PDF SAYI 40 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 40 - Hayat Online
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:19 Uhr
Seite 1
THY; Köln`de
Sabiha Gökçen
Havalimaný`ný
Tanýttý Sayfa: 36`da
Köln DÝTÝB Merkez Camii`nin
Temeli Törenle Atýldý Sayfa: 10`da
IGMG Dünyanýn 75 Ülke ve Bölgesinde
241 Görevli Ýle Kurban Kesim ve
Daðýtýmýný Gerçekleþtiriyor Sayfa 21`de
Avrupa`daki Kitapçýnýz
OKUSAN
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD
Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 06134-565965
www.okusan.eu
Kurban, Bayram ve Ümmet Olma Bilinci
Mahmut AÞKAR
Dr. Yusuf IÞIK
M. Salih AYDIN
Murat ÝLERÝ
Hacarabýn
Bir Hayýr
Serüvenleri 27
Ben de
Teþrif
Edebilir
miyim?
Köprüsü
Olarak
Kurban
Tabularý
Yýkarken
Sayfa 23`te
Samimi Bir
Entegrasyon
Politikasý
Ýstiyoruz
Prof. Dr. Vecdi AKYÜZ
Kurban
Ýlhan BÝLGÜ
Sayfa 17`de
Sayfa 15`te
Selma ÖZTÜRK
Unutma! Unutturma!
Geliyor!
Sayfa 7`de
Sayfa 7`de
TEAVÜN
Ýdeolojisi
Ýle
Ýlgili
Bilinmesi
Gerekenler
Avukat Nalan SÖNMEZ
Sayfa 25`te
Merve El Þerbini’nin
katiline ömürboyu hapis
ve
Dürüst ve
Husumet
Sayfa 33`te
Sayfa
21`de
Sayfa 37`de
Sayfa 5`te
TAQWA
Ekrem ÞENOL
Ayrýlýkta da
Anne ve
Baba,
Anne ve
Baba
Kalmalý!
1. Bölüm:
Ziyaret
Hakký
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:19 Uhr
Seite 2
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:19 Uhr
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
3
Sinan AKTÜRK
hasbihal
Sevgili dostlar!
Almanya`da koalisyon hükümeti
kuruldu. CDU-FDP yeni koalisyon
hükümetini oluþturan partiler oldu.
Seçim ile ilgili deðerlendirmemizi
geçen ayki yazýmýzda yapmýþtýk.
Hem Almanya`da ve hem de
AB`de yeni yöneticiler koltuklarýna
oturdular. Avrupa`nýn uzun yýllardýr
hayali olan birleþmenin yönetim
nokrtasýndaki göstergesi olan AB
Baskaný da seçildi. Belçika Baþbakaný AB`nin yeni baþkaný oldu.
Niye bu girizgaha gerek duydum
diye düþünebilirsiniz. Batýlý ülkeler
dil, ýrk farký gözermeden birleþip
daha büyük bir devlet olma çabasýnda iken; maalesef Ýslam dünyasý bunun tam tersi bir durumdadýr. Ýslam
coðrafyasýna þöyle bir göz attýðýnýzda; her tarafta savaþlar, gözyaþý ve
ayrýlýklar mevcuttur. Her taraftan
deðiþik çatlak sesler çýkmaktadýr.
Bunun neticesi olarak da buralardaki sivil halk her daim zarar görmektedir.
Bizler bu durumun deðiþmesi
için elimize gelen tüm fýrsatlarý tabiri caiz ise hoyratça harcamaktayýz. Klasik bahanelere sýðýnarak hep
laf üretmekteyiz. Yok efendim yabancý güçler bizim birarada olmamýzý istemiyor vs.
Bu tür bahanelere sýðýnmak yerine Cenab-ý Allah`ýn bizlere bahþettiði önemli günleri ve geceleri fýrsat
bilerek birarada olmamýzý saðlayacak çalýþmalara yönelmeliyiz.
Ýþte bunun bir örneði Kurban
Bayramý. Hem dinimiz için önemli
iki bayramdan birisi ve hem de dünyadaki mazlum ve maðdurlara yardým ve kardeþlik elini uzatabilme-
Impresium
Künye
Seite 3
Kurban, Bayram ve
Ümmet Olma Bilinci
miz için bir fýrsat. Özellikle Avrupa`da yaþayan müslümanlarýn gýda
ve et noktasýnda öyle pek ihtiyaçlarý olduðu kanaatinde deðiliz. Buralarda yaþayan insanlarýmýz her türlü
imkana sahiptir. Her ne kadar ekonomik kriz gibi etkenler de mevcut
ise de durum bu vaziyettedir.
Buralarda kurbanlarýmýzý kesmek imkanýmýz varken; bu imkaný
dünyanýn çeþitli yerlerinde pek çok
sivil yardým teþkilatýnýn organize
ederek oralardaki insanlara hiç olmazsa senede bir defa da olsa et götürme imkanýndan faydalanmamýzýn da iyi olacaðý düþüncesindeyiz.
Bu tür bir organizeye sivil bir
yardým teþkilatý ile biz de katýlmýþtýk. 2004 senesinde katýldýðýmýz bu
organizede gördüðümüz manzara
bizleri oldukça etkilemiþ idi. Almanya`dan insanýmýzýn kurbanlarýný oradaki partner kuruluþ ile birlikte yapýlan organize ile ihtiyaç sahiplerine daðýtmýþtýk. Daðýtým yaparken yaþadýðýmýz pekçok olay bizleri derinden etkiledi. Özellikle insanlarýn bizlere söylediði sözler ibret
verici idi. Pekçok ailenin kaldýðý bir
binaya gitmiþ idik. Burada partner
kuruluþun elemanlarý gereken hazýrlýklarý yapmýþlar ve listeleri oluþturmuþlardý. Bizler ihtiyaç sahibi ailelere bu etleri torbalarda teslim ederken bir beyefendi ve bir hanýmefendinin sözleri gerçekten önemli idi.
- “Sizlerin verdikleri bu etler o
kadar önemli deðil; asýl önemlisi
sizlerin taa Almanya`dan kalkarak
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
15 Kasým/15 Aralýk
15 November/15 Dezember 2009
Zi`l Hicce 1430
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk,
Fikret Ekin,
Murat Ýleri,
Mahmut Aþkar,
Cengiz Þahbaz,
Sinan Aktürk,
Aydýn Ersoy,
M. Salih Aydýn
buralara gelerek bizlere bu etleri
ulaþtýrma çabanýzdýr. Biz bu sayede
hem insan olarak ve hem de müslüman olarak kardeþliðimizin önemini
bir kere daha anlamýþ olduk” dediler.
Ýþte buna benzer örnekler daha
da çoðaltýlabilir. Bizlerin kardeþ yani ümmet olabilmemiz için bu tür
çalýþmalar ve bayramlar gibi günler
güzel vesilelerdir diye düþünüyoruz.
Þahsen biz; bir kurbanýmýzý bulunduðumuz yerde kesiyoruz ve bu
kesilen kurbanýn etinin belli bir kýsmýný da Alman komþularýmýza ikram olarak daðýtýyoruz. Bir kurbanýmýzý da sivil bir yardým teþkilatýna
verip dünyanýn hiç bilmediðimiz bir
yerinde tanýmadýðýmýz birilerine
ulaþmasýný saðlýyoruz.
Almanya`da son dönemlerde Ýslam ve müslümanlar ile alakalý çok
deðiþik geliþmeler yaþanmakta.
Özellikle Ýslam Din Dersleri ve baþörtüsü noktasýnda çeþitli eyaletlerde çeþitli uygulamalarla karþýlaþýyoruz.
Son olarak Rheinland-Pfalz Eyalet Meclisi baþörtüsü yasaðýna karþý
çýkan bir tavýr ortaya koydu.
Yine Köln`de DÝTÝB`in yaptýracaðý gerçekten mükemmel camii ve
külliyesinin temeli Türk ve Alman
resmi yetkililerini katýlýmý ile beraberce atýldý. Bu törenin haberini gazetemizin sayfalarýnda bulabilirsiniz.
Ve yine Merve El Serbini`nin ka-
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Basýldýðý Yer: Sunprint GmbH
Offenbach
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
tili ömürboyu hapse mahkum oldu.
Özellikle Ýslam dünyasýnda infiale sebeb olan bu menfur olay hem
Almanya`daki ve hem tüm dünyadaki müslümanlar ve saðduyu sahibi insanlar tarafýndan dikkatle takip
ediliyordu. Akli dengesi yerinde olmadýðý gibi bir safsatayla kamuoyu
yumuþatýlmaya çalýþýlýrken görüldüki bu menfur olayýn faili cinayeti
soðuk kanlý bir þekilde iþlemiþ.
Mahkemede bu safsatalarý dikkate
almadý ve adil olan bir karar ile katili ömür boyu hapse mahkum etti.
Katilin avukatlarý bu karara itiraz
edebilecekler ama bizler bu olayýn
takipçisi olacaðýz ve sizleri geliþmelerden haberdar edeceðiz.
Yine Hessen Eyaletinde Ýslam
Din Dersleri ile alakalý çalýþmalar
devam ediyor. Eyalet Adalet ve
Uyum Bakaný Jörg-Uwe Hahn bu
noktada çeþitli Sivil Ýslami Teþkilatlarýn talepleri olduðunu söylüyor.
Ve kendi bakýþ açýsýna göre de belirli kriterler ortaya koyuyor. Bu kriterleri yerine getirenlerin muhatap
alýnacaklarýný söylüyor. Buradan bizim tavsiyemiz sayýn Bakanýn bu
mesele ile alakalý büyük küçük demeden tüm sivil Ýslami kuruluþlarýn
muhatap alýnarak ortak bir konsessus içerisinde bu meselenin halledilmesidir.
Bu vesile ile Kurban Bayramýnýzi en içten dileklerimizle tebrik ediyoruz. Bayramýn insanlýðýn huzur
ve barýþýna vesile olmasýný diliyoruz.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
Bölge Temsilcileri
Bielefeld: Mehmet Demir
Tel: 0178-2063526
E-Mail: [email protected]
[email protected]
.
Köln: Ahmet Çakýlcý
Tel: 0172-2104121
E-Mail: [email protected]
Dortmund: Fatih Kahraman
Tel: 0172-5768278
E-Mail: [email protected]
.
Düsseldorf: Murat Satýlmýþ
Tel: 0157-72414539
E-Mail: [email protected]
40. sayi sayfalar
26.11.2009
4
13:19 Uhr
Seite 4
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
D
iyanet Ýþleri Türk
Ýslam Birliði 12.
Olaðan Genel Kurul toplantýsýný yaptý.
DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan, genel kurulda
yaptýðý konuþmasýnda, DÝTÝB`in bugün Almanya’da
ulaþtýðý konumunun önemi
üzerinde durarak, Müslüman azýnlýðýn, dini ve kültürel kimliðine sahip çýkmasý ve içinde yaþadýðý
topluma uyum konusunda
yaptýðý olumlu katkýya vurgu yaptý. Arslan, DÝTÝB’in
hem Federal Uyum Zirvesinde, hem de Alman Ýslam
Konferansý’nda aktif rol
üstlenen muhatap bir kuruluþ konumu kazanmýþ olduðunu söyledi.
Çok sýcak ve samimi bir
ortamda gerçekleþen DÝ-
T
.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri
Müþavirliði ve DÝTÝB iþbirliði ile organize
edilen “11. Kur’an-ý Kerim’i Güzel Okuma Yarýþmasý” Almanya Finali, Düsseldorf bölgesinde 2008 yýlýnda muhteþem bir törenle
ibadete açýlan Duisburg DÝTÝB Merkez Camii’nde yapýldý.
Yarýþmaya, T.C. Berlin
Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan,
T.C.
Baþkonsolosluklarý
Düsseldorf Din Hizmetleri
Ataþesi Dr. Ýlhami Ayrancý,
Essen Din Hizmetleri Ataþesi Mehmet Uçmuþ, Frankfurt Din Hizmetleri Ataþesi
Dr. Yaþar S. Baytar, DÝTÝB
Yönetim Kurulu Üyeleri Dr.
Ali Ýhsan Ünlü, Ayten Kýlýçarslan, Nihat Özkan, Kenan Genç ve Genel Müdür
V. Mehmet Yýldýrým, din
görevlileri, DÝTÝB dernekleri yöneticileri, yarýþmaya
katýlan öðrencilerin velileri
ile çok sayýda izleyici takip
etti.
Sunumunu DÝTÝB Özel
Kalem Müdürü Alaattin
Salçýk’ýn yaptýðý yarýþmanýn
jürisi, Düsseldorf Din Hizmetleri Ataþesi Dr. Ýlhami
Ayrancý baþkanlýðýnda, Essen Din Hizmetleri Ataþesi
Mehmet Uçmuþ, Frankfurt
Din Hizmetleri Ataþesi Dr.
Yaþar S. Baytar’dan oluþtu.
Ev sahibi münasebetiyle
12. Dönem DÝTÝB Yönetim Kurulu Belirlendi
TÝB’in 12. Genel Kurulu’nda yeni Yönetim Kurulu þu isimlerden oluþtu:
Sadi Arslan (Ýlahiyatçý)
Prof. Dr. Ali Dere
(Ýlahiyatçý)
Dr. Ali Ýhsan Ünlü
(Týp Doktoru)
Dr. Fuat Kurt
(Yüksek Ýnþaat
Mühendisi)
Þinasi Akyürek
(Yüksek Elektrik ve
Elektronik Mühendisi)
Erdinç Altýntaþ
(Yüksek Makina
Mühendisi)
Orhan Bilen
(Yüksek Elektrik
Mühendisi)
12. DÝTÝB Olaðan Genel
Kurulu’nda genel kurul
üyeleri, yaptýklarý konuþmalarda DÝTÝB’in yapmýþ
olduðu hizmetlerinden ve
geldiði bugünkü durumundan övgüyle bahsederek
memnuniyetlerini ifade et-
tiler.
Yeni yönetim kurulu,
kendi arasýnda yaptýðý ilk
oturumda görev bölümü
yaptý. Sadi Arslan’ýn DÝTÝB Baþkanlýðýna getirildiði DÝTÝB Yönetim Kurulu’da görev bölümü þu þekilde oluþtu.
Genel Baþkan
Sadi Arslan
Genel Baþkan
Yardýmcýsý
Prof. Dr. Ali Dere
DÝTÝB Almanya’nýn Kur’an-ý Kerim
Okuma Birincisi Merve Tok Oldu
Duisburg DÝTÝB Merkez
Camii Din Görevlisi Yusuf
Ýncegeliþ’in selamlama konuþmasýnýn ardýndan, jüri
baþkaný Dr. Ayrancý, yarýþmanýn hayýrlara vesile olmasý temennisinde bulunarak, yarýþma ile ilgili kýsa
bilgi verdi. ‘Ýnsanlarýn en
hayýrlýsý Kur’an-ý öðrenen
ve öðretendir’ hadisi þerifi
mucibince kutsal kitabýmýz
Kur’an-ý Kerim’i öðrenmeye ve öðretmeye çalýþtýklarýnýn altýný çizen Dr. Ayran-
cý, “Mutluluk ve huzurun
ana kaynaðý Kur’an-ý Kerim’dir” dedi.
Birbirinden güçlü rakiplerin kýyasýya mücadele ettiði “11. Kur’an-ý Kerim’i
Güzel Okuma Yarýþmasý”nda Beyzanur Tellioðlu
(Berlin), Merve Tok (Düsseldorf), Yasin Þahin (Essen), Adnan Þebek (Frankfurt), Mehmet Ýncekara
(Hamburg), Yasin Öztorun
(Hannover), Özay Yiðit
(Karlsruhe), Hasan Kavak
(Köln), Harun Bektaþ (Mainz), Abdüssamet Dilaver
(Münih), Ýbrahim Ethem
Cenk (Münster), Filiz Hamat (Nürnberg) ve Ozan Kýzýldeniz (Stuttgart) Almanya Finali için yarýþtýlar. Jüri,
dereceye girenleri tesbit
edebilmek için epeyce zorlandýðý yarýþma sonunda sýralama belirlendi.
Jüri’nin yaptýðý deðerlendirme neticesinde finalin
birinciliðini, geçen yýlýn birincisi Düsseldorf bölgesin-
haber
Genel Sekreter
Dr. Ali Ýhsan Ünlü
Genel Sekreter
Yardýmcýsý
Dr. Fuat Kurt,
Genel Muhasip
Þinasi Akyürek,
Genel Muhasip
Yardýmcýsý
Erdinç Altýntaþ
Yönetim Kurulu Üyesi
Orhan Bilen
12. Dönem DÝTÝB Yönetim Kurulu’nun belirlenmesinin ardýndan ikinci kez
genel baþkanlýða seçilen
Sadi Arslan bir teþekkür
konuþmasý yaptý. Kendisine
ve yeni yönetim kurulu
üyelerine gösterilen güvene
layýk olmaya gayret edeceklerini söyleyerek, birlikte bir önceki dönem görev
yaptýðý yönetim kurulu üyelerine teþekkür etti.
den Merve Tok, Karlsruhe
bölgesinden Özay Yiðit
ikinciliði ve Essen bölgesinden Yasin Þahin’de üçüncülüðünü elde ettiler.
Yarýþma sonunda bir konuþma yapan, Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan:
“Öncelikle yarýþmaya katýlan çocuklarýmýzý, onlarý yetiþtiren anne ve babalarýný
ve yarýþmalara hazýrlayan
din görevlilerimizi tebrik
ediyorum. Çünkü onlar, gece-gündüz demeden büyük
gayret sarfederek, belki
kendi zevklerinden fedakarlýk göstererek bu çocuklarý
yarýþmaya hazýrlanmýþlardýr.
Dernek yöneticilerimize
ve cemaatimize huzurlarýnýzda teþekkür ediyorum.
Onlar da büyük fedakarlýklar göstererek sýcacýk mekanlar hazýrlýyorlar ve bu
yavrularýmýzýn yetiþmesi
için büyük gayretler gösteriyorlar. Bugün burada çok
güzel bir yarýþma izledik.
Bu çocuklarýmýzýn hepsine
teþekkür ediyorum ve onlarýn hepsini birinci ilan ediyorum” dedi.
Yarýþma, Din Hizmetleri
Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan tarafýndan, yarýþmacýlara, din görevlilerine ve dernek baþkanlarýna ödül ve hediyelerin verilmesinin ardýndan
sona erdi.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:19 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Dr. Yusuf IÞIK
K
ur`an-ý Kerim, diðer bütün kavramlar gibi “takva”nýn
da sözlük anlamýný temel
olarak zenginleþtirdi, ona
yepyeni bir anlam kazandýrdý.
Kur`an`ýn anlattýðý takva olayý, basit bir savunma,
sýradan bir korku, kolay bir
nefis korumasý deðil, iman
ve amelle desteklenen bir
aksiyon þeklindedir.
Kur`an “takva” ve “ittika” kelimelerini, sözlük
anlamýna yakýn manalarda
da kullanmaktadýr. Bir kaç
ayette bunun örneklerini
görebiliriz.
“...Kim nefsinin bencil
tutkularýndan `ittika ederse-korunursa`; iþte onlar
kurtuluþa erenlerdir.” (Teðabün: 16)
“...inkarcýlar için hazýrlanmýþ Cehennem ateþinden ittika edin (korunun)” (Al-i Ýmran: 131)
En geniþ ve en kapsamlý
koruma, Allah`ýn korumasýdýr. Allah`ýn “rahmet” sýfatý bütün yaratýlmýþlarý korur. Ancak insan, kendi isteðiyle kendine zarar veren
þeylerden Allah`ýn korumasýný ister, ya da iþlediði
fiillerin kötü karþýlýðý hakkýnda Allah`tan korkar. Burada koruma isteði daha
çok, yapýlan amellerin sonuçlarýndan dolayý duyulan
bir korkudur.
Takva, insanýn kendisini
Allah`ýn korumasý altýna
koyarak ahirette zarar ve
acý verecek þeylerden sakýnmasý, ya da günahlardan
uzak durmasý ve iyiliklere
sarýlmasýdýr. Takva`nýn bir
çok tanýmý vardýr. Ve bu tanýmlarda bir çeliþki, sözkonusu deðildir.
Sözgelimi `takva`yi Allah`ýn emrettiklerini tutmak, yasaklarýndan kaçýnmak diye tarif edenler olduðu gibi; yapýlmasý günah
olaný yapmaktan, terkedilmesi günah olaný terk etmemekten çekinmektir. Allah`ýn cezalandýrmasýndan
korkarak, O`nun verdiði bir
nur ile O`na itaat etmektir.
Allah`ýn dýþýndakileri Allah`a tercih etmemektir,
þeklinde tanýmlayanlar olmuþtur.
Seite 5
Bütün bu ve benzeri tanýmlardan anlaþýldýðý üzere
takvanýn özünde yatan incelik bir iman ve sorumluluk duygusudur. Þüphesiz
ibadet, takvanýn kendisi deðil, fakat takvaya götüren
davranýþtýr.
Ýbadetler, ilahi emir ve
yasaklarý yerine getirmek,
takva ise, zarar verecek
davranýþlardan sakýnmaktýr.
Ayrýca takva;
Allah`a kullukla
beraber anýldýðý
gibi, Allah`a itaat
etmekle veya Peygambere itaat etmekle de beraber
anýlmaktadýr. Allah`tan ittika etmenin bir gereði,
gönderilen elçiyi
dinlemek ve O`na
itaat etmektir.
Bu konuyu þu
ayetle baðlayýp
“Teavün” ibadetini izah etmeye çalýþalým.
-“Allah`tan ittika edin ve aranýzdaki
anlaþmazlýklarý düzeltin. Allah`a ve
Rasülüne itaat
edin” (Enfal: 1)
Teavün; karþýlýklý yardýmlaþmak, insanlarýn
birbirine yardýmda, iyilikte bulunmasý demektir. Ýnsanlar dünya hayatýnda birbirlerine muhtaçtýr. Bu,
toplu yaþamanýn
gereðidir. Diðer
yandan yaratýlýþtaki farklýlýk, servet
daðýlýmýndan ortaya çýkan zengin-
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
TAQWA
ve
TEAVÜN
lik-yoksulluk gerçeði, güçlünün zayýfý ezme temayülü insanlararasý yardýmlaþmayý gerekli kýlan unsurlardýr.
Ýslam Dini, insanlar arasýnda yardýmlaþmaya ve
sosyal adalete büyük önem
vermiþtir. Zekat, fýtýr sadakasý, fidye, kurban ve yemin kefaretlerinde yoksulu
doyurma gibi esaslar zenginle yoksul arasýndaki
yardýmlaþmaya süreklilik
kazandýran sosyal güvenlik
ilkeleridir.
Kur`an-ý Kerim ve Hz.
Muhammed (s.a.v)in sünnetinde
yardýmlaþmayý
emir ve teþvik eden pekçok
emir ve tavsiye vardýr.
-“Ýyilik ve takva hususunda birbirinizle
yardýmlaþýn. Günah ve tecavüz
(ve düþmanlýk)
üzerinde yardýmlaþmayýn” (Maide: 2)
Buradaki yardýmlaþmanýn, birbirlerine destek
olmanýn ölçüsü ve
metodu bildirilmektedir. Ýyilik,
güzel, hayýr amaçlarla yardým sahibine büyük ecir
kazandýrýr. Fakat
günah, haram, kötülük, zulüm, küfür ve düþmanlýk
konularýnda baþkalarýna yardýmcý
ve destek olmak,
bu kötülüðü yapanlarýn güçlenmesine ve þerrin/kötülüðün yayýlýp güçlenmesine yardýmcý olacaðý için, yardýmcý
olaný da þerre ortak yapar. Herkes
kötülüðün meydana gelmesindeki
pay ve katkýsýna
göre sorumlu olur.
Özellikle bu yardým ve destek sonucu bir kötülük
çýðýrý açýlýrsa, bu
kötülük devam ettiði nesiller süre-
5
since çýðýrý açanlar kendine
düþen vebal payýný yüklenirler. Bunun aksine iyilik,
güzellik ve hayýr çýðýrý
açýlmasýna katkýda bulunanlar da, insanlar bu iyiliði ve hayrý iþlediði sürece,
sanki kendisi de iþlemiþ gibi ecir/sevap almaya devam eder.
Þimdi Peygamberimiz
Hz. Muhammed (s.a.v)in
mesajýna kulak verelim:
-“Dünyada insanlarýn
bir sýkýntýsýný karþýlayanlarýn, Allah da ahirette bir sýkýntýsýný giderir.”
Yardýmlaþmanýn bir çok
çeþidi vardýr. Bir yoksula
bir sadaka vermek, kurban
etinden istifade ettirmek...
yardým olduðu gibi, fikir
danýþana doðru, bilgi vermek de bir yardýmlaþmadýr.
Zulüm ve haksýzlýða uðrayaný zalimin zulmünden
korumak yardýmlaþma olduðu gibi; zalimin zulmüne
engel olmak da yardýmdýr.
Sonuç olarak þunlarý
söyleyebiliriz. Takva sahibi
mü`minler insan iliþkilerinde muaveneti/yardýmlaþmayý ihmal etmeden inanarak ibadetlerine devam
ederlerse dünya ve ahiret
saadetini elde etme yolunda mesafe kazanmýþ demektir. Bayram arefesinde
bulunduðumuz þu günlerde
bir ümmet projesi olarak
devam etmekte olan Kurban kampanyalarý, “takva”
ve “Teavün” prensip ve ilkelerine ne kadar da güzel
uymaktadýr.
Allah Hac Suresi 37.
ayette; “Onlarýn ne etleri
ne de kanlarý Allah`a ulaþýr, fakat O`na sadece sizin
takvanýz ulaþýr” buyurmaktadýr.
Kurban, sosyal yardýmlaþmanýn bir göstergesidir.
Irk, dil, renk ve coðrafya
ayýrýmý gözetilmeksizin
ümmet bilinci ve þuuruyla
bu ibadetin yapýlmasý son
derece önemlidir ve hertürlü takdirin üstündedir. Zaten takva sahibi ve teavün
ehli müslümanlardan da bu
beklenir.
Ýdrakiyle müþerref olacaðýmýz Kurban Bayramýmýzýn hayýrlara vesile olmasý temennisiyle...
40. sayi sayfalar
26.11.2009
6
I
GMG Kuzey Ruhr
Gençlik Teþkilatý yeni
baþkan
Abdulkerim
Iþýk cemiyetlerde gençlere
yönelik Gönül Sohbetleri
adý altýnda düzenlenen
programa start verdi ve
„verimli olacaðýný bir çok
gencimizi cemiyetlerimize
kazandýracaðýmýza inanýyorum“ dedi.
Bu ilk Gönül Sohbetlerinin konuðu IGMG Sosyal
Hizmetler Baþkaný Ali
Bozkurt idi. Ali Bozkurt:
„Gönül Sohbetleri insanýn
gönlünü ferahlatýr, kardeþlik duygularýný artýrýr, gönül baðlarýný kuvvetlendirir.
Deðerli Kardeþlerim!
Öncelikle böyle bir program hazýrladýðýnýzdan dolayý gençlik baþkanýmýza
urtuluþ mücadelemizin temsili olarak canlandýrýlmasý “Kurtuluþ Savaþý Destaný” adýyla NRW Eyaletinin
Horn-Bad Meinberg þehrinde Sinop Sanat Tiyatrosu tarafýndan sahnelendi.
Sinop Sanat Tiyatrosu`nun
oynadýklarý eser, Avrupa
turnesi kapsamýnda sergiledikleri son eserdi. Daha
önce Viyana, Iserlohn, Bielefeld ve Salzsuflen´de de
eserlerini sergileyen Sinop
Sanat Tiyatrosu diðer þehirlerde olduðu gibi HornBad Meinberg þehrinde de
çok büyük ilgi ve coþkuyla
seyredildi.
Asider (Avrupa Sinoplular Derneði) Yönetim
Kurulu Baþkaný ve ayný
zamanda Bielefeld þehrinin seçkin iþadamlarýndan
olan Cemil Akkurt´un organizasyonluðunda Avrupa`ya gelen Sinop Sanat
Tiyatrosu, Horn-Bad Meinberg þehrinde bulunan
TSV-Horn Spor Klübü
Baþkaný Ender Ünal, Selimiye Camisi Baþkaný Önder Iþýk, þehrin seçkin simalarýndan Þirvan Ünal ve
ayný zamanda programýn
sunuculuðunu da yapan
Ahmet Güleryüz´ün katkýlarýyla izleyicileriyle buluþtu.
Yönetmenliðini Erhan
Kaya´nýn yaptýðý “Kurtu-
K
13:20 Uhr
Seite 6
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
IGMG KUZEY RUHR GENÇLÝK
TEÞKÝLATINDAN GÖNÜL SOHBETLERÝ
gençlik yönetimine teþekkürlerimi bildiririm. Bütün
davranýþ, söz ve hareketlerinizde Hz. Peygamber´in
sünnetini uygulayýn, büyük, küçük, önemli, önemsiz hiç bir iþinde asla Allah
Rasulü´nün sünnetine ayký-
rý ve karþý olmayýn. Zira
Allahu Teala þöyle buyurmaktadýr: „…onun emrine
aykýrý davrananlar, kendi-
Kurtuluþ Savaþý Destaný NRW Eyaletinin
Horn-Bad Meinberg þehrinde sahnelendi
haber
lerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acý
bir azabýn çarpmasýndan
sakýnsýnlar.“(Nur suresi 63.
ayet)
Doðru olaný emredip,
yanlýþ olandan alýkoyma
hususunda selef alimlerin
yolunu izleyin, iþe önce
kendinizden baþlayýn!“ diyerek ve peygamberlerin
hayatýndan kesitler anlatarak konuþmalarýna son verdi.
Bölge Gençlik Baþkaný
katýlýmcýlara teþekkür ederek „cemiyetlerimizde Gönül Sohbetlerimiz devam
edecektir. Baþta Detmold
ve Lage baþkanlarýndan daha sonra da katýlýmcýlarýndan Yüce Yardan razý olsun“ diyerek konuþmasýna
son verdi.
luþ Savaþý Destaný” adlý
eser Mehmet Akif Ersoy,
Necip Fazýl Kýsakürek,
Ahmet Arif ve Nazým Hikmet gibi Kurtuluþ Mücadelemizi çok iyi anlamýþ
ve kaleme almýþ ustalarýn
yazýlarýndan derlenmiþ.
Erhan Kaya´nýn yönettiði
ve oynadýðý oyunun kadrosunu da Türk Halk Müziðinde Yýlmaz Küçük, Sanat Müziðinde Ýlknur Kýsaer Oyuncular; Gülbahar
Karaduman, Kezban Kýrýcý, Bekir Demirci, Ömer
Faruk Atasoy ve Teknikte
Bayram Altýnbilezik oluþturuyordu.
Çoðunluðunu Almanya`da doðmuþ ve hic Türk
tiyatrosuyla tanýþamamýþ
gençlerin ve kendi kültürünü hep içinde taze tutmuþ, bu gibi tiyatrolarýn
özlemini çeken izleyicilerin oluþturduðu seyirci kitlesinin büyük ilgisiyle karþýlanan eser, çoðu zaman
seyircilere duygulu anlar
yaþattý.
Ýzleyicileri duygulandýran hatta yeri gelip aðlatan
Sinop Sanat Tiyatrosu ekibi tiyatronun ikinci kýsmýnda duygulanan seyircileri Komedi dans üçlüsü
ve Müzikal kabere ile güldürmüþ, Ýlknur Kýsaerín
Sanat müziðiyle programlarýna son vermiþtir.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
dosya
Baþkasýna yapýlan
gayriinsanî muamele,
bendeki insanlýðý tahrip eder.” (Ýmmanuel Kant)
Ýtiraf ediyorum: Berlin
Duvarý’nýn yýkýlmasýnýn hemen akabinde çökmeye
baþlayan “Demir Perde”yle
birlikte ideolojiler çaðýnýn
da kapandýðýna inanmýþtým.
Dini ideolojileþtirme veya
din merkezli ideolojiler yaratma gayretlerinin dýþýnda,
en azýndan öngörülebilir bir
zaman dilimi içinde alýþýlagelen, Batý menþeli ideolojilerin doðabileceðine ihtimal
vermiyordum. Yanýlmýþým!
Hungtinton’un meþhur
“Medeniyetler Çatýþmasý”
tezi ve benzerleriyle körüklenen (Müslüman) Doðu(Hýristiyan) Batý gerginliði,
muhtemeldir ki, Soðuk Savaþ dönemindeki bu çatýþmacý sürecin devamýna yeni
bir boyut ve istikamet kazandýrmak içindi. Tarihin
derinliklerinden günümüze
taþýnan
Müslüman/Türk
aleyhtarlýðýný güçlendirici
argümanlar, önce fizikî þartlarlar oluþturularak tazelendi: Güce ve þiddete dayalý
olaylarýn müslüman ülkelerde sahnelenmesi; Batýlý
aydýnlarýn yeni ideoloji
üretme, teori geliþtirme kabiliyetlerine takviyede bulunarak, malzeme vererek
yardýmcý oldu. Türkler baþta olmak üzere, Batý Avrupa’daki müslüman göçmenler üzerinden geliþtirilen
tezler, akl-ý selimin dudaklarýný uçuklatacak cinsten...
Ama ne yazýk ki müslüman
karþýtlýðý, Batý’da artýk geniþ halk yýðýnlarýnda bir fenomen olarak kabul görürken; aydýnlar da bu geliþmelere paralel olarak, aleyhtarlýðýn kriterlerini belirlediler.
Bir düþüncenin ideolojik
mahiyet kazanabilmesi için
kriterlerinin belirginleþmesi
ve çerçevesinin çizilmesi
gerekir. Çerçevesi belirlenen fikriyatýn haklý, doðru
ve iyi olduðu, (kendine göre) haksýz, yanlýþ ve kötü
olan öteki ile kýyaslanýrken
sýnýrlar da çizilerek, araya
mesafeler konur. Halk yýðýnlarýna deðiþik yollar ve
metotlarla benimsetilir, kabul ettirilir. Artýk kollektif
þuur; “biz ve ötekiler” demeye baþlar. Kitle iletiþim
Seite 7
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Mahmut AÞKAR
“
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Husumet
Ýdeolojisi
[email protected]
araçlarýna sahip olan güç
odaklarý veya onlarý yönlendirmesini ve kullanmasýný
iyi bilenler, karþý tarafý yerine göre küçük düþürmek,
yerine göre düþman göstermek için ellerine geçirdikleri bilgi ve belgeleri, kaydettikleri görüntüleri iþlerine
geldiði þekilde çarpýtýrlar.
