurlarla dayanýþma içinde olmanýn ve onlara yardýmcý olmanýn da görevleri arasýnda bulunduðunu bildiren Karahan, kurban görevlilerinin, Avrupa’dan Müslümanlarýn temsilcisi olarak gittiklerini, geri dönerken de gittikleri ülkedeki insanlarý temsilen geri döndüklerini belirterek, kampanyanýn bir dayanýþma göstergesi olduðuna vurgu yaptý. Kurban kesim ve daðýtým görevlilerinin gidecekleri ülke ve bölgelerinin tesbit edil- Rheinland-Pfalz Eyalet Meclisi baþörtüsü yasaðýna karþý çýktý CDU Milletvekili Axel Wilke Wilke SPD Milletvekili Ingeborg Sahler DU tarafýndan hazýrlanan yasa tasarýsý SPD'li üyelerin oy çokluðu ile reddedildi. SPD, gerekçe olarak yasanýn toplumu kutuplaþtýrmaya götüreceðini belirtti ve CDU'yu, baþörtüsünü ezilen kadýnlarýn simgesi mesabesinde görmekle suçladý. CDU, gündeme getirdiði yasa tasarýsý ile, okullarda anayasaya aykýrý bir takým tutumlarý ifade ettiði düþünülen her türlü simgenin taþýnmasýný yasaklamayý amaçlarken, baþörtüsünün Almanya'da halkýn önemli bir kýsmý tarafýndan kadýnlarýn ezilmesinin bir iþareti olarak algýlandýðýný iddia ediyor. CDU Milletvekili Axel Wilke ise buna C Eðitim Bakaný Doris Ahnen Ahnen (SPD) karþýn, yasa tasarýsýnýn anayasaya mutabýk olduðunun ve okullarda huzuru saðlamaya katkýda bulunduðunun altýný çizdi. SPD Milletvekili Ingeborg Sahler- Fesel ise yargýsýz infaza ve þüphe unsurlarýna dayanan bir yasal düzenlemeyi zaruri görmediklerini açýkladý. Çünkü, þu ana kadar baþörtülü öðretmen meselesi ile alakalý eyalette sadece bir tartýþma yaþanmýþtý. Eðitim Bakaný Doris Ahnen (SPD) de Eyalet Meclisi'nde yaptýðý konuþmada, bu tür bir yasanýn toplumda kutuplaþma meydana getireceðinden çekindiklerini ifade etti. CDU'yu ayný þekilde baþörtüsünü kadýnlarýn ezilmesinin bir alameti mesabesine indirge- mekle suçlayan Ahnen, "bizim açýmýzdan dünya daha karmaþýk bir yapýya sahiptir" dedi ve SPD'nin baþörtüsü takan bir Müslüman bayana, öðrencilerine karþý tarafsýz olamayacaðý gibi bir önyargý ile yaklaþmak istemediðine vurgu yaptý. FDP ise baþörtüsü yasaðýndan yana tavýr aldý. CDU yasa tasarýsý için liberaller tarafýndan, kanuni açýdan sorunlu olduðu gerekçesiyle verilen deðiþiklik önergesi ise SPD tarafýndan ayný þekilde reddedildi. Böylece, 2005 yýlýnda hükümetin yasaða karþý aldýðý karardan sonra CDU tarafýndan hazýrlanan baþörtüsü yasaðý yasa tasarýsý ikinci kez meclis engeline takýlmýþ oldu. diði toplantýda, bu seneki kampanyaya yeni ülke ve bölgelerin de eklendiði bildirildi. Yapýlan planlamaya göre, Asya ülkelerinden Kamboçya ile Tayland’ýn Patani bölgesi, 21 Batý Afrika’da Gine, Güney Amerika da ise Arjantin ile Kolombiya’da kesim ve daðýtým yapýlýmasý için çalýþmalar devam ediyor. Ayrýca bir diðer Afrika ülkesi Fas’da da kurban kesim ve daðýtýmý planlanýyor. IGMG Sosyal Hizmetler Baþkanlýðý’ndan verilen bilgiye göre, her yýl olduðu gibi bu sene de en çok kurban kesim ve daðýtýmýnýn yapýlacaðý ülke olarak Türkiye planlandý. Bu sene kampanyada aðýrlýk verilecek diðer ülkeler arasýnda ise; bu sene kýsa süre önce deprem ve yoðun yaðýþlarla sarsýlan Endonezya, yine iç savaþ sebebiyle büyük bir iç göçün yaþandýðý Pakistan, dünyada en kalabalýk Müslüman nüfus bulunan ülkelerden Hindistan bulunuyor. Merve El Serbini`nin katiline ömürboyu hapis M erve El Þerbini davasýnda zanlý Alex W. cinayet nedeniyle ömür boyu hapis cezasýna çarptýrýldý. Mahkeme ayrýca suçun aðýrlýðý dolayýsýyla 15 yýl sonra iyi hal nedeniyle serbest býrakýlmasýnýn önünü kapadý. Yaklaþýk iki haftadýr devam eden davada karar verildi. Duruþmada, Þerbini'yi öldüren, eþini aðýr yaralayan Alman Alex W. hakkýnda, savunma avukatýnýn zanlýnýn olay esnasýnda bilinç dýþý hareket ettiði iddiasýna raðmen, zanlýnýn bilinçli olduðu ve yabancýlara karþý nefret duyduðu için cinayet iþlediði gerekçesiyle, Almanya'daki en aðýr ceza olan ömür boyu hapis cezasý verildi. Davada Rusya’dan istenen ve zanlýnýn þizofreni hastasý olmasý nedeniyle askere alýnmadýðýna iliþkin belgeler ise kararý etkilemedi. Mahkeme heyeti ve psikiyatris bilirkiþi þizofreni rahatsýzlýðý olmadýðý tespitinde bulundular. Mahkeme kararýna karþý bir hafta içinde temyize gidilebilecek. Mýsýrlý ve Alman siyasiler, Almanya’daki Müslüman cemaatler mahkemenin kararýný memnuniyetle karþýlarken, Mýsýr’ýn Almanya Büyükelçisi Ramzy Ezzeldin Ramzy, en yüksek cezayý istediklerini ve bununda olduðunu ifade etti. Almanya Müslümanlarý Merkez Konseyi Baþkaný Eyüp Axel Köhler, kararý memnuniyetle karþýlarken, kararýn dikkatli ve ölçülü verildiðini vurguladý ve “böyle bir þeyin bir daha tekrarlanmamasýný ümit ediyoruz” dedi. Köhler ayrýca politikacýlara toplumdaki Ýslam düþmanlýðýna karþý birþeyler yapma çaðrýsýnda bulundu. Öte yandan “ülkemizde Ýslamofobi ve yabancý düþmanlýðýnýn yeri yok” diyen Maria Böhmer, mahkeme kararýnýn da bu tür suçlarýn Almanya’da en aðýr þekilde cezalandýrýldýðýný gösterdiðini belirtti. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr Seite 22 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr dosya S Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ekrem ÞENOL yoriutzeçimlerin siasm k vü en aiýgsrm ü atyb sop inoli ardýndan koalisyonun muhtemel taraflarý olan CDU/CSU ve FDP hükümete iliþkin hararetli tartýþmalar yaptýklarý þu zamanlarda, müzakere konularý arasýnda entegrasyon politikalarý da yer alýyor. Önümüzdeki dört yýl için entegrasyon politikalarýnýn ne yönde seyredeceði, entegrasyon süreci için þüphesiz çok büyük önem arzediyor. Daha önemli olan ise bu konularýn “nasýl” ele alýnacaðý. Bu hususta çok derinlere inmeye de gerek yok. Örneðin vatandaþlýða geçiþ için vatandaþlýk testi yapýlýp yapýlmayacaðýndan daha da önemlisi, bu testin yabancýlar tarafýndan kabul edilip edilmeyeceði. Ayný þekilde entegrasyon kurslarýna katýlmamanýn cezalandýrýlmasý konusundan daha önemli olan, göçmenlerin Almanya’yý tanýma ve Almancayý öðrenme isteðinin olup olmadýðý. “Nasýl”ýn ne anlama geldiðini açýklayabilmek için geçmiþe dönüp bakmalýyýz. Örneðin, Birlik partilerinin baskýsýyla getirilen, aile birleþimi ile eþlerin Almanya’ya getirilmesi için Almancayý þart koþan düzenleme noktasýnda, hükümet tarafýndan göçmenlerin güven ve heveslerinin “nasýl” yokedildiðini gözler önüne serebiliriz Bundan önceki hükümeti teþkil eden CDU/ CSUSPD koalisyonunun aile birleþimi ile eþlerin ülkeye getirilmesiyle ilgili düþüncesi þu idi: Eþler gelecekleri ülkelerde Almanca öðrenirlerse, zorla evlendirmelerle daha iyi mücadele edebilirlerdi. Böylece eþler Almanya’ya geldikten sonra yardým ve koruma talep edebileceklerdi. Almancanýn geldikten sonra öðrenilmesi çözüm deðildi, çünkü eþlerin çoðunluðunu kocalarý entegrasyon kurslarýna göndermiyorlardý. Konu da öyle basite alýnacak gibi deðildi. Bavyera Ýçiþleri Bakaný Joachim Herrmann’ýn ifadesiyle, yýlda 30.000 kadar zorla evlendirme ger- Seite 23 [email protected] çekleþtiriliyordu. Ayrýca Sorumlu Devlet Bakaný Maria Böhmer ve Baþbakan Angela Merkel’e bakýlýrsa Goethe Enstitüsü’ndeki testleri geçmek için 200300 kelime bilgisi yeterli olacaktý, dolayýsýyla olay büyütülmemeliydi. Böylece derine inilmeden yürütülen ve geçiþtirilen zorla evlendirme tartýþmalarý kamuoyunda bambaþka bir þekle büründü. Göçmen organizasyonlarýnýn temsilcileri protesto yaptýlar, eleþtirilerde bulundular, hatta entegrasyon zirvesine bile gelmediler. Ýkamet Yasasý’ndaki yeni düzenlemelerin, özellikle de öne sürülen gerekçelerin kendilerini tatmin etmediðini dillendirdiler. Sorunun gerçek mahiyetiyle algýnmadýðý ve yeterince ciddiyetle yaklaþýlmadýðý hissine sahiptiler ve dolayýsýyla güven eksikliði sözkonusuydu. Bunun da ne kadar haklý olduðu sonradan ortaya çýktý. Belirtilen ilk gerekçeyi – maðdurlarýn Almanca bilmeleri halinde kendilerini daha iyi savunabilecekleri – uzman konseyin tavsiyelerini reddetmesiyle hükümet kendisi bir kenara koydu. Böylece hükümetin bu konudaki samimiyeti darbe almýþ oldu. Sonunda zorla ev- hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Dürüst ve samimi bir entegrasyon politikasý istiyoruz lendirilen kiþi buna iki yýl boyun eðiyorsa en iyi Almanca bilgisinin bile zaten yetmeyeceði dillendirilmeye baþlandý. Almanya’ya gelmelerinden sonra Almanca öðrenmelerinin eþler tarafýndan engellendiði gerekçesi de ayný þekilde hükümet tarafýndan bir kenara koyuldu. Ancak bu kez daha geç bir tarihte, yeni düzenlemenin üzerinden bir yýl geçtikten sonra. Hükümet bir soru önergesine verdiði cevapta yeni gelen göçmenlerde entegrasyon kurslarýna katýlýmýn 2005-2007 arasýnda özellikle Türkler’de yüzde 94 ile çok yüksek olduðunu açýkladý. Geriye kalan yüzde 6 oranýnda ise doðum, çocuk bakýmý, hastalýklar, eðitim vb. nedenlerle katýlamayanlar dikkate alýnmamýþtý bile. Bavyera Ýçiþler Bakaný bir ara öne çýkmýþ, sorunun çok büyük olduðunu, yýlda 30.000 kadar Müslüman bayanýn zorla evlendirildiðini bile iddia etmiþti. Ancak bu rakamýn gerçekle hiç uyuþmadýðýný da ortaya çýktý. Almanya’da 2007 yýlýnda toplam 368.329 evlilik gerçekleþmiþti. Herrmann’ýn verdiði rakama doðru diyebilmek için, bu evliliklerin yüzde 10’unda bayanýn Müslüman olduðu- nu ve bunlarýnda neredeyse hepsinin zorla evlendirildiðini söylememiz gerekiyordu. Oysa Almanya’da Müslümanlarýn toplam oraný zaten sadece yüzde 5 seviyesindeydi. Dolayýsýyla bu gerekçe de dayanaktan yoksun kaldý. Bununla beraber testlerin 200-300 kelime ile baþarýlacaðý gerekçesinin de gerçekçi olmadýðý zaten çok geç olmadan ifade edildi. Birkaç soru önergesinin ardýndan hükümet bu seviyede Almanca bilgisi ile sýnavýn geçilemeyeceðini kendisi itiraf etmek durumunda kaldý. Aile birleþimi ile ilgili dil bilme taleplerine getirilen tüm gerekçelerin boþa çýktýðý acý ama gerçek. Bu gerekçelerin gerçek dýþý olduklarýný ve ayrýca samimi de olmadýklarýný gelinen noktada açýkça görüyoruz. Bugün yýllar geçmiþ olmasýna raðmen Goethe Enstitüsü’ne veya bir dil kursuna gitmek için aileler birbirlerinden kilometrelerce uzakta yaþýyorlar. Gerekçe neydi hatýrlayalým, Almanya’da kocalarýnýn bu kiþilerin kurslara gitmelerini engelleyecekleriydi. Þimdi ise zorla evlendirme maðdurundan daha fazla, birbirinden uzakta yaþamak zorunda olan aileler gerçeðiyle 23 karþý karþýyayýz. Belirtilen gerekçeler ne kadar basit olsa ve zamanla boþa çýksalar da, kamuoyu önünde yapýlan tartýþmalarý belirlediler. Televizyonlarda sabah ve akþam programlarýnda siyasiler hep ayný gerekçeleri öne sürerek, halka zorla evlendirmelerin çok büyük bir sorun olduðunu, maðdurlarýn korunmasý gerektiði hissini aktardýlar. Bunlarda toplumu büyük ölçüde etkiledi. Hangi ölçüde olduðunu ise aþaðýdaki araþtýrma gösteriyor. Federal Ayrýmcýlýkla Mücadele Birimi’nin Nisan 2009 tarihli araþtýrmasý toplumun çoðunluðunun Müslümanlara karþý önyargýlý olduðunu açýkça ortaya koydu. Toplum, “din” kelimesini duyduðun da neyi düþünüyordu? Ankete katýlanlarýn verdikleri cevaplara göre kelimelerin çaðrýþým zinciri þu þekildeydi: Din>Ýslam>gerici>kadýna baský>zorla evlendirme ve namus cinayeti. Toplumun çoðunluðunun algýsý üzüntü verici bu olayýn sadece bir yüzü. Göçmenler bunun ötesinde büyük maðduriyetler yaþayan kesim oldular. Çoðunlukla ait olmadýklarý bir köþeye itilmelerinin yaný sýra, birarada yaþamý bu anlamda da entegrasyon sürecini zorlaþtýran toplumsal engellerle karþý karþýya kaldýlar. Politikacýlarýn kontrolsüz göçü engellemek – zorla evlendirme ile ilgili düzenlemeleri arkasýnda bu vardý- için sahte gerekçelerle ve yalanlarla yasada deðiþikliklere gitmeleri açýk bir güven kaybýna sebep oldu. Özellikle Türk kökenli göçmenler göç politikasýna iliþkin tedbirlerin kurbaný oldular. Kendi beyanýna göre hükümet bugün hala gerçekte kaç tane zorla evlendirme olayýnýn gerçekleþtiðine iliþkin bilgi verebilecek durumda deðil. Esasen göçmenlerden Almanya’ya dürüst olarak yönelmeleri ve sadýk olmalarý isteniyorsa, onlara karþý dürüst ve samimi olunmalý. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 24 13:20 Uhr Seite 24 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 dosya Kontrolsüz göçün olmamasýna iliþkin öne sürülebilecek gerekçeler çoðunlukla kabul edilebilir ve mantýklý. Almanya’da yaþayan göçmenler de Almanya’nýn herkesin zararýna olacak þeyleri yapmamasý ve yapýlmasýna izin vermemesi noktasýnda hemfikirler. Ancak bunun için bahsedilen konularýn göçmenlerle de konuþulmasý, tartýþmalardan dýþlanmalarý yerine on- de geçerli. Özellikle sahte gerekçe olgusuyla birçok konuda sýklýkla karþýlaþýlýyor. Maalesef hükümetteki politikacýlarýn çoðunluðu geçtiðimiz dört yýlý ayný söylemlere geçirdiler ve göçmenlerin entegrasyonu yeterince istemeleri üzerinde durdular. Sahte tartýþmalarýn sonuçlarýný ve bu taleplerin manasýzlýðýný gösterdiðimiz örnekle açýkça ortaya koymuþ olduk.kD ne onioptn sK eC Iu gcah rkirtp an esv.hcdih aorD nd u rltiE anefltpisoezU agtinlrR IgC ueki/dnareüugiS m tncbhd-sfüeU iF rbtueD rdnibhtearifP D Eine ehrliche und aufrichtige Integrationspolitik hweren. Die Tatsache, dass Politiker mit Scheinargumenten und Unwahrheiten ein Gesetz durchgeboxt haben, um die unkontrollierte Zuwanderungen einzudämmen – das war der eigentlichen Hintergrund d e s Zwangsehenverhinderungspa ragraphen –, hat zu deutlichem Vertrauensverlust geführt. Insbesondere türkische Migrantinnen wurden für eine Zuwanderungspolitische Maßnahme missbraucht und benutzt. Noch heute ist die Bundesregierung eigenen Angaben zufolge nicht in der Lage abzuschätzen, wie viele Zwangsverheiratungen tatsächlich durchgeführt werden. Möchte man eine ehrliche Hinwendung von Migranten zu Deutschland und Loyalität, muss man ihnen gegenüber ehrlich und aufrichtig sein. Gründe, die gegen eine unkontrollierte Zuwanderung sprechen, sind in vielen Fällen plausibel und nachvollziehbar. Und Migranten, die in Deutschland leben, haben mindestens ein genau so großes Interesse daran, dass Deutschland nichts unternimmt oder zulässt, dass letztendlich allen schadet. Erforderlich allerdings, dass man mit ihnen und nicht gegen sie redet, sie in die Debatte mit einbindet, anstatt sie durch derartige Debatten auszugrenzen. Das in diesem Zusammenhang aufgezeigte Beispiel ließe sich ohne Weiteres auch auf die Einbürgerungs- oder weitere Kerntdebatten der Integrationspolitik ausdehnen. Das gleiche Muster – vorschieben von öffentlichkeitswirksamen Scheinargumenten – ist oft zu finden. Leider haben viele Regierungspolitiker die vergangenen vier Jahre damit verbracht und im gleichen Atemzug Integrationswille von Migranten gefordert. Die Folgen von Scheindebatten und die Absurdität dieser Forderung lässt sich anhand einer Anekdote veranschaulichen. erzeit verhandeln die Koalitionspartner CDU/CSU und die FDP fieberhaft über die künftige Regierungs- und damit auch über die Integrationspolitik. Ob und mit welchem Inhalt viele Komplexe der Integrationspolitik in den kommenden vier Jahren geregelt werden, wird sicherlich enormen Einfluss auf den weiteren Integrationsprozess haben. Viel wichtiger wird es aber sein, „wie“ diese Themen behandelt werden. Dabei geht es nicht um Detailfragen. Weniger wichtig ist beispielsweise, ob vor der Einbürgerung ein Einbürgerungstest zu absolvieren ist als vielmehr die Frage, ob dieser Test von Ausländern angenommen wird. Ebenso ist weniger wichtig, ob die Verweigerung der Teilnahme an einem Integrationskurs mit Sanktionen bestraft wird als vielmehr der Wille des Migranten, Deutschland kennen- und Deutsch lernen zu wollen. Um die Bedeutung des „wie“ zu veranschaulichen, ist ein Rückblick erforderlich. Am Beispiel der Ehegattenzuzugsregelung, die auf Druck der Union an Sprachkenntnisse vor der Einreise geknüpft wurde, soll aufgezeigt werden, „wie“ man Vertrauen und Wille zunichte gemacht hat. Der Gedanke bei der Ehegattenzuzugsregelung der schwarz-roten Regierung war: Wenn sich Ehegatten bereits im Herkunftsland Deutschkenntnisse aneignen, so die Argumentationskette damals, könnten sie sich viel besser gegen Zwangsehen zur Wehr setzen. Sie könnten Hilfe und Schutz in Anspruch nehmen, nachdem Sie in Deutschland eingereist sind. Das Erlernen der deutschen Sprache nach der Einreise sei keine Lösung, da viele Ehemänner ihre Frauen von Integrationskursen fernhielten. Und die Thematik sei nicht kleinzureden. Jährlich würden bis zu 30.000 Zwangsverheiratungen vorgenommen, so der Bayerische Innenminister Joac- him Herrmann. Außerdem, so die für Integration zuständige Staatsministerin Maria Böhmer und Bundeskanzlerin Angela Merkel damals, würden lediglich 200-300 Wörter ausreichen, um den Deutschtest bei einem der Goethe-Institute im Ausland zu bestehen – man solle sich nicht anstellen. Damit erlangte die bis dato ohnehin undifferenziert geführte Debatte um Zwangsehen in der Öffentlichkeit eine ganz andere Dimension. Vertreter von Migrantenorganisatoren protestierten, kritisierten und blieben sogar vom Integrationsgipfel fern. Sie konnten sich mit der neuen Regelung im Aufenthaltsgesetz und insbesondere dem Argumentationsmuster nicht anfreunden. So sehr das Problem auch wahr- und ernst genommen wurde, hatte man ein ungutes Gefühl. Man traute dem Braten nicht. Zu Recht, wie sich später herausstellen sollte. Das oben aufgeführte erste Argument - Opfer könnten sich mit Deutschkenntnissen besser zu Wehr setzen – wurde durch die Bundesregierung selbst ad absurdum geführt, als sie sich weigerte dem Rat vieler Experten zu folgen. Die Aufrichtigkeit der Bundesregierung geriet ins Wanken – Opferschutz sieht anders aus. Schließlich helfen beste Deutschkenntnisse nicht, wenn ein Zwangsverheiratungsopfer die Ehe nicht zwei Jahre lang – irgendwie – über sich ergehen lässt. Das Argument, dass das Erlernen der deutschen Sprache nach der Einreise von Ehemännern verhindert wird, hat die Bundesregierung ebenfalls selbst entkräftet. Diesmal allerdings viel später – knapp ein Jahr nach Inkrafttreten der Neuregelung. In einem Antwort auf eine parlamentarische Anfrage im Bundestag musste sie zugeben, dass sie Teilnahmequote von larýnda dahil edilmeleri gerekiyor. Bu baðlamda yukarýda verdiðimiz örnek olay, vatandaþlýk veya entegrasyon politikalarý konusunda yapýlan temel tartýþmalar için Neuzuwanderern in den Jahren 2005 bis 2007 - ! - unter Türken mit 94 Prozent besonders hoch war (Bundestagsdrucksache 16/9137, Anlage 3) Und bei den nicht teilnehmenden 6 Prozent waren Ausfälle durch Geburten, Kinderbetreuungszeiten, Krankheiten, Ausbildungen usw. noch nicht einmal berücksichtigt. Irgendwann preschte der Bayerische Innenminister vor und versuchte das Ausmaß der Problematik mit bis zu 30.000 Zwangsverheiratungen von muslimischen Frauen pro Jahr zu veranschaulichen. Diese Zahl liegt jedoch fernab jeglicher Realität. Im Jahre 2007 wurden in Deutschland insgesamt 368.329 Ehen geschlossen. Selbst wenn in 10 Prozent dieser Eheschließungen die Frau eine Muslimin gewesen wäre, müsste fast jede Muslima unter Zwang verheiratet worden sein, damit die Zahl Herrmanns stimmt. Der Anteil aller Muslime in Deutschland liegt aber gerade einmal bei 5 Prozent. Und auch das Argument, dass lediglich 200-300 Wörter für den Sprachtest verlangt würden, entpuppte sich als unwahr. Nach einem halben Dutzend parlamentarischer Anfragen an die Bundesregierung zum Thema, musste sie irgendwann widerwillig zugeben, dass der Test mit 200300 Wörtern nicht zu meistern ist. Traurig aber wahr, bröckelten nahezu sämtliche Argumente, mit denen die Sprachanforderungen vor dem Ehegattennachzug begründet wurden. Sie entpuppten sich als unwahr und unehrlich. Heute leben viele Ehegatten auch nach Jahren getrennt von Ihren Ehepartnern und müssen teilweise Hunderte von Kilometern zurücklegen, um an einem Goethe Institut, einen Sprachkurs zu besuchen. Aber in Deutschland wären Sie von ihren Ehemännern gehindert worden – na klar. Heute haben wir mehr Trennungs- als Zwangsverheiratungsopfer. So abwegig diese Argumente auch waren und im Laufe der Zeit wie ein Kartenhaus zusammenfielen, die öffentliche Diskussion haben sie dennoch bestimmt. Angefangen früh Morgens in Frühstückssendungen bis zu den Abendstunden in Polittalkshows wurden immer wieder dieselben Argumente von ranghohen Politikern gebetsmühlenartig wiederholt. Man vermittelte dem Volk das Gefühl, dass Zwangsverheiratungen auch im zahlenmäßigen Ausmaß ein großes Problem seien und die Opfer geschützt werden müssen. Dies hat die Aufnahmegesellschaft geprägt. Inwieweit, zeigt folgende Erhebung: Aus der Sinus-Millieu- Studie der Antidiskriminierungsstelle des Bundes aus April 2009 geht hervor, dass ein Großteil der Mehrheitsgesellschaft große Vorbehalte und Vorurteile gegenüber Muslimen hat. Woran denkt die Gesellschaft, wenn sie „Religion“ hört? Die Antworten der Befragten brachte u.a. folgende Assoziationskette zutage: Religion > Islam > rückständig > Unterdrückung der Frau > Zwangsheirat und Ehrenmord. Die Wahrnehmung der Mehrheitsgesellschaft ist aber nur eine Seite der traurigen Medaille. Migranten sind in einem ganz besonderen Maße betroffen. Sie werden nicht nur in eine unangenehme Ecke gerückt, in die sie in den allermeisten Fällen nicht gehören, ihnen werden auch Steine in den Weg gelegt in form von gesellschaftliche Hürden, die das soziale Zusammenleben und somit auch den Integrationsprozess ersc- 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr özel köþe D iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB) tarafýndan fahri cami rehberleri yetiþtirmek amacýyla ProDialog projesi çerçevesinde düzenlenen seminerler devam ediyor. DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, Köln ve Düsseldorf bölgelerinde düzenlenen seminerlerine katýlarak, Hristiyanlýk ve Ýslam Dini’nin temel kaynaklarý ile ilgili kursiyerlere bir ders verdi. Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Avukat Nalan SÖNMEZ E þlerin ayrýlýkta öncelikle göz önünde tutucaklarý konu ise çocuklarýn sorumluluðunun kimin üstleneceðidir. Eþlerin anlaþmazlýðý bazen ayrý yaþamalarýný gerektirir. Anne ve baba yani her bir taraf çocuklarýyla olan baðý hiç bir zaman koparmamasý gereklidir. Ayrýlýkta sarsýlan genellikle çocuklar oluyor. Bazý insanlarin ayrýlýkta düþünemedikleri ise çocuklarýnýn iki tarafa da yani anne ve babaya ihtiyaç duyduklarýdýr. Ayrýlan velilerin en çok tartýþma oluþturan konusu çocuklarýn vekaletinin kimde kalacaðý ve çocuklarý ziyaret edebilme hakký oluyor. Genelde oluþan anlaþmamazlýk çocuklarýn vekaletinin hangi tarafa verileceðidir. Vekalet hangi veli tarafýna verilse, o kiþi cocuklarýn nerede yaþayýp yaþamayacaðýna veya hangi okula gidip gidemeyeceðine karar verir. (Aufenthaltsbestimmungsrecht). Vekaletin yanýnda bir de çocuklarýný ziyaret etme hakký da en çok rastlanan sorunlardan biridir. Her iki taraf ve çocuklarda birbirlerini görmeye ve zaman geçirmeye haklari vardýr. Veliler dýþýnda bu hak tabiki de kardeþ kardeþi görme gibi veya büyük annesi ve büyük babasý için de geçerlidir. Hukuk Seite 25 çocuk geliþiminde velilerin ikisinin de çocuk için çok önem taþýdýðý belirtiyor. En mantýklýsý iki velinin beraber karar alýp bu konu hakkýnda beraberce bir çözüm yolu bulmalarýdýr. Çocuðun az göreceði tarafa daha çok ilgi için ziyaret zamanlarý sýklaþtýrýlmalýdýr. Eðer vekaletin kimin alacaðýna karar verildiyse, bundan sonra da mahkeme devreye girebilir. Mahkeme genelde bu durumlarda vekaleti olmayan tarafa her 14 günde bir çocuðunu görmesi ve zaman geçirmesini saðlar. Ýki veli arasýnda çok hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Ayrýlýkta da Anne ve Baba, Anne ve Baba Kalmalý! 