PDF SAYI 14 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 14 - Hayat Online
14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 1 ÂLEMLERE RAHMET HZ. MUHAMMED (s.a.v) ANAMIZ BABAMIZ CANIMIZ SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH insanı sadece biyolojik bir varlık olarak kabul etmemek, her insanda; insan eref ve haysiyeti olduunu görmek, insan vakarına inanarak onu korumak insan hakları ama herkese Özlenen ve Bek lenen Tablo Belki de Almanya tarihinde ilk defa Müslüman Türk Çatı Kuruluları bir mesele için (Vicdan testi) ortak hareket ettiler. Bu çalımanın hayırlı balangıçlara vesile olmasını temenni ediyor; katkıda bulunan tüm kuruluları can-ı gönülden kutluyoruz. Hümanizm ve slam Dünü ve Bugünüyle Deerler Çarpıması Çalayan’da yazılan mektup... Dr. Yusuf IIK Mahmut AKAR Ekrem KIZILTA Mustafa MULLAOLU Dosya Özel Köe Dosya Dosya Sayfa 5’te Sayfa 7’de nsan ve nsan Hakları Muhammed Hamidullah Hoca... brahim GÜMÜOLU hsan Süreyya SIRMA Hatırat Sayfa 25’te Özel Köe Sayfa 15’te Hayata Düülen Notlar... slam nsan Hakları ve... Sayfa 23’te Aydın ERSOY Sayfa 9’da Özel Köe Gözlerinizi Yumun Kabir memuru Hacarap “Dünya Kadınları Günü” mesajı Mesut UÇAKAN M.Salih AYDIN Zehra DZMAN Özel Köe Özel Köe Özel Köe Sayfa 11’de Sayfa 35’te Sayfa 13’te Sayfa 29’da 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 2 ’da a p u r v A e v a y n a m l A a Çok Yakınd 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Seite 3 HASBHAL Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN 3 Mart-März 2006 / Safer 1427 EDTÖR’DEN nsana, inanca ve kutsal deerlere saygı Sevgili dostlar! Biraz gecikmeli de olsa yine sizlerle beraberiz. Son dönemde yaflanan geliflmeler hem bulundu¤umuz ülkede ve hem de dünyada hiç de güzel geliflmeler de¤il. Gün geçtikçe insanlar›n birbirlerine sayg›lar› azalmakta. Bunun üzerine bir de politik beklentilerin k›flk›rtmas›yla toplum biraz daha gerilmektedir. Son dönemde Almanya`da yaflanan Vicdan Testi uygulamalar› ülke sath›ndaki tüm eyaletlerde uygulanaca¤a benziyor. Prensip olarak resmi makamlar›n ülke güvenli¤i ile alakal› yapm›fl olduklar› çal›flmalar› destekliyoruz. Ama bu çal›flmalar› yaparken galiba elma ile armutlar› birbirine kar›flt›r›yorlar. E¤er siz bu toplumda yaflayan insanlar› rencide edecek flekilde testlere tabi tutarsan›z o zaman toplumdaki huzur ortam›n› germifl olursunuz. Daha önceki yaz›lar›m›zda da belirtti¤imiz gibi yabanc›lar olarak adland›r›lan bizler bu topluma her yönden zenginlik katmaktay›z. Ama ne yaz›kki her toplumda oldugu gibi Almanya`da da baz› politikac›lar; flahsi gelecek beklentileri için toplumu germekte hiç sak›nca görmemekteler. Bu iflin s›k›nt›l› boyutu. Ama sevinerek görmekteyiz ki Alman toplumunun % 95`ten fazlas› bu tür gerginliklere yüz vermemektedir. fiu andaki yerel seçim kampanyalar›nda bu tür çal›flmalar› görmekteyiz. Özellikle Danimarka`da gündeme gelen ve baz› Avrupa ülkelerinde de gündemde tutulan “karikatür krizi” hiç de istenmeyen olaylara sebeb oldu. Sanki birileri biryerlerden dü¤meye bast› ve toplumlar gerilmeye baflland›. Burada flunu belirtmek isteriz ki toplumlar›n kutsal›na hakaret edilmesini tasvip etmiyoruz. Hem hakareti ve hem de bu tür olaylar bahane edilerek fliddet olaylar› ç›kar›lmas›n› da tasvip etmiyoruz. Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)`e yap›lan bu çirkin sald›r›lar› k›n›yoruz. Ama bu k›namay› yaparken demokratik bir tepkiyle dile getiriyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki bu densizli¤i yapanlar e¤er Hz. Muhammed (s.a.v)`i tan›m›fl olsalard› böyle bir fley yapmazlard›. Ve yine biliyoruz ki Efendimiz Hz. Muhammed bu dönemde yaflasayd› bu densizlere ac›r ve onlar›n hidayeti için dua ederdi. Çünkü Hz. Muhammed rahmet peygamberidir. Çünkü O, Alemlere Rahmet olarak gönderilmifltir. Taif`te O`nu tafllayanlara bile merhamet nazar›yla bak›p dua eden bir peygamber böyle zavall›lar için de muhakkak dua ederdi. Bunun örneklerini tarihte de görmek mümkün. Hz. Muhammed (s.a.v)`i tan›ma flerefine eriflmifl hiç kimse O`na hakaret etmemifl bilakis O`nun ile alakal› güzel methiyeler yazm›fllard›r, söylemifllerdir. Örnek isterseniz Bismark, Tolstoy, Goethe vb. flahsiyetler Hz. Muhammed (s.a.v)`i g›yab›nda dahi olsa tan›y›nca O`nun hakk›nda hep güzel sözler söylemifllerdir. O`nun büyüklü¤ünü, güzelli¤ini, mesaj›n› eserleriyle toplumlar›na ulaflt›rm›fllard›r. Bu aç›klamalardan sonra özellikle insan›m›za flu tavsiyelerde bulunmak istiyoruz. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)`e karfl› yap›lan bu çirkinlikleri demokratik bir flekilde protesto edelim. Türkiye`de ‹stanbul Ça¤layan`da yap›lan miting gibi. Bunun yan›nda Alemlere Rahmet olarak gönderilen Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)`in hayat›n› en ince detay›na kadar ö¤renme ve ailemizin tüm fertleri ile beraber bu ö¤rendiklerimizi hayat›m›za uygulamaya çal›flal›m. Biz inan›yoruz ki O`nun hayat›n› örnek alarak bir ömür sürersek hem kendimize, hem ailemize ve hem de topluma faydal› oluruz. Zaten A¤ustos 2005 tarihinde Bursa`da Dünya Gençlik Temsilcilerinin ortak karar›yla 2006 y›l› “Uluslararas› Sünneti ‹hya Y›l›” olarak ilan edildi. Bizler de 2006 y›l›n› evimizde ve ailemizde Sünneti yani Hz. Muhammed (s.a.v)`in hayat›n› daha fazla yaflama ve yaflatma y›l› olarak ilan edelim, ne dersiniz. Gelin 9 Nisan 2006 tarihindeki “Mevlid Kandili”nde Efendimizin güzelliklerini ailece çevremizdeki komflular›m›za da yaflatal›m. Onlara Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v)`i anlatan fleyler hediye edelim. Mesela bir gül, mesela efendimizin hadislerinden oluflan Almanca yaz›l› metinler, kitaplar vb. Daha önceki say›lar›m›zda buradaki meselelerimiz hakk›nda tüm kurulufllar›m›z›n ortak hareket etmesi gere¤ini vurgulam›flt›k. Son dönemdeki baz› geliflmeler bizi oldukça sevindirmifltir. NRW`deki vicdan testi uygulamas›na Almanya`daki tüm ‹slami Çat› Kurulufllar›n›n ortaklafla bir toplant› ile tepki koymalar› takdir ile karfl›lanm›flt›r. Biz bu tür ortak tepkilerin hem insan›m›z›n hak kazan›mlar› ve hem de yanl›fl uygulamalar›n ortadan kalkmas›n› kolaylaflt›raca¤› kanaatindeyiz. Bu ortak çal›flmalar›n her alanda devam etmesini temenni ediyoruz ve katk›da bulunan tüm kurulufllar› tebrik ediyoruz. Bu vesile ile önümüzde gelecek olan Mevlid Kandilinizi tebrik ediyoruz. Rabbimizden niyaz›m›z; Kendisine sad›k birer kul ve O`nun Kutlu Elçisi Hz. Muhammed (s.a.v)`e sad›k birer ümmet olmakt›r. Cenab-› Allah çal›flmalar›m›z› bereketlendirsin, fluurland›rs›n. Çal›flmak bizden, baflar› Allah`tand›r. Allah`a emanet olun. Hessen Hayat Ayl›k Ücretsiz Gazete Mart-März 2006 / Safer 1427 Sahibi ve Genel Yay›n Yönetmeni: Sinan AKTÜRK Yay›n Kurulu: Dr. Yusuf Ifl›k, ‹brahim Gümüflo¤lu, Mahmut Aflkar, Sinan Aktürk, M. Salih Ayd›n, ‹hsan Güler, Saim Ayas, Mustafa Kasalak Merkez: Königsbergerstr. 16 · D-61169 Friedberg Tel: 06031-162411 · Fax: 06031-738644 · E-mail: [email protected] Gazetemizde ç›kan yaz›lar›n ve reklamlar›n içeri¤inden sorumlu de¤iliz. RAHMETLE ANIYORUZ Zaman ne çabuk geçiyor. Sevgili Malik Akba Aabey En Büyük Sevgiliye gideli 8 sene olmu. Sevgili Mehmet en aabeyle beraber hâlâ seni yâd ediyoruz. nanki yokluuna hâlâ alıamadı bu yüreklerimiz. Gazetecilik hayatında sen bizler için hep örnek olacaksın. Gelecek nesiller seni hayırla yâd edecekler. Kalbimizde taht kurdun!.. Mümkün mü yerini doldurmak senin, Ansızın aramızdan ayrılıp gittin. Lâkin lâhi emridir Rabbimizin, “nna lillahi ve inna ileyhi raciun” Kalbimizde taht kurdun hepimizin. Asım Tozolu-Frankfurt Kendisi ile çalıma erefine eritiim kıymetli büyüüm, aabeyim Milli Gazete Avrupa Genel Müdürü Merhum Malik AKBA, güzel insan, seni rahmetle anıyoruz. Mekânın cennet olsun. Ruhuna bir Fatiha gönderelim lütfen. Sinan Aktürk 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 4 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 5 DOSYA 5 Mart-März 2006 / Safer 1427 Hümanizm ve slam Dr. Yusuf IIK lahiyatçı-Eitimci ümanizm, insana sayg› ilkesine yönelmifl bir dünya görüflünü kapsar. De¤iflik yorumlar yan›nda Hümanizman›n en özlü yorumu, Kant`›n görüflünde ifadesini bulmufltur. Ünlü Alman filozofuna göre, insan bizatihi bir gayedir, baflkas›n›n amac› için bir araç olarak kullan›lamaz. Kant`›n deyimiyle: “Her zaman bütün hareketlerinde gerek kendini gerek di¤er insanlar› bafll› bafl›na bir gaye telakki et, hiç bir zamasn hiç bir insan› bir vas›ta olarak kullanma.” Bu anlay›fl, hukukta insan haysiyeti/flerefi kavram›n› oluflturan kaynaklardan biridir. Ve zamanla bir hukuk kavram› olarak geliflip yerleflen hümanizma, bu anlay›fl›n genifl kapsaml› bir ifadesidir. ‹nsan› saymak, insan›n fleref ve haysiyetini korumak san›k veya suçlu oldu¤u hallerde dahi insan›n hakk›n› ve haysiyetini gözetmek, bir yandan ahlak›n gere¤i, öbür yandan ahlaka ba¤l› bir hukukun görevidir. Hukukta insanileflmeyi ahlakileflmenin müteradifi (efl anlaml›) sayan görüfl bundan dolay› do¤rudur. Bu konularda ‹slam dininin görüfllerini ortaya koymak konunun daha iyi anlafl›lmas›na vesile olacakt›r. ‹slam Dini insanl›¤›n kurtuluflu için Allah`tan Peygamberi vas›tas›yla insanl›¤a bildirilmifltir. ‹slam ideali, insan idealidir. ‹slamda esas olan insand›r. ‹slam›n gayesi düflünen insan› yüceltmektir. ‹slam inanc›na göre insan; akl›, bedeni, ahlaki ve ruhani en H mükemmel meleke ve yeteneklerle mücehhezdir. Tertemiz halde, maddi ve manevi her çeflit yükselmeye müsait olarak do¤ar. Zahiren ve batinen (görülen ve görülmeyen) yarat›klar›n en güzelidir. Kur`an`da “Biz, hakikat insan› en güzel bir biçimde yaratt›k” buyuruluyor. Böyle bir yetenekle yarat›lm›fl insan, flahikalar›n (zirvenin) en yükseklerine ç›kabilir. Bunun için hiç kimsenin arac› olmas›na muhtaç de¤ildir. Ünlü Alman düsünürü Kant`›n daha önce de belirtti¤imiz gibi, “‹nsan bir alet, bir vas›ta de¤il, fakat bafll› bafl›na bir gayedir” Muhtaç oldu¤u tek fley çal›flmas›, kendine güveni ve kiflilik sahibi olmas›d›r. Kur`an-› Kerim`de bunun için “Hakikaten insan için kendi çal›flt›¤›ndan baflkas› yoktur” buyurulmaktad›r. Allah, yerde ve gökte olan herfleyi insana tabi k›lm›fl ve insan› bunlar›n efendisi yapm›flt›r. ‹nsano¤lunun izzet ve fleref sahibi oldu¤u, bu nedenle her yarat›ktan üstün oldu¤u aç›klanm›flt›r. ‹nsana sayg›, insanlara hizmet temel irade olmal›d›r. Çünkü insan yeryüzünde Allah`›n halifesidir. Allah iradesinden, kudret ve s›fatlar›ndan insana baz› yetkiler vermifltir. ‹nsan Allah`a naip olmakla, di¤er insanlar›n iyili¤ine çal›flmak birbirine s›ms›k› ba¤l›d›r. Gerçek insan, hem halife oldu¤unu unutmayarak Allah ile, hem de insanlarla tam bir bar›fl içinde yaflayan demektir. Müslümanl›k nazar›nda her insan, Allah`›n kuludur. Ve hepsi ayn› temel haklara sahiptir. Bunlar yanl›z insan olmas› bak›m›ndan, do¤ufltan sahip oldu¤u haklard›r. Hayat, özgürlük, mal edinme ve tasarruf, eflitlik haklar›, insan›n en temel haklar›d›r. Bütün insanlar bir ailenin uzuvlar›d›r. Asalet, ahlaki faziletle, hak ve vazifeye ba¤l›l›klad›r. Hangi ›rka, hangi s›n›fa, hangi mesle¤e, hangi rütbeye mensup olursa olsun her insan eflit haklara sahiptir. Her insan baflkalar›na da ayn› ailenin bireyleri nazar›yla bakacak ve öyle davranacakt›r. Hiçbir flah›s, mensup oldu¤u s›n›f, meslek, devlet, ›rk veya cinsiyet dolay›s›yla temel haklar›n›n hiçbirinden mahrum edilemez. Hak ve söz, sadece kuvvetlinin de¤il hak sahibinindir. Kuvvetlilerin kuvvetlerine dayanarak zay›flar› ezmek, afla¤›lamak, bask› yapmak ve yok etmek haklar› yoktur. ‹slam`da yaflaman›n esasl› prensibi, insan kardeflli¤i ve dostlu¤u prensibidir. Çünkü insanlar›n hepsi ayn› ana babadan gelirler. Birbirlerine eza, cefa ve haklara tecavüz edemezler. Kur`an bu konuda flöyle buyurur: “Ey ‹nsanlar! hakikat biz sizi bir erkekle bir difliden yaratt›k. Sizi (s›rf) birbirinizle tan›flman›z için büyük büyük cemiyetlere, küçük küçük kabilelere ay›rd›k. fiüphesiz ki sizin Allah kat›nda en flerefliniz takvaca en ileri olan›n›zd›r. Hakikaten Allah her fleyi bilen, herfleyden haberdar oland›r.” Öyleyse; bütün insanlar Adem ile Havva`dan bir ana-babadan gelen insanl›k ailesinin üyesidir. Bu birli¤i hiçbir fley yok edemez. Hayatta birbirlerine karfl› davran›fllar› ne olursa olsun, bu as›ldaki birli¤i insanlar inkar edip silemezler. Bir erkekle bir difliden yarat›l›p da milletler ve kabilelere ayr›l›fl; dar›l›p, k›r›l›p da¤›lmak, dö¤üflmek ve sö¤üflmek için de¤ildir. Tan›fl›p yard›mlaflarak seviflmek, insanlar›n kifliliklerine sayg› duymak, güzel huylar› yaflayarak daha büyük, daha güzel cemiyetler meydana getirmek içindir. Hz. Muhammed (s.a.v)`in Veda Hacc› Hutbesi, insan de¤erini, evrensel insan kardeflli¤ini, ›rk, renk ve s›n›f gibi mülahazalara dayanan bütün ay›r›mlar› kald›r›c› bir kardeflli¤i savunan prensipler içermektedir. Burada canlar›n, mallar›n kutsal oldu¤u ilan edilmifltir. ‹slam Peygamberi “Hepiniz Adem`in çocuklar›s›n›z, Adem ise topraktan yarat›lm›flt›r” buyurmaktad›r. ‹slam Dininde bütün insanlar adalet karfl›s›nda eflittirler. Harpç› olmad›ktan sonra, müslüman›n müslüman olmayandan fark› yoktur. Bir çok ‹slam hukukçular› özellikle Ebu Hanife, bir müslümanin bir gayri müslimi (müslüman olmayan›) öldürmesinin, müslüman›n müslüman› öldürmesinden daha a¤›r oldu¤u görüflünü beyan etmifltir. ‹slam Dini; katilin ›rk›n›, sosyal ve ekonomik konumunu, rengini veya dinini nazar› itibara almaks›z›n, insan hayat›n› korumak amac›yla bir ceza sistemi ihdas etmifltir. Sonuç olarak insan, Müslüman olsun olmas›n, Allah`›n kulu ve güzel emanetidir. Bu sebepten fleref, haysiyet sahibi ve hürmete lay›kt›r. ‹nsanlar aras›nda, insan olma bak›m›ndan herhangi bir fark görmemek, onlar› eflit hak ve de¤ere sahip varl›klar olarak kabul etmek, ‹slam`›n hümanizm anlay›fl›n›n bir neticesidir. ‹nsan› sadece biyolojik bir varl›k olarak kabul etmemek, her insanda insan fleref ve haysiyeti görmek, insan vakar›na inanarak onu korumak, insan› -suçlu da olsa- gereksiz varl›k saymamak modern devletlerce oldukça geç anlafl›labilmifltir. fiimdilerde bile, insan›n biyolojik yap›s›n› bozmak için genleriyle oynayanlar, onun psikolojik yap›s›n› alt üst etmek için ellerinden gelen hertürlü metodu benimsemektedirler. Hatta bu metodlarla insan› afla¤›lamak, inanç sistemini tahrip etmek ve yarg› de¤erlerini hiçe saymak gibi korkunç bir çal›flma yürütülmektedir. Bu flekilde de güya insanlar›n mensubu bulunduklar› inançlar› ve de¤er yarg›lar› test edilmek istenmektedir. Zehir; zehirdir, alt›n tasta sunulsa bile... 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 6 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir KISA HABERLER 6 HESSEN Mart-März 2006 / Safer 1427 "Hiçbir özgürlük hakaret ve iftirayı içermez" IGMG Genel Sekreteri O¤uz Üçüncü, de¤iflik gazetelerde yayınlanan peygamberimizin karikatürlerini elefltirdi ve kınadı - Müslümanları ise provokasyonları bofla çıkarmaya ça¤ırdı Peygamber Efendimize hakaret içeren karikatürler çirkin bir provokasyondur" diyerek, de¤iflik gazetelerde yayınlanan kari- " katürleri elefltiren ‹slam Toplumu Milli Görüfl Genel Sekreteri O¤uz Üçüncü, flunları söyledi, "Karikatürler tahkir edici ve dini de¤erlere saygısızlıktır. Basın özgürlü¤ü adı altında dini hassasiyetlerin bilinçli bir flekilde rencide edilmesi büyük sorumsuzluktur. Basın özgürlü¤ü hukuk sistemimizin temel bir de¤eridir. Özellikle de bu nedenden dolayı kötüye kullanımının önüne geçilmelidir, sözkonusu özgürlük ise sadece bu yolla inandırıcı bir flekilde savunulabilinir. Hiçbir özgürlük hakaret ve iftiraları içermez". Üçüncü,"Karikatürlerin yayınlanmasını bariz bir flekilde, bir kültür çatıflması için kullanmak isteyen bazı gazetelerin tavırlarını endifle ile takip etmekteyiz. Basın özgürlü¤ü bilincinin peygamber efendimize hakaret ile oluflmayaca¤ı kesindir. Burada konu sadece Peygamber efendimizin resminin oluflturulması de¤ildir, aksine Peygamber efendimizin nasıl tasvir edildi¤iyle ilgilidir. Müslümanların tepkisini sadece ‹slam’daki resim yasa¤ına ba¤lamak yüzeyde kalan bir yaklaflım olur. Asıl mesele, Peygamber efendimizin özellikle hakaretvari ve afla¤ılayıcı bir tarzda karikatürize edilmifl olmasıdır" dedi. Üçüncü, Ceza Kanunu’nun kamu barıflını tehdit eden dini inançlara hakareti, suç unsuru olarak gören 166. maddesinin de Yasa koyucu tarafından bofluna oluflturulmadı¤ını dile getirdi. "Karikatürler iftira içermektedir ve hiçbir flekilde kabul edilemezler. Ancak bu tür yaklaflımların da Peygamber Efendimizin yüce flahsiyetine ve de¤erine bir zarar veremeyece¤i de kesindir". Üçüncü, ayrıca "Sözde, basın özgürlü¤ünü kullanabilmek için bu tür bir provokasyonu gerekli gören ve hatalarını kabul etme büyüklü¤ünü bile gösteremeyenler, kendilerini gülünç duruma düflürmektedirler" dedi. Genel Sekreter Üçüncü, son olarak flunları söyledi, "Bu tür açık provokasyonları, a¤ırbafllı yaklaflarak ve protestolarımızı ölçülü eylemlerle gerçeklefltirerek, bofla çıkarmamız biz Müslümanlara birfley kaybettirmez. fiahıslara veya Avrupalı kurumlara yönelik tehditler veya hatta fliddet içeren boyutlara ulaflan saldırılar kabul edilemez". slam Konseyi’nden, karikatürlerin ısrarla yayınlanmasına eletiri Yaptı¤ı basın açıklamasında, Peygamberimizin karikatürlerinin ısrarlı bir flekilde sürekli yayınlanmasını elefltiren ‹slam Konseyi fliddet e¤ilimli tepkileri ise reddetti¤ini açıkladı slam Konseyi basın açıklamasında, Peygamberimize hakaret içeren karikatürlerin farklı gazetelerde sürekli yayınlanmasının provoke edici oldu¤unu belirtti. Bu çizimlerin tüm Müslümanların dini duygularını derinden yaraladı¤ını ifade eden ‹slam Konseyi Baflkanı Ali Kızılkaya, ayrıca flunları söyledi; "zaten ‹slam dininde peygamberlerin resmedilmesi kesinlikle meflru de¤ildir, hele de alaycı ve afla¤ılayıcı bir flekilde resmedilmesi hiç de¤ildir." ‹ Kızılkaya aynı zamanda ‹slam Konseyi’nin, Almanya’da yürürlükte olan kanunlar çerçevesinde basın özgürlü¤ü taraftarı oldu¤unu açıkladı. Buna karflın inanç de¤erlerini alaya almanın, açıkça bu çerçevenin dıflına tafltı¤ını belirten ‹slam Konseyi baflkanı, "Zaten gergin olan durumu gözönünde bulundurdu¤umuzda Müslümanlara ve ‹slam’a hakaret içeren yayınlar ve buradan yola çıkarak yapılan tartıflmaların, diyaloga zarar verici ve entegrasyonu engel- leyici oldu¤unu görüyoruz" dedi. Almanya’daki di¤er ‹slami Organizasyonlar gibi, ‹slam Konseyi’nin de karikatürlere yönelik fliddet e¤ilimli tepkiler hakkında açıklamada bulundu. ‹slam Konseyi Baflkanı Ali Kızılkaya; "Yurtdıflında kısmen sergilenen fliddet e¤ilimli tepkilere üzülüyoruz. Böyle bir tartıflma ortamında bu tutumun do¤ru olmadı¤ını düflünüyor ve bu tutumu reddediyoruz" dedi. Yeiller’den entegrasyon konusunda teklif Y efliller Partisi’nin eyaletler konseyi toplantısı için hazırladı¤ı yönlendirici tasarıda, göçmen dernekleri ve dini grupları "Almanya’daki anayasa karflıtı ‹slamcılık"la mücadeleye ça¤ırdı. Yeflillerin ortaya koydukları teklifle, entegrasyon ve ‹slam tartıflmalarındaki konumlarını belli etmek istedikleri belirtildi. "Anayasa karflıtı ‹slamcılı¤ın" baskıcı oldu¤u ve eflitlik, özgürlük ve seküler modernite karflıtı oldu¤u belirtilen teklifte, Yefliller’in Müslüman bayan ve erkeklerin eflitlik, özgürlük ve seküler de¤erler noktasındaki haklarının çalındı¤ı kültür relativizmine de karflı oldukları belirtilmekte. Ço¤ulcu Alman toplumundan da göçmenleri dıfllamamalarını talep eden Yefliller, onlara da eflit hakların, eflit imkânların ve politik alanlarda da katılım imkânının sa¤lanmasını istediler. Entegrasyon politikalarının baflarısızlıkla sonuçlandı¤ı Yefliller taleplerini kaleme aldıkları tasarıda ‹slam’ın eflit haklara sahip bir din olarak tanınmasını talep ettiler yollu yaklaflımları da elefltiren Yefliller, farklı yaflam flekillerinin varoldu¤u çeflitlili¤in modern demokrasinin gere¤i oldu¤una vurgu yaptılar. Yefliller ayrıca, ço¤ulcu toplumun getirdi¤i korkuların kabul edilmesi gerekti¤i ancak kendilerini dıfllanmıfl hisseden ve Alman toplumunun istenmeyen bir kısmı gibi kendilerini hisseden göçmenlerin de ciddiye alınması gerekti¤ini ifade ettiler. Kaleme aldıkları teklifte taleplerini politikaya yönelten Yefliller, kapsamlı bir Ayrımcılıkla Mücadele Kanunu’nun yanında, ‹slam’ın eflit haklara sahip bir din olarak tanınmasını ve çifte vatandafllı¤ın kabul edildi¤i, kolaylafltırılmıfl bir vatan- dafllı¤a geçifl süreci talep ettiler. Teklifte ayrıca "zihniyet testi" gibi uygulamaların da reddedildi¤i ifade edildi. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 7 DOSYA Mart-März 2006 / Safer 1427 7 Dünü ve Bugünüyle Deerler Çarpıması Mahmut AKAR ATB Genel Sekreteri izi bilmem ama, ben kendimi son birkaç seneden beri, hele "Karikatür Krizi"nin Danimarka sınırları dıflına tafldı¤ı günden bu yana "Kültürler Savaflı"nın tam ortasında hissediyorum. Avrupa televizyonlar›nda en üst seviyedeki tartıflmalar, en ciddi gazete ve dergilerde okumakla bitiremeyece¤iniz yorumlar, elefltiriler... En azından Alman medyasındaki ‹slamiyet’le ilgili makaleleri tarafsız bir gözle incelemeye çalıflırken, "Kurtlar Vadisi-Irak" filmi üzerine koparılan fırtınaya karflı da duydu¤um flaflkınlı¤ı itiraf etmem gerekir. Okuduklarımı bir daha bir daha okuyor, satır aralarında verilen mesajı, koyulan teflhisi anlamak için özel gayret gösteriyorum. 2001’in 11 Eylül’ünden beri takip edebildi¤im dünya ölçekli geliflmeleri beynim zonklarcasına hafızamda tekrar canlandırıyor; terazinin bir tarafına Müslüman-Do¤u’yu, di¤er kefesine Hıristiyan-Batı’yı koyuyorum. Gayem; kültürler savaflını veya de¤erler çatıflmasını körüklemek, bir tarafı topyekün karalamak, di¤erini ise aklamak de¤il! Bu istikamette ortaya konulan görüfllerden bir netice çıkarmak, bilhassa hadiselere Batı dünyasından bakanların açık ve gizli niyetini, samimi ve gayrisamimi de¤erlendirmelerinin ıflı¤ında tesbitlerimizi sizlerle paylaflmak, bir baflka ifadeyle gayem; onların müslüman beni nasıl gördüklerini görmekti. Önyargının Perde Arkası Batı’nın bugün itibariyle ‹slamiyet’e karflı genel tavrını anlayabilmek için biraz gerilere gitmek gerekir: Batı’nın önde gelen düflünürlerinden Dante (1265-1321) Hz. Peygamber’i Damadı Hz. Ali’yle birlikte cehennemin 8. katına layık görürken, Voltair 1741 senesinde yazdı¤ı tiyatro parçasında sapık ve cani olarak gösteriyordu. (Spiegel, 6.2.06). "Salomon Schweigger 1616’da S yaptı¤ı çeviriye, ‘Türk Kur’anı: din ve hurefe’ adını vermiflti. Johann Lange’nin 1688’de yaptı¤ı ikinci meal ise, biraz daha de¤iflik bir flekilde ‘Tam Türk Kanunları ya da Muhammed’in Kur’anı’ adını taflıyordu. ....Kuran’ın ilk Latince çevirisini 1143’de gerçeklefltirmifl olmalarına ra¤men, haçlı flövalyelerine: Müslümanların ‘Muhammed’den baflka ilah yoktur’ dedikleri propaganda ediliyor; haçlılara sihirbaz, ya da ‘idol’ (putperest teslisin ayaklarından biri) olarak; hatta, papalık tahtını ele geçiremedi¤i için Hıristiyanlı¤a kin duyan bir kardinal olarak tanıtılıyordu." (Murad Hoffmann, 3. Binyılda Yükselen Din ‹slam). Meflhur Alman Yazar Karl May’ın (1842-1912) müslümanları afla¤ılayıcı romanlarını yazarken, ömründe bir defa bile olsun, fiark’ı görmedi¤ini de uzun uzun anlatma¤a gerek görmüyorum. Günümüze dönüyoruz: "Florida’nin (A.B.D) Baflpastör’ü kilisedeki bir âyinde, Hıristiyanlık bakire bir kadından tanrının o¤lu olarak dünyaya gelen ‹sa tarafından kuruldu. ‹slâm ise, kötü ruhlar tarafından çarpılmıfl, en sonuncusu 9 yaflında bir kız olan 12 karılı, çocuk katili Muhammed tarafından kurulmufltur. (Spiegel, 6.2.06). "Dindar kitle ebedi düflmanları inançsızları (hıristiyanlar) ele geçirerek, bo¤azlamak ve yakmak istiyorlar. Onların (müslümanlar) hedefleri, topluca Batı dünyasıdır. Öldürmekten baflka hürriyet tanımıyorlar. (Die Welt gazetesindeki Sosyolog Wolfgang Sofsky imzalı makaleden alıntı yapan Christopf Siemes, Zeit, 23.2.06)". Karikatür Krizi’nden kaynaklanan ‹slâm alemindeki protestolara bir Alman sosyolo¤un yaklaflımı da böyle... ‹nsan olan elini vicdanına koyarak kendisine sormalıdır; Irak’ta müslümanların baflına gelenler, hapishanede i¤renç iflkencelere maruz kalanlar, müslüman de¤il de Batılı hıristiyanlar olsaydı, Hıristiyan âlemi topyekün bir haçlı seferi daha düzenleyerek, tüm ‹slâm âlemini haritadan silme¤e kalkıflmaz mıydı? Uzun bir arafltırmanın neticesinde Amerikalı bir yazar elini vicdanına koyarak, "Batı gözünde ‹slâmiyet’ten baflka hiçbir dinin bu derece olumsuz bir görüntüsü olmadı¤ı rahatlıkla söylenebilir." tesbitini yaparken; bunun nerden kaynaklanı¤ını da flöyle ifade ediyor: "Müslüman olmayan elefltirmenler, çoklukla ça¤dafl aflırı uç Müslümanları, sadece onlar gerçek Müslümanmıfl gibi ele alıp, ‹slâmiyet"i sık sık hoflgörü- süz bir din olarak nitelendirdiler. (Prof. Dr. Carl W. Ernst, Hz. Muhammed’in Yolunda, s.49 ve 93. ‹ngilizce’den çeviri: Cangüzel Güner Zülfikar)". Batı’nın yazılı ve görüntülü medyasını az-çok takip edenler de, umumiyetle ya din kisvesine bürünerek kanlı eylemlerin altına imza atanlar, ya da dini motiften ziyade ‹slâm’dan önceki tarihlere dayanan töresi icabı kadına köle muamelesini reva görenler önplana çıkarılarak; "‹flte ‹slam budur!" damgasının vuruldu¤unu görmektedirler. Avrupa kitapçılarının en çok satan (Bestseller) kitaplar listesinde bu ve benzeri konuları iflleyen, ‹slâm alehtarı yayınları görmek mümkündür. Hâl böyle olunca, varın sokaktaki Avrupalı veya Amerikalı vatandaflın ‹slâmiyet hakkındaki hükmünü siz tahmin edin... Ah flu düflmanlar olmasa... ‹slâm âleminde "...hiç kimse zihin konforunu bozmaya yanaflmamaktadır. (M. Hoffmann)" tesbitinin muhatabı olmamak için yaygın kolaycı komplo teorileri üreticilerine itibar etmeme¤e özen göstererek hadiseleri ve arkasında yatan zihniyeti idrak etme¤e çalıflıyorum. ‹fline geldi¤i gibi, ihtiyaç duydu¤u yer ve zamanda âyet ve hadislerin arkasına sı¤ınarak kolayından fetva vermek, ahkâm kesmek varken, niye kafa yorarak tatlı canını incitsin... Kuran’ı yorumlayabilmek için beyin eme¤i, göz nuru gerekir. Hz. Peygamber’i anlayabilmek, O’nun sünnetini uygulayabilmek zahmetine katlanaca¤ına, O’nu kendisine uydurarak bir "fiark Kurnazlı¤ı" maharetini daha sergilemifl olur. Kiflinin kendisini düzeltmesi kadar nefsine zor gelen baflka bir fley olamayaca¤ına göre, bütün rezilli¤in, cehaletin ve içinden çıkamadı¤ı geri kalmıfllı¤ın faturasını "flu zalim din düflmanları"na keserek, tereya¤ından kıl çeker gibi, süttten çıkmıfl kaflık gibi kendisini temize çıkarıverir. Komplo teorilerini deflifre etmek kadar, kendisi de baflkaları için bari komplo üretebilse... "Bu komplocu yaklaflım, hemen Amerikan merkezi haber alma teflkilatını (CIA), ‹srail gizli servisini (Mossad), Siyonist organizasyonları, farmasonları, hatta NATO’yu devreye sokarak Ümmet-i Muhammed’in baflına gelen bütün felaketlerde bafllıca sorumlulu¤un bunlara ait oldu¤u düflüncesini seslendirme¤e bafllar. (M. Hoffmann, a.g.e)". Bununla beraber, yukarıda zikredilen kuruluflların hemen hemen herkes tarafından tahmin edilen, kısmen de bilinen, ‹slâm dünyası üzerinde oynadıkları ro- lü inkâr etmek veya görmemezlikten gelmek de mümkün de¤ildir. Bir baflka müslüman entellektüel de, (müslüman) meslektafllarını hem ‘zihin konforu’ndan ve hem de okları hep kendisine çevirmesinden vazgeçme¤e davet ediyor: "‹slami intelijansıya, kendini suçlamanın sinirli katılı¤ı olmaksızın, geçmiflini efsanevilefltirmekten sıyrılarak normatif ‹slam’a belirli bir mesafeden bakabilir. (Prof. Hiflam Cuayyıt, Avrupa ve ‹slam, s. 13)". Müslümanlar Batı’yı bu çerçevede de¤erlendirirken, Batı; ‹slam’ın savaflçı, kadına baskı yapan, demokrasi ve insan haklarına, düflünce hürriyetine hayat hakkı tanımayan, müslümanların ise gerici ve tembel oldukları noktasında kalıplaflmıfl kanaatlere sahiptir. Ortado¤u’daki intihar