Anti-Müslüman
Ýdeoloji
Bilhassa yeni yüzýlýn
baþlangýcýndan itibaren Batý
dünyasýnda Ýslâm âlemine
karþý konuþulan, yazýlan ve
çizilenleri olabildiðince takip eden ve müslümanlarla
ilgili çarpýtýlmýþ günlük haber ve yorum bombardýmanýna tutulan yerli toplumla
bizatihi onyýllardan beri içiçe yaþayan birisi olarak, iþin
bu boyuta geleceðini kestirememiþtim. Ta ki, Daniel
Bax’ýn; “Hatun und Marwa
(1)” baþlýklý yorumundaki
þu tesbiti okuyana kadar:
“Müslüman düþmanlýðý Ýslâmizm gibi- bir ideolojidir”. Allah’tan Batý dünyasýnda çok az da olsa, Daniel
Bax’lar gibi hadiseleri tarafsýz ve vicdanî bir muhasebeyle yorumlayan entelektüeller var. Yoksa ne her
Allah’ýn günü kendi ‘açýlým’ý veya darbe söylentileriyle meþgül olmaktan, baþýný Batý’da olup bitenlere
çevirecek mecali olmayan
aydýnýmýzdan ve ne de buralarda olup da buradan biha-
Geliyor!
ber olan temsilcilerimizden
medet umulur. Makalenin
baþlýðýndan da anlaþýlacaðý
gibi, Almanya’da kendi aile
fertleri tarafýndan “Töre Cinayeti”ne kurban gittiði bilinen Hatun Sürücü ile bir Alman tarafýndan mahkeme
salonunda býçaklanarak öldürülen Merve El Þerbini
cinayeti arasýndaki Alman
medyasý ve kamuoyunun
çifte standardý sorgulanmaktadýr. Yorumun devamýnda, Batý’nýn üçüncü bin
yýla daha yenilerde girdiðimiz bu yýllarda kendisine
müslümandan nasýl yeni bir
düþman yarattýðýnýn ipuçlarýný görmek mümkün:
“Evet, Dresden’de iþlenen cinayette asýl sebebin,
müslümana duyulan kin olmasýndan dolayý, bu türden
(cinayet) bir ilkdir. Kendisini “Ýslâm eleþtirisi” gibi
sözde akýlcý bir kýlýfa sokmaya çalýþan popüler müslüman düþmanlýðý, 1980’li
yýllarda “Türkler Defolun!”
parolasýyla baþlayan, daha
sonra Mölln ve Solingen
suikastlarýyla kendini ifade
eden yabancý düþmanlýðýnýn
en yeni þeklidir. Dresden’li
zanlýnýn aslen Rusya’dan
gelmiþ olmasýna bir mazaret davetiyesi çýkarmaktan
ziyade, dini sebeplere dayalý bu ýrkçýlýðýn uluslararasý
boyutlarýna vurgu yapýlmalýdýr. Çünkü; müslüman
düþmanlýðý –Ýslâmizm gibi-
bir ideolojidir ve Rusya,
Hindistan, Ortadoðu, Balkanlar gibi ülkelerde nice
canlar aldý.”
Evet! Bu tesbite hiç tereddüt etmeden katýlýyorum... Batý, müslüman karþýtlýðýný hatta kindarlýðýný
nihayetinde bir ideolojik
formata oturttu! Sosyalizm,
faþizm veya kapitalizm gibi
“Müslüman Aleyhtarlýðý”
da kendine has kriterleri
olan bir ideolojidir artýk. Bu
ideoloji, diðerleri gibi iktisadî ve sosyal reformlar,
kriterler getirme veya yeni
bir siyasî sistem iddiasýnda
deðil... Bu ideolojinin tek
hedefi; müslümanlarýn kötü,
Ýslâm’ýn da ne kadar yanlýþ
olduðunu göstermek suretiyle, kendisinden olanýn
doðru ve iyi olduðunu kabul
ettirmek ve þu “Vahþi-Müslüman-Doðu”ya karþý “Medeni-Hýristiyan-Batý”nýn
dirlik ve birliðini saðlamak,
saflarýný sýklaþtýrmalarýný
temin etmektir. Bütün bu
gayeler uðruna mücadelesini en üst seviyedekiler aracýlýðýyla yürütürken, Daniel
Bax’ýn dediði gibi, bu popüler ideoloji, “Ýslâm Eleþtiricisi” kisvesine bürünmeyi
ve güya aklî (rasyonel) metotlarý kullandýðýný vurgulamayý da ihmal etmeyecektir.
Toplumun Ortak
Temayülleri
Avrupa, ne iktisadî ne de
siyasî olarak 1970’li ve
7
80’li yýllarýn Avrupa’sý deðil artýk... Avrupa Birliði’nin geniþlemesinin aksine, ekonomik hayat daralmýþ, dün iþgücü ithal eden
ülkelerde bugün iþsizlik alabildiðince artmýþ ve özellikle Müslüman/Türk göçmenlerin, geldikleri ülkelerine
mümkünse hemen geri dönmeleri istenmektedir. Yarým
yüzyýlý geride býrakmýþ,
üçüncü ve hatta dördüncü
nesillerin yetiþmekte olduðu
bir zamanda göçmen Türk,
dönmeði çok arzu etmesine
raðmen, artýk buralý yani
Avrupalýdýr!
Türk göçmenlerin nüfusça yoðun olduklarý Avrupa
ülkelerinde Anti-Müslüman
akýmýn ideolojik bir özellik
kazanmaya baþlamasýnýn iki
ana sebebi var: Türklerin
kalýcý olmalarý ve ekonominin daralmasýyla iþsizliðin
artmasý... Buna ilaveten daha önce belirttiðimiz gibi,
dünyayý yeniden þekillendirmeðe yeltenenlerin sahneledikleri “Medeniyetler
Çatýþmasý” baðlamýndaki
dünya çaplý Anti-Ýslâm ve
Anti-Müslüman oluþum da,
bu sürece lojistik destek
saðlamýþtýr.
“Feindbild Moslem” adlý
kitabýn yazarý Kay Sokolowsky, “Ýslâm Düþmanlýðý,
ýrkçýlýðýn bir baþka þeklidir”
demesinin ardýndan; müslüman aleyhtarý kýþkýrtýcýlýðý da, “çok tehlikeli bir ideoloji” olarak tanýmlamasý,
gün geçtikçe kýta Avrupa’sýnda müslüman göçmenlere karþý geliþen tehlikeye dikkat çekmek açýsýndan önemlidir.
Toplumun ortak temayülleri bugünden sabaha
oluþmuyor. Ýlk baþlarda
alaycý, aþaðýlayýcý fýkralar
ve birahnelerde masabaþý
sohbetleriyle baþlayan Türk
aleyhtarlýðý zamanla ‘düþmanlaþtýrýlan müslüman’
fenomenine dönüþtü. Meselâ, Almanya’da yazýlý ve
görüntülü medyadaki sað ve
sol eksenli ideolojik tartýþmalarýn yerini bu sefer
Ýslâm’ý hedefleyen, müslümaný da saðýndan ve solundan çekiþtiren tartýþmalar
aldý. Onun sadece dini deðil; döneri, bakkalý, seyrettði tv kanalý, tuttuðu takýmý,
sakalý, baþörtüsü, minaresiz
40. sayi sayfalar
26.11.2009
8
camisi kadar minareli camisi, aile yapýsý, namus telakkisi, evliliði kadar sokaktaki
yürüyüþü de tartýþma konusu oldu. Dünyanýn baþka
köþelerinden gelen kötü görüntülerle kendi içlerinde
onyýllardan beri yaþayan
müslümanlar arasýnda öyle
bir montajlama yapýldý ki,
artýk yerli vatandaþ için
bundan sonra yanýbaþýndaki
müslüman “kötü”ydü ve her
türlü kötülüðün de müsebbibiydi.
Siz iyisiniz
ama “Ötekiler”...
Þu veya bu sebepten dolayý sýkça ve samimi bir ortamda görüþtüðünüz Alman dostlarýnýzýn bile satýr
aralarýnda size hangi zaviyeden baktýðýný, biraz üstüne gidince de; “Caným sen
öteki Türkler gibi deðilsin”
türünden biraz þahsýnýzý
okþarken geri kalan, yani
Alman dostunuzun ‘Öteki
Türkler’ dediðini hangi kategoride deðerlendirdiðini
anlýyor ve rahatsýz oluyorsunuz.
Sizin adetlerinize, dinî
deðerlerinize olan hassasiyetinize gýptayla bakan ve
yakýndan tanýyýnca takdir
eden Alman, önceden pompalanan Anti-MüslümanTürk propagandanýn tesirinin tezahürü olarak hâlâ;
“Siz Türkler bizi müslümanlaþtýrmak istiyorsunuz” diyorsa, bu menfur
ideolojinin geniþ halk yýðýnlarý üzerinde tesirinden
ürkmek ve derhal karþý tedbirini almak gerekir.
I
GMG Kuzey Ruhr
Bölgesi iki bayram
arasý baþkanlar ve teþkilatlanma baþkanlarýný
biraraya getirerek geçmiþ
bayramýn deðerlendirilmesi ve gelecek bayramýn
hazýrlýklarýný gündeme getirdi. IGMG Kuzey Ruhr
Bölge Baþkaný Murat Ýleri
13:20 Uhr
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Þahsen beni en çok korkutan ve bir o kadar da ciddiye aldýðým kötü haber;
burada yetiþen çocuklarýmýz ve gençlerimizin bire
bir yaþadýklarýyla ilgili,
günlük hayatýn içinden haberlerdir. Türk ve Müslüman kesime duyulan antipatiyi, nefreti, kini, dýþlamayý, aþaðýlamayý, çocuklar ve gençlerin tavýrlarýndan, yorumsuz aktardýklarý
haberlerden, duyduklarý rahatsýzlýk ve dýþlanmýþlýk
duygusundan çýkarabilirsiniz. Arkadan gelen eðitimli
nesillerin yerli topluma niçin mesafeli durduðu son
zamanlarda hep gündemdedir. Bu son derece tehlikeli bir geliþmedir ve asýl
sebebi; dýþlanmaktýr. Taraflarýn, toplumun selameti,
gelecek nesillerin huzuru
ve Almanya’nýn yüce menfaatleri uðruna birlikte çözüm üretebilmeleri için,
Türkler nihayet saklandýklarý siperlerinden çýkmalýdýrlar!
Sen de mi Hâkim Bey?
Caminize minare yaptýrmaya kalkýþýnca; “Bunlar
bizi Ýslâmlaþtýracaklar!”
vaveylasýyla hevesinizi daha kursaðýnýzdayken boðarlar. Yerli toplumla biraz
yakýnlaþma, diyalog emareleri belirince, Almanya’nýn en kalabalýk Alman
ve göçmen (Türk) nüfusuna sahip olan Kuzey Ren
Vestfalya Eyaleti’nin Anayasa Mahkemesi Baþkaný
Hâkim Michael Bertrams
gibi birisi aslî görevini
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
unutarak, hýristiyan yerli
halký müslüman azýnlýða
karþý adeta kýþkýrtýr.
Betrams, bir konferansta Protestan Kilisesi’ne
mensup
Almanlara;
Ýslâm’ýn ilerlemesine karþý
açýkca tavýr almalarý tavsiyesinde bulunduðu konuþmasýnýn devamýnda þu telkinlerde
bulunuyordu:
“Sizden birkýsmýnýz bundan 75 yýl önce Nazilere ve
devlete olan sadakatlarýndan dolayý onlarla iþbirliði
yapan “Alman Hýristiyanlar”a karþý durduðu gibi,
bugün de Protestanlar, Almanya’da Ýslâm’a yakýnlaþmalara (açýlýma) direnmelidirler.(2) ”. Bir taraftan ýrkçý Nazilerin hýþmýna
uðrayan Almanya müslüman azýnlýðý, diðer taraftan
da, adaleti saðlamakla yükümlü bir üst düzey devlet
memuru, ülkesindeki müslümanlarý, Ýkinci Dünya
Savaþý’na sebep olan ve
milyonlarca insanýn katili
Naziler kadar tehlikeli gördüðünü beyan ediyor.
Merve
El-Þerbini’yi
mahkeme salonunda býçak
darbeleriyle katleden Alman Alex W.’nin avukatý
Veikko Bartel diyor ki;
“Zanlýnýn niçin öldürdüðünü sorgulamak için bu ülkenin toplum koþullarý dikkate alýnmalýdýr. Müvekkilim tek baþýna fanatik bir
yabancý düþmaný mýdýr?
Belki... Fakat bu ayný zamanda Ýslâm’ýn siyasette
ve medyadaki görüntüsüdür.(3)”.
Fatura
yine
Ýslâm’a kesildi! Avukat
Bartel; Almanya’nýn medyasýna ve siyasî dünyasýna
yansýtýlan Ýslâm, zaten yamultulmuþ, çarpýtýlmýþ, deforma edilmiþ, dinden ziyade bir “canavar”a benzetildiðinden, siz de bizim canimize anlayýþ gösterin, demek istiyor. Katilin avukatý
kendi müvekkilinin pozisyonuna haklýlýk kazandýrmaya gayret sarfederken,
hiç uzaklara gitmesine gerek yok: Hâkim bey Protestanlara hitabýnda, þu müslümanlarý durdurun, dememiþ miydi?
Ve böylesi üst düzeyden
gelen, en üst perdeden yapýlan kýþkýrtýcýlýk karþýsýnda, býrakýn yer yerinden
oynamasýný, þu entelektüellerin cirit attýðý ve ondan da
beteri, “Müslüman Üst Kuruluþlar”dan geçilmediði
Almanya’da kimsenin kýlý
bile kýpýrdamýyor.
Bir toplumun bazý örfî
veya kültürel yönlerini
eleþtirmek baþka, o deðerlerin tamamýný karalamak
ise bambaþkadýr! Batý Avrupa Türkleri veya Müslümanlarý o kadar karalandý
ki, neredeyse çamur atýlmamýþ yer kalmadý.
Yazar
Kay
Sokolowsky’nin dediði gibi;
“Bu korkunç olay, Almanya’da salgýn hastalýk gibi
yaygýnlaþan bir nefretin ifadesidir. Fakat bu husumetin
kendisi ve giderek yayýlmasý üzerine en iyisi kimse
konuþmak istemiyor.(4)”.
Ama nihayet biz konuþma-
Kuzey Ruhr´da Baþkanlar Toplantýsý
konuþmasýnda: „Mazlum
ve maðdurlarý Ramazan
ayýnda unutmadýðýmýz gibi Kurban bayramýnda da
unutmayacaðýz! Cenab-ý
Allah´ýn izniyle Genel
Merkez´imizin her yýl deðiþik ülkeleri artýmýyla bu
yýlda 75 ülkeye ulaþacaðýmýz hedeflendi. Ben de siz
deðerli baþkanlarýma daha
çok hizmet vermeniz için
birazdan þubelerin hedefleri açýklanacak, þimdiden
geçen yýllarda görtermiþ
olduðunuz gayretin daha
fazlasýný göstermenizi Cenab-ý Allah´tan niyaz ederim“ dedi.
Teþkilatlanma Baþkaný
Ufuk Ulun günümüzde
teþkilatlanmanýn bereketini teþkilatsýz cemaat olunmayacaðýný belirtti.
dosya
lýyýz! Ýçtimai bünyenin kýlcal damarlarýna kadar nüfuz edebilen bu nefret dalgasýnýn önüne geçilmelidir.
Batý Avrupa Türkleri, “aðzý
var ama dili yok” bir topluluk olmaktan kurtulmalý ve
kendisini yine kendisi ifade
etmeli, anlatmalý ve tanýtmalýdýr. Hakkýnýzda yalan
yanlýþ konuþan sýradan vatandaþa engel olamazsýnýz... Gazetedeki her yanlýþ
ve uydurma habere tekzip
gönderemezsiniz... Sizi olduðunuzdan farklý gösteren, tarif eden yorumlar, resimler, sayýsýz makaleler,
cilt cilt kitaplar karþýsýnda
yapýlabilecek fazla birþeyiniz yoktur... Fakat kendinizi ifade edebilir, sizi siz tanýtabilirsiniz... Bunun için
de savunma hatlarýndan artýk çýkmanýz þarttýr! Sizin
“bilir kiþi”niz, “uzman”nýnýz yine ya siz, ya da sizden
olmalýdýr!
Eðer þimdiden köklü ve
uzun vadeli tedbirler alýnmazsa, ileride Anti-Müslüman ideolog ve demogoglarýnýn kýþkýrtmalarý kýta
Avrupa’sýndaki Türk/Müslüman varlýðýný, etno-kültürel çatýþmalara varacak
derecede tehdit edecektir.
1: Daniel Bax/taz,
26.10.2009
2: Hermann Horstkotte
Die Zeit, 8.10.2009
3: Gisela Friedrichsen
Spiegelonline, 26.10.09
4: “Feindbild Moslem (Düþman Müslüman)” kitabýnýn yazarý Kay Sokolowsky ile Eren Güvercin’in yaptýðý söyleþi (internet: grenzgängerbeatz), 2.11.09
Gençlik Teþkilat Baþkaný Abdulkerim Iþýk:
„Gençlik geleceðimizin
yýldýzlarýdýr,
gençliðe
mutlaka cemiyetlerimizde
sahip çýkmalýyýz, gençler
için lokallerimizi geniþletmeliyiz“ diyerek gelecek
aylarda yapýlacak programlarý açýkladý.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
tanýtým
E
itorf kasabasý Siegburg`a baðlý küçük
bir Anadolu kasabasýný andýran yeþillikler içerisinde yaklaþýk 1500
Türk`ün barýndýðý þirin mi
þirin bir kasabadýr.
Bu küçük ama bir o kadar da doðal güzellikleri ile
dikkati çeken kasabada faaliyet gösteren Türk derneklerinden biri de Eitorf
Okul Aile Birliðidir.
Dernek baþkaný Halil
Kaplan 1990 yýlýnda Aile
birleþimi ile Almanya`ya
gelmiþ üç çocuk babasýdýr.
Kendileri derneðin kuruluþ gayesi ve çalýþmalarý
hakkýnda bizleri bilgilendirirken, amaçlarýnýn her
þeyden önce bulunduklarý
bölgedeki Türk vatandaþlarýnýn ve gençliðinin asimile
olmadan, milli ve manevi
deðerlerine baðlý kalmalarý-
Ý
slam Toplumu Milli
Görüþ Köln Bölgesi
Hac Kafilesi kutsal
topraklara uðurlandý. Köln
Kafilesine baðlý 320 hacý
adayý ve yakýnlarý Köln
Uluslararasý Havaalanýný
doldurdu.
Büyük bir heyecanla
bekleyen hacý adaylarýnýn
kimlik ve pasaport iþlem-
13:20 Uhr
Seite 9
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Eitorf Okul Aile Birliði
ný saðlayacak çalýþmalar
yapmak olduðunun altýný
çizdi.
Eitorf cemiyeti küçük
ama yaptýðý hayýrlý çalýþmalarla pek çok faaliyetin
altýna imza atmýþtýr.
Bugün dernek bünyesinde Çocuk kulübü ve bu birime baðlý olarak Semra
Gökkaya tarafýndan yapýlan ana sýnýfý çalýþmalarý,
Gençlik Kollarý ve bu
birimin Baþkaný Makine
Mühendisi Murat Öner
Baþkanlýðýnda
yapýlan
Gençlik sohbetleri, Orta
öðretim sohbetleri, turnuvalar ve gezi ve kamp
proðramlarý ile gençliðin
her türlü ihtiyaçýna cevap
vermeye çalýþan bir birim
olarak göze çarpmaktadýr.
Haným Kollarý Baþkaný
Satý Ýnan ile yaklaþýk on
beþ yýldýr devam ettirilen
faaliyetler Eitorf halkýnýn
takdirini kazanmýþ olup,
özellikle hafta içi verilen
Kur`an-ý Kerim derslerinden bugüne pek çok hanýmefendi istifade etmiþtir.
Eðitim
Baþkanýmýz
Mustafa Öner baþkanlýðýnda devam ettirilen eðitim
faaliyetleri ara verilmeden
devam ettirilmekte olup;
Eðitimciler, Sümeyra Nazlýgül ve Recep Selek tarafýndan iki sýnýfta 35`e yakýn öðrenciye dersler verilmektedir.,
Derneðimiz özellikle
içinde bulunduðumuz kasabanýn okullarý ile güzel
çalýþmalar yapmakta olup,
Türk çocuklarýnýn da okullarda hakkettikleri yerlere
gelmesi için özellikle ev
ödevi kurslarý ile onlara
yardýmcý olmaktadýr. Yapýlan bu çalýþmalar neticesinde Gymnasium ve Realschule`ye giden öðrenci sayýsýnda her yýl gözle görülür bir þekilde artýþ olmaktadýr.
Yine son zamanlarda Ýslam üzerine yapýlan menfi
propagandalarý
kýrmak
için, derneðimiz son üç yýldýr derneðimizin Tanýtma
Baþkaný ve Baþkan Yardýmcýsý Elektrik Mühendisi
Yahya Altýn baþkanlýðýnda
kasabamýzýn önde gelenlerine Ramazan ayýnda iftar
proðramlarý düzenlemiþ
olup gerçekten katýlýmcýlar
IGMG Köln Hacc Kafilesi
Kutsal Topraklara Uðurlandý
lerinin ardýndan Köln Kafile Baþkaný Mehmet Dal
yaptýðý kunuþmasýnda hacý
adaylarýna Allah’ýn misafirleri olduklarýný söyledi.
Hacc`ýn Ýslam`ýn þartlarýn-
dan biri olduðunu söyleyen Dal Haccýn anlam,
öneminden ve güzelliklerinden bahsetti. Daha sonra bütün hacýlar için helallik istedi. Hac seminerinde
olduðu gibi sabrýn önemini
hatýrlattý ve yaptýðý dua ile
herkesi göz yaþlarýna boðdu. Köln Kafilesine baðlý
Allah’ýn misafirlerine Kafile Baþkaný Mehmet Dal
9
tarafýndan takdir edilmiþ
çalýþmalardan olmuþtur.
Derneðimiz yapýlan bütün bu çalýþmalarýn yanýnda, karne törenleri, bayram
þölenleri, aile eðitim seminerleri, Çanakkale þehitlerini anma proðramlarý ile
Eitorf`ta çalýþmalarýna devam etmekte ve Allah`ýn
izniyle de gelecek yýllarda
da bu þekilde devam edecektir.
Haným kollarý ve bu birimin yapmýþ olduðu ev
sohbetleri ve on beþ yýla
aþkýndýr aralýksýz devam
ettirilen Kur`an-ý Kerim
dersleri, yine haným kollarýna baðlý olarak çalýþmalarýný devam ettiren kýzlarýmýzýn gençlik kollarý Sevgi
Fidan baþkanlýðýnda genç
kýzlarýmýza gerekli her konuda yardýmlarýný devam
ettirmektedir.
ve beþ görevli Hoca hizmet
edecek.
Hacý adaylarý THY uçaðý ile önce Ýstanbul’a sonra
Cidde’ye uçacaklar. Sonra
karayolu ile Mekke’ye geçecekler. Köln havaalanýna
12.12.2009 tarihinde geri
dönecekler. Allah yollarýný
açýk etsin haclarýný mebrur
etsin.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
10
D
iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB)’nce inþaa edilecek ve sadece Köln’nün
deðil, ayný zamanda bünyesinde barýndýrdýðý sosyal,
kültürel ve eðitim merkezleri ile, Avrupa’nýn da en modern Camii ve Kültür komplekslerinin baþýnda yer alacak olan, DÝTÝB Köln Merkez Camii ve Sosyal Hizmet Birimlerinin Temel’i
baþta, T.C. Devlet Bakaný
Faruk Çelik, Federal Almanya Cumhuriyeti Devlet Bakaný, Dr. Werner Hoyer, T.C.
Diyanet Ýþleri Baþkaný, Prof.
Dr.
Ali
Bardakoðlu,
T.C.Köln
Baþkonsolosu
M.Kemal Basa, T.C.Düsseldorf Baþkonsolosu Fýrat Sunel, ABD’nin Düsseldorf
Baþkonsolosu Janice Weiner, Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Jürgen Roters,
Kuzey Ren Westfalya Eyaleti Uyum Sorumlusu Tomas
Kufen, T.C. Diyanet Ýþleri
Baþkan Yardýmcýsý Prof. Dr.
Mehmet Görmez, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof.
Dr. Ali Dere, T.C. Berlin
Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan, Köln
Eski Büyükþehir Belediye
Baþkaný Firitz Schramma,
DÝTÝB Denetleme, Yönetim
ve Genel Kurul Üyeleri, Ehrenfeld Belediye Baþkaný
Josef Wirges, Semt Belediye
Baþkanlarý, Sivil Toplum
Kuruluþlarýnýn temsilcileri,
DÝTÝB Derneklerininde hizmet veren din görevlisi, dernek baþkaný ve yöneticiler,
Semavi Dinlerin Temsilcileri olmak üzere, Türk, Alman
ve diðer milletlere mensup
binlerce davetlinin katýlýmýyla atýldý.
Köln DÝTÝB Merkez Camii Din Görevlisi Þaban
13:20 Uhr
Seite 10
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Köln DÝTÝB Merkez Camii’nin
Temeli Muhteþem Bir Törenle Atýldý
Kondi’nin Kur’an-ý Kerim
tilavetiyle açýlýþý yapýlan
programýn açýlýþ konuþmasýný, T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan yaptý.
DÝTÝB Merkez Camii
Mimarý Paul Böhm, kendisi
hakkýnda övücü konuþmasýnda dolayý Prof. Dr. Bardakoðlu’na teþekkür ederek,
projenin özellikleri ile ilgili
bilgiler verdi.
Protestan Kilisesi adýna
Köln ve Bölge Piskoposu
Rolf Domning ile Katolik
Kilisesi adýna Dekant Monsiyör Rainer Fischer’in birlikte yaptýklarý konuþmalarýnda, caminin yapýlmasýndan duyduklarý memnuniyeti ifade ettiler.
T.C. Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu
da
konuþmasýnda;
“Köln’de bu derece büyük
bir caminin inþa edilecek olmasýnýn burada yaþayan
Türklerin deðil, Almanya’nýn baþarýsýdýr. Almanya’nýn din özgürlüðü konusundaki bu tavrý tüm dünyaya örnek olmalý. Bu cami sadece ibadethane olmayacak,
ayný zamanda büyük bir kül-
tür merkezi, insanlarýn buluþma ve diyalog kurma yeri, dini özgürlüklerin abidesi
olacaktýr. Cami toplanma
yeri demektir. Kapýsý inanan
inanmayan, herkese açýktýr.
Ýnþaatý protesto eden cami karþýtý, aþýrý saðcý ProKöln taraftarlarýna da deðinen Bardakoðlu, “Onlarý da,
protesto haklarýný, kurallar
dairesinde gerçekleþtirdikleri için tebrik ediyorum. Tepkileri bilmemiz lazým ki; daha dikkatli ve özenli davranalým. Aykýrý görüþler bizim
için katkýdýr.” dedi.
Kuzey Ren Westfalya
Baþbakaný Jürgen Rüttgers
adýna, Eyaletin Uyum Sorumlusu Tomas Kufen ise,
Kuzey Ren Vesfalya (KRV)
Eyalet Baþbakaný Jürgen
Rüttgers’in selamlarýný getirdiðini söyleyerek, inþa
edilecek olan Köln Camii’nin diyalog, tolerans ve
birlikte yaþamýn simgesi
olacaðýnýn altýný çizdi.
Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Jürgen Roters
de; “Bugün birlikte yaþam
için çok önemli bir gün” diyererk, DÝTÝB Merkez Camii’nin yapýlmasýndan duyduðu memnuniyeti dile ge-
tirdi.
T.C. Berlin Büyükelçisi
Ahmet Acet adýna, Köln
Baþkonsolosu Mustafa Kemal Basa; “Türkler’in Almanya’ya geliþlerinin 50. yýl
dönümünü bu cami ile kutlamalarý çok sevindirici. Burasý diyaloðun ve barýþýn mekaný olacaktýr” dedi.
Köln-Ehrenfeld Belediye
Baþkaný Josef Wirges de konuþmasýnda, “Bu cami bizim
camimizdir. Burada ayný zamanda kalýcý bir diyaloðun
temelini atýyoruz. Köln’e
gelen Turistler Dom katedralinden sonra bu camiyi ziyaret edeceklerdir” dedi.
Köln Eski Büyükþehir
Belediye Baþkaný Firitz
Schramma, konuþmasýný
yapmak üzere anons edildiðinde, salonda bulunan binlerce davetli tarafýndan dakikalarca alkýþlandý, Schramma, yine Cami Danýþma
Konseyi’nde olduðunu hatýrlatarak inþaatý takip edeceklerini bildirdi.
Törene bir mesaj gönderen Almanya Baþbakaný Angela Merkel; “Bu caminin
inþa edilmeye baþlamasý, Almanya’ya gelmiþ olan Müslümanlarýn burayý vatan
haber
edindikleri anlamýna geliyor. Bu ise uyum için çok
önemli bir adýmdýr” dedi.
T.C. Devlet Bakaný Faruk Çelik de konuþmasýnda,
temeli atýlan caminin þaheser mimari yapý olacaðýný
hatýrlatarak; “Ancak, caminin içi, içinde yapýlan çalýþmalar, yapýdaki þeffaflýktan
daha þeffaf olacak. Bu cami,
insanlarýn buluþtuðu yer
ocak. 20. yüzyýlda insanlýk
büyük bir hoþgörüzlük ve
bundan kaynaklanan acýlar
yaþadý. Bugün burada deðiþik din mensuplarýnýn buluþmasý, çok güzel bir tablo
oluþturuyor. Farklýlýklarý
yok sayamayýz. Bugün burada, Yahudi, Hýristiyan ve
Müslümanlarýn birlikte söylediði bir ses yükseldi. Denildi ki; “Artýk çatýþmalara
yer yok” dedi.
DÝTÝB Türk Tasavvuf
Musikisi Korosu eþliðinde,
DÝTÝB Sema Ekibinin sunduðu gösterinin ardýndan,
protokole mensup davetliler
DÝTÝB Merkez Camii’nin
temeline ilk harcý, Din Görevlisi Þaban Kondi’nin
yaptýðý dua ve hayýrlý olsun
temennileiyle koydular.
DÝTÝB Köln Merkez Camii ve Sosyal Hizmet Birimlerinin Temel atma programý, DÝTÝB Folklor Ekiplerinin birbirinden güzel doyumsuz gösterileri ve Türk
Özgün Müziðinin deðerli
temsilcisi Uður Iþýlak’ýn
verdiði verdiði konserin ardýndan, DÝTÝB Haným Kollarý tarafýndan, Merkez Camii yararýna organize edilen
ve Türk damak zevkinin deðiþik tad ve lezzetteki yemek çeþitleri ile, diðer eþyalarýn satýþa sunulduðu Kermes Çadýrýndaki standlarýnýn gezilmesinin ardýndan
sona erdi.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Prof. Dr. Vecdi AKYÜZ
Kurban Kavramý:
Kurban sözlükte, “yaklaþmak” anlamýna gelir. Fýkýh dilinde, bu sözlük manasýna uygun olarak, “Allah’a yaklaþmak için kesilen hayvan” anlamýnda
kullanýlýr. Kur’an-ý Kerim’de “mensek”, “nüsük”
ve “zibh” kelimeleri, bazen
kurban manasýna gelmektedir. Kurban kelimesi, geniþ anlamda bütün kurban
çeþitlerini, dar anlamda ise
sadece udhiye (bayram)
kurbanýný içine alýr.
Kurbanýn Hükmü
ve Delili:
Kurban kesmek; zekât,
bayram namazlarý ve fitreyle birlikte hicretin ikinci
yýlýnda meþru kýlýnmýþtýr.
Eyyam-ý Nahir’de (kurban bayramý günlerinde)
Allah’a yaklaþmak için,
ibadet niyetiyle kesilen
özel hayvanlara Udhiye denir. Kurban deyince, dilimizde, diðer türleri bir yana býrakýlarak, sadece udhiye kurbaný anlaþýlýr.
Kurbanýn Amaçlarý
ve Ýþlevleri:
Udhiye kurbaný, hayat
nimetine þükür, Allah’ýn bu
günlerde oðluna bedel olarak koç kesme emrini yerine getiren Ýbrahim (as)
Peygamberin mirasýný diriltmek, sýrata binit hazýrlamak, günahlarýn affý, hatalarýn yok edilmesi için kesilir.
Hac: 22/34 ayetinde,
her ümmete kurban kesmenin meþru kýlýndýðý, bunun
sebebinin de Allah adýnýn
anýlmasý olduðu belirtilir.
Bu da göstermektedir ki
kurban, Allah’ýn hatýrlanmasý ve O’nun rýzasýnýn kazanýlmasý için emrolunmuþtur. Sayýsýz nimetlere
bir þükür vesilesi ve Allah
rýzasýnýn kazanýlmasý için
kurban bir fýrsattýr. Nitekim, Kevser: 108/1-2 ayetlerinde, Kevser nimetine
bir þükran olarak kurban
kesilmesi istenmektedir.
Hakikatte, kesilen kurbanýn, ne eti, ne de kaný Allah’a gerekli deðildir. Allah
bu
vesileyle
sadece
mü’minlerin, takvalarýna,
takarrub (yakýnlaþma) hislerine bakmaktadýr. Nite-
Seite 11
kim bir ayette de “Kurbanlarýn ne etleri, ne de kanlarý Allah’a ulaþacaktýr.
Allah’a, ancak sizin takvanýz ulaþýr. Size olan hidayetine karþý, Allah’ý büyük tanýmanýz içindir ki,
O, bunlarý böylece sizin
emrinize vermiþtir. Ýyilik
yapanlarý müjdele.” (Hac,
22/37) buyurularak bütün
açýklýðýyla ifade edilmiþtir.
