PDF SAYI 14 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 14 - Hayat Online
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 1
ÂLEMLERE RAHMET
HZ. MUHAMMED
(s.a.v)
ANAMIZ BABAMIZ CANIMIZ SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH
insanı sadece biyolojik bir varlık olarak kabul etmemek, her insanda; insan eref
ve haysiyeti olduunu görmek, insan vakarına inanarak onu korumak
insan hakları ama herkese
Özlenen ve Bek lenen Tablo
Belki de Almanya tarihinde ilk defa Müslüman Türk Çatı Kuruluları bir mesele için (Vicdan testi) ortak hareket ettiler. Bu
çalımanın hayırlı balangıçlara vesile olmasını temenni ediyor; katkıda bulunan tüm kuruluları can-ı gönülden kutluyoruz.
Hümanizm
ve slam
Dünü ve
Bugünüyle
Deerler
Çarpıması
Çalayan’da
yazılan
mektup...
Dr. Yusuf IIK
Mahmut AKAR
Ekrem KIZILTA
Mustafa
MULLAOLU
Dosya
Özel Köe
Dosya
Dosya
Sayfa 5’te
Sayfa 7’de
nsan ve
nsan
Hakları
Muhammed
Hamidullah
Hoca...
brahim
GÜMÜOLU
hsan Süreyya
SIRMA
Hatırat
Sayfa 25’te
Özel Köe
Sayfa 15’te
Hayata
Düülen
Notlar...
slam nsan
Hakları ve...
Sayfa 23’te
Aydın ERSOY
Sayfa 9’da
Özel Köe
Gözlerinizi
Yumun
Kabir
memuru
Hacarap
“Dünya
Kadınları
Günü” mesajı
Mesut UÇAKAN
M.Salih AYDIN
Zehra
DZMAN
Özel Köe
Özel Köe
Özel Köe
Sayfa 11’de
Sayfa 35’te
Sayfa 13’te
Sayfa 29’da
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 2
’da
a
p
u
r
v
A
e
v
a
y
n
a
m
l
A
a
Çok Yakınd
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Seite 3
HASBHAL
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
3
Mart-März 2006 / Safer 1427
EDTÖR’DEN
nsana, inanca ve kutsal deerlere saygı
Sevgili dostlar!
Biraz gecikmeli de olsa yine sizlerle beraberiz.
Son dönemde yaflanan geliflmeler
hem bulundu¤umuz ülkede ve hem de
dünyada hiç de güzel geliflmeler de¤il. Gün geçtikçe insanlar›n birbirlerine sayg›lar› azalmakta. Bunun üzerine
bir de politik beklentilerin k›flk›rtmas›yla toplum biraz daha gerilmektedir.
Son dönemde Almanya`da yaflanan Vicdan Testi uygulamalar› ülke
sath›ndaki tüm eyaletlerde uygulanaca¤a benziyor. Prensip olarak resmi
makamlar›n ülke güvenli¤i ile alakal›
yapm›fl olduklar› çal›flmalar› destekliyoruz. Ama bu çal›flmalar› yaparken
galiba elma ile armutlar› birbirine kar›flt›r›yorlar. E¤er siz bu toplumda yaflayan insanlar› rencide edecek flekilde
testlere tabi tutarsan›z o zaman toplumdaki huzur ortam›n› germifl olursunuz.
Daha önceki yaz›lar›m›zda da belirtti¤imiz gibi yabanc›lar olarak adland›r›lan bizler bu topluma her yönden zenginlik katmaktay›z.
Ama ne yaz›kki her toplumda oldugu gibi Almanya`da da baz› politikac›lar; flahsi gelecek beklentileri için
toplumu germekte hiç sak›nca görmemekteler. Bu iflin s›k›nt›l› boyutu.
Ama sevinerek görmekteyiz ki Alman
toplumunun % 95`ten fazlas› bu tür
gerginliklere yüz vermemektedir. fiu
andaki yerel seçim kampanyalar›nda
bu tür çal›flmalar› görmekteyiz.
Özellikle Danimarka`da gündeme
gelen ve baz› Avrupa ülkelerinde de
gündemde tutulan “karikatür krizi”
hiç de istenmeyen olaylara sebeb oldu. Sanki birileri biryerlerden dü¤meye bast› ve toplumlar gerilmeye baflland›.
Burada flunu belirtmek isteriz ki
toplumlar›n kutsal›na hakaret edilmesini tasvip etmiyoruz. Hem hakareti
ve hem de bu tür olaylar bahane edilerek fliddet olaylar› ç›kar›lmas›n› da
tasvip etmiyoruz.
Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)`e yap›lan
bu çirkin sald›r›lar› k›n›yoruz. Ama
bu k›namay› yaparken demokratik bir
tepkiyle dile getiriyoruz.
Çünkü biz biliyoruz ki bu densizli¤i yapanlar e¤er Hz. Muhammed
(s.a.v)`i tan›m›fl olsalard› böyle bir
fley yapmazlard›. Ve yine biliyoruz ki
Efendimiz Hz. Muhammed bu dönemde yaflasayd› bu densizlere ac›r ve
onlar›n hidayeti için dua ederdi. Çünkü Hz. Muhammed rahmet peygamberidir. Çünkü O, Alemlere Rahmet
olarak gönderilmifltir. Taif`te O`nu
tafllayanlara bile merhamet nazar›yla
bak›p dua eden bir peygamber böyle
zavall›lar için de muhakkak dua ederdi. Bunun örneklerini tarihte de görmek mümkün. Hz. Muhammed
(s.a.v)`i tan›ma flerefine eriflmifl hiç
kimse O`na hakaret etmemifl bilakis
O`nun ile alakal› güzel methiyeler
yazm›fllard›r, söylemifllerdir.
Örnek isterseniz Bismark, Tolstoy,
Goethe vb. flahsiyetler Hz. Muhammed (s.a.v)`i g›yab›nda dahi olsa tan›y›nca O`nun hakk›nda hep güzel sözler söylemifllerdir. O`nun büyüklü¤ünü, güzelli¤ini, mesaj›n› eserleriyle
toplumlar›na ulaflt›rm›fllard›r.
Bu aç›klamalardan sonra özellikle
insan›m›za flu tavsiyelerde bulunmak
istiyoruz. Efendimiz Hz. Muhammed
(s.a.v)`e karfl› yap›lan bu çirkinlikleri
demokratik bir flekilde protesto edelim. Türkiye`de ‹stanbul Ça¤layan`da
yap›lan miting gibi. Bunun yan›nda
Alemlere Rahmet olarak gönderilen
Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)`in
hayat›n› en ince detay›na kadar ö¤renme ve ailemizin tüm fertleri ile beraber bu ö¤rendiklerimizi hayat›m›za
uygulamaya çal›flal›m. Biz inan›yoruz
ki O`nun hayat›n› örnek alarak bir
ömür sürersek hem kendimize, hem
ailemize ve hem de topluma faydal›
oluruz.
Zaten A¤ustos 2005 tarihinde Bursa`da Dünya Gençlik Temsilcilerinin
ortak karar›yla 2006 y›l› “Uluslararas›
Sünneti ‹hya Y›l›” olarak ilan edildi.
Bizler de 2006 y›l›n› evimizde ve ailemizde Sünneti yani Hz. Muhammed
(s.a.v)`in hayat›n› daha fazla yaflama
ve yaflatma y›l› olarak ilan edelim, ne
dersiniz.
Gelin 9 Nisan 2006 tarihindeki
“Mevlid Kandili”nde Efendimizin güzelliklerini ailece çevremizdeki komflular›m›za da yaflatal›m. Onlara
Alemlere Rahmet olarak gönderilen
Hz. Muhammed (s.a.v)`i anlatan fleyler hediye edelim. Mesela bir gül, mesela efendimizin hadislerinden oluflan
Almanca yaz›l› metinler, kitaplar vb.
Daha önceki say›lar›m›zda buradaki meselelerimiz hakk›nda tüm kurulufllar›m›z›n ortak hareket etmesi gere¤ini vurgulam›flt›k. Son dönemdeki
baz› geliflmeler bizi oldukça sevindirmifltir. NRW`deki vicdan testi uygulamas›na Almanya`daki tüm ‹slami
Çat› Kurulufllar›n›n ortaklafla bir toplant› ile tepki koymalar› takdir ile karfl›lanm›flt›r. Biz bu tür ortak tepkilerin
hem insan›m›z›n hak kazan›mlar› ve
hem de yanl›fl uygulamalar›n ortadan
kalkmas›n› kolaylaflt›raca¤› kanaatindeyiz.
Bu ortak çal›flmalar›n her alanda
devam etmesini temenni ediyoruz ve
katk›da bulunan tüm kurulufllar› tebrik ediyoruz.
Bu vesile ile önümüzde gelecek
olan Mevlid Kandilinizi tebrik ediyoruz. Rabbimizden niyaz›m›z; Kendisine sad›k birer kul ve O`nun Kutlu Elçisi Hz. Muhammed (s.a.v)`e sad›k
birer ümmet olmakt›r.
Cenab-› Allah çal›flmalar›m›z› bereketlendirsin, fluurland›rs›n. Çal›flmak bizden, baflar› Allah`tand›r.
Allah`a emanet olun.
Hessen Hayat Ayl›k Ücretsiz Gazete
Mart-März 2006 / Safer 1427
Sahibi ve Genel Yay›n Yönetmeni: Sinan AKTÜRK
Yay›n Kurulu: Dr. Yusuf Ifl›k, ‹brahim Gümüflo¤lu, Mahmut Aflkar, Sinan Aktürk, M. Salih
Ayd›n, ‹hsan Güler, Saim Ayas, Mustafa Kasalak
Merkez: Königsbergerstr. 16 · D-61169 Friedberg
Tel: 06031-162411 · Fax: 06031-738644 · E-mail: [email protected]
Gazetemizde ç›kan yaz›lar›n ve reklamlar›n içeri¤inden sorumlu de¤iliz.
RAHMETLE
ANIYORUZ
Zaman ne çabuk geçiyor.
Sevgili Malik Akba Aabey
En Büyük Sevgiliye gideli 8
sene olmu.
Sevgili Mehmet en
aabeyle beraber hâlâ seni
yâd ediyoruz.
nanki yokluuna hâlâ
alıamadı bu yüreklerimiz.
Gazetecilik hayatında sen
bizler için hep örnek olacaksın. Gelecek nesiller
seni hayırla yâd edecekler.
Kalbimizde taht kurdun!..
Mümkün mü yerini
doldurmak senin,
Ansızın aramızdan ayrılıp
gittin.
Lâkin lâhi emridir
Rabbimizin,
“nna lillahi ve inna ileyhi
raciun”
Kalbimizde taht kurdun
hepimizin.
Asım Tozolu-Frankfurt
Kendisi ile çalıma erefine
eritiim kıymetli
büyüüm, aabeyim Milli
Gazete Avrupa Genel
Müdürü Merhum Malik
AKBA, güzel insan, seni
rahmetle anıyoruz.
Mekânın cennet olsun.
Ruhuna bir Fatiha
gönderelim lütfen.
Sinan Aktürk
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 4
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 5
DOSYA
5
Mart-März 2006 / Safer 1427
Hümanizm ve slam
Dr. Yusuf IIK
lahiyatçı-Eitimci
ümanizm, insana sayg›
ilkesine yönelmifl bir
dünya görüflünü kapsar.
De¤iflik yorumlar yan›nda Hümanizman›n en özlü yorumu,
Kant`›n görüflünde ifadesini bulmufltur. Ünlü Alman filozofuna
göre, insan bizatihi bir gayedir,
baflkas›n›n amac› için bir araç
olarak kullan›lamaz.
Kant`›n deyimiyle: “Her zaman bütün hareketlerinde gerek
kendini gerek di¤er insanlar›
bafll› bafl›na bir gaye telakki et,
hiç bir zamasn hiç bir insan› bir
vas›ta olarak kullanma.”
Bu anlay›fl, hukukta insan
haysiyeti/flerefi kavram›n› oluflturan kaynaklardan biridir. Ve
zamanla bir hukuk kavram› olarak geliflip yerleflen hümanizma,
bu anlay›fl›n genifl kapsaml› bir
ifadesidir.
‹nsan› saymak, insan›n fleref
ve haysiyetini korumak san›k
veya suçlu oldu¤u hallerde dahi
insan›n hakk›n› ve haysiyetini
gözetmek, bir yandan ahlak›n
gere¤i, öbür yandan ahlaka ba¤l›
bir hukukun görevidir. Hukukta
insanileflmeyi ahlakileflmenin
müteradifi (efl anlaml›) sayan görüfl bundan dolay› do¤rudur.
Bu konularda ‹slam dininin
görüfllerini ortaya koymak konunun daha iyi anlafl›lmas›na vesile olacakt›r.
‹slam Dini insanl›¤›n kurtuluflu için Allah`tan Peygamberi vas›tas›yla insanl›¤a bildirilmifltir.
‹slam ideali, insan idealidir.
‹slamda esas olan insand›r. ‹slam›n gayesi düflünen insan› yüceltmektir.
‹slam inanc›na göre insan; akl›, bedeni, ahlaki ve ruhani en
H
mükemmel meleke ve yeteneklerle mücehhezdir. Tertemiz halde, maddi ve manevi her çeflit
yükselmeye müsait olarak do¤ar.
Zahiren ve batinen (görülen ve
görülmeyen) yarat›klar›n en güzelidir. Kur`an`da “Biz, hakikat
insan› en güzel bir biçimde yaratt›k” buyuruluyor.
Böyle bir yetenekle yarat›lm›fl insan, flahikalar›n (zirvenin)
en yükseklerine ç›kabilir. Bunun
için hiç kimsenin arac› olmas›na
muhtaç de¤ildir. Ünlü Alman
düsünürü Kant`›n daha önce de
belirtti¤imiz gibi, “‹nsan bir
alet, bir vas›ta de¤il, fakat bafll›
bafl›na bir gayedir”
Muhtaç oldu¤u tek fley çal›flmas›, kendine güveni ve kiflilik
sahibi olmas›d›r. Kur`an-› Kerim`de bunun için “Hakikaten
insan için kendi çal›flt›¤›ndan
baflkas› yoktur” buyurulmaktad›r.
Allah, yerde ve gökte olan
herfleyi insana tabi k›lm›fl ve insan› bunlar›n efendisi yapm›flt›r.
‹nsano¤lunun izzet ve fleref sahibi oldu¤u, bu nedenle her yarat›ktan üstün oldu¤u aç›klanm›flt›r.
‹nsana sayg›, insanlara hizmet
temel irade olmal›d›r. Çünkü insan yeryüzünde Allah`›n halifesidir. Allah iradesinden, kudret
ve s›fatlar›ndan insana baz› yetkiler vermifltir. ‹nsan Allah`a naip olmakla, di¤er insanlar›n iyili¤ine çal›flmak birbirine s›ms›k›
ba¤l›d›r. Gerçek insan, hem halife oldu¤unu unutmayarak Allah
ile, hem de insanlarla tam bir bar›fl içinde yaflayan demektir.
Müslümanl›k nazar›nda her
insan, Allah`›n kuludur. Ve hepsi ayn› temel haklara sahiptir.
Bunlar yanl›z insan olmas› bak›m›ndan, do¤ufltan sahip oldu¤u
haklard›r. Hayat, özgürlük, mal
edinme ve tasarruf, eflitlik haklar›, insan›n en temel haklar›d›r.
Bütün insanlar bir ailenin uzuvlar›d›r.
Asalet, ahlaki faziletle, hak
ve vazifeye ba¤l›l›klad›r. Hangi
›rka, hangi s›n›fa, hangi mesle¤e,
hangi rütbeye mensup olursa olsun her insan eflit haklara sahiptir. Her insan baflkalar›na da ayn›
ailenin bireyleri nazar›yla bakacak ve öyle davranacakt›r. Hiçbir flah›s, mensup oldu¤u s›n›f,
meslek, devlet, ›rk veya cinsiyet
dolay›s›yla temel haklar›n›n hiçbirinden mahrum edilemez.
Hak ve söz, sadece kuvvetlinin de¤il hak sahibinindir. Kuvvetlilerin kuvvetlerine dayanarak zay›flar› ezmek, afla¤›lamak,
bask› yapmak ve yok etmek haklar› yoktur. ‹slam`da yaflaman›n
esasl› prensibi, insan kardeflli¤i
ve dostlu¤u prensibidir. Çünkü
insanlar›n hepsi ayn› ana babadan gelirler. Birbirlerine eza, cefa ve haklara tecavüz edemezler.
Kur`an bu konuda flöyle buyurur:
“Ey ‹nsanlar! hakikat biz sizi bir erkekle bir difliden yaratt›k. Sizi (s›rf) birbirinizle tan›flman›z için büyük büyük cemiyetlere, küçük küçük kabilelere
ay›rd›k. fiüphesiz ki sizin Allah
kat›nda en flerefliniz takvaca en
ileri olan›n›zd›r. Hakikaten Allah her fleyi bilen, herfleyden
haberdar oland›r.”
Öyleyse; bütün insanlar
Adem ile Havva`dan bir ana-babadan gelen insanl›k ailesinin
üyesidir. Bu birli¤i hiçbir fley
yok edemez. Hayatta birbirlerine
karfl› davran›fllar› ne olursa olsun, bu as›ldaki birli¤i insanlar
inkar edip silemezler. Bir erkekle bir difliden yarat›l›p da milletler ve kabilelere ayr›l›fl; dar›l›p,
k›r›l›p da¤›lmak, dö¤üflmek ve
sö¤üflmek için de¤ildir. Tan›fl›p
yard›mlaflarak seviflmek, insanlar›n kifliliklerine sayg› duymak,
güzel huylar› yaflayarak daha büyük, daha güzel cemiyetler meydana getirmek içindir.
Hz. Muhammed (s.a.v)`in
Veda Hacc› Hutbesi, insan de¤erini, evrensel insan kardeflli¤ini,
›rk, renk ve s›n›f gibi mülahazalara dayanan bütün ay›r›mlar›
kald›r›c› bir kardeflli¤i savunan
prensipler içermektedir. Burada
canlar›n, mallar›n kutsal oldu¤u
ilan edilmifltir. ‹slam Peygamberi “Hepiniz Adem`in çocuklar›s›n›z, Adem ise topraktan yarat›lm›flt›r” buyurmaktad›r.
‹slam Dininde bütün insanlar
adalet karfl›s›nda eflittirler. Harpç› olmad›ktan sonra, müslüman›n müslüman olmayandan fark›
yoktur. Bir çok ‹slam hukukçular› özellikle Ebu Hanife, bir
müslümanin bir gayri müslimi
(müslüman olmayan›) öldürmesinin, müslüman›n müslüman›
öldürmesinden daha a¤›r oldu¤u
görüflünü beyan etmifltir.
‹slam Dini; katilin ›rk›n›, sosyal ve ekonomik konumunu,
rengini veya dinini nazar› itibara
almaks›z›n, insan hayat›n› korumak amac›yla bir ceza sistemi
ihdas etmifltir.
Sonuç olarak insan, Müslüman olsun olmas›n, Allah`›n kulu ve güzel emanetidir. Bu sebepten fleref, haysiyet sahibi ve
hürmete lay›kt›r. ‹nsanlar aras›nda, insan olma bak›m›ndan herhangi bir fark görmemek, onlar›
eflit hak ve de¤ere sahip varl›klar
olarak kabul etmek, ‹slam`›n hümanizm anlay›fl›n›n bir neticesidir.
‹nsan› sadece biyolojik bir
varl›k olarak kabul etmemek, her
insanda insan fleref ve haysiyeti
görmek, insan vakar›na inanarak
onu korumak, insan› -suçlu da
olsa- gereksiz varl›k saymamak
modern devletlerce oldukça geç
anlafl›labilmifltir.
fiimdilerde bile, insan›n biyolojik yap›s›n› bozmak için genleriyle oynayanlar, onun psikolojik yap›s›n› alt üst etmek için ellerinden gelen hertürlü metodu
benimsemektedirler. Hatta bu
metodlarla insan› afla¤›lamak,
inanç sistemini tahrip etmek ve
yarg› de¤erlerini hiçe saymak gibi korkunç bir çal›flma yürütülmektedir. Bu flekilde de güya insanlar›n mensubu bulunduklar›
inançlar› ve de¤er yarg›lar› test
edilmek istenmektedir.
Zehir; zehirdir, alt›n tasta sunulsa bile...
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 6
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
KISA HABERLER
6
HESSEN
Mart-März 2006 / Safer 1427
"Hiçbir özgürlük hakaret ve iftirayı içermez"
IGMG Genel Sekreteri O¤uz Üçüncü, de¤iflik gazetelerde yayınlanan peygamberimizin
karikatürlerini elefltirdi ve kınadı - Müslümanları ise provokasyonları bofla çıkarmaya ça¤ırdı
Peygamber Efendimize hakaret
içeren karikatürler çirkin bir
provokasyondur" diyerek,
de¤iflik gazetelerde yayınlanan kari-
"
katürleri elefltiren ‹slam Toplumu
Milli Görüfl Genel Sekreteri O¤uz
Üçüncü, flunları söyledi, "Karikatürler tahkir edici ve dini de¤erlere
saygısızlıktır. Basın özgürlü¤ü adı
altında dini hassasiyetlerin bilinçli
bir flekilde rencide edilmesi büyük
sorumsuzluktur. Basın özgürlü¤ü
hukuk sistemimizin temel bir
de¤eridir. Özellikle de bu nedenden
dolayı kötüye kullanımının önüne
geçilmelidir, sözkonusu özgürlük
ise sadece bu yolla inandırıcı bir
flekilde savunulabilinir. Hiçbir özgürlük hakaret ve iftiraları içermez".
Üçüncü,"Karikatürlerin yayınlanmasını bariz bir flekilde, bir kültür çatıflması için kullanmak isteyen
bazı gazetelerin tavırlarını endifle ile
takip etmekteyiz. Basın özgürlü¤ü
bilincinin peygamber efendimize
hakaret ile oluflmayaca¤ı kesindir.
Burada konu sadece Peygamber
efendimizin resminin oluflturulması
de¤ildir, aksine Peygamber efendimizin nasıl tasvir edildi¤iyle ilgilidir. Müslümanların tepkisini sadece
‹slam’daki resim yasa¤ına ba¤lamak yüzeyde kalan bir yaklaflım
olur. Asıl mesele, Peygamber efendimizin özellikle hakaretvari ve
afla¤ılayıcı bir tarzda karikatürize
edilmifl olmasıdır" dedi. Üçüncü,
Ceza Kanunu’nun kamu barıflını
tehdit eden dini inançlara hakareti,
suç unsuru olarak gören 166. maddesinin de Yasa koyucu tarafından
bofluna oluflturulmadı¤ını dile getirdi.
"Karikatürler iftira içermektedir
ve hiçbir flekilde kabul edilemezler.
Ancak bu tür yaklaflımların da Peygamber Efendimizin yüce flahsiyetine ve de¤erine bir zarar veremeyece¤i de kesindir".
Üçüncü, ayrıca "Sözde, basın
özgürlü¤ünü kullanabilmek için bu
tür bir provokasyonu gerekli gören
ve hatalarını kabul etme büyüklü¤ünü bile gösteremeyenler, kendilerini gülünç duruma düflürmektedirler" dedi. Genel Sekreter Üçüncü, son olarak flunları söyledi, "Bu
tür açık provokasyonları, a¤ırbafllı
yaklaflarak ve protestolarımızı ölçülü eylemlerle gerçeklefltirerek, bofla
çıkarmamız biz Müslümanlara
birfley kaybettirmez. fiahıslara veya
Avrupalı kurumlara yönelik tehditler veya hatta fliddet içeren boyutlara ulaflan saldırılar kabul edilemez".
slam Konseyi’nden, karikatürlerin ısrarla yayınlanmasına eletiri
Yaptı¤ı basın açıklamasında, Peygamberimizin karikatürlerinin ısrarlı bir flekilde sürekli
yayınlanmasını elefltiren ‹slam Konseyi fliddet e¤ilimli tepkileri ise reddetti¤ini açıkladı
slam Konseyi basın açıklamasında, Peygamberimize hakaret içeren karikatürlerin farklı gazetelerde sürekli yayınlanmasının provoke edici oldu¤unu belirtti. Bu çizimlerin tüm Müslümanların dini duygularını derinden yaraladı¤ını ifade
eden ‹slam Konseyi Baflkanı Ali Kızılkaya, ayrıca flunları söyledi; "zaten ‹slam dininde peygamberlerin
resmedilmesi kesinlikle meflru de¤ildir, hele de alaycı ve afla¤ılayıcı bir
flekilde resmedilmesi hiç de¤ildir."
‹
Kızılkaya aynı zamanda ‹slam
Konseyi’nin, Almanya’da yürürlükte olan kanunlar çerçevesinde basın
özgürlü¤ü taraftarı oldu¤unu açıkladı. Buna karflın inanç de¤erlerini
alaya almanın, açıkça bu çerçevenin
dıflına tafltı¤ını belirten ‹slam Konseyi baflkanı, "Zaten gergin olan durumu gözönünde bulundurdu¤umuzda Müslümanlara ve ‹slam’a hakaret
içeren yayınlar ve buradan yola çıkarak yapılan tartıflmaların, diyaloga
zarar verici ve entegrasyonu engel-
leyici oldu¤unu görüyoruz" dedi.
Almanya’daki di¤er ‹slami Organizasyonlar gibi, ‹slam Konseyi’nin
de karikatürlere yönelik fliddet e¤ilimli tepkiler hakkında açıklamada
bulundu. ‹slam Konseyi Baflkanı Ali
Kızılkaya; "Yurtdıflında kısmen sergilenen fliddet e¤ilimli tepkilere üzülüyoruz. Böyle bir tartıflma ortamında bu tutumun do¤ru olmadı¤ını düflünüyor ve bu tutumu reddediyoruz"
dedi.
Yeiller’den entegrasyon konusunda teklif
Y
efliller Partisi’nin eyaletler konseyi toplantısı için hazırladı¤ı yönlendirici tasarıda, göçmen dernekleri ve dini grupları
"Almanya’daki anayasa karflıtı ‹slamcılık"la mücadeleye ça¤ırdı. Yeflillerin ortaya koydukları
teklifle, entegrasyon ve ‹slam tartıflmalarındaki
konumlarını belli etmek istedikleri belirtildi.
"Anayasa karflıtı ‹slamcılı¤ın" baskıcı oldu¤u ve
eflitlik, özgürlük ve seküler modernite karflıtı oldu¤u belirtilen teklifte, Yefliller’in Müslüman bayan ve erkeklerin eflitlik, özgürlük ve seküler
de¤erler noktasındaki haklarının çalındı¤ı kültür
relativizmine de karflı oldukları belirtilmekte.
Ço¤ulcu Alman toplumundan da göçmenleri
dıfllamamalarını talep eden Yefliller, onlara da eflit
hakların, eflit imkânların ve politik alanlarda da
katılım imkânının sa¤lanmasını istediler. Entegrasyon politikalarının baflarısızlıkla sonuçlandı¤ı
Yefliller taleplerini kaleme aldıkları tasarıda ‹slam’ın eflit
haklara sahip bir din olarak tanınmasını talep ettiler
yollu yaklaflımları da elefltiren Yefliller, farklı
yaflam flekillerinin varoldu¤u çeflitlili¤in modern
demokrasinin gere¤i oldu¤una vurgu yaptılar.
Yefliller ayrıca, ço¤ulcu toplumun getirdi¤i
korkuların kabul edilmesi gerekti¤i ancak kendilerini dıfllanmıfl hisseden ve Alman toplumunun
istenmeyen bir kısmı gibi kendilerini hisseden
göçmenlerin de ciddiye alınması gerekti¤ini ifade
ettiler.
Kaleme aldıkları teklifte taleplerini politikaya
yönelten Yefliller, kapsamlı bir Ayrımcılıkla Mücadele Kanunu’nun yanında, ‹slam’ın eflit haklara
sahip bir din olarak tanınmasını ve çifte vatandafllı¤ın kabul edildi¤i, kolaylafltırılmıfl bir vatan-
dafllı¤a geçifl süreci talep ettiler. Teklifte ayrıca
"zihniyet testi" gibi uygulamaların da reddedildi¤i ifade edildi.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 7
DOSYA
Mart-März 2006 / Safer 1427
7
Dünü ve Bugünüyle Deerler Çarpıması
Mahmut AKAR
ATB Genel Sekreteri
izi bilmem ama, ben kendimi
son birkaç seneden beri, hele
"Karikatür Krizi"nin Danimarka sınırları dıflına tafldı¤ı günden
bu yana "Kültürler Savaflı"nın tam
ortasında hissediyorum. Avrupa televizyonlar›nda en üst seviyedeki
tartıflmalar, en ciddi gazete ve dergilerde okumakla bitiremeyece¤iniz
yorumlar, elefltiriler... En azından
Alman medyasındaki ‹slamiyet’le ilgili makaleleri tarafsız bir gözle incelemeye çalıflırken, "Kurtlar Vadisi-Irak" filmi üzerine koparılan fırtınaya karflı da duydu¤um flaflkınlı¤ı
itiraf etmem gerekir. Okuduklarımı
bir daha bir daha okuyor, satır aralarında verilen mesajı, koyulan teflhisi
anlamak için özel gayret gösteriyorum. 2001’in 11 Eylül’ünden beri takip edebildi¤im dünya ölçekli geliflmeleri beynim zonklarcasına hafızamda tekrar canlandırıyor; terazinin bir tarafına Müslüman-Do¤u’yu,
di¤er kefesine Hıristiyan-Batı’yı koyuyorum. Gayem; kültürler savaflını
veya de¤erler çatıflmasını körüklemek, bir tarafı topyekün karalamak,
di¤erini ise aklamak de¤il!
Bu istikamette ortaya konulan
görüfllerden bir netice çıkarmak, bilhassa hadiselere Batı dünyasından
bakanların açık ve gizli niyetini, samimi ve gayrisamimi de¤erlendirmelerinin ıflı¤ında tesbitlerimizi sizlerle paylaflmak, bir baflka ifadeyle
gayem; onların müslüman beni nasıl
gördüklerini görmekti.
Önyargının Perde Arkası
Batı’nın bugün itibariyle ‹slamiyet’e karflı genel tavrını anlayabilmek için biraz gerilere gitmek gerekir: Batı’nın önde gelen düflünürlerinden Dante (1265-1321) Hz. Peygamber’i Damadı Hz. Ali’yle birlikte cehennemin 8. katına layık görürken, Voltair 1741 senesinde yazdı¤ı
tiyatro parçasında sapık ve cani olarak gösteriyordu. (Spiegel, 6.2.06).
"Salomon Schweigger 1616’da
S
yaptı¤ı çeviriye, ‘Türk Kur’anı: din
ve hurefe’ adını vermiflti. Johann
Lange’nin 1688’de yaptı¤ı ikinci
meal ise, biraz daha de¤iflik bir flekilde ‘Tam Türk Kanunları ya da
Muhammed’in Kur’anı’ adını taflıyordu. ....Kuran’ın ilk Latince çevirisini 1143’de gerçeklefltirmifl olmalarına ra¤men, haçlı flövalyelerine:
Müslümanların ‘Muhammed’den
baflka ilah yoktur’ dedikleri propaganda ediliyor; haçlılara sihirbaz, ya
da ‘idol’ (putperest teslisin ayaklarından biri) olarak; hatta, papalık
tahtını ele geçiremedi¤i için Hıristiyanlı¤a kin duyan bir kardinal olarak
tanıtılıyordu." (Murad Hoffmann, 3.
Binyılda Yükselen Din ‹slam). Meflhur Alman Yazar Karl May’ın
(1842-1912) müslümanları afla¤ılayıcı romanlarını yazarken, ömründe
bir defa bile olsun, fiark’ı görmedi¤ini de uzun uzun anlatma¤a gerek
görmüyorum. Günümüze dönüyoruz: "Florida’nin (A.B.D) Baflpastör’ü kilisedeki bir âyinde, Hıristiyanlık bakire bir kadından tanrının
o¤lu olarak dünyaya gelen ‹sa tarafından kuruldu. ‹slâm ise, kötü ruhlar tarafından çarpılmıfl, en sonuncusu 9 yaflında bir kız olan 12 karılı,
çocuk katili Muhammed tarafından
kurulmufltur. (Spiegel, 6.2.06).
"Dindar kitle ebedi düflmanları
inançsızları (hıristiyanlar) ele geçirerek, bo¤azlamak ve yakmak istiyorlar. Onların (müslümanlar) hedefleri, topluca Batı dünyasıdır. Öldürmekten baflka hürriyet tanımıyorlar. (Die Welt gazetesindeki Sosyolog Wolfgang Sofsky imzalı makaleden alıntı yapan Christopf Siemes,
Zeit, 23.2.06)". Karikatür Krizi’nden
kaynaklanan ‹slâm alemindeki protestolara bir Alman sosyolo¤un yaklaflımı da böyle...
‹nsan olan elini vicdanına koyarak kendisine sormalıdır; Irak’ta
müslümanların baflına gelenler, hapishanede i¤renç iflkencelere maruz
kalanlar, müslüman de¤il de Batılı
hıristiyanlar olsaydı, Hıristiyan âlemi topyekün bir haçlı seferi daha düzenleyerek, tüm ‹slâm âlemini haritadan silme¤e kalkıflmaz mıydı?
Uzun bir arafltırmanın neticesinde Amerikalı bir yazar elini vicdanına koyarak, "Batı gözünde ‹slâmiyet’ten baflka hiçbir dinin bu derece
olumsuz bir görüntüsü olmadı¤ı rahatlıkla söylenebilir." tesbitini yaparken; bunun nerden kaynaklanı¤ını da flöyle ifade ediyor: "Müslüman
olmayan elefltirmenler, çoklukla
ça¤dafl aflırı uç Müslümanları, sadece onlar gerçek Müslümanmıfl gibi
ele alıp, ‹slâmiyet"i sık sık hoflgörü-
süz bir din olarak nitelendirdiler.
(Prof. Dr. Carl W. Ernst, Hz. Muhammed’in Yolunda, s.49 ve 93. ‹ngilizce’den çeviri: Cangüzel Güner
Zülfikar)".
Batı’nın yazılı ve görüntülü medyasını az-çok takip edenler de, umumiyetle ya din kisvesine bürünerek
kanlı eylemlerin altına imza atanlar,
ya da dini motiften ziyade ‹slâm’dan
önceki tarihlere dayanan töresi icabı
kadına köle muamelesini reva görenler önplana çıkarılarak; "‹flte ‹slam budur!" damgasının vuruldu¤unu görmektedirler. Avrupa kitapçılarının en çok satan (Bestseller) kitaplar listesinde bu ve benzeri konuları
iflleyen, ‹slâm alehtarı yayınları görmek mümkündür. Hâl böyle olunca,
varın sokaktaki Avrupalı veya Amerikalı vatandaflın ‹slâmiyet hakkındaki hükmünü siz tahmin edin...
Ah flu düflmanlar olmasa...
‹slâm âleminde "...hiç kimse zihin konforunu bozmaya yanaflmamaktadır. (M. Hoffmann)" tesbitinin
muhatabı olmamak için yaygın kolaycı komplo teorileri üreticilerine
itibar etmeme¤e özen göstererek hadiseleri ve arkasında yatan zihniyeti
idrak etme¤e çalıflıyorum. ‹fline geldi¤i gibi, ihtiyaç duydu¤u yer ve zamanda âyet ve hadislerin arkasına sı¤ınarak kolayından fetva vermek,
ahkâm kesmek varken, niye kafa yorarak tatlı canını incitsin... Kuran’ı
yorumlayabilmek için beyin eme¤i,
göz nuru gerekir. Hz. Peygamber’i
anlayabilmek, O’nun sünnetini uygulayabilmek zahmetine katlanaca¤ına, O’nu kendisine uydurarak bir
"fiark Kurnazlı¤ı" maharetini daha
sergilemifl olur. Kiflinin kendisini
düzeltmesi kadar nefsine zor gelen
baflka bir fley olamayaca¤ına göre,
bütün rezilli¤in, cehaletin ve içinden
çıkamadı¤ı geri kalmıfllı¤ın faturasını "flu zalim din düflmanları"na keserek, tereya¤ından kıl çeker gibi, süttten çıkmıfl kaflık gibi kendisini temize çıkarıverir. Komplo teorilerini deflifre etmek kadar, kendisi de baflkaları için bari komplo üretebilse...
"Bu komplocu yaklaflım, hemen
Amerikan merkezi haber alma teflkilatını (CIA), ‹srail gizli servisini
(Mossad), Siyonist organizasyonları,
farmasonları, hatta NATO’yu devreye sokarak Ümmet-i Muhammed’in
baflına gelen bütün felaketlerde bafllıca sorumlulu¤un bunlara ait oldu¤u
düflüncesini seslendirme¤e bafllar.
(M. Hoffmann, a.g.e)". Bununla beraber, yukarıda zikredilen kuruluflların hemen hemen herkes tarafından
tahmin edilen, kısmen de bilinen, ‹slâm dünyası üzerinde oynadıkları ro-
lü inkâr etmek veya görmemezlikten
gelmek de mümkün de¤ildir.
Bir baflka müslüman entellektüel
de, (müslüman) meslektafllarını hem
‘zihin konforu’ndan ve hem de okları hep kendisine çevirmesinden vazgeçme¤e davet ediyor: "‹slami intelijansıya, kendini suçlamanın sinirli
katılı¤ı olmaksızın, geçmiflini efsanevilefltirmekten sıyrılarak normatif
‹slam’a belirli bir mesafeden bakabilir. (Prof. Hiflam Cuayyıt, Avrupa ve
‹slam, s. 13)".