eylemcileri, Avrupa’nın merkezindeki müslüman azınlıkların genel görüntüsü ise Batılı’nın müslümanlar üzerindeki menfi bakıfllarını daha da pekifltirmektedir. Bavyera Eyaleti Baflbakanı Edmund Stoiber, böylesi bir filmi (Kurtlar Vadisi-Irak) destekleyenlerin AB kapısından içeri giremeyeceklerini söylerken, karikatür krizini istismar ederek kitleleri Batı’ya karflı kıflkırtan vasatın altında bir Ortado¤u ülkesinin liderinden ne farkı var? ‹htilaf Noktaları Botho Strauss (Spiegel, 13.2.06) "‹htilaf (Der Konflikt) bafllıklı makalesinde, bazen kıflkırtıcı bir üslub kullanarak; futbol sahasında top koflturan Alman gence Almanyalı bir Türk, ‘hıristiyan domuzu’ derse, o gencin dindar olmasa da kendi dini de¤erlerine dönüfl yaparak, karflı ata¤a geçece¤ini anlatırken, genelde Almanya’daki müslüman, özel de ise Türk azınlı¤ın en geç yirmi sene sonra belli semtlerde nüfusun ço¤unlu¤unu teflkil edecekleri için Almanların azınlıkta kalaca¤ını, flimdiki sözde paralel toplumun aslında yarınlara hazırlık toplumu oldu¤unu ve müslümanların kendi aralarında uyumu pekifltirerek, sisteme uyumun sa¤lanamayaca¤ını, ihtilafın ça¤dafl de¤erlerle çözülemeyece¤ini, çünkü meselenin temelinde iki ayrı din kültürünün yattı¤ı tezini okuyucularıyla paylaflmaktadır. Belki Batı Avrupa’nın içinde bulunan müslüman azınlı¤a genel bir bakıflı ‹slam/Hıristiyan ikileminde özetlenmifl olan flu tesbite dikkatinizi çekmek istiyorum: "Devlet, dinle alakalı meselede kendisini muaf tutuyor. Kilise ise, devletin koydu¤u kanunlara itiraz etmiyor. Fakat bu 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr 8 durum; ister göçle, isterse globallaflmayla gelen dinler tarafından zorlanmakta ve kabul görmemektedir. (Robert Leicht, Zeit, 6.2.06)". Burada dinlerden kasıt, sadece ‹slam’dır. Almanya Eski Dıfliflleri Bakanı Joschka Fischer Mart 2002 tarihinde, Cenevre ‹nsan Hakları Komisyonu’nda kültürlerarası diyalogla ilgili flöyle diyordu: "Bilhassa 11.09.2001 tarihinden itibaren ‹slam’la kültür diyalo¤unu özel bir aciliyet olarak görüyoruz. Fakat bu diyalog, e¤er her iki taraf da kendisi için kabul edilmezi, kabul ederse ancak meyvesini verme¤e bafllar. (Deutsches Institut für Menschenrechte-Alman ‹nsan Hakları Enstitüsü-, Kasım 2003). ‹slam-Hıristiyan diyalo¤unun en önemli kırılma noktalarından birisi de, müslümanlar için "kabul edilmez" olanıdır. Bunun en müflahhas örne¤i ise, Hz. Peygamber’in karikatürüze edilmesi hadisesidir. Hıristiyanlık’ta bizdeki gibi Peygamber dokunulmazlı¤ı yoktur. Zaten Hz. ‹sa’yı temsilen yapılan resimlersiz bir Hıristiyanlık düflünemeyen Batı, bu konuda müslümanları bazen anlayamıyor, bazen de anlamak istemiyor. Batı kültürüne "entegre olmufl bir ‹slam" sözkonusudur onlar için. Hatta biraz daha ileri giderek, bazı Kur’an âyetlerinin de¤ifltirlmesini talep edenler bile var. Baflkasını illâ da kendisine benzetme inadından vazgeçerek, karflılıklı farklılı¤a saygı gösterilse, ihtilaflar asgari düzeye indirilebilir. ‹slâmiyet’le Hıristiyanlık arasındaki en büyük fark iflte burada baflgöstermektedir. Belki de müslümanlarla hıristiyanların dinî konulardaki esaslı ihtilafı bu farklılıktan kaynaklanıyor: "Batı biliyor ki, ‹slam farklı bir paradigma ve sistem dıflından gelen esaslı bir itirazdır. ‹slamiyeti di¤er kültürler gibi dönüfltüremedi¤i ve temel iddialarından vazgeçirip içine katma baflarısını gösteremedi¤i için onu farklılı¤ıyla kabul edemiyor. (Ali Bulaç, Zaman Gazetesi 11.11.04) Ma¤lubiyet Korkusu "Avrupa’nın ‹ntiharı" bafllı¤ıyla kaleme alınan bir baflka makalede, "Posthıristiyan müreffeh ülkelerde çocuk ve cesaret eksikli¤i var. Demografi, müslümanların en güçlü silahıdır." demekle, artan müslüman nüfusa karflı sanayileflmifl hıristiyan ülkeleri tehlikeye(!) karflı uyarmaktadır. (Die Welt Gazetesi, Mark Steyn, 9.2.06). Christos Siemes de uzunca yazısında bu ve benzeri sorulara soruyla cevap verirmiflcesine flöyle diyor; "Göçmenlerin (sayıca) üstünlük kazanmaması için onları hadımlafltıralım mı?". (Die Zeit, Seite 8 DOSYA Mart-März 2006 / Safer 1427 23.2.06) Biraz kıskançlık, biraz da korkuyla karıflık bir halet-i ruhiyeye vesile olan konulardan birisi; müslüman nüfusun dünya genelinde oldu¤u gibi Batı Avrupa’da da artmasıdır. "Batılı De¤erler"in insanlı¤ı benmerkezli "egosentrik" bir noktaya getirmesiyle, herkes sadece kendisi için var olur ve aile mesuliyetinden kaçarsa, netice de bu olur! Kabahat burada da ‹slâm’ın mı? Kültürden Sorumlu Alman Devlet Bakanı Bernd Neumann Spiegel Online’a (22.2.06) Kurtlar VadisiIrak filmi üzerine verdi¤i demecin bir yerinde; "Savafl, sonunda kazanan ve kaybedenlerin olaca¤ı bir durum demektir." tesbitinde bulunmaktadır. Demek ki, her ne kadar ifadeler yumuflatılmaya çalıflılsa da, bir ‘kültür savaflı’nı inkâr etmek mümkün de¤ildir. Siyasetçisi ve aydınıyla Batı, bu savaflın ma¤lubu olarak kendini (flimdilik) asla görmemekle beraber, kendi cephesinde de¤erler kaybından kaynaklanan gedikler açılmasından da çok ciddi manada endiflelenmektedir. Yukarıda atıfta bulundu¤umuz makalesinde B. Staruss: "Devlete, topluma, kamuoyuna ba¤ımlı olan bize, müslümanlar; aile bütünlü¤üne, mesuliyete, ifadede saygıya, beflerî sorumlulu¤un hiyerarflisine, acil ve sıkıntılı durumlarda dayanıflmaya olan ba¤ımlılıklarını ö¤retmektedirler". Ve bir itirafta veya tesbitte bulunarak diyor ki; "Biz sadece seküler (dünyevi) bir toplum de¤il, aynı zamanda ruhsuz bir toplumuz.". Avrupalı entellektüelin bir kesimi bu ve benzeri tesbitleri yaparken gayeleri, bilhassa manevi de¤erlerinden her gün biraz daha uzaklaflan toplumu bekleyen tehlikelere karflı uyarmaktır. Batı’yı iyi derecede tanıyan, Alman felsefinde uzmanlıflmıfl bir müslüman yazarın, "Allah’ın dıfllandı¤ı bir dünya olan Batı’da kültür ve modernlik arasındaki uyuflmazlık, yabancılaflmayı getirmifltir. (Prof. Hiflam Cuayyıt, Avrupa ve ‹slam, s.246)" fleklindeki teflhisiyle, yukarıdaki örtüflmektedir. Bir taraftan, "Batı’nın iç ıstırabı, kültürünün modernlik tarafından yutuldu¤u gerçe¤inden ileri geldi¤i (a.g.e, s. 247)" hakikatı, di¤er taraftan, de¤erler kaybına u¤rayan bir kültür karflısında ‹slam’ın dinamizmi, Batı’yı hem ürkütmekte, hem de hırçınlafltırmaktadır. ‹slam’a karflı bu menfi tavırın sebebini, Prof. Carl W. Ernst de, "‹slam; Avrupalı iflgalcilere karflı milletlerüstü dayanıflmanın bir belirtisi haline gelmifltir." tesbitiyle açıklamaktadır. De¤erler Kaybı Bir de Almanya’da "Eski De¤erlere Duyulan Özlem" konusunu kapak bafllı¤ı yapan Stern degisinin 10.11.2005 tarihli nüshasında yapılan bir kamuoyu arafltırmasının sayılarla ortaya çıkan neticesine bakalım: "Afla¤ıdaki de¤erlerde eskiye kıyasla gerileme mi, yoksa ilerleme mi var?" sorusuna verilen cevapların sadece, gerileme var, diyenlerin oranlarını vermekle yetiniyoruz: Saygı ve edepte: %71, adaletli olmada: %50, mesuliyet ve görev bilincinde: %49, samimiyet ve dürüstlükte: %67, dayanıflma ve paylaflımda: %49, sadakat ve itimatta: %51, medeni cesarette: %44. Sayıların dilinden anlayanlar için bu oranların ne manaya geldi¤i zaten ortadadır. ‹lerlemifl di¤er sanayi toplumlarında da durum bundan pek farklı de¤ildir. Yazımın baflında de¤erler çatıflması hususunda dile getirdiflimi burada bir daha tekrarlıyorum: Burada gayemiz; bir tarafı karalamak, di¤er tarafı aklamak de¤ildir. Sadece, okuyucuya kaynaklara dayalı Batılı mevcut bakıfl tarzını yansıtabilmektir. Globallaflan dünyada ve hele Türkiye gibi cumhuriyetin kuruldu¤u günden itibaren kıblesini batıya çevirmifl, Batılı normları büyük ölçüde benimsemifl bir ülkede de aynı kamuoyu arafltırması yapılsa, bu oranlarda olmasa bile, bizde de de¤erler erozyonuna do¤ru gidiflatımızın tablosu ortaya çıkacaktır. Çünkü, benimsenen materyalist sistem, insanı Yaratıcı’nın yükledi¤i özellikler ve sorumlulukların dıflında tutmaktadır. Keyfiyet, milletlerle sınırlı olmaktan öte, medeniyetlerin insana biçti¤i hayat tarzıyla alakalıdır. Batı’nın kendi içinde demokrasi, insan hakları, teknolojik geliflme ve ilim yolunda ödedi¤i faturanın bedeli a¤ır ve takdire flayandır. Hele düflünce, din ve vicdan hürriyeti gibi hususlar, Batı’yı üstün kılan özelliklerdir. Birçok müslüman ülkeden bazen siyasi düflüncesinden, bazen dinî inancından dolayı baskı görenlere sı¤ınma imkânı sa¤layanın da Batı oldu¤unu unutmamak gerekir. Siyasette müslüman ülkelere karflı ço¤u zaman çifte standart uygulayan da yine Batı oldu¤u bilinen baflka bir gerçektir. Batı, ‹slâm dünyasına karflı hep bu özellikleriyle kendini üstün görmüfl ve savunmufltur. "‹slam savaflçı bir din olmaktan çok savaflılan bir din ve kavgacı bir medeniyet olmaktan çok kavga edilen bir medeniyet (M. Hoffmann)" olmasına ra¤men, bin yıldan beri Hıristiyan-Batı biz müslümanlardan ne ister, niçin bizimle kavga ederler?... Yazımızın baflında ‹slâm’a karflı geçmiflten gelen önyargı, hazımsız- Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN lık ve dinî ba¤nazlıktan kaynaklanan de¤erlendirmelere yer verdik. Hıristiyanlı¤ın, ‹slâm’în do¤du¤u topraklarda ve ‹slâm’dan önce do¤mufl olması, sanayileflmifl Batı için hayatî önem taflıyan dünya petrol rezervlerinin büyük kısmının bugünkü müslüman co¤rafyasında bulunması ve Batı’da din günlük hayatta gittikçe önemini kaybederken, müslüman toplumlarında dinin her geçen gün biraz daha varlı¤ını hissettirmesinden baflka, Avrupa ve A.B.D’de milyonlarca insanın müslüman olarak hayatını idame ettirme kararlılı¤ı, rahatsızlıkların bafllıcalarıdır. Herhangi bir müslüman ülkesinden hadiseleri takip etmek, de¤erlendirmek bir baflka, bizler gibi Avrupa’nın merkezinde bulunan bir Müslüman-Türk olarak bizatihi de¤erler savaflını hergün görerek, yaflayarak algılamak ise bir baflkadır!... Tarihin hiçbir döneminde Hıristiyan-Batı’yla Müslüman-Do¤u bu kadar birbirine yaklaflmamıfltı. Aradaki mesafe azaldıkça de¤erler bazındaki rekabet ve ihtilaflar da sertleflerek ço¤alıyor. Demekki gerçek manada artık tanıflmaya baflladık. Her iki taraf da, tarihten gelen önyargılar, yanlıfl bilgilendirmeler ve din istismarcılı¤ını bir kenara bırakarak, karflılıklı saygıya dayalı bir yaklaflım sergileseler, dünya barıflına en büyük hizmeti vermifl olacaklar. Tabii ki bu bir temennidir. Fakat teknolojik üstünlü¤ünüzü de¤erler üstünlü¤ü olarak, "üstün medeniyet, baskın kültür" zihniyetiyle dayatırsanız, samimiyetsizli¤iniz ortaya çıkar. Batı, müslümanları de¤erler açısından kendisine benzetmekten ve ‹slâm’ı da Batı’ya entegre etmekten vazgeçmeyecektir çünkü: "Batılı insan, teknolojisini ve belirli düflünce sistemlerini sanayileflmemifl ülkelere ihraç etti. Batı, dünya üzerindeki yüzyıllarca süren hâkimiyetini kaybetmeye baflladı¤ı için tüm dünyayı, kendi Batılı geliflme anlayıflına göre, dönüfltürme çabasındadır. (Erich Fromm, Humanismus als reale Utopie, s. 18)". fiarkiyat (Oryantalizm) deyince, ilk akla gelen isimlerden birisi, Edward Said’tir. Onun bir tesbitini, benim de düflüncelerime tercüman olması sebebiyle, sizlerle paylaflmak istiyorum: "Ben Avrupa veya Amerikan tarihinde ‹slâmiyet’in hiddet, önyargı ve siyasal çıkarların oluflturdu¤u bir çerçeve dıflında genel olarak irdelendi¤i ve üzerinde düflünüldü¤ü bir döneme rastlamadım. (Haberlerin A¤ında ‹slam, s.58)". Bu büyük fiarkiyatçı’nın yanılmasını can-ı gönülden arzu ediyorum. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 9 DOSYA Mart-März 2006 / Safer 1427 9 SLAM, NSAN HAKLARI VE... Müslüman kardefllerime tavsiyem ise flöyle olacaktır: Böylesi hareketlere karflı yapaca¤ınız en faydalı tepki, Hz. Peygamberimiz, Allah'ın sevgilisi ve gül Muhammedimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'in davasına daha iyi sahip çıkmak, davetine daha iyi uymak, sünnetine daha iyi sarılmak ve O'na daha layık birer ümmet olmak olacaktır. Mustafa Mullaolu Avrupa Fıkıh ve lmi Aratırmalar Konseyi ve slam Toplumu Milli Görü Din leri Yüksek Kurulu üyesi slam'da, ''‹nsan hakları'' konusunu iyi kavramak için önce flu iki kavramın tanımlarını yapmakta fayda vardır. ‹nsan ve Hakk. ‹nsan: Akıl ve yüksek bir zeka sahibi, ruh cevheri ile mücehhez, Allah'a kulluk gibi ulvi bir gaye için yaratılmıfl, iman ile küfrü, hayır ile flerri, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, faydalı ile zararlıyı ve adalet ile zulümü birbirinden ayırt etme kabiliyetine ve idrakine haiz olan sosyal bir varlıktır. Dolayısıyla ''Eflrefi mahlukat-Yaratılmıflların en flereflisi'' olmakla flereflendirilmifltir. Allah (cc) flöyle buyurmufltur: ''Muhakkak biz insanı mükerrem (flerefli) kıldık...” (‹sra suresi: 70). Manen makamı üstün kılındı¤ı gibi, fiziksel (flekil) olarak da en güzel flekilde ve surette yaratılmıfltır. Yüce Allah (cc) flöyle buyuruyor: “Gerçekten, biz insanı en güzel bir biçimde (surette) yarattık.”(Tin suresi: 4). Böylece görüldü¤ü gibi insan, hem makam olarak, hem de suret olarak Allah tarafından üstün ve müflerref kılınmıfltır. Dolayısıyla ona ait olan her fley de müflerref ve mukaddes kılınmıfltır. Hakk ise: Kullanıldı¤ı yerlere de¤iflik manalar ifade eder. ‹slami literatürde Hakk kelimesinin ifade etti¤i manalardan bazılarını afla¤ıda özetleyelim: 1- Allah'ın doksandokuz ismi celilesinden biri de El-Hakk'tır. Allah Teala flöyle buyurmufltur: “..Allah, Haktır. Allah'tan baflka taptıkları batıldır.” (Hac suresi: 62) 2- Hakk, ‹slamiyet anlamında kullanılmıfltır. Ayeti kerimede: “De ki, Hakk (‹slamiyet) geldi batıl zail oldu. Muhakkak batıl, hep gidicidir.” (‹sra suresi: 81) 3- Hakk, batılın zıttı olup, gerçek, do¤ru anlamında kullanılır. 4- Hakk, bir kimsenin, bir baflka- ‹ sında maddi bir alaca¤ı oldu¤u zaman, alaca¤ını tahsil edinceye kadar veyahut da alaca¤ından vazgeçinceye kadar, alacaklının borçlu üzerinde hakkı var demektir. 5- Hakk, sadece maddi olarak sınırlı de¤ildir. Zira hakk, manevi olarak da mukaddes kılınmıfltır. fiöyle ki, ana babanın evlatları üzerindeki hakları, müslümanın müslüman üzerindeki hakları, komflunun komflusu üzerindeki hakkı, ö¤retmenin ö¤rencisi üzerindeki hakkı ve genel olarak insanın insan üzerindeki hakkı ve gayri müslimlerin hakları gibi haklar, ‹slam hukukunda çok genifl yer alır ve ‹slam bu haklara çok önem vermifltir. Yukarıda sıraladıklarımızın hepsi tamam da, insanın insan üzerinde manevi olarak nasıl hakkı olabilir? Alıflverifl yapmamıfl, ana baba de¤ildir, ö¤retmen veya ö¤renci de¤ildir, komflu veya yol arkadaflı da de¤ilse nasıl hak geçer? Elcevap, birlikte yafladı¤ı çevreye zarar verir, havayı kirletir, rahatsız edici bir takım gürültüler meydana getirir, kalp kırıcı sözler sarfeder, hepsinden daha da vahim olanı, inancıyla ve de¤erleriyle alay eder böylece üzerine haksızlık etti¤i insanların hakkı geçmifl olur. Gerçek manasına gelen, Hakikat ile kanunları ve amme hukukunu ifade eden hukuk kelimeleri de Hakk kelimesinden türemifltir. ‹nsan hakları denince ise: ‹nsanların, dini (inanç), hayati (yaflam), siyasi (politik), iktisadi (ekonomik), sosyal ve seyahat haklarını, din, dil, ırk ve renk ayırımı yapmaksızın güvence altına almak, korumak ve kullanılması için imkanı tanımak anlamına gelir. Söz konusu haklar, ‹slam'da, insan hakları kavramı yerine, ondan daha kapsamlı ve anlamlı olan “Kul hakkı” kavramı kullanılır. Bu kavramı daha kapsamlı ve anlamlı kılan mana ise flu üç unsuru ifade etmesidir: 1- Allah (cc). Çünkü kulluk ancak Allah Teala’ya olur ve kul denince Allah (cc) hatırlanır. 2- ‹nsan. Yani kul, hem yaratılıfl, hem de hakları itibariyle müflerref kılınmıfltır. 3- Hakk. Her türlü tecavüzden ve haksızlıktan korunmufltur. ‹slam inancına göre, Allah Teala kulunun, baflka bir kulun hakkıyla huzuruna gelmesini istemez. Dolayısıyla böyle inanan bir insan da, bir baflkasının hakkına tecavüz etmez, haksızlık yapmaz ve üzerinde kul hakkı taflımaz. Ayrıca ‹slam, insanların yani kulların hakların haklarını belirlemifl, ırkları, dinleri, dilleri ve renkleri ne olursa olsun herkesin olmazsa olmazları olarak saymıfltır. ‹slam hukukunda bunlara “Ed-Daruratul-hams/Befl zaruri mesele” denilmektedir ve flöyledir: 1- Din güvenli¤i, inanç hürriyeti de bunun içindedir. 2- Can güvenli¤i, hertürlü zararlı fleyden korunmalıdır. 3- Akıl güvenli¤i, fikir hürriyyeti, e¤itim ve ö¤retim hakları da bunun içindedir. 4- Nesil güvenli¤i, aile unsurunun, maddi ve manevi hertürlü tehlikeden korunması. 5- Mal güvenli¤i, baflta mülk edinme hakkı olmakla beraber, hertürlü haksızlık ve tecavüzden de korunmufltur. ‹slam hukukunda yer alan, insanın temel hak ve hürriyetlerini biraz daha geniflçe bafllıklar halinde flöyle sıralayabiliriz: 1- ‹nsanın inancıyla ilgili haklar. (Yeni deyim ile, din ve vicdan hürriyeti.) 2- ‹nsanın fiziki ve özel kiflili¤iyle ilgili haklar. 3- ‹nsanın özel hayatı, ailesi ve hanesi ile ilgili haklar. 4- Oturma, sı¤ınma, seyahat ve vatandafllık ile ilgili haklar. 5- Düflünce, fikir ve ifade hürriyeti. 6- Siyasi, yani seçme ve seçilme ile ilgili haklar. 7- Hukuk karflısında adil ve eflit yargılanma hakkı. 8- Ekonomik ve sosyal hayat ile ilgili haklar. 9- E¤itim ve ö¤retim ile ilgili haklar. 10- Bütün bunların yanı sıra, insani ve manevi haklar, bunlar, vefa, hürmet, saygı, flefkat ve merhamet gibi çok önemli ve özel haklar ki, bunları hak eden kimselere göstermek, bir hakkı yerine getirmek demektir. Bu hususta afla¤daki misalleri verirsek, ‹slam'daki hak ve hukuk anlayıflının farkı anlaflılacaktır. Rasulullah (s.a.v)’tan flu de¤iflmez sözler rivayet edilmifltir. “Büyüklerine hürmet etmeyen bizden de¤ildir.” “Küçüklerine merhamet (flefkat) etmeyen bizden de¤ildir.” “Ümmetin derdiyle dertlenmeyen bizden de¤ildir.” “Komflusuna eziyet eden bizden de¤ildir.” “Bir zimmiye eziyet eden bana eziyet etmifltir.” Zimmi, müslümanlar arasında anlaflmalı ve barıfl içerisinde yaflayan ve müslümanlarla aynı haklara sahip olan gayri müslimdir. “Ateflin odunu yiyip bitirdi¤i gibi, gıybet de sevapları yer bitirir.” Bunları birer misal olsun diye zikrettim çünkü mevcut sistemlerin kanunlarında ve hukuk anlayıfllarında böyle fleylere yer yoktur. Böyle olunca da insanlar arasında ciddi bir ünsiyet ve sosyal dayanıflma gerçekleflmiyor, olması da mümkün de¤ildir. Bu türden bazı manevi hakları daha misal vermekte fayda görüyorum. Hadis-i flerifte Peygamberimiz (s.a.v) flöyle buyurmufllardır: “Müslümanın müslüman üzerinde befl hakkı vardır: 1- Selam verenin selamını alıp karflılık vermek. 2- Hasta olanı ziyaret edip halini sormak. 3- Cenazeyi takip ve teflyi etmek. 4- Davet edenin davetine icabet etmek. 5- Aksırana rahmet ile dua da bulunmak.” (Buhari) ‹slam'da, sözkonusu bu tür fiziki, maddi ve manevi haklar mukaddestir. Makamı, konumu ve gücü ne olursa olsun hiç kimse hiç bir flekilde bu haklara haksız yere dokunma, tecavüz ve saygısızlık etme hakkına sahip de¤ildir. Hz. Peygamberimiz, Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellem bu hakların herkes için oldu¤unu, önemini ve dokunulmazlı¤ını veda hutbesinde flöyle haykırmıfltı: “Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Al- 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 10 10 lah katında en kıymetliniz, takvada en üstün olanınızdır. Arabın arap olmayana bir üstünlü¤ü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Ne zulmediniz, ne de zulme u¤rayınız... Kan davaları tamamen kaldırılmıfltır... Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ediyorum. Sizin kadınlar üzerinde haklarınız, onlarında sizin üzerinizde hakları vardır... Ey insanlar! Allah Teala (Kur'anı Kerim de) her hak sahibine hakkını vermifltir... Veda hutbesinden bir bölüm olarak zikretti¤imiz bu evrensel haklar beyannamesinin biraz de¤iflik fleklini Birleflmifl Milletler an- Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir DOSYA HESSEN Mart-März 2006 / Safer 1427 cak yirminci asırda ilan edebildi. E¤er insanlık inadından vazgeçsede, Peygamberlerinin ça¤rısına uysa kesinlikle kurtulufl gelir. Ancak maalesef insanlar, Peygamberlerini dinlemek yerine baflka fleyle pefline düfltüler ve bir türlü yüzleri gülmüyor. Birde insan olmaktan tamamen çıkmıfl, Allah'ın “Bel'hüm edal-Zira onlar hayvanlardan daha afla¤ıdırlar” dedi¤i türden yaratıklar kalkmıfllar “Alemlere rahmet” olarak gönderilen Peygambere hakaret ediyorlar. Bunlar bu yaptıklarıyla: 1- Her fleyden önce Allah'ın emirlerine karflı geliyorlar. 2- Allah'ın Peygamberine, Ebu Cehil ve Ebu Lehep tavrı takınıyorlar. 3- Birbuçukmilyar müslümanı derinden incitiyorlar, lanetlerine maruz kalıyorlar. Böylesine büyük bir küstahlık yaparak da, hem Allah'ın, hem Rasulullah'ın ve hem de ‹badullah'ın hakkına tecavüz etmifl oluyorlar. Bu gibilerin sonunun, insanlık tarihi boyunca Peygamber düflmanlarının sonu nasıl olmuflsa aynısının olaca¤ından hiç flüphem yoktur. Bu hukuksuzlu¤u, kanunsuzlu¤u, vicdansızlı¤ı, insanlık dıflı hareketi ve saygısızlı¤ı kınamakla kalmıyor lanetliyorum. Çünkü bu gibi hareketler, Birleflmifl Milletlerin evrensel insan hakları beyannamesindeki inanç hürriyetine de, ‹slamdaki kul hakkı inancına da sı¤mıyor. Dola- yısıyla her iki açıdan da lanetliktir. Basın hürriyeti adına sı¤ınanlara da sözümüz fludur: “Sizin yumruk atma hürriyetiniz, bizim burnumuzun oldu¤u yerle sınırlıdır.” Müslüman kardefllerime tavsiyem ise flöyle olacaktır: Böylesi hareketlere karflı yapaca¤ınız en faydalı tepki, Hz. Peygamberimiz, Allah'ın sevgilisi ve gül Muhammedimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'in davasına daha iyi sahip çıkmak, davetine daha iyi uymak, sünnetine daha iyi sarılmak ve O'na daha layık birer ümmet olmak olacaktır. Allah'ım! Bizleri ve nesillerimizi dünyada iyi birer kul, Rasulüne hakiki birer ümmet, ahirette de rızana nail, Rasulünün flefaatine mazhar eyle. Gönül sohbetleri bu sefer de Rüsselsheim’da IGMG Hessen Bölge Gençlik Teflkilatı Gönül sohbetleri serisini bu sefer Rüsselsheim fiubesinde yaptı. Rüsselsheim - Ömer Kutlucan atılımın oldukca yüksek oldu¤u program açılıfl Kur’an-ı Kerimi ile baflladı. Ardından Rüsselsheim Cemiyet Baflkanı ‹hsan Güler bir selamlama konuflması yaptı. Güler Konuflmasında “Hessen Bölge Gençli¤ine bu programı flubemizde yaptı¤ı için teflekkür ediyoruz ve bundan sonra devamını istiyoruz” dedi. Ardından Milli Görüflün tarihçesini anlatan bir sinevizyon gösterildi. Sinevizyonu seyrederken iz- K leyicilerden duygunlanıp a¤layanlar oldu. Daha sonra Bölge Gençlik Baflkanımız Hakan Bayhan 45 dakikalık bir sohbet yaptı. Sohbetinde “Niçin çalıflıyoruz ve neden çalıflmaya mecburuz” konularını iflledi ve ayrıca gençleri yafladı¤ımız ülkenin kanunlarına, kurumlarına ve inançlarına saygılı olmaları noktasında uyardı “çünkü biz bu ülkede sorun olmak de¤il, sorunları çözmek ve yardımcı olmak için bu çalıflmaları yapıyoruz” dedi. Daha sonra Merhum kariler- den sinevizyon eflli¤inde Kur’an ziyafeti verildi. Ardından Genç karimiz her zaman pro¤ramlarımızda bize destek olan Abdülkerim Elhamdui kardeflimiz güzel bir Kur’an ziyafeti verdi. Ardından günün en güzel ve en anlaml› bölümüne geçildi. Baflkanımız Hakan Bayhan gençlere unutulmayacak bir dua yaptırdı; gözyaflları eflli¤inde dualardan sonra ev sahibi flube gençli¤inin verdi¤i ikramdan sonra program sona erdi. Hessen Bölge Gençlii Toplu Sabah Namazı Sohbetlerine Start Verdi Faaliyetiyle yine bir ilke imza atan Hessen Bölge Gençli¤i Teflkilat yöneticiler bazında toplu sabah namaz› sohbetlerine start verdi. Rüsselsheim - Ömer Kutlucan ç ayrı flubede aynı anda gerçeklefltirilen sabah namazı ve ardından yapılan Almanca ve Türkçe sohbetler güzel bir yankı uyandırdı. Sabah namazı sohbetinin bir tanesi Haiger’de, di¤eri Gelnhausende ve bir di¤eri Frankfurt-West’te yapıldı. Kıfl ayının so¤uklarına ra¤men sıcacık yataklarından kalkarak camilere akın eden fiYK yöneticilerimizdeki azmi, gayreti, cemaat ve kardefllik ruhunu güçlendirmek için böyle bir faaliyete bafllamayı uygun gördük. Bu güzel pro¤ramın bundan sonra her ay gerçeklefltirilece¤i gençlerimize ve üniversiteli kardefllerimize duyurulur. Ü Haiger flubemizde sabah namazından sonra M. ‹smail tarafından Almanca olarak verilen derste ’Tevhit eksikli¤inden do¤an ve uyuflturucu hastal›klar’dan bahsedildi. Daha sonra toplu bir flekilde kahvaltıya geçildi ve kahvaltıdan sonra kısa bir ders daha yer aldı. Sohbetin sonundaki soru cevap bölümünde M. ‹smaile konuyla alakalı soru sorma fırsatını kaçırmadılar. Yaklaflık 50 gencin katılım sa¤ladı¤ı Gelnhausen flubemizdeki toplu sabah namazına yetiflen gençler namazdan sonra kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltının ardından Aydın Baz tarafından yönetilen Türkçe bir sohbet yapıldı. Konusu ‘Sahabenin Lailehe illallaha verdi¤i mana ile günümüz müslümanlarının verdi¤i mananın arasındaki fark’ olan sohbet yöneticiler tarafından dikkatle dinlen- di. Frankfurt-West flubemizde di¤er iki flubemize paralel olarak Bölgemizin Üniversiteliler komisyonunun organize etti¤i sabah namazı sonrası sohbet düzenlendi. Burada ifllenen dersten önce Haiger sohbetinden yetiflen Hessen Gençlik Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan orada bulunan kardefllerimize kısa bir nasihatta bulundu. Bu nasihatın ardından sözü devralan günün hatibi ‹brahim Gümüflo¤lu Hocamız ‘‹slamdaki sohbetin ve dialo¤un öneminden’ bahsetti. Kahvaltıyla bafllayan bu sohbetten ardından genifl katılımlı Üniversiteliler Komisyon Toplantısı yapılıp Çalıflma takviminde yer alan pro¤ramların istiflaresi yapıldı. Güzel bir ortamda gerçeklefltirilen pro¤ram ö¤le vaktinde kılınan namazla sona erdi. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 11 ÖZEL KÖE 11 Mart-März 2006 / Safer 1427 GÖZLERNZ YUMUN Sinemayı iyi anlamak istiyorsanız hayatı iyi okumaya çalıflın. / Hayat bir sinemadır. fiimdi gözlerinizi açabilirsiniz!.. / Sözlerim elbette görme yetene¤i olanlara. / Do¤ufltan yada sonradan kör olanlara lafım yok! / Onlara tavsiyem, ümitsiz vaka de¤illerse ameliyat olsunlar ve sinema salonlarına koflsunlar. / Üç ayrı salonda da mükemmel bir film oynuyor! Sizin baflrollerde oynadı¤ınız filmler! Mesut UÇAKAN Film Yönetmeni özlerinizi yumun. / Kafanızdan her fleyi silip atın önce. / Tabaktaki artıkları bir kaflıkla sıyırır gibi. / Buldozerin kepçeyle bir topra¤ı kaldırıp çukura atması gibi./ Her tarafı düz bembeyaz bir zemin olarak düflünün. / Ya da sonsuz bir karanlık.. / Hiçbir cisim, hiçbir fleklin olmadı¤ı tam bir flûluk / Sonra yakın lambaları. / Aydınlatın içinizi. / Dünya yeniden önünüze gelsin; eviniz, efliniz, çocuklarınız, ifl yeriniz, dostlarınız.. / Artık özgürsünüz! / Kimin yanında olmak, kime gitmek istiyorsanız, gidin. / Bu artık sizin için çok kolay. / Düflündü¤ünüz an oradasınız. / Kimin size ne söylemesini istiyorsanız konuflturun. / Hangi baflarılara ulaflmak, hangi ödülleri almak, hangi makama gelmek, hangi kıza kendinizi be¤endirmek, ne paralar kazanmak, istiyorsanız bunu sadece aklınıza getirmeniz yeterli. / Bu boyutta herhangi bir bedeniniz yok. / Uzun boylu, yakıflıklı, karizmatik, ille de kendinize bir flekil vermek istiyorsanız, bunu sadece düflünün. / flaflılacak flekilde göreceksiniz ki, gücünüz çok büyük. / Hiçbir bilimkurgu filmde anlatılamayacak flekilde ola¤anüstülüklerle dolu tarifsiz bir güç. / flu binanın kufl olup uçmasını mı istiyorsunuz, kolay! / Yada bir trilyon doların hemen önünüzde belirmesini mi! / Burası hayal dünyası! / Hayalin sınırı yok. / Yer çekimi kanunu yok, imkansız diye bir fley yok./ Zaman ve mekan kaydı yok. / Hafızanızdaki bütün maddelere istedi¤iniz flekli verebilirsiniz, insan, melek, cin, hayvan, gezegenler, okyanuslar, gökyüzü ve toprak, artık hepsi sizin oyuncaklarınız, istedi¤iniz gibi oynayabilirsiniz, onlarla. / Ne kadar da saçma olsa okyanusu gökyüzüne aflık edebilirsiniz yada bir genç kızı bir genç erke¤e… / ‹ki kertenkeleyi ikiz kuleler kadar büyütebilirsiniz. / Bu dünyanın tek bir yönetmen var, o da G sizsiniz! / Üç boyutlu programlama gücüne sahip bilgisayarda oyuncu figürlerine istedi¤i her türlü hareketi ve animasyonu yaptırma, senaryoyu özgürce yazma, gücüne sahip bir yönetmen. Ama, sakın gözlerinizi açmayın! / Baflka bir boyuta geçersiniz. / Bu boyutta kurallar var ve her fley sınırlı. / Yönetmen de¤il, bir figürsünüz. / Bu boyutta senaryoyu istedi¤i yazan, kendi yarattı¤ı oyuncularına istedi¤ini yaptırtan her türlü tasarruffa sahip olan bir baflka Yönetmen var. / Tek üstün irade O. / Aslında, önceki boyutta da O’ydu. / O boyutta size, kuralsız bir ortamda, sınırsız hareket özgürlü¤ünü O veriyordu. / Bu boyutta ise kendini daha açık hale getirdi ve hareket alanınızı kısıtladı, gücünüzü sınırladı. / Her sınırlama o sınırsız gücün varlı¤ına bir delil. / Bu yüzden " Biraz flaflı bakın, biraz kambur taklidi yapın, Allah’ı görürsünüz!" diyor Necip Fazıl. Hayal dünyasında sınırsız bir güç! / Bunu size neden verdi sanıyorsunuz. / Asıl gücünüzü bilin diye. / Bilin ki, sizin belki farkına varamadı¤ınız bir gücünüz var. / Görme, duyma, hissetme, yaratma noktasında sonsuza varan bir güç. / Bu madde boyutundaki gücünüz ise, eflyayı ve olayları yönlendirebilecek kadar küçük bir irade, sadece o! / Burada zamanın ve mekanın mahkumusunuz. / Öyle kufl olup uçamaz, istedi¤iniz an Paris’te olamazsınız. / Do¤ar büyür ve ölürsünüz. / Yemek, içmek ve uyumak zorundasınız. / Hayal boyutunda gücünüz sınırsızdı, ama, bu boyutta, sadece organlarınızın performansı kadar. / Bir bedeniniz var ve onunla sizi çepeçevre saran, yok etmeye çalıflan acımasız flartlara karflı var olmak zorundasınız. / Bilinciniz, madde kalıbı içinde her saldırıyı acı olarak algılıyor ve bu saldırılara karflı dayanıksız. / Hayal boyutunda fiziki acılar yok, ruhi acılar var. / Ama, bu boyutta hem ruhi, hem fiziki acılar var. / Hayal boyutunda madde yoktu, maddî gerçeklik de yok. / Bu boyutta katı madde var; gerçeklik daha katı. Neden böyle? / Çünkü, onları yaratan öyle istiyor. / Bunu sorgulama gücünüz yok. / Bu boyutlarda var olmak zaten sizin kararınız de¤il./ Sakın hemen Tanrı’yı acımasızlıkla suçlayan zır cahillerden olmayın. / Biraz aklı olan bunun nedeninin anlar, hikmetini yakalar. / Bütün acılar aslında bizim vehimlerimizin bir sonucu. / Hayatı yanlıfl algılamamızın, yanlıfl flartlandırmalarımızın. / Tanrı bizi bu vehimlerden kurtarmaya çalıflıyor. / Biz ise onu dinlemek yerine, baflka birilerinin sözünü dinliyoruz. / Baflka fısıltıları, baflka vesveseleri.../ Bilsek ki aslında bu birilerini yaratan da O ve biz yada ben dedi¤iniz bir varlık da yok ortada. / Hepsi birer vehim. / Çırılçıplak görece¤iz gerçe¤i / o birbirimize gözlerimizi oyduran hırslar, kibirler, çekememezlikler ve her türlü alçaklık bitiverecek hemen / Rüya!... / Algılayabildi¤imiz üçüncü boyut da o / Bilincimiz uyurken bu boyutta hareket eder. / Hayal boyutunda madde yoktu, maddi gerçekli¤i de yok. / Rüya boyutunda da öyle. / Ama, bu boyutun madde boyutuna daha bir yakınlı¤ı olmalı ki ruhi acı kadar fizikî acı da var. / Maddi var olufl hissi burada da var. / Biri sizi bıçaklasa rüyada da kanınız gerçekten akıyor ve fizik acı çekiyorsunuz. ‹stedi¤iniz de gözlerinizi yumarak hayal alemine geçip, bütün acılardan kurtulabilir, bilincinizi size huzur veren bir ortama sıçratabilirsiniz. / Bu üç boyuttan baflka boyutlar da var tabii. / Göremedi¤imiz... / Asıl olan bilincinizi boyutlara taflıyabilmek / ‹yi bilin ki, bilinciniz neredeyse siz oradasınız. / E¤er, bu bilinci odaklama iflini tam bir konsantrasyonla yapamazsanız, bilinciniz hâlâ o an size fiziki acı veren madde dünyasında duruyor demektir. / Hazreti Ali’nin, bıçaklandı¤ında "Namaz durayım öyle çıkarın!" demesindeki sır sanırım burada. / Her insan biraz gayretle nasıl anında hayale dalabilir, bilincini o boyuta taflıyabilirse, Yaratıcı’nın özgür kıldı¤ı, yada baflka bir ifadeyle Rab sı- fatıyla e¤itip ö¤retti¤i süreçten baflarıyla geçenler, madde boyutunu, bedenen de aflma gücünü elde ederler ve istedikleri an istedikleri yerde, istedikleri boyutta ve istedikleri zamanda olabilirler./ ‹nsanlık tarihi bunun sayısız örnekleriyle dolu. / Buna inanmak o kadar zor de¤il. / Zira, positif bilimin maddenin gerçekte olmadı¤ını itiraf etti¤i ve ıflınlanma denemelerinin bafllandı¤ı bir sürece girdik. Rüyalar ise; hem beden, hem de ruh olarak bir baflka boyutta olmanın binlerce kez yinelenen örne¤i. / Hayal alemi, içinde yafladı¤ımız madde dünyasının bir kurmaca, bir program, üç boyutlu hologramik bir film oldu¤unu ispat eden açık bir vakıa. / Yaflarken bu üç boyutun da dıflına çıkabiliriz. / Yaflarken, Cennet, Cehennem yada baflka bir alem ya da baflka bir program, hiç bir kurmacanın imkansız olmadı¤ı, bizi de kuflatan bir güç alanının farkına varmalıyız artık. Bilinç, sanıyorum ruhu anlamada önemli bir ipuçlarından biri. / Bedenimiz birer toprak, birer kalıp, ruha geçirilmifl birer maske. / Maskelere hapis olmayalım. / Bilincimizle, hem, o madde boyutunda varlı¤ımızı sürdürmek, hem de ölümsüzlü¤ü, yani sonsuz özgürlü¤ü kazanmak elimizde. / Sizi yolunuzun üzerinde bekleyen bir cellat (!) var. / O karflınıza çıkmadan yapın bunu. / O karflınıza çıktı¤ında deneme flansınız kalmaz. Hayatta bir kere var olma hakkınız ve bir ömürlük flansınız var / Bunu baflaramazsanız, hem madde aleminin katı acımasız flartları, hem de bilincin ölüm ötesi taflınaca¤ı boyutlarda çok acı çekeceksiniz. / Bilinciniz o boyutlardaki yolculukları reddetmemeli, aksine o yolculuklara hazırlanmalı. Fizik dünyanın ilimleri ve sanatları o dünyadaki hareket kabiliyetimiz artırır, bizi yüceltir, rahat ettirir, buna elbette ihtiyacımız var. / Ama, burada vaktimiz az. / Önümüzde sayısız yolculuklar var ve bunu göz önüne almak durumundayız. / Bir çöle bile azıksız ve susuz dalmayı 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 12 12 aptallık bulan günümüz insanı önündeki bu ucsuz bucaksız buz çöllerinde ne yapacak merak ediyorum. Bilincinizin ölümle yok olaca¤ını sanıyorsanız aldanıyorsunuz. / Beden fonksiyonunu yitirir ama bilinciniz devam eder. / Merak etmeyin, tabutta götürülüflünüzü, karanlık çukura atılıflınızı hep seyreder, hakkınızda söylenilenleri duyarsınız. / Bu kez, fiziki dünyada görme malzemesi olarak size verilen gözler, fonksiyonlarını yitirdi¤i için bilincinizin görmeye baflladı¤ınızı hayretle görürsünüz. / E¤er hayatta iken bu görmenin kapsamını salt, fiziki gözlerin görme kapsamında bıraktıysanız, vay halinize. / Fizikî göz, sadece kara topra¤ı, gökyüzünü görür, ötesini göremez. / Ötesini akıl görür. / Akıl bilincinin kaptanıdır. / Kaptan gidece¤i adayı ve özelliklerini iyi bil- Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir ÖZEL KÖE HESSEN Mart-März 2006 / Safer 1427 mezse, gerekli tedbirleri almazsa, fırtınalarla kaybolur, kayalara bindirir, geminin parçalanmasını engelleyemez. Bu sözler kuflkusuz bilinci de tam açıklayamıyor. / Zaten maksadımız ille de bilimsel bir fleyler açıklamak de¤il; bir sanatçı hassasiyeti ve yönetmen titizli¤i içersinde kuraca¤ımız hikayedeki malzemeleri daha iyi tanımak ve yönetmenli¤i sorgulamak… / Zaten bu yazdıklarımın daha çok kendi arayıfllarımın bir parcası oldu¤unu düflünüyordum.… / flu sıra Anka Kuflu isimli bir sinema filminin çekim arefesindeyiz. / Hikaye bir yönetmenin gerçe¤i arayıfl sancısı üzerine kurulu… / "Matrix" , "Sır Kapısı", "Kalp Gözü", "Aflkın Mucizesi", "Gizemli Dünyalar" gibi yapımların çok ilgi görmesi Türkiye’de ve dünyada ilginç bir seyirci profili ortaya çıkardı. / Bunlardan hareketle asıl yönetmenli¤e ve farklı yönetmenlik felsefelerine kapı aralayacak soruları gündeme getirmeye çalıflıyoruz. / Buna insan olarak da çok ihtiyacımız var. Positivisit Batı maddeye taparak maddeyi ne kadar kurcaladıysa maddenin gerçekte var olmadı¤ını, hologramlik bir yapılanma içinde bir yanılsamadan bir velimden ibaret oldu¤unu gördü. / Maddenin olmadı¤ı yerde kuflkusuz enerji vardır, manyetik dalgalar vardır, daha ötede ruh vardır. / Ama, insan, bütün bunları kurcaladıkça, görecek ki, madde gibi onlar da sonradan yaratılma ve hepsi birer yanılsamadan ibaret ve gerçekte hiç biri yok! / Her fley vehim, yaratılanların kendi nakıs algı araçlarına göre oluflan birer serap, birer yanılsama…. Neden bütün bunlar derseniz, bilin ki, yönetmen öyle istiyor! / Bir filmde yönetmenin özgürlü¤ünü kısıtlayan her fley filme zara verir. Bir filmin mükemmel olması, hikayenin kaburgasının, tiplemenin, dramatik kurgusunun, kurgudaki musikinin, senaryoda canlandırdı¤ı tipi gerçekten yaflayan oyuncunun, çerçevedeki estetik duygunun, renklerin, foto¤rafların, içeri¤in, felsefenin, dilin hasılı hiçbiri atlanmadan bütün birimlerin mükemmelli¤ine ba¤lıdır. / Sinemada hiçbir öge kendini öne çıkaramaz, ritmi bozar, ahengi bozar, akıflı bozar, dili bozar. / Sinemayı iyi anlamak istiyorsanız hayatı iyi okumaya çalıflın. / Hayat bir sinemadır. fiimdi gözlerinizi açabilirsiniz!.. / Sözlerim elbette görme yetene¤i olanlara. / Do¤ufltan yada sonradan kör olanlara lafım yok! / Onlara tavsiyem, ümitsiz vaka de¤illerse ameliyat olsunlar ve sinema salonlarına koflsunlar. / Üç ayrı salonda da mükemmel bir film oynuyor! Sizin baflrollerde oynadı¤ınız filmler! DTB’DE EBRU SERGS BÜYÜK LG GÖRDÜ ‹T‹B E¤itim ve Kültür Müdürlü¤ü, Hollanda da yaflayan ve akademik çalıflmalarda bulunan Doç. Dr. Mehmet Refii Kileci, Doç. Dr. Mustafa Atilla Akdemir ve Sevgi Melek Tiryaki’nin hazırlamıfl oldu¤u Ebru, Hat ve Tezhib eserlerini D‹T‹B Merkez Konferans Salonu’nda izleyicilerin ziyaretine sundu. Sanatseverlerin büyük ilgi gösterdi¤i ve iki günlük düzenlenen serginin açılıflını T.C. Köln Baflkonsolosu Mustafa Asım Temizgil ve T.C. Berlin Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel Baflkanı Rıdvan Çakır yaptı. D‹T‹B Türk Tasavvuf Musikisi saz ekibinin sundu¤u eserlerden sonra Köln Baflkonsolosu D ski Türk'lerde askerler savafl›rken arkadan gelecek herhangi bir sald›r›y› kontrol edebilmek için s›rtlar›n› bir a¤aca, kaya veya tafla vererek ok atarlarm›fl. Atalar›m›z genelde bozk›r hayat› yaflad›klar› için bu s›rt dayanan nesne genelde bir tafl veya kaya olurmufl, y›llar sonra bu s›rt dayanan tafl›n ismi ARKA TAfi'tan ARKADAfi fleklinde dilimize yerleflmifl ve bugün bile güvenebilece¤imiz bizi arkadan vurmayacak olan samimiyetine güvendi¤imiz kiflilere E Temizgil yaptı¤ı açılıfl konuflmasında; "Sanatın Türk kültürünün tanıtımında önemli rol oynadı¤ını, D‹T‹B’in katkılarıyla bu tanıtımın daha da faydalı olaca¤ına inandı¤ını" söyledi ve bu sergiyi düzenleyen ve organize eden D‹T‹B Genel Baflkanı Rıdvan Beye ve E¤itim ve Kültür Müdürü Iflık U¤urlu’ya teflekkür etti. Daha sonra, Baflkonsolos Mustafa Asım Temizgil ve D‹T‹B Genel Baflkanı Rıdvan Çakır sergiye eserleriyle katkıda bulunan sanatçılara birer teflekkür çiçe¤i verirken, sanatçılar da Temizgil ve Çakır’a günün anısına birer ebru tablosu hediye ettiler. Serginin birinci gününde uygulamalı ebru sa- natı gösterisi izleyicilerde büyük bir ilgi uyandırırken, serginin ikinci gününde Doç. Dr. Mehmet Refii Kileci tarafından sanatseverlere "Ebru Sanatı’nın Tarihi Geliflimi" konulu bir konferans verildi ve konferans bitiminde Doç.Dr. Mustafa Atilla Akdemir tarafından uygulamalı ebru gösterisi yapıldı. D‹T‹B E¤itim ve Kültür Müdürlü¤ü, sanatseverlerden gelen sorular ve istekler üzerine, sergi esnasında yapılan açıklamada 19 Mart tarihinden itibaren her pazar 15.00-18.00 saatleri arasında Doç. Dr. Mehmet Refii Kileci ve Doç. Dr. Mustafa Atilla Akdemir’in gözetiminde ebru ve hat sanatı kursları bafllatılaca¤ı bildirildi. ARKADALIK verdi¤imiz isimdir. ÖMÜR BOYU YANINIZDA VE ARKANIZDA HEP BÖYLE ARKA-TAfi'LARINIZIN ÇOK OLMASI D‹LEG‹YLE... Aflk ve arkadafll›k bir gün yolda karfl›lafl›rlar aflk, kendinden emin bir flekilde sorar; ben senden daha samimi ve daha cana yak›n›m sen niye vars›n ki bu dünyada? Arkadafll›k cevap verir - "sen gittikten sonra b›rakt›¤›n gözyafllar›n› silmek için...." Bütün sevdiklerinize ithafen flunlar› göz önünde bulundurun: E¤er bu sabah hastal›kl› de¤il de sa¤l›kl› uyanm›fl iseniz, bir hafta sonras›n› göremeyecek olan bir milyon insandan daha flansl›s›n›z. Bir harp tehlikesi ile, iflkence görmek ihtimali ile sa¤ kalma korkusu ile karfl› karfl›ya de¤ilseniz, 500 milyon insandan da- ha iyisiniz. Buzdolab›n›zda yiyece¤iniz, üzerinizde elbiseniz, bafl›n›z› sokup uyuyabilece¤iniz bir eviniz varsa, dünyadaki insanlar›n ço¤undan daha zenginsiniz. Bankada ve cüzdan›n›zda para varsa, dünyan›n en imtiyazl› % 8'i aras›ndas›n›z. Anneniz, baban›z sa¤ ise siz bu dünyada nadir kiflilerden birisiniz. Bu mesaj› okuyabiliyorsan›z bu demektir ki; Birisi sizi düflündü ve bunu gönderdi.. Çünkü okuma yazma bilmeyen 2 milyar kifliden biri de¤ilsiniz. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 13 Hayat ÖZEL KÖE Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Türk-Alman iliflkilerinin tarihi, 800 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. 1556 yılında V. Karl'ın ölümünden sonra Alman birli¤i da¤ılmıfl, bugünkü Alman co¤rafyasında küçük Alman prenslikleri ortaya çıkmıfltır. 1898 yılında, Ba¤dat demiryolu hattının tamamlanması için Osmanlı ‹mparatorlu¤u ile Deutsche Bank arasında bir anlaflma imzalanmıfltır. Bu anlaflma sonucu kurulan "Anadolu Demiryolları fiirketi" bünyesindeki TürkAlman ortaklı¤ıyla Ba¤dat Demiryolu hattı projesi hayata geçirilmifltir. Bu dönemde ayrıca, ‹stanbul'da Alman okulları ve hastaneleri açılmıfl, birçok Türk subayı ve ö¤rencisi Almanya'ya e¤itim görmek üzere gitmifltir. Türklerin Almanya'daki mevcudiyetleri ve Alman ekonomilerine katkıları I. Dünya Savaflı öncesindeki dönemde de görülmektedir. 1913 yılında e¤itim ve çalıflma amacıyla Berlin'de 1301 Türk yaflıyordu. Çalıflanların büyük bölümü tütün sanayiinde istihdam edilmiflti. 1913 yılında Berlin'de sanayi ve ticaretle ve bilim ve teknoloji ile ilgili iki Türk gazetesi yayınlanmıfltır. 1917 yılında "Yeni Türkiye" (Die neue Türkei) dergisi iki dilde yayınlanmaya bafllamıfltır. Sultan Abdülhamit'in Almanya'ya gösterdi¤i yakınlık, ‹kinci Meflrutiyetle birlikte iktidara gelen ‹ttihat ve Terakki Partisi liderlerince de sürdürülmüfltür. Nitekim, ‹ttihat Terakki'nin yayın organı "Osmanlı" dergisinin 1 Ocak 1900 tarihinden itibaren Almanca nüsha çıkardı¤ı bilinmektedir. Birinci Dünya Savaflının öncesinde 1908 Haziran ayında ‹ngiltere ve Rusya'nın Osmanlı mülkünün akibetini kararlafltırmak üzere gerçeklefltirdikleri Reval görüflmesine, Almanya'nın katılmamıfl olması ‹ttihat Terakki liderlerinde, Almanya'nın Osmanlı'nın vazgeçilmez müttefiki oldu¤u inancını kuvvetlendirmifltir. Osmanlı Devleti, Almanya'ya duydu¤u büyük yakınlı¤a ra¤men, Birinci Dünya Savaflının ilk aylarında tarafsızlı¤ını muhafaza etmifltir. Ancak, ‹ngiliz ve Fransız Donanmalarından kaçarak ‹stanbul'a sı¤ınan ve Osmanlı devletince satın alındıkları açıklanan Gobel ve Braslav adlı iki Alman kruvazörünün, "Yavuz" ve "Midilli" isimleriyle ve Türk bayra¤ı altında 1914 yılında Sivastopol'u bombardıman etmeleri ve Karadeniz'de Rus donanmasıyla çatıflmaya girmeleri üzerine, Osmanlı Devleti kendisini Almanya'nın yanında savaflın içinde bulmufltur. Osmanlı ‹mparatorlu¤u ile Almanya'nın ittifak halinde bulundu¤u I. Mart-März 2006 / Safer 1427 HAYATA DÜÜLEN NOTLAR… Aydın ERSOY [email protected] Türk-Alman likilerinin Tarihçesi ve ilgi çekici bilgiler Dünya Savaflı'nda Alman General Liman von Sanders Osmanlı Ordusu'nu yeniden örgütlemekle görevlendirilmifltir. Liman von Sanders, Çanakkale, Filistin ve Suriye Cephelerinde Osmanlı Ordusuna komuta etmifltir. II. Wilhelm 1917 yılında, üzerinde Osmanlı askeri üniforması ve kalpa¤ı oldu¤u halde üçüncü kez ‹stanbul'u ziyaret etmifltir. Aynı yıl Osmanlı Veliaht Prensi Vahdettin de Berlin'e iade-i ziyarette bulunmufltur. Vahdettin'in Berlin ziyareti sırasındaki heyeti içinde 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal de "Ordu Temsilcisi" olarak yeralmaktaydı. Türkiye-Almanya diplomatik iliflkileri, Birinci Dünya Savaflını müteakip, 30 Ekim 1918 tarihli Mondoros Mütarekesiyle kesintiye u¤ramıfltır. Ulusal Kurtulufl Savaflını takiben, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya arasında 3 Mart 1924 tarihinde Dostluk Anlaflflması imzalanmıfltır. Anlaflmanın yürürlü¤ü girdi¤i 16 Mayıs 1924 tarihinde iki ülke arasındaki diplomatik iliflkiler tekrar tesis edilmifltir. Birinci Dünya Savaflı'ndan sonra her ülke de daha ziyade kendi iç meseleleri ve kalkınma konularıyla meflgul oldu¤undan, yo¤un ikili iliflkiler görülmemifltir. Bununla birlikte ‹kinci Dünya Savaflı'na kadar devam eden bu dönemde iki ülke arasında Konsolosluk Anlaflması (1929) ve Ticaret Anlaflması (1930) imzalanmıfltır. ‹kinci Dünya Savaflı öncesinde ve sırasında, Nazilerden kaçan pek çok Alman bilim adamı, 1933 yılından itibaren Türkiye'ye sı¤ınmıfl ve özelikle üniversitelerimizin yapılanması, sanat ve kültür hayatımızın batılı normlara uygun olarak canlandırılması, bafllıca sanayi tesislerinin kurulması ve flehircilik ve belediyecilik gibi alanlarda de¤erli katkılar sa¤lamıfllardır. Bu dönemde tıp, mühendislik gibi birçok alanda Alman teknolojisi Türkiye'ye girmifltir. Türkiye baflta hukuk olmak Akıl Nedir? Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar: -Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacagını nasıl belirliyorsunuz? Doktor: - Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç fley veriyoruz. Bir kaflık, bir fincan, ve bir kova. üzere Alman literatürüyle tanıflmıfltır. Almanca dili Türk aydınları arasında yaygınlaflmıfltır. Alman sanat adamları, Türkiye'de tiyatro ve operanın kurulmasında da etkili rol oynamıfllardır. ‹ki ülke arasındaki iliflkileri derinlefltirmek amacıyla 1954 yılında fiansölye Konrad Adenauer; 1957 yılında ise Cumhurbaflkanı Theodor Heuss ülkemizi ziyaret etmifltir. Türkiye'den Almanya'ya ilk üst düzey ziyaret ise 1958 yılında Cumhurbaflkanı Celâl Bayar tarafından gerçeklefltirilmifltir. 30 Ekim 1961 tarihinde Almanya ile Türkiye arasında imzalanan "Türk iflçilerinin Almanya Federal Cumhuriyeti'ne Gönderilmesine Dair Anlaflma" ile iki ülke arasındaki iliflkilerde yeni bir dönem bafllamıfl ve Türk iflçileri çalıflmak üzere Almanya'ya gelmeye bafllamıfllardır. Akabinde 1964 yılında Sosyal Güvenlik Anlaflması imzalanmıfltır. Türk iflçileri 1973 yılına, yani Almanya'nın yurtdıflından iflçi alımını durdurdu¤unu açıklamasına kadar çalıflmak üzere Almanya'ya gelmifllerdir. 1987 ylında Atatürk Barıfl Ödülü Cumhurbaflkanı Weizsaecker'e verilmifltir. Ülkemizde 1999 yılında ardarda meydana gelen iki büyük deprem felaketinde Alman Hükümetinin ve halkının gösterdi¤i büyük yardım ve dayanıflmanın da, iliflkilerimizde olumlu bir atmosfere girmesinde etkili oldu¤u söylenebilir. Geçti¤imiz üçyüz yıl içerisinde, yaflanan iki dünya savaflına ra¤men birbiriyle savaflmamıfl olan iki ülke arasında, emsaline ender rastlanabilecek yo¤unlukta iliflkiler yuma¤ı oluflmufltur. Almanya'da sayıları 2.3 milyona yaklaflmıfl bulunan vatandafllarımızın mevcudiyeti Türkiye ve Almanya arasındaki iliflkilere müstesna bir boyut kazandırmıfltır. Bugün 50 bin kadar Alman vatandaflı daimi olarak Türkiye'de ikamet etmektedir. Sonra da kifliye küveti nasıl boflaltmayı tercih etti¤ini soruyoruz. Siz ne yapardınız diye sorar Doktor adama? Adam: - Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaflık ve fincandan büyük. -Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker. SONUÇ: Akıl, bize sunulanlar dıflında çözüm bulmaktır. 13 Türkiye’yi Bekleyen Ekonomik Kriz... Muhterem Okuyucu kardefllerim... Bizler her ne kadar Avrupa’da yaflıyorsak da, gözümüz kula¤ımız Türkiye’dedir... Burada biriktirdiklerini, Türkiye’de de¤erlendiren bir çok vatandaflımız var... Türkiye’deki ekonominin gidiflatını gösteren en önemli göstergelerden biri de Menkul Kıymetler Borsasıdır... Bu aralar Borsamız yine rekordan rekora koflmakta... Yılbaflından bu güne kadar sevgili Borsamız yaklaflık yüzde 17 oranında yükselmifl... Ülkede borsa böylesine yükseliyorsa, rekor üzerine rekor kırıyorsa, o ülkenin hükümeti bunu haklı olarak kendi lehine kullanır. Halka seslenir: “Sevgili Vatandafllar ekonomik tabloyu görüyorsunuz. Ekonomi iyiye gittikçe borsa yükseliyor. Bu yükselifl sa¤lıklı ekonominin göstergesidir.” türünde açıklamalar yaparlar... Ama maalesef foto¤raf böyle gözükmemekte... ‹stanbul borsasında yabancılar oyun oynuyor. Neden? Çünki Türkiye’deki faizler dünyada en yüksek. Yabancı, yurtdıflından kara parasını, ak parasını getiriyor. Ayrıca çeflitli ülkelerde baflıbofl gezinen yüz milyarlarca dolar sıcak para var. Bunlar da Türkiye’ye akıyor diye gözükmekte... Verilere göre Menkul Kıymetler Borsamızda kayıtlı yabancı flirketlerin hisse ço¤unlu¤u yüzde 68 civarında... Türkiye'de flu anda yabancılara ait 50 milyar dolara yakın sıcak para oldu¤u belirtilmekte. Bu aslında çok ciddi bir rakkam. Bu paranın sahipleri geliyor, dövizini bozduruyor, borsaya ve faize giriyor. Sonunda kazanıyor. Kazandıkça yeni sıcak para getiriyor. Yeri ve zamanı gelince, parasını Türkiye’den çekecek . Ancak flu anda gelen para, gidene göre çok daha fazla. Ülkemiz flimdilik dövize bo¤ulmufl durumda! Bu yüzden yeni türk liramızın de¤eri -yapay olarak- yükseldi. Gerçekte de¤er kazanmayan bir para suni teneffüsle kazanmıfl gibi oldu! Menkul Kıymetler Borsamız geleneksel olarak hep sadece iki gruba çalıflıyor: 1- Türkiye'nin zenginleri ve para babaları. 2- Yabancılar. Borsa yükseldikçe onlar kazanıyor! Fakat gelin görün ki, bu yükselme sa¤lıklı de¤il. Yabancılar ve Para Babaları daha kazançlı baflka bir yer bulup sıcak parayı Türkiye’den çekmeye baflladı¤ında esas filim kopacak, neler olaca¤ını, Türk insanının baflına hangi ekonomik krizlerin binece¤i bilinmiyor… Bilinen sadece flu, bu Olay Hangi gün patlak verirse, Ekonomik Kriz O günki tarihle anılacak, bundan önceki krizlerde oldu¤u gibi… Türk halkı daha da fakirleflecek ve önlem almayan iktidar gidecek… 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 14 ETKNLK HABER 14 Mart-März 2006 / Safer 1427 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN IGMG Hessen darecileri eitimde ■ IGMG Hessen Bölgesi Teflkilat ‹darecileri Hizmet ‹çi E¤itim Çal›flmas› ‹ki Gün Yat›l› Olarak Rüdesheim’da Yap›ld› ■ IGMG Hessen Bölgesi Teflkilat ‹darecileri Hizmet ‹çi E¤itim Çal›flmas› ‹ki Gün Yat›l› Olarak Rüdesheim’da Yap›ld› IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren cemiyetlerin idarecilerinin kat›ld›¤› yat›l› seminer toplant›lar› Rüdesheim’da yap›ld›. Seminerler fleklinde geçen toplant›lara IGMG Genel Merkezinden Genel Sekreter O¤uz Üçüncü, IGMG Hessen Bölge Baflkan› Mehmet Atefl, Dr. Yusuf Ifl›k, Türkiye’den Prof. Dr. Arif Ersoy, Yakup Budak ve Muhittin Y›ld›r›m seminerci olarak kat›ld›lar. ‹lk gün IGMG Hessen Böl- ge Baflkan› Mehmet Atefl, Dr. Yusuf Ifl›k ve IGMG Genel Sekreteri O¤uz Üçüncü seminerlerini sundular. Kat›l›mc›lar taraf›ndan ilgi ile izlenen seminerlerin sonunda yap›lan sorulu cevapl› konuflmalar oldukça verimli geçti. ‹lk günün akflam› evsahibi Rüdesheim Cemiyetinin kat›- l›mc›lara sürpriz olarak yapt›¤› çi¤ köfte ikram› oldukça be¤enildi. ‹kinci günün program› sabah namaz›n›n Rüdesheim Cemiyetinin camiinde topluca k›l›nmas› ile bafllad›. ‹kinci günün seminercileri ilk olarak Muhittin Y›ld›r›m idi. Muhittin Y›ld›r›m oldukça doyurucu olan semineri sunduktan sonra ö¤len namaz› için ara verildi. Muhittin Y›ld›r›m’dan sonra Yakup Budak kat›l›mc›lara seminerini sundu. Son olarak Prof. Dr. Arif Ersoy’un semineri ile program›n seminer bölümü sona erdi. Kat›l›mc›lar seminerlerden oldukça memnun olduklar›n› ve bu tür seminerlerin devam›n›n önemini dile getirdiler. Program›n sonunda IGMG Hessen Bölge Baflkan› Mehmet Atefl bir de¤erlendirme konuflmas› yapt›. Program toplu resim çekilmesi ile sona erdi. IGMG Hessen Cemiyet Bakanları toplandı ■ IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren cemiyetlerin Cemiyet Baflkanlar› Toplant›s› Rodgau’da Yap›ld› 12 fiubat Pazar günü ö¤len namaz›na müteakip Rodgau Cemiyeti konferans salonunda yap›lan toplant›ya cemiyetler ço¤unlukla ifltirak ettiler. Aç›l›fl Kur’an-› Kerim ile bafllayan program yap›lan yoklama ile devam etti. Daha sonra IGMG Hessen Bölge Baflkan› Mehmet Atefl aç›l›fl konuflmas›n› yapt›. Atefl; özellikle son dönemdeki karikatür krizi ile yap›lmak istenenlere dikkat çekerek; “bizler ifade özgürlü¤ünden yanay›z, ama bu özgürlük insanlar›n kutsal sayd›¤› de¤erlere hakareti içermez. dedi. Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi Wetzlar cemiyetinin yapm›fl oldu¤u faaliyetler hakk›nda ha- z›rlam›fl oldu¤u sinevizyon gösterimine geçildi. Cemiyet Baflkan› Memduh fiahin y›l içerisinde yapt›klar› faaliyetler hakk›nda bilgiler verdi. IGMG Hessen Bölge ‹cra üyelerinden baz›lar› yap›lan faaliyetler hakk›nda bilgiler sundular. Özellikle E¤itim Baflkanl›¤›, Gençlik Teflkilat›, Kurban çal›flmalar›, Sosyal Hizmetler çal›flmalar› ve Hac ve Umre çal›flmalar› hakk›nda detayl› bilgiler sunuldu. Daha sonra IGMG Genel Merkezden E¤itim Baflkan Yard›mc›s› ve ayn› zamanda Hessen Bölgesi sorumlusu Ramazan Bafll›k bir konuflma yapt›. Bafll›k; yap›lan çal›flmalar›n önemini verdi¤i örneklerle anlatt›. Özellikle kurban ibadeti ile yap›lan çal›flmalar›n güzelliklerini anlatt›. Program Rodgau cemiyetinin ikram› ile sona erdi. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 15 ÖZEL KÖE 15 Mart-März 2006 / Safer 1427 NSAN VE NSAN HAKLARI brahim GÜMÜOLU Bizim inancımıza göre insanların temelde befltane hakkı vardır. 1. Canın korunması 2. Malın korunması 3. Dinin korunması (inancın korunması) 4. Neslin korunması 5. Aklın korunması Bu haklar hiçbir flekilde tartıflmaya açılmadan do¤an bütün insanların hakkıdır. Bugün gerçekten böyle midir? Özellikle yafladı¤ımız dünyada müslüman toplulukların durumu ortadadır. Dünyanın hakim gücü Batı ve ABD bu gün var olan gücünü iki fleye ayırmıfltır. 1) Propaganda a) Televizyonlar b) Gazeteler c) Politikacılar d) Uluslararası kurum kabul edilen, insan hakları mahkemeleri – Birleflmifl Milletler vb. kurumlar. Sırf propagandaya yönelik çalıflmaktadırlar hiç bir flekilde yaptırım uygulamamaktadırlar. Bir kaç misal verelim. - Irak’a insan hakları getirece¤ini söyleyen büyük fleytan ABD’nin iflledi¤i savafl suçu ve cinayetleri Ebu Gureyb’de namus kirlili¤i. Çok enterasan olan propagandalar yürütülmekte Irak’ta. - ABD’ye baflkaldıran (vatanın asıl sahipleri; Iraklılar) terörist ve vatan düflmanı ilan edilmektedir. - ABD’nin Irak’a gelifli ile alakalı hiç bir sözü do¤ru çıkmamıfltır. Haladır ABD kendini haklı göstererek (propaganda vasıtasıyla) konuflabiliyor. Zulmünü iflliyor ve insanlıktan dem vurabiliyor olması en tehlikeli ve en korkunç buyutudur. Bu buyuta fıguran olan baflta Türkiye hükümeti ve batınında destek olması elbette zulüm boyutlarını daha da korkunçlafltır›yor ve çirketlefltiriyor. ‹flte bu korkunç ve çirkefleflmenin en acımasız sonucu ABD’de tüm dünyanın gözünün önünde sanki Irak’a giriflinde haklılı¤ı kanıtlan- mıflçasına bu seferde dönüp Allah’tan baflka hiç sahibi bulunmayan ‹ran’a karflı salyasını akıtıyor. Yine baflta Türkiye olmak üzere Batı özelikle ‹ranı dıfllıyor ve ‹ran’ın hakkı olan ifllerin yapılmasına engel oluyor ve hatta ABD’nin yanında yeralarak ‹ran dıfllanıyor ve sahipsiz bırakılıyor. Bizlere göre ABD dünya kamuoyu önünde mahkumdur, suçludur ve canidir. ABD’ye destek veren bütün devletler ve toplumlar da en az ABD kadar suçludur. ABD ve batı kendini güçlü gördü¤ü için aynı zamanda haklı da görüyor. Yani güçü hak sebebi sayıyor. Kaldıkı güç hak sebebi de¤ildir. 2) Batı güçü hak sebebi saydı¤ı için zulmün ikinci boyutu olan gücünü kullanarak katliamlar yapıyor. ‹slam medeniyetinde güç hak sebebi sayılmadı¤ı için, güçlü olan haklı de¤ildir. ‹flte bu açıdan ‹slam fıkhında insan hakları yukar›da saym›fl oldu¤umuz befl madde ile belirlenmifltir. 