son mektup - Kamera Arkası

Transkript

son mektup - Kamera Arkası
SON MEKTUP
Senaryo Yazarı - Erol ERKURT (2009)
JENERİK:
VEDAT ODA \ İÇ-AKŞAM
Vedat, Alper ve Ali’nin çocukluk dönemlerinde çekilmiş birkaç resim yavaş yavaş
yaklaşarak ekranda görünür. Vedat açık balkon kapısı önünde oturmuş albümdeki
eski fotoğraf karelerine bakmaktadır. Gülümseyerek albüm sayfalarını çevirir.
Birden fotoğraf albümünü oturduğu yere bırakıp ayağa kalkar. Oda içerisinde bir
şeyler aramaya başlar çekmeceleri karıştırır, bulduğu kâğıt ve kalem’i çalışma
masası üzerine bırakır. Masa önündeki sandalyeye oturur ve yazmaya başlar. Arka
çekim Vedat’ı masada bir şeyler yazarken görürüz. Yazdıklarını bitirmiştir. Tekrar
çekmeceyi karıştırır iki zarf çıkarır, yazdıklarını zarflara koyar, zarflardan birinin
arkasına ALİ, Diğerine ALPER yazıp masanın üzerinde bırakır. Ekrana SON MEKTUP
yazısı gelir.
01. HASTANE KORİDOR\İÇ-GÜN
Vedat elinde birkaç evrak ile koridorda yürür. Kan alma ünitesi yazan yere ilerler,
sıra bekleyen kalabalık hasta gurubunu gördükten sonra işlem yaptırmak için cam
bölmeli evrak servisine yönelir, elindeki evrakları görevliye verir. Görevli evraklara
bakıp Vedat’a İki boş kan tüpü verir. Vedat yorgun ve bitkin bir halde kalabalık
hasta gurubu içerisinde kendisine oturacak yer bulur. Oturduğu yerde zaman
geçirmek için arabasının anahtarını sallar, çevirir birden anahtarlığa yoğunlaşır.
Sarı-lacivert anahtarlık Vedat’a bir şeyler çağrıştırır.
—İÇSES—VEDAT: Beni her şeyden koruyordun…
14 yıl önce.
02.OKUL ÇEVRESİ\DIŞ-GÜN
Boynunda tuttuğu takımın atkısı, üzerinde lise kıyafetleri ve sırt çantasıyla
okulun giriş kapısına ilerleyen Vedat görünür. Yoğun öğrenci hareketlerinin
görüldüğü lise kapısı önünde birkaç serseri bir araya toplanmış gülüşmektedir.
Kapıdan giren çıkan öğrencilere laf atan serseriler, kendilerine doğru gelen
Vedat’a bakmaktadır. Vedat yaklaştığı tehlikenin farkına varır. Serserilerin
önünden geçerken beş kişilik aylak gurubundan biri Vedat’a seslenir.
NACİ: Şişt fenerli, gel buraya.
—İÇSES—VEDAT: Öf ya, tamda sırasıydı.
Vedat kendisine seslenen serseri takımına yaklaşır.
OZAN: Neden yalnız takılıyorsun. Sümsük arkadaşların
vardı senin.(gözleriyle etrafa bakınır)hani neredeler.
VEDAT: Bende onları arıyordum.
Vedat kendisine doğru bakınmakta olan serserilerden sırt çantasını saklamaya
çalışır.
OZAN: Salakları yanlışlıkla çantana tıktın herhalde. Sen
ne saklıyorsun orada!
VEDAT: Para veya işinize yarayacak hiçbir şey yok
bende. Dövecekseniz dövün işim var.
Vedat’ın kurduğu cümle serserilerden birinin çok hoşuna gider ve çete lideri Haşim
kahkahalarla güler. Diğer elemanlarda Haşim’in gülüşüne eşlik eder…
HAŞİM: Bak bak komik çocuk espride yaparmış…
Haşim Vedat’a yaklaşır Vedat’ın boynundaki atkıyı alır arkadaşlarına atkıyı
gösterir.
HAŞİM: Bundan daha değerli bir şey olamazdı herhalde!
Haşim Vedat’tan aldığı atkıyı boynuna takar, Vedat’a bakarak konuşur.
HAŞİM: Atkı bende kalsın sen gidebilirsin.
Vedat tebessüm ederek giriş kapısından içeri girer. Haşim ise serseri arkadaşlarına
boynundaki atkının mankenliğini yapar.
HAŞİM: Nasıl yakıştı mı?
Haşim ve saz arkadaşları atkıya bakarak gülmektedir…
03. OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN
Vedat okul bahçesi içerisinde arkadaşlarına bakınarak ilerler. Merdivenlerden iner
bahçe içerisinde bakınır, arkadaşlarını bahçe içerisinde bulamamıştır. Okulun giriş
kapısına doğru ilerler.
—İÇSES—VEDAT: Nerede bu sümsükler. Maç günleri hepimiz ayrı
yerlere savruluyoruz. Ben maytapları ve patlayıcıları
ayarlıyorum, Alper biletleri alıyor, Ali ise yanlış renklere
sevdalı bize pek bulaşmıyor.
04. OKUL KORİDOR\İÇ-GÜN
Vedat merdivenleri hızlı adımlarla çıkar, sınıfının bulunduğu koridor boyunca
ilerler. Alper Vedat’ın arkasından seslenir.
ALPER: Vedat, hey
Vedat koridor ortasında durup kendisine seslenen Alper’e tebessümle bakar.
ALPER: neredesin sen ya…
VEDAT: Beni boş ver, biletleri aldın mı?
Alper cebinden bilet koçanlarını çıkarıp Vedat’a gösterir. Vedat gülerek biletler
hakkında sorular sormaya başlar.
VEDAT: Bunlarda duvar arkası mı? Senin bilet aldığın
yerden maç seyredilmiyor.
ALPER(gülümser):Olsun, ben maça küfür etmek için
gidiyorum zaten.
Vedat sırt çantasının fermuarını açarak, malzemeyi Alper’e gösterir. Alper
çantanın içerisindeki malzemeyi görünce şaşırır.
ALPER: Oha! Bunlar çok değil mi?
Vedat anlamlı bakışlarla çantadaki meşalelere bakarak, Alper’in sorusuna cevap
verir.
VEDAT(gülümser):Bugün çok gol olacak.
ALPER: Hep öyle diyorsun, fişekler elimizde kalıyor.
VEDAT: Geçen maçta, kendi kalemize attığımız golden
sonra yakalım dedim sen yaktırtmadın.
Alper ile Vedat gülüşerek koridor ortasında konuşurlarken Ali onlara yaklaşır.
ALİ: Oğlum uğraşmayın bu sene şampiyon kartal.
Alper ile Vedat Ali’ye bakarak gülümser,
ALPER: Git lan işine.
VEDAT: Kartal seni sopa yemekten kurtarabiliyor mu?
Ali şaşkındır, okulda Vedat’ı arayan edebiyat öğretmeni Nazmiye Hanım hakkında
uyarır.
ALİ: Edebiyatçı Nazmiye sabahtan beri seni arıyor. Kıçı
kırık kanarya, kurtarsın seni dayaktan da görelim.
Vedat heyecanlanır. Alper Vedat’a bakarak konuşur.
ALPER: Ne yaptın lan yine.
Vedat düşüncelidir, Nazmiye hocanın kendisini neden aradığı konusunda pek bir
fikri yoktur.
VEDAT:(düşünceli) Ben bir şey yapmadım.
Ali merdivenleri çıkan öğretmenleri Nazmiye hanımı görür. Nazmiye hanım’ın
elinde plaket vardır. Öğretmen gülerek çocukların bulunduğu alana doğru
gelmektedir. Ali başıyla yaklaşan Nazmiye hanım’ı işaret eder.
ALİ:(gülümser) Vedat seninki geliyor.
VEDAT:( kaçacak yer aramaktadır)şansa bak, basıldık.
ALİ: Siz kaçın ben Nazmiye’yi oyalarım
Vedat ve Alper, hızlı adımlarla sınıf’a kaçar. Ali ise gülerek Nazmiye Hanım ile
konuşur.
ALİ: İyi dersler hocam
NAZMİYE: Sağ ol Ali,(Vedat’ın koştuğu alana doğru
bakarak)Sınıfa koşan Vedat mıydı?
ALİ:(gülümser)Evet, hocam sizden kaçtı. Dersini verin
şu terbiyesizin.
Nazmiye Hanım sırıtan Aliye sinirlenir.
NAZMİYE: Ne biçim konuşuyorsun arkadaşın hakkında
geç bakayım sınıfına.(yüksek ses) Hadi yürü.
Ali, Vedat ile Alper’in kaçtığı sınıfın tam karşısındaki sınıfa ilerler. Nazmiye Hanım
ise koridorda karşılaştığı öğretmenlerden biri ile elindeki plaket İle ilgili konuşur…
CEMİL: Hocam hayırdır, nereden çıktı o plaket.
NAZMİYE: Bu sene okulumuz ödüle doymuyor cemil
bey. Sadece benim değil, bütün okulun bu.
Cemil eline aldığı plaket’i incelemektedir…
CEMİL:(hayran bakışlar) vay be…
05.SINIF İÇİ\İÇ-GÜN
Vedat ile Alper yan yana sıralarına oturmuş, Nazmiye hanımdan kurtulmanın
verdiği keyifle oturmaktadır. Alper ön sıradaki sınıf arkadaşlarından birine sıradaki
dersin hangi ders olduğunu sorar, edebiyat cevabını aldıktan sonra Vedat ile yüz
yüze gelip Vedat’a kötü haberi verir.
ALPER:(hüzünlü) Vedat Nazmiye’nin dersine girmişiz.
VEDAT:( pencereyi gösterir)şuradan atlasak.
ALPER: Bütün kemiklerimiz kırılır.
Sınıfın kapısı açılır Nazmiye hanım elindeki plaket ile sınıfa girer. Öğrenciler ayağa
kalkar, Nazmiye hanım kendisinden beklenmeyecek şekilde çok güler yüzlü ve
mutludur. Öğrencilere eliyle oturabilirsiniz şeklinde bir işaret yapar. Elindeki
plaket’i masasına koyup sınıfta konuşmaya başlar. Sınıf içerisinde gözleri ile
Vedat’ı aramaktadır.
NAZMİYE: Vedat Yenice
Vedat’ın başı eğiktir, masaya bakarak elini havaya kaldırır.
VEDAT: Burada.
NAZMİYE: kalk ayağa
Vedat oturduğu sırada ayağa kalkar, düşünceli ve meraklıdır.
—İÇSES—VEDAT: Allah Allah ben ne yaptım ki.
Sınıf içerisinde her kez Vedat’a bakmaktadır. Nazmiye Hanım sınıfı süzdükten
sonra konuşur.
NAZMİYE: Aferin Vedat.
Vedat şaşırmıştır, Nazmiye Hanım sınıf’a seslenir.
NAZMİYE:
Evet,
çocuklar
Vedat
kompozisyon
yarışmasında birinci oldu ve okulumuza bu plaket’i
kazandırdı. Hepinizin Vedat’ı alkışlamasını istiyorum.
Sınıf içerisinde her kez coşkuyla Vedat’ı alkışlar hatta Alper ıslık çalmaya başlar.
Helal, bravo sesleri sınıf içerisinden yükselirken Vedat şaşkındır. Bu durum
Vedat’ın hoşuna gitmemiştir, sınıfa bağırır. Sınıfı susturduktan sonra edebiyat
öğretmeni Nazmiye’ye söyleyecekleri vardır.
VEDAT:(Sınıfa) Kesin şunu be!
VEDAT:(Hocaya):Ben
o
salak
kompozisyonu
senin
dersinden geçmek için yazmıştım. Yarışma nereden
çıktı.
Bütün sınıf sus pus olmuştur. Her kez Vedat’ın sözleri karşısında şaşkına
dönmüştür. Nazmiye Hanım çok sinirlenir ve Vedat’ı sınıftan kovar.
NAZMİYE: Vedat çık dışarı!
VEDAT:(alaycı)en erken sürede kovulma rekorunu
kırdım. Buna da plaket verirler mi?
NAZMİYE:(çok sinirli) Yeter! Çık çabuk.
Vedat çantasını alıp dışarı çıkar. Sınıfta sessizlik hâkimdir sıra arkadaşı Alper dâhil
kimse Vedat’ın yaptıklarına anlam veremez.
06.OKUL KORİDOR\İÇ-GÜN
Vedat sinirli bir şekilde koridorda yürümektedir, koridor duvarındaki yangın alarmı
Vedat’ın dikkatini çeker. Bir müddet yangın alarmına baktıktan sonra aklına güzel
bir fikir gelir. Vedat heyecanlı bir şekilde merdivenlerden koşarak bir üst kata
çıkar. Sınıfların kapılarını dinleyerek sınıfta birilerinin olup olmadığını anlamaya
çalışır. Dinlediği iki kapının ardından üçüncü kapıda aradığını bulmuştur. Boş sınıfa
girer, etrafına bakar bulduğu kalem ile sınıftaki tahtaya GOLL yazdıktan sonra maç
için aldığı maytapları çantasından çıkarır. Sabitlediği duman fişeklerini ateşler,
sınıf camlarından birini yarı açık bırakıp, gülerek sınıftan çıkar. Alt kattaki yangın
alarmının camını kırıp zile basar. Yangın alarmının çalmasıyla birlikte bütün
sınıflar boşalır.
07.OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN
Okul bahçesinde Vedat kafasını duman çıkan pencereye doğru kaldırmış
bakmaktadır. Okul kapısından bahçeye koşarak çıkan öğrenciler arasında Ali ve
Alper görünür. Camdan fışkıran duman şovunu izleyen Vedat’a yaklaşırlar. Ali
neler olduğunu anlamaya çalışırken, Alper olanları anlamıştır.
Alper, gülerek binaya bakmakta olan Vedat ile konuşur.
ALPER: Ne yaptın lan manyak. Okulu mu yaktın!
VEDAT:(çok sevinçli) Gol oldu gol.
Ali telaşlanır Alper ile konuşarak neler olduğunu anlamaya çalışır.
ALİ: Alper, ne diyor bu!
Alper duman çıkan camı gösterir
ALPER: Yakmış işte görmüyor musun duman çıkıyor.
Alper Vedat’a bakarak
ALPER: İtfaiyeyi aradın mı?
VEDAT:(alaycı)Ne itfaiyesi ya gidin sidiğinizle söndürün.
Fişeklerin hepsini yaktım zaten, hiç kalmadı.
Ali ve Alper Vedat’a bakarak gülmektedir.
ALİ: Gerizekalı.
ALPER:(etrafa bakıp güler) Stat ful doldu Vedat.
Ali arka taraftan kendilerine doğru gülerek bakmakta olan Arzu’yu izlemektedir,
tabiri caizse kesişmektedir. Alper gülerek etrafa bakmaktadır, Vedat camdan çıkan
dumanın azaldığını fark eder, saatine baktıktan sonra arkadaşlarına döner.
VEDAT: Buranın ateşi söndü, hadi maça gidelim.
ALİ: İnşallah yenilirsiniz.
Alper ve Vedat güler… Vedat Ali’ye bakarak.
VEDAT: Sen ne yapacaksın.
ALİ: Havuza giderim ben.
Vedat ve Alper, Ali ile el sıkışıp vedalaştıksan sonra kalabalıktan uzaklaşıp çıkışa
yönelir. Bu arada Ali bakıştığı Arzu’nun yanına gidip onunla bir şeyler konuşur.
Alper yürürken arkasına bakıp Arzu ve Ali’yi görür durumu Vedat’a söyler.
ALPER: Ali de onu seviyor
Vedat Alper’in bahçede gösterdiği noktaya doğru bakar. Gülüşerek bahçede
konuşan Ali ve Arzuyu görür. Bir müddet düşünür.
VEDAT: Koskoca okulda başka kız yok sanki.
Çıkışa doğru yürümektedirler. Arka ses konuşmaları duyulur çocuklar ilerledikçe ses
azalır.
ALPER: Ne yapacağız.
VEDAT: Ben vazgeçmem.
ALPER: Bende vazgeçmem. Rus ruleti oynayalım…
VEDAT: Sümüklü bir kız için ölecek misin?
ALPER:(Gülerek)sümüklü mü?
VEDAT:
sümüklü
tabi,
geçen
gün
hapşurduğunda
burnunda sümük balonu oldu, sen görmedin mi?
Alper’in gülüşü duyulur, çocuklar yürüyerek gözden kaybolur.
08.OKUL ÇIKIŞ\DIŞ-GÜN
Alper ve Vedat’ın son planda kaldığı çıkış istikametinde, bu defa tek kişi
yürümektedir. Vedat üzerinde okul kıyafetleri ve çantasıyla yol üzerinde ağır
adımlarla ilerlerken, okul’un içerisine doğru yüz metre ileride Ali ve Alper
Vedat’ın gidişini izlemektedir. Vedat durup arkasına bakar elini kaldırıp elveda
der gibi bir hareket yapar. Görüntü Vedat’a bakmakta olan Ali ve Alper’e yaklaşır
konuşmaları duyulur.
ALİ: Kaç gün uzaklaştırma vermişler
ALPER: Bir hafta!
ALİ: Vedat başını belaya sokma oyununu çok abarttı.
(sinirli)Okul ateşe verir mi hiç, stat mı burası?
ALPER: Olsun, şimdi sıra sende.
Ali yere bakıp biraz düşünür ayağıyla yerdeki taşları sürükler, sonrada kafasını
sallayıp Alper ile konuşur.
ALİ:(sinirli)Bitti artık bitti, koca kafa hala sıra sende
diyor.
Alper gidip merdivenlerden birine oturur. Okul bahçesinde top oynayanlara
bakarken eline aldığı ufak taşları fırlatır. Ali de Alper’in yanına oturur. Alper
gülerek Ali’ye döner.
ALPER:(gülümser) Vedat başlattı, o ne zaman bitti
derse o zaman biter.
İki çocuk, Gülerek birbirlerine bakmaktadır.
Flashback in
09.ÇARDAK-İÇ\DIŞ-GÜN
Çevresinde seyrek sarmaşıkların bulunduğu bahçe içi çardakta oturan Ali, Alper ve
Vedat görünür. Okul kıyafetlerinin bir kısmından kurtulmuş, çantalarını etrafa
gelişigüzel fırlatmış veletler gülüşmektedir. Ali oturduğu yerde kibrit kutusundaki
çöpleri yakıp sağa sola atarken, Alper çardak içerisinde sote bir yere sakladığı
iskambil destesini çıkartıp çardak ortasında duran tahta masaya bırakır. Vedat
çantasından çıkardığı defter kalemi masaya bırakır. Masaya yazılmış not Vedat’ın
dikkatini çeker.
VEDAT:(sinirli Alper’e bakmaktadır) Sen mi yazdın lan
bunu. Senin annende oturuyor burada.
ALPER:(gülerek) Benim annemin okuma yazması yok.
VEDAT:(sinirli) sil şunu.
Alper sırıtarak yazdığı yazının başına gider. Vedat’ın masaya bıraktığı kalemi alıp
yazdığının üzerini karalar. Vedat çardaktan çıkarak binaya yönelir. Alper sildiği
notun üzerine farklı bir şey yazmaktadır. Ali oturduğu yerden kalkarak Alper’in
yeni notunu okur. Ali de not’a bakıp güler.
ALİ:(gülerek) Vedat öldürecek seni
ALPER:(gülerek) Bunu silen tosun sildirene kosun. Hah
tamam işte, Bu daha güzel oldu.
Ali ve Alper masadaki yazıya bakıp gülerken, Vedat meraklı bakışlarla masaya
yaklaşır ve masadaki notu görür. Bahçe içerisinde kaçan Alper’in peşine düşer
VEDAT:(sinirli) Lan ben şimdi senin…
Vedat, Alper’i bahçede yakalar. İki çocuk toprak zeminde güreşirken Ali onları
gülerek izlemektedir. O sırada görüntü kaldırımda yürüyen otuzlu yaşlarda bakımlı
ve havalı Bayan Mehtap’ı gösterir. Kadın bütün endamıyla çocukların önlerinden
geçer. Görüntü tekrar çocuklara döndüğünde üç çocuğunda ağzı beş karış açık,
aynı pozisyonda kaldırım istikametine doğru baktığını görürüz. Vedat’ın aklına
güzel bir fikir gelir çardağa ilerler, diğerleri de Vedat’ın peşinden gider. Vedat
kararlı bir şekilde defterinden bir yaprak kopartır eline kalemi alır masaya
bıraktığı kâğıda bir şeyler yazar. Ali ve Alper şaşkın bir şekilde Vedat’ı
izlemektedir.
ALİ:(meraklı) Ne yapıyorsun?
VEDAT: Mektup yazıyorum.
Alper Vedat’ın yazdığı mektuptan görebildiği kadar birkaç cümle okur.
ALPER: Sevgili mehtap hanım, siz gördüğüm en güzel
karısınız. Hani geçen yaz bana gülmüştünüz ya o anı
hiç unutamıyorum. Her yeriniz çok güzel, arkadaşlarım
bacaklarınızdan
hoşlanıyor
ama
ben
gözlerinize
hayranım. Her zaman bana gülmeniz dileğiyle sevgiler
saygılar.
Ali gülüp ulumaya başlar, Alper yazılan mektuba bakmaya devam eder.
ALİ: Romantizme bak, ben bile eridim burada.
ALPER: Mehtap’ın pörsümüş anasına da yaz bir tane.
VEDAT: Ona da sen yaz. Bunaklar seni sever.
ALPER:(gülerek)he kayınço oluruz o zaman.
ALİ(Vedat’a bakar):kayınço ne.
VEDAT: buruşuk bir kadın ile evlenirsen kayınço
olursun.
ALİ:(Kafasını kaşır düşüncelidir)ha anladım.
Vedat kalemi masaya bırakır. Katladığı mektup sayfası ile çardaktan dışarı çıkar,
diğerleri de peşinden gider.
10.BİNA GİRİŞ\APARTMAN İÇİ- İÇ\DIŞ-GÜN
Üç arkadaş yan binada oturan Mehtap hanım’ın bina girişine gelmişlerdir.
Alper ve Ali başlarına gelecekler konusunda Vedat’ı uyarırlar ancak işe yaramaz.
ALİ:(telaşlı) Vedat sen kafayı mı yedin, akın duyarsa
yaşatmaz seni.
VEDAT: Mehtap beni seviyor, Boş ver şimdi Akın’ı.
ALPER: Posta kutusuna mı atacaksın onu.
VEDAT: Götürüp kapısına bırakacağım, Alper sen
burada bekle.
Alper dışarıda kalır, Ali ve Vedat hızlı adımlarla bina içi merdivenleri
tırmanmaktadır. En son kat’a gelindiğinde Ali birkaç merdiven aşağıdan Vedat’ı
takip eder. Vedat mektubu kapıya sıkıştırdıktan sonra gülümseyerek Ali’ye
bakmaktadır. Kafasını kapı yönüne çevirdiğinde ise karşısında Mehtap’ın pörsümüş
anasını görür. Kapı açılmıştır ve mektup Mehtap’ın yaşlı annesinin ayağının dibine
düşmüştür. Kadın eğilip kâğıdı alırken Alper ve Vedat heyecan ve korku ifadesiyle
Alper’in beklediği bina girişine doğru koşar…
Alper kendisine doğru koşanları görüp bağırır.
ALPER:(bağırır) Ne oluyor lan!
ALİ:(bağırır) Alper koş!
Alper söyleneni yapmadan önce neler olduğunu anlamak için binanın üst katına
doğru başını kaldırır. Mehtap ve annesini sinirli bir şekilde kendilerine doğru
bakarken görür. Görüntü Mehtap ile annesine yaklaşır Mehtap’ın annesi çocukların
arkasından var gücüyle bağırmaktadır.
MEHTAP’IN
ANNESİ:(avazı
çıktığı
kadar
bağırır)
Eşşolueşşeklerrrr…
Görüntü tekrar çocuklara döndüğünde üçünün de var gücüyle koştuğunu görürüz.
Flashback out
11.OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN
Bahçe içerisinde top koşturanları ve onlara bakarak gülüşen Ali ve Alper görünür.
Gülerken kendi aralarında geçmiş olayın muhasebesini yapmaktadırlar.
ALİ:
Koşarken
gülmüyordun
eşşoğlu
eşşek
ALPER:(gülümser)Koşarken nasıl güleyim, Kahkahalar
içimde patladı.
ALİ: Hadi lan oradan, korkudan neredeyse altına
yapacaktın.
Birbirlerine bakıp gülmektedir çocuklar, Onlar gülüşürken okuldaki kız arkadaşları
Arzu yanlarına gelip oturur.
ARZU: Vedat’ın gidişine üzülmediniz galiba
ALİ: Ne haber Arzu.
Arzu’nun yanlarına gelmesinden rahatsız olan Alper, oturduğu beton zeminden
kalkar, etrafa bakınarak pantolonunun arka kısmını çırpar. Ali’ye döner
ALPER: Sıra sende.
Alper, Ali ve Arzu’nun yanından uzaklaşır. Oturanlar giden Alper’e bakarak kendi
aralarında konuşmaktadır.
ARZU: ne dedi, anlamadım ben.
ALİ: Boş ver.
ARZU:(küser) İyi anlatma, ben sınıfa gidiyorum.
Arzu küskün bir ifadeyle okulun giriş kapısına doğru ilerlemektedir, Ali koşarak
peşinden gider.
ALİ: Hey! Dur. Beklesene ya.
12.OKUL KORİDOR\İÇ-GÜN
Alper sağa sola bakarak okul merdivenlerini tırmanmaktadır, çıktığı katta köşede
okulun aldığı ödüllerin, madalya, kupa ve plaketler’in bulunduğu vitrin dikkatini
çeker. Alper vitrin önüne gider, yavaş yavaş vitrin önünde okul’un almış olduğu
ödülleri inceler ve bir plaket önünde durur. Plaket’e bakarak düşünür.
—İÇSES—ALPER: Şu plaket’i bana verseler, dünyalar benim
olurdu. Vedat’a verdiler, manyak gitti okulu yaktı.
Ali ve Arzu merdivenleri çıkmaktadır, Ali vitrin önünde felsefi düşüncelere dalmış
düşünen Alper’i görür Arzu’ya Alper’i gösterir. İkisi de şaşırmıştır.
ARZU:(şaşkın) Ne yapıyor bu?
ALİ: Alper iç çamaşırı vitrininden başka vitrine bakmaz.
Ne işi var orada.
Arzu güler, meraklı bakışlarla Alper’e yaklaşırlar.
ALİ: Bir şeyler yürüteceksen hemen vazgeç.
ALPER: Kilitlemişler, açılmıyor.
ARZU: Açık olsa alır mıydın?
Alper eliyle Vedat’ın aldığı plaket’i gösterir
ALPER:
Vedat’ın
düşüncelerini
çaldılar.
Plaket’i
çaktırmadan alabilirsem durum eşitlenir.
ARZU: Saçmalıyorsun…
Üçü de vitrin yanından uzaklaşmaktadır, yürürken Alper’in aklı geride kalan
vitrindedir.
ALİ: Arzu Doğru söylüyor, kafayı yemişsin sen.
ALPER: Daha maç bitmedi, Vedat’a kırmızı kart
göstermeleri hiç bir şeyi değiştirmez, beraberlik golünü
ben atarım.
Ali sinirlenmiştir, birkaç kelime söyleyip yanlarından ayrılır.
ALİ: İyi git at golünü, seni tutan yok.
ARZU:(alaycı) Futbolda çok başarılısın.
Alper şaşırmıştır, Arzu’nun bu cümlesine kayıtsız kalmaz.
ALPER: Aynı anda üçümüze birden pas veriyorsun.
Başarılı olan biri varsa, oda sensin.
ARZU:(sinirli) Ne dedin sen.
ALPER: Üçümüzden birini seç artık diyorum.
Arzu duydukları karşısında şok olmuştur, bu kapak bünyesine ağır gelmiş olacak ki
hemen oradan ayrılır.
ARZU:(Ağlamaklı) Aptal…
Alper giden Arzu’nun arkasından bakmaktadır…
ALPER: Koş git Ali’nin kollarında ağla.
13.SOKAK\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Ali ve Alper üzerlerinde okul kıyafetleri ile sokakta yürümektedir. Yürürken
aralarında konuşurlar.
ALİ: Arzu’ya ne söyledin bugün.
ALPER: Ben yanlış bir şey söylemedim. Küfürde
etmedim.
ALİ:(sinirli)Bir
daha
onu
ağlarken
görürsem,
seni
harcarım
ALPER:(Gülerek)Cimri
git
sen
önce
cebindeki
bozuklukları harca.
Oturdukları binanın önüne gelmişlerdir, Ali cebinden çıkardığı bozuklukları Alper’e
verir. Alper gülerek avucundaki bozukluklara bakmaktadır.
ALİ: Sen bir şeyler al, bende Vedat’ı çağırayım.
ALPER: İyi çağır, bekliyorum ben.
Ali bina girişine yönelir, Alper elindeki bozukluklara bakarak neler alabileceğini
düşünmektedir. Ali binadan girdiği gibi morali bozuk şekilde çıkar.
ALPER:(meraklı) Ne oldu
ALİ:(üzgün) Sokağa çıkma yasağı var, Vedat gelemiyor…
ALPER:(üzgün) Tüh be, ne yapacağız şimdi.
Ali ve Alper yere bakarak düşünmektedir birkaç metre yürüdükten sonra aynı
noktaya geri dönerler. Alper elindeki bozuklukları Ali’nin avucuna bırakır. İkisi de
moralleri bozuk şekilde karşılıklı binaların giriş kapılarına yönelir.
14.VEDAT ODA\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Vedat odasında volta atmaktadır. Odanın duvarında eski tarihli Fenerbahçe afişi
bulunmaktadır. Vedat bir müddet afişe bakar sonra odasında beslediği kanaryanın
kafesinin başına gider. Kafesi açar kuşu parmaklarıyla okşar sever, sonra elinde
kuş ile balkona çıkar. Elindeki kuş’a bakarak düşünür.
—İÇSES—VEDAT: Belki yaşayamayacaksın, geberip
gideceksin ama özgür olmak her şeye değer. Hadi uç
bakalım.
Vedat, bıraktığı kuşun uçuşunu hayran bakışlarla izlemektedir…
15.ÇARDAK İÇİ\İÇ-GÜN
Alper çardak içerisinde bir şeyler aramaktadır, eğilip çardak ortasında duran tahta
masanın altına bakar. Aradığını bulmuştur, yerden aldığı çivi ile masanın başına
gider. Masada yazılı duran kendisine ait özlü sözleri çivi ile kazıyarak silmeye
çabalamaktadır.
Alper
masa
üzerindeki
yazıyı
kazırken
kafasını
kaldırıp
apartmanın giriş kapısına çevirir. Apartmandan çıkan Vedat’ı görür, gülümseyerek
ayağa kalkar. Vedat’ın hücre günleri sona ermiştir çardak ortasında iki arkadaş
sarılır. Vedat bir köşeye oturur.
VEDAT: Ali nerede?
ALPER: Bisikletiyle geziyordu. Gelir şimdi.
VEDAT: Sen ne yapıyorsun.
ALPER: Yazıları siliyorum, kızmıştın ya bana. Bir daha
buraya küfür yazmayacağım.
VEDAT: Tıkıldığım delikte, senin küfürlerini okumayı
bile özledim.
ALPER:(gülümser) Her kez seni soruyor, biliyor musun
lakabın bile var artık. Kundakçı Vedat neden okulu
kundakladı diyorlar.
VEDAT:(meraklı) Sen Ne cevap verdin onlara.
Alper çivi ile masadaki yazıları kazımaya devam etmektedir, Vedat’ın son sorusu
karşısında düşüncelere dalmıştır, elindeki çiviyi masaya daha hızlı sürtmeye
başlamıştır.
ALPER:(ağlamaklı)Daha maç bitmedi, ben beraberlik
golünü atacağım dedim, hepsi güldü.(Vedat’a bakar)
Beraberlik golünü attım yenilmedik Vedat.
VEDAT:(Şaşırmıştır)Ne diyon oğlum sen.
Vedat şaşkın şaşkın Alper’e bakarken tuhaf bisiklet sesi duyulur. Ali biraz ileride
bisikletinin üzerinde iğrenç bisiklet ziline basarak Alper ve Vedat’ı çağırmaktadır.
ALİ:(bağırır) Alper, Vedat hoppp şişttt.
16.BİNA BAHÇE\DIŞ-GÜN
Bahçe demirlerinin dış cephe tarafında Ali bisikletinin üzerinde gülerek Alper ve
Vedat’a bakmaktadır. Vedat ve Alper demir korkuluklarının bahçe cephesine
bakan yönünde Ali ile konuşmaktadır.
Vedat Ali’nin bisikletinin zil sesinden rahatsız olmuştur.
VEDAT: Çalıp durma şunu zır zır.
ALİ: Sana karşılama töreni yapıyoruz ne kızıyorsun.
Vedat ve Alper güler, Ali gıcık bisiklet ziline basmaya devam eder.
ALİ: Hadi bisikletlerinizi alın, gidiyoruz.
ALPER: Bu sıcakta kafamıza güneş geçer.
ALİ: Sıra bende değil mi? bir planım var.
Alper ile Vedat göz göze gelir birbirlerine güldükten sonra bisikletlerini almak için
bina girişine yönelirler. Ali gülümseyerek arkalarından seslenir.
