Dişhekimi 50. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası

Transkript

Dişhekimi 50. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası
dişhekimi
haber
1
haber
2
dişhekimi
dişhekimi
haber
3
haber
4
dişhekimi
dişhekimi
haber
5
haber
6
dişhekimi
dişhekimi
haber
7
editör
dişhekimi
Merhaba,
Özlem KEKEÇ
[email protected]
Geçtiğimiz günlerde İl Sağlık Müdürlükleri tarafından muayenehanelere ve özel
sağlık kuruluşlarına tebliğ edilen “Sağlık Net 2 Veri Gönderimi” başlıklı yazı
üzerine tepkiler sürüyor. Tebliğde, özel
sağlık kuruluşları ve muayenehanelerde
çalışan tüm diş hekimlerinin, hastalarına
ait tıbbi bilgileri, adı geçen merkezi sisteme bildirmek zorunda oldukları belirtilmekte. Uygulama, meslektaşlarımıza
sistemle uyumlu bilgisayar yazılımının getirdiği mali yükün yanı sıra, oldukça geniş
yelpazede istenen bilgilerle hasta hekim
arasındaki mahremiyetin ihlalini de zorunlu kılıyor. İzmir Dişhekimleri Odası
uygulamanın durdurulması ve iptali istemi ile Danıştay’da iptal davası açtı.
Kamuoyunda “Tam Gün” olarak adlandırılan hukuki düzenleme Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edilmişti,
Karar 1 Ocak 2013 tarihinde Resmi
Gazete’de yayımlanmıştı. Kararda, iptalin 1 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtiliyor. Bu arada
muayenehanesini kapatan fakat mevcut
gelişmeler sonucu yeniden açmak isteyen bir meslektaşımızın yazılı talebine
Grup Başkanlığı “Sağlık Bakanlığı’ndan
cevap bekleniyor” şeklinde yanıt verdi.
Sağlık Bakanlığı’nın ne yapacağını biz
de merak ediyoruz doğrusu.
Her sayımızda ayrı bir engel, yorum ve
gerekçe ile haber yaptığımız Özelden
Hizmet Alımı konusu tam bir kaosa
dönüşmüş durumda. Hizmet alımı konusu en son Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelik ve Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan’ı karşı karşıya getirdi. Babacan, dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan bir sistem olduğunu ve mali yükünün ağırlığını ileri sürerek tartışmaya
son noktayı koydu. Olan yine uygulamadan umutlu binlerce dişhekimi ve hizmet bekleyen on binlerce hastaya oldu.
8
Sağlık Bakanlığı polikliniklerde çalışan
meslektaşlarımız aleyhine verdiği bir karardan geri döndü. Eylül 2011 tarihinde
Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel
Müdürlüğü’nce İl Sağlık Müdürlükleri’ne
gönderilen bir yazı ile meslektaşlarımızın ortak olma hali dışında polikliniklerde sigortalı olarak çalışamayacakları bildirilmişti. Bu hukuka aykırı
uygulama sürerken, Sağlık Bakanlığı’nın
sınırlamanın dişhekimleri açısından
uygulanamayacağına karar verdiği ve uygulamadan vazgeçtiği öğrenildi.
Meslektaşımız Talat Buğur, TÜBİTAK‘tan aldığı 300.000 TL’lik destekle yıllardır hayalini kurduğu implant fabrikasını hayata geçirdi. Buğur ile implant
üretimi fikrinin nasıl geliştiğini ve fabrikasının üretime geçme sürecini konuştuk.
Diş ile Düş Arasında adlı ilk kitabıyla
hem meslektaşlarımızın hem de kitapseverlerin beğenisini kazanan dişhekimi
Müge Sandıkçıoğlu dergimizin sürekli
yazarları arasına katıldı. Sandıkçıoğlu
hayatın içinden sıcacık yazılarıyla, kitabıyla aynı adı taşıyan sayfasında bizlerle
beraber olacak.
Bu sayımızda ayrıca Amerikan Spor Diş
Hekimliği Akademisi üyesi ilk Türk diş
hekimi Elif Gündüz ile yaptığımız söyleşiyi ve yıllar içinde biriktirdiği çeşitli
malzemelerden yapılmış onlarca kablumbağası olan meslektaşımız Ender
Selçuk’un kablumbağalar üzerine kaleme aldığı enteresan yazıyı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
50. sayımızı sizlerle paylaşıyoruz. Yaklaşık 9 yıldır beraberiz. Sizlerin de ilgisi
ve katkısıyla daha nice sayılarda bir arada olmayı diliyoruz.
Yeniden buluşana dek sevgiyle kalın…
dişhekimi
haber
içindekiler
14
dişhekimi
28
“Sağlık Net 2
Veri Sistemi”nin
amacı fişleme mi?
TÜBİTAK’tan aldığı
destek ile implant
fabrikası kurdu
EGE BÖLGESİ DİŞHEKİMLERİ ODALARI
ULUSLARARASI
BiLiMSEL
KONGRE
ve SERGiSi
17
?
Anayasa Mahkemesi’nin Tam Gün’e ilişkin iptal
kararının, Resmi Gazete’de yayınlanması ardından
Sağlık Bakanlığı’nın
ne yapacağı
merakla bekleniyor
Aegean Region Chambers of Dentist
International Scientific Congress and Exhibition
Bilimsel Program
katılımcılardan
TAM NOT aldı
34
58
Polikliniklerde çalışabilmek için;
Ortak olmaya
24 artık gerek yok
Reklam İndeksi
AlphaBio............................... 50-51
Basmacı Dental..........................49
Batı Dental.................................55
Bego İmplant........................ 40-41
Bezmialem Üniversitesi...............65
Biofocus.....................................57
Denta Solaris...............................2
Meslektaşımız Ender Selçuk
“Elbette vardır,
kaplumbağanın
bir bildiği!“
GC........Ön kapak ve arka kapak içi
GSK...................................... 7 - 45
Heraeus.......................................6
İpana Pro Expert........................13
Lider Diş............................... 12-33
Nucleoss............................... 20-21
Oral -B............................... 9 ve 11
Haber Sorumlusu
Erdal BİLİCİ
Sahibi
İzmir Dişhekimleri Odas› ad›na
Yönetim Kurulu Başkan›
İlkay Karademirci Ülkü
Sorumlu Yaz› İşleri Müdürü
Özlem Kekeç
Yay›n Kurulu
İlkay Karademirci Ülkü, Özlem Kekeç
10
Görsel Yönetmen
Birsen BAĞARDI KÖSEOĞLU
Baskı
Şan Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.
Candere Yolu No: 23
Ayazağa - İSTANBUL
Tel: 0.212 289 24 24
Faks: 0.212 289 07 87
Ortotek..................................... 3-5
Sarp Dental.................................4
Sirona................................... 21-22
Tidal implant..............................19
Turkuaz Dental............................1
Ulusal Ecza Deposu....................61
Ünaldı Medikal............Arka Kapak
Bas›m Tarihi:
Ocak 2013
Yay›n Türü:
Yayg›n Süreli Yay›n
İletişim Adresi
Anadolu Caddesi 40,
Tepekule İş Merkezi D: 209 /210 /211 Bayrakl› İzmir
Telefon 0.232 461 2152 - 461 3615 - 461 1571
Faks 0.232 461 3759
[email protected]
Dergide yer alan yaz›lar›n hukuki sorumluluğu yazar›na aittir.
Dergimiz 21.500 adet basılarak, Dişhekimlerine ve dişhekimliği fakültesi
son s›n›f öğrencilerine ücretsiz dağ›t›l›r.
haber
12
dişhekimi
dişhekimi
haber
13
sağlık net 2 veri sistemi
dişhekimi
“Sağlık Net 2 Veri Sistemi”nin
amacı fişleme mi?
Kanun Hükmünde Kararname yetkisi ile halkın özel hayatlarının kolay
ulaşılabilir bir hale getirileceği uygulama sağlık çalışanlarının tepkisine
neden oldu. Sistemin bu haliyle kişisel hak ve hürriyetlerin ihlal edilmesine
yol açacağı, doktorların muhbir olmalarının istendiği vurgulandı.
İl Sağlık Müdürlükleri tarafından muayenehanelere ve özel sağlık kuruluşlarına “Sağlık Net 2 Veri
Gönderimi” başlıklı bir yazı tebliğ edilerek, 1 Ocak
2013’den itibaren özel sağlık kuruluşları ve muayenehanelerde çalışan tüm hekimlerin, hastalarına ait
tıbbi bilgileri adı geçen merkezi sisteme bildirmek
zorunda oldukları belirtildi. Bunun yanı sıra verileri
elektronik ortamda gönderebilmek amacı ile sistem
ile uyumlu bilgisayar yazılımı temin etmelerinin sağlanması talep edildi. Genelgeye göre gönderilmesi
gereken bilgiler içinde bütün kimlik, adres, iletişim
bilgileri, hamilelik testleri, sağlık geçmişi, özürlülük
durumu, medeni hal, alkol-madde-sigara kullanımı,
iş, meslek, öğrenim durumu, gelir durumu, hastalık
şikayetleri, hastanın öyküsü, bütün tetkik sonuçları,
tetkik istenen kurumlar, 15-49 yaş arası kadınların
doğum, düşük türü ve sayıları, kadın sağlığı işlemleri, kullanılan aile planlaması yöntemi, gebelik testi
sonuçları, son adet tarihi, babanın kan grubu, gebe
olduğu tespit edilmiş olsun ya da olmasın, doğum
ya da düşükle sonuçlanan tüm gebelikler, ağız ve diş
sağlığı ile ilgili tüm koruyucu hekimlik, teşhis ve tedavi işlemleri ve daha pek çok bilgi yer alıyor.
Bunların hepsi korunması gereken kişisel verilerin başında yer alıyor. Kaldı ki hem Avrupa insan
hakları sözleşmesinin 8. Maddesi hem de anayasanın 20. Maddesine aykırıdır. Bakanlık hukuka aykırı uygulamayı 2 kasım 2011’de çıkarılan
KHK’ya dayandırıyor.
Yönetmeliği Bakanlık çıkardı,
maliyeti hekimler karşılayacak
Hastaların rızasını almaksızın, kişisel sağlık bilgilerinin otomatik olarak toplanıp işlenmesinin özel hayatın gizliliğine, hekimlerin sır saklama yükümlülüğüne, hastaların mahremiyet hakkına aykırı olmasının
yanı sıra mali külfeti de hekimlere bırakılıyor. Sağlık
Bakanlığı tarafından, muayenehanelerin ve özel sağlık kuruluşlarının iletmesi gereken hasta bilgileri için
kullanacağı bilgisayar programının, piyasada adı verilen özel firmalardan hekimler tarafından edinilmesi
gerektiği belirtiliyor. Bu durumda devletin hastaları
fişlemesi için çıkardığı yönetmelik için, hekimler kendi imkanlarını seferber edip, pahalı olduğu bilinen bir
bilgisayar programını satın almak zorunda bırakılıyor.
Sağlık Bakanlığı kendi görev alanına dair bir “hizmeti” yürürlüğe koyarken, işin mali külfetini hekimlerin
üzerine atıyor.
İzmir’de sağlık çalışanları ortak açıklamayla
hukuksuz uygulamaya karşı çıktı
İzmir’de sağlık çalışanları ortak bir basın açıklamasıyla uygulamanın bir fişleme olduğunu vurguladı. İzmir Tabip Odası, Dişhekimleri Odası ve Hasta Hakları
Derneği ortak gerçekleştirdiği basın toplantısıyla yaptığı açıklamada bakanlığın uygulamasına karşı çıktı ve
hukuk dışı bu uygulamanın durdurulması için yasal
yollara başvuracaklarını söyledi.
14
dişhekimi
İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner uygulamanın Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi
Konuyla ilgili olarak İzmir Tabip Odası Başkanı Suat
Kaptaner ,“Bu bilgilerin paylaşım yasağı konusunda
da yasal iki engel var; birincisi hastalarının buna onay
vermiş olma hali, diğeri ise bildirim konusunda yasada düzenlenmiş bir zorunluluğun bulunmasıdır. İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesi ve Anayasa’nın
20. Maddesi ile koruma altına alınan hakların kullanılamaz ve güvencelerinin işlemez hale getirilmesi söz
konusudur. Ayrıca yurttaşların sağlık bilgilerinin yanı
sıra özel hayatla ilgili bilgi toplanması da dikkat edilmesi gereken bir nokta’’ dedi. Özel muayenehaneler
de bu uygulamanın kullanılmasının ileride çok kötü
sonuçlara sebep olacağını da vurgulayan Kaptaner,
‘’Şu an bile bir kişi hakkında bir doktorun bilgi vermesi mahkeme kararı ile yapılırken bu yönetmelikle herkes kişilerin özel bilgilerine kolayca ulaşabilecek. Psikiyatri , Kadın Doğum gibi hassas konularda hastalar
doktora gitmek istemeyecek. İleride töre cinayetleri
vb olaylar artacak. Bu durumda bunun sorumluluğunu kim alacak” şeklinde konuştu.
Yönetmelik, sağlıkla ilgili verilerin özel kişi ve
kuruluşlarla paylaşılmasının da önünü açıyor
İzmir Dişhekimleri Odası Başkanı İlkay Karademirci
Ülkü, yönetmelikte düzenlenmeyen bir ‘gizlilik taahhüt belgesi’ ile başvuran ve ‘alıcı’ olarak tanımlanan
kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör kuruluşları
ve gerçek veya tüzel kişilerle, yani talep eden herkesle bu verilerin paylaşılacağının düzenlendiğini belirtirken; bu madde ile herkesle tüm bilgilerin kullanılması
kişilik haklarına aykırı. Kötü amaçlı kullanılabilir, kullanabilmelerinin önünü açıyor. Ayrıca bilgilerin güvenliği sorunu da var. Bilgiler merkezileştikçe veri kaybı ve
hırsızlığı önlenemediği için toplu olan bu bilgiler kolayca ele geçebilecektir. Ülkemizde hastaların kişisel
verilerinin toplanmasına ilişkin kanuni düzenleme henüz yapılmış değildir. Yönetmelik, genelge
sağlık net 2 veri sistemi
düzeyindeki yazılarla hastaların mahremiyetinin ihlal
edilmesi dişhekimlerinden istenemez, beklenemez.
İstenilen verilerin verilmemesi halinde yaptırım
uygulanacağına yönelik ifadelerin de hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Sağlık Bakanlığından da,
yasal bir alt yapısı olmayan ve hastaların rızasını
aramayan, meslektaşlarıma da ek külfetler getiren bu talebinden vazgeçmesini talep ediyoruz.
Yönetmelikle özel hastanelerin aynı hastalığın yoğun
olduğu bölgelerde kampanyalar yaparak rant sağlaması da kolay hale gelecek’’ dedi. İzmir Tabip Odası,
Diş Hekimleri Odası ile Sağlık ve Hasta Hakları Derneği, Sağlık Bakanlığı’nın Fişleme Yönetmeliği’ne karşı,
sundukları bildiriyle ortak mücadele etme kararı aldı.
İstanbul Tabip Odası
yeni yönetmeliğe sert tepki gösterdi
İstanbul Tabip Odası yazılı bir açıklama ile uygulamayı sert bir dille eleştirdi. İstanbul Tabip Odası Başkanı
Prof. Dr. Taner Gören, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ali Çerkezoğlu ve İstanbul Tabip
Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ümit Şen tarafından
yapılan açıklamada, “Her yeri izlemek, herkesi dinlemek yetmedi. Sıra ülkedeki herkesin en mahrem
bilgilerini hukuk etik dinlemeden, hiçbir süzgeçten
geçirmeden toplamaya mı geldi? Alışmamız istenen
“Bize güvenin biz sizin için en iyisini yaparız! Bunun
için hukuka, güvenceye, ayrıntıya gerek yok” yaklaşımıdır” denildi
Hekimler suç işlemeyle karşı karşıya kalacak
Hastanın başvurduğu hekim ve sağlık kurumu, o
hastanın sağlık kayıtlarını, ister yazılı ister elektronik
ortamda olsun, korumak ve bu kayıtların başka kişilerce kullanılmasına izin vermemek zorundadır. Başka ifade ile hekimler hastalarının her zaman sırdaşı
olmak durumundadır. Hekimin paylaşmak zorunda
olduğu bilgiler, uluslararası anlaşmalar ve kanunlar
tarafından belirlenmiştir. Bu bilgiler dışındaki tüm bil15
sağlık net 2 veri sistemi
giler kişiseldir ve paylaşılmamalıdır. Kayıt sisteminde
teknolojinin kullanılmaya başlanması, sağlık kurumunun ve hekimin, bilgi saklama zorunluluğunu ve sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Sorun sadece hekimlerin değil, 72 milyon vatandaşımızın sorunudur. Hekimleri açıktan mevcut yasalar
ve etik değerler açısından suç oluşturacak dayatmalarla karşı karşıya bırakmaya kimsenin hakkı bulunmamaktadır. Hekimler, bu dayatmalar karşısında
hukuku ve hekimliğin evrensel değerlerini savunmaya, güvenilirliği kanıtlanmış, yasal dayanakları oluşturulmuş, hastanın mahremiyetini
koruyan, hekimi zor durumlarda bırakmayacak
bir sistem oluşuncaya kadar bu programı almamaya ve suç işlememeye davet edildi.