1. Bölüm: Ziyaret Hakký kötü bir iliþki varsa ve çocukta kötü bir etki yaratabileceðine savcý tarafýndan karar verilirse ziyaret hakký vekaleti olmayan kiþiden alýnadabilir. Vekaleti olmayan velinin çocuðuyla arasýnda çok iyi bir iliþkisi varsa tabiki görüþmeleri daha sýk gerçekleþmesi bile mümkün olur. Ýki veli tarafýndan ziyaretler sorunsuz bir þekilde oluþuyorsa eðer. Savcý çocuðun vekaletini hangi tarafa vereceðinde karar veremiyorsa, mahkeme bilirkiþi raporu yaptýrmayý uygun görür. Mesela çocuk psikoloðu devreye geçer. Çocuðun istekleri tabiki de dava sorumlusu biriyle de (çocuðun avukatý) savunulabilir. Bu kiþi aile mahkemesinde anlaþýlmazlýk aþamasýnda devreye sokulur. Eðer bazý davalarda çocukta gerçekleþen dayak, darbe söz konusuysa veya velinin teki bunu iddaa ediyorsa, mahkeme çocukla sorumlu bir kiþinin ilgilenmesini uygun görür. Bu durum savcýnýn görüþlerine baðlý birþeydir. Dayak veya darbe uygulanmýþ olmasa bile eðer savcý çocuk ile sorumlu bir kiþinin ilgilenme- Diyalog Semirleri Devam Ediyor Ümit Çelebi ve Zeynep Lal’ýn baþkanlýðýnda Pulheim DÝTÝB Camii’nde 26 kursiyerin ve Nefise Özmen, Bekir Ezer ve Haným Kiraz’ýn sorumluluðunda Duisburg Merkez Camii’nde 40 kursiyerin katýldýðý seminerde Arslan, kursiyerlerle tanýþtý. Çoðunluðunu üniversite, Gymnasium ve Realschule öðrencilerinin oluþturduðu kursiyerlere Arslan, tablodan etkilendiðini ifade ederek, “10 hafta sonunda buradan birikimli ayrýlacaksýnýz. Eksikliklerinizi burada tamamlayarak kendi bölgenizde ve camilerinizde faydalý olacaksýnýz. Bu vesile ile gönüllü olarak bu projeye katýldýðýnýz için teþekkür ediyor, baþarýlarýnýzýn devamýný diliyorum” dedi. Seminerde Arslan, Ýslam Dini’nin diðer dinlerden farký, diyaloða Ýslam’ýn bakýþ açýsý, Hristiyanlýk tarihi, Kutsal Kitap Ýncil’in bugüne geliþi, Bizim ve Hristiyanlarýn bakýþýyla Hz. Ýsa ve hayatý ile Kur’an-ý Kerim’in kendisinden önceki kitaplardan ayýran özellik konularýnda birer saati aþkýn konuþma yaptý. Arslan konuþmasýný, “Bu toplumda kalýcý olduk. 25 sinde yarar görüyorsa, bu gerçekleþir. Bu sorumlu kiþiler çocuk koruma derneði tarafýndan düzenlenir. Mahkeme için aile davalarýnda en önemli nokta çocuklarýn kendilerini nerde ve nasýl iyi hissedecekleridir. Genelde veliler bencillik yaparak kendi isteklerini öne çýkarmaya çalýþýp, çocuklarýna ne kadar zarar verdiklerini görmezler. En çok görülen sýradan bir sorunda vekaleti olan velinin öteki tarafa ceza verme amacýyla çocuklarýný görmesine izin vermemesidir. Ayrýlýktan sonra bu konular için bir avukata gidip baþvurmanýz bu yüzden çok önemlidir. Kendiniz de davayý karþýlama konusunda hiç bir þüphe ve korku oluþturmadan rahatlýkla bir avukata baþvurabilirsiniz. Genelde aile davalarýný (avukat ücretleri dahil) devlet karþýlýyor. (Prozesskostenhilfe) Bunu tabiki de avukatýnýz ile ilk görüþmenizde de daha detaylý konuþabilirsiniz. Ayrýlmýþ olan eþler arasýnda çok tartýþýlan konu vekalet hakký oluyor. Vekalet hakký verilen kiþinin çocuðu için gerçekleþtirmesi gereken sorumluluðu tek baþýna üstlenmesidir. Vekalet hakký ile ilgili sizleri gelecek ay daha detaylý bilgilendireceðim. Dinler arasýndaki yabancýlýðýn kalkmasý açýsýndan bu tür seminerler çok önemlidir. Kendi din adamlarýmýzý kendimiz yetiþtirmek zorundayýz. Bu projenin asýl amacý da budur” ifade ederek tamamladý. DÝTÝB’in Almanya çapýnda baþlattýðý 10 haftalýk seminerler serisi Aralýk ayýnda tamamlanarak, baþarýlý olan kursiyerlere belge verileceði kaydedildi. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 26 I GMG Milli Görüþ Ruhr-A Bölgesinden bu yýl da ümmet anlayýþýndan hareketle 20 Kurban kesim görevlisi Recklinghausen þubesinde düzenlenen hacýlarla vedalaþma programýnda cemaatle vedalaþtýlar. IGMG Ruhr-A Hac Kafile Baþkaný Abdullah Kodaman hocanýn Recklinghausen þubesindeki hacýla- D üsseldorf NRW (Kuzey Ren -Vestfalya) Eyalet Meclisinde “Kültürlerarasý Diyalog” baþlýðý adý altýnda bir toplantý yapýldý. Yeþiller Partisi (Bündnis 90/Die Grünen-NRW) tarafýndan tertip edilen tartýþma toplantýsýna ilim, eðitim ve siyaset çevrelerinden çok sayýda davetli katýldý. Toplantýnýn açýlýþ konuþmasýný yapan NRW- Meclis Baþkan Yardýmcýsý ve Yeþiller Partisi Milletvekili Oliver Keymis, Eyalet genelinde yaþayan insanlarýn dörtte bir kadarýnýn yabancý kökenli olduðuna dikkat çekti. Bu gerçek ýþýðý altýnda, eðitim, din, kültür ve uyum gibi ko- .C. Baþbakanlýk Müþavirlerinden Ali Yüksel ve Sadettin Kýlýç Avrupa Türk Ýslam Birliðini ziyaret etti. Ziyaret esnasýnda Genel Baþkan Selahattin Saygýn, Genel Sekreter Zeynel Besleney ve Merkez Heyet Üyesi Ali Çillioðlu hazýr bulundular. Ziyaretlerinin amacýnýn karþýlýklý bilgi alýþ veriþi olduðunu ifade eden T.C. Baþbakanlýk Müþaviri Ali Yük- T 13:20 Uhr Seite 26 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 IGMG RUHR-A KURBAN GÖNÜLLÜLERÝ CEMAATLE VEDALAÞTI rýn vedalaþma programýnda cemaate bir sürpriz yaparak bu sene Kurban Gönüllülerini cemaatin huzurunda tanýttý ve gönüllüler hangi þubeden görevli olduklarýný ve gidecekleri ülkelerle alakalý bilgi verdi. 20 Kurban Gönüllüsü gidecekleri ülkelerle kendilerine teslim edilecek olan emanet olarak verilen vekalet kurbanlarý maðdur, mazlum ve yoksullara ulaþtýracaklarýna dair söz vererek cemaatten helallik istediler. IGMG Ruhr-A Recklinghausen þubesi iki güzelliði birden yaþattý. Bir taraftan kutsal topraklara gidecek hacýlarla vedalaþma diðer taraftan Kurban kesim görevlileri cemaatte duygulu anlar yaþattýlar. Program akabinde Bölge Kurban sorumlusu Ahmet Yazýcý, IGMG Ruhr-A Bölge Baþ- NRW EYALET MECLÝSÝNDE KÜLTÜRLER ARASI DÝYALOG TOPLANTISI YAPILDI nularda, göçmenler ile yapýlacak iþ birliðinin gereðine iþaret etti. Mecliste düzenlenen toplantýya ATÝB ve ZMD’yi temsilen Genel Bþk. Yrd. Yakup Tufan ve Siyasi Ýþler Baþkaný Ramazan Özdemir birlikte iþtirak ederek, çeþitli konularda görüþ ve düþüncelerini ortaya koydular. Yapýlan toplantýnýn ve tartýþmalarýn aðýrlýk noktasýný; eðitim, Ýslam Din Dersleri, uyum, dinlerin uyum konusundaki yeri, NRW’de okul sistemi ve müslümanla- rýn bayram günlerinin (Ramazan ve Kurban Bayramý) tatil olmasý, konularý oluþturdu. Söz alan konuþmacýlar, konularla ilgili görüþlerini dile getirdiler. Toplantýya katýlanlarýn büyük bir bölümü Ýslam Din Dersleri, Ramazan ve Kurban Bayramý’nýn Almanya’da tatil olmasý, yönünde görüþ beyan etti. Toplantýya katýlan NRW Uyum Sorumlusu Thomas Kufen, oturum salonunda bulunanlara hitaben bir ko- nuþma yaparak, tartýþma konularý ile ilgili düþüncelerini ortaya koydu ve ayrýca kendisine yöneltilen sorulara cevap verdi. Toplantý esnasýnda söz alan ATÝB Genel Baþkan Yardýmcýsý Yakup Tufan ise, okul-aile iþ birliði, göçmen ailelerin desteklenmesi, eðitim ve Almanya’nýn (NRW) eðitim sistemi üzerine, bir konuþma yaptý. Yakup Tufan, Almanya’nýn mevcut okul sisteminden özellikle göçmen çocuklarýn zarar gördükleri- T.C. BAÞBAKANLIK MÜÞAVÝRLERÝNDEN ALÝ YÜKSEL VE SADETTÝN ERKILIÇ ATÝB`Ý ZÝYARET ETTÝ sel ATÝB Genel Baþkaný Sayýn Selahattin Saygýn Bey ile uzun yýllara dayanan dostluklarý bulunduðunu ve Batý Avrupa Türklerinin meselelerini deðerlendirdiklerini, bundan sonra daha sýk sýk bir araya gelerek ve meseleleri görüþerek, çözüm konusunda ellerinden gelen her türlü çabayý sarfetmek iste- diklerini, aslýnda görevlerininde bu olduðunu ifade etti. Genel Baþkan Selahattin Saygýn da, Ali Yüksel ve Sadettin Kýlýç’ýn ziyaretlerinden dolayý memnuniyet duyduklarýný, uzun yýllar Avrupada görev yapan iki deðerli müþavirin, buradaki meseleler konusunda daha hassas olacaklarýný bildiklerini ifa- de ederek, ziyaretlerinden dolayý kendilerine teþekkür etti. Yaklaþýk bir saat süren haber kaný Özcan Kuri ve Sosyal Hizmetler Baþkaný Adnan Saðlam`ýn iþtirak ettiði bir toplantý yapýlarak kurban sahiplerinin emanet ettiði kurbanlarý en iyi þekilde kesip ihtiyaç sahiplerine verebilmenin planýný ve organizasyonunu yaptýlar. Adeta zenginin veren eli ile fakirin alan elini buluþturmanýn gayreti ile görevlilerini uðurladýlar. ni dile getirdi. Mesleðe Hazýrlýk Okulu (Hauptschule) denilen okulun imajýnýn kötü ve kalitesinin düþük olduðuna dikkat çekti. Bu okul türünün bir an önce ortadan kaldýrýlmasýnýn zaruretine deðindi. NRW-Eðitim sisteminin yeniden düzenlenmesinin gerektiðine vurgu yaptý. Yapýlan bu açýklamalara salonda bulunanlardan büyük destek geldi. Yeþiller Partisi (Bünsis 90/ Die Grüne-NRW) tarfýndan tertip edilen ve çok hararetli geçen “Kültürlerarasý Diyalog” adý altýndaki tartýþma toplantýsý, geleceði birlikte inþa etme temennisiyle sona erdi. ziyaret sonrasý, T.C. Baþbakanlýk Müþavirlerinden Ali Yüksel ve Sadettin Kýlýç, ATÝB Genel Merkezinden baþka bir toplantýya iþtirak etmek üzere ayrýldýlar. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 özel köþe 13:20 Uhr Seite 27 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 ara bir bulut sardý baþýmý bugün bu kara haberle birlikte. Ýçimde kýpýrdayan o tatlý heyecan yerini acý mý acý bir duyguya býraktý. Oysa ki davetli sanmýþtým kendimi Rabbimin evine. Yerimdi, yurdumdu çünkü þehirlerin annesi Mekke. Aþkým büyüdü büyüdü, doruklara ulaþtý. Bir de sandým ki Hacer’ül Esved’le nikahým vardý. Gelinliðimdi Kabe’ye benzeyen siyah, yaldýzlý elbisem. Sana layýk olsun diye ovdum Allah’ým üzerindeki lekeleri, týpký kirli kalbim gibi. En güzel halimle gitmeliydim düðünüme. Masmavi göklerde süzülen bembeyaz bulutlardan daha da nazlýca süzülmeyi ahdetmiþtim. “Dur” dedi Rabbim bana. “Vuslat vakti gelmedi henüz”. Her zaman usulca kulaðýma fýsýldayan Rabbim niye bu kadar yüksek sesle haykýrmýþtý ki? Dað gibi engeller ortadan kalk- mýþtý da, þeffaf bir engeli aþamamýþtým. Bir sebebi olmalýydý bunun. Elbette ki vardý her þeyin olduðu gibi. Sebebi suçlarýmdý, amellerimdi. Geriye dönüp bir bakýverince gördüm henüz bu kavuþmayý haketmediðimi. Kalbime dokundum, sýcaktý. Ama yanmýyordu ateþler gibi. Gözlerime baktým, nemliydi. Ama akmýyordu seller gibi. Dilime bakýnca gördüm, aslýnda dost bildiðini yeterince zikretmediðini. Ayaklarým koþacak kadar atik deðilmiþ meðer, dizlerimde ise hiç mi hiç derman yok. Güllerin kokusunu niye alamýyor ki burnum içine çektiði halde? Yine de koca bir hasret birikmiþ þu küçük yüreðimde. Davet kartýmý elimden çektiklerinde sanki ateþi küllenmiþ kalbime bir üfürüverdi Yaradan. Tutu- I IGMG Köln Bölgesi Þube Baþkanlarý ve Ýdarecileri Wesel`de Biraraya Geldi K GMG Köln Bölgesi BYK ve ÞBT Baþkanlarý ve Ýdarecileri bu sezon ilki düzenlenen yatýlý eðitim seminerinde bir araya geldiler. Geleneksel hale gelen yatýlý eðitim seminerlerinin ilkine 25 Þubeden Baþkanlar ve Birim Baþkanlarý katýldý. Ýki günlük seminere katýlým oldukça yoðundu. IGMG Köln Teftiþ Baþkaný Ahmet Budak’ýn sunuculuðunda açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile toplantý baþladý. Yapýlan yoklamanýn ardýndan açýlýþ konuþmasýný IGMG Köln Bölge Baþkaný Kemal Ergün yaptý. Ergün sözlerine bu gibi toplantýlarýn birer motivasyon çalýþmasý olduðunu, kardeþliðin önemini, dostluklarýn geliþmesi açýsýndan önemine deðindi. Bu Davetsiz Misafir seminerlerin bir eðitim olduðuna ve eðitimin önemine deðindi. Daha sonra IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan toplantýya katýlanlara bir selamlama konuþmasý yaptý. Konuþmasýna öncelikle yapýlan faaliyetlere ve çalýþmalara teþekkür ederek baþladý. Geride býraktýðýmýz Ramazan ayýnýn bir deðerlendirmesini yaptý. Fitre, zekat ve kurban çalýþmalarýna de- þuverdi aniden kenardan kenardan. Önünü kesemediðim gözyaþlarým, susturamadýðým hýçkýrýklarým, zaptedemediðim ýzdýrabým savaþ açmýþtý bana. Savaþamadým. Dermansýzdým. Sadece hayallerime sarýldým. Güçsüzdüm. Güç, bileðini bükmekti imtihanlarýn. Sabýrsýzdým. Sabýr, “acýmadý ki!” diyebilmekti deðen taþlara. Umutsuzdum. Umut, el uzatmaktý parýldayan her ýþýða. Affýný ummak Allah’tan, her defasýnda yüzsüzce çýkmaktý karþýsýna. Ve piþkince… Kenarda bekliyordu valizim sabýrsýzca ve þiþkince. Koca bir demet sevgi toplamýþtým aþýk gönüllerden. Koca bir buket de dua dostlarýn dillerinden. Bir çift hatim, binbir yakarýþ haykýrýyor derinden. Umutlar müþterekti. Karanlýk mekanlardan, aydýn- ðindi. Milli Görüþ`ün vermiþ olduðu hizmetlerden ötürü takdir ve beðeni kazandýðýný söyleyen Karahan devam etmekte olan projeleri anlattý. Yapýlan kalýcý projelerle açýlan, saðlýk ocaklarý, yurtlar, yetimhaneler, hastahaneler, okullar v.s gibi projelerin birer ümmet projeleri olduðunu söyledi. Milli Görüþ`ün bu anlamda üstlendiði görevleri üst seviyelere taþýya- lýða ermekti. Kurumuþ yürekleri, Ravzada yeþertmekti. Bir küçük beyaz kaðýda “AKABE” yazdým. “NUR DAÐI” yazdým. “HUDEYBÝYE” yazdým. Kýpkýrmýzý nazlý gülünü, yemyeþil yapraðýnýn altýna saklayan MESCÝD’Ý NEBÝ ile buluþacaktým. Elele tutuþup raksetmekti umudum HACER’ÜL ESVED’LE. Gözlerimi yumup, sadece dönmek, dua ile, aþk ile, zevk ile. Soluyarak akþamýn serinliðinde caklarýný söyledi. Seminerin birinci gününde Köln Bölge Eðitim Baþkaný Mehmet Dal idariceler “Toplum ve iletiþim” isimli bir seminer verdi. Etkili iletiþim, iyi bir dinleyici olma, davranýþ biçimleri, empati, amir memur iliþkisi, çocuklarla iliþkiler seminerin konularý arasýndaydý. Seminerin ikinci gününde Ýlahiyatçý Yazar Ömer Döngeloðlu seminer verdi. 