ALİ:(Bağırır)Hadi çabuk olun.
17.YOL\DIŞ-GÜN
Üç çocuk bisikletleriyle bir müddet yolda ilerler. Ali birden pedallara yüklenip öne
geçer. Eğimli yola gelindiğinde Ali frene basar, diğerleri ise Ali’nin gerisinde,
yoldaki durumu izlemektedir.
Yolda bir asfalt çalışması vardır. İki asfalt işçisi ellerindeki aletlerle yolda
düzeltme çalışması yapmaktadır. Asfalt çalışması için kullanılan araçlar da yolun
kenarında durmaktadır.
Ali önündeki ziftli yola baktıktan sonra gülerek arkadaki arkadaşlarına bakar ve
asfalt çalışması olan yere doğru var gücüyle pedala basar. Arka plandaki Vedat ve
Alper
gülerek
birbirlerine
baktıktan
sonra
Ali’nin
peşinden
yokuş
aşağı
bisikletlerini sürer. İşçilerden biri çok şaşırmıştır hiçbir tepki göstermez şaşkın
şaşkın çocukları izler. Diğer işçi çok sinirlenmiştir elindeki aletle çocukların
peşlerinden koşar.
İŞÇİ: Lan, nabıyonuz gâvur bebeler gelin ula buraya.
Çocukların gülüşmeleri duyulur, işçi arkalarından bir müddet koştuktan sonra
yorulur nefes nefese kalmıştır elindeki aleti yere atar soluklanır. Çocuklar
bisikletleriyle gözden kaybolur.
18.BİNA ÖNÜ\DIŞ-GÜN
Çocuklar bina önündeki duvarın önüne oturmuş gülüşmektedir. Bisikletler perişan
olmuş, zift içinde kalmıştır. Vedat bisikletinin tekerinden parmağıyla aldığı zift
kütlesini Ali’nin suratına sürer.
VEDAT: Al sana gâvur bebe.
ALPER:(Kahkahalarla gülmektedir)Bıyık yap lan bıyık.
Vedat Alper’i kıramaz, kendi suratına zift ile bıyık çizer. Kalan zifti de Alper’in
yüzüne sıvar.
ALİ: Bıyık babana yakışıyor Vedat, Sana yakışmadı
Vedat ayağa kalkıp oturan arkadaşlarını güldürmeye devam eder. Babasını taklit
eder arkadaşları gülmekten katılır.
VEDAT: Bundan sonra maça gitmek yok, okulu yakmak
yok. Tuvalete girmek suç, osurmak yasak…
Yaşlı apartman sakini Rüstem, çocukları görür yaşlı adam çok şaşırmıştır.
RÜSTEM:(şaşkın ve güler yüzlü)Oğlum ne bu haliniz,
petrol kuyusu mu buldunuz bir yerlerde.
VEDAT:(gülerek) Asfalt kuyusu bulduk Rüstem amca.
Çocukların üçü de gülmektedir, Rüstem çocukları uyarır.
RÜSTEM: Kalkın gidip elinizi yüzünüzü yıkayın, şunların
haline bak.
Çocuklar ayağa kalkar, saygı duydukları apartmanın güler yüzlü ihtiyarı Rüstem’in
söylediklerini yapmak için ellerine bakarak su kaynağına doğru yolculuğa çıkarlar.
Rüstem çocukların arkasından gülüp kafayı salladıktan sonra bahçe içerisinde ki
çardağa gider.
19.ÇARDAK\İÇ-GÜN
Rüstem çardakta oturmaktadır, çocuklar ziftlerinden arınmış şekilde Rüstem’in
etrafına dizilmiştir. Ali oturduğu yerde ayakkabısının yan tarafına yerleştirdiği
sigara izmaritinin iç sünger kısmını kibritle tutuşturur, eriyen süngere kibrit
kutusunun ateşleyen kenar kısmını bastırır. Vedat çardağın demirlerine tırmanıp
akrobatik hareketler yapmaktadır. Alper meraklı olduğu konularda Rüstem
amcasına sorular yağdırır.
ALPER: Rüstem amca, küfür etmek günah mı?
RÜSTEM: Tabi günahtır be oğlum.
Alper çardak ortasındaki masaya bakıp biraz düşündükten sonra başka bir soru
daha sorar.
ALPER: Küfür yazmak günah mı?
Vedat ile Ali bu soruya güler, Ali araya girer.
ALİ: Ne fark eder salak, öbür tarafta yatacak yerin yok
senin.
RÜSTEM: Öyle söyleme arkadaşına, Vedat gel otur
sende buraya.
Vedat Rüstem’in yanına gidip oturur. Üç çocukta can kulağıyla yaşlı adamın
anlattıklarını dinlemektedir.
RÜSTEM: Allah kullarından birbirlerine güzel söz
söylemelerini ister. Günahsız kul yoktur be evlatlarım
Allah bağışlayandır. Siz yeter ki dua edin, o el açan
kullarını asla geri çevirmez.
VEDAT:(üzgün)Çok günahım var Rüstem amca, Allah
beni bağışlamaz. İçimde şeytan varmış babam öyle
söylüyor.
RÜSTEM:(Gülümser)Baban şaka yapmış sana, hiç olur
mu öyle şey.
Rüstem cebinden bir anahtar çıkarır anahtarı Vedat’a verir
RÜSTEM: Bu benim kömürlüğün anahtarı, gidip bakın
bakalım işinize yarayacak bir şeyler var mı?
VEDAT:(heyecanlı) Ne istersek alabilir miyiz?
RÜSTEM: Evet, oğlum ne almak istiyorsanız alın.
Vedat ayağa fırlar, arkadaşları ile birlikte kömürlüğün yolunu tutar. Rüstem
çocukların arkasından gülmektedir.
20.KÖMÜRLÜK\İÇ-GÜN
Çocuklar karanlık kömürlüğün kapısını açıp içeri girer. Tozlu mekânda etrafa gelişi
güzel atılmış eşyalar bulunmaktadır. Çocukların ilk gözüne çarpan kenarda toz
içinde duran akordeon’dur. Çocuklar hayranlıkla enstrüman’a bakmaktadır.
VEDAT: Alper bunu sen al.
Alper hayran bakışlarla tozlu enstrüman’ın başında kalır yere çöküp ellerini pis
akordeon üzerinde gezdirir. Vedat ve Ali eşya yığınlarının yanına gider.
ALİ: Neden Alper’e verdin onu.
VEDAT: Sana versem gider eskiciye satarsın. Alper onu
saklar.
Ali bulduğu radyoyu Vedat’a gösterir, Vedat o sırada eline geçirdiği fotoğraf
makinesini incelemektedir.
ALİ: Buna kaç para verirler.
VEDAT: Çok vermezler, ben bu fotoğraf makinesini
alıyorum.
ALİ: Hadi gidelim leş gibi kokuyor burası. (Alper’e
bakarak) Kalk lan.
Aldıkları eşyalarla kömürlükten çıkarlar…
21.APARTMAN GİRİŞ\DIŞ-GÜN
Üç çocuk ellerindeki aletler ile dışarı çıkmaktadır. Alper’in babası ile karşılaşırlar.
Alper’in babası güler yüzlü bir insandır. Elindeki enstrüman’ı zar zor taşıyan
oğlunu görüp güler, çocuğuna ilgi gösterir kafasını okşar. Vedat tuhaf bakışlarla
onları izlemektedir, uzak olduğu baba oğul ilişkisi Vedat’ın bakışlarına yansımıştır.
ALPER: Baba bak, Rüstem amca verdi bunu
BABA:(gülümser)Oğlum ne yapacaksın sen onu, daha
taşıyamıyorsun bile.
Alper ile babası konuşarak binanın içerisine doğru gitmektedir, Alper’in zar zor
taşıdığı aleti babası taşımaya başlamıştır.
BABA: Hay Allah, teşekkür ettin mi Rüstem amcana.
Ali boş boş etrafına bakan Vedat’a dönerek, Alper’in babasının son sorusuna cevap
verir.
ALİ: Küfür etmekten başka bir şey biliyor sanki.
Vedat elindeki fotoğraf makinesini sağa sola çevirir aleti inceler.
VEDAT: Çalışmıyor bu.
ALİ: Pil tak çalışır, Vedat karnım acıktı ben eve
gidiyorum.
VEDAT: İyi…
Ali karşı binaya doğru ilerlerken, Vedat elindeki fotoğraf makinesine bakarak
Rüstem amcasının oturmakta olduğu çardağa gider.
22.ÇARDAK\İÇ-GÜN
Rüstem dikkatle boynu eğik şekilde çardağa girip oturan Vedat’ı izler. Vedat
üzgün ve küskün surat ifadesiyle elindeki fotoğraf makinesine bakmaktadır.
RÜSTEM: Vedat ne oldu oğlum, niye astın suratını.
VEDAT: Rüstem amca çalışmıyor bu.
RÜSTEM: Ver bakayım…
Vedat elindeki fotoğraf makinesini Rüstem’e verir. Rüstem makinenin film takılan
kısmını açıp bakar. Gülümseyerek Vedat’a verir makineyi.
RÜSTEM: Film yok bunun içinde, hem pilde lazım.
babana söyle alsın olmaz mı?
VEDAT: Ben babamdan bir şey istemem, o beni hiç
sevmiyor.
Rüstem’in gözleri dolmuş duygulanmıştır.
RÜSTEM: Baban seni sever ya sevmez olur mu hiç. Bak
ne diyeceğim sana. Gel biraz dolaşalım makineye de
film taktırırız ne dersin.
Vedat’ın asık suratı gülmeye başlamıştır, Rüstem ile yürüyüşe çıkarlar bir müddet
sokakta yürürken görünürler.
23.RÜSTEM EV\İÇ-GÜN
Rüstem’in hanımı evde yemek yapmaktadır. Kapı açılma sesi duyulur Rüstem
elinde poşetlerle mutfağa girer. Karısı Emine Hanım yorgun adama sorular yağdırır.
EMİNE: Nerede kaldın bey, saat kaç oldu. Şu haline bak
terin suyun içinde kalmışsın.
Rüstem mutfak masasına oturup soluklanır bir bardak su içer…
RÜSTEM: Vedat ile dolaştık biraz. Kerata çok hızlı
yürüyor.
EMİNE:(sitemkâr) Her kez illallah dedi bu çocuktan,
sende yaşına başına bakmadan peşine takılmışsın.
Rüstem duygulanır, gözleri dolar
RÜSTEM:
Özünde
iyi
bir
çocuk
o.Çokta
zeki,
gözlerinden ateş fışkırıyor.
EMİNE:(alaycı) Sadece gözlerinden ateş çıksa iyi, geçen
sene depoyu yakmıştı ya hatırlamaz mısın? Her
tarafından ateşler çıkıyor o çocuğun.
RÜSTEM: Anlıyor galiba, babam beni sevmiyor diyor.
Emine hanım işini gücünü bırakır mutfak masasına Rüstem’in karşısına oturur.
EMİNE: Nereden bilsin yavrucak, buraya geldiğinde
yaşında bile değildi. Çocukları olmadı, aldılar getirdiler
bir yerden garibi.
Rüstem’in iyice duygulanmıştır.
RASİM: Peki, neden sevmiyorlar…
Emine hanımında gözleri dolmuştur
EMİNE: Ben bilmem bey, kalk elini yüzünü yıka da
yemeğimizi yiyelim.
Rüstem masadan kalkar gözlerini ovuşturarak mutfaktan çıkar.
24.KALDIRIM ÜZERİ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Ali ve Alper kaldırım üzerinde oturmaktadır. Vedat biraz ileriden onların bir kare
fotoğrafını çeker.
Vedat yoldan geçen bir adamı çevirip fotoğraf makinesini adam’a verir. Adam
oturan üç çocuğun fotoğrafını çeker. Vedat gülümseyerek fotoğraf makinesine
bakarken, Ali Vedat ile konuşur.
ALİ: Pozun hepsini bitirme, birazda okulda çek.
VEDAT: Olur çekerim.
Ali oturdukları kaldırımın tam karşısında ki, içinde kadınların oturmakta olduğu
çardağı gösterir. Dört beş kadın bir araya gelmiş dedikodu yapmaktadır. Bazısının
elinde örgü şişleri vardır.
ALİ: Zehra teyze bizi parkta sigara içerken görmüş
VEDAT: Eee ne olmuş gördüyse…
ALİ: Annelerinize söyleyeceğim dedi.
ALPER:(sinirli)İspiyoncu
bunak
söylerse
ben
onun…(bipppppp girer)
Bip sesi süresince Ali ve Vedat elleriyle kulaklarını kapatır.
ALİ: Küfür edeceğine bir oyun düşün, sıra sende.
Alper çardaktaki kadınlara bakarak biraz düşünür.
ALPER: Kafasında sigara söndürelim.
Ali ve Vedat güler.
ALİ: O kadın taş kafalı, sigara bir şey yapmaz onun
kafasına
ALPER: Olsun, boyalı saçları tutuşur belki…
VEDAT:(gülümser) Aklıma bir Fikir geldi…
Vedat parlak fikirlerini, ayağa kalkıp yerde bulabildiği izmaritleri eline alarak
anlatır. Ali ve Alper Hem dinlemekte hem gülmektedir.
25.ALPER ODA\İÇ-AKŞAM
Görüntü çalışma masasında duran Alper’in okuldan araklamış olduğu plaket’ten
başlar. Oda içerisinde yavaşça döner. Alper odasında akordeon’u temizlemekle
meşguldür, pislik içindeki aleti tertemiz yapmış elindeki bez ile son temizlik
rötuşlarını yapmaktadır. İşini bitirdikten sonra bezi bir kenara fırlatır enstrüman’ı
kurcalar çalmaya çabalar. Alet kucağında iken bir an için saate bakar. Alet’i
başucuna koyup yatağına girer. Yattığı yerden hayran bakışlarla akordeon’u
izlemektedir. Ellerini alet üzerinde gezdirir.
26.SOKAK\DIŞ-GÜN
Çocuklar üstlerinde okul kıyafetleri, ellerinde poşetler ile yerlere bakarak
yürümektedir.
Yerden
bulabildikleri
izmaritleri
ellerindeki
poşete
atarlar.
Aralarında belli bir mesafe ile yürüyen çocuklar bir süre sonra yan yana gelir.
Ellerindeki poşetleri açıp birbirlerine gösterirler.
Vedat Alper’in açtığı poşete bakmaktadır.
VEDAT:(şaşkın) Bu ne oğlum, bu kadar mı topladın.
ALPER: Yetmez mi?
VEDAT: Yetmez tabi, çok izmarit lazım.
Vedat Ali’nin poşetine bakmaktadır.
ALİ: Hepimiz aynı yerde arıyoruz, dağılsak daha çok
toplarız.
ALPER:(Vedat’a bakarak) otobüs duraklarında çok sigara
olur, gideyim mi?
ALİ:(Vedat’
bakarak)
bende
inşaatlara
bakayım,
ameleler sabahtan akşama kadar sigara içiyor.
VEDAT: İyice doldurun ama ha.
Ali ve Alper gülerek kafalarını sallar, ayrılırlar.
Görüntü Vedat ile gider. Vedat birer birer izmaritleri toplamaktadır. Gözüne köşe
binada duman altı olmuş bir kahvehane takılır. Gülümseyerek kahvehaneye ilerler.
27.KAHVEHANE\İÇ-GÜN
Vedat kahvehaneye girmiştir, bütün masaları dolaşarak küllükleri elindeki poşetine
doldurmaktadır. Kahvehane sakinleri şaşkın bakışlarla Vedat’ı izlemektedir. Okey
oynanan bir masada, Vedat eline küllüğü alır, küllükte yanan bir sigara
bulunmaktadır. Vedat sigarayı söndürdükten sonra, küllüğü poşetine doldurur.
Sigara sahibi ihtiyar şaşkınlıkla Vedat ile konuşur.
HASAN AĞA:(şaşkın)Ne yapıyorsun velet, sigaramı niye
söndürdün.
VEDAT: Ahın gitmiş vahın kalmış amca, geberip
gideceksin hala sigara içiyorsun…
Bu söz masadaki diğer ihtiyarların çok hoşuna gitmiştir kahkahalarla
gülmektedirler.
HASAN AĞA:(Sinirli) Sana mı soracam lan. Zamane
bebelerine bak, hiç saygı kalmamış bunlarda.
VEHBİ:
Çocuk
doğru
söylüyor,
iktidarsızlıkta
yapıyormuş bu meret.(gülerek) kuşu öldürme hasan
yazıktır.
Masadaki her kez gülmektedir, Hasan ağa sinirlenir, Vedat Vehbi’nin yanına gidip,
bilmediği okey oyununu ıstakaya bakarak öğrenmeye çalışmaktadır.
HASAN AĞA:(sinirli) Hassiktir oradan, kılıbık herif sende.
Vehbi istekayı inceleyen Vedat ile konuşur. Vedat’tan taş çekmesini ister Vedat taş
çeker çektiği taş okeydir. Vehbi çocuk gibi sevinir.
VEHBİ: Çek şurdan bir taş –aha okey çekti valla.
Vedat Vehbi’nin ters çevirip istekasına koyduğu taş’a bakarak düşünmektedir.
VEDAT:(dalgın-düşünceli) Bu ne ya, nasıl oynanıyor bu.
VEHBİ: Senin adın ne çocuk.
VEDAT: Vedat. Kundakçı Vedat derler bana.
Vehbi kahkahayı bastıktan sonra, çaycıya seslenir.
VEHBİ:(bağırır)Yasin, gazoz aç kundakçıya.
Vehbi istekasındaki taşlar ile Vedat’a oyun’u anlatmaktadır, Vedat gazozunu
içerken dikkatli bir şekilde Vehbi’nin anlattıklarını dinler.
28.BİNA ÖNÜ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Ali ve Alper bina önündeki yol üzerinde meraklı bakışlarla sokağın sonuna doğru
bakmaktadır. Ali saatine baktıktan sonra Alper ile konuşur.
ALİ: Nerede kaldı bu.
ALPER: İzmaritleri toplayarak Ankara’ya kadar gitmiştir
Allahın manyağı.
Ali kafasını sallar,
ALİ:(dalgın) Bir çuval toplamıştır o zaman.
Alper kafasını sallayarak Ali’yi onaylar.
29.KAHVEHANE\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Vedat önünde birkaç tane boş gazoz şişesi Vehbi’nin karşısında oturmaktadır.
Masanın başı kalabalıklaşmış her kez pür dikkat Vedat’ı seyretmektedir. Vedat bir
adet taş çeker istekasına koyar, gülerek istekasını açar. Masadaki herkes’in ağzı
açık kalmıştır.
VEDAT:(gülümser)Yine ben bittim.
VEHBİ: Helal sana ortak.
Masadaki şaşkınlar Vedat’ın attığı okeye bakmaktadır. Hızır ve Kâmil yenik ve
şaşkındır, masaya bakarak konuşurlar. Vehbi ve Vedat gülmektedir.
HIZIR:(çok şaşırmıştır)Okey attı.
Hızır karşısındaki ortağıyla konuşur.
HIZIR:(sinirli)Lan sabahtan beri taşla diyoruz sana, bebe
kaçtır okey vuruyor kafamıza
KAMİL: Ne yapıyım çok şanslı. Bir taraflarından bal
akıyor veledin.
Vedat gülerek masadan kalkar.
VEDAT: Ödeyin hesabı, ben gidiyorum.
VEHBİ: Yine gel ortak.
VEDAT: Gelirim tabi. Bedava gazoz ve bir sürü keriz var
burada.
Vedat yanına bıraktığı izmarit poşetini alır. Kahve çıkışına doğru ilerlemektedir,
yolu üzerindeki masalardaki küllükleri poşetine doldurur. Masadakiler şaşkın şaşkın
Vedat’ın arkasından bakmaktadır.
HIZIR: Cüceye bak!
KAMİL: Kesin taş çalıyor…
YANCILAR: Vay anasını be…
30.BİNA İÇİ\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Ali Alper ve Vedat apartman içerisinde bir kapının önünde gülüşmektedir. Vedat
elindeki sigara izmarit’i ile dolu poşeti kapıya monte etmekle meşguldür. Poşetin
tutmak için kullanılan kısmını kapı tokmağına takar, diğer kısmını da kapı
açıldığında poşet yırtılacak şekilde bir çıkıntıya takar.
Ali ve Alper gülüşmektedir.
ALİ: Hadi çabuk ol, kadın nikotin krizine girdi.
ALPER:(gülerek)Tak şunu da ciğerleri bayram etsin.
VEDAT: Tamam, oldu işte zile kim basacak.
ALPER: Ben basarım, hemen kaçın ha…
Alper gönüllü olmuştur Ali ve Vedat biraz uzaklaştıktan sonra, Alper zile basar
çocuklar kapının önünden koşarak kaçar.
Tiryaki Zehra kapıyı açar. Zehra önce bir şey fark etmez mal gibi boş apartman’ı
izlemektedir. Ve Zehra iğrenç izmarit kokusunu almıştır, burnu ile birkaç nefes
çeker. Kafasını eğdiğinde yerde evin içine dolmuş izmaritleri görür. Zehra
çıldırmıştır.
ZEHRA:(sinirli) Allah kahretmesin…
Zehra şuurunu kaybetmiş şekilde yerdeki izmaritlere bakarak, dışarı doğru birkaç
adım atar.
ZEHRA:(bağırır)Vedat, öldüreceğim seni çocuk. Şuranın
haline bak.
31.YOL\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Çocuklar yol üzerinde var güçleriyle koşmaktadır…
32.ÇARDAK\DIŞ-İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Zehra Hanım çıldırmış şekilde bahçeye çıkar, o esnada çardakta oturmakta olan
birkaç kadın bulunmaktadır. Zehra bahçede birkaç nara attıktan sonra çardaktaki
kadınların yanına gider.
ZEHRA:(sağına soluna bakar)Nereye kaçtınız Allahın
cezaları, yakalarsam kemiklerinizi kıracağım sizin.
Tiryaki Zehra sinirli şekilde çardağa girer, çardaktaki şaşkın kadınlar ne olduğunu
anlamaya çalışır.
FATMA: Zehra abla ne oldu, niye bağırıyorsun.
ZEHRA:(acılar içinde) Allah aşkına gidip benim kapının
eşiğine bir bakın. Her tarafa sigara atmışlar.
EMİNE:(şaşkın-alaycı)Aa, Bak şu çocukların ettiğine…
ZEHRA:(çok sinirli) Yakalasam ah şu Vedat’ı, O Vedat
yok mu, o Vedat. Yalattıracağım ona yerleri.
Çardak içerisindeki örgücü kadınlar gülüşmektedir, tiryaki Zehra’nın sigara krizi
tutmuştur örgücülerden sigara ister.
ZEHRA: Sinirden kan beynime sıçradı, bir sigara verin
bana.
FATMA:(Gülerek)Sigara mı? Al abla al. Yatışırsın biraz.
Zehra sinirli şekilde paketi alır bir sigara yakar, adeta sigarayı sömürmektedir…
Örgücüler Zehra’ya bakarak gülmektedir. Zehra gülen örgücülere sinirlenir.
ZEHRA:(çok sinirli) Ne gülüyorsunuz be, işinize bakın.
33.PARK\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Vedat, Ali ve Alper koşarak park’a girer. Koşmanın vermiş olduğu yorgunlukla bir
duvar önüne otururlar. Üçü de gülmektedir.
ALİ: Cadı mahalleyi birbirine katmıştır şimdi.
ALPER:(alaycı) Bir senelik tütünü var, oturup ziftlensin.
Daha ne istiyor.
VEDAT:(nefes
nefese
kalmıştır)Dördüncü
murat
yaşasaydı bizimle gurur duyardı.
Gülüşürler…
ALPER: Kesin sana madalya takardı. En çok sen
getirdin, nereden buldun o kadar sigarayı.
VEDAT:(gülümser)Zehra’ya
tütün
bulacam
diye
girmediğim delik kalmadı bugün. Kahveye bile girdim.
Ali ve Alper gülmektedir, Vedat’ın birden suratı asılır. Babasının elinden tutmuş
elinde uçan balon olan çocuğu dikkatle izlemektedir. Ali, Vedat’ın dalgınlığını
bozmak için saçma sapan bir soru sorar.
ALİ: Bu balon nasıl uçuyor, ne var onun içinde.
VEDAT: Atmosfer basıncından daha düşük basınçlı gaz
basıyorlar içine, havadan hafif olduğu için uçuyor.
ALİ:(hayranlıkla balona bakmaktadır) Vay be!
Alper Ali’yi izlemektedir.
ALPER:(Gülümser)Sana bassalar sende uçarsın.
Ali Alper’in kafasına şaplak atar.
ALİ:(sinirli)Doğru konuş lan.
Yine bir baba oğul ilişkisi Vedat düşmüştür, dalgın bakışlarla yürüyenleri
izlemektedir.
Arka ses Ali ve Alper’in tartışmaları duyulur.
ALPER: Sen kaşınıyorsun.
ALİ: Sus uyuz, bir oyun bul. Sıra hala sende, hep
Vedat’a iteliyorsun.
ALPER:(biraz düşünür)Tamam, buldum. Senin kafanı
lağımın içine soksak nasıl olur, hoşuna gider mi? bok
kafa.
Ali, Alper’in üzerine atlar hem boğuşmakta hem de gülüşmektedirler. Vedat ise el
ele tutuşup yürüyen baba oğul’un arkasından dalıp gitmiştir. Boş bakışlarla onların
gittiği yöne doğru bakmaktadır.
ALİ: Ben senin koca kafanı kırmaz mıyım? Şimdi ha.
ALPER:(güler)Ali dur ya tamam dur. Sözümü geri aldım
vallaha.
Son planda Vedat’ın bakışları ile gözden kaybolan el ele tutuşmuş baba oğul’u
görürüz.
34.SINIF İÇİ\İÇ-GÜN
Alper ile Vedat Nazmiye hanım’ın dersine beden olarak dâhil olmuşlardır. Kafa
olarak ikisi de başka diyarlardadır. Kadın ders anlatırken Alper defterine soyut
resimler çizer. Vedat ise dalgın ve boş bakışlarla dışarıdaki manzarayı
izlemektedir.
Nazmiye hoca tahtaya çizdiği soy ağacını göstererek çocuklara bir şeyler söyler.
NAZMİYE: Evet, çocuklar hepiniz soy ağacının nasıl
yapıldığını öğrendiniz. Bu hafta sonu benim yaptığım
gibi
bir
soy
ağacı
çıkarmanızı
istiyorum.
Ve
kompozisyon ödevinizi unutmuyorsunuz, bu haftaki
konumuz Aile. Ailenizi anlatan bir kompozisyon yazın.
Kurallara ve noktalama işaretlerine dikkat ediyoruz
anlaşıldı mı?
SINIF:(hep bir ağızdan)Eeeevetttttt.
Vedat ile Alper birbirlerine bakarken zil çalar.
NAZMİYE: Hepinize iyi tatiller çocuklar, çıkabilirsiniz…
Nazmiye Hanım sınıftan çıkar, Vedat ile Alper kadının arkasından konuşmaya
başlar.
VEDAT: Bu kadından da, verdiği ödevlerden de bıktım
artık.
ALPER: Ağaç çizin dedi,
Alper defterine çizdiği soyut çalışmayı Vedat’a gösterir.
ALPER:(gülerek)Ben çizdim bak…
VEDAT:(şaşkın) Ağaç mı lan o.
ALPER: Soyu sopu belli olmayan bir ağaç bu, ben
keşfettim.
VEDAT: Ver bakayım şunu.
Alper koparttığı sayfayı Vedat’a uzatır.
ALPER: Al senin olsun
VEDAT(Mutlu olmuştur)gerçekten bana mı veriyorsun bu
sanat harikasını.
ALPER(Gülerek)İmzalıyım mı?
VEDAT: imzala.
Alper soyut çalışmasının altına adını yazdıktan sonra resmi Vedat’ın önüne koyar.
Vedat resmi eline alıp şaşkın şaşkın resmi inceler, masaya koyduğu resmin üzerine
soyu sopu olmayan ağaç yazar.
VEDAT:(Gülümseyerek resme yoğunlaşır)Çok yaratıcısın,
aileni anlatan kompozisyona ne yazacaksın peki.
ALPER: Ağabeyimin yatağının altında sakladığı uygunsuz
dergileri yazarım, ablamı ve kırıştırdığı oğlanları
yazarım. Yazacak çok şey var.
VEDAT:(Kafasını
kaşır,
düşüncelidir)Hadi
ya,
keşke
benimde kardeşlerim olsaydı.
Son planda, ağaç ile hiçbir alakası olmayan soyut çalışma kalır.
35.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM
Vedat ve ailesi yemek masasında yemeklerini yemektedir. Vedat iştahsız
tabağındaki yiyecekleri didikler, birden başını kaldırıp annesi ve babasına
yoğunlaşır.
—İÇSES—VEDAT: İşte benim ailem…
Görüntü Vedat’ın babasını gösterir
—İÇSES—VEDAT: Bıyıklı olan babam Murat. Kara Murat.
Ben bu adamı gülerken hiç görmedim, işi gücü emirler
yağdırmak suyu ver, kumandayı getir, sigara al… Hayata
televizyon seyredip çekirdek çitlemek için gelmiş, hiç
eğlenceli biri değil.
Görüntü yavaşça anneye geçer.
—İÇSES—VEDAT: Gözlüklü olan annem Nebahat. Dedikoducu
Nebahat. Bir elinde kumanda, bir elinde telefon onun
bunun dedikodusunu yapıyor. Kim kimi mıncıklamış, en
rüküş kim giyinmiş. Salak kadın programları ve telefon
onun hayatı olmuş, asla vazgeçmeyecek.
Görüntü anne ve babayı aynı karede gösterir.
—İÇSES—VEDAT: Oğullarının edebiyat dehası bir cüce
olduğundan haberleri bile yok.(sitemkar) NE! YAZIK
MURAT:(Karısına bakarak)Tuzluğu ver.
Vedat gülmeye başlar, babası Vedat’ın durup dururken gülmesine sinirlenmiştir.
MURAT:(Karısına sorar)Niye gülüyor bu.
NEBAHAT: Neden kendisine sormuyorsun, karşında
oturuyor işte.
Baba sinirli şekilde tuzluğu yemeğinin üzerinde sallarken, Vedat ile konuşur.
MURAT: Komik bir şey mi var.
VEDAT: Yoo.
MURAT: Madem keyfin bu kadar yerinde, seni biraz
daha neşelendirelim. İster misin ha.
VEDAT:(şaşırmıştır)Olur
MURAT: Buradan karşıya taşınıyoruz, Avrupa yakasına.
(alaycı)Nasıl güzel bir haber değil mi? şimdi birkaç kutu
bulup, eşyaları toplamamıza yardım etmeni istiyorum
ne dersin.
VEDAT:(ağlamaklı)Durup dururken taşınmak nereden
çıktı, ben buradan gitmek istemiyorum.
MURAT:
Bu
evde
kararları
ben
veririm.
Uymak
zorundasın… Eminim mahalleli bu habere senden daha
çok sevinecektir.
Vedat elindeki çatalı masaya bırakır ağlayarak masadan kalkar. Görüntü Vedat’ın
üzgün yüzü ile onun gittiği oda yönüne doğru gider
Arka ses anne ve babanın tartışmaları duyulur.
NEBAHAT: Şimdi söylemesen olmaz mıydı? Ağlattın
çocuğu.
MURAT: Nasıl olsa öğrenmeyecek miydi?
Vedat odaya girip sertçe oda kapısını kapatır…
36.OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN
Vedat bahçede ki merdivenlere oturmuş boş boş etrafa bakmaktadır. Keyifsizdir
ve üzgündür. Ali ile Alper yanına gelir.
ALİ: Derse girmeyecek misin?
VEDAT:(isteksiz) Siz girin… Ben gelmiyorum.
ALPER: Nazmiye hoca sana çok kızdı.
VEDAT:(şaşırır)Niye kızdı, ben ne yaptım ki.
ALPER: Ağaç yerine bok’a benzeyen bir şey çizmişsin.
Kadın görünce çıldırdı.
Ali ve Alper gülmektedir, Vedat duruşunu hiç bozmaz.
VEDAT:(alaycı) O kadın, Sanattan hiç anlamıyor.
Okul arkadaşları Arzu yanlarından geçmektedir. Üçü de Arzu’ya bakar. Vedat ağzı
açık arkadaşlarını gördükten sonra birden ayağa kalkar.
ALPER:(Arzu’ya bakmaktadır)İşte sanat bu…
VEDAT: İyi koşan tabloyu alır.
ALİ: Git lan işine.
ALPER:(Gülümser)Ben varım.
Üçü de ayağa kalkmıştır, Ali telaşlıdır, eliyle Arzu’yu gösterir.
ALİ: Gidip ona soralım. Bakalım o kimi seviyor.
VEDAT: Olmaz, yürü.
Üç arkadaş bahçeye iner, sürüdeki dişi için erkekler güç gösterisine hazırdır.
Vedat koşulacak mesafeyi tarif ederken Ali’nin gözleri dişidedir. Yarış başlar, var
güçleriyle koşmaktadırlar. Bitiş çizgisini Alper görür. Güç gösterini kazanan erkek
gülerek dişinin yanına giderken Ali’nin acı dolu bakışları görünür.
VEDAT:(giden Alper’e bakarak) İyi koştu.