Hekimler ortak tavır aldı
TTB, hasta bilgilerinin paylaşımının evrensel hasta
dişhekimi
haklarına aykırı olduğunu, yine uluslararası kriterlere göre bu bilgilerin hekimin sır saklama yükümlülüğü dahilinde olduğu belirterek, bilgilerin aktarımı
için gereken programı hekimlerin kendi imkanlarıyla
edinmesinin de Anayasa’nın 73. maddesine aykırı
olduğunu ifade etmiş, bakanlığa yazılı olarak bildirdiği metinde hukuka uygun bir sürecin yürütülmesi
gerektiği ve gerekli bilgilendirmelerin yapılmasını istemişti. Ancak Sağlık Bakanlığı başvuruya doğrudan
bir yanıt vermedi ve internet sitesi üzerinden ‘Kişisel
Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Veri Mahremiyetinin
Sağlanması Hakkında Yönetmelik Taslağı’nı yayınladı; ilgililerin görüş ve önerilerini istedi. Ancak tüm
tabipler, etik sorunları çözmekten uzak, evrensel insan hakları ve hasta hakları anlayışını kavramamış bu
yönetmelik tasarısı ile hukuksuzluğa kılıf yaratılmaya
çalışılmasının sorunu ortadan kaldırmadığı konusunda ortak tavır aldı.
Sağlık Net 2 Veri Sistemi’ne
Danıştay’da iptal davası açtık
İzmir Dişhekimleri Odası, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğünün
17 Kasım 2012 tarihli “Sağlık NET 2 Veri Gönderimi” konulu yazısının yürütmesinin
durdurulması ve iptali istemi ile Danıştay’da iptal davası açtı.
Dava dilekçesinde; Sağlık Bakanlığı’nın gönderilmesini istediği hastalara ilişkin bilgi ve kayıtların
sadece hastalığa ilişkin bilgileri içermediği hastaya
ait pek çok özel hayatın gizliliği kapsamında olan
bilgileri de içerdiği belirtilerek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere bazı uluslar arası
sözleşmelere, Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırı
olduğu vurgulandı.
Dava dilekçesinde sıralanan
diğer itiraz noktaları şöyle;
4 Gerek hekimlik mesleğinin niteliği gerekse Tıbbi
Deontoloji Tüzüğü’nün 4. maddesinde düzenlenen sır saklama yükümlülüğü gereğince; hekimlerin ve dişhekimlerinin hastalarına ilişkin sırları saklama
yükümlüklerinin bulunduğuna,
4 Ceza Kanun’da hastanın sırrının hukuka aykırı
olarak paylaşılması suç olarak tanımlandığına,
4 Ceza Usulü Kanununda da hekimlerin ve dişhekimlerinin tanıklıktan kaçınmasına izin verildiğine; iptali
istenen yazının hekim ile hasta arasındaki mahremi-
16
yet ilişkisinin ihlalini sonuçladığı gibi dişhekimlerini ve
hekimleri mevzuata ve meslek etiğine aykırı hareket
etmeye hatta suç işlemeye zorladığı belirtildi.
Sağlık Bakanlığı, muayenehanelerden ve özel sağlık
kuruluşlarından kamusal görevlerini yürütebilmek
amacıyla hastaların kişisel bilgilerini istediğini belirtmesine karşın; bilgilerin aktarılması için gerekli olan
bilgisayar yazılımlarının ne şekilde temin edileceği ve
hekimlere yükleyecek olduğu mali külfetin ne olacağı bilinmemektedir. Bu nedenle dilekçede Sağlık
Bakanlığı’nın gerekli gördüğü uygulamanın gerçekleşmesi için hekimlerde bulunması gereken bilgisayar programını da temin etmekle yükümlü olduğu;
Anayasa’nın 73. Maddesi gereğince mali yükümlülüklerin ancak yasa ile getirilebileceği, davalının
idari bir işlemi ile hekimlere mali yükümlülük getirilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
Uygulamanın açıkça hukuka aykırılığı yanında; toplanan verilerin gizliliğinin ve güvenliğinin nasıl sağlanacağı ya da bu hususun nasıl denetleneceği konusunda
da hiçbir açıklık getirilmediği de vurgulandı.
dişhekimi
?
tam gün yasası
Anayasa Mahkemesi’nin Tam Gün’e ilişkin iptal
kararının, Resmi Gazete’de yayınlanması ardından
Sağlık Bakanlığı’nın
ne yapacağı
merakla bekleniyor
650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden getirilen ve kamuoyunda “Tam Gün” olarak adlandırılan hukuki düzenleme 2012 Temmuz ayında Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilmişti. Anayasa Mahkemesi hükmünde;
gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından altı ay sonra yürürlüğe gireceğini belirtmişti.
Anayasa Mahkemesi’nin “Tam Gün” e ilişkin gerekçeli iptal kararı 1 Ocak 2013 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlandı. Kararda; kamuda çalışan hekim ve dişhekimlerinin ikinci bir işte çalışamamaları yönünde getirilen yasağın, hükümete kanun hükmünde
kararname yetkisi veren 6223 sayılı Yetki yasasının
kapsamı dışında, sınırlar aşılarak getirilmiş olan bir
düzenleme olduğu ve bu nedenle de iptali gerektiği
belirtildi.
Anayasa Mahkemesinin kararında, iptalin Resmi
Gazete’de yayımlanmasından altı ay sonra yani 1
Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe girecek olduğu
belirtilmesine karşın; Anayasaya aykırılığı belirlenmiş
olan sınırlamaların uygulanmasının hukuka aykırılık
oluşturacağı açıktır.
Anayasa Mahkemesi’nin kararının Resmi Gazete’de
yayımlanmasından önce de Muğla 2. İdare Mahkemesi ve Adana 1. İdare Mahkemesi ; 18.07.2012
tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ile 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Tam Gün”e ilişkin maddelerinin Anayasaya aykırı bulunarak
iptal edildiği, gerekçeli kararın Resmi Gazetede yayımlanmasının beklenilmesine gerek bulunmadığı, sınırlamaların devamının hukuki
dayanağının kalmadığı belirtilerek; kamuda
çalışan hekim ve dişhekimlerinin mesai saatleri
sonrasında özel sağlık kuruluşlarında çalışmasının önünde bir engel bulunmadığına vurgu
yapılmıştır. Bahsi geçen Anayasa Mahkemesi’nin
gerekçeli kararı ve bahsi geçen mahkeme kararları
dikkate alındığında; Tıp ve Diş Hekimliği Fakültele-
rinde görevli öğretim üyelerinin uygulamalı eğitim,
öğretim ve araştırma amacı ile tanı ve tedavi hizmeti verebilecekleri; kamuda çalışan dişhekimlerinin
mevzuattaki gerekli koşullara uygunluk sağlamak
ve mesai saatleri sonrasında çalışmak kaydı ile
muayene açmak için başvuruda bulunabilecekleri, başvurularının reddi halinde idari yargıda
dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır.
Dişhekimlerinin mesai sonrası çalışmaları
yönündeki yasal engelin ortadan kalkmasının
sonuçları ne olacak?
Tam Gün Yasası sebebiyle muayenehanesini kapatıp kamuyu tercih eden bir meslektaşımız, bu hukuki gelişmeler üzerine Odamızın da hukuki desteğiyle
bağlı bulunduğu Grup Başkanlığı’na mesai sonrası
çalışmak üzere muayenehane açılışı için yazılı talepte bulundu. Meslektaşımıza bu konuyla ilgili olarak
Sağlık Bakanlığı’ndan cevap beklendiği söylendi.
Olumsuz bir cevap gelmesi halinde meslektaşımıza
İzmir Dişhekimleri Odası olarak verdiğimiz hukuki
desteği sürdüreceğiz.
17
haber
dişhekimi
Özelden hizmet alımı
kaosa dönüştü
Bütçe engeline takıldı, Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan karşı karşıya geldi, Babacan son noktayı koydu, olan yine dişhekimlerine oldu.
Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik
Çelik, “Ağız sağlığı,
aslında hastalıkların
önlenmesinde ana koruyucu hizmetlerin önemli bir
basamağı. Diş tedavisinin
öneminin küçümsenmemesi gerekiyor. Uygulamanın kısa sürede başlamasını bekliyoruz.
2012 eylem planında hastaların ‘sevk olmadan’
da özel hastane ya da diş hekimlerine gidebilmesi planlanmıştı. Ancak bu planlar EKK’ya (Ekonomi
Koordinasyon Kurulu) takılmış ve hizmet alımı tam
bir belirsizliğe dönüşmüştü. Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun, 15 bin özel diş hekiminden sosyal
güvenlik kapsamında doğrudan yararlanılmasını
öngören projesine sıcak bakmadığını açıkça ortaya
koydu. Bu gelişmenin ardından iki bakan ayrı görüş
savunarak karşı karşıya geldi.
İki bakan, iki ayrı görüş
Özelden sevksiz hizmet alınması ve SGK tarafından karşılanması konusunda Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, diş tedavisinin öneminin küçümsenmemesi gerektiğini, uygulamanın
kısa sürede başlamasını beklediklerini belirtmişti.
Ancak Başbakan Yardımcısı Babacan son yaptığı
“Dünyada böyle bir uygulama yok. Kimse beklentiye girmesin” açıklaması ile tüm umutları bitirdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bütçe görüşmeleri sırasındaki sorular üzerine, diş tedavisi konusunun Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda
(EKK) ele alındığını ve ‘bekletelim’ dediklerini belirtirken, “Diş tedavisi için uygun ortam arayacağız.
Ekonomik boyutu var. Onu da devreye koymamız
lazım” dedi. Özel hastanelerden diş tedavisi alınmasının önemine dikkat çeken Çelik, “Ağız sağlığı,
aslında hastalıkların önlenmesinde ana koruyucu
18
Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan
Bu konuda beklentiyi
yükseltmeye arzum yok.
Dünyada hemen hemen
hiç uygulanmayan, ileri derecede bu kadar her şeyi
kapsayan bir sigortanın
Türkiye’de uygulanmasının
mali sonuçlarını mutlaka
iyi hesap etmemiz lazım.
hizmetlerin önemli bir basamağı. Bu hizmetin esirgenmemesi gerekiyor. Uygulamaya genel bakışımız
olumlu, en kısa sürede adım atarız” dedi.
Bu uygulamanın bedeli çok ağır
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bunun ağır bir
yük getireceğini doğrulayarak, ‘Henüz önümüze
bir maliyet rakamı gelmiş değil ama benim, açıkçası, bu konuda beklentiyi yükseltmeye arzum yok.
Çünkü dünyada hemen hemen hiç uygulanmayan,
ileri derecede bu kadar her şeyi kapsayan bir sigortanın Türkiye’de uygulanmasının mali sonuçlarını
mutlaka iyi hesap etmemiz lazım’ dedi. Babacan,
dişle ilgili konuların hiçbir ülkede kolay kolay sigorta kapsamına alınmadığını, çok masraflı olduğunu
vurgulayarak, ‘Alacağınız o primlerle bunun masrafını karşılamak çoğu sigorta sisteminde mümkün
olmamaktadır ama bu, ilgili kuruluşlarımız tarafından çalışılıyor, bakılıyor’ dedi. Ortaya iki bakandan
iki ayrı ayrı görüş çıktı. Özelden hizmet alımı haberleri yüzünden zor günler geçiren dişhekimleri bir
kez daha hayal kırıklığı yaşadı.
Sağlık Bakanı’na plaket ne için verildi?
Sağlık alanında yaşanan olumsuz gelişmelerin ardından Mesleğimize yapmış olduğu “Üstün katkılarından dolayı (!)” Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a
Dişhekimleri Haftası’nda TDB tarfından plaket
verilmesi sanıyoruz ki başta Sayın Bakan olmak
üzere bir çok meslektşımızda bşaşkınlık yarattı.
dişhekimi
haber
19
haber
20
dişhekimi
dişhekimi
haber
21
haber
22
dişhekimi
dişhekimi
haber
23
haber
dişhekimi
Polikliniklerde çalışabilmek için;
Ortak olmaya
artık gerek yok
2011 Eylül ayında bir il Sağlık Müdürlüğü’nün
görüş sorması üzerine, Sağlık Bakanlığı Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce İl sağlık Müdürlüklerine gönderilen yazı ile; dişhekimlerinin polikliniklere ortak olarak çalışmasının mümkün olmadığı
ancak merkezlerde çalışmasının mümkün olduğu
bildirilmişti. Ayrıca meslektaşlarımızın polikliniklerde sigortalı olarak çalışmalarına izin verilmemişti.
Bunun üzerine meslektaşlarımız küçük bir yüzde ile
polikliniklere ortak olarak çalışmaya başlamışlardı.
Bu yanlış uygulamaya Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğinin “Poliklinik, mesleğini serbest icra etmek hak
ve yetkisi olan tabipler tarafından müşterek halde,
sadece o poliklinik bünyesinde meslek icra etmek
şartıyla açılır” hükmü dayanak olarak gösterilmekteydi. Odamızın hukuki desteği ile bir meslektaşımızın poliklinikte çalışma talebinin reddeilmesi üzerine dava açılmıştı. Bu davadaki temel argümanımız
“Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapan Özel sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik” değil, yürürlükte bulunan “Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunan Özel Sağlık
Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik” olmuştu. Söz
konusu yönetmelikte de bu konuda yasaklayıcı bir
düzenleme bulunmadığı gerekçeleri ile dava açılmıştı. Dava dilekçesinde mevcut hukuki durum
gereğince dişhekimleri açısından böyle bir sınırlama getirilmesinin mümkün olamayacağı
ayrıca; 1219 sayılı yasanın 12. maddesinde bir
hekimin hangi sınırlamalar içerisinde mesleğini ifada edeceğinin belirtildiğine, bu maddede
de bu yollu bir sınırlama bulunmadığına vurgu
yapılarak böyle bir sınırlamanın hekimler açısından da getirilemeyeceği belirtilmişti.
Bu konu ile ilgili dava süreci devam ederken İzmir İl
sağlık Müdürlüğü’nden şifahi olarak alınan bilgiye
göre; Sağlık Bakanlığı’nın bu hukuka aykırı görüş
ve uygulamasından vazgeçtiği öğrenildi. İl Sağlık
24
Meslektaşımız Özgül Gülenç bir poliklinikte çalışmak
için başvurmuş, ancak poliklinikte çalışmasına izin
verilmediği için odamız aracılığıyla dava açmıştı.
16.04.2012 tarihinde açılan dava halen İzmir 3. İdare
Mahkemesi’nde sürüyor
Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre dava dilekçemizde de belirtildiği gibi bu sınırlamanın dişhekimleri açısından uygulanamayacağı kararı verildi. Bu
bilgiler doğrultusunda bundan böyle meslektaşlarımızın ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan
polikliniklerde sigortalı olarak çalışmalarına
izin verileceği belirtiliyor.
dişhekimi
haber
SUT’ta değişiklik yapan
9 Kasım 2012 tarihli tebliğe karşı
Odamız tarafından dava açıldı
İzmir Dişhekimleri Odası Tarafından 09.11.2012 tarihinde Resmi Gazetede Yayımlanan Sosyal Güvenlik
Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in deki “… “Ağız ve Diş Sağlığı
Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi” nde yer
alan fiyatlar tavan olmak kaydıyla, fatura tutarı üzerinden ödenir. Ancak ödeme tutarı; tedavinin yapıldığı ilde o işlem için fatura edilen en düşük fatura tutarını geçemez. En düşük tutarın SUT eki
Ek-7 de yer alan tutardan az olması halinde bu
tutar en düşük tutar hesabında dikkate alınmaz”
ibaresi ile “ SUT eki EK-7 Listesinde (*) işaretli
olan tedaviler ile 7.1 başlıklı bölümde yer alan
tedavilere ait giderlerin karşılanabilmesi için, tedavinin konularında uzman veya doktoralı diş
hekimleri tarafından yapıldığının belgelenmesi
gerekmektedir.” maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle dava açıldı.
Bilindiği gibi 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Ağız ve diş sağlığı hizmeti veren özel sağlık
kurum ve kuruluşlarının yapmış oldukları hizmetin
bedelini belirleyen Türk Dişhekimleri Birliğinin asgari
ücret tarifesi uyulması zorunlu olan bir tarife olmaktan çıkarılmış, rehber tarifeye dönüştürülmüş, Kanun
Hükmünde Kararname’de ağız ve diş sağlığı hizmeti
veren kamusal kuruluşlarda tedavisi yapılamayan ve
zorunlu olarak ağız ve diş sağlığı hizmeti üreten özel
sağlık kurum ve kuruluşlarına yapılan sevklere ilişkin
ödemelerin ne olduğu ya da nasıl belirleneceği hakkında hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Bunun üzerine
SGK Genel Müdürlüğü’nün hukuki yorumu nedeniyle
2012 yılı başlarından itibaren “artık uyulması gereken
bir asgari ücret tarifesi kalmadığı” gerekçesi ile sevkli
hastaların geri ödemelerinde o il bazında aynı tedavi
için dişhekimleri tarafından kesilmiş en düşük serbest
meslek makbuzu üzerinden ödeme yapılması uygulamasına gidilmiştir. Uygulamaya karşı Odamız tarafından İdari yargıda dava açılmış ve sürmekte
iken; hukuka aykırı uygulamayı hukuki düzenleme boyutuna taşıyan 09.11.2012 tarihli tebliğ
yayımlanmıştır. Tebligatın ilgili maddesinin en temelinde Anayasamızın temel ilkelerinden olan Hukuk
Devleti ve Sosyal Devlet ilkesinin, ayrıca sağlıklı yaşam
ve tedavi hakkı olmak üzere hasta haklarının ihlali olduğu belirtilerek, Devletimizin taraf olduğu Birleşmiş
Milletler Ekonomik ve Sosyal Haklar Sözleşmesinin
Sosyal Güvenlik Hakkını düzenleyen ilgili maddesi ve
Sağlık Standardı başlıklı 12. maddesi’ne de aykırılığı
gerekçesi ile yürütmesinin durdurulması ve iptali istenmiştir.