Saffat: 37/102-109 ayetlerinde de kurban kesmek,
sýrf Allah rýzasý için emredilmiþtir. Bu emre itaatin
ödüllendirileceði de vaat
edilmiþtir. Ayrýca, Ýsmail
(a.s.) Peygamberin hatýrasý
bizlere ibret olarak býrakýlmýþ ve böylelikle babasý
Hz. Ýbrahim ve oðlu Hz. Ýsmail’in iyi bir namla anýlmasý saðlanmýþtýr.
Her yýl Müslümanlar tarafýndan binlerce kurban
kesilmektedir. Bu bir Müslümanýn Allah’a ibadet ve
O’nun emrine sarýlmak için
her þeyi feda edebileceðinin sembolüdür.
Kurban Yükümlüsü:
Kurbanýn temeli:
Sebebi: Kurbanýn vacip
olmasýnýn sebebi vakittir.
Vakit tekrar ettikçe, yani
bir Müslüman þartlarýný taþýdýðý halde, ömrü boyunca
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Kurban ile
ilgili
bilinmesi
gerekenler...
kurban bayramýna ulaþtýkça, kendisine kurban kesmenin vacip olmasý da tekrar eder.
Rüknü: Kan akýtma,
kurbanýn rüknüdür. Bu sebeple, kesilen kurbanýn sahih olabilmesi ve etinin yenebilmesi için, kan akýtma
olmadan herhangi bir þekilde öldürülmemesi gerekir.
Kan akýtmak, illeti akýlla
anlaþýlmaz olduðundan,
bunun yerine baþkasý, mesela aynýný ve deðerini tasadduk, kurban yerine geçmez.
Gerekli þartlarý taþýyanlara kurban kesmek vaciptir. Bu, sünnet-i ayn- müekkede olarak ifade edilir.
Hz. Peygamber’in bizzat kurban kestiði nakledilir. Hatta bir hadiste, “Hali
vakti müsait olup da kurban kesmeyen mescidimize
yaklaþmasýn” (Ahmed bin
Hanbel, Müsned, 2/321)
þeklinde kesmeyenlere karþý sert ifadeler kullanmaktadýr. Hicretin ikinci yýlýndan bugüne kadar bütün
Müslümanlarýn
kurban
kesmeleri, bir icma-ý ümmet meydana getirmiþtir.?
Kurbanýn Vacib Olmasý
1) Ýslam: Bir ibadet ol-
masý dolayýsýyla kurban,
yalnýz Müslümanlara vaciptir.
2) Zenginlik: Kendisine
fitre ödemek vacip olan
mükelleflerin kurban kesmesi de vaciptir.
3) Ýkamet: Zorluk ve
sýkýntýlarý ortadan kaldýrmak için, yolculara kurban
kesmek vacip deðildir; ancak nafile olarak kesmesi
caizdir.
Vakit: Kurban, eyyam-ý
nahir denen, kurban bayramýnýn birinci, ikinci ve
üçüncü günlerinde vacip
olur: Bu günler gelmezden
önce kurban kesmek vacip
deðildir. Vakit, Kurban
bayramýnýn birinci günü
fecri sadýðýn doðuþuyla girer ve üçüncü gün güneþin
batmasýna kadar devam
eder. Bu vakit, namazda olduðu gibi geniþtir: Hangi
vakitte kesilir veya vakit
sona ererse, vacip olmasý
da buna göre kesinleþir ve
artýk zimmete borç olarak
geçer.
Kurban
mükellefliðinin
düþmesi
1) Kurbanlýðýn
Ölmesi:
Zengin bir kimsenin aldýðý kurban ölürse, yerine
11
baþkasýný almasý gerekir.
Fakirin aldýðý kurban
ölürse, yerine yenisini almak gerekmez.
2) Kurbanlýðýn
Kaybolmasý:
Zengin bir kimsenin
kaybolan ilk kurbaný bulunduðunda, aldýðý ilk kurbaný kestiyse ikincisini de
kesmesi gerekmez. Fakat,
ikinci olarak aldýðýný henüz
kesmeden, birinci bulunursa, hakkýnda herhangi bir
kurbaný kesmek vacip olduðundan dilediðini keser.
Ýkinci de kesilmeden eyyam-ý nahir geçerse ve birinci bulunursa, daha fiyatlý olanýn farký tasadduk edilir.
Fakirin birinci kurbaný
kaybolduðunda, ikinci bir
kurban aldýysa, bunu kessin veya kesmesin, ikisini
de kesmek zorundadýr.
Ýkinciyi alýnca, ikinci bir
borç altýna girmiþ olur.
Çünkü fakirin bu borcu
adak gibidir, ikinci bir kurban gerekmez.
Kaybolan kurban yerine
yenisi alýndýðý halde, kesmeden eyyam-ý nahir geçse
ve sonra ikincisi bulunsa,
hayvanlarýn her ikisi de kesilmez; deðerli olaný zengin sahibi tarafýndan tasadduk edilir.
Adak kurbaný ölür veya
kaybolursa, hem zenginden, hem fakirden borç düþer, yenisini almak gerekmez.
Kabir (Ölü) Kurbaný
1) Vasiyetsiz Kesilen
Kabir Kurbaný:
Ölü için kurban kesmek
caizdir. Kabir kurbanýnda
da bayram kurbanýnýn þartlarý aranýr. Kendi arzusuyla
kurban keserek sevabýný
ölüye baðýþlamak isteyen,
kimse yýlýn herhangi bir
gününde kesebilir. Ancak
arefe günü kesmesi efdaldir. Zira arefe günü kesilince fakir fukara etleri bayramdan hemen önce alacak
ve daha fazla sevineceklerdir. Kabir kurbanýnýn bayram günleri kesileceði görüþü de bulunmaktadýr. Bununla birlikte bu görüþe
göre kurban niyetiyle kesilecekse bayram günleri, sadaka olarak kesilecekse ar-
40. sayi sayfalar
26.11.2009
12
zu edilen günlerde kesilebilir. Vasiyetsiz olarak kesilecek kabir kurbanýn etinden sahibi ve ailesi yiyebilir.
2) Vasiyet Üzerine Kesilen Kabir Kurbaný: Vefat edenin vasiyeti üzerine
kurban kesilebilir. Ölmeden önce bir kimse kurban
kesilmesini vasiyet etse ve
ölse, mirasçýlarý tarafýndan
kesilecek kurban mutlaka
bayram günlerinde kesilmelidir. Çünkü bu durumda
vasiyet edilen kurbana kurban kelimesi kullanýlmasýndan dolayý özel vakit
þartý girmiþ olacaktýr. Vasiyet üzerine kesilen kurbandan mirasçýlar faydalanamazlar. Kurbanýn tamamýnýn tasadduk edilmesi gerekir. Ölünün vasiyeti olmadan onun parasý ve malýyla
kesilen kurban da vasiyet
üzerine kesilmiþ gibi iþlem
görür.
Kesimin Sahih Olmasý
Kesenle Ýlgili Þartlar:
Allah’a Yakýnlaþma:
13:20 Uhr
Seite 12
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Kurbanýn sahih olmasý
için kesenin niyeti, Allah’a
yakýnlaþma olmalýdýr. Bunun dýþýndaki niyetlerle kesilen hayvanlar, kurban yerine geçmez. Niyetin, aslýnda kalple yapýlmasý gerekir; ancak dille de yapmak
uygun olur.
b) Niyetin Kesime
Bitiþik Olmasý:
Namazda iftitah tekbirinde olduðu gibi, kurban
keserken de niyetin kesme
iþlemiyle birlikte olmasý
gerekir; bu þart, ancak zaruret halinde, mesela kesim
baþlayýnca düþer.
c) Ortaklýðýn
Doðru Olmasý:
Ortaklarýn hepsi Müslüman olmalýdýr. Koyun ve
keçi, ancak bir kiþi için
kurban edilebilir. Deve ve
sýðýr, yedi kiþiye kadar ortaklar arasýnda kurban edilebilir. Bir kiþi, kendi baþýna kesmek üzere aldýðý sýðýr ve deveye, sonradan altý veya daha az sayýda kiþiyi ortak edebilir; ancak bu
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
hareket tarzý mekruhtur.
Yalnýzca fakir, bu durumda
hiç kimseyi ortak edemez;
çünkü onun bu hayvaný
adak gibidir. Her ortaðýn
kurbanlýk sýðýr veya devenin en az yedide birine sahip olmasý gerekir.
Udhiye kurbaný, þükür
hedyi, ihsar ve av cezasýna
ait hedyler vb.de her ortaðýn niyeti kurban, hedy, kefaret gibi Allah’a ibadet olmalýdýr. Ortaklarýn, birinin
niyeti et, diðeri bambaþka
bir gaye, bir diðeri de takarrub (ibadet) için kesmek
üzere ortak olmasý halinde,
hepsinin kestiði batýl olur.
Ortak olarak kesilecek
kurbanlarda her ortaðýn niyetinin ayný, mesela hepsininki udhiye ve hepsininki
þükür hedyi olmasý þart deðildir.
d) Kurban Sahibinin
Kesme Ýzni Vermesi:
Kurban vekâlet yoluyla
da kestirilebilir. Bu durumda vekâlet, kurbanlýk alým
ve kesimini de kapsayabi-
lir. Özellikle ülke içinde
veya dýþýnda daha ihtiyaç
sahibi ülkeler ve bölgeler
için çeþitli vakýf ve dernek
gibi örgütlere vekâlet verilebilir. Aranan tek þart, örgütün güvenilir, kurbaný
her yönüyle amacýna uygun kesen, etlerini, derilerini ve diðer aksamýný doðru yerlere ulaþtýran bir örgüt olmasýdýr. Böyle durumlarda, vekâletin kurban
bayramýndan önce veya
bayramdaki kesim günlerinde uygun zamanda verilmesi, taraflar için yararlý ve
doðru olur. Kesen baþkasý
olunca, kurban sahibinin
açýk veya delalet yollu izninin bulunmasý gerekir.
e) Besmele Çekmek:
Besmele, tezkiyenin sahih olma þartlarýný incelerken geniþçe ele alýnmýþtý.
f) Özel Vaktinde
Kesmek:
Udhiye kurbanýnýn sahih olmasý için, özel vaktinde, yani eyyamý nahir
veya kurban bayramý gün-
dosya
leri denen Zilhicce ayýnýn
on, onbir ve onikinci gününde kesilmesi gerekir.
Kurbanýn gece kesilmesi
kerahatle caizdir. Kurbanýn
son kesim vakti, bayramýn
üçüncü günü güneþin batmasýyla biter.
Kurban, belirtilen vakit
içinde kesilmeyince, borç
düþmeyip zimmette kalýr;
ancak kurbanýn kesilmesi
caiz deðildir. Kan akýtmak
artýk tasadduka dönüþür.
Zengin kimse, kurbanlýk
hayvaný satýn aldýysa, onu
canlý veya bedel olarak, satýn almadýysa, bedel olarak
tasadduk eder. Hayvanýn
hiçbir þeyinden faydalanamaz, etinden yiyemez. Bununla birlikte, kurbanlýk
kesilirse, ayný hükümlere
uyularak yemeden ve noksanlýk getirmeden tasadduk
edilir, bunlara uyulmazsa
deðerleri ödenir.
Fakir kimse ise, kurbaný
canlý olarak tasadduk etmek zorundadýr, ondan hiçbir þekilde faydalanamaz.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
özel köþe
E K K E . Yi ne
Mekke’deyiz.
Köylerin ve þehirlerin anasýndayýz, atasýndayýz. Mekke-i Mükerrem’e için Kur’an-ý Kerim’in
iki
suresinde
(En’am Suresi, 92 ve Þurea
Suresi, 7) “Ümmü’l Kura=Þehirlerin anasý, atasý”
tabiri kullanýlmýþtýr. Bundan dolayýdýr ki, Mekke’nin bir çok isminden birisi de Ümmü’l Kura’dýr.
Büyük müfessir Katade,
“Yeryüzü oluþmaya Mekke’den baþladýðý için bu
isimle anýlagelmþtir” buyururken, Süddi (rhm) da
“Mekke yeryüzünün anasýdýr, çünkü Allah`a ibadet
için kurulmuþ olan ilk ev,
burada inþa edilmiþtir” der.
Ýþte biz yeryüzünün anasý
ve atasý olan Mekke’deyiz.
Önce Hacc ve umre ibadetinin ilk amelleri olan
Ka’be’yi tavaf, Safa ile
Merve tepeleri arasýnda
Sa’y yapmaktan ibaret olan
Umrelerimizi yaptýk. Bu
sene Hacc yapmak üzere
kafilelerle gelecek kardeþlerimizi beklemekteyiz.
Allah’a hamd u senalar
olsun son altý seneden bu
tarafa bütün hacýlarýmýzýn
fetvadan sorumlu hocasý
olarak hacýlarýmýza hizmet
etmeye çalýþýyoruz. Hac
ibadeti zor bir ibadettir.
Bundan dolayýdýr ki, “Hac
meþakkattir” buyurulmuþtur. Yine Hac ibadetinin taþýmýþ olduðu bu aðýrlýk ve
zorluk sebebiyle, hac veya
umre yapmaya niyet ederken diðer ibadetlerin niyetinde bulunmayan bir tabir
kullanarak niyet ederiz ve
“Ya rabbi onu bana kolay
kýl, onu benden kabul et”
duasýný yaparýz. Peþinen
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
I
GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Paderborn Þubesinde nöbet deðiþimi yapýldý. Yapýlan program açýlýþ
Kur`an-ý Kerimi ile baþladý.
Görevi deralan yeni baþkan
olan Ahmet Kaya selamlama konuþmasýnda: “Görevimin bilincinde olup verilen
sorumluluðu layýkýyla yerine getireceðime sizlerin huzurunda söz veriyorum. Kýsa bir süre içerisinde Gençlik lokalini de hizmete su-
Hulusi ÜNYE
M
kabul ederiz ki yapacaðýmýz bu ibadetlerin ifasýnda
zorluklar vardýr ve bu ibadetlerin kabulüne çok büyük engeller vardýr. Büyüklerimiz hacca niyetlenenlere “yanýnýza bolca harçlýk
ve çuvallar dolusu sabýr
alýn” diye tavsiye ederken
de bunu vurgularlarmýþ.
Yani çokça sadaka vereceksiniz, yine sabretmeyi
gerekli kýlacak bir çok pozisyonlarla karþýlaþacaksýnýz, ona göre hazýrlýklý olmalýsýnýz demek isterlermiþ.
Ýþte biz ifa etmiþ olduðumuz bu görevimizle hacýlarýmýzýn, daha sahih, eksiksiz ve onlarýn Hac ilmihali açýsýndan daha az
problemli bir ibadet yapmalarýna yardýmcý olmaya
çalýþýyoruz. Hac Ýlmihali
diðer ibadetlerin ilmihallerinden çok farklýdýr. Çünkü
bir noktada yapýlan bir ibadet deðil, Hac ve Umre ibadetleri. Ka’be’de, SafaMerve arasýnda, Arafatta,
Müzdelife’de,
Mina’da
hatta Medine-i Münevvere
yakýnlarýndan baþlayan büyük bir harita üzerinde bu
ibadetler gerçekleþmekte.
Ayrýca ihram denilen bir
hadise var ki, normal za-
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Mekke-i
Mükerreme
`den
Selamlar
manda helal olan bir çok
þey, ihramda iken haram
olmakta ve siz uyanýkken,
uyurken, otururken, gezerken yani her halde bu yasaklarý muhafaza etmeniz
lazým. Yoksa her ihram yasaðýnýn ihlalinde bir ceza-i
müeyyide ile karþý karþýya
gelirsiniz. Bu çoðu zaman
sadaka vermek ve kurban
kesmek gibi maddi cezalar
olur. Bazan öyle hatalar
olur ki, yapýlacak hac ve
umreyi kökünden sarsabilir. Ýþte biz böyle pozisyonlarda hacýlarýmýzýn yanýnda
oluruz ve yapýlmýþ olan hatalarýn meydana getirdiði
hasarlarý tamir ederek, hac
ve umrenin ilmihal açýsýndan sahih olmasýna çalýþýrýz.
Ýþimiz sadece fetva vermekle de bitmez. Beþ-altý
bin hacýmýza hizmet sunarken, bazan þahsi, bazan ailevi, bazan arkadaþlar arasýnda sadýr olabilecek kimi
psikolojik ve sosyal konularda da onlara yardýmcý
oluruz. Tabiri caizse kendi
çapýmýzda rehabilite ve
arabuluculuk görevlerini
de yerine getiririz. Gerçekten zaman zaman zorlandýðýmýz da olur. Fakat hacýlarýmýzdan alacaðýmýz “Al-
lah sizden ve bu teþkilatta
çalýþan herkesten razý olsun” dualarý bizi rahatlatýr
ve tarifi mümkün olmayan
bir iç huzuru verir. Bizi asýl
memnun eden de bu olur.
Kafilelerimiz bir kýsmý
Medine-i Münevvere’den
bir kýsmý direkt olarak Avrupa’dan olmak üzere peyderpey Mekke-i Mükerreme’ye akmaya baþladýlar.
Hergün otellerimiz yeni
hacý kafilelerimizle neþelenmekte ve renklenmektedir. Tabi buna baðlý olarak
bizim de ziyaretçilerimiz
artmaktadýr.
Hac ve umre ibadetleri
bu zorluk ve meþakkatlerinin yanýnda birer muazzam
ve muhteþem ibadetlerdir.
Dini açýdan ve bir ibadet
olarak bakýldýðýnda “Ýki
umre kendi aralarýnda iþlenecek günahlara keffaret
olur; makbul ve mebrur
olan haccýn karþýlýðý ise ancak cennettir” müjdesinin
verildiði birer ibadettir hac
ve umre.. Yani hac ve umre
ibadetlerini yapan müslümanlar, hayatlarýnýn bundan sonraki bölümü için ülkelerine dönerken tertemiz
ve yepyeni birer sayfa açmýþ olarak dönerler. Arafatta vakfe yapan bir müslü-
Paderborn Hicret Camiisinde
Görev Deðiþimi
13
manýn “Acaba ben de affedildim mi?” diye þüphe etmesi haramdýr denilmiþtir.
Arafatýn sýcak ortamý, vakfe yapan insanlarý güneþ
ýþýðý ve ýsýsý ile yakarken
ayný zamanda günahlarýnýn
da yanýp yok olmasýna sebep olur. Bundan büyük bir
kazanç düþünülebilir mi?
Diðer yandan hac mevsimi, hikmetlerine tam manasýyla riayet edilerek gerçekleþtirilemese bile, yine
de müthiþ bir kaynaþma,
buluþma, hasret giderme,
maddi ve manevi kazançlar
elde etme mevsimidir. Asýl
itibariyle hac, bütün Ümmet-i Muhammed’in yýllýk
genel kongresi hüvviyetindedir. Dünyada bundan daha büyük bir kalabalýðýn
bir araya gelebildiði bir
kongre yoktur. Ancak bu
hikmet tam manasýyla ne
anlaþýlmakta ne de gereði
yerine getirilmektedir. Buna raðmen herkes ayný gaye ve hedefle bir araya geliyor, herkes ayný þeylere
inanýyor, herkes birbirine
karþý son derece saygýlý ve
merhametli, milyonlarýn
bir araya gelmesine raðmen
kayda deðer bir tane bile
kriminal olay yaþanmýyor.
Sosyolojik olarak bu bile
incelense dünya insanlýðýnýn alacaðý çok büyük dersler vardýr.
Hasbihal edecek bir çok
þey var ama, biz bu kadarla
yetinmek istiyoruz. Çünkü
bu yazýyý yoðun çalýþma
ortamýnda ve ziyaretçilerimizden fýrsat buldukça
yazmaya çalýþtýk. Galiba
sýrada yine bir ziyaretçimiz
var.. Görüþmek umuduyla..
Mekke-i Mükerreme’den
selam ve dualar..
nup gençlerimizin de vakitlerini daha deðerli þeylerle
geçirebilme imkaný sunacaðýz, Cocuklarýmýzýn da daha
iyi eðitim alabilmeleri için
elimizden gelen gayreti göstermeye calýþýyoruz. Sizlerin de yardýmý ile çaba ve
gayretleriniz sayesinde gerçekleþtireceðiz inþaallah”
diyerek sözlerine son verdi.
Program kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ve toplu fotoðraf çekimi ile sona erdi.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
14
A
vrupa Türk islam
Birliði kuruluþunun
22. Yýlýný kurucular,
merkez heyet, GYK üyeleri,
Teþkilat yöneticileri ve ATÝB
mensublarý ile birlikte kutladý.
ATÝB Genel Baþkaný Selahattin Saygýn, Genel Baþkan Yardýmcýsý YakupTufan,
Genel Sekreter Zeynel Besleney, Genel Muhasip Abdullah Uzun, Merkez Heyet
üyesi Ali Çillioðlu hazýr bulundular. ATÝB Kurucu üyeleri ve Haysiyet Divaný Üyeleri Ýhsan Öner, Mehmet Akbul, Mehmet Aksoy, ATÝB
Belçika Federasyonu Baþkaný Cihat Zorlu ve bir çok kurucu üye, ATÝB Eski Genel
Sekreterleri ve Genel Baþkan Yardýmcýlarý Yazar
Mahmut Aþkar, Nurdoðan
Aktaþ, ATÝB Eski Genel
Sekreterleri Þeref Küçük,
Ömer Uluç, Eðitimci Asiye
Köhler, Yunus Emre Enstitüsü Baþkaný Eðitimci Mustafa Can, ATÝB GYK Üyeleri, Teþkilat Yöneticileri ve
ATÝB mensublarý katýldýlar.
ATÝB Genel Merkez so-
Z
MD-Almanya Müslümanlarý Merkez
Konseyi (Zentralrat
der Muslime in Deutschland) Köln’de bir toplantý
yaptý.
ATÝB’in ev sahipliði
yaptýðý toplantýda, ZMD’ye üye olan üst kuruluþ
temsilcileri hazýr bulundular.
Açýlýþ konuþmasýný yapan ZMD Genel Baþkaný
Dr. Eyüp Köhler, Almanya’da cereyan eden geliþmelere dikkat çekti.
Toplantý esnasýnda Almanya Müslümanlarý’nýn
meseleleri ele alýndý. Bu
konuda yapýlan çalýþmalar,
13:20 Uhr
Seite 14
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
AVRUPA TÜRK ÝSLAM BÝRLÝÐÝ KURULUÞUNUN 22.YILINI KURUCULAR ÝLE KUTLADI
lonunda gerçekleþtirilen kutlama proðramý, Köln eðitim
ve Kültür Merkezi din görevlisi Yaþar Hocanýn açýlýþ
Kur’an-ý Kerim’i ile birlikte
saat 16:30 da baþladý. Programý sunan Genel Sekreter
Zeynel Besleney, programýn
gündemi ve akýþý ile ilgili
katýlýmcýlara bilgi verdikten
sonra, Avrupa Türk islam
Birliðinin kuruluþunu konu
edinen sinevizyon gösterisi
sunuldu. Duygulu anlarýn
yaþandýðý sinevizyon gösterisini, ATÝB kurucularý zaman zaman gözleri dolarak
izlediler.
Genel Sekreter Zeynel
Besleney daha sonra açýlýþ
konuþmasý için Genel Baþ-
kan Selahattin Saygýn’ý mikrofona davet etti. ATÝB‘in
kuruluþ gayesini anlatan Genel Baþkan özetle þunlarý
söyledi. “Bizim kuluþumuz
bir þeye karþý olmak için deðil, bizim hareketimiz inanmýþ olmanýn kararlýlýðýydý.
O inanç ve kararlýlýkla bugünlere geldik. Ýnanmýþ insanýn baþaramýyacaðý hiç bir
þey yoktur. Bugün burada bu
inanmýþ ve samimi arkadaþlarýmýzla birlikteyiz. ATÝB
imanýn, ihlasýn, samimiyetin
bir baþarý hikayesidir. Bu
teþkilat hep hakkýn, hakikatýn yanýnda oldu. Herkese ve
herkesin düþüncesine saygý
duydu. Bu dün böyleydi, bugün de böyledir, yarýnda
böyle olacak’’ dedi.
ATÝB Kurucu üyesi ve
Haysiyet Divaný Üyesi Ýhsan
Öner de kýsaca sünlarý söyledi: “ATÝB bir dernek kuralým
diye üç beþ insanýn bir araya
gelerek kurduklarý bir teþkilat deðildir. Haftalarca ve
aylarca süren istiþareler sonucunda kurulan bir teþkilattýr. Teþkilatlarýn büyüklükleri þubelerinin çokluðundan
deðil, ideallerinin büyüklüðünden güçlü ve kararlý yapýlarýndan kaynaklanmaktadýr. ATÝB böyle bir teþkilattýr. Sizin bir yere angaje olmanýz sonunda taassuba dönüþür. Cenab-ý Hak bunun
için taassubu hoþ görmemiþtir. Biz de bu prensibi
ALMANYA MÜSLÜMANLARI MERKEZ
KONSEYÝ TOPLANTISI KÖLN’DE YAPILDI
gösterilen gayretler ve verilen mücadeleler dile getirildi.
Ayrýca, Almanya’da yaþayan müslümanlarýn maruz kaldýklarý sýkýntýlar ve
bu hususta yapýlmasý gereken iþler düþünceler ortaya
kondu.
Bununla birlikte, Almanya’da yaþayan müslümanlarýn meselelerinin baþýnda yer alan; okullarda
Ýslam Din Dersleri, baþörtüsü meselesi, baþörtülü
öðretmenlerin tabi tutul-
duklarý ayrýmcý anlayýþ, Ýslam düþmanlýðý ve helal
kesim gibi konular masaya
yatýrýldý ve bu hususta izlenmesi gereken usül ve
kaideler görüþüldü.
Ayný zamanda toplantýda DÝK (Almanya Ýslam
Konferansý) ve KRM (Almanya Müslümanlarý Koordinasyon Konseyi) çalýþmalarý hakkýnda bilgiler
verildi ve geliþmelerle kanaatlar ortaya kondu.
Toplantýda söz alan
Maryam (Meryem) Weiss
(ZMD Genel Baþkan Yardýmcýsý) ve Aiman Mayzek (ZMD Genel Sekreteri) yapýlan faaliyetler ile ilgili ayrý ayrý bilgi verdiler.
ATÝB’i temsilen toplantýya iþtirak eden ve ayný
zamanda ZMD Genel Baþkan Yardýmcýsý olan Yakup
Tufan ise, Almanya’da;
ýrkcýlýða karþý yapýlan mücadele, Müslüman gençlerin eðitimi, dinler arasý diyalog çalýþmalarý ve yürütülen ortak projeler gibi,
bir çok konu hakkýnda bil-
haber
ATÝB’e hakim kýldýk. ATÝB
kendi baþýna baðýmsýz bir
kuruluþtur bütün kararlarýnýda kendi baþýna alýr. Ancak
teþkilatlar bir gaye deðildir,
bir vasýtadýr. Gayeye vasýtadýr, inanca, ideale vasýtadýr.’’ dedi.
Daha sonra sýrasýyla mikrofona davet edilen Genel
Baþkan Yardýmcýsý YakupTufan, Yazar Mahmut Aþkar, ATÝB Kurucu üyeleri ve
Haysiyet Divaný Üyeleri
Mehmet Akbul, Mehmet
Aksoy, Eðitimci Asiye Köhler, Yunus Emre Enstitüsü
Baþkaný Eðitimci Mustafa
Can, Nurdoðan Aktaþ
ATÝB’in önemi ve yüklendiði misyon hakkýnda düþüncelerini içeren birer konuþma yaptýlar ve hatýralarýný
dinleyiciler ile paylaþtýlar.
Konuþmacýlardan ardýndan sahne alan “ATÝB Hagen
Gençlik Kollarý Sema Ekibi” herkesin takdirini kazanan bir sema gösterisi sundu. Sema gösterisinden sonra topluca yenilen yemeðin
akabide proðram sona erdi.
giler verdi ve düþünceler
ortaya koydu.
ZMD’nin toplantýsýna
katýlan ünlü yazar Murad
W. Hofmann da, Almanya’da yaþayan müslümanlarý ilgilendiren bir kýsým
konuda görüþ ve düþüncelerini açýkladý.
Bilindiði gibi ATÝB’in
kurucu üyesi olduðu ZMD,
Türk, Arap, Arnavut, Alman, Boþnak, Fars (Ýran)
gibi bir çok milliyetlerden
meydana gelen ve Almanya’da yaþayan müslümanlarýn kurduklarý üst kuruluþlardan oluþan bir çatý
kuruluþudur.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
özel köþe
L
ippeland Halle´de
yapýlan Ýslam ve
Kültür tanýtým sergisi büyük ilgi gördü.
Ýslam Toplumu Milli
Görüþ Kuzey Ruhr Bölge
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Selma ÖZTÜRK
L
isanlar kelimelerden
oluþur. Kelimeler ise
her lisanda -manadan
ziyade- yerinde kullanýlmasý
gerekir. Bazen bir kelimeyi
kullanmak tam anlamýyla
yanlýþ olmasa da, yersizdir.
Yani her kelimeyi, her anlam ve baðda kullanamazsýnýz. Bazen bir çok kelime
ayný manayý taþýsa da, yine
de arada farklýlýklar vardýr.
Buna güzel bir örnek akýl
kelimesidir. Akýl yerine fikir, zeka, us, kavrayýþ ve hafýza gibi kelimeler de kullanabiliriz belki. Çünkü neticede hepsi ayný ve yakýn
manaya gelir ve gelebilir.
Fakat bu kelimelerin yine de
özel bir kullanýmý vardýr.
Her biri her yerde kullanýlmaz. Türkçe açýsýndan, edebiyat açýsýndan nahoþ ve çirkin olur. Hatta bazen yanlýþa
bile kayabilir.
Bizler Avrupa`da doðup
büyüyen nesil olarak anadilimiz Türkçeden bir hayli
mahrum ve uzaðýz. Yeterince Türkçe okul eðitimi almamýþýz, kulaktan duyma
velilerimiz ve çevremizden
iþittiðimizi kapmýþýz, Türkçeyi hiç doðru düzgün yazmamýþ ve tahminlerle yaþayýp, bir þeyler uydurmuþuz.
Türkçemiz çok zayýf ve yetersizdir, hatta ve hatta yanlýþ ve gülünç boyutuna bile
uzanmýþtýr. Mesela yengeç
burcunun “kanser burcu”
olarak tarif edildiðini daha
önce duydunuz mu hiç? Almancadan yengeç burcu
STERNZEICHEN
KREBS’tir. Eee, kanser hastalýðý da KREBS olduðuna
göre. Bire bir tercümede dolayýsýyla KANSER BURCU
netice olarak ortaya çýkmaktadýr. Bu “lisaný hakkýyla
kullanamama sýkýntýsýný”
sýrf biz, yani buradaki do-
Seite 15
hayat
[email protected]
ðup büyüyen kuþak olarak
deðil de, genel toplum olarak yaþamaktayýz. Bu da yine yeterli þekilde Türkçe
okumama ve yaþamamaktan
kaynaklanan bir durumdur.
Þimdi sizlere bizzat þahid olduðum bazý yanlýþ ve
yersiz kelime kullanýmlarýný
paylaþmak istiyorum. Bunlarý inceledikten sonra isterseniz gülün, isterseniz aðlayýn. Karar siz, deðerli okuyucularýmýn takdirine kalmaktadýr.
1) Adamýn biri bir toplatýda kürsiye davet ediliyor
ve konuþmasýna baþlarken,
“Bendeniz bugün buraya
teþrif ettim” diyor. Hoppala!!! Kendi þahsýndan konuþuyor ve “teþrif” kelimesini
kullanýyor. Teþrif kelimesi
Arapçadan, ÞÝN, RA, FE
kökünden gelir ve tahmin
edeceðiniz gibi ÞEREFLENDÝRMEK manasýna
gelir. Bu yüzden teþrif kelimesi Türkçemizde bir baþka
insan/þahýs hakkýnda kullanýlýr, fakat hiç bir zaman tekellüm eden (konuþan) kiþi
kendi þahsýndan bahsederken “BEN teþrif ettim” demez, diyemez. Bu abestir,
ayýba kaçar. Somut olarak
þu manaya gelir: “Efendim,
ben bugün burada, geliþimle
sizleri þereflendirmiþ ol-
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ben de
Teþrif
Edebilir
miyim?
dum” Býrakýn da, varlýðýnýzla diðer insanlarý þereflendirip, þereflendirmediðiniz
hakkýnda onlar karar versin,
siz deðil.
2) Gelelim diðer bir misale: Arz etmek fiili. Bunun
kullaným kuralýný evvelden
ben de tam manasýyla bilmezdim, Mehmed Þevket
Eygi hocam izahatlý bir þekilde anlatmýþtý ve ondan
öðrenmiþ oldum. Genç bir
talebe Þevket beyle bir sohbeti esnasýnda “Hocam bana
þunu þunu arz eder misiniz
acaba? diye sormuþ. Arz etmek kelimesinin manasý
göstermek, büyüðe sunmak
ve takdimdir. Arz etmek daima aþaðýdan yukarýya doðru olur. Yani karþýnýzdaki
muhatabýnýza “Lütfen bana
arz edin.” derseniz, bu kullaným kendinizi derece bakýmýndan ondan üstün koyduðunuz anlamýna gelir ve
karþý tarafý büyüteceðinize,
küçültüp, aþaðýlamýþ olursuz. Siz bir kiþiye bir þeyi
arzedebilirsiniz, fakat o kiþinin size bir þeyi arz etmesini
isteyemezsiniz. Nezaket ve
görgü bunu kabul etmez.
3) Yine bir toplantý esnasýnda baþbakan konuþmasý
için kürsiye çaðýrýlýyor.
Programýn sunuçusu heyecanlý bir þekilde “Evet, þim-
di de sayýn baþbakanýmýzý
sahneye davet ediyorum.”
diyor. Yahu bu adam sanatçý
veya þarkýcý mý da, onu sahneye davet ediyorsun? Hiç
siyasetçi bir adam konuþma
yapmasý için sahneye çaðýrýlýr mý? Konuþmacýnýn yeri
kürsidir, sahne deðil.