Müslümanlar Batı’yı bu çerçevede de¤erlendirirken, Batı; ‹slam’ın
savaflçı, kadına baskı yapan, demokrasi ve insan haklarına, düflünce hürriyetine hayat hakkı tanımayan,
müslümanların ise gerici ve tembel
oldukları noktasında kalıplaflmıfl kanaatlere sahiptir. Ortado¤u’daki intihar eylemcileri, Avrupa’nın merkezindeki müslüman azınlıkların genel
görüntüsü ise Batılı’nın müslümanlar üzerindeki menfi bakıfllarını daha
da pekifltirmektedir.
Bavyera Eyaleti Baflbakanı Edmund Stoiber, böylesi bir filmi
(Kurtlar Vadisi-Irak) destekleyenlerin AB kapısından içeri giremeyeceklerini söylerken, karikatür krizini
istismar ederek kitleleri Batı’ya karflı kıflkırtan vasatın altında bir Ortado¤u ülkesinin liderinden ne farkı
var?
‹htilaf Noktaları
Botho Strauss (Spiegel, 13.2.06)
"‹htilaf (Der Konflikt) bafllıklı makalesinde, bazen kıflkırtıcı bir üslub
kullanarak; futbol sahasında top koflturan Alman gence Almanyalı bir
Türk, ‘hıristiyan domuzu’ derse, o
gencin dindar olmasa da kendi dini
de¤erlerine dönüfl yaparak, karflı ata¤a geçece¤ini anlatırken, genelde
Almanya’daki müslüman, özel de
ise Türk azınlı¤ın en geç yirmi sene
sonra belli semtlerde nüfusun ço¤unlu¤unu teflkil edecekleri için Almanların azınlıkta kalaca¤ını, flimdiki sözde paralel toplumun aslında
yarınlara hazırlık toplumu oldu¤unu
ve müslümanların kendi aralarında
uyumu pekifltirerek, sisteme uyumun
sa¤lanamayaca¤ını, ihtilafın ça¤dafl
de¤erlerle çözülemeyece¤ini, çünkü
meselenin temelinde iki ayrı din kültürünün yattı¤ı tezini okuyucularıyla
paylaflmaktadır.
Belki Batı Avrupa’nın içinde bulunan müslüman azınlı¤a genel bir
bakıflı ‹slam/Hıristiyan ikileminde
özetlenmifl olan flu tesbite dikkatinizi çekmek istiyorum: "Devlet, dinle
alakalı meselede kendisini muaf tutuyor. Kilise ise, devletin koydu¤u
kanunlara itiraz etmiyor. Fakat bu
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
8
durum; ister göçle, isterse globallaflmayla gelen dinler tarafından zorlanmakta ve kabul görmemektedir. (Robert Leicht, Zeit, 6.2.06)". Burada
dinlerden kasıt, sadece ‹slam’dır.
Almanya Eski Dıfliflleri Bakanı
Joschka Fischer Mart 2002 tarihinde, Cenevre ‹nsan Hakları Komisyonu’nda kültürlerarası diyalogla ilgili
flöyle diyordu: "Bilhassa 11.09.2001
tarihinden itibaren ‹slam’la kültür
diyalo¤unu özel bir aciliyet olarak
görüyoruz. Fakat bu diyalog, e¤er
her iki taraf da kendisi için kabul
edilmezi, kabul ederse ancak meyvesini verme¤e bafllar. (Deutsches Institut für Menschenrechte-Alman ‹nsan Hakları Enstitüsü-, Kasım 2003).
‹slam-Hıristiyan diyalo¤unun en
önemli kırılma noktalarından birisi
de, müslümanlar için "kabul edilmez" olanıdır. Bunun en müflahhas
örne¤i ise, Hz. Peygamber’in karikatürüze edilmesi hadisesidir. Hıristiyanlık’ta bizdeki gibi Peygamber
dokunulmazlı¤ı yoktur. Zaten Hz.
‹sa’yı temsilen yapılan resimlersiz
bir Hıristiyanlık düflünemeyen Batı,
bu konuda müslümanları bazen anlayamıyor, bazen de anlamak istemiyor. Batı kültürüne "entegre olmufl
bir ‹slam" sözkonusudur onlar için.
Hatta biraz daha ileri giderek, bazı
Kur’an âyetlerinin de¤ifltirlmesini
talep edenler bile var. Baflkasını illâ
da kendisine benzetme inadından
vazgeçerek, karflılıklı farklılı¤a saygı gösterilse, ihtilaflar asgari düzeye
indirilebilir.
‹slâmiyet’le Hıristiyanlık arasındaki en büyük fark iflte burada baflgöstermektedir. Belki de müslümanlarla hıristiyanların dinî konulardaki
esaslı ihtilafı bu farklılıktan kaynaklanıyor:
"Batı biliyor ki, ‹slam farklı bir
paradigma ve sistem dıflından gelen
esaslı bir itirazdır. ‹slamiyeti di¤er
kültürler gibi dönüfltüremedi¤i ve temel iddialarından vazgeçirip içine
katma baflarısını gösteremedi¤i için
onu farklılı¤ıyla kabul edemiyor.
(Ali Bulaç, Zaman Gazetesi
11.11.04)
Ma¤lubiyet Korkusu
"Avrupa’nın ‹ntiharı" bafllı¤ıyla
kaleme alınan bir baflka makalede,
"Posthıristiyan müreffeh ülkelerde
çocuk ve cesaret eksikli¤i var. Demografi, müslümanların en güçlü silahıdır." demekle, artan müslüman
nüfusa karflı sanayileflmifl hıristiyan
ülkeleri tehlikeye(!) karflı uyarmaktadır. (Die Welt Gazetesi, Mark
Steyn, 9.2.06). Christos Siemes de
uzunca yazısında bu ve benzeri sorulara soruyla cevap verirmiflcesine
flöyle diyor; "Göçmenlerin (sayıca)
üstünlük kazanmaması için onları
hadımlafltıralım mı?". (Die Zeit,
Seite 8
DOSYA
Mart-März 2006 / Safer 1427
23.2.06)
Biraz kıskançlık, biraz da korkuyla karıflık bir halet-i ruhiyeye vesile olan konulardan birisi; müslüman nüfusun dünya genelinde oldu¤u gibi Batı Avrupa’da da artmasıdır. "Batılı De¤erler"in insanlı¤ı
benmerkezli "egosentrik" bir noktaya getirmesiyle, herkes sadece kendisi için var olur ve aile mesuliyetinden kaçarsa, netice de bu olur! Kabahat burada da ‹slâm’ın mı?
Kültürden Sorumlu Alman Devlet Bakanı Bernd Neumann Spiegel
Online’a (22.2.06) Kurtlar VadisiIrak filmi üzerine verdi¤i demecin
bir yerinde; "Savafl, sonunda kazanan ve kaybedenlerin olaca¤ı bir durum demektir." tesbitinde bulunmaktadır. Demek ki, her ne kadar ifadeler yumuflatılmaya çalıflılsa da, bir
‘kültür savaflı’nı inkâr etmek mümkün de¤ildir. Siyasetçisi ve aydınıyla Batı, bu savaflın ma¤lubu olarak
kendini (flimdilik) asla görmemekle
beraber, kendi cephesinde de¤erler
kaybından kaynaklanan gedikler
açılmasından da çok ciddi manada
endiflelenmektedir. Yukarıda atıfta
bulundu¤umuz makalesinde B. Staruss: "Devlete, topluma, kamuoyuna
ba¤ımlı olan bize, müslümanlar; aile
bütünlü¤üne, mesuliyete, ifadede
saygıya, beflerî sorumlulu¤un hiyerarflisine, acil ve sıkıntılı durumlarda
dayanıflmaya olan ba¤ımlılıklarını
ö¤retmektedirler". Ve bir itirafta veya tesbitte bulunarak diyor ki; "Biz
sadece seküler (dünyevi) bir toplum
de¤il, aynı zamanda ruhsuz bir toplumuz.". Avrupalı entellektüelin bir
kesimi bu ve benzeri tesbitleri yaparken gayeleri, bilhassa manevi de¤erlerinden her gün biraz daha uzaklaflan toplumu bekleyen tehlikelere
karflı uyarmaktır.
Batı’yı iyi derecede tanıyan, Alman felsefinde uzmanlıflmıfl bir müslüman yazarın, "Allah’ın dıfllandı¤ı
bir dünya olan Batı’da kültür ve modernlik arasındaki uyuflmazlık, yabancılaflmayı getirmifltir. (Prof. Hiflam Cuayyıt, Avrupa ve ‹slam,
s.246)" fleklindeki teflhisiyle, yukarıdaki örtüflmektedir. Bir taraftan,
"Batı’nın iç ıstırabı, kültürünün modernlik tarafından yutuldu¤u gerçe¤inden ileri geldi¤i (a.g.e, s. 247)"
hakikatı, di¤er taraftan, de¤erler
kaybına u¤rayan bir kültür karflısında ‹slam’ın dinamizmi, Batı’yı hem
ürkütmekte, hem de hırçınlafltırmaktadır.
‹slam’a karflı bu menfi tavırın sebebini, Prof. Carl W. Ernst de, "‹slam; Avrupalı iflgalcilere karflı milletlerüstü dayanıflmanın bir belirtisi
haline gelmifltir." tesbitiyle açıklamaktadır.
De¤erler Kaybı
Bir de Almanya’da "Eski De¤erlere Duyulan Özlem" konusunu kapak bafllı¤ı yapan Stern degisinin
10.11.2005 tarihli nüshasında yapılan bir kamuoyu arafltırmasının sayılarla ortaya çıkan neticesine bakalım: "Afla¤ıdaki de¤erlerde eskiye
kıyasla gerileme mi, yoksa ilerleme
mi var?" sorusuna verilen cevapların
sadece, gerileme var, diyenlerin
oranlarını vermekle yetiniyoruz:
Saygı ve edepte: %71, adaletli olmada: %50, mesuliyet ve görev bilincinde: %49, samimiyet ve dürüstlükte: %67, dayanıflma ve paylaflımda: %49, sadakat ve itimatta: %51,
medeni cesarette: %44.
Sayıların dilinden anlayanlar için
bu oranların ne manaya geldi¤i zaten
ortadadır. ‹lerlemifl di¤er sanayi toplumlarında da durum bundan pek
farklı de¤ildir. Yazımın baflında de¤erler çatıflması hususunda dile getirdiflimi burada bir daha tekrarlıyorum: Burada gayemiz; bir tarafı karalamak, di¤er tarafı aklamak de¤ildir. Sadece, okuyucuya kaynaklara
dayalı Batılı mevcut bakıfl tarzını
yansıtabilmektir. Globallaflan dünyada ve hele Türkiye gibi cumhuriyetin kuruldu¤u günden itibaren kıblesini batıya çevirmifl, Batılı normları büyük ölçüde benimsemifl bir ülkede de aynı kamuoyu arafltırması
yapılsa, bu oranlarda olmasa bile,
bizde de de¤erler erozyonuna do¤ru
gidiflatımızın tablosu ortaya çıkacaktır. Çünkü, benimsenen materyalist
sistem, insanı Yaratıcı’nın yükledi¤i
özellikler ve sorumlulukların dıflında
tutmaktadır. Keyfiyet, milletlerle sınırlı olmaktan öte, medeniyetlerin
insana biçti¤i hayat tarzıyla alakalıdır.
Batı’nın kendi içinde demokrasi,
insan hakları, teknolojik geliflme ve
ilim yolunda ödedi¤i faturanın bedeli a¤ır ve takdire flayandır. Hele düflünce, din ve vicdan hürriyeti gibi
hususlar, Batı’yı üstün kılan özelliklerdir. Birçok müslüman ülkeden bazen siyasi düflüncesinden, bazen dinî
inancından dolayı baskı görenlere sı¤ınma imkânı sa¤layanın da Batı oldu¤unu unutmamak gerekir. Siyasette müslüman ülkelere karflı ço¤u zaman çifte standart uygulayan da yine
Batı oldu¤u bilinen baflka bir gerçektir. Batı, ‹slâm dünyasına karflı hep
bu özellikleriyle kendini üstün görmüfl ve savunmufltur.
"‹slam savaflçı bir din olmaktan
çok savaflılan bir din ve kavgacı bir
medeniyet olmaktan çok kavga edilen bir medeniyet (M. Hoffmann)"
olmasına ra¤men, bin yıldan beri Hıristiyan-Batı biz müslümanlardan ne
ister, niçin bizimle kavga ederler?...
Yazımızın baflında ‹slâm’a karflı
geçmiflten gelen önyargı, hazımsız-
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
lık ve dinî ba¤nazlıktan kaynaklanan
de¤erlendirmelere yer verdik. Hıristiyanlı¤ın, ‹slâm’în do¤du¤u topraklarda ve ‹slâm’dan önce do¤mufl olması, sanayileflmifl Batı için hayatî
önem taflıyan dünya petrol rezervlerinin büyük kısmının bugünkü müslüman co¤rafyasında bulunması ve
Batı’da din günlük hayatta gittikçe
önemini kaybederken, müslüman
toplumlarında dinin her geçen gün
biraz daha varlı¤ını hissettirmesinden baflka, Avrupa ve A.B.D’de milyonlarca insanın müslüman olarak
hayatını idame ettirme kararlılı¤ı, rahatsızlıkların bafllıcalarıdır.
Herhangi bir müslüman ülkesinden hadiseleri takip etmek, de¤erlendirmek bir baflka, bizler gibi Avrupa’nın merkezinde bulunan bir Müslüman-Türk olarak bizatihi de¤erler
savaflını hergün görerek, yaflayarak
algılamak ise bir baflkadır!... Tarihin
hiçbir döneminde Hıristiyan-Batı’yla Müslüman-Do¤u bu kadar birbirine yaklaflmamıfltı. Aradaki mesafe azaldıkça de¤erler bazındaki rekabet ve ihtilaflar da sertleflerek ço¤alıyor. Demekki gerçek manada artık
tanıflmaya baflladık. Her iki taraf da,
tarihten gelen önyargılar, yanlıfl bilgilendirmeler ve din istismarcılı¤ını
bir kenara bırakarak, karflılıklı saygıya dayalı bir yaklaflım sergileseler,
dünya barıflına en büyük hizmeti
vermifl olacaklar. Tabii ki bu bir temennidir. Fakat teknolojik üstünlü¤ünüzü de¤erler üstünlü¤ü olarak,
"üstün medeniyet, baskın kültür"
zihniyetiyle dayatırsanız, samimiyetsizli¤iniz ortaya çıkar.
Batı, müslümanları de¤erler açısından kendisine benzetmekten ve
‹slâm’ı da Batı’ya entegre etmekten
vazgeçmeyecektir çünkü: "Batılı insan, teknolojisini ve belirli düflünce
sistemlerini sanayileflmemifl ülkelere
ihraç etti. Batı, dünya üzerindeki
yüzyıllarca süren hâkimiyetini kaybetmeye baflladı¤ı için tüm dünyayı,
kendi Batılı geliflme anlayıflına göre,
dönüfltürme çabasındadır. (Erich
Fromm, Humanismus als reale Utopie, s. 18)".
fiarkiyat (Oryantalizm) deyince,
ilk akla gelen isimlerden birisi, Edward Said’tir. Onun bir tesbitini, benim de düflüncelerime tercüman olması sebebiyle, sizlerle paylaflmak
istiyorum:
"Ben Avrupa veya Amerikan tarihinde ‹slâmiyet’in hiddet, önyargı ve
siyasal çıkarların oluflturdu¤u bir
çerçeve dıflında genel olarak irdelendi¤i ve üzerinde düflünüldü¤ü bir döneme rastlamadım. (Haberlerin
A¤ında ‹slam, s.58)". Bu büyük fiarkiyatçı’nın yanılmasını can-ı gönülden arzu ediyorum.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 9
DOSYA
Mart-März 2006 / Safer 1427
9
SLAM, NSAN HAKLARI VE...
Müslüman kardefllerime tavsiyem ise flöyle olacaktır: Böylesi hareketlere karflı yapaca¤ınız en faydalı tepki, Hz. Peygamberimiz, Allah'ın sevgilisi ve gül Muhammedimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'in
davasına daha iyi sahip çıkmak, davetine daha iyi uymak, sünnetine
daha iyi sarılmak ve O'na daha layık birer ümmet olmak olacaktır.
Mustafa Mullaolu
Avrupa Fıkıh ve lmi
Aratırmalar Konseyi ve slam
Toplumu Milli Görü Din leri
Yüksek Kurulu üyesi
slam'da, ''‹nsan hakları'' konusunu
iyi kavramak için önce flu iki kavramın tanımlarını yapmakta fayda
vardır. ‹nsan ve Hakk.
‹nsan: Akıl ve yüksek bir zeka sahibi, ruh cevheri ile mücehhez, Allah'a kulluk gibi ulvi bir gaye için yaratılmıfl, iman ile küfrü, hayır ile flerri, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini,
faydalı ile zararlıyı ve adalet ile zulümü birbirinden ayırt etme kabiliyetine ve idrakine haiz olan sosyal bir
varlıktır. Dolayısıyla ''Eflrefi mahlukat-Yaratılmıflların en flereflisi'' olmakla flereflendirilmifltir. Allah (cc)
flöyle buyurmufltur: ''Muhakkak biz
insanı mükerrem (flerefli) kıldık...”
(‹sra suresi: 70). Manen makamı üstün kılındı¤ı gibi, fiziksel (flekil) olarak da en güzel flekilde ve surette yaratılmıfltır. Yüce Allah (cc) flöyle buyuruyor: “Gerçekten, biz insanı en
güzel bir biçimde (surette) yarattık.”(Tin suresi: 4).
Böylece görüldü¤ü gibi insan,
hem makam olarak, hem de suret olarak Allah tarafından üstün ve müflerref kılınmıfltır. Dolayısıyla ona ait
olan her fley de müflerref ve mukaddes kılınmıfltır.
Hakk ise: Kullanıldı¤ı yerlere de¤iflik manalar ifade eder. ‹slami literatürde Hakk kelimesinin ifade etti¤i
manalardan bazılarını afla¤ıda özetleyelim:
1- Allah'ın doksandokuz ismi celilesinden biri de El-Hakk'tır. Allah
Teala flöyle buyurmufltur: “..Allah,
Haktır. Allah'tan baflka taptıkları
batıldır.” (Hac suresi: 62)
2- Hakk, ‹slamiyet anlamında kullanılmıfltır. Ayeti kerimede: “De ki,
Hakk (‹slamiyet) geldi batıl zail oldu. Muhakkak batıl, hep gidicidir.”
(‹sra suresi: 81)
3- Hakk, batılın zıttı olup, gerçek,
do¤ru anlamında kullanılır.
4- Hakk, bir kimsenin, bir baflka-
‹
sında maddi bir alaca¤ı oldu¤u zaman, alaca¤ını tahsil edinceye kadar
veyahut da alaca¤ından vazgeçinceye
kadar, alacaklının borçlu üzerinde
hakkı var demektir.
5- Hakk, sadece maddi olarak sınırlı de¤ildir. Zira hakk, manevi olarak da mukaddes kılınmıfltır. fiöyle
ki, ana babanın evlatları üzerindeki
hakları, müslümanın müslüman üzerindeki hakları, komflunun komflusu
üzerindeki hakkı, ö¤retmenin ö¤rencisi üzerindeki hakkı ve genel olarak
insanın insan üzerindeki hakkı ve
gayri müslimlerin hakları gibi haklar,
‹slam hukukunda çok genifl yer alır
ve ‹slam bu haklara çok önem vermifltir. Yukarıda sıraladıklarımızın
hepsi tamam da, insanın insan üzerinde manevi olarak nasıl hakkı olabilir?
Alıflverifl yapmamıfl, ana baba de¤ildir, ö¤retmen veya ö¤renci de¤ildir,
komflu veya yol arkadaflı da de¤ilse
nasıl hak geçer? Elcevap, birlikte yafladı¤ı çevreye zarar verir, havayı kirletir, rahatsız edici bir takım gürültüler meydana getirir, kalp kırıcı sözler
sarfeder, hepsinden daha da vahim
olanı, inancıyla ve de¤erleriyle alay
eder böylece üzerine haksızlık etti¤i
insanların hakkı geçmifl olur.
Gerçek manasına gelen, Hakikat
ile kanunları ve amme hukukunu ifade eden hukuk kelimeleri de Hakk
kelimesinden türemifltir.
‹nsan hakları denince ise: ‹nsanların, dini (inanç), hayati (yaflam), siyasi (politik), iktisadi (ekonomik), sosyal ve seyahat haklarını, din, dil, ırk
ve renk ayırımı yapmaksızın güvence
altına almak, korumak ve kullanılması için imkanı tanımak anlamına gelir.
Söz konusu haklar, ‹slam'da, insan
hakları kavramı yerine, ondan daha
kapsamlı ve anlamlı olan “Kul hakkı”
kavramı kullanılır. Bu kavramı daha
kapsamlı ve anlamlı kılan mana ise flu
üç unsuru ifade etmesidir:
1- Allah (cc). Çünkü kulluk ancak
Allah Teala’ya olur ve kul denince
Allah (cc) hatırlanır.
2- ‹nsan. Yani kul, hem yaratılıfl,
hem de hakları itibariyle müflerref kılınmıfltır.
3- Hakk. Her türlü tecavüzden ve
haksızlıktan korunmufltur. ‹slam
inancına göre, Allah Teala kulunun,
baflka bir kulun hakkıyla huzuruna
gelmesini istemez. Dolayısıyla böyle
inanan bir insan da, bir baflkasının
hakkına tecavüz etmez, haksızlık
yapmaz ve üzerinde kul hakkı taflımaz.
Ayrıca ‹slam, insanların yani kulların hakların haklarını belirlemifl,
ırkları, dinleri, dilleri ve renkleri ne
olursa olsun herkesin olmazsa olmazları olarak saymıfltır. ‹slam hukukunda bunlara “Ed-Daruratul-hams/Befl
zaruri mesele” denilmektedir ve flöyledir:
1- Din güvenli¤i, inanç hürriyeti
de bunun içindedir.
2- Can güvenli¤i, hertürlü zararlı
fleyden korunmalıdır.
3- Akıl güvenli¤i, fikir hürriyyeti,
e¤itim ve ö¤retim hakları da bunun
içindedir.
4- Nesil güvenli¤i, aile unsurunun,
maddi ve manevi hertürlü tehlikeden
korunması.
5- Mal güvenli¤i, baflta mülk edinme hakkı olmakla beraber, hertürlü
haksızlık ve tecavüzden de korunmufltur. ‹slam hukukunda yer alan,
insanın temel hak ve hürriyetlerini biraz daha geniflçe bafllıklar halinde
flöyle sıralayabiliriz:
1- ‹nsanın inancıyla ilgili haklar.
(Yeni deyim ile, din ve vicdan hürriyeti.)
2- ‹nsanın fiziki ve özel kiflili¤iyle
ilgili haklar.
3- ‹nsanın özel hayatı, ailesi ve hanesi ile ilgili haklar.
4- Oturma, sı¤ınma, seyahat ve
vatandafllık ile ilgili haklar.
5- Düflünce, fikir ve ifade hürriyeti.
6- Siyasi, yani seçme ve seçilme
ile ilgili haklar.
7- Hukuk karflısında adil ve eflit
yargılanma hakkı.
8- Ekonomik ve sosyal hayat ile
ilgili haklar.
9- E¤itim ve ö¤retim ile ilgili haklar.
10- Bütün bunların yanı sıra, insani ve manevi haklar, bunlar, vefa,
hürmet, saygı, flefkat ve merhamet gibi çok önemli ve özel haklar ki, bunları hak eden kimselere göstermek,
bir hakkı yerine getirmek demektir.
Bu hususta afla¤daki misalleri verirsek, ‹slam'daki hak ve hukuk anlayıflının farkı anlaflılacaktır. Rasulullah (s.a.v)’tan flu de¤iflmez sözler rivayet edilmifltir. “Büyüklerine hürmet etmeyen bizden de¤ildir.”
“Küçüklerine merhamet (flefkat)
etmeyen bizden de¤ildir.”
“Ümmetin derdiyle dertlenmeyen
bizden de¤ildir.”
“Komflusuna eziyet eden bizden
de¤ildir.”
“Bir zimmiye eziyet eden bana
eziyet etmifltir.” Zimmi, müslümanlar
arasında anlaflmalı ve barıfl içerisinde
yaflayan ve müslümanlarla aynı haklara sahip olan gayri müslimdir.
“Ateflin odunu yiyip bitirdi¤i gibi,
gıybet de sevapları yer bitirir.”
Bunları birer misal olsun diye zikrettim çünkü mevcut sistemlerin kanunlarında ve hukuk anlayıfllarında
böyle fleylere yer yoktur. Böyle olunca da insanlar arasında ciddi bir ünsiyet ve sosyal dayanıflma gerçekleflmiyor, olması da mümkün de¤ildir.
Bu türden bazı manevi hakları daha misal vermekte fayda görüyorum.
Hadis-i flerifte Peygamberimiz
(s.a.v) flöyle buyurmufllardır: “Müslümanın müslüman üzerinde befl hakkı vardır:
1- Selam verenin selamını alıp
karflılık vermek.
2- Hasta olanı ziyaret edip halini
sormak.
3- Cenazeyi takip ve teflyi etmek.
4- Davet edenin davetine icabet
etmek.
5- Aksırana rahmet ile dua da bulunmak.” (Buhari)
‹slam'da, sözkonusu bu tür fiziki,
maddi ve manevi haklar mukaddestir.
Makamı, konumu ve gücü ne olursa
olsun hiç kimse hiç bir flekilde bu
haklara haksız yere dokunma, tecavüz ve saygısızlık etme hakkına sahip de¤ildir. Hz. Peygamberimiz,
Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi
vesellem bu hakların herkes için oldu¤unu, önemini ve dokunulmazlı¤ını veda hutbesinde flöyle haykırmıfltı:
“Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Al-
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 10
10
lah katında en kıymetliniz, takvada en
üstün olanınızdır. Arabın arap olmayana bir üstünlü¤ü yoktur. Üstünlük
ancak takva iledir. Kimin yanında bir
emanet varsa onu sahibine versin. Ne
zulmediniz, ne de zulme u¤rayınız...
Kan davaları tamamen kaldırılmıfltır... Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ediyorum.
Sizin kadınlar üzerinde haklarınız,
onlarında sizin üzerinizde hakları
vardır... Ey insanlar! Allah Teala
(Kur'anı Kerim de) her hak sahibine
hakkını vermifltir... Veda hutbesinden
bir bölüm olarak zikretti¤imiz bu evrensel haklar beyannamesinin biraz
de¤iflik fleklini Birleflmifl Milletler an-
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
DOSYA
HESSEN
Mart-März 2006 / Safer 1427
cak yirminci asırda ilan edebildi.
E¤er insanlık inadından vazgeçsede,
Peygamberlerinin ça¤rısına uysa kesinlikle kurtulufl gelir. Ancak maalesef insanlar, Peygamberlerini dinlemek yerine baflka fleyle pefline düfltüler ve bir türlü yüzleri gülmüyor.
Birde insan olmaktan tamamen
çıkmıfl, Allah'ın “Bel'hüm edal-Zira
onlar hayvanlardan daha afla¤ıdırlar” dedi¤i türden yaratıklar kalkmıfllar “Alemlere rahmet” olarak gönderilen Peygambere hakaret ediyorlar.
Bunlar bu yaptıklarıyla:
1- Her fleyden önce Allah'ın emirlerine karflı geliyorlar.
2- Allah'ın Peygamberine, Ebu
Cehil ve Ebu Lehep tavrı takınıyorlar.
3- Birbuçukmilyar müslümanı derinden incitiyorlar, lanetlerine maruz
kalıyorlar.
Böylesine büyük bir küstahlık yaparak da, hem Allah'ın, hem Rasulullah'ın ve hem de ‹badullah'ın hakkına
tecavüz etmifl oluyorlar. Bu gibilerin
sonunun, insanlık tarihi boyunca Peygamber düflmanlarının sonu nasıl olmuflsa aynısının olaca¤ından hiç flüphem yoktur. Bu hukuksuzlu¤u, kanunsuzlu¤u, vicdansızlı¤ı, insanlık
dıflı hareketi ve saygısızlı¤ı kınamakla kalmıyor lanetliyorum. Çünkü bu
gibi hareketler, Birleflmifl Milletlerin
evrensel insan hakları beyannamesindeki inanç hürriyetine de, ‹slamdaki
kul hakkı inancına da sı¤mıyor. Dola-
yısıyla her iki açıdan da lanetliktir.
Basın hürriyeti adına sı¤ınanlara da
sözümüz fludur: “Sizin yumruk atma
hürriyetiniz, bizim burnumuzun oldu¤u yerle sınırlıdır.” Müslüman kardefllerime tavsiyem ise flöyle olacaktır: Böylesi hareketlere karflı yapaca¤ınız en faydalı tepki, Hz. Peygamberimiz, Allah'ın sevgilisi ve gül Muhammedimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'in davasına daha iyi sahip çıkmak, davetine daha iyi uymak, sünnetine daha iyi sarılmak ve O'na daha
layık birer ümmet olmak olacaktır.
Allah'ım! Bizleri ve nesillerimizi
dünyada iyi birer kul, Rasulüne hakiki birer ümmet, ahirette de rızana nail, Rasulünün flefaatine mazhar eyle.
Gönül sohbetleri bu sefer de Rüsselsheim’da
IGMG Hessen Bölge Gençlik Teflkilatı Gönül sohbetleri serisini bu sefer Rüsselsheim fiubesinde yaptı.
Rüsselsheim - Ömer Kutlucan
atılımın oldukca yüksek oldu¤u program açılıfl
Kur’an-ı Kerimi ile baflladı. Ardından Rüsselsheim Cemiyet Baflkanı ‹hsan Güler bir selamlama konuflması yaptı. Güler Konuflmasında “Hessen
Bölge Gençli¤ine bu programı flubemizde yaptı¤ı için
teflekkür ediyoruz ve bundan sonra devamını istiyoruz” dedi. Ardından Milli Görüflün tarihçesini anlatan
bir sinevizyon gösterildi. Sinevizyonu seyrederken iz-
K
leyicilerden duygunlanıp a¤layanlar oldu.
Daha sonra Bölge Gençlik Baflkanımız Hakan Bayhan 45 dakikalık bir sohbet yaptı. Sohbetinde “Niçin
çalıflıyoruz ve neden çalıflmaya mecburuz” konularını
iflledi ve ayrıca gençleri yafladı¤ımız ülkenin kanunlarına, kurumlarına ve inançlarına saygılı olmaları noktasında uyardı “çünkü biz bu ülkede sorun olmak de¤il, sorunları çözmek ve yardımcı olmak için bu çalıflmaları yapıyoruz” dedi. Daha sonra Merhum kariler-
den sinevizyon eflli¤inde Kur’an ziyafeti verildi.
Ardından Genç karimiz her zaman pro¤ramlarımızda bize destek olan Abdülkerim Elhamdui kardeflimiz güzel bir Kur’an ziyafeti verdi. Ardından günün
en güzel ve en anlaml› bölümüne geçildi. Baflkanımız
Hakan Bayhan gençlere unutulmayacak bir dua yaptırdı; gözyaflları eflli¤inde dualardan sonra ev sahibi flube
gençli¤inin verdi¤i ikramdan sonra program sona erdi.
Hessen Bölge Gençlii Toplu Sabah Namazı Sohbetlerine Start Verdi
Faaliyetiyle yine bir ilke imza atan Hessen Bölge Gençli¤i Teflkilat yöneticiler bazında toplu sabah namaz› sohbetlerine start verdi.
Rüsselsheim - Ömer Kutlucan
ç ayrı flubede aynı anda gerçeklefltirilen sabah
namazı ve ardından yapılan Almanca ve Türkçe
sohbetler güzel bir yankı uyandırdı. Sabah namazı sohbetinin bir tanesi Haiger’de, di¤eri Gelnhausende ve bir di¤eri Frankfurt-West’te yapıldı. Kıfl ayının so¤uklarına ra¤men sıcacık yataklarından kalkarak camilere akın eden fiYK yöneticilerimizdeki azmi, gayreti, cemaat ve kardefllik ruhunu güçlendirmek için böyle bir faaliyete bafllamayı uygun gördük.
Bu güzel pro¤ramın bundan sonra her ay gerçeklefltirilece¤i gençlerimize ve üniversiteli kardefllerimize duyurulur.
Ü
Haiger flubemizde sabah namazından sonra M. ‹smail tarafından Almanca olarak verilen derste ’Tevhit eksikli¤inden do¤an ve uyuflturucu hastal›klar’dan bahsedildi. Daha sonra toplu bir flekilde kahvaltıya geçildi ve
kahvaltıdan sonra kısa bir ders daha yer aldı. Sohbetin
sonundaki soru cevap bölümünde M. ‹smaile konuyla
alakalı soru sorma fırsatını kaçırmadılar.
Yaklaflık 50 gencin katılım sa¤ladı¤ı Gelnhausen flubemizdeki toplu sabah namazına yetiflen gençler namazdan sonra kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltının ardından
Aydın Baz tarafından yönetilen Türkçe bir sohbet yapıldı. Konusu ‘Sahabenin Lailehe illallaha verdi¤i mana ile
günümüz müslümanlarının verdi¤i mananın arasındaki
fark’ olan sohbet yöneticiler tarafından dikkatle dinlen-
di.
Frankfurt-West flubemizde di¤er iki flubemize paralel olarak Bölgemizin Üniversiteliler komisyonunun organize etti¤i sabah namazı sonrası sohbet düzenlendi.
Burada ifllenen dersten önce Haiger sohbetinden yetiflen
Hessen Gençlik Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan orada
bulunan kardefllerimize kısa bir nasihatta bulundu. Bu
nasihatın ardından sözü devralan günün hatibi ‹brahim
Gümüflo¤lu Hocamız ‘‹slamdaki sohbetin ve dialo¤un
öneminden’ bahsetti. Kahvaltıyla bafllayan bu sohbetten
ardından genifl katılımlı Üniversiteliler Komisyon Toplantısı yapılıp Çalıflma takviminde yer alan pro¤ramların
istiflaresi yapıldı. Güzel bir ortamda gerçeklefltirilen
pro¤ram ö¤le vaktinde kılınan namazla sona erdi.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 11
ÖZEL KÖE
11
Mart-März 2006 / Safer 1427
GÖZLERNZ YUMUN
Sinemayı iyi anlamak istiyorsanız hayatı iyi okumaya çalıflın. / Hayat bir sinemadır.
fiimdi gözlerinizi açabilirsiniz!.. / Sözlerim elbette görme yetene¤i olanlara. / Do¤ufltan
yada sonradan kör olanlara lafım yok! / Onlara tavsiyem, ümitsiz vaka de¤illerse ameliyat olsunlar ve sinema salonlarına koflsunlar. / Üç ayrı salonda da mükemmel bir film
oynuyor! Sizin baflrollerde oynadı¤ınız filmler!
Mesut UÇAKAN
Film Yönetmeni
özlerinizi yumun. / Kafanızdan her fleyi silip atın önce.
/ Tabaktaki artıkları bir kaflıkla sıyırır gibi. / Buldozerin kepçeyle bir topra¤ı kaldırıp çukura atması gibi./ Her tarafı düz bembeyaz
bir zemin olarak düflünün. / Ya da
sonsuz bir karanlık.. / Hiçbir cisim,
hiçbir fleklin olmadı¤ı tam bir flûluk
/ Sonra yakın lambaları. / Aydınlatın
içinizi. / Dünya yeniden önünüze
gelsin; eviniz, efliniz, çocuklarınız,
ifl yeriniz, dostlarınız.. / Artık özgürsünüz! / Kimin yanında olmak, kime
gitmek istiyorsanız, gidin. / Bu artık
sizin için çok kolay. / Düflündü¤ünüz an oradasınız. / Kimin size ne
söylemesini istiyorsanız konuflturun. / Hangi baflarılara ulaflmak,
hangi ödülleri almak, hangi makama
gelmek, hangi kıza kendinizi be¤endirmek, ne paralar kazanmak, istiyorsanız bunu sadece aklınıza getirmeniz yeterli. / Bu boyutta herhangi
bir bedeniniz yok. / Uzun boylu, yakıflıklı, karizmatik, ille de kendinize
bir flekil vermek istiyorsanız, bunu
sadece düflünün. / flaflılacak flekilde
göreceksiniz ki, gücünüz çok büyük.
/ Hiçbir bilimkurgu filmde anlatılamayacak flekilde ola¤anüstülüklerle
dolu tarifsiz bir güç. / flu binanın kufl
olup uçmasını mı istiyorsunuz, kolay! / Yada bir trilyon doların hemen
önünüzde belirmesini mi! / Burası
hayal dünyası! / Hayalin sınırı yok. /
Yer çekimi kanunu yok, imkansız
diye bir fley yok./ Zaman ve mekan
kaydı yok. / Hafızanızdaki bütün
maddelere istedi¤iniz flekli verebilirsiniz, insan, melek, cin, hayvan,
gezegenler, okyanuslar, gökyüzü ve
toprak, artık hepsi sizin oyuncaklarınız, istedi¤iniz gibi oynayabilirsiniz, onlarla. / Ne kadar da saçma olsa okyanusu gökyüzüne aflık edebilirsiniz yada bir genç kızı bir genç
erke¤e… / ‹ki kertenkeleyi ikiz kuleler kadar büyütebilirsiniz. / Bu
dünyanın tek bir yönetmen var, o da
G
sizsiniz! / Üç boyutlu programlama
gücüne sahip bilgisayarda oyuncu
figürlerine istedi¤i her türlü hareketi ve animasyonu yaptırma, senaryoyu özgürce yazma, gücüne sahip bir
yönetmen.
Ama, sakın gözlerinizi açmayın!
/ Baflka bir boyuta geçersiniz. / Bu
boyutta kurallar var ve her fley sınırlı. / Yönetmen de¤il, bir figürsünüz.
/ Bu boyutta senaryoyu istedi¤i yazan, kendi yarattı¤ı oyuncularına istedi¤ini yaptırtan her türlü tasarruffa
sahip olan bir baflka Yönetmen var.