06.04.2011 tarihli ve 6225 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 1219 sayılı yasada yapılmış
olan değişiklik sonucu Dişhekimliğinde sekiz
adet uzmanlık dalı getirilmiş olmasına karşın
yine 1219 sayılı yasanın hala yürürlükte olan
29. ve 30. maddeleri gereğince tüm dişhekimleri, ağız ve diş sağlığına yönelik bütün tedavileri
yapmaya yetkilerinin bulunduğu, Dişhekimliği
fakültelerinde gerekli eğitimi alarak yeterli donanımla mezun olan dişhekimleri, gerek yeterliliklerinin belgesi diplomalarına gerekse yasadan
kaynaklı yetkilerine dayanarak ağız ve diş sağlığına ilişkin tüm tedavileri yaygın olarak gerçekleştirmekte oldukları belirtilerek Genelgenin B
bölümünün 4. maddesinin; yasalara, yaşam hakkına, sağlık sorunlarının ertelenemez ve ikame
edilmez nitelikte oluşuna, Sosyal Devlet ilkesine,
halk sağlığına ve kamu yararına açıkça aykırı olması nedeniyle yürütmesinin durdurulması ve
iptali istenmiştir.
25
haber
dişhekimi
TDB Olağanüstü Başkanlar Toplantısı
İstanbul’da gerçekleştirildi
4 Lisans yönetmeliği kabul edilemez
4 Sağlık 2 Veri Sistemi Mahremiyet İhlali
4 Sağlık meslekleri Kurulu Yönetmeliği Anayasa ihlalidir.
Dişhekimlerinin hastalarına ilişkin kişisel verileri internet
üzerinden Sağlık Bakanlığı’na iletmeleri zorunluluğu getiren Sağlık 2 Net sistemiyle ilgili olarak önce TDB Başkanvekili Dr. Serdar Sütçü bir sunum yaptı.
Hasta-hekim ilişkisinin özünde mahremiyet olduğunu,
Avrupa‘da Veri Koruma Kanunu’nun bulunduğunu,
bu konuda bu verilerin 3.kişilerle hangi koşullarda paylaşımına izin verilebileceğini oysa bizde henüz böyle bir
kanun olmadığını ve ‘’Verilerin Efendisinin Hastalar”
olduğunu ifade etti.
TDB hukuk danışmanı Mustafa Güler konunun Anayasa
ve yasalardaki yeri hususunda bilgi verdi.
Oda başkanları bu düzenlemenin 3 ay ertelenmesinin çözüm olmadığını, buna tümüyle karşı
çıkılması gerektiği, dişhekimlerinin kendileriyle ilgili olmayan bir konuda bir yazılım satın almaya
mecbur edilemeyeceği ,bu verilerin başka ellere
geçmesinin ve ticari ya da başka amaçlarla kullanılmasının mümkün olduğu ancak verilerin ‘’istatiki
amaçlı gönderilmesi” durumunda bile bunun Sağlık Bakanlığı’nın göstereceği ücretsiz bir linkten
bu bilgilerin iletilebileceği, hekimlere yeni maddi
külfeti kabul etmeyeceklerini, şu anki mevzuatta
bu bilgilerin iletilmesinin herhangi bir yaptırımı olmadığını ifade ettiler.
İkinci gündem maddesi, 30 Kasım’da yayımlanan Sağlık
Hizmetleri Lisanas Yönetmeliği idi.
Bunun yeni bir imtiyaz olduğunu ,yönetmelikte adı geçen tüm sağlık hizmet sunucusu gerçek ve tüzel kişileri
kapsadığını ,bunun Dünya’da bir örneğinin olmadığı ve
Anayasa ‘nın bize vermiş olduğu hakla muayene vb…
26
sağlık kuruluşu açabildiğimizi artık sadece ‘’diplomaya sahip olmanın yeterli olmayacağı ‘’ ciddi bir
sermaye birikiminin şart olacağı ve süreç içerisinde bunun sağlıkta tekelleşmeye neden olacağı
vurgulandı.’’LİSANS YÖNETMELİĞİNİN KABUL
EDİLEMEYECEĞİ ‘’ ifade edildi.
Üçüncü gündem maddesi, 14 Aralık 2012’de çıkan
‘’Sağlık Meslekleri Kurulu” yönetmeliği ele alındı.
Ağırlıkla bakanlık bürokratlarınca oluşturulan bu kurulda Sağlık Meslek Örgütleri’nin temsilinin göstermelik olduğu ve bu kurulun Sağlık Meslek Kuruluşları’na ait
pek çok yetkiyi (‘’sağlık mesleklerinde eğitim müfredatı, mesleki alan ve dal belirlenmesi gibi mesleki düzenlemelerde ve istihdam planlamalarında
görüş bildirmek, mesleki yeterlilik değerlendirmesi
yapmak, mesleki müeyyide uygulamak ,etik ilkelri
belirlemek’’) gasp ettiği ve bunun açıkça Anayasa İhlali olduğu belirtildi. Çünkü Anayasa’nın 135.
Maddesi’ne göre bu yetki, meslek örgütlerine aittir.
Lisans Yönetmeliğinin Daha İyi Hizmete Katkısı olmayacağının, Sağlık 2 veri Sistemi’nin mahremiyet ihlali
olduğunun vurgulandığı toplantı sonunda birlik tarafından yapılan açıklamada, ‘’Yapılan düzenlemelere
tümüyle bakıldığında bir yandan Sağlık Meslek Mensupları ucuz iş gücü, emeklerini satan kişiler haline getirilirken, öte yandan sağlık meslek örgütlerinin mevcut
düzenlemelerdeki yetkileri ellerinden alınmaktadır. Bu
politikalar bizi mesleğimize, meslektaşlarımızın haklarına ve toplumun sağlık hakkına sahip çıkmaktan alıkoyamayacaktır. Doğruları söylemeye aynı kararlılıkla
devam edeceğiz’’ denildi.
haber
dişhekimi
22
Dişhekimleri
Haftası
kutlandı
SIM
KAS
22 Kasım Dünya Diş Hekimleri Günü izmir Dişhekimleri
Odası tarafından düzenlenen etkinliklerle kutlandı.
Ülkemizde dişhekimliğinin bilimsel
anlamda kuruluşunun gerçekleştiği
tarihe işaret eden 22 Kasım Dişhekimleri günü ve içinde bulunduğu
hafta, İzmir Dişhekimleri Odası tarafından düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlandı.
İlk kutlama Cumhuriyet Meydanı’nda
Atatürk heykeline çelenk bırakılması ile
başladı. Dişhekimliği fakülteleri dekan
ve yöneticilerinin de katıldığı törende dişhekimliğinin dünü ve bugünü
konuşuldu. Kutlamaların ikinci bölümü ise Tepekule Kongre Merkezi Ege
Salonu’nda gerçekleştirildi. Törene İzmir Dişhekimleri
Odası Yönetim Kurulu Başkanı İlkay Karademirci Ülkü
ve yönetim kurulu üyeleri ev sahipliği yaptı.
İzmir’de bulunan dişhekimliği fakültelerinin temsilcilerinin de katıldığı törende İzmir Dişhekimleri Odası’na
kayıtlı ve mesleklerinde 25 ve 40 yılı dolduran meslektaşlarımız birer plaketle ödüllendirildi. Törene çeşitli il-
lerde yaşamlarını sürdüren çok sayıda meslektaşımız
katıldı. Törende 25 yıl önce mezun olan ancak kep
giyme şansı bulamayan dişhekimleri, bu sevinci 25 yıl
sonra yaşayınca ortaya renkli görüntüler çıktı. Gece
düzenlenen kokteylle sona erdi.
27
röportaj
dişhekimi
TÜBİTAK’tan aldığı destek ile
implant fabrikası kurdu
Dişhekimi Talat Buğur TÜBİTAK’tan sağladığı
300 bin TL’lik hibeyle implant fabrikası kurdu
Meslektaşımız Dr. Talat Buğur uzun çalışmalar sonucu yerli implant üretimini gerçekleştirdi. Projesini
TÜBİTAK’a gönderen Buğur, 300 bin TL’lik destek alarak implant fabrikası kurdu. İstanbul’da serbest olarak dişhekimliği yapan Buğur İstanbul Çekmeköy’de
kurduğu fabrikanın öyküsünü dergimizle paylaştı.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1990 senesinde Tarsus Amerikan Lisesi’nden mezun oldum. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi’nde sonra Fransa Bordeaux II Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı’nda
doktora yaptım.
İmplant fabrikası kurma fikri nasıl gelişti?
Daha öğrenciyken 1991 yılında İstanbul’da ‘implant’
ile ilgili bir kongreye katıldım ve yerli implant üretim
fikrim ilk kez o gün ortaya çıktı. Uzun yıllar hem finansman birikimi hem de konuya hakim olmak için uygun
zamanı bekledim. Özellikle son 5 yıl içinde projeye
konsantre olmuştum. “Deneysel metotlar ile desteklenen yeni bir dental implant modelinin tasarlanması ve geliştirilmesi” projesi ile 2011 yılında TÜBİTAK’a
başvurdum. DTİ İmplant Sistemleri Şirketi olarak,
TÜBİTAK’tan destek aldım ve yıllardır hayalini kurduğum implant fabrikasını üretime geçirdim.
Tübitak dışında başka kuruluşlardan destek aldınız mı?
TÜBİTAK’ın “1507 KO-Bl Ar-Ge Başlangıç Programı”
kapsamında 300 bin TL destek alma hakkını kazandım. Destek kapsamına giren yatırımımın yüzde 75’i
TÜBİTAK tarafından karşılanıyor. Finansal olarak Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası kaynaklı Türkiye Kalkınma Bankası aracılığıyla Yapı Kredi Bankası perakende
28
destek bölümünden destek aldık. Toplam 2 milyon
dolara mal olacak fabrikamın yatırımına başladığımız
günlerde Yapı Kredi’yle yeniden bir araya geldik. Yapı
Kredi’den Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (AKKB)
kaynaklı ve Türkiye Kalkınma Bankası aracılığıyla 48 ay
vadeli düşük faizli bir kredi aldık. Türkiye’de birçok
saygın üniversite de bu oluşumun bir parçası oldu. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Biyokimya Bölümü (Sayın Prof. Dr. Yegane Güven), Atatürk
Üniversitesi Makina Müh. Bölümü ve Namık Kemal
Üniversitesi Biyomalzeme Ana Bilimdalı’ndan da destek aldık. TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü’yle birlikte çalışmak başarımıza yön
vermiştir
Bu fikir ve üretim süreci çevreniz tarafından nasıl
karşılandı?
Açıkça söylüyorum en büyük desteği kendi meslektaşlarımdan aldım. Birçok meslektaşım projenin başından
itibaren prototip ürünler çıktığında projeyi canla başla
desteklediler. Türkiye’den birçok meslektaşımın bize
ulaşıp bu kaliteli ürünü hem tanımak hem de kullanmak istemeleri ve fabrikamızı ziyaret etmek istemeleri
bizleri fazlasıyla mutlu etmektedir.
dişhekimi
röportaj
liştirmektir. Ayrıca cerrahi setimizde bulunan 37 adet
stoperli frez hekimlere çok rahat bir çalışma olanağı
sağlamaktadır.
Yurtdışı kaynaklı büyük firmalarla nasıl rekabet
etmeyi düşünüyorsunuz?
Örnek vermek gerekirse bundan yaklaşık 15-20 yıl
önce Güney Kore’de bir kaç dental implant firması vardı fakat bugün Güney Kore ülke olarak dental
implantta gerçekten birçok firmayla rekabet eden bir
konuma gelmiştir. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllar
içinde Türkiye’de de bir çok yeni dental üretici firma
olacaktır ve bu firmaların bir kısmı dünyada liderliğe
soyunup ülke ekonomisine de katkı sağlayacaktır. Bu
arada İsviçre, Almanya, Fransa ve Azerbaycan’a ihracatımız başlamıştır.
Yerli ürün konusundaki önyargıları
ortadan kaldırmak için bir planınız var mı?
Açıkçası ben böyle bir düşünceye
karşıyım. Bugün örnek verecek
olursak diğer sektördeki Türk
firmalar artık yabancı firmalarla
rekabet edecek konuma gelmişlerdir. Biz de DTİ İmplant olarak
dental implant konusunda dünyada
rekabet edecek şekilde arge ve inovasyon çalışmalarımızla daha da büyüyoruz.
Biz önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde piyasaya süreceğimiz implantlarla ilgili şuan çalışmalarımızı bitirmek üzereyiz. Fabrikamızda şu an implant yüzeyi
olarak nano teknolojik SLA yüzeyi üretmekteyiz,
ama Ar-Ge departmanımız değişik kurumlarla farklı
yüzeyler elde etmek için inovasyon çalışmalarına devam etmektedir. Amacımız dünyanın her yerindeki
diş hekimlerinin tercih edeceği nitelikte ürünler ge-
Üniversite yıllarında Tübitak’tan burs aldınız şimdi de projenize destek. Tamamen tesadüf mü?
Güzel bir soru. Bildiğiniz gibi Türkiye’de bilimsel anlamda projelerin öncülüğünü yapan ve en güvenilir
kurumların başında TÜBİTAK gelmektedir. Üniversite
yıllarımda TUBİTAK’tan burs aldığım doğrudur. Şuanda da bir çok Türk firması TUBİTAK tarafından desteklenmektedir. Bunlardan biri de DTİ implant olmuştur.
Her firma gerekli koşulları yerine getirildiğinde, belirli
kriterlere ulaştığında tabii ki TUBİTAK’tan hibe alabilir.
Sorunuzun cevabı ise evet tesadüf belki de kader.
Dişhekimliği mesleğini sürdürecek misiniz yoksa
ibre iş yaşamını mı gösterecek?
Tabii ki tedavi etmek en az üretmek kadar zevkli bir duygudur. Benim DTİ
İmplant’ta ki görevim CEO’dur.
CEO olarak şirketin genel çalışmalarını kontrol ediyorum
aynı zamanda Arge ve İnovasyonla ilgili bilimsel çalışmalarda zamanımı harcayacağım.
29
haber
dişhekimi
Şirket ünvanıyla muayenehane
işletilememesi konusunda
İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşme yapıldı
Şirket ünvanıyla muayenehane ruhsatı bulunan meslektaşlarımızın, şahıs olarak vergi mükellefi
olmaları ve vergi levhaları ile İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvurmaları gerekiyor
Son dönemde, çalışma ruhsatlarını şirketleri adına ve muayene biçiminde almış olan meslektaşlarımıza İl Sağlık müdürlüğü tarafından, şirketlerin
ortaklarının tamamı dişhekimi olsa bile muayene
işletmesinin mümkün olmadığı yönünde yazılar
tebliğ edilmekteydi. Sağlık Bakanlığı’nın 2004
tarihli bir yazısına dayanan yazı ile ilgili Sağlık
Bakanlığı’nın hukuki görüşü ve yazısı ile ilgili hukuki sürecin tamamlanmasının ardından bundan
sonraki gelişmelerin neler olabileceği hakkında
İzmir Dişhekimleri Odası Başkanı İlkay Karademirci Ülkü İl Sağlık Müdürlüğü ile bir görüşme
gerçekleştirdi. Yapılan görüşme ve konu hakkında oda avukatından alınan sözlü görüş sonucunda; şirketleri üzerinden çalışma ruhsatları
bulunan ve muayenehane biçiminde mesleklerini
icra eden meslektaşlarımızın şahıs olarak vergi
mükellefiyeti tesis ettirmeleri ve vergi levhaları ile
İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvurmaları gerekliliği
ortaya çıkmıştır. Meslektaşlarımızın şirketlerini kapatmaları gerekmemektedir, ancak muayenehaneleri için şahsi vergi mükellefiyeti
tesis etmeleri ve vergi levhalarını İl Sağlık
Müdürlüğü’ne iletmeleri yeterli olacaktır.
İl Sağlık Müdürlüğü’nden alınan diğer bilgi ise;
Çalışma ruhsatlarında; ruhsat sahibi şirket olarak
yazılmakta ise çalışma ruhsatı tekrar çıkartılacak;
Ancak çalışma ruhsatında ruhsat sahibi kişi olarak yazılmakta ise çalışma ruhsatının tekrar çıkartılmasına gerek olmayacaktır.
Meslektaşımız Prof. Dr. Nurselen Toygar’a
yılın öğretmeni ödülü verildi
Türk Anneler Derneği, Gönüllü Hastane Anneleri,
Halk Eğitimciler Derneği, Karşıyaka Kent Konseyi
Öğrencileri ve EÜ Diş Hekimliği Fakülte Öğrencileri,
EÜ Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Nurselen Toygar’ı, “yılın öğretmeni” ödülüne layık
gördü. Buca, Şehit Astsubay Ümit Başaran İlköğretim Okulu’nda gerçekleştirilen törende Prof. Dr.
Nurselen Toygar’a Yılın Öğretmeni Ödülü, kendi
fakülte öğrencilerinin dışında, toplumda yer alan
diğer öğrencilerin, gençlerin, çocukların, kadınların
hayatına eğitimle katkıda bulunması nedeniyle verildi. Prof. Dr. Toygar ödülünü, Türk Anneler Derneği Buca Şubesi Kurucusu Gülşen Örenel’den aldı.
Prof. Dr. Toygar duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Bu onurun bana verilmesi, beni inanılmaz derecede mutlu etti, yüreklendirdi. Beni bu ödüle layık
gören, sivil toplum kuruluşlarımıza, İzmir halkına ve
30
fakültem öğrencilerime gönülden teşekkür ediyorum. Hangi meslek olursa olsun, temel özellik önce
insan olabilmek olmalıdır. Bunu bilen ve başaran
her genç, her çocuk, iyi bir anne -baba, iyi bir vatandaş olacak. Ben bu inançla bu hizmetlerimi sürdürüyorum ve sürdürmeye de devam edeceğim”
diyerek duygularını ifade etti.
haber
dişhekimi
Prof. Dr. Haluk Baylas törenle
akademik hayatını noktaladı
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim
Dalı tarafından düzenlenen bir törenle, eski Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Haluk Baylas 41 yıllık akademik hayatına noktayı koydu.
Ankara Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesi’nden
1969 yılında mezun olan Prof. Dr. Baylas, 1971’de
akademik hayatına başladı. Baylas, 41 yıllık akademik hayatı boyunca Dekanlık, Türk Musikisi Konservatuarı Müdürlüğü, Rektör Yardımcılığı, İzmir
Dişhekimleri Odası Başkanlığı, SKS Başkanlığı gibi
çok önemli görevleri başarıyla yaptı. Törende Prof.