1. Canın koruması: Can güvenli¤i ve yaflama hakkı temel insan haklarındandır. ‹hlali söz konusu olamaz. Gerek ABD ve gerekse batı bu konularda sınıfta kalmıfltır. Gerek Bosna Hersek savaflı, gerekse ABD’nin Irak’ı iflgalı bunun açık birer örne¤idir. 2. Malın korunması: Meflru kazanılan bütün servetler korunmak zorundadır. Hiç kimsenin mal varlı¤ına dokunulamaz. ABD iflgal etti¤i ülkelerin servetlerine el koymaktadır. 3. Dinin korunması (inanç hürriyeti): ABD ve Avrupa bu açıdan hep iki yüzlülü¤ünü ortaya koymufltur. ABD 2001 yılındaki ikiz kulelerin vurulufluyla ilgili yüzlerce masum ve suçsuz insanları tutuklamıfl ve tutuklatmıfl zulmetmifltir. Batı hep iki yüzlü oynayarak Leyla fiahin davasında Avrupa insan hakları mahkemesinin verdi¤i kararla bir daha asıl cehresini ortaya koymufltur. 4. Neslin korunması: ‹nsanlı¤ın hayatını devam ettirebilmesi için meflru evliliklerle nesil devam etmelidir. Yaptı¤ı yanlıfllarla batı nesilleri bitirmifltir. Yafladı¤ımız bu ça¤da batı çocuk paralarını ve do¤umu teflvik adı altında annelik parası ile nesillerini ço¤altmaya çalıflmaktadır. 5. Aklın korunması: Batının modern tabiri ile fikir hürriyeti, batı bu noktadada iki yüzlülü¤ünü ortaya koymufl kendisi gibi düflünmeyenleri fikir hürriyeti düflmanı ilan etmifltir. Büyük bir medeniyet olan ‹slam medeniyetine saldırmıfl ve saldırmaya devam etmektedir. Sonuç Tam kamil manada bu hakların uygulanabilmesi için Hakk’a inanan bir toplumun içinden halk aracılı¤ı ile seçilmifl insanlarca bu haklar uygulanabilir. Bu gün içinde yafladı¤ımız dünya tek kutuplu kapitalist bir dünya yapısına büründürüldü¤ü için bu insan hakları uygulamaları yan- lıfl olarak ortaya konmaktadır. Dünya bu yapıdan kurtulmadıkça insan ve insan haklarından bahsetmek mümkün de¤ildir. Tek kutuplu bu dünyada hak anlayıflını haktan alan insan merkezli ve yeni bir medeniyetin habercisi olan D 8’ler ne kadar önemlidir, de¤il mi? Selam ve dualarımla... 9 Nisan Peygamberimizin do¤umunun 1427. yılını ‹slam ve insanlık aleminin kurtulufluna vesile olması temennisi ile Sizleri ALLAH’a emanet ediyorum. Genç Kızlara Selam... e¤erli Okuyucularım uzun bir aradan sonra yine sizlerle beraberiz. Rabbimize hamdüsenalar olsun. Sizlerle bu sefer bir Hadis-i fierifi paylaflmak istiyorum. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Allah Rasulü (sav) flöyle buyurdu: "Vallahi mü’min de¤ildir.... Vallahi mü’min de¤ildir.... Vallahi mü’min de¤ildir.... Orada bulunan sahabe: - Ya Rasulullah, kim mü’min de¤ildir?! diye sordu. Hz. Peygamber (sav) onlara: - Belalarından komflunun emin olmadı¤ı kimse... diye cevap verdi." Kıymetli Okuyucularım bu hadis-i fierife dikkatle kullak verin ve iyiden iyiye derinli¤i üzerine düflünelim ve içindeki mesajın manasını anlamaya çalıflalım. Hadisi fierifte yemin edilerek önemle vurgulanmaktadır. ‘’o kimse mü’min de¤ildir!’’ - Bunu söyleyen kimdir? - Allah Rasulu Hz. Muhammed (sav). - Kim mü’min de¤ildir? - Yani belalarından (flerrinden), kötülüklerinden ve fenalıklarından komflusunun emin olmadı¤ı kimse! fiunu iyi anlıyoruzki komfluların birbirlerinin üzerinde hakları var oldu¤unu. Do¤al olarak komflularımıza karflı görevlerimiz var demektir. De¤erli Okurlarım bizler Avrupa da yaflayan insanlar olarak komflularımıza karflı görevlerimiz normal bir mü’min kardeflimize karfl› olan görevlerimizden daha fazladır. Neden? Günümüzde ‹slamı Terörislik dini olarak gösterilen bir zamanda D yaflıyoruz. ‹slamı böyle tanıtmada iki amaç var. Bilindi¤i gibi ABD ikiz kulelerin vurlufluyla bir plan yürürlü¤e konuldu. 1. ‹slam dini batılılarca asıl kaynaklarından ö¤renilmedi¤i için, ‹slamın özü kavranılmamaktadır. Bununda iki sebebi var. a) Asıl kayna¤ından ö¤renilen ‹slam insanı hak ve do¤ru yola ulafltırır. Batılıların hak anlayıflı kuvetten do¤du¤u için, ‹slam kuvvetti hak sebebi saymadı¤ından dolayı asıl ana kaynaklı ‹slamı kabullenmekte zorlanıyorlar. b) Yeryüzünde ‹slam olgusunu inkar etmek mümkün olmadı¤ı için, bunun yerine ‹slamı ve Müslümanları toptan Terörizimle suçlamaya çalıflmaktadırlar. 2. Birinci maddenin (b) flıkkında belirtti¤imiz gibi, batılılar ve ABD’nin kuvveti hak sebebi saymaları onları korkunç ve büyük bir yanlıfla itmektedir. Bu yanlıfl ise do¤ru ve hak olan fleyleri dünya kamoyunun gözünden kaçırmaya çalıflmaktadırlar. Bu çirkef emellerinide ellerinde bulunan Medya aracılı¤ıyla yürütmektedirler. Buna karflı biz müslümanların do¤ru ve hak olan ‹slamı bir tek tanıtma vasıtamız a) Yaflantımız b) Amellerimizle c) Özellikle komflularımızla ilgilenmekle ortaya koyabiliriz. Örne¤in: Alman komflularımızla hedıyeleflebiliriz. Evlerimize davet edip ikramda bulunabiliriz. Kıymetli okurlarım! Bu bizim hem imani hem ‹slami ve hem de komfluluk görevimizdir. Umulurki böyle bir çal›flma Rabbimizin rızasını bize kazandırır. Selam ve dualarımla.... Hatice Gümüolu 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 16 16 Merhabalar... ‹nflallah bu sayfada artık sizlerle beraber olacak, Hessen’de yaflayan insanımızın gündemini takip etmeye çalıflaca¤ız... Hiç flüphesiz, toplumumuzun son 7 yıllık gündemini iflgal eden en önemli mesele, burada ömrünü çürütmüfl insanımızın, tüm birikimlerini türlü yalan ve aldatmacalarla ve insanımızın ulvi duygularıyla oynayarak soyulma olgusudur... fiimdi 1998’den 2001 yılına kadar gündemimize oturan HOLD‹NG meselesine de¤inece¤iz. Ço¤umuz için kötü hatıralar bırakan bir mesele. Mutlu bir azınlı¤ın, dertli bir ço¤unlu¤un meselesi. Bu kapsamlı, planlı soyma organisazyonunda, kimler hangi rollerdeydi, toplumumuzun de¤er verdi¤i, önemsedi¤i ve toplumumuzun bir flekilde vitrininde olan kimi‚ Büyük’ler kendilerine düflen, insanımızı kollama noktasında ne yaptılar... Burada yaflayan ve henüz do¤mamıfl yarınlarımızın sahipleri olan çocuklarımıza bırakaca¤ımız en büyük tecrübe nedir? Olaya günümüz itibarı ile bakacak olursak, maalesef ORGAN‹ZE olmufl bir flekilde toplumumuzun parası çalındı. Bir çok sorumlu sıralanabilir burada. Ama bize a¤ır gelen kısmı; bu ifli Müslümanlar yaptı imajı! Kendisini müslüman olarak adlandıran kifli böyle birfley yapabilir mi? Müslüman demek EM‹N demektir. O kifliler öyle bir Peygamberin ümmetindendir ki, El-Emin sıfatını kendilerine referans edinirler. HESSEN Mart-März 2006 / Safer 1427 Zülf-ü Yár’e dokunmak Murat ERBAY Peki tezat nerede? Tezat oradaki, ya el-Emin olacaksın ya da el-Emin gözükeceksin. Ya oldu¤un gibi, ya da göründü¤ün gibi. Ok gibi, hani dosdo¤rudurya. Bir arkadafl sordu, ‘Siz niçin kurtulamadınız?’. Neyden? Nasıl yani? Neyden olacak, toplumumuzun 21. yüzyılın baflında u¤radı¤ı zarardan. Peki biz nasıl kurtulacaktık? Dıflardan resim öyle gözüküyorki, veya öyle gösteririyor ki; bizlerin kıyısından köflesinden dokundu¤umuz insanlar tertipledi bütün bunları. Peki bu organizeyi yapanlar neye güvendiler? E¤er Allah’tan korkan insan iseler, ahiretlerini rizikoya atmazlardı herhalde. Demekki de¤iller, diyebilir miyiz? Diyemeyiz yine de. Ama er ya da geç, geç olan güç olarak Mahflerde olacak ya, adalet yerini bulacak ya. Amma velakin o inanç da yoksa n’olacak? Ha iflte orada yukarıda bahsetti¤imiz tezat ortaya çıkacak. Bu insanlar Allah’tan korkan, güvenilir insanlar de¤iller o zaman. Bugün karflınızda sorumlulu¤u üzerine alan birileri çıkmıyorsa, ya da ortalıkta hiç kimse yoksa, biz kimden hesap soraca¤ız. Karakolda do¤ru söyleyip mahkemede flaflıyorlarsa, biz kimi hesaba çekece¤iz. Hukukun üstünlü¤ünü bile tartıflılır hale getiren Organize bir ifl yapılmıfltır, Hukuk bile bafla çıkamamaktadır. Ama diyece¤imiz o ki, aldılar mazlumun ahını bir kere. Yeni nesillerin inançlı yetifltirelim dedi¤imiz bir devirde, bu kiflilerin kesinlikle örnek teflkil etmemeleri lazım. Bu insanlar Ölümü düflünmezler mi? ‹lahi Mahkemeyi düflünmezler mi? Toplumun düzenekleriyle oynadıklarını bilmezler mi? Alınan Ah’ın aheste aheste çıkaca¤ını bilmezler mi? Bizim, ‘Kimin bende bir alaca¤ı varsa istesin vereyim. Kime bir zarar vermiflsem gelsin söylesin, onu telafi edeyim’ diyen bir Peygamber ümmeti oldu¤umuzu bilmezler mi? Üstüne alınması gerekenler lütfen flimdi üstüne alınabilirler; Ey sahtekarlar, karflılıksız vaadde bulunanlar, senetleri karflılıksız çıkanlar, fikirleri fesatlar, ticaretine hile bulafltıranlar, fleref ünvanından noksanlar, HER CANLI B‹RGÜN ÖLÜMÜ TADACAKTIR. fiu an gülüyoruz, çünkü o anki haliniz aklımıza geliyor. Bizden helallik almadan nasıl geçecekseniz? Ama tabi inancınız yoksa zaten bu yazı sizi etkilemeyecek. Etkilenmeyeceksiniz ama yine de bizden helallik almadan ge çe me ye cek si niz. Önceliklerimiz... KAVANOZDAK TALAR amanın iyi ve üretken olarak kullanımı konusunda zaman zaman kurslar düzenliyor. ‹flte bu kurslardan birinde zaman kullanma uzmanı ö¤retmen, çogu hızlı mesleklerde çalıflan ö¤rencilerine, "Hadi küçük bir sınav yapalım" demifl. Masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymufl. Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmıfl, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerlefltirmifl. Kavanozda tafl parcaları için yer kalmayınca sormufl: Kavanoz doldu mu? Sınıftaki herkes, "Evet, doldu" yanıtını vermifl. Hoca hemen e¤ilip bir kova küçük çakıl taflı çıkartmıfl, kavanozun tepesine dökmüfl, kavanozu eline alıp sallamıfl, küçük parçalar büyük taflların sa¤ına soluna yerleflmifller. Yeniden sormufl ö¤rencilerine: Kavanoz doldu mu? ‹flin sanıldı¤ı kadar basit olmadı¤ını sezen ö¤renciler, "Hayır, tam dolmufl sayılmaz" demifller. Aferin demifl zaman kullanım hocası. Masanın altından bu kez de bir kova dolusu kum çıkartmıfl. Kumu kaya parçaları ve küçük Z Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir ÖZEL KÖE taflların arasındaki bölgelere tümüyle doluncaya kadar dökmüfl, sormufl yeniden: Kavanoz doldu mu? Ö¤renciler hep bir a¤ızdan Hayır dolmadı demifller. Yine aferin demifl hoca. Bir sürahi dolusu su çıkartıp kavanozun içine dökmeye bafllamıfl. Sormufl: Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkarttınız? Atılgan bir ö¤renci hemen fırlamıfl: Günlük ifl programınız ne kadar dolu olursa olsun her zaman yeni ifller için zaman bulabilirsiniz... "HAYIR" demifl hoca ve cevaplamıfl. Çıkartılması gereken asıl ders flu: E¤er büyük tafl parçalarını bafltan kavanoza koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız. Herkesin kendine sorması gekeren soruyu sormufl: "Hayatınızdaki büyük tafl parçaları hangileri? Onları ilk ifl olarak kavanoza koyuyor musunuz? Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dıflarda mı bırakıyorsunuz? Görmedik öylesini ama çıkıpta birisi mertçe dese ya; gerçekten ‹slami usullere göre çalıfltık, ama olmadı. Bittik. ‹flas ettik. Yok böylesi. Ya Murat Bey ifller yavafl yavafl yoluna girmeye baflladı, Millet unutmaya ve verdiklerinden umudunu kesmeye baflladı, olan oldu, ölenler öldüler, flimdi bu meseleyi gündeme getirmenin ne gere¤i var diyen ve bu yazıdan rahatsız olacak idarecilere de bir sözmümüz var, sizler de bu toplumla hesaplaflmadan bizden helallik almadan sırat köprüsünden geçemeyeceksiniz; ge çe me ye cek si niz. ‹nflallah bu organizede Pazarlayıcı konumunda de¤ildiniz... E¤er öyleyse vah halinize, hersene günahlarınızdan arınmak için gitti¤iniz Mekke ve Medine’nin lanetleri tutacaktır sizleri... (Buraya üç nokta koyuyoruz) Siz okuyucumuz, hangi safta olursanız olun bir düflünün. Bu olayda Ya SOYULAN tarafsınız, ya da SOYAN. Geriye ne kaldı SEYREDEN (gülen) gurup, ne soydu ne de soyuldu. O guruptan da ricamız bizleri anlamaları. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler... Bakalım rüzgar ne taraftan esecek? Ya da ne tarafa esecek. Kendinize iyi bakın diyor, Sizleri Allah’a emanet ediyoruz. [email protected] adresine her türlü bilgi ve belgelerinizi bekliyorum. Selamlarımla... BM nsan Hakları Komisyonu Alman eitim sistemini aratıracak BM Raportörü Pisa arafltırmasının kötü sonuçlarına karflı alınan önlemleri inceleyecek Geçti¤imiz yıl dünya çapında gerçeklefltirilen Pisa arafltırmasında, Almanya’daki e¤itim sisteminin toplum katmanları arasında eflit imkanı sa¤layamadı¤ı ortaya çıkmıfl ve bu nedenle Almanya sert elefltirilere maruz kalmıfltı. Bu nedenle BM ‹nsan Hakları Komisyonu’nun Alman e¤itim sistemini arafltırmak için Almanya’ya bir raportör gönderece¤i belirtildi. Arafltırmalarına 13fiubat’ta bafllayacak olan raportör, bakanlıkları, resmi daireleri, arafltırma enstitülerini, okulları ve anaokullarını ziyaret edecek. Arafltırmanın amacının Almanya’daki tüm toplum katmanlarının e¤itim hakkının incelenmesi ve Pisa arafltırmasından buyana ne tür iyilefltirmelerin yapıldı¤ının tespit edilmesi oldu¤u ifade edildi. Arafltırmaların özellikle göçmen çocuklarının durumu, fakir ailelerin çocukları ve özürlülerin durumu gibi konulara yo¤unlaflaca¤ı da dile getirildi. Geçti¤imiz yıl yapılan Pisa arafltırmasının sonuçları e¤itim flansının hiçbir endüstri ülkesinde, Almanya’daki kadar sosyal kökene ba¤lı olmadı¤ını ortaya çıkarmıfltı. Buna göre iyi e¤itim görmüfl ailelerin çocukları eflit e¤itim durumundaki bir iflçi ailesinin çocu¤una göre liseye gitme konusunda dört kat daha fazla flansa sahip. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat ANMA PROGRAMI Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN T.C. Köln Bakonsolosu Mustafa Asım Temizgil Seite 17 17 Mart-März 2006 / Safer 1427 DTB Genel Bakanı Rıdvan Çakır NRW SPD Eyalet MiIetvekili Ingrid Hack NRW Uyum Sorumlusu Thomas Kufen Almanya Federal Milletvekili Dr. Lale Akgün Fotoraf takdimi 27 Ocak 2006 Cuma günü ölen Almanya’nın 8. Cumhurbakanı Johannes Rau için DTB-Köln Genel Merkezi’nde anma töreni düzenlendi. Johannes RAU DTB’DE TÖRENLE ANILDI Almanya’nın 8. Cumhurbakanı Johannes Rau K öln-Özel-Anma Törenine; T.C. Köln Baflkonsolosu Mustafa As›m Temizgil, T.C. Berlin Büyükelçili¤i Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r, Almanya Federal Milletvekili Dr. Lale Akgün, NRW Uyum Sorumlusu Thomas Kufen, Solingen facias›nda 5 aile ferdini kaybeden Mevlüde Genç ve Durmufl Genç, Solingen Eski Belediye Baflkan› Erika Hothstein, Türkiye Araflt›rmalar Merkezi´nden Yunus Ulusoy, Avrupa Atatürkçü Düflünce Derne¤i Genel Baflkan› Dursun At›lgan, Avrupa Demokrasi Vakf› Baflkan› Ayd›n Yard›mc›, Avrupa Cem Vakf› Genel Koordinatörü Aliflan H›zl›, Johannes Rau´nun resmini yapan Türk ressam ‹smail Çoban, Protestan Kilisesi Temsilcisi Papaz Dorothee Schaper, parti temsilcileri, Türk ve Almanlardan oluflan çok say›da davetli ifltirak etti. D‹T‹B Genel Sekreteri Mehmet Y›ld›r›m´›n yapt›¤› selamlama konuflmas› ve sayg› duruflunun ard›ndan anma törenine geçildi. D‹T‹B Hac-Umre ve Hay›r Hizmetleri Müdürlü¤ü´nden Serdar Demir´in sinevizyonla anlat›m›n› sundu¤u Rau´nun hayat› izleyiciler taraf›ndan ilgiyle izlendi. Johannes Rau´nun Cumhurbaflkan› seçilmesinin hemen ard›ndan mecliste yapt›¤› konuflmas›ndan; “fiimdi flunu söylemek istiyorum; Cumhurbaflkanl›¤› görevini ald›¤›m bugünden itibaren, hiç bir s›n›r ve fark gözetmeksizin hem bütün Almanlar›n Cumhurbaflkan› hem de ülkemizde Alman pasaportu olmadan yaflayan ve çal›flan bütün insanlar›n muhatab› olaca¤›m. Bu benim için sadece resmi de¤il, ayn› zamanda flahsi bir görevdir”sözünün büyük ekrana verilmesini izleyiciler dakikalarca alk›fllad›.. T.C. Berlin Büyükelçili¤i Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r toplant›da yapt›¤› konuflmas›nda: “Almanya Cumhurbaflkan› Johannes Rau´nun 75 y›ll›k hayat›, insan sevgisini ön plana alan, din, dil ve ›rk ay›r›m› gözetmeksi- zin, her kesimden insana yard›m etme sevdas›yla coflkulu, baflar›larla dolu bir flekilde geçmifltir. Cumhurbaflkan› Rau herkese örnek olmufl, günümüz insan›n›n kendisinden çok fley ö¤renece¤i müstesna bir flahfliyetti. Siyaseti hiçbir zaman “kendini seçenlere hizmet veren´ bir anlay›flla yapmam›fl, bütün insanlara ayn› eflitlikte ve hoflgörü içerisinde davranm›flt›r. Bu ulvi anlay›fl onun hayat felsefesi olmufltur. Nordrhein-Westfalen (NRW)´da 1978-1998 y›lar›nda 20 sene aral›ks›z olarak Eyalet Baflbakanl›¤› yapmas› da, O büyük siyaset adam›n›n hizmet politikalarr›n›n halk taraf›ndan ne kadar kabul gördü¤ünün somut bir göstergesidir. fiimdi Rau´nun felsefesine ve siyasetine daha çok ihtiyac›m›z var. 29 May›s 1993 tarihinde Solingen´de meydana gelen, Genç ailesinin 5 gencecik evlatlar›n›n hunharca yak›lmas›yla, Türkleri oldu¤u gibi, Almanlar› da üzüntüye bo¤an katliam ile ilgili olarak Solingen´de yapt›¤› konuflmada flunlar› söylemiflti. Solingen katliam›ndan al›nan dersin, “kin öldürür, sevgi yaflat›r´ sözcükleridir. Solingen katliam›n› duydu¤umda NRW Baflbakan› olarak hemen olay yerine gittim. Genç Ailesi´nin yanan binas›n› görünce “insan y›llarca insanlar›n bir arada yaflamas› için çaba harc›yor. Bir olay bütün bu emekleri yok ediyor” diye durup düflündüm. Dünyaya bugün, herkese, “Kin öldürür, Sevgi yaflat›r´ mesaj›n› vermek istiyorum. Bar›fl için bir gelecek diliyorum”. 23 May›s 1999 da Almanya´n›n 8. Cumhurbaflkan› olarak, baflar›larla dolu olan hayat›n›n en üstün onuruna ulaflm›flt›r. Alman yada Alman olmayan herkesimden insana hizmet verme yüce duygusunu Cumhurbaflkan› olarak da devam eden Rau, “ben herkesin Cumhurbaflkan›y›m´ diyerek, bugünün dünyas›nda cereyan eden olumsuz geliflmelere de önemli bir mesaj vermifltir. 17.12.2001 tarihinde T.C. Münster Baflkonsoloslu¤u Din Hizmetleri Atafleli¤i çal›flma bölgesinde faaliyetini sürdüren D‹T‹B Marl-Hamm Fatih Camii´ne Almanya Cumhurbaflkan› olarak ziyarette bulunmufl, Türk ve Almanlardan çok say›da insan›n kat›ld›¤› ve Türk ve Alman medyas›n›n da yo¤un ilgi gösterdi¤i ziyarette yapt›¤› konuflmas›nda; “Teröre karfl›y›m diye, islam´a karfl› flavafl açan insanlar var. Onlara karfl› ç›kmal›y›z. Biz teröre karfl› savafl›yoruz. Kültürlere, dinlere ve toplumlar›n inançlar›na karfl› savaflm›yoruz. Farkl› kültürlerin, inançlar›n bir arada, bar›fl içinde yaflayabilece¤ini ö¤renmeliyiz. Ben çocu¤umu protestan ve katolik çocuklar›n okudu¤u okullara de¤il, di¤er uluslardan çocuklar›n yo¤unlukta oldu¤u karma okullara gönderdim. Çocuklar›m›z›n di¤er kültürleri tan›mas›n›, beraber büyümelerini istedim. Uyum kongrelerde tart›fl›ld›ktan sonra gerçekleflecek bir olay de¤ildir. Günlük hayat›n içinde sa¤lan›r. Kongre salonlar›nda tart›fl›larak sa¤lanmaz” diyerek, demokratl›¤›, siyaset adam› olmay› ve hoflgörüyü beyinlere kaz›m›flt›r. Bu büyük insan› sayg›yla an›yor, kat›ld›¤›n›z için hepinize selam ve sayg›lar›m› sunuyorum” dedi. D‹T‹B Merkez´den Ahmet Terli, Johannes Rau için yazd›¤› fliirini okudu. Almanya Federal Milletvekili Dr. Lale Akgün de yapt›¤› konuflmas›nda: “Rau için öncelikle flunu söyleyebilirim; “içi d›fl› bir insan´d›´ Her ortamda ayn› yüzü vard›. Vatandafl, baflbakan ve Cumhurbaflkan› olarak hep ayn› düflüncelere sahipti. Di¤er ininçlara karfl› çok sayg›l›yd›. Kültürleraras› diyalog isteyenlerin diyalog kültürünü iyi bilmeleri gerekti¤ini anlatt›. 50 y›ll›k siyaset hayat›nda kimseye k›r›c› bir davran›flta bulunmad›. Kendisini örnek ald›¤›m siyasetçi ve insand›, bundan sonra da hep böyle kalacak. D‹T‹B´in düzenledi¤i anma töreni din tart›flmalar›n›n yap›ld›¤› bu dönemde çok anlaml›d›r. Bu vesileyle baflta D‹T‹B Baflkan› Çak›r ve D‹T‹B personeli tebrik ediyorum” dedi. Solingen facias›nda 5 aile ferdini kaybeden Mevlüde Genç göz yafl› içerisinde yapt›¤› konuflmas›nda: “Juhannes Rau bana büyük manevi destek verdi. Bize cumhurbaflkanl›¤› de¤il, babal›k yapt›. Rau benim ikinci babamd›. Devaml› bizi ziyaret edip, çocuklar›m›n dertlerini dinlerdi. Hasta oldu¤u dönemde bile selam gönderdi. Bana verdi¤i flu tavsiyeyi hiç unutmayaca¤›m: “senin ac›n büyük biliyorum, bu ac› mezara kadar devam eder. Ama hayattan kopma, cesaretini kaybetmeden yafla´ demiflti. O´nu hiç unutmayaca¤›m. Ve herkesin onu örnek almas›n› istiyorum” dedi. NRW Uyum Sorumlusu Thomas Kufen ve NRW SPD Eyalet MiIetvekili Ingrid Hack anma töreninde yapt›klar› konuflmalar›nda: “D‹T‹B´in böyle bir organizasyona imza atmas› bizleri son derece mutlu etmifltir. Bu program›n oluflmas›nda eme¤i geçen baflta Say›n Çak›r olmak üzere bütün D‹T‹B mensuplar›na partilerimiz ad›na flükranlar›m›z› sunuyoruz. Say›n Rau´nun örnek flahsiyeti sadece Almanya için de¤il, bütün dünya liderlerine örnek olmufl bir flahsiyetti. Bilhassa göçmenlerin uyumu ile ilgili vermifl oldu¤u gayret herkesin takdirindedir. Bu yüce toplulu¤a hitap etmekten duydu¤umuz mutlu- lu¤u ifade eder, hepinize sayg›lar sunar›z”dedi. Milliyet Gazesi´nden Mehmet Aktan da aneknotlarla yapt›¤› konuflmas›nda; “Türk bas›n›yla temaslar›n›, samimi ve anlay›fll› tavr›n› örnekleriyle ortaya koyan Aktan, 2005´te Solingen´de düzenlenen törende Rau´nun hasta haliyle gelip kat›l›fl›n›, sahnede yapt›¤› konuflmas› Türklerle yapm›fl oldu¤u son konuflmas› olmufltu. Konuflmas›n› Türkçe olarak “Teflekkür” kelimesiyle tamamlay›p, alk›fllar ve göz yafllar›yla u¤urland›¤›n› anlatt›. Ben Rau´yu Türk medyas› ad›na bugüne kadar gösterdi¤i insanl›ktan dolay› teflekkür ediyorum” dedi. T.C. Köln Baflkonsolosu Mustafa As›m Temizgil´de yapt›¤› konuflmas›nda: “Almanya´n›n 8. cumhurbaflkan› Johannes Rau´yu kaybettik, derin üzüntü içindeyiz. Rau, mütevazi bir insan olarak dünyaya geldi. Baflar›larla dolu bir hayat yaflad›. Tevazusundan ve engin insan sevgisinden hiçbir fley kaybetmeden aram›zdan ayr›ld›. Johannes Rau, örnek ve önder siyaset ve devlet adam›yd›. Almanya´da yaflayan herkesin Cumhurbaflkan› oldu. Göç ve uyuma unutulmaz katk›lar sa¤lad›. ‹nsanlara sevgi, sayg› ve tolerans ile yaklaflt›. Onlarla iletiflim içerisinde olmak için elinden geleni yapt›. Bireylerin korkmas›n› ve korkutulmas›n› engellemeye çal›flt›. Bask›ya ve fliddete karfl›yd›. Göçmen Türklere gösterdi¤i yak›nl›k ve hoflgörü ile onlar›n gönlünü kazand›. Bir daha hiç olmamas›n› temenni etti¤imiz Solingen ve Möln olaylar›nda Türk toplumunun yaralar›n› sard›.Bence Rau, toplumun gönlünde bir insan için eriflebilecek üst mertebelerden birine ulaflt›. Hepimize örnek oldu. Türk toplumunun Rau gibi örnek devlt adamlar›na ihtiyac› var. Onu özleyece¤iz. Seçkin bir devlet adam›n› kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Tüm sevenlerine ve yak›nlar›na baflsa¤l›¤› diliyorum” dedi. Konuflmalar›n ard›ndan günün an›s›na D‹T‹B hat›ras› olarak T.C. Berlin Büyükelçili¤i Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r, Solingen facias›n›n 10. y›l›nda düzenlenen anma gününde çekilen bir resmi Rau´nun ailesine ulaflt›r›lmak üzere Almanya Federal Milletvekili Dr. Lale Akgün´e takdim etti. Protestan Kilisesi Temsilcisi Papaz Dorothee Schaper,ve D‹T‹B Dinleraras› Diyalog bölümünden Dr. ‹smail Alt›ntafl´›n Rau için birlikte yapt›klar› Dua´n›n ard›ndan Tören; D‹T‹B-Han›mlar Kültür Merkezi´nin haz›rlay›p sunduklar› ‹rmik helvas›n›n ikram›yla tören sona erdi. Seni Unutmayaca¤›z ....Örnek ‹nsan. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr 18 Seite 18 ÖZEL KÖE Mart-März 2006 / Safer 1427 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Çada Mekke Mürikleri Helvadan Putlarını Yiyor! ünya hızlı flekilde bir girdabın içine sürükleniyor. Uluslararası oluflturulan bunca kurum ve kurulufl ise sadece olayları seyretmektedir. Allayıp pullayarak Dünya insanlı¤ına sunulan anayasalar, insan hak ve özgürlükleri, çeflitli sivil toplum örgütlerinin sadece ve sadece belli kesimler ve maksatlar için oldu¤u birkez daha ispatlanmıfl oldu. Batı, son iki yüzyılda çekti¤i acı ve sıkıntılar, onca kanlı savafllar neticesinde 1948 yılında “‹nsan Hakları Beyannamesi” adı altında Uluslararası bir deklarasyon yayınladı. Bir çok ülke bu beyannameyi uygulamasalar da altına imza attılar. Bu beyannamenin içindeki hiç bir maddeye itirazımız yok. ‹tirazımız; bunların herkese eflit uygulanmamasınadır. fiaflkınlı¤ımız ise beyannamenin altına imza atan müslüman ülkelerin, bundan onbefl asır evvel bu haklara sahip olup da, bunun farkında olmamalarınadır. Üstelik Batının teoride bile ulaflamadı¤ını, Müslümanların pratikte yaflamıfl olmasıdır. Bir baflka kızgınlı¤ımız ve hayretimiz ise geçmiflte korkunç katliamlar ve “Soykırım” yapan batının bugün müslümanları suçlamasıdır. Tarih yalan yazmıyor ve Yahudiler de yalan söylemiyorsa, ‹spanya’da hayatlarına kasdedilen ve kovulan Yahudileri, Müslüman Osmanlı, o engin hoflgörüsüyle ülkesine kabul etti ve onları yok omaktan kurtardı. Dünyanın hiç bir yerinde güremedikleri rahat ve huzuru, Osmanlıda doya doya yafladılar. Ancak, ülkesini ve gönlünü bu insanlara açan Osmanlının torunları (müslümanlar) flimdilerde "Antisemitist", onlara ülkelerini dar eden ve soykırım uygulayanlar, Yahudi dostu oluverdiler. Korkarım birkaç sene sonra Hitlerin yaktıkları da, müslümanlara maledilsin. Hani vicdan, adalet denilip de yalama edilen duygular nerede? Ya bu, onur dedikleri fley tamamen mi katledildi sahtekarlar taraf›ndan? ‹nsan ve Hakları terimleri bu a¤ızlarda ne kadar da i¤reti duruyor. Uygulananlarla söylenenler birbirine yakıflıyor mu? Sanki geliflen ve de¤iflen olaylar maskeleri indiriyor, gerçek ve çirkin yüzleri ortaya çıkarıyor. ‹flin do¤rusu iyi de oluyor. Çünki bir takım güzel ve faydalı kavramlar esaretten ve murai a¤ızlardan kurtuluyor ve gerçek hürriyetine kavufluyor. ‹nsanlık da gerçek yüzleri görme imkanını bu- D a.halil özdemir luyor. Dün, kadının fleytan oldu¤unu söyleyerek akla hayale gelmedik çirkin muamelede bulunanlar, bugün insanlı¤a ders vermeye kalkıyorlar. Oysa ‹slam 1400 sene önce Cenneti annenin, yani kadının ayakları altına sermifl ve onu bafltacı etmifltir. Dün kadına fleytan gözüyle bakanlar, bugün sanki çok mu iyi bakıyor ve de¤er veriyor. Hayır; bugün de sadece bir meta gözüyle bakıyor ve onu ticari maksatlarına alet ediyor. Kadın adeta kölelefltirilmifltir. Kölelefltirilen sadece kadın da de¤il aslında, bütün insanlık kölelefltirilmek isteniyor. Amerika sözde 1860 yılında resmen köleli¤i kaldırdı. Yazılı metinlerde belki kalktı ama uygulamada fliddetini artırarak devam ediyor. Hatta Amerikadaki siyahlar yetmedi flimdilerde bütün dünyayı kölelefltirme projelerini yürütüyor. Tıpkı “BOB”ta oldu¤u gibi. 1948’de kabul edilen “‹nsan Hakları Beyanname”sinin 5. maddesinde derki: “Hiç kimse iflkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.” fiimdi bu madde üzerinde duracak olursak, bu maddeye aklı baflında bir insanın itiraz etmesi elbette mümkin de¤il. Ancak bir de uygulamaya bakalım, bu maddeyi en çok ihlal edenler kimler acaba? Bosna’da bunca katliamı, akıl almaz zulum ve iflkenceleri, kadınlara hayasızca tecavüzleri yapan, köylere baskın yaparak ço¤unlu¤u çocuk olan binlerce sivili katleden ve bunlara seyirci kalanlar kimlerdi? Çeçenistanı (Grozniyi) hayalet flehre çevirerek, asker-sivil ayırımı yapmadan yüzbinlere varan katliamları yapan ve bunlara seyirci kalan kimlerdi? Irak’ı haksız yere iflgal eden, dü¤ün ve cenaze evlerine varıncaya kadar vurarak hunharca katliamlarda bulunanlar ve bunlara destek olanlar kimler? Yapılan insanlıkdıflı, afla¤ılık iflkencelerine hergün bir yenisi ekleniyor. Kadınlara ve çocuklara zalimce uzanan bu kırılası eller kimin ve ne adına? Bu afla¤ılık mahluklara alkıfl tutan ve destek verenler yukardaki maddenin hangi bendiyle ba¤daflıyorlar? ‹flgali protosto eden o körpecik yavruları, ellerindeki sopalarla canavarca döven o asker hangi insan hakları der- sini almıfltı? Ebu Gureybdeki vahfleti iflleyenler bu ilhamı nerden, emri kimlerden almıfltı? Yıllar yılı Filistinde tafllarla kırılan kol kimin ve kıran kim? Ne adına, hangi hakla kırıyor? Ya öldürülen o masumlar ve yurtlarından sürülen o biçarelerin suçları iflgal edilen topraklarını savunmak mı? Yoksa yıkılan evlerine mani olmak mı? Yada geçmiflteki fırın ve gaz odalarını bu çocuklar mı kurmufltu acaba? Guantanamodaki hayvanları bile utandıran iflkenceleri bu maddenin hangi bendine göre uyguladınız? Afganistanı ve olup bitenleri saymayalım isterseniz! Hiroflima ve Nagazakiyi, Wietnamı, Cezayir ve Trablusgarbı... saymadı¤ımız gibi...! Ne dersiniz bunca zülüm, iflgal, ihanet ve katliamların adını koyalım mı? Yoksa yukardaki maddeyi tekrar görelim mi? “Hiç kimse iflkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.” (Not: Sadece ka¤ıt üzerinde kalmak ve Müslümanlar hariç tutulmak flartıyla) Di¤er maddelerde de flöyle der: “Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya baflka bir görüfl, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, do¤ufl veya herhangi baflka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.” Hangi din, dil, cinsiyet, siyasal ve baflka bir görüflten bahsediliyor? Kimin böyle bir hakkı var ki? Okulda hatta sokakta bile insanların ana dillerini konuflmalarının yasaklandı¤ı bir ortamda bunların ne önemi var ki. Müslümanların ve dinlerinin hedef tahtasına konuldu¤u bir dünyada bu yazılanların ne önemi var ki. ”Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazıflması hususlarında keyfi karıflmalara, fleref ve flöhretine karflı tecavüzlere maruz bırakılamaz. Herkesin bu karıflma ve tecavüzlere karflı kanun ile korunmaya hakkı vardır.” Özel hayatın mahremiyeti ve korunması bu da nerden çıkıyor? Irakta gece yarısı insanların evlerinin kapısı vahflice kırılarak yatak odasına varıncaya kadar yapılan ani baskınlarla mı özel hayat, aile, mesken, fleref ve haysiyet korunu- yor. Vatandafllık müracaatlarında kiflilere kabir sualinin soruldu¤u ve nerdeyse 30 sene sonra olması muhtemel konularda bile düflüncesinin ne olabilece¤inin sorgulandı¤ı bir ülkede hangi dil, din, aile ve di¤er hak ve özgürlüklerin varlı¤ından bahsediyorsunuz. Özel hayat ve meskenler adeta gelip geçen hanı oldu. Hiç bir hukuki gerekçe olmadan kutsal mekanlarımız olan mabedlerimize, filin züccaciye dükkanına girdi¤i gibi girifl çıkıfllara alıfltık artık. “Kanun önünde herkes eflittir ve farksız olarak kanunun eflit korumasından istifade hakkını haizdir.” Herhalde gülmek için artık tiyatroya gitmeye gerek yok. Bu maddeleri önüne alacaksın ve uygulamaya bakacaksın. Onur ve flahsiyetin varsa kahrından çatlar ölürsün. Yok e¤er gamsız ve yüzsüzsen gülmekten ölürsün. Bütün bunların altında yatan bir gerçek var o da fludur. Ey müslümanlar size ihtiyacımız kalmadı ve sizi istemiyoruz. Artık defolup gidin. De¤ilse bundan böyle her gün önünüze yeni dayatmalarla gelece¤iz. Biz sizi vaftiz odalarına mecbur kılmadan baflınızın çaresine bakın ve ülkemizi terkedin. Kısaca batının son geliflen olaylarla müslümanlara vermek istedi¤i mesaj bu. Ancak bu iflin bu kadar kolay olmayaca¤ını herkesin bilmesi gerekir. Biz iyi niyet ve ümitlerimizi tamamen yitirmifl de¤iliz. Biz inanıyoruz ki bunca olumsuzluklara ra¤men sa¤duyu sahibi, aklı selim insanlar mutlaka var. Biz inanıyoruz ki hukukun üstünlü¤üne inanan vicdan sahibi hukukcular var. Biz hala inadına diyalog diyoruz. Ve biz hala “‹nançta farklılık yaflamda birlik” diyoruz. fiayet batının Demokrasi, hukuk ve insan hakları anlayıflı Yunan filozofunun düflündü¤ü gibi de¤ilse. Yunan Filozof der ki “Yazı gelirse ben kazanırım, tura gelirse sen kaybedersin” Yaflasın demokrasi! Yaflasın hukuk! Yaflasın insan hakları! Tabii bizim (batının) istedi¤imiz ve bizim düflündü¤ümüz gibi olursa!!! Ne dersiniz Mekke müflrikleri helvadan yaparak tapındıkları putlarını mı yiyor!!! Dünya yarı açık hapishane yapıldı, mahkumlar hala birbiriyle u¤raflıyor. Heyhat, heyhat, heyhat... 