4) Hemen ardýndan konuþmasýný bitiren þahýs lafý
hatibe býrakýyor. Laf ve söz
Türkçemizde ayný manalara
gelmiþ olsa da, kullanýmlarý
bazý yerlerde farklýdýr, bir
incelik vardýr. Bir insaný konuþmasýný baþlamak için davet ederseniz, ona sözü býrakýrsýnýz, lafý býrakamazsýnýz.
Bu yine yanlýþ ve yersiz bir
kullanýmdýr. “Evet, lafý size
býrakýyorum.” diyor. Buna
verilecek cevap ise anca
“Estaðfirullah efendim, lafýmý olur?” Ne diyelim?
5) Son olarakta en acayip
ve hiç mi hiç mana teþkil etmeyen bir misal vermek istiyorum. Þu son zamanlarda
bilhassa genç insanlarýn dilinde sürekli dolaþan ve hiç
düþmek bilmeyen “manyak”
kelimesi. Bu kelimeyi sýrf
argo konuþan insanlardan
deðil, mühendislerden de
iþitiyorsunuz, avukatlardan
da, doktorlardan da... Her
halde “çok”, “felaket”,
“müthiþ” ve “acayip” gibi
Integrasyon Lippeland Lemgo
Dýþ Münasebetler Sorumlusu Nihat Köse sergisinde Milli Görüþ´ü tanýtan
broþürler, slayt gösterisi
ve Bölgesinin yapmýþ olduðu faaliyetleri anlattý.
Birçok yabancýnýn ilgisini
çeken Milli Görüþ standý
ilk kez olmasýna raðmen
ziyaret odaðý oldu.
Eyalet Valisi bu sergiye
katýlan herkese teþekkür
15
manalarda kullanýlmak isteniyor bu kelime. “Abi ya, þu
iþ manyak güzel. ”Vallaha
(aslýnda VALLAHI olmasý
gerekir, VALLAHA diye bir
kelime yoktur), manyak güzel olacak inþallah (inþAAllah)” vs. Allah aþkýna, bir iþ
veya bir þey nasýl manyak
güzel olur? Bunun manyaðý
varsa, akýllýsý da var mý acaba? Ne kadar çirkin bir kullaným! Bu Türkçe lisanýmýza adeta bir hakaret ve tecavüzdür. Manyak güzelmiþ...
Kimin manyak olduðu ortadadýr efendim!
Ne kadar üzücü ve ayný
zamanda gerçekçi ve korkunç örnekler. Üzülmemek
elde deðil. Bu þekilde yavaþ
yavaþ güzelim Türkçemizden kopuyoruz ve uzaklaþýyoruz. Ve iþin daha da üzücü
ve vahim tarafý ise, bu yanlýþlarýmýzýn bilincinde ve
þuurunda olmayýþýmýz. Yanlýþlarý olduðu gibi kabul
edip, benimsememiz. Elbette hepimizin hatalarý vardýr.
Her insanýn her þeyi bilmesi
mümkün deðildir. Lakin en
azýndan bu önemli, ince ve
hayati konularda kendimizi
geliþtirebiliriz. Onlarý önemseyip, ciddiye alabiliriz. Buda anca çok ve bilinçli bir
þekilde okumak ve edebiyatla ilgilenip, meþgul olmakla olur. Neyin, nasýl ve
nerede kullanýlacaðýný, yazýlý metinlerde okuya okuya
öðrenip keþfetmektir. Dünyanýn kuralý böyledir. Beþikten mezara kadar ilim öðrenmektir. Öyle 200- 300
kelimelik kelime hazinesiyle
güçlü, etkileyici ve verimli
bir insan, bir müslüman
olunmaz. Bu yüzden hepimiz için geçerli olan bir tavsiyem: Türkçe öðrenmektir
efendim!
etti. IGMG Kuzey Ruhr
Bölge Baþkaný Murat Ýleri
de Nihat Köse´ye gayret,
çaba ve çalýþmalarýndan
dolayý teþekkürlerini sundu.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
16
K
uzey Ren Vestfalya
(NRW) Eyaleti Entegrasyon Bakaný
Armin Laschet Köln’de düzenlenen “Dinlerin Buluþma Günü 2009” programýnda dinlerin entegrasyon sürecindeki rolü üzerine konuþtu. Laschet entegrasyon
konusundaki eksikliklerin
dinlerin sýrtýna yüklenmemesi gerektiðini söyledi.
Sekiz yýldan beri Almanya’da farklý dinlerin
temsilcilerinin katýlýmýyla
organize edilen “Dinlerin
Buluþma Günü” bu yýl
Köln þehrinde tarihi belediye binasýnda (Rathaus) gerçekleþti.
“Dinler ve toplumda geleceðe yönelik ödevler –
Entegrasyon sürecinde dinlerin rolü” sloganýyla gerçekleþen programa Kuzey
H
Seite 16
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
“Entegrasyon konusundaki eksiklikler
dinlerin sýrtýna yüklenmemeli”
Ren Vestfalya Eyaleti Aile,
Kadýn ve Entegrasyon Bakaný Armin Laschet’in yaný
sýra Köln’ün eski Belediye
Baþkaný Fritz Schramma ve
þu an görevdeki Belediye
Baþkaný Jürgen Roters, Almanya Müslümanlarý Koordinasyon Konseyi (KRM)
Sözcüsü Bekir Alboða ve
diðer bazý Müslüman, Protestan, Katolik, Ortodoks,
Yahudi, Budist, Bahaist ve
Ermeni temsilcileri katýldý.
Entegrasyon eksiklikleri dinlerin sýrtýna yüklenmemeli
Kuzey Ren Vestfalya
(NRW) Eyaleti Entegrasyon Bakaný Armin Laschet
konuþmasýnýn hemen baþýn-
da Köln’ün her zaman dini
çeþitlilikten yana bir þehir
olduðunu ve bu özelliðini
muhafaza edeceðine inandýðýný belirtti. Laschet özellikle Köln’de inþa edilecek
Ditib Camisi'ne yönelik ýrkçý tepkilere Müslümanlarýn
gösterdiði vakarlý tutumdan
övgüyle bahsetti.
Bakan Laschet konuþmasýnda ayrýca entegrasyon
baðlamýnda dinlerin rolüne
deðinerek, dinlerin entegrasyonun yerini alamayacaðýný ancak entegrasyonu tamamlayýcý özelliklere sahip
olduklarýný belirtti. Bu nedenle entegrasyon konusunda yaþanan eksikliklerin
dinlerin sýrtýna yüklenmemesi ve din konusunun entegrasyon tartýþmalarýna
konu edilmemesi gerektiðini vurguladý. Göçmenlerin
günümüzde içerisinde bulunduðu kötü þartlarýn nedenleri arasýnda, göçmenlerin çoðunluðunun iþ göçü
vesilesiyle –özellikle Türkiye’den– eðitim seviyesi
er yýl düzenli olarak temel din eðitimi alanýnda çalýþan, öðretici ve eðitimcilerin becerilerinin geliþtirilmesine katký saðlamak
amacýyla IGMG Köln Bölgesi tarafýndan, Köln Bölgesi konferans salonunda
eðitimcilere seminer verildi.
Yaklaþýk 150 Eðitimcinin katýldýðý iki bölümden
oluþan seminere, IGMG
Köln Eðitim Baþkaný Mehmet Dal’ýn selamlama konuþmasýndan sonra Seminerin ilk bölümüne baþlandý. Psikolog Eðitimci Þaban Yarar renkli kiþiliðiyle
verdiði seminerde: “Eðitimin içeriðine deðinerek,
yýllýk plan, sýnýf kurallarý,
öðrenci ve eðitimci arasýndaki dialog, empati ve bireysel geliþim, deðindiði
Ý
IGMG Gençlik Teþkilatý Köln
Bölgesinden Yýldýzlarýna Özel Ýlgi
slam Toplumu Milli
Görüþ Gençlik Teþkilatý geçtiðimiz günlerde 2009/2010 çalýþma yýlýnýn 3. Yýldýz buluþmasýný
düzenledi. Ocak 2009’da
Gençlik Teþkilatý Orta Öðretim Biriminin baþlattýðý
YILDIZ Projesi tüm hýzýyla devam ediyor.
Günün ilk dersini GT
orta Öðretim Baþkaný Yusuf Soysal verdi. Projektmanagement Workshop,
kýsaca iþ ve proje yönetmenliði iþlendi. Gençlerin
Workshop konusu olan
Köln`de Eðitimcilere Eðitim Semineri
“ABI Kardeþ Projesi” ve
bu Proje`yi Projektmanagement ile simule etmeleri
Yýldýz gençlerinde büyük
ilgi uyandýrdý. Gençler bu
konular arasýndaydý. Bütün toplumlarda eðitim
amacý, yeni kuþaklara bir
kültür birikimini aktarmakta, gençlerin davranýþýný yetiþkinlerin hayat tarzý yönünde biçimlendirerek, onlarý gelecekteki toplumsal rollerine doðru yöneltmektir” diyerek sözlerini bitirdi.
Daha sonra Eðitimci
konuyu bir dahaki eðitim
buluþmasýný yatýlý olarak
düzenleyip ve ince ayrýntýsýna kadar iþleme teklifinde bulundular. Abdullah
Pedagog Rahmi Gülmez
verdiði akýcý seminerde, sýnýf kurallarýnýn belirlenmesi ve uygulanmasý, sýnýf
yönetimi, güvenli ve düzenli ortam, ödüllendirme,
disiplin kurallarýna deðinerek, nesillerimiz Allah’ýn
bize birer emanetidir. Emanete sahip çýkmak, iyi bir
eðitim almalarýný ve ahlâklý yetiþtirilmelerini saðla-
Saral, GT Köln Bölgesi
Orta Öðretim Yýldýz Sorumlusu “Okuyan Genç”
ders bölümü için Yýldýz
Gençlerine “Gelin Müslü-
haber
düþük toplum kesimlerinden gelmelerinin büyük etkisi olduðunu vurguladý.
Müslümanlarýn büyük çoðunluðunun orta tabakaya
ait olduðu ABD’de buna
benzer bir entegrasyon
probleminin Meksikalýlar
ile yaþandýðýný söyleyen
Laschet, Meksikalýlarýn çoðunluðunun Katolik olduðunu ve sonuç olarak dinin
tartýþma konusu yapýldýðý
entegrasyon politikalarýnýn
yanlýþlýðýna dikkatleri çekti.
Entegrasyon Bakaný son
olarak özellikle Ýslam ile ilgili yapýlan tartýþmalarýn,
“kendi mirasýmýzý tekrar
keþfetmek ve kendi dinimiz
üzerine daha fazla çalýþmak” için bir vesile olduðunu söyledi.
mak onlarýn hakký olduðu
gibi bizimde baþlýca vazifelerimizdendir. Her alanda gelecek kuþaklarýmýza
gerekli eðitim ve öðretim
imkanlarýnýn saðlanmasý
ayný zamanda toplumsal
bir ödevdir diyerek seminerini bitirdi.
Soru ve cevap bölümünden sonra kapanýþ
Kur`an-ý Kerim’i ile program sona erdi.
man olalým” adlý kitabý tanýttý. Ödev olarak da kitabýn bir kýsmýný 4. Yýldýz
buluþmasýna kadar okunmasýný ödev verdi.
Günün ikinci bölümünde akþam yemeðinin ardýndan beraberce bir Türk
tatlýcýsýna gidildi. Ýkinci
bölüme GT Köln Bölge
Baþkaný Eþref Yücetaþ`ýn
katýlmasýyla muhabbet
arttý. Sohbetin ardýndan
gençlerin herbiri tek tek
evlerine býrakýlmasýyla
program sona erdi.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
dosya
Seite 17
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ýlhan BÝLGÜ
A
vrupa’da bir taraftan, Müslümanlar
ve göçmenler hakkýnda hakaret dolu ifadeler
kullanmak tabularý yýkmak
olarak algýlanýrken, diðer
taraftan, devletin Ýslam’a
eþit muamele gösteremeyeceði yönündeki görüþlerle
yeni tabular kuruluyor.
Daha önceleri kimi hukukçularýn dile getirdiði ve
Bavyera Eyalet Eski Baþbakanlýðý da yapan Dr.
Günther Beckstein’ýn üzerinde durduðu bu konuya
þimdi Kuzey Ren Vestfalya
Eyalet Anayasa Mahkemesi Baþkaný Dr. Michael
Bertrams da eðiliyor. Dr.
Bertrams, biraz daha ileri
giderek Ýslam’ýn ilerlediði
Almanya’da, kiliselerin sekülerizmi abarttýðýný da öne
sürüyor.
Dr. Bertrams bu açýklamlarýný Barmer Bildirisi1
olarak olarak bilinen ve
1934 yýlýnda Barmer’de reformcu protestan Kilisesi’nin Nazi rejimine karþý
kiliseyi koruma amacýna
yönelik bildirisinin deðerlendirildiði Münster’deki
bir toplantýda2 yapmýþ bulunuyor. Barmer Bildirisi’nde, devletin meþruiyeti
tanýnmasýna raðmen, kiliselerin inanç ve yönetim
yapýsýna müdahelesi de sert
bir ifade ile eleþtiriliyordu.
Dr. Bertram da bu toplantýda, Barmer Bildirisi ýþýðýnda kilise-devlet iliþkilerini
deðerlendiriyor.
Fakat,
Bertrams’ýn buradaki asýl
deðerlendirmeleri devletÝslam iliþkileri üzerinde
yoðunlaþýyor. Pek çok ön
yargý ile yüklü konuþmasýnda Dr. Bertrams, “özgürlükçü düzenin anayasaya göre devamýnýn saðlanmasý” için öncelikle, devletin dinler karsýþýndaki tarafsýzlýðý ve bütün dinlere
eþit davranmasý ilkesinin,
“Ýnsan tasavvuru, özgürlükçü demokrasinin temelini yansýtan iki büyük Kilise” lehine bozulmasýný da
önermekten geri kalmýyor.
Anayasal bir görev olarak ön yargýlarýn yýkýlmasý
için çalýþmasý gereken Dr.
Bertrams gibi bir yüksek
hakim, her ne kadar görüþ-
Tabularý
Yýkarken
[email protected]
lerini þahsî görüþ olarak
yansýtsa da, “Bugün hâlâ,
anayasal devletle barýþamamýþ bir Ýslam dini” ifadesiyle Ýslam hakkýndaki
ön yargýlarýný hukuken/resmen pekiþtirme çabasýnda
bulunuyor.
Bertrams’ýn görüþlerinin ön yargýlar üzerine kurulu olduðunu, Kiliselere
getirdiði, Ýslam aleyhinde
aktif olmamak ve sekülerizmi abartmak suçlamalarýnda gördüðümüz gibi, Ýslam dinini, yabancý bir dinin Avrupa toplumuna nüfuz etmesi olarak tanýmlamasýnda da görüyoruz. Dr.
Bertrams’ýn ön yargýsýna
göre, Avrupa’da Ýslam’a
olan ilgi giderek arttýðý gibi, bu artýþýn temelinde
“Her þeyden önce yabancý
bir dinin Avrupa toplumuna nüfuz etmesi, özellikle
Almanya’da farklý yönleri
ile ilerlemekte olan Ýslam
dininin, Avrupa çapýnda
yayýlmasý” yatýyor. Dr.
Bertrams’ýn konuþma metninde “yabancý bir din”,
“Ýslam” ve “ilerlemekte
olan” kelimelerinin kalýn
harflerle yazýlarak üzerine
vurgu yapýlmasý, hukukîlikten ziyade, þahsîliði
yansýtýyor. Fakat, hâlen
Eyalet Anayasa Mahkemesi Baþkaný olan bir kiþinin
bu kelimeleri kullanmasý,
Ýslam dinine karþý bir ön
yargýsý olduðunu gösteriyor. Nitekim, Dr. Bertrams’ýn bu ön yargýsýnýn,
Mahkeme Baþkaný olarak
önüne gelen Ýslam ile ilgili
konulardaki kararýna da etki yaptýðý görülüyor. Dr.
Bertrams buradan hareketle, Müslümanlarýn, “helâl
kesim yasaðýnýn kaldýrýlmasý, Ýslam dindersi, karý-
þýk yüzme derslerinden
muafiyet, kamu hukukunun bir parçasý olma hakký” gibi isteklerinin de hukukî temelleri kalamayacaðýna inanýyor. Betrams’a
göre, “Köln’deki Katedrale komþu bir Büyük Cami
inþaa eden” Müslümanlarýn hemen hemen hergün
önümüze çýkan “devlet
okullarýnda Müslüman bayanlarýn Ýslamî Baþörtüsü
ile öðretmenlik yapma hakký” gibi kabul edilemeyecek istekleri de bulunuyor.
Bertrams burada Kiliseleri
de Ýslam ile mücadeleye
çaðýrýyor ve yoksa inandýrýcýlýklarýný kaybedecekleri
tehlikesi gördüðünü ifade
ediyor. Bertrams’a göre,
bütün bunlara karþý, ünlü
protestan teolog Prof.
Eberhard Jüngel’in, tüm
dinlerin eþit kabul görmesi
ve hatta, kendilerinin en
doðru yol olduðu iddialarýna da saygý gösterilmesi
önerisinin aksine, Kiliseler
aktif bir çalýþma yapmaz
ise, Ýslamla ilgili tartýþmalarda bir “profil” ve “inandýrýcýlýk” gücünü kaybetme tehlikesi ile de karþý
karþýya gelecekleri uyarýsýnda bulunuyor. Çünkü
Bertrams’a göre kiliseler
zaman zaman “sekülerizme
olan eðilimlerini abartmaktan” da geri kalmýyorlar.
Bu zamana kadar Almanya’da, devletin Ýslam’a
bakýþ açýsýný belirlemede
rol oynayan Anayasayý Koruma Daireleri’ydi. Þimdi
bu bakýþ açýsýna bir Eyalet
Anayasa
Mahkemesine
baþkanlýk eden bir hakim
katýldýðýna ve “Ýslam’ýn” –
Müslümanlarýn deðil –
“kadýn tasavuru” anayasaya aykýrý olduðuna göre,
devletin yapmasý gereken
þey, tarafsýzlýðý býrakýp,
“Eyalet anayasalarýnýn
eðitim ve okul ile ilgili
maddelerinde açýktan veya
ima yoluyla ifade edilen,
bu toplumun dinî, ahlâkî ve
kültürel köklerinin hristiyanlýk olduðuna atýfta bulunmasýndan” hareketle
“hristiyanlýk lehine aktif
bir pozisyon almasý” gerekiyor.
Bu durumda, seküler
devlet sistemi bakýmýndan
Fransýz laikliði ile farklý bir
yön izleyen, bazý durumlarda dinî kurumlarý kamu hukukunun bir parçasý yapan,
ama buna raðmen, dinler
arasýnda tarafsýz kalýp eþit
tutum almayý zorunlu kýlan
Alman anayasasýnýn ilgili
maddelerinin askýya alýnýp
alýnmayacaðý sorusunu da
sormak gerekiyor. Çünkü
bu öneriler, mevcut anayasal sistemde doðrudan bir
deðiþiklik öneriyor ve seküler devletin açýkça Hristiyanlarý kayýrmasýný, Müslümanlara karþý ise tavýr almasýný istiyor. Her halde,
tabularý yýkmak demek, bu
olsa gerek.
1 http://www.ekd.de/bekenntnisse/142.html
2 http://www.zeit.de/gesellschaft/zeitgeschehen/2009-10/rede-richtermuslime
17
Wenn Tabus
gebrochen werden...
Beleidigende Äußerungen über Muslime und
Migranten sind eine Seite
des öffentlichen Umgangs
mit diesen Gruppen. Auf
der anderen Seite werden
der religiösen Gleichberechtigung immer wieder
neue Steine in den Weg gelegt, indem behauptet wird,
der Staat dürfe den Islam
als Religionsgemeinschaft
nicht auf dieselbe Stufe
stellen wie andere Religionen. Nachdem sich diverse Juristen und zuletzt auch
der ehemalige bayrische
Ministerpräsident
Dr.
Günther Beckstein mit
ähnlichen Äußerungen zu
Wort gemeldet hatten, geht
Dr. Michael Bertrams,
Präsident des Verfassungsgerichtshofs NordrheinWestfalen, noch einen
Schritt weiter und behauptet, die Kirchen würden angesichts des “Vordringen[s] fremder Religionen
in unsere Gesellschaft,
ins¬besondere die europaweite Ausbreitung des Islam” mit ihrer “Neigung
zur Säkularisierung häufig
übertreiben.”1
Dr. Bertrams sagte dies
in einem Vortrag2 in Münster anlässlich des 75. Jahrestages der Barmer Theologischen Erklärung3, einem 1934 von der Ersten
Bekenntnissynode in der
Deutschen Evangelischen
Kirche verabschiedeten Papier. Mit der Barmer
Erklärung wollte sich die
evangelische Kirche gegen
die Vereinnahmung der
christlichen Lehre durch
die Nationalsozialisten zur
Wehr setzen. Im Licht dieser Erklärung referierte Dr.
Bertrams zum Verhältnis
von Kirche und Staat.
Doch seine Ausführungen liefen letztendlich auf
die Frage des Verhältnisses
von Statt und Islam zu. In
seinem mit zahlreichen Vorurteilen behafteten Vortrag vertritt er die Meinung, dass die gleichberechtigte Behandlung der
Religionen vonseiten des
Staates – “im Interesse der
40. sayi sayfalar
26.11.2009
18
Erhaltung der freiheitlichen Ordnung” – zugunsten
der “beiden großen christlichen Kirchen, deren
christlich-jüdisches Menschenbild auch dem freiheitlichen Staat zugrunde liegt.”
umgeformt
werden
müsse.
Auch wenn Dr. Bertrams klarstellt, dies alles
sei seine persönliche Meinung, werden doch mit
Aussagen wie der Islam
habe “seinen Frieden mit
dem Verfassungsstaat noch
nicht geschlossen”, Vorurteile von einer Person
bestätigt, der irgendwann
einmal doch in seiner
Funktion dazu Stellung beziehen müsste.
Es ist aber nicht nur diese Aussage, die für Kopf-
T
.C. Essen Baþkonsolosluðu, Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB) ile Auslandsgesellschaft NRW iþbirliði
çerçevesinde baþkonsolosluk bölgesinde görevli din
görevlilerinin Almanca dilini öðrenebilmeleri için
kurs verilmeye baþlandý.
Almanca
Kursu’nun
baþlamasý ile ilgili düzenlenen basýn toplantýsýna; T.C:
Essen Baþkonsolosu Dr.
Hakan Akbulut, DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan,
Essen
Baþkonsolosluðu
Din Hizmetleri Ataþesi
Mehmet Uçmuþ, NRW
Auslandsgesellschaft Baþkaný Klaus Wegener, NRW
Auslandsgesellschaft dil
öðretmenleri Dr. Renate
Müller ve Dr. Raschid Bockemühl ile kursa katýlan din
görevlileri katýldý.
1 Temmuz 2010 tarihine
kadar devam edecek din
görevlilerine yönelik Almanca Kursu, haftada 4
gün olmak üzere 18 din görevlisinin iþtirak edeceði
bildirilen toplantýnýn açýlýþ
konuþmasýný NRW Auslandsgesellschaft Baþkaný
Klaus Wegener yaptý. Ýnsanlarla iletiþimde dilin
önemine deðinen Wegener,
"Bu projenin Almanya'daki
Türk Toplumu'nun uyumuna katkýda bulunacaðýna
13:20 Uhr
Seite 18
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
zerbrechen sorgt. Diese
“persönlichen Bekenntnisse” machen nur allzu deutlich, dass Dr. Michael Bertrams, Präsident des Landesverfassungsgerichtshofs, beim Thema Islam
nicht unbefangen ist. Die
Frage ist, inwieweit werden diese “persönlichen”
Ansichten bei Entscheidungen in entsprechenden
Fällen eine Rolle spielen
werden. Denn auch zu diesen Fragen legt sich der
Verfassungsrichter fest.
Die Forderungen der Muslime, etwa die “Aufhebung
des Schächtverbots, Einführung eines IslamkundeUnterrichts,
Befreiung
vom
gemeinsamen
Schwimmunterricht, Anerkennung als Körperschaft
des öffentlichen Rechts,
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Errichtung
einer
Großmoschee in der Nachbarschaft des Kölner Doms
– und immer wieder: das
Recht zum Tragen des islamischen Kopftuchs im staatlichen Schuldienst”, würden
keine
rechtliche
Grundlage haben.
Bis heute haben sich die
Verfassunsgsgericht in der
Beziehung des Staates zum
Islam im Sinne der Verfassung regulierend eingegriffen. Nun stehen wir aber
einem Verfassungsrichter
gegenüber, der die Meinung vertritt, das “Frauenbild des Islam” – nicht der
Muslime – “steht in offenem Widerspruch zu elementaren Grundwerten unserer Verfassung.” Seine
Schlussfolgerung ist: “Eine
qualifizierte Partnerschaft
setzt ferner voraus, dass
dem Staat im Rahmen der
dargelegten Grundsätze der
Neutralität und Parität das
Recht zugesprochen wird,
zugunsten christlicher Positionen aktiv zu werden.
Ich persönlich bejahe dies
unter Hinweis darauf, dass
die Erziehungs-und Schulartikel der Landesverfassungen sowohl offene als
auch verdeckte Bezugnahmen auf das Christen¬tum
als religiöse, ethische und
kulturelle Wurzeln unserer
Gesellschaft enthalten.”
Nun muss man sich fragen, ob auf diese Weise
nicht gerade in der Verfassung geregelte Beziehung
zwischen Staat und Religionsgemeinschaften, wonach der Staat den Religionsgemeinschaften – im
Din Görevlileri Almanca
Kursu’na Baþladý
inanýyorum. Böylelikle diyalog ve tolerans
ortamý oluþturulacaktýr" dedi.
Yakýnlaþma, kaynaþma, tanýþma ve tanýtmada dilin önemli
olduðunu vurgulayan
Baþkonsolos Dr. Hakan Akbulut, " Vatandaþlarýmýzýn Alman toplumuyla
yakýnlaþmasýna büyük katkýlar saðlayabilecek din görevlilerimizin, Almanca öðrenmelerine yönelik bir çalýþma baþlattýk. Din görevlilerimizin Almancayý yete-
rince öðrenmeleri hem Alman makamlarý ile daha iyi
anlaþmalarýna imkan tanýyacak hem de iki toplumun
yakýnlaþmasýna katký saðlayacaktýr. Amacýmýz, bölgemizdeki tüm din görevlilerimizin iyi derecede Al-
manca öðrenmelerine imkan tanýmaktýr" dedi.
Lisanýn insanýn önemli
bir parçalý olduðunu, anlama ve anlatmanýn lisanla
mümkün olabileceðini ifade eden DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, bu tür ça-
dosya
Unterschied zum französisch-laizistischen Modell
– grundsätzlich neutral und
kooperativ gegenübersteht,
ausgehöhlt und abgelehnt
wird. Denn die Vorstellung
Dr. Bertrams würde eine
Veränderung des Verfassungssystems bedeuten, in
dem das Christentum zur
vom Staat bevorzugten Religion wird.
So muss es sich wohl
anhören, wenn wieder ein
Tabu gebrochen wird…
1 Die Hervorhebungen
stammen vom Text Dr. Michael Bertrams.
2 http://www.zeit.de/gesellschaft/zeitgeschehen/2009-10/rede-richtermuslime
3 http://www.ekd.de/bekenntnisse/142.html
lýþmalarýn iki toplum arasýnda diyalog ortamý oluþturacaðýný söyledi.
Bu projenin diðer bölgelerde de gerçekleþtireceklerini belirten Arslan, "Ýslamiyet Almanya'da þu anda
resmi olarak tanýnmamaktadýr. Alman Anayasasý'na
göre Ýslam'ýn dini cemaat
olarak tanýnmasý gerekmektedir. Dini cemaat olarak tanýnýrsak din dersleri
konusunda önemli kazanýmlar elde edebiliriz" dedi.
Din görevlilerini dil
kurslarýna teþvik ettiklerini
dile getiren Arslan, “Bizim
muhatabýmýz sadece vatandaþlarýmýz deðil. Camilerimize çeþitli din ve kültürlerden insanlar geliyor. Bu
insanlarla anlaþabilmek, diyalog kurabilmek ve kendimizi ifade edebilmek için
dil kaçýnýlmaz. Onun için
gelecekte dili iyi bilip konuþamayan din görevlisi olmayacak. Bu beþ yýlý geçmeyecek. Beþ yýl içersinde
bütün din görevlilerimiz
Almancayý çok iyi bilecekler. Daha doðrusu Almancayý iyi bilmeyenlerin þansý
kalmayacak.” þeklinde konuþtu.
Tanýtým toplantýsýnýn ardýndan Almanca öðretmeni
Dr. Renate Müller tarafýndan din görevlilerine ilk
dersi verdi.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
Seite 19
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
Seite 20
20
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
IGMG Ruhr A Hacý Adaylarý
Düsseldorf`tan Uðurlandý
B
u yýl IGMG Ruhr A Bölgesi hac
organizesi ile hacc farizelerini
yerine getirecek olan hacý adaylarý Düsseldorf hava limanýndan hareket
ettiler.
248 Hacý adayýndan oluþan IGMG
Ruhr A bölgesi hac kafilesi Abdullah
Kodaman Baþkanlýðýnda Türkiye üzerinden Cidde havalimanýna hareket ettiler.
Yolculuk iþlemlerini yerinde takip
etmek ve bölge hac kafilesi ile hacca giden hacý adaylarý ile vedalaþmak üzere
Düsseldorf hava limanýna gelen IGMG
ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuri, hacý
adaylarý ve grup görevlilerine yönelik
bir konuþma yaptý. Sayýn Kuri: “Çýkaca-
Aþaðý Saksonya
Eyaleti’nde imam eðitimi
O
snabrück Üniversitesi’nde
2010’dan itibaren bir ilk
olarak imam eðitiminin verilmesi planlanýyor. Aþaðý Saksonya Eyaleti Ýçiþleri Bakaný ve Entegrasyon Bakaný Uwe Schünemann
ve Göç ve Mülteci Dairesi (BAMF)
Müdürü Dr. Albert Schmid, Osnabrück Üniversitesi’nde imam yetiþtirilmesiyle ilgili pilot projenin sinyalini verdiler.
Entegrasyon Bakanlýðý ve
BAMF tarafýndan imzalanan amaç
bildirgesinde 2010/11 kýþ döneminde iki ders dönemini içeren mesleði
geliþtirme eðitiminin baþlanmasý
öngörülüyor. Amacýn imamlarýn siyaset, toplum, pedagoji ve dil alanlarýnda yeteneklerini geliþtirmek
olduðunu belirten Schünemann,
“Bununla Müslüman cemaatlere
açýlma sürecini hareketlendirmeyi
ve Almanya’daki Müslümanlarýn
entegrasyonunu iyileþtirmeyi ümit
ediyoruz” þeklinde konuþtu.
Schmid ise bu yolda Almanya Ýslam Konferansý’nýn tavsiyelerine
uygun hareket edildiðine deðindi.
Ýçiþleri Bakaný ve BAMF Müdürü
Nürnberg’teki görüþmelerinde, Almanya’daki Müslüman toplumun
entegrasyonunu iyileþtirme yolunda daha fazla iþbirliði içinde olma
kararý aldýlar.
“Cemaat üyeleri ve toplum için
önemli olan kurumlar arasýnda köp-
rü görevini baþarabilmek için
imamlar Almanya’daki yapýlar, kurumlar, sistemin nasýl iþlediði konusunda kapsamlý bilgi sahibi olmalýlar” diyen Schnümann, Osnabrück’te açýlacak bölümün buna
önemli katký saðlayacaðýný belirtti.
Bülent Uçar: Devletin Ýslami
dini cemaatleri ile iþbirliði içinde
imam eðitimi verdirmesi istemeye deðer
Aþaðý Saksonya Ýçiþleri Bakaný
altý ay önce imamlarýn çoðunun Almanca bilmemesi ve sadece iki, üç
yýl kalmalarýný eleþtirmiþ, “toplumun dýþýna itilme tehlikesinin büyük” olduðunu ifade etmiþti.
Osnabrück Üniversitesi Din Pedagojisi Profesörü Bülent Uçar,
“Ýmamlar Almanya’daki Müslümanlar için etkili konumdalar. Alman dili ve kültürü hususunda yetersiz olmalarý entegrasyonu destekleyici deðil. Bu nedenle devlet
destekli imam eðitimi arzu edilebilir” þeklinde konuþtu. Bununla beraber imam eðitiminin yukarýdan
aþaðý düzenleme þeklinde deðil,
Müslüman birlikler ve kurumlar ile
iþbirliði için olmasý gerektiðini hatýrlatan Uçar, Aþaðý Saksonya’da
iki yýldýr devam eden Ýslam din pedagojisi bölümünde bakanlýk ve Ýslami organizasyonlar arasýnda güvene dayalý iþbirliðinin sürdüðünü
vurguladý.
ðýnýz bu yolculuðu yüce rabbim hayýrlý
eylesin. Bizleri oralarda unutmayýn ve
bununla beraber dünyanýn bir çok muhtelif yerlerinde dualarýnýzý bekleyen
maðdur müslüman kadeþlerimize de dualarýnýzý eksik etmeyin dedi. Bizlerin selamýný oralara götürüp onlardan da bizlere selam getirmenizi ve bizlere dualar
etmenizi istiyoruz deyip hayýrlý yolculuklar diledi.
Daha sonra IGMG Genel Merkezi
Hacc ve seyhat iþleri baþkan yardýmcýsý
Tahir Köksoy bir konuþma yaptý. Köksoy hacý adaylarýný selamlarken Ýnþallah
Ýslam`ýn 5 temel esaslarýndan biri olan
Hacc farizenizi yerine getirmek üzere
hareket edeceksýnýz. Aylarca beklediðiniz vakit geldi.B u yolculuðunuzda sizlere Allahtan kolaylýklar diliyorum dedi.
