global paradoks

Transkript

global paradoks
GLOBAL PARADOKS
GLOBAL PARADOKS
1993’ÜN 14 Martõnda Pireneler’de Fransa ile İspanya arasõna sõkõşmõş 47.000 nüfuslu
Andorra egemenliğini ilan etti. Artõk yeni Andorra devletinin kendi uluslararasõ telefon
kodu, olimpiyat takõmõ, pulu, para birimi ve BM de sandalyesi olabilecek. Nitekim
Temmuz 1993’te 184. üye olarak BM’e katõldõ bile.
İyi ama, Avrupa ülkeleri bütünleşmeye giderken, tek bir para biriminin eşiğindeyken
bu bağõmsõzlõk ta neyin nesi?
Bu durum, dünyadaki genel eğilimin bir göstergesidir. Bugün dünyanõn gidişatõ bir
taraftan politik bağõmsõzlõk ve kendi kendini yönetmeye, öte yandan ekonomik
ittifaklar kurmaya doğrudur. Dünya ekonomisi büyüdükçe küçük oyuncularõ
güçlenmekte, büyük oyuncularõ küçülmektedir.
Yeni kabilecilik (Tribalism)
1993’te dünya sözlüğüne yeniden giren “kabilecilik” kavramõnõ “milliyetçilik” kavramõ
ile karõştõrmamak gerekir. 18. yy’dan II. Dünya savaşõ sonuna kadar yaygõnlaşan
milliyetçilik, kişinin vatanõnõ uluslararasõ ilkelerden ve bireysel çõkarlardan daha önemli
tutmasõdõr. II. Dünya savaşõ İtalya ve Almanya’nõn milliyetçiliğine son vermiş, Batõdaki
gücünü de yõkmõştõr. Kabilecilik ise kişinin ortak etnik kökeni, dili, kültürü, dini, hatta
son zamanda mesleği paylaştõğõ gruba sadõk kalmasõdõr. Bu sadakat da git gide
güçlenmekte ve yaygõnlaşmaktadõr, zira bunlar kişinin bir gruba ait olma duygusunu
güçlendirmektedir.
Dünya ekonomisi küreselleştikçe pek çok şey evrensel olacaktõr. Kabileye ait olarak
kalan da daha önemli ve güçlü olacaktõr.
Örneğin Dil ; İngilizce herkesin ikinci dili haline geldikçe insanlar ana dillerine daha
sõkõ sarõlmaktadõr. İngilizce evrensel, ana dil kabilesel hale gelmiştir. Artõk pek çok
ülkede dükkan, işyerlerine İngilizce tabela asõlmasõ yasaklanmakta, dilden İngilizce
kelimeler ayõklanmakta, dilin doğru kabul edilen şekli yanõnda lehçelerinin de
kullanõlmasõ ve öğretilmesi teşvik edilmektedir.
Ticaretin dili demek olan para birimine de kültürel mirasõn ve geleneğin sembolü
olarak değer verilmekte ve zorla kabul ettirildiğinde ilk fõrsatta değiştirilmektedir.
Örneğin eski SSCB’den ilk kopan üç Baltõk devleti Estonya, Letonya ve Litvanya, kendi
para birimlerini getiren ilk üç devlet olmuştur.
Daha evrensel hale geldikçe daha kabileci davranõyoruz ki global paradoks’ta bu
“parçalarõn küçülüp sayõlarõnõn artmasõ”dõr. Kabilesel ile evrensel arasõnda denge
bulunmasõ isteği her zaman içimizde var olmuştur. Demokrasi ve telekomünikasyon
devrimi bu denge ihtiyacõnõ daha yoğunlaştõrmõştõr. “Global düşün, yerel davran” ilkesi
tepe taklak olmuş, “Yerel düşün, global davran” haline gelmiştir.
http://www.ozetkitap.com
2
Demokrasi yayõldõkça dünyadaki ülke sayõsõ artmaktadõr. Ulus-devletin önemi
azaldõkça sayõlarõ 1000’e doğru yükselmektedir. Bir süre sonra milyonlarca bilgisayar
ağõ birbiri ile bağlanõnca ülkeler arasõndaki sõnõrlarõn da hiç anlamõ kalmayacaktõr.
Devlet yönetiminin en önemli faktörünün merkezi hükümet (tek ve devasa bir ana
bilgisayar gibi) olduğu fikri ölmüştür. Bu da bildiğimiz anlamdaki politikanõn sonu
demektir zira dünya temsilciliğe (vekilliğe) dayalõ demokrasiden katõlõmcõ demokrasiye
geçmektir. Gücün kullanõmõ devletten bireye, dikeyden yataya, hiyerarşiden
şebekeleşmeye doğru yayõlmaktadõr. Sorun, sağa karşõ sol veya evrensele karşõ
kabilecilik değil, hem evrenselin hem kabileciliğin bir arada yaşamasõ, uyumudur.
İletişim devrimi sayesinde bireysel özgürlük ve girişim fõrsatõ tarihte hiç görülmemiş
derecede artmaktadõr. Bu durum özellikle iş dünyasõ için geçerlidir.
Büyük şirketler ve “ölçek ekonomileri” (üretimin büyüklüğünden gelen tasarruf – yani
sürümden kazanma) 1980’lere kadar nispeten yavaş ilerleyen dünyada başarõlõ
oldular. Ancak gelecek yüzyõla geçtiğimizde yalnõzca küçük ve orta ölçekli şirketler ile,
kendilerini parçalayõp ufak birimler ağõ halinde yeniden örgütleyen büyük şirketler
ayakta kalacaktõr. Küresel ekonomi ayni anda hem büyümekte, hem de parçalarõ
küçülmektedir. Dev bir küresel ekonomide dünya ticaretine çok uluslu şirketlerin
egemen olacağõ zihniyeti son derece yanlõştõr. Bunun başlõca nedenleri şunlardõr.:
1. Gümrük engellerinin kalkmasõ küçük şirketlerin yolunu açmõştõr.
2. Büyük firmalar bürokrasi katmanlarõ altõnda ezilmektedir. Küçük şirketlerde gerek
kurum içi işlemler, gerekse teknoloji ve yenilik açõsõndan hõz ve esneklik daha
fazladõr.
3. Finans piyasalarõnõn küreselleşmesi küçük ve orta boy işletmelere yeni sermaye
kaynağõ sağlamõştõr.
4. Üretim yelpazesi arttõkça tüketiciler daha seçici olmuş, yeni Pazar ve Pazar
boşluklarõ (niche) doğmuştur.
5. Çalõşanlar büyük şirketlerin çarklarõ arasõnda kaybolup gitmektense, kişilerin daha
fazla yetki ve sorumluluk yüklenebildiği küçük şirketleri tercih etmektedirler.
Şirketler arasõnda gõrtlak gõrtlağa rekabet artarken işbirliği de artmõş, böylece rekabet
ve işbirliği küresel piyasanõn yin ve yang’õ olmuştur. İşbirliği, çok yönlü ekonomik
stratejik ittifaklar biçiminde ortaya çõkmaktadõr. Artõk ürünler herhangi bir yerde
kurulmuş bir şirket tarafõndan, herhangi bir yerden gelen kaynaklarõ kullanarak
herhangi bir yerde satõlmak üzere her hangi bir yerde üretilebilmektedir. Bu, stratejik
ittifaklar ağõ sayesinde mümkün olabilmektedir. Birleşme veya satõn alma yerine
ittifak kurmak yağ yapmadan kas yapmaktõr.