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 19 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 20 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 21 “He mu r nef tlak is ö a ta lüm dac ü akt ›r” e d z ü n ü n . ü g . › . l z › i c y a e l En sizin Sa¤lık sigortaların›n (Krankenkasse) cenaze defin yard›m›n› kald›rd›¤› Almanya’da: • Cenazeler, vefat yerinden al›narak defin edilece¤i yere kadar götürülür. Cenaze nakil masraflar› karflılan›r; bir kiflilik Refakatc› bileti de ödenir. • Fon imkanlar›ndan ücretsiz olarak yararlanabilecek aile fertleri: Kendisi, efli ve 18 yaflın› doldurmam›fl çocuklar›, yafl› kaç olursa olsun kendi geliri olmayan bekar k›z çocuklar›. • Girifl ücreti: Aile bafl› sadece 50,- Euro. • Üyenin, yafl› dolan çocukları ile geliri olan aile fertleri, IGMG Cenaze Fonuna üye olmalar› durumunda kay›t ücreti ödemezler. • Masraf pay› her yıl sonunda ödenir. 2005 yılı masraf pay› 32,20 Euro olarak tesbit edilmifltir. • Üye olmak ve daha genifl bilgi için IGMG flubelerinden, Bölge temsilciliklerimizden, ya da Genel Merkezimizden broflür ve kay›t formu isteyiniz. IGMG CENAZE FONU Boschstr. 61-65, 50171 KERPEN • Tel: 02237 - 656 313, Faks: 02237 - 656 555 Mobil: 0177 - 478 83 34, e-mail: [email protected] Hesap Numaras›: SEB AG Köln Kontonr.: 162 888 56 06 • BLZ: 370 101 11 Hessen Bölgesi Cenaze Fonu Sorumlusu Hüseyin AVCI Mobil: 0174-5750461 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 22 HABER 22 Mart-März 2006 / Safer 1427 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Hessen’de yarımaların en güzeli IGMG slam Toplumu Milli Görü Tekilatlarınca 18 seneden beri yapılan Avrupa Kur’an-ı Kerim Okuma Yarımasının Hessen Bölgesi ubelerarası Elemeleri 26 ubat 2006 tarihinde Hanau’da cokulu bir cemaat topluluunun katılımıyla yapıldı Hessen Hayat-Hanau Özel Milli Gazete - Hanau Özel I GMG slam Toplumu Milli Görü Tekilatlarınca 18 seneden beri yapılan Avrupa Kur’an-ı Kerim Okuma Yarımasının Hessen Bölgesi ubelerarası Elemeleri 26 ubat 2006 tarihinde Hanau’da cokulu bir cemaat topluluunun katılımıyla yapıldı. Hessen Bölgesi Tanıtma ve rad Bakanlıı tarafından organize edilen program Kur’an-ı Kerim okunmasıyla baladı. Programın sunuculuunu Bölge rad Bakanı erif Aslan yaptı. lk olarak mikrofona Hessen Bölgesi Bölge Bakanı Mehmet Ate geldi. Ate; konumasında Kur’an-ı Kerim yarımasının önemine deindikten sonra yine Kur’an-ı Kerim ile alakalı güzel bir konuma yaptı. Daha sonra yarıma jürisi tanıtıldı. Yarıma jürisi Bölge rad Bakanı erif Aslan, Ali Barut, brahim Özdemir hocaefendilerden oluuyordu. Selamlama seromonisinden sonra iki katagoride yapılacak olan yarımaya geçildi. lk önce 8-13 ya grubunda yarıacak talebeler sırayla kürsüye gelerek birinci olarak ezberden ve devamında da yüzüne okumadan imtihan edildiler. Çok ho görüntülerin yaandıı bu ilk safhadan sonra; ikindi namazı beraberce eda edildi. Daha sonra 14-18 ya grubunun yarımasına geçildi. Bu grupdakiler de ilk önce ezber ve devamında yüzüne okumadan imtihan edildiler. Bazı talebelerin oldukça heyecanlı oldukları gözlendi. Tabii yarımaya çocuklarıyla beraber gelen büyükleri de onlardan daha da heyecanlı idi. Yarımacıların puanlaması 3 katagoride yapıldı: 1- Ezber 2- Yüzünden Okuma 3Makam. Yarıma sonunda jüri heyetinin deerlendirme yapmasından sonra jüri bakanı erif Aslan Hocaefendi iki grubun da derecelerini açıkladı. erif Aslan Hocaefendi güzel bir jest yaparak ilk üç derecenin dıındakilerin hepsini dördüncü ilan etti. Yarımaya katılan tüm çocuklara; birer hediye takdim edildi. Daha sonra ilk üçe girenlerin hediyeler- inin daıtımına geçildi. 8-13 ya grubunda 870 puanla birinci olan Lollar Cemiyetinden Abdülkadir Gönan’ın hediyesini jüri üyesi Ali Barut Hocaefendi verdi. Yine 8-13 ya grubunda 855 puanla ikinci olan Wetzlar Cemiyetinden Furkan Polat’ın hediyesini IGMG Hessen Bölge Tanıtma Bakanı Cengiz Pekdemir verdi. Yine 8-13 ya grubunda 805 puanla üçüncü olan Darmstadt Cemiyetinden Süleyman Derin’in hediyesini IGMG Hessen Bölge Tekilatlanma Bakanı Cengiz ahbaz verdi. Daha sonra 14-18 ya grubunun hediyelerinin daıtımına geçildi. 14-18 ya grubunun 890 puanla birincisi Kassel Cemiyetinden Yahya Kocaboa’nın hediyesini IGMG Hessen Bölge rad Bakanı erif Aslan Hocaefendi verdi. Yine 14-18 ya grubunda 880 puanla ikinci olan Offenbach Cemiyetinden Harun Balıkçı’ya hediyesini jüri üyesi brahim Özdemir Hocaefendi verdi. Yine 14-18 ya grubunda 870 puanla üçüncü olan Stadtallendorf Cemiyetinden Mehmet Güler’in hediyesini IGMG Hessen Bölge Gençlik Tekilatı cra Üyesi Abdurrahim Kutlucan verdi. Hediyelerin daıtımından sonra bütün katılımcıların itirakiyle topluca resim çektirildi. Program 14-18 ya grubu birincisi Kassel Cemiyetinden Yahya Kocaboa’nın okuduu Kur`an-ı Kerimle ve evsahibi Hanau cemiyetinin ikramı ile sona erdi. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 23 ÖZEL KÖE Mart-März 2006 / Safer 1427 23 Çalayan’da yazılan mektup... Ekrem KIZILTA stanbul, 19 fiubat tarihinde, tarihte benzeri çok az görülen bir Mitinge sahne oldu. A¤ırlıklı olarak ‹stanbullulardan ve Türkiye’nin, hatta dünyanın çeflitli yerlerinden gelen 1 milyon civarında Müslüman, Avrupa’nın Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’a karflı saygısızlı¤ını protesto etti. ‹stanbul Ça¤layan Meydanı’nda biraraya gelen Müslümanlar, vakar içerisinde, bütün dünyaya, Peygamber Efendimizi canlarından bile çok sevdiklerini haykırdılar. ‹stanbul Ça¤layan Meydanı’ndaki miting, aslında bütün dünyaya, özellikle de Avrupa ülkelerine yazılan bir mektuptu... Kutsalın ne oldu¤unu, ne kadar önemli oldu¤unu unutanlara kutsalı hatırlatan ve ne kadar önemli oldu¤unu anlatan bir mek- ‹ tup... Kuyuya atılan tafl... Danimarka’da Jyllands-Posten isimli bir gazete tarafından bafllatılan Norveç, Fransa ve Almanya’da bazı gazetelerin takip etti¤i ‘karikatür yayınlama’ furyası, kimine göre Avrupa’nın Müslümanları, birtakım niyetlerle test etme amacıyla yürüttü¤ü bir faaliyetti ve bunun ardından baflka birtakım edepsizlikleri de beklemek gerekebilirdi. Test etmek neden gerekti fleklinde sorulacak bir sorunun cevabı ise flimdilik yok. Yok, çünkü olay organize gibi gözükse de, kimlerin niçin organize etti¤i henüz belli de¤il. Yani Müslümanları test etmeyi neden düflündüklerini bilmiyoruz. Kimisi, olayın ABD’nin Avrupa’y› ‹slam Aleminden uzaklafltırma ve böylelikle stratejik olarak tabii bir müttefikiyle arasını açma girifliminin bir uzantısı olarak düflünüyor. Böyle bir fley olabilir mi, derseniz, neden olmasın demek gerek. Çünkü Avrupa Birli¤i, eninde sonunda ABD’nin kendisini sıkıfltırdı¤ı cendereden baflını dıfları çıkarma derdine düflecek bir gün ve o zaman ‹slam Alemi ile arasının iyi olmasının kendisine sa¤layaca¤ı epey bir imkan mevcut. Ama araları, kutsalların ifle karıfltı¤ı birtakım meseleler sebebiyle gerilecek olur ve bu böyle devam ederse, Avrupa’nın yalnız kalması mukadder. Bir taflla kaç kufl?.. Mesele bu ise, karikatür meselesiyle yürütülmekte olan iflin ‘bir taflla iki kufl vurmak’ oldu¤unu söyleyebiliriz. Çünkü Avrupa ülkeleri ile ‹slam Aleminin arasını açmak için kutsalların ifle karıfltı¤ı bir tartıflma zemininin açılması, ‹slam Alemi’nin de baflına bela olan ABD emperyalizmini bu topraklardan uzak tutma giriflimi için bu aleme destek olabilecek Avrupa’dan mahrum kalınması neticesini getirir. ‹slam Alemi’nin böylesi bir niyete, yani ABD’yi geldi¤i co¤rafyaya do¤ru iteleme niyetine ne zaman ve nasıl kapılabilece¤ini bilmiyoruz, ama eninde sonunda bunun olaca¤ını, olması gerekti¤ini söyleyebiliriz... Yani aslına bakarsanız, karikatürle bafllayan ve bundan sonra çeflitli flekillerde devam edece¤i anlaflılan flu test meselesinin, öncelikle Avrupa tarafından ciddi manada teflhis edilmesi ve Müslümanlarla aralarını iyice açmadan bir flekilde durdurulması gerekti¤i açık. Çünkü, bırakın hakaretamiz karikatürleri; inançlarımız gere¤i, Peygamber Efendimiz’in resmi konusunda bile Avrupa zihniyetinin anlayamayaca¤ı kadar hassas olan biz Müslümanların, olup bitene ‘ifade özgürlü¤ü’ ya da ‘basın hürdür her ne isterse yapabilir’ nokta-i nazarından bakamayaca¤ımız açık. Avrupalı gibi davranmak... Avrupa’nın sözkonusu karikatürlerin yayınlanması hususunda homojen bir yapı teflkil etmedi¤ini ve birçok insanın bu konuya karflı oldu¤unu, biliyoruz. Dolayısıyla, Avrupa, ‘kutsallara saygı’ konusunda insanlarını uyarmak ve ‘ifade özgürlü¤ü’nün baflkalarının inançlarına hakaret özgürlü¤ü demek olmadı¤ını iyice anlatarak, bu furyanın ve bundan sonra olabilecek olanların önünün kesmesi gerek. ‹slam Aleminin hemen her tarafından yükselen protesto sesleri, Müslümanların kutsalları konusunda ne kadar hassas oldu¤unun bir göstergesi. Bazı yerlerde amacını aflacak flekilde yapılmıfl olsa da, bu gösterilerde Müslümanlar, ‘ileri, modern, ça¤dafl’ ülkelerden, ‘ileri, modern, ça¤dafl’ davranmalarını, yani baflkalarının kutsallarına gereken saygıyı göstermelerini istiyor ve bunu bekliyor. Türkiye’de de birçok flehirde ve özellikle Diyarbakır’da, ‹stanbul’da ve son olararak da Erzurum’da yapılan mitinglerde dile getirilen hususlar da temelde budur. Bütün ‹slam Alemi, Avrupa’dan Avrupalı gibi davranmasını beklemektedir; yani baflkalarının kutsallarına saygılı olmasını... Rodgau’da Mehmet Orakçı Hocaya Veda Programı Y›llarca Hessen Bölgesine ba¤l› cemiyetlerde hizmetlerde bulunan Mehmet Orakç› hocaefendi son olarak görev yapt›¤› Rodgau Cemiyetindeki görevi ile bu hizmetlerine flimdilik nokta koydu ve Türkiye’ye dönüfl yapt›. ›llarca Hessen Bölgesine ba¤l› cemiyetlerde hizmetlerde bulunan Mehmet Orakç› hocaefendi son olarak görev yapt›¤› Rodgau Cemiyetindeki görevi ile bu hizmetlerine flimdilik nokta koydu ve Türkiye’ye dönüfl yapt›. Y IGMG Hessen Bölgesindeki çeflitli cemiyetlerde görevlerde bulunan Mehmet Orakç› hocaefendi hem e¤itimci kimli¤i ve hem de ö¤retici kimli¤i ile çevresinde oldukça seviliyordu. fiu anda görev yapan pekçok idareci ve hocaefendinin de hocas› olan Mehmet Orakç› hoca son olarak görev yapt›¤› Rodgau camiindeki görevi ile flimdilik bu çal›flmalar›na nokta koyarak Türkiye’ye döndü. Son olarak k›ld›rd›¤› Cuma namaz›ndan sonra IGMG Hessen Bölgesinin ve Rodgau Camii ‹darecilerinin beraberce organize etti¤i veda program› ile Mehmet Orakç› hocaefendiye u¤urlama yap›ld›. IGMG Hessen Bölge ‹darecileri ve Rodgau Camii ‹darecilerinin hediyelerini sunmas›ndan sonra Mehmet Orakç› hocaefendi bir veda konuflmas› yapt›. Konuflma s›ras›nda hocaefendinin oldukça duyguland›¤› gözlendi. Cemiyet ‹darecileri bu tür programlar›n mutlaka yap›lmas› gerekti¤ini ve Mehmet Orakç› Hocaefendi gibi tüm hocaefendilerin de bu onuru fazlas›yla hakettiklerini söylediler. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 24 24 BASIN AÇIKLAMASI Mart-März 2006 / Safer 1427 slam Toplumu Milli Görü Tekilatları Hessen Bölgesi’nden Basın Açıklaması ‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi yayınlanan karikatürleri fliddetle elefltirdi ve kınadı. ‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi basın açıklamasında, Peygamberimize hakaret içeren karikatürlerin farklı gazetelerde sürekli yayınlanmasının provoke edici oldu¤unu belirtti. Bu çizimlerin tüm Müslümanların dini duygularını derinden yaraladı¤ını ifade eden Bölge Baflkanı Mehmet Atefl, ayrıca flunları söyledi; "zaten ‹slam dininde peygamberlerin resmedilmesi kesinlikle meflru de¤ildir, hele de alaycı ve afla¤ılayıcı bir flekilde resmedilmesi hiç de¤ildir." Mehmet Atefl,"Karikatürlerin yayınlanmasını bariz bir flekilde, bir kültür çatıflması için kullanmak isteyen bazı gazetelerin tavırlarını endifle ile takip etmekteyiz. Basın özgürlü¤ü bilincinin peygamber efendimize hakaret ile oluflmayaca¤ı kesindir. Burada konu sadece Peygamber efendimizin resminin oluflturulması de¤ildir, aksine Peygamber efendimizin nasıl tasvir edildi¤iyle ilgilidir. Müslümanların tepkisini sadece ‹slam’daki resim yasa¤ına ba¤lamak yüzeyde kalan bir yaklaflım olur. Asıl mesele, Peygamber efendimizin özellikle hakaretvari ve afla¤ılayıcı bir tarzda karikatürize edilmifl olmasıdır" dedi. Mehmet Atefl, Ceza Kanunu’nun kamu barıflını tehdit eden dini inançlara hakareti, suç unsuru olarak gören 166. maddesinin de Yasa koyucu tarafından bofluna oluflturulmadı¤ını dile getirdi. Mehmet Atefl aynı zamanda Milli Görüflün, Almanya’da yürürlükte olan kanunlar çerçevesinde basın özgürlü¤ü taraftarı oldu¤unu açıkladı. Buna karflın inanç de¤erlerini alaya almanın, açıkça bu çerçevenin dıflına tafltı¤ını belirten Bölge Baflkanı, "Zaten gergin olan durumu gözönünde bulundurdu¤umuzda Müslümanlara ve ‹slam’a hakaret içeren yayınlar ve buradan yola çıkarak yapılan tartıflmaların, diyaloga zarar verici ve entegrasyonu engelleyici oldu¤unu görüyoruz" dedi. Bölge Baflkanı Mehmet Atefl; "Yurtdıflında kısmen sergilenen fliddet e¤ilimli tepkilere üzülüyoruz. Böyle bir tartıflma ortamında bu tutumun do¤ru olmadı¤ını düflünüyor ve bu tutumu reddediyoruz" dedi. Baflkan Atefl, son olarak flunları söyledi, "Bu tür açık provokasyonları, a¤ırbafllı yaklaflarak ve protestolarımızı ölçülü eylemlerle gerçeklefltirerek, bofla çıkarmamız biz Müslümanlara birfley kaybettirmez. flahıslara veya Avrupalı kurumlara yönelik tehditler veya hatta fliddet içeren boyutlara ulaflan saldırılar kabul edilemez. ‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi Hessen ‹slam Federasyonu Bölge Kadın Kolları Bölge Gençlik Teflkilatı Bölge Üniversiteliler IGMG ve IFH’ya ba¤lı olan tüm Cemiyetler adına Bölge Baflkanı Mehmet Atefl Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Pressemitteilung der Islamischen Föderation in Hessen e.V. über die Veröffentlichung der ProphetenKarikaturen Die Islamische Föderation in Hessen e.V. kritisiert und verurteilt die Propheten-Karikaturen In einer Presseerklärung kritisierte die Islamische Föderation in Hessen e.V. den Nachdruck der beleidigenden Prophetenkarikaturen in weiteren Zeitungen als ausgesprochen provokativ. Es sei allen Medien klar, dass diese Zeichnungen die religiösen Gefühle der Muslime zutiefst verletzen, sagte der Vorsitzende der Islamischen Föderation in Hessen., Mehmet Ates, und fügte hinzu: „Im Islam ist bereits die Abbildung des Propheten überhaupt nicht statthaft und insbesondere solch eine Beleidigende, so wie sie nun vorliegt. Mit Sorge betrachte man die Bestrebungen weiterer Zeitungen, die den Abdruck dieser Karikaturen offensichtlich für einen vermeintlichen Kulturkampf nutzen wollen. „Ein Bewusstsein für die Pressefreiheit entsteht sicherlich nicht dadurch, dass man den Propheten beleidigt. Es geht hier auch nicht mehr nur um das Erstellen eines Bildnisses des Propheten, sondern insbesondere darum, wie er dargestellt wurde. Die Kritik der Muslime nur mit dem Bilderverbot im Islam begründen zu wollen, wäre zu oberflächlich. Es ist insbesondere die beleidigende und herabwürdigende Art und Weise, mit der er vermeintlich karikiert wurde", stellte Mehmet Ates klar. Der Gesetzgeber habe nicht umsonst § 166 Strafgesetzbuch geschaffen, der die Beschimpfung religiöser Bekenntnisse, die geeignet sind, den öffentlichen Frieden zu stören, unter Strafe gestellt. Zugleich stellte der Vorsitzende klar, die IFH stehe zur Idee der Pressefreiheit. Dies gelte jedoch in Deutschland nur im Rahmen der bestehenden Gesetze. Die Verhöhnung von Glaubensinhalten gehe dagegen eindeutig über das von der Pressefreiheit geschützte Maß hinaus. „Wir sehen, dass gerade in Anbetracht der derzeit ohnehin angespannten Lage, diese, die Muslime und den Islam beleidigenden Veröffentlichungen und die daraus resultierende Diskussion, ausgesprochen Dialog und Integration störend sind", sagte der Vorsitzender der IFH e.V. Mehmet Ates sagte weiter: „Wir bedauern, dass im Ausland zum Teil mit Gewalt reagiert wurde. Dies halten wir nicht für ein zulässiges Mittel in einer solchen Auseinandersetzung und lehnen es ab. Ferner warnen wir auch, Bürger europäischer Staaten dafür verantwortlich zu machen. Es wird uns als Muslimen nichts genommen, wenn wir eine solch offene Provokation ins Leere laufen lassen, indem wir besonnen reagieren und mit überlegten Aktionen unseren Protest kundtun. Drohungen oder sogar gewalttätige Übergriffe gegen Personen oder europäische Institutionen, können nicht hingenommen werden", sagte der Vorsitzender abschließend. Im Namen IFH e.V. - Islamische Föderation in Hessen e.V. IGMG Regionalverband Hessen Frauenabteilung des IGMG Regionalverbands Hessen Jugendabteilung des IGMG Regionalverbands Hessen Studentenabteilung des IGMG Regionalverbands Hessen Mitgliedsgemeinden der IFH e.V. und des IGMG Regionalverbands Hessen Mehmet Ates (Vorsitzender IFH e.V. und IGMG Regionalverband Hessen) 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 25 HATIRAT Mart-März 2006 / Safer 1427 25 Muhammed Hamidullah Hoca... Prof. Dr. hsan Süreyya SIRMA [email protected] O klasik ve modern bir alimdi: 1963 yılıydı; Ankara ‹lâhiyat Fakültesinde ö¤renciydim. Hanefi fukahasının ileri gelen ulemasından ‹mâm Serahsî anılıyordu. Bu vesile ile Ankara’da da bir toplantı düzenlenmifl, Dil-Tarih Co¤rafya Fakültesi salonlarında, büyük ‹slâm hukukçusunun hayatı, eserleri hakkında, dünyanın o konudaki en yetkili a¤zından ‹mâm Serahsî’yi dinleyecektik. Hocalarımız ön sıralarda, biz ö¤renciler de orta ve arka sıralarda oturmufl, heyecanla bizi aydınlatacak olan âlimi bekliyorduk. Derken, baflında siyah kalpa¤ı olan, ince, uzun boylu, ve hacim itibariyle kendi bünyesiyle hiçte mütenasip düflmeyen büyük kitapları yüklenmifl hâlde içeriye bir zat girdi. Hocalarımız, ve biz, o zatın elindeki kitapları taflıyarak kendisine yardım etmek için ısrar ettiysek de, o kabul etmedi; ve neredeyse kendi a¤ırlı¤ında olan koca koca ciltleri götürüp, konuflma yapaca¤ı masanın üzerine koydu. ‹flte bu zatın adı Prof. Dr. Muhammed Hamdullah’tı; ve elinde taflıdı¤ı ciltler, ‹mâm Serahsî’nin elMebsût adlı eseriydi. ‹flte rahmetli Hamidullah Hoca’yı ilk defa böyle tanıdım. Fakülteden mezun olunca, doktora için ‹ngiltere’ye gidecekken, kader Paris’e gitmemi yazdı; ve Paris’e gittim. Hamidullah Hoca "Heimatlos" 1 olarak Paris’te yaflıyordu. Prensiplerinde tavizsizdi: Artık doktorayı bitirinceye kadar, her Cuma ve Pazar günleri bir araya gelecektik Büyük Alim’le. Bu bizim için ne kadar büyük bir ilâhî lütuftu... Cuma günleri namazda, pazar günleri de, Fransa’da bulunan Müslüman Talebe Derne¤inde (AEIF) yapılan ilmi seminerlerde görüflüyor, Hoca’nın "‹lim Okyanusu"ndan mümkün mertebe yararlanmaya çalıflıyorduk. Seminerlerde genellikle Hamidullah Hoca konuflur, dünyanın her tarafın- dan doktora yapmak üzere Paris’e gelmifl olan biz ö¤renciler dinleyici olurduk. Talebe paralarıyla alınmıfl küçük ve mütevazı derne¤imizde elli-yüz kadar dinleyici oturacak yer bulabiliyordu. Herkese örnek olması açısından, o dernekte, rahmetli Hocayla yafladı¤ım bir hatıram vardır ki, bunu, katıldı¤ım, ve dinleyicinin az oldu¤u bütün konferanslarımda anlattım. Sizinle de paylaflmak istiyorum: So¤uk bir kıfl günüydü. Paris’in rutubetli havasında, hafif hafif kar da serpifltiriyordu. O gün derne¤i süpürmek, ve sobayı yakıp salonu seminere hazırlama sırası bana gelmiflti. Seminerler, her Pazar günü saat 14.30’da yapılıyordu. Saat tam 14.00’te dernekte oldum. Yerleri temizleyip, sobayı tutuflturdu¤umda, Hamidullah Hoca kapıyı açarak içeri girdi. Mutad oldu¤u üzere, o kibar reveransıyla benimle tokalafltı; ve dinleyicileri beklemeye baflladık. Aradan yarım saat geçti; hiç kimse gelmedi. Ben, "nasılsa hiç kimse gelmedi; sobayı söndürüp gidelim" diye sobaya e¤ilmifltim ki, Hoca bana; Ne yapıyorsun? diye seslendi. Ben de; Kimse gelmedi; sobayı söndürelim, ve gidelim! dedim. O kibar insan hafifçe bana do¤ru e¤rildi; ve kula¤ımdan tutarak beni yukarı kaldırdıktan sonra; Bugün burayı, "dinleyici yok" diye kapatıp gidersek, bir daha ebediyyen açılmaz! Geç karflıma otur, semineri seninle yapaca¤ım! dedi; ve beni karflısına oturtarak, kendisini 100 kifli dinliyormufl gibi, bana bir saat ders anlattı... O bir ‹slâmî fikir bekçisiydi: Rahmetli Hoca, fevkalade kibar, ve örnek bir Müslüman alimiydi. Biz ö¤renciler gibi, ‹mam Gazali ve Ahmed b. Hanbel üzerindeki çalıflmalarıyla ünlü oryantalist Henri Laoust’un, College de France’daki konferanslarına devam ederdi. Prof. Laoust, o seneki konferanslarında, ‹mâm Gazali’nin ‹hyâ’sını2 analiz ediyordu. Hamidullah Hoca’nın, Laoust’un anlattıklarına ihtiyacı olmadı¤ını bildi¤im için, bir gün kendisine, neden vaktini harcayıp bu seminerlere devam etti¤ini sordum. Sessizce bana flunları mırıldanmıfltı: Seminerlere devam eden ö¤rencilerin tamamı Müslüman; ve hiç biri ‹hyâ’yı okumamıfl. Ben hazır bulunursam, Mösyö Laoust onlara yanlıfl fleyler anlatmaz! Size fikrî bekçilik yapıyorum! Gerçekten de Mösyö Laoust, zaman zaman anlattıklarının do¤rulu¤unu Hamidullah Hoca’ya tasdik et- tirirdi. Paris’te böylece befl senemiz Hoca’yla geçti.3 Doktoramızı bitirdikten sonra, Erzurum Üniversitesi’nde "hocalık" hayatımız baflladı. 1975-76, ve 1976-77 ders yıllarında ders vermesi için Hamidullah Hoca’yı Erzurum’a davet ettik. O zamanlar adı ‹slami ‹limler Fakültesi olan flimdiki ‹lahiyat Fakültesinde, ‹slâm Tarihi, Dinler Tarihi, ve ‹slâm Hukuku dallarında birer sömestre ders verdi. Meyveli a¤aç tafllanır: Erzurum’da bulundu¤u sıralarda, ilimden nasiplerini almamıfl olan bazı zevat tarafından insafsızca, ve de bilgisizce elefltirildi. Garip olan fluydu ki, onu elefltirenlerin hiç birisi, onun eserlerini okumamıfltı. Hoca onları gülümseyerek karflılıyordu. Bunlardan bir tanesi, vefat etti¤i için ismini zikretmeyece¤im Rahmetli Erzurum Müftüsüydü. Kendisine gidip, "Hocam, siz Hamidullah Hoca’yı tenkid ederken, onun hangi kitabını okudunuz?" diye sordu¤umda, "Efendi, birileri okumufl ve bize onun neler yazdı¤ını anlattılar" diye cevap vermifl, ben de kendisine, "Üstadım, bir müslümanın, tanımadı¤ı ve düflüncelerini bilmedi¤i bir müslümanı insafsızca tenkid etmesi dinimizce caiz mi? Ya size bu bilgileri getirenler art niyetli ve cahil kimselerse, Allah’a ne cevap vereceksiniz?". Rahmetli Müftü susmufltu. Hoca’nın bofl vakti olmazdı: Hamidullah Hoca, Erzurum’da bulundu¤u sıralarda sadece Fakültede ders vermedi; civar illerde konferanslara da katıldı. Orada bulundu¤u sıralarda yapmıfl oldu¤u çok önemli bir çalıflma daha vardır ki, ilim çevrelerinin ço¤u bundan habersizdir: Yetmifl yıl kadar önce, Fransız müsteflrikler, Buhari’nin Sahih’ini Fransızcaya tercüme ettiler. Fakat maalesef bu tercümede birçok hata var. ‹flte Hamidullah Hoca, Erzurum’da bulundu¤u sıralarda, bu tercümeyi gözden geçirdi; ve tamamı 4 cilt olan tercümeye, bir cilt hata tesbit ederek, bunu Paris’te neflretti. Yüzlerce insanın hidâyetine vesile oldu: Paris’te Müslüman olanlar, genellikle Hamidullah Hoca’nın e¤itiminden geçerdi. Hoca Rahmetli, Müslüman olacaklara, önce ‹slâm’ın ne olup ne olmadı¤ını bilip bilmediklerini sorar, bilmiyorlarsa, "ben size ‹slâm’ı anlatayım, ondan sonra Müslüman olup olmayaca¤ınıza karar verin!" diyordu. Önce tevhid esaslarını açıklar, "Kelime-i fiahâdet"in ne demek oldu¤unu anlatırdı. Tevhid kelimesini ö¤rendikten sonra, inanıyor- larsa, bu sefer imânın ve ‹slâm’ın flartlarını anlatır, bunlara uymanın gereklili¤i üzerinde dururdu. Bunu müteakip, helal ve haramı açıklar, "dinin, imândan sonra, helal ve haramlara uymak oldu¤u esası üzerinde titizlikle dururdu. Bu kabil ihtidâların onlarcasında hazır bulunduk, flahit yazıldık... O ansiklopedik bir âlimdi: Hamidullah Hoca’yı tanıyanlar, onun ne kadar çok yönlü oldu¤unu bilirler. Sadece esas alanı olan hukuk dalında de¤il, Tarih, Hadis, Tefsir, Co¤rafya, Dinler Tarihi, Sosyal ilimler, hatta Tıp alanında her biri kaynak sayılan yüzlerce eser verdi. Hamidullah Hoca’nın bütün kitapları, ‹slâmî ilimler dalında arafltırma yapanların kaynak ve el kitapları sayılırlar. ‹slâm’ın ilk dönemlerine (Hz. Peygamber (s.a.s) ve Dört Halife Dönemi) ait belgeleri içeren, elMecmuatu’l-Vesâiki’s-Siyâsiyyesi, dünyanın birçok diline tercüme edilmifl olan ‹slâm’a Girifl, ‹slam Peygamberi, Hz. Peygamberi’in Savaflları, Kur’an-ı Kerim Tarihi, ‹slam Müesseselerine Girifl, ‹slam Tarihine Girifl, Kitâbu’n-Nebât,4 Hz. Peygamber’in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, ‹slam Anayasa Hukuku, ‹lk ‹slam Devleti, ‹slam’da Devlet ‹daresi, ‹slam’ın Do¤uflu, Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed, Türkçeye yeni çevrilmifl olan Kur’an Meali (Aziz Kur’an), vs. yüzlerce eserinden sadece birkaç tanesi. Rahmetli Hoca, dünyanın her tarafında yayımlanan bu eserlerinin hiç birinden telif almadı. Kendisine verilmesi gereken ücreti sorar, o ücretin kitabın fiyatının indirimine yansıtmalarını isterdi. Böylece 50 lira olan kitap, 45 liraya düflerdi. Fransa’dan sürgün: Fransa’da bulundu¤u için eserlerinin bir ço¤unu Fransızca yazarak, bir bakıma Fransız kültürüne katkılarda bulunmasına, ve ilerlemifl yaflına ra¤men5, bazı oryantalistlerin, o zamanlar moda olan "fundamantalist" suçlamasıyla karflı karflıya kaldı¤ından, maalesef Paris’i terke zorlandı; ve Amerika’da yaflayan ye¤eni Sadida Hanım’ın yardımıyla Okyanus ötesine, yâni Amerika’ya göç etti. Orada bulundu¤u sırada da Allah’ın lutfuyla her se- 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 26 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HATIRAT 26 HESSEN Mart-März 2006 / Safer 1427 ne Hocamı ziyaret etmek nasip oldu. Fakat artık Hoca yazamıyor, telifatta bulunamıyordu. Önceleri Philadelphia Eyaletindeyken, daha sonraları, Florida’ya göç etmek zorunda kalıp, Jacksonville’e yerlefltiler. En son, 2002 yılının 3 Kasım’ıydı. Türkiye’de insanlar seçim kuyruklarında beklerken, ben de Hocam’la bafl baflaydım. Ve Sadida Hanım, yâni Hoca’nın ye¤eni, internetten çıkardı¤ı seçim sonuçlarını bana uzatıyordu. AKP büyük bir ço¤unlukla iktidar olmufltu. Ne yazık ki Hoca, bunu anlayabilecek sa¤lı¤a sahip de¤ildi. Kim bilir ne kadar sevinecekti... Çünkü seçimi kazananların ço¤u, onun kitaplarını okuyarak büyümüfllerdi... ‹slâm’a Girifl, ‹slâm Peygamberi onların hangisinin kütüphanesinde yoktu ki?6 Bu görüflmemden sonra, 17 Aralık 2002 günü geldi. O günün bitiminde, tam da 23.45’te, Viyana’daki masamda çalıflırken, e-mail’imden flu mesajı okudum: "Hocan dünyasını de¤ifltirdi-Sadida". Hocam, Rabbi’ne kavuflmufltu. Hoca’nın cenaze namazını, benim gibi Hoca’nın talebesi olan Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı a¤abey kıldırdı. Yolunuz Florida’da Jacksonville’e düflerse, Hoca’nın mezarını ziyaret edin, ve ona bir Fatiha okuyun... ‹nnâ lillâh ve innâ ileyhi raciûn... De¤erli Hocam’a Allah’tan rahmet dileyerek, onunla olan küçük bir hatıramı anlatmakla bitirmek istiyorum: 1969 yılının Eylül ayının bir Cuma günüydü. Rue Monge’daki Paris Camisinde7 Cuma saatini bekliyorduk. Hoca Rahmetli, Müslümanların birbirlerinin aleyhinde bulunmalarından yakınıyordu. Bir ara bana döndü ve kula¤ıma, hiç unutmadı¤ım flu sözleri fısıldadı: Sana bir söz söyleyece¤im ki, bu sözü kadınlar gibi küpe yapıp kula¤ına tak, ve hiç çıkarma: En günâhkâr Müslüman kardeflimiz, bize kâfirden daha yakındır! Ben o küpeyi kula¤ımdan hiç çıkarmadım. Size de aynı küpeyi takmanızı, ve hiç çıkarmamanızı tavsiye ederim. ‹nnâ lillâh ve innâ ileyhi raciûn... 