Birçok duygulu anlarýn yaþandýðý ve
göz yaþlarýnýn tutulamadýðý vedalaþmada hacý adaylarý ve yakýnlarý bol bol hatýra fotolarý çektirdiler.
haber
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
haber
Seite 21
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
I
GMG bu sene organize
edeceði Kurban Kampanyasý'ný 75 ülke ve bölgede
gerçekleþtirecek. Sosyal Hizmetler Baþkaný Ali Bozkurt,
kurban gönüllüleri toplantýsýnda yaptýðý konuþmada, toplam görevli sayýsýnýn 241 olduðunu ve bu sene yapýlacak
olan kampanyaya yeni ülkeler
ile bölgelerin ekleneceðini
bildirdi.
Görevliler toplantýsýna katýlan IGMG Genel Baþkaný
Yavuz Çelik Karahan da, bu
kampanyanýn kurban toplayýp
kurban daðýtma kampanyasýndan çok öte anlamlarý bulunduðunu söylediði konuþmasýnda “Bu kampanya, ümmetle buluþma kampanyamýzdýr. Yani, bir ümmet projesidir,” dedi. Kampanya’nýn
önemini, 1992 yýlýnda Filipinlerin Mindanao adasýnda görevli olarak bulunduðu sýrada,
yaþadýðý bir anýsý ile anlatan
Karahan þöyle konuþtu: “Gittiðimiz yerlerde, maðdur ve
ihtiyaç sahiplerinin belki de
bir kere tabaðýna et ilave edebileceðiz. Üstelik bu herkese
de ulaþmayacak. Ancak bu
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
IGMG Dünyanýn 75 Ülke ve Bölgesinde
241 Görevli Ýle Kurban Kesim ve
Daðýtýmýný Gerçekleþtiriyor
Kurban’da ümmetle buluþuyoruz
kampanyanýn asýl amacý, bizim buralardan kalkýp, o kardeþlerimizle buluþmamýz ve
onlarýn duasýný alarak geri
dönmemizdir. Allah rýzasýný
kazanmanýn en kýsa yolundan
birisi, maðdurun ve mazlumun duasýný almaktýr. Biz de
mazlumun ve maðdurun duasýný alýyor ve bu þevkle çalýþýyoruz.”
IGMG’nin bir yardým kuruluþu olmadýðýný, mazlum ve
maðdurlarla dayanýþma içinde
olmanýn ve onlara yardýmcý
olmanýn da görevleri arasýnda
bulunduðunu bildiren Karahan, kurban görevlilerinin,
Avrupa’dan Müslümanlarýn
temsilcisi olarak gittiklerini,
geri dönerken de gittikleri ülkedeki insanlarý temsilen geri
döndüklerini belirterek, kampanyanýn bir dayanýþma göstergesi olduðuna vurgu yaptý.
Kurban kesim ve daðýtým
görevlilerinin gidecekleri ülke ve bölgelerinin tesbit edil-
Rheinland-Pfalz Eyalet Meclisi
baþörtüsü yasaðýna karþý çýktý
CDU Milletvekili
Axel Wilke
Wilke
SPD Milletvekili
Ingeborg Sahler
DU tarafýndan hazýrlanan yasa tasarýsý SPD'li üyelerin
oy çokluðu ile reddedildi.
SPD, gerekçe olarak yasanýn toplumu kutuplaþtýrmaya götüreceðini belirtti ve
CDU'yu, baþörtüsünü ezilen kadýnlarýn simgesi mesabesinde görmekle suçladý.
CDU, gündeme getirdiði yasa tasarýsý ile, okullarda anayasaya aykýrý bir takým tutumlarý ifade ettiði
düþünülen her türlü simgenin taþýnmasýný yasaklamayý amaçlarken, baþörtüsünün Almanya'da halkýn
önemli bir kýsmý tarafýndan
kadýnlarýn ezilmesinin bir
iþareti olarak algýlandýðýný
iddia ediyor. CDU Milletvekili Axel Wilke ise buna
C
Eðitim Bakaný
Doris Ahnen
Ahnen (SPD)
karþýn, yasa tasarýsýnýn anayasaya mutabýk olduðunun
ve okullarda huzuru saðlamaya katkýda bulunduðunun altýný çizdi.
SPD Milletvekili Ingeborg Sahler- Fesel ise yargýsýz infaza ve þüphe unsurlarýna dayanan bir yasal düzenlemeyi zaruri görmediklerini açýkladý. Çünkü, þu
ana kadar baþörtülü öðretmen meselesi ile alakalý
eyalette sadece bir tartýþma
yaþanmýþtý. Eðitim Bakaný
Doris Ahnen (SPD) de Eyalet Meclisi'nde yaptýðý konuþmada, bu tür bir yasanýn
toplumda kutuplaþma meydana getireceðinden çekindiklerini ifade etti. CDU'yu
ayný þekilde baþörtüsünü
kadýnlarýn ezilmesinin bir
alameti mesabesine indirge-
mekle suçlayan Ahnen, "bizim açýmýzdan dünya daha
karmaþýk bir yapýya sahiptir" dedi ve SPD'nin baþörtüsü takan bir Müslüman
bayana, öðrencilerine karþý
tarafsýz olamayacaðý gibi
bir önyargý ile yaklaþmak
istemediðine vurgu yaptý.
FDP ise baþörtüsü yasaðýndan yana tavýr aldý.
CDU yasa tasarýsý için liberaller tarafýndan, kanuni
açýdan sorunlu olduðu gerekçesiyle verilen deðiþiklik önergesi ise SPD tarafýndan ayný þekilde reddedildi.
Böylece, 2005 yýlýnda hükümetin yasaða karþý aldýðý
karardan sonra CDU tarafýndan hazýrlanan baþörtüsü
yasaðý yasa tasarýsý ikinci
kez meclis engeline takýlmýþ oldu.
diði toplantýda, bu seneki
kampanyaya yeni ülke ve bölgelerin de eklendiði bildirildi.
Yapýlan planlamaya göre, Asya ülkelerinden Kamboçya ile
Tayland’ýn Patani bölgesi,
21
Batý Afrika’da Gine, Güney
Amerika da ise Arjantin ile
Kolombiya’da kesim ve daðýtým yapýlýmasý için çalýþmalar
devam ediyor. Ayrýca bir diðer Afrika ülkesi Fas’da da
kurban kesim ve daðýtýmý
planlanýyor.
IGMG Sosyal Hizmetler
Baþkanlýðý’ndan verilen bilgiye göre, her yýl olduðu gibi bu
sene de en çok kurban kesim
ve daðýtýmýnýn yapýlacaðý ülke olarak Türkiye planlandý.
Bu sene kampanyada aðýrlýk
verilecek diðer ülkeler arasýnda ise; bu sene kýsa süre önce
deprem ve yoðun yaðýþlarla
sarsýlan Endonezya, yine iç
savaþ sebebiyle büyük bir iç
göçün yaþandýðý Pakistan,
dünyada en kalabalýk Müslüman nüfus bulunan ülkelerden Hindistan bulunuyor.
Merve El Serbini`nin
katiline ömürboyu hapis
M
erve El Þerbini davasýnda zanlý Alex W. cinayet
nedeniyle ömür boyu hapis cezasýna çarptýrýldý.
Mahkeme ayrýca suçun aðýrlýðý dolayýsýyla 15 yýl
sonra iyi hal nedeniyle serbest býrakýlmasýnýn önünü kapadý.
Yaklaþýk iki haftadýr devam eden davada karar verildi.
Duruþmada, Þerbini'yi öldüren, eþini aðýr yaralayan Alman
Alex W. hakkýnda, savunma avukatýnýn zanlýnýn olay esnasýnda bilinç dýþý hareket ettiði iddiasýna raðmen, zanlýnýn
bilinçli olduðu ve yabancýlara karþý nefret duyduðu için
cinayet iþlediði gerekçesiyle, Almanya'daki en aðýr ceza
olan ömür boyu hapis cezasý verildi.
Davada Rusya’dan istenen ve zanlýnýn þizofreni hastasý
olmasý nedeniyle askere alýnmadýðýna iliþkin belgeler ise
kararý etkilemedi. Mahkeme heyeti ve psikiyatris bilirkiþi
þizofreni rahatsýzlýðý olmadýðý tespitinde bulundular.
Mahkeme kararýna karþý bir hafta içinde temyize gidilebilecek.
Mýsýrlý ve Alman siyasiler, Almanya’daki Müslüman
cemaatler mahkemenin kararýný memnuniyetle karþýlarken,
Mýsýr’ýn Almanya Büyükelçisi Ramzy Ezzeldin Ramzy, en
yüksek cezayý istediklerini ve bununda olduðunu ifade etti.
Almanya Müslümanlarý Merkez Konseyi Baþkaný Eyüp
Axel Köhler, kararý memnuniyetle karþýlarken, kararýn dikkatli ve ölçülü verildiðini vurguladý ve “böyle bir þeyin bir
daha tekrarlanmamasýný ümit ediyoruz” dedi. Köhler ayrýca
politikacýlara toplumdaki Ýslam düþmanlýðýna karþý birþeyler yapma çaðrýsýnda bulundu.
Öte yandan “ülkemizde Ýslamofobi ve yabancý düþmanlýðýnýn yeri yok” diyen Maria Böhmer, mahkeme kararýnýn
da bu tür suçlarýn Almanya’da en aðýr þekilde cezalandýrýldýðýný gösterdiðini belirtti.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
Seite 22
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
dosya
S
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Ekrem ÞENOL
yoriutzeçimlerin
siasm
k
vü
en
aiýgsrm
ü
atyb
sop
inoli
ardýndan
koalisyonun muhtemel taraflarý olan
CDU/CSU ve FDP hükümete iliþkin hararetli tartýþmalar yaptýklarý þu zamanlarda, müzakere konularý
arasýnda entegrasyon politikalarý da yer alýyor.
Önümüzdeki dört yýl
için entegrasyon politikalarýnýn ne yönde seyredeceði,
entegrasyon süreci için þüphesiz çok büyük önem arzediyor.
Daha önemli olan ise bu
konularýn “nasýl” ele alýnacaðý. Bu hususta çok derinlere inmeye de gerek yok.
Örneðin vatandaþlýða geçiþ
için vatandaþlýk testi yapýlýp
yapýlmayacaðýndan daha da
önemlisi, bu testin yabancýlar tarafýndan kabul edilip
edilmeyeceði. Ayný þekilde
entegrasyon kurslarýna katýlmamanýn cezalandýrýlmasý konusundan daha önemli
olan, göçmenlerin Almanya’yý tanýma ve Almancayý
öðrenme isteðinin olup olmadýðý. “Nasýl”ýn ne anlama geldiðini açýklayabilmek için geçmiþe dönüp
bakmalýyýz. Örneðin, Birlik
partilerinin baskýsýyla getirilen, aile birleþimi ile eþlerin Almanya’ya getirilmesi
için Almancayý þart koþan
düzenleme noktasýnda, hükümet tarafýndan göçmenlerin güven ve heveslerinin
“nasýl” yokedildiðini gözler
önüne serebiliriz
Bundan önceki hükümeti teþkil eden CDU/ CSUSPD koalisyonunun aile
birleþimi ile eþlerin ülkeye
getirilmesiyle ilgili düþüncesi þu idi: Eþler gelecekleri ülkelerde Almanca öðrenirlerse, zorla evlendirmelerle daha iyi mücadele edebilirlerdi. Böylece eþler Almanya’ya geldikten sonra
yardým ve koruma talep
edebileceklerdi. Almancanýn geldikten sonra öðrenilmesi çözüm deðildi, çünkü
eþlerin çoðunluðunu kocalarý entegrasyon kurslarýna
göndermiyorlardý. Konu da
öyle basite alýnacak gibi deðildi. Bavyera Ýçiþleri Bakaný Joachim Herrmann’ýn
ifadesiyle, yýlda 30.000 kadar zorla evlendirme ger-
Seite 23
[email protected]
çekleþtiriliyordu. Ayrýca
Sorumlu Devlet Bakaný
Maria Böhmer ve Baþbakan
Angela Merkel’e bakýlýrsa
Goethe
Enstitüsü’ndeki
testleri geçmek için 200300 kelime bilgisi yeterli
olacaktý, dolayýsýyla olay
büyütülmemeliydi.
Böylece derine inilmeden yürütülen ve geçiþtirilen zorla evlendirme tartýþmalarý kamuoyunda bambaþka bir þekle büründü.
Göçmen organizasyonlarýnýn temsilcileri protesto
yaptýlar, eleþtirilerde bulundular, hatta entegrasyon zirvesine bile gelmediler. Ýkamet Yasasý’ndaki yeni düzenlemelerin, özellikle de
öne sürülen gerekçelerin
kendilerini tatmin etmediðini dillendirdiler. Sorunun
gerçek mahiyetiyle algýnmadýðý ve yeterince ciddiyetle yaklaþýlmadýðý hissine
sahiptiler ve dolayýsýyla güven eksikliði sözkonusuydu. Bunun da ne kadar haklý olduðu sonradan ortaya
çýktý.
Belirtilen ilk gerekçeyi –
maðdurlarýn Almanca bilmeleri halinde kendilerini
daha iyi savunabilecekleri –
uzman konseyin tavsiyelerini reddetmesiyle hükümet
kendisi bir kenara koydu.
Böylece hükümetin bu konudaki samimiyeti darbe almýþ oldu. Sonunda zorla ev-
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Dürüst ve
samimi bir
entegrasyon
politikasý
istiyoruz
lendirilen kiþi buna iki yýl
boyun eðiyorsa en iyi Almanca bilgisinin bile zaten
yetmeyeceði dillendirilmeye baþlandý.
Almanya’ya gelmelerinden sonra Almanca öðrenmelerinin eþler tarafýndan
engellendiði gerekçesi de
ayný þekilde hükümet tarafýndan bir kenara koyuldu.
Ancak bu kez daha geç bir
tarihte, yeni düzenlemenin
üzerinden bir yýl geçtikten
sonra. Hükümet bir soru
önergesine verdiði cevapta
yeni gelen göçmenlerde entegrasyon kurslarýna katýlýmýn 2005-2007 arasýnda
özellikle Türkler’de yüzde
94 ile çok yüksek olduðunu
açýkladý. Geriye kalan yüzde 6 oranýnda ise doðum,
çocuk bakýmý, hastalýklar,
eðitim vb. nedenlerle katýlamayanlar dikkate alýnmamýþtý bile.
Bavyera Ýçiþler Bakaný
bir ara öne çýkmýþ, sorunun
çok büyük olduðunu, yýlda
30.000 kadar Müslüman
bayanýn zorla evlendirildiðini bile iddia etmiþti. Ancak bu rakamýn gerçekle hiç
uyuþmadýðýný da ortaya çýktý. Almanya’da 2007 yýlýnda toplam 368.329 evlilik
gerçekleþmiþti.
Herrmann’ýn verdiði rakama
doðru diyebilmek için, bu
evliliklerin yüzde 10’unda
bayanýn Müslüman olduðu-
nu ve bunlarýnda neredeyse
hepsinin zorla evlendirildiðini söylememiz gerekiyordu. Oysa Almanya’da Müslümanlarýn toplam oraný zaten sadece yüzde 5 seviyesindeydi. Dolayýsýyla bu
gerekçe de dayanaktan yoksun kaldý.
Bununla beraber testlerin 200-300 kelime ile baþarýlacaðý gerekçesinin de
gerçekçi olmadýðý zaten çok
geç olmadan ifade edildi.
Birkaç soru önergesinin ardýndan hükümet bu seviyede Almanca bilgisi ile sýnavýn geçilemeyeceðini kendisi itiraf etmek durumunda
kaldý.
Aile birleþimi ile ilgili
dil bilme taleplerine getirilen tüm gerekçelerin boþa
çýktýðý acý ama gerçek. Bu
gerekçelerin gerçek dýþý olduklarýný ve ayrýca samimi
de olmadýklarýný gelinen
noktada açýkça görüyoruz.
Bugün yýllar geçmiþ olmasýna raðmen Goethe Enstitüsü’ne veya bir dil kursuna
gitmek için aileler birbirlerinden kilometrelerce uzakta yaþýyorlar. Gerekçe neydi
hatýrlayalým, Almanya’da
kocalarýnýn bu kiþilerin
kurslara gitmelerini engelleyecekleriydi. Þimdi ise
zorla evlendirme maðdurundan daha fazla, birbirinden uzakta yaþamak zorunda olan aileler gerçeðiyle
23
karþý karþýyayýz.
Belirtilen gerekçeler ne
kadar basit olsa ve zamanla
boþa çýksalar da, kamuoyu
önünde yapýlan tartýþmalarý
belirlediler. Televizyonlarda sabah ve akþam programlarýnda siyasiler hep ayný gerekçeleri öne sürerek,
halka zorla evlendirmelerin
çok büyük bir sorun olduðunu, maðdurlarýn korunmasý gerektiði hissini aktardýlar.
Bunlarda toplumu büyük ölçüde etkiledi. Hangi
ölçüde olduðunu ise aþaðýdaki araþtýrma gösteriyor.
Federal Ayrýmcýlýkla Mücadele Birimi’nin Nisan 2009
tarihli araþtýrmasý toplumun
çoðunluðunun Müslümanlara karþý önyargýlý olduðunu açýkça ortaya koydu.
Toplum, “din” kelimesini
duyduðun da neyi düþünüyordu? Ankete katýlanlarýn
verdikleri cevaplara göre
kelimelerin çaðrýþým zinciri
þu þekildeydi: Din>Ýslam>gerici>kadýna
baský>zorla evlendirme ve namus cinayeti.
Toplumun çoðunluðunun algýsý üzüntü verici bu
olayýn sadece bir yüzü.
Göçmenler bunun ötesinde
büyük maðduriyetler yaþayan kesim oldular. Çoðunlukla ait olmadýklarý bir köþeye itilmelerinin yaný sýra,
birarada yaþamý bu anlamda
da entegrasyon sürecini
zorlaþtýran toplumsal engellerle karþý karþýya kaldýlar.
Politikacýlarýn kontrolsüz göçü engellemek – zorla evlendirme ile ilgili düzenlemeleri arkasýnda bu
vardý- için sahte gerekçelerle ve yalanlarla yasada deðiþikliklere gitmeleri açýk
bir güven kaybýna sebep oldu. Özellikle Türk kökenli
göçmenler göç politikasýna
iliþkin tedbirlerin kurbaný
oldular. Kendi beyanýna göre hükümet bugün hala gerçekte kaç tane zorla evlendirme olayýnýn gerçekleþtiðine iliþkin bilgi verebilecek durumda deðil.
Esasen göçmenlerden
Almanya’ya dürüst olarak
yönelmeleri ve sadýk olmalarý isteniyorsa, onlara karþý
dürüst ve samimi olunmalý.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
24
13:20 Uhr
Seite 24
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
dosya
Kontrolsüz göçün olmamasýna iliþkin öne sürülebilecek gerekçeler çoðunlukla
kabul edilebilir ve mantýklý.
Almanya’da yaþayan göçmenler de Almanya’nýn
herkesin zararýna olacak
þeyleri yapmamasý ve yapýlmasýna izin vermemesi
noktasýnda hemfikirler. Ancak bunun için bahsedilen
konularýn göçmenlerle de
konuþulmasý, tartýþmalardan dýþlanmalarý yerine on-
de geçerli. Özellikle sahte
gerekçe olgusuyla birçok
konuda sýklýkla karþýlaþýlýyor. Maalesef hükümetteki
politikacýlarýn çoðunluðu
geçtiðimiz dört yýlý ayný
söylemlere geçirdiler ve
göçmenlerin entegrasyonu
yeterince istemeleri üzerinde durdular. Sahte tartýþmalarýn sonuçlarýný ve bu taleplerin manasýzlýðýný gösterdiðimiz örnekle açýkça
ortaya koymuþ olduk.kD
ne
onioptn
sK
eC
Iu
gcah
rkirtp
an
esv.hcdih
aorD
nd
u
rltiE
anefltpisoezU
agtinlrR
IgC
ueki/dnareüugiS
m
tncbhd-sfüeU
iF
rbtueD
rdnibhtearifP
D
Eine ehrliche und aufrichtige
Integrationspolitik
hweren.
Die Tatsache, dass Politiker mit Scheinargumenten
und Unwahrheiten ein Gesetz
durchgeboxt haben, um die
unkontrollierte Zuwanderungen einzudämmen – das war
der eigentlichen Hintergrund
d
e
s
Zwangsehenverhinderungspa
ragraphen –, hat zu deutlichem Vertrauensverlust geführt. Insbesondere türkische
Migrantinnen wurden für eine
Zuwanderungspolitische
Maßnahme missbraucht und
benutzt. Noch heute ist die
Bundesregierung eigenen Angaben zufolge nicht in der Lage abzuschätzen, wie viele
Zwangsverheiratungen tatsächlich durchgeführt werden.
Möchte man eine ehrliche
Hinwendung von Migranten
zu Deutschland und Loyalität,
muss man ihnen gegenüber
ehrlich und aufrichtig sein.
Gründe, die gegen eine unkontrollierte Zuwanderung
sprechen, sind in vielen
Fällen plausibel und nachvollziehbar. Und Migranten,
die in Deutschland leben, haben mindestens ein genau so
großes Interesse daran, dass
Deutschland nichts unternimmt oder zulässt, dass letztendlich allen schadet. Erforderlich allerdings, dass man
mit ihnen und nicht gegen sie
redet, sie in die Debatte mit
einbindet, anstatt sie durch
derartige Debatten auszugrenzen.
Das in diesem Zusammenhang aufgezeigte Beispiel
ließe sich ohne Weiteres auch
auf die Einbürgerungs- oder
weitere Kerntdebatten der Integrationspolitik ausdehnen.
Das gleiche Muster – vorschieben von öffentlichkeitswirksamen Scheinargumenten –
ist oft zu finden. Leider haben
viele Regierungspolitiker die
vergangenen vier Jahre damit
verbracht und im gleichen
Atemzug Integrationswille
von Migranten gefordert. Die
Folgen von Scheindebatten
und die Absurdität dieser Forderung lässt sich anhand einer
Anekdote veranschaulichen.
erzeit verhandeln die
Koalitionspartner
CDU/CSU und die
FDP fieberhaft über die künftige Regierungs- und damit
auch über die Integrationspolitik.
Ob und mit welchem Inhalt viele Komplexe der Integrationspolitik in den kommenden vier Jahren geregelt
werden, wird sicherlich enormen Einfluss auf den weiteren Integrationsprozess haben. Viel wichtiger wird es
aber sein, „wie“ diese Themen behandelt werden. Dabei
geht es nicht um Detailfragen.
Weniger wichtig ist beispielsweise, ob vor der Einbürgerung ein Einbürgerungstest zu
absolvieren ist als vielmehr
die Frage, ob dieser Test von
Ausländern
angenommen
wird. Ebenso ist weniger
wichtig, ob die Verweigerung
der Teilnahme an einem Integrationskurs mit Sanktionen
bestraft wird als vielmehr der
Wille des Migranten, Deutschland kennen- und Deutsch
lernen zu wollen. Um die Bedeutung des „wie“ zu veranschaulichen, ist ein Rückblick
erforderlich. Am Beispiel der
Ehegattenzuzugsregelung, die
auf Druck der Union an
Sprachkenntnisse vor der Einreise geknüpft wurde, soll
aufgezeigt werden, „wie“
man Vertrauen und Wille zunichte gemacht hat.
Der Gedanke bei der Ehegattenzuzugsregelung
der
schwarz-roten
Regierung
war: Wenn sich Ehegatten bereits im Herkunftsland Deutschkenntnisse aneignen, so
die Argumentationskette damals, könnten sie sich viel
besser gegen Zwangsehen zur
Wehr setzen. Sie könnten Hilfe und Schutz in Anspruch
nehmen, nachdem Sie in Deutschland eingereist sind. Das
Erlernen der deutschen Sprache nach der Einreise sei keine
Lösung, da viele Ehemänner
ihre Frauen von Integrationskursen fernhielten. Und die
Thematik sei nicht kleinzureden. Jährlich würden bis zu
30.000 Zwangsverheiratungen vorgenommen, so der Bayerische Innenminister Joac-
him Herrmann. Außerdem, so
die für Integration zuständige
Staatsministerin Maria Böhmer und Bundeskanzlerin Angela Merkel damals, würden
lediglich 200-300 Wörter ausreichen, um den Deutschtest
bei einem der Goethe-Institute im Ausland zu bestehen –
man solle sich nicht anstellen.
Damit erlangte die bis dato ohnehin undifferenziert geführte Debatte um Zwangsehen in der Öffentlichkeit eine
ganz andere Dimension. Vertreter von Migrantenorganisatoren protestierten, kritisierten und blieben sogar vom Integrationsgipfel fern. Sie
konnten sich mit der neuen
Regelung im Aufenthaltsgesetz und insbesondere dem
Argumentationsmuster nicht
anfreunden. So sehr das Problem auch wahr- und ernst genommen wurde, hatte man ein
ungutes Gefühl. Man traute
dem Braten nicht. Zu Recht,
wie sich später herausstellen
sollte.
Das oben aufgeführte erste
Argument - Opfer könnten
sich mit Deutschkenntnissen
besser zu Wehr setzen – wurde durch die Bundesregierung
selbst ad absurdum geführt,
als sie sich weigerte dem Rat
vieler Experten zu folgen. Die
Aufrichtigkeit der Bundesregierung geriet ins Wanken –
Opferschutz sieht anders aus.
Schließlich helfen beste Deutschkenntnisse nicht, wenn
ein Zwangsverheiratungsopfer die Ehe nicht zwei Jahre
lang – irgendwie – über sich
ergehen lässt.
Das Argument, dass das
Erlernen der deutschen Sprache nach der Einreise von
Ehemännern verhindert wird,
hat die Bundesregierung
ebenfalls selbst entkräftet. Diesmal allerdings viel später –
knapp ein Jahr nach Inkrafttreten der Neuregelung. In einem Antwort auf eine parlamentarische Anfrage im Bundestag musste sie zugeben,
dass sie Teilnahmequote von
larýnda dahil edilmeleri gerekiyor.
Bu baðlamda yukarýda
verdiðimiz örnek olay, vatandaþlýk veya entegrasyon
politikalarý konusunda yapýlan temel tartýþmalar için
Neuzuwanderern in den Jahren 2005 bis 2007 - ! - unter
Türken mit 94 Prozent besonders hoch war (Bundestagsdrucksache 16/9137, Anlage
3) Und bei den nicht teilnehmenden 6 Prozent waren
Ausfälle durch Geburten,
Kinderbetreuungszeiten,
Krankheiten, Ausbildungen
usw. noch nicht einmal berücksichtigt.
Irgendwann preschte der
Bayerische Innenminister vor
und versuchte das Ausmaß
der Problematik mit bis zu
30.000 Zwangsverheiratungen von muslimischen Frauen
pro Jahr zu veranschaulichen.
Diese Zahl liegt jedoch fernab
jeglicher Realität. Im Jahre
2007 wurden in Deutschland
insgesamt 368.329 Ehen
geschlossen. Selbst wenn in
10 Prozent dieser Eheschließungen die Frau eine
Muslimin gewesen wäre,
müsste fast jede Muslima unter Zwang verheiratet worden
sein, damit die Zahl Herrmanns stimmt. Der Anteil aller Muslime in Deutschland
liegt aber gerade einmal bei 5
Prozent.
Und auch das Argument,
dass lediglich 200-300 Wörter für den Sprachtest verlangt
würden, entpuppte sich als
unwahr. Nach einem halben
Dutzend parlamentarischer
Anfragen an die Bundesregierung zum Thema, musste sie
irgendwann widerwillig zugeben, dass der Test mit 200300 Wörtern nicht zu meistern ist.
Traurig aber wahr, bröckelten nahezu sämtliche Argumente, mit denen die
Sprachanforderungen
vor
dem Ehegattennachzug begründet wurden. Sie entpuppten sich als unwahr und
unehrlich. Heute leben viele
Ehegatten auch nach Jahren
getrennt von Ihren Ehepartnern und müssen teilweise
Hunderte von Kilometern zurücklegen, um an einem Goethe Institut, einen Sprachkurs
zu besuchen. Aber in Deutschland wären Sie von ihren
Ehemännern gehindert worden – na klar. Heute haben
wir mehr Trennungs- als
Zwangsverheiratungsopfer.
So abwegig diese Argumente auch waren und im Laufe der Zeit wie ein Kartenhaus zusammenfielen, die öffentliche Diskussion haben
sie dennoch bestimmt. Angefangen früh Morgens in
Frühstückssendungen bis zu
den Abendstunden in Polittalkshows wurden immer
wieder dieselben Argumente
von ranghohen Politikern gebetsmühlenartig wiederholt.
Man vermittelte dem Volk das
Gefühl, dass Zwangsverheiratungen auch im zahlenmäßigen Ausmaß ein großes Problem seien und die
Opfer geschützt werden müssen.
Dies hat die Aufnahmegesellschaft geprägt. Inwieweit,
zeigt folgende Erhebung: Aus
der Sinus-Millieu- Studie der
Antidiskriminierungsstelle
des Bundes aus April 2009
geht hervor, dass ein Großteil
der Mehrheitsgesellschaft
große Vorbehalte und Vorurteile gegenüber Muslimen
hat. Woran denkt die Gesellschaft, wenn sie „Religion“
hört? Die Antworten der Befragten brachte u.a. folgende
Assoziationskette zutage: Religion > Islam > rückständig >
Unterdrückung der Frau >
Zwangsheirat und Ehrenmord.
Die Wahrnehmung der
Mehrheitsgesellschaft ist aber
nur eine Seite der traurigen
Medaille. Migranten sind in
einem ganz besonderen Maße
betroffen. Sie werden nicht
nur in eine unangenehme Ecke gerückt, in die sie in den
allermeisten Fällen nicht gehören, ihnen werden auch
Steine in den Weg gelegt in
form von gesellschaftliche
Hürden, die das soziale Zusammenleben und somit auch
den Integrationsprozess ersc-
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
özel köþe
D
iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB)
tarafýndan fahri cami rehberleri yetiþtirmek
amacýyla ProDialog projesi
çerçevesinde düzenlenen seminerler devam ediyor.
DÝTÝB Genel Baþkaný
Sadi Arslan, Köln ve Düsseldorf bölgelerinde düzenlenen seminerlerine katýlarak, Hristiyanlýk ve Ýslam
Dini’nin temel kaynaklarý
ile ilgili kursiyerlere bir
ders verdi.
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Avukat Nalan SÖNMEZ
E
þlerin ayrýlýkta öncelikle göz önünde tutucaklarý konu ise
çocuklarýn sorumluluðunun
kimin üstleneceðidir. Eþlerin anlaþmazlýðý bazen ayrý
yaþamalarýný gerektirir. Anne ve baba yani her bir taraf
çocuklarýyla olan baðý hiç
bir zaman koparmamasý gereklidir. Ayrýlýkta sarsýlan
genellikle çocuklar oluyor.
Bazý insanlarin ayrýlýkta
düþünemedikleri ise çocuklarýnýn iki tarafa da yani anne ve babaya ihtiyaç duyduklarýdýr. Ayrýlan velilerin
en çok tartýþma oluþturan
konusu çocuklarýn vekaletinin kimde kalacaðý ve çocuklarý ziyaret edebilme
hakký oluyor.
Genelde oluþan anlaþmamazlýk çocuklarýn vekaletinin hangi tarafa verileceðidir. Vekalet hangi veli
tarafýna verilse, o kiþi cocuklarýn nerede yaþayýp yaþamayacaðýna veya hangi
okula gidip gidemeyeceðine karar verir. (Aufenthaltsbestimmungsrecht). Vekaletin yanýnda bir de çocuklarýný ziyaret etme hakký da
en çok rastlanan sorunlardan biridir.
Her iki taraf ve çocuklarda birbirlerini görmeye
ve zaman geçirmeye haklari vardýr. Veliler dýþýnda bu
hak tabiki de kardeþ kardeþi görme gibi veya büyük
annesi ve büyük babasý
için de geçerlidir. Hukuk
Seite 25
çocuk geliþiminde velilerin
ikisinin de çocuk için çok
önem taþýdýðý belirtiyor. En
mantýklýsý iki velinin beraber karar alýp bu konu hakkýnda beraberce bir çözüm
yolu bulmalarýdýr. Çocuðun
az göreceði tarafa daha çok
ilgi için ziyaret zamanlarý
sýklaþtýrýlmalýdýr.
Eðer vekaletin kimin
alacaðýna karar verildiyse,
bundan sonra da mahkeme
devreye girebilir. Mahkeme
genelde bu durumlarda vekaleti olmayan tarafa her
14 günde bir çocuðunu görmesi ve zaman geçirmesini
saðlar. Ýki veli arasýnda çok
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ayrýlýkta da
Anne ve Baba,
Anne ve Baba
Kalmalý!
1. Bölüm:
Ziyaret Hakký
kötü bir iliþki varsa ve çocukta kötü bir etki yaratabileceðine savcý tarafýndan
karar verilirse ziyaret hakký
vekaleti olmayan kiþiden
alýnadabilir. Vekaleti olmayan velinin çocuðuyla arasýnda çok iyi bir iliþkisi
varsa tabiki görüþmeleri
daha sýk gerçekleþmesi bile
mümkün olur. Ýki veli tarafýndan ziyaretler sorunsuz
bir þekilde oluþuyorsa eðer.
Savcý çocuðun vekaletini hangi tarafa vereceðinde
karar veremiyorsa, mahkeme bilirkiþi raporu yaptýrmayý uygun görür. Mesela
çocuk psikoloðu devreye
geçer. Çocuðun istekleri tabiki de dava sorumlusu biriyle de (çocuðun avukatý)
savunulabilir. Bu kiþi aile
mahkemesinde anlaþýlmazlýk aþamasýnda devreye
sokulur.
Eðer bazý davalarda çocukta gerçekleþen dayak,
darbe söz konusuysa veya
velinin teki bunu iddaa ediyorsa, mahkeme çocukla
sorumlu bir kiþinin ilgilenmesini uygun görür. Bu durum savcýnýn görüþlerine
baðlý birþeydir. Dayak veya
darbe uygulanmýþ olmasa
bile eðer savcý çocuk ile sorumlu bir kiþinin ilgilenme-
Diyalog Semirleri Devam Ediyor
Ümit Çelebi ve Zeynep
Lal’ýn baþkanlýðýnda Pulheim DÝTÝB Camii’nde 26
kursiyerin ve Nefise Özmen, Bekir Ezer ve Haným
Kiraz’ýn sorumluluðunda
Duisburg Merkez Camii’nde 40 kursiyerin katýldýðý seminerde Arslan, kursiyerlerle tanýþtý.