27 mis gibi gül kokularýný. “Dur” dedi Rabbim. “Elindekiyle yetin”. Rahlemin üstündeydi Nur Daðý. Týrmanmalýydým. Galiba Akabe ayaðýmý bastýðým her yerdi. Hudeybiye Rabbimin “Dur!” dediði yerdi. Hudeybiye’den öteye geçiþ yoktu bu sene bana. Baðrýma taþ, yarama tuz basarak geri dönmek gelirdi ancak elimden. Ýlahi emre itaat düþerdi ancak bana. Güzel Rabbim, iþittim, itaat ettim! Söyler misin, ne zaman gerçekleþir benim fethim? ÞENGÜL USLU Peygamber Efendimizin hayatýndan, liderliðinden bahsetti. O akýcý ve sürükleyici anlatýmý ile dinleyicileri bambaþka bir aleme götürdü. Son semineri ise Hatip Mustafa Mollaoðlu verdi. Seminerin konusu “Ýslamda siyasi boyut” ayet ve hadislerle örnekler veren Mollaoðlu her müslümana sorumluluk düþtüðünü söyledi. Konuþmasýna Mevlana`nýn bir sözüyle ”iyilerin ihmalkarlýðý kötülerin iktidarýný getirir” diyerek konuya daha iyi açýklýk getirdi. Eþ zamanlý devam eden Sosyal Hizmetler ve Gençlik seminerlerinin genel bir deðerlendirilmesinin ardýndan dilek ve temenniler alýndý. Kapanýþ Kur`an-ý Kerim’i ile sona erdi. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 28 GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Herford cemiyeti iki haftalýk tatili deðerlendirerek 10-14 yaþ arasý 35 erkek öðrenciye yatýlý eðitim düzenledi. Bu sefer konuþmacýlar, sunucular genç yavrularýmýzdandý. Hamza Börek´in okuduðu Kur`an-ý Kerim ile baþlayan program, sunucu Beytullah Özdemir konuþmacýlarý takdim ettikten sonra yavrularýmýzýn birbirinden güzel ilahileri ile salonda bulunan hocalarýný, ailelerini ve katýanlarý duygulandýrdýlar. Öðrendiklerini tatbik ettiler ve ne kadar verimli olduklarýný herkese gösterdiler. Herford Cemiyet Baþkaný Ýsmail Özdemir; “Bölgemizin bu iki haftalýk yatýlý eðitimi bizim cemiyetimize uygun gördüklerinden dola- I I GMG Kuzey Ruhr Bölge Gençlik Teþkilatý tarafýndan organize edilen Gönül Sohbetlerinin konuðu Hannover Bölge Hatibi Ahmet Akgül Hoca Efendi idi. Ýlk sohbetini ikindi namazýna müteakip Osnabrück Cemiyetinde, ikinci sohbetini yatsý namazýna müteakip Lage Cemiyetinde yapan Ahmet Akgül Hoca konuþmalarýnýn birçok bölümünü gençlere ayýrdý. Hocaefendi yapýlacak olan sohbetlerin hem bize fayda vermesini ve gereðini yerine getirmemizi, hem sizlere fayda vermesini ve gereðini yerine GMG Ruhr A Bölgesine baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren Iserlohn Cemiyeti Gençlik kollarý 23 gencin iþtirak ettiði bir kaynaþma gecesi tertipledi. Düzenlenen Gece hakkýnda Ýslam Toplumu Milli Görüþ Ruhr A Bölgesi Iserlohn Þubesi Gençlik Teþkilatý Baþkaný Mehmet Özer þu bilgileri verdi. “Ýdareciler ve gençlerimizin daha iyi kaynaþmalarý, da- I 13:20 Uhr Seite 28 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Herford´da Güzel Bir Eðitim Çalýþmasý yý Bölge Baþkanýmýza ve siz deðerli velilere, iki haftanýn güllerine teþekkür ederim” dedi. Herford Cemiyet din görevlisi Hikmet Hoca; “Ýki haftalýk yatýlý eðitim kursumuza katýlýmlarýnýzdan dolayý Allah (c.c.) sizlerden razý olsun ve öðrencilerimize de öðrendikleri ile amel etmeyi nasip etsin” dedi. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Eðitim Baþkaný Z. Þeker; “Bu yýlýn sonundaki iki haftalýk tatilde de yine eðitimimiz devam edecektir” dedi. IGMG Kuzey Ruhr Böl- Kuzey Ruhr’da Gönül Sohbetleri-2 getirmenizi Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum diyerek sohbetine özetle þöyle devam etti: “Gençlik bir güçtür. Adem (a.s)’dan beri bütün baþarýlar gençlerle elde edilmiþtir. Fetihler gençlerle gerçekleþir, gençliðini yetiþtiremeyenin ise geleceðe ümitle bakmasý mümkün deðildir. Yaratýlýþ gayemizi iyi bilmemiz gerekmektedir. Allah’u Teala “Ben insanlarý ve cinleri yalnýz bana ibadet etsinler diye yarattým”. Buyurmaktadýr. Peygamberimiz ise yaratýlýþ gayemizi kavramamýzý istiyor. Ýslam’ýn ilk yýllarýnda bütün Müslümanlar gençlerdendi. Ýslam’ý ilk kabul edenlerde gençlerdi. Dünya bir imtihan yeridir. Kimi davasýnýn peþinde, kimi deðil. Kimi davasýnda samimi, kimi deðil. Din tamamlanmýþ ve Son Peygamber (s.a.s) insanlýða en büyük nimet olarak sunulmuþtur. Hak ve batýl mücadelesi Hz. Âdem’den beri devam etmektedir. Ýnananlar Allah yolunda mücadele eder. Bütün Peygamberlerde bizim için örnekler vardýr. Ýmaný olan bir insan zindaný köþklere çevirir. Ýmaný olmayan ise köþkleri zindaný çevirir” dedi. Sohbetlerinin birçok yerini ayet ve hadislerle aydýnlatan Hoca Efendi, yaþlý, kadýn ve genç sahabelerden de örnekler verdi. Kýsaca kurban hakkýnda da þunlarý söyledi: Vermiþ olduðunuz kurbanlar uzaklardaki insanlarýn imanýný arttýrýyor. Sizleri Kurban IGMG Iserlohn Gençlik Teþkilatýndan anlamlý bir gece ha iyi bir eðitim görmeleri için düzenlemiþ olduðumuz gecede genç kardeþlerimizle güzel bir gece geçirdik. Birbirinden güzel etkinliklerin ardýndan gençlerimize seminer sunduk. “Ýnsanýn zaaflarý” konulu semineri sunarken Mehmet Özer aþaðýdaki konularýn önemini vurguladý. “Bütün yönleri ile insanýn zaaf yönleri, sorumluluk yönleri, yaratýlýþý ve fiziki durumu. Ayrýca insanýn zaaflarýnýn insana ne tür problemler oluþturduðunu, insanýn zaaflarýnýn meþru ölçülerde giderilmesi ile insanýn hayatýnýn güzel bir þekilde devam ettirdiðini. Gayrý meþru yollara girdiðinde ise insanýn azgýnlaþtýðýný, çizgiden haber ge Baþkaný Murat Ýleri deðerlendirme konuþmasýnda þu konulara deðindi: “Günümüzde eðitimin önemini ve bugünkü iki haftalýk yatýlý eðitimin sonunda özellikle birbirinden becerikli bu güzel yavrularýmýzdan ve siz deðerli velilerinden Cenab-ý Allah razý olsun. Herford cemiyetizde gerçekleþtirdiðimiz yatýlý eðitim programýmýzý inþaallah devam ettirip kýzlarýmýz için de bu tür programlar düzenleyeceðimizi belirtmek istiyorum. Bu iki hafta boyunca gerek manen gerek madden ve gerekse bedenen emeði geçen tüm kardeþlerime teþekkürlerimi sunuyorum. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri katýlan talebelere Eðitim belgelerini tek tek takdim etti ve Herford cemiyetinin verdiði ikram ile program sona erdi. kampanyasýna davet ediyorum. Bizleri Gönül Sohbetlerinde bir araya getiren Allah’a hamd eder, Bölge Gençlik yönetim kuruluna, cemaate, bayan kardeþlerimize ve gençlere de teþekkür ederim. Bölge Gençlik Baþkaný Abdulkerim Iþýk ise Ahmet Akgül Hoca efendiye, ev sahibi olan Osnabrück ve Lage Cemiyetlerine, komþu cemiyetlerden gelen bay/bayan cemaate ve gençlere teþekkür etti. Daha sonra hoca efendinin yapmýþ olduðu duanýn ardýndan verilen ikramlar ile program son buldu. uzaklaþtýðýný ve insanî deðerlerini kaybettiðini” vurguladý. Mehmet Özer; Teþkilat konularýna da deðinirken konuþmasýnda: “Teþkilat mensubu olarak bizim sorumluluklarýmýz, görevlerimiz, hedefimize ulaþmada planlý çalýþmanýn önemi, koordinasyon, bireysel ve teþkilat olarak nasýl bir çalýþma yolu izlemeliyiz” konularýna yer verdi ve önemine çekti çekti. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 ardelen Market Köln`ün en iyi tanýnan Nippes Pazarýnýn içerisinde, daha çok þarküteri ürünleriyle müþterilerine hizmet veriyor. Ýki deneyimli ortaðýn giriþimiyle geçmisteki mesleki tecrübelerini, müþterilerine nasýl daha fazla memnun ederiz kaygýsýyla yaklaþýyorlar. Uzun yýllar helal kesim yapan bir mezbahanenin kesim sorumluluðu görevlerinde bulunan ortaklar, maliyeti ucuz da olsa helal olmayan etin marketlerinde satýþýný yapmýyorlar. Ortaklardan Ekrem Arslan Denizlili 8 yýldýr Almanya`da yaþýyor. Uzun müddet kesim tecrübesi olan bir kardeþimiz. Nevzat Eðilmez de Malatyalý yine Helal kesim yapan mezbahanede uzun yýllar görev yapmýþ diger gi- K K öln`de geçtiðimiz günlerde Merkez cami temel atma töreni için gelen Uður Iþýlak gazetemize gündemle alakalý deðerlendirmede bulundu. Hayat: Almanya`nýn Köln þehrinde bu gün hakikaten tarihe not düþülecek bir gün yaþadýk. Nasýl bir Ayasofya ya da Selimiye ya da Aziz Paul kilisesi ya da bir Dom veya Sultan Ahmet cami ne amaçla yapýldý ise, bugünde buraya belki ömrünü tahmin bile edemiyeceðimiz kalýcý olduðuna inandýðýmýz bir mabed yapýlýyor ne dersiniz dedik. Uður Iþýlak: Her þeyden evvel burada bulunmuþ olmak böyle tarihi bir aný, mutluluðu Avrupa`da buradaki Anadolu insanýmýzla paylaþmýþ olmanýn gururunu, mutluluðunu yasýyorum. Bugün Türkiye Ýstanbul birileri için ne ifade ediyor, Ýstanbul`un üstündekilerden ziyade altýndakilerini ziyaret etmek için gidiyorlar. Buradan ve 13:20 Uhr Seite 29 KARDELEN MARKET: SÝZ BAYRAMINIZI YAPIN BÝZ KURBANINIZI KESELÝM riþimci kardeþimiz. Nevzat bey müþterileriniz seçici mi? Ýki türlü müþteri gurubumuz var. Birisi oldukça dini hassasiyeti olanlar, biri de hiç sormayanlar. Ama bizim baþka bir alternatifimiz olmadýðýndan marketimize gelen Alman müþterilerimize de kendi ellerimizle kestiðimiz etleri satýyoruz. Tabiatýyla helal satmanýn kýrmýzý ette olsun beyaz ette olsun fiyatý sizin elinizde olmadan genelde pahalý olur. Ama biz sizin de gördüðünüz gibi diðer marketlerin paralelinde oldukça da uygun fiyata satabiliyoruz. Bu da Almanya- daki geleneksel kar marjýnýn (%10) altlarýnda bir rakama tekabül ediyor. Hem ucuz, hem helal, hem de hijyenik. Kesimi nerede yapýyorsunuz.? Kölndeki müþterileriniz kimler? Bu iþi bilenler bilir Almanya`da Ýslami usullere göre kesim yapmak neredeyse imkansýz gibi bir þey. Bir yaþýndaki kuzuyu bile bazý yerlerde kurþunlamadan kestirmiyorlar. Biz ise Hollanda`da hijyen kuralllarýna oldukça hassasiyet gösteren bir kesimhanede tamamen Ýslami usullere göre kesim UÐUR IÞILAK`TAN GAZETEMÝZE ÖZEL dünyanýn muhtelif yerinden gelenler ve özellikle gidilen yerlere baktýðmýzda baþý Süleymaniye çekiyor. Sultan Ahmet çekiyor, bütün bunlarýn çok deðerli olmasý, birincisi tabi Osmanlý Mimarisi olmasý orada bir tarihin olmasý. Ben þuna inanýyorum belki Sultan Ahmet gibi Selimiye gibi olmayacak, ama ona yakýn bir þekilde, yüz sene sonra DÝTÝBin yaptýðý bu yapýt bir deger bir mana atfedecek. Bizden sonraki nesiller için bizim býrakabileceðimiz en önemli miras diye düþünüyorum ben. Ve böyle bir yapýnýn böyle bir tarihi eserin temel atma tö- reninde maddi manevi kim katkýda bulunuyorsa gerçekten tarihe geçecek olan insanlar. 50-100 sene sonra onlarýn torunlarý babalarýndan, annelerinden, buraya olan katkýlarýndan dolayý bir övünçle bahsedecekler. Ve böyle bir yerde olmak bizim hepimiz için bu yönüyle bakýldýðýnda çok mutlu etmeli. Bir de hem cami hem kültür merkezi yapýlýyor. Yani bu þu demek oluyor. Yüzeysel olarak da Almanlar dýþardan gördüðünde gerçekten muhteþem bir mimariye sahip. Tabi kaðýt üzerinde gördüðüm kadarýyla söylüyorum. Tabi bitince inþaal- lah daha muhteþem olur. Muhteþemliði görecekler ondan daha muhteþemi ise içinde muhteþem insanlarýn yetiþtirilecek olmasý. Çünkü sadece bir yapýnýn kuru bir beton yýgýnýnýn bir þey ifade etmediðini biliyoruz. Bunun içinde mana olursa ve manalý insanlar burada yetiþtirilirse o zaman aliyül ala olacaktýr. Hayat: Peki bu anlamlý günün açýlýþýnda konser vermek için özellikle DÝTÝB Teþkilatý sizi tercih etti bu nasýl bir duygu? Uður Iþýlak: Valla böyle bir olaydan dolayý mutluyuz tabiki. Ýnsanlara dini hizmet sahasýnýn temel at- yapabiliyoruz. Müþterilerimizden bazýlarý Keupstrssenin en iyileri arasýnda olan Kilim Restorant, Keup Gril, Ala Kumpir, Layla Düðün Salonu, Güney Saal gibi Solingen Paredis müþterilerimizden þu an aklýma gelenlerden bazýlarý. Malumunuz önümüz Kurban; Marketiniz Kurban hizmeti de veriyor mu? Tabiki geçtiðimiz yýl olduðu gibi bu yýl da müþterilerimiz adýna kurbanlarýný kesip, ertesi günü teslim ediyoruz. Yani siz dostlarýnýzla bayramýnýzý yaparken biz sizin adýnýza manevi ibadetinizi vekil yoluyla kesip ertesi günü teslim ediyoruz. Kardelen Market: Köln Nippes Pazar yeri meydaný Mobil: 0157-727 85 164 ma töreninde DÝTÝB Baþkanýnýn bizi tercih etmesi bizi çok onurlandýrdý. Bir kere az evvel siz de buyurdunuz. Tarihe tanýklýk etmek, sizin de hazýr bulunmanýz bu çok önemli; Hani Hz. Ýbrahim Aleyhisselamý ateþe atýldýðýnda kuþun bir tanesi gagasýnda bir damla su býrakýyor oraya da Ýbrahim Aleyhisselam diyor “senin bu aðzýndaki bir damlanýn bu ateþe bir faydasý olmaz ki” dediðinde “ben de biliyorum olmuyacaðýný da dostluðumuz belli olsun.” Belki katkýmýz bir zerre miktarýndadýr ama dostluðumuz bu þekilde tescillenmiþ olacak, hem de Avrupa`da yaþayan Anadolu insanýmýzla birlikte olmakla hem de DÝTÝB`in bu projesiyle burada olmakla dostluðumuz perçinlenmiþ olsun. Ýnþaallah açýlýþta da 2011 yýlýnda yine burada oluruz. Hayat: Uður bey açýklamalarýnýz için teþekkürler. Uður Iþýlak: Ben de teþekkür ediyorum. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 30 I GMG Kuzey Ruhr Bölgesinin Zur Linde Hotelinde 4.sünü düzenlemiþ olduðu “Aile Eðitim Semineri” katýlýmcýlar ve programa iþtirak eden konuþmacýlar tarafýndan büyük ilgi gördü. Ailelerin hotele yerleþmelerinin ardýndan iki gün sürecek olan bu güzel program sözlerin en güzeli olan Kur´an-ý Kerim ile baþladý. Ardýndan IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri konuþmasýna öncelikle programa katýlan ailelere teþekkürlerini sunarak baþladý. Daha sonra da „ MUTLU OLMAK„ adlý seminerini sundu. Ýleri seminerinde þöyle konuþtu: „Hayatta mutlu olmak aslýnda hepimiz için çok zor gibi görünür, ama nefes alabilmek bile insanoðlu için en büyük mutluluktur. Bunun yanýsýra aileler arasýnda mutluluðun þartlarý da vardýr, bunlardan bir kaç tanesini þöyle sýralayabiliriz. 1. Asla demeyiniz, 2. “ama, fakat“ gibi sözcükleri cümle içerisinde kullanmaktan kaçýnýnýz, 3. farketmez kelimesini söylerken dikkat ediniz, 4. hiçbir cümleniz miþ, ler, lar gibi kelimeler ile sona ermesin, 5. baþkasýnýn yerine düþünmeyin, 6. baþkalarýnýn adýna karar vermeyin, çünkü bu kararýn karþýdakine zararý mý faydasý mý olacaðýný bilemeyiz. 7. konulara her zaman pozitif yaklaþýn, 8. geçmiþe dönük yaþamayýn ve geçmiþi yargýlamayýn, 9. kendinize ve etrafýnýzdaki insanlara güvenin, 10. bir aný yaþamak için yýllar harcamayýn, baþarý; bir anda yýllarý yaþayabilmektir“ dedi ve sözlerini þöyle sonlandýrdý: „Ve karar verin, þu an sizin de yeni bir hayata baþ- 13:20 Uhr Seite 30 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Aile Seminerinde Aileler Buluþtu lama anýnýz olsun“ dedi. Bu ders ve öðüt verici seminerin ardýndan IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Eðitim Baþkaný Zeki Þeker konuþma yapmak üzere yerini aldý. Þeker „Hayatta Zirve Deðerler“ adlý seminerini ailelerle paylaþtý. Konuþmasýnda þu sözlere yer verdi: „Ailenin korunmasý zirve deðerlerinin korunmasýna baðlýdýr. Bir insan için yürek, kalp ne ise toplum içinde aile odur. Zirve deðerlerin merkez ilkeleri ise 1. Sevgi 2. Nezakettir. Sevgi; varlýðý var eden Allah (c.c) onu sevgiyle yaratmýþ, sevmiþ ve sevilmeyi istemiþtir. Sevgi, yüreðinde gülümseyebilmektir. Sevgi, umuttur, soluktur, hayattýr. Sevgi, çocuk masumluðunu taþýmaktýr. Sevgi, önce ben yerine, sen diyebilmektir. Sevgi sevmek sevdiði olmaktýr. Ýnsan ekmekle doyar ekmekle büyür fakat sevgiyle yaþar. Aile binasýnýn harcýný sevgi ve inançla karmak gerekir. Nezaket; baþkalarýna karþý saygýlý ve incelikle davranma, incelik, naziklik ve zerafet anlamýna gelir. Nezaket karþýndakinin yerine kendini koyabilmektir. Herkese karþý güler yüzlü, tatlý dilli, açýk kalpli olabilmek zordur bunu baþarabilen insan nazik ve kibar insandýr. Allahu Teala iyi huylu güler yüzlü kimseleri sever. Zirve deðerlerinin ilkeleri de vardýr bunlarý da þöyle sýralamak mümkündür; 1. Adalet yani Adil olmak, 2. Dürüstlük, 3. Vefa yani sözünde durmak, durabilmektir. 4. Paylaþým, aranýzda bölüþebilmektir. Paylaþtýkça huzurlu oluruz, ailede baylaþým daha önemlidir. Sevgiyi, bilgiyi, ilgiyi, þefkati, huzuru, dualarý, barýþ ve dostluðu, sýcaklýðý, gücü acýlarý, dertleri hayalleri, hayatý son noktasýna kadar paylaþabilmektir” dedi ve ardýndan bir hikaye anlatarak sözlerine son verdi. Bu güzel programa Türkiye´den iþtirak eden Prof. Dr. Salim Öðüt “Ailede Ýletiþim” adlý seminerine yer verdi. Öðüt seminerinde þöyle konuþtu: “Hayat eðitimle anlam kazanýr. Eðitim deyince de öncelikle akla gelen veya gelmesi gereken ailedir. Çünkü çocuðun hem bireysel hem de toplumsal anlamda 'insan olma'sýnýn esas belirleyicisi ailesidir. Bunun için her çocuk, bulunduðu ortamlarda soyadýný taþýdýðý ailesinin bir temsilcisi durumundadýr. Teknik geliþmelerin biçimlendirdiði hayat, insaný 'kendi'nden, çocuðu 'aile'sinden uzaklaþtýrýrken, ailevî deðerlerin terkedilmesiyle, ülkemizde ve dünyada önemli ölçüde 'toplumsal sorunlar' yaþanma- haber ya baþladý. Ýnsanlar sokaða çýkmaktan, diðer insanlarla birlikte olmaktan rahatsýz olur hale geldiler. Sevecenliðini kaybeden bakýþlar mekanik bir hal aldý. Ýnsanlar birbirlerinden 'korkmaya' baþladý. Ailede gerginlik ve kavga niçin yaþanýyor? Elbette bu sosyal olgunun birçok sebebi vardýr; bizim burada ele alacaðýmýz sebep "iletiþimsizlik"tir. Bundan da maksadýmýz, aile fertlerinin duygu, düþünce, bunalým, istek ve dertlerini paylaþma konusunda yaþadýklarý sýkýntýlar, sýnýrlar, engeller ve imkansýzlýklardýr. Peygamberimiz her ikindi namazýndan sonra bir süreyi ailesine ayýrýr, onlarla görüþür, dertlerini, arzularýný, zamanlarýný paylaþýrdý. Ömrü boyunca hiçbir çocuðuna, eþine, hizmetçisine bir fiske vurmadý, kötü söz söylemedi. Iste bizlerde ailede örnek, hayatta örnek, camide örnek, ilimde örnek, konusmada örnek, dinlemede örnek olan biricik Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)in ümmetiyiz. O´nun yaptýklarýný yapar ve yaþadýðý yaþadýðýmýz sürece ne bir sýkýntýya uðrarýz ne de bir sorunla karþýlaþýrýz. Ben buradan hepinize Peygamberimiz (s.a.v)in hayatý gibi bir hayat diliyorum ve hepinize sabýrlý dinleyiþlerinizde dolayý teþekkürlerimi arz ediyorum” dedi. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri ailelerin dilek ve temennilerine yer verdi, sorularýný cevapladý ve ardýndan da iki günlük güzel programýn deðerlendirmesini yaptý. IGMG Kuzey Ruhr Bölgesince düzenlenen Yatýlý Aile Eðitim Semineri öðlen yemeði ve ardýndan da kýlýnan ikindi namazý ile son buldu. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr dosya Seite 31 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Hulusi ÜNYE H ac, “kasýt, yöneliþ ve yürüyüþ” anlamýna gelen bir kelimedir. Dinimizde ise, belli bir zaman diliminde, Mikat mahallinde baþlayýp Medine ziyareti veya vedâ tavâfý ile son bulan ziyaretler, fiil ve terklerden oluþan bir ibadettir ki, þartlarýný taþýyan kiþiler üzerine ömürlerinde bir kere olmak üzere farzdýr. “Yöneliþ ve yürüyüþ” anlamýndan hareketle hac, saygýn ve kutsal (Mescid-i Haram, Arafat, Müzdelife, Mina vs. gibi) özel mekanlar üzerinden sembolik olarak Allah’a yürünülen bir ibadettir. Nitekim Allah Rasulü (sas) de þöyle buyurarak buna iþaret buyurmuþtur: “Hacýlar ve umreciler, Allah’a giden elçilerdir. Allah onlarýn istediklerini verir, dualarýný kabul eder, harcadýklarý bir dirhemin karþýlýðýnda onlara bir milyon verir.” (El-Camiu’s Sagir, H. No: 3790) Böyle bir seyahata çýkmanýn insana vereceði enerjiyi hesap edebilmek mümkün deðildir. Ancak yaþanmak suretiyle anlaþýlabilir. Bu sebeple de bir moral ve manevi destek eðitimi olan Hac yolculuðuna, bu kutlu seyahate halen çýkamamýþ olan genç yaþlý herkesi hararetle davet ediyoruz. Her nadide ve deðerli nimetin elde edilmesi zor olduðu gibi, Hac ibadetinin neticesinde elde edilecek nimetlere kavuþmak da o derece meþakkatli ve yorucudur. Ýslamî ibadetlerin en aðýrý ve en sevaplýsý cihad ibadetidir. Hac ibadetinde de bedensel anlamda yüksek oranda zahmet bulunduðu için hac ibadeti için de “Hac, cihaddýr” (ElCamiu’s Sagir, H. No: 3797) buyurulmuþtur. Hac ibadetinin dýþýnda hiçbir ibadetin niyetinde, yapýlacak amel kalp ve dil ile ifade edilirken “Ya Rabbi onu bana kolay kýl ve onu benden kabul et” diye dua etmeyiz. Hac ibadetine baþlama anlamý taþýyan niyette bile, yapýlacak ibadetten elde edilecek karþýlýða ulaþ- [email protected] manýn zor ve elde edilecek þeyin deðerinin üstün olduðuna iþaret vardýr. Bundan dolayý da hacca genç, dinç ve enerjik olunan yaþta gitmek daha güzeldir. Kadýnlarýn Haccý Hac, cihad anlamýnda olduðuna göre, imkan varsa zaman kaybedilmeden ailenin bütün fertleri böyle bir faziletten nasiplerini almalýdýr. Ýmkaný olduðu ve bir engel bulunmadýðý hallerde eþlerin ve gençlerin hacdan mahrum býrakýlmamasý gerekir. Kadýnlarýn ve gençlerin zaman zaman Ýslami olmayan mülahazalarla hacdan geri býrakýldýðýna þahit olmaktayýz. Kadýnlar için “hacca gidecek malý yok; tesettür ortamý uygun deðil” gibi mazeretler, gençler için de “daha çok genç ve erken, biraz daha yaþý ilerlesin, evlensin, çoluk çocuða karýþsýn öyle gider” gibi bahaneler ve engeller Ýslam’ýn kabulü olan þeyler deðildir. Bir ömür boyu saçýný süpürge ederek kendisine hizmet eden eþini, þahsi malý yoktur diyerek hacca götürmekten imtina eden bir koca, en büyük haksýzlýðý bu can yoldaþýna karþý iþlemiþ ve borçlu kalmýþ olur. Biz tarihten biliyoruz ki, Peygamber Efendimiz (sav), kendisi hac yapmýþ, hanýmlarý hac yapmýþ, sahabenin hanýmlarý ve gençleri hac yapmýþlardýr. Þu iki hadis-i þerif bunun en çarpýcý iki örneðidir. Hz. Aiþe (ra) anlatýyor: “Ey Allah’ýn 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Hacc, Kadýn ve Genç Resûlü, dedim, cihâdý amellerin en faziletlisi görüyoruz, biz de cihâd etmiyelim mi?” Þu cevabý verdi: “Ancak, cihâdýn en efdal ve en güzeli hacc-ý mebrûrdur.” Hz. Aiþe der ki: “Bunu iþittikten sonra haccý hiç býrakmadým.” (Buhârî, Hacc 4, Cezâu’sSayd 26, Cihâd 1; Kütüb-ü Sitte, H. No: 1163) Ýbnu Abbâs (ra) anlatýyor: “Hz. Üsâme (ra) Arafat’tan Müzdelife’ye kadar Resûlullah (sav)’ýn terkisinde idi. Sonra Müzdelife’den Mina’ya kadar da Fadl Ýbnu Abbâs (ra)’ý terkisine aldý..” (Müslim, Hacc 266, (1281); Kütüb-ü Sitte, H. No: 1437) Hadislerden anlýyoruz ki, Hz. Aiþe validemiz hem Rasulullahla hem de O’ndan sonra haccý býrakmamýþtýr. Yine görüyoruz ki, sahabenin iki güzide genci Usame ve Fadl (ra)’lar Peygamberler Sultaný ile ve O’nun deve- sinin terkisinde bizzat hac yapmýþlardýr. Genç’in Haccý Hac ibadetini yapan müslüman, Ýslâm’a gönül vermiþ olmanýn mutluluðunu ve hazzýný yakýndan hisseder. Yeryüzündeki bütün müslümanlarla bir olmanýn ve kardeþliðin þuuruna erer. Dünyanýn her tarafýndan her biri birer temsilci ve gözlemci sýfatýnda Mekke’ye akýn eden müslümanlar, mîkat mahallinde dünyayý, dünyevî farklýlýðý, benliði ve ihtiraslarý temsil eden elbiselerini çýkarýrlar. Herkesi eþitleyen, birleþtiren ve onlarý dünya Müslümanlýðýnýn bir seçkin üyesi olmanýn bilincine erdiren ihram elbiselerini giyerler. Artýk “ben” yok, “biz” tabiri vardýr. Bu akan beyazlar seli içinde müslüman yok olur, sanki ölmeden önce ölümü ve âhiret hayatýný yaþarlar. Hayatýnýn baharýnda ve enerjisinin doruðunda olan bir genç, haccýn aðýr meþakkatlerine daha iyi dayandýðý için, bedenen daha az yorgun olur, hem hac menasikini tam ve eksiksiz yapar hem de haccýn bu ince hikmet ve sýrlarýný daha kolay kavrar ve kendisini hac sonrasý hayatýnda daha dinamik, daha enerji dolu hisseder. Bundan dolayý genç iken hacca gitmeyi biz hararetle tavsiye ederiz. Yine tecrübe ile sabittir ki hacca giden neredeyse her yaþlý kardeþimiz döndüðünde “nolaydý otuz sene önce hac yapsaydým” diye 31 temennide bulunur. Haccýn tarihi ve nostaljik boyutu üzerinde düþünülürse, müslümanlarýn imanlarýnýn nasýl da tazelendiðine þahit olunur. Ka’be-i muazzamaya varan bir kadýn kendisini Hz. Ayþe (ra) validemizle özdeþleþtirmez mi? Arafatý, müzdelifeyi ve Minayý ziyaret eden genç, Peygamber (as)’ýn terkisindeki Usame ve Fadl (ra)’la ayný atmosferi paylaþmanýn hazzýný tatmaz mý? Kendisini onlarýn halefi olarak hayata hazýrlama bilincine varmaz mý? Yukarda Haccýn bir manevi destek eðitimi olduðunu söyledik. Çünkü hac ibadetinin eda edildiði kutsal mekanlar, Ýslâm peygamberinin ve arkadaþlarýnýn tevhid ve adaleti hâkim kýlma mücadelesini verdikleri müstesna makamlardýr. Mekke ve çevresinde; Medine ve çevresinde bulunan ve tarihi olaylarýn yaþandýðý mübarek yerler, o süreçte yaþanmýþ acý tatlý anýlarýn, âdeta bir film þeridi gibi bu kutsal mekânlarý ziyaret eden kiþinin gözünün önünden geçmemesi mümkün mü? Bu duygu ve manevi seyir, mümine daha yoðun bir dinamizm kazandýrýr ve daha üst düzeyde bir sahiplenme þuuru verir. Hac, mahþerin provasýdýr. Dilleri, ýrklarý, bölgeleri, kültürleri, sosyal konum ve ekonomik güçleri farklý insanlarýn, eþit statüde ve ayný renk ve tip elbiseler içinde Arafatta toplanmasý, akýn akýn bir mekandan diðer bir mekana akýþmasý ve milyonlarýn topluca ibadetler yapmasý, âhirette yaratýcýnýn huzurunda yeniden diriliþin ve toplanýþýn bir örneðidir. Bu hali dünyada yaþayan bir müslüman kendisini ahiret hayatýnda ki diriliþ ve toplanýþ gününe daha iyi hazýrlar ve bu bilinci kazanmasýnda ona yardýmcý olur. Ýþte böyle bir ibadeti yerine getirerek aile boyu böyle bir eðitimden geçmek herþeye deðer herhalde? 