1- "Heimatlos", "vatansız" demektir. 2- ‹hyâu ulûmi’d-Din. 3- Hoca’yla Paris’teki anılarımızı içeren genifl bir çalıflmada, inflaallah daha çok ayrıntıları ele alaca¤ız. 4- Ed-Dineverî’nin. 5- O zamanlar 80 küsur yafllarındaydı. 6- Ama ne yazık ki, bu kitapları okuyup flimdilerde milletvekili olanlar, di¤er ‹slâm âlimlerini unuttukları gibi onu da unuttular. Unutmasalardı, onun yolunu terk eder miydiler? 7- O zamanlarda Paris’te bir tek bu cami vardı. Türk-Alman Salık Vakfı tarafından Giessen Üniversitesi’nde düzenlenen sempozyumda • Salık Bakanı Silke Lautenschlaeger Göçmenler ve salık konusu ele alındı G iessen-Türk-Alman Sa¤l›k Vakf› taraf›ndan Giessen Üniversitesi´nde Göçmenler ve Sa¤l›k konulu sempozyum gerçeklefltirildi. Çok say›da davetlinin kat›ld›¤› sempozyuma TürkAlman Vakf› Bflk. Yaflar Bilgin, Hessen Eyaleti Sa¤l›k ve Sosyal ‹fller Bakan› Silke Lautenschlaeger, Giessen Belediye Bflk. Heinz Peter Haumann ve çok say›da Türk ve Alman kurulufl temsilcileri kat›ld›. Pro¤ram›n organizesini yapan çal›flma gurubu Arbeitskreis "Transkulturelle Medizin, Migration und Gesundheit (Ak TKMMG) T›p bölümünden Giessen Üniversitesi´nde program› destekleyenler; T›p Bölüm GI, Sosyal Bakanl›k Hessen, Giessen Belediyesi, Giessen ve Marburg Üniversiteleri, Türk-Alman Sa¤l›k Vakf› Giessen. Program›n konusu "Migration und Gesundheit- Interdisziplinäre Perspektiven" Göçmenler ve Sa¤l›k konulu sempozyum. Aç›l›fl konuflmas›n› Dr. Yaflar Bilgin (Türk-Alman Sa¤l›k Vakf› Baflkan› TDG e.V.) yapt›. Vak›f ve çal›flmalar› hak- k›nda k›saca bilgi veren Bilgin, Almanya´da yaflayan göçmenlerin ileri yafllarda karfl› karfl›ya kald›klar› hastal›klar›n tesbiti, tan›m› ve çözüm önerilerinin ortaya konmas› sempozyumun ana konusunu oluflturdu¤unu belirterek misafirlere ve kat›l›mc›lara teflekkür etti. Türklerin ço¤unlukta oldu¤u gözlenen salona kat›l›m beklenilenden daha fazla idi. Konuyla ilgili olarak s›rayla selamlama konuflmalar› yap›ld›. Çal›flma gurubu ad›na Prof. Dr. R.G. Bretzel ve sonra Hessen Sosyal Bakan› Silke Lautenschläger, Hessen hükümetinin yabanc›lar›n sa¤l›klar›na önem verdi¤ini farkl› porjelerle gösterdiklerini anlatt›¤› konuflmas›nda, bundan dolay› Giessen Üniversitesi´nin bu çal›flma gurubunu geçen y›l ödüllendirdiklerini ve desteklediklerini, bunun yan›s›ra da göçmenlere e¤itim (dil) konusunda da hükümet olarak yard›mc› olduklar›n› ifade etti. Ard›ndan Giessen Belediye Baflkan› Heinz Peter Haumann söz ald› ve Giessen´de 148 farkl› milletten insanlar›n bir arada yaflad›¤›n›, bu insanlar›n sa¤l›klar›yla belediye olarak hiç bir ay›r›m yapmaks›z›n ilgilenmek durumunda olduklar›n› söyleyerek, bundan dolay› da çal›flma gurubunun desteklenmesi ve güçlendirilmesini istedi. Pro¤ram›n ilerleyen saatlerinde farkl› bölümlerden doktorlar yabanc›larla yapt›klar› araflt›rmalar› ve tecrübelerini anlatt›lar. Yabanc›lara karfl› davran›flta hastanedeki sorunlar ve özellikler konusunu Dr. A. Ak›nc›, Dr. Nedim Soydan, Dr. I. Mehmet Bilgin ifllediler. Kalp rahats›zl›klar› üzerinde de duran Soydan, “Bu hastal›k Almanlara nazaran bizim toplumumuzda daha erken yaflta bafll›yor. Bu tür rahats›zl›klardan korunma yöntemlerinin bafl›nda ise, sa¤l›kl› beslenme ve düzenli hekim kontrolu gerekmektedir.” dedi. Dr. Mehmet Bilgin de fleker hastal›¤›n›n erkeklere oranla kad›nlarda daha fazla görüldü¤ünü hat›rlatarak özellikle ilerleyen yafllarda bu hastal›¤›n daha etkin oldu¤unu ifade etti. Sempozyumda özellikle yabanc›larda yo¤unluk göste- ren hastal›klar konu oldu, mesela çocuklarda fazla kilo yani fliflmanl›¤›n farkl› yemek kültüründen kaynakland›¤› tahmin ediliyor. Uzmanlar konuflmalar›nda erken teflhisin birçok hastal›¤›n yenilmesi için önemli bir ifllevi oldu¤unu vurgulayarak, iki y›lda bir yapt›r›lmas› gereken Chek Up hakk›n›n kullan›lmas›n› da özellikle istedi. Pro¤ram›n ikinci günü kat›l›mc›lar gruplar halinde yapt›klar› çal›flmalarda önceki gün görüflülen konular› enine boyuna incelendi ve daha iyi neler yap›labilir sorusuna cevaplar arand›. Sempozyumun sonuçlar› yaz› haline getirilip yay›mlanacak. TASV Bk.Yaar Bilgin 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 27 ÖZEL KÖE 27 Mart-März 2006 / Safer 1427 SOUKTAN SICAK GARAJ’A Mustafa KASALAK [email protected] Sevgili okurlar! Sizlere tüm kalbi selamlar›m›gönderir, Allah’tan nefleli günler temenni ederim. Tabi ne kadar neflelisiniz bilemem. Çok insanlar nefleli gibi görünürler aslen de¤illerdir. Al›flkanl›k olmufl, nas›ls›n diye soruyorsun, adam iyiyim diyor, hiç bir kifli (istisnalar hariç) kötüyüm demiyor. Asl›nda yalan söyleniyor. ‹nsanlar içine kapanm›fl, maddi manevi problemlerle mücadelede kimi pes etmifl, kimi direniyor amma velakin iyiyim diyebiliyor. Ciddi misin diye ›srar edersem, can›m beterin beteri var diyerek teslim ve tevekkül etti¤ini ima ediyor. ‹flte kurtard›¤›m›z nokta oras› oluyor. Hatt›zat›nda biraz da insan durum ve pozisyonuna göre konuflur, soru sorar ve flaka yaparsa tepki ve cevaplar› da ona göre al›r. Geçenlerde sürekli gezip kahve içti¤im yak›n›m›zdaki Bad Soden’e gittim. Arabam› ayaklamak için park edip kendimi so¤uk ve sert olan havaya ra¤men d›flar› att›m. Parkta ayaklarken önümde biri gözüme iliflti, iyi bakt›m çok samimi oldu¤um ama çoktan görmedi¤im iyi bir arkadafl›m. Hemen yerden biraz kar al›p, avucumda top gibi flekillendirip h›zl› ad›mlarla mesafeyi kapat›p arka omuzuna isabet ettirdim. Ani refleksle dönüp bakt›, bakt›: - Yahu, Kasalak.. So¤uk flaka s›ras›m› flimdi! dedi. K›r›l›r gibi oldu¤unu hissettim. - Sen temizli¤in ve sevginin sembolu olan kar atanlardan korkma, kötülü¤ün ve refretin sembolu olan çamur atanlardan kork, diyerek kucaklay›p teskin ettim. Beraberce bir kahveye girip hele bir de nefis kokulu s›cak kahveyi içip ›s›nd›ktan sonra, o morali bozuk so¤uk görünümlü insan s›ms›cak ve samimi oluverdi. Demem odurki insanlar›n nerede nas›l ve ne flekilde davranacaklar› belli olmuyor. Ancak bilinen bir gerçek flu ki, özünde saf ve iyi niyet mevcut. fiimdi baz› okurlar düflünmüfl olabilirler. Bu yaz› mizahtan çok düflündürücü ve k›smen dramatik oldu diye, hakl›lar. fiu an yaflad›¤›m›z Almanyan›n hemen bir tamam›nda kara k›fl dedi¤imiz sert k›fl› yafl›yoruz. Sert ve so¤uk geçen günlerde nefle- li c›v›l c›v›l mizah yazarsak, s›ras›m› flimdi kuru flakan›n diye serzeniflte bulunursunuz. Benim bu k›fl günlerine uygun bir yaz›y› tercih ediflimin as›l sebebi illlada sizi k›zacak diye de¤il. Nihayetinde ben de sizlerden birinizim, arada s›rada üflüyoruz. ‹nsallah havalar biraz ›s›n›nca ayn› tarza devam ederiz. Son geliflme olarak aktaraca¤›m olay ilginçtir. Benim evin yan taraf›nda araba garajlar› var, tam 17 tane. Sabah saat 6.30’da evin önündeki ESSO benzin istasyonunda tank dolduran flah›s, para ödemek için içeri girmifl. Paras›n› ödedikten sonra d›flar› ç›kt›¤›nda baksa ki arabas› yok! Me¤er el frenini çekmeyi unutmufl, arabas› rampa afla¤› do¤ruca benim garaja misafir olmufl! Hayret, 17 garaj›n tek Türk sahibi olarak bana tesadüf etti¤i için kendimi flansl› buluyorum. Dedik ya beterin beteri var. fiükür can›m›z sa¤. Sevgiler ve selamlar… 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr 28 Seite 28 ETKNLK HABER Mart-März 2006 / Safer 1427 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Hessen ube Gençlik Bakanları bu defa Kassel’de bulutu IGMG Hessen Gençlik Teflkilatının her üç aya bir yaptı¤ı fiube Gençlik Baflkanları Toplantısın›n (fiBT) üçüncüsü yatılı olarak Kassel flehrinde gerçeklefltirildi. Kassel - Ömer Kutlucan oplantı akflam namazından sonra yenilen yemekten ile baflladı. Açılıfl Kur’an-ı Kerim’inin hemen ardından fiube Baflkanların yoklamasına geçildi. Daha sonra Hessen Gençlik Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan selamlama konuflmasını yaptı. Yapmıfl oldu¤u konuflmada Hakan Bayhan “Davamızın önde gelen insanlarını örnek almalıyız. Onlar T nasıl gece gündüz demeksizin çalıflıyorsa, bizimde o flekilde çalıflmamız gerekiyor, tembellik yapmaya kesinlikle hakkımız yok” fleklinde konufltu. Baflkanımız ayriyeten baflarılı olmanın sırrını flu flekilde özetledi: 1- Gıybeti terk ediniz 2- Dıflarıdan terk ediniz 3- Nafile ibadetinizi ço¤altınız Baflkanın konuflmasının ardından birimlerin tek tek de¤erlendi- rilmesine geçildi. Kılınan yatsı namazından sonra Allah’ın güzel isimleri anıldı. Kassel Gençlik Teflkilatının hazırlamıfl oldu¤u çi¤ köfte ziyafetine geçildi. Bu ziyafet esnasında fiube baflkanlar› arasında küçük zevkli turnuvalar düzenlendi. E¤lence bölümü geç saate kadar devam etti, uykusu gelen baflkanlar uyuyup istirahat ettiler. ‹kinci gün sabah erkenden kalkan baflkanlar namazlarını kı- lıp kahvaltı bölümüne geçtiler. Kahvaltının ardından Hakan Bayhan’ın “Baflarıya ulaflmanın flartları” adlı seminer verdi. Seminerden sonra dilek ve temenni bölümüne geçildi. Sonra ö¤le yeme¤i yenildi ve program bu flekilde tamamlanmıfl oldu. Kassel fiube Gençlik Teflkilatına güzel hizmetlerinden dolayı teflekkür ediyor, çalıflmalarında baflarılar diliyoruz. IGMG Hessen Gençlii Herborn’da mutlu bir Birim Eitim Toplantısı yuvanın temeli atıldı IGMG Hessen Gençlik Teflkilatının tertiplemifl oldu¤u fiube BET’i (Birim E¤itim Toplantısı) Hanau’da gerçeklefltirildi. Hanau - Ömer Kutlucan Birime yönelik hazırlanan ve yüksek bir katılımla gerçekleflen BET kelamların en güzeli olan Kur’an-ı Kerim ile baflladı. Açılıfl Kur’an’ın ardından bir selamlama konuflması yapan Hessen Gençlik Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan katılımı sa¤layan Birim Baflkanlarına tekekkür ederek yaptıkları görevin ne kadar önemli oldu¤unu vurguladı. Selamlam konuflmas›ndan sonra Birim E¤itim Toplantısına geçildi. Kendileri için özel hazırlanan odalara geçen Birim Baflkanları ne gibi gö- 7 revlerle sorumlu oldukları, görevlerin ne derece önemli oldu¤u ve görevlerinin en iyi flekilde nasıl yapabilecekleri hakkında önemli bilgiler verildi. Verilen bu seminerin ardından bir araya gelen Birim Baflkanlarının dilek ve temennilerine yer verildi. Bir çok sorunun sorulması dikkatlerden kaçmadı. Soruları cevaplandıran Hessen Gençlik Teflkilatı Hakan Bayhan fiube idarecilerine tekrar teflekkür etti. BET kapanıfl Kur’an’ın ardından Hanau Gençlik Teflkilatının vermifl oldu¤u güzel ikramla sona erdi. Hessen Bölge Gençli¤i; güzel bir dü¤ün töreniyle dünya evine giren Herborn Gençlik Baflkanı Serdar Kılıç ile Derya Dursunu bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı. Herborn - Ömer Kutlucan essen Bölge Gençli¤i; güzel bir dü¤ün töreniyle dünya evine giren Herborn Gençlik Baflkanı Serdar Kılıç ile Derya Dursunu bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı. Açılıfl Kur’an-ı Kerimi ile bafllayan dü¤ün merasiminde Hessen Bölge Baflkanı Mehmet Atefl beyle Bölge Gençlik Baflkanı Hakan Bayhan mikrofona davet edilerek evlenen çifte iki cihan saadeti dilediler. Grup Erlerin söyledi¤i ilahileri ve hazırladı¤ı e¤lence pro¤ramı dü¤ün merasimine ayriyeten renk kattı. Dü¤ün sahiplerinin ver- H mifl oldu¤u ziyafetten sonra yer alan takı bölümünde davete uyan aile yakınları ve dostları evlenen çifte tebriklerini ve ikramlarını sundular. Hessen Bölge Gençli¤i olarak evlenen bu kardefllerimize bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz. Rabbim do¤acak nesillerini Hakk yolu üzere daim eylesin. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 29 MESAJ 29 Mart-März 2006 / Safer 1427 IGMG Kadın Kolları Bakanı Zehra Dizman “Dünya Kadınları Günü” dolayısıyla bir mesaj yayınladı Zehra DZMAN IGMG Kadın KOlları Bakanı iç kuflkusuz 8 Mart 1857 yılında New York’ta gerçekleflen hareket, insanlık tarihi boyunca yapılagelen hak arama mücadelesinin sadece belli bir kesitidir. Tam 142 yıl önce bir tekstil fabrikasında çalıflan kadınlar, "düflük ücret, uzun çalıflma süreleri ve insan onuruna aykırı çalıflma ortamları"na karflı baflkaldırıp, bir direnifl bafllattılar. Netice itibariyle kadın hareketinin sınıflar ve kıtalararası siyasallaflmasına yön veren bu olaydan 53 yıl sonra, 1910 yılında Kopenhag’da toplanan Uluslararası Kadın Konferansı’nda, 8 Mart günü, "Dünya Kadınlar Günü" olarak ilan edildi. Bu günün Birleflmifl Milletler tarafından kabul edilmesi ise 1975 yılında olmufltu. Ancak günümüzde Dünya Kadınlar Günü ilk taleplerinden daha farklı, kadınların sorunlarının ve temel taleplerinin dile getirildigi bir gün olmufltur. Bununla birlikte kadına verilen haklar ve uygulamaları ile ilgili eksiklikler, elefltirileri ve tes- H pitler gündeme getirilirerek dünya kadınlarının konumu ile ilgili muhasebe yapmaya fırsat olusur. Bu ba¤lamda “Dünya Kadınlar Günü” kadına verilen hakların sembolü haline gelmifl olsa da, halen kadınlarımızın bir cok sorunlarla karflı karflıya kaldıkları bir gerçektir. Özellikle e¤itim, istihdam, sa¤lık ve eflit hukuki haklara sahip olma alanında, yani en temel insan haklarından istifade etme ve yararlanmada, kadınlarımızın tam bir sorunlar yuma¤ıyla baflbafla kaldıkları da gözlenmektedir. Özellikle dini inançarından dolayı, e¤itim, çalıflma, kariyer sahibi olma vb. haklarına yapılan çeflitli müdahaleler, kadınları ve genç kızları bu sorunlarla mücadeleye zorlamaktadır. Daha da ileriye gidilerek, kadınları, dini inançlarından dolayı, kendi içerisinde kategorize ederek ve sınıflara ayırarak, e¤itim ve çalıflma gibi temel haklardan yoksun bırakılmaları endifle ve üzüntü oluflturan bir gerçek olarak karflımıza çıkmaktadır. Temel hak ve özgürlüklerini elde etmek için çaba sarfetmek zorunda bırakılan, kadın ve genç kızlarımızın, enerjilerinden ve sinerjlerinden yararlanmak yerine, güçleri heba edilmektedir, potansiyellerinden faydalanılma maktadır. Bunun yanı sıra dindar kadının toplumdaki fonksiyonu, görevleri, sorumlulukları, hakları, maddi ve manevi de¤erlerin üretimi sürecindeki konumu, kiflilik özellikleri gibi unsurlar, yine toplumdaki kad›n ZMD Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi yeni yönetim kurulunu seçti Dr. Ayyup Axel Köhler Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’nin yeni baflkanı oldu lmanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) yeni yönetim kurulunu seçti. ‹slam dinini seçen ve 2001 yılından beri Müslümanlar Merkez Konseyi’nin genel sekreterli¤ini yürüten 67 yaflındaki "Dr. Ayyub Axel Köhler" konseyin yeni baflkanı seçildi. Köhler, böylece 12 yıldır Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’nin baflkanlı¤ını yapan Nadeem Elyas’tan baflkanlı¤ı devraldı. A Seçilen di¤er yönetim kurulu üyeleri ise; birinci baflkan yardımcısı ve ZMD ’nin kadın kolları sorumlusu Hilden’den Maryam Brigitte Weiss, ikinci baflkan yardımcısı ve Avrupa Türk ‹slam Birli¤i (AT‹B) Genel sekreteri Köln’den Mahmut Aflkar, Genel Sekreter ve ZMD’nin Medya Sorumlusu Aachen’dan Aiman A. Mazyek, muhasebe sorumlusu ve Hamburg ‹slam Merkezi üyesi Burhan Da¤. portresi alg›lamas›na ve cinsiyete göre flekillendirilmektedir. Özellikle dindar ve baflörtülü kad›nlar› d›fllayan geleneksel e¤itim ve resmi ideolojiler, toplumda kad›n›n yerini sarsm›fl ve kad›n› evinin içinde bir role uygun görmüfltür. Bunun sonucunda kadınların topluma katılımları kısıtlanarak, etkileri engellenmekte ve yetkileri s›nırlandırılarak, kadın özel alana (ev ve aile) yönlendirilmektedir. Bu durumda tarihi süreçte ve günümüzde de oldu¤u gibi toplumsal cinsiyet eflitli¤inden de öte, kadınlar arası eflitli¤in de mutlaka mücadelesi verilmelidir. Dolayısıyla kadınların hukuksal ve toplumsal statülerinin güçlendirilmesi ve kalkındırılması için var olan tüm kadın katmanlarının eflit haklara ve özgürlüklere sahip olması gerekmektedir. Kadınların pozitif katkıları ile topluma katılımlarını sa¤lamak için kadınların geliflmesini desteklemek, aralarındaki dayanıflmayı, bilgi ve tecrübelerini artırmak ve ayırımcılı- ¤a u¤ramıfl bütün kadinlara gerekli yardımları ulafltırmak temel prensip haline gelmelidir. - E¤itim flansı tanınmayanlara bu imkanın verilmesi - Evde ve iflyerinde kadınlara yönelik ayrımcılık kapsamına giren uygulamaların önlenmesi ve - Tüm ülkelerde, bütün kadınların toplumsal ve siyasal etkinlik kazanması ve ekonomik güce kavuflmalarına destek verilmesi temel hedefler olarak sadece sözde kalmamalı ve mutlaka uygulamaya konmalıdır. Bireylerin, ailelerin ve toplumun yaflam kalitesini gelifltirmek için gerekli olan flartlar tüm kadınların eflit haklara sahip olmasıyla gerçekleflir. Bu kapsamda sosyal, ekonomik, politik sorunlara yol açabilecek, kadınların maruz kaldı¤ı olumsuz yaflam koflulları kalkacak ve kadınlar daha faydalı bireyler olarak, toplumun geliflmesine ve hayat kalitesine katkıda bulunabileceklerdir. Türk Alman Sa¤l›k Vakf› olarak, vatandafllar›m›za kendi dillerinde sa¤l›k hizmeti sunmaya devam ediyoruz. Bu kez bayanlara yönelik “Kad›n Hastal›klar› ve HPV virüsüne karfl› korunma afl›s›” konulu seminerlerimiz bafllam›flt›r. Özellikle bayan vatandafllar›m›z hastal›klar› konusunda Kad›n Do¤um Uzman› doktorlar›m›zdan bilgi edinebileceklerdir. Afla¤›da ad› geçen tarihdeki seminerlere tüm vatandafllar›m›z davetlidir. 19 fiubat Pazar 14:00-16:00 Frankfurt Münchenerstr. 21 26 fiubat Pazar 14:00-16:00 Gustavsburg Langestreng 12 05 Mart Pazar 14:00-16:00 Friedberg Königsbergerstr. 16 12 Mart Pazar 14:00-16:00 Kassel Mattenbergstr. 64-66 02 Nisan Pazar 14:00-16:00 Köln Neusserstr. 356 14 May›s Pazar 14:00-16:00 Berlin Skalitzerstr.131-132 21 May›s Pazar 14:00-16:00 Offenbach Bleichstr. 56 17 Eylül Pazar 14:00-16:00 Ehringshausen Dillstr. 4 05 Kas›m Pazar 14:00-16:00 Münih Landwehrstr. 25 Katk›lar›ndan dolay› SANOFI Pasteur MSD GmbH firmas›na teflekkür ederiz. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 30 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 31 SALIK SAYFASI 31 Mart-März 2006 / Safer 1427 KU GRB (TAVUK VEBASI) Dr. Mehmet BLGN [email protected] KUfi GR‹B‹ NED‹R? Kufl gribi tavuk vebası olarak da bilinen, influenza A grubu virüslerinin neden oldu¤u, kanatlı hayvanlarda solunum ve sinir sistemine ait belirtilerle kendini gösteren çok bulaflıcı ve öldürücü bir enfeksiyon hastalı¤ıdır. Kufl gribi virüsleri normalde yabani kufllarda do¤al olarak bulunmaktadır. Bu kufllar genellikle hastalanmadan bu virüsleri ba¤›rsaklarında taflırlar. ‹lk olarak 1878 yılında ‹talya’da, 1959 yılında Scotland’da ve daha sonra 1961 yılında Güney Afrikadaki kufllara izole edilmifl ve Avian ‹nfluenza A virüsü (H5N1) olarak isimlendirilmifltir. Avian influenza virüsünün A, B ve C tipleri vardır. B ve C tipleri yalnız insanlarda hastalık oluflturur. A tipi ise insan, domuz, memeli deniz hayvanları, at ve kanatlı hayvanlarda solunum yolu enfeksiyonu oluflturdu¤u tespit edilmifltir. Kanatlı hayvanlarda 80’den fazla farklı özellikte influenza virüsü izole edilmifltir. Kümes hayvanlarını infekte eden influenza A virüsü hastalı¤a neden olma yetene¤ine göre ikiye ayrılır. Bunlardan çok etkili ve öldürücü kufl gribine yol açan virüsler H5 ve H7 alt grubuna girer. Ancak bu alt gruptaki virüslerin hepsi patojenitesi yüksek olan kufl gribine yol açmaz. Di¤er tip virüsler ise çok daha hafif bir hastalı¤a neden olurlar. HASTALI⁄IN ÖNEM‹ Kufl gribi bütün dünyada büyük ekonomik kayıplara neden olan ve tavukçuluk sektörünü tehdit eden önemli bir viral hastalıktır. Bu hastalı¤ın insanlara da bulaflarak ölümlere neden olması önemini bir kat daha artırmaktadır. Hastalık son on yıl içinde Meksika, Avustralya, Hong Kong, ‹talya, Kore, Vietnam, Japonya, Çin, Tayland, Kamboçya, Pakistan, Endonezya, ABD, Malezya, Kanada, Yeni Zellanda, ‹srail, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Türkiye, Rusya, Kazakistan ve Hindistan gibi ülkelerde salgınlar oluflturmufltur. Bu salg›nlarda 100 milyonun üzerinde kümes hayvan› ölmüfl veya itlaf edil- mifltir. Daha da önemlisi kufl gribine yakalanan insanlardan 100’e yak›n› hayat›n› kaybetmifltir. HASTALI⁄IN BULAfiMASI VE YAYILMASI Bulaflmada göçmen su kufllar› önemli rol oynamaktad›r. Göçmen su kuflları, en sık yabani ördekler, kufl gribi virüslerini taflıyabilirler ve bu kufllar ço¤u zaman hastal›¤a karfl› dirençlidirler. Tavuk ve hindi gibi evcil kümes hayvanları influenza salgınlarına karflı özellikle hassas olup hızla ölümler ortaya çıkabilmektedir. Evcil kümes hayvanlarının yabani kufllarla teması ortaya çıkan salgınların en sık nedeni olarak gösterilmektedir. Enfekte kuflların dıflkıları ve salgıları ile bulaflık yem, su, alet, yumurta ve personel yayılmaya neden olmaktad›r. Hastalı¤ın tavuktan yumurta yoluyla civcive bulaflmasıyla ilgili kesin bir kanıt yoktur. Fakat infekte hayvanların yumurtalarının kabuklarında virus tespit edilmifltir. Ayrıca canlı kufl satan dükkanlar da salgınların yayılmasında önemli rol oynamaktadır. Kufl gribi kufllarda hafif hastalıktan, yüksek derecede bulaflıcı ve hızla ölümle sonuçlanan a¤ır hastalı¤a neden olabilir. Hafif hastalık bazen sadece saldırgan özellik gösterme, tüylerde kırıflıklık ve kabarma, depresyon veya yumurta üretiminde azalma fleklinde kendini gösterir. Hastalı¤ın esas önemli formu yüksek derecede patojenik kufl gribi formudur. Bu formda ölüm oranı % 100’e yaklaflır. Hayvanlar belirtilerin baflladı¤ı gün içinde bile aniden ölebilirler. Virusun hava yolu ile taflınması bir kaç km ile sınırlıdır. Ayrıca hastalık böceklerle, kan emici sinekler ve kemiriciler vasıtasıyla enfekte hayvanlardan duyarlı olan hayvanlara mekanik olarak da bulafltırılabilir. Hayatta kalan hasta hayvanlar 10 gün boyunca virüsü etrafa yayarlar. Bu durum hayvan satıflları ve göçmen kufllar vasıtasıyla virüsün yayılmasına kaynak teflkil etmektedir. KUfi GR‹B‹N‹N TAR‹H‹ Avian influenza virüsü ilk defa 1878 y›l›nda ‹talya’da tan›mlanm›fl ve daha sonra dünyan›n de¤iflik ülkelerinde zaman zaman salg›nlar fleklinde ortaya ç›km›flt›r. Amerika Birleflik Devletlerinde 1983-1984 salg›n›nda H5N2 virüsü tespit edilmifl ve 17 milyon kanatl› hayvan itlaf edilmifltir. 1992-1995 y›llar› aras›nda H5N2 virüsü salg›n›nda Meksika’da milyonlarca kümes hayvan› ölmüfl ve itlaf edilmifltir. 1999-2001 y›llar› aras›nda H7N1 virüs salg›n›nda ‹talya’da 13 milyon kanatl› hayvan itlaf edilmifltir. 2003 y›l›nda Belçika’daki salg›nda 14 milyon ve Hollanda’daki salg›nda 5 milyon kümes hayvan› itlaf edilmifltir. Daha sonraki y›llarda, özellikle Asya ülkelerinde bir çok salg›n ortaya ç›km›fl ve 2006 y›l› bafl›nda Türkiye’de kufl gribi salg›n› görülen ülkeler aras›na girmifltir. Türkiye’de bu salgında flimdiye kadar yaklaflık 10 bin kümes hayvanı ölmüfl ve hastalıkla mücadele çerçevesinde yaklaflık 2,5 milyon kümes hayvanı itlaf edilmifltir. Tüm dünyada bu güne kadar kufl gribi salgınlarında yaklaflık 100 milyonun üzerinde kümes hayvanı ölmüfl veya itlaf edilmifltir. HASTALI⁄IN ‹NSANLARA BULAfiMASI Kufl gribi virusü; infekte hayvanlarla yakın temasta bulunan insanlara bulaflabilmektedir. Hasta veya hastalıktan ölmüfl hayvanlara çıplak elle dokunulması, bu hayvanların burun akıntısı, bo¤az akıntısı vaya dıflkılarıyla temas edilmesi sonucu virüs insanlara bulaflabilir. Kufl gribi ayrıca havaya karıflan virüslerin solunmasıyla da insanlara bulaflabilmektedir. Patojenitesi yüksek kufl gribi virüsleri, çevrede özellikle düflük sıcaklıkta uzun süre canlılı¤ını koruyabilmektedir. Virüs gübrede so¤ukta en az üç ay, suda 22 derecede 4 gün, 0 derecede 30 günden fazla canl› kalabilir. Virüs 56 derecede 3 saatte ve 60 derecede 30 dakikada, 70 derecede 3-4 dakikada ölür. ‹yot içeren dezenfektanlara karfl› hassast›r. Son yapılan arafltırmalar virüsün daha önce aslında düflük patojeniteye sahip oldu¤u, ancak kanatlı hayvanlar arasında kısa süreli dolaflımı sırasında mutasyona u¤rayarak yüksek patojenite kazandı¤ı yönündedir. Bu flekilde mutasyona u¤ramas› nedeniyle virüs hayvanlardan insanlara bulaflabilmektedir. Henüz insandan insana bulaflmanın olmadı¤ı virüsün mutasyonla bu karaktere de sahip olabilece¤i ifade edilmektedir. Avian influenza virüsünün normalde kufllar, kümas hayvanları ve domuzlar dıflındaki türlerde hastalık yapmadı¤ı bildirilmekle birlikte ilk kez 1997 yılında Hong Kong’da H5N1 virüsünün sebeb olduflu salgında 18 insanda fliddetli solunum yolu infeksiyonu belirlenmifl ve bunlardan 6 kiflinin öldü¤ü bildirilmifltir. Yapılan arafltırmalar bu kiflilerin enfekte kümes hayvanlarıyla çok yakın temasta oldukların› göstermifltir. 