Çoðunluðunu üniversite,
Gymnasium ve Realschule
öðrencilerinin oluþturduðu
kursiyerlere Arslan, tablodan etkilendiðini ifade ederek, “10 hafta sonunda buradan birikimli ayrýlacaksýnýz.
Eksikliklerinizi burada tamamlayarak kendi bölgenizde ve camilerinizde faydalý olacaksýnýz. Bu vesile
ile gönüllü olarak bu projeye katýldýðýnýz için teþekkür
ediyor, baþarýlarýnýzýn devamýný diliyorum” dedi.
Seminerde Arslan, Ýslam
Dini’nin diðer dinlerden
farký, diyaloða Ýslam’ýn bakýþ açýsý, Hristiyanlýk tarihi,
Kutsal Kitap Ýncil’in bugüne
geliþi, Bizim ve Hristiyanlarýn bakýþýyla Hz. Ýsa ve hayatý ile Kur’an-ý Kerim’in
kendisinden önceki kitaplardan ayýran özellik konularýnda birer saati aþkýn konuþma yaptý.
Arslan
konuþmasýný,
“Bu toplumda kalýcý olduk.
25
sinde yarar görüyorsa, bu
gerçekleþir.
Bu sorumlu kiþiler çocuk koruma derneði tarafýndan düzenlenir.
Mahkeme için aile davalarýnda en önemli nokta
çocuklarýn kendilerini nerde ve nasýl iyi hissedecekleridir. Genelde veliler bencillik yaparak kendi isteklerini öne çýkarmaya çalýþýp,
çocuklarýna ne kadar zarar
verdiklerini görmezler. En
çok görülen sýradan bir sorunda vekaleti olan velinin
öteki tarafa ceza verme
amacýyla çocuklarýný görmesine izin vermemesidir.
Ayrýlýktan sonra bu konular
için bir avukata gidip baþvurmanýz bu yüzden çok
önemlidir. Kendiniz de davayý karþýlama konusunda
hiç bir þüphe ve korku oluþturmadan rahatlýkla bir
avukata baþvurabilirsiniz.
Genelde aile davalarýný
(avukat ücretleri dahil)
devlet karþýlýyor. (Prozesskostenhilfe) Bunu tabiki de
avukatýnýz ile ilk görüþmenizde de daha detaylý konuþabilirsiniz.
Ayrýlmýþ olan eþler arasýnda çok tartýþýlan konu
vekalet hakký oluyor. Vekalet hakký verilen kiþinin çocuðu için gerçekleþtirmesi
gereken sorumluluðu tek
baþýna üstlenmesidir. Vekalet hakký ile ilgili sizleri gelecek ay daha detaylý bilgilendireceðim.
Dinler arasýndaki yabancýlýðýn kalkmasý açýsýndan bu
tür seminerler çok önemlidir. Kendi din adamlarýmýzý
kendimiz yetiþtirmek zorundayýz. Bu projenin asýl amacý da budur” ifade ederek tamamladý.
DÝTÝB’in Almanya çapýnda baþlattýðý 10 haftalýk
seminerler serisi Aralýk
ayýnda tamamlanarak, baþarýlý olan kursiyerlere belge
verileceði kaydedildi.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
26
I
GMG Milli Görüþ
Ruhr-A Bölgesinden bu
yýl da ümmet anlayýþýndan hareketle 20 Kurban
kesim görevlisi Recklinghausen þubesinde düzenlenen hacýlarla vedalaþma
programýnda cemaatle vedalaþtýlar.
IGMG Ruhr-A Hac Kafile Baþkaný Abdullah Kodaman hocanýn Recklinghausen þubesindeki hacýla-
D
üsseldorf
NRW
(Kuzey Ren -Vestfalya) Eyalet Meclisinde “Kültürlerarasý Diyalog” baþlýðý adý altýnda bir
toplantý yapýldý. Yeþiller Partisi (Bündnis 90/Die Grünen-NRW) tarafýndan tertip
edilen tartýþma toplantýsýna
ilim, eðitim ve siyaset çevrelerinden çok sayýda davetli
katýldý.
Toplantýnýn açýlýþ konuþmasýný yapan NRW- Meclis
Baþkan Yardýmcýsý ve Yeþiller Partisi Milletvekili Oliver Keymis, Eyalet genelinde yaþayan insanlarýn dörtte
bir kadarýnýn yabancý kökenli olduðuna dikkat çekti. Bu
gerçek ýþýðý altýnda, eðitim,
din, kültür ve uyum gibi ko-
.C. Baþbakanlýk Müþavirlerinden
Ali
Yüksel ve Sadettin
Kýlýç Avrupa Türk Ýslam
Birliðini ziyaret etti. Ziyaret
esnasýnda Genel Baþkan Selahattin Saygýn, Genel Sekreter Zeynel Besleney ve
Merkez Heyet Üyesi Ali Çillioðlu hazýr bulundular.
Ziyaretlerinin amacýnýn
karþýlýklý bilgi alýþ veriþi olduðunu ifade eden T.C. Baþbakanlýk Müþaviri Ali Yük-
T
13:20 Uhr
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
IGMG RUHR-A KURBAN
GÖNÜLLÜLERÝ CEMAATLE VEDALAÞTI
rýn vedalaþma programýnda
cemaate bir sürpriz yaparak
bu sene Kurban Gönüllülerini cemaatin huzurunda tanýttý ve gönüllüler hangi þubeden görevli olduklarýný
ve gidecekleri ülkelerle alakalý bilgi verdi.
20 Kurban Gönüllüsü
gidecekleri ülkelerle kendilerine teslim edilecek olan
emanet olarak verilen vekalet kurbanlarý maðdur, mazlum ve yoksullara ulaþtýracaklarýna dair söz vererek
cemaatten helallik istediler.
IGMG Ruhr-A Recklinghausen þubesi iki güzelliði
birden yaþattý. Bir taraftan
kutsal topraklara gidecek
hacýlarla vedalaþma diðer
taraftan Kurban kesim görevlileri cemaatte duygulu
anlar yaþattýlar. Program
akabinde Bölge Kurban sorumlusu Ahmet Yazýcý,
IGMG Ruhr-A Bölge Baþ-
NRW EYALET MECLÝSÝNDE KÜLTÜRLER
ARASI DÝYALOG TOPLANTISI YAPILDI
nularda, göçmenler ile yapýlacak iþ birliðinin gereðine
iþaret etti.
Mecliste düzenlenen toplantýya ATÝB ve ZMD’yi
temsilen Genel Bþk. Yrd.
Yakup Tufan ve Siyasi Ýþler
Baþkaný Ramazan Özdemir
birlikte iþtirak ederek, çeþitli
konularda görüþ ve düþüncelerini ortaya koydular.
Yapýlan toplantýnýn ve
tartýþmalarýn aðýrlýk noktasýný; eðitim, Ýslam Din Dersleri, uyum, dinlerin uyum konusundaki yeri, NRW’de
okul sistemi ve müslümanla-
rýn bayram günlerinin (Ramazan ve Kurban Bayramý)
tatil olmasý, konularý oluþturdu.
Söz alan konuþmacýlar,
konularla ilgili görüþlerini
dile getirdiler.
Toplantýya katýlanlarýn
büyük bir bölümü Ýslam Din
Dersleri, Ramazan ve Kurban Bayramý’nýn Almanya’da tatil olmasý, yönünde
görüþ beyan etti.
Toplantýya katýlan NRW
Uyum Sorumlusu Thomas
Kufen, oturum salonunda
bulunanlara hitaben bir ko-
nuþma yaparak, tartýþma konularý ile ilgili düþüncelerini
ortaya koydu ve ayrýca kendisine yöneltilen sorulara cevap verdi.
Toplantý esnasýnda söz
alan ATÝB Genel Baþkan
Yardýmcýsý Yakup Tufan ise,
okul-aile iþ birliði, göçmen
ailelerin desteklenmesi, eðitim ve Almanya’nýn (NRW)
eðitim sistemi üzerine, bir
konuþma yaptý.
Yakup Tufan, Almanya’nýn mevcut okul sisteminden özellikle göçmen
çocuklarýn zarar gördükleri-
T.C. BAÞBAKANLIK MÜÞAVÝRLERÝNDEN ALÝ YÜKSEL
VE SADETTÝN ERKILIÇ ATÝB`Ý ZÝYARET ETTÝ
sel ATÝB Genel Baþkaný Sayýn Selahattin Saygýn Bey
ile uzun yýllara dayanan
dostluklarý bulunduðunu ve
Batý Avrupa Türklerinin meselelerini deðerlendirdiklerini, bundan sonra daha sýk sýk
bir araya gelerek ve meseleleri görüþerek, çözüm konusunda ellerinden gelen her
türlü çabayý sarfetmek iste-
diklerini, aslýnda görevlerininde bu olduðunu ifade etti.
Genel Baþkan Selahattin
Saygýn da, Ali Yüksel ve Sadettin Kýlýç’ýn ziyaretlerinden dolayý memnuniyet duyduklarýný, uzun yýllar Avrupada görev yapan iki deðerli
müþavirin, buradaki meseleler konusunda daha hassas
olacaklarýný bildiklerini ifa-
de ederek, ziyaretlerinden
dolayý kendilerine teþekkür
etti. Yaklaþýk bir saat süren
haber
kaný Özcan Kuri ve Sosyal
Hizmetler Baþkaný Adnan
Saðlam`ýn iþtirak ettiði bir
toplantý yapýlarak kurban
sahiplerinin emanet ettiði
kurbanlarý en iyi þekilde kesip ihtiyaç sahiplerine verebilmenin planýný ve organizasyonunu yaptýlar.
Adeta zenginin veren eli
ile fakirin alan elini buluþturmanýn gayreti ile görevlilerini uðurladýlar.
ni dile getirdi. Mesleðe Hazýrlýk Okulu (Hauptschule)
denilen okulun imajýnýn kötü ve kalitesinin düþük olduðuna dikkat çekti. Bu okul
türünün bir an önce ortadan
kaldýrýlmasýnýn zaruretine
deðindi. NRW-Eðitim sisteminin yeniden düzenlenmesinin gerektiðine vurgu yaptý.
Yapýlan bu açýklamalara
salonda bulunanlardan büyük destek geldi.
Yeþiller Partisi (Bünsis
90/ Die Grüne-NRW) tarfýndan tertip edilen ve çok hararetli geçen “Kültürlerarasý
Diyalog” adý altýndaki tartýþma toplantýsý, geleceði
birlikte inþa etme temennisiyle sona erdi.
ziyaret sonrasý, T.C. Baþbakanlýk Müþavirlerinden Ali
Yüksel ve Sadettin Kýlýç,
ATÝB Genel Merkezinden
baþka bir toplantýya iþtirak
etmek üzere ayrýldýlar.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
özel köþe
13:20 Uhr
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
ara bir bulut sardý
baþýmý bugün bu
kara haberle birlikte. Ýçimde kýpýrdayan o
tatlý heyecan yerini acý mý
acý bir duyguya býraktý.
Oysa ki davetli sanmýþtým
kendimi Rabbimin evine.
Yerimdi, yurdumdu çünkü
þehirlerin annesi Mekke.
Aþkým büyüdü büyüdü,
doruklara ulaþtý. Bir de
sandým ki Hacer’ül Esved’le nikahým vardý. Gelinliðimdi Kabe’ye benzeyen siyah, yaldýzlý elbisem. Sana layýk olsun diye
ovdum Allah’ým üzerindeki lekeleri, týpký kirli kalbim gibi. En güzel halimle gitmeliydim düðünüme.
Masmavi göklerde süzülen
bembeyaz bulutlardan daha da nazlýca süzülmeyi
ahdetmiþtim.
“Dur” dedi Rabbim bana. “Vuslat vakti gelmedi
henüz”. Her zaman usulca
kulaðýma fýsýldayan Rabbim niye bu kadar yüksek
sesle haykýrmýþtý ki? Dað
gibi engeller ortadan kalk-
mýþtý da, þeffaf bir engeli
aþamamýþtým. Bir sebebi
olmalýydý bunun. Elbette
ki vardý her þeyin olduðu
gibi. Sebebi suçlarýmdý,
amellerimdi. Geriye dönüp
bir bakýverince gördüm
henüz bu kavuþmayý haketmediðimi.
Kalbime dokundum, sýcaktý. Ama yanmýyordu
ateþler gibi. Gözlerime
baktým, nemliydi. Ama
akmýyordu seller gibi. Dilime bakýnca gördüm, aslýnda dost bildiðini yeterince
zikretmediðini.
Ayaklarým koþacak kadar
atik deðilmiþ meðer, dizlerimde ise hiç mi hiç derman yok. Güllerin kokusunu niye alamýyor ki burnum içine çektiði halde?
Yine de koca bir hasret
birikmiþ þu küçük yüreðimde. Davet kartýmý elimden çektiklerinde sanki
ateþi küllenmiþ kalbime bir
üfürüverdi Yaradan. Tutu-
I
IGMG Köln Bölgesi Þube Baþkanlarý ve
Ýdarecileri Wesel`de Biraraya Geldi
K
GMG Köln Bölgesi
BYK ve ÞBT Baþkanlarý ve Ýdarecileri bu sezon ilki düzenlenen yatýlý
eðitim seminerinde bir araya geldiler. Geleneksel hale
gelen yatýlý eðitim seminerlerinin ilkine 25 Þubeden
Baþkanlar ve Birim Baþkanlarý katýldý. Ýki günlük
seminere katýlým oldukça
yoðundu. IGMG Köln Teftiþ Baþkaný Ahmet Budak’ýn sunuculuðunda açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile toplantý baþladý. Yapýlan yoklamanýn ardýndan açýlýþ konuþmasýný IGMG Köln
Bölge Baþkaný Kemal Ergün yaptý. Ergün sözlerine
bu gibi toplantýlarýn birer
motivasyon çalýþmasý olduðunu, kardeþliðin önemini,
dostluklarýn geliþmesi açýsýndan önemine deðindi. Bu
Davetsiz Misafir
seminerlerin bir eðitim olduðuna ve eðitimin önemine deðindi. Daha sonra
IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan toplantýya katýlanlara bir selamlama konuþmasý yaptý. Konuþmasýna öncelikle yapýlan faaliyetlere ve çalýþmalara teþekkür ederek baþladý. Geride býraktýðýmýz Ramazan ayýnýn bir deðerlendirmesini yaptý. Fitre, zekat
ve kurban çalýþmalarýna de-
þuverdi aniden kenardan
kenardan. Önünü kesemediðim gözyaþlarým, susturamadýðým hýçkýrýklarým,
zaptedemediðim ýzdýrabým
savaþ açmýþtý bana. Savaþamadým. Dermansýzdým.
Sadece hayallerime sarýldým.
Güçsüzdüm. Güç, bileðini bükmekti imtihanlarýn. Sabýrsýzdým. Sabýr,
“acýmadý ki!” diyebilmekti
deðen taþlara. Umutsuzdum. Umut, el uzatmaktý
parýldayan her ýþýða. Affýný
ummak Allah’tan, her defasýnda yüzsüzce çýkmaktý
karþýsýna. Ve piþkince…
Kenarda bekliyordu valizim sabýrsýzca ve þiþkince. Koca bir demet sevgi
toplamýþtým aþýk gönüllerden. Koca bir buket de dua
dostlarýn dillerinden. Bir
çift hatim, binbir yakarýþ
haykýrýyor
derinden.
Umutlar müþterekti. Karanlýk mekanlardan, aydýn-
ðindi. Milli Görüþ`ün vermiþ olduðu hizmetlerden
ötürü takdir ve beðeni kazandýðýný söyleyen Karahan devam etmekte olan
projeleri anlattý. Yapýlan
kalýcý projelerle açýlan, saðlýk ocaklarý, yurtlar, yetimhaneler, hastahaneler, okullar v.s gibi projelerin birer
ümmet projeleri olduðunu
söyledi. Milli Görüþ`ün bu
anlamda üstlendiði görevleri üst seviyelere taþýya-
lýða ermekti. Kurumuþ yürekleri, Ravzada yeþertmekti.
Bir küçük beyaz kaðýda
“AKABE” yazdým. “NUR
DAÐI” yazdým. “HUDEYBÝYE” yazdým. Kýpkýrmýzý nazlý gülünü, yemyeþil yapraðýnýn altýna
saklayan MESCÝD’Ý NEBÝ
ile buluþacaktým.
Elele
tutuþup raksetmekti umudum HACER’ÜL ESVED’LE. Gözlerimi yumup, sadece dönmek, dua
ile, aþk ile, zevk ile. Soluyarak akþamýn serinliðinde
caklarýný söyledi.
Seminerin birinci gününde Köln Bölge Eðitim
Baþkaný Mehmet Dal idariceler “Toplum ve iletiþim”
isimli bir seminer verdi. Etkili iletiþim, iyi bir dinleyici olma, davranýþ biçimleri,
empati, amir memur iliþkisi, çocuklarla iliþkiler seminerin konularý arasýndaydý.
Seminerin ikinci gününde Ýlahiyatçý Yazar Ömer
Döngeloðlu seminer verdi.
27
mis gibi gül kokularýný.
“Dur” dedi Rabbim.
“Elindekiyle yetin”. Rahlemin üstündeydi Nur Daðý. Týrmanmalýydým. Galiba Akabe ayaðýmý bastýðým her yerdi. Hudeybiye
Rabbimin “Dur!” dediði
yerdi. Hudeybiye’den öteye geçiþ yoktu bu sene bana. Baðrýma taþ, yarama
tuz basarak geri dönmek
gelirdi ancak elimden. Ýlahi emre itaat düþerdi ancak bana.
Güzel Rabbim, iþittim,
itaat ettim! Söyler misin,
ne zaman gerçekleþir benim fethim?
ÞENGÜL USLU
Peygamber Efendimizin
hayatýndan, liderliðinden
bahsetti. O akýcý ve sürükleyici anlatýmý ile dinleyicileri bambaþka bir aleme götürdü. Son semineri ise Hatip Mustafa Mollaoðlu verdi. Seminerin konusu “Ýslamda siyasi boyut” ayet ve
hadislerle örnekler veren
Mollaoðlu her müslümana
sorumluluk düþtüðünü söyledi. Konuþmasýna Mevlana`nýn bir sözüyle ”iyilerin
ihmalkarlýðý kötülerin iktidarýný getirir” diyerek konuya daha iyi açýklýk getirdi.
Eþ zamanlý devam eden
Sosyal Hizmetler ve Gençlik seminerlerinin genel bir
deðerlendirilmesinin ardýndan dilek ve temenniler
alýndý. Kapanýþ Kur`an-ý
Kerim’i ile sona erdi.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
28
GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Herford cemiyeti
iki haftalýk tatili deðerlendirerek 10-14 yaþ arasý
35 erkek öðrenciye yatýlý
eðitim düzenledi.
Bu sefer konuþmacýlar,
sunucular genç yavrularýmýzdandý. Hamza Börek´in
okuduðu Kur`an-ý Kerim ile
baþlayan program, sunucu
Beytullah Özdemir konuþmacýlarý takdim ettikten sonra yavrularýmýzýn birbirinden güzel ilahileri ile salonda bulunan hocalarýný, ailelerini ve katýanlarý duygulandýrdýlar. Öðrendiklerini
tatbik ettiler ve ne kadar verimli olduklarýný herkese
gösterdiler.
Herford Cemiyet Baþkaný Ýsmail Özdemir; “Bölgemizin bu iki haftalýk yatýlý
eðitimi bizim cemiyetimize
uygun gördüklerinden dola-
I
I
GMG Kuzey Ruhr Bölge Gençlik Teþkilatý tarafýndan organize edilen
Gönül Sohbetlerinin konuðu
Hannover Bölge Hatibi Ahmet Akgül Hoca Efendi idi.
Ýlk sohbetini ikindi namazýna müteakip Osnabrück Cemiyetinde, ikinci sohbetini
yatsý namazýna müteakip
Lage Cemiyetinde yapan
Ahmet Akgül Hoca konuþmalarýnýn birçok bölümünü
gençlere ayýrdý. Hocaefendi
yapýlacak olan sohbetlerin
hem bize fayda vermesini
ve gereðini yerine getirmemizi, hem sizlere fayda vermesini ve gereðini yerine
GMG Ruhr A Bölgesine
baðlý olarak faaliyetlerini
sürdüren Iserlohn Cemiyeti Gençlik kollarý 23 gencin
iþtirak ettiði bir kaynaþma gecesi tertipledi.
Düzenlenen Gece hakkýnda Ýslam Toplumu Milli Görüþ Ruhr A Bölgesi Iserlohn
Þubesi
Gençlik Teþkilatý
Baþkaný Mehmet Özer þu bilgileri verdi.
“Ýdareciler ve gençlerimizin daha iyi kaynaþmalarý, da-
I
13:20 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Herford´da Güzel Bir Eðitim Çalýþmasý
yý Bölge Baþkanýmýza ve siz
deðerli velilere, iki haftanýn
güllerine teþekkür ederim”
dedi.
Herford Cemiyet din görevlisi Hikmet Hoca; “Ýki
haftalýk yatýlý eðitim kursumuza katýlýmlarýnýzdan dolayý Allah (c.c.) sizlerden razý olsun ve öðrencilerimize
de öðrendikleri ile amel etmeyi nasip etsin” dedi.
IGMG Kuzey Ruhr Bölge Eðitim Baþkaný Z. Þeker;
“Bu yýlýn sonundaki iki haftalýk tatilde de yine eðitimimiz devam edecektir” dedi.
IGMG Kuzey Ruhr Böl-
Kuzey Ruhr’da Gönül Sohbetleri-2
getirmenizi Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum diyerek sohbetine özetle þöyle
devam etti:
“Gençlik bir güçtür.
Adem (a.s)’dan beri bütün
baþarýlar gençlerle elde edilmiþtir. Fetihler gençlerle
gerçekleþir, gençliðini yetiþtiremeyenin ise geleceðe
ümitle bakmasý mümkün
deðildir.
Yaratýlýþ gayemizi iyi
bilmemiz gerekmektedir.
Allah’u Teala “Ben insanlarý ve cinleri yalnýz bana ibadet etsinler diye yarattým”.
Buyurmaktadýr. Peygamberimiz ise yaratýlýþ gayemizi
kavramamýzý istiyor. Ýslam’ýn ilk yýllarýnda bütün
Müslümanlar gençlerdendi.
Ýslam’ý ilk kabul edenlerde
gençlerdi.
Dünya bir imtihan yeridir. Kimi davasýnýn peþinde,
kimi deðil. Kimi davasýnda
samimi, kimi deðil. Din tamamlanmýþ ve Son Peygamber (s.a.s) insanlýða en
büyük nimet olarak sunulmuþtur. Hak ve batýl mücadelesi Hz. Âdem’den beri
devam etmektedir. Ýnananlar
Allah yolunda mücadele
eder. Bütün Peygamberlerde
bizim için örnekler vardýr.
Ýmaný olan bir insan zindaný
köþklere çevirir. Ýmaný olmayan ise köþkleri zindaný
çevirir” dedi.
Sohbetlerinin birçok yerini ayet ve hadislerle aydýnlatan Hoca Efendi, yaþlý, kadýn ve genç sahabelerden de
örnekler verdi.
Kýsaca kurban hakkýnda
da þunlarý söyledi: Vermiþ
olduðunuz kurbanlar uzaklardaki insanlarýn imanýný
arttýrýyor. Sizleri Kurban
IGMG Iserlohn Gençlik Teþkilatýndan anlamlý bir gece
ha iyi bir eðitim görmeleri
için düzenlemiþ olduðumuz
gecede genç kardeþlerimizle
güzel bir gece geçirdik.
Birbirinden güzel etkinliklerin ardýndan
gençlerimize seminer
sunduk. “Ýnsanýn zaaflarý” konulu semineri
sunarken Mehmet Özer
aþaðýdaki
konularýn
önemini
vurguladý.
“Bütün yönleri ile insanýn zaaf yönleri, sorumluluk yönleri, yaratýlýþý ve fiziki durumu.
Ayrýca insanýn zaaflarýnýn insana ne tür problemler oluþturduðunu, insanýn zaaflarýnýn
meþru ölçülerde
giderilmesi ile insanýn hayatýnýn
güzel bir þekilde
devam ettirdiðini.
Gayrý meþru yollara girdiðinde ise
insanýn azgýnlaþtýðýný,
çizgiden
haber
ge Baþkaný Murat Ýleri deðerlendirme konuþmasýnda
þu konulara deðindi: “Günümüzde eðitimin önemini ve
bugünkü iki haftalýk yatýlý
eðitimin sonunda özellikle
birbirinden becerikli bu güzel yavrularýmýzdan ve siz
deðerli velilerinden Cenab-ý
Allah razý olsun. Herford cemiyetizde gerçekleþtirdiðimiz yatýlý eðitim programýmýzý inþaallah devam ettirip
kýzlarýmýz için de bu tür
programlar düzenleyeceðimizi belirtmek istiyorum.
Bu iki hafta boyunca gerek
manen gerek madden ve gerekse bedenen emeði geçen
tüm kardeþlerime teþekkürlerimi sunuyorum.
IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri katýlan talebelere Eðitim belgelerini tek tek takdim etti ve
Herford cemiyetinin verdiði
ikram ile program sona erdi.
kampanyasýna davet ediyorum. Bizleri Gönül Sohbetlerinde bir araya getiren Allah’a hamd eder, Bölge
Gençlik yönetim kuruluna,
cemaate, bayan kardeþlerimize ve gençlere de teþekkür ederim. Bölge Gençlik
Baþkaný Abdulkerim Iþýk ise
Ahmet Akgül Hoca efendiye, ev sahibi olan Osnabrück ve Lage Cemiyetlerine,
komþu cemiyetlerden gelen
bay/bayan cemaate ve gençlere teþekkür etti.
Daha sonra hoca efendinin yapmýþ olduðu duanýn
ardýndan verilen ikramlar ile
program son buldu.
uzaklaþtýðýný ve insanî deðerlerini kaybettiðini” vurguladý.
Mehmet Özer; Teþkilat
konularýna da deðinirken konuþmasýnda: “Teþkilat mensubu olarak bizim sorumluluklarýmýz, görevlerimiz, hedefimize ulaþmada planlý çalýþmanýn önemi, koordinasyon,
bireysel ve teþkilat olarak nasýl bir çalýþma yolu izlemeliyiz” konularýna yer verdi ve
önemine çekti çekti.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
ardelen
Market
Köln`ün en iyi tanýnan Nippes Pazarýnýn içerisinde, daha çok þarküteri ürünleriyle müþterilerine hizmet veriyor. Ýki deneyimli ortaðýn giriþimiyle
geçmisteki mesleki tecrübelerini, müþterilerine nasýl daha fazla memnun ederiz kaygýsýyla yaklaþýyorlar. Uzun
yýllar helal kesim yapan bir
mezbahanenin kesim sorumluluðu görevlerinde bulunan
ortaklar, maliyeti ucuz da olsa helal olmayan etin marketlerinde satýþýný yapmýyorlar. Ortaklardan Ekrem Arslan Denizlili 8 yýldýr Almanya`da yaþýyor. Uzun müddet
kesim tecrübesi olan bir kardeþimiz. Nevzat Eðilmez de
Malatyalý yine Helal kesim
yapan mezbahanede uzun
yýllar görev yapmýþ diger gi-
K
K
öln`de geçtiðimiz
günlerde Merkez
cami temel atma
töreni için gelen Uður Iþýlak gazetemize gündemle
alakalý deðerlendirmede
bulundu.
Hayat: Almanya`nýn
Köln þehrinde bu gün hakikaten tarihe not düþülecek
bir gün yaþadýk. Nasýl bir
Ayasofya ya da Selimiye
ya da Aziz Paul kilisesi ya
da bir Dom veya Sultan
Ahmet cami ne amaçla yapýldý ise, bugünde buraya
belki ömrünü tahmin bile
edemiyeceðimiz kalýcý olduðuna inandýðýmýz bir
mabed yapýlýyor ne dersiniz
dedik.
Uður Iþýlak: Her þeyden evvel burada bulunmuþ olmak böyle tarihi bir
aný, mutluluðu Avrupa`da
buradaki Anadolu insanýmýzla paylaþmýþ olmanýn
gururunu, mutluluðunu yasýyorum. Bugün Türkiye
Ýstanbul birileri için ne ifade ediyor, Ýstanbul`un üstündekilerden ziyade altýndakilerini ziyaret etmek
için gidiyorlar. Buradan ve
13:20 Uhr
Seite 29
KARDELEN MARKET:
SÝZ BAYRAMINIZI YAPIN
BÝZ KURBANINIZI KESELÝM
riþimci kardeþimiz.
Nevzat bey müþterileriniz seçici mi?
Ýki türlü müþteri gurubumuz var. Birisi oldukça dini
hassasiyeti olanlar, biri de
hiç sormayanlar. Ama bizim
baþka bir alternatifimiz olmadýðýndan marketimize gelen Alman müþterilerimize
de kendi ellerimizle kestiðimiz etleri satýyoruz. Tabiatýyla helal satmanýn kýrmýzý
ette olsun beyaz ette olsun
fiyatý sizin elinizde olmadan
genelde pahalý olur. Ama biz
sizin de gördüðünüz gibi diðer marketlerin paralelinde
oldukça da uygun fiyata satabiliyoruz. Bu da Almanya-
daki geleneksel kar marjýnýn
(%10) altlarýnda bir rakama
tekabül ediyor. Hem ucuz,
hem helal, hem de hijyenik.
Kesimi nerede yapýyorsunuz.? Kölndeki müþterileriniz kimler?
Bu iþi bilenler bilir Almanya`da Ýslami usullere
göre kesim yapmak neredeyse imkansýz gibi bir þey. Bir
yaþýndaki kuzuyu bile bazý
yerlerde kurþunlamadan kestirmiyorlar. Biz ise Hollanda`da hijyen kuralllarýna oldukça hassasiyet gösteren
bir kesimhanede tamamen
Ýslami usullere göre kesim
UÐUR IÞILAK`TAN GAZETEMÝZE ÖZEL
dünyanýn muhtelif yerinden gelenler ve özellikle
gidilen yerlere baktýðmýzda
baþý Süleymaniye çekiyor.
Sultan Ahmet çekiyor, bütün bunlarýn çok deðerli
olmasý, birincisi tabi Osmanlý Mimarisi olmasý orada bir tarihin olmasý. Ben
þuna inanýyorum belki Sultan Ahmet gibi Selimiye
gibi olmayacak, ama ona
yakýn bir þekilde, yüz sene
sonra DÝTÝBin yaptýðý bu
yapýt bir deger bir mana atfedecek. Bizden sonraki nesiller için bizim býrakabileceðimiz en önemli miras diye düþünüyorum ben. Ve
böyle bir yapýnýn böyle bir
tarihi eserin temel atma tö-
reninde maddi manevi kim
katkýda bulunuyorsa gerçekten tarihe geçecek olan
insanlar. 50-100 sene sonra
onlarýn torunlarý babalarýndan, annelerinden, buraya
olan katkýlarýndan dolayý
bir övünçle bahsedecekler.
Ve böyle bir yerde olmak
bizim hepimiz için bu yönüyle bakýldýðýnda çok
mutlu etmeli. Bir de hem
cami hem kültür merkezi
yapýlýyor. Yani bu þu demek oluyor. Yüzeysel olarak da Almanlar dýþardan
gördüðünde
gerçekten
muhteþem bir mimariye sahip. Tabi kaðýt üzerinde
gördüðüm kadarýyla söylüyorum. Tabi bitince inþaal-
lah daha muhteþem olur.
Muhteþemliði görecekler
ondan daha muhteþemi ise
içinde muhteþem insanlarýn
yetiþtirilecek olmasý. Çünkü sadece bir yapýnýn kuru
bir beton yýgýnýnýn bir þey
ifade etmediðini biliyoruz.
Bunun içinde mana olursa
ve manalý insanlar burada
yetiþtirilirse o zaman aliyül
ala olacaktýr.
Hayat: Peki bu anlamlý
günün açýlýþýnda konser
vermek için özellikle DÝTÝB Teþkilatý sizi tercih etti
bu nasýl bir duygu?
Uður Iþýlak: Valla böyle bir olaydan dolayý mutluyuz tabiki. Ýnsanlara dini
hizmet sahasýnýn temel at-
yapabiliyoruz. Müþterilerimizden bazýlarý Keupstrssenin en iyileri arasýnda olan
Kilim Restorant, Keup Gril,
Ala Kumpir, Layla Düðün
Salonu, Güney Saal gibi Solingen Paredis müþterilerimizden þu an aklýma gelenlerden bazýlarý.
Malumunuz önümüz
Kurban; Marketiniz Kurban hizmeti de veriyor
mu?
Tabiki geçtiðimiz yýl olduðu gibi bu yýl da müþterilerimiz adýna kurbanlarýný
kesip, ertesi günü teslim ediyoruz. Yani siz dostlarýnýzla
bayramýnýzý yaparken biz sizin adýnýza manevi ibadetinizi vekil yoluyla kesip ertesi
günü teslim ediyoruz.
Kardelen Market: Köln
Nippes Pazar yeri meydaný
Mobil: 0157-727 85 164
ma töreninde DÝTÝB Baþkanýnýn bizi tercih etmesi
bizi çok onurlandýrdý. Bir
kere az evvel siz de buyurdunuz. Tarihe tanýklýk etmek, sizin de hazýr bulunmanýz bu çok önemli; Hani
Hz. Ýbrahim Aleyhisselamý
ateþe atýldýðýnda kuþun bir
tanesi gagasýnda bir damla
su býrakýyor oraya da Ýbrahim Aleyhisselam diyor
“senin bu aðzýndaki bir
damlanýn bu ateþe bir faydasý olmaz ki” dediðinde
“ben de biliyorum olmuyacaðýný da dostluðumuz belli olsun.” Belki katkýmýz
bir zerre miktarýndadýr ama
dostluðumuz bu þekilde
tescillenmiþ olacak, hem de
Avrupa`da yaþayan Anadolu insanýmýzla birlikte olmakla hem de DÝTÝB`in bu
projesiyle burada olmakla
dostluðumuz perçinlenmiþ
olsun. Ýnþaallah açýlýþta da
2011 yýlýnda yine burada
oluruz.