Her türlü bürokrasiden küçük ve otonom birimlere geçişi ana bilgisayardan
(mainframe) kişisel bilgisayarlar (PC) şebekesine geçişe benzetebiliriz.
Global paradoksa yol açan faktörler:
http://www.ozetkitap.com
3
TELEKOMÜNİKASYON DEVRİMİ:
Telekomünikasyon, aynõ anda hem dev bir global ekonomi yaratan, hem de bu
ekonominin parçalarõnõ (bileşkenlerini) daha küçük ve daha güçlü hale getiren itici
güçtür.
Telefon, TV, bilgisayar ve tüketiciye yönelik elektronik cihazlardan oluşan
telekomünikasyon sanayiinde dört büyük fikrin gerçekleştirilmesine çalõşõlmaktadõr.:
1.
2.
3.
4.
Teknolojilerin birleştirilmesi
Stratejik ittifaklar
Global bir şebeke kurulmasõ
Herkese, ses, data ve görüntünün alõnõp gönderilebildiği cebe sõğabilecek
büyüklükte bir telekompüter.
Modern bilgisayar ilk kez 1944’de kullanõlmaya başlandõğõnda bazõ evhamlõ kişiler bu
makinelerin bilgiyi analiz etme, irdeleme ve yorumlama yeteneğiyle kontrolü
insanlarõn elinden alacağõndan korkmuşlardõ. Oysa tersi oldu ; teknoloji geliştikçe
bireysel kullanõcõ daha güçlü hale geldi.
AT+T deki Pazar araştõrmacõlarõ 2000 yõlõna kadar ABD de mobil telefon sayõsõnõn
900.000’e ulaşacağõnõ tahmin etmişlerdi. Yüzyõlõn tamamlanmasõna altõ yõl kala bu
tahminin 12 katõndan fazlasõna ulaşõldõ. Bugün bütün büyük telekomünikasyon
sanayicileri yeni kuşak telsiz iletişim cihazlarõ üretme çabasõndalar ancak bir cihazõn
yaygõnlaşmasõ için fiyatõnõn 500 $’õn altõnda olmasõ gerekir. Oysa şu andaki prototipler
2000$’õn üstündedir.
Cebe sõğabilecek büyüklükte ideal bir cihazõn bir dilde konuşan insan sesini başka bir
dile çeviren, el yazõsõnõ tanõyabilen bilgisayarlõ telsiz videofon olmasõ gerekir.
Telekomünikasyon işbirliğine doğru olan eğilim ulusal sõnõrlarõ tanõmamaktadõr.
Bilgisayar, telefon ve kablolu T.V şirketleri faaliyet gösterdikleri pazarlarõn eninde
sonunda tek ve aynõ piyasa haline geleceğini anladõkça sõnõr ötesi, sektörler arasõ
işbirliği de yaygõnlaşmaktadõr. Hükümetler de liberalleşme yoluyla telekomünikasyon
devrinin önünü açmaktadõr.
80’lerin başõnda İngiltere’de “British Telecom” un özelleştirilmesinden cesaret alan
öteki ülkeler de hantal bürokratik telekomünikasyon tekellerini özelleştirmeye
başladõlar. Arjantin’de Menem “sürekli inişteki ekonomiyi kurtarmak için kamu
sektöründe acilen yapõ değişikliğine gitmek gerekir” diyerek, Singapur hükümeti ise
zaten son derece gelişmiş olan telefon şebekesini “bir devlet işletmesi olmaktan
çõkarõp, iç ve dõş piyasalarda rekabet edebilen, dinamik ve çok uluslu hale getirmek”
amacõyla özelleştirmişlerdir. Bunlarõ Latin Amerika ve Afrika ülkeleri izlemiş, Avrupa ve
Pasifik ülkeleri de epey yol katetmişlerdir.
Devletin işlettiği telefon şirketleri önümüzdeki yüzyõlda ortadan kalkacak, onlarõn
yerini global rekabet dünyasõnda daha fazla hizmeti daha düşük ücretlerle sunan özel
enformasyon şirketleri alacaktõr. Esas olan rekabettir.
http://www.ozetkitap.com
4
Pakistan ve Bangladeş kredi ve teknoloji transferi için uluslararasõ telekomünikasyon
şirketleriyle işbirliği yapmak istemektedirler. Gerçekten de teknoloji ve mali açõdan
zengin ülkelerin az gelişmiş ülkelere yardõm edebileceği bir alandõr bu. Zira ekonomik
kalkõnmaya özelleştirme ve eğitimin yanõ sõra hiçbir şey modern bir telekomünikasyon
altyapõsõ kadar katkõda bulunamaz. Ses, metin, data ve görüntüyü ileten küçücük
birimlerin birbirine bağlanõp oluşturduğu büyük şebekeler tek bir dünya pazarõnda
işlev yapacaktõr.
Bilgisayarlarõn ilk kullanõldõğõ günlerden bugüne kadar olan gelişmesi otomotiv
sanayiinde kaydedilseydi bugün bir Lexus (Toyota’nõn 4000 CC’lik en lüks modeli), 2
$’a satõlacak, ses hõzõyla gidecek ve bir fincan benzinle 1000 km yapacaktõ. Ama
otoyollar yeterli olmayacaktõ. Aynõ şey bugünün enformasyon otoyollarõ için de
geçerlidir. Enformasyon altyapõsõ teknoloji kadar hõzlõ ilerlememiştir. Bu konuda en
büyük aşama bakõr telden fiber optiğe geçiş ile olmuş, bir çift fiber hattan aynõ anda
50.000 iletişim geçebilir hale gelmiştir. Yakõnda bu sayõ 70 milyona çõkacaktõr.
Bütün bu gelişmelerin sõradan bir insan için anlamõ nedir? Bunu kavramak için yine
tarihe bakmak gerekir. Bir tõkanõklõk anõnda uygulanan yeni teknolojiler hemen her
zaman ekonomik kalkõnmada büyük sõçramalar sağlamõştõr. Amerika’da 19.yy’da
demiryolu ağõ, 20. yy’da elektrik, otomobil ve otoyollar yeni sanayi sektörlerinin
doğmasõna yol açmõş, istihdam üretimini hõzlandõrmõştõr. Telekomünikasyonun
insanlarõ birbirine bağlamasõ, yakõnlaştõrmasõ da global toplumun sosyal, politik ve
ekonomik ikliminde büyük etki yaratacaktõr.
Çağlar boyunca insanlar bilgilerini arttõrmak, enflasyonu paylaşmak suretiyle
yaşamlarõnõ zenginleştirmek istemişlerdir. Dijital (sayõsal) teknoloji haber ve
enformasyon sağlama yanõnda insanlarõn yaşama, çalõşma ve eğlenme biçimlerini
yeniden icat edecektir. Sayõsala geçiş T.V, bilgisayar ve telefonu evlendirerek
herhangi biriyle herhangi bir yerde, her hangi bir zamanda iletişimi mümkün
kõlacaktõr. Dünyanõn her yerindeki bilim adamlarõnõn aynõ anda aynõ proje üzerinde
çalõşmalarõnõ sağlayacaktõr. Olaylar, fikirler ve buluşlarõn gerçekleştikleri anda
paylaşõlmalarõ değişimi hõzlandõracaktõr. İşadamlarõnõn herhangi bir iş, toplantõ veya
konferans için uzun seyahatler yapmasõna gerek kalmayacaktõr. Ulusal sõnõrlar
yalnõzca haritada kalacak, ekonomi sõnõr tanõmayan bir sayõsal ortamda yürüyecektir.