/ Tek üstün irade O. / Aslında, önceki boyutta da O’ydu. / O boyutta size, kuralsız bir ortamda, sınırsız
hareket özgürlü¤ünü O veriyordu. /
Bu boyutta ise kendini daha açık
hale getirdi ve hareket alanınızı kısıtladı, gücünüzü sınırladı. / Her sınırlama o sınırsız gücün varlı¤ına
bir delil. / Bu yüzden " Biraz flaflı
bakın, biraz kambur taklidi yapın,
Allah’ı görürsünüz!" diyor Necip
Fazıl.
Hayal dünyasında sınırsız bir
güç! / Bunu size neden verdi sanıyorsunuz. / Asıl gücünüzü bilin diye. / Bilin ki, sizin belki farkına varamadı¤ınız bir gücünüz var. / Görme, duyma, hissetme, yaratma noktasında sonsuza varan bir güç. / Bu
madde boyutundaki gücünüz ise,
eflyayı ve olayları yönlendirebilecek
kadar küçük bir irade, sadece o! /
Burada zamanın ve mekanın mahkumusunuz. / Öyle kufl olup uçamaz, istedi¤iniz an Paris’te olamazsınız. / Do¤ar büyür ve ölürsünüz. /
Yemek, içmek ve uyumak zorundasınız. / Hayal boyutunda gücünüz sınırsızdı, ama, bu boyutta, sadece organlarınızın performansı kadar. / Bir
bedeniniz var ve onunla sizi çepeçevre saran, yok etmeye çalıflan acımasız flartlara karflı var olmak zorundasınız. / Bilinciniz, madde kalıbı içinde her saldırıyı acı olarak algılıyor ve bu saldırılara karflı dayanıksız. / Hayal boyutunda fiziki acılar yok, ruhi acılar var. / Ama, bu
boyutta hem ruhi, hem fiziki acılar
var. / Hayal boyutunda madde yoktu, maddî gerçeklik de yok. / Bu boyutta katı madde var; gerçeklik daha
katı.
Neden böyle? / Çünkü, onları yaratan öyle istiyor. / Bunu sorgulama
gücünüz yok. / Bu boyutlarda var
olmak zaten sizin kararınız de¤il./
Sakın hemen Tanrı’yı acımasızlıkla
suçlayan zır cahillerden olmayın. /
Biraz aklı olan bunun nedeninin anlar, hikmetini yakalar. / Bütün acılar
aslında bizim vehimlerimizin bir sonucu. / Hayatı yanlıfl algılamamızın,
yanlıfl flartlandırmalarımızın. / Tanrı
bizi bu vehimlerden kurtarmaya çalıflıyor. / Biz ise onu dinlemek yerine, baflka birilerinin sözünü dinliyoruz. / Baflka fısıltıları, baflka vesveseleri.../ Bilsek ki aslında bu birilerini yaratan da O ve biz yada ben dedi¤iniz bir varlık da yok ortada. /
Hepsi birer vehim. / Çırılçıplak görece¤iz gerçe¤i / o birbirimize gözlerimizi oyduran hırslar, kibirler, çekememezlikler ve her türlü alçaklık
bitiverecek hemen /
Rüya!... / Algılayabildi¤imiz
üçüncü boyut da o / Bilincimiz
uyurken bu boyutta hareket eder. /
Hayal boyutunda madde yoktu,
maddi gerçekli¤i de yok. / Rüya boyutunda da öyle. / Ama, bu boyutun
madde boyutuna daha bir yakınlı¤ı
olmalı ki ruhi acı kadar fizikî acı da
var. / Maddi var olufl hissi burada da
var. / Biri sizi bıçaklasa rüyada da
kanınız gerçekten akıyor ve fizik acı
çekiyorsunuz.
‹stedi¤iniz de gözlerinizi yumarak hayal alemine geçip, bütün acılardan kurtulabilir, bilincinizi size
huzur veren bir ortama sıçratabilirsiniz. / Bu üç boyuttan baflka boyutlar
da var tabii. / Göremedi¤imiz... /
Asıl olan bilincinizi boyutlara taflıyabilmek / ‹yi bilin ki, bilinciniz
neredeyse siz oradasınız. / E¤er, bu
bilinci odaklama iflini tam bir konsantrasyonla yapamazsanız, bilinciniz hâlâ o an size fiziki acı veren
madde dünyasında duruyor demektir. / Hazreti Ali’nin, bıçaklandı¤ında "Namaz durayım öyle çıkarın!"
demesindeki sır sanırım burada. /
Her insan biraz gayretle nasıl anında
hayale dalabilir, bilincini o boyuta
taflıyabilirse, Yaratıcı’nın özgür kıldı¤ı, yada baflka bir ifadeyle Rab sı-
fatıyla e¤itip ö¤retti¤i süreçten baflarıyla geçenler, madde boyutunu, bedenen de aflma gücünü elde ederler
ve istedikleri an istedikleri yerde, istedikleri boyutta ve istedikleri zamanda olabilirler./ ‹nsanlık tarihi
bunun sayısız örnekleriyle dolu. /
Buna inanmak o kadar zor de¤il. /
Zira, positif bilimin maddenin gerçekte olmadı¤ını itiraf etti¤i ve ıflınlanma denemelerinin bafllandı¤ı bir
sürece girdik.
Rüyalar ise; hem beden, hem de
ruh olarak bir baflka boyutta olmanın binlerce kez yinelenen örne¤i. /
Hayal alemi, içinde yafladı¤ımız
madde dünyasının bir kurmaca, bir
program, üç boyutlu hologramik bir
film oldu¤unu ispat eden açık bir
vakıa. / Yaflarken bu üç boyutun da
dıflına çıkabiliriz. / Yaflarken, Cennet, Cehennem yada baflka bir alem
ya da baflka bir program, hiç bir
kurmacanın imkansız olmadı¤ı, bizi
de kuflatan bir güç alanının farkına
varmalıyız artık.
Bilinç, sanıyorum ruhu anlamada
önemli bir ipuçlarından biri. / Bedenimiz birer toprak, birer kalıp, ruha
geçirilmifl birer maske. / Maskelere
hapis olmayalım. / Bilincimizle,
hem, o madde boyutunda varlı¤ımızı sürdürmek, hem de ölümsüzlü¤ü,
yani sonsuz özgürlü¤ü kazanmak
elimizde. / Sizi yolunuzun üzerinde
bekleyen bir cellat (!) var. / O karflınıza çıkmadan yapın bunu. / O
karflınıza çıktı¤ında deneme flansınız kalmaz.
Hayatta bir kere var olma hakkınız ve bir ömürlük flansınız var / Bunu baflaramazsanız, hem madde aleminin katı acımasız flartları, hem de
bilincin ölüm ötesi taflınaca¤ı boyutlarda çok acı çekeceksiniz. / Bilinciniz o boyutlardaki yolculukları reddetmemeli, aksine o yolculuklara
hazırlanmalı.
Fizik dünyanın ilimleri ve sanatları o dünyadaki hareket kabiliyetimiz artırır, bizi yüceltir, rahat ettirir,
buna elbette ihtiyacımız var. / Ama,
burada vaktimiz az. / Önümüzde sayısız yolculuklar var ve bunu göz
önüne almak durumundayız. / Bir
çöle bile azıksız ve susuz dalmayı
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 12
12
aptallık bulan günümüz insanı
önündeki bu ucsuz bucaksız buz
çöllerinde ne yapacak merak ediyorum.
Bilincinizin ölümle yok olaca¤ını
sanıyorsanız aldanıyorsunuz. / Beden fonksiyonunu yitirir ama bilinciniz devam eder. / Merak etmeyin, tabutta götürülüflünüzü, karanlık çukura atılıflınızı hep seyreder, hakkınızda söylenilenleri duyarsınız. / Bu
kez, fiziki dünyada görme malzemesi olarak size verilen gözler, fonksiyonlarını yitirdi¤i için bilincinizin
görmeye baflladı¤ınızı hayretle görürsünüz. / E¤er hayatta iken bu görmenin kapsamını salt, fiziki gözlerin
görme kapsamında bıraktıysanız,
vay halinize. / Fizikî göz, sadece kara topra¤ı, gökyüzünü görür, ötesini
göremez. / Ötesini akıl görür. / Akıl
bilincinin kaptanıdır. / Kaptan gidece¤i adayı ve özelliklerini iyi bil-
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
ÖZEL KÖE
HESSEN
Mart-März 2006 / Safer 1427
mezse, gerekli tedbirleri almazsa,
fırtınalarla kaybolur, kayalara bindirir, geminin parçalanmasını engelleyemez.
Bu sözler kuflkusuz bilinci de
tam açıklayamıyor. / Zaten maksadımız ille de bilimsel bir fleyler açıklamak de¤il; bir sanatçı hassasiyeti ve
yönetmen titizli¤i içersinde kuraca¤ımız hikayedeki malzemeleri daha
iyi tanımak ve yönetmenli¤i sorgulamak… / Zaten bu yazdıklarımın daha çok kendi arayıfllarımın bir parcası oldu¤unu düflünüyordum.… / flu
sıra Anka Kuflu isimli bir sinema filminin çekim arefesindeyiz. / Hikaye
bir yönetmenin gerçe¤i arayıfl sancısı üzerine kurulu… / "Matrix" , "Sır
Kapısı", "Kalp Gözü", "Aflkın Mucizesi", "Gizemli Dünyalar" gibi yapımların çok ilgi görmesi Türkiye’de ve dünyada ilginç bir seyirci
profili ortaya çıkardı. / Bunlardan
hareketle asıl yönetmenli¤e ve farklı
yönetmenlik felsefelerine kapı aralayacak soruları gündeme getirmeye
çalıflıyoruz. / Buna insan olarak da
çok ihtiyacımız var.
Positivisit Batı maddeye taparak
maddeyi ne kadar kurcaladıysa maddenin gerçekte var olmadı¤ını, hologramlik bir yapılanma içinde bir
yanılsamadan bir velimden ibaret oldu¤unu gördü. / Maddenin olmadı¤ı
yerde kuflkusuz enerji vardır, manyetik dalgalar vardır, daha ötede ruh
vardır. / Ama, insan, bütün bunları
kurcaladıkça, görecek ki, madde gibi onlar da sonradan yaratılma ve
hepsi birer yanılsamadan ibaret ve
gerçekte hiç biri yok! / Her fley vehim, yaratılanların kendi nakıs algı
araçlarına göre oluflan birer serap,
birer yanılsama….
Neden bütün bunlar derseniz, bilin ki, yönetmen öyle istiyor! / Bir
filmde yönetmenin özgürlü¤ünü kısıtlayan her fley filme zara verir. Bir
filmin mükemmel olması, hikayenin
kaburgasının, tiplemenin, dramatik
kurgusunun, kurgudaki musikinin,
senaryoda canlandırdı¤ı tipi gerçekten yaflayan oyuncunun, çerçevedeki
estetik duygunun, renklerin, foto¤rafların, içeri¤in, felsefenin, dilin
hasılı hiçbiri atlanmadan bütün birimlerin mükemmelli¤ine ba¤lıdır. /
Sinemada hiçbir öge kendini öne çıkaramaz, ritmi bozar, ahengi bozar,
akıflı bozar, dili bozar. / Sinemayı iyi
anlamak istiyorsanız hayatı iyi okumaya çalıflın. / Hayat bir sinemadır.
fiimdi gözlerinizi açabilirsiniz!.. /
Sözlerim elbette görme yetene¤i
olanlara. / Do¤ufltan yada sonradan
kör olanlara lafım yok! / Onlara tavsiyem, ümitsiz vaka de¤illerse ameliyat olsunlar ve sinema salonlarına
koflsunlar. / Üç ayrı salonda da mükemmel bir film oynuyor! Sizin baflrollerde oynadı¤ınız filmler!
DTB’DE EBRU SERGS BÜYÜK LG GÖRDÜ
‹T‹B E¤itim ve Kültür Müdürlü¤ü, Hollanda da yaflayan ve akademik çalıflmalarda bulunan Doç. Dr. Mehmet Refii
Kileci, Doç. Dr. Mustafa Atilla Akdemir ve Sevgi Melek Tiryaki’nin hazırlamıfl oldu¤u Ebru,
Hat ve Tezhib eserlerini D‹T‹B Merkez Konferans Salonu’nda izleyicilerin ziyaretine sundu.
Sanatseverlerin büyük ilgi gösterdi¤i ve iki günlük düzenlenen serginin açılıflını T.C. Köln Baflkonsolosu Mustafa Asım Temizgil ve T.C. Berlin Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel
Baflkanı Rıdvan Çakır yaptı.
D‹T‹B Türk Tasavvuf Musikisi saz ekibinin
sundu¤u eserlerden sonra Köln Baflkonsolosu
D
ski Türk'lerde askerler savafl›rken arkadan gelecek herhangi bir sald›r›y› kontrol
edebilmek için s›rtlar›n› bir a¤aca,
kaya veya tafla vererek ok atarlarm›fl. Atalar›m›z genelde bozk›r hayat› yaflad›klar› için bu s›rt dayanan
nesne genelde bir tafl veya kaya
olurmufl, y›llar sonra bu s›rt dayanan tafl›n ismi ARKA TAfi'tan ARKADAfi fleklinde dilimize yerleflmifl ve bugün bile güvenebilece¤imiz bizi arkadan vurmayacak olan
samimiyetine güvendi¤imiz kiflilere
E
Temizgil yaptı¤ı açılıfl konuflmasında; "Sanatın
Türk kültürünün tanıtımında önemli rol oynadı¤ını, D‹T‹B’in katkılarıyla bu tanıtımın daha da
faydalı olaca¤ına inandı¤ını" söyledi ve bu sergiyi düzenleyen ve organize eden D‹T‹B Genel
Baflkanı Rıdvan Beye ve E¤itim ve Kültür Müdürü Iflık U¤urlu’ya teflekkür etti.
Daha sonra, Baflkonsolos Mustafa Asım Temizgil ve D‹T‹B Genel Baflkanı Rıdvan Çakır
sergiye eserleriyle katkıda bulunan sanatçılara
birer teflekkür çiçe¤i verirken, sanatçılar da Temizgil ve Çakır’a günün anısına birer ebru tablosu hediye ettiler.
Serginin birinci gününde uygulamalı ebru sa-
natı gösterisi izleyicilerde büyük bir ilgi uyandırırken, serginin ikinci gününde Doç. Dr. Mehmet
Refii Kileci tarafından sanatseverlere "Ebru Sanatı’nın Tarihi Geliflimi" konulu bir konferans
verildi ve konferans bitiminde Doç.Dr. Mustafa
Atilla Akdemir tarafından uygulamalı ebru gösterisi yapıldı.
D‹T‹B E¤itim ve Kültür Müdürlü¤ü, sanatseverlerden gelen sorular ve istekler üzerine, sergi
esnasında yapılan açıklamada 19 Mart tarihinden
itibaren her pazar 15.00-18.00 saatleri arasında
Doç. Dr. Mehmet Refii Kileci ve Doç. Dr. Mustafa Atilla Akdemir’in gözetiminde ebru ve hat
sanatı kursları bafllatılaca¤ı bildirildi.
ARKADALIK
verdi¤imiz isimdir.
ÖMÜR BOYU YANINIZDA
VE ARKANIZDA HEP BÖYLE
ARKA-TAfi'LARINIZIN ÇOK
OLMASI D‹LEG‹YLE...
Aflk ve arkadafll›k bir gün yolda
karfl›lafl›rlar aflk, kendinden emin
bir flekilde sorar; ben senden daha
samimi ve daha cana yak›n›m sen
niye vars›n ki bu dünyada?
Arkadafll›k cevap verir - "sen
gittikten sonra b›rakt›¤›n gözyafllar›n› silmek için...."
Bütün sevdiklerinize ithafen flunlar› göz önünde bulundurun: E¤er
bu sabah hastal›kl› de¤il de sa¤l›kl›
uyanm›fl iseniz, bir hafta sonras›n›
göremeyecek olan bir milyon insandan daha flansl›s›n›z. Bir harp tehlikesi ile, iflkence görmek ihtimali ile
sa¤ kalma korkusu ile karfl› karfl›ya
de¤ilseniz, 500 milyon insandan da-
ha iyisiniz. Buzdolab›n›zda yiyece¤iniz, üzerinizde elbiseniz, bafl›n›z›
sokup uyuyabilece¤iniz bir eviniz
varsa, dünyadaki insanlar›n ço¤undan daha zenginsiniz. Bankada ve
cüzdan›n›zda para varsa, dünyan›n
en imtiyazl› % 8'i aras›ndas›n›z.
Anneniz, baban›z sa¤ ise siz bu
dünyada nadir kiflilerden birisiniz.
Bu mesaj› okuyabiliyorsan›z bu demektir ki; Birisi sizi düflündü ve bunu gönderdi.. Çünkü okuma yazma
bilmeyen 2 milyar kifliden biri de¤ilsiniz.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 13
Hayat
ÖZEL KÖE
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Türk-Alman iliflkilerinin tarihi,
800 yıl öncesine kadar uzanmaktadır.
1556 yılında V. Karl'ın ölümünden
sonra Alman birli¤i da¤ılmıfl, bugünkü
Alman co¤rafyasında küçük Alman
prenslikleri ortaya çıkmıfltır.
1898 yılında, Ba¤dat demiryolu
hattının tamamlanması için Osmanlı
‹mparatorlu¤u ile Deutsche Bank arasında bir anlaflma imzalanmıfltır. Bu
anlaflma sonucu kurulan "Anadolu Demiryolları fiirketi" bünyesindeki TürkAlman ortaklı¤ıyla Ba¤dat Demiryolu
hattı projesi hayata geçirilmifltir.
Bu dönemde ayrıca, ‹stanbul'da
Alman okulları ve hastaneleri açılmıfl,
birçok Türk subayı ve ö¤rencisi Almanya'ya e¤itim görmek üzere gitmifltir.
Türklerin Almanya'daki mevcudiyetleri ve Alman ekonomilerine katkıları I. Dünya Savaflı öncesindeki dönemde de görülmektedir. 1913 yılında
e¤itim ve çalıflma amacıyla Berlin'de
1301 Türk yaflıyordu. Çalıflanların büyük bölümü tütün sanayiinde istihdam
edilmiflti. 1913 yılında Berlin'de sanayi ve ticaretle ve bilim ve teknoloji ile
ilgili iki Türk gazetesi yayınlanmıfltır.
1917 yılında "Yeni Türkiye" (Die neue Türkei) dergisi iki dilde yayınlanmaya bafllamıfltır.
Sultan Abdülhamit'in Almanya'ya
gösterdi¤i yakınlık, ‹kinci Meflrutiyetle birlikte iktidara gelen ‹ttihat ve Terakki Partisi liderlerince de sürdürülmüfltür. Nitekim, ‹ttihat Terakki'nin
yayın organı "Osmanlı" dergisinin 1
Ocak 1900 tarihinden itibaren Almanca nüsha çıkardı¤ı bilinmektedir.
Birinci Dünya Savaflının öncesinde
1908 Haziran ayında ‹ngiltere ve Rusya'nın Osmanlı mülkünün akibetini
kararlafltırmak üzere gerçeklefltirdikleri Reval görüflmesine, Almanya'nın
katılmamıfl olması ‹ttihat Terakki liderlerinde, Almanya'nın Osmanlı'nın
vazgeçilmez müttefiki oldu¤u inancını
kuvvetlendirmifltir.
Osmanlı Devleti, Almanya'ya duydu¤u büyük yakınlı¤a ra¤men, Birinci
Dünya Savaflının ilk aylarında tarafsızlı¤ını muhafaza etmifltir. Ancak, ‹ngiliz ve Fransız Donanmalarından kaçarak ‹stanbul'a sı¤ınan ve Osmanlı
devletince satın alındıkları açıklanan
Gobel ve Braslav adlı iki Alman kruvazörünün, "Yavuz" ve "Midilli" isimleriyle ve Türk bayra¤ı altında 1914
yılında Sivastopol'u bombardıman etmeleri ve Karadeniz'de Rus donanmasıyla çatıflmaya girmeleri üzerine, Osmanlı Devleti kendisini Almanya'nın
yanında savaflın içinde bulmufltur.
Osmanlı ‹mparatorlu¤u ile Almanya'nın ittifak halinde bulundu¤u I.
Mart-März 2006 / Safer 1427
HAYATA DÜÜLEN NOTLAR…
Aydın ERSOY
[email protected]
Türk-Alman likilerinin
Tarihçesi ve ilgi çekici bilgiler
Dünya Savaflı'nda Alman General Liman von Sanders Osmanlı Ordusu'nu
yeniden örgütlemekle görevlendirilmifltir. Liman von Sanders, Çanakkale, Filistin ve Suriye Cephelerinde Osmanlı Ordusuna komuta etmifltir.
II. Wilhelm 1917 yılında, üzerinde
Osmanlı askeri üniforması ve kalpa¤ı
oldu¤u halde üçüncü kez ‹stanbul'u ziyaret etmifltir. Aynı yıl Osmanlı Veliaht Prensi Vahdettin de Berlin'e iade-i
ziyarette bulunmufltur. Vahdettin'in
Berlin ziyareti sırasındaki heyeti içinde 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal
de "Ordu Temsilcisi" olarak yeralmaktaydı.
Türkiye-Almanya diplomatik iliflkileri, Birinci Dünya Savaflını müteakip, 30 Ekim 1918 tarihli Mondoros
Mütarekesiyle kesintiye u¤ramıfltır.
Ulusal Kurtulufl Savaflını takiben, yeni
kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya arasında 3 Mart 1924 tarihinde
Dostluk Anlaflflması imzalanmıfltır.
Anlaflmanın yürürlü¤ü girdi¤i 16 Mayıs 1924 tarihinde iki ülke arasındaki
diplomatik iliflkiler tekrar tesis edilmifltir.
Birinci Dünya Savaflı'ndan sonra
her ülke de daha ziyade kendi iç meseleleri ve kalkınma konularıyla meflgul
oldu¤undan, yo¤un ikili iliflkiler görülmemifltir. Bununla birlikte ‹kinci
Dünya Savaflı'na kadar devam eden bu
dönemde iki ülke arasında Konsolosluk Anlaflması (1929) ve Ticaret Anlaflması (1930) imzalanmıfltır.
‹kinci Dünya Savaflı öncesinde ve
sırasında, Nazilerden kaçan pek çok
Alman bilim adamı, 1933 yılından itibaren Türkiye'ye sı¤ınmıfl ve özelikle
üniversitelerimizin yapılanması, sanat
ve kültür hayatımızın batılı normlara
uygun olarak canlandırılması, bafllıca
sanayi tesislerinin kurulması ve flehircilik ve belediyecilik gibi alanlarda
de¤erli katkılar sa¤lamıfllardır. Bu dönemde tıp, mühendislik gibi birçok
alanda Alman teknolojisi Türkiye'ye
girmifltir. Türkiye baflta hukuk olmak
Akıl Nedir?
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
-Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacagını nasıl
belirliyorsunuz?
Doktor:
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç fley
veriyoruz.
Bir kaflık, bir fincan, ve bir kova.
üzere Alman literatürüyle tanıflmıfltır.
Almanca dili Türk aydınları arasında
yaygınlaflmıfltır. Alman sanat adamları, Türkiye'de tiyatro ve operanın kurulmasında da etkili rol oynamıfllardır.
‹ki ülke arasındaki iliflkileri derinlefltirmek amacıyla 1954 yılında fiansölye Konrad Adenauer; 1957 yılında
ise Cumhurbaflkanı Theodor Heuss ülkemizi ziyaret etmifltir.
Türkiye'den Almanya'ya ilk üst düzey ziyaret ise 1958 yılında Cumhurbaflkanı Celâl Bayar tarafından gerçeklefltirilmifltir.
30 Ekim 1961 tarihinde Almanya
ile Türkiye arasında imzalanan "Türk
iflçilerinin Almanya Federal Cumhuriyeti'ne Gönderilmesine Dair Anlaflma"
ile iki ülke arasındaki iliflkilerde yeni
bir dönem bafllamıfl ve Türk iflçileri
çalıflmak üzere Almanya'ya gelmeye
bafllamıfllardır. Akabinde 1964 yılında
Sosyal Güvenlik Anlaflması imzalanmıfltır. Türk iflçileri 1973 yılına, yani
Almanya'nın yurtdıflından iflçi alımını
durdurdu¤unu açıklamasına kadar çalıflmak üzere Almanya'ya gelmifllerdir.
1987 ylında Atatürk Barıfl Ödülü
Cumhurbaflkanı Weizsaecker'e verilmifltir.
Ülkemizde 1999 yılında ardarda
meydana gelen iki büyük deprem felaketinde Alman Hükümetinin ve halkının gösterdi¤i büyük yardım ve dayanıflmanın da, iliflkilerimizde olumlu
bir atmosfere girmesinde etkili oldu¤u
söylenebilir.
Geçti¤imiz üçyüz yıl içerisinde,
yaflanan iki dünya savaflına ra¤men
birbiriyle savaflmamıfl olan iki ülke
arasında, emsaline ender rastlanabilecek yo¤unlukta iliflkiler yuma¤ı oluflmufltur. Almanya'da sayıları 2.3 milyona yaklaflmıfl bulunan vatandafllarımızın mevcudiyeti Türkiye ve Almanya arasındaki iliflkilere müstesna bir
boyut kazandırmıfltır.
Bugün 50 bin kadar Alman vatandaflı daimi olarak Türkiye'de ikamet
etmektedir.
Sonra da kifliye küveti nasıl boflaltmayı tercih etti¤ini
soruyoruz.
Siz ne yapardınız diye sorar Doktor adama?
Adam:
- Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü
kova kaflık ve fincandan büyük.
-Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
SONUÇ:
Akıl, bize sunulanlar dıflında çözüm bulmaktır.
13
Türkiye’yi Bekleyen
Ekonomik Kriz...
Muhterem Okuyucu kardefllerim...
Bizler her ne kadar Avrupa’da yaflıyorsak da, gözümüz kula¤ımız Türkiye’dedir...
Burada biriktirdiklerini, Türkiye’de
de¤erlendiren bir çok vatandaflımız var...
Türkiye’deki ekonominin gidiflatını
gösteren en önemli göstergelerden biri de
Menkul Kıymetler Borsasıdır... Bu aralar
Borsamız yine rekordan rekora koflmakta...
Yılbaflından bu güne kadar sevgili
Borsamız yaklaflık yüzde 17 oranında
yükselmifl...
Ülkede borsa böylesine yükseliyorsa,
rekor üzerine rekor kırıyorsa, o ülkenin
hükümeti bunu haklı olarak kendi lehine
kullanır. Halka seslenir:
“Sevgili Vatandafllar ekonomik tabloyu görüyorsunuz. Ekonomi iyiye gittikçe
borsa yükseliyor. Bu yükselifl sa¤lıklı
ekonominin göstergesidir.” türünde açıklamalar yaparlar...
Ama maalesef foto¤raf böyle gözükmemekte...
‹stanbul borsasında yabancılar oyun
oynuyor.
Neden? Çünki Türkiye’deki faizler
dünyada en yüksek.
Yabancı, yurtdıflından kara parasını,
ak parasını getiriyor. Ayrıca çeflitli ülkelerde baflıbofl gezinen yüz milyarlarca dolar sıcak para var. Bunlar da Türkiye’ye
akıyor diye gözükmekte...
Verilere göre Menkul Kıymetler Borsamızda kayıtlı yabancı flirketlerin hisse
ço¤unlu¤u yüzde 68 civarında...
Türkiye'de flu anda yabancılara ait 50
milyar dolara yakın sıcak para oldu¤u belirtilmekte. Bu aslında çok ciddi bir rakkam. Bu paranın sahipleri geliyor, dövizini bozduruyor, borsaya ve faize giriyor.
Sonunda kazanıyor. Kazandıkça yeni
sıcak para getiriyor.
Yeri ve zamanı gelince, parasını Türkiye’den çekecek . Ancak flu anda gelen
para, gidene göre çok daha fazla.
Ülkemiz flimdilik dövize bo¤ulmufl
durumda! Bu yüzden yeni türk liramızın
de¤eri -yapay olarak- yükseldi. Gerçekte
de¤er kazanmayan bir para suni teneffüsle
kazanmıfl gibi oldu!
Menkul Kıymetler Borsamız geleneksel olarak hep sadece iki gruba çalıflıyor:
1- Türkiye'nin zenginleri ve para babaları.
2- Yabancılar.
Borsa yükseldikçe onlar kazanıyor!
Fakat gelin görün ki, bu yükselme sa¤lıklı de¤il.
Yabancılar ve Para Babaları daha kazançlı baflka bir yer bulup sıcak parayı
Türkiye’den çekmeye baflladı¤ında esas
filim kopacak, neler olaca¤ını, Türk insanının baflına hangi ekonomik krizlerin binece¤i bilinmiyor…
Bilinen sadece flu, bu Olay Hangi gün
patlak verirse, Ekonomik Kriz O günki tarihle anılacak, bundan önceki krizlerde oldu¤u gibi…
Türk halkı daha da fakirleflecek ve önlem almayan iktidar gidecek…
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 14
ETKNLK HABER
14
Mart-März 2006 / Safer 1427
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
IGMG Hessen darecileri eitimde
■ IGMG Hessen Bölgesi Teflkilat ‹darecileri Hizmet ‹çi E¤itim Çal›flmas› ‹ki Gün
Yat›l› Olarak Rüdesheim’da Yap›ld›
■ IGMG Hessen Bölgesi Teflkilat ‹darecileri Hizmet ‹çi
E¤itim Çal›flmas› ‹ki Gün Yat›l› Olarak Rüdesheim’da Yap›ld›
IGMG Hessen Bölgesine
ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren cemiyetlerin idarecilerinin kat›ld›¤› yat›l› seminer toplant›lar› Rüdesheim’da yap›ld›.
Seminerler fleklinde geçen
toplant›lara IGMG Genel Merkezinden Genel Sekreter O¤uz
Üçüncü, IGMG Hessen Bölge
Baflkan› Mehmet Atefl, Dr. Yusuf Ifl›k, Türkiye’den Prof. Dr.
Arif Ersoy, Yakup Budak ve
Muhittin Y›ld›r›m seminerci
olarak kat›ld›lar.
‹lk gün IGMG Hessen Böl-
ge Baflkan› Mehmet Atefl, Dr.
Yusuf Ifl›k ve IGMG Genel
Sekreteri O¤uz Üçüncü seminerlerini sundular. Kat›l›mc›lar
taraf›ndan ilgi ile izlenen seminerlerin sonunda yap›lan sorulu cevapl› konuflmalar oldukça
verimli geçti.
‹lk günün akflam› evsahibi
Rüdesheim Cemiyetinin kat›-
l›mc›lara sürpriz olarak yapt›¤›
çi¤ köfte ikram› oldukça be¤enildi.
‹kinci günün program› sabah namaz›n›n Rüdesheim Cemiyetinin camiinde topluca k›l›nmas› ile bafllad›.
‹kinci günün seminercileri
ilk olarak Muhittin Y›ld›r›m
idi. Muhittin Y›ld›r›m oldukça
doyurucu olan semineri sunduktan sonra ö¤len namaz› için
ara verildi.
Muhittin Y›ld›r›m’dan sonra Yakup Budak kat›l›mc›lara
seminerini sundu.
Son olarak Prof. Dr. Arif
Ersoy’un semineri ile program›n seminer bölümü sona erdi.
Kat›l›mc›lar seminerlerden
oldukça memnun olduklar›n›
ve bu tür seminerlerin devam›n›n önemini dile getirdiler.
Program›n sonunda IGMG
Hessen Bölge Baflkan› Mehmet
Atefl bir de¤erlendirme konuflmas› yapt›. Program toplu resim çekilmesi ile sona erdi.
IGMG Hessen Cemiyet Bakanları toplandı
■ IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren cemiyetlerin Cemiyet Baflkanlar›
Toplant›s› Rodgau’da Yap›ld›
12 fiubat Pazar günü ö¤len namaz›na müteakip
Rodgau Cemiyeti konferans salonunda yap›lan
toplant›ya cemiyetler ço¤unlukla ifltirak ettiler.
Aç›l›fl Kur’an-› Kerim ile bafllayan program yap›lan yoklama ile devam etti.
Daha sonra IGMG Hessen Bölge Baflkan›
Mehmet Atefl aç›l›fl konuflmas›n› yapt›. Atefl; özellikle son dönemdeki karikatür krizi ile yap›lmak
istenenlere dikkat çekerek; “bizler ifade özgürlü¤ünden yanay›z, ama bu özgürlük insanlar›n kutsal
sayd›¤› de¤erlere hakareti içermez. dedi.
Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi Wetzlar cemiyetinin yapm›fl oldu¤u faaliyetler hakk›nda ha-
z›rlam›fl oldu¤u sinevizyon gösterimine geçildi.
Cemiyet Baflkan› Memduh fiahin y›l içerisinde
yapt›klar› faaliyetler hakk›nda bilgiler verdi.
IGMG Hessen Bölge ‹cra üyelerinden baz›lar›
yap›lan faaliyetler hakk›nda bilgiler sundular.
Özellikle E¤itim Baflkanl›¤›, Gençlik Teflkilat›,
Kurban çal›flmalar›, Sosyal Hizmetler çal›flmalar›
ve Hac ve Umre çal›flmalar› hakk›nda detayl› bilgiler sunuldu.
Daha sonra IGMG Genel Merkezden E¤itim
Baflkan Yard›mc›s› ve ayn› zamanda Hessen Bölgesi sorumlusu Ramazan Bafll›k bir konuflma yapt›. Bafll›k; yap›lan çal›flmalar›n önemini verdi¤i örneklerle anlatt›. Özellikle kurban ibadeti ile yap›lan çal›flmalar›n güzelliklerini anlatt›.
Program Rodgau cemiyetinin ikram› ile sona erdi.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 15
ÖZEL KÖE
15
Mart-März 2006 / Safer 1427
NSAN VE NSAN HAKLARI
brahim GÜMÜOLU
Bizim inancımıza göre insanların
temelde befltane hakkı vardır.
1. Canın korunması
2. Malın korunması
3. Dinin korunması (inancın korunması)
4. Neslin korunması
5. Aklın korunması
Bu haklar hiçbir flekilde tartıflmaya açılmadan do¤an bütün insanların hakkıdır.
Bugün gerçekten böyle midir?
Özellikle yafladı¤ımız dünyada
müslüman toplulukların durumu ortadadır.
Dünyanın hakim gücü Batı ve
ABD bu gün var olan gücünü iki fleye ayırmıfltır.
1) Propaganda
a) Televizyonlar
b) Gazeteler
c) Politikacılar
d) Uluslararası kurum kabul edilen, insan hakları mahkemeleri –
Birleflmifl Milletler vb. kurumlar.
Sırf propagandaya yönelik çalıflmaktadırlar hiç bir flekilde yaptırım
uygulamamaktadırlar. Bir kaç misal
verelim.
- Irak’a insan hakları getirece¤ini
söyleyen büyük fleytan ABD’nin iflledi¤i savafl suçu ve cinayetleri Ebu
Gureyb’de namus kirlili¤i. Çok enterasan olan propagandalar yürütülmekte Irak’ta.
- ABD’ye baflkaldıran (vatanın
asıl sahipleri; Iraklılar) terörist ve
vatan düflmanı ilan edilmektedir.
- ABD’nin Irak’a gelifli ile alakalı hiç bir sözü do¤ru çıkmamıfltır.
Haladır ABD kendini haklı göstererek (propaganda vasıtasıyla) konuflabiliyor. Zulmünü iflliyor ve insanlıktan dem vurabiliyor olması en
tehlikeli ve en korkunç buyutudur.
Bu buyuta fıguran olan baflta Türkiye hükümeti ve batınında destek olması elbette zulüm boyutlarını daha da korkunçlafltır›yor ve çirketlefltiriyor.
‹flte bu korkunç ve çirkefleflmenin en acımasız sonucu ABD’de
tüm dünyanın gözünün önünde sanki Irak’a giriflinde haklılı¤ı kanıtlan-
mıflçasına bu seferde dönüp Allah’tan baflka hiç sahibi bulunmayan
‹ran’a karflı salyasını akıtıyor. Yine
baflta Türkiye olmak üzere Batı özelikle ‹ranı dıfllıyor ve ‹ran’ın hakkı
olan ifllerin yapılmasına engel oluyor ve hatta ABD’nin yanında yeralarak ‹ran dıfllanıyor ve sahipsiz bırakılıyor. Bizlere göre ABD dünya
kamuoyu önünde mahkumdur, suçludur ve canidir. ABD’ye destek
veren bütün devletler ve toplumlar
da en az ABD kadar suçludur.
ABD ve batı kendini güçlü gördü¤ü için aynı zamanda haklı da
görüyor. Yani güçü hak sebebi sayıyor. Kaldıkı güç hak sebebi de¤ildir.
2) Batı güçü hak sebebi saydı¤ı
için zulmün ikinci boyutu olan gücünü kullanarak katliamlar yapıyor.
‹slam medeniyetinde güç hak sebebi sayılmadı¤ı için, güçlü olan
haklı de¤ildir. ‹flte bu açıdan ‹slam
fıkhında insan hakları yukar›da saym›fl oldu¤umuz befl madde ile belirlenmifltir.
1. Canın koruması: Can güvenli¤i ve yaflama hakkı temel insan
haklarındandır.
‹hlali söz konusu olamaz. Gerek
ABD ve gerekse batı bu konularda
sınıfta kalmıfltır. Gerek Bosna Hersek savaflı, gerekse ABD’nin Irak’ı
iflgalı bunun açık birer örne¤idir.
2. Malın korunması: Meflru kazanılan bütün servetler korunmak
zorundadır. Hiç kimsenin mal varlı¤ına dokunulamaz. ABD iflgal etti¤i
ülkelerin servetlerine el koymaktadır.
3. Dinin korunması (inanç hürriyeti): ABD ve Avrupa bu açıdan
hep iki yüzlülü¤ünü ortaya koymufltur. ABD 2001 yılındaki ikiz
kulelerin vurulufluyla ilgili yüzlerce
masum ve suçsuz insanları tutuklamıfl ve tutuklatmıfl zulmetmifltir.