ALİ:(ağlamaklı)Bundan sonra ne yapıyorsanız yapın. Ben
yokum artık!
Ali sinirli bir şekilde Vedat’ın yanından uzaklaşır… Vedat boş boş Ali’nin arkasından
bakmaktadır. Nefesi kesilmiş ve yorgundur, olduğu yerde oturup kalır.
37.BİNA İÇİ\İÇ-GÜN
Alper elindeki plaket ile merdivenleri tırmanmaktadır, bir kapı önünde durur. Zile
basar. Ali kapıyı açar.
ALPER: Gelsene oğlum, Vedat gidiyor.
ALİ:(Küskün)Giderse gitsin ne yapayım.
ALPER:(Sinirlenir)Sen ne biçim arkadaşsın, sattın ulan
ikimizi de.
ALİ: (plaket’i gösterir)golünü de atmışsın, git çalmaya
devam et. Her şeyi çalıyorsun sen.
ALPER: Gelmesen gelme be, senle mi uğraşacam.
Alper hızla merdivenleri iner. Ali açık kapıdan Alper’in gidişine bakmaktadır.
38.BİNA ÖNÜ-ÇARDAK\DIŞ-GÜN
Apartmanın önünde eşya yüklü kamyon ve eşyaları taşıyan işçiler görünür. Çardak
içerisinde, Rüstem ve Emine üzgün Vedat’ı avutmaktadır.
RÜSTEM: Kendini boş yere üzüyorsun be Vedat. Ne
olmuş taşınıyorsan. Dünyanın sonu değil ya bu.
EMİNE:
Tabi
ya,
ne
zaman
istersen
gelirsin.
Arkadaşların kaçmıyor, onlar hep buradalar zaten.
Vedat kafasını kaldırıp Rüstem ile Emine hanım’a bakmaktadır.
VEDAT:(üzgün)Çok uzağa taşınıyoruz Emine teyze, artık
her şey bitti. Okulum bile değişti.
RÜSTEM:(dalgın) uzaklar çok uzak değildir aslında.
VEDAT: nasıl?
RÜSTEM: Benim kızım Almanyada ama hiç uzak değil.
Sen şunun şurasında karşıya gidiyorsun.
VEDAT:(şaşırmıştır)Almanya uzak değil mi?
Rüstem’in anlatırken gözleri dolar, karısı ağlamaktadır.
RÜSTEM: Postacı bana ondan bir mektup getiriyor,
okurken o sanki yanımda, kokusu her şeyi kâğıda
sinmiş.
Mektubun
içine
torunlarımın
resimlerini
koyuyor. Resimlere bakarken bizim haytalarla sanki
parklarda bahçelerde geziyorum.
Vedat’ın asık yüzü gülmeye başlamıştır. Heyecanlı bir şekilde Rüstem’in
anlattıklarını dinler.
VEDAT: onları özlemiyor musun, resimlere bakınca.
RÜSTEM:(Ağlamaklı) Birini özlediğinde yanına bir resim
al, özlemin diner. Özlediğin yanında olur.
EMİNE: tabi ya fotoğraf makinen ile ne güzel resimler
çektin buralarda. Onlara baktığın her an biz senin
yanındayız.
Rüstem ağlamaktadır, gözlerini ovuşturur.
RÜSTEM: Seni özleyenleri de unutma, yaz onlara.
Yazdığın her satırda sen onların yanında olursun. Bizi
unutma Vedat…
Vedat heyecanlanır ayağa kalkar
VEDAT: Mektup yazabiliyorum, fotoğraflarımda var ben
aslında buradayım… Öyle değil mi?
RÜSTEM: Sen çok zeki bir çocuksun. Her şeyin
üstesinden gelecek gücün var Allaha şükürler olsun.
VEDAT: Fotoğraf makinemi alayım. Bekleyin burada.
Vedat koşarak çardaktan çıkar. Emine ile Rüstem Vedat çıktıktan sonra mektup
konusunu konuşmaya devam eder.
EMİNE: Bizim kız ne zaman mektup yazdı bey.
RÜSTEM: Hiç yazmadı ki…
39.BİNA ÖNÜ-DIŞ-GÜN
Eşyaların taşınma işlemi bitmiş, Ali hariç her kez Vedat’ı uğurlamak için yerini
almıştır. Alper üzgün bir halde kamyona çok yakın bir yerde beton duvara
yaslanmış, elindeki plaket’i incelemektedir.
—İÇSES—ALPER: yenilmedik, bizi kimse yenemez…
Vedat, Rüstem Bey ve Emine hanımın elini öper. Alper’in oturduğu yere yönelir.
Oturmakta olan Alper’e elini uzatır onu çekerek ayağa kaldırır. Sarılırlar, Alper
cebinden bir adet anahtarlık çıkarır anahtarlığı Vedat’a verir. Vedat sarı lacivert
anahtarlığı incelerken Alper kafasını karşı binaya çevirir. Ağlayarak dışarı çıkan
Ali’yi görür.
ALPER:(sevinçli) Ali geliyor…
Ali yanlarına gelir, Vedat ile sarılırlar. Vedat’ta ağlamaya başlar. Alper elindeki
plaket’i Vedat’a verir.
ALPER: Al, senin için okuldan araklamıştım.
Vedat plaket’i alıp bir müddet inceler, sonrada Ali’ye uzatır.
VEDAT:(gülme-ağlama) Eskiciye satma bunu da.
ALİ:(gülme-ağlama)Çalıntı mal almıyorlar zaten.
Vedat
eşya
yüklenen
kamyonun
arkasına
biner,
kendisine
bakanlara
el
sallamaktadır. Emine hanım elindeki suyu giden kamyonun arkasından döker.
Alper hariç her kez ağlamaktadır. Görüntü son bir kez kamyon arkasındaki eşyalar
arasında ağlayan Vedat’ı gösterir.
Vedat, Alper’in verdiği anahtarlığa bakarak ağlamaktadır.
14 YIL SONRA
40.DOKTOR ODA\İÇ-GÜN
Aynı anahtarlık ile başlar görüntü. Vedat anahtarlığa boş boş bakmaktadır. Doktor
masasının hemen önündeki koltuğa oturmuş tepkisiz mimiksiz arabasının
anahtarını taktığı anahtarlığı, gözlerini kırpmadan izler.
Boş olan doktor koltuğunun sahibi elindeki evraklara bakarak içeri girer.
METİN: kusura bakma Vedat seni beklettim, hiç
olmadık yerden bir şeyler çıkıyor.
Vedat tepkisizdir elindeki anahtarlığı incelemeye devam eder. Dr. Metin evrakları
masaya bırakıp Vedat’ın karşısına oturur. Önündeki reçeteye bir şeyler yazar
reçete sayfasını kopartıp masada kenarda bir yere bırakır.
METİN: kendini nasıl hissediyorsun.
İstifini bozmaz anahtarlığa bakarak konuşur.
VEDAT:
Soyu
sopu
belli
olmayan
bir
ağaç
gibi
hissediyorum.
METİN: Hadi, yapma Vedat. Senin bir suçun yok.
Vedat anahtarlığı masaya bırakıp, doktorun gözlerinin içine bakar sinirlidir.
VEDAT:(çok
sinirli)Ailen
sana
uygun
verici
olur,
dokularınız uyuşur dedin. Test yapalım dedin. Ve
hayatımın yalanını ortaya çıkardın. Kutlarım, beni bu
yalanla ölmekten kurtardın.
METİN:(bağırır)Sakinleş biraz tamam mı? İyice koptun
gittin ya.
VEDAT: Her şeyi denedik. Allahın belası ilaçlar,
kemoterapi… Tek şansımız kara Murat’tı, oda sahte
gözyaşlarıyla ben aslında senin gerçek baban değilim
deyiverdi. Böyle şeyler sadece salak Türk filmlerinde
olur sanırdım.
Doktor Metin sinirlenip ayağa kalkar masaya bıraktığı evrakları eline alır.
METİN: Bu dosyaları görüyor musun? Bunların hepsinde
ayrı bir Türk filmi var. Hepsinin hikâyeleri geçmişleri
gelecekleri var. Hiçbiri de senin kadar şanslı değil. En
azından sana uygun verici bulundu.
Dosyaları Vedat’ın önüne atar. Vedat masadaki dosyalara bakmaktadır.
VEDAT: Ne yapmamı istiyorsun.
METİN: Tutun biraz tamam mı? Yok, mu seni güldüren
eğlendiren bir şeyler. Gencecik adamsın ölmeden
mezara koydun kendini.
Vedat masadaki anahtarlığı alır, anahtarlığa bakarak konuşur.
VEDAT: gülmekten karnıma ağrılar girdiği zamanları
hatırlıyorum…
Sonrada
bir
Sürekli
duvarın
başımızı
önüne
belaya
oturup
gülerdik. Gerçekten güzel günlerdi.
sokardık.
kahkahalarla
Metin koltuğuna oturur. Vedat gitmek için hazırlığını yapmaktadır anahtarlığını
cebine koyar ayağa kalkar. Kapıya yönelir çıkış kapısını açar.
Metin Vedat’ın unuttuğu reçeteyi eline alıp seslenir.
METİN: Vedat
Vedat açtığı kapıdan kendisini çağıran doktora doğru ilerler, doktorun elindeki
reçeteyi alır.
METİN:(Vedat’ın gözlerinin içine bakarak) Başını belaya
sok.
Vedat reçeteyi alıp kapıya doğru ilerlemektedir, çok şaşkındır. Gülümseyerek
kapıdan dışarı çıkar.
41.KAPALI HAVUZ\DIŞ\İÇ-GÜN
28’li yaşlarda sportmen bir erkek, kapı önünde üzerinde ıslak şortu ile sigara
içmektedir. Hem vücudu hem ağzı titreyen sportmen bay, yarısına kadar içebildiği
sigarayı yere atar. Kapı açılır havuzu görürüz. Ali hızlı adımlarla havuza yönelir
balıklama dalış yapar ve hızla yüzmeye başlar. Havuzun diğer tarafında görünür.
Yorulan bedenini havuzun duvarına yaslar.
—İÇSES—ALİ: Sigarayı bırakıyorum artık. Böyle giderse
Ya kanserden ya da zatüreden gidecem.
Komik şortu ve boynunda kalın altın zinciri ile İsmail, havuz dışından Ali’yi
izlemektedir.
İSMAİL: Yakında yüzgeçlerin çıkacak.
Ali şaşkın bakışlarla tepesinde dikilen İsmail’e bakmaktadır. Baştan aşağı süzer
İsmail’i. İsmail’in şortunda gözleri süzme işini bırakır.
ALİ:
Nereden
vardın
bu
kanıya.
Baban
balıkçılık
sektörüne mi el attı yoksa.
İsmail pişkin pişkin gülmektedir.
İSMAİL: seni ne zaman görsem suyun içindesin. Dikkat
et de bir yerlerin buruşmasın.
ALİ:(alaycı) Sende şortuna dikkat et. Karşı cinsten biri
görmesin. Üstünü başını parçalarlar Allah göstermesin.
İSMAİL:(Vücuduna bakmaktadır) Çok çekiciyim değil mi?
ALİ:
Gerçekten
öyle,
boynunda
ki
altın
zincirde
karizmana karizma katmış. Plajların gözde krosu.
İsmail boynundaki altın zincire baktıktan sonra, inek gibi suya atlar. Atlayışında ne
bir estetik nede bir artistlik vardır. Göbeğinin şaklama sesi duyulur. Suyun içinde
Ali’yi yakalar. Salak su şakalarından yapmaya başlar. Ali’yi suya çekip şakadan
boğmaya çalışır.
İSMAİL: Kıro ha! Sen kroyu görürsün. Gel buraya
kaçma…
Ali suyun içinde İsmail’den kurtulmaya çalışmaktadır. O esnada görüntü havuz
içerisinde yüzmekte olan iki bilmiş velet’in olduğu yere gider. Çocuklar şaşkın
bakışlarla Ali ve İsmail’in boğuşmasını izlemektedir.
ALİ:(gülerek)İsmail bıraksana oğlum, yapma lan…
İSMAİL: Boğacam…
Harun şaşkın şaşkın arkadaşına sorar.
HARUN: ne yapıyor bunlar.
ÖZGÜR: Bir kadın dergisinde okumuştum. Her erkek,
biraz çocuk ruhlu olurmuş. Kadınlar böyle tiplerden
hoşlanıyor.
Harun şaşırmıştır kafasını gözünü kaşır.
HARUN: Hadi ya! Kadınlar ne buluyor böyle dingillerde.
Harun yüzerek yaklaşmak ister, Özgür heyecanlanır
ÖZGÜR: Yaklaşma onlara, şimdi deve güreşi falan
yapmak isterler.
HARUN: O ne ki!
ÖZGÜR: Bunlar gibi develerin keşfettiği aptal bir su
sporu.
HARUN: yaa
ÖZGÜR: Amaçsız bir oyun işte puan yok bir şey yok.
İnternette hareketli görüntü öldürmekten daha zevkli
ne olabilir ki.
HARUN: Kan görmek istiyorsun sen. Deve güreşi daha
insancıl bir oyun olmalı.
İsmail ve Ali suyun içinde güreşmeye devam etmektedir. Çocuklar ise çocuk ruhlu
kazmaların oyununu dikkatle izlemeye devam etmektedir.
Özgür boğuşan İsmail ile Ali’yi işaret eder.
ÖZGÜR: İnsana benziyor mu bunlar.
HARUN: Demek ki kadınlar hayvan seviyor. Bizde bunlar
gibi olmalıyız…
Özgür gülerek kafasını sallar…
42.ŞİRKET 2.KAT\İÇ-GÜN
Karşılıklı masalar ve bilgisayarları başında çalışanlar görünür. Bütün çalışanlar
gürültü gelen masaya doğru bakmaktadır. Çaycı çayları dağıtırken her kez Alper’in
gür sesine odaklanmıştır.
Alper telefonda konuşmaktadır ve sinirlidir.
ALPER: Ya kardeşim para benim param değil mi? malı
istediğim yerden alırım sana ne ya allah allah.(bir
müddet dinler) İki Dakka dinle be adam, hay ben senin
ağzına yüzüne…(İyice sinirlenir) Sus kapat telefonu
kapat.
Alper Telefonu kapatır, meraklı çaycı hemen masanın başına gelir. Masaya çay
bırakır.
ÇAYCI:(Şaşkındır)Alper Bey hayırdır. Bir durum mu var.
ALPER: Küfür ediyor terbiyesiz herif.
Çaycı gülmektedir, birden bakışları koridordan geçen havalı hatun Zuhal’e kayar.
Alper de çaycının baktığı yere doğru bakmaktadır. Zuhal önlerinden geçer.
ALPER: Şunda ki havaya bak.
ÇAYCI: Allah sahibine bağışlasın, güzel kız.
ALPER: Aman benden uzak olsun. Birinden daha yeni
kurtuldum. Bu kadınlarla uğraşmak zor iş.
Çaycı gülerek kafasını sallar.
ÇAYCI: Bilmez miyim?
ALPER: Sen evliydin değil mi abi.
ÇAYCI: Tam yirmi sene oldu.
ALPER: Allah sana sabır versin. Bunların ne dırdırı biter
ne isteği. Ben iki sene zor dayandım.
Çaycı elindeki tepsiye bakmaktadır
ÇAYCI: Neyse çaylar soğuyor ben şunları dağıtayım.
Alper kafasını sallar telefonu çalmaktadır, telefonu açar.
ALPER:(çok sinirli) Lan yine mi sen. Bedava mal versen
almam senden, ne yapışkan adammışsın ya.
Bir müddet karşı taraftaki adamı dinler. Sinirlenmiştir.
ALPER: Hassiktir.
Alper telefonu şiddetli bir şekilde kapatır.
42.ŞİRKET LAVABO\İÇ-GÜN
Zuhal
yeni
başladığı
işyerinde,
işini
gücünü
bırakmış
ayna
karşısında
süslenmektedir. Yan aynaya bir süslü daha gelir. Arzu Saçını başını düzeltirken yeni
eleman ile muhabbet kurmaya çalışır.
ARZU: İşe yeni başladın galiba.
ZUHAL: üç gün oldu, ikinci katta yönetici asistanıyım.
Arzu gülümser, Zuhal ile ayna vasıtasıyla göz teması kurar.
ARZU: Alper ile aynı kattasın yani.
ZUHAL:(şaşkın) Alper?
ARZU: Satın alma bölümünde çalışıyor. Benim eski eşim.
İki hafta önce boşandık.
ZUHAL: Şu telefonda sürekli bağırarak konuşan biri var
o mu?
ARZU:(Güler yüzlü) ta kendisi.
ZUHAL: neden boşandınız.
ARZU:(gülümser)
Saymakla
bitmez
ki.(ciddi)
Seni
uyarmak istedim. Çok kaba saba biridir işin düşmedikçe
yanından bile geçme.
Zuhal işini bitirmiştir, çantasını alır.
ZUHAL: uyardığın için sağ ol(elini uzatır)ben Zuhal.
ARZU: memnun oldum, ismim Arzu. Muhasebede işin
olursa beklerim.
ZUHAL: görüşürüz.
Arzu gülümseyerek başını sallar… Giden Zuhal’i baştan aşağı süzer.
ARZU: Görüşürüz.
43.KAPALI HAVUZ\DIŞ-GÜN
Ali ve İsmail havuz çıkışı otopark’a doğru yürümektedir. İsmail havlu ile saçlarını
kurularken, Ali cep telefonuna gelen mesajı okur. İsmail’e bakar.
ALİ: Hadi görüşürüz kıro
İSMAİL:(sitemkâr)Nereye
gidiyorsun,
yeni
aldığım
arabayla gezecektik hani. Piyasaya akacaktık, eller
havaya yapıp oraya buraya peçete atacaktık.
ALİ:(Gülümser)başka
zaman
gideriz.
Toplantıya
yetişmem lazım…
İsmail çantasını yere atar. Üzerinde bir şeyler aramaktadır ceplerini karıştırır.
İSMAİL: Nerede lan bu.
Ali İsmail’e bakmaktadır. İsmail’in ne aradığını anlamıştır. Cebinden bir paket
sigara çıkarır İsmail’e verir. İsmail mutlu olmuştur. Ali’den aldığı paketten bir adet
sigara alır, sigarayı yakar. Aracına doğru giden Ali’nin peşinden koşar.
İsmail Paket’i Ali’ye uzatır.
İSMAİL: Alsana oğlum, paket ağzına kadar sigara dolu.
ALİ:(gülümser) Sende kalsın sigarayı bıraktım.
İsmail şaşırmıştır. Ali adımlarını hızlandırarak aracına yaklaşır. Bagajı açar spor
çantasını bagajına fırlatır. Şoför koltuğuna oturup İsmail’e korna çaldıktan sonra
otoparktan ayrılır.
İsmail giden aracın arkasından bakmaktadır.
—İÇSES—İSMAİL: Sattın beni kıytırık kaşara. Alacağın olsun Ali.
44.ŞİRKET\İÇ-GÜN
Alper bilgisayarının başında çalışmaktadır. Cep telefonuna gözü kayar. Gelen
mesajı görüp okur. Telaşlanır çıkmaya hazırlanır. Bilgisayarı kapatır anahtarlarını
aldıktan sonra ayağa kalkar. Yürürken masasına bakarak unuttuğu bir şey kalıp
kalmadığını kontrol etmektedir.
Koridorda alımlı hatun Zuhal ile çarpışır.
ZUHAL: Ahh! Yavaş olsana
ALPER: afedersin, görmedim.
Zuhal ayağına bakmaktadır, acı çektiği yüzünden anlaşılmaktadır.
ZUHAL: Dikkat etsene biraz, ayağımı ezdin.
ALPER: Özür diledik ya, niye uzatıyorsun.
ZUHAL: Çok naziksin
ALPER:(sinirli) Çattık ya akşam akşam…
Alper söylenerek Zuhal’ın yanından uzaklaşmaktadır. Zuhal arkasından seslenir.
ZUHAL: Eski eşin haklıymış, senin gibi kaba biriyle evli
kalmak zor olmalı.
Alper sinirlenmiştir geri dönüş yapıp, Zuhal’in karşısına dikilir.
ALPER: İşin icabı böyle şeylere karışmaman gerekir.
Patronların gelirleri, onlarla vakit geçirilecek yerler,
para söğüşlemenin yolları. Bunlarla ilgilensene. Sana ne
benim eski eşimden. İşine bak
Zuhal Alper’in tepkisine çok şaşırmıştır.
ZUHAL:(şaşkın) Sen ne dediğinin farkında mısın?
ALPER: Farkındayım, varsa bir sendikanız, meslek
birliğiniz git beni oraya şikâyet et.
Alper sinirle bir şekilde oradan ayrılır, koridorda yürümektedir. Zuhal arkasından
bakmaktadır.
—İÇSES—ZUHAL: Yazık, karısı nasıl dayanmış bu adama.
45.TEPE\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
İstanbul’u tepeden gören bir düzlük park etmiş tek araç görünür. Vedat dışarıda
güzel manzarayı izlemektedir. Aracına yaklaşır camdan içeri elini sokar torpidodan
su şişesini alır. Aracın ön kısmına ilerler, arabanın ön kaput kısmına oturur.
Cebinden ilaç kutusunu çıkarır, bir ilaç alıp ağzına atar. Su dolu şişeyi dibine
kadar içer. Su şişesini yan tarafına fırlatır.
Biraz etrafa baktıktan sonra, cebinden cep telefonunu çıkarır. Kapatma
düğmesine bastığı telefon’u önündeki boş toprak zemine atar. Yaklaşan başka bir
araç görünür. Ali aracını Vedat’ın aracının yanına park eder.
Ali dışarı çıkar Vedat’ın elini sıktıktan sonra kendi aracının üst kısmına oturur.
ALİ: Nasıl gidiyor
VEDAT: İyi sende ne var ne yok.
Ali cep telefonunu çıkartıp kapatma düğmesine basar. Telefon’u yerdeki Vedat’ın
telefonunun bulunduğu noktaya doğru fırlatır.
ALİ: Sen telefonunu mu değiştirdin.
VEDAT:(Gülümser)evet, diğeri baya yıpranmıştı.
ALİ: Epeydir görüşmüyoruz.
VEDAT: öyle, anlatsana neler yapıyorsun
ALİ: Her şey monoton, sürekli havuza gidiyorum.
Sadece yüzerken güzel zaman geçiyor.
VEDAT: madem güzel zaman geçiyor beraber gider
miyiz? Sen, Ben, Alper…
ALİ: gideriz tabi, neden olmasın. Sizi İsmail ile
tanıştırırım.(gülerek)Abi çok matrak adam ya. Bizim
Alper’in bir üst modeli.
Araç sesi duyulur. Vedat arka tarafına sesin geldiği yöne doğru bakmaktadır, Ali’ye
dönerek
VEDAT: Geldi senin ki.
Üçüncü araç gelmiştir. Alper aracını, Vedat’ın aracı ortada kalacak şekilde park
eder. Gülerek dışarı çıkar. Arkadaşlarının elini sıkmak için onlara yaklaşır.
VEDAT: İyi adam lafının üstüne gelirmiş.
Alper ve Ali el sıkışmaktadır.
ALİ: Bu mu iyi adam. Ben çomağı hazırlamıştım aslında.
Gülüşmektedirler.
ALPER: Ne kötülüğümü gördünüz, ben iyi bir adamım.
ALİ:(alaycı) Eminim Arzu da öyle düşünüyordur.
Alper yerdeki telefonların başındadır. Cebinden kendi telefonunu çıkarır.
Telefon’u kapatıp yerdeki telefonların olduğu yere atar. Düşüncelidir.
ALPER: Biz boşandık.
Ali ile Vedat çok şaşırmıştır, onların şaşkın bakışlarıyla Alper geldiği aracın üst
kısmına oturur.
VEDAT: şaka mı bu
ALPER: Ben ciddiyim.
ALİ: derdiniz neydi
ALPER: Şiddetli geçinememe sıkıntısı, bir celsede bitti.
ALİ:(gülerek kafasını sallar) İşe bak.
Vedat cebinden sigara paketini çıkarıp, sıkıntılı Alper’e sigara uzatır. Alper
sigarayı alır. Vedat paketi Ali’ye uzatır Ali sigara teklifini geri çevirir.
ALİ: sigarayı bıraktım.
Vedat ile Alper şaşırmıştır.
VEDAT: bıraktın mı? Ne zaman.
ALİ: Bugün.
Alper içtiği sigarayı gösterir.
ALPER: Bu boku bizle ilk tanıştıran sendin, şimdi
geçmiş karşımıza ben bıraktım diyorsun.
ALİ:(Gülümser)Hatırlıyor musun?
ALPER: pis keş bizi önce mahalleden uzaklaştırdın.
Parktaki duvarın önüne oturduk. Sen ışıl ışıl parlayan
paketi çıkardın, sonrada kamışı verdin elimize. O
günden beri elimizden düşmüyor.
Üçü de gülmektedir. Alper Vedat’a döner
ALPER: Ben karıyı bıraktım.(Ali’yi gösterir) Bu sigarayı
bıraktı. Sen neyi bıraktın çok merak ediyorum.
Vedat düşüncelere dalmıştır, Ali ve Alper gülmektedir.
VEDAT:(dalgın) Bütün Yalanları arkamda bıraktım.
ALPER:(şaşkın)Yalan mı?
Vedat şaşıran Alper’e dönerek.
VEDAT:(düşünceli) hani sen bir resim çizmiştin. Soyu
sopu belli olmayan bir ağaç resmi. O ağaç benmişim
aslında.
ALPER:(şaşkın) Ne diyorsun oğlum sen ne ağacı.
VEDAT: Beni evlat edinmişler.
Alper ve Ali şok olmuştur. Buz gibi havayı Ali’nin sözleri bozar.
ALİ: Bıyıklı sana hiç benzemiyordu zaten.
ALPER:(şaşkındır)Bıyıklı babası değilmiş… Baban kim
öyleyse miki maus mu?
ALİ:(alaycı) yok sıpaydırmen.(sinirli) Şakanın sırası mı
koca kafa. Vedat Ciddi bir şey anlatıyor.
VEDAT:(Gülümser,
oturduğu
yerden
kalkar)kim
olduklarını bende bilmiyorum, ölmüşler zaten. Onlar
öldükten sonra beni paket yapıp bıyıklıya vermişler.
ALİ: zor olmalı, attığın mesajdan anlamıştım zaten ters
bir şeyler olduğunu.
VEDAT: Anlatacak çok şey var daha.
ALİ: Anlat hadi, Seni dinliyoruz…
Vedat bir müddet etrafa bakıp düşündükten sonra,
VEDAT: (ağlamaklı)ben çocukluğumu özledim.
Ali ve Alper oturdukları yerden kalkıp Vedat’ın yanına gider.
ALPER: Çok çabuk büyüdük.
ALİ: zamanı geriye çeviremezsiniz.
VEDAT:(gülümser) Kaldığımız yerden devam edebiliriz.
ALİ:(şaşkın) Nasıl
VEDAT: Sıra kimde kalmıştı en son.
Ali ve Alper şaşırmış halde birbirlerine bakmaktadır.
ALPER: bende değildi
Gülüşürler…
ALİ: Başımızı belaya sokacağız ha, bu yaştan sonra…
VEDAT: Bir planım var.
ALPER:(Gülümser)ben varım.
Alper ve Vedat Ali’ye bakmaktadır. Ali bir müddet düşünür.
ALİ: iyi anlat hadi
VEDAT: buraya gelmeden önce alışveriş merkezine
uğramıştım, orada aklıma geldi. Para ve kredi kartı
olmadan nasıl alışveriş yapılır acaba diye düşündüm
kendi kendime…
Gülüşürler…
ALPER: Eee,
Vedat planının ayrıntılarını anlatmaya koyulur. Ali ve Alper araçlarının kaputuna
oturup Vedat’ın anlattıklarına yoğunlaşmıştır.
Arkadaşları hem gülmekte hemde can kulağıyla Vedat’ı dinlemektedir.
46.KAPALI HAVUZ\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Havuzda gülüşme ve bağrışma sesleri duyulur. İsmail ile Özgür, Ali ve Harun’a
karşı deve güreşi yapmaktadır. Yeni yetme veletler’in keyifleri yerindedir. Yaşlılar
çocukları sırtlarına almış kapışmaktadır. Galip İsmail özgür ikilisi olur.
İsmail ile Özgür sevinirken, Ali Harun ile konuşmaktadır.
ALİ: yine çöktün…
HARUN: Abi hadi bir daha ya ne olur.
Özgür İsmail’in boynundadır, Harun’a laf atar.
ÖZGÜR:(gülerek)süt oğlan, güreşmeyi öğren de gel…
İsmail boynundaki Özgür’ü havuza fırlatır.
İSMAİL: İn lan aşşa, yeter.
HARUN: Deve güreşini develer kazanır zaten.
Ali gülerek İsmail’e bakar
ALİ: çocuk sana diyor deve.
Özgür İsmail’e bakmaktadır, kadınlar hakkında sorular sormaya başlar. İsmail uzak
olduğu konularda çocuğa cevap vermekte zorlanır.
ÖZGÜR: Abi senin kız arkadaşın var mı?
İSMAİL: Ohoo, bir sürü…
ALİ:(gülümser)Onları
sormuyor,
kız
arkadaş
dedi
duymadın mı?
İSMAİL: Niye lan, onlar sayılmıyor mu?
ALİ: parayla yaşadığın, aşk sayılmaz tabi.
Harun ile Özgür şaşırmıştır birbirlerine bakmaktadır.
ÖZGÜR:
Hani
kadınlar
hayvan
severdi,
parasıyla
alıyormuş bunlar.
Bu soru karşısında Harun takılıp kalmıştır, Ali ile İsmail kahkahalarla gülmektedir.
Ali saatine bakıp İsmail ile konuşur.
ALİ: Benim gitmem lazım.
İsmail eliyle havuzdaki suları Ali’nin suratına atmaktadır.
İSMAİL: bende geliyorum.
ALİ: Çocuk gibisin ya, niye su atıyorsun…
Özgür ile Harun İsmail ile birlik olup Ali’yi sulamaktadırlar. Havuz içinde gülüşme
sesleri duyulur.
ALİ: Lan durun! Boğarım hepinizi ha.
Ali baş edemeyeceğini anlayıp havuz dışına doğru yüzmeye karar verir.
ÖZGÜR:(gülerek) Kaçtı korkak
Havuzdakiler giden Ali’nin arkasından gülmektedir. Ali gittikten sonra birbirlerine
su atmaya başlamıştır havuzdaki üç kişi.
47.ŞİRKET\İÇ-AKŞAM
Alper yorulmuş halde bilgisayarının karşısında oturmaktadır. Bilgisayarını kapatıp
çıkmak için hazırlanır. Koridorda yürüyerek kendisine doğru gelmekte olan Arzu’yu
görür.
ALPER:(Alaycı)O kimler gelmiş, Arzu hanım hangi
rüzgâr attı sizi buraya.
ARZU:
aynı
binada
çalışıyoruz,
çıkarken
evdeki
eşyalarını hatırlatmak istedim.
ALPER: kaçmıyoruz ya, alırız.
ARZU:(sitemkâr)Bugün başka bir işin var mı? Beraber
gidelim
topla
eşyalarını.
Sende
kurtul
bende
kurtulayım.
Alper ile Arzu’nun konuşmalarına koridordan geçen Zuhal de dâhil olur.
Çaktırmadan dinlemeye çalışır.
ALPER: Çok isterdim. Başka zaman inşallah.
Alper anahtarlarını alıp masadan uzaklaşmaktadır.
ARZU:(Sinirli)nereye gidiyorsun.
ALPER: Alışverişe gidiyorum, bedelsiz mal ve hizmet
satın alacağım.
Arzu üzgün şekilde giden Alper’in arkasından bakmaktadır. Zuhal Arzu’nun yanına
gelir.
ZUHAL: iyi misin?
ARZU:(başını sallar)evet sağ ol.
ZUHAL: Bana da hep kötü davranıyor.
Alper çok keyiflidir elindeki anahtarları havaya atıp eliyle yakalamaktadır.
Koridorda yürüyerek gözden kaybolur.
48.KAPALI HAVUZ\DIŞ-AKŞAM
Ali ve İsmail yürüyerek otopark’a gitmektedir. İsmail saçını havlu ile kuruturken
Ali
cep
telefonuna
gelen
mesajı
okumakla
meşguldür.
Arabalara
yaklaşmışlardır Ali gülümseyerek telefonu cebine koyar.
İSMAİL: ne oldu, niye pis pis gülüyorsun.
ALİ: Yok bir şey.
İsmail kafasını kuruttuğu havluyu amaçsızca elinde sallamaktadır.
iyice
İSMAİL: Ben anladım. Yeni hatun yaptın. Kız ne
yazdıysa hoşuna gitti.
Arabaların yanına gelmişlerdir, bağajları açıp çantalarını bagajlara koyarlar.
ALİ: Kız falan yok, alışverişe gidiyorum.
İSMAİL: Bende geliyorum.
ALİ:(Gülerek)İsmail kaşınıyorsun.
İSMAİL: Alışveriş yapacağım, hadi gidelim
ALİ: Tamam gel lan gidiyoruz.
İsmail mutlu olmuştur gülerek aracına biner kapıyı kapatır. Ali gülümseyerek
İsmail’e bakmaktadır.
—İÇSES—ALİ: Alışveriş yapacakmış gel de gör alışverişi.