Belki de en büyük yararõ kişisel özgürlük olacaktõr. Bireyler bu gezegende istedikleri
yerde yaşayarak işlerini sürdürebileceklerdir.Ofisleri bulunduklarõ yer olacaktõr.
Kişilerin hayat boyunca sahip olabileceği bir telefon numarasõ olacak, her yerden
temas kurabileceklerdir. Muazzam kütüphaneler dolusu kitaplarõn, referans
çalõşmalarõnõn, filmlerin dijital hale getirilmesi 2000 yõlõna kadar üç trilyon dolarlõk bir
sektör yaratacaktõr. Ses, görüntü ve bilgisayarõn tek bir monitörde birleştirilmesiyle
evden alõşveriş, banka işlemleri, otel ulaşõm rezervasyonlarõ, her türlü T.V
programlarõ, karşõlõklõ video oyunlarõ, kitaplar ve ansiklopediler insanlarõn elinin altõnda
olacaktõr.
Yarõnõn telekomünikasyon şebekesi zaman, mekan ve kültür sõnõrlarõnõ ortadan
kaldõracak, kõtalarõ birleştirecektir. Bunun hayalcilik olduğunu düşünüyorsanõz yakõn
zaman önce mobil telefon, çağrõ cihazõ, faks, video, kompakt disk, hatta ve hatta T.V.
http://www.ozetkitap.com
5
ve bilgisayar için ne düşünürdünüz? Unutmamalõ ki, geliştirilen yeni bir teknoloji bir
sonraki teknolojinin geliştirilme hõzõnõ ve yeteneklerini geometrik biçimde
arttõrmaktadõr.
21. yy’da kazananlar ve kaybedenler, gerektiği zamanda ve gerektiği yerde bilgiye
ulaşma teknolojisine sahip olup olmamakla belirleneceklerdir.
Son dört – beş yõlda global telekomünikasyon kavramlarõ ve davranõşlarõ etkileyerek
dünyada dramatik olaylarõn motoru olmuştur. Gözlemciler kesinlikle inanmaktadõrlar ki
telekomünikasyon ve haber medyasõ Afganistan, Angola ve Nikaragua’daki savaşlarõ
durdurmuş, Çin ve Doğu Avrupa’daki otoriter rejimleri sarsmõş, Sovyet ekonomisinin
başarõsõzlõğõnõ ortaya koymuş ve Almanya’nõn birleşmesine katkõda bulunmuştur.
Komünizm ve merkezi planlamanõn fiyaskosu ile kapitalizm ve demokrasinin başarõlõ
örnekleri herkesin göreceği şekilde yansõtõlmõştõr.
Teknoloji bireylerin gücünü arttõrdõkça hepimiz için daha büyük fõrsatlar
yaratmaktadõr. Zamanõnda ve sansürsüz bilgi piyasasõnõn daha verimli işlemesini
sağlayacak, gerek devlet, gerekse ticaretteki bürokrasiye son verecektir.
Kültürler global şebekenin bir parçasõ haline geldikçe insanlar da denge unsuru olarak
kendi kültürel miraslarõnõ korumak ve yaşatmak için daha büyük çaba
göstereceklerdir.
TURİZM : DÜNYANIN EN BÜYÜK SEKTÖRÜNÜN GLOBALLEŞMESİ
Turizm global ekonominin mali açõdan en güçlü sektörü, birçok ülkenin de en önemli
gelir kaynağõdõr.
Başka kültürler, diller ve ülkeler hakkõnda bilgimiz arttõkça bunlarla doğrudan temas
kurma, gidip görme arzumuz da o kadar artmaktadõr. Turizmin (her türlü seyahat te
buna dahildir) en büyük sektör olduğuna inanmõyor musunuz? Öyleyse Global Turizm
sektöründe şu rakamlara bakõn:
!
!
!
!
!
204 milyon kişi yani her 9 kişiden biri çalõşmakta,
Dünya GSYIH’nõn % 10’u üretilmekte,
655 milyar $ vergi geliri sağlanmakta,
3.4 trilyon $ ciro yapõlmakta
Tüketici harcamalarõnõn % 11’i, kamu harcamalarõnõn %7’si, sermaye yatõrõmlarõnõn
%11’i turizme ayrõlmaktadõr. Önümüzdeki yõllarda da ortalama %6.1’le en hõzlõ
büyüyen sektör olmasõ beklenmektedir.
Buna en büyük katkõ Doğu Avrupa, eski SSCB Cumhuriyetleri, geliri gittikçe artan Çin,
Hindistan ve Asya Pasifik’ten gelecektir.
Şimdiye kadar bu büyüklüğün yeterince farkõna varõlamamasõ, turizmin ulaşõm, hizmet
yiyecek, perakende satõş, inşaat sektörleriyle ayrõlmasõ güç bir biçimde iç içe olmasõ
dolayõsõyladõr.
http://www.ozetkitap.com
6
Seyahat sektöründe en değerli müşteri işadamlarõdõr. Havayollarõnda kapasitenin %20
sini, karõn % 50’sini sağlarlar. Onlar için havada en önemli faktör ayaklarõnõ
uzatabileceği mesafe, yerde ise havaalanõ ile şehir arasõndaki ulaşõm kolaylõğõdõr.
Büyük şirketler bu yönde hizmeti geliştirmektedirler.
Önümüzdeki 20 yõlda havacõlõktaki gelişme hõzda değil, kapasitede olacaktõr.
Aerodinamik yasalarõna göre hava hõzõnõn artõşõnõn küpü oranõnda enerji gereksinimi
artar. Yani hõz iki katõna çõktõğõnda yakõt tüketimi 8 katõna çõkar. Dolayõsõyla çalõşmalar
çok hõzlõ uçaklardan ziyade 800 – 1000 kişilik uçaklar yapma yönündedir. Eh, bu
talihsiz kişilerin yere indiklerinde nasõl bir bagaj karmaşasõ yaşayacaklarõnõ tanrõ bilir!
1990’da havayollarõ yalnõzca uluslararasõ uçuşlarda 2.7 Milyar $ zarara uğramõşlardõr.
Birçok devlet havayolu ancak sübvansiyonla ayakta durabilmektedir. Peki ama
havacõlõk sektörü bu gidişle batacak mõ? Fiyatlarõ yüksek, hizmetleri sõnõrlõ bir kaç
mega taşõyõcõnõn elinde mi kalacağõz? Her ikisine de cevabõmõz hayõr. Bu durumun
sebebi artõk bir iç pazarõn diğerinden ayrõlmasõnõn mümkün olmadõğõ gerçeğidir. Bütün
uçak şirketleri tek bir global piyasada yaşamaktadõr. Uluslararasõ havacõlõk sektörünün
de buna adapte olmaktan başka çaresi yoktur. Bir gün dünyada her yerden herhangi
bir yere tek bir havayolu gibi görünen, ancak işbirliği içinde yolcuya hizmet veren ayrõ
ayrõ havayoluyla uçmak mümkün olacaktõr.