Dr. Baylas’ın yaşamı fotoğraf ve slaytlar ile anlatıldı. Ege Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. Atilla
Silkü “Ege Üniversitesi’nin geldiği yerde bütün hocalarımızın olduğu gibi Sayın Haluk hocamızın da
emeği çok fazla. Ailesiyle birlikte mutlu bir emeklilik sürmelerini diliyor, teşekkür ediyoruz” dedi.
Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Artunç törende Prof. Dr. Baysal’a hitaben şöyle konuştu: “Siz kalmak istediğiniz sürece bizimlesiniz,
sadece zorunlu mesainiz bitiyor, kapımız size her
zaman açık”. Türk Periodontoloji Derneği Genel
Başkanı Prof. Dr. Tunç İlgenli ise akademik hayatına
başladığında Prof. Dr. Haluk Baylas’ın doktora hocası olduğunu ifade ederek “ Bize kattıklarınızdan
dolayı minnettarım, teşekkür ederiz” dedi.
Prof. Dr. Baylas, Aşık Veysel’in uzun ince bir yoldayım türküsünün dizelerine atıfta bulunarak, “İki
kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece sözleriyle anlatılmak istenen doğum ve ölümdür. Ben de
1971’de buraya geldim ve 2012’de gidiyorum.
Bundan sonra ailem ve torunum İpek ile huzurlu
bir emeklilik sürmeyi diliyorum. Periodontoloji Anabilim Dalı ailesine ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Tören sonunda Baylas’a çiçek
ve plaketler takdim edilirken davetliler düzenlenen
kokteylde bir araya geldi.
31
haber
dişhekimi
Türkiye (Büyük) Sağlıkçılar Meclisi’nde
Kamu hastane birlikleri ve
kamu özel ortaklığına karşı
ortak mücadele kararı alındı
32 ilden gelen iki yüz ellinin üzerinde sağlık emekçisi katıldığı Türkiye Büyük
Sağlıkçılar Meclisi toplantısında Kamu hastane birlikleri ve Sağlıkta Kamu
Özel Ortaklığı Kanun Tasarısı’na karşı ortak mücadele çağrısı yapıldı.
Türkiye (Büyük) Sağlıkçılar Meclisi,
Ankara’da toplandı.mecliste Türk
Tabipleri Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet
Emekçileri Sendikası, Türk Hemşireler Derneği, Devrimci Sağlık İş, Türk
Psikologlar Derneği, Sosyal Hizmet
Uzmanları Derneği, Türk Medikal
Radyoteknoloji Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri
Derneği, Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği, Türk Ebeler Derneği
ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanlarının Sözü Sendikası’nın çağrısıyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
İbn-i Sina Hastanesi Hasan Ali Yücel
Konferans Salonu’nda bir araya geldi.
32 ilden 250’yi aşkın hekim ve sağlık çalışanın
katıldığı toplantıda, geçtiğimiz yıl Kasım ayında
CEO’ların atanmasıyla faaliyete başlayan Kamu
Hastane Birlikleri ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Toplantıda illerde Sağlıkçılar Meclisleri ve Sağlık
Hakkı Meclisleri’nin kurulması; var olanların daha
güçlendirilmesi, Kamu Hastane Birlikleri ve CEO’ların icraatlarının yakından takip edilmesi; Kamu
Hastane Birlikleri’yle birlikte baskı, sürgün, geçici
görevlendirme, vb. uygulamalara karşı işyeri örgütlenmelerinin ve birimlerdeki mücadelelerin güçlendirilmesi gibi konuların gerekliliği görüşüldü. .
Ayrıca
topluma yönelik bilgilendirme çalışmaları için hastane bahçelerinde çadırlar kurulması,
32
standlar açılması; Bölge Sağlıkçılar Meclisleri toplantılarının gerçekleştirilmesi; Kamu Özel Ortaklığı
Kanun Tasarısı’nın Meclis Komisyonlarındaki sürecinin takibi ve eğer getirilecek olursa TBMM Genel
Kurulu’nda görüşüleceği günlerde ülke çapında
bütün kamu hastanelerinde eylem düzenlenmesi;
Kamu Hastane Birlikleri’nin kurulmasını düzenleyen 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin
iptali için açılan davanın takibi ve Anayasa
Mahkemesi’nde görüşüleceği günlerde ülke çapında bütün sağlık kurumlarında eylem düzenlenmesi; 14 Mart Sağlık Haftası kapsamında, Avrupa’daki sağlık çalışanlarının kıta çapında düzenleyeceği
eylemlerle de koordine ederek ülke çapında bütün
sağlık kurumlarında eylem düzenlenmesi önerileri
ve yapılması gerekeler dile getirildi.
dişhekimi
haber
33
Bilimsel Program
EGE BÖLGESİ DİŞHEKİMLERİ ODALARI
ULUSLARARASI
BiLiMSEL
KONGRE
ve SERGiSi
Aegean Region Chambers of Dentist
International Scientific Congress and Exhibition
katılımcılardan
TAM NOT aldı
Ege Bölgesi Dişhekimleri Odaları’nın 18. Uluslararası Bilimsel Kongre ve
Sergisi Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleşti.
Dişhekimliği alanında en kapsamlı organizasyonlar arasında gösterilen Ege Bölgesi Dişhekimleri
Odaları’nın 18. Uluslararası Bilimsel Kongre ve Sergisi
‘ne 8 yabancı, 65 yerli konuşmacı konuk olarak katıldı. 30 Kasım- 2 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen
kongrede üç gün boyunca üç ayrı salonda gerçekleştirilen canlı cerrahi, seminer ve kurslarda ülkemizde ve yurtdışında mesleğini icra eden yaklaşık 1200
dişhekimi bir araya geldi. Ayrıca kongre kapsamında
1500 metrekarelik alanda kurulan stantlarda yerli ve
yabancı 75 firma sektördeki yenilikleri katılımcılarla
paylaşırken, ürünlerini tanıtma olanağı buldu.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan İzmir Dişhekimleri Odası Başkanı İlkay Karademirci Ülkü dişhekimliği
mesleğinin yeni gelişmelerle sıkıntılı günler geçirdiği
bu dönemde bu organizasyonların dişhekimliğinde
ayrı bir nefes olduğunu belirtti. Açılış konuşmalarının ardından kongreye sponsor olarak destek veren
firmalara plaketleri sunuldu. Salonda hazır bulunan
katılımcılar ilk olarak Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı
Prof. Dr. Onur Erol’un sunumunu dinledi. Erol, ‘’Yüz
Estetiği’’ konulu sunumunda dişhekimliğinde estetiğin yeri ve önemini izleyenlere slayt gösterileri eşliğinde aktardı.
34
dişhekimi
18. Kongre
Canlı sunumlar ilgiyle izlendi
Kongre boyunca İzmir Dişhekimleri Odası’nda oluşturulan muayenehanede yapılan tüm uygulamalar
Anadolu Salonu’nda canlı olarak meslektaşlarımıza
aktarıldı. Canlı sunum gerçekleştiren akademisyenler aynı zamanda izleyen meslektaşlarımızın sorularını da yanıtladılar. Canlı sunumlarda gün sırasıyla;
Dr. Engin Taviloğlu ‘’Ön Bölgede Diastema Restorasyonları’’, Doç. Dr. Esra Uzer Çelik ‘’Hangi Vakada
Hangi Restorasyonu Tercih Etmeli’’, Prof. Dr. Sevil
Gürgan, Doç. Dr. Esra Fırat, Dr. Koray Sadettinoğlu
‘’Dişhekimliğinde lazer uygulamaları’’, Yard.Doç. Dr.
Bilal Yaşa ‘’Kırık Restorasyonu ve Kompozit Lami-
na’’, Prof. Dr. Aslıhan Üşümez, Dr. Sinan Horasan,
Dr. Zafer Kazak ‘’İmmediat İmplant ve İmmediat
Yükleme Prosedürleri ile Kalıcı Protez Alternatifleri,
Prof.Dr. Aslan Gökbuget ‘’ Fast&Fixed Tekniği ile immediat implant uygulaması’’, Prof. Dr. Selim Pamuk
‘’ İmmediat Uygulanmış İmplant Üzerine İmmediyat Geçici Sabit Protez’’, Prof.Dr. Hakan Özyuvacı
‘’Açık Sinüs Lifting ve İmplant Uygulama’’, Doç Dr.
Tonguç Sülün ‘’Okluzal Splint’’, Doç. Dr. Hacer Deniz Arısu ‘’Güncel Beyazlatma Sistemlerİ’’, Prof. Dr.
Çetin Sevük ise ‘’Basamaklı Diş Kesimi’’ konularını
hasta üzerinde uygulamalı olarak sundular.
35
18. Kongre
dişhekimi
Kurslara ilgi büyüktü
Bilimsel program kapsamında farklı konularda
kurslar da düzenlendi. Kongre süresince gerçekleştirilen yaklaşık 12 değişik kursta, meslektaşlarımız
yeni bilgiler edindi. Ni-Ti Döner Alet, Basamaklı Diş
Kesimi, Lazer Kullanımı, Endodontide Şekillendirme, Ortodontide Şeffaf plaklar, Radyoloji, Anterior
Tabakalama Tekniği, Resiprokal Sistem ve Tek Eğe
Sistemi, Azot Protoksit Oksijen Sedasyonu konulu
kurslara katılan meslektaşlarımız teorik bilgilendirme ve pratik uygulamalarla eksik oldukları konular
ve yenilikler hakkında kendilerini geliştirme şansını
yakaladılar.
KATILIMCI GÖRÜŞLERİ
Meltem Derya Akkurt (Kayseri): Ben Kayseri’de askeri diş
doktoruyum. Ege Üniversitesi
Dişhekimliği Fakültesi mezunu
olduğum ve daha kapsamlı olduğu için İzmir’de ki kongreyi tercih ettim. Kurslara katılmadım
sadece merak ettiğim konuların
olduğu sunumlara katıldım. Eksiklik hissettiğim yada gelişme olan konularla ilgili
yeterince fikir edindiğimi düşünüyorum.
Orhan Sağlam (İstanbul):
Kongrede konu başlıkları her
katılımın ardından biraz zayıf
gelmeye başladı. Bunu bir eleştiri olarak algılanmasını istemiyorum bu kongreler ile kendimi geliştirdiğim bazı konularda
daha ileride olduğum için böyle
düşünmüş olabilirim. Kongre
boyunca kurslara katıldım, yenilikleri ve teknolojik
gelişmeleri takip etmek açısından oldukça yararlı
ve güzeldi. Tüm sunumlar güzeldi ancak belirtmeden geçmek istemiyorum özellikle Tonguç Sülün
hocanın sunumu çok keyifliydi. İzmir’in katılımcı
akademisyenlerini seviyorum, daha paylaşımcı ol-
36
duklarını düşünüyorum. İstanbul’da da gidiyorum
ama buradaki katılımcı oranı yok diyebilirim. İzmir’i
hem paylaşımcı olmasından hem de şehir olarak
da sevdiğim için tercih ettim .
Hasan Yalçın (Bilecik): İzmir
Dişhekimleri Odası güzel bir
organizasyona imza atmış.
Mesleğimde 29. senem çok
kongreye ve bilimsel programlara katıldım. 700-800 TL
ödeyerek gittiğim tek bir seminerin daha fazlasını makul
fiyatla katıldığım kongrede ücretsiz izlemek güzel bir avantaj.
Kongrenin işleyiş, yönetim ve bilgi sunumu çok
güzel. Üç ayrı salonda tüm sunumlara katılmak
mümkün olmadı ancak benim izleme şansı bulduğum sunumlar oldukça iyiydi. Keşke üç gün
değil de yedi gün olsaydı hepsini izleyebilseydik
ama bu sanırım bizim içinde organizasyonu yapanlar için de pek mümkün değil. Konuşmacı
akademisyenler güzel hazırlanmış hakikaten,
hepsini tebrik ediyorum. Fakat firmaların bir çoğunu göremedim. Bilimsel olarak göz doyurucu
ancak dışarıda stantlarda daha yenilikçi bir şeyler
görmek isterdim.
dişhekimi
18. Kongre
Ömür Türeli (Ankara): Kongreye tavsiye üzerine geldim.
Özellikle bilimsel program gayet doyurucuydu. Kurslara katılamadım ancak tüm canlı cerrahi sunumlarını izleme fırsatı
buldum . Tüm sunumlar gayet
iyiydi ancak özellikle canlı sunumların faydası benim için çok
faydalı oldu. İlk gün kompozit, estetik gibi sunumları ilgi alanım olduğu için daha çok beğendim. Organizasyona emeği geçenlere teşekkür ederim.
İhsan Şengül (Bursa): İzmir’deki kongrelere fırsat bulduğum
sürece katılıyorum. Sorduğunuz
için söylemiyorum İzmir’in bilimsel organizasyonlarını çok başarılı buluyorum. Özellikle canlı
sunumlar çok güzeldi. Mesleki
yenilikleri uygulamalı olarak görme fırsatı buldum.
Hatice Özgün (Burdur): Burdur’dan geliyorum, uzun bir
yolculuk sonrası nasıl bir organizasyonla karşılaşacağımı merak ediyordum. Ancak ilk gün
sonrasında tamamen endişem
kalmadı. Birçok konuda hem
canlı sunumlarla hem de diğer
sunumlarda fikir edindim. Güzel
bir organizasyon olmuş . Daha önce bir kez daha
katılmıştım. Ancak bilimsel açıdan bu kongre daha
doyurucuydu diyebilirim.
Gala gecesinde kongre yorgunluğu atıldı
Kongrenin ikinci günü Kaya termal Otel
Convention Center’da gala gecesi düzenlendi. Kongrenin bilimsel bölümünde yeni
bilgiler edinen katılımcılar gecede kongrenin
yorgunluğunu atmaya çalıştı. gecede konuşma yapan İzmir Dişhekimleri Odası Başkanı
İlkay karademirci Ülkü bu tür bilimsel organizasyonların sürekli diş hekimliği eğitiminin
önemli bir parçası olduğunu belirterek organizasyona emeği geçen herkese teşekkür
etti. 18. Uluslararası Bilimsel kongrenin gerçekleştirildiği Tepekule Kongre Merkezi’nin
giriş katında sergilenen poster sunumları
ödülleride gecede sahiplerine verildi.
37
röportaj
dişhekimi
İzmir Dişhekimleri Odası
Genç Dişhekimleri
Komisyonu kuruldu
İzmir Dişhekimleri Odası tarihinde ilk kez Genç Dişhekimleri Komisyonu kuruldu. Meslektaşlarının sorunlarına yeni fikirlerle katkıda bulunmak için yola
çıkan komisyon, projelerle sorunlara çözüm bulmayı amaçlıyor. Genç Dişhekimleri Komisyonu adına
görüştüğümüz Çizge İçmeli projelerini, öncelikli
gündem maddelerini ve kuruluş öykülerini anlattı.
İzmir Dişhekimleri Odası Genç Dişhekimleri
Komisyonu hangi amaçla kuruldu?
Her türlü meslek birliğinin, gelişebilmek ve doğru temsil edilebilmek için üyelerince yönetilmesi
gerektiğine inanıyoruz. Bugünün dişhekimliği öğrencileri ve genç mezunları da gelecekte bu mesleğin faal üyeleri olacaklar, dişhekimliği mesleğinin
değişen koşullar içinde saygınlığını artıracaklar. Bu
sebeple genç mezunların yani bizlerin düşünce ve
görüşleri çok önemli.
Yeni fikirler için kendi sınırlarımızın da ötesinde
bakabilmemiz gerekli, bu da ancak birlikte düşünerek sağlanabilir. İzmir Dişhekimleri Odası Genç
Dişhekimleri Komisyonu işte tam da bu amaçla ku-
38
ruldu. Genç meslektaşların bir araya gelebileceği,
mesleğimizin değişen simasını ve çağımızın getirdiği yeni sorun ve çözümleri beraber tartışabileceği,
mesleğimizin geleceği için ortak fikirlerin üretildiği
bir zemin yaratmak istedik.
Hedefleriniz neler?
Öncelikli hedefimiz odada aktif olan genç sayısını
artırmak açıkçası. Gençlerin ürettiği yeni fikirlerle
odaya dinamizm getirmek, odanın tüm faaliyet sürecinin de aktivistleri olmasını sağlamak. İzmir Dişhekimleri Odası Başkanımız İlkay Karademirci Ülkü
gençlerin fikirlerini gerçekten çok önemsiyor. Bu
fikirlerin ortaya çıkması ve hayata geçirilmesi için
böyle bir komisyon kurma fikri de İlkay Hanım’a
ait. Ayrıca İzmir Dişhekimleri Odası ve TDB’nin savunduğu sağlık politikalarını gençlere iletip onların
fikirlerini de oda yönetimi ve TDB’nin yetkili organlarına iletmek hedeflerimiz arasında sayılabilir.
Bunların dışında neler yapacaksınız ?
Bunun dışında genç dişhekimleri olarak bizlerin
dişhekimi
röportaj
kendi aramızdaki dayanışmayı ve işbirliğini artırmak, kaynaşmayı sağlamak için sosyal komisyon ile
beraber çalışarak çeşitli turnuvalar, geziler, piknikler, hobi buluşmaları ve çeşitli sosyal aktiviteler düzenlemek gibi de hedeflerimiz var. Böylelikle diğer
meslek gruplarına göre çok daha bireysel olan iş
hayatımızı bu rutinden bir nebze olsun kurtarmak,
fakülteden sonra giderek birbirinden uzaklaşan,
yalnızlaşan meslektaşlar yerine odanın sosyal ve
bilimsel aktivitelerine gençler olarak da katılım sağlayıp mesleki bilgilerimizi artırmak, yeni teknik ve
ürünler hakkında fikir alışverişinde bulunmak gibi
karşılıklı etkileşimde bulunabileceğimiz, biribirimize
pozitif katkı sağlayabileceğimiz bir ortam yaratmak istiyoruz.