Ali arabasının kapısını açıp aracına oturur. İki araç arka arkaya otoparktan
çıkarken görünür.
49.ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÖN KISIM\DIŞ-AKŞAM
Alışveriş merkezi önünde demir korkuluklara yaslanmış Vedat görünür. Alpler
gülümseyerek Vedat’a doğru ilerlemektedir. El sıkışırlar Alper de sırtı demir
korkuluklara gelecek şekilde Vedat ile aynı pozisyonu alır.
VEDAT: alışveriş çılgınlığına hazır mısın?
ALPER:(Gülümser)çok
heyecanlıyım.
Zamanı
geri
sarmak gibi bir şey bu. Hep zaman bizi tüketecek değil
ya.
VEDAT: Arzu ile neden boşandınız, ne oldu…
ALPER:(üzgün)
Yürümedi
Vedat,
olmadı…
Zaman
sevgileri bile tüketiyor. Yapayalnız kalıyorsun.
VEDAT:(şaşırmıştır)yalnız mı kalıyorsun.
ALPER: Çokta yalnız sayılmaz. Ucuz bir pansiyon
buldum. Travesti arkadaşlarım var. Sabahları helva
ekmek çay, bana onlar bakıyor.
Vedat gülmektedir, birden aklına bir şey gelir heyecanlı şekilde aklına gelen’i
Alper ile paylaşır.
VEDAT: salonunda top oynayabileceğimiz koskoca bir
ev var bana kalan. Tek başıma sıkılıyordum zaten…
Alper çok mutlu olmuştur
ALPER:(heyecanlı)sen ciddi misin?
Vedat başını sallar…
Ali ve İsmail arkadaşlarının yanına doğru gelmektedir, yürürken kendi aralarında
konuşurlar. Ali beklemekte olan Alper ve Vedat’ı gösterir.
ALİ: Hah oradalar işte
İSMAİL: Kim onlar.
ALİ: onlarda alışverişe geldi.
Ali ile İsmail buluşma yerine varmıştır. Ali arkadaşlarına İsmail’i tanıtır.
ALPER:(sitemkâr) nerede kaldın sen.
ALİ: Üzgünüm biraz geç kaldım, ha bu arada bir
misafirimiz var İsmail. Siz ona kısaca kıro diyebilirsiniz.
Gülüşmektedirler el sıkışıp, tanışırlar… Alper yaslandığı korkuluktan doğrulur
ALPER: Pekâlâ İsmail üzerinde para veya kredi kartı var
mı?
İsmail cebinden para dolu cüzdanı çıkarır, gülerek Alper’e verir.
İSMAİL: Olmaz mı? ayıb ettin.
Alper şaşkın şaşkın cüzdan içindeki para ve kredi kartlarına baktıktan sonra
cüzdan’ı Vedat’a verir. Vedat cüzdan’a baktıktan sonra cüzdanı Ali’ye uzatır.
VEDAT: para var bunun üzerinde.
Ali İsmail ile konuşur.
ALİ: İsmail cüzdanı arabaya bırak.
İSMAİL: (şaşırmıştır)neden.
ALİ: Aldığın her şeyi biz ısmarlıyoruz.
İsmail şaşkındır, cüzdana bakarak aracına doğru ilerler. Gülüşen Ali Vedat ve Alper
İsmail hakkında konuşmaya başlar.
ALPER: Nereden buldun bunu.
ALİ: Kendisi kaşındı.
Vedat saatini kontrol ettikten sonra talimatları verir.
VEDAT:
Hepimiz
aynı
reyona
gitmeyelim.
Ben
şarküteri, Ali sen meyve sebze bakliyat, Alper sende
içecek reyonuna git ne bulursan al.
ALİ: İsmail?
VEDAT: oda temizlik reyonuna gitsin.
Yaklaşmakta olan İsmail görünür her kez giriş kapısına yönelir.
50.MARKET\İÇ-AKŞAM
Dört arkadaş alışveriş arabalarının başında gülüşmektedir. İsmail şaşkındır, Ali ona
gitmesi gereken yeri anlatır. Arabasını alan kendi mıntıkasına doğru gider. İsmail
Ali ile konuşur.
İSMAİL: Temizlik malzemesi, ne alayım.
ALİ: ne bulursan al.
Ali kendi mıntıkasına doğru hareket eder. İsmail şaşkın bakışlarla temizlik
reyonunu aramaktadır.
VEDAT-ŞARKÜTERİ
Vedat alışveriş arabasını yarıya kadar doldurmuştur. Onu peynir alırken görürüz
reyon elemanı ile konuşur.
VEDAT: en iyi peynirin hangisi abı
Görevli camekândan bir peynir çeşidini gösterir.
GÖREVLİ: çok taze, daha bugün geldi.
VEDAT: Tamam, ver o peynirden.
GÖREVLİ: Kaç kilo olsun.
VEDAT: Ver işte kafana göre dört kişiyiz.
Vedat zeytinlerin olduğu kısma doğru ilerlemektedir, görevli Vedat’a seslenir.
GÖREVLİ: Kaşar peyniri de istiyor musun?
VEDAT: Ver ondanda ver.
GÖREVLİ: Eski kaşar mı istiyorsun?
VEDAT:(gülerek
kaşar olsun.
zeytin
çeşitlerine
bakmaktadır)taze
ALİ-MEYVE SEBZE
Ali arabasını meyve ve sebzelerle doldurmuştur. Görevli Ali’ye eli ile market
içerisinde yer tarifi yapmaktadır. Ali gülerek görevlinin tarif ettiği yere doğru
gider.
ALPER-İÇECEK
Alper hayran bakışlarla arabası içerisindeki içeceklere bakmaktadır.
ALPER: Budur ya, cips ile kuruyemişi de aldık mı
tamamdır.
İSMAİL-TEMİZLİK
İsmail deterjanları, bezleri, süngerleri arabasına doldurmuştur. Kadın pedlerinin
bulunduğu alanda almak ile almamak arasında kararsız kalmıştır. Pedlerden birini
eline alır şaşkın şaşkın inceler.
İSMAİL:(gülerek)Ali ne bulursan al dedi alalım.
İsmail pedleri arabasının içene atmaya başlar. Bir kaç ped’i çantaya attıktan sonra
arabası ile ilerlemeye devam eder.
VEDAT-ALPER
Vedat ile Alper arabalarını ağzına kadar doldurmuştur. Kasaya doğru ilerlerken yan
yana gelirler. Alper Vedat’ın alışveriş arabasına bakmaktadır.
ALPER: desene bugün ziyafet var
VEDAT:(gülümser) öyle.
ALPER:(Alışveriş arabasını gösterir)içkiler benden.
VEDAT: iyi iş çıkarmışsın.
Gülerek kasaya doğru yolculuğa çıkarlar…
ALİ-İSMAİL
Ali arabasını doldurmuş İsmail’i aramaktadır, İsmail’i temizlik reyonunda yakalar.
İlk önce İsmail’in alışveriş arabasına bakar gördükleri onu baya şaşırtır.
ALİ:(çok şaşırmış) İsmail, kadın pedini ne yapacaksın
lan.
İsmail şaşırmıştır şaşkın bakışlarla doldurduğu arabaya bakmaktadır.
ALİ:(gülümser) yürü market kapanacak.
Arabalarını kasanın olduğu alana doğru sürerler.
VEDAT-ALPER-ALİ-İSMAİL\KASA
Vedat ile Alper arabalarını park etmiş beklemektedir. Yanlarına İsmail ile Ali’nin
aracı gelir. Alper İsmail’in alışveriş arabasını görünce çok şaşırır. Arabaya yaklaşıp
pedleri eline alır.
ALPER: Çüş ya oha…
Gülüşürler…
VEDAT: bırak şu kadın pedlerini, hadi gidelim.
Alper kendilerine doğru bakmakta olan güvenlikçileri gösterir.
ALPER: üç tane iri yarı güvenlikçi bizi bekliyor orada.
ALİ: Korkunun ecele faydası yok, beni takip edin.
Alper pedleri aldığı yere koyar. Arabaları kasanın önünde bırakıp çıkışa doğru
yönelir. herkez şaşkındır kasiyerler güvenlikler ve İsmail.
İsmail arkalarından seslenir.
İSMAİL: Hey kasa burada nereye gidiyorsunuz.
ALPER: kasada işimiz yok. Yürü hadi.
Son planda İsmail’in bakışları kalır, gitmek ile gitmemek arasında kalmış ne
yapacağını bilemez halde alışveriş arabalarına bakmaktadır.
51.DEPO\İÇ-AKŞAM
Mal yığınları arasında sinirli iki güvenlik görevlisi ve tartaklanan dört genç göze
çarpar. Yedikleri dayağa rağmen Vedat, Ali ve Alper’in keyifleri yerindedir
gülmektedirler. İsmail ise tırsmış vaziyette oturmaktadır. Güvenlikçilerden biri
Alper’e tokat attıktan sonra konuşur.
GÜVENLİK1:Hala gülüyorlar ya, oğlum dayak manyağı
yaparım sizi burada.
Ali Alper’e tokat atan güvenlikçiye bakmaktadır.
ALİ: Elleriniz dert görmesin.
Diğer güvenlik Ali’nin omuz bölgesine doğru sağlam bir yumruk atar.
GÜVENLİK2:Sus lan, kafanı kopartırım senin
VEDAT:(gülümser) Hayırlısı olsun.
GÜVENLİK1:Sayıyla
mı
gönderdiler
lan
sizi.
Cami
duvarına işeyen itin hikâyesini bilmiyorsunuz herhalde.
ALPER:(Gülerek)yok
bilmiyoruz
anlatsana
abi.
Ne
yaptınız ite.
GÜVENLİK1:Görürsünüz biraz sonra.
Ali Alper ve Vedat gülmektedir, İsmail’in cılız sesi duyulur.
İSMAİL: vallahi benim bir şeyden haberim yoktu abi…
Depoya üzerinde takım elbisesi ile müdür ve üçüncü güvenlikçide dâhil olur.
Güvenlikçi müdür’e bir şeyler anlatarak olay mahaline gelir.
GÜVENLİK3:İşte oradalar, malzemeyi alacak paramız
yok diyorlar.
Müdür depodaki dayakçı güvenlikler ile konuşur.
MÜDÜR: Çekilin şuradan.
Müdür Vedat’ın önünde durup Vedat’ a bakmaktadır.
MÜDÜR: Ne sanıyorsunuz lan kendinizi
VEDAT: Biz yüz bir dalmaçyalıyız, işeyecek duvar
arıyoruz.(alaycı) Eksiklerimiz var kusura bakmayın.
Ali ve Alper gülmektedir. Güvenlikler Vedat’a doğru saldırıya geçerler, müdür
güvenlikleri engeller.
GÜVENLİK3:Ulan ben senin…
MÜDÜR: Dur, ne yapıyorsun sen…
Müdür kenarda tırsıp oturan İsmail ile ilgilenir.
MÜDÜR: Oğlum, neye gülüyor bu arkadaşların manyak
mı lan bunlar.
İSMAİL: Bana cüzdanını bırak, biz ısmarlıyoruz dediler.
Müdür güvenliklerin yanına gider, İsmail’i gösterir.
MÜDÜR: Şunu bırakın gitsin.
Gülmekte olan Ali, Alper ve Vedat’ı gösterir.
MÜDÜR: Bunları da alın içeri götürün aldıkları malları
yerine
koysunlar.
Akşam
akşam
başımıza
bela
almayalım.
GÜVENLİKLER: emredersiniz.
Müdür dışarı çıkar güvenlik1 komutu verir.
GÜVENLİK1:(alaycı)Kalkın, sidikli köpekler. İşimiz var
sizinle.
Gülerek ayağa kalkan, sidikli köpekler kalır son planda.
52.ALIŞVERİ MERKEZİ ÇIKIŞ KAPISI-OTOPARK\DIŞ-AKŞAM
Güvenlik2 sinirli şekilde Vedat Ali ve Alper’i kapıdan dışarı doğru itekler.
GÜVENLİK2: bir daha sizi buralarda görürsem, üçünüzü
de Hadım ederim.
Alışveriş manyakları gülerek otopark’a doğru yürümektedir.
ALİ:(gülerek)karnıma
ağrılar
girdi
ya.(Vedat’a
bakar)siyah zeytinleri neden yeşil zeytinlerin içine
döktün.
VEDAT:(gülerek)ayıklamak
eğlenceli
olur
diye
düşündüm.
ALPER:(gülerek)zeytinleri ayıkladıktan sonra İsmail’in
pedlerini rafa dizdik ya orada koptum ben.
ALİ: İsmail ya, reklâmcı olsam onu ped reklâmında
oynatırdım.
VEDAT: güvenlikçide en çok ona şaşırdı zaten, lazımsa
hepsini götürün dedi.
Gülüşmeler…
Otoparkta Ali’nin aracının yanına gelirler…
VEDAT: Sıra kimde
ALPER: Ali de
VEDAT:(Aliye bakar)var mı aklında bir şey.
ALİ: Bulacağım bir şeyler, merak etmeyin.
El sıkışıp vedalaşırlar, Ali aracına binip uzaklaşır.
Alper’in telefonu çalar arayan annesidir.
ALPER:(Vedat’a bakar)Annem arıyor.
Vedat kaldırıma oturup Alper’in telefon görüşmesinin bitmesini bekler. Yorgun ve
bitkindir.
ALPER: efendim anne.
—DIŞSES—ANNE(Ağlamaktadır):Oğlum neredesin sen
ALPER: neden ağlıyorsun, bir şey mi oldu.
—DIŞSES—ANNE: boşanmışsınız, Arzu söyledi biraz önce. Biz
torun
beklerken siz boşanıyorsunuz, babana ne söyleyeceğim
ben şimdi.
Alper sıkıntılıdır tur atarak annesi ile konuşur, Vedat ise oturduğu yerden onu
izler.
ALPER: ben anlatırım. Üzülme sen.
—DIŞSES—ANNE: nasıl üzülmem oğlum, hani sen çok severdin
Arzu kızımı.
ALPER: İstemeye giderken böyle demiyordun, sana aklı
başında bir kız alalım, bu kız çok hoppa diyordun.
—DIŞSES—ANNE: olur mu oğlum, o nasıl söz öyle. Ben hep senin
mutlu olmanı istedim.
ALPER: Ben mutluyum anne, karışmayın bana rahat
bırakın beni. Arzu’nun anası bir yandan sen bir yandan
kafamı yediniz(bağırır) yeter ya.
—DIŞSES—ANNE: karın yanımda, ona söyleyeceğin bir şey var mı?
ALPER: selam söyle
—DIŞSES—ANNE: olur söylerim…
Alper telefonu kapatıp Vedat’ın yanına gider kaldırıma oturur sessiz ve üzgündür.
VEDAT: ne oldu
ALPER: Yok bir şey.
Vedat kolunu Alper’in boynuna atar.
VEDAT: emanetlere sahip çıkarsın sanmıştım. Sahip
çıkmadığın için kızdım da.( ayağa kalkar) Aileler her
şeyi bok ediyorlar değil mi. Suçlu sen değilsin aslında.
Sana kızmaya hakkım yok.
ALPER:(üzgün)Bazen konuşacak kelime bulamıyorum,
hatta küfür bile edemiyorum. Ağlamak istiyorum
ağlayamıyorum.
Anlatmak
istediğim
şeyi
nasıl
anlatayım sana.
VEDAT: ben anlıyorum seni…
53.VEDAT ODA\İÇ-AKŞAM
Oda içerisinde Vedat ve Alper’in gülüşme sesleri duyulur. Yatak üzerine oturmuş
albümdeki
resimlere
bakmaktadırlar.
Alper
gülerek
albüm
sayfalarını
çevirmektedir. Resimlerden birini Vedat’a gösterir.
ALPER: Şu tiryaki Zehra değil mi. ne komik kadındı.
VEDAT:(Gülümser)öyleydi rahmetli
ALPER:(Şaşırmıştır)öldü mü?
VEDAT: Ölmüştür herhalde, günde üç paket sigara
içerdi.
ALPER:(gülümser)evini
sigara
ile
doldurmuştuk.
Hatırlıyor musun?
VEDAT: hatırlıyorum, neredeyse bizi öldürecekti.
ALPER: Zehra bana sigara aldırırdı.(gülerek)El titremesi
ve nikotin krizi nedeniyle sigaradan artan para, hep
bende kalırdı.
VEDAT:(gülümser)rüşvetçi,
evden
ekmek
arası
bir
şeyler getirmek için benden de az para almadın.
ALPER: hani betona oturup tıkınırdık ya. O tadı en lüks
lokantalarda alamıyorum. Ekmeğin arasına koyduğum
birkaç domates bile çok lezzetliydi.
Alper albüm’ü kapatıp ayağa kalkar. Odada albümü bırakabileceği bir yer arar,
masaya bırakmak üzeredir masadaki mektupları görür eline alır.
VEDAT: evet çok güzeldi.
ALPER:(şaşkın)senden mektup almayalı çok zaman oldu.
Ne zaman yazdın bunları.
Vedat telaşlı şekilde ayağa kalkıp mektupları alır.
VEDAT: yeni yazdım ama saklaman lazım. Zamanı
gelince okursun.
ALPER: ne zaman.
VEDAT: Sadece sakla…
Vedat mektupları Alper’e verir. Alper üzerinde Ali yazan mektubu gösterir.
ALPER: Ali?
VEDAT: Onunkini de sen sakla.
Alper şaşkın bakışlarla elindeki kapalı mektup zarflarına bakmaktadır, düşüncelidir
Vedat’ın ne demek istediğini anlayamamıştır.
54.ŞİRKET\İÇ-GÜN
Görüntü Alper’in masasındaki mektuplarla başlar. Üzerlerinde Ali ve Alper yazan
zarflar masanın ortasında durmaktadır. Alper ise arkasına yaslanmış ellerini
başının arkasına almış mektuplara bakmaktadır. Sessiz ve düşüncelidir.
—İÇSES—ALPER: Meraktan çatlayacağım şimdi ha, ne yazıyor bu
mektuplarda.
Zuhal elinde evraklarla Alper’in önünden geçmektedir. Gülümseyerek, mektuplara
dalıp gitmiş Alper’in masasına yaklaşır. Elindeki zarfları masaya bırakır.
ZUHAL: bunlarda sana gelmiş
ALPER:(Ayılır)ne getirdin yine.
ZUHAL: Kataloglar sende birikiyormuş diye duydum
ALPER:(gülümser)ben katalog biriktirmem.
Zuhal bıraktığı zarfları almak için masaya uzanır.
ALPER: Kalsın bırak.
ZUHAL: iyi sen bilirsin.
Zuhal koridor yönünde ilerlemektedir, arkadan Alper’in sesi duyulur.
ALPER: Sağ ol
Zuhal arkasına döner şaşırmıştır, Alper’i görüp gülümser. Görüntü Alper’e
yöneldiğinde zarf parçalayan bir canavar ile karşılaşırız. Zuhal’in bıraktığı zarfları
darmadağın etmiştir. Birer birer zarfları yırtar. Katalogları ve faturaları ayrı
yerlerde istifler. Zarfları da yerlere oraya buraya atar.
Alper önündeki zarflardan birini açar, çıkan katalogu inceler.
ALPER: bıktım bu yalakalardan, Kâğıt israfı şu hale bak
Katalog’u masaya bırakır, Başka bir zarf açar. Çıkan faturadır.
ALPER: fatura benim işime yaramaz.
Elindekini faturalar için gözünü kestirdiği yere bırakır
Alper tekrar bir Zarf açar içinden çıkanı inceler
ALPER: bu ne, siktir et çöp.
Çöp olarak nitelendirdiği evrak’ı Katalogların içine bırakır. Yeni bir Zarf açar.
ALPER: fatura, geç şuraya.
Faturaların üzerine koyar
Görüntü
Alper’in
etrafındaki
çalışanları
gösterir.
Hepsi
gülerek
Alper’i
seyretmektedir. Alper parçaladığı zarflara devam eder. Birden gözüne masadaki
Vedat’ın mektupları çarpar. Eline alır yan tarafındaki kilitli çekmeceye koyar.
Zarfları parçalama işine kaldığı yerden devam eder. Kategorilerine ayırdığı
evrakları üst üste dizer. Zuhal tekrar Alper’in önünden geçmektedir.
ALPER: Şiştt, baksana
ZUHAL: Ne var, ne istiyorsun
Alper faturaları uzatır.
ALPER: Şunları muhasebeye götürür müsün?
ZUHAL:(Şaşkın)sen neden götürmüyorsun
ALPER: Eski karım orada çalışıyor ve ben onunla
Karşılaşmak istemiyorum. Bir üst kata çıkmak seni
yorar mı?
ZUHAL: iyi ver.
Zuhal faturaları alıp uzaklaşırken Alper katalogları çöpe doldurur. Masası işe
yaramaz bir evrak dışında, tertemiz olmuştur. Son kalan kâğıdı top haline getirip
karşı masaya fırlatır. Yere eğilip pislik kalmadığını kontrol ettikten sonra gayet
huzurlu şekilde kafasını kaldırır. Kafasını kaldırdığı anda etraftaki masalardan
kendisine doğru kâğıt topları yağmaya başlar.
ALPER:(Gülerek)durun
atmayın
lan.(etraftaki
kâğıt
toplara bakınır) Bak ya etrafı bombok ettiniz, daha yeni
temizlemiştim. Şuraya bak yaaa.
Kâğıtları Atanlar Alper’e bakarak gülmektedir…
55.VEDAT BALKON\İÇ-GÜN
Balkondaki masa ve yüzünü masaya koyup uyumakta olan Vedat görünür. Güneş
ışınları bütün şiddetiyle Vedat’ın gözlerine düşmektedir. Güneş ışınlarından
rahatsız olan Vedat gözlerini açar.
Flashback in
56.DOKTOR ODA\İÇ-GÜN
Doktor Metin masasında oturmaktadır. Kapı açılır Vedat odaya girer. Doktorun
karşısına oturur.
METİN: Nasılsın Vedat.
VEDAT: İyiyim desem, anlamı olacak mı?
METİN: Bir sıkıntın mı var, ne oldu.
VEDAT: Ben hastanede yatmak istemiyorum.
Doktor önündeki evrakları karıştırır, aradığı raporu evrak yığınları arasında
bulmuştur. Evrakı inceler.
METİN:
sadece
iki
aydır
buradasın.(gülümser)
Bakıyorum da hemen bıktın bizden.
VEDAT: sizle bir ilgisi yok, sıkılıyorum burada.
Metin elindeki evrakı Vedat’a uzatır.
METİN: raporunu incelemek ister misin?
Vedat üzerinde kendi resmi bulunan raporu dikkatle inceler.
VEDAT: Kronik Myelositer lösemi. Ben sadece lösemi
sanıyordum,(alaycı) birde myelosit çıktı başımıza.
METİN: biz Kısaca KML diyoruz. Biliyor musun, Senin
yaşlarındaki
insanlarda
çok
sık
rastlamıyoruz
bu
hastalığa.
VEDAT: ne olacak şimdi.
METİN: ilaç tedavisine devam ediyoruz, ayrıca anne ve
babandan örnekler alıp incelememiz gerekiyor.
VEDAT: İyi ya söylediğin gibi olsun.
METİN: Haftada üç gün hastaneye gelmeyi garanti
ediyorsan seni serbest bırakabilirim.
VEDAT:(Gülümser)olur gelirim.
METİN: Yolumuz uzun, çok işimiz var Vedat.
Vedat kafasını sallar…
Flashback out
57.VEDAT BALKON\ İÇ\DIŞ-GÜN
Bağrışan gülüşen çocuk sesleri duyulmaktadır. Vedat masadan kafasını kaldırır.
Çocuk seslerinin kaynağını aramaya başlar. Ayağa kalkar balkon demirlerine
yaslanıp bina önünde koşuşturan çocukları izler. Gülümsemektedir. Görüntü
yavaşça çocukların olduğu yere yönelir. Birbirlerini kovalayan çocukların arkasında
görüntü kaybolur.
58.KAPALI HAVUZ\İÇ-GÜN
Harun ile Özgür havuz kenarında koşmaktadır, arkalarında ise onları kovalayan
Alper ve Vedat görünür. Kovalayanlar kaçanlar hepsi gayet neşelidir. Vedat
Özgür’ü yakalamıştır. Özgür Vedat’ın kolları arasında çırpınmaktadır.
ÖZGÜR:(bağırır)Abi atma ya, burnuma, kıçıma orama
burama su kaçıyor…
VEDAT:(güler)Alper ile fazla takılma, iki saatte kanına
girmiş senin.
Havuza iyice yaklaşırlar
ÖZGÜR:(bağırır)imdatttt, help ulan help.
Vedat acımadan çocuğu havuza fırlatır, Alper’in bağırma sesleri duyulur. Vedat’a
doğru koşmakta olan Harun’u gösterir.
ALPER:(bağırır)Vedat yakala şunu geliyor.
İki ateş arasında kalan Harun kendini olayların akışına bırakır. Kollarından Alper
bacaklarından Vedat tutar. Başlarlar çocuğu sallamaya
ALPER-VEDAT: Birrrrrr, ikiiii, üççççç
Harun’u suya fırlatırlar. Kendi aralarında güç savaşı yapmaktadırlar. İki arkadaş
havuz kenarında güreşircesine boğuşur.
VEDAT: Oğlum dur boynumu kopartacan ayı.
ALPER: Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyecen.
VEDAT: Ahh, lan dayı dursana.
ALPER: Formdan düşmüşsün Vedat,
VEDAT: yapma ulan, atarsan bozuşuruz ha.
Alper gülerek, Vedat’ı suya fırlatır. Arkadan gelen Özgür Harun ikilisi Alper’i suya
itekler. Son planda çocukların gülüşü görünür.
Havuzun diğer köşesinde ayaklarını suya sokmuş suyla oynamakta olan İsmail ile Ali
görünür. İsmail küskün ve nazlıdır, Ali onu avutmaya çalışır.
ALİ:(Sinirli)İsmail
yeter
artık,
hiç
mi
şakadan
anlamazsın sen ya.
İSMAİL:(küskün)Siz hepiniz manyaksınız, Market sapığı
mısınız oğlum siz. Almayacağınız şeyleri niye arabalara
dolduruyorsunuz.
ALİ: bu bir oyun, neden anlamıyorsun. Kötü bir
niyetimiz yoktu.
İSMAİL: öyle oyun mu olur, adamlar sizi dövdükçe
hoşunuza gidiyordu. Siz kafayı yemişsiniz.
Ali sinirden elini havuzdaki sulara vurmaya başlar.
ALİ: Yeter ya! İsmail, ister inan ister inanma sana son
kez anlatıyorum. Oyunun kuralları gayet basit. Guruba
dâhil olan herkes sıra ile bir hinlik düşünür, hep
beraber gidip planı uygularız. Bu senelerdir böyle.
Bizimle isen gelip uygulayacaksın başka çaresi yok.
İsmail kendilerine doğru yaklaşmakta olan Alper ve Vedat’a bakar, sonra Ali ye
döner.
İSMAİL:(gülümser)sıra kimde.
ALİ: ha şöyle ya.
Vedat ile Alper yaklaşmıştır, Ali Alper’e seslenir.
ALİ: Alper sıra bende miydi?
ALPER: evet sıra sende, bulamadın mı hala bir şey.
ALİ: yok bulamadım daha.
VEDAT:
Sigara
içmeye
gidiyoruz,
döndüğümüzde
bulmuş ol.
Gülüşürler, Ali düşüncelere dalmıştır. İsmail, Vedat ve Alper’in arkasından seslenir
İSMAİL: Bekleyin bende geliyorum
Vedat ile Alper gülümseyerek İsmail’in yanlarına gelmesini beklemektedir. ismail
yanlarına geldiğinde Alper bir soru sorar.
ALPER: İsmail
İSMAİL: Efendim
ALPER: o kadar çok ped’i niye aldın sen, ne yapacaktın
onları.
İSMAİL:(Gülerek)bilmiyorum,
paketleri
görünce
dayanamadım…
Gülüşürler…
VEDAT:(gülümser) eline sağlık iyi alışveriş yapmışsın.
Kapı yönüne doğru gülerek yürümektedirler… Görüntü düşüncelere dalıp gitmiş
Ali’ye yönelir. Ali suyun içinde düşünmektedir. Su üzerinde parmaklarıyla ufak
dalgacıklar oluşturur. Etrafa bakmaya başlar sığara içilmesi için dışa açılan kapıya
bakar. Havuza bakar, havuzun etrafına bakar. Birden suyun kaldırma kuvvetini
bulmuş Arşimet gibi buldum buldum diyerek havuzdan dışarı fırlar.
59.KAPALI HAVUZ KAPI ÖNÜ\DIŞ-İÇ-GÜN
Alper ile İsmail kapı önünde sigara içerken, Vedat yere uzanmış güneşli havanın
tadını çıkarmaktadır. Birden kapı açılır Ali heyecanlı bir şekilde dışarı çıkar.
ALİ: Buldum.
İSMAİL: ne buldun, hayırdır
ALPER:(Gülerek)suyun
kaldırma
kuvvetini
yeniden
keşfetti herhalde. Helal olsun sana.
ALİ: Öyle değil ya
Vedat yatmakta olduğu zeminden kalkıp arkadaşlarının yanına gider.
VEDAT: durma anlat hadi.
ALİ:(Heyecanlı)yarın havuzun kadınlar günü, şişman ve
çirkin bir sürü kadın, yarın bu havuzda yüzüyor olacak.
VEDAT: Heyecanlandım be.
ALPER: eee,
Ali çok heyecanlıdır kapıyı açar
ALİ: Hadi gelin içeri.
Merakla içeri girerler kapı kapanır.
Son planda dört gencin havuz etrafında yürüdüğünü görürüz, Ali hararetli şekilde
kafasında oluşturduğu planı anlatırken, diğerleri gülerek Ali’yi dinler.
60.KAPALI HAVUZ\DIŞ-GÜN
Aynı havuz kapısını görürüz, kapalı haldedir. Kapının biraz ilerisinde yerde bir
adet bisiklet durmaktadır. Ali yerde bir şeyler aramaktadır, yerden bulduğu büyük
bir taşı eline alır. Vedat ile Alper bisikletlerinin üzerinde gayet mutludur. Ali
elindeki taş ile onların yanına gelir.
Vedat saatine bakar.
VEDAT: Nerede kaldı bu İsmail
ALİ: gelir şimdi, trafiğe takıldı herhalde.
ALPER: Hadi ya, aç şu kapıyıda dalayım içeri.
ALİ: Sabret biraz, Çok güzel olacak…
Gülüşürler, görüntü havuz mıntıkasına girmiş olan İsmail’i gösterir. İsmail olayı
abartmış haldedir. Kafasında kaskı dizinde dizlikleriyle bisiklet yarışına girecekmiş
gibi bir hali vardır. Ciddi surat ifadesi ile gayretli gayretli pedalları çevirmektedir.
Ali yaklaşmakta olan İsmail’i görür.
ALİ: Hah geldi işte.
ALPER:(Şaşırmıştır)Armstrong teşrif etti sonunda.
VEDAT:(Şaşkın)bu ne ya…
İsmail bisikletleri üzerinde beklemekte olan arkadaşlarının yanına gelmiştir.
ALPER: yarışa hazır mısın? İsmail
İSMAİL: tozunu attıracam vallaha,(Ali’ye bakar)hadi aç
şu kapıyı
VEDAT: Başlayalım o zaman…
Her kez yerini alır Ali gülerek havuzun kapısını açar. Elindeki taşı kapının önüne
bırakır. Yerdeki bisikletini kaldırır üzerine oturur. Gülerek arkadaki arkadaşlarına
baktıktan sonra var gücüyle pedal çevirmeye başlar. Diğerleride gülerek peşinden
gider.
61.KAPALI HAVUZ\İÇ-GÜN
İçerde çığlık atan oraya buraya kaçışan kadınların sesleri duyulur. Bisikletliler ise
gülmektedir. Ali en önde diğerleri onun arkasında pedal çevirmektedirler.
ALİ:(bağırır) Çekilin önümden yağ fıçıları.
ALPER:(bağırır) yerler kayıyor.
Görevli kadının çaldığı düdük sesleri duyulur. Her taraftan bağıran çığlık atan
kadın sesleri duyulmaktadır. Havuzun içindeki kadınlar ise şaşkın bakışlarla
bisikletçileri seyretmektedir.
VEDAT:(bağırır)Teyze çekil ezileceksin,(ses tonu artar)
hey çekil önümden.
Vedat Orta yaşlarda bir kadının tam yanından geçer kadın korku içerisindedir.
TEYZE: hay Allah sizi kahretmesin. Bisiklet sürecek
başka yer kalmadı mı?
Gayet
neşe
içerisinde,
havuz
içerisinde
planladıkları
bir
tam
turu
tamamlamıştırlar. Ortalık talan olmuş, en arkada ise İsmail bisikletiyle artistik
hareket yapmaktadır. Girdikleri kapıya yakın bir yerden İsmail’in gelmesini
beklemektedirler.
ALİ:(bağırır)hey İsmail gelsene, bak salağa ya.
ALPER:(alaycı) hareketlere bak, hey aslanım benim.
Vedat gözleri ile İsmail’in peşinden koşan kadını takip etmektedir.
VEDAT:(şaşkın)ne yapıyor bu kadın.