Değişim yalnõz havayolunda değil, hava alanlarõnda da hõzlanmaktadõr. Önümüzdeki
on yõlda yeni tesislere yatõrõlacak tutarõn, şimdiye kadar yapõlan tüm yatõrõm tutarõndan
fazla olmasõ beklenmektedir. Bu yatõrõm hem sayõca artõş, hem de insana daha da
kolaylõk sağlayan yenilikler için yapõlacaktõr.
Günümüz turistleri daha önce zaten çok yer gördüklerinden ve zamanlarõ da daha az
olduğundan daha sõk fakat daha kõsa süreli gezilere çõkmakta, büyük kitlelere hitap
eden paket turlar yerine özel zevklerine göre farklõ turlarõ tercih etmektedirler. Turizm
sektörünün geleceği, insanlarõn herhangi bir yere neden gitmek istediklerini keşfedip
ona göre turlar düzenlemekte yatmaktadõr. Bu sebepler arasõnda macera yaşama
(trekking, kanoyla azgõn nehirlerde gezme, bungee atlama) kültürel ve doğal
güzellikleri görme, vahşi ortamda yaşama, gemide sakin yolculuk yapma gibi istekler
sayõlabilir.
21. yy’da uluslararasõ turizmin önünde pek bir engel kalmayacaktõr. Hem turizmden
gelen muazzam sermaye girdisi, hem de farklõ kültürlere sahip kişilerin birbirini
tanõmasõ, yakõnlaşmasõ ve sevmesi açõsõndan gerek gelişmiş ülkeler, gerekse üçüncü
dünya ülkeleri turistlere kucak açacaklardõr.
Ancak işgücü, ulaşõm, sağlõk ve güvenlik konularõ önemli olsa da, bütün ülkelerin en
büyük endişesi turizmin çevre üzerine etkisi olacaktõr.
Turizmin hacmi ve turistlerin seçiciliği arttõkça bilgiye rahat ulaşõm için bütün
dünyadaki acentalarõn birbirine bağlanmasõ gerekecektir. Bu da komple enformasyon
şebekesi ve gerçek bir global sektör demek olacaktõr.
http://www.ozetkitap.com
7
YENİ KURALLAR
21. yy’da Evrensel Ahlak
Global Paradoks burada da geçerlidir: Evrensel ahlak kurallarõ, kişilerin aile, arkadaş
ve yakõn çevreleriyle ilişkilerinden doğmuştur. Bireyin davranõşõndan beklentilerimiz
global ekonomik düzenin kurallarõnõ yaratmaktadõr.
Karamsarlar ne derse desin, dünya ahlak açõsõndan eskiye göre ne daha iyi, ne de
daha kötü durumdadõr. Aradaki fark, dünyanõn herhangi bir yerinde ahlaki
değerlerden ödün verildiğinde bunun her yerde öğrenilmesindedir.
Her gece oturma odamõzda dünyadaki olaylarõ seyrederken toplumun ahlak
değerlerine darbe vurulmasõnõ bilmezden gelemeyiz. Hepimiz birbirimizin bekçisi
olduk. İletişim teknolojisinin bireyleri ve toplumu anõnda bilgiye ulaştõrmasõ,
beraberinde sorumluluk olgusunu da getirmiştir.
Global vatandaşlarõmõza veya hepimizi barõndõran çevreye bir kötülük geldiğinde gerek
bireyler gerekse kurumlar endişelerini belirtmekte veya harekete geçmektedir..
Şirketlerde bile, artõk şirketin tüm sorumluluğunun hissedarlarõna yüksek temettü
dağõtmakla sõnõrlõ olmadõğõ, başarõnõn kurumun bütün ahlaki yükümlülüklerini yerine
getirmesine bağlõ olduğu inancõ yaygõnlaşmaktadõr.
Ekonominin global siyasete etkisi arttõkça bu davranõş biçimi politikacõlar tarafõndan da
benimsenmektedir.
Tüm dünyada politikacõlar ve politik faaliyetler takip edilmekte, dürüstlük ve ahlak
normlarõna saygõnõn yetersiz olduğu durumlarda kamu büyük gürültü koparmaktadõr.
Son yõllarda Brezilya, Venezüella, Japonya, İtalya, Çin ve eski Yugoslavya’da rüşvet,
yolsuzluk, mafyayla bağlantõ, insan haklarõnõn ihlali, etnik “temizlik” gibi olaylar
gazetelerin baş sayfasõndan inmez olmuştur. Saniyeler içinde tüm dünyaya aktarõlan
bu bilgiler karşõsõnda insanlar çileden çõkmakta ve öfke, öç alma, isyan duygularõ
körüklenmektedir. Televizyon tanõnmamõş kişileri bir anda meşhur edip liderliğe
getirdiği gibi, beklentilere cevap veremedikleri takdirde sonlarõnõ da hazõrlamaktadõr.
Japon halkõ TV’de Brezilya ve Venezüella devlet başkanlarõnõn yolsuzlukla suçlanõp
utanç içinde istifa ettiklerini görmeseydi Japon siyasetinin babasõ Kanemura meclisten
(Diet) istifa etmeye zorlanabilir miydi? İtalya’da kamu dünyanõn başka yerlerindeki
yolsuzluklardan haberdar olmasaydõ yolsuzluk araştõrmasõ ne kadar derine inebilirdi?
Ayrõ ayrõ yerlerde “Halkõn Gücü”nün bu denli yükselmesi bir rastlantõ olamaz.
Gerçekleşen her olay ve başkalarõnõn da buna tanõk olmasõ benzer kamu
reaksiyonlarõnõ tahrik ve teşvik etmektedir. Bütün siyasilerin ve siyasi faaliyetlerin
uymasõ beklenen bir global ahlak standardõ ortaya çõkmaktadõr. İnsanlar ekonomik
zorluklara katlanmaya hazõrdõrlar ama yalnõzca bütün herkes tarafõndan paylaşõldõğõ
takdirde. Kemer sõkmaya katlanõlabilir ama yolsuzluğa hayõr.
http://www.ozetkitap.com
8
İnsanlar global toplumun bir yurttaşõ olmak istiyorsa, bu standardõ kabul etmek
zorundadõrlar. 21.yy’da global toplum her türlü haksõzlõğa karşõ çok daha hoşgörüsüz
olacaktõr. İnsan haklarõyla ilgili konularda da bu geçerlidir. İnsan haklarõ ihlallerinden
herkes haberdar olmakta ve tek bir ülke değil uluslararasõ toplum karşõ çõkmaktadõr.
Ancak uluslararasõ yaptõrõmlar sonucu sönen her “sõcak nokta” yerine başkalarõ
alevlenmektedir. 21.yy etnik, dini, kültürel veya sõnõr anlaşmazlõklarõnõn körüklediği
“şiddet patlamasõna” tanõk olacaktõr. Bu şiddet olaylarõ ülkeler arasõnda olmaktan
ziyade halklar arasõnda olacaktõr.
