İndir - IT Advisor

Transkript

İndir - IT Advisor
YÖNETİCİNİZİ DEĞİŞTİRMEDEN ÖNCE DÜŞÜNÜN
IT ADVISOR
www.itadvisor.com.tr
KASIM 2014 SAYI 60
ÖZEL HABER
ORACLE OPEN WORLD 2014
Kurumsalda Mobil
Cihazların Önemi
EBOLA’NIN ÇÖZÜMÜ
BÜYÜK VERI OLABILIR MI?
ŞIRKETLER 2015’TE IT
YATIRIMLARINI ARTIRACAK
E-TICARETE BILINÇLI
YAKLAŞIMLAR
KARTVIZITLERINIZ
DÜZENE GIRSIN
EDİTÖ RDEN
IT Advisor Dergisi
5 Yaşında
IT Advisor dergisi, sektördeki gelişmeleri ve haberleri sizlere
sunduğu beşinci yılı da geride bırakıyor
Sayı 60
Kasım 2014
İ.Z. Halkla İlişkiler Danışmanlık ve İletişim
Adına Sahibi
İlkay Zaman
Yayın Direktörü
İlkay Zaman
[email protected]
Yazı İşleri Müdürü
Gökhan Menge
[email protected]
Editörler
Ruşen Göbel
[email protected]
Ekrem Uçman
[email protected]
Görsel Yönetmen
Ersen Akçay
[email protected]
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cüneyt Tepe
[email protected]
Yönetim Adresi
Ağaoğlu My Prestige
Barbaros Mah. Ihlamur Sok. No: 1 Kat: 3 D: 22
Ataşehir / İstanbul
Tel: 0216 478 31 18
Faks: 0216 478 45 02
[email protected]
T
üm dünyada
en hızlı gelişen
ve değişen
sektörlerden
biri olan
IT sektöründeki
yayıncılığının
5. yılını
dolduran IT Advisor ailesi
olarak, beş yıl önce ilk sayımızı
yayınladığımız günden bu yana
sektördeki tüm gelişmeleri
sizler için takip etmenin ve
düzenli olarak yine sizlerle
paylaşmanın verdiği gururu ve
mutluluğu yaşıyoruz.
IT Advisor ailesi olarak son beş
yılda birçok teknolojik gelişmeye
ve gündeme şait olduk. Sektöre
büyük hizmetleri olan dünya
devleriyle, ülkemizde çok
ciddi alımlara imza atan kamu
organlarıyla ortak projeler
gerçekleştirdik. Birçok haberi ve
yeni gelişmeyi sizlerle belki de
ilk elden paylaştık.
İçerik kalitemizi her sayımızda
daha da artırdık. Bolca
haberden sektör röportajlarına,
yazılımdan donanıma,
servislerden başarı hikayelerine,
derinlemesine incelediğimiz
analiz yazılarımızdan
3
kapsamlı makalelerimize
kadar, her zaman daha
fazla bilgiyi masalarınıza
taşımayı hedefledik.
Dünyanın dört bir yanındaki
farklı etkinlikleri sizler için
takip ettik ve sizleri haberdar
ettik. İşten vakit bulamadığınız
zamanlarda sizleri e-posta
bültenlerimizle haberdar
etmeye çalıştık. Kısacası, IT
Advisor ailesi olarak teknolojiye
dair tüm gelişmelerden sizleri
haberdar etmeyi görev edindik.
Bundan sonra da görevlerimizi
ve çizgimizi koruyarak hatta
üstüne koyarak yolumuza
devam edeceğiz.
5. yaşımıza özel yenilenen
tasarımımızla, daha rahat
okunabilirliği ve fark yaratmayı
hedefleyerek dergimizi
beğeninize sunuyoruz.
Tam 5 yıl boyunca bizi yalnız
bırakmayan, hizmetleriyle
Türkiye IT sektörünü ayakta
tutan ve büyüten sektörümüzün
güzide şirketlerine sonsuz
teşekkür ederiz. Birlikte nice
yıllara dileğimizle...
İlkay Zaman
[email protected]
İÇİNDEKİLER
K A PA K KON U S U
Kurumsalda Mobil
Cihazların Önemi Azalıyor
46
36
54
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
62
50
58
54 E-Ticarete Bilinçli
Yaklaşımlar
58 Kartvizitleriniz Düzene
Girsin
62 Geçiş Sürecinde Dikkat
Edilmesi Gerekenler
6 Haber
44 Ebola’nın Çözümü Büyük
Veri Olabilir mi?
48 Oracle Open World 2014
50 Şirketler 2015’te IT
Yatırımlarını Artıracak
4
HABER
ÖLÇSAN K!M Pozitif Cihazını Tanıttı
ÖLÇSAN, inovasyon alanında çalışan Ar-Ge şirketlerini
Singapur’da buluşturan TECHINNOVATION Fuarı’nda,
Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi kapsamında özel
hastanelerde hasta kimliğinin doğrulanması amacıyla
kullanılan, SGK onaylı K!M Pozitif cihazını yeni teknolojilere
yatırım hedefleyen, 20’den fazla ülkeden 2 bine yakın
uluslararası yatırımcıya tanıttı.
23-24 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilen etkinliğe İTÜ Arı
Teknokent aracılığıyla katılan ÖLÇSAN tarafından üretilen
K!M Pozitif cihazı sağlık kuruluşlarına hizmet almaya gelen
vatandaşların parmak damar izlerini
tarayarak hasta kimliğini doğruluyor.
Parmak damar izi analizi
yöntemiyle kimlik doğrulamasını
gerçekleştiren K!M Pozitif, toplam
satın alma maliyetini düşüren
özellikleriyle dikkat çekiyor. Yalnızca
POS cihazı ve sensörlerden oluşan cihaz, türdeşlerine kıyasla
çok daha az enerji tüketiyor ve teknoloji yatırımında önem
teşkil eden sürdürülebilirlik kriterini karşılıyor. ÖLÇSAN,
K!M Pozitif’in iki yıllık garanti süresinin ardından, cihazın
yıllık bakım ve işletmesini de 3 yıllığına 300 avro karşılığında
üstleniyor. Bu sayede cihazın toplam satın alma maliyeti 5
yıllık vadede rakiplerine oranla daha avantajlı oluyor.
K!M pozitif ile yapılan biyometrik doğrulama, merkezdeki
sunucularda değil, biyometrik terminaller üzerinde
yapılıyor. Bu sayede K!M Pozitif ile kimlik doğrulamak
yalnızca yüzde 3’ü kadar süre alıyor.
En yüksek güvenlik kriterleri olan
FIPS 201, FBI PIV IQS, PCI, EMV ve
Common Criteria sertifikalarına
sahip olan K!M Pozitif, poliklinik
onayını, bu alanda bir rekor olan 2
saniyede gerçekleştiriyor.
ADEO Kurumdan
Kuruma Hizmet
Modelini Genişletiyor
Bilişim sektörü üreticileri ile iş ortaklarına yurtiçi ve
yurtdışında bilişim - iletişim teknolojileri alanlarında
danışmanlık, dış kaynak sağlama, verimli kaynak kullanımı
ve eğitim hizmetleri sunan ADEO, kaliteli hizmet yaklaşımı
ve profesyonel IT danışmanları ile dünyadaki Corp-ToCorp çalışma modelini Türkiye’de ilk uygulayan bilişim
danışmanlığı ve eğitim firması olarak öne çıkıyor.
Temel olarak IT Güvenlik Çözümleri, Cloud Danışmanlık
ve Eğitim Hizmetleri alanlarında faaliyet yürüten
ADEO, iş gücünü daha verimli kullanmak ve uzmanlık
alanlarına odaklanmayı amaçlayan BT müşterilerine
gelecek teknolojilerini ulaştırmak adına dinamik ve butik
çalışarak Network, Server, Storage’dan başlayan ve Private
cloud, Public cloud, Hybird cloud’a kadar devam eden bir
yelpazede Eğitim, Güvenlik, Analiz, Planlama, Optimizasyon,
Kurulum/Entegrasyon ve Sorun Giderme hizmetleri sunuyor.
ADEO’nun çalışma modeli ve hizmet yelpazesi,
sektöre ismi ile adım attığı 2008 yılından beri gerek IT
entegratörleri, gerekse üretici firmalar tarafından takdir
gördü ve benimsendi. ADEO sektörde kazandığı güven ve
profesyonel çalışma prensibi sayesinde sadece Türkiye’de
değil, Türkmenistan, Gürcistan, Ukrayna, Rusya, Ortadoğu
ve Afrika bölgesinde de sektörel odaklı çok sayıda projeyi
başarı ile gerçekleştirme fırsatı buldu ve her geçen gün bu
çalışmalara bir yenisi daha ekliyor.
6
• kasım14
Kliksa’nın
Operasyon
Direktörü Tolga
Ertam Oldu
Sabancı Topluluğu’nun
online alışveriş
platformu Kliksa’nın
Operasyon
Direktörlüğü görevine
Tolga Ertam getirildi.
Tolga Ertam,
Kliksa’nın müşteri
operasyonları, müşteri
hizmetleri ve lojistik
alanları dâhilinde; merkezi müşteri operasyonları,
çağrı merkezi, müşteri hizmetleri birimleri ile
depolama ve nakliye hizmetlerini sunan tüm
grup içi ve dışı tedarikçilerin yönetiminden
sorumlu olacak.
1994 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun
olan Ertam, aynı yıl Arçelik’te Montaj Hattı
Mühendisi olarak profesyonel kariyerine
başladı. Ardından DHL’de Operasyon Yöneticisi,
Operasyon Geliştirme Müdürü, Tedarik Zinciri
Projeler Müdürü ve Proje Optimizasyon Müdürü
olarak görev yaptı. 2008-2010 yılları arasında
Best Buy’da Tedarik Zinciri Direktörü olarak
görev alan Ertam, 2011’de HAVI Lojistiğe geçerek
sırasıyla İş Geliştirme Direktörlüğü ve Operasyon
Direktörlüğü görevlerini üstlendi. 2014 yılında
Kliksa İç ve Dış Tic. A.Ş.’ye Operasyon Direktörü
olarak geçen Ertam, evli ve 2 çocuk sahibidir.
HABER
E-Devlet Kullanımı Giderek Artıyor
Userspots, “Devletin Kısayolu” olarak adlandırılan e-devlet
sistemi Turkiye.gov.tr’nin erişim istatistiklerini açıkladı. Şu
an 19 milyon kişinin kullandığı sistemden kadın ve erkekler
birbirlerine çok yakın oranlarda yararlanırken, e-devlet
uygulamalarını en çok kullanan yaş aralığı 46-65 olarak
öne çıkıyor.
Konu ile bilgi veren Userspots Kurucusu ve
Kullanılabilirlik Analisti Mustafa Dalcı, cinsiyete
göre kullanım oranlarının yüzde 54.1 erkek ve yüzde
45.8 kadın olarak şekillendiğini söyledi. Sisteme
en çok giriş yapılan ülkenin yüzde 98.2 ile Türkiye
olduğunu belirten Dalcı sözlerine şöyle devam etti:
“Kullanıcıların giriş yaparak hizmet aldıkları
diğer ülkeler ise ABD, Almanya ve İngiltere olarak
sıralanıyor. Şehir bazında baktığımızda ise yüzde
31,7’lik oranıyla İstanbul’un ilk sırada yer aldığını,
Ankara, İzmir, Antalya ve Adana’nın onu takip
ettiğini görüyoruz.”
Mustafa Dalcı, Turkiye.gov.tr’ye teknik erişim
konularında da bilgi verdi. Platforma erişimde
en çok kullanılan işletim sisteminin yüzde
99’a yaklaşan oranı ile Windows olduğunu
belirten Dalcı, tarayıcıda ise ilk sırayı açık
farkla Chrome’un aldığına dikkat çekti.
Bimsa ISO 22301
Almaya Hak Kazandı
Minecraft’ın geliştirici Mojang’ın, Microsoft’a satış işlemi Bimsa,
dünyaca ünlü belgelendirme firması BSI (British Standards
Institution) tarafından denetlenerek ISO 22301 İş Sürekliliği
Yönetim Sistemi Sertifikası almaya hak kazandı. Bimsa aldığı
bu sertifikayla müşterilerine her koşulda kesintisiz hizmet
güvencesi sağladığını belgeledi.
Bimsa, uluslararası standartlar kuruluşu BSI (British Standarts
Institute) tarafından verilen “ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetim
Sistemi” sertifikası alarak sektöründe bir ilki gerçekleştirdi.
Türkiye’de IT sektöründe BSI tarafından verilen bu belgeye
sahip ilk kuruluş olan Bimsa, ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetim
Sistemi Sertifikası ile potansiyel tehditler ve bu tehditlerin iş
operasyonlarına etkileri karşısında, müşterilerinin çıkarlarını,
itibarını, marka ve değer yaratma faaliyetlerini korumaya yönelik
bir müdahale kapasitesine sahip olduğunu belgeledi.
Kuruldukları günden bu yana müşteri memnuniyeti odaklı
çalışmalar yürüten Bimsa, müşterileri için “en uygun” çözümleri
“en yüksek” kalitede sunmaya devam edecek.
“ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetim Sistemi” Sertifikası bir
kuruluşun sunduğu ürün ve hizmetleri kesintiye uğratacak
deprem, yangın, sel, salgın hastalık, BT sistemlerinin çökmesi
gibi etkisi çok yüksek tüm riskleri yönetmek için hazırlanmış
bir gereklilikler dizisi olarak kabul ediliyor. Sistem, acil
durumlarda öncelikle insan hayatını korumak, iş sürekliliği
kesintisi risklerini minimize etmek, kesinti durumlarında da,
sistemin en kısa sürede tekrar hizmet verebilir hale gelmesini ve
nihayetinde normal koşullara dönebilmesini sağlamak amacıyla
hareket ediyor.
8
• kasım14
World Hosting
Days İstanbul
Ayağı Gerçekleşti
Uluslararası endüstriyi yerel bölgelere getirmek
amacıyla düzenlenen World Hosting Days İstanbul
ayağı Ritz-Carlton Otelinde 23 Ekim’de 250’den
fazla ziyaretçinin katılımıyla gerçekleşti.
Her yıl hosting ve bilişim sektörü firmaları ve
yöneticileri için, hem iş hem tanışma anlamında
verimli toplantılara evsahipliği yapan Dünya
Hosting Günü kapsamında konferans, fuar ve iş
bağlantıları geliştirmeye yönelik sosyal etkinlikler
düzenlendi. Etkinliğin bu yılki Türkiye ayağı,
dünyanın en hızlı gelişen 50 şehrinden biri olan
İstanbul’da gerçekleşti.
daha.net Genel Müdürü Emin Gür Türkiye
hosting sektörüne dair ise şunları söyledi:
“Türkiye, piyasalarının 1980’lerden bu yana
sürekli gösterdiği büyüme ve gelişmenin yanı sıra
gelecek için de önemli potansiyel barındırıyor.
Teknolojiyi seven ve hosting konusunda alacağı
daha çok yol olan bir ülke olarak Türkiye’deki
hosting sektörünün büyüme potansiyelini çok
yüksek görüyorum. Hızla gelişen bir ülke olarak
Türkiye’nin teknolojiye ve hostinge ihtiyacı giderek
artmakta ve bu konudaki market büyüklüğü
genişliyor. World Hosting Days organizatörü WHD.
local’a göre önümüzdeki birkaç yıl içerisinde
ülkemizin IT sektöründe daha da hızlı bir şekilde
büyümesi bekleniyor.”
HABER
Bankalar İçin Dijital Dönüşüm Şart
Wincor Nixdorf adına yürütülen IDC araştırmasının
sonucu, 20 ülkeden 150 sektör uzmanının katılımıyla
İstanbul’da gerçekleştirilen Uluslararası Yönetim
Semineri’nde açıklandı.
Wincor Nixdorf AG’nin küresel bankacılık faaliyetlerinden
sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Jens Bohlen’in sonuçlarını
açıkladığı araştırma, banka şubelerinin birer dağıtım kanalı
olarak bankalar için çok değerli olduğunu, fakat
köklü bir dönüşüm geçirmeleri gerektiğini ortaya
koyuyor. Araştırmaya göre, şube dönüşümüne
yönelik projelerin başarıya ulaşması için gereken
temel faktörler, şube ağı dâhilindeki şube
tiplerinin farklılaşması, iyileştirilmiş bir müşteri
deneyimi yönetimi ve nakit hareketleri ile diğer
standart işlemlerin hızlı ve kolay bir şekilde
tamamlanması olarak sıralanıyor.
Heidloff konuşmasında, aynı zamanda Diebold ve Wincor
Nixdorf tarafından temelleri atılan ve sektör oyuncuları
tarafından olumlu tepkiler alan ATM Güvenlik Derneği’nden
(ATM Security Association) bahsetti. Derneğin hedefi, bu self
servis dağıtım kanalı için güvenlik standartları oluşturmak,
bilinen güvenlik tehditlerine karşı önlemler almak ve
geliştirilen karşı tedbirleri dünya çapında yaygınlaştırmak.
Wincor Nixdorf Türkiye Genel Müdürü Hakan Özçubukçu
tarafından sunumu yapılan iki yazılım projesinin odak
noktası ise müşteri odaklılık oldu. Halkbank ve Wincor
Nixdorf ekipleri, ortak yürütülen yeni projelerinde
ATM’lerdeki arayüzlerin optimizasyonu üzerine çalışıyor.
Yaşı ilerlemiş olan müşterilerinin ekrandaki
yazıları daha kolay okuması için müşteri panelini
genişletmek üzere yola çıkan bir banka, aynı
zamanda Wincor Nixdorf’un ProFlex yazılımını
kullanıyor. Bu yazılım, bankaların self-servis
sistemlerindeki hizmetleri ve hizmet ekranlarını
özelleştirmelerini ve bu sayede ara bağlantı
hizmet operatörlerinden kaynaklanan yükleme
sınırlamasından kurtulmalarını sağlıyor. Tek ATM’ler ile
merkezi bilgisayar arasındaki iletişimi en aza indirgeyen
ProFlex, böylece bankanın ağ maliyetlerini de düşürüyor.
Garanti Bankası da şu anda farklı üreticilerden temin ettiği
4000 farklı ATM’sini bankanın çok kanallı mimarisiyle
entegre etmek için ProFlex yazılımını kullanıyor.
Toplu SMS Gönderimlerine Dikkat
TBMM’de görüşülen Elektronik Ticaretin Düzenlenmesine
ilişkin yasa tasarısı kapsamında izinsiz olarak gönderilen
pazarlama ve tanıtım amaçlı SMS ve e-maillere denetimler
sıkılaştırılıyor. Toplu SMS gönderimlerinde, bu yasa
kapsamında izinsiz pazarlama yapan firma ve şahıslara
büyük cezalar geliyor.
Defne Telekomünikasyon Genel Müdürü Oğuz
Haliloğlu GSM şirketlerinin mevcut düzeni içerisinde,
cezadan kurtulabilmeleri için özel filtreleme yazılımlarını
kullanmaları gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Bu hizmetlerin altyapı sağlayıcıları olan mobil
operatörlerin ve SMS lisansıyla faaliyet gösteren
STH’ların bu cezalara maruz kalmamaları için
altyapılarında iyileştirme çalışmaları yapmaları ve
önlemler almaları gerekmektedir.” dedi.
Haliloğlu, mecliste görülen yasa tasarısı ile ilgili yaptığı
açıklamada şu bilgileri verdi:
“Bu önlemlerin en başında hem bu hizmeti sağlayan
telekom operatörlerinin hem de abonelerin filtreleme
yapabilmelerini sağlayan SMS Filtreleme, veya Kara
Liste/Beyaz Liste gibi uygulamalar ön plana çıkmaktadır.
Bu filtreleme uygulamaları sayesinde operatörler
mesajı gönderen kaynağın (originating number) kendi
iletişim ağları aracılığıyla izinsiz SMS gönderimini
engelleyebilir ya da izin verebilirler (SMS Filtreleme).
Bu filtreleme uygulamaları yurt içi ve yurt dışı kaynaklı
tüm izinsiz SMS gönderimleri için geçerlidir. Filtreleme
uygulamalarındaki ayarları kullanarak aboneler,
istedikleri kaynaklardan gelen mesaj ve telefon çağrısını
alma, istemedikleri kaynaklardan gelen iletişimleri de
engelleme imkanına sahiptirler (Kara Liste/ Beyaz Liste).
Aboneler filtreleme ayarlarına telefonları üzerinden
kullanımı kolay bir ara yüzle veya tanımlanmış bir
Web sitesi üzerinden rahatlıkla ulaşabilir ve istedikleri
filtreleme değişikliklerini kolaylıkla hayata geçirebilirler.”
10
• kasım14
Zeynep Pulat Türkiye’nin İlk Kadın
CCSI’ı Oldu
BT Eğitim’in deneyimli danışman ekibinden beş kişi, zorlu sınav maratonunda ipi başarıyla
göğüsleyerek Türkiye’nin en yeni Cisco eğitmeni oldu. Bu beş yeni eğitmen arasında yer
alan Zeynep Pulat ise Türkiye’nin ilk kadın CCSI’ı, yani ilk kadın Cisco eğitmeni unvanını da
elde etti.
BT Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Kızıları konuyu şu sözlerle değerlendirdi:
”BT Eğitim ailesine iki yıl önce katılan Zeynep Pulat, şirketimizde edindiği deneyim ve
özverili bir çalışmanın sonunda CCSI olmayı başardı. Türk kadının her işin üstesinden
gelebileceğine duyduğumuz inanç, Zeynep’in başarısıyla daha da güçlendi. Zeynep ve diğer
eğitmenlerimizle gurur duyuyoruz. BT Eğitim olarak, kadınların bilişim sektöründe daha
fazla rol alması gerektiğini düşünüyoruz. Kadınların farklı bakış açıları, iş süreçlerindeki
detaycı yaklaşımları, yaratıcı çözüm önerileri ve bulundukları ortama kattıkları nezaket
ve zarafet ile bilişim dünyasına güç kattıklarını görüyoruz. Bu vesile ile Zeynep’i iş yaşamı
boyunca desteklerken, bilişim sektöründeki kadın istihdamını desteklemeyi sürdüreceğiz.”
Datalogic ADC
Türkiye’de
Yeni Atama
Hack-ING İçin
Başvuru Süreci
Başladı
40 yılı aşkın deneyimi, dünya çapında
yaklaşık 120 ülkedeki ofisi, 8 üretim
merkezi ve 1000’den fazla patenti
olan Datalogic ADC Türkiye’deki satış
departmanını genişletiyor.
Endüstriyel otomasyon ve otomatik
veri toplama sektöründen Datalogic
ADC Türkiye, satış yöneticiliği
görevine Kıvanç Rodoslu’yu
atadı. Bilişim Teknolojileri ve
Telekomünikasyon sektörlerinde
otomatik veri toplama ve endüstriyel
otomasyon sistemlerinde 10 yıllık bir
deneyimi olan Rodoslu, yeni görevi
kapsamında Datalogic ADC’nin
Türkiye’deki ürün ve teknolojilerinin
satış faaliyetlerinden sorumlu olacak.
Aynı zamanda yeni satış alanlarının
araştırılmasında ve mevcut
müşteri-iş ortakları ilişkilerinin
geliştirilmesinde de önemli
rol oynayacak.
ING Bank’ın webBox iş birliğiyle düzenlediği, bankacılık
alanında kullanılabilecek yaratıcı yazılım fikirlerinin yarışacağı
bankacılık hackathon’u “Hack-ING” için başvurular başladı.
Yazılım geliştiricilerinin, bireysel veya takım olarak
katılmalarının mümkün olduğu Hack-ING’de, katılımcılar
istedikleri teknolojiyi ve hayal güçlerini kullanarak 45.5 saat
içinde, en iyi dijital bankacılık projesini üretip büyük ödülü
kazanmak için yarışacak.
ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, Hack-ING hakkında
yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“ING Bank olarak, bankacılık lisansına sahip teknoloji şirketi
olma hedefimizle böyle bir etkinliği sahiplenmekten dolayı çok
heyecanlıyız. Yeni nesil bankacılık stratejimiz çerçevesinde,
dijital ve mobil teknolojileri bankacılık süreçlerimize entegre
ederek, müşterilerimize daha kolay ve zahmetsiz bir bankacılık
deneyimi sunmak için çözümler yaratıyoruz. Biz, dijital ve
mobil platformların etkin kullanımı ile zaman ve mekandan
bağımsız bir şekilde finansal çözüme ihtiyaç duydukları her an
müşterilerimizin yanında olan bir Banka olacağız. Bu nedenle,
bankacılık alanında geliştirilecek her türlü teknolojik fikir ve
projenin destekçisiyiz. Hack-ING katılımcılarının üreteceği
projelerin yaratacağı katma değere inanıyoruz.”
Hack-ING’de dereceye girenler 10 bin, 5 bin ve 2.500 liralık
Teknosa çekleri ile ödüllendirilecek.
12
• kasım14
HABER
Mcafee Güvenlik Duvarını Yeniledi
Mcafee, Mcafee Next Generation
Firewall’un en son sürümünün
çıktığını duyurdu. Yeni sürüm,
kilit önem taşıyan bir dizi McAfee
çözüm ve teknolojisiyle kusursuz
bir uyum sağlayarak şirketlere
ve devlet kurumlarına sürekli
genişleyen bir tehdit savunma
ekosistemi sunuyor.
McAfee Next Generation
Firewall, granüler uygulama
kontrolü, izinsiz giriş önleme
sistemi, dâhili sanal özel ağ ve
derin paket incelemesinden
oluşan sağlam bir koruma paketi
temeliyle başlıyor. Bütün bunlar
da, verimli, genişletilebilir ve
yüksek oranda ölçeklendirilebilir
ortak bir tasarımda sunuluyor. Daha sonra ise, en
ileri düzey saldırı yöntemlerini açığa çıkarmak ve
bloke etmek amacıyla, McAfee ağ trafiğini deşifre
eden ve normalleştiren, güçlü
kaçak önleyici teknolojileri
pakete ekliyor.
Intel Security bünyesinde
yer alan McAfee’de ağ güvenliği
genel müdürü olarak görev
yapan Pat Calhoun konuyu şu
şekilde değerlendirdi:
“Bu yılın ilk döneminde
McAfee, entegre teknolojilerin
güçlü bir kombinasyonu ile
ağ güvenliğini güçlendirme
konusunda oyunun kurallarını
değiştiren yaklaşımımızı ana
hatlarıyla ortaya koymuştu. Yeni
sürüm, bu stratejinin hayata
geçirilmesinde bir başka önemli
kilometre taşı olmakla birlikte,
müşterilerimizi de saldırganları daha da kolay ve kesin
bir biçimde alt etmek için ihtiyaç duydukları araçları
temin ederek daha da güçlendirmektedir.”
Wacom Intuos Creative Stylus 2 ile
Çizim Yapmak Daha Kolay
Yeni Wacom Intuos Creative Stylus 2 mobil yaratıcılığı
geliştiriyor. Kullanıcılar bu sayede iPad üzerinden
sorunlarla karşılaşmadan, çizim yapıp, eskiz
hazırlayabilecekler.
Selefinin başarısı üzerine inşa edilen Wacom’un
yeni Intuos Creative Stylus
2’si, iPad’de yapılacak
çizim, resim ve eskiz
çalışmalarına yönelik
arttırılmış görünürlük ve
ince ayrıntılar için ince
sert bir uçla oluşturuldu.
Yaratıcı profesyoneller
için birinci sınıf bir mobil
çözüm olan bu ürün,
şimdi aynı zamanda
USB ile şarj seçeneği,
çeşitli tutma biçimlerini
desteklemek için kloş
bir ön kısım ve kullanım
kolaylığı için yan düğme
de sunuyor. Kaliteli
tasarım ve özelliklerin
bu kombinasyonu,
sanatçılara ve
tasarımcılara her zaman ve her yerde çalışabilmeleri
için verimli bir araç sunuyor.
Intuos serisindeki tüm ürünlerde olduğu gibi,
Intuos Creative Stylus 2 de güzel bir tasarıma
sahip; fırçalanmış alüminyum ve yumuşak dokulu
silikon tutucu kullanılarak
üretildi. Siyah ve gri renklerde
mevcut bu tasarım aracı
aynı zamanda, saatler sonra
bile özellikle konforlu bir
kullanım imkânı sunan
ergonomik bir şekle de sahip.
Ayrıca, kalemin gövdesinde
yer alan, erişimi kolay
noktalara yerleştirilmiş
iki kısa yol tuşu sayesinde
sanatçılar zamandan
tasarruf edebiliyor.
iPad 3, iPad 4, mini ve Air
için tasarlanan Intuos Creative
Stylus 2; Wacom Bamboo
Paper, iPad için SketchBook
Pro, ArtRage, ProCreate ve daha
fazlası da dâhil ilk beş yaratıcı
uygulama ile uyumlu çalışıyor.
kasım14 •
13
HABER
Çağrı Merkezleri Devletten
Destek Göremiyor
Çağrı Merkezleri Derneği’nin IMI Conferences
işbirliğiyle gerçekleştirdiği, Türkiye çağrı merkezi
sektörü hakkında yapılmış en güncel ve kapsamlı
araştırma olma özelliğini taşıyan çalışmanın sonuçları
30 Eylül Salı günü düzenlenen toplantıda basın
mensuplarıyla paylaşıldı.
Hızla büyüyen çağrı merkezi sektörünün 2014 yılında
elde ettiği gelişimi, geçtiğimiz yıllar ile kıyaslaması,
kullanıcı istatistikleri ve gelecekteki vizyonunun
paylaşıldığı toplantıya ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı
Metin Tarakçı, ÇMD
Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcıları
Hakan Çelik, Gürcan
Aladinli ve Mehmet
Akgün katıldı.
Toplantının açılış
konuşmasını yapan
ve güncel pazar
verilerini paylaşan
ÇMD Yönetim Kurulu
Başkanı Metin
Tarakçı, sektörün
büyüme trendinin
devam ettiğini
ve 2014 yılındaki
pazar büyklüğünün
1,6 milyar dolara ulaştığını belirtti. Çağrı merkezi
sektörünün istihdam yaratma ve bölgesel kalkınmaya
destek konusunda en stratejik ve önemli sektörlerden
biri olduğunu vurgulayan Tarakçı, sektörde sağlanan
istihdamın 80 bin kişiye ulaştığını belirterek
şöyle konuştu:
“Çağrı Merkezleri Derneği olarak yaptığımız
araştırmalar ile hızla büyüyen sektörümüzün nabzını
tutmayı, sektörün bilgi merkezi olarak tüm paydaşlara ışık
tutmayı ve kamuyunu doğru ve güncel bilgiler aktarmayı
hedefliyoruz. Geçtiğimiz
yıl olduğu gibi bu yıl
da IMI Conferences
işbirliğiyle yaptığımız
bu araştırma, Türkiye
çağrı merkezi pazarının
mevcut durumunu
tüm gelişimi ile ortaya
koyan ve gelecek
ile ilgili öngörüleri
gösteren en güncel ve
kapsamlı tek araştırma
olma özelliğini taşıyor.
Araştırma sonuçlarının
sektörümüzün
gelişimine değer
katacağına inanıyoruz.”
BAT İş Analitikleri Metric’e Emanet
British American Tobacco, çoklu ülke, çok dilli raporlama ve
iş analitikleri altyapısını Metric danışmanlığında oluşturdu.
Proje sayesinde, tek bir veri ambarı ve tek bir mantıksal
ara katman kullanılarak, birden fazla dilde, birçok ülkeye
hizmet verebilen bir raporlama altyapısı kuruldu.
Projede kullanılan SAP Business Objects Çözümleri
daha verimli planlar ve analizler yapılabilmesini sağladı.
Tek bir rapor yapılarak farklı ülkelerdeki ihtiyaçlar
14
• kasım14
giderilirken, her kullanıcının raporları kendi dilinde analiz
edebilmesine imkan tanındı. Bunun yanı sıra, tek bir
platform ve altyapı yönetim çalışmaları yapılarak yönetim
ve destek maliyetleri azaltıldı.
Metric Yönetici Danışmanı Abdullah Çekin;
projenin ana hedeflerini farklı ülkelere ait raporlama
taleplerinin tek bir ortamdan sağlanabilmesi, aynı
ülkede çalışan ve farklı uyruklara sahip kullanıcıların
aynı rapor üzerinde ilgili ülkenin verisini farklı
dillerde analiz edebilmesi, hem rapor datalarının
hem de metadataların farklı dillerde sunulabilmesi
olarak özetledi.
8 farklı ülkeye hizmet veren BAT EEMEA Pazarlama
Çözüm Merkez Müdürü Güran Fazla, Metric hakkında
şunları söyledi:
“İş zekası projelerindeki yıllara dayanan
deneyimlerinden dolayı bu ve diğer projelerimizde
Metric ile çalıştık. Bunda Metric’in, çok uluslu projelerde
ve özellikle iş analitiklerinde hem yönlendirici hem
de tecrübeli olması, daha önce beraber yapmış
olduğumuz başarılı projelerin bulunması ve aynı ekip
olma sinerjisinin yakalanmasının çok büyük önemi
bulunmaktadır. Metric, kısa bir sürede üstün bir çalışma
ile tüm taleplerimizi yerine getirmeyi başardı.”
Alldesign 2015 İçin Geri Sayım Başladı
İstanbul, tasarım ve teknoloji dünyasının dâhilerini
ağırlayacağı üç günlük bir buluşmaya hazırlanıyor.
“alldesign Yaratıcı Endüstriler ve Gelişen Teknolojiler
Fuarı & Uluslararası Tasarım Konferansları”, 2015
yılında Lütfi Kırdar Kongre ve Fuar Merkezi’ne taşınıyor.
Yıllardır yoğun ilgiyle takip edilen alldesign, büyüyerek
taşındığı yeni mekânında 19-21 Şubat 2015 tarihleri
arasında gerçekleşecek.
Tasarımı farklı bir bakış açısıyla ele alan alldesign’a
2015’te “yaratıcı endüstrilerin” yanı sıra gelişen
teknolojilerle ilgili yerli ve yabancı teknoloji
gurularının da konuşma yapacağı “gelişen
teknolojiler” bölümü ekleniyor. Fuar alanında
nanoteknoloji, bilgi telekomünikasyon, robotik
Citrix Ürünlerinin
Türkiye’deki
Dağıtımını
Avnet Yapacak
Uluslararası katma değerli teknoloji distribütörü Avnet
Technology , Türkiye pazarında bir işbirliğine daha
imza attı. Citrix ile geleneksel dağıtıcılık ve bulut bilişim
alanında sözleşme imzalayarak Citrix markasını ürün
portföyüne katan şirket, bu anlaşmayla birlikte , Citrix’in
pazardaki en güçlü ve yaygın dağıtıcısı oldu.
Dünyada seksenden fazla ülkede faaliyet göstermekte
olan Avnet bu anlaşmaya beraber, Citrix’i bünyesine
katarak Türkiye’de gerek kendi pazar payını gerekse
Citrix’in rekabet içinde olduğu alanlarda Citrix’in pazar
payını büyütmeyi hedefliyor. Citrix
Satış Yöneticisi Onur Demirel konuyu
şu şekilde değerlendirdi:
“Katma değerli dağıtıcılığı ve kanal
geliştirmeyi ilke olarak benimsemiş
olan Avnet, sahip olduğu tecrübeleri
Citrix pazarında da başarılı bir şekilde uygulayacaktır. Gerek
satış ve pazarlama gerekse teknik destek konusunda tüm iş
ortaklarımıza tam donanımlı olarak destek olmaya hazırız.”
Citrix; bünyesinde bulunan sunucu ve masa üstü
sanallaştırma ürünleri ailesi olan XEN, ağ dengeleme ve
güvenliği çözümleri sunan NETSCALER, ağ hızlandırıcı
ve ön bellekleme çözümü sunan CLOUD BRIDGE, mobil
cihazlara yönelik yönetim ve güvenlik çözümleri sunan
XEN MOBILE, kurumsal dosya paylaşımı çözümleri
sunan SHAREFILE, çevrim içi konferans, toplantı ve
eğitim çözümleri sunan GOTOMEETING ailesi gibi birçok
kurumsal ürünü dünya pazarına sunuyor. Ayrıca Citrix çok
hızlı gelişen bir eğilim olan masa üstü bulut platformu DaaS (Desktop as a service) alanında da dünya liderleri
arasında bulunuyor.
16
• kasım14
ve yapay zekâ teknolojileri başta olmak üzere ileri teknoloji
firmaları ve teknolojiyi tasarımlarında kullanan yaratıcı
sektörler de yer alacak. Gelişen teknolojiler ile birlikte
hayatımızın her alanına yön veren yaratıcı endüstrilere dair
konuşmacılar da sunumlarıyla izleyicilere ilham verecekler.
Dünya çapında tanınmış isimler, tasarım ve inovasyona
bakış açılarını ve dünyaca ödüllü çalışmalarını izleyicilerle
alldesign 2015’de paylaşacak. İkiz kuleler olarak bilinen
Dünya Ticaret Merkezi (WTC Ground Zero) bölgesinin
yeniden projelendirilmesinin baş mimarı olmaya hak
kazanan, dünyanın önde gelen mimarlarından Daniel
Libeskind ve İspanya başta olmak üzere Avrupa’nın
müzeografi alanında referansı sayılan müze mimarı
Boris Micka sergileme tasarımı üzerine konuşacak.
Çağrı Merkezleri
Y Kuşağı ile Değişiyor
Çağrı merkezi sektörünü bir araya getiren
organizasyonda Asseco SEE, ses otomasyon sistemleri
alanında sunduğu çözümleri ve yeni teknolojileri
katılımcılarla buluşturdu.
Müşterilerinin iş süreçlerine uygun, uçtan uca özel
çözümler geliştirdiklerini belirten Asseco SEE Teknik
Koordinatörü Cem Atik şunları söyledi:
“Çağrı merkezi teknolojileri önemli bir gelişim
ivmesi yakaladı. Asseco SEE olarak, müşterilerimizin
ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirebiliyoruz.
Esnek, ölçümlenebilir, iş sürekliliğini ön planda
tutan, maliyetleri en aza indirip, verimliliği artıran
çözümlerimiz, yoğun rekabet ortamında bizi ve
müşterilerimizi farklı kılıyor.”
Yeni nesil çağrı merkezi teknolojileri sayesinde, çağrı
merkezlerinin kurumların tüm operasyon süreçleri ile
entegre edilebildiğini vurgulayan Atik, sektörün son
derece hızlı bir gelişim gösterdiğine dikkat çekti:
“Tümleşik iletişim kanallarının sunulduğu yelpazede
görüntülü görüşme, chat, e-mail, sosyal medya, mobil
uygulamalar, konuşma tanıma teknolojileri daha sık
kullanılmaya başlandı. Yeni teknoloji uygulamaları
sayesinde, çağrı merkezleri, artık kurumların diğer
operasyon süreçleri ile entegre, uçtan uca çözüm
otomasyonlarına dönüştürülebiliyor.”
SSL Kodlaması Poddle Açığı Verdi
Özellikle internetten alışveriş ve kullanıcı bilgileri ile
bağlanılan sitelerde şifrelenmiş güvenli veri iletişimi
sağlayan SSL kodlaması üzerinde yeni bir bir güvenlik açığı
ortaya çıktı.
Yaklaşık 15 senedir kullanılan SSL şifrelemesi web sitesine
bağlanan kullanıcılar ile web sitesi arasındaki trafiği
şifreliyor. Son dönemde ise siteler genellikle yeni bir sürüm
olan TLS şifrelemesini kullanıyorlar. “POODLE” adı verilen
bu güvenlik açığında ise eğer iki taraftan bir
tanesi yeni sürüm olan TLS’yi desteklemezse
ortaya çıkıyor. İki nokta arasındaki trafik eski
sürüm olan SSL 3.0 üzerinden şifreleniyor.
Bu sayede kötü niyetli kişiler güvenlik açığı
bulunan eski sürüm üzerinden iki nokta
arasındaki bağlantıyı izleyebiliyorlar.
Gelecek Giyilebilir
Teknolojilerde
Tüm Telekomünikasyon İş Adamları Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı Dr. Dilek Ataman Bağdatlıoğlu Bilişim
Zirvesi kapsamındaki konuşmasında, ICT sektöründe
yazılım ve donanım alanında inovasyon ve teknolojik
tasarım konularına değindi. Gelecekte tüketici elektroniği
alanını şekillendirecek olan gelişmeler konusunda
öngörülerini ifade eden Dr. Dilek Ataman Bağdatlıoğlu
özellikle giyilebilen cihazlar ve sanal paralar konusunda
şimdiden önemli adımların atıldığını söyledi.
Aktivite ve uyku monitörleri, sağlık ve fitness cihazları,
internet bağlantılı gözlükler gibi çok sayıda kullanım
alanına sahip olan giyilebilir teknolojiler konusuna
tüketicilerin büyük ilgi gösterdiğini ifade ederek
bu teknolojilerin sunduğu yeniliklere de değinen
Ataman Bağdatlıoğlu
konuşmasına şu şekilde
devam etti:
“Aktivite cihazları, kalp
atışlarınızı, yürüdüğünüz
koştuğunuz,
yüzdüğünüz mesafeyi
ve yaktığınız kaloriyi
ölçüyor. Uykunuzu
izliyor. Saat olarak kullanılıyor. Internet bağlantılı
gözlükler, internette dolaşım sağlıyor, fotoğraf çekiyor ve
gelen uyarıları iletiyor. Artık hemen hemen her tüketici bir
dijital tüketici olarak tanımlanıyor ve yaratılan her ürünün
de bunu dikkate alması gerekiyor.”
Dijital sağlık piyasası ile ilgili hazırlanan piyasa
raporlarında piyasa hacminin 3 yıl içinde iki katına
çıkacağının öngörüldüğünü bildiren Ataman Bağdatlıoğlu
Accenture’ın hazırladığı ABD piyasası ile ilgili raporda
ise, ABD dijital sağlık piyasası büyüklüğünün 3,5 milyar
dolardan 2017 sonunda 6,5 milyar dolara çıkması
beklendiğini belirtti. Mobil giyilebilir teknolojilerin toplam
hacminin ise 2014 sonunda 1,5 milyar dolara ulaşmasının
beklendiğini ifade etti.
18
• kasım14
Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü
Yakup Börekcioğlu PODDLE güvenlik açığı hakkında
şunları söyledi:
”Bu saldırıyı gerçekleştirmek ShellShock ve Heatbleed
güvenlik açıkları kadar kolay değil. Fakat bu sorunun
temeli güvenlik protokolündeki bir tasarım hatasına
dayanıyor. Sorunu engellemek için en kesin çözüm SSL 3.0
protokolünü devre dışı bırakmak” şeklinde konuştu.
Trend Micro’nun tavsiyelerine göre SSL 3.0
protokolünü devre dışı bırakan kullanıcılar
bu güvenlik açığından korunarak internet
trafiklerini gizli tutabiliyorlar. Web sitesi
yöneticileri de aynı şekilde SSL 3.0 protokolünü
devre dışı bırakarak kendi veri akışlarının
izlenmesini engelleyebilirler.
IBM ve Microsoft
Azure Bulutta
Birleşiyor
C
M
Y
CM
MY
IBM ve Microsoft
Azure, bulutta
kurumsal yazılımları
sağlamak üzere
birlikte çalışmaya
başladıklarını duyurdu.
IBM ve Microsoft;
WebSphere Application
Server, WebSphere MQ ve DB2 veritabanı yazılımı da
dâhil olmak üzere IBM’in kurumsal alanda başarısı
kanıtlanmış ara katman yazılımları portföyündeki
önemli ürünleri, geliştirme, üretim, devreye alma
aşamasında Microsoft Azure Virtual Machines hizmeti
kapsamında kullanılabilir hale getirmeyi hedefliyor.
IBM Yazılım ve Bulut Çözümleri Grubu Kıdemli
Başkan Yardımcısı Robert LeBlanc Microsoft ile yapılan
işbirliğiyle ilgili olarak şunları söylüyor
“Bu adımla birlikte hibrit bulut ortamında
inovasyonu teşvik etmek için yeni fırsatlar yaratıyoruz.
Bu anlaşma, IBM’in kurumlara açık bulut teknolojisi
sağlama stratejisini bir adım ileri taşıyor. Müşteriler
artık IBM’in önde gelen ara katman yazılımlarına daha
önce benzeri görülmemiş biçimde erişim kazanacak
ve bulut ortamlarını devreye almak için kullandıkları
araçlar konusunda daha fazla seçme şansına
sahip olacak.”
Şirketler, müşterilerin kendi yazılım lisanslarını
IBM ve Microsoft bulut ortamlarına getirmelerini
sağlayarak ek maliyetlerden kurtulma fırsatı kazanacak.
Microsoft WebSphere Liberty, MQ ve DB2 gibi IBM ara
katman yazılımı lisanslarını da Azure müşterilerine
“kullandığın kadar öde” anlayışına dayalı bir
fiyatlandırma yöntemiyle sunacak.
CY
CMY
K
Amacımız, “Satış Sonrası
Hizmetler” Alanını Geliştirmek
R Ö P O R TA J
Ekrem Uçman
[email protected]
Kliksa Web Yazılım Grup
Müdürü Erdem İlhan’la
Kliksa’nın yeni yapılanma,
müşteri ilişkileri ve
güvenlik konularını da
kapsayan birçok konuda
sohhbet ettik
Kliksa’nın ortaya çıkışı ve
kuruluş hikâyesinden söz
edebilir misiniz?
Kliksa, 2012 yılının Mart ayında
kuruldu. Sabancı Topluluğu’nun
perakendedeki gücünü e-ticaret
sektörüne taşıyarak, sektörün
en önemli oyuncuları arasında
yer alma hedefiyle yola çıktık.
Hedefimize doğru ilerlemek
adına teknik altyapımızı kurduk,
tedarikçi ağımızı geliştirdik,
lojistik sistemimizi güçlendirdik
ve bizim için çok önemli olan
yetkin insan kaynaklarımıza çok
ciddi yatırım yaptık.
İlk tam yılımız olan
2013’e çok hızlı başladık ve
birçok olağanüstü sıçrama
gerçekleştirdik. 2014 yılının Mart
ayında ise sitemiz, yeni haliyle
tüketiciyle buluştu ve yeni
yüzümüzü Kliksa’nın karakterine
uygun olarak tasarladık.
Kliksa’nın Teknosa
ile ilişkisinden söz
edebilir misiniz?
Sabancı Topluluğu’nun en
genç üyesi olan kliksa.com,
Teknosa’nın bir iştiraki olarak
faaliyetlerine başladı. Ancak
ifade ettiğimiz üzere, Sabancı
Topluluğu’nun perakendedeki
gücünü e-ticaret sektörüne
Kliksa ile taşıdık ve bağımsız bir
20
• kasım14
RÖ PO RTAJ
yapılanmayla tüketicilerimize
hizmet sunuyoruz. Şu an
itibariyle satın alma ve lojistik
anlamında Teknosa’nın gücünü
arkamızda hissediyoruz.
Kurulduğu günden bu yana
Kliksa, koyduğu hedeflerin ne
kadarına ulaşabildi?
Kuruluş sürecimizin ardından,
2013 yılında insan kaynaklarına
yatırımlarımızı büyük bir ivmeyle
artırarak, çalışan sayımızı 3
katına çıkardık. Müşterilerimizle
daha iyi iletişim kurabilmek
için, 2013 yılı Kasım ayında 7/24
hizmet veren çağrı merkezimizi
açtık. Satış sonrası hizmetlere
verdiğimiz önemle, e-ticarette
ilk “Hemen Gelsin” diyen biz
olduk. Müşterilerimize aynı
gün teslimat ve hızlı teslimat
seçeneklerini sunmaya başladık.
Tüketici odaklı yaklaşımımız
sayesinde yaptığımız hamleler,
2013’ü, Kliksa için olağanüstü
bir performans yılı haline getirdi.
Sonuç olarak; 2013’ü bir önceki
yıla göre %500 büyümeyle
tamamlayarak, Türkiye’de B2C
segmentinde çoklu kategoride
“en hızlı büyüyen online alışveriş
şirketi” olduk. Gerçekten çok
gururlu ve mutluyuz. Devam
ettiğimiz yatırımlarla ve teknolojik
üstünlüğümüzle, mevcut tüm
oranları optimum seviyelere
getirmek için çalışmalarımız
devam ediyor. Kliksa’nın
yüzünü; logomuzdan kurumsal
kimliğimizin tüm tasarımına
kadar, baştan aşağıya yeniledik.
2014’ün ilk yarısında, geçen
yılın aynı aylarına göre %200
büyüdük. Ayrıca 2014 yılı ve
sonraki dönemlerde, e-ticaret
sektöründe en çok rağbet gören
ve bizim de güçlü olduğumuz
elektronik ve beyaz eşya
kategorilerinin dışında da
büyümeyi hedefledik. Büyümeyi
hedeflediğimiz öncelikli
alanlar; “Anne & bebek”, “Spor
& outdoor”, “Ev düzeni” ve “Oto
Aksesuarları” oldu.
Kliksa platformu, müşterilerden
gelen geri dönüşleri ne kadar
dikkate alıyor?
Kliksa olarak, markamızın özü
olan “memnuniyete adanmışlık”
ilkesiyle müşterilerimizi dinliyor,
anlıyor ve onlara özel çözümler
üretiyoruz. Kliksa, müşterileri
nezdinde memnuniyet oranı
oldukça yüksek bir marka.
Müşteri memnuniyet oranımız
%85. Elbetteki hedefimiz,
daha da kusursuz hizmet
vererek bunu en üst seviyelere
çıkarmak. E-ticaretin ve
perakendenin doğasında
olan belirli problemler zaman
zaman yaşansa da Kliksa olarak
amacımız, tüketicilerin en çok
problem yaşadığı “satış sonrası
hizmetler” alanını geliştirmek.
Kliksa olarak pazardaki
oyunculardan en büyük farkımız
bu. Müşterimizi dinliyor, anlıyor
ve kendilerine özel, hızlı, etkin
çözümler üretiyoruz. Örneğin;
müşterilerimizin yaşadığı
teknik sorunlara anında çözüm
sunmak ve teknoloji desteği
vermek amacıyla Türkiye’de ilk
özelliği taşıyan “Yerinde Servis”
hizmetini başlattık. “Yerinde
Servis” hizmeti sayesinde,
elektronik ve beyaz eşya
kategorilerindeki ürünlerin arıza
nedeniyle yaşanan sorunlarını,
Türkiye’nin neresinde olursa
olsun hızlı bir şekilde çözüme
kavuşturuyoruz. Ürünlerinde
teknik sorun yaşadığını bildiren
müşterilerimizle 2 saat içerisinde
temas kurulmasını sağlıyor
ve yetkili servisin 24 saat
içerisinde ilgili adrese ulaşmasını
organize ediyoruz.
Şirket olarak hangi sosyal
medya platformlarını
tercih ediyorsunuz?
Sosyal medyanın gücü
yadsınamaz. Biz de hedef
kitlemize ulaşmak amacıyla
birçok kanalı aktif olarak
kullanıyoruz. Facebook,
Twitter, Instagram, YouTube
ve Google+ kanallarında etkin
çalışmalar sürdürüyoruz.
Hedef kitlemizle birebir temas
kurabildiğimiz alanlar bunlar.
Biz sosyal medyayı sadece hedef
kitlemize ulaşmak için değil,
aynı zamanda müşterilerimizi
dinlemek ve anlamak için de
kullanıyoruz. Onlardan
gelen talepleri de muhakkak
değerlendiriyoruz. Önemli olan
bu kanallarda müşterilerimizle
etkileşim kurabilmek.
Sosyal medya için ekstra bir
yatırım planlarınız var mı?
Hedef kitlelerimize ulaşacağımız
tüm iletişim kanallarına ciddi
yatırımlar yapıyoruz. Sosyal
medya da yatırım yaptığımız
alanlardan biri durumunda…
Yeni yüzümüzle birlikte,
değerlerimiz; neşe, sadelik,
iyimserlik ve inovasyon…
Bu değerleri müşterilerimize
sosyal medya alanında da
yansıtarak, onlarla uzun süreli
bir bağ yaratmak istiyoruz.
Bu bağlamda, Facebook ve
Twitter’da çok keyifli yarışmalar,
anketler düzenliyoruz.
İnsanların e-ticarete
güvenlik sebebiyle çok sıcak
bakmadığını düşünürsek,
Kliksa olarak bu güveni
sağlamak adına ne tarz
çözümleri tercih ediyorsunuz?
Güvenlik, e-ticaret için oldukça
önemli bir konu. Uygulama,
network, sistem altyapısı
seviyesinde doğru pratiklerin
oluşturulması gerekiyor. Sistem
altyapısında önemli bileşenler
olarak Firewall, IPS, IDS
sistemleri temel yapılanmayı
oluştururken, uygulama
seviyesinde ise doğru yazılım
pratiklerinin uygulanması önem
taşıyor. Güvenli veri iletişimi
noktasında, özellikle ödeme
adımlarında SSL üzerinden
iletişimin sağlanması önemli
bir pratik.
Son yıllarda artan fraud
vakaları e-ticaret sektörü için
kritik konulardan. Bu alanda
da hem kendi sistemlerimizde
yaptığımız düzenlemeler
hem de çalıştığımız iş
ortaklarından aldığımız güç ile
çözümler üretiyoruz.
Site üzerinde kullanılan bilen
mobil ödeme sistemleri neler?
Son dönemde yükselen bir
güvenlik trendi olan biyometrik
sistemlere Kliksa üzerinde yer
vermeyi düşünüyor musunuz?
Şu anda cüzdan tipi ödeme
sistemlerinden PayPal ve BKM
Express’i müşterilerimize
sunuyoruz. Önümüzdeki
dönemde oluşturmakta
olduğumuz yeni teknoloji
altyapımız ile birlikte mobil
ödeme sistemlerine daha
çok yatırım yapacağız.
Geçtiğimiz yaz müşterilerimize
sunduğumuz mobil
uygulamalarımıza 2015 yılında
daha da odaklanarak mobil
alışverişleri daha pürüzsüz hale
getiren ödeme sistemlerini de
dâhil etmeyi planlıyoruz.
kasım14 •
21
HABER
E-Ticaretin Nabzı Conversion
Summit’te Atacak
HAKsystems ve Webrazzi şirketi tarafından düzenlenecek
olan Conversion Summit 2014, e-ticaret sektörünün
profesyonellerini yeni iş bağlantıları kurmak üzere Swissotel
The Bosphorus İstanbul’da buluşturuyor.
E-ticaret sektörünün bugününe ve geleceğine Avrupa’nın
30 lider konuşmacısı site içi dönüşümü yüzde 3 – 15 varan
artışlar sağlayacak araçlar Conversion Summit 2014’ün odak
noktası olacak. Çeşitli panel, konferans, workshop ve speed
meeting’lere ev sahipliği yapacak etkinlik; yatırımcılar,
teknoloji uzmanları, dijital pazarlama temsilcileri ve sektör
profesyonellerini hedefliyor.
HAKsystems Şirket Kurucusu Erol Yöndem
konuyu şu şekilde değerlendirdi: “Türkiye’de
e-ticaret alanında büyük bir potansiyel söz konusu
ama bu potansiyeli destekleyecek yazılım bilgisi
yeterli değil. Bu zirvede e-ticaret alanında aktif olan
Lenovo PC
Pazarındaki
Liderliğini
Sürdürüyor
Geçtiğimiz çeyreği PC pazarında lider olarak bitiren Lenovo,
açıkladığı üçüncü çeyrek ön sonuçlarına göre zirvedeki
yerini korumayı başardı. Şirket, PC pazarındaki olumlu
havanın da etkisiyle pazar payını yüzde 20’ye çıkardı.
Açıklanan sonuçla birlikte üst
üste 6 çeyrek boyunca liderlik
koltuğunu korumayı başaran
Lenovo, bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 11.2
oranında büyüme elde ederek,
PC pazarındaki payını yüzde 20
seviyesine çekmeyi başardı. Konuyu değerlendiren Lenovo
CEO’su Yang Yuanqing, küresel PC pazarındaki paylarını
yüzde 20 seviyesine çekmekten ötürü oldukça mutlu
olduklarını belirtirken, bu noktaya beklediklerinden daha
hızlı ulaştıklarını ifade etti. Bu yükselişte, son dönemde
PC pazarında yaşanan toparlanmanın yanı sıra, şirket
politikalarından taviz vermemelerinin de payının büyük
olduğunun altını çizdi.
Türkiye PC pazarında da benzer bir büyüme ivmesi
yakalayan Lenovo, yıldan yıla yüzde 182 oranında büyüme
ile yüzde 21.7 gibi önemli bir Pazar payının sahibi oldu. Son
dönemde tablet satışlarının düşmesinde büyük rol oynayan
dizüstü bilgisayar satışları ise Lenovo’nun yükselişindeki
en önemli etmen olarak dikkat çekiyor. Bu alanda yıldan
yıla yüzde 205 oranında büyüme yakalayan şirket, dizüstü
bilgisayar segmentinde yüzde 26.3 pazar payı ile zirvedeki
yerini pekiştirmiş oldu.
22
• kasım14
şirketlere ulaşıp, onların site içi dönüşümlerini ve cirolarını
artıracak donanım ve altyapıyı tanıtmayı hedefliyoruz.
Etkinliğe katılacak olan konuşmacılarımız Avrupa’da e-ticaret
alanında trendleri belirleyen profesyonellerdir.”
Sektörün nabzını tutacak zirvenin konferans konuları ise
Multi & Omnichannel Commerce, Data Driven & Big Data,
RoPo Stratejileri, “dönüşüm oranı araç kullanmadan nasıl
sağlanır”, Lead Generation, Landing Page Optimizasyonu,
Mobile Couponing, App için Marketing Automations ve
Online2Offline ölçümü olacak.
E-ticaret sektöründe rekabete ayak uydurmanın yolları
10 ayrı uzman tarafından workshop’larda
ele alınacak. Organizatörler tarafından
gerçekleştirilecek olan Speed Meeting’ler,
sektörde iş bağlantıları kurmak isteyenlere etkili
bir platform sağlayacak.
MasterCard
ve Etohum
İşbirliğine Gitti
C
M
Y
CM
MY
CY
MasterCard ve Etohum’un finansal teknolojiler
alanında yaptığı işbirliği ile finansal teknolojiler
konusunda çalışan girişimlere önemli
fırsatlar sunulacak.
Girişimin hedefi, iş modeli, şirket olup
olmama, yatırım potansiyeli gibi kriterlere göre
değerlendirilerek seçilecek girişimlere, ilk etapta
sunum yapma ve yatırımcıların beklentileri
üzerine üç aylık bir eğitim verilecek. Ardından
Etohum Yatırımcı Kulübü’ne sunum yapacak olan
girişimciler, şirketlerine
yatırım alabilmek için
melek yatırımcılarla daha
detaylı görüşme fırsatı yakalayabilecekler. Seçilen
girişimler aynı zamanda MasterCard’ın ticaretin
geleceğini değiştirecek inovatif girişimlere destek
veren, İrlanda’daki StartPath.com adlı inkübasyon
programı için değerlendirilme hakkı elde edecek.
MasterCard Güneydoğu Avrupa Genel Müdürü
Mete Güney işbirliğinin MasterCard için anlamını
şöyle ifade ediyor:
“MasterCard olarak yeni kurulan girişimci
şirketleri destekleyerek inovatif ticaret çözümleri
geliştirmek üzere birçok lokal ve global program
hayata geçirdik. Yeni global inkübasyon
programımızda girişimcilerle yakın çalışma ve
e-ticaret çözümlerinde yeni nesil teknolojilere imza
atma fırsatı bizi heyecanlandırıyor. Etohum ile
birlikte Türkiye’de de girişimci firmalarla inovasyon
için kollarımızı sıvadık. MasterCard’ın ödeme
teknolojilerindeki global deneyimiyle Türkiye’deki
girişimcilere ilham vermek istiyoruz.”
CMY
K
Bir Servis Sağlayıcının
Güvenliğini Üstlenmek
Çok Önemli Bir İş
R Ö P O R TA J
Ekrem Uçman
[email protected]
24
• kasım14
RÖ PO RTAJ
Amazon Web Service ile Trend Micro arasındaki anlaşmayı
değerlendirebilir misiniz?
Yakup Börekçioğlu: Amazon Web Service dünyadaki en
önemli servis sağlayıcılardan birisi. Amazon Web Service’in
müşterilerine sağladığı hizmetlerin güvenliği, yapılan
anlaşma kapsamında Trend Micro tarafından sağlanacak.
Bu ortaklık kapsamında iki güç birleşeceği gibi, Amazon
Web Service’in Türkiye’deki müşterilerine de Trend Micro
güvencesi sağlanacak.
Murat Yanar: Türkiye’de her ölçekteki isletmeler arasında
gördüğümüz büyüme bizi gerçekten mutlu ediyor. Bundan
sekiz sene önce Amazon Web Services (AWS) bulut bilişim
teknolojilerini hizmete sunduğumuzda, EMEA bölgesi
içinde servislerimizi ilk kullanmaya başlayanlar arasında
Türk şirketleri vardı. Son derece esnek, ölçeklenebilir ve
güvenli olan AWS altyapısını kullanarak, Peak Games,
Gamegos, Digiturk, Arçelik, Yemeksepeti ve Beşiktaş Koleji
gibi müşterilerimiz, bilişim teknolojileri yatırımlarında
maliyet tasarrufu sağlıyorlar. Trend Micro, Türk distribütörler
ve iş ortaklarıyla birlikte çalışarak daha fazla müşterimizin
son derece esnek, güvenli ve ölçeklenebilir olan AWS
bulut servislerini kullanmalarını sağlamak ve bu sayede
müşterilerimizin maliyetlerini düşürmelerine, ürünlerini
daha hızlı pazara sunmalarına ve işlerini büyütmelerine
yardım etmek istiyoruz.
Yapılan anlaşmayla birlikte Amazon Web Service
hizmetinden faydalanan şirketler Trend Micro’nun hangi
ürünleriyle verilerini güvence altına alacak?
Amazon Web Service ile Türkiye için yaptığımız
anlaşmada, Deep Security ve Secure Cloud sistemlerinden
faydalanacağız. Secure cloud sisteminin getirileri sayesinde,
özel olarak şifrelenen dosyalara, yetkililer haricinde kimsenin
ulaşması mümkün olmuyor. Bu da şirketlere saldırılara karşı
oldukça sağlam bir koruma sağlayacak.
Amazon Web Service müşterilerinin verileri Trend Micro ile
güvende olacak mı?
Anlaşmanın temelinde bu yatıyor. Bir servis sağlayıcının
güvenliğini üstlenmek çok önemli bir iş. Herhangi bir şekilde
bu servis sağlayıcılara yapılacak saldırılar, doğrudan Trend
Micro’nun isminin bu işin altına girmesine neden oluyor.
Şirket olarak kendimize oldukça güveniyoruz. Zira Ar-Ge
yatırımları ve olası güvenlik açıklarına yönelik güncellemeleri
ilk olarak Trend Micro gerçekleştiriyor.
Amazon Web Service ile
Trend Micro arasında gerçekleşen
güvenlik anlaşmasını Trend
Micro Akdeniz EMEA Müdürü
Yakup Börekçioğlu ve AWS Türkiye
Ülke Müdürü Murat Yanar ile
yaptığımız röportajla değerlendirdik
Anlaşmayla birlikte Amazon Web Service müşterilerine ne
gibi avantajlar sunulacak?
Sanal yama teknolojisi güvenliğin dışında, Amazon Web
Service’in yama yönetimi zamanındaki iş gücünü de
azaltmış durumda. Kurumlarla yaptığımız anlaşmalar
doğrultusunda, bu platformların güvenliğini şirket
olarak sağlıyoruz.
AWS ile çalışan şirketler, bu anlaşmaya kadar farklı
güvenlik çözümler kullanıyordu. Trend Micro ile birlikte
kurulu olan bu yapıyı tamamen değiştirecek misiniz?
Şirketler, Amazon Web Service’ten sanal veri merkezi
kiraladıklarında otomatikman Deep Security ürüne
sahip olacaklar. Bunun yanı sıra hem internal, hem de
external cloud olarak paralel bir yapıda çalışmak isteyen
şirketler, birden fazla modüle sahip olan Deep Security ile
kendi ölçeklerine göre uygun yapıyı belirleyip, ona göre
hareket edebiliyorlar.
kasım14 •
25
HABER
Early Access Programı’nın
Katılımcıları Belli Oldu
Airbus Group, CH2MHILL ve MetroHealth, genel
kullanılabilirliğinden önce GPU sanallaştırma, sanal
uygulama ve masaüstü altyapısına yönelik en yeni
teknolojiyi denemek üzere VMware and NVIDIA’nın “Early
Access” programına ilk katılacak şirketler oldu.
Erken Erişim programına katılmak üzere seçilen
müşteriler, çözümün bir teknoloji önizlemesini
kullanıma sundu. Katılımcılar işe doğrudan her iki
şirketin mühendisleriyle başlayıp gelecek ürünleri,
eğitimi, dokümantasyonu ve hizmetleri etkileyecek
deneyimleri hakkında NVIDIA ve VMware’e doğrudan
girdi sağlıyorlar.
Teknolojinin ilk kullanıcıları arasında inşaat ve
mühendislik firması olan CH2M HILL ve büyük
bir sağlık hizmeti sağlayıcısı olan MetroHealth ile
birlikte uçak üretim devi Airbus yer alıyor. Konuyu
değerlendiren Airbus EEMA Mimari ve Standartlar
Başkanı Philippe Muhlhause şunları söyledi:
“Airbus, son kullanıcı erişiminin etkinliğini artırmak
ve tedarikçilerin Airbus’ın uçak geliştirmesini
destekleyen önemli uygulamalara erişmesini kolaylıkla
sağlamak için sanal masaüstlerini uygulamaya karar
verdi. Ölçeklenebilir ve düşük maliyetli bir çözüm
sunmak için NVIDIA GRID vGPU’lu VMware Horizon’u
kullanmakla son derece ilgiliyiz. Bu birleşik teklifin
gücü, çok daha verimli iş durumları gerçekleştirmemize
imkan tanıyacak.”
NVIDIA GRID vGPU teknolojisi, birden çok sanal
makinenin profesyonel 2D ve 3D uygulamalarda zengin
grafik deneyimi sağlamak üzere tek bir GPU gücünü
paylaşmasını sağlıyor. VMware Horizon’la birlikte,
teknoloji büyük bir kullanıcı deneyimi ve IT ekiplerinin
kuruluşlarındaki en talepkar kullanıcılar için aradığı
ölçeklenebilirliği sağlar.
Işık Sigorta Yedekleme Ortamını
Yeniden Yapılandırdı
Teknolojik altyapıda yapılacak güncellemelerin sundukları
hizmetlere olumlu yönde katma değer sağlayacağını
düşünen Işık Sigorta, yedekleme ortamını GlassHouse
Türkiye danışmanlığında EMC çözümlerini kullanarak
yeniden yapılandırdı.
Teyp teknolojisinin kullanıldığı varolan sistemin en kısa
sürede yenilenmesini öncelikli hedef olarak belirleyen
Işık Sigorta BT ekibi, bu konuda gerekli araştırmaları
yaparak yedekleme altyapısını
GlassHouse Türkiye’nin desteğiyle
yenilemeye karar verdi. Bakım süresi
dolan ürünlerle riskli bir ortamda
saklanan ve hızla artan verilerin
daha güvenli bir ortama taşınması
için en güncel teknolojileri tercih
eden Işık Sigorta GlassHouse
Türkiye danışmanlığında
EMC’nin NetWorker, DataDomain
ve SourceOne çözümlerini
kullanarak yeni nesil tekilleştirme
teknolojilerine geçiş yaptı.
Profesyonel bir ekipten ihtiyaç
26
• kasım14
duyulan her an destek alabilmenin kendileri için
büyük önem taşıdığını belirten Işık Sigorta Bilgi
Teknolojileri Grup Müdürü Suat Altan, süreçle ilgili
şu bilgileri verdi:
“Hızla artan verilerimiz teyplerde yedekleniyor, SQL ve
Exchange gibi online yedeklenmesi gereken uygulamalar
da gittikçe artıyor ve yedekleri alınamıyordu. Ayrıca
e-posta arşivleme çözümü de ihtiyaçlarımız arasındaydı.
Bu durumun en kısa sürede
disk teknolojilerine geçerek
çözülebileceğine karar verdik.
Kullanmaya başlayacağımız yeni
çözümün hızlı yedekleme ve restore
yapmasının yanında uzman bir
ekip tarafından projelendirme
ve desteğinin sağlanmasını da
önemseyerek GlassHouse Türkiye
ile çalışmayı tercih ettik. GlassHouse
Türkiye danışmanlığında
yenilediğimiz yedekleme altyapımız
ve EMC’nin çözümleriyle güvenli bir
yedekleme altyapısına kavuştuk.”
TÜBİTAK Bankacılık Tehditleri
Konusunda Uyardı
İnternet ve mobil bankacılıkta güvenlik önlemlerinin
yetersizliğinin tartışıldığı bugünlerde, dolandırıcılık
ve sahtecilik haberleri, kişilerin mağduriyetleriyle
birlikte neredeyse her gün manşetlere konu
olmaya başladı.
Bir okul başmüdürünün hesabından 16 bin lira
çalınması ve banka hesabını kullanma talebiyle
vatandaşlara yaklaşarak
internet üzerinden başkalarını
dolandıran “varlıklı görünen”
kişilerin ortaya çıkması,
gözleri bir kez daha internet
bankacılığının taşıdığı
risklere çevirdi.
Sabit ve mobil internet
kullanımının artmasına paralel
olarak internet bankacılığı
hizmetlerini kullananların
sayısı da her geçen gün artıyor.
Bilgisayar korsanları ise, her
gün farklı yöntemler kullanarak
bir günde milyarlarca lira işlemin yapıldığı internet
bankacılığı hizmetlerini kendilerine hedef olarak
kolaylıkla seçebiliyorlar.
Uzmanlar uzun emekler sonucu elde edilen
birikimlerin birkaç saniyede çalınmaması
için bankaları ve vatandaşları gerekli güvenlik
önlemlerini almaları konusunda uyarıyor. İnternet
korsanları tarafından yayılan
zararlı yazılımlardan sahte
web sitelerine, SMS yoluyla
banka tarafından gönderilen
şifrelerin güvenliğinden
sahte e-posta ve mobil
uygulamalara kadar daha
dikkatli olmaları konusunda
vatandaşları uyaran uzmanlar,
aynı zamanda güvenlik
şirketlerinin yazılım ve
donanım çözümlerinin riskleri
en aza indiren yönüne de
dikkat çekiyorlar.
LINE Kapsama Alanını
Genişletiyor
560 milyon kullanıcısıyla dünyanın en büyük mobil
platformlarından biri olan LINE, mevcut ve yeni
ticari girişimlerini sunmak için LINE Conference
Tokyo 2014’e ev sahipliği yaptı. LINE’ın en güncel
bilgilerinin ve başarılarının duyurulduğu konferansta
560 milyonu geçen kullanıcı sayısının yanı sıra ilk
defa aktif kullanıcı sayısı hakkında da bilgi verildi.
Yeni açıklanan bilgilere göre LINE’ın aylık aktif kullanıcı
sayısı 170 milyona yaklaştı. Şirket, gelecek planlarından
bahsederken hedeflerinin online ve offline arasındaki
sınırları kaldırarak “yaşam”
teması altında yeni hizmetler
ve ticari fikirlerle günlük hayata
daha fazla entegre olmayı
hedeflediğini ifade etti. Şirket,
şu anda sadece Japonya’da
sunulması planlanan uygulama
üzerinden taksi çağırma,
harita, blog oluşturma, ücretli
resmi hesaplar, müzik dinleme
ve yemek sipariş etme gibi
özelliklerin yanı sıra küresel
hizmetleri ile de dünyanın bir
numaralı mobil platformu
olmayı hedefliyor.
2014 sonuna doğru tüm
28
• kasım14
dünyada hizmete sunulması planlanan LINE PAY,
iPhone ve Android akıllı telefonlarda LINE uygulamasını
kullanarak çeşitli hizmetlere ait ücretlerin ödenmesini
sağlıyor. Ödemeler hesabın bir kredi kartıyla
bağlanmasıyla ya da anlaşmalı bankalardan hesaba
para yüklenerek yapılabilecek. LINE’ın eşsiz özellikleri
sayesinde “Share Payment” özelliğini kullanan LINE
kullanıcıları aldıkları ürün ya da hizmetlerin ücretini
arkadaşlarına paylaştırabilecek.
Ayrıca kullanıcılar “Send Money” özelliğini
kullanarak arkadaşlarının
banka hesaplarına para
gönderebilecekler. “Withdrawal”
özelliği sayesinde ise kullanıcılar
gönderilen parayı hesaplarının
bağlı olduğu banka hesaplarına
aktarabilecekler. Üç farklı
güvenlik önleminin alındığı
serviste; LINE hesabının dışında
bir şifre ikinci güvenlik önlemi
olarak yer alacak. Ayrıca şifreyi
görüntülemek için Apple Touch
ID ile parmak izi teyidinin
yanı sıra bilgisayar üzerinden
yapılacak işlemlerde akıllı
telefon teyidi zorunlu olacak.
HABER
Setanta Sports SES Uydusuyla
Yayın Ağını Genişletecek
Uydu ve yayıncılık operatörlerinden SES, spor alanında
uluslararası televizyon yayıncılığı yapan Setanta Sports ile
gerçekleştirdiği işbirliğini duyurdu. Bu kapsamda Setanta
Sports, SES’in 31.5 derece Doğu yörüngesindeki ASTRA 5B
uydusu üzerinden iki HD spor kanalıyla yayın yapacak.
Setanta Sports ve Setanta Sports+ kanallarından
yapılacak olan özel yayınlar ile
İspanyol La Liga, İtalyan Serie A,
Fransız Ligue 1, Avrupa ve Dünya
Kupaları, İngiliz Federasyon
Kupası FA Cup ve Capital One
Cup gibi dünyanın önde gelen
futbol karşılaşmaları verilecek.
Ayrıca, Amerikan ulusal hokey
ligi NHL, dövüş sporları ligi UFC,
Formula 1, Fransız Top 14 Rugby
ve Dünya Boks Şampiyonası
da canlı premium yayınlar
olarak bu iki kanal üstünden yayınlanacak. Yayınlar
Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Estonya, Gürcistan,
Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Moldova,
Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan olmak üzere 13
ülkeden izlenebilecek.
Setanta Sports Avrasya CEO’su Dwyer McCaughley,
gerçekleştirilen işbirliğine ilişkin
şunları söyledi:
“Setanta Sports olarak, spor
karşılaşmalarını ve yarışları canlı
yayınlayarak televizyon izleyicilerini
sahadaki aksiyona yakınlaştırmayı
hedefliyoruz. SES’in yüksek kaliteli uydu
televizyonculuğu konusundaki deneyimi
ve bu deneyimin ASTRA 5B uydusunun
geniş kapsama alanıyla birleşmesi tam
ihtiyacımız olan çözümdü. Bu işbirliğinin
uzun yıllar devam edeceğini umuyoruz.”
Software AG Performans Konusunda
Hız Kesmiyor
Software AG’nin geçtiğimiz günlerde piyasaya sürdüğü
Apama Veri Akış Analitiği Platformu’nun yeni sürümünde,
yüksek bant genişliğine sahip kanallar, otomatik Evrensel
Mesajlaşma entegrasyonu ve diğer Software AG ürünleriyle
uyumlu ortak kullanımlı geliştirici ortamı dikkat çekiyor.
Software AG, yüksek bant genişliğine sahip yeni kanalların
Apama’ya eklenmesiyle birlikte, saniyede 32 milyonun
üzerinde olay üreten bir bilgisayarda 20 misli performans
elde etmeyi başardı. Ölçeklenebilir mimarisi sayesinde
performans saniyede milyarlarca olayı işleyecek şekilde
artırılabiliyor. Sektörde öncülüğü elinde bulunduran
bu üstün performans özelliği, her fırsatta paralel işleme
hatlarından daha fazlasını alabilmek için bir veri akışının
farklı kanallara bölünmesiyle elde ediliyor. Bu sayede
herhangi bir etkileşim veya engelle karşılaşma riski de
ortadan kaldırılıyor. Yeni sürüme eklenen bu özellik, verinin
bir bütün olarak ayrı bir şekilde işlenmesini ve paralel
şekilde yürütülmesini sağlayacak şekilde geliştiricilerin
kendi uygulamalarını yaratmalarına imkân sağlıyor.
Software AG ve Intel, temsili bir senaryo dâhilinde,
Intel® Xeon® işlemcili E7-V2 serisini temel alan bir
sunucu üzerinde performans testi yürüttü. Sunucunun,
700 bin mağazanın bağlı olduğu bir sunucu ile eşdeğer
olmasına dikkat edildi. Bu sunucu üzerinde çalıştırılan
Apama, saniyede 5.6 milyon konum güncellemesini işleme
aldı. Konum tabanlı uygulamalar için hayati öneme sahip
olan bu performans iyileştirmesi, ABD nüfusunun her 60
saniyede bir gerçekleştirebileceği coğrafi konumlandırma
güncellemelerinin işlenmesine denk düşüyor.
Intel Corporation Yazılım ve Hizmetler Grubu Başkan
Yardımcısı ve Platform Uygulama Mühendisliği Direktörü
Pete Baker, işbirliğinin kazanımlarıyla ilgili olarak şunları
söylüyor: “Intel olarak Software AG ile birlikte son çıkan
Intel Xeon işlemcili E7-V2 serisini temel alan bir sunucu
üzerinde Apama’yı çalıştırdık ve Büyük Veri Akış Analitiği
performansını ölçmek için temsili bir perakende senaryosu
geliştirdik. Bu işbirliği Apama’nın ölçeklenebilirliğini ve
konum tabanlı performansının ne denli yüksek olduğunu
bize bir kez daha kanıtlamış oldu.”
kasım14 •
29
HABER
Unify Yeni İş Ortağı Programını
Hayata Geçirdi
Unify, yeni “İş Ortağı
Programı” ile iş
ortaklarına özel
fırsatlar sunarak iş
ortağı olanaklarının
gelişimini hızlandırıyor.
Program, küresel çaplı
iş ortaklarının Unify’ın
tümleşik iletişim çözüm
portföyüne erişmelerini
sağlarken, aynı
zamanda yoğun rekabet
şartlarında bir adım
önde başlamalarını da
beraberinde getiriyor.
İş ortaklarının
kendileri için hayati
öneme sahip olduğunu
söyleyen Unify Global
Pazarlama Bölümü Başkan Yardımcısı Jon Pritchard,
konu hakkında şu yorumları yaptı:
“İş ortaklarımızla uzun süreli ilişkilerimizi
geliştirirken onların da Unify ile hızlı bir şekilde
gelirlerini artırmalarını ve işlerini büyütmelerini
istiyoruz. Yol gösterici yeni programımız, iş
ortaklarımızın uzmanlıklarını artırmalarını ve
müşterilerine sunduğu değeri artırıyor. Küresel çapta
müşterilerimize ve iş
ortaklarımıza tutarlılık
ve deneyimimizi bir
pazarlama kanalı iş
ortağı programı ile
sunarak tercih edilen
bir çözüm ortağı
olmayı hedefliyoruz.”
Unify İş Ortağı
Programı, temel bir iş
ya da teknik yeterlilik
yerine, uzmanlık
ve konuyla ilgili
özelleşmeye dayalı
bir işleyiş sayesinde
kâr öngörülebilirliğini
mümkün kılıyor.
Verimli bir şekilde
tasarlanmış teşvikler
sunan program, yüksek kârlılık ve hızlı yatırım geri
dönüşü imkânları sunuyor. Ayrıca iş ortakları, inovatif
çözümler ve gelecek vizyonu ile yeni fırsatlara da
erişebiliyorlar. Unify, iş ortaklarının pazarlama
opsiyonlarını genişletebilmek ve potansiyel pazarlama
çözümlerini zenginleştirebilmek için tümleşik
iletişim portföyünün daha büyük bir kısmını iş
ortaklarına sunuyor.
Veeam Endpoint Backup FREE
Ürününü Tanıttı
Veeam Software, Veeam Endpoint Backup FREE ürününü tanıttı.
Bağımsız çözüm kullanıcıların Windows tabanlı diz üstleri ve
masa üstlerini dahili ya da harici disklere, NAS Share’e ya da
Veeam yedekleme deposuna yedeklemelerine imkan veriyor.
Basit, ücretsiz ve bağımsız bir çözüm olan bu ürün
kullanıcıların Windows tabanlı dizüstü ve masaüstü
bilgisayarlarını dahili ya
da harici disklere, NAS’a
(ağa bağlı depolama
ünitesi) ya da yedekleme
depolarına yedeklemelerine
imkan veriyor.
Şirketin BT çevrelerine
Ekim 2006’da ilk olarak
sunulan FastSCP ile başlayan
ve güçlüklerin üstesinden
gelmelerini sağlayan
bağımsız ve ücretsiz ürünler
sunan bir geçmişi var. Veeam
Endpoint Backup FREE,
şirketin 500 binden fazla
BT profesyoneli tarafından
30
• kasım14
kullanılan ücretsiz ürün portföyüne katıldı.
Veeam CEO’su Ratmir Timashev Veeam Endpoint
Backup FREE ile BT profesyonellerinin uzun zamandır
veri korumanın büyük problemlerinden biri olan uç nokta
yedeklemesi için basit bir çözüme kavuştuklarını ifade
ediyor. Timashev konuya şöyle yaklaşıyor:
“Veeam, modern veri
merkezlerinin tamamen
sanallaştırılmasına inanıyor.
Ama aynı zamanda
sunuculardan farklı
olarak uç noktalar daima
fiziksel olarak kalacak ve
onların da yedeklenmesi
gerekiyor. Ilaveten,
eğer BT organizasyonu
veri merkezinde hala
birkaç fiziksel sunucuya
sahipse, Veeam Endpoint
Backup FREE bu
boşluğu doldurmalarına
yardımcı olacak.”
Ö ZEL HABER
Tivibu’ya Taze Kan: Sinetivi
Dijital TV denince akla gelen ilk isim olan Tivibu artık sinema hayranlarını da
yeni sinetivi kanalları ile etkileyecek.
Türkiye’de daha önce neredeyse tekel olan birkaç firma
dışında insanlar analog yayınlara muhtaç bir şekilde
TV izliyorlardı. Türk insanının TV’lerden ve standart
TV kanallarından soğumasına sebep olan bu durumun
kurtarıcısı da ülkemiz telekom şirketlerinin sunduğu
yeni nesil TV servisleri oldu. IPTV platformu üzerinden
sunulan yayınlarda insanlar istedikleri zaman, istedikledi
yerde, istedikleri yayını izleme özgürlüğüne kavuştular.
Bu platformların öncüsü de Türk Telekom’un sunduğu
Tivibu oldu.
Televizyon, PC, tablet ve telefon uzerinden
izleyebildiğimiz Tivibu platformu toplamda 1.6
milyon aboneye sahip. Türkiye’nin en popüler ulusal
kanalları dışında gençliğin yeni favorisi yabancı diziler
de orijinal kanalındaki yayınlanmasından sadece
24 saat sonra Türkçe altyazılı olarak Tivibu’da yerini
alıyor. Ayrıca futbolseverler İtalya Serie A, Fransa
Ligue 1, Portekiz Primera Liga ve İngiltere FA Cup
mücadelelerini Tivibu üzerinden izleyebiliyor. Bunlar
dışında da tematik (belgesel, moda gibi) kanalları
bulunan Tivibu aynı zamanda Futbol maçlarının
hiçbirini kaçırmak istemeyen kullanıcılarına da tek
ekranda 6 maç izleme olanağı sunuyor. 2014 Kasım
ayı itibariyle benzer 6 ekran özelliği Tivibu üzerinde
Fox kanalları için ve haber kanalları için de geçerli
olacak. Asıl bomba ise Tivibu’nun yeni sinema
kanalları diyebiliriz.
32
• kasım14
Tivibu’ya eklenen Sinetivi kanalları tamamen
sinemaseverlerle yönelik özel bir hizmet. Toplamda 12
adet Sinetivi kanalı 24 saat güncel ve klasikleşmiş filmleri
yayınlayacak. Bu yeni kanallar için dünyanın önde gelen
film stüdyoları Universal, Warner Bros, Paramount ve
daha pek çok yayıncı ile doğrudan dirsek temasında
olan Türk Telekom bu sayede de en yeni filmler vizyon
tarihinden sadece bir kaç ay sonra Sinetivi üzerinde
sunacak. Fakat Sinetivi 12 kanalında sadece Hollywood
filmleri değil bunlar yanında güncel Türk filmleri,
Yeşilçam klasikleri ve festival filmlerini de yayınlayacak.
Tivibu kullanıcıları aylık 17.90 TL ödeyerek 1080i
HD kalitesinde Sinetivi kanallarını izleyebilecekler.
Bu rakamın da diğer benzer platformların sinema
paketlerinin fiyatlarının neredeyse yarısı olduğunu
söyleyebiliriz rahatlıkla. Tivibu üzerinde 2015 yılında
2500′den fazla film yayınlanacağı öngörülüyor.
Bu filmlerin 1000′den fazlası Sinetivi kanallarına
özel olacak.
Sinetivi’nin tanıtıldığı basın toplantısında Turk
Telekom’un televizyonu bir yan iş olarak görmediği
ve bu yüzden de oldukça önem verdiği belirtildi. Bu
yüzden Türk Telekom’un önümüzdeki yıl tekrardan
ihaleye açılacak olan Türkiye Süper Ligi yayını için
de adım atması yüksek ihtimal. Ayrıca önümüzdeki
aylarda tıpkı spor kanalları gibi farklı türlerde tematik
Tivibu kanalları açılması da ihtimal dahilinde.
Türk İş Dünyasındaki Yalın Dönüşüm Hızlanıyor
BT Bilgi Teknolojileri’nin sponsorluğunda İstanbul Four
Seasons Bosphorus Hotel’de gerçekleştirilen Steve Bell’den
Yalın İş Öyküleri etkinliği, yaklaşık 500 üst düzey yönetici ve
profesyonelin katılımıyla büyük bir ilgi gördü.
Steve Bell’den Yalın İş Öyküleri etkinliğinin açılış
konuşmasını ülkemizin değerli ekonomi editörlerinden CNN
Türk Ekonomi Müdürü Emin Çapa yaptı. Çapa, sıradışı ve
çarpıcı gözlemleriyle günlük
gelişmeleri değerlendirirken,
yenilikçilik ve teknolojiye
bakışımızı tarihten örnekler
vererek değerlendirdi. Emin
Çapa, sadece geçmişteki
başarılarına saplanıp
kalan, geleceğine yatırım
yapmayan birey, kurum ve
toplumların gelecekte ayakta
kalmasının çok zor olacağını
tarihten ve savaş sanatından
renkli örnekler vererek
açıkladı. Çapa’ya göre Büyük Veri konusunda en büyük soru
işaretlerinden biri, insanlığın elindeki bu kadar çok veriyle ne
yapacağını bilememesi oluşturuyor.
İş dünyasının profesyonelleri ve üst düzey yöneticileri ile
bir araya gelen Steve Bell, verdiği konferansla ilgili olarak şu
açıklamalarda bulundu:
“Daha önceki temaslarımdan ülkenizin değerli
profesyonellerinin bilgi teknolojileriyle
gelen rekabetçi avantajlara yüksek
düzeyde hâkim olduklarını biliyordum.
Bilgi teknolojilerinin gelişen ve
değişen olanakları, Yalın ilkelerin
uygulanmasında yeni bakış açılarını
gündemimize taşıyor. Bu konferansımda
da Türkiye’deki kurumların mevcut
koşullar içinde dönüşüme nasıl daha
açık olabileceğini ve yenilikçi bir
kurumsal kültür geliştirebileceğini
kendileriyle birlikte tartışabilmekten
memnuniyet duydum.”
Ödeme Sistemleri
Dijitalleşiyor
İnovasyonun Öncüsü
Kamu Sektörü Olacak
Ödeme sistemlerinde, iş dünyasının çok farklı
sektörlerinin birleşmesini “Cross-Business Payment
Impact - Π impact” ana temasıyla buluşturan CardSmart
Bosphorus, sektörlerinde lider firmaları tek çatı altında
topladı. Cardtek Group Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe
Nil Sarıgöllü, açılış konuşmasında SmartSoft olarak 2001
yılında 3 kişiyle başlayan yolculuğun, şimdi 7 ülkede 284
kişiyle ödeme dünyasına yön veren bir şirketler grubu
haline geldiğini belirtti. Etkinliğin ana teması Pi-impact’e
değinen Sarıgöllü, ödeme sistemleri ile Pi arasındaki
benzerliği ise şöyle açıkladı:
“Pi sayısının virgülden sonraki 2.7
katrilyon basamağı hesaplanabilmiştir,
bu basamaklar kaotik bir şekilde sonsuza
kadar değişir. Pi sayısı ile ödeme sistemleri
arasında büyük bir benzerlik var. Ödeme
sistemleri hayatımızın her alanında sabit
olarak yer almasına rağmen çok büyük bir değişkenlik içinde.
Teknoloji de bir çok sektöre etki ederek her alanını kapsarken
kullanıma sunduğu çeşitli araç ve çözümler de devamlı
değişiyor ve gelişiyor.”
Cardtek Group Genel Müdürü Murat Göksenin Güzel ise,
farklı sektörler arasında ödeme sistemleri ile yaratılan sinerjiye
değinerek “Ödeme sistemleri bundan sadece 10 yıl önce çipli
kredi kartlarından bahsederken artık bulut, NFC, HCE gibi
daha önce düşünülmesi bile zor olan seviyelere ulaştı. Bunun
yanında artık bu özellikler sadece alışverişte değil, ulaşımda
ve sosyal etkinliklerde dahi hayatımızın bir parçası haline
geldi. Cardtek Group olarak ayrıca 2009’dan beri böylesine
bir organizasyona imza atmak da bizi ayrıca gururlandırıyor”
şeklindem konuştu.
NetApp Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı’nın
KAMU-BİB verimlilik toplantısının ilk gününde
yaptığı “Yeni Çağda Verinin Yolculuğu ve Değişen CIO
Öncelikleri” başlıklı sunumu, veri depolama ve yönetimi
alanında geleceğin teknolojilerine ışık tuttu.
Bilişim yöneticileri ve tedarikçilerinin buluştuğu
toplantı sonrasında düzenlenen basın toplantısında
da söz alan Yumrukçallı, kamu kurumlarının da özel
şirketler gibi, iş birimleri ile birlikte kesintisiz olarak
büyüyebilen, esnek, ölçülebilir ve ölçeklenebilir bir
teknoloji altyapısına doğru evrildiğini dile getirdi.
“Günümüzde bir değil, birden fazla inovasyonun yol
açtığı, yeni yaklaşımların ve teknolojilerin tetiklediği,
desteklediği büyük bir ‘Veri Yönetimi Devrimi’ yaşıyoruz”
diyerek söze başlayan Yumrukçallı, konuşmasında Bilgi
Sistemleri Yöneticileri olarak tanıdığımız CIO’ların
zaman içinde değişen rollerini yeniden tanımladı ve
CIO’ların genişleyen iş tanımlarına dikkat çekti.
34
• kasım14
HABER
Intel Üçüncü Çeyrekte Kârını Artırdı
Intel, son dönemde kişisel bilgisayar satışlarında yaşanan
toparlanmanın da etkisiyle 2014 üçüncü çeyreğinde karını
yüzde 12 oranında artırmayı başardı.
Pc pazarında yaşanan
toparlanma, bu sektördeki
şirketlerin yüzünü güldürmeye
başladı. Pazarda yaşanan bu olumlu
havadan etkilenen şirketlerden olan
Intel, Eylül ayında sona eren 2014
yılı üçüncü çeyreğine göre karlılığını
yüzde 12 oranında artırırken, bu
dönemde 100 milyondan fazla ürün
sevkiyatı yapmayı başardı.
Yılın üçüncü çeyreğinde 3.32
milyar dolar kar elde eden şirket,
hisse başına ise 66 cent kara ulaştı. Geçtiğimiz yılın aynı
döneminde 2.95 milyar dolar ve hisse başına 58 cent
kar elde eden şirket, analistlerin öngörülerini de geride
bırakmayı başardı. Üçüncü çeyrekte ciro ise 13.5 milyar
dolardan, 14.6 milyar dolara yükseldi. Intel, yılın son çeyreği
için ciro beklentisini ise 14.7 milyar
dolar olarak duyurdu.
PC ve veri merkezi alanlarıyla birlikte
yükselişe geçen şirket, mobil alanda
ise beklediği başarıyı bu çeyrekte de
yakalayamadı. PC alanında 9.2 milyar
dolar, veri merkezi grubunda ise 3.7
milyar dolar gelir elde eden Intel, mobil
alanda ise beklentilerinin oldukça
altında kalarak sadece 1 milyon dolar
gelir elde edebildi. Bunun yanı sıra
yine mobil alanda 1 milyar dolar kayıp
yaşayan şirket, bu alandaki beklentilerini bir kez daha bir
sonraki çeyreğe bıraktı.
İrlanda’dan Apple’a Kötü Haber
Birçok şirket için vergi cenneti olan İrlanda, şirketlere
tanıdığı vergi imtiyazlarını durdurmaya hazırlanıyor.
Buna göre İrlanda, Apple başta olmak üzere milyarlarca
dolarlık kara sahip şirketlerin, ödeyecekleri vergilere
yeni bir düzenleme getirecek.
“Çifte vergilendirme” olarak adlandırılan sistemle
birlikte özellikle büyük şirketler için vergi cenneti
haline gelen İrlanda’dan, bu şirketleri üzecek bir
haber geldi. AB Parlementosu ve ABD Senatosu’ndan
vergi adaletsizliği sebebiyle çok kez uyarı alan
İrlanda Hükümeti, önümüzdeki 4 yıllık süreçte
kademeli olarak “çifte vergilendirme” uygulamasını
kaldıracak. İrlanda son yıllarda, düşük kurumlar
vergisi oranı üzerinden ekonomik büyüme ve
istihdam stratejisi ile Google, Apple ve Microsoft gibi
çok sayıda dev yabancı şirketi teşvik etti. Son olarak
Brüksel merkezli Avrupa Komisyonu, İrlanda’nın
Amerikalı bilgisayar devi Apple şirketine, Avrupa
Birliği yasalarını ihlal eden teşvikler sağladığına
inandıklarını açıklamıştı.
Buna karşın hali hazırdaki vergilendirme sistemini
savunanlar, uygulamanın İrlanda ekonomisine katkısı
olduğunu öne sürüyorlar. Son dönemde Apple ile
oldukça sıkı ilişkilere sahip dünyaca ünlü U2 grubunun
lideri Bono, oldukça yüksek gelire sahip olmasına
karşın, çok düşük vergi ödeyen Apple’ı savundu. Bono,
İrlanda’nın oldukça küçük bir ülke olduğunu ve buna
bağlı olarak ekonominin de küçük bir ölçeğe sahip
olduğu ifade etti. Ülkenin büyümesi için akılcı hareket
etmesi gerektiğini savunan Bono, vergi alanında
yapılacak değişikliğin büyük şirketlerin İrlanda’dan
çekilmesiyle sonuçlanabileceğinin altını çizdi.
kasım14 •
35
Kurumsalda
Mobil Cihazların
Önemi Azalıyor
Geçtiğimiz ay sizlere mobil cihazların kurumsal alandaki
kullanımlarının öneminden söz etmiştik. Peki sağladığı
kolaylıkların sebebi cihazlar mı? Yoksa işin ucu yazılıma ve
hizmetlere mi dayanıyor?
YA Z I
36
Ruşen Göbel [email protected]
• kasım14
KAPAK KO NUSU
kasım14 •
37
A
kıllı telefonların, dizüstü bilgisayarların ve
tabletlerin çılgın bir şekilde dünyayı ele
geçirmeye devam ettiği bir dönemdeyiz. Akıllı
telefonların getirdiği kolaylıklar, standart
cep telefonlarının önemini kısa bir sürede
kaybetmesine sebep oldu. Bir zamanların en
iyi telefonu olarak görülen Nokia 3310 gibi
neredeyse tek işleve hitap eden, sağlam ve
kullanışlı bir telefon bulmak bu dönemde
imkansız. İnsanlar artık cebindeki cihazlardan
e-posta alışverişi, takvim senkronizasyonu,
sosyal ağ bağlantısı ve kaliteli oyunlar gibi
ek özellikler bekliyor. Bu durum, elbette ki
kurumsal alanı da etkiledi.
İnsanlar, ceplerindeki cihazlarla kolay
bir şekilde 3G aracılığıyla internete
bağlanıp işlerini kolaylaştırabiliyorlar.
Tabletler sayesinde ekran boyutu avantajını
da arkasına alıp, daha farklı işlevlerde
kullanabiliyorlar. Dizüstü bilgisayarlar zaten
hali hazırda yıllardır alışık olduğumuz bir
mobil bir iş istasyonu durumundalar.
Cihaz Değil, Yazılım
Piyasadaki mobilite sağlayan cihazlara
baktığımızda pek çoğunun Samsung ve Apple
gibi markalar tarafından üretildiğini görüyoruz.
Gartner’ın yaptığı araştırmaya göre 2016’da
kullanılan kurumsal cihazların %40’ı Apple’ın,
%20’si Samsung’un olacak. %9 da Microsoft
cihazları kulanıyor olacak.
Apple IBM ile beraber çalışarak iPad’lerin
ve iPhone’ların kurumsal ihtiyaçları
daha iyi karşılaması için çaba gösteriyor.
Microsoft ise Nokia’yı satın aldı ve hali
hazırda Surface serisi cihazları bulunuyor.
Samsung da Android’le beraber piyasayı ele
geçirmeye çalışıyor.
Bu üç markaya baktığımızda aralarında
seçim yapmak için göz önünde
bulunduracağımız kriterlerin başında
cihazın özellikleri değil cihazın kullandığı
yazılımın sunduğu hizmetler olduğunu
görüyoruz. Elbette ki cihaz da önemli.
Yeterince güçlü, dayanıklı, kolay taşınabilen
cihazlar elbette ki ilgi çekiyor. Fakat
içerisindeki yazılım şirket çalışanları
tarafından benimsenemeyecek, işlev
görmeyecek durumdaysa cihazın kendisinin
hiçbir anlamı kalmıyor.
Yazılım Karakteristikleri
Madem yazılım konusuna girdik, detaylı
anlatalım. Apple’ın, Samsung’un, Microsoft’un
ve diğer tüm markaların ürünleri, içerisinde
belli bir işletim sistemi yüklü olarak geliyor.
Apple, kapalı kutu gibi sakladığı iOS’u
kullanırken, Samsung Google’ın şaheseri
Android’i kullanıyor. Microsoft da tahmin
edeceğiniz üzere Windows sürümlerini
tercih ediyor.
Tüm bu işletim sistemleri, birbirinden
farklı özellikler taşıyor. Birbirinin tamamen
aynısı üç ayrı cihaza bu üç işletim sistemini
yüklediğimizde bile kullanımlarında,
38
• kasım14
KAPAK KO NUSU
performanslarında, güvenliklerinde
ve uygulamalarında inanılmaz
derecede büyük farklılıklar
olacaktır. İşte bu sebepten dolayı
cihazların önemi tamamen
ortadan kalkıyor.
Peki nedir bu farklılığa sebep olan
etmenler? Her bir işletim sistemi
hazırlanırken kendi arayüzünü ve
kurallarını oluşturuyor. Arayüz başlı
başına her şeyi değiştirebilen bir
etmenken, diğer taraftan uygulama
geliştiricilere sunulan imkanlar
da kullanılabilecek uygulamaların
tiplerini değiştirebiliyor.
Dropbox’tan örnek verelim.
Dropbox, son kullanıcının en çok
tercih ettiği bulut yazılımlarından
biri. Dropbox’ın özelliklerinden
biri, mobil cihazlarda çekilen
videoları ve fotoğrafları otomatik
olarak buluta gönderebiliyor
olması. Bu kadar basit bir işlev bile
işletim sistemleri arasında ciddi
farklılıklar doğurkmakta. Şimdi
farklara bakalım:
Android
Android cihazlarda WiFi ağı
bulduğu anda dosyaların gönderimi
otomatik olarak başlatılabiliyor.
Ayrıca cihaz, sadece çekilen
fotoğraflar albümünü gönderdiği
için ekran görüntüleri veya indirilen
fotoğraflar - videolar tekrar buluta
gönderilmiyor.
iOS
iOS’un güvenlik ve batarya
tasarrufu politikaları sebebiyle
cihazın otomatik olarak dosya
gönderimi gerçekleştirmesi
söz konusu değil. Upload’ın
başlamasını istiyorsak uygulamayı
açmamız gerekiyor. Ekran
kapandıktan yaklaşık 10 dakika
içerisinde aktarımlar bitmediyse,
uygulamaya tekrar giriş yapmamız
gerekiyor. Yoksa yüklemeyi
durduruyor. Fakat Apple’ın kendi
bulut hizmeti iCloud’u Dropbox’tan
bile basit bir kullanım vaadediyor.
Windows Phone
Windows Phone’da henüz resmi
Dropbox uygulaması bulunmuyor.
3. parti uygulamalar mağazada
bulunuyor olsa da hiçbir zaman
gerçek Dropbox uygulaması kadar
güvenilir olmayacaklardır. Windows
Phone’da da iOS’taki gibi özel ve
kullanımı kolay bir bulut hizmeti
bulunuyor: Skydrive. ➤
kasım14 •
39
Atılım Perspektifinden
Akıllı Telefon Mağaza ve Platformları
Aşağıdaki tabloda kurumsal bir perspektiften cihazların ve işletim sistemlerinin bir
değerlendirmesi bulunuyor. Google’ın Android’i, Microsoft’un Windows işletim sistemleri
ve Apple’ın iOS ile Mac OS işletim sistemlerinin genel yapısı göz önünde bulundurularak
yapılan bu değerlendirmede çok sayıda kriter yer alıyor. Bulunabilen cihaz sayısından satın
alınabilirliğe, güvenlikten stabiliteye çok sayıda kriterde değerlendirme yapılıyor.
Apple
Microsoft
Android
Cihaz sayısı
Bulut hizmetleri
Kullanıcı memnuniyeti
Güvenlik
Kurumsal destek
Cihaz inovasyonu
Satın alınabilirlik
Stabilite ve tutarlılık
Daha zayıf
40
• kasım14
Kurumsal Özellikler
Daha güçlü
KAPAK KO NUSU
Cihaz Sayısı
Cihaz sayılarına baktığımız
zaman çok açık ve net bir şekilde
Android’in önde olduğunu
görebiliyoruz. Piyasada Android
akıllı telefon ve tablet üreten çok
sayıda marka bulunuyor. Apple
her sene birkaç tane iOS ve Mac
OS cihazı hazırlıyor ve piyasaya
sürüyor. Microsoft’un yazılımlarını
kullanan Surface ve Nokia gibi
markalar olduğu gibi Acer ve Asus
gibi tablet - Ultrabook üreticileri
de yer alıyor. Tabii cihaz çeşitliliği
hiçbirinde Android’deki kadar
geniş değil.
Bulut Hizmetleri
Apple’ın bulut hizmeti iCloud,
hem Mac OS’ta hem iOS’ta uyumlu
bir şekilde çalışabiliyor. Cihazlar
arası bağlantıyı ve uyumu çok iyi
sağlıyor. Microsoft’un OneDrive’ı
da Windows 8.1 ve Windows 10’la
beraber bilgisayarlarımızdaki
yerini almış durumda. Tabii hali
hazırda Windows Phone 8’de bu
hizmetten faydalanabiliyoruz.
Android’in bulut hizmeti Google
Drive aslında başarılı bir bulut
hizmeti olsa da tablet ve akıllı
telefon dışındaki cihazlarla
düzgün bir uyum söz konusu
olmadığı için biraz daha geride
kaldığını söyleyebiliriz.
Kullanıcı Memnuniyeti
Aslında bu noktada daha
çok kullanım kolaylığından
bahsediyoruz. iOS ve Mac OS’ta
Apple, her şeyin son derece
rahat yapılabilmesini hedefliyor.
Microsoft da benzer bir şekilde
rahatlığa önem veriyor fakat
Windows Phone’u henüz tam
olarak oturtabilmiş değil.
Android’de ise işler biraz daha
karışık. Zira her firma kafasına göre
ayrı bir arayüz tasarlıyor. Safkan
Android kullanan Nexus cihazların
arayüzlerini baz alacak olursak
Android’in de başarılı olduğunu
söylememiz mümkün. Fakat
piyasayı domine eden Android
üreticilerinin her biri için aynı
şeyi söylememiz pek de mümkün
değil. Cihazların içerisine yüklü
olarak gelen yazılımlar, her yerden
çıkan kısayollar, sürekli değişen
arayüz derken memnuniyet
açısından biraz daha geride
kaldığını söyleyebiliriz.
Güvenlik
Maalesef hiçbir platformun
yeterince güvenilir olmadığını
geçtiğimiz ay yaşanan iCloud
faciası sayesinde öğrendik. Bu olay
sonrasında Android kullanıcıları
Apple’a laf atıyor olsalar da Android
aslında bu üç platform arasında
güvenlik açısından en zayıfı.
Yüklediğiniz bir duvar kağıdı
yazılımı bile tüm bilgilerinize
erişebilir, kendi sunucularına
gönderebilir. Google’ın bu konuda
herhangi bir çalışması maalesef yok.
Apple ise iOS’a gelen uygulamaların ➤
kasım14 •
41
hepsini tek tek inceleyerek
güvenlik açısından zaaf yaratacak
veya AppStore’a uygun olmayacak
tüm uygulamaları reddediyor.
Ayrıca Windows Phone’da da
iOS’ta da uygulamaların çok geniş
yetkileri bulunmuyor. Dolayısıyla
güvenlik bir kademe daha yukarı
çekilmiş oluyor.
➤
Kurumsal Destek
Apple’ın cihazları her ne kadar
son kullanıcı için hazırlanıyor olsa
da kurumsal alanda kullanılması
da mümkün. Ayrıca firma,
biraz önce de bahsettiğimiz
gibi IBM ile ortaklığa giderek
kurumsallaştırmanın yollarını
arıyor. Microsoft işletim sistemleri
ise kurumsal kullanım için
tamamen hazır durumdalar.
Android için benzer şeyleri
söylemek maalesef henüz
mümkün değil.
42
• kasım14
Cihaz İnovasyonu
Geliştirilen cihazlara
bakacak olursak, her üç
platformun da cihazlarının
hızlı bir şekilde geliştiğini
görebiliyoruz. Android’in boy
boy telefonları, tabletleri,
Windows’un Ultrabook’ları,
tabletleri, iOS’un
MacBook’ları, iPhone’ları...
Satın Alınabilirlik
Cihaz fiyatları elbette ki
platform seçiminde büyük rol
oynuyor. Android cihazları
piyasada çok ucuz fiyatlara
satın almak mümkünken,
Windows destekli ürünlerin
biraz daha pahalı olduğunu
görüyoruz. Fiyatlandırmada en
uç noktada ise Apple yer alıyor.
Apple ekosistemine dahil olan
cihazlar, rakiplerine göre bir
hayli pahalılar.
Stabilite ve Tutarlılık
Cihazların stabilitesi, ömürleri
ve hatasızlıkları, kurumsal
taraftan bakıldığında ciddi
önem taşıyor. Sürekli sorun
çıkaran bir sistemde çalışmanın
imkansız olacağını ve işlerin
yarım kalabileceğini tahmin
edebilirsiniz. Android bu konuda
en hassas işletim sistemi oluyor.
Zira işletim sistemi öncelikli
olarak Google tarafından
yazılıyor, sonrasında Sony ve
Samsung gibi üreticilerin elinden
geçiriliyor. Bu her iki yazılım
sürecinden başarıyla geçmiş
olsa bile sonrasında üreticilerin
cihazlara yüklediği (ve genellikle
silinemeyen) 3. parti yazılımlar
sorun çıkarabiliyor. Windows
ve iOS - Mac OS ekosistemini
kullanan cihazların Android’e
göre çok daha stabil olduğunu
söylemek mümkün.
KAPAK KO NUSU
Görüş
denetliyorsunuz? Bu iş için en uygun işletim
sistemi hangisi?
Bu konunun henüz siber güvenlik tarafında
yeterince olgunlaşmadığı kanaatindeyim. Şirketler
bugüne kadar çalışanlarına verdikleri bilgisayarları
birçok yöntem ile kontrol altına alabilmekte ve
gerekli kısıtlamaları sağlayabilmekteler. Mobil
tarafta bugüne kadar alınmış bu şekilde bir
önlem yok. Bazı akıllı telefon üreticileri aynı
telefon üzerinde şirket ve şahıs olmak üzere
iki hesap çalıştıran çeşitli çözümler sunmaya
başladılar. Gelecekte bu tip uygulamaların
artacağı düşüncesindeyim.
Berkan Teksöz
BT Kurumsal Bilgi Sistemleri Kurucusu
A
kıllı telefonlar ve tabletlerle ilgili BT Kurumsal
kurucusu Berkan Teksöz’ün de görüşlerini
aldık. Berkan Teksöz’e göre mobil cihazlarda
güvenliğin, firmaya yönelik yazılımları
hazırlayan ekibin ellerinde olduğunu söylüyor.
Şirketlerde doğru uygulamalarla birlikte
akıllı telefon - tablet kullanımının verimliliği
nasıl arttırdığını düşünüyorsunuz? İşleyişi ne
kadar hızlandırıyor?
Mobil iş kavramı günümüzde giderek
yaygınlaşmakta. Dünyanın küreselleşmesinden
sonra artık şirketlerin hatta ofislerin
küreselleşmesi çağına giriş yapıyoruz. Mevcut
iş süreçlerinin mekan bağımsız yürütülmesi iş
yaşamına önemli bir katma değer sağlamakta.
Burada önemli olan geleneksel süreçlerin birebir
olarak mobilleştirilmesi yerine süreçlerin mobil
çalışmaya göre yeniden değerlendirilmesi, analiz
edilmesi ve bu süreçlerden sonra mobil işe
başlanmasının atlanmaması gerektiğidir.
Güvenlik göz önünde bulundurulduğunda hangi
mobil işletim sisteminin daha iyi olduğunu
düşünüyorsunuz? iOS, Android ve Windows Phone’u
kısaca yorumlar mısınız?
Mevcut mobil platformlar arasında hangisinin
güvenliğin daha yüksek olduğunu bulmaya
çalışmak yanlış olur. Yazılım geliştirilirken
hangi platformda çalışmak üzere uygulama
geliştiriliyorsa yazılım ekibinin o platforma
yönelik güvenlik açıklarını göz önünde
bulundurarak geliştirme yapması en güvenlir
metoddur. Bunun yanında güvenlik açıkları
ve risklerinin güncel olarak takip edilmesi ve
uygulama üzerinde de bu yeni risklere karşı
önlemler alınması faydalı olacaktır.
Çalışanların tabletler ve akıllı telefonlar
üzerinde gerçekleştirebilecekleri olumsuz
davranışları (gizli belge sızdırma vs) nasıl
Kurumsal alanda tabletlerin ve akıllı telefonların
birbirlerine göre avantajları sizce neler?
Günümüzde tablet ve akıllı telefonların donanım
özellikleri neredeyse birbirleri ile aynı. Windows
kullanımı gerektiren durumlarda tablet kullanımı
tercih edilmekte. Ancak tüm bunların ötesinde
hangisinin kullanımının daha doğru olacağı kararını
veren unsur bence ergonomi ve kullanıcı deneyimi.
Mevcut iş hangi cihaz üzerinde daha iyi bir kullanıcı
deneyimi sunuyorsa o cihaz tercih edilmeli.
Şirketlerin işleyişi hızlandırmak amaçlı
hazırlatacağı uygulamaların hazırlanması
ortalama ne kadar vakit alır? Herhangi bir
uygulama kullanmak yerine şirkete özel
hazırlanmış uygulamaları kullanmanın
avantajlarından bahseder misiniz?
Şirketlerin kurumsal uygulamalar hazırlatarak
mobil işe ayak uydurması titizlikle takip edilmesi
gereken bir konu. Uygulamanın nasıl, kim
tarafından hangi platformda geliştirildiğinden
daha önemli olan şey, uygulamanın mevcut
süreçler ile ne şekilde entegre olacağı ve iş akışında
oluşacak değişikliklerin dikkatlice hesaplanması
olacaktır. Bu bağlamda mevcut uygulamaları
kullanmak yerine şirkete özel uygulamaların
yazılması uzun vadede verimlilik açısından
bakıldığında çok daha sağlıklı bir yöntem olacaktır.
Ancak buna karar verirken fayda maliyet ilişkisinin
iyi hesaplanması gerekir.
Her şey göz önünde bulundurulduğunda
(çalışanların kolay alışması, sorun yaşandığında
kolay çözülmesi, güvenlik vs) şirketlerin
hangi işletim sistemine sahip akıllı cihazları
kullanmasını tavsiye edersiniz?
Günümüzde her üç platform da güvenlik için
çok büyük yatırımlar yapmakta. Windows’un
akıllı telefon pazarında beklediği başarıyı
yakalayamaması bizi kalan iki seçeneğe
yönlendirmekte. Bu aşamada karar verici merci
yazılımı talep eden şirketten çok geliştirici
firma olmalı. Geliştirici firmanın mevcut
güvenlik açıklarını göz önünde bulundurarak
proje yön vermesi daha güvenilir bir sistemin
temellerini atacaktır.
kasım14 •
43
Ebola’nın Çözümü
Büyük Veri Olabilir mi?
ABD ve Avrupa’da da artık tek tük de olsa Ebola vakaları gözüküyor. Tüm
dünyayı alarma geçiren bu salgın için tabii ki bilim insanları çözüm üretmeye
çalışıyor. Peki Ebola salgınını engelleme yolu büyük veride saklı olabilir mi?
YA Z I
44
Gökhan Menge [email protected]
• kasım14
MAKALE
E
bola ismi artık hiç birimize
yabancı değil. Afrika’ya özgü diye
zannettiğimiz virüs bölgeye yardıma
giden doktorlara bulaşmasıyla birlikte
ABD ve Avrupa’da da gözlemlendi.
Ölümcül bir virüs olan ebola vücut
sıvıları ile bulaşıyor. Kan, teri, idrar
gibi sıvılarla bulaşabilen Ebola virüsü
(neyse ki) havadan bulaşmıyor.
Adını Afrika’daki Ebola Nehri’nden
alan hastalık İshal, kanama, deri
döküntüleri ve yüksek ateşe sebebiyet
verir ve ölümcüldür.
23 Ekim tarihinde Dünya Sağlık
Örgütü tarafından açıklanan son
rakamlara göre Ebola virüsü Aralık
2013’ten bu yana toplamda 10.141
kişide tespit edilmiş ve 4.922 kişinin
de ölümüne sebep oldu. Afrika dışında
Ebola virüsü ABD’de 4, İspanya’da
ise 1 kişide tespit edildi. Tabii resmi
rakamlar dışında bir de her hapşıran
Afrikalı insana Ebola virüsü taşıyıcısı
muamelesi yapılan videoları da internet
üzerinden muhakkak izlemişsinizdir.
Bilimin Her Dalı Ebola için
Çare Arıyor
Tüm dünyada bir panik havası yaratan
Ebola salgını için bilim insanları
bir çözüm arıyor. Tabii bir çözüm,
belki bir aşı üretmeye çalışıyor.
Fakat diğer yandan da hastalığın
yayılmasını durdurmak, en kalıcı ➤
kasım14 •
45
➤ çözümlerden bir tanesi olabilir.
Bunu da tıbbi yoldan yapmaya
çalışmak yanında veri işleme uzmanları
büyük veri sayesinde Ebola salgınını
durdurabileceklerine inanıyorlar.
Bildiğiniz gibi dünyada artık cep
telefonu bir lüks değil, hatta dünyanın
en fakir bölgelerinde bile. İnsanları
toplu halde en kolay biçimde takip
etmenin yolunun mobil cihazlar
olduğunu düşünen uzmanlar, Batı
Afrika mobil operatörleriyle işbirliği
içinde çalışıyorlar.
Senegal’deki Orange 150 bin
kişinin ses ve yazılı mesaj bilgilerini
İsveçli Flowminder organizasyonu
ile paylaştı. Kar amacı gütmeyen bir
şirket olan Flowminder, bölgedeki
insanların hareketlerinin detaylı
bir haritasını çıkartmayı başardı.
Bu sayede otoriteler de insanların
hareketlerine ve iletişim verilerine göre
tedavi merkezlerini en verimli olacak
şekilde nerelere yerleştirebileceklerinin
haritasını çıkartabiliyorlar. Ayrıca
yeni bir salgın durumunda bölgeyi
karantina altına alma konusunda da
mobil veriler kullanılabiliyor.
Verilerin Güncelliği
Bu veriyi kullanmanın tabii ki bir
de dezavantajı var. Veriler aslında
yakın zamana ait olsa da bir salgın
anında güncelliğini kaybedebiliyor.
Şirket daha detaylı bilgi için gerçek
zamanlı olarak tüm bu akıllı cihazların
izlenmesini hayal ediyor.
Salgın anındaki verilerin
toplanmasında da ABD Hastalık
Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC
- US Centers for Disease Control
and Prevention) devreye giriyor.
Yardım çağrılarının geldiği noktaları
anında harita üzerinde işaretleyen
ekip bu sayede yardım çağrılarını da
veri anlamında daha verimli kılıyor.
Belirli bir bölgeden gelen normalin
üzerinde arama, otoritelerin daha fazla
kaynağı o bölgeye yönlendirmelerine
ve daha çabuk tepki vermelerine
olanak tanıyor.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme
Merkezi verilerini daha anlamlı hale
getirmek için haritalama yazılımı
şirketi Esri de yardımcı oluyor. Her cep
telefonundaki aktivite, bölgelerdeki
ekstra yaşanan yoğunluğu da anında
ortaya çıkartıyor. Bundan da önemlisi,
salgın bölgesindeki insanların hangi
bölgelere doğru hareketlendiği yine
harita üzerinden açıkça görülebiliyor.
Konu hakkında yardımcı olmaya
çalışan telekom şirketleri de
“Daha önce bu kadar büyük çapta,
anonim cep telefonu verisi elimize
46
• kasım14
Benzer Vakalarda Cep Telefonu Verileri
Daha önceki yıllarda yine çoğunluğu Afrika’da olan salgınlarda ve doğal
felaketlerde de cep telefonu verileri kullanılmıştı. Örnek olarak 2010 yılında
Haiti depreminde Haiti operatörlerinin 2 milyon kişiyi kapsayan arama
verileri İsveç ve ABD’li uzmanlar tarafından gözlemlenmişti. Bu sayede de
Birleşmiş Milletler ve diğer yardım kuruluşları insanların felaket sonrası
hareket etme verilerini ve epremin devamında gelen kolera salgınını kontrol
altına almayı başarmışlardı. Verileri analiz eden uzmanlar potansiyel yeni
salgın bölgelerini önceden tespit etmiş ve bu bölgelere ekstra kaynak
ayırarak salgının daha da büyümesinin önüne geçmişlerdi.
Sosyal Medya Analizi
Veri madenciliği uzmanları sosyal medya ve arama motoru verilerini analiz
etmek konusunda da her geçen yıl daha iyi bir hale geliyorlar. Örneğin
Google’ın Flu Trends servisi Google üzerinde yapılan grip ve benzeri
kelimelerle yapılan aramalara göre hangi bölgelerde grip salgını olma
ihtimalinin daha yüksek olduğunu tespit edebiliyor. Fakat kısıtlı bir veriye
sahip olan bu servis tabii zaman zaman isabetsiz tespitler de yapabiliyor.
Benzer bir çalışmayı gerçekleştiren Kuzey Carolina Üniversitesi 2012‑2013
yılındaki ABD’deki grip salgınını CDC (ABD Hastalık Kontrol ve Önleme
Merkezi) uyarısından tam 3 ay önce öngörmüştü.
Uzmanlar blog, forumlar, Twitter gibi sosyal medya kanallarını takip
ederek büyük çaplı sağlık sorunlarını önceden tespite edebildiklerini
belirtiyorlar. 2012-2013 yılındaki salgının tespiti de 152 adet anahtar
kelime seçilerek, veri analizi ile gerçekleşmiş. Kelimelerin nerelerde
kullanıldığının haritasını çıkartan uzmanlar, resmi açıklamadan 3 ay önce
tahminlerini yayınlamış.
MAKALE
geçmemişti. Bu veriler sayesinde
yardım kuruluşlarına hastalığın ne
kadar hızlı yayılabileceği konusunda
veriler sunabiliyoruz. Bu sayede
öngörülerimiz binlerce insanın
Ebola’ya yakalanmasının önüne
geçiyor” diyorlar.
Hızlı Analiz
Resmin büyük halini görebilmek için
uzmanlar hala daha fazla veriye ihtiyaç
duyduklarını söylüyorlar. Ayrıca bu
verileri daha hızlı bir şekilde analiz
etmeleri için verilerin sürekli olarak
güncellenmesi gerekiyor. Dünyanın
en büyük sağlık şirketlerinin veri
uzmanları “Büyük veri pek çok
farklı veri kaynağını bir araya getirip
veri madenciliği ile kalıplar ortaya
çıkartmayla ilgili” diyorlar. “Elimizde
sağlık kuruluşları, doktor raporları,
medya raporları, sosyal medyadaki
yorumlar, alandaki sağlık görevlilerin
verileri, eczane verileri, seyahat
biletleri verileri, yardım hattı verileri
ve bunun yanında cep telefonu
operatörlerinin verileri bulunuyor.”
Büyük verinin kullanımı ve analizi
sadece Ebola salgınını durdurmak
amaçlı değil; aynı zamanda eğitim
girişimleri, tedavilerin cevap verip
vermediği, korunma yöntemlerinin
ne kadar işe yaradığı gibi verileri
de uzmanlara sağlıyor. Örnek
olarak doktorlar risk altındaki
nüfusun ne kadarının gerekli
önlemleri ve önlem amaçlı ilaçları
aldığını gözlemleyebiliyor. Bunun
yanında bölgedeki salgının hızını
hangi durumların etkilediği de
gözlemlenebiliyor. Örnek olarak hava
durumu gibi çevresel faktörlerin
hastalığın yayılma hızına nasıl etki
ettiği ölçülebiliyor.
Ebola ABD ve Avrupa Yolunda
Günümüzde uluslararası yolculuk
hiç olmadığı kadar kolay. Bu yüzden
de belirli bir bölgede başlayan
salgın dünyanın diğer bölgelerine
de hızla yayılma riski yaratıyor.
Ebola virüsünün 21 günlük kuluçka
süresinden sonra belirtilerini ortaya
çıkarttığı düşünülürse hastalığın
diğer ülkelere herhangi bir belirti
ortaya çıkmasından önce girmesi
ihtimali bulunuyor. Ülkemiz de
dahil dünyadaki tüm havaalanları
da bu yüzden alarm halinde. Hatta
başta da dediğimiz gibi ateşi çıkan
hatta hapşıran bir Afrikalı yolcu
olduğunda uçaklara binen özel
kıyafetli kişiler, bu insanı doğrudan
gözlem altına alıp hastalığa karşı
kontrol ediyorlar.
Dijital çağda tabii ki insanların
uluslararası seyahat etmesi daha kolay,
fakat diğer yandan da takip edilmesi de
her zamankinden kolay. Bir Ebloa takip
uygulaması yaratan Qlik şirketinin
yöneticisi “Liman, tren, uçuş verileri
ve plaka tanıma sistemleri potansiyel
Ebola taşıyıcılarını takip etmemize ve
etkileşime girdikleri insanları da tespit
etmemize olanak tanıyor.” diyor.
Büyük Veri ile Hastalığa Çare
Sağlık uzmanları ve veri uzmanları
büyük veri analizi sayesinde
hastalığın genetik boyutta daha
iyi anlaşılabildiğini belirtiyorlar.
Hastalıkların neden bazı bölgelerde
daha etkisiz olduğu, bu insanların
neden bu hastalığa daha dirençli
olduğu gibi soru işaretlerinin
cevabını alabilmek için büyük veriyi
analiz ediyorlar. Örnek olarak daha
önce HIV konusunda araştırma
yapan ekip, İskandinavya’nın bazı
bölgelerinde bu virüsün etkisiz
olduğunu tespit etmişler. Bu sayede
de bölgedeki insanlar üzerinde
araştırma yaparak, onların hastalığa
verdiği tepkiyi taklit eden AIDS
ilaçları üretmeyi başarmışlar.
Sağlık uzmanlar HIV’de izledikleri
yöntemi büyük veri analizi
sayesinde Ebola konusunda da
izlemeyi planlıyorlar. Ebola ile
savaşın her aşamasında kullanılan
büyük veri sayesinde aslında
Ebola’ya çözüm bulmak da her
geçen gün kolaylaşıyor. Ya da en
azından hedefe giden en kısa yolu
bulmaya yardımcı oluyor.
kasım14 •
47
Oracle
Open World 2014
YA Z I
Ekrem Uçman
[email protected]
Her sene düzenlenen ve yaratıcı fikirlerin paylaşıldığı Oracle
Open World, bu sene de San Francisco’da gerçekleşti.
28 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen etkinlikte birçok
fikre ve projeye ilham verilirken, Oracle yeni ürünlerini ve
projelerini katılımcılarla paylaşma şansı yakaladı
O
48
racle Open World 2014 etkinliğinin
açılış konuşmasını yapan Larry
Ellison, yaklaşık 60 bin katılımcı ve
7 milyona yakın online takipçiye
Oracle’ın sektördeki konumundan,
bulut platformundaki hedeflerine
kadar birçok konuda bilgi verdi. Bulut
sağlayıcılarının büyük bir bölümünün
Oracle ile çalıştığını belirten Ellison,
pazardaki en önemli rakibi SAP’ye
de takılmayı ihmal etmedi. SAP’nin
HANA platformunun Oracle
sistemlerini kullandığını öne süren
Ellison, Ariba ve SuccessFactors gibi
platformlarda da yine Oracle üzerinde
çalıştığının altını çizdi.
Oracle Bulut Platformu hakkında
da bilgiler veren Ellison, geçtiğimiz
yıl 2100 yeni müşterini Oracle
platformuna geçiş yaptığını belirtti.
Oracle Bulut Platformu’nu günde
62 milyon kullanıcıyı ağırladığını
söyleyen Ellison, bu kullanıcıların
platform üzerinde 23 milyarlık bir veri
trafiği oluşturduğunu vurguladı.
Oracle, düzenlediği etkinlikte
artan bulut talebi ile Almanya’da iki
yeni merkezi açacağını, Afrika’da
ise hükümet ve özel işletmelerin
yeni teknolojileri hızla kullanıma
almaları nedeniyle, Bilgi Teknolojileri
• kasım14
kullanıcılarına yetenek geliştirme
programı kapsamında gerekli
becerileri kazandırmayı hedefleyen
eğitim insiyatifi başlattığını
duyurdu. Bunun yanı sıra bulut ürün
portföyünü yeni ürün ve hizmetlerle
genişleten şirket, veri kayıbını en aza
indirmeyi hedefleyen Zero Data Loss
Recovery başta olmak üzere birçok
yeniliğini de görücüye çıkardı.
Etkinliğin açılış gününe hızlı bir
giriş yapan Oracle, Almanya’da
açılışını yapacağı iki yeni veri
merkezinin duyurusunu yaptı. Şirket,
Münih ve Frankfurt’ta açılacak yeni
veri merkezleriyle beraber, son
dönemde Almanya’da artış gösteren
bulut tabanlı hizmetler için artan
talebi karşılamayı amaçlıyor. 2014
yılı sonlarına doğru tam randımanla
çalışmaya başlayacak veri
merkezlerinin ilk etapta, Oracle ERP
Cloud, HCM Cloud ve Sales Cloud’un
yanı sıra Service Cloud veTalent
Management Cloud hizmetlerini
desteklemesi bekleniyor. Bununla
birlikte Almanya’daki veri merkezi
alternatifleri artarken, Oracle’ın
Britanya ve Hollanda’da yer alan veri
merkezlerinin yükü de bir nebze
olsun azalmış olacak.
Ö ZEL HABER
Oracle’dan Afrika’ya BT Eğitimi
Son dönemde Afrika’da her alanda
yaşanan hızlı e-dönüşüme rağmen,
BT çalışanlarının bu konudaki
yetersizlikleri dikkat çekiyor. Çalışanlar
ve yeni teknolojiler arasındaki açık
giderek artarken, bu durum özellikle
küresel boyutta iş yapan şirketlerin
iş süreçlerinde aksamalara neden
oluyor. Bu noktadaki sorunu çözmeyi
amaçlayan Oracle, BT çalışanları
için başlattığı “yetenek geliştirme
programı” ile oluşan bu açığı
kapatmayı amaçlıyor.
4 ayaktan oluşan yetenek
geliştirme programı, çalışanların
gelişen teknolojilere adaptasyonunu
hızlandırmayı hedeflerken, şirketlerin
ve kurumların kullandıkları
teknolojiler ile çalışan arasındaki farkın
kapanmasıyla beraber iş süreçlerinde
yaşanabilecek aksamaların önüne
geçilmesi bekleniyor.
Oracle’dan yapılan açıklamaya göre,
geçtiğimiz 5 yıl içerisinde Afrika’daki
şirketler ve kurumlar orantısız bir
teknoloji kullanımına başlarken,
bu durum BT çalışanlarının geride
kalmasına neden oldu. Konuyu
değerlendiren Oracle EMEA Bölgesi
Kıdemli Başkan Yardımcısı Alfonso
Di Ianni, günümüzde bilişim
teknolojilerinin sosyal etkileşim,
dijital ekonomi, vatandaşlar ve
hükümetler arasındaki bağları
kuvvetlendirdiğine dikkat çekerken,
bu noktada teknolojiyle birlikte
çalışanların da kendilerini aynı
doğrultuda geliştirmeleri gerektiğinin
altını çizdi. Şirket olarak Afrika’da
oluşan bu açığı kapatmak istediklerini
belirten Di Ianni, geliştirdikleri eğitim
programıyla birlikte bu amaçlarına
ulaşabileceklerini ifade etti.
Oracle Bulut
Portföyünü Genişletiyor
Bulut tabanlı hizmetlerini geliştirmeyi
sürdüren şirket, Oracle Open
World etkinliğinde tanıttığı 6 yeni
platform hizmetiyle birlikte bulut
portföyünü genişletiyor.
Yeni bulut hizmetleriyle birlikte
kullanıcılara ve partnerlerine yeni
uygulamalar geliştirme imkanı tanıyan
şirket, Oracle SaaS uygulamalarının
daha fazla kişiselleştirilmesine de
olanak sağlayacak. Bunun yanı sıra
bulut platformunu genişleten şirket,
büyük veri analitikleri, entegrasyon,
süreç yönetimi, Java platformu, Java SE
gibi hizmet ve uygulamalara da yeni
fonksiyonlar katacak.
Oracle Big Data Cloud, Oracle
Mobile Cloud, Oracle Integration
Cloud, Oracle Process Cloud, Oracle
Node.js Cloud ve Oracle Java SE
Cloud tanıtılan yeni bulut hizmetleri
olurken, uygulamalar diğer Oracle
servisleriyle de uyumlu bir şekilde
çalışabiliyor. Müşteriler ve şirketler,
yeni uygulamalarla birlikte Hadoop
gibi sistemler üzerinde çok daha
esnek ve düzenli bir çalışma ortamına
sahip olurlarken, bu sayede iş
süreçlerinde oluşabilecek aksamaların
önüne geçilebilecek.
B2B Verilerine Ulaşım Kolaylaşıyor
Yenilikçi ve yaratıcı teknolojileriyle
özellikle akıllı telefon pazarında zirveye
oynayan Apple, CarPlay sistemiyle
birlikte Volvo, Ferrari, Honda, Hyundai
ve Mercedes-Benz’le anlaşarak bu
alana giriş yaptı. iOS 7.1 ile duyurulan
ve iPhone 5, iPhone 5C ve iPhone 5S ile
kullanılabilen sistem, araç sahiplerine
Apple’ın haritalar, telefon, mesajlaşma,
Beats Music, iHeartRadio ve Spotify
gibi uygulamaları yönetebilme
olanağı tanıyor.
iPhone kullanıcılarının, cihazlarının
tüm içeriklerini araçlarına entegre
edebilmelerine imkan tanıyan
CarPlay, iPhone’un otomobil
panelinde yer alan USB girişine
takılmasıyla çalışmaya başlıyor.
Tek başına araç içi bir sistem
olmayan CarPlay, iPhone’da yer
alan uygulamaların, otomobilin
dokunmatik ekranından kontrol
edilmesine imkan tanıyor. Siri
yoluyla da komut verilebilen sistem,
araç sahiplerine haritalar özelliğiyle
birlikte rehberlik edebiliyor. Yakın
zamanda daha fazla otomobil
üreticisinin araçlarında CarPlay
sistemine yer vermesi bekleniyor.
kasım14 •
49
Şirketler 2015’te IT
Yatırımlarını Artıracak
Dünyada ve Türkiye’de şirketler IT bütçelerini belirlerken çok da cömert
davranmıyorlar. Her ne kadar son 5 sene içerisinde bu durum değişmeye başlasa
da, şirketler iş süreçlerini sürdürülebilir kılmak için, IT yatırımlarına ağırlık
vermek zorundalar. Dergimizin bu sayısında, şirketlerin geçtiğimiz senelerde ve
önümüzdeki yıllarda yapacakları It yatırımlarını, yatırım yapılacak departmanların
belirlenme sürecini ve bu noktada dikkat edilmesi gerekenleri sizlerle paylaşacağız
YA Z I
Ekrem Uçman
[email protected]
50
• kasım14
MAKALE
K
urumların ve şirketlerin
iş süreçlerinin hızlı bir
şekilde dijitalleştiğini
günümüz iş dünyasında,
bu alana yapılacak
yatırımlar da bir o
kadar önemli hale geldi. Bu teknolojik
dönüşüm ile birlikte, kurumsal
faaliyetlerin sürdürülebilmesi ve
geliştirilmesi açısından IT alanına
yapılacak yatırımların doğru bir
şekilde planlanması, bütçelendirilmesi
ve yapılandırılması hayati önem
arz ediyor.
Her şirket ve kurum, stratejisini
sahip olduğu ya da işlettiği sermayeye
göre bütçelerini belirlerken, çoğu
zaman IT departmanları bu konuda
çok da önemsenmiyor. Özellikle
küçük ölçekli işletmeler, şirket
yapılarını dijital dönüşüme geçirme
konusunda büyük bir tereddüt
yaşarlarken, uzun vadede bu tarz
yapıların ayakta durması pek de
mümkün görünmüyor.
Daha büyük yapıdaki şirketler
ise, IT bütçelerini yapılandırma
konusunda tereddüt yaşamamalarına
karşın, bu bütçeyi yapılandırırken
yaşanan sorunlar sebebiyle,
iş süreçlerinde aksamalara,
veri kayıplarına ve bununla
doğru orantılı olarak maddi
kayıplar yaşayabiliyorlar.
Gelişmekte Olan Ülkeler
Yatırımları Artırıyor
Son dönemde şirketlerin IT
departmanlarına yaptıkları
yatırımlara göz attığımızda,
gelişmekte olan ülkelerdeki şirket
ve kurumların, ABD ve Kanada gibi
sektöre yön veren şirket ve kurumlara
kıyasla çok daha fazla yatırım
yaptığını gözlemliyoruz. Geçtiğimiz
yıllara kıyasla IT bütçelerinde yüzde
90 sınırına yakın bütçe artışı yapan
şirketler, bulundukları ülkelerin
gelişme sürecine paralel olarak
şirket yapılarını hızlı bir değişimle
yeniliyorlar. Güney ve Orta Amerika
bölgesinde yer alan işletmeler ve
kurumlar, şirket yapılarını dijital
bir platforma adapte etmek için IT
bütçelerini bir önce yıla göre yüzde
86 oranında artırırlarken, Afrika ve
Asya-Pasifik bölgesinde işletmeler
ve kurumlar yüzde 80’e yakın bütçe
artış oranlarıyla oldukça dikkat
çekici işlere imza atıyorlar. Amerika
Birleşik Devletleri ve Kanada’ya
baktığımızda ise bu oranın ortalama
yüzde 50-55 civarında olduğunu
görüyoruz. Bir başka deyişle, bu
bölgelerdeki şirketler yapılarını
koruyacak miktarda bütçe artışıyla,
iş süreçlerini aksatmamaya gayret
etmeyi planlıyorlar.
IT yatırımlarına Türkiye özelinde
baktığımızda ise, teoride oldukça
yeniliğe yatkın ve değişi odaklı
yapılarla karşılaşıyor olsak da,
iş pratiğe geldiğinde gerek bilgi
eksikliği gerekse de bilgi eksikliğine
dayanan korkular şirketleri
IT departmanlarına yatırım
yapmaktan alıkoyuyor. Özellikle
veri güvenliği konusunda şirketlerin
önemli bir bölümü bilinçsizce
hareket ederken, bu noktada IT
departmanlarına yapılacak yatırımla
birlikte oluşturulacak kompakt
yapıdaki dijital sistemler, hem
güvenlik açıklarının en az seviyede
olmasına, hem de şirketlerin iş
süreçlerinin sürdürülebilirliğine
katkıda bulunabilir.
Türk CEO’lar Dijital
Dönüşümün Farkında
Konuyu Türkiye özelinde biraz
açarsak, Türk CEO’ların çoğunluğu,
dijital teknolojilerin önümüzdeki yıl
sektörlerinde önemli bir etkisinin
olacağı kanaatinde ve yüzde 33’ü bu
etkiyi önemli bir dönüşüm şeklinde
açıklarken, yüzde 18’i ise tam bir
dönüşüm yaşanacağını düşünüyor.
Şirketler, büyüme fırsatlarını
sermayeye dönüştürme ve
müşterilere ulaşmanın yeni yollarını
yaratmada dijital teknolojilere
diğer şirketlere oranla daha çok
odaklanmış durumda. Hatta Türk
yöneticilerin çoğunluğuna göre dijital
teknolojiler, satışları arttırmada ve
müşteri deneyimini geliştirmede
önemli bir rol oynuyor.
Yapılan araştırmalara
göre,Türkiye merkezli şirketler,
dijital teknolojilerin iş süreçlerini
basit ve verimli kılma özelliklerine
daha çok ilgi gösteriyor. Her on
şirketten yaklaşık dokuzu bu gibi
teknolojilerin, operasyonlarının
verimliliğini arttırmada kendilerine
yardımcı olduğunu belirtiyor. Buna
karşın şirketlerin dijital teknolojileri
benimsemede hala katetmesi gereken
çok yol var.
CEO’ların sadece yüzde 24’ü
şirketlerinin kilit iş süreçlerinin en az
yarısının mevcut dijital teknolojilerle
desteklendiğini söylerken bu oran,
araştırmaya katılan diğer ülkelerdeki
şirketlere baktığımızda yüzde 36
olarak karşımıza çıkıyor (Bu oran
ABD’de yüzde 45). Türk CEO’larına
göre dijital teknolojileri hayata
geçirme sürecinde kendilerine
engel olan bazı güçlükler de var:
Kıdemli yönetici desteğinin eksikliği,
tüketicilerin dijital teknolojilere
yönelik yetersiz talebi, dijital
yetkinlik gerektiren becerilerde
eksiklik, yetersiz finansman ve
değişimleri yönetmede yaşanan
güçlükler. Bu noktada şirketler,
IT departmanı bütçelerini
artırırken, şirket için eğitimlere
de önem vermeleri şirketin dijital
dönüşümü çok daha sorunsuz bir
şekilde tamamlayabilirler. ➤
kasım14 •
51
“Dijital Dönüşüme Dikkat”
Olivier Robinne
Veeam Software
Güney Başkan Yardımcısı
V
eeam Software Güney Başkan
Yardımcısı Olivier Robinne,
şirketlerin IT bütçelerini
oluştururken oldukça dikkatli bir
yol izlemesi gerektiğini belirtti.
Robinne konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“ Şirketler IT yatırımı yaparken var olan
stratejilerini değiştirdikleri gibi yeni bir
yapıya geçtikleri için çok dikkatli olmalı. Eğer
bir şirket hala eski bir IT ortamına sahipse
stratejisini değiştirmeli ve kesintisiz çalışabilen
bir IT iş modeline geçmeli. Aynı zamanda
mimariyi yeniden tasarlamanın doğru adım
olduğundan emin olunmalı. IT yatırımlarına
bakıldığında bu yatırımların, veri merkezi gibi
global yaklaşımlara sahip olması ve tek bir
çözüm üzerine şekillenmemesi büyük önem
taşıyor.
IT yatırımlarının yoğunlaştığı önemli
alanlardan biri kesintisiz çalışabilme özellliği.
Teknoloji dünyasında uzun bir süre veri
merkezlerini sanallaştırma eğilimi söz
konusuydu. Son dönemlerde ise yatırımlar
üretime kaymaya veya sanallaşmış ortama
yönelmeye başlayınca bu teknoloji ile
52
• kasım14
birlikte kesintisiz çalışma modeli yaratan
yepyeni alanların olduğu anlaşıldı. Kesintisiz
çalışabilme planı yapmak geçmişte şirketler
için zor veya masraflydı. Ama yeni teknoloji
ve çözümlerle bu artık hem daha kolay hem
de şirketler eskisine göre çok daha fazla
maliyet avantajına sahip. IT yatırımı öncesinde
yoğun araştırma gerektiren diğer alanlar ise
otomasyon ve self-servis olarak sıralanabilir.
Yeni nesil güvenlik açıkları ve mobil
dünyadaki hızlı değişimin şirketleri yatırım
yaparken henüz yeterli şekilde zorladığını
sanmıyorum. Şirketlerde hala ‘Benim
başıma gelmez’ mantığının hakim olduğunu
görüyoruz. Kayıp/çalıntı cihaz nedeniyle
verilerin kaybedilmesi veya güvenlik
ihlallerinin yaşanması hala önemli bir tehdit
olarak karşımıza çıkıyor. Tek bir çözümün
sorunu ortadan kaldırmadığını rahatlıkla
söyleyebilirim. Ancak birleşik, katmanlı bir
güvenlik yaklaşımı, verimlilik ve uzaktan
yönetim şirketlerin sorununa çözüm
olabilir. Bir şirket ancak altyapının geneline
kapsamlı şekilde bakabilirse gelecek tehditler
için hazırlıklı olabilir ve veri kaybına karşı
kendini koruyabilir.”
MAKALE
➤ KOBİ’ler için Donanım
Hala Öncelik
2014 yılına bakıldığında KOBİ’lerin
ortalama bilişim departmanı
yatırımlarının, şirketlerin ölçeğine
göre 170 bin lira ila 141 bin lira
arasında değiştiğini görüyoruz.
Bu rakamlar, verimli bir dijital
dönüşüm için yeterli olmadığı
gibi, gerçek anlamda bir “dijital
şirket bilincini” oluşturmadığı da
kesin. Zira şirketlerin neredeyse
yüzde 70’i bu yatırımlarının
öenmli bir kısmını donanım
alanına harcıyor. Sistemlerde
oluşacak sıkıntılar sebebiyle iş
süreçleri aksayan KOBİ’ler, buna
karşın sanal depolama ya da yine
benzer sanal sistemler kullanmak
yerine, geleneksel metotlardan
vazgeçmiyorlar.
Bu noktada özellikle güvenlik
konusunda çekinceleri olan şirketler,
It bütçelerini belirlerken güvenlik
alanına ağırlık vermeye başladılar.
IT bütçelerinin yüzde 40 kadarını
donanıma harcayan şirketler,
bütçelerinin yüzde 23’ünü ise veri
güvenliği için harcıyorlar. Güvenlik
alanına yapılan yatırımların artması,
KOBİ’lerin yavaş yavaş dijital
dönüşüme uyum sağladıklarını
ortaya koysa da, KOBİ’lerin önünde
aşmaları gereken bir çok engel
olduğu da görmezden gelinmemesi
bir ayrıntı olarak dikkat çekiyor.
Peki Bütçeleri Kim Belirliyor?
IT Departman Müdürleri, şirketlerin
IT bütçelerinin belirlenmesi
konusunda önemli bir rol
oynarken, bütçe onay sürecine
gelindiğinde aynı etkiye sahip
olamıyorlar. Şirketlerin yüzde 45’i,
IT bütçelerini oluştururlarken IT
departman müdürlerinden fikir
alırlarken, bütçenin onay sürecine
gelindiğinde ise bu oran çok
ciddi bir düşüş yaşayarak yüzde
3’e geriliyor. Bütçe yaratılırken,
IT departman müdürlerinden
sonra CIO’lar belirleyici olurken,
iş bütçenin onaylanmasına
geldiğinde bu iki rolün de pek etkili
olmadığını görüyoruz.
Yüzde 70 oranında CIO ve IT
departman müdürleri tarafından
belirlenen bütçeler, CEO’ya
geldiğinde tabir-i caizse kuş kadar
kalabiliyor. Onay aşamasında IT
departmanlarının öneri ve talepleri
genellikle önemsenmezken,
CEO’nun daha önce kafasında
belirlemiş olduğu bütçe verilerek,
yıllık IT bütçesi belirlenmiş
oluyor. Bu yapı, özellikle gelişme
aşamasındaki daha az kurumsal
yapılar için oldukça sıkıntılı bir
durum oluştururken, son dönemde
CEO’lar dijital dönüşümün
daha hızlı paraya dönüştüğünü
görmesi, IT departmanlarını
rahatlatmaya başladı.
Mobil Yatırımlar Artıyor
Şirketlerin 2015 yılı içni IT
bütçelerinin merkezinde yine
iş verimliliğini artırma ve iş
süreçlerinin akıcılığı yer alıyor. İş
süreçlerinde sürekliliği sağlamak
isteyen şirketler, IT bütçelerinin
önemli bir kısmını bu alana
aktarmayı sürdürüyorlar. Risk
ve güvenlik yatırımları da, son
dönemde yapılan saldırılar
sebebiyle artması beklenen
departmanlar arasındaki yerini
almaya başladı.
Mobil cihazların
yaygınlaşmasıyla birlikte oluşan
trafiği fark etmeye başlayan
şirketler, IT bütçelerinde bu alana
yaptıkları yatırımları da gözle
görülür bir şekilde artırmayı
sürdürecekler. Mobil reklam
gelirleri, müşteri etkileşimi ve
hedef kitlelerine çok daha rahat
ulaşmalarına olanak sağlayacak
mobil cihaz konusunda yatırım
yapmaya başlayan şirketler,
bu alan üzerinden gelirlerini
artırmayı planlıyorlar.
kasım14 •
53
E-Ticarete Bilinçli
Yaklaşımlar
YA Z I
Ekrem Uçman
[email protected]
Dünya genelindeki dijital dönüşüm her geçen gün yeni bir boyut kazanırken,
ticaret alanı bu dönüşümü en hızlı geçiren sektörlerden biri olarak dikkat
çekiyor. Şirketler ve markalar, fiziksel dükkanların yanı sıra dijital dünyada da
dükkanlar açarak, gelirlerini artırmayı hedefliyorlar. Dergimizin bu sayısında
şirketlerin ve markaların fiziksel ticaret ve alışverişten, e-ticarete olan
geçerken izleyebilecekleri politikalara mercek tutuyoruz
54
• kasım14
MAKALE
T
üketicilerin akıllı telefon
ve tablet gibi mobil
cihazları hayatlarının
bir parçası haline
getirmesiyle birlikte
başlayan dijital dönüşüm,
ticaretin de çehresini giderek
değiştiriyor. Şirketler ve markalar,
tüketicilerle daha yakın iletişim
kurmak adına yine hayatımıza son 5
senedir dahil olan sosyal medyadan
faydalanırlarken, bir yandan da fiziksel
mağazacılık faaliyetlerinin yanı sıra
internet mağazacılığına da ağırlık
vermeye başladılar. Bunun yanı sıra
e-Bay, Amazon gibi e-ticaret devleri
dünya geneline yaptıkları dijital
perakendecilikle, her yıl çok yüksek
cirolara ulaşıyorlar.
Durum bu olunca, bir çok girişimci
ve marka fiziksel ortamı bırakıp,
e-ticarete geçiş yapmaya başladı.
Rekabetin oldukça sert geçtiği ve büyük
balığın küçük olanı yediği bir ortama
dönüşen e-ticaret sektörü, doğru
adımları doğru zamanda atamayan
girişimciler ve markalar için tam bir
kabusa dönüşebiliyor.
Müşteri Memnuniyetine Dikkat
Müşterilerin ve tüketicilerin
istekleri, doğal bir şekilde başlayan
dijitalleşmeyle birlikte değişirken,
şirketlerin ve markaların işi de
aynı şekilde daha karmaşık bir
hale geliyor. Tüketicilerin alışveriş
alışkanlıkları fizikselden, internet
ortamına kayarken, tüketiciler satın
aldıkları ürün ve hizmetler ile ilgili
şikayetlerini sosyal medya üzerinden
bildirerek, sorunlarının hızlı bir şekilde
çözülmesini talep edebiliyorlar.
Özellikle internet üzerinde satış
yapan kanalların ve markaların
çoğalmasıyla birlikte oluşan
alternatifler, markaları müşterilerini
korumaları konusunda oldukça zor
durumda bırakabiliyor. Müşteri ve
tüketicilerden gelen geri dönüşlere
hızlı geri dönüşler yapabilen şirketler,
müşterileriyle aralarındaki bağı daha
sıkılaştırırken, müşteri profiline
ve hedef kitleye uygun bir şekilde
geliştirilen kampanyalarla, takipçi
sayısını artırmayı başarabiliyorlar.
şirketleri rakiplerinden bir adım öne
çıkardığı görülüyor.
Sayıları gittikçe artan e-ticaret
siteleri arasındaki fiyat savaşlarının
sürdürülebilir olmaması ve müşterinin
ürüne birebir dokunamamasından
kaynaklı olarak e-ticaret siteleri
kendilerini diğer e-ticaret sitelerinden
ve geleneksel perakendecilerden
farklılaştırmak amacıyla
kişiselleştirilmiş müşteri deneyimine
önem vermeleri gerekiyor. Bunu
yaparken de müşterinin ziyaretçi
olarak sitede dolaşmasıyla başlayıp,
üyelik, satın alma, lojistik ve satış
sonrası desteğiyle devam eden ve
müşteriliğinin bitmesiyle son bulan
süreci yönetirlerken, bu süreci baştan
sonra müşteri gözlüğüyle “müşteri
yolculuğu haritalandırması” tekniği
ile inceleyip sorunlu alanlara yönelik
iyileştirmeleri ve öncü uygulamaları
hayata geçirmeleri kendilerini yoğun
rekabet ortamında bir adım öne
çıkaracak unsurlardan biri olarak
göze çarpıyor.
Özelleştirilmiş müşteri deneyimi
sunan şirketler sunmayan şirketlere
kıyasla dönüşüm oranı ve kişi başına
gelir gibi parametrelerde 2 kata yakın
fark yarattığı unutulmamalıdır.
Çoklu Kanal Yönetiminin Önemi
E-ticaret temel olarak web üzerinden
satış olarak algılansa da günümüzde
satışlarda büyük pay kazanması,
belirli ürün ve süreçlerde çağrı
merkezi desteğinin gerekli olması,
sosyal medyanın gerek servis gerekse
satış için bir kanala dönüşmesi
tüm kanallarda bütünleşmiş,
birbiri ile konuşan ancak her
kanalın potansiyelinden doğru
faydalanabilecek kanal strateji ve
süreçlerine ihtiyaç yaratıyor. Örneğin
masaüstü kullanıcılarının yüzde
30’a yakını aynı zamanda mobil
uygulamaları kullanırken, yüzde
20’e yakınıyla Facebook kanalını
üzerinden, yüzde 10’a yakını da aynı
zamanda çağrı merkezi üzerinden
temas kuruluyor. Bu durum da
u kanallarının hepsini belli bir
standart üzerine oturtma gerekliliğini
beraberinde getiriyor.
Her kanalın kendine has yetkinlikleri
olduğu için her kanalda farklı özellikleri
ve ürünleri öne çıkarırken müşterilerin
tüm kanallarda uyumlu ve tek bir
deneyim yaşayabilmesi e-ticarette
kopyalanması zor temel farklılaşma
noktalarından biri olmaktadır.
Kanalları yönetirken kullanılacak
yöntemlerden biri kanalı segmente
etmektir. Yani kanalları ihtiyaç tabanlı,
fırsat tabanlı, araştırma tabanlı gibi
bölmek uygulanabilecek örneklerden
biridir. Bunun yanında tamamıyla
sitenin kontrolümüzde olan kanallar,
sitenin yönlendirmesinde olanlar,
müşteriyle karşılıklı yönetilenler ya da
sitenin kontrolünde olmayan kanallar
olarak da bölümlendirilebilir.
Çoklu kanal yönetiminde
unutulmaması gereken ana kural tüm
kanalların performans odaklı olarak
yönetilmesi, böylece ihtiyaç ve bütçe
doğrultusunda tüm kanallardan
optimum olarak faydalanılmasıdır.
Değer Zinciri Oluştururken Tüm
Olasılıkları Değerlendirmek
E-ticaret sektöründe iş modeline
de bağlı olarak müşteriler dışında
➤
Özelleştirilmiş Müşteri Deneyimi
Olmazsa Olmaz
Peppers & Rogers Group’un “E-ticaret
ve Dijital Dünyada Kişisel Pazarlama”
araştırmasına göre, hedeflediği
müşteri profiline uygun, müşteri
talepleri doğrultusunda geliştirilmiş,
kısacası “özelleştirilmiş” ürünlerin,
bu alanda hizmet vermek isteyen
kasım14 •
55
Görüş
İbrahim Durak
Genel Müdür
Cordis Network
G
ünümüzde e-ticaret her yıl yüzde
30 – 40 aralığında büyüyen ve
gelişen bir sektör olmasına rağmen
toplam ticaret içindeki payı hala
oldukça düşük. Bunun da en büyük
nedenlerinden biri e-ticarete olan güvensizlik.
Ayrıca regüle edilmemiş pazarın da büyümesi
oldukça zor. 2013 Haziran’da çıkarılan 6493 sayılı
yasa ile tüm e-ticaret firmalarının uymaları
gereken kuralları belirlendi ve tümüne de 2014
Haziran ayına kadar bu kanunun getirdiği
yükümlülüklere uymak için zaman tanındı. Bu
yasaya belirlenmiş regülasyonlara uymayan
firmalara ciddi yaptırımlar da geliyor.
Cardtek Group şirketlerinden CordisNetwork,
bu yasanın firmalara getirdiği yükümlülüklerle
ilgili çözümler geliştirerek e-ticaret firmalarına bu
konuda yardımcı olmayı amaçlıyor. Cordis4NET
adı verilen ürün ailesi ile alışveriş yapana,
e-ticaret firmasına, ödemeye aracılık eden PSP
firmalarına, bankaya ve kamuya seslenen çözümler
sunuluyor. Türkiye’de özellikle e-ticaret alanında
faaliyet gösteren kurumları dikkate alırsak, bu
kurumların gerek PCI-DSS, gerek MasterCard
ve VISA kurallarına göre tabi oldukları pek çok
denetim ve sertifikasyon süreci bulunuyor. Fakat,
gerekli yasal düzenlemeler olmaması nedeniyle
bu denetim ve sertifikasyonları tam olarak yerine
getirmeyen kuruluşlar vardı. Artık e-ticarette bu
şekilde iş yapma şansı kalmayacak. Zira kanun
ve kanunun mevzuatı bunun kurallarını net bir
şekilde belirledi. En önemlisi de artık bu kuralların
denetim mekanizmaları da kanun ile belirlenmiş
durumda. İşte bu noktada mevcut alışkanlıklar
sebebi ile zorlanacak çok kurum olacaktır. Eticaret şirketlerinde yaşanmasa da, bu alanda
hizmet sağlayan kurumlarda önemli değişiklikler
olabilir. E-ticaret firmalarına tavsiyemiz, bu
56
• kasım14
konuda hizmet aldıkları kurumları veya kendi
içlerinde geliştirdikleri mevcut tüm ödeme ile ilgili
servisleri hatta kodları ciddi anlamda sorgulamaları
yönündedir. CordisNetwork “One-Click Secure
Store” ile tüm hassas verilerin saklanması, işlenmesi
ve transferini firmalar adına yasada belirlenen
şekilde sağlıyor. Böylece kullanıcı da güvenli bir
şekilde alışveriş yapabiliyor ve her bağlandığında
kart bilgilerini girip girmemeyi düşünmek yerine
güvenli bir şekilde tek tuş ile alışverişini tamamlıyor.
İlk başta mevcut oyuncular açısından ek zorluklar
ve yükümlülükler gibi görünse de zaman içinde
sektörün hak ettiği yere gelmesi için gerekli olan
sağlam temellerin atılması sağlanacaktır.
E-Ticarette kart bilgileri güvenliği ve
gizliliği artacak…
Firmalara yönelik olarak geliştirilen “Fraud
Management” ile firmalar korunuyor. Bu
ürün ile firmalar, daha önce başlarına gelen
veya gelebilecek olayların senaryolarını
CordisNetwork’e anlatıyorlar. CordisNetwork
sisteme tanımladığı senaryo tanımları ile,
sistemin ne tür problemlerle karşılaşıldığında
satışı durdurması gerektiğinden, oluşabilecek
her türlü sahtekarlık uyarısına kadar sistemi
tanımlayarak firmaların herhangi bir sahtekarlıkla
karşılaşmasının önüne geçiyor. Payment
Gateway çözümü ile de CordisNetwork doğrudan
satılan malın bedelini bankadan tahsil ederek
müşteriye yapılan satışın ödeme hizmetlerine
aracılık hizmeti gerçekleştiriyor. Ödeme hizmeti
beraberinde tekrarlanan düzenli ödemeleri, taksit
ve puan gibi ek işlem türlerini de destekliyor. Daha
önceden bu tür işlemler için firmalar bir yazılım
geliştirmek zorundayken CordisNetwork’ün
geliştirdiği sistemle güvenli, lisanslı ve yeni yasaya
uygun olarak işlemlerini gerçekleştirebilecekler.
MAKALE
➤ yönetilmesi gereken diğer ortaklar
bulunmaktadır. Bunlar arasında
satıcılar, lojistik/kargo şirketleri,
ortak siteler, reklam ağları ve sosyal
ağlar sayılabilir.
Müşteriler tüm bu ortakları e-ticaret
sitesinin şemsiyesi ve markası altında
değerlendirdiklerinden ortaklarla
etkileşim müşteri memnuniyetini
ve marka algısını etkilemektedir.
Dolayısıyla kişiselleştirme yapılırken
tüm ortakların çalışma modelleri ve
kısıtları göz önünde bulundurulmalı,
mümkün olduğunca site tarafından
belirlenmiş temel çerçeveye uymaları
sağlanmalıdır. Örneğin satıcılarla
alıcıları buluşturan bir pazaryeri
uygulamasında satıcı stok takibinin
gerçek zamanlı olarak yapılabilmesi,
bu mümkün değilse sipariş sürecinin
baştan sona takip edilmesi ve
satıcının stok yetersizliği dolayısıyla
oluşacak iptallerin proaktif olarak
müşteriyle paylaşılması müşteri
deneyimini yüksek seviyede tutacak
bir yaklaşım olacaktır. Özellikle
pazaryeri uygulamalarında iptal
veya iade olan satışların yüzde 60’tan
fazlası satıcılardan kaynaklanan
iptaller olduğu düşünüldüğünde siteye
kaybı milyonlarca lira seviyelerine
ulaştığını düşünürsek, değer zinciri
optimizasyonunun bu platformda iş
yapmak isteyen şirketler için ne denli
önem arz ettiğiniz görebiliriz.
En Önemli Faktör:
Analitik Modelleme
E-ticaret dünyasında kişisel
pazarlamayı etkin bir şekilde
yapabilmek için en önemli faktör
analitik modelleme ve veriye dayalı
aksiyon alabilme yetisidir. Bu
çalışmalar sayesinde müşterinin
bıraktığı izler takip edilerek
kişiye özel aksiyon ve iletişimler
tasarlanabilmektedir. Müşteri kaybı
modelleri, statik segmentasyonlar
gibi geleneksel analitik modelleme
teknikleri e-ticaret dünyasının dinamik
ve dijital yapısı için yeterli olmadıı
görülüyor. Müşteri yolculuğunun
çok hızlı ilerlemesi, ek olarak kayıt
veya giriş yapmamış müşterilerin de
bıraktığı izleri takip edebilme imkanı
e-ticaret müşteri verisinin işleme
yöntemini değiştirmiştir.
Müşteriyle en fazla iletişim
kurulduğu düşünülen e-posta
kanalının gelir içindeki payı yüzde
10’u geçmemektedir. Dolayısıyla
müşterilerin diğer dijital kanallar
ve özellikle sitede yaptığı işlemlerin
analizi ve aksiyonun da bu
işlemler sırasında gerçek zamanlı
olarak alınması gerekmektedir.
Bu gerçek zamanlı aksiyonları
gerçekleştirebilmek için ya IT
ekiplerinin yapacağı geliştirmeler
ya da bu konuda özelleşmiş yazılım
yatırımları yapmak gerekmektedir.
Müşterileri profilleyerek onlara en
uygun teklifleri sunabilmek için satın
alma, arama, ürün ya da kategori
görüntüleme gibi birçok veri kaynağına
ulaşmak gerektiği için iş zekası ve veri
madenciliği anlamında da gelişmiş bir
yetkinliğe ihtiyaç olduğu çok açık bir
gerçek olarak göze çarpıyor.
Günümüz e-ticaret dünyası
müşteriyi tanıyabilme ve ona
özelleşmiş teklifler sunabilme
konusunda yeterince imkana
sahiptir. Fakat bu imkanların etkin
bir şekilde kullanılması sırasında
yaşanan sorunlar, şirketlerin e-ticaret
konusunda sıkıntılar yaşamasına
sebep oluyor. Bu konuda yatırım
yapmaya hazır olan şirketlerin
hem pazarı büyütme adına hem de
rekabette birkaç adım öne geçmesi
kaçınılmazdır. Dünya genelinde
bakılınca pazarlama programlarının
yaklaşık yüzde 68’inde daha fazla
kişiselleştirmenin ve müşteri verisinin
kullanılmasının planlanması da bunu
net bir şekilde ortaya koyuyor.
kasım14 •
57
58
• kasım14
MAKALE
Kartvizitleriniz
Düzene Girsin
İş dünyasında her toplantıda, buluşmada
yapılan kartvizit alışverişi çoğu zaman bu
kartvizitlerin çokluğu nedeniyle anlamını
yitiriyor. Fakat teknolojinin de yardımıyla
düzene sokabileceğiniz kartvizitleriniz
artık daha anlamlı olacak?
YA Z I
Gökhan Menge
[email protected]
K
artvizitler iş dünyasının vazgeçilmezi. Artık
NFC’li cihazlarda her ne kadar sadece akıllı
cihazları birbirine dokundurarak dijital
bir kartvizit değiş tokuşu mümkün olsa
da, geleneksel kağıt kartvizitlerin yerini
alamıyor. Her toplantıda insanlara verip
karşılığında bazen onlarcasını aldığınız
kartvizitler bir yerden sonra dağ halini
alıyor. Düzenli tutmaya çalışsanız da ipin
ucu bir yerden sonra kaçıyor. Bu yüzden de
fiziksel kartvizitleri dijitale aktarmak eğer
tek tek el ile yaparsanız oldukça yorucu.
Akıllı telefonlarda bir zamanlar
Apple’ın kullandığı gibi “There is an
App for that - Bunun uygulaması var”
sözü her konuda geçerli neredeyse.
Kartvizitleriniz için de mobil cihazınızı
kullanarak rahatlıkla tüm bu kalabalığın
önüne geçebilir, ayrıca dijitalleştirdiğiniz
kartvizit arşivinizde kolaylıkla arama yapıp
zaman kazanabilirsiniz. ➤
kasım14 •
59
➤
CamCard Free
Android üzerinde bulabileceğiniz en iyi ücretsiz kartvizit uygulamalarından bir
tanesi diyebiliriz CamCard Free için. CamCard Free ila cihazınızın kamerasını
kullanarak yeni aldığınız kartviziti tarayabilir ve üzerindeki tüm bilgileri
dijitale dökebilirsiniz. Ayrıca CamCard’ın resmi sitesine girip de bir hesap
açtığınız takdirde kartvizitlerinizi tüm cihazlarınız arasında senkronize olarak
da kullanabilirsiniz.
CamCard Free ile taradığınız bilgileri listenizdeki insanlar ile eşleştirebilir ya da
yeni bir kayıt açabilirsiniz. Bu sayede kişi listenizde telefon dışında kişinin tüm
diğer bilgileri de otomatik olarak doldurulacaktır.
Ücretsiz uygulamanın tabii ki bir takım sınırlamaları var. Eğer site üzerinden
ücretsiz olarak bir hesap açarsanız doğrudan 100 kartvizit depolama hakkı
kazanıyorsunuz. Bunun yanında her hafta ekstradan 10 kartvizit kayıt hakkı daha
adınıza tanınıyor. Eğer site üzerinden bir hesap açmazsanız da 50 hesap hakkı
yanında her hafta ekstradan 2 kartvizit daha ekleyebiliyorsunuz. CamCard Free
hem Android hem de iOS platformundaki cihazlarınıza indirilebiliyor.
CardToContact
CardToContact özellikle tarama konusunda CamCard kadar iyi değil. Fakat
ekstra sunduğu özellikler ile farklılık yaratıyor. Ücretsiz sürümde bile kartvizitteki
tarama üzerinden doğrudan telefon ile arama yapabiliyor, doğrudan e-posta
gönderebiliyor, kartvizitlere etiket ya da not ekleyebiliyor ve tüm kartvizitler
arasında kelime bazlı arama yapabiliyorsunuz.
CardToContact ayrıca güçlü bir filtreleme sistemine sahip. Eğer çok fazla
kartviziti sisteme girerseniz, daha sonra şirket adı, isim ya da herhangi bir veriye
göre sıralama yapabiliyor ya da etiket bazlı aramalar yapabiliyorsunuz. Bir
kartvizitin üzerine tıkladığınızda düzenleyebiliyor, paylaşabiliyor, hesaplar arası
aktarabiliyor ya da silebiliyorsunuz. Uygulama tamamen ücretsiz ve hatta ücretli
versiyonu bulunmuyor.
60
• kasım14
ScanBizCards Lite
ScanBizCards Lite da
senkronizasyona önem veren
bir kartvizit uygulaması.
Salesforce ve SugarCRM ile
entegre olarak çalışabilen
uygulama ScanBizCards’ın
kendi sitesinden kayıt
gerektiriyor. Kayıt ettikten sonra
da kartvizitlerinize herhangi
bir internet tarayıcısından ya
da tabii ki uygulama içinden
erişebiliyorsunuz. Fotoğraf
konusunda sıkıntılı bir
uygulama da ScanBizCards
Lite. Diğer uygulamalar gibi
kartviziti bir masaya koyup
fotoğrafını çekemiyorsunuz.
Bunun yerine kartvizitin
yan tarafı telefonun arka
kamerasına gelecek şekilde
tutuyor ve taratıyorsunuz. Biraz
sıkıntılı bir süreç olduğunu
söyleyebiliriz. Fakat bunun
dışında uygulama tarama
konusunda oldukça başarılı
ve ekstra özellikleriyle de
öne çıkıyor.
Lite sürümü ücretsiz
olduğu için oldukça kısıtlı
imkanlara sahipsiniz.
Haftada sadece 2 kartvizit
ekleyebiliyor, CRM’e sadece
5 tane yükleyebiliyorsunuz
ve fotoğraflar arasında
tarama yapamıyorsunuz.
ScanBizCards Lite Android ve
iOS’ta kullanılabiliyor.
MAKALE
FullContact Card Reader
FullContact Card Reader’ı kullanabilmek için öncelikle Salesforce
ya da FullContact sitesinden bir hesap açmanız gerekiyor. Kartvizitleri
fotoğraflamak bu uygulamayla biraz daha zor denebilir. Fotoğrafı
çekerken uygulamanın istediği kartvizite tam oturtmamanız halinde
otomatik olarak çalışan mekanizma fotoğrafı çekmiyor.
FullContact Card Reader ile kartvizitin fotoğrafını çektikten sonra notlar
ekleyebilir ve daha sonra çevirme işlemine bırakabilirsiniz. Bu işlem biraz
uzun sürüyor olsa da arka planda çalıştığı için genelde sıkıntı yaratmıyor.
Çok cafcaflı kartvizitlerin tarama süresi bazen 10 dakikayı bulabiliyor.
Uygulamanın asıl dikkat çeken özelliği diğer pek çok depolama
uygulamasıyla entegre çalışabilmesi. Taradığınız kartvizitleri Dropbox,
Evernote, LinkedIn gibi pek çok uygulamaya anında aktarabiliyorsunuz.
Sırf bu özelliği yüzünden bile iş dünyası için oldukça işlevsel bir hale
geliyor uygulama. Tabii fotoğraflama kısmına katlanabilirseniz. Şimdilik
ücretsiz olan uygulama Android ve iOS’ta çalışıyor.
Business Card Reader
Business Card Reader diğer uygulamaların aksine
kartvizitlerinizi kameranız ile okutup arşivlediğiniz
bir uygulama değil (gibi). Bu özelliği sözde var,
fakat başarısız olduğu söylenebilir. Tabii listemize
girme sebebi başarısız olduğu değil, başarılı
olduğu özellikler. Bunların başında da arşivlenmiş
kartvizitlerinizi rahatlıkla gözden geçirmeye olanak
tanıyan, kaydırarak sırayla tüm kartlarınızı görmenize
olanak tanıyan arayüzü.
Kameradan çektiğiniz kartvizitleri bu uygulamanın
okumasını beklemeyin. Bu yüzden uygulamanın en
başarılı kullanım şekli, telefonunuzun kamerasını
uygulama dışından standart olarak çalıştırmak ve
daha sonra oluşturacağınız klasöre bu fotoğrafları
atmak. Business Card Reader da bir nevi kartvizit
inceleme arayüzü olarak iş yapabilecek, güzel bir
uygulama. Bu güzel arayüze sahip uygulama sadece
Android’de çalışıyor.
kasım14 •
61
YÖ N E T I C I L E R I N I Z I
D E Ğ I Ş T I R M E D E N
D Ü Ş Ü N Ü N
Geçiş Sürecinde Dikkat
Edilmesi Gerekenler
62
• kasım14
MAKALE
Şirketlerde yönetici
değişimi kolay bir
iş değil. İster kendi
ayrılsın, isterse işine
son verilsin; Yeni
yöneticiye geçiş sürecini
en acısız biçimde
tamamlamak için
yazımızdaki ipuçlarını
dikkate almalısınız
YA Z I
Gökhan Menge
[email protected]
Ü
st yöneticiler
çoğu zaman ekip
yöneticilerini
hızlı bir karar ile
değiştirebiliyorlar.
Daha yüksek bir
mevkiye atanan, kendi isteğiyle
ayrılan ya da yaptığı yanlışlar
sonucundan işte uzaklaştırılsın,
sonuç olarak birlikte çalıştığı ekip
arkadaşları için koca bir belirsizlik
bırakıyor bu yöneticiler. Üst
yöneticiler ise çoğu zaman arkada bir
enkaz kalmaması için ekstra bir çaba
göstermiyor. Olay bu sefer sonraki
yöneticiye de yansıyor ve bir domino
etkisi oluşuyor.
Yöneticileriniz bir şekilde
ekipten ayrılacağı zaman buna iyi
hazırlanmak, öncesinin ve sonrasının
planını yapmak çok önemli. Kısa
tavsiyelerimize göz atın ve bu sayede
yönetici değişimi sürecini mümkün
olduğunca zararsız atlatın.
Sorun Sizde Olabilir mi?
Çoğu zaman yöneticiler, kendilerine
üstlerinden bir emir verilmemiş olsa
bazı görevleri sanki emir almışçasına
yerine getirirler. Genelde bu durum
yöneticinin üstleri tarafından olumlu
karşılanır. Fakat yönetici örnek olarak
“Sürekli durum raporu vermem
gereksiz, üstümün bundan daha önemli
işleri vardır. En iyisi sorun olursa
bildirmek” diye düşünüyor, üstü ise
düzenli rapor istiyor olabilir. Üstü ise
yöneticinin işini yerine getirmediğini
düşünüyor olabilir bu yüzden.
Eğer yöneticiniz belirli konularda
çok iyi, iddialı ve bazı konularda
ise zayıfsa önce kendinize şu
soruları sorun; Ben büyük resmi
ona gösterebildim mi? Neler
beklediğimi anlattım mı? Ne zaman
bilgilendirilmek istediğimi ve onun
yaptığı iş ile ne zaman bilgi almak
istediğimi belirttim mi? Yöneticiniz
sizin istemediğiniz bir hedefe doğru
başarılı bir biçimde ilerliyor olabilir,
bu durum sizin ona hedeflerinizi
doğru anlatamadığınız anlamına
gelir. Siz ekibe ve projeye yabancı
olabilirsiniz ve aslında yöneticiniz
doğru olanı yapıyor olabilir.
Ekibin Moralini Düşünün
Bir yöneticinin değişmesi, ekipte
büyük rahatsızlık yaratabilir. Ekipte
bir belirsizlik havası ortaya çıkması
mevcut projeyi kaosa sürükleyebilir.
Bu yüzden yöneticinizi değiştirirken
yeni yöneticinin getireceği faydaları
ve eski yönetici ayrıldığında
ortaya çıkacak negatif ortamı iyi
tartmalısınız. Ekipten birisini sadece
kasım14 •
➤
63
MAKALE
➤ ortadaki belirsizlik ortadan
kalksın diye eski yöneticinizin yerine
koyarsanız, onun performansından
da memnun kalmadığınız takdirde
ortaya daha büyük sorunlar çıkabilir.
Sebebini Anlatın
Çoğu zaman yöneticiler ani kararlarla
görevlerinden alınırlar. Üstlerinden
ekibe ve yöneticiye açıkça sebebin
anlatılmaması sadece ekip içinde
gereksiz bir belirsizlik yaratmakla
kalmaz, aynı zamanda bu esnada
ekibin performansını ne yönde
geliştirmesi gerektiğini anlatma
fırsatını da kaçırmış olursunuz.
Örnek olarak bir yöneticiyi
kendi departmanının müşterilerle
ilişkilerinin iyi olmadığını
düşündüğünüz için göndermeye
karar verdiyseniz, ekibe ve
yöneticinize bu durumu bildirmeniz
halinde yöneticinizi gönderdikten
sonra ekibiniz müşterilerle daha
iyi ilişki içinde olmaları gerektiğini
kavrayacaklardır. Eğer menajer
64
• kasım14
belirli çalışanların işindeki verimini
düşürüyorsa, çalışanlarınıza onlara
yardımcı olmak istediğinizi söyleyin.
Bu sayede onların da performansı
yükselecektir. Eğer ekip olarak bir
aksaklık varsa, yöneticiyi göndermek
tüm ekibe “Vites arttırmalısınız”
mesajını verecektir.
Geçiş Sürecini İyi Planlayın
Eğer yöneticinizi çok bariz, herkesin
gördüğü bir hatadan göndermiyorsanız,
etkili bir geçiş süreci planlaması
yapmalısınız. Ayrılan yöneticiniz,
yerine gelen yöneticiyle kendi bilgisini
ve görevlerini paylaşmalı. Geçiş
sürecinden sonra ekipte yeni yöneticiye
alışma süreci ve bunun dolayısıyla da
performanslarında bir düşüş olabilir.
Bunun sebebi de bahsettiğimiz
alışma süreci ve yeni yöneticinin yeni
isteklerine cevap verme gereksinimidir.
Kendinizi Değerlendirin
Yöneticinizi değiştirdikten bir
kaç hafta sonra neden onu
değiştirdiğinize dair sebepleri
değerlendirin. Bu sayede yeni
yöneticinizin beklentilerinize
karşılık verip veremediğini daha
iyi gözlemleyebilirsiniz. Yeni
yöneticinize eski yöneticinin
hatalarını belirttiğinizden ve aynı
hataları yapmadığından emin
olun. Örnek olarak günlük rapor
istediğiniz yöneticiniz sürekli sizinle
bir toplantı ayarlamaya çalışıyor,
fakat siz zaman ayıramıyorsanız,
ekibin tekrar başarısız olmasında
yeni yönetici kadar sizin de payınız
olduğunu unutmayın.
Sonuç
Yönetici değiştirmek genel olarak
acı verici ve kesinlikle gerekmedikçe
kaçınılması gereken süreçlerdir.
Yönetici değiştirmek lezzetsiz bir
karar olabilir, fakat geçiş sürecini
iyi planlar ve yeni yöneticinin
isteklerinize karşılık vereceğinden
emin olabilirseniz, ekibin başarısını
arttırabilirsiniz.
HABER
SO N SAYFA
Hastalıklara
Sadece Laboratuvarda
Çare Aranmıyor
Geleneksel hastalıklarla mücadele yöntemi
laboratuvarlarda bir aşı ya da ilaç üreterek
hastalığın önüne geçmekten ibaretti. Günümüzde
gelişen teknoloji ile artık veri merkezlerinde
hastalıklarla mücadele edilebiliyor
S
on yılların belki de en korkutucu hastalığı Ebola
diyebiliriz. Afrika kaynaklı bu virüs belki bir
muzun içerisinde gelmedi ülkemize, fakat bu
hiç gelmeyeceği anlamına gelmiyor. ABD ve
İspanya gibi ülkelerde de ortaya çıkan hastalık
bu yüzden zaten dünyanın dört bir tarafındaki
havaalanlarını alarma geçirdi. Her ne kadar 21
günlük kuluçka süresi olsa da virüs kendisini
yüksek ateş gibi belirtilerle ortaya çıkartabiliyor.
Hala kalıcı bir çözüm bulunamayan Ebola can almaya devam
ediyor. Rusya her ne kadar “Ebola aşısı bulduk” gibi bir açıklama
yapmış olsa da ortada somut bir hareket gözükmüyor. Bu yüzden de
hala bir kalıcı çözüm üretilmiş değil. Tabii Ebola için kalıcı çözüm
arayanlar sadece laboratuvarlardaki doktorlar değil.
Artık bir lüks olmayan ve dünyanın en fakir yerlerindeki
insanların bile kullandığı cep telefonları, operatörler tarafından
izlenebiliyor. Bu da Ebola ile savaşta kullanılabilecek bir veri.
Bunun dışında insanların hangi şehirlerden hangi şehirlere seyahat
ettiği, bu seyehatlerin yoğunluğunun nasıl değişim gösterdiği gibi
veriler de toplanıyor.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Sosyal Medya ile Ebola Analizi
Belki Ebola konusunda çok geçerli olmayabilir, fakat sosyal
medya kanallarının detaylı takibi, çoğu zaman salgın hastalıklarla
ilgili uzmanlara fikir verebiliyor. Genelde pek çok kişi tarafından
“gereksiz” hatta bazıları tarafından “şeytan” olarak görülen sosyal
medya, insanların en samimi ve hatta özel durumlarını paylaştıkları
bir alan. Bir insan grip olduğunda dahi sosyal medyadaki
takipçileriyle bu durumu paylaşıyor. Bu sayede de zaten pek çok
kişide açık olan konum gönderme özelliği verileri bir araya getirilip
belirli bir bölgede salgın olduğu tespit edilebiliyor. Benzer bir
durum da Ebola’da hastalık belirtileri sosyal medya üzerinden takip
edilerek erkenden salgından haberdar olunabiliyor.
Verdiğimiz örnekler dışında daha pek çok veri ile insanların
hastalık bölgelerinde nasıl seyahat ettiklerinin dökümünü
çıkartmak da veri uzmanlarına bir çözüm şansı veriyor. Belki 0’lar
ve 1’lerle hastalığa karşı tıbbi bir çözüm üretmek mümkün değil,
fakat uzmanlar hastalığın yayılmasını engellemek için büyük
verinin yorumlanması ile çözüm üretebileceklerine eminler.
Gökhan Menge
[email protected]
66
ocak’12
35

Benzer belgeler

Yurt dışı açılıma dijital kanallarla farklı bir bakış

Yurt dışı açılıma dijital kanallarla farklı bir bakış öne çıkıyor. Konu ile bilgi veren Userspots Kurucusu ve Kullanılabilirlik Analisti Mustafa Dalcı, cinsiyete göre kullanım oranlarının yüzde 54.1 erkek ve yüzde 45.8 kadın olarak şekillendiğini söyl...

Detaylı