Düdük çalan kadın İsmail’in bisikletinin peşinden koşarken, İsmail havuza yakın
kenar bölgede pedal çevirmektedir. Kadın İsmail’e iyice yaklaşır İsmail’in sırtına
yumruk atar. Dengesini kaybeden İsmail bisikletiyle birlikte havuzun içine düşer.
Son planda şaşkın bakışlarla havuzu izleyen Ali Alper ve Vedat görünür.
ALPER:(şaşkın) kıro düştü.
ALİ:(şaşkın) haydaaaa.
VEDAT:(telaşlı) Ne bakıyorsunuz, hadi gidelim.
Girdikleri kapıya doğru var güçleri ile pedala basarlar.
62.HAVUZ YAKINI BETON ZEMİN\DIŞ-GÜN
Bisikletlerini yere gelişigüzel fırlatmış, beton zemine oturup kahkahalarla
gülüşmekte olan Alper Vedat ve Ali görünür. Üçüde çok neşelidir.
ALPER:(Gülmekten zorlukla konuşur)İsmail, yaptın lan
yine yapacağını.
VEDAT:(kahkahalarla gülmekte) İsmail havuza uçtu.
ALİ:(Gülerken gözünü ovuşturur)susun ya, gözümden yaş
geldi.
VEDAT: Nasıl kaçışıyorlardı ama.
ALPER: kadınlar dünyaya viyaklamak için gelmiş zaten.
Sesleri hala kulaklarımdan gitmedi.
ALİ: zamanda geriye gittim resmen. Bir an için Rüstem
amcanın gelip bize güldüğü gün aklıma geldi.
ALPER: Ha, şu asfaltın içine girdiğimiz gün.
VEDAT: koskoca Mahallede şakadan anlayan tek insan
Rüstem amcaydı. Hepimizi severdi o.
ALİ: Bayramlık elbiselerle kömürün içine girdiğimiz
günü
hatırlıyor
musunuz?
Hani
Üstümüz
başımız
mahalleye
kömür
perişan olmuştu.
ALPER:(gülümser)bayram
günü
gelmiş, ne yapsaydık yani.
Gülüşürler…
ALİ: Rüstem amca engel olmasaydı, babam döverek
öldürecekti beni.
Vedat düşüncelere dalmıştır… Birden aklına bir şey gelir ayağa kalkar.
VEDAT: her bayram mezarına gidiyorum. Var mısınız?
Bugünde gidip ziyaret edelim rahmetliyi.
ALPER: Rüstem amcanın mezarı mı? Nerede yatıyor o.
VEDAT: çok uzak değil, bisikletle yarım saatte gideriz.
Ali ayağa kalkar
ALİ: hadi gidelim.(Alper’e bakar bağırır)kalk lan.
Ali elini uzatır Alper’i çekip ayağa kaldırır.
63.CADDE İSTANBUL\DIŞ-GÜN
Arabalar arasında arka arkaya ilerlemekte olan üç bisikletli görünür. Gülüşerek
pedal çevirmektedirler.
64.MEZARLIK\DIŞ-GÜN
Rüstem’in mezarının başında Ali ve Alper ellerini açıp dua etmektedir. Vedat ise
elindeki suyu mezara dökmek ile meşguldür. Arka plandaki Ali ve Alper’in dua
etme işi bitmiştir. Ali, Alper’in kulağına doğru eğilip bir şeyler söyler.
ALİ: Sıra sende.
ALPER:(Şaşırır)Ruhlar
âleminde
şeytandan
şarkılar
söylüyorsun,(ses tonu yükselir)Çarpılacaksın deyyus.
ALİ:(Vedat’ı görür)ne oluyor buna
Birden ikisi de birkaç metre ilerdeki Vedat’a bakar. Vedat kanayan burnunu
tutmaktadır. Hemen onun yanına giderler.
ALPER: Vedat ne oldu, iyi misin?
ALİ: Burnun kanıyor.
VEDAT:(Eline bulaşmış kana bakar)iyiyim ben bir şey
yok.
Ali ve Alper tuhaf bakışlarla Vedat’a bakmaktadır.
VEDAT: bakmayın bana öyle, gerçekten iyiyim ben.
Güneşte çok kaldık ya ondan oldu herhalde.
Ali Vedat’ın elindeki su şişesini alır.
ALİ: Aç avucunu
Ali Vedat’ın avucuna su dökmektedir
ALPER: İyice yıka elini yüzünü, kan gövdeyi götürecek
yoksa.
VEDAT: amma abarttınız ha, bir şey yok hadi gidelim.
Vedat önde diğerleri arkada bisikletlerini bıraktıkları yere doğru yürürler.
65.HASTANE BAHÇE-DIŞ GÜN
Vedat bahçedeki banklardan birinde oturmaktadır. Önünden geçen simitçiden bir
simit alır. Ufak parçalara böldüğü simit kırıntılarını biraz ilerisindeki kuşlara
fırlatır. Şaşkın bakışlarla aç güvercinleri izlemektedir.
—İÇSES—VEDAT: açlara bak, hiç doymuyor bunlar.
Biraz ileride bir bayan bir erkek Doktor Vedat’ı izlemektedir. Gülerek Vedat’ın
yanına gelirler.
AYSEL: nasılsın Vedat.
VEDAT: İyi
METİN: Kuşları mı besliyorsun.
VEDAT:
Ben
kuşları
severim,
Rıdvan
adında
kanaryam vardı.
Metin ile yanındaki Bayan Doktor Vedat’ın oturmakta olduğu banka oturur.
AYSEL: Hmmm güzelmiş, ne oldu Rıdvan’a
VEDAT: Bilmiyorum, Gebermiştir herhalde.
METİN:(gülümser)Ex oldu desen daha doğru olur.
bir
Aysel Vedat’ın elindeki simit’i gösterir.
AYSEL: bir parçada bana verir misin?
Vedat elindeki simitten bir parça Aysel’e verir. Aysel kopardığı parçaları Vedat
gibi kuşlara atar.
METİN: Eee, anlat nasıl gidiyor.
VEDAT:(ağlamaklı)Sürekli burnum kanıyor, koşarken
zorlanıyorum.(ses
tonu
yükselir)Koşamazsam
nasıl
başımı belaya sokabilirim. Koşamıyorum ben.
METİN: bunları daha öncede konuştuk Vedat, iç
organlarını zorlamamalısın.
VEDAT: Ne yapayım dalağım büyüdü diye koşmayım mı
ha.
METİN: kendini zorlama.
Vedat ayağa kalkar
VEDAT: Rıdvan ile buluşmamıza az kaldı, onun yanına
Dörtnala koşarak gideceğim. Tıpkı bir at gibi.
Bayan doktorun gözleri dolmuştur.
METİN: Hala bir şansımız var.
VEDAT:(sinirli)Birkaç bin kilometre ötede ilik var, bizde
para yok. Ne işe yarar ki.
METİN: Bulunur elbet, sen koşmaya devam et, ama
yavaş koş kendini yorma.
VEDAT:
Olur,
sen
hep
doğruları
söylersin
zaten.(alaycı)neden, çünkü bıyığın yok.
AYSEL: Görüşürüz Vedat kendine iyi bak.
Vedat yanlarından ayrılır, İki Doktor Vedat’ın arkasından bakmaktadır.
AYSEL: onu hastanede tutmaman doğru mu?
METİN: Hastaneye yattığı İki ay boyunca sürekli kötüye
gitti. Şimdi ise hiç olmadığı kadar iyi.
AYSEL: İnatçı biri, direniyor değil mi?
METİN: Bilemiyorum, her şey ile dalga geçiyor…
Son planda simit parçalarına saldıran kuşlar kalır.
66.ŞİRKET İÇ-GÜN
Alper üzerinde genel müdür yazan kapının önündedir. Kapıyı tıklatır içerden gel
sesi gelir. Ürkek bir ifade ile içeri girer. İki elini birleştirip ezik pozisyonunu
aldıktan sonra, patronunun söyleyeceklerine odaklanır.
ALPER: buyurun beni çağırmışsınız.
MÜDÜR: hoş geldin Alper, nasılsın
ALPER: İyidir. Siz nasılsınız
MÜDÜR: sana bazı sorularım olacak.
ALPER: sizi dinliyorum efendim.
MÜDÜR: Bu şirkette neden her kez senden şikâyetçi bir
de sana sormak istedim. Anlat bakalım seni dinliyorum.
Alper ezik pozisyonunu hiç bozmadan düşüncelere dalıp gitmiştir.
ALPER:(telaşlanır)kim şikâyetçi, ben kimseye bir şey
yapmadım ki.
MÜDÜR: şikâyetler yalnız bu bina içerisindekilerden
olsa
yine
iyi.
Mal
aldığımız
satıcılar,
aracılar,
toptancılar hepsi senden şikâyetçi. Adamlara Küfür
ediyormuşsun.
ALPER:(düşünür)hmm, haklısınız arada sırada ağzımdan
küfür kaçabiliyor. Arayıp hepsinden özür dilerim.
MÜDÜR: Zuhal hanımdan da özür dile. Kalbini kırmışsın.
ALPER: Olur emredersiniz
Alper aynı eziklikle kapıdan çıkmak üzeredir. Müdür arkasından seslenir.
MÜDÜR: Bir daha böyle şeyler duymayım, bizim
organizasyon yapımızda kibarlık ve nezaket esastır.
—İÇSES—ALPER: hassiktir…
Alper ezik büzük şekilde kapıdan dışarı çıkar.
67.ALİ’NİN OTURDUĞU BİNA\İÇ-GÜN
Binanın dış kapısı açılır. Ali yorgun ve düşünceli halde binaya girer. Bina
ışıklandırmasının düğmesine basar. Bir kat yukarıdaki evine gitmek için
merdivenleri tırmanmaktadır. Tozlanmış merdiven korkuluklarına elini sürerek,
merdivenleri ağır ağır tırmanır. Daire kapısının önünde durup anahtarı çevirir.
Açtığı kapıdan geldiği yöne doğru derin düşüncelerle bakmaktadır. Yıllar önceki
Alper’in arkasından baktığı an, gözünde canlanır. Merdivenlerden inmekte olan
Alper’i görür. Kapıyı kapatır.
Flashback in–14 yıl önce Vedat’ın taşınma günü
68.ALİ EV\İÇ-GÜN
Ali kapının önündedir, Aynı evin koridorlarında yürür. Sessizce annesi ile ablasının
konuşmakta olduğu salona doğru ilerler. Salon kapısının önüne geldiğinde, annesi
ile ablasını pencere arkasında, dışarıdaki taşınma olayını izlerken bulur.
Konuşulanlar Ali’yi derinden yaralar.
ANNE: hani Ali nerede, Vedat ile vedalaşmayacak mı?
ABLA: kapıda arkadaşı ile konuşuyor.
Anne Dışarıda kamyonun yanında beklemekte olan Vedat’ı gösterir.
ANNE: yazık şu çocuğun haline bak, çanta gibi
yanlarında taşıyorlar. İlgilenmeyeceksiniz madem, niye
alıyorsunuz elin çocuğunu.
ABLA: Yetimhaneden mi almışlar onu.
ANNE: hıı geldiğinde çok ufaktı.
ABLA: Ali’ye söylesek mi. Baksana taşınıyorlar zaten.
ANNE:(telaşlı)Aman kızım sakın Ali’ye bir şey söyleme.
Hemen gidip Vedat’a yetiştirir. O çocuğun sağı solu
belli olmaz, öğrenirse ateşe verip yakar bunları
alimallah.
Arka tarafta kapının kenarında Ali ağlamaktadır, gözlerini ovuşturarak kapıya
doğru ilerler.
Flashback out
69.ALİ EV\İÇ-GÜN
Aynı ev, evdeki mobilya ve eşya değişimleri göze çarpar. Duvarın rengi, halılar her
şey değişmiştir. Ali vitrinde duran açık plaket’e bakmaktadır. Gidip vitrin
içerisindeki plaket’i alır. Evdeki beton zemin’e sırtı duvara gelecek şekilde oturur.
Elindeki plaket’i incelemektedir.
Flashback in–14 yıl önce taşınma sonrası
70.BİNA ÖNÜ BETON ZEMİN\DIŞ-GÜN
Vedat gittikten sonra Ali ve Alper bina önündeki beton zemine oturmuş
konuşmaktadır. Ali’nin elinde aynı plaket vardır.
ALİ:
sana
bir
sır
vereceğim,
ama
Vedat’a
söylemeyeceğine yemin et.
ALPER:(Ali’nin elindeki plaket’e bakar)satacak mısın lan
onu.
ALİ: Yok satmam. Başka bir şey söyleyeceğim.
ALPER: iyi söyle hadi.
ALİ: yemin et.
ALPER: Söylersem Allah belamı versin. Yemin ederim
Vedat’a söylemeyeceğim.
Ali plaket’e bakarak ağlamaktadır, Alper çok şaşırır…
ALPER: karı gibi niye ağlıyorsun, söylesene ulan.
Ali hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır…
Flashback out
71.ALİ EV-İÇ\GÜN
Ali oturduğu yerde kaskatı kesilmiştir, boş bakışlarla plaket’e bakmaktadır.
Sessizliği çalan telefon sesi bozar. Arayan İsmail’dir.
ALİ: ne istiyorsun İsmail.
—DIŞSES—İSMAİL: üyelik kartımı iptal ettiler. Ne yapacağız şimdi
ALİ: hiç sırası değil İsmail. Başka zaman bakarız.
—DIŞSES—İSMAİL: ne oldu, hayırdır. Sesin kötü geliyor.
ALİ: yok bir şey. Sonra konuşuruz kapatmam lazım.
—DIŞSES—İSMAİL: Ha bir daha şaka yaparken beni Sakın
çağırmayın,
başıma
gelmeyen
kalmadı
sizin
yüzünüzden ya. Havuzdan da kovdular.
Ali telefonu kapatıp yan tarafına fırlatır. Elindeki plaket ile vitrinin olduğu yer
yönelir. Açık pozisyonda aldığı plaket’i kapalı halde vitrine bırakır.
72.ŞİRKET YEMEKHANE\İÇ-GÜN
Arzu ve Zuhal, ellerine dolu tabldotları ile Alper’in oturup yemek yemekte olduğu
masanın tam karşısına oturur. Alper’e bakarak gülmektedirler.
ZUHAL: Benden özür diledi inanabiliyor musun?
ARZU:(şaşkın)kulaklarımla duymadan inanmam.
ZUHAL: özür dilerken bile sanki küfür eder gibiydi.
ARZU: onun ilginç bir felsefesi var. Yenilgiyi asla kabul
etmiyor. Hayatı boyunca sadece doğarken ağlamış
birinden bahsediyoruz.
ZUHAL:(şaşırmıştır)sen ciddi misin?
ARZU: Alper’i uzun süredir tanıyorum, onu ağlarken hiç
görmedim.
Görüntü tıkınmakta olan Alper’e döner. Karşı masada kendisine bakıp gülüşen Arzu
ve Zuhal’e gıcık olmuş bir yüz ifadesi vardır. Sinirli sinirli kafasını sağa sola sallar.
—İÇSES—ALPER: şu hale bak milletin maskarası olduk.
Alper düşüncelere dalmıştır. Önündeki sulu yemekte kaşığını gezdirir. Alper’in
bakışları birden, Yan masasında elindeki zarftan para çıkartıp sayan şirket çalışanı
Ercan’a takılır.
ALPER(zarf’ı gösterir)maaşları dağıtıyorlar mı bugün.
ERCAN: yok be abi, avans, çektim.
Alper’in bakışları masada duran zarfta kalmıştır, Birden asık yüzü güler, gözünde
bir pırıltı belirir.
ALPER:(gülerek) Buldum.
ERCAN: ne buldun.
ALPER:(boş zarf’ı gösterir)sana lazım mı? O zarf.
ERCAN:(zarfı alper’e verir)al senin olsun.
Alper Ercan’dan aldığı zarf ile apar topar masadan kalkar, karşı masaya doğru bir
bakış atar.
—İÇSES—ALPER: Gülün siz gülün son gülen iyi gülermiş.
Alper hızla yemekhaneden çıkar…
73.ŞİRKET İK\İÇ-GÜN
Şirketin insan kaynakları bölümünde birkaç masalık mekânda oturan bir erkek
görünür. İşi gücü olmadığı için bilgisayar başında Chat yapmaktadır. Alper içeri
girer. Yavaşça çaktırmadan bilgisayar başındaki adamın başına dikilir.
ALPER: Ne haber tilki.
Tilki ürkmüştür, hemen açık pencereleri kapatmaya çalışır.
TİLKİ: Benim bir adım var. Hay kafama sıçayım, sana
nereden gösterdim mesengerde yazıştığım karıları.
ALPER: Oğlum karılara lafım yok ki. İnsan tilki lakabını
kullanır
mı
internet
âleminde.
Chat
yapmaktan
soğudum şerefsizim.
Tilki ayağa kalkar çalışıyormuş gibi yapmaktadır, sağa sola gider dosya açıp
kapatır. Alper de peşinde dolaşır.
TİLKİ: niye geldin, sülalende işsiz kalan biri mi var
yine.
ALPER: Yeter ya, amcamın oğlu, eski karım hepsi
sayemde iş güç sahibi oldu. Senden başka bir ricam var
TİLKİ: çabuk söyle işim gücüm var.
ALPER: Şu Zuhal hanım var ya, onun ev adresini
isteyecektim.
TİLKİ:(Şaşırmıştır)daha yeni boşandın, bu ne hız.
ALPER: Yok be öyle değil, çiçek yollayacağım özür
dilemek için.
TİLKİ: ha tamam o zaman, ben sana mail atarım.
ALPER: Çabuk ol, acil lazım. Bu işin bugün bitmesi
lazım.
TİLKİ: tamam dedik ya
Alper Gülümseyerek tilkinin yanağından makas alır
ALPER: Aslanım tilki be
TİLKİ: Karar ver ulan aslan mı tilki mi, hayret bir şey ya
Alper gülerek insan kaynakları bölümünden ayrılır.
74.ŞİRKET\İÇ-GÜN
Alper masasına oturmuş, önündeki boş sayfalara bakmaktadır. Kalem’i eline alır.
Bir şeyler yazmaya çalışır fakat yazamaz.
—İÇSES—ALPER: sevgili hanım Zuhal,
ALPER: olmaz
—İÇSES—ALPER: Zuhalciğim
ALPER: yok ya bu hiç olmaz
—İÇSES—ALPER: kız Zuhal ne yaptın, nasılsın anan baban nasıl.
ALPER: iğrenç.
Karşı masadaki çalışanlar Alper’e bakıp gülmektedir.
NAZLI:(Alper’i gösterir)ne yapıyor bu
ERCAN:(gülerek) Bilmiyorum ki. Coştu yine
Alper kâğıtların içinde kaybolmuş, düşüncelere dalmıştır.
—İÇSES—ALPER: Yok bu böyle olmayacak, en iyisi Vedat yazsın.
Çekmecelerin olduğu yere bakar, çekmeceleri karıştırır. Bulduğu fotoğraf makinesi
ile ayağa kalkar, gülerek koridor sonuna ilerler. Zuhal’in oturduğu masaya
yaklaşır. Zuhal şaşkın bir yüz ifadesi ile Alper’e bakmaktadır. Alper fotoğraf
makinesini Zuhal’e doğrultur.
ALPER: Gülümse, ayın elemanı seçildin.
Zuhal gülerek güzel bir poz verir. Alper istediğini almış olmanın verdiği mutlulukla
koridorda geri dönüş yoluna girer. Tam masasının olduğu yere gelmiştir ki çaycıyı
görür. Acele ile makinenin hafıza kartını çıkartır çaycıya verir.
ALPER: abi bana şundan fotoğraf çıktısı alabilir misin?
ÇAYCI: Tabi olur. Kaçar tane lazım.
ALPER: birer tane yeter abi.
Alper gülerek masasına oturur. Arkasına yaslanır. Ellerini başının arkasına alıp
keyif yapar.
75.BİLARDO SALONU\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Vedat ile Ali kalabalık ve gürültülü mekânda bilardo oynamaktadır. Toplara vuruş
yaparken aralarında konuşmaktadırlar.
VEDAT: Neymiş planı, sana bir şey söylemedi mi?
ALİ: mektup falan bir şeyler zırvaladı da anlamadım.
VEDAT(Şaşırır)mektup mu?
Vedat düşüncelere dalmıştır.
ALİ: hadi sıra sende, Ne oldu daldın gittin.
VEDAT: Ha yok bir şey.
Vedat ıstaka ile vuruşunu yapmak üzeredir, kapıdan giren Alper’i görür. Vuruşunu
yapmadan istekayı masaya bırakır.
VEDAT: Geldi
Alper elindeki zarf ile masaya yaklaşır. Arkadaşlarının elini sıkar.
ALPER: nasılsınız.
ALİ: İyi
VEDAT:(Zarf’a yoğunlaşmıştır)elindeki ne senin.
ALPER(Gülümser) müthiş planım bu zarfın içinde
ALİ: Hmm, güzelmiş aç öyleyse.
Alper zarf’ın içerisinden çıkardığı resmi masaya bırakır.
VEDAT: Gerçekten çok güzel. Kim bu.
ALPER: Bizim şirkette çalışan bir havalı. Ona bir
mektup yaz götürüp kapısına bırakalım.
Vedat hayran bakışlarla resme bakmaktadır. Ali sinirli şekilde Alper ile konuşur.
ALİ:(sinirli) Lan sen niye yazmıyorsun.
ALPER: Beceremedim, aklıma bir şey gelmiyor.
Vedat bilardo masası üzerindeki resmi alır…
ALİ: hep böyle yapıyorsun.
VEDAT: tamam tamam ben yazarım.
Alper cebinden çıkardığı kalemi Vedat’a verir.
ALPER: al hadi yaz.
VEDAT: şey, yalnız yazmamın bir sakıncası var mı?
Yazdıklarımı ondan başkasının görmesini istemiyorum.
Ali ve Alper çok şaşırmıştır.
ALİ: tamam biz bilardo oynarız, sen keyfine bak
Vedat masaların olduğu alana ilerlerken Ali ve Alper Vedat’ın arkasından
bakmaktadır.
ALPER: Âşık mı oldu bu.
ALİ: yok daha neler. O sadece bir resim.
ALPER: İyi gel hadi, sana bilardo dersi vereyim.
ALİ:(istekayı
eline
alır)daha
sopayı
tutmayı
bile
bilmiyorsun.
ALPER: bu oyunda önemli olan sopayı tutmak değil ki.
ALİ: önemli olan ne peki.
ALPER: Topları birbirine vuruşturmak.
ALİ:(Gülerek sopayı uzatır)vuruştur da görelim o zaman.
Alper gülerek istekayı alır. Görüntü masaların olduğu alana gider. Vedat kalemi
kâğıdı almış resme bakarak döktürmektedir.
76.ZUHAL EV\İÇ-AKŞAM
Zuhal mutfakta bulaşık yıkamakla meşguldür. Duruladığı tabakları yerlerine koyar.
İşini bitirdiğinde elini kurulayıp babasının olduğu odaya doğru ilerler. Babası
önünde duran yemek tepsisine bakmaktadır. İştahsız adam tepsideki yiyeceklere
hiç dokunmamıştır. Zuhal üzgün bir yüz ifadesi ile babasına bakar.
ZUHAL: Babacığım neden böyle yapıyorsun, hiçbir şey
yememişsin.
BABA: tuzu yok bu yemeklerin.
ZUHAL: Doktor yasakladı ya, Zararlıymış işte.
BABA: iyi ki, kalp krizi geçirdik… Her şey yasak
Zuhal sinirlenmiştir,
ZUHAL: Yemiyor musun?
BABA: yemiyorum.
Zuhal babasının önündeki tepsiyi alır, babasının biraz ilerideki siyah beyaz kadın
resmine bakışlarını görürüz. Acıklı bir şekilde resme bakmaktadır.
77.BİNA ÖNÜ\DIŞ-AKŞAM
Ali,
Vedat
ve
Alper
Zuhal’in
oturmakta
olduğu
binanın
girişine
doğru
ilerlemektedir.
Ali ve Alper birbirlerine el şakaları yapıp gülüşürken Vedat çok düşüncelidir.
Vedat’ın mektup’a yazdıkları duyulur.
—İÇSES—VEDAT: Yorgun bir postacının nefesiyim ben. Gündüz
güneşi, akşam rüzgârı kokluyorum havadan. Elimde
katlanmış kâğıtlar, gülen gözlere mutluluk dağıtıyorum.
Arka ses Ali ve Alper’in tartışmaları duyulur.
ALPER: Vedat ile ben çıkıyorum yukarı. Sen dışarıda
bekle.
ALİ: Ben niye bekliyorum sen bekle
Bina giriş kapısına gelmişlerdir. Vedat girip merdivenleri çıkarken diğerleri kapı
önünde tartışmaya devam eder. Alper elindeki kâğıdı gösterir.
ALPER:(Gülerek)Kaç
numarada
oturduğunu
biliyor
musun?
ALİ: İyi git hadi.
Alper gülerek binaya girer.
78.BİNA İÇ KAPI ÖNÜ\İÇ-AKŞAM
Vedat kapının önündedir, Alper biraz geriden olayları izlemektedir. Vedat
cebinden, katladığı mektup sayfasını çıkarır. Kapıya sıkıştırır. Kendisinden
beklenmeyecek şekilde zile basar. Geri plandaki Alper telaşlanır
ALPER: Vedat ne yapıyorsun, hadi koş.
Vedat Alper’in söylediklerine aldırmadan kapının açılmasını beklemektedir.
Mektup’un devamı duyulur.
—İÇSES—VEDAT:
postacı yorulmaz koş diyorlar. Yapamıyorum…
Kendim gibi yorgun bir ağaç gövdesine yaslandım,
fotoğraf karelerinden hayatı izliyorum. Güzel olan her
şey kapıların arkasında. Açılsın kapılar ve bakışlar hep
aklımda kalsın.
Kapı açılır göz göze gelirler. Zuhal şaşkındır, yere düşen mektup sayfasını görür.
ZUHAL: buyurun
Zuhal birkaç metre ilerdeki telaşlı Alper’i görür.
ZUHAL: Ne yapıyorsunuz siz burada(eğilip mektubu alır)
ALPER:(Telaşlı) Vedat gelsene.
İçerden babanın sesi duyulur.
BABA: kızım kim gelmiş
Vedat koşar adımlarla kapıdan uzaklaşır, Alper ise Vedat’ın önünde hızla
merdivenleri inmektedir. Baba kapı önünde mektup sayfasını okuyan kızına
bakmaktadır.
BABA: o ne!
79.BİNA ÇIKIŞ\DIŞ-AKŞAM
Ali kapı önünde beklemektedir, koşarak Alper kapıdan çıkar.
ALİ(Telaşlı)ne oldu lan.
ALPER(bağırır):Ali koş
Ali ile Alper koşarken arkalarına Vedat’a doğru bakarlar. Vedat ise karın bölgesini
tutarak zar zor koşmaya çalışmaktadır. Durup Vedat’ın kendilerine yetişmesini
beklemektedirler.
ALİ:(şaşkın)iyi misin? Vedat
VEDAT:(Ağlamaklı)siz koşun, durmayın hadi ben iyiyim.
Alper kafasını kaldırıp binanın üst katlarına doğru kafasını kaldırır. Zuhal ile
babasını balkonda görür. Baba çok sinirli ve bağırmaktadır.
BABA: itoğluitler kaçmayın, şimdi iniyorum.
ZUHAL:(telaşlı)baba ne olursun sakin ol… Hadi gel içeri.
Son planda koşanlar ve koşmaya çalışan Vedat görünür.
80.ŞİRKET\İÇ-GÜN
Sabahın erken saatleri şirket içerisinde yoğunluk göze çarpar. Koridorda
koşuşturanlar,
telefonla
konuşanlar.
Alper
ise
masasında
gözlerini
ovuşturmaktadır. Uyanamadığı her halinden bellidir. Başını masaya koyup
kestirmeye çalışır. Telefon sesi duyulur, çalan telefonun sesi onu çok rahatsız
etmiştir. Başını masadan kaldırmadan bir hamlede telefonun ahizesini kaldırıp
bırakır. Koridordan gelen birkaç topuk sesinden sonra Zuhal’in sesi Alper’i ayıltır.
ZUHAL: Şuna bak resmen uyuyor.(Alper’i dürter)hey
kalk.
Alper başını kaldırıp gözlerini ovuşturur, boş bakışlarla etrafa bakar.
ALPER: ne oluyor ya.
ZUHAL:(sinirli)dün ne yaptınız siz öyle. Babam ne kadar
sinirlendi biliyor musun?
ALPER: baban haklı, biz it soyundan geliyoruz. İşeyecek
duvar arıyorduk. Şansımıza senin kapın denk geldi.
Kızmadın değil mi?
ZUHAL: o mektubu kim yazdı
ALPER: ben yazmadım
ZUHAL: senin gibi bir kütük, istese de yazamaz zaten.
ALPER:(Gülerek)Kütük mü?
Koridorda bütün karizması ile müdür görünür. Alper yılışık pozisyonundan ciddi
pozisyona geçer. Hemen ayağa kalkar…
Müdür masanın yanında durup Alper ve Zuhal ile konuşur.
MÜDÜR: Günaydın.
ALPER-ZUHAL: günaydın
MÜDÜR:(Zuhal’e bakar)bir sorun mu var.
Zuhal sinirli şekilde Alper’e bakmaktadır. Alper’in içindeki patron korkusu yüzüne
yansımıştır.
ZUHAL: özür dilemek için, beni yemeğe davet etti.
MÜDÜR:(Şaşkın Alper’i gösterir)Kim bu mu?
ALPER:(Şaşırmış Zuhal’e bakar)Kim ben mi?
ZUHAL:(Alper’e
bakar)hatırlasana,
şu
mektup
meselesini konuşacaktık hani.
ALPER: ha doğruya mektup, nasıl unuttum ya.
MÜDÜR:(Zuhal ile konuşur)benim yemek davetime bir
cevap vermedin daha…
ZUHAL: hmmm, özür yemeklerinden sonra olabilir…
Müdür’ün sapık gülüşü Zuhal’i rahatsız eder. Zuhal sapıktan bakışlarını kaçırır.
MÜDÜR: görüşürüz…
Müdür odasına doğru ilerlemektedir, Alper’in kasılan vücudu gevşer
ALPER: Şu karşıda çok güzel tavuk döner yapıyorlar.
Sana uyar mı?
ZUHAL:(sinirli)postacı özür dileyecek. Ölsem de seninle
yemek yemem ben.
Zuhal Alper’in yanından ayrılır, koridorda ilerlemektedir. Alper peşinden koşar.
ALPER: Vedat kimseden özür dilemez.
ZUHAL: Öyle mi, nedenmiş o.
ALPER: Bak onu tanımıyorsun.
ZUHAL: İyi ya tanımak istiyorum.
Alper’in tuhaf ve düşünceli bakışlarını görürüz. Kafasını sallar.
81.HALI SAHA\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Halı sahada birkaç genç top peşinde koşmaktadır. İsmail’i kalede eldivenleri ile
görürüz. Ali İsmail’in yediği golden sonra çok sinirlenmiştir. Kaleye giren topa
tekme sallar.
ALİ:(sinirli)ulan bu kaçıncı be, geleni gideni içine aldın.
İSMAİL: Defans kötü ben ne yapayım
ALİ:(sinirli)çık lan kaleden, ver eldivenleri.
İsmail çıkardığı eldivenleri Ali’ye verir. Ali eldivenleri takıp kaleye geçer.
Amaçsızca önünde duran İsmail’e taktik verir.
ALİ: İsmail çekil önümden
İSMAİL: Nereye gideyim.
ALİ: git gol at.
İSMAİL:(Gülerek)olur tamam.
İsmail’i diğer kaleye doğru hızla koşarken görürüz. Etraftakilere bağırmaktadır.
İSMAİL: pas verin, lan.
82.HALI SAHA ÇIKIŞ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Ali ve İsmail spor kıyafetlerini çıkartmış günlük kıyafetleri ve sırtlarında spor
çantaları ile çıkışta yan yana yürümektedir. Ali sinirli ve sessizdir. İsmail gülerek
kendilerine doğru bakmakta olan kızları gösterir.
İSMAİL: üzülme topta kaybeden aşkta kazanırmış. Bak
bizi bekliyorlar.
ALİ:(kızları görür)kim onlar.
İSMAİL:(Gülerek)evde kalmış kız kuruları. Çok ateşliler
değil mi?
ALİ: öldürür lan bizi bunlar.
İSMAİL:(boş boş kızlara bakmaktadır) aşk öldürür.
ALİ: yıllar önce öldüm ben.
Ali sinirli şekilde İsmail’in yanından ayrılır, İsmail koşarak Ali’nin peşinden gider.
İSMAİL: nereye gidiyorsun, kızlar bekliyor işte.
ALİ:(sinirli)gelmiyorum ben
İSMAİL: manyak mısın lan sen.
Ali aniden durup, sinirli şekilde çantasını yere fırlatır. İsmail korkmuştur.
ALİ:(çok sinirli) İsmail, uzatma kalbini kırarım.
İSMAİL:(Küskün)sen bilirsin.
İsmail üzgün ve küskün şekilde kızların olduğu yere doğru ilerlemektedir. Ali
sinirden ne yapacağını şaşırmış şekilde halı sahayı cepheden gören bir yere oturur.
Bir kaç saniye sonra İsmail ile iki kız arkasından yürüyerek gider. Ali üzgün
bakışlarla gidenlerin arkasından bakmaktadır.