Ne sıklıkla toplanıyorsunuz?
İki haftada bir çarşamba akşamları odada toplanıyoruz. Daha çok fikir alışverişi yapıyoruz. Sorunlarımızı masaya yatırıyoruz. Farklı koşullarda çalışan
arkadaşlarımız var. Muayenehanecilik yapan, poliklinik işleten, özel merkezlerde çalışan, kamuda
çalışan ve uzmanlık öğrencisi arkadaşlarımızın bu
bağlamda da farklı sorunları var. Bunlardan haberdar olmak istiyoruz. Bu sebeple mesleğinin ilk on
yılında bulunan tüm genç meslektaşlarımızı toplantılarımıza bekliyoruz.
Komisyon olarak hangi gündem maddelerine
öncelik vereceksiniz?
Son dönemdeki ana gündem maddemiz “ kanun
hükmündeki kararnamenin getirdikleri”. Bizi nasıl
bir meslek yaşamı bekliyor, kafamızdaki soru işaretleri neler, bunları aşmak için biz gençler olarak neler
yapabiliriz, kaygılarımız neler, bunları paylaşıyoruz.
Yine son dönemde hepimizin ortak sıkıntısının gerçekleşmeyen özelden hizmet alımının kamuoyuna
yetersiz duyurulması olduğunu fark ettik. Bununla
ilgili proje üretmeye çalışıyoruz. Toplum Ağız ve Diş
Sağlığı Komisyonuna destek vermek istiyoruz. Sosyal faaliyetler düzenliyoruz. Tüm bunlar için yeniden tekrarlamak istiyorum; genç meslektaşlarımızı
aramıza bekliyoruz.
39
Advertorial
haber
dişhekimi
Dr. Dr.
R. Streckbein
Prof. Dr.
T. Günbay
Ege Üniversitesi
Prof. Dr.
U. Tekin
Diş Hekimliği
Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Celal Artunç’un moderatörlüğünü
yaptığı implant kursları, Diş Hekimliği
Fakültesi Hamdi Dalan Polikliniği’nde başladı.
Doç. Dr.
M. D. Çömlekoğlu
Ege Üniversitesi’nden
Diş Hekimlerine eğitim desteği
Prof. Dr. C. Artunç
40
Avrupa Diş Hekimleri Eğitim Birliği’nden almış olduğu belge ile Avrupa standartlarında
olduğunu kanıtlayan ve Bornova’da açmış olduğu şehir kliniği ile kente önemli bir sağlık
merkezi kazandıran fakülte, başlattığı kurs
ile eğitim konusundaki liderliğini bir kez
daha gösterdi.
“Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
1.İmplant Eğitim Günleri” ile diş hekimlerinin alanında uzman öğretim üyeleri tarafından bilgilendirileceğini söyleyen Dekan Prof.
Dr. Celal Artunç, dental implantolojide çok
yönlü tedavi yaklaşımlarının yer alacağı bir
kurs programı hazırlandıklarını belirtti.
Dekan Artunç, “ Katılan diş hekimlerimizi
dental implantoloji, protetik değerlendirme
ve planlama, İmplant cerrahisi öncesi ve sonrası hazırlık, İmplant üstü protez seçenekleri,
yumuşak doku manipülasyonları, ileri cerra-
hi uygulamaları, komplikasyonlar ve çözüm
önerileri gibi konularda bilgilendireceğiz.
Yine kurs kapsamında canlı cerrahi uygulamalarına da yer vereceğiz ” diye konuştu.
Katılımcıların,
öğretim üyelerinin
erinde
eşliğinde; model üz i
eler
irm
şt
implant yerle
.
dı
sağlan
Advertorial
haber
dişhekimi
Dr. N. Nizam
Prof. Dr.
G. Baksı Şen
Prof. Dr.
M. Ali Güngör
Doç. Dr.
E. Çömlekoğlu
Prof. Dr. T ayfun
kursiyerlerin an Günbay,
lık görsel ve söze
l
katılımda bulu
nabild
canlı implant uy ikleri
gulaması
gerçekleştirdi.
Uzman eğitim kadrosu
Dekan Prof. Dr. Artunç’un moderatörlüğünü yaptığı kursta eğitimler;
Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Tayfun Günbay,
Prof. Dr. Uğur Tekin, Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden
Prof. Dr. Mehmet Ali Güngör, Doç. Dr.
Mine Dündar Çömlekoğlu, Doç. Dr.
Erhan Çömlekoğlu, Ağız, Diş ve Çene
Radyolojisi Öğretim üyelerinden Prof.
Dr. Güniz Baksı Şen ile Periodontoloji
Anabilim Dalı Öğretim görevlilerinden Dr. Nejat Nizam ve Dr. Dr. Roland
Streckbein tarafından veriliyor. Ege
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 1.
İmplant Eğitim Günleri kapsamında ilk
eğitimleri 24 - 25 Kasım 2012, 15 - 16
Aralık 2012 ve 19 - 20 Ocak 2013 tarihlerinde alan hekimler; 16 - 17 Şubat
2013 tarihinde de eğitim aldıktan sonra zorlu kurs maratonunu bitirecekler.
Dişhekimi İ. Kubalı
İlk gün sonunda kurs hakkında görüşlerini
dile getiren Diş Hekimi İdiz Kubalı; kursu çok
beğendiğini, konuşmacıların oldukça akıcı ve
dinamik olduğunu, kursu verenlerin süzülmüş
bilginin aktarılması konusunda çok başarılı
bulduğunu belirtti.
41
röportaj
dişhekimi
Türkiye’de
spor dişhekimliğini
yaygınlaştırmak istiyor
ABD Profesyonel Basketbol Ligi (NBA) takımlarının diş hekimlerinden eğitim
alan ve Amerikan Spor Diş Hekimliği Akademisi üyesi ilk Türk diş hekimi
Elif Gündüz, Türkiye’de “spor diş hekimliği” alanında öncü olmak istiyor.
18. Ege Bölgesi Dişhekimleri
Odalarının bilimsel kongre ve
sergisine konuşmacı olarak
katılan Gündüz, özellikle basketbol ve diğer spor dallarında
spor diş hekimliğinin büyük
önem kazanacağını belirterek
sorularımızı yanıtladı.
42
röportaj
dişhekimi
Spor dişhekimliği alanına adım
atmanız nasıl oldu?
Sporu profesyonel olarak yapıyor ve
ya takip ediyorsanız, sporda koruyucu diş hekimliğinin hekim olarak
yaş gözetmeksizin gerekli olduğunu biliyorsunuz. Aslında böyle bir
alanının eksikliğinin farkındaydım.
Hep neden ben yapmayayım, neden Türkiye’de bu alan olmasın
diyordum. Sonra oyuncu misafiri
olarak NBA’den davet aldım. Bir
fırsat yakaladım ve bunu değerlendirdim. Şansım yolunda gitti önemli
isimlerle tanıştım sonra bir serüven
başladı.
Türk basketbolunu da
spor diş hekimliğiyle
tanıştırmak istiyordum bu sebeple çeşitli
görüşmelerim oldu. İlk
olarak İbrahim Kutluay Basketbol Akademi
(İKBA) ile ortak bir
projeye imza attım.
Teknik ekibinin eğitimlerine katıldım, koruyucu ve travmatik spor
hekimliği hakkındaki
bilgilerimi bu isimlerle
paylaştım.
Sonrasında süreç nasıl gelişti?
Bir dönem NBA takımlarından Atlanta Hawks, Memphis Grizzlies ve Cleveland
Cavaliers’da antrenörlük yapan Mike Fratello’nun
daveti üzerine NBA maçlarını “oyuncu misafiri” olarak izlemeye gittim. Burada oyuncularla ve antrenörlerle de tanışma fırsatı buldum. Ziyaretim sırasında bazı NBA takımlarının diş hekimliğini yapan
Dr. Jason Schepis ve New York Knicks takımının diş
hekimi Dr. Gregg Lituchy ile birlikte çalışma fırsatı
yakaladım, bu çalışmalar sırasında “travma ve koruyucu diş hekimliği tedavi yöntemleri” üzerine ve
koruyucu dişlik konusunda da önemli bilgiler edindim.
Amerikan Spor Diş Hekimliği Akademisi üyeliğiniz nasıl gerçekleşti?
Az önce anlattığım çalışmalar sırasında önemli isimlerle tanışma fırsatı buldum. Bu çalışmaların ardından Schepis, Lituchy
ve Fratello’nun tavsiyeleri üzerine
Amerikan Spor Diş Hekimliği
Akademisi’ne üye oldum. Akademinin ilk ve tek Türk üyesi
unvanını almaya hak kazandım. Bu benim için yeni bir
başlangıç oldu diyebilirim.
Türkiye’de bu konuyla ilgili çalışmalarınız oldu mu?
Türk basketbolunu
da spor diş hekimliğiyle
tanıştırmak
istiyordum bu sebep-
le çeşitli görüşmelerim oldu. İlk
olarak İbrahim Kutluay Basketbol Akademi (İKBA) ile ortak
bir projeye imza attım. Teknik
ekibinin eğitimlerine katıldım,
koruyucu ve travmatik spor hekimliği hakkındaki bilgilerimi bu
isimlerle paylaştım. Eğitimlerde ,
ideal koruyucu dişliğin özellikleri,
sporcular tarafından kullanılmasının önemini, özellikle de küçük
yaştaki sporcularda kullanım yaşı
ve gerekliliği hakkında tüm deneyimlerimi anlattım.
Bu konuda başka çalışmalarınız olacak mı?
Türkiye’de bir çok görüşme yaptım önümüzdeki günlerde bu
tür eğitimlere katılacağım . Yurtdışında ise Viyana
Bernard Gottlieb Üniversitesi’nde misafir öğretim
görevlisi olarak ders vermekteyim. Spor hekimliği
konusundaki edindiğim bilgileri buradaki doktora
öğrencileriyle paylaşmaktayım.
Spor dişhekimliğinde koruyucu dişliğin önemi
nedir?
Türkiye’de çok önemsenmese de antrenman yapan, maça çıkan her sporcu tehlikeyle karşı karşıya. Koruyucu dişliğin kullanımı bir noktada sizin yaşam kalitenizi de artırıyor. Çünkü bir dişi korumak,
tedavi etmekten çok daha kolay ve hesaplı. Koruyucu dişlik kullanımının yaygınlaşması için özellikle
ailelerin, antrenörlerin ve sporcuların bilgilendirilmesi gerekiyor. Ben de bu konuda
öncü olmaya çalışıyorum.
Peki bu konuda öncü olmak size neler hissettiriyor?
Aslında kendi adıma
bir sorumluluk üstlendiğimi düşünüyorum. Bu alanda profesyonel isimlerden
çok şey öğrendim.
Bu konu ile ilgili
bilgileri doğru yerlerden edindiğimi
de düşünüyorum.
Bu yüzden içim
rahat.
43
haber
dişhekimi
Yeni başlayanlar için İmplant
Uygulamaları Kursu
2. seviye tamamlandı
Yeni başlayanlar için implant uygulamaları 2. seviye
kursu İzmir Dişhekimleri Odası Eğitim ve Konferans
Salonu’nda gerçekleştirildi. Doç. Dr. Bahar Sezer ve
Doç. Dr. Övül Kümbüloğlu tarafından verilen kursta
ilk gün dental implantolojide temel kavramlar, tedavi planlaması,
dental implant cerrahisi, implant üstü sabit
protezler konu başlıkları
ile birlikte klinik vakalar üzerinde sabit ve hareketli protezlerin yapım aşamalarında dikkat edilecek faktörler
anlatıldı. Kursun ikinci gününde kursiyerlere hands
on uygulama ile çene modelleri üzerinde implant
yerleştirilmesi, ölçü alma ve transfer ile dikiş atma
pratikleri gerçekleştirdi. Kursun son bölümünde
eğitmenler tarafından canlı olarak alt tam dişsiz
hastaya 2 adet implant yerleştirilmesi ve üzerinde
ağızda ball ataşmanların total proteze sabitlenmesi
uygulaması yapıldı.
KATILIMCI GÖRÜŞLERİ
Ferhat Ün (Bursa); Bursa’da
çalışan bir hekimim, implant
yapmaya başlamak istediğim
için kursa katıldım. Ege Üniversitesi mezunu olduğum için
eğitmenler sebebiyle de İzmir’i
tercih ettim. Kursu çok yararlı
buldum, kurs eğitmenleri tüm
merak ettiklerimizi ve püf noktalarını en ince
ayrıntısına kadar anlattılar. Model üzerinde yaptığımız çalışmalarla da ilk heyecanı atlattım iyi
ki kursa katıldım emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Semra Gülsever (Balıkesir);
İmplant yapmaya başlamak
istiyorum. Bazı konularda eksikliğim olduğunu bildiğim için
kursa katılmayı istedim. Bu kurslarda birebir öğrenme şansı var.
Kurs sayesinde gerçekten çok
44
ince noktalarda bilmediğim şeyler olduğunu
gördüm. Bize yakın olması sebebiyle de İzmir
Dişhekimleri Odası’nın eğitimlerini sürekli takip
ediyorum ve katılmaya çalışıyorum. Diğer kurslara da katılmayı düşünüyorum.
Şükriye Yazıcı (İstanbul) ;
İmplant yapmaya başladım ancak bazı eksikliklerim olduğunu düşünüyorum . Daha önce
İstanbul’da birinci seviye kurslara katılmıştım. Ancak eksikliklerimi tamamlamak için gerekli
kurs bu kurs olduğu için ikinci seviye kursa buraya geldim.
İstanbul’da bu kursa katılan arkadaşlarım da
tavsiye edince İzmir’i tercih ettim. Daha ileri
cerrahi kursları tercih ediyorum. Bu kurs benim için faydalı oldu farklı açıdan püf noktaları
edindim. Hands-on uygulamalarda öğrendiklerimi pekiştirdim.
dişhekimi
haber
45
haber
A’dan Z’ye
İmplantoloji
Kursu’nun
ilk iki aşaması
tamamlandı
A’dan Z’ye İmplantoloji Kursunun iki aşaması Kasım ve Ocak
aylarında İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirildi. Doç.
Dr. Fatih Arıkan, Doç. Dr. Zekai Yaman, Dr. Buket Han, Dr.
Tolga Bıçakçı eğitmenliğinde gerçekleştirilen kursa yoğun katılım oldu. İlk aşaması üç gün süren kursun ilk gününde; günümüzde implantoloji, güncel implant, implant çevre ve dokuları anlatıldı. İkinci gün hasta seçim kriterleri radyografi ve
anatomik komşuluklar, hastanın implant uygulamasına hazırlanması için yapılması gerekenler , son gün ise muayenehane
pratiğinde sterilizasyon, ağrısız implant uygulamalarının temel
prensipleri, implant cerrahisine giriş konu başlıkları anlatıldı.
46
dişhekimi
dişhekimi
Ocak ayında gerçekleştirilen ikinci aşamanın ilk günü;
biyomekanik, implant üstü protez seçenekleri, cerrahi
stent ve immediat protez yapımı ve ölçü alma teknikleri anlatıldı. İkinci gün ise metal ve dentin provada
dikkat edilecek hususlar, periimplantitis ve tedavisi, ileri
cerrahi tanıtımı konuları anlatıldı. İkinci aşamanın son
gününde ise kursiyerlere hasta tedavi planlaması ve
hasta üzerinde canlı implant uygulamaları yaptırtıldı.
KATILIMCI GÖRÜŞLERİhaber
Melike Akdoğan (İstanbul); Ben
daha önce implant uygulamıyordum,
kliniğimizde implant uygulamalarını
cerrahımız uyguluyordu. İmplant konusunda kendimi eksik hissediyordum
çünkü okulda bu konuda çok az bir
eğitim aldık. Yarım dönem implantoloji eğitimi aldık, o da teorik eğitimdi
pratik eğitim şansımız olmamıştı. Buradaki kursa katılmamın sebebi uzun süredir implant uygulayan eğitmenlerimizden hem püf noktalarını öğrenmek, hem
de pratik olarak yapma olanağıydı. Bu kurs benim için
fazlasıyla yararlı geçti. İstanbul’da yine bir kursa gitmiştim orada model üzerinde yapmıştık anca buradaki hands-on uygulama bize daha çok fikir verdi. Pratik
olarak hasta üzerinde uygulama şansı bulmak da çok
yararlı oldu.
Esra Çakırkaya (Antakya); Ben klinikte çalışıyorum. Antakya’da kurslar yapılmıyor, ben de İzmir’de bu tür
etkinlikler çok sık yapıldığı için buraya gelmeyi tercih ettim. Özellikle
İzmir’de ki kursların yararlı olduğunu
meslektaşlarımdan duymuştum. Pratik
yapma şansı da burayı tercih etmemde
etkili oldu. Bu kursların yararına inanıyorum. Doç. Dr. Fatih Arıkan hocamızın kurslarını ayrıca takip ediyorum. Bilgi paylaşımı açısından da bu kursları yararlı buluyorum. Benim için hands-on uygulama
ve hasta üzerinde pratik uygulama yapmak ilk deneyim
açısından oldukça faydalı oldu..
Mehtap Acer Fidan (Kayseri);
İzmir’de hasta üzerinde pratik yapmanın faydalı olacağını düşündüğüm
için kursa katıldım. . İzmir’de yapılan
etkinliklerin faydalı olduğunu meslektaşlarımdan duymuştum o yüzden
İzmir’i tercih ettim. Bu konuda eksikliklerim olduğunu düşünüyorum. Kurs
eğitmenlerinin konuyla ilgili püf noktalarını aktarma konusunda ki samimiyetinden de çok
memnun kaldım. Hands-on uygulama esnasında bir çok
püf noktasını öğrendim. Hasta üzerinde pratik yaparak
bunları pekiştirmek çok yararlı oldu.