2003 yılından itibaren H5N1 virüsü özellikle Asya ülkelerinde insan sa¤lı¤ını tehdit eden önemli bir etken olmufltur. Aralık 2003 tarihinden bu güne kadar H5N1 virüsünün insanlarda sebep oldu¤u hastalık ve ölüm sayıları flu flekildedir. Tayland’da 11 hasta 7 ölüm, Vietnam’da 91 hasta 41 ölüm, Tayland’da 17 hasta 12 ölüm, Kamboçya’da 4 hasta, 4 ölüm, Endonezya’da 24 hasta 20 ölüm, Çinde 6 ölüm, Türkiye’de 19 hasta 4 ölüm, Irak’ta 12 hasta 2 ölüm (03 Mart 2006 itibarıyla). Hastalık flu ana kadar dünya çapında yaklaflık 200 kifliye bulaflmıfl ve bunlardan yaklaflık 95 kiflinin ölümüne neden olmufltur. Kufl gribi son günlerde Avrupa’da da hızla yayılmaktadır. Son olarak Almanya, ‹ngiltere, Fransa, Maceristan, ‹talya, Slovenya ve Yunanistan ve en son olarak da Hollanda, ‹sviçre ve ‹sveç’te kufl gribi virüsü tespit edilmifltir. Son günlerde kufl gribinin Amerika ve Afrika K›tas›’nda (Nijer) da tespit edildi¤i bildirilmektedir. R‹SKL‹ ÜLKELER HANG‹LER‹D‹R? 2003 yılından bu yana H5N1 virüsü ile hastalık hayvanlarda salgın oluflturması flu sırayla ortaya çıktı. Kore, Vietnam, Japonya, Tayland, Kamboçya, Laos, Endonezya, Çin, Malezya, Rusya, Kazakistan, Mo¤olistan, Türkiye, Romanya ve Hirvatistan. Dünya Sa¤lık Örgütü bu ülkelerin riskli oldu¤unu açıklamıfltır. HASTALI⁄IN TANISI NASIL KORUR? ‹nsanda hastalı¤ın tanısı bo¤az sürüntüsü örneklerinde virüsün veya antijenlerinin tespit edilmesiyle konur. Atefle ra¤men kanda lökosit ve trombosit sayısının düflük olması tanıya yardımcıdır. Akci¤er filmlerinde viral zatürreyi düflündürecek bulgular görülür. Tanı için hızlı ve güvenilir test metodları mevcuttur. Dünya Sa¤lık Örgütü (WHO)nün Küresel Grip A¤ı’n›n bu testleri yapmak için yüksek güvenirlili¤e sahip imkanlar› ve laboratuarları yanında önemli ölçüde deneyimleri vardır. KUfi GR‹B‹N‹N BEL‹RT‹LER‹ NELERD‹R ? Kanatlı hayvanlarda çok patojen Avian influenza virusları ile oluflan hastalık vakalarında genellikle solunum güçlü¤ü, aflırı göz yaflarması, yüz ve baflta ödem, ibikte, deri altında morarma ve kanamalarla birlikte ishal görülür. Tavuk ve hindilerde bazen hiç bir belirti görülmeden de ani ölümler meydana gelebilir. Orta etkili virüslerin neden oldu¤u hastalık formunda ifltah azalması, zayıflama, depresyon, tüylerde parlaklık kaybı ve yumurtlamada azalma görülür. Yumurtlayan hayvanlar- 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr 32 da % 75-80 verim kaybı ve yüksek oranda ölüm görülür. ‹nsanlarda görülen kufl gribi atefl, öksürük, bo¤az a¤rısı, eklem ve kas a¤rıları gibi tipik grip benzeri bulgular yanında göz enfeksiyonları, karın a¤rısı, ishal, zatürre, ciddi solunum yolu hastalıkları (akut solunum yetmezli¤i gibi) ve di¤er ciddi hayatı tehdit eden komplikasyonlara kadar de¤iflen belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Hastalı¤ın insanlardaki kuluçka süresi 2-4 gündür. HASTALIK ‹NSANDAN ‹NSANA GEÇ‹YOR MU ? Kufl gribinin flu ana kadar hasta kümes hayvanları ile yakın temas sonucu insanlara bulafltı¤ı bilinmektedir. ‹nsandan insana bulaflma konusunda Ocak 2005’te New England Journal of Medicine dergisinde yayınlanan bir makalede Tayland’da enfekte olan 11 yaflında bir kız çocu¤u H5N1 virüsünü tavuklardan aldı¤ı tespit edilmifltir. Ancak bu çocu¤a korunmasız olarak bakım veren ve daha sonra yine H5N1 enfeksiyonuna ba¤lı zatürre nedeniyle hayatını kaybeden anne ve halanın, daha önce tavuklarla hiç temas etmemelerine ra¤men ve bu kiflilerdeki hastalı¤ın çocukla temastan kısa süre sonra ortaya çıkması nedeniyle bulaflmanın kız çocu¤undan oldu¤u yönünde flüpheler uyandırmaktadır. Ancak bu durum kesin olarak ispatlanmamıfltır. ASIL KORKULAN TEHL‹KE ! Bir kifli hem normal gribe hem de aynı anda kufl gribine yakalandı¤ı zaman bu iki virüs insan vücudunda Seite 32 SALIK SAYFASI Mart-März 2006 / Safer 1427 gen de¤ifl tokufl yapabilirler. ‹nsan vücudunda gerçekleflen bu gen de¤ifl tokuflu tümüyle yeni bir influenza virüsünün do¤masına yol açabilir ki bu virus insandan insana direkt bulaflabilecektir. Uzmanlar böyle bir durumda virusun tüm düyaya yayılabilece¤ini ve milyonlarca kiflinin ölebilece¤ini ifade etmektedir. Dünya sa¤l›k örgütü bu say›n›n 142 milyona ç›kabilece¤i uyar›s›nda bulunmaktad›r. Bu durumun çok sayıda insan, domuz ve kuflun bir arada yafladı¤ı Uzakdo¤u da her an ortaya çıkabilece¤inden korkulmaktadır. HASTALIKTAN KORUNMAK ‹Ç‹N NE YAPMAK GEREK‹R? Kufllardaki yüksek derecede patojen H5N1 kufl gribi virüsünün halk sa¤lı¤ı üzerindeki risklerini minimuma indirmek için yardımcı olacak pek çok önlem mevcuttur. Acil öncelik hastal›¤›n kümes hayvanlarındaki yayılım›n›n durdurulmasıdır. Bunun için temel önlem risk altındaki kümes hayvanlarının itlafıdır. Bu önlem insanların virüs ile karflılaflma ihtimalini de azaltacaktır. Kanatlı hayvanlarda hastalık bulgularının ortaya çıkması halinde yetkililere haber verilmeli ve ilgili mevzuatlar çerçevesinde gerekli karantina, itlaf ve dezenfeksiyon uygulamalar eksiksiz yerine getirilmelidir. Eldeki bilgiler hastalı¤ın insanlardaki fleklinin hastalı¤ın görüldü¤ü çiftliklerle alakalı oldu¤unu ortaya koymaktadır. Bu nedenle tavuk çiftliklerinde çalıflanların korunma önlemlerini uygulamaları (eldiven, maske, kiflisel hijyen vs) sa¤lanmalı ve bu kifliler hastalıkla ilgili olarak bilgilendirilmelidir. Kanatlı hayvan iflletmelerinde dezenfeksion ve hijyen kurallarına her zaman uyulmal›, eller s›k s›k su ve sabunla y›kanmal›d›r. Hayvan kesim iflinde çal›flanlar uygun k›yafetle ve araç gereçlerle infeksiyondan korunmalar› gerekir. Hastal›¤›n görüldü¤ü bölgelerde kanatl› hayvanlarla yak›n temastan kaç›n›lmal›d›r ve özellikle ölmüfl hayvanlara dokunulmamal›d›r. Risk tafl›yan kiflilerin koruyucu önlem olarak normal grip afl›s› ile afl›lanmalar› ve antiviral ilaçlar almalar› gerekir. ‹nsanlarda kufl gribi ortaya ç›kt›¤› zaman her bir vakan›n detayl› olarak incelenmesi ve dolaflan inflüenza virüsünün tespiti, gerekli önlemlerin al›nmas› için çok önemlidir. Dünya Sa¤l›k Örgütü üyeleri uluslararas› teflkilatlarla birlikte bu çal›flmalar›n ço¤una yard›mc› olmaktad›r. Kufl gribinin Avrupa’ya da s›çramas›ndan sonra AB ülkelerinin uymak zorunda oldu¤u önlemler çerçevesinde kufl gribi görülen bölgelerde 6 km çap›nda karantina alan›, 10 km çap›nda gözetim alan› ve 10 km d›fl›ndaki alan ise tampon bölge kapsam› içine girecektir. Avrupa’da bafllat›lan di¤er önemli tedbir ise kümes hayvanlar›n›n kümeslerde hapsedilmesi uygulamas›d›r. Ayr›ca Hollanda ve Fransa ülkedeki tüm kümes hayvanlar›n› afl›lamay› planlamaktad›r. Baz› Avrupa ülkeleri ise et ithalat ve ihtacat›n› yasaklam›flt›r MUTFAKTAK‹ ÖNLEMLER Kanatl› hayvan etlerinin iyi pifli- Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN rilmesi yani ette pembe bir alan kalmayacak flekilde piflirilmesi halinde hastal›¤›n insanlara geçmesi mümküm de¤ildir. fiüpheli yumurtalar›n 70 derecede en az 5 dakika piflirilmesi gerekir. Veteriner hekim kontrolünden geçmifl piyasadaki ürünler için herhangi bir risk bulunmamaktad›r. HASTALI⁄IN TEDAV‹S‹ VE AfiISI VAR MI? Kufl gribi virüsüne karfl› henüz etkili bir tedavi ve afl› yoktur. Hastal›ktan korunmak ve tedavi amac›yla baz› antiviral ilaçlar kullan›lmaktad›r. Bu antiviral ilaçlar›n hastal›¤a yakalanm›fl ve ölen hayvanlarla temas› olan kifliler taraf›ndan kullan›lmas› gerekir. Bu gibi yüksek risk tafl›yan kiflilere bu ilaçlardan günde bir tane verilmesi önerilmektedir. ‹laç burada koruyucu bir etki sa¤lam›yor ancak tedavinin erken bafllamas› hastal›¤›n daha hafif geçmesini sa¤lar diye düflünülüyor. Bu ilaçlar hastal›¤›n bulaflt›¤› ilk 48 saatte kullan›lmas› halinde enfeksiyonun etkisi yani semptomlar azal›yor fakat iyileflme sa¤lam›yor. Buna ra¤men bu ilaçlardan özellikle Tamiflu ve Relenza adl› ilaçlar pek çok ülke taraf›ndan stoklanmaktad›r. Kufl gribine karfl› henüz bir afl› üretilememifltir. Fakat kufl gribinin H5N1 türüne karfl› koruma sa¤layan afl› ön ürünleri üretilmeye bafllanm›flt›r. Yaklafl›k 3-5 ay içinde afl›n›n yaterli biçimde üretilece¤i bildirilmektedir. fiu anda afl›n›n kümes hayvanlar› üzerinde % 99 baflar› sa¤lad›¤› ve çal›flmalar›n insan klinik araflt›rmalar› düzeyinde oldu¤u bildirilmektedir. Herborn Hacı Bayram-ı Veli Camii Faaliyetleri IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren Herborn Hac› Bayram-› Veli Camiine gimnasium ö¤rencileri taraf›ndan ziyaret yap›ld›. IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren Herborn Hac› Bayram-› Veli Camii üyeler toplant›s›n› geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi. ¤rencilerin ‹slam hakk›ndaki sorular›na cemiyet imam hatibi A.Kuddusi K›l›ç hoca ve cemiyet idarecisi Mehmet Koflmaz taraf›ndan cevaplar verildi. Ö¤renciler özellikle cami içerisindeki objeler hakk›nda sorular yönelttiler. Ö¤rencilerin sorular›na yetkin ce- ene içerisinde mu’tad olarak bir kaç defa gerçeklefltirilen üyeler toplant›s›na çok say›da üye ifltirak etti. Cemiyet Baflkan› A.Kuddusi K›l›ç yapt›klar› faaliyetler hakk›nda üyelere bilgiler verdi. Bu çal›flma döneminde özellikle Ramazan, Kurban ve Hac çal›flmalar›n›n oldukça verimli geçti¤ini söyleyen A.Kuddusi K›l›ç üyelerimizin deste¤i ile bu çal›flmalar›n sürekli olarak geliflece¤ine inan›yoruz dedi. Daha sonra toplant›ya kat›lan tüm üyelere idare taraf›ndan çi¤ köfte ikram›nda bulunuldu. Ö vaplar verilmesinden sonra idareciler taraf›ndan ikramda bulunuldu. Gimnasium idarecileri bu ziyaretten oldukça memnun kald›klar›n› ve beraberce yaflad›klar› müslümanlar ve ‹slam hakk›nda oldukça doyurucu bilgiler edindiklerini söylediler. S 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 33 ÖZEL KÖE 33 Mart-März 2006 / Safer 1427 732. Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle Mevlâna Celâleddin Rumî’yi -Anlamak-Anlatabilmek Mahmut AKAR üyük Türk Düflünürü Mevlana’yı önce özet bir bilgilendirmeyle tanıyalım: 1207’de Horasan/Belh do¤umludur. Horasan; bugünkü ‹ran, Türkistan ve Afganistan’ı kısmen içine alan, Harzem-fiahlar, ‹kinci Büyük Selçuklu ve bilahare 1507’ye kadar Timurlu ‹mparatorlu¤u’nun hâkimiyeti altındaki Türk ülkesi Belh ise, (Güney Türkistan, Kuzey Afganistan) zamanın büyük kültür merkezidir. (Yeni Türk Ansiklopedisi, cilt:4) Mevlana’nın babası, devrin büyük alimi Bahaeddin Veled, Harzem-fiahlar’la anlaflamayınca Belh’i terk eder. Celaleddin henüz daha küçük bir çocuktur. ‹ran’dan Ba¤dat’a, oradan Hicaz’a ve nihayet fiam üzerinden Anadolu’ya gelerek önce Karaman, sonra Konya’ya ailece yerleflirler (1228). Mevlana Celaleddin Rumi 21 yaflında(?) ve Anadolu Selçuklu ‹mparatorlu¤u’nun en görkemli zamanıdır. Bazı kaynaklara göre ailenin seceresi, Hasan-i Basri üzerinden Hz. Ali’ye dayanır. Hem babasından hem de zamanın büyük alimlerinden ders almak için Halep ve fiam’da yıllarca tahsil yapan Mevlana’nın hayatı, Konya’ya "Anadolu’da ci¤eri yanık, kalbi susamıfl birini aydınlatmak" misyonuyla fleyhi tarafından gönderilen Tebrizli fiems’le tanıfltıktan sonra tamamıyla de¤iflir. 37 yaflına kadar büyük bir bilgin olarak tanınan Mevlana, fiemsi Tebrizi’nin karflısında, "Ateflin önündeki odun gibi yanmaya baflladıktan" sonra tam bir "gönül adamı" olarak kabul edilecekti. (Abdülbaki Gölpınarlı’nın tesbitleri daha farklıdır: fiems’le 62 yaflında bulufltu.) fiair, Mutassavıf, Fikir Adamı, Düflünür, Belhli, Rumi, Hazret-i Pir, Molay-ı Rum ve Konevi (Konyalı) lakablarıyla da tanınan Mevlana (Efendimiz) Celaleddin Rumi, 66 veya 68 yaflında (17.12.1273) Konya’da (kendi tabiriyle) sevgilisine kavufltu. Anadolu’yu istilaya gelen müflrik (puta tapan) Mo¤ol kumandanlarının müslümanlaflması ve Türkleflmesinde B büyük hizmetleri oldu¤u kaydedilen Mevlana Mo¤ol istilası altında inleyen Anadolu Halkına ve Konya’ya büyük teselli kayna¤ı olmufltur. (a.g. Ansiklopedi) En tanınmıfl eseri, 25700 beyitten ibaret olan Farsca yazılmıfl Mesnevi’sidir. (Mesnevi: Her beytin mısraları kendi aralarında kafiyeli, demektir.) Divan-ı Kebir, 40380 beyitlik ve Mektubat, Mecalis-i Saba, Fihi Ma Fih gibi di¤er eserleri de vardır. Mevlevili¤in tarikat olarak kuruluflu Mevlana’nın ölümünden sonra ve o¤lu Sultan Veled’le (1284) bafllar, tamamlanması 15.yy’a kadar devam eder. 16. yy’dan itibaren köylerden flehirlere kaymaya bafllayan Mevlevilik, de¤iflik kesimlerden halk yı¤ınlarını terk ederek, bünyesinde yüksek zümreyi, elit tabakasını toplamayı hedeflemifltir. Mesnevi’nin giriflinde de, "Dinle neyden kim hikâyet etmede/Ayrılıklardan flikâyet etmede" denildi¤i gibi, ney Mevlelikte bir musiki aleti olarak önemli bir yer iflgal ederek, adeta sembol olmufltur. 1925’de çıkartılan "Tekke ve Tarikatların Kapatılmasına Dair Kanun"la Mevlevi tarikatları da kapatılmıfltır. Anadolu Müslümanlı¤ına ayrı bir estetizm kazandıran Mevlevilik, günlük hayattaki befleri münasebetlerden tutun da, edebiyatımız ve musikimize dolayısıyla Türk Kültürünün zenginleflmesi ve ‹slam’ın yayılmasına büyük hizmetleri olmufltur. ‹slam’da müzik aleti camiye girmemifl fakat tasavvuf, zilsiz defi, usul tutulan kudümü, inleyen rebabı, feryad eden neyi tekkeye almıfltır. (Abdülbaki Gölpınarlı) Mevlana’nın tassavufi ve ilahi aflk üzerine kurulmufl olan Mevlevilik’te bazı eflyalara yüklenen sembolleri de kısaca izah ettikten sonra bu bahsi kapatmak istiyoruz. Semazenlerin bafllarındaki sivri keçe külah; mezar taflını, sırtlarındaki hırka; mezarı, beyaz tennure (entari); kefeni temsil etmektedir. Devr-i Veledi denilen sema; öldükten sonra dirilmeyi, üç dönüflün her biri; tasavvuftaki bilgi merhalesinin her birisini; ilme’l-yakîn=ilim yoluyla bilmek, ayne’l-yakîn=görerek bilmek ve hakka’l-yakîn=gerçekleHak’la karıflarak, kaynaflarak (olarak) bilmek. Sema ederken yukarıya açılan sa¤ el ve yere dönük olarak açılan sol el; Hak’tan alır, halka da¤ıtırız, var görünürüz aslında aracılık eden bir suretten (görüntü) baflka bir fley de¤iliz, manasındadır. Mevlana’nın bazen dost meclislerinde, bazen yolda giderken vecde gelip fliirler ve Kuran’dan ayetler okuyarak sema etti¤i de kaydedilmektedir. Hz. Mevlana’yı Anlayabilmek Fert olarak insanların oldu¤u gibi, toplumların da hayatlarında örnek insanlar vardır. Bu örnek insan flayet bir fikir/düflünce adamıysa; bu sahada önder/lider olarak kabul edilir ve ondan faydalanma, fikirlerini kabullenerek daha çok insan tarafından paylaflılması yoluna gidilir. Din, ilim ve siyaset alanında öncü bir görev üstlenen ve o seviyede de¤er gören flahsiyetler, bazen mensubu oldu¤u toplumun, bazen de tüm insanlı¤ın müsbet manada ilerlemesinde karanlık yolları aydınlatan çıra¤ (lamba) gibidirler. Bu flahsiyetlerin ortaya koydukları eserlerden istifade etmesini bilmeyenler ise, ya yolunu flaflırarak baflka istikametlere yönlenir veya yönlendirilirler, veyahut da ilerleme sa¤layamayarak oldukları yerde kalırlar. Genelde biz Müslümanlar, özel de ise Türkler, tarihin belli döneminden sonra, milletler veya medeniyetler yarıflında bize yön gösterecek mihmandalarımızı, karanlıkları aydınlatacak çıra¤larımızla yola çıkmayı ihmal ettik. Siz bu ihmalkârlı¤a, unutkanlık, kıymetini bilmemezlik, cehalet veya be¤enmemezlik, hatta ihanet de diyebilirsiniz! Türk-‹slam Medeniyeti tarihinde çok önemli bir yeri olan de¤erlerimizden birisi de Hazreti Mevlana’dır. Batılılaflma dayatması ve bilahare toplumun eli kalem tutan kesiminin ço¤unlu¤u tarafından benimsenen bu süreçte Mevlana, son yıllarda sanki yeniden keflfedilmifl gibi... Dönen dervifller, turistik bir mahiyet kazanan fieb-i Arus törenlerine akın akın giden insanlar ve medyanın ilgisi... Dillerden düflmeyen, Hacı Bektafli Veli, Yunus Emre ve Mevlanalara slogan seviyesi ve ciddiyetinde sahiplenmeler... Bunu da bir geliflme olarak görmekle birlikte, asla yeterli olmadı¤ı kanaatindeyiz. Böylesi bir tefekkür adamınının gerçek de¤erini tesbit edebilmek için onu okumak lazım. Ömrünü okumaya, arafltırmaya ve düflünce üretme¤e vermifl bir flahsiyeti anlayabilmek için önce onu, onun gibi okumak flarttır. Mevlana, yerine göre flair, yerine göre dini ilah-i aflk’la yorumlayan mutasavvıf ve yerine göre de, düflünürdür. Zaten Mesnevi’yi idrak ederek okuyanlar, bunun üçünü de bir arada gö- receklerdir. Dünya ve ahiret hayatıyla ilgili hikâyelere sıkca yer verilen Mesnevi’de Mevlana; "Allah saklasın bunu masal sanma. Bizim hâlimizdir, insanların hikâyesidir." demesiyle okuyucuya ikazını yapıyor. Mevlana’nın düflünce merkezinde, Allah’ın yeryüzündeki halifesi, "eflref-i mahlukat" olarak vasıflandırılan insan vardır. Di¤er tarikatlarda fleyhe yakıfltırılan, uydurulan birtakım özellikler, meziyetler ki, bunlar bazen Hz. Peygamber’de bile görülmeyen ola¤anüstü ve insanüstü meziyetlerdir(!), Mevlevilerin (ilk giriflte vurguladı¤ımız gibi) kültür düzeyi toplum ortalamasının üzerinde olan insanlardan oluflmasından dolayı da olabilir, Mevlevilik’te buna pek rastlanmıyor. Bu tip ihtimallere Hz. Mevlana’nın kendisi "Canım bedenimde oldukça Kuran’ın kuluyum, seçilmifl Muhammed’in yolunun topra¤ıyım. Birisi, sözlerimden bundan baflka bir söz naklederse; ondan da flikâyetçiyim ben, bu sözden de flikâyetçiyim" diyerek gayet açık ve anlaflılır bir dille tavrını ortaya koymufltur. Mevlana, hayatın içinden, mücadeleci bir insan olarak; "...Ey efendi, bir kenara çekilmek ifl de¤ildir, Ahmed’in (s.a.v) dininde rahiplik yoktur. O yüce Peygamber Efendimiz rahipli¤i yasaklamıfltır. Bofl yere bir kenara çekilmek bid’attır. Mübarek ümmetin içinde, arasında ol" demektedir. Böylece dünyadan elini-ete¤ini çekme¤i, ‹slam’ın ruhuna ters olarak kabul etmektedir. Mevlana’ya göre insanı di¤er canlılardan ayıran, aklı ve nefsidir. Kulluk mesuliyeti taflıyan insanın yarısı 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr 34 melek, yarısı hayvandır. Veya yarısı balık, yarısı yılandır. Balık yönü suya, yılan yönü ise insanı topra¤a çeker. Akıl veya nefis, hangisi galip gelirse insan o tarafa dahil olur. "Canında bir can var, o canı ara. Beden da¤ında bir mücevher var, o mücevherin madenini ara. A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara; ama dıflarıda de¤il, aradı¤ını kendinde ara"(Rubailer 205) ‹nsan merkezli medeniyet anlayıflımız Mevlana’da flöyle dile getirilir: "Sen cihan hazinesisin, cihan bir yarım arpaya de¤mez. Sen cihanın temelisin, cihan senin yüzünden taptazedir." ‹nsana verilen de¤er, insanın Allah’a olan imanı ve sevgisiyle ba¤lantılıdır: "Gönül kirden süsden temizlenirse, Hak güneflinin nuru orada parıldar.". Böylesi gönüllere sahip olanları da Mevlana, "Gönüller Sultanı" olarak nitelendirir. ‹nsana verilen de¤er Yunus Emre’de, "Bir kez gönül kırdın ise bu kıldı¤ın namaz de¤il" ifadesine karflılık Mevlana; "Ahmaklar mescide hürmet gösterirken, secde edenin kalbini kırmaya çalıflırlar. Gerçekte ise ey aptallar; o mecaz, bu hakikattır. Asıl mescid ariflerin gönül evidir. Velilerin gönlü, temiz kiflilerin secde etti¤i bir mescittir." fleklinde benzeri bir yaklaflım gösterir. Yukarıda da temas etti¤imiz gibi, insanı akıl ve nefs’in birlefliminde tarif eden Mevlana; "Akıl, Hakk’a ulaflma yolu de¤ildir" diyerek, aflk’ın devreye girmesiyle bunun mümkün olabilece¤ini, Mirac Gecesi’nde Cebrail ve Peygamber (AS)’ı misal olarak gösterir. Cebrail’in Sidre-i Münteha’ya gelince, "bir parmak ucu daha yaklaflsam yanarım" diyerek orada kalmasına karflılık, Hz. Peygamber’in Cenab-ı Hakk’a "kâbe kavseyn ev edna (Necm, 53/9)" ayetiyle yakınlaflmasını aflk’la izah eder. (Doç. Dr. Emine Yeniterzi) Batı’nın bilhassa 18 yy’da bafllayan pozitivist/akılcılık akımındaki yaklaflımında kendisini tanrının yerine koyan insana karflılık, Mevlana; "akıl, aflkla (Allah’a iman) birlikte olursa insanı yüceltebilir" tezini bundan yedi asır önce savunmufltur. "Akıl üstün olursa nefsin zayıflar. Zira a¤ır biniciden eflek halsiz düfler" demekle, aklın nefse üstünlü¤ünü dile getirmifl ve ilave etmifltir; "Akılsız dost gerçekte insan için düflmandır". Ömrünün tamamını ilime adamıfl bir insan olarak Mevlana’da ilim; bir amaç de¤il, insanı yaratıcıya yaklafltıran bir vasıtadır. Allah sevgisiyle yo_rulmamıfl, piflmemifl ilmi, "sahibi için sadece zahmet ve yorgunluk" olarak de¤erlendiren Mevlana; "‹lmi e¤er tenine kullanırsan yılan olur, gönlüne kullanırsan sana yar olur" tesbitiyle, ilmin Cenab-ı Allah’ın koydu¤u kurallar çerçevesinde kulla- Seite 34 ÖZEL KÖE Mart-März 2006 / Safer 1427 nılmasının altını çizer. "‹lmi olup ameli olmayanlar sadece ilim muhafızıdır, âlim de¤ildir" (Mesnevi) Misâl: Hz. Peygamber’in: "Allahım; sana sı¤ınırım faydasız bilgiden, alçalmayan gönülden, doymayan nefisten, kabul edilmeyen duadan." hadisi gere¤ince bilginin faydalı olanına inanır. Bu konu Mesnevî’de bir hikâye ile anlatılır: Bir bedevî devesine iki çuval yüklemifl çölde yolculuk ederken bir filozofla karflılaflır. Filozof ona yükünün ne oldu¤unu sorunca, bedevî; "Bir çuval bu¤dayla dolu, di¤eri de onu dengelemek için kumla dolu." der. Filozof; "E¤er bu¤dayı iki çuvala da bölseydin kum taflımana gerek kalmazdı." deyince bedevî onun aklına, bilgisine hayran olur ve sorar; "Bu bilgiyle sen sultan mısın, vezir misin; malın, mülkün, öküzün, deven kaç tanedir?" Filozof cevabında padiflah, vezir olmadı¤ını, malı, mülkü, öküzü, devesi de olmadı¤ını, hatta kalacak evi, bir gecelik yiyece¤i bile bulunmadı¤ını söyleyince; bedevî hiddetle; "Yanımdan uzaklafl ki u¤ursuzlu¤un bana geçmesin. Bunca aklın, bilginin sana faydası olmamıfl. Ben yine çuvalın birine bu¤day, di¤erine kum yükleyeyim. Bu aptallık benim için daha iyidir." der. Bu hikâye ile verilmek istenen mesaj, bilginin sözde ve nazariyatta kalmaması, hayata uygulanması, yaflanması, insana hizmet etmesidir. Yalnızca ilim sahibi olmak yeterli de¤ildir; ilim, amelle birlikte olunca sahibine faydalı olur. (Doç. Dr. Emine Yeniterzi) "A¤açlara su vermek adalet, dikene su vermek zulümdür." Dikene su vermek zulümdür çünkü, su vererek dikeni yeflertmek; zalimi beslemek, zulümü payidar kılmak demektir. Günümüz dünyasında oldu¤u gibi her türlü haramın, adaletsizli¤in, ahlaksızlı¤ın "normal"laflmasını teflvik etmek demektir. "Do¤ruyla yalanın kokusu bil ki misk ile sarımsak gibi nefesten belli olur" Bilmem bunu da yorumlamaya gerek var mı? Misk ile sarımsa¤ın kokusu arasındaki farkı ayırt edemeyen zavalılar varsın yalan söyleme¤e devam etsinler. Sarımsa¤ı yiyen kiflinin a¤zından çıkan kötü koku nasıl etrafındakileri rahatsız ederek insanların mesafeli durmasına sebep olurken kendisi bunun farkında olmuyorsa, a¤zından çıkan yalanla etrafa sarımsaktan da daha beter bir koku yayan kifli de, kokuflan çevresinden zamanla insanların niçin uzaklafltı¤ını anlamakta zorlanacaktır. Ayrıca, yalan sadece nefesi de¤il, ruhun da kokuflmasına sebep olmaktadır. "Din ifli hayranlıktan baflka birfley de¤ildir" Umumî bir de¤erlendirmeyle, iki çeflit müslümandan bahsetmek mümkündür: 1) Do¤ufltan, gelenekçi, mevcutlarla yetinen vasat müslüman, 2) ‹ster müslüman olarak, ister sonradan ‹slam’ı keflfetmifl olsun; arafltıran, inceleyen, yerine göre sorgulayan ve idrak edebilme kapasitesine haiz müslüman. Bu ikinci kategorideki müslüman, ‹lahî Nizam’a, insanüstü bir bilgi ve kapasiteyi ihtiva eden Kuran’a ve O’nun uygulayıcısı, örnek insan Resullulah’a hayran olan fluurlu müslümandır. Hayranlık duymadı¤ınız bir insanı sevemeyece¤iniz, siyasetini be¤enmedi¤iniz bir politikacının arkasından gidemeyece¤iniz gibi, hayranlıkla mensubiyet fluuru beslemedi¤iniz din de, sizin nezdinizde bir töre dini veya kültür dini olmaktan daha öteye gidemez. Kanaatimce müslümanlar bu noktada kendilerini sorgulamalıdırlar. Hz. Mevlana’da ise, Cenab-ı Allah’ın ayetlerinden olan canlı ve cansız varlıklara, O Rahim ve Rahman olanın tahayüllerimizin ötesine geçen sistemine duyulan derin bir hayranlık yatmaktadır. Hz. Mevlana’yı Anlatabilmek Yukarıda sadece birkaç misâlle Mevlana’yı anlamaya gayret ettik. Dinimiz ‹slam’ı bildi¤imizi, Hz. Peygamber’i tanıdı¤ımızı, medeniyetimizin büyük flahsiyetleriyle birlikte tarihimizi ö¤rendi¤imizi zannederiz. Gerçekten de ezbere bildi¤imiz epey bilgiye de sahibiz. Ezberden ayetler okudu¤umuz, hadisler rivayet etti¤imiz, dualar yaptı¤ımız gibi... Ahmet Yesevi’den, Hacı Bayram Veli ve Hacı Bektafl-ı Veli’den, Yunus’tan, Mevlana’dan veciz sözleri tekrarlayıp, onları sahiplendi¤imiz gibi... fiayet Mevlana’yı da bu usülle tanımaya devam edersek, onu hakkını vererek tanımamıfl ve anlamamıfl oluruz. Mesnevi’ye biraz göz gezdirenler flunu hemen hemen her fliirinde tesbit edeceklerdir ki, o büyük düflünür bazen bir âyet, bir hadis, bir tarihî olaydan yola çıkarak, bazen de insan ve hayvanlar âleminde gözlemledi¤i hâl ve hareketleri yorumlayarak okuyucuya kıssadan hisseler sunmaktadır. Baflka bir ifadeyle; Mevlana, Cenab-ı Allah’ın kurdu¤u nizamı okuyabilen bir âlimdir. Hayvanla veya hayvanlaflan insanla kul olan (eflref-i mahlûkat) insanın farkını flu veciz beyitiyle Mevlana ne kadar da güzel anlatıyor: "Ot ve arpa yiyen kurban olur; Allah nuruyla beslenen Kur’an.". Yafladı¤ımız çevrenin insan manzaralarına bir göz attı¤ınızda; hâkim medeniyet anlayıflı, insanları nefsinden ve midesinden baflka birfley düflünmeyen varlıklar haline getirdi¤ini esefle görürsünüz. Modern veya ça¤dafl hayat tarzında bildi¤iniz gibi dine ve dolayısıyla dindara hayat hakkı tanınmaz. Halbu- Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN ki bizim medeniyet anlayıflımızda, manevi dünyamızın mimarlarından Yunus Emre; yetmifl iki milleti aynı gözle görürken, Mevlana; "Biz pergel gibiyiz. Bir aya¤ımız din üzerinde sa¤lamca durur, öteki aya¤ımız yetmifl iki milleti dolaflır" diyerek; (Yunus gibi) "yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevdi¤imizi" ve bu sevginin temelinde din olgusunun yattı¤ını vurgulamaktadır. Bu "üstün ırk" cehaleti yüzünden 2. Dünya Savaflı’nda 38-40 milyondan fazla insan hayatını kaybetmesine ra¤men, Batı bilhassa ‹slam aleminde ve di¤er co¤rafyalarda uyguladı¤ı, beyaz ırkın di¤erlerine üstünlü¤ü saplantısından vazgeçememifltir. Medeniyetler diyalo¤u çerçevesinde hangi Batılı milletin bir Yunus’u, bir Mevlanası vardır? Ve biz, bu de¤erlerimizi günümüz dünyasına taflımada ne kadar baflarılıyız? Okuyanımız anlamadı, anlayanımız da anlatamadı ki... "Nice Hintli ve nice Türkün dili birdir de nice iki Türk birbirine yabancıdır." Galiba asıl sıkıntımız buradan kaynaklanmaktadır. Hâlâ ülkemizde alt kimlik üst kimlik tartıflması yüzünden birbirimize ne kadar uzak durdu¤umuz hepinizin malûmudur. Müslüman milletler olarak, nice gayri müslimlerle anlaflmalar, dostluklar kurdu¤umuz halde, yanıbaflımızdaki dindafllarımızla düflmanlıklarımız da baflka bir gerçe¤imizdir. Kendi içimizde birli¤imizi sa¤layamadı¤ımız müddetçe, Mevlana gibi de¤erlerimizin fikirlerini anlamak, paylaflmak ve hayata geçirmek mümkün olmayacaktır. Yunus Emre, Mevlana gibi büyüklerimizin adını taflıyan camilerimiz, derneklerimiz var. Bu isim altındaki derneklerimiz acaba senede bir defa bu flahsiyetlerle ilgili anma günleri tertipliyorlar mı?... Bu edebi-tarihi de¤erlerimizi tanıyor ve tanıtıyorlar mı?... Her millet kendi âlimleriyle övünür, onları dünya kamuoyuna epmoze etme¤e çalıflırken, kendisinden bihaber olan bu milletin evlatları, varlı¤ını nasıl kabul ettirebilir? Yine Mevlana’nın dedi¤i gibi, "Öyleyse yakınlık dili baflka bir dildir. Gönül beraberli¤i, dil birli¤inden daha iyidir.". Dindafl, fikirdafl ve hele gönüldafllara hatırlatıyoruz! Aynı dine mensup, aynı dili konuflan, aynı ülkenin vatandaflları olarak, önce gönül birli¤ini Mevlana’daki kainatı kucaklayan engin dünya görüflünü, Yaratan’a ve O’nun yarattıklarına duyulan hayranlık ve aflk derecesinde sevgiyi önce anlamak, sonra da anlatabilmek gerekir. Sonuç olarak Hz. Mevlâna’nın veciz sözüyle sohbetimizi noktalayalım: "Ya göründü¤ün gibi ol, ya oldu¤un gibi görün" 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Seite 35 ÖZEL KÖE 35 Mart-März 2006 / Safer 1427 Kabir memuru Hacarap M. Salih AYDIN Ö nce ALLAH’ın Selamı, Rahmeti, Bereketi bütün Müslümanların üzerine olsun. ALLAH’ın Rasulü ve elçisi ümmetini daima düflünen hatta bütün insanlı¤ın saadetini düflünen Rahmet ve barıfl insanı o büyük elçiye salat ve selam olsun. Onun getirdi¤i mesajı anlamayalara da RAB’bimiz anlama idraki versin. Onun getirdi¤i mesajı kendilerini feda ederek silsile