Batı hep iki yüzlü oynayarak Leyla
fiahin davasında Avrupa insan hakları mahkemesinin verdi¤i kararla
bir daha asıl cehresini ortaya koymufltur.
4. Neslin korunması: ‹nsanlı¤ın
hayatını devam ettirebilmesi için
meflru evliliklerle nesil devam etmelidir. Yaptı¤ı yanlıfllarla batı nesilleri bitirmifltir. Yafladı¤ımız bu
ça¤da batı çocuk paralarını ve do¤umu teflvik adı altında annelik parası ile nesillerini ço¤altmaya çalıflmaktadır.
5. Aklın korunması: Batının modern tabiri ile fikir hürriyeti, batı bu
noktadada iki yüzlülü¤ünü ortaya
koymufl kendisi gibi düflünmeyenleri fikir hürriyeti düflmanı ilan etmifltir. Büyük bir medeniyet olan ‹slam
medeniyetine saldırmıfl ve saldırmaya devam etmektedir.
Sonuç
Tam kamil manada bu hakların
uygulanabilmesi için Hakk’a inanan
bir toplumun içinden halk aracılı¤ı
ile seçilmifl insanlarca bu haklar uygulanabilir. Bu gün içinde yafladı¤ımız dünya tek kutuplu kapitalist bir
dünya yapısına büründürüldü¤ü için
bu insan hakları uygulamaları yan-
lıfl olarak ortaya konmaktadır. Dünya bu yapıdan kurtulmadıkça insan
ve insan haklarından bahsetmek
mümkün de¤ildir. Tek kutuplu bu
dünyada hak anlayıflını haktan alan
insan merkezli ve yeni bir medeniyetin habercisi olan D 8’ler ne kadar önemlidir, de¤il mi?
Selam ve dualarımla...
9 Nisan Peygamberimizin do¤umunun 1427. yılını ‹slam ve insanlık aleminin kurtulufluna vesile olması temennisi ile Sizleri ALLAH’a emanet ediyorum.
Genç Kızlara Selam...
e¤erli Okuyucularım uzun
bir aradan sonra yine sizlerle beraberiz. Rabbimize
hamdüsenalar olsun.
Sizlerle bu sefer bir Hadis-i fierifi paylaflmak istiyorum.
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor:
Allah Rasulü (sav) flöyle buyurdu:
"Vallahi mü’min de¤ildir.... Vallahi mü’min de¤ildir.... Vallahi
mü’min de¤ildir.... Orada bulunan
sahabe:
- Ya Rasulullah, kim mü’min
de¤ildir?! diye sordu.
Hz. Peygamber (sav) onlara:
- Belalarından komflunun emin
olmadı¤ı kimse... diye cevap verdi."
Kıymetli Okuyucularım bu hadis-i fierife dikkatle kullak verin
ve iyiden iyiye derinli¤i üzerine
düflünelim ve içindeki mesajın
manasını anlamaya çalıflalım.
Hadisi fierifte yemin edilerek
önemle vurgulanmaktadır.
‘’o kimse mü’min de¤ildir!’’
- Bunu söyleyen kimdir?
- Allah Rasulu Hz. Muhammed
(sav).
- Kim mü’min de¤ildir?
- Yani belalarından (flerrinden),
kötülüklerinden ve fenalıklarından
komflusunun emin olmadı¤ı kimse!
fiunu iyi anlıyoruzki komfluların birbirlerinin üzerinde hakları
var oldu¤unu. Do¤al olarak komflularımıza karflı görevlerimiz var
demektir.
De¤erli Okurlarım bizler Avrupa da yaflayan insanlar olarak
komflularımıza karflı görevlerimiz
normal bir mü’min kardeflimize
karfl› olan görevlerimizden daha
fazladır.
Neden?
Günümüzde ‹slamı Terörislik
dini olarak gösterilen bir zamanda
D
yaflıyoruz. ‹slamı böyle tanıtmada
iki amaç var. Bilindi¤i gibi ABD
ikiz kulelerin vurlufluyla bir plan
yürürlü¤e konuldu.
1. ‹slam dini batılılarca asıl
kaynaklarından ö¤renilmedi¤i
için, ‹slamın özü kavranılmamaktadır. Bununda iki sebebi var.
a) Asıl kayna¤ından ö¤renilen
‹slam insanı hak ve do¤ru yola
ulafltırır. Batılıların hak anlayıflı
kuvetten do¤du¤u için, ‹slam kuvvetti hak sebebi saymadı¤ından
dolayı asıl ana kaynaklı ‹slamı kabullenmekte zorlanıyorlar.
b) Yeryüzünde ‹slam olgusunu
inkar etmek mümkün olmadı¤ı
için, bunun yerine ‹slamı ve Müslümanları toptan Terörizimle suçlamaya çalıflmaktadırlar.
2. Birinci maddenin (b) flıkkında belirtti¤imiz gibi, batılılar ve
ABD’nin kuvveti hak sebebi saymaları onları korkunç ve büyük
bir yanlıfla itmektedir. Bu yanlıfl
ise do¤ru ve hak olan fleyleri dünya kamoyunun gözünden kaçırmaya çalıflmaktadırlar.
Bu çirkef emellerinide ellerinde bulunan Medya aracılı¤ıyla yürütmektedirler.
Buna karflı biz müslümanların
do¤ru ve hak olan ‹slamı bir tek
tanıtma vasıtamız
a) Yaflantımız
b) Amellerimizle
c) Özellikle komflularımızla ilgilenmekle ortaya koyabiliriz.
Örne¤in: Alman komflularımızla hedıyeleflebiliriz. Evlerimize
davet edip ikramda bulunabiliriz.
Kıymetli okurlarım!
Bu bizim hem imani hem ‹slami ve hem de komfluluk görevimizdir. Umulurki böyle bir çal›flma Rabbimizin rızasını bize kazandırır. Selam ve dualarımla....
Hatice Gümüolu
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 16
16
Merhabalar...
‹nflallah bu sayfada artık sizlerle
beraber olacak, Hessen’de yaflayan
insanımızın gündemini takip etmeye
çalıflaca¤ız...
Hiç flüphesiz, toplumumuzun son
7 yıllık gündemini iflgal eden en
önemli mesele, burada ömrünü çürütmüfl insanımızın, tüm birikimlerini türlü yalan ve aldatmacalarla ve
insanımızın ulvi duygularıyla oynayarak soyulma olgusudur...
fiimdi 1998’den 2001 yılına kadar gündemimize oturan HOLD‹NG
meselesine de¤inece¤iz.
Ço¤umuz için kötü hatıralar bırakan bir mesele. Mutlu bir azınlı¤ın, dertli bir ço¤unlu¤un meselesi.
Bu kapsamlı, planlı soyma organisazyonunda, kimler hangi rollerdeydi, toplumumuzun de¤er verdi¤i,
önemsedi¤i ve toplumumuzun bir
flekilde vitrininde olan kimi‚ Büyük’ler kendilerine düflen, insanımızı kollama noktasında ne yaptılar...
Burada yaflayan ve henüz do¤mamıfl
yarınlarımızın sahipleri olan çocuklarımıza bırakaca¤ımız en büyük
tecrübe nedir?
Olaya günümüz itibarı ile bakacak olursak, maalesef ORGAN‹ZE
olmufl bir flekilde toplumumuzun
parası çalındı. Bir çok sorumlu sıralanabilir burada.
Ama bize a¤ır gelen kısmı; bu ifli
Müslümanlar yaptı imajı! Kendisini
müslüman olarak adlandıran kifli
böyle birfley yapabilir mi?
Müslüman demek EM‹N demektir. O kifliler öyle bir Peygamberin
ümmetindendir ki, El-Emin sıfatını
kendilerine referans edinirler.
HESSEN
Mart-März 2006 / Safer 1427
Zülf-ü Yár’e dokunmak
Murat ERBAY
Peki tezat nerede?
Tezat oradaki, ya el-Emin olacaksın ya da el-Emin gözükeceksin.
Ya oldu¤un gibi, ya da göründü¤ün
gibi. Ok gibi, hani dosdo¤rudurya.
Bir arkadafl sordu, ‘Siz niçin kurtulamadınız?’.
Neyden? Nasıl yani?
Neyden olacak, toplumumuzun
21. yüzyılın baflında u¤radı¤ı zarardan.
Peki biz nasıl kurtulacaktık? Dıflardan resim öyle gözüküyorki, veya öyle gösteririyor ki; bizlerin kıyısından köflesinden dokundu¤umuz
insanlar tertipledi bütün bunları.
Peki bu organizeyi yapanlar neye güvendiler?
E¤er Allah’tan korkan insan iseler, ahiretlerini rizikoya atmazlardı
herhalde.
Demekki de¤iller, diyebilir miyiz? Diyemeyiz yine de.
Ama er ya da geç, geç olan güç
olarak Mahflerde olacak ya, adalet
yerini bulacak ya.
Amma velakin o inanç da yoksa
n’olacak? Ha iflte orada yukarıda
bahsetti¤imiz tezat ortaya çıkacak.
Bu insanlar Allah’tan korkan,
güvenilir insanlar de¤iller o zaman.
Bugün karflınızda sorumlulu¤u üzerine alan birileri çıkmıyorsa, ya da
ortalıkta hiç kimse yoksa, biz kimden hesap soraca¤ız. Karakolda
do¤ru söyleyip mahkemede flaflıyorlarsa, biz kimi hesaba çekece¤iz.
Hukukun üstünlü¤ünü bile tartıflılır hale getiren Organize bir ifl yapılmıfltır, Hukuk bile bafla çıkamamaktadır.
Ama diyece¤imiz o ki, aldılar
mazlumun ahını bir kere.
Yeni nesillerin inançlı yetifltirelim dedi¤imiz bir devirde, bu kiflilerin kesinlikle örnek teflkil etmemeleri lazım.
Bu insanlar Ölümü düflünmezler
mi? ‹lahi Mahkemeyi düflünmezler
mi? Toplumun düzenekleriyle oynadıklarını bilmezler mi? Alınan
Ah’ın aheste aheste çıkaca¤ını bilmezler mi?
Bizim, ‘Kimin bende bir alaca¤ı
varsa istesin vereyim. Kime bir zarar vermiflsem gelsin söylesin, onu
telafi edeyim’ diyen bir Peygamber
ümmeti oldu¤umuzu bilmezler mi?
Üstüne alınması gerekenler lütfen flimdi üstüne alınabilirler;
Ey sahtekarlar, karflılıksız vaadde bulunanlar, senetleri karflılıksız
çıkanlar, fikirleri fesatlar, ticaretine
hile bulafltıranlar, fleref ünvanından
noksanlar, HER CANLI B‹RGÜN
ÖLÜMÜ TADACAKTIR.
fiu an gülüyoruz, çünkü o anki
haliniz aklımıza geliyor. Bizden helallik almadan nasıl geçecekseniz?
Ama tabi inancınız yoksa zaten bu
yazı sizi etkilemeyecek. Etkilenmeyeceksiniz ama yine de bizden helallik almadan ge çe me ye cek si
niz.
Önceliklerimiz...
KAVANOZDAK TALAR
amanın iyi ve üretken olarak kullanımı
konusunda zaman zaman kurslar düzenliyor. ‹flte bu kurslardan birinde zaman
kullanma uzmanı ö¤retmen, çogu hızlı mesleklerde çalıflan ö¤rencilerine, "Hadi küçük bir sınav yapalım" demifl. Masanın üzerine kocaman
bir kavanoz koymufl. Sonra bir torbadan irice
kaya parçaları çıkarmıfl, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerlefltirmifl. Kavanozda tafl
parcaları için yer kalmayınca sormufl:
Kavanoz doldu mu?
Sınıftaki herkes, "Evet, doldu" yanıtını vermifl.
Hoca hemen e¤ilip bir kova küçük çakıl taflı
çıkartmıfl, kavanozun tepesine dökmüfl, kavanozu eline alıp sallamıfl, küçük parçalar büyük taflların sa¤ına soluna yerleflmifller. Yeniden sormufl ö¤rencilerine:
Kavanoz doldu mu?
‹flin sanıldı¤ı kadar basit olmadı¤ını sezen
ö¤renciler,
"Hayır, tam dolmufl sayılmaz" demifller.
Aferin demifl zaman kullanım hocası.
Masanın altından bu kez de bir kova dolusu
kum çıkartmıfl. Kumu kaya parçaları ve küçük
Z
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
ÖZEL KÖE
taflların arasındaki bölgelere tümüyle doluncaya
kadar dökmüfl, sormufl yeniden:
Kavanoz doldu mu?
Ö¤renciler hep bir a¤ızdan Hayır dolmadı
demifller.
Yine aferin demifl hoca. Bir sürahi dolusu su
çıkartıp kavanozun içine dökmeye bafllamıfl.
Sormufl:
Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkarttınız?
Atılgan bir ö¤renci hemen fırlamıfl:
Günlük ifl programınız ne kadar dolu olursa
olsun her zaman yeni ifller için zaman bulabilirsiniz...
"HAYIR" demifl hoca ve cevaplamıfl.
Çıkartılması gereken asıl ders flu:
E¤er büyük tafl parçalarını bafltan kavanoza
koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız.
Herkesin kendine sorması gekeren soruyu
sormufl:
"Hayatınızdaki büyük tafl parçaları hangileri?
Onları ilk ifl olarak kavanoza koyuyor musunuz?
Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup
büyük parçaları dıflarda mı bırakıyorsunuz?
Görmedik öylesini ama çıkıpta
birisi mertçe dese ya; gerçekten ‹slami usullere göre çalıfltık, ama olmadı. Bittik. ‹flas ettik.
Yok böylesi.
Ya Murat Bey ifller yavafl yavafl
yoluna girmeye baflladı, Millet
unutmaya ve verdiklerinden umudunu kesmeye baflladı, olan oldu,
ölenler öldüler, flimdi bu meseleyi
gündeme getirmenin ne gere¤i var
diyen ve bu yazıdan rahatsız olacak
idarecilere de bir sözmümüz var,
sizler de bu toplumla hesaplaflmadan bizden helallik almadan sırat
köprüsünden geçemeyeceksiniz; ge
çe me ye cek si niz.
‹nflallah bu organizede Pazarlayıcı konumunda de¤ildiniz... E¤er
öyleyse vah halinize, hersene günahlarınızdan arınmak için gitti¤iniz
Mekke ve Medine’nin lanetleri tutacaktır sizleri... (Buraya üç nokta koyuyoruz)
Siz okuyucumuz, hangi safta
olursanız olun bir düflünün. Bu
olayda Ya SOYULAN tarafsınız, ya
da SOYAN. Geriye ne kaldı SEYREDEN (gülen) gurup, ne soydu ne
de soyuldu. O guruptan da ricamız
bizleri anlamaları.
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler...
Bakalım rüzgar ne taraftan esecek? Ya da ne tarafa esecek.
Kendinize iyi bakın diyor, Sizleri Allah’a emanet ediyoruz.
[email protected] adresine
her türlü bilgi ve belgelerinizi bekliyorum.
Selamlarımla...
BM nsan Hakları
Komisyonu Alman eitim
sistemini aratıracak
BM Raportörü Pisa arafltırmasının kötü sonuçlarına karflı
alınan önlemleri inceleyecek
Geçti¤imiz yıl dünya çapında gerçeklefltirilen Pisa arafltırmasında, Almanya’daki e¤itim sisteminin toplum katmanları
arasında eflit imkanı sa¤layamadı¤ı ortaya çıkmıfl ve bu nedenle
Almanya sert elefltirilere maruz kalmıfltı. Bu nedenle BM ‹nsan
Hakları Komisyonu’nun Alman e¤itim sistemini arafltırmak
için Almanya’ya bir raportör gönderece¤i belirtildi.
Arafltırmalarına 13fiubat’ta bafllayacak olan raportör, bakanlıkları, resmi daireleri, arafltırma enstitülerini, okulları ve anaokullarını ziyaret edecek.
Arafltırmanın amacının Almanya’daki tüm toplum katmanlarının e¤itim hakkının incelenmesi ve Pisa arafltırmasından buyana ne tür iyilefltirmelerin yapıldı¤ının tespit edilmesi oldu¤u
ifade edildi. Arafltırmaların özellikle göçmen çocuklarının durumu, fakir ailelerin çocukları ve özürlülerin durumu gibi konulara yo¤unlaflaca¤ı da dile getirildi.
Geçti¤imiz yıl yapılan Pisa arafltırmasının sonuçları e¤itim
flansının hiçbir endüstri ülkesinde, Almanya’daki kadar sosyal
kökene ba¤lı olmadı¤ını ortaya çıkarmıfltı.
Buna göre iyi e¤itim görmüfl ailelerin çocukları eflit e¤itim
durumundaki bir iflçi ailesinin çocu¤una göre liseye gitme konusunda dört kat daha fazla flansa sahip.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
ANMA PROGRAMI
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
T.C. Köln Bakonsolosu
Mustafa Asım Temizgil
Seite 17
17
Mart-März 2006 / Safer 1427
DTB Genel Bakanı
Rıdvan Çakır
NRW SPD Eyalet
MiIetvekili Ingrid Hack
NRW Uyum Sorumlusu
Thomas Kufen
Almanya Federal
Milletvekili Dr. Lale Akgün
Fotoraf takdimi
27 Ocak 2006 Cuma günü ölen Almanya’nın 8. Cumhurbakanı Johannes Rau için DTB-Köln Genel Merkezi’nde anma töreni düzenlendi.
Johannes RAU DTB’DE TÖRENLE ANILDI
Almanya’nın 8. Cumhurbakanı Johannes Rau
K
öln-Özel-Anma Törenine; T.C.
Köln Baflkonsolosu Mustafa
As›m Temizgil, T.C. Berlin Büyükelçili¤i Din Hizmetleri Müflaviri ve
D‹T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r, Almanya Federal Milletvekili Dr. Lale Akgün, NRW Uyum Sorumlusu Thomas
Kufen, Solingen facias›nda 5 aile ferdini kaybeden Mevlüde Genç ve Durmufl
Genç, Solingen Eski Belediye Baflkan›
Erika Hothstein, Türkiye Araflt›rmalar
Merkezi´nden Yunus Ulusoy, Avrupa
Atatürkçü Düflünce Derne¤i Genel Baflkan› Dursun At›lgan, Avrupa Demokrasi Vakf› Baflkan› Ayd›n Yard›mc›, Avrupa Cem Vakf› Genel Koordinatörü
Aliflan H›zl›, Johannes Rau´nun resmini
yapan Türk ressam ‹smail Çoban, Protestan Kilisesi Temsilcisi Papaz Dorothee Schaper, parti temsilcileri, Türk ve
Almanlardan oluflan çok say›da davetli
ifltirak etti.
D‹T‹B Genel Sekreteri Mehmet Y›ld›r›m´›n yapt›¤› selamlama konuflmas› ve
sayg› duruflunun ard›ndan anma törenine geçildi. D‹T‹B Hac-Umre ve Hay›r
Hizmetleri Müdürlü¤ü´nden Serdar Demir´in sinevizyonla anlat›m›n› sundu¤u
Rau´nun hayat› izleyiciler taraf›ndan ilgiyle izlendi. Johannes Rau´nun Cumhurbaflkan› seçilmesinin hemen ard›ndan mecliste yapt›¤› konuflmas›ndan;
“fiimdi flunu söylemek istiyorum; Cumhurbaflkanl›¤› görevini ald›¤›m bugünden itibaren, hiç bir s›n›r ve fark gözetmeksizin hem bütün Almanlar›n Cumhurbaflkan› hem de ülkemizde Alman
pasaportu olmadan yaflayan ve çal›flan
bütün insanlar›n muhatab› olaca¤›m. Bu
benim için sadece resmi de¤il, ayn› zamanda flahsi bir görevdir”sözünün büyük ekrana verilmesini izleyiciler dakikalarca alk›fllad›.. T.C. Berlin Büyükelçili¤i Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r toplant›da yapt›¤› konuflmas›nda: “Almanya Cumhurbaflkan› Johannes Rau´nun
75 y›ll›k hayat›, insan sevgisini ön plana
alan, din, dil ve ›rk ay›r›m› gözetmeksi-
zin, her kesimden insana yard›m etme
sevdas›yla coflkulu, baflar›larla dolu bir
flekilde geçmifltir. Cumhurbaflkan› Rau
herkese örnek olmufl, günümüz insan›n›n kendisinden çok fley ö¤renece¤i
müstesna bir flahfliyetti. Siyaseti hiçbir
zaman “kendini seçenlere hizmet veren´
bir anlay›flla yapmam›fl, bütün insanlara
ayn› eflitlikte ve hoflgörü içerisinde davranm›flt›r. Bu ulvi anlay›fl onun hayat
felsefesi olmufltur. Nordrhein-Westfalen
(NRW)´da 1978-1998 y›lar›nda 20 sene
aral›ks›z olarak Eyalet Baflbakanl›¤›
yapmas› da, O büyük siyaset adam›n›n
hizmet politikalarr›n›n halk taraf›ndan
ne kadar kabul gördü¤ünün somut bir
göstergesidir. fiimdi Rau´nun felsefesine ve siyasetine daha çok ihtiyac›m›z
var. 29 May›s 1993 tarihinde Solingen´de meydana gelen, Genç ailesinin 5 gencecik evlatlar›n›n hunharca yak›lmas›yla, Türkleri oldu¤u gibi, Almanlar› da
üzüntüye bo¤an katliam ile ilgili olarak
Solingen´de yapt›¤› konuflmada flunlar›
söylemiflti. Solingen katliam›ndan al›nan dersin, “kin öldürür, sevgi yaflat›r´
sözcükleridir. Solingen katliam›n› duydu¤umda NRW Baflbakan› olarak hemen olay yerine gittim. Genç Ailesi´nin
yanan binas›n› görünce “insan y›llarca
insanlar›n bir arada yaflamas› için çaba
harc›yor. Bir olay bütün bu emekleri
yok ediyor” diye durup düflündüm. Dünyaya bugün, herkese, “Kin öldürür, Sevgi yaflat›r´ mesaj›n› vermek istiyorum.
Bar›fl için bir gelecek diliyorum”. 23
May›s 1999 da Almanya´n›n 8. Cumhurbaflkan› olarak, baflar›larla dolu olan
hayat›n›n en üstün onuruna ulaflm›flt›r.
Alman yada Alman olmayan herkesimden insana hizmet verme yüce duygusunu Cumhurbaflkan› olarak da devam
eden Rau, “ben herkesin Cumhurbaflkan›y›m´ diyerek, bugünün dünyas›nda cereyan eden olumsuz geliflmelere de
önemli bir mesaj vermifltir. 17.12.2001
tarihinde T.C. Münster Baflkonsoloslu¤u Din Hizmetleri Atafleli¤i çal›flma
bölgesinde faaliyetini sürdüren D‹T‹B
Marl-Hamm Fatih Camii´ne Almanya
Cumhurbaflkan› olarak ziyarette bulunmufl, Türk ve Almanlardan çok say›da
insan›n kat›ld›¤› ve Türk ve Alman
medyas›n›n da yo¤un ilgi gösterdi¤i ziyarette yapt›¤› konuflmas›nda; “Teröre
karfl›y›m diye, islam´a karfl› flavafl açan
insanlar var. Onlara karfl› ç›kmal›y›z.
Biz teröre karfl› savafl›yoruz. Kültürlere,
dinlere ve toplumlar›n inançlar›na karfl›
savaflm›yoruz. Farkl› kültürlerin, inançlar›n bir arada, bar›fl içinde yaflayabilece¤ini ö¤renmeliyiz. Ben çocu¤umu
protestan ve katolik çocuklar›n okudu¤u
okullara de¤il, di¤er uluslardan çocuklar›n yo¤unlukta oldu¤u karma okullara
gönderdim. Çocuklar›m›z›n di¤er kültürleri tan›mas›n›, beraber büyümelerini
istedim. Uyum kongrelerde tart›fl›ld›ktan sonra gerçekleflecek bir olay de¤ildir. Günlük hayat›n içinde sa¤lan›r.
Kongre salonlar›nda tart›fl›larak sa¤lanmaz” diyerek, demokratl›¤›, siyaset adam› olmay› ve hoflgörüyü beyinlere kaz›m›flt›r. Bu büyük insan› sayg›yla an›yor,
kat›ld›¤›n›z için hepinize selam ve sayg›lar›m› sunuyorum” dedi. D‹T‹B Merkez´den Ahmet Terli, Johannes Rau için
yazd›¤› fliirini okudu.
Almanya Federal Milletvekili Dr. Lale Akgün de yapt›¤› konuflmas›nda:
“Rau için öncelikle flunu söyleyebilirim;
“içi d›fl› bir insan´d›´ Her ortamda ayn›
yüzü vard›. Vatandafl, baflbakan ve
Cumhurbaflkan› olarak hep ayn› düflüncelere sahipti. Di¤er ininçlara karfl› çok
sayg›l›yd›. Kültürleraras› diyalog isteyenlerin diyalog kültürünü iyi bilmeleri
gerekti¤ini anlatt›. 50 y›ll›k siyaset hayat›nda kimseye k›r›c› bir davran›flta bulunmad›. Kendisini örnek ald›¤›m siyasetçi ve insand›, bundan sonra da hep
böyle kalacak. D‹T‹B´in düzenledi¤i anma töreni din tart›flmalar›n›n yap›ld›¤›
bu dönemde çok anlaml›d›r. Bu vesileyle baflta D‹T‹B Baflkan› Çak›r ve D‹T‹B
personeli tebrik ediyorum” dedi. Solingen facias›nda 5 aile ferdini kaybeden
Mevlüde Genç göz yafl› içerisinde yapt›¤› konuflmas›nda: “Juhannes Rau bana
büyük manevi destek verdi. Bize cumhurbaflkanl›¤› de¤il, babal›k yapt›. Rau
benim ikinci babamd›. Devaml› bizi ziyaret edip, çocuklar›m›n dertlerini dinlerdi. Hasta oldu¤u dönemde bile selam
gönderdi. Bana verdi¤i flu tavsiyeyi hiç
unutmayaca¤›m: “senin ac›n büyük biliyorum, bu ac› mezara kadar devam eder.
Ama hayattan kopma, cesaretini kaybetmeden yafla´ demiflti. O´nu hiç unutmayaca¤›m. Ve herkesin onu örnek almas›n› istiyorum” dedi. NRW Uyum Sorumlusu Thomas Kufen ve NRW SPD Eyalet MiIetvekili Ingrid Hack anma töreninde yapt›klar› konuflmalar›nda: “D‹T‹B´in böyle bir organizasyona imza atmas› bizleri son derece mutlu etmifltir.
Bu program›n oluflmas›nda eme¤i geçen
baflta Say›n Çak›r olmak üzere bütün
D‹T‹B mensuplar›na partilerimiz ad›na
flükranlar›m›z› sunuyoruz. Say›n Rau´nun örnek flahsiyeti sadece Almanya
için de¤il, bütün dünya liderlerine örnek
olmufl bir flahsiyetti. Bilhassa göçmenlerin uyumu ile ilgili vermifl oldu¤u gayret
herkesin takdirindedir. Bu yüce toplulu¤a hitap etmekten duydu¤umuz mutlu-
lu¤u ifade eder, hepinize sayg›lar sunar›z”dedi.
Milliyet Gazesi´nden Mehmet Aktan
da aneknotlarla yapt›¤› konuflmas›nda;
“Türk bas›n›yla temaslar›n›, samimi ve
anlay›fll› tavr›n› örnekleriyle ortaya koyan Aktan, 2005´te Solingen´de düzenlenen törende Rau´nun hasta haliyle gelip kat›l›fl›n›, sahnede yapt›¤› konuflmas›
Türklerle yapm›fl oldu¤u son konuflmas›
olmufltu. Konuflmas›n› Türkçe olarak
“Teflekkür” kelimesiyle tamamlay›p, alk›fllar ve göz yafllar›yla u¤urland›¤›n›
anlatt›. Ben Rau´yu Türk medyas› ad›na
bugüne kadar gösterdi¤i insanl›ktan dolay› teflekkür ediyorum” dedi. T.C. Köln
Baflkonsolosu Mustafa As›m Temizgil´de yapt›¤› konuflmas›nda: “Almanya´n›n
8. cumhurbaflkan› Johannes Rau´yu kaybettik, derin üzüntü içindeyiz. Rau, mütevazi bir insan olarak dünyaya geldi.
Baflar›larla dolu bir hayat yaflad›. Tevazusundan ve engin insan sevgisinden
hiçbir fley kaybetmeden aram›zdan ayr›ld›. Johannes Rau, örnek ve önder siyaset ve devlet adam›yd›. Almanya´da
yaflayan herkesin Cumhurbaflkan› oldu.
Göç ve uyuma unutulmaz katk›lar sa¤lad›. ‹nsanlara sevgi, sayg› ve tolerans ile
yaklaflt›. Onlarla iletiflim içerisinde olmak için elinden geleni yapt›. Bireylerin
korkmas›n› ve korkutulmas›n› engellemeye çal›flt›. Bask›ya ve fliddete karfl›yd›. Göçmen Türklere gösterdi¤i yak›nl›k
ve hoflgörü ile onlar›n gönlünü kazand›.
Bir daha hiç olmamas›n› temenni etti¤imiz Solingen ve Möln olaylar›nda Türk
toplumunun yaralar›n› sard›.Bence Rau,
toplumun gönlünde bir insan için eriflebilecek üst mertebelerden birine ulaflt›.
Hepimize örnek oldu. Türk toplumunun
Rau gibi örnek devlt adamlar›na ihtiyac›
var. Onu özleyece¤iz. Seçkin bir devlet
adam›n› kaybetmenin derin üzüntüsü
içindeyiz. Tüm sevenlerine ve yak›nlar›na baflsa¤l›¤› diliyorum” dedi. Konuflmalar›n ard›ndan günün an›s›na D‹T‹B
hat›ras› olarak T.C. Berlin Büyükelçili¤i
Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r, Solingen facias›n›n 10. y›l›nda düzenlenen anma
gününde çekilen bir resmi Rau´nun ailesine ulaflt›r›lmak üzere Almanya Federal
Milletvekili Dr. Lale Akgün´e takdim
etti. Protestan Kilisesi Temsilcisi Papaz
Dorothee Schaper,ve D‹T‹B Dinleraras›
Diyalog bölümünden Dr. ‹smail Alt›ntafl´›n Rau için birlikte yapt›klar› Dua´n›n ard›ndan Tören; D‹T‹B-Han›mlar
Kültür Merkezi´nin haz›rlay›p sunduklar› ‹rmik helvas›n›n ikram›yla tören sona erdi. Seni Unutmayaca¤›z ....Örnek
‹nsan.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
18
Seite 18
ÖZEL KÖE
Mart-März 2006 / Safer 1427
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Çada Mekke Mürikleri Helvadan Putlarını Yiyor!
ünya hızlı flekilde bir girdabın içine sürükleniyor.
Uluslararası oluflturulan
bunca kurum ve kurulufl ise sadece
olayları seyretmektedir. Allayıp
pullayarak Dünya insanlı¤ına sunulan anayasalar, insan hak ve özgürlükleri, çeflitli sivil toplum örgütlerinin sadece ve sadece belli kesimler ve maksatlar için oldu¤u birkez
daha ispatlanmıfl oldu.
Batı, son iki yüzyılda çekti¤i acı
ve sıkıntılar, onca kanlı savafllar
neticesinde 1948 yılında “‹nsan
Hakları Beyannamesi” adı altında
Uluslararası bir deklarasyon yayınladı. Bir çok ülke bu beyannameyi
uygulamasalar da altına imza attılar. Bu beyannamenin içindeki hiç
bir maddeye itirazımız yok. ‹tirazımız; bunların herkese eflit uygulanmamasınadır.
fiaflkınlı¤ımız ise beyannamenin
altına imza atan müslüman ülkelerin, bundan onbefl asır evvel bu
haklara sahip olup da, bunun farkında olmamalarınadır. Üstelik Batının teoride bile ulaflamadı¤ını,
Müslümanların pratikte yaflamıfl olmasıdır. Bir baflka kızgınlı¤ımız ve
hayretimiz ise geçmiflte korkunç
katliamlar ve “Soykırım” yapan batının bugün müslümanları suçlamasıdır. Tarih yalan yazmıyor ve Yahudiler de yalan söylemiyorsa, ‹spanya’da hayatlarına kasdedilen ve
kovulan Yahudileri, Müslüman Osmanlı, o engin hoflgörüsüyle ülkesine kabul etti ve onları yok omaktan kurtardı. Dünyanın hiç bir yerinde güremedikleri rahat ve huzuru, Osmanlıda doya doya yafladılar.
Ancak, ülkesini ve gönlünü bu insanlara açan Osmanlının torunları
(müslümanlar) flimdilerde "Antisemitist", onlara ülkelerini dar eden
ve soykırım uygulayanlar, Yahudi
dostu oluverdiler. Korkarım birkaç sene sonra Hitlerin yaktıkları
da, müslümanlara maledilsin.
Hani vicdan, adalet denilip de
yalama edilen duygular nerede? Ya
bu, onur dedikleri fley tamamen mi
katledildi sahtekarlar taraf›ndan?
‹nsan ve Hakları terimleri bu
a¤ızlarda ne kadar da i¤reti duruyor. Uygulananlarla söylenenler
birbirine yakıflıyor mu? Sanki geliflen ve de¤iflen olaylar maskeleri
indiriyor, gerçek ve çirkin yüzleri
ortaya çıkarıyor. ‹flin do¤rusu iyi de
oluyor. Çünki bir takım güzel ve
faydalı kavramlar esaretten ve murai a¤ızlardan kurtuluyor ve gerçek
hürriyetine kavufluyor. ‹nsanlık da
gerçek yüzleri görme imkanını bu-
D
a.halil özdemir
luyor. Dün, kadının fleytan oldu¤unu söyleyerek akla hayale gelmedik çirkin muamelede bulunanlar,
bugün insanlı¤a ders vermeye kalkıyorlar. Oysa ‹slam 1400 sene önce Cenneti annenin, yani kadının
ayakları altına sermifl ve onu bafltacı etmifltir. Dün kadına fleytan gözüyle bakanlar, bugün sanki çok
mu iyi bakıyor ve de¤er veriyor.
Hayır; bugün de sadece bir meta
gözüyle bakıyor ve onu ticari maksatlarına alet ediyor. Kadın adeta
kölelefltirilmifltir. Kölelefltirilen sadece kadın da de¤il aslında, bütün
insanlık kölelefltirilmek isteniyor.
Amerika sözde 1860 yılında resmen köleli¤i kaldırdı. Yazılı metinlerde belki kalktı ama uygulamada
fliddetini artırarak devam ediyor.
Hatta Amerikadaki siyahlar yetmedi flimdilerde bütün dünyayı kölelefltirme projelerini yürütüyor. Tıpkı “BOB”ta oldu¤u gibi.
1948’de kabul edilen “‹nsan
Hakları Beyanname”sinin 5. maddesinde derki:
“Hiç kimse iflkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.”
fiimdi bu madde üzerinde duracak olursak, bu maddeye aklı baflında bir insanın itiraz etmesi elbette mümkin de¤il. Ancak bir de uygulamaya bakalım, bu maddeyi en
çok ihlal edenler kimler acaba?
Bosna’da bunca katliamı, akıl
almaz zulum ve iflkenceleri, kadınlara hayasızca tecavüzleri yapan,
köylere baskın yaparak ço¤unlu¤u
çocuk olan binlerce sivili katleden
ve bunlara seyirci kalanlar kimlerdi?
Çeçenistanı (Grozniyi) hayalet
flehre çevirerek, asker-sivil ayırımı
yapmadan yüzbinlere varan katliamları yapan ve bunlara seyirci kalan kimlerdi?
Irak’ı haksız yere iflgal eden,
dü¤ün ve cenaze evlerine varıncaya
kadar vurarak hunharca katliamlarda bulunanlar ve bunlara destek
olanlar kimler? Yapılan insanlıkdıflı, afla¤ılık iflkencelerine hergün bir
yenisi ekleniyor. Kadınlara ve çocuklara zalimce uzanan bu kırılası
eller kimin ve ne adına? Bu afla¤ılık mahluklara alkıfl tutan ve destek
verenler yukardaki maddenin hangi
bendiyle ba¤daflıyorlar? ‹flgali protosto eden o körpecik yavruları, ellerindeki sopalarla canavarca döven o asker hangi insan hakları der-
sini almıfltı? Ebu Gureybdeki vahfleti iflleyenler bu ilhamı nerden,
emri kimlerden almıfltı?
Yıllar yılı Filistinde tafllarla kırılan kol kimin ve kıran kim? Ne adına, hangi hakla kırıyor? Ya öldürülen o masumlar ve yurtlarından sürülen o biçarelerin suçları iflgal edilen topraklarını savunmak mı?
Yoksa yıkılan evlerine mani olmak
mı? Yada geçmiflteki fırın ve gaz
odalarını bu çocuklar mı kurmufltu
acaba?
Guantanamodaki hayvanları bile utandıran iflkenceleri bu maddenin hangi bendine göre uyguladınız?
Afganistanı ve olup bitenleri
saymayalım isterseniz!
Hiroflima ve Nagazakiyi, Wietnamı, Cezayir ve Trablusgarbı...
saymadı¤ımız gibi...!
Ne dersiniz bunca zülüm, iflgal,
ihanet ve katliamların adını koyalım mı? Yoksa yukardaki maddeyi
tekrar görelim mi? “Hiç kimse iflkenceye, zalimane, gayriinsani,
haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.” (Not:
Sadece ka¤ıt üzerinde kalmak ve
Müslümanlar hariç tutulmak flartıyla)
Di¤er maddelerde de flöyle der:
“Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil,
din, siyasal veya baflka bir görüfl,
ulusal veya sosyal köken, mülkiyet,
do¤ufl veya herhangi baflka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile
ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.”