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr Seite 32 H Hamm Heessen Yeþil Camii Hicret Hazýrlýklarý I IGMG Ruhr A Bölgesi Cemiyet Hacý adaylarý vedalaþtý amm Heessen Yeþil Camii Hicri yýlbaþýnda bir salon proðramý düzenleyerek yeni çalýþma yýlýna hýzlý baþlayacak. Cemiyet Baþkaný Hasan Kaplan, idaredeki arkadaþlarý, kadýn kollarý ve gençlik kollarý ile beraber elele proðramýn hazýrlýklarýný tamamlamaya gayret ediyorlar. Hicri yýlbaþýmýzý gelin günahlardan, isyanlardan kaçarak hep beraber gönlümüzü kalbimizi Hakk`a döndürelim. O gün bizim için de bir milad, bir dönüm noktasý olsun. Günün önemi ve anlamýyla tam bir uyum saðlayan gündem baþlýklarýnda, Sohbetler, ilahiler, GMG Hacc Organizesi ile bu yýl Hacca gidecek olan Ruhr A Bölgesi hacý adaylarý bulunduklarý cemiyetlerde vedalaþma ve helallik programlarý düzenledi. Gelsenkirchen Tuðra Kültür Merkezinde Düzenlene Program okunan Kur‘an-ý Kerim ile baþladý. Cemiyet hocaefendisi Gürsel Kiraz`ýn takdim ve selamlamasý ile devam eden programda ilahiler ve naatler okundu. Kur’an-ý Kerim tilavetleri ve misafir hoca efendilerin sohbetleri ile süregelen bu duygu ve anlam dolu gün IGMG Genel Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmed Özden ve IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuri Hacc ve Hacc yolculuðunu konu alan birer konuþma yaparak Hacca gidecek olan hacý adaylarýna þimdiden kabul olmuþ hacc vazifesi dileðinde bulundular. Daha sonra Cemiyet imam hatibi Ýbrahim Kýlýç hoca efendinin okuduðu duygu dolu ilahi ve naatlerle devam eden program sonunda hacýlar helallik diledi. Program vedalaþma ve tebriklerin ardýndan yapýlan dua ve ardýndan verilen yemek ikramý ile son buldu. Essen Kupferdreh. Essen – Kupferdreh Camiinde düzenlenen Hacc veda prog- ramý ikindi namazýnda sonra baþladý. Cemiyet imam hatibi Ali Romanoðlu`nun okuduðu Kur`an-ý Kerimi ile baþlayan programda Essen Katernberg Camii Ýmam Hatibi Halit Piþmek konuþmasý akabinden okunan ilahiler ve Kainatýn Efendisine yönelik naatlar Mekke ve Medineyi andýran kasideler yer aldý. Program Ýdris Pýlýð Hoca efendinin okuduðu ilahilerin ardýndan IGMG Ruhr A Bölge Eski Baþkaný Ýsmet Çataklý`nýn yaptýðý selamlama ve hacc konulu konuþmasý ile devam etti. Essen Kupferdreh Camii hoca efendisi Ali Romanoðlu`nun ilahileri ve Kur`an Tilavetleri ile daha da renklenen program sonunda vedalaþma yapýldý. Program okunan kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ve ardýndan yapýlan duadan sonra kýlýnan akþam namazý akabinde verilen yemek ikramý ile son buldu. GE – Hassel IGMG RUHR-A Bölgesi Ge-Hassel Cemiyeti güzel bir programla Güneþ Düðün Sa- ve neþenin artmasý amacýyla stand-up show sunumu bulunmaktadýr. Hazýrlýklar olanca hýzýyla devam ederken sizlerin de o güne ayrý bir neþe ve mutluluk vermeniz dileðiyle katýlýmýnýzý bekleriz. Bu tür çalýþmalarý “Allahýn rahmeti cemaat üzerinedir” Hadisi Þerifi iþaretince destekleyerek Rahmet ve berekete hep beraber nail olalým. Not: Stand almak isteyenler 0177 41 47 473 no´lu telefondan bilgi edinebilirler. Proðram hakkýndaki geniþ bilgileri www.hisar-bab.de internet adresimizden bakabilirsiniz. lonunda hacýlarýný cemaatle buluþturdu. Bölge Ýrþad Bþk. Adnan Yýldýz`ýn yönettiði program Gelsenkirchen- Buer Ýmam hatibi Nurullah Cavdarcý`nýn açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile baþladý. Hacýlarýn grup görevlisi Gelsenkirchen Merkez Camii imam hatibi Ýbrahim Kýlýç`ýn selamlama ve bilgilendirme konuþmasýndan sonra kafile Bþk. Abdullah Kodaman da selamlama konuþmasý yaparak okuduðu ilahi ve kasideler ile programa ayrý bir renk kattý. Gelsekirchen Hassel Cemiyet imam hatipi Abdulaziz Durmaz`ýn selamlama konuþmasýndan sonra cemiyette öðrenim gören kýz ve erkek talebeler de ilahileri ile programa iþtirak ettiler. Programda IGMG Marl Kuba Camii Ýmam Hatibi Þuayip Çalýþkan ve Bölge Bþk Özcan Kuri de katýlarak birer selamlama konuþmasý yaptýlar. Günün mana ve ehemmiyetini içeren konuþmayý IGMG Genel Merkez Ýrþad Bþk. Ahmet Özden yaptý. Salonu dolduran kalabalýk cemaate yönelik yaptýðý mana ve duygu dolu konuþmasýný bitirirken Ahmet Özden herkesi Milli Görüþ Teþkilatýnýn düzenlediði kurban kampanyasýna katýlmaya davet etti. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr dosya üphesizki, Onlarýn ne etleri ne de kanlarý Allah’a ulaþýr; fakat O’na sadece sizin takvânýz ulaþýr. (Hacc: 37) Kurban; Ýbrahim ve Ýsmail’in baba-evlad sevgisi ile Hakk`a teslimiyet duygularýnýn harman olduðu kutsal bir sünnettir. Ýbrahim`de Ýtaat`ýn, Ýsmail`de teslimiyetin, Cebrail`de sadakatin, Muhammed (s.a.v)de Kurbiyyetin, Ümmetinde ise kardeþlik ve dayanýþmanýn sembolleþtiði üstün bir ibadettir. Sevgi medeniyetinin inþa unsurlarýndan biridir. Allah sevgisinden insan sevgisine, hayvan sevgisine uzanan bir inþa eylemi, hayata yeniden dönme hareketidir. Bencillik ve Ego`dan vazgeçerek diðergamlýlýðýn, ulvi gayelerin kesiþtiði kavþaklardan biridir. Allah`a yaklaþma ve onun rýzasýný kazanma, Allah`ýn hatýrlanmasý, yeryüzündeki bütün mahlukatýn, Allah`ýn mülkü olduðunu bilip, insanlarýn istifadesine verilmiþ olduðunun göstergesidir. Ýþte kurban insana zamanla sahip olduðu mülkün, baðýn bahçenin, servet ve paranýn Allah`ýn bir lütfu olduðunu hatýrlatýr. Kurban`la beraber aylarca et yüzü görmemiþ, temel gýda maddelerinden yoksun Adem`in çocuklarýna, Bilal`in torunlarýna sadece et göndermiyoruz. Bununla beraber her þeyden önce ümidi, hayata Seite 33 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir P aderborn þehrinden bu yýl Hacca gidecek olan hacý adaylarý, müslüman kardeþleriyle helalleþmek, ayný zamanda Mekke ve Medine`ye kardeþlerinin selamýný götürmek için vermiþ olduklarý “Hacc Yemeði” Paderborn DÝTÝB Fatih Murat ÝLERÝ Þ [email protected] tutunmayý, sevdadan vazgeçmemeyi, kardeþliði, fedekarlýðý, sevgi, huzur ve barýþta yeniden dirilmeyi götürüyoruz. Afrika`da su kuyusu, Bangladeþ`te yetimevi, Keþmir`de saðlýk ocaðý, Tusinami`nin vurduðu Bande Ace`de yine kimsesizlerin sýðýnaðý oluveriyoruz. Bu bir vesile, hayýr köprüsü Bu köprüde, farklý olanlar, bir sözü ve iddiasý olanlar buluþur, fedakar insanlar kesiþir, hayýrhah cömert yürekler yarýþýr, böylelikle dünyayý hatta evreni kuþatan bir rahmet ve bereket zinciri oluþur. hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Bir Hayýr Köprüsü Olarak KURBAN Bir Kurbandan ne mi olur? Milyonlarca mazlum ve maðdurun yüzünün gülmesine, hayýr dualarýnýn arþa uzanmasýna vesile olur. Kalplerin yumuþamasýna, þefkat ve yardýmlaþmanýn yerleþmesine, iyiliklerin yaygýnlaþmasýna aracý olur. Rahmeti celb, kaza ve belayý def eder, zengin, fakir, zayýf güçlü arasýnda bir diyalog, iletiþim aðý kurar. Burada 2006 yýlýnda Kurban Kampanyasýnda dolayý bulunduðum Bangladeþte yaþadýðým bir anýmý sizlerle paylaþmak isterim. Bayramýn son günüydü. Mihmandarým, orada bize rehberlik yapan arkadaþa bir telefon geldi. Birden yüzünün solduðunu, moralinin bozulduðunu gördüm. Ne olduðunu ýsrarla sormam üzere þöyle dedi, 3040 bin kiþinin yaþadýðý bir þehirdeki STK gönüllüsü bir öðretmen, þehirlerinde daðýtýlmak üzere hiç kurban kesilmediðini söyledi. Kaldýysa kendilerine de bir kurban göndermemizi, dolayýsýyla þehirlerinde bu ibadetin ifasýna yardýmcý olmamýzý istedi. Ýþte bir Kurban demek, bir þehirde bu ibadetin gerçekleþmesi demek. Dengesiz gelir daðýlýmýnýn ve uçuruma varan farklýlýklarýn hakim olduðu Paderborn Hacý adaylarý DÝTÝB Fatih Camii`nde vermiþ olduðu Hacc yemeðinde biraraya geldi Cami´inde büyük bir katýlýmla gerçekleþmiþtir. Ayný gün ve saatlerde Bad Lippspringe Mimar Sinan Camisinde de yapýlmýþ olan programla birlikte Paderborn ve çevresinden Hacca gidecek olan kardeþlerimizin heyecan ve mutluluklarý müslüman kardeþleri tarafýndan paylaþýldý. Paderborn DÝTÝB Fatih Camii´inde gerçekleþmiþ olan Mevlüt programýna ev sahipliði yapan Camii Baþkaný Nafiz Yaþar beyle birlikte Camii Ýmamý Mehmet Emin Özcan beyin yaný sýra IGMG Hicret Camii Ýmamý Muhiddin 33 dünyamýzda, her geçen saniyede binlerce çocuðun öldüðü günümüzde, ulaþýlmasý gereken milyonlarca insan beklerken, sadece þikayet eden, bu iþin edebiyatýný yapýp mangalda kül býrakmayan, geçmiþi suçlayan geleceði görmeyen, karanlýða küfreden, yani dolaylý, dolaysýz sorunlarýn bir parçasý olanlar için bir fýrsattýr KURBAN. Çorbada tuz, biber olmaktýr, Bir çýra, bir fenerdir, Bir adým, bir çiçektir, Bir sevda bir ateþtir, Hayýr köprüsüne bir çakýl, bir mýh olmaktýr. Hani derler ya, Bir mýh bir nalý, bir nal bir ayaðý, bir ayak bir atý, bir at bir komutaný, bir komutan bir milleti zafere götürürmüþ. Öyleyse, Gelin bu bayramda yolu gözleyenleri, kapýyý gözetleyenleri sevindirelim. Kurbanlarýmýzla ümmetle kucaklaþalým, haram iþlemeyen aðýzlarýmýzla dua etmiþ olalým! Nasýl mý.? Günahsýz, biçare miskinler, çocuklar, garipler size dua ettiðinde haram iþlemeyen aðzýnýzla dua etmiþ olursunuz diyor, o güzel Peygamberimiz. Kurbanlarýmýz, ellerimizden tutup, bizleri Rabbin yakýnlýðýna götürsün. Sýrattan þimþek gibi geçmemize ve Hakk`ýn rýzasýna ermemize vesile olsun. Akkiraz ve diðer misafir hocalarýn da katkýlarýyla misafirler çok güzel bir çekilde aðýrlanmýþ, bu vesile ile Paderborndeki müslümanlarda bir kez daha sýcak bir kardeþlik ortamýnda biraraya gelme fýrsatý buldular. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr 34 Seite 34 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ruhr-A Kadýnlar Teþkilatý Eðitimciler Toplantýsý I GMG Ruhr-A Bölgesi Kadýnlar Teþkilatý Temel Eðitim ve Gençlik Eðitim Kurslarý bilgilendirme toplantýsý Dortmund Bölge Merkezinde yapýldý. Kurs sorumlularýnýn ve yöneticilerin katýldýðý toplantý GEK Baþkaný Feyza Þahin´in okuduðu güzide Kur`an-ý Kerim ile baþladý. Toplantýda Kadýnlar Teþkilatý Ruhr-A Bölge Baþkaný Havva Yazýcý kýsa bir selamlama konuþmasý yaptý ve gelen eðitimcilere I GMG Düsseldorf Bölgesi 2009-2010 1. Çalýþma yýlý, Þube Baþkanlarý, Hocaefendiler, Egitim, Sosyal Hizmetler Baþkanlarý Toplantýsý Krefeld`de yapýldý. Avrupa`nýn en büyük sivil toplum kuruluþu olan Ýslam Toplumu Milli Görüþ Düsseldorf Bölgesi 2009-2010 Çalýþma yýlý, Þube baþkanlarý, Eðitim, Sosyal Hizmetler hoca efendiler toplantýsý Krefeld Hacý Bayram-ý Veli camiinde yapýldý. Açýlýþ Kur`an-ý Kerimini Mülheim imam hatibi Hasan Yeþilýrmak Hocaefendi tarafýndan okundu ve yoklamaya geçildi. Düsseldorf Bölgesi Teþkilatlanma Baþkaný Erdoðan Ok tarafýndan yapýldý. IGMG Düsseldorf Bölge Baþkaný Yaþar Erim Þube Baþkanlarýna katýlmalarýndan dolayý teþekkür etti. Ev sahibi cemiyet baþkaný Suat Uludað`a Þube baþ- baþarýlar diledi. Daha sonra Bölge Eðitim Baþkaný Nimet Bolat eðitim hakkýnda bir semineri verdi. Akabinde toplantýnýn ana konusu olan TEK ve GEK´in kurs sorumlularýna 2009/2010 çalýþma yýlý ile alakalý faydalý bilgiler verildi. GEK baþkaný Feyza Þahin´in hazýrlamýþ olduðu seminerde azmin ve sabrýn önemine deðinildi. Toplantý TEK Baþkaný Bünya Derin´in okumuþ olduðu AþrýÞerif ile son buldu. hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Ruhr-A Kadýnlarý Þube Baþkanlarý Toplantýsý I GMG Ruhr-A Bölgesi Kadýn Kollari Bölge Yönetimi ve Þube Baþkanlarý Gelsenkirchen Tuðra Camiinde bir araya geldi. Toplantý Bölge Ýrþad Bþk. Betül Özbay’ýn okuduðu Kur’an-ý Kerimle baþladý. Eðitim Bþk. Nimet Bolat