Halil Kaya (İstanbul); Ben kendi
muayenehanemde serbest dişhekimi
olarak çalışıyorum. Bugüne kadar implant uygulamasını yapmadım. İmplant
deneyimi yaşamak için İzmir’i tercih etmemin sebepleri; birincisi bir arkadaş
grubu ile birlikte geliyor olmamız, ikincisi İzmir Dişhekimleri Odası’nın kurslarının kapsamlı olması. Hasta üzerinde
canlı uygulama yapma şansı olması da burayı tercih etmemde büyük etken oldu. İlk deneyimi atlatmak için
yararlı bir kurs oldu hands-on kemik üzerinde yaptığı47
mız uygulamalarda heyecanımızı yenmemize yardımcı
oldu.
haber
dişhekimi
Perşembe Akşamı Seminerleri
yoğun ilgi ile devam ediyor
Doç. Dr. Sermet
rtiş
Prof. Dr. Bülent Ku
Şahin
İzmir Dişhekimleri Odası’nda gerçekleştirilen Perşembe Seminerleri devam ediyor. Meslektaşlarımızın yoğun ilgisi ile gerçekleştirilen seminerlerde 15
Kasım tarihinde Prof. Dr. Güniz Baksı Şen ‘’İmplant
Uygulamalarında Volumetrik Tomografi’’, 13 Aralık
tarihinde Prof. Dr. Bulent Kurtiş - Doç Dr. Sermet Şahin, “Bakteri Plağı Eliminasyonu ve Detertraja Farklı
Bir Bakış” konularında meslektaşlarımızı bilgilendirdiler. Aynı gün canlı sunumda ise Air Abrasiv Yön-
Dr. Akın Aladağ
48
Uzm. Dr. Orhun
Bengisu
temle Melanin Pigmentasyonu Tedavisi, Cerrahisiz
peridontal cep tedavisinde Glisin Bazlı Subgingival
Air Abraziv uygulamaları ve trasonik diş taşı temizliğinde hasta konforu açısından yenilikler anlatıldı. 20
Aralık tarihindeki seminerde Uzm. Dr. Orhun Bengisu ile Dr. Akın ALADAĞ, “Kısa İmplant Sistemlerine Genel Bakış Ve Protetik Aşamalar”, 27 Aralık’ta
Prof. Dr. Aslıhan Üşümez, “İmplant Üstü Protezlerde Doğru Fonksiyon ve Doğru Estetik İçin Alternatif
Protez Teknikleri’’, 24 Ocak’ta ise Dt. Zafer Kazak,
“İmmediate İmplant ve İmmediate Protez Teknikleri” konulu sunumlarını gerçekleştirdiler.
Prof. Dr. Aslıhan
Üşümez
Zafer K azak
dişhekimi
haber
49
haber
50
dişhekimi
dişhekimi
haber
51
oral-moral
dişhekimi
Çipli Kaşık
Serdar SIRALAR
[email protected]
Muayenehanede oturmuş diş hekimliği mesleğine daha ne gibi katkılarda bulunabilirim, meslektaşlarımın
hangi dertlerine derman olabilirim
diye düşünürken, içerden yardımcımın sesi geldi. Laboratuvardan gelen
çocuğa bağırıyordu: “Giden ölçü kaşığımız geri gelmiyor! Üç gündür kaç
kere telefon ettim, iki numara üst dişli kaşığımız kalmadı diye. Şimdi de getire getire alt üç numara total kaşığı
getiriyorsun. Sapına da DENTAZORT
yazmışlar frezle. Belli ki Dentazort Diş
Kliniğinin kaşığı, bizim değil”.
“İşte!” diye fırladım yerimden. Mesleğimizin kanayan bir yarasını tespit
etmiştim ve buna bir çare bulmalıydım. Temel sorun şuydu ki; laboratuvara giden ölçünün kaşığı geri gelmiyordu ve gelse de mutlaka başkasının
kaşığı oluyordu. Benim o güzel kaşıklarım kim bilir kimlerin elinde, kimlerin ağızlarında dolaşıyordu? “KAŞIK
DÜŞMANI” dedikleri, bu laboratuvarlar olsa gerekti.
Dahiyane bir fikir, frontal lobumun
maskulen kıvrımlarından çıkıp, uzak
limanlardan esen ılık rüzgarların taşıdığı tatlı bir aşk şarkısının namelerinde eytişimsel betimlemenin sezgisel
aymazlığını duyan bir genç kız yüreği
gibi çarpmakta olan hipotalamusuma vasıl oldu. Refleks olarak bir buluş
yapmak üzereydim. Projemi saniyeler
52
içinde kâğıda döktüm. Yüzyılın keşfi
tüm parıltısı, ihtişamı ve azametiyle
önümde duruyordu. “ÇİPLİ KAŞIK”.
Çipli kaşığımın patentini aldığım
gün, buluşum sayesinde çok zengin
olacağımı hissettim. Dünyadaki tüm
diş hekimleri bu kaşıktan satın alacaktı. Satış sonrası hizmetler de ücrete tabi olacaktı. Birkaç ay sonra Bill
Gates ayağıma gelecekti elbette. “Abi
nooolur şu senin kaşığın Amerika
temsilcisi biz olalım!” diye yalvaracaktı. Bense onun kaygı dolu gözlerine
gülümseyerek bakacak; sağ elimin
baş ve işaret parmaklarıyla koca bir
“L” harfi yapıp alnıma götürerek “Looser” diye ezikleyecektim.
Bu arada, araştırma geliştirme denemeleri sırasında hayatını kaybeden
28 hastaya Tanrıdan rahmet diliyorum. Her buluşun primitif halinde
hatalar oluyor tabii. Kaşığa yerleştirdiğim çip çalışsın diye, metal sapa direkt bağlı güç kablosunu 220 woltluk
dişhekimi
oral-moral
prize takıp hastaların ağzına sokmak pek iyi sonuç
vermedi ne yalan söyleyeyim. Aslında hijyenik sebeplerle kullandığım lastik eldivenler olmasaydı,
ben de onlar gibi kömür olmuştum çoktan.
- Nem algılama sensörleri fazla sulu karıştırılmış
aljinat ölçüyü tespit ettiğinde kaşığı ısıtarak fazla
suyun uçmasını sağlar ve ölçüyü ideal kıvama getirir.
28 zayiattan sonra aklıma şarjla ve düşük voltajda çalışacak bir sistem yapmak geldi. Bu süreçte
meslektaşlarımın ölçü alırken yaşadıkları diğer
problemleri de analiz eden bir anket çalışması yaptım. Özellikle öğürme refleksi ve fonksiyon yaptıramama, en önemli sorunlar arasında yer alıyordu.
Bunların çözümüne yönelik diğer çalışmalarım da
tamamlanınca “ÇİPLİ KAŞIK” artık kullanıma hazır
hale geldi. Buluşumu sizlere tanıtmaktan gurur duyuyorum. İşte kullanım kılavuzundan bazı bilgiler:
- Ölçü kaşığı ağıza tam olarak yerleştirildikten üç
saniye sonra etrafına 12 woltluk bir elektrik akımı verir. Böylece kaşığı çevreleyen tüm yumuşak
dokular (dil, dudaklar, yanak) “Bbbbııırrrrrr” diye
istemsiz olarak titreşir ve tam manasıyla fonksiyon
yaptırılmış olur.
- Çipli kaşığınız bir adaptör aracılığıyla prize yahut direk olarak laptopunuzun usb girişine takılarak şarj edilebilir. Çipin ortasındaki ışık kırmızıdan
maviye döndüğünde kaşığınız kullanıma hazırdır.
Kaşığınızda 32 Gb dahili bellek bulunmaktadır.
- Üst çipli kaşıklarda öğürmeyi algılama sensörü
vardır. Yumuşak damak titreşim frekansı 30 W/cm2
‘yi aştığında yahut öğürme böğürtüsü 80 desibeli
geçtiğinde kaşığınızın çipi otomatik olarak devreye
girer ve hastanın uvulasına 25 megaherzlik radyo
sinyalleri göndererek geçici bir uyuşma sağlar.
- Kaşığınızda GPRS sistemi bulunmaktadır. Yani
kaşığınız sürekli olarak uydu bağlantısı sağlamaktadır. Bir şekilde kaşığınız laboratuvar tarafından size
geri getirilmezse, onun nerede olduğunu www.
kasigimnerede.com sitesine girerek anında tespit
edebilirsiniz.
- Kaşığınıza belli bir ücret karşılığı istediğiniz aplikasyonları indirmeniz mümkündür. “Ölçü sırasında
müzik yayını, ölçü sırasında karşı çenenin fotoğrafını çekip anında facebook’da paylaşan kamera, değişik planlamalar için protez fiyatını hesaplayan hesap makinesi, ölçü sertleşince çalan alarm, hastayı
sessize alma, teknisyenle 500 dakika konuşma ve
500 sms yollama, hekim tanıma sistemiyle başka
hekimin kullanamaması için otomatik imha modu,
ısırma mumu ve kapanış ölçüsü almayı hatırlatan
sesli mesaj vb..”.
Bu sene ülkemizde yapılacak olan FDI kongresinde bana bir madalya takarlar artık. Böyle bir buluşa
kayıtsız kalacak değiller ya! Ben gidip smokin siparişi vereyim. Bir de konuşma hazırlamam lazım.
Hadi eyvallah.
53
diş ile düş arasında
dişhekimi
Ben zamanın değil,
zaman benim kölem olsun
Müge SANDIKÇIOĞLU
Koşup duran zamana kızıp duruyoruz
ha bire, değil mi? Zaman mı koşuyor, biz
mi yavaş gidiyoruz, ya da ikisinin ayarını mı tutturamıyoruz, bilmiyoruz. Bazen
bir şekilde o zaman yetmiyor da yetmiyor, denilip duruyor. Ama öte yandan,
sağ olsun Einstein sayesinde görecelik
kavramını öğrendiğimizden bu yana da,
biliyoruz ki, zaman, yapılan işe/birlikte
yapılan kişiye/mekâna vs göre bize hep
farklı uzunluklarda görünüyor.
Zaman yönetimi denen bir şey var
artık, bilirsiniz: Plan program dâhilinde
ve önceliklerinizi belirleyerek ilerlemek.
Ahkâm kesecekmiş ya da işaret parmağımı sallayarak size ders verecekmiş gibi
göründüğüme bakmayın. Ben de zamanımı şahane yönetiyorum diyemem. Aynı
anda birkaç işe birden parçalanmak benim de başıma geliyor ve sonunda elde
kalan yarım işler beni de sıkıyor. Yalnız
bazen kendime kıyak çekip canımın istediklerini öne çekiyorum.
Benim oldum olası yapılacak işlerin bir
listesini yapmak gibi bir alışkanlığım vardır. Bunlar öncelikli ya da acil olanlardır.
Her birini yaptıkça yanlarına bir tik atarım. Öğrenciyken de hangi derse ne kadar çalışacağıma karar verir, bir liste yapar, bitince de sonuna imzamı atardım.
Ama o imzayı atmak yok mu! Nasıl bir
sevinç ve gururdu benim için. Hatta ona
imza atmak değil, “kasıla kasıla imzayı
çakmak” denirdi. Dersleri bitirmekten
çok, o sevinci yaşayayım diye çalışırdım
sanki. Ev ve iş hayatı, çoluk çocuk derken, listeler listelere eklendi. Birkaç kâğıt
olacağına, konusu farklı olanların arasına
bir çizgi çekerek yazmalar başladı. Ya da
gün içindeki sırasına göre dizilir oldular.
Arada listenin tümden kaybolma sıkıntısı
olunca, minik bir defter edindim. Kadınların çantalarını bilirsiniz; her türden şey
çıkar. Baktım ki o kargaşada defteri de
zor buluyorum, bıraktım. O sırada cep
telefonları imdadıma yetişti. Telefonun
ekranına bir post-it ayarı yapıp döşüyorum ama orası da yetmiyor. E o zaman
54
bu telefonun bir de hatırlatma ayarı var
deyip, gün-saat-konu ayarı yapıp, vakti
geldiğinde ötsün diye düğmesine basıyorum.
Şimdi gelelim bu listelerdeki işlerin hakkını ne kadar verebileceğimize… Bir kere
ev ve işle ilgili olanları sorumluluk damarlarımızın sıkıştırması sonucu en başa yazmak şart oluyor. Ama yahu, canım bazen
listenin en sonundakini nasıl çekiyor, nasıl çekiyor… “Tansaş’a yarın da gidebilirim,” deyip, o en sondaki maddeye bir
sarılıyorum ki, keyfim tavan yapıyor. Yeri
geliyor, cep telefonuma o hatırlatmasını
yaptığımda mest olduğum ayar ötünce,
onu da beklemeye alıyorum; ekranda sürekli “beni yap!” diye görünen bir mesaj
kalıyor. Kalsın varsın…
Sorumluluklar zincirinin halkalarını
zorlamadıkça, biraz da yaşım gereği sanırım, listeleri sırasını çok da takmadan
izler oldum. İllede tamı tamına o saniye
yapılması gerekmeyenleri geciktirince
hiçbir şey olmuyor. Hatta bu şımarıklıkla
yapılan işlerden gelen hayır daha da büyük oluyor. Bu sayede artık listelerimden
korkmaz oldum. Zamanı kullanmanın
kılavuzunu kendime göre yazıyorum.
Abuk sabuk işler türetmeden, altından
kalkılabilecek ve zamanlamasını kendinize göre yapacağınız planlamalarla her
şey pek de güzel yapılabiliyor. Sevilen bir
işi yaparken koşan zamanın, sevilmeyen
bir işi yaparken ağır çekime girmesine
de can sıkmamış oluyorum. Çünkü önce
sevdiğim işi yaparsam, sevmediğimi yapmaya da motive oluyorum. Ya da tersi de
olabilir; sonradan zevkle yapılacak olan
iş kendinize bir hediye gibi olabilir. Canınız nasıl çekerse. Zaman yetmiyor, diye
üzülmeyin, hayat hiç de kısa değil; zoraki
yapılan işler yüzünden kaybedilen zevktir
hayatı kısaltan. Yeter ki araya zevkli olanları serpiştirin. Mükemmeliyetçilikten
dolayı kimseye madalya verilmedi şimdiye kadar. Kendi kendimize verdiğimiz
madalyadan değerlisi de yok zaten. Hadi
şimdi gidin bir Türk kahvesi için.
dişhekimi
okur mektubu
55
okur mektubu
dişhekimi
Dişhekimliğinde 40 yıllık sebatın sırları
ve genç meslektaşlara tavsiyeler
M. Murat Gözübüyük
İzmir Dişhekimleri Odası’nda yapılan 22 Kasım
Töreni’nde 40. yılını kutlayan meslektaşlarımız arasında
yer alan Dişhekimi Murat Gözübüyük, genç meslektaşlarımız için öğütler ve tavsiyeler içeren yazısını dergimiz
aracılığı ile paylaşmak istedi. Meslektaşımızı tebrik ediyor, başarılı çalışmalarının sağlıkla devamını diliyoruz
Yazıma Adlai Ewing Stevenson’ın bir sözü ile başlamak
istiyorum:” Uzun vadede önemli olan yaşamınızdaki yılların sayısı değil, yıllarınızdaki yaşanmışlıklardır.”
Ne denli çok bilirseniz, çok çalışmış olursanız ve çok yaşamışsanız, o ölçüde eğlenir, çok eser bırakır, çok şey
elde eder ve o kadar doyum alır-verirsiniz. Zira insanlık
tarihinin bu heyecan verici döneminde, büyük bir maceranın parçası durumundasınız.
Friedrich Nietsche ise;
“Meslek, yaşamın omurgasıdır” der
25. yıl plaketimi, burada İzmir’de aldığım gün, 40. yılını
dolduran meslektaşlara bakıp düşünmüştüm, o günü
görebilecekmiyim diye. Evet o gün geldi ve ben hala
aktif olarak çalışmaya devam etmekteyim.
Meslek hayatım, 15 yıl yurt dışında ve 25 yıl da İzmir’de
geçti. İlk 5 yıllık asistanlık dönemini çıkartırsak, 35 yıl
boyunca yalnız, tek hekim olarak tedavi odaları arasında gittim, geldim. Hep yoğun çalıştım, bilhassa yurt dışındaki muayenehanemde kahve içmeye ya da gazete
okumaya ayıracak 1 dakikam bile olmadı. Öyle ki, bir
tedavi odasından diğerine yürürken, lekelenmiş önlüğümü asistanlarımın koşarak ulaştırdıkları temiz önlükle
değiştiriyordum. Böyle bir tempoya 40 yıl nasıl dayanabildim?
Bunun tek reçetesinin;
DÜZENLİ VE RASYONEL ÇALIŞMAK VE ÖZEL HAYATA MUTLAKA ZAMAN AYIRMAK olduğunu söyleyebilirim.
Asistanlık dönemim de dahil olmak üzere, sabahları
saat 9.00’ da açtığımız muayenehaneyi akşam saat
18.00’de kapattık ve halen de bu şekilde devam etmekteyiz. İzmir’de ilk başlarda hastalardan tepki aldık,
erken kapattığımızı söylediler, bu yüzden bizden vazgeçenler oldu.
Tabii ki mesleğimizi çok seviyoruz ve arada bir hastaları-
56
mızın acil durumları olursa özel seanslar yapıyoruz ama
genelde ailemize, spora, hobilerimize zaman ayırmazsak bu hayat keyif vermez hale gelecektir.
Pekii saat 18.00’de kapanan ve en az iki yardımcı personelin çalıştığı bir muayenehanenin kazancı düşük olmuyor mu? Kesinlikle hayır;
ERGONOMİK DEKORE EDİLMİŞ BİR MUAYENEHANEDE, İYİ YETİŞTİRİLMİŞ YARDIMCI PERSONEL VE
RANDEVU SİSTEMİ UYGULAMASI VE ÖNCEDEN
YAPILAN TEDAVİ PLANLAMALARI ile rasyonel çalışacağınız için, inanın saat 22.00’lere kadar çalışan muayenehanelerle aynı, hatta daha fazla tedavi yapmanız
mümkün olabilecektir.