Bugün Batõ “İnsan haklarõnõn evrenselliğini” savunurken, Çin, İran ve Suriye’nin başõ
çektiği Doğu grubu ise “kültürel görecelik” diye bir kavram olduğunu ve batõlõ
olmayan
kültürlerin
Batõ
standartlarõna
uymasõnõn
beklenemeyeceğini
savunmaktadõrlar. Her biri diğerini, politik ve ekonomik gündemleri insan haklarõ
maskesi arkasõna saklamakla suçlamaktadõrlar.
Ancak gerçek şu ki, dünya ekonomik açõdan daha entegre, gelişmiş ülkeler de
gelişmekte olan ülkelere daha bağõmlõ hale geldikçe ayrõlõkçõ çatõşmalar azalacaktõr.
Bazen insan haklarõ örgütleri ekonomik yaptõrõmlar uygulayacak, bazen de ekonomik
gerçekler devletleri veya alt gruplarõ etnik veya dini amaçlõ “temizlik”den alõkoyacaktõr.
Global Çevre Koruma
Ülkelerin hudutlarõyla sõnõrlõ kalmayan, tüm dünyayõ ilgilendiren bir başka konu da
çevredir.
Kusursuz bir dünyada, bir ülkenin doğal kaynaklarõnõn korunmasõ diğer bütün ülkeler
tarafõndan desteklenirdi. Ne yazõk ki kusursuz bir dünyada yaşamõyoruz. Çoğunlukla
doğal kaynaklarõn korunmasõ, istihdam, sõnai kalkõnma ve alõşkanlõklardan ödün
vermek demek oluyor.
Bu yüzden global çevre meselelerine yerel çözümlerle yaklaşmak gerekmektedir.
Unutmamalõyõz ki çevre her türlü yaşam ve üretimin temelidir. İlginizi çekmek için
başka çõkarlarla rekabet eden bir çõkar değil, bütün çõkarlarõn rekabet ettiği bir oyun
alanõdõr. Ekonomik sistem, kapalõ ve sõnõrlõ bir ekosistem içinde açõk bir sistemdir.
Çevreciler sõk sõk, çevre korumada sanayicilerin özel yükümlülüğü olduğunu iddia
ederler Sanayicilerin kanunlarõn emrettiğinin üstünde bir yükümlülüğü yoktur. Fakat
sanayicilerin, çevre mevzuatõnõ etkisizleştirmek veya yumuşatmak amacõyla müdahale
etmeme yükümlülüğü vardõr. Ayrõca, çevreyi kirletmemeleri de yetmez. Geçmişi telafi
etmek için yeni teknolojiler geliştirmelidirler.
Firmalar globalleştikçe, yani fabrikalarõnõ, satõşlarõnõ ve idari işlemlerini dünyanõn bir
ucundan bir ucuna yürütür hale geldikçe, toplum bilincine sahip müşterilerini
yoksullarõ suistimal etmediklerine, çevreyi kirletmediklerine veya bir ülkenin kültürel
mirasõnõ bozmadõklarõna inandõrmak, başarõlõ olmalarõnõn temel koşulu olacaktõr. Bugün
kurulan milyonlarca işten hangilerinin 21. yy’da yaşayacağõnõ bilmek için önce
http://www.ozetkitap.com
9
yapõlarõna, sonra da personeline, müşterilerine ve topluma davranõşlarõna bakmalõyõz.
Küçüklüğü ilke kabul eden, girişimciler konfederasyonu şeklinde yapõlanan, yaşadõklarõ
toplumun ve gezegenin sorumluluğunu paylaşan firmalar gelişecektir.
ASYA VE LATİN AMERİKA
Yeni Fõrsat Bölgeleri
Önümüzdeki on yõlda dünyanõn ekonomik profili aşağõ yukarõ şöyle olacaktõr:
!
!
!
!
!
Avrupa’da uzun süreli gerileme
Japonya’da yatay veya az büyüme
ABD’de az orta büyüme
Asya’da Çin’in başõ çektiği patlama
Latin Amerika’da patlama
2000’in köşesini dönerken yatõrõm yaratan ekonomik büyüme şaşõrtõcõ yerlerde
gerçekleşmektedir: Çin, Vietnam, Hindistan, Orta ve Güney Amerika ülkeleri ile,
bütçesi üç yõldõr fazla veren Meksika’da.
Bu ülkelerin ortak yönü, piyasa ekonomisinin ilke ve uygulamalarõna vazgeçilmez
bağlõlõktõr. Serbest piyasayõ yerleştirmek için özelleştirme, liberalizasyon, vergi
reformu gibi reformlarõ uygulamõş ve sermaye piyasalarõ ile gerekli finans sistemlerini
kurmuşlardõr.
Yine bu ülkelerde, piyasa ekonomisi nimetlerinin imtiyazlõ birkaç kişiye değil, tüm
yurttaşlara ulaşmasõnõn şart olduğu kabul edilmiştir. Vietnam’daki komünist parti bile
iktidarda kalmak için büyümeyi sürdürmek ve bu büyümeye katõlma fõrsatlarõnõ
herkese açõk tutmak zorunda olduklarõnõn farkõndadõr. Bir başka ortak yön de bu
bölgelerde, Japonya, Avrupa ve ABD’nin aksine, nüfusun genç olmasõ ve üretme ve
harcama yõllarõnõn önlerinde olmasõdõr.
Geçtiğimiz 2-3 yõlda gözlemcilerin çoğu Birleşmiş Almanya’nõn AB’yi dünya ekonomi
egemenliğine taşõyacak bir süper güç olarak ortaya çõkmakta olduğuna inanõyordu.
Bu tabi ki gerçekleşmiyor. Gerçekleşmek üzere de değil. Almanya’ya birleşmenin
getirdiği yük önümüzdeki 10 yõlda bir trilyon dolarõ aşacaktõr. Avrupa’nõn lokomotifi
Almanya olacaksa, AB treni yavaş bir tren olacaktõr. Almanya hõzla Avrupa’nõn yaşlõ
hasta adamõ haline gelmektedir.
Gerçekten de Avrupa ciddi bir gerileme içindedir. Avrupa’nõn sigorta (welfare)
sisteminin getirdiği yük Asya ve Amerika’daki rakiplerine karşõ onu dezavantajlõ
konuma getirmektedir. Hantal ekonomiler, kitlesel göçler, etnik gerilimler,
yolsuzluklar ve skandallar yüzünden Avrupa hasta ve başõ dönmüş durumdadõr. Doğu
Avrupalõlarõn AB’yle birleşme şansõ yok denecek kadar az olmasõ yanõnda birleşme
http://www.ozetkitap.com
10
eskisi kadar cazip de değildir. Avrupa böyle giderse Asyalõ ve Asyalõlarõn cirit attõğõ
meydan olacaktõr.
Ekonomik büyümeyi başaran ülkelere mucize yaratmõş gözüyle bakõlõr. Diğer ülkeler
komşularõnõn başarõsõna bakõp kendilerinin niye o kadar şanslõ olamadõklarõnõ merak
ederler. Onlar da olabilir. Fakat bütün parçalarõn yerli yerine oturmasõ gerekir. Ne
yazõk ki bunun tek bir şablonu yoktur. Demokrasi, özelleştirme, liberalizasyon’un
hepsi yanõnda güçlü bir liderlik de gerekir. Ekonomiyi yönetecek (kumanda edecek)
güçlü liderlik değildir bu; ekonominin aşağõdan yukarõ girişimciler tarafõndan
büyütülmesine imkan veren güçlü liderliktir.