gündemi takdim ettikten sonra yoklamayý yaptý. Bölge Bþk. Havva Yazýcý yaptýðý selamlama konuþmasýndan sonra genel bir bilgilendirme yaptý. Bilgilendirmeden sonra BYK tanýtýmý yapýldý. Tanýtýmýn ardýndan Gençlik vekili Saniye Yanaz; Hira Projesi hakkýnda þube yöneticilerine bilgilendirme yaptý. Hira Projesi tanýtýmý yapýldý. Ardýndan Bölge Teþkilatlanma Bþk. Harun Çaylan bir seminer verdi. Yönetici- nin El Kitabý ve Ýdeal Þube cd`sinin her þubede bulunmasý ve bütün idarecilere ulaþmasý gerektiðini söyledi. Daha sonra Bölge Kurban Sorumlusu Ahmet Yazýcý söz aldý. Bölge Kurban Sorumlusunun açýklamalarýnýn ardýndan, Zekat-Fitre-Þube birincisi Ge-Hassel Þubesine teþekkür edildi ve hediye sepeti verildi. Ayrýca Ge–Resse Þubesine teþekkür edildi ve hediye sepeti verildi. Daha sonra Genel Merkez Çocuk Kulübü Bþk. “Ýslamda Çocuk Eðitimi” adý altýnda bir seminer verdi. Seminerden sonra ikindi namazý ve yemek molasý verildi. Bölge TEK Bþk. Bünya Derin’in okuduðu Kur’an-ý Kerim ve yaptýðý duanýn ardýndan toplantý baþarýyla sona erdi. IGMG Düsseldorf Bölgesi Þube Baþkanlarý ve Ýdarecileri Krefeld`de Biraraya Geldi kanlarýna ev sahipligi yaptýgý için ayrýca tebrik ederek konuþmasýna þöyle devam etti. Bizlere çok büyük görevler düþtüðünü, hizmet bekleyenler oldugunu bizlere ihtiyacý olan bir çok mazlum insanýmýz var onlarý mahçup etmemek için çok çalýþmak durumundayýz diye konuþtu. Egitim konusunda yeni ataklar içinde olduklarý söyledi. “Ýslamiyet’in, barýþ ve kardeþlik dini olduðunu,”bu duygularýn yaklaþan kurban Bayramý dolayýsýyla daha çok yükseldiðini söyledi. Muhtaçlara haber aslýnda her zaman yardým etmenin Ýslam’ýn ruhuna uygun olduðunu bildiren Düsseldorf Bölge Baþkaný Erim “Bu tür hizmetler kurban ayýnda daha çok artar. Çünkü dindar zenginler, yoksullarýn halini Kurban Bayramý gelince daha iyi anlar” dedi. IGMG Genel Merkez Fetva Kurulu Baþkaný ayný zamanda Düsseldorf Bölgesi sorumlusu Hulisi Ünye de çok önemli konularda baþkanlarýn þu iþlere dikkat etmelidir dedi. Ciddiyetli, gayretli, metedlu olmak sonuna kadar çalýþ- mak bizim için önemli dedi. Genel Merkez olarak her noktada Milli Görüþü anlatmaya devam ettiklerini bu hizmetlerin artarak devam ettýrmek zorunda oldugumuzun bilincindeyiz diye konuþtu. Eðitim Baþkaný Þinasi Þimþek, Irþad Baþkaný Mustafa Bildik,Teþkilatlanma Baþkaný Erdogan Ok, Sosyal Hizmetler Baþkaný Selahattin Çakýr, Duisburg Stadtverband Baþkaný Mehmet Rüzgar, gerekli çalýþmalar hakkýnda bilgilendirme yaptýlar. Düsseldorf Bölge Gençlik Baþkanýna vekale- ten toplantýya iþtirak eden Teþkilatlanma Baþkaný Abdullah Yýldýrým, Avrupa Çapýnda Gençligin içinde bulunduðu durumun farkýndayýz bu yüzden Gençlik bizim için çok önemli olmak da zorunda diye konuþan Yýldýrým, yýldýz projesini çok önemsediklerini böylece yýllar içinde bize faydalý gençleri aramýza katabileceklerini söyledi. Ýslam Toplumu Milli Görüþ Düsseldorf Kadýn Kollarý Baþkaný Nefiye Ermiþ de kadýn kollarýnýn yapmýþ olduklarý çalýþmalar hakkýnda gerekli açýklamalar yaptýlar. Islam Toplumu Milli Görüþ Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan toplantýya katýlarak son güncel konular hakkýnda bilgilendirmede bulundu. Dilek ve temennilerin ardýndan, kapanýþ Kur`an-ý Kerimini Hasan Zer, Hocaefendi tarafýndan okundu ve program sona erdi. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Tacettin ÞÝMÞEK K ur’an’a bakýldýðýnda þunu çok rahatlýkla görebiliriz; Hz. Ýbrahim öncesi peygamberlerin hayatlarý Hz. Nuh hariç detaylý olarak anlatýlmaz, sadece isimleri anýlýr. Adem kýssasý insanlýðýn yaratýlýþ kýssasýdýr. Bizlere insanoðlunun hangi özelliklerde, yeteneklerde yaratýldýðýnýn ipuçlarýný verir. Adem kýssasýnda da bir çok “kök-deðer” gündeme getirilir: Adem ve eþi iþledikleri hata karþýsýnda tevbe edip Allah’a sýðýnmýþlardýr. Azgýnlýk göstermemiþ, Allah’ýn yol göstericiliðine kulak vermiþ ve baðýþlananlardan olmuþlardýr. Ýþte insanýn kendini müstaðni (kendini yeterli görmek, tanrýlaþmaya yeltenmek; [96:6-7]) görmeyerek azgýnlaþmaktan uzak kalmaya çalýþmasý bir “kök-deðer”dir. Kök-deðerler’in tarihî sýralama gözönünde bulundurulduðunda, etraflýca verildiði kýssa Hz. Nuh’un kýssasýdýr. Hz. Ýbrahim ise bir nevi merkeze oturtularak, Hz. Musa, Hz. Ýsa ve Hz. Muhammed öncesi “kök-deðerler”in temsilcisi, yaþayaný ve yaþataný olarak sunulur. Dahasý onun üzerinden Yahudi ve Hýristiyanlara bir çaðrý yapýlýr: Aranýzdaki üstünlük, kurtulmuþluk kavgalarýný býrakýn, Ýbrahim’in hanif (doðruya yönelmiþ) yoluna, “kök-deðerler”in içselleþtirildiði, yaþandýðý yola dönün! Kur’an’ýn deyiþiyle Ýbrahim ne Yahudi ne de Hýristiyan idi, o Allah’a yönelen, O’na içten baðlý olan (muhlis), ahiret yurdunu düþünen, basiret sahibi, Rabb’inin nimetlerine þükreden hanif bir Muslim; Allah ile olan irtibatýný köklü ve sürekli kýlan, alemlerin Rabb’ine teslim olmuþ birisiydi. Kýsacasý o güzel bir örnek (usvetun hasene) ve bir önder idi. Peki nedir, Hz. Ýbrahim’in insanlýðýn gündemine taþýdýðý, dirilttiði bu kök-deðerler? Bu kök-de- Seite 35 hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Ýslam, Ýman “Kök-Deðerler”in dirilticisi: Hz. Ýbrahim ðerler; tevhid, namaz, infak (paylaþmak; sadaka, zekat vs.) ve hac’dýr. Aslýnda bütün diðer “deðerler” tevhid esasýndan mütevelliddirler. Kýsacasý hayat “Ýman ve Salih Amel” (ýslah eden eylemler) gibi iki kök-deðer üzerine kurulmalýdýr. Allah’ýn insanlara unuttuklarýný, fýtratlarýný bozup ve sonucunda azgýnlaþarak ilk etapta kendilerine, akabinde çevrelerine zulmetmeye baþladýklarýný hatýrlatmak (zikr) için gelen bütün Resullerin, Nebilerin insanlarý çaðýrdýklarý bu iki “kök-deðer” olmuþtur. Ýnsan ile Allah arasýna sokulan putlarý kýrmaya çalýþandýr Ýbrahim Hz. Ýbrahim sonuçta bir put kýrýcýdýr. Ancak bu put kýrýcýlýðý taþtan vs. yapýlmýþ bir kaç putu kýrmak olarak anlarsak Hz. Ýbrahim’e büyük haksýzlýk yapmýþ oluruz. Allah’ýn yarattýðý eserlere bakarak, O’nun varlýðýný vicdanlarýmýzda hissedebileceðimizin örnekliðini vermiþtir o. Ýbrahimî okuyuþ olarak adlandýrabileceðimiz tarzda bütün dikkatleri nesnelerden, o nesnelerin yaratýcýsýna, Allah’a çekmiþtir. Hz. Ýbrahim vermiþ olduðu ay, yýldýz ve güneþ örnekleri üzerinden, bu mu/bunlar mý benim Rabbim? þeklinde, soru tarzýyla insanlarý düþünmeye sevketmiþ ve böylece bütün dikkatleri bu nesnelerin yaratýcýsý olan Allah’a yöneltmiþtir. Þükreden (Þakir) ile müþrik arasýndaki fark iþte burada ortaya çýkmaktadýr. Þükreden kiþi bizatihi nesnelere yönelmeyip, nesnelerin yaratýcýsýný gören kiþidir. Müþrik ise nesnelerin yaratýcýsýný göremeyip nesnelere yönelen, onlarý tanrýlaþtýran kiþidir. Bunlarýn tahtadan, taþtan, betondan vs. olmasý hiç önemli deðildir. Halbuki nesneler birer iþarettir, insaný Allah’a götüren, yönelten göstergeler. Týpký Allah’ýn sözlü ayetleri (iþaret, gösterge) gibi. Putlar sadece insanlarýn birer isimlendirmelerinden ibarettirler. Yani sanaldýrlar, onlarýn hiç bir gerçekliði ( [53:23]) (hakikat) yoktur. Ýbrahim’in yolunu takip eden kiþi Allah’ýn bütün mevcudatýn varlýk kaynaðý olduðunu görendir, bilendir. Varlýk alanýna çýkmýþ her varlýk O’nun sürekli yaratmasýyla, yaratýlmýþlarýn hayatlarýný devam ettirebilmelerinin bütün gereklerini ortaya çýkarmasýyla hayatiyetini sürdürür. Allah olmazsa hiçbir þeyin ol(a)mayacaðýnýn bilincidir bu. Herþey O’nundur, bütün kainat O’na aittir. O’nun “kun” emriyle yarattýðý kainatýn O’nun sürekli ilgisi olmadan çökeceðini, yok olacaðýný unutmayalým. Herþeyin O’na ihtiyacý vardýr, O’nun ise hiçbir þeye ihtiyacý yoktur. O varlýðý ve birliði ile bölünmez bir bütündür (Samed). O, saf gerçek, mut- lak hakikat, mutlak kemâl ve mutlak iyidir. O’nun ne bir zýddý ve ne de bir benzeri vardýr. O sebepsiz olarak vardýr ve bunun için zorunlu “Varlýk”týr (Vacib’ul Vücûd). Böylece her varlýðýn mutlak sebebidir. Allah’ýn kendisi Hayy olduðu gibi hayatý yaratan da O’dur. Bütün nimetleri bahþeden O’dur. Ýnsandan istenilen ise “Yaratýcý ve Rabb” olarak Allah’ý kabul etmesi, “Tevhid ve Salih Amel” ile hayatýný anlamlandýrma uðraþýsý içerisinde olma gayretidir. Ýþte Hz. Ýbrahim’in insanlara anlatmak istediði budur. Allah’ý unutarak, araya putlarý koyarak dünyevileþmeyin, O’nunla olan irtibatýnýzý koparmayýn. Nisbetli bir kiþilik (ubudiyyet) ile bu dünya hayatýnýzý anlamlý kýlma çabasý içerisinde olun. Alemlerin yaratýcýsý olarak Allah’ý bilen, kavrayan insan O’nun ayný zamanda alemlerin Rabbi olduðunu da görür. Hz.Ýbrahim’in Þuara Suresi’nde belittiði gibi: Ýnsaný yaratan, ona hidayet veren (yol gösteren) O’dur. Ona yediren ve içiren, hastalandýðýnda þifa verecek olan O’dur. Onu öldürecek ve sonra diriltecek olan da O’dur. Yani dönüþ þüphesiz Rabb’edir [96:8]. Din günü [1:3]) hatalarýmý baðýþlayacaðýný ummakta olduðum da O’dur ([26:69-83]). Paylaþým ahlaký ile dünyevîleþmenin önüne 35 geçendir Ýbrahim Günümüz dünyasýnýn en büyük sorununun “paylaþým” olduðunun farkýnda mýyýz! Allah yeryüzüne rýzký potansiyel olarak indirmektedir. Bizlerden ise adil bir þekilde paylaþmamýzý istemektedir. Malýn sadece zenginler arasýnda dolaþtýrýlan bir þey olmasýný Allah menediyor [59:7]..Allah’ýn bizlere emridir infak, yani paylaþmak (Hadid Suresi, [57:7]). Hz. Ýbrahim bu yönüyle de bilinmez mi? “Halil Ýbrahim sofrasý” deyimi vardýr. O, yolda kalmýþlara, misafirlere, ihtiyaç sahiplerine kol kanat gerendir. O, mal (ekonomik güç) ve oðullarla (siyasi güç) övünen ve bunlarýn insaný kurtaracaðýný düþünen biri deðildir. Ýbrahim, karþýtlarýný Allah’ý býrakýp dünya hayatýnda aralarýnda sevgi baðý olarak putlarý kabul eden, böylece nesnelere yönelerek dünyevîleþmeyi asýl haline getiren kiþiler olarak yerer ([29:25]). Sad Suresi’nde Hz. Peygamber’e ve dolayýsýyla bizlere, güç ve basiret sahibi olan kullara; Ýbrahim, Ýshâk ve Ya’kûb’un hatýrlatýlmasý belirtildikten sonra, Allah’ýn onlarý asýl yurdu (Ahiret) düþünen ve içten baðlý (ihlas) kiþiler kýldýðýndan ve onlarýn iyilerden (hayr) olduklarýndan bahsedilir ([38:45] [38:46] [38:47] [38:48] [38: 49]). Burada da üç “kök-deðer”e deðinildiðini görüyoruz. Asýl olanýn ahiret yurdunu düþünerek, içten baðlý olarak ve hayýr üzere bulunmaya çalýþarak bu dünya hayatýnýn yaþanmasý olduðuna. Yapýlmasý gerekenin yeryüzündeki nimetler karþýsýnda onlarý Vareden’e þükrederek, onlarý paylaþarak, adaleti saðlamaya çalýþarak, ihtiras peþinde koþmayarak, zulümden uzak durarak bu dünya hayatýmýzý anlamlý kýlmak olduðunu unutmayalým. Ve bizleri kurtaracak (felah) olan da bu ýslah edici eylemler olacaktýr. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 36 Kendini kök-deðerler için, onlarýn yaþatýlmasý için adamak: Kurban Hz. Ýbrahim’in oðlunu boðazlama giriþimini nasýl anlamamýz gerekir? Kur’an’da Allah’ýn Ýbrahim’den oðlunu kesmesini istemesini (emr) göremiyoruz. Ýbrahim’in oðlunu rüyasýnda boðazladýðýný gördüðünü, durumu oðluna açtýðýnda oðlunun bunu bir emr olarak algýlayýp teslimiyet gösterdiðinden bahseder Kur’an. 1 0 Kasým`dan Ýtibaren Ýstanbul Anadolu Yakasýna Uçuþlar Baþladý. Türk Havayollarý Köln Bölge Müdürlüðü Türkiyeyle eþ zamanlý olarak Sabiha Gökçen Havalimanýnýn tanýtýmýný Almanya`da yaptý. Neden Almanya? Zira Sabiha Gökçen Havalimanýna inen uçaklarýn % 35`lik kýsmý sadece Almanyadan kalkýyor. Proðram Köln Ýnter Continantal Otel`de 200 kadar davetlinin katýlýmýyla gece geç saatlara kadar sürdü. Tanýtým gecesine T.C. Köln Baþkonsolosu Mustafa Kemal Basa THY Köln Müdürü Ýsa Al Köln/Bonn havalimaný Genel Meneceri Ullrich Stiller, Sabiha Gökçen Havalimaný Kurumsal Ýletiþim Uzmaný Erdal Bey, THY Köln personeli ve acentalarý, özel davetliler yoðun bir katýlým saðlayan görsel ve yazýlý basýn mensublarýnýn yaný sýra Sivil Toplum temsilcileri de hazýr bulundular. Programýn açýlýþ konuþmasýnda Köln`ün yeni T.C. Baþkonsolosu Mustafa Kemal Basa “Bayrak taþýyýcý THY`nýn özellikle son yýllarda imza attýgý” baþarýlarýnýn altýný çizerek konuþmasýný þöyle sürdürdü. “Ýstanbul`un sadece Anadolu yakasýnda Avrupadaki pek çok ülke nüfusundan daha fazla insan yaþamaktadýr. Köln/Bonn Sabiha Gökçen seferleri ziyaret, fuarlara katýlým, iþ baðlantýsý kurmak, vb. 13:20 Uhr Seite 36 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ýbrahim en çok sevdiði varlýðý kurban etmek isteyerek rüyayý gerçekleþtirmiþtir. Bir insanýn boðazlanmasý sözkonusu olmadýðýndan ona fidye olarak büyük bir zibh’in verildiði belirtilir Saffat Suresi’nde ([37:102-109]). Kur’an’ýn tabiriyle Hz. Ýbrahim ve oðlu bu apaçýk imtihaný baþarý ile vermiþlerdir. Hayvan boðazlama bu olayý hatýrlatan bir semboldür (mensek) (Hac Suresi [22:34-38]). Her yýl Kur- hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 ban Bayramý ile, hayvan boðazlanarak bu olay yâd edilir. Þimdi Hac Suresi’nde de belirtildiði üzere (Hac Suresi, [22:37]) bu hayvanlarýn etleri ve kanlarý Allah’a ulaþmadýðýna göre ulaþanýn bizim takvamýz olduðuna göre fidye olarak verilen büyük bir zibh’den ne anlamamýz gerekir? Kurban edilen þeylerin büyüklüðüne göre insanýn deðeri Allah katýnda artar. Alak Suresi’nin son ayetinde ([96:19]) belirtil- diði insan secde ederek, Rabb’in sözlü ve kevnî ayetlerine kulak vererek O’na yakýnlaþýr (karebeKurban). Ýnsanýn kendini “kök-deðerler” için adamasý (fidye), onlarýn yaþatýlmasý için her türlü çabayý verdikten sonra, canýný verme noktasýnda bu deðerlerin yaþayacaðýný görüp, verilecek en son þey olan caný feda etmesi deðil midir büyük bir zibh? Ýbrahim kýssasýnda anlatýlanlar, gündeme getirilen- THY Köln`de Sabiha Gökçen Havalimaný`ný Tanýttý amaçlarla Köln`e gelmeyi planlayan ayrýca Ýstanbul`un Anadolu yakasýnda yaþayan vatandaþlarýmýz ve iþ adamlarýmýz için kolaylýk saðlayacaktýr. Yeni güzergahýn hayýrlý olmasýný diler buradan tüm THY personeli kutlar ve davetlilere saygýlar sunarým” dedi. Gecenin ev sahibi THY Köln müdürü Ýsa Al açýlýþ konuþmasýnda davetlilere hitaben “…..bu gün THY Köln Müdürlüðü olarak çok önemli bir baþlangýcýn þahitleri olmak için sizleri davet ettik. Ýstanbul Atatürk Havalimanýnda oluþan slot darboðazýndan dolayý zorlaþan operasyon þartlarýna çözüm bulmak için, Sabiha Gökçen yolcularýna hitap etmek için, Sabiha Gökçenden de uçuþ imkaný sunarak Atatürk Hava Limanýndaki rakiplere karþý avantaj saðlamak ve uçuþ aðýmýzý güçlendirmek için, Atatürk Hava Limaný üzerinden dünyanýn 76 ülkesine ve 121 yurt dýþý noktamýza uçurduðumuz transit yolcularýmýza yer açmak için, ikincil meydanlara uçarak maliyet avantajý saðlamak için, iç hatlara simetrik baðlantý verebilmek için, THY`nýn Sabiha Gökçen Hava Meydanýna daha yoðun ve kapsamlý bir operasyon yapma mecburiyeti doðmuþtur” diyen Al daha sonra konuþmasýný þöyle sürdürdü. “Bundan dolayýdýr ki THY Almanya`nýn Berlin, Hannover, Köln, Stuttgart þehirlerinden SAW`a sefer düzenlemeye karar vermiþ ve Allah na- sip ederse 10 Kasým itibariyle Kölnden her gün uçmak üzere ilk seferimizi baþlatacaðýz. Hayat tüm dünyada THY ile daha keyifli olacak, ayaðýnýzý yerden kesmeye devam edip sizi daha yükseklere uçurmaya devam edeceðiz. Hepinizi kurumum adýna saygýyla selamlýyorum” dedi. Köln/Bonn havalimaný müdürü Ullrich Stiller “Merhaba” diyerek Türkçe hitapla kýsa bir selamlama konuþmasýnýn ardýndan Türkiyeden proðrama katýlan Sabiha Gökçen havalimaný Ýletiþim Uzmaný Emrah Bey slayt destekli daha çok teknik ve rakamsal verilerle ÝSG hakkýnda informasyon takdiminde bulundu. Emrah bey satýr aralarýnda Ýstanbul Ana- dosya ler tabii ki, bunlarla sýnýrlý deðildir. Bu yazýda asýllara iþaretle yetinilmiþtir. Vahyin, Hz. Ýbrahim’i Nuzul Vasatý’nda gündeme getirme tarzýnda kavmî kökenin deðil de deðerlerin belirleyici olmasý gerektiðine göndermede bulunduðunu da söyleyebiliriz. Büyük bir ihtimalle Hz. Ýbrahim ne Arab, ne de Ýbranî idi. Seçilmiþlik kan baðýndan kaynaklanmaz, bilakis deðerlerden neþet eder. dolu yakasýnda kýrmýzý ýþýk engeline takýlmýyacaðýnýz tek havalimanýdýr.” dedi. ÝSG 25 milyon yolcu kapasitesi 4718 araçlýk katlý otopark ve yine 72 otobüslük otoparký 128 odalý havalimani oteli, her türlü uçaða iniþ imkaný saðlýyabilen 3000 metrelik pisti, 8 geniþ 16 orta gövdeli ucaða eþ zamanlý hizmet verecek çoklu uçak park ettirme sistemiyle 32 adet XW ünitesi, 112 adet ceck-in ve 24 adet self check-in kontuarý vip bölümü 5000 metrekarelik restoran 4500 metrekarelik duty free alanýyla 30 ayda bitmesi öngörülürken 18 ay gibi rekor sürede 430 bin metrekaresi kapalý 500 bin metre kare insaatý, tamamý 500 milyon euroluk bir yatýrýmla Limak, GMR ve Malaysia Airports Holding Berhad ortaklýðýyla 31 Ekim 2009 bu gün Baþbakan Recep Tayyip Erdogan tarafýndan hizmete açýldýðýnýn altýný çizdi. THY Köln müdürlüðünce düzenlenen gecenin ilerliyen bölümlerinde kurum içinde uzun yýllar görev almýþ personele ve en iyi derece yapan acentalara plaket sunuldu. Hüseyin Cetinkaya altýn, Bülent Bora ve Nedim Arseven`e gümüþ rozet ödülüyle taltiflendirildiler. Öte yandan Köln/Bonn havalimaný Genel Meneceri Ullrich Stiller`e de plaketini Köln Baskonsolosu Mustafa Kemal Basa takdim etti. 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr özel köþe Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir M. Salih AYDIN Sevgi Dolu Bir Bahçe… Önce ALLAH’ýn yüce selamý ile baþlarým. ALLAH’ýn Selamý Rahmeti ve Bereketi üzerinize olsun. Ey insanlar, insaným sananlar, kendini insanlýða adadým zannedenler. Yaþamýn güzelliklerini yaþamadan baþkalarýna zehir edenler. Yaþamýn gayesi’ni hedef edinmeyip, nefsin gayesini hedef edinenler. Niçin tatlý bir yaþam var iken tatsýz bir yaþama dönüþtürülür. Ýnsanoðlu dünyaya yemek ve içmek için gelmemiþtir. Hayvani gayeyi tatbik etmek için de gelmemiþtir. Onlar sadece bir vesiledir. Hayatýn yaþam gayesini bulamayanlar boþluk içinde yüzenlerdir. Tabii onlar kendilerine yanlýþ yollarda yararý olmayan bir oyuncak ararlar. Izdýraplarýn dinmediði acýlarýn sönmediði bu zamanda zalimlerin bilmediði bir þey var ALLAH (c.c.) gerçekleri perdeleyen nefs putu çeþitli bahanelerle ortaya çýkmakta ve kýymetli zamanlarýmýz boþa harcanýp gitmekte baþkalarýný deðil kendimizi aldatmaktayýz. Sonra da çamura düþtüðünü anlayýp kurtulmak için daha da çamura batmakta onunla da kendine teselli aramaktadýr. Ýnsan ALLAH’ýn verdiði nimetlerin kýymetini bilmek istememekte kendini zavallý bir varlýk durumuna düþürmektedir. Üstün bir varlýk olduðunu bilemeden. Sevgi ALLAH (c.c.) sevgisidir, yaþamýn gayesi kendi düþüncelerini bu dünyada tatbik etme deðildir. Çünkü bu dünyada sýnýrlý bir ömür ve ödevi olan bir talebeyiz. Bir zaman sabýr denizinde yüzerek aþacaðýz. Eðer sabýr denizinde sabýr edemez isek alabora olur batarýz. ALLAH’ýn (c.c.) verdiði nimetlerin þükrünü eda etmek zorundayýz. Baþka þansýmýz da yok. Her nimetin kendi özelliklerine ve güzelliklerine göre yaþayarak, tadarak, hissederek, koklayarak, duyarak, konu- Seite 37 hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 Hacarabýn Serüvenleri [email protected] þarak, seyrederek yaþamýn güzelliðini anlamalý ve yaratana þükretmeliyiz vesselam. Sevgilerimle Wetzlar 01.06.97 Halil Aydýn. Vefatý 03.08.1997... Rahmetli oðlum Halil’in notlarýndan 02.11. 2009 günü doðum günü vesilesiyle geçmiþlerimizin ruhuna Fatiha… Doktor Vatandaþa Cevabý Verdi Hastanelerde ölüm oraný çok olduðundan vatandaþ doktora soruyor: —Doktor bey son zamanlarda ölüm vakalarý hastanelerde çoðaldý bunun sebebi ne olabilir ve hesabýný nasýl vereceksiniz? Doktorun cevabý ise: —Aksine mezar kazanlar, ölü yýkayanlar, kefen satanlar, sabun satanlar, fýrýncýlar, mevlithanlar, Kur’an Kurslarý, vatandaþ, mezar taþý yapanlar, akrabalarý, veraset düþen çocuklarý vesaire bize dua edecekler geriye ne kalýyor ki? Býrak onu da onlar düþünsün. Hacarabýn Tesbih hikâyeleri Bizi Nasýl Atlattý Bir zamanlar izinde babamla beraber Konya’yý gezmiþtik. Sonra Karaman’a döndük biraz sonra babam ortadan birden kayboldu. Biz ALLAH ALLAH bu adam nereye gider ne eder her tarafý didik didik taradýk sanki yer yarýldý Hacarap içine girdi. Aramadýðýmýz yer sormadýðýmýz kapý kalmadý sanki Hacarap diye biri Karaman’da yoktu. Hiç aklýmýzda olmayan þeyleri hep babam dü- 27 þünür ve hep þöyle söyler: —Benim kafamda kýrk tilki gezer hiçbirinin kuyruðu öbürüne deðmez. Nitekim öyle yapmýþ bizi Karaman’da uyutup ver elini tekrar Konya’ya. Orada gözüne kestirdiði bir tespih varmýþ ama parasý yok. Hemen muhterem Taþkentli Mustafa abimin evine ve ondan parayý alýr almaz doðru tespihcide soluðu alýyor. Tespihi alýyor ve Karaman otobüsüne biniyor. Gelelim Karaman’a biz tabir yerindeyse yerimizde duramýyoruz. O sýcakta haþat olduk Hacarap hala ortalýkta yok. Akþam kararmakta tam o sýrada çýkagelmesin mi? Biz tam posta koyacaðýz, bir yaygara bir gürültü, bir þiþti ortada, bir gitti geldi, suçlu suçsuz, suçsuz suçlu oldu. Meðer her þeyi kafasýndan hesaplamýþ basarsam gürültüyü onlarda susar. Biz de kendisi hasta olduðu için, bir yerlerde düþüp kalýr telaþýndayýz. Anlayacaðýnýz hem yorulduk hem azar iþittik… Annem Babama Para Vermese O da Borç Yapar Babam her izine gittiðinde tanýdýk bir gümüþçü var ondan alacaðýný gizlice alýr. Ýzinden dönünce de benim filan gümüþçüye þu kadar filan tespihçiye þu kadar filan saatçiye þu kadar borcum var der ve parayý gönderirdik. Bir seferinde de insanlýk bu ya tespih parasýný unutmuþ Türkiye’den bir telefon Hacarap bizim para nerede kaldý iste o zaman evde fýrtýna koptu ve elinden kontosu da kartý da annem ve kar- deþlerim tarafýndan alýndý. Haline çok acýdým oyuncaðý elinden alýnmýþ çocuk gibi mahzundu... Hacarabýn Koleksiyonlarý Karaman’da da baþka yerlerde olduðu gibi eski dededen kalma çok kýymetli tesbihler var. Babam bunlarý almak için camileri dolaþýr dururdu. Her izinde en az birini alýr gelirdi yani koleksiyoncu idi. Almanya’ya gelince de bu filan hocanýn tespihi bu filan aðanýn tespihi der sevinirdi. Bir tarafa cep saatlerini dizer, bir tarafa gümüþlerini dizer, bir tarafa tespihlerini dizerdi. Þimdi camilere tesbih yapar kýrýlanlarý ve eksikleri tamir eder. Karaman Denince Deðiþik Hocalarýmýz Akla Gelir Önce Karasakal Hoca Peygamber Niçin Kabak Yerdi? Ýþte onlardan birisi: Hocaya bir gün sormuþlar; "Hocam Peygamber Efendimiz (s.a.v) kabaðý niçin çok severdi" diye hoca da tatlý ihtiyacýný oradan karþýladýðýný söylemiþ ama adam tekrar sormuþ; - o kadar tatlý varken neden kabak- deyince Karasakal taþý gediðine koymuþ "Þöbiyet vardý da yemedi mi" OT BÝTMEZ YERLER Karasakal Hoca'ya sorarlar: - Batýla hizmet eden partilere oy ve boy verenler cennete gider mi hocam? — Ne dersin hoca? Gi- 37 der dese bir türlü, gitmez dese bir türlü, ama Hoca'nýn ince zekâsý hemen anýnda bir çözüm üretir: - Takmayýn kafanýza der, Allah'ýn rahmetinden umut kesilmez. Onlarý da cennetin ot bitmez yerlerine sürüverirler giderler caným! KÝME ÝTÝMAT? Karasakal Hoca, altýný çize, çize "Hiç bir dünyevi iþle iþtigal etmedim" diyor ya! Bunu duyan ve Hoca'nýn da on-onbeþ horantaya baktýðýný bilen biri: - Hoca, demiþ, sen bu onbeþ horantaya neyle nasýl bakýyon Allah aþkýna yaaav? Nereden geliyor bu deðirmenin suyu?.. Karasakal Hoca Talak Suresi 2. ayetin sonundan itibaren okuyarak: - Kim Allah'a karþý takva üzere olursa, Allah ona, darlýktan geniþliðe, bir çýkýþ yolu ihsan eder. Bir de ona, ummadýðý yerden rýzýk verir, Kim Allah'a tevekkül ederse, Allah ona yeter... Diye cevap vermiþ, fakat adam tatmin olmamýþ: - Hoca, amenna, amenna da... Neyinen geçiniyoooon? diye tekrar sormuþ. Hoca bu kez de, Zümer süresi, 36. ayetle cevap vererek; Allah kuluna kafi deðil mi? demiþ. Adam yine ayný ganerelikle: - Hoca, amenna, anladýk, Allah kuluna kafi de... Sen neyinen geçiniyooon. diye üstelemiþ. Hoca da dayanamamýþ ve latife babýnda: - Þu kadar haným, bu kadar hamamýn var!.. Gibilerden olmayan þeylerini saymaya baþlayýnca adam: - Hah, demiþ þimdi oldu iþte caným!.. Deyince. Karasakal Hoca'nýn tepesi atývermiþ: -Ýmanýný tazele ülen ganere, demiþ, Allah'a itimat etmiyon, hana hamama itimat ediyon sen! Çabuk, imanýný tazele hergele!.. Bugünlükte bu kadar dostlar sizleri ALLAH’a emanet ediyorum. Selam ve dua ile… 40. sayi sayfalar 38 26.11.2009 13:20 Uhr Seite 38 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat 15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430 bulmaca 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr Seite 39 FIRSAT GÜNLERø WDQÕWÕP IL\DWÕ 3,99 € 40. sayi sayfalar 26.11.2009 13:20 Uhr Seite 40