Ayrıca yanınızda çalışanlar da düzenli bir çalışma hayatları olacağı için, özel sorunlarını iş yerine taşımayacaklardır ve onlara fazla mesai ücreti ödemek durumunda
da kalınmayacaktır.
Başarı, istikrar ve meslek ömrünün uzun olması için
genç meslektaşlarıma tavsiyelerde bulunacağım:
Bir kere en başta diş hekimliği mesleğini sevmeniz gerek. Sevmiyorsanız mutlaka meslek değiştirin ve sevdiğiniz işi yapın. Hastalarınıza tedavi planlaması yaparken
PARA yı düşünmeyin. Yani ben bu ağızdan en fazla ne
kadar kazanabilirim şeklinde düşünerek bir plan yapmayın.
Bu ağız, benim ağzım olsaydı, kendime nasıl bir tedavi
yapılmasını isterdim şeklinde düşünürseniz, hastalarınıza en iyi planı yapmış olursunuz. Hastalar bunu fark
ederler, hastalar her şeyi görürler ve fark ederler.
Tedavisi biten hastanın sizden mutlaka memnun ayrılmasını sağlayın. Hatalı işleri yeniden yapın, zamanınız
gidiyor diye gocunmayın. Laboratuarlarla yapacağınız
anlaşmada, bir iş iyi oturmazsa, ücretsiz tekrar edilecektir sözünü alın. Hastalarınıza bol zaman ayırın, 50 liralık
tedavi de olsa, 500 liralık tedavi de olsa veya ücretsiz
iş tekrarı da olsa, hepsine aynı ilgiyi, titizliği gösteriniz.
Yeni klinik açtınız, çok yatırım yaptınız, borca girdiniz,
para gelsin istiyorsunuz, ama bu meslekte SABIR şarttır.
Epey bir süre kar’a geçmeden çalışmanız gerekebilir,
hiç moralinizi bozmadan, prensiplerinizden ödün vermeden çalışmalarınızı sürdürün. Zaman geçtikçe takdir
görecek ve emeklerinizin meyvelerini toplayacaksınız.
Düzenli çalışma saatleri ve özel hayatınıza zaman ayırarak, hepinizin 40 seneyi rahatlıkla dolduracağına inanıyorum.
dişhekimi
haber
57
hobi röportaj
> Özlem Kekeç
dişhekimi
Ender Selçuk
“Elbette vardır,
kaplumbağanın
bir bildiği! “
Meslektaşımız Ender Selçuk’un muayenehanesinde iki cam dolaba özenle yerleştirilmiş, çeşit çeşit maddelerden, değişik büyüklüklerde, rengarenk, onlarca kaplumbağadan gözlerimizi alamadık. Öyküsünü dinleyince anladık ki, Selçuk için onlar, bir koleksiyoner heyecanı
ve sabrıyla toplanmış objelerden çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu bilge hayvanlarla olan
bağının öyküsünü hiç kesmeden dinleyince, ortaya hem düşündürücü hem de bilgilendirici
yönüyle, ilgiyle okuyacağınızı düşündüğümüz bir yazı çıktı.
Kaplumbağaları çocukluğumdan beri seviyorum, nedenini bilmiyorum, belki de anneannemin bahçesinde
küçük adımlarımla yetişip yakalayabildiğim tek canlı onlar olduğu içindir. Sanırım beş yaş civarındaydım
babam bana yeşil renkli bir kaplumbağa yaka iğnesi
almıştı, hayatımda en çok severek kullandığım aksesuarımdı. Uzun bir süre kaplumbağalardan uzak kaldım
taa ki oğlum Pokemonlardan Squirtle’ın bir oyuncağını “anne al bu da senin olsun” deyip bana verinceye
kadar. Aldım onu çekmeceme koydum, unuttum.
Bir sonra rahmetli meslektaşım Esra Yazıcıoğlu muayenehaneme bir hastasını getirmişti, gelirken de bir
Murano kaplumbağa biblosu getirmiş. “nereden biliyorsun kaplumbağaları sevdiğimi” sorusuyla başlayan
sohbet Esra’nın beni her ziyaretinde bir kaplumbağa
biblosu getirmesiyle devam etti. Esra’yı vitrine her baktığımda anıyoruz, “kulaklarını çınlatıyoruz”.
Hayatı ertelemek ve ıskalamak konusunda
neredeyse ustalık mertebesine ulaşmıştım!
İşte bu biblolar benim koleksiyonumun temelini attı.
“Niye durduk yerde kaplumbağa biriktirme kararı
verdim acaba” diye kendime sorduğumda şunu fark
ettim ki bu koleksiyonu hayatımın en yoğun çalıştığım
döneminde toplamaya başlamışım. O dönemde katılırcasına çalışmak, hayatı ertelemek ve ıskalamak konusunda neredeyse ustalık mertebesine ulaşmıştım.
58
Öyle çok çalışıp, öyle çok koşturuyordum ki günlük,
basit, sıradan yaşamın tadına bile varamıyordum.
Anın tadını çıkartamıyordum. Bu hatayı zaman zaman
hepimiz yapıyoruz ama makul ölçülerde kalmayı bilmemiz lazım, küçük hoşlukları ve güzel zamanları ıskalamamalıyız, onlar Kaf Dağı’nın ardında değil hemen
elimizin altında.
Hayata bakışımız ve değer yargılarımız ne olursa olsun,
ne şekilde yaşarsak yaşayalım hayatın içinde hepimize
iyi gelecek pek çok keyif var, sadece biraz yavaşlamamız gerekiyor. Gönlünce hakkını vere vere derin bir
nefes dahi alamıyoruz. Şöyle bir durup nefeslenmek,
etrafımıza bakmak, gözlerimizi kapatıp rüzgarın sesini, bırak rüzgarı- suyu, gönlümüzün sesini dinlemek
için bile vaktimiz yok.
Bu yoğun tempo, bu koşuşturmaca içinde bunlara
kafa yorarken kaplumbağanın yavaşlığı ve hayatı yaşayış tarzı beni daha çok cezbetmeye başladı. Bu 200
milyon yıllık canlının ağır tavırlarını ve akil bakışlarını
gözümün önüne getirince kendi koşuşturmamın, tez
canlılığımın, heyecanımın anlamsız hatta gülünç olduğunu hissediyordum.
“Dünyada soyu tükenmemiş, vücut yapısı değişmemiş
en eski canlılardan biri, elbette vardır bir bildiği” diyordum, yavaş yaşıyordu, yavaş çiğniyordu ve yavaş karar
veriyordu. Hayatı hakkını vererek, her anının tadını çıkartarak yaşıyordu kendi ‘küçük dünyasında’!
dişhekimi
“Küçük güzel”dir, “az” çoktur
Sanırım yaşam tarzlarını örnek alayım diyerek, etrafımı bu yavaş canlıların fetişleriyle doldurdum. Ben de
biraz yavaşlayım diyerek dünyanın her yerinden kaplumbağa toplamaya başladım. “Küçük güzeldir”i, “Az
çoktur”u içime sindirebilmek için de küçük boyutlu objeleri seçtim. Ben kaplumbağanın yavaşlığı ile yeni hayat felsefem arasında bağ kurmaya çabalarken, ülke
medyasında da “hayatı yavaşlatarak ve hissederek yaşamak” konusunu işleyen yazılar artıyordu. Onlar kaplumbağadan çok salyangoza takmış durumdaydılar.
Cittaslow hareketinin önderlerinden biri şöyle diyordu:
“Yavaş şehir olmak her şeyi durdurup geri almak anlamına gelmiyor, yavaş ama bilinçli hareket etme çağrısı
yapıyor. Yerel kimliği ve özelliklerini koruyan kentlerin
birliğini hedefliyor, kaliteli yaşamı destekliyor.”
Ancak hareket ülkemde ticarileşerek şöyle bir yön
aldı, “evet mutlaka şöyle yaşanmalıdır, bunun için de
falanca şirketin filanca bölgede yaptırdığı siteden ev
alınmalıdır”. Demek ki memleketimin de benim gibi
yavaşlık felsefesini bir hayat tarzı olarak içine sindirmesi
için zamana ihtiyacı vardı…
Hayatta daha fazla çalışıp daha fazla para kazanınca,
daha büyük evlerde yaşayıp, daha pahalı arabalara
binince, “o çantayı” alınca, mutlaka Cruise turuna çıkınca, daha çok tüketip daha çok çalışınca mı süper
mutlu oluyoruz? Şöyle bir silkinsem mi, ya da hep birlikte silkinsek mi?
Yarını boş verin demiyorum, çalışmak, işini doğru yapmak hayattaki en büyük ibadet ama “anı yaşamayı”
ihmal etmememiz lazım. Bu düşünceler ile tüm bu
kaplumbağaları topladım ve gözümün önüne koydum
ki bana “biraz yavaşla, biraz nefeslen, aceleye gerek
yok, azıcık akil ol” desinler.
Kaplumbağaları topladıkça ‘eski bir akademisyen’
hobi röportaj
olarak belli bir klasifikasyon yapmak istedim, öncelikle
el yapımı olacaklardı ki yerel sanatçılara bir desteğim
olsun. Sonra kaplumbağaya kültürlerinde (folklorlerinde) değer veren toplulukları incelemeye başladım.
Aman da ne göreyim Göktürk (Orhun) yazıtlarında
Kültigin Yazıtı uzun yaşamın sembolü olan bir kaplumbağa kaidenin üzerinde duruyormuş!
Amerikan yerlileri kaplumbağayı, uzun ömür,
sebat ve dayanıklılık ile özdeşleştiriyor
Kaplumbağayı fetiş olarak en çok işleyen topluluklar
Amerikan yerlileri. Lakota, İroquois, Zuni Ve Navajolar
kaplumbağayı uzun ömür, sebatkarlık, dayanıklılık ve
korumacılık ile özdeşleştirmişler. Ke-ya dedikleri kaplumbağanın sağlık ve uzun ömür getireceklerine inandıkları için de beşiklere kaplumbağa kabuğu koyar ve
ilaçlarını kaplumbağa kabuğundan içerlermiş. Kaplumbağanın kabuğundaki 13 büyük dörtgeni 13 dolunayla ilişkilendirip, diğer 28 küçük dörtgeni de 28’er
günlük ay takvimine bağlarlarmış. Şamanik törenlerinde de kaplumbağa kabukları mutlaka kullanılıyor. Zuni
kabilesi en çok kaplumbağa fetişi işleyen kabile, koleksiyonumda Devin Leekya, Jane Quam, David Tsikewa
gibi ünlü oymacıların parçaları var. Bunları sağ olsun
aynı zamanda koleksiyonumun ilk parçası Squirtle’ı da
veren oğlum topladı. Yine oğlum sayesinde iki adet
İnuit (Eskimo) oymasını da koleksiyona katabildim.
Meksika, panama, Guetamala gibi orta Amerika yerlileri kaplumbağayı su ile özdeşleştiriyor ve uğurlu sayıyorlar. Wounan Kızılderilileri halen Tagua Nut denen
bir tür palmiyeden bu fetiş oymacılıklarını devam ettiriyorlar. Tagua Nut’ın bir özelliği de fildişine çok benziyor ve bundan yapılan objeler piyasada fildişi diye
yutturuluyor, iyi ki de böyle yapıyorlar fillerin hayatı kurtuluyor. Bunların bazı örneklerini de sınıf arkadaşım
59
hobi röportaj
Özlem Pekel’in yardımlarıyla koleksiyonuma kattık.
Kaplumbağa Afrika topluluklarında da pek muteber
bir zat, Zimbabwe’de Shona kabilesi sabun taşından,
Tanzanya’da Bushmen’lar abanoz ağacından kaplumbağa fetişleri yapıyorlar. Afrika’da Kamba olarak anılan kaplumbağa uzun yaşadığı için ‘bilge ruh’ olarak
da adlandırılıyor ve sabır, metanet ve dayanıklılık özellikleri ona atfediliyor. Akil ve olgun kamba Afrika masallarında küs hayvanları barıştıran, onlara akıl veren
bir canlı, insanların da onun bu yaklaşımından örnek
alması gerektiği vurgulanıyor.
Kaplumbağa Çin mitolojisinde dünyayı
yaratan canlılardan biri olarak yer alır
Kaplumbağaya en çok saygı duyan kültürler ise Güney Doğu Asya ve Çin’dir. Bu kültürlerde kaplumbağa
yaradılışın, uzun yaşamın ve kozmik düzenin önemli
bir parçasıdır. Kabuğu gökyüzü ve cenneti, kabuğunun üzerindeki şekiller ay döngüsünü, alt kabuğu ise
dünyayı temsil eder. Çin mitolojisinde dünyayı yaratan
canlılardan biri olarak yer alır. Kaplumbağa çin mitolojisindeki dört üstün hayvandan biridir
(ejderha, kuş ve beyaz kaplan).
Bu kültürlerde de kaplumbağa barışçıl, sakin, dingin
ancak kararlı, sebatkar
bir figür olarak anılır.
Ankor-Wat kaplumbağa figürleri ile doludur.
Yine Feng Shui felsefesinde kaplumbağa su
elementini temsil eder.
Polenezya kültürlerinde ise
“Honu” olarak adlandırılan
deniz kaplumbağaları okyanus tanrısının gölgesi olarak bilinir. Tahiti kültüründe
savaş tanrısı Tu bir deniz kaplumbağası şeklindedir.
Kaplumbağa ile ilgili tek olumsuz düşünceye sahip
toplum ise Aztek’ler idi. Aztekler’de kaplumbağa
korkaklığı temsil ederdi, ancak şimdilik Aztekler ortalıkta olmadıkları için bu olumsuz imajı yok sayabiliriz
Benim koleksiyonumda tüm bu kültürlere ait figürinler var. Lenox, Wade, Herend, Holhola, Zlotky, North
Rose gibi porselen markalarından, Lalique, Baccarat,
Daum, Stuben, Swarovski, Murano camları gibi cam
markalarına, zuni, Navajo, Lakota, Wounan, İnuit fetişlerinden, Güneydoğu Asya Ve Çin’den toplanan figürlere, Amber, Agat, Malahit, Kuvartz, Kalsedonit,
Labradorit, Opsidyen, Onix, Ametist gibi farklı minerallerden yapılmış oymalardan, İznik, Kütahya Çinilerine, rafyadan, tenekeden, keçeden, tığ işinden mozaik
işçiliğine kadar iki yüz küsur kaplumbağa var.
60
dişhekimi
Her ne kadar ciddiye alınabilecek bir sayıya ulaştıysam
da kendimi bir koleksiyoner olarak görmüyorum-belki
de görmek istemiyorum, çünkü koleksiyonerlik biraz
da hastalıklı bir durum. Araştırmak, izlemek, bulmak,
almak, sınıflandırmak, sergilemek ve arşivleyip saklamak ciddi süreçler. Ben ise bu birikimi daha ziyade
kendimi terbiye etmek, geliştirmek, yeni şeyler öğrenip yeni insanlarla ve yeni kültürlerle tanışmak için
bir fırsat olarak görüyorum. Bu koleksiyon sayesinde
Haiti’den, Rusya’dan, Guetamala’dan, Japonya’dan,
Amerika’da, Polonya’dan, Kenya’dan onlarca ahbabım oldu, bu beni müthiş mutlu ediyor. Bu arada
benim koleksiyonumu desteklerken kardeşim de kuş
bibloları toplamaya başladı, nereye gidersek gidelim
ben ona kuş, o da bana kaplumbağa topluyoruz. Bu
arada koleksiyonuma katkıları olan sevgili meslektaşım Özlem Korkut’a, asistan arkadaşlarım Hicran, Nihal Ve Nur’a da teşekkür etmek isterim.
Hadi biraz kaplumbağa olup yavaşlayalım,
incelikleri fark edip yaşamın tadına varalım.
Yazımı Leo Babauta’nın bilgece yaklaşımını
aktararak bitirmek istiyorum;
“Sadece bir anlığına durun. Çevrenizde olup bitenlere kulak
kabartın. Nefesinizin giriş
çıkışını hissedin. Düşüncelerinizi dinleyin. Etrafınızdaki ayrıntıları görün.
Bütün gün telaş içindeyiz, acele ediyoruz; onu
yap, bunu getir, şunu götür,
konuş, ara, e-posta yaz-yollaoku, internette bir sekmeden diğerine geç, bir bağlantıdan öbürüne
atla.
Bütün bunların bir bedeli var: tahayyül etmeye zamanımız kalmıyor, gözlemeye ve dinlemeye zamanımız
kalmıyor. Huzurumuz kalmıyor.
Günlerinizi nasıl geçirdiğinizi bir düşünün; işte, işten
sonra, işe hazırlanırken, akşamları, hafta sonları. Hep
telaş içinde misiniz?
Durun. Hayatınızı düşünün, nasıl olmasını isterdiniz.
Hayatınızda daha az hareket, daha az iş, daha az telaş görün. Hayatınızın daha sakin, daha sessiz, daha
huzurlu olduğunu görün.
Durmanın tadına varın. Hakiki bir hazinedir. Hepimizin, her an yararlanabileceği hakiki bir hazine.”
Gülten Akın’ın dediği gibi “ah kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya”. Evet hadi gelin biraz kaplumbağa olalım, yavaşlayalım hatta duralım, incelikleri
fark edip yaşamın tadına varalım.
dişhekimi
haber
61
mavi köşe
Ma­vi­sel YE­NER
[email protected]
www.maviselyener.com
dişhekimi
Gitme Umut!
Bardaktan boşanırcasına yağan bu
yağmuru sevdim. Arada bir iç geçiriyor
bulutlar, gümbürdüyor ortalık.
Küçücük misafir odamdaki iki koltuktan birinde ben, diğerinde çocuk var.