halinde bize ulafltıran Sahabeye, mezhep ‹mamlarımıza ve nice gizli ALLAH (C.C) Velilerine, Kahramanlarına Selam olsun. Yaratanın Kullu¤una yaraflır bir flekilde yaflamayı cümle ehli ‹slama nasip ve müessir eylesin. Acizane birfleyler yazmayı acılarımı yazıya dökmeyi denedim. Bu arada hata ve do¤rularımı sizlerin ihtarlarıyla düzeltece¤imi belirttikten sonra affınıza sı¤ınarak yazıma bafllıyorum. ‹çimde bir acı sanki beni kemiri- yor bazen alev bazen volkan olmufl beni yutuyor. Rahat ve huzur hepten yerini de¤ifltirmifl. Ne haberleri takip etmek ne gazete okumak ne de birileriyle bofl konuflmak istemiyorum. Gördü¤üm kan ve gözyaflı acı ve hıyanet dostu ama düflman ve bunları uzatabiliriz. Sadece ön planda para ve aslını inkar etmek geçmiflini karalamak. ‹nsanlar sadece içi gayesiz fleylerle doldurulmufl saman çuvalı. Kölelik devri bitti diyorlar bitmedi hala yaflıyor en ihtiflamlı haliyle. ‹nsanlar arasındaki güveni de yok ederek kiflileri yapayalnız devletleri yapayalnız bırakarak. Bu dert insanları hem köle hem de depresyon hastası yaptı. fiimdi ise beyinler kiraya verilmifl sadece belirli fleylerin haricinde düflünme dumura u¤ramıfl yaflamak için yaflıyorlar. Devletler ise ba¤ımsızlı¤ı elinden alınmıfl abilerinden emir beklemektedirler. Bugün dost gördüklerimiz yarın para ve parayı veren ellerin kulu olmufl. Bahaneleri de hazır! biz barıfla ve diyalo¤a gönül vermifliz ‹slam dini de barıfl dini! diyerek güya kendilerini savunuyorlar. Neyin diyalo¤u dinin mi yoksa dünya flartları mı? Acaba masaya eflit flartlarda mı yoksa birfleylerini vererek mi oturmaktasınız. Sizin gibi çok kapı kulları geldi geçti tarihi oku okumak için de¤il ibret almak için oku. Bu dünya için ahiretini satma müslümanlar arasındaki güveni sarsmaya hiç mi hiç hakkınız yok insanları sombilefltirmeyin bunun vebalini çekemessiniz vesselam. slam Konseyi’nden yabancı dümanı sloganlarla oy avcılıı uyarısı Almanya ‹slam Konseyi Baden Württemberg Rheinland Pfalz ve Sachsen Anhalt Eyaletleri’ndeki Eyalet Meclisi seçim kampanyaları çerçevesinde entegrasyon konusunun alet edilmemesi için uyarıda bulundu onsey Baflkanı Ali Kızılkaya CDU’yu Baden Württemberg, Rheinland Pfalz ve Sachsen Anhalt eyaletlerindeki eyalet meclisleri seçim kampanyalarında yabancı düflmanı sloganlarla propaganda yapmasını elefltirdi. Kızılkaya; "Entegrasyon konusu populist amaçlarla kullanılmamalı, aksi taktirde toplum içerisindeki etkileri korkutucu olabilir" fleklinde uyarıda bulundu. Kızılkaya ayrıca Rheinland Pfalz Eyaleti CDU adayı Christoph Böhr’ün "Birlik Partileri ile artık bedavaya vatandafllık verilmeyecek" sözlerini sakıncalı buldu¤unu K ifade ederken, hükümetin entegrasyon politikasındaki tutumu hakkında flunları söyledi; "Büyük koalisyonun kurulmasından bu yana herfley sadece sözde kalıyor, ancak somut bir adım yok". Bunun üzerine Kızılkaya’nın, fikir alıflveriflinde bulunmak ve entagrasyon politikası için yapılacak yeni hamleleri konuflmak için ‹çiflleri Bakanı Wolfgang Schäuble (CDU) ile görüflme talebinde bulundu¤u, ancak flimdiye kadar ne Schäuble’nin ne de Entegrasyon Sorumlusu Maria Böhmer’in (CDU) bu talebe cevap vermedikleri ifade edildi. GERÇEK B‹R H‹KAYE Babam daha Türkiye’de cebinde a¤ır vasıta ehliyeti oldu¤u halde ayakkabı boyacılı¤ı yap›yordu. Birgün hastahanenin Baflhekimi geliyor. Dr. ayakkabımı boya Hacarap. Babam. Boyayalım ama sen de bize bir günefl ol da ısıt. Dr. Valla Hacarap sana göre bir iflimiz yok ama yaparsan mezarcılık var yanına bir hoca bul o yıkasın sen mezar kaz ve defnet her ölü için 5 Lira. Sene altmıfllı yılların bafllangıcı babam seviniyor tamam diyor. Hergün 1, 2, 3 ölü babam bu ifle seviniyor ve anneme diyorki tamam avrat ifli iyi bulduk hergün böyle devam ederse mebbus maaflı üç ölü oldumu baklavamızı da yeriz diyor. Ama bu ifl böyle devam etmiyor iki ay kimse ölmüyor. Babam yine boyacılı¤a ve hammallı¤a devam ederken birgün hoca çıkıp geliyor. Selam ve hal hatırdan sonra babam hocaya bir çay söylüyor ve soruyor hocam bir maruzatın mı var. Hoca. ALLAH’tan kork iki aydır siftah bile yapamadık. Babam zevzekli¤ine gidelim doktora flikayet edelim niye insanlar ölmüyor diye. Hoca. Hadi gidelim flikayet edelim. Hastahaneye varınca! Hoca. Ben ihtiyarım sen çık da söyle. Babam. Olur hocam sen flu kanepede otur. Kapıya yöneliyor çıkarken bir hemflire, beyefendi nereye. Babam lafı yapıfltırıyor ben burda memurum. Tabiki hemflire babamın üstüne bakıyor kırk yerinde kırk yamalık ve ne memuru o arada afla¤ıdan Çerkez Nuriye abla kabir memuru kabir diye ba¤ırıyor hemfleride dudak bükerek hımmm anladım geçebilirsin. Doktorun odasına varınca kapıyı çalıyor. Dr. gir. Babam kapıyı açıp bakıyor. Girsene Hacarap. Babam hemflire dıfları çıksın birfley söyleyecem. Dr. Benim gizlim saklım yok gireceksen gir diye ba¤ırınca babam içeri giriyor. Dr. ne söyleyeceksen söyle deyince babam lafı patlatıyor. Senden flikayetçiyiz. Dr. flikayetini söyle. Babam. ‹ki aydır seftah etmedik. Doktor ve orda bulunan hemflireler gülmekten yerlere yatıyorlar. Babam ciddiyetini bozmadan ne gülüyorsunuz beni Necati hoca getirdi inanmazsanız pencereden bakın. Hemen pencereye koflup bakıyorlarki Necati hoca kanepede oturuyor. Dr. babama dönerek yukarda bir hasta var çık bak. Babam yukarıya çıkıyor bakıyorki biri yatıyor nefes bitmek üzere ayakları buz kesmifl hemen hocaya müjdeyi vermek için kofluyor. Hocam, hocam gözün aydın biri ölmek üzere bekliyelim birazdan haber gelir. Beklemeye bafllıyorlar bir ara babam bakıyorki ölecek dedikleri adam balkona çıkıp geliyor. Hocam ölecek dedi¤im adam balkonda hoca flöyle bir bakıyor ve lafı yapıfltırıyor. Hadi ordan o seni de beni de götürür diyor. Aradan bir zaman geçtikten sonra hoca ondan evvel vefat ediyor. Seneler sonra babam izinde iken adam babamı buluyor ve lafı yapıfltırıyor al flu mezar parasını arkamda dolaflıp durma. Selam ve dua ile... Yeillerden bayan polislerin baörtüsü takabilmesine yeil ıık Yeiller daha fazla Müslüman polis memuru olsun istiyor Yefliller Almanya’daki bayan polis memurlarının baflörtüsü takmalarında bir sakınca görmediklerini açıkladı. efliller’in Avrupa Politikaları sorumlusu Angelika Beer Berlin günlük gazetesi "B.Z."e flunları söyledi; "Herkes istedi¤ini giymekte özgür olmalıdır. Bayan ö¤retmenlerin baflörtü takması gibi, bayan polis memurlarının da baflörtüsü takması ciddiye alınmalıdır." Yeflillerin göç politikaları sözcüsü Josef Winkler’de Beer’in görüflünü destekleyerek, "‹ngiltere’de uzun zamandır Hindistan kökenli polis memurlarının, askerlerin ve hakimlerin sarık takmaları gayet normal. Bu neden Al- Y manya’da da olmasın?" dedi. Yefliller Genel Baflkanı Claudia Roth ise Almanya’da daha çok Müslüman polisin göreve alınarak, polislik yolunun Türk ve Rus kökenli vatandafllara açılması ge- rekti¤ini ifade etti. Kısa süreden beri ‹sveç’te polis memurları baflörtüsü veya di¤er dini örtüleri taflıyabiliyorlar. Bu flekilde etnik azınlıkların polis memurlu¤una kazanılmasının hedeflendi¤i bildirildi. 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr 36 Seite 36 SEKTÖR HABER Mart-März 2006 / Safer 1427 Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN AVRUPA VE TÜRKYE’DE ALTERNATF TURZMN ÖNCÜSÜ K.A.M 2000. Club & Hotel KARABURUN: Huzurlu, Kaliteli ALTERNATF BR TATL lub Karaburun, Antalya ile Alanya aras›nda, Karaburun mevkiinde, 60 bin metrekare alan üzerine kurulu bir tatil köyü. 5 y›ld›zl› tatil üniteleri bulunuyor herfley dahil sisteminde çal›fl›yor. Club & Hotel Karaburun, klasik bir tatil yerine alternatif ve tüm aile fertlerinin rahat ve huzurlu bir tatil geçirmelerinden hakl› olarak bir marka haline gelmifl bir tatil köyü. Tatil köyünde her bir aile ferdinde yönelik genifl imkanlar sunan tesisler bulunmaktad›r. Bayan, bay ve çocuklara sunulan birçok imkandan yararlan›p, bir y›l›n bütün yorgunlu¤unu atmak ve e¤lenceli, unutulmaz bir tatil geçirmek için Club Karaburun'da herfley düflünülmüfl. Bu y›l yaz sezonuna bafllamadan önce ,,YEN‹L‹KLER‹N ADRES‹'' slogan› ile müflterilerine hizmet sunan Club & Hotel Karaburun'daki imkanlara bir göz atal›m: -Otel Odalar›: 150 otel odas›nda telefon, minibar, televizyon, merkezi klima, banyo, saç kurutma makinesi, özel kasa 24saat s›cak su mevcut. -Villa odalar›: 160 villa odada, 1 ebeveyn odas›, 1 çocuk odas› ve oturma odas›, telefon, minibar, televizyon, banyo, saç kurutma makinesi, özel kasa, 24 saat s›cak su, her odada özel klima mevcuttur. -Çocuklara özel aktiviteler: Çocuklar için havuz, aquapark, krefl atari ve oyun parklar›. -Bayanlara özel aktiviteler: ‹kibin metrekarelik bir alana kurulu iki katl› özel bir ortamda kurulu bu tesiste, iki katl› ve bir tuzlu üç su havuzu, günefllenme teras› ve çocuklar için havuz ve aquapark bulunuyor. Bunlara ek olarak sauna, spor salonu, hamam, kuaför ve güzellik salonu, mescit, dinlenme odas› ve dufl kabinleri, bayanlar›n rahat bir tatil yapmalar› için her türlü C konfora sahip bulunmaktad›r. -TÜRKIYE'DE ‹LK KEZ VE TEK; A‹LEYE MAHSUS JAKUZ‹L‹ HAVUZLAR VE SAUNALAR ‹LE S‹ZLERLE A‹LE BOYU HAVUZ SEFASI YAPMA ‹MKANI SUNUYORUZ. -Club Karaburun'da e¤lence aktiviteleri de flunlar: Haftan›n yedi günü animasyon ve sahne flovlar›, turlar, su sporlar›, hal› saha, voleybol, basketbol, tenis alanlar›, masa tenisi, bilardo, atari gibi oyunlar ve salonlar her türlü teknik imkan. Club & Hotel Karaburun tatil köyünde Türk ve dünya mutfa¤›ndan en lezzetli yemekler aç›k mutfak olarak sunulmaktad›r. Sabah, ö¤le, akflam, aç›k büfeler ile sahilçrestaurantta her türlü s›cak ve so¤uk yemek mezeler, keyifli bir tatilin ayr›lmaz bir parças› olarak müflterilere sunulmaktad›r. Sundu¤u tüm bu hizmetlerle huzurlu, kalite alternatif tatil için ideal bir tatil köyü olma özelli¤ini ispatlayan Club & Hotel Karaburun, her aile ferdine yönelik unutulmaz güzel bir tatil vaadediyor. Hikmet Yaz›c›: (K.A.M 2000 GmbH fiirketinin Sahibi) 1965 Ardahan Posof Do¤umlu. 1982 y›l›nda Almanya'ya geldi. Ekonomi dal›nda üniversiteyi bitirdi. Muhasebecilik ve yöneticilik yapt›. Soru: Alternativ tatil imkanlar›n›z nelerdir? Hikmet Yaz›c›: Club & Hotel Karaburun, Almanya’da yaklafl›k 6 y›ld›r alternatif turizmin liderli¤ini sürdüren 5 y›ld›zl› bit tesis. Alternativ turizm, han›mlar›n da kendi bafllar›na rahat bir ortamda tatil yapabilme imkan›d›r. Çeflitli uluslardan müslüman insanlar›n klasik tatil yerine bir aile ortam› içerisinde tatillerini geçirmek için ideal bir tesise sahibiz. Bu y›l Club & Hotel Karaburun'da birçok de¤ifliklikler yap›ld›. Özellikle han›mlar için bir havuz yap›ld›. Büyük bir günefllenme terasi ilave edildi. Türkiye'de ilk kez ve tek; aileye mahsus jakuzili havuzlar ve saunalar ile sizlere aile boyu havuz sefas› yapma imkan› sunuyoruz. Club Karaburun hiçbir tesiste olmayan bu hizmeti sizler için yapt›r›yor. Bu f›rsat› de¤erlendirin. Pastahane ve çay salonlar›m›z› yeni eklenen alanlar ile daha fazla genifllettik. Bu salonlarda kahvenizi yudumlay›p nargilenizi içebilceksiniz. 2000 m2'lik ve kapal› olmak üzere yeni restaurant›m›z› hizmetinize sunuyoruz. Günümüz modern mimar- l›k anlay›fl›yla yap›lan restaurant›m›zda keyifli aç›k büfe menülerimizden faydalanabileceksiniz. Toplant› ve kokteylleriniz için 500 kifli kapasiteli yeni konferans salonumuzu hizmetinize sunuyoruz. Siz de¤erli misafirlerimiz için 600 kiflilik anfitiyatro hizmetinize sunulmufltur. Bu tiyatroda çok daha güzel ve sizlere özel animasyon programlar›m›z› gönül rahatl›¤› içerisinde seyredebileceksiniz. Yine 2005 y›l›nda sizler taraf›ndan çok be¤enilen ve daha da büyültülmesi istenilen sahil restaurant›m›z› yeni bir dizayn ile iki kat daha büyüterek siz de¤erli misafirlerimizin hizmetine sunuyoruz. Baylara özel Türk hamam› da 2006 y›l› itibariyle siz de¤erli misafirlerimizin hizmetine sunulacakt›r. 2006'da tesisimizi ve misafirlerimize yak›fl›r mescitlerimizi hizmetinize sunuyoruz. Ve çocuklar› tabi ki unutmad›k, sizler için yeni oyun alanlar› ve e¤lence mekanlar› oluflturmaktay›z. Tüm bu güzellikleri Akdeniz'in eflsiz güzelli¤i eflli¤inde mavinin ve yeflilin bütünleflti¤i Club & Hotel Karaburun 2006 y›l›nda da damgas›n› vurucak. Soru: Alternativ bir tatil geçirmek isteyenler size nas›l ulaflabilir? Hikmet Yaz›c›: Bizim acenta a¤›m›z baflta Almanya olmak üzere Hollanda, Belçika, Romanya, Fransa, ‹sviçre, Danimarka, Makedonya. 6 y›ldan bu yana Avrupa'da 800 acenta ve 200'e yak›n temsilci ve koordinatör a¤›m›zla, profesyonel ve uzman kadrolarla hizmet veriyoruz. Tüm Avrupa'daki rezervasyonlar merkezi olarak burda yap›lmaktad›r. Soru: Alternativ turizm 2006 y›l› ile ilgili baflka ne tür çal›flmalar›n›z var? Hikmet Yaz›c›: K.A.M 2006 GmbH alternativ turizm sektöründe 2006 y›l› itibariyle Thermal turizmede imza att›. Nevflehir Kozakl›kl›'da bulunan 5 y›ld›zl› Roza Resort Thermal Hotel'in Avrupa pazarlamas›n› üstlenerek, müflterilerimize sa¤l›k turizminle ilgili hizmet sunmaktad›r. Soru: Roza Resort Thermal Hotel ile müflterilerinize nas›l hizmet sunmay› düflünüyorsunuz? Hikmet Yaz›c›: Roza Resort Hotel'in corner suit, suit ve normal oda seçeneklerinde, evinizin rahatl›¤›n› ve s›cakl›¤›n› bulacaks›n›z. 28'i standart, 200'ü suit, 2'si engellilere özel haz›rlanm›fl toplam 230 lüks odas›yla, her be¤eniye uygun konaklama seçenekleri sunan çok özel bir termal tesistir. Soru: Thermal otelinde ne tür rahats›zl›klar›n tedavisi yap›l›r? Hikmet Yaz›c›: Kozakl› Kapl›calar›n›n flifa verdi¤i rahats›zl›klar: çeflitli adale ve kemik rahats›zl›klar›, a¤r›l› romantizmal rahats›zl›klar, kireçlenme, k›smi felç, egzema, sivilce ve çeflitli deri rahats›zl›klar›, mide ve ba¤›rsak rahats›zl›klar›, çeflitli böbrek ve idrar yolu rahats›zl›klar›, kronik iltihapl› kad›n hastal›klar›, stress ve buna ba¤l› rahats›zl›klar, balneolojik tedavilerde baflar›l› sonuçlar gözlenmifltir. Ayr›ca cildi gençlefltirir, k›r›fl›klar› azalt›r, saçlar› ve t›rnaklar› güçlendirir, parlakl›k verir, içme kürlerinde kullan›l›r. Soru: Otelinizde sosyal Üniteleriniz var m›d›r? Hikmet Yaz›c›: -Lilyum sa¤l›k ve güzellik merkezi: Yosun Banyosu, çamur Banyosu, Espilasyon, Bay ve Bayan Kuaför, Masaj odalar›, Aromaterapi Havuzlar›, Fizik Tedavi Merkezi. -Lezzet Merkezler›: Naturcafe, Vitamin Bar, Cafe Roza, Kafeterya, Kahvalt› Salonu, Pastane, Restoran. -Yüzme Havuzlar›: Yüzme Havuzlar›, Termal Havuzlar, Kayd›rak Havuzlar›, çocuk Havuzlar›. -Spor ünitesi: Basketbol Sahas›, Futbol Sahas›, Koflu ve Yürüyüfl Parkuru, Fitness Center. -Al›flverifl Ünitesi: Mini Market, Hediyelik Eflya Ma¤azas›, Yöresel G›da Ma¤azas›. -Di¤er Termal Üniteler: Bitki ve çamur Banyosu, Özel Aile Banyolar›, Masaj Odalar›, Sauna ve Dufllar, Buhar banyolar›, Türk Hamamlar›. Soru: K.A.M 2000’in baflka devletlerde flubeleri var m›? Hikmet Yaz›c›: Bu sene itibariyle iç piyasaya yönelik ‹stanbul Fatihde K.A.M 2000 Turizm Limitet fiirketi alt›nda ofisimizi müflterilerimizin hizmetine açm›fl bulunmaktay›z. Di¤er Avrupa Devletlerinde 800 Acentayla birlikte çal›flmaktay›z. Soru: Baflka ne gibi faaliyetleriniz vard›r? Hikmet Yaz›c›: 2006 y›l› itibariyle K.A.M 2000 GmbH Avrupa'da telekomunikasyon sektöründe de faaliyet göstermeye bafllam›flt›r. Avrupa'da Telsim haz›r kartlar›n›n pazarlanmas›, Almanya’da ise HanzaNet ile birlikte müflterilerimize hizmet vermekteyiz. Türkiye konuflmalar›nda insan›m›za ekonomik Telefon ve Internet kullanma imkan› sunuyoruz. Rezervasyon Info: 0203-55 23 910 veya 0203-55 23 911 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Hayat Gerçekler “Hayat”ın çinde Gizlidir HESSEN Ben ONU HEÇ TAN‹M‹M - Borç yüzünden iki arkadafl mahkemeye düfler. Hakim davacıya sorar. "Sizin paranızı kim vermiyor.?" Alacaklı iflaret ederek: "O" Hakim borcu olana: "Niye aldı¤ınız parayı ödemiyorsunuz?" Borçlu alacaklıyı tanımadı¤ını ifade eder. Duruma çok bozulan alacaklı, hakaeretin bu kadarına dayanamayaca¤ına belirttikten sonra: "Hakim beg, flimdi bu beni tanimi, ele mi? Madem ele ben onu heç tanimim." Der ve dava kapanır... Seite 37 KOMED-FIKRA ELAZI FIKRALARI satıcıya sorar: "Kaça mı?" Satıcının artık sabrı kalmamıfltır: "Yav alacaksan al. Almisen git iflen. Zaten, Bu bal mı, bu ne mi, kaça mı? dedin, yarısını yedin. Cehennem ol git, hayvan herif." Satıcı bu lafları sayarken bizim hasta baldan bugünkü nasibini aldı¤ı için arkasına bakmadan kaçıp gider. DENSÜZLÜ⁄ÜN CEZASI Sizinki Gavufli de Benimki Niye Gavuflmi - Palu'lunun alaca¤ı olan adam, borcunu ödeyemeden ölür. Bizim Palulu alaca¤ını alamadı¤› için son derece kızgındır. Kızgınlı¤ını belirtmek için her nereye getse ölen adama küfür etmektedir. Duyan arkadaflları Paluluya: - "Ula gardaflım ayıpdır. Niye küfür edisin? Nasıl olsa gavuflmi." Palulu biraz düflünür ve: - "Ula siz ölenin arhasından Fatiha ohuyup, elizi yüzüze sürisiz, o gavufli de, benim etti¤im küfürler niye gavuflmi? demifl... BAL MI NE M‹? Köylünün biri doktora gider. Birikmifl parasıyla muayene olur. Sonuç; tüberkülozdur. Doktor: "Siz çok hastasınız, ci¤erleriniz çürümüfl. Kesin, tedavi olmalısınız. Size ilaç yazaca¤ım, alabilir misiniz?" Hasta: "Yok." deyince, doktor ilaçları kendi dolabından verir ve: "Ama yiyeceklerine de dikkat edeceksin," Hasta: "Nasıl?" Doktor: "Her sabah aç karnına bal yiyeceksin. Bulabilirsen arada bir de etli yemek ye" Hasta doktora teflekkür eder ve gider. Ama düflünceler almıfltır: "‹lacı hallettik, ama bu bal ifli zor... Çok pahalı." diye düflünürken pazara gelir. Pazarda bal satan birinin yanında durur. Çekingen bir tavırla balın önünde durur! ‹flaret parma¤ını bala dokundurarak a¤zına götürür. Sonra da bal satan adama sorar: "Bu ne mi?" Satıcı kızgın bir tavırla: "Bal, bal..! Ne, ne demek?" Hasta sakin bir tavırla: "Hı.." Hasta bu sefer iki parma¤ıyla daha derine daldırıp, yalanır. Ve yine sorar: "Bal mı, ne mi?" Satıcı: "Bal yav, bal iflte. Alacaksan al," Bizim hasta bu kez avucunu bala daldırıp, iyice bir yalandıktan sonra 37 Mart-März 2006 / Safer 1427 Elazı¤lının biri, eli sol yana¤ında gözleri kızarmıfl ve konuflması zorla anlaflılacak bir tarzda eczacının birine: "Yav diflim çoh fena, dohtora gettim ilaç vermedi. Hele buna bi bah da ilaç ver... Yav dohtor beni gapiya atti bili misin? Eczacı flaflırarak: "Yav geçmifl olsun, hakikaten durumunuz iyi degil. Ne oldu, doktor size niye reçete yazmadı?" Adam eczacıdan yüz bulunca: "Yav abe densüzlük iflte. Ben dohtor bege dedim ki "Ben seni hatirlim. Sen Kinederiçli del misin? Ananla baban eflege çüt binerdi ha." Dohtor nasıl yumru¤u vurdusa patlattı. Ben de elece buraya geldim." Adam densizli¤inin cezası olarak on befl gün difl a¤rısı çeker. KAHVEN‹N HATIRI Elazı¤lının biri, fliddetli gribe yakalanmıfl. Cepleri mendil dolu. Burnu öyle bir akıyor ki tarifsiz. Bizim gripli yolda yürürken, bir arkadaflı rastlar ve sorar: "Yav geçmifl olsun. Bu halin ne?" Bizim gripli, bir arkadafl bulmanın sevinciyle: "Yav Mehmet, heç sorma. Allah düflmanımın baflına vermiye, bi grip olmuflum, burnum fıflır fıflır ahi. Bu neden ola acep?" Arkadaflı: "Kardeflim o senin erkekliginden. Erkek adamın böyle burnu ahar." "Mehmet, benim gaynanam gilin evi buraya yahın. Gel bunu orada da söle. Gaynanam bahan pis hımik deyi." "Tabi canım sölerim." Kayınvalideye gidilir. Kayınvalide misafirlerine kahve ikram eder. Sonra bizim gripli gür bir sesle: "Fıflflfl..." Ardından da böbürlene böbürlene: "Arkadafl benim burnum ahi, neden acaba?" Arkadafl› da: "Neden olacah, pisli¤inden" deyince Gripli flaflkın biraz da kızgın bir tavırla: "Ulan afla¤ıda bahan ele demedin" Arkadaflı gayet sakin bir ses tonuyla: "O¤lum aflfla¤ıda arhadafldıh, bur- da gahvenin hatırı var" der. OTUZ KURUfiA PEYN‹R Taze peynir yeni çıkmıfltır. Yafllı kadının biri peynir almak için çarflıya gider. Bakkalın birine sorar: "Gurban bu peynir gaça? Güzele benzi" "Teyze, 50 gurufl" "Eyi eyi, hele öbür tükenlere de baham... Ça¤am bahallı mı? "Yok teyze, normal fiyat" Teyze bir yere daha sorar: "Peynir gaça?" "30 gurufl" Teyze 30 kuruflu duyunca flaflırır. Hesap bilmedigi için bakkala çıkıflarak: "Ana o¤ul ihtiyarım diye beni mi gandırisin?" Biraz önce peynir sordu¤u bakkalı iflaret ederek: "Orda 50 gurufl dediler almadım. Ana edisin ki 30 gurufla canıma çekesin del mi? Get o yanı, gider oradan alırım" Bakkal neye u¤radı¤ını anlamamıfl bir vaziyette: "Anacım sen hesap mı bilmisin, yohsa dalga mı geçisin?" der, demez yafllı teyze lafı bakkalın a¤zına tıkar: "Hesabı senden eyi bilim. Benim yetiflmifl, senden böyük o¤ullarım var." der. PALU NÜFUSUNA KAYDEDECE⁄‹M Palu’da bayram arifesi, millet alıflverifl yapmaktadır. Yani çarflı oldukça kalabalıktır. Bu kalabalıkta efle¤in biri yüküyle birlikte yolun ortasına yıkılır. Bütün çabalara ra¤men eflek yerinden kaldırılamaz. Trafik allak bullak olmufltur. Derken ifl kaymakama intikal eder. Kaymakam: "Ne oldu, bu kalabalık ne, anarfli mi var?" "Yok kaymakam bey. Bu eflek yere yatmıfl kalkmıyor." Kaymakam olayı dinledikten sonra efle¤in veteriner hekim tarafından öldürülmesini ve belediyenin ilgilenmesini ister. Efle¤in sahibi ise bütün varlı¤ının bu eflek oldu¤unu ve öldürülmemesini anlatmaya çalıflır. Bu arada yafllı, eli aya¤ı titreyen biri kalabalı¤ın arasından yaklaflır. fiöyle etrafına bir bakar ve sorar: "Ne oluyor burada gardafl?" Bir görevli: "Amca eflek yatmıfl kalkmıyor. Sen karıflma, kaymakam bey zaten sinirli." Yafllı amca kendinden emin bir tavırla: "Bi dakka canım, ben flimdi onu kaldırmasını bilirim. Geçin bi kenara tecrübesizler." Yafllı amca e¤ilip eflegin kula¤ına bir fleyler fısıldar. Eflek ise ani bir refleksle kalkıp kaçar. Kaymakam flahit oldugu olaya çok flaflırır ve hemen yafllı adamı ça¤ırıp sorar: "Amca siz bu efle¤e ne dediniz? Ermifl misiniz ki bu eflek hemen kalkıp kaçtı? Yoksa okuyup üflediniz mi? Ne yaptınız söylesenize." Yafllı amca mütevazi bir tavırla: "Gaymakam bey, öncelikle ben kendimi tanıtayım. Ben emekli bir nüfus memuruyum. Adım Ali flimflek. Efle¤e dedim ki ülen efleo¤lueflflek, adam gibi gahıp cehennem olisen ol, yohsa vallahide billahide bögünden tezi yoh, seni Palu nüfusuna kaydedecem. Eflek bunu duyunca hemen gahıp gaçtı." BÜYÜKLÜK Elazı¤’ın bir köyünde dü¤ün olur. Dü¤ünden bir süre sonra adet üzere ilk bayramda genç evliler kız evine el öpmeye giderler. O¤lanın babası o¤luna: "O¤lum sen bazen çok salak ifller yapisin. Gitti¤in yerde ailemizin flerefini düflün, iki paralık etme bizi. Ne sorarlarsa büyük, büyük laflar et, tek tek konufl ki flerefimiz iki paralık olmaya, itibarımız yerinde gala" O¤lan: "Peki babacı¤ım" der ve kız evine gelir. ‹çeri girerler. Adet gere¤i kız evin haremlik tarafına, erke¤i de selamlık tarafına alırlar. Karflılıklı tokalaflma ve selamlaflmadan sonra kaynata: "Damat geç flöyle otur" Damat yüksek bir yer bulmak için etrafına bakar, dolabı görür ve hemen üstüne fırlayıp oturur. Ne yapsın ailesinin flerefi söz konusu. Babasının dedi¤i gibi yüksekten konuflacak. Kaynata bütün flaflkınlıflıyla sorar: "Damat nasılsın, iyi misin?" Damat: "Tren, tren. Tren yav tren." Kaynata kendi kendisine: "Yav herhalde bu anlamadı. Neyse peki babanlar nasıl, iyiler mi?" Damat: "Fil, fil. Fil yav." Kaynata: "Allah, Allah. Hele bir fley daha soralım. O¤lum ekinler nasıl? Bu sene bir fleyler kaldırabilecek misiniz?" Damat düflünür ve: "Balina, balina." O zaman derler ki demek ürün iyi. Derken damat eve gider. Babası merakla sorar: "O¤lum nerde oturdun? Kendine yüksek bir yer seçtin mi?" "Baba dolabın üsdüne çıkıp oturdum." "‹yi halt etmiflsin. Peki ne sordular." O¤lan verdi¤i cevaplardan emin bir flekilde: Baba beni sordular tren dedim. Seni sordular fil dedim, ürünlerimizi sordular balina dedim. Valla baba daha büyük fleler aklıma gelmedi." 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:12 Uhr Seite 38 Padiflah çocu¤u Bolu’da bir göl Ünlü Memlük Sultan› 4 Atilla’n›n kurdu¤u büyük Türk imparatorlu¤u Birden Bir denizimiz ‹zmir’de bir semt Uranyum’un simgesi Bir ba¤laç Lahza Televizyon Teflkilat Mürit’in ünlüleri Bir tür cetvel Teke’nin ilk hecesi 2 17 61 plakal› ilimiz Liseden sonraki okul 8 Kamer Galyum’un simgesi Oto yar›fl› 6 Döteryum’un simgesi Alfabemizin 21. harfi Numara Bencilik Rütbesiz asker Zehirli bir madde Bir erkek ad› 14 Bir erkek ad› Türkiye Cumhuriyeti Ayl›k ücret 11 1 Annemizin annesi Hala’n›n ünsüzleri Su Hükümdar Türk Standartlar› Enstitüsü 5 Bir bal cinsi 9 Bin aydan daha hay›rl› olan mübarek gece ‹sveç para birimi Y›l›n dördüncü ay› 13 At›n aya¤›na çak›l›r Hafiften ekflimtrak tatl› Nikel’in simgesi Yabanc› Bir mutfak aleti Elma çöpü Bir soru Sini’nin ünlüleri Bir nota Kara Kuvvetleri Komutanl›¤›m›z Bir fliir türü Tersi, yi¤it’in ilk hecesi Toplumun temeli Yaz›klar olsun anlam›nda Name’nin ünsüzleri Bir tür yar›fl kay›¤› Bir göz rengi Lise’nin ünsüzleri 12 Ahirette iyilerin yurdu Öldürmek Bir Müslüman ülke Kiloamper Sene’nin ünlüleri 15 Oturum Bir yaz meyvesi Genifl Boru sesi Beyaz Hüküm Soyluluk ‹yot’un simgesi ‹slam’›n flartlar›ndan Azerbaycan para birimi Kur’an-› Kerim’de bir sure Tersi, ö¤ütülmüfl bu¤day Kur’an-› Kerim’de bir sure Bir tür toprak 16 Bir cins iri yap›l› at Tersi, oto aksam›ndan Kay›p, görünmez alem 3 Bir flart yap›m eki ‹mece’nin ünsüzleri Ma¤ara Tersi, flayet anlam›nda Arapça’da bir harf Ço¤alma Vücudun kemik yap›s› Bir erkek ad› Su Ar›n›n yapt›¤› flifal› madde Aç›k olan, belirli olan Bir erkek ad› Bir hayret nidas› Yön Bir haber ajans›m›z Etki’nin ilk hecesi Kibarca isteme Erzurum ilimizin bir ilçesi Sadece, yaln›zca Uzakl›k belirtir Tungsten’in simgesi Aç kalma hali Bir tü hayvansal g›da Görmeyen ‹slam’›n ilk flart› Ünlü bir camiimiz Berrakl›k fiifal› bitki satan Uçak sürücüsü Aza Meyve veren büyük bitki Asker Çekingen, korkak Tarihte bir Türk devleti Bir tür duvar boyas› ‹laç Tabii olmayan flifllik Vadi’nin ilk hecesi Litre 27 30 28 Genifllik 32 Bir ço¤ul yap›m eki Bir soru Bir ba¤laç Bir erkek ad› Peygamber Efendimizin (sav) Mevlam›z (cc) ile buluflmas› 18 20 Büyük yük arac› 36 26 Veba 38 35 21 Alfabemizin 21. harfi Bir renk Kesin 31 Soylu Bir ço¤ul yap›m eki Bir mülkiyet yap›m eki Uranyum’un simgesi Keder Kan emen bir asalak hayvan Ses Müminin mirac› Savm Bay›nd›rl›k Kamer Kara K›ta ‹nce saç 25 Beddua Say› Ayn› ismi tafl›yan Cahiliye dönemi putlar›ndan biri Bak›fl ‹ran’da bir flehir Tamam m› anlam›nda Rey 33 Roro’nun ünsüzleri Kabaca 29 37 Adrese verme Tarihte bir uygarl›k Bir mevsim Uranyum’un simgesi S›k›nt› sözü Laz’›n ünsüzleri Yank› Matematikt ikinci bilinmeyen say› Süper zekal› Kani’nin ünlüleri Bir erkek ad› Asker Dengesi bozuk terazi Emtia Kabe ziyareti Bir hayret nidas› Küçük vurucu silahl› Uzakl›k belirtir grup Metre Su Saadet Partisi Bier soru Bir haber ajans›m›z Lira ‹lan’›n ünsüzleri Osman Gazi’nin kurdu¤u büyük Yaz›m kurallar› Türk ‹mparatorlu¤u 34 7 23 ANAHTAR SÖZCÜK Uranyum’un simgesi Örnek 1 24 2 3 25 4 26 5 24 6 27 10 7 8 28 9 29 22 10 11 30 12 31 13 14 15 32 16 17 33 18 34 19 20 35 19 21 36 22 37 23 38 Seite 39 11:12 Uhr 28.04.2009 14. sayi sayfalar Pakistan Türkiye Kongo Kosava Lübnan Makedonya Malezya Mali Mısır Mo¤olistan Mozambik Nahcivan Nijer Nijerya Ogedan Pakistan Ruanda Sancak Senegal Yemen Türkmenistan Türkiye Tunus Togo Tanzanya Ürdün Ukrayna Uganda Surinam Suriye Sudan Srilanka Somali 65 ülke ve bölge listesi: Etyopya Flistin G.Afrika Gambiya Ghana Gürcistan ‹ngufletya Irak ‹ran Iraklı Türkmenler Kamerun Karada¤ Karaba¤ Kazakistan Kenya Keflmir Kırgızistan Kurban kesimi yapılan Afganistan Arnavutluk Azarbeycan Bangladefl Belgrad Benin Bosna Bulgaristan Burkina Faso Burma Arakan Cezair Çad Çeçenistan Da¤istan Do¤u Türkistan Endonozya Eritre Bangladefl Keflmir ‹slam Toplumu Millî Görüfl • KURBAN KOM‹SYONU • Boschstr. 61-65, 50171 Kerpen • Tel: +49 2237 656 293 • Fax: +49 2237 656 222 • www.igmg.de • E-Mail: sosyalhizmetler@igmg. de Mozambik 14. sayi sayfalar 28.04.2009 11:13 Uhr Seite 40