Hayat: Uður bey açýklamalarýnýz için teþekkürler.
Uður Iþýlak: Ben de
teþekkür ediyorum.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
30
I
GMG Kuzey Ruhr Bölgesinin Zur Linde Hotelinde 4.sünü düzenlemiþ olduðu “Aile Eðitim
Semineri” katýlýmcýlar ve
programa iþtirak eden konuþmacýlar tarafýndan büyük ilgi gördü.
Ailelerin hotele yerleþmelerinin ardýndan iki gün
sürecek olan bu güzel
program sözlerin en güzeli
olan Kur´an-ý Kerim ile
baþladý.
Ardýndan IGMG Kuzey
Ruhr Bölge Baþkaný Murat
Ýleri konuþmasýna öncelikle
programa katýlan ailelere
teþekkürlerini sunarak baþladý. Daha sonra da „ MUTLU OLMAK„ adlý seminerini sundu. Ýleri seminerinde þöyle konuþtu: „Hayatta
mutlu olmak aslýnda hepimiz için çok zor gibi görünür, ama nefes alabilmek
bile insanoðlu için en büyük mutluluktur. Bunun yanýsýra aileler arasýnda mutluluðun þartlarý da vardýr,
bunlardan bir kaç tanesini
þöyle sýralayabiliriz. 1. Asla demeyiniz, 2. “ama, fakat“ gibi sözcükleri cümle
içerisinde kullanmaktan kaçýnýnýz, 3. farketmez kelimesini söylerken dikkat
ediniz, 4. hiçbir cümleniz
miþ, ler, lar gibi kelimeler
ile sona ermesin, 5. baþkasýnýn yerine düþünmeyin, 6.
baþkalarýnýn adýna karar
vermeyin, çünkü bu kararýn
karþýdakine zararý mý faydasý mý olacaðýný bilemeyiz. 7. konulara her zaman
pozitif yaklaþýn, 8. geçmiþe
dönük yaþamayýn ve geçmiþi yargýlamayýn, 9. kendinize ve etrafýnýzdaki insanlara güvenin, 10. bir aný
yaþamak için yýllar harcamayýn, baþarý; bir anda yýllarý yaþayabilmektir“ dedi
ve sözlerini þöyle sonlandýrdý: „Ve karar verin, þu an
sizin de yeni bir hayata baþ-
13:20 Uhr
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Aile
Seminerinde Aileler Buluþtu
lama anýnýz olsun“ dedi.
Bu ders ve öðüt verici
seminerin ardýndan IGMG
Kuzey Ruhr Bölgesi Eðitim Baþkaný Zeki Þeker konuþma yapmak üzere yerini
aldý. Þeker „Hayatta Zirve
Deðerler“ adlý seminerini
ailelerle paylaþtý. Konuþmasýnda þu sözlere yer verdi: „Ailenin korunmasý zirve deðerlerinin korunmasýna baðlýdýr. Bir insan için
yürek, kalp ne ise toplum
içinde aile odur. Zirve deðerlerin merkez ilkeleri ise
1. Sevgi 2. Nezakettir. Sevgi; varlýðý var eden Allah
(c.c) onu sevgiyle yaratmýþ, sevmiþ ve sevilmeyi
istemiþtir. Sevgi, yüreðinde
gülümseyebilmektir. Sevgi,
umuttur, soluktur, hayattýr.
Sevgi, çocuk masumluðunu taþýmaktýr. Sevgi, önce
ben yerine, sen diyebilmektir. Sevgi sevmek sevdiði
olmaktýr. Ýnsan ekmekle
doyar ekmekle büyür fakat
sevgiyle yaþar. Aile binasýnýn harcýný sevgi ve inançla
karmak gerekir. Nezaket;
baþkalarýna karþý saygýlý ve
incelikle davranma, incelik, naziklik ve zerafet anlamýna gelir. Nezaket karþýndakinin yerine kendini
koyabilmektir. Herkese
karþý güler yüzlü, tatlý dilli,
açýk kalpli olabilmek zordur bunu baþarabilen insan
nazik ve kibar insandýr. Allahu Teala iyi huylu güler
yüzlü kimseleri sever. Zirve deðerlerinin ilkeleri de
vardýr bunlarý da þöyle sýralamak mümkündür; 1.
Adalet yani Adil olmak, 2.
Dürüstlük, 3. Vefa yani sözünde durmak, durabilmektir. 4. Paylaþým, aranýzda bölüþebilmektir. Paylaþtýkça huzurlu oluruz, ailede
baylaþým daha önemlidir.
Sevgiyi, bilgiyi, ilgiyi, þefkati, huzuru, dualarý, barýþ
ve dostluðu, sýcaklýðý, gücü
acýlarý, dertleri hayalleri,
hayatý son noktasýna kadar
paylaþabilmektir” dedi ve
ardýndan bir hikaye anlatarak sözlerine son verdi.
Bu güzel programa Türkiye´den iþtirak eden Prof.
Dr. Salim Öðüt “Ailede Ýletiþim” adlý seminerine yer
verdi. Öðüt seminerinde
þöyle konuþtu: “Hayat eðitimle anlam kazanýr. Eðitim deyince de öncelikle
akla gelen veya gelmesi
gereken ailedir. Çünkü çocuðun hem bireysel hem de
toplumsal anlamda 'insan
olma'sýnýn esas belirleyicisi
ailesidir. Bunun için her
çocuk, bulunduðu ortamlarda soyadýný taþýdýðý ailesinin bir temsilcisi durumundadýr. Teknik geliþmelerin biçimlendirdiði hayat,
insaný 'kendi'nden, çocuðu
'aile'sinden uzaklaþtýrýrken,
ailevî deðerlerin terkedilmesiyle, ülkemizde ve dünyada önemli ölçüde 'toplumsal sorunlar' yaþanma-
haber
ya baþladý. Ýnsanlar sokaða
çýkmaktan, diðer insanlarla
birlikte olmaktan rahatsýz
olur hale geldiler. Sevecenliðini kaybeden bakýþlar
mekanik bir hal aldý. Ýnsanlar birbirlerinden 'korkmaya' baþladý. Ailede gerginlik ve kavga niçin yaþanýyor? Elbette bu sosyal olgunun birçok sebebi vardýr;
bizim burada ele alacaðýmýz sebep "iletiþimsizlik"tir. Bundan da maksadýmýz, aile fertlerinin duygu,
düþünce, bunalým, istek ve
dertlerini paylaþma konusunda yaþadýklarý sýkýntýlar,
sýnýrlar, engeller ve imkansýzlýklardýr. Peygamberimiz her ikindi namazýndan
sonra bir süreyi ailesine
ayýrýr, onlarla görüþür, dertlerini, arzularýný, zamanlarýný paylaþýrdý. Ömrü boyunca hiçbir çocuðuna, eþine, hizmetçisine bir fiske
vurmadý, kötü söz söylemedi. Iste bizlerde ailede
örnek, hayatta örnek, camide örnek, ilimde örnek, konusmada örnek, dinlemede
örnek olan biricik Peygamber
Hz.
Muhammed
(s.a.v)in ümmetiyiz. O´nun
yaptýklarýný yapar ve yaþadýðý yaþadýðýmýz sürece ne
bir sýkýntýya uðrarýz ne de
bir sorunla karþýlaþýrýz. Ben
buradan hepinize Peygamberimiz (s.a.v)in hayatý gibi bir hayat diliyorum ve
hepinize sabýrlý dinleyiþlerinizde dolayý teþekkürlerimi arz ediyorum” dedi.
IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri ailelerin dilek ve temennilerine
yer verdi, sorularýný cevapladý ve ardýndan da iki günlük güzel programýn deðerlendirmesini yaptý. IGMG
Kuzey Ruhr Bölgesince
düzenlenen Yatýlý Aile Eðitim Semineri öðlen yemeði
ve ardýndan da kýlýnan ikindi namazý ile son buldu.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
dosya
Seite 31
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Hulusi ÜNYE
H
ac, “kasýt, yöneliþ
ve yürüyüþ” anlamýna gelen bir kelimedir. Dinimizde ise, belli bir zaman diliminde, Mikat mahallinde baþlayýp
Medine ziyareti veya vedâ
tavâfý ile son bulan ziyaretler, fiil ve terklerden oluþan
bir ibadettir ki, þartlarýný taþýyan kiþiler üzerine ömürlerinde bir kere olmak üzere farzdýr.
“Yöneliþ ve yürüyüþ”
anlamýndan hareketle hac,
saygýn ve kutsal (Mescid-i
Haram, Arafat, Müzdelife,
Mina vs. gibi) özel mekanlar üzerinden sembolik olarak Allah’a yürünülen bir
ibadettir. Nitekim Allah
Rasulü (sas) de þöyle buyurarak buna iþaret buyurmuþtur: “Hacýlar ve umreciler, Allah’a giden elçilerdir. Allah onlarýn istediklerini verir, dualarýný kabul
eder, harcadýklarý bir dirhemin karþýlýðýnda onlara
bir milyon verir.” (El-Camiu’s Sagir, H. No: 3790)
Böyle bir seyahata çýkmanýn insana vereceði enerjiyi
hesap edebilmek mümkün
deðildir. Ancak yaþanmak
suretiyle anlaþýlabilir. Bu
sebeple de bir moral ve
manevi destek eðitimi olan
Hac yolculuðuna, bu kutlu
seyahate halen çýkamamýþ
olan genç yaþlý herkesi hararetle davet ediyoruz.
Her nadide ve deðerli
nimetin elde edilmesi zor
olduðu gibi, Hac ibadetinin
neticesinde elde edilecek
nimetlere kavuþmak da o
derece meþakkatli ve yorucudur. Ýslamî ibadetlerin en
aðýrý ve en sevaplýsý cihad
ibadetidir. Hac ibadetinde
de bedensel anlamda yüksek oranda zahmet bulunduðu için hac ibadeti için
de “Hac, cihaddýr” (ElCamiu’s Sagir, H. No:
3797) buyurulmuþtur. Hac
ibadetinin dýþýnda hiçbir
ibadetin niyetinde, yapýlacak amel kalp ve dil ile ifade edilirken “Ya Rabbi onu
bana kolay kýl ve onu benden kabul et” diye dua etmeyiz. Hac ibadetine baþlama anlamý taþýyan niyette
bile, yapýlacak ibadetten elde edilecek karþýlýða ulaþ-
[email protected]
manýn zor ve elde edilecek
þeyin deðerinin üstün olduðuna iþaret vardýr. Bundan
dolayý da hacca genç, dinç
ve enerjik olunan yaþta gitmek daha güzeldir.
Kadýnlarýn Haccý
Hac, cihad anlamýnda
olduðuna göre, imkan varsa zaman kaybedilmeden
ailenin bütün fertleri böyle
bir faziletten nasiplerini almalýdýr. Ýmkaný olduðu ve
bir engel bulunmadýðý hallerde eþlerin ve gençlerin
hacdan mahrum býrakýlmamasý gerekir. Kadýnlarýn ve
gençlerin zaman zaman Ýslami olmayan mülahazalarla hacdan geri býrakýldýðýna
þahit olmaktayýz. Kadýnlar
için “hacca gidecek malý
yok; tesettür ortamý uygun
deðil” gibi mazeretler,
gençler için de “daha çok
genç ve erken, biraz daha
yaþý ilerlesin, evlensin, çoluk çocuða karýþsýn öyle gider” gibi bahaneler ve engeller Ýslam’ýn kabulü olan
þeyler deðildir. Bir
ömür boyu saçýný süpürge ederek kendisine hizmet eden eþini,
þahsi malý yoktur diyerek hacca götürmekten imtina eden
bir koca, en büyük
haksýzlýðý bu can yoldaþýna karþý iþlemiþ
ve borçlu kalmýþ olur.
Biz tarihten biliyoruz ki, Peygamber
Efendimiz (sav), kendisi hac yapmýþ, hanýmlarý hac yapmýþ,
sahabenin hanýmlarý
ve gençleri hac yapmýþlardýr. Þu iki hadis-i þerif bunun en
çarpýcý iki örneðidir.
Hz. Aiþe (ra) anlatýyor: “Ey Allah’ýn
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Hacc,
Kadýn
ve
Genç
Resûlü, dedim, cihâdý
amellerin en faziletlisi görüyoruz, biz de cihâd etmiyelim mi?” Þu cevabý verdi: “Ancak, cihâdýn en efdal ve en güzeli hacc-ý
mebrûrdur.” Hz. Aiþe der
ki: “Bunu iþittikten sonra
haccý hiç býrakmadým.”
(Buhârî, Hacc 4, Cezâu’sSayd 26, Cihâd 1; Kütüb-ü
Sitte, H. No: 1163) Ýbnu
Abbâs (ra) anlatýyor: “Hz.
Üsâme (ra) Arafat’tan
Müzdelife’ye
kadar
Resûlullah (sav)’ýn terkisinde idi. Sonra Müzdelife’den Mina’ya kadar da
Fadl Ýbnu Abbâs (ra)’ý terkisine aldý..” (Müslim,
Hacc 266, (1281); Kütüb-ü
Sitte, H. No: 1437) Hadislerden anlýyoruz ki, Hz. Aiþe validemiz hem Rasulullahla hem de O’ndan sonra
haccý býrakmamýþtýr. Yine
görüyoruz ki, sahabenin iki
güzide genci Usame ve
Fadl (ra)’lar Peygamberler
Sultaný ile ve O’nun deve-
sinin terkisinde bizzat hac
yapmýþlardýr.
Genç’in Haccý
Hac ibadetini yapan
müslüman, Ýslâm’a gönül
vermiþ olmanýn mutluluðunu ve hazzýný yakýndan hisseder. Yeryüzündeki bütün
müslümanlarla bir olmanýn
ve kardeþliðin þuuruna erer.
Dünyanýn her tarafýndan
her biri birer temsilci ve
gözlemci sýfatýnda Mekke’ye akýn eden müslümanlar, mîkat mahallinde
dünyayý, dünyevî farklýlýðý,
benliði ve ihtiraslarý temsil
eden elbiselerini çýkarýrlar.
Herkesi eþitleyen, birleþtiren ve onlarý dünya Müslümanlýðýnýn bir seçkin üyesi
olmanýn bilincine erdiren
ihram elbiselerini giyerler.
Artýk “ben” yok, “biz” tabiri vardýr. Bu akan beyazlar seli içinde müslüman
yok olur, sanki ölmeden
önce ölümü ve âhiret hayatýný yaþarlar. Hayatýnýn baharýnda ve enerjisinin doruðunda olan bir genç,
haccýn aðýr meþakkatlerine daha iyi dayandýðý için, bedenen daha az yorgun olur,
hem hac menasikini
tam ve eksiksiz yapar
hem de haccýn bu ince hikmet ve sýrlarýný
daha kolay kavrar ve
kendisini hac sonrasý
hayatýnda daha dinamik, daha enerji dolu
hisseder. Bundan dolayý genç iken hacca
gitmeyi biz hararetle
tavsiye ederiz. Yine
tecrübe ile sabittir ki
hacca giden neredeyse her yaþlý kardeþimiz döndüðünde “nolaydý otuz sene önce
hac yapsaydým” diye
31
temennide bulunur.
Haccýn tarihi ve nostaljik boyutu üzerinde düþünülürse, müslümanlarýn
imanlarýnýn nasýl da tazelendiðine þahit olunur.
Ka’be-i muazzamaya varan
bir kadýn kendisini Hz. Ayþe (ra) validemizle özdeþleþtirmez mi? Arafatý, müzdelifeyi ve Minayý ziyaret
eden genç, Peygamber
(as)’ýn terkisindeki Usame
ve Fadl (ra)’la ayný atmosferi paylaþmanýn hazzýný
tatmaz mý? Kendisini onlarýn halefi olarak hayata hazýrlama bilincine varmaz
mý?
Yukarda Haccýn bir manevi destek eðitimi olduðunu söyledik. Çünkü hac
ibadetinin eda edildiði kutsal mekanlar, Ýslâm peygamberinin ve arkadaþlarýnýn tevhid ve adaleti hâkim
kýlma mücadelesini verdikleri müstesna makamlardýr.
Mekke ve çevresinde; Medine ve çevresinde bulunan
ve tarihi olaylarýn yaþandýðý mübarek yerler, o süreçte yaþanmýþ acý tatlý anýlarýn, âdeta bir film þeridi gibi bu kutsal mekânlarý ziyaret eden kiþinin gözünün
önünden geçmemesi mümkün mü? Bu duygu ve manevi seyir, mümine daha
yoðun bir dinamizm kazandýrýr ve daha üst düzeyde
bir sahiplenme þuuru verir.
Hac, mahþerin provasýdýr. Dilleri, ýrklarý, bölgeleri, kültürleri, sosyal konum
ve ekonomik güçleri farklý
insanlarýn, eþit statüde ve
ayný renk ve tip elbiseler
içinde Arafatta toplanmasý,
akýn akýn bir mekandan diðer bir mekana akýþmasý ve
milyonlarýn topluca ibadetler yapmasý, âhirette yaratýcýnýn huzurunda yeniden
diriliþin ve toplanýþýn bir
örneðidir. Bu hali dünyada
yaþayan bir müslüman kendisini ahiret hayatýnda ki
diriliþ ve toplanýþ gününe
daha iyi hazýrlar ve bu bilinci kazanmasýnda ona
yardýmcý olur.
Ýþte böyle bir ibadeti yerine getirerek aile boyu
böyle bir eðitimden geçmek herþeye deðer herhalde?
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
Seite 32
H
Hamm Heessen Yeþil
Camii Hicret Hazýrlýklarý
I
IGMG Ruhr A Bölgesi Cemiyet
Hacý adaylarý vedalaþtý
amm Heessen Yeþil Camii Hicri yýlbaþýnda bir
salon proðramý düzenleyerek yeni çalýþma yýlýna hýzlý
baþlayacak.
Cemiyet Baþkaný Hasan Kaplan, idaredeki arkadaþlarý, kadýn
kollarý ve gençlik kollarý ile beraber elele proðramýn hazýrlýklarýný
tamamlamaya gayret ediyorlar.
Hicri yýlbaþýmýzý gelin günahlardan, isyanlardan kaçarak hep
beraber gönlümüzü kalbimizi
Hakk`a döndürelim. O gün bizim
için de bir milad, bir dönüm noktasý olsun.
Günün önemi ve anlamýyla
tam bir uyum saðlayan gündem
baþlýklarýnda, Sohbetler, ilahiler,
GMG Hacc Organizesi ile
bu yýl Hacca gidecek olan
Ruhr A Bölgesi hacý
adaylarý bulunduklarý cemiyetlerde vedalaþma ve helallik programlarý düzenledi.
Gelsenkirchen Tuðra Kültür Merkezinde Düzenlene
Program okunan Kur‘an-ý
Kerim ile baþladý. Cemiyet
hocaefendisi Gürsel Kiraz`ýn
takdim ve selamlamasý ile devam eden programda ilahiler
ve naatler okundu. Kur’an-ý
Kerim tilavetleri ve misafir
hoca efendilerin sohbetleri ile
süregelen bu duygu ve anlam
dolu gün IGMG Genel Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmed
Özden ve IGMG Ruhr A Bölge Baþkaný Özcan Kuri Hacc
ve Hacc yolculuðunu konu
alan birer konuþma yaparak
Hacca gidecek olan hacý
adaylarýna þimdiden kabul olmuþ hacc vazifesi dileðinde
bulundular.
Daha sonra Cemiyet
imam hatibi Ýbrahim Kýlýç
hoca efendinin okuduðu duygu dolu ilahi ve naatlerle devam eden program sonunda
hacýlar helallik diledi.
Program vedalaþma ve
tebriklerin ardýndan yapýlan
dua ve ardýndan verilen yemek ikramý ile son buldu.
Essen Kupferdreh. Essen – Kupferdreh Camiinde
düzenlenen Hacc veda prog-
ramý ikindi namazýnda sonra
baþladý. Cemiyet imam hatibi
Ali Romanoðlu`nun okuduðu
Kur`an-ý Kerimi ile baþlayan
programda Essen Katernberg
Camii Ýmam Hatibi Halit Piþmek konuþmasý akabinden
okunan ilahiler ve Kainatýn
Efendisine yönelik naatlar
Mekke ve Medineyi andýran
kasideler yer aldý.
Program Ýdris Pýlýð Hoca
efendinin okuduðu ilahilerin
ardýndan IGMG Ruhr A Bölge Eski Baþkaný Ýsmet Çataklý`nýn yaptýðý selamlama ve
hacc konulu konuþmasý ile
devam etti. Essen Kupferdreh
Camii hoca efendisi Ali Romanoðlu`nun ilahileri ve
Kur`an Tilavetleri ile daha da
renklenen program sonunda
vedalaþma yapýldý.
Program okunan kapanýþ
Kur`an-ý Kerimi ve ardýndan
yapýlan duadan sonra kýlýnan
akþam namazý akabinde verilen yemek ikramý ile son buldu.
GE – Hassel
IGMG RUHR-A Bölgesi
Ge-Hassel Cemiyeti güzel bir
programla Güneþ Düðün Sa-
ve neþenin artmasý amacýyla
stand-up show sunumu bulunmaktadýr.
Hazýrlýklar olanca hýzýyla devam ederken sizlerin de o güne
ayrý bir neþe ve mutluluk vermeniz dileðiyle katýlýmýnýzý bekleriz.
Bu tür çalýþmalarý “Allahýn
rahmeti cemaat üzerinedir” Hadisi Þerifi iþaretince destekleyerek
Rahmet ve berekete hep beraber
nail olalým.
Not: Stand almak isteyenler
0177 41 47 473 no´lu telefondan
bilgi edinebilirler.
Proðram hakkýndaki geniþ
bilgileri www.hisar-bab.de internet adresimizden bakabilirsiniz.
lonunda hacýlarýný cemaatle
buluþturdu. Bölge Ýrþad Bþk.
Adnan Yýldýz`ýn yönettiði
program Gelsenkirchen- Buer Ýmam hatibi Nurullah Cavdarcý`nýn açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile baþladý. Hacýlarýn
grup görevlisi Gelsenkirchen
Merkez Camii imam hatibi
Ýbrahim Kýlýç`ýn selamlama
ve bilgilendirme konuþmasýndan sonra kafile Bþk. Abdullah Kodaman da selamlama konuþmasý yaparak okuduðu ilahi ve kasideler ile
programa ayrý bir renk kattý.
Gelsekirchen Hassel Cemiyet
imam hatipi Abdulaziz Durmaz`ýn selamlama konuþmasýndan sonra cemiyette öðrenim gören kýz ve erkek talebeler de ilahileri ile programa
iþtirak ettiler. Programda
IGMG Marl Kuba Camii
Ýmam Hatibi Þuayip Çalýþkan
ve Bölge Bþk Özcan Kuri de
katýlarak birer selamlama konuþmasý yaptýlar.
Günün mana ve ehemmiyetini içeren konuþmayý
IGMG Genel Merkez Ýrþad
Bþk. Ahmet Özden yaptý.
Salonu dolduran kalabalýk
cemaate yönelik yaptýðý mana
ve duygu dolu konuþmasýný
bitirirken Ahmet Özden herkesi Milli Görüþ Teþkilatýnýn
düzenlediði kurban kampanyasýna katýlmaya davet etti.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
dosya
üphesizki, Onlarýn
ne etleri ne de kanlarý Allah’a ulaþýr;
fakat O’na sadece sizin
takvânýz ulaþýr. (Hacc: 37)
Kurban; Ýbrahim ve Ýsmail’in baba-evlad sevgisi
ile Hakk`a teslimiyet duygularýnýn harman olduðu
kutsal bir sünnettir.
Ýbrahim`de Ýtaat`ýn, Ýsmail`de teslimiyetin, Cebrail`de sadakatin, Muhammed (s.a.v)de Kurbiyyetin,
Ümmetinde ise kardeþlik
ve dayanýþmanýn sembolleþtiði üstün bir ibadettir.
Sevgi medeniyetinin inþa unsurlarýndan biridir.
Allah sevgisinden insan
sevgisine, hayvan sevgisine
uzanan bir inþa eylemi, hayata yeniden dönme hareketidir.
Bencillik ve Ego`dan
vazgeçerek diðergamlýlýðýn, ulvi gayelerin kesiþtiði
kavþaklardan biridir.
Allah`a yaklaþma ve
onun rýzasýný kazanma, Allah`ýn hatýrlanmasý, yeryüzündeki bütün mahlukatýn,
Allah`ýn mülkü olduðunu
bilip, insanlarýn istifadesine
verilmiþ olduðunun göstergesidir.
Ýþte kurban insana zamanla sahip olduðu mülkün, baðýn bahçenin, servet
ve paranýn Allah`ýn bir lütfu olduðunu hatýrlatýr.
Kurban`la beraber aylarca et yüzü görmemiþ, temel gýda maddelerinden
yoksun Adem`in çocuklarýna, Bilal`in torunlarýna sadece et göndermiyoruz.
Bununla beraber her
þeyden önce ümidi, hayata
Seite 33
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
P
aderborn þehrinden
bu yýl Hacca gidecek olan hacý adaylarý, müslüman kardeþleriyle helalleþmek, ayný zamanda Mekke ve Medine`ye kardeþlerinin selamýný götürmek için vermiþ
olduklarý “Hacc Yemeði”
Paderborn DÝTÝB Fatih
Murat ÝLERÝ
Þ
[email protected]
tutunmayý, sevdadan vazgeçmemeyi, kardeþliði, fedekarlýðý, sevgi, huzur ve
barýþta yeniden dirilmeyi
götürüyoruz.
Afrika`da su kuyusu,
Bangladeþ`te
yetimevi,
Keþmir`de saðlýk ocaðý,
Tusinami`nin
vurduðu
Bande Ace`de yine kimsesizlerin sýðýnaðý oluveriyoruz.
Bu bir vesile,
hayýr köprüsü
Bu köprüde, farklý olanlar, bir sözü ve iddiasý olanlar buluþur, fedakar insanlar kesiþir, hayýrhah cömert
yürekler yarýþýr, böylelikle
dünyayý hatta evreni kuþatan bir rahmet ve bereket
zinciri oluþur.
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Bir Hayýr
Köprüsü
Olarak
KURBAN
Bir Kurbandan
ne mi olur?
Milyonlarca mazlum ve
maðdurun yüzünün gülmesine, hayýr dualarýnýn arþa
uzanmasýna vesile olur.
Kalplerin yumuþamasýna, þefkat ve yardýmlaþmanýn yerleþmesine, iyiliklerin yaygýnlaþmasýna aracý
olur.
Rahmeti celb, kaza ve
belayý def eder, zengin, fakir, zayýf güçlü arasýnda bir
diyalog, iletiþim aðý kurar.
Burada 2006 yýlýnda
Kurban Kampanyasýnda
dolayý bulunduðum Bangladeþte yaþadýðým bir anýmý
sizlerle paylaþmak isterim.
Bayramýn son günüydü.
Mihmandarým, orada bize
rehberlik yapan arkadaþa
bir telefon geldi. Birden
yüzünün solduðunu, moralinin bozulduðunu gördüm.
Ne olduðunu ýsrarla sormam üzere þöyle dedi, 3040 bin kiþinin yaþadýðý bir
þehirdeki STK gönüllüsü
bir öðretmen, þehirlerinde
daðýtýlmak üzere hiç kurban kesilmediðini söyledi.
Kaldýysa kendilerine de bir
kurban göndermemizi, dolayýsýyla þehirlerinde bu
ibadetin ifasýna yardýmcý
olmamýzý istedi.
Ýþte bir Kurban demek,
bir þehirde bu ibadetin gerçekleþmesi demek.
Dengesiz gelir daðýlýmýnýn ve uçuruma varan farklýlýklarýn hakim olduðu
Paderborn Hacý adaylarý DÝTÝB Fatih Camii`nde
vermiþ olduðu Hacc yemeðinde biraraya geldi
Cami´inde büyük bir katýlýmla gerçekleþmiþtir. Ayný gün ve saatlerde Bad
Lippspringe Mimar Sinan
Camisinde de yapýlmýþ
olan programla birlikte
Paderborn ve çevresinden
Hacca gidecek olan kardeþlerimizin heyecan ve
mutluluklarý müslüman
kardeþleri tarafýndan paylaþýldý.
Paderborn DÝTÝB Fatih
Camii´inde gerçekleþmiþ
olan Mevlüt programýna
ev sahipliði yapan Camii
Baþkaný Nafiz Yaþar beyle
birlikte Camii Ýmamý
Mehmet Emin Özcan beyin yaný sýra IGMG Hicret
Camii Ýmamý Muhiddin
33
dünyamýzda, her geçen saniyede binlerce çocuðun
öldüðü günümüzde, ulaþýlmasý gereken milyonlarca
insan beklerken, sadece þikayet eden, bu iþin edebiyatýný yapýp mangalda kül
býrakmayan, geçmiþi suçlayan geleceði görmeyen, karanlýða küfreden, yani dolaylý, dolaysýz sorunlarýn
bir parçasý olanlar için bir
fýrsattýr KURBAN.
Çorbada tuz,
biber olmaktýr,
Bir çýra, bir fenerdir,
Bir adým, bir çiçektir,
Bir sevda bir ateþtir,
Hayýr köprüsüne
bir çakýl,
bir mýh olmaktýr.
Hani derler ya,
Bir mýh bir nalý, bir nal
bir ayaðý, bir ayak bir atý,
bir at bir komutaný, bir komutan bir milleti zafere götürürmüþ.
Öyleyse,
Gelin bu bayramda yolu
gözleyenleri, kapýyý gözetleyenleri
sevindirelim.
Kurbanlarýmýzla ümmetle
kucaklaþalým, haram iþlemeyen aðýzlarýmýzla dua
etmiþ olalým!
Nasýl mý.?
Günahsýz, biçare miskinler, çocuklar, garipler size dua ettiðinde haram iþlemeyen aðzýnýzla dua etmiþ
olursunuz diyor, o güzel
Peygamberimiz.
Kurbanlarýmýz, ellerimizden tutup, bizleri Rabbin yakýnlýðýna götürsün.
Sýrattan þimþek gibi geçmemize ve Hakk`ýn rýzasýna ermemize vesile olsun.
Akkiraz ve diðer misafir
hocalarýn da katkýlarýyla
misafirler çok güzel bir çekilde aðýrlanmýþ, bu vesile
ile Paderborndeki müslümanlarda bir kez daha sýcak bir kardeþlik ortamýnda biraraya gelme fýrsatý
buldular.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
34
Seite 34
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Ruhr-A Kadýnlar Teþkilatý Eðitimciler Toplantýsý
I
GMG Ruhr-A Bölgesi Kadýnlar Teþkilatý Temel Eðitim
ve Gençlik Eðitim Kurslarý
bilgilendirme toplantýsý Dortmund Bölge Merkezinde yapýldý.
Kurs sorumlularýnýn ve yöneticilerin katýldýðý toplantý GEK
Baþkaný Feyza Þahin´in okuduðu güzide Kur`an-ý Kerim ile
baþladý.
Toplantýda Kadýnlar Teþkilatý
Ruhr-A Bölge Baþkaný Havva
Yazýcý kýsa bir selamlama konuþmasý yaptý ve gelen eðitimcilere
I
GMG Düsseldorf Bölgesi 2009-2010 1. Çalýþma yýlý, Þube Baþkanlarý, Hocaefendiler,
Egitim, Sosyal Hizmetler
Baþkanlarý Toplantýsý Krefeld`de yapýldý.
Avrupa`nýn en büyük
sivil toplum kuruluþu olan
Ýslam Toplumu Milli Görüþ Düsseldorf Bölgesi
2009-2010 Çalýþma yýlý,
Þube baþkanlarý, Eðitim,
Sosyal Hizmetler hoca
efendiler toplantýsý Krefeld
Hacý Bayram-ý Veli camiinde yapýldý.
Açýlýþ Kur`an-ý Kerimini Mülheim imam hatibi
Hasan Yeþilýrmak Hocaefendi tarafýndan okundu
ve yoklamaya geçildi.
Düsseldorf Bölgesi Teþkilatlanma Baþkaný Erdoðan
Ok tarafýndan yapýldý.
IGMG Düsseldorf Bölge
Baþkaný Yaþar Erim Þube
Baþkanlarýna katýlmalarýndan dolayý teþekkür etti.
Ev sahibi cemiyet baþkaný
Suat Uludað`a Þube baþ-
baþarýlar diledi. Daha sonra Bölge Eðitim Baþkaný Nimet Bolat
eðitim hakkýnda bir semineri verdi. Akabinde toplantýnýn ana konusu olan TEK ve GEK´in kurs
sorumlularýna 2009/2010 çalýþma yýlý ile alakalý faydalý bilgiler
verildi.
GEK baþkaný Feyza Þahin´in
hazýrlamýþ olduðu seminerde azmin ve sabrýn önemine deðinildi.
Toplantý TEK Baþkaný Bünya
Derin´in okumuþ olduðu AþrýÞerif ile son buldu.
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ruhr-A Kadýnlarý Þube Baþkanlarý Toplantýsý
I
GMG Ruhr-A Bölgesi Kadýn Kollari
Bölge Yönetimi ve Þube Baþkanlarý
Gelsenkirchen Tuðra Camiinde bir araya geldi.
Toplantý Bölge Ýrþad Bþk. Betül Özbay’ýn okuduðu Kur’an-ý Kerimle baþladý.
Eðitim Bþk. Nimet Bolat gündemi takdim
ettikten sonra yoklamayý yaptý.
Bölge Bþk. Havva Yazýcý yaptýðý selamlama konuþmasýndan sonra genel bir bilgilendirme yaptý.
Bilgilendirmeden sonra
BYK tanýtýmý yapýldý. Tanýtýmýn ardýndan
Gençlik vekili Saniye Yanaz; Hira Projesi
hakkýnda þube yöneticilerine bilgilendirme
yaptý. Hira Projesi tanýtýmý yapýldý.
Ardýndan Bölge Teþkilatlanma Bþk.
Harun Çaylan bir seminer verdi. Yönetici-
nin El Kitabý ve Ýdeal Þube cd`sinin her þubede bulunmasý ve bütün idarecilere ulaþmasý gerektiðini söyledi.