Dört numaralı dairede oturuyorlar; annesi ilk kez bıraktı bana. Hiç çocuk olmadı ki bu evde, oyuncak yok ona verecek. “Mümkünse televizyon izlettirme”
dedi annesi. Evde mısır olsa patlatırdım,
o da yok. Bayramdan kalma şekerler yapışmış birbirine, yenecek halleri kalmamış. Ne tuhaf şeymiş beş yaşında biriyle
başbaşa kalmak.
Çikolatalı sütle tarçınlı kek ikram ettim.
Omzunu silkti “sütü içmem, keki yerim”
dedi. Avuçlayıp bir parça ısırdı kekten,
sonra gülümseyerek parmaklarını yaladı, o da yetmedi ıpıslak parmaklarını
pantolonuna kuruladı. Peçete getirip
temizledim minik ellerini.
Koltuğun gıcırtısına aldırmadan bacaklarını sürekli sallıyor, bilmediğim bir şarkıyı mırıldanıyor. Soru şu: Nasıl oyalarım
ben bu bücürü? Renkli kalem olsa resim
yaparmış ama evde sadece tükenmez
kalem var!
“Senin çocuğun yok mu?” diye sordu
pattadak.
“Yok, hiç evlenmedim ki ben!”
“Sen âşık olsana” dedi. Yutkundum.
Konuyu değiştirmek gerek…
Pencereden bakıp “Gökyüzü delinmiş
sanki…” dedim. “Kim delmiş, neyle delmiş, nasıl delmiş; hadi anlatsana…” diye
tutturdu. Ah! Anneannem olsaydı. Her
yer masaldı onunla. Dilinden dökülmeye hazırdı hep düşler. Söz kırıntılarını
62
toplardı cebine, sonra onları bir güzel
hamur yapardı. Hamuru pişirip hiç bilmediğim tatta masallar sunardı bana.
Umut yineledi sorularını: “Hadi söylesene, kim delmiş gökyüzünü, neyle
delmiş? Nasıl çıkmış oraya? Neden yapmış?”
Tuhaf ama, gitgide mantıklı gelmeye
başladı bu sorular bana. Çobanyıldızı’na
kurduğu Gökkulesi’nde yaşamını sürdüren turuncu kedinin uzun tüyleri gözümün önüne geldi. Bir yandan sütünü
yudumlarken emirler yağdırıyordu sağa
sola. Yukarıdan yeryüzüne bakıyordu:
“Bugün geleneksel gökyüzü delme
günü, çabuk olun. En büyük delik açılacak, durmayın, çalışın!”
Kedinin gözleri iki ateş parçasıydı sanki. Görevli kim varsa bir o yana bir bu
yana koşuşturuyordu. Kum saatini ters
çeviriyorlardı, kum hızla akmaya başlıyordu. Emri iyi anladıklarının işareti olarak sürekli aynı sözü yineliyorlardı:
“Gökyüzü delinecek… Gökyüzü delinecek…”
“Yapılacak işlemdeki en ufak bir eksiklik, yanlışlık, gökyüzünün canını acıtır; dikkatli olun” diye miyavlıyordu baş
kedi.
Umut, ayaklarını tek kişilik koltuğun
kenarına kaldırdı, yarı yatar duruma
geçti. Ellerinin kirli olduğunu düşünmemeye çalıştım. Battı balık yan gider…
Antika yastığı kucağına alıp sarıldı.
Belki de uyur, diye sevindim. Yastığı
mıncıklarken “Turuncu kedi gökyüzünü
delme oyununu çok mu seviyormuş?”
diye sordu.
dişhekimi
Anneannemin işlediği yastığa bakakaldım. Pamuk
bulutların üstünde süzülen mavi martılar var. Zamana direnmiş onca yıldır; belki de o yastık biliyordur
gökyüzündeki deliğin masalını…
Anneannem, gitmeye karar verdiği o mayısın
başında bitirmişti bu yastığın nakışını. Gözü bile
görmüyordu aslında; yüreğiyle işlemişti demek.
Mayısın yirmi birinde, körfezdeki bütün vapurlar
aynı saatte, avaz avaz bağırmaya başlamıştı; yalnız
onlar mı? Kediler bir ağızdan miyavlamış, köpekler
birbirlerine sığınmışlardı. Korkmuştum ilkin. “Gitmesin!” diye dövünmüş, anneannemi bizden çalan
hırsızın kimliğini sorgulamıştım. Sonraları alıştım
yokluğuna, masallarını bana bıraktığını anladığımda, onların kanatlarına tutundum. Anneannemin
Çobanyıldızı’nda yaşadığına inandım, gerçekten
inandım… Çok özledim onu, çook!
Biraz küs baktı bana çocuk. “Neden cevap vermiyorsun? Turuncu kedi niye deldirmiş gökyüzünü?”
“Özlemiş de ondan” deyiverdim.
“Neyi özlemiş? Niye özlemiş?”
“Yeryüzü, yağmuru özlemiş; turuncu kediye bunu
söylemiş. O da kocaman makinelerle gökyüzüne delik açtırmış…”
“Yeryüzünün de özledikleri var değil mi?”
Ah, gökkuşağı bakışlı çocuk… Ne zor sorular bunlar!
“Herkesin ‘yeryüzü’ farklı ! Her yeryüzünün huyu
başka. Balıkların yeryüzü deniz, denizlerin yeryüzü
yosun. Bizimkisi, ceviz ağacınınkiyle aynı…”
Canı sıkılmıştı, artık dinlemiyor gibiydi beni. Yerinden hafifçe doğruldu, yastığı yere attı; tarçınlı keke
uzanıp bir ısırık daha aldı. Yine parmaklar yalandı,
yine pantolona kurulandı.
Antika yastığı ortadan kaldırmalı, leke olursa çok
üzülürüm diye düşünürken o yerinden kalktı. Sırtını
mavi köşe
dönüp pencereye gitti, yağmurla buluştu gözleri.
“Anladım” dedi “Turuncu kedi, adamlarına emir
verince gökyüzünü deliyorlar, yağmuru boşaltıyorlar
aşağıya. Peki, sonra gökyüzünü yeniden nasıl dikiyorlar?”
Sersemsepelek sözcükler geldi kondu dilime. Gökyüzünü dikmeyi meslek edinen martılardan söz etsem, diye düşündüm. Nasıldı o? Unuttum! Anneannemin masallarını çağırdıkça uzaklaşıyorlar benden.
Çocuğa anlatacak aklı başında tek masalım bile yok.
Konuşmamı beklemeden o verdi yanıtı:
“Yağmur yağdıkça ağaçlar büyüyüp yeşilleniyor,
gökyüzündeki o deliği dallar kapatıyor.”
“Hı Hıı…” diyerek başımı salladım.
Oda daha da çok tarçın kokuyordu. Kekten kalan
parçayı ağzına tıkıştırdı. Bakışlarını bana çevirdi:
“Hiçbir şey bilmiyorsun, şaka yaptım ben” dedi.
“Ağaçlar öyle hemen büyümez ki, hemen kapatamazlar deliği… Başkaları kapatıyor akıllım…”
“Kimler?”
“Adı Umut olan çocuklar,” dedi.
“Sen hangi bilinmeyen çağın, ele avuca sığmayan
çocuğusun Umut?” diye geçirdim içimden.
Kapının çalınmasıyla birlikte yerinden fırladı:
“Annem gelmiştir!” Terliklerimi ayağıma geçirmeden, kapıyı açmıştı
bile. Sesini duydum:
“Anne, ne olursun şimdi alma beni. Biraz daha kalayım burada, sonra gelirim eve. Çok masal biliyor
bu teyze…”
Fısıltımı duvarlar duydu:
“Gitme Umut. Gitme düş ustası! Unuttuğum masalları getirdin bana, kal biraz daha… Bardaktan boşanırcasına yağan bu yağmuru birlikte sevelim.”
63
ödüllü bulmaca > Sinan ŞAHAN
1 2 3 4 5
SOLDAN SAĞA
1- Doğal kurşun oksit - Tatlı su
1
kefali. 2- Radyoaktif bir ele2
ment - Dökülen tohumlardan
3
çıkan tahıl - İşçi. 3- Yaylı bir
4
çalgı - Kamu - Acı - Bir nota.
5
4- Kalça kemiği - İlave - Kulla6
nıştan kaldırma - Tek çalgıyla
tek sanatçının verdiği konser
7
5- Meclisin görevi - Bir sayı 8
Öğüt. 6- (Eski dil) Dul kadınlar 9
Doksanlı yıllara damga vurmuş
10
İngiliz pop folk şarkıcısı. 7- Ko11
yun yünü yağından elde edilen bir ester - Aşiret-(kısaltma)
12
Sualtı savunma birlikleri - Bir
13
nota. 8- Gözkapağına sürülen
14
makyaj malzemesi - Bilim, tek15
nik (kısaltma) Bir haber ajansı
16
- Astatinin simgesi - Madeni
17
paranın resimli yüzü. 9- Japon
çizgisel ölçü - Hollandanın eski
18
para birimi - Samaryumun
19
simgesi-Klakson. 10- Kara yu20
muşakçası - Bilge kişi - Altın,
gümüş derecesi - Nijerin başkenti. 11- Bir erkek ismi - Kır koşusu - İstanbul’da bir
semt. 12- Oylumlu - Ukraynanın başkenti - Manganezin simgesi - At yavrusu - Kişi. 13- Matematikte sabit
bir sayı - Azar - İlişkin - Sinirli. 14-Enli kılıç - Tavuğun
v şeklindeki kemiği - Kauçuğun kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik. 15- Ekol - Bitiş, son - Isıdam
- Mısır tanrısı.16- (Tersi) seyrek olmayan - Giysi biçip
diken kimse - Bir işi istekliler arasından en uygun şartla verme - Aktinyumun simgesi. 17- Güney Amerika
da yaşayan bir tukan türü - Orta - Renkli camların biraraya getirilmesiyle yapılan yapıt ve bunun sanatına
verilen ad. 18- (Tersi) Dişi geyik - (Kısaltma) Temporo
mandibuler eklem - Hararet - Kazdağının mitolojik
adı - (Eski dil) Yüz, çehre. 19- Hafif ve anlık ses - Bir
tür üst giysisi - Bir nota - Sazın en kalın teli. 20- Mermi olarak çakıl taşı atan bir tür top - Aksama, aksaklık - Ülser.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1- Mukus retansiyon kisti - Karşılıklı. 2 -Faiz - Arıtım
evi - İstavrit balığının küçüğü. 3- Hint destanı - Özgür, hür - Sisli, ılgın. 4- Kalıtımda rol oynayan organik
dişhekimi
6 7
8
9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
molekül - Biçimsiz - Bir cins güvercin - Hayali karate.
5- Giresun’un bir ilçesi - En azından, hiç olmazsa Bütün. 6- Başlıca içeceğimiz - ABD’de bir eyalet - Erken - Japon satrancı. 7- Bağırsaklar - Denizlerin çekilmesiyle oluşan yurtlanmaya elverişli yer - Kızartma
yapılan özel kap. 8- Süre - İzmir Kemalpaşa’da bir
dağ - Bavul - (Kısaltma) Maryline Monroe. 9- Çadır
kurulan yer - (Kısaltma) Anonim Ortaklık - Kaldıraç.
10- Avrupa da bir ülke-Donanma - Rütbesiz asker.
11- Antik Mısır da insanın görünmeyen bedeni Canlandırma - Cimri. 12- Öncesizlik - Uzaklık anlatırEmme, soğurma - İskambilde birli - Öze. 13- Pervane parçası - Dişi deve - Eski bir uygarlık - Boru sesi
- Anı.14- Askerler-(Kısaltma) Türk Kuşu Donuk - Kırmızı. 15-Merhametsiz Yunan tanrıçası-Tasdik-Dört
halifeden sonra devlet idaresinin geçtiği hanedan ve
develetin adı.16- İlaç, çare - Nedbe - Kalın ve kaba
kumaş - Örnek alınan kişi. 17- Bursa 1961 doğumlu
bayan Türk pop sanatçısı - Badem şerbeti. 18- Taşıt
dizisi - Oruç ayı - Kromun simgesi - Bir işaret sıfatı.
19- Tok olmayan - Tayin - Büyükler - Doğu Anadolu
da bir nehir. 20- Yüklem - Bir nota - Kamer - Bir element.
BULMACAYI ÇÖZEN HER MESLEKTAŞIMIZA;
Gülsa Firması tarafından Medex SD-SPEEDX
hediye edilecektir.
64
dişhekimi
haber
65
duyuru
Başsağlığı
dişhekimi
Geçmiş Olsun
Meslektaşlarımızdan;
Meslektaşlarımızdan;
> Barlas Ersoy,
> Asım Savaş,
> Mutlu Sezel’in babası Tan Sezel
> Prof. Dr. Tunç İlgenli’nin babası
Uzm. Dr. Nevzat İlgenli,
> Hasan Kocademir’in babası,
> Bilge Şimiek’in babası,
> R. Handan Selçuk’un ağabey
> Dr. Fatma Ender Selçuk’a,
> Osman Akşar’a,
> Kadri Salha’ya,
> Ayşe Özlem Erel’e
Rahatsızlıklarınıdan dolayı geçmiş olsun diliyoruz.
vefat etmiştir. Merhumlara Allah’tan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dileriz...
Satılık ve Kiralık
> “İzmir Alsancak’ta bulunan donanımlı devren kiralık muayenehane”
İletişim: 0 533 570 84 54
> “Devren Kiralık veya Satılık Muayenahene”
Ayrıca “Altı Çıkışlı Elektrikli Başlıkları Ganatus Marka” Ünit Ayrı Satılabilir.
İletişim: Dt.Nermin Acar: 0 537 469 52 72
> “Devren Satilik Muayenehane”
İletişim: Necati Bircan : 0506 345 71 41
49. sayıdaki bulmacanın çözümü
49. say› bulmacam›z› çözerek
hediye kazanan meslektaşlarımız;
> Hayriye SÖNMEZ / Ankara
> Oktay KILIÇ / Kayseri
> Nuhan BAYHAN / İzmir
> Tevfik BAĞDATLIOĞLU / Antalya
> Selim YILDIZ / İstanbul
> Ömer FARUK İLHAN / İzmir
> Ayla TANZER KULALIGİL / İzmir
> Zeynep İLHAN / İzmir
> Atilla GÖKTÜRK / İzmir
> Nadire TAMKAN / İzmir
> Hüseyin Naci CANBULDU / Uşak
Duyuru sayfamızda yer alan haberler odamıza ulaşan bilgilerle sınırlı kalmaktadır. Sayfamızda yer almasını
istediğiniz kendiniz ve diğer meslektaşlarımız hakkındaki haberleri lütfen bize iletiniz.
66
haber
dişhekimi
KAMU KURUMLARINDA ÇALIŞAN
TÜM DİŞ HEKİMİ MESLEKTAŞLARIMIZA,
İzmir Diş Hekimleri Odası Yönetim Kurulu’nda Kamu Çalışanları Komisyonu
oluşturulması kararı alınmıştır.
Kamu Kurumlarında çalışan diş hekimlerinin genel düşüncesinin, Oda’nın kamu
sorunlarıyla ilgilenmediği yönünde olduğu bilinmektedir. Aslında daha önce de
kamu çalışanları için toplantılar yapılmış, sorunlar – çözüm yolları konuşulmuş olsa
da yapılan çalışmalar yeterince ilgi görmemiş, iyi duyurulamamış, “Oda bizim için
ne yapıyor ki” önyargısı kırılamamıştır.
Değişen sağlık sistemiyle birlikte gelişen sorunları konuşmak, çözüm yolları
üretebilmek, kendimizi daha güçlü, daha iyi hissedebilmek için bu komisyonda
bir araya gelelim. Komisyonda yer almak isteyen arkadaşlarımız için üyelik koşulu
aranmayacaktır; üye olmayan arkadaşlarımızın iletişim bilgileri olmadığı için kendilerine bu duyuruyu gönderemiyoruz. Çevrenizde konuya ilgi duyan ve odamıza
üye olmamış arkadaşlarımız varsa komisyona yönlendirilmeleri ve aramıza
katılmaları bizim için önem taşımaktadır.
Tüm kamu kurumlarında çalışan diş hekimlerinin rahatlıkla ulaşabileceği, kamuya özel sorunları dostluk duyguları içinde paylaşabileceği bir ortam yaratmak,
hukuki destek sağlamak, “yalnız kalma” duygusunu yok etmek, sorunlarımıza
çözüm yolları oluşturabilme gücünü – hevesini çoğaltmak istiyoruz.
Birlikte, önyargısız, paylaşımcı, katılımcı, çözüm odaklı, üretken ve diş hekimliği
mesleğine saygılı yaklaşımlarla yol alabilmemizi umut ediyoruz. Bu umuda ortak
olmak isterseniz, oda sekreterliğine başvurularınızı bekliyoruz.
“ Yol, varılmak istenen hedeften daha fazla bir şeydir.” Rilke
İlkay Karademirci Ülkü
İzmir Diş hekimleri Oda Başkanı
Meral Gül Uzman
Kamu Çalışanları Komisyonu Sorumlusu
67
karikatür
68
> Dişhekimi Mete Ağaoğlu
dişhekimi

Benzer belgeler

Dişhekimi 63.Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası

Dişhekimi 63.Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası Görsel Yönetmen Birsen BAĞARDI KÖSEOĞLU Baskı Şan Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Candere Yolu No: 23 Ayazağa - İSTANBUL Tel: 0.212 289 24 24 Faks: 0.212 289 07 87

Detaylı

Dişhekimi 59. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası

Dişhekimi 59. Sayı - İzmir Dişhekimleri Odası Görsel Yönetmen Birsen BAĞARDI KÖSEOĞLU Baskı Şan Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Candere Yolu No: 23 Ayazağa - İSTANBUL Tel: 0.212 289 24 24 Faks: 0.212 289 07 87

Detaylı