Kafasını sahaya çevirdiğinde top oynayanlar, Ali’ye bazı olayları anımsatır.
Flashback in, 14 yıl önce okul yılları
83.OKUL BAHÇE\DIŞ-GÜN
Önce okul bahçesinde top oynayanları görürüz. Geri planda Alper ve Arzu okul
bahçesinde kol kola gezinirken görünür. İkisi de çok neşelidir. Ali ise bir köşede
üzgün bakışlarla onları izlemektedir. Önüne doğru gelen top’a öyle sert vurur ki,
kendisi bile şaşırır. Bütün sinirini toptan çıkarmıştır.
Flashback out
84.HALISAHA\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Ali oturduğu yerden çok sinirli şekilde kalkar. Yerde duran spor çantasını görür.
Bütün gücüyle çantaya tekme atar.
ALİ: Allah kahretsin.
Etraftakilerin şaşkın ve korku dolu bakışları görünür. Bir uğultu şeklinde
konuşmalar duyulur.
UĞULTU: delirmiş bu, kafası güzel herhalde, çekilin
bize de saldırır şimdi.
Ali tekme attığı çantayı alıp sinirli şekilde uzaklaşır.
85.ARZU EV\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Yatak odasında, yatak üzerindeki çantayı ve Alper’in çanta içerisine teptiği
eşyaları görürüz. Arzu ise bir kenarda sırtını duvar’a yaslamış Alper’i izlemektedir.
ALPER: Topladık işte, rahatladın mı?
ARZU: Bu evde sana ait hiçbir şey görmek istiyorum.
Alper sinirlenmiştir, çantayı bırakıp Arzu’ya yaklaşır.
ALPER: Yenilmeyi hazmeden biri olsaydım bunlar
yaşanmazdı. Keşke yarışta sonuncu gelseydim.
ARZU: Neden
ALPER: sonuncu olsaydım seni tanımazdım. Çirkef
annen ile hiç karşılaşmamış olurdum. Oturup tenha bir
yerde akordeonumu çalardım.
ARZU: hayat senin hayatın, git istediğini yap.
ALPER: Öyle ya, önümde koskoca bir hayat var. Sana
ihtiyacım yok benim. Vedat ile Ali beni yalnız
bırakmaz.
Alper çantasını ve kenarda duran akordeonunu alıp oda kapsının olduğu yere gelir.
ARZU:(alaycı)evlendiğimiz
gün
bile,
yanında
olmayanlar. Bir ömür boyu seni yalnız bırakmayacaklar
öyle mi? çok komiksin.
ALPER:(üzgün) onlar beni anlıyor…
Alper elinde eşyalarla çıkar. Arzu ise üzgün bir şekilde yatağa oturur. Yatağın
yanındaki masada duran, Alper ile çektirdiği resmi ters çevirir.
86.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM
Zuhal’in resmi görünür önce, Vedat yatağın üzerine uzanmış, elindeki resme
bakmaktadır. Kapı açılma sesi duyulur. Alper eşyaları ile Vedat’ın oturmakta
olduğu odaya doğru ilerler. Eşyalarını kapı önünde bırakıp kapıya yaslanır.
Vedat ile Alper göz göze gelir. Alper keyifsizdir.
ALPER: ne o,yine çocukluğunu mu özledin.
VEDAT:(Gülümser)dün’ü
özledim(elindeki
fotoğrafı
Alper’e gösterir)
Alper Vedat’ın yanına gidip yatağın bir köşesine oturur.
ALPER: Senden özür bekliyor.
VEDAT: kim
ALPER: elindeki havalı, ismi Zuhal.
VEDAT: Telefonu var mı sende.
ALPER: Vedat kimseden özür dilemez dedim, inanmadı.
Alper Ceketinin cebinden kart çıkarıp Vedat’a verir.
ALPER: seni bekliyor.
Vedat çok sevinmiştir, hemen ayağa fırlar.
VEDAT:
oğlum
bu
şimdi
mi
söylenir.
Nasıl
hazırlanacağım ben.
Alper şaşkın bakışlarla telaşlı telaşlı oda içerisinde tur atan Vedat’a bakmaktadır.
ALPER: Gidip, özür dileyecek misin?
VEDAT: Evet, sakıncası mı var.
ALPER: sende değişiyorsun Vedat.
Vedat oda içerisindeki elbise dolabının kapağını açar.
VEDAT: salak salak konuşma, gel yardım et bana.
Alper kalkıp dolabın yanına gider…
ALPER: elbise dolabı görmek istemiyorum.
VEDAT: Neden
ALPER: Evdeki eşyalarımı topladım bugün. Çok sinir
bozucuydu.
Vedat dolaptan çıkardığı askıdaki kıyafetlere bakmaktadır.
VEDAT: Arzu mu, çarptı seni. Ne oldu sana böyle.
ALPER: Sana bir şey soracağım
VEDAT: iyi sor
ALPER: düğünüme neden gelmedin.
Vedat seçtiği kıyafeti yatağının üzerine fırlatır.
VEDAT: ben tarafsız bölgeyim, gelemezdim.
Alper düşüncelere dalmış bir şekilde yatağın olduğu yere doğru ilerler. Yatağa
oturur. Yan tarafında bir ilaç kutusu görüp kutuyu eline alır.
ALPER: başım çatlıyor. İçsem faydası olur mu?
Vedat telaşlanmıştır, kutuyu Alper’in elinden alır. Alper şaşkındır.
VEDAT: bu uyku ilacı. Yutarsan beş gün uyursun.
Alper başını tutup yatağa uzanır.
ALPER: Uyumak için ilaca ihtiyacım yok, sana iyi
eğlenceler.
Vedat gülerek Alper’in üzerine yattığı giyecekleri çekiştirir. Aldığı kıyafetlerle
odadan dışarı çıkar.
87.LOKANTA\İÇ-AKŞAM
Zuhal tüm güzelliğiyle masada oturmaktadır. Vedat saatine bakarak telaşla
masaya doğru ilerler. Elindeki çiçeği masaya bırakır.
VEDAT: özür dilerim
ZUHAL:(gülümser)bu özür geç kaldığın için mi yoksa
kapıma bıraktığın mektup için mi?
Vedat gülerek masaya oturur.
VEDAT: geç kalma meselesi ile ilgili, yarın özür
dilesem.
ZUHAL: Neden.
VEDAT: seni tekrar görmek için, bir mazeretim
olmasını istiyorum.
ZUHAL:(gülerek)Çok açık sözlüsün.
Vedat gözlerini kaçırıp etrafa bakınmaya başlar. Gözleri ile garson arar.
VEDAT: dün bağıran bir amca vardı arkamızdan, baban
mıydı o.
ZUHAL: evet çok kızdı.
VEDAT: ya sen, kızdın mı bana.
ZUHAL: bilmiyorum, mektup çok etkileyiciydi.
Vedat menüyü eline alır, göz atar. Menüyü eline almış müşteri gören garson,
hemen müşterinin başında belirir.
VEDAT: her neyse
GARSON:
efendim
hoş
geldiniz,
sipariş
vermek
isterseniz hizmetinizdeyim.
Vedat menüyü incelemektedir. Garsona bakar.
VEDAT: Sipariş vermek isteriz de, Türkçe bir şey
yazmıyor burada. İlaç reçetesi gibi menü yapmışsınız.
Vedat menüyü gülmekte olan Zuhal’e uzatır.
VEDAT: al sende bak.
ZUHAL:(gülerek) tamam sende kalsın.
Vedat garson’a döner.
VEDAT: abi sen işini bilirsin, donat şurayı kafana göre.
Elinde kalan menüyü garson’a verir.
VEDAT: Al bunu da götür.
GARSON: Emredersiniz.
Zuhal gülmektedir,Vedat şaşkındır.
VEDAT: ne oldu.
ZUHAL: Alper’e çok benziyorsun, o mektubu gerçekten
sen mi yazdın.
VEDAT:(gülümseyerek
elini
kaldırır)ben
edebiyat
dehasıyım.
ZUHAL: eminim öyledir…
Vedat saatine baktıktan sonra Zuhal ile konuşur.
VEDAT: zamanın varsa, uzun bir hikâyem var.
ZUHAL: başla, seni dinliyorum.
88.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM
Alper Vedat’ın yatağına uzanmış düşünmektedir. Elindeki tenis topunu duvara
fırlatıp yakalamaktadır. Duvardan seken topunu yakalayamayınca sinirlenir.
ALPER: hay ben senin gibi topun…
Topu almak için ayağa kalkar, kenarda duran akordeonu görünce topu almaktan
vazgeçer. Yerdeki topa tekme atar.
ALPER: Siktir git.
Akordeon’u alıp yatağa oturur. Duvara yaslanıp enstrüman’ı çalma pozisyonunu
alır. Tam notalara basmak üzeredir ki, çalmaktan vazgeçer. Akordeon’u yatağın
yanına koyar. Uzandığı yataktan yan tarafındaki akordeon’u izler. Elini akordeon
üzerinde gezdirir.
89.BİRAHANE\İÇ-AKŞAM
Şarkı söyleyen bayan solisti görürüz. Ali barmen’in önüne oturmuş uzaktan solisti
dinlemektedir. Kan çanağına dönmüş gözlerini ovuştururken, Barmen bir bardak
birayı Ali’nin önüne koyar.
BARMEN: bu günlük son bardağın abicim. Al doya doya
iç.
Ali önündeki bardağa bakmaktadır.
ALİ: Niye, parasıyla değimli bu eşşek sidiği.
BARMEN:(Gülerek) Ne oldu oğlum söylesene. Kartal’a
mı kafan bozuk.
ALİ:(üzgün) sporda yenmekte var yenilmekte var.
Kartal bugün yenildi, yarın yener. Ama ben hep
yeniliyorum.
Barmen önündeki sigara paketini Ali’ye uzatır.
BARMEN: al yak bir tane
ALİ: Sigarayı bıraktım
BARMEN: oh oh ne güzel.(bira bardağını alır) Ver şu
sidiğide, hadi git yat biraz.
Barmen’in aldığı bardağı geri alıp sahnedeki solisti izler.
ALİ: Ne yapıyorsun ya, ver şunu.
Ali sahnedeki kadına bakarak, barmene sorar.
ALİ: kim bu.
BARMEN: Çok güzel değil mi?
ALİ: ne bileyim kadının suratını göremiyorum ki, sesi
güzelmiş ama…
BARMEN: ayarlayım mı sana, bir günlüne hı ne dersin.
Ali çileden çıkmıştır, cebinden bir miktar para çıkartıp garsonun önüne atar.
ALİ: barmen misin? pezevenk misin?
BARMEN:(Şaşkın)ya sen. Erkek misin, gay mısın?
ALİ:(gülerek)benim sidiği sen iç. Ben gidiyorum.
BARMEN: haftaya deplasmana gidecek misin?
ALİ: Ankara’ya gidilmez. Çarşıda takılırız…
BARMEN: iyi görüşürüz, kendine iyi bak.
Ali sahnedeki soliste bakarak çıkış istikametine doğru ilerler.
90.LOKANTA İLERLEYEN SAATLER\İÇ-AKŞAM
Donatılmış masada Vedat ve Zuhal gülüşmektedir.
ZUHAL:(Gülerek)duygusal
postacı
ile
eli
çakmaklı
kundakçının aynı bedende buluşması çok ilginç.
VEDAT: bende çok bocalıyorum.
ZUHAL: Neden.
VEDAT:(ciddi) sen söyle, ben bir kahraman mıyım?
Yoksa bir şaklaban mı?
Zuhal boşalan lokanta masalarına bakarak düşünmektedir.
ZUHAL: Zor soru, pas desem.
VEDAT:(Gülerek)hadi yapma, aklından geçeni söyle.
ZUHAL: Alper şaklaban sen kahramansın.
VEDAT:(gülerek)Politikacı olmayı düşündün mü?
ZUHAL: düşünmeli miyim?
VEDAT: kesinlikle.
ZUHAL: peki tüm bu anlattıklarının sebebi ne. İnsanlar
etrafa zarar verme güdüsüyle doğmazlar.
Bu soru Vedat’ı düşündürmüştür. Başını eğip önündeki yemeği çatal ile didiklerken
acıklı bir ses duyulur.
VEDAT: Sevgiye ihtiyacım vardı. Arkadaşlarımın gülen
gözlerinde buldum aradığımı.
ZUHAL:(üzgün)seni üzmek istemezdim.
Vedat toparlanıp kafasını kaldırır.
VEDAT:(gülümser)şaklabanlar üzülmez.
ZUHAL:(Gülerek)ben bir oyun bulsam, beraber uygular
mıyız?
VEDAT: Boş kontenjanımız var. Ped İsmail gelmiyor
artık.
ZUHAL: Diğer arkadaşların bir şey demez mi? Alper
bana Gıcık oluyor mesela.
VEDAT: aramıza hoş geldin.
Vedat kolundaki saati çıkarıp Zuhal’in önünde koyar. Zuhal çok şaşırmıştır.
ZUHAL: inanmıyorum saat kaç olmuş.
Vedat boşalan masaları gösterir.
VEDAT: bizden başka kimse kalmadı.
Zuhal telaşlanmıştır…
ZUHAL: Babam, çıldırmıştır, gitsek iyi olacak.
VEDAT: acele etme ben seni bırakırım…
Boşalmış mekânda, Vedat kendilerine doğru dik dik bakmakta olan garsona işaret
yapar. Garson elinde hesap ile masaya doğru harekete geçer.
91.TEPE\DIŞ-GÜN
Yere atılmış iki adet cep telefonunu görürüz. Ali ile Alper araçlarını yan yana park
etmiş. Araç kaputlarının üzerine oturmuş manzarayı seyretmektedirler. İkisi de
suskun ve keyifsizdir. Ali sürekli esnemektedir bu olay Alper’in dikkatini çeker.
ALPER: Dün beşik mi salladın.
ALİ:(gülerek)nereden buluyorsun bu lafları. Atadan
kalma salak tümceler lügatinden mi?
ALPER: annem varken lügate gerek var mı?
ALİ: yoktur herhalde.
Bir müddet sessiz kalırlar. Ali esneme olayına devam eder. Alper ise elindeki ufak
çakılları yerdeki telefonların üzerine atma olayı ile ilgilenir.
ALİ: senin neyin var.
Alper Elindeki ufak taşları, yerdeki telefona atmaktadır.
ALPER: yok bir şey.
ALİ: seni tanıyorum, eline taş alıp oraya buraya
atıyorsan kötü bir şeyler var demektir.
ALPER:
bende
seni
tanıyorum,
esneme
girdiysen kötü bir şeyler var demektir.
krizine
Birbirlerine bakarak gülmektedirler.
ALİ: sen başla
ALPER: anlat hadi
Ali cebinden madeni para çıkarıp sorar.
ALİ: yazı mı? Tura mı?
ALPER: yazı, parayı yere at.
Ali parayı yere atar, gelen Turadır. Alper başlar küfürlere.
ALPER: siktir ya, hep böyle oluyor.
ALİ: öt bakalım.
ALPER:(üzgün)evden eşyalarımı topladım, çok kötüydü.
ALİ:(esneyerek)boş ver(Alper’in omzuna vurur avutmaya
çalışır)
ALPER: konuş, senin derdin ne.
Ali uyduracak yalan düşünmektedir, o esnada Vedat’ın aracı görünür. Ali aracın
sesini duyup arkasına bakar.
ALİ: Vedat geldi.
Alper arkasını dönüp gelen aracı ve içerisinde ki Zuhal’i görür.
ALPER: bu kızın ne işi var burada.
ALİ: o kim.
ALPER: mektup attığımız havalı.
Alper ile Ali’nin Şaşkın bakışları ile araca bakışlarını görürüz. Vedat aracı park
eder. Zuhal ile birlikte gülerek araçtan dışarı çıkar. Cep telefonunu yerdeki
telefonların olduğu yere fırlatır.
ALPER: misafir beklemiyorduk.
ZUHAL:(Gülerek)hoş bulduk.
VEDAT:(zuhal’e bakarak)Cep telefonunu kapatıp at
oraya.
Zuhal yerdeki telefonları görür şaşkındır.
ZUHAL: Neden
ALPER:(gülerek)burada telefon çekmiyor
Zuhal telefonuna bakar.
ZUHAL:(şaşkın)ful çekiyor.
Gülüşmeler duyulur…
VEDAT:(Zuhal’e
bakar)buradayken
kimsenin
bizi
rahatsız etmemesini istiyoruz. O yüzden at gitsin.
Zuhal telefonunu kapattıktan sonra yerdeki telefonların olduğu alana fırlatır. El
sıkışma ve Tanışma faslından sonra her kez geldiği araçların üzerindeki
pozisyonunu alır.
ALİ:(etrafındakilere bakarak)Sıra kimde
ZUHAL: bende
Alper ile Ali çok şaşırmıştır. Vedat ile Zuhal’in oturmakta olduğu araca doğru
bakmaktadırlar.
VEDAT:(gülerek) çok güzel bir planı var.
ALPER: eminim öyledir.
ALİ: anlatın öyleyse hadi.
Zuhal Vedat’a bakmaktadır.
VEDAT: proje senin projen, sunumu sen yapmalısın.
ZUHAL:(gülümser)olur.
Zuhal gayet kendinden emin ve gülümseyerek üç aracın yan yana park etmiş
olduğu alanda kendisine ortalarda bir yer seçer. Ve anlatmaya başlar. Her ne
kadar anlatılanları duyamasak ta araç üzerindekilerin özelliklede Alper’in yüz
ifadesi çok güleçtir.
92.SİTE BÖLGESİ YOL ÜZERİ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Uzun binaların yükseldiği lüks semtte. Siteye gidiş yolu üzerinde Ali Vedat ve
Alper’i ellerinde poşetler ile yerlerdeki çöpleri toplarken görürüz. Sigara izmariti,
cips poşeti vs ne bulurlarsa yerden toplamaktadırlar. Yan yana yürüyüp yeden
çöpleri toplarken aralarında konuşular.
ALPER:(gülerek)Zuhal’e bak, çöpçü etti bizi.(ses tonu
yükselir) Şeytan bu kadınlar şeytan.
ALİ:(Vedat’a bakar)proje konusunda destek verdin mi.
doğru söyle.
Vedat durup elindeki çöp dolu poşete bakar.
VEDAT: Yedek anahtar projesi Zuhal’in, eve çöp
doldurma projesi benim. Ortak çalışma diyebiliriz.
Üçü de yan yana gelmiş ellerindeki poşetlere bakarak gülmektedir. Alper elindeki
poşeti Vedat’a gösterir.
ALPER: yeter mi bu.
VEDAT:(düşünceli)sanki bu anı daha önce yaşamış
gibiyim.
ALİ:(gülerek) deja-vu, bana da çok oluyor.
Gülüşmeler duyulur. Ali kendi poşetini Alper’e gösterir.
ALİ:baksana benimki doldu bile, kaytarma.
ALPER:(şaşkın)kim kaytarıyor.
ALİ: sen, çöpçülük zoruna mı gitti yoksa.
Vedat etrafa bakınırken, bina önüne bırakılmış büyük siyah çöp poşetlerini görür.
Elindeki ufak poşeti atıp bina önündeki siyah poşetlerden birini alır. Alper olayı
görünce kendi poşetini gülerek Ali’ye uzatır.
ALPER:(Gülerek)al senin olsun.
Ali Alper’in verdiği poşet ile büyük siyah çöp poşetlerinin yanına gider. Kendi
poşetlerini bırakır.
ALİ: boş yere çöp topladık.(Siyah poşetlere bakar)Şu
hale bak her taraf çöp.
Ali siyah çöp poşetlerinden birini alır.
Ali ve Vedat önde, Alper onların arkasında yol üzerinde siyah büyük çöp poşetleri
ile yürürken görünürler. Diğerlerinden farklı Alper poşeti yerde sürükleyerek
götürmektedir. Vedat ile Ali’nin konuşmaları duyulur.
ALİ: Zuhal nerede şimdi.
VEDAT: sapık müdürü ile yemekte, yemekten sonra
buraya gelecekler.
ALİ: evin anahtarı sende mi?
VEDAT: paspasın altında saklıyormuş, temizlikçi kadın
ile konuşmalarını duymuş Zuhal
ALİ:(gülerek)gerçekten temizlikçiye ihtiyacı olacak,
anahtarı aldığımız yere tekrar bırakalım.
VEDAT:(gülerek)olur.
Binanın giriş kapısına doğru merdivenleri tırmanmaktadırlar, Alper’in peşinde
sürüklediği çöp poşetinin merdiven üzerinde bıraktığı pis suları görürüz.
93.LOKANTA\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Zuhal ile Müdür yemek masasında oturmuş karşılıklı konuşmaktadır. Müdür’ün
suratındaki sapık ifadeyi gördükten sonra tedirgin Zuhal’i görürüz. Sıkılmıştır
sürekli saatine bakar.
MÜDÜR: Hiçbir şey yemedin…
ZUHAL: canım istemiyor.
MÜDÜR: hesabı isteyip, eve gidelim o zaman.
Zuhal saatine bakar. Tedirgindir.
ZUHAL: lavaboya gitmem lazım.
MÜDÜR: gelmemi ister misin?
ZUHAL: yok teşekkür ederim.
Zuhal çantasını alıp masadan kalkar, lavaboya doğru yürümektedir. Cep
telefonunu eline alır. Konuşarak lavaboya girer.
ZUHAL: Vedat.
94.MÜDÜR EV\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Evin salonundaki büyük çöp yığınını görürüz. Vedat çöp yığınının yanında telefon
ile konuşmaktadır.
VEDAT:(gülümser)gelebilirsiniz bizim işimiz bitti.
—DIŞSES—ZUHAL: Korkuyorum.
VEDAT: bir şey olursa ben buralardayım merak etme.
—DIŞSES—ZUHAL: tamam, görüşürüz.
Ali ve Vedat yan yana durmuş, çöp’e bakmaktadır.
ALİ:(Vedat’a bakar)Çok mu abarttık.
VEDAT: O sapığa az bile. Kızı her gün rahatsız
ediyormuş.
Ali kafasını arka tarafa çevirip, perdenin önündeki Alper’i görür. Alper’in elinde
ketçap ve mayonez şişesi bulunmaktadır. Ali Vedat’a, perde önündeki Alper’i
gösterir.
ALİ: ne yapıyor bu.
Vedat ile Ali, Alper’in yanına gider. Ketçap ve mayonez ile perdeye yazılmış
Fenerbahçe yazısını görünce çok şaşırırlar.
ALİ:(Alper’e bakarak) Galatasaray olmuş… Sarı kırmızı
Fenerbahçe olur mu salak.
VEDAT:(Alper’e bakar, Ciddi)ne yaptın lan, adamın
perdesini mahfetmişsin.
Alper bu tepkiye şaşırır, arkasını dönüp evin ortasındaki çöp yığınını görür.
ALPER: oha, ne olmuş buraya.
Ali ve Vedat, Alper’e bakarak gülmektedir. Alper elindeki ketçap ve mayonez
şişesini çöp yığınlarının olduğu yere doğru fırlatır. Vedat saatine bakar.
VEDAT: hadi gidelim
ALİ:(çöp’e bakarak) belediyeyi arasak mı?
VEDAT: Boş ver yürü hadi.
Çöplerin yanından geçerek kapıya doğru yürürler. Alper çöplerin yanından
geçerken burnunu eliyle kapatır.
95.BİLARDO SALONU\DIŞ-İÇ-AKŞAM
Zuhal ile Vedat kol kola yürümektedir. Bilardo salonuna giriş kapısına birkaç metre
kala Zuhal salonu gösterir.
ZUHAL: telefon atıyor muyuz? Yasaksa, bilelim yani.
VEDAT:(Gülümser)Ha yok, burada serbest.
Kapıdan içeri girip masalara bakınırlar. Vedat, Ali ile Alper’in oturdukları masayı
görür.
VEDAT: oradalar işte gel hadi.
Vedat ile Zuhal, Ali ve Alper’in tavla oynadıkları masanın yanına gelir. Alper onları
güler yüzü ile karşılar.
ALPER: ooo kimler gelmiş.
ALİ: hoş geldiniz.
Vedat ile Zuhal, masadaki boş sandalyelere oturur.
ZUHAL:(gülerek)hepiniz çöp kokuyorsunuz.
ALPER: anlatsana bizim müdür, evini görünce ne yaptı.
ZUHAL:
küfür
etti,
bağırdı
çağırdı.
Çok
kızdı,
Neredeyse Sinirden ağlayacaktı.
ALPER: bak terbiyesize, bir de bana küfür etme diyor.
Her kez gülerek Alper’e bakar. Ali tişörtünü çekiştirerek koklamaktadır.
ALİ: çöp kokusu üzerimize sinmiş.
VEDAT:(gülümser)hamama gidelim mi?
ALİ:(kafasını kaşımaktadır)gidelim anasını satıyım, her
tarafım kaşınıyor…
ALPER:(Ali’ye bakar)ben sana kese atarım.
ALİ: kendimi sana elletmem.
ALPER: bende çok hevesliydim sana ellemeye töbe
töbe.(Önündeki tavla zarlarını alır Ali’ye uzatır)al at sıra
sende.
ALİ: dört üç öndeyim
ALPER: dört dört, yalan söyleme.
ALİ: çirkef herif, hep böyle yapıyorsun
ALPER: Oyna hadi oyna
Gülüşmeler, Zuhal ile Vedat göz göze gelir…
ZUHAL:(gülümser) siz hep böyle misiniz?
Vedat düşüncelere dalmıştır, Zuhal Vedat’a bakmaktadır. Ali elindeki zarları
atmak üzeredir.
VEDAT: ayırmaya çalıştılar ayrılmadık.
ALPER:(Ali’ye bakarak ciddi) zar tutma.
ALİ: Tutmadan nasıl atabilirim?
ALPER: Zarları Ağzına al, çalkala tükür.
ALİ: ya git işine, manyak mısın nesin.
Zuhal düşünceli Vedat’a bakmaktadır.
ZUHAL: yine yanlış bir şey mi sordum.
VEDAT:(Ayılır)boş ver, bir şey içer misin?
ZUHAL: çay içerim ben.
Vedat ayağa kalkıp, Ali ve Alper’e sorar…
VEDAT: ne içiyorsunuz.
ALPER-ALİ: çay
Zuhal’in bakışları ile Vedat ilerlemektedir. Vedat bir müzik kutusunun yanında
durup makineyi izler, makineye dalıp gitmiştir. Zuhal oturduğu yerden kalkıp
Vedat’ın yanına gider.
ZUHAL: bozuk para ister misin?
VEDAT:(düşünceli)bu
makine
hep
buradaydı.(etrafa
bakar)her taraf değişti, ama bu makine hiç değişmedi.
Bende bu makine gibi olmak istiyorum.
ZUHAL: Vedat seni anlamıyorum. Ne demek istiyorsun.
Vedat cebinden çıkardığı madeni parayı makineye atar. Seçtiği şarkının CD’si
dönmeye başlamıştır.
VEDAT: Seni seviyorum…
Vedat makinenin yanından ayrılır, Zuhal arkasından seslenir.
ZUHAL:(üzgün)nereye gidiyorsun.
Zuhal üzgün bakışlarla makineyi izlemektedir, dönen CD’ye bakarak şarkıyı dinler.
Görüntü makineyi gösterirken atılan zar sesi ile Alper ve Ali’nin konuşmaları
duyulur.
ALİ: Vedat’ın şarkısı çalıyor.
ALPER: biliyorum, Güzel şarkı…
96.DENİZ KENARI KORDON BOYU\DIŞ-GÜN
Vedat ile Zuhal deniz kenarında banka oturmuş, manzarayı seyretmektedir.
Vedat’ın üzerinde Fenerbahçe formasını, Zuhalde ise Galatasaray formasını
görürüz. İkisi de sessiz denize bakmaktadır. Zuhal düşünceli sağa sola bakıp
etraflarında kimsesin olmadığını anladıktan sonra denize bakarak konuşur.
ZUHAL: bende seni seviyorum.
VEDAT:(Şaşkın, gülümseyerek)Bu nereden çıktı şimdi.
ZUHAL:(denize
bakmaktadır)Bilmem,
sen
daha
iyi
bilirsin. Bir hafta önce, söyleyip kaçmıştın ya hani
hatırlamıyor musun?
VEDAT: özür dilerim.
ZUHAL: kaçmadan gözlerimin içine bakarak söylersen,
özrünü kabul edebilirim.
VEDAT: gözlerine bakarak söyleyemem.
ZUHAL: neden.
VEDAT: çok zor.
Zuhal düşüncelere dalmıştır, sıkıntıdan ne yapacağını şaşırdığı için yanındaki pet
şişeyi eline alır kurcalar çalkalar. Sonrada Vedat’a uzatır.
ZUHAL: siz erkekler hep aynısınız, güzel iki kelimeden
sonra kaçıp gidiyorsunuz(şişeyi Vedat’a uzatır)al buna
söyle.
Vedat şaşkındır gülümseyerek şişeyi alır.
VEDAT:(şişeye bakarak)Biliyor musun? Galiba ben sana
âşık oldum.(gülerek)çok soğuksun ama olsun, seni
seviyorum.
Zuhal gülmektedir, Vedat’a hafiften vurmaya başlar.
ZUHAL: soğuk mu? Sen kendine bak, korkak…
Vedat şişeyi Zuhal’e verir
VEDAT: bunu sakla, baktıkça beni hatırlarsın.
ZUHAL:(şişeyi alır)olur saklarım.
Vedat ayağa kalkıp saatine bakar, Zuhal’ın üzerindeki Galatasaray formasını
gösterir.
VEDAT: çıkart şunu da maça gidelim.
ZUHAL:(üzerindeki formaya bakar):hayır, olmaz.
VEDAT: maça böyle gidersek dayak yeriz. Bir günlüğüne
fenerli ol ne olacak.
ZUHAL:(küskün)sen çıkart üzerindekini. Bir günlüğüne
Galatasaraylı olsan ne olur.
Vedat oturmakta olan Zuhal’e elini uzatır.
VEDAT: gel hadi gel, kahvede seyrederiz.
Zuhal gülümseyerek kalkar, el ele kordonda yürüyerek gözden kaybolurlar.
97.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM
Görüntü oda içerisinde dolaşmaktadır. Evin içerisinden gelen top seslerini ve
bağrışmaları duyarız. Görüntü masada duran zarf ve yanındaki resimde kalır. Zuhal
adına yazılmış mektup ve Zuhal’in resmi yan yana durmaktadır.
Sesler evin uzak bir bölgesinden uğultu şeklinde gelmektedir. Patır kütür topun
etrafa çarpma sesleri gelir.
VEDAT: Yavaş vursana şu topa.
ALPER: sen abanırsan bende abanırım.
ALPER:(bağırış)golll
VEDAT: gol falan değil direğe çarptı.
ALPER: Vedat siktir git ya, bal gibi gol.
VEDAT: gel bak ulan, kale burası görmüyor musun?
ALPER: iyi tamam ya, ver şu topu. Nasıl olsa öndeyim.
VEDAT: kim önde lan, sen mi yeniyorsun.
ALPER: üç farkla öndeyim.
VEDAT: hassiktir.
ALPER: berabere olsun o zaman.
VEDAT: bitsin artık, ben yoruldum.
ALPER: at şu topu son bir şut çekeyim, at hadi at.
Topa vuruş ve ardından cam kırılma sesini duyarız.
VEDAT:(gülerek)çüş lan, camı kırdın.
ALPER: çatladı ya, bundan bir şey olmaz.
Sesler giderek yakınlaşır ve gülerek odaya girerler.
VEDAT: kırdığın cam olsun, boş ver üzülme.
ALPER: kiracı olan sensin. Sen üzül.
VEDAT:(gülerek)yüzsüze bak.
ALPER: bana bir havlu versene.
Masadaki zarf’a bir el uzanır. Alper eline aldığı zarfa bakmaktadır. Vedat ise oda
içerisinde havlu aramaktadır. Vedat havlu ile birlikte Alper’in yanına gelir. Alper
elindeki mektubu gösterir.
ALPER: bu ne?
Vedat havluyu Alper’e verip yatağa oturur.
VEDAT: onuda diğerlerinin yanına koy. Zamanı gelince
verirsin.
Alper zarfı aldığı yere bırakır. Vedat’ın yanına oturup yüzünü kurulamaktadır.
ALPER: kendin neden vermiyorsun.
VEDAT: sadece sakla bana bir şey sorma.
ALPER:(isyankâr) ne zaman vereyim onu söyle bari.
VEDAT:(üzgün-dalgın bakışlar)Bende bilmiyorum.
ALPER:(düşüncelidir masadaki zarfa bakarak)işe bak,
zarfların başına bir iş gelmese bari.
VEDAT: Güvenebileceğim tek kişi sensin. O yüzden o
mektupları iyi sakla.
Alper düşünceli bakışlarla mektup zarfına bakmaktadır, zarf’ı alıp kafasını
kaşıyarak ev içinde yürümeye başlar. Odadan çıktıktan sonra Vedat’a seslenir.
ALPER:(bağırarak)Vedat
benim
ajandam
nerede.
Gördün mü sen.
VEDAT:(bağırır)televizyonun üzerine bak.
Vedat masada kalan resmi alır, arkasına yaslanıp resme bakmaktadır.
98.ŞİRKET\İÇ-GÜN
Zuhal masasına oturmuş önündeki su şişesine bakmaktadır. Eline telefonunu alır.