Daha sonra Bölge Kurban Sorumlusu
Ahmet Yazýcý söz aldý. Bölge Kurban Sorumlusunun açýklamalarýnýn ardýndan, Zekat-Fitre-Þube birincisi Ge-Hassel Þubesine teþekkür edildi ve hediye sepeti verildi.
Ayrýca Ge–Resse Þubesine teþekkür edildi
ve hediye sepeti verildi.
Daha sonra Genel Merkez Çocuk Kulübü Bþk. “Ýslamda Çocuk Eðitimi” adý altýnda bir seminer verdi. Seminerden sonra
ikindi namazý ve yemek molasý verildi.
Bölge TEK Bþk. Bünya Derin’in okuduðu Kur’an-ý Kerim ve yaptýðý duanýn ardýndan toplantý baþarýyla sona erdi.
IGMG Düsseldorf Bölgesi Þube Baþkanlarý ve Ýdarecileri Krefeld`de Biraraya Geldi
kanlarýna ev sahipligi yaptýgý için ayrýca tebrik ederek konuþmasýna þöyle devam etti. Bizlere çok büyük görevler düþtüðünü,
hizmet bekleyenler oldugunu bizlere ihtiyacý olan
bir çok mazlum insanýmýz
var onlarý mahçup etmemek için çok çalýþmak durumundayýz diye konuþtu.
Egitim konusunda yeni
ataklar içinde olduklarý
söyledi. “Ýslamiyet’in, barýþ ve kardeþlik dini olduðunu,”bu duygularýn yaklaþan kurban Bayramý dolayýsýyla daha çok yükseldiðini söyledi. Muhtaçlara
haber
aslýnda her zaman yardým
etmenin Ýslam’ýn ruhuna
uygun olduðunu bildiren
Düsseldorf Bölge Baþkaný
Erim “Bu tür hizmetler
kurban ayýnda daha çok artar. Çünkü dindar zenginler, yoksullarýn halini Kurban Bayramý gelince daha
iyi anlar” dedi.
IGMG Genel Merkez
Fetva Kurulu Baþkaný ayný
zamanda Düsseldorf Bölgesi sorumlusu Hulisi Ünye de çok önemli konularda baþkanlarýn þu iþlere
dikkat etmelidir dedi. Ciddiyetli, gayretli, metedlu
olmak sonuna kadar çalýþ-
mak bizim için önemli dedi. Genel Merkez olarak
her noktada Milli Görüþü
anlatmaya devam ettiklerini bu hizmetlerin artarak
devam ettýrmek zorunda
oldugumuzun bilincindeyiz diye konuþtu. Eðitim
Baþkaný Þinasi Þimþek, Irþad Baþkaný Mustafa Bildik,Teþkilatlanma Baþkaný
Erdogan Ok, Sosyal Hizmetler Baþkaný Selahattin
Çakýr, Duisburg Stadtverband Baþkaný Mehmet
Rüzgar, gerekli çalýþmalar
hakkýnda bilgilendirme
yaptýlar. Düsseldorf Bölge
Gençlik Baþkanýna vekale-
ten toplantýya iþtirak eden
Teþkilatlanma
Baþkaný
Abdullah Yýldýrým, Avrupa
Çapýnda Gençligin içinde
bulunduðu durumun farkýndayýz bu yüzden Gençlik bizim için çok önemli
olmak da zorunda diye konuþan Yýldýrým, yýldýz projesini çok önemsediklerini
böylece yýllar içinde bize
faydalý gençleri aramýza
katabileceklerini söyledi.
Ýslam Toplumu Milli
Görüþ Düsseldorf Kadýn
Kollarý Baþkaný Nefiye Ermiþ de kadýn kollarýnýn
yapmýþ olduklarý çalýþmalar hakkýnda gerekli açýklamalar yaptýlar. Islam
Toplumu Milli Görüþ Genel Baþkaný Yavuz Çelik
Karahan toplantýya katýlarak son güncel konular
hakkýnda bilgilendirmede
bulundu. Dilek ve temennilerin ardýndan, kapanýþ
Kur`an-ý Kerimini Hasan
Zer, Hocaefendi tarafýndan
okundu ve program sona
erdi.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Tacettin
ÞÝMÞEK
K
ur’an’a bakýldýðýnda þunu çok rahatlýkla görebiliriz;
Hz. Ýbrahim öncesi peygamberlerin hayatlarý Hz.
Nuh hariç detaylý olarak
anlatýlmaz, sadece isimleri
anýlýr. Adem kýssasý insanlýðýn yaratýlýþ kýssasýdýr.
Bizlere insanoðlunun
hangi özelliklerde, yeteneklerde
yaratýldýðýnýn
ipuçlarýný verir. Adem kýssasýnda da bir çok “kök-deðer” gündeme getirilir:
Adem ve eþi iþledikleri hata karþýsýnda tevbe edip Allah’a sýðýnmýþlardýr. Azgýnlýk göstermemiþ, Allah’ýn yol göstericiliðine
kulak vermiþ ve baðýþlananlardan olmuþlardýr. Ýþte
insanýn kendini müstaðni
(kendini yeterli görmek,
tanrýlaþmaya yeltenmek;
[96:6-7]) görmeyerek azgýnlaþmaktan uzak kalmaya çalýþmasý bir “kök-deðer”dir.
Kök-deðerler’in tarihî
sýralama gözönünde bulundurulduðunda, etraflýca verildiði kýssa Hz. Nuh’un
kýssasýdýr. Hz. Ýbrahim ise
bir nevi merkeze oturtularak, Hz. Musa, Hz. Ýsa ve
Hz. Muhammed öncesi
“kök-deðerler”in temsilcisi, yaþayaný ve yaþataný
olarak sunulur.
Dahasý onun üzerinden
Yahudi ve Hýristiyanlara
bir çaðrý yapýlýr: Aranýzdaki üstünlük, kurtulmuþluk
kavgalarýný býrakýn, Ýbrahim’in hanif (doðruya yönelmiþ) yoluna, “kök-deðerler”in içselleþtirildiði,
yaþandýðý yola dönün!
Kur’an’ýn deyiþiyle Ýbrahim ne Yahudi ne de Hýristiyan idi, o Allah’a yönelen, O’na içten baðlý olan
(muhlis), ahiret yurdunu
düþünen, basiret sahibi,
Rabb’inin nimetlerine þükreden hanif bir Muslim;
Allah ile olan irtibatýný
köklü ve sürekli kýlan,
alemlerin Rabb’ine teslim
olmuþ birisiydi. Kýsacasý o
güzel bir örnek (usvetun
hasene) ve bir önder idi.
Peki nedir, Hz. Ýbrahim’in insanlýðýn gündemine taþýdýðý, dirilttiði bu
kök-deðerler? Bu kök-de-
Seite 35
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Ýslam, Ýman
“Kök-Deðerler”in
dirilticisi: Hz. Ýbrahim
ðerler; tevhid, namaz, infak (paylaþmak; sadaka,
zekat vs.) ve hac’dýr. Aslýnda bütün diðer “deðerler”
tevhid esasýndan mütevelliddirler. Kýsacasý hayat
“Ýman ve Salih Amel” (ýslah eden eylemler) gibi iki
kök-deðer üzerine kurulmalýdýr. Allah’ýn insanlara
unuttuklarýný, fýtratlarýný
bozup ve sonucunda azgýnlaþarak ilk etapta kendilerine, akabinde çevrelerine
zulmetmeye baþladýklarýný
hatýrlatmak (zikr) için gelen bütün Resullerin, Nebilerin insanlarý çaðýrdýklarý
bu iki “kök-deðer” olmuþtur.
Ýnsan ile Allah arasýna
sokulan putlarý kýrmaya
çalýþandýr Ýbrahim
Hz. Ýbrahim sonuçta bir
put kýrýcýdýr. Ancak bu put
kýrýcýlýðý taþtan vs. yapýlmýþ bir kaç putu kýrmak
olarak anlarsak Hz. Ýbrahim’e büyük haksýzlýk yapmýþ oluruz. Allah’ýn yarattýðý eserlere bakarak,
O’nun varlýðýný vicdanlarýmýzda hissedebileceðimizin örnekliðini vermiþtir o.
Ýbrahimî okuyuþ olarak adlandýrabileceðimiz tarzda
bütün dikkatleri nesnelerden, o nesnelerin yaratýcýsýna, Allah’a çekmiþtir. Hz.
Ýbrahim vermiþ olduðu ay,
yýldýz ve güneþ örnekleri
üzerinden, bu mu/bunlar
mý benim Rabbim? þeklinde, soru tarzýyla insanlarý
düþünmeye sevketmiþ ve
böylece bütün dikkatleri bu
nesnelerin yaratýcýsý olan
Allah’a yöneltmiþtir.
Þükreden (Þakir) ile
müþrik arasýndaki fark iþte
burada ortaya çýkmaktadýr.
Þükreden kiþi bizatihi nesnelere yönelmeyip, nesnelerin yaratýcýsýný gören kiþidir. Müþrik ise nesnelerin
yaratýcýsýný göremeyip nesnelere yönelen, onlarý tanrýlaþtýran kiþidir. Bunlarýn
tahtadan, taþtan, betondan
vs. olmasý hiç önemli deðildir. Halbuki nesneler birer
iþarettir, insaný Allah’a götüren, yönelten göstergeler.
Týpký Allah’ýn sözlü ayetleri (iþaret, gösterge) gibi.
Putlar sadece insanlarýn birer isimlendirmelerinden
ibarettirler. Yani sanaldýrlar, onlarýn hiç bir gerçekliði ( [53:23]) (hakikat) yoktur.
Ýbrahim’in yolunu takip
eden kiþi Allah’ýn bütün
mevcudatýn varlýk kaynaðý
olduðunu görendir, bilendir. Varlýk alanýna çýkmýþ
her varlýk O’nun sürekli
yaratmasýyla, yaratýlmýþlarýn hayatlarýný devam ettirebilmelerinin bütün gereklerini ortaya çýkarmasýyla
hayatiyetini sürdürür. Allah olmazsa hiçbir þeyin
ol(a)mayacaðýnýn bilincidir
bu. Herþey O’nundur, bütün kainat O’na aittir.
O’nun “kun” emriyle yarattýðý kainatýn O’nun sürekli ilgisi olmadan çökeceðini, yok olacaðýný unutmayalým. Herþeyin O’na
ihtiyacý vardýr, O’nun ise
hiçbir þeye ihtiyacý yoktur.
O varlýðý ve birliði ile bölünmez bir bütündür (Samed). O, saf gerçek, mut-
lak hakikat, mutlak kemâl
ve mutlak iyidir. O’nun ne
bir zýddý ve ne de bir benzeri vardýr. O sebepsiz olarak
vardýr ve bunun için zorunlu “Varlýk”týr (Vacib’ul
Vücûd).
Böylece her varlýðýn
mutlak sebebidir. Allah’ýn
kendisi Hayy olduðu gibi
hayatý yaratan da O’dur.
Bütün nimetleri bahþeden
O’dur. Ýnsandan istenilen
ise “Yaratýcý ve Rabb” olarak Allah’ý kabul etmesi,
“Tevhid ve Salih Amel” ile
hayatýný anlamlandýrma
uðraþýsý içerisinde olma
gayretidir. Ýþte Hz. Ýbrahim’in insanlara anlatmak
istediði budur. Allah’ý unutarak, araya putlarý koyarak
dünyevileþmeyin, O’nunla
olan irtibatýnýzý koparmayýn. Nisbetli bir kiþilik
(ubudiyyet) ile bu dünya
hayatýnýzý anlamlý kýlma
çabasý içerisinde olun.
Alemlerin yaratýcýsý olarak Allah’ý bilen, kavrayan
insan O’nun ayný zamanda
alemlerin Rabbi olduðunu
da görür. Hz.Ýbrahim’in
Þuara Suresi’nde belittiði
gibi: Ýnsaný yaratan, ona hidayet veren (yol gösteren)
O’dur. Ona yediren ve içiren, hastalandýðýnda þifa
verecek olan O’dur. Onu
öldürecek ve sonra diriltecek olan da O’dur. Yani dönüþ þüphesiz Rabb’edir
[96:8]. Din günü [1:3]) hatalarýmý baðýþlayacaðýný
ummakta olduðum da
O’dur ([26:69-83]).
Paylaþým ahlaký ile
dünyevîleþmenin önüne
35
geçendir Ýbrahim
Günümüz dünyasýnýn en
büyük sorununun “paylaþým” olduðunun farkýnda
mýyýz! Allah yeryüzüne rýzký potansiyel olarak indirmektedir. Bizlerden ise adil
bir þekilde paylaþmamýzý
istemektedir. Malýn sadece
zenginler arasýnda dolaþtýrýlan bir þey olmasýný Allah
menediyor [59:7]..Allah’ýn
bizlere emridir infak, yani
paylaþmak (Hadid Suresi,
[57:7]).
Hz. Ýbrahim bu yönüyle
de bilinmez mi? “Halil Ýbrahim sofrasý” deyimi vardýr. O, yolda kalmýþlara,
misafirlere, ihtiyaç sahiplerine kol kanat gerendir. O,
mal (ekonomik güç) ve
oðullarla (siyasi güç) övünen ve bunlarýn insaný kurtaracaðýný düþünen biri deðildir. Ýbrahim, karþýtlarýný
Allah’ý býrakýp dünya hayatýnda aralarýnda sevgi
baðý olarak putlarý kabul
eden, böylece nesnelere yönelerek dünyevîleþmeyi
asýl haline getiren kiþiler
olarak yerer ([29:25]).
Sad Suresi’nde Hz. Peygamber’e ve dolayýsýyla
bizlere, güç ve basiret sahibi olan kullara; Ýbrahim,
Ýshâk ve Ya’kûb’un hatýrlatýlmasý belirtildikten sonra,
Allah’ýn onlarý asýl yurdu
(Ahiret) düþünen ve içten
baðlý (ihlas) kiþiler kýldýðýndan ve onlarýn iyilerden
(hayr) olduklarýndan bahsedilir ([38:45] [38:46]
[38:47] [38:48] [38: 49]).
Burada da üç “kök-deðer”e deðinildiðini görüyoruz. Asýl olanýn ahiret yurdunu düþünerek, içten baðlý
olarak ve hayýr üzere bulunmaya çalýþarak bu dünya hayatýnýn yaþanmasý olduðuna.
Yapýlmasý gerekenin
yeryüzündeki nimetler karþýsýnda onlarý Vareden’e
þükrederek, onlarý paylaþarak, adaleti saðlamaya çalýþarak, ihtiras peþinde koþmayarak, zulümden uzak
durarak bu dünya hayatýmýzý anlamlý kýlmak olduðunu unutmayalým. Ve bizleri kurtaracak (felah) olan
da bu ýslah edici eylemler
olacaktýr.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
36
Kendini kök-deðerler
için, onlarýn yaþatýlmasý
için adamak: Kurban
Hz. Ýbrahim’in oðlunu
boðazlama giriþimini nasýl
anlamamýz
gerekir?
Kur’an’da Allah’ýn Ýbrahim’den oðlunu kesmesini
istemesini (emr) göremiyoruz. Ýbrahim’in oðlunu rüyasýnda boðazladýðýný gördüðünü, durumu oðluna açtýðýnda oðlunun bunu bir
emr olarak algýlayýp teslimiyet gösterdiðinden bahseder Kur’an.
1
0 Kasým`dan Ýtibaren Ýstanbul Anadolu
Yakasýna Uçuþlar
Baþladý.
Türk Havayollarý Köln
Bölge Müdürlüðü Türkiyeyle eþ zamanlý olarak
Sabiha Gökçen Havalimanýnýn tanýtýmýný Almanya`da yaptý. Neden Almanya? Zira Sabiha Gökçen Havalimanýna inen
uçaklarýn % 35`lik kýsmý
sadece Almanyadan kalkýyor. Proðram Köln Ýnter
Continantal Otel`de 200
kadar davetlinin katýlýmýyla gece geç saatlara kadar
sürdü. Tanýtým gecesine
T.C. Köln Baþkonsolosu
Mustafa Kemal Basa THY
Köln Müdürü Ýsa Al
Köln/Bonn havalimaný
Genel Meneceri Ullrich
Stiller, Sabiha Gökçen Havalimaný Kurumsal Ýletiþim Uzmaný Erdal Bey,
THY Köln personeli ve
acentalarý, özel davetliler
yoðun bir katýlým saðlayan
görsel ve yazýlý basýn
mensublarýnýn yaný sýra
Sivil Toplum temsilcileri
de hazýr bulundular.
Programýn açýlýþ konuþmasýnda Köln`ün yeni
T.C. Baþkonsolosu Mustafa Kemal Basa “Bayrak taþýyýcý THY`nýn özellikle
son yýllarda imza attýgý”
baþarýlarýnýn altýný çizerek
konuþmasýný þöyle sürdürdü. “Ýstanbul`un sadece
Anadolu yakasýnda Avrupadaki pek çok ülke nüfusundan daha fazla insan
yaþamaktadýr. Köln/Bonn
Sabiha Gökçen seferleri
ziyaret, fuarlara katýlým, iþ
baðlantýsý kurmak, vb.
13:20 Uhr
Seite 36
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Ýbrahim en çok sevdiði
varlýðý kurban etmek isteyerek rüyayý gerçekleþtirmiþtir. Bir insanýn boðazlanmasý sözkonusu olmadýðýndan ona fidye olarak büyük bir zibh’in verildiði
belirtilir Saffat Suresi’nde
([37:102-109]). Kur’an’ýn
tabiriyle Hz. Ýbrahim ve
oðlu bu apaçýk imtihaný baþarý ile vermiþlerdir.
Hayvan boðazlama bu
olayý hatýrlatan bir semboldür (mensek) (Hac Suresi
[22:34-38]). Her yýl Kur-
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
ban Bayramý ile, hayvan
boðazlanarak bu olay yâd
edilir. Þimdi Hac Suresi’nde de belirtildiði üzere
(Hac Suresi, [22:37]) bu
hayvanlarýn etleri ve kanlarý Allah’a ulaþmadýðýna göre ulaþanýn bizim takvamýz
olduðuna göre fidye olarak
verilen büyük bir zibh’den
ne anlamamýz gerekir?
Kurban edilen þeylerin büyüklüðüne göre insanýn deðeri Allah katýnda artar.
Alak Suresi’nin son
ayetinde ([96:19]) belirtil-
diði insan secde ederek,
Rabb’in sözlü ve kevnî
ayetlerine kulak vererek
O’na yakýnlaþýr (karebeKurban). Ýnsanýn kendini
“kök-deðerler” için adamasý (fidye), onlarýn yaþatýlmasý için her türlü çabayý
verdikten sonra, canýný verme noktasýnda bu deðerlerin yaþayacaðýný görüp, verilecek en son þey olan caný
feda etmesi deðil midir büyük bir zibh?
Ýbrahim kýssasýnda anlatýlanlar, gündeme getirilen-
THY Köln`de Sabiha Gökçen
Havalimaný`ný Tanýttý
amaçlarla Köln`e gelmeyi
planlayan ayrýca Ýstanbul`un Anadolu yakasýnda
yaþayan vatandaþlarýmýz
ve iþ adamlarýmýz için kolaylýk saðlayacaktýr. Yeni
güzergahýn hayýrlý olmasýný diler buradan tüm THY
personeli kutlar ve davetlilere saygýlar sunarým” dedi.
Gecenin ev sahibi THY
Köln müdürü Ýsa Al açýlýþ
konuþmasýnda davetlilere
hitaben “…..bu gün THY
Köln Müdürlüðü olarak
çok önemli bir baþlangýcýn
þahitleri olmak için sizleri
davet ettik. Ýstanbul Atatürk Havalimanýnda oluþan slot darboðazýndan
dolayý zorlaþan operasyon
þartlarýna çözüm bulmak
için, Sabiha Gökçen yolcularýna hitap etmek için,
Sabiha Gökçenden de
uçuþ imkaný sunarak Atatürk Hava Limanýndaki rakiplere karþý avantaj saðlamak ve uçuþ aðýmýzý
güçlendirmek için, Atatürk Hava Limaný üzerinden dünyanýn 76 ülkesine
ve 121 yurt dýþý noktamýza
uçurduðumuz transit yolcularýmýza yer açmak için,
ikincil meydanlara uçarak
maliyet avantajý saðlamak
için, iç hatlara simetrik
baðlantý verebilmek için,
THY`nýn Sabiha Gökçen
Hava Meydanýna daha yoðun ve kapsamlý bir operasyon yapma mecburiyeti
doðmuþtur” diyen Al daha
sonra konuþmasýný þöyle
sürdürdü. “Bundan dolayýdýr ki THY Almanya`nýn
Berlin, Hannover, Köln,
Stuttgart
þehirlerinden
SAW`a sefer düzenlemeye
karar vermiþ ve Allah na-
sip ederse 10 Kasým itibariyle Kölnden her gün uçmak üzere ilk seferimizi
baþlatacaðýz. Hayat tüm
dünyada THY ile daha keyifli olacak, ayaðýnýzý yerden kesmeye devam edip
sizi daha yükseklere uçurmaya devam edeceðiz.
Hepinizi kurumum adýna
saygýyla selamlýyorum”
dedi.
Köln/Bonn havalimaný
müdürü Ullrich Stiller
“Merhaba” diyerek Türkçe hitapla kýsa bir selamlama konuþmasýnýn ardýndan Türkiyeden proðrama
katýlan Sabiha Gökçen havalimaný Ýletiþim Uzmaný
Emrah Bey slayt destekli
daha çok teknik ve rakamsal verilerle ÝSG hakkýnda
informasyon takdiminde
bulundu. Emrah bey satýr
aralarýnda Ýstanbul Ana-
dosya
ler tabii ki, bunlarla sýnýrlý
deðildir. Bu yazýda asýllara
iþaretle yetinilmiþtir.
Vahyin, Hz. Ýbrahim’i
Nuzul Vasatý’nda gündeme
getirme tarzýnda kavmî kökenin deðil de deðerlerin
belirleyici olmasý gerektiðine göndermede bulunduðunu da söyleyebiliriz.
Büyük bir ihtimalle Hz.
Ýbrahim ne Arab, ne de Ýbranî idi. Seçilmiþlik kan baðýndan kaynaklanmaz, bilakis deðerlerden neþet
eder.
dolu yakasýnda kýrmýzý
ýþýk engeline takýlmýyacaðýnýz tek havalimanýdýr.”
dedi. ÝSG 25 milyon yolcu
kapasitesi 4718 araçlýk
katlý otopark ve yine 72
otobüslük otoparký 128
odalý havalimani oteli, her
türlü uçaða iniþ imkaný
saðlýyabilen 3000 metrelik
pisti, 8 geniþ 16 orta gövdeli ucaða eþ zamanlý hizmet verecek çoklu uçak
park ettirme sistemiyle 32
adet XW ünitesi, 112 adet
ceck-in ve 24 adet self
check-in kontuarý vip bölümü 5000 metrekarelik
restoran 4500 metrekarelik duty free alanýyla 30
ayda bitmesi öngörülürken 18 ay gibi rekor sürede 430 bin metrekaresi kapalý 500 bin metre kare insaatý, tamamý 500 milyon
euroluk bir yatýrýmla Limak, GMR ve Malaysia
Airports Holding Berhad
ortaklýðýyla 31 Ekim 2009
bu gün Baþbakan Recep
Tayyip Erdogan tarafýndan hizmete açýldýðýnýn altýný çizdi.
THY Köln müdürlüðünce düzenlenen gecenin
ilerliyen bölümlerinde kurum içinde uzun yýllar görev almýþ personele ve en
iyi derece yapan acentalara plaket sunuldu.
Hüseyin Cetinkaya altýn, Bülent Bora ve Nedim
Arseven`e gümüþ rozet
ödülüyle taltiflendirildiler.
Öte yandan Köln/Bonn havalimaný Genel Meneceri
Ullrich Stiller`e de plaketini Köln Baskonsolosu
Mustafa Kemal Basa takdim etti.
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
özel köþe
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
M. Salih AYDIN
Sevgi Dolu
Bir Bahçe…
Önce ALLAH’ýn yüce
selamý ile baþlarým. ALLAH’ýn Selamý Rahmeti ve
Bereketi üzerinize olsun.
Ey insanlar, insaným sananlar, kendini insanlýða
adadým zannedenler. Yaþamýn güzelliklerini yaþamadan baþkalarýna zehir
edenler. Yaþamýn gayesi’ni
hedef edinmeyip, nefsin gayesini hedef edinenler. Niçin tatlý bir yaþam var iken
tatsýz bir yaþama dönüþtürülür. Ýnsanoðlu dünyaya
yemek ve içmek için gelmemiþtir. Hayvani gayeyi tatbik etmek için de gelmemiþtir. Onlar sadece bir vesiledir. Hayatýn yaþam gayesini bulamayanlar boþluk içinde yüzenlerdir. Tabii onlar kendilerine yanlýþ
yollarda yararý olmayan
bir oyuncak ararlar. Izdýraplarýn dinmediði acýlarýn
sönmediði bu zamanda zalimlerin bilmediði bir þey
var ALLAH (c.c.) gerçekleri perdeleyen nefs putu çeþitli bahanelerle ortaya
çýkmakta ve kýymetli zamanlarýmýz boþa harcanýp
gitmekte baþkalarýný deðil
kendimizi aldatmaktayýz.
Sonra da çamura düþtüðünü anlayýp kurtulmak için
daha da çamura batmakta
onunla da kendine teselli
aramaktadýr. Ýnsan ALLAH’ýn verdiði nimetlerin
kýymetini bilmek istememekte kendini zavallý bir
varlýk durumuna düþürmektedir. Üstün bir varlýk
olduðunu bilemeden. Sevgi
ALLAH (c.c.) sevgisidir,
yaþamýn gayesi kendi düþüncelerini bu dünyada tatbik etme deðildir. Çünkü bu
dünyada sýnýrlý bir ömür ve
ödevi olan bir talebeyiz.
Bir zaman sabýr denizinde
yüzerek aþacaðýz. Eðer sabýr denizinde sabýr edemez
isek alabora olur batarýz.
ALLAH’ýn (c.c.) verdiði nimetlerin þükrünü eda etmek zorundayýz. Baþka
þansýmýz da yok. Her nimetin kendi özelliklerine ve
güzelliklerine göre yaþayarak, tadarak, hissederek,
koklayarak, duyarak, konu-
Seite 37
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
Hacarabýn
Serüvenleri
[email protected]
þarak, seyrederek yaþamýn
güzelliðini anlamalý ve yaratana þükretmeliyiz vesselam. Sevgilerimle Wetzlar
01.06.97 Halil Aydýn. Vefatý 03.08.1997...
Rahmetli oðlum Halil’in notlarýndan 02.11.
2009 günü doðum günü
vesilesiyle geçmiþlerimizin
ruhuna Fatiha…
Doktor Vatandaþa
Cevabý Verdi
Hastanelerde ölüm oraný
çok olduðundan vatandaþ
doktora soruyor:
—Doktor bey son zamanlarda ölüm vakalarý
hastanelerde çoðaldý bunun
sebebi ne olabilir ve hesabýný nasýl vereceksiniz?
Doktorun cevabý ise:
—Aksine mezar kazanlar, ölü yýkayanlar, kefen
satanlar, sabun satanlar, fýrýncýlar,
mevlithanlar,
Kur’an Kurslarý, vatandaþ,
mezar taþý yapanlar, akrabalarý, veraset düþen çocuklarý vesaire bize dua
edecekler geriye ne kalýyor
ki? Býrak onu da onlar düþünsün.
Hacarabýn
Tesbih hikâyeleri
Bizi Nasýl Atlattý
Bir zamanlar izinde babamla beraber Konya’yý
gezmiþtik. Sonra Karaman’a döndük biraz sonra
babam ortadan birden kayboldu. Biz ALLAH ALLAH bu adam nereye gider
ne eder her tarafý didik didik taradýk sanki yer yarýldý
Hacarap içine girdi. Aramadýðýmýz yer sormadýðýmýz kapý kalmadý sanki Hacarap diye biri Karaman’da
yoktu. Hiç aklýmýzda olmayan þeyleri hep babam dü-
27
þünür ve hep þöyle söyler:
—Benim kafamda kýrk
tilki gezer hiçbirinin kuyruðu öbürüne deðmez. Nitekim öyle yapmýþ bizi Karaman’da uyutup ver elini
tekrar Konya’ya. Orada gözüne kestirdiði bir tespih
varmýþ ama parasý yok. Hemen muhterem Taþkentli
Mustafa abimin evine ve
ondan parayý alýr almaz
doðru tespihcide soluðu
alýyor. Tespihi alýyor ve
Karaman otobüsüne biniyor. Gelelim Karaman’a
biz tabir yerindeyse yerimizde duramýyoruz. O sýcakta haþat olduk Hacarap
hala ortalýkta yok. Akþam
kararmakta tam o sýrada çýkagelmesin mi? Biz tam
posta koyacaðýz, bir yaygara bir gürültü, bir þiþti ortada, bir gitti geldi, suçlu
suçsuz, suçsuz suçlu oldu.
Meðer her þeyi kafasýndan
hesaplamýþ basarsam gürültüyü onlarda susar. Biz
de kendisi hasta olduðu
için, bir yerlerde düþüp kalýr telaþýndayýz. Anlayacaðýnýz hem yorulduk hem
azar iþittik…
Annem Babama Para
Vermese O da Borç Yapar
Babam her izine gittiðinde tanýdýk bir gümüþçü
var ondan alacaðýný gizlice
alýr. Ýzinden dönünce de
benim filan gümüþçüye þu
kadar filan tespihçiye þu
kadar filan saatçiye þu kadar borcum var der ve parayý gönderirdik. Bir seferinde de insanlýk bu ya tespih parasýný unutmuþ Türkiye’den bir telefon Hacarap bizim para nerede kaldý
iste o zaman evde fýrtýna
koptu ve elinden kontosu
da kartý da annem ve kar-
deþlerim tarafýndan alýndý.
Haline çok acýdým oyuncaðý elinden alýnmýþ çocuk
gibi mahzundu...
Hacarabýn
Koleksiyonlarý
Karaman’da da baþka
yerlerde olduðu gibi eski
dededen kalma çok kýymetli tesbihler var. Babam
bunlarý almak için camileri
dolaþýr dururdu. Her izinde
en az birini alýr gelirdi yani
koleksiyoncu idi. Almanya’ya gelince de bu filan
hocanýn tespihi bu filan
aðanýn tespihi der sevinirdi. Bir tarafa cep saatlerini
dizer, bir tarafa gümüþlerini dizer, bir tarafa tespihlerini dizerdi. Þimdi camilere
tesbih yapar kýrýlanlarý ve
eksikleri tamir eder.
Karaman Denince
Deðiþik
Hocalarýmýz Akla
Gelir Önce
Karasakal Hoca
Peygamber Niçin
Kabak Yerdi?
Ýþte onlardan birisi: Hocaya bir gün sormuþlar;
"Hocam Peygamber Efendimiz (s.a.v) kabaðý niçin
çok severdi" diye hoca da
tatlý ihtiyacýný oradan karþýladýðýný söylemiþ ama
adam tekrar sormuþ;
- o kadar tatlý varken neden kabak- deyince Karasakal taþý gediðine koymuþ
"Þöbiyet vardý da yemedi
mi"
OT BÝTMEZ
YERLER
Karasakal Hoca'ya sorarlar:
- Batýla hizmet eden
partilere oy ve boy verenler
cennete gider mi hocam?
— Ne dersin hoca? Gi-
37
der dese bir türlü, gitmez
dese bir türlü, ama Hoca'nýn ince zekâsý hemen
anýnda bir çözüm üretir:
- Takmayýn kafanýza
der, Allah'ýn rahmetinden
umut kesilmez. Onlarý da
cennetin ot bitmez yerlerine
sürüverirler giderler caným!
KÝME ÝTÝMAT?
Karasakal Hoca, altýný
çize, çize "Hiç bir dünyevi
iþle iþtigal etmedim" diyor
ya! Bunu duyan ve Hoca'nýn da on-onbeþ horantaya baktýðýný bilen biri:
- Hoca, demiþ, sen bu
onbeþ horantaya neyle nasýl
bakýyon Allah aþkýna yaaav? Nereden geliyor bu
deðirmenin suyu?.. Karasakal Hoca Talak Suresi 2.
ayetin sonundan itibaren
okuyarak:
- Kim Allah'a karþý takva üzere olursa, Allah ona,
darlýktan geniþliðe, bir çýkýþ yolu ihsan eder. Bir de
ona, ummadýðý yerden rýzýk
verir, Kim Allah'a tevekkül
ederse, Allah ona yeter...
Diye cevap vermiþ, fakat
adam tatmin olmamýþ:
- Hoca, amenna, amenna da... Neyinen geçiniyoooon? diye tekrar sormuþ.
Hoca bu kez de, Zümer
süresi, 36. ayetle cevap vererek;
Allah kuluna kafi deðil
mi? demiþ.
Adam yine ayný ganerelikle:
- Hoca, amenna, anladýk, Allah kuluna kafi de...
Sen neyinen geçiniyooon.
diye üstelemiþ.
Hoca da dayanamamýþ
ve latife babýnda:
- Þu kadar haným, bu kadar hamamýn var!.. Gibilerden olmayan þeylerini saymaya baþlayýnca adam:
- Hah, demiþ þimdi oldu
iþte caným!.. Deyince.
Karasakal Hoca'nýn tepesi atývermiþ:
-Ýmanýný tazele ülen ganere, demiþ, Allah'a itimat
etmiyon, hana hamama itimat ediyon sen! Çabuk,
imanýný tazele hergele!..
Bugünlükte bu kadar
dostlar sizleri ALLAH’a
emanet ediyorum.
Selam ve dua ile…
40. sayi sayfalar
38
26.11.2009
13:20 Uhr
Seite 38
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
15 Kasým / 15 Aralýk - 15 November / 15 Dezember 2009 . Zi`l Hicce 1430
bulmaca
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
Seite 39
FIRSAT GÜNLERø
WDQÕWÕP
IL\DWÕ
3,99 €
40. sayi sayfalar
26.11.2009
13:20 Uhr
Seite 40

Benzer belgeler