Hangi din, dil, cinsiyet, siyasal
ve baflka bir görüflten bahsediliyor?
Kimin böyle bir hakkı var ki?
Okulda hatta sokakta bile insanların ana dillerini konuflmalarının yasaklandı¤ı bir ortamda bunların ne
önemi var ki. Müslümanların ve
dinlerinin hedef tahtasına konuldu¤u bir dünyada bu yazılanların ne
önemi var ki.
”Hiç kimse özel hayatı, ailesi,
meskeni veya yazıflması hususlarında keyfi karıflmalara, fleref ve
flöhretine karflı tecavüzlere maruz
bırakılamaz. Herkesin bu karıflma
ve tecavüzlere karflı kanun ile korunmaya hakkı vardır.”
Özel hayatın mahremiyeti ve
korunması bu da nerden çıkıyor?
Irakta gece yarısı insanların evlerinin kapısı vahflice kırılarak yatak
odasına varıncaya kadar yapılan
ani baskınlarla mı özel hayat, aile,
mesken, fleref ve haysiyet korunu-
yor.
Vatandafllık müracaatlarında kiflilere kabir sualinin soruldu¤u ve
nerdeyse 30 sene sonra olması
muhtemel konularda bile düflüncesinin ne olabilece¤inin sorgulandı¤ı bir ülkede hangi dil, din, aile ve
di¤er hak ve özgürlüklerin varlı¤ından bahsediyorsunuz. Özel hayat
ve meskenler adeta gelip geçen hanı oldu. Hiç bir hukuki gerekçe olmadan kutsal mekanlarımız olan
mabedlerimize, filin züccaciye
dükkanına girdi¤i gibi girifl çıkıfllara alıfltık artık.
“Kanun önünde herkes eflittir
ve farksız olarak kanunun eflit korumasından istifade hakkını haizdir.”
Herhalde gülmek için artık tiyatroya gitmeye gerek yok. Bu
maddeleri önüne alacaksın ve uygulamaya bakacaksın. Onur ve flahsiyetin varsa kahrından çatlar ölürsün. Yok e¤er gamsız ve yüzsüzsen
gülmekten ölürsün.
Bütün bunların altında yatan bir
gerçek var o da fludur. Ey müslümanlar size ihtiyacımız kalmadı ve
sizi istemiyoruz. Artık defolup gidin. De¤ilse bundan böyle her gün
önünüze yeni dayatmalarla gelece¤iz. Biz sizi vaftiz odalarına mecbur kılmadan baflınızın çaresine bakın ve ülkemizi terkedin. Kısaca
batının son geliflen olaylarla müslümanlara vermek istedi¤i mesaj bu.
Ancak bu iflin bu kadar kolay olmayaca¤ını herkesin bilmesi gerekir.
Biz iyi niyet ve ümitlerimizi tamamen yitirmifl de¤iliz. Biz inanıyoruz ki bunca olumsuzluklara ra¤men sa¤duyu sahibi, aklı selim insanlar mutlaka var. Biz inanıyoruz
ki hukukun üstünlü¤üne inanan
vicdan sahibi hukukcular var. Biz
hala inadına diyalog diyoruz. Ve
biz hala “‹nançta farklılık yaflamda birlik” diyoruz. fiayet batının
Demokrasi, hukuk ve insan hakları
anlayıflı Yunan filozofunun düflündü¤ü gibi de¤ilse. Yunan Filozof
der ki “Yazı gelirse ben kazanırım,
tura gelirse sen kaybedersin”
Yaflasın demokrasi!
Yaflasın hukuk!
Yaflasın insan hakları!
Tabii bizim (batının) istedi¤imiz ve bizim düflündü¤ümüz gibi
olursa!!!
Ne dersiniz Mekke müflrikleri
helvadan yaparak tapındıkları putlarını mı yiyor!!!
Dünya yarı açık hapishane yapıldı, mahkumlar hala birbiriyle
u¤raflıyor. Heyhat, heyhat, heyhat...
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 19
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 20
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 21
“He
mu r nef
tlak
is ö
a ta
lüm
dac
ü
akt
›r”
e
d
z
ü
n
ü
n .
ü
g
.
›
.
l
z
›
i
c
y
a
e
l
En sizin
Sa¤lık sigortaların›n (Krankenkasse) cenaze defin yard›m›n› kald›rd›¤›
Almanya’da:
• Cenazeler, vefat yerinden al›narak defin edilece¤i yere kadar götürülür.
Cenaze nakil masraflar› karflılan›r; bir kiflilik Refakatc› bileti de ödenir.
• Fon imkanlar›ndan ücretsiz olarak yararlanabilecek aile fertleri: Kendisi,
efli ve 18 yaflın› doldurmam›fl çocuklar›, yafl› kaç olursa olsun kendi geliri olmayan bekar k›z çocuklar›.
• Girifl ücreti: Aile bafl› sadece 50,- Euro.
• Üyenin, yafl› dolan çocukları ile geliri olan aile fertleri, IGMG Cenaze Fonuna üye olmalar› durumunda kay›t ücreti ödemezler.
• Masraf pay› her yıl sonunda ödenir. 2005 yılı masraf pay› 32,20 Euro olarak tesbit edilmifltir.
• Üye olmak ve daha genifl bilgi için IGMG flubelerinden, Bölge temsilciliklerimizden, ya da Genel Merkezimizden broflür ve kay›t formu isteyiniz.
IGMG CENAZE FONU
Boschstr. 61-65, 50171 KERPEN • Tel: 02237 - 656 313, Faks: 02237 - 656 555
Mobil: 0177 - 478 83 34, e-mail: [email protected]
Hesap Numaras›: SEB AG Köln
Kontonr.: 162 888 56 06 • BLZ: 370 101 11
Hessen Bölgesi Cenaze Fonu Sorumlusu Hüseyin AVCI Mobil: 0174-5750461
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 22
HABER
22
Mart-März 2006 / Safer 1427
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Hessen’de yarımaların en güzeli
IGMG slam Toplumu Milli Görü Tekilatlarınca 18 seneden beri yapılan Avrupa Kur’an-ı Kerim
Okuma Yarımasının Hessen Bölgesi ubelerarası Elemeleri 26 ubat 2006 tarihinde Hanau’da
cokulu bir cemaat topluluunun katılımıyla yapıldı
Hessen
Hayat-Hanau
Özel
Milli Gazete
- Hanau Özel
I
GMG slam Toplumu Milli Görü Tekilatlarınca 18 seneden beri yapılan Avrupa Kur’an-ı Kerim Okuma Yarımasının
Hessen Bölgesi ubelerarası Elemeleri 26
ubat 2006 tarihinde Hanau’da cokulu
bir cemaat topluluunun katılımıyla yapıldı.
Hessen Bölgesi Tanıtma ve rad Bakanlıı tarafından organize edilen program Kur’an-ı Kerim okunmasıyla baladı.
Programın sunuculuunu Bölge rad Bakanı erif Aslan yaptı.
lk olarak mikrofona Hessen Bölgesi
Bölge Bakanı Mehmet Ate geldi. Ate;
konumasında Kur’an-ı Kerim yarımasının
önemine deindikten sonra yine Kur’an-ı
Kerim ile alakalı güzel bir konuma yaptı.
Daha sonra yarıma jürisi tanıtıldı. Yarıma jürisi Bölge rad Bakanı erif Aslan, Ali Barut, brahim Özdemir hocaefendilerden oluuyordu.
Selamlama seromonisinden sonra iki
katagoride yapılacak olan yarımaya geçildi.
lk önce 8-13 ya grubunda yarıacak
talebeler sırayla kürsüye gelerek birinci
olarak ezberden ve devamında da yüzüne
okumadan imtihan edildiler. Çok ho görüntülerin yaandıı bu ilk safhadan sonra; ikindi namazı beraberce eda edildi.
Daha sonra 14-18 ya grubunun yarımasına geçildi.
Bu grupdakiler de ilk önce ezber ve
devamında yüzüne okumadan imtihan
edildiler.
Bazı talebelerin oldukça heyecanlı oldukları gözlendi. Tabii yarımaya çocuklarıyla beraber gelen büyükleri de onlardan
daha da heyecanlı idi.
Yarımacıların puanlaması 3 katagoride
yapıldı: 1- Ezber 2- Yüzünden Okuma 3Makam.
Yarıma sonunda jüri heyetinin deerlendirme yapmasından sonra jüri bakanı
erif Aslan Hocaefendi iki grubun da derecelerini açıkladı.
erif Aslan Hocaefendi güzel bir jest
yaparak ilk üç derecenin dıındakilerin
hepsini dördüncü ilan etti.
Yarımaya katılan tüm çocuklara; birer
hediye takdim edildi.
Daha sonra ilk üçe girenlerin hediyeler-
inin daıtımına geçildi.
8-13 ya grubunda 870 puanla birinci
olan Lollar Cemiyetinden Abdülkadir Gönan’ın hediyesini jüri üyesi Ali Barut Hocaefendi verdi.
Yine 8-13 ya grubunda 855 puanla
ikinci olan Wetzlar Cemiyetinden Furkan
Polat’ın hediyesini IGMG Hessen Bölge Tanıtma Bakanı Cengiz Pekdemir verdi.
Yine 8-13 ya grubunda 805 puanla
üçüncü olan Darmstadt Cemiyetinden Süleyman Derin’in hediyesini IGMG Hessen
Bölge Tekilatlanma Bakanı Cengiz ahbaz verdi.
Daha sonra 14-18 ya grubunun hediyelerinin daıtımına geçildi.
14-18 ya grubunun 890 puanla birincisi Kassel Cemiyetinden Yahya Kocaboa’nın hediyesini IGMG Hessen Bölge rad
Bakanı erif Aslan Hocaefendi verdi.
Yine 14-18 ya grubunda 880 puanla
ikinci olan Offenbach Cemiyetinden Harun
Balıkçı’ya hediyesini jüri üyesi brahim Özdemir Hocaefendi verdi.
Yine 14-18 ya grubunda 870 puanla
üçüncü olan Stadtallendorf Cemiyetinden
Mehmet Güler’in hediyesini IGMG Hessen
Bölge Gençlik Tekilatı cra Üyesi Abdurrahim Kutlucan verdi.
Hediyelerin daıtımından sonra bütün
katılımcıların itirakiyle topluca resim
çektirildi.
Program 14-18 ya grubu birincisi Kassel Cemiyetinden Yahya Kocaboa’nın
okuduu Kur`an-ı Kerimle ve evsahibi Hanau cemiyetinin ikramı ile sona erdi.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 23
ÖZEL KÖE
Mart-März 2006 / Safer 1427
23
Çalayan’da yazılan mektup...
Ekrem KIZILTA
stanbul, 19 fiubat tarihinde, tarihte benzeri çok az görülen bir Mitinge sahne oldu. A¤ırlıklı olarak
‹stanbullulardan ve Türkiye’nin, hatta
dünyanın çeflitli yerlerinden gelen 1
milyon civarında Müslüman, Avrupa’nın Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed (sav)’a karflı saygısızlı¤ını protesto etti.
‹stanbul Ça¤layan Meydanı’nda
biraraya gelen Müslümanlar, vakar
içerisinde, bütün dünyaya, Peygamber Efendimizi canlarından bile
çok sevdiklerini haykırdılar.
‹stanbul Ça¤layan Meydanı’ndaki
miting, aslında bütün dünyaya, özellikle de Avrupa ülkelerine yazılan
bir mektuptu... Kutsalın ne oldu¤unu, ne kadar önemli oldu¤unu unutanlara kutsalı hatırlatan ve ne kadar
önemli oldu¤unu anlatan bir mek-
‹
tup...
Kuyuya atılan tafl...
Danimarka’da Jyllands-Posten
isimli bir gazete tarafından bafllatılan
Norveç, Fransa ve Almanya’da bazı
gazetelerin takip etti¤i ‘karikatür yayınlama’ furyası, kimine göre Avrupa’nın Müslümanları, birtakım niyetlerle test etme amacıyla yürüttü¤ü bir
faaliyetti ve bunun ardından baflka
birtakım edepsizlikleri de beklemek
gerekebilirdi.
Test etmek neden gerekti fleklinde
sorulacak bir sorunun cevabı ise flimdilik yok. Yok, çünkü olay organize
gibi gözükse de, kimlerin niçin organize etti¤i henüz belli de¤il. Yani
Müslümanları test etmeyi neden düflündüklerini bilmiyoruz.
Kimisi, olayın ABD’nin Avrupa’y› ‹slam Aleminden uzaklafltırma ve böylelikle stratejik olarak tabii
bir müttefikiyle arasını açma girifliminin bir uzantısı olarak düflünüyor.
Böyle bir fley olabilir mi, derseniz,
neden olmasın demek gerek. Çünkü
Avrupa Birli¤i, eninde sonunda
ABD’nin kendisini sıkıfltırdı¤ı cendereden baflını dıfları çıkarma derdine düflecek bir gün ve o zaman ‹slam Alemi ile arasının iyi olmasının
kendisine sa¤layaca¤ı epey bir imkan
mevcut. Ama araları, kutsalların ifle
karıfltı¤ı birtakım meseleler sebebiyle
gerilecek olur ve bu böyle devam
ederse, Avrupa’nın yalnız kalması
mukadder.
Bir taflla kaç kufl?..
Mesele bu ise, karikatür meselesiyle yürütülmekte olan iflin ‘bir taflla iki kufl vurmak’ oldu¤unu söyleyebiliriz. Çünkü Avrupa ülkeleri ile
‹slam Aleminin arasını açmak için
kutsalların ifle karıfltı¤ı bir tartıflma
zemininin açılması, ‹slam Alemi’nin
de baflına bela olan ABD emperyalizmini bu topraklardan uzak tutma giriflimi için bu aleme destek olabilecek
Avrupa’dan mahrum kalınması neticesini getirir. ‹slam Alemi’nin böylesi bir niyete, yani ABD’yi geldi¤i
co¤rafyaya do¤ru iteleme niyetine
ne zaman ve nasıl kapılabilece¤ini
bilmiyoruz, ama eninde sonunda bunun olaca¤ını, olması gerekti¤ini söyleyebiliriz...
Yani aslına bakarsanız, karikatürle
bafllayan ve bundan sonra çeflitli flekillerde devam edece¤i anlaflılan flu
test meselesinin, öncelikle Avrupa tarafından ciddi manada teflhis edilmesi
ve Müslümanlarla aralarını iyice
açmadan bir flekilde durdurulması
gerekti¤i açık. Çünkü, bırakın hakaretamiz karikatürleri; inançlarımız gere¤i, Peygamber Efendimiz’in resmi
konusunda bile Avrupa zihniyetinin
anlayamayaca¤ı kadar hassas olan biz
Müslümanların, olup bitene ‘ifade
özgürlü¤ü’ ya da ‘basın hürdür her
ne isterse yapabilir’ nokta-i nazarından bakamayaca¤ımız açık.
Avrupalı gibi davranmak...
Avrupa’nın sözkonusu karikatürlerin yayınlanması hususunda homojen bir yapı teflkil etmedi¤ini ve birçok insanın bu konuya karflı oldu¤unu, biliyoruz. Dolayısıyla, Avrupa,
‘kutsallara saygı’ konusunda insanlarını uyarmak ve ‘ifade özgürlü¤ü’nün baflkalarının inançlarına
hakaret özgürlü¤ü demek olmadı¤ını iyice anlatarak, bu furyanın ve
bundan sonra olabilecek olanların
önünün kesmesi gerek.
‹slam Aleminin hemen her tarafından yükselen protesto sesleri, Müslümanların kutsalları konusunda ne kadar hassas oldu¤unun bir göstergesi.
Bazı yerlerde amacını aflacak flekilde
yapılmıfl olsa da, bu gösterilerde
Müslümanlar, ‘ileri, modern, ça¤dafl’ ülkelerden, ‘ileri, modern, ça¤dafl’ davranmalarını, yani baflkalarının kutsallarına gereken saygıyı göstermelerini istiyor ve bunu bekliyor.
Türkiye’de de birçok flehirde ve
özellikle Diyarbakır’da, ‹stanbul’da
ve son olararak da Erzurum’da yapılan mitinglerde dile getirilen hususlar
da temelde budur. Bütün ‹slam Alemi, Avrupa’dan Avrupalı gibi davranmasını beklemektedir; yani baflkalarının kutsallarına saygılı olmasını...
Rodgau’da Mehmet Orakçı Hocaya Veda Programı
Y›llarca Hessen Bölgesine ba¤l› cemiyetlerde hizmetlerde bulunan Mehmet Orakç› hocaefendi son olarak görev yapt›¤› Rodgau Cemiyetindeki görevi ile bu hizmetlerine flimdilik nokta koydu ve Türkiye’ye dönüfl yapt›.
›llarca Hessen Bölgesine
ba¤l› cemiyetlerde hizmetlerde bulunan Mehmet Orakç›
hocaefendi son olarak görev yapt›¤›
Rodgau Cemiyetindeki görevi ile bu
hizmetlerine flimdilik nokta koydu ve
Türkiye’ye dönüfl yapt›.
Y
IGMG Hessen Bölgesindeki çeflitli cemiyetlerde görevlerde bulunan
Mehmet Orakç› hocaefendi hem e¤itimci kimli¤i ve hem de ö¤retici kimli¤i ile çevresinde oldukça seviliyordu. fiu anda görev yapan pekçok idareci ve hocaefendinin de hocas› olan
Mehmet Orakç› hoca son olarak görev yapt›¤› Rodgau camiindeki görevi ile flimdilik bu çal›flmalar›na nokta
koyarak Türkiye’ye döndü.
Son olarak k›ld›rd›¤› Cuma namaz›ndan sonra IGMG Hessen Bölgesinin ve Rodgau Camii ‹darecilerinin
beraberce organize etti¤i veda program› ile Mehmet Orakç› hocaefendiye u¤urlama yap›ld›.
IGMG Hessen Bölge ‹darecileri
ve Rodgau Camii ‹darecilerinin hediyelerini sunmas›ndan sonra Mehmet
Orakç› hocaefendi bir veda konuflmas› yapt›. Konuflma s›ras›nda hocaefendinin oldukça duyguland›¤› gözlendi.
Cemiyet ‹darecileri bu tür programlar›n mutlaka yap›lmas› gerekti¤ini ve Mehmet Orakç› Hocaefendi
gibi tüm hocaefendilerin de bu onuru
fazlas›yla hakettiklerini söylediler.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 24
24
BASIN AÇIKLAMASI
Mart-März 2006 / Safer 1427
slam Toplumu Milli
Görü Tekilatları
Hessen Bölgesi’nden
Basın Açıklaması
‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi yayınlanan karikatürleri fliddetle elefltirdi ve kınadı.
‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi basın
açıklamasında, Peygamberimize hakaret içeren karikatürlerin
farklı gazetelerde sürekli yayınlanmasının provoke edici oldu¤unu belirtti. Bu çizimlerin tüm Müslümanların dini duygularını derinden yaraladı¤ını ifade eden Bölge Baflkanı Mehmet Atefl, ayrıca flunları söyledi; "zaten ‹slam dininde peygamberlerin resmedilmesi kesinlikle meflru de¤ildir, hele de alaycı ve afla¤ılayıcı bir
flekilde resmedilmesi hiç de¤ildir."
Mehmet Atefl,"Karikatürlerin yayınlanmasını bariz bir flekilde, bir
kültür çatıflması için kullanmak isteyen bazı gazetelerin tavırlarını
endifle ile takip etmekteyiz. Basın özgürlü¤ü bilincinin peygamber efendimize hakaret ile oluflmayaca¤ı kesindir. Burada konu
sadece Peygamber efendimizin resminin oluflturulması de¤ildir,
aksine Peygamber efendimizin nasıl tasvir edildi¤iyle ilgilidir.
Müslümanların tepkisini sadece ‹slam’daki resim yasa¤ına ba¤lamak yüzeyde kalan bir yaklaflım olur. Asıl mesele, Peygamber
efendimizin özellikle hakaretvari ve afla¤ılayıcı bir tarzda karikatürize edilmifl olmasıdır" dedi. Mehmet Atefl, Ceza Kanunu’nun
kamu barıflını tehdit eden dini inançlara hakareti, suç unsuru olarak gören 166. maddesinin de Yasa koyucu tarafından bofluna
oluflturulmadı¤ını dile getirdi.
Mehmet Atefl aynı zamanda Milli Görüflün, Almanya’da yürürlükte olan kanunlar çerçevesinde basın özgürlü¤ü taraftarı oldu¤unu açıkladı. Buna karflın inanç de¤erlerini alaya almanın, açıkça bu çerçevenin dıflına tafltı¤ını belirten Bölge Baflkanı, "Zaten
gergin olan durumu gözönünde bulundurdu¤umuzda Müslümanlara ve ‹slam’a hakaret içeren yayınlar ve buradan yola çıkarak
yapılan tartıflmaların, diyaloga zarar verici ve entegrasyonu engelleyici oldu¤unu görüyoruz" dedi.
Bölge Baflkanı Mehmet Atefl; "Yurtdıflında kısmen sergilenen fliddet e¤ilimli tepkilere üzülüyoruz. Böyle bir tartıflma ortamında bu
tutumun do¤ru olmadı¤ını düflünüyor ve bu tutumu reddediyoruz"
dedi.
Baflkan Atefl, son olarak flunları söyledi, "Bu
tür açık provokasyonları, a¤ırbafllı yaklaflarak
ve protestolarımızı ölçülü eylemlerle gerçeklefltirerek, bofla çıkarmamız biz Müslümanlara
birfley kaybettirmez. flahıslara veya Avrupalı
kurumlara yönelik tehditler veya hatta fliddet
içeren boyutlara ulaflan saldırılar kabul edilemez.
‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi
Hessen ‹slam Federasyonu
Bölge Kadın Kolları
Bölge Gençlik Teflkilatı
Bölge Üniversiteliler
IGMG ve IFH’ya ba¤lı olan tüm Cemiyetler
adına Bölge Baflkanı Mehmet Atefl
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Pressemitteilung
der Islamischen Föderation in
Hessen e.V. über die
Veröffentlichung der ProphetenKarikaturen
Die Islamische Föderation in Hessen e.V. kritisiert und verurteilt die
Propheten-Karikaturen
In einer Presseerklärung kritisierte die Islamische Föderation in Hessen
e.V. den Nachdruck der beleidigenden Prophetenkarikaturen in weiteren
Zeitungen als ausgesprochen provokativ. Es sei allen Medien klar, dass
diese Zeichnungen die religiösen Gefühle der Muslime zutiefst verletzen,
sagte der Vorsitzende der Islamischen Föderation in Hessen., Mehmet
Ates, und fügte hinzu: „Im Islam ist bereits die Abbildung des Propheten
überhaupt nicht statthaft und insbesondere solch eine Beleidigende, so wie
sie nun vorliegt.
Mit Sorge betrachte man die Bestrebungen weiterer Zeitungen, die den
Abdruck dieser Karikaturen offensichtlich für einen vermeintlichen
Kulturkampf nutzen wollen. „Ein Bewusstsein für die Pressefreiheit
entsteht sicherlich nicht dadurch, dass man den Propheten beleidigt. Es
geht hier auch nicht mehr nur um das Erstellen eines Bildnisses des
Propheten, sondern insbesondere darum, wie er dargestellt wurde. Die
Kritik der Muslime nur mit dem Bilderverbot im Islam begründen zu
wollen, wäre zu oberflächlich. Es ist insbesondere die beleidigende und
herabwürdigende Art und Weise, mit der er vermeintlich karikiert wurde",
stellte Mehmet Ates klar. Der Gesetzgeber habe nicht umsonst § 166
Strafgesetzbuch geschaffen, der die Beschimpfung religiöser
Bekenntnisse, die geeignet sind, den öffentlichen Frieden zu stören, unter
Strafe gestellt.
Zugleich stellte der Vorsitzende klar, die IFH stehe zur Idee der
Pressefreiheit. Dies gelte jedoch in Deutschland nur im Rahmen der
bestehenden Gesetze. Die Verhöhnung von Glaubensinhalten gehe
dagegen eindeutig über das von der Pressefreiheit geschützte Maß hinaus.
„Wir sehen, dass gerade in Anbetracht der derzeit ohnehin angespannten
Lage, diese, die Muslime und den Islam beleidigenden Veröffentlichungen
und die daraus resultierende Diskussion, ausgesprochen Dialog und
Integration störend sind", sagte der Vorsitzender der IFH e.V.
Mehmet Ates sagte weiter: „Wir bedauern, dass im Ausland zum Teil mit
Gewalt reagiert wurde. Dies halten wir nicht für ein zulässiges Mittel in
einer solchen Auseinandersetzung und lehnen es ab. Ferner warnen wir
auch, Bürger europäischer Staaten dafür verantwortlich zu machen. Es
wird uns als Muslimen nichts genommen, wenn wir eine solch offene
Provokation ins Leere laufen lassen, indem wir
besonnen reagieren und mit überlegten Aktionen
unseren Protest kundtun. Drohungen oder sogar
gewalttätige Übergriffe gegen Personen oder
europäische Institutionen, können nicht hingenommen
werden", sagte der Vorsitzender abschließend.
Im Namen
IFH e.V. - Islamische Föderation in Hessen e.V.
IGMG Regionalverband Hessen
Frauenabteilung des IGMG Regionalverbands Hessen
Jugendabteilung des IGMG Regionalverbands Hessen
Studentenabteilung des IGMG Regionalverbands
Hessen
Mitgliedsgemeinden der IFH e.V. und des IGMG
Regionalverbands Hessen
Mehmet Ates
(Vorsitzender IFH e.V. und IGMG Regionalverband
Hessen)
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 25
HATIRAT
Mart-März 2006 / Safer 1427
25
Muhammed Hamidullah Hoca...
Prof. Dr.
hsan Süreyya SIRMA
[email protected]
O
klasik ve modern bir alimdi:
1963 yılıydı; Ankara ‹lâhiyat
Fakültesinde ö¤renciydim.
Hanefi fukahasının ileri gelen ulemasından ‹mâm Serahsî anılıyordu. Bu
vesile ile Ankara’da da bir toplantı
düzenlenmifl, Dil-Tarih Co¤rafya Fakültesi salonlarında, büyük ‹slâm hukukçusunun hayatı, eserleri hakkında, dünyanın o konudaki en yetkili
a¤zından ‹mâm Serahsî’yi dinleyecektik.
Hocalarımız ön sıralarda, biz ö¤renciler de orta ve arka sıralarda
oturmufl, heyecanla bizi aydınlatacak
olan âlimi bekliyorduk. Derken, baflında siyah kalpa¤ı olan, ince, uzun
boylu, ve hacim itibariyle kendi bünyesiyle hiçte mütenasip düflmeyen
büyük kitapları yüklenmifl hâlde içeriye bir zat girdi. Hocalarımız, ve
biz, o zatın elindeki kitapları taflıyarak kendisine yardım etmek için ısrar
ettiysek de, o kabul etmedi; ve neredeyse kendi a¤ırlı¤ında olan koca koca ciltleri götürüp, konuflma yapaca¤ı
masanın üzerine koydu.
‹flte bu zatın adı Prof. Dr. Muhammed Hamdullah’tı; ve elinde taflıdı¤ı ciltler, ‹mâm Serahsî’nin elMebsût adlı eseriydi.
‹flte rahmetli Hamidullah Hoca’yı
ilk defa böyle tanıdım.
Fakülteden mezun olunca, doktora için ‹ngiltere’ye gidecekken, kader
Paris’e gitmemi yazdı; ve Paris’e gittim.
Hamidullah Hoca "Heimatlos" 1
olarak Paris’te yaflıyordu.
Prensiplerinde tavizsizdi: Artık
doktorayı bitirinceye kadar, her Cuma ve Pazar günleri bir araya gelecektik Büyük Alim’le. Bu bizim için
ne kadar büyük bir ilâhî lütuftu... Cuma günleri namazda, pazar günleri
de, Fransa’da bulunan Müslüman Talebe Derne¤inde (AEIF) yapılan ilmi
seminerlerde görüflüyor, Hoca’nın
"‹lim Okyanusu"ndan mümkün mertebe yararlanmaya çalıflıyorduk. Seminerlerde genellikle Hamidullah
Hoca konuflur, dünyanın her tarafın-
dan doktora yapmak üzere Paris’e
gelmifl olan biz ö¤renciler dinleyici
olurduk. Talebe paralarıyla alınmıfl
küçük ve mütevazı derne¤imizde elli-yüz kadar dinleyici oturacak yer
bulabiliyordu.
Herkese örnek olması açısından, o
dernekte, rahmetli Hocayla yafladı¤ım bir hatıram vardır ki, bunu, katıldı¤ım, ve dinleyicinin az oldu¤u bütün konferanslarımda anlattım. Sizinle de paylaflmak istiyorum:
So¤uk bir kıfl günüydü. Paris’in
rutubetli havasında, hafif hafif kar da
serpifltiriyordu. O gün derne¤i süpürmek, ve sobayı yakıp salonu seminere hazırlama sırası bana gelmiflti.
Seminerler, her Pazar günü saat
14.30’da yapılıyordu. Saat tam
14.00’te dernekte oldum. Yerleri temizleyip, sobayı tutuflturdu¤umda,
Hamidullah Hoca kapıyı açarak içeri
girdi. Mutad oldu¤u üzere, o kibar
reveransıyla benimle tokalafltı; ve
dinleyicileri beklemeye baflladık.
Aradan yarım saat geçti; hiç kimse
gelmedi. Ben, "nasılsa hiç kimse gelmedi; sobayı söndürüp gidelim" diye
sobaya e¤ilmifltim ki, Hoca bana;
Ne yapıyorsun? diye seslendi.
Ben de;
Kimse gelmedi; sobayı söndürelim, ve gidelim! dedim.
O kibar insan hafifçe bana do¤ru
e¤rildi; ve kula¤ımdan tutarak beni
yukarı kaldırdıktan sonra;
Bugün burayı, "dinleyici yok" diye kapatıp gidersek, bir daha ebediyyen açılmaz! Geç karflıma otur, semineri seninle yapaca¤ım! dedi; ve beni
karflısına oturtarak, kendisini 100 kifli
dinliyormufl gibi, bana bir saat ders
anlattı...
O bir ‹slâmî fikir bekçisiydi: Rahmetli Hoca, fevkalade kibar, ve örnek bir Müslüman alimiydi. Biz ö¤renciler gibi, ‹mam Gazali ve Ahmed
b. Hanbel üzerindeki çalıflmalarıyla
ünlü oryantalist Henri Laoust’un,
College de France’daki konferanslarına devam ederdi. Prof. Laoust, o
seneki konferanslarında, ‹mâm Gazali’nin ‹hyâ’sını2 analiz ediyordu.
Hamidullah Hoca’nın, Laoust’un
anlattıklarına ihtiyacı olmadı¤ını bildi¤im için, bir gün kendisine, neden
vaktini harcayıp bu seminerlere devam etti¤ini sordum. Sessizce bana
flunları mırıldanmıfltı:
Seminerlere devam eden ö¤rencilerin tamamı Müslüman; ve hiç biri
‹hyâ’yı okumamıfl. Ben hazır bulunursam, Mösyö Laoust onlara yanlıfl
fleyler anlatmaz! Size fikrî bekçilik
yapıyorum!
Gerçekten de Mösyö Laoust, zaman zaman anlattıklarının do¤rulu¤unu Hamidullah Hoca’ya tasdik et-
tirirdi.
Paris’te böylece befl senemiz Hoca’yla geçti.3
Doktoramızı bitirdikten sonra, Erzurum Üniversitesi’nde "hocalık" hayatımız baflladı.
1975-76, ve 1976-77 ders yıllarında ders vermesi için Hamidullah Hoca’yı Erzurum’a davet ettik.
O zamanlar adı ‹slami ‹limler Fakültesi olan flimdiki ‹lahiyat Fakültesinde, ‹slâm Tarihi, Dinler Tarihi, ve
‹slâm Hukuku dallarında birer sömestre ders verdi.
Meyveli a¤aç tafllanır: Erzurum’da bulundu¤u sıralarda, ilimden
nasiplerini almamıfl olan bazı zevat
tarafından insafsızca, ve de bilgisizce
elefltirildi. Garip olan fluydu ki, onu
elefltirenlerin hiç birisi, onun eserlerini okumamıfltı. Hoca onları gülümseyerek karflılıyordu. Bunlardan bir tanesi, vefat etti¤i için ismini zikretmeyece¤im Rahmetli Erzurum Müftüsüydü. Kendisine gidip, "Hocam, siz
Hamidullah Hoca’yı tenkid ederken,
onun hangi kitabını okudunuz?" diye
sordu¤umda, "Efendi, birileri okumufl ve bize onun neler yazdı¤ını anlattılar" diye cevap vermifl, ben de
kendisine, "Üstadım, bir müslümanın, tanımadı¤ı ve düflüncelerini bilmedi¤i bir müslümanı insafsızca tenkid etmesi dinimizce caiz mi? Ya size bu bilgileri getirenler art niyetli ve
cahil kimselerse, Allah’a ne cevap
vereceksiniz?". Rahmetli Müftü susmufltu.
Hoca’nın bofl vakti olmazdı: Hamidullah Hoca, Erzurum’da bulundu¤u sıralarda sadece Fakültede ders
vermedi; civar illerde konferanslara
da katıldı. Orada bulundu¤u sıralarda
yapmıfl oldu¤u çok önemli bir çalıflma daha vardır ki, ilim çevrelerinin
ço¤u bundan habersizdir: Yetmifl yıl
kadar önce, Fransız müsteflrikler, Buhari’nin Sahih’ini Fransızcaya tercüme ettiler. Fakat maalesef bu tercümede birçok hata var. ‹flte Hamidullah Hoca, Erzurum’da bulundu¤u sıralarda, bu tercümeyi gözden geçirdi;
ve tamamı 4 cilt olan tercümeye, bir
cilt hata tesbit ederek, bunu Paris’te
neflretti.
Yüzlerce insanın hidâyetine vesile
oldu: Paris’te Müslüman olanlar, genellikle Hamidullah Hoca’nın e¤itiminden geçerdi. Hoca Rahmetli,
Müslüman olacaklara, önce ‹slâm’ın
ne olup ne olmadı¤ını bilip bilmediklerini sorar, bilmiyorlarsa, "ben size
‹slâm’ı anlatayım, ondan sonra Müslüman olup olmayaca¤ınıza karar verin!" diyordu. Önce tevhid esaslarını
açıklar, "Kelime-i fiahâdet"in ne demek oldu¤unu anlatırdı. Tevhid kelimesini ö¤rendikten sonra, inanıyor-
larsa, bu sefer imânın ve ‹slâm’ın
flartlarını anlatır, bunlara uymanın
gereklili¤i üzerinde dururdu. Bunu
müteakip, helal ve haramı açıklar,
"dinin, imândan sonra, helal ve haramlara uymak oldu¤u esası üzerinde
titizlikle dururdu.
Bu kabil ihtidâların onlarcasında
hazır bulunduk, flahit yazıldık...
O ansiklopedik bir âlimdi: Hamidullah Hoca’yı tanıyanlar, onun ne
kadar çok yönlü oldu¤unu bilirler.
Sadece esas alanı olan hukuk dalında
de¤il, Tarih, Hadis, Tefsir, Co¤rafya,
Dinler Tarihi, Sosyal ilimler, hatta
Tıp alanında her biri kaynak sayılan
yüzlerce eser verdi.
Hamidullah Hoca’nın bütün kitapları, ‹slâmî ilimler dalında arafltırma yapanların kaynak ve el kitapları
sayılırlar. ‹slâm’ın ilk dönemlerine
(Hz. Peygamber (s.a.s) ve Dört Halife Dönemi) ait belgeleri içeren, elMecmuatu’l-Vesâiki’s-Siyâsiyyesi,
dünyanın birçok diline tercüme edilmifl olan ‹slâm’a Girifl, ‹slam Peygamberi, Hz. Peygamberi’in Savaflları, Kur’an-ı Kerim Tarihi, ‹slam Müesseselerine Girifl, ‹slam Tarihine Girifl, Kitâbu’n-Nebât,4 Hz. Peygamber’in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, ‹slam Anayasa Hukuku, ‹lk ‹slam Devleti, ‹slam’da Devlet ‹daresi,
‹slam’ın Do¤uflu, Allah’ın Elçisi Hz.
Muhammed, Türkçeye yeni çevrilmifl olan Kur’an Meali (Aziz
Kur’an), vs. yüzlerce eserinden sadece birkaç tanesi.
Rahmetli Hoca, dünyanın her tarafında yayımlanan bu eserlerinin hiç
birinden telif almadı. Kendisine verilmesi gereken ücreti sorar, o ücretin
kitabın fiyatının indirimine yansıtmalarını isterdi. Böylece 50 lira olan kitap, 45 liraya düflerdi.
Fransa’dan sürgün: Fransa’da bulundu¤u için eserlerinin bir ço¤unu
Fransızca yazarak, bir bakıma Fransız kültürüne katkılarda bulunmasına, ve ilerlemifl yaflına ra¤men5, bazı
oryantalistlerin, o zamanlar moda
olan "fundamantalist" suçlamasıyla
karflı karflıya kaldı¤ından, maalesef
Paris’i terke zorlandı; ve Amerika’da
yaflayan ye¤eni Sadida Hanım’ın
yardımıyla Okyanus ötesine, yâni
Amerika’ya göç etti. Orada bulundu¤u sırada da Allah’ın lutfuyla her se-
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 26
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HATIRAT
26
HESSEN
Mart-März 2006 / Safer 1427
ne Hocamı ziyaret etmek nasip oldu.
Fakat artık Hoca yazamıyor, telifatta
bulunamıyordu. Önceleri Philadelphia Eyaletindeyken, daha sonraları,
Florida’ya göç etmek zorunda kalıp,
Jacksonville’e yerlefltiler.