Gülümseyerek mesaj yazmaya başlar. Görüntü koridorun giriş kapısını gösterir.
Alper elinde ajandası ve gazete ile masasına doğru ilerlemektedir. Gazete ile
ajandayı masasına bırakır. Karşı masasındaki bay ve bayan personel’e yaklaşır.
ALPER: çay ısmarlayın da içelim.
NAZLI:(gülümser)Günaydın.
ERCAN: Bekârlık sana yaradı be abı. Bakıyorum da, bu
aralar yüzünde güller açıyor.
ALPER:(gülerek)Hadi söyleyin şu çayları da, size fıkra
anlatıyım.
Ercan telefon eline alır.
NAZLI: yok yok istemez. Sabah sabah senin sansürsüz
fıkralarını dinleyemem.
ALPER: siz bilirsiniz, bende oturup gazetemi okurum.
ERCAN:(Telefon
elindedir)çay
ocağı
cevap
vermiyor.(telefonu kaptır)
Alper masasındaki gazeteyi eline alır. Bay personel Alper’e seslenir.
ERCAN: magazin eki varsa bana versene.
ALPER:(gazetenin ortasındaki eklere bakarak))Sosyete
dünyasında kim kimi düzmüş,(Ercan’a bakarak) çok mu
merak ediyorsun.
NAZLI(iğrenir)ıyyy iğrençsin,
ERCAN: yok ya, burç yorumlarına bakacağım.
NAZLI:(meraklı bakışlarla Alper’in eline bakmaktadır)
bulmaca var mı bulmaca?
Alper gazetenin ortasındaki kısmı çıkarıp bay personel’in masasına bırakır.
ALPER: alın ıvır zıvır ne varsa sizin olsun.
Alper masasına yönelmiştir tam oturmak üzeredir. Nazlı, eklerin içinde bulmaca
ararken Alper’e bir soru sorar.
NAZLI: Senin burcun ne Alper.
ALPER: it burcuyum ben, yükselenimde ayı.
ERCAN(Gülerek)it burcu mu? Cinsi ne peki.
ALPER:(gülerek) pitbull.
NAZLI:(elindeki bulmacaya bakarak)kendini bilen biri
olman çok güzel.
Alper gülerek masasındaki gazeteye uzanır önüne alıp sayfaları karıştırmaya
başlar. Nazlı’nın soruları duyulur.
NAZLI: gelecekten bilgi veren kimse.
ERCAN: kaç harf
NAZLI: beş
Alper gülerek gazete sayfalarını çevirmektedir.
ALPER: Kendin çöz şunu. Bulmaca bulmaca diye
yırtınıyor, sonrada bize çözdürüyor.
NAZLI: aman iyi be.
Alper sayfaları karıştırırken sağlık sayfasındaki bir haber dikkatini çeker. Haberi
okudukça surat ifadesinin değiştiğini görürüz.
—İÇSES—ALPER: Günde bir hapla kan kanserini durduran ilaç.
"GLİVEC"
adlı
ilacın,
kan
kanserinin
en
yaygın
türlerinden Kronik Myelositer Lösemi'ye (KML) karşı
çok
etkili
olduğu,
hastalığı
tedavi
edemese
de
ilerlemesini önlediği belirlendi.
Alper’in suratı iyice düşmüştür, ilaç ismi ona hiç yabancı gelmemiştir. Gazeteyi
bırakıp arkasına yaslanır. Önündeki ajandayı açar Zuhal yazan zarfı eline alıp bir
müddet zarfa bakar. Yan tarafına dönüp kilitli çekmeceyi açar elindeki zarfı
bırakıp çekmeceyi kapatır. Elini yüzünü ovuşturduktan sonra tekrar çekmeceyi
açar, üzerinde Alper yazan zarfı alır. Zorlanarakta olsa zarfı açıp, Mektubu
okumaya başlar.
—DIŞSES—VEDAT: üzerinden yıllar geçti ama aklımda hala
Objektif Arkasından baktığım görüntüler var. Hiç
unutmadım; kıçımızı koyduğumuz beton’u, ziftin içine
pedal
çevirdiğimiz
gülüyorum.
upuzun
yolları,
hatırladıkça
Biliyorum Ağlayan insanları hiç sevmedin, gözyaşları
yenilgiler yoktu senin kitabında. O yüzden ağlayarak
veda etmiyorum. Sana kalan en değerli hazineye karına
sahip
ol,
onu
hiç
yalnız
bırakma.
Noktalama
işaretlerinden hoşlanmayan bir edebiyat dehasının son
noktası bu. Sakladığın her şey gibi bunu da sakla.
Alper tamamen iptal olmuştur, donuklaşmış bakışlarını açtığı zarf’a çevirir.
Elindeki mektup ve zarf ile ayağa kalkar. Karşı masasında oturanlar şaşkın
bakışlarla Alper’e bakmaktadır.
NAZLI:(Telaşlı)Alper iyi misin? Sen
Alper tepkisiz sağına soluna bakmaktadır. Ercan ayağa kalkıp Alper’in yanına
gider.
ERCAN: abi söylesene kötü bir şey mi oldu.
ALPER:(bos
boş
etrafına
bakmaktadır)Ben
depoya
gidiyorum.
Alper elindeki mektupla çıkışa doğru ilerlemektedir. Arkasından bakanlar kendi
aralarında konuşur.
NAZLI: kesin bir şey oldu,(Ercan’a bakarak)görmedin
mi? yüzünün rengi attı.
ERCAN: Arzu’ya söylesek mi?
NAZLI:(ayağa kalkar)ben muhasebeye çıkıyorum.
Nazlı telaşla ortamdan ayrılır. Ercan Alper’in masa üzerine bıraktığı gazeteye
bakarak bir şeyler anlamaya çalışmaktadır.
99.KAPALI HAVUZ\DIŞ-İÇ-GÜN
Havuzun dış kısmında Alper’in park etmiş halde duran aracını görürüz. Aracın
biraz ilerisinde iki bilmiş çocuk beton zemine oturmuş cips yemektedir. Özgür
elindeki büyük cips poşetini Harun’a uzatır. Harun bir avuç dolusu cips’i aldıktan
sonra Özgür ile konuşur.
HARUN: Ali abi ağlıyordu içerde.
ÖZGÜR:(heyecanlı)gördüm
gördüm,
kesin
kız
arkadaşından ayrılmıştır.
HARUN: Sen kız arkadaşından ayrılsan ağlar mıydın?
ÖZGÜR: Güzel olsaydı ağlardım, çirkin kıza ağlanır mı?
HARUN:(Gülerek)haydi kızlar okula diyorlar ya hani. Ne
kadar çirkin kız varsa toplayıp bizim okula getirmişler.
ÖZGÜR: şansımız yok, ne yapalım kader deyip geçecen.
Özgür öylesine dalmıştır ki, cips poşetinden çıkardığı plastik oyuncağı ağzına
götürür. Son anda fark edince çok sinirlenir. Bu durum Harun’un çok hoşuna
gitmiştir.
ÖZGÜR:(tasoyu fırlatır)sıçacam bunların oyuncağına ha.
HARUN(Gülerek)niye attın lan tasoyu
ÖZGÜR:
Geçen
sene
bunun
yüzünden
dişim
kırılıyordu.(cips poşetinin içine bakarak)cips’in içinde
cips olur. Götümüze sokacaz sanki kötü plastiği.
Harun’un kahkahaları duyulur, özgür çok sinirlenmiştir
ÖZGÜR: kalk gidelim.
Çocuklar Kalkıp havuzun içine doğru hareket eder. Yürürken Özgür fırlattığı tasoya
tekme atar, çok sinirlidir. Görüntü onlarla birlikte havuzun iç kısmına girer.
İçeride Özgür’ün kafasını çevirdiği tirübün yönünde yan yana oturmuş Alper ve
Ali’yi görürüz. Görüntü onlara yaklaşır. Ali ağlarken Alper sessizce havuzu
izlemektedir.
ALPER: ilaç tedavi etmese de, hastalığın ilerlemesini
durdurur yazıyordu gazetede.
ALİ:(ağlayarak)uyku ilacı kanseri tedavi eder mi hiç.
ALPER:(sinirli)kes şu zırlamayı, karı gibi ağlayınca sorun
çözülüyor mu?
ALİ:(ağlayarak)bize neden söylemedi.
ALPER: bilmiyorum.
Çalan telefon sesi duyulur, Alper istemeyerekte olsa telefonu açar.
ALPER:(telefona
bakarak)yeter
be
kadın
arama
artık.(telefonu açar)ne istiyorsun.
—DIŞSES—ARZU:(alaycı) çocuk bezi ile mama lazım.
ALPER: Şakanın hiç sırası değil
—DIŞSES—ARZU:(sinirli) Geri zekâlı, iki Saattir seni arıyorum.
Neden Cevap vermiyorsun.
ALPER: benim için yıllık izin dilekçesi yazabilir misin?
—DIŞSES—ARZU: nereye gidiyorsun.
ALPER: Vedat başını belaya soktu, yanında olmam
lazım.
—DIŞSES—ARZU: sesin kötü geliyor, ne oldu söylesene
ALPER:(sinirli) bir kerede söyleneni yap(bağırır)git
doldur şu dilekçeyi.(sinirli şekilde telefonu kapatır)
Alper birkaç saniye sinirinin yatışmasını bekler, kendini toparladığı anda Ali’ye
bakarak konuşur.
ALPER: bu sefer başımız çok büyük belada.
Ali kafasını sallar. Alper ayağa kalkar, tribün koltuklarına basarak aşağı doğru
inmektedir. Ali seslenir.
ALİ:(bağırır) ne olacak şimdi.
ALPER:(bağırır)ebeninki olacak, yürü.(sinirli)Ağlarsan
beynini dağıtırım senin.
Ali ayağa kalkıp Alper’in peşinden gitmektedir.
ALİ: nereye?
ALPER: çardağa gidiyoruz, Vedat’a mesaj çek. Yalnız
gelsin.
Son planda İki genci tribün koltuklarına basarak zemin’e doğru inerken görürüz.
100.KAFETERYA BAHÇE\DIŞ-GÜN
Vedat ile Zuhal Cadde üzeri mekânda önlerindeki portakal sularını içmektedir.
Vedat düşünceli ve dalgındır.
ZUHAL: Ne düşünüyorsun
VEDAT:(gülümser)şu öğle paydosları keşke daha uzun
olsaydı.
ZUHAL:(gülerek)dayan biraz, hafta sonuna az kaldı.
VEDAT:(heyecanlı) Pikniğe gitmek ister misin? Bir
Ağacın gövdesine yaslanıp fotoğraflara bakarız ha ne
dersin.
ZUHAL: tamam, bende yiyecek bir şeyler hazırlarım.
Beraber yeriz.
VEDAT:(gülerek)zehirlenmeyiz inşallah.
Zuhal masada durmakta olan boş plastik su şişesini Vedat’a fırlatır.
ZUHAL: parmaklarını yemezsin inşallah.
Mesaj sesi duyulur, Vedat masadaki telefonu alıp mesajı okur. Vedat okuduğu
mesaj’a çok şaşırmıştır.
ZUHAL: ne oldu.
VEDAT:(Dalgın)gitmem lazım.
ZUHAL: nereye
VEDAT: beni çardağa çağırıyorlar.
ZUHAL:(telaşlı) Vedat sen iyi misin?
VEDAT:(dalgın)çok uzun zaman oldu.
ZUHAL: bende geliyorum seninle.
VEDAT:(ses tonu yükselir) hayır olmaz, yalnız gitmem
lazım
Vedat ayağa kalkar garsonu çağırır, Zuhal’e bakarak.
VEDAT: özür dilerim.
Zuhal küskün oturduğu masaya bakmaktadır kafasını bile kaldırmaz. Vedat gelen
garson’a ödemeyi yaptıktan sonra oturmakta olan Zuhal’e elini uzatır.
VEDAT: gel hadi seni bırakayım.
Zuhal Vedat’ın elini tutar. Yüzünde belirgin küskünlük ifadesi vardır. El ele tutmuş
yürümektedirler. Vedat Zuhal’e bakarak.
VEDAT: barıştık mı?
ZUHAL: ben sadece yanında olmak istedim.
VEDAT: seni kırdığım için üzgünüm…
ZUHAL: elimi bırakma, hep yanımda ol.
Park halinde duran aracın yanına gelmişlerdir. Vedat araca yaslanır Zuhal’e
bakarak.
VEDAT: hep yanında olacağım. Söz veriyorum.
Son planda Zuhal ve Vedat’ı araç yanında birbirlerine sarılmış pozisyonda görürüz.
101.ÇARDAK\İÇ-GÜN
Zaman
içinde
değişikliğe
uğramış
çardağı
görürüz.
Çevresindeki
seyrek
sarmaşıklar, sıklaşmış. Hatta her tarafı sarmıştır. Ortada duran masa değişmiş,
yerdeki toprak zemin betona dönmüştür. İlk göze çarpan masada açık pozisyonda
duran plakettir. Ali ve Alper oturmuş üzgün bakışlarla plaket’e bakmaktadır.
Vedat gözlerini çardak içerisinde dolaştırarak içeri girer.
VEDAT: evrim geçirmiş burası.
ALPER: çok değişmiş değil mi?
VEDAT:(Etrafına bakarak)evet,(masadaki plaket’i eline
alır)bu uğursuz şeyin ne işi var burada(Ali ve Alper’e
bakarak)neler oluyor.
ALİ: otursana
Vedat plaket’i masaya bırakıp oturur.
VEDAT: sizi dinliyorum.
ALPER:(yanındaki Ali’yi dürter)sen başla.
Ali masadaki plaket’i eline alır plaket’e bakarak konuşur.
ALİ:(ağlamaktadır)Hediyeler
insanları
sevindirmek
içindir sanırdım. Vedat bana hediye veya hatıra
bırakmadın sen. Bu Allahın belası plaket’e baktığım her
gün içim yandı.
ALPER:(sinirli Ali’ye bakmaktadır)zırlama
VEDAT:(Alper’e bakarak bağırır)ne saçmalıyor bu.
ALPER: bıyıklının baban olmadığını biliyorduk.
Vedat şok olmuş halde ayağa kalkar.
VEDAT: ne dedin sen.
ALPER: buradan taşındığın gün öğrendik. Saklanması
gereken bir bok vardı ortada, bizde sakladık.
VEDAT:(sinirli ve bağırmaktadır)nasıl yaparsınız lan
bunu.
Ali oturduğu yerde ağlamaktadır. Elindeki plaket’i yere fırlatıp ayağa kalkar.
ALİ:(Bağırır)ya senin bizden sakladıkların, onlara ne
olacak.
VEDAT:(Ali’ye bakarak bağırır)ne saklıyormuşum lan
ben, söyle hadi durma…
ALPER:(yere bakmaktadır)Mektubu okudum. Bıraktığın
her şey bize acı veriyor Vedat.
Vedat ağlayarak olduğu yere oturur… Bir müddet sessiz kalır.
VEDAT:(ağlama-gülme)sıra bende güzel bir planım var
anlatmamı ister misiniz?
ALİ:(Ağlamaktadır)anlat hadi ne yapıyoruz…
VEDAT:(Ağlama-gülme)kütüphanede horon tepmiştik ya
hani. Hatırlıyor musunuz?
ALİ:(Ağlama-gülme)dönem ödevi hazırlamaya gitmiştik,
sonrada tekme tokat dışarı atmışlardı bizi.
VEDAT:(ağlama-gülme)
var
mısınız?
Bu
seferde
Kütüphanede kolbastı oynayalım.
Ali gözyaşlarını silmektedir. Alper ise sessiz kalıp onları izler, öksürmektedir.
ALİ: ben varım.
Ali ve Vedat, Alper’e bakmaktadır. Alper öksürerek ayağa kalkar.
ALPER: sen iyileşince kolbastının kıralını oynayacağım,
ama önce anlat bir çaresi yok mu? Bu işin.
VEDAT: yurtdışında uygun verici bulundu, nakil için
bekliyorum. Dernekler ve yardım kuruluşları gereken
parayı toparlayabilirse ameliyat olabilirim.
Alper elindeki araç anahtarına bakarak bir müddet düşünür, sonra Vedat ile göz
göze gelir.
ALPER: Biletini al, gidiyorsun.
Ali ve Vedat, şaşkın bakışlarla Alper’e bakmaktadır. Alper elindeki araba
anahtarına bakarak düşünmektedir. Yürürken önündeki plaket ayağına çarpar,
yerde duran plaket’e tekme atar.
Son planda yerde duran, darmadağın olup, hak ettiğini bulmuş plaket kalır.
102.OTO GALERİ\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Galeri önünde arka arkaya park etmiş üç araç görürüz. Vedat arabasına yaslanmış
elindeki anahtarlığa bakmaktadır. Ali ise kendi aracının teyip kısmını sökmekle
meşguldür. Alper galeri içinden dışarı doğru yürümektedir, Vedat’ın aracının
yanına gelir, Vedat ile aynı pozisyonda arabaya yaslanır.
ALPER:(Vedat’a bakarak)benim hurdaya iyi para verdi.
VEDAT: böyle olmasını istemezdim.
Alper gülümseyerek Vedat’ın elindeki anahtarı ister.
ALPER: hadi vedalaş şu anahtarla.
Vedat anahtarı, anahtarlıktan ayırıp Alper’e verir, Sonrada anahtarlığı Alper’e
gösterir.
VEDAT: bunu sen vermiştin.
ALPER: saklamaya devam et. Belki bir gün sende
başkasına verirsin.
Ali elindeki oto teybini göstererek yaklaşır.
ALİ: benim işim bitti.(cebinden araç anahtarını çıkarıp
Alper’e uzatır.)
Vedat yaslandığı araca bakarak.
VEDAT: hafta sonu pikniğe gidecektik.
ALİ: bizi davet etmedin.
ALPER: Zuhal ve sen baş başa öyle mi?
VEDAT: galiba onu seviyorum.
ALPER: galiba mı? Sen düpedüz âşık olmuşsun.
ALİ: Şey, arabayı dert etme. İsmail’in arabasını
alabilirim.
VEDAT:(Gülümser)verir mi?
ALİ: verir tabi, vermezse döverek alırız.
ALPER:(gülerek) eşkıya mısın lan sen.
Galeri içersinden biri Alper’e seslenir.
GALERİ
ÇALIŞANI:(bağırır)Alper
bey
hadi
sizi
bekliyoruz.
Alper arkadaşlarına bakarak.
ALPER: ruhsatlarınızı alın, birkaç evrak işi var…
Vedat eğilip araç içerisinden ruhsatını alır, galerinin iç kısmına doğru yürürler.
103.ARZU EV\İÇ-AKŞAM
Yemek masasının üzerindeki fon kâğıdı ve keçeli kalem ile başlar görüntü. Alper’i
düşünceli bakışlarla masaya bakarken görürüz. Arzu elindeki bir bardak su ile
Alper’e yaklaşır. Bardağı Alper’e uzatır.
ARZU: al bakalım.
ALPER: sağ ol.
Alper suyu bir dikişte içer.
ARZU: bir bardak daha ister misin?
ALPER: içim yanıyor, bir ton su içsem de geçmeyecek
sanki.
ARZU: anlatsana, neler oluyor.
Alper önündeki sandalyeye oturup masa üzerinde ellerini bağlar.
ALPER: Vedat, iyi değil.
ARZU:(Alper’in yanına oturur) onun başı hep beladaydı
zaten. Bu sefer nereyi yaktı.
ALPER:(dalgın bakışlar)o hasta.
ARZU:(Telaşlı)ağzından kerpetenle laf alıyoruz, neyi
var söylesene.
ALPER: KML Denilen boktan bir şey, ne olduğunu bende
tam bilmiyorum. Paraya ihtiyacım var.
ARZU:(Ağlamaklı)ne kadar lazım.
Alper bir müddet sessiz kalır. Sonrada acıklı tondan konuşması duyulur.
ALPER: evi satalım.
ARZU:(ses yüksek ton)Alper saçmalama, Senin gibi
pansiyon köşelerinde sürünemem ben.
Alper ayağa kalkıp birkaç adım atar arkasına dönerek.
ALPER:(bağırır)bu
ev
benim,
satılacak
diyorsam
satılacak.
ARZU:(Ağlamaktadır)bu ev senin öyle mi. Ödediğim
kredi taksitlerine de sana da yazıklar olsun.
ALPER:(Bağırır)yeter,
Vedat
hasta
diyorum
sana
anlamıyor musun? Git istediğin yerden ev tut kendine.
Kirasını ben öderim.
Arzu ağlayarak önünde duran kalem’i eline alır. Fon kâğıdına SATILIK yazısını
yazar. Alper’e bakarak.
ARZU: Beni annemlere bırakır mısın?
ALPER: hazırlan, çıkıyorum ben.
Arzu masadan aldığı, satılık yazan kâğıdı Alper’e uzatır.
ALPER: söz veriyorum, bundan çok daha iyi evlerde
oturacaksın. Kimseye borçlu kalmam ben.
ARZU: Ben hastalansam bunları yapar mıydın acaba.
ALPER: seni sevdim, ama annen nedense beni hiç
sevmedi.
İnan
bana
fitne
fesat
bakışlarla
yaşayamazdım.
ARZU: Sorumun cevabı bu değil.
ALPER: senin için canımı isteseler verirdim… Oldu mu?
Arzu gözlerini ovuşturarak odadan dışarı çıkar, Alper ise elindeki kâğıt ile cama
yaklaşır.
Son plan camda asılı satılık ev ilanı görünür.
104.KAHVEHANE\İÇ-GÜN
Bir gurup taraftarın maç öncesi kahvehanedeki coşkularını görürüz, Beşiktaş aşkı
ile yanıp tutuşan gençlerin coşkuları duyulur.
GURUP:(hep bir ağızdan)siyahla beyaz ortak olmuş,
kartalın aşkı böyle doğmuş. Hadi hisset bu hislerimi
hadi hisset bu hislerimi.
Beşiktaşım ne zaman durmuş, kartal uçup kalbime
konmuş hadi hisset bu hislerimi hadi hisset bu hislerimi
Sahne 89 da barmen olarak gördüğümüz adam bütün kahveyi coşturmuştur.
Gurubun tezahüratı bittikten sonra barmen bağırarak guruba seslenir.
BARMEN: siyah
GRUP:(hep bir ağızdan) Beyaz
BARMEN: siyah
GRUP:(hep bir ağızdan)beyaz
BARMEN: en büyük
GRUP:(hep bir ağızdan) Beşiktaş
BARMEN: en büyük
GRUP:(hep bir ağızdan)Beşiktaş
Kahve içerisinden büyük alkış sesi yükselir, barmen ortalığı yatıştırdıktan sonra.
Guruba dönerek.
BARMEN: (etrafa bakınır, gurup içerisinde Ali’yi görür)
Ali gelsene.
Ali, İsmail ile yan yana oturmakadır, alkış kıyamet arasında gurubun karşısına
çıkar.
BARMEN:(guruba seslenir)arkadaşlar biraz sessiz olalım.
ALİ:(barmen’e bakarak)gurup lideri olmak zor olmalı,
(guruba bakarak)imam gibi hissettim kendimi.
Gurup içerisinden gülüşmeler duyulur.
ALİ:
buraya vaaz
vermeye falan
gelmedim.
coşturacak sağlam tezahüratlarımda yok.
Sizi
Gurup içerisinden bir taraftar Ali’ye seslenir.
TARAFTAR:(Gülerek)Ali baba bizi, pavyona götür.
Gülüşmeler duyulur.
ALİ:(taraftar ile konuşur)uçmayı seviyor musun?
TARAFTAR:(Gülerek)seviyorum tabi Beşiktaşlıyım ben.
Gurup içerisinden gülüşmeler duyulur.
ALİ:(guruba seslenir)bazıları sizin kadar şanslı değil.
Uçmayı çok seven bir kartal tanıyorum. Yıllar önce
İnönü cehennemine beraber uçmuştuk. Adı Vedat,
Yorgun ve kanadı kırık bir kartal için yapabileceğimiz
bir şeyler vardır diye düşündüm.
Taraftarlardan biri Ali’ye seslenir.
TARAFTAR2:madem Beşiktaşlı kanımızı iste kanımızı,
canımızı iste canımızı verelim.
Gaza gelen gurup, üyeleri, alkışa başlar.
ALİ:(gülümseyerek)toplayabileceğiniz
kadar
para
ve
dualarınız bizim için yeterli olacaktır.
Gurup üyeleri alkış kıyamet ayağa kalkar, sahne başındaki tezahürat hep bir
ağızdan tekrar Söylenir.
105.PİKNİK ALANI\DIŞ-GÜN
İhtişamlı bir ağaç ve gövdesine yaslanmış Vedat ile Zuhal’i görürüz. Yanyana
oturmuş konuşmaktadırlar. Zuhal elindeki albüm sayfalarını karıştırmaktadır.
ZUHAL:(Boş sayfaları gösterir)bazı yerler boş kalmış.
VEDAT: doldururuz, canını sıktığın şeye bak.
ZUHAL: dalga geçme ya. Kimin resimlerini çıkardın
söyle çabuk.
Vedat bu soru karşısında dramatik anlar yaşamaktadır, yan tarafından ot
koparmaya başlar.
VEDAT: boş ver,(albüm’ü gösterir)görmen gerekenlerin
hepsi orada işte.
ZUHAL:(duygusal)ne zaman hayatın ile ilgili bir soru
sorsam arkana bakmadan kaçıyorsun.
VEDAT: Kaçmak ne işe yarıyor ki. Nereye kaçarsan kaç,
arkasına saklandığın taşların altında eziliyorsun.
ZUHAL: Hadi anlat. Ne olur!
Vedat elinde biriken otları havaya savurur.
VEDAT: sen anlat.
ZUHAL: Ne öğrenmek istiyorsun
VEDAT: ailenden bahset, neler yapıyorsunuz.
ZUHAL:
babam
ile
birlikte
kalıyoruz(gülerek)onu
tanıyorsun zaten.
VEDAT:(Gülerek)sesi çok gür.
ZUHAL:(Dalgın)babamda senin gibi, fotoğrafları çok
seviyor. Annem öldükten sonra fotoğraflarda kaldı
bakışları.
VEDAT: özlüyor mu?
ZUHAL:(Vedat’ın
omzuna
başını
koyar)yalnızlığa
alışamadı bir türlü.
VEDAT: ailece oynanan eşli okey oyunları varya hani,
hep beraber toplanıp oynar mıydınız?
ZUHAL(gülümser)oynardık tabi, neden sordun.
VEDAT:(duygusal)çocukken
aklım
hep
o
oyunlarda
kalırdı. Şakır şukur taş sesleri ve kahkahalar hoşuma
gidiyordu. Balkona çıkıp Alperler’in balkonundan gelen
sesleri dinledim ben hep.
ZUHAL: sizin evde okey oynamak yasak mıydı?
VEDAT: boş ver, gel hadi bir şeyler yiyelim.
ZUHAL: yine kaçıyorsun
VEDAT: sen acıkmadın mı?
Vedat ayağa kalkıp Zuhal’e elini uzatır. Zuhal, Vedat’ın elini tutarak ayağa kalkar.
Yiyecekleri bıraktıkları masaya doğru ilerlemektedirler.
VEDAT: ne hazırladın çok merak ediyorum.
ZUHAL: Zehirlenmekten korkmuyor musun?
VEDAT:(gülerek)yok canım daha neler.
Gülüşme sesleri duyulur, masaya otururlar… Görüntü biraz ilerideki park etmiş
araca doğru ilerler İsmail’den ödünç alınan aracı görürüz.
106.YOL KENARI PARK HALİNDEKİ ARAÇ\DIŞ-İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Aynı aracı yol kenarında park etmiş halde görürüz. Ali ile barmen, bar kapısından
çıkarak aracın bulunduğu alana doğru ilerlemektedir.
Ali elindeki çanta ile aracın şoför koltuğu yanındaki kapıya yaklaşır. Barmende
araca kadar Ali’ye eşlik eder.
Aracın yanına gelindiğinde,
BARMEN: Bir haftada ancak bu kadar oldu Ali.
Ali Gülerek barmen’e çantayı gösterir.
ALİ:(gülümser)merak etme kartalı uçuruyoruz.
BARMEN:(gülerek)ne zaman gidiyor.
ALİ: tam olarak bilmiyorum, dört ya da beş gün sonra
olması lazım.
BARMEN: sezonu kapattı ha.
ALİ: boş versene, bu sene şampiyonluk hayal oldu
zaten(gülerek)seneye bakarız.
Barmen gülerek aracın kapısını açar.
BARMEN: Buyurun efendim.
ALİ: sağ ol
BARMEN: ne demek lafı bile olmaz.
ALİ: görüşürüz.
Ali barmen ile tokalaşıp sarıldıktan sonra araca biner. Bindiği araçta şoför
koltuğundaki ismail’i görürüz.
İSMAİL: şimdi nereye gidiyoruz patron.
ALİ: götürüp Alper’e verelim şu parayı.(telefonunu
çıkarır)
Ali telefonun rehber kısmında numara aramaktadır, İsmail cebinden bir adet çek
çıkarıp Ali’ye uzatır. Ali şaşırmıştır.
İSMAİL: buda benden.
ALİ:(Şaşkın)bu ne lan.
İSMAİL: babamın çek defterinden kıytırık bir sayfa.
ALİ:(çeki incelemektedir)bu imza babanın imzası mı?
İSMAİL: onun yerine ben atsam ne olacak ki.
ALİ: başına bela alacaksın
İSMAİL: insan işçisinin sigorta piriminden çalar mı,
benim babam çalıyor. Hatta oğlunun sigorta pirimini
bile ödemiyor.
ALİ: puşt’a bak, oğlum senin baban kanun kadar
zengin.
İSMAİL: Para kazandıkça hayvanlaştı, doymuyor artık.
Bırak bir kazıkta ben atayım şu hayvan’a.
Ali elindeki çek’e bakarak gülmektedir.
ALİ:(gülerek) vadesini yazmamışsın.
İSMAİL: Sen yaz, ne zaman istersen çekersin.
Ali gülmektedir, elindeki telefonu kulağına götürür.
ALİ: alo alper, neredesin.
—DIŞSES—ALPER: hastanedeyim ben, hayırdır ne oldu.
ALİ: söylediğin gibi hesaptan parayı çektim, artı
çarşının topladıkları(gülerek elindeki çek’e bakar)birde
vadesiz çek var elimizde.
—DIŞSES—ALPER: parayı Arzu’ya götür.
Birden Ali’nin surat asılmıştır, şaşkın ve sinirlidir.
ALİ: Arzuya’mı götüreyim. Saçmalıyorsun sen.
—DIŞSES—ALPER: senin kaprislerinle uğraşacak zamanımız yok,
(sinirli)Götür şu parayı, Arzu seni bekliyor.
ALİ:(Düşünceli)Olur(telefonu kapatır)
Ali dalgın bakışlarla kapattığı telefona bakmaktadır.
İSMAİL: eee nereye gidiyoruz.
ALİ:(Dalgın)sen yürü ben sana tarif ederim.
İsmail aracı çalıştırır. Aracı dış görüntü yola çıkmış halde görürüz.
107.HASTANE BAHÇE\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
Vedat ile Alper hastane bahçesindeki bankta oturmaktadır. İkisi de dalgın ve
düşüncelidir. Vedat etrafa bakınırken Alper elindeki telefon ile uğraşmaktadır.
Saçma sapan telefon oyunlarından birini oynayan Alper’in sıkıntısı her halinden
anlaşılmaktadır. Vedat sessizliği bozar, etrafa bakarak konuşur.
VEDAT:(etrafa bakınmaktadır) neden ısrar ettin.
ALPER:(telefona
bakmaktadır)daha
nereye
kadar
kaçacak.
VEDAT:(etrafa bakınmaktadır) arkasına saklandığı taşın
altında ezilecek. Hep böyle oluyor.
ALPER: Ali güçlüdür, Arzu gibi bir taş ona zarar
vermez.
VEDAT:(gülerek)var mısın? İdeaya
ALPER(Heyecanlı)varım ulan nesine.
VEDAT: kaç gündür şu gitme meselesini Zuhal’e nasıl
anlatırım diye düşünüyordum.(gülerek)anlatacak keriz’i
buldum en sonunda.
ALPER: Ali ezilirse ben anlatırım, ezilmezse sen
anlatırsın.
Vedat gülerek Alper’e elini uzatır, el sıkışırlar.
VEDAT:
anlaştık.
Doktorun
söylediklerini
duydun
şansım yüzde atmış,(gülerek) siz gerçekten enayisiniz.
Alper oturduğu yerden ayağa kalkar, oturmakta olan Vedat’a bakarak konuşur.
ALPER: yüzde bir bile olsa, aynı şeyleri yapardım. Sen
manyaksın, Kolbastı ile lösemi tedavi edilir mi? hiç.
Etraftaki
insanların
gülmektedir.
şaşkın
bakışlarını
görürüz,
Alper
ve
Vedat
doyasıya
VEDAT:(gülerek)kolbastı oynamayı biliyor musun?
ALPER: geçen gün antrenman yaptım, neredeyse
ayağım kıçıma giriyordu.
Vedat ve Alper kahkahalarla gülmektedir, Alper hızını alamaz ve adı geçen oyun
ile ilgili figürlere başlar.