Meksika’da Carlos Salinas, Arjantin’de Menem, Şili’de Maliye Bakanõ Foxley.
Vietnam’da Vo Van Kiet, Singapur’da efsanevi Lee Kuan Yew böyle kişilerdir. Bu tür
liderlerin ortak yönü şudur: Sağ kalmak ve zenginleşmek için ülkelerinin global
ekonomiye katõlõmõnõ engelleyen bütün engelleri – yapay veya gerçek - yõkmak
zorunda olduklarõnõ mutlak bilincindedirler. Bu devlet başkanlarõnõn itici gücü
ekonomidir; politik ideoloji değil.
Dünyanõn değişik bölgelerinde değişik gruplaşmalar olmaktadõr: NAFTA, EFTA ve
ASEA gibi. Bunlar bir bölgeyi başkalarõndan soyutlayan korumacõ ticaret boyutlarõ
değil, bir taraftan bölge içindeki kalkõnmayõ teşvik ederken bir taraftan da bütün
hudutlarõ daha geçirgen hale getiren ekonomik ittifaklardõr. Asya’nõn büyümesi
GATT’õn şu gerçeğini doğrulamõştõr: ticaret, ekonomik ilerlemenin lokomotifidir ve yerli
sanayileri dõş rekabete açmak kalite ve verimliliği arttõrõr. Bütün Asya’da gelişmiş
ülkeler az gelişmiş ülkelere yatõrõm yapmakta, tarihi çatõşmalarõn ve bölge içi
anlaşmazlõklarõn, politik farklõlõklarõnõn üstüne çõkan ekonomik bağlar kurmaktadõrlar.
Avrupa’da korkunç keder ve şiddete yol açan politik, tarihi ve etnik engeller Asya’da,
başarõ uğruna, pragmatik bir yaklaşõmla göz ardõ edilmektedir. Bu işbirliklerinin çeşitli
örnekleri vardõr. Singapur, Malezya ve Endonezya’nõn oluşturduğu “büyüme
üçgeninde” Singapur dünyanõn en gelişmiş elektronik teknolojisine, telekomünikasyon
ağõna ve ulaşõm altyapõsõna, Malezya ve Endonezya da araziye, düşük işçilik
maliyetine ve elektrik enerjisine sahiptir. Bu imkanlarõn birleştirilmesinden her üçü de
fevkalade kazançlõ çõkmaktadõr. Şili ve Arjantin tarihi düşmanlar olduklarõ halde bugün
ikisi bir arada, tek başlarõna sahip olamayacaklarõ ekonomik güce sahip olacaklarõnõ
anlamõşlar ve işbirliğine gitmişlerdir.
Politikacõlar, şirket yöneticileri ve uluslar şunu anlamak zorundadõrlar: güçlü bölgesel
ittifaklar bütün katõlanlarõn yararõnadõr ve bir ülkenin ekonomik gelişmesi diğerinin
çökmesine bağlõ değildir.
Vietnam kalkõnmak için dõş sermayeye bütün kapõlarõnõ açmõş, yatõrõmcõlara her türlü
kolaylõk sağlamõş ve böylece ihracatõnõ arttõrmak (genelde artan 1 milyar dolarlõk
ihracat 19.000 kişiye yeni iş imkanõ demektir) ve para matbaasõndan uzak durmak
suretiyle enflasyonu % 900’den % 15’e çekmiş ve dõş ticaret açõğõnõ pozitif hale
getirmiştir.
Singapur hem bireylerin hem de kurumlarõn zenginleşeceği bir ekonomi yaratmak
için insana ve teknolojiye yatõrõm yapmaya ağõrlõk vermiştir. Tek doğal avantajõ olan
http://www.ozetkitap.com
11
stratejik konumunu dünya çapõnda nakliye, finans, iletişim ve enformasyon hizmetleri
vermek şeklinde değerlendirmiştir. Ülkenin sanayi politikasõ açõktõr: eskiyen sanayi
sektörlerini caydõrmak, elektronik ve biyoteknoloji gibi büyüme potansiyeli olan
sektörleri yatõrõm teşvikleri ve eleman eğitim programlarõyla desteklemek.
Yeni global düzeni şekillendiren üç önemli unsur (1) Komünizm çökmesi (2)
Telekomünikasyon devrimi ve (3) Asya Pasifik bölgesinin gelişmesidir.
Satõn alma gücünde, yeni teknolojilerde, sermaye kaynaklarõnda ve dõş ticarette
sağlanan gelişme sayesinde Asya – Pasifik kendi kendine yeterli ekonomik büyüme ve
etkinlik için gereken “kritik kitle”ye ulaşmõş bulunmaktadõr. Gelecek yüzyõlda Global
ekonominin lideri olmaya doğru gitmektedir.
Orta ve Güney Amerika da çok hõzlõ gelişme gösteren bir bölgedir. Bu ülkeler 91 –
92’de %6 –10 arasõ hõzla büyümüşler, çoğunda enflasyon kontrol altõna alõnmõştõr.
(Örneğin Nikaragua’da 1991’de % 1400 iken 1992’de %20’ye düşürülmüştür.) Oysa
10 yõl kadar önce bu bölge dõş sermaye piyasalarõnõn paryasõydõ. 1982’de Meksika,
Brezilya ve Arjantin dõş borçlarõnõ ödeyemeyeceklerini ilan etmişlerdi. Şablon hemen
hepsinde aynõ idi: Özelleştirmeyi başlattõlar, bütçeyi denkleştirdiler. Enflasyon makul
düzeye indi. Kaçan sermaye döndü. İhracat sõçradõ. Büyüme hõzlandõ. Yõllarca
korumacõ gümrüklerle çevrili küçük ulusal piyasalarda iş yapan yabancõ firmalar artõk
işlerini birleştirmekte ve bölgesel piyasa perspektifiyle uzun dönemli yatõrõmlar
yapmaktadõrlar.
Ancak ekonomik reformun sürdürülebilmesi için, getirdiği nimetlere bütün vatandaşlar
ulaşabilmelidir. Büyümenin nimetlerinden yoksullar yararlanamadõğõ takdirde
gösterilen bütün çabalar boşa gidebilir.
Yine ekonomik büyümenin devam etmesi daha fazla demokrasi ile,demokrasi de
vatandaşlarõn daha fazla katõlõmõyla mümkündür. Halkõn temel ihtiyaçlarõ
karşõlandõğõnda toplumun iyiliğine daha fazla katkõda bulunurlar. Katkõlarõ arttõkça
daha üretken olurlar. Her bireyin üretkenliği tüm ekonominin üretkenliği demektir.
Varlõğõn paylaşõlmasõ, halkõn yoksulluktan kurtarõlmasõ tüm ülkenin ekonomik
performansõnõ iyileştirir.
SONUÇ
Teknolojik devrim,
hazõrlamaktadõr.
bireyleri
hiç
görülmedik
derecede
güçlü
kõlacak
ortamõ
Bugün bir kişinin kartvizitinde ev, ofis, araba, faks, elektronik yazõşma numaralarõ
olabilir. Oysa yakõn bir gelecekte o kişinin yaşam boyu sahip olacağõ numara aranacak
ve gökyüzündeki bilgisayar onu nerede olursa olsun bulacaktõr.
İletişim devrimin odak noktasõnõn “birey” olmasõ Global Paradoks’un özüdür.
“Büyük sistem, en küçük oyuncunun hizmetinde”
http://www.ozetkitap.com
12
Bugünün mobil telefon, TV, faks, bilgisayar, çağrõ gibi cihazlarõnõn sağladõğõ
imkanlarda yapõlacak binlerce kombinasyonla şu anda hayal bile edemediğiniz yeni
olanaklar doğacaktõr. Bilgiye ulaşma ve kullanmadaki hõz ile herkese her an
ulaşabilme imkanõ global ekonomide en küçük oyuncuyu çok güçlü hale getirecektir.
Bu sayede firmalar da merkeziyetçilikten uzaklaşarak karar verme sürecini ve yetkiyi
mümkün olduğunca en alttaki noktaya indirme imkanõ bulacaklardõr.
Bu durum siyasi arena için de geçerlidir. Şimdiye kadar demokratik toplumlar temsil –
vekalet esasõna göre örgütlenmişti. Artõk temsilci demokrasilerde yaşayan vatandaşlar
radikal biçimde merkeziyetçilikten uzaklaşma ve “dolaysõz demokrasi”ye geçecek güce
sahiptir. İktidar, etkinlik ve kaynaklar merkezden uçlara doğru gitmektedir. Böylece
karar verme süreci hõzlanacaktõr. Hõz ise bugünün ekonomisinde her şey demektir.
Demokrasi arttõkça ülke sayõsõ da artmaktadõr. “Kendi kendini yönetme” önümüzdeki
on yõla damgasõnõ vuracaktõr. Günümüzün yaklaşõk 200 ülkesi 2000 yõlõnda 300’e daha
sonra da 1000’e doğru gidecektir. Bu arada bir yerlerde iki milyar kişi bilgisayar ağõyla
birbirine bağlanõnca “ülke” ve “hudut” kavramlarõ önemini yitirecektir.
Bireysel kararlar, dünyanõn en büyük sektörü olan seyahat ve turizmin de itici gücü
olmuştur. Turizm, iletişim devriminin yüzyüze olan şeklidir.
Global paradoks bağlamõnda bir ülkenin ekonomik becerisi, yöneticilerinin halkõn
(parçalarõn) bütüne katkõsõnõ kolaylaştõrma derecesiyle ölçülebilir. Buna Çin iyi bir
örnektir. Emir-komuta zincirine bağlõ merkezi hükümetle Çin hiçbir yere varamamõştõr.
Yeni yöneticiler küçük parçalarõn (aile girişimciliğinin) bütüne katkõda bulunmasõna
izin verince Çin dünyanõn en hõzlõ büyüyen ekonomisi haline gelmiştir.Dünyanõn en
büyük ekonomisi haline gelme yolunda da ilerlemektedir.
Önümüzdeki yõllarda ekonomik büyüme bölgeleri Kuzey kutbundan Güney kutbuna
kadar Amerikan kõtasõ ve Asya – Pasifik olacaktõr. Avrupa önemini kaybetmek
üzeredir.
Yeni liderlik kavramõ girişimciliği ve bireyin katkõsõnõ kolaylaştõrmak, neyin yerel neyin
global ve neyin kabileci neyin evrensel kalacağõnõn ayrõmõnõ iyi yapmak demektir.
Komünizmin çökmesi, ulus–devletin öneminin azalmasõ, tek pazarlõ dünya
ekonomisinin kurulmasõ, demokrasinin yaygõnlaşmasõ ve iletişim devrimi, bireyler,
aileler, firmalar ve kurumlar için yepyeni fõrsatlar ve olanaklar yaratmaktadõr, hem de
tarihte hiç görülmemiş derecede.
KRİZİ ATLATMAK
John Naisbitt’in “Global Paradox” adlõ kitabõnda da belirttiği gibi Avrupa bir krizin
eşiğindedir. Ancak bu krizi atlatmak için çeşitli çalõşmalar yapõlmaktadõr. Bunlardan
biri de “ERT-The European Round Table of Industrialists: Avrupa Sanayicileri
Yuvarlak Masasõ”dõr.
http://www.ozetkitap.com
13
ERT, 40 civarõnda Avrupalõ Sanayicinin oluşturduğu bir gruptur. Bu gruba Türkiye’den
yalnõzca değerli sanayicimiz Jak Kamhi üyedir. Her bir üye, deneyim ve uzmanlõğõnõ
Avrupa ekonomisini güçlendirmek amacõyla ERT’nin hizmetine adamõştõr.
ERT, Ekonomik büyüme ve zenginlik için Avrupa sanayiine uygun ortamõ yaratma
çabasõndadõr. Bu amaçla kilit meseleleri teşhis edip araştõrmakta ve Avrupa’nõn en acil
problemlerine dikkati çekmektedir.
Türkiye’nin de sorunlarõna ve çözümlerine õşõk tutacağõ inancõyla ilişikte özet-çevirisini
sunduğum rapor Aralõk 1993’te ERT’nin Yönlendirme komitesi tarafõndan hazõrlanmõş
olup, Avrupa’nõn muhtemel krizi atlatmak için almasõ gereken önlemleri
belirtmektedir.
KRİZİ ATLATMAK
1. AVRUPADA KRİZ
Avrupa, maliyetlerin yüksek, büyümenin yavaş olduğu bir ekonomi haline
gelmiştir.Değişen koşullara yeterince hõzlõ uyum sağlayamadõğõndan kompetitif
avantajõnõ dünyanõn daha dinamik bölgelerine kaptõrmaktadõr. Bunun sonucu olarak
işsizlik aşõrõ büyümüştür.
Temel nedenler derin ve karmaşõktõr. Kõsa ve uzun dönemde geniş bir yelpaze içinde
çözümler üretebilmek için acilen ortak tavõr gerekmektedir. Sõnai gelişme ve
ekonomik kalkõnma yaklaşõmlarõ kökten değiştirilmelidir.
2. BÜYÜMEYE DÖNÜŞ
Politikada (policy) temel hedef, daha hõzlõ ve sürekli ekonomik büyümeye dönüş
olmalõdõr. Büyümeyi en fazla ve hemen etkileyecek faktör, dünya ticaretine tekrar
dinamizm getirmek ve Avrupa sanayiinin nispeten açõk piyasalara nüfuz edebilmesi
için Uruguay ticaret görüşmelerini tam olarak sonuca bağlamaktõr. Özel çõkarlar artõk
global ekonomiyi daha fazla rehin tutamaz.
Büyümenin ikinci faktörü de Avrupa’daki yatõrõmlarõn önemli ölçüde arttõrõlmasõdõr. Bu
da ancak insanlarõ büyümenin geri geldiğine ve Avrupa’nõn dünya ticaretinde daha
büyük pay alabilecek konumda bulunduğuna inandõrmakla gerçekleşebilir.
3. KOMPETİTİF OLMAYA AĞIRLIK VERMEK
Avrupa’nõn yatõrõmlara ve ihracata dayalõ büyümeye dönüşünde temel etken Avrupa
sanayiinin kompetitifliğidir. Geri kaldõğõmõz bu noktada acil ilgi gerektiren üç husus
vardõr:
.....maliyetleri düşür....
http://www.ozetkitap.com
14
Azalan kompetitifliğin ve artan işsizliğin en önde gelen sebebi işçilik giderleridir. İş var
fakat bu ücretlerle değil. İşverenlerin ödediği ile çalõşanlarõn vergi + sigorta
kesildikten sonra eve götürdüğü arasõndaki büyük farkõ azaltmak için harekete
geçmek gerekiyor.
Prodüktivitenin artmasõ lazõm ama başka ülkelerde de artõyor. Yüksek işçilik ücretlerini
haklõ gösterecek prodüktivite yok artõk Avrupa’da. İşsizlikten doğan sosyal sõkõntõ ve
israf kabul edilemez., ancak işsizler tekrar işe alõnacaksa, istihdamõn toplam maliyeti
azaltõlmalõdõr.
Nakliye, enerji, finansman v.b. giderlerin hepsi benzer ilgi gerektiriyor. Avrupa’nõn alt
yapõsõnõ modernize etmek için planlar mevcut fakat hemen harekete geçmekte acele
edilmiyor. Tek Pazar yokmuş gibi, Avrupa birliğinin önüne yer yer ulusal tekeller set
çekiyor. Maliyetleri düşürmede Tek Pazar’õn kendisi de çok önemli bir araçtõr fakat
bütün imkanlardan yararlanabilmek için daha yapacak çok şey var.
.... Mevzuatõ Azalt....
Devletin küçültülmesi ve bürokrasiden doğan giderlerin düşürülmesi gerekiyor.
Avrupa’nõn hedefi kontrolü azaltmak olmasõna rağmen sanayi, mevzuatõn ve istihdam
zorunluluğunun altõnda eziliyor.
Artõk yeni kurallarõn üstüne bir tavan koyma zamanõ geldi. Kurallar, ekonomiye bir
katkõda bulunacaksa konmalõdõr. Yeni kurallarõn getirip götürdükleri sistematik olarak
ölçülmelidir. Çevre gibi yeni öncelikler yeni vergiler ve kurallarla değil, elbirliğiyle
halledilmelidir.
...Kaliteyi yükselt...
Avrupa en kaliteli ürün ve proseslerle yenileşme ve teknolojinin başõnõ çekmediği
takdirde modern dünyada para kazanamaz. Devlet, sanayi ve üniversitelerin
işbirliğiyle mutlaka atõlmasõ gereken iki adõm vardõr.
Bunlardan biri, Avrupa’nõn muazzam bilimsel kaynaklarõnõ harekete geçirip daha
sistematik biçimde kullanmaktõr. Günümüzde teknik projelerin maliyeti o kadar
yüksek ki, değil şirketler, ülkeler bile bazen tek başõna altõndan kalkamõyor. Diğeri ise
eğitim ve öğretimi yaşam boyu sürdürmek, ufacõk çocuklardan, çalõşan deneyimli
kişilere kadar herkesin becerilerini arttõrmaktõr.
4. DEVLETİN ROLÜ
Devlet ve sanayi bir arada daha yakõn çalõşmanõn yolunu bulmak zorundadõr. İkisi de
kendi başlarõna krizi atlatamaz. Devletin görevi maliyeti düşürmek, mevzuatõ azaltmak
ve kaliteyi yükseltmekten oluşan üç hedefe ulaşacak şekilde sanayinin işini
yapabilmesine imkan sağlamaktõr
Belirsizlik yatõrõmõn düşmanõdõr. Döviz kurlarõndaki istikrarsõzlõk ve değişen siyasi
öncelikler ile, ticaret politikasõ, rekabet politikasõ, vergilendirme ve enerji giderlerinde
http://www.ozetkitap.com
15
yeni yeni öneriler belirsizliği durmaksõzõn körüklüyor. Dolayõsõyla hükümetler,
Avrupa’nõn yatõrõm yapmak için uygun bir yer olduğu güvenini yaratacak şekilde
ekonomik politikalarda tutarlõlõk göstermelidir.
Hükümetin diğer görevi, ekonomiyi kemiren savurganlõğõ kesmektir. Kamu sektörü
fazla etkin; devlet yardõmlarõ ve tekelleriyle bir çok aktivite amacõndan sapõyor;
toplumun üretici kesiminden üretmeyen kesimine fazla miktarda kaynak aktarõlõyor.
Kamu harcamalarõnõ kõsmak için gereken şey kamunun yoksullaşmasõ değil, ödenen
paranõn karşõlõğõnõ almaya dayanan, yağlarõndan arõndõrõlmõş devlettir.
5. SANAYİNİN ROLÜ
Tek tek her şirketin görevi, kaliteyi yükseltmek, maliyetleri düşürmek ve yeni
pazarlara girmektir. Hükümet bunu başaramaz; yapabilecekleri şey, bunlarõ sağlamak
için sözü geçen önlemlerle uygun ortamõ yaratmaktõr.
Sanayinin sorumluluğu ise zenginlik yaratacak şekilde iş yaratmaktõr. Maliyetler Makul
düzeyde, beceriler mevcutsa ve emek piyasasõ düzgün işliyorsa, zenginlik istihdam
yaratacaktõr.
Ancak ekonomi çarklarõnõ harekete geçirmek için büyük şirketlerin yapacaklarõ çok şey
olsa da, istihdam yaratma potansiyeline en fazla küçük ve orta ölçekli şirketler
sahiptir. Günümüzde katõ kurallarõn başlõca kurbanlarõ bunlar olduklarõndan, gelecekte
en fazla yardõm ve teşvike ihtiyaç duyacak olan da bunlardõr.
6. EYLEM PLANI
Bütün bu saydõklarõmõz, kõsa ve uzun vadeli gereklerin bir karõşõmõdõr. Harekete
geçmek için bugün çok erken değil. Fakat Avrupa’nõn hedeflerine ulaşmasõ için eylem
önümüzdeki uzun yõllar boyunca sürdürülmelidir. Ortak hedeflere ulaşmak için devlet
ve sanayinin uzun vadeli işbirliği yapmasõ yanõnda, güveni yeniden kazanmak için de
acilen girişimde bulunulmalõdõr. Bu yüzden ERT (Avrupa Yuvarlak Masasõ) Avrupa’nõn
liderlerine şu üç şeyi yapmak için çağrõda bulunuyor:
1. Ekonomik toparlanma için stratejik yaklaşõmõ belirten ve spesifik politika (policy)
önceliklerini sõralayan bir Sanayi Planõ hazõrlamak.
2. Planõn ayrõntõlarõyla uygulanmasõnõ yönetecek ve danõşmanlõk yapacak, sanayi,
hükümet ve üniversite temsilcilerinden oluşan bir Avrupa Kompetitiflik Konseyi
kurmak.
3. Avrupa kompetitifliği yeniden kazandõrmak için uygulanabilir politika kararlarõ ile
planõ tam olarak yürürlüğe koymak
http://www.ozetkitap.com
16

Benzer belgeler

Okumak için lütfen tıklayınız

Okumak için lütfen tıklayınız üretim ve zenginliğin temel taşõ olacak yeni bir insan, bir “sosyal birey” yaratmanõn mümkün olabileceğine inanõyorlardõ. Komünizm, bu yeni insan tipini yaratmayõ beceremediği için başarõsõz oldu. ...

Detaylı