En son, 2002 yılının 3 Kasım’ıydı. Türkiye’de insanlar seçim kuyruklarında beklerken, ben de Hocam’la bafl baflaydım. Ve Sadida Hanım, yâni Hoca’nın ye¤eni, internetten çıkardı¤ı seçim sonuçlarını bana
uzatıyordu. AKP büyük bir ço¤unlukla iktidar olmufltu. Ne yazık ki
Hoca, bunu anlayabilecek sa¤lı¤a sahip de¤ildi. Kim bilir ne kadar sevinecekti... Çünkü seçimi kazananların
ço¤u, onun kitaplarını okuyarak büyümüfllerdi... ‹slâm’a Girifl, ‹slâm
Peygamberi onların hangisinin kütüphanesinde yoktu ki?6
Bu görüflmemden sonra, 17 Aralık 2002 günü geldi. O günün bitiminde, tam da 23.45’te, Viyana’daki
masamda çalıflırken, e-mail’imden flu
mesajı okudum:
"Hocan dünyasını de¤ifltirdi-Sadida".
Hocam, Rabbi’ne kavuflmufltu.
Hoca’nın cenaze namazını, benim gibi Hoca’nın talebesi olan Prof. Dr.
Yusuf Ziya Kavakçı a¤abey kıldırdı.
Yolunuz Florida’da Jacksonville’e
düflerse, Hoca’nın mezarını ziyaret
edin, ve ona bir Fatiha okuyun...
‹nnâ lillâh ve innâ ileyhi raciûn...
De¤erli Hocam’a Allah’tan rahmet dileyerek, onunla olan küçük bir
hatıramı anlatmakla bitirmek istiyorum:
1969 yılının Eylül ayının bir Cuma günüydü. Rue Monge’daki Paris
Camisinde7 Cuma saatini bekliyorduk. Hoca Rahmetli, Müslümanların
birbirlerinin aleyhinde bulunmalarından yakınıyordu. Bir ara bana döndü
ve kula¤ıma, hiç unutmadı¤ım flu
sözleri fısıldadı:
Sana bir söz söyleyece¤im ki, bu
sözü kadınlar gibi küpe yapıp kula¤ına tak, ve hiç çıkarma: En günâhkâr
Müslüman kardeflimiz, bize kâfirden
daha yakındır!
Ben o küpeyi kula¤ımdan hiç çıkarmadım. Size de aynı küpeyi takmanızı, ve hiç çıkarmamanızı tavsiye
ederim.
‹nnâ lillâh ve innâ ileyhi raciûn...
1- "Heimatlos", "vatansız" demektir.
2- ‹hyâu ulûmi’d-Din.
3- Hoca’yla Paris’teki anılarımızı içeren genifl bir çalıflmada, inflaallah daha çok ayrıntıları ele alaca¤ız.
4- Ed-Dineverî’nin.
5- O zamanlar 80 küsur yafllarındaydı.
6- Ama ne yazık ki, bu kitapları
okuyup flimdilerde milletvekili olanlar, di¤er ‹slâm âlimlerini unuttukları gibi onu da unuttular. Unutmasalardı, onun yolunu terk eder miydiler?
7- O zamanlarda Paris’te bir tek
bu cami vardı.
Türk-Alman Salık Vakfı tarafından Giessen Üniversitesi’nde düzenlenen sempozyumda
• Salık Bakanı Silke Lautenschlaeger
Göçmenler ve salık konusu ele alındı
G
iessen-Türk-Alman
Sa¤l›k Vakf› taraf›ndan Giessen Üniversitesi´nde Göçmenler ve Sa¤l›k
konulu sempozyum gerçeklefltirildi. Çok say›da davetlinin
kat›ld›¤› sempozyuma TürkAlman Vakf› Bflk. Yaflar Bilgin, Hessen Eyaleti Sa¤l›k ve
Sosyal ‹fller Bakan› Silke Lautenschlaeger, Giessen Belediye Bflk. Heinz Peter Haumann ve çok say›da Türk ve
Alman kurulufl temsilcileri kat›ld›.
Pro¤ram›n organizesini yapan çal›flma gurubu Arbeitskreis "Transkulturelle Medizin,
Migration und Gesundheit (Ak
TKMMG) T›p bölümünden
Giessen
Üniversitesi´nde
program› destekleyenler; T›p
Bölüm GI, Sosyal Bakanl›k
Hessen, Giessen Belediyesi,
Giessen ve Marburg Üniversiteleri, Türk-Alman Sa¤l›k
Vakf› Giessen.
Program›n konusu "Migration und Gesundheit- Interdisziplinäre Perspektiven" Göçmenler ve Sa¤l›k konulu sempozyum.
Aç›l›fl konuflmas›n› Dr. Yaflar Bilgin (Türk-Alman Sa¤l›k
Vakf› Baflkan› TDG e.V.) yapt›. Vak›f ve çal›flmalar› hak-
k›nda k›saca bilgi veren Bilgin, Almanya´da yaflayan göçmenlerin ileri yafllarda karfl›
karfl›ya kald›klar› hastal›klar›n
tesbiti, tan›m› ve çözüm önerilerinin ortaya konmas› sempozyumun ana konusunu oluflturdu¤unu belirterek misafirlere ve kat›l›mc›lara teflekkür etti.
Türklerin ço¤unlukta oldu¤u
gözlenen salona kat›l›m beklenilenden daha fazla idi. Konuyla ilgili olarak s›rayla selamlama konuflmalar› yap›ld›.
Çal›flma gurubu ad›na Prof.
Dr. R.G. Bretzel ve sonra Hessen Sosyal Bakan› Silke Lautenschläger, Hessen hükümetinin yabanc›lar›n sa¤l›klar›na
önem verdi¤ini farkl› porjelerle gösterdiklerini anlatt›¤› konuflmas›nda, bundan dolay›
Giessen Üniversitesi´nin bu
çal›flma gurubunu geçen y›l
ödüllendirdiklerini ve desteklediklerini, bunun yan›s›ra da
göçmenlere e¤itim (dil) konusunda da hükümet olarak yard›mc› olduklar›n› ifade etti.
Ard›ndan Giessen Belediye
Baflkan› Heinz Peter Haumann
söz ald› ve Giessen´de 148
farkl› milletten insanlar›n bir
arada yaflad›¤›n›, bu insanlar›n
sa¤l›klar›yla belediye olarak
hiç bir ay›r›m yapmaks›z›n ilgilenmek durumunda olduklar›n› söyleyerek, bundan dolay›
da çal›flma gurubunun desteklenmesi ve güçlendirilmesini
istedi. Pro¤ram›n ilerleyen saatlerinde farkl› bölümlerden
doktorlar yabanc›larla yapt›klar› araflt›rmalar› ve tecrübelerini anlatt›lar.
Yabanc›lara karfl› davran›flta
hastanedeki sorunlar ve özellikler konusunu Dr. A. Ak›nc›,
Dr. Nedim Soydan, Dr. I.
Mehmet Bilgin ifllediler. Kalp
rahats›zl›klar› üzerinde de duran Soydan, “Bu hastal›k Almanlara nazaran bizim toplumumuzda daha erken yaflta
bafll›yor. Bu tür rahats›zl›klardan korunma yöntemlerinin
bafl›nda ise, sa¤l›kl› beslenme
ve düzenli hekim kontrolu gerekmektedir.” dedi.
Dr. Mehmet Bilgin de fleker
hastal›¤›n›n erkeklere oranla
kad›nlarda daha fazla görüldü¤ünü hat›rlatarak özellikle
ilerleyen yafllarda bu hastal›¤›n daha etkin oldu¤unu ifade
etti. Sempozyumda özellikle
yabanc›larda yo¤unluk göste-
ren hastal›klar konu oldu, mesela çocuklarda fazla kilo yani
fliflmanl›¤›n farkl› yemek kültüründen kaynakland›¤› tahmin ediliyor.
Uzmanlar konuflmalar›nda
erken teflhisin birçok hastal›¤›n yenilmesi için önemli bir
ifllevi oldu¤unu vurgulayarak,
iki y›lda bir yapt›r›lmas› gereken Chek Up hakk›n›n kullan›lmas›n› da özellikle istedi.
Pro¤ram›n ikinci günü kat›l›mc›lar gruplar halinde yapt›klar› çal›flmalarda önceki gün
görüflülen konular› enine boyuna incelendi ve daha iyi neler yap›labilir sorusuna cevaplar arand›. Sempozyumun sonuçlar› yaz› haline getirilip yay›mlanacak.
TASV Bk.Yaar Bilgin
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 27
ÖZEL KÖE
27
Mart-März 2006 / Safer 1427
SOUKTAN SICAK GARAJ’A
Mustafa KASALAK
[email protected]
Sevgili okurlar!
Sizlere tüm kalbi selamlar›m›gönderir, Allah’tan nefleli günler temenni
ederim. Tabi ne kadar neflelisiniz bilemem. Çok insanlar nefleli gibi görünürler aslen de¤illerdir. Al›flkanl›k olmufl, nas›ls›n diye soruyorsun, adam
iyiyim diyor, hiç bir kifli (istisnalar hariç) kötüyüm demiyor. Asl›nda yalan
söyleniyor. ‹nsanlar içine kapanm›fl,
maddi manevi problemlerle mücadelede kimi pes etmifl, kimi direniyor amma velakin iyiyim diyebiliyor. Ciddi
misin diye ›srar edersem, can›m beterin beteri var diyerek teslim ve tevekkül etti¤ini ima ediyor. ‹flte kurtard›¤›m›z nokta oras› oluyor. Hatt›zat›nda
biraz da insan durum ve pozisyonuna
göre konuflur, soru sorar ve flaka yaparsa tepki ve cevaplar› da ona göre
al›r.
Geçenlerde sürekli gezip kahve içti¤im yak›n›m›zdaki Bad Soden’e gittim. Arabam› ayaklamak için park
edip kendimi so¤uk ve sert olan havaya ra¤men d›flar› att›m. Parkta ayaklarken önümde biri gözüme iliflti, iyi
bakt›m çok samimi oldu¤um ama çoktan görmedi¤im iyi bir arkadafl›m. Hemen yerden biraz kar al›p, avucumda
top gibi flekillendirip h›zl› ad›mlarla
mesafeyi kapat›p arka omuzuna isabet
ettirdim.
Ani refleksle dönüp bakt›, bakt›:
- Yahu, Kasalak.. So¤uk flaka s›ras›m› flimdi! dedi.
K›r›l›r gibi oldu¤unu hissettim.
- Sen temizli¤in ve sevginin sembolu olan kar atanlardan korkma, kötülü¤ün ve refretin sembolu olan çamur atanlardan kork, diyerek kucaklay›p teskin ettim.
Beraberce bir kahveye girip hele
bir de nefis kokulu s›cak kahveyi içip
›s›nd›ktan sonra, o morali bozuk so¤uk görünümlü insan s›ms›cak ve samimi oluverdi.
Demem odurki insanlar›n nerede
nas›l ve ne flekilde davranacaklar› belli olmuyor. Ancak bilinen bir gerçek
flu ki, özünde saf ve iyi niyet mevcut.
fiimdi baz› okurlar düflünmüfl olabilirler. Bu yaz› mizahtan çok düflündürücü ve k›smen dramatik oldu diye, hakl›lar.
fiu an yaflad›¤›m›z Almanyan›n hemen bir tamam›nda kara k›fl dedi¤imiz
sert k›fl› yafl›yoruz.
Sert ve so¤uk geçen günlerde nefle-
li c›v›l c›v›l mizah yazarsak, s›ras›m›
flimdi kuru flakan›n diye serzeniflte bulunursunuz. Benim bu k›fl günlerine
uygun bir yaz›y› tercih ediflimin as›l
sebebi illlada sizi k›zacak diye de¤il.
Nihayetinde ben de sizlerden birinizim, arada s›rada üflüyoruz. ‹nsallah
havalar biraz ›s›n›nca ayn› tarza devam ederiz.
Son geliflme olarak aktaraca¤›m
olay ilginçtir. Benim evin yan taraf›nda araba garajlar› var, tam 17 tane.
Sabah saat 6.30’da evin önündeki
ESSO benzin istasyonunda tank dolduran flah›s, para ödemek için içeri
girmifl. Paras›n› ödedikten sonra d›flar›
ç›kt›¤›nda baksa ki arabas› yok! Me¤er el frenini çekmeyi unutmufl, arabas› rampa afla¤› do¤ruca benim garaja
misafir olmufl!
Hayret, 17 garaj›n tek Türk sahibi
olarak bana tesadüf etti¤i için kendimi
flansl› buluyorum. Dedik ya beterin
beteri var. fiükür can›m›z sa¤.
Sevgiler ve selamlar…
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
28
Seite 28
ETKNLK HABER
Mart-März 2006 / Safer 1427
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Hessen ube Gençlik Bakanları bu defa Kassel’de bulutu
IGMG Hessen Gençlik Teflkilatının her üç aya bir yaptı¤ı fiube Gençlik Baflkanları Toplantısın›n
(fiBT) üçüncüsü yatılı olarak Kassel flehrinde gerçeklefltirildi.
Kassel - Ömer Kutlucan
oplantı akflam namazından
sonra yenilen yemekten ile
baflladı. Açılıfl Kur’an-ı
Kerim’inin hemen ardından fiube
Baflkanların yoklamasına geçildi.
Daha sonra Hessen Gençlik Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan selamlama konuflmasını yaptı. Yapmıfl oldu¤u konuflmada Hakan
Bayhan “Davamızın önde gelen
insanlarını örnek almalıyız. Onlar
T
nasıl gece gündüz demeksizin çalıflıyorsa, bizimde o flekilde çalıflmamız gerekiyor, tembellik yapmaya kesinlikle hakkımız yok”
fleklinde konufltu. Baflkanımız ayriyeten baflarılı olmanın sırrını flu
flekilde özetledi:
1- Gıybeti terk ediniz
2- Dıflarıdan terk ediniz
3- Nafile ibadetinizi ço¤altınız
Baflkanın konuflmasının ardından birimlerin tek tek de¤erlendi-
rilmesine geçildi. Kılınan yatsı
namazından sonra Allah’ın güzel
isimleri anıldı. Kassel Gençlik
Teflkilatının hazırlamıfl oldu¤u çi¤
köfte ziyafetine geçildi. Bu ziyafet esnasında fiube baflkanlar› arasında küçük zevkli turnuvalar düzenlendi. E¤lence bölümü geç saate kadar devam etti, uykusu gelen baflkanlar uyuyup istirahat ettiler. ‹kinci gün sabah erkenden
kalkan baflkanlar namazlarını kı-
lıp kahvaltı bölümüne geçtiler.
Kahvaltının ardından Hakan Bayhan’ın “Baflarıya ulaflmanın flartları” adlı seminer verdi. Seminerden sonra dilek ve temenni bölümüne geçildi. Sonra ö¤le yeme¤i
yenildi ve program bu flekilde tamamlanmıfl oldu.
Kassel fiube Gençlik Teflkilatına güzel hizmetlerinden dolayı teflekkür ediyor, çalıflmalarında baflarılar diliyoruz.
IGMG Hessen Gençlii Herborn’da mutlu bir
Birim Eitim Toplantısı yuvanın temeli atıldı
IGMG Hessen Gençlik Teflkilatının tertiplemifl oldu¤u fiube
BET’i (Birim E¤itim Toplantısı) Hanau’da gerçeklefltirildi.
Hanau - Ömer Kutlucan
Birime yönelik hazırlanan ve
yüksek bir katılımla gerçekleflen BET kelamların en güzeli
olan Kur’an-ı Kerim ile baflladı.
Açılıfl Kur’an’ın ardından bir selamlama konuflması yapan Hessen Gençlik Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan
katılımı sa¤layan Birim Baflkanlarına
tekekkür ederek yaptıkları görevin
ne kadar önemli oldu¤unu vurguladı.
Selamlam konuflmas›ndan sonra Birim E¤itim Toplantısına geçildi.
Kendileri için özel hazırlanan odalara geçen Birim Baflkanları ne gibi gö-
7
revlerle sorumlu oldukları, görevlerin ne derece önemli oldu¤u ve görevlerinin en iyi flekilde nasıl yapabilecekleri hakkında önemli bilgiler
verildi.
Verilen bu seminerin ardından bir
araya gelen Birim Baflkanlarının dilek ve temennilerine yer verildi. Bir
çok sorunun sorulması dikkatlerden
kaçmadı. Soruları cevaplandıran
Hessen Gençlik Teflkilatı Hakan
Bayhan fiube idarecilerine tekrar teflekkür etti. BET kapanıfl Kur’an’ın
ardından Hanau Gençlik Teflkilatının
vermifl oldu¤u güzel ikramla sona erdi.
Hessen Bölge Gençli¤i; güzel bir dü¤ün töreniyle dünya
evine giren Herborn Gençlik Baflkanı Serdar Kılıç ile Derya Dursunu bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı.
Herborn - Ömer Kutlucan
essen Bölge Gençli¤i; güzel
bir dü¤ün töreniyle dünya evine giren Herborn Gençlik Baflkanı Serdar Kılıç ile Derya Dursunu bu
mutlu günlerinde yalnız bırakmadı.
Açılıfl Kur’an-ı Kerimi ile bafllayan
dü¤ün merasiminde Hessen Bölge
Baflkanı Mehmet Atefl beyle Bölge
Gençlik Baflkanı Hakan Bayhan mikrofona davet edilerek evlenen çifte iki
cihan saadeti dilediler. Grup Erlerin
söyledi¤i ilahileri ve hazırladı¤ı e¤lence pro¤ramı dü¤ün merasimine ayriyeten renk kattı. Dü¤ün sahiplerinin ver-
H
mifl oldu¤u ziyafetten sonra yer alan takı bölümünde davete uyan aile yakınları ve dostları evlenen çifte tebriklerini
ve ikramlarını sundular.
Hessen Bölge Gençli¤i olarak evlenen bu kardefllerimize bir ömür boyu
mutluluklar diliyoruz. Rabbim do¤acak nesillerini Hakk yolu üzere daim
eylesin.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 29
MESAJ
29
Mart-März 2006 / Safer 1427
IGMG Kadın Kolları Bakanı Zehra Dizman “Dünya
Kadınları Günü” dolayısıyla bir mesaj yayınladı
Zehra DZMAN
IGMG Kadın KOlları Bakanı
iç kuflkusuz 8 Mart 1857 yılında New York’ta gerçekleflen hareket, insanlık tarihi
boyunca yapılagelen hak arama mücadelesinin sadece belli bir kesitidir.
Tam 142 yıl önce bir tekstil fabrikasında çalıflan kadınlar, "düflük ücret,
uzun çalıflma süreleri ve insan onuruna aykırı çalıflma ortamları"na
karflı baflkaldırıp, bir direnifl bafllattılar.
Netice itibariyle kadın hareketinin sınıflar ve kıtalararası siyasallaflmasına yön veren bu olaydan 53 yıl
sonra, 1910 yılında Kopenhag’da
toplanan Uluslararası Kadın Konferansı’nda, 8 Mart günü, "Dünya Kadınlar Günü" olarak ilan edildi. Bu
günün Birleflmifl Milletler tarafından kabul edilmesi ise 1975 yılında
olmufltu.
Ancak günümüzde Dünya Kadınlar Günü ilk taleplerinden daha
farklı, kadınların sorunlarının ve temel taleplerinin dile getirildigi bir
gün olmufltur. Bununla birlikte kadına verilen haklar ve uygulamaları ile
ilgili eksiklikler, elefltirileri ve tes-
H
pitler gündeme getirilirerek dünya
kadınlarının konumu ile ilgili muhasebe yapmaya fırsat olusur. Bu ba¤lamda “Dünya Kadınlar Günü” kadına verilen hakların sembolü haline
gelmifl olsa da, halen kadınlarımızın
bir cok sorunlarla karflı karflıya kaldıkları bir gerçektir. Özellikle e¤itim, istihdam, sa¤lık ve eflit hukuki
haklara sahip olma alanında, yani en
temel insan haklarından istifade etme ve yararlanmada, kadınlarımızın
tam bir sorunlar yuma¤ıyla baflbafla
kaldıkları da gözlenmektedir.
Özellikle dini inançarından dolayı, e¤itim, çalıflma, kariyer sahibi
olma vb. haklarına yapılan çeflitli
müdahaleler, kadınları ve genç kızları bu sorunlarla mücadeleye zorlamaktadır. Daha da ileriye gidilerek,
kadınları, dini inançlarından dolayı,
kendi içerisinde kategorize ederek
ve sınıflara ayırarak, e¤itim ve çalıflma gibi temel haklardan yoksun bırakılmaları endifle ve üzüntü oluflturan bir gerçek olarak karflımıza çıkmaktadır. Temel hak ve özgürlüklerini elde etmek için çaba sarfetmek
zorunda bırakılan, kadın ve genç
kızlarımızın, enerjilerinden ve sinerjlerinden yararlanmak yerine,
güçleri heba edilmektedir, potansiyellerinden faydalanılma maktadır.
Bunun yanı sıra dindar kadının
toplumdaki fonksiyonu, görevleri,
sorumlulukları, hakları, maddi ve
manevi de¤erlerin üretimi sürecindeki konumu, kiflilik özellikleri gibi
unsurlar, yine toplumdaki kad›n
ZMD Almanya Müslümanlar
Merkez Konseyi yeni
yönetim kurulunu seçti
Dr. Ayyup Axel Köhler Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’nin yeni baflkanı oldu
lmanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) yeni
yönetim kurulunu seçti. ‹slam dinini seçen ve 2001 yılından
beri Müslümanlar Merkez Konseyi’nin genel sekreterli¤ini yürüten
67 yaflındaki "Dr. Ayyub Axel
Köhler" konseyin yeni baflkanı seçildi. Köhler, böylece 12 yıldır Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’nin baflkanlı¤ını yapan Nadeem Elyas’tan baflkanlı¤ı devraldı.
A
Seçilen di¤er yönetim kurulu
üyeleri ise; birinci baflkan yardımcısı ve ZMD ’nin kadın kolları sorumlusu Hilden’den Maryam Brigitte Weiss, ikinci baflkan yardımcısı ve Avrupa Türk ‹slam Birli¤i
(AT‹B) Genel sekreteri Köln’den
Mahmut Aflkar, Genel Sekreter ve
ZMD’nin Medya Sorumlusu Aachen’dan Aiman A. Mazyek, muhasebe sorumlusu ve Hamburg ‹slam
Merkezi üyesi Burhan Da¤.
portresi alg›lamas›na ve cinsiyete
göre flekillendirilmektedir. Özellikle
dindar ve baflörtülü kad›nlar› d›fllayan geleneksel e¤itim ve resmi ideolojiler, toplumda kad›n›n yerini
sarsm›fl ve kad›n› evinin içinde bir
role uygun görmüfltür. Bunun sonucunda kadınların topluma katılımları kısıtlanarak, etkileri engellenmekte ve yetkileri s›nırlandırılarak, kadın özel alana (ev ve aile) yönlendirilmektedir. Bu durumda tarihi süreçte ve günümüzde de oldu¤u gibi
toplumsal cinsiyet eflitli¤inden de
öte, kadınlar arası eflitli¤in de mutlaka mücadelesi verilmelidir.
Dolayısıyla kadınların hukuksal
ve toplumsal statülerinin güçlendirilmesi ve kalkındırılması için var
olan tüm kadın katmanlarının eflit
haklara ve özgürlüklere sahip olması gerekmektedir.
Kadınların pozitif katkıları ile
topluma katılımlarını sa¤lamak için
kadınların geliflmesini desteklemek,
aralarındaki dayanıflmayı, bilgi ve
tecrübelerini artırmak ve ayırımcılı-
¤a u¤ramıfl bütün kadinlara gerekli
yardımları ulafltırmak temel prensip
haline gelmelidir.
- E¤itim flansı tanınmayanlara bu
imkanın verilmesi
- Evde ve iflyerinde kadınlara yönelik ayrımcılık kapsamına giren
uygulamaların önlenmesi ve
- Tüm ülkelerde, bütün kadınların toplumsal ve siyasal etkinlik kazanması ve ekonomik güce kavuflmalarına destek verilmesi temel hedefler olarak sadece sözde kalmamalı ve mutlaka uygulamaya konmalıdır.
Bireylerin, ailelerin ve toplumun
yaflam kalitesini gelifltirmek için gerekli olan flartlar tüm kadınların eflit
haklara sahip olmasıyla gerçekleflir.
Bu kapsamda sosyal, ekonomik, politik sorunlara yol açabilecek, kadınların maruz kaldı¤ı olumsuz yaflam
koflulları kalkacak ve kadınlar daha
faydalı bireyler olarak, toplumun
geliflmesine ve hayat kalitesine katkıda bulunabileceklerdir.
Türk Alman Sa¤l›k Vakf› olarak, vatandafllar›m›za kendi
dillerinde sa¤l›k hizmeti sunmaya devam ediyoruz. Bu kez
bayanlara yönelik “Kad›n Hastal›klar› ve HPV virüsüne karfl›
korunma afl›s›” konulu seminerlerimiz bafllam›flt›r. Özellikle
bayan vatandafllar›m›z hastal›klar› konusunda Kad›n Do¤um
Uzman› doktorlar›m›zdan bilgi edinebileceklerdir. Afla¤›da ad›
geçen tarihdeki seminerlere tüm vatandafllar›m›z davetlidir.
19 fiubat Pazar 14:00-16:00 Frankfurt
Münchenerstr. 21
26 fiubat Pazar 14:00-16:00 Gustavsburg
Langestreng 12
05 Mart Pazar 14:00-16:00 Friedberg
Königsbergerstr. 16
12 Mart Pazar 14:00-16:00 Kassel
Mattenbergstr. 64-66
02 Nisan Pazar 14:00-16:00 Köln
Neusserstr. 356
14 May›s Pazar 14:00-16:00 Berlin
Skalitzerstr.131-132
21 May›s Pazar 14:00-16:00 Offenbach
Bleichstr. 56
17 Eylül Pazar 14:00-16:00 Ehringshausen Dillstr. 4
05 Kas›m Pazar 14:00-16:00 Münih
Landwehrstr. 25
Katk›lar›ndan dolay› SANOFI Pasteur MSD
GmbH firmas›na teflekkür ederiz.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 30
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 31
SALIK SAYFASI
31
Mart-März 2006 / Safer 1427
KU GRB (TAVUK VEBASI)
Dr. Mehmet BLGN
[email protected]
KUfi GR‹B‹ NED‹R?
Kufl gribi tavuk vebası olarak da
bilinen, influenza A grubu virüslerinin neden oldu¤u, kanatlı hayvanlarda solunum ve sinir sistemine ait belirtilerle kendini gösteren çok bulaflıcı ve öldürücü bir enfeksiyon hastalı¤ıdır. Kufl gribi virüsleri normalde
yabani kufllarda do¤al olarak bulunmaktadır. Bu kufllar genellikle hastalanmadan bu virüsleri ba¤›rsaklarında taflırlar. ‹lk olarak 1878 yılında
‹talya’da, 1959 yılında Scotland’da
ve daha sonra 1961 yılında Güney
Afrikadaki kufllara izole edilmifl ve
Avian ‹nfluenza A virüsü (H5N1)
olarak isimlendirilmifltir.
Avian influenza virüsünün A, B
ve C tipleri vardır. B ve C tipleri yalnız insanlarda hastalık oluflturur. A
tipi ise insan, domuz, memeli deniz
hayvanları, at ve kanatlı hayvanlarda
solunum yolu enfeksiyonu oluflturdu¤u tespit edilmifltir. Kanatlı hayvanlarda 80’den fazla farklı özellikte
influenza virüsü izole edilmifltir. Kümes hayvanlarını infekte eden influenza A virüsü hastalı¤a neden olma
yetene¤ine göre ikiye ayrılır. Bunlardan çok etkili ve öldürücü kufl gribine yol açan virüsler H5 ve H7 alt
grubuna girer. Ancak bu alt gruptaki
virüslerin hepsi patojenitesi yüksek
olan kufl gribine yol açmaz. Di¤er tip
virüsler ise çok daha hafif bir hastalı¤a neden olurlar.
HASTALI⁄IN ÖNEM‹
Kufl gribi bütün dünyada büyük
ekonomik kayıplara neden olan ve
tavukçuluk sektörünü tehdit eden
önemli bir viral hastalıktır. Bu hastalı¤ın insanlara da bulaflarak ölümlere
neden olması önemini bir kat daha
artırmaktadır. Hastalık son on yıl
içinde Meksika, Avustralya, Hong
Kong, ‹talya, Kore, Vietnam, Japonya, Çin, Tayland, Kamboçya, Pakistan, Endonezya, ABD, Malezya, Kanada, Yeni Zellanda, ‹srail, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Türkiye, Rusya, Kazakistan ve Hindistan gibi ülkelerde salgınlar oluflturmufltur. Bu
salg›nlarda 100 milyonun üzerinde
kümes hayvan› ölmüfl veya itlaf edil-
mifltir. Daha da önemlisi kufl gribine
yakalanan insanlardan 100’e yak›n›
hayat›n› kaybetmifltir.
HASTALI⁄IN BULAfiMASI
VE YAYILMASI
Bulaflmada göçmen su kufllar›
önemli rol oynamaktad›r. Göçmen su
kuflları, en sık yabani ördekler, kufl
gribi virüslerini taflıyabilirler ve bu
kufllar ço¤u zaman hastal›¤a karfl› dirençlidirler. Tavuk ve hindi gibi evcil
kümes hayvanları influenza salgınlarına karflı özellikle hassas olup hızla
ölümler ortaya çıkabilmektedir. Evcil
kümes hayvanlarının yabani kufllarla
teması ortaya çıkan salgınların en sık
nedeni olarak gösterilmektedir. Enfekte kuflların dıflkıları ve salgıları ile
bulaflık yem, su, alet, yumurta ve
personel yayılmaya neden olmaktad›r. Hastalı¤ın tavuktan yumurta yoluyla civcive bulaflmasıyla ilgili kesin bir kanıt yoktur. Fakat infekte
hayvanların yumurtalarının kabuklarında virus tespit edilmifltir. Ayrıca
canlı kufl satan dükkanlar da salgınların yayılmasında önemli rol oynamaktadır. Kufl gribi kufllarda hafif
hastalıktan, yüksek derecede bulaflıcı
ve hızla ölümle sonuçlanan a¤ır hastalı¤a neden olabilir. Hafif hastalık
bazen sadece saldırgan özellik gösterme, tüylerde kırıflıklık ve kabarma, depresyon veya yumurta üretiminde azalma fleklinde kendini gösterir. Hastalı¤ın esas önemli formu
yüksek derecede patojenik kufl gribi
formudur. Bu formda ölüm oranı %
100’e yaklaflır. Hayvanlar belirtilerin
baflladı¤ı gün içinde bile aniden ölebilirler.
Virusun hava yolu ile taflınması
bir kaç km ile sınırlıdır. Ayrıca hastalık böceklerle, kan emici sinekler
ve kemiriciler vasıtasıyla enfekte
hayvanlardan duyarlı olan hayvanlara mekanik olarak da bulafltırılabilir.
Hayatta kalan hasta hayvanlar 10
gün boyunca virüsü etrafa yayarlar.
Bu durum hayvan satıflları ve göçmen kufllar vasıtasıyla virüsün yayılmasına kaynak teflkil etmektedir.
KUfi GR‹B‹N‹N TAR‹H‹
Avian influenza virüsü ilk defa
1878 y›l›nda ‹talya’da tan›mlanm›fl
ve daha sonra dünyan›n de¤iflik ülkelerinde zaman zaman salg›nlar fleklinde ortaya ç›km›flt›r. Amerika Birleflik Devletlerinde 1983-1984 salg›n›nda H5N2 virüsü tespit edilmifl ve
17 milyon kanatl› hayvan itlaf edilmifltir. 1992-1995 y›llar› aras›nda
H5N2 virüsü salg›n›nda Meksika’da
milyonlarca kümes hayvan› ölmüfl
ve itlaf edilmifltir. 1999-2001 y›llar›
aras›nda H7N1 virüs salg›n›nda ‹talya’da 13 milyon kanatl› hayvan itlaf
edilmifltir. 2003 y›l›nda Belçika’daki
salg›nda 14 milyon ve Hollanda’daki
salg›nda 5 milyon kümes hayvan› itlaf edilmifltir.
Daha sonraki y›llarda, özellikle
Asya ülkelerinde bir çok salg›n ortaya ç›km›fl ve 2006 y›l› bafl›nda Türkiye’de kufl gribi salg›n› görülen ülkeler aras›na girmifltir. Türkiye’de bu
salgında flimdiye kadar yaklaflık 10
bin kümes hayvanı ölmüfl ve hastalıkla mücadele çerçevesinde yaklaflık
2,5 milyon kümes hayvanı itlaf edilmifltir.
Tüm dünyada bu güne kadar kufl
gribi salgınlarında yaklaflık 100 milyonun üzerinde kümes hayvanı ölmüfl veya itlaf edilmifltir.
HASTALI⁄IN ‹NSANLARA
BULAfiMASI
Kufl gribi virusü; infekte hayvanlarla yakın temasta bulunan insanlara
bulaflabilmektedir. Hasta veya hastalıktan ölmüfl hayvanlara çıplak elle
dokunulması, bu hayvanların burun
akıntısı, bo¤az akıntısı vaya dıflkılarıyla temas edilmesi sonucu virüs insanlara bulaflabilir. Kufl gribi ayrıca
havaya karıflan virüslerin solunmasıyla da insanlara bulaflabilmektedir.
Patojenitesi yüksek kufl gribi virüsleri, çevrede özellikle düflük sıcaklıkta
uzun süre canlılı¤ını koruyabilmektedir. Virüs gübrede so¤ukta en az üç
ay, suda 22 derecede 4 gün, 0 derecede 30 günden fazla canl› kalabilir.
Virüs 56 derecede 3 saatte ve 60 derecede 30 dakikada, 70 derecede 3-4
dakikada ölür. ‹yot içeren dezenfektanlara karfl› hassast›r.
Son yapılan arafltırmalar virüsün
daha önce aslında düflük patojeniteye
sahip oldu¤u, ancak kanatlı hayvanlar arasında kısa süreli dolaflımı sırasında mutasyona u¤rayarak yüksek
patojenite kazandı¤ı yönündedir. Bu
flekilde mutasyona u¤ramas› nedeniyle virüs hayvanlardan insanlara
bulaflabilmektedir. Henüz insandan
insana bulaflmanın olmadı¤ı virüsün
mutasyonla bu karaktere de sahip
olabilece¤i ifade edilmektedir.
Avian influenza virüsünün normalde kufllar, kümas hayvanları ve
domuzlar dıflındaki türlerde hastalık
yapmadı¤ı bildirilmekle birlikte ilk
kez 1997 yılında Hong Kong’da
H5N1 virüsünün sebeb olduflu salgında 18 insanda fliddetli solunum
yolu infeksiyonu belirlenmifl ve bunlardan 6 kiflinin öldü¤ü bildirilmifltir.
Yapılan arafltırmalar bu kiflilerin enfekte kümes hayvanlarıyla çok yakın
temasta oldukların› göstermifltir.
2003 yılından itibaren H5N1 virüsü
özellikle Asya ülkelerinde insan sa¤lı¤ını tehdit eden önemli bir etken olmufltur.
Aralık 2003 tarihinden bu güne
kadar H5N1 virüsünün insanlarda sebep oldu¤u hastalık ve ölüm sayıları
flu flekildedir.
Tayland’da 11 hasta 7 ölüm, Vietnam’da 91 hasta 41 ölüm, Tayland’da 17 hasta 12 ölüm, Kamboçya’da 4 hasta, 4 ölüm, Endonezya’da
24 hasta 20 ölüm, Çinde 6 ölüm,
Türkiye’de 19 hasta 4 ölüm, Irak’ta
12 hasta 2 ölüm (03 Mart 2006 itibarıyla).
Hastalık flu ana kadar dünya çapında yaklaflık 200 kifliye bulaflmıfl
ve bunlardan yaklaflık 95 kiflinin ölümüne neden olmufltur.
Kufl gribi son günlerde Avrupa’da
da hızla yayılmaktadır. Son olarak
Almanya, ‹ngiltere, Fransa, Maceristan, ‹talya, Slovenya ve Yunanistan
ve en son olarak da Hollanda, ‹sviçre
ve ‹sveç’te kufl gribi virüsü tespit
edilmifltir. Son günlerde kufl gribinin
Amerika ve Afrika K›tas›’nda (Nijer) da tespit edildi¤i bildirilmektedir.
R‹SKL‹ ÜLKELER
HANG‹LER‹D‹R?
2003 yılından bu yana H5N1 virüsü ile hastalık hayvanlarda salgın
oluflturması flu sırayla ortaya çıktı.
Kore, Vietnam, Japonya, Tayland,
Kamboçya, Laos, Endonezya, Çin,
Malezya, Rusya, Kazakistan, Mo¤olistan, Türkiye, Romanya ve Hirvatistan. Dünya Sa¤lık Örgütü bu ülkelerin riskli oldu¤unu açıklamıfltır.
HASTALI⁄IN TANISI
NASIL KORUR?
‹nsanda hastalı¤ın tanısı bo¤az
sürüntüsü örneklerinde virüsün veya
antijenlerinin tespit edilmesiyle konur. Atefle ra¤men kanda lökosit ve
trombosit sayısının düflük olması tanıya yardımcıdır. Akci¤er filmlerinde viral zatürreyi düflündürecek bulgular görülür. Tanı için hızlı ve güvenilir test metodları mevcuttur.
Dünya Sa¤lık Örgütü (WHO)nün
Küresel Grip A¤ı’n›n bu testleri yapmak için yüksek güvenirlili¤e sahip
imkanlar› ve laboratuarları yanında
önemli ölçüde deneyimleri vardır.
KUfi GR‹B‹N‹N
BEL‹RT‹LER‹ NELERD‹R ?
Kanatlı hayvanlarda çok patojen
Avian influenza virusları ile oluflan
hastalık vakalarında genellikle solunum güçlü¤ü, aflırı göz yaflarması,
yüz ve baflta ödem, ibikte, deri altında morarma ve kanamalarla birlikte
ishal görülür. Tavuk ve hindilerde
bazen hiç bir belirti görülmeden de
ani ölümler meydana gelebilir.
Orta etkili virüslerin neden oldu¤u hastalık formunda ifltah azalması,
zayıflama, depresyon, tüylerde parlaklık kaybı ve yumurtlamada azalma görülür. Yumurtlayan hayvanlar-
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
32
da % 75-80 verim kaybı ve yüksek
oranda ölüm görülür.
‹nsanlarda görülen kufl gribi atefl,
öksürük, bo¤az a¤rısı, eklem ve kas
a¤rıları gibi tipik grip benzeri bulgular yanında göz enfeksiyonları, karın
a¤rısı, ishal, zatürre, ciddi solunum
yolu hastalıkları (akut solunum yetmezli¤i gibi) ve di¤er ciddi hayatı
tehdit eden komplikasyonlara kadar
de¤iflen belirtiler ortaya çıkabilmektedir.
Hastalı¤ın insanlardaki kuluçka
süresi 2-4 gündür.
HASTALIK ‹NSANDAN
‹NSANA GEÇ‹YOR MU ?
Kufl gribinin flu ana kadar hasta
kümes hayvanları ile yakın temas sonucu insanlara bulafltı¤ı bilinmektedir. ‹nsandan insana bulaflma konusunda Ocak 2005’te New England
Journal of Medicine dergisinde yayınlanan bir makalede Tayland’da
enfekte olan 11 yaflında bir kız çocu¤u H5N1 virüsünü tavuklardan aldı¤ı
tespit edilmifltir. Ancak bu çocu¤a
korunmasız olarak bakım veren ve
daha sonra yine H5N1 enfeksiyonuna ba¤lı zatürre nedeniyle hayatını
kaybeden anne ve halanın, daha önce
tavuklarla hiç temas etmemelerine
ra¤men ve bu kiflilerdeki hastalı¤ın
çocukla temastan kısa süre sonra ortaya çıkması nedeniyle bulaflmanın
kız çocu¤undan oldu¤u yönünde flüpheler uyandırmaktadır. Ancak bu durum kesin olarak ispatlanmamıfltır.
ASIL KORKULAN TEHL‹KE !
Bir kifli hem normal gribe hem de
aynı anda kufl gribine yakalandı¤ı zaman bu iki virüs insan vücudunda
Seite 32
SALIK SAYFASI
Mart-März 2006 / Safer 1427
gen de¤ifl tokufl yapabilirler. ‹nsan
vücudunda gerçekleflen bu gen de¤ifl
tokuflu tümüyle yeni bir influenza virüsünün do¤masına yol açabilir ki bu
virus insandan insana direkt bulaflabilecektir. Uzmanlar böyle bir durumda virusun tüm düyaya yayılabilece¤ini ve milyonlarca kiflinin ölebilece¤ini ifade etmektedir. Dünya
sa¤l›k örgütü bu say›n›n 142 milyona
ç›kabilece¤i uyar›s›nda bulunmaktad›r. Bu durumun çok sayıda insan,
domuz ve kuflun bir arada yafladı¤ı
Uzakdo¤u da her an ortaya çıkabilece¤inden korkulmaktadır.
HASTALIKTAN KORUNMAK
‹Ç‹N NE YAPMAK GEREK‹R?
Kufllardaki yüksek derecede patojen H5N1 kufl gribi virüsünün halk
sa¤lı¤ı üzerindeki risklerini minimuma indirmek için yardımcı olacak
pek çok önlem mevcuttur. Acil öncelik hastal›¤›n kümes hayvanlarındaki
yayılım›n›n durdurulmasıdır. Bunun
için temel önlem risk altındaki kümes hayvanlarının itlafıdır. Bu önlem insanların virüs ile karflılaflma
ihtimalini de azaltacaktır.
Kanatlı hayvanlarda hastalık bulgularının ortaya çıkması halinde yetkililere haber verilmeli ve ilgili mevzuatlar çerçevesinde gerekli karantina, itlaf ve dezenfeksiyon uygulamalar eksiksiz yerine getirilmelidir.
Eldeki bilgiler hastalı¤ın insanlardaki fleklinin hastalı¤ın görüldü¤ü
çiftliklerle alakalı oldu¤unu ortaya
koymaktadır. Bu nedenle tavuk çiftliklerinde çalıflanların korunma önlemlerini uygulamaları (eldiven,
maske, kiflisel hijyen vs) sa¤lanmalı
ve bu kifliler hastalıkla ilgili olarak
bilgilendirilmelidir.
Kanatlı hayvan iflletmelerinde dezenfeksion ve hijyen kurallarına her
zaman uyulmal›, eller s›k s›k su ve
sabunla y›kanmal›d›r. Hayvan kesim
iflinde çal›flanlar uygun k›yafetle ve
araç gereçlerle infeksiyondan korunmalar› gerekir. Hastal›¤›n görüldü¤ü
bölgelerde kanatl› hayvanlarla yak›n
temastan kaç›n›lmal›d›r ve özellikle
ölmüfl hayvanlara dokunulmamal›d›r.
Risk tafl›yan kiflilerin koruyucu önlem olarak normal grip afl›s› ile afl›lanmalar› ve antiviral ilaçlar almalar›
gerekir.
‹nsanlarda kufl gribi ortaya ç›kt›¤›
zaman her bir vakan›n detayl› olarak
incelenmesi ve dolaflan inflüenza virüsünün tespiti, gerekli önlemlerin
al›nmas› için çok önemlidir. Dünya
Sa¤l›k Örgütü üyeleri uluslararas›
teflkilatlarla birlikte bu çal›flmalar›n
ço¤una yard›mc› olmaktad›r.
Kufl gribinin Avrupa’ya da s›çramas›ndan sonra AB ülkelerinin uymak zorunda oldu¤u önlemler çerçevesinde kufl gribi görülen bölgelerde
6 km çap›nda karantina alan›, 10 km
çap›nda gözetim alan› ve 10 km d›fl›ndaki alan ise tampon bölge kapsam› içine girecektir. Avrupa’da bafllat›lan di¤er önemli tedbir ise kümes
hayvanlar›n›n kümeslerde hapsedilmesi uygulamas›d›r. Ayr›ca Hollanda
ve Fransa ülkedeki tüm kümes hayvanlar›n› afl›lamay› planlamaktad›r.
Baz› Avrupa ülkeleri ise et ithalat ve
ihtacat›n› yasaklam›flt›r
MUTFAKTAK‹ ÖNLEMLER
Kanatl› hayvan etlerinin iyi pifli-
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
rilmesi yani ette pembe bir alan kalmayacak flekilde piflirilmesi halinde
hastal›¤›n insanlara geçmesi mümküm de¤ildir. fiüpheli yumurtalar›n
70 derecede en az 5 dakika piflirilmesi gerekir. Veteriner hekim kontrolünden geçmifl piyasadaki ürünler
için herhangi bir risk bulunmamaktad›r.
HASTALI⁄IN TEDAV‹S‹ VE
AfiISI VAR MI?
Kufl gribi virüsüne karfl› henüz etkili bir tedavi ve afl› yoktur. Hastal›ktan korunmak ve tedavi amac›yla baz› antiviral ilaçlar kullan›lmaktad›r.
Bu antiviral ilaçlar›n hastal›¤a yakalanm›fl ve ölen hayvanlarla temas›
olan kifliler taraf›ndan kullan›lmas›
gerekir. Bu gibi yüksek risk tafl›yan
kiflilere bu ilaçlardan günde bir tane
verilmesi önerilmektedir. ‹laç burada
koruyucu bir etki sa¤lam›yor ancak
tedavinin erken bafllamas› hastal›¤›n
daha hafif geçmesini sa¤lar diye düflünülüyor. Bu ilaçlar hastal›¤›n bulaflt›¤› ilk 48 saatte kullan›lmas› halinde enfeksiyonun etkisi yani semptomlar azal›yor fakat iyileflme sa¤lam›yor. Buna ra¤men bu ilaçlardan
özellikle Tamiflu ve Relenza adl›
ilaçlar pek çok ülke taraf›ndan stoklanmaktad›r.
Kufl gribine karfl› henüz bir afl›
üretilememifltir. Fakat kufl gribinin
H5N1 türüne karfl› koruma sa¤layan
afl› ön ürünleri üretilmeye bafllanm›flt›r. Yaklafl›k 3-5 ay içinde afl›n›n yaterli biçimde üretilece¤i bildirilmektedir. fiu anda afl›n›n kümes hayvanlar› üzerinde % 99 baflar› sa¤lad›¤› ve
çal›flmalar›n insan klinik araflt›rmalar›
düzeyinde oldu¤u bildirilmektedir.
Herborn Hacı Bayram-ı Veli Camii Faaliyetleri
IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren Herborn Hac› Bayram-› Veli Camiine gimnasium
ö¤rencileri taraf›ndan ziyaret yap›ld›.
IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren Herborn Hac› Bayram-› Veli Camii üyeler toplant›s›n›
geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi.
¤rencilerin ‹slam hakk›ndaki sorular›na cemiyet imam
hatibi A.Kuddusi K›l›ç hoca
ve cemiyet idarecisi Mehmet Koflmaz taraf›ndan cevaplar verildi. Ö¤renciler özellikle cami içerisindeki
objeler hakk›nda sorular yönelttiler.
Ö¤rencilerin sorular›na yetkin ce-
ene içerisinde mu’tad olarak bir kaç defa gerçeklefltirilen üyeler toplant›s›na çok say›da üye ifltirak etti. Cemiyet Baflkan› A.Kuddusi K›l›ç yapt›klar› faaliyetler hakk›nda üyelere bilgiler verdi. Bu çal›flma döneminde
özellikle Ramazan, Kurban ve Hac çal›flmalar›n›n oldukça verimli geçti¤ini söyleyen A.Kuddusi K›l›ç üyelerimizin deste¤i ile bu çal›flmalar›n sürekli olarak geliflece¤ine inan›yoruz dedi.
Daha sonra toplant›ya kat›lan tüm üyelere idare taraf›ndan çi¤ köfte ikram›nda bulunuldu.
Ö
vaplar verilmesinden sonra idareciler taraf›ndan ikramda bulunuldu.
Gimnasium idarecileri bu ziyaretten oldukça memnun kald›klar›n›
ve beraberce yaflad›klar› müslümanlar ve ‹slam hakk›nda oldukça doyurucu bilgiler edindiklerini söylediler.
S
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 33
ÖZEL KÖE
33
Mart-März 2006 / Safer 1427
732. Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle
Mevlâna Celâleddin Rumî’yi
-Anlamak-Anlatabilmek
Mahmut AKAR
üyük Türk Düflünürü Mevlana’yı önce özet bir bilgilendirmeyle tanıyalım:
1207’de Horasan/Belh do¤umludur. Horasan; bugünkü ‹ran, Türkistan ve Afganistan’ı kısmen içine alan,
Harzem-fiahlar, ‹kinci Büyük Selçuklu ve bilahare 1507’ye kadar Timurlu
‹mparatorlu¤u’nun hâkimiyeti altındaki Türk ülkesi Belh ise, (Güney
Türkistan, Kuzey Afganistan) zamanın büyük kültür merkezidir. (Yeni
Türk Ansiklopedisi, cilt:4)
Mevlana’nın babası, devrin büyük
alimi Bahaeddin Veled, Harzem-fiahlar’la anlaflamayınca Belh’i terk eder.
Celaleddin henüz daha küçük bir çocuktur. ‹ran’dan Ba¤dat’a, oradan Hicaz’a ve nihayet fiam üzerinden Anadolu’ya gelerek önce Karaman, sonra
Konya’ya ailece yerleflirler (1228).
Mevlana Celaleddin Rumi 21 yaflında(?) ve Anadolu Selçuklu ‹mparatorlu¤u’nun en görkemli zamanıdır. Bazı kaynaklara göre ailenin seceresi,
Hasan-i Basri üzerinden Hz. Ali’ye
dayanır. Hem babasından hem de zamanın büyük alimlerinden ders almak
için Halep ve fiam’da yıllarca tahsil
yapan Mevlana’nın hayatı, Konya’ya
"Anadolu’da ci¤eri yanık, kalbi susamıfl birini aydınlatmak" misyonuyla
fleyhi tarafından gönderilen Tebrizli
fiems’le tanıfltıktan sonra tamamıyla
de¤iflir. 37 yaflına kadar büyük bir bilgin olarak tanınan Mevlana, fiemsi
Tebrizi’nin karflısında, "Ateflin önündeki odun gibi yanmaya baflladıktan"
sonra tam bir "gönül adamı" olarak
kabul edilecekti. (Abdülbaki Gölpınarlı’nın tesbitleri daha farklıdır:
fiems’le 62 yaflında bulufltu.)
fiair, Mutassavıf, Fikir Adamı,
Düflünür, Belhli, Rumi, Hazret-i Pir,
Molay-ı Rum ve Konevi (Konyalı) lakablarıyla da tanınan Mevlana (Efendimiz) Celaleddin Rumi, 66 veya 68
yaflında (17.12.1273) Konya’da (kendi tabiriyle) sevgilisine kavufltu.
Anadolu’yu istilaya gelen müflrik
(puta tapan) Mo¤ol kumandanlarının
müslümanlaflması ve Türkleflmesinde
B
büyük hizmetleri oldu¤u kaydedilen
Mevlana Mo¤ol istilası altında inleyen Anadolu Halkına ve Konya’ya
büyük teselli kayna¤ı olmufltur. (a.g.
Ansiklopedi)
En tanınmıfl eseri, 25700 beyitten
ibaret olan Farsca yazılmıfl Mesnevi’sidir. (Mesnevi: Her beytin mısraları kendi aralarında kafiyeli, demektir.) Divan-ı Kebir, 40380 beyitlik ve
Mektubat, Mecalis-i Saba, Fihi Ma
Fih gibi di¤er eserleri de vardır.
Mevlevili¤in tarikat olarak kuruluflu Mevlana’nın ölümünden sonra
ve o¤lu Sultan Veled’le (1284) bafllar, tamamlanması 15.yy’a kadar devam eder.
16. yy’dan itibaren köylerden flehirlere kaymaya bafllayan Mevlevilik,
de¤iflik kesimlerden halk yı¤ınlarını
terk ederek, bünyesinde yüksek zümreyi, elit tabakasını toplamayı hedeflemifltir. Mesnevi’nin giriflinde de,
"Dinle neyden kim hikâyet etmede/Ayrılıklardan flikâyet etmede" denildi¤i gibi, ney Mevlelikte bir musiki aleti olarak önemli bir yer iflgal
ederek, adeta sembol olmufltur.
1925’de çıkartılan "Tekke ve Tarikatların Kapatılmasına Dair Kanun"la
Mevlevi tarikatları da kapatılmıfltır.
Anadolu Müslümanlı¤ına ayrı bir
estetizm kazandıran Mevlevilik, günlük hayattaki befleri münasebetlerden
tutun da, edebiyatımız ve musikimize
dolayısıyla Türk Kültürünün zenginleflmesi ve ‹slam’ın yayılmasına büyük hizmetleri olmufltur.
‹slam’da müzik aleti camiye girmemifl fakat tasavvuf, zilsiz defi, usul
tutulan kudümü, inleyen rebabı, feryad eden neyi tekkeye almıfltır. (Abdülbaki Gölpınarlı)
Mevlana’nın tassavufi ve ilahi aflk
üzerine kurulmufl olan Mevlevilik’te
bazı eflyalara yüklenen sembolleri de
kısaca izah ettikten sonra bu bahsi kapatmak istiyoruz. Semazenlerin bafllarındaki sivri keçe külah; mezar taflını, sırtlarındaki hırka; mezarı, beyaz
tennure (entari); kefeni temsil etmektedir. Devr-i Veledi denilen sema; öldükten sonra dirilmeyi, üç dönüflün
her biri; tasavvuftaki bilgi merhalesinin her birisini; ilme’l-yakîn=ilim yoluyla bilmek, ayne’l-yakîn=görerek
bilmek ve hakka’l-yakîn=gerçekleHak’la karıflarak, kaynaflarak (olarak)
bilmek. Sema ederken yukarıya açılan sa¤ el ve yere dönük olarak açılan
sol el; Hak’tan alır, halka da¤ıtırız,
var görünürüz aslında aracılık eden
bir suretten (görüntü) baflka bir fley
de¤iliz, manasındadır.
Mevlana’nın bazen dost meclislerinde, bazen yolda giderken vecde gelip fliirler ve Kuran’dan ayetler okuyarak sema etti¤i de kaydedilmektedir.
Hz. Mevlana’yı Anlayabilmek
Fert olarak insanların oldu¤u gibi,
toplumların da hayatlarında örnek insanlar vardır. Bu örnek insan flayet bir
fikir/düflünce adamıysa; bu sahada
önder/lider olarak kabul edilir ve ondan faydalanma, fikirlerini kabullenerek daha çok insan tarafından paylaflılması yoluna gidilir. Din, ilim ve siyaset alanında öncü bir görev üstlenen ve o seviyede de¤er gören flahsiyetler, bazen mensubu oldu¤u toplumun, bazen de tüm insanlı¤ın müsbet
manada ilerlemesinde karanlık yolları
aydınlatan çıra¤ (lamba) gibidirler.
Bu flahsiyetlerin ortaya koydukları
eserlerden istifade etmesini bilmeyenler ise, ya yolunu flaflırarak baflka
istikametlere yönlenir veya yönlendirilirler, veyahut da ilerleme sa¤layamayarak oldukları yerde kalırlar.
Genelde biz Müslümanlar, özel de
ise Türkler, tarihin belli döneminden
sonra, milletler veya medeniyetler yarıflında bize yön gösterecek mihmandalarımızı, karanlıkları aydınlatacak
çıra¤larımızla yola çıkmayı ihmal ettik. Siz bu ihmalkârlı¤a, unutkanlık,
kıymetini bilmemezlik, cehalet veya
be¤enmemezlik, hatta ihanet de diyebilirsiniz!
Türk-‹slam Medeniyeti tarihinde
çok önemli bir yeri olan de¤erlerimizden birisi de Hazreti Mevlana’dır.
Batılılaflma dayatması ve bilahare
toplumun eli kalem tutan kesiminin
ço¤unlu¤u tarafından benimsenen bu
süreçte Mevlana, son yıllarda sanki
yeniden keflfedilmifl gibi... Dönen
dervifller, turistik bir mahiyet kazanan
fieb-i Arus törenlerine akın akın giden insanlar ve medyanın ilgisi...
Dillerden düflmeyen, Hacı Bektafli
Veli, Yunus Emre ve Mevlanalara
slogan seviyesi ve ciddiyetinde sahiplenmeler... Bunu da bir geliflme olarak görmekle birlikte, asla yeterli olmadı¤ı kanaatindeyiz.
Böylesi bir tefekkür adamınının
gerçek de¤erini tesbit edebilmek için
onu okumak lazım. Ömrünü okumaya, arafltırmaya ve düflünce üretme¤e
vermifl bir flahsiyeti anlayabilmek için
önce onu, onun gibi okumak flarttır.
Mevlana, yerine göre flair, yerine göre dini ilah-i aflk’la yorumlayan mutasavvıf ve yerine göre de, düflünürdür.
Zaten Mesnevi’yi idrak ederek okuyanlar, bunun üçünü de bir arada gö-
receklerdir.
Dünya ve ahiret hayatıyla ilgili hikâyelere sıkca yer verilen Mesnevi’de
Mevlana; "Allah saklasın bunu masal
sanma. Bizim hâlimizdir, insanların
hikâyesidir." demesiyle okuyucuya
ikazını yapıyor. Mevlana’nın düflünce
merkezinde, Allah’ın yeryüzündeki
halifesi, "eflref-i mahlukat" olarak vasıflandırılan insan vardır.
Di¤er tarikatlarda fleyhe yakıfltırılan, uydurulan birtakım özellikler,
meziyetler ki, bunlar bazen Hz. Peygamber’de bile görülmeyen ola¤anüstü ve insanüstü meziyetlerdir(!),
Mevlevilerin (ilk giriflte vurguladı¤ımız gibi) kültür düzeyi toplum ortalamasının üzerinde olan insanlardan
oluflmasından dolayı da olabilir,
Mevlevilik’te buna pek rastlanmıyor.
Bu tip ihtimallere Hz. Mevlana’nın
kendisi
"Canım bedenimde oldukça Kuran’ın kuluyum, seçilmifl Muhammed’in yolunun topra¤ıyım. Birisi,
sözlerimden bundan baflka bir söz
naklederse; ondan da flikâyetçiyim
ben, bu sözden de flikâyetçiyim" diyerek gayet açık ve anlaflılır bir dille
tavrını ortaya koymufltur.
Mevlana, hayatın içinden, mücadeleci bir insan olarak; "...Ey efendi,
bir kenara çekilmek ifl de¤ildir, Ahmed’in (s.a.v) dininde rahiplik yoktur. O yüce Peygamber Efendimiz rahipli¤i yasaklamıfltır. Bofl yere bir kenara çekilmek bid’attır. Mübarek ümmetin içinde, arasında ol" demektedir. Böylece dünyadan elini-ete¤ini
çekme¤i, ‹slam’ın ruhuna ters olarak
kabul etmektedir.
Mevlana’ya göre insanı di¤er canlılardan ayıran, aklı ve nefsidir. Kulluk mesuliyeti taflıyan insanın yarısı
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
34
melek, yarısı hayvandır. Veya yarısı
balık, yarısı yılandır. Balık yönü suya, yılan yönü ise insanı topra¤a çeker. Akıl veya nefis, hangisi galip gelirse insan o tarafa dahil olur.
"Canında bir can var, o canı ara.
Beden da¤ında bir mücevher var, o
mücevherin madenini ara. A yürüyüp
giden sufi, gücün yeterse ara; ama dıflarıda de¤il, aradı¤ını kendinde
ara"(Rubailer 205)
‹nsan merkezli medeniyet anlayıflımız Mevlana’da flöyle dile getirilir:
"Sen cihan hazinesisin, cihan bir
yarım arpaya de¤mez. Sen cihanın temelisin, cihan senin yüzünden taptazedir." ‹nsana verilen de¤er, insanın
Allah’a olan imanı ve sevgisiyle ba¤lantılıdır: "Gönül kirden süsden temizlenirse, Hak güneflinin nuru orada
parıldar.". Böylesi gönüllere sahip
olanları da Mevlana, "Gönüller Sultanı" olarak nitelendirir.
‹nsana verilen de¤er Yunus Emre’de, "Bir kez gönül kırdın ise bu kıldı¤ın namaz de¤il" ifadesine karflılık
Mevlana; "Ahmaklar mescide hürmet
gösterirken, secde edenin kalbini kırmaya çalıflırlar. Gerçekte ise ey aptallar; o mecaz, bu hakikattır. Asıl mescid ariflerin gönül evidir. Velilerin
gönlü, temiz kiflilerin secde etti¤i bir
mescittir." fleklinde benzeri bir yaklaflım gösterir.
Yukarıda da temas etti¤imiz gibi,
insanı akıl ve nefs’in birlefliminde tarif eden Mevlana; "Akıl, Hakk’a ulaflma yolu de¤ildir" diyerek, aflk’ın devreye girmesiyle bunun mümkün olabilece¤ini, Mirac Gecesi’nde Cebrail
ve Peygamber (AS)’ı misal olarak
gösterir. Cebrail’in Sidre-i Münteha’ya gelince, "bir parmak ucu daha
yaklaflsam yanarım" diyerek orada
kalmasına karflılık, Hz. Peygamber’in
Cenab-ı Hakk’a "kâbe kavseyn ev edna (Necm, 53/9)" ayetiyle yakınlaflmasını aflk’la izah eder. (Doç. Dr.
Emine Yeniterzi)
Batı’nın bilhassa 18 yy’da bafllayan pozitivist/akılcılık akımındaki
yaklaflımında kendisini tanrının yerine koyan insana karflılık, Mevlana;
"akıl, aflkla (Allah’a iman) birlikte
olursa insanı yüceltebilir" tezini bundan yedi asır önce savunmufltur.
"Akıl üstün olursa nefsin zayıflar. Zira a¤ır biniciden eflek halsiz düfler"
demekle, aklın nefse üstünlü¤ünü dile getirmifl ve ilave etmifltir; "Akılsız
dost gerçekte insan için düflmandır".
Ömrünün tamamını ilime adamıfl
bir insan olarak Mevlana’da ilim; bir
amaç de¤il, insanı yaratıcıya yaklafltıran bir vasıtadır. Allah sevgisiyle
yo_rulmamıfl, piflmemifl ilmi, "sahibi
için sadece zahmet ve yorgunluk"
olarak de¤erlendiren Mevlana; "‹lmi
e¤er tenine kullanırsan yılan olur,
gönlüne kullanırsan sana yar olur"
tesbitiyle, ilmin Cenab-ı Allah’ın
koydu¤u kurallar çerçevesinde kulla-
Seite 34
ÖZEL KÖE
Mart-März 2006 / Safer 1427
nılmasının altını çizer.
"‹lmi olup ameli olmayanlar sadece ilim muhafızıdır, âlim de¤ildir"
(Mesnevi)
Misâl:
Hz. Peygamber’in: "Allahım; sana
sı¤ınırım faydasız bilgiden, alçalmayan gönülden, doymayan nefisten,
kabul edilmeyen duadan." hadisi gere¤ince bilginin faydalı olanına inanır. Bu konu Mesnevî’de bir hikâye
ile anlatılır: Bir bedevî devesine iki
çuval yüklemifl çölde yolculuk ederken bir filozofla karflılaflır. Filozof
ona yükünün ne oldu¤unu sorunca,
bedevî; "Bir çuval bu¤dayla dolu, di¤eri de onu dengelemek için kumla
dolu." der. Filozof; "E¤er bu¤dayı iki
çuvala da bölseydin kum taflımana
gerek kalmazdı." deyince bedevî
onun aklına, bilgisine hayran olur ve
sorar; "Bu bilgiyle sen sultan mısın,
vezir misin; malın, mülkün, öküzün,
deven kaç tanedir?" Filozof cevabında padiflah, vezir olmadı¤ını, malı,
mülkü, öküzü, devesi de olmadı¤ını,
hatta kalacak evi, bir gecelik yiyece¤i
bile bulunmadı¤ını söyleyince; bedevî hiddetle; "Yanımdan uzaklafl ki
u¤ursuzlu¤un bana geçmesin. Bunca
aklın, bilginin sana faydası olmamıfl.
Ben yine çuvalın birine bu¤day, di¤erine kum yükleyeyim. Bu aptallık benim için daha iyidir." der. Bu hikâye
ile verilmek istenen mesaj, bilginin
sözde ve nazariyatta kalmaması, hayata uygulanması, yaflanması, insana
hizmet etmesidir. Yalnızca ilim sahibi olmak yeterli de¤ildir; ilim, amelle
birlikte olunca sahibine faydalı olur.
(Doç. Dr. Emine Yeniterzi)
"A¤açlara su vermek adalet, dikene su vermek zulümdür."
Dikene su vermek zulümdür çünkü, su vererek dikeni yeflertmek; zalimi beslemek, zulümü payidar kılmak
demektir. Günümüz dünyasında oldu¤u gibi her türlü haramın, adaletsizli¤in, ahlaksızlı¤ın "normal"laflmasını
teflvik etmek demektir.
"Do¤ruyla yalanın kokusu bil ki
misk ile sarımsak gibi nefesten belli
olur"
Bilmem bunu da yorumlamaya
gerek var mı? Misk ile sarımsa¤ın kokusu arasındaki farkı ayırt edemeyen
zavalılar varsın yalan söyleme¤e devam etsinler. Sarımsa¤ı yiyen kiflinin
a¤zından çıkan kötü koku nasıl etrafındakileri rahatsız ederek insanların
mesafeli durmasına sebep olurken
kendisi bunun farkında olmuyorsa,
a¤zından çıkan yalanla etrafa sarımsaktan da daha beter bir koku yayan
kifli de, kokuflan çevresinden zamanla
insanların niçin uzaklafltı¤ını anlamakta zorlanacaktır. Ayrıca, yalan sadece nefesi de¤il, ruhun da kokuflmasına sebep olmaktadır.
"Din ifli hayranlıktan baflka birfley
de¤ildir"
Umumî bir de¤erlendirmeyle, iki
çeflit müslümandan bahsetmek mümkündür:
1) Do¤ufltan, gelenekçi, mevcutlarla yetinen vasat müslüman,
2) ‹ster müslüman olarak, ister
sonradan ‹slam’ı keflfetmifl olsun;
arafltıran, inceleyen, yerine göre sorgulayan ve idrak edebilme kapasitesine haiz müslüman. Bu ikinci kategorideki müslüman, ‹lahî Nizam’a, insanüstü bir bilgi ve kapasiteyi ihtiva
eden Kuran’a ve O’nun uygulayıcısı,
örnek insan Resullulah’a hayran olan
fluurlu müslümandır.
Hayranlık duymadı¤ınız bir insanı
sevemeyece¤iniz, siyasetini be¤enmedi¤iniz bir politikacının arkasından gidemeyece¤iniz gibi, hayranlıkla mensubiyet fluuru beslemedi¤iniz
din de, sizin nezdinizde bir töre dini
veya kültür dini olmaktan daha öteye
gidemez. Kanaatimce müslümanlar
bu noktada kendilerini sorgulamalıdırlar. Hz. Mevlana’da ise, Cenab-ı
Allah’ın ayetlerinden olan canlı ve
cansız varlıklara, O Rahim ve Rahman olanın tahayüllerimizin ötesine
geçen sistemine duyulan derin bir
hayranlık yatmaktadır.
Hz. Mevlana’yı Anlatabilmek
Yukarıda sadece birkaç misâlle
Mevlana’yı anlamaya gayret ettik.
Dinimiz ‹slam’ı bildi¤imizi, Hz. Peygamber’i tanıdı¤ımızı, medeniyetimizin büyük flahsiyetleriyle birlikte tarihimizi ö¤rendi¤imizi zannederiz.
Gerçekten de ezbere bildi¤imiz epey
bilgiye de sahibiz. Ezberden ayetler
okudu¤umuz, hadisler rivayet etti¤imiz, dualar yaptı¤ımız gibi... Ahmet
Yesevi’den, Hacı Bayram Veli ve
Hacı Bektafl-ı Veli’den, Yunus’tan,
Mevlana’dan veciz sözleri tekrarlayıp, onları sahiplendi¤imiz gibi...
fiayet Mevlana’yı da bu usülle tanımaya devam edersek, onu hakkını
vererek tanımamıfl ve anlamamıfl oluruz. Mesnevi’ye biraz göz gezdirenler
flunu hemen hemen her fliirinde tesbit
edeceklerdir ki, o büyük düflünür bazen bir âyet, bir hadis, bir tarihî olaydan yola çıkarak, bazen de insan ve
hayvanlar âleminde gözlemledi¤i hâl
ve hareketleri yorumlayarak okuyucuya kıssadan hisseler sunmaktadır.
Baflka bir ifadeyle; Mevlana, Cenab-ı
Allah’ın kurdu¤u nizamı okuyabilen
bir âlimdir.
Hayvanla veya hayvanlaflan insanla kul olan (eflref-i mahlûkat) insanın
farkını flu veciz beyitiyle Mevlana ne
kadar da güzel anlatıyor: "Ot ve arpa
yiyen kurban olur; Allah nuruyla beslenen Kur’an.". Yafladı¤ımız çevrenin
insan manzaralarına bir göz attı¤ınızda; hâkim medeniyet anlayıflı, insanları nefsinden ve midesinden baflka
birfley düflünmeyen varlıklar haline
getirdi¤ini esefle görürsünüz.
Modern veya ça¤dafl hayat tarzında bildi¤iniz gibi dine ve dolayısıyla
dindara hayat hakkı tanınmaz. Halbu-
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
ki bizim medeniyet anlayıflımızda,
manevi dünyamızın mimarlarından
Yunus Emre; yetmifl iki milleti aynı
gözle görürken, Mevlana; "Biz pergel
gibiyiz. Bir aya¤ımız din üzerinde
sa¤lamca durur, öteki aya¤ımız yetmifl iki milleti dolaflır" diyerek; (Yunus gibi) "yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevdi¤imizi" ve bu sevginin temelinde din olgusunun yattı¤ını vurgulamaktadır.
Bu "üstün ırk" cehaleti yüzünden
2. Dünya Savaflı’nda 38-40 milyondan fazla insan hayatını kaybetmesine
ra¤men, Batı bilhassa ‹slam aleminde ve di¤er co¤rafyalarda uyguladı¤ı,
beyaz ırkın di¤erlerine üstünlü¤ü saplantısından vazgeçememifltir. Medeniyetler diyalo¤u çerçevesinde hangi
Batılı milletin bir Yunus’u, bir Mevlanası vardır? Ve biz, bu de¤erlerimizi günümüz dünyasına taflımada ne
kadar baflarılıyız?
Okuyanımız anlamadı, anlayanımız da anlatamadı ki...
"Nice Hintli ve nice Türkün dili
birdir de nice iki Türk birbirine yabancıdır."
Galiba asıl sıkıntımız buradan
kaynaklanmaktadır. Hâlâ ülkemizde
alt kimlik üst kimlik tartıflması yüzünden birbirimize ne kadar uzak
durdu¤umuz hepinizin malûmudur.
Müslüman milletler olarak, nice gayri müslimlerle anlaflmalar, dostluklar
kurdu¤umuz halde, yanıbaflımızdaki
dindafllarımızla düflmanlıklarımız da
baflka bir gerçe¤imizdir. Kendi içimizde birli¤imizi sa¤layamadı¤ımız
müddetçe, Mevlana gibi de¤erlerimizin fikirlerini anlamak, paylaflmak ve
hayata geçirmek mümkün olmayacaktır.
Yunus Emre, Mevlana gibi büyüklerimizin adını taflıyan camilerimiz,
derneklerimiz var. Bu isim altındaki
derneklerimiz acaba senede bir defa
bu flahsiyetlerle ilgili anma günleri
tertipliyorlar mı?... Bu edebi-tarihi
de¤erlerimizi tanıyor ve tanıtıyorlar
mı?... Her millet kendi âlimleriyle
övünür, onları dünya kamuoyuna epmoze etme¤e çalıflırken, kendisinden
bihaber olan bu milletin evlatları, varlı¤ını nasıl kabul ettirebilir?
Yine Mevlana’nın dedi¤i gibi,
"Öyleyse yakınlık dili baflka bir dildir. Gönül beraberli¤i, dil birli¤inden
daha iyidir.". Dindafl, fikirdafl ve hele
gönüldafllara hatırlatıyoruz! Aynı dine mensup, aynı dili konuflan, aynı ülkenin vatandaflları olarak, önce gönül
birli¤ini Mevlana’daki kainatı kucaklayan engin dünya görüflünü, Yaratan’a ve O’nun yarattıklarına duyulan
hayranlık ve aflk derecesinde sevgiyi
önce anlamak, sonra da anlatabilmek
gerekir.
Sonuç olarak Hz. Mevlâna’nın veciz sözüyle sohbetimizi noktalayalım:
"Ya göründü¤ün gibi ol, ya oldu¤un gibi görün"
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Seite 35
ÖZEL KÖE
35
Mart-März 2006 / Safer 1427
Kabir memuru Hacarap
M. Salih AYDIN
Ö
nce ALLAH’ın Selamı, Rahmeti, Bereketi bütün Müslümanların üzerine olsun. ALLAH’ın Rasulü ve elçisi ümmetini
daima düflünen hatta bütün insanlı¤ın
saadetini düflünen Rahmet ve barıfl
insanı o büyük elçiye salat ve selam
olsun. Onun getirdi¤i mesajı anlamayalara da RAB’bimiz anlama idraki
versin. Onun getirdi¤i mesajı kendilerini feda ederek silsile halinde bize
ulafltıran Sahabeye, mezhep ‹mamlarımıza ve nice gizli ALLAH (C.C)
Velilerine, Kahramanlarına Selam
olsun. Yaratanın Kullu¤una yaraflır
bir flekilde yaflamayı cümle ehli ‹slama nasip ve müessir eylesin. Acizane birfleyler yazmayı acılarımı yazıya dökmeyi denedim. Bu arada hata
ve do¤rularımı sizlerin ihtarlarıyla
düzeltece¤imi belirttikten sonra affınıza sı¤ınarak yazıma bafllıyorum.
‹çimde bir acı sanki beni kemiri-
yor bazen alev bazen volkan olmufl
beni yutuyor. Rahat ve huzur hepten
yerini de¤ifltirmifl. Ne haberleri takip
etmek ne gazete okumak ne de birileriyle bofl konuflmak istemiyorum.
Gördü¤üm kan ve gözyaflı acı ve hıyanet dostu ama düflman ve bunları
uzatabiliriz. Sadece ön planda para
ve aslını inkar etmek geçmiflini karalamak. ‹nsanlar sadece içi gayesiz
fleylerle doldurulmufl saman çuvalı.