108.ŞİRKET\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Ali etrafına bakınarak merdivenleri tırmanmaktadır. Birden karar değiştirip
dönmek ister, çıktığı birkaç merdiveni geri iner. Bir müddet elindeki çantaya
bakar sonra tekrar çıkmaya karar verir. Sinirli sinirli merdivenleri tırmanır.
Muhasebe levhası yazan kapıdan içeri girer. Bilgisayarı başında oturmakta olan
Arzu’yu görmüştür. Ürkek ve korkak bir şekilde masanın yanına gelir.
ARZU:(Güler yüzlü sempatik)Ali hoş geldin, otursana.
ALİ:(Resmi)hoş bulduk, nasılsın.
ARZU:(Gülerek)hiç değişmemişsin
Ali oturduğu yerde arzudan başka her tarafa bakmaktadır, sıkılgan ve telaşlıdır.
ALİ:(alaycı) her şey değişiyor, ben nasıl aynı kaldım
hayret. Baksana saçlarım döküldü.
ARZU:(gülerek Ali’nin saçına bakmaktadır)yok canım
yanlardan biraz azalmış ondan bir şey olmaz.
ALİ: sende kilo almışsın.
ARZU: aldım tabi, görüşmeyeli çok uzun zaman oldu.
ALİ:(kafasını sallar)öyle
ARZU:(sitemkâr)düğünümüze bile gelmedin.
ALİ:(alaycı)çelenk gönderdim görmedin mi?
ARZU:(Gülerek)siyah çelenk cenazeye gönderilir.
ALİ: iyi ya ben o gün öldüm zaten. Öyle bir film vardı
adı neydi.
ARZU:(Gülerek)dört nikâh bir cenaze
ALİ: her neyse işte, bizimkide bir nikâh bir cenaze
oldu.
ARZU:(üzgün)bir şey içer misin?
ALİ: gitsem iyi olacak, İsmail bekliyor.
Ali telaşlanmıştır, ayağa kalkar. Yanında getirdiği çantayı Arzu’nun masasına
bırakır, elini cebine götürüp çek’i çıkarır.
ARZU:(Şaşkın)yavaş ol, acelen ne.
ALİ:(çek’i
uzatır)bu
vadesiz
çek,
istediğin
zaman
çekebilirsin.
ARZU:(elindeki çek’ bakmaktadır)her şey Vedat için.
(Ali’ye bakarak)Azrail’i için çırpınan ölü görmek insana
heyecan veriyor.
Arzu elini Ali’ye uzatır,
ARZU: seni tekrar görmek güzeldi Ali.
ALİ:(gözleri dolmuştur)senide öyle
El sıkışırlarken, Ali ağlamamak için zor tuttuğu gözleri ile Arzuya son kez 3–4
saniye bakar sonra arkasını dönüp çıkışa doğru ilerler. O an için her şey
donuklaşmıştır. Etraftaki çalışanların Ali’ye yönelmiş donuk bakışlarını görürüz.
109.YOL KENARI PARK HALİNDEKİ ARAÇ\İÇ-DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
İsmail, Şirket yakını caddede üzerinde park halindeki aracı içerisinde radyo
frekanslarını karıştırmaktadır. Bayan dj’in radyo anonsu duyulur. Anonsu yapılan
şarkı sahne sonuna kadar fonda kalır.
—DIŞSES— Dj: amatör ve yeni sesleri sizlerle buluşturmaya devam
Ediyoruz. Güzel bir slow var şimdi sırada. Arkanıza
Yaslanın ve bu güzel sese kulak verin. Yağmurlu
Havalarda sörf yaptığınızı hissedecek, kendinizi
Dalgalara bırakacaksınız.Anlaştık mı cancağızlarım.
İsmail salak kadın dj’e sinirlenir, şarkı başlamıştır.
İSMAİL:(alaycı)Bu ülkede, yağmurlu havalarda anca
logar sularına bırakırsın kendini.(sinirli) he işim gücüm
yok, sidiğin bokun içinde sörf yapacam.
İsmail sıkılmıştır, camdan dışarı baktığında, ağlayarak araca doğru gelmekte olan
Ali’yi görür.
İSMAİL:(Telaşlı)o ne, ne oluyor ya.
İsmail elinde aldığı demir levye ile arabadan dışarı çıkar, hızla Ali’ye ilerler.
İSMAİL:(bağırır elindeki demiri sallar)ne oldu parayı’mı
çaldırdın. Nereye kaçtılar söylesene lan.
ALİ:(ağlayarak)başlatma parana da hırsızına da, yürü
gidelim buradan.
Arabaya yaklaşmışlardır, Ali yanlarından geçmekte olan kol kola girmiş sevgilileri
görünce iyice fıttırır.
İSMAİL: bu halde, nereye gideceksin.
Ali hem bağırarak, hem de ağlayarak yanlarından yürüyüp giden sarmaş dolaş çifti
İsmail’e gösterir.
ALİ:(ağlamaktadır) beni bunlar gibi yapışıkların olmadığı
bir yere götür İsmail.
Ali sinirden kendinden geçmiştir, etraftaki şaşkın insanları görürüz. İsmail
ağlamakta olan arkadaşı Ali’nin koluna girer. Ve arabaya oturtur.
Ali bir müddet ağlayarak araba teybinde çalmakta olan şarkıyı dinler.
İSMAİL:(Üzgün)Ali iyi misin oğlum sen. Hastaneye
gidelim sakinleştirici iğne vursunlar sana.
Ali yoğunlaştığı müziğin etkisi ile kendinden geçmiştir. İsmail’i sallamaz.
İSMAİL:(yüksek ses tonu)Ali.
ALİ:(Ağlayarak)kapat şu radyoyu.
İsmail radyoyu kapatıp kontağı çalıştırır. Radyo kapansa da hareket eden arabada
ağlayan adamın perişan halini izleyici aynı müziğin daha yüksek tonundan dinler
ve izler. Bir müddet araç içinden bir müddet araç dışından görünüm. Araç trafikte
gözden kaybolur.
110.HAVAALANI DIŞ HATLAR TERM.\İÇ-GÜN
Hava alanındaki kalabalığı gördükten sonra sakin bir yerde oturup elindeki
anahtarlığa bakmakta olan Vedat’ı görürüz. Vedat dalgın bakışlarla anahtarlığı
izlemektedir. Hemen karşı tarafında yüzü asık şekilde oturmuş dokuz on
yaşlarındaki çocuk gözüne çarpar. Vedat gülerek çocuğa seslenir.
VEDAT:(Gülümser)şiştt, adın ne senin.
Velet iki omzu yukarıya kaldırarak yapılan bana ne hareketini yapar.
VEDAT:(Anahtarlığı gösterir)gel bak sana ne vereceğim.
Rüşvetin cazibesine dayanamayan çocuk meraklı bakışlarla Vedat’a yaklaşır.
VEDAT: hangi takımlısın sen.
ÇOCUK:(bozuk Türkçesi ile)en büyük, bayern münchen.
Vedat anahtarlığı çocuğa verir, cocuğun gülerek anahtarlığa baktığını görürüz.
VEDAT: Bundan sonra fenerlisin tamam mı?
ÇOCUK:(başını sallar anahtarlığa bakarak) jawohl.
Rüşvetçi
gurbetçi
çocuğu
gülerek
anne
ve
babasının
oturduğu
alana
ilerlemektedir. Anons sesleri duyulur, Vedat oturduğu yerden kalkıp alan
içerisindeki kalabalığa karışır.
111.HAVAALANI YAKINI BOŞ ARAZİ\DIŞ-GÜN
Ali, Alper ve İsmail park halindeki araca yaslanmış üstlerinden geçmekte olan
uçaklara bakmaktadır. Alandan kalkan uçağa bakarken.
ALİ: Bu Vedat’ın uçağı.
ALPER:(gözleri uçağı takip etmektedir)nereden anladın.
ALİ:(Gülerek)görmedin mi ne kadar dik havalandı.
Vedat kesin bunun içinde.
Alper gülümseyerek başını sallar.
İSMAİL: içeri girseniz daha güzel olurdu.
ALPER: Vedat böyle istedi.
ALİ: Vedalaşmaları sevmez o.
Alper kolunu Ali’nin boynuna attıktan sonra.
ALPER: bizi kimse yenemez.
ALİ:(gülerek)çarşı
ona
bir
tercüman
ayarladı,
tercüman’a fenerli olduğunu söylerse bittim ben.
İsmail şaşırmıştır, Ali’ye bakarak konuşur.
İSMAİL:(şaşkın) Vedat fenerli mi?
Gülüşme sesleri duyulur, birbirlerine bakarak gülmektedirler. Alper yaslandığı
araçtan doğrulduktan sonra etrafa bakar.
ALPER: hadi gidelim.
ALİ: Nereye gidiyoruz.
ALPER: senin yüzünden Vedat ile girdiğim iddayı
kaybettim.
ALİ:(şaşkın) ben ne yaptım ki.
ALPER:(sinirli) ezildin en zayıf halka. Şimdi bana sağlam
bir yalan bul.
ALİ:
dolandırıcılıkta
üzerime
yoktur,
bilirsin.
Ne
konuda yardım istiyorsun sen onu söyle.
ALPER:(Gülerek)gel hadi yolda anlatırım.
Araç kapıları açılır, İsmail şoför koltuğuna oturur Ali ve Alper yan yana arka
koltuğa oturur. Araç hareket eder.
112.YOL ÜZERİ ARAÇ İÇİ\İÇ-GÜN
Araç içerisindeki hâkim olan sessizliği görürüz. Açık araç camından giren rüzgârın
sesi duyulur. Ali ve Alper dalgın bakışlarla etrafa bakmaktadır. Sessizliği Ali’nin
sözleri bozar Alper’e bakarak konuşur.
ALİ: ne düşünüyorsun.
ALPER: oturduğumuz sokakta hurda bir şavrole vardı
ya, o geldi aklıma.
ALİ:(Gülerek)Vedat’ın şavrolesi.
ALPER:(Gülerek)gaz
pedalı
bile
olmayan
arabanın
direksiyonuna geçerdi Vedat.
ALİ:(düşünceli)hatırlıyorum.(gülümser)direksiyonu
sallarken arkaya dönüp sizi bununla dünya turuna
çıkaracağım zibidiler, kemerlerinizi bağlayın deyişi bile
aklımda.
İsmail gülümseyerek arka koltuklara doğru bakar.
İSMAİL: sizi bununla cehenneme götüreceğim zibidiler,
hazır olun.
ALİ:(Telaşlı)Önüne bak salak, trafik şaka kaldırmaz.
Alper gülmektedir, İsmail ile konuşur.
ALPER:(gülerek)çok iyiydi ya, İsmail seni seviyoruz.
İSMAİL:(gülerek)ilk defa biri bana seni seviyorum dedi.
Bu gerçekten inanılmaz. Kadın olsa daha iyi olurdu ama
neyse.
Arabada yüksek tondan gülme sesleri duyulur, İsmail kaybolan neşeyi yerine
getirmiştir. Ali hafiften ismail’in kafasına vurduktan sonra.
ALİ:(gülerek)Önüne bak, çakacaksın arabayı. Senin
cimri baban, bunun kaskosunu da yaptırmamıştır. sonra
mal gibi kalırsın ortada.
İSMAİL:(dikiz aynadan Alper’e bakmaktadır)Alper sen
benim babamı tanıyor musun?
ALPER: yoo tanımıyorum.
İSMAİL: Anakarada kendisi, Atatürk orman çifliğinde
ikamet ediyor. Bir ara tanıştırırım sizi.
Araç içinde gülme sesleri yükselir, Ali nakavt olmuştur artık.
ALİ:(Gülerek)yeter ulan, sus artık sus.
Son planda aracı dış görünüm yolda ilerlerken görürüz.
113.ŞİRKET\İÇ-GÜN
Alper ve Ali’yi koridorda yürürken görürüz. Olayları kolona yaslanıp uzaktan
izlemeyi tercih eden Ali’nin gözlerinde izleriz. Alper gidip Zuhal’in karşısına
oturur, aralarında hararetli konuşmalar yaşanmaktadır. Ali uzaktan dalgın
bakışlarla onların konuşmalarını izlemektedir.
Bir müddet sonra Zuhal kalktığı yerden sinirli şekilde Ali’nin yanına gelir.
ZUHAL:(sinirli) Vedat Adanaya mı gitti.
Ali ne söyleyeceğini düşünmektedir, konuştuğunda ise yalan söylediğini her
halinden anlarız.
ALİ: Evet, babasının tarlasını satmaya gitti.
ZUHAL:(Sinirli)ikinizde yalan söylüyorsunuz.
Arka tarafta durup konuşmaları dinleyen Alper,
ALPER:(üzgün)yakında dönecek işte, bizi zorlama.
Zuhal arka tarafına dönüp Alper’e sinirli bir bakış attıktan sonra, Ali ile konuşur.
ZUHAL:(Sinirli)söyle hadi neler oluyor.
ALİ:(Gözleri dolmuştur)Vedat dönecek, sana yemin
ediyorum dönecek.
ZUHAL:(Bağırarak)yeter, nereye gitti diyorum size.
ALPER: anlatacağım tamam mı? Sakin ol.
Alper Zuhal’in koluna girip, onu masasına doğru götürmektedir.
Olayları tekrar Ali’nin uzaktan bakışları ile izleriz. Alper’in anlattıkları ile Zuhal’in
ağladığını, etraftaki şaşkın çalışanları ve Ali’nin gözyaşlarını görürüz.
Ali’nin yaslandığı kolon’a doğru, Arzu meraklı bakışlarla yaklaşır.
ARZU:(meraklı)Ali, neden ağlıyorsun.
ALİ:(ağlamaktadır)Vedat gitti.
Arzu Ali’nin bakmakta olduğu yöne doğru gözlerini çevirdiğinde, Alper ve Zuhal’in
karşılıklı konuşmalarını görür.
ARZU:(Şaşkın)anlatma işini, bu beceriksize bıraktığınıza
inanamıyorum.
ALİ:(ağlayarak)ne duruyorsun, git sen anlat.
Alper oturduğu yerden kalkmıştır, elindeki boş su şişesine bakarak ağlamakta olan
Zuhal’i görürüz.
Koridorda Alper ve Arzu karşılaşır. Ali ise o sırada çıkış kapısına doğru
ilerlemektedir.
ALPER: nasılsın
ARZU: ben iyiyim, sen Ali ile ilgilen.
Alper kalktığı masadaki Zuhal’i gösterir.
ALPER: Zuhal iyi değil.
Arzu kafasını sallar, ağlamayan iki kişinin ağlayanları teselli yolculuğuna çıktığını
görürüz.
114.ŞİRKET ÖNÜ PARK HALİNDEKİ ARAÇ\İÇ-DIŞ-GÜN
Aracında oturan İsmail’i görürüz, Ali ağlayarak kapıyı açar oturduktan sonra sertçe
kapıyı kapatır. Hemen ardından Alper onun yanına oturur.
İsmail’i şaşkın bakışlarla arka koltuklardakilere bakarken görürüz. Kafasını
çıktıkları binaya doğru kaldırır.
İSMAİL: Arkadaş burası nasıl bir yermiş ya. Giren
ağlama komasına giriyor.
İsmail tekrar kafasını arka koltuğa çevirir, Alper’e bakarak.
İSMAİL: içerde göz yaşartıcı gaz mı sıkıyorlar.
ALPER:(Sinirli)İsmail kes sesini, yürü.
İsmail kontağı çalıştırır, dış görünüm Aracı yolda giderken görürüz.
115.VEDAT EV\İÇ-AKŞAM
Ev içerisinde amaçsızca dolaşan Alper’i görürüz. Etrafa bakınarak ev içerisinde
gezinmektedir. Duvarda, çerçeve içerisinde asılı duran soysuz ağaç resmi Alper’in
dikkatini çeker. Alper resmi eline alır, yıllar önce çizmiş olduğu resim onda değişik
duygular uyandırmıştır. Sırtını duvara yaslar, duvarda sırtını kaydırarak olduğu
yere oturup kalır. Elindeki resme dalıp gitmiştir, öksürük sesleri duyulur. Resme
bakarken yoğun şekilde öksürmektedir.
Son planda soysuz ağaç resmi kalır.
116.KAPALI HAVUZ\İÇ-GÜN
Havuzda yüzen neşeli insanları görürüz. Geri planda ise, oturduğu tribün
koltuklarından boş bakışlarla havuz’u izlemekte olan Ali görünür. Öylesine
dalmıştır ki, yanına gelip oturan çocukları bile fark etmez. Özgür elindeki cips
poşetini Ali’ye uzatır.
ÖZGÜR: cips yer misin? Ali abi.
ALİ:(gülümser)siz yiyin, benim canım istemiyor.
HARUN: deve güreşi oynayalım mı?
ALİ:(gülümser)deve yok, İsmail olmadan oynamam ben.
ÖZGÜR:(heyecanlı)deve oğlu deve, havuza bisikletle
dalış yapmış.
HARUN: (heyecanlı, Özgür’e bakmaktadır) atmışlar onu
atmışlar, havuza girmesi yasakmış.
ÖZGÜR: adama bak ya, utanmasa traktörle girecek
suya.
Ali çocuklara bakarak gülmektedir,
ALİ:(gülümser)işiniz
gücünüz
yok
mu
sizin.
Gidip
derslerinizle ilgilensenize.
HARUN: abim ilgilendi de ne oldu, okul bitti yatışa
geçti. İnek gibi yatıyor şimdi.
ÖZGÜR(Ali’ye bakarak)doğru söylüyor, abisi işletme
mezunu.
HARUN: kendini bile işletemiyor, babam yakında
işletecek onu.
ALİ:(gülümser)ders çalışmıyorsunuz madem, gidip kız
arkadaşlarınızla vakit geçirin.
ÖZGÜR: yok ki, internette Ruslara yazılıyorum ben.
HARUN: bende bende, Rus kızları çok güzel.
ALİ:(gülerek)aynı kıza yazılmayın tamam mı?
ÖZGÜR: yazılsak ne olur.
Ali bir müddet sessiz kalır, Özgür’ün elindeki cips poşetinden birkaç cips alıp
ağzına atar.
ALİ:(dalgın)size bir hikâye anlatayım.
HARUN:(heyecanlı)açık saçık mı?
ALİ: yok be oğlum.
ÖZGÜR:(heyecanlı)anlat hadi anlat.
Görüntü yavaşça uzaklaşır. Seslerini duyamadığımız diyaloglar yaşanmaktadır
tribünde. Çocuklarla Ali’nin gülüşerek konuştuklarını görürüz.
117.KAHVEHANE\İÇ-AKŞAM
Bir gurup Fenerbahçe taraftarı kahvehanede maç seyretmektedir. Hepsinin
yüzünde coşku ve heyecan vardır. Onların arasında, sevinç, heyecan ve neşeden
yoksun Alper oturmaktadır. Sadece tek yöne doğru bakmaktadır, gol olup ta her
kez ayağa fırladığında, oturup kalmış düşünceli Alper’de kalır görüntü.
118.ŞİRKET\İÇ-GÜN
Masasına oturup elindeki su şişesine dalıp gitmiş Zuhal görünür. Şirket içerisindeki
koşuşturma ve gürültüden tamamen sıyrılmıştır. Öylece elindeki boş su şişesine
bakmaktadır.
119.HASTANE ODA\İÇ-GÜN
Vedat’ın uzanmakta olduğu yatağı ve masanın hemen yanında duran fotoğrafı
görürüz. Vedat fotoğrafı eline alır ve bir müddet Zuhal’in fotoğrafına bakar.
Odaya yabancı bir doktor ve tercüman dâhil olur. Tercümanın üzerine giymiş
olduğu Beşiktaş tişörtü göze çarpar.
Doktor gülümseyerek Vedat’a yaklaşır.
DOKTOR: (hi,) Vedat. how are you today?
VEDAT: i’m fine
DOKTOR:(gülümser) tomorrow is the great deal. are you
ready?
Tercüman doktorun söylediklerini Vedat’a çevirir. Vedat tercüman’a bakarak
konuşur.
TERCÜMAN: hazır mısın diyor,(gülerek)yarın büyük bir
parti vereceklermiş senin için.
VEDAT: korkuyorum,
Tercüman doktora bakarak çevirisini yapar.
TERCÜMAN: still, he is worried.
DOKTOR:(Vedat’a bakmaktadır) don't worry. it will be
OK.
Tercüman Vedat’a bakarak çevirisini yapar.
TERCÜMAN: Merak etme diyor,(gülerek)bu herife güven
Vedat, adam işi biliyor.
Yan tarafta duran resim doktorun dikkatini çekmiştir. Doktor fotoğrafa bakarak
konuşur.
DOKTOR: this photo reflects your life.
TERCÜMAN:(Vedat’a bakarak)bu kız senin hayatınmış.
VEDAT:(kafasını resme doğru çevirir) Yes.
TERCÜMAN:(Doktora bakarak) he has been looking at
the photo for 10 hours a day.
DOKTOR:(şaşkın) really?
TERCÜMAN:(Üzerindeki
tişörtü
tutarak)
swear
on
besiktas.
DOKTOR:(Şaşkın) what is besiktas? a football club?
TERCÜMAN:(Şok olmuştur) I can't believe it. Don't you
know besiktas?
DOKTOR: from turkey, i only know galatasaray.
TERCÜMAN:(sitemkâr) besiktas is a great organisation in
terms of its fans and way of playing. The greatest in
Turkey(Vedat’ı gösterir) Vedat supports besiktas.
DOKTOR:(Vedat’a bakarak) really?
TERCÜMAN(gülerek Vedat’a bakmaktadır)hadi Beşiktaşlı
olduğunu söyle ona.
VEDAT:(Gülerek)Ben fenerliyim.
Tercüman çok şaşırmıştır, yutkunduktan sonra.
TERCÜMAN: What.
Doktor odadan çıkarken, tercüman Vedat’a yaklaşır.
TERCÜMAN: Vedat ne diyorsun oğlum sen.
VEDAT(gülerek)fenerliyim
diyorum
inanmıyorsun.
TERCÜMAN:(Şaşkın)yemin et.
VEDAT:(gülümser)swear on Fenerbahçe.
sana,
neden
Tercüman üzerindeki tişörte bakarak düşüncelere dalmıştır.
—İÇSES—TERCÜMAN: işe bak, İngilizcesi de var bunun.
Vedat tekrar bakışlarını Zuhal’ın resmine çevirmiştir. Zuhal’in resmi ve Vedat’ın
bakışları kalır son planda.
120.ZUHAL EV\İÇ-AKŞAMÜSTÜ
Zuhal’in annesinin resmini görürüz. Yerde öylece durmaktadır. Ve yan tarafında
uzanmış Zuhal’in babası görünür. Babanın eli, resme uzanmaya çalışmış fakat
gerekli gücü bulamamış gibi, resme çok yakın bir yerde durmaktadır. Son nefesini
vermiş adam yerde kaskatı yatmaktadır.
121.TEPE\DIŞ-AKŞAMÜSTÜ
İsmail’in aracının kaputuna oturmuş Alper, Zuhal ve Ali’yi görürüz. Üçü’de sessiz
ve düşüncelidir.
Ali’nin sesi duyulur
ALİ:(duygusal ve acıklı)Ben Vedat’ı özledim.
ZUHAL:(daha acıklı) Bende özledim.
ALPER: gitmeden önce size mektup yazmıştı, okumak
istiyor musunuz?
ALİ: ver hadi.
ALPER: zırlamayacağına söz ver.
ALİ:(gülümser)karı gibi zırlamayacağım, söz veriyorum.
Alper cebinden çıkardığı iki zarftan üzerinde Ali yazan zarfı Ali’ye uzatır. Zuhal
Alper’in elindeki diğer zarfa yoğunlaşmıştır.
ZUHAL:(alper’e bakarak)versene
ALPER: söz ver.
ZUHAL: Ben kadınım zaten, ağlamak benim doğamda
var.
ALPER: Kadınlardan nefret ediyorum(zarfı uzatır)
Alper oturduğu yerden kalkarak uzaklaşır, kalanlar ise mektuplarla kalmıştır.
Görüntü Ali’de kalır. Vedat’ın Ali’ye yazdıkları duyulur.
—DIŞSES—VEDAT: biliyorum, sana ne yazsam ne söylesem beni
affetmeyeceksin. Adı üstünde çocuktuk biz, Ortada
değerli bir şey vardı, hiçbir şeye değer vermeyen
Ali’nin ona da değer vermeyeceğini düşündüm. Geçen
zaman bana gösterdi ki yanılmışım. Meğerse dalavereci
adam hayatında ilk defa bir şeye değer vermiş. Son
noktalar acı veriyor Ali, payıma düşen acıyı yaşadım
ben. Sende unut artık O emin ellerde.
Ali’nin verdiği sözü tutamadığını görürüz, görüntü Zuhal’e döndüğünde onunda
ağladığını görürüz, son satırlarına geldiği mektupta Vedat’ın ona yazdıklarını
duyarız.
—DIŞSES—VEDAT: evet güzel olan her şey kapıların arkasındaydı.
Kapılar açıldı ve korktuğum bakışlar benimle kaldı.
Korkmak hiç bu kadar güzel olmamıştı.
Gözlerinin
içine
bakarak
söyleyemediklerim
için
senden özür diliyorum. Son kez seni seviyorum.
Görüntü ellerindeki sayfalara bakarak ağlamakta olan, Zuhal ve Ali’yi aynı karede
gösterir. Alper’in öksürme sesleri duyulur, sesler iyice yaklaşır Alper arkadaşlarına
bakarak konuşur.
ALPER: ağlama duvarına dönmüş burası, insan verdiği
sözü tutmaz mı?
ZUHAL:(Sinirli)kes sesini.
Son planda mektup sayfaları kalır.
122.ZUHAL’İN OTURDUĞU BİNA GİRİŞ KISMI\DIŞ-AKŞAM
Toplanmış kalabalığı görürüz. Alper, Vedat ve Ali’nin koşarak kaçtıkları alanda,
bağıran
baba,
ceset
torbasına
konulmuş,
bekleyen
ambulans’a
götürülmektedir. Ağlayan Zuhal ve onu teselli etmeye çalışan Alper görünür.
123.MEZARLIK\DIŞ-GÜN
doğru
Kalabalık gurup ve biten defin işleminden son kareler yansır ekrana. Görüntü
Alper’in bakışları ile etrafta gezinir. Eski karısı Arzu ve onun yanında Zuhal’i
görür. Kafasını ters yöne çevirdiğinde Ali ile göz göze gelir. Sonra mezar’a bakar.
—İÇSES— ALPER: hayat ne garip, bu adam birkaç hafta önce bize
itoğlu itler diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Şimdi
ne oldu, bir tarafına pamuk üzerine kara toprak.
Oda, Vedat gibi severmiş fotoğrafları, karısının resmine
bakarak gür sesi ile bağıra bağıra gitmiş. Benim gibi
aptallar
ise
görmek
isteyip
gözlerini
kapatıyor,
konuşmak isteyip susuyor ya da en fazla küfür ediyor.
Alper, Biraz ilerisinde beklemekte olan Ali’ye bakar. Onun yanına doğru yürür.
Ali’nin yanına geldiğinde etrafa bakarak konuşmasında devam eder
—İÇSES—ALPER: Vedat’ın tercümanı, Geçenlerde Ali’ye mail
Atmış. Birkaç küfür ettikten sonra Vedat’ın gayet iyi
olduğunu, sürekli bir kadının resmine bakarak hayata
tutunduğunu anlatmış. Bazıları, baktıkları resimlerle
kalıyor bazıları da gidiyor. Vedat kaldı. Hepimiz onu
bekliyoruz.
Alper Bakışlarını ağlamakta olan Zuhal’e çevirir ve son zamanlarda artmış olan
öksürüklerine devam eder.
124.VEDAT EV\İÇ-GÜN
Alper Vedat’ın odası içinde dolaşmaktadır. Çalışma masasındaki fotoğraf
albümünü görür. Masaya oturup albüm sayfalarını çevirmektedir. Sayfaları
çevirirken öksürme seslerini duyarız, sanki boğazında bir gıcık varmış gibi giderek
artan tonlarda öksürmektedir. Masadan kalkıp gider, birkaç saniye sonra elinde bir
bardak su ile tekrar masanın bulunduğu yere gelir. Suyu içerken gözüne masada
duran kum saati takılır. Kum saatini alıp elinde biraz kurcalar saatin
mekanizmasını çözmüştür masaya bırakır, saate bakarak düşünür.
—İÇSES— ALPER: bu bittiğinde Vedat burada olacak.
Alper’in tekrar albüm sayfalarını çevirdiğini görürüz, yine öksürmektedir.
Görüntü akan kum saatinde kalır.
2 AY SONRA…
125.BİLARDO SALONU\İÇ-GÜN
Bilardo oynayan gençleri görürüz, Görüntü salon içerisinde dolaşır. Okey oynanan
masalara doğru gidildiğinde Arzu ile Ali ye karşı, Vedat ve Zuhal ikilisini eşli okey
oynarken görürüz. Her kez çok neşelidir. Vedat çektiği taştan sonra ıstakasını
açar.
VEDAT:(gülerek)ben bittim.
ALİ: adama bak mahvetti bizi.
Masadakiler gülmektedir, vedat dalgınlaşmıştır.
ZUHAL:(Vedat’a bakarak)neyin var.
VEDAT:(Ali’ye bakarak)yine oldu
ALİ:(şaşkın)ne
VEDAT: deja-vu
Ali durumu anladığı için gülmektedir, Zuhal ve Arzu şaşkın bakışlarla onları
izlemektedir
ARZU: neden gülüyorsunuz anlamadım ben.
ZUHAL: al bendende o kadar, neler oluyor anlatsanıza.
ALİ(gülerek)bu aramızda bir şey, anlatmak uzun sürer.
ZUHAL: Öyle mi?
VEDAT:(Zuhal’e bakarak)ben sana sonra anlatırım.
ZUHAL: söz ver, dinlemek istiyorum.
VEDAT:(gülerek)swear on Fenerbahçe
ZUHAL: bu neydi şimdi
VEDAT: Fenerbahçe üzerine yemin ederim, sana her
şeyi anlatacağım.
ZUHAL:(gülümser)anlaştık.
Masadakiler şaşkındır, Vedat gülerek saatine bakar.
VEDAT:(Arzu’ya bakarak)Alper nerelerde, saat kaç oldu.
ARZU:(telefonu eline alarak)aradım telefonu cevap
vermiyor.
VEDAT: tekrar arasana
Arzu telefon numarasını çevirip telefonu kulağına götürür.
ARZU: cevap vermiyor.
ALİ:(Vedat’a bakarak)ne haltlar karıştırıyor bu
VEDAT:(düşünceli)bilmiyorum.
Masadakiler döktükleri taşları toplamakla meşguldür.
126.TEPE\DIŞ-GÜN
Yerde bataryası kapağı ayrı yerlere gitmiş, cep telefon’u görünür. Hemen yanında
akordeon. Alper'i görürüz, Düşünceli bakışlarla manzarayı izlemektedir.
—İÇSES— ALPER: kum saatleri yalan söylüyor ama olsun. Postacı
evine döndü. İnsan her zaman arkasına sığınacak bir taş
buluyor.O dönene kadar her gün yalancı saatlere
yalvardım.Hani ben hep güçlüydüm ya, hiç ağlamazdım
ya, hepsi yalan. Bende saklandıklarımın altında ezildim.
Son mektubunda öyle bir acı bıraktın ki Vedat, yalancı
öksürüklerin arkasına saklandım. Günlerdir boğazımda
bir ağrı var. Öksürecek gücüm kalmadı artık.
Alper yan tarafındaki akordeon’u alıp çalmaya başlar. On dört sene öncesinden
diyaloglar duyulur.
—DIŞSES—ALPER: Rüstem amca Ali ağlıyor.
—DIŞSES—RÜSTEM: bırak ağlasın oğlum, ağlamak insanın ruhunu
temizler.
—DIŞSES—ALPER: ben hiç ağlamıyorum, erkekler ağlamaz ki.
—DIŞSES—RÜSTEM: olur mu çocuğum, ağlamazsan içindeki sıkıntılar
Seni boğar.
Alper’in çaldığı akordeon başında hıçkıra hıçkıra ağladığını görürüz. Son sözlerini
söyler.
—İÇSES— ALPER:(ağlayarak)ben karımı özledim.
Kapanış jenerik:
Hayatı anlamak için bir çocuğun gözlerine bakmalısınız.
Bakışlarıyla ne demek istediklerini anlatır onlar.
Ve
köprüler
kurarlar,
yalancı
harçtan
yapılmış
banknot
köprülerden farklı, sevgi köprüleri.
Oluşturdukları harç, öylesine sağlamdır ki. Köprü, en şiddetli
depremlerde ayakta kalmayı başarır.
Mimari yoksunu tuhaf köprüde, gülerek koşan çocuklar vardı.
SON
Senaryo: Erol ERKURT
Özgür düşünceye desteklerinden dolayı, kameraarkasi.org ve Hayri Çölaşan’a
teşekkürler.
Dikkat: Bu eser ile ilgili tüm yasal haklar, yazar Erol ERKURT’a aittir. Gerekli
şartların oluşması ve eserin satışı durumunda alıcı taraf, eser’in görsel
sunumundan elde edeceği toplam hâsılattan en az yüzde beş(5) pay’ı (lösemili
çocuklar vakfı) LÖSEV’e bağışlayacağını tahhaddüt etmelidir.

Benzer belgeler