Kölelik devri bitti diyorlar bitmedi
hala yaflıyor en ihtiflamlı haliyle. ‹nsanlar arasındaki güveni de yok ederek kiflileri yapayalnız devletleri yapayalnız bırakarak. Bu dert insanları
hem köle hem de depresyon hastası
yaptı. fiimdi ise beyinler kiraya verilmifl sadece belirli fleylerin haricinde
düflünme dumura u¤ramıfl yaflamak
için yaflıyorlar. Devletler ise ba¤ımsızlı¤ı elinden alınmıfl abilerinden
emir beklemektedirler. Bugün dost
gördüklerimiz yarın para ve parayı
veren ellerin kulu olmufl. Bahaneleri
de hazır! biz barıfla ve diyalo¤a gönül vermifliz ‹slam dini de barıfl dini!
diyerek güya kendilerini savunuyorlar. Neyin diyalo¤u dinin mi yoksa
dünya flartları mı? Acaba masaya
eflit flartlarda mı yoksa birfleylerini
vererek mi oturmaktasınız. Sizin gibi
çok kapı kulları geldi geçti tarihi oku
okumak için de¤il ibret almak için
oku. Bu dünya için ahiretini satma
müslümanlar arasındaki güveni sarsmaya hiç mi hiç hakkınız yok insanları sombilefltirmeyin bunun vebalini
çekemessiniz vesselam.
slam Konseyi’nden yabancı
dümanı sloganlarla oy avcılıı uyarısı
Almanya ‹slam Konseyi Baden Württemberg
Rheinland Pfalz ve Sachsen Anhalt Eyaletleri’ndeki
Eyalet Meclisi seçim kampanyaları çerçevesinde
entegrasyon konusunun alet edilmemesi için uyarıda
bulundu
onsey Baflkanı Ali Kızılkaya CDU’yu Baden Württemberg, Rheinland Pfalz
ve Sachsen Anhalt eyaletlerindeki
eyalet meclisleri seçim kampanyalarında yabancı düflmanı sloganlarla
propaganda yapmasını elefltirdi. Kızılkaya; "Entegrasyon konusu populist amaçlarla kullanılmamalı,
aksi taktirde toplum içerisindeki etkileri korkutucu olabilir" fleklinde
uyarıda bulundu.
Kızılkaya ayrıca Rheinland
Pfalz Eyaleti CDU adayı Christoph
Böhr’ün "Birlik Partileri ile artık
bedavaya vatandafllık verilmeyecek" sözlerini sakıncalı buldu¤unu
K
ifade ederken, hükümetin entegrasyon politikasındaki tutumu hakkında flunları söyledi; "Büyük koalisyonun kurulmasından bu yana herfley sadece sözde kalıyor, ancak somut bir adım yok".
Bunun üzerine Kızılkaya’nın, fikir alıflveriflinde bulunmak ve entagrasyon politikası için yapılacak
yeni hamleleri konuflmak için ‹çiflleri Bakanı Wolfgang Schäuble
(CDU) ile görüflme talebinde bulundu¤u, ancak flimdiye kadar ne
Schäuble’nin ne de Entegrasyon
Sorumlusu Maria Böhmer’in
(CDU) bu talebe cevap vermedikleri ifade edildi.
GERÇEK B‹R H‹KAYE
Babam daha Türkiye’de cebinde
a¤ır vasıta ehliyeti oldu¤u halde
ayakkabı boyacılı¤ı yap›yordu. Birgün hastahanenin Baflhekimi geliyor.
Dr. ayakkabımı boya Hacarap. Babam. Boyayalım ama sen de bize bir
günefl ol da ısıt. Dr. Valla Hacarap
sana göre bir iflimiz yok ama yaparsan mezarcılık var yanına bir hoca
bul o yıkasın sen mezar kaz ve defnet her ölü için 5 Lira. Sene altmıfllı
yılların bafllangıcı babam seviniyor
tamam diyor. Hergün 1, 2, 3 ölü babam bu ifle seviniyor ve anneme diyorki tamam avrat ifli iyi bulduk hergün böyle devam ederse mebbus maaflı üç ölü oldumu baklavamızı da
yeriz diyor. Ama bu ifl böyle devam
etmiyor iki ay kimse ölmüyor. Babam yine boyacılı¤a ve hammallı¤a
devam ederken birgün hoca çıkıp geliyor. Selam ve hal hatırdan sonra
babam hocaya bir çay söylüyor ve
soruyor hocam bir maruzatın mı var.
Hoca. ALLAH’tan kork iki aydır siftah bile yapamadık. Babam zevzekli¤ine gidelim doktora flikayet edelim
niye insanlar ölmüyor diye. Hoca.
Hadi gidelim flikayet edelim. Hastahaneye varınca! Hoca. Ben ihtiyarım
sen çık da söyle. Babam. Olur hocam
sen flu kanepede otur. Kapıya yöneliyor çıkarken bir hemflire, beyefendi
nereye. Babam lafı yapıfltırıyor ben
burda memurum. Tabiki hemflire babamın üstüne bakıyor kırk yerinde
kırk yamalık ve ne memuru o arada
afla¤ıdan Çerkez Nuriye abla kabir
memuru kabir diye ba¤ırıyor hemfleride dudak bükerek hımmm anladım
geçebilirsin. Doktorun odasına varınca kapıyı çalıyor. Dr. gir. Babam kapıyı açıp bakıyor. Girsene Hacarap.
Babam hemflire dıfları çıksın birfley
söyleyecem. Dr. Benim gizlim saklım yok gireceksen gir diye ba¤ırınca
babam içeri giriyor. Dr. ne söyleyeceksen söyle deyince babam lafı patlatıyor. Senden flikayetçiyiz. Dr. flikayetini söyle. Babam. ‹ki aydır seftah etmedik. Doktor ve orda bulunan
hemflireler gülmekten yerlere yatıyorlar. Babam ciddiyetini bozmadan
ne gülüyorsunuz beni Necati hoca
getirdi inanmazsanız pencereden bakın. Hemen pencereye koflup bakıyorlarki Necati hoca kanepede oturuyor. Dr. babama dönerek yukarda bir
hasta var çık bak. Babam yukarıya
çıkıyor bakıyorki biri yatıyor nefes
bitmek üzere ayakları buz kesmifl hemen hocaya müjdeyi vermek için kofluyor. Hocam, hocam gözün aydın
biri ölmek üzere bekliyelim birazdan
haber gelir. Beklemeye bafllıyorlar
bir ara babam bakıyorki ölecek dedikleri adam balkona çıkıp geliyor.
Hocam ölecek dedi¤im adam balkonda hoca flöyle bir bakıyor ve lafı
yapıfltırıyor. Hadi ordan o seni de beni de götürür diyor. Aradan bir zaman geçtikten sonra hoca ondan evvel vefat ediyor. Seneler sonra babam izinde iken adam babamı buluyor ve lafı yapıfltırıyor al flu mezar
parasını arkamda dolaflıp durma.
Selam ve dua ile...
Yeillerden bayan polislerin baörtüsü takabilmesine yeil ıık
Yeiller daha fazla Müslüman
polis memuru olsun istiyor
Yefliller Almanya’daki bayan polis memurlarının baflörtüsü takmalarında bir sakınca görmediklerini açıkladı.
efliller’in Avrupa
Politikaları sorumlusu Angelika Beer Berlin günlük
gazetesi "B.Z."e flunları
söyledi; "Herkes istedi¤ini giymekte özgür olmalıdır. Bayan ö¤retmenlerin baflörtü takması gibi,
bayan polis memurlarının
da baflörtüsü takması ciddiye alınmalıdır." Yeflillerin göç politikaları sözcüsü Josef Winkler’de
Beer’in görüflünü destekleyerek, "‹ngiltere’de
uzun zamandır Hindistan
kökenli polis memurlarının, askerlerin ve hakimlerin sarık takmaları gayet normal. Bu neden Al-
Y
manya’da da olmasın?"
dedi.
Yefliller Genel Baflkanı Claudia Roth ise Almanya’da daha çok Müslüman polisin göreve alınarak, polislik yolunun
Türk ve Rus kökenli vatandafllara açılması ge-
rekti¤ini ifade etti. Kısa
süreden beri ‹sveç’te polis memurları baflörtüsü
veya di¤er dini örtüleri
taflıyabiliyorlar. Bu flekilde etnik azınlıkların polis
memurlu¤una kazanılmasının hedeflendi¤i bildirildi.
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
36
Seite 36
SEKTÖR HABER
Mart-März 2006 / Safer 1427
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
AVRUPA VE TÜRKYE’DE ALTERNATF
TURZMN ÖNCÜSÜ K.A.M 2000.
Club & Hotel KARABURUN: Huzurlu, Kaliteli ALTERNATF BR TATL
lub Karaburun, Antalya ile
Alanya aras›nda, Karaburun
mevkiinde, 60 bin metrekare
alan üzerine kurulu bir tatil köyü. 5
y›ld›zl› tatil üniteleri bulunuyor herfley
dahil sisteminde çal›fl›yor. Club & Hotel Karaburun, klasik bir tatil yerine alternatif ve tüm aile fertlerinin rahat ve
huzurlu bir tatil geçirmelerinden hakl›
olarak bir marka haline gelmifl bir tatil
köyü. Tatil köyünde her bir aile ferdinde yönelik genifl imkanlar sunan tesisler bulunmaktad›r. Bayan, bay ve çocuklara sunulan birçok imkandan yararlan›p, bir y›l›n bütün yorgunlu¤unu
atmak ve e¤lenceli, unutulmaz bir tatil
geçirmek için Club Karaburun'da herfley düflünülmüfl. Bu y›l yaz sezonuna
bafllamadan önce ,,YEN‹L‹KLER‹N
ADRES‹'' slogan› ile müflterilerine
hizmet sunan Club & Hotel Karaburun'daki imkanlara bir göz atal›m:
-Otel Odalar›: 150 otel odas›nda telefon, minibar, televizyon, merkezi
klima, banyo, saç kurutma makinesi,
özel kasa 24saat s›cak su mevcut.
-Villa odalar›: 160 villa odada, 1
ebeveyn odas›, 1 çocuk odas› ve oturma odas›, telefon, minibar, televizyon,
banyo, saç kurutma makinesi, özel kasa, 24 saat s›cak su, her odada özel klima mevcuttur.
-Çocuklara özel aktiviteler: Çocuklar için havuz, aquapark, krefl atari ve
oyun parklar›.
-Bayanlara özel aktiviteler: ‹kibin
metrekarelik bir alana kurulu iki katl›
özel bir ortamda kurulu bu tesiste, iki
katl› ve bir tuzlu üç su havuzu, günefllenme teras› ve çocuklar için havuz ve
aquapark bulunuyor. Bunlara ek olarak sauna, spor salonu, hamam, kuaför
ve güzellik salonu, mescit, dinlenme
odas› ve dufl kabinleri, bayanlar›n rahat bir tatil yapmalar› için her türlü
C
konfora sahip bulunmaktad›r.
-TÜRKIYE'DE ‹LK KEZ VE
TEK; A‹LEYE MAHSUS JAKUZ‹L‹
HAVUZLAR VE SAUNALAR ‹LE
S‹ZLERLE A‹LE BOYU HAVUZ
SEFASI YAPMA ‹MKANI SUNUYORUZ.
-Club Karaburun'da e¤lence aktiviteleri de flunlar: Haftan›n yedi günü
animasyon ve sahne flovlar›, turlar, su
sporlar›, hal› saha, voleybol, basketbol, tenis alanlar›, masa tenisi, bilardo,
atari gibi oyunlar ve salonlar her türlü
teknik imkan.
Club & Hotel Karaburun tatil köyünde Türk ve dünya mutfa¤›ndan en
lezzetli yemekler aç›k mutfak olarak
sunulmaktad›r. Sabah, ö¤le, akflam,
aç›k büfeler ile sahilçrestaurantta her
türlü s›cak ve so¤uk yemek mezeler,
keyifli bir tatilin ayr›lmaz bir parças›
olarak müflterilere sunulmaktad›r.
Sundu¤u tüm bu hizmetlerle huzurlu, kalite alternatif tatil için ideal bir
tatil köyü olma özelli¤ini ispatlayan
Club & Hotel Karaburun, her aile ferdine yönelik unutulmaz güzel bir tatil
vaadediyor.
Hikmet Yaz›c›: (K.A.M 2000
GmbH fiirketinin Sahibi) 1965 Ardahan Posof Do¤umlu. 1982 y›l›nda Almanya'ya geldi. Ekonomi dal›nda üniversiteyi bitirdi. Muhasebecilik ve yöneticilik yapt›.
Soru: Alternativ tatil imkanlar›n›z
nelerdir?
Hikmet Yaz›c›: Club & Hotel Karaburun, Almanya’da yaklafl›k 6 y›ld›r
alternatif turizmin liderli¤ini sürdüren
5 y›ld›zl› bit tesis. Alternativ turizm,
han›mlar›n da kendi bafllar›na rahat bir
ortamda tatil yapabilme imkan›d›r. Çeflitli uluslardan müslüman insanlar›n
klasik tatil yerine bir aile ortam› içerisinde tatillerini geçirmek için ideal bir
tesise sahibiz. Bu y›l Club & Hotel Karaburun'da birçok de¤ifliklikler yap›ld›.
Özellikle han›mlar için bir havuz yap›ld›. Büyük bir günefllenme terasi ilave edildi. Türkiye'de ilk kez ve tek; aileye mahsus jakuzili havuzlar ve saunalar ile sizlere aile boyu havuz sefas› yapma imkan› sunuyoruz. Club Karaburun hiçbir tesiste olmayan bu hizmeti sizler için yapt›r›yor. Bu f›rsat›
de¤erlendirin. Pastahane ve çay salonlar›m›z› yeni eklenen alanlar ile daha
fazla genifllettik. Bu salonlarda kahvenizi yudumlay›p nargilenizi içebilceksiniz. 2000 m2'lik ve kapal› olmak
üzere yeni restaurant›m›z› hizmetinize
sunuyoruz. Günümüz modern mimar-
l›k anlay›fl›yla yap›lan restaurant›m›zda keyifli aç›k büfe menülerimizden
faydalanabileceksiniz. Toplant› ve
kokteylleriniz için 500 kifli kapasiteli
yeni konferans salonumuzu hizmetinize sunuyoruz. Siz de¤erli misafirlerimiz için 600 kiflilik anfitiyatro hizmetinize sunulmufltur. Bu tiyatroda çok
daha güzel ve sizlere özel animasyon
programlar›m›z› gönül rahatl›¤› içerisinde seyredebileceksiniz. Yine 2005
y›l›nda sizler taraf›ndan çok be¤enilen
ve daha da büyültülmesi istenilen sahil
restaurant›m›z› yeni bir dizayn ile iki
kat daha büyüterek siz de¤erli misafirlerimizin hizmetine sunuyoruz. Baylara özel Türk hamam› da 2006 y›l› itibariyle siz de¤erli misafirlerimizin
hizmetine sunulacakt›r. 2006'da tesisimizi ve misafirlerimize yak›fl›r mescitlerimizi hizmetinize sunuyoruz. Ve
çocuklar› tabi ki unutmad›k, sizler için
yeni oyun alanlar› ve e¤lence mekanlar› oluflturmaktay›z. Tüm bu güzellikleri Akdeniz'in eflsiz güzelli¤i eflli¤inde mavinin ve yeflilin bütünleflti¤i
Club & Hotel Karaburun 2006 y›l›nda
da damgas›n› vurucak.
Soru: Alternativ bir tatil geçirmek
isteyenler size nas›l ulaflabilir?
Hikmet Yaz›c›: Bizim acenta a¤›m›z baflta Almanya olmak üzere Hollanda, Belçika, Romanya, Fransa, ‹sviçre, Danimarka, Makedonya. 6 y›ldan bu yana Avrupa'da 800 acenta ve
200'e yak›n temsilci ve koordinatör
a¤›m›zla, profesyonel ve uzman kadrolarla hizmet veriyoruz. Tüm Avrupa'daki rezervasyonlar merkezi olarak
burda yap›lmaktad›r.
Soru: Alternativ turizm 2006 y›l›
ile ilgili baflka ne tür çal›flmalar›n›z
var?
Hikmet Yaz›c›: K.A.M 2006
GmbH alternativ turizm sektöründe
2006 y›l› itibariyle Thermal turizmede
imza att›. Nevflehir Kozakl›kl›'da bulunan 5 y›ld›zl› Roza Resort Thermal
Hotel'in Avrupa pazarlamas›n› üstlenerek, müflterilerimize sa¤l›k turizminle ilgili hizmet sunmaktad›r.
Soru: Roza Resort Thermal Hotel
ile müflterilerinize nas›l hizmet sunmay› düflünüyorsunuz?
Hikmet Yaz›c›: Roza Resort Hotel'in corner suit, suit ve normal oda
seçeneklerinde, evinizin rahatl›¤›n› ve
s›cakl›¤›n› bulacaks›n›z. 28'i standart,
200'ü suit, 2'si engellilere özel haz›rlanm›fl toplam 230 lüks odas›yla, her
be¤eniye uygun konaklama seçenekleri sunan çok özel bir termal tesistir.
Soru: Thermal otelinde ne tür rahats›zl›klar›n tedavisi yap›l›r?
Hikmet Yaz›c›: Kozakl› Kapl›calar›n›n flifa verdi¤i rahats›zl›klar: çeflitli
adale ve kemik rahats›zl›klar›, a¤r›l›
romantizmal rahats›zl›klar, kireçlenme, k›smi felç, egzema, sivilce ve çeflitli deri rahats›zl›klar›, mide ve ba¤›rsak rahats›zl›klar›, çeflitli böbrek ve idrar yolu rahats›zl›klar›, kronik iltihapl›
kad›n hastal›klar›, stress ve buna ba¤l›
rahats›zl›klar, balneolojik tedavilerde
baflar›l› sonuçlar gözlenmifltir. Ayr›ca
cildi gençlefltirir, k›r›fl›klar› azalt›r,
saçlar› ve t›rnaklar› güçlendirir, parlakl›k verir, içme kürlerinde kullan›l›r.
Soru: Otelinizde sosyal Üniteleriniz var m›d›r?
Hikmet Yaz›c›: -Lilyum sa¤l›k ve
güzellik merkezi: Yosun Banyosu, çamur Banyosu, Espilasyon, Bay ve Bayan Kuaför, Masaj odalar›, Aromaterapi Havuzlar›, Fizik Tedavi Merkezi.
-Lezzet Merkezler›: Naturcafe, Vitamin Bar, Cafe Roza, Kafeterya, Kahvalt› Salonu, Pastane, Restoran.
-Yüzme Havuzlar›: Yüzme Havuzlar›, Termal Havuzlar, Kayd›rak Havuzlar›, çocuk Havuzlar›.
-Spor ünitesi: Basketbol Sahas›,
Futbol Sahas›, Koflu ve Yürüyüfl Parkuru, Fitness Center.
-Al›flverifl Ünitesi: Mini Market,
Hediyelik Eflya Ma¤azas›, Yöresel G›da Ma¤azas›.
-Di¤er Termal Üniteler: Bitki ve
çamur Banyosu, Özel Aile Banyolar›,
Masaj Odalar›, Sauna ve Dufllar, Buhar banyolar›, Türk Hamamlar›.
Soru: K.A.M 2000’in baflka devletlerde flubeleri var m›?
Hikmet Yaz›c›: Bu sene itibariyle
iç piyasaya yönelik ‹stanbul Fatihde
K.A.M 2000 Turizm Limitet fiirketi
alt›nda ofisimizi müflterilerimizin hizmetine açm›fl bulunmaktay›z. Di¤er
Avrupa Devletlerinde 800 Acentayla
birlikte çal›flmaktay›z.
Soru: Baflka ne gibi faaliyetleriniz
vard›r?
Hikmet Yaz›c›: 2006 y›l› itibariyle
K.A.M 2000 GmbH Avrupa'da telekomunikasyon sektöründe de faaliyet
göstermeye bafllam›flt›r. Avrupa'da
Telsim haz›r kartlar›n›n pazarlanmas›,
Almanya’da ise HanzaNet ile birlikte
müflterilerimize hizmet vermekteyiz.
Türkiye konuflmalar›nda insan›m›za
ekonomik Telefon ve Internet kullanma imkan› sunuyoruz.
Rezervasyon Info: 0203-55 23 910
veya 0203-55 23 911
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir
HESSEN
Ben ONU HEÇ TAN‹M‹M
- Borç yüzünden iki arkadafl mahkemeye düfler. Hakim davacıya sorar.
"Sizin paranızı kim vermiyor.?"
Alacaklı iflaret ederek:
"O" Hakim borcu olana: "Niye
aldı¤ınız parayı ödemiyorsunuz?"
Borçlu alacaklıyı tanımadı¤ını ifade eder. Duruma çok bozulan alacaklı,
hakaeretin bu kadarına dayanamayaca¤ına belirttikten sonra:
"Hakim beg, flimdi bu beni tanimi,
ele mi? Madem ele ben onu heç tanimim." Der ve dava kapanır...
Seite 37
KOMED-FIKRA
ELAZI FIKRALARI
satıcıya sorar:
"Kaça mı?"
Satıcının artık sabrı kalmamıfltır:
"Yav alacaksan al. Almisen git
iflen. Zaten, Bu bal mı, bu ne mi, kaça
mı? dedin, yarısını yedin. Cehennem
ol git, hayvan herif."
Satıcı bu lafları sayarken bizim
hasta baldan bugünkü nasibini aldı¤ı
için arkasına bakmadan kaçıp gider.
DENSÜZLÜ⁄ÜN CEZASI
Sizinki Gavufli de Benimki
Niye Gavuflmi
- Palu'lunun alaca¤ı olan adam,
borcunu ödeyemeden ölür. Bizim Palulu alaca¤ını alamadı¤› için son derece kızgındır. Kızgınlı¤ını belirtmek
için her nereye getse ölen adama küfür etmektedir. Duyan arkadaflları Paluluya:
- "Ula gardaflım ayıpdır. Niye küfür edisin? Nasıl olsa gavuflmi." Palulu biraz düflünür ve:
- "Ula siz ölenin arhasından Fatiha
ohuyup, elizi yüzüze sürisiz, o gavufli
de, benim etti¤im küfürler niye gavuflmi? demifl...
BAL MI NE M‹?
Köylünün biri doktora gider. Birikmifl parasıyla muayene olur. Sonuç;
tüberkülozdur.
Doktor:
"Siz çok hastasınız, ci¤erleriniz
çürümüfl. Kesin, tedavi olmalısınız.
Size ilaç yazaca¤ım, alabilir misiniz?"
Hasta:
"Yok."
deyince, doktor ilaçları kendi dolabından verir ve:
"Ama yiyeceklerine de dikkat edeceksin,"
Hasta:
"Nasıl?"
Doktor:
"Her sabah aç karnına bal yiyeceksin. Bulabilirsen arada bir de etli yemek ye"
Hasta doktora teflekkür eder ve gider. Ama düflünceler almıfltır:
"‹lacı hallettik, ama bu bal ifli zor...
Çok pahalı." diye düflünürken pazara
gelir. Pazarda bal satan birinin yanında durur. Çekingen bir tavırla balın
önünde durur! ‹flaret parma¤ını bala
dokundurarak a¤zına götürür. Sonra
da bal satan adama sorar:
"Bu ne mi?"
Satıcı kızgın bir tavırla:
"Bal, bal..! Ne, ne demek?"
Hasta sakin bir tavırla:
"Hı.."
Hasta bu sefer iki parma¤ıyla daha
derine daldırıp, yalanır. Ve yine sorar:
"Bal mı, ne mi?"
Satıcı:
"Bal yav, bal iflte. Alacaksan al,"
Bizim hasta bu kez avucunu bala
daldırıp, iyice bir yalandıktan sonra
37
Mart-März 2006 / Safer 1427
Elazı¤lının biri, eli sol yana¤ında
gözleri kızarmıfl ve konuflması zorla
anlaflılacak bir tarzda eczacının birine:
"Yav diflim çoh fena, dohtora gettim ilaç vermedi. Hele buna bi bah da
ilaç ver... Yav dohtor beni gapiya atti
bili misin?
Eczacı flaflırarak:
"Yav geçmifl olsun, hakikaten durumunuz iyi degil. Ne oldu, doktor size niye reçete yazmadı?"
Adam eczacıdan yüz bulunca:
"Yav abe densüzlük iflte. Ben dohtor bege dedim ki "Ben seni hatirlim.
Sen Kinederiçli del misin? Ananla baban eflege çüt binerdi ha." Dohtor nasıl yumru¤u vurdusa patlattı. Ben de
elece buraya geldim."
Adam densizli¤inin cezası olarak
on befl gün difl a¤rısı çeker.
KAHVEN‹N HATIRI
Elazı¤lının biri, fliddetli gribe yakalanmıfl. Cepleri mendil dolu. Burnu
öyle bir akıyor ki tarifsiz. Bizim gripli
yolda yürürken, bir arkadaflı rastlar ve
sorar:
"Yav geçmifl olsun. Bu halin ne?"
Bizim gripli, bir arkadafl bulmanın
sevinciyle:
"Yav Mehmet, heç sorma. Allah
düflmanımın baflına vermiye, bi grip
olmuflum, burnum fıflır fıflır ahi. Bu
neden ola acep?"
Arkadaflı:
"Kardeflim o senin erkekliginden.
Erkek adamın böyle burnu ahar."
"Mehmet, benim gaynanam gilin
evi buraya yahın. Gel bunu orada da
söle. Gaynanam bahan pis hımik deyi."
"Tabi canım sölerim."
Kayınvalideye gidilir. Kayınvalide
misafirlerine kahve ikram eder. Sonra
bizim gripli gür bir sesle:
"Fıflflfl..."
Ardından da böbürlene böbürlene:
"Arkadafl benim burnum ahi, neden acaba?"
Arkadafl› da:
"Neden olacah, pisli¤inden" deyince
Gripli flaflkın biraz da kızgın bir tavırla:
"Ulan afla¤ıda bahan ele demedin"
Arkadaflı gayet sakin bir ses tonuyla:
"O¤lum aflfla¤ıda arhadafldıh, bur-
da gahvenin hatırı var" der.
OTUZ KURUfiA PEYN‹R
Taze peynir yeni çıkmıfltır. Yafllı
kadının biri peynir almak için çarflıya
gider. Bakkalın birine sorar:
"Gurban bu peynir gaça? Güzele
benzi"
"Teyze, 50 gurufl"
"Eyi eyi, hele öbür tükenlere de
baham... Ça¤am bahallı mı?
"Yok teyze, normal fiyat"
Teyze bir yere daha sorar:
"Peynir gaça?"
"30 gurufl"
Teyze 30 kuruflu duyunca flaflırır.
Hesap bilmedigi için bakkala çıkıflarak:
"Ana o¤ul ihtiyarım diye beni mi
gandırisin?"
Biraz önce peynir sordu¤u bakkalı
iflaret ederek:
"Orda 50 gurufl dediler almadım.
Ana edisin ki 30 gurufla canıma çekesin del mi? Get o yanı, gider oradan
alırım"
Bakkal neye u¤radı¤ını anlamamıfl
bir vaziyette:
"Anacım sen hesap mı bilmisin,
yohsa dalga mı geçisin?" der, demez
yafllı teyze lafı bakkalın a¤zına tıkar:
"Hesabı senden eyi bilim. Benim
yetiflmifl, senden böyük o¤ullarım
var." der.
PALU NÜFUSUNA
KAYDEDECE⁄‹M
Palu’da bayram arifesi, millet alıflverifl yapmaktadır. Yani çarflı oldukça
kalabalıktır. Bu kalabalıkta efle¤in biri
yüküyle birlikte yolun ortasına yıkılır.
Bütün çabalara ra¤men eflek yerinden
kaldırılamaz. Trafik allak bullak olmufltur. Derken ifl kaymakama intikal
eder. Kaymakam:
"Ne oldu, bu kalabalık ne, anarfli
mi var?"
"Yok kaymakam bey. Bu eflek yere
yatmıfl kalkmıyor."
Kaymakam olayı dinledikten sonra
efle¤in veteriner hekim tarafından öldürülmesini ve belediyenin ilgilenmesini ister. Efle¤in sahibi ise bütün varlı¤ının bu eflek oldu¤unu ve öldürülmemesini anlatmaya çalıflır. Bu arada
yafllı, eli aya¤ı titreyen biri kalabalı¤ın
arasından yaklaflır. fiöyle etrafına bir
bakar ve sorar:
"Ne oluyor burada gardafl?"
Bir görevli:
"Amca eflek yatmıfl kalkmıyor. Sen
karıflma, kaymakam bey zaten sinirli."
Yafllı amca kendinden emin bir tavırla:
"Bi dakka canım, ben flimdi onu
kaldırmasını bilirim. Geçin bi kenara
tecrübesizler."
Yafllı amca e¤ilip eflegin kula¤ına
bir fleyler fısıldar. Eflek ise ani bir refleksle kalkıp kaçar.
Kaymakam flahit oldugu olaya çok
flaflırır ve hemen yafllı adamı ça¤ırıp
sorar:
"Amca siz bu efle¤e ne dediniz?
Ermifl misiniz ki bu eflek hemen kalkıp kaçtı? Yoksa okuyup üflediniz
mi? Ne yaptınız söylesenize."
Yafllı amca mütevazi bir tavırla:
"Gaymakam bey, öncelikle ben
kendimi tanıtayım. Ben emekli bir nüfus memuruyum. Adım Ali flimflek.
Efle¤e dedim ki ülen efleo¤lueflflek,
adam gibi gahıp cehennem olisen ol,
yohsa vallahide billahide bögünden
tezi yoh, seni Palu nüfusuna kaydedecem. Eflek bunu duyunca hemen gahıp
gaçtı."
BÜYÜKLÜK
Elazı¤’ın bir köyünde dü¤ün olur.
Dü¤ünden bir süre sonra adet üzere
ilk bayramda genç evliler kız evine el
öpmeye giderler.
O¤lanın babası o¤luna:
"O¤lum sen bazen çok salak ifller
yapisin. Gitti¤in yerde ailemizin flerefini düflün, iki paralık etme bizi. Ne
sorarlarsa büyük, büyük laflar et, tek
tek konufl ki flerefimiz iki paralık olmaya, itibarımız yerinde gala"
O¤lan:
"Peki babacı¤ım" der ve kız evine
gelir. ‹çeri girerler. Adet gere¤i kız
evin haremlik tarafına, erke¤i de selamlık tarafına alırlar. Karflılıklı tokalaflma ve selamlaflmadan sonra kaynata:
"Damat geç flöyle otur"
Damat yüksek bir yer bulmak için
etrafına bakar, dolabı görür ve hemen
üstüne fırlayıp oturur. Ne yapsın ailesinin flerefi söz konusu. Babasının dedi¤i gibi yüksekten konuflacak. Kaynata bütün flaflkınlıflıyla sorar:
"Damat nasılsın, iyi misin?"
Damat:
"Tren, tren. Tren yav tren."
Kaynata kendi kendisine:
"Yav herhalde bu anlamadı. Neyse
peki babanlar nasıl, iyiler mi?"
Damat:
"Fil, fil. Fil yav."
Kaynata:
"Allah, Allah. Hele bir fley daha
soralım. O¤lum ekinler nasıl? Bu sene
bir fleyler kaldırabilecek misiniz?"
Damat düflünür ve:
"Balina, balina."
O zaman derler ki demek ürün iyi.
Derken damat eve gider. Babası
merakla sorar:
"O¤lum nerde oturdun? Kendine
yüksek bir yer seçtin mi?"
"Baba dolabın üsdüne çıkıp oturdum."
"‹yi halt etmiflsin. Peki ne sordular."
O¤lan verdi¤i cevaplardan emin
bir flekilde:
Baba beni sordular tren dedim. Seni sordular fil dedim, ürünlerimizi sordular balina dedim. Valla baba daha
büyük fleler aklıma gelmedi."
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:12 Uhr
Seite 38
Padiflah çocu¤u
Bolu’da bir göl
Ünlü Memlük
Sultan›
4
Atilla’n›n kurdu¤u
büyük Türk
imparatorlu¤u
Birden
Bir denizimiz
‹zmir’de bir semt
Uranyum’un
simgesi
Bir ba¤laç
Lahza
Televizyon
Teflkilat
Mürit’in ünlüleri
Bir tür cetvel
Teke’nin ilk hecesi
2
17
61 plakal› ilimiz
Liseden sonraki
okul
8
Kamer
Galyum’un simgesi
Oto yar›fl›
6
Döteryum’un
simgesi
Alfabemizin 21.
harfi
Numara
Bencilik
Rütbesiz asker
Zehirli bir madde
Bir erkek ad›
14
Bir erkek ad›
Türkiye
Cumhuriyeti
Ayl›k ücret
11
1
Annemizin annesi
Hala’n›n ünsüzleri
Su
Hükümdar
Türk Standartlar›
Enstitüsü
5
Bir bal cinsi
9
Bin aydan daha
hay›rl› olan
mübarek gece
‹sveç para birimi
Y›l›n dördüncü ay›
13
At›n aya¤›na çak›l›r
Hafiften ekflimtrak
tatl›
Nikel’in simgesi
Yabanc›
Bir mutfak aleti
Elma çöpü
Bir soru
Sini’nin ünlüleri
Bir nota
Kara Kuvvetleri
Komutanl›¤›m›z
Bir fliir türü
Tersi, yi¤it’in ilk
hecesi
Toplumun temeli
Yaz›klar olsun
anlam›nda
Name’nin ünsüzleri
Bir tür yar›fl kay›¤›
Bir göz rengi
Lise’nin ünsüzleri
12
Ahirette iyilerin
yurdu
Öldürmek
Bir Müslüman ülke
Kiloamper
Sene’nin ünlüleri
15
Oturum
Bir yaz meyvesi
Genifl
Boru sesi
Beyaz
Hüküm
Soyluluk
‹yot’un simgesi
‹slam’›n
flartlar›ndan
Azerbaycan para
birimi
Kur’an-› Kerim’de
bir sure
Tersi, ö¤ütülmüfl
bu¤day
Kur’an-› Kerim’de
bir sure
Bir tür toprak
16
Bir cins iri yap›l› at
Tersi, oto aksam›ndan
Kay›p, görünmez alem
3
Bir flart yap›m eki
‹mece’nin ünsüzleri
Ma¤ara
Tersi, flayet
anlam›nda
Arapça’da bir harf
Ço¤alma
Vücudun kemik
yap›s›
Bir erkek ad›
Su
Ar›n›n yapt›¤› flifal›
madde
Aç›k olan, belirli
olan
Bir erkek ad›
Bir hayret nidas›
Yön
Bir haber ajans›m›z
Etki’nin ilk hecesi
Kibarca isteme
Erzurum ilimizin bir
ilçesi
Sadece, yaln›zca
Uzakl›k belirtir
Tungsten’in simgesi
Aç kalma hali
Bir tü hayvansal
g›da
Görmeyen
‹slam’›n ilk flart›
Ünlü bir camiimiz
Berrakl›k
fiifal› bitki satan
Uçak sürücüsü
Aza
Meyve veren büyük
bitki
Asker
Çekingen, korkak
Tarihte bir Türk
devleti
Bir tür duvar boyas›
‹laç
Tabii olmayan flifllik
Vadi’nin ilk hecesi
Litre
27
30
28
Genifllik
32
Bir ço¤ul yap›m eki
Bir soru
Bir ba¤laç
Bir erkek ad›
Peygamber
Efendimizin (sav)
Mevlam›z (cc) ile
buluflmas›
18
20
Büyük yük arac›
36
26
Veba
38
35
21
Alfabemizin 21.
harfi
Bir renk
Kesin
31
Soylu
Bir ço¤ul yap›m eki
Bir mülkiyet yap›m
eki
Uranyum’un
simgesi
Keder
Kan emen bir
asalak hayvan
Ses
Müminin mirac›
Savm
Bay›nd›rl›k
Kamer
Kara K›ta
‹nce saç
25
Beddua
Say›
Ayn› ismi tafl›yan
Cahiliye dönemi
putlar›ndan biri
Bak›fl
‹ran’da bir flehir
Tamam m›
anlam›nda
Rey
33
Roro’nun ünsüzleri
Kabaca
29
37
Adrese verme
Tarihte bir uygarl›k
Bir mevsim
Uranyum’un
simgesi
S›k›nt› sözü
Laz’›n ünsüzleri
Yank›
Matematikt ikinci
bilinmeyen say›
Süper zekal›
Kani’nin ünlüleri
Bir erkek ad›
Asker
Dengesi bozuk
terazi
Emtia
Kabe ziyareti
Bir hayret nidas›
Küçük vurucu silahl›
Uzakl›k belirtir
grup
Metre
Su
Saadet Partisi
Bier soru
Bir haber ajans›m›z
Lira
‹lan’›n ünsüzleri
Osman Gazi’nin
kurdu¤u büyük
Yaz›m kurallar›
Türk ‹mparatorlu¤u
34
7
23
ANAHTAR
SÖZCÜK
Uranyum’un
simgesi
Örnek
1
24
2
3
25
4
26
5
24
6
27
10
7
8
28
9
29
22
10
11
30
12
31
13
14
15
32
16
17
33
18
34
19
20
35
19
21
36
22
37
23
38
Seite 39
11:12 Uhr
28.04.2009
14. sayi sayfalar
Pakistan
Türkiye
Kongo
Kosava
Lübnan
Makedonya
Malezya
Mali
Mısır
Mo¤olistan
Mozambik
Nahcivan
Nijer
Nijerya
Ogedan
Pakistan
Ruanda
Sancak
Senegal
Yemen
Türkmenistan
Türkiye
Tunus
Togo
Tanzanya
Ürdün
Ukrayna
Uganda
Surinam
Suriye
Sudan
Srilanka
Somali
65 ülke ve bölge listesi:
Etyopya
Flistin
G.Afrika
Gambiya
Ghana
Gürcistan
‹ngufletya
Irak
‹ran
Iraklı Türkmenler
Kamerun
Karada¤
Karaba¤
Kazakistan
Kenya
Keflmir
Kırgızistan
Kurban kesimi yapılan
Afganistan
Arnavutluk
Azarbeycan
Bangladefl
Belgrad
Benin
Bosna
Bulgaristan
Burkina Faso
Burma Arakan
Cezair
Çad
Çeçenistan
Da¤istan
Do¤u Türkistan
Endonozya
Eritre
Bangladefl
Keflmir
‹slam Toplumu Millî Görüfl • KURBAN KOM‹SYONU • Boschstr. 61-65, 50171 Kerpen • Tel: +49 2237 656 293 • Fax: +49 2237 656 222 • www.igmg.de • E-Mail: sosyalhizmetler@igmg. de
Mozambik
14. sayi sayfalar
28.04.2009
11:13 Uhr